Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği. Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Eki dir. NİSAN 2015 / Yıl: 21 - Sayı: 174



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Mevsimler & Giyisilerimiz. Elif Naz Fidancı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ÖZEL ASÇAY ANAOKULU PAMUK ŞEKERLER SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ. Hazırlayan: MELTEM DÖKÜLMEZ

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

PENGUEN GRUBU MART AYI BÜLTENİ SİNCAPLAR TEMASI DÜNYA SU GÜNÜ ORMAN HAFTASI YAŞLILAR HAFTASI DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

6 YAŞ NİSAN AYI BÜLTENİ .İLKBAHAR HAFTASI .SAĞLIK HAFTASI .POLİS TEŞKİLATI HAFTASI .23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

UĞUR BÖCEKLERI SINIFI MART AYI AYLIK BÜLTENİ

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

AYLIK BÜLTEN NİSAN 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

CİN ALİ İLE BERBER FİL

OKULA GETİRECEKLERİMİZ OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

EĞİTİM VE ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU MART AYI BÜLTENİ

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

PENGUEN GRUBU MART AYI BÜLTENİ

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

PENGUENLER GRUBU MART AYI BÜLTENİ

4 YAŞ EKİM AYI TEMASI

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

ÖZEL EFDAL ANAOKULU YILDIZ GRUBU MART AYI BÜLTENİ

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

YUNUS GRUBU MART AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

UĞURBÖCEĞİ GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ

Elvan & Emrah PEKŞEN

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

ÖZEL ASÇAY ANAOKULU SİHİRLİ ELLER SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Transkript:

Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Eki dir. NİSN 2015 / Yıl: 21 - Sayı: 174

(Bir yet) Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver. (17/İsra 80) (Bir Hadis) llah ım! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlâkımı da güzelleştir. (İbn Hanbel, el-müsned, I, 403)

Musa TEKTŞ cocuk@somuncubaba.net Editör den Merhaba Sevgili rkadaşlar! Baharın ilk müjdecisi kardelen çiçeğidir. Bembeyaz karların arasında beyaz yaprakları ve sarı göbeğiyle çıkar, yeşil sapıyla bize baharı haber verir. Bahar, bildiğiniz gibi "yeniden doğuş"tur. Bütün tabiat, ölü geçen bir mevsimin sonunda yeniden doğuşa hazırlanır. Coşkuludur, sevgilidir. Bu hâl insanları da etkiler. En önemlisi de çiçeklerin kraliçesi olan "gül" bahar mevsiminde açar. Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) de bir bahar gününde 20 Nisan'da dünyamızı şereflendirmiş, âlemlere gül ferahlığı getirmiş, gül kokusu yaymıştı. İnsanlık âleminin baharı onunla gelmişti. Güzel kokusu, değerini âlemlerin rahmet Peygamberi olan, iki cihanın sevgilisi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile bulmuştur. Güzel kokulu çiçeklerin başında "gül" gelir. Halk arasında "Gül koklamak sevaptır." sözü de daha çok bu çiçeğin Hz. Peygamber (s.a.v.) in sembolü olmasından kaynaklanmaktadır. Gül kok- landığında veya gül suyu ikram edildiğinde salat ü selâm getirilmesi, bu inanışın Müslümanlar arasında köklü bir geleneğe sahip olduğunu gösterir. Gül, gülyağı ve gülsuyunun güzel kokusu yanında, soğutucu, temizleyici, kurutucu, sürüldüğü organı kuvvetlendirici özellikleri vardır. Gülün kokusu gönüllere hoş gelir. Güllerin açtığı, ümit ve güzellik mevsimi baharla, gönüllerimizde huzur ve sevinç gülleri açsın. Yüreklerimize sevgi cemreleri düşsün. Vuslata hasret dudaklar, sevgi pınarından içsin. Bu bahar mevsimi de gül güzelliğinde geçsin. Sevgili arkadaşlar! yrıca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimizin çocuklarının bütün dünya çocuklarına bir armağandır. Neşe ve sevinç zamanıdır. Şanlı bayrağımız ellerde, İstiklal Marşı dillerde okulların süslendiği bayram günüdür. Bahar mevsiminiz, gül mevsiminiz ve bayramınız kutlu olsun.

Çocuk Eki Yıl: 9 Sayı: 100 6 Somuncu Baba Çocuk Dergisi Nisan 2015 Yıl: 21 Sayı: 174 Basım Tarihi: Nisan 2015 Somuncu Baba Dergisi nin Ücretsiz Ekidir. İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Kemal DEMİR Sorumlu Yazı İşleri Müdürü M. Hulusi ERDEMİR Yayın Editörü Musa TEKTŞ Yayın Kurulu Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRK Prof. Dr. li YILMZ Prof. Dr. Sebahat DENİZ Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Prof. Dr. bdullah KHRMN Prof. Dr. li KPINR 24 Grafik Tasarım ve Uygulama Zehra IŞIK Yapım grafitürk Desing Media www.grafiturk.com.tr Baskı & Üretim Salmat Basım Yayıncılık mbalaj San. Ltd. Şti. Sebze Bahçeleri Caddesi rpacıoğlu İşhanı No: 95/1 İskitler/NKR Tel: (0312) 341 10 24 Faks: (0312) 341 30 50 Basım-Yayım-Dağıtım-Pazarlama VİSN İktisadi İşletmesi Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MLTY Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79 www.somuncubaba.net cocuk@somuncubaba.net 2 28 1444 Yıl Önce... 4 Sırrı ER Bunları Biliyor muydunuz?... 20 Nisa ERCİYES Güzel Davranışlar... 6 li KRÇM Ebe Çıldır... 21 Şebnem Güler KRCN Ön Yargı... 8 Hamidullah HLICI Leyleğin Yuvası... 22 Mustafa KGÜN Rahmet Mevsimi... 10 Naciye BEYZ Ben O İşi Yapamam... 24 Erdal KRSU Camgöz İstanbul kvaryumda... 12 Raziye SĞLM Komik Bir nım... 26 Hakan YILDIRIM Tahrim Suresi... 14 li BÜYÜKÇPR Hz. Musa (a.s.)... 28 Mehmet UTKU - Yaşar KOC Peygamber Sevgisi... 16 Musa TEKTŞ Kitap Tanıtımı... 30 Yusuf HLICI Şiir... 18 Güvercin Postası ve Bulmaca... 32 3

Sırrı ER Sevgili çocuklar, 1444 Yıl Önce 1444 yıl önce çok önemli bir olay oldu. Ne oldu acaba? diye merak ettiniz değil mi? Sizi daha fazla merakta bırakmamak için hemen yazıyorum. 1444 yıl önce, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) dünyaya geldi. Peygamberimizin doğduğu gece çok ilginç olaylar meydana gelmiştir. İran da, Mecusîlerin bin yıldan beri hiç söndürmedikleri ateşleri birdenbire sönmüştür. İran hükümdarının sarayındaki burçlar yıkılmıştır. Kurumuş bir dere sularla dolup taşmıştır. Mekkeli müşriklerin Kâbe ye doldurdukları ve taptıkları 360 tane put yerlere devrilmiştir. Mekke de bir gelenek vardı. Durumu iyi olan aileler, yeni doğan çocuklarını bir sütanneye verirlerdi. Doğumundan sonra Peygamberimiz i de Halime isimli bir sütanneye verdiler. Halime, yoksul bir kadındı. Para kazanmak için bu işi yapıyordu. Bu yetim yavruyu kucağına alır almaz gönlü sevgi ile dolmuştu. Bu küçük çocuk, Halime nin evine bereket getirmişti. O yıl, çevrede büyük bir kıtlık olduğu halde, Halime nin evinde bolluk ve bereket vardı. Bütün ev halkı bu sevimli yavruyu çok sevmişlerdi. Halime, ara sıra çocuğu Mekke ye götürerek annesiyle görüştürüyordu. nnesi Âmine, yavrusunu görür görmez öpüyor, kokluyor, seviyordu. Hz. Muhammed (s.a.v.), beş yaşına kadar sütannesinin yanında kaldıktan sonra Mekke ye döndü. Âmine, yavrusuna kavuştuğu için çok sevinmişti. Bir süre sonra oğlunu yanına alıp Medine ye gitti. Medine de akrabaları vardı. Hem onları görecek, hem de ölen kocası bdullah ın kabrini ziyaret edecekti. Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine de akrabalarının çocukları ile tanıştı. Babasının kabrini ziyaret etti. Mekke ye geri dönüş sırasında, annesi Âmine yolda hastalandı. Henüz altı yaşında bulunan oğlunu yanına çağırdı. O nu doyasıya sevdi ve O na güzel öğütler verdi. Sonra da gözlerini dünya hayatına kapadı. nnesinin başında sessiz sessiz gözyaşı döken bu yavruyu Mekke ye, dadısı Ümmü Eymen getirdi. Dedesi bdülmuttalib e teslim etti. Peygamberimiz, annesinin ölümüyle altı yaşında hem annesiz, hem de babasız kalmıştı. Dedesi O na çok iyi baktı. Yanından hiç ayırmadı. Bu durum iki sene kadar devam etti. Hz. Muhammed (s.a.v.) sekiz yaşına geldiğinde, dedesi bdülmuttalib de öldü. Ölmeden önce O nu, oğlu Ebu Talib e emanet etti. O, artık amcasının evinde yaşamaya başladı. Ebu Talib de yeğenini çok seviyordu. Nereye giderse, O nu da yanında götürüyordu. Peygamberimizin çocukluğu tertemiz geçmişti. O, çocukluğunda bile dürüst, ahlâklı ve doğru bir insandı. Sevgili çocuklar, llah a sayısız şükürler olsun ki böyle bir peygamberin ümmetiyiz. Bunun önemini bilerek yaşayanlardan oluruz inşallah. 4 5

li KRÇM GÜZEL DVRNIŞLR Pikniğe Gidiyoruz İzleniyor Olabilirsiniz rkeoloji Müzesi gezisinin üstünden birkaç gün geçmişti. Gezi, tüm öğrenciler için çok faydalı olmuştu. Öğrenciler, hem birçok şey öğrenmiş hem de çok eğlenmişlerdi. Sezen Hanım'ın öğrencilerine güzel bir haberi daha vardı. Bir hafta sonra sınıfça pikniğe gideceklerdi. Eğer isterlerse aileleri de gelebilecekti. Bu haber, sınıfta sevinç ve coşkuyla karşılandı. Herkes pikniğe gidileceği için çok mutluydu. ncak Sezen Hanım'ın bazı uyarıları vardı: - Çocuklar, piknik için yiyecek ve içeceklerimizi biz götüreceğiz. nneleriniz güzel güzel pastalar, börekler, çörekler hazırlasın. Sizler de rahat eşofmanlar, spor ayakkabıları giyinin. Sizi terletmeyecek şeyler giymenizde fayda var. Oynamak için top ve salıncak yapmak için de ip getirebilirsiniz. Haftaya çok güzel bir piknik gezisi bizleri bekliyor. Piknik haberi, bütün sınıfı heyecanlandırmıştı. Pikniğe tam bir hafta vardı ve öğrenciler şimdiden günleri saymaya başlamıştı. Tarık ve Metin, birlikte okul servisini bekliyordu. Giriş kapısının önünde, gazeteler vardı. Tarık'ın gözü gazetelerden birinin manşetine takıldı: "İzleniyor olabilirsiniz." Tarık, haberde ne anlatıldığını merak etti. Kendilerine ait olan gazeteyi alıp okumak istedi. ncak bu sırada, okul servisi göründü. Metin'le birlikte servise bindiler ve okulun yolunu tuttular. kşam televizyonda da aynı haber vardı. Haberde, gizli kameraların insanların özel hayatını tehdit ettiği anlatılıyordu. Haber, Haşan Bey'in de ilgisini çekmişti. Televizyonun sesini açtı. Herkes, haberi dikkatle dinlemeye başladı: - Gizli kameralar, artık her yerde. Bir kalemin veya kol saatinin içerisine yerleştirilen gizli kameralar, piyasada rahatça bulunabiliyor. Bu da özel hayat için büyük bir tehdit oluşturuyor. İnsanların, kimsenin görmesini istemediği anları olabilir. Özel hayata saygı duymalıyız. Tarık, haberin sonunda hem merak ettiği sorunun cevabını almış hem de özel hayata saygı duyulması gerektiğini öğrenmişti. 6 7

Ön Yargı Derleyen: Hamidullah HLICI / Çizen: Hamit YÜKSEK Küçük çocuk büyük insan edasında pastaneden içeri girip masalardan birine oturdu. Cebinden parasını çıkartıp saymaya başladı. Garson kız çocuğun oturduğu masaya yaklaştı ve ne istediğini sordu. Çocuk, dilim pasta istediğini söyledi ve ne kadar olduğunu sordu. Garson kız 20 lira olduğunu söyleyince çocuk bu sefer bir külah dondurmanın fiyatını sordu. Kız onun da 10 lira olduğunu söyledi. Çocuk elindeki paraları tekrar saymaya başladığında garson kız ona çıkıştı: cele et, akşama kadar senin siparişini bekleyemem, ne istiyorsan çabuk söyle. dedi. Çocuk: Tamam, bana bir külah dondurma lütfen. dedi. 8 Garson kız siparişi aldıktan sonra Çattık yaa diyerek uzaklaştı masadan. Bir süre sonra da dondurmayı getirip çocuğun masasına sert ve kızgın bir tavırla koyup gitti. Çocuk dondurmasını yedikten sonra uzun bir süre kızın gelip hesabı almasını bekledi ama kız onunla hiç ilgilenmiyordu. - Beni görmüyor mu acaba, diye geçirdi içinden. Sonra kalkıp kasaya, dondurmanın bedelini ödeyip gitti. Bir süre sonra kız çocuğun oturduğu masayı temizlerken servis tabağının altında 10 Liralık bahşişini buldu. Genç kızın, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı Beni affet küçüğüm dedi Ne olur beni affet Pişmanlıklarınızın daha az sayıda olmaları için; önyargıdan uzak durun lütfen! 9

Naciye BEYZ Rahmet Mevsimi İlkbahar, kış mevsimi ile yaz mevsimi arasında yaşanan bir dönemdir. İlkbahar ayları Mart, Nisan, Mayıs olarak bilinir. ncak Mart olur olmaz hemen gelmez ilkbahar. Havaların ısınmasıyla ortaya çıkan uğur böcekleri ilkbaharın müjdecisidir. İlkbahar en güzel mevsimdir fakat geç gelir, çabuk biter. Baharın gelişini, yeşeren ağaçlardan, tomurcuklanan çiçeklerden, anlayabiliriz. Tabiat, baharla birlikte adeta yeşilliklere bürünür. Baharda kuşların ötüşmeleri daha bir cıvıl cıvıl olur. Yağmurlar yağmaya, göçmen kuşlar tekrar ısınan ülkemize dönmeye başlarlar. Kış uykusuna yatan hayvanlar uyanır. Gündüzler uzayıp geceler kısalmaya başlar. 10 ğaçlar çiçek açar, hava sıcaklığı artmaya başlar. Karların erimesi ve yağışların yağması ile dereler, göller ve barajlar su ile dolar. Kırk İkindi adı verilen sağanak yağmurlar yağar. Bu yağmurlarda şiddetli gök gürültüsü, yıldırım düşmesi, dolu tehlikesi ve sel felaketleri görülebilir. Nisan ayı, yağmur ayıdır. Yağmurun halk arasındaki adı rahmet tir. Nisanın bereketi yaz mevsiminde görülür. Nisan yağmuru, yaz mahsulüne dönüşür. Doğaya şöyle dikkatlice baktığımızda, aynı hava, aynı toprak, aynı su... Lakin çiçekler başka, böcekler bir başka, canlılar bir başka. Tabiatta görmüş ol- duğumuz bu başkalıkların llah ın eseri olduğunu anlıyoruz. İlkbahar mevsimi, yaz mevsimi için hazırlıkların yapıldığı, çiftçilerin bağlara, bahçelere çıkarak; ekim, dikim işlerine başladığı dönemdir. Ev hanımları bahar temizliklerini yaparlar. Kışlık kıyafetler kaldırılır. Sanki evin içi de ferahlamış olur. Baharla birlikte çocuklar kendini daha özgür hissetmeye başlar. Kış mevsiminde annelerin artık: Dışarı çıkma hasta olursun. ihtarı geçerliliğini kaybetmektedir. Çünkü kış mevsimi boyunca oynayamadıkları oyunları özlemle beklemişlerdir. Kırlara çıkıp koşmak, yuvarlanmak, çiçekleri koklamak, temiz bahar havasını teneffüs etmek onlara baharı sevdirmeye yeter de artar bile. Bahar coşkudur adeta. İlkbahar gelince herkes piknik hayali kurmaya başlar. Hazırlayın topları, ipleri, yiyecekleri Okulumuzu asmadan, büyüklerimizin gözetiminde piknik yapmaya, gülmeye, koşmaya, oynamaya gidiyoruz. Nisan ayının çocuklar için başka bir önemi daha vardır. tatürk ün kendilerine armağanı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Nisan ayının özellikli günlerinden biridir. Dünyada çocuklara armağan edilmiş başka bir ulusal bayram olmayışı bu günü ayrıca özel kılmaktadır. İnsanlar, ilkbahar geldiğinde farklı bir psikolojiye bürünürler. İnsanın içi mutluluk ve huzur ile dolar. Gezmek, dolaşmak isterler. Çünkü pencereden içeri vuran güneş kendini öylesine sıcak gösterir ki, insan dört duvar arasına sığamaz. Yemyeşil alanlara, caddelere, parklara gitmek ister. Baharın gelmesiyle kıyafetlerimiz renk ve şekil değiştirir. Koyu renkli ve kalın kıyafetler giyerken havaların ısınmasıyla açık renkli ve daha ince kıyafetler giyeriz. Şefkat ve merhamet timsali, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) in Nisan ayında dünyayı şereflendirmiş olmaları ayrıca Nisan ayının rahmet ve bereket ayına vesile olmasını sağlamıştır. 11

Raziye SĞLM KEDİ CMGÖZ ÜN GÜNLÜĞÜ Camgöz İstanbul Sevgili çocuk dostlarım; kvaryumda Bugün çok hareketli bir gün geçirdik. İçinizden, "Hangi gününüz hareketli değil ki zaten?" dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız tabi. Ne de olsa her gün bir başka macera yaşıyoruz sizlerle. Bugünün en güzel tarafı, İhsan'ın da bizimle olmasıydı. İhsan'ı hatırlarsanız, yetiştirme yurdundaki diğer çocuklarla birlikte, Zeliş'in doğum gününe gelmişti. O günden sonra Hafize Teyze ona koruyucu annelik yapmaya başladı. Yani hafta sonları ya da hafta içinde, İhsan'ı alıyor ve hep birlikte aile ortamı içinde çok güzel bir gün geçiriyoruz. Böyle zamanlarda, İhsan öyle mutlu oluyor ki Hafize Teyze onu göndermeyi hiç istemiyor. Bu sabah erkenden kahvaltıyı yaptıktan sonra, Hafize Teyze piknik sepeti hazırladı ve Japon dostlarımızla birlikte, Florya'daki İstanbul kvaryum a gittik. Yolda Selim, 1500 farklı türde 15000 tane kara ve deniz canlısı bulunduğunu söyleyince çok merak ettik. yrıca balık adam kıyafetleriyle dalış yapıp, bu canlılar içinde yüzülebiliyor. Oraya erken varmamıza rağmen çok kalabalıktı. Özellikle çocukların sayısı oldukça fazlaydı. Çocuk sevimliliği ile etrafa merak ve şaşkınlıkla bakmaları, köpek balıklarını görünce heyecanlanmaları, görülmeye değerdi. Gerçekten de, dev akvaryumlarda bu canlıları görmek çok heyecan vericiydi. Bunlar arasında, uzun boynuzlu inek balığı, imparator melek balığı, zehirli kurbağalar gibi ilk defa gördüğüm türler de vardı. Hepimiz bir akvaryumun önünde durup tam fotoğraf çektirirken, arkadan bir köpek balığı gelip, sanki birlikte fotoğraf çektirmek ister gibi arkamızda durması ya da bir ahtapotun saklandığı yerden çıkıp kollarını bize doğru uzatması çok ilginçti. kvaryumdaki gezi güzergâhında bir bakıyorsunuz, Karadeniz ormanlarında gibisiniz, bir bakıyorsunuz Pasifik'te. Bu doğal ortamları öyle güzel canlandırmışlar ki, bir ara kendimi kaptırıp ormandaymış gibi koşmaya başladım. İhsan'da peşimden geliyordu. ğaçlar arasında koşmak öyle güzeldi ki, arkamdaki herkesi unuttum. Peşimden koşan İhsan'ın kahkahalarını duyuyordum sadece. Biz bir süre koştuktan sonra durduk. Etrafımıza baktık, tanıdık hiç kimse yoktu. Ben birden panikledim. Etrafımdaki her şey silindi. Kocaman renkli balıklar havada dönmeye ve bana hepsi bir ağızdan "kıllı ol Camgçöz! Bak kayboldun işte!" diye söylenmeye başladı. Bir de Camgöz adında bir kediyle İhsan adında bir çocuk kaybolmuştur! diye anonsunu duyunca benim için tam bir kâbus ortamı oldu. O anda İhsan'ın beni kucağına alıp Ömeer! Burdayıııız! diye seslenmesiyle kendime geldim. Bir de uzaktan bize doğru geldiklerini görünce, sevinçle koşarak Hafize Teyze nin kucağına atladım. Şimdi artık güvende hissediyordum kendimi. kvaryumdan çıkınca sahile gittik. Hafize Teyze nin getirdiklerini yerken, Selimler de akvaryum hakkında konuşmaya başladılar. Hepsi çok beğenmişlerdi. Sami ile Hasan öyle güzel fotoğraflar çekmişti ki, bakmaya doyamadık. Bugün İstanbul kvaryum ve sonrasında yaptığımız piknikte çok eğlendik. Siz de İstanbul daysanız ve henüz İstanbul kvaryum u görmediyseniz bir an önce gidip görmenizi öneririm. İstanbul'un başka güzelliklerinde buluşmak dileğiyle... Hoşçakalın. 12 13

li BÜYÜKÇPR Tahrim Suresi Kıymetli Evlatlarım! Tahrim, Kur an-ı Kerim in 66. suresidir. Medine de indirilmiştir,12 ayettir. Peygamberimiz Medine de ailesiyle birlikte yaşıyordu. ilesi içinde yaşanan bazı olaylar sebebiyle Peygamberimiz kendisini ve ailesini ilgilendirecek önemli kararlar aldı ve yemin etti. llahu Teâlâ Peygamberimiz i uyarıp yeminini çözmesini istedi ve bunun da yolunu gösterdi. Yeminler kefaretle çözülür. ğzımızdan çıkan sözlerden sorumluyuz. Gelişigüzel, ulu orta konuşmamak gerek. Hata yapılmış ise bunun bir bedeli olur, o ödendikten sonra hayat normale girer. Ebedi suçluluk olmaz! İslâm dini suç ve günah ayırımını yaparak insanın temiz fıtratını korumuş bütün ilişkilerde masumiyet fikrini hep önde tutmuştur. Hayat göründüğü kadar basit değildir. Yaşadığımız günler, karşılaştığımız olaylar her insan tarafından aynı şekilde anlaşılmaz. Her insanın akıl seviyesi farklıdır. Başkalarının bilmesini istemeyeceğimiz sır larımız olabilir. Hayat çeşitli menfaatler üzerine bina edilen büyük bir sistemdir. Bizim için önemsiz kabul edilen, bir başkası için ölüm-kalım meselesi olabilir. Sözlerin, fikirlerin ve davranışların sosyal olaylardaki yeri büyüktür. İşte sır dediğimiz hakikat burada devreye girer, sahibini ve diğer insanları etkiler, Hz. li (r.a.) nin şu sözü kulağınıza küpe olsun; Sırrın senin esirindir, sırrını açıkladığın takdirde sen onun esiri olursun. ile hayatında sorumluluk babaya verilmiştir. Hukuk kurallarımız da bu şekilde işlemektedir. Sakın anne babanızın haberi olmadan boyunuzdan büyük işlere girmeyin. llah ın rızası anne babanın memnun edilmesinde gizlidir. Bunun için llah ın uyarılarına dikkat etmek şart. Cehennem azabı çetin! Hayatta dur denilen yerde durmalı, kötülüğün hâkimiyetine izin verilmemelidir. llah ın emaneti olan canımız başta olmak üzere bütün nimetler özenle korunmalı, emir ve yasakların ışığında günlük hayat ibadet neşesiyle geçirilmelidir. Cennet orada bizleri bekliyor, yaşadığımız günler sıkıntılı olabilir. Bilin ki her zorlukla birlikte bir de kolaylık yaratılmıştır. Hayat llah ın bir armağanı, bu armağanı iye değerlendirmek bizim elimizde. Bunun için akıl başta, sevgi gönüllerde olmalıdır. Muhabbetle balalarım! 14 15

Yazan : Musa TEKTŞ Çizen : Çağrı CEBECİ PEYGMBER SEVGİSİ 16 17

Çocuklar Masum Güldür Bahar Geldi Tabiattan bir müjde var Sular coştu, bahar geldi Dinlemeden fırtına, kar Dağlar aştı, bahar geldi Beyaz esarete savaş çtığında yavaş yavaş şkla koydu bu yola baş Koştu koştu, bahar geldi Gök gürledi, yeller esti Kışın ayazını kesti Sökün suyu erken bastı Çaylar taştı, bahar geldi İmrenerek güne, aya Sıcağını duya duya Havaya, toprağa, suya Cemre düştü, bahar geldi Nerde bir çocuk görsem gönlümde çiçek açar Gülünce nur yüzleri kalbim yerinden uçar Yetim, öksüz, gariptir kalmışlar tek başına Henüz yeni girmişler on üç on dört yaşına Yastıkları taş olmuş, evleri yıkık duvar Kimsesizin sesini Rabb im muhakkak duyar ğızları gül kokar, acıları acımız Sevgileri tükenmez, onlar ki baş tacımız Beyaz, sarı, zencidir ırklarına bakmayız Fitne tohumlarını kalbimize sokmayız Gönüllerde incidir çocuklar her şeyimiz Huzurun kapısıdır mutluluk gerçeğimiz Çocuklar masum güldür, ağlayınca yasımdır Yüreğim sonbahardır hüzün ayı kasımdır. li ÖZKNLI Kenan ÇRBOĞ 18 19

Nisa ERCİYES Şebnem Güler KRCN Bunları Biliyor muydunuz Eskimolar buzdan evlerini nasıl ısıtıyorlar? Eskimolar adına igloo denen buzdan evler yaparlar. Bu evlerin yalıtımı çok önemlidir. na yapıyı oluşturan buz bloklarının arası karla sıvanarak tıkanır. İyi bir igloonun kapısı da yer üstünde olmaz. İçeri girip çıkarken kapının açılıp kapanması, içerdeki sıcak havanın dışarı kaçmasına soğuk havanın içeri dolmasına neden olur. Bundan dolayı buzdan bir ev yapılırken önce geçici bir kapı yapılır ve evden içeri girilir. sıl kapı evin altındaki kar kazılarak yeraltından geçirilen kapıdır. Bu sayede buz evin yalıtımı tamamlanır. Buzdan ev elbette ki bizim ölçülerimizde sıcacık değilse de, bu sayede oldukça elverişli bir ısıya gelir. Burnunuz kanadığında nasıl durmanız gerekir? Sakın kafanızı geriye yatırmayın. Böyle yapmak kanamayı boğazınıza doğru yönlendirebilir. Yuttuğunuz kan midenizi kaldırır, bulantı ve kusmaya neden olabilir. Ya da ciğerlerinize kaçıp boğulmanıza En iyi tedavi dik bir şekilde oturup hafifçe öne doğru eğilmektir. Başınızı dik tutmak, akan kan miktarını azaltacaktır. Öne eğilmek ise kanın burundan kolayca çıkmasını sağlar. Yine kanayan bir burnu, baş ve işaret parmağınızla burnunuzun yumuşak kısmını 5-10 dakika sıkarak durdurabilirsiniz. Bu kanın pıhtılaşmasını sağlar. Soğuk bir kompres yapmak ya da burun kemiğinizin üzerine buz koymak da yardımcı olabilir. Burun kanaması 20 dakikadan uzun sürerse ya da başınıza aldığınız bir darbeyle başladıysa, kesinlikle bir doktora görünmeniz gerekir. Kaç kişilik? 10-12 kişilik kalabalık bir grupla oynanırsa zevkli olur. Kazandırdıkları: Eğlence, koşmaca ve sosyal ilişkiler. Kim oynar? Kız ya da erkek çocukları oynayabilirler. Nasıl Oynanır? Ebe Çıldır "Ebe Çıldır" oyununu oynarken ebeye haksızlık yapmayalım. Bu oyunu oynayabilmek için ilk önce bir ebe seçmek gerekir. Tabii kimse ebe olmak istemediği için bir tekerleme söyleyip sayışmak en güzel yoldur. Ebe olarak seçilen çocuk yolun bir ucunda, oyuncular diğer ucunda bekler. Oyunun başlamasıyla birlikte bütün çocuklar çil yavrusu gibi dağılır. Hepsi bir başka tarafa koşarken ebe de kaçan çocukları tutmak için onların peşinden koşar. Ebe çıldır oyunu, sahiden de ebenin çıldırmasına sebep olacak bir oyun gibidir. Çünkü ebenin kendisine yaklaştığını gören çocuk olduğu yere çöker ve Ebe çıldır! diye bağırır. Bu şekilde bağırıp yere çöken çocuğa dokunamaz. Ebe yanından uzaklaşınca yere çöken çocuk kalkıp tekrar koşmaya başlar. Ebenin çocuklardan birini yakalaması gerekir. Yakalayamadığı sürece kendisi ebe olarak kalır. Ebe öyle çevik olmalıdır ki, çocuklardan biri yere oturup Ebe çıldır! demeden önce onu yakalamayı başarmalıdır. İşte şimdi ebe çıldır oyununu oynayabilirsiniz ama dikkat edin olur mu? Ebe sizi yakalamasın! 20 21

Mustafa KGÜN Leyleğin Yuvası Leyleklerin dönme zamanıydı. Önceki yaz sonunda bir araya gelmişler sonra kafileler halinde sıcak ülkelere doğru uçup gitmişlerdi. Leylekler hep frika gibi sıcak bölgelere göç ediyorlardı. Şimdi de dönme zamanları gelmişti. Bahar gelmiş ortalık yeşermeye başlamıştı. Bazı çiçekler de açmıştı. Leylekler Mart sonu Nisan başlarında dönüyorlardı. Dönüyorlar ve bırakıp gittikleri yuvalarını hiç şaşırmadan buluyorlardı. Şefik Dede nin evi köyün kenarında idi. Evinin önündeki bahçede ağaçlar ve çiçekler vardı. Onun da bahçesindeki ağaçlar yeşermiş, çiçekler açmaya başlamıştı. Evinin önünde yolun kenarında bir elektrik direği vardı. Leyleklerin yuvası önceki yıllarda bu direğin üstündeydi. ncak leylekler geçen sene gittikten sonra bazı şeyler olmuştu. Elektrik idaresi diğer elektrik direkleri gibi leyleklerin yuvalarının bulunduğu direği de değiştirmişti. Leyleklerin yuvasını da direğe en yakın evlerden birinin çatısına hiç bozmadan taşımışlardı. Şefik Dede gelen leyleklere baktı. Hiç şaşırmadan yuvalarını nasıl da buluyorlar. diye mırıldandı. Önceki yıllarda elektrik direğinin üzerinde kurulu yuvalarını bulmakta hiç zorlanmıyorlardı. caba şimdi ne yapacaklardı? Şefik Dede leyleklerin gene yuvalarına yerleşeceklerini sanıyordu. ma hiç de öyle olmamıştı. Leylekler evin üstüne taşınan yuvalarına yerleşmemişlerdi. Gelip elektrik direğinin üstüne konmuşlardı. ma yuvaları yoktu. Koyu pembe gaga ve bacakları vardı leyleklerin. Tüylerinin bir kısmı siyah bir kısmı beyazdı. Hemen de yuva yapmaya başladılar. ma bunu başaramıyorlardı. Elektrik direğinin tepesine yuva yapmak için getirdiği çalı çırpıları koymaya çalışıyorlar, fakat getirdikleri şeyler yere düşüyordu. ncak leylekler usanmadan yuva yapmaya çalışıyorlardı. Fakat başaramıyorlardı. Şefik Dede leyleklerin yuvasız kalmasına çok üzüldü. Elektrik idaresine gitti. Eğer izin verilirse, leyleklerin yuva kurmasına yardımcı olurum. Elektrik tellerine de bir zararım olmaz. dedi. Elektrik idarecileri, Bizim arkadaşlarla yapın, daha iyi olur. dediler. Beraberce leyleklerin yuva kurmaya çalıştıkları direğin yanın geldiler. Şefik Dede birkaç tahta parçasını bir birine çakıp çakıştırdı. Sonra merdivenle direğin tepesine çaktılar. Oraya yerleştirdiler. Leylekler artık getirdikleri çalı çırpıları kolayca koyabiliyorlardı. Şefik Dede çok mutlu olmuştu. Leyleklerin yuva yapışlarını sevinç ve mutlulukla seyrediyordu. Yuvalarına yerleşecekler, sonra da yumurtlayıp yavru çıkaracaklardı. Leylekler şimdi gagalarıyla lak, lak diye sesler çıkartıyorlardı. Belli ki çok sevinmişlerdi. Mahallenin çocuklarından bir kaçı Şefik Dede ye yaklaştılar ve sordular: Şefik Dede, burada neler oldu? Şefik Dede beyaz sakallarını sıvazlayarak gülümsedi. Olanları anlattı. Ve ilave etti: Görüyorsunuz ya çocuklar. Bu leylekler on binlerce kilometre uzaklıktan geliyorlar. Hiç şaşırmadan bırakıp gittikleri yuvalarını buluyorlar. llah onlara öyle bir duygu vermiş. Çocuklar, Gerçekten çok dikkat çekici. demekten kendilerini alamadılar. Şefik Dede şunları da anlattı: Şu ağaçları ve çiçekleri düşünün. Kışın öylece dururlar. ma bahar gelip havalar ısınmaya, güneş etrafı ışıl ışıl etmeye başlayınca onları hiç tutamazsınız. Hemen kendilerini gösterirler. Çocuklar Şefik Dede nin bahçesinde açılmış sümbüllere bakıyorlardı. Pek çoktu sümbüller. Çok da güzel görünüyorlardı. Kokuları çocuklara kadar da geliyordu. Şefik Dede sümbüllerden birkaç tane kopardı. Çocuklara verdi. Bunları hemen evinize götürün ve vazoya koyun. Evinizi ne kadar güzel kokutacaktır. dedi. Çocuklar ellerindeki sümbülleri koklaya koklaya oradan uzaklaşıp gittiler. 22 23

Erdal KRSU Ben O İşi Yapamam Kendine hiç güveni yoktu Sinan'ın. Bir işi yapıp yapamayacağı hakkında bile fikri yoktu. Öylesine kararsız, sözünden vazgeçen ve isteklerinde sebat gösteremeyen biriydi. Sinan daha çocukluğunda fıkra anlatmasını çok severdi. Çok güzel espriler yapardı. Doğaçlama espriler çıkardı o andaki konuşmasından. Sürekli komik şeyler anlatırdı. İyi taklit yapardı; öğretmenlerinin, arkadaşlarının veya çevresindekilerin taklidini yapardı bir tiyatro sanatçısı gibi. Etrafındakiler, annesi, babası veya arkadaşları onun anlattıklarına çok gülerlerdi. Sinan çocukluk yaşlarında hep bir tiyatro sanatçısı olmak istedi. Geçen yıllarla birlikte kendine güveni azaldı. Direnci azaldı. Bu iş saygı duyduğum zor bir iş." dedi. "Ben bu işi yapamam!..." Derslerinde pek başarılı sayılmazdı. Sınıfını geçecek kadar ders çalışıyordu. Bütünlemeye kaldığı dersi vererek bir üst sınıfa geçiyordu. Babası varlıklıydı, ticaretle uğraşıyordu. Çok yönlü yetiştiriyordu kendini Sinan. Daha ilk gençliğinde keman, org, piyano ve gitarı çok iyi çalıyordu. Her müzik parçasını farklı enstrümanla çalıyordu. Okulda müzik dersinde pek başarılıydı. Düğün salonlarında, arkadaş toplantılarında orgla, piyanoyla, gitarla müzik parçaları çalıyordu. Çok beğeniliyor ve takdir topluyordu. Sonra ne olduysa oldu işte... Üniversite sınavlarında başarılı olamadı. Bir üniversiteye giremedi. Birkaç kez sınavlara girdi ama yine olmadı. Sonra askere gitti. ilesi, Sinan askerden geldikten sonra müzisyen olur diye düşündü. ma Sinan, "Müzisyenlik farklı bir meslek. Beste yapmak çok uğraş isteyen bir iş. Ben bu işi yapamam." dedi. Ben Sinan'ı çok iyi tanıyorum. Mahalle ve okul arkadaşım. Daha ortaokuldayken şiirler, mizahi öyküler yazardı. Duygulu biriydi. ğzından hisli, şiir gibi sözler çıkardı. Şiirlerini bizler pek beğenir, onun gülmece öykülerine gülerdik. Daha o yaşlarda Sinan'ı biraz da kıskanırdık. Yıllar sonra bir üniversiteye giremeyince, "Sen de şiir, öyküler yaz dergilere. Kitap çıkar; ekmeğini bu yolla kazanırsın." dedim. Bana "Ben artık bu işi yapamam." dedi. "O iş duygu işi. Benim duygularım köreldi." Babasının iki arabası var. Birini sünnetinde Sinan'a almıştı. Sinan on sekiz yaşına girer girmez ehliyet aldı. Daha sonraki yıllarda Sinan araba ile ufak bir kaza yaptı. rabaya da binmez oldu. skerden geldikten sonra onu ikna etmeye çalıştım. "Geç şu arabanın başına." dedim. "Ya bir yere çarparsam, kaza yaparsam, tamponu, farı, silecekleri kırılırsa, çamurluğu göçerse..." dedi. Sinan askerden geldikten sonra bir-iki yıl aylak aylak dolaştı. Daha sonra babası Sinan'a deniz kenarında büyük bir otel aldı. Otelin işletmeciliğini yapıyor şimdi. İşleri iyi. deta hayatını yaşıyor, yapamadıklarını yapıyor. Otelin tiyatro salonunda komik şeyler, fıkralar anlatıyor, espriler yapıyor; insanları güldürüyor. Müzik salonunda org, piyano, gitar çalıyor insanları eğlendiriyor. Kendi şiirlerini seslendiriyor. İşine dört elle sarılmış. Otelin işletmeciliğini de çok iyi yapıyor. Onu ziyarete gittim geçenlerde. "O işi ben yapamam.", dediği işleri yapıyor şimdi. Mutlu bir hayatı var. raba da kullanıyor. Bir jeep almış geçen ay. İngilizce öğretmeni bir kızla da nişanlanmış. 24 25

Hakan YILDIRIM Oğuzhan'ın Günlüğü Komik Bir nım Babamın il dışı tayin sonuçları nihayet açıklanmıştı ve artık babam, doğduğu ilçenin bir köyünde çalışacaktı. Ramazan dan önce taşınmayı planlıyorduk fakat tayinler geç açıklandığı için taşınamamıştık. Bu süre içerisinde babam birkaç kez ilçemize gitti. Dedemle yaptıkları uzun arayışlar sonucunda bize uygun bir ev bulmuşlardı. slında bir an evvel memleketimize taşınmak istiyorduk. Fakat Ramazan ayı içerisindeydik. Bu mübarek ayı daha iyi değerlendirebilmek adına taşınmamızı ertelemiştik. Ramazan Bayramı nda bayramlaşmak için bayramdan birkaç gün önce uzun bir yolculuktan sonra dedemlere gittik. Gitmişken yeni evimizi de görme fırsatı bulduk. Evimiz ve yeni mahallemiz çok hoşumuza gitmişti. Bayram dönüşünde annem evimizi toplamaya başladı. Bir haftanın sonunda her iş bitti ve bugün yeni evimize, yeni şehrimize doğru yola koyulduk. Uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından evimize geldik. mcam ve dedem bizi yeni evimizin önünde karşıladılar. Yanlarında eşyalarımızı indirmek üzere bekleyen işçiler de vardı. Neşeli, güzel insanlardı. ralarında sürekli şakalaşıyorlardı. İçlerinden birisi diğerine lakap takıyor, Kel Şevket aşağı, Kel Şevket yukarı deyip duruyordu. Şevket ğabey de ısrarla susuyor, ona bir şey demiyordu; ama kızdığı her hâlinden belli oluyordu. Diğer ağabey, Şevket ğabey e: - Şevket, lütfen başına şapka giy, güneşten yansıyıp gözlerimi alıyor, deyince Şevket ğabey patladı: - Yahu li, bir saattir sabrediyorum, sonunda beni de çatlattın. Şimdi benim sorduğum sorulara doğru cevap ver, oldu mu canım? - Tamam Şevket, dinliyorum. li ğabey şaşkın ve meraklı bakışlarla dinlerken Şevket ğabey birtakım sorular sormaya başladı. - Sen saç tıraşına ayda kaç lira veriyorsun? - yda 20 lira veriyorum, çünkü iki kez tıraş olurum. Ne oldu ki? - Dur dinle li, peki yıllık şampuan masrafın kaç lira? - Üç ayda bir kutu bitirsem yılda dört kutu eder. Eee, ne olacak? - Bak liciğim, beni iyi dinle. Benim saçım seninki gibi değil, sadece yanlarda var. Bu nedenle tıraşı kolay oluyor. Ben de eve bir makine aldım, ne zaman istersem bizim hanım ve oğlanlar beni bedava tıraş ediyor. Seninki gibi uzun olsaydı edebilirler miydi? Değil mi yani? nlayacağın ben saçım sayesinde tıraşa hiç para vermezken sen yılda boşu boşuna 240 lira veriyorsun. Ben kel saçım sayesinde yılda bir şampuan bitirirken sen dört şampuan bitiriyorsun. Bugün ben şampuana yılda 15 lira versem sen 60 lira vereceksin. Yani ben saçımın az oluşu sayesinde 285 lira kârdayım. Biz işçi adamız, 285 lira az mı gözünü sevdiğim? Şevket ğabey bunu söylerken bana göz kırparak: Ha, bir de saçım az olduğu için az su harcıyorum, tasarruf oluyor. yrıca saçlarım hemencecik kuruyor, bundan da kârdayım. Sen o saçlarla külliyen zarardasın. dedi. Şevket ğabey tüm bunları anlatırken li ğabey in yüzünü görmeliydiniz. Hele de Şevket ğabey Tasarruf oluyor. derken. li ğabey bu anlatılanlardan saçını kendine yük olarak görmüş olmalı ki, - Yahu Şevket ğabey, bir lakap taktık başımıza gelmeyen kalmadı. Vallahi kel olasım geldi, dedi. Tam o sırada li ğabey in kafasına bir kuş pislemez mi! Şevket ğabey gülerek espriyi patlattı: - Bak bu kuş benim başıma pisleseydi hemen ıslak mendille bile siler, temizlerdim. Şimdi sen işin yoksa su ve sabun ara! Bu sözün üzerine orada bulunan herkes kahkahalarla güldü. li ğabey bile bu hâline katıla katıla gülüyordu. Ben de şimdi -bu kadar işin içinde- bu satırları yazarken gülmekten kendimi alamıyorum. Vah li ğabey, vah! Herhalde bundan sonra kimseye lakap takmazsın. 26 27

Mehmet UTKU - Yaşar KOC Çok eski zamanlardı. Mısır halkı kralın kanunlarıyla yönetiliyordu. İnsanlar evlerini Nil Nehri nin etrafına kurmuştu. Nil in çevresini de tarım arazisi yapmışlardı. Nil in taşma zamanlarını da hesaplamışlardı. Bu hesaba göre evler hem suyun altında kalmıyordu hem de verimli toprakları daha çok sulamış oluyorlardı. Böylelikle ektikleri sebze ve meyveleri kolaylıkla yetiştirebiliyorlardı. Mısır halkı tarımda olduğu kadar mimaride de ileriydi. Piramitleri inşa etmiş olmaları bunu doğruluyordu. Ne var ki uygarlığın zirvesine çıkan bu halk, llah ın birliğinden habersizdi. Firavun olarak adlandırılan krallarını ilah bilip, ona tapınıyorlardı. Firavun görkemli sarayında, dillere destan bir yaşantı sürmekteydi. Mısır ı kâhinlerin ve sihirbazların yalanlarıyla yönetirdi. Böylelikle insanların gözünü boyar ve onların üzerinde kendisinin Hz. Musa (a.s.) gizemli güçleri olduğunu kanıtlamaya çalışırdı. Kendi halkını hep hafif işlerde çalıştırır, bütün ağır işleri Kudüs şehrinden Mısır a göç etmiş insanlara yaptırırdı. Bu insanlar Yakup Peygamber in soyundan gelen İsrailoğulları ydı. Hz. Yakup un bir diğer isminin İsrail olmasından dolayı böyle anılıyorlardı. Firavun, İsrailoğulları na çok kötü davranıyordu. Kendi halkından kabul etmediği bu insanları adeta köle gibi çalıştırıyordu. Firavun, bir gece rüyasında, Kudüs te çıkan bir ateşin Mısır a kadar geldiğini, sarayını ve şehirdeki evleri yaktığını, yalnızca İsrailoğulları nın evlerine sıçramadığını gördü. Soğuk terler dökerek uyandı. Korkmuştu. Kalbi güm güm atıyordu. Yatağından doğrulup kâhinlerden birini yanına çağırdı. Firavun dilini yutmuşçasına güç bela konuşabildi ve kâhinden bu rüyayı yorumlamasını istedi. Kâhin, düşünüp taşındıktan sonra endişeli bir şekilde: Ey saygı değer efendimiz, kıymetli kralımız! Çok yakında Mısır da Kudüs asıllı bir çocuk doğacak. O çocuk, krallığınızın sonunu hazırlayacak. Tedbir almalısınız! dedi. Firavun un gözü döndü. Korku yerini öfkeye bırakmıştı. Biraz önce korkudan tir tir titreyen Firavun şimdi kin dolu bakışlarla İsrailoğulları ndan yeni doğan bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emretti. radan birkaç yıl geçtikten sonra kâhinler telaşla Firavun un huzuruna çıkıp: man efendimiz, böyle devam etmeyiniz! Her doğan erkek çocuğunu öldürtürseniz; yıllar sonra tarlalarımızı kim sürecek, ekinlerimizi kim biçecek, ağır işlerimizi kim yapacak? dediler. rdından ona şöyle bir öneri sundular: Ey Mısır ın yüce kralı! Tek rakamlı yılda doğanların kaydını tutalım, çift rakamlı yılda doğanların ise boyunlarını vuralım. Böylece hem emriniz yerine gelmiş olur, hem de işlerimiz yolunda gider. Kâhinleri dikkatle dinleyen Firavun, derin düşüncelere daldı. Halkını ağır işlerde çalıştıramazdı. Çünkü ilerde kendisine başkaldırıp krallığına son verebilirlerdi. Nihayet bu teklif Firavun un aklına yattı ve daha önceki verdiği emri değiştirdi. rtık tek yılda doğan çocukların isimleri kaydedilecekti, çift yılda doğanlar ise öldürülecekti. Bütün bunlar olurken İsrailoğulları çaresizlik ve huzursuzluk içinde beklemekteydi. Karar değişmişti; ancak Mısır şehrine hâlâ korku hâkimdi. Kayıt yılında dünyaya gözlerini açan bebeklerden birinin ismi, Harun du. Hz. Harun un annesi, oğluna korkmadan sarılıp onu gül koklar gibi kokladı. ma aynı anne, ölüm yılında doğan Hz. Musa ya daha bir sıkı sarıldı. Hz Musa yı elinden almalarından ve onu acımasızca öldürmelerinden korkuyordu. Oysa Yüceler yücesi llah, onun kucağındaki bu çocuğu bütün kötülüklerden korumaktaydı. 28 29

Yusuf HLICI İpek Yolu Masalları Çocukları kendi tarihleriyle tanıştıran, tamamen özgün 7 masal... Tarihi İpek Yolu nda bir seyahat şeklinde tasarlanmış bu kitabı çok seveceksiniz. Kitabımızın ayırt edici özelliklerinden bazıları şöyle: Her masal, Semerkant, Kaşgar gibi İpek Yolu üzerindeki önemli bir durak noktasında geçiyor. Rehberimiz her masaldan önce, biz okuyuculara bu şehrin halkı ve kültürü hakkında bilgi veriyor. Böylece bizi masala hazırlıyor. Kitabın her sayfası renkli resimlerle süslü. Doğu süsleme sanatlarının renk ve motiflerini taşıyor. ynı zamanda Batı resim tekniğine uygun olarak, detayları somut bir şekilde gösteriyor. Rehber söze ipek ipliğinin keşfini anlatan hoş bir anekdotla başlıyor. İpekböcekçiliği ve dünyadaki ipek üretimi hakkında bilgi veriyor. Yazar: Cherry Gilchrist Resimleyen: Nilesh Mistry Çeviren: Mehmet li Özkan Sayfa Sayısı: 80 Ebatlar: 26.5 cm x 22 cm Kâğıt Cinsi: 1. Hamur Kaknüs Yayınları http://www.kaknus.com.tr Tel: 0 212 520 49 27 Faks: 0 212 520 49 28 Muhammet ziz Haticenur - OĞUZ En Hayırlısı Nedir? daletiyle meşhur İranlı devlet adamı Nuşirevan, veziri Büzürcmihr'e: - İnsan için en hayırlı şey nedir, diye sormuş. O da: - İnsanı yaşatacak akıldır, cevabını vermiş. - Ya olmazsa? - Kusurunu örtecek kardeş. - O da yoksa? - Kendini sevdirecek mal. - O da olmazsa? - Sevilmemeye razı olmak. - Peki o da yoksa, deyince. - rtık onun için tertemiz bir ölüm, diye vermiş. mbulans Şoförü Temel Temel, ambulans şoförü olmuş. Bir gün bir otobüs kazası çağrısı alırlar ve hemen olay yerine giderler. Gittiklerinde gördükleri manzara çok kötü. Her tarafta yaralılar, ölüler... Feryatlar filan yeri göğü inletiyor. Fakat adamcağızın biri hepsinden fazla bağırıyor, inliyor. Temel de adamın yanına gidiyor ve bakıyor adamın iki bacağı birden kırılmış. Basıyor fırçayı: - Ula uşağum ayuptur bu senin yaptuğun. Şunun şurasında iki bacağın kırılmış sadece. Bak orda insanlar ölmüşler hiç ses ediyler mi? Dümenci Temel Beden eğitimi dersinde öğretmen, öğrencilerine kürek çekme alıştırmaları yaptırıyordu. Bir ara öğretmen, Küçük Temel'in, olduğu yerde kıpırdamadan durduğunu gördü. - Sen neden kürek çekmiyorsun, diye sordu. Temel: - Ben tümendeyum öğretmenum! 30 31

Büyük Hun İmparatoru Su taşınan ağzı dar plastik kap Suyun çıktığı yer, kaynak Kan yolu Bir yüzü hafif tüylü parlak kumaş Özgür Mısır ın başkenti Höke nin ilk hecesi Yunus un ilk hecesi Somuncu Baba dergisinde, bu ay Şam Velileri başlığı altında tanıtılan büyük imam Bir organımız Küçük akarsu Muğla nın ilçesi Otel girişine yakın geniş yer Müslüman olmak için söylenir Et suyu ile yapılan bir çeşit yemek Kur an da ayetlerde oluşan bölümler İzmir in bir ilçesi Sebze meyve satılan yer Yahudi din adamı ta, dede Mavi renk elde etmede kullanılan bir ot (Tersi) Beyaz Peygamberimizin sütannesi Ülkemizde de yaygın olan Şii bir mezhep Holmiyum simgesi Küçük zararlı hayvanlar Sapı ip ve kendir, tohumu ilaç yapımında kullanılan bir bitki En basit bilgisayar oyunu (Tersi) nadolu da yaşamış eski bir uygarlık Çengel Bulmaca Çengel Bulmaca 6 Mübarek gecelerden, Şaban ayının 15. gecesi 15 Şanlıurfa nın bir ilçesi 14 Dünyanın en kalabalık ülkesi (Tersi) Beyaz Bir müzik aleti Pambıl ın ilk hecesi 3 13 Bir bağlaç Erkek kardeş 9 Yolu geçişe kapatmak için konulan engeller Çoban köpeklerinin boynuna takılan demir halka Sıfatları noksanlık, işleri kötülüklerden uzak manasında esmaül hüsna nne Kansızlık hastalığı 10 Telefonun konuşma yapıldığı ve sesin gittiği bölüm Ülkemizin en büyük gölünün ismi Bir yaz meyvesi 7 Gizli kuruluş için çalışan, ajan Bir müzik çeşidi 5 Bir portakal çeşidi Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan kimse Pepe nin son hecesi Siyah ırktan olan 4 12 11 17 Bir dakikanın altmışta biri Bir Peygamber Kadınların omuzlarına örtündüğü geniş atkı 8 Kur an da bir sure Dünyanın en hızlı koşan hayvanı 2 Çete nin ilk hecesi Uzay, gök 16 Bir arsa veya arazinin sahibi olduğunu gösterir belge 18 1 (Tersi) İncelik, güzellik, zariflik Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun 2 1 2 3 4 5 6 7 2 8 11 11 2 12 2 13 14 5 15 2 3 2 9 6 5 9 16 6 4 5 6 10 17 18 4 5 Çengel Bulmaca E T E R 10 M E R İ 12 D 6 L Ş L H 7 O H 14 B 11 K İ R GEÇEN YIN ÇÖZÜMÜ ŞİFRE: NE MUTLU O İNSN Kİ KENDİ YIBINI GÖRÜR M 15 G 16 Ö Z E D H 18 Ü R H K 13 Y 4 U 3 M N 9 S H D 2 E T C İ V İ 5 T C F E 17 R İ E 1 N E V İ R T 8 İ T E Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun 1 2 3 4 5 6 4 7 8 1 9 10 1 10 11 8 11 2 1 12 8 10 13 14 1 15 16 17 18 17 32

Somuncu Baba rkadaşlar sizler de Çocuk lbümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız cocuk@somuncubaba.net adresimize gönderiniz. Eyyübel Ensar KRDEMİR Hüseyin Hatem KRDEMİR Zeynep KYPINR M. Selim DEMİR Umut ÇOBN Talha Yağız HSTÜRK Beren Nisa BÜYÜKTEPE bdussamet İSPİR rnisa BTY Şeyma Beril ÇİMEN Mahmut yaz DEMİRBŞ Yusuf Tuna FİLİZ