Budur Dünya. Nureddin Yıldız ın tarihli (301.) Hayat Rehberi dersidir.

Benzer belgeler
5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Fay Hattındayız 10. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (74.) dersidir.

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Neyi Göremiyoruz?-10

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Muhammed Salih el-muneccid

Ganimetlerin Bedeli. Nureddin Yıldız ın Hadislerle Diriliş (114.) dersidir.

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Fay Hattındayız 8. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (72.) dersidir.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

Hâmile kadın için haccın hükmü

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Âlimden Âlime Köprü-2

Tarihimizin Tarihi- 7

YARDIM HARİTASI-1. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (30.) dersidir.

Ağaçlar da Şahit. Nureddin Yıldız ın tarihli (305.) Hayat Rehberi dersidir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Umudumuz Saliha Kadın

Fay Hattındayız 7. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (71.) dersidir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

ON EMİR الوصايا لعرش

YARDIM HARİTASI-2. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (31.) dersidir.

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

Terceme : Muhammed Şahin

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Kur an ımız Yegânedir

Büyük Genç. Nureddin Yıldız ın tarihli (315.) Hayat Rehberi dersidir.

Kim Kazandı Kim Kaybetti

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Yarından Haberler. Nureddin Yıldız ın tarihli (304.) Hayat Rehberi dersidir.

Müslümanlık ve İslam şeriatı, bilinenler-anlaşılmışlar-uygulanabilirler ve insan için olanlardan oluşmaktadır.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

İnternet Fıkhı 4. Nureddin Yıldız ın tarihli (296.) Hayat Rehberi dersidir.

Arafat'ta vakfenin vakti

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İnternet Fıkhı 2. Nureddin Yıldız ın tarihli (294.) Hayat Rehberi dersidir.

ÂLİM ÂMİLDİR. Nureddin Yıldız ın Hadislerle Diriliş (34.) dersidir.

Duş Değil Gusül. Nureddin Yıldız ın tarihli (86.) Hayat Rehberi dersidir.

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

7. KEVSER SÛRESİ ÖĞRENELİM

şeyh Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

Namaz Ümmetiyiz. Nureddin Yıldız ın tarihli (317.) Hayat Rehberi dersidir.

Tarihimizin Tarihi- 1

Böyle Dönecek Dünya-2

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Sadaka Dünyası. Nureddin Yıldız ın tarihli (343.) Hayat Rehberi dersidir.

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

İnternet Fıkhı 7. Nureddin Yıldız ın tarihli (299.) Hayat Rehberi dersidir.

Baba Toprağı. Nureddin Yıldız ın tarihli (333.) Hayat Rehberi dersidir.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Fay Hattındayız-13. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (77.) dersidir.

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Aile Tamircisi. Nureddin Yıldız ın tarihli (326.) Hayat Rehberi dersidir.

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Bir Hemşire Kalbi. Nureddin Yıldız ın tarihli (339.) Hayat Rehberi dersidir.

Şimdi Musab Zamanı. Nureddin Yıldız ın tarihli (160.) Hayat Rehberi dersidir.

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Abdest İbadettir. Nureddin Yıldız ın tarihli (347.) Hayat Rehberi dersidir.

MÜMİN SEÇİCİDİR. Nureddin Yıldız ın Âsiye Olmak (42.) dersidir.

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

Genç İslam ın Gençleri

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

Onu kendi haline bırakın, Allah'ın diyarında otlasın, sakın ona bir fenalık yapmayın.

Kadın Muhafızdır. Nureddin Yıldız ın tarihli (303.) Hayat Rehberi dersidir.

Aldanmayız Aldatmayız

Transkript:

Budur Dünya Nureddin Yıldız ın 21.05.2017 tarihli (301.) Hayat Rehberi dersidir.

ب س م اہلل ال رح م ن ال رح یم ا ل ح م د هلل ر ب ال ع ال م ین. و ص ل ى اہلل و س ل م ع ل ى س ی د ن ا م ح مد و ع ل ى ا ل ھ و ص ح ب ھ ا ج م ع ین. Âlemlerin Rabbi Allah a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun. Buharî ve Müslim de rivayet edilen bir hadis i şerif üzerinde düşüneceğiz. Bu hadis i şerif, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz in başına gelen bir sıkıntıyı anlatıyor. Sadece siyer bilgisi öğrenmiş olmak için değil, iman ettiğimiz Peygamber imizin bize örnekliğini bir kere daha anlamak için okumalıyız. Belki ilk bakışta bu olay dikkatimizi çekmiyor olabilir ama anlamalıyız ki Resûlullah aleyhisselamın başına gelmiş bir sıkıntı bizim için ders ve ibret konusudur. Enes ibni Malik radıyallahu anh, üvey babası Ebu Talha ile yaşadığı bir olayı naklediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir yolculuktan dönüyordu. Yolculuk için bindiği devenin gerisinde de hanımı, annemiz Safiye radıyallahu anha vardı Medine ye yaklaştıkları esnada devenin ayağı bir kayaya mı çarptı ya da ürktü mü, her ne olduysa sendelemiş ve Resûlullah aleyhisselam Efendimiz le birlikte Safiye annemizi yere düşürmüş. Arkadan gelen Enes ve Ebu Talha radıyallahu anhuma hemen hayvanlarından inmiş ve Efendimiz aleyhisselamın yanına giderek, Allah benim canımı alsaydı da sana bu musibeti vermeseydi gibisinden sözlerle teselli etmeye çalışmışlar. Efendimiz aleyhisselam da mecalsiz ve kalkamayacak durumuna karşın, siz kadına bakın, ben iyiyim buyurunca, Ebu Talha radıyallahu anh başındaki örtüyü Safiye annemize örterek onu yerden kaldırmış ve tekrar hayvana bindirmiş. Efendimiz aleyhisselam Medine ye bu şekilde gelmiş. Bu hadise siret i Nebî den bir pasajdır ama biz bunu okumuş olmak için değil, siret i Nebî yi nasıl okumamız gerektiğini anlamak için okuduk. Siret i Nebî neden okunur? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz in 571 yılında doğduğunu bilmek bir şey kazandırır mı ya da bunu bilmemek bir şey kaybettirir mi? Resûlullah aleyhissalatu vesselam Efendimiz in yaşadığı dünyada yaşayıp o beşerin ve kâinatın efendisi olduğu hâlde bizler sıradan insanlar olarak onun yaşadığından daha müreffeh hayatlar yaşayabilir miyiz? Dünyanın başı, ortası, sonu nedir? Çocuklarımız ve o çocukların öğretmenleri, anneleri, babaları; zannederim ki ashab ı kiramın çoğunun bildiğinden daha fazla olarak Peygamber aleyhisselamın hayatını biliyoruz. Ashab ı kiramın büyük bölümü onun hayatının tamamını bilmiyorlardı. Onlar Resûlullah ı gördüler ve sadece o gördükleri sahneleri biliyorlar. Biz ise doğumundan vefatına kadarki hayatının tamamını bir haritada izler gibi biliyoruz. Bizim siret i Nebî bilgimiz çoluk çocuğun dahi eline geçecek derecede avucumuzun içindedir. Çok şey biliyoruz. Bildiklerimiz, mesela buradaki örneğiyle Efendimiz aleyhisselam ile Safiye radıyallahu anhanın düşüp Resûlullah ın ayağını incittiğini biliyoruz ama bu bildiklerimiz herhangi bir tarih bilgisi, sözgelimi Sultan Mehmed in İstanbul u fethettiği bilgisi gibi kalıyorsa biz buradan kendimize din ve insanlık çıkaramıyoruz ve bu bilgi kıyamet günü başımıza bela olacak demektir. Resûlullah aleyhisselama ait bir hatıra öğrendik ve Rabbimizin izniyle bu hatıradan mükellef bir ders çıkaracağız, böylece fani dünyaya bakışımız değişecektir. Bunu sağlayamayız da tıpkı Hıristiyanlar ın İsa aleyhisselama ait menakıp ve hatıratı bilip de şirkin ortasında hayat sürdükleri gibi Resûlullah ın yaşayışını ayrıntılarıyla bilir, liberal kapitalist hayat yaşamaya devam edersek kıyamet günü onların biz İsa nın annesinin Meryem olduğunu biliyorduk diyerek kurtulamayacakları gibi Resûlullah aleyhisselamın Medine ye nasıl hicret ettiği hikâye lerini anlatmak da bizi kurtarmayacaktır.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Ebu Bekir radıyallahu anh ile mağaraya girdiğini bilmek bir fazilet değildir. Onu yaşadığı evinde hayat iksiri hâline getirmektir marifet. Bunu ne kadar ve nasıl sağlayacağımız önemlidir. Yukarıda naklettiğimiz hadise bir tarih kitabından değil, Buharî ve Müslim den alınmıştır. Bu bakımdan doğruluğuna kesin biçimde imanımız vardır. Hadis i şerifte geçen olayı yeniden hatırlayıp ardından bazı dersler çıkarmalıyız. Ama öncelikle şu noktaları tespit edeceğiz: Resûlullah aleyhisselam Efendimiz hanımıyla birlikte bir deveye bindiğine ve ashabı da peşlerinden geldiğine göre, bir Müslüman ın hanımıyla arabaya, mobilete vs. binmesi herhangi bir şekilde sakıncalı değildir. İnsanın gideceği yere ailece seyahat etmesi, yolculuğa çıkması sünnettir. Efendimiz aleyhisselam savaşlara dahi hanımlarını götürmüştür. Zamanımızdaki fitne fesada bakıldığında, kadınların erkekleriyle yolculuk etmeleri daha isabetlidir, dense daha doğru bile olur zannediyoruz. Ebu Talha radıyallahu anh, Resûlullah aleyhisselamın akrabası değil ama Efendimiz aleyhisselam hayvandan düşüp Ebu Talha onu kaldırmaya geldiğinde, Efendimiz, siz kadına bakın buyurmuş, bunun üzerine Ebu Talha da tutup Safiye annemizi kaldırmış ve hayvanına bindirmiştir. Acil vakalarda mahremiyetin aranmayabileceği sonucu buradan böylece çıkarılabiliyor. Bir trafik kazası esnasında yaralı kadın/erkek için illa bayan hemşire gelsin diye beklemek dinî görev değildir. Söz konusu can olunca zaruret oranında ruhsat söz konusu edilebilir. Peygamber imiz de Safiye annemiz gibi can tehlikesi geçirmiş ama ilkyardım için yanına gelindiğinde ise kendisinden önce hanımıyla ilgilenilmesini emretmiştir; canlar kurban olası canı yerine hanımıyla ilgilenilmesini. Nezaket bu yüzyılda çıkmıştır da biz onu Avrupa dan almışızdır zannedenlerin kulağına küpe edecekleri bir derstir bu. İlk etapta zikredilebilecek bu noktaların ardından hadis i şeriften alınacak ibretleri saymalıyız. Öncelikle kimden bahsettiğimize dair hafızamızı tazeleyelim ve iki durumdan bir sentez çıkaralım: a) Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş, Medine ye gelmeden önce miracı görmüş, Sidretü l Münteha seviyesine çıkmış, Allah Teâlâ nın dağları önünde eritmeyi teklif ettiği bir lütfa mazhar olmuş, Cebrail in kapısında beklediği, insanlığın efendisi, Makam ı Mahmud un ve Havz ı Kevser in sahibi olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden söz ediyoruz. Konuştuğumuz kişi, toplamı yüz yirmi dört bin olduğu söylenen peygamberlerin tamamının en büyüğüdür. Âdem aleyhisselamın evlatları arasında hiçbir şekilde dengi ve benzeri olmamış olmayacak, duası reddedilmemiş bir insan Kâinatta meleklerden insanlara ve insanların en üstünlerine kadar her kim yaratılmışsa hepsinden daha iyi şekilde Allah a ibadet edebilen bir insan Secdesi kâinattaki en iyi secde, rükûu kâinattaki en iyi rükû, cihadı kâinattaki en iyi cihat Meziyetleri ve farklılıkları saymakla bitmeyecek, dünyanın ve cennetin efendisi olan, Allah ın yanındaki hatırı diğer bütün peygamberlerin hatırından daha fazla bir peygamberden konuşuyoruz. Ve sıradan bir yolculukta, hayvanından düşüveriyor. Hanımı da düşüveriyor. Bakınız, bu peygamber, meleklerin önünde saf olup ona zarar gelmesin diye yanında savaştıkları peygamber ile aynı kişidir. b) Bir mümin, kâinatta Allah ın planlaması dışında tek bir nefesin asla ve kata alınamayacağına, hiçbir ağacın tek bir yaprağının Allah ın izni dışında dalından düşemeyeceğine kesin olarak iman eden insandır. Kadere böyle iman ediyoruz. Peki, onu korumak için yeryüzüne binlerce meleğin indiği Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, üstelik hanımı yanında ve ashabının göz önündeyken, hem de hanımı ashabının fizikî yardımına

muhtaç olacak şekilde düşerken onca melek neredeydi? Onu Ebu Cehil e karşı koruyan melekler bir devenin onu sırtından düşürdüğü esnada neredeydiler? Ashabı ve binlerce melek destekçisi Uhud da onu koruduğu, mübarek yanağı kanayınca dünya toprağı onun kanıyla buluşmasın diye gökyüzünden inip kanın yeryüzüyle buluşmasını engellediği gibi Cebrail in, Resûlullah aleyhissalatu vesselam devesinden düştüğü esnada neredeydi onca melekler ve Cebrail aleyhisselam? Yoksa hâşâ Resûlullah aleyhisselam ve hanımı Safiye radıyallahu anha anamız hayvandan düşecek hâlde olacaklardı da bu kaderde yazılı mı değildi? Hâşâ, böyle bir programdan haberi mi yoktu meleklerin? Bu soruları düşünmüyorsak siret kitaplarını kaldırmalıyız ki raflarımızda yer işgal etmesin. Siret i Nebî yi Efendimiz aleyhisselamın mübarek hayatı olarak okumak bile vakit israfı değilse de nihayet bir yanılgıdır; siret i Nebî, namaz gibi bir derstir. Namaz ibadetimizde dersimizdir, siret i Nebî yaşayışımız için derstir. Biz milyar kere yemin edebiliriz ki Allah, Muhammed aleyhisselamı ve kâinatı yaratmadan bile çok önceleri o devenin Efendimiz aleyhisselamı düşüreceğini, ayağının incineceğini, Ebu Talha nın Safiye annemize yardım etmek durumunda kalacağını biliyordu. Tıpkı Bedir de Ebu Cehil in Resûlullah aleyhissalatu vesselamı öldürme planı yaptığını bilip melekleri oraya yığdığı gibi. Allah Teâlâ oraya meleklerini göndermişti, buraya ise göndermedi. Kâinatta devesinden filine, yedi başlı canavarından tek gözlülere kadar mahlûkatta bulunan bütün hayvanlar içinde üzerine binen Resûlullah aleyhisselamı düşürecek bir hayvan yaratılmış mıdır? Allah hiç böyle bir hayvan yaratır mı? Kim bilir o deve kıyamet günü dile gelip ben Muhammed i taşımış bir deveyim, beni de cennete alın diyecektir. Ashab ı Kehf in kapısında bekleyen köpekten kaç kat değerlidir sırtında Muhammed aleyhisselamı taşımış bir deve. O hayvanın bu planda ipsiz sapsız dolaşan bir deve olarak yer alması mümkün müdür? Öyleyse Efendimiz aleyhisselamı ve hanımı Safiye annemizi sırtından niçin atmıştır? Dünyanın böyle bir yer olduğunu herkes anlasın diye! Eğer Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem o gün düşmeseydi, bugün trafik kazasında ölen bir âlimin durumuna anlam yükleyemez, böyle büyük bir âlim trafik kazasında niye öldü ki der ve şaşıp kalırdık. O deve bugünkü araba, uçaktır. Bu dünya, üzerinde yürüyen insanlara böyle yapar dedirtmek içindir ki Allah Teâlâ, o devenin üzerinden Resûlullah aleyhisselamı düşürmesini takdir buyurmuştur. Aynı hadisenin Ebu Bekir radıyallahu anhın başına geldiğini düşünsek şimdi peygamber değil ya, düşer mi düşer diyebilecektik. Başka bir peygamberin başına gelse bu olay, mesela Salih aleyhisselamı ya da Şit aleyhisselamı düşürse bir deve, buna karşılık da nasılsa sıradan bir peygamber, düşebilir türünden düşünebilecektik. Ama Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam, ötesi olmayan bir makamda durmaktadır: Develer değil dağlar bile önünde eriyip altın suyu olarak akmaya hazırdı onun. Bu olay yaşanalı bin dört yüz küsur sene oluyor. Üzerinden dünya tarihinin onda biri geçmiş. Ancak hiçbir insan nesli bu olaydan ders çıkarmaya bugünkü kadar muhtaç olmuş da değildir. Çünkü biz her şeyi sigortaladığını düşünen bir nesiliz, nerdeyse ölüme karşı direnç sigortası yaptırmaya bile cüret edeceğiz. Ahirette yanmama sigortası icat edilir de filan yere şu kadar para verip taksitini zamanında ödeyenler ahirette yanmayacaklar denirse şaşmamak gerekeceği bir zamandayız. Zaten birileri nasıl olsa bedavadan şefaat vaat edebilmektedir de ateşe dayanıklılık vaat etse ne olur.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin başına gelmiş bu olay, ders kitaplarında öğretilmesi gereken bir yaşanmışlıktır, belki abdest ve gusül kadar öğretilmesi gereken. Dünyanın birine vefası olsaydı, üzerinde dolaşan Muhammed aleyhisselama vefa gösterirdi. Bu dünya, Abdullah ın oğlu Muhammed aleyhisselama vefa göstermemiş bir dünyadır. Hayata ve şu dünyanın malına, mülküne, forsuna, sandalyesine, imkânına, itibarına hangi gözle bakmamızın doğru olacağını önümüze koyan büyük bir tablodur bu. Sallallahu aleyhi ve sellemin deveden düştüğü bir dünyada biz uçaktan düşsek denklik bile gerçekleşmiş olmaz. Göklere çıkıp miraç görmüş o peygamber, devenin sırtından düşmüştür. Namaz kılmayı onun namazından öğrenmiş Müslümanlar dünya gerçeğini de ondan öğrenmeye mecburdurlar. Hayatın özü, dünyanın gerçeği budur. Ve bakınız, Resûlullah aleyhisselamın başına gelen sıkıntılar yalnızca devenin sırtından düşmüş olması da değildir. Devenin sırtından düşmek nedir ki; hanımı Hatice anamız vefat ettiğinde yalnızlıktan koca Mekke şehri ona dar gelmişti de Taif e gitmeye mecbur olmuş, teselli için gittiği o Taif te bir hoş geldin denmemiş ve sokak çocuklarına taşlattırılmış, öldürülesiye taşlanmıştı. Çocuğu yaramazlık ettiği için hayatı çekilmez zanneden, her ay kira vermek zorunda olduğundan dünyanın en bahtsız insanı olduğunu sananlar bu peygamberin ümmetinden biri diye kıyamet günü onun etrafında nasıl dolaşacaklar? Hangi çekilmiş sıkıntı ve eziyet Resûlullah aleyhisselamın çektiğine denktir? Hepimiz hasta oluyoruz ama İbni Mesud radıyallahu anhın rivayet ettiği hadiste Peygamber imiz, hastalığının şiddetini belirtmek için sizden iki kişi kadar sıkıntı çekiyorum dememiş miydi? Kâinatın efendisi olduğu, melekler etrafında pervane oldukları hâlde! O değil mi Mekke deki kabilelerin birleşip vücudunu hançerlerle delik deşik etmek için sözleştikleri peygamber? İslam devletinin ilk başı olarak göklere kadar şehrin tamamını meleklerin koruduğu o yerde, fani dünyada Allah tan sonra en çok sevdiği Ebu Bekir radıyallahu anh ve onun kızı Aişe radıyallahu anha ile kurduğu aile düzenine çomak sokulup hanımına zina iftirasında bulunulmuş ve hayatı zehir edilmemiş miydi? Bir aydan fazla zaman boyunca hanımına iftira edilmiş peygamber olarak dolaşmadı mı Medine sokaklarında? Dünya, bizim nikâh salonlarında mutlulukla evlenip evimizin cicili odalarında gülüştüğümüz yer değildir; orijinal dünya, Aişe annemize bile iftira edilen dünyadır. Allah öyle bir dünya yaratmıştır. Hayalci olanlar bizleriz, nerdeyse mutluluğun bile sigortasını yaptıracağız. Bu yanlış bir tanımadır ve dünya Allah ın sadece imtihan etmek maksadıyla, hangimizin daha iyi işler yapacağını görmek için yarattığı, bizi de içine koyduğu yerdir. Tapu daireleri en sahte belgelerin saklandığı mekânlardır. Kendisinin dünyada ne kadar kalacağı belirsiz birinin tapusu sağlam olsa ne olur çürük olsa ne. Yarın başkasına bırakacağı şeylerin evrakını taşıyan hamallarız hepimiz. Peygamber aleyhisselamı devesinden atan dünya bizi de evimizden depremle atabilir, buna hazır olmak zorundayızdır ama yine de bu bela aramak değil, belalara karşı gafil yakalanmamayı bilmekle birlikte olan basiret hâlidir. Ümmet olarak her türlü çileye hazır olmalı, Efendimiz aleyhisselamın bile suikastlara maruz kaldığı dünyanın bize hazırladıklarına göğüs germek için uyanık davranmalıyız. Allah tan başka kimse kemal sahibi ve yüzde yüz korunmuş değildir, herkes fani, dünya da fanilerin çöplüğüdür. Kıyamete kadar hiç kimse bu kuralı değiştiremeyecektir. Yahudi bir melun kadın, meleklerin gözü önünde Peygamber aleyhisselama zehirli et yedirmiş ve Efendimiz aleyhisselam o hadiseden üç yıl sonra vefat edeceği esnada hanımı Aişe radıyallahu anhaya, o yediğim zehirli eti şu anda damarlarımda hissediyorum demiştir. Evet, meleklerin gözü önünde. Kim bu dünyada otuz arkadaş olarak birleşip vakıf dernek parti şirket kurduk, Allah için ant içtik, umreye gidip sözleştik, omuz omuza olmak için yemin verdik, birliği beraberliği koruyacağız demiş ve

bunun olabileceğini düşünmüşse onun aklı kıttır. Böyle bir şey dünyada kimseye nasip olmamıştır. Bizzat elleriyle yetiştirdiği, Cahiliye bataklığından alıp göklere dek kaldırdığı ashabı bile Efendimiz aleyhisselama karşı, bize daha az para veriyorsun ya Resûlallah deyip ters göstermişlerdir. Sonra vaziyeti toparladılar da helak olmaktan kurtuldular. Gerçekçi olmak zorundayız. Bu hadis i şerif bize hastaneleri, mezarlıkları, kavga gürültüyü, hayatı ve aile düzenini öğretmektedir. Basit bir deveden düşme olarak duruyor ama deve basit değildi, üstündeki hiç değil. Hayatımızı kendi planlarımıza göre değil Allah ın planlarına göre yaşıyoruz. Allah Teâlâ da bizi terletmeyi, çoluk çocuğumuzla veya eşimizle, caminin imamıyla, Siyonist Yahudiyle, patronumuzla, işçinin nankörlüğüyle imtihan etmeyi murat ettiyse o Allah tır, dilediği gibi yapar. Allah dileseydi peygamberine Cebrail in kanatlarıyla yolculuk ettirirdi. Ama o zaman biz bu hayattan ders çıkaramaz, çocuklarımızın yaramazlıklarına anlam yükleyemezdik, dünyayı cennet zanneder ve asıl cenneti kaybederdik. Hâlbuki burası cennet değildir ve olacak kıvamı da yoktur, zira vefasızdır. Bağrına on binlerce peygamberi gömmüş bir toprak, insana nasıl cennete olacak? Babamızın cezalandırılmak üzere gönderildiği yerde müreffeh bir hayatı nasıl isteyeceğiz? Hayatın gerçeği trafik kazaları, eskiyen evler, borçlar, eşlerin kavgaları, abilerin dayıların amcaların vefasızlıkları, insanların tuzaklarıdır. En büyük gerçek ise esasen hiçbir dediğimizin olmadığı, kaderimizin kesin ve tam olarak gerçekleştiği yer oluşudur. Bu mantıkla bakamadığımız sürece de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin siretini tarihte çok önemli bir peygamberin hayatı olarak okuruz ve yanılırız. Bu yanılgı da bile bile eziyetimizi artırmaktan başka işe yaramaz. Resûlullah aleyhissalatu vesselamın bindiği deveden düşmesi; benim kaza yapmam, çocuğum engelli doğması, hanımımın kısır olması, kekemeliğim, fakirlikle sınanmam, vefasızlığa uğramam, cahilce bir iş işlemem, anne babamın bana eziyet etmesi, yıllar önce bedduasını aldığım annemden dolayı vicdan azabı çekmem, evliliğimin ilk yıllarında eşime yapmamam gereken şeyleri yaptığım için helalleşme fırsatı da kalktığından dolayı kendi kendime dövündüğüm hayata uğramam, huzur bulmak için gittiğim camiden sıkıntım artarak eve dönmem ve orada bile bir türlü huzur bulamamam veya başka bir eziyete hazır olmam anlamına gelir. Rabbimiz bize Peygamber imizi örnek göstermiştir; haccederken onun gibi haccettiğimiz, oruç tutarken onun gibi tuttuğumuz, namazı onun namazı gibi kıldığımız ve okuduğumuz Kur an ı onun okuduğu gibi taklit ettiğimiz üzere oluyorken neden insanın eşiyle ne kadar mutlu olabileceği sorusunun cevabını da ondan öğrenmeyelim? Neden? Hayatın eziyetle yaşanması ne kadar doğal bir beklentidir, bunu neden ondan öğrenmeyelim? Siret i Nebî yi Mekke de doğmuş bir peygamberin hayatı olarak okuyoruz da neden örneğimiz olan Peygamber imizin hayatı olarak okumayalım? Niye onun yetim bir çocuk olarak doğmasından ders çıkarmayalım? Annesinin henüz onu on yaşında bir delikanlı olarak görmeden vefat etmesinden niçin ders çıkarmayalım? Onun nübüvvet gibi büyük bir dava için yola çıkarken masraflarını evlenmiş olduğu hanımının karşıladığı bir insan olarak hayata atılmasından bir anlam neden çıkarmayalım? Kadınların kıyamet günü utanarak ve rezil olarak sorgulanacakları cümle, Peygamber in hanımı da ticaret ediyordu, kervanlar gönderiyordu olacaktır; Efendimiz aleyhisselamın peygamberlik yoluna Hatice radıyallahu anhanın harçlıklarıyla girmiş olması hesaba katılmaksızın söylenen bu cümle, değerlendirmeyi aile içi nezaket açısından ele almamakta ve onun hayatını bir roman gibi okumayı yeğleyen bakış açısının ürünü olmaktadır. Dünya budur, vallahi gerisi yalandır. Dileriz Rabbimizden ki, sözgelimi bir trafik kazası gördüğümüzde develer peygamberi bile sırtından düşürür de şu araba beni kaldırımda ezmez mi hiç diyerek ders

çıkaran müminler oluruz. Umarız ki çocuklarından ızdırap çeken kardeşlerimiz de Resûlullah ki rahat edemedi evinde, burası cennet değildir diye düşündü, ben niye saf saf buranın cennet olduğunu düşüneyim, ben de ahirete saklarım mutluluğumu deme üstünlüğü gösterirler. Umarız ki dünyanın gerçek yüzünü tanımak nasip olur, siyasetçilerin cennet vaatlerinin gerçek dışılığını veya bir hoca efendiyi dinlerken cennet gibi bir hayat vaat ediyorsa bunun gerçekle bağdaşmadığını anlarız. Eğer bu dünya birisi için yaratıldıysa o kişi Abdullah ın oğlu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemdir. Deve de bu dünyanın içindeki parçalardan bir parçadır ve gördük ki uğruna dünyanın yaratılacağı birini, dünyanın en basit hayvanlarından biri üstünden atmıştır. Dünyanın bahtı ve gerçeği budur, bunun dışındakiler yalandır. Rabbimiz kimseye dünyadaki zevk u safayı sonuna kadar tattırmayı vaat etmemiştir, etseydi onun en çok sevdiğine ve ondan daha çok kimseyi sevmediğine iman ettiğimiz Resûlullah aleyhissalatu vesselamın ayağını toprağa bastırmazdı. Dünya bizim hayal ettiğimiz bir yer olsaydı, Allah Teâlâ resulünü, onu üzecek kadınlarla nikâhlandırmaz, mesela ahirette ona vereceği ve sayısını sadece kendisinin bildiği hurilerden birkaç yüzünü dünyaya gönderirdi. Ama ona bile Allah, dünyayı dünya olarak yaşattı. Ona da budur dünya dedirtti. Allah Teâlâ dünyada peygamberine ve salih kullarına bile ayrıcalık göstermiyor. Dünyada herkes fanilik ölçüleriyle yaşayacaktır. Ama bir gün darü s selam a, mutluluklar diyarına geçtiğimizde bugünkü çilelerin karşılığı görülecek ve burada ekilen meşakkatler orada çınar olacak, Tuba ağacı olup gölgesinde bizi ağırlayacaktır. Burayı cennet yapmak için uğraşanlar da yanıldıklarını orada anlayacaklardır iş işten geçmiş olacaktır elbette. ا ل ح م د هلل ر ب ال ع ال م ین. و ص ل ى اہلل و س ل م ع ل ى س ی د ن ا م ح مد و ع ل ى ا ل ھ و ص ح ب ھ ا ج م ع ین. Âlemlerin Rabbi Allah a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.