AŞK AYRILIK ve ZİNDAN Burhan İşiyok. Yayın Numarası: 240 Şiir Dizisi No: 6. Birinci Baskı: Mart 2014-İstanbul ISBN 978-605-85270-0-3



Benzer belgeler
Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

1. Aşağıdakilerin hangisi eşsesli bir sözcüktür? A) felaket B) deprem C) biz D) bit

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Nafiz Diba. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

YALÇIN ÖZDOĞAN. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Polat Gürgen. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Azrail in Bir Adama Bakması

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Yukarıdaki diyalogda kaçıncı cümlede diğerlerinden farklı türde bir fiilimsi kullanılmıştır?

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali


Sevda Üzerine Mektup

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?


Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Uğur Akkaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Firuze Keleş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1


KIRMIZI KANATLI KARTAL

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

Transkript:

AŞK AYRILIK ve ZİNDAN Burhan İşiyok Yayın Numarası: 240 Şiir Dizisi No: 6 Birinci Baskı: Mart 2014-İstanbul ISBN 978-605-85270-0-3 Editör Ceylan Yayınları Sayfa Düzeni & Kapak Tasarım Ali İmren Baskı-Cilt: Ceylan Matbaa-Ahmet Uçar Güven İş Merkezi B Blok No: 318 Topkapı/ İstanbul Tel/ Faks: 0212 613 10 79 Sertifika: 23352 CEYLAN BASIM YAYIN VE DAĞITIM-TUNCAY MAT Atatürk Bulvarı Ünlü İş Merkezi A-Blok No: 23 Kat: 2 Unkapanı-Fatih/İSTANBUL Tel/ Faks: 0212 532 09 56 ceylanyayinlari.net e-mail: ceylanakademi@gmail.com facebook.com/ceylanakademi

AŞK AYRILIK ve ZİNDAN BURHAN İŞİYOK

İÇİNDEKİLER Burhan İşiyok... 9 Burhan İşiyok tan... 10 Yazar Kimdir Nerde Durmalı... 11 Aşk Ayrılık Ve Zindan... 12 Ey Heval... 13 Barış Yeşermeli... 14 Adı Sahildi... 15 Halepçe En Karanlık Gün... 17 Hoşçakal... 18 Devrimi Kadınlar Ve Çocuklar Yapar... 19 Biri Olmalı... 20 Çiğdem Çiçeğim... 21 Belki De Zindanı Seveceksin... 22 Döneceğiz... 23 Sürgün Ve Hapise Alış... 24 Ben Adam Olmam... 26 Kim Kime Neyi Anlatacak... 28 Barış Anneleri... 29 Anne Bana Gülmeyi Öğret... 30 Yamalı Demokrasi... 31 Ben Sana Aşkı Öğretemedim... 32 Kezban... 34 Ağarınca Saçlar... 36 Adı Bahardı Akşamın... 37 Güzel İnsanlar... 38 Kürtler... 39 Cumartesi... 40

Gönlünü Güneşe Tut... 41 Gölgeler... 42 Kim Ateist... 43 Gelirler Giderler... 44 Yasaklar Ülkesi... 45 Bağcılar Meydanı... 46 Karşı... 48 Otuz Dört Kıyamet... 49 Umut Bıra... 50 Semt Pazarları... 51 Lice... 52 Geceyi Bölüyorsun... 53 Çukurova da Aşk Ve Barış... 54 Sündüs Yaylası... 55 Zihinlerdeki Duvarlar... 56 Sınır... 57 Devrim Yaratıyorlar... 58 Sömürgenmiyim... 59 Seni Sevmek... 60 Hürriyet Ve Ekmek Kavgası... 61 Sevmeyi Öğrenememişsen... 62 Namus Sözümdür... 63 Yalanım Yok... 64 Xalo... 65 Şerzan... 66 Dünün Mazlumları... 67 Diyarbekir li Çocuklar... 68 Çocuğun Adı... 69 Canım Diyorsun Da... 70 Duydun Mu... 71 Ölüm Ve Yaşam... 72

Yüz İfadeleri... 73 Pançolu Kazıma... 74 Toprak Deniz Gökyüzü... 75 Ben Şiirim Ömrüm Şiir... 76 Söz... 77 Paris... 78 Kabadayılar Cumhuriyeti... 79 Yüreğimin Dicle si... 80 Rana Ve Dinsiz... 81 Anadil... 82 İstanbul Gibisin... 83 Ucuz İnsan... 84 Kızıl Küre Rojava... 85 Güneş Sana Darılmış... 86 Sakın Ha... 87 Sanat Ve Sanatçı... 88 Ara Sıra... 89 Berfo Nine... 91 Anneye Mektup... 92 Berfin Bir Yaşam Biçimidir... 94 Büyük... 95 Dönmedin... 96 Gözyaşları... 97 Gezi Direnişi... 98 Hep Gül Diyarbekir... 99 Hürriyet İçin Yaşa... 100 İnsan Balık Güvercin... 101 İstek... 102 Kadın Kırmızıyı Sever... 103 Kalemim... 104 Kayalıklara Kazınan Tarih... 105

Kentsel Dönüşüm Hikâyesi... 106 Keko... 107 Mandela nın Finali... 108 Niye... 109 Ne Var Ki Bu İstanbul da... 110 Uyan Karadeniz... 111 Umut... 114 Mezopotamyalı Toprağa Benzer... 115 Ölüme Çözüm Yok... 116 Yarım Kaldı... 117 Yüreğimin Yarısı... 118 Onurlu Kentler ve İnsanlar... 119 Aşk İhtilâli... 120 Aç Kalacaklar Göreceksiniz... 121 Baba ve Oğul... 121 Duvarlar ve Demirler... 122 Kadın... 123 Otobiyografi... 124 Bahar Bahara Benzer... 126 Dilan... 127 Gülüşleri Bahar Çocuklar... 128

BURHAN İŞİYOK 1969 Diyarbakır/Kulp doğumlu. Diyarbakır Ticaret Lisesi ni 1987 de bitirdi. Eğitimine Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi nde devam etti. 1987 de şiir yazmaya başladı. İlk şiirleri Diyarbakır daki yerel dergi, gazete ve radyolarda çıktı. İlk (şiir) kitabı Hasretim On İki Ay Gibi Haziran 2003 te, Hüzün Hep Bize Düştü ile Sevgi Çatışması da(öykü) 2004 te yayımlandı. Eserlerinde toplumsal sorunlara, ötekileştirilenlere sık sık yer veren Burhan İşiyok ezilen halkların, bu uğurda mücadele edenlerin, sesi kısılanların sesini yansıtmaya çalıştı. Burhan İşiyok un, Düşlerin Adası (2009), Sobadaki Şiirler (2011), Güneşi Yasaklamak (2011) adlı şiir kitapları Ceylan Yayınları ndan çıktı. Şiir çalışmalarının yanı sıra İstanbul Bu (şiir-türkü ) ve Şimal (şiir) adlı iki de albüm yaptı. Ekin Radyo, Ekin Tv, Dem Tv, Denge Tv, Hayat Tv gibi çeşitli radyo ve televizyon kanallarda program sunucusu / yapımcısı oldu. On sekiz sanatçının yer aldığı, televizyon programına adını veren, Düşlerin Adası da albümleşti. Söz yazarı ve besteci de olan şairin şiirleri bazı sanatçılar tarafından okundu. Şair Burhan İşiyok, halen İstanbul da çalışmalarını sürdürüyor. 9

BURHAN İŞİYOK TAN * Hep biz Taksim e, Ankara ya dert yanmaya, dert anlatmaya gidiyoruz, gidiyoruz biraz da Taksim ve Ankara bize gelsin. * Kırk yıldır denenmişlerden iktidar yaratıyorlar ve her seferinde de bize yeni iktidar diye yutturmaya çalışıyorlar, yutana afiyet olsun. * Gerek yok böyle yaşamaya üstü sizde kalsın lanet gelsin böyle aşağılanmaya * Hiç bir doğal felâket insanlar kadar dünyaya zarar vermemiştir ne olur dünyayı kötü niyetli insanlardan koruyun. * Çoğunluk eğer azınlığın haklarına saygı duymuyor; kendileri gibi yaşamasını ve düşünmesini istiyorsa bunun en hafifletilmiş ismi faşizmdir. * Hayat insana işkence yapmaktan başka bir şey değildir, doğum da, yaşamak da, ölüm de işkencedir. * Söz namustur namus da söz, ey insan; bir ömür bu sözü çöz. * Ölüm de bazen bir şereftir, o da direnerek pes etmemektir. * Dünyada gerçek hayvanlardan çok hayvanlaşmış insanlar var. * Bu kadar kirlenmişse dünya ve bu kadar canavarlaşmışsa tek nedeni ikiyüzlü insanlardır ve insanı andıranlardır. * Kantarı, teraziyi tamire gönderiyoruz da ayarı bozulan raydan çıkan insanları ne yapacağız. * Benim ülkemdeki Müslümanların çoğunun sadece ismi Müslüman; hem kendilerini kandırıyorlar hem de Allah ı, savaşı, ölümü, inkârı savunuyorlar ya da inkâr eden bu sistemi oylarıyla destekliyorlar. * Güneşin doğmasını istiyorsan önce sen gölge etmeyeceksin * Ekmek dilenmek ayıp değildir ayıp olan ekmeğe diletmektir. 10

YAZAR KİMDİR NERDE DURMALI gücünü halktan almayan bir yazar yazar değildir iyi bir yazar en iyi silahtan daha iyi iş görür hükümetler devirir kralların saltanatına zulmüne son verir yazar kahvede halkın yanında olmalı halkın pazarında alışveriş etmeli halkın minibüsüne otobüsüne trenine binmeli halkın mitinglerinde ön saflarda yer almalı halkla beraber aynı sofrayı paylaşmalı yasın da düğünün de şöleninde halkla olmalı yazar halktır halkla olmalı ve yazar kirlenmiş sisteme sırtını dayamamalı kendini paraya satmamalı. 11

AŞK AYRILIK VE ZİNDAN arada bir çık gel unutulmasın yüzün arada bir çık gel benim de gülsün yüzüm sal kendini firara sal kendini yollara bu rotasını yitiren gönül de sevinsin arada bir çık balkona sal gülüşlerini azat et hislerini sürgünleri yaşatma arada bir ara sor hafiflet hapisteki günlerimi bir mektup yaz beş parmağını çiz eski mektuplar gibi şiirler maniler yaz dök içindekileri kurumuş gül yaprağını ya da bir resmini koy söksün içimde biriken öksürüklerimi ama şiiri de, maniyi de çalma, dile ne gelirse yaz altından kıymetlidir gönül nehrinden akanlar sen yeter ki içini dök, içindekini yaz asla tek kelimesi benim için olmaz ki az ara sıra dedikodumu et çıtlat kulaklarımı bir hıçkırık tutsun beni, kendini hatırlat ara sıra yerime de bir kahve iç falımıza bak seni de beni de rahatlat ara sıra sahile in denize taş at sıyır paçalarını koş içindeki hüznü dağıt bir kalp resmi çiz kumların üzerine sen çiz deniz silsin denize de dalgalara da çat sahile in bir tabureye otur çekirdek çıtlat kollarını yana doğru aç saçlarını savur akşam rüzgârlarına ve sarmaş dolaş olan bütün sevgilileri kıskan ve bil ki üç şeydir hayatı anlamsızlaştıran ya da hayatı anlamlaştıran aşk ayrılık ve zindan 12

EY HEVAL bir kanaryayım denizin ortasında bir adaya konan ve bir türkünün bestesiyim sana selam yollayan ve bir güvercinin kanatlarının arasına birkaç satır yapıştırıp sana haberler salan ey heval bir haber sal sağlığın sıhhatinden ne hâl bir halkın sesiyim sahilinde nöbet tutan bir çığlığın gözyaşıyım yutkunmayan ve bir kayıp annesinin beyaz tülbentiyim başıma dolanan bir simitçinin avazıyım sana avazlar yollayan bir balıkçı teknesiyim denize dalması yasaklanan bir uçak korsanıyım dört bir yanı sarılan ve yasak bir şairim yayımlanmamış şiirleri yasaklanan ve yasaklanmış bir türküyüm sana yazılan ey heval bir haber sal sağlığın sıhhatinden ne hâl bir martıyım her sabah her sabah sana merhaba diyen gökyüzünde bir yıldızım sana görünmeyen ve bir mitingin sesiyim uzaklardan duvarları delip sana sesleri ileten ve bir çobanın kavalıyım dağlara ovalara sesini dinleten ey heval bir haber sal sağlığın sıhhatinden ne hâl nicedir dağların denizdeki sesiyim nicedir serçelerin martıların bestesiyim nicedir kosteri bozuk bir geminin gölgesiyim nicedir kavganın firarisi düşlerinin delisiyim senden gelen bir haberin bekçisiyim nicedir sana yollanan mektupların elçisiyim ey heval bir haber sal sağlığın sıhhatinden ne hâl 13

BARIŞ YEŞERMELİ bahar gelmeli artık hüzün gülmeli bütün yollar barışa varmalı bütün yüzler barış için gülmeli ve bütün harfler sözcükler dizeler terimler türküler şiirler maniler barış demeli barış yeşermeli barış yeşermeli barış yeşermeli artık düğünler barış mitingler barış alanlar barış kitaplar dersler dergiler gazeteler haberler paneller romanlar sinemalar tiyatrolar barış demeli barış yeşermeli barış yeşermeli barış yeşermeli artık kadınlar çocuklar yaşlılar gençler işçiler köylüler kentliler siyahlar beyazlar melezler şahinler güvercinler serçeler tekmil renkler diller dinler mezhepler ateistler yüreğine sevgi ekenler, sevgiyi yüceltenler barış yeşermeli barış yeşermeli barış yeşermeli artık gözyaşı kan kin nefret istemeyenler barış barış diye gecesini gündüzünü vermeli ve dağlar ovalarla kucaklaşmalı artık tıpkı ovaları yaran ırmaklar gibi büyük denizler daha da mavileşmeli, bozkırlar yeşermeli kırlarda çiçekler açmalı yaylalar bağlar bostanlar çadırlar eskisi gibi olmalı dumanları tütmeli terk edilmiş köylerin ve kuzular oğlaklar otlamalı yaylalarda barış yeşermeli barış yeşermeli barış yeşermeli artık dualar merhabalar günaydınlar iyi akşamlar öpücükler gülmeler, sohbetler barış olmalı ve barış yeşermeli barış yeşermeli barış yeşermeli artık 14

ADI SAHİLDİ yağmurlu bir günde tanıdım onu denizle dalgaların arasına sıkışan kayaların dibine sığınmıştı ürkek bir bakışı vardı dalgalar kayalara çarptıkça ve rüzgâr yüzüne vurdukça o da ürkek bakışlarıyla yürek yaralıyordu belli ki birilerinden saklanıyordu incecik bir tişörtün üstüne geçirdiği eşofmanıyla kendini soğuktan koruyordu önceleri bakışlarımdan rahatsız oldu sonra o da onu anladığımı kavradı ve bir cigarayla içini paylaştı adını sorduğumda ne fark eder ki dedi ha deniz ha kara herkesin bir adı olmak zorunda değil ki dedi ama sen yine de bana Sahil de bütün ısrarlarıma karşın onu evime götüremedim Sahil den ayrılırken erozyona uğramış bir toprak gibi bütün insanlığım kaydı içimden o gece sabah olmadı içimde ateş yandı ilk ışıkta bir yürüyüş bahanesiyle indim sahile elimde bir tutam eski gazeteyle orada yoktu önce kendime küfredip sonra hıncımı denizi taşlayarak sahili tekmeleyerek dolandım şuramda büyük bir korku acep ayyaşlara mı yem oldu dalgalar mı yuttu yoksa polis mi götürdü diye elimdeki gazeteleri bıraktım kaldığı kayanın yanına daha da kalamazdım işlerim vardı aklım da onda kaldı öğleüstü bir daha gittim 15

ve akşamüstü bir daha sonra bir daha ertesi sabah gittiğimde gazeteler yoktu elimdeki gazeteleri koyup ayrıldım ve artık bir daha uğramadım sahile Sahil den de hiç haber alamadım sonraki gün gittiğimde gazeteler de yoktu böylece anladım yaşadığını bir maraton koşusunu kazanmış atlet gibi sevindim ömrümün en büyük kahkahasını attım cigaramı çakmağımı hırkamı da bırakıp uzaklaştım artık iki kişiydim ona göre Sahil bana göre sırdaş yoldaş sonra içim içimi yese de birkaç gün uğramadım kendi kendime adeta işkence yaptım üç gün üç yıl oldu bana dördüncü günün sabahı uğrayıp baktım bu kez o bir kitap koymuştu kayanın dibine demek ki o beni merak etmişti bu defa dedim kendime epey dolandım oralarda az ötede buldum hırkamı anladım yer değiştirdiğini ve bana güvendiğini son anda gördüm hırkanın dibine bir not iliştirmiş bu akşam gidiyorum ama seni görmeden gittiğim için bağışla demiş bir gün anlarsın beni diye de eklemiş sonra duydum ki bir balıkçı teknesiyle kaçarken vurulmuş 16

HALEPÇE EN KARANLIK GÜN hiçbir halepçe yi anma günü normal bir gün değildir o gün bin yıl geçse de en karanlık gündür bin kez anılsa da her anılma yeniden ölümdür ve halepçe insanlık için zulümdür kıyımdır tarih sayfaları bunu böyle yazmalı insanlık bunu hep böyle bilmeli ve bütün karanlık diktatörlerin çirkin planlarını ortaya çıkarılmalı halepçe tarih boyunca en karanlık gün olarak anılmalı 17

HOŞÇAKAL hoşçakal gözüm hoş çakal bir ömürde kaç kez karşılaşırız bilmem yüreğimi sana emanet ediyorum nasıl bakarsan bak takdir senin be gülüm ama izninle gözlerini gülüşlerini götüreceğim sen hiç korkma incitmem kırmam onları bilesin hatta ne zaman bıkarlarsa dönebilirler biliyorum kollarını kokunu özleyeceğim saçlarını okşamaktan kendimi mahrum edeceğim ama adı üstünde ayrılık bu işte onun da ara sıra arsızlığı tutuyor ya laf anlatmaya gelmiyor canım karşı koysan bir türlü karışmasan bin türlü bilirsin bir sürgün için en zayıf andır bu hoş çakal anı el elden ayrılmaya dursun parmak parmağı bırakmaz hele o son bakışlar ki, keskin virajlar gibi namludan çıkan mermi gibi saplanır yüreğe ve öyle bir kanatır öyle bir acıtır ki henüz sözlüklere girmedi onu anlatacak terimler kimleri ağlatmaz kimleri sarsmaz ki göz gözü tuttu mu bir kere o akışkan nehir durmaz hele ölümün kod adıdır o omuz üstü son bakışlar hele o sallanan eller o melül gözler ve o yürekte saklanan yangın tufanı kaç babayiğit sevdanın kanadını kırar kaç aşka kefen giydirir be can ben o yüzden hoş çakal demem demeyeceğim de bana ölüm haberi gibi ağır gelir hele bir sürgün için kaç ölüm kaç kefen kaç intihar bu be can ben sana hoş çakal demeyeceğim ama sen yine de gözlerimde sen yine yüreğimde sen yine bende kal canım 18

DEVRİMİ KADINLAR VE ÇOCUKLAR YAPAR devrimi ancak kadınlar ve çocuklar yapar erkekler yapsa yapsa devrimcilik yapar kimi devrimi rakı masasında yapar kimi bir kadının kollarında ya da bir kadına âşık olmakta görür o yüzden de devrim olmaz ve devrim devrimcilikten çıkar 19

BİRİ OLMALI elini tutmalı biri gözlerine bakmalı ve koluna girecek biri olmalı senle yol almalı senle yürümeli seni anlamalı en azından ara sıra telefon açmalı ara sıra kendini hatırlatmalı seni yaşatmalı hayata bağlamalı örneğin yorganı üstüne örtmeli bir bardak su verebilmeli en azından söylediğin bir lafı dinlemeli biri olmalı; ama yanında ama düşünde ama yüreğinde ve sende biri için yaşamalı, hayata tutunmalısın birine şiirler yazmalı birini gönlünde büyütmelisin hatta övmeli, hatta yere göğe sığdıramamalısın peşinden gidebilmeli, perdelerin arkasında saatlerce ona bakabilmeli, duraklarda karda kışta yağmurda onun için ısınabilmelisin asla yorulmak bilmemelisin peşinden giderken yahut onu beklerken saatlerce hayal de olsa doğum gününü hatırlayacağın biri olmalı sevgililer gününde ona bir hediye almalısın masaya iki bardak iki tabak iki kaşık koymalısın yemeği hep iki kişilik hazırlamalısın uyurken onunla uyumalı uyanırken yanağına öpücükler kondurmalısın yani kısacası elini tutan gönlüne sultan biri olmalı onunla hayatı onunla kavgayı onunla sevdayı paylaşmalısın dostum birinin gözlerini kıblen, yüreğini toprağın saymalısın ve yaşamak için hayatın bir köşesinden tutmalısın biri olmalı hiç unutmamalısın 20

ÇİĞDEM ÇİÇEĞİM senin tarifin yok hiçbir şeye benzetemem sen düşlerimin emanetisin tarifin yok çiğdem çiçeğim yüreğim parçam kuşum böceğim sürgünlerin bir sel gibi alıp götürdüğü sevdam o mahzun gözleriyle ortadan kaybolan bir yanım en can yanım damarım kanım gövdem organım çiğdem çiçeğim ve uzak diyarlarda sürgünlerde bakışlarıyla vuranım yaralı kanaryam kafesteki kuşum hasretim özlemim nefesim kim bilir susuz bir çiçek gibi solmuşsun soldurulmuşsundur elin yurdunda sevdasız büyümüş zoraki yaşamışsın çiğdem çiçeğim bir kaçak çay bir cigara tadında öyle hasretim ki sana öyle hasretim ki kokuna çiğdem çiçeğim nehirler hep o yana mı gider sürgünler hep o yana mı yok mudur başka çaresi geri dönmenin ve nehirleri ters yüz etmenin koskoca bir kenti de ben gibi sevindirmenin ben de diyar-ı bekir gibi öyle özledim ki seni sensizlik de bir sürgün sürgün de bir işkencedir çiğdem çiçeğim 21

BELKİ DE ZİNDANI SEVECEKSİN içeride her şeyi görecek bilecek anlayacaksın en başta baharı havayı güneşi rüzgârı sonra dostlarını özleyeceksin göreceksin tanıyacaksın kimi zaman derin bir of çekeceksin kimi zaman yaşadığına tüküreceksin kimi zaman da bir volkan gibi kükreyeceksin bu ne gardiyanların zulmü olacak ne de paslı ranza ya da nemli duvar hatta uzun yıllar hapis umurunda olmayabilir şunu iyi bileceksin zindanın suçu yok hele duvarların, zincirin, kilidin hiç yok insanları oraya tıkayanların da zindanları yaptıranlar da insanlar olduğunu göreceksin hele bir de küsmüşse zindana yar ve unutmuşsa zindanın yolunu asıl o zaman duvarları yumruklayacaksın asıl dışarıdaki dostlarını tanıyacak gerçek dostlarını anlayacaksın belki içinden çıkar bir iki kişi ziyaret etmeyi düşünenler ama bahanelere alışmalısın kimine göre daha dün gibi gelir koskoca on yıl ve hibe olmuş bir ömür kimi hangi kentin hangi zindanında olduğunu unutur asıl o zaman öleceksin üzüleceksin işte zamanla her şeyi görecek tanıyacaksın hayatı analiz edeceksin ve belki de zindanı seveceksin 22

DÖNECEĞİZ döneceğiz döneceğiz o terk ettiğimiz topraklara ekeceğiz bütün gülleri o talan edilmiş alanlara dağları yeşerteceğiz kayalara toprak serpeceğiz gülüm ve ne kadar boşaltılmış alan varsa toprağa çevireceğiz yeniden ekeceğiz bütün tarlaları bağları bostanları hasatları biçeceğiz gülüm yaylalara yeniden göçeceğiz koyunlar kuzular oğlaklar besleyeceğiz kıl çadırlarda geceyi böleceğiz gülüm diz çöküp kar suyunun hasretini bitireceğiz gülüm döneceğiz inanın döneceğiz ve kuruyan bağ ve bahçeleri yeniden ekeceğiz yeşerteceğiz yakılan bütün köyleri yeniden inşa edeceğiz gülüm geçmişi tazeleyeceğiz yeni düşler büyüteceğiz ve çektiğimiz bütün özlemleri bir bir yeşerteceğiz gülüm inanın döneceğiz hem de çok özgür ve inanın güzel günler göreceğiz hem de çok hür 23

SÜRGÜN VE HAPİSE ALIŞ ara sıra elektrik kablolarına dokun elektriği tamir yap, elektrik çarpmalarına alış ara sıra cam parçacıkları ayağına batsın kanasın yaran acısını hisset, acısını çek, bırak kanasın sarma yaranı cam kırıntıları üstünde yürümeye alış ara sıra kolunu kır, dudağını patlat, dizlerini kanat ağza alınmayacak küfürlere alış ara sıra bayat küflenmiş kuru ekmek ye kendini aç susuz bırak ara sıra ılık su içmeye alış yemeğe tuz baharat salça atma tatsız bir yemeğe alış ara sıra karanlıkta kal yalnızlığı öğren, duvarlarla konuş zindan da hücre de yaşamaya alış çayı tek kişilik iç günü tek başına karşıla güneşe çıkma aya hasret kal pencereleri ört, rüzgarı içeriye sokma balkona çıkıp dışarıyı seyretme sobayı yakma sobasız ısınmaya alış ara sıra rutubetli odalarda kal rutubete alış cigarayı hepten bırak 24

içki içme gazete okuma televizyon seyretme bütün özgürlüklerini kısıtla özgürlüksüz yaşamaya alış ara sıra uzaklaş evden aylarca hatta yıllarca hiç dönme en sevdiklerinin düğünlerine, yaslarına gelme sevgilini anneni babanı en can dostlarını görme, arama, sorma doğduğun yerleri merak etme sorma özleme sürgünde ve hapiste yaşamaya alış ara sıra bırak itler kovalasın seni haykırsın havlasın itlerle akreplerle yılanlarla yaşamaya alış korkma dik dur diren, korkmadan yaşamaya alış ara sıra dışarı çık bulabilirsen ağaçların gölgesinde otur, çimlere uzan nesli tükenmemişse güvercinleri gör, seyret, yem at sahile in denize taş at al sevgilini yanına, gir koluna saçlarını okşa gözlerine doyasıya bak başını göğsüne daya uzun yıllar hiç görmeyecekmişsin gibi öp onsuz yaşamaya alış nasılsa yaşadığımız dünya sürgünlerden hapishanelerden ibaret sen de sürgüne ve mahpusa alış 25

BEN ADAM OLMAM ben hiç adam olmam parada da pulda da gözüm yok ben hiç adam olmam sözümden başka da servetim yok örneğin şarıl şarıl akan derelerin üzerine hes ler yapamam bunca köylüyü göçe zorlayamam bunca bağı bostanı çiçeği böceği kurutamam ya da güzelim ağaçları bir gökdelene kurban edemem toprak kokan bir parkı betona çeviremem ben hiç adam olamam olmaya da hiç niyetim yok adam olmaya aday da değilim çünkü sevgiden başka da dileneceğim bir şey yok mesela bir kadına şiddet uygulayamam bir çocuk taş attı diye kolunu kırıp yerlerde sürükleyemem ya da bir çocuk baklava çaldı diye ömrünü zindana çürütemem bir karınca yuvasını yıkamam bir güvercini aç, bir çiçeği susuz bırakamam ben hiç adam olmam denemedim de adam olmak için kendimi parada pulda da gözüm yok sözümden başka da servetim mesela sınırlar çizemem mayınlar döşeyemem hiçbir operasyona izin veremem bunca parayı savaşlara hibe edemem bunca hapishane zindan, karakol, kalekola izin veremem ataması yapılmayan bunca öğretmeni bu kadar bekletemem bunca zamlara bu düşük asgari ücrete dayanamam doğru bulamam 26

ben hiç adam olmam ha parada pulda da gözüm yok ben hiç adam olmam sözümden başka da servetim yok mesela çöplükte ekmek toplayan bir nineye dayanamam banka kuyruğunda ölmüş bir dedeye dökülen gözyaşlarımı durduramam mesela bir asrın ayıbı olan kayıp yakınlarına cumartesi annelerine yüreği yanan anaların gözyaşlarına bir saniye bile dayanamam ben hiç adam olmam parada pulda gözüm yok ben hiç adam olmam sözümden başka da servetim yok mesela canım sıkılıyor diye dört bin köy boşaltamam dediklerimi yapmıyor diye keyfim öyle istedi diye bunca insanları sürgüne gönderemem insanları fişleyemem telefonlarını dinleyemem türkülerini dillerini romanlarını yasaklayamam ben hiç adam olmam parada pulda da gözüm yok ben hiç adam olmam sözümden başka da servetim yok 27

KİM KİME NEYİ ANLATACAK burası diyar-ı bekir kim kime neyi anlatacak ki burada herkesin bir hikayesi bir bestesi var gidenlerin gidip dönmediği kalanların bin bir çile biriktirdiği bir kent acılar insanları gövdelerinin dışına kaçırmış kayıplar gidenler yitikler faili meçhuller kalanların etlerinden koparılmış birer parça ruhları kendi kendine yas tutanların kenti bu toprakların tarihi baştan sona hikâyelerle dolu ama acı ama tatlı bu kent bu coğrafya etlerinden et koparılmış insanların kenti bu kent gidenlerin bir daha dönmediği bir kent ve her insandan bir hikâyenin kaldığı bir kent anlatılınca yalan gibi hiç olmamış gibi gelen bu kentten gidenler de gitmek zorunda bırakılanların da bu kente âşık oldukları herkes tarafından bilinir ama insan bazen en sevdiklerini de terk etmek zorunda kalabiliyormuş bu kent hiçbir zaman ikiye bölünmedi her ne kadar yeni ve eski şehir diye anılsa da her sokağın her taşın hikâyesi ayrıdır bu kentin rüyaları yasak bu kentin nefesleri takipte hele bakışlarına öyle bir pusu atılmış ki gülüşleri yetimhanede büyümüş çocuklar gibidir bu kentin bu kentin gözyaşları yitik ve gidenlerin ardından nehir olmuş ve hep batıya akar bir dokun bin ah işit bu kent için söylenmiş hele ne güzel söylemiş büyük ozan ahmed arif ağzı var dili yok diyar-ı bekir kalesi diye hiç kimse sormaz bu kırgın kent küsmüş ne diye 28

BARIŞ ANNELERİ beyaz tülbentlerini takıp dağlara tırmanıyorlar barikatları aşıp sınırlara dayanıyorlar canlarını tehlikeye atıyorlar bütün gayeleri bu kirli savaşı sonlandırmak filinta gibi gençlerin canını kurtarmak kurşunlara hedef oluyorlar azarlanıyorlar üşüyorlar aç kalıyorlar fire veriyorlar ama barıştan vazgeçmiyorlar ve beyaz tülbentlerini çıkarıp yere atıyorlar ve bu kirli savaş burada gebersin diyorlar. 29

ANNE BANA GÜLMEYİ ÖĞRET doya doya gülmeyi beceremedik anne gülmeyi de mi bizden çaldılar biz mi beceremedik bilemedik anne sıralandı hüzünler peşimizde ayrılıklar bırakmadı yakamızı ve bütün gözyaşları bizden aktı bütün çığlıklar bütün avazlar bizden anne anne, biz neden gülmeyi beceremedik niye öğretmedin ki anne bak karşı komşu ne güzel gülüyor ne kadar da mutlu ne güzel kahkaha atıyor sanki gülmek için yaratılmış anne biz niye gülemiyoruz, niye mutlu olamıyoruz niye hep biz eziliyoruz niye hep biz anne? dün gece erkenden uzandım çekyata bütün kanalları alt üst ettim bütün dizileri şovları izledim belki bulurum gülmenin tarifini diye ama bir türlü bulamadım gülmenin tarifini anne anne bu gülmek nerde satılır ya da fiyatı ne kim bunun sahibi çok mu pahalı anne? biz alamıyor muyuz anne? anne bari sen gül bari sen bana gülmeyi öğret anne ben de bütün gülen çocuklar gibi gülmek istiyorum anne anne bana gülmeyi öğret 30

YAMALI DEMOKRASİ ali ihsan korkmaz (19) medeni yıldırım yılmaz (18) yamalı demokrasi bu yamayla dikiş tutmaz mehmet ayvalıtaş (20) abdullah cömert kardaş (22) gülüşleri kısıldı en yiğit ethem kardaş (26) fidanlar ölür bir bir bu kin ve nefret nedir yamalı demokrasi demokrasi böyle midir duran adamlar suçlu konuşan kökten suçlu oturma eylemi yasak yazan çizen hep suçlu 31

BEN SANA AŞKI ÖĞRETEMEDİM yüreğine kondum bilemedin gülyüzüne ben oldum bilemedin saçlarına tel oldum göremedin ben sana aşkı öğretemedim yine sarmadın yine anlamadın yine kavurmadın yine kurtarmadın yine bana yar olamadın ben sana aşkı anlatamadım be eylülün oldum görmedin hazanın oldum bilemedin kul kölen oldum direndin demek ben sana aşkı öğretemedim be yağmur oldum yağdım hep bulut oldum çok sebep aşkta olmaz ki edep ben sana aşkı öğretemedim be 32

saçlarıma düşürdün bin bir ak bırakmadın ömrümde bir gün rahat elli beş yaşında düşürdün peşine bir avrat beş çocuk on toruna bak be yorulmadım peşinden gelmekten yorulmadım bir gün bile seni sevmekten kırk yıl önce nasıl sevdiysem seni be insafsız ben sana aşkı öğretemedim be bari benden önce öl yanına gelem ya da ben ölem sen gel yanıma mezarda da sensizlik dokunur kanıma bari orada da çımasın bir engel getir gülüşlerini sar bu bedene getir gözlerini değdir bu tene ben ölürsem gerek yok ki kefene beni götürün sarın yarin tenine be hey insafsız be hey be iman ben sana aşkı öğretemedim be 33

KEZBAN ah ulan kezban adalete bak be! demek ki kader de adalet gibi çarpık demek ki onun da terazisi bozuk kadın ay parçası yüzünü güneşten, gözlerini denizin maviliğinden almış dudakları kiraz o güzelim boynuna laf söyleyen olursa vicdandan merhametten nasip almamış demektir kadın kadın değil ha! yeryüzünün en muhteşem şeyi herifini tartsan iki yüz elli gram gelmez surat bozuk, bakışlar katil bakışlı ve ekşi hele o saç sakal sararmış bıyıklar kırık dişler cigara dumanından renklerin ahengini bozmuş nasıl da bağırıyor gül gibi kadına, nasıl da azarlıyor be! herif çağırınca kadını, öğrendim ki kadının adı kezban mış kezban değil ha! o bir can, o muhteşem bir heyecan hatta güneşin, mutluluğun, ayın ve bütün güzelliklerin diğer bir adı be! nasıl da kırk yıl katlandın bu herife be kezban kim olsa yerinde intihar etmişti çoktan ey acımasız dolapdere ey! acımasız kasımpaşa hiç mi acımadın bu kadına 34

ah be kezban aşkın da adaleti terazisi yok be kırk yıl nasıl da girdin bu herifin koynuna neresinden tutsan tırnak kirlenir neresine baksan bir bakış hibe olur ah ulan kezban kim bilir boy boy velet de vermişsindir bu herife hem de kendi güzelliğinden, bahar tayları gibi boy boy bir de bu hurda parasıyla herifin içkisini, cigarasını almışsındır hele bir de bu istanbul un tozlarını da sana toplatıyor ya ah ulan kezban bir kere doğarken pişman olmuştum bir de bugün ey kadınlar kraliçesi, dünya muhteşemi hatta yeryüzünün en güzeli emekçim, alınterim ve yıllardır iflas etmiş vicdanımın neferi sana söz hayattaki ikinci pişmanlığım olacaksın leyla ile mecnun dan da öteye ah ulan kezban yalvarırım sokulma o züppeye ve ey güzellikler kraliçesi çekme ne olur sineye 35

AĞARINCA SAÇLAR ağarınca saçlar sen yaşlandığını kabulleniyorsun ve sarınca hüzün bütün pencereleri kendini içeri hapsediyorsun duvarlara küsüyor lambaları yakmıyor telefonlara bakmak istemiyorsun balkona çıkıp da dışarıyı görme gereğini bile hissetmiyorsun yürümeyi artık lüks doyasıya gülmeyi gereksiz görüyorsun kahvenin yolunu unutuyor hiçbir dostunu arama gereğini bile kendinden bulamıyorsun ağarınca saçlar ve kırışınca yüz hatların tebessümleri unutuyorsun gamzelerin bile seni terk ediyor çiçekler soluveriyor gözünde insanlar yok oluyor bir an bir acayip yalnızlıktan başka hiç kimse seninle görüşmek istemiyor sen var mıyım, yok muyum diye sorunca kendi kendine sen de seni terk ediyorsun farkında olmadan ne balkona konan güvercinleri görebiliyorsun ne de sokaktaki bağrışmaları duyabiliyorsun hele o asla unutulmayacak torun sevdasını bile köreltiyorsun hissedemiyorsun artık geçmişe dair yaşadığın ne varsa bir rüya deyip yok sayıyorsun ağarınca saçlar ve kırışınca alnındaki hatlar sen bir maratonu yenik bitirmiş gibi oluyorsun ve doksan artı beşte gol yemiş bir takım gibi hakemin üstüne yürümek, taraftara dönüp kahretmek istiyorsun ve hiç kimseyle vedalaşmadan çekip gitmek istiyorsun bu dünyadan. 36

ADI BAHARDI AKŞAMIN adı bahardı akşamın geceye gülümseyen keskin bir bıçak gibi saplanırdı yüreğe karanlığı yarardı çoktan efkâr dağıtırdı sonbaharın hüzünlü akşamında ama sonbahar sonbahar değildi hele akşam karanlıkla hiç anılmazdı hüznün adı çoktan değişmişti her ne kadar kararsa da gece bahardan daha bahar bir akşamdı hazan hüzün bilmezdi ten gülümserdi akşama akşam bahara benzerdi bahar düşmezdi hazana ama adı bahardı akşam bahar kadar yarardı bu tene ten bahara özlem duyardı bahar akşama akşam baharla otururdu masama bir kadeh bir sohbet bir dert ortağı olurdu bana viyana sokaklarında ve akşam çalardı baharı benden bahar sökülmezdi yüreğimden bir memleket olurdu özlemime ortak bir yar olurdu sarardı beni sımsıcak ve akşam bahar olurdu baharsa memleketim viyana sokaklarında 37

GÜZEL İNSANLAR bazen muhteşem insanlar ölür bazen kusursuz insanlar bazen öyle insanlar ölür ki kurban olsun onlara hükümdarlar haydutlar zalimler ve ölürlerken de ne de güzel gülerler uğurlanırlar değer alırlar tıpkı hırantlar birandlar, nâzımlar orhan doğanlar gibi tıpkı göktepeler, hasretler, kazım koyuncular gibi 38

KÜRTLER kürtler dünyanın en sabırlı insanlarıdırlar barışa onlar kadar ibadet eden başka bir halk yoktur tıpkı özgürlüğe onlar kadar susamış bir halk olmadığı gibi talanın en vahşisini sömürünün en gaddarını görmüşler işkencehanelerde pişmiş yürekleri sürgünü hep yaşamışlar aç susuz yoksul bırakılmışlar aşağılanmışlar hor görülmüşler ötekileştirilmişler dilleri isimleri kültürleri yasaklanmış yine de her şeye rağmen kendini barışa adamışlar Kürtler dünyanın en güzel renklerinden biridirler gülmeyi en çok onlar özlemişler ve hak etmişler 39