M. Suat GÜLÞEN. Vurgun. (Marmarisli süngercilerin öyküsü)



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

17 ÞUBAT kontrol

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Gelin Bir Yolculuða Çýkalým Birlikte

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.


Bir an hangisini giyeceðinin kararsýzlýðý içinde kaldýktan sonra miki fare desenli pembe tiþörtüyle mavi kot pantolonunu çýkardý. Çabucak giyindi.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

17 ÞUBAT kontrol

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi



Kanguru Matematik Türkiye 2018

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Kanguru Matematik Türkiye 2017

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Kanguru Matematik Türkiye 2018

HAYALLERÝMÝZ Cumartesi, 08 Aralýk 2012

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.


C c. D d B b. G g. J j. O o. Y y Z z

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Kanguru Matematik Türkiye 2017



ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

karayý göstermek isterdi. Kýyý burada, bu tarafa gelin, der gibiydi. Kasabalýlara da gemilerin geldiðini haber verirdi. Ýþi çok çok önemliydi

============================================================================


YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

ünite SÖZCÜK ANLAM 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde altý çizili sözcük gerçek anlamý dýþýnda kullanýlmýþtýr?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Bekir Sýtký Erdoðan ELLÝNCÝ YIL MARÞI. Þiir : Bekir Sýtký Erdoðan. Müzik : Necil Kâzým Akses. Müjdeler var yurdumun topraðýna, taþýna;

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Botti nin Anısına. Sevgili Botti,


YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

ISBN :

Çevreyi Benim Ýçin. Güvenli Hale Getirebilir misin? MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Transkript:

M. Suat GÜLÞEN Vurgun (Marmarisli süngercilerin öyküsü)

Denizin derinliklerinde vurgun yiyerek, Sakat kalan, yaþamlarýný kaybeden Marmarisli süngercilere ve Kayýn pederim Dalgýç Hüsein Tekin'e ithaf ediyorum. M.Suat GÜLÞEN 1

Bir zamanlar ilçemizin baþlýca geçim kaynaðý olan süngercilikte, vurgun yiyerek genç yaþta yaþamlarýna veda eden dalgýçlarýmýza Allah'tan rahmet diliyoruz. Ruhlarý þad olsun. Yine vurgun yiyerek sakat kalan dalgýçlarýmýzdan, ölenlere Allah'tan rahmet, hayatta olanlara da esenlikler diliyoruz. Sizleri unutmadýk, unutmayacaðýz Marmaris Belediyesi * Sünger dönüþü kordonda dalgýç karýlarý Döþlerinde beþibiryerdeler Çiðinlerinde çocuklarý Çýkmadý mý motordan kocalarý Dizlerinde yumruklarý çýðlýklarý Günlerce sürer aðýtlarý Sen de vurgun yemiþin belden yukarý *Erdoðan ÇOKDURU'nun Marmaris belediyesi yerel tarih bülteninin 4. sayýsýnda yayýnlanan þiirinden. 2

VURGUN Marmaris; Ege ve Akdeniz'in birleþtiði noktada eþsiz bir koya açýlan, yeþil ile mavinin buluþtuðu, orman ile denizin kucaklaþtýðý bir doða cenneti. Heredot'un: Mermerisos halký, mavi göðün altýnda ne kadar da mutlu yaþýyorlar. diyerek, Dünyanýn en güzel göðüne sahip olduðunu vurguladýðý modern bir turizm kenti. Rodos ve Ege adalarýna açýlan en önemli kapý. Yemyeþil ormanlarýndaki çam aðaçlarýndan arýlarýn bal topladýðý, masmavi denizinde her türden balýklarýn oynaþtýðý, güzel bir beldedir Marmaris. Doða harikasý koylarla süslüdür sahilleri. Yatlar dolaþýr mavi sularýnda bir kuðu gibi nazlý nazlý. Kumsallar uzayýp gider kýyý boyu, inceciktir kumu. Hiçbir turizm beldesinin þehir merkezinde denize girilmez Marmaris'teki gibi. Mavi bayraklarla taçlandýrýlmýþtýr denizi. Marmaris'ten Ýçmeler'e kadar uzayan sahil boyunca, rengarenk güneþ þemsiyelerinin altýnda, þezlonglara uzanmýþ özgürce, sereserpe güneþlenen onbinlerce yerli ve yabancý turisti görürsünüz günboyu. Ilýman geçer kýþ aylarý. Güneþ hiç eksik olmaz mavi gökyüzünde. Kýþ aylarýnda dahi, sahilde güneþlenmeler sürüp gider. Þirin ilçenin fahri hemþehrisi olan, rahmetli karikatürist Lütfi Küçük'ün çizdiði ve uluslararasý yarýþmada birincilik ödülü alan karikatüründeki bir inci dir Marmaris 3

Marmaris'e bir simge olan bu karikatür, þehrin giriþindeki kavþaðýn tam ortasýnda anýtlaþtýrýlmýþtýr. Hemen göze çarpar ilk giriþte, gelenlere Hoþgeldiniz dercesine. Kocaman dünya þeklinde bir midye vardýr, midyenin kabuklarý arasýndan görünür içindeki nadide incisi. Bu Marmaris'tir. Dünyanýn incisi 4

Sahile geldiðinizde, Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün heykelini görürsünüz, tüm heybetiyle durur karþýnýzda. Elini siper etmiþtir gözlerine. Bakar size doðru gururla, Gözüm üzerinizde dercesine. Mermer kaidesinde, günümüz dünyasýnýn ihtiyacý olan, Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi yazýlýdýr. Arkasýnda Türk bayraklarýnýn dalgalandýðý bu güzel anýtýn sað tarafýndaki parkta bir balýkçý anýtý görürsünüz. 5

Yaþlý balýkçý onarmaktadýr yýpranan, kopan balýk aðlarýný, oya iþler gibi. Torunu da ona yardým etmektedir. Ekmek parasýný denizden kazananlarýn, bir sonraki balýk avýna hazýrlýðý içindir bunca uðraþ. Bu anýtýn hemen yanýnda, bir dalgýç anýtý sizi karþýlar, elinde süngerlerle. Alýp götürür sizi yýllar öncesine Atatürk anýtýndan yat limanýna doðru sahil boyu yürürseniz, iskele meydanýnda bir baþka anýt görürsünüz. 6

Sahilde gezinen yüzlerce kiþi, her gün önünden geçerken, bu anýta merakla bakarlar. Karþýsýna geçip dakikalarca ilgiyle izlerler. 7

Marmaris'li bir kadýn; kundaktaki bebeðini kucaðýna almýþ, elinden tuttuðu diðer çocuðuyla birlikte gözü boðazda, süngerden dönecek kocasýný beklemektedir. Bu bekleyiþ yýllar öncesinin çileli yaþamýný yansýtýr. Aylar süren endiþeli bir bekleyiþtir bu. Acaba sað dönebilecek mi beklediði? Acaba vurgun mu yiyecek, sakat mý kalacak? Acabalar bir kurt gibi kemirir insanýn içini. Merak dolu gözler her gün Marmaris boðazýna çevrilir Öyle bir bekleyiþtir ki bu, dönüþü uzadýkça, günler geçmek bilmez, özlemler büyüdükçe büyür dað gibi, endiþeler sarar insanýn benliðini, geceler karardýkca kararýr bir kabus gibi çöker dört duvar arasýna Yýllar öncesinin tek geçim kaynaðý olan süngerciliðin ve süngercilerin anýsýna dikilmiþtir bu anýt. Marmaris'liler için çok anlamlýdýr. Onda kendisini bulur, onunla özdeþleþir. Kocasýnýn süngerden dönüþünü bekleyen anýttaki kadýn ta kendisidir 8

ELLÝ YIL ÖNCESÝ MARMARÝS Marmaris'te turizm henüz baþlamamýþken, turist nedir bilinmezken, süngercilikti halkýn en önemli geçim kaynaðý. O zamanlar Marmaris'in en yoðun yerleþim yeri Kýsayalý diye adlandýrýlan kale çevresiydi. Þimdiki plajlarýn, otellerin, motellerin bulunduðu Uzunyalý sahili bomboþtu. Her taraf alabildiðine yemyeþil bað, bahçeydi. Marmaris'e ulaþým eskiden çok zordu. Þehirle baðlantýyý güçleþtirirdi Sakar Geçidi. Sakar'ýn tepelerinden, çok virajlý, dar ve toprak yollardan ovaya, denize inmek bir mesele idi, çýkmak daha da zordu. Dar virajlarda iki araç yan yana geçemezdi. Þimdi 45 dakikada ulaþýlabilen Muðla'ya gitmek için, burunlu Austin otobüsle sabah yola çýkýlýr, ilk mola Çetibeli köyünde verilirdi. Ýkinci mola Akçapýnar'da, üçüncü mola Sakar'ýn baþlangýcý olan Akyaka köyünde verilirdi. Her molada þehire gidecek birkaç köylü otobüse biner ve bu arada otobüs de uzunca bir süre dinlendirilirdi. Aksi takdirde bu otobüsün motoru çabuk ýsýnýr sýk sýk su kaynatýrdý. Güç belâ Sakar Geçidi aþýlýr, Ula yol ayrýmýndaki Tenekeli Kahve'de son mola verilir, bu þekilde ancak öðleden sonra Muðla'ya ulaþýlýrdý. Köy yollarý da öyleydi. Toprak yollarla ulaþýlýrdý en yakýndaki Gölenye (Ýçmeler), Beldibi ve Armutalan köylerine. Eþek sýrtýnda gidilirdi buralara genellikle. Turunç gibi bazý sahil köylerinin yolu bile yoktu, ancak teknelerle denizden ulaþým saðlanýrdý. Oysa þimdi buralarýn her biri, ayrý bir þehir, ayrý bir güzellik 9

Burada, alabildiðince yemyeþil mandalina, portakal bahçeleri uzanýrdý taa yamaca, ormanlara kadar. Datça'nýn dar ve çok virajlý yolundan giderken, tepeden Marmaris düzlüðüne bakýldýðýnda, yeþil örtünün altýnda evler bile kaybolurdu. Yalnýzca iki renk hakimdi doðaya. Yeþil ile maviden baþka bir renk görülmezdi bu doyumsuz manzarada. Kasalar dolusu ürün alýnýrdý tarlalardan. Bahçelerde her çeþit sebze yetiþtirilirdi taptaze. Ama yeterince para etmez, evin geçimine yetmezdi. Balýkçýlýk da pek geliþmemiþti. Balýklarý Sakar'dan aþýrmak zor olduðundan ticareti bile yapýlamazdý. Oysa Süngercilik te iyi para vardý. Deniz çekerdi Marmaris'in gencecik insanlarýný kendine. Dalgýç formasýný giyen dalardý mavi sularýn derinliklerine. Süngerler öbek öbek Olaðanüstü tehlikeli olan sünger dalgýçlýðýnýn getirisi çok iyi olduðundan, dalgýçlar zaman zaman hayatlarýný ikinci plana atarak dalarlardý derin sulara, birer kovan arýsý gibi. Daha fazla sünger çýkarabilmek için hem birbirileriyle, hem de zamanla yarýþýrlardý... Bazý yaþlýlar, süngerciliði; Terlemeden para, solumadan ölüm diye tarif ederler. Ne de doðru derler Ünlü tarihçi Oppianus, Güney Ege Denizi dalgýçlarý için söylemiþ olduðu: Hiç bir çile sünger avcýlarýnýnkinden daha korkunç, hiç bir çaba onlarýnkinden daha zor deðildir sözüyle, süngerciliðin zorluðuna ve tehlikesine dikkat çekmiþtir. 10

KISKANÇ BÝR ZANAAT Marmarisli eski dalgýçlardan Günay Arslan Kartal kýskanç bir zanaat diye adlandýrýr süngerciliði. Süngercilerin kýskanç oluþlarýna dikkat çeker ve þöyle devam eder bir söyleþisinde: Arkadaþým çýkardý diye sen de çýkarmaya mecbur kalýrsýn. Mecburen daha derinlere meyillenirsin. Çok hýrslý olur dalgýçlar. Onu da alayým bunu da alayým derken, tehlikelerin farkýna varamazsýn. Sünger sizi hep derinliklere çeker. Bir gün, Fethiye'de hýrsýmdan seksen metreye indim. O derinlikte insanýn dudaklarý sýzlamaya baþlýyor. Sünger beni çekiyor ama bittim ben. Hava alamamaya baþladým. Bir süre sonra aklým baþýma geldi. Su yüzeyine doðru yaklaþtým ve yarým saat aksuna da kaldým. Tekneye çýkmadým hemen. Arkadaþlarýmdan ölenler oldu bu hýrs yüzünden diye anlatýr, o yýllarda yaþadýklarýný. Ali Arslan'da bu hýrsýn kurbaný olan Marmarisli dalgýçlardandýr. Bir dalmýþ ki Dalgýç Ali, dipte sünger bol. Topladýkca toplamýþ, indikçe inmiþ derinliklere. Zaman uzayýp, derinlik de artmaya baþlayýnca dalgýç teknesindekiler asýlmýþlar kýlavuz ipine, iþaret iþaret üstüne Haydi çýk, yeter artýk diyor, yukarý çekmek istiyorlar dalgýcý ama yukarýdakileri dinleyen kim! O daha da inmek istiyor. Ýyice hýrslanmýþ hepsini toplayayým diye. Dalgýç Ali çözerek kurtulmuþ kendisini rahatsýz eden, daha derinlere inmesini engelleyen kýlavuz ipinden. Yukarýdakiler boþ çekmiþler kýlavuz ipini. Dalgýç kayýðýndakiler gözlerine inanamamýþ, þaþýrmýþlar Ali nin bu hýrsýna. Dakikalar saat olmuþ kayýktakilere ama dalgýç geçen zamanýn farkýnda deðil. 11

Dalgýç Ali Arslan hala derin sularda, apoþisine sünger doldurmakta. Neden sonra yukarý çýkmýþ ama iþ iþten geçmiþ! Vurgun yememek mümkün mü? Ölmemek mümkün mü? Ölüm koparmýþ onu, ayrýlamadýðý mavi dünyadan. Bu deniz, verdiði süngerler karþýlýðýnda nice canlar almýþ, nice canlarý da felçli ve sakat býrakarak, aðýtlar yaktýrmýþtýr Bu deniz, nice analarý gözü yaþlý, nice kadýnlarý kocasýz, nice çocuklarý da yetim býrakmýþtýr Ekmek parasýný denizden kazanmaya baþladýysan hiç ayrýlamazsýn, kopamazsýn engin deryadan. Mavi sularýn derinlikleri çeker seni. Bir tutku gibi sarar benliðini, ne çare!.. 12

SÜNGERCÝLÝK Süngercilik, balýkçýlýðýn aksine aylar süren bir serüvendir. Nisan-Mayýs aylarýnda Marmaris boðazýndan çýkýnca baþlayan bu serüven, taa Antalya' ya kadar sürükler süngercileri. Genelde 8-10 metrelik kayýklarla (teknelerle) çýkýlýr bu riskli yolculuða. Bir ana kayýk, bir de daha küçük dalgýç kayýðý vardýr. Ana kayýk evleridir süngercilerin. Dalýþ dýþýndaki zamanlarý hep burada geçer. Burada istirahat edip dinlenirler, yatýp kalkarlar. Aþçýlar yemek piþirir. Çýkarýlan süngerler burada iþlenir, aðartýlýr, kurutulur. Çuvallara doldurularak ambara istiflenir. Süngere çýkýldýktan birkaç hafta sonra, ev hasreti benliklerini sarmaya baþlar dalgýçlarýn. Ýþte o zaman anne, baba, kardeþ, eþ ve çocuklarýn özlemi kalplerine yerleþir. Kamaralarý onlarýn hayaliyle dolar. Rüyalarýna girer sevdikleri. Uyku tutmaz olur gözlerini. Uykularý kaçtýðýnda güvertesinde yanýk yanýk türkü söyledikleri sýrdaþlarýdýr bu ana kayýk. Diðer kayýk dalmak için kullanýlýr, hava kompresörü ve dalýþ takýmlarý burada bulunur. Bu dalgýç kayýðýnda dalgýçlarýn dýþýnda, dalgýçlara formalarýný giydirecek olan formacýlarla, hava pompasýný kullanacak olan hava verici ve kayýðý kullanacak kürekçiler bulunur. Sabah erkenden baþlardý dalýþlar. Birkaç zeytin, bir iki peksimet ve bir bardak çay içildi mi, gün boyu baþka bir þey yenmezdi. Dalýþlar tok mideyle yapýlmazdý. Formacýlar dalgýcýn formasýný özenle giydirir, bakýr omuzluðu göðsüne geçirip, lastik formadaki madeni çembere civatalarla sýkýþtýrarak tuttururdu. 13

Sonra koca bir bakýr kazana benzeyen miðfere hava borusunun marpucu vidalanýp dalgýçýn baþýna geçirilir, omuzluða sýký sýký vidalanýrdý. Miðferin önünde, yanlarýnda ve baþýnýn üzerinde dýþarýsýný görmeye yarayan üç lombozu, yani yuvarlak pencereleri bulunurdu. Ayrýca vücuduna yirmi kilo aðýrlýklar baðlanýrdý suya batmasýný saðlamak için. Genelde bele ve ayaklara baðlanýrdý bu kurþun aðýrlýklar. Haberleþmeyi saðlamak için de beline kýlavuz ipi baðlanýrdý. Hava pompasý çalýþtýrýlýp hava verilirdi. Dalgýç, kayýðýn kenarýndan, hava dolu bir tulum gibi yavaþça kendini býrakýrdý denize. Suya batabilmek için, miðferin iç yanýndaki mantar bir düðmeye (varvara) baþýný saða sallayarak dokunup havayý salýverirdi. Salýverilen hava kabarcýklarý yukarýya oynaþarak çýkarken, dalgýç berrak mavi sularýn derinliklerine inerdi. Dalgýçlar, miðferin tepesindeki lombozdan yukarýya doðru baktýklarýnda, kendisine takýlý olan iki baðýn yukarýya doðru uzadýðýný ve taa yukarýda kayýðýn altýný görürlerdi. Sanki bu iki ipe baðlý kocaman bir þamandýra gibi görülürdü kayýk. Ýplerden biri kýlavuz ipi, diðeri de marpuç denilen hava hortumuydu. Ýþte dipteki dalgýcý su üstündeki dünyaya baðlayan, bu iki baðdý, yaþam baðý! Akþama kadar devam ederdi dalmalar. Yasal olarak 16 kulaca kadar dalýnýr denmesine raðmen, dalgýçlar sýra ile dalarlardý denizin 30-35 kulaç derinliklerine. Her dalgýç günde üç kez dalýp, süngerin bulunma durumuna göre yaklaþýk bir saat kalýrdý derin sularda. Topladýklarý süngerleri 'apoþi'ye (büyük bir að torba) doldurup, apoþi tam dolunca kýlavuz ipini (can ipi) iki kez çekerek yukarýya haber verirlerdi. Kýlavuz ipini iki kez çekmek Apoþi doldu yukarý çek anlamýndaydý. 14

Dalgýç kayýðýndakiler apoþinin ipini çekerek yukarýya alýrlardý süngerleri. Apoþi boþalýnca bu kez, kayýktakiler ayný þekilde kýlavuz ipini iki kez çekerek Boþ Apoþi geliyor diye haber verirlerdi. Kýlavuz ipiydi, deniz altýndaki dünya ile deniz üstündeki dünyayý birbirine baðlayan haberleþme aracý. Dipte tehlike mi var! O zaman uzunca asýlmak gerekirdi kýlavuz ipine. Akþam olunca tekrar ana kayýða dönülürdü. Aþçýlar yemeði hazýrlamýþ olur, hep birlikte sofraya oturulurdu. Tüm günü birkaç zeytin ve peksimetle geçiren dalgýçlar akþam yemeðini doyasýya yerdi. Bünyeleri alýþmýþtý günde bir öðün yemeye. Ana kayýkta kalanlar süngerleri güvertenin üzerine sererek, ayaklarý ile çiðner, gözeneklerdeki sütleri akýtýrdý. Kendine özgü çok deðiþik ýsýrýcý bir kokusu olan sünger sütü, güverteden punya deliklerine, oradan da þýrýl þýrýl denize akardý. Dalgýçlar uyurken, süngerleri akþam çiðneyenler, gece yarýsý kalkarak tekrar çiðner, temizleyip denize atarlardý. Sabah olunca denizden alýnan bu süngerler iplere dizilerek kurutulurdu. Bir baþka dünyadýr denizin derinlikleri. Uçurumlarý, ormanlarý, maðaralarý, kayalýklarý, kum tepecikleri, yosunlarý ve çiçekleriyle mavi-yeþil muhteþem bir tablodur, su üstündeki dünyadan daha güzel ve büyüleyici. Uçsuz bucaksýz bir saraydýr burasý. Koca koca orfozlarýn, karagözlerin, mercanlarýn, sakarozlarýn, kefallerin ve daha nice balýklarýn oynaþtýðý, sürüler halinde dolaþtýðý bir akvaryumdur manzarasýna doyum olmayan. Kayalýk ve yosunlu yerlerde sünger toplayan dalgýçlara eþlik eder rengarenk, çeþit çeþit balýklar. 15

SÜNGER Denizin siyah gülleri olan sünger, aslýnda sýradan bir bitki gibi görünse de mikroorganizmalardan oluþmuþ çok gizemli bir canlýdýr. Ceviz büyüklüðündeki bir sünger 2-3 yýlda, ancak üç kiloluk bir karpuz kadar büyüyebilir. Dalgýçlar bu küçük süngerleri büyüsünler diye koparmazlardý. Bazý aç gözlü süngercilerin sanki trol avý yapar gibi, bazen kökünü kazýdýklarý da olurdu bu minicik süngerlerin. Ýþte o zaman o bölge kýsýr kalýrdý yýllarca. Sünger, suyun içinde kömür karasý gibi gözükür, ancak deliklerinden ayýrdýna varýlýr. Fil kulaðý, melat, kabadika, deli sünger gibi çok çeþitleri vardýr. Fil kulaðý en kýymetlisidir süngerlerin. Deli sünger makbul deðildir, çok zor kopar yapýþtýðý kayadan. Marmarisli dalgýçlardan Parça Kâmil lakaplý çok güçlü kuvvetli, yiðit bir dalgýç olan Kamil Okan, tuttuðu bir deli süngeri uzun uðraþlarý sonunda yerinden koparamayýnca çok hýrslanmýþ. Kucakladýðý gibi kocaman kayayý, süngeriyle birlikte yukarýya çýkarmýþ. Bu yiðit dalgýcýn akibeti de, malesef bir çok dalgýç gibi, on sekiz yaþýnda vurgun yiyerek ölmek olmuþ! Aksuna da fayda etmemiþ. 16

VURGUN Vurgun, çok tehlikeli bir basýnç hastalýðýdýr. Vurgun yiyen kolay kolay kurtulamaz. Vurgun ya felçli, sakat býrakýr, ya da alýp götürür bu dünyadan Dalgýçlar, denizin derinliklerinden yüzeye aniden çýktýklarýnda, vurgun denen çok aðrý verici ve öldürücü olan bir olayla karþýlaþýrlar. Denizin derinlerinde suyun uyguladýðý basýnç yüzeye göre çok daha fazladýr. Dalgýç, derinlerdeyken yüksek basýnçtan dolayý havadaki azot, vücuttaki kanda ve diðer sývýlarda daha fazla çözünür. Dalgýç yüzeye ani çýkýþ yaptýðýnda yüzeyde basýnç düþük olduðundan, dalgýcýn üzerindeki basýnç aniden düþer ve vücut sývýlarýndaki çözünmüþ azot, kabarcýklar oluþturarak uzaklaþýr. Bu da kan dolaþýmýný ve sinir sistemini etkiler, damar týkanmasýna neden olur ve vurgun denen olay gerçekleþir. Vurgun; baþ dönmesi, kulak uðultusu ve burun kanamasý gibi belirtilerle ortaya çýkar. Vücutta baþlayan karýncalanmalar, iðnelenmeler vurgunun ilk habercileridir. Ani olarak alçak basýnçlý bir ortama geçildiðinde ise beyinde gaz embolileri, felçler, iþitme bozukluðu, baþ dönmesi, deri altý amfizemi, kanamalar ve eklem aðrýlarý gibi rahatsýzlýklarla karþýlaþýlýr. Deniz dibinde dalgýçlar vurgun yediðinin pek farkýna varamaz, ancak su yüzeyine yaklaþtýkça anlarlar. Bu nedenle yavaþ yavaþ kademeli olarak belirli derinliklerde dinlenerek çýkýlmasý gerekir su yüzeyine. Bazen bu çýkýþ saatler sürebilir. 17

Dalýþtan çýkar çýkmaz dalgýçlara sigara içirilir, bir karýncalanma var mý, yok mu bir yerinde diye kontrol edilir. Karýncalanma, iðnelenme hissederse vücudunun bir yerinde, vurgun yediði anlaþýlýr.vurgun yemiþse aksuna (ya da aksona ) yaptýrýlýr. Bunun için dalgýç tekrar vurgun yediði derinliðe indirilir. Bu sefer yavaþ yavaþ ve dinlendirilerek yukarýya çýkarýlýr. Birkaç kez tekrarlanýr, saatlerce sürebilir bu aksuna iþlemi. Þayet aksuna fayda etmezse, tedavi için hemen Ýstanbul'a basýnç odasýna götürmek gerekir. Bu denli risklidir dalgýçlýk. Birde buna o zamanýn henüz tam geliþmemiþ teknolojisi eklenince, Kelle koltukta toplanmaktadýr süngerler. Toplanan süngerler hemen ana kayýkta iþleme tabi tutulur. Sýkýlýr ve deniz suyuna býrakýlýr. Güneþte kurutulur. Ýþlem sonunda bu kapkara süngerler bembeyaz oluverirler. Çuvallara doldurulur, her çuvala o süngerleri toplayan dalgýcýn ismi yazýlýr ki karýþmasýn, kimin ne kadar topladýðý belli olsun ve dönüþte ona göre kendi payýna düþen parayý alsýn. Genelde, satýlan süngerlerden dalgýçlar %35 pay alýrlar. Kalaný, sünger kayýðý sahibinindir. Süngerin kullaným alanlarý çok çeþitlidir. Ýlaçtan günlük kullandýðýmýz eþyalara kadar pek çok yerde süngerlerden faydalanýlýr. Cömert denizin nimetlerinden biridir sünger. Mavi sularýn insanlara bahþettiði. Ah! Bir de verdiðinin karþýlýðýnda canlar yanmasa, vurgunlar olmasa, geride kalanlarý gözü yaþlý, dul, yetim býrakmasa!.. Öykümüz de; o yýllarda Parça Kâmil ile birlikte ayný kayýkta dalgýçlýk yapan, Marmaris li sünger dalgýcý Hüseyin Tekin ve ailesinin yaþamýný anlatýr. 18

SÜNGER SEZONU BAÞLIYOR Yýl 1956. Mevsim ilkbahar, aylardan mayýs. O güzelim tirandil kayýklar boyanmýþ, dalýþ sistemleri el verdiðince hazýrlanmýþ, dizilmiþlerdi iskeleye sýra sýra. Her yýl olduðu gibi, yine sünger sezonununa baþlamanýn heyecaný yaþanmaktaydý Marmaris'te. Þükrü Kaptan, kýyý haritasýný önüne sermiþ, teknesine aldýðý dalgýç Hüseyin ile hararetli hararetli konuþuyordu: -Herþey hazýr Hüseyin. Kýsmetse cumartesi açýlacaðýz denize. Parmaðýný harita üzerinde gezdirerek, konuþmasýna devam etti: -Göcek, Fethiye, Kalkan, Kaþ, Finike, Kemer derken Antalya'ya kadar uzanacaðýz. Uzun bir yolculuk olacak. Kýsmetse döndükten sonra, bir de Bodrum tarafýna yöne-liriz, diyerek masanýn çekmecesinden çýkardýðý tek sayfalýk sözleþme kaðýdýný dalgýcýn önüne uzattý. -Atýver bakayým isminin altýna imzaný. Dalgýç Hüseyin her yýl olduðu gibi yine okumaya bile gerek görmeden hemen imzalayýverdi bir çýrpýda. Nasýl olsa hep aynýydý tek sayfalýk bu sözleþmeler. 6 ay süre ile bu teknede dalgýçlýk yapacaðý belirtiliyordu. 150 lira avans verildiði, sünger dönüþü çýkardýðý sünger miktarýna göre alacaðýnýn hesaplanacaðý ve süngerlerin satýþýndan sonra da, %35 hak ediþinin ödeneceðini yazýyordu Diðer tüm maddeler kayýk sahiplerinin lehine yazýlmýþtý. Dalgýçlarýn hiçbir güvencesi yoktu. Ne yaþam sigor-tasýndan, ne de hastalanmasý durumunda tedavi yardý-mýndan söz edilmekteydi. 19

Ölmesi veya sakat kalmasý durumunda ödenmesi gereken tazminattan hiç bahsedilmiyordu! -Kaç dalgýç çýkacaðýz? Ekipte kimler var Þükrü Kaptan? Deniz üzerinde kalmaktan yüzü güneþten kavrulmuþ, yaðýz tenli, 40 yaþlarýndaki Þükrü Kaptan, baþýndaki kaptan þapkasýnýn siperini biraz yukarýya kaldýrýp, karþýsýndaki dalgýcýn gözlerinin içine bakarak: -Eniþten Kâmil Kaptan ve onun oðlu Cihat ile birlikte altý dalgýçsýnýz. Ama bilirsin, benim baþ dalgýcým sensin. Diðerleri iki üç çuval süngerle dönerken, sen her seferinde onlardan bir iki çuval fazla süngerle dönersin. Maþallah sen iki dalgýca bedelsin. Þükrü Kaptan'ýn bu övgü dolu sözleri, Dalgýç Hüseyinin haklý olarak gururunu okþamýþtý. Gerçekte de öyleydi. Kendini bildi bileli denizdeydi. Askere gitmeden önce baþlamýþtý dalmaya. Askerlik yaþý geldiðinde, bir askeri inzibat motoru, onunla birlikte beþ genci daha denizde bulmuþ ve askere alýndýklarýný onlara deniz üstünde teblið ederek, hepsini toplayýp Marmaris'e götürmüþtü. Gençler daha aileleriyle doðru dürüst vedalaþma fýrsatý bulamadan karargaha sevkedilmiþlerdi. Üç yýl süren askerlik görevi sýrasýnda denizden uzak kalan Dalgýç Hüseyin, terhis olup memleketine döndü-ðünde, Bozburun'da düzenlenen dalgýçlýk kursuna katýlarak profosyonel dalgýç olmuþtu. Kursu Yunanlý dalgýçlar vermiþti. Marmaris' ten, çevre köylerden kursa katýlan on beþ kadar kursiyer arasýnda üstün baþarý gösteren Ýbrahim Arslan ile birlikte Hüseyin Tekin, birincilikle kursu bitirmiþ, arkadaþlarýndan Mehmet Karadoðan (Çýtak Mehmet) ise baþarýlý olamayýp, hayalindeki dalgýçlýða veda etmiþti. 20

Þükrü Kaptan'ýn bu övgüsü boþuna deðildi elbet. Konuþmasýna devam etti: -Malum, bir dalgýç arkadaþýmýz geçen yaz aramýzdan ayrýldý. Kalanlar ise ekipteki ayný kiþiler. Yani geçen seneki kadromuzla aynen devam edeceðiz. Kýsa bir süre sessizlik girdi araya. Þükrü Kaptan'ýn Aramýzdan ayrýldý dediði kiþi; teknenin kaptaný olan Kâmil Kaptan'ýn kardeþi Þevket Güngör'dü. Dalgýç Hüseyin o günü anýmsadý. Baþýný boðaza doðru çevirerek mavi enginlere bir an dalýverdi. Onun ölümü gözlerinin önüne geldi. O gün, sanki kara bulutlar dolaþýyordu tekne üzerinde. Fýrtýna koptu kopacaktý, sinirler gergindi. Dalgýç Þevket bir arkadaþýnýn davranýþýna sinirlenmiþti. Kendisi hemen araya girip her ikisini de yatýþtýrmaya çalýþmýþtý. Çok geçmeden bu gergin ortama raðmen dalmak istemiþti Dalgýç Þevket. Dalgýç Hüseyin, bu durumda dalmasýný doðru bulmuyordu. Senin yerine ben dalayým, sen biraz sakinleþ, yukarýda kal, daha sonra da sen dalarsýn teklifini kabul etmeyip kendini derin sulara býrakmýþtý. Dalýþ o dalýþ. Bir süre sonra su yüzeyinde fokur fokur yoðun hava kabarcýklarý görülmeye baþlayýnca, Dalgýç Hüseyin hemen asýlýp ipe çekip çýkarmýþtý onu sudan. Ama nafile!.. Hava hortumu kopmuþ, dalgýca hava ulaþmaz olmuþtu. Havasýzlýktan moraran cansýz bedenini, çýkarýp almýþlardý tekneye. Ýmzalanan sözleþmelerin de bir iþlevi yoktu!.. Ölen öldüðüyle kalýyordu, vurgunu yiyen yediðiyle 21

Kýsa süren bu sessizliði yine Þükrü Kaptan bozdu: -Ha, ne diyordum. Dalgýçlarýn dýþýnda, kompresörcümüz, aþçýmýz ve yardýmcý elemanlarla birlikte toplam 10 kiþi olacaðýz. -Peki, ben hazýrým. -Öyleyse al þu avansý, diyerek cebinden çýkardýðý paralarý uzattý. Dalgýç Hüseyin, parayý alýp sayarak cebine koydu. Bu sýrada sýrtlarýnda çuvallar, ellerinde tenekelerle üç kiþi tekneye gelmekteydi. Gelenlerden baþýnda kaptan þapkasý olan, sarýþýn pembe tenlisi, süngere çýkýlacak bu teknenin kaptanlarýndan Kâmil Güngör'dü. Teninden dolayý Kýrmýzý derlerdi ona. Deniz üstünün kavuran güneþine raðmen yanmamýþtý Kýrmýzý Kâmil in yüzü. Kaptanlýðýn yaný sýra dalgýçlýk da yapmaktaydý. Dalgýç Hüseyin'in eniþtesiydi. Üç kýz kardeþten en büyüðü olan Zehra Ablasýnýn beyi olurdu Kýrmýzý Kâmil. Zaten Marmaris küçücük bir ilçeydi, herkes birbirini tanýrdý. Ya akrabaydý, ya komþu, ya da samimi bir dost. Geçen sene süngerde ölen, dalgýç Þevket Güngör'de, Kâmil Kaptan'ýn kardeþiydi. Gelenlerden biri teknenin aþçýsý, diðeri de onun yar-dýmcýsýydý. -Selâmünaleyküm, diyerek tekneye yaklaþtýlar. Dalgýç Hüseyin, Þükrü Kaptan'la birlikte hemen onlarýn yardýmýna koþtu. Teknenin, iskeleye baðlý olduðu ipine asýlarak, tekneyi iyice kýyýya yanaþtýrdýlar. -Aleykümselâm. Gelin bakalým. Uzatýn bize erzaklarý. Yað ve zeytin tenekelerini, çuvallarý tekneye alarak ambara indirdikten sonra hep birlikte oturdular. 22

-Neler aldýnýz Aþçý Mehmet, her þey tamam mý? -Tamam sayýlýr Þükrü Kaptan. Yalnýz peksimetler kaldý alýnacak. Onu da çeþme meydanýndaki fýrýncý ile konuþtum, akþama kadar iki çuval hazýrlayacak. Bu arada su bidonlarýný da doldurdum mu tamam sayýlýr. Peksimet süngercilerin ekmeðiydi. Dilimlenen ekmekler kara fýrýnda geniþ tavalar içerisinde kýzartýlarak hazýrlanýrdý. Çýtýr çýtýr olurdu. Uzun süre hiç bozulmadan tazeliðini korur, aylarca karaya ayak basmayan süngercileri doyururdu. Bu çýtýr peksimetlerin çorbaya doðranarak yenmesi de nefis olurdu. -Öyleyse hazýrlýklarýmýz tamam, dedi Þükrü Kaptan. Kâmil Kaptan da onu onayladý: -Evet, herþey hazýr. Cumartesi günü sabah erkenden yelkenleri açabiliriz. -Peki öyleyse. Þimdi herkes daðýlabilir. Sizler de yol hazýrlýklarýnýzý yapýn. Yataðýnýzý yorganýnýzý, çantalarýnýzý hazýrlayýp, cumartesiye hazýr olun. -Dalgýcýn yataðý her zaman hazýrdýr kaptan, siz merak etmeyin, diyen Hüseyin tekneden bir zýplayýþta karaya çýktý. Dalgýç Hüseyin evine dönerken, þimdiden hasretliðin hüznü sarmýþtý onu. Ama ne yapsýn, ekmek parasý Bir yandan eli cebindeki paralardaydý. Banknotlarýn sýcaklýðýný hissederken, diðer yandan evdekileri düþünüyordu. Her defasýnda olduðu gibi gene; Gitme, çýkma süngere diyecekler bu tehlikeli yolculuða göndermek istemeyeceklerdi. Kolay olmayacaktý onlarý iknâ etmek. 23

SOÐUK OLUR KOCAPINARIN SUYU Çeþme meydana geldiðinde, Kocapýnar'ýn demir borusundan akan buz gibi sudan kana kana içti. Yüzünü yýkayýp ferahlandý biraz. Sonra meydandaki fýrýndan üç ekmek alýp Yeni Yol' dan Ýrim içine doðru yürüdü. Evleri, Ýrim denen dar bir çýkmaz sokaktaydý. Sokak, denize açýlan bir dere ile sonlanýrdý. Buradaki evler hep bahçe içerisinde ve genelde tek katlýydý. Kendi evleri de; büyükçe bir bahçe içerisinde, alt katta mutfak ile bir deposu, üst katta giriþte küçük bir hol ile iki odasý bulunan, taþ bir binaydý. Binbir zahmetle kendileri yapmýþlar ve yeni taþýnmýþlardý buraya. Taþ arabalarý, dar irime giremeyince, sokaðýn baþýna dökmüþlerdi kocaman taþlarý. Taþýnmasý günlerce sürmüþ, evin kadýný Þerife Haným'ýn sýrtýndan geçmiþti onca taþlar. 24

Evin bahçesinde mandalina, portakal aðaçlarý çoðunluktaydý. Bahçenin tam ortasýnda su kuyusu vardý. Kuyunun yanýna da tahtadan bir kerevet yapmýþlardý. Kerevetin üzerinden asma dallarý sarkmakta ve yaz sýcaðýnda gölgelik yapmaktaydý. Bahçenin kenarlarýnda birkaç erik ile nar aðacý sýralanmýþtý. Köþedeki kocaman karadut aðacýnýn hemen yanýna da tahtadan bir ahýr yapmýþlardý, Sarý kýz için. Boþ kalan alanlara da sebze fidanlarý dikilmiþti. Yemyeþil bir dünyaydý burasý onlar için. Dalgýç Hüseyin askerden geldikten sonra, Marmaris'in berberi olan, ayný zamanda diþ çekip, hacamat ile kan alan, sünnet yapan, Mustafa Çavuþ'un (Mustafa Ünlü) kýzlarýndan Þerife Haným ile evlenmiþti. Mustafa Ünlü, askerliðini çavuþ olarak yaptýðýndan ve askerliði hep düþmanla savaþmakla geçtiðinden, Marmaris'liler terhisinden sonra da ona hep Mustafa Çavuþ diye hitap ederlerdi. Saygýn bir kiþiliði vardý. Her fýrsatta anlatýrdý cephelerde düþmanla nasýl kahramanca savaþtýðýný. Þerife Haným, ismi gibi haným hanýmcýk bir kýzdý. Dalgýç Hüseyin, bu saygýn ailenin kýzýyla evlendiði için çok mutluydu. Bu mutlu birliktelikle yýllar geçmiþ, çocuklarý da ardý ardýna sýralamýþlardý. Ýki kýzý, bir oðlu vardý Dalgýç Hüseyin'in. Þükran, Atatürk Ýlkokulu'nun ikinci sýnýfýna, Keriman birinci sýnýfýna gitmekteydi. En küçükleri Ali ise beþ yaþýnda, küçük ama biraz yaramaz bir çocuktu. Çocuklar pek hoþnut olmamýþlardý bu yeni eve taþýndýklarýna. Bir türlü alýþamamýþlardý bu ortama. Onlar hâlâ, doðduklarýndan beri oturduklarý Devedaþý ndaki evlerini özlüyorlardý. Kalenin önündeki sahilde, deniz baþýndaki büyük, tek odalý evlerini. 25

Güneþin doðuþunu, günün ilk ýþýklarýnýn dalgalarla oynaþmasýný, martýlarýn kanat çýrpýþlarýný, akþam gün batýmýnda mavi denizin kýzýla dönüþünü, yakamozlarý pencereden izleyememek onlarý üzmüþtü. Dalgalarýn kocaman kayalarý yalarken çýkardaðý seslerden uzaklaþmanýn, denizin iyot kokusunu alamamanýn, yosun kokusundan uzaklaþmanýn, yalancý boðazý, sahildeki kayýklarý, balýkçý teknelerini, süngerden dönen kayýklarý görememenin üzüntüsü, çocuk yüreklerine iþlemiþti. Devadaþý'ndaki evin önünde tahta bir kerevet vardý. Kocaman kayalarýn üzerine yerleþtirilmiþti. Üç kardeþ günün büyük bir bölümünü burada geçirirlerdi. Kendilerince çeþitli oyunlar oynarlardý bu dar alanda. Ali, bazen mýzýkçýlýk yapýp kýzlarýn oyununu bozsa da, hoþça geçerdi günleri. Bazen lodos estiðinde denizden gelen kocaman dalgalar kayalarý döver, savrulan sular kerevetin tahtalarýný ýslatýr, oyunlarý yarým kalýrdý. Bir defasýnda, oyun oynarken nasýl olduysa Keriman dengesini kaybedip kayalarýn arasýndan suya düþmüþ, Þükran'ýn baðýrýþlarýný duyup gelen annesi, onu güçlükle kurtarmýþtý. Bu küçücük ev, bu kerevet onlarýn dünyasý olmuþtu. Elbette zor gelecekti buradan ayrýlmak. 26

Süngerden dönecek olan babalarýnýn yolunu, kayalarýn üzerindeki bu kerevette günlerce, aylarca gözlerlerdi. Boðazdan bir süngerci kayýðý girse umutlarý yeþerir, meraklý bekleyiþleri baþlardý Gemiyi uzaktan görünce; Gemim kalkar, sularý akar dizeleriyle baþlayan, kendilerince bir þarký söylerlerdi hep birlikte, alkýþlarýyla tempo tutarak. Gökyüzünde uçak gören çocuklarýn baðýrarak Pilot amcaa babamý da getiir dedikleri gibi 27

Bahçe kapýsýnýn açýldýðýný duyan çocuklar, babalarýný merdivende karþýladýlar. -Babam geldii. -Yaþasýn, babam geldii. Þerife Haným da çýktý merdiven baþýna. -Buyur bey, hoþ geldin. -Hoþ bulduk. Þükran hemen, babasýnýn elinden ekmekleri alarak içeri götürdü. Hep birlikte geçtiler oturma odasýna. Oturdular divanlara karþýlýklý. Dalgýç Hüseyin biraz durgun, ürkek, eþinin gözlerine bakmaya çekiniyordu. Nasýl açacaktý konuyu? Konuþmakta zorlansa da: -Þükrü Kaptan'la görüþtük. Cumartesi günü süngere gidiyorum, diyebildi. - Bir sessizlik baþladý, sanki ölüm sessizliði sardý her yaný. Gülen yüzler kayboldu, soldu bet beniz, çocuklarýn baþlarý öne eðildi. Yine aylarca yalnýz kalacaðýz, baba hasretiyle yanacaðýz diye düþünüyorlar, ama ses çýkaramýyorlardý. Bir süre sonra Þerife Haným bu sessizliði bozdu: -Bey, artýk süngere gitmesen, baþka bir iþ bulsan kendine. Her yaz ölenler, vurgun yiyip sakat kalanlar oluyor. Allah korusun, sana da bir þey olacak diye korkuyoruz. Çok tehlikeli bir meslek bu dalgýçlýk. Bunu sen de biliyorsun, sen de yaþýyorsun her an bu tehlikeyi. Daha geçen yaz, Necibe Ablamýn torunu Yaþar'ýn kayýnpederi Ali Kartal vurgun yiyip, belden aþaðýsý tutmaz olup, felçli kalmadý mý? Kamil Eniþte'nin kardeþi Þevket'i topraða vermedik mi? Her yýl kaç kiþinin caný yanmakta!.. Analar aðlamakta, kadýnlar dul, çocuklar yetim kalmakta -Aðzýný hayýr aç haným. Ne yaparsýn? Süngercilik benim iþim, mesleðim. Ekmeðimizi denizden kazanýyorum. 28