Burjuvazi için Torba Yasa, azami kar yasasıdır Söz konusu azami kar ise, iş, sağlık, eğitim, yaşam, insan, çevre teferruat tır



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

Maden kazası değil, bu bir cinayettir ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz

Soma da 301 maden emekçisinin yaşamını. Bir maden dosyasından yeraltı notları DOSYAMADEN

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

Yeni bir toplumun tarihinin ilk

Ev işçileri sendikalaşıyor

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

Polis Taksim Meydanı'na girdi

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

Türkiye de. İş Kazalarıİstatistikleri, Maden erlendirilmesi. H. Can Doğan

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Diyarbakır ve Yüksekova da kayıplarının failleri soruldu

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Perşembe İzmir Gündemi

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi:

Benimle Evlenir misin?

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

KADIN EMEKÇ LER N TALEPLER...

Cumhuriyet Halk Partisi

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

ONUR BAKIR HAKLARIMIZ VAR! İŞÇİ KADINLAR SORUYOR, EKMEK VE GÜL YANITLIYOR yılından 100 soru ve 100 yanıtta kadın işçilerin hakları

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK İLETİŞİM MERKEZİ (ALO 170) Bilgi Notu

Yangın Kulesi yılında en az 867 işçi hayatını kaybetti

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

Oğlum yüzme de bilmezdi...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

GENEL BAŞKAN ATALAY IN MADENCİLİK SEKTÖRÜNDEKİ SORUNLAR HAKKINDA YAPTIĞI FAALİYETLER VE BASIN AÇIKLAMALARI

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

ZA5439. Flash Eurobarometer 283 (Entrepreneurship in the EU and Beyond) Country Specific Questionnaire Turkey

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

'Marmara Depremi'nin 10.Yılında...

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

Çarşamba İzmir Gündemi

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Yangın Kulesi. Sağlıklı ve Güvenli Çalışmak İstiyoruz! İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi. /

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

TÜRKİYE DE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ RAPORU -Madencilik Sektörüne İlişkin Temel Veriler- DİSK/ SOSYAL-İŞ SENDİKASI

İlerici Kadınlar Kimdir?

Araştırma Notu #011. Seyfettin Gürsel *, Selin Pelek. Yönetici özeti

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

İşyerini işgal eden ERT işçileriyle röportaj

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

ANLATIM BOZUKLUKLARI

Beğenin beğenmeyin: Yalçın küçük bunları yazıyor.

AKP nin dikişleri patlarken

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

TALİHSİZ KAZADA ÖLEN GÖKHAN ULUSOY, 6 KİŞİYE HAYAT VERDİ

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

HAYTAP İmdat Turu Ekibi ANKARA Yenimahalle 'Toplama Merkezi'nde... Son Güncelleme Çarşamba, 25 Eylül :37

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Kadınlar asgari ücreti değerlendiriyor: Söz hakkımız da yok yaşama şansımız da!

1983 yılında kurulan firma, 1989 yılından itibaren aile şirketi olarak faaliyetine devam etmektedir. Firmada, küçükbaş deri üretimi ve küçük-büyükbaş

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

1) SSGSS Kanununda öngörülen kadın ve erkekler için emeklilik yaşının 2036 yılından başlayarak 65 yaşa yükseltilmesi düzenlemesi aynen korunmuştur.

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Şahsım ve Öz Taşıma İş Sendikası adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Günlük Kent Gazetesi etmeden hırsızlık olayını gerçekleştirmeleri ise dikkat çekti. Polis şüphelilerin

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Araç muayenesinde Ankara, İstanbul ve İzmir'de 15 Martta başlayan randevu sistemine rağmen pek çok vatandaş sıra beklemeyi tercih ediyor.

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

Tarihi karanlık bir aile: Rockefeller

Halil Kurt'tan Esnafı Sevindirecek Talep

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İLE ÇOK CİDDİ YÜKÜMLÜLÜKLER VE BÜYÜK CEZALAR GELİYOR

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Günlük Kent Gazetesi

Zorunlu ama takan yok

Transkript:

Torbaları cansız bedenlerimizle artık daha fazla doldurmamak için birleşelim! Kapitalizmin hayat diye bize sunduğu iş güvenliğinden yoksun, kölece güvencesiz çalışmaya karşı sınıf düşmanının karşısına sınıf birliğimizle dikilelim! Burjuvazi için Torba Yasa, azami kar yasasıdır Söz konusu azami kar ise, iş, sağlık, eğitim, yaşam, insan, çevre teferruat tır

Kuralsız, kayıtdışı çalışmanın en kanlı bedellerinden biri 2 yıl önce kenarda köşede de değil, İstanbul un göbeğinde işçilere ödetildi. Davutpaşa daki bir merdivenaltı atölyede meydana gelen patlamada 21 işçi yaşamını yitirip, 120 işçi de yaralandı. Depremi andıran patlama görüntülerine işçilerin parçalanan bedenleri eklendi. Grizu patlaması ve göçük altında kalan 30 maden işçisinin cesedine ulaşıldı! İşçilerin grizu patlaması ve göçüğün hemen ardından karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldüğü açıklandı. Yaşanan sel felaketi sırasında Pameks Tekstil de çalışan Nebahat Salkım, Nuriye Taş, Bircan Karataş, Özden Binal, Fikriye Özen, Altın Yüksek ve Mevide Kırcı, İstanbul Halkalı da işe gelmek için bulundukları servis aracı olarak kullanılan arkası kapalı minibüsün devrilmesiyle işçiler minibüsten çıkamayarak boğularak yaşamlarını yitirdi. 29 Aralık gece yarısı çıkan yangında kaçmamaları için fabrikanın kapısının kilitli olması dolayısıyla dışarı çıkamayan kadın işçiler 15 yaşındaki Ayşe Denizdalan, 18 yaşındaki Sadife Düdüş, 21 yaşındaki Gülden Çiçek, 27 yaşındaki Necla Özveren ve üç aylık hamile 32 yaşındaki Sevgi Sesli yanarak öldüler. Burjuvazinin sömürü çarkları insan etiyle, işçi kanıyla dönüyor. Madenler, tersaneler atölyeler kan ve kemik anaforu! Artık yeter öğütülen işçi sinirlerine, kemiklerine! Artık yeter modern barbarlık sistemine! Maden, tersane, Davutpaşa, OSTİM katliamları ne ilk ne de son oldu, olacak. Şişkin ceplerini daha da çok doldurmak için işçi kanına doymayıp önlem almayan para babaları büyük bedeller ödeyecek. Ölümün telafisi olamaz. Ölümler ne kazadir ne kader güvencesilikden taşeronluktan ve örgütsüzlüktendir. Bunu da hem patronlar ve onların başbakanı, bakanı çok iyi bilirler ama domuzluğuna üstünü örterler hem de biz bilirizi ki içimize akıtırız bir zehir gibi. Birbirimizin ücretini aşağı çekmek, aramızdaki rekabetle yeni ölümleri hazırlamak değil, Tekel in gösterdiği yoldan, Türk, Kürt, göçmen, kadın işçiler, insanca çalışma koşulları için birleşik mücadeleye! Güvencesiz çalışmaya karşı her sektörden, vasıflı vasıfsız işçilerden, iş cinayetleriyle nam salmış havzalardan, işçi yakınlarından oluşan platformlar oluşturalım! Katliam sorumlularının Çalışma Bakanı ndan başlayarak tutuklanmasını, cinayetten yargılanmasını isteyelim! Sosyal Güvenlik Kurumu, Çalışma Bakanlığı, sermaye örgütleri önünde ölülerimizin adını, taleplerimizi haykıralım! Açılan davaları sadece acılı ailelerin değil, bütün işçi sınıfının davası bilip katılalım, ölen sınıf kardeşlerimizin hesabının sorulması için kenetlenelim! İşyerlerinde iş güvenliği koşullarını burjuvaların önüne attığı rüşvetle geçinenler değil, işçiler denetlesin! İş güvenliği koşullarına uymayan işyerleri kapatılsın! İşçileri katleden sermaye düzenidir! Siz hiç iş kazasında ölen bir patron gördünüz mü?

Binlerce işçi ve emekçi güvencesizliği katmerlendiren Torba Yasa ya karşı alandayken, OSTİM ve İvedik te torba işçilerin paramparça bedenleriyle doldu. Torba Yasa dan haberdar olsalar bile işsizlik korkusuyla eyleme katılamayan OSTİM işçileri, Ankara sokaklarını ölümleriyle ateşlediler. Katliamların haberi, işçilere geleceksizliklerini, kapitalizmden onlara diz çökerek yaşamaktan başka bir şey vadedemeyeceğini bir kez daha kanıtladı. Burjuvazinin en son askerlikten de yırtan polisinin uyarıları yuhalamalarla karşılandı. Fırlattığı gaz bombaları OSTİM in öfkesiyle geri atıldı. 81 ilden işçi ve emekçi neden Ankara ya gelmişti? Deneme süresi adı altında 4 ay güvencesiz çalıştırılıp sonra da İşinden memnun değiliz diye işten atılmamak; sermayenin ağzı var dili yok kölesi olmamak için! Yetiştirilmek üzere adı altında, 5 işçinin çalıştığı yerlerde bile stajyer köleliğinin uygulanmaması için! Stajyerlik ücretlerinin 100 TL ye kadar düşürülmemesi, aramızdaki rekabetle yaşamlarımızın tükenmemesi için! Çoğumuzun zaten faydalanamadığı İşsizlik Fonu nda biriken primlerin köle taciri Özel İstihdam Büroları na aktarılmaması için! Belediye işçilerinin ihtiyaç fazlası denilerek tozduman edilmemesi ve belediyelerin 5 yıl içinde tümden taşeronlaşmaması için! Kamuda çalışan emekçiler dahil, uzaktan, evden, çağrı üzerine, kurum içi, kurum dışı güvencesiz çalışmaya mahkum edilmemek, sağlık, emeklilik primlerinin üzerimize yıkılmaması için! Kadın istihdamını teşvik ediyoruz adı altında kadın emekçiye hem işyerinde hem evde kölece çalışmayı dayattığı; sağlık ve emeklilik primlerini de onun sırtına yıktığı için! 10 ar 10 ar kurban gittiğimiz katliamlara karşı en küçük bir iş güvenliği tedbirinin bile alınmamasını sağlama alan sermayeye dur demek için! İşte bu yasanın, Torba Yasanın her maddesi, burjuvazinin meclisinden tereyağından kıl çeker gibi geçiyor. Burjuvazinin sınıf diktatörlüğü en küçük güvenceyi bile yaşamlarımızdan söküp atıyor. Burjuvazi için Torba Yasa, azami kar yasasıdır. Söz konusu azami kar ise, iş, sağlık, eğitim, yaşam, insan, çevre teferruat tır. Patronların azami karını yaşamlarımızla sağlamak için mi çalışacağız, yoksa bütün bir toplumun ihtiyaçları için, hem de en güvenli koşullarda ve zahmetli emeği de ortadan kaldırarak üreteceğimiz, kendi kendimizi kendi meclislerimizle yöneteceğimiz bir toplum için, sosyalizm için mücadele mi edeceğiz? Evet, göz göre göre 20 sınıf kardeşimizin daha kapitalizme kurban gitmesinin öfkesiyle dağlandık. Evet, kendi çürümesine yas tutan burjuvazinin medyasında 20 miz 1 kişilik yer tutamadık. Evet, bize cennet diye öbür dünyayı gösterenlerin neden sefayı bu dünyada sürdüğü tokat gibi çarptı yüzümüze! Ama çaresizliğe, Böyle gelmiş böyle gider lere yer kalmadı artık. Ortadoğu da milyonların patlayan öfkesiyle bilenelim! Çocuklarımızın soran gözlerine bakalım! OSTİM de, Davutpaşa da, Zonguldak ta, tersanelerde, Balıkesir de, Bursa da katledilen sınıf kardeşlerimizin kiniyle yumruklarımızı sıkalım! Torbaları cansız bedenlerimizle artık daha fazla doldurmamak için birleşelim! Kapitalizmin hayat diye bize sunduğu iş güvenliğinden yoksun, kölece güvencesiz çalışmaya karşı sınıf düşmanının karşısına sınıf birliğimizle dikilelim!

Ben OSTİM merkezde, metroya yakın bir yerde metal sektöründe üretim yapan bir işletmede çalışıyorum. İlk patlamayı duyduk. Önce büyük bir şeyin yere düştüğünü sandık. Patrona telefon geldi ve patlama olduğunu öğrendik.yardım edebilirmiyiz diye patlama yerine gittik. Oradan bizi uzaklaştırdılar. Sonra işyerine döndük ve hemen makinaların başına dönüp çalışmaya başladık. Çalıştığım yerde arkadaşlar bunu kader olarak görüyor. Ama ben onlara katılmıyorum. Bu bölgede 3 katlı işyerlerinin olması yanlış.yer altında bölmeleri olmaması lazım.tabana sıfır, düz tek katlı olması lazım. Ayrıca patronlar her kazada işçiye suçu atarlar. Asıl suçlu onlar. Kalifiye elemanı işten çıkarıp, kalifiye olmayan elemanı düşük ücretle çalıştırarak sürekli kar etmeye çalışıyorlar. Bir çok işyerinde 2-3 aydır orada çalışan işçiler var. Hep böyle gidiyor. Bir de patlamadan sonra bir çok işyerinde göstermelik önlemler alınmaya başladı. Mesela bizim işyerinde hemen yangın tüpleri değiştirildi. Ama biliyorum ki bir süre sonra her şey eskisi gibi olacak. Olmaması için, işyerinde eğitim önemli. Ama yeni işe başlayan birinden hemen 10 yıllık işçi gibi çalışması bekleniyor. Sonra da suçu bize atıyorlar. OSİAD da patronlar birbirlerini savunuyor. İşçileri suçluyorlar. Ama işçileri savunan bir dernek, bir kurum yok. Öldüğümüzle kalıyoruz. Yaşamak istiyorsak birlik beraberlik içerisinde olmalıyız. Ben ikinci patlamanın olduğu yerden 300 metre uzakta çalışıyorum. Gece vardiyasında olduğum için patlamayı duydum. Parça parça bir bölümümüz çalışırken bir bölümümüz de patlamanın olduğu yere gittik. İşçiler de, patronlar da orada toplaşmıştı. Hemen önümde bir işçinin paramparça olmuş bedeni vardı.yanımda da bir patron telefonla biriyle konuşuyordu. Bizim işyerinin de camları krıldı. Ama can kaybı yok. Zararı telafi ederiz. Öfkelendim. Hemen önümde paramparça bir işçi bedeni ama patronun umrunda bile değil. Onun tek umrunda olan zararını devletten karşılayacak olması ve en kısa zamanda tekrardan üretime başlaması. Bir de kader diyen işçi arkadaşlarıma çok kızdım. Bizim işyerinde olmadı patlama. İyi ama ölenler kim. Ben de orada çalışabilirdim. Veyahut burada da olabilirdi patlama. Biz işçiler herkes gibi çok korkarız ölmekten. Ama benim gibi vasıfsız olanlar bu kadar çok korkmamıza rağmen ölümden, iç içe yaşarız ölümle. En karanlık yerlerde, en güvencesiz koşullarda çalışan hep bizleriz. Kaçak mazot üretilen yerde sigortasız niye çalışsın bir işçi? Ölüme bu kadar yakın niye çalışsın bir işçi? Çünkü başka seçeneğimiz yok. Biz her iş aradığımızda gazetelerin hep vasıfsız işçi yazan yerlerine bakarız ve bu izbe karanlık yerlerde çalışırız. Artık dur demek lazım. Ne kadar korkarsak da ölümden, ölüm gene buluyor bizi. Artık dur demek lazım.

Kaza Son on yılda onbinden fazla işkazası gerçekleşiyor. OSTİM de hangi işçiyle konuşsan bir iş kaza sının ya şahiti olmuş ya mağduru olmuştur. Kaza deyince istemeden yanlışlıkla olan şeyler geliyor insanın aklına. Eğer bir işçi günde 10-12 saat çalıştırılırsa artık dalgınlaşır, yorgunluktan kaynaklı dikkati dağılır. Eğer dinlenecek kadar zaman bulamadan iş başı yapıyorsa sabah bile olsa dikkatini toplayamaz. İşçi hatası diye üzerimize yıktıkları ve göz ardı ettirdikleri işte bizim bu çalışma koşullarımızdır. Ama çoğu zaman görülmez bu kazalar. Kaynak gözümüzü alır, çekiç elimize düşer, parmağımızı makina alır, bedenimiz galvaniz kazanında erir, buhar kazanı patlar 2 işçi ölür, göçük olur hayatımızı toprak alır Bir de çalışma koşullarından kaynaklı ağır ağır ölürüz. Madenciler kömür tozu yutar, biz demir tozu, elyaf, döküm tozu, bil cümle ciğerimizi esir alan tozlar yutarız. Beyaz tükrürüz kimi zaman, siyah tükürürüz kimi zaman, en nihayetinde kan tükürürüz. Bunlar yazılmaz, çizilmez. Mesela kameralar üşüşmez yatağında ağır ağır ölümü bekleyen Yunus Dönmez in başına. Çok ölmemiz lazım öldük diyebilmek için. Bursada 17 kişi, Davutpaşada 21 kişi, İkitellide 8 kişi, Balıkesirde 13 kişi ölmemiz lazım. Daha da yetmez onlarca da değil, yüzlerce ölmemiz lazım. Ama o da yetmiyorki. Tersanelerde, madenlerde yüzlerce kişi ölüyor ama ölmeye de devam ediyorsak artık soruyu başka türlü sormanın zamanı gelmiştir. Kaza dedikleri bize yükledikleri artık kaza olmaktan çıkmış cinayete dönmüştür. Tekil cinayetleri de geçmiş katliama dönmüştür. Hep bekleriz ya gelsinler çalıştığımız yerleri denetlesinler diye. Artık çalıştığımız yerleri kendimiz denetleyebilmeliyiz. Hep deriz ya kimse sahip çıkmıyor bize diye. Artık sadece OSTİM de İvedik te 100 bin kişi çalıştığımızı, bir sınıf olduğumuzu görüp kendimize sahip çıkmayı öğrenmeliyiz. Geleceğimize, bugünümüze, yaşamımıza sahip çıkmak için biraraya gelmeyi öğrenmeliyiz. Ölen her işçi arkadaşımızın hatırasını yaşatmalıyız, yaşayabilmek için. Çünkü her unuttuğumuzda yeni bir patlama olarak çıkıyor karşımıza bu unutkanlığımız. Bir sokağın ismine ölen bir işçi kardeşimizin adını verebilmeliyiz. Mesela Metsan ın olduğu sokağa Çapraz Kardeşler Sokağı diyebilmeliyiz. Bulvarlara katliamların olduğu yerlerin isimlerini verebilmeliyiz. Öyle ki her baktığımızda örgütlenmezsek yaşamımızın ne kadar ucuz olduğunu bize hatırlatsın buralar. 3 Şubat günü sınıf kardeşlerimizin ölüm haberleri geldi ardı ardına. Ankara da eylemdeyken aldık ilk patlamanın haberini. 3-4 derken ölülerimizin sayısı 7'yi buldu. Bir taraftan güvencesiz çalıştırmanın karşısında haykırırken diğer taraftan güvencesiz çalıştırmanın katlettiği insanlarımızın haberini alıyorduk. Kafamıza sımsıkı vurdu bir kez daha sadece yaşamak için bile kapitalizmi öldürmenin gerekliliği. Akşam dönüş yolunda ise ikinci patlamanın haberini aldık. Kapitalizmin yeni bir işçi katliamını daha yaşadık. Haberler gene kaza diyordu. Bir taraftan da işçi hatası, tüp patlaması, talihsizlik kelimeleri ortalarda uçuşuyor. Öfkelenmemek elde değil. İş güvenliğine dair önlemlerin patronların azami kar hırsıyla birleşik yetersizliği işyerlerini daha öncede Davutpaşa da, madenlerde, tersanede cehenneme çevirmişti. Burjuvazi işçilerin can güvenliğini daha fazla kar için rahatlıkla gözardı edebileceğini yeni torbasının içindeki maddelerle de gösteriyor. Burada kaza falan yaşanmıyor, biz işçi sınıfı göz göre göre ölüme terkediliyoruz. Kardeşler bizim dilimiz ile patronların dili farklıdır. Onlar kokuşmuş sistemlerini daha iyi gösterebilmek adına dillerinde de gerçekleri örtmeye çalışırlar. Bizim dilimizde ise gerçekler apaçık olmalıdır. Nasıl işveren değil patron dediysek nasıl ücret emeğin karşılığı değil dediysek biz bu olaylara kaza dememeliyiz. Yanlışlıkla ağzımızdan bile kaçmamalı bu kelime. Kaza, planlanmadan başa gelen bir olaya denir. Onların bizi kasten öldürmesine kılıf hazırlar. Daha fazla kar için güvenliksiz, güvencesiz çalıştırma ise işçilerin canlarına kastetmektedir. Sözlükte bunun karşılığı cinayettir. Ölen kardeşlerimiz bir kazanın, bir ihmalin kurbanı değiller. Onlar bilinçli olarak, daha fazla kar için patronlar tarafından ölüme gönderildiler. Görüyoruz ki kapitalizm bırakalım daha iyi koşulları bize yaşama hakkını bile vermeyecek. İş güvenliği önlemlerini karlarından feda edip onların vermesini beklemek ahmaklık olur. Bu patronların varlık sebebine ters. Üretim sürecine müdahalede bulunmadan, kendi meclislerimizle çalıştığımız yerin yöneticisi olmadan bize gün yüzü yok. Herşeyi değiştirmek, yaşamlarımızı güvenceye almakta muhatabımız onlar değil biziz. Cinayetlere, katliamlara dur demek örgütlenmekten, onları üretimden, hayatın tümünden defetmekten geçiyor.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir Ankara Sanayii Odası olarak bölgede sürekli denetimler yapılıyor. 1985ten beri Ostim ve çevresinde çalışıyorum. Ben hiç denetim görmedim,boş şeyler bunlar.arada bir zabıta gelir küçük cezalar keser gider. Ostim işçisi Şenol Keser İvedik Organize Sanayii Bölge Başkanı Hasan Gültekin Burada ilk defa böyle bir şey oluyor. Aynı işi yapan karşı sokakta bir atolyede geçen sene 3 defa patlama oldu.küçük çapta olduğu için pek önemsenmedi. Ostim işçisi Haydar Yakut İvedik Organize Sanayi Başkan Yardımcısı Ben makine mühendisiyim. Bir tüp patlıyor. Çalışma yapılan yerde 30 a yakın tüp var. Bunlar da patlıyor. Yanlış haber yapmayın. Daha bilirkişi raporları açıklanmadı. Mazotla tinerle hiçbir alakası yok patlamanın. Eğitimsizlikten efendim. İşçi hatası. Biraz önce teknik incelemenin bitmediğini, bilirkişi raporlarının daha gelmediğini söylediniz. Peki işçi hatası olduğunu hangi maddi delillere ve bilimsel verilere dayandırıyorsunuz. Bu iddianız gerçekçi değil. İşçi Meclisi Muhabiri patronlar, burjuva politikacılar, devlet yetkilileri resmi açıklamalar Yaşamını kaybeden bütün işçi kardeşlerimize allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Kurtarma çalışmaları devam ediyor. Devletin bütün yekilileri burada. Ölü sayısı 10, yaralı sayısı 11. Bize sabah saat yedide bir kırıcının gelip kolonları kıracağını söylediler. Saat 10 oldu kırıcı hala gelmedi. Yetkililer nerede? Gece saat 2 de kimsenin kalmadığını söylediler. Bizim yakınlarımız nerede? Dün geceden beri bakmadığımız hastane kalmadı. Hiçbir yerde bulamadık. Ölü ve yaralı listesinde adları yok. Bir işçi yakını Aydemir ve Aydın Çapraz kardeşlerin, Aytekin Aytaç ve diğer kayıp işçilerin yakınları

Torba yasa işçi sınıfının bir çok kesimini içerisine alan bir toptan saldırı paketi. Ancak Türk-İş yönetimini fazla etkilemediğini görüyoruz. Evet etkilenmiyorlar. Çünkü onlar işçi sınıfının üyesi değiller. Torba yasa ile işçi sınıfına yönelik güvencesiz çalıştırma, taşeronlaştırma saldırıları kölelik koşulları daha da ağırlaştırılırken Türk-İş suskunluğunu koruyor. Sendika patronları işçi sınıfının hayatına ne kadar duyarsız olduklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Türk-İş yönetimi 3 Şubat ta Ankara da gerçekleştirilen eyleme katılmayarak sınıf mücadelesindeki safını kendi elleriyle tekrar teşhir etti. Torba yasa işçi sınıfının bir çok kesimini içerisine alan bir toptan saldırı paketi. Ancak Türk-İş yönetimini fazla etkilemediğini görüyoruz. Evet etkilenmiyorlar. Çünkü onlar işçi sınıfının üyesi değiller. Türk-İş yönetiminin torba yasa mücadelesinden uzak duruşu Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu tarafından 4 Şubat günü yapılan eylemle protesto edildi. Şubeler Platformu imzalı Suskun Türk-İş istemiyoruz pankartının açıldığı eyleme Belediye-İş, Yol-İş, Tez- Koop-İş ve Harb-İş sendikaları kendi pankartlarıyla katıldı. Türk-İş 1.Bölge Temsilciliği önüne yürüyen işçiler temsilcilik binasını yumurta yağmuruna tuttu. Eylemi izleyen 1.Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Cemail Bakındı da yumurtalardan nasibini aldı. Sendika patronları işçiler tarafından Hangi eylemde vardınız? İşte İhanetçiler burada sözleriyle teşhir edildi. Eylem boyunca Türk-İş yönetiminin işçi sınıfının taleplerinden uzak tavrı protesto edildi. Türk-İş İstanbul Şubeler Gaziosmanpaşa ve Gaziosmanpaşa ya bağlı Arnavutköy BEDAŞ işletmesinde işten çıkarılan işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Gaziosmanpaşa BEDAŞ İşletmesinin önünde kurulan direniş çadırında bekleyiş devam ediyor. Şu ana kadar 7 si Gaziosmanpaşa 5'i ise Arnavutköy çalışanı 12 işçi işten çıkarıldı. Direnişçi işçiler işten çıkarmaların sürdüğünü ve sayılarının artabileceğini belirtiyorlar. İşçilerin işten atılması BEDAŞ ta faaliyet gösteren taşeron firmanın değişmesi sürecinde gerçekleşti. Değişim ise sadece firmanın isminde. Önceden Alkam olan şirketin yerine ihaleyi Aram şirketi aldı fakat iki şirketin de patronu aynı. Platformu adına okunan basın açıklamasında işçi ve emekçilerin torba yasaya karşı ellerinden geldiğince mücadele etmeye çalıştığı Türk-İş konfederasyonunun ise akıl almaz bir sessizlik ve tepkisizlik içine gömüldüğü söylendi. Söz bitti gün eyleme geçme günüdür denerek Türk-İş içerisinde bulunan sendikalara torba yasaya karşı Türk-İş i aktifleştirme ve mücadele çağrısı yapıldı. Eylem boyunca gerek pankartlar gerek atılan sloganlarla işçiler Türk-İş yönetiminin işçi sınıfına ihanet eden tutumuna değindiler. Kapitalizm çok yönlü saldırılarından bir ayağını da sendika patronları ve ihanetçi sendikalar oluşturuyor. Torba yasa ile sıkıştırılan hayatlar diğer taraftan kendi sınıflarına sadık sendikalarıyla daha da pasifleştirilmeye çalışıyor. Ancak her geçen gün bıçak kemiğe dayanıyor. Kapitalizm en temel ihtiyaçlardan yaşam hakkının bizzat kendisine işçilerin hayatlarını sıkıştırıyor, ablukasını arttırıyor. Burjuvaziye karşı çevrilen yüzler onların sınıf kardeşleri ihanetçi sendikaları da boş geçmemeye başlıyor. Yaşamımıza çöken kapitalist ablukayı dağıtmak, ağır günleri sonlandırmak mücadelesinde işçi sınıfının sınıf düşmanı sendikaların yerine kendi öz mücadele aygıtlarını varetmesi önemli yerde duruyor.. Bizim yaşamımızdan olmayanlar, bizim sınıfımızdan olmayanlar nasıl bizi temsil edebilirler, mücadelemizi yükseltebilirler ki? Taşerona bağlı BEDAŞ işçileri geçtiğimiz dönemde düzenli ödenmeyen ücretleri için iş bırakma eylemleri yapıyorlardı. 13 Aralık ta 70 gün boyunca ücretlerini alamayan işçiler 2 gün iş bırakma eylemi yaptılar. Bunun üzerine işçiler ile BEDAŞ işletmesi arasında işçilerin işten çıkartılmayacağına ve ücretlerin düzenleneceğine dair bir protokol imzalanmıştı. Ancak bir süre sonra BEDAŞ patronları iş bırakma eyleminin öncü işlerini işten attı. Direniş alanı işçilerin direnişe başlamış olmaktan duyduğu heyecanı yaşıyor. Henüz direnişin ilk günleri olması dolayısıyla bazı eksiklikler mevcut ancak ilerki günlerde bunların aşılacağına ve direnişin yükseleceğine dair inanç yüksek. İşçiler geceyi de kurdukları çadırlar da geçiriyorlar. BEDAŞ ta direniş çadırı burjuvazinin taşeronlaştırma ve işsiz bırakma saldırısına karşı açıldı. İşçi sınıfının bir çok kesimini içerisine alan bu saldırılara karşı yanıt işçi sınıfının birleşik mücadelesiyle verilmeli. BEDAŞ işçilerinin mücadelesi sınıfın işsizlik, güvencesizlik ve taşeronlaştırmaya karşı mücadelesinde önemli bir alan ve sınıfın çeşitli kesimleri tarafından da yükseltilmesi gerekiyor.

3 Şubat ta Ankara da işçiler sokakta geleceksizleştirilmelerine yönelik torba yasa tasarısını protesto ederken OSTİM de 20'den fazla işçi bırakalım geleceğe dair hayal kurmayı bu sabah yataklarında uyanma şansına bile sahip olamadılar. Şans güçlü olanın yanındaydı, parası olanın yanındaydı ve sermayenin Türkiye sinde işçi sınıfı için şans yana yana, bağıra bağıra ölmektense helalleşerek çıktığı evine sağ salim dönebilmeye gerilemişti. Çıkan yasalarıyla, Ankara'da gördüğümüz gibi binlerce kolluk kuvveti ile, her türlü iletişim kanalı ile orada ölen işçi kardeşlerimizin acısını bile hemen sonraki bir mizah programıyla silen, hangi sınıftan dahi olduğumuzu unutturan belleksizleştiren ve belleksizleştirdiği oranda ölen her kardeşimizi bir istatistik derekesine indiren bir sistem tarafından yönetiliyoruz bugün. Orada ne düşlerimizi ne gülüşlerimize yer bulabiliyoruz. İşçi Meclisi okurları olarak bugün OSTİM de ilk patlamanın olduğu yerde tüm sınıf kinimizle bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Ölen her işçi kardeşimizin hesabını sormak kodamanların isimlerinin yazılı olduğu tabelaları söküp yerlerine kanlarıyla, kemikleriyle, sağa sola dağılan bacaklarıyla hayatı yaratan sayıların arasında varlıkları kaybolan isimsiz işçilerin isimlerini yazmak için işçi meclislerinde örgütlenmemiz gerektiğini haykırdık OSTİM de. Nazım ın dediği gibi Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da Dünya mıza inecek ölüm. Her türlü iletişim kanalı ile orada ölen işçi kardeşlerimizin acısını bile hemen sonraki bir mizah programıyla silen, hangi sınıftan dahi olduğumuzu unutturan belleksizleştiren ve belleksizleştirdiği oranda ölen her kardeşimizi bir istatistik derekesine indiren bir sistem tarafından yönetiliyoruz bugün. Davutpaşa daki patlamada yakınlarını kaybedenler, OSTİM de ölenlerin ailelerine destek eylemi yaptı. Davutpaşa da 31 Ocak 2008 tarihinde bir iş yerinde meydana gelen patlamada ölenlerin yakınları, OSTİM deki patlamalarda hayatını kaybedenlerin yakınlarına destek amacıyla eylem yaptı. Taksim Meydanı nda biraraya gelen yaklaşık 30 kişilik grup, Biz bu ihmali de, iş cinayetini de gördük. Tarih işçiler için acı tarafıyla tekrar ediyor yazılı pankart açtı. Artık yeter, İş kazası değil cinayet yazılı dövizler taşıyan grup adına açıklamayı Davutpaşa daki patlamada eşini kaybeden İdris Çabuk yaptı. Aynı acıyı yaşayanlar olarak yeniden Davutpaşalar, OSTİM ler olmasın demek için, öfkemizi dile getirmek için buradayız diyen Çabuk, Davutpaşa daki patlamanın, denetimsizliğin sonucu olduğunu, vicdan sahibi herkese haykırdıklarını söyledi. Sorumlular yargılansın, kimse yetkisini kullanarak yargılama sürecine müdahale etmesin dedik diye konuşan Çabuk, Türkiye de yaşanan iş kazalarını yüreklerinde hissettiklerini belirtti. Çabuk, Ankara ya giderek, OSTİM patlamasında yaşamını yitirenlerin ailelerine birlik olalım davetinde bulunacaklarını da aktardı.