بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/256-259 Şeyh Hamd bin Atik (V. 1301) kardeşlerinden birisine hitaben şöyle demiştir: "Bahsettiğin şekilde kardeşlerin kaybı (vefatı), din ve iman için bir zaafiyet sebebidir ve Sadik (doğru sözlü) ve Masduk (sözü doğrulanan yani Nebi sav in) haber verdiği şeyin gerçekleştiğine delalet eder. Zira Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ki Allah ilmi insanlardan çekip almak suretiyle kaldırmaz. Bilakis O, ilmi alimleri vefat ettirmek suretiyle kaldırır. O kadar ki alim kalmayınca insanlar, cahilleri lider edinip onlara sorarlar onlar da ilimsizce fetva vererek hem sapar hem saptırırlar. (Buhari, İlm: 100, Muslim, İlm: 2673) Ve yine şöyle buyurmuştur: İlim kaldırılıp cehalet yayılıncaya kadar kıyamet kopmaz. (Buhari, ilm: 80; Muslim, İlm: 2671) Birçok hadiste bu mana mevcuttur. Sadık ul Masduk (sallallahu aleyhi ve sellem) in haber verdiği gibi de olmuştur. Bundan sonra; beni üzen ve yalan olması muhtemel olan bir husus bana ulaşmıştır ki buna göre sen Ahsa ehlinin mallarından ki bunlar onlardan zorla alınmıştır; bir şey satın alan kimseleri inkar ediyormuşsun (yani ganimet mallarından bir şey almayı hoş karşılamıyormuşsun). Eğer bu doğruysa sana ne oldu (ki böyle bir
düşünceye kapıldın) bilmiyorum! Zira bizim nezdimizde bu tip şeyleri ancak La ilahe illallah diyen kafir olmaz ve de insanların çoğunun üzerinde olduğu şirk ve ona bağlı amelleri işlemek, bunlara rıza göstermek, bunları reddetmemek gibi şeyler İslam dan çıkarmaz, diyen dalalet ehlinin itikadına uygun olarak itikad eden kimseler inkar ederler. (Çünkü kendisinden ganimet alınan kimseleri müslüman gördükleri için bunların malının alınmasını da hoş karşılamazlar.) İşte bu sebeble bu davetin başlangıcında Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) ve beraberindekilere muhakkik alimlerin karar kıldığı bir meseleden dolayı karşı çıkmışlardır ki onlar şunu bildirmişlerdir: Eğer bir beldede şirk zuhur eder, orada haramlar açıktan işlenmeye başlar, dinin alametleri iptal edilirse orası küfür diyarı olur. Oranın ahalisinin malları ganimet alınır, kanları helal olur! Kaldı ki bu beldelerin ahalisi bunların üstüne Allah a ve dinine dil uzatmayı ilave etmişler, vatandaşlar arasında uygulayacakları Allah ın kitabına ve Peygamberinin sünnetine muhalif kanunlar icad etmişlerdir. Sen de bilirsin ki bunlardan bir tanesi bile bunları yapan kimsenin İslam dan çıkması için yeterli olur. İşte bu ve biz şunu da diyoruz: O diyarda mustaz af (güçsüz durumda) olanlardan ve başkalarından Batıni (iç) aleminde küfrüne hükmedilmemiş olan kimseler bulunabilir. Fakat zahiri hükme gelince Allah a hamd olsun- durum açıktır. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) in içinde (hicrete güç yetiremeyen müslüman) mustaz aflar da olduğu halde Mekke ahalisine yaptıkları, keza ashabının İslam dan irtidad eden birçoklarına kanlarını, mallarını ve ırzlarını helal saymak suretiyle yaptıkları senin için yeterlidir. Ve yine her aklı başında alim kişi bilir ki bunların işlediği küfür ve riddet, onların (sahabe zamanındaki mürtedlerin vb nin) yaptıklarından daha çirkin ve daha kötüdür! Bakışlarını Kitap ve Sünnet
nasslarına ve de Rasul (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının yaşantısına çevirdiğinde onu tertemiz ve apaydınlık bulacaksın; öyle ki helak olandan başkası ondan sapmaz. Sonra alimlerin zikrettiği şeylere bak ve de kalbe hidayet edip şüpheyi izale etmesi hususunda Allah a yönel! Ben senin gibi birisinden böyle bir şey sudur edeceğine ve de cahillerin üzerinde olduğu ve şüphe ehlinin söylediği şeylerle aldanacağına ihtimal vermezdim. Yine bana ulaştığına göre bazı insanlar şöyle diyormuş: Ahsa da dinini izhar eden (açıktan yaşayan) kişiler var, öyle ki bunlar mescidlerden ve namaz kılmaktan men edilmiyorlar! İşte bu, onların nezdinde dini izhar etmek olarak sayılıyor! Bu çok fahiş bir sürçmedir ve bunun varacağı nokta şudur: Bağdad halkı, Menbic halkı ve Mısır halkı; bunların arasında yaşayan kimseler dinini izhar etmekte (dinini yaşamaktadır), zira onlar namaz kılanları bundan men etmedikleri gibi mescidlere gitmeyi de yasaklamamaktadırlar! Ey Allah ın kulları, sizin akıllarınız nerededir? Zira bizimle bunlar arasındaki çekişme namaz hakkında değildir ki! Bu çekişme, kavga tevhidin kabulü, onu emretmek ve de şirkin kötülenmesi ve onu nehyetmek ve de bunu açıkça ilan etmek hakkındadır. Nitekim Necd davetinin imamı (Muhammed bin Abdilvehhab) şöyle demiştir: İslam dininin aslı ve kaidesi iki önemli hususu ihtiva etmektedir. Birincisi: Tek olan, ortağı olmayan Allah'a (celle celaluhu) ibadet etmeyi emretmek, buna teşvik etmek, dostluğu bundan dolayı yaparak, bunu terk edenleri tekfir etmektir. İkincisi: Allah'a ibadet hususunda şirkten sakındırmak ve bu hususta sert davranmak; düşmanlığı bundan dolayı yapıp, onu (yani şirki) işleyenleri tekfir etmektir.
İşte dini izhar etmek budur, ey Abdullah bin Huseyn! Allah seni doğruya yöneltsin, Mekki surede geçen Allahu Teala nın şu kavli De ki ey kafirler! Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem (Kafirun: 1-2) ve surenin sonuna kadar Şimdi Allah ın onlara kafirler olarak hitap etmeyi emrettiği ve onların ibadet ettiklerine ibadet etmeyeceğini yani onların dininden beri olduğunu haber verdiği ve yine onların da Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) in ibadet ettiğine ibadet etmeyeceğini yani onların da tevhidden beri olduğunu haber vermesi kalbine ulaştı mı! Bundan dolayı sureyi Sizin dininiz size, benim dinim bana kavliyle bitirmiş ve böylece burada Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) onların dininden beri olduğunu, onların da Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) dininden beri olduğunu ortaya koymuştur. Ve yine Allahu Teala nın şu kavlini düşün: "De ki: 'Ey insanlar! Benim dinimden şüphe ediyorsanız, bilin ki ben, Allah'ı bırakıp da sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a ibadet ederim. Ve bana mü'minlerden olmam emrolundu. Ve yine bana, "Hanif (Allah'ın birliğini tanıyan) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden olma" diye de emrolundu. " (Yunus: 104-105) Allah ın Nebisine (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara (müşriklere) Ben onların (sizin) dininizden beriyim demesini emrettiğini ve de onların düşmanı olan mü minlerden olmasını emrettiğini ve yine onların dostları ve taraftarları olan müşriklerden olmayı nehyettiğini işittin mi? Kur an da böyle ayetler çoktur. Mesela Allahu Teala nın Halili (İbrahim as) ve beraberinde bulunanlar hakkında zikrettiği gibi: Onlar kavimlerine demişlerdi ki: Biz sizden ve sizin Allah tan başka ibadet ettiklerinizden
beriyiz, uzağız. (Mumtahine: 4) Allah onları hem kavlen hem fiilen örnek almayı emretmiştir. Benim amacım din konusunda fayda vermeyen bir kardeşlikten korktuğumdan dolayı seni ikaz etmektir. Allah seni ve beni saptırıcı fitnelerden muhafaza eylesin, (amin!)