fiiflecam Toplulu u Dergisi Kas m-aral k 2008 Say : 265



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Şişecam, Yenişehir de dünya genelinde tek lokasyonda kurulu en büyük Cam Kompleksi nin yeni yatırımlarını açtı.

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Yapi.tedarikdergisi.com /

MAKİNELERİN YÜKSELİŞİ: Avrupa, mobil işgücü seçeneklerini araştırmaya başlıyor

OYAK Çimento Grubu nda görev değişikliği


TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Ar-Ge Faaliyetlerinin Küresel Arenalarda Sınanması: Bilgiyi Üretmek, Analiz Etmek ve Yönetmek. A.Semih İŞEVİ * ve Baha KUBAN **

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

18 20 EYLÜL 2015 BAKÜ / AZERBAYCAN

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

EYLÜL - EKİM BÜLTENİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri


GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK EBEDİYETE İNTİKALİNİN 78. YIL DÖNÜMÜNDE TÖRENLERLE ANILDI

İNOVASYON HAFTASINA MUHTEŞEM İLGİ

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TED Kayseri Koleji Almanca Öğretmenleri Ankara da

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

ÖZEL ŞİRKETLERDEN MASA TENİSİ İLE SOSYAL SORUMLULUK DOKUNUŞU

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

ŞARTNAME AMAÇ VE KAPSAM KATEGORİLER KATILIMCI KATILIM KOŞULLARI BAŞVURU FORMU VE TESLİM MATERYALİ

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Hürriyet Ege 31 Ağustos 2013

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği

Ücretsiz bir hizmet. Yemek masrafınız ayırdığınız bütçe kadar olsun.

Bilgi Çağında Kütüphane

Menümüzü incelediniz mi?

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Enhancing Vocational Language Skills and Working Culture Awareness of European Construction Professionals (EVLAC)

DUA ETTİĞİNİZDE. J. Robert Ashcroft. ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,


Mobil İnternet Kullanımı ve 3G Araştırması Temmuz 2009

( ) 20 ve altı ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) 41 ve üzeri

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

İLETİŞİM TEKNİKLERİ UYGULAMALARI

23 Mart Dünya Meteoroloji Günü Kutlandı

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Türkiye-Yunanistan İş Forumu. İzmir, 8 Mart Ömer Cihad Vardan DEİK Başkanı

BAKA BULUŞMALARI -I-

Ericsson Consumer Lab / Türkiye Sonuçları

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

OSNABRÜCK KARDEŞ KENT ELÇİMİZ VE ÇANAKKALE BELEDİYESİ KÜLTÜR SANAT BİRİMİ TEMSİLCİMİZ RESMİ TOPLANTIMIZDA KONUĞUMUZ OLDU

Türkiye deki yenilikçi okulları belirlemek, buluşturmak ve desteklemek için yeni bir program...

Sayın Yetkili, Organizasyon Komitesi. Prof. Dr. Melih ERSOY. Doç. Dr. Ela BABALIK-SUTCLIFFE. Prof. Dr. Murat BALAMİR

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

TURNUVAMIZIN FİNALİ YAPILDI

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

AKSA JENERİK MAYIS - HAZİRAN / 2014 AKSA JENERATÖR BAĞCILAR OFİSİ AÇILDI ANKOMAK 2014 FUARI AKSA JENERATÖR SAN. A.Ş. RESMİ HABER BÜLTENİ

OKULLAR ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN YARIŞTI, EN İYİLER ÖDÜLLERİNİ VİKO DAN ALDI

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR!

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Her yıl kaç vize veriliyor? Türkiye deki Alman temsilcilikleri her yıl yaklaşık 160 bin vize veriyor.

Fotoğraflar: Yurdakul Kayacan

V. LOJİSTİKTE BİLİŞİM SEMPOZYUMU Yeni Trendler Yeni Teknolojiler SPONSORLUK DOSYASI

PTT BİRİKTİRME VE YARDIM SANDIĞININ 2014 YILI OLAĞAN MALİ GENEL KURUL TOPLANTISI ANTALYA DA 23/24 NİSAN 2015 TARİHLERİNDE YAPILMIŞTIR.

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

FUAR SONUÇ RAPORU İSTANBUL. Eş Zamanlı: labtechmed Mart

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Transkript:

fiiflecam Toplulu u Dergisi Kas m-aral k 2008 Say : 265

fiiflecam Sigorta Arac l k Hizmetleri A.fi. nde KONUT S GORTALI OLMAK bir ayr cal kt r Çünkü Tek bir sigorta poliçesi ile klasik teminatlar almakla kalm yorsunuz; Ayr ca Evinizde bulunan elektronik eflyalar n z n tamir bedellerini de ödüyoruz Ev sahibi iseniz komflular n za, kirac iseniz ev sahibinize karfl oluflabilecek zararlar da teminat alt na al yoruz. Herkesin bafl na gelebilecek ani ar zalar poliçenizde teminat alt na al nmaktad r. Su tesisat - elektrik tesisat ar zalar, çilingir ça rma, konutta kalanlar n kurtar lmas, otel hizmetleri, doktor, ambulans hizmetleri ve bir çok ek hizmet. Siz fiiflecam Toplulu u ndan ayr lsan z bile ayn flartlarla hizmet devam eder, fiiflecam Sigorta Arac l k Hizmetleri A.fi. S Z N S GORTACINIZDIR Anadolu Sigorta A.fi. nin En büyük acentesi olarak her türlü sigorta konular nda (yang n, deprem, kasko, trafik, h rs zl k, nakliye) tüm çal flanlar m za, bayilerimize, topluluktan ayr lm fl bulunan emeklilerimize ve arkadafllar m za telefonunuz kadar yak n z. fiiflecam Sigorta Arac l k Hizmetleri A.fi. fl Kuleleri, Kule-3 Kat:2 Tel: (212) 350 50 50 Fax: (212) 350 51 79

Ç NDEK LER Kasım-Aralık 2008 Yıl 49 Sayı 265 Sahibi & Yazı İşleri Müdürü Dr. Yıldırım Teoman Yönetim Yeri İş Kuleleri, Kule 3 34330 4. Levent-İSTANBUL Tel: (0212) 350 50 50 www.sisecam.com.tr Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. ile bağlı kuruluşların personeli için iki ayda bir 12.150 adet yayınlanır. Ücretsiz dağıtılır. Yayına Hazırlayan Dünya Yayıncılık A.Ş. Kavacık Mah. Balamir Sokak No: 7 Beykoz - İstanbul Tel: 0216. 681 18 00 Renk Ayrımı ve Baskı Dünya Yayıncılık A.Ş. GLOBUS Dünya Basınevi 100. Yıl Mah. 34440 Bağcılar - İstanbul Tel: 0212. 629 08 08 Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın Şişecam Dergisi nde yayınlanan yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilmeden kullanılamaz. 4 fiirket Haberleri 16 Paşabahçe den Aşure tadındaki birlik ve beraberlik çağrısı Aşure Koleksiyonu 4 23. Cam Sempozyumu 7 Paşabahçe Mersin Fabrikası na Çevre Yönetim Sistemi Belgesi 13 Anadolu Cam, geleceğin tasarımcıları ile yine işbirliğinde 13 Trakya Cam ın Geleneksel Cam Günü nde Cumhuriyet coşkusu 14 Biliflim Örgütsel hafıza ve öğrenme 8 Yeni yüzyılda iletişim 11 Fuarlar Anadolu Cam, Ambalaj Fuarı 2008'de 15 Trakya Cam, Glasstec 2008 Fuarı nda 15 Çal flan n Dünyas Ölümünün 70. yılında Ata mızı özlemle andık 16 Endüstri iliflkileri 30 Sa l k Kronik yorgunluk sendromu 31 Þiþecam Kasım-Aralık 2008 3

fi RKET HABERLER Paflabahçe den Aflure tad ndaki birlik ve beraberlik ça r s Paşabahçe nin Tarih-Kültür- Cam Koleksiyonları serisinin 2009 yılı yeniliği: Aşure Koleksiyonu Paşabahçe nin Aşure Koleksiyonu ndaki eserlerde Anadolu kültürünün aşure ile simgelenen birlik ve beraberlik değerleri işlendi. Paşabahçe, Anadolu kültür mirasını oluşturan değerleri, Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonları ndaki sınırlı sayıda üretilen eserlerle günümüze getiriyor. Koleksiyonların 2009 yılı teması olarak Aşure seçildi. Toplam 24 eserin bulunduğu Aşure Koleksiyonu, 19 Kasım da Aya İrini Müzesi nde basına ve sanatseverlere bir sergi ile tanıtıldı. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları nın sosyal sorumluluk anlayışının bir parçası olan, Tarih- Kültür -Cam Koleksiyonu nun 8 incisinin teması Aşure olarak belirlendi. Nuh Tufanı ndan sonra yeryüzünde ilk pişen yemek olduğuna inanılan Aşure; bereket, şifa, beraberlik, azı çok yapmak, zıtların birlikteliği ve çok kültürlülük gibi değerleri temsil ederken, hayatın yaratılmış tüm canlılar tarafından paylaşılan bir ortak yaşam olduğu ve ancak bu ortak yaşamın korunmasıyla hayatın sürdürülebileceği mesajını vermektedir. Tüm bu değerler çok sayıdaki uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu insanının çok yakından bildiği hasretleridir. Günümüzde yaşananlar, aşurenin temsil ettiği evrensel değerler ile verdiği mesajın önemini ve hayata geçirilme gereğini her an bize hatırlatmaktadır. Ortak yaşamın paylaşım gereğini, cam formatında kalıcı bir şekilde günümüze getiren 2009 koleksiyonunda, bu değerlerin hayata geçirilmesinde katkı sağlayacağını umuyoruz. Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman, konuşmasında; "Paşabahçe Koleksiyonları nın sayısının Aşure Koleksiyonu ile 8 e yükseldiğini, sunulan eserlerin toplam sayısının da 165 e ulaştığını" belirterek; "Bu eserler, uluslararası ilişkilerde ülkemizi tanıtan kültür köprüleri kurarken, bir taraftan da geleceğin kültürel mirasını oluşturuyor" dedi Aşure Koleksiyonu Ocak ayında Paşabahçe Mağazaları nda satışa sunulacak. 4 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

AŞURE KOLEKSİYONU Erenler Kase Sevinçli Kase Hoflgörsen Sürahi Semah Mumluk Baflakl Sürahi Pertevniyal Kase Anaeli fiekerlik fiükür Kandil Ahtamara Vazo fiükreden el Kase Camkarakazan Kase fiükran Gondolu Kase Aşure hakkında özet bilgi "Aşure" sadece "tatlı" olmanın ötesinde daha derin ve mistik anlamlar içermektedir. Bu nedenle Aşure, bir simge tatlı olmuş ve geçmişten günümüze pek çok farklı din ve kültürde yer bulmuş, benimsenmiştir. Aşurenin kökeni: Aşurenin, efsanevi Nuh Tufanı ndan sonra yeryüzünde pişen ilk yemek olduğuna inanılır. Tufanın sona ermesinden sonra Nuh Peygamber in dünya üzerindeki yaşamın devam edeceğini anlaması üzerine, gemide kalan malzemelerin bir araya getirilip pişirilmesi mitolojik olarak şöyle dile getirilmektedir :..Birisi bir avuç buğday, diğeri bir avuç üzüm, diğeri bir avuç nohut getirdi. Yedi çeşit hububat ile Nuh onlara yemek pişirdi. Nebilerinin bereketiyle doydular. Tufandan sonra yeryüzünde pişen ilk yemekti bu. Ve insanlar bu şükran yemeğini Aşure Günü pişirmeyi adet edindiler. Aşure, bu özelliği nedeniyle, binlerce yıldan beri, çok geniş bir coğrafyada farklı kültürler tarafından benimsenmiş ve ifade ettiği derin anlamlar nedeniyle bir çok kültürel değerin simgesi olmuştur. Bu bağlamda, "Aşure" semavi dinlerin birleştiği bir kültürel değer olmasının yanısıra çok kültürlülüğün; çok sesliliğin ve içiçe geçmişliğin simgesi olduğu için "Medeniyetler İttifakı"nın özü niteliğindedir. Ortak yaşamın sürdürülebilmesi: Aşure, hayatın; yaratılmış tüm canlılar tarafından paylaşılması gereken bir "ortak yaşam" olduğu mesajını verir. Sürdürülebilir ve bereketli bir ortak yaşam için, hoşgörü, paylaşabilme, şükretme ve birlikte yaşama kavramlarının gerektiğini hatırlatır. Aşure, simgesel olarak şöyle ifade edilmektedir: "Bereketli" "Şifalı" "Matem/ Ağıt yiyeceği" "Beraberlik sembolü" "Kültürel çeşitlilik sembolü" "Azı çok etmenin, yokluktan bereket çıkarmanın sırrı" "Paylaştıkça Þiþecam Kasım-Aralık 2008 5

AŞURE KOLEKSİYONU çoğalmanın simgesi" "İrili ufaklı, tatlılı ekşili taneler bütünü" "Tatlıyla tuzlunun en aykırı biçimde yanyana geldiği, dünyanın en karmaşık, en karşıt, en sofistike tatlısı" "Din, mezhep, ırk ve siyasal görüşleri ne olursa olsun, bu topraklarda yaşayan insanların birkaç günlüğüne de olsa o bir tabak dolusu bereketin etrafında birleşmesi." Aşurenin ismi neleri çağrıştırıyor? - Aşure ismi Arapça "Aşara" (10) dan gelmekte ve Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem in 10. gününü işaret etmektedir. İnanılır ki bu "simge gün"; Dünyanın yaratıldığı gündür. Adem ile Havva nın cennetten çıkarıldığı gündür. Peygamberlerin (İbrahim-Musa- İsa -Yahya) doğduğu gündür. Musa Peygamber ve kavminin Mısır dan göç ettiği gündür. Yakup Peygamber in oğlu Yusuf a kavuştuğu gündür. Eyyub Peygamber in yaralarının iyileştiği gündür. Nuh Peygamber in gemisinin Cudi Dağı na oturduğu gündür. İmam Hüseyin in Kerbela da şehit edildiği gündür. Bu nedenle, Tevrat; Aşure Günü nü "Kefaret Günü" olarak gösterir Hristiyanlar mahşer gününün, Aşure Günü geleceğine inanır İslamiyetten önce Museviler; Aşure Günü orucu tutarlar (dı). Cahiliye devrinde Araplar; Aşure Günü orucu tutarlar (dı). Ramazan ayında oruç farz oluncaya kadar Müslümanlar Aşure Günü orucu tutarlar (dı). Şiiler Muharrem ayının 10. gününü matem günü sayarlar ve Muharrem in 1 i ile 10 u arasında et yemezler, yeni bir şey giymezler, yeni bir işe başlamazlar, dövünerek yas tutarlar. Aşure kültürü Anadolu da yaşıyor: Aşure bugün en çok Anadolu da geleneksel konumunu ve önemini korumakta ve yaşamaktadır. Bunda; bir uygarlıklar beşiği olan Anadolu nun, Aşure nin ifade ettiği derin anlamları yeterince iyi yorumlamış olmasının payı büyüktür. Affola Vazo Semavi Sürahi Hoflgörü Kazan Parçabütün Kase fiükreden Vazo Ebruli Sürahi Teslim Kase Tarifli Kase Parçabütün Vazo Uzlaflan Sürahi Gül ve Diken Kase Kemal-i Afiyet Kase 6 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

23. Cam Sempozyumu Bilginin paylaşılması ve yaygınlaştırılması amacıyla başlatılan ve geleneksel hale gelen Cam Sempozyumu nun 23 üncüsü 21 Kasım 2008 tarihinde İş Sanat Kültür Merkezi nde gerçekleştirildi. Dört oturumdan oluşan ve gün boyu devam eden sempozyumda, 17 bildiri sunuldu. Kurumu bugünlere taşıyan yöneticilerin ve Şişecam çalışanlarının katıldığı sempozyumda açılış konuşmasını, Düzcam Grup Başkanı Gülsüm Azeri yaptı. Azeri, konuşmasında şunları kaydetti: Değerli Şişecam ailesi, kıymetli katılımcılar, 23. Cam Sempozyumumuza hoş geldiniz. Türkiye de Ar-Ge çalışmaları yaparak, sorunları aşmaya çalışan, yeniliklerle teknolojisini zenginleştirebilen, kısacası çağa ayak uydurabilen nadir şirketlerden biri olan Şişecam, bilginin paylaşılması ve yaygınlaştırılması amacı ile 23 yıl önce başlattığı sempozyum geleneğini sürdürmekte ve böylece Şişecam da yerleşik Ar-Ge ve yenilikçilik kültürünü bir kez daha kuvvetle vurgulamaktadır. Bilindiği gibi dünyada 2000 li yıllarda küreselleşme süreci ile dünya ticareti giderek serbestleşmiş, ülkelerin bilim ve teknoloji düzeyi en önemli rekabet unsuru olmuştur. Bu nedenle tüm gelişmiş ülkeler kalkınma ve sanayileşme politikalarını bilim, teknoloji ve yenilenme politikaları temeline oturtmaktadırlar. Bu politikaların yaşam bulabilmesi içinse katma değeri yüksek, ileri teknoloji isteyen yatırımlara ve dolayısıyla Ar-Ge çalışmalarına yönelmektedirler. Son dönemde dünya gündemini oluşturan temel konular olan küresel ısınma, tabii kaynakların hızla tüketilmesi ve olumsuz ekonomik gelişmeler, tüm dünyada bazı önlemler alınmasına zorunlu kılmaktadır. Çevre ve başta enerji olmak üzere, her türlü kaynak kullanımında tasarruf konuları yürütülen Ar-Ge çalışmalarının önemli bir parçasını, çoğu zaman da itici gücünü oluşturmaktadır. İşte dünya cam endüstrisi de bu bağlamda üzerine düşeni yapma çabası içinde olup, doğal yakıt kaynaklarına alternatif olabilecek yenilenebilir enerji, enerji tasarrufu, alternatif eritme teknikleri gibi konularda araştırma çalışmalarına hız vermiştir. Bu yeni konular arasında yenilenebilir enerji, son zamanlarda ön plana çıkan çalışmaların başında gelmektedir. Öyle ki 21-25 Ekim 2008 tarihleri arasında Düsseldorf- Almanya da gerçekleştirilen Glasstec Cam Fuar ında özellikle düzcam sektörü için temel tema oluşmuştur. Dünyanın içinde bulunduğu kriz ortamından güçlü çıkabilmek için özellikle her alanda verimliliklerimizi gözden geçirmemiz, yukarı çekmemiz ve yaratıcılığımızı sonuna kadar kullanmamız gerekiyor. Araştırma ve geliştirme bu noktada kesinlikle taviz veremeyeceğimiz temel itici güç olarak ortaya çıkıyor. Her alanda, hangi konumda olursak olalım, ürün parkımızı zenginleştirecek, yeni pazarlar açacak, verimliliklerimizi daha da ileriye götürecek ve maliyetlerimizi düşürecek her türlü geliştirme fikrini Ar-Ge projesi disiplini altında değerlendirmek, proje haline getirmek, kaynak optimizasyonu açısından önceliklendirmek ve hızla uygulamaya koymak durumundayız. Ayrıca unutmayalım ki, yeni yasanın sağladığı olanaklar da yapılan her çalışmanın bu disiplin içinde kayda alındığı ölçüde Ar-Ge ye ayrılan kaynaklarımızı zenginleştirmek de bize katkıda bulunacaktır. Sevgili arkadaşlarım, sevgili katılımcılar, Büyük emek ile ve büyük heyecanla yapılan bu çalışmalar için hepimizi, hepinizi candan kutluyorum. Birbirinden zengin sunuşlar içeren 23. Cam Sempozyumumuzun hepimize hayırlı olması diliyorum, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Þiþecam Kasım-Aralık 2008 7

Canan Özcan T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş. Bilgisayar Destek Hizmetleri Müdürlüğü B L fi M Örgütsel haf za ve ö renme Günümüzde e-mail, cep telefonu, internet olanakları derken iletişim ve bilgisayar teknolojileri ile kuşatılmış bir ortamda yaşar hale geldik. İletişim teknolojileri iş süreçlerini hızlandırıp rutin görevleri otomatik hale getirip bilgi akışını hızlandırmakla beraber, karar verici durumunda olan kişilerin işlerinin de artmasına yol açmıştır. Çalışanlar işlerini yaparken karar almak için daha çok veriyi değerlendirmek durumunda kalıyorlar. Üstelik kararları almak için tanınan süre de kısalıyor. Bunun yanında seyahat ihtiyaçları artıyor. Ofis bağımlılığının azalması ise mesai saatlerinin esnemesine ve mobil çalışmanın öne çıkmasına neden oluyor. Teknolojinin hızını yakalayabilmek, değişen koşullarda rekabet edebilmek için elimizin altındaki araçları katma değer yaratan çözümlere dönüştürmek zorundayız. Bu kapsamda yerden ve zamandan bağımsız çalışma ; çalışanların iş görme, iletişim ve yönetim yeteneklerini artıran bir kavram olarak değerlendirilmelidir. Şişecam açısından duruma bakacak olursak; İş Birliği Bütünleşik iletişim platformu olarak tarifleyebileceğimiz iş birliği yazılımları iş dünyasında iş yapış biçimini değiştiren araçlar olarak görülmektedir. Doküman Yönetim Sistemi Bilgisayar ortamında yaratılan veya bilgisayar ortamına aktarılan, yazı, ses, faks, grafik, fotoğraf ve video dosyalarından oluşan kurumsal belleğin yine bu ortamda saklanmasını ve erişilmesini sağlayan sistemlerdir. Dokümanlar saklanırken bulmayı kolaylaştıracak kriterlerle birlikte erişim hak ve yetkileri tanımlanarak saklanır ve dokümanlara erişim sırasında bu özelliklerden yararlanılır. Adres-telefon defteri Şirket çalışanlarının, ilişkide olunan kişilerin ve firmaların adres, unvan, telefon, faks, e-mail gibi iletişim bilgilerinin yönetimi GroupWise adres defteri ile sağlanmaktadır. Sosyal ağlar Topluluk çalışanlarının bilgi birikimi ve tecrübelerinden yararlanabilmek için ilgi ve uzmanlık alanlarına göre ortaklaşa kullanabilecekleri yapılardır. Çalışanlar sorularını bu platformda uzmanlık gruplarına sorabilir veya daha önce gündeme gelmiş yazışmalardan yararlanabilirler. Ajanda Ofis çalışmalarında kişisel verimliliği artıran en etkin araçlardan birisi kişisel ve ortak zaman planlamasıdır. Şişecam'da yaygın olarak kullanılan Novell GroupWise'ın Calendar (ajanda) olanağı ile çok sayıda bıktırıcı ön görüşmeye gerek kalmadan toplantıların planlanması, toplantı odası ve araçların etkin kullanımı sağlanmaktadır. 8 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

Görevler Çalışanların gerek kendi yapacakları işlerin, gerekse birlikte çalıştığı kişilere vereceği görevlerin atanması, önceliklerin belirlenmesi ve izlenmesi için görevler (tasks) yönetim sistemi kullanılmaktadır. İş akışı ve formlar Satınalma, sipariş, izin, seyahat, üretim planlaması gibi birden fazla kişi ve bölümün katılımını gerektiren süreçlerin izlenmesinde süreç yönetimi ve iş akış sistemlerinden yararlanılır. Süreç yönetimi sistemleri, geleneksel olarak yürütülmekte olan form ve iş akışlarının bilgisayar olanakları dikkate alınarak işlem süreçlerinin yeniden tanımlanmasını gerektirir. Eğitim İletişim ve bilgisayar olanaklarının sürekli değişime uğradığı iş dünyasında çalışanların bilgi birikimi ve deneyimlerinin korunması ve yeni yeteneklerin kazandırılması ancak sürekli eğitim ile sağlanır. Şişecam çalışanlarının bilgisayar ve iletişim olanakları konusundaki bilgi birikimlerini artırmak amacıyla sınıfta eğitim, yazılı doküman ve etkileşimli eğitim yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Çalışanlar ihtiyaç duydukları her türlü eğitimi kendileri için uygun yer ve zamanda, istedikleri kadar tekrarlayarak alabilirler. İletişim Günümüzde çalışanların izlemesi gereken veri miktarı ve yönetmesi gereken konuların sayısı katlanarak artmaktadır. İş birliği, erişilebilir olma ve hızlı karar alma temel ihtiyaçlar haline gelmiştir. Bilgiye erişim ile iş birliği ihtiyacı en son iletişim teknolojilerinin kullanılmasını gerektirmektedir. Şişecam sahip olduğu iletişim teknolojileri açısından oldukça iyi bir konumdadır. Sayısal telefon sistemi İş Kule3 binasına taşındığımız 2001 yılından bu yana tüm çalışanlarımıza doğrudan aranabilen (DID) sayısal özellikli sabit telefonlar verilmiştir. Topluluk çapında ortak numara planına uygun olarak dağıtılan sayısal setler üzerinde; rehber, arayanı ve aranan numarayı gösterme özelliği vardır. Ağdan ses geçirme Şişecam kuruluşları arasında ağdan ses geçirme; şehirlerarası, milletlerarası ve GSM telefonlarına doğru aramalarda alternatif operatörler kullanılarak önemli maliyet avantajı sağlanmaktadır. Santraldan yapılan GSM aramalarını data hatlarından taşıyarak gecikme zamanını azaltmak, ses kalitesini iyileştirmek yönünde çalışmalar yapılmıştır. VOIP teknolojilerinden yararlanılarak sabit telefonlara, internet erişimi olan her noktadan PC veya cep telefonu üzerinden erişim sağlamak üzere çalışma yapılmaktadır. E-mail En yaygın yazılı iletişim yöntemi e-mail uygulamasına yönelik 1993 den bu yana GroupWise kullanılmaktadır. E-mail ile birlikte adres telefon defteri, zaman planlama ve iş atama özellikleri sağlanmıştır. E-mail ile bütünleşik telesekreter, faks, sms Sayısal telefon sistemlerinin kurulması ile birlikte Şişecam çalışanlarına e-mail ile bütünleşik çalışan faks, telesekreter ve sms olanağı sağlanmıştır. Faks gönderip alma, bırakılan mesajları dinleme ve sms gönderme için aynı arayüz kullanılır. Cep telefonları Ofiste olmadığı anlarda da ulaşılabilir olması gereken Topluluk çalışanlarına 2004 Þiþecam Kasım-Aralık 2008 9

B L fi M yılından bu yana cep telefonu verilmektedir. Cep telefonlarının son dört hanesi ile masa telefonlarının son dört hanesi aynı yapılarak arama kolaylığı sağlanmıştır. Video konferans Yorucu ve masraflı seyahatlere gerek kalmadan uzak kuruluşlardaki yöneticilerle yüz yüze iletişim kurulabilmesi için video konferans sistemleri kurulmuştur. Yurtdışı dahil 25 nokta ile video konferans olanağımız mevcuttur. Şu an için toplantı odalarından yapılabilen video konferanslar yakın bir gelecekte masaüstü ve dizüstü bilgisayarlardan yapılabilir hale getirilecektir. Uydu telefonları Sabit telefon ve cep telefonlarının devre dışı kalacağı acil durumlarda iletişim kurmak üzere tüm kuruluşlarımıza uydu telefonları dağıtılmıştır. Kurumsal bilgi sistemleri Topluluk kuruluşlarının üretim, finans, yönetim bilgi sistemi, planlama, insan kaynakları, satış, sipariş, stok, sevkiyat, lojistik, malzeme yönetimi ve muhasebe gibi çalışmaları için kullanılan bilgi sistemleridir. Bilgisayar ve iletişim olanaklarına erişim Şişecam çalışanları ofis ortamında Şişecam ın bilgisayar ve iletişim ortamı Camnet e bağlı PC ve sabit telefon olanağından yararlanmaktadır. Çalışanlarımızın Şişecam ın diğer kuruluşlarına gittiklerinde de kendi masalarındaymışcasına aynı bilgisayar (T diski, e-mail ve kurumsal bilgi sistemleri) ve iletişim (sabit numara, faks, telesekreter) olanaklarına sahiptirler. VPN Camnet gibi kuruma özel bilgisayar ve iletişim sistemlerinin İnternet üzerinden ofisteymiş gibi kullanılmasına imkan veren bir sanal bağlantı yöntemidir. VPN çok sayıda farklı protokol bulutu içerisinde güvenli bir tünel açar. Bu tünel içerisindeki veri trafiği şifrelidir ve bir başkası tarafından görülemez ve izlenemez. Özellikle taşınabilir bilgisayar (defter boy ve dizüstü bilgisayar) sahibi çalışanlarımızın internet erişimi buldukları her noktadan şirket içindeymiş gibi çalışabilmeleri için VPN alt yapısı kurulmuştur. Özellikle yönetim kademelerinin e-mail, ajanda, iş atama, adres defteri gibi uygulamalara akıllı cep telefonlarından erişimi için gerekli alt yapı kurulmuştur. Söz konusu akıllı telefonlarla internet erişimi de sağlanmaktadır. Güvenlik Bilgisayar ve iletişim sistemlerinde bulunan ve aktarılan verilerin silinmesi, değiştirilmesi ve yetkisiz kişilerce izlenmesini engelleyecek tedbirler alınmakta ve veriler yedeklenmektedir Ayrıca sistemlerin kesintisiz çalışabilmesi için gerekli tedbirler alınmış olup işletim hizmeti verilmektedir. Kullanıcıların bilgisayar ve iletişim sistemlerindeki hak ve yetkilerinin yönetimi çeşitli kademelerin işbirliği ile yürütülmekte, bilgisayar ve iletişim alt yapısına erişim denetlenmekte, kişisel bilgisayar güvenliği için çeşitli çözümler uygulanmakta ve yapılan işlemlerin kaydı tutulmaktadır. 10 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

Yeni yüzy lda iletiflim Kemal Akgün T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş. Bilgisayar Destek Hizmetleri Müdürü İletişim araçları denilince aklınıza ilk ne geliyor? Daha eskilere, fantastik örneklere gitmek istemiyorum. Yazının bulunuşundan bu yana yaygın olarak kullanılan en etkili iletişim yöntemlerinin başında gelen araç kuşkusuz mektuptur. Şimdi mektup yazma işlevini şöyle bir gözden geçirelim. Birisine mektup yazmaya karar verdiniz. Önce yazacaklarınızı kafanızda kurmaya başlarsınız. Hatta aklınızdan geçen düşünce kırıntılarını not alarak mektubu oluşturacak parçaları kaydedersiniz. Kendinizi hazır hissettiğinizde mektup yazmaya uygun bir ortam yaratır, kalemi elinize alır ve mektubu yazmaya başlarsınız. Mektubun kendisini oluşturmak yani kâğıda yazmak ta öyle bir kerede yapılan bir eylem değildir. Önce bir karalama yapabilir, kararınızı netleştirdikten sonra son halini yazabilirsiniz. Yazdıklarınızı beğenmezseniz mektubu defalarca değiştirip yeniden yazar, beğenilmeyip çöpe atılan müsveddelerden bir çöp yığını da oluşturabilirsiniz. Mektup yazma işini tamamlayıp zarfa koymaya hazır hale getirdiğinizde bile günler, geceler boyu bekletip emin olduktan sonra postaya verebilirsiniz. Postaya verdikten sonra bekleme süreci başlar. Taa ki mektup karşı tarafa ulaştı bilgisini öğrenene kadar. Mektup karşı tarafa ulaştığında, zarf açılırken, mektup şöyle bir okunurken ve daha sonra bir kere daha okunmak üzere yeniden zarfa konulurken bile alıcının vereceği tepkileri hayal edebilirsiniz. Mektup alındıktan sonra karşı tarafın serüveni başlar. Mektubu almak, zarfı açmak, okumak, üzerinde düşünmek ve ne yazıldığından emin olmak için bir kere bir kere daha okumaktır alıcının davranışı. Bir aşamadan sonra mektubu gönderene vereceği yanıtı düşünmeye başlar alıcı. Mektuba yanıt verme isteği tıpkı mektup yazmada olduğu gibi aşamalı bir süreci başlatır. Mektup okumak hazmederek tekrar tekrar okumaktır. Etkisini artırmak için bir kenarı yakılmış, kağıdına parfüm damlatılmış, içine saç telleri, kurutulmuş çiçek veya fotoğraf koyulmuş ise mektubun işlevi yazılı bir kağıda aktarılmış mesajları iletmenin etkisinden çok daha öteye geçer, çok daha fazla duyguyu taşıyan bir araç haline gelir. Mektuplaşmak iki tarafın olgunlaşmış duygu ve düşüncelerini taşıyan ve hazmedilerek içselleştirilen bir iletişim yöntemidir. Bazı hallerde olan biteni anlamada kullanılan bir belge, bazı hallerde sanat eseri muamelesi görür. Mektuplaşmanın acelesi yoktur. Uzun zamana yayılabilir. Şimdi cep telefonu zamanı. Cep telefonu ile konuşmak da tıpkı mektup yazmak gibi bir iletişim yöntemidir. Konuşmak istediğiniz kişinin adını telefonunuzun adres rehberinden seçer, ara tuşuna basar ve beklersiniz karşı tarafın alo demesini. Telefon açıldığında karşınıza çıkan kişiye aktarırsınız söyleyeceklerinizi. Birisiyle telefonda konuşmak öyle tek taraflı bir söyleme, duygu ve bilgi aktarmayla olmaz. Siz söylersiniz karşı taraf yanıtlar. O söyler siz yanıt verirsiniz. Çoklukla sırayla bazen de aynı anda olmak üzere taraflar karşılıklı konuşur. Konuşmalar bitip telefon kapandığında yeniden düşünülür konuşulanların anlamını iyice hazmetmek için. Bazen de notlar alınır sonradan unutulmaması için söylenenlerin. Telefonda söylenenlerin ne anlama geldiği Þiþecam Kasım-Aralık 2008 11

B L fi M konusunda sonradan farklı değerlendirmeler de yapıldığı olur. Öyle mektup, e-mail falan bekleyemeyiz acelemiz var. Sözlü iletişim alıcının kendisi için en uygun yeri, zamanı ve kanalı seçme şansının azaldığı bir ortamda yapılır ve hızlandırılmış iletişim nedeniyle denetimi azdır. Karşılıklı konuşan kişiler çoğu zaman hazırlıklı olmadıkları konularda yorum yapmak, karar vermek durumunda kalabilir. Sesli iletişim taraflar açısından yeterince denetlenemeyen, belgelenemeyen, tercih edilmemiş, seçilmemiş bir iletişimin muhatabı olma riski taşır. İletişim kurmak istediğiniz kişiyi arar ve görüşmeyi başlatırsınız. Söyler ve yanıtınızı alırsınız. Hızla gerçekleşir iletişim. Düşünürken seçeneklerimiz boldur, düşündüklerimizi konuşarak birilerine aktarırken seçeneklerimizi eleyerek sayılarını azaltırız. Aynı konuyu yazıya dökmemiz gerekirse seçeneklerimiz iyice daralır. Düşünceyi eyleme dönüştürmeye geldiğimizde ise tek bir seçenekte karar kılar ve onu uygularız. Düşünceden konuşmaya, yazıya, eyleme gittikçe seçenekleri azaltarak ilerleriz. Yeni iletişim araçlarını bir daha gözden geçirelim. Bilgisayar ortamında e-mail olanağı son 15 yıldan bu yana oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Okuma yazma bilen herkesin bir e-mail adresi olması beklenir hale geldi. SMS (cep telefonundan kısa yazışma), IM (internet ortamında anında yazışma), internet üzerinden sesli ve görüntülü görüşme olanakları başta olmak üzere iletişimde seçeneklerimiz bir hayli arttı. E-mail üzerinde düşünülmüş olması, gönderen ve alanın adreslerinin denetlenebilir olması gibi özellikleri nedeniyle iş yaşamında, resmi işlerde ve kayda geçmesi istenen durumlarda tercih ediliyor. Bir anlamda gittikçe hızlanan iletişimde mektubun işlevini yerine getiriyor. SMS ve IM düşünceden mesaja dönüşmesi hızlı, yazının göze hitap etme özelliği nedeniyle anlaşılma oranı daha yüksek, göndermeden önce son anda değişiklik yapma şansının olması gibi nedenlerle telefonda konuşmaya göre daha verimli iletişim yöntemleri.. Yazılı iletişim sesli iletişime göre daha kalıcıdır. Etkileme gücü yüksektir. Belgelenmesi kolaydır. Son yıllarda ortadan kaybolan telgraf, teleks ve kaybolmaya doğru giden faksı da anarak devam edelim. Bu kadar araç ve kanal olunca yeni sıkıntılar baş gösteriyor tabii ki. Arayan kişi açısından bakıldığında uygun zamanda ve uygun ortamda mesajın oluşturulması ve karşı tarafa iletilmesi gerekiyor. Alıcı için de benzer biçimde uygun zamanda ve uygun ortamda mesajı alma, okuma, dinleme ve yine kendisine uygun zaman ve ortamda yanıt verme olanağının olması önemli. İletişim araçlarının seçiminde tarafların bu beklentileri öne çıkıyor. İster iletişimi başlatan, isterse iletişime muhatap olan kişi olalım, diğer tarafın tercihlerini dikkate almanın bir yolu olmalı. Öyle her isteyen istediği kanaldan (e-mail, sms, im, sesli ve görüntülü iletişim) bize ulaşmamalı. Alıcı olarak kimin ne zaman ve hangi ortamdan sizi arayacağını belirleme hakkınızın ve olanağınızın olması gerekir. Şimdi iletişim araçlarının etkili kullanımı için özellikle iş yaşamında çok sayıda iletişimin hedefi haline gelen çalışanların derdi kendilerine kimin, ne zaman ve hangi kanaldan ulaşacağını belirleyebilecek araçların uygulamaya sokulması. Yeni nesil klavyenin yazma hızıyla yetinmiyor. Cep telefonlarının sınırlı tuşu yetmiyor yazma hızlarına. Kelimeleri kısaltıp öyle yazıyorlar. Yazılan ilk harflerden kelimeleri tahmin eden yazılımlardan yardım alıyorlar. Yaşanan sıkıntılardan bahsederken arayan kişi açısından da bakmak lazım. İletişim kurulmak istenilen kişiye ulaşmanın kolay ve etkili bir yolu olması gerekir. Bir kişinin ev ve iş adresine ek olarak iş-şirket telefonu, cep telefonu, ev telefonu, anında yazışma, video konferans, IP telefonu vb gibi çok sayıda iletişim adresi olabilir. Bu kişiye erişmek için tüm seçenekleri denemek oldukça uzun ve bıktırıcı bir yoldur. Arayan kişinin talebi, karşı tarafın izin vermesi durumunda çok sayıda denemeye gerek kalmadan doğrudan erişebilmektir. Bunu sağlamanın yolu da aranan kişinin kendisini arayacak olan kişilerin ne zaman, hangi kanaldan erişebileceğini tanımlamasına ek olarak bir kişinin tüm kanallarda aynı adresi kullanması ya da hangi kanaldan aranırsa aransın istediği kanaldan yanıt verebilmesi sayesinde ilk denemede ulaşılabilir olmasıdır. Biraz karışık oldu ama bahsedilen ihtiyaç sizin istediğiniz kişiye uygun kanaldan, uygun zamanda ve ilk aramada erişim olanağına kavuşacağınız; sizi ancak izin verdiğiniz kişilerin sizin belirlediğiniz zamanda ve uygun kanaldan arayabilecekleri bir yapıdan söz ediyorum. İletişim olanakları açısından bakıldığında bir yanda hızlanan, ivme kazanan ve çeşitlenen iletişim araçları ve yeni kanallar ortaya çıkarken öte yandan düşünme, anlama ve ifade etmede insan olmanın sınırlarını zorlayan uygulamalar söz konusu. İletişim insanları yakınlaştırıyor. İletişim insanlara birden fazla kişinin deneyim, birikim ve gözlemlerinden yararlanma yeteneği kazandırıyor. Başka insanlarla bağlantı halinde olmanın gereği iletişimden geçiyor. Düşünün bakalım ev telefonu, iş telefonu, cep telefonu, e-mail, sms ve anında yazışma olanakları olmadan ne kadar süre dayanabiliyorsunuz. 12 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

fi RKET HABERLER Paflabahçe Mersin Fabrikas na Çevre Yönetim Sistemi Belgesi Paşabahçe Mersin Fabrikası, Türk Standardları Enstitüsü yetkilileri tarafından 16-18 Haziran 2008 tarihlerinde yapılan ISO 14000:2004 Çevre Yönetim Sistemi belgelendirme tetkikini başarıyla geçti. Çevre Yönetim Sistemi kurma çalışmalarına 2007 yılı sonlarında hız veren ve atık yönetiminin iyileştirilmesine yönelik uygulamalar başlatan Mersin Fabrikası, belgeyi almaya hak kazandı. Paşabahçe Mersin Fabrikası, tehlikeli atık yönetimi için gerçekleştirdiği yatırımları, genel atık Anadolu Cam, bundan önce İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi gibi üniversitelerin endüstriyel tasarım öğrencileri ile gerçekleştirdiği cam ambalaj tasarım çalışmalarına, 2008-2009 öğretim yılında Mimar Sinan Üniversitesi ile devam ediyor. Seramik ve cam tasarımı bölümü yönetimi saha uygulamaları ve çalışanların çevre konusunda ulaştığı bilinç düzeyinin tüm kademelerde yayıldığının görülmesi sonucu, Çevre Yönetim Sistemi Belgesi ni aldı. Anadolu Cam, gelece in tasar mc lar ile yine iflbirli inde öğrencileri ile gerçekleştirilecek olan çalışma için öğrencilere Yönetim ve Satış Merkezi nde 22 Ekim de bir sunuş gerçekleştirildi. Pazarlama Hizmetleri Müdürlüğü ve Sektör Pazarlama Satış Müdürlükleri nin katıldığı toplantıda, Cam Ambalaj konulu bir sunuş yapılarak, öğrencilerin sektör hakkındaki soruları yanıtlandı. Çevre Politikas fiiflecam, çevresel de erlere karfl sorumlulu unun bilincinde bir kurum olarak, gelecek kuflaklara yaflanabilir bir dünya b rakman n gere ine inanmaktad r. Stratejik yönetimin temel unsurlar ndan biri olarak alg lad bu yaklafl m faaliyetlerinin her aflamas nda dikkate almaktad r. Amac m z; Toplulu umuzda sürdürülen çevre koruma çal flmalar n n, çevre yönetim sistemi anlay fl yla yürütülmesi ve tüm çal flanlar n deste i al narak sürekli iyileflmenin sa lanmas d r. Þiþecam Kasım-Aralık 2008 13

Float teknolojisi ile ilk düz cam üretiminin gerçekleştirildiği Trakya fabrikasında Cam Günü, Cumhuriyet Bayramı ile birlikte büyük bir coşkuyla kutlandı. Cumhuriyetimizin 85. yılını kutladığımız 29 Ekim 2008 den bir gün önce düzenlenen Cam Günü ne emekliler ve aileleri, yöneticiler ve çalışanlar katıldılar. Cam Günü kokteylinde bir araya gelen Trakya Cam lılar, hasret giderdiler. Trakya Cam ın 30 yıllık tarihini yansıtacak kesitlerin yer aldığı 1978 den Günümüze Trakya Cam konulu fotoğraf sergisi de katılımcılar tarafından büyük bir ilgiyle gezildi. Trakya Cam Fabrika Müdürü Selçuk Demirkıran törende yaptığı konuşmada, Bizler fabrikamızı Cumhuriyet Kuşaklarının Ortak Gururu olarak görüyoruz. Bu nedenle Cumhuriyet Bayramımız ile birlikte kutladığımız bu yılki Cam fi RKET HABERLER Trakya Cam n Geleneksel Cam Günü nde Cumhuriyet coflkusu Günü nde heyecanımız ve coşkumuz daha da artmıştır diyerek, katılımcıların Cumhuriyet Bayramı nı ve Cam Günü nü kutladı.. Trakya fabrikasında Türkiye nin ilk float cam üretimine başlanmasından bu yana 27 yıl geçtiğini hatırlatan Demirkıran, Halen en üstün üretim teknolojisi olan float teknolojisi kullanılarak Şişecam ın ve ülkemizin ilk düzcamı, yine fabrikamızda üretilmiştir. Bu modern teknolojinin ülkemize kazandırılmasına öncülük edenleri ve ilk camı üretenleri, bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz. 27 yıl önce tek hat-tek ürünle başlayan üretim yolculuğumuza bugün dünya standartlarında 7 float hattı ve ince, kalın, renkli, kaplamalı onlarca ürün çeşidimizle devam etmenin gururunu taşıyoruz. Kuruluşundan bugüne kadar grubumuza, Şişecam a ve ülkemize büyük katkılar sağlayan Trakya fabrikamız, bundan sonra da gerek yetişmiş insan kaynağı gerekse bitmeyen gelişme ve ilerleme azmi ile örnek ve öncü olarak katılımlarına en üst seviyede devam edecektir diye konuştu. Cam Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen Kıdemi Teşvik Töreni nde 124 çalışana kıdem rozetleri, plaket ve hediyeler verildi. Bu yıl ilk kez düzenlenen ve ilköğretim öğrencisi mensup çocuklarının katıldığı Şişecam ve Cumhuriyet konulu kompozisyon yarışmasında birinci seçilen iki öğrenciye de hediye verildi. Ayrıca 2008 yılında emekli olan personel için düzenlenen yemek, müzik eşliğinde neşeli bir atmosferde gerçekleştirildi. Emeklilerimize ise sağladıkları katkılardan dolayı şükran plaketleri takdim edildi. Cam Günü Futbol Turnuvas ndan centilmenlik dersi Trakya fabrikasında Cam Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen 2008 Futbol Turnuvası nda Üretim Müdürlüğü, şampiyonluğu elde etti. 6-27 Ekim 2008 tarihleri arasında düzenlenen turnuva heyecanlı ve çekişmeli maçlara sahip olurken, takımlar dayanışma içinde centilmence mücadele ettiler. Üretim Müdürlüğü nün şampiyon olduğu turnuvada Lojistik Müdürlüğü ikinci, Cam İşleme Şefliği ise üçüncü oldu. Çalışanlar tarafından büyük ilgi gören turnuvada gol kralı unvanını ise Cam İşleme Şefliği nden Serkan Bilginer aldı. 14 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

Uluslararası Ambalaj Endüstrisi Fuarı, bu yıl on dördüncü kez kapılarını açtı. Anadolu Cam ve Camiş Ambalaj, 23-26 Ekim 2008 tarihleri arasında düzenlenen fuarda her yıl olduğu gibi bu yıl da birlikte yer aldı. Yerli ve yabancı katılımcılar tarafından büyük ilgi gören fuarda, her türlü ambalaj malzemesi ve ambalaj sektörüne hizmet veren yan ürünler sergilendi. Tasarımlarıyla fuarın dikkat çeken standları arasında yer alan Anadolu Cam, katılımcıların beğenisini toplandı. Anadolu Cam ın yine standta sunduğu, Tasarım Merkezi'nde gerçekleştirdiği çalışmaları ve bu konuda verdiği hizmetleri içeren 5 dakikalık bir tanıtım filmi de dikkatle izlendi. FUARLAR Anadolu Cam, Ambalaj Fuar 2008'de Trakya Cam, Glasstec 2008 Fuar nda Trakya Cam, 21-25 Ekim 2008 tarihleri arasında Almanya nın Düsseldorf kentinde gerçekleştirilen ve dünyanın en büyük cam fuarlarından biri olarak bilinen Glasstec te 200m 2 lik stand ile yer aldı. İki yılda bir düzenlenen fuara 48 ülkeden bin 300 firma katılırken, 55 bin ziyaretçi, sektör temsilcileri ile buluştu. Cam sektörünün bu önemli buluşma noktasında Düsseldorf Başkonsolos u Hakan Kıvanç ve Ticaret Ataşesi Recep Aslan da Trakya Cam standını ziyaret ettiler. Ürün ve pazar gelişmelerinin ve geleceğe yönelik beklentilerin paylaşıldığı fuar, Trakya Cam açısından verimli bir şekilde tamamlandı. Kromsan ve Sintan Kimya stanbul Deri Fuar nda Geleneksel İstanbul Deri Fuarı 4-6 Aralık 2008 tarihleri arasında Beylikdüzü Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi nde yapıldı. Başta bazik krom sülfat olmak üzere Soda Sanayii Kromsan fabrikasının deri kimyasalları ile sentetik tabaklama maddesi olan sintanların üretim ve pazarlamasını yapan Sintan Kimya nın ürünlerinin tanıtıldığı stand, yerli ve yabancı ziyaretçilerin katılımıyla yine ilgi odağı oldu. Þiþecam Kasım-Aralık 2008 15

ÇALIfiANIN DÜNYASI Ölümünün 70. y l nda Ata m z özlemle and k 10 Kasım 2008 günü Şişecam merkez binasında Atatürk ü anma töreni gerçekleştirildi. T.C. Maltepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç Son Yıl:1938 konulu bir konuşma yaptı. Bu konuşma metni aşağıda yayınlanmaktadır. 1981 Atatürk ün doğumunun 100. yıldönümüdür. Bellidir ki Türkler Atatürk leri için çok özel hazırlanıyor olmalılar. Ama Atatürk ün anılması çok önemli; Atatürk bir tek Türklere bırakılmayacak kadar önemli, 20. yüzyılın en büyük devlet adamıdır. 1979 da Birleşmiş Milletler toplantı halindedir, UNESCO kolu vasıtasıyla, bütün üyeler hazır bulunmaktadır. Bugün bir karar alacaklar. Önümüzde 3 yıl var. Devletler, ev ödevi yapar gibi 3 yıl hazırlansınlar, 1981 yılı gelince de bütün dünya onu, Atatürk yılı olarak ansın. Sevgili Konuklar, Arka sıralardan bir el kalkar. Kürsüye gelen İsveç Delegesidir. Ben Atatürk ün Türkler için, çağımız için, insanımız için, insanlık için, barış için ne anlama geldiğini elbette biliyorum. Ama bir kaygım var, bunu paylaşmak için söz aldım. Bu dünyada 200 devlet var. Bunun yarısından fazlası Cumhuriyet. Bu demek ki 200 e yakın devlet kurucusu var. Birleşmiş Milletler UNESCO Kültür Kolu ilk kez bir devlet başkanı için, Atatürk için böyle istisnai bir karar almaya kalkarsa kaygım şudur ki; bir gün bir başka meslektaşım, kürsüye gelir şimdide Napolyon un, Bismarck ın, George Washington un ölümünün, doğumunun 150. 200. yıldönümü, dünya onu ansın derse, ama siz, buna hayır derseniz, durup dururken kırılganlıklara yol açmış olmayacak mıyız? Şu olayı bugüne kadar kimse için düşünmediniz. Bugün bu toplantıda bir karar almaya kalkıyorsunuz. Bu biraz oldubitti gibi bir olay. Acaba bu acelecilik ilerde bize için O, dahi bir asker, bir devlet kurucu, bir barış adamı, söylemi eylemi birbirini tutan bir barış adamı. Son derece iyi yürekli, bir dünya yurttaşı. Yüreklerimizde yaşıyor. uluslararası bir sorun yaratır mı? Benim endişem budur. der oturur. Sevgili Konuklar, Bir kişi daha söz alır. Kürsüye yürürken salon fısıldaşmaya başlamıştır. Herhalde Lenin den bahsedecek. derler. Çünkü gelen Sovyetler Birliği nin delegesidir. Masaya yumruğunu vurur. 20. yüzyılda, hiçbir ülke bir Mustafa Kemal çıkaramadı ki, bu meslektaşımın söylediği, ileri bir zamanda birbirimize düşermişiz olgusu gerçek olsun. Böyle bir şey olma şansı yoktur. Salon alkıştan yıkılır. Adam yerine oturur. Oylamaya geçilir. İsveç delegesinin de olumlu oyuyla o gün UNESCO oy birliğiyle bir karar çıkartır. Çok mu önemli? Olağan üstü önemli. Çünkü Birleşmiş Milletlerin oy birliği kararı yoktur sevgili konuklar. Özgürlük adına, demokrasi adına yapıldığı iddia edilen Kore Savaşında dahi Birleşmiş 16 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

Milletler oy birliği kararı alamadı. Çin masayı terk etti. Rusya masadan kalktı o gün. Karar oybirliği değildir. Ama Atatürk e saygı söz konusu olduğunda bütün dünya ayaktadır. Bunu benim ülkem atladı. Ne basınımızda gereğince yer aldı, ne ekranlarımızda. Biz eğlence/magazin programlarıyla o günleri geçiştirdik ama Türkiye de olayı Atatürk 100 yaşında diye programlarda andık. Biz onu yaparken, tüm dünya 1981 Atatürk Yılı diyerek O nu andı. Üç yıl hazırlandılar. Paneller, kitaplar yayınlandı, düzenlendi. Heykeller açıldı ve bir dünya yurttaşı olarak, o dünya lideri bütün dünya tarafından saygıyla anıldı. O liderimiz bugün kendi ülkesinde gereken saygıyı görüyor mu acaba? Bunu yakından sorgulamamız gerekir diye düşünerek sözlerime şimdi başlıyorum. Değerli İzleyiciler, 10. yıl nutkunu hazırlarken, nutku el yazısıyla yazmıştı. Çok önemli bir metindir. O kendi el yazısıyla hazırladığı 10. yıl nutkunun bir bölümü. Cumhuriyetimiz henüz 10 yaşında, kendisi karizmasının en üzerinde, henüz hastalık ile ilgili en ufak bir görüntü yok. Bütün dünyanın gözü Ankara da. Ankara nüfusu 30 bin dolayında bir anadolu kasabası ama bir Cumhuriyetin başkenti. O liderin elini sıkabilmek için ülkeler yıllarca öncesinden dış işleri vasıtasıyla randevu alma peşindeler. Her 29 Ekim Ankara da bir dünya lideri vardır O nun yanında. O nun elini sıkmaya gelmiştir. O nu kutlamaya gelmiştir. Hiç bir yere gitmedi ama herkes yanındaydı. İşte O, büyük coşkuyla bildiğimiz 10. yıl nutkunu hazırlıyordu. --Sabah kahvaltısı Çankaya-- Yusuf Hikmet Bayur, Ord. Prof. Dr. Hocamız o günlerde onun genel sekreteri. Yusuf Bey dedi! Şu nutku oku bana görüşünü bildir. Yusuf Hikmet Bayur sizlere sunduğum bu paragrafı çıkartmasını rica etti. Bu söylediklerim olduğu gün, bu söylediklerim hakikat olduğu gün, sizden ve tüm medeni beşeriyetten beklentim şudur: Beni Hatırlayınız. diyordu. Yusuf Bey dedi ki; Paşam; bu sözünüz bir veda mesajı taşıyor. Milleti üzmeyin. Aramızdan yarın ayrılacakmışsınız gibi bir şey söylüyorsunuz burada. Onu kastetmiyorsunuz ama bu anlamada çekilebilir. Milleti üzmeye hakkınız yok. Hatırlamak ne demek dedi, unutulan şeyler arada bir şöyle bir hatırlanır, siz öyle mi olacaksınız? Öyle mi bir şey hissediyorsunuz? Ama siz öyle mi zannediyorsunuz? dedi. Bu millet sizi bir an olsun aklından çıkaracakmış mı ki, zaman zaman da hatırlasın. Siz vasiyet eder gibi bunu söylüyorsunuz. Bunu lütfen çıkarın. Aslında O doğru hissetmişti. Yusuf Bey yanılmış. Çocuk dedi! Ben konuya hiç öyle bakmadım ama senin dediğini yapayım. Eliyle çizdi. O bunu çizip attı ben yüreğimden atamadım. İki yıla yakın Expo TV, gibi kendi üniversitemin Teknoloji TV gibi kanallarında 200 haftadan fazla her hafta bir Atatürk programı yaparken bunun jeneriği olarak beni hatırlayınız ı kullandım. O kadar büyük bir liderden bahsediyoruz ki; istedim ki her yaptığım sunumda her konferansta ya da televizyonda izlediğim programda O nu bir boyutuyla hatırlayalım. Bugün askerliğini konuşalım. Asker Mustafa Kemal Paşa, yarın feylezofu konuşalım düşün adamı, barış adamını konuşalım. O kadar çok tarafları olan bir liderden bahsediyoruz ki, o taraflarını birer saat konuşalım 200 hafta geçsin 200 saatler dolsun hala 2000 saatleri dolduracak malzeme elimizde olsun. Biz böyle bir lideri konuşuyoruz. Dolayısıyla bu gün onu daha çok son yılıyla hatırlayacağız. Ve ölüme giderken bile aldığı kararlarla. Öleceğini anlayınca ne yaptı? Hangi kararları aldı? Bunu nasıl uyguladı? Neden hastaneye yatmayı reddetti? Neden bir tıp tedavisini reddetti? Ölümünden 2 ay önce Savarona da ne işi vardı? 2 ay sonra ölecek bir adamın, öleceği belli olan bir adamın, 42 kiloya düşmüş bir adamın yatta ne işi vardı? Milletimiz bunu da bilmez, doğru da anlatılmaz. Altıda çizilmez. Biz Mustafa larla uğraşırız. Gelin Atatürk e yönelelim. Değerli Konuklar Son yılına gelmek çok kolay değil elbette. Ama çok hızlı satırbaşları ile 38 e doğru bir seyir izlememize ben yardımcı olmaya çalışayım. Sizde lütfen son yılı olmasına rağmen, neden bunları anlatıyorum diye bu konuda herhangi bir şeye takılmayın. Çünkü son yılı işleyeceğiz ama oraya nasıl geldiğini bir özetle de olsa anımsayalım. Evvela Sina Cephesinde bir Mustafa Kemal vardı ki; -ben harp akademilerinde nutku ders olarak anlatıyorum. Diğer öğrencilere yüksek lisans ve doktora yapan kurmaylarımıza da milli mücadele tarihini anlatıyorum. Bir şeyleri farklı anlatıyorum. O yüzden ordayım. 8-10 senedir üniversitedeyim. O yüzden yardımcı doçent doktorum. Ben doktoramı, yüksek lisansımı çok evvelden yaptığım halde hiçbir zaman üniversiteyi düşünmedim. Ama son yıllardaki olaylar beni, üniversite gençliğiyle mutlaka buluşmalıyım noktasına getirdiği için son yıllarda üniversitedeyim. Dolayısıyla o asker yanı dediğim Sina Çöllerindeki ayağında çizmesiyle toztoprak içersindeki Mustafa Kemal i anlatıyorum. Yani biz Atatürk ü tanımıyoruz. Bu keşmekeş içinde pek tanıma şansıda yok. İnsanlar kime inanacaklarını bilemez hale geldiler. Ve bir yobaz kesim Kabakçı Mustafa nın torunları, Patrona Halil lerin yani Osmanlı da uyanışı görüp de bu gidişe son vermek gerekir diyen padişahlarımızın bile kelle vermesine yol açan o yobaz takım bir şekilde devam ediyor bu ülkede. Etmemesi mümkün değil. Ve böylesi devrimciler dahi aradan 70-80 sene geçmeden ters yüz edilebiliyor, insan şaşıyor. Atatürk diye birisi yaşadı mı, şu Kurtuluş Savaşını kim yaptı? O zaman biz ne durumdaydık? Bugünlere nasıl geldik? Portresi böyle çizilmeye çalışan bu lider mi 15 senede yaptı bu kadar işi gibi şüphelere bile de düşebiliyoruz. Ama bakın nasıl bir karakter. Bırakın onun fraklarını çıkarın, O bir asker, hiç yenilmedik bir asker. Ama diğer Þiþecam Kasım-Aralık 2008 17

ÇALIfiANIN DÜNYASI Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç yüzünde savaş; mutlak zaruret olmadıkça bir cinayettir diyen bir asker, bir barış adamı O. Mesleğini cinayet olarak tanımlayan bir asker. Aynı zamanda mesleğine âşık. Ama hep vatan savunmasında. O zaman kutsal bir görev yapıyor. Ama bu lafı söyleyebilen hiç yenilmedik tek general. O hem yenilmedi, yenemediler. Barışı düşünen bir asker, ne yapsın ki büyük taarruzu yapmak zorundaydı. O güne kadar yaptığı savaşların tümü savunma savaşlarıdır. Bu aziz toprağı koruma-kollama savaşıdır. Onu bilir. Ölüme gözünü kırpmadan giden bir komutandır üstelik. Çünkü Çanakkale Muharebeleri esnasında askere dönüp, ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum dediği zaman İngiliz 8 mt. ilerdedir. Elinde bir kırbaç O siperdedir. Kalktığı an, herkes kalkıyor. Üç adımda karşı sipere giriyor asker, üç adımda da İngiliz karşı taarruz yapıyor. Süngüleşme böyle oluyor. Ölüme askeri kadar bir omuz boyu kadar mesafedeyken bu emirleri veriyor. Telefonda vermiyor bu emri, ben size ölmeyi emrediyorum derken, ölüme süngü mesafesindedir kendiside. Böyle bir asker. İşte bu asker Mondros imzalanırken yırtınmaktadır. Sultan Vahdetine yazdığı telgraflar, gönderdikleri elimizde. Cumhuriyet yayınları içerisinde çıkan kitaplarımdan, --kitap propagandası yapmak kötü bir şey ama başka şansım yok. Size bir şeyler anlatacağım. Belgesini görmek isterseniz, ne yapayım benden başka belgeleri yayınlayan yok-- birinci söyleyeceğim Mondros tan İstanbul a kitabı. Mondros tan İstanbul a 13 günlük bir olaydır. 30 Ekim-13 Kasım ama bu bir kitaptır. 400 sayfa. Görelim bakalım kurtuluş savaşı hangi koşullarda başlamış ve Osmanlı nasıl dibe vurmuş ve o Vahdettin in asıl kimliğini orada görelim. Bunun için kitap ismi vermek zorunda kalıyorum. Mondros tan İstanbul a Samsun dan Erzurum a. Bir okuyun bakalım; Samsun a çıkışın perde arkasında Vahdettin in katkısı olabilir mi? Yüzde bir olma şansı var mı acaba? Hala 80 senedir o bir Osmanlı padişahıdır, el altından destek vermiştir söylemlerine bir bakın bakalım. Belgeleriyle bakın bakalım. İngiliz arşiviyle, Yunan arşiviyle, Osmanlı arşiviyle ve Cumhuriyet arşiviyle bakalım. Yani Şah Babanın --Vahdettin in diğer ismi-- Murat Bardakçı nın yazdığı Şah Baba kitabının yanıtıdır bu söylediklerim. Yakında da çıkacaktır kitap olarak. Şah Baba nın öbür yüzünü bir görün bakalım. Mustafa Kemal Yunan a karşı mı vermiş mücadeleyi, bir tek Yunan a karşı vermiş, bir tek onu mu yenmiş ve cumhuriyet inkılâbımız, devrimimiz bundan mı ibarettir, onu bir görelim. Yoksa Avrupa nın en ünlü ülkelerinin meydana getirdiği bir kampa karşı, kendi kampı yenik düşünce yapayalnız kalan o Anadolu insanın başına geçtikten sonra İngiliz i Fransız ı İtalyan ı bir taraftan, Osmanlı hükümetini bir taraftan, hatta kendi padişahını öbür taraftan, yobazları beri taraftan, gericiliği bir daha öbür taraftan mı yenmiş? Bu hareket kimlere karşı olmuş? Sonuçları ne olmuş? Dolayısıyla O na neden dahi diyor dünya? Bir kere şu Birleşmiş Milletler bu kararı alırken yazdıkları gerekçeden birer cümleyle bahsedeyim izin verin. Sadece O nu dünya ansın demekle kalmıyorlar. Çünkü ye cevap veriyorlar. Biliyorlar sorgunun geleceğini, nitekim biri kalktı dedi ki; 200 devlet kurucu var. Bunun özelliği ne? Çok önemliydi biliyorum ama bu yeterli mi? Dediler ki, o bir devlet kurucudur ama bu devlet bir cumhuriyettir, ama bu Cumhuriyet o günlerde sadece 5 devlette olan tür cumhuriyettir. Yani cumhuriyetler bir birinin aynısı olmaz. Atatürk ün bu ulusa layık gördüğü cumhuriyet o gün dünyada 5 yerde vardı sadece. İşte İsviçre gibi, Fransa gibi, Almanya gibi. Latin Amerika nın tamamı cumhuriyet, ama diktatörlük. Afrika nın neredeyse tamamı cumhuriyet. Bunlar da diktatörlük. Öyle cumhuriyetler vardı ki; sınıf esasına dayanır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, işçi sınıfına dayanır. Öyle cumhuriyetler vardır ki din esasına dayanır. İran İslam Cumhuriyeti, Libya Halk Cemaliyesi gibi. Atatürk ün Cumhuriyeti neye dayanır? Bize. Halk egemenliğine. Ve dediler ki, O nun kurduğu cumhuriyetin kuruluş koşulları dünyanın hiçbir devletinin kuruluş koşullarıyla kıyaslanamaz. 20. yüzyılda emperyalizme karşı verilmiş savaşı zafere götüren ilk kişi O dur dediler. Yani özetle değerli konuklar bizi yenen O dur dediler. Çünkü emperyalistler zaten kendileriydi. Bu önergeyi imzalayanlardı. 11 ülkeydi bunlar. Birinci sırada sürpriz bir isim Yunanistan. Bu önergeyi veren 11 imzanın en tepesinde Yunanistan var. İkinci sıra Sovyetler Birliği. Düşmanı bile onu inanılmaz bir saygıyla 18 Þiþecam Kasım-Aralık 2008

bambaşka bir boyuta oturtmaya çalışıyordu ve dediler ki o bir Devlet kurucu. Cumhuriyet kurucu. Laik sosyal bir hukuk devleti niteliğinde bir Cumhuriyet kurucu. Kuruluş koşulları --ki özetleyeceğiz-- olağanüstü. Sıfır bile değil. Osmanlı sıfır bile değildi. Mondros bizi sıfır düzeyine bile getirmedi, dibe vurduk. Çünkü Osmanlı nın borçlarını da Cumhuriyet ödeyecektir. Atatürk ödeyecektir. 53 lere kadar. Dolayısıyla bu koşulları en iyi kim bilir. Kurtuluş savaşı esnasında bu ülkeyi işgale gelenler bilir. Ne tokat yediklerini en iyi onlar bilir. Dolayısıyla en iyi değerlendirmeyi onlar yapar, öyle yaptılar. Bir hakkı teslim ettiler. Sonra dediler ki ama bu bir askerdir. Fakat nasıl bir asker? İşte demin söylediğim gibi söylemi ile eylemi aynı olan. Yani barış yanlısı bir asker. Köşeye sıkıştırılmadıkça savaşa evet demeyen bir kişi. Mondros tan bir yıl önce 1917 de ateşi kesin diyen adam. Sonunda kaybedeceğiz, bu savaş bitti diyen adam. Bir yıl önceden. Bunu Almanya da Alman İmparatoru nun yüzüne söyleyen adam. Yanında da Vahdettin. 1918 in 5 Ocak ında dönerlerken, --gidişleri 15 aralık 1917--. Almanya da Alman Genel Karargahı nda generallerin suratına söyleyen, Gudendorf un yüzüne bu savaşı kaybettiniz, bizde kaybettik diyen adam. O bir kurmay. Ama kimseye lafını dinletemeyen bir adam. Ve 1918 in eşiğine geldiğimizde; ordular darmadağın, kendisi böbrek hastalığının tedavisi için Avusturya da. Padişahın ölümü üzerine --Padişah 4 Temmuzda ölür-- ertesi gün taht a 5 Temmuz Vahdettin geçer. Hemen çağrılır. Koşar gelir. 1918. Bir yıl önceden beri savaşı; bu savaşı bitirin kaybediyoruz diyen kişi orduların başında değildir. O bir yıl önce 1917 nin Eylül ünde orduların başındaydı. Şimdi niye değil? İstifa etti çünkü. Değerli Konuklar, Bu yurdu o kadar sevdi ki, o Mehmet e o kadar aşıktı ki, baba gibiydi. General olalı daha 4 ay olmuştu. 1916. Önüne bir savaş planı koydular, başında bir Alman general. Erich von Falkenhayn. Yıldırım Orduları grup komutanlığı kuruldu. 7. ordunun başında sensin dendi. Savaş planına baktı, elinin tersiyle itti. Ben bu planı uygulamam dedi. Komutanının karşısında söyledi bunu. Falkenhayn ın yüzüne söyledi bunu. Döndü Harbiye Bakanlığı na, --cepheden yapıyor bunu-- bir uyarı mektubu yazdı. Bu mektubun tam metnini yayınladım. 4 sayfadır bu metin. 4 mektup çoğalttı, 4 defa çoğalttı, fotokopi yok, yaverine verdi. --Cevat Abbas Güler e-- İstanbul a gönderdi. Başbakana yolladı, saraya gönderdi, ama en önemlisi Harbiye Bakanına gönderdi, Enver Paşa ya. Muhatabına da verdi bir kopyayı. Ben senin için böyle düşünüyorum dedi. Liman von Sanders daha sonra komutan olacak ama burada Falkenhayn, hep Alman Generaller var tepede, ona da verdi ve tarihe bir ışık tuttu. Bu savaş planı yanlıştır. Bunu yaparsak Mehmet i çöle gömeriz. Ben bu sorumluluğu almam dedi. Yapılan bir taarruz savaşı planıydı, O itiraz etti. Hayır! Burada savunma yapılmalıdır ve bunu bir Türk komutan yapmalıdır. Bir Alman değil, O misafirdir çünkü. Burası bizim vatanımız, biz vatanımızı savunuyoruz. O yarın çeker gider ama ben kalıcıyım. Yani Cemal Paşa nın komutan olmasını istiyordu, kendini kastetmiyordu. Harbiye Bakanlığı bu emir yerine getirilecek diye itiraz ettiler. Cevap verdi. Ya beni görevden alın ya onu dedi. Daha general olalı 4 ay olmuştu. Çanakkale den ayrılalı daha 8 ay olmuştu.1915-16 yı konuşuyoruz. Ve istifa etti. Savaşmakta olan orduyu Filistin Cephesi nde bıraktı, döndü. Sırf bu plan uygulanmasın diye yaptı bunu, kurşuna dizilebilirdi, görevden alınabilirdi ki Enver ileride bunu Moskova da Moskova Büyük Elçimiz olan, Fuat ı ziyaret ettiğinde söyleyecektir. Bu konu çok bilinen bir konudur. Bizde gizli kaldı bu. Fuat soracaktır Paşam ne düşündün o günlerde? Diyecektir ki: Fuat elim 10 defa yazıya gitti, Divan-ı Harbe vermek üzere. Israrla bir emir veriyorum, red ediyor. Böyle şey tarihte görülmüş şey değil. Ben Harbiye Bakanıyım ve padişahın vekâletini üstlenmiş durumdayım, orduların başkomutanıyım, bir emir veriyorum, yapmam diyor, bana bunu yaptıramazsınız diyor, birde rest çekiyor. Beni görevden alın diyor. Eğer Divan-ı Harbe verseydim muhtemelen kurşuna dizilirdi. Görevden zaten alınırdı da, asılırdı da yüreğim bir türlü el vermedi. Çok kıymetli bir kurmaydı. Ama der; iyi ki yapmamışım, çünkü 4 ay sonra onun haklı olduğu ortaya çıktı. İşte onu dinlemediler değerli konuklar. Hayatını ortaya koydu, bastı istifayı İstanbul a geldi. Enver dedi ki; Senin yapmadığın o emir yerine getirilecek madem yapmıyorsun, sen Diyarbakır a git 2.ordunun başına geç. 2.ordunun komutanı gelsin yer değişin görevi devret. Gelen komutan bu emri yapacak, bu emir yapılacak dedi. O komutanı hepiniz tanıyorsunuz. Fevzi Çakmak. Tam bir askerdi. Baş üstüne dedi gitti. Sonuç kaybettik. Çünkü plan yanlıştı, Atatürk o Mehmet i kırmamak için yanlış bir plan uğrana 30 bin kişiyi, hani var ya giden gelmiyor acep nedendir Yemen türküleri. İşte Yemen i konuşuyoruz. Dolayısıyla kendi kariyerini tehlikeye sokarak, rest çekip İstanbul a gelen bir kişidir. Bir kere bu kişiliği tanıyalım; vatana aşıktır, Mehmet e aşıktır. Ülke çıkarı söz konusuysa ne padişah tanır, ne arkadaş. İşte bu kişi bir aylık bir zaman bulup da Vahdettin le bir Almanya seyahati yapma şansını yakalayınca o bir ay boyunca da Vahdettin i yakından işleyecektir. Vaktimiz yok o yüzden buraya girmiyorum. Ama bu işleme esnasında da Almanya seyahati tam bir fiyaskoya dönüşecektir. Beklediklerini bulamayacaklar, Mustafa Kemal i oraya gönderdiklerine, Vahdettin e refakat etsin diye seçtiklerine de pişman olacaklardır. Çünkü gittiği karargâh umarlar ki; emirler oradan çıkıyor. Alman karargâhında ki Genel Þiþecam Kasım-Aralık 2008 19

ÇALIfiANIN DÜNYASI Kurmay Başkanları Mustafa Kemal i ikna edebilsinler. Bu emirler oradan geliyor, planlar orada yapılıyor, ama bu adam ısrarla itiraz ediyor. Umdular ki Mustafa Kemal i yeniden kazanmak mümkündür. Bunun gibi bir Kurmay Pera Palas ta oturuyor, harp devam ediyor ve ben savaş kaybediyorum bu esnada. İşte Gazze yi bugünkü Filistin i biz böyle kaybettik. Yaptığımız plan yanlıştı. Planı biz yapmadık, Almanlar yaptı. Alman çıkarına hizmet eden bir plandı o. Çünkü taarruz etmemiz isteniyordu, biz taarruz edince Mustafa Kemal anladı ki, taarruz edeceğimiz ordular İngiliz orduları, Kahire, Mısır, bizim üç ordu ile taarruza kalktığımız duyulur duyulmaz belliydi ki İngiltere Avrupa dan Mısır a askeri birlik kaydıracaktı. Bu Avrupa da kimin işine gelecek; Almanya nın. Alman ın önündeki İngiliz in sayısı azalacaktı çünkü. Dolayısıyla Alman Genel Karargâhı buna uygun bir plan yapmıştı ve bu esnada Mehmetçik 30 bin kişi şehit düşermiş umurunda bile değildi, ama Mustafa Kemal in umurundaydı. Bunu reddetti. Bakın --15 Ekim-- yalvarıyor bir taraftan Vahdettin e dönerken; ona şu sözü söyler --çokta bilinmeyen bir şey-- Efendi Hazretleri yakında tahta geçeceksiniz, şu an Veliahtsınız. Gördünüz II. Wilhelm i, bütün oğulları birer ordunun başında, siz saraydasınız niye? Nasıl yani? dedi. Bir ordu komutanlığını üstlenin! dedi Vahdettin e. İyi ama bana vermezler ki dedi. Vermezler doğru. Çünkü o bir Rüştiye mezunu yani, ortaokul mezunu. Vahdettin in yaptığı eğitim, böyle bir eğitim. Onun bir ciğeri sönüktür. Verem, babası Abdülmecit gibi geçirmiştir. Hastadır, o yüzden eğitim yapamamıştır. Dolayısıyla dünya görüşü de çok dardır. Ama bana vermezler ki der Sen iste ben desteklerim, alırız der. Ama beni Kurmay Başkanın yap, senin ordu komutanlığı yapacağın ordunun kurmay başkanı ben olayım Genel Kurmay başkanı demiyor, Kurmay Başkanı. Kurmay Başkanları ordularda kim o günlerde? Albaylar. Kendisi general ama buna razı, çünkü yakın tehlikeyi görüyor. Peki, hangi orduyu almamı istiyorsun? 5. ordu Bu ordu nereyi savunuyor? İstanbul diyor. Ne demek istiyorsun Paşa, İstanbul tehlikede mi? Hiç şaşmayın diyor. İstanbul büyük tehlikede ve biz bu davayı kaybettik. Bunu söylediği zaman değerli konuklar, tarih 5 Ocak 1918. Daha 10 ay var Ekim e. Ama 10 ay evvelden görüyor olayı ve diyor ki: ateşi biz keselim, bunu, düşmana bırakırsan yenecek seni, yendikten sonra da tatmin olmayacak, bütün İmparatorluğu kaybedersin, ama şimdi savaşmaktayken barış yaparsak, gerekirse tek başımıza yapalım, Almanlar gelmeyebilir. Gelmesinler! Tek başımıza yaparsak çok yeri kurtarırız. Pazarlık yaparız. Henüz İngiliz bile bu savaşı kazandığının farkında değil. Ben sana söylüyorum, biz bu savaşı kaybettik. Böyle bir kurmayı konuşuyoruz. Sonunda kaybettik, bütün İmparatorluğu kaybettik, Anadolu yu bile kaybettik. İşin özü de bu. Bir cümleyle anlatırsak olay buralara geliyor. 15 Ekim, işte bir yıldır kes ateşi diyen adam Mondros u duyar duymaz, aman imzalama! diye bu defa yırtınıyor. Aman imzalama!. 15 Ekim de çektiği telgrafta padişaha diyor ki Talat Paşa hükümeti mefluç (felç) olmuş. Yerine bir hükümet kurulamadığını duyuyorum. --Kendisi Halep te 7. ordunun başında-- eğer sadrazamlık (başbakanlık) görevini Ahmet İzzet Paşa ya verirseniz diyor, --padişaha yol gösteriyor-- ve aşağıdaki isimlerdeki kişilerle de temas kurulursa zannımca bu hükümet kurulur. Ve başlıyor saymaya; Rauf Bey, Ali Fethi Okyar, Cezmi Bey, Hayri Efendi (Hayri Ürgüplü; oğlu Suat Hayri Ürgüplü başbakanlığımızı yaptı, onun babası) bendeniz kulunuzu da Harbiye Bakanı yapın diyor. Telgrafı çekiyor İstanbul a. Bu önerdiği isimlerle de temas kurulur, hakikaten hükümet kurulur. Ama Mustafa Kemal kabineye alınmaz. Buna müthiş üzülmüştür. Adana dan menzil komutanını İstanbul a gönderir --Ömer Lütfü, Albay-- hesap sorar. Git Rauf Bey i bul sor, Mustafa Kemal Paşa dan geliyorum, Adana dan geliyorum. Niye beni bakan yapmadınız? diye soruyor der. Değerli konuklar Rauf Bey aynı şeyi sadrazama sorar Ne cevap vereceğiz? diye. Ahmet İzzet şöyle bir bahane bulur ancak. Çok değerli bir subay o, Mondros işleri kötü gidebilir, imzaladık ama yarın ne olacağı belli değil. Yeniden silaha sarılmak zorunda kalırsak, orduları teslim edebileceğim en kıymetli komutan Mustafa Kemal dir, O nu o yüzden orada tutuyorum İstanbul a getirmiyorum. Bakan yapmıyorum. Kabineye almıyorum. Çünkü buradaki işleri biz yaparız. Bu sivil işi, ama asıl onun yaptığı işi biz yapamayız der. Ama bu doğru değildir. Vahdettin in büyük korkusudur o, Mustafa Kemal in İstanbul a gelmesi. Çok sert eğilmeyen bir adam, mağlubiyeti içine sindiremeyen bir general, problem yaratır korkusu var. Bunun üzerine Mondros u imzalarız. Ve dünyanın en rezil antlaşmasını imzalarız. Rauf Bey her maddesini saraya bildirerek, sonuçta Mondros u imzalamak zorunda kalır. Dolayısıyla saray, bir sürprizle karşı karşıya değildir. Müzakereler esnasında her madde önce Vahdettin den onay alınarak geçirilir. 1.Madde: İstanbul Çanakkale Boğazları boşaltılacak, temizlenecek. Ne demek bu? Ben İstanbul a geleceğim diyor donanma. Benim padişahım ne diyor? Buyur gel diyor. Mondros u imzalamanın anlamı bu. Ben daha Sevr den bahsetmiyorum ateşkesten bahsediyorum. 5.Madde: Ordular; kendilerine en yakın garnizonlara teslim olacak. Yani Libya daki İtalyan garnizonuna teslim olacak. Filistin deki İngiliz garnizonuna teslim olacak. Neyi anlatmaya çalışıyorum? Buna evet diyen bir padişah 30 Ekim de böyle bir antlaşmaya onay verip, tam teslimiz dedikten sonra Mustafa Kemal i 18 kişiyle Samsun a git kurtuluş savaşı yap dese ne olur demese ne olur? -ki demedi. Ama bir an için çevirelim dediğini var sayalım. Sen orduları 6 ay önce düşmana 20 Þiþecam Kasım-Aralık 2008