ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ GÖRÜŞÜ



Benzer belgeler
ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK YAPILANMA

GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTİLME VE ATAMA YÖNERGESİ

YÜKSEKÖĞRETİM TEŞKİLATINA İLİŞKİN ESASLAR

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ

T.C. İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YÜKSELTME ve ATANMA YÖNERGESİ

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

Birinci Bölüm. İkinci Bölüm

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ

TC İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTİLME VE ATAMA YÖNERGESİ

EĞİTİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKASI. Yeni YÖK Yasa Tasarısının Değerlendirilmesi

T.C. ESOGÜ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ İÇ KONTROL SİSTEMİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ

ADANA BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK DEĞERLENDİRME VE KALİTE GELİŞTİRME (ADEK) ESASLARI

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ KURULMASI VE KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNERGE

T.C. İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTME ve ATANMA YÖNERGESİ

ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLME VE ATANMA YÖNETMELİĞİ

Prof. Dr. İsmail Akdeniz Üniversitesi ANTALYA

İSTİNYE ÜNİVERSİTESİ SENATO TOPLANTISI TOPLANTI TARİHİ TOPLANTI SAAT OTURUM NO 13/06/

HİZMETİÇİ EĞİTİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ

TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELİĞİ KADROLARINA ATANMA VE YÜKSELTİLME KRİTERLERİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ALANYA ALAADDİN KEYKUBAT ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

TED ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTME VE ATAMA ESASLARI

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TURİZM FAKÜLTESİ, TURİZM VE OTELCİLİK YÜKSEKOKULU TÜZÜĞÜ

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ

ORDU ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU KANUNU TASLAĞI HAKKINDA HARRAN ÜNİVERSİTESİ NİN DEĞERLENDİRME RAPORU

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ (Resmi Gazete 17 Eylül 2013 tarih ve Sayı) BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK TEŞKİLÂT YÖNETMELİĞİ

T.C. BARTIN ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER GENEL KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Misyon ve Vizyon

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ KURULLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

2. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNUN YÖNETİMİNDEKİ ANA ORGANLAR

YÖNETMELİK TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ

Sabire ÖZOĞUL. Strateji Planlama ve Yönetim Bilgi Sistemleri Şube Müdürü

ÖĞRENCİ KULÜPLERİ ÜST KURULU ÖĞRENCİ KULÜPLERİ ÜST KURULU ÜYELERİ

BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

TÜRK HAVA KURUMU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLME VE ATANMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ. EĞİTİM VE GENEL AMAÇLI KURUL VE KOMİSYONLARIN KURULUŞ VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ Amaç

Dr. Önder TOMRUK SDÜ Acil Tıp AD-2017

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

12 Haziran 2018 SALI Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından: ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLME VE ATANMA YÖNETMELİĞİ

Madde 4- Bölüm/Program Öğrenci Kurulu, her Bölüm veya Program bünyesinde, Sınıf Öğrenci Temsilcilerinin bir araya gelmesinden oluşan bir kuruldur.

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ, SAĞLIK HİZMETLERİ YÜKSEKOKULU TÜZÜĞÜ

ÜRETİM REFORM PAKETİNDE YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU İLE İLGİLİ MADDELERİN AÇIKLAMALARI

TEL: FAKS: MAİL:

Genel İlkeler. Atanmada Aranılan Şartlar TED ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTME VE ATAMA ESASLARI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ KURULLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

MEVLANA ÜNĠVERSĠTESĠ ANA YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

Evrak Tarih ve Sayısı : E Yazının Ekidir YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ TEMSİLCİLİĞİ YÖNERGESİ

T.C. ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Personel Daire Başkanlığı ŞIRNAK MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE

KAPADOKYA ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ KAPADOKYA ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLME VE ATANMA YÖNERGESİ BİRİNCİ KISIM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK VE TANIMLAR

HİTİT ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE KALİTE KOMİSYONU YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği KAMUOYUNA DUYURU

SİİRT ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU VE KALİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İÇİNDEKİLER KANUN, KHK VE BAKANLAR KURULU KARARLARI

SINOP ÜNIVERSITESI KALITE KOMISYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNERGESI. BIRINCI BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTME VE ATAMA YÖNERGESİ

YENİ BİR YÜKSEKÖĞRETİM YASASINA DOĞRU

BARTIN ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ PROJE KOORDİNASYON VE DANIŞMANLIK OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BARTIN ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YENİ BİR YÜKSEKÖĞRETİM YASASINA DOĞRU

YENİ BİR YÜKSEKÖĞRETİM YASASINA DOĞRU. Yükseköğretime yönelik talep küresel olarak artmakta, bütün dünyada yükseköğretim

T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve Kapsam

BOZOK ÜNİVERSİTESİ SENATO KARARLARI

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ DANIŞMA KURULLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TED ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTME VE ATAMA ESASLARI

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ KONSEYİ YÖNERGESİ

ATILIM ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME, TASARIM, UYGULAMA, DANIŞMANLIK VE TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ (ARGEDA-TTO) YAPI VE İŞLEYİŞ YÖNERGESİ

a) Başkan: Bursa Orhangazi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanını, b) Başkan Vekili: Bursa Orhangazi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekilini,

SİNOP ÜNİVERSİTESİ İDARİ PERSONEL ÖDÜL YÖNERGESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARİYER GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU İLE İLGİLİ BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN (1)

HİTİT ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM KOMİSYONU YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

TÜRK NÖROLOJİ YETERLİLİK KURULU (BOARD) İÇ YÖNERGESİ

IŞIK ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTME VE ATAMA ESASLARI

Süre Kurum Unvan / Görev

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ KADROSUNA NAKLEN VEYA AÇIKTAN ATAMA YÖNERGESİ

ECZACILIK EĞİTİMİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ: AKREDİTE OLAN FAKÜLTELERE BAKIŞ

19 Ekim 2009 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Fakülte Sekreteri. İdari Birim Personeli

c) Doçent: Doçentlik sınavını başarmış akademik unvana sahip öğretim üyesini,

YÜKSEKÖĞRETİM TEŞKİLATINA İLİŞKİN ESASLAR. PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI HİZMET İÇİ EĞİTİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ ANTALYA/2017 Ümmet YEŞİL Şube Müdürü

Transkript:

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ GÖRÜŞÜ Yeni Bir Yükseköğretim Yasasına Doğru adlı Türkiye Yükseköğretim sistemini dönüştürmeye yönelik yasa taslağı için posizyon belgesinin Abant İzzet Baysal Üniversitesi birimlerinden gelen görüşlerin genel değerlendirmesi: Taslak metin Üniversitemiz Fakülte, Yüksekokul ve Meslek Yüksekokullarının ilgili kurullarında görüşülmüş, iki Fakülte (Mimarlık Mühendislik ve Güzel Sanatlar) yasanın bu şekilde görüş toplama yerine konunun uzmanı bir kurul tarafından hazırlanması gerektiği görüşünü belirtmiş, taslaktaki konular bazında herhangi bir fikir beyan etmemişlerdir. Diğer birimlerden gelen düşüncelerin bir özeti, taslak metindeki ara başlıklar altında aşağıda sunulmuştur: Giriş Pozisyon belgesinin giriş bölümünde küresel trendlere koşut olarak Türkiye de de yükseköğretimin kitleselleştiği, üniversite ve buralarda öğrenim görenlerin sayısının arttığı belirtilmekte, ekonomik gelişmenin sürdürülebilmesi, küresel rekabette etkin olabilmek ve refah seviyesinin artırılabilmesi için yükseköğretim sistemimizin büyümeye devam etmesi gerektiği tespiti yapılmıştır. Yükseköğretim sistemimizin anılan alanlarda etkin katkı sağlayabilmesi için yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu ve bu yeniden yapılanmanın yükseköğretim kurumlarının kurumsal olarak daha özerk, rekabete daha açık, daha esnek ve daha güçlü bir şekilde örgütlenebilmesinin önünün açılması ile sağlanabileceği belirtilmektedir. Yeniden yapılanmanın ana eksenleri olarak; çeşitlilik, kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, performans değerlendirmesi ve rekabet, mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı ve kalite güvencesi seçilmiştir. Bu beş eksen çeşitli ülkelerde tartışılan yükseköğretim yeniden yapılanma modellerinde de ana geliştirme/iyileştirme/dönüşüm konusu olarak seçilmiştir. Konu ile ilgili Başhekimliğin değerlendirmesinde: Yukarıda 5 başlık altında sunulan ana hedeflerin alt başlıkları arzu edilen ideal yaklaşımlardır. Farklı kanunlar çerçevesinde kurulan üniversitelerin farklı yönetim modelleri ile yönetilmesi uygun olabilir. Üniversitelerin farklı alanlara yönelebilmesi için kararlar alabilmesi, öğretim elemanlarının rekabet ortamında ve performanslarına göre değerlendirilmesi, mali esneklik ve çok kaynaklı gelir, uluslararası kalite standartlarının yerleştirilmesi üniversitelerimizi uluslararası alanda da etkin kılabilecek kaliteli eğitim kurumları haline getirebilir. Ancak mali esnekliğin ve mali çeşitliliğin sağlanması uzun soluklu bir süreçtir. Bugün Devlet Üniversitelerinin hemen tamamen mali desteği hükümetin ayırdığı bütçe kaynaklıdır. Bu 1

bütçenin Üniversitelerde rekabet ortamının sağlanması ve öğretim üyelerinin performanslarının değerlendirilmesi ile ortaya çıkabilecek yeni mali kaynakların katkıları çok uzun zaman diliminde faydalı olabilir. Ancak yine de atılması gereken bir adımdır. Öğretim üyelerinin performanslarının değerlendirilmesinde objektif kriterlerinin oluşturulması önemlidir. denilmektedir. Başhekimlik görüşünde de belirtildiği gibi, bu hedefler global olarak ideal üniversite özellikleri olarak kabul edilmelerine rağmen hangi hedefe nasıl ulaşılabileceğinin çok açık olmadığı görülmektedir. Taslak metin, yukarıdaki temel ilkeler ışığında yükseköğretim sistemimizin yeniden yapılandırılması için 8 ana başlık altında çeşitli öneriler sunmuştur. Yükseköğretim Kurumu Statüleri Bu önerilerin birincisi yükseköğretim kurumlarının statüsünün değiştirilmesi ve zenginleştirilmesi konusundadır. İlgili kısım yükseköğretim sisteminin görevlerini güncellemekte ve Bologna sürecinde kabul edilmiş Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesinde yer alan temel yeterliliklere atıfta bulunmaktadır. Yeni yasanın tasarım sürecinde, yükseköğretim kurumlarının finansman ve işleyiş, yönetim ve yoğunlaşma alanları itibariyle farklılaştırılması gerektiği fikri ön plana çıkmaktadır. Bu doğrultuda yükseköğretim kurumlarının, A. Finansman ve işleyiş açısından: -Devlet yüksek öğretim kurumları, -Vakıf yüksek öğretim kurumları, -Özel yüksek öğretim kurumları, B. Yönetim açısından: -Kurumsallaşmış -Kurumsallaşmakta olan yüksek öğretim kurumları C. Yoğunlaşma alanları itibariyle: -Araştırma -Eğitim ağırlıklı yüksek öğretim kurumları Şeklinde kategorilere bölünmesi öngörülmüştür. Bu konuda Başhekimlik görüşü: Yüksek öğretim kurumlarının kurumsallaşmış ve kurumsallaşmakta olan şeklinde sınıflandırılması konusunun tartışılması gerektiğine inanıyorum. Yukarıda Yükseköğretim Kurumu ve bağlı birimleri için yeni 2

bir yapılanma ihtiyacının gerekliliği ve bu yapılanmada öngörülen hedefler tasarıda sunulmuştur. Bu hedefler tüm yükseköğretim kurumları için geçerli iken ve bir ihtiyaç olarak görülürken, kurumları bu şekilde sınıflandırmak çelişkili bir yaklaşım olmaktadır. 1. Yükseköğretim Kurumlarının görevlerinin tanımı yapılırken geniş bir anlayış ortaya konulmuş. Özgürce araştırma zemininde toplumsal sorunları üretim ve hizmet anlayışı ile çözme görevi uygun bir yaklaşımdır. Vakıf yükseköğretim kurumu ve Özel yükseköğretim kurumlarının kuruluş amaçlarının, hangi kanunlara bağlı olduğu ve görevlerinin yukarıda sayılan Yükseköğretim Kurumlarının görevleri dahilinde olup olmadığı açıkça belirilmelidir. 2. Yukarıda da belirtildiği gibi Türkiye deki tüm üniversitelerin giriş bölümünde tanımlanan hedefler yönünden eksikliklerinin olduğu düşünülürse kurumları kurumsallaşmış ve kurumsallaşmamış olarak ayırmak uygun değildir. 3. Kurumsallaşmanın kriterleri göz önüne alındığında bugün Türkiye deki tüm üniversitelerin bütçelerinin hemen tamamı hükümetlerin mali desteğinden oluşmaktadır. Bünyesinde Tıp Fakültesi bulunduran üniversitelerin bütçelerine bir miktar döner sermaye katkısı bulunmuş olsa da üniversite hastanelerinin içinde bulunduğu mali sıkıntı ortadadır. Ayrıca halen üniversitelerde Bilimsel Araştırma Projelerinin çoğunluğunu mali desteği Tıp Fakültelerinin döner sermayeleri tarafından sağlanmaktadır. Üniversitelerde Döner Sermaye İşletmeleri pratikte gerçek bir işletme anlayışı ile yönetilememektedir. Üniversitelerin üretim ve hizmet anlayışının değiştirilmesi ve Döner Sermaye İşletmelerinin bu anlamda daha özerk çalışabilmesi uzun dönemde faydalı olabilir şeklindedir. Burada finansman ve işleyiş açısından kar amacı güdebilecek özel üniversitelerin kurulmasına izin verilmesi sorunlu olabilir. Denetleme mekanizmalarının iyi işlemediği sistemlerde kar amaçlı yükseköğretim kurumları diploma makinesi olarak çalışmakta, tüm sistemin kalitesini düşürücü olarak etki etmektedirler. Ülkemizde son yıllarda artmakta olan bazı organizatör özel şirket+sivil toplum+vakıf üniversitesi ortaklı yüksek lisans programları, daha özel üniversitelere yasal olarak izin verilmeden bu işin nasıl sömürü konusu olabildiğine örnektir. Yine yönetim açısından kurumsallaşmış/kurumsallaşmakta olan üniversite ayrımı yapılması, bu ayrımın nasıl yapılacağı çok açık olmasa da sorunlu görünmektedir. Üniversiteleri bu şekilde kategorize etmek sınırlı sayıda üniversiteyi mutlu etse de önemli bir kısmını rahatsız edecektir. Böyle bir sınıflama yerine yükseköğretim 3

kurumlarının en üst örgütlenmesini üniversite, teknik okul, meslek okulu vb. şeklinde çeşitlendirmek düşünülebilir. Yoğunlaşma alanları açısından da eğitim veya araştırma üniversitesi şeklinde bir sınıflandırma sorunlu görülmektedir. Taslağın ana eksenlerinden biri kurumsal ve akademik özerklik olarak gösterilmiştir. Bu özerklikler kurumların farklılaşma ve rekabet edebilme için kendilerini konumlandırma konusunda serbest olmalarını gerektirir. Taslak metinde, kurumsallaşmış/kurumsallaşmakta olan üniversite ayrımı beraberinde üniversite yönetiminin farklılaşmasını getirmektedir. Taslakta en ayrıntılı anlatılan konulardan biri belirli kriterleri sağlayan ve kurumsallaşmış olarak adlandırılan üniversitelerin rektör ve dekan seçimi ve mali konularda karar verme yetkisi ile donatılmış Üniversite Konseyidir. AİBÜ birimlerinden gelen değerlendirme yazılarında en çok tartışmaya konu olan başlıklardan biri de üniversite konseyi düşüncesi olmuştur. Konu ile ilgili olarak, Başhekimlik görüşü: Yüksek öğretim kurumlarına Üniversite Konseyi nin sağlıklı ve etkin bir yönetim biçimi sağlayacağı tezi de tartışılmalıdır. Giriş bölümünde yeni yüksek öğretim modeli oluştururken birbirini dışlayan ikilemlerin (piyasa-devlet, yerel-ulusal, küresel-ulusal, araştırma-eğitim, atama-seçim) tuzağına düşmeden özgün modeller geliştirebilecek açılımlardan söz edilmektedir. Üniversite Konseyi nin seçimi ayrı tartışma ve ikilemlere neden olacağı gibi üniversitenin mali olmak üzere ok önemli kararlarının alınmasında rol oynayan bir rol verilmektedir. Bütçesinin hemen tamamı hükümet tarafından karşılanan bir üniversitede yönetim ve mal konularda karar verici mekanizma olarak Üniversite Konseyi nin işaret etmek doğru değildir. Bütçesi devlet tarafından karşılanmış bir üniversitede Rektör mali konularda sorumlu olarak imza atacak ve gerektiğinde tüm cezai hükümlere maruz kalacak buna karşın hiçbir sorumluluğu olmayan Üniversite Konseyi atamada yapacak onaylamada yapacak. Bu çok tartışılması gereken bir durumdur. Üniversite Konseyinin yukarıda belirtilen atama dahil çok önemli konularda alacağı mali kararların doğru ve yerinde olabilmesi için çok bilimsel, objektif, mevzuat ve mali konularda çok yetkin üyelerden oluşması gerekir. Bu şartların şuan için mümkün olduğunu söylemek zordur. Yeni çatışma sahaları oluşturacağı muhakkaktır. Üniversite Konseyinin mali kararları onaylayabilmesi için kanunlarla yetkilendirilmesi ve denetlenmesi ve gerekirse cezai hükümlere tabii olması gerektiği de ayrı bir çalışma konusudur. 4

Aynı konu ile ilgili olarak Eğitim Bilimleri Enstitüsünden gelen değerlendirmeler: 1. Üniversite konseyi fikri olumlu olmakla birlikte formasyonu şu şekilde oluşturulabilir: 11 üye yerine her enstitü, fakülte, yüksekokuldan birer seçilmiş üyeyle birlikte araştırma görevlisinden profesöre kadar tüm kademelerde ayrı ayrı seçim yapılarak temsilcilerin seçilerek komisyonun oluşturulması. Böylece 11 üyelik gibi statik bir konsey yapısından ziyade dinamik konsey yapısı oluşturulabilir. 2. Taslakta yer alan Rekörlerin seçilmesi ve atanmasında Üniversite Konseyi modeli yerine, Rektör seçiminin ülkenin en eğitimli bireyleri olan akademisyenler tarafından oylanarak yapılması ve seçimde en yüksek oyu alan Profesör ünvanlı adayın Cumhurbaşkanı tarafından atanması, bu modelle uyumlu olarak, üniversitedeki tüm diğer birim yöneticilerinin (Dekanlar, Müdürler, Bölüm ve Anabilim dalı başkanları vd.) seçiminde de ilgili birimdeki akademisyenler tarafından yapılacak oylamada en yüksek oyu alan adayın atanması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 3. Mevcut taslakta konsey atamaları için öngörülen en çok vergi veren isimlerden üye atanması hususu da ülkemiz gerçekleriyle örtüşmemekte, özellikle taşra şehirlerinde büyük sıkıntılara sebebiyet verecek açıklıklara kapı aralamaktadır. Yalnızca Bolu örneğinde en çok vergi veren isimlerin ne yazık ki ticari ahlakları, para kazanma yolları ve ilişkileri büyük soru işaretlerine açıktır. Dolayısıyla özellikle küçük şehir üniversitelerinin bu atamalarda dikkatli olması gerekmektedir. 4. Her üniversitenin komisyonuna Bakanlar Kurulu'nun üye atama planlaması ülkemizde sağlıksız yürüyen siyasallaşma ve kutuplaşmaya daha fazla yol açacağından bu maddenin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Aynı konu ile ilgili Eğitim Fakültesinin görüşü: Üniversite Konseyi, mevcut öneride, 11 kişiden oluşur. 5 üye üniversitenin her biri farklı fakültelerden ve bölüm başkanı ve üstü herhangi bir idari görevi olmayan kendi öğretim üyeleri arasından; 2 üye Bakanlar Kurulu tarafından; 2 üye Yükseköğretim Kurulu tarafından (ilgili üniversitenin profesörleri) arasından seçilir. Bu 9 üyenin seçeceği 1 üye ilgili üniversitenin mezunları arasından; 1 üye üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi verenler arasından ve/veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından seçilir. maddesinde; bu konseye büyük yetkiler verilmektedir. Çok büyük işlere imza atması gereken bu konseyin tamamen yansız olarak atanması, daha geniş katılımla oluşturulması, üyelerinde aranan şartların belli olması gerekmektedir. Konsey üye sayısının 11 den 20-30 a çıkarılmasını önermekteyiz. Konseyin rektör ve dekan atama yetkilerinin de tartışmalı olabileceğini düşünmekteyiz. 5

Fen-Edebiyat Fakültesinin görüşü: Üniversitelerin kurumsallaşması tanımının net olarak belirtilmemiş olması, kurumsallaşma konusunun daha ayrıntılı olarak açıklanması, üniversite konseyin tüm üniversitelere uygulanması, Üniversiteye en yüksek bağış yapan ya da vergi rekortmenlerinin konseyde yer alması konusunda olumsuz (Üniversite kurumunun özerk olması sebebiyle iş adamlarının yer alması uygun değildir) ve olumlu (Tüm kesim tarafından temsil edilmesi sağlanması sebebiyle uygun bulunmaktadır) görüşleri yer almaktadır. Bakanlar kurulu tarafından önerilecek üyelerin merkez ile bağlantının kesilmemesi açısından olumlu bulunmaktadır. Dekanın Üniversite Konseyi tarafından değil, Rektör tarafından atanması uygun bulunmuştur. Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum anabilim dalı görüşü: 1. Üniversite Konseyi: gereksiz, Üniversiteye siyaseti bugün olduğundan çok sokan, ilgisiz tüccar, esnaf zihniyetine Üniversite yönettirmeye kalkan bir yapı oluşturacak, Üniversite özerkliğini bitirecek, Üniversiteyi LİSE düzeyine indirecektir. 2. Üniversite Konseyi, rektör ve dekanları seçer ve atar: Üniversite öğretim üyeleri ne yapar??? Gereksiz, yanlış, Öğretim üyelerini ve onların tercihlerini yok sayan dayatmacı bir görüş. Rektörü öğretim üyeleri seçmeli, seçimden birinci çıkan kişi Rektör olmalıdır. Rektör sadece 1 dönem 5 yıllığına seçilmelidir. Genel görüş olarak : Konseyle ilgili bazı endişeler dile getirilmiştir. Örneğin; konsey oluşumunda konseyi oluşturan 5 üyenin seçimle gelmesi söz konusudur. Bazı görüşlere göre üniversitelerde yapılan seçimler üniversitelere vakit kaybı, yıpranmalara vesile, kutuplaşmalara zemin oluşturan ve gelişmenin önünde engel olarak görülmektedir. Ayrıca bu türden seçimler üniversitelerde temel huzursuzluk kaynağı olarak görülmektedir. Ayrıca konseye seçileceklerin bölüm başkanı bile olmaması seçilme hakkını ortadan kaldıracağından olumlu bulunmamıştır. Öte yandan konseye seçilecek üyenin mali mevzuat, genel mevzuat ve yönetim deneyimi olanlardan seçilmemesi taslaktaki temel hedefe uygun bulunmamıştır. Konsey üyeliklerine seçimde kriter olması önemli görülmüştür. Taslaktaki kısıtlama uygun bulunmamıştır. Ayrıca 2 üyenin bakanlar kurulu tarafından ve 2 üyenin YÖK tarafından seçilmesi de pratik ve uygulanabilir gözükmemektedir. Böyle bir konsey uzlaşı içinde çalışması çok zor görülmektedir. Mezunlar arasından veya en çok vergi veren birinin üniversite konseyinde olması da ayrı bir tartışma konusudur. Üniversitenin yapısını ve işleyişini bilmeyen üyelerin üniversiteleri yönetmesi mümkün gözükmemektedir. Konseyin Senato ve Yönetim Kurulundan üstte bir pozisyon olması işlerliği tıkayabilir, bürokrasiyi artırabilir, Senato ve Yönetim Kurulunun varlığını ve fonksiyonlarını ortadan kaldırabilir. 6

İki kez rektör olmanın kısıtlanması başarılı bir rektör ile devam etmeyi engellemektedir. Rektör seçimi üniversite içinde olmalı, üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilmeli. Belirli sayıdaki adayların 2 ya da 3 turlu seçimlere gidilerek rektörün seçilmesi gerekir. Bu durumda daha demokratik ve özgüveni olan eğitim kurumları olabilir. Rektör dahil, hiçbir yönetici statüsü görev süresine kısıtlama getirilmemelidir. Başarılı olan yöneticiler, başarılı oldukları müddetçe görevde kalmalıdır. Rektörlük veya dekanlık vb. başarının ortaya konduğu makamlar olarak değerlendirilmelidir. Konsey bulunan üniversitelerde Konseyin kuracağı komisyonun 3 aday belirlemesi ve Konseyin bu üç aday arasından birisini ataması her üniversiteye yeni bir YÖK çağrışımı yapmaktadır. Ayrıca üniversitelerdeki huzursuzluğu daha da artıracağı tahmin edilmektedir. Konsey tüm yetkileri haizse o zaman böyle bir üniversitede Rektör atamaya gerek yoktur. Konsey üniversiteyi doğrudan yönetmeli, yetkisi, sorumluluğu ve hesapverilebilirliği konseyde toplanmalıdır. Tüm yetkilere haiz bir konseyin ve bir de rektörün bulunması ortamda çok başlılığı artıracaktır. Bu da topyekün olarak karmaşaya neden olacaktır. Bazı yaklaşımlara göre de, Rektör adaylarının (2 ya da 3 aday) YÖK tarafından belirlenmesi ve atamanın doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından yapılması uygun bulunmaktadır. Ancak rektörün çalışmaları ve başarısı mutlaka takip edilmelidir. En az üç kişi rektör yardımcısı olmalı, üst limit 6 olmak üzere üniversitelerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda sayıyı belirleyebilmelidir. Üniversite konseyi oluşumunda değişik taraflarda seçim, atama vs. karışımı olduğu için mevcut sistemin olumsuzlukları önemli derecede devam edecektir. Ayrıca üniversitenin kendi seçeceği üyeler için kısıtlamalar getirilmesi de olumsuz etki yaratabilir. Yönetim Kurulunda öğrenci temsilcisi bulunması anlamlı değildir. Hesap verilebilirlik çerçevesinde Dekan seçimi ve ataması Rektör tarafından yapılmalıdır. Rektör hesap verebilirlik çerçevesinde kendi çalışma ekibini kurabilmeli, Dekan, Müdürler, Genel Sekreter ve Daire Başkanlarını başarı odaklı olarak gerekirse değiştirebilmelidir. Genel sekreterlik ve daire başkanlıkları çakılı kadrolar olmamalı, tıpkı müdürlüklerde ve dekanlıklarda olduğu gibi gerektiğinde değişmesine kanun olanak sağlamalıdır. Dekan kendi çalışma ekibini oluşturabilmelidir. Bölüm başkanı Dekan tarafından atanmalıdır. Bölüm Başkanı ataması akademik ünvana bağlı olmamalıdır. Yükseköğretim Kurumunun Yönetimindeki Ana Organlar Dönüşümün ikinci ana başlığı Yükseköğretim Kurumunun Yönetimindeki Ana Organlar dır. Bu başlık altında rektör, dekan, üniversite senatosu ve çeşitli yönetim kurullarının oluşturulma biçimi, enstitülerin lisansüstü eğitim ve araştırma odaklı kurulabilmesi konularında bazı değişiklik önerileri bulunmaktadır. Bu başlık taslakta, özellikle rektör seçimi konusunda, oldukça ayrıntılandırılmıştır. Devlet üniversitelerinin konseyi olan 7

kurumsallaşmış, konseyi olmayan kurumsallaşmış ve kurumsallaşmakta olan diye 3 sınıfa ayrılması ve her tipe özgü rektör atama prodesüleri uygulanması öngörülmüştür. Yine bu başlık en çok yorum yapılan başlık olmuştur. Konu ile ilgili başhekimlik görüşü: Üniversite konseyinin kurulması ve Rektörün atanması süreci mevcut yürürlükte olan rektörlük seçimlerinin gerisine gitmek anlamını da taşımaktadır. Bir taraftan daha demokratik bir üniversite hedefleyeceksiniz, diğer taraftan Üniversite Konseyi kurup Rektör ü atama yoluyla seçeceksiniz. Çelişkili bir yapılanma oluşmaktadır. Üniversite konseyi kurulması yerine mevcut YÖK yapısının daha sistematik şekilde yapılandırılması, YÖK yürütme kurulunun sayısının artırılması, mevcut üyelerin bu görevi primer öncelik olarak görmesi başka görevlerde bulunmaması, üniversitelere yukarıda belirtilen hedefler koyularak ve kanunlarda bu yönde değiştirilerek yeni yapı oluşturulması daha uygun gözükmektedir. Rektörlük seçimi şu şekilde düzenlenmelidir. Öncelikle Rektör adayı olabilmek için yukarıda hedeflenen bir üniversite kavramının içini dolduracak kriterlerin getirilmesi. Rektör seçimi yapılacak üniversite için YÖK tarafından ilan yapılması. İlana başvuran Rektör adaylarının YÖK tarafından kurulan bir komisyon tarafından değerlendirilmesi. Değerlendirme sonucunda Rektör olamay uygun bulunan 3 adayın Cumhurbaşkanına sunulması ve Cumhurbaşkanın Rektör atamasını yapmasıdır. Dekanlar Rektör tarafından atanabilir. Rektörün süresi bittiğinde Dekanlarında görevi son bulur. Bu şekilde özellikle üniversitelerde Rektörlerin oy kaygısı olmaz, öğretim elemanlarının da kamplaşması ortadan kalkar. Başka bir alternatif mevcut Rekör seçimlerinin sonucunda en çok oy alan Rektör adayının Cumhurbaşkanı tarafından atanmasıdır. Rektörlük seçimlerinde sadece Doçent ve Profesör unvanına sahip öğretim elemanlarının oy kullanması düşünülebilir. Rektörlerin 5 yıllığına atanması uygun bir yaklaşımdır. Bir Rektörün aynı üniversitede üst üste iki defa Rektörlük yapmaması konusu tartışılmalıdır. İlk defa Rektör olan kişilerin mezuatı uygulamayı ve yönetmeyi etkin olarak sağlayabilmesi en az 3 yıl tecrübe etmesini gerektirir. Beş yıl içinde edinmiş olduğu iyi tecrübenin ve çalışmalarının sonraki beş yılda daha verimli olarak kullanması kurumlar yararına olacaktır. Ayrıca ilk 5 yılda ortaya koyulan kötü performans yeniden atanma sürecini engelleyecektir. Bir Rektörün ikinci defa atanmasında sakınca yoktur. Öğrenci sayısının 50.000 in üzerinde olduğu üniversitelerde 5 rektör yardımcısı görevlendirilebilmesi uygun bir yaklaşım olabilir. 8

Dekan atamasını da Rektörün görevleri arasında saymak uygun olabilir. Ayrıca Rektörün daha verimli bir yönetim sağlayabilmesi için Daire Başkanlarının görev süresinin Rektörün göreve başlaması ile başlaması, Rektörün görev süresi bitince sona ermesi daha uygun olduğu kanaatindeyim. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Görüşü: Rektörlerin 5 yıllığına ve tek sefer seçilebilmesi doğru ve adaletli bir yaklaşım değildir. Belki 4 yıllığına iki kez (mevcut durum) seçilebilir. Bu bağlamda fakülte kısıtlaması da doğru değil. Daha önce aynı fakülteden rektörün seçilmesi aynı fakültedeki bir rektör adayını mağdur etmemelidir. Eğitim Fakültesinin Görüşü: 1- Rektör atama işleminin konseyden daha ziyade seçimle yapılması tarafımızdan önerilmektedir. Mevcut seçim yasası düzenlenebilir ve daha işlevsel olması sağlanabilir. 2- Rektörün 5 yıllığına atanması, verimlilik açısından olumludur. Başlanan projeleri bitirmek için zaman kazanılır. Ancak, rektörün sadece tek dönem görev yapması yerine; başarılı ve üretken olduğu taktirde rektörün tekrar seçilmesi ve en fazla iki dönem rektörlük yapması tarafımızdan önerilmektedir. 3- Yeni kurulan kurumsallaşmamış üniversitelerin yönetim şekillerinin oturması ve aksaklıkların kısa zamanda çözülmesi için daha önceden rektörlük geçmişi olan öğretim üyelerine rektörlük görevlendirmelerinin yapılabileceği önerisi sunulmuştur. 4- Öğrenci sayısının 50.000 in üzerinde olan üniversitede 5 rektör yardımcısı görevlendirilmesi düşüncesini olumlu buluyoruz. Bu 4 rektör yardımcısı olarak 15.000 ve üstü öğrencili üniversitelerde de uygulanabilir; böylece görevler somut olarak dağıtılıp, daha verimli çalışma sağlanabilir. 5- Bölüm yönetimimiz, Güzel Sanatlar Enstitüsü nün de açılmasını önermektedir. 6- Türkiye Öğrenci Konseyi maddesinin önerilerine katılmaktayız; ancak ideolojik yapıların akademik kuruma çok fazla taşınmamasını da savunmaktayız. 7- Taslakta yer alan Rekörlerin seçilmesi ve atanmasında Üniversite Konseyi modeli yerine, Rektör seçiminin ülkenin en eğitimli bireyleri olan akademisyenler tarafından oylanarak yapılması ve seçimde en yüksek oyu alan Profesör ünvanlı adayın Cumhurbaşkanı tarafından atanması, bu modelle uyumlu olarak, üniversitedeki tüm diğer birim yöneticilerinin (Dekanlar, Müdürler, Bölüm ve Anabilim dalı başkanları vd.) seçiminde de ilgili birimdeki akademisyenler tarafından yapılacak oylamada en yüksek oyu alan adayın atanması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 8- Senato formasyonu ile ilgili yapılan öneri uygun değildir. Mevcut durumda tüm enstitü, fakülte ve yüksekokulların temsilcileriyle ilgili sınırlama yapmak doğru değildir. 9- Enstitülerin sayısının 3 ile sınırlandırılması enstitülerin kurulma mantığına aykırı bir öneridir. 9

Yükseköğretim Alanının Koordinasyonu ve Üst Yönetimi Yükseköğretim Alanının Koordinasyonu ve Üst Yönetimi başlığı altında Türkiye Yükseköğretim Kurulu kurulması, bu kurulun Başkanlık, Genel Kurul ve Yürütme Kurulu olarak üç organdan oluşması, mevcut Üniversitelerarası Kurulun danışma fonksiyonlu Rektörler Kuruluna dönüştürülmesi ve Yükseköğretim Şurası adlı yeni bir kurulun oluşturulması öngörülmüştür. Taslak metinde YÖK yerine geçecek kurulun öğrenci kontenjanı belirleme, üniversitelere akademik kadroların tahsisi gibi konularda görev ve yetkileri olduğu gibi korunmuş görünmektedir. Bu durum, taslağın sağlayacağını iddia ettiği özerklik kavramının içini boşaltmak olacaktır. Konu ile ilgili birimlerimizden gelen görüşler: 1. Yükseköğretim Genel Kurulu nun sayısı 25 üyeden oluşmalıdır. 2. Üyeler daimi olarak görev yapmalı. Genel Kurul üyeliğini ikincil veya üçüncül bir iş olarak görmemeli, yapmamalıdır. Üyelerin görev dağılımı yukarıda belirtilen görevlerinin yanı sıra üniversitelerin mevcut sorunlarını anlamaya ve çözmeye yönelik olarak grup veya komisyonlarla da çalışmalıdır. 3. Yükseköğretim Genel Kurulu nun yukarıda sayılan yükseköğretim kurumlarının öğrenci kontenjanlarını belirlemek ve üniversite rektörlüklerine aday Göstermek gibi bazı görevleri daha önceki maddelerde Üniversite konseyine de verilmiştir. Çelişkiler vardır. Üniversite Konseyi yukarıda da belirttiğim gibi doğru bir yönetim biçimi değildir. 4. Yukarıda da belirttiğim gibi Üniversite Rektör seçimini: ilan edilen rektörlük için baş vuran adaylar arasından Yükseköğretim Genel Kurulunda oluşturulan komisyon 3 aday belirler ve Cumhurbaşkanına sunar. Cumhurbaşkanı Rektör atamasını yapar. Böylece Cumhurbaşkanı takdir yetkisini kullandığı için tartışmalar son bulur. Üniversitelerde seçim ile ortaya çıkan bloklaşma, gerektiğinde oy için alınan öğretim üyesi gibi komplikasyonlar azalır. 4. Yükseköğretim Genel Kurulu üyeleri: 8 Cumhurbaşkanı, 7 Bakanlar Kurulu, 7 Rektörler Kurulu ve 3 Üye ilan üzerine başvuran Rektörler Kurulundan oluşan komisyonca seçilen üyelerden oluşur. Yükseköğretim Şurası : Mevcut yapının pratik anlamda çalışma sorunu varken, yeni komisyonlar ve şura gibi yapılanmalar içine girmenin faydalı olacağına inanmıyorum. 10

Eğitim Eğitim Başlığı altında verilen eğitimin kalitesinin artırılması için tüm diploma programlarının kurumsallaştırılması öngörülmüştür. Bu amaçla ortaya konan düşünceler zaten Bologna süreci ve 6111 sayılı yasa ile yapılmaya çalışılan değişikliklerdir ve bir kez daha vurgulanmaları olumlu bulunmuştur. Yükseköğretimde Araştırma Taslağın öngördüğü dönüşümün önemli ayaklarından biri beşinci başlık olan Yükseköğretimde Araştırma konusudur. Burada belirli kriterlere gore araştırma üniversitesi/birimi kurulması ve bu kuruluşların fazladan kaynaklarla desteklenmesi, araştırmacı öğretim elemanı çalıştırılması, proje araştırmacısı ve doktora sonrası araştırmacı istihdamı, akademik faaliyet puanı ve performans ödemesi gibi araştırma faaliyetlerine hız verecek destekleyici mekanizmalara yer verilmiştir. Araştırma başlığı altında öngörülen yapılar idealde pozitif olsa da, uygulama esaslarının iyi belirlenmemesi durumunda sorunlar yaratma potansiyeli taşır. Örneğin, makale sayısına gore yapılacak akademik faaliyet puanı hesaplaması anlamsız makale yazma sayısını artırır. Bu başlık altında Başhekimlik görüşü olarak: Bu arada özellikle hemen tamamen Tıp Fakültesi Hastanelerinin Döner Sermayesinden faydalanılan Bilimsel Araştırma Projelerinin ayrı bir kaynaktan finanse edilmesi çok daha isabetli olacaktır. Aynı konuda Eğitim Fakültesinden: Araştırma ve yayında önde giden üniversiteler ve oralardaki bölümlere bakılmalı, yayın yapan öğretim elemanlarının ders yükleri mutlaka incelenmeli, ders dışında yaptıkları sınav hazırlama ve okuma gibi aşırı zaman alan etkinliklere ayırdıkları zamanlar belirlenmeli ve buna göre düzenleme yapılarak, diğer üniversitelerde araştırmanın geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bu üniversitelerde var olan koşullar bütün üniversitelere yayılmalıdır. Akademik Faaliyet Puanı ve Faaliyet Örneği Bu maddenin yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Örneğin, ODTÜ, Sakarya, ve Hakkari üniversiteleri birbirinden farklı üç üniversitedir. Bu üniversitelerin öğretim elemanlarına sundukları imkânlar ve öğretim elemanlarının haftalık ders yükleri dikkate alınmadan, herkesin aynı kriterlere göre değerlendirilmesi doğru olmayacaktır. Bu maddenin hazırlanmasında örnek alınan üniversite ve ülke koşulları ile ülkemiz koşulları göz 11

önüne alınarak, ülke koşullarına uygun bir değerlendirme kriteri geliştirilmesi daha uygun olacaktır. Aksi takdirde herkes eşit olmayan bir şekilde değerlendirmeye tabi olacaktır. Görüşü gelmiştir. Tıp Fakültesi Kadın Doğum Ana Bilim Dalı: Akademik faaliyet puanı ve faaliyet ödeneği: bu ve benzeri uygulamalar yerine Öğretim Üyelerine yakışan bir maaş sağlanmalı, her türlü araştırma proje olarak desteklenmeli, kaliteli yayınlara TÜBİTAK ve Üniversitelerin şu anda verdiği destek devam ettirilmelidir. Zaten Öğretim üyesinin asli görevi eğitim ve araştırmadır. Toplumsal Hizmet 6.ıncı yeniden yapılanma başlığı olan Toplumsal Hizmet konusunda sürdürülebilir istihdam için mezunlar yetiştirmek, öğrenme kazanımlarını ve programların müfredatlarını güncellemek, kamu kurumları, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlar arasındaki ilişkileri geliştirmek gibi amaçlarla yükseköğretim kurumları tarafından Danışma Kurulları oluşturulması ve üniversitelerde geliştirilen bilgiyi faydaya dönüştürmek için Bilgi Transfer Ofisleri kurulması öngörülmektedir. Bu konuda öngörülen Danışma Kurulları yine Bologna sürecine uyumda öngörülmüş yapılardır. Bilgi transfer ofisleri ise Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası kapsamında düzenlenmişlerdir. Yükseköğretimin Denetimi ve Kalite Güvence Sistemi Taslağın en önemli yeniliklerinden biri 7.inci madde olarak sunulan Yükseköğretimin Denetimi ve Kalite Güvencesi sistemidir. Burada YÖK bünyesinde Denetleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığının kurulması, bu kurulun her yıl üniversitelerin yaptığı iş ve işlemleri mevzuata uygunluk açısından denetlemesi öngörülmektedir. Bu teklif pratik zorluğu yanında yine taslağın ana fikri olduğu iddia edilen özerklik kavramı ile çelişmektedir. Yine aynı başlık altında Kalite Koordinatörlüğü adlı bir birim oluşturulması ve bu birimin üniversitelerin kalite geliştirme süreçlerine yardımcı olması, ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarını akredite etmesi öngörülmektedir. Akreditasyon kuruluşlarının kendilerinin özerk olmaları uluslararası normdur. Öğretim Elemanı Atama ve Yükseltme Süreçleri Taslağın son başlığı Öğretim Elemanı Atama ve Yükseltme Süreçleri adını taşımakta ve yüksek lisans bitirmeden professor olmaya kadar tüm akademik aşamaların nasıl geçileceğini yasa ile belirlemeye çalışmaktadır. Bu başlık altında da öğretim üyeleri arasında fikir zenginliği görülmektedir: Başhekimlik görüşü: Mevcut uygulanan usuller uygun Doçentlik sınavının yılda bir defa yapılması daha uygundur Aşağıdaki önerilen maddeye kesinlikle katılıyorum 12

Profesörlük ataması için, adayın üç yılı yükseköğretim kurumlarında olmak üzere en az beş yıl ilgili bilimsel alanda çalışmış olması gereklidir. Kişinin bilimsel yayınları en az üçü başka yükseköğretim kurumlarından olmak üzere beş kişilik bir öğretim üyesi tarafından değerlendirilir, üniversite yönetim kuruluna sunulur. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu: İlgili taslağın Öğretim Elemanı Atama ve Yükseltme Süreçlerinde (8. madde) yer alan Yardımcı Doçentlik ve Doçentlik atamalarında dil puanı geçerlilik süresinin (Yrd.Doç. için 3 yıl Doçentlik için 2 yıl) kaldırılması gerçekçi ve adil bir yaklaşım olacaktır. Eğitim Bilimleri Enstitüsü görüşü: Öğretim üyelerinin atama ve yükseltme süreçleri yeniden gözden geçirilmelidir. Özellikle öğretim üyelerinin sözleşmeli hale getirilmesi iş güvencesini ortadan kaldıracağından doğru bir düzenleme olarak değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla bu düzenlemenin taslaktan çıkarılması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 3. Akademik yükselmelerin norm kadroya bağlanması düşüncesi (kadro olmadan doçent ünvanı verilmemesi) de birçok haksızlıklar yaşanmasına neden olabilecektir. Ayrıca böyle bir düzenleme, üniversite dışından doçentliğe başvuruyu engelleyecek ve her bireyin kendini geliştirme hakkını ortadan kaldıracaktır. Bu nedenlerle, bu düzenlemenin de taslaktan çıkarılması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 4. Yardımcı doçentlik atamasında adayın doktora, uzmanlık ve yeterlilik belgesine sahip olduğu andan itibaren bekleme şartı aranmadan atanması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 5. Doçentlik ünvanını kazanabilmek için doktora, uzmanlık ve yeterlilik belgesine sahip olunduğu andan itibaren en az beş yıl geçmiş olması yerine üç yıl geçmiş olması ve bu sure zarfında başvurulan alanda özgün bilimsel yayınlar üretilmesi şartı oy çokluğuyla bölümümüz tarafından önerilmektedir. 6. Doçentlik ünvanın Üniversiteler Arası Kurul tarafından verilmesi, doçentlik sınavının sözlü kısmının kaldırılması ve atamanın da ilgili üniversite tarafından ünvan alındıktan itibaren en geç üç ay içinde yapılması bölümümüz tarafından önerilmektedir. 7. Profesörlük atamasında ise doçentlikte beş yılını tamamlamış ve ilgili üniversitenin Profesörlük için gerekli akademik yayın kriterlerini sağlamış olma şartlarını taşıyan adayın en geç üç ay içinde Profesörlüğe yükseltilmesi bölümümüz tarafından önerilmektedir. Eğitim Fakültesi görüşü: 13

a) Öğretim Elemanı Atama ve Yükseltme Süreçleri Yardımcı Doçentlik ve doçentlik aşamalarında yabancı dil konusu yığılmalara neden olmaktadır. Bu konuda aşağıdaki görüşlerimiz gözönüne alınarak düzenleme yapılması yararlı olacaktır: 1. Bu sınava hazırlık sözleşmeli Yardımcı Doçentler için bir sıkıntı haline gelmektedir. Özellikle İngilizce dışındaki dillerde sınava girecek akademisyenler için bulundukları illerde hazırlık kursu bulmak büyük bir sıkıntıdır. Almanca ve Fransızca dillerinde bile büyük iller dışında kurs bulunmamaktadır. Bu sorun a çözüm üretilmelidir. 2. Sınav ın içeriği değiştirilmelidir. Sınav yabancı dilde okuma ve yazma becerisini ölçmekten uzaktır. Bazı strateji ve taktikler üzerinde çalışarak ve dilbilgisel istisnaları ezberleyerek bu sınavda başarı sağlamak mümkündür. Yurtdışında doktora yapma avantajına sahip olan akademisyenlerin dışında sınavı geçenlerin büyük çoğunluğunun yaptığı budur. 3. Okuma, yazma, konuşma, ve dinleme becerilerini ölçmeyen yabancı dil sınavı başarı notu nun 70 e yükseltilmesi ilerlemede daha büyük yığılmalara neden olacaktır. Şu bir gerçektir ki, bu sınavdan geçerli notu alanların büyük çoğunluğu, bu sınava bir sefer daha girseler geçemeyeceklerdir. Bu yüzden başarı notu 65 ten daha aşağıya çekilmelidir. 4. En önemlisi, sınav ın algılanması Bilim = İngilizce, Fransızca, Almanca haline gelmiştir. Akademisyenlerin yaptığı diğer çalışmaların hiç biri dil koşulu olmadan ilerlemelerine yardımcı olamamaktadır. 5. Yeni Yükseköğretim Yasası Taslağında Yardımcı doçentlik ataması için, adayın doktora, uzmanlık ve yeterlilik belgesine sahip olduğu andan itibaren en az iki yıl geçmiş olması ve merkezi yabancı dil sınavından 100 üzerinden en az 70 puan almış olma şartı aranması henüz yeni yapılanan ve öğretim üyesi sıkıntısı bulunan ülkemiz yükseköğretimi için ciddi sıkıntılar oluşturacaktır. Bu nedenle Yardımcı doçentlik ataması konusunda bu şartlar aranmamalıdır. 6. Doçentlik unvanını kazanabilmek için doktora, uzmanlık ve yeterlilik belgesine sahip olunduğu andan itibaren en az beş yıl geçmiş olması ve müracaat tarihi itibari ile son iki yılda Kurul tarafından kabul edilen merkezi yabancı dil sınavından 100 üzerinden en az 70 puan almış olmak şartları da gelişmek ve Batılı üniversitelerle rekabet etmek hedeflerini ön planda tutan yükseköğretimimize, öğretim üyesi kazandırma konusunda büyük sıkıntı yaratacak bir durumdur. Bu konuda adayın yaptığı bilimsel çalışmalar ön planda tutulmalı; doktora sonrasında yabancı dil şartı ortadan kaldırılmalıdır. 7. Yeni Yükseköğretim Yasası Taslağında öngörülen yardımcı doçentlerin tümünün, doçent ve profesörlerin belli bir oranda sözleşmeli olması konusu zaten Batılı üniversitelere göre iyi olmayan ülkemiz akademik personelinin özlük hakları noktasında daha da kötüleşmeye yol açacağı ve ayrıca eşitsizliğe sebep olacağı için gözden geçirilerek yeniden değerlendirilmelidir. 8. Akademik unvanların üniversitelerde boş olan kadrolara göre verilemsi; kadro olmadan doçent unvanı verilmemesi; akademik unvanların ilgili üniversite tarafından verilmesi konusu da akademik personelin özlük hakları konusunda sıkıntı yaratacaktır. 9. Yeni Yükseköğretim Yasası Taslağında öngörülen akademik personel için esnek çalışma modelinin benimsenmesi akademisyenlerimize bilimsel araştırma konusunda daha fazla imkân sağlayacağından olumlu olacaktır. 10. Akademik unvanlar için asgari atama standartlarının Kurul tarafından belirlenmesi, ancak üniversitelerin bu standartların daha üstünde standartlar belirleyebilmesi noktasında da, 14

üniversitelerin bilimsel ölçütlerle bağdaşmayacak keyfi tutumlar sergileyebilecek olması nedeniyle, üniversitelerin tercih edebileceği üst sınırların da kurulca belirlenmesi yerinde olacaktır. 11. Yardımcı doçent atamalarında doktora sonrası en az iki yıl geçmiş olması şartı üniversitelerimizin öğretim üyesi ihtiyacı açığını düşünerek ihtiyaç olan üniversitelerde böyle bir şartın aranmaması daha uygun olabilir. 12. Doktora tezinin alana göre 3 ya da 5 yayına dayanmasına yerine nitelikli bir dergide en az 1 yayına dayanması daha uygun olabilir. 13. Akademik kadrolar için norm kadro ve norm kadro olmadan unvan verilmemesi şartlarının kaldırılması daha uygun olabilir. 15

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ YÜKSEKÖĞRETĠM SĠSTEMĠ ÜZERĠNE GÖRÜġLER 7 Temmuz 2012, Bolu 16

17

SunuĢ: Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayri CoĢkun baģkanlığında, 19.11.2011-01.01.2012 tarihleri arasında Bolu Gülezler Konağında düzenlenen 6 toplantıda yükseköğretim sistemimiz, YÖK, Yükseköğretim kurumlarının örgütlenmesi, personel politikaları, öğrenci iģleri, eğitim-öğretim ile ilgili sorunlar, yabancı dilde eğitim, ikinci öğretim ve yaz okulları konularında sorunlar ve çözüm önerileri konuları akadisyenlerce tartıģıldı. Toplantının raportörlüğünü Doç.Dr. Ġbrahim ÇAKIR yapmıģtır. Rapordaki bilgiler Prof.Dr. Hamit COġKUN tarafından organize edilmiģ ve en son olarak Prof.Dr. Resul ERYĠĞĠT tarafından edite edilmiģtir. Raporun son hali aģağıdaki gibidir. Otonomi ve yükseköğretim sistemimiz Üniversite yönetimi ve devlet ile yükseköğretim kurumları arasındaki iliģkiler Avrupa üniversitelerinin modernizasyonu bağlamında son yılların en tartıģılan konularındandır. Konu, 2001 yılında Avrupa Üniversiteler Birliğinin kuruluģunda yayınlanan Salamanca bildirgesine Avrupa üniversitelerinin yerel ve global düzeyde yarışabilmek için gerekli yönetsel özgürlük, yumuşak ve destekleyici düzenleyici bir yasal çerçeve ve adil finansal desteğe ihtiyaçları olduğu Ģeklinde girmiģ, 2003 yılındaki Graz Deklerasyonunda Hükümetlerin kalıcı yasal altyapı ve bütçe olanakları sağlayarak yükseköğretim kurumlarının gerçek anlamda otonomi kazanmasına yardımcı olmaları, bunun karşılığında üniversitelerin de hesapverebilirlik ve örgütsel kalite ve stratejik yönetim kapasitelerini artırmak için öğrenciler ve diğer paydaşlarıyla çalışmalar yapmaları konusunda çağrıda bulunmuģtur. Avrupa Komisyonu Avrupa 2020 vizyonunda 18

üniversitelerin otonomi ve hesapverebilirliğini Avrupa üniversite modernizasyonunun temel taģlarından biri olarak öngörmüģ ve birliğe üye hemen her üye ülkede son yıllarda bu yönde temelden reform çalıģmaları baģlamıģtır. Türkiye, Bologna sürecinin parçası olarak, bu değiģim sürecinin aktif bir katılımcısı, Avrupa Yükseköğretim Alanı ve AraĢtırma Alanının üyelerinden biridir. Bu bağlamda Türkiye Yükseköğretim sistemi, Avrupa Üniversiteler Birliğinin çeģitli konularda Avrupa Yükseköğretim Alanı ile ilgili yapmıģ olduğu karģılaģtırmalı analizlerin konusu olmuģtur. Yükseköğretim sistemimizin gerek Bologna süreci gerekse Avrupa Birliği katılım çalıģmaları kapsamında Avrupa sistemine yakınlaģma zorunluluğu dolayısı ile aģağıda Avrupa Üniversiteler Birliğinin 2010 da yayımladığı University Authonomy in Europe II: The Scorecard adlı çalıģmanın bulguları eģliğinde, 2011 sonbaharında A.Ġ.B.Ü Gülezler Konağında yapılan toplantı tutanaklarının değerlendirmesi yapılmıģtır. Öncelikle EUA'nın 4 ana otonomi sınıfını alt baģlıkları ile beraber ele alınıp, her sınıfta 28 ülke arasında yükseköğretim sistemimizin yerini belirleyen sebepleri açıklanmaya çalıģılmıģtır. Ġkinci bölümde ise toplantı tutanaklarından çıkarılan özetler bu otonomi kriterleri açısından değerlendirmeye alınmıģtır. Öncelikle dört otonomi sınıfı: 1. Örgütsel Otonomi: Kısaca, üniversitenin kendi iç iģleyiģi ile ilgili yönetmelikleri ve birimleri oluģturabilme, anlaģmalar yapabilme, karar verici kiģi ve kurulları seçebilme serbestisi olarak tanımlanabilir. 1. En üst düzey yöneticinin seçimi Bu bağlamda üniversite rektörünün seçimi ve atanması konusunda: 19

a. Üniversitedeki değiģik grupların (akademik personel, idari personel ve öğrenciler) doğrudan veya dolaylı temsilcilerinin oylarıyla seçim b. Üniversite mesupları arasında yapılan demokratik seçimle oluģmuģ ve akademik konularda karar verme yetkisi olan Senato gibi bir kurul c. Üniversitenin statejik konularda karar alma yetkisi olan Yönetim Kurulu vb. bir kurul tarafından d. Senato, Yöneyim Kurulu ve/veya Mütevelli heyeti benzeri bir oluģum tarafından Bu birimlerce seçilen rektör baģka bir mercii tarafından onaylanmalı mıdır? Rektör olmak için belirli yetkinlikler aranmasına gerek var mıdır? Rektörün görev süresini ve görevden alınmasını kim düzenlemelidir? 2. Akademik iç yapı Üniversitenin akademik iç yapısı konusunda karar verebilme serbestinin en önemli göstergesi fakülte, yüksekokul, bölüm, program vs. yapıları kurmak konusunda devletin düzenleyici kurullarınca ne kadar kontrol edildiğidir. Bu konudan olarak, anabilim dalı ve bölüm baģkanlarının nasıl seçileceğinden fakültelerde hangi kurulların bulunacağına kadar, üniversitenin iç yapısı ile ilgili konuların merkezi otorite tarafından tüm üniversitelere aynı biçimde uygulanması örgütsel otonomi açısından negatif değerlendirilmektedir. 20

3. Tüzel kiģilik oluģturabilme Bu baģlık, üniversitelerin ana misyonlarını yerine getirecek stratejilerin hayata geçirilmesine yardımcı olmak üzere, bağımsız kar amacı güden veya gütmeyen tüzel kiģilikler oluģturma yetkisi olup olmadığına iģaret eder. 4. Yönetsel Kurullar Senato ve Yönetim Kurulu: Bu kurulların oluģumu üniversite ve paydaģlarının ağırlığını yansıtmakta mıdır? Bu kurullara üniversite dıģından üye alımı olası mıdır? Finlandiya ve bazı Baltık ülkeleri üniversite modernizasyonu programı çerçevesinde özellikle üniversite yönetim kurullarının yarıya yakın üyesinin üniversite dıģından bakanlıkça atanan kiģilerden oluģmasına yönelik bir sisteme geçiyor. Avrupa Üniversiteler Birliğinin 28 üye ülkeyi içeren ve 2008 yılında baģlayıp 2010 yılında bitirilen çalıģmasında örgütsel otonomi sıralaması aģağıdaki tabloda gösterildiği biçimde olmuģtur: 21

Türkiye olarak sonlarda yer almamızın temel sebepleri: 1. Sondan baģlayacak olursak, devlet üniversiteleri için yönetim kurullarımızda üniversite dıģından kiģilere yer verecek bir mekanizma olmaması. Diğer bir deyiģle, mütevelli heyetlerinin eksikliği. Bu listedeki 20 ülkede dıģarıdan kiģilerin bulunması yasal zorunluluk. 2. Yönetim kurullarının ağırlıklı olarak öğretim üyelerinden oluģması. Ġdari personel, öğrenciler, araģtırma görevlisi, okutman, öğretim görevlisi, uzman gibi kesimlerin, neredeyse, hiç temsil edilmemesi. 3. Tüzel kiģilik oluģturma konusunda, sadece kar amacı gütmeyen Ģirketler kurma izni olması. 4. Akademik iç yapı konusunda problem gerek yeni yapılar oluģturma gerekse iç iģleyiģ konusunda tüm izin ve yasal düzenlemelerin YÖK tarafından verilmesi. 5. Rektörlük konusunda gerçek karar vericinin üniversite dıģından olması Örgütsel otonomi konusunda yükseköğretim sistemimizin en sorunlu görüldüğü üniversite kurullarında dıģ paydaģların temsil edilmemesi konusunda AĠBÜ Gülezler Konağı toplantıları katılımcıları daha çok mütevelli heyeti üzerinde durdu ve aģağıdaki düģünceleri ortaya koydu. Bu raporda AĠBÜ Gülezler Konağı toplantıya katılanların görüģleri yorumsuz ve olduğu gibi rapora alınmıģtır. Bu yüzden çerçeve içinde yatık karakterle aynen sunulmuģtur. Bu yüzden aģağıda çerçeve içinde 22

ve yatık karakterle sunulan görüģler bir birinden farklılık arzedebilmektedir -Devlet malına mütevelli heyet olmaz. Demokratik heyetler yok. Bir kişi tarafından yönetiliyor. Başat, dominant bir lider belirleyici oluyor. Kaynakları yönetiyorlar. Üniversitelerin derdinden en iyi akademisyenler anlar. Mütevelli heyet (üniversitelere) zarar verir. -Üniversiteli olmayan bir kişi üniversiteyi yönetmemeli. Üniversitede hayırsever bir iş adamı, falan yere eleman aldınız neden bana sormadınız diyebiliyor. Zaman zaman bakan ve milletvekilleri telefon açıp teklifte bulundukları da oluyor. Üniversiteyi yönetecek kişinin her yönü ile bilmesi gerekir. -Şu aşamada Türkiye de devlet üniversitelerinde mütevelli heyeti olmamalı. Danışma kurulundan herhangi bir konuda fikir alınmalı vb. gibi, ancak baskı olmamalı. -Büyük illerde bu olabilir ama küçük illerde olmaz. -Bolu, Bilecik vb. illerde heyet, üniversiteleri çalıştırmaz. -Üniversite mütevellisi seçilirken Vali, Belediye Başkanı, Ticaret Sanayi Odası, Savcı, içerden bazı profesörler de olabilir. -Mütevelli heyet denince sadece üniversitenin bulunduğu ilden olması gerekiyor gibi düşünülmemeli. Ülke çapında belirli noktalara gelmiş başarılı mezunlar, mezunların istihdam edildiği akademik alanlara göre işverenler, vb. de bu danışma kurulunda bulunmalı. -Mütevelli heyet olmalı ve bunlar sadece onu düşünmeli. Ödül ve ceza sistemi olmalı. -Mütevelli heyeti rektörün seçimine katılsın ama üniversite yönetmesin. -Mütevelli heyet olmalı ancak Danışma Kurulu statüsünde görev yapmalı. -Mütevelli heyet olacaksa sorumluluğu da olmalı. Bütçe de ona bağlanmalı, 23

yetki ve sorumluluklar da. Aksi halde başarıyı da başarısızlığı da üstlenmeli. Çok fazla ve farklı konuda kanunlarla yönetiliyor üniversiteler. Katılımcılar, genel olarak, mütevelli heyeti tarzında bir dıģ karar etkileyiciye olumlu bakmadılar. Ancak, üniversite yönetim kurulunaseçim Ģekli iyi düģünülmek üzere-baģka üniversitelerden akademisyenlerin, eski siyasilerin ve bürokratların, iģ dünyasından kiģilerin ve toplum önderlerin bir Ģekilde katkı vermesinin önünün açılması fayda getirebilir. Üniversite kurullarının çok ağırlıklı olarak akademisyenlerden oluģması, öğrenci, idari personel ve öğretim üyesi dıģındaki öğretim elemanlarının temsil edilmemesi durumuna çok dikkat çeken bir yorum olmamıģ. Bu konuyla ilgili; -Üniversite yönetim kurulunda diğer yöneticiler ve doçent olanlar da olmalı. Ģeklinde bir öneri var. Burada da öğrenci, idari personel ve öğretim üyesi olmayan öğretim elemanlarının süreçlere dahil edilmesinin fayda sağlayabileceğini düģünüyorum. Diğer bir örgütsel özerlik baģlığı olan Rektör seçimi ve atanması konusunda birbiri ile çeliģik birçok fikir ortaya çıkmıģ: Rektör olabilmek için gerekli yeterlilikler konusunda: 24

-Akademisyen olmalı, profesör olmasında da fayda var. fikri ön plana çıkmıģ. Seçim ve atama konusunda: -Rektör seçimi olmalı çünkü akademisyenler kendi başkanını seçmeli. -Üniversiteler seçmeli daha yukarılar katılmamalı, Cumhurbaşkanı ve YÖK ten müdahale olmamalı sürece. -Rektör seçiminde üniversite öğretim elemanları rektörü seçmemeli. Böyle ortamlarda tartışmalar ve sıkıntılar oluyor. Kriterler oluşturulabilir. Şartları tutan herkes dosyasını YÖK e gönderir ve cumhurbaşkanı da atar. Oy tartışmaları olmaz. Seçim olacaksa araştırma görevleri de bu sürece katılmalıdır. -Seçim dönemi ve atama dahil, üniversitelerde seçim diye bir şey olmamalı. Öğretim üyelerini ve adayları yoruyor. Seçim tamamen kalkmalı. Rektör direkt atanmalı. Rektör cinsiyet ve meslek ayrımı olmadan, doğrudan liyakate dayalı ve belli özellikleri dayalı olarak YÖK tarafından önerilebilir ve Cumhurbaşkanı tarafından atanabilir. -Seçim kalkmalı ve Sayın Cumhurbaşkanı belli bir çıtayı aşanları YÖK belirlemeli ve Cumhurbaşkanı atamalıdır. ġeklinde iki tezat düģünce dile getirilmiģ. Bunların her ikisinin de kendine göre avantaj ve dezavantajları var. Otonomi açısından, rektörün tamamen kurum dıģı irade ile belirlenmesi sorunlu. Rektörlük seçimleri ve rektör atanması ve rektörün görev süresi konularında çok ayrıntılı sistemler önerilmiģ: -Rektör seçimleri ve öğretim üyesi atamaları da YÖK ün denetiminde olmalıdır. 1., 2., 3. sıra YÖK e gidiyorsa bu değişmemeli. Oy vermenin bir kıymeti 25

olmuyor. Kriterler getirilmeli, YÖK te mülakat yapılmalı ve yönetme becerisi olanı YÖK başkanı atamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı sıralamaya gireni atamalı. -Rektörlerin CV lerine bağlı olarak seçip cumhurbaşkanına sunarsak kayırmacılığa girer. Seçim kriterleri değişmeli, seçimde bir rektör 2/3 oy alınca cumhurbaşkanı atamalı. 1/3 oy alan 3 aday olunca cumhurbaşkanı bu 3 adaydan birini atar. 1/3 ten daha az oy alırsa da 2. tura geçilir ve 2/3 alan atanır veya önceki turdaki gibi devam eder. Seçime öğretim görevlileri, asistanlar ve diğer çalışanlar da dahil edilebilir. Öğrencilerden de katılım olmalı. Dekan da aynı şekilde atanmalı ve çalışanlar da oy kullanmalı. -1., 2. ve 3. adaylar direkt ya da 6 aday birden Cumhurbaşkanına gitmeli. Bugünkü zorlama bir durum. Süre 2 dönem değil, daha fazla seçilebilmeli. Yeni rektör seçilince kadrolarını belirleyebilmeli. -Rektör 4+1 için seçilebilir, kendisi de daha rahat çalışabilir. -Seçim sisteminde öğretim elemanlarının seçmesi gerekiyor. İlk 3 ü üniversite seçmeli, YÖK bunlardan sırasını değiştirebilir. Rektörlük seçiminde kimlerin oy kullanabileceği konusunda: -Rektörü idari personel ve öğrencilerin de katıldığı bir seçimle gelmeli. Süresi kısıtlanmalı, 1 dönem olabilir. -Rektörlük seçimi 2 turlu seçim sistemi seklinde olabilir. Seçimde Yrd. Doç. altı öğretim elemanlarına da belirli oranda temsil hakkı tanınmalı. -Fakülte sekreterleri ve daire başkanları da seçime katılmalı. ġeklinde mevcut sistemdeki seçmen havuzunu geniģletmeye yönelik teklifler var. Bu tekliflerin uygun sınırlamalarla dikkate alınmasında fayda olabilir. 26

Rektörün görev süresi ile ilgili olarak: -Süre uzun veya kısa değil, 4-(8 yıl uzun bir süre) 3,5 yıl da uzun. 3+3 olabilir. 3 yıl görev yapıp bir standart gelse +3 olmalı. 4 kısa, 8 uzun, 4+2 olabilir. -Rektörlük süresi ile ilgili olarak sadece 4 yıl bir dönem yeterli olmayabilir. Süre bence 3+5 veya 2+4 şeklinde olmalıdır. Birinci dönemin kısa olması ikinci dönem için bir göstergedir aslında. -Rektör görev süresi bittikten sonra saygısızlığa uğramadan kalmalı. 4 yıl az 8 yıl fazla, 2 dönem değil 5 yıl olmalı. Üniversite yönetim kademeleri ile ilgili olarak: -Başvurularda deneyim standardı vs. sorulabilir. YÖK başkanı kendisi de eleyebilir. Başkanın görüşü alınarak Cumhurbaşkanı da atayabilir. Vekil dekan ataması da bugünkü gibi olabilir. Vekil dekanı YÖK başkanı, dekanı ise Yürütme Kurulu atıyor. Süresi bitmeden dekan alınamıyor. Ancak rektör YÖK e teklif edebilmeli. Müdürler direkt rektör tarafından atanmalı ve değiştirilebilmeli. Yüksekokulların yönetimleri 4 yıllıklar dekan gibi isimlendirilebilir. -Dekanlıkla ilgili fakültelerin eğilimi önemli ancak insanların çalıştığı kişilerle rahat çalışması gerekir. Bunu rektör belirlemeli. Rektörün dekanı belirleyici olması gerekir. -Rektör seçildikten sonra çalışma ekibini kendisi belirleyebilmelidir. Buna dekanlar, tüm müdürler, idari personelden genel sekreter, fakülte ve yüksekokul sekreterleri ile daire başkanları dâhil olmalıdır. Ancak en alt akademik birim olan bölüm başkanını o bölümde çalışan öğretim elemanlar belirlemeli. -Rektör gelince kendi ekibini kendi atamalı. Süre standart olmalı. Rektörlük inisiyatifinde olmalı. Rektörle birlikte gelip gitmeli. -Rektörle birlikte dekanların görevi de sona ermeli. Yönetim kadrosunu kurabilmeli. Dekanlıklar da kendi çalışma arkadaşlarını seçebilmeli. Tüm 27

bunlarda bir kriterler ve liyakat sistemi yerleştirilmelidir. -Dekanlar ve bölüm başkanları liyakatle seçilmeli ama rektörde toplumsal ilişkiler vb. de devreye girebilir. -Rektörün yetkileri ile ilgili konuşmak gerekir. Mevzuatta her konuda yetkili, uygulamada ise hiç yok. Memuru alamıyor, atayamıyor. Akademisyen alamıyor vs. -Rektörlük liyakatine sahip olanlar bayındırlık işleri yerine bilimsel kaliteyi yükseltebilmelidir. -Çift rektör ve dekan olayı da olabilir. Bilimsel işlerden sorumlu ve diğer konulardan sorumlu vb. şeklinde. -Rektörlerin görev süresi bitince emekli olabilme hakkı veya istediği üniversitede çalışma görev alabilme hakkı verilmelidir. -Rektör seçilip başa getirince kendisinden karşılık bekleniyor. Tüzel kiģilik oluģturabilme özerkliği konusunda: -Her türlü ticari faaliyetin önü açılmalı, Ar-Ge vakfı işletmesi vergiden muaf olmalıdır. -Döner Sermaye İşletmesinin kurum olarak kar getiren faaliyetleri daha da genişletilmeli, bürokrasiye boğulmadan, vergiden muaf, daha kolay ve daha hızlı bir şekilde kazanca dönüştürülmelidir. -Sürekli Eğitim Merkezi, dil okulu (TÖMER örneği), uzaktan eğitim, vb. Ar- Ge den yararlanacak özel sektör üniversiteye çekilebilir. -Bölümler kendi alanlarında KİT ve BİT benzeri ÜİT işletmeler kurabilirler. -Aktivite merkezleri daha çok etkin hale getirilebilir. -Üretim hariç eğitim, analiz ve test yapabilirler. 28

-Uzaktan eğitim, yüksek lisans ve doktora eğitimi geliştirilebilir. -Amerika da olduğu gibi araştırma ağırlıklı bir öğretim elemanı özel sektörün ihtiyacı olan çalışmaları yaparak onların sorunlarına çözüm üreterek projelerine kaynak bulabilir. Her ülkenin sisteminin kendi özgül koģullarında evrilerek bugüne geldiği ve bir ülkede faydalı olan bir sistemin diğer bir ülkeye uygulanamayacağı açıktır. Ancak, entegre olması çabasında olduğumuz Avrupa Yükseköğretim alanında bu otonomi çalıģmasında yüksek not alan sistemlerinin özelliklerini az da olsa bilmekte fayda vardır. Örgütsel otonomi konusunda yüksek not alan sistemlerin ortak özelliği, bu sistemlerdeki üniversitelere kendi iç yapılarını düzenleme hakkı ve yönetsel kurullarını tüm paydaģlarını kapsayacak Ģekilde oluģturabilme olanağı verilmiģ olmasıdır. Üniversite yönetimi, genel olarak, senato ve yönetim kurulu Ģeklinde iki kısımdan oluģturulmuģ ise de bu kurulların nasıl seçildiği ülkeden ülkeye büyük farklar olabilmektedir. Örneğin Ġspanyol yükseköğretim sisteminde üniversitelerin senato ve yönetim kurullarını nasıl oluģturacaklarına kendi karar verme yetkisi vardır ve bazı üniversitelerinde senato öğretim elemanları, öğrenciler, idari personelin yer aldığı 300 kiģiye yakın üyesi olan bir kurul olabilmektedir. Bazı sistemlerde gerek senato gerekse yönetim kurulu üyeleri Üniversite DanıĢma Kurulu tarafından seçilmekte ve hükümet, iģ dünyası, üniversiteler ve diğer paydaģlardan temsilcilerden oluģmaktadır. Yine Hollanda gibi baģka bazı sistemlerde üniversite üst yönetimi akademik iģlere bakan rektör, üniversiteyi dıģarıda temsil eden bir baģkan ve üniversite dıģından seçilen ve mali iģlerle ilgilenen bir baģkan yardımcısı tarafından temsil edilmektedir. 2. Finansal Otonomi (gelirlerin dağıtımı konusunda özgürlük, 29

harçları belirleme, gelirleri biriktirebilme) 1. Finansmanın süre ve tipi Bu baģlık altında devlet tarafından sağlanan finansmanının karakterine bakılmaktadır: Devlet bütçesinden sağlanan kaynak bloklar halinde (eğitim/öğretim, iģletme giderleri ve araģtırma faaliyetleri) verilip üniversitenin bu kaynağı önceliklerine göre dağıtmasına izin verilip verilmediği sorusuna cevap aranmaktadır. Bunun tersi, üniversite bütçe kalemlerinin parlamento tarafından bütçe yasası ile belirlenmesi durumudur. 2. Devlet fonlarından yıllık harcanmayanları biriktirebilme 3. Borçlanabilme 4. Bina ve arsalarının mülkiyet hakkı 5. Öğrencilerden alınan katkı payının düzeyini belirleyebilme Türkiye yükseköğretim sisteminin finansal otonomi konusunda yeri biraz daha iyi. DüĢük puanların temel sebepleri; borçlanma yetkilerinin olmaması, bütçelerinin yasa ile harcama kalemlerine göre belirlenmiģ olması ve öğrenci katkı paylarını belirlemede sınırlı olmaları. 30

Finansal özerklik baģlığı altında öneriler olarak: Finansmanın süre ve tipi konusunda: -Üniversiteler hayatını sürdürecek bütçesini devletten, gelişmesinin bütçesini ise kendi geliştireceği kaynaklardan alabilir. -Toplum destekli bir üniversite olması gerekiyor. Bağışlarla katkı yapılmalı ve bu vergi dışında bırakılmalı. -Yerel kaynaklarla katkı sağlamak olabilir. Türkiye ye en uygunu karma kaynaklar olabilir. -Bölgesel farklılıklar gözetilmeli. Her ilin üniversiteye bakışı farklı, desteği farklı, merkezi bütçeden aldığı bütçe farklı, üniversitenin durumu bölgesel farklılıklar dikkate alınarak desteklenmeli. -Merkezi hizmet bütçesinden yatırım payı arttırılmalı. -Yatırımın kaynağı devlet olmalıdır. -Bölgesel farklılıklara göre devlet pozitif ayrımcılık yapsın. -Üniversiteler sadece tek kaynağa bağlı olmamalı. Finansman konusu yeniden ele alınmalı ve ona göre bir idari yapılanma olmalıdır. -Toplumsal katkı projeleri vb. ile gelirler çeşitlendirilmelidir. Sürekli eğitim merkezlerinin de devreye sokulması gerekiyor. Devlet fonlarından yıllık harcanmayanları biriktirebilme konusunda: Bu konuda bir teklif yoktur. 31

Borçlanabilme konusunda: Bu konuda bir teklif yoktur. Bina ve arsalarının mülkiyet hakkı konusunda: -Olması gereken her arazi üniversitenin mülkiyetinde olmalı ve gelirini de üniversite bütçesine aktarılmalıdır. Öğrencilerden alınan katkı payının düzeyini belirleyebilme konusunda: -Harçlar arttırılabilir. Her fakülte için harçlar farklı olmalıdır. Gece öğrencileri için tespit doğru, daha başarılı. Ancak gelir düzeyi düşük alanlarda burs ile desteklemek gerekir. -Geliri düşük öğrencilere kredi açılmalı -Projelerle üniversiteler geliştirilmeli ve burslar vergilerden muaf olmalı ve bütçeye destek olmalı -Harçlar paylaşım düzeyine çıkarılmalı ve arttırılmalıdır. Çözüm? Kredi konusu ile çözülebilir. Devletten veya bankadan kredi verilebilir. Ya da ipotek karşılığı kredi olabilir. -Kredi Yurtlar Kurum ların yaptıkları çeşitlendirilebilir. -Sendikalar üye çocuklarına kredi verebilirler. -Tasarruf ekonomisi ile kaynak sağlama konusu dikkate alınmalıdır. -Her bir öğrencinin bölümlere göre maliyeti çıkarılıp ona göre destek alınsın. konularına dikkat çekildi 32

Finansal otonomi konusunda yüksek puan alan sistemlerin hepsinde devletin sağladığı yıllık destek blok olarak eğitim/öğretim, araģtırma ve diğer baģlıkları altında sağlanmaktadır. Üniversiteler bu baģlıklar altındaki rakamları küçük birimlere uygun biçimde dağıtma hakkına sahiptir. Yine bu sistemlerin çoğunluğunda, üniversitelerin yıllık gelirlerinden artırdıkları parayı biriktirme hakkı vardır. 33

3. Akademik Otonomi (hangi alanda kaç öğrenci kabul edileceği, müfredat ve öğretme yöntemlerinin seçimi, hangi alanlarda ne amaçla araģtırma yapılacağı) 34

1. Kabul edilecek öğrenci sayısını belirleme 2. Öğrencilerin nasıl kabul edileceğini belirleme 3. Yeni program açmaya karar verebilme 4. Program kapatmaya karar verebilme 5. Eğitim/öğretim diline karar verebilme 6. Kalite güvence sistemi mekanizmasını seçme ve böyle bir hizmetin nereden alınacağına karar verebilme 7. Diplomaya yönelik programların müfredatlarını tasarlayabilme Burada düģük puan almamızın temel sebebi 7 maddenin 6 sını belli oranlarda YÖK'ün kontrol etmesi, 1 maddenin (6 ıncı madde) ise gündemimize yeni giriyor olması 35

Akademik otonomi baģlığı altındaki Kabul edilecek öğrenci sayısını belirleme konusunda: -Sürekli kontenjan artıyor. Bu da eğitimin kalitesini düşürüyor ve işsizliği arttırıyor. Merkezi yerleştirme başarıyı ne kadar ölçüyor, (öğrencinin) o anki durumuna bağlı. -II. öğretimin kontenjan arttırmak amacıyla olduğunu düşünüyorum. -Kontenjan sınırını birimler belirlemeli, iyi niyetle maksimum ne kadar alabiliyorsa o kadar öğrenci verilmelidir. -Bölümlerden gittiği şekli ile direkt YÖK ten çıkmalı. -Kontenjan konusu üniversitelere bırakılmalı. Ama bazen bölümler çok lüks davranıyor ve imkanları olduğu halde öğrenci istemiyor. -Kontenjanlar öğretim üyesi sayısına göre arttırılmalı. -İstatistikî olarak laboratuvar sayısı, öğretim üyesi vb. dikkate alınarak kontenjanlar belirleniyor. -Öğrenci para getirirse, full costing ile daha çok öğrenci gelsin konusu gündeme gelir. -Öğrenci kontenjanlarının tespiti rasyonel olmalı. Öğrencilerin nasıl kabul edileceğini belirleyebilme konusunda: -Merkezi sınav olmalı. -Test sınavında daha fazla soru ile bilgi taraması yapılabilir. Ya liselerin yeniden değerlendirilmesi gerekir, ya da orada o bölümde okuyanlara ekstra puan verilerek seçilmesi gerekir. Lisede matematik görerek tıpa gidiyor, ama 36

orada matematik görmüyor. -El becerileri de dikkate alınarak tıpa öğrenci seçilebilir. -Sadece aldığı puana göre değil mesela lokal olarak da sınav yapılabilir. Harçları da üniversiteler belirler ve herkes bilinçli olarak gidebilir. -Fen, mühendislik ve tıpta ayrı düzenlemelere izin verilmeli. -ÖSYS sistemi lisedeki alanlara göre yeniden düzenlenmeli. -MEB ile YÖK arasında sıcak ve ortak bir çalışma olayı yok. Birbirlerinden habersiz öğrenci yetiştiriyorlar. Daha sıkı ilişkiler olmalı. -Dershane eğitimi alternatif olarak sunuluyor. YÖK üniversitelere yılda 11.5 milyar ödenek ayırıyor. Dershaneye ise yılda 15 milyar ödeniyor. -Öğrenci alma ölçütlerinde de farklılıklar dikkate alınmalı. Yeni program açmaya/kapatmaya karar verebilme konusunda: -YÖK planlama yapmalıdır. Hangi üniversitede hangi meslekler açılacak buna karar vermeli, bunu üniversitelere bırakmamalıdır. Akademik eğitimi stratejik olarak belirleme yetkisi elinde olmalıdır. Bölgenin ihtiyacına göre ne açacağına karar vermelidir. -YÖK belki hangi meslekte ne kadar eleman yetişecek buna karar verip, hangi üniversitenin bunu yapacağına karar vermeli. -Diğer olanaklar tamamlanmadan bölümler açılmamalı. Sınıfların kapasiteleri reel olarak tespit edilmeli. -Uzaktan eğitime yönelmeliyiz. -Simülasyon teknolojisi ağırlıklı olarak kullanılmalı. 37

Eğitim diline karar verebilme konusunda: -Şu anda YÖK ün yaptığı gibi %30 İngilizce ağırlıklı her alanda olmalı. İngilizce eğitimi veren hocaları eğittikten sonra bu başlamalı. -Lisans eğitiminin (4 yıllıkların) eğitim dili %30 İngilizce olmalı. Türkiye yi birkaç adım öteye götüreceksek bu olmalı. -Yabancı dil özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda hazırlık mutlaka olmalı. Ama %30 İngilizce eğitim en uygunu gibi. Tamamen İngilizce olması gerekmez. -Yabancı dilde eğitim mi? yabancı dil eğitimi mi? Türkiye de öğrencimiz üniversite bitiriyor ama dili kullanamıyor. -Hazırlık olmalı ama eğitim yabancı dilde olmamalı. İyi bir dil eğitimi verilmeli. -İngilizce öğretiminde gramer ve zaman öğretiminin bırakılıp çocuklardaki gibi cümle ve sözcük öğreterek kısmen çözüleceğini düşünüyorum. Lisans programları %30 İngilizce olmalı. -Eğitim dilinin %30 İngilizce olması makuldür. Hazırlık olsa bile bu 4 yılda devamını sağlayacak -2. öğretimde harçlar olmalı, ama parası olmayanlara devlet vermeli. Tamamen bedava bir eğitim değerini düşürüyor. - Harçlar, özellikle 1. öğretim harçları mutlaka arttırılmalı. Bu baģlık altındaki Kalite Güvence Sistemi seçimi ve programların müfredatlarını belirleme yetkisi baģlıkları tartıģma konusu olmamıģtır. Yükseköğretim sistemimiz açısından kalite güvence sistemleri yeni ve tartıģılmakta olan bir konudur. Program müfredatlarını belirleme hakkı, eğitim fakültelerinin tümü ve meslek yüksekokullarının bir kısmı için gibi bazı meslekler için merkez tarafından kullanılmaktadır. 4. Personelle ilgili iģlerde Otonomi (iģe alma, iģten çıkarma, maaģlar 38

ve yükseltmeler konusunda serbesti) Ölçütler: 1. Personel alımında serbestlik 2. Personel maaģlarını belirleyebilme 3. Personelin iģine son verme 4. Personel yükseltmelerinde serbesti Bu kategoride göreli iyi durumumuz kadroların kullanımı konusunda merkezi otoriteden izin almak zorunda olsak da, alınacak veya yükseltilecek personel konusunda üniversite olarak karar verme serbestimizin olması. Avrupa üniversitelerinin çoğunluğunda çalıģanlar devlet memuru statüsünde olduğundan maaģlarının belirlenmesi ve iģlerine son verme konusunda üniversitelerin belirleyici rolü çok sınırlı. Gülezler Konağı toplantılarında Personel Politikaları Özerkliği baģlığı altında değerlendirilebilecek aģağıdaki düģünceler ön plana çıktı: Personel alımında serbestlik konusunda: -YÖK planlama yapmalıdır. Hangi üniversitede hangi meslekler açılacak buna 39