DENEY FÖYLERİ / Güz Yarıyılı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DENEY FÖYLERİ / 2015-2016 Güz Yarıyılı"

Transkript

1 T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MALZEME BİLİMİ ve MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MALZEME ÜRETİM LABORATUVARI-I DENEY FÖYLERİ / Güz Yarıyılı (6-10 No lu Deneyler) KAYSERİ

2 DENEY NO: 6 TEMAS AÇISI ÖLÇÜMÜ ARŞ. GÖR. MEHMET KURU 2

3 Anahtar terimler: Kohezyon Adezyon Kapiler etki Yüzey enerjisi yüzey gerilimi Hidrofilik hidrofobik Arafaz gerilimi Temas açısı Giriş Temas açısı hakkında deneysel ölçümler yapmadan önce, ıslatma davranışı, ıslatma mekanizması, yüzeyler arası özellikler ve kuvvetler, yüzey enerjisi, yüzey gerilimi, adezyon ve kohezyon kuvvetleri gibi önemli mekanizmaların anlatılması gerekmektedir. Ancak bu teorik bilgilerden sonra bir yüzey neden ıslanır neden ıslanmaz, bir yüzeyin ıslatılması ya da ıslatılmaması ne gibi sonuçlar doğurur, fiziksel dayanağı nedir, günlük hayattaki göstergeleri nedir gibi soruları yanıtlayabileceğimiz için, öncelikle bu deneylerin altında yatan nedenleri teorik olarak işleyeceğiz. Hepimizin bildiği üzere bütün katıları ve sıvıları oluşturan atomlar ve moleküller arasında elektriksel bir çekim bulunmaktadır. Bu çekime bağ kuvveti diyoruz. Katılarda bu bağ kuvveti sıvılara nazaran daha güçlüdür o yüzden katı atomlarının-moleküllerinin kuvvetli etkileşimi yüzünden belli bir şekle sahip olurlar. Çünkü atomlar arası mesafe katılarda sıvılara ve gazlara nazaran çok daha küçüktür. Atomlar arası mesafeyi etkileyen faktör ise atomların ortamdan aldıkları enerjiyle uyarılarak yaptıkları titreşim hareketidir. Bir katının sıcaklığını arttırdığımızda atomların bünyesine kattıkları yani soğurdukları enerji de artacak ve sonuç olarak atom altı parçacıkların (elektron-proton- nötronların farklı enerji seviyelerine ulaşması sebebiyle) titreşimi atomları, atomların titreşimi ise malzemeyi ve malzemeyi bir arada tutan bağları tamamıyla etkileyecektir. O yüzden sıcaklığın artmasıyla atomların-moleküllerin titreşim hareketini arttırması doğal sonucunda atomlar arası mesafeler artacak ve sonuçta bir katı için düşündüğümüzde erime olayı gerçekleşmiş olacaktır. Bir sıvının sıcaklık veyahut düşük basınç etkisiyle gaz formuna geçmesi de tamamen bağ kuvvetlerinin verilen enerjiyle kopmasıyla ilgilidir. Sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvveti daha az olduğundan sıvı molekülleri arasındaki mesafede daha yüksektir katılara nazaran. Bunun sonucunda sıvılar bulunduğu şeklin kabını alır. Ama bir su damlasının yuvarlak bir şekilde bir yaprak üzerinde durmasının sebebi de yerçekimi etkisinin suyu bir arada tutan bağları tamamen elimine etmemesi yüzündendir. Su damlasının kütlesi azaldıkça suya etkiyen yerçekimi kuvveti azalır bu yüzden suyu bir arada tutan bağlar suyun tamamen katı üzerinde yayılmasını önler. Ama peki neden musluk ucundan düşen bir su damlası küre şeklindedir? Bunu yüzey enerjisi yüzey gerilimi terimiyle açıklıyoruz: 3

4 Yüzey enerjisi Yüzey gerilimi Termodinamik açıdan bütün atomlar, atomlardan oluşan kütleler olabildiğince az enerjiye sahip olmak isterler. Bu yüzden yüzey alanını küçültmek isterler. Bunun ardında elektrokimyasal etkileşimler yatmaktadır. Aynı şekilde bir su damlasının şeklinin küre biçiminde olmasının sebebi de yüzey enerjisini ve doğal olarak yüzey alanını azaltma isteğidir. Bunu sağlayan mekanizmaya yüzey gerilimi diyoruz. Yüzeyi geren enerjiye de yüzey enerjisi diyebiliriz. Sıvılar için düşünecek olursak, bütün sıvılarda şiddeti sıvının türüne göre değişen moleküller arası çekim kuvvetleri bulunmaktadır.. Not: Bir maddenin kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetine KOHEZYON denir Not: Farklı iki madde arasında var olan ve bu iki maddenin birbirine yapışmasını sağlayan çekim kuvvetine ADEZYON denir. Kaynak: Sıvının iç kısmında moleküller birbirini her yönden çekerler. Yüzeydeki moleküller ise sadece yüzeyin altındaki moleküller tarafından çekildiği için yüzeydeki moleküllerin potansiyel enerjileri yüzeyin altındaki moleküllere göre daha düşüktür. Bu yüzden yüzeydeki moleküller sıvının iç kısmına doğru çekilirken yüzeyde tek moleküllük bir katman halinde sıkışırlar. Sonuç olarak sıvının yüzeyindeki moleküller daha sıkışık ve daha yoğun bir katman oluşturur. Bunu sıvının yüzeyindeki tek moleküllük bir zar olarak düşünebiliriz. Yüzeydeki moleküllerin içe kısma doğru çekilmesi ve yüzeyde daha düzenli bir şekilde dizilmesi sonucunda su damlası serbest haldeyken küre şeklini alır. Yüzeydeki bu gerilmeye yüzey gerilimi denir. Yani sıvı yüzeyindeki birim uzunluğu geren kuvvettir ve birimi dyne/cm dir. Yüzey enerjisi ile yüzey gerilimi aynı şeyin farklı fiziksel nedenlerle açıklanması olayıdır. Sıvılar için yüzey gerilimi ifadesini, katılar için yüzey enerjisi ifadesini kullanmak daha doğrudur. Sonuç olarak bir sıvının yüzey alanını 1 cm 2 arttırmak için gerekli olan enerjiye de yüzey enerjisi denir ve birimi erg/ cm 2 dir. Yüzey geriliminin grafiksel özetini aşağıda görebilirsiniz: Yüzey Gerilimi = γ (dyne/cm), (N/m) 4

5 5 Bazı böceklerin suda yürüyebilmesi bozuk paranın su üzerinde kalabilmesi bir cımbızın suya batmadan yüzebilmesi yağın suya karışmaması ördeklerin tüylerinin yüzerken ıslanmaması deterjanın sabunun temizlik etkisi yüzey geriliminin etkisinden dolayıdır.

6 Ara Yüzey Gerilimi: Herhangi bir sıvının ya da katının yüzey geriliminden bahsederken aslında bahsettiğimiz şey sıvının-katının hava ile temas ettiği yüzeyin gerilimidir. Yani suyun yüzey geriliminden kastımız su yüzeyi ile hava yüzeyi arasında bulunan sıvı atomların oluşturduğu gerilimdir. Aynı şekilde sıvı katı arasında da sıvı-katı ara yüzey gerilimleri vardır. Örnek olarak bu kapiler etkiyi sağlayan şey bu sıvı-katı ara yüzey gerilimidir. Bazı sıvıların dyn/cm cinsinden havadaki yüzey gerilimleri: Bu değerleri bine bölerek N/m cinsinden ifade edebilirsiniz. Sıvı Sıcaklık C Yüzey Gerilimi, γ Asetik asit Asetik acit (40.1%) + Su Asetik asit(10.0%) + Su Aseton Yüzey gerilmini etkileyen faktörler: Sıcaklık Çözünen madde cinsi ve oranı Havanın basıncı Dietil ether Glyserol n-hekzan Civa Metanol Sodyum Klorit 6.0M Sıvı Çözelti Sakaroz (Şeker) (55%) + Su Su Su Su Su Not: yüzeydeki su moleküllerinin bir arada tutulup yüzey gerilimi oluşmasını sağlayan Van Der Walls bağlarıdır. Civanın yüzey geriliminden sorumlu bağ cinsi ise metalik bağdır. 6

7 Kapilarite Etkisi (Kılcallık): Kılcallık olayı ilk defa Leonardo da Vinci tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bir sıvı ile başka bir maddenin moleküler seviyedeki çekiminin, sıvının kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden daha kuvvetli olması sonucunda Kılcallık ya da Kapiler Olay meydana gelir. Bir bitkinin iletim sisteminde veya pürüzlü kâğıtla kolayca gözlenebilir. Serbest yüzey sıvı, gaz ve katı gibi üç maddenin bir noktada buluşmaları ile ortaya çıkmış ise, bu halde sıvı molekülleri arasındaki kohezyon kuvvetleri ile, sıvı-katı arasındaki adhezyon (yapışma) kuvvetlerinin sonucu olarak yüzey çekilmesi ortaya çıkar. Yüzeysel çekilmenin değeri sıvı, gaz ve katı cismin cinslerine göre farklılıklar gösterir. Her üç maddeyi belirterek yüzeysel çekilmenin değerini bulmak gerekir. Örneğin su-hava-cam için yüzey çekilmesi, civahava-cam üçlüsünün yüzey çekilmesinden farklıdır. (N/m) (m) (kg/m 3 ) (m) Not: Farklı yüzeylerin birbirini çekme kuvvetine ADEZYON denir. (m/s 2 ) 7

8 Kohezyon < adezyon adezyon < kohezyon Temas açısı: Katı yüzey ile temas eden bir sıvı belli miktarda bir açı oluşturur. Bu açı temas edilen katının ne olduğuna, temas eden sıvının ne olduğuna bağlı değişir. Temas açısı ıslanabilirlik derecesini ifade eder. Bu açının büyüklüğü kohezyon ve adezyon kuvvetlerinin büyüklüğüne bağlıdır. γ K-G = katı-hava arafazındaki yüzey gerilimi (katının yüzey gerilimi) γ K-S = katı-sıvı arafazındaki yüzey gerilimi (adezyon gerilimi) γ S-G = sıvı-hava arafazındaki yüzey gerilimi (sıvının yüzey gerilimi) 8

9 Eğer temas açısı 90 dereceden büyükse hidrofobik (ıslatmaz) Eğer temas açısı 90 dereceden düşükse hidrofilik (ıslatma) Eğer temas açısı 140 dereceden büyükse süper hidrofobik Eğer temas açısı 0 dereceye çok yakınsa süper hidrofilik Pürüzsüz yüzeyler süper hidrofobik özellik göstermezler. Süper hidrofobik özellik kazanması için bir yüzeyin mikro-nano düzeyde pürüzlülüğe ihtiyacı vardır. Lotus bitkisinin yüzeyinin suya karşı süper hidrofobik yüzey olarak olarak davranmasının (yaklaşık 147 derece temas açısına sahiptir) sebebi yüzeydeki mikro pürüzlülüktür. Aynı şekilde süper hidrofilik yüzeyler de pürüzlülük ile sağlanabilir. Burada önemli olan pürüzlülüğün derecesi sıklığı şekli ve pürüzler arası mesafedir. 9

10 Deneysel Kısım Deney 1: Amaç: Suyun yüzey gerilimi incelenecek. Birinci deneyimizde metal bir plaka üzerindeki su damlacığının yüzey gerilimini inceleyeceğiz. Bu deneyi yaparken optik gonyometre kullanacağız. Deney 2: Amaç: Temas açısının optik gonyometrede nasıl belirlendiğini öğrenmek. Farklı yüzeylerin ıslanma davranışını gözlemlemek. Süperhidrofobik ve hidrofilik yüzeylerin temas açısını gözlemlemek. 10

11 İkinci deneyimizde farklı yüzeylerin ıslanma davranışını optik gonyometre kullanarak gözlemleyeceğiz. Gözlemlerimiz sonucunda yorumlar çıkaracağız. SORULAR 1. Yüzey gerilimi ve yüzeyler arası gerilim ne demektir. 2. Yüzey gerilimi sıcaklıkla, molekül ağırlığıyla ve çözelti derişimiyle nasıl değişir 3. Yüzey gerilim tayin metodları nelerdir. 11

12 DENEY NO: 7 POLİMER SENTEZİ ARŞ. GÖR. LEMİYE ATABEK SAVAŞ 12

13 Polimer malzemeler yüksek molekül ağırlıklı, uzun, zincirimsi bir yapı gösteren polimer moleküllerinden oluşur. Örneğin, polietilen bir polimerdir. Bir polietilen zincir molekülü içinde, birbirine kuvvetli kovalent bağlarla bağlı binlerce küçük molekül bireyleri bulunur. Birbirine kuvvetle bağlı binlerce küçük bu molekül bireyleri polimer zincirini oluşturur. Her bir polimer molekül zincirinde binlerce kez tekrarlanan bu birimlere mer diyoruz. Polimer molekülleri mer lerden (tekrarlanır birimler) oluşur. Polimerler genellikle tek başlarına işlenerek kullanılmazlar. Polimerler, içlerine çeşitli katkı ve dolgu maddeleri karıştırılarak (örneğin; boyar madde, güneş ışığına karşı korumak için bazı özel katkılar, kaydırıcılar, işleme kolaylığı sağlayan diğer katkılar ) bir ön karışım hazırlanır. Bu karışıma; plastik işleme karışımı (kompound) diyoruz. Bu karışımlardan uygun yöntemlerle (eritme-kalıplama gibi) son şekli ile ürün malzeme elde edilir. Elde edilen şekillendirilmiş ürün plastik olarak tanımlanır. Büyük molekül yapısı polimere, diğer malzemelerde bulunmayan bazı ilginç ve farklı özellikler kazandırmaktadır. Polimer zincirleri belirli bir hareketliliğe sahiptir ve aralarında nispeten zayıf olan kütle-kütle etkileşmesi (Van der Waals) ikincil kuvvetleri yanında, eğer zincirde bir polar grup (PVC deki klor gibi) varsa daha kuvvetli etkileşmeler (dipol, hidrojen bağı ve iyonik etkileşmeler gibi) mevcuttur ve birbirlerinden bağımsız olarak hareket edemezler. Özellikle çok uzun ve bükümlü olduklarında, polimer zincirlerinin birbirlerine dolaşmış konumda oldukları saptanmıştır ve polimer zincir molekülleri, adeta iplikleri birbirine dolanmış bir yün yumağı görünümündedir. POLİMERLERİN SENTEZİ Polimerlerin sentezinde farklı kimyasal tepkimelerden yararlanılır. Bu tepkimeler genel işleyiş mekanizmaları açısından; basamaklı polimerizasyon katılma polimerizasyonu adları verilen iki farklı polimerizasyon yöntemi altında toplanırlar. Basamaklı polimerizasyonda polimerizasyon ortamında bulunan her boy molekül birbiri ile tepkimeye girebilir. Polimer zincirleri adım adım ve yavaş bir şekilde büyürler ve yüksek mol kütleli polimer polimerizasyonun sonlarına doğru elde edilir. Katılma polimerizasyonunda ise monomerler aktif merkezlere birer birer katılarak polimer zincirlerini büyütürler, polimerizasyon süresince zincir büyüklüğü fazlaca değişmez. Basamaklı polimerizasyon üzerinden elde edilen polimerlere katılma polimerleri denir. 13

14 Basamaklı Polimerizasyon Basamaklı polimerizasyon; kondenzasyon, Micheal katılması, Friedel-Crafts, Diels-Alder katılması, üretan oluşumu gibi organik tepkimeler üzerinden ilerleyebilmektedir. Sözü edilen tepkimeler içerisinde en sık kullanılanı ve laboratuvar ya da endüstride basamaklı polimer üretimine en uygunu kondenzasyon tepkimeleridir. Bu nedenle, basamaklı polimerizasyon yerine çoğu kez kondenzasyon polimerizasyonu, basamaklı polimer yerine kondenzasyon polimeri kavramları kullanılır. Kondenzasyon Tepkimeleri ve Polimerizasyonu Kondenzasyon tepkimelerinin genel tanımı, fonksiyonel grupları bulunan iki molekülün aralarından küçük bir molekül ayrılarak birleşmesi şeklinde yapılır. Fonksiyonel grup, bir molekülün kimyasal tepkimelere katılan kısmıdır. Kondenzasyon tepkimelerine katılan moleküllerde genelde OH, -COOH, -NH2 türü fonksiyonel gruplar bulunur ve kondenzasyon sırasında H2O, HCl, NH3 gibi küçük moleküller ayrılır. Monofonksiyonel bir alkol olan etile alkol ve monofonksiyonel bir asit olan asetik asit, Şeklinde ilerleyen kondenzasyon tepkimesi ile etil asetat verirler. Tepkime sırasında bir su molekülü açığa çıkar. Ürün olan etil asetatın üzerinde, kondenzasyon tepkimesi koşullarında 14

15 tepkimeye girebilecek fonksiyonel grup kalmadığı için yeniden etanol veya asetik asitle etkileşemez. Basamaklı polimerizasyonda polimer zincirleri, fonksiyonel gruplar üzerinden ilerleyen tepkimelerle adım adım ve yavaş bir şekilde büyürler. Örneğin glisin polikondenzasyonundaki ilk tepkimede, iki glisin molekülü birleşerek bir dimere dönüşürler. Dimer daha sonra glisin molekülü veya kendisi gibi bir başka dimer ile tepkimeye girer ve benzer tepkimelerin yinelenmesiyle zincir büyümesi sürdürülür. Polimerizasyonun başlamasından sonra belli bir aşamada ortamda monomer, dimer türü küçük moleküller kalmaz, yüksek mol kütleli polimer ise polimerizasyonun sonlarına doğru elde edilir. Sözü edilen davranışlar, basamaklı polimerizasyonun tipik özellikleridir. Katılma Polimerizasyonu Katılma polimerizzasyonunda monomer molekülleri aktif bir merkeze birer birer katılarak polimer zincirini oluştururlar. Zincir büyümesi ve sonlanması birlikte ilerlediği için polimerizasyonun her aşamasında ortamda yalnız yüksek mol kütleli polimer ve tepkimeye girmemiş monomer bulunur. Katılma polimerizasyonun başlatma yöntemlerinden birisi, serbest radikallerden(çiftleşmemiş elektronu bulunan bileşikler) yararlanmaktır. Serbest radikaller kimyasal maddeler kullanılarak veya ısı, ışın gibi fiziksel etkenlerden yararlanılarak polimerizasyon ortamında oluşturulabilir. Benzoil peroksit (BPO) iyi bir başlatıcıdır ve benzen, toluen gibi çözücülerde hazırlanan çözeltileri C dolayına ısıtıldığında aşağıdaki tepkimeyle parçalanarak yeterli sayıda benzoil oksi radikali üretir. Benzoil oksi radikali ortamda akrilonitril gibi bir vinil monomeri bulunduğunda monomerin π-elektronlarının birisi üzerinden monomerle birleşerek ilk monomerik radikali oluşturur. Yeni radikalik aktif merkez ikinci bir monomeri benzer şekilde katar ve polimerizasyon, monomerlerin radikalik aktif zincire ard arda katılmasıyla ilerler. Basamaklı polimerizasyonda, polimerizasyon ortamında bulunan her boy molekül birbirleriyle tepkimeye 15

16 girerek zinciri büyütürken, katılma polimerizasyonunda büyüme tepkimeleri yalnız aktif zincirler ve monomer molekülleri arasındadır. Aktif polimer zincirleri sonlanma tepkimeleri adı verilen tepkimelerle aktifliklerini yitirirler. Sonlanma tepkimeleri farklı tanecikler arasında ilerleyebilmektedir. Örneğin aktif iki zincir, uçlarındaki radikaller üzerinden birleşerek sonlanabilirler ve monomer katma yeteneği olmayan kendilerinden daha uzun bir ölü polimer zincirine dönüşebilirler. Aktif zincirlerin birisinden diğerine bir atomun aktarılması (genelde hidrojen atomu), bir başka sonlanma tepkimesi türüdür. Katılma polimerizasyonu radikaller dışında iyonik karakterdeki aktif merkezler üzerinden de gerçekleştirilebilir (iyonik katılma polimerizasyonu). İyonik katılma polimerizasyonu zincir büyümesini sağlayan aktif merkezin türüne göre katyonik katılma polimerizasyonu ve anyonik katılma polimerizasyonu şeklinde iki başlık altında incelenir. Katyonik polimerizasyon, zincir büyümesinden katyonik merkezlerin (genellikle karbonyum) sorumlu olduğu iyonik polimerizasyon türüdür. Anyonik polimerizasyonda ise zincir büyümesi anyonik merkezler üzerinden ilerler. POLİMERİZASYON TEKNİKLERİ Ticari polimerlerin önemli bir kısmı radikalik katılma polimerizasyonu üzerinden üretilmektedir. Radikalik katılma polimerizasyonu tepkimeleri genelde ekzotermik olduklarından polimerizasyonun gerçekleştirildiği reaktörler veya kaplar ısınır. Bu nedenle açığa çıkan polimerizasyon ısısının sistemden sürekli uzaklaştırılması gerekir ve ısı aktarımı bazı uygulamalarda sorun yaratır. Ayrıca polimer çözeltilerinin viskoziteleri de çok yüksektir. Yüksek viskozite ısı aktarımını sınırlama yanında sistemin karıştırılmasını zorlaştırır. Polimerizasyon tepkimelerinin istenmeyen ısı aktarım ve yüksek viskozite sorunları, yüksek dönüşümlerin gerekmediği ticari üretimlerde ya da küçük miktarlarla çalışılan araştırma laboratuvarlarında önemli değildir. Büyük ölçeklerde üretim yapılan endüstriyel sistemlerde ise aşılması gerekli iki sorun, yeterli ısı aktarımının sağlanması ve yüksek viskozitenin giderilmesidir. Bu zorluklar endüstride, 16

17 polimerizasyon ortamının özelliklerinin değiştirildiği farklı polimerizasyon teknikleri uygulanarak giderilir. Polimer üretiminde kullanılan endüstriyel teknikler, polimerizasyon ortamının özelliklerine bağlı olarak kendi içlerinde, yığın polimerizasyonu çözelti polimerizasyonu süspansiyon polimerizasyonu emülsiyon polimerizasyonu ara-yüzey polimerizasyonu başlıkları altında incelenebilir. Mühendislik açısından kimyasal maddelerin üretimi genelde kesikli veya sürekli üretim yöntemi denilen iki yolla yapılır. Bu yaklaşımla polimerizasyon teknikleri de kendi içelrinde kesikli polimerizasyon veya sürekli polimerizasyon şeklinde ayrıca gruplandırılırlar. Kesikli üretimde, polimerizasyon girdileri reaktöre konur, polimerizasyon gerçekleştirilir, polimerizasyon sonunda ürün alınır ve reaktöre yeniden girdi yüklemesi yapılır. Sürekli üretimde ise monomer, başlatıcı gibi girdiler uygun derişim ve akış hızlarında sürekli reaktöre beslenirler, ürün alımı da süreklidir. Sürekli üretim bazı ara işlem adımlarını ortadan kaldırdığı ve büyük miktarlarda üretime izin verdiği için kesikli üretime yeğlense de, her polimerizasyon tekniği sürekli üretime uygun değildir. Örneğin basamaklı polimerler genelde kesikli polimerizasyon ile üretilirler. Mekanizması gereği basamaklı polimerizasyon yavaş ilerler ve yüksek mol kütleli polimer ulaşma zamanı saatler alabilir. Polimerizasyon teknikleri ayrıca, polimerizasyon ortamının tek fazlı veya çok fazlı oluşu göz önüne alınarak homojen polimerizasyon ve heterojen polimerizasyon şeklinde gruplandırılır. Monomerin doğrudan bir başlatıcı ile polimerleştirildiği yığın polimerizasyonu veya monomer ve polimeri çözen bir çözücüde yapılan çözelti polimerizasyonları homojen fazda ilerlerler. Polimerizasyon tepkimelerinin yürütüldüğü reaktörler istenilen ürün özelliklerine ulaşıldığında değişik yaklaşımlardan yararlanılarak durdurulurlar. Bunlardan yaygın olanları, polimerizasyon ortamının viskozitesini ölçme karıştırıcıyı sabit hızla döndürerek, karıştırıcının çektiği enerjiyi izleme karıştırıcıya sabit enerji verilerek, karıştırıcının dönme hızını izleme soğutma için kullanılan su miktarını izleme sistemin basıncını izleme (gaz veya buhar var ise) polimerizasyon zamanını izleme 17

18 teknikleridir. Yığın Polimerizasyonu Yığın polimerizasyonu, monomerlerin doğrudan başlatıcı, ısı, ışın vb polimerizasyonu başlatıcı etkenler yardımıyla polimerleştirildiği tekniktir. Sıvı, katı ve gaz halindeki monomerler bu yolla polimerleştirilebilse de, daha çok sıvı monomerlerin (veya polimerizasyon sıcaklığında eriyen monomerlerin) polimerizasyonuna elverişlidir. Katı monomerlerin endüstriyel yığın polimerizasyonu önemsizdir. Yığın polimerizasyonu diğer polimerizasyon tekniklerinden, uygulama kolaylığı ekonomik olması polimerizasyon hızının yüksekliği dönüşümün yüksekliği temiz polimer eldesi polimerin doğrudan işlenebilmesi noktalarında üstündür. Ancak, polimerizasyon sırasında artan ortam viskozitesi, ısı aktarımını ve karıştırmayı zorlaştırır. Ayrıca, üretilen polimerden tepkimeye girmemiş monomerin temizlenmesi gerekir. Bu istenmeyen özellikler, yığın polimerizasyonu ile büyük ölçeklerde üretim yapılmasını sınırlar. Yığın polimerizasyonu özellikler laboratuvarlarda yapılacak araştırmalarda yararlıdır (ortamda başlatıcı ve monomer dışında başka bir madde bulunmadığından) ve, herhangi bir monomerin polimerleşmeye eğilimi başlatıcı etkinliği safsızlık veya katkıların polimerizasyon üzerine etkileri kopolimerizasyon çalışmalarında reaktive oranlarının bulunması gibi kinetik veriler sağlıklı şekilde elde edilir. Sıvıların Yığın Polimerizasyonu Basamaklı polimer üretiminde yüksek mol kütleli polimer, polimerizasyonun sonlarında elde edilmektedir. Bu nedenle ortamın viskozitesi polimerizasyonun gerçekleştirildiği geniş bir zaman aralığında düşük düzeyde kalır ve ısı aktarımı fazla sorun yaratmaz. Sıvı monomerlerin katılma polimerizasyonu sırasında ise, dönüşüm arttıkça ortam viskozitesi yükselir. Yüksek viskozite aktif polimer zincirlerinin hareketliliğini kısıtlayarak birbirleri ile sonlanma tepkimelerine girmeleri güçleşir. Monomer molekülleri küçüklüklerinden dolayı kolayca hareket ederek, aktif merkezlere katılıp büyüme tepkimelerini normal hızları ile 18

19 sürdürürler. Sonlanma tepkimelerinin azalması ve büyüme tepkimelerinin normal hızla ilerlemesi sonucu polimerizasyon hızı artar. Ayrıca ekzotermik büyüme tepkimelerinin ısısı, polimerizasyonu hızlandırıcı ikinci bir etki yapar (otokataliz). Polimerizasyonun hızlanması, viskozitenin sürekli artacağı ve ısı aktarımının zorlaşacağı anlamına gelir. Sözü edilen dezavantajlardan dolayı yığın polimerizasyonu, katılma üzerinden polimerleşebilen sıvı monomerler için uygun değildir. Yine de endüstride bazı katılma polimerleri yığın polimerizasyonu ile üretilebilmektedirler. Örneğin poli(metil metakrilat) veya poli(metil metakrilat) tan yapılmış küçük boyutlardaki levhalar, bloklar, çubuklar vb ürünler sözü edilen monomerlerin doğrudan kalıp içerisinde yürütülen yığın polimerizasyonu ile hazırlanırlar. Polistiren ve poli(vinil asetat) ın az bir kısmı da bu yöntemle üretilmektedir. Polimerizasyon tepkimeleri sırasında aktif polimer zincirlerine katılan monomer molekülleri birbirlerine yakın hale gelir ve sistemin toplam hacmi zamanla azalır. Hacim azalmasının büyüklüğü metil metakrilat monomerinin polimerizasyonunda %20 gibi yüksek değerlere çıkabilmektedir. Yığın polimerizasyonunun yürütüleceği kalıp boyutu, hacimdeki azalma ve istenen ürün büyüklüğü göz önüne alınarak ayarlanmalıdır. Stirenin laboratuvarda yığın polimerizasyonu; stiren, önleyici ve olası safsızlıkların uzaklaştırılması amacıyla alüminyum oksit doldurulmuş kolondan geçirilerek temizlenir. Başlatıcı olarak kullanılacak azobisizobütironitrilden 400 mg alınır ve 4mL stirende çözülür. Bir tüp içerisine stirendeki başlatıcı çözeltisi (4mL) konur ve üzerine 4mL daha stiren eklendikten sonra karıştırlır ve ağzı sıkıca kapatılarak 60 C de 2 saat kadar bekletilir. Polimerizasyon asyöndatüp içerisindeki karışım polimeri çöktürmek amacıyla 500mL kadar metanole (stireni çözer) damla damla dökülür. Damlatma hızı, çöken polistiren içerisinde kalacak stireni en aza indirgeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Daha sonra polistiren süzülerek ayrılır, metanolle yeniden yıkanır ve kurutulur. 19

20 Gazların Yığın Polimerizasyonu Etilen, propilen gibi atmosfer basıncında gaz halinde bulunan monomerlerin, atmosfer koşullarında yığın polimerizasyonu endüstriyel açıdan önemli değildir. Gaz monomerlerin polimerizasyonu, yüksek basınç uygulanarak yoğun monomer fazında yürütüldüğünde etkili olabilir. Alçak yoğunluklu polietilen ve polipropilen, gaz fazında yüksek basınçta yürütülen polimerizasyonla üretilirler. Etilen ve propilenin daha sonraları Zieglaer-Natta katalizörleri kullanılarak düşük basınçlarda elde edilebilen stereospesifik polimerleri üretilmiştir. Etilenin endüstriyel yığın polimerizasyonu: etilenin gaz fazında yığın polimerizasyonu, otoklav ya da tüp türü reaktörlerde gerçekleştirilir. Dünya toplam alçak yoğunluklu polietilen üretiminde her iki reaktörün kullanım payı yaklaşık aynıdır. Reaktör; çelikten yapılmış, karıştırıcılı ve silindirik tiptir. Sıcaklık reaktörün üst bölümünden altına doğru artar ve en altta 300 C ye kadar yükselir, basınç 3000 atm gibi yüksek değerlerdedir. Bu koşullarda etilen gaz halindedir (etilenin kritik sıcaklığı 9,9 C) ve polimerizasyon yoğun gaz fazında ilerlediği için yığın polimerizasyonu olarak kabul edilir. Yöntem ayrıca, yüksek basınçtan dolayı etilenin yüksek basınç polimerizasyonu şeklinde de adlandırılır. Yüksek basınçta elde edilen polietilen dallanmış yapıdadır. Yan dallar polimer zincirlerinin iyi paketlenmesini engelleyerek polimerin yoğunluğunu düşürür. Polimerizasyon oksijen, peroksitler gibi radikalik türden başlatıcılarla başlatılır. Etilenin polimerizasyon ısısı yüksek olduğundan ilk aşamada monomerin %15-20 gibi düşük oranlarda polietilene dönüşmesine izin verilir ve etilen gazı reaktörde saniye kadar kaldığında bu dönüşüme ulaşılır. Reaktörden alınan gaz-polimer karışımının sıcaklığı 250 C dolayına, basıncı 300 atm e düşürülerek ayırıcılara beslenir. Ayırıcılarda etilen gazı polimerden ayrılarak yeniden reaktöre gönderilir, polimer ise ekstrüderden geçirildikten sonra soğutulup pelet halinde kesilir. Çözelti Polimerizasyonu Sıvı haldeki monomerlerin yığın polimerizasyonunda yüksek viskozite ve ısı aktarımı sorunlarıyla karşılaşılır. Bu iki sorunu birlikte giderme yollarından birisi, polimerizasyonun monomeri çözen bir sıvıda yürütmektir (çözelti polimerizasyonu). Çözelti polimerizasyonunun başlangıcında polimerizasyon ortamında monomer, çözücü ve başlatıcı vardır. Kullanılan çözücü hem monomeri hem de başlatıcıyı çözdüğü için, başlangıçta sistem homojendir. Çözücünün polimerizasyon sırasında polimeri de çözmesi 20

21 halinde, polimerizasyon homojen ortamda başlar, ilerler ve sonlanır (homojen çözelti polimerizasyonu). Çözücünün monomeri çözmesi, polimeri çözmemesi durumunda; ortamda oluşan polimer toz veya tanecikler halinde çökerek ayrılır. Bu tür çözelti polimerizasyon sistemlerine ayrıca heterojen çözelti polimerizasyonu veya çökelti polimerizasyonu adı da verilir. Çözelti polimerizasyonunda kullanılacak çözücünün seçimi önemlidir. Çözücüler; pahalı veya sağlık açısından zararlı olmamalıdırlar. Çözücülerden ayrıca; polimerizasyon koşullarına uygun erime veya kaynama noktası, polimerden kolay uzaklaştırılma, düşük alevlenme noktası, transfer tepkimelerine girmeme gibi özellikler beklenir. Bu koşulları daha çok alifatik ve aromatik hidrokarbonlar, esterler, alkoller ve eterler karşılarlar. Su yeğlenen bir çözücüdür, ancak monomerlerin çoğu organik karakterli olduğundan suda çözünmezler ve su içerisinde çözelti polimerizasyonları yapılamaz. Poli (N-vinil prolidon), poliakrilamit, poli(akrilik asit), poli(metakrilik asit) vb. bazı polimerler suda çözünürler ve bu polimerler su ortamında çözelti polimerizasyonu ile sentezlenebilirler. Pahalı organik çözücü kullanımı, maliyet açısından radikalik çözelti polimerizasyonunun endüstrideki uygulama alanlarını önemli oranda kısıtlar. Çözelti polimerizasyonuyla kaplama, yapıştırıcı üretimi gibi bazı özel alanlarda kullanılabilecek polimer-çözücü karışımları doğrudan hazırlanabilmektedir. Çözelti polimerizasyonunun girdileri monomer, çözücü ve başlatıcıdır. Çözelti polimerizasyonunun; ısı aktarımının kolaylığı viskozitenin düşüklüğü sıcaklık kontrolünün kolaylığı ürünün doğrudan kullanımı gibi avantajlarının yanında; 21

22 çözücüye zincir transfer (mol kütlesini düşürür) çözücünün polimerden uzaklaştırılması (maliyeti yükseltir, ürün doğrudan kullanılmayacak sise bozunmaya neden olabilir) çözücüden dolayı çevre kirliliği (çözücü ayrıca zehirli ve kanserojen olabilir) gibi dezavantajları da vardır. Akrilonitrilin laboratuvarda çözelti polimerizasyonu; Akrilonitril kaynama noktası 77 C olan sıvı halde bir monomerdir, atmosfer basıncında destillenerek temizlenir. Bir balona 175 ml su ve 15mL destillenmiş akrilonitril konduktan sonra 0,125g sodyum disülfit, 25mL FeSO4 çzöeltisi (0,01g FeSO4, 100mL suda çözülür ve üzerine 2mL derişik H2SO4 eklenerek hazırlanır) ve 0,125g potasyum peroksidisülfat konarak polimerizasyon başlatılır. Polimerizasyon başlamasından bir iki dakika sonra poliakrilonitril çökerek ayrılmaya başlar. Polimerizasyon sonunda ürün süzülerek alınır, su ve metanolle yıkanır, kurutulur. Süspansiyon Polimerizasyonu Yığın polimerizasyonunda karşılaşılan yüksek viskozite ve ısı aktarım sorunları çözelti polimerizasyonu tekniği ile giderilmektedir. Ancak, çözelti polimerizasyonu bir çözücü içerisinde gerçekleştirilir ve genelde monomerler organik karakterde olduğu için çözücülerde organik kimyasallardır. Polimerizasyon sonunda çözücünün ortamdan alınması ve polimerde kalan çözücünün uzaklaştırılması, çözelti polimerizasyonunun zorunlu basamaklarıdır. Bu işlemler polimer maliyetini yükseltirken, çözücüden kaynaklanan atmosfer kirliliğine yol açar. Polimerizasyonun organik ortam yerine su içerisinde yapılması çoğu açıdan avantajlıdır ve konuya yönelik araştırmalar sonucu süspansiyon polimerizasyonu ve emülsiyon polimerizasyonu adları verilen teknikler geliştirilmiştir. Süspansiyon polimerizasyonunda, polimerizasyon ortamı sudur. Çoğu monomer suda çözünmediği için, su ile karıştırıldıklarında su ve monomer ayrı fazlar halinde ayrılırlar (suzeytinyağı karışımı gibi). Süspansiyon polimerizasyonunda iyi bir karıştırma yapılarak monomer su içerisinde damlalar halinde dağıtılır ve faz ayrılmasının önüne geçilir. Su içerisinde dağılan monomer damlarının çapı 0,1-5 mm arasında değişir ve ortama ayrıca monomer damlalarının birleşmesini önleyen stabilizatör denilen kimyasallar katılır. Stabilizatörler, organik karakterdeki monomer damlaları ile polar su moleküllerinin temas yüzeylerini azaltan maddelerdir. 22

23 Süspansiyon polimerizasyonu ortamı ve monomer damlaları. Başlatıcı, organik fazda (monomerde) çözünür türdendir. Ortama katılan başlatıcı monomer damlalarında çözünür ve sistem başlatıcının bozunma sıcaklığına ısıtıldığında polimerizasyon başlatıcı moleküllerinin bulunduğu monomer damlaları içerisinde başlar. Bu nedenle monomer damlaları, yığın polimerizasyonunun ilerlediği birer küçük polimerizasyon ortamına benzer. Polimerizasyon sonunda çapı 0,1-1 mm arasında değişen polimer taneceikleri elde edilir ve bu özelliğinden dolayı süspansiyon polimerizasyonuna ayrıca inci polimerizasyonu veya tanecik polimerizasyonu da denir. Süspansiyon polimerizasyonunda karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi, ortamdaki taneciklerin birleşerek toplanma eğilimleridir. Monomer damlaları polimerizasyon ilerlemesine bağlı olarak, içlerinde farklı miktarlarda polimer bulunduran taneciklere dönüşürler. Monomerin polimere dönüşüm oranı %10-20 düzeyine ulaştığında, tanecikler yapışkanlaşır ve ortamın viskozitesi yükselir. Gerekli önlemler alınmaz ise, %50 dönüşümlerde tanecikler kümeleşerek bloklaşır. Kümeleşmeyi önlemek amacıyla pudra, kaolin, bentonit, baryum, kalsiyum ve magnezyum karbonatlar, alüminyum hidroksit gibi anorganik maddeler kullanılır. 23

24 Süspansiyon polimerizasyonunda kullanılan suyun miktarı önemlidir. Çoğu polimerizasyon sisteminde monomer/su oranı 1/4-1/1 arasındadır. Elde edilecek polimer taneciklerinin boyutunu, stabilizatörün türü reaktör tipi su/monomer oranı zaman monomer türü ve derişimi karıştırma hızı karıştırıcının geometrisi sıcaklık başlatıcı derişimi diğer katkı maddeleri etkiler. Süspansiyon polimerizasyonunun, ısı aktarımının kolaylığı viskozitenin düşüklüğü sıcaklık kontrolünün kolaylığı ürünün doğrudan kaplama, yapıştırıcı ve boya olarak kullanılabilmesi polimer taneciklerinin boyutunun emülsiyon polimerizasyonundan daha iyi kontrolü polimerin mol kütlesi dağılım aralığının darlığı organik çözücü kullanılmaması yığın ve çözelti polimerizasyonundan daha emniyetli olması gibi avantajları yanında; camsı geçiş sıcaklığı polimerizasyon sıcaklığının altında olan polimerlerin üretiminde kullanılamayışı sürekli karıştırma suyun ve stabilizatörün polimerden uzaklaştırılması, polimerin kurutulması gibi yan işlemler gerektirmesi ortamdaki maddelerden kaynaklanan polimer kirlenmesi daha çok kesikli üretime uygunluğu gibi dezavantajları da vardır. 24

25 Yöntem, genelde serbest radikalik katılma polimerizasyonuna uygundur ve akrilik asit, metakrilik asit, metil metakrilat, stiren ve kopolimerleri, vinil asetat, vinil klorür bu yolla polimerleştirilirler. Süspansiyon polimerizasyonu endüstride sık kullanılan bir polimerizasyon tekniğidir. Bazı uygulamalarda ters süspansiyon polimerizasyonu denilen sistemlerden yararlanılır. Ters süspansiyon polimerizasyonunda ortam organik bir çözücüdür ve suda çözünen bir monomer bu organik çözücü içerisinde damlalar halinde dağıtılır, başlatıcı ise suda çözünür türdendir. Stirenin endüstriyel süspansiyon polimerizasyonu; süspansiyon polimerizasyonu en kolay polistiren üretim tekniğidir. Yöntemle, yığın polimerizasyonu ile elde edilen polistiren özelliklerine yakın bir polimer elde edilir. Stirenin kesikli süspansiyon polimerizasyonu ile üretiminde reaktöre yaklaşık, Girdi Kütlece miktar Görevi su 68 süspansiyon ortamı stiren 100 monomer trikalsiyum fosfat 0,00256 stabilizatör benzoil peroksit 0,204 başlatıcı oranlarında girdiler beslenir. Ayrıca polimerizasyon sistemine mol kütlesinin düşürülemsi amacıyla tersiyer dodesil merkaptan; ph ayarlayıcı olarak kalsiyum hidroksit; antistatik özellik için kalsiyum stearat türü kimyasallar katılır. Emülsiyon Polimerizasyonu Emülsiyon polimerizasyonu, süspansiyon polimerizasyonu gibi su ortamında gerçekleştirilen bir polimerizasyon tekniğidir. Süspansiyon polimerizasyonundan ayrıldığı temel nokta, emülsiyon polimerizasyonunda organik değil su fazında çözünen bir başlatıcı kullanılmasıdır. Emülsiyon polimerizasyonu tekniğ, özellikle sentetik kauçukların polimerizasyonuna yatkındır ve ilk kez 1927 de bütadien, hidrojen peroksit kullanılarak bu yöntemle polimerleştirilmiştir. Emülsiyon polimerizasyonunun diğer polimerizasyon tekniklerinden üstün olduğu önemli iki nokta, polimerizasyon hızının yüksekliği ve yüksek mol kütleli polimer eldesidir. Ayrıca, ısı aktarımının kolaylığı viskozite düşüklüğü sıcaklık kontrolünün kolaylığı 25

26 organik çözücünün kullanılmaması ürünün doğrudan kaplama, yapıştırıcı ve boya olarak kullanılabilmesi yığın ve çözelti polimerizasyonundan daha emniyetli olması gibi yararları vardır. Ancak polimerden misel yapıcının uzaklaştırılması zordur ve bu öellik emülsiyon polimerizasyonu için öenmli bir dezavantajdır. Emülsiyon polimerizasyonunun mekanizması. Stirenin laboratuvarda emülsiyon polimerizasyonu; stirenin emülsiyon polimerizasyonundabaşlatıcı olarak potasyum persülfat, emülsiyon yapıcı olarak sodyum lauril sülfat kullanılabilir. Uygun bir kap içerisinde sodyum lauril sülfat, stiren ve su konulduktan sonra vakumla kap içerisindeki hava boşaltılır ve azot gazı basılır. Daha sonra kap 50 C deki su banyosu içerisine alınır. 400 rpm hızla karıştırılan karışımın sıcaklığı 50 C ye geldiğinde içerisine şırınga ile 2mL başlatıcı çözeltisi gönderilir. Polimerizasyon sonunda lateks halindeki polimer alınır ve kurutulur. Girdi stiren potasyum persülfat sodyum lauril sülfat su sodyum hidroksit Kütlece miktar 30 g 2 ml (1g/25g su çözeltisinden) 1 g 100 g 0,5 g 26

27 Arayüzey Polimerzasyonu Polimerizasyon tepkimelerinin önemli bir kısmı birden çok faz bulunan sitemlerde gerçekleştirilir. Örneğin süspansiyon ve emülsiyon polimerizasyonunda, polimerizasyonun yürütüldüğü ortam iki fazlı sıvı sistemleridir. Arayüzey polimerizasyonu iki fazlı sistemlerde yürütülen başka bir polimerizasyon tekniğidir. Emülsiyon ve süspansiyon yöntemlerinde karıştırma yapılarak fazlar birbiri içerisinde dağıtılırken, arayüzey polimerizasyonunda karıştırma yapılmaz ve iki faz arayüzeyleri üzerinden temas ederler. Arayüzey polimerizasyon tekniği basamaklı polimer sentezine yatkındır. Poli(hekzametilen sebakamit) (naylon 6-10), diklorür ve hekzametilen diaminden çıkılarak arayüzey polimerizasyonuyla hazırlanır. Bir beher içerisine sebakoil klorürün karbontetraklorürdeki çözeltisi konur ve üzerine yavaş yavaş hekzametilen diaminin sudaki çözeltisi eklenir. Çözeltilerin temas noktası olan iki sıvı tabakasının arayüzeyinde polimerizasyon ilerler. Polimerizasyon ortamına yan ürün olan hidroklorik asiti nötralleştirecek kadar baz konmalıdır. Böylece asitin tepkimeye girmemiş aminle tuz vererek polimerizasyon hızını düşürmesi engellenir. Arayüzey polimerizasyonu ile naylon 6-10 sentezi. 27

28 Arayüzey polimerizasyonunda monomer derişimlerinde, dolayısıyla fonksiyonel grup sayılarında tam bir stokiyometrik denklik gerekliliği yoktur. Diamin veya dikarboksilik asit klorürden birisi tükenene kadar polimerizasyon devam eder. Polimerizasyon tepkimesi difüzyon kontrollü olduğu için, çözeltilerin arayüzeyinde oluşan naylon 6-10 polimerinin sürekli sistemden uzaklaştırılması gerekir. Bu işlem yapılmadığında, polimer sıvıların arayüzeyinde bir film oluşturarak, diamin ve dikarboksilik asit klorürün birbiriyle etkileşimini engeller ve polimerizasyon ilerleyemez. Naylon 6-10, monofilament üretimien uygun bir poliamittir. Polimerizasyonun ve lif çekme sisteminin birlikte verildiği şekilden görülebileceği gibi arayüzeyde oluşan polimer sürekli filament halinde alınır. Arayüzey polimerizasyonu yüksek mol kütleli polimer sentezine uygun olmasına karşın dikarboksilik asit klorürün pahalı olması, organik çözücü kullanılması veya çözücünü geri kazanım gibi ekonomik dezavantajları vardır. DENEYSEL UYGULAMALAR Polianilin Sentezi Anilin higroskopik olduğu için KOH ile kurutularak safsızlıkların giderilmesi amacı ile dinamik vakum altında destile edildi. Gerekli miktarda anilin alınarak 1M HCl içerisinde çözüldü ve çözelti 0 C a soğutuldu. Bu çözeltiye anilin 1,15 mol oranı kadar amonyum peroksodisülfat katısı eklendi. Amonyum peroksodisülfat ilavesi ile çökelme olan karışım 0 C da 4 saat karıştırıldı. Daha sonra süzüldü ve katı madde 1M HCl ile yıkandı. Koyu mavi renkli ürün 50 C da 12 saat kurtuldu. Sentezin kontrolü için ürünün infrared spektrumu alındı. Polipirrolün Sentezi Polipirrol mikroemülsiyon yöntemi kullanılarak sentezlendi. Bunun için Triton - 100/su/siklohekzan/n-bütanol sistemi kullanıldı. 10 ml Triton ml 0.1mol/l HCl çözeltisine eklendi. Daha sonra 1ml N-bütanol ve 50 ml siklohekzan bu çözeltiye eklendi. Bu çözelti karıştırıldığında hemen şeffaf, geçirgen bir mikro emülsiyon sistemi elde edildi. Son çözeltiye 1 ml pirrol monomeri eklendi ve 30 dakika karıştırıldı g amonyum peroksodisülfat katısı 5 saf suda çözülerek 100 ml lik bir ayırma hunisine alınıp son çözelti karıştırılarak eklendi. Oluşan karışım 0 C a soğutuldu ve dinamik Ar atmosferinde 8 saat karıştırıldı. Oluşan ürün süzülüp, metanol ile yıkandıktan sonra vakumda 60 C de 24 saat kurutuldu. Sentezin kontrolü için infrared spektrumu alındı. 28

29 DENEY NO: 8 ELEKTRO-EĞİRME YÖNTEMİ İLE POLİMER LİF ÜRETİMİ ARŞ. GÖR. NURİ BURAK KİREMİTLER 29

30 ELEKTRO-EĞİRME (ELECTROSPINNING) YÖNTEMİ İLE POLİMER LİF ÜRETİMİ Giriş Literatürde electrospinning olarak geçen bu yöntemin temelleri ilk kez 17. Yüzyılın başlarında electromagnetizme etkisi ve elektro üretim çalışmaları yapan William Gilbert tarafından atılmış olup, electro eğirme teorileri ve deneyleri 1960 larda yapılmıştır. Electroeğirme (electrospinning) mikro nano boyutlarda liflerin elde edilmesinde kullanılan basit, kurulumu ucuz, kolay ve hızlı, çok değişik polimerlerin çekilmesine elverişli, ticari üretime uygun bir işlemdir. Bu işlemde bir pipet ya da şırınga içerisinde konulan polimer çözeltisi elektrik ile yüklenmekte ve iki elektrot arasında kv seviyesinde oluşturulan yüksek voltaj sayesinde bir çekim alanı oluşturulmakadır. Alan oluşturulmadan pipet ya da şırınga ucundaki damla şeklindeki polimer çözeltisi, elektrik alanı oluşturulduğunda Taylor konisi ismi verilen bir koni formu almakta ve elektrik kuvvetleri polimer çözeltisinin yüzey gerilimini ve viskozitesini yendiğinde bir polimer jeti oluşarak toplayıcıya doğru hareket etmektedir. Bu jet oluştuğunda polimer çözücüsü buharlaşmakta ve nanomikro boyutlarda polimer fiberler toplayıcıya depolanmaktadır. Elektro Eğirme Teorisi 30

31 Polimer jetin oluşması için: Polimer çözeltisi yeterli elektrik iletkenliğine sahip olması gerekir. Eğer polimer yeterince iletken değilse iletken bir çözücü kullanılması gerekir. Polimerin çözücü içinde tamamıyla stabil bir şekilde çözünmesi gerekir Çözelti içersindeki polimer oranının yüzey gerilimine etkisi olduğundan dolayı elektrik kuvvetinin yüzey gerilimini yenebilmesi için polimer oranı uygun miktarda olmalıdır (%5-%20) Elektrostatik kuvvet polimerin yüzey gerilimini yenmelidir. Jet oluştuktan sonra iki tür fiziksel kararsızlık meydana gelir: Klasik Rayleigh kararsızlığı Whipping kararsızlığı 31

32 Elektro-eğirme Sistemi Basit bir elektro eğirme düzeneği 4 ana kısımdan oluşur: Polimer akış hızını tayin eden pompa Polimer solusyonunu içeren şırınga ve şırınga ucu Elektrostatik etkiyi yaratacak yüksek voltaj kaynağı Polimerin spinleneceği toplayıcı hedef-levha. Elektro eğirme düzeneği, polimer dikey, düşey ya da yanal doğrultuda eğirilcek şekilde kurulabilir 32

33 Elektro-eğirme parametreleri Polimer çözeltisi parametreleri Molekül Ağırlığı, Çözelti Viskozitesi ve Derişimi Yüzey Gerilimi Polimerin ve çözücünün elektrik iletkenliği İşlem parametreleri Uygulanan voltaj Çözelti besleme hızı Toplayıcının şırıngaya uzaklığı Kullanılan pipet iğne çapı Elektro eğirme parametreleri hakkında detaylı bilgiler içeren bir makale deneye katılan öğrencilere verilecektir. 33

34 Deney aşaması Elektroeğirme işleminde kullanılacak PAN çözeltisi hazırlanışı: Polimer = PAN (Polyacrylonitrile ) Çözücü = DMF (dimetilformamid) Deney aşamasında kullanılacak olan çözeltinin 5-6 saat hazırlanma süresi olduğu için çözelti daha önceden hazırlanmıştır. Kütlece %10 luk PAN polimeri önceden 60 dereceye kadar ısıtılmış cam beherdeki DMF çözücüsünün içine atıldıktan sonra manyetik karıştırıcıda sürekli derece arasında 5-6 saat sürekli bir şekilde karıştırılmış, sonra PAN tamamen çözüldükten sonra kademeli olarak soğumaya bırakılmıştır. Deneyin amacı: Elektro eğirme deneyimizde daha önceden hazırlamış olduğum PAN çözeltisini kullanarak elektroeğirme parametreleriyle de oynayarak PAN ı n alimunyum folyaya spin edilmesini görmek ve gözlemlediklerimiz hakkında yorumlar çıkarmak. Ayrıca daha önceden hazırlanmış olan çözeltide kullandığımız polimer ve çözücünün neden seçildiği hakkında fikir yürütmek. 34

35 DENEY NO: 9 DÖRT NOKTAYLA ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ÖLÇÜMÜ ARŞ. GÖR. SAMİ PEKDEMİR 35

36 Dikkat: *Deneyden önce ve deney sonunda küçük sınav yapılacaktır. *Deneye gelirken A4 beyaz kağıt ve hesap makinesi getirilmesi gerekmektedir. Giriş Bütün malzemelerin fiziksel özelliklerinin anahtarı Elektriksel dirençtir. Eldeki malzemenin öz direncinin belirlenmesi genellikle ihtiyaç duyulan bir durumdur. Oda sıcaklığında farklı malzemelerin elektrik direnç büyüklüğü 20 üzeri mertebede değişebilir. Tek başına hiç bir teknik veya alet bu kadar geniş bir aralıkta özdirenç ölçemez. Bu deneyde direnç ölçmek için farklı deneysel yöntemlerden ve aletlerden bahsedilecektir. Vurgulanacak noktalar ise pratik ölçüm yapma ve olası deneysel hatalardan kaçınmak üzerine olacaktır. 1-Temel Kavramlar Malzemelerin elektriksel direnci, malzemenin elektrik akışına gösterdiği ne kadar direnç gösterdiği ile tanımlanır. Özdirenç Ohm.metre birimi ile ölçülür. Eğer elektrik akımı malzemeden kolaylıkla geçebiliyorsa bu malzemeye düşük özdirençli malzeme denir.. Eğer elektrik akımı malzemeden geçmekte zorlanıyorsa bu malzemeye yüksek özdirençli malzeme denir. Yüksek gerilim hatları ve binalardaki elektrik telleri alüminyum veya bakırdan yapılmıştır. Bunun sebebi bakır ve alüminyumun çok düşük özdirence (20 nω.m) sahip olmalarıdır. Buda elektriğin çok kolay bir şekilde geçmesini sağlamaktadır. Eğer plastik gibi yüksek elektriksel özdirence ( Ω.m) sahip malzemeler kullanılsaydı çok az bir elektrik akımı olacaktı. Elektriksel iletkenlik ρ ile gösterilir. Elektriksel öziletkenlik σ ile gösterilir. Bu iki terim birbirini tersidir. Aralarındaki bağıntı aşağıdaki gibidir; Bir malzemenin elektrik direnci numunenin belirli bir boyut veya şekilde bağımsız olarak içsel bir fiziksel özelliğidir. Bunun anlamı; bir bilgisayardaki ince bakır telde de, bakırdan yapılmış Özgürlük Heykelinde de, aynı özdirenç var demektir. (1) 36

37 Şekil 1- Uygulanan bir gerilim altında bir malzemeden akan elektriğin basit bir model. Beyaz daire malzemesi boyunca soldan sağa doğru hareket eden bir elektrondur. Siyah daireler ise malzemenin sabit atomlarını temsil etmektedir. Elektron ve atomlar arasındaki çarpışmalar elektronu yavaşlatmakta ve elektriksel özdirence sebep olmaktadır. 2-Basit model ve teorisi Şekil 1 de elektriksel akışın basit bir mikroskobik modeli görülmektedir. Bu model, bir basitleştirme ve çeşitli şekillerde yanlış olsa da, hâlâ özdirenci anlamak ve bazı fiziksel özellikler hakkında kaba tahminler yapmak için çok kullanışlı kavramsal bir modeldir. Malzemelerin elektrik özdirenini daha doğru bir anlamak için kuantum mekaniğinin tam anlamıyla kavramak gerekmektedir. Mikroskobik düzeyde elektrik basit bir malzemeden geçen elektron hareketidir. Şekil 1'deki küçük beyaz daire malzeme içerisinde akan bir elektronu temsil eder. Açıklama kolaylığı için, sadece bir elektron gösterilmiştir. Genellikle aynı anda malzemeden geçen birçok elektron vardır. Dışardan etkiyen kuvvetten dolayı elektron soldan sağa doğru( büyük eksi ve artı ile gösterilen yönde) hareket etme meylindedir. Bu dış kuvvet, bir elektrik üretici kaynağa veya malzemeye bağlı olan bir pil tarafından üretilen voltaj nedeniyle olabilir. Elektron malzeme içinde hareket ederken malzeme içindeki sabit olan atomlara (şekilde siyahla gösterilen büyük noktalar) çarparlar. Bu çarpışmalar elektronu yavaşlatır. Bu çarpışma sayılarının çok olduğu malzemeler yüksek elektriksel özdirençli malzemelerdir. Çarpışma sayılarının düşük olduğu malzemeler ise düşük elektriksel özdirençli malzemelerdir. Malzemelerin öz dirençleri sıcaklığa göre değişiklik gösterir. Genellikle metallerin özdirençleri sıcaklıkla artarken, yarıiletkenlerin özdirençle sıcaklığın artması ile düşer. Ayrıca malzemelerin özdirençleri uygulanan manyetik alana da bağlıdır. Bu kısma kadar bahsedilen durumlarda malzemenin homojen veizotropik olduğu varsayılmıştır. Homojenin mânâsı, malzemenin özellikleri her yerinde eşit olmasıdır. izotropik in mânâsı da malzemenin özelliklerinin her yönde aynı olmasıdır. Bu yüzden bu her zaman geçerli bir varsayım değildir. Özdirencin tam tanımı, akım yoğunluğu ile malzemeye uygulanan elektrik alan arasındaki doğrusal katsayısıdır; (2) 37

38 Burada elektrik alan E (V/m) ile, akım yoğunluğu J(A/(m 2 )) ve orantı katsayısı ρ (Ω.m) ile gösterilmiştir. Eşitlik (2) ohm kanununun bir formudur. Burada şuna dikkat etmek gerekir ki, E ve J vektörel, ρ ise tensörel niceliklerdir. Bu şu anlama gelmektedir; akım uygulanan elektrik alanla aynı yönde olmak zorunda değildir. Burada izotropik ve homojen malzeme kabülü yapacağımız için ρ scaler bir niceliktir ve malzeme için sabit bir sayıdır. Şekil 2-çubuk şeklindeki malzemenin ölçülmesi için iki nokta ölçüm tekniği. Voltaj kaynağı çubuk boyunca bir gerilim uygular ve ampermetre de çubuktan akan akımı ölçer. Şimdi şekil 2 de görüldüğü gibi çubuk şeklinde bir örneği ele alalım. Elektrik alan E, voltajın V uygulandığı uzunluğa l bölümü olarak verilir: Akım yoğunluğu J, akımın I geçtiği kesit alana A oranı olarak verilir: (3) Burada kesit alan A, şekil 2 de görülen yükseklik h ve genişlik w nin çarpımıdır. 2,3 ve 4 nolu eşitlikler birleştirilip düzenlenirse şunu vermektedir: (4) Şimdi direnç R denilen yeni bir ölçüyü şu şekilde tanımlayabiliriz: (5) (6) 38

39 5 ve 6 nolu eşitlikleri birleştirirsek: Elde edilir. (7) Burada I numune içinden akan amper cinsinden akım değeri, V numune boyunca volt (V) cinsinden gerilim değeri, R ohm (Ω) cinsinden numunenin direnç değeridir. Burada eşitlik (7) ohm kanununun başka bir formudur. Burada şuna dikkat çekmekte fayda var; direnç R, numunenin yapısına ve büyüklüğüne bağlı olmasına rağmen özdirenç ρ, numunenin şekline ve büyüklüğüne bağımsızdır. Özdirenç ve şekil 2 de gösterilen basit mikroskobik model arasındaki nicel ilişki şu şekilde verilmektedir: (8) Burada m elektronun kütlesi, n birim hacimdeki akım taşıyıcı elektronların sayısı, e elektronun elemanter yükü, malzeme içindeki atomlara hareket halindeki elektronların çarpmaları için geçen ortalama zamandır. Birim hacim başına daha fazla elektron olsaydı, elektronlar malzeme içinde daha fazla akım taşıyabilirdi. Bu özdirenci düşürebilir. Elektronlar üzerinde elektrik yükü fazla olsaydı, o zaman uygulanan gerilim onları daha kuvvetli çekecek ve onları hızlandıracaktı. Bu da özdirenci düşürebilir. Sabit atomlar ile çarpışmalar arasındaki ortalama süre daha uzun olsaydı, o zaman elektronlar malzemenin içinden daha çabuk geçebilirdi. Bu da özdirenci düşürebilir. Elektronlar daha büyük olsalardı, bunlar daha yavaş hareket edecekleri için malzemenin içinde yol almaları daha uzun sürecekti. Bu da özdirenci arttırabilir. 3- Özdirenci ölçmek için deneysel yöntemler İki nokta tekniği Bir malzemenin özdirenci, şekil 2 de gösterildiği gibi, malzemenin belirli bir boyuttaki çubuğunun direnci ve bu çubuğun fiziksel boyutları ölçülerek elde edilebilir. Bu durumda l uzunluğunda, h yüksekliğinde w genişliğinde bir malzeme kesilerek çubuğun uçlarından teller bağlanır. Ölçüm için çubuğa iki bağlantı yapıldığı için bu yönteme iki nokta ölçüm tekniği denir. Bir voltaj kaynağı çubuğa uçlardan bağlanır ve gerilim uygulanır. Bu gerilim çubuğun uçları arasında potansiyel fark oluşturduğu için çubuk boyunca bir elektrik akımı oluşur. (alternatif olarak sabit bir akım kaynağı bağlayıp, voltmetreyi ona ve çubuğa paralel bağlayarak da akım gerilim değerlerini ölçebiliriz) Ampermetre üzerinde gerilim düşümü ihmal edilmelidir. Çubuğun direnci şu şekilde verilir: Burada R: Ω cinsinden direnç değeri (8) 39

DÖRT NOKTA TEKNİĞİ İLE ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ÖLÇÜMÜ DENEYİ FÖYÜ

DÖRT NOKTA TEKNİĞİ İLE ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ÖLÇÜMÜ DENEYİ FÖYÜ T.C ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MALZEME BİLİMİ VE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MALZEME ÜRETİM ve KARAKTERİZASYON LABORATUVARI DERSİ LABORATUVAR UYGULAMALARI DÖRT NOKTA TEKNİĞİ İLE ELEKTRİKSEL İLETKENLİK

Detaylı

Yüzey Gerilimi ve Temas Açısı Ölçümü

Yüzey Gerilimi ve Temas Açısı Ölçümü Yüzey Gerilimi ve Temas Açısı Ölçümü Bursa Teknik Üniversitesi DBMMF Kimya Mühendisliği Bölümü 1 1. Amaç Yapılacak olan deneyin temel amacı, farklı sıvıların yüzey gerilimlerinin ve farklı yüzeylerin temas

Detaylı

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Doç. Dr. Atilla Evcin Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Çözelti Özellikleri Elektro-eğirme sırasında kullanılacak çözeltinin özellikleri elde edilecek fiber yapısını

Detaylı

DENEY 3. MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri

DENEY 3. MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri DENEY 3 MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri AMAÇ: Maddelerin üç halinin nitel ve nicel gözlemlerle incelenerek maddenin sıcaklık ile davranımını incelemek. TEORİ Hal değişimi,

Detaylı

SINAV SÜRESİ 80 DAKİKADIR. BAŞARILAR. Terim Açıklama Örnek

SINAV SÜRESİ 80 DAKİKADIR. BAŞARILAR. Terim Açıklama Örnek PLİMER KİMYASI ARA SINAVI 31.07.2015 SRU N 1 2 3 4 5 PUAN Yalnızca 4 soruyu yanıtlayınız. Yanıtlamadığınız sorunun PUAN kısmına çarpı koyunuz. Aksi taktirde 5. Soru değerlendirme dışı kalacaktır. N : AD

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 8 : YÜZEY GERİLİMİNİN BELİRLENMESİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 8 : YÜZEY GERİLİMİNİN BELİRLENMESİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 8 : YÜZEY GERİLİMİNİN BELİRLENMESİ DENEYİN AMACI Gazlarda söz konusu olmayan yüzey gerilimi sıvı

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA MOLEKÜLLER ARASI KUVVETLER Moleküller Arası Kuvvetler Yüksek basınç ve düşük sıcaklıklarda moleküller arası kuvvetler gazları ideallikten saptırır. Moleküller arası kuvvetler molekülde kalıcı

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. SINIF VE MEZUN GRUP KİMYA HAFTA DERS SAATİ. Kimya nedir?. Kimya ne işe yarar?. Kimyanın sembolik dili Element-sembol Bileşik-formül. Güvenliğimiz ve Kimya KONU ADI

Detaylı

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere

Detaylı

Yüzey gerilimi. Hidayet TERECİ www.fencebilim.com

Yüzey gerilimi. Hidayet TERECİ www.fencebilim.com Yüzey gerilimi Yüzey gerilimi, fizikokimyada bir sıvının yüzey katmanının esnek bir tabakaya benzer özellikler göstermesinden kaynaklanan etkiye verilen addır. Bu etki bazı böceklerin su üzerinde yürümesine

Detaylı

SIVILAR YÜZEY GERİLİMİ. Bir sıvı içindeki molekül diğer moleküller tarafından sarılmıştır. Her yöne eşit kuvvetle çekilir.daha düşük enerjilidir.

SIVILAR YÜZEY GERİLİMİ. Bir sıvı içindeki molekül diğer moleküller tarafından sarılmıştır. Her yöne eşit kuvvetle çekilir.daha düşük enerjilidir. SIVILAR YÜZEY GERİLİMİ Bir sıvı içindeki molekül diğer moleküller tarafından sarılmıştır. Her yöne eşit kuvvetle çekilir.daha düşük enerjilidir. Yüzeydeki molekül için durum farklıdır Her yönde çekilmediklerinden

Detaylı

A- LABORATUAR MALZEMELERİ

A- LABORATUAR MALZEMELERİ 1- Cam Aktarma ve Ölçüm Kapları: DENEY 1 A- LABORATUAR MALZEMELERİ 2- Porselen Malzemeler 3- Metal Malzemeler B- KARIŞIMLAR - BİLEŞİKLER Nitel Gözlemler, Faz Ayırımları, Isısal Bozunma AMAÇ: Karışım ve

Detaylı

SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması)

SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması) SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması) Gerek hayvansal yağlar gerekse bitkisel (nebati) yağlar, yağ asitlerinin gliserin (gliserol) ile oluşturdukları oldukça kompleks esterlerdir. Bu

Detaylı

Hareket halindeki elektrik yüklerinin oluşturduğu bir sistem düşünelim. Belirli bir bölgede net bir yük akışı olduğunda, akımın mevcut olduğu

Hareket halindeki elektrik yüklerinin oluşturduğu bir sistem düşünelim. Belirli bir bölgede net bir yük akışı olduğunda, akımın mevcut olduğu Akım ve Direnç Elektriksel olaylarla ilgili buraya kadar yaptığımız tartışmalar durgun yüklerle veya elektrostatikle sınırlı kalmıştır. Şimdi, elektrik yüklerinin hareket halinde olduğu durumları inceleyeceğiz.

Detaylı

SIVILAR VE ÖZELLİKLERİ

SIVILAR VE ÖZELLİKLERİ SIVILAR VE ÖZELLİKLERİ Sıcaklık düşürüldükçe kinetik enerjileri azalan gaz molekülleri sıvı hale geçer. Sıvı haldeki tanecikler birbirine temas edecek kadar yakın olduğundan aralarındaki çekim kuvvetleri

Detaylı

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri : Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani

Detaylı

Sıvılar ve Katılar. Maddenin Halleri. Sıvıların Özellikleri. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN

Sıvılar ve Katılar. Maddenin Halleri. Sıvıların Özellikleri. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Sıvılar ve Katılar MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Sıcaklık düşürülürse gaz moleküllerinin kinetik enerjileri azalır. Bu nedenle, bir gaz yeteri kadar soğutulursa moleküllerarası

Detaylı

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Yeryüzündeki yaşam su içinde ortaya çıkmış ve canlıların karalar üzerine yayılışından önceki 3 milyar yıl boyunca su içinde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir madde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR KARIŞIMLAR İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek

Detaylı

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

5) Çözünürlük(Xg/100gsu) 1) I. Havanın sıvılaştırılması II. abrika bacasından çıkan SO 3 gazının H 2 O ile birleşmesi III. Na metalinin suda çözünmesi Yukardaki olaylardan hangilerinde kimyasal değişme gerçekleşir? 4) Kütle 1

Detaylı

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Adsorbsiyon, malzeme(lerin) derişiminin ara yüzeyde (katı yüzeyinde) yığın derişimine göre artışı şeklinde tanımlanabilir. Adsorpsiyon yüzeyde tutunma olarak

Detaylı

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir.

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir. GENEL KİMYA 1 LABORATUARI ÇALIŞMA NOTLARI DENEY: 8 ÇÖZELTİLER Dr. Bahadır KESKİN, 2011 @ YTÜ Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir

Detaylı

POLİMER. Bakalit (Bakalite) Sentezi (Fenol-Formaldehit Reçineleri)

POLİMER. Bakalit (Bakalite) Sentezi (Fenol-Formaldehit Reçineleri) POLİMER Birçok küçük molekülün uygun koşullar altında bir araya gelip birleşerek yüksek molekül ağırlıklı bileşikleri oluşturması işlemi polimerizasyon olarak tanımlanır. Polimerizasyon sonucu, küçük moleküllü

Detaylı

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen ÇÖZÜCÜ VE ÇÖZÜNEN ETKİLEŞİMLERİ: Çözünme olayı ve Çözelti Oluşumu: Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen Çözünme İyonik Çözünme Moleküler

Detaylı

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır.

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır. KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağ, moleküllerde atomları birarada tutan kuvvettir. Bir bağın oluşabilmesi için atomlar tek başına bulundukları zamankinden daha kararlı (az enerjiye sahip) olmalıdırlar. Genelleme

Detaylı

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Su bitkinin yaşamında yaşamsal bir rol oynar. Bitki tarafından yapılan her gram başına organik madde için kökler tarafından 500 gr su alınır. Bu su, bitkinin bir ucundan

Detaylı

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ Oluşturacağı her 1 g organik madde için bitkinin 500 g kadar suyu kökleriyle alması ve tepe (uç) noktasına kadar taşıyarak atmosfere aktarması gerekir. Normal su düzeyinde hayvan hücrelerinin

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI NÜKLEOFİLİK YERDEĞİŞTİRME REAKSİYONU -1 DENEY 4 : S N 1 REAKSİYONU : T- BÜTİL KLORÜRÜN SENTEZİ TEORİ

Detaylı

ALKOLLER ve ETERLER. Kimya Ders Notu

ALKOLLER ve ETERLER. Kimya Ders Notu ALKOLLER ve ETERLER Kimya Ders Notu ALKOLLER Alkan bileşiklerindeki karbon zincirinde H atomlarından biri yerine -OH grubunun geçmesi sonucu oluşan organik bileşiklere alkol adı verilir. * Genel formülleri

Detaylı

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması DENEYĐN ADI Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması Deneyin amacı Organik bir bileşikte karbon ve hidrojen elementlerinin nitel olarak tayin etmek. Nicel ve nitel analiz

Detaylı

10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar

10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar 10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar kanunları Demir (II) sülfür bileşiğinin elde edilmesi Kimyasal

Detaylı

Akım ve Direnç. Bölüm 27. Elektrik Akımı Direnç ve Ohm Kanunu Direnç ve Sıcaklık Elektrik Enerjisi ve Güç

Akım ve Direnç. Bölüm 27. Elektrik Akımı Direnç ve Ohm Kanunu Direnç ve Sıcaklık Elektrik Enerjisi ve Güç Bölüm 27 Akım ve Direnç Elektrik Akımı Direnç ve Ohm Kanunu Direnç ve Sıcaklık Elektrik Enerjisi ve Güç Öğr. Gör. Dr. Mehmet Tarakçı http://kisi.deu.edu.tr/mehmet.tarakci/ Elektrik Akımı Elektrik yüklerinin

Detaylı

Akışkanlar Mekaniği Yoğunluk ve Basınç: Bir maddenin yoğunluğu, birim hacminin kütlesi olarak tanımlanır.

Akışkanlar Mekaniği Yoğunluk ve Basınç: Bir maddenin yoğunluğu, birim hacminin kütlesi olarak tanımlanır. Akışkanlar Mekaniği Yoğunluk ve Basınç: Bir maddenin yoğunluğu, birim hacminin kütlesi olarak tanımlanır. Basıncın derinlikle değişimi Aynı derinlikteki bütün noktalar aynı basınçta y yönünde toplam kuvvet

Detaylı

MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ. Nazife ALTIN Bayburt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ. Nazife ALTIN Bayburt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ Bayburt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi www.nazifealtin.wordpress.com MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ Bir maddeyi diğerlerinden ayırmamıza ve ayırdığımız maddeyi tanımamıza

Detaylı

KARIŞIMLAR. Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen mad-delere karışım denir.

KARIŞIMLAR. Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen mad-delere karışım denir. KARIŞIMLAR Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen mad-delere karışım denir. 1-HETEROJEN KARIŞIMLAR (ADİ KARIŞIMLAR) Karışımı oluşturan maddeler karışımın her

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik

Detaylı

TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR?

TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? KĐMYA EĞĐE ĞĐTĐM M SEMĐNER NERĐ PROF. DR. ĐNCĐ MORGĐL TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? HAZIRLAYAN: GÜLÇĐN YALLI KONU: ÇÖZELTĐLER KONU BAŞLIĞI: TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? ÇÖZELTĐLER Fiziksel özellikleri

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

SEZEN DEMİR MADDE DOĞADA KARIŞIK HALDE BULUNUR

SEZEN DEMİR MADDE DOĞADA KARIŞIK HALDE BULUNUR Kütlesi, hacmi ve eylemsizliği olan her şey maddedir. Buna göre kütle hacim ve eylemsizlik maddenin ortak özelliklerindendir. Çevremizde gördüğümüz, hava, su, toprak v.s gibi her şey maddedir. Maddeler

Detaylı

Kütlesi,hacmi,eylemsizliği olan,tanecikli yapıdaki her şeye madde denir. Yer yüzünde gözümüzle görebildiğimiz her şey maddedir.

Kütlesi,hacmi,eylemsizliği olan,tanecikli yapıdaki her şeye madde denir. Yer yüzünde gözümüzle görebildiğimiz her şey maddedir. Madde Tanımı Kütlesi,hacmi,eylemsizliği olan,tanecikli yapıdaki her şeye madde denir. Yer yüzünde gözümüzle görebildiğimiz her şey maddedir. MADDENİN MADDENİN HALLERİ HALLERİ maddenin haller i MADDENİN

Detaylı

6.PPB (milyarda bir kısım) Kaynakça Tablo A-1: Çözelti Örnekleri... 5 Tablo B-1:Kolloidal Tanecikler... 8

6.PPB (milyarda bir kısım) Kaynakça Tablo A-1: Çözelti Örnekleri... 5 Tablo B-1:Kolloidal Tanecikler... 8 İçindekiler A. ÇÖZELTİLER... 2 1.Çözünme... 2 2.Homojenlik... 4 3.Çözelti... 5 4.Çözünürlük... 5 Çözünürlüğe Sıcaklık Ve Basınç Etkisi... 6 B. KARIŞIMLAR... 7 1.Çözeltiler... 7 2.Kolloidal Karışımlar...

Detaylı

4. Açısal momentum kuantum sayısı (,) 2 olan bir orbital türü ile ilgili, 5. Orbitaller Maksimum elektron sayısı

4. Açısal momentum kuantum sayısı (,) 2 olan bir orbital türü ile ilgili, 5. Orbitaller Maksimum elektron sayısı Kuantum Sayıları Ve rbitaller 1. Başkuantum sayısı (n) belirtilen temel enerji düzeylerinden hangisinde bulunabilecek maksimum orbital sayısı yanlış verilmiştir? Başkuantum sayısı (n) Maksimum orbital

Detaylı

Çözeltiler. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006

Çözeltiler. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006 Çözeltiler Çözelti, iki veya daha fazla maddenin homojen bir karışımı olup, en az iki bileşenden oluşur. Bileşenlerden biri çözücü, diğeri ise çözünendir. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ Alkollerin Elde Edilme Yöntemleri 1. Alkil Halojenürlerin Bazlarla Tepkimesi: Alkil halojenürlerin seyreltik NaOH ya da KOH gibi bazlarla ısıtılması

Detaylı

Elektrot Potansiyeli. (k) (k) (k) Tepkime vermez

Elektrot Potansiyeli. (k) (k) (k) Tepkime vermez Elektrot Potansiyeli Uzun metal parçası, M, elektrokimyasal çalışmalarda kullanıldığında elektrot adını alır. M n+ metal iyonları içeren bir çözeltiye daldırılan bir elektrot bir yarı-hücre oluşturur.

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER»

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» Uygun bir çözücü içerisinde bir ya da birden fazla maddenin çözündüğü veya moleküler düzeyde disperse olduğu tektür (homojen: her tarafta aynı oranda çözünmüş veya dağılmış

Detaylı

KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR?

KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR? KARIŞIMLAR KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR? Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir. Karışımlar görünümlerine

Detaylı

Şekil 1. Elektrolitik parlatma işleminin şematik gösterimi

Şekil 1. Elektrolitik parlatma işleminin şematik gösterimi ELEKTROLİTİK PARLATMA VE DAĞLAMA DENEYİN ADI: Elektrolitik Parlatma ve Dağlama DENEYİN AMACI: Elektrolit banyosu içinde bir metalde anodik çözünme yolu ile düzgün ve parlatılmış bir yüzey oluşturmak ve

Detaylı

Her madde atomlardan oluşur

Her madde atomlardan oluşur 2 Yaşamın kimyası Figure 2.1 Helyum Atomu Çekirdek Her madde atomlardan oluşur 2.1 Atom yapısı - madde özelliği Elektron göz ardı edilebilir kütle; eksi yük Çekirdek: Protonlar kütlesi var; artı yük Nötronlar

Detaylı

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU Suyun polaritesinin etkileri Su molekülünün polar olması hidrojen bağlarının oluşmasına neden olur. 2 Su molekülü Oldukça basit yapılıdır. Tekli bağla bağlı olup

Detaylı

Bilgi İletişim ve Teknoloji

Bilgi İletişim ve Teknoloji MADDENİN HALLERİ Genel olarak madde ya katı ya sıvı ya da gaz hâlinde bulunur. İstenildiğinde ortam şartları elverişli hâle getirilerek bir hâlden diğerine dönüştürülebilir. Maddenin katı, sıvı ve gaz

Detaylı

Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen. olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir.

Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen. olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir. 3. ÇÖZELTİLER VE ÇÖZELTİ KONSANTRASYONLARI Çözelti: Homojen karışımlardır. Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir. Çözelti derişimi

Detaylı

Enerji iş yapabilme kapasitesidir. Kimyacı işi bir süreçten kaynaklanan enerji deyişimi olarak tanımlar.

Enerji iş yapabilme kapasitesidir. Kimyacı işi bir süreçten kaynaklanan enerji deyişimi olarak tanımlar. Kinetik ve Potansiyel Enerji Enerji iş yapabilme kapasitesidir. Kimyacı işi bir süreçten kaynaklanan enerji deyişimi olarak tanımlar. Işıma veya Güneş Enerjisi Isı Enerjisi Kimyasal Enerji Nükleer Enerji

Detaylı

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI-2 KİMYA TESTİ 25 HAZİRAN 2016 CUMARTESİ Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının

Detaylı

3.1 ATOM KÜTLELERİ... 75 3.2 MOL VE MOLEKÜL KAVRAMLARI... 77 3.2.1 Mol Hesapları... 79 SORULAR 3... 84

3.1 ATOM KÜTLELERİ... 75 3.2 MOL VE MOLEKÜL KAVRAMLARI... 77 3.2.1 Mol Hesapları... 79 SORULAR 3... 84 v İçindekiler KİMYA VE MADDE... 1 1.1 KİMYA... 1 1.2 BİRİM SİSTEMİ... 2 1.2.1 SI Uluslararası Birim Sistemi... 2 1.2.2 SI Birimleri Dışında Kalan Birimlerin Kullanılması... 3 1.2.3 Doğal Birimler... 4

Detaylı

TOPRAK SUYU. Toprak Bilgisi Dersi. Prof. Dr. Günay Erpul

TOPRAK SUYU. Toprak Bilgisi Dersi. Prof. Dr. Günay Erpul TOPRAK SUYU Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Toprak Suyu Su molekülünün yapısı Toprak Suyu Su molekülünün yapısı Polarite (kutupsallık) ve Hidrojen bağı Polarite (kutupsallık)

Detaylı

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1 KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1 Elektriksel olaylarla ilgili buraya kadar yaptığımız, tartışmalarımız, durgun yüklerle veya elektrostatikle sınırlı kalmıştır. Şimdi, elektrik

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 2 2. POLİMERLER

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 2 2. POLİMERLER DERS 2 2. POLİMERLER 2.1. Yardımcı Terimler Bileşik, birden fazla atomun belirli oranlarda kimyasal reaksiyonu sonucu bir araya gelmesiyle oluşan saf maddedir. Bileşiklerin en küçük yapı taşı moleküllerdir.

Detaylı

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ KİMYASAL TÜR 1. İYONİK BAĞ - - Ametal.- Kök Kök Kök (+) ve (-) yüklü iyonların çekim kuvvetidir..halde

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET A BASINÇ VE BASINÇ BİRİMLERİ (5 SAAT) Madde ve Özellikleri 2 Kütle 3 Eylemsizlik 4 Tanecikli Yapı 5 Hacim 6 Öz Kütle (Yoğunluk) 7 Ağırlık 8

Detaylı

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. EVDE KİMYA SABUN Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. CH 3(CH 2) 16 COONa: Sodyum stearat (Beyaz Sabun) CH 3(CH 2) 16 COOK:

Detaylı

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1 ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1 Asit ve baz, değişik zamanlarda değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün bu tanımların hepsi de kullanılmaktadır. Hangi tanımın

Detaylı

BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI

BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIMIZ: Günümüz kimya endüstrisinde ideal katalizörler ekonomik olan, bol bulunan, geri kazanılan ve tepkime mekanizmasında

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA ÇÖZELTİLER Homojen karışımlara çözelti denir. Çözelti bileşiminin ve özelliklerinin çözeltinin her yerinde aynı olması sebebiyle çözelti, «homojen» olarak nitelendirilir. Çözeltinin değişen

Detaylı

Genel Kimya. Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK. Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü

Genel Kimya. Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK. Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Genel Kimya Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü ÇÖZELTİ VE TÜRLERİ Eğer bir madde diğer bir madde içinde molekül, atom veya iyonları

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Atomsal Yapı ve Atomlararası Bağ1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin

Detaylı

GENEL KİMYA 101 ÖDEV 3

GENEL KİMYA 101 ÖDEV 3 TOBB EKONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ-27 Kasım 2013 Bütün Şubeler GENEL KİMYA 101 ÖDEV 3 ÖNEMLİ! Ödev Teslim Tarihi: 6 Aralık 2013 Soru 1-5 arasında 2 soru Soru 6-10 arasında 2 soru Soru 11-15 arasında

Detaylı

Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon

Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon 3. Deney Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon Sentezlerde istenen ürünü yan ürünlerden, fazla miktardaki veya tepkimeye girmemiş başlangıç bileşiklerinden, safsızlıklardan ve çözeltiden ayırmak

Detaylı

Moleküllerarası Etkileşimler, Sıvılar ve Katılar - 11

Moleküllerarası Etkileşimler, Sıvılar ve Katılar - 11 Moleküllerarası Etkileşimler, Chemistry, The Central Science, 10th edition Theodore L. Brown; H. Eugene LeMay, Jr.; and Bruce E. Bursten Sıvılar ve Katılar - 11 Maddenin Halleri Maddenin halleri arasındaki

Detaylı

1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar

1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar 1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar TERMODİNAMİK VE ISI TRANSFERİ Isı: Sıcaklık farkının bir sonucu olarak bir sistemden diğerine transfer edilebilen bir enerji türüdür. Termodinamik: Bir sistem bir denge

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 Elektron Kütlesi 9,11x10-31 kg Proton Kütlesi Nötron Kütlesi 1,67x10-27 kg Bir kimyasal elementin atom numarası (Z) çekirdeğindeki

Detaylı

DENEY 2 GRĐGNARD REAKSĐYONU ile TRĐFENĐLMETHANOL SENTEZĐ. Genel Bilgiler

DENEY 2 GRĐGNARD REAKSĐYONU ile TRĐFENĐLMETHANOL SENTEZĐ. Genel Bilgiler DENEY 2 GRĐGNARD REAKSĐYONU ile TRĐFENĐLMETHANOL SENTEZĐ Genel Bilgiler 1900 yılında Fransız kimyacı Victor Grignard organomagnezyum halojenürleri keşfetti. Grignard 1912 yılında Nobel ödülü aldı ve bu

Detaylı

İnstagram:kimyaci_glcn_hoca GAZLAR-1.

İnstagram:kimyaci_glcn_hoca GAZLAR-1. GAZLAR-1 Gazların Genel Özellikleri Maddenin en düzensiz hâlidir. Maddedeki molekül ve atomlar birbirinden uzaktır ve çok hızlı hareket eder. Tanecikleri arasında çekim kuvvetleri, katı ve sıvılarınkine

Detaylı

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç Kaldırma Kuvveti - Dünya, üzerinde bulunan bütün cisimlere kendi merkezine doğru çekim kuvveti uygular. Bu kuvvete yer çekimi kuvveti

Detaylı

Açık hava basıncını ilk defa 1643 yılında, İtalyan bilim adamı Evangelista Torricelli keşfetmiştir. Yaptığı deneylerde Torriçelli Deneyi denmiştir.

Açık hava basıncını ilk defa 1643 yılında, İtalyan bilim adamı Evangelista Torricelli keşfetmiştir. Yaptığı deneylerde Torriçelli Deneyi denmiştir. GAZ BASINCI 1)AÇIK HAVA BASINCI: Dünyanın çevresindeki hava tabakası çeşitli gazlardan meydana gelir. Bu gaz tabakasına atmosfer denir. Atmosferdeki gazlar da, katı ve sıvılarda ki gibi ağırlığından dolayı

Detaylı

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Metalurji Mühendisliğine Giriş Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Esasını makromoleküllü organik maddelerin oluşturduğu yapay veya doğal maddelerin kimyasal yoldan dönüştürülmesiyle elde edilirler. Organik

Detaylı

Temel Kavramlar. Elektrik Nedir? Elektrik nedir? Elektrikler geldi, gitti, çarpıldım derken neyi kastederiz?

Temel Kavramlar. Elektrik Nedir? Elektrik nedir? Elektrikler geldi, gitti, çarpıldım derken neyi kastederiz? Temel Kavramlar Elektrik Nedir? Elektrik nedir? Elektrikler geldi, gitti, çarpıldım derken neyi kastederiz? 1 Elektriksel Yük Elektrik yükü bu dış yörüngede dolanan elektron sayısının çekirdekteki proton

Detaylı

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI Prof. Dr. Mustafa DEMİR M.DEMİR 0ASİT VE BAZ KAVRAMLARI Asit ve baz, değişik zamanlarda değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün bu tanımların hepsi de kullanılmaktadır.

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Atom, birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacıktır. Atom, elementlerin özelliklerini taşıyan en küçük yapı birimi olup çekirdekteki

Detaylı

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla kendinden farklı atomlara dönüşemezler. Atomda (+) yüklü

Detaylı

5.111 Ders Özeti #22 22.1. (suda) + OH. (suda)

5.111 Ders Özeti #22 22.1. (suda) + OH. (suda) 5.111 Ders Özeti #22 22.1 Asit/Baz Dengeleri Devamı (Bölümler 10 ve 11) Konular: Zayıf baz içeren dengeler, tuz çözeltilerinin ph sı ve tamponlar Çarşamba nın ders notlarından 2. Suda Baz NH 3 H 2 OH Bazın

Detaylı

İletkenlik, maddenin elektrik akımını iletebilmesinin ölçüsüdür.

İletkenlik, maddenin elektrik akımını iletebilmesinin ölçüsüdür. İletkenlik, maddenin elektrik akımını iletebilmesinin ölçüsüdür. C= 1/R dir. Yani direncin tersidir. Birimi S.m -1 dir. (Siemens birimi Alman bilim insanı ve mucit Werner von Siemens e ithafen verilmiştir)

Detaylı

Bu metotta, toprak bir miktar su ile karıştırılarak süspansiyon hâline getirilir.

Bu metotta, toprak bir miktar su ile karıştırılarak süspansiyon hâline getirilir. Bouyoucos Hidrometre Yöntemi Bu metotta, toprak bir miktar su ile karıştırılarak süspansiyon hâline getirilir. Süspansiyonun hazırlanmasından sonra topraktaki her bir fraksiyon için belirli bir süre beklendikten

Detaylı

DENEY 6. CH 3 COO - + Na + + H 2 O ve

DENEY 6. CH 3 COO - + Na + + H 2 O ve DENEY 6 İLETKENLİK TİTRASYONU İLE KUVVETLİ VE ZAYIF ASİTLERİN ANALİZİ Deneyin Yapılışı: Deney için sırasıyla,5 N HCl;,1 N Asetik asit ve ikisinin de bilinmeyen miktarlarda bulunduğu karışımı,1 N NaOH ile

Detaylı

EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR

EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR KĐMYA ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ ve GÜNLÜK HAYATLA ĐLĐŞKĐSĐ ŞEKERĐN ÇAYDA YA DA BAŞKA BĐR SIVIDA KARIŞTIRILDIĞINDA KAYBOLMASI, KĐMYADA ÇÖZÜNME OLGUSUYLA AÇIKLANABĐLĐR.

Detaylı

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ Çözeltilerin sadece derişimine bağlı olarak değişen özelliklerine koligatif özellikler denir. Buhar basıncı düşmesi, Kaynama noktası yükselmesi, Donma noktası azalması

Detaylı

Maddeye dışarıdan ısı verilir yada alınırsa maddenin sıcaklığı değişir. Dışarıdan ısı alan maddenin Kinetik Enerjisi dolayısıyla taneciklerinin

Maddeye dışarıdan ısı verilir yada alınırsa maddenin sıcaklığı değişir. Dışarıdan ısı alan maddenin Kinetik Enerjisi dolayısıyla taneciklerinin Maddeye dışarıdan ısı verilir yada alınırsa maddenin sıcaklığı değişir. Dışarıdan ısı alan maddenin Kinetik Enerjisi dolayısıyla taneciklerinin titreşim hızı artar. Tanecikleri bir arada tutan kuvvetler

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ E BİLEŞİKLER VE FRMÜLLERİ (4 SAAT) 1 Bileşikler 2 Bileşiklerin luşması 3 Bileşiklerin Özellikleri 4 Bileşik Çeşitleri 5 Bileşik

Detaylı

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Esentepe Kampüsü, 54187, SAKARYA Atomlar Arası Bağlar 1 İyonik Bağ 2 Kovalent

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi.

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi. DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER Resim 1. Ciriş bitkisi. 1 4. ÇÖZÜCÜLER Çözücüler normal sıcaklık ve basınçta sıvı halde bulunan organik maddelerdir. Organik olmayan fakat herkes tarafından bilinen su da bir çözücüdür.

Detaylı

ÇÖZÜNÜRLÜĞE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

ÇÖZÜNÜRLÜĞE ETKİ EDEN FAKTÖRLER ÇÖZÜNÜRLÜĞE ETKİ EDEN FAKTÖRLER 1- SICAKLIK 2- ORTAK İYON ETKİSİ 3- ÇÖZÜCÜ ÇÖZÜNEN CİNSİ 4- BASINCIN ETKİSİ 1- SICAKLIK ETKİSİ Sıcaklık etkisi Le Chatelier prensibine bağlı olarak yorumlanır. ENDOTERMİK

Detaylı

Buna göre, bir devrede yük akışı olabilmesi için, üreteç ve pil gibi aygıtlara ihtiyaç vardır.

Buna göre, bir devrede yük akışı olabilmesi için, üreteç ve pil gibi aygıtlara ihtiyaç vardır. ELEKTRİK AKIMI Potansiyelleri farklı olan iki iletken cisim birbirlerine dokundurulduğunda potansiyelleri eşit oluncaya kadar birinden diğerine elektrik yükü akışı olur. Potansiyeller eşitlendiğinde yani

Detaylı

Çözünürlük kuralları

Çözünürlük kuralları Çözünürlük kuralları Bütün amonyum, bileşikleri suda çok çözünürler. Alkali metal (Grup IA) bileşikleri suda çok çözünürler. Klorür (Cl ), bromür (Br ) ve iyodür (I ) bileşikleri suda çok çözünürler, ancak

Detaylı

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME KONU ANLATIMI. Hazırlayan: Hale Sümerkan. Dersin Sorumlusu: Prof. Dr.

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME KONU ANLATIMI. Hazırlayan: Hale Sümerkan. Dersin Sorumlusu: Prof. Dr. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME KONU ANLATIMI Hazırlayan: Hale Sümerkan Dersin Sorumlusu: Prof. Dr.Đnci Morgil ANKARA 2008 ÇÖZELTĐLER Çözeltiler, iki ya da daha fazla

Detaylı

HİDROKARBONLAR ve ALKENLER. Ders Notu

HİDROKARBONLAR ve ALKENLER. Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKENLER Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKENLER Karbon atomları arası en az bir çift bağ içerdiklerinden doymamış hidrokarbonlardır,. Çift bağdan biri sigma, diğeri pi bağıdır. Çift bağlı

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı