1.2. Hipnozun Tarihçesi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "1.2. Hipnozun Tarihçesi"

Transkript

1 Yunan Mitolojisi nin Uyku Tanrısı Hipnoz, Gece'nin oğlu ve Ölüm'ün (Thanatos) kardeşidir. Kardeşi ile birlikte Hades'in Ölüler Diyarı nda yaşar. Kanatlı bir genç şeklinde tasvir edilen Hipnoz, yorgun insanların alınlarına sihirli değneği ile değerek veya karanlık kanatları ile yelpazeleyerek ya da bir boynuzdan, insanların üzerine bir toz dökerek onlara uyku verir. Tahanatos da kanatlı bir ruh halinde tasvir edildiğinden aynen Hipnoz a benzer. Hipnoz'un oğullarından biri, Rüyalar Tanrısı Morpheus dur. Hipnoz'un Tanrılar üzerinde bile etkisi vardır. Ana tanrıçalardan Hera, Çanakkale yöresindeki İda dağında Zeus ile seviş mek ister. Arzusu, Zeus tarafından reddedilen Hera, Hipnoz'dan gelip Zeus'u uyutmasını rica eder. Zeus da, yarı uykuda iken o sersemlik hali içinde Hera'nın arzularına boyun eğer. Hipnoz kelimesi, ilk defa Yunan Mitolojisi ndeki bu anlatımdan esinlenen İngiliz doktor Braid tarafından kullanmıştır Hipnozun Tarihçesi Franz Anton MESMER ( ) Viyana Tıp Fakültesinde okurken, manyetizma ile ilgili görüşlerden haberdar olan Mesmer, 1765'de Yıldızların ve Gezegenlerin İnsan Vücudu Üzerindeki Fizyolojik Etkileri adlı doktora tezini, astronomi ile tıbbı birleştiren bazı iddialara dayandırmıştır. Bu tezde insanların, yıldızların etkisi altında yaşadığını, kâinatı dolduran manyetik bir akımın insanlara nüfuz ederek onların hastalanmasına ve sağlıklı kalmalarına sebep olduğunu ileri sürüyordu. Eğer bu manyetik akım insan vücuduna eşit miktarda dağılmışsa insan sağlıklı, dengesiz dağılmış ise kişi hasta oluyordu. Mesmer bu görüşlerin etkisi altında olduğu gibi dönemin tıp otoriterlerinden Hofman'ın ( ), Filozof Laibniz'in Monadlar görüşünü tıbba sokmaya çalışan vitalist teorisinden de etkilenmiştir. Bu arada Cizvit papazı Hell, zaten mıknatısların iyileştirici etkisine inandığı ve tedavi edilecek kişi organlar biçiminde mıknatıslar üreterek kişi tedavi etmeyi denediğinden Mesmer' in doktora tezi ile pek ilgilendi. Ve ona birkaç mıknatıs gönderdi. İlk defa kalbinden şikâyetleri olan bir kişi üzerinde mıknatısla tedavi gerçekleştirerek parlak bir sonuç alan Mesmer; madem ki, mıknatıstaki akım vücuda geçip orada kalıyor, o halde bu akımı vücuda sindirip, eller ile akıtarak kullanmak ve şifa vermek mümkündür diye düşünmeye başladı. İkinci hasta sı Viyana'nın en ünlü hekimlerinin tedavi edemediği, Baron Hareczky idi ve yemek borusu darlığından rahatsızdı. Onu da başarıyla tedavi ettikten sonra Mesmer' in şöhreti birdenbire arttı ve 1778 den itibaren hastalarını yeni tekniğiyle tedavi etmeye başladı. Böylece, bu tarih itibariyle Animal (canlı) Manyetizm doğmuştu! Parlak başarıları nedeniyle Mesmer i çekemeyen meslektaşları çoktu ve bu kıskançlıklar nedeniyle sonunda Viyana'yı terk etti. Bu terk edişte bardağı taşıran son damla, İmparatoriçe tarafından himaye edilen, kör olmasına 1 / 12

2 rağmen oldukça yetenekli bir piyanist olan Theresa Paradi nin tedavisiydi. O zamanın Avrupa'sının en ünlü hekimleri, Therasa nın rahatsızlığına göz sinirleri felci teşhisi koymuş ve bir çare bulamamışlardı. Histerik bir körlüğü olan bu kızı Mesmer tedavisine aldı ve kızcağız yavaş yavaş görmeye başladı. Bu olay Teresa nın babasının günümüze kadar gelen yazılı hatıra kayıtlarından ayrıntılı olarak tespit edilmiştir. Başarıyı duyan saray doktoru Van Stoerk ve ünlü göz mütehassısı Wenzel kıskançlıklarının etkisiyle kızın annesini, eğer Theresa iyileşirse imparatoriçenin vermekte olduğu ödeneği keseceğini söyleyerek korkuttular. Nihayet, kızını Mes mer'in tedavisinden alıkoymak isteyen anne ile reddeden kızı arasında geçen dramatik bir sahnede kızın suratında patlayan bir tokat sonucu, kızcağız tekrar görmez oldu ve kendisini muayene eden hekimler de Mesmer' in başarısızlığını ilan edince Mesmer de Viyana'yı terk etti. Paris'e gelen Mesmer, Vendome meydanındaki bir otelde büyük, bir daire Kiralayıp, fakülte hekimlerinden Deslon ile beraber orayı muayenehane haline getirdi ve hızla yayılan şöhretinin akın akın koşturduğu hastalarını tedaviye başladı. Fransa'nın belli başlı şehirlerinde «Societe del'harmarie» adı verilen manyetizma dernekleri kuruldu. Nihayet sene 1874 Kral XVI. Louis, bu konunun bilimsel olarak araştırılması için bir komisyon kurulmasını emretti ve derhal bir değil, iki komisyon kuruldu. Birinci komisyon Mesmer ile görüşemediğinden başka manyetizörleri inceledi. İlimler Akademisi Üyeleri ve Tıp Fakültesinden bazı profesörlerin oluşturduğu bu komisyonun raporu olumsuz oldu. İkinci komisyon Tıp Akademisi tarafından oluşturuldu fakat sonuç yine aynıydı. Komisyon raporlarından sonra her şey ve herkes birden Mesmer in aleyhine dönüverdi. Hele manyetizma ile tedavi edilmiş bir hastanın, açık teşekkürü gazetelerde yayınlandığı sırada ölüvermesi, alay ve hakaretleri son noktaya çıkardı. Hezimetin bütün acılarını yaşayan Mesmer, ufukta toplanan büyük Fransız İhtilali nin de bulutlarını hissederken Fransa'yı terk etti, İsviçre'ye yerleşti ve ömrünü fakir hastalara bakmaya adayarak 15 Mart 1815 de Mersebourg' da hayata gözlerini yumdu. Markiz De Puysegur A. Mesmer'in öğrencilerinden olan Markiz de Puysegur hocasının yolunda çalışmalarına devam ederken, bir gün tesadüfen bir çobanda uyurgezerlik hali yarattığını fark etti. Elleriyle hastanın ağrıyan yerlerine dokunarak çobanın manyetik düzenini normale getirmeye çalışıyordu. Bu sırada sürekli hastanın gözlerinin içine bakıyordu. İki üç dakika sonra kişi kendisini Puysegur un kollarına bırakmıştı. Bu manyetizmadan tamamen farklı bir durumdu. Hareketsiz duran hastanın bir süre sonra yürüdüğünü, konuştuğunu ve sorulan sorulara cevap verdiğini gördü. Kişi tüm gürültüye, bağırmaya, çağırmaya rağ men uyanmıyordu. Sanki bir uyku içindeydi. Puysegur hastanın gerçekten uyumadığını, söylenenleri anlayıp cevap verebildiğini fark ettiğinden, hastasıyla mutluluk verici şeyler üzerine konuşarak bu konuda olumlu telkinler vermeye başlamıştı. Bir süre sonra uyanan kişi tamamen iyileşmiş bir halde ve sevinç içindeydi. Konuşmaları ise hiç hatırlamıyordu Mayıs ve Haziran aylarını böyle tecrübelerle, 10 kişiyi yapay uyurgezer haline koymakla geçiren Puysegur, bu hali normal uyurgezerliğe benzettiği için, yapay uyurgezerlik hali olarak isimlendirmişti. Bu fenomenin keşfi ile Manyetizm tarihinde yeni bir çığır açılmış oluyordu. Puysegur' un bu keşfinden sonra 1787'de Petetine, 1813'de Deleuze yapay uyurgezerlikle ilgili 2 / 12

3 kitaplar yayınladılar. Yapay uyurgezerlik yeniden dikkatleri üzerine çekince 1825 yılında Fransız Tıp Akademisi konuyu tekrar görüşme gereği hissetti. Daha önceden Mesmer aleyhine verilmiş olan kararın iptaline karar vererek; manyetik etkileri kabul ettiğini açıkladı. Dr. John Elliotson manyetizma ile 1837'de ilgilenmeye başladı. Fakat bu davranışı resmi makamlarca kabul görmedi. Durum böyle olunca John Elliotson, üniversitesinden istifa etti. Manyetizma çalışmalarına devam eden J. Elliotson 1843'te Zoist isimli bir dergi çıkardı. Hindistan'da, Kalküta'da Dr. James Essdaile, Zoist dergisini okuyarak konuyla ilgilenmeye başladı ve 1845'de başladığı manyetik anestezi ile ameliyatlarına 1851'e kadar devam etti. Bu zaman aralığı içinde binlerce ameliyatı başarı ile bitirdi. Ancak 1851'de memleketi İskoçya'ya döndüğünde yaptıklarına kimseyi inandıramadan öldü. Bu arada kimyasal anestezi tekniklerinin gelişmesiyle birlikte (1844; azot oksit, 1846; eter) manyetizmin ameliyat amaçlı kullanımı giderek azaldı. DR. JAMES BRAID Dr. James Braid, usta manyetizörlerin bir sahne gösterisini çok yakından takip ederken, manyetize edilen kişinin gözlerinin sabit olması dikkatini çekti. Kendi kendine bu yapay uyurgezerlik halinin insanın göz sinirlerini yormakla mümkün olabileceğini düşündü. Ve bunu denemeye kadar verdi. Yakınları üzerinde yaptığı çalışmalarda insanların bakışlarını parlak bir objeye yönlendirdi ve onların gözlerini yormaya çalıştı. Bir müddet sonra aynı uyku halinin oluştuğunu gördü. Bu duruma Grekçe uyku anlamına gelen Hypnos (1841) adını verdi. Dr. J. Braid sayesinde yapay uyurgezerlik halinin çok basit bir şekilde elde edilebileceği gösterilmiş oldu. Daha sonra Braid, hipnozun uyku olmadığının farkına vardı, ama isim öylece kaldı yılında Dr. J. Braid in Britanya Tıp Topluluğuna teklif ettiği hipnoz gösterisi reddedildi yılında Dr. Braid Nevrohypnology isimli eserini yayınladı. Fakat Britanya Tıp Topluluğu bu eseri önemsemedi ve alaya aldı. Yine de hipnoz ismi Braid in çalışmalarının, kendisinden öncekilerin çalışmalarından ayrılmasını sağladı. Braid in kabul edilmiş ve muhafazakâr bir tıp uzmanı olması ve bilimsel yaklaşıma önem vermesi, bir süre sonra İngiltere de hipnozun ilk defa saygı duyulan bir konuma yaklaşmasını sağladı. Manyetik akım olmadan hipnotik durumun oluşturulabileceğini ilk defa savunan kişi Braid dır. O, hipnozitörün kişiyi yalnızca telkin yoluyla etkilediğine inanıyordu. Bu nedenle hipnozun, hipnozu gerçekleştiren kişinin gizli, sihirli güçlerine değil; kişinin telkine yatkınlığına bağlı olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle Braidizm olarak bilinen hipnotik uygulamasında, kendisi uygun telkinleri verirken, hastalarından bir noktaya odaklanmalarını istiyordu. 3 / 12

4 Jean Martin CHARCOT Fransız nörolog Jean - Martin Charcot olaya daha değişik bir açıdan bakıyordu. Hipnotize edilen kişileri mutlaka açık veya gizli histerik kişiliğe sahip insanlar olarak kabul ediyordu. Ona göre hipnotize olabilmek anormal bir sinir yapısının ürünüydü. Normal kişilerin hipnotize edilemeyeceğini belirtiyordu. Bu görüşü ile Charcot modern hipnoz görüşünün bir parçası haline gelmese de, bu derece saygın bir tıp otoritesinin hipnozu araştırmaya değer bulması, hipnozun saygın ve kabul edilebilir hale gelmesinde önemli katkıları olmuştur. LIEBEAULT ve BERNHEIM (NANCY EKOLÜ) Braidism' in etkisi, yıllar sonra Braid'in kitabını okuyan bir Fransız köy hekiminin çabalarıyla Fransa da kendini hissettirdi. Liebeault adlı bu hekim, Braid'in sabit bakış tekniğine sözle telkini de ustaca katarak yirmi yıl boyunca hipnotizmayı başarı ile kullandı. Bu teknikle gerçekleştirdiği tedaviden para da almıyordu. Konuyla ilgili kitabını yayınladığı zaman ancak bir nüsha satıldı. Arkadaşları bile onunla ve çalışmalarıyla alay ediyordu. Bu alaya alış, Profesör LIEBEAULT Bernheim'in, onun bir şarlatan olduğunu belirtmek için bir makale yazmasına kadar vardı.hatta bir gün Bernheim, siyatik ağrılarından şikayetçi bir hastasının kendi sinin haberi olmadan Liebeault tarafından tedavi edildiğini duyunca, kızdı ve gidip ona haddini bildirmeye karar verdi. Ama Bernheim her şeyden önce bir bilim adamıydı ve Liebeault ile bir konuşma ve hipnotizma tekniklerini yakından görünce, düşüncelerini değiştirdi. Böylece meşhur bir profesör, basit bir köy hekimi nin tedavi metodunu kabul ederek onunla çalışmaya başladı. Ve bu teknikle kişi tedavi ettiler. Liebeault ve Bernheim, hipnozun sadece telkin sonucu ortaya çıkan bir hal olduğunu ilan ederek Charcot ve ekolüne karşı cephe aldılar da Bernheim, Telkin Tedavileri adlı kitabını yayınladı. Fransa nın en ünlü hekimlerinden biri olarak hipnoterapiye yönelmesi oldukça büyük bir olumlu etki yarattı. Bernheim ve Liebeault, Nancy Hipnotizma Okulunu kurdular. Öncelikle onların çabalarından dolayı hipnoz bütün Avrupa Kıtası nda hekimler ve psikologlar tarafından büyük ölçüde kabul edildi. Emile COUE Troyes'li genç eczacı 1885 yılında Liebeault ile ilk kez karşılaştı. 28 yaşındayken yaptığı bu görüşme hayatının akışını değiştirecekti. Liebeault yalnızca bir taşra doktoruydu. Gösterişçi ve hırslı değildi. Telkin fenomenini ilk kez açıkça gözler önüne seren ve neredeyse mucizelere imza atan da oydu. Son olarak Nancy'ye yerleşmişti. Burada, sonradan onun fikirlerini dünyaya tanıtmış olan öğrencisi Bernheim i bulmuştu. Emile Coue, Liebeault'un deneylerinden bazılarına katıldıktan sonra hipnotik telkinler üzerine çalışmalara ve uygulamalara koyulmuştu. Kısa süre geçmeden bunun içerdiği potansiyelleri kavramıştı. Bir süre tek tek hastalar üzerinde Liebeault un hipnotik tekniğini uygulamış, daha sonra toplu telkin tedavisine yönelmişti. Coue kendisine tedavi için başvuranları şezlonglara yatırıp, koltuklara oturtmuş, onları derin bir hip notik uykuya daldırmaktan yavaş yavaş vazgeçerek, hasta-larında hafif bir gevşeme durumunu sağlamakla yetinmiş, etkili bir dille hastaların tümüne birden seslenerek, onları telkin yoluyla şifaya kavuşturmaya çalışmıştı. Ama Coue hastalarına telkinlerde bulunmakla kalmamış, çalışmalarının ağırlık noktasını, onları kendi kendine telkin tekniğini uygulayacak şekilde eğitmek üzerinde toplamıştı. İşte Coue tekniğinin büyük önemi de buradan gelmiş ve bu noktada küçümsenmeyecek ileri bir adım oluşturmuştu. 4 / 12

5 Coue1922 de Bilinçli Kendi Kendine Telkin Yoluyla Kendine Hakimiyet, 1923 te Telkin Ve Kendi Kendine Telkin Nasıl Uygulanır?, yine 1923 te Tekniğim: Amerikan İzlenimleri adlı eserleri kaleme almıştır. Bu konudaki ilk modern kitap 1933'te Clark L. Hull ( ) tarafından yazıldı: Hipnoz ve Telkine Yatkınlık: Tecrübi Bir Yaklaşım Hull'ın klasik kitabının yayınlanmasını takiben literatür hızla genişlemeye başladı ve bugüne kadar da böyle devam etti. 1953'te İngiliz Tıp Cemiyeti, görevlendirdiği bir komitenin raporunda, hem fiziksel hem de psikolojik bozukluklarda hipnozun kullanımını resmen onayladı. Amerikan Tıp Cemiyeti de bu onayı üç yıl sonra verdi. Sigmund FREUD Sigmund Freud, görkemli meslek yaşamına hipnozu öğrenerek başladı. Fransa'ya gelmeden önce bile, Avusturyalı nöropatolog Breuer'in ortaya attığı olgunun doğruluğuna inanmıştı. Breuer, hipnoz aracılığıyla, Bertha Pappenheim adında histeri hastası bir genç kızı tedavi ediyordu. Böylece, diyalog yoluyla geriye dönüş düzenlemesini bulacaktı. Genç, oldukça güzel, çok zeki olan bu kız, çok yönlü huzursuzluklar, besinlerden tiksinme, organların kasılması, kendinden geçme gibi belirtiler gösteren ağır bir sinirsel histeriye tutulmuştu... Hipnotizmayla girdiği trans içinde genç kız konuşmaya başladı; Breuer onu kendisine güvenmesi için yüreklendiriyordu. Doktor şaşkınlık içinde, Bertha'nın her sinirsel nevroz belirtisinin bir heyecanla ortaya çıkmış olduğunu ve hasta, duygusal uyarının nedeni olayı yeniden yaşarken kaybolduğunu saptadı. Breuer bu tekniğe; Yunanca, 'ruhun arındırılması, ya da ferahlatılması' anlamına gelen 'katarsis' adını verdi. Uyanma durumunda genç kız, öteki hastalarda da olduğu gibi, hastalık belirtilerinin nasıl doğduğunu, aralarındaki bağlantıyı ve yaşamındaki herhangi bir etkiyi söyleyemiyordu. Hipnoz durumunda ise, genç kız araştırılan bağlantıları hemen buldu. Freud, bu bulguya derhal inandı. Hipnoz bilinç düzeyini indiriyordu. Böylece, bilinçaltında saklı duygular yüzeye çıkıyordu. Kişi geri dönüşle, derinliklere biriktirilmiş anıları yeniden yaşıyor, belirtiyi süpürerek kendini bağımsız kılıyordu. Freud un psikanalizi yaratmaya yönelmeden önce, hipnotizmaya gösterdiği merakı saptamak ilgi çekicidir. O çağda, yine de uyanma durumunda genç kızın kayıtsızca içini dökebildiğine Freud inanıyordu. Psikanalitik yaklaşım Freud un şunları yazmasıyla belirginleşiyor: Tedavinin amacı, yanlış yollara girmiş duygusal yükü, bir başka deyişle oraya saplanıp kalmış genç kızı, içinde ilerleyebileceği olağan yollara aktarmaktır. Freud, Yaşamım ve Psikanaliz adlı kitabında hipnoz altındaki işlemlerini anlatırken coşku içindedir: Paris'te, hipnotizmanın hastalar üzerinde belirtileri ortaya çıkarmak ve sonra da bunları silmek için sakıncasız kullanıldığını görebilmiştim... telkin benim başlıca çalışma aracım oldu... üstelik hipnoz aracılığıyla çalışma göz kamaştırıcıydı... insan ilk kez kendine özgü güçsüzlüğünü aşmış olmanın duygusunu özümsüyordu; mucize yaratan olma adına övgü doluydu. Bu anlatım, bizzat Freud'un kendisini çözümlemek isteyen biri için verdiği örnektir. Freud, yine de çok geçmeden hipnoza sırt çevirdi. Bunun ayrıntılı gerekçelerini onun kendinden dinleyelim: Bir gün çalışma yaparken, uzun zamandan beri kuşkuya düştüğüm şey kendini bana doğrudan doğruya gösterdi. O gün en yumuşak başlı hastalarımdan bir genç kızı, 5 / 12

6 geçmiş neden lerden kaynaklanmış acılı buhranlarını bitiren hipnoz durumundan çıkarıyordum. Hastam uyanınca, kollarını boynuma doladı. Bu olayı kişisel dayanılmazlığıma bağlamayacak kadar soğukkanlıydım. Şimdi, hipnozun gerisinde etkili olan gizemli öğeyi düşünüyordum. Onu gidermek ya da en azından yalıtmak yerine, hipnozdan vazgeçmeliydim. Freud, böylece yer değiştirici olguyu buldu. Dostu Breuer de ona, Bertha Pappenheim ile buna benzer bir macera geçirdiğini itiraf etti. Güzel hastası iyileşince, yalnızca aşkını ilan etmekle kalmıyor, ona istemeden sorumlusu olduğunu öne sürdüğü hayali bir gebeliğin tüm belirtilerini sergiliyordu. Ruhsal yer değişim korkusu, Freud'u hipnoza sırt çevirmeye yönelten etkenlerden biridir; hipnozun inatçı gizemliliği ikinci neden olabilir. Freud hastanın kişiliğine gerçek bir yağma uygulayan sihirsel bir eylem saydığı hipnozlu telkine düşman kesiliyordu artık. Üstelik belki de asıl neden Freud'un bu tekniğe egemen olamayışıydı. Eğer Freud iyi bir hipnotizmacı olsaydı; psikanaliz bugün belki 'hipno-analiz' olarak daha erken bir dönemde var olacaktı. 1891'de İngiliz Tıp Cemiyeti hipnozun doğası ve değerini araştıracak bir komite görevlendirdi. Araştırmanın sonunda hazırlanan raporda hipnoz fenomenin gerçek olduğu ve tedavi sürecinde hipnozun kullanımının da tatmin edici bulunduğu belirtildi. Hipnozun eğlence amacıyla kullanılmasının doğru bulunmadığı da belirtildi. Fakat soruşturmanın olumlu sonuçlarına rağmen; hem Britanya'da hem de Britanya dışında hipnoza olan ilgi azalmaya devam etti. Özellikle de Freud'un bu yaklaşımı bırakması hipnozu büyük ölçüde geriletti. Pek az istisna hariç, hipnozun kullanımı, yeniden şarlatanların, eğlence dünyasının ellerine düştü; bu da onunla ilgilenme konusunda uzmanları ürküttü. Birinci Dünya Savaşında savaş nevrozlarının hızlı bir şekilde iyileştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkıncaya kadar hipnoza olan ilgide bir canlanma olmadı. Hipnoterapi bu alanda değerini kanıtladı ve tekrar dikkatleri üstüne çekti. İlk çalışmaların çoğu doktorlar tarafından yürütülmüş olsa da, 20. yüzyılda psikoloji biliminin gelişmesi, hipnozu bilimsel inceleme altına alma sürecinde psikologların rolünü arttırdı. 2. Hipnozu Açıklamaya Yönelik Teoriler Hipnozu açıklamak için bugüne kadar çok çeşitli görüş ve teoriler ileri sürülmüştür. Fakat bütün bunların hiçbiri, hipnozun doğasını açık, kesin ve net bir şekilde açıklayamamıştır. Bu durumun en önemli nedeni de, hemen her araştırmacının kendi tecrübe ve bilgi birikimiyle kendi inanç ve düşüncesi doğrultusunda teoriler geliştirmesi olmuştur. Araştırmacıların her biri kendi yakaladığı gerçeğin sınırlı bir parçası ile gerçeğin tamamını açıklamaya çalışmaktadır. Hipnozun doğasını açıklamaya çalışan görüş ve teoriler Mesmer'le başlamış, gelişmeler değişmeler göstererek günümüze kadar sürmüştür. Bu teorilerin her biri zamanla yerini bir sonrakine bırakmış bazen de yeni bir bulgu yada fenomenin gösterilmesiyle eski görüşler ve teoriler yeniden gündeme gelmiş ve taraftar bulmuştur. Buna iyi bir örnek; detayları Hipnozun Tarihçesinde anlatılan Mesmer'in "Evrensel Fluid" teorisidir. Dr. Braid'in Manyetik etki ve paslar yapmadan da hipnoz oluşabildiğini göstermesiyle unutulan bu teori sonradan birtakım paranormal fenomenlerin ancak bu akışkanlarla oluşabileceğinin ileri sürülmesiyle tekrar 6 / 12

7 gündeme gelmiştir ve bu teorinin günümüzde de savunucuları bulunmaktadır. Bu kitapta; hiçbiri tam ve doyurucu olmayan ve bilimsel açıdan doğruluğu yada yanlışlığı kesin olarak ispatlanamamış olan bu teorilerin belli başlıları hakkında fazla detaya girmeden kısa bilgiler verilecektir Magnetisma Animale Teorisi Hipnozu açıklamaya çalışan ilk teori Franz Anthony Mesmer tarafından ileri sürülmüştür. Bu teoriye göre bütün kainatı canlılıkla ilgili "manyetik bir akışkan" doldurmaktadır. Mesmer bu akışkanın mıknatıslardan veya hipnoz yapabilen kişilerden hipnoz olacak kişilere geçtiğine ve hipnozun bu şekilde oluştuğuna inanıyordu. 1765'de yayınladığı "Yıldızların ve Gezegenlerin İnsan Vücudu Üzerindeki Etkileri" isimli doktora tezi ile bu teorinin temellerini atmıştı. Bu tezinde "Kainatta hiçbir boşluğun olmadığına, maddelerin bölünebilen en küçük parçalarının bile aralarındaki boşlukların akışkan bir cevherle (fluid) dolu olduğunu belirtiyordu. Bu akışkanın canlı cisimlere değişik etkileri olduğunu, aynı zamanda da canlı cisimleri çeşitli gök cisimlerinin etkisine maruz bıraktığını ileri sürüyordu. Bu akışkanın insan vücudunda da özel bir etki ettiğini, insanı çevresindeki diğer canlı ve cisimlere karşı etkili olmaya kabiliyetli kıldığını açıklıyordu. Bu akışkanın canlı cisimlerdeki etkisinin mıknatısın etkilerine benzer gördüğünden bu etkiye de "Canlı Mıknatısiyet = Magnetisma Animale" diyordu. İnsanda da mıknatıslarda olduğu gibi kutuplanmalar olduğunu, bu kutuplanmalarda bir dengenin bulunduğunu, bu dengenin bozulması ile hastalıkların ortaya çıktığını ileri sürüyordu. Parmak uçlarından bu manyetik akışkanın diğer insanlara geçtiğine inanan Mesmer, pas adını verdiği el ve kol hareketleri ile bu akışkanı hastalarına geçirerek hastalarını tedavi ettiğine inanıyordu. Mesmer in bu açıklamaları doğrultusunda hipnoz olayı önceleri "Magnetisma (Manyetizma)" olarak anılmış, Mesmer'in açıklamalarına da "Magnetisma Animale" teorisi yada "Fluidistik" görüş ismi verilmiştir Hipnotizma Görüşü Mesmer'den sonra yapılan pek çok çalışmada hipnotik trans halinin oluşmasında hipnoz yapılacak kişiye mıknatıslarla veya elle "Pas" yapılmasının şart olmadığı gösterildi. Özellikle bu konuda geniş çalışmaları bulunan Dr. Braid ( ) deneklerin bakışlarını belli bir nesne üzerinde sabit hale getirmekle transın oluştuğunu gözledi. Sonuçta hipnoz oluşması için "Manyetik akışkanların" geçmesinin gerekli olmadığını göstermiş oldu. Bu çalışmaları sonucunda Dr. Braid, hipnotik trans haline Yunanca uyku anlamına gelen hipnoz (Hypnos) adını verdi. Manyetizma deyimi yerine de hipnotizma deyimini kullandı. Sonradan bir çeşit uyku hali olmadığı anlaşılmakla birlikte, hipnotik trans hali bu tarihten sonra hipnoz olarak anıldı. Dr. Braid hipnotizma ile ilgili görüşlerini açıkladığı "Neurohypnology" isimli bir de eser yayınladı. Ancak bu eseri ilgi görmedi. Dr. Braid hipnotik trans haline uyku anlamına gelen hipnoz demişti ama tam olarak, hipnozun "Bir çeşit uyku veya uyku benzeri bir hal" olduğunu söylememişti. Hipnozun uykunun bir çeşidi olduğunu ileri sürenler ise Braid'dan daha sonraki zamanlarda hipnozu araştıran fizyologlar olmuştur. Mesmer in bu açıklamaları doğrultusunda hipnoz olayı önceleri "Magnetisma (Manyetizma)" olarak anılmış, Mesmer'in açıklamalarına da "Magnetisma Animale" teorisi yada "Fluidistik" 7 / 12

8 görüş ismi verilmiştir. Hipnotizma Görüşü Mesmer'den sonra yapılan pek çok çalışmada hipnotik trans halinin oluşmasında hipnoz yapılacak kişiye mıknatıslarla veya elle "Pas" yapılmasının şart olmadığı gösterildi. Özellikle bu konuda geniş çalışmaları bulunan Dr. Braid ( ) deneklerin bakışlarını belli bir nesne üzerinde sabit hale getirmekle transın oluştuğunu gözledi. Sonuçta hipnoz oluşması için "Manyetik akışkanların" geçmesinin gerekli olmadığını göstermiş oldu. Bu çalışmaları sonucunda Dr. Braid, hipnotik trans haline Yunanca uyku anlamına gelen hipnoz (Hypnos) adını verdi. Manyetizma deyimi yerine de hipnotizma deyimini kullandı. Sonradan bir çeşit uyku hali olmadığı anlaşılmakla birlikte, hipnotik trans hali bu tarihten sonra hipnoz olarak anıldı. Dr. Braid hipnotizma ile ilgili görüşlerini açıkladığı "Neurohypnology" isimli bir de eser yayınladı. Ancak bu eseri ilgi görmedi. Dr. Braid hipnotik trans haline uyku anlamına gelen hipnoz demişti ama tam olarak, hipnozun "Bir çeşit uyku veya uyku benzeri bir hal" olduğunu söylememişti. Hipnozun uykunun bir çeşidi olduğunu ileri sürenler ise Braid'dan daha sonraki zamanlarda hipnozu araştıran fizyologlar olmuştur Fizyolog Görüşleri Bir fizyolog olan Bernet hipnozun serebral korteksin bazı temel hücrelerinin fonksiyonlarındaki değişiklikler sonucu oluştuğunu ileri sürüyordu. Meşhur Rus fizyoloğu Pavlov ise yaptığı uzun çalışmalar sonunda hipnozun birtakım şartlandırma refleksleri ile oluştuğunu ve normal uykunun bir çeşidi olduğunu söylüyordu. Pavlov'a göre normal uyku ile hipnoz arasında, kantitatif bazı farklar dışında asla kalitatif bir fark yoktu Hipnotik trans hali de normal uyku gibi tamamen "Korteksin bir inhibisyon hali" idi. Pavlov inhibisyonun normal gece uykusunda tüm kortekse yayılmış olduğu halde, hipnozda korteksin belli bölgelerine lokalize olduğunu söylüyordu. Hipnoz seanslarında kişi ile kurulan temasların, korteksteki inhibisyon alanları dışında kalan "Uyanık" kısımlar sayesinde olduğunu ileri sürüyordu. Pavlov'un bu açıklamaları ilk bakışta büyük ölçüde doğru gibi görülmektedir. Fakat; kortekste uyanık kısımların kalarak uyuma hali yalnızca hipnoza has bir durum değildir. Başka bazı durumlarda da benzer hallere rastlanmaktadır. Örneğin gece çok uykusuz kalmış, yorgun düşmüş ve bu nedenle uyuyakalmış bir anne kolay kolay uyandırılamazken, çocuğunun hafifçe ses çıkarması onu kolayca uyandırabilmektedir. Benzer şekilde değirmen gürültüsünde uyuyan bir değirmenci, değirmenin durmasıyla hemen uyanmaktadır. Her iki örnek hipnoz dışında da kortekste uyanık kısımlar kalarak uyunabildiğini göstermektedir. Yine bugün için biliyoruz ki; hipnotik durum fizyolojik açıdan uykudan çok uyanıklık haline benzemektedir. Çünkü; Hipnotik trans halinde çekilen EEG dalgaları uykudaki bir insanınkinden çok uyanık ve şuurlu bir insanınkine benzemektedir. Yine uykuda bazal metabolizma hızı % 10 azaldığı halde hipnotik trans halinde değişmemektedir. Benzer şekilde beynin oksijen ve glikoz tüketimi de uyanıklıktaki gibidir. Uykuda tendon refleksleri tamamen ortadan kalktığı yada oldukça zayıfladığı halde hipnotik trans halinde uyanıklıktaki gibi normal bulunmaktadır. Diğer bazı fizyologlar ise hipnotik durumun merkezi sinir sisteminin aktivitesindeki değişiklikler sonucu yada beyin içindeki bazı ganglionların inhibisyonu ile oluştuğunu ileri sürmüşlerdir. 8 / 12

9 Günümüz fizyologları ise hipnozu, "Birbirini takip eden telkin veya çeşitli uyarımlar sonucu nörolojik mekanizmalarla ortaya çıkan spesifik bir Fizyolojik hal" olarak tarif etmektedirler. Bütün yönleri ile ele alınıp incelendiğinde hipnotik trans halini sadece fizyolojik mekanizmalarla açıklamanın da mümkün olmadığı kolayca anlaşılacaktır. Özellikle de hipnotik trans halinde ortaya çıkan ve ilerde incelenecek olan paranormal fenomenleri bugün için bilinen fizyolojik mekanizmalarla açıklamanın imkanı yoktur Psikiyatristlerin Görüşleri Histeri Görüşü Bu görüşlerden ilki Charcot'un görüşüdür. Charcot; histerinin sinir sistemindeki bir bozukluktan meydana geldiğini, hipnozun da ancak benzeri sinir sistemi rahatsızlıkları olanlarda meydana gelebileceğine inanıyordu. Gerçekte histeri konusunda zamanında büyük çalışmalar yapmış olan Charcot'un kendisi hiç hipnoz yapmamıştı ve yalnızca asistanlarının yaptığı toplam 15 hipnoz vakası üzerinde çalışmıştı. Bu vakalar da kendi kliniğindeki histeri vakaları idi. Charcot'un görüşleri önceleri taraflar bulmuşsa da sonradan tamamen terkedilmiştir. Günümüzde yalnızca histerik kişilerin değil, aynı zamanda aklı başında normal kimselerin de hipnoza gayet uygun kişiler olabildiği herkes tarafından kabul edilmektedir. Düşünme becerisinin geliştirilmesi yönünde yapılan çalışmalar sonucunda, 'kavramsal terapi' tekniği ortaya atılmıştır. 'İyimserliğin Gücü', 'Dostluğun Gücü' adlı kitapların yazan olan Alan Loy McGinnis e göre 'kavrama terapisi', dış olayların değil düşüncelerin ruhu biçimlendirdiği gibi basit bir fikre dayanır. Kavramcı hipnozitörlere göre duyguların olaylardan doğduğunu var saymak yanlıştır. Duygular daha çok olayların ortaya çıkardığı düşüncelerden doğar. Düşünceler gerçekle uyuşmadığında, çoğunlukla gerçekler düşünceye uydurulur. Bu tür direnç ve içten karşı çıkışlar çok kuvvetlidir ve çoğu zaman onları yenmek olanaksız görünür. Şöyle bir eğilim vardır: 'Hata yapmış olamam. Anne babamın söyledikleri her zaman doğrudur. Doktorumun söylediği doğrudur. Sen ne söylersen söyle ben haklıyım.' Bu haklı olma oyunu istendiği kadar genişletilebilir; eğitime, evliliğe, mesleğe, bilime, politikaya ve dine uyarlanabilir. Kavramsal terapinin çarpıtılmış düşünce olarak tanımladığı, aslında olumsuz düşünceden başka bir şey değildir. İnsan olabildiğince çabuk bir şekilde bu çarpıtılmış ya da olumsuz düşüncelerden sıyrılmanın yollarını bulmalıdır. Bu konuda birçok teknik vardır. Olumsuz düşünce yapısından ve olumsuz düşüncelerden sıyrılmaya yardımcı olacak tekniklerden biri psikolog Robert Oyler tarafından keşfedilmiştir. Teknik şuydu: Bileğinize lastik bir bant takıyorsunuz ve günün yirmi dört saati çıkartmıyorsunuz. Kendinizi, otomatik olumsuz düşünceler den birini yinelerken yakaladığınızda lastiği çekip bırakıyorsunuz. Böylece birkaç hafta size, belli kavramsal çarpıtmaları ne kadar sık yinelediğinizi fark ettiriyor. Başka bir tekniği de Marilyn vos Savant ileri sürüyor: "Mantık doğru düşünmenin temelidir; duygulardan ve tutkulardan arınmıştır. Mantık silahını taşımaya başladığınızda,düşünmenin ve sorun çözmenin yeni alanlarına doğru gözü pek bir şekilde ağır ağır ilerleyebilirsiniz. Çalışma ABD'deki ünlü tıp araştırmaları merkezi Mayo Clinic tarafından gerçekleştirilir. İngiltere'deki The Daily Telegraph Gazetesi okurları arasında yapılır: Çalışma için The Daily Telegraph gazetesi iki ayrı baskı yaptı. Aynı gün, ülkenin değişik yerlerinde dağıtımı gerçekleştirilen birinci baskıda, okurlara günlük aktivitelerini nasıl artıracakları öğretildi. 9 / 12

10 Örneğin işe ya da okula yürüyerek gitmek, TV'yi uzaktan kumanda yerine cihazın üstündeki düğmeleri elle kontrol etmek, asansör ye-rine merdivenleri kullanmak gibi... İkinci baskıda yayınlanan 'zayıflama önerileri' listesi ise tek bir madde içeriyordu: 'Daha zayıf olmayı düşünün ve hep zayıf olacağınız günü hayal edin...' Bir ay boyunca uygulanması istenen bu öneriye katılan her iki gruptan da günlük beslenme alışkanlıklarını değiştirmemeleri istendi. Bir aylık süre sonunda, belli bölgelerden seçilen ve önerilere sıkı sıkı uyan 500 okurun durumları incelendiğinde, aktivite artıranlarla sadece dü şünmekle yetinen grubun kilo kayıpları arasında hiçbir fark bulunmadığı görüldü. Çalışmaya katılan ve söylenenleri harfiyen yerine getirenlerin yarısından fazlası, hangi tekniği seçerse seçsin, bir ayda yaklaşık 1,5 kilo civarında zayıfladılar. Çalışmayı uygulayan Dr. James Levine, düşünmek ile zayıflama tekniğinin ilk kez denendiğini ve sonuçları yorumlarken dikkatli davrandıklarını hatırlatarak, 'Görülüyor ki, kişinin kendisini iyi motive etmesi ve güçlü bir öz kimliğe sahip olması kilo kaybında önemli bir etkendir.' dedi. Mayo Clinic'in İngiltere'deki Daily Telegraph okurları arasında gerçekleştirdiği çalışma sonucu devamlı zayıflamayı düşünenler, vücut aktivitelerini artıranlar kadar kilo kaybetti. Benzer bir çalışma da New York, Sloan-Kattering Kanser Merkezi'nin Başkanı Lewis Thomas tarafından yapılır. McGinnis anlatıyor: "Uzman tarafsız araştırmacılar tarafından kılı kırk yararak yapılan çalışmalar, siğillerin sadece 'düşünmek' denebilecek bir teknikle yok olabileceğini gösteriyor. Bu çalışmada, vücutlarının her iki yanında da başa çıkılmaz siğiller olan 14 kişi hipnotize edildi. Bu teknikle vücudun bir tarafındaki siğillerin tümünün yok olacağı öne sürülüyordu. Birkaç hafta içinde alınan sonuçlar tartışmasız bir şekilde olumluydu. Hastada öngörülen bölgedeki siğillerin hepsi ya da tamamına yakını kaybolurken, kontrol altındaki bölgede her zamanki kadar çok siğil vardı. Bu çalışmayı irdeleyen Lewis Thomas, bilinçaltından dağıtılan talimatların doğasını çözmeye çalıştığını söylüyor. Bilinçaltı, çeşitli lenf hücresi gruplarına emirler göndererek, bir bölümdeki siğilleri ortadan kaldırılırken diğerlerine dokunulmaması için doğru yönde görevlendiriyordu. Ve Lewis ancak şu sonuca varabildiğini söylüyor: Bilinçaltım, benden çok daha fazla ilerde. Vera Peiffer'a göre, olumlu düşünme, bilinçaltı zihninizin yönlendirebilme yeteneğini olumlu biçimde kullanmaktır. Bu yetenek, ters anlamıyla kullanıldığında, Bilinç ve Bilinçaltı nın ele alındığı bölümde de değinildiği gibi kişi aslında hiç gitmek istemediği mutsuzluk ve çaresizlik diyarına ulaşabilir. Olumsuz düşünce o kadar büyük bir güçtür ki, bir anda insanın bütün yaşamını alt üst edebilir. Bu nedenle bu iç gücü kontrol altına almak bir zorunluluktur. Anthony Robbins, 'Sınırsız Güç' adlı kitabında, Avust ralya'daki yerli kabilelerden birinde yaşanan bir olaydan bahseder. Bu kabilelerden birinde büyücü doktorlar kemik gösterme olarak adlandırılan bir büyü yaparlar. Bazı sihirli seslerden oluşan bu büyü; kurban üzerinde o kadar etkili olur ki, kurban mutlaka çok büyük bir hastalığa yakalanacağını veya muhtemelen öleceğini bilir te gerçekleşen böyle bir olayı, Dr. Benson şöyle anlatmıştır: Düşman tarafından büyülendiğini fark eden adam, gerçekten acınacak haldeydi. Tehlikeli ve anlamsız sözlerle, gözleri parlayarak, ellerini sanki kanına karışan zehirleyici sıvıyı geçiştirmek ister gibi kaldırarak donup kalmıştı. Yanakları soldu gözleri donuklaştı,yüz ifadesi korkunç şekilde bozuldu. Çığlık atmaya çalışıyor fakat genellikle sesi boğazında düğümleniyordu. Ağzında oluşan köpükleri görmeliydiniz. Vücudu titremeye, adaleleri istemeden burkulmaya başlamıştı. Sallanırken sırt üstü yere düştü, kısa bir süre sonra bayıldı ve biraz daha sonra can çekişir gibi 10 / 12

11 kıvranmaya ve yüzünü elleriyle kapatarak inlemeye başladı O nun ölümü bir an meselesiydi. Bu olayı kısaca analiz edersek: Kemik gösterme adlı büyünün gücü hakkında kuvvetli bir olumsuz düşünce, olumsuz inanç boyutuna ulaştırılmış olarak tüm kabile bireylerince paylaşılıyordu. Kişi kendisine büyü yapıldığını fark ettiği andan itibaren bilinçaltı, hastalık veya ölümle ilgili olumsuz düşünceleri (bu büyüden kurtuluş yok gibi) eyleme Telkin Görüşü Telkin; Bir fikrin bir düşüncenin muhatabına kabul ettirilmeye çalışılmasıdır. Bu sözle, yazıyla, işaretle veya sembollerle olabilir. Hipnozun da telkinler sonucu oluştuğu düşünülerek bazı psikiyatristler tarafından "Hipnoz; telkinle ortaya çıkan, düşüncenin yalnızca bir fikir veya obje üzerinde odaklanması halidir (monoideism)" diye tanımlanmıştır. Yine bu psikiyatristler tarafından, "Hipnotik trans halinin ortaya çıkması için kişinin dikkatini bir noktada veya fikirde toplamak ve kişiyi bunun dışındaki her türlü gayretten alıkoymak gerekir" denilmiştir. Bu nedenle de sessiz, loş ortamların ve monoton bir şekilde uygulanan telkinlerin hipnozu kolaylaştırdığı bildirilmiştir. Yine telkinle ilgili olarak, kendi kendine telkinin, bütün telkinlerin esası olduğu ileri sürülmüş, hipnozun da aslında oto hipnoz olduğu, hipnozitör rolünün ise gerçekte kişinin oto hipnozuna yardım etmek olduğu iddia edilmiştir. Hipnozu telkinle ilgili olarak açıklamaya çalışan bir diğer görüşe göre de, "Hipnoz; kişinin bir fikri tenkitsiz kabulündeki bir artış" olarak tanımlanmıştır. Bu düşüncede de doğruluk payı olmakla birlikte hipnozu, sadece telkine uygunluktaki bir artış olarak tanımlamak da doğru değildir. Çünkü; bazı kimseler uyanık halde iken, hipnotik trans halindekinden daha fazla telkine müsaittir. Bu bilinen bir gerçektir. Ayrıca; hipnotize edilen bir insan, çoğunlukla zannedildiği gibi tamamen pasif ve telkinin her türlüsüne her zaman hazır da değildir. Bugün için bilinen bir başka gerçek de, telkinin hipnozdan ayrı müstakil bir fenomen olduğudur. Hipnotik transın oluşmasında telkinin ve kişinin telkine uygunluğunun önemi herkes tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca her zaman olmamakla birlikte hipnotik trans halinde telkine uygunluğun arttırdığı da bilinmektedir. Fakat trans halinin oluşmasında telkinden başka faktörlerin de bulunduğu tartışmasız bir gerçektir. Bütün bunlar göz önüne alındığında hipnozun telkinle; ilişkisi olduğu kolayca anlaşılacaktır. Bununla birlikte hipnozu yalnızca telkinle açıklamanın hem eksik hem de yanlış olacağı gayet açıktır Psikanalitik Görüşler Psikanalitik görüşün kurucusu olan Freud'da diğer pek çok ilim adamı gibi bir sahne hipnotizmacısının gösterisinden sonra hipnoza ilgi duymaya başlamış ve hipnozu tedavide kullanmayı denemiştir. Fakat bazı hastalarını hipnoz etmekte güçlük çekip başarısızlığa uğramış ve hipnozdaki bilgi ve gözlemlerinden yararlanarak meşhur psikanaliz metodunu kurmuştur. Psikanaliz metodu ise zamanın fikri akımlarının da etkisiyle giderek revaç bulmuş ve uzun yıllar 11 / 12

12 hipnozun unutulmasına veya görmemezlikten gelinmesine neden olmuştur. Freud ve onun ekolünü takip eden psikanalitik görüş yanlısı psikiyatristler de kendi görüşleri açısından hipnozu açıklamaya çalışmış ve kendi görüşleri doğrultusunda bazı teoriler geliştirmişlerdir. Hipnotik trans halini psikanalitik görüş doğrultusunda açıklamaya çalışan teorilerin hemen tamamında hipnoz ve hipnoz için verilen telkinlerin esasında erotik mahiyette olduğu ileri sürülmektedir. Freud'a göre kişinin hipnoza girişi, yüksek bir kudret karşısında kişinin aciz kalması, hipnoz da yalnızca "Pasif mazoşistik" bir teslimiyet halidir. Bu görüşün hemen tüm taraftarlarına göre de hipnozun gayesi erotik haz ve tatmindir. Hipnotik trans hali de inhibe olmuş amaçlarla dolu erotik halden başka bir şey değildir. Hipnotik trans halini yalnızca bu şekilde açıklamaya çalışmanın da son derece yanlış olacağı gayet açıktır. Nitekim psikanalitik görüş taraftarlarının pek çoğu daha sonradan kendi teorilerinin birer hipotez olduğunu kabul etmişlerdir. kaynak: dahibeyin.blogspot.com 12 / 12

HİPNOZUN TARİHÇESİ Franz Anton MESMER (1734-1815)

HİPNOZUN TARİHÇESİ Franz Anton MESMER (1734-1815) HİPNOZUN TARİHÇESİ Franz Anton MESMER (1734-1815) Viyana Tıp Fakültesinde okurken, manyetizma ile ilgili görüşlerden haberdar olan Mesmer, 1765'de Yıldızların ve Gezegenlerin İnsan Vücudu Üzerindeki Fizyolojik

Detaylı

silahını taşımaya başladığınızda, düşünmenin ve sorun çözmenin yeni alanlarına doğru gözü pek bir şekilde ağır ağır ilerleyebilirsiniz.

silahını taşımaya başladığınızda, düşünmenin ve sorun çözmenin yeni alanlarına doğru gözü pek bir şekilde ağır ağır ilerleyebilirsiniz. Olumlu Düşünme 'Yaratıcı düşünce', 'düşünme becerilerinin doğrudan öğretimi' ve 'yanlamasına düşünme' konularında dünyanın otorite saydığı kişi olan Edward de Bono ya göre zeki olmak yeterli değildir.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Sigmund Freud Anna Freud Carl Jung Alfred Adler Karen Horney Erik Erikson

Sigmund Freud Anna Freud Carl Jung Alfred Adler Karen Horney Erik Erikson Psikanaliz Sigmund Freud'un çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler grubunun genel adı. Psikodinamik kuram olarak ta isimlendirilir. Sigmund Freud Anna Freud Carl Jung Alfred

Detaylı

18-24 Mart Yaşlılar Haftası münasebetiyle Üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Karabük Alzheimer Derneği organizasyonluğunda üniversitemiz ev sahipliğinde Yaşlılık-Bunama ve Alzheimer Hastalığı Tanıtım ve Bilinçlendirme

Detaylı

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma Hipnoz ile ilgili olarak hemen hemen herkesin bir fikri vardır. Ve bu fikir genellikle filmlerden öğrenilen birisine adam öldürtmek, hırsızlık yaptırmak gibi genelde olumsuz örneklerden oluşmaktadır. Peki,

Detaylı

7. D Ö N E M H İ P N O Z E Ğ İ T İ M İ. 21-22-23 Eylül 2012. www.hipnoz.com www.psikoterapi.org www.psikoterapi.com

7. D Ö N E M H İ P N O Z E Ğ İ T İ M İ. 21-22-23 Eylül 2012. www.hipnoz.com www.psikoterapi.org www.psikoterapi.com 7. D Ö N E M H İ P N O Z E Ğ İ T İ M İ 21-22-23 Eylül 2012 www.hipnoz.com www.psikoterapi.org www.psikoterapi.com Hipnoz Eğitimi, sağlık alanında çalışan uzmanların, tanı ve tedavi amaçlı olarak kullanabilecekleri

Detaylı

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI NOT ALMA KISMI 2 Gizli Hipnoz Teknikleri Bir hipnoterapist tarafından hipnotize edilmek üzere kişinin rızası alınarak hipnoz teknikleri ile gerçekleştirilen bir hipnoz oturumuna geleneksel hipnoz denir.

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor Hasatlıklarımızın kaynağının sadece beden olmadığı, duygusal çatışmaların bedenimizi hasta ettiği artık bilinen bir

Detaylı

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na göre 2008 yılı sonu itibariyle evlatt edindirilen

Detaylı

BİLİNÇ. Doç. Dr.Lütfullah Beşiroğlu

BİLİNÇ. Doç. Dr.Lütfullah Beşiroğlu BİLİNÇ Doç. Dr.Lütfullah Beşiroğlu 1 Tanım Belirli bir anda aktif olan düşünce, duygu, algı ve anıların tümüne olan FARKINDALIK hali. İzlenimlerimiz ve eylemlerimiz üzerinde bilgi sahibi olmak Farkındalık

Detaylı

DANS TERAPİ. Dokuz Eylül Üniversitesi

DANS TERAPİ. Dokuz Eylül Üniversitesi DANS TERAPİ MSc Sevinç RENKVER Dokuz Eylül Üniversitesi 1 Dans terapi nedir? Tarihçesi İlkeleri Yaratıcı süreç Kimler yararlanabilir? Nerelerde uygulanabilir? Türk halk danslarıyla meditasyon, Meditatif

Detaylı

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRıZINDE ILK MÜDAHALE Kalp krizi tıbbi bir acil durumdur. Erken tanı ve hızlı tedavi oldukça hayati

Detaylı

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008-2010. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 20082010 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE UYKU Hypnos (Uyku Tanrısı) Nyks (Gece Tanrısı) Hypnos (uyku tanrısı) ve Thanatos (ölüm tanrısı) Morpheus

Detaylı

BİLİNÇ FARKLI BİLİNÇ DURUMLARI. PSİ153 Psikolojiye Giriş I- Prof.Dr. Hacer HARLAK

BİLİNÇ FARKLI BİLİNÇ DURUMLARI. PSİ153 Psikolojiye Giriş I- Prof.Dr. Hacer HARLAK BİLİNÇ FARKLI BİLİNÇ DURUMLARI Bilinç durumları Uyku, rüyalar, uyanıklık, hipnoz, meditasyon BİLİNÇ Bilinç= Zihin mi? Bireyin dışsal ve içsel uyaranların - yani çevredeki olayların, bedensel duyuların,

Detaylı

Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir?

Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir? Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir? Tam ve eksiksiz bir sağlıklı yaşam Doğru beslenme Düzenli egzersiz Düzenli, yeterli ve kaliteli uyku Dengeli,

Detaylı

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir. Konversiyon bozukluğu, altta yatan organik bir neden bulunmaksızın ortaya çıkan, bayılma, felç olma ve duyu kaybı gibi nörolojik belirtilerdir. Hastalar

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

İsmail Aybars Tunçdoğan tuncday@earlham.edu

İsmail Aybars Tunçdoğan tuncday@earlham.edu Konunun uzmanları, beden dilinin iletişimdeki rolünün, birçok zaman konuşmanın içeriğinin bile önüne geçtiğini iddia ediyorlar. Bir şeyi nasıl söylediğimizin, ne söylediğimizden daha önemli olabildiği

Detaylı

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi.

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi. Bilim dünyası, yaşamı alt üst edecek yeni bir gelişmeye daha imza atarak insan DNA'sının şifresini çözmeyi başardı. Çıkarılan 'gen haritası' sayesinde kalp ve kanser hastalığı tarihe karışacak ve insan

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Zülfü ARIKANOĞLU

Yrd.Doç.Dr. Zülfü ARIKANOĞLU Yrd.Doç.Dr. Zülfü ARIKANOĞLU ORGAN NAKLİ NEDİR? Vücutta görevini yerine getiremeyen bir organın yerine, canlı vericiden veya ölüden alınan yeni ve sağlam bir organın cerrahi yöntemlerle nakledilmesi işlemidir.

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Kilo alma karışık mekanizmaların sonucudur. Genetik, fizyolojik, çevresel ve davranışsal öğelerin bir karışımıdır. Sanıldığının aksine, psikolojik sorunların aşırı kiloya neden olmadığı, tam tersine aşırı

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Psikoanalitik Halkbilimi Kuram ve Yöntemleri DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 KONULAR Psikoanalitik Halkbilimi Kuram ve Yöntemleri Kurucuları ve Okullar ( W. Wundt Okulu,

Detaylı

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? Cerrahi Servisler İnsanlar duyuları aracılığı ile dış dünyayı algılar, ruhsal, zihinsel, sosyal gelişimini sağlar. Duyulardan birinin eksikliği, algılamanın bütünlüğünü

Detaylı

9. Sigarayı bırakma zamanı

9. Sigarayı bırakma zamanı 9. Sigarayı bırakma zamanı 1 9. Sigarayı bırakma zamanı Dünyada 8 saniyede 1 can alan, yılda 4 milyon kişinin ölümüne neden olan, dünyada her 10 erişkinden birinin ölüm nedeni sayılan sigarayı bırakmak

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Kanser Nedir? KANSER GERÇEĞİ

Kanser Nedir? KANSER GERÇEĞİ KANSER GERÇEĞİ Her dört insandan biri yaşamının bir döneminde kansere yakalanıyor, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bu gidişatla yalnızca 2020 yılında dünyaya 15 milyon yeni kanser vakası eklenecek.

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber Skåne deki Temel Bakımda bulunan Ebe muayenehaneleri (Barnmorskemottagningarna) NEREYE BAŞ- VURABILIRIM? IKIZLERIM OLUR MU? BENİM İÇİN UYGUN MU? NORMAL MI? KAÇA

Detaylı

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Sinirbilimsel Yaklaşımlar

Sinirbilimsel Yaklaşımlar Çağlayan Taybaş c.taybas@gmail.com Gündelik Hayata Sinirbilimsel Yaklaşımlar İçindekiler 1) Romanların Beyin Üzerindeki Etkileri 2) Sağ Beyniniz mi Baskın Sol Beyniniz mi? Cevap: İkisi de Değil 3) Kontrollü

Detaylı

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri 1 Aşağıda zaman zaman herkeste olabilecek yakınmaların ve sorunların bir listesi vardır. Lütfen her birini dikkatle okuyunuz. Sonra bu durumun bu gün de dâhil olmak üzere son üç ay içerisinde sizi ne ölçüde

Detaylı

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM BENİ KOŞULSUZ SEVİN! OTİZM NEDİR? O Bireyin sosyal iletişimini, dil

Detaylı

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu 20. yüzyıla değin elimizde evren hakkında yeterli veri bulunmadığından, evrenin durağan ve sonsuz olduğuna dair yaygın bir görüş vardı. Ancak bu durağan

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Yaşama Hakkı Nerede?

Yaşama Hakkı Nerede? Sayı:3 Ocak 2009 Yaşama Hakkı Nerede? T K TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ TIP ÖĞRENCİLERİ KOLU FAKÜLTE DOKU muza Sahip Çıkalım Erdem Erkoyun Akdeniz TÖK görevlendirildiği; hiçbir tanımı olmayan konumu

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sunum İçeriği Madde Bağımlılığı Nedir? Madde Bağımlılığının Nedenleri Madde Bağımlılığında Risk Faktörleri Bağımlılık Nasıl Gelişir?

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir? Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik,

Detaylı

Bu kitabın sahibi:...

Bu kitabın sahibi:... BİYOGRAFİ 1 3 Bu kitabın sahibi:... İçindekiler Bu Kitabın Konusu Benim, 9 Ben, Marie Curie, 13 Uçan Üniversite, 18 İlk Aşk, 23 Paris, 27 Aşk Göz Kırpıyor!, 31 Maddenin İçinden Geçen Işınlar, 35 Aşk,

Detaylı

Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği

Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği Aile Avukatlığı ve Aile Rehberliği Çocuk istismarı fiziksel ya da psikolojik olarak bir çocuğa bir yetişkin tarafından kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Günün sorusu: Kişisel gelişim nedir?

Günün sorusu: Kişisel gelişim nedir? Günün sorusu: Kişisel gelişim nedir? İnsanlar potansiyel ile doğar. Ancak dünyada bir iyiler ve bir de, daha da iyiler vardır. Yani insan fiziksel olduğu kadar nitelik olarakta gelişebilir. Kişinin herhangi

Detaylı

17. yy. Dehalar Yüzyılı

17. yy. Dehalar Yüzyılı 17. yy. Dehalar Yüzyılı 20. yy a kadar her bilimsel gelişmeyi etkilediler. 17. yy daki bilimsel devrimin temelleri 14.yy. da atılmıştı fakat; Coğrafi keşifler ile ticaret ve sanayideki gelişmeler sayesinde

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT TIBBİ MÜDAHALEDE KÖTÜ UYGULAMA Tıbbi müdahale; tıp mesleğini icraya yetkili bir kişi tarafından, doğrudan veya dolaylı olsa da tedavi amacına yönelik olarak gerçekleştirilen

Detaylı

Hand-Press İndüksiyonu. Yazar: Hüseyin Güngör

Hand-Press İndüksiyonu. Yazar: Hüseyin Güngör Hand-Press İndüksiyonu Yazar: www.huseyingungor.net H ipnozu öğrenmeden önce hipnozun çok büyüleyici bir şey olduğunu düşünüyordum. Hipnozu eğlence amaçlı olarak düşünüp yanlış bir kanıya varmıştım.bu

Detaylı

Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır.

Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır. Film Deşifresi Açılış Jeneriği Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır. Adım Zohra. Bir buçuk yıldır Central and East London

Detaylı

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir. Metabolizma, bedeninizdeki kimyasal tepkimelerin toplamını ifade eden sihirli bir sözcüktür. Özellikle orta yaşlar ve sonrasında görülen kilo artışlarının, çabuk yorulma, halsizlik ve yorgunlukların başlıca

Detaylı

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran Ay tanrıçası Selene, Yunan mitolojisinde, Güneş tanrısı Helios un kız kardeşidir. Ay ı simgeler. Selene de Helios gibi bir arabayla dolaşırdı. Selene nin arabasını iki at, katır ya da boğa çekerdi. Zeus

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Alzheimer hastalığı nedir, neden olur? Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler SINAV KAYGISI Kaygı, stresli bir durum karşısında hepimizin yaşadığı uyarılmışlık halidir. Ancak kaygının belli bir miktarda yaşanmasının olumlu işlevleri de vardır. Bir miktar kaygı günlük hayatta bizi

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr 9. HAFTA PFS102 Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ cagataykilinc@karabuk.edu.tr Karabük Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi 2 İÇİNDEKİLER MOTİVASYON Motivasyon Teorileri Kapsam Teorileri

Detaylı

SAĞLIK BK-2-ERCAN OLCAY. Tarih Aralığı: 19.12.2015-21.12.2015. Haber Sayısı: 12

SAĞLIK BK-2-ERCAN OLCAY. Tarih Aralığı: 19.12.2015-21.12.2015. Haber Sayısı: 12 SAĞLIK BK-2-ERCAN OLCAY Tarih Aralığı: 19.12.2015-21.12.2015 Haber Sayısı: 12 İÇİNDEKİLER No Yayın Tarihi Yayın Adı Haber Başlığı 1 21.12.2015 YOZGATAJANS.NET Rusların İyileştiremediği 12 Yaşındaki Diana

Detaylı

LİSE REHBERLİK SERVİSİ

LİSE REHBERLİK SERVİSİ LİSE REHBERLİK SERVİSİ Verimli Ders Çalışma Ders çalışma konusunda bir çoğunuz da çeşitli şikayetler vardır. Bir kısmınız ders çalışmaya başlamakta güçlük çekerken Bir kısmınız çalışma esnasında derse

Detaylı

KANSER TANIMA VE KORUNMA

KANSER TANIMA VE KORUNMA KANSER TANIMA VE KORUNMA Uzm. Dr Dilek Leyla MAMÇU Sunum İçeriği Genel Bilgiler Dünyada ve Ülkemizdeki son durum Kanser nasıl oluşuyor Risk faktörleri neler Tedavi seçenekleri Önleme mümkün mü Sorular/

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ Psikolojik bozukluklar nasıl iyileştirilir? Tedavi için uygun kişi kimdir? En mantıklı tedavi yaklaşımı hangisidir? Bir terapi biçimi diğerlerinden daha iyi midir? Herhangi

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

This information (23) on X-linked genetic disorders is in Turkish X bağlantılı Genetik Hastalıklar (İngilizce'si X-linked Genetic Disorders)

This information (23) on X-linked genetic disorders is in Turkish X bağlantılı Genetik Hastalıklar (İngilizce'si X-linked Genetic Disorders) This information (23) on X-linked genetic disorders is in Turkish X bağlantılı Genetik Hastalıklar (İngilizce'si X-linked Genetic Disorders) Genetik (genetic) hastalıklara bir veya daha fazla hatalı gen

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

SRA Versiyon Şubat 2001

SRA Versiyon Şubat 2001 SRA Versiyon Şubat 2001 Anti-psikotik İlaç Kullanımı ile ilgili Araştırma H.A. Wolters H. Knegtering D. Wiersma R.J. van den Bosch Academisch Ziekenhuis Groningen Kişi ile ilgili özel veriler Tarih:...

Detaylı

Beslenme ve Diyetetik Alanında Bilginin Güvenirliği 14 Kasım 2014 İstanbul

Beslenme ve Diyetetik Alanında Bilginin Güvenirliği 14 Kasım 2014 İstanbul Beslenme ve Diyetetik Alanında Bilginin Güvenirliği 14 Kasım 2014 İstanbul Prof.Dr. MUHİTTİN TAYFUR Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Beslenme ve Sağlık Bilgisinin

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Uygulama yirmi dakika sürüyor ve hemen normal yaşamınıza dönebiliyorsunuz. "Kaşlarımın arasındaki çizgi beni aslında olmasamda, kızgın gösteriyor.

Uygulama yirmi dakika sürüyor ve hemen normal yaşamınıza dönebiliyorsunuz. Kaşlarımın arasındaki çizgi beni aslında olmasamda, kızgın gösteriyor. Yüzümüzde aşırı çalışan mimik kasları dinamik yüz çizgilerine yol açıyor ve bizi olduğumuzdan daha yaşlı gösteriyor. Bu çizgilerin cerrahi ile giderilmesi çok zahmetli olabiliyor. Botoks maddesini yüzdeki

Detaylı

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar Tıkanıklığı Nedir? Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar tıkanıklığı özellikle ilerleyen yaşlarda karşımıza çıkan ve kalp krizine kadar götüren bir hastalıktır. İleri yaşlarda ortaya

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. Uyku tanımı Uyku Fizyolojisi (uyku evreleri) Sirkadiyen ritim Uyku yoksunluğu İdeal uyku Uyku ile ilgili bazı hastalıklar

Detaylı

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

Neden Daha Fazla Satın Alalım? Neden Daha Fazla Satın Alalım? Ana Tema Önerilen Süre Kazanımlar Öğrenciye Kazandırılacak Beceriler Yöntem ve Teknikler Araç ve Gereçler Giderek artan bilinçsiz tüketim ve üretim çevreyi olumsuz etkiliyor.

Detaylı

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim 2012 14:57

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim 2012 14:57 Eğitimci yazar M. Emin KARABACAK ın BAYRAMLIK İSTEMEYEN ÇOCUKLAR (Çocukların Okul Başarısını Artırmada Anne Babalara Düşen Görevler) kitabından sonra ikinci kitabı BİLİNÇALTI APTALDIR ŞAKADAN ANLAMAZ kitabı

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

Bodrum da Can Arif Semineri

Bodrum da Can Arif Semineri Bodrum da Can Arif Semineri Can Arif semineri 3 Mayıs Pazar günü saat 19.00 / 22.00 de Bodrum Maya Otel salonunda düzenleniyor. Etkinlik rezervasyonlarının, organizasyon sorumlusu Dilek Ayanoğlu tarafından

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Hepimiz onun için 'bedavaya' çalışıyoruz: Veriyi tekeline alan şirket Facebook

Hepimiz onun için 'bedavaya' çalışıyoruz: Veriyi tekeline alan şirket Facebook Hepimiz onun için 'bedavaya' çalışıyoruz: Veriyi tekeline alan şirket Facebook Facebook'un kolları nereye kadar uzanıyor? İnsanı hipnotize eden akış şemalarını tam anlamıyla kavramak saatler sürüyor. 28.05.2017

Detaylı

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Beyni Keşfetme Dünya üzerinde keşifler genelde coğrafi keşiflerle başlamıştır. Ortalama 1120 gr ağırlığındaki jelatinimsi yapısıyla beyni keşfetme

Detaylı

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Uzm Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Çocuklar hızla büyüyor, çocukluk dönemini bitirip ilk erişkinlik olan ergenlik dönemine adımlarını atıyorlar. Ergenlik çağında fiziksel

Detaylı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK

Detaylı

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel Marie Curie Thomson Cabir bin Hayyan John Dalton Albert Einstein Henry Becquerel 1 John Dalton John Dalton (Eaglesfield, Cumbria, 6 Eylül 1766 Manchester, 27 Temmuz 1844) İngiliz kimyager ve fizikçi, Cumberland

Detaylı

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız? REHBERLİK SERVİSİ Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız? OKULA GİTTİĞİNİZ İLK GÜNÜ HATIRLIYOR MUSUNUZ? Hayatınızda yeni bir sayfa açılıyor. Bu başlangıç hem onun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin

Detaylı

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ* Sayın katılımcı bu anket, bölümümüzdeki araştırma görevlilerinin uzmanlık eğitim programları hakkındaki duygu ve düşüncelerini

Detaylı

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası Konular nin Doğası Tarihi Antik dönemler PSİKOLOJİ Biliminin Doğası psikolojinin başlangıcı Günümüz k ler Biyolojik perspektif Davranışçı perspektif Bilişsel perspektif Psikanalitik perspektif Subjektif

Detaylı

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow KİŞİLİK GELİŞİMİ Carl Rogers & Abraham Maslow 1 CARL R. ROGERS(1902 1987) 2 CARL ROGERS IN YAŞAMI Illinois de 8 Ocak 1902 de katı dini görüşleri olan çiftçi bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldi.

Detaylı

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 İçindekiler Giriş Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 Kafamızın içindeki bariyer Hiçbir şeyi hak etmediğini sanan kadın Yanlış bir hayata çakılıp kalan adam

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya

Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya Modern toplumlarda uykudan alacaklı olmak artık sıradan bir olaydır. Bunun karşılığında

Detaylı

Dilşad Koloğlugil 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun oldu.

Dilşad Koloğlugil 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun oldu. Aylin Sezer 2005 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü lisans programından "Kıskançlıkta Cinsiyet Farklılıkları: Evrimsel Hipotezin Testi" başlıklı tezini tamamlayarak fakülte birincisi

Detaylı