TEK OLOJĐK ARAŞTIRMALAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TEK OLOJĐK ARAŞTIRMALAR"

Transkript

1 ISSN: Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi 2008 (2) 9-18 TEK OLOJĐK ARAŞTIRMALAR Derleme Hüseyin GE ÇCELEP Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, VAN ÖZET Proteinler, işlenmiş, tüketime hazır et ürünlerinin, duyusal, tekstürel ve görünüş özelliklerine etki eden temel fonksiyonel ve yapısal bileşiklerdir. Proteinlerin fonksiyonel özellikleri, et ürünlerinin kalitesine ve organoleptik özelliklerine katkıda bulunan ve hazırlama, işleme, depolama ve tüketim sırasında gıda sistemlerinde mevcut olan özellikler proteinlerin fiziko-kimyasal özellikleri olarak tanımlanmaktadır. Fonksiyonel özellikler fizikokimyasal özelliklerin, çevre şartları tarafından etkilenmesi sonucu oluşmaktadır. Et proteinlerinin önemli fonksiyonel özellikleri, su alarak şişme, çözünürlük, vizkozite, su tutma, yağ bağlama, jelasyon ve emülsifikasyon özellikleridir. Proteinlerin fiziko-kimyasal özellikleri, proteinleri oluşturan amino asitlerin bileşimi, sıralanışı ve konformasyonundan [sekonder, tersiyer ve quaterner yapıdan] kaynaklanmaktadır. Proteinlerin fiziko-kimyasal özellikleri arasında ise, yüzey gerilimi, sülfidril grup oranı, hidrofobite, molekül ağırlığı, konformasyonal stabilite, çözünürlük, dispersibilite, çözünürlük/dispersibilite oranı ve assosiyasyondissossiyasyon özellikleri yer almaktadır. Et proteinleri, miyofibriler (tuzda çözünen), sarkoplazmik (suda çözünen) ve bağ doku (tuzda çözünmeyen) proteinleri olmak üzere üç gruba ayrılmaktadırlar. Bu protein grupları, farklı temel özelliklere ve et ürünlerinde farklı etkilere sahiptirler. Anahtar Kelimeler: Et proteinleri, Fonksiyonel Özellik, Fiziko-Kimyasal Özellik 1. GĐRĐŞ Et proteinlerinin fonksiyonel özelliklerinin bilinmesi, daha ucuz et kaynağı kullanılmasını, mevcut ürünlerin geliştirilmesini, yeni ürün imalatını, alışılagelmişin dışında protein kaynağı kullanılmasını, enerji maliyetlerinin düşürülmesini ve artıkların azaltılmasını mümkün kılabilmektedir [1,2]. Etlerde protein-su (proteinlerin fonksiyonel özelliklerini çok etkilemektedir), protein-protein ve protein-yağ interaksiyonları et fonksiyonlarında son derece önemlidir. Protein-su interaksiyonları çözünürlük, su bağlama, viskozite ve ekstrakte edilebilirlik üzerine, protein-yağ interaksiyonu emülsiyon ve yağ bağlama üzerine ve protein-protein interaksiyonu da jelasyon üzerine etkilidir [2,3]. Et proteinlerinin önemli fonksiyonel özellikleri, su alarak şişme, çözünürlük, vizkozite, su tutma, yağ bağlama, jelasyon ve emülsifikasyon özellikleridir [1,4]. Bu fonksiyonel özelliklerin her birinin nispi önemi, üretilecek ürün çeşidine, işleme metoduna ve işleme sırasında değişik işlem safhalarına göre değişmektedir. Fonksiyonel özellikler fiziko-kimyasal özelliklerin, çevre şartları tarafından etkilenmesi sonucu oluşmaktadır. Bundan dolayı gıda sistemlerinde fonksiyonel özellikler, fiziko-kimyasal özelliklerden daha da önemlidir. Ancak, fonksiyonel özelliklerin kontrolü, fiziko-kimyasal özelliklere göre oldukça zordur [1,4]. Çevresel şartlar ve gıda proses şartları (ph, iyonik şiddet, sıcaklık, gıdanın parçalanma derecesi, su içeriği, diğer gıda bileşenleri ile olan interaksiyonlar gibi) özellikle etin önemli fonksiyonel proteini olan miyosinin fonksiyonel ve moleküler özelliklerini değiştirdiği gibi, yapısını ve konformasyonunu da değiştirebilmektedir [5].

2 Teknolojik Araştırmalar : GTED 2008 (2) 9-18 Et proteinlerinin gıda sistemi içerisindeki fonksiyonel özelliklerini tahmin etmek için, et proteinlerinin ve özellikle miyofibriler proteinlerin moleküler özelliklerini ve bu özelliklerin çevresel ve işleme şartları tarafından nasıl etkilendiğini bilmek gerekmektedir [6]. Et proteinlerinin fonksiyonel ve fiziko-kimyasal özellikleri yanında termal özelliklerinin de bilinmesi gerekmektedir. Keza, çevre ve gıda proses şartlarının, et proteinlerinin termal özelliklerini değiştirdiği bilinmektedir. Termal özellikler, et proteinlerinin çeşitli fonksiyonel ve fiziko-kimyasal özellikleri ile yakından ilişkili olduğu gibi, diğer kalite özellikleri ile de ilişkilidir [7]. Çiğ et hamurundaki önemli fonksiyonel özellikler, su tutma, yağ bağlama ve emülsifikasyondur. Parçalama, fiziksel olarak epimisyum, perimisyum, endomisyum, sarkolema, kas fasikül ve fibrillerinin fiziksel bütünlüğünü bozarak, kas dokusunu tahrip etmektedir [1]. Toplam kas proteinlerinin yaklaşık % kadarını myofibriller proteinler, % ini sarkoplazmik proteinler ve geri kalan kısmını da [% 10-15] bağ-destek dokusu proteinleri oluşturmaktadır [8]. Miyofibriler proteinlerin ise, yaklaşık % ünü miyosin (izoelektrik ph 5.4), %21-22 sini aktin (izoelektrik ph 4.7), % 5 ini α ve β-tropomiyosin, % 2 ini troponin, % 3 kadarının α ve β- aktinin ve geri kalan kısmını da diğer miyofibriler proteinler ( titin % 8, nebulin % 3, C-protein % 1.5, β-actinin % 1.1, X-protein % 0.2, H-protein % 0.18, desmin % 0.18, M-protein % 0.15, paratropomiyosin % 0.15) oluşturmaktadır [9,10]. Sarkoplazmik proteinler ise santrifüjlemedeki çökme hızlarına göre dört gruba ayrılmaktadır. Çekirdek, mitokondrial, mikrosomal ve stoplazmik fraksiyon olarak gruplandırılmaktadır. Bu fraksiyonlar 100 den fazla sarkoplazmik proteinden oluşmaktadır. Sarkoplazmik proteinler farklı fiziko-kimyasal özelliklere sahiptirler. Yüksek izoelektriksel ph, düşük molekül ağırlığı ve küresel yapı bu proteinlerin suda ve tuz çözeltilerinde kolayca çözünmelerini sağlamaktadır [4]. 2. FO KSĐYO EL ÖZELLĐKLER 2.1. Su Bağlama ve Su Alarak Şişme Gıdalarda suyu bağlayan ve tutan makromoleküller, proteinlerdir. Proteinlerde su tutma H bağları yardımı ile suyun matriks içinde tutulması şeklinde gerçekleşir. Etin tat ve aroması, gevreklik ve tekstürü kas proteinlerinde tutulan su miktarına bağlıdır. Proteinlerin su bağlamasına etki eden faktörler, amino asit komposizyonu, proteinin konformasyonu, yüzey polaritesi ve hidrofobitesi, iyonik konsantrasyonu, iyon çeşitliliği, ph ve sıcaklık dır. Yüksek miktarlarda yüklü amino asit içeren proteinler daha fazla su bağlayabilmektedirler. Bu da proteinlerin amino asit komposizyonunun su bağlamada çok önemli etkisinin olduğunu göstermektedir [4,11]. Kas proteinlerinin su bağlama özelliği büyük oranda ph ya bağlıdır. Proteinlerin suyu tutması, yapısında mevcut olan pozitif ve negatif yükler (polarite) ve kapillar etkilerden kaynaklanmaktadır. Kapillar etki polariteden daha fazla önemlidir. Kaslardaki suyun en çok bulunduğu kısım ince ve kalın flamentler içinde bulunan miyofibriler proteinlerdir. Etin suyunun %97 si miyofibriler protein fraksiyonları tarafından bağlanır. Bu fraksiyonların en önde gelenleri aktin ve miyosin ile daha az etkili olan tropomiyosin dir. Minimum su bağlayan protein ise aktomiyosin olup bu olay izoelektrik noktada (ph 5.0) oluşmaktadır. C-proteini de miyofibriler proteinler tarafından suyun emilmesinde düzenleyici rol oynamaktadır. Bu suyun büyük bölümü serbest sudur ve geri kalan kısmı ise miyofibriler proteinlere bağlıdır. Suyun çok az bir kısmı da sarkoplazmik proteinlere ve bağ dokuya bağlıdır. Sarkoplazmik proteinler, miyofibriler proteinlere göre, düşük su bağlama ve düşük viskozite özelliğine sahiptirler. Suyun proteinler ile interaksiyonu sonucunda su bağlanma miktarı uzaklıkla değişkenlik gösterir [3,4,9,10,12]. Örneğin, sarkoplazmik proteinlerde en:boy oranı 1:4 iken, değişik ph ve iyonik şiddette, miyofibriler proteinlerde bu oran 1:200 e kadar çıkabilmektedir. Etin parçalanması esnasında et fibrilleri birbirinden ayrılır ve fibrillerin membranları bozulur. Fibril ve liflerin enine ve boyuna kesildiği işlem sırasında sarkolemanın yapısının bozulması, miyofibril ve flamentlerin serbest kalmasına sebep olmakta ve bunun sonucu olarak aktif su miktarı artış göstermektedir [13]. 10

3 GENÇCELEP, H. Teknolojik Araştırmalar: GTED 2008 (2) Çözünürlük Protein çözünürlüğü, protein içeren ürünün belirli koşullar altında içerdiği çözünür haldeki azot miktarı olarak tanımlanabilir. Protein çözünürlüğü, diğer fonksiyonel özellikler ile ilişkili olan bir fizikokimyasal özelliktir. Genel olarak protein çözünürlüğü çözeltinin ph sına göre değişmekte, izoelektrik noktada minimum olmaktadır [14]. Et proteinlerinin en önemli fonksiyonel özelliklerinden birisi çözünürlüktür. Et proteinlerinin çözünürlüğü üzerine etki eden faktörler ise; protein yapısı, miyofibriler proteinlerin yapısı, ph, ilave edilen tuz konsantrasyonu, sıcaklık, tuz ile etin karıştırılma süresi, bir çok doğal özellik ve diğer proses faktörleridir [2,4,15]. Sarkoplazmik proteinler (globuler yapıda ve molekül ağırlıkları küçük, genellikle dalton arasında ve izoelektirk noktaları nötral ph ya yakın) doğal olarak ette çözünmüşlerdir. Ancak miyofibriler proteinlerin (dengeli bir amino asit komposizyonuna sahip, izoelektrik noktaları düşük, ph 5-6) çözünmesi için yüksek iyonik şiddete ihtiyaç duyulmaktadır [4]. Miyofibriler proteinlerin düşük izoelektrik ph sı, polipeptitlerin farklı bölgeleri arasındaki interaksiyonlara ilgi göstermelerine ve proteinlerin yapısal özeliklerinin düzenlemesine etki etmektedir. 0.5 M tuz (yaklaşık %2 tuz) çözeltisinin üzerindeki konsantrasyonlarda çözünürlük artmakta 1.0 M tuz çözeltisinin üzerinde ise azalmaktadır, bu bakımdan çözünürlük aralığı M dır [4]. Tuz ilavesi protein molekülleri arasındaki elektrostatik etkiyi azaltmakta ve proteinlerin ektrakte olabilirliği, çözünebilirliği ve su tutması artmaktadır [2]. Et proteinlerini, çözünürlük bakımından temel olarak üç grupta toplamak mümkündür [4,15, 16,17]. a. Sarkoplazmik proteinler (suda çözünebilen) : Đyonik şiddeti 0.1 den düşük olan tuzlu su çözeltisinde ve nötral ph da çözünebilen proteinlerdir farklı proteinden oluşmaktadırlar (hemoglobin, bazı enzim ve çekirdek proteinleri vb.). b. Miyofibriler proteinler (tuzlu suda çözünebilen) : Miyofibrilleri oluşturmaktadırlar. Đyonik şiddeti arasında olan konsantre tuzlu su çözeltisinde çözünebilen proteinlerdir (aktin, miyosin, troponin, tropomiyosin vb.). Bu proteinler ekstrakte edildikten sonra bir çoğu suda çözünebilmektedir (aktin ve miyosin gibi). c. Stroma proteinleri (bağ dokusu proteinleri) : Her iki tip çözeltide de çözünmeyen veya çok az çözünebilen proteinlerdir. Normal sulu çözeltilerde çözünmezler. Bu proteinler lipoproteinleri ve mukoproteinleri içerirler. Bileşimleri büyük ölçüde kasın kaynağına bağlıdır. Toplam stroma proteinlerinin %40-60 ını kollogen, %10-20 sini elastin oluşturmaktadır Vizkozite Viskozite, daha çok, proteinlerin strüktürel yapılarından kaynaklanan bir özelliktir. Proteinlerin moleküler konformasyonu, kümeleşmesi, hidrasyon ve şişme özellikleri nedeniyle kendi içlerinde bir ağ örtüsü meydana getirmeleri ve bu yapı içerisinde çeşitli yağ partiküllerinin tutulması, emülsiyon özellikleri açısından son derece önemli özelliklerdir. Viskozite, emülsiyon akışkanlığının bir ölçüsü olup, emülsiyon teknolojisi açısından, ürüne belli bir tekstür kazandırılması bakımından üzerinde önemle durulması gereken bir kalite kriteridir [17]. Kas fibrillerinin şişmesi ve miyosinin çözünmesi, çiğ et hamurunda disperse halde bulunan yağı stabilize eden protein matriksinin viskozitesini artırmaktadır [7,18,19]. Çözünmüş miyofibriler proteinlerin düşük sıcaklıktaki jelasyonu da protein matriksinin viskozitesini artırmaktadır [20,21]. Et hamurunda yağ küreciklerinin protein matriksi tarafından hapsedilmesi sonucu yağ küreciklerinin birbiriyle birleşerek agregat oluşturması sınırlandırılmaktadır. Bu suretle ısıl işlem görmemiş bir et emülsiyonunun sürekli fazını oluşturan su-protein matriksinin viskozitesi ve proteinlerin açılma özelliği artmaktadır [22]. Sarkoplazmik proteinler, düşük viskozite özelliği gösterirler, buna karşın miyofibriler ve stroma proteinleri yüksek viskozite özelliği göstermektedirler [3,15]. Miyofibriler proteinlerin çözünürlüğü viskozite üzerine çok önemli etki yapmaktadır, hatta düşük konsantrasyonlardaki çözünmüş miyosin viskoziteyi artırmaktadır [2]. 11

4 Teknolojik Araştırmalar : GTED 2008 (2) Su Tutma Kapasitesi Etin su tutma kapasitesi en çok ph ya bağlıdır. Proteinler ne kadar çok su tutarlarsa, o oranda çok çözündükleri için, su tutma kapasitesinin et proseslerindeki önemi büyüktür. Etin su tutma kapasitesi, proteinlerin izo-elektronik noktasında (pi) minimumdur. pi, protein zincirindeki bütün grupların elektrik yüküne sahip olduğu ph değeridir. Bu ph değerinde, peptid zincirinde eşit sayıda eksi ve artı yüklü grup olduğu için, tuzlarla kurulan bağlar maksimum düzeydedir ve net yük sıfırdır. Etin pi noktası yani su tutma kapasitesinin minimum olduğu noktadaki ph değeri dür ve bu değer de rigor motrisden sonraki ph dır. ph nın proteinlerin pi noktasının üzerine çıkması veya altına düşmesi, peptid zincirindeki yük dengesini bozmasından dolayı su tutma kapasitesinin artmasına neden olur. Net yükün eksi veya artı olması, protein zincirindeki aynı yükü taşıyan grupların birbirini itmesine neden olur, bu itme gücü iki mıknatısın aynı kutuplu iki ucunun birbirini itmesine benzetilebilir. Bu itme kuvvetinden dolayı oluşan boşluk su tarafından doldurulur [15]. Su tutma kapasitesi ph arasında geri dönüşümlüdür, ancak ph 10 un üzerinde ve ph 4.5 in altında su tutma kapasitesinde dönüşümsüz değişiklikler oluşmaktadır [9,18]. 0.6 M civarındaki iyonik şiddete sahip bir çözelti içerisinde etin parçalanması, kas fibrillerinin şişmesine, miyosinin depolimerizasyonuna, miyosinin çözünmesine ve kas fibrillerinden myofibrillerin ekstraksiyonuna neden olmaktadır [18]. Şişmiş fibrillerdeki proteinler ve monomerik formdaki çözünmüş miyosin, daha fazla su tutma kapasitesine sahip olmaktadır. Çünkü proteinler arasındaki interaksiyonlarda, birbiri üzerine sarılmış durumda bulunan proteinler açılmakta, interaksiyonlar kırılmakta ve protein molekülleri çözücü ile karşı karşıya gelmektedir [7]. Miyosin %38 oranında polar amino asitleri ihtiva etmekte ve bunlarında büyük bir kısmı, her biri 6-7 molekül su bağlayabilen aspartik asit ve glutamik asit rezidüleri içermektedir. Tuz ilavesi miyosin molekülünün su alması ve moleküler şişme nedeniyle iyonik bağların kopması, miyosinin su tutma kabiliyetini artırmaktadır [1,7]. Su tutma kapasitesi üzerine aynı yüke sahip Na tuzların etkisinden Mg tuzlarının etkisi daha fazla olmaktadır. Çünkü Mg miyofibriler proteinlere daha kuvvetli bağlanmaktadır [9]. Proteinlerin su tutma kapasitesi ph, tuz konsantrasyonu, tuzun tipi ve sıcaklıktan da etkilenmektedir [1,2] Yağ Bağlama Proteinler hidrofilik ve hidrofobik karakterde olduklarından emülgatör görevi görerek bir biri içerisinde karışmayan fazları stabilize ederler. Et proteinleri, et emülsiyonunda emülsifiye edici ajan rolündedir. Emülsifiye edici ajanlar yağ moleküllerinin birleşmesini önlemek için, yağlar ve su arasında dağılırlar. Et emülsiyonu oluşurken, proteinler kas liflerinden ekstrakt edilir ve bu proteinler emülsiyonda çözünür. Bu ekstrasyon, yüksek iyonik kuvvet ve ph ya bağlıdır. Parçalama ve karıştırmanın da etkisiyle, çözünen proteinler kas hücreleri ve yağ parçacıkları arasında yayılır ve pişirme sırasında karışım denatüre olur ve koyulaşır, kas demetleri ve yağ parçacıkları etrafında jel oluştururlar. Meydana gelen bu jel et emülsiyonundaki ortam kararlılığını arttırır [23]. Sarkoplazmik proteinlerin özellikle yağ bağlama özellikleri üzerindeki etkileri 0.4 M iyonik şiddetin altında kendini göstermektedir. Đyonik şiddet 0.4 M ın üzerine çıktığı zaman, bu etki azalmaktadır [7]. Emülsiyon oluşumundaki ara yüzey alanı da proteinlerin yağ bağlama özellikleri üzerine etki etmektedir. Yağların parçalanma derecesi ve eklenen yağ miktarı bu özelliğe değişik şekillerde etki etmektedir. Ara yüzey alanı küçüldüğü zaman (yağların parçalanma süresinin kısaldığı veya düşük yağ ilavesi), yağ partiküllerinin etrafı miyofibriler proteinlerin kalın tabakaları ile sarılmakta ve su ile temas halinde olan ve stabilite açısından olumsuz bir görünüşe neden olan bu kalın protein miktarı yağların emülsiyon oluşturmadaki etkilerini azaltmaktadır. Ara yüzey alanının arttırılması (yağ parçalanmasının arttırılması ve yağ ilavesinin yükseltilmesi) yağ partiküllerinin etrafını saran kalın protein tabakasının soyulmasına ve proteinin daha çok su ile temasa geçmesine neden olarak emülsiyonun daha iyi oluşmasına neden olmaktadır. Yağ partikül boyutları bu alanda 0,1µm den birkaç mikrona değişmektedir. Đyi bir emülsiyon oluşturmada alan ile birlikte, 50µm çapında yağ partikülleri bulunması tavsiye edilmektedir [13]. Bu şekilde oluşturulan matriks ile yağ ilavesinin optimum oranları, emülsiyon stabilitesini maksimuma ulaştırmaktadır. Bunun yanında düzenli yağ ilavesi de (yüksek yüzey alan) emülsiyon stabilitesinin 12

5 GENÇCELEP, H. Teknolojik Araştırmalar: GTED 2008 (2) 9-18 arttırılmasına katkıda bulunabilmektedir. Bu ortamda, ilk aşama da yağ partiküllerinin etrafındaki protein filminin incelmesi sonucu, proteinlerin mekanik gücü ve elastikiyetin azalması ile daha iyi emülsiyon oluşabilmektedir. Halen optimum hacim oranının çok altında olan yağ ilavesi geniş yüzey alanı içerisindeki emülsiyonun gevşek ve yapışkan olmayan özellikte olmasına sebep olabilmektedir [13] Jelleşme Proteinler jel oluşturabilirler. Proteinler belirli koşullarda sol halden jel hale geçerler. Jelleşmede ortam sıcaklığı, divalent iyonlar ya da bazı enzimler etkili olabilirler. Protein denatüre olduktan sonra ağ benzeri bir yapı oluşturur. Soğutulduklarında bu yapı bir miktar da suyu yapısında tutarak jel benzeri bir yapı oluşturur. Proteinlerin jel oluşturma mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte bu özellikleri gıda sanayinde su tutma kapasitesini artırmak, köpük stabilizasyonu, kalınlaştırma gibi proseslerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Proteinler, gıdanın yapısının oluşturulmasında çok önemli özelliğe sahiptirler. Bir çok hayvansal protein gıda sanayinde gıdanın yapısının geliştirilmesi amacıyla kullanılırlar. Bu yapısal özellikler çiğnenebilirlik, su tutma kapasitesi, yumuşaklık, sertlik gibi özellikler olarak sıralanabilir [2,3,13]. Proteinlerin jel oluşturma özellikleri, gıdanın teksturel özelliklerini belirleyen önemli bir faktördür. Jel oluşturma mekanizması ısıl işlemle gerçekleştirilebilmesine rağmen, ısıl işlem genellikle bazı besinsel özellikleri olumsuz etkileyebilmektedir. Isıl işlem proteinlerdeki zayıf interaksiyonları etkileyerek jel oluşumunu sağlamaktadır [24]. Protein-protein interaksiyonları et ürünlerinin pişmesi sırasında proteinlerin jel oluşturmasına neden olmaktadır. Sürekli bir protein jel ağının oluşumu ürünlerin tektürel ve duyusal özelliklerine çok büyük etki etmektedir. Myofibriler proteinlerin jelasyonu ısıl işlem prosesi sırasında oluşmakta ve çok önemli fonksiyonel özellikler ürünlere kazandırmaktadır. Ancak sarkoplazmik proteinler ile stroma proteinleri miyofibriler proteinlerin kuvvetli jel oluşturmasını engellemektedirler [2]. Miyofibriler proteinlerin jelasyonu et ürünlerinin tektürü için çok önemlidir. Mükemmel bir jelleşme gösterip, birbirine bağlı protein çatısı oluştururlar. Sarkoplazmik proteinler, C de koagüle olan stroma proteinleri gibi çok düşük jelasyon özelliği gösterirler. Hatta jelleşmezler ve sadece koagüle olurlar. Miyofibriler proteinlere sarkoplazmik proteinlerin ilavesi de jelin mekanik özelliklerini zayıflatmaktadır. Kollojen sadece jel özellikleri ile ilgili bir proteindir. Geniş ph aralığında ve katkısız termal dönüşümlü su jelleri oluşturur. Kollojen sosis çeşitlerindeki jel oluşumlarında önemli bir rol oynamaz. Çünkü ısıtma sıcaklığı kollojenin jel oluşturması için çok düşüktür [3]. Jel oluşumunu etkileyen faktörler ise, sıcaklık, protein konsantrasyonu ve hidrofobitesi, ph, tuz konsantrasyonu, kalsiyum konsantrasyonu ve serbest sülfidril konsantrasyonu şeklinde belirtilebilir [2]. Jelasyon, genellikle, ph da et ürünlerinde maksimum teksturel sertlik ve arzu edilen elastik özellikler oluşturmaktadır. Daha düşük ph larda (et ürünlerinin izoelektrik noktasında proteinler iyi çözünmemekte ve agregat oluşturmakta) jel oluşumu et ürünlerine yumuşak tektür ve düşük su bağlama özellikleri kazandırmaktadır [2] Emülsifikasyon Et teknolojisinde emülsiyon: Hayvansal yağların kesikli fazı, proteinler, tuz ve suyun da sürekli fazı teşkil ettiği ve yine bu proteinlerin emülsiyon ajanı olarak rol aldığı kolloidal, süspanse haldeki kompleks bir yapıdır. Sistemde, sürekli fazı oluşturan bu üç bileşen, bir protein filmi haline getirilerek ince yağ zerreciklerini sarar. Et emülsiyonları, etlerin iyi bir şekilde parçalanması, parçalanmış etlerin tuzlu su ile homojenize edilmesi, hayvansal yağların da matrikse (su-protein-tuz kompleksi) disperse edilerek verilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Et emülsiyonlarında kesikli fazın etrafını ince bir film şeklinde çevreleyen su-tuz-proteinden oluşan yapıya matriks de denilmektedir. Genel olarak sausage olarak bilinen tüm emülsifiye et ürünleri bu şekilde üretilmektedir [28]. Stabil bir emülsiyon hazırlanabilmesi için 13

6 Teknolojik Araştırmalar : GTED 2008 (2) 9-18 matriksinde stabil bir yapıda olması gerekir. Matriks stabilitesi denince etin kompozisyonu ve proteinlerin su tutma kapasitesi düşünülmelidir. Matriks stabilitesinin sağlanabilmesi için yüksek su tutma kapasiteli (WHC) etler kullanılmalıdır. Yüksek WHC li yeni kesilmiş etler bu özelliği sağlasa da bazı teknik nedenlerden dolayı kullanımı kısıtlanmıştır. Ayrıca kullanılan etin rigormortis süresi, ATP oluşum hızı, matriks stabilitesi ve son ürün kalitesi üzerine etki etmektedir [13]. Dispers fazda damlacıkların büyüklüğüne göre emülsiyonlar değişik gruplara makroemülsiyon ( µm), miniemülsiyon ( µm) ve mikroemülsiyon ( µm) ayrılmaktadır. Et emülsiyonları makroemülsiyon grubuna dahil edilmektedir [ 4]. Et emülsiyonlarında, proteinlerin fibroz ve globüler konformasyonal yapılarından ziyade, tuzlu suda veya suda çözünebilme durumlarına göre emülsiyon özelliklerine karar verilmektedir [13]. Kesikli fazı oluşturan ince yağ partikülleri, matriks içinde dağıldığı zaman, çok yönlü faz sistemi oluşmaktadır [28]. Dispers fazın daha küçük partikülleri daha stabil emülsiyon sağlar. Gerekli şartların yerine getirildiği et emülsiyonlarında, yağ partiküllerinin tamamını sarabilecek emülsiyon unsuru vardır. Sistemin viskozitesi yüksek ise stabilitesi de yüksek olacaktır. Bu sistemde emülsiyon oluşturan madde ise tabii ki suda eriyebilir et proteinleri, özellikle tuzlu suda eriyebilen miyofibriler proteinlerdir [11]. Tuzlu suda eriyen ve asıl emülgatör etkiye sahip olan proteinler; aktin, miyosin ve bunların kompleksi olan aktinomiyosindir. Suda çözünen ve emülgatör etkisi daha az olan proteinler ise özellikle sarkoplazmik kökenli olan proteinler ve çözünmeyen bağ dokusu proteinleridir [13, 25]. Et proteinleri mükemmel bir emülgatördür. Bu proteinler, yüzey gerilimini düşürmekte ve yağ-su ara yüzeyine absorblanmaktadır. Polar grupların suya ve nonpolar grupların da yağa yönelmesi, buların sterik konfigürasyonunu bozarak moleküllerin bazı üçboyutlu yapılanmalarına engel olmaktadır. Protein ve yağın sistemdeki bu benzerliği sonucu, protein filmi yağ zerreciklerini sararak mekanik bir koruma üstlenir. Et proteinlerinin ph sı izoelektrik noktadan pozitif şekilde uzaklaştıkça, eşit itme gücüne sahip olan yağ globülleri etkileşerek birbirlerini iterler ve emülsiyon oluşumunu kolaylaştırırlar. Ayrıca et emülsiyon viskozitesinin aşırı yüksek olmasından dolayı yağ globüllerinin kararsızlığı ile birlikte birbirlerini itme kuvvetlerinin de minimuma düştüğü düşünülmektedir. Öte yandan bu olayın emülsiyon stabilitesine etki etmediği de düşünülmektedir [13]. Emülsiyon teknolojisi açısından proteinlerin çözünürlük gruplarından en önemli grubu tuzlu suda çözünebilen miyofibriler proteinler oluşturmaktadır. Bunlar içerisinde de miyosin ve aktin en önemli rolü üstlenmişlerdir [7]. Gökalp ve ark. [17] na göre, miyofibriler proteinlerden aktin ve miyosin proteinlerinin oranı arttıkça, emülsiyon kapasitesi artmaktadır. Proteinlerin, özellikle su ve yağ bağlama özellikleri üzerindeki etkileri 0.4M iyonik şiddetin altında kendini göstermektedir. Đyonik şiddet 0.4M ın üzerine çıktığı zaman, bu etki azalmaktadır [25]. Suda çözünen proteinlerin emülsiyon kapasitesi tüm ph değerlerinde NaCl konsantrasyonun arttırılmasıyla artar. Ancak NaCl konsantrasyonunun artması ph ın 5-6 arasında olduğu durumlarda tuzlu suda çözünen proteinler artış görülür. Tuzlu suda çözünen proteinlerin bu davranışları izoelektriki noktanın değişimi ile benzerlik göstermektedir. Tuzlu suda çözünen proteinlerin çözünürlüğü ph ve iyon kuvvetinden etkilenmektedir. Bu nedenle etin ph sı ve formülasyondaki tuz miktarı, çözünebilir protein miktarını dolayısıyla emülsiyon kapasitesini ve stabilitesini etkilemektedir. Kullanılacak etin ph sı rigor-mortisten sonra arasında olmalıdır. Miyofibriler proteinlerin izoelektrik noktası ise ph 5 e yakındır. Emülsifiye et ürünlerinin genel iyonik kuvveti 0.6 dır. Bu da yaklaşık 0.5 molar NaCl ekuvalentine eşittir. Görüldüğü gibi emülsiyon özellikleri bu iki faktörün etkisiyle değiştirilebilmektedir. Ancak bu iki faktörün esneklik limitleri teknolojik ve duyusal etkenlerden dolayı sınırlandırılmalıdır [13]. Bağ-destek dokusu proteinlerinin emülsifikasyondaki rolü oldukça önemsiz düzeydedir. Su bağlama üzerinde bağ destek dokusu proteinlerinin etkisi, uygulanan ısıl işleme bağlı olarak değişmektedir. Bağ destek dokusu proteinlerinin ürün sertliği üzerinde bariz bir artışa neden olduğu ifade edilmektedir [26]. 14

7 GENÇCELEP, H. Teknolojik Araştırmalar: GTED 2008 (2) 9-18 Emülsiyon stabilitesine etki eden faktörler ise; çözünürlük, viskozite, net yük, diffüzyon oranı, protein elestikiyeti ve protein hidrofobitesi dir [17,23,28]. Saf proteinler üzerinde yapılan çalışmalarda en yüksek emülsiyon kapasitesinden en düşük emülsiyon kapasitesine sahip olana kadar bir sıralama yapılmış, bu sıralamaya göre aktin (tuzun yokluğunda), miyosin, aktomiyosin, sarkoplazmik protein ve 0.3 M NaCl ün içinde aktin olarak bulunmuştur. Emülsiyon kapasitesi ve protein konsantrasyonu arasında doğru bir ilişki vardır. Tuzlu suda çözünen proteinlerin emülsiyon kapasitesinin protein konsantrasyonunun artmasıyla azalacağını belirtilmiştir. Suda çözünen proteinlerin emülsiyon kapasitesinin protein konsantrasyonundan bağımsız olduğunu söylemektedirler [13]. Miyofibriler proteinlerin, sarkoplazmik proteinlere göre, % oranında daha fazla emülsiyon kapasitesine sahip olduğunu belirlenmiştir. Emülsiyon kapasitesi üzerine proteinlerin suda çözünme durumları yanında, proteinlerin moleküler şeklinin de etkili olduğu ve aynı zamanda ph ve iyonik şiddet ile de alakalı olduğunu bildirilmiştir. Örneğin, sarkoplazmik proteinlerde en:boy oranı 1:4 iken, değişik ph ve iyonik şiddette, miyofibriler proteinlerde bu oran 1:200 e kadar çıkabilmektedir. Bu da göstermektedir ki, miyofibriler proteinler yağ partiküllerinin etrafını sarkoplazmik proteinlere göre 50 kat daha fazla etkinlikle kuşatabilmektedir. Diğer taraftan izoelektriki noktadan uzaklaştıkça, proteinlerde en boy oranı yükselmektedir. Emülsifikasyon açısından, proteinlerin emülsiyon kapasitesine etki eden diğer faktörler ise şöyle sıralanabilir : Protein çözeltisinin ph sı, iyonik siddeti, çözeltinin donmuş veya sıvı formda olması (dondurma işlemi proteinlerde kısmi bir denaturasyona neden olabilmektedir), proteinlerin ekstrakte edildiği etin pre-rigor veya post-rigor devresinde olması [13, 23,27, 28] Araştırmalarda çoğunlukla miyofibriler proteinlerin üzerinde çalışılmıştır. Tuzlu suda çözünen proteinlerle, yüksek kaliteli sarkoplazmik proteinler ya da suda çözünen, emülsifiye edebilen proteinler öne çıkmaktadır. Suda çözünen proteinlerin minimum emülsiyon kapasitesininin ph 5,2 de oluştuğunu ve alkali veya asidik solüsyonlarda şiddetli düşüşlerin olduğunu, ph 6-6,5 da emülsiyon kapasitesinin maksimum olduğu ve ph nın 8 e yükseltilmesinin emülsiyon kapasitesine etki etmeyeceğini belirlenmiştir [13]. Et emülsiyonu hazırlanmasında, yağların parçalanma süresinin çok yüksek olmaması ve sıcaklığın aşağı yukarı 14 C yi aşmaması sağlanarak daha stabil et emülsiyonu elde edilebileceği bilinmektedir. Et emülsiyonlarının stabilitesi diğer bir çok faktörler gibi matriks hacminin yağ hacmine oranına ve yağın parçalanma derecesine de büyük oranda bağlıdır [13]. 3. PROTEĐ DE ATÜRASYO U Proteinlerin çok düzenli ve karmaşık doğal üç boyutlu düzenini değiştiren herhangi bir etken denatürasyona [üç boyutlu yapısı bozulması] neden olur. Denatürasyon, proteinlerin tersiyer ve sekonder yapısındaki bağların parçalanmasına neden olmaktadır [29]. Bir proteinde biyolojik aktivitenin bozulması ve çözünürlüğünün değişmesi denatürasyon için kriter olarak kabul edilmektedir. Proteinlerin sekonder ve tersiyer yapısını oluşturan bağlar bazı koşullarda parçalanarak üç boyutlu yapının bozulmasına neden olur. Denatürasyon sırasında kovalent bağlar korunurlar ancak disülfit bağları kırılarak çok sayıda sülfidril grubu açığa çıkarırlar. Bir proteinin denatürasyona eğilimi, proteinin yapısını stabilize eden bağların ve interaksiyonların denatürasyonuna neden olan etmenler ile kırılabilme özelliğine bağlıdır. Bu nedenle denatürasyon şartları proteinden proteine farklılık göstermektedir.denatürasyon durumunda, protein molekülünün bazı fizikokimyasal özelliklerinde değişmeler gözlenir. Denatürasyona uğrayan globuler proteinlerin çözünürlüklerinde önemli bir azalma oluşur ve hatta çökelmeler meydana gelebilir. Ancak proteinlerin çökmesi herzaman bir denatürasyon değildir. Proteinlerin denatürasyonunu tetikleyen etmenler ısıl işlemler, radyasyon, disülfit bağlarını etkileyen indirgenme ve yükseltgenme tepkimeleri, çeşitli kimyasallar, asidik ve bazik çözeltiler, hızlı çalkalama, geniş yüzey alanları oluşturma, alkol, guanidin, üre, bazı deterjanlar ve konsantre tuz çözeltileridir. Protein denatürasyonu sonucunda: Proteazların protein yapısı üzerine etkisi azalır, viskozite artar, çözünürlük azalır, enzimler ve toksinler aktivitelerini kaybederler, su bağlama kapasitesi azalır, rotasyon ve difüzyon stabilitesi değişir ve protein 15

8 Teknolojik Araştırmalar : GTED 2008 (2) 9-18 kristalizasyonu önlenir. Disülfit bağlarının kırıldığı ve konformasyon değişikliklerinin olduğu denatürasyonlar tersinmezdir. Etin pişirilmesi sonucu denatüre olan proteinler tekrar eski şekillerine dönemezler. Proteinler kuru ortamlarda ısıl denatürasyona daha dirençlidirler. Ortamda suyun bulunması denatürasyonu kolaylaştırır ve sıcaklıktaki her 10 C lik artış denatürasyon hızını iki katına çıkarır. Bazı proteinler soğuk uygulamalarında aktivitelerini kaybederler. Dondurulduklarında agregasyona ya da presipitasyona uğrayan proteinler çözünürlüklerini kaybederler ancak bu geri dönüşümlü bir durumdur. Lipazlar ve oksidazlar yalnız ısıl işlemlere değil aynı zamanda soğuk uygulamalarına karşı da dayanıklıdırlar. Parçalama, yoğurma, çırpma gibi mekanik işlemlerde proteinler hava-sıvı yüzeyi arasına hapsolurlar ve buradaki enerji kitle fazın enerjisinden fazla olması proteinlerde yapısal değişime neden olur. Esnek olan proteinler diğerlerine göre daha kolay denatüre olurlar. Bazı proteinler 50 kpa nın üzerindeki basınç uygulamalarında denatüre olurlar. Aromatik grup içeren proteinler ultraviyole ışınların bu grup tarafından absorbe edilmesi nedeniyle denatüre olabilirler. Absorbe olan UV ışınları disülfit bağlarının kırılmasına neden olurken yapısal değişiklikler de meydana gelir [15,29,30]. 4. SO UÇ Protein molekülleri biyokimyasal aktivitelerini belirgin kimyasal ortamlarda, belli ph ve sıcaklık sınırları içerisinde gösterir. Proteinler yüzey aktif bileşiklerdir. Proteinler disper sistemlerde iki yüzey arasında yüksek visko elastik özellik gösteren bir film oluştururlar. Bu film gıdalara mekanik direnç kazandırır. Bu nedenle proteinlerle stabilize edilmiş köpük ve emülsiyonlar başka ajanların kullanıldığı sistemlere göre daha stabildir. Miyofibriler proteinler ile sarkoplazmik proteinler karşılaştırıldığında, miyofibriler proteinlerin su bağlama kapasitesi, çözelti viskozitesi, emülsiyon kapasitesi ve jelleşme kapasitesi sarkoplazmik proteinlere göre çok daha yüksektir [31]. Et proteinlerinin gıda sistemi içerisindeki fonksiyonel özelliklerini tahmin etmek için, et proteinlerinin ve özellikle miyofibriler proteinlerin moleküler özelliklerini ve bu özelliklerin çevresel ve işleme şartları tarafından nasıl etkilendiğini bilmek gerekmektedir. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar, işletme şartlarında detaylı labaratuar testlerine ihtiyaç olmadan, proteinlerin fonksiyonel özelliklerini önceden tahmin etme ve bu tahminlere bağlı olarak çeşitli özellikleri istenilen yönde değiştirme amacına yöneliktir. 5. KAY AKLAR 1. Smith, D.M Meat Proteins: Functional Properties in Comminuted Meat Products. Food Technology. 42, 4, Sams, E.R Poultry Meat Processing. CRC Press. NY. USA. pp Sikorski, Z.E Chemical and Functional Properties of Food Proteins.CRC Press. p490, New York. 4. Damodaran, S., Paraf, A Food Proteins and Their Applications. Marcel Dekker, Inc. Newyork- Basel.681p. 5. Kinsella, J.E Protein Structure and Fonctional Properties. In Food Proteins Deterioration, Mechanism and Functionality, J.P. Cherry [Ed.], ACS Symposium Series, 206, Nakai, S Structure-Function Relationship of Food Proteins with an Emphasis on the Importance of Protein Hydrophobicity. J. Agri. Food Chemistry. 31,

9 GENÇCELEP, H. Teknolojik Araştırmalar: GTED 2008 (2) Zorba, Ö Taze ve Dondurulmuş Sığır Et Protein Fraksiyonlarının Çeşitli Emülsiyon Özellikleri, Protein Çözünürlüğü ve Elektroforetik Özellikleri Üzerinde Isıl Đşlem Sıcaklığı Etkisinin Araştırılması. Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi. Erzurum. 8. Gillespie, E.L The Science of Meat and Meat Products. Reinhold Publishing Corporation, N.Y.pp Taylor, S.L. ve Schweigert, B.S Food Science and Technology. Academic Press. London, pp Toldra, F Muscle Food: Water, Structure and Functionality. Food Science Technology International. 9 [3], Gökalp, H.Y Et ve Su Ürünleri Đşleme Teknolojisi Ders Notu. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümü, Erzurum. 12. Aktaş, N. ve Gökalp, H.Y Protein-Su Đnteraksiyonları. Gıda, 27, [5], Price, J.F. ve Schweeigert, B.S The science of Meat and Meat Products II. Edition S Michigan State Univ. and Unv. of California, Davis. Michigan. 14. Durmuş, E.F. ve Evranuz, Ö Proteinlerin Gıda Teknolojisi Alanında Önemi. Dünya Gıda, 2, Ockerman, H.W Chemistry of Meat Tissue.10th. Edition. Ohio State University. pp Lawrie, R.A Lawrie s Meat Science. 6th ed. Woodhead Publishing, pp, Gökalp, H.Y., Kaya, M. ve Zorba, Ö Et Ürünleri Đşleme Mühendisliği. Atatürk Üniversitesi Yayın No: 786. Ziraat Fakültesi Yayın No: 320. p. 564.Erzurum. 18. Hamm, R Functional Properties of the Myofibrillar System end Measurement. In Muscle as Food, ed. E.J. Bechtel, p 135. Academic Press, New York. 19. Wilding, P., Hedges, N.ve Lillford P.J Salt-induced Swelling of Meat. The Effect of Storage Time, ph, Ion Type and Concentration. Meat Science.18: Nakayama, T., Niwa, E. ve Hamada, I New Type of Miyosin Jel Induced by Salts. Agric. Biol. Chem. 47, [2], Fretheim, K., Egelendsdal, B., Harbitz, O. ve Samejima, K Slow Lowering of ph Induced Jel Formation of Miyosin. Food Chemistry.18, Burge, D.L. ve Acton, J.C Rheological Properties of Communuted Meat Batters and The Relationship to Constituent Interactions. J. Food Technology. 19,

10 Teknolojik Araştırmalar : GTED 2008 (2) McClements, D.J Food Emulsions.CRC Press.NY.USA.pp Lullien-Pellerin, V. ve Balny, C High-Pressure as a Tool to Study Some Proteins Properties; Conformational Modification, Activity and Oligomeric Dissociation. Innovative Food Science & Emerging Technologies, 3: Schmidt, D.M Functional and Biochemical Changes in Deboned Turkey Due to Frozen Storage and Lipid Oxidation. J. Food Science. 52, Sadoswka, M., Sikorski, Z.E. ve Dobosz, M The Influence of Collogen on the Rheological Properties of Meat Homogenates. Lebens.- Wiss. U.-Technol., 13, Swift, C.E., Townsend, W.E. ve Witnauer, L.P Comminuted meat emulsions: relation of the melting characteristics of fat to emulsion stability. Food Technol. 22: Friberg, S Food Emulsions. S The Swedish Institute for Surface Chemistry Stockholm, Sweden. 29. Saldamlı, Đ Gıda Kimyası. [Bölüm 4. Aminoasitler, Peptidler ve Proteinler. Saldamlı, Temiz]. Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Ankara. s Gökalp, H.Y., Nas, S. ve Certel, M Biyokimya-I [Temel Yapılar ve Kavramlar]. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ders Kitapları Yayın No:001.s 410 Denizli. 31. Öztan, A Et Bilimi ve Teknolojisi. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yayınları, Kitaplar Serisi Yayın No: 1, Ankara. 18

EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ

EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ Avrupa orijinli Küçük çaplı ürünler- frankfurter, wiener Büyük çaplı ürünler- Ülkemizde salam, dünyada bologna, mortadella Kullanılan etin türü ve lokal çeşitlilik

Detaylı

GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-9

GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-9 GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-9 KÖPÜK OLUŞUMU Köpük oluşumu Köpük, gazın dağılan faz, bir sıvının ise sürekli faz olduğu bir kolloidal dispersiyondur. Dispersiyon ortamı genellikle bir sıvıdır. Ancak,

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-8

GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-8 GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-8 Yüzey gerilimi Yüzey gerilimi, birim yüzey alanındaki serbest enerji ya da yüzey alanını izotermal olarak arttırmak için gerekli iş olarak tanımlanabilir. Yüzey gerilimi

Detaylı

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile Su Kimyası Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile canlılık için gerekli ortamı sunar. Canlıların

Detaylı

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER»

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» Uygun bir çözücü içerisinde bir ya da birden fazla maddenin çözündüğü veya moleküler düzeyde disperse olduğu tektür (homojen: her tarafta aynı oranda çözünmüş veya dağılmış

Detaylı

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir.

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir. GENEL KİMYA 1 LABORATUARI ÇALIŞMA NOTLARI DENEY: 8 ÇÖZELTİLER Dr. Bahadır KESKİN, 2011 @ YTÜ Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ELEKTROLİZE SUYUN SIĞIR VE TAVUK ETLERİNİN BAZI EMÜLSİYON KARAKTERİSTİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ HATİCE BERNA POÇAN YÜKSEK LİSANS TEZİ Gıda Mühendisliği Anabilim

Detaylı

ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ. K.Candoğan-ET

ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ. K.Candoğan-ET ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ Et ürünleri üretiminde kullanılan temel materyaller ve katkı maddeleri 1- Hayvansal dokular -Temel kırmızı et (iskelet kası) -Dolgu

Detaylı

Dispers Sistemlerin Sınıflandırılması

Dispers Sistemlerin Sınıflandırılması DİSPERS SİSTEMLER Dispers Sistemlerin Sınıflandırılması 1-Dispers sistemde bulunan iki fazın gaz, sıvı veya katı oluşuna göre sınıflandırılabilirler. 2-Dispers sistemde dispers fazın partikül büyüklüğüne

Detaylı

MAKRO-MEZO-MİKRO. Deney Yöntemleri. MİKRO Deneyler Zeta Potansiyel Partikül Boyutu. MEZO Deneyler Reolojik Ölçümler Reometre (dinamik) Roww Hücresi

MAKRO-MEZO-MİKRO. Deney Yöntemleri. MİKRO Deneyler Zeta Potansiyel Partikül Boyutu. MEZO Deneyler Reolojik Ölçümler Reometre (dinamik) Roww Hücresi Kolloidler Bir maddenin kendisi için çözücü olmayan bir ortamda 10-5 -10-7 cm boyutlarında dağılmasıyla oluşan çözeltiye kolloidal çözelti denir. Çimento, su, agrega ve bu sistemin dispersiyonuna etki

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

Her madde atomlardan oluşur

Her madde atomlardan oluşur 2 Yaşamın kimyası Figure 2.1 Helyum Atomu Çekirdek Her madde atomlardan oluşur 2.1 Atom yapısı - madde özelliği Elektron göz ardı edilebilir kütle; eksi yük Çekirdek: Protonlar kütlesi var; artı yük Nötronlar

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi.

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi. DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER Resim 1. Ciriş bitkisi. 1 4. ÇÖZÜCÜLER Çözücüler normal sıcaklık ve basınçta sıvı halde bulunan organik maddelerdir. Organik olmayan fakat herkes tarafından bilinen su da bir çözücüdür.

Detaylı

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Doç. Dr. Atilla Evcin Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Çözelti Özellikleri Elektro-eğirme sırasında kullanılacak çözeltinin özellikleri elde edilecek fiber yapısını

Detaylı

SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması)

SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması) SABUN SENTEZİ (Yağların Hidrolizi veya Sabunlaştırılması) Gerek hayvansal yağlar gerekse bitkisel (nebati) yağlar, yağ asitlerinin gliserin (gliserol) ile oluşturdukları oldukça kompleks esterlerdir. Bu

Detaylı

Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir.

Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir. Anahtar Kavramlar Çözelti çözücü çözünen homojen hetorojen derişik seyreltik Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir. Solduğumuz hava;

Detaylı

EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR

EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR EYVAH ŞEKERĐM KAYBOLDU!!!!! 9. SINIF 4. ÜNĐTE KARIŞIMLAR KĐMYA ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ ve GÜNLÜK HAYATLA ĐLĐŞKĐSĐ ŞEKERĐN ÇAYDA YA DA BAŞKA BĐR SIVIDA KARIŞTIRILDIĞINDA KAYBOLMASI, KĐMYADA ÇÖZÜNME OLGUSUYLA AÇIKLANABĐLĐR.

Detaylı

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI 8.Kolloid Giderimi Yrd. Doç. Dr. Kadir GEDİK Çapları 10-6 mm 10-3 mm ( 0.001-1μm) arasındadır. Kil, kum, Fe(OH) 3, virusler (0.03-0.3μm) Bir maddenin kendisi için

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

8. Hafta Amino Asitler, Peptidler ve Proteinler: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI PEPTİT BAĞI

8. Hafta Amino Asitler, Peptidler ve Proteinler: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI PEPTİT BAĞI 8. Hafta Amino Asitler, Peptidler ve Proteinler: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI PEPTİT BAĞI Bir amino asidin -amino grubu 2. bir amino asidin -karboksil grubuyla reaksiyona girince bir molekül su ayrılarak

Detaylı

1. PROTEİNLERİN GENEL YAPI VE ÖZELLİKLERİ

1. PROTEİNLERİN GENEL YAPI VE ÖZELLİKLERİ 1. PROTEİNLERİN GENEL YAPI VE ÖZELLİKLERİ Proteinler, amino asit monomerlerinden oluşmuş polimerlerdir ve bilinen en karmaşık yapılı moleküllerdendir. Birçok hücrede kuru ağırlığın %50'den fazlasını oluşturan

Detaylı

KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR?

KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR? KARIŞIMLAR KARIŞIM NEDİR? YANDAKİ RESİMDE GÖRÜLEN SALATA KARIŞIM MIDIR? Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir. Karışımlar görünümlerine

Detaylı

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ KİMYASAL TÜR 1. İYONİK BAĞ - - Ametal.- Kök Kök Kök (+) ve (-) yüklü iyonların çekim kuvvetidir..halde

Detaylı

İLK ANYONLAR , PO 4. Cl -, SO 4 , CO 3 , NO 3

İLK ANYONLAR , PO 4. Cl -, SO 4 , CO 3 , NO 3 İLK ANYONLAR Cl -, SO -, CO -, PO -, NO - İLK ANYONLAR Anyonlar negatif yüklü iyonlardır. Kalitatif analitik kimya analizlerine ilk anyonlar olarak adlandırılan Cl -, SO -, CO -, PO -, NO - analizi ile

Detaylı

MADDENİN HALLERİ VE TANECİKLİ YAPI

MADDENİN HALLERİ VE TANECİKLİ YAPI MADDENİN HALLERİ VE TANECİKLİ YAPI MADDE BİLGİSİ Kütlesi hacmi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddenin şekil almış haline cisim denir. Cam bir madde iken cam bardak bir cisimdir. Maddeler doğada

Detaylı

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ Oluşturacağı her 1 g organik madde için bitkinin 500 g kadar suyu kökleriyle alması ve tepe (uç) noktasına kadar taşıyarak atmosfere aktarması gerekir. Normal su düzeyinde hayvan hücrelerinin

Detaylı

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki

Detaylı

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Yeryüzündeki yaşam su içinde ortaya çıkmış ve canlıların karalar üzerine yayılışından önceki 3 milyar yıl boyunca su içinde

Detaylı

Proteinlerin Tersiyer & Kuaterner Yapıları. Dr. Suat Erdoğan

Proteinlerin Tersiyer & Kuaterner Yapıları. Dr. Suat Erdoğan Proteinlerin Tersiyer & Kuaterner Yapıları Dr. Suat Erdoğan Sunum planı Proteinlerin Tersiyer (üçüncül) ve Kuaterner (dördüncül) yapıları Globüler ve fibröz proteinler Denatürasyon Proteinlerin biyolojik

Detaylı

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I asitleşme-alkalileşme (tuzluluk-alkalilik) ve düşük toprak verimliliği Doç. Dr. Oğuz Can TURGAY ZTO321 Toprak İyileştirme Yöntemleri Toprak Kimyasal Özellikleri

Detaylı

Diffüzyonun özel bir halini ortaya koyan ve osmozis adı verilen bu olgu, bitkilerin yaşamında büyük öneme sahip bulunmaktadır.

Diffüzyonun özel bir halini ortaya koyan ve osmozis adı verilen bu olgu, bitkilerin yaşamında büyük öneme sahip bulunmaktadır. 3. Osmozis Ayrımlı geçirgen (yarı geçirgen) bir zarla ayrılmış ortamda suyun, su potansiyelinin (su yoğunluğunun) yüksek olduğu yönden daha düşük olduğu yöne geçişi Osmozis olarak bilinmektedir. Osmozis,

Detaylı

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın

Detaylı

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

5) Çözünürlük(Xg/100gsu) 1) I. Havanın sıvılaştırılması II. abrika bacasından çıkan SO 3 gazının H 2 O ile birleşmesi III. Na metalinin suda çözünmesi Yukardaki olaylardan hangilerinde kimyasal değişme gerçekleşir? 4) Kütle 1

Detaylı

Çözeltiler. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006

Çözeltiler. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006 Çözeltiler Çözelti, iki veya daha fazla maddenin homojen bir karışımı olup, en az iki bileşenden oluşur. Bileşenlerden biri çözücü, diğeri ise çözünendir. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

KALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR?

KALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR? KALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR? Prof. Dr. METİN ATAMER Dr. EBRU ŞENEL ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ SÜT TEKNOLOJİSİ BÖLÜMÜ Kaliteli süt üretimi için sağlanması gereken koşullar; Sağlıklı inek Özenli

Detaylı

CANLILARDA TAMPONLAMA

CANLILARDA TAMPONLAMA CANLILARDA TAMPONLAMA ph= -log [H + ] / Sorensen, H potansiyeli örnekler Hücreler ve organizmalar özgül ve sabit bir sitozol ve hücre dışı sıvı ph sını korurlar Böylece biyomoleküllerin en uygun iyonik

Detaylı

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler MBG 111 BİYOLOJİ I 3.1.Karbon:Biyolojik Moleküllerin İskeleti *Karbon bütün biyolojik moleküllerin omurgasıdır, çünkü dört kovalent bağ yapabilir ve uzun zincirler

Detaylı

TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR?

TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? KĐMYA EĞĐE ĞĐTĐM M SEMĐNER NERĐ PROF. DR. ĐNCĐ MORGĐL TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? HAZIRLAYAN: GÜLÇĐN YALLI KONU: ÇÖZELTĐLER KONU BAŞLIĞI: TURUNCU RENGĐN DANSI NASIL OLUR? ÇÖZELTĐLER Fiziksel özellikleri

Detaylı

GIDA MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Ders-8

GIDA MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Ders-8 GIDA MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ Ders-8 Gıdaların Mühendislik Özellikleri Gıdaların Mühendislik Özellikleri Gıda prosesini ve işlemesini etkileyen faktörler gıdaların mühendislik özelliği olarak tanımlanmaktadır.

Detaylı

EMÜLSİYONLAR. 8. hafta

EMÜLSİYONLAR. 8. hafta EMÜLSİYONLAR 8. hafta Tanım: Birbiriyle karışmayan en az iki sıvıdan birinin diğeri içinde bir emülgatör yardımıyla damlacıklar halinde dağılması ile oluşan, homojen görünümlü heterojen sistemlerdir. Damlacıklardan

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. SINIF VE MEZUN GRUP KİMYA HAFTA DERS SAATİ. Kimya nedir?. Kimya ne işe yarar?. Kimyanın sembolik dili Element-sembol Bileşik-formül. Güvenliğimiz ve Kimya KONU ADI

Detaylı

Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası

Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası İçerik Gıda dondurma ve donma olayı Gıda dondurma sistemleri 1 GIDALARIN DONDURULARAK MUHAFAZASI Bir gıdanın donması,

Detaylı

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen ÇÖZÜCÜ VE ÇÖZÜNEN ETKİLEŞİMLERİ: Çözünme olayı ve Çözelti Oluşumu: Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen Çözünme İyonik Çözünme Moleküler

Detaylı

PROTEİNLER Proteinler tüm hayati olayların gerçek temeli olarak çok büyük fizyolojik öneme sahip olan gıda maddeleri bileşenlerinin bir grubudur.

PROTEİNLER Proteinler tüm hayati olayların gerçek temeli olarak çok büyük fizyolojik öneme sahip olan gıda maddeleri bileşenlerinin bir grubudur. PROTEİNLER Proteinler tüm hayati olayların gerçek temeli olarak çok büyük fizyolojik öneme sahip olan gıda maddeleri bileşenlerinin bir grubudur. Proteinler karbonhidrat ve yağlardan farklı olarak karbon,

Detaylı

ÖNFORMÜLASYON 4. hafta

ÖNFORMÜLASYON 4. hafta ÖNFORMÜLASYON 4. hafta Etken madde ile neden dozaj formu hazırlanır Etken maddenin tekrarlanabilir ürün kalitesi ile büyük çapta üretime geçirilebilen bir formülasyon yani dozaj formu içine yüklenmesiyle

Detaylı

ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK

ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK Prof. Dr. Mustafa DEMİR M.DEMİR 05-ÇÖZÜNME VE ÇÖZÜNÜRLÜK 1 Çözünme Olayı Analitik kimyada çözücü olarak genellikle su kullanılır. Su molekülleri, bir oksijen atomuna bağlı iki hidrojen

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

GIDALARIN BAZI FİZİKSEL NİTELİKLERİ

GIDALARIN BAZI FİZİKSEL NİTELİKLERİ GIDALARIN BAZI FİZİKSEL NİTELİKLERİ 1 Gıdaların bazı fiziksel özellikleri: Yoğunluk Özgül ısı Viskozite Gıdaların kimyasal bileşimi ve fiziksel yapılarına bağlı olarak BELLİ SINIRLARDA DEĞİŞİR!!! Kimyasal

Detaylı

Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır:

Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır: Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır: İyonik bağlar, elektronlar bir atomdan diğerine aktarıldığı zaman

Detaylı

Gıda Kimyası II Gıdaların işlenmesi sırasında ortaya çıkan reaksiyonlar. Vural Gökmen

Gıda Kimyası II Gıdaların işlenmesi sırasında ortaya çıkan reaksiyonlar. Vural Gökmen Gıda Kimyası II Gıdaların işlenmesi sırasında ortaya çıkan reaksiyonlar Vural Gökmen Gıda İşleme Gıda işlemenin derecesi (şiddeti) Gıda işlemenin nedenleri Gıda işleme şekilleri Aşırı işlenmişgıdalar üzerinekaygılar

Detaylı

Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler

Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler Proteinler Canlılarda miktar olarak en çok bulunan biyomoleküllerdir. Amino asit birimlerinden oluşurlar Yapısal ve işlevsel olabilirler Genlerle aktarılan kalıtsal bilginin ortaya çıktığı moleküllerdir.

Detaylı

HEDEF VE DAVRANIŞLAR:

HEDEF VE DAVRANIŞLAR: HEDEF VE DAVRANIŞLAR: 1) Çözünürlük konusuna giriş yapılır ve günlük hayattan örnekler vererek anlaşılmasının sağlanır. 2) Çözünürlüğe etki eden faktörlerin anlatılır ve örneklerle pekiştirilir. 3) Çözünürlüğe

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA ÇÖZELTİLER Homojen karışımlara çözelti denir. Çözelti bileşiminin ve özelliklerinin çözeltinin her yerinde aynı olması sebebiyle çözelti, «homojen» olarak nitelendirilir. Çözeltinin değişen

Detaylı

YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ VE SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI. Fatma ÖZTÜRK, Hatice GÜNDÜZ

YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ VE SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI. Fatma ÖZTÜRK, Hatice GÜNDÜZ YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ VE SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI Fatma ÖZTÜRK, Hatice GÜNDÜZ İzmir Katip Çelebi Üniversitesi 2016 YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ NEDİR? Yüksek basınç; ısıl işlem olmaksızın sıvı veya katı

Detaylı

Kimya Bilim Danış ışmanlığı Çalıştayı Farklı Kaynaklardan Elde Edilen Sütlerin S Mayalanma Sürelerinin S ve ph Değişimlerinin imlerinin Karşı şılaştırmalı Olarak İncelenmesi PROJE EKİBİ: : Nurdan Yavuz

Detaylı

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Su bitkinin yaşamında yaşamsal bir rol oynar. Bitki tarafından yapılan her gram başına organik madde için kökler tarafından 500 gr su alınır. Bu su, bitkinin bir ucundan

Detaylı

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş INSA 283 MALZEME BİLİMİ Giriş Malzeme Gereksinimi Bütün mühendislik bilim dallari malzeme ile yakindan iliskilidir. Mühendisler kullanacaklari malzemeyi çok iyi tanıyarak ve genis malzeme tayfi içinde

Detaylı

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ İlaç Taşıyıcı Sistemler Kolloidal ilaç taşıyıcı sistemler -Veziküler sistemler -Mikro-/Nano-partiküler sistemler Hücresel ilaç taşıyıcı sistemler

Detaylı

Proteinlerin Primer & Sekonder Yapıları. Dr. Suat Erdoğan

Proteinlerin Primer & Sekonder Yapıları. Dr. Suat Erdoğan Proteinlerin Primer & Sekonder Yapıları Dr. Suat Erdoğan Sunum planı Proteinlerin moleküler yapılarını hangi kimyasal güçler belirler? Proteinlerin moleküler yapıları Primer yapı Sekonder yapı α-heliks

Detaylı

Yard.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu

Yard.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu Yard.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu Proteinler tüm hücrelerde ve hücrelerinde tüm bölümlerinde en çok bulunan biyolojik makro moleküllerdir Proteinler tek bir hücrede bile binlerce farklı çeşitte ve büyüklüğü

Detaylı

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 ÖNEMLİ! Gıdaları insanların sağlıklarını çok ciddi şekilde etkiler. Bu nedenle, gıda üreten kişilerin temizlik kurallarına uyması çok önemlidir.

Detaylı

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir. Hidrolize engel olmak veya hidroliz hızını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 1-pH ayarlanabilir. 2-Çözücü tipi değiştirilebilir. 3-Kompleks oluşturulabilir. 4-Yüzey aktif maddeler ilave

Detaylı

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU Suyun polaritesinin etkileri Su molekülünün polar olması hidrojen bağlarının oluşmasına neden olur. 2 Su molekülü Oldukça basit yapılıdır. Tekli bağla bağlı olup

Detaylı

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI Bir hücre ve dokudan istenilen bir proteinin saf halde izole edilmesi oldukça güç bir olaydır. Bu proteinin konsantrasyonu düşük ise binlerce farklı protein arasından ayırmak

Detaylı

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1 BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK Atom yapısı Bağ tipleri 1 Atomların Yapıları Atomlar başlıca üç temel atom altı parçacıktan oluşur; Protonlar (+ yüklü) Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-yüklü) Basit bir atom

Detaylı

Derinin Temizlenmesi

Derinin Temizlenmesi Derinin Temizlenmesi Deri üzerindeki kirler 1. Suda çözünebilir (ter) 2. Yağda çözünebilir (sebum, yağ) 3. Çözünmeyen (kum, deri pulları) Su ve sabun ile 3 ü de uzaklaştırılabilir. Cildi temizlemek: Su

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

Erzurum İlinden Kasim Ayinda Elde Edilen Sütlerde Protein/Yağ Oraninin Farkli Peynir Çeşitleri Yapimina Uygunluğu

Erzurum İlinden Kasim Ayinda Elde Edilen Sütlerde Protein/Yağ Oraninin Farkli Peynir Çeşitleri Yapimina Uygunluğu Erzurum İlinden Kasim Ayinda Elde Edilen Sütlerde Protein/Yağ Oraninin Farkli Peynir Çeşitleri Yapimina Uygunluğu Remziye KOCAKAYA 1, Hividar KOCAKAYA 2*, Tolga İNAL 2 Özet Bu çalışma Kasım ayında Erzurum

Detaylı

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü Proteinler, yağlar ve karbohidratlar balıklar amino asitlerin dengeli bir karışımına gereksinim tarafından enerji

Detaylı

Sıvılardan ekstraksiyon:

Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvı haldeki bir karışımdan bir maddenin, bu maddenin içinde bulunduğu çözücü ile karışmayan ve bu maddeyi çözen bir başka çözücü ile çalkalanarak ilgili maddenin ikinci çözücüye

Detaylı

Prof. Dr. Taner Dağcı

Prof. Dr. Taner Dağcı Prof. Dr. Taner Dağcı Kas Tipleri Kalp kası Düz kas İskelet kası Kemiklere tutunurlar. İstemli hareketi sağlarlar. Vücuda destek sağlarlar. Zıt çalışan gruplar (antagonist). Birlikte çalışan gruplar (agonist).

Detaylı

ÇÖZÜNME OLGUSU VE ÇÖZELTĐLER SÜRE : 2 DERS SAATĐ

ÇÖZÜNME OLGUSU VE ÇÖZELTĐLER SÜRE : 2 DERS SAATĐ ÇÖZÜNME OLGUSU VE ÇÖZELTĐLER SÜRE : 2 DERS SAATĐ HAZIRLAYANLAR: NAZLI KIRCI ESRA N.ÇECE SUPHĐ SEVDĐ HEDEF VE DAVRANIŞLAR. HEDEF 1 : ÇÖZELTĐ VE ÖZELLĐKLERĐNĐ KAVRAYABĐLME DAVRANIŞLAR : 1. Çözünme kavramını

Detaylı

Genel Kimya. Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK. Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü

Genel Kimya. Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK. Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Genel Kimya Bölüm 7: ÇÖZELTİLER VE ÇÖZÜNÜRLÜK Yrd. Doç. Dr. Mustafa SERTÇELİK Kafkas Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü ÇÖZELTİ VE TÜRLERİ Eğer bir madde diğer bir madde içinde molekül, atom veya iyonları

Detaylı

KIMYA HER YERDE. Evde Kimya

KIMYA HER YERDE. Evde Kimya KIMYA HER YERDE Evde Kimya Hazır Gıdalar İnsan nüfusu arttıkça besin ihtiyacı da artmaktadır. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası köylerdeki nüfusun azalıp kentlerdekinin artması, hazır gıdaların artmasına

Detaylı

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ Çözeltilerin sadece derişimine bağlı olarak değişen özelliklerine koligatif özellikler denir. Buhar basıncı düşmesi, Kaynama noktası yükselmesi, Donma noktası azalması

Detaylı

ÖNFORMÜLASYON 5. hafta

ÖNFORMÜLASYON 5. hafta ÖNFORMÜLASYON 5. hafta Partisyon katsayısı (P y/s ): Bir etkin maddenin yağ/su bölümlerindeki dağılımıdır. Lipofilik/hidrofilik özelliklerinin tayin edilmesidir. Oktanol içinde tayin edilir Partisyon katsayısının

Detaylı

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ Gelişen teknoloji ile beraber birçok endüstri alanında kullanılabilecek

Detaylı

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar 5.111 Ders Özeti #12 Bugün için okuma: Bölüm 2.9 (3. Baskıda 2.10), Bölüm 2.10 (3. Baskıda 2.11), Bölüm 2.11 (3. Baskıda 2.12), Bölüm 2.3 (3. Baskıda 2.1), Bölüm 2.12 (3. Baskıda 2.13). Ders #13 için okuma:

Detaylı

Faz kavramı. Kristal yapılı malzemelerin iç yapılarında homojen ve belirli özellikler gösteren bölgelere faz (phase) adı verilir.

Faz kavramı. Kristal yapılı malzemelerin iç yapılarında homojen ve belirli özellikler gösteren bölgelere faz (phase) adı verilir. Faz kavramı Kristal yapılı malzemelerin iç yapılarında homojen ve belirli özellikler gösteren bölgelere faz (phase) adı verilir. Fazlar; bu atom düzenlerinden ve toplam iç yapıda bu fazların oluşturdukları

Detaylı

Ayran Üretiminde Peyniraltı Suyu ve Transglutaminaz Enzimi Kullanımının Ürün Özellikleri Üzerine Etkisi

Ayran Üretiminde Peyniraltı Suyu ve Transglutaminaz Enzimi Kullanımının Ürün Özellikleri Üzerine Etkisi 12.Gıda Kongresi Edirne, 05-07 Ekim 2016 Ayran Üretiminde Peyniraltı Suyu ve Transglutaminaz Enzimi Kullanımının Ürün Özellikleri Üzerine Etkisi Ceren Akal Nazlı Türkmen Celalettin Koçak Ankara Üniversitesi

Detaylı

Et Ürünlerinde Tumbling ve Massaging. K.Candoğan-ET

Et Ürünlerinde Tumbling ve Massaging. K.Candoğan-ET Et Ürünlerinde Tumbling ve Massaging Tumbling ve massaging Amaç: Kürleme işlemini hızlandırarak daha iyi kalitede ürün üretümi Kas dokuya mekanik enerji verilerek miyofibrilar proteinlerin ekstraksiyonu

Detaylı

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ KĐMYA ÖĞRETMENLĐĞĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME 8. SINIF FEN VE TEKNOLOJĐ DERSĐ 3. ÜNĐTE: MADDENĐN YAPISI VE ÖZELLĐKLERĐ KONU: BAZLAR ÇALIŞMA YAPRAĞI

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. FİLİZ ALTAY

Yrd. Doç. Dr. FİLİZ ALTAY Yrd. Doç. Dr. FİLİZ ALTAY İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ TÜRKİYE DE GIDA SEKTÖRÜNDE NANOTEKNOLOJİ VE İNSAN SAĞLIĞI ÇALIŞTAYI 15 MAYIS 2012 SABANCI ÜNİVERSİTESİ KARAKÖY İLETİŞİM MERKEZİ

Detaylı

Ekmeklik Un Buğday Ununun Bileşenleri

Ekmeklik Un Buğday Ununun Bileşenleri BUĞDAY UNU yabancı maddelerden temizlenmiş ve tavlanmış buğdayların (TS 2974) tekniğine uygun olarak öğütülmesiyle elde edilen üründür. Buğday kalitesi ile öğütüldüğü unun kalitesi arasında sıkı bir ilişki

Detaylı

Metal Yüzey Hazırlama ve Temizleme Fosfatlama (Metal Surface Preparation and Cleaning)

Metal Yüzey Hazırlama ve Temizleme Fosfatlama (Metal Surface Preparation and Cleaning) Boya sisteminden beklenilen yüksek direnç,uzun ömür, mükemmel görünüş özelliklerini öteki yüzey temizleme yöntemlerinden daha etkin bir biçimde karşılamak üzere geliştirilen boya öncesi yüzey temizleme

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ

NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ Yüksek Lisans Semineri Hazırlayan: Venhar ÇELİK Danışman: Yrd.Doç.Dr. Dilek Turgut-BALIK NÜKLEİK ASİTLERİN

Detaylı

BİLEŞİKLER ve FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER ve FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER ve FORMÜLLERİ Bileşikler ve Formülleri Bilinen yaklaşık 120 çeşit element vardır. Bu elementlerin yaklaşık % 90 ı tabiatta bulunur. Ancak bugün bilinen yaklaşık 30 milyon bileşik vardır. Buna

Detaylı

HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN Enkapsülasyon katı, sıvı ve gaz malzemelerin kaplanarak kapsüller içinde tutulması ile çok küçük bir maddeyi veya tüm

Detaylı

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ - Kayaların ayrışması + organik maddeler - Su ve hava içerir - Bitki ve hayvanlar barındırır - Mineral maddeler TOPRAKLARI OLUŞTURAN ANA MATERYAL TİPLERİ - Toprak tipi-ana materyalin

Detaylı

11. BÖLÜM: TOPRAK SUYU

11. BÖLÜM: TOPRAK SUYU 11. BÖLÜM: TOPRAK SUYU Bitki gelişimi için gerekli olan besin maddelerinin açığa çıkmasını sağlar Besin maddelerini bitki köküne taşır Bitki hücrelerinin temel yapı maddesidir Fotosentez için gereklidir

Detaylı

HOMOJENİZATÖRLER PROF. DR. AHMET ÇOLAK PROF.DR. MUSA AYIK

HOMOJENİZATÖRLER PROF. DR. AHMET ÇOLAK PROF.DR. MUSA AYIK HOMOJENİZATÖRLER PROF. DR. AHMET ÇOLAK PROF.DR. MUSA AYIK 7. Homojenizatörler Normal koşullarda birbiriyle karışmayan iki sıvının, yoğun karıştırma, çalkalama ve parçalama ile oluşan heterojen yapıdaki

Detaylı

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde

Detaylı

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere

Detaylı

ÇÖZÜNÜRLÜK DENGESİ (Kçç)

ÇÖZÜNÜRLÜK DENGESİ (Kçç) ÇÖZÜNÜRLÜK DENGESİ (Kçç) ÇÖZELTİLERDE ÇÖZÜNME VE ÇÖKELME OLAYLARI Çözeltiler doymuşluklarına göre üçe ayrılırlar: 1- Doymamış çözeltiler: Belirli bir sıcaklıkta ve basınçta çözebileceğinden daha az miktarda

Detaylı