Böyle bir durumun yaratacağı sonuçlar Bölgemiz ve Avrupa kıtası için çok ciddi bir tehdit anlamına geliyor.

Transkript

1 TÜRKİYE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ, MİT MÜSTEŞARININ MV. ADAYLIĞINI, CUMHURBAŞKANI İLE MERKEZ BANKASI NIN FAİZ KAVGASINI, KEYNES İN, ADAM SMİTH İN KİTAPLARINI YAKIP YAKMAMAYI TARTIŞIRKEN UKRAYNA DA TEHLİKELİ GELİŞMELER YAŞANIYOR! Hemen kuzeyimizde, Ukrayna da oldukça sıcak gelişmeler yaşanıyor. Ukrayna Yönetimi ile ülkenin doğusunda Rusya Yanlısı Ayrılıkçılar arasında çatışmalar yeniden şiddetlendi. Şiddetlenen çatışmalar sonucu, ayrılıkçılar son iki haftada hâkimiyet alanlarını genişleterek, Ukrayna ordusunu geriletti ve 15 bin kilometrekare toprağı ele geçirdi. Şu ana kadar çatışmalarda 50 binden fazla kişi öldü, 1,5 milyon kişi evlerini, şehirlerini terk etmek zorunda kaldı. Almanya ve Fransa liderleri durumun vahametini görerek, savaşın Avrupa kıtasına sıçraması endişesiyle bir girişim başlattılar. Kiev-Moskova ve ardından Washington daki lider zirvelerinde soruna ivedi çözüm arayışı gündeme geldi. ABD de senato ve temsilciler meclisinde ŞAHİNLER Başkan Obama üzerinde Ukrayna ya silah desteği konusunda baskılarını artırıyorlar. Böyle bir durumun yaratacağı sonuçlar Bölgemiz ve Avrupa kıtası için çok ciddi bir tehdit anlamına geliyor. Olayların giderek kontrolden çıkmaya başlaması üzerine, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Devlet Başkanı François Hollande, Avrupa Birliği (AB) adına devreye girdi. Önce Kiev'e giderek Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile görüştüler. Sonra da Kremlin Sarayı'nda Vladimir Putin'le zirvede buluştular. Beş saat süren zirveden şu ana kadar çıkan ve açıklanan somut bir sonuç yok. Ancak uzun bir aradan sonra tarafların doğrudan bir araya gelmesi bile diyalogun sürmesi açısından önemli. İlk aşamada liderler, ateşkes için daha önce varılan Minsk Anlaşması'nın uygulanması kararını aldılar. 5 Eylül 2014 de imzalanan sekiz maddelik Minsk Anlaşması, tarafların çatışmalara son vermesini ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin, ateşkesi denetlemesini de içeriyordu. Geçtiğimiz Pazar günü Putin, Poroşenko, Merkel ve Hollande arasında yapılan telefon zirvesinin ardından liderlerin bugün (11 Şubat 2015) Belarus un başkenti Minsk'te buluşması kararlaştırıldı. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

2 5- Kiev yönetiminin terörist, askeri suçlu olarak gördüğü, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin yöneticilerinin statüleri ise bir başka kriz noktası. Müzakere masasındaki taraflar arasında şu konularda derin görüş ayrılıkları bulunuyor ve bunların giderilmesi yolları aranıyor: 1- Ateşkese uyulup uyulmadığını ve ağır silahların çekilmesini kimin denetleyeceği konusunda anlaşmaya varılamadı. 2- Ağır silahların çekilmesi planlanan askerden arındırılmış bir tamponsilahsız bölgenin oluşturulması tartışma konusu. 3- Rusya-Ukrayna sınırının, tek taraflı olarak bağımsızlıklarını ilan eden Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin toprakları ile kesiştiği bölümünün, kimin kontrolünde olacağı önemli bir konu ve uzlaşılamıyor. 4- Rusya'nın, Donetsk ve Lugansk için istediği ve Almanya ile Fransa nın da son gelişmeler üzerine belirli ölçüde destek verdiği geniş özerklik talebi Kiev'de hoşnutsuzluk yaratıyor. AB Liderlerinin, apar topar devreye girmesi, Ukraynalı ayrılıkçıların son iki haftadan beri, hükümet güçleri karşısında, önemli kazanımlar elde etmesinden kaynaklanıyor. İsyancılar, barış masasına oturmadan önce, mümkün olduğu kadar çok toprak elde ederek, diplomatik pazarlık başlayınca kozları ellerinde tutmayı hedefliyor. Putin, Ukrayna sorununun çözümü için ülkede federal bir yapı kurulmasını öneriyor, ancak Poroşenko buna karşı çıkıyor. Ukrayna'daki diplomatik gelişmelerin hızlanmasının önemli bir nedeni de, yukarıda aktardığım şekilde, ABD'nin Ukrayna'ya silah yardımı yapma seçeneği üzerinde durduğunu açıklaması. Bu durumda, olayların iyice kontrolden çıkması ve Ukrayna'nın dört bir yanının savaş alanına dönmesi, hatta savaşın Doğu Avrupa ya da yaygınlaşması, Moldova başta olmak üzere, Avrupa sınırlarına dayanması olasılığı çok yüksek! ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

3 UKRAYNA, ABD İLE RUSYA ARASINDAKİ ÇEKİŞMEDE SADECE BİR MALZEME! OLAYIN PERDE ARKASINDAKİ GERÇEK: BAŞTA ABD OLMAK ÜZERE BATININ RUSYA YA KARŞI FİNANSAL-EKONOMİK SAVAŞ İLAN ETMESİ! Bir yanda ABD, Rusya'yı mümkün olduğu kadar kuşatmaya, yalnızlaştırıp ekonomik açıdan güçsüzleştirmeye çalışıyor. Diğer yanda açıkça ilan etmese de eski Rus ya da Sovyet İmparatorluğunu yeniden inşa etme planları yapan Moskova, Beyaz Saray'ın planlarına var gücüyle, tüm olanaklarını devreye sokarak karşı koyuyor. Bu aynı zamanda, iki nükleer gücün, yani ABD ile Rusya'nın tehlikeli şekilde karşı karşıya gelmesi demek. AB ve ABD nin, ekonomik yaptırımlarla köşeye sıkıştırmaya çalıştığı Rusya'yı, şimdi de bankacılık alanında, uluslararası ödeme sistemi SWIFT'ten atmayı planladığı bir dönemde, müzakerelere bir şans daha tanımak için AB Dışişleri Bakanlarının toplantısında, Rusya ya uygulanacak yeni yaptırımların ertelenmesi kararlaştırıldı. 16 Şubat a kadar yeni yaptırımlar donduruldu. Buna karşın, Rusya daki popülaritesi, Batı'nın bu tutumu nedeniyle, her geçen gün artan ve halk desteği yüzde 80'e ulaşan Putin'in, geri adım atması beklenmiyor. Bütün bu gelişmelerin bugün ülkemizin de içinde bulunduğu bölgeyi ve bölge ülkelerini getirdiği nokta; Ukrayna iç savaşının, gerçek anlamda patlaması ve Türkiye'nin güneyinden sonra, kuzeyinin de ateş çemberine girmesi olasılığı her geçen gün büyüyor. Münih'te yapılan ve Türkiye nin son anda katılmaktan vazgeçerek, tüm ülkelerin temsilcilerini şaşkına uğrattığı güvenlik konferansı toplantısında, Fransa ve Almanya liderleri, Ukrayna için yeni barış planının ipuçlarından bahsettiler. Bugün Minsk te yapılacak dörtlü liderler zirvesinde ele alınması beklenen yeni anlaşma taslağında, silahlardan arındırılmış bölgenin oluşturulması ve Ukrayna'nın doğu bölgelerine daha fazla özerklik verilmesi planlanıyor. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

4 Buna göre, Ukrayna ordusu ve Donbass lı milislerin kontrolündeki bölgeler arasında, kilometre genişliğe sahip silahsızlandırılmış bir bölge kurulması planlanıyor. Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'ne, daha fazla özerklik verilmesi de planlanırken, François Hollande'a göre, özerklik, çatışmalar sırasında açılan yaraların hafiflemesini sağlayabilir. Bu iki önemli maddenin yanı sıra, Rusya nın, Donbass ve Kiev arasında yapılacak her türlü anlaşmanın uygulanması için garantör olacağı belirtiliyor. ABD nin Ukrayna ya silah yardımı konusundaki tutumu da AB içinde görüş ayrılıklarını keskin bir şekilde ortaya çıkarttı. Litvanya, İsveç bu girişime olumlu bakarken, Slovakya, Macaristan gibi eski doğu Avrupa ülkeleri ile İngiltere, Belçika, Lüksemburg, Hollanda silah yardımına kesinlikle karşı olduklarını açıkladılar. Münih Güvenlik Konferansı nda konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeir de bölgeyi daha fazla silahlandırmanın ters tepebileceğini, çatışmaların yayılması ve çığrından çıkmasına yol açabileceğini ifade etti. ABD Kongresi'nde başını eski Başkan adayı Senatör John McCain'in başını çektiği Kongre üyeleri, Başkan Barack Obama'ya, Kiev'e silah yardımı konusunda baskılarını gittikçe arttırdı. Avrupa'da ise Merkel ve Hollande'ın yeni barış planının gündeme gelmesinin yanı sıra belirttiğim ülkeler de Ukrayna'ya silah yardımı yapılmasını doğru bulmadıklarını açıkladı. Geçen hafta Kiev'e giden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Obama'nın, Ukrayna'ya silah yardımı yapılıp yapılmayacağı konusunda kısa bir süre içinde kararını vereceğini' açıklamıştı. Ancak Cumhuriyetçi McCain öncülüğündeki senatörler ise Obama'nın Ukrayna'ya silah göndermesi gerektiğini, aksi takdirde ABD'nin silah göndermesinin önünü açan bir önerge kaleme alacaklarını açıklayarak, adeta Başkan Obama ya şantaj yapmaya başladılar. ABD deki Şahinlerin önde gelen isimlerinden ve silah şirketlerinin lobisini yürüten Senatör McCain'in Münih konferasında hedef aldığı kişi ise Ukrayna da krizin askeri yollardan çözülemeyeceğini söyleyen ve ABD nin Ukrayna yönetimine ağır konvansiyonel silah desteğine karşı çıkan Merkel di. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

5 Münih Güvenlik Konferansı'na katılan Merkel, konuşmasında Ukrayna'ya silah yardımı yapmanın ülkedeki krizi çözmeyeceğini, bu seçeneği ihtimal dışı gördüklerinin' altını çizerek, "Acı gerçek şu ki bu askeri olarak kazanılacak bir şey değil" demişti. Almanya Başbakanı ayrıca; "Avrupa'da güvenliği Rusya ile birlikte teşkil etmek istiyoruz, Rusya'ya karşı değil" derken, Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier da, silah sevkiyatının yüksek bir risk oluşturmakla kalmayıp, yapıcı bir yol olmadığı' görüşünü dile getirdi. Merkel'i hedefi John McCain ise Münih Konferansı'nda açıkça Kiev'in, Ukrayna ordusunun yoğun bir şekilde silahlandırılmasını, malzeme açısından desteklenip, güçlendirilmesini' savunurken, Almanya hükümetini ve Merkel i müttefiklerine sırtını dönmekle' suçladı. Alman hükümetinin tutumuna bakıldığında, ya haberi yok ya da Ukrayna'da insanların katledilmesini umursamıyor" diyerek Merkel için alaycı ifadeler kullanan McCain, Başbakan Merkel, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez, Avrupa'da bir ülkenin parçalanmasını mı izleyecek?'' dedi. McCain'in açıklamalarına tepki gösteren Hristiyan Demokrat Parti Genel Sekreteri Peter Tauber ise ''Şansımıza kovboy gibi davranmayan bir başbakanımız var'' ifadesini kullanarak, McCain'in özür dilemesi gerektiğini belirtti. Bu arada ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu özel oturumunda Rusya'ya yaptırımlara karşı çıkan muhalif ülkeleri ve Avrupalı politikacıları uygunsuz ve rahatsız ediciler' diye nitelendirdi. Joe Biden Avrupa nın birlik olması gerektiğini, bu anın ABD ve Avrupa'nın birlikte güçlü durması gereken bir an olduğunu, Rusya'nın Avrupa'nın haritasını yeniden çizmesine izin verilemeyeceğin" söyledi. Kiev ve Moskova daki liderler zirvelerinden sonra ABD ye giden Almanya Başbakanı Merkel in, Obama ile buluşması bu derin görüş ayrılıklarının, karşılıklı suçlamaların gündemde olduğu bir ortamda gerçekleşti. Almanya Başbakanı ABD nin diplomasiye biraz daha şans vermesini istiyor. Merkel, Kanada ya da geçerek, Ukrayna krizinin çözümü konusunda Kanada hükümetinden de destek arayacak. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

6 RUSYA, KENDİ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN UKRAYNA YI BATI İLE ARASINDA BİR TAMPON ÜLKE OLARAK JEOSTRATEJİK AÇIDAN ÇOK ÖNEMSİYOR. BUNA BAĞLI OLARAK DA 2 KONUDA KIRMIZI ÇİZGİLERİ SÖZ KONUSU! BU ÇİZGİLERDEN BİRİSİ UKRAYNA NIN NATO ÜYELİĞİ, DİĞERİ DE UKRAYNA'NIN AB ÜYELİĞİ SÜRECİ. Rusya bu 2 konuda da tavırlı ve tepkili. Her iki adımın da batı tarafından planlı bir şekilde Rusya ya yönelik kuşatma adımı olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla AB, Almanya, Fransa, ABD nin Ukrayna ya silah desteği yaklaşımının Avrupa için riski büyüteceğini, Rusya nın ikna edilmesini, uzlaşmaya varılmasını zorlaştıracağını düşünüyor. Bu sorunda arada kalan bölge gerçekte, AB'nin, Almanya ve Fransa ikilisi bağlamında, Kıta Avrupası'nın kendisi. ABD'nin Ukrayna ve Kırım kriziyle birlikte, hem NATO üzerinde hem de AB üzerindeki etkisini arttırdığını, ilişkilerini kuvvetlendirdiğini, Avrupa'nın güvenlik kaygılarının da krize paralel olarak arttığını görüyoruz. Almanya nın ve Fransa nın bu panikle başlattıkları yeni girişimin ABD tarafından pek de hoş karşılanmadığı açık. Almanya, silahlandırılmış bir Ukrayna nın krizi çözmeyeceği, daha da derinleştireceğini görüyor. Rusya nın üzerine daha fazla gidilmesi durumunda bir savaş olasılığının gündeme gelmesini Avrupa kendisi açısından felaket olarak değerlendiriyor. Rusya, bugüne kadar duruşunu değiştirmediği için AB içinde ve ABD-AB arasında çatlaklar derinleşmeye başladı. Ukrayna krizi ve yaptırımlardan, Ukrayna ve Rusya kadar etkilenen Almanya-Fransa ve AB ülkelerine karşın ABD süreçten kârlı çıkan taraf konumunda! ABD, yaptırımların genişletilmesini, Ukrayna nın silahlandırılmasını, Rusya nın daha da kuşatılmasını istiyor. Bu sürecin devamında, AB-ABD arasındaki çatlağın derinleşmesi, Rusya nın da tavrını daha sertleştirmesi beklenebilir. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

7 S K A N D A L! MÜNİH TE DÜZENLENEN GÜVENLİK ZİRVESİNDEN TÜRKİYE ÇEKİLDİ! UYGULANAN DIŞ POLİTİKADA KORKACAKLARI YANLIŞLAR, ORTAYA ÇIKACAK GERÇEKLER OLMASA BİR HÜKÜMET NE DİYE BÖYLE BİR ULUSLARARASI KONFERANSTA KONUŞMAKTAN KAÇINIR Kİ? Münih te düzenlenen Güvenlik Zirvesi, Avrupa, Ortadoğu, Asya, Kafkaslar ve daha bir çok sorunlu bölgedeki güvenlik sorunlarının ele alınıp tartışıldığı, son dönemin en önemli sayılan uluslararası toplantılarından birisiydi. Türkiye bu toplantıda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından temsil edilecekti. Bakan Çavuşoğlu konferansta Türkiye nin tezlerini anlatan bir de konuşma yapacaktı. Ancak diğer ülke liderlerinin ve Dışişleri Bakanlarının yaptıkları konuşmalarda Türkiye ye ve Türkiye nin, terörle mücadele, Suriye, Irak politikalarına getirdikleri ağır eleştirilerden anlaşılıyor ki, hükümet Münih Konferansı nda alacağı ağır tepkilerden çekinerek bu katılımı iptal etti. Açıklanan gerekçe, konferansa İsrail delegasyonunun da katılması! Konferans Basın sözcüsü Oliver Rolofs, bu son dakika iptalinin kendilerini şaşırttığını açıklıyor! Türkiye Dışişleri bakanının bölgesel sorunlar üzerine yapacağı konuşmayı iptal etmesinden üzüntü duyduklarını söylüyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Berlin e kadar gidip, son anda Ortadoğu sorunlarının tartışılacağı oturuma İsrail delegasyonunun da katılacağını öğrenince katılımını iptal ediyor. Aslında konferans daveti Başbakana yapılmış. Başbakan seçim kampanyası ve işlerinin yoğunluğunu (!) gerekçe gösterip Dışişleri Bakanını gönderiyor. Dışişleri Bakanı da İsrail i bahane edip programını iptal ediyor. 400 den fazla siyasetçi, Başbakan, Bakan, Dışişleri Bakanının katıldığı böyle bir uluslararası toplantıda Türkiye nin sesinin ve önerilerinin duyurulamaması, AKP hükümetinin uyguladığı dış politikada, bölge politikalarında kendilerinin de fazla savunulacak bir yan bulamadıklarını gösteriyor. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

8 TÜRKİYE IŞİD İ ENGELLEMELİDİR! MÜNİH ULUSLARARASI GÜVENLİK ZİRVESİ NDE TÜRKİYE İÇİN EN AĞIR VE SUÇLAYICI KONUŞMALARDAN BİRİSİNİ İSRAİL DEĞİL, IRAK BAŞBAKANI HAYDAR EL ABADİ YAPTI! Kasım dan bu yana Irak-Türkiye başbakanları, bakanları, meclis başkanları karşılıklı gidip geliyor. Hani Irak la ilişkiler yeniden normalleşiyordu? En son Ocak ayında Enerji Bakanı Taner Yıldız Bağdat taydı, petrol anlaşmaları imzalandı. IŞİD terörüne karşı işbirliği kararı alındı. Türkiye Irak a bu konuda her türlü desteği vermeyi vaat etti ve bunu dünya kamuoyuna da açıkladı. Ama bakın Irak Başbakanı Abadi, Münih Konferansı ndaki konuşmasında, ülkesindeki IŞİD teröründen Türkiye yi, AKP iktidarını sorumlu tutuyor. Haydar el Abadi tüm dünyanın önünde diyor ki; Türkiye IŞİD terörüne karşı mücadeleye destek vermiyor. Teröristlerin geçişine göz yumuyor. Sınırlarında gerekli önlemi almıyor! Irak Başbakanı Haydar El Ebadi, Münih te, Türkiye yi, Irak topraklarına geçen IŞİD militanlarına göz yummakla suçluyor. Abadi, Türk hükümet yetkilileri sınırın çok büyük olduğunu ve kontrol edemediklerini söylüyorlar. Ben, kontrol edebileceklerine inanıyorum. Teröristlerin Irak a akmasını engellemek, komşularımızın ve ortaklarımızın da yararınadır. Türkiye IŞİD in Irak a geçmesini, engellemelidir, sınırlarını güvenli hale getirmelidir. Teröristler Türkiye üzerinden ne Irak a ne de Suriye ye geçememelidir. Bu komşu ülke olarak, devlet olarak Türkiye nin sorumluluğu ve görevidir dedi. Biz, sınırlarımızın yol geçen hanına, kevgire döndüğünü, söylediğimiz zaman, hükümet bunun gerçek olmadığını, teröristlerin Türkiye den geçmediğini ifade ediyor. Muhalefeti kendilerini zor durumda bırakmak için gerçek dışı beyanlarda bulunmakla suçluyor. Muhalefeti suçlamak, içeride kamuoyunu kandırmak çözüm değil. İşte bütün dünyanın, liderlerinin, başbakanlarının, dışişleri bakanlarının, istihbarat birimlerinin temsilcilerinin katıldığı üç günlük bir uluslararası toplantının 2 ana gündemi var: 1. Ukrayna krizi 2. IŞİD terörü! ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

9 Burada da komşumuz Irak ın Başbakanı Haydar el Abadi de dahil, pek çok ülkenin sözcüsü, temsilcisi, istihbaratçısı, IŞİD teröristlerinin Avrupa, Orta Asya, Kafkaslar, Afganistan, Pakistan velhasıl dünyanın dört bir yanından gelip, elini kolunu sallayarak, Türkiye üzerinden Suriye ve Irak a geçip, katliamlar yaptığını söylüyor. Bu ithamlara cevap verecek Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, seçim çalışmalarını, görevlendirdiği Dışişleri Bakanı da İsrail delegasyonunun katılımını bahane edip, bu suçlamalara, ithamlara cevap vermek için konuşmuyor, ağzını açmıyor, Berlin den geri dönüyor. Böyle ülke yönetimi, diplomasi, dış politika olur mu? Bu acizlikten başka bir şey değildir. CUMHURBAŞKANININ UZUN BİR ARADAN SONRA SURİYE KONUSUNDA AÇIKLAMA YAPMASI, HÜKÜMETİN DE BU KONUDA ULUSLARARASI BASKI ALTINDA OLDUĞUNU, CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN NIN HÜKÜMETE DESTEK ÇIKMAYA ÇALIŞTIĞINI GÖSTERİYOR! Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki; "Şu anda Suriye'de 350 bin insan öldürülmüş vaziyette. 7 milyon insan evinden uzak vaziyette. Fakat iki ülke bağlıyor işi. Neresi? Çin ve Rusya. Defaatle konuşmamıza rağmen iş çözülemiyor. Nerede adalet? Sormazlar mı insana, 'Adaletin bu mu dünya?". Cumhurbaşkanı böyle söylese de Mayıs ta dördüncü yılına girecek Suriye iç savaşında, o dönemde kendisinin başında bulunduğu, şimdi tayin ettiği Başbakanın da Dışişleri Bakanı olduğu hükümetin yanlışlarını, Türkiye nin başına açtığı belaları örtmeye çalışıyor. Oysa Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, Suriye Lideri Beşar Esad'ı devirmekte ne kadar da kararlı ve ısrarcıydı. Şimdi ise Esad'ın devrilmesini, Suriye meselesi, neredeyse Türkiye tarafından bile artık üzerine kafa yorulmayan, çözüm çabalarında, Türkiye nin dışlandığı, kale alınmadığı, bir noktaya geldi. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

10 TÜRKİYE DAHA EN BAŞTAN KENDİSİNİ TEK SEÇENEKLİ SURİYE POLİTİKASINA ANGAJE ETTİ VE TEK HEDEF KOYDU: BİR ZAMANLAR KARDEŞİM DEDİĞİ, BİRLİKTE TATİLE ÇIKTIĞI ESAD I DEVİRMEK! Hem Esad'ın gitmesini isteyip hem komşu ülkenin muhaliflerini silahlandırıp hem de Suriye deki ağırlığı, etkinliği, çıkarları olan Rusya yı, İran ı, o dönemdeki Irak yönetimini (Nuri el Maliki hükümeti) karşınıza alıp, Suriye de anahtarı elinde tutan ülkelerle farklı diyaloglar ve diplomasiler yürütmezseniz, amacınıza ulaşma olasılığınız kalmamış demektir! Suriye konusunda iki kritik cephede iki kritik ülke vardı: ABD ve Rusya. Beşar Esad, tesadüfen bir araya geldik diyen Erdoğan ı yalanladı: Bodrum tatilini o istedi! Rusya, İran ve Çin ise Esad ın arkasında durdu. IŞİD belası bölgeyi ve dünyayı tehdit eder hale gelince ABD ve diğer batılı ülkelerin de önceliği Esad ı devirmek değil, IŞİD le mücadele oldu. Esad sız bir çözümün olmayacağı noktasına ABD ve batılı ülkeler de bugün gelmiş durumda. Gerçek şu ki, Türkiye'nin Suriye politikası, ilk günden itibaren yanılgı, hata ve yanlışlarla dolu! Hükümet yukarıda da değindiğim gibi, tek hedef, tek seçenekle yola çıktı: Esad'ın devrilmesi! Bunu Suriye politikanızın tek seçenek olarak belirler ve dünyaya da böyle ilan ederseniz, kendinizi bağlamış olursunuz. Obama yönetimi de başta Esad'ın gitmesini ister bir hava içindeydi ama sonradan bu değişti. Erdoğan- Davutoğlu ikilisinin tüm ısrarına rağmen, bir kara operasyonuna hiç olumlu bakmadı. Tampon bölge ve uçuşa yasak bölge önerilerini geri çevirdi. Bugün gelinen noktada; ABD, Esad'la yaşamayı kabullenmiş görünüyor. Suriye artık ABD ve koalisyon ülkeleri için sadece IŞİD le anılıyor. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

11 RUSYA DEVLET BAŞKANI VLADİMİR PUTİN'İN TÜRKİYE İLE DİYALOGU SÜRDÜRMESİ, AĞIRLIKLA EKONOMİ ALANINDAKİ İŞBİRLİĞİNE AĞIRLIK VERMESİNİN NEDENİ, BATI TARAFINDAN KUŞATILMASI, AMBARGOLAR VS AKP hükümeti, Rusya'nın Suriye'deki ağırlığını hesaplayamadı. Suriye'de iç savaş başlayıncaya kadar Türk-Rus ilişkileri mükemmel düzeydeydi Suriye meselesinin ilk konuşulması gereken ülkelerin başında Rusya geldiği halde, Türkiye tam tersi bu konuda Moskova'yı karşısına aldı, suçlayıcı açıklamalar yaptı, hatta Rusları kızdıracak adımlar attı. Rus yolcu uçağını zorla Ankara ya indirdi. Bu politikalar sonucunda hem Esad gitmedi hem de Türkiye-Rusya ilişkileri ciddi hasar gördü. Türkiye baştan Moskova ile diyaloga girseydi, belki de Esad'ın gönderilmesinin olanaksız olduğunu anlayacak ve yol yakınken hatadan dönecekti. Şu anda bile çok geç değil. Gelişen koşullar ve mevcut duruma göre, Suriye politikasının sil baştan gözden geçirilmesi, olanaklı. Topraklarımızda belki de bir süre sonra IŞİD saflarına katılacak, ülkemizde başımıza bela olacak, 5 bin silahlı Suriyeliyi eğitip-donatma, silahlandırma projesi çok ciddi tehlikeler, tehditler içeriyor. Şimdiden seçimler yaklaştıkça ülke içinde kanlı saldırıların, intihar bombalarının patlayacağı, fısıltı halinde topluma yayılıyor. Dış politikada esas olan, temel ilke öncelikle ülke çıkarlarının ve güvenliğinin korunması, gelişen olaylara karşı alternatif politikalara geçmeye hazır olunması ve bu esnekliğe sahip olunması, şahsi duygu ve yakınlıkların, ulusal çıkarların önüne geçmesine izin verilmemesidir. Suriye konusunda gelinen nokta ve yapılması gereken budur. ÖSO yu topraklarında barındırmayacak, silahlandırmayacak, 2 milyon mülteciyle, sınırında IŞİD le baş başa kalmayacaktı ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

12 ÇÖZÜM SÜRECİNİN VARMASI OLASILIĞI BULUNAN AŞAMALARDAN BİRİSİNİN BÖLGESEL ÖZERKLİK VE DÖRT FEDERASYONLU BÜYÜK KÜRDİSTAN OLACAĞI YÖNÜNDEKİ TARTIŞMALAR, BİLİMSEL-AKADEMİK ÇALIŞMALARA DA KONU OLUYOR. ABD de Columbia Üniversitesi öğretim üyesi David Philips in The Kurdish Spring (Kürt Baharı - Ortadoğu'nun Yeni Haritası)" isimli kitabı, yeni bir planın ipuçlarını da veriyor. ABD yönetiminin Bölgeye yönelik plan ve görüşlerinin de yansıtıldığı kitapta, Washington Yönetimi ne Kürt Politikası konusunda telkin, tavsiye ve önerilerde bulunuluyor. Öncelikle Kürtlerin tarihte bugüne kadar olmadıkları kadar güçlü bir konumda oldukları görüşü kitabın ana fikrini oluşturuyor. Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Çalışmaları Direktörü David Phillips, Kobani direnişinin bu gücü, uluslararası sempatiye dönüştürdüğünü, Kürtlerin uluslaşması, devletleşmesi açısından, Kürt tarihinde, Halepçe Katliamı gibi Kürt ulusal kimliğinin inşası için önemli bir yer tutacağını söylüyor. ABD nin IŞİD i yenmek için, Suriye Kürtlerine ve Kuzey Irak taki Peşmerge Güçleri ne silah vermesini ve Iraklı Kürtler in bağımsızlığına destek olmasını öneren David Phillips e göre, sadece ABD nin değil, oluşturulan Uluslararası Koalisyon un da, Kürt savaşçılar dahil olmadan IŞİD i yenemeyeceği görüşünde. İŞİD in bitirilmesi için Kürtler e ihtiyaç olduğunu, Kürtler e ağır silahlar verilmesi gerektiği aksi halde ileride ABD ordusunun IŞİD le kara savaşına girmek zorunda kalacağı tezini savunuyor. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani nin sahibi olduğu, bölgenin en etkin medya grubu Rudaw a birkaç gün önce bir mülakat veren ABD li akademisyen artık Ortadoğu nun Kürt Baharı aşamasına geçtiğini, bu kavramın Arap Baharı ile ilgisinin olmadığını belirterek özellikle seçilmiş bir kavram olduğunu belirten Phillips, İnsan hakları ve demokrasi konusunda Kürtler Ortadoğu da diğer halklar açısından çok önemli bir model teşkil ediyor. Arap ülkeleri despotik rejimlerden kurtuldu ama yerine daha etkili ve temsilci bir yönetim koyma noktasında başarısız oldu. Arap Baharı başarısız olurken, Kürt Baharı başarılı oldu. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

13 ABD Lİ AKADEMİSYEN, ORTADOĞU VE KÜRT UZMANI PROF. DAVİD PHİLLİPS E GÖRE, IRAK PARÇALANACAK. KÜRTLER İŞİD SAVAŞÇILARINI ALT ETME VE YENME YETENEĞİNE SAHİP. Bu durumda Güney Kürdistan ın (Kuzey Irak) bir devletmiş gibi hareket etmesi, bağımsızlığını ilan ederken, Bağdat la nötr bir anlaşma yaparak, İyi bir yönetim, gelirlerde şeffaflık ile enerjiden elde edilen gelirlerin Kürt bileşenleri arasında adil bir şekilde dağıtılması anlayışının güvence altına alınması gerekiyor. Phillips in öngördüğü yeni Ortadoğu Haritası na göre, Irak Kürdistan ı Rojava ve Suriye üzerinden denizle bağlantısını sağlayacak. Güney Kürdistan Bölgesi ile Rojava arasında bir çeşit konfederasyon ya da gayri resmi bir federal bağlantı düzenlemesinin olabileceğini öngörüyor. Kürt Uzmanlarından ve Ortadoğu stratejistlerinden David Phillips, Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığının önde gelen isimleriyle de görüşerek hazırladığı Kürt Baharı kitabında ve RUDAW a verdiği mülakatta Obama yönetiminin nasıl bir Kürt Politikası izlemesi gerektiği konusunda da önerilerde ve öngörülerde bulunuyor. Buna göre önerilerini; Eğer ABD İŞİD e karşı savaşta ciddiyse, o zaman karada savaşanlara (Kürtlere) destek vermeli. Kürtler, Irak ve Suriye de verdikleri savaşlarda şunu kanıtladı; Kürtler İŞİD savaşçılarını alt etme ve yenme yeteneğine sahip. ABD, Kürdistan Bölgesi ne doğrudan silah yardımı yapmalı. Bu silahlar ağır silahlar olmalı, savaşın gidişatını değiştirmeli ve Musul geri alınmalı. ABD yönetimi Kürtler le daha yakın güvenlik ve ticari işbirliği geliştirmeli. Uluslararası koalisyon, Kürt savaşçılar dahil olmadan IŞİD i yenemez. Bu yüzden, Kürtler ABD den destek beklemeyi hak ediyor. Kürt ve Amerikan ilişkilerinin geliştirilmesi için, Kürdistanın bağımsızlığı desteklenmeli. PKK terör örgütleri listesinden çıkartılmalı. Rojava adına PYD ile işbirliği yapılmalı. şeklinde sıralıyor. Phillips, ABD nin Türkiye ye bakışının giderek değiştiğini, ABD de, Türkiye nin NATO müttefikliğine ne kadar uygun olduğu konusunda, tartışma olduğunu ifade ediyor. Bunun nedenini ise NATO güvenlikten, işbirliğinden daha fazla bir önem arz ediyor. NATO, ortak değerlere sahip ülkeler topluluğudur. ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

14 Gezi den beri Türkiye, büyük ölçüde, NATO üyeliği kriterleri ile örtüşmüyor. sözleriyle izah ediyor. PKK nın terör örgütleri listesinden çıkartılması gerektiği görüşünü ise Eğer, Ankara ve PKK konuşuyorsa, müzakere ediyorsa, Cumhurbaşkanı, Bakanlar, vekiller bunu istiyorsa, neden batılı devletler hala PKK yı dışlamaya devam etsin? yaklaşımıyla izah ediyor. David Phillips RUDAW ın Daha barış süreci başlamadan, PKK nin silahsızlandırılması, dağdan indirilmesi ve topluma yeniden entegre edilmesi yönünde bir yol haritası yazmıştınız. Son yıllarda Washington-Ankara- Diyarbakır-Erbil arasında birçok seyahatleriniz oldu. Bu sürecin başlamasında nasıl bir rol oynadınız? Hala bu süreçte yer alıyor musunuz? sorusuna şu karşılığı veriyor: Çok ucuz bir yaklaşım sergileniyor. AKP Hükümeti hala Kürtler e siyasi ve kültürel bir hak vermiş değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hala tahrik edici bir dil kullanıyor ve PKK ya terör örgütü diyor. Türkiye barışta ciddiyse, o zaman anlamlı adımlar atmalı ve demokratik özerklik tanımalı. Değilse eğer, o zaman gerçekten de durum riskli bir boyutta demektir ki, Türkler ve Kürtler in bunu istediğini sanmıyorum. Ben politik diyalogu destekliyorum. Ancak bugün ortada ne barış ne de barış süreci var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt Sorunu na kesin ve kalıcı bir çözüm bulması gerekirken, eline geçen tarihi fırsatı boşa harcıyor. AKP Kürt sorununu çözebilir. Ama bunun için barışa yönelik ilkeler ve taahhütlerle hareket etmeli. Politik oyunlar oynamak yalnızca Kürtler i öfkelendirir ve PKK yı de yeniden radikalleştirir. Ankara ve Erbil stratejik bir ortaklık geliştirdi. Ancak, Türkiye yalnızca iyi gün dostu olduğunu kanıtladı. İŞİD Kürdistan a saldırdığında, Türkiye Kürtler in kendisinden yardım talebini reddetti. Birincisi, Türkiye de cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. İkincisi de, Türk rehineler meselesi. Türkiye hala koalisyon güçlerinin İncirlik Hava Sahası ndan İŞİD e hava saldırısı yapılmasını reddediyor. Erdoğan ın sınırlar kapatıldı açıklamasına rağmen, hala Türkiye ve Suriye de cihatçıların geçiş hattı devam ediyor. ABD nin Önce Irak politikasından vazgeçmesi Önce Erbil politikasına yönelmesi gerektiğini savunan Prof. Davids e göre; Önce Irak siyaseti işe yaramıyor. ABD Irak ın dağılmasını ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT

15 arzulamıyor. Erbil ve Bağdat arasında bir uzlaşma arayışını da göz önünde bulunduruyor. Bu yüzden Irak öncelikli politikadan vazgeçilmesi gerektiğini, Önce Erbil politikasının, Irak siyasetinde demokrasi ve istikrar için en iyi yol olduğunu ifade ediyor. Phillips e göre; Kürtler Rojava da, Kobani de, Şengal de, baskı ve tehdit altında olduklarında, bir araya gelmeyi ve omuz omuza savaşmayı bildi. Kürt ulusal hareketi, tarihte hiç olmadığından daha güçlü bir durumda bulunuyor. Kobani de tam da bu oldu. Şimdi zaman, bu zaferin üzerine politik alanda yeni zaferler inşa etme zamanı. Şu anda ABD de, Ortadoğu da, Kürt Siyasi hareketi ve partileri içerisinde en popüler, en çok tartışılan ve benimsenen Kürt Baharı ve Ortadoğu Haritası nın yeniden şekillendirilmesi ve yayınladığı kitabıyla öne çıkan Prof. David Phillips in bu söylemi ve tavsiyeleri aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesi yle eşgüdüm içinde bir yakın dönem stratejisini de içeriyor. Türkiye de AKP hükümetinin İmralı- Kandil-Ankara arasında yürüttüğü Çözüm Süreci müzakereleri de bu yaklaşımdan bağımsız değil. Prof. Phillips in AKP nin yaklaşımıyla ilgili değerlendirmeleri, bizim hep vurguladığımız ve seçim dönemlerinde AKP nin Kürt seçmen nezdinde süreci malzeme olarak kullanma yaklaşımını teyit ediyor. Ancak kritik ve doğru okunması gereken tespit, nihai hedefin ABD destekli Kürdistan ın kurulması, ABD yönetiminin bu doğrultuda Kürtleri ağır silahlarla donatıp, desteklemesi, Kürdistan a, Akdeniz e çıkış olanağını sağlayacak bir coğrafi zeminin yaratılması. Bu noktada Türkiye nin görüşünün ve tavrının pek de önemsenmediği, planlamanın Washington da ve Kürtlerle yürütülen diyalogla oluşturulmasına başlandığı anlaşılıyor. Türkiye nin NATO daki varlığından rahatsızlığın, ABD de yoğun bir şekilde tartışılıyor olmasının dillendirilmesi, demokrasi, insan hakları, kadın-erkek eşitliği vb. konularda, Kürtlerin zihinsel ve siyasal altyapı olarak daha önde değerlendirilmesi, dikkat çekici bir tespit. Gezi sonrası, Türkiye nin NATO ve diğer batılı kurumları oluşturan ortak değerler dışına yöneldiği vurgusu, son dönemde sıkça AKP iktidarına yöneltilen eleştirilerin başında geliyor. Şimdi bu yaklaşımın Kürt Baharı nın yaşama geçirilmesi ve Türkiye nin sürecin dışına itilmesi için ciddi biçimde gündeme alındığı anlaşılıyor! ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTLARI 11 ŞUBAT