AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNUN AKTİVİTE TAYİNİNDE, BRONKOALVEOLER LAVAJ SIVISINDA ADENOZİN DEAMİNAZ İZOENZİM DÜZEYLERİNİN ROLÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNUN AKTİVİTE TAYİNİNDE, BRONKOALVEOLER LAVAJ SIVISINDA ADENOZİN DEAMİNAZ İZOENZİM DÜZEYLERİNİN ROLÜ"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğt. ve Arş. Hastanesi 7. Göğüs Hastalıkları Kliniği Şef: Doç.Dr. Sedat Altın AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNUN AKTİVİTE TAYİNİNDE, BRONKOALVEOLER LAVAJ SIVISINDA ADENOZİN DEAMİNAZ İZOENZİM DÜZEYLERİNİN ROLÜ (UZMANLIK TEZİ) DR. GÜLŞAH ŞAFAK GÜNLÜOĞLU İSTANBUL 2004

2 TEŞEKKÜR Her zaman asistanı olmaktan gurur duyacağım, sevgisini, güler yüzünü bizden eksik etmeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden hayatımın her döneminde yararlanacağım Klinik Şefim, Doç.Dr. Sayın Sedat Altın a, Çalışma azmine hayran olduğum, eğitimime yaptığı büyük katkılarından dolayı minnet duyduğum Uzman Dr. Sayın Erdoğan Çetinkaya ya, Eğitimime katkı sağlayan klinik şefleri; Sayın Dr. Saadettin Çıkrıkçıoğlu, Sayın Dr. Güngör Çamsarı, Sayın Dr. Arman Poluman, Sayın Dr. Veysel Yılmaz, Sayın Dr. Emel Çağlar, Sayın Dr. Filiz Koşar, Sayın Dr. Esin Tuncay ve tüm kliniklerin uzman doktorlarına, Dostluk ve sevgi ortamı içinde çalıştığım 7. Klinik asistan doktor arkadaşlarıma, hemşire ve çalışanlarına, Sevgi ve desteğiyle bana güç veren değerli eşime, Teşekkür ederim.. 2

3 İÇİNDEKİLER KISALTMALAR 3 GİRİŞ VE AMAÇ 4 GENEL BİLGİLER 5 -TÜBERKÜLOZ 5 -İMMÜNPATOGENEZ 6 -TÜBERKÜLOZA KARŞI GELİŞEN İMMÜNİTE PATOGENEZİ 9 -TÜBERKÜLOZ LEZYONLARININ HÜCRESEL KOMPONENTLERİ 11 -TÜBERKÜLOZDA TANI 17 -BAKTERİYOLOJİK OLGU TANIMLARI 21 -ADENOZİN DEAMİNAZ 22 HASTALAR VE YÖNTEM 25 BULGULAR 28 TARTIŞMA 34 SONUÇ 40 KAYNAKLAR 41 3

4 KISALTMALAR ADA... :Adenozin Deaminaz APC... : Antijen Sunan Hücre (Antigene Presenting Cell) ARB... :Aside Rezistan Basil BAL... :Bronkoalveoler lavaj BCG... :Bacillus Calmette Guerin CD... :Cluster of Differantiaton CDC... : Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (Center of Disease Control and Prevention) E.H.N.A... :Erytro-9-(2-hydroxy-3-nonyl) adenine EKG... :Elektrokardiyografi FOB... :Fiberoptik Bronkoskopi GAD... :Gecikmiş aşırı duyarlılık HİD... :Hücre aracılı immün direnç IgG... :Immünglobulin G INF... IL... :Interferon :Interlökin LT... :Lenfotoksin MGIT... :Mycobacterium Growth Indicator Tube MHC... :Major Histocompatibility Complex MCP... :Monosit Kemotaktan Protein NK... :Natural Killer PGE... :Prostoglandin E TNF... :Tümör Nekroz Faktör 4

5 GİRİŞ VE AMAÇ: Tüberküloz, tanı ve tedavideki gelişmelere rağmen, ülkemizde olduğu gibi, tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Dünyada her yıl yaklaşık 2 milyon insan, bu hastalık nedeniyle ölmektedir (1). Etken olan Mycobacterium tuberculosis in bakteriyolojik yöntemlerle izole edilmesi, hastalığın tanısında altın standart tır (2). Ancak hastaların bir kısmında, klinik ve radyolojik olarak tüberküloz düşünülmekle birlikte, tüm gayretlere rağmen bakteriyolojik tanıya ulaşılamamaktadır. Bu hastalarda, antitüberküloz tedaviye başlama kararını vermek, klinisyenler için önemli bir problemdir. Tüberkülozun çeşitli formlarında, Adenozin Deaminaz (ADA) enzim düzeyinin yüksek olduğu gösterilmiştir (2-6). Akciğer tüberkülozu hastalarında, BAL da ADA enzim düzeyinin yükseldiği de son yıllarda bildirilmektedir (6-8). Ancak bu düzeyler, tüberküloz için yeterince spesifik bulunmamıştır. ADA enzimi, ADA-1 ve ADA-2 olmak üzere iki izoenzimden oluşmaktadır. ADA-2 izoenziminin, bazı granulomatöz akciğer hastalıklarında yükseldiği bildirilmektedir (7). Bu çalışmada, yayma negatif akciğer tüberkülozu hastalarında, Bronkoalveoler lavaj (BAL) da ölçülen ADA izoenzim düzeylerinin, aktif tüberküloz hastalığı varlığını destekleme ve tedaviye başlama kararını verdirmedeki rolü araştırıldı.. 5

6 GENEL BİLGİLER TÜBERKÜLOZ Tüberküloz, kayıtlı tarihin başlangıcından önce insanlığı etkilediği bilinen bir hastalıktır. M.Ö yılına ait iskeletlerde dahi hastalığın izlerine rastlanmıştır. Tüberküloz hakkındaki ilk yazılı bilgiye MÖ.700 yılına ait Hint kaynaklarında rastlanmıştır. Hipokrat ise, hastalığı tanımlamakla kalmamış, hastalığa eriyip bitmek anlamına gelen phthisis ismini vermiştir. Aristo, hastalığın bulaşıcı natürünü farketmiş olmasına rağmen bulaşıcı ajanın tüberküloz basili olduğu ancak 1882 de Koch tarafından ispat edilmiştir (7). Tüberküloz, olguların %98 inde Mycobacterium tuberculosis tarafından oluşturulmakla birlikte Mycobacterium africanum ve Mycobacterium bovis cinsi mycobacteri ler tarafından da oluşturulan kronik, granülomatöz bir enfeksiyon hastalığıdır. Tüm organları tutmakla birlikte en sık (%85) tutulan organ akciğerdir (10). Hastalığın ve etkenin tanımlanması ve 1950 lerde etkili kemoterapinin gelişmesine rağmen Mycobacterium tuberculosis halen majör bir pulmoner patojen olmaya ve tüberküloz, yetişkinlerde infeksiyöz hastalık kaynaklı ölümlerin en önemli nedeni olmaya devam etmektedir. Bugün dünya nüfusunun %32 si Mycobacterium tuberculosis ile enfektedir, her yıl yaklaşık 8 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmakta ve yaklaşık 2 milyon insan bu hastalıktan ölmektedir (1). İMMÜN PATOGENEZ 6

7 Normal immün fonksiyonu olan bireylerin çoğunda basille ilk enfeksiyon, hücre aracılıklı immünitenin oluşumuyla durdurulur. Primer enfeksiyonun tek belirtisi çoğu zaman tüberkülin deri testinin pozitifleşmesidir. Normal immüniteye sahip enfekte bireylerin %10 unda, hayatlarının bir döneminde aktif tüberküloz hastalığı gelişir. Hücre aracılı immünitenin basille oluşan enfeksiyonu kontrol altına alamadığı bazı bireylerde ise, primer enfeksiyonun devamında aktif hastalık gelişebilir. Tüberkülozun bu masif yayılımı, yalnızca, yetersiz immüniteye sahip kişilerde ortaya çıkar. Tüberküloz ile oluşan primer enfeksiyon sırasında gelişen hematojen yayılım akciğer apekslerinde basillerin yerleşmesi ile sonuçlanır. Bundan aylar ve yıllar sonra bu odaklarda basillerin yeniden üreyerek hastalık oluşturmasına reaktivasyon tüberkülozu denir (24). Mycobacterium tuberculosis basilinin inhalasyonundan sonra vücutta gelişen olayları anlamak için, öncelikle immün reaksiyonları açıklayalım; Hücresel İmmün Direnç (HİD): Hücre içi bakteriye karşı başlıca koruyucu immün yanıttır. HİD, parazit, mantar, virüs, bakteri gibi mikroorganizmaları öldürmek, tümör hücrelerini parçalamak, graft rejeksiyonu gibi sonuçlara neden olabilir (11). Bu reaksiyon, antijen varlığında, lokal olarak sitokin oluşturabilen, geniş bir spesifik T lenfosit populasyonu oluşumuyla karakterize, yararlı bir konak yanıtı olarak tanımlanabilir (12) larda Mackaness (14), kazanılmış hücresel direncin, başlangıçta non-spesifik olduğunu gösterdi. Aktive makrofajlar, yalnız aktivasyonlarına neden olan tipi değil, birçok fakültatif intrasellüler bakteriyi inhibe yada harab edebilir. Bununla beraber, primer enfeksiyonun iyileşmesiyle, aktive makrofajların kaybolmasından sonra yalnızca spesifik bakteriler aktive makrofajların yeniden ve hızla oluşmasını sağlayabilir. Bu hızlı hatırlatma cevabı spesifik antijen için reseptör taşıyan Th1 lenfositlerin (hafıza hücreleri) varlığına bağlıdır (15). Non-aktive makrofajlarda gelişmekte olan tüberküloz basilinden sağlanan antijenler, bu uzun ömürlü spesifik Th1 lenfosit populasyonunun stimulasyonuna neden olur. Böylece IL-2 ve INF-γ salgılanır. IL-2, bu spesifik Th1 hücrelerinin artışını sağlarken (16,17), INF-γ, makrofajları aktive eder (15). Reenfeksiyon alanında lokal makrofajların birikimi ve aktivasyonu, genellikle yeni lezyonların ilerlemesini önler. Diğer bir deyişle, artan spesifik Th1 lenfosit populasyonu, basil yerleşim alanında, hızla ve fazla miktada aktive makrofaj üretimini sağlar. 7

8 CD 4 T hücreler, hücresel ve humoral her iki spesifik immüniteyi de, APC(antijen sunan hücre) yüzeyindeki kendi MHC Class II moleküllerine bağlanan protein antijenlerini tanıyarak başlatır. Spesifik antijenle aktive olan T hücreleri sitokinler sekrete eder. Bunların çoğu konakçı defansının diğer hücre grupları üzerinde etki gösterir. Örneğin, TNF ve lenfotoksin (LT), nötrofil ve vasküler endotelyel hücreleri, IL-5 eozinofilleri, INF-γ mononükleer fagositleri, IL-2 T ve B lenfositlerin her ikisini olduğu kadar NK(Natural Killer) hücrelerini de aktive eder. T hücreleri, sitokin sekresyonu aracılığı ile doğuştan olan immünitenin nonspesifik efektör hücrelerinin fonksiyonlarını uyarır, böylece bu hücreleri spesifik immünitenin ajanlarına çevirir. Antijenle aktive olan T hücrelerinin ürettiği sitokinlerin çok sayıda olması, her biri farklı fakat hücresel hedefte üst üste yerleşmesi akla bazı tür antijenler bazı tip immün reaksiyonları nasıl seçer sorusunu getirmektedir. T hücreleri aynı paternde sitokinler üretip farklı fonksiyonlar gösteren altgruplara farklılaşır. Farklı antijenlerin farklı T hücre alt gruplarını nasıl aktive ettiği ve genişlettiği henüz tam olarak anlaşılmış değildir. HİD paterni, doğuştan olan immün sistem üzerine mikropların etkileri tarafından belirleniyor olabilir. Mikroplar makrofajları, CD 4 T hücrelerinin Th1 hücre farklılaşmasına katkıda bulunarak ve NK hücre üzerine bu sitokinlerin direkt etkileri yoluyla, Gecikmiş tipte aşırı duyarlılık (GAD) ve sitolitik hücre yanıtının tetikleyicisi olan IL-12 sekrete etmek üzere uyarmaktadırlar (20). IL12, Th1 populasyonunun spesifik olarak genişlemesini ve fonksiyonların düzenlenmesini sağlayan major sitokindir. Makrofajlar ve NK hücreler, özellikle Mycobacterium tuberculosis ve bazı bakteriler tarafından aktive edildiği zaman IL-12 nin başlıca üreticisidir. Böylece IL-12 tüberkülozun patogenezini kontrol eden HİD ve GAD oluşmasında major rol oynar. Gecikmiş Tipte Aşırı Duyarlılık (GAD): Hücre içi bakteri, aktive olmamış fagositler tarafından fagosite edilir ancak öldürülemezse ve hatta onların stoplazması ya da fagozomları içinde yaşamayı tercih ederse, bu non-aktive makrofajların yok edilmesi gerekir. GAD, bunu sağlar (18). Bu reaksiyonun kontrolünü, HİD de olduğu gibi, bir CD 4 T lenfosit alt grubu olan Th1 lenfositler oluşturur (19). Non- aktive makrofajlarda logaritmik olarak çoğalan basili kontrol etmenin tek yolu, basil yüklü makrofajların öldürülmesidir. GAD, basillerin yerleştiği yerde non-aktive makrofajları öldürecek sitotoksik lenfosit ve makrofajların birikimine neden olur. 8

9 GAD yanıtının fazları (11,20) 1. Tanıma/aktivasyon fazı: Th1-CD 4 ve bazen CD 8 hücreler, antijen sunan hücrenin yüzeyinde sunulan yabancı protein antijenlerini tanır ve sitokinler oluşturarak yanıt verir. 2. İnflamasyon: Aktive T hücreleriyle kontakt sayesinde ve sitokinler tarafından vasküler endotelyal hücreler aktive edilir, bu da, dolaşan lökositlerin dokuda toplanmasına neden olur. 3. Rezolüsyon: Sitokinler tarafından aktive edilen makrofajlar, yabancı antijenin ortadan kaldırılmasına çalışır. Bu proçese doku hasarı eşlik edebilir. GAD de sitokinler GAD reaksiyonu geliştirmede birçok sitokinler rol oynar. T hücreleri tarafından üretilen sitokinlerin bir kısmı makrofajları aktivasyon yerine yaklaştırır ve aktive eder. IL3 ve GM-CSF(granülosit makrofaj koloni stimüle edici faktör), granülosit-monosit kökenli lokalize hemopoezi uyarır. INF-γ ve TNF-β (makrofaj kökenli TNF-α ve IL-1 ile birlikte) yakınındaki endotel hücreleri üzerine etkili olarak monosit ve diğer nonspesifik inflamatuar hücrelerin damar dışına çıkmasını kolaylaştıracak bir takım değişiklikleri uyarır. Nötrofiller reaksiyonda erken görülmesine rağmen, 24 saat sonra makrofaj ve lenfositler hakim olur. Monosit infiltrasyonu antijenik karşılaşmadan sonraki saat arasında gelişir (11). GAD, çok efektif bir savunma mekanizmasıdır çünkü, makofajların öldürülmesi sırasında oluşan solid kazeöz nekrotik dokuda basil çoğalamaz. Tüberküloz basili aslında kendi başına non-toksik tir ve dokuda harabiyete neden olmaz. Dokuda harabiyete neden olan, vücudun kendi savunma mekanizmasıdır. Eğer çok fazla lokal antijen varsa, GAD, doku nekrozuna neden olur, bu nedenle aşırı duyarlılık olarak adlandırılır (20). Aynı nekroz, standart (azaltılmamış) konsantrasyonda tüberkülin, yüksek sensitiviteli hastaya enjekte edildiğinde, ciltte gözlenebilir (13). Konakçı tarafından oluşturulan hem HİD hem GAD yanıtları, tüberküloz basillerinin çoğalmasını eşit düzeylerde inhibe ederler. HİD bunu, fagosite ettikleri basilleri öldürmeleri için makrofajları aktive ederek yapar. GAD ise basil yüklü aktive makrofajları ve komşu dokuları harap edip, basillerin üremesi için uygun hücre içi ortamı ortadan kaldırarak sağlar (24). Sonuç olarak, HİD i güçlü olan konaklar basil üremesini durdurabilir ancak HİD i kötü olan konaklar basil büyümesini kendi dokularının çok daha fazlasını heba ederek durdurabilir (12). 9

10 TÜBERKÜLOZA KARŞI GELİŞEN İMMÜNİTE PATOGENEZİ Pulmoner tüberküloz gelişimi, işgalci basil ile ev sahibi vücut arasındaki bir savaşlar zincirine benzetilebilir (19,21,22). Bir odaktaki savaş diğerinden bağımsız olarak devam eder. Dokunun çeşitli yerlerindeki her savaşın kazanılması vücut için gittikçe daha zorlaşır. Vücudun silahları şunlardır; a. Aktive makrofajlar; yutulan basili öldürebilir yada inhibe edebilirler (19,21,22). b. Sitotoksik hücreler; stoplazmalarında aktif olarak çoğalan tüberküloz basili taşıyan nonaktive makrofajları direkt yada indirekt olarak öldürürler (21,22). Non-aktive makrofajların ölümü sonucunda basiller gelişimleri için daha uygun bir ortam olan intrasellüler alandan, basil gelişimini inhibe eden ekstrasellüler solid kazeöz (nekrotik) dokuya geçerler. Basilin silahları ise şunlardır; a. Kandan infeksiyon alanına yeni göç etmiş monositler ve non-aktive makrofajlar içinde logaritmik olarak çoğalabilme yeteneği, b. Likefiye kazeöz materyal içinde bazen muazzam bir hızda çoğalabilme yeteneği (19,21,22). Bu savaş, Dannenberg (23) tarafından 5 evrede modellenmiştir; Evre1 (Başlangıç evresi): İnfeksiyonun ilk haftasını kapsar. Alveole, 3 ten fazla basil içeren inhale partiküller ulaşamaz ve atılır. 1-3 basil içeren partiküller ise, havada asılı kalabilir ve bunların 1/3 ü alveoler boşluğa ulaşabilir. Alveoler boşlukta partikül ekshale edilebilir, lenfatikler yoluyla drene edilebilir, ya da genellikle alveolar makrofaj tarafından yutulur. Alveoler makrofajlar, fagosite ettikleri basilleri %90 oranında öldürürler. Enfeksiyonun bundan sonraki seyri makrofajların kalıtsal mikrobisidal gücüne ve basilin genetik virulansına göre değişir (24). Evre 2 [Ortak yaşam (symbiosis) ve basillerin logaritmik çoğalma evresi]: İnfeksiyondan sonraki 2-3. haftalarda, yok edilemeyen 1-3 basil taşıyan makrofajlar parçalanır ve basiller, alveoler boşluğa salınır. Ortaya çıkan antijenler ve salınan kemotaktik faktörler yardımıyla dolaşımdaki non-aktive makrofajlar infeksiyon alanında toplanır. Basilleri fagosite eden ancak yok edemeyen bu makrofajlarda basiller çoğalır ve akciğerdeki basil sayısı katına ulaşır. Basiller, makrofajlarca, bölgesel lenf bezlerine, burada kontrol altına alınamazlarsa, hematojen yolla diğer organlara taşınırlar.hid in gelişmediği bu evrede, nonspesifik savunma, basillerin çoğalmasını önleyememektedir (24). Evre 3 (HİD ve GAD gelişimiyle enfeksiyonun kontrolü): 3. haftadan sonra, hem HİD hem de GAD gelişir. HİD sayesinde infeksiyon alanında aktive makrofajlar devreye girerken, 10

11 GAD sayesinde, çevre doku ile birlikte, basil yüklü makrofajlar harap edilir. Böylece, oluşan kazeöz nekroz alanında, basilin logaritmik çoğalması durdurulur. Aynı dönemde, konakçının tüberkülin deri testi de pozitifleşir (24). Kazeöz nekrotik ortamda, anoksik koşullar, düşük ph, toksik yağ asitlerinin varlığı gibi nedenlerle basillerin bir kısmı ölür bir kısmı dormant (canlı ancak çoğalamayan) halde kalır. Evre 4 (HİD ve GAD arasında karşılıklı etkileşim): İmmün sistemi güçlü kişilerde, granulomların ortasında oluşan kazeöz alanlardan kaçabilen basiller, HİD sayesinde, bu odağı çevreleyen aktive olmuş makrofajlarca fagosite ve yok edilecektir. Öldürülemeyen ve makrofaj içinde yaşayan basil varlığında, GAD devreye girecektir. İmmün sistemi zayıf kişilerde ise HİD yetersiz olduğundan, aktive olmuş makrofaj sayısı daha az olacak, bu nedenle, GAD daha şiddetli gelişecektir (24). Bu da daha fazla nekroz demektir. Evre 5 (Erime ve kavitasyon): İmmün sistemi sayıf kişilerde nekroz ilerlemeye devam edecektir. İmmünitesi yeterli kişilerde dahi, HİD yeterice güçlü olsa bile, hastalığın ilerlemesi devam edebilir ve sonuçta, kazeöz odaklarda, erime (liquefaction) ile kavitasyon gelişebilir (19,24). Likefiye materyal içinde basil ilk kez olarak ekstrasellüler ortamda, hızla çoğalır. Oluşan büyük antijenik yük geniş doku nekrozuna neden olur, böylece bronş duvarlarında erozyon ile kavite formasyonu oluşur ve basiller hava yollarına dağılır. Aslında basilin kendisi nontoksiktir. Basil, konak dokusunu, konağın kendi immün yanıtı (GAD) sayesinde harap eder. Basil, bundan sonra, kaviteden, akciğerin diğer alanlarına yayılır ve dışarı atılır. İlk küçük tüberküloz lezyonu ortaya çıktıktan (evre 2) sonraki savaşların hepsi hücresel immünite ve doku hasarlayıcı gecikmiş tipte hipersensitivite sayesine sürdürülür. Hücresel immünite, lokal makrofajları aktive ederek onların, yutulan tüberküloz basilini yok edebilmesini sağlarken, doku hasarlayıcı gecikmiş tipte hipersensitivite(gad), nonaktive makrofajlar içindeki tüberküloz basillerinin intrasellüler gelişimini durdurur. Bu her iki immün yanıt T lenfositlerine bağımlıdır. Tüberküloz immün yanıtlarında ana rol oynayan T lenfositleri, ADA üretiminin de kaynağı olduklarından, tüberküloz lezyonlarının diğer hücresel komponentleri ile birlikte, özellikle T lenfositler ile ilgili kısa bilgi sahibi olunması gereklidir.. TÜBERKÜLOZ LEZYONLARININ HÜCRESEL KOMPONENTLERİ Mononükleer hücreler: 11

12 Mononükleer hücreler, tüberküloz lezyonlarının major komponentleridirler. Bu terim, makrofaj ve lenfositleri tanımlamak için kullanılır. Oluşan tüberküloz lezyonuna giren makrofaj ve lenfositler orada kalmazlar (25). 10 gün içinde %90 ından fazlası yenilenir (ya ölürler yada lenfatikler yoluyla lezyonu terk ederler). Bu, lezyona giriş ve aktivasyona uğrayan hücre oranı, hücresel immünite ve gecikmiş tip hipersensitivite gelişimi sırasında artar. Hücre girişindeki artış, aynı anda gerçekleşen hücre kaybını kompanse eder. Yüksek oranda aktive makrofajların, fazla sayıda lokal birikimi sayesinde basillerin inhibe ya da harab edilmesiyle hastalığın ilerlemesi kontrol edilir. Makrofajlar: Mononükleer fagosit hücreleri, periferik kan monositleri ile doku makrofajlarıdır. Uzun ömürlü hücrelerdir. Aylarca hatta yıllarca yaşarlar. Bu hücrelerin kaynağı kemik iliğidir. Kemik iliğinde oluşan monoblast kök hücreleri, öncü monositlere ve daha sonra monositlere dönüşürler. İnterlökin-3(IL-3) ve granülosit-makrofaj koloni sitimülan faktör(gm-csf) tarafından, doku makrofajları şeklinde farklılaşmaktadır. Monositler periferik kanda, makrofajlar bağ dokusu, karaciğer, akciğer, sinir sistemi, seröz boşluklar, lenfoid organlar, kemik ve eklemlerde bulunmaktadır. İmmün cevapta önemli görevleri olan makrofajlar çok sayıda intrasitoplazmik bakterisid etkili lizozim içerirler (118). Non-aktive makrofajlar tüberküloz basilinin intrasellüler gelişimi için uygun bir ortam oluştururlar. Aktive makrofajlar ise, lizozom, mitokondri ve organellerindeki enzimler açısından zengindirler (26). Aktive makrofajlar yüksek oranda fagositiktirler, bazıları da reaktif oksijen ve nitrojen metabolitleri taşıdığından yüksek oranda mikrobisidaldir. Bazıları digestive enzimler açısından zenginken bazıları sitokin ve diğer ürünleri üretir. Başkaları ise tüberküloz basilinden antijen hazırlar ve sunarlar. Aktive terimi genellikle bu özelliklerinden bazıları güçlendirilmiş olan makrofajlar anlamında kullanılır. Makrofajlar tüberküloz basiliyle karşılaşmadan önce aktive edilmiş olmalıdırlar (14,21,26,27). Yutma ve sindirme fonksiyonlarına ek olarak makrofajların tüberkülozda önemli olan bazı ekstrasellüler fonksiyonları da vardır. Aktivasyon sonrası, elastaz, kollajenaz, plazminojen aktivatör, lizozim gibi substanslar, pıhtılaşma faktörleri, interferonlar, GM-CSF (Kemik iliğin nde monosit ve granülosit yapımını artıran faktör), çeşitli sitokinler (IL ler, kemokinler ve fibroblast stimüle edici faktörler) salgılarlar (28). Bazı sitokinler lenfosit ve makrofajları alana çeker, aktive ve prolifere eder. Böylece sitokinler tüberküloz granülomunun oluşumu ve rezolusyonunda majör rol oynarlar. 12

13 Kemokinler, kemotaktik ve aktive edici sitokinler olup inflamasyon alanındaki birçok hücre tarafından üretilirler. Örneğin, MCP-1 (monocyte chemotactant protein-1), tüberkülozda, makrofaj akümülasyon ve aktivasyonda rol oynuyor gibi görünmektedir. Epiteloid hücreler, aktivasyonun çeşitli aşamalarındaki makrofajlar olup bazen epitel benzeri şekilde organize olurlar. Büyük veziküller içerdiklerinden, DNA transkripsiyon ve sentez fonksiyonlarının aktif olduğu düşünülmektedir. Tüberküloz lezyonlarında görülen matür epiteloid hücreler, yüksek oranda aktive hücrelerdir. Bunlar, enzimler ve mikrobisidinler açısından zengin olup, immatür epiteloid hücrelerden daha efektiftirler (21,22, 26,27). Bazı epiteloid hücreler sekretuar makrofajlardır. Langhans dev hücreleri multinükleer epitel hücreler olup genellikle kazeöz materyal etrafında birbirleriyle birleşirler. Çekirdek, yabancı cisim dev hücrelerindekinin aksine hücrenin periferinde yerleşir. Bu hücrelerin varlığı, kronikleşme göstergesidir. Tüberküloz patogenezinde rolleri küçüktür. Natural Killer Hücreler ve Sitotoksik T lenfositler Konakta oluşabilecek neoplastik hücreleri yok etmekte görevli olan Natural Kiler(NK) hücrelerinin bundan başka, virusla enfekte hücreler ve IgG1 ve IgG3 antikorlarıyla kaplı hedef hücreler üzerinde öldürücü etkisi vardır. Bu litik aktiviteye Natural Killer aktivitesi veya antikora bağımlı hücresel sitotoksisite denmektedir (118). Tüberkülozda, çoğalan basil taşıyan, zayıf aktive makrofajların öldürülmesi, konağın, hastalığın yayılmasını engelleyen major defans mekanizmasıdır. Bu fonksiyonu, Natural Killer hücreler(nk) ve Sitotoksik T lenfositler(ctc) yapar. Kan mononükleer hücrelerinin %10-15 ini NK hücreler oluşturur. Bu hücreler, T lenfosit yüzeyel marker ları taşımazlar (29). Sitotoksiktirler. İntraselüler bakteri içeren ve IL-12 ya da TNF-α üreten makrofajlarca aktive edilirler. NK hücreler, daha sonra, IFN-γ ve diğer sitokinleri salgılayarak, erken enfeksiyon döneminde bir yandan makrofajları non-spesifik aktive ederler, öte yandan Th1 spesifik immün yanıtını, Th2 immün yanıtının üzerine çıkarırlar (30). Ayrıca, bakteri taşıyan hücreleri direkt olarak lizis e uğratabilirler. NK hücreler böylece, spesifik immün yanıt oluşmadan önceki erken enfeksiyon döneminde, antijenden bağımsız (non-spesifik) konak direnci oluştururlar. Antijen bağımlı (spesifik) konak direnci, makrofaj aktive edici Th1 lenfositler ve basil içeren makrofajları öldüren CTC (genellikle Th1) tarafından oluşturulur. 13

14 Lenfosit ve sitokinler (13) T ve B lenfositler konağın, tüberküloz basiline karşı hafıza ve çabuk cevabını da içeren HİD ve GAD den oluşan immünolojik spesivitesini oluşturur. T ve B hücrelerinin içerdiği reseptörler, antijenle karşılaştığında, hücreler buna, klonal proliferasyon ile cevap verirler. B hücreleri antikor üretirler. Bu üretim plazma hücrelerine dönüşmek suretiyle güçlendirilir. Plazma hücreleri tüberküloz lezyonlarında sıklıkla görülür ancak fonksiyonları yeterince açıklanamamaktadır. Tüberkülozda T lenfositler iki ana fonksiyon gösterirler; a. Zayıf aktive makrofajları öldürmek(içlerinde basiller çoğalmaktadır) ve b. Makrofaj aktive edici sitokinler üretmek. Sitokinler lokal hormonlar olup, inflamatuar proseste rol oynayan hücrelerden salınırlar. Tüberküloz lezyonlarında sitokinler, basilin çeşitli antijenlerine karşı spesifik reseptörler içeren T lenfositler tarafından üretilir ve salınır. Bu antijenlere maruz kaldığında, bu T hücreleri, kemotaktik sitokinler, INF-γ gibi makrofaj aktive edici faktörler, lenfosit sayısını artıran IL-2 ve diğer çeşitli faktörler üretir. Tüberküloz immün patogenezindeki önemleri nedeniyle T lenfositlerini, daha ayrıntılı olarak inceleyebiliriz; T Lenfositler İmmatür T hücrelerinin proliferasyonu ve farklılaşması timusta olmakta ve hücre yüzeyinde pek çok reseptör kazanmaktadırlar. Timositlerin ancak %2 si reseptör kazanarak perifere salınmakta diğerleri ölmektedir. Timusun kontrolünde olgunlaşarak ikincil lenfoid organlarda yerini alan T lenfositler, hücresel immün cevaptan sorumlu hücrelerdir (118). Bu küçük lenfositler kısa ömürlü olup, bir kısmı timus medullasına geçerek timus epitelyal hücre ve timus hormonlarının etkisi ile farklılaşmakta ve kısaca CD ile gösterilen(cluster of Differantiation), glikoprotein yapısında birtakım yüzey antijeni kazanmaktadırlar (31). Böylece, CD 4 antijeni taşıyan T 4 lenfositleri (helper T lenfositleri) ve CD 8 antijeni taşıyan T 8 lenfositleri (supressör sitotoksik T lenfositleri) olmak üzere iki ayrı T lenfosit grubu oluşur. Periferik kandaki küçük lenfositlerin %70-80 i T lenfositlerdir. T lenfositlerinin de 2/3 ü CD 4, 1/3 ü CD 8 yüzey antijeni taşıyan lenfositlerdir. Helper T(CD4) lenfositler T helper(cd 4 ) lenfositler, tüberküloz immünitesinde merkezi rol oynayan hücrelerdir. CD 8 lenfositlerin ve B lenfositlerin olgunlaşma ve aktivitelerine de yardımcı olurlar. Antijen, antijen sunan hücreler tarafından işlendikten sonra, bu hücrelerin yüzeyinde bulunan doku 14

15 grubu antijenlerinden MHC Class-II ile beraber CD 4 hücrelerine sunulur. Antijen sunan hücreler, aynı zamanda IL-12 salgılayarak CD 4 lenfositleri aktive ederler CD4 lenfositler, ürettikleri sitokinlere dayanılarak, Th1 ve Th2 olmak üzere iki major alt gruba ayrılırlar (12,31). Th1 ve Th2 altgruplarının sitokin profilleri Tablo 1 de görülmektedir. Tablo 1: CD 4 Lenfositlerin Th1 ve Th2 Altgruplarının Sitokin Profilleri Sitokin Th1 Th2 IL INF-γ ++ - Lenfotoksin ++ - IL IL IL IL GM-CSF ++ + TNF ++ + IL INF-γ, IL-2 ve TNF-β üreten Th1 alt grubu, tüberküloz immünütesinin esasını teşkil eden, GAD reaksiyonuna da neden olur. IL-4, IL-5 ve IL-10, Th2 alt grubu tarafından salgılanır. IL-3, TNF-α ve GM-CSF ise her iki alt grup tarafından üretilir (12,32). Th1 in ürettiği INF-γ, Th2 klonlarının sitokin sentezini, Th2 nin ürettiği IL-10 ise, Th1 klonlarının sitokin sentezini inhibe eder. Makrofaj ve B lenfositler tarafından üretilen IL-12 ise, Th1 hücrelerinin proliferasyonunu hızlandırır. IL-12, spesifik olarak Th1 sayısını artıran ve fonksiyonlarını regüle eden major sitokindir. Ana kaynağı, özellikle, Mycobacterium tuberculosis ya da diğer bakterilerce aktive edilmiş makrofaj ve NK hücreleridir. Bu nedenle IL-12, tüberküloz patogenezini kontrol eden HİD ve GAD oluşumunda major rol oynar. Makrofajlar, fibroblastlar ve dendritik hücrelerden salgılanan PGE1 ve PGE2 ise, INF-γ üretimini inhibe edebilir (33). Th hücresi, antijen tarafından uyarıldığında Th1 ya da Th2 fenotipi oluşturacak şekilde farklılaşır. Th1 alt grubu, selüler immünite oluşumunda, Th2 alt grubu ise, humoral immün yanıt oluşumunda etkin rol oynar (31). CD 4 lenfositlerin iki alt grubu (Th1 ve Th2), makrofaj aktivasyonu konusunda birbirleriyle karşıt etki göstermektedir. Th1 lenfositler, aktivasyonları ve klonal genişlemeleri sonucu INF-γ, IL-2 ve TNF-β gibi lenfokinler salgılamaktadırlar. Bu lenfokinler sinerjistik etki gösterek antijenin bulunduğu yerde makrofajları toplar ve aktive ederler. Böylece aktive olmuş makrofajların içlerinde taşıdıkları basilleri yok edebilmelerini sağlarlar. Th2 lenfositler 15

16 ise, makrofaj aktivasyonunu suprese eden IL-10 ve diğer lenfokinleri(il-4,5,6) üretirler. Th1/Th2 oranı, sunulan antijenin tipinden ve miktarından etkilenir. Makrofajların basil antijenlerini, Th2 değil de Th1 lenfositlere sunmalarının, makrofajlarca üretilen IL-12 nedeniyle gerçekleştiğini ileri süren görüşler vardır. Çünkü IL-12, Th1 lenfositlerin farklılaşması ve çoğalmasını sağlamaktadır. Th1 lenfositlerden salgılanan IL-2, T lenfositler için bir büyüme faktörüdür ve hücrelerin klonal genişlemesini sağlar. Buna ek olarak, makrofajların mikrobisidal gücünü de artırır. Tüberkülozda HİD için makrofajları aktive eden esas hücreler Th1 hücrelerdir. Th2 lenfositler daha çok B lenfositlerin antikor üretimine yardımcı olmaktadır (24). Th1 lenfositlerden salgılanan INF-γ, makrofajlarda bulunan 1-α hidroksilaz enzimini uyarır. Bu enzim, inaktif olan 25-hidroksilaz vitamin D3 ü, aktif 1,25 hidroksi vitamin D3 e (kalsitriol) dönüştürür. Kalsitriol, hem makrofajların hücre içi basil çoğalmasını önleme yeteneklerini artırır, hem de hücrelerden TNF-α ve diğer sitokinlerin salgılanmasını sağlar. TNF-α, makrofajların mikrobisidal aktivitesini artırma işlevi yanında granülom oluşumunda da rol oynar (24). Sitotoksik-Supressör T(CD 8 ) lenfositler (Tk) MHC Class I reseptörleri taşıyan CD 8 lenfositlerin, insan tüberküloz immünütesinde CD 4 hücrelerinden daha sınırlı bir rol oynadıkları düşünülmektedir (34). Bununla birlikte, CD 8 lenfositlerin, INF-γ üretmek yanında, en büyük katkılarının, patojenlere yeterince cevap veremeyen hatta destek olan immatür, aktive olmamış fagositlerin yıkımını uyarma yetenekleri olduğu kabul edilir. Bu lenfositler, virüs, parazit ve bakteri ile enfekte hücreler, tümör hücreleri, doku ve organ transplant hücreleri gibi organizmaya zararlı ya da yabancı hücrelere doğrudan saldırırlar. Uyarılan CD 8 lenfositler, ürettikleri sitokinler arcılığıyla, hedef hücreleri tahrip edebilirler. Ayrıca, sitotoksik ve helper T hücre etkinliğini sınırlamak suretiyle immün sistemi suprese ederek immün reaksiyonların aşırı kaçmasını önlerler. Son yapılan araştırmalarda, CD 8 lenfositlerin, tüberküloz immünitesinde sanıldığından daha etkin olabileceğini düşündürmektedir (35,36). Bu çalışmalarda aktif tüberküloz hastalarında serum ve BAL örneklerinde lenfosit profilleri analiz edilmiş, sonuçta, CD 8 lenfositlerin belirgin şekilde temsil edildikleri düşünülmüştür. Bu nedenle CD 8 lenfositlerin de tüberküloza karşı insan immünitesinde önemli rol oynadıkları iddia edilmektedir. Hastalığın yaygınlığına, zamanlamaya ve bireysel genetik faktörlere bağlı olarak, bu hücreler, infekte hücrelerin yıkımını(lizis ini), apoptozis ini ya da mikobakterilerin sitokin aracılı hücre içi inhibisyonunun artışını sağlıyor olabilir (37). 16

17 İmmün denge açısından, CD 4 /CD 8 oranı büyük önem taşır. Çünkü bu hücreler, birbirlerinin fonksiyonlarını kontrol ederek, optimal düzeyde yanıt oluşmasını sağlarlar. Normalde bu oran 1-2 civarındadır (31). Serumda lenfositler üzerine baskılayıcı etki yapan çeşitli faktörlerin bulunduğu gösterilmiştir(spesifik antikorlar, antijen-antikor kompleksleri, serum albumin, CRP, kronik enfeksiyon ve malign olaylarda artan alfa-globulin, kortikosteroidler ve klorokin gibi ilaçlar). Kortikosteroidler, lenfositleri başka kompartmanda tutarak kandaki sayılarını azaltır. Yine HIV, cytomegalovirus ve Ebstein Barr virüsü gibi bazı enfeksiyon etkenlerinin de T süpresör hücre popülasyonunu artırarak CD 4 /CD 8 oranını düşürmek suretiyle ve sitokin sentezini bozarak immün baskılama yaptıkları gösterilmiştir (31). TÜBERKÜLOZDA TANI Tüberküloz tanısında altın standart yöntem, basilin bakteriyolojik olarak üretilmesidir. Şunun hatırlanması önemlidir; ARB pozitif yayma, Mycobacterium tuberculosis için spesifik değildir. Saprofit ya da potansiyel patojen diğer mycobacteri ler de asido rezistan boyanabilir. 17

18 Bunun yanında, ARB negatif yayma da klinisyeni tüberkülozdan uzaklaştırmamalıdır. Balgam kültürleri pozitif olan hastaların yaklaşık %50 sinde yayma negatif tir. Sonuç olarak, tanıyı doğrulamanın tek mutlak yolu Mycobacterium tuberculosis in in-vitro kültürüdür (9). Boyama ve kültür için en iyi örnek, taze çıkarılmış balgamdır. Eğer hasta spontan balgam çıkaramıyorsa, ikinci tercih edilen örnek indükte balgamdır. Bu amaçla hastalara, izotonik ya da hipertonik salin, 5-15 dakika solutulabilir. Eğer hasta, spontan balgam örneği verecek kooperasyonda değilse, yutulan balgamı elde etmek amacıyla, gastrik aspirat alınabilir. Bu örnek, sabah, hasta yemek yemeden ve yatağından hareket etmeden önce alınmalıdır. Hastaların çoğunda, bu yöntemlerle kültür için yeterli materyal elde edilebilir. Gastrik içeriğin ARB için yayması, yutulan saprofit non-tüberküloz mikobakterilerin varlığından dolayı sınırlı değere sahiptir ve önerilmez. Bununla beraber, infantlarda tüberküloz tanısında, balgam elde edilemediği için gastrik aspirat çok önemlidir. Akciğer tüberkülozlu infantların % 75 inde gastrik aspirat ARB açısından pozitif olabilir (38). Bazı hastalarda örnek elde etmek için bronkoskopi yapılması gerekebilir. Bronkoskopi sırasında kullanılan lokal anestezikler Mycobacterium tuberculosis için öldürücü olabilir. Bu nedenle kültür örnekleri, minimal lokal anestezik verilerek alınmalıdır. Wallace in çalışmasında, tüberküloz olduğu ispatlanmış 41 olgunun 39 unda bronkoskopi ile elde edilen örnek kültürü pozitif bulunmuştur (39). Bu çalışmada, 14 hastada boyanabilen bakteri saptanmışken, sadece 8 hastanın biyopsisinde granulom tespit edilmiştir. Danek in çalışmasında da, mycobacterial hastalığı ispat edilen, bronkoskopi öncesi yayma negatif 22 hastada benzer sonuçlar saptanmıştır (40). Bronkoskopi sırasında, bronşial ağacın iritasyonuyla oluşan prodüktif öksürük nedeniyle hastaların çıkaracağı post bronkoskopik balgam(pbb), değerli bir tanısal materyal olabilir. Danek in çalışmasında, hastaların % 13 ünde tek pozitif materyal PBB olmuştur. Tüm bu alternatiflere rağmen, tanısal kültür materyali elde etmek her zaman mümkün olmayabilir. ABD nde 1994 te CDC (Centers of Disease Control and Prevention Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi) verilerine göre, tüberküloz nedeniyle tedavi edilen hastaların sadece %80.2 sinde tanı kültür ile doğrulanmıştır (41). Hastaların ek %1 inde yalnız yayma pozitif bulunmuştur. %11.5 inde ise, hem kültür hem de yayma negatif rapor edilmiştir. O halde, önemli sayıda vakada, tüberküloz tanısı, bakteriyolojik doğrulama olmadan konmaktadır. Bu vakalarda tanı, pozitif cilt testi, uygun akciğer grafisi ve başarılı deneme tedavisi şartlarının yerine getirilmesiyle tüberküloz olarak kabul edilmektedir. 18

19 Kültür için uygun örnek elde edilmesine rağmen, etkenin yavaş üreme hızı, erken tanıya ulaşmayı genellikle engellemektedir (42). Mycobacterium tuberculosis, çeşitli kültür besiyerlerinde üretilmektedir. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz; 1. Yumurtalı besiyerleri: Bunlar arasında, Löwenstein-Jensen besiyeri, Petragnani besiyeri ve ATS besiyeri sayılabilir. Mycobacterium tuberculosis kültürü olarak en sık kullanılan besiyeri, Löwenstein-Jensen besiyeridir. Bunda, en erken günde basil üremesi görülebilir. 2. Agarlı besiyerleri; Bunlar arasında, Middlebrook 7H10 ve 7H11 besiyerleri sayılabilir. 10 gün kadar bir sürede basil üremesi gösterilebilir. 7H11 besiyeri, duyarlılık testlerinde kullanılmaktadır. 3. Sıvı besiyerleri; Bunlar arasında Middlebrook 7H9 bulunmaktadır. 4. Seçici besiyerleri; Yukarıdaki besiyerlerine, antibiyotik, vitamin ve bazı kimyasal maddeler eklenerek, Mycobacterium tuberculosis için seçici besiyerleri elde edilir. Bu besiyerleri dışında, bazı hızlı kültür teknikleri de kullanılmaktadır. Bunlardan biri, BACTEC olarak adlandırılmıştır. Bu besiyeri, Middlebrook 7H12 besiyerine 14 C işaretli palmitik asit eklenmesiyle elde edilir. İncelenen örnekte mikobakteri varsa, bu bakteriler ürerken, ortama 14 C0 2 açığa çıkar. Radyometrik olarak ölçülen 14 C0 2 in miktarındaki artışa göre, üremenin var olup olmadığına karar verilir. Bu sistem ile mikobakteri varlığı, 4-25 gün içinde saptanabilmektedir. Bir başka hızlı kültür yöntemi, MGIT (Mycobacterial Growth Indicator Tube) olarak adlandırılmaktadır. Selektif 7H9 buyyonu içeren tüplerin dibinde, silikona emdirilmiş, oksijene duyarlı bir fluoresan madde bulunmaktadır. Ekim yapılan tüplerde üreme sonucunda oksijen konsantrasyonunda oluşan azalmanın neden olduğu fluoresans, Wood lambası altında incelenmektedir. Tüberküloz basilinin üretilmesi için geçen ortalama süre, 9 gündür (43). DİĞER TANI YÖNTEMLERİ Moleküler Biyolojik Teknikler Nükleik Asit Amplifikasyonu(DNA çoğaltma) 19

20 Ribotyping (Çoğaltılmış Mycobacterium Direkt Testi=MTD=Gen Probe): Çok sayıda tipik kopyası bulunan Mycobacterium tuberculosis için tanımsal olan ribozomal RNA parçalarını tanıyan probe ları kullanır. Ticari adıyla MTD sistemi, sadece mikroskopik incelemede yayma pozitif olan balgam örneklerinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Eğer test, yayma negatif örneklerde tüberküloz basilini saptama yeteneğine sahip olsaydı, seçilmiş, yüksek risk taşıyan olgularda akılcı kullanımı, belirgin klinik yarar sağlayabilirdi (42). PCR:Polymerase Chain Reaction:Polimeraz Zincir Reaksiyonu: Tanısal örneklerde bulunan basil DNA sının tanısal parçalarının çoğaltılması tekniğine dayanır (44). Ticari olarak kullanılmakta olan şekli AMPLICOR sistemidir. Bu test, solunum yolu örnekleri için önerilmekte ve genel olarak duyarlılığı, %66.7 ile %85.2 arasında, özgüllüğü, %98.8 ile %99.7 arasında bildirilmektedir. Mikroskopi pozitif örneklerde, duyarlılık % e çıkmakta, mikroskopi negatif olanlarda ise, % ye düşmektedir (45). Yüksek oranda yalancı pozitif sonuçlar verebildiği yayınlar da bildirildiğinden, nükleik asit çoğaltma tekniklerinin yalnızca yayma pozitif vakalarda kullanılması önerilmektedir (42). Belki de ileride tüberküloz tanısında kültürün yerini alabilirler. Serolojik Yöntemler Bu amaçla pek çok parametre incelenmektedir. 38 kilodaltonluk antijen, 88 kilodaltonluk antijen, Antijen 5, Antijen A60, çoklu antijen analizi, Lipoarbinomannan, Kord faktörü ve Antijen-Antikor kompleksi testleri bunlardan bazılarıdır. Klinik bakış açısıyla, tüberküloz tanısı için basit bir kan testi çok çekici olmakla birlikte, bu testlerden hiçbiri, aktif tüberküloz olgularının saptanmasında birinci sırada bir test olma duyarlılık ve özgüllüğüne sahip değildir. Özgüllük ile ilgili temel sorun, infekte olma ile hasta olma ayrımının yapılamamasıdır. Daha önce yapılmış olan BCG aşısına bağlı serolojik reaksiyon da sorun yaratmaktadır. Bir başka önemli sorun da, tüberküloz dışı mikobakterilere bağlı infeksiyondan tüberküloz infeksiyonunu ayıramamalarıdır. Sonuç olarak, serolojik testler, aktif tüberkülozun olmadığını desteklemek amacıyla kullanılabilir ancak varlığını göstermek amacıyla kullanılamaz (42). Destekleyici Tanı Yöntemi Olarak Tüberkülin Cilt Testi 20

21 Bu test, GAD göstergesidir. Sadece, geçirilmiş primer enfeksiyon varlığını, organizmanın Mycobacterium tuberculosis ile karşılaşıp karşılaşmadığını gösterir. İnfeksiyondan 6-8 hafta sonra, deride ortaya çıkan geç aşırı duyarlılık reaksiyonunun saptanması esasına dayanır (46). Testin pozitif sonuçlanması, klinik olarak aktif hastalık varlığını ispatlamaz (47). Bununla birlikte çok büyük reaksiyon (25 mm den büyük endurasyon) sıklıkla aktif tüberküloz ile ilişkilidir. Negatif tüberkülin testi, tanıyı dışlamaz. Hasta anerjik ya da tüberküline karşı spesifik anerji taşıyor olabilir (48). Duyarlı CD 4 lenfositlerin, büyük oranda enfeksiyon alanında toplanıp, test alanında bulunmamasından kaynaklanan anerjiden dolayı, test negatif sonuçlanabilir. Yaşlılar, gençlere göre daha düşük (%86 ya karşı %67.6) tüberkülin pozitifliği oranına sahiptir (48). BAKTERİYOLOJİK OLGU TANIMLARI(49) 21

22 Yayma Pozitif Akciğer Tüberkülozu: -En az iki balgam (açlık mide suyu, indükte balgam, bronkoskopik lavaj da olabilir) örneğinde yayma ile aside rezistan basil (ARB) gösterilen hastalar ya da, -Balgam yaymasında bir kez ARB pozitif bulunan ve radyolojik bulguları akciğer tüberkülozu ile uyumlu olan ve bir hekim tarafından, tüberküloz tedavisi kararı verilen hastalar ya da, -Balgam yaymasında, bir kez ARB pozitif bulunan ve kültürü de pozitif gelen hastalar. Yayma Negatif Akciğer Tüberkülozu -İki hafta ara ile balgam örnekleri alınan ve her seferinde yayma negatif olan, fakat radyolojik olarak tüberküloz ile uyumlu lezyonları olan ve en az bir hafta geniş spektrumlu antibiyotik kullanılmasına rağmen klinik yanıt alınamayan ve ayırıcı tanı olanakları olan bir hastanede tüberküloz tedavisine karar verilen hastalar, -Balgam yaymaları negatif olan fakat kültürde üreme olan hastalar 22

23 ADENOZİN DEAMİNAZ (ADA)=(Adenosine Aminohydrolase=E.C ) Vücuttaki tüm hücrelerde bulunan polimorfik bir enzim olan ADA, adenin nükleotidlerin metabolizmasında aktif rol oynar (50,51). Pürin metabolizmasının bir adımı olan adenosine in inosine e ve deoxyadenosine in deoxyinosine e irreversible ve hidrolitik deaminasyonunu katalizler (52-55). İnsanda ADA, farklı optimal ph, substrat spesivite paterni ve molekül ağırlıklarına sahip 3 izoenzimden oluşmuştur (55-57). Bu izoenzimler, ADA-1, ADA1+CP ve ADA-2 olarak adlandırılmıştır. ADA-1 in monomerik bir protein olduğu ve 20 numaralı kromozom tarafından kontrol edildiği anlaşılmıştır. ADA-1+CP nin bir bağlayıcı protein (CP:Compounding Protein) ile birleşen iki ADA-1 molekülünden oluştuğu, 2 ve 6 numaralı kromozomlarca kontrol edildiği düşünülmektedir. ADA-2 ise ayrı bir protein olup, hangi kromozom tarafından kontrol edildiği bilinmemektedir. ADA aktivite düzeyi, elektroforetik ya da spektrofotometrik yöntemlerle saptanabilir. İzoenzim aktivitelerinin tayini için ise, ortama, sadece ADA-1 i inhibe eden, ADA-2 yi inhibe etmeyen E.H.N.A. [erythro-9-(2-hydroxy-3-nonyl) adenine] ayıracı eklenir.yeniden ölçüm yapılarak yalnızca ADA-2 aktivitesi, bu aktivitenin total ADA aktivitesinden çıkarılmasıyla da ADA-1 aktivitesi elde edilir (56). Vücut dokularında total ADA aktivitesi miktarı ve izoenzimlerinin aktivite oranları birbirinden farklıdır. Bazı dokularda ADA aktivitesi düzeyi ve izoenzim aktivite oranları Tablo 2 de görülmektedir (56). Tablo 2: İnsan Doku ve Hücrelerinde total ADA düzeyi ve izoenzim aktivite oranları 23

24 DOKU/ ADA ADA 1 ADA 1+CP ADA2 HÜCRE U/g protein % % % MONOSİTLER LENFOSİTLER NÖTROFİLLER ERİTROSİTLER AKCİĞER KARACİĞER DALAK BÖBREK KAS PANKREAS En yüksek total ADA aktivitesine lenfositler, özellikle aktive olmuş T lenfositler (58) ve monositler (56,59) sahiptir. ADA aktivitesi, T 4 lenfositlerde, T 8 lenfositlere oranla daha yüksek düzeyde bulunur (52). Aktivite düzeyi, lenfositlerin ve monosit-makrofaj sistemi hücrelerinin mitojenik cevabı sürecinde aktivitesi artar (60-63). Bu nedenle lenfosit ve monositlerde temel fizyolojik aktivitesinin, bu hücrelerin diferansiasyon ve proliferasyonu ile ilgili olduğu düşünülmektedir (56). Bu teoriye dayanılarak, ADA nın hücresel immünitenin bir belirleyicisi olabileceğine inanılmıştır (64-66). Nitekim, hücresel immünite oluşturan çeşitli hastalıklarda serumda, romatoid artrit te sinovyal sıvıda, tüberküloz meninjit te BOS ta yüksek ADA düzeyi saptanmıştır (65,67-70). İzoenzim aktiviteleri incelenecek olursa(tablo 2), normal serumda ADA-1 aktivitesine rastlanmaz, yalnızca ADA-1+CP ve ADA-2 aktivitesi saptanır. Serumda, ADA aktivitesini oluşturan dominant izoenzim, ADA-2 dir (56). Karaciğer, pankreas ve kas dokusunda olduğu gibi, akciğer dokusunda da dominant ADA izoenzimini, ADA-1+CP nin oluşturduğu görülmektedir. Vücutta en yüksek oranda ADA aktivitesine sahip olan lenfosit, monosit ve nötrofillerde, dominant izoenzim ADA-1 iken ADA-2 aktivitesine yalnızca monositlerde ve yalnızca %18 oranında rastlanmıştır. Bu nedenle, ADA-2 nin tek başına monosit-makrofaj sisteminden kaynaklandığı düşünülmektedir (71). ADA-2, yalnızca monositlerde ve sadece %18 oranında aktivite gösteriyorken, serumdaki major izoenzim aktivitesini oluşturuyor olmasını açıklamak güç gibi görünmektedir. Bu durum, ADA-2 nin monositler tarafından aktif olarak sekrete ediliyor olabileceği veya serumda ADA-2 yarı ömrünün ADA-1 den daha uzun olabileceği teorileri ile açıklanmaktadır (56). Serumda ADA1+CP aktivitesine rastlanıyor iken, hiç ADA-1 aktivitesine rastlanmıyor olması ise, serumda bol miktarda bulunan CP nedeniyle, ADA-1 in bağlanması teorisiyle açıklanmaktadır. 24

25 Tablo 3 de görüldüğü gibi, ALL dışındaki çeşitli patolojik durumlarda, serumda, dominant izoenzim ADA-2 olarak tespit edilmiştir. Tablo 3: Sağlıklı insanda ve çeşitli hastalık durumlarında bildirilen serum ADA ve izoenzim düzeyleri HASTALIK ADA (U/L) ADA 1+CP (%) ADA 2 (%) SAĞLIKLI (72) ALL (73) TÜBERKÜLOZ (74) PNÖMONİ (75) ROMATOİD ARTRİT (76) ENFEKSİYÖZ MONONÜKLEOZ (77) HEPATİT (78) ALL de hızla çoğalan lenfoblastlardan, seruma bol miktarda ADA-1 salgılandığı, bunun serumda ADA-1+CP ye dönüştüğü ileri sürülmektedir. ALL dışındaki diğer hastalıklarda ise, monositlerin aktif rol aldığı hücresel immünite gelişmektedir. Artan monositlerden de seruma ADA-2 salınmaktadır. Sonuç olarak, ADA-2 nin, hücresel immünitenin, total ADA düzeyinden daha spesifik bir belirleyicisi olduğu ileri sürülmektedir. HASTALAR VE YÖNTEM: 25

26 Çalışma, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezi, 7. Göğüs Hastalıkları Kliniği nde, prospektif olarak, Ocak 2002 Mart 2004 tarihleri arasında yürütüldü. Klinik ve radyolojik olarak aktif akciğer tüberkülozu düşünülen, yayma negatif hastalar çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya dahil edilmek için, hastaların aşağıdaki kriterleri taşıyor olması şartı arandı; 1. Hastanın 10 yaş altı ya da 60 yaş üstü olmaması (immünite etkilendiğinden dolayı), 2. Ek herhangi bir sistemik hastalık ya da immünite bozukluğu bulunmaması, 3. Daha önce tüberküloz tanı ve tedavi öyküsü olmaması. Bu kriterleri taşıyan toplam 26 hasta aktif akciğer tüberkülozu çalışma grubunu oluşturdu. Bu hasta grubunda minimum yaş 14, maksimum yaş 36 olup, grup yaş ortalaması 24 olarak tespit edildi. Hastaların 18 ini(%69) erkek, 8 ini(%31) kadınlar oluşturmaktaydı. Bu gruptaki hastaların aktif tüberküloz hastası oldukları, elde edilen solunum sistemi sekresyonlarında (balgam, indükte balgam, postbronkoskopik balgam, bronşial lavaj), kültürde, Mycobacterium tuberculosis üretilmesi, materyal elde edilemeyen ya da kültürde üreme saptanamayan hastalarda antitüberküloz tedaviye klinik ve radyolojik yanıt alınmasıyla ispat edildi. Klinik ve radyolojik olarak sekel akciğer tüberkülozu bulguları düşünülen, özgeçmişinde tüberküloz tanı ve tedavi öyküsü olan ve ayrıca, çalışmaya dahil edilme kriterlerinin ilk ikisini taşıyan 10 hasta da kontrol olarak alınarak, sekel akciğer tüberkülozu çalışma grubunu oluşturdu. Bu grupta minimum yaş 22, maksimum yaş 48 olup ortalama yaş 38 olarak hesaplandı. Hastaların 5 ini(%50) erkek, 5 ini(%50) kadınlar oluşturmaktaydı. Bu gruptaki hastaların hiçbirinden spontan yada indükte balgam elde edilemedi. Bu hastalarda aktif tüberküloz hastalığı bulunmadığı, bronkoskopik BAL ve PBB materyallerinde mikrobiyolojik olarak ARB saptanmaması, kültürde üreme olmaması, klinik ve radyolojik olarak aktif hastalık bulgusu olmaması ve takipte aktif hastalık bulgusu gelişmemesiyle ispat edildi. Tüm hastalar, semptomatoloji yönünden sorgulandı, ayrıntılı fizik muayene yapıldı. İki yönlü direkt akciğer grafileri ve Bilgisayarlı Toraks Tomografileri çekildi. Klinik ve radyolojik bulgular sınıflandırılarak kaydedildi. Hastaların tümünün tam kan sayımı ve biyokimyasal analizleri yapıldı, EKG leri çekildi. Rutin olarak, sol önkol iç yüzüne, 5TU (Tüberkülin Ünitesi) standart ppd ile tüberkülin cilt testi uygulandı. Balgam çıkarabilen hastaların balgamlarında 3 kez direkt ve yayma yöntemleriyle Asido-rezistan basil arandı ve aynı anda balgamdan Löwenstein - Jensen besiyerine ekim yapılarak Mycobacterium tuberculosis kültürü çalışmasına başlandı. 26

27 Aktif tüberküloz grubunda, tedaviye başlamadan önce, Sekel tüberküloz grubunda tanısal işlemlerden sonra, hastalara fiberoptik bronkoskopi (FOB) uygulandı. İşlem öncesi, hastalara, yapılacak işlem hakkında ayrıntılı bilgi verildi ve yazılı izin alındı. Bronkoskopi öncesi hastaların damar yolu açıldı. İşlemden 30 dakika önce premedikasyon amacıyla 0,5mg atropin sülfat, intramuskuler yoldan uygulandı. Lokal anestezi amacıyla, nazofarinks, glottis ve larinkse, vokal kordların üzerine, %2 lik lidokain solüsyonu minimum miktarda püskürtülerek topikal anestezi oluşturuldu. İşlemden hemen önce, 0,07mg/kg midazolam intravenöz yolla verilerek sedasyon sağlandı. Erişkin tip fiber bronkoskop, transnazal yolla ilerletildi. Bronkoskopi sırasında, hücre viabilitesini azaltmamak amacıyla, yalnızca minimum miktarda lokal anestezik uygulandı. Hastanın oksijen saturasyonu, pulse oksimetre ile monitorize edildi ve saturasyonu %90 ın üzerinde tutmak amacıyla oksijen inhale ettirildi. Radyolojik olarak infiltrasyonun yoğun olduğu, aktivite alanı düşünülen segmetten Bronko-alveoler Lavaj (BAL) alındı. Bu amaçla, bronkoskopun ucu, ilgili segment ya da subsegment bronşunu tama yakın tıkayacak şekilde wedge pozisyonuna getirildi. Oda ısısındaki steril serum fizyolojik, 20 ml lik porsiyonlar halinde 5 kez verilmek ve yavaşça aspire edilmek suretiyle toplam 100ml miktarla lavaj yapıldı. İşlem sırasında yalnız polibikarbonat materyal kullanıldı. Verilebilen ve alınabilen serum fizyolojik miktarları kaydedildi. Alınan sıvı miktarı 25 ml nin altında ise, işlem başarısız olduğu için, hasta çalışmadan çıkarıldı. Materyaller buz içinde saklanarak, 1 saatte laboratuvara ulaştırıldı. Sıvı, mukustan arındırılmak üzere, gazlı bezden süzüldü. Numune ikiye ayrıldı, bir porsiyondan hücre sayımı ve diferansiyel sitolojik değerlendirme yapıldı. CELL-DYN 3500R (Abbott) cihazı ile total hücre sayımı yapıldı. Numune süzüldükten sonra Immufuge II santrifüjü ile 45 saniye santrifüj edilip supernatantı atıldı. Dipte kalan hücreler PBS (ph 7.4) ile iki defa yıkandıktan sonra Becton Dickinson dan elde edilmiş FITC veya PE konjuge monoklonal antikorlar, CD45/14, CD3/4, CD3/8, CD64 için ayrı tüplere ayrılmış hücrelere eklendikten sonra PBS ile resuspende edildi. 30 dakika karanlıkta ve oda sıcaklığında inkubasyonla boyanma işlemi tamamlandıktan sonra eritrosit içeren numuneler aynı firmadan elde edilen lysing solüsyonu ile lyse işlemine maruz bırakıldı. Ardından 3 kez PBS ile yıkanan hücreler 488 nm de argon-ion lazer ayarlı FACS Calibur (Becton Dickinson) ile Cell Quest software i kullanılarak analiz edildi. Sonuçlar, spesifik monoklonallerle boyanmış lenfosit alt gruplarının, lenfosit total sayısına oranı olarak ifade edildi. Aynı örnekten ayrıca modifiye Bromcresol Green yöntemiyle Cobas Integra 800(ROCHE) cihazıyla, albumin düzeyi ölçüldü. BAL numunesinin ikinci porsiyonu, ADA ve izoenzimlerinin analizi için 10 dakika, 1500rpm de santrifüje edildi ve analiz yapılıncaya dek, -20C de bekletildi. ADA aktivitesinin 27

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yakınma OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yaklaşık dört aydır öksürük, Kanlı balgam çıkarma, Göğüs ağrısı ve halsizlik yakınmaları Özgeçmiş Beş yıl önce çekilen akciğer radyogramında sağ üst ve alt zonda tespit

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

Mycobacterium. Mycobacterium hücre duvarının lipid içeriği oldukça fazladır ve mikolik asit içerir

Mycobacterium. Mycobacterium hücre duvarının lipid içeriği oldukça fazladır ve mikolik asit içerir Mycobacterium Mycobacteriaceae ailesi üyeleri uzun, ince, çomak şekilli, hareketsiz bakterilerdir. Özel ayırt edici boyalarla bir kez boyandıklarında seyreltik asitlerle boyayı vermemeleri yani dekolorize

Detaylı

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon)

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberküloz bütün yaş gruplarında görülen ve tüm sistemleri tutabilen bir hastalıktır. Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/

Detaylı

(UZMANLIK TEZİ) Dr. YAVUZ SELİM İNTEPE

(UZMANLIK TEZİ) Dr. YAVUZ SELİM İNTEPE T.C SAĞLIK BAKANLIĞI YEDİKULE GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1.GÖĞÜS HASTALIKLARI KLİNİĞİ Şef. Dr. Saadettin ÇIKRIKÇIOĞLU BALGAM YAYMA NEGATİF, KLİNİK VE RADYOLOJİK

Detaylı

Verem Eğitim ve Propaganda Haftası

Verem Eğitim ve Propaganda Haftası TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞI DERNEKLERİ FEDERASYONU TUVSDF www.verem.org.tr Verem Eğitim ve Propaganda Haftası (Her yılın ilk haftası) TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞI DERNEKLERİ FEDERASYONU Kuruluş: 1948 Ord.Prof.Dr.Tevfik

Detaylı

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi Hücre içi mikropları yok etmekle görevli özelleşmiş immün mekanizmalar hücre aracılı immüniteyi oluştururlar. Hücresel immünitenin

Detaylı

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir? TÜBERKÜLOZ Verem; TB; TBC; Hava yoluyla yayılan bulaşıcı akciğer hastalığıdır. Akciğer dışında kemik, lenf bezleri, böbrek, beyin zarları gibi diğer organları da tutabilir. Tüberküloz bakterisi Mycobacterium

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

Tüberkülozun Mikrobiyolojik Tanısı. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU

Tüberkülozun Mikrobiyolojik Tanısı. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU Tüberkülozun Mikrobiyolojik Tanısı Süheyla SÜRÜCÜOĞLU Tüberkülozun etkin kontrolü için; Yayma sonuçları Kültür ve identifikasyon Duyarlılık testleri ; 24 saat ; 21 gün ; 30 günde bildirilmeli CDC, 1995

Detaylı

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin T Lenfositleri Dr. Göksal Keskin Lenfositlerin ortak özellikleri-1 Kazanılmış bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıdır Spesifite özellikleri var Bellekleri var Primer lenfoid organlarda üretilirler

Detaylı

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ KLİNİK Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde akut infeksiyon Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde akut infeksiyon veya

Detaylı

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ Bağışıklık sistemini etkileyen (uyaran veya baskılayan) maddeler özellikle kanser ve oto-bağışıklık hastalıklarının sağaltımında kullanılan ilaçlar Organ nakillerinde reddin

Detaylı

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011)

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 1- Virgin B lenfositleri ile ilişkili aşağıda yer alan ifadelerden ikisi yanlıştır. Yanlış ifadelerin ikisini de birlikte içeren seçeneği işaretleyiniz.

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Verem Savaşı Daire Başkanlığı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Verem Savaşı Daire Başkanlığı T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Verem Savaşı Daire Başkanlığı Uzm. Dr. Feyzullah GÜMÜŞLÜ Verem Savaşı Dairesi Başkanı Kurs Programı Tüberküloz tanı ve tedavisi TB bakteriyolojik tanısında yeni yöntemler 23 Nisan

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Canlının en küçük birimi Hücre 1665 yılında ilk olarak İngiliz bilim adamı Robert Hooke şişe mantarından kesit alıp mikroskopta

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Tam kan analizi, en sık kullanılan kan testlerinden biridir. Kandaki 3 major hücreyi analiz eder: 1. Eritrositler 2. Lökositler 3. Plateletler

Detaylı

TÜBERKÜLOZ LABORATUVARI TEST REHBERİ

TÜBERKÜLOZ LABORATUVARI TEST REHBERİ TÜBERKÜLOZ LABORATUVARI TEST REHBERİ TEST ADI SONUÇ VERME ARB (Aside Dirençli Bakteri) Boyalı Direkt Bakı Erlich- Ziehl Neelsen boyamalı preparatta mikroskobik inceleme (acil ise her saat). Her gün 14:30,

Detaylı

Adaptif İmmünoterapi. Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya

Adaptif İmmünoterapi. Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya Adaptif İmmünoterapi Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya Adaptif immünoterapi İmmün Sistemin kanser oluşumunda koruyucu rolü daha iyi anlaşılmıştır. Monoklonal antikor teknolojisi, Tümör

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK 1 LERDE LABORATUVAR İPUÇLARI GENEL TARAMA TESTLERİ Tam kan sayımı Periferik yayma İmmünglobulin düzeyleri (IgG, A, M, E) İzohemaglutinin titresi (Anti A, Anti B titresi) Aşıya karşı antikor yanıtı (Hepatit

Detaylı

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI Tanı ve Sorunlar Süheyla SÜRÜCÜOĞLU Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa 1 Sunum İçeriği Tanı kriterleri Tanı kriterlerine ilişkin

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ KÖPEK MEME TÜMÖRLERİNDE TEDAVİ SEÇENEKLERİ AMAÇ Yaşam kalitesini ve süresini uzatmak Nüks veya yeni tümör oluşumlarını engellemek Yrd.Doç.Dr. Nilgün GÜLTİKEN Metastaz oluşumunu engellemek Tümör dokusunda

Detaylı

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Olumsuz yanıtları: Alerjiler - normalde zararsız maddelere tepki Otoimmün hastalıklar (Diyabet)(Kendi dokularını yok eder)

ayxmaz/biyoloji Olumsuz yanıtları: Alerjiler - normalde zararsız maddelere tepki Otoimmün hastalıklar (Diyabet)(Kendi dokularını yok eder) Vücut Savunmasını Bağışıklık : potansiyel zararlı yabancı maddelere ve anormal hücrelere karşı vücudun ortaya koyduğu savunma yeteneğidir. Aşağıdaki faaliyetleri gerçekleştirir: virüsler ve bakterilere

Detaylı

ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II. Doç Dr. Nurzen SEZGİN

ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II. Doç Dr. Nurzen SEZGİN ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II Doç Dr. Nurzen SEZGİN bstrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT)

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT) TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT) Tüberkülin deri testi tüberküloz infeksiyonunu gösteren deri testlerinin genel ismidir. Bu testler basilin belirli antijenik bileşenlerinin, tüberküloz basili ile infekte olan

Detaylı

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su KAN DOKUSU Kanın Bileşenleri Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08 Plazma :%55 Hücreler : %45 Plazmanın %90 su Kan Hücreleri Eritrosit Lökosit Trombosit Agranulosit Lenfosit Monosit Granulosit Nötrofil

Detaylı

ği Derne Üroonkoloji

ği Derne Üroonkoloji İNTRAVEZİKAL BCG UYGULAMALARI ÖNCESİ PPD. TESTİ ÖLÇUM DEĞERİ ILE IDRAR IL-2 VE IL-lO DÜZEYLERİ ARASINDAKİ KORELASYON AMAÇ Transizyonel hücreli mesane karsinomlarında transüretral tumör rezeksiyonu sonrası

Detaylı

MİKOBAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI ÇALIŞILAN TESTLER

MİKOBAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI ÇALIŞILAN TESTLER MİKOBAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI ÇALIŞILAN TESTLER NO KOD TEST ADI 1 73001 Ehrlich Ziehl Neelsen Yöntemiyle ARB Aranması Mikobakteri Sıvı Kültürü 2 73003 (MGIT 960, otomatize sistem) 3 73004 Mikobakteri

Detaylı

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLER (TDM)

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLER (TDM) TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLER (TDM) Ne zaman etkendir? Duyarlılık testleri ne zaman ve nasıl yapılmalıdır? Nasıl tedavi edilmelidir? TDM NE ZAMAN ETKENDİR? Şebeke suyundan, topraktan, doğal sulardan,

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi 1 2 3 4 5 6 7 Solunum Sistemini Oluşturan Yapılar Solunum sistemi burun, agız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronslar, bronsioller, ve alveollerden

Detaylı

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Spesifik tanı yöntemleri: 1. Direk (kült ltür r ve bakterinin gösterilmesi) g 2. Antikorların n gösterilmesig 1.Standart tüp aglütinasyonu 2.Rose Bengal

Detaylı

Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama. Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama. Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Bağışıklığın Baskılanması Birincil İkincil B hücre hastalıkları

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Prof. Dr. Ahmet Gül İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Romatoid Artrit Kronik simetrik poliartrit q Eklemde İnflammasyon

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 19 EYLÜL 2016 28 EKİM 2016) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

Bağışıklık sistemi nasıl çalışır?

Bağışıklık sistemi nasıl çalışır? On5yirmi5.com Bağışıklık sistemi nasıl çalışır? İnsanda bağışıklık sistemi, özellik ve görevleri nelerdir? Kaç çeşit bağışıklık sistemi vardır? Yayın Tarihi : 23 Ekim 2012 Salı (oluşturma : 10/3/2017)

Detaylı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Testler farklı amaçlarla uygulanabilir: - Tanı, tarama, doğrulama,

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 18 EYLÜL 2017 27 EKİM 2017) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ 4. Hafta Prof. Dr. Gürsel DELLAL 1 Dolaşım Fizyolojisi Kan Kan, vücutta damarlar içinde devamlı halde dolaşan bir dokudur. Kan, plazma içinde süspansiyon halinde bulunan eritrosit

Detaylı

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı. Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi

Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı. Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi Uz.Dr. Servet ÖZTÜRK Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalaıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

III. TÜBERKÜLOZ SEMPOZYUMU VE III. TÜBERKÜLOZ LABORATUVAR TANI YÖNTEMLERİ UYGULAMALI KURSU. 25-27 Kasım 2004

III. TÜBERKÜLOZ SEMPOZYUMU VE III. TÜBERKÜLOZ LABORATUVAR TANI YÖNTEMLERİ UYGULAMALI KURSU. 25-27 Kasım 2004 III. TÜBERKÜLOZ SEMPOZYUMU VE III. TÜBERKÜLOZ LABORATUVAR TANI YÖNTEMLERİ UYGULAMALI KURSU 25-27 Kasım 2004 Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu Düzenleyenler KLİMİK DERNEĞİ TÜBERKÜLOZ

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞI AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNDA TANI

ÇOCUKLUK ÇAĞI AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNDA TANI ÇOCUKLUK ÇAĞI AKCİĞER TÜBERKÜLOZUNDA TANI Prof Dr Uğur Özçelik Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü, Ankara Tüberküloz günümüzde tüm Dünya da yaygın bir sağlık sorunu olarak

Detaylı

CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı?

CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı? CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı? Maternal inf.tanısı Fetal inf.tanısı Yenidoğan inf.tanısı Bir test sonucunun doğru yorumlanabilmesi, testin tanı doğruluğunun bilinmesi

Detaylı

Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya

Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya Dünyada 130-170 milyon kişi hepatit C virüsü (HCV) ile infekte Her yıl 3-4 milyon

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır.

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. WEİL FELİX TESTİ WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. Riketsiyöz tanısında çapraz reaksiyondan faydalanılır bu nedenle riketsiyaların çapraz reaksiyon

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması Dr. Ahmet U. Demir Solunum fizyolojisi Bronş Ağacı Bronş sistemi İleti havayolları: trakea (1) bronşlar (2-7) non respiratuar bronşioller (8-19) Gaz değişimi: respiratuar

Detaylı

Muzaffer Fincancı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Muzaffer Fincancı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Muzaffer Fincancı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV infeksiyonlu hastalarda tüberküloz sıklığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi 212 HIV infeksiyonlu hasta - 8 Akciğer tüberkülozu - 4

Detaylı

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ)

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ) T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TIBBİ BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) MOLEKÜLER

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN Meslek Hastalıkları-3 Meslek Hastalıkları Listesi Meslek Hastalıklarının Tıbbi ve Yasal Tanı Koyma Süreci

Detaylı

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ Presipitasyon G)İMMUNOASSAY TESTLER İşaretli antikorların kullanılmasıyla 1942 de; FA Fluoresan Antikor (Fluorokromlar) 1954 de; IFA (İndirekt Fluoresan Antikor) 1960 da; RIA

Detaylı

Mikobakterilerin İdentifikasyonu M. tuberculosis ve tüberküloz dışı mikobakteri infeksiyonlarında i artış nedeni ile; bakterilerin adlandırılması gere

Mikobakterilerin İdentifikasyonu M. tuberculosis ve tüberküloz dışı mikobakteri infeksiyonlarında i artış nedeni ile; bakterilerin adlandırılması gere KLASİK İDENTİFİKASYON YÖNTEMLERİ Prof. Dr. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU Doç. Dr. Hörü GAZİ Celal lb Bayar Üniversitesi it it Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD MANİSA Mikobakterilerin İdentifikasyonu

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ. ve İNFLAMASYON. 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun

LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ. ve İNFLAMASYON. 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ ve İNFLAMASYON 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun Dersin Amacı: * Yabancı maddeye karşı savunma? * Lökosit çeşitleri ve miktarları * Lökopoez * Fonksiyonel özellikleri * Monosit-

Detaylı

İMMÜNOBİYOLOJİ. Prof. Dr. Nursel GÜL. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü

İMMÜNOBİYOLOJİ. Prof. Dr. Nursel GÜL. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü İMMÜNOBİYOLOJİ Prof. Dr. Nursel GÜL Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü GİRİŞ İmmünoloji, organizmaların dışarıdan gelen mikroorganizmalara, parazitlere vb. birçok yabancı ajana karşı veya

Detaylı

Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı?

Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı? Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı? Dr. Funda YETKİN İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Sunum Planı Klorheksidin

Detaylı

YENİ DİYABET CHECK UP

YENİ DİYABET CHECK UP YENİ DİYABET CHECK UP Toplumda giderek artan sıklıkta görülmeye başlanan ve başlangıç yaşı genç yaşlara doğru kayan şeker hastalığının erken teşhisi için bir Check Up programı hazırladık. Diyabet Check

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

İNTERFERON GAMA SALINIM TESTLERİ. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU

İNTERFERON GAMA SALINIM TESTLERİ. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU İNTERFERON GAMA SALINIM TESTLERİ Süheyla SÜRÜCÜOĞLU TB Hastası 8 milyon/yıl TB İnfeksiyonu 2 milyar Latent Tüberküloz İnfeksiyonunun (LTBI) Tanısı Altın standart yöntem yoktur Tüberkülin Deri Testi, 1910

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 15 EYLÜL 2014-31 EKİM 2014) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR BİYOKİMYA LABORATUVARI Laboratuvarın çoğunlukla en büyük kısmını oluşturan biyokimya bölümü, vücut sıvılarının kimyasal bileşiminin belirlendiği bölümdür. Testlerin çoğunluğu,

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

Prof.Dr. Meltem Yalınay Çırak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. SALGINLARIN İZLENMESİ VE MOLEKÜLER

Prof.Dr. Meltem Yalınay Çırak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. SALGINLARIN İZLENMESİ VE MOLEKÜLER SALGIN ARAŞTIRMASINDA MOLEKÜLER MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARININ ROLÜ Prof.Dr. Meltem Yalınay Çırak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. SALGINLARIN İZLENMESİ VE MOLEKÜLER

Detaylı

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar H. Barbaros ORAL Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Edinsel immün sistemin antijenleri bağlamak için kullandığı 3 molekül sınıfı: I.Antikorlar,

Detaylı

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/11) Akreditasyon Kapsamı

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/11) Akreditasyon Kapsamı Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/11) Tıbbi Laboratuar Adresi :Sağlık Mahallesi Saygun Caddesi No:55 Sıhhiye 06100 ANKARA / TÜRKİYE Tel : 0 312 565 53 62 Faks : 0 312 565 54 55 E-Posta : mikrobiyolojirldb@thsk.gov.tr

Detaylı

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU ve ADI TMİK 001: Vaka Değerlendirme Toplantısı TMİK 002: Makale

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU MİK 0001 MİK 0002 MİK 0003 MİK 0004 MİK 0005 MİK 0006 MİK 0007 MİK 1000 MİK 4000 MİK 5000 KONU ADI Vaka Değerlendirme

Detaylı