AÇILIŞIN kısa bir süre sonra bir yaşam alanına hem de ticari bir. yapılacağını dile getiren Başkan Zolan, " merkeze kavuştuğuna dikkat çeken

Transkript

1 AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Harmandalı'ndaki çöp depolama alanını gezdi. Yıldırım, "Burada gördüğümüz yığınlar kelimenin tam anlamıyla patlamaya hazır bir bomba" dedi Denizli tarihinin gelmiş geçmiş en büyük projelerinden biri olan Şehirlerarası Otobüs Terminali Türkiye'nin en büyük ulaşım komplekslerinden biri olacak. 100 bin metrekare kapalı alana sahip terminal ile Denizli hem yeni bir yaşam alanına hem de ticari bir merkeze kavuşacak. Başkan Zolan, "Denizli nin geleceğine damga vuracak bir projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz" dedi DENİZLİ NİN aynı zamanda hem yeni AÇILIŞIN kısa bir süre sonra bir yaşam alanına hem de ticari bir yapılacağını dile getiren Başkan Zolan, " merkeze kavuştuğuna dikkat çeken İki yıllık hummalı bir çalışmanın nihayet Başkan Osman Zolan, " Burada 24 saat sonuna yaklaştık. Şuan iç dekorasyon hayat akacak. Burası Denizli'nin en çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor. hareketli mekanlarından biri olacak. Gün- Böylesi önemli bir projeyi planlanan zalük binlerce insanın uğrak noktası olacak man diliminde bitirmek Denizli Belediye- bu mekanda insanların tüm ihtiyaçları, si'nin gücünün bir göstergesi. talepleri giderilecek. Bu projeyi plan- Bulunduğu bölgede inanılmaz bir larken her şeyi düşündük. Burada da değişim yaşatacak olan Şehirlerarası O- hayat hiç durmayacak. Denizli ticaretinin tobüs Terminali zamanla istasyon ile de kalbide burada atacak" dedi entegre edilerek ulaşımda bir bütünlük sağlanacak" dedi. devamı 10 da 5 Şubat 2014 Çarşamba Gediz Üniversitesi Teknoloji Takımı, otomotivde geleceğin teknolojisi hibritte önemli başarı elde etti. Motordaki atıl ısıl enerjisini kullanarak 1 litre benzinle bin kilometre giden araç tasarlandı. Gençler, Hollanda daki uluslararası yarışa ülkemizden katılmaya hak kazanan tek ekip oldu

2 SAYFA 11 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 5 Şubat 2014 Çarşamba Bu kez yolum İç Anadolu ile Ege bölgesinin kesişim noktası, en eski yerleşim birimi, 10 bin yıllık site şehri Bolvadin e denk düştü sevgili okuyucular. Bakılsaydı bağ olurdu, bakılmadığı için yıkılmaya yüz tutan tarihi konakların bulunduğu bu kasabada gezerken, gördüklerim içimi acıttı... KADİR DEMİREL Kaybolan bir tarih: BOLVADiN Atatürk ün kurtuluş savaşı sırasında karargahı olan evin bile yıkılmaya yüz tuttuğu bu şehirde, halk, evlerini terk edip, başının çaresine bakmaya çalışmış. İyi bakılsaydı, ilçeyi turizm cennetine çevirecek olan, 800 yıllık konaklar, ya yavaş yavaş ölüyor, ya da zaten ölmüş, yıkılmayı bekliyor. Anıtlar yüksek kurulu kendisi yapmadığı gibi, yardım da etmiyor, en ufak bir çivi dahi çakılmasına izin vermiyor. Belediye yetkililerinden Vehbi Neslioğlu konuyla ilgili olarak, Eskişehir Anıtlar Yüksek kurulu en küçük bir harekete izin vermiyor. Sit olmadığı halde bazı yapıları da sit hattına aldı. Kendisi hiçbir katkı sağlamazken, vatandaşın da hiçbir şey yapmasına izin çıkmıyor. Belediye olarak elimiz kolumuz bağlı. Uygulama yeniden gözden geçirilsin. Vatandaş da muzdarip, belediye de muzdarip. dedi. Tarihi Bolvadin, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Eldeki bilgilere göre yıllık geçmişi vardır. Bolvadin, antik Paroreos Phrygia vadisinde kurulmuştur. Bu vadide MÖ 8000'de yerleşik hayata geçilmiştir. Arkaik devirde bir site şehri olan Bolvadin, Afyon bölgesindeki 52 yerleşim biriminden birisiydi. Anadolu'daki bütün tarihî devirleri yaşamıştır. Romalılar zamanında Polybotum isminde il merkezidir. Üçhöyük mevkiinde mühim bir iskân merkezi olan Kayster Pedion şehri MÖ 401 yılında Persler tarafından yakıldıktan sonra Polybotum (Poly Vatum = geniş ova)) hızla gelişmiştir. Grek tarihçisi Ksnefon, "Anabasis" isimli kitabında Kayster Pedion şehri için "yolların birleştiği yerde kalabalık bir şehirdir" der. 133 yılında Polybotum'u ziyaret eden Roma kralı Hadrianus adına 3 cins para basılmıştır. Kralın heykelleri form ve agoraları süslemiştir. Bizans zamanında "Polybotos" ismiyle anılmıştır. Çevresine tesir eden kültür şehri olmuştur. Bizans'ın son zamanlarında Türk ve Arap akınlarının tesiri ile şehir küçülmüş, nüfus dağılmıştır. Bizans tarihçisi Anne Comnenus "Alexia" isimli eserinde bu şehrin çevresinin merkezi olduğunu yazar. IX. asrın başlarında büyük bir deprem geçirir. Şehrin surları ve binaları yıkılır. Bizans Kralı Aleksi Comnenus şimdiki Hisar Mahallesi'nin olduğu yere büyük bir kale yaptırır, halkın bir kısmı ile askerleri buraya taşır, büyük bir kımı ise Sivrihisar ve Seyitgazi'ye taşınır. 732 yılında Emevi komutanı Mesleme büyük bir ordu ile Bolvadin'e gelir. Burada Akrenon (Afyon) kalesi kuşatılır. Kuşatmada Seyyid Battal Gazi ve Peygamberimizin sahabesi Abdül Vahap Gazi yaralanır. Seyit Battal Gazi, Seyit Gazi'de; Abdül Vahap Gazi de Bolvadin'de ölürler. Türbeleri bu yerdedir. Bu olayların hatırası olan Sahabe Abdül Vahap Gazi'nin türbesi Eber Gölü kenarında bir höyük üzerindedir. Selçuklular dönemi Bolvadin, Malazgirt Savaşı'ndan sonra 1107 tarihinde yapılan Bolvadin Savaşı sonunda Emir Mengücek Bey tarafından Türklerin eline geçmiştir. Bolvadin Savaşı, Anadolu'nun Türkleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Türklerin eline geçtikten sonra Bolvadin'e Yazır, Avşar, Karkın, Çepni boyları gelip yerleşmişlerdir. Daha sonra aşiretlerin iskanları sırasında çeşitli aşiretler, cemaatler yerleştirilmiştir. Bugünkü Bolvadin ve civarındaki halkın kökleri bu aşiretlere dayanır. Bolvadin merkezinde Yazır, Peçenek, Karkın ve Çerkez aşiretleri etkindir. Daha sonra Sarıkeçili, Karakeçili ve Tekeli Yörükleri gelmişlerdir. Civarda ise Morcaali Türkmenleri (Kemerkaya), Oğuz Türkleri (Çay), Karabağ Türkmenleri (Büyükkarabağ, Ortakarabağ, Derekarabağ), Tabanlı Türkmenleri (Kurucaova Köyü), Selçuklu Yörükleri (Dişli Kasabası), Avşar Yörükleri (Özburun Kasabası), Karakeçili Yörükleri (Yörükkaracaören ve civarı) yerleşmiştir. Bolvadin Selçuklular zamanında "Karahisar-ı Devle" ismiyle anılan Afyon'a bağlı 10 kadılıktan birisi olup yeniden imar edilmiştir. Bu devirde 11 nahiyesi (Han, Bayat, Musluca, Göçmen Akviranı, Nevahi-i Barkınlı, İshaklu, Çay, Karamık, Şuhut, Karaadilli, Çölabat), 326 köyü, 11 mahallesi vardı. Büyük bir ticaret merkeziydi. Selçuklular'dan günümüze kadar yalnızca Alaca Camii ulaşmıştır. Alaca Çeşmesi ve Ali Efendi Camisi'nin yalnız kitabeleri ulaşabilmiştir. Mevlana'nın oğlu Sultan Veled, Afyon'u ziyareti sırasında "Bolvadin Mevlevihanesi"ni açmıştır. Anadolu beylikleri dönemi Bolvadin, Selçuklular yıkıldıktan sonra Eşrefoğulları, Sahipataoğulları ve Karamanlılar ın eline geçmiştir. Bu devirde Eşrefoğlu Külliyesi ve Erkmenhisarı Camii yapıldı. Bu eserlerden günümüze Eşrefoğlu Camisi'nin kitabesi ve Erkmenhisarı Camisi'nin minaresi (Kırık Minare) gelebilmiştir. Osmanlı dönemi Bolvadin, Sultan I. Murat zamanında Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde, önceleri Germiyan vilayetine (Kütahya), 1839'dan sonra Hüdavendigar vilayetine (Bursa) bağlı kaza merkezi oldu yılında Muhassılığa yükseldi. Karahisar-ı Sahip Sancağı (Afyon) iki Muhassılığa ayrılmıştır: 1. Karahisar-ı Sahip Muhassılığı: Merkez Afyon, Sandıklı, Sincanlı, Dinar (bu dönemde Denizlinin Çal ve Çivril ilçeleri Geyikler isminde olan Dinara baglıdır ) 2. Bolvadin Muhassılığı: Merkez Bolvadin, Han, Bayat, Musluca (Emirdağ), Nevahid-i Barçınlı (Kemerkaya), İshaklı (Sultandağı), Karamık, Çay, Şuhut, Karaadilli, Çölabat kazaları Büyük bir kültür merkezi olan Bolvadin'de ticari hayat ve sanat çok gelişmiştir yılında yapılan nüfus sayımındaki istatistiklere göre 150 çeşit meslek grubu vardır. Ziraat Bankası 22. şubesini 1873 yılında Bolvadin'de açmıştır. Bunu takiben Osmanlı Bankası ve Akşehir Bankası da şube açmışlardır. Daha sonra Bolvadinliler 1 Haziran 1914 yılında, Osmanlı Döneminin ilk özel bankalarından olan "Bolvadin İktisadi Osmani Bankası"nı kurmuştur. Kültür hayatını temsil eden medreselere, tekkelere, ahi kuruluşlarına Selçuklular zamanında raslanır. Bu teşkilatlar Osmanlı zamanında gelişmiştir. Nakşibendi, Kadri, Rufai ve Şazeli tarikatlarının merkezi olmuştur. Arşivlerdeki vesikalara göre 14 tekke vardır yılında medreselerin kaldırıldığı tarihte, 28 tane medrese bulunuyordu. Aynı tarihte Afyon'da 19, Sandıklı'da 6, Aziziye (Emirdağ)'de 1 medrese vardı. 1839'dan sonra medreselerin yanı sıra kurulan okullardan Bolvadin'de 7 ibtidaiye (ilkokul), 1 rüştiye (ortaokul) vardır. Ayrıca 63 tane sıbyan (mahalle mektebi) bulunuyordu. Kurtuluş Savaşı Bolvadin, Kurtuluş Savaşında stratejik yönden önemli bir merkez olmuştur. Birinci ve İkinci Ordu Bolvadin'de kurulmuştur. Cemal Kutay ın değerlendirmesine göre Mehmet Fahrettin Koçak, az faniye nasip olacak bir şerefin sahibi dir. Zira Koçak, Yunan Başkumandanı Nikolas Trikupis i esir eden kıtalardan birinin Başçavuşudur ve esir düşman generalini Gazi Mustafa Kemal in Başkumandanlık Karargâhına götürenler arasındadır. Mehmet Fahrettin Koçak Hicrî 1315 de Bolvadin de doğmuş, 1978 yılında 79 yaşında hayatını kaybetmiştir Coğrafi Konum Bolvadin, 31 derece 2 dakika doğu meridyeni ile 38 derece 43 dakika kuzey paralelinin kesiştiği noktada, derin ve uzun bir alüvyon ova üzerine kurulmuştur. Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu kesiminde yer alan Bolvadin güneyden Sultandağları, kuzeydoğudan Emirdağları ile çevrilidir. Ulaşım açısından İç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerini birbirine bağlayan kilit noktadadır. Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1016 metre ve yüzölçümü 1108 km² dir. Afyon yüzölçümünün %12.85' ünü oluşturur. Yüzey şekilleri ve iklim Bolvadin'in arazileri genellikle ovadır. İlçenin yüzölçümünün ortalama %40'ı tarımsal saha olup büyük bir kısmında tahıl üretilmekte, ikinci sırayı meyvelik, bağ ve bahçe sahaları almaktadır. İlçenin dağlarında sarı meşe, ardıç ve çam ormanları vardır. Bolvadin iklim bakımından İç Anadolu Bölgesi ile Ege Bölgesi arasında yer aldığından, zaman zaman karasal, zaman zaman ılıman hava kütlelerinin tesiri altında kalmaktadır. Genel olarak yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. Bolvadin yeraltı suları bakımından zengin bir kuşakta yer almasına karşın akarsular bakımından fakirdir. Bölgedeki tek akarsu Ahır Dağlarından doğup, Bolvadin'in güneyinden geçerek Eber gölü'ne dökülen Akarçay'dır. Üzerinde Altıgöz, Develi, Kırkgöz ile Sırt köprüsü vardır. Eber Gölü, Bolvadin'in güneydoğusunda bulunur. Bolvadin, Çay ve Sultandağı ilçelerine kıyısı vardır. Denizden yüksekliği 967 metre ve yüzölçümü 125 km²dir. Akarçay ve Sultandağlarından gelen sel suları ile beslenmekte olup, gölde yetişen kamış, hasırotu ile gölde bulunana sazan ve turna balıkları göl çevresinde bulunan köylüler için geçim kaynağı sağlamaktadır. Nüfus Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü tarafından Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) uygulamasıyla yapılan nüfus sayımlarının sonuçları açıklandı. Açıklanan nüfus sayımında Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinin merkezi nüfusu 52 bin'den 31 bin'e gerileyerek yüzde 40 azaldı. Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün sonuçlarına göre, Bolvadin ilçe merkezinde 15 bin 618 erkek, 15 bin 734 Kadın yaşıyor. Sayım sonuçlarına göre, ilçe merkezi ve ilçe genelinde kadın sayısı erkek sayısından fazla çıktı. Ekonomi Bolvadin'de ekonomik hayat tarım, hayvancılık, ticaret ve sanayiye bağlıdır. Halkın geçim kaynağındaki ana unsur tarım ve hayvancılıktır. Buğday, arpa, mısır, nohut, fasulye, yeşil mercimek, şekerpancarı, haşhaş, ayçiçeği yetiştirilmekte; elma, armut, kayısı, vişne, kiraz gibi meyveler de üretilmektedir. Hayvancılıkta özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yaygındır. Bolvadin, il ve ilçelere sanayi mamulleri pazarlamaktadır. Bunlar emaye ürünleri, işlenmiş kereste, teneke, demir doğrama, kaymak, sucuk, yumurtadır. Bolvadin denince kaymak üzerinde durmak gerekir. Asıl kaymak Bolvadinli dilinde "camız" denen manda sütünden başkasından yapılmaz. Ancak son senelerde camız nüfusunda bir azalma olduğu söylenmektedir. Camız sütünün kendine has kıvamı, kokusu, yağ oranı ile kaymağın ham maddesi olarak önemli bir yeri vardır. Burada bir noktayı da belirtmekte fayda var, son zamanlarda Afyon otogarındaki satıcılardan kaymak istendiğinde "kaymak" diye verdiklerinin içinde süt bulunan şekerden başka bir şey olmadığını bilmek ve aldanmamak gerekir. Asıl Bolvadin kaymağı, halis sütün şeker gibi hiçbir katkı maddesi katılmamış halinin özel metodlarla yoğunlaştırılması olduğunu ve mutlaka Bolvadin kaymağının aranması gerektiğinin altını çizmek gerekir. Turizm İlçe çok miktarda yeraltı jeotermal kaynağa sahiptir. Afyonkarahisar-Konya yolunun üzerinde olan Heybeli Termal Tatil Köyü, Bizans döneminden beri kullanılan bir kaplıca olup, o dönemde "Kızılkilise" veya "Kızılkirse" adıyla bilinen, Bolvadin'in önemli bir turizm merkezidir. Bolvadin Belediyesi'nin işlettiği tesis, son yıllarda yapılan çalışmalar ile tam bir turizm merkezi haline gelmiştir. Bolvadin e 37 km. uzaklıktadır. Su sıcaklığı 46 C ile 52 C arasında değişmekte olup, ph değeri 6,8 dir. Bayramlarda ve yaz aylarında kapasitesini zorlayan tesis, bölgenin önemli bir termal tesisidir. Suyu şifalıdır. Birçok cilt hastalığına iyi gelmektedir. Bünyesinde 4 yıldızlı Özer Termal Otel'ini de barındırmaktadır. Büyük bir alana yayılmış olan tesiste; çim saha, basketbol sahası, çay bahçesi, çocuk parkı, 2 tane büyük havuz, 2 tane eski ve daha küçük havuz (Orta havuzlar) ve sayamadığımız birçok mekân vardır. Her devremülkte havuz vardır. Kış aylarında dışarısı buz gibiyken sıcak ve şifalı suyla dolu havuza girmenin zevki bir başkadır. Kırkgöz Köprüsü Bolvadin in 6 km. Güneyinde Bolvadin ile Sultandağı arasında Akarçay üzerindedir. Köprü hakkında ilk bilgiler Hitit tabletlerinde bulunmaktadır. Köprü 400 metre uzunluğunda 4 metre genişliğinde taş bir köprüdür. İstanbul da başlayan ve Bağdat a kadar uzanan taş kaplı bir yolun parçasıdır. Köprü 375 m. Uzunluğunda, 64 gözlüdür. Bolvadin yönündeki 175 m.lik bölümü ile 22 gözünü Mimar Sinan yapmıştır. Köprünün dört gözü Kurtuluş savaşı sırasında Yunan ordusu tarafından dinamitlenmiştir. Bu gözler sonradan Türk askerleri tarafından yenilenmiştir. Kırk göz denilmesinin nedeni Türk mitolojisinde 40 çokluğu ifade ettiği için 40 göz denmiştir. Yaşanılan dönemde Anadolu yu doğuya bağlayan tek yol tek geçit burası olması köprünün değerini arttırmıştır. Yıl: 3. Sayı: Şubat 2014 Çarşamba İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU İstihbarat Şefi Salih ASLAN Sayfa Editörleri Özer AKOĞLU Şermin SEZGİNER Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ 517 Şubat Çarşamba Perşembe Mahkeme kararına rağmen tayine üst sınırdan ceza Ankara 19. Sulh Ceza Mahkemesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun ve eski RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığa, "görevi kötüye kullanmak'' suçundan verdiği hapis cezasının gerekçesini açıkladı Gerekçede, "mahkeme kararları yerine getirilmeyerek, müştekinin tayin edilmesinin, sanıklar hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesini gerektirdiği" belirtildi. Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanı olarak çalışan Cengiz Özdiker'in, önce uzman denetçiliğine, daha sonra ise araştırma ve geliştirme daire başkan vekilliğine atandığı belirtilen gerekçede, idari yargının bu atamaları iptal ettiği bildirildi. Özdiker'in daha sonra sırayla Diyarbakır ve Adana bölge müdür yardımcılığına, Adana bölge müdürlüğüne, eğitim dairesi başkanlığına ve araştırma ve geliştirme daire başkanlığına atandığı ifade edilen gerekçede, müştekinin, en son, disiplin cezasıyla cezalandırılarak, uzman denetçiliği görevine verildiği anlatıldı. Özdiker'in, atamalara ilişkin, Danıştay'a ve idare mahkemelerine açtığı davalarda, "yürütmenin durdurulması ve iptal" kararları aldığı belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi: "Danıştay ve İdare Mahkemelerinin lehte kararlarına rağmen, sanıklar Zahid Akman, Abdulvahap Darendeli, Şaban Sevinç, Paşa Yaşar, Taha Yücel ve Davut Dursun'un en az iki, sanık Arif Merdol'un ise bir kez, müştekinin farklı şekilde atanması işlemine olumlu oy vererek, suç işlediği kanaatine varılmıştır. Son çare olarak müracaat edilen mahkeme, hatta Danıştay kararının, açık biçimde yerine getirilmeyerek, müştekinin tayinlerinin yapılmış olması, hukukun gereğinin yerine getirilmesinin önemi, cezanın caydırıcı olması gereği de dikkate alındığında, kısmen de olsa sanıklar hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesini gerektirmiştir." RTÜK Başkanı Davut Dursun ve üye Taha Yücel ile eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve eski üyeler Abdulvahap Darendeli, Şaban Sevinç ve Paşa Yaşar hakkında zincirleme olarak "görevi kötüye kullanma" suçundan ayrı ayrı 1 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme, takdiri indirim uygulayarak, sanıkların cezasını 1 yıl 15 güne indirdi. Eski üye Arif Merdol'a ise "görevi kötüye kullanma" suçundan 1 yıl hapis cezası veren mahkeme, bu cezayı 8 aya düşürdü. Merdol'un hapis cezasını, başka yaptırımlara çevirmeyen mahkeme, "pişmanlık gözlenmemesi, suçun işleniş şekli, suç kastının yoğunluğu, yeniden suç işlemeyecekleri yönünde olumlu kanaat oluşmadığı" gerekçesiyle, sanıklar hakkında verilen cezaları ertelemedi ve hükmün açıklanmasını geri bırakmadı. (AA) Foça bombalı saldırı davasında yargılamanın Hukuka uygun hareket edeceğiz İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına atanan Mustafa Doğru, "Adaletin tecellisi için üzerimize düşen görevleri yasalara, ilgili mevzuatlara ve uluslararası hukuk normlarına uygun olarak yerine getirmeye çalışacağız" dedi. Aydın Cumhuriyet Başsavcı Vekillliği'nden Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) adli yargı kararnamesiyle iki hafta önce İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı görevine atanan Doğru, AA muhabirine, İzmir'in tanıdığı bir şehir olduğunu, bu nedenle uyum sorunu yaşamayacağını söyledi. Etkin, hızlı ve adil bir yargılamanın hedefleri olduğunu ifade eden Doğru, "İzmir yabancısı olmadığımız bir şehir. Adalet hizmetlerinin İzmirlilere yüksek standartlarda sunulması için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu. Adliyedeki tüm unsurlarla bir bütünlük içinde uyumu yakalamak istediklerini dile getiren Doğru, şöyle konuştu: "Cumhuriyet savcısı meslektaşlarımızla, savunma ayağı olan avukatlarımızla, adalet personelleriyle, medya mensuplarıyla sorunların çözümüne yönelik olarak işbirliği içinde diyaloğa açık şekilde çalışacağız. Adaletin tecellisi için üzerimize düşen görevleri yasalara, ilgili mevzuatlara ve uluslararası hukuk normlarına uygun olarak yerine getirmeye çalışacağız." (AA) Tutukluluk süresi 5 yılla sınırlandırılacak Tutukluluk süresinin 5 yılla sınırlandırılmasıyla ilgili düzenleme üzerinde çalışmalar sürerken, Yargıtay'da temyiz incelemesinde geçen sürenin de tutukluluk hesabına katılıp katılmayacağı tartışılıyor. Cezaevlerinde bu yılın Ocak ayı itibarıyla tutuklu 27 bin 563 kişinin 149'u 5 yılın üzerinde tutuklu bulunuyor. Bu 149 kişi arasında, yerel mahkemede haklarında karar verilen ancak Yargıtay'daki temyiz aşaması devam eden ve "hükmen tutuklu" veya "hüküm özlü" denilen tutuklular da bulunuyor. Yapılacak yeni düzenlemeyle, yerel mahkemedeki yargılamaları devam eden ve 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunanların tahliye edilmesi gündeme g- elecek ancak yerel mahkeme yargılaması biten ve temyiz aşaması başlayan tutukluların durumu tartışma konusu. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 2005'de yürürlüğe girdi. Ancak Kanun'un 12. maddesiyle, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) tutukluluk sürelerini belirleyen maddesinin 31 Aralık 2010'da yürürlüğe gireceği hükme bağlandı. CMK'nın yürürlüğe giren 102'nci maddesinde, ''Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. (AA) durdurulması talebi reddedildi İzmir in Foça ilçesinde, askerî servis aracının geçişi sırasında bombalı saldırı düzenleyerek iki askeri şehit eden, 12 kişiyi yaralayan, saldırıdan önce kendilerini gören üç çiftçiyi de başlarından vurarak öldüren yedisi tutuklu sekiz sanığın yargılanmasına devam edildi. Sanık avukatları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yapılan açıklamalardan, TMK 10. maddeyle görevli mahkemelerin kısa sürede kapatılacağının anlaşıldığını belirterek yargılamanın durdurulmasını talep etti İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde 2 Eylül 2012'de polis ekipleriyle girdikleri çatışmada yaralı yakalanan, hakkında 30 defa ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl hapis istenen Yunus Çiçek'in de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklarla müşteki, mağdur ve tarafların avukatları hazır bulundu. Tutuksuz sanık Ali Yapan ise duruşmaya katılmadı. Olay günü ilk patlamada yaralananlara yardım ederken meydana gelen ikinci patlamada yüzde 60 işitme kaybı yaşayan Türker Durmaz, müşteki o- larak ifade verdi. Saldırı düzenlenen askerî servis aracının arkasından yoluna devam ederken patlamanın meydana geldiğini, yaralı askerlere yardım için arabasından indiğini, bu sırada ikinci patlamanın yaşandığını ve kulaklarında yüzde 60 işitme kaybı olduğunu belirten Durmaz, Olaydan sonra bir hafta boyunca hiç duymadım. Kulağımda yüzde 60 duyu kaybı var. Şikayetçiyim ve davaya katılmayı talep ediyorum. dedi. Duruşmaya katılan diğer mağdur ve müştekiler de şikayetçi olduklarını tekrarlayarak, sanıkların cezalandırılmasını istedi. Mahkeme başkanı, savcının verdiği mütalaada, iddianamede belirtilen cezaların yanısıra sanıklar Çiçek, Hasan Deliktaş, Şehmus Rabindüz ve Şevket Rabindüz'ün, patlayıcı madde tedarik etme ve bulundurma suçunu TCK 174/2 maddesi gereği örgüt faaliyeti çerçevesinde işlediklerini gerekçe göstererek, verilecek cezanın yarı oranında arttırılması talebinde bulunduğunu hatırlattı. Sanık avukatları ise savcının mütalaasının müvekkillerine ulaşmadığını belirterek, savunma için ek süre istedi. Sanıklar, mütalaayı almadıklarından dolayı mütalaa ve ek savunma yapmayacaklarını belirtti. Bunun üzerine mahkeme başkanı, mübaşir aracılığıyla sanıklara duruşma salonunda mütalaayı tebliğ etti. Tutuklu sanıkların avukatları, savunmalarında TMK 10. maddeyle görevli mahkemelerin kapatılmasıyla ilgili Başbakan Erdoğan ve Bakan Bozdağ ın açıklamalarını hatırlatarak, müvekkilleri adına daha fazla mağduriyet yaşanmaması için yargılanmanın durdurulmasını istedi. Bombalı saldırı yaptığını ve üç çiftçiyi öldürdüğünü itiraf eden sanık Çiçek in avukatı Abdülmecit Yıldırım, TMK 10. maddeyle görevli mahkemelerin kaldırılacağının kesinleştiğini söyledi. Av. Nergiz Tuba Arslan da söz konusu mahkemelerle ilgili değişikliğin seçimden önce yapılacağının kesinleştiğini öne sürerek, beklenmesi gerektiğini belirtti. Cumhuriyet savcısının ceza arttırım talebiyle ilgili olarak tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapan sanık Yunus Çiçek ise ceza konusunda bir çekincesi olmadığını söyledi. Mahkemeyi gayriciddi olmakla suçlayan Çiçek, her duruşmada başka bir başkan ve mahkeme heyeti bulunduğunu, avukatların iki de bir kalkıp aynı şeyleri tekrarlamasının gerçekçi olmadığını söyledi. Haklarında ek ceza talep edilen diğer sanıklar Deliktaş, Şehmus ve Şevket Rabindüz de kendilerine mütalaa ulaşmadığı için savunma için ek süre istedi. Yunus Çiçek dışındaki tutuklu sanıklar ve sanık avukatları tahliye talebinde bulundu. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, bütün tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına, TMK 10. maddeyle görevli mahkemelerin kapatılmasıyla ilgili henüz TBMM tarafından bir düzenleme yapılmadığı için yargılamanın durdurulması talebinin reddine karar verdi. Duruşma, 2014 Mart ayına ertelendi. (CİHAN) Askeri casusluk davasında yeniden yargılama talebi reddedildi Askeri casusluk davasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın palel yapı ve Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ın milli orduya kumpas ifadeleri üzerine yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi reddedildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, hükümlülerin talebi üzerine yargılamanın yenilenmesi talebini değerlendirdi. Mahkeme, avukatların, dijital verileri müvekkillerinin oluşturmadığını, bu belgelerin toplanması ve korunmasının sağlıklı yapılmadığı, soruşturmada görev alan adli kolluk görevlilerinin hemen hemen tamamının görev yerlerinin değiştirildiğini belirttiklerini kaydetti. Dilekçede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın emniyet ve yargı içinde paralel devlet bulunduğu şeklindeki ifadesi ile Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ın milli orduya kumpas şeklindeki beyanlarının davanın düzmece delillere dayandığını gösterdiğinin ileri sürüldüğü belirtildi. Mahkeme, delillerin toplanması, saklanması ve değerlendirilmesi aşamasının sağlıklı olmadığı yönündeki iddiaların yargılama sürecinde de dile getirildiğini hatırlattı. Delillerin sahte olduğunun da duruşmalarda öne sürüldüğünü kaydeden mahkeme, bu yöndeki savunmaların tartışıldığını belirtti. Yargılamanın yenilenmesi talebinde de baştan beri bu savunmaların yapıldığından bahsedildiği vurgulandı. Mahkeme bu nedenle bu iddiaların yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni bir delil niteliğinde olmadığının altını çizdi. 'SİYASİLERİN VE GAZETECİLERİN İFADESİ YENİ DELİL OLMAZ' Dosyanın Yargıtay aşamasından geçtiği belirtilen kararda, temyiz itirazlarının da yerinde görülmediği hatırlatıldı. Mahkeme, basında yer alan bir kısım siyasilerin ve gazetecilerin ifadelerinin yeni delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Soyut nitelikteki bu görüşlerin başlı başına yargılamanın yenilenmesi talebine dayanak olamayacağı kaydedildi. Kararda, Bu iddiaların inandırıcı olup olmadığı veya delil olarak gösterilen hususların iftira atma niteliği taşıyan sahte unsurlar taşıyıp taşımadığının tespit edilme yükümlülüğü yargı organlarına ait bir konudur. Bu yönde yargı organları tarafından alınmış herhangi bir karar da bulunmamaktadır. denildi. (CİHAN)

4 SAYFA 4 SONDAKiKA GAZETESİ >>4 KONOM 5 Şubat 2014 Çarşamba TZOB: Ocak ayında 17 ürünün market fiyatı arttı Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında market fiyatlarının 26 üründe arttığını, 3 üründe aynı kaldığını, 11 üründe azaldığını bildirdi. Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarının ise 17 üründe arttığını, 14 üründe aynı kaldığını, 5 üründe azaldığını duyurdu Bayraktar, hem üreticide hem markette Ocak ayında en fazla fiyat düşüşünün karnabaharda görüldüğünü açıkladı. Market fiyatlarında en fazla fiyat artışı yüzde 50,23 ile patateste, en fazla fiyat düşüşü yüzde 35,1 ile karnabaharda görüldü. Üretici fiyatlarında ise yeşil fasulye fiyatı yüzde 60,64 artarken, karnabaharda fiyatı yüzde 32,44 düştü. dedi. MARKET FİYATLARI DEĞİŞİMİ Bayraktar, maydanoz, yeşil soğan ve mısırözü yağı fiyatlarında değişim görülmediğini aktardı. Bayraktar, şunları kaydetti: Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 12,77 ile patlıcan, yüzde 12,49 ile lahana, yüzde 5,98 ile kabak, yüzde 4,42 ile kuru üzüm, yüzde 4,10 ile domates, yüzde 3,81 ile ıspanak, yüzde 3,71 ile havuç, yüzde 3,01 ile kuru incir, yüzde 2,56 ile tavuk eti, yüzde 0,75 ile ayçiçeği yağı izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 50,23 oran ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 42,55 ile limon, yüzde 37,80 ile yeşil fasulye, yüzde 26,22 ile mandalina, yüzde 24,14 ile sivri biber, yüzde 22,57 ile kuru fasulye, yüzde 17,63 ile pırasa, yüzde 15,99 ile pirinç, yüzde 13,91 ile armut, yüzde 9,79 ile salatalık, yüzde 8,95 ile kırmızı mercimek, yüzde 8,28 ile fındık, yüzde 6,99 ile yeşil mercimek, yüzde 6,91 ile zeytinyağı, yüzde 6,81 ile Antep fıstığı, yüzde 5,41 ile kuru kayısı, yüzde 5,37 ile portakal, yüzde 5,17 ile nohut, yüzde 4,74 ile kuru soğan, yüzde 4,16 ile yumurta, yüzde 2,24 ile marul, yüzde 2,12 ile elma, yüzde 0,88 ile kuzu eti, yüzde 0,62 ile süt, yüzde 0,38 ile toz şeker, yüzde 0,33 ile dana eti takip etti. ÜRETİCİ FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİM Ocak ayındaki üretici tarafında 14 üründe fiyatlar bir ay önceki fiyatlara göre değişmezken, 5 üründe azalma, 17 üründe ise fiyat artışı olduğu bilgisini veren Bayraktar, şöyle devam etti: Ocak ayında, pırasa, yeşil soğan, portakal, armut, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim meydana gelmedi. Fiyat düşüşü yüzde 32,44 oran ile en fazla karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 21,43 ile kabak, yüzde 10,24 ile domates, yüzde 9,99 ile patlıcan, yüzde 8,55 ile lahana izledi. En fazla fiyat artışı yüzde 60,64 oranla yeşil fasulyede oldu. Yeşil fasulyedeki fiyat artışını yüzde 54,10 ile limon, yüzde 43,34 ile patates, yüzde 16,95 ile salatalık, yüzde 16,46 ile kuru soğan, yüzde 14,04 ile mandalina, yüzde 10,87 ile sivri biber, yüzde 9,09 ile elma, yüzde 8,86 ile ıspanak, yüzde 8,22 ile havuç, yüzde 6,35 ile dana eti, yüzde 4,63 ile marul, yüzde 3,85 ile maydanoz, yüzde 3,82 ile kuzu eti, yüzde 3,54 ile Antep fıstığı, yüzde 2,08 ile yumurta, yüzde 1,88 ile fındık izledi. ÜRETİCİ-MARKET FİYATI Bayraktar, Ocak ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla maydanozda yüzde 477,78 o- larak gerçekleştiğine; bu rakamın pırasada yüzde 363,17, mandalinada yüzde 330,62, ıspanakta yüzde 306,40, elmada yüzde 305,42, portakalda yüzde 303,12, lahanada yüzde 287,15, karnabaharda yüzde 283, kuru soğanda yüzde 279,13, kuru kayısıda yüzde 265,63 e, limonda yüzde 242,06, armutta yüzde 237,78, marulda yüzde 237,70, kırmızı mercimekte yüzde 223,70, kabakta yüzde 220,24'ü bulduğuna işaret etti. FİYAT DEĞİŞİMLERİNİN NEDENLERİ Bayraktar, üreticide fiyatı artan ürünlere bakıldığında yeşil fasulye, sivri biber, ve salatalık gibi ürünlerde hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı olarak fiyatlarda artış meydana geldiğini belirtti. Limonda görülen fiyat artışında yataklık olarak tabir edilen limonların piyasaya arz edilemeye başlanmasının etkili olduğunu bildiren Bayraktar, Mandalinada yavaş yavaş sezonun sonuna yaklaşılması sonucu arzdaki daralma fiyatı artırmıştır. Patateste görülen artışında ise ekim daralmasıyla birlikte üretimde meydana gelen gerileme temel nedendir. dedi. Fiyatı düşen ürünler içinde karnabaharda hava sıcaklıklarında meydana gelen artışa bağlı olgunlaşmanın hızlanmasıyla birlikte hasat edilen ürün miktarındaki artışın fiyatlarda düşüşe yol açtığına temas eden Bayraktar, kabak, domates ve patlıcanda da benzer bir durumun söz konusu olduğunu ve fiyatlarda gerileme yaşandığını dile getirdi. Bayraktar, genel olarak değerlendirdiğinde arz ve talepteki değişime bağlı olarak fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiği görüldüğünü vurguladı. Şemsi Bayraktar, gıda ve alkolsüz içeceklerde Ocak ayında fiyatların yüzde 5,16 arttığını, Ocak ayı itibarıyla yıllık enflasyonun ise yüzde 10,89 a çıktığını belirtti. Bayraktar, yeni uygulamaya konulan yurt içi üretici fiyat endeksinde imalat içinde gösterilen gıda ürünleri endeksinin Ocak ayında, yüzde 2,59, Ocak ayı itibarıyla yıllık bazda ise yüzde 11,40 arttığını bildirdi. (CİHAN) Baharat da kuraklıktan etkilendi Denizli, ocak ayında ihracat rekorunu tazeledi Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkanı Süleyman Kocasert, Denizli İhracatçılar Birliği'nin tarihinin en yüksek ocak ayı ihracat değerine ulaştığını bildirdi. Kocasert, ocak ayı ihracat rakamları ile ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artış ile yaklaşık 12 milyar dolar olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, Türkiye'nin ocak ayında en fazla ihracat gerçekleştirdiği hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen 1 milyar 589 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini belirtti.yılın ilk ayı olması nedeniyle, ocak ayı ihracat performansının aynı zamanda yıla nasıl başlandığının da bir göstergesi olduğunu vurgulayan Kocasert, şöyle devam etti: "Türkiye'de olduğu gibi, Denizli İhracatçılar Birliği de tarihinin en yüksek ocak ayı ihracat değerine ulaştı ve geçen yılın ocak ayına göre, yüzde 23 oranında artış yakalayarak 206 milyon dolar değerinde ihracatı kayda aldı. TİM verilerine göre ocak ayında Denizli merkezli firmaların ihracatı ise 267 milyon dolara ulaştı. Bir başka açıdan bakılırsa, Denizli'nin geçen sene yakaladığı trendin devam ettiğini ifade edebiliriz. DENİB rakamları ve Denizli toplam ihracat performansındaki artış oranları ülke genelinin ihracat artış oranının üstünde seyretmeye devam ediyor ihracatına hem ülkemiz hem de Denizli güzel başladı." - Dünya ekonomisi ve döviz kurları Dünya ekonomisinde, özellikle ABD ve AB olmak üzere 2014 yılına ilişkin toparlanma sinyallerinin devam ettiğine işaret eden Kocasert, "Bu süreçte ana pazarlarımız başta olmak üzere, dünya ekonomilerinde bir talep artışı ve dolaylı olarak küresel dış ticaret hacminde bir artış öngörülmekte. Bu öngörüler ışığında ülkemizin ve Denizli'nin ihracat hedeflerine ilişkin olumlu beklentilerin oluştuğunu ifade etmek isterim" dedi. (AA) Kuraklığın tarım ürünleri üzerindeki etkisi yayılıyor. Kuru fasulye, pirinç, mercimek başta olmak üzere bakliyat ürünleri gibi baharatlar da geçen yıl kuraklıktan etkilendi. Türkiye'de sık kullanılan ve büyük bölümü ithal edilen karabiber, kimyon, susam, Hindistan cevizi, zencefil ve tarçın gibi ürünlerin fiyatı dünya piyasaları ve döviz kurundaki hareketliliğin etkisiyle arttı. Baharat ürünlerinde en yüksek fiyat artışı sofraların vazgeçilmezi karabiberde yaşanıyor. İzmir'de baharat ürünlerinin ithalat ve ihracatını yapan firmanın sahibi Mustafa Bilen, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kekik dahil tüm baharat ürünlerinde fiyat artışının yaşandığını söyledi. Bilen, baharat ürünlerinin bazı bölgelerde kuraklıktan, bazı üretim merkezlerinde ise aşırı yağışlardan olumsuz etkilendiğini ifade etti. Üretim bölgelerinde zamanından sonra ve yoğun olarak yağan yağışlar yetişen ürünlerin kalitesinde ve veriminde düşüşlere sebep olduğunu dile getiren Mustafa Bilen, arz talep dengesindeki bozulmaya döviz kurunda yaşanan yükselişin beraberinde fiyat artışlarını getirdiğine işaret ederek, "Kuraklık ve sel baskınları dünya baharat ürünlerini de olumsuz etkiledi. Türkiye'de üretilen Rekor fiyat artışıyla vatandaşın cebini yakan patateste fiyatlar, mart ayındaki Adana daki ilk hasadın yaklaşması ve depolardaki ürünün çıkmasıyla birlikte düşüş eğilimine girdi. Geçtiğimiz günlerde marketlerde kilosu 5 lira sınırına dayanan patates 4 liranın altına geriledi. Sektör temsilcileri, depolardaki stok ürünlerin de piyasaya sürülmesiyle fiyatların daha da aşağıya çekileceğini söylüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; yıllık patates üretiminin yaklaşık 5 milyon ton olduğu Türkiye de, 2013 ün son aylarından itibaren patates fiyatlarındaki rekor artış vatandaşları sıkıntıya soktu. Patates ithalatı gerçekleştirmeyen Türkiye, bu sene patateste ihracata da yönelince fiyatlar rekor düzeyde arttı. Geçtiğimiz günlerde kilo fiyatı 5 lira sınırına kekik dahil bütün baharat ürünlerine zam geldi. İthal edilen baharat ürünlerinde fiyat artışı dövizin etkisiyle daha fazla oldu" diye konuştu. Türkiye'de en çok kullanılan baharatlardan kekik, defne, kırmızı biber, kimyon, anason, rezenenin yerli üretimden karşılandığını anlatan Bilen, susam, Hindistan cevizi, zencefil, tarçın, zerdeçal, köri gibi ürünlerin ise ithal edildiğini hatırlattı. Türkiye'nin üretiminde dünya lideri olduğu kekik fiyatlarının hasat döneminden bu yana yüzde 30'un üzerinde arttığını dile getiren Mustafa Bilen, "Kekikteki bu fiyat artışı rekoltenin bir önceki sezona göre yüzde 20 civarında düşük gerçekleşmesinden kaynaklanıyor" dedi. - En fazla artış karabiberde Baharat ürünlerinde en fazla fiyat artışının sofraların vazgeçilmezi karabiberde olduğunu anlatan Bilen, yaklaşık 10 bin ton olan Türkiye'nin tüketiminin tamamının ithalatla karşılandığına dikkat çekti. Bilen, "Yaklaşık 2 ay önce ton ithal fiyatı 5 bin 500 dolar olan karabiber, 8 bin 400 dolara çıktı. İç piyasada ise dayanan patates son günlerde depolardaki ürünün piyasaya sürülmesiyle pazar ve marketlerde 3,5-4 lira arasında satılıyor. Geçen hafta patatesin kilosunun 2,5 3 TL arasından satıldığı Bursa Büyükşehir Belediyesi Hali nde patates şimdilerde 2,5 3 TL den, Ocak ayında 2,80 ile 3,50 TL arasından satıldığı Antalya Hali nde ise patates 2,5 3 TL arasından müşteri buluyor. İLK HASAT ADANA DA MART TA BAŞLIYOR Adana Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, yıllık 200 bin ton patates üretiminin gerçekleştiği Adana da ilk patates hasadının Mart ayında başlayacağını söyledi. Yıllık 5 milyon ton patates üretiminin yanında 200 bin 30 lira olan fiyatlar liraya çıktı" şeklinde konuştu. Baharatlarda yaşanan ürün sıkıntısının rekolte düşüklüğünden kaynaklandığına işaret eden Bilen, bazı ürünleri, en fazla üretildiği ülkelerden dahi temin etmenin zorlaştığına dikkati çekti. Baharat sektöründeki fiyat artışının, hazır yemek hizmeti sunan firmalar, pastacılık, şekerleme, sucuk, pastırma, tahin-helva üretimi gibi pek çok yan sektörü de olumsuz etkileyeceğini bildiren Bilen, şunları söyledi: "Türkiye, baharat ürünlerinin bir çoğunu iklimi nedeniyle ithal etmek zorunda. Susam Türkiye'de üretilmesine rağmen ihtiyacın büyük bölümü ithalatla karşılanıyor. Hindistan cevizi, zencefil, tarçın, z- erdeçal, köri gibi ürünlerin tamamı ise ithal ediliyor. Eskiden sadece turistik bölgelerin kullandığı zerdeçal ve köri şimdi hemen hemen her mutfakta kullanılıyor. Fiyat artışının devam edeceği yönünde beklenti var. Çünkü ürün yok, olmayan ürünleri hasadı da en erken 8-9 ay sonra olacak." (AA) Depolardaki ürünler çıktı patatesin fiyatı düşme eğilimi gösterdi tonun çok büyük miktar olmadığının altını çizen Girmen, "Adana patatesi, turfandacılık anlamında önemli. Yani Türkiye nin ilk yeni ürünü Adana da çıkacak. Zaten depolardaki ürünler de çıkmaya başladı. Bununla birlikte Adana daki patates hasadı da yaklaşınca patates fiyatları aşağıya doğru gerilemeye başladı. Patates fiyatlarındaki beklenmeyen artış üreticiye yaramadı. Çünkü aradaki farkı yine aracılar aldı. Bu sene belki patateste ilk kez bunu yaşadık ama; uzun yıllardır narenciyede aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Portakalın kilosu, dalında 35 kuruşa satılırken marketlerde 3 TL den vatandaşa sunuluyor. Kamuoyunun bu tür fiyat artışlarında üreticinin cebi doluyor algısı yanlış." diye konuştu. (CİHAN)

5 SAYFA 5 SONDAKiKA GAZETESİ >>5 EKONOMİ 517 Şubat Çarşamba Perşembe "Peynirekmek" gibi konut satıldı Türkiye'deki konut satışları geçen yıl "altın" dönemini yaşadı. Geçen yıl konut satış rakamı yaklaşık 1 milyon 145 bini buldu. Tapu işlemleri dikkate alındığında saatte yaklaşık 572 konut el değiştirdi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, geçen yıl konut satışları açısından oldukça hareketli geçti. Mevcut konut stoğuna yenilerinin eklenmesi ve konut kredilerindeki gerileme ev sahibi olmak isteyenler ile yatırımcılara yeni fırsatlar sundu. Konut sektöründeki bu gelişmeler satışlara olumlu yansıdı. Böylece Türkiye genelinde satılan konut sayısı 1 milyon 144 bin 989'u buldu.tapu işlemlerinin yapıldığı mesai günleri ve çalışma saatleri dikkate alındığında, Türkiye'de günde ortalama 4 bin 580 konut el değiştirdi. Satılan konut sayısı saatte 572'ye, dakikada ise 9'a karşılık geldi. Konut sektörünün kalbi İstanbul'da attı Türkiye'deki konut satışları ağırlıklı olarak 3 büyük ilde gerçekleşti. İstanbul, Ankara ve İzmir'de geçen yıl 442 bin 245 konut satıldı. Türkiye'de konut satışlarının yaklaşık yüzde 38'i 3 büyük ilde gerçekleşti. İstanbul konut satışları açısından en hareketli il oldu. Geçen yıl İstanbul'da satılan konut sayısı 233 bin 153 oldu. Türkiye'de geçen yıl satılan her 6 konuttan 1'i İstanbul'da el değiştirdi. Sadece İstanbul'da satılan konut miktarı 58 ilin toplamında satılan konut sayısını geride bıraktı. Konut satışlarında İstanbul'u 137 bin 57 ile Ankara izledi. İzmir, 72 bin 35 konut satışı bu a- landa 3. sırada yer aldı. Geçen yıl en az konut satışı ise Hakkari'de gerçekleşti. Bu kentteki konut satışı 138'le sınırlı kaldı. Konut satışının en düşük olduğu diğer iller ve satış sayıları sırasıyla 183 konut ile Ardahan ve 364 konut ile Bayburt oldu. "Gayrimenkul piyasası durmaz" Türkiye Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu (TEMFED) Başkanı Ali Taylan, yaptığı açıklamada, son 10 yılda gayrimenkul sektörünün yükselen bir trend içerisinde olduğunu ve sektörde çok ciddi bir arz bulunduğunu söyledi. Sektördeki arzın özellikle büyükşehirlerde yoğunlaştığını dile getiren Taylan, buna karşılık talebinde yüksek olduğunu ifade etti. Ekonomide son dönemde yaşanan gelişmelerin konut sektörüne yansımalarını da değerlendiren Taylan, şunları kaydetti: "Döviz yükseliyor, borsa düşüyor, ancak gayrimenkul piyasası bu koşullarda bile iyi gidiyor. Gayrimenkulde herhangi bir sıkıntı yok, olacağını da düşünmüyorum. 2014'de de gayrimenkul satışlarının olumlu geçeceğini düşünüyorum. Yükselen döviz kuru sektörde herhangi bir rahatsızlık yaratmadı. (HABER MERKEZİ) 2017 yılında TÜFE yi toptan değiştireceğiz Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Başkanı Birol Aydemir, 2017 yılında TÜFE'deki sistemi toptan değiştireceklerini ve 2015'te çok geniş kapsamlı bir anket yapacaklarını söyledi TÜİK Başkanı Aydemir, TÜİK Konsey Salonu'nda gerçekleşen basın toplantısında, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Hızlı tüketilen fiyat endeksini kullanıyor, sizin verilerinizi kullanıyor. Bazı ürünleri ekarte ederek bunu yapıyor. TÜFE de Merkez Bankası ile benzer bir endeks üretseniz olmaz mı? sorusuna, Aydemir, Bizim, seçilmiş endeksler 9 tane. Bu kapsamda, yeni bir şey üretilebilir. Biz, 9 tanenin dışında farklı üretebiliriz. Ama biz, 2017 de TÜFE yi toptan değiştireceğiz te çok geniş kapsamlı bir anket yapacağız. Dolayısıyla sabit ağırlık mı, değişken ağırlık mı? Biz ikisinin arası bir şey kullanıyoruz. Orda AB nin kullandığı bir ağırlığa geçebiliriz. Mevsimsel ürünlerde mevsim giriş-çıkışı uygulamıyorlar de TÜFE de çok farklı bir sisteme gidebiliriz. diye cevap verdi. Toplantıda, Ekonomi ve Sosyal Göstergeler Daire Başkanı Esengül Tanrıkulu da Tüketici Fiyat Endeksi nde 2014 yılında yapılan değişiklikler bilgi verdi. Tanrıkulu, değişiklik kapsamında 2014 yılında endeks sepetinin kapsamının ve ağırlık yapısının güncellendiğini, tüketimde önemini yitiren mal ve hizmetlerin sepetten çıkarılarak, önem kazananların sepete alındığını, sepette önem kazanan mal ve hizmetlerin belirlenmesinde toplam harcamanın 1\1000 oranın dikkate alındığını, endekste yer alan madde tanımlarının yenilendiğini aktardı. Sepetin kapsamını genişletirken önem kazanan mal ve hizmetlerin belirlenmesinde, bir gösterge oran kullandıklarını ifaoe e- den Tanrıkulu, Toplam harcamaların binde birine denk gelen dilimler sepetimiz kapsamında ele alınıyor. Ayrıca endeks çalışmamızı yeniledik. Bu yeni tanımlarla alana çıktık. Tanımlamaya başladık. dedi. İKİNCİ EL OTOMOBİL ENDEKTE KAPSAMA ALINDI TÜFE ana grup ağırlıklarının dağılımı hakkında da bilgi veren Tanrıkulu, ayrıca şunları söyledi: Temel o- larak üzerinde durduğumuz şey; biz bu sene araştırma ana grubumuz için yeni bir çalışma yaptık. Tekrar çalışmaları gözden geçirdik. O alandaki çalışmaları inceledik. İkinci el otomobil satışları için yeni bir düzenlemeye gittik. Birinci olarak ikinci el otomobillerin tamamı endeks kapsamıyordu yılından itibaren, hane halkından hane halkına yapılan batışlar kapsam dışı tutulmuştur. İkinci el satışlar, ticaret olarak değerlendirilerek kapsama dahil edilmiştir. İşsizlik için kent-kır ayrımına yeni tanım aranıyor Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Bülent Aydemir, bir müddet kent-kır ayrımlarını içeren istatistikleri vermeyeceklerini bildirdi. Aydemir, 30 büyükşehirden bazılarında hiç kır yok. Bu istatistik de kent-kır ayrımı anlamını yitirdi. Bizim bu şekilde istatistik üretmemiz, kamuoyunu da yanıltacak. Ve bazen istatistiklerde tutarlılık karşılaştırılabilirlik açısından sıkıntıya neden olacak. Bu çok açık ve netti. Biz bu nedenle başka bir kent kır ayrımı, bulana kadar askıya aldık. dedi. TÜİK, 'Hane Halkı İşgücü Araştırması'nda yeni düzenlemeler yapıyor. Konuyla ilgili düzenlenen toplantıda TÜİK İşgücü ve Yaşam Koşulları Daire Başkanı Meral Daşkıran, ilk sonuçlarını Nisan 2014 te açıklayacakları, 'Hane Halkı İşgücü Araştırması'ndaki yeni düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Daşkıran, Hane Halkı İşgücü Araştırması nın Türkiye de istihdam ve işsizlik göstergelerinin temel veri kaynağı olduğunu vurguladı. İş gücü araştırmasındaki yeni uygulamaların, hane halkı işgücü anketlerin her haftası uygulaması, iş arama süresinde Euroustat kriterlerinee uyum, 2014 idari bölünüşüne göre çerçeve, yeni nüfus projeksiyonlarının kullanılması olduğunu ifade etti. Artık hane halkının işgücü anketinin her hafta uygulanması ile elde tahminlerin seçilmiş bir zaman dilimi yerine; tüm dönemdeki ya da yıldaki durumu yansıtacağını, mevsimsel değişikliklerin daha rahat yakalanabileceğini, AB standartlarına alan uygulaması boyutuyla da tam uyum sağlanacağını i- fade etti. "30 BÜYÜKŞEHİRDEN BAZILARINDA HİÇ KIR YOK" TÜİK Başkanı Bülent Aydemir de konuşmasında, bu çalışma kapsamında bir müddet kent-kır ayrımlarını bir müddet verilemeyeceğini açıkladı. Büyükşehir belediyelerinin sayısının 30 olması ile birlikte kent kır ayrımının giderek değiştiğini ifade eden Aydemir, Bizim kent-kır ayrımımız, 1904 tarihli köy kanundan gelen, nüfusu 20 binin altında olan kır, üstünde olanlar kentti. O tarihten beri, devam ettirilen sistem. Son düzenleme ile şimdi yüzde 28 kır, 72 kır iken; şu anda yüzde 86 sı kent 14 ü kıra geldi. 30 büyükşehirden bazılarında hiç kır yok. Bu istatistikte kent-kır ayrımı anlamını yitirdi. (CİHAN) Bir asır önce tespit edilen petrol bu yıl çıkarıldı Uzmanlar, "Petrol yok" diye 40 yıl önce kapatılan petrol kuyusunun 500 metre yakınında kaliteli petrolün çıkmasının haritada 10, 11 ve 13 numaralarıyla gösterilen Batman, Botan Vadisi ve Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine kadar olan bölgede petrol bulunabileceğinin işareti olduğunu belirtiyor Siirt'in Eruh ilçesinde bulunan 42,3 gravitede petrolün Sultan 2. Abdulhamit Han'ın 1901 yılında Alman ve Türk mühendislere yaptırdığı haritada belirtilen 12'nci bölgede çıktığı tespit edildi.uzmanlar, "Petrol yok" diye 40 yıl önce kapatılan petrol kuyusunun 500 metre yakınındaki Doğu Sadak-1 Petrol Arama Kuyusunda yaklaşık 4 aydan bu yana süren çalışmalar sonucunda 2 bin 371 ile 2 bin 384 metreleri arasında 42,3 gravitede kaliteli petrolünün çıkması haritada 10, 11 ve 13 numaralarıyla gösterilen Batman, B- otan vadisi ve Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine kadar olan bölgede petrol bulunabileceğini belirtiyor. Siirt Valisi Ahmet Aydın, AA muhabirine, Eruh ilçesine bağlı Bayıryüzü köyünde 42,3 gravitede petrol bulunan Doğu Sadak-1 Petrol Arama Kuyusunda sondaj çalışmalarının tamamlanarak, petrol üretimine başlandığını hatırlattı. Sultan II. Abdulhamit Han'ın 1901 yılında Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi'nin yer aldığı bir heyet oluşturduğunu ifade e- den Vali Aydın, şöyle dedi: "Yaklaşık 113 yıl önce Sultan Abdülhamit Han bu heyete kendi parasıyla Doğu ve Güneydoğu'da Kerkük ve Musul bölgelerini de kapsayan bir alanda petrole ilişkin harita hazırlanması talimatı veriyor. Baktığımızda bugün Kerkük ve Musul civarında petrol haritada gösterildiği gibi hızlı bir şekilde çıkarılıyor. Harita, bölgemizde de 10, 11, 12 ve 13'üncü bölgeler Batman, Botan Vadisi, Siirt ve Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine kadar olan bölgede petrol olduğunu gösteriyor. Eruh'ta bulunan petrol Sultan Abdülhamit Han'ın yaptırdığı petrol haritasında belirtilen bölgede çıktı. Böylece Sultan Abdülhamit Han'ın petrol haritasının gerçek olduğu bir kez daha kesinleşti." "Petrol arama çalışmaları çok büyük can kayıplarına neden oldu" "Bölgede 100 yılı aşkın süredir yürütülen petrol arama çalışmaları çok büyük can kayıplarına neden oldu. Daha önce bölgede araştırma yapan birçok mühendis ölü bulundu. Petrol yataklarının en y- oğun olduğu Herekol, Gabar ve Cudi dağında terör olayları yaşanıyordu. Türkiye'de ve özelikle bölgede yabancı güçler petrolün çıkarılmaması için aktif rol oynuyordu" diyen Vali Aydın, bölgede yaşayan vatandaşların bölgedeki petrolün varlığından haberdar olduğunu vurguladı. Vali Aydın, işin tekniği konusunda çalışma yürütenlerin haritanın doğruluğunu teyit ederek petrolün çıkarılması için bir an evvel çalışmalara başlanması gerektiğini i- fade ettiğini dile getirerek, haritanın kaynak olarak kullanılarak bölgede ciddi bir araştırma yapılmasını istedi. Sultan Abdülhamit Han'ın yaşadığı dönemde petrolün önemine ilişkin öngörüsünün olduğunu, petrolün değerini bildiğine işaret eden Aydın, şunları kaydetti: "Yaklaşık 40 yıl önce İngiliz ve Amerikan firmaları bölgede petrol çıkardıktan sonra kuyuları kapatıp gittiler. Geçmişte Herekol Dağı'nda da petrol kuyusu açılmış ve olaylar ile rezerv miktarının tam tespit edilememesi gerekçe gösterilerek kapatılmış yıl önce çok ekonomik olmayabilir ama petrol fiyatındaki artışla petrol çıkarılması günümüzde son derece önemli. Bu kapsamda petrol arama çalışmalarına yeniden başlanmasında fayda olacaktır. Bu harita kaynak yapılıp bu bölgede araştırma şirketleri ve T- PAO tarafından araştırma yapılmasını bekliyoruz. Nasıl Aladdin Middle East Petrol Arama Şirketi Eruh'ta petrol çıkardıysa bu işe gönül vermiş şirketleri de bölgeye davet ediyoruz." Eruh Ziraat Odası Başkanı Metin Sayın da Eruh'ta ülke ekonomisine katkı sağlayacak çok kaliteli petrol bulunduğunu vurgulayarak, Sultan Abdülhamit Han döneminde hazırlanan petrol haritasının gerçeği yansıttığını söyledi. Haritada 12'nci bölge olarak görülen Eruh'ta bu ay petrol çıkarılmaya başlandığını anlatan Sayın, "1974 yılında çıkarılan Petrol Kanunu ile yabancılara petrol arama izni verildi. ABD ve İngilizler bölgede petrol arama çalışmaları yaptı. Açılan kuyuları 'petrol yok' diyerek kapattılar" diye konuştu. Sayın, o dönem Eruh'ta da kuyular açıldığını ve daha sonra aynı gerekçe ile kuyuların kapatıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "İlçemizde kapatılan kuyunun 500 metre yakınındakaliteli bir petrol bulundu. Bu petrolün üretimine başlandı. Bölgemizin bir petrol denizi üzerinde olduğunu ve yüksek bir petrol rezervi olduğunu biliyoruz. Çözüm sürecinde bu petrolün çıkarılıp ülke ekonomisine katkı sağlaması için çalışmaların hızlandırılmasını istiyoruz." Sayın, çıkarılan petrolden elde edilecek gelirden Siirt ve Eruh ilçesinin gelişmesinde kullanılmak üzere pay ayrılarak yerel kaynaklara aktarılmasını istediklerini sözlerine ekledi. (AA) Petrol ve doğalgaz zengini ülkelerin "su diplomasisi" Bahtiyar Abdukerimov Sirderya (Seyhun) ve E- muderya (Ceyhun) nehirleri, zengin petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu Orta Asya topraklarının sulanmasında bölge ülkelerini karşı karşıya getiriyor. Sovyetler Birliği döneminde, üzerine kurulan hidroelektrik santralleriyle bölgenin tüm elektrik ihtiyacının karşılandığı Seyhun ve Ceyhun nehirleri, bağımsızlıktan sonra ülkeler arasında sorun oluşturmaya başladı. Nehirlerin yukarı kısmında bulunan, petrol ve doğalgaz gibi zenginliklere sahip olmayan Tacikistan ile Kırgızistan, dağlık coğrafyalarının da katkılarıyla, su kaynaklarını enerji üretiminde kullanmaya çalışıyor. İki ülkenin bu tutumu, nehirlerin aşağı kısımlarında yer alan, petrol, doğalgaz ve uranyum zengini Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'ın tarım arazilerini susuz bırakma tehlikesini doğuruyor. Tacikistan ve Kırgızistan özellikle kış aylarında artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla, iki nehir üzerindeki barajlarda toplanan suyu, hidroeliktrik santraleri üzerinden salıveriyor. Kış boyunca baraşlarda su tutulamaması yaz aylarında tarım arazilerini sulamak isteyen Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan'ın kuraklık yaşamasına neden oluyor. Bölgedeki büyük hidroelektrik santrali projeleri Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'nin 110 kilometre doğusunda yerleşen ve eski Sovyetler Birliği döneminde başlatılan Rogun Hidroelektrik Santrali'nin inşasına yeniden başlaması da bölge ülkelerinden bazılarının tepkisini çekiyor. Ceyhun nehrinin üst kısmındaki Vahş ırmağında yaklaşık 335 metre yükseliğe sahip olacak Rogun Hidroelektrik Santrali'ni tamamlamayı hedefleyen Tacikistan, bu santralde üretilecek elektriği Pakistan ve Afganistan'a satarak gelir elde etmeyi hedefliyor. Ancak Özbekistan ve Kazakistan, söz konusu barajın belirtilen yükseklikte kurulmasının bölgede su sorunu yaşanacağını ve çevre felaketine yol açacağını ileri sürüyor. Bölgenin ekonomik yönden az kalkınmış ülkesi Tacikistan, bu barajın tamamlanması için toplam 2,5-3 milyar dolara ihtiyaç duyuyor. Tacikistan'ın, finansal ve teknik destek beklediği Rusya ve diğer ülkeler, Özbekistan'ın tepkisini çekmemek için projede yer almak istemiyor. Projeye 200 milyon dolar harcayan Tacikistan'ın, inşaatın ilk aşamasını tamamlamak için 700 milyon dolar daha harcaması gerekiyor. Bölge ülkeleri, Kırgızistan'da kurulacak Kambarata- 1 Hidroelektrik Santrali için de görüş ayrılığı yaşıyor. Kırgızlar, Kambarata-1 ile Narın nehrinin yukarı kısımlarında kuralacak Akbulunk, Narın-1, Narın-2 ve Narın-3 hidroelektrik santrallerine Rusya'nın desteğini geçen yıl aldı. (AA)

6 SAYFA 6 Muhtar adayı, maaşını yardım olarak dağıtma vaadinde bulundu Denizli'nin Buldan ilçesinde mahalle muhtarlığına aday olan kişi, muhtarlık maaşını yardım olarak mahalleliye dağıtacağını açıkladı. Düzalan Mahallesi muhtar adayı 36 yaşındaki Abdullah Başbuğ, adaylık için bastırdığı broşürlerde, kazandığı takdirde muhtarlık maaşını evllik, doğum, sünnet, askerlik ve cenaze yardımı olarak dağıtacağını açıkladı. Başbuğ, maddi durumu ne olursa olsun tüm Düzalan Mahallesi sakinleri için geçerli olacağını açıkladığı taahüdünde, evlenenlere 200, doğum yapanlara 200, sünnet yapacaklara 200, askere gideceklere 200, cenaze yardımı olarak da SONDAKiKA GAZETESİ >>6 SİYASET 517 Şubat Şubat Çarşamba Perşembe 200 lira vereceğini bildirdi. Muhtarlığında aktivitelerle de fark oluşturacağını savunan Başbuğ, "Maddi yardımların yanı sıra aşure ayında mahallemizde aşure hayrı, sosyal güvencesi ve geliri olmayanlara da azalarımızla birlikte inceleme sonrası yardımlar yapılacaktır. Yapacak olduğum bu bütün yardımları muhtarlık maaşımla karşılayacağım. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, seçilmem halinde bu görevi bir dönemlik yapmak istiyorum. Herkesin de aynı anlayışla hareket ederek, görevi gelecek nesillere devretmesini bekliyorum" dedi. (AA) On yılın birikimini yine paylaşacağız AK Parti Dumlupınar Belediye Başkan a- dayı Derviş Kavak, 30 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerde ''Dumlupınar ımıza ilk dönemimizden itibaren, tarihine, misyonuna ve halkımıza yakışır şekilde hizmet ettik. Bu dönem de yine aynı bilinç ve şuurla hizmetlerimizi sürdüreceğiz'' dedi. Kavak, yaptığı açıklamada, üçüncü kez AK Parti'den belediye başkan adayı olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli yere sahip olan Dumlupınar a hizmet etmekten mutluluk duyduğunu belirten Kavak, ''Aday adaylığı sürecimde yanımda olan ve bana destek veren herkese teşekkür ediyorum. Dumlupınar ımıza ilk dönemimizden itibaren, tarihine, misyonuna ve halkımıza yakışır şekilde hizmet ettik. Bu dönem de yine aynı bilinç ve şuurla hizmetlerimizi sürdüreceğiz. On yıllık belediye başkanlığı birikimlerimizi ilçemiz için kullanarak Dumlupınar ı Türkiye ve dünyaya tanıtacağız'' diye konuştu. Üçüncü kez başkanlığa aday olan Kavak, evli ve 5 çocuk babası. (AA) Yıldırım: Kimse ʻİzmirʼi uçurduk' gibi uçuk kaçık laflar etmesin! AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la birlikte İzmir Manisalılar Derneği ni ziyaret etti. Taşer; Esnafın Başkanı Olacağım Çalışmalarını sürdüren Milliyetçi Hareket Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer Basmane esnafıyla bir araya geldi, İletişim teknolojileri sokağı olarak adlandırılan Eski Bit Pazarı esnafıyla çay içip sohbet eden Taşer; İzmir bir esnaf ve ticaret şehridir. Bu gerçek İzmir in 8500 yıllık bir yaşam şeklini ifade eder. Limanı da bunun en önemli delilidir. dedi. Parti teşkilatıyla birlikte ziyaret çalışmalarını sürdüren MHP Büyükşehir Adayı Murat Taşer ben esnaf çocuğuyum, esnaf bir babanın ve ailenin emeği alınteri kursağımda bulunuyor, kendim de halen esnaflık yapıyorum. Sizlerin dertlerini sıkıntılarını çok iyi biliyorum. Belediyelerden yeterli hizmet alamıyor, çoğu zaman zabıtalar tarafından da para cezasına maruz kalıyorsunuz. Sizlere daha güzel bir çarşı hizmeti sunacağımız şimdiden ifade edeyim. Burada oluşturulan iletişim teknolojileri çarşısı İzmirliler tarafından daha fazla ziyaret edilen bir Pazar olmalı. Büyük alış veriş merkezleri, AVM ler esnafın önünde büyük engel. Ben esnafımı AVM ler karşısında ezdirmem. Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu nun sizlere söz verdiği gibi sözümüzün arkasındayız. Esnafın bakanı Sayın Tanrıkulu ben de Esnafın Başkanı olacağım. dedi. Esnafı ziyaretinden sonra Esnaf Odalarına gerçekleştireceği ziyaret programlarına katılmak üzere pazardan ayrılan Taşer bugün İzmir Esnaf Birliğine bağlı on odayı ziyaret edecek. (HABER MERKEZİ) CHP İzmir Milletvekili Aksünger: Devlete artık vatandaş tarafından güven yok! CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, devlete artık vatandaş tarafından güven olmadığını belirterek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün internet yasasını veto etmesi gerektiğini söyledi. Bu memlekette demokrasi, bu memlekette bir vesileyle özgürlük olacaksa hukuk ile olacağını vurgulayan Aksünger, hukuku tarumar edenler gelecekte de kendilerine hukukun lazım olacağını göstermelerini istedi. Meclis te basın toplantısı düzenleyen Aksünger, internet kanununu değerlendirdi. Kişisel verilerin ihlaliyle ilgili Devlet Denetleme Kurumu nun hazırladığı raporunun çıktığını ve ciddi itirazlarda bulunduklarını dile getiren Aksünger, konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün k- endilerini Köşk e davet ettiğini ve bugün saat de görüştüklerini ifade etti. Raporda 1 milyon insanın veri güvenliğinin tehlikede olduğunun belirtildiğini anlatan Aksünger, asıl sorunun buz dağının altında olduğunu ve BTK, TİB, Emniyet İstihbarat, Milli İstihbarat Teşkilatı ile bunların son zamanlardaki moda deyimle paralel örgütlenme sistemleri olduğunu savundu. Cumhurbaşkanına Meclis'e getirilen internet yasası başta olmak üzere birçok konuda çekincelerini anlattıklarını dile getirdi. Bunların çok vahim ve ciddi konular olduğunu belirten Aksünger, geçmişte yaşananlar ile bundan sonra da yaşanacakların ülkenin geldiği vahim noktayı gösterdiğini kaydetti. Devlete artık vatandaş tarafından güven olmadığını ifade eden Aksünger, "Çıkın sokağa yargıya mı güveniyorsunuz, kolluk kuvvetine mi, polise mi, askere mi; kime güveniyorsunuz? Yasamaya mı siyasi iktidara mı güveniyorsunuz; hangi kuruma güveniyorsunuz? Çok ciddi problem vardır. Ve bu gelen yasalarla birlikte de bu Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, Hiç kimse bana, son 10 senede İzmir e şunları yaptık, bunları yaptık, İzmir i uçurduk gibi uçuk kaçık laflar etmesinler. İzmirli neyin yapıldığını, neyin yapılmadığını çok iyi biliyor. dedi. AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Bayraklı ilçesinde bulunan dernek binasına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve AK Parti İzmir milletvekilleri ile birlikte geldi. Burada toplanan guruba hitap eden Binali Yıldırım, İzmir, Türkiye ye lazım. Çünkü İzmir, Cumhuriyetimizin kuruluşu, bağımsızlığının ilan edildiği bir ildir. Çünkü İzmir, Türkiye nin modern Cumhuriyetin iktisat politikalarının belirlendiği bir şehirdir. İzmir Türkiye ye lazım çünkü Türkiye ye ticareti, ihracatı öğreten şehirdir. İzmir Türkiye ye lazım çünkü tarımın, hayvancılığın hala bugün en fazla katma değer sağladığı bir şehirdir. İzmir in artıları ilkleri bununla sınırlı değil. Bu şehre bugüne kadar kim en ufak bir hizmet yaptıysa, taş üstüne taş koyduysa başımız gözümüz üzerinde y- eri var, sağ olsunlar, var olsunlar. Ama hiç kimse bana, son 10 senede İzmir e şunları yaptık, bunları yaptık, İzmir i uçurduk gibi uçuk kaçık laflar etmesinler. İzmirli neyin yapıldığını, neyin yapılmadığını çok iyi biliyor. Biz bir aydır İzmir in sokaklarındayız. Bir aydır İzmir in 30 ilçesini karış karış gezdik. Hemşehrilerimizi dinledik. Az konuştuk, çok dinledik. Gördüğümüz manzara vahim. Ama hiç merak etmeyin. 30 Mart İzmir de güneşin yeniden bir başka doğduğu gün olacak. diye konuştu.. (CİHAN) Boztepe: Birçok kişinin partiden çok kendi ikballeri için çalıştığını gördüm İzmir de Bayraklı Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Hüsnü Boztepe, görevinden istifa ederken, yerel seçim öncesi yaptığı meclis üyeliği başvurusunu geri çekti. Partideki birçok kişinin, son zamanlarda parti başarısından çok kendi ikballeri için çalıştığını belirten Boztepe, Aktif siyaset yaptığım partimdeki görevimi bırakıyorum. Yeni dönem için de talip olduğum meclis üyeliği görevinden çekiliyorum. dedi Bayraklı da Belediye Başkanı Hasan Karabağ a karşı yaptığı etkili muhalefet ile tanınan AK Parti Grup Başkan Vekili Hüsnü Boztepe, görevinden istifa etti. Belediye meclisinde uzun süredir grup başkan vekili olarak görev yapan Boztepe, 2007 yılında İl Genel Meclis Üyesi iken Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte AK Parti ye katılmıştı. Partide, o dönemden itibaren meclis üyeliği, grup sözcülüğü ve Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanlığı görevlerinde bulunan Boztepe, son bir yıldır da grup başkan vekili olarak görev yapıyordu. Boztepe, partideki görevlerinden ayrılırken, 30 Mart ta yapılacak yerel seçim öncesi de yaptığı meclis üyeliği aday a- daylığı başvurusunu da geri çekti. Görevinden istifa ettiğini ve meclis üyeliği başvurusunu geri çektiği, parti üyeliğinin ise devam ettiğini yazılı açıklamayla duyuran Boztepe, 2009 yılında Bayraklı Belediye meclis üyeliğine seçildiğini, meclis üyeliği döneminde yüzlerce soru önergesi verdiğini, grup sözcülüğü, grup başkan vekili ve SKM Başkanlık görevlerini yürüttüğünü hatırlattı. Boztepe, Türkiye de özgürlükçü, gelişmeci ve sosyal adaletten yana düşüncelerin, halkın i- nanç ve kültür dünyası ile barışarak kitle desteği ve etkinlik kazanması, yürüttüğüm siyasi çalışmaların ve düşüncelerin hep temelini oluşturmuştur. Bu anlayış ile 40 yıldır yaşadığım Bayraklı ilçesine önemli hizmetlerde bulundum. Görev yaptığımız beş yıl boyunca Bayraklı da partimi en iyi şekilde temsil ettim. Belediye meclisinde etkin muhalefet yaparak kamuoyunun dikkatinin ilçenin üzerine çekilmesini sağladık. Ekip arkadaşlarımızın da katkılarıyla ben değil biz anlayışı ile hareket ederek, İzmir in en etkin meclis grubunu oluşturduk. Aradan geçen zamanda fedakarlık yaparken, bazılarının, siyasi ikballerini düşünerek hareket ettiğini tespit ettim. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi ile hareket eden, hiçbir sorumluluk almayan ve fırsatçılık yapan birçok kişinin son zamanlarda parti başarısından çok kendi ikballeri için çalıştığını gördüm. Ne yazık ki bazıları da son yaşanan gelişmelerden sonra emellerine ulaştı. Partinin başarısı için zerre kadar çaba göstermeyenler tatlı su kurnazlığı yaparak günübirlik çıkarlarını düşünerek hareket etti. dedi. Aktif siyaset yaptığı Bayraklı da ortaya çıkan manzara ve siyasi ortama bakarak oluşan ekiple görev yapamayacağına karar verdiğini belirten Boztepe, Partiyi yerel yönetimlerde seçime götürecek olan ekibin ve ekip liderlerinin başarı kazanacağına inanmıyorum. Bu inancımın 30 Mart tan sonra tüm kamuoyu tarafından da görüleceğine eminim. Yerel seçim öncesinde Bayraklı halkının da uyarılarını dikkate alarak partideki görevimden istifa ederken, yeni döneme ilişkin talebimi de geri çekiyorum." ifadelerine yer verdi. (CİHAN)

7 SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >>7 SİYASET 517 Şubat Çarşamba Perşembe Başbakan: Gerekirse adli kolluk kurumu oluştururuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği nin talebi sebebiyle gerekirse adli kolluk kurumu oluşturacaklarını söyledi. Erdoğan, Bir adli kolluk kurumu kurarız, bu ya İçişleri Bakanlığı na bağlı olur veya tamamıyla Adalet Bakanlığı na bağlı olur. Bunun bir başı olur. Bunun sadece görevi adli kolluktur başka herhangi bir şeyle de ilgili olmaz. 81 vilayetin bu tür bir adli kolluğu olabilir. dedi Başbakan Erdoğan Almanya ya gitmek için Atatürk Havalimanı na geldi. Basın açıklaması yapan Başbakan a; Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu eşlik etti. İçişleri Bakanlığı nın paralel devlet örgütlenmesine dair soruşturma başlattığına yönelik haberler var. Bunu teyit edebiliyor musunuz? Bu soruşturma özellikle hangi kurumlarda ve hangi iddialar üzerinde başlatıldı? sorusuna ise Erdoğan, Paralel yapılanmaya yönelik soruşturma denilince sadece İçişleri Bakanlığı değil, tüm istihbari çalışmalarımızın bundan sonraki hassasiyeti mevcut eksiklerin giderilmesi suretiyle bu yöne çok daha farklı şekilde değinmek, çünkü devlet içerisindeki böyle bir yapılanma bizim bir beka meselemiz haline gelmiştir. Buna da fırsat vermemiz mümkün değil. Gereği neyse yapılacaktır. diye konuştu. Bir gazetecinin, Zaman Gazetesi nde bir anket yayınlandı. Ankete göre yerel seçimlerde AK Parti nin oyu yüzde 36,4, bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa şahsınızın oyu yüzde 17,5 sayın Abdullah Gül ün oyu ise yüzde 47 olarak gösterildi. Bu anketleri ve sürekli olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün göreve davet edilmesi ve inisiyatif alması gerektiği şeklindeki söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna da Erdoğan, Bunu değerlendirmem gerek yok da sen buna inanıyor musun? Senin mensubu olduğun gazete başka bir anket yayınlıyor, şimdi bugün bunlar başka bir anket yayınlıyor. Hangisine inanalım, seninkine mi buna mı inanalım. Veya bizim yaptırdığımız anketler var bunlara mı inanalım, bunların dışında yapılmış anketler var. Bunların dışında yapılmış anketler var. Ben bunları size okuyayım, bakalım buna ne diyeceksiniz. Aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu görün. Konda her halde benim şirketim değil, hepiniz biliyorsunuz. Konda nın ocak ayı anketini söylüyorum: AK Parti 47,7, CHP 28,5, MHP 14,4, BDP 5,9 ifadesini kullandı. Erdoğan ın bir süre sessiz kalması üzerine gazeteci, Anketi ben yapmadım efendim dedi. Başbakan Erdoğan da, Ben zaten sen yaptın demiyorum. Sen bana anket okudun, bende senin kendi mensubu olduğun gazete anket yayınladı. Onunla da yakından uzaktan alakası yok. bu anketin adı, paralel yapı firmasının anketidir. Bunlar duymaz uydururlar. Dert başka. Bunlar kendilerine göre bu ülkede bir irade oluşturabileceklerini sanıyorlar. Ama oluşturamayacaklar. Bunun en büyük sadası meydanlardır. Dünyanın değişik bir ucundan durup da Türkiye yönetilmez. Çıkarsın gelirsin, ülkede ne yapacaksan buraya yapacaksın. Şuanda bu hafta Almanya ziyaretim var. Soçi de kış olimpiyatları var oraya gideceğiz. Ondan sonra tamamen arazideyiz. Meydanlar 30 martın dilini konuşacaklar. O tür palavraları anketleri bu millet yutmuyor. Bu 4 ankette biz hemen karşılıklı olarak çaprazlamasını yaparız. Biz hayali projelerle konuşmuyoruz. Yaptıklarımızla konuşuyoruz. Eser ortadadır. şeklinde karşılık verdi. TUTUKLULUK SÜRESİNİ 5 YILA İNDİRME KARARI VERDİK Dün Dolmabahçe de demokratikleşme paketiyle ilgili bir toplantı yaptınız. İçeriğine dair bilgi verir misiniz? sorusuna ise Başbakan, Demokratikleşme paketiyle ilgili yaptığımız çalışmayı derinlemesine ele aldık. Daha önceki yaptığımız çalışma idari boyutuyla zaten çözüldü halledildi. Ama yasal sürece yönelik bunu da parlamentoya gönderdik. Bunun yanında bizim 3 paketimiz daha var. Bunlardan bir tanesi adalet bakanlığıyla alakalı, bir diğeri içişleri bakanlığıyla bir diğeri de şeffaflaşmayla alakalı. Bu süreçte adalet ve içişleriyle ilgili olanı yetiştirmenin gayreti içerisinde olacağız. Biliyorsunuz özel yetkili mahkemelerin süratle kaldırmanın gayreti içerisindeyiz. Onun bu arada kaldırmak için yoğun bir çalışmayı gerçekleştireceğiz. Öyle zannediyorum ki en hayati, önemli olan tutukluluk süreci daha önce 10 yıldan 7 yıla indirilmişti. Dün yaptığımız çalışmayla bunu 5 yıla indirme kararı verdik. Şimdi bunu 5 yıla indiriyoruz. Bunu meclisten de çıkmasıyla öyle zannediyorum ki yüzlerce, binlerce insan bundan istifade edecek. karşılığını verdi. GEREKİRSE ADLİ KOLLUK KURUMU OLUŞ- TURURUZ Önemli bir adım daha attıklarını belirten Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: Adli kolluk meselesi, adli kollukta herhangi bir savcı istediği gibi ki yaptıkları zaten kanunsuzluk. Emniyette bazı polisleri toplayıp bunları adli kolluk gibi görevlendirip, git şurayı bas şunları topla gel böyle bir şey olamaz. Hiçbir üstün astından haberi yok. Ne emniyet müdürü, ne valinin haberi var. Bu tür adımların atılması şimdi ortadan kalkıyor. Bunun için geçiş süreci var. Bu geçiş sürecinde bir defa valinin emir komutansında veya emniyet müdürünün emir komutasında olacak. Yazılı olarak oraya gönderilecek oradan bu iş yönetilecek. Vali, emniyet müdürünün haberi olmadan asla adli kolluk görevi verilemez, böyle bir şey yapılamaz. Kaldı ki dünyanın birçok yerinde zaten adli kolluk müessesesi de yok. Öyle bir şey yok. Biz Avrupa Birliği nin de böyle bir talebi sebebiyle adli kolluk gerekirse kurumu oluştururuz. Bir adli kolluk kurumu kurarız, bu ya İçişleri Bakanlığı na bağlı olur veya tamamıyla adalet bakanlığına bağlı olur. Bunun bir başı olur. Bunun sadece görevi adli kolluktur başka herhangi bir şeyle de ilgili olmaz. 81 vilayetin bu tür bir adli kolluğu olabilir. Bunun üzerinde arkadaşlarımızla bir çalışma yaptık. Bu çalışma olgunlaştırılacak. Eğer buna karar verirsek, bununla ilgili bir personel alımı yapacağız. Bu geçiş sürecinin arkasından da ona bir yürürlük tarihi vereceğiz. Daha sonra da onu devreye sokmuş olacağız. Erdoğan: İsmi geçen zatla (Zerrap) ilgili bana suç duyurusu gelmedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT), rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklu bulunan Reza Zerrap la ilgili bugüne kadar kendisine herhangi bir suç duyurusunun gelmediğini söyledi. Almanya'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, 17 Aralık'ta başlatılan operasyondan 8 ay önce MİT tarafından size bir rapor sunulduğu medyaya yansıdı. Şu an tutuklu bulunan Reza Zerrap ın söz konusu operasyonda ismi geçen bakanlarla ilişkide olduğu, MİT in de bu yönde sizi uyardığı, bu iş ortaya çıkarsa hükümet aleyhinde kullanılabilir dediği yönünde bir rapor yansıdı. Böyle bir rapor size sunuldu mu? sorusu üzerine Erdoğan, MİT in uyarı yapmadığını, tespit yaptığını söyledi. Başbakan ın, MİT in bu tür raporlarına nüfus edecek kadar paralel yapının temsilcisi konumuna düşüyorsunuz. Anlatabiliyor muyum? sözüne gazeteci, Taraf'ta yayınlandı efendim. diye karşılık verdi. Bunun üzerine Erdoğan şöyle konuştu: Müşterek çalışıyorsunuz da onun için. Bu kadar açık net her şey ortada. MİT in raporunu bilecek kadar, ona nüfus edecek kadar müşterek çalışıyorsunuz, söylemediği söylettiriyorsunuz. Başkasına da bunu yaptırıyorsunuz. Tabi sen değil, patronlarınız bu şekilde de bu işlere nüfuz etme yoluna gidiyorsunuz. MİT in bu belgelerine nasıl nüfuz ediyorlar acaba? Bunlar nasıl ele geçiriliyor? MİT sürekli gizlilik kaydıyla çalışır. Bu gizlilik kaydıyla çalıştığı halde bu nasıl sizlerin veya onların eline geçiyor? Burası çok tehlikeli. Bu ülkeyi sevmek değildir. Bu vatana hizmet değildir. Ve bu şahsın kendiyle ilgili bizim hukukumuzda bir insan için suç sabit olmadıkça o insanı suçlu olarak telakki edemezsiniz. Eğer suç sabit olmuşsa o zaman ona suçlu diyebilirsiniz. Bunun bizim dinimizde de zerre kadar yeri yoktur. Bizim inancımızda yeri yoktur. Bir defa bunları iyi değerlendirmek lazım. İsmi geçen zatla ilgili bana bugüne kadar herhangi bir suç duyurusu da gelmemiştir. Dolayısıyla patronların da duymuştur zaten. BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU RAPORU NTV muhabirinin, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuyla ilgili ayrıntılar medyada yer aldı. Ofisinize konulan böcekle ilgili başbakanlık koruma ekibinden alt düzeyde bir yöneticinin yerleştirdiğine inanılıyor şeklinde bir ibare var. Ayrıntıları öğrenebilir miyiz? sorusuna Erdoğan, Sevgili kardeşim! sen ayrıntıları öğrenmişsin. Ben bu ayrıntıları bilmiyorum. Beni de bilgilendirirsen çok mutlu olurum. Başbakanlık Teftiş Kurulu gizlilik, çok gizlilik kaydıyla Ankara Başsavcılığı na bunu gönderiyor. Bundan sizin haberiniz oluyor. Paralel devlet, paralel yapılanma bu, anlatabiliyor muyum? Bu ülkede hala paralel devlet yok diyen başını iki elinin arasına alsın da düşünsün. Buna paralel devlet mi dersiniz, paralel yapı mı dersiniz. Çok gizlilik kaydıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu Ankara Başsavcılığı na aylardır hazırladığı dosyadan en ufak bir şey çıkmıyor bu şimdi ortaya çıkıyor. Bun nasıl bir şey. Benim haberim yok sizin haberiniz var. Hadi açıkla ifadelerini kullandı. Muhabir de bunun üzerine, Hürriyet gazetesinde okudum. diye konuştu Erdoğan Bayraktar la görüştüm, ikna gayretim söz konusu değil Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'la görüştüğünü fakat ikna gayretinin söz konusu olmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan Almanya ya gitmek için Atatürk Havalimanı na geldi. Basın açıklaması yapan Başbakan a; Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu eşlik etti. Bir gazetecinin, Geçen hafta Erdoğan bayraklarla görüştüğünüz ve istifa etmemesi için onu ikna ettiğiniz ve yerel seçimde Trabzon da görev alacağı yönünde iddia var. Ne söyleyeceksiniz? Başbakan Erdoğan, Görüşme yaptım ama ikna etme gibi bir gayretim söz konusu değil. Erdoğan bey ikna edilecek bir kardeşimiz değil yıldır geçmişimiz olan bir arkadaşımız. Bu süreçte nereden nereye yürüdüğümüz belli. Oradaki kullanmış olduğu yanlış bir ifadeyi düzeltmek onun görevidir. Onun için de ikna gayreti içine girmem gerekmez. Onun burada pişman olması lazım. dedi. (CİHAN) İdris Bal dan Erdoğan a tuzluk cevabı: Senin partinden ayrılan kafir olmuyor Loğoğlu: İnternet yasağına karşı mücadele verilmeli AK Parti den istifa eden Bağımsız Kütahya Milletvekili İdris Bal, istifa eden milletvekillerine tuzluk benzetmesi yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a tepki gösterdi. Bal, Senin partinden ayrılan kafir falan olmuyor. Cehenneme falan gitmiyor. Bu ithamı en üst derecede reddediyor ve iade ediyorum. dedi TBMM de basın toplantısı düzenleyen İdris Bal, toplantıya tuzluk ile geldi. Fotoğraf çektirdikten sonra tuzluğu masaya koyan Bal, Başbakan ın istifa eden milletvekillerine ilişkin sarf ettiği cümleleri eleştirdi. Siyasetin din, iman ve mezhep olmadığına dikkat çeken Bal, Senin partinden ayrılan kafir falan olmuyor. Cehenneme falan gitmiyor. Öyle bir zihniyetle karşı karşıyayız ki, Benim partimde siyaset yaparsan ibadettir, ölürsen şehit olursun, cennete gidersin diyen bir zihhiyet. Bizzat vekillerden ben bunu duydum. Vekiller bizzat bunu söylüyor. Ondan sonra da tabi ki istifa olduğu zaman bu ibadet oluyor. Ben ilk istifa eden milletvekili olarak hem şahsım adına bu sözlerden alındım. Hem de benden sonra onurlu duruş gösterip demokrat duruş gösterip istifa eden arkadaşlarım adına buna alındım. Bu ithamı en üst derecede reddediyor ve iade ediyorum. diye konuştu. DELİKANLIYSANIZ MERTSENİZ BİR PARTİDEN BAŞKA PARTİYE GEÇİŞİ YASAKLAYIN Daha önce de AK Parti ye başka partilerden katılım olduğunu hatırlatan Bal, Soruyorum; bu ne yaman çelişki ve iki yüzlülüktür. Eğer samimiyseniz mertseniz delikanlıysanız yasa çıkarın o zaman bir partiden başka bir partiye geçişi yasaklayın. Eğer delikanlı ve mertseniz bugüne kadar hiçbir partiden milletvekili ve belediye başkanı kabul etmemeniz gerekirdi. En son CHP Milletvekili Salih Fırat ki ben ordan oraya geçti diye kendisini asla kötülemem, kıymetli bir insandır, kendi sebepleri vardır, CHP den ayrıldı AK Parti ye geçti. Başbakan rozetini taktı. Bunların hepsi hain ve ihanet içinde mi? Bu ne ilkesizlik ve yaman çelişki. Ben ve arkadaşlarım yolsuzluğa hayır dendiği için mi ihanet içindeler? ifadelerini kullandı. (CİHAN) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Mevlana'nın Mecliste basın toplantısı düzenleyip, "Sesini değil, sözünü yükselt" sözlerini aktardı. Bir türlü sözün yükseltilmesinin başarılamadığını vurgulayan Loğoğlu, kendisinin bunu yapmaya çalıştığını ifade etti. Suriye ile ilgili Cenevre toplantısını hatırlatan Loğoğlu, Suriye konusunda özür dilemesi gereken kişinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olduğunu söyledi. Başbakanın İran ziyaretini değerlendiren Loğoğlu, Türkiye-İran ilişkilerinde bir güven ortamının olduğuna inanmadığını kaydetti. Yolsuzluk ve rüşvet olaylarını hep hatırlatacaklarını belirten Loğoğlu, Türkiye'nin üç ana gündem maddesinin yargı bağımsızlığı, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve yolsuzluk olduğunu vurguladı. İnternet yasağını da değerlendiren Loğoğlu, yasanın geçmesi halinde sadece büyük abinin değil bir sürü büyük abinin gözetimine tabi olunacağını söyledi. Haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğinden bahsedilemeyeceğini dile getiren Loğoğlu, herkesin uyanması ve mücadele vermesi gerektiğini kaydetti. CHP'li Umut Oran'a gönderilen bir TİB yazısıyla ilgili Loğoğlu, "Hangi hak ve hukukla bir milletvekilinin iç tüzükte temel bir hak olan soru sorma hakkını kim engelleyebilir? Meclis üstündü bir güç yoktur, olduğunu zannedenler yanılıyorlar. Hükümet sorduğumuz sorulara cevap vermiyor. Bununla da yetinmiyorlar soru da soramazlar diyorlar. Hadi ordan demek lazım." diye konuştu. Tutukluluk süresinin azaltılmasına yönelik bir soruya Loğoğlu, önceliğin özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve davaların yeniden görülmesi olduğunu ifade etti. Tutukluluk sürelerinin mümkün olduğunca az olması gerektiğini belirten Loğoğlu, bunun olabilmesi için de adaletin mümkün olduğunca hızlı olması gerektiğini vurguladı.

8 SAYFA 8 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESi >>8 GÜNCEL 17 5 Şubat Çarşamba Perşembe SONDAKiKA GAZETESi >>9 GÜNCEL 17 5 Şubat Çarşamba Perşembe Abdulhak TUTUŞ Türkiye'nin aydınlık yüzü İzmir KÜRESEL-MÜRESEL Sevim Varlıklar abdulhaktutus@gmail.com BDPʼnin Yerel Seçimlerde Başarı Elde Etmesini Önlemeye Çalışıyorlar Türkiye nin gündemine yetişene aşk olsun. 17 Aralıkta bir fırtına gibi esen ve etkileri hala süren asrın yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama operasyonu genlerimize işlemeye başladı. Çünkü kırk gün birine deli derseniz o kişi kendini deli gibi hissedermiş derler ya aynen öyle. Kırk günden fazla bir süredir kamuoyunun gündemini belirleyen tek konu var o da yolsuzluk rüşvet ve kara para operasyonu ve bunu örtmek için ortaya atılmış olan paralel yapı meselesi. Hırsızlığın olup olmadığını kamuoyu anketlerde verdiği cevaplarla ortaya koydu aynı şekilde paralel yapıyla mücadele konusunda da bu kararını belirtti. Ama kamuoyu bazı konulara cevap verip söz sahibi olmak isterken bazı konuları da perde arkasına itip konuşmaktan uzak duruyor. İşte kamuoyunun bu uzak kaldığı konuların başında çözüm süreci geliyor. Ne tuhaftır ki şuan Türkiye gündemini meşgul eden iki tane büyük olay var yolsuzluklar dışında. Ve ikisi de neredeyse yaşıt. Birincisi Kürtler tarafından başlatılan ve devletten hak talebinde bulunan Kürt hareketi ki bu hareket 40 yıldır kanlı bir mücadelenin içinde ve her iki taraftan binlerce insanın ölümüyle devam etmiş bir hareket. İkincisi ise İslami bir hareket olduğunu iddia eden ve son günlerde yoğun bir şekilde paralel devlet oluşturmakla suçlanan hizmet hareketi. Hizmet hareketi 160 tan fazla ülkeye yayılarak Gazeteci Kadri Gürsel in ifadesi ile Küresel bir güç olurken, Kürt siyasal hareketi ise kırk yıllık mücadelenin sonunda artık bazı haklarını elde etti ve artık mücadelesini silahlı yöntemlerle değil siyasal yöntemlerle devam etme kararı aldı. Öcalan ın 21 Mart 2013 te Kürt halkına gönderdiği mektupta artık silahların değil siyasetin konuşması gerektiğini vurgulamıştı. Öcalan ın siyasal mücadeleye vurgu yaptığı 21 Mart tarihi konuşmasının üzerinden bir yıla yakın zaman geçti ve Öcalan ın bu açıklamaları BDP nin hanesine çok şey kattı. Özellikle son günlerde yapılan anketlerde BDP nin oy oranının önemli bir ölçüde arttığı ifade ediliyor. Tabi BDP nin oylarını arttıran tek unsur çözüm süreci kapsamında üstlendiği rol değil aynı zamanda diğer partiler arasındaki duruşu ve barıştan yana olduğunu göstermesi de etkili olan etmenler arasında. Cemaat ile Hükumet arasındaki kavga ve artık inkar edilmesi imkansız olan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu da unutmamak lazım. Artık devletle bazı problemlerini halletmiş olan Kürt siyasal hareketi başka sorunlarla başı derde girmeye başladı. Öncelikle geçtiğimiz günlerde Esenyurt ta MH- P nin seçim bürosuna yapılan saldırının BDP ye yıkılması ve bugün Diyarbakır da Hüda-Par ile BDP liler arasında çıkan kavga BDP nin imajını olumsuz yönde etkilemekte ve kamuoyunda BDP aleyhine kötü bir şekilde kara propagandaya sebep olabilecek şekilde yansıtılabilecek içerikte. Çünkü kavga edilen her iki tarafta muhafazakar. Kürtlerin de muhafazakarlıkları göz önünde bulundurulunca BD- P nin işi zorlaşıyor. Diğer yandan bazı odakların BDP nin oylarını bölmek için farklı partilere izin verdiğini de düşündüğümüzde zaten her şey ortaya gün gibi çıkıyor. Bir yıldan fazla bir süredir çözüm süreci gibi önemli bir konuyu kör topal yürüten ve kendi hanesine çok önemli şeyler yazdıran BDP nin bu tür çirkin olaylarla anılması partiyi olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle doğu illerinde favori olarak görülen BDP nin bu tür çirkin oyunlardan uzak kalması partinin şansını yerel seçimlerde daha da arttırır. Artık BDP nin Van da olduğu gibi çirkin saldırılarla değil ürettiği projelerle, yolsuzluklardan uzak kalmış geçmişiyle öne çıkması gerek. Yoksa birilerine mağduriyet edebiyatı yaptırarak BDP başarı elde edemez. "Kadın Müzesi" ziyaretçi akınına uğradı İzmir'de açılan Türkiye nin ilk "Kadın Müzesi", özellikle kadın ziyaretçilerin akınına uğradı. Konak Belediyesi tarafından Basmane semtinde geçen hafta açılan müzeyle ilgili açıklama yapan Müze Koordinatörü Serpil Birsin, 3 kattan oluşan müzeyi eski eserlerin gösterildiği bir merkez olarak değil kadınlara yönelik tasarımların yer aldığı, kadının sosyal hayattaki önemini anlatan temaların sergilendiği bir alan olarak düzenlediklerini ifade etti. Sergilenen eserlerin tamamının bağış olduğuna dikkati çeken Birsin, şu bilgileri verdi: "Buradaki her odanın farklı bir hikayesi var. Antik çağdan günümüze kadar Anadolu kadınını anlatan bir odamız, tarihte öncü rol oynamış kadınlara ait fotoğraf ve bilgilerin yer aldığı bir odamız var. Protesto odasında kadınların başı çektiği toplumsal olaylar hakkında bilgi veriliyor. Müzenin en fazla dikkati çeken bölümlerinden birisi de 19 ve 20'inci yüzyıla ait aksesuarlar, giysiler ve gelinlikler. Burada sergilediğimiz boynuzdan taraklar özellikle ziyaretçilerin en fazla fotoğrafını çektiği eserler arasında yer alıyor. Yine Zuhal Yorgancıoğlu, Yıldız Kenter'e ait giysilerle Aysel Gürel'in şapka ve perukları da dikkati çekiyor." Birsin, açıldığından bu yana müzeye her gün en az 200 kişinin ziyarete geldiğini, bu ilginin kendilerini şaşırttığını belirterek, "Çoğunluğu kadın olan ziyaretçiler, Kadın Müzesi'nden oldukça memnun ayrılıyorlar. İzmirli rehberlerin de müzeyi benimsemesi sonucu çok sayıda grup müzeyi ziyaret ediyor. Bu yoğunluğu görmek bizi çok memnun etti. (AA) 30 Mart'ta huzura kavuşacak! AK Parti İl Başkanlığını ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İzmir'in, Türkiye'nin aydınlık bir yüzü olduğunu, bugüne kadar demokrasi mücadelesinde verdiği başarılı sınavlarla herkesin takdirini kazandığını ifade etti. Arınç, 30 Mart'ta İzmirliler takdir etmesi halinde seçimi kazanacaklarına inandığını ifade etti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, internette sansür iddialarına ilişkin, "Kesinlikle böyle bir şey yok. Dünyada pek çok ülkeden özgür ve basın hürriyetine sahip bir ülkeyiz" dedi. Arınç, AK Parti İl Başkanlığını ziyaret ederek, partililer ile bir araya geldi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'a seçim çalışmalarında başarılar diledi. Daha sonra basın toplantısı düzenleyen Arınç, gazetecilerin internette sansür iddialarıyla ilgili soruları üzerine, bu konuda pek çok şeyin bir birine karıştığını ve bilgi kirliliği yaşandığını, kimin ne söylediğinin, bunların ne kadarının doğru olduğunun bir kısmının nasıl hayali şeyler konuşulduğunun farkına varılamadığını ifade etti. Her meseleyi net olarak ortaya koymak gerektiğini vurgulayan Arınç, denetim yollarından birinin soru önergeleri olduğunu hatırlattı. Yılda 700 civarında soru önergesi geldiğini ve bunların hepsine cevap verdiklerini, her birini cevapsız bırakmadıklarını anlatan Arınç, şunları kaydetti: "Yeter ki soru olsun. Ama soru sormayı bilmeyenler de soru sormakla hakaret etmek arasındaki farkı bilmeyenlerle de zaman zaman karşılaşıyoruz. Şimdi bir soru önergesinin sansürlenmesi mümkün değil. Bir defa birisi bir isim koyuyor ve basın onun üzerine her şeyi inşa etmeye kalkıyorsa bu çok yanlış olur. İnternette sansür iddiası... Kesinlikle böyle bir şey yok. Nereden çıktı, anayasadaki madde basının sansür edilemeyeceği, özgür olduğudur. Biz de buna gönülden inanıyoruz ve Türkiye'de Basın Kanunu ile RTÜK ile şununla bununla meşgul olan bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Dünyanın pek çok ülkesinden daha özgür ve basın hürriyetine sahip bir ülkeyiz. 'Efendim 60 tane cezaevinde insan var.' 49 tanesi Terörle Mücadele Kanunu'na aykırı hareket etmekte. Eğer bunu da siz serbest kalsınlar diyorsanız o zaman Terörle Mücadele Kanununu kaldırmamız lazım, inşallah o da kalkacak. Ama oradaki hükümlerin bir kısmı Türk Ceza Kanunu'nda. Bu sefer Türk Ceza Kanunu'na aykırı hareket etmekten bazı insanlar yargılanacak." - "Kimsenin suç işleme imtiyazı yok" Başbakan Yardımcısı Arınç, kimsenin suç işleme imtiyazı olmadığını söyledi. Bugün bir televizyon kanalını izlerken rastladığı haberde yer alan ifadelere dikkati çeken Bülent Arınç, "Şöyle bir haber yapıyorlar. 'Kadıköy'de AK Parti bir stant kurmuş. Üye kaydı yapıyormuş, oraya basmaya gelen bir grup olmuş. Aralarında bir tartışma çıkmış, kavgaya dönüşmüş'. Şimdi bir televizyonunun verdiği habere bakın. 'AK Partililer ile yolsuzluk ve rüşvet karşıtı olan grup arasında tartışma yaşandı'. O kadar kurnaz bir ifadedir ki esasen bir süreden beri başlayan işte adına operasyon denilen şeyde yolsuzluk ve rüşvet ön plana çıkarılmak isteniyor. Halbuki bir iddia var. Bu iddia araştırılacaktır. Bir soruşturma yapılacaktır. Bakanların istifası ayrı bir konu. Hükümet kabinede bir görev değişikliğine gitmiştir. Sayın bakanımız aday olduğu için görevinden ayrılmıştır bir başka bakan da hakkındaki iddiaların açığa çıkması bakımından siyasi etik konusunda örnek bir davranışta bulunmuştur. Başbakanımız onların yerine başka bir arkadaşımızı getirmiştir. Şimdi AK Parti ile yolsuzluk ve rüşvet karşıtı olanların kavgasını söylerseniz gizliden gizliye zihinlerde bir algı meydana getireceksiniz. 'Bu tarafta yolsuzluk yapanlar var bu tarafta onların karşıtları var, kavga etmişler'. Halkın yüzde 50'sinin oyunu almış bir siyasi partinin ve 11 yıldan beri aralıksız devam eden bir iktidarın yolsuzlukla mücadeleyi varlık sebebi sayan bir hükümetin böylesine utanmasızca suçlanmasını ben kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. - Güvenli internet Bunun yanı sıra internette sansür konusun da 2 yıl önce dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ile bir tartışmanın olduğunu hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güvenli internet denen bir şey var. Bunu tercihe bağlı olarak yapmayı düşündük o zaman. Tercihe bağlı olarak ailesini çocuklarını, zararlı bazı porno, şiddete yönelmiş bir takım yerlerden korumak amacıyla bir güvenli internet işini başlatmak üzere yola çıkmıştık. 'Sansür' diye ortalığı birbirine kattılar. Halbuki sansür değildi. Düğme sizin elinizde. Sadece siz bunu arzu ederseniz bu yolu seçebileceksiniz. O gürültüler gitti. Arkada ne kaldı. 2 milyondan fazla insan bunu tercih etmiş. Demokrasiler tercih noktasında insanlara farklı seçenekler sunabilme hakkıdır. Şimdi niye internette sansür diye başlıyoruz. Doğru değil. Sayın Lütfi Elvan, sayın bakanımızdan sonra göreve gelen arkadaşımız. Doğru bir şey yaptıklarını söylüyor ve bunun sansür olmadığını ifade ediyor. Umarım bu hafta da görüşülecektir. Göreceksiniz o da çıktıktan sonra bu tartışmalardan eser kalmayacaktır. Neden çünkü bunlar spekülatif tartışmalardır. AK Parti'yi 'demokrasi karşıtı göstermek, insan haklarını ihlal ediyor demek, işte özgürlük alanlarını kısıtlıyor' demekle aynı noktayı getirmeye çalışıyorlar. Biz yaptığımız işi biliyoruz ve inşallah haber portallarıyla ilgili bir düzenleme o da yakın zamanda gelecek. Haber sitelerini biz değerlendiriyoruz. Basın Kanunu içerisine alacağız. Sarı basın kartı vereceğiz. İlan ve reklam pasta payından vereceğiz ki bugün internetin haber portalları yazılı basından daha çok izlenen, daha çok içinde yazı yazılan unsurlar hale geldi. O zaman ne diyeceğiz. Bu da mı internete sansür. Bu da bir düzenlemedir. Yıllardan beri beklenen bir düzenlemeydi. Kimse endişe etmesin. Demokrasinin, özgürlüklerin, demokratikleşme konusunda atılacak adımların 11 senedir nasıl sahibiysek bundan sonra da böyle devam edeceğiz." Partisinin il başkanlığını ziyaretinin ardından gazetecilerin soruları cevaplandıran Arınç, hafta sonu Manisa'da aday tanıtım toplantısına katıldığını, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'a seçim çalışmalarında destek vermek amacıyla kente geldiğini, fırsat buldukça da geleceğini söyledi. İzmir'in, Türkiye'nin aydınlık bir yüzü olduğunu, bugüne kadar demokrasi mücadelesinde verdiği başarılı sınavlarla herkesin takdirini kazandığını ifade eden Arınç, 30 Mart'ta İzmirliler takdir etmesi halinde seçimi kazanacaklarına inandığını ifade etti. Mahalli seçimlerin önemli olduğunu fakat bu seçimlerin, mahalli seçimin ötesinde bir anlam taşıyacağını, ardından cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Arınç, "Şüphesiz bu seçimlerdeki başarı veya başarısızlık bütün partileri etkileyecek sonuçları meydana getirebilir. Bu yüzden daha büyük önem ve dikkatle daha büyük eforla çalışmaya gayret ediyoruz. Hükumetimiz'e duyulan güven yani iki oydan biri çok değerli, bunu hem korumak hem arttırmak durumundayız. Her seçim bizim için ayrı bir önem taşıma noktasında. Biz elimizden gelen gayreti yapacağız" diye konuştu. - Yasa dışı dinlemeler Bülent Arınç, Sabah ve ATV'nin satışı ve internette yer alan ses kayıtlarının sorulması üzerine, böyle bir ses kaydını dinlemediğini, nerede, ne zaman nasıl olduğunu bilmediğini vurguladı. İnternette bazı ses kayıtlarının yer aldığını, bunların gerçekleri ne kadar yansıttığı, montaj olup olmadığı konusunda bilgisinin bulunmadığına işaret eden Arınç, şöyle devam etti: "Ama çok iyi bildiğim ve çok üzüldüğüm bir konu var ki bu sayın bakanımızın (Binali Yıldırım) da uzun süren bakanlık döneminde en çok uğraştığı ve hukuka uygun bir şekle getirmeye çalıştığı ve belki de bunların mağdurlarından hepimiz olduğumuz için bu konuda insanların özel hayatlarına, kişilik haklarına saldırı olmasın diye gecesini gündüzüne kattığı bir konudur. Dinlemeler konusu isterseniz mahkeme kararıyla olsun çünkü savcılar talep edebilir. Mahkemeler de belli bir süre içerisinde organize suçları belki ortaya çıkarabilmek için bazı kişilerin dinlenmesini karar verebilir. Bunun süresi bellidir, bunun ne şekilde sona ereceği bellidir. Ne şekilde sona erdikten sonra hangi işlemin yapılacağı bellidir. Hukuk bunu tanzim etmiş. Ancak böylesine ince bir konuyu yine hukuk alanında dinleme altına aldıktan sonra bunu uzatan, bunun dışarıda yayınlanmasına izin ve imkan veren, bunun üzerinden bazı spekülasyonları güçlendirmeye çalışanlar da olabilir. Yargının içinde olabilir, emniyetin içinde olabilir, bunların medya uzantısı olabilir, bunlar yanlıştır, hukuka aykırıdır. İnsanların özel hayatları ve kişilik haklarına büyük bir saldırıdır. Hakimle ve savcıyla işbirliği yapılarak bir dinleme kararı alınmış olmasına rağmen 3 aylık bir dinlemenin 13 aya çıkarılabildiğini, ilgisiz kişilerin dinlenebildiğini, hatta topluca dinleme kararları verilebildiğini son gelişmelerle biraz daha yakından görmüş durumdayız. Hakim kararının bile ihlal edildiği Türkiye'de bu dinleme rezaleti hepimizi rahatsız ediyor. Bununla ilgili Türk Ceza Kanunu'nda bazı hükümler var. Biz bu ceza maddelerinin daha da arttırılması, ve caydırıcı hale gelmesi için bizzat benim takip ettiğim bir yasa çalışması olmuştu 2 sene önce. Fakat sonradan denildi ki 'bu cezalar yeterlidir, arttırılmaya gerek yoktur'. Öylece kaldı. İkinci konu çok daha çirkin. O da teknolojinin geldiği son noktada insanlar yurt içinden yurt dışından dinleme cihazları temin ederek çok küçük şeyleri bile bazı yerlerde saklamak suretiyle insanların ve hatta büyük bir alanın dinlemesini yapabiliyorlar. Savcı kararı yok, hakim kararı yok. Tamamen insanların kötü niyetle yaptıkları dinleme, bu son yıllarda iyice çığırından çıkmış durumda. Kimin yaptığını bilemiyorsunuz, nasıl bunu elde ettiğini bilemiyorsunuz. Dost sohbetlerinde, bir insanın çay içerken, aile ortamında bile yaptığı konuşmaları 'yarın bir gün bize lazım olur' diyerek birileri dinlemiş ve kendilerine göre zamanı geldiğinde de servise koymuşsa bu bir insanlık suçudur. Bırakın özel hayatı, kişilik hakları ama bir insanın hayatına böylesine müdahale edilmesi ve bunun çirkin amaçlar için kullanılabilmesi fevkalade kötüdür. Bu da son zamanlarda veya son yıllarda hepimizin şikayet ettiği konular. Başbakanımız bile 'beni bile dinlemişler' dediğine göre bizim gibi sizin gibi insanların kimler tarafından ne şekilde dinlenildiğini, bu alçaklığı kimin yaptığını doğrusu bildiğimiz zaman bunun bir cezası var şüphesiz. Ama bulmak ve tespit etmek noktasında zorluklar yaşıyoruz." - "Dinleme rezaletine ciddi bir şekilde son verecek tedbirleri alacağız'' Mahkemelerde ve Yargıtay içtihatlarında, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuralar üzerine verdiği kararlarda yasa dışı dinlemelerin suç delili olmayacağının karara bağlandığını anımsatan Arınç, "Mahkeme kararıyla dinlenmiş olanların bir ağırlığı var eğer suistimal edilmemişse. Ama yasa dışı dinlemelerle bir yere varmak mümkün değildir, bir insanı suçlamak hatta ne bileyim hükümeti, bakanları sizi beni, onu, bu yasa dışı dinlemelerle mümkün değil. Bu konuda sayın bakanımızın (Binali Yıldırım) bakanlık döneminde başlattığı çalışmayı ümit ediyorum ki diğer arkadaşlarımız devam ettirecek ve toplumda endişeye, tereddütlere, paniğe yol açabilecek bu dinleme rezaletine bir gün ciddi bir şekilde son verecek tedbirleri alacağız.'' Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin bugün bazı gazetelerde yer alan Başbakan ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar arasında yapıldığı belirtilen görüşmeyle ilgili sorusu üzerine görüşmenin bugün mü olduğunu sordu. Bu konuda bir yorum yapmayacağını, ne konuşulup ne karar alındığını bilmediğini dile getiren Arınç, "Erdoğan Bayraktar, sayın bakanımız. Bizim milletvekilimizdi, bakanımız oldu, eski TOKİ başkanıdır. Oğluyla ilgili bir iddia var, oğlu tutuklanmadı bildiğim kadarıyla. Kendisi belki bir duygusal bir açıklamayla hem milletvekilliğinden hem de bakanlıktan ayrıldığını söylemişti. Sonra milletvekilliğinden ayrıldığı konusu gerçekleşmedi bildiğim kadarıyla. Meclis'te zaten 84. maddeye göre eğer istifası kabul edilebilirse düşecekti ama bu noktada görüşülmüş ve tekrar yola devam etme kararı verilmişse ne konuştuklarını, nasıl bir karar aldıklarına ben vakıf değilim" şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mavi Marmara olayına ilişkin İsrail'le görüşmelerin sürdürüldüğünü belirterek, "Eğer tazminat konusu çözüme bağlanırsa arkadan diplomatik ilişkilerin kurulması, eskiden olduğu gibi büyükelçilik düzeyinde atamaların yapılması ve bununla ilgili çalışmaların başlaması gerekiyor. Bunu takiben de İsrail ve Türkiye bu ambargoların, ablukaların kaldırılması konusunda birlikte çalışacaklar" dedi. AK Parti İzmir İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Arınç, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Mavi Marmara gemisiyle ilgili olarak Türkiye ve İsrail arasında bir mutabakata varılıp varılmadığına yönelik soru üzerine Arınç, 3 yıl önce Gazze ablukasını kırmak ve oraya yardım malzemesi götürmek üzere Mavi Marmara gemisiyle yola çıkan barışçı aktivistlere, açık sulardayken İsrailli komandoların düzenlediği operasyonda kötü sonuçların ortaya çıktığını, 9 kişinin hayatını kaybettiğini, yaralananlar olduğunu, maddi manevi zarar görüldüğünü hatırlattı. Yaşanan gelişmeler üzerine İsrail hükumetine yönelik 3 şartın ileri sürüldüğünü ifade eden Arınç, "Birinci bu yaptığınız haksızlıktır, bu haksız fiil karşısında Türk halkından, Türk hükumetinden özür dileyeceksiniz. İkincisi zarar görenlere tazminat ödeyeceksiniz. Üçüncüsü 35 ülkeden bu gemiye doluşan insanlar sadece barış için, oradaki halkla dayanışma için gidiyorlardı; sürdürdüğünüz bu ablukanın ve ambargonun da kaldırılması gerekir. İsrail 2 yıl buna itiraz etti" diye konuştu. Geçen mart ayında, ABD Başkanı Obama'nın İsrail'i ziyareti sırasında yaptığı baskılar ve teklifler sonucunda Netanyahu'nun Türk halkından ve Türk hükumetinden açıkça özür dilediğini belirten Bülent Arınç, bunun Türk hükumetinin diplomatik başarısı olduğunu, ayrıca İsrail hükumetinin de yaptığı haksızlık karşısında açıkça ve alenen özür dilemesi anlamına geldiğini belirtti. Yaşanan bu gelişmeleri olumlu gelişme olarak gördüklerini belirten Arınç, ikinci koşul olarak ölen ve yaralananların ailesine tazminat ödenmesinin geldiğini ve bu konudaki görüşmelerin hemen başladığını kaydederek, şöyle devam etti: "Sayın Başbakanımız hükumet içinden ben bu müzakereleri koordine etmek görevini verdi. Biz teknokratlarla bu işi bilen insanlarla bir müzakereyi yürüttük. Bazen Ankara'da bazen İsrail'de Tel Aviv'de bu görüşmeler konusunda önemli müzakereler yapıldı ve sadece bir iki pürüz kalmıştı. Henüz bu pürüzler çözülmüş ve sonucunda bir anlaşmaya varılmış değil. Ancak çözümün yakın olduğunu ben de hissediyorum. Evet bu iş tamamdır dediğimizde ne yapacağız. İsrail ve Türk hükumetleri arasında bir uluslararası sözleşme imzalanacak. Sonra bizim anayasamız gereğince bu uluslararası sözleşmeyi TBM- M'ye getireceğiz. Orada kanun haline gelirse, o zaman ödemeler yapılacak ve aramızdaki ikinci şart da yerine gelmiş olacak. Şüphesiz bu ikinci şart, birinci şart birbirinin arkasına geliyor değil ama Gazze'ye ve Filistin'e uygulanan ambargoların da kaldırılması veya en azından insani geçişler için yumuşatılması gerekli. Bu konuda İsrail adım attı. Mal geçişlerine, ilaç geçişlerine izin verdi. Ancak ambargo ve abluka tamamen kaldırılmış değil. Eğer tazminat konusu çözüme bağlanırsa arkadan diplomatik ilişkilerin kurulması, eskiden olduğu gibi büyükelçilik düzeyinde atamaların yapılması ve bununla ilgili çalışmaların başlaması gerekiyor. Bunu takiben de İsrail ve Türkiye bu ambargoların, ablukaların kaldırılması konusunda birlikte çalışacaklar. Umarız ki Filistin, Gazze halkı için de çok önemli saydığımız, insani ölçüler içerisinde süratle yerine getirilmesini arzu ettiğimiz çabalar, tazminat konusunun halledilmesini müteakip hızlıca yerine gelmiş olacaktır. Bahsettiğiniz haberi ben de okudum. Bu konuda bir gelişme var ama henüz imza atacak düzeyde değiliz. ABD de, İsrail de bu konuda Türkiye'nin bir an evvel anlaşma yapmasını umut ediyor. Biz de doğrusu o 3'lü özürden sonraki aşamaları süratle yerine getirmek istiyoruz." - Tazminatın miktarı Bir basın mensubunun tazminat miktarıyla ilgili bazı rakamları telaffuz etmesi üzerine Arınç, şu ifadeleri kullandı: "Bunların hiçbirisi doğru değil. Siz bu rakamları sanıyorum piyasada dolaşan haberlere göre söylüyorsunuz. Rakam konusunda ne İsrail hükumetinin ne de bizim bir açıklamamız olmadı. Kendi aramızda tartıştığımız bir kaç konu var ama rakamlar telaffuz edilmedi. Biz bu haksız fiil karşısında uluslararası hukuku ne emrediyorsa onu talep ediyoruz. Bunun geçmişte emsalleri vardır. Bu emsallere uygun olarak ölenlerin ailelerine ve yaralıların ailelerine veya bizzat kendilerine ödenecek tazminat miktarlarını hukukçularımız tespit edip karşı tarafa teklifte bulundular. Bunlar üzerinde çalışmalar sonuçlanmak üzere. 30 istendi 20 verildi bunlar gerçekçi değil. Bunlardan çok daha yüksek olabilir veya alçak da olabilir. Çünkü biz kafadan böyle bir teklifi yapamayız. Böyle bir olay karşısında geçmişte hangi ülke hangi uluslararası hukuk kriterlerine uygun tazminat ödemişse biz hukuk devletiyiz ancak onu talep edebiliriz. Anlaşma imzalanabilirse rakamların mutlaka tatmin edici olduğunu hepimiz göreceğiz." (AA) Suriyeli sığınmacılara yardım malzemesi! Deniz Feneri Derneği Ege Bölge Temsilciliği'nce, bağışlanan gıda, giyim ve temizlik malzemelerinden oluşan yardım malzemeleri, Suriyeli mültecilere ulaştırılmak üzere İzmir'den yola çıkarıldı. Deniz Feneri Derneği Ege Bölge Sorumlusu Harun Ece, yaptığı açıklamada, derneklerinin insan ve muhtaç olan herkese yardım eden bir kuruluş olduğunu, Suriye'nin de muhtaçlığın zirvesinde bulunduğunu söyledi. Hem Suriye'deki mağdurlara hem de bu ülkeden Türkiye'ye gelmiş olanlara yoğun şekilde yardım yaptıklarını dile getiren Ece, giyim, hasta bezi, temizlik malzemesi ve gıdalardan oluşan 1 tırlık yardımın daha yola çıkarıldığını dile getirdi. Bir ay içerisinde İzmir'den başka bir tırın daha gönderileceğini ifade eden Ece, "Bağışçılarımızın yaptığı bu yardımlar Şanlıurfa'ya gidecek. Oradan Suriye içine ve sınırdaki Suriyelilere dağıtılacak. Bu konuda herkesin duyarlı olmasını diliyorum. İnsanlar orada soğuktan ve açlıktan ölmek üzereler. İnsan olan ve vicdanı bulunan herkesin duyarlı olması gerekiyor ki kendi de benzer duruma düştüğü zaman başkalarından istemeye hakkı olsun. Bağışçılarımızın yardımını bekliyoruz. Yardım yapmak isteyenler sadece bize telefonla ulaşabilir" diye konuştu. (AA) Facebook: sevimvarliklar1 TİB. Gel Gözlerimi de Sen Kapaʼt Gözlerimi kapıyorum. Sansür diye başlamayacağım. Yoksa buraya siyah bir çizgi koymam gerekir. Ama siyaseten münasip* konuşmak gerekirse şöyle sorayım: Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı mızla aynı derece verimlilikle çalışan kaç bakanlık var sizce Türkiye de? Gözlerimi açıyorum. Ve görüyorum ki Soundcloud.com Koruma Tedbiri altında kapatılmış. Neymiş bazı ses kayıtları varmışmış. Titanlar Savaşı var ülkemizde ya faizler dahil hepimiz hazırol da bekliyoruz. Silinip atılan sanatçı emeği, arada kaynayan halk, ifade özgürlüğü, bilgi erişimi..bunlar bizden başka kimsenin umrunda değil. Gözlerimi kapıyorum. Torba yasa çıkıyor. İnternetimizi düzenliyorlar mış. Hani bu arada, uygunsuz içeriği olan bir haberin kaldırılma olasılığı kurumlardan kişiye indirgeniyor. Bunu da geçtim, TİB Başkanı hakkında soruşturma başlatmak bakanın, TİB çalışanları hakkında soruşturma başlatmak da TİB Başkanı'nın iznine bağlanıyor, böylece kimse onlara dokunamıyor. Gözlerimi açıyorum. Bu arada heryer açıldıkça açılıyor havaalanlarımız, barajlarımız, AVM lerimiz (eksik olmasın), otoyollarımız, sonra hızlı tren yollarımız. Hatta yetmiyor bir daha bir daha açılıyor. Tamam buraya kadar medeni yiz. Burdan sonrasında neyiz? Ahlaklı, edepli, saygılı, eğitimli, başarılı? Gözlerimi kapıyorum. TV deki sunucunun dekoltesi kapatılıyor. Tiyatrolar, gazeteler kapatılıyor, dergiler ceza yiyor. Kadınların kolları, yüzleri, gelecekleri kapatılıyor. Yetmiyor hala töre cinayetlerine haftada 2 kurban veriyoruz. Sonra her geçtiğimiz yıl daha fazla internet sitesi kapatılıyor. ( Ahlak lı ve ahlak sız diye ayırmıyorum, kaldı ki bir müzik paylaşım sitesinin size ne zararı olabilir?) Bir de Youtube muz vardı ki dillere destan den 2010 a hatta 2011 e kadar aç kapa metoduyla işledi. Kablosuz modem sanıldı biraz bağlantıda sıkıntı oluştu: Kapat, aç. Kapat, aç. Olmadı mı?...bu kez aç, baktın olmuyor, şimdi kapa. Avrupa Birliği İlerleme Raporu Türkiye'ye bakıyor, diyor ki, Canım kardeşim, bu böyle olmaz. Ama bakınız onlar da korsanla onlar da ahlaksızlıkla savaşıyor. Gözlerimi açıyorum ve soruyorum: siz ne yapıyorsunuz? Niye kimsenin, bağımsız kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin vs. fikri alınmıyor? Torba yasa nedir bir kere? Bu ülkede topu topu 500 milletvekili mi yaşıyor, 45 milyon internet kullanıcısı mı + ne olup bittiğinden haberi olmayan diğer 30 milyon vatandaş mı? Sevgili TİB, sana gelince. Diyecek sözüm yok. Birileri bu yazıyı okuyorken, ben uzaklarda olamayacağım (malesef) ama siz yine bildiğinizi okuyor olacaksınız. Sizi belli ki yine Avrupa İnsan Hakları mahkemesi paklayacak. Soundcloud a erişemediğimden beri hiç tadım tuzum yok. Gözlerimi kapıyorum (ben kapatmazsam onlar kapatacak, biliyorum). Ve bugünlük benden bu kadar... * Politically correct in Türkçe çevirisi: Adaba uygun, Siyaseten doğru demeye çalışılsa da bence Türkçe de malesef karşılığı olmayan, bir grubu rencide etmeyeye özen gösterme amacını dile getiren bir deyim. Evet, Türk Dil Kurumu belki başını işten kaldırırsa (!), bu kelimeye de bir el atabilir. Zamane gençleri nin bu kelimeyi kullanmaya duydukları ihtiyacı, gelin varın siz düşünün. Muğla'daki termik santrallerin özelleştirilmesi çalışması! Özelleştirmeye tepki amacıyla Ankara'ya gitmek üzere Yatağan'dan yola çıkan ancak otobüslerinin güvenlik güçlerince engellendiğini iddia eden Tes- İş ve Maden- İş sendikalarının şube başkanları suç duyurusunda bulundu. Muğla'daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin özelleştirilmek istenmesine tepki amacıyla Yatağan'dan Ankara'ya gitmek üzere 24 Ocak'ta yola çıkan ancak otobüslerinin güvenlik güçlerince engellenmesi üzerine yürüyüşe geçen işçiler, 7 saatte 55 kilometre yol yürüyerek Muğla'ya ulaşmış, eylemlerine burada son vermişti. Olayın ardından Maden-İş Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin ve Tes-İş Şube Başkanı Fatih Erçelik, güvenlik güçlerince otobüslerinin Ankara'ya gidişinin engellendiğini iddia ederek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Girgin, yazılı açıklamasında, sendikalar ve işçiler olarak özelleştirme girişimine gösterilen tepkiyi kamuoyu önünde ortaya koymak, durumu yetkililere duyurmak için pek çok girişim ve faaliyette bulunulduğunu, son olarak 24 Ocak'ta Ankara'da yürüyüş ve basın açıklaması düzenlemeyi planlandıklarını anlattı. Tes-İş, Maden-İş ve Türk-İş yöneticilerinin, yürüyüşün bütün çalışmalarını Ankara Emniyeti bilgisi dahilinde yerine getirdiklerini ifade eden Girgin, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Otobüsler kiraladık. Eşlerimiz ve çocuklarımızla yola çıkmak üzere 23 Ocak akşamı hareket ettik ancak Yatağan-Kavaklıdere sapağında yolumuz kolluk kuvvetlerince kesildi. " (AA)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10ÜNENLERİN DENİZLİ HABERLERİ DÜŞÜNCESİ 5 Şubat 7 Şubat Çarşamba Perşembe Gurur duyuyorum Partisinin Pazar günü gerçekleştirdiği aday tanıtım toplantısını değerlendiren Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, "Böylesi bir teşkilatın mensubu olmaktan gurur duyuyorum. Ak Şölen'de salonu dolduran binlerce partilimizin inancıyla biz 20'de 20 olan hedefimize emin adımlar ile ilerliyoruz" dedi Hasan Güngör Spor Salonu nda Pazar günü Ak Parti tarafından aday tanıtımlarının gerçekleştirildiği Ak Şölen sonrası bir değerlendirme yapan Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, " Şölenimize gelerek bizlerin heyecanına ve coşkusuna ortak olan herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Bizlere bir kez daha böylesi bir teşkilatın mensubu olmanın gururunu yaşattılar. Orada insanımızın bizlere olan inancını ve sevgisini gözlerinde görmek mutlulukların en güzeli. Omuzlarımıza aldığımız sorumluluğun ne kadar büyük olduğunu bize bir kez daha hatırlattıkları ve bize güvendikleri için tüm teşkilat üyelerimize teşekkür ediyorum. Pazar günü ortaya çıkan manzara gösteriyor ki salonu dolduran binlerce partilimizin i- nancıyla biz 20'de 20 olan hedefimize emin adımlar ile ilerliyoruz" dedi. Denizli tarihinin gelmiş geçmiş en büyük projelerinden biri olan Şehirlerarası Otobüs Terminali Türkiye'nin en büyük ulaşım komplekslerinden biri olacak. 100 bin metrekare kapalı alana sahip terminal ile Denizli hem yeni bir yaşam alanına hem de ticari bir merkeze kavuşacak. Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, "Denizli nin geleceğine damga vuracak bir projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz" dedi Salona girdiği ilk andan itibaren şahsına gösterilen sevgi ve ilginin yaşanabilecek en güzel duygulardan biri olduğunu dile getiren Başkan Zolan, " Ak Şölenimizde inanılmaz bir atmosfer yaşadık. Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci'nin bizleri yalnız bırakmaması bizim için ayrı bir mutluluk. Milletvekillerimiz, teşkilat yöneticilerimiz, adaylarımız, aday adaylığı sürecinde demokratik yarışta ben de varım diyen tüm arkadaşlarımız o gün o salonda omuz omuza kol kolaydı. Hepsi tek bir yumruk olmuş hedefe nasıl ulaşılabileceğini gösterdiler herkese. Bizim hedefimiz Denizli'de 20'de 20. İstiyoruz ki Denizli'nin tüm ilçeleri, tüm beldeleri, tüm köyleri hizmetle tanışsın. Son 10 yılda D- enizli'de yazdığımız hizmet destanını Denizli'nin tamamına yayalım. Bunu yapabilecek güçte ve inançtayız. O gün o salonu dolduran herkesin gözünde bu gücü ve inancı gördüm. Bize bu mutluluğu yaşatan tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkürü bir borç biliyorum" dedi. Bu millete hizmetkarız Tüm adaylara başarı dileyen Başkan Zolan sözlerini şöyle sürdürdü: " 19 ilçede Başbakanımız tarafından a- day gösterilen tüm arkadaşlarımıza çıktıkları bu yolda başarı diliyorum. Hepsi bir birinden değerli bu arkadaşlarımızla aynı safta olmaktan gurur duyuyorum. Büyükşehir ve ilçe belediyesini bir kuşun iki kanadı o- larak görüyorum. Her iki kanat uyumlu olursa ancak o zaman daha yükseğe daha ileriye gidilebilir. Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin uyumu da Denizli'yi daha ileriye taşır, daha büyük işlere birlikte imza atılır. Bu bilinçle Denizli'ye çok YAKIŞACAK Büyüyen Denizli'nin büyük projelere ihtiyaç duyduğunu ve bu amaçla Denizli tarihinin gelmiş geçmiş en büyük projelerinden biri olan Şehirlerarası Otobüs Terminali Projesini tamamlamanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, "Bize yakışanı yaptık ve kent için çok önemli ve büyük bir projeyi hayata geçirdik. Denizlimizin geleceğine damga vuracak Şehirlerarası Otobüs Terminali Türkiye'nin en büyük ulaşım komplekslerinden biri konumunda. Burası Denizliʼnin kabuğuna sığmadığının bir göstergesi. Gelecekte bu terminalle birlikte Denizliʼnin kazanımlarını hep birlikte göreceğiz" dedi. Denizli'nin kalbi burada atacak Denizli'nin aynı zamanda hem yeni bir yaşam alanına hem de ticari bir merkeze kavuştuğuna dikkat çeken Başkan Zolan, " Burada 24 saat hayat akacak. Burası Denizli'nin en hareketli mekanlarından biri olacak. hareket ederek uyumun sağlanması için biz tüm ilçelerde inanıyorum ki gerekli başarıyı elde edeceğiz. Biz bu inancı taşıyor ve sadece milletimizin hizmetkarı olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz." (HABER MERKEZİ) Günlük binlerce insanın uğrak noktası olacak bu mekanda insanların tüm ihtiyaçları, talepleri giderilecek. Bu projeyi planlarken her şeyi düşündük. Burada da hayat hiç durmayacak. Denizli ticaretinin kalbide burada atacak" diye konuştu. Açılışın kısa bir süre sonra yapılacağını dile getiren Başkan Zolan, " İki yıllık hummalı bir çalışmanın nihayet sonuna yaklaştık. Şuan iç dekorasyon çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor. Böylesi önemli bir projeyi planlanan zaman diliminde bitirmek Denizli Belediyesi'nin gücünün bir göstergesi. Bulunduğu bölgede inanılmaz bir değişim yaşatacak olan Şehirlerarası Otobüs Terminali zamanla istasyon ile de entegre edilerek u- laşımda bir bütünlük sağlanacak" dedi. Zeybekci'ye teşekkür Yıllar önce kurulan bir hayalin ete kemiğe bürünmüş olmasının mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Başkan Zolan, " Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci'nin belediye başkanlığı dönemde hayalleri kurulan planlamaları yapılan böylesi büyük bir projenin hayata geçirilmesi bizi son derece mutlu ediyor. Emeklerinden dolayı Sayın Bakanımıza sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Denizlimize şimdiden hayırlı olsun" dedi. (HABER MERKEZİ) AK KÖŞE Sedat KAYA sedatkaya20@hotmail.com PAMUKKALE 'MİZ BİZİMDİR!!! Dünya'da bir tane var... O da, Denizli'de var... Gelelim herkesin bir tanesi olan, Pamukkale'mizin geçmişine... Pamukkale'miz, beyaz travertenlerden oluşmuş bir doğa güzelliğidir. Bunu bilmeyenimiz yoktur herhalde... Bu doğa güzelliğimizin, bundan sadece 10 yıl öncesine kadar kimseler yüzüne dahi bakmıyordu... Peki ne oldu da, 10 yıl öncesine kadar bakılmayan güzelliğe, şimdi herkesin talip olması sizce de, şaşırtıcı değil mi?... O güzelim beyaz travertenleri, orada bulunan oteller ve bilgisizce ziyaret etmelerin yüzünden, beyazlığını o güzel aklığını maalesef ki!, yerini karartıya ve karanlığa bırakmıştı... Ortada kimsecikler yoktu... Pamukkale bitti artık denilirken, birden o güzelliğin yıllardır ev sahipliğini yapan Denizli halkı meydana çıktı ve gereken tüm görevi üstlendi... Hem de, EFELER gibi... O güzelliğimizin korunması ve yeniden eski beyazlığına kavuşması için ne gerekiyorsa, kim nasıl yapacaksa halk olarak her zaman yanında olduklarını cesaretli bir şekilde gösterdiler... Sonunda bu cesareti gören yetkililer, hemen işe el attılar... Eski güzelliğine ve itibarına yeniden kavuştu... Hem de eskisinden daha çok kavuştu... Kavuştu kavuşmasına da, eksik gözüken bazı sebepler vardı... Veya düzeltilmesi gereken bazı nedenler vardı... Giriş ücretleri en üst seviyede tutuldu. Bunun düzeltilmesini beklerken, birden karşımıza güzelliğimizi sahiplenmek isteyen kurumlar çıktı... Şimdi ise Kültür ve Turizm Bakanlığı, Pamukkale'mizi kendi himayesine aldı... Yani Pamukkale'mize giriş ücretlerinden elde edilen gelirler, Denizli'mizde kalmayacak olmasını gösteriyordu... Denizli halkı olarak sizlere, siz bugüne kadar neredeydiniz diye sormaz mı?...herşey için imza toplayanlar, güzelim Pamukkale'miz için hiç kılını bile kıpırttatmıyorlar... Bize de, geçmiş olsun demek düşer... Ha birde hatırlatmak isterim... Giriş : 20 tl (içerideki ücretler hariçtir)... Hadi bakalım... Kolay gelsin... saygılarımla...

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 GÜNCEL7 5 Şubat Perşembe Çarşamba Bu araç 1 litre benzinle bin kilometre gidebilecek Otomotive genç imzası Gediz Üniversitesi Teknoloji Takımı, otomotivde geleceğin teknolojisi hibritte önemli başarı elde etti. Motordaki atıl ısıl enerjisini kullanarak 1 litre benzinle bin kilometre giden araç tasarlandı. Gençler, Hollanda daki uluslararası yarışa ülkemizden katılmaya hak kazanan tek ekip oldu Gediz Üniversitesi nde otomotiv teknolojileri üzerine araştırmalar tüm hızıyla sürüyor. Gediz Teknoloji Takımı (G- TECH), yakıt tüketimi azaltılmış, performansı ise artırılmış seri hibrit araçlar üzerinde çalışıyor. Makine ve elektrik-elektronik mühendisliği öğrencileri, danışman hocalarıyla birlikte önemli bir başarıya imza attı, 1 litre benzinle bin kilometre gidebilen o- tomobil tasarladı. Benzinin önce elektriğe, ardından da mekanik enerjiye çevrildiği, yakıt kaybının en aza çekilip, yüksek verimliliğin elde edildiği sistem yurtdışında yankı buldu. Gedizli genç mucitler, Mayıs tarihleri arasında Hollanda da yapılacak Shell Eco-Maraton a prototip benzinli araçlar kategorisinde ülkemizden katılmaya hak kazanan tek ekip oldu. G- Gediz Üniversitesi Teknoloji Takımı (G-TECH), simülasyon testlerini bitirip montajına geçtikleri seri hibrit araçlarıyla Hollanda da ülkemizi temsil edecek TECH, montajına başladıkları Gediz Gasoline Car 2 (GGC2) adını taşıyacak otomobilleriyle, 26 Avrupa ülkesinden 229 takım arasında Türkiye yi temsil edecek. Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, GGC2 nin kategorisinde seri hibrit mimarisini taşıyan tek araç olarak dikkatleri çektiğini açıkladı. Doç. Dr. Solmaz, bu yarış alanında geçen yıl da ülkemiz adına sadece kendilerinin yer aldığını hatırlattı. Doç. Dr. Selim Solmaz, otomotivde g- eleceğin teknolojisi seri hibrit ve paralel hibrit araç tahrik sistemleri üzerine yoğun çalışmalarının ve bu alandaki TÜBİTAK projelerinin sonucunda bu başarıya ulaşıldığını vurguladı, şunları söyledi: Bu sene benzin motorunun atıl ısıl enerjisini geri kazandıran ve enerji verimliliği sağlama özelliği bulunan daha gelişmiş bir araç tasarladık. Aerodinamiği, yürüyen aksamı ve direksiyon sistemiyle üstün özelliklere sahip. Otomotiv sektörünün yakından takip ettiği, önümüzdeki süreçte yaygın kullanıma başlanması planlanan hibrit araçlar teknolojisine katkımızı daha yukarıya taşımak istiyoruz. (HABER MERKEZİ) Ege de öğrenciler istedi rektörlük kafe açtı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri talep etti. Ege Üniversitesi Rektörlüğü Güçlendirme Vakfı Egeliyiz Kafe yi hizmete açtı. Ege Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Üntaş Anonim Şirketi tarafından, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri nin istekleri üzerine, Egeliyiz Kafe hizmete açıldı. Açılışa; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semih Ötleş, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu, Başhekim Mehmet Özkahya, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Yağdı, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Prof. Dr. Semih Ötleş, Güzel bir atmosfer oluşturduk. Daha güzellerini de yapacağız. Tıp Fakültesi öğrencilerimiz daha güzelini hak ediyor dedi. Üntaş Müdürü Davut Tan, Tıp Fakültesi öğrencileri güzel, şık bir kafe istedi. Biz de onların ihtiyaçları doğrultusunda güzel bir kafe yaptık diye konuştu. (EGE AJANS) Kazak örücülüğü İzmir de CAN BULDU Konak Belediyesi Halk Üniversitesi 85 branşta eğitim gören 10 bin öğrencisiyle bu yıl da üretimin adresi oldu. 15 semt merkezi ve 3 kültür merkezinde devam eden hobi ve meslek edindirme kursları, Konaklıları hem hayata hazırlıyor hem de istihdam yaratıyor İki yıldır Konak Belediyesi Eşrefpaşa Semt Merkezi nde kadının e- meğini üretime, üretimi kazanca çeviren Trabzon Gümüş Kazaz Örücülüğü kursu, yeni öğrencilerine kapılarını açtı. Hünerli kadınların gümüşü ilmek ilmek işledikleri, Ata yadigarı Kazaz örücülüğü İzmir de can buldu. Konak Halk Eğitim Merkezi öğretmenlerinden Nermin Çelen in eğitmenliğinde kursa Biyokütle kaynaklarının enerji dönüşüm yöntemleri anlatılacak başlayan kadınlar, ilk günden bugüne bir yandan meslek öğrenirken bir yandan da Selçuklu döneminden kalan eşsiz bir sanatı koruma altına aldı. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, kadınların gözlerindeki ışığı üretime yansıttıklarını vurgulayarak Konak Halk Üniversitesi nin kadınların öncülüğünde gelişen bir oluşum olduğunu dile getirdi. Açılan kurslarda eksik olan, ihtiyaç duyulan ne varsa o branşlara yöneldiklerini dile getiren Başkan Tartan, kursları başarıyla sürdüren İzmir kadınına övgüde bulundu ve şöyle konuştu: İzmir her zaman Türkiye ye örnek olan, çağdaşlığın, mutlu insanların kenti oldu. Ama İzmir bunu şüphesiz, kadınına borçlu. Bizim her yıl 10 bin öğrencisiyle üretim merkezi haline gelen Konak Halk Üniversitemizde de kadınlar çoğunlukta ve bu sebeple hoşgörü, sevgi, paylaşım, vefa, emek hep ön planda. Bu yüzden her yıl daha farklı, daha yaratıcı alanlarda yeni kurslar açıyoruz. Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü 2014 Kış Okulu kapsamında Biyokütle Enerji Teknolojileri konusunda eğitim programı düzenliyor. Farklı disiplinlerin çatısı altında eğitim gören lisansüstü öğrenciler ve konu ile ilgili araştırmacılara yönelik olarak düzenlenecek olan '2014 Kış Okulu', biyokütle kaynaklarından biyobazlı ürünlerin üretimine kadar olan süreçlerin nasıl gerçekleştiği, Beş yıldızlı otel rahatlığında kurs ortamı Trabzon Kazaz Örücülüğü kursiyerleri de her zaman kadınlara destek olan Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan a kendilerine sağladığı imkanlar için teşekkür etti. Kazaz Örücülüğü kursuna devam eden kursiyerlerden bazıları ise düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi: Dilek Ekmekçiler: Ben bu sanatla Karadeniz gezisinde tanıştım. Sadece Trabzon da üretildiğini öğrendim ve ben de yapmak istedim. Hakan Tartan ın çabalarıyla açılan bu merkezde kazaz örücülüğü yapıldığını öğrendim. Kasım ayından bu yana burada zevkle çalışıyoruz. Hakan Tartan ın yardımlarıyla ve Nilgün Hocamızın değerli bilgileriyle Selçuklu dan kalan bu sanatı İzmir de canlandırmaya çalışıyoruz. Serpil Tunca: Bu kursu internetten öğrendim. Kurs çok zevkli, beynimizdekileri boşaltıyoruz, hayatımız renklendi. Mesela ben çok unutkan olduğumu düşünüyordum ama burada bu işi yaparken unutkan olmadığını anladım ve buna çok seviniyorum. Boş boş evde oturmaktansa vaktimizi güzel bir şeylerle değerlendirmek, ürettiklerimizi satışa sunmak, bunun için bir pazar oluşturmak her şeyden önce de kazazı insanlara tanıtmak bizi mutlu ediyor. Hakan Tartan a teşekkür ediyoruz, çünkü biz hiçbir ücret ödemeden bu kursa katılıyoruz. Burada beş yıldızlı otel rahatlığındayız, ihtiyacımız olan her şey var. Müjde Mimaroğlu: Semt evlerinin broşürlerini gördüm ve müracaat ettim. Bir evli oğlum var bir de evlenecek. Onlar için yapıyorum. (HABER MERKEZİ) kaynak çeşitliliği, potansiyeli ve teknolojik yenilikler konusunda bir ufuk çizgisi kazandırmayı hedeflemekte. Eğitim programı süresince biyokütle kaynaklarının enerji dönüşüm yöntemleri gerek teorik gerekse uygulamalı olarak katılımcılara aktarılacak. Etkinlik Şubat 2014 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Konferans Salonu nda gerçekleştirilecek.(ege AJANS) Soldan sağa 1. Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş (halk ağzında)... Yenileme işini yaptırmak Oran... Genellikle 1/10 ölçeğinde çizilen ve işin, önden, yandan, üstten görünüşünü veren teknik resim Karışmış olmak, gizli bir ilgisi bulunmak... Bir cins iri at Samaryum elementinin simgesi... Özellikli... Ölü gömülen yer, gömüt, mezar, kabir, metfen, makber (eski) Geniş gövdeli, dar boğazlı, emzikli veya emziksiz olabilen, toprak, cam, metal vb. maddelerden yapılan su kabı... Soyluluk... Neodim elementinin simgesi Çocuk dilinde dışkı... İran dan geçerek Kuzey Hindistan a yerleşen halk veya bu halktan olan kimse... Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim Artı (eski)... Yüz kuruş değerinde Türk para birimi, teklik... Elektronik posta Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare... Bir gemi veya uçağın gidiş yönü, i- zleyeceği yol... Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren, mikroplu bir hastalık... Bizmut elementinin simgesi Bitki örtüsü... Sürekli, sonsuz (eski)... Eşkenar dörtgen (eski) Anlayış, anlama yeteneği (eski)... Mum, balmumu (eski)... Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adaletli Gidilme işi... Güzel bir rastlantı olarak, ne mutlu Verme, ödeme (eski)... Ağız tadıyla, keyifle... Alüminyum elementinin simgesi Madam... Uyuşturucu bir ilaçla vücudun bütününde veya belirli bir bölgesinde duyuların yok olması, duyum yitimi Dua okuyucu (eski)... Helyum elementinin simgesi... Karganın çıkardığı ses İşittirme imkânı veya olasılığı bulunmak... Yukarıdan aşağıya 1. Anestezi bilimi ile uğraşan kimse, anesteziyolog Bilmek işi... Ermiş, eren.. Dek, değin, kadar, beri vb. edatlarla birlikte kullanılarak bir fiilin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı veya sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatan bir söz Başkaldırıcı... Kayak... Beslenme (eski) Genellikle ticari mal veya posta ulaşımını sağlayan tren... Dış (spor) Nefes darlığı (halk ağzı)... Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey... Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi Etmek işi... Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı... Sözlü, tahrirî karşıtı (eski) Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek... Alıcının aldığına dair imza attığı (mektup vb.), i- adeli taahhütlü... Utanma, utanç duyma Kırılma (eski)... Kibarca olmayan, bayağı Türk alfabesinin on beşinci harfinin adı, okunuşu... Varsayımsal (eski)... Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik... Kalça kemiği (halk ağzı)... Boş (eski) Soluk borusu... Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik... Dille ilgili Kabarma... Bütünlük (eski) Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel... Radyum elementinin simgesi... "Kurnazca ve haince düzen" anlamında "... Cengiz oyunu", "çok zorba" anlamında "... kıran baş kesen", "bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek" anlamında "... külahını Veli'ye, Veli'nin külahını..." giydirmek deyimlerinde geçen bir söz... Veli Çok acı... Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse Mandolincinin yaptığı iş... > > Dünkü bulmacanın cevap anahtarı

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Fethiye ekonomisinin büyümesinin önünde engel olarak görülen sorunların çözümü için çalışma yapan Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası (FTSO), 1,5 milyon TL değerinde 4 ayrı proje hazırladı. GEKA tarafından desteklenen projeler ve hibe bedelleri şu şekilde oluştu: Rotamız Babadağ Projesi 750 bin lira, EFQM Mükemmellik Modeli Eğitimleri Projesi 15 bin lira, Fethiye Kruvaziyer Projesi Fırsat Analizi Projesi 66 bin lira. Avrupa Birliği nden alınan kısa adı MELİG olan Meslek Lisesi İşinin Güvencesi konulu projenin hibe bedeli ise 241 bin Avro oldu. FTSO Genel Sekreteri Füsun Şahin, MELİG Projesi'nin halka inme aşamasında desteğe ihtiyaç duyduklarını söyledi. Meslek Lisesi İşinin Güvencesi Projesi'nin ülke geneline örnek olacak nitelikte olduğuna dikkat çeken Şahin, ilçedeki işletmeler ile mesleki ve teknik eğitim veren okullar arasında bağlantı kurularak, birçok sorunun ortadan kaldırılmasını hedefleyen MELİG projesi ile Avrupa Birliği'nden yaklaşık 241 bin Avro hibe destek alındığını belirtti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın açtığı hibe çağrısının temel amacının, mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin artırılması -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Şubat 2014 Çarşamba SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Meslek lisesi öğrencilerini işsizlikten kurtaracak proje Muğla'nın Fethiye ilçesinde, mesleki okullarla sektör temsilcilerini bir araya getirecek yarım milyon TL değerinde proje hayata geçirilecek. Finansmanı AB tarafından karşılanacak proje ile meslek lisesinden mezun olacak öğrencilerin işsiz kalmalarının önüne geçilecek olduğunu hatırlatan ve Fethiye'deki mesleki ve teknik eğitim veren okullar ile işletmeler arasında hiç bir bağ bulunmadığına vurgu yapan Şahin, şöyle konuştu: "İş dünyasının ihtiyacı olan ara eleman için yeni bölümler açılması veya mevcutların kapasitesinin geliştirilmesi gerekiyor. Mesleki ve teknik eğitimin kalitesi yeterli değil, çok ciddi altyapı ve ekipman eksikliği var. Ailelerin mesleki ve teknik eğitime yaklaşımı olumlu değil. Hazırlayacağımız projede öncelikle mesleki ve teknik eğitimin hem öğrenme ortamının iyileştirilmesi hem öğretmenlerin ve müfredatın iyileştirilmesi, hem mesleki ve teknik eğitimin öğrenci açısından daha cazip hale getirilmesi hem de özel sektör ile okullar arasında işbirliğinin sağlanması gerekiyordu." OKUL VE SEKTÖR TEMSİLCİLERİ AYNI MASADA OLACAK Mesleki ve teknik eğitim veren okullarla özel sektör arasında bir bağ oluşturulup, onların birbiriyle konuşur olup aynı platformda oturmalarının gerekliliğine dikkat çeken FTSO Genel Sekreti Füsun Şahin, sektörün ve okulların ihtiyaçlarının birlikte çözüme kavuşturulmasının önemine değindi. Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Fethiye deki tüm mesleki eğitim kurumlarının kurulacak platforma dahil edileceğini belirten Şahin, bu komisyonda ayrıca, Milli Eğitim Müdürü, esnaf odası, ticaret odası temsilcilerinin bulunacağını ve her ay yapılacak toplantılarla sektörel ihtiyaç analizlerinin yapılacağını açıkladı. YARIM MİLYONLUK PROJE Bu sorunların ortadan kaldırılmasıyla hem işletmeler ihtiyacı olan nitelikli elemana kavuşacak, hem de gençler doğru meslek seçimine yönlendirilip daha bilinçli olarak yetişecek. Proje kapsamında Fethiye Turizm ve Otelcilik Okulu'nun mutfağına yaklaşık bin Euro luk demirbaş alınacak. Son sınıf öğrencileri Antalya da yapılan u- luslararası mutfak ve konaklama ekipmanları ihtisas fuarına götürülecek. Öğretmenler de mesleki ve teknik bilgilerinin yenilemesi amacıyla İstanbul da bulunan mutfak sanatları akademisine götürülecek. Projenin süresi 12 ay olup toplam bütçesi 267 bin 682 Euro'dur. Fethiye Otelcilik Turizm ve Ticaret Meslek Lisesi ile Fethiye Rehberlik ve Araştırma Merkezi, MELİG Projesi'nde Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası'nın proje ortakları olacak. (CİHAN) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >>13 SAĞLIK 4um0t Pbum0t a1u7çp5uça2r a1u7çpeua 2r a33t at Doğu ve Güneydoğu'da organ bağışı 3 kat arttı Sağlık Bakanlığının desteğiyle Diyarbakır Sağlık Müdürlüğüne bağlı Doğu ve Güneydoğu'da 12 ile hizmet veren Doku ve Organ Nakli Bölge Koordinatörlüğünce yürütülen çalışmalarla organ bağışı bir yılda yaklaşık 3 kat artış gösterdi. Türkiye'deki 9 merkezden biri olan Diyarbakır Doku ve Organ Nakli Bölge Koordinatörlüğünce, İl Sağlık Müdürlüğünün desteğiyle bölgedeki tüm il ve ilçeler ziyaret edilerek, toplantılar düzenlendi, organ bağışının önemi anlatıldı, diyaliz merkezlerinde görüşmeler yapıldı. Organ nakli ekiplerindeki doktorların da katıldığı ziyaretlerde sağlık çalışanları, üniversite öğrencileri ve halka yönelik bilgilendirme yapıldı. "Günah" olduğu düşüncesiyle organ bağışının yetersiz olduğu bölgede bu inanışı değiştirmek için camilerde din görevlileri ve cemaate bilgi veren koordinatörler duyarlılığın artırılması için din adamlarından destek istedi. Çalışmaların meyvesini vermesiyle son 5 yılda yaklaşık 5 bin kişinin organ bağışında bulunduğu bölgede sadece 9 ayda 3 bin 300 kişi organlarını bağışladı. Diyarbakır canlı bağışta Türkiye'de 6'ncı sıraya yükseldi. 5 yılda 275 beyin ölümü bildirimi olurken, yürütülen çalışmalarla sadece bir yılda 142 beyin ölümü bildirimi yapıldı. - Organ bağışı arttı İl Sağlık Müdür Yardımcısı Mehmet Baturay, organ bağışının artması ve bu konuda duyarlılığın oluşması amacıyla Sağlık Bakanlığının desteğiyle yürüttükleri çalışmaların sonuç verdiğini söyledi. Sağlık Bakanlığı ekipleriyle de ziyaretler gerçekleştirdiklerini ifade eden Baturay, bu kapsamda Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçeleri, Bitlis, Şırnak ve ilçelerinin yer aldığı bölgedeki çok sayıda il ve ilçede çeşitli temaslarda bulunduklarını belirtti. Baturay, ziyaretlerde, bağış bekleyen hastalar, vatandaşlar ve sağlık personeliyle birebir görüşmeler yaptıklarını anlatarak, organ nakli bekleyen ancak kaydı bulunmayan hastaları kayıt altına aldıklarını vurguladı. Bağış konusunda yeterli duyarlılığın bulunmadığı bölgede yürütülen çalışmaların etkisinin gözle görülür düzeye ulaştığını kaydeden Baturay, şöyle dedi: "5 yılda 275 beyin ölümü bildirimi olurken, yürütülen çalışmalarla sadece bir yılda 142 beyin ölümü bildirimi yapıldı. 45 aile beyin ölümü gerçekleşen yakınlarının organlarını bağışladı. Nakil yapılan 139 hasta sağlığına kavuştu. 5 yılda yaklaşık 5 bin kişinin organ bağışında bulunduğu bölgede sadece 9 ayda 3 bin 300 kişi organlarını bağışladı. Mardin ile Şırnak'ta bir günde 150 canlı bağış aldık. Diyarbakır canlı bağışta Türkiye'de 6'ncı sıraya yükseldi." - "Kadavradan bağışı artırma çabasındayız" Baturay, canlı bağışçı sayısının arttığını, kadavradan bağışı artırmada Bakanlığın kapsamlı bir çalışma başlattığını ifade ederek, "Amacımız kadavradan bağışı artırmaktır. Bakanlıkça bu konuda din adamlarıyla toplantı yapıldı. Bu toplantı muhtemelen önümüzdeki süreçte il ve ilçelerde de gerçekleştirilecek" dedi. Bakanlığın bölgeye büyük desteğinin sözkonusu olduğuna dikkati çeken Baturay, şunları kaydetti: "Bölgede çözüm süreci yaşanıyor. Bu sayede sınır bölgelerine kadar ziyaretlerimizi sürdürdük. Her kesime ulaşmaya çalıştık. Bakanlıktan her i- htiyaç duyduğumuzda toplantılarımıza katılım oldu. Toplantılara hekimleri de dahil edip onlara da sorumluluk vermeye çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığı 160 kişilik hekimlerden bir eğitim grubu oluşturmaya çalışıyor. Bu ekibe Diyarbakır'dan da katılım olacak. Eğitim alan hekimler bölgelerinde eğitim verecekler." - Bölgede yeni nakil merkezleri yolda Baturay, Diyarbakır'daki tek nakil merkezi Dicle Üniversitesi (DÜ) iken geçen yıl Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesine de nakil konusunda ruhsat alındığını hatırlatarak, yaklaşık 6 ayda 30 nakil gerçekleştirildiğini belirtti. Böbrek naklinde de oldukça iyi bir seviye olunduğunu ifade eden Baturay, "Şanlıurfa'da Harran Üniversitesinin karaciğer nakil merkezi açmak için ruhsat başvurusu sözkonusu. Van'da da karaciğer ve böbrek nakil merkezleri kurulması için çalışmalar sürüyor" şeklinde konuştu. - "Ölüye canlıdan daha çok kıymet veriyoruz" Baturay, elektronik ortamda bağış k- abulüne başlandığını, daha önce İl Sağlık Müdür Yardımcıları, bölge koordinatörleri ve hastane koordinatörlerince bağış alınabiliyorken, başlatılan uygulamayla aile hekimlerine dahi bağış alabilme yetkisinin tanındığını belirtti. Diyarbakır'daki tüm toplum sağlığı merkezi ve aile sağlığı merkezlerindeki aile hekimlerine şifre verildiğini vurgulayan Baturay, ancak organ bağışı konusundaki bilincin dini gerekçelerle istenilen düzeyde olmadığını kaydetti. Baturay, yanlış dini inanışları değiştirmek için İl Müftülüğüne başvuruda bulunup kadın Kur'an kurslarında da eğitim verme talebinde bulunduklarını anlatarak, şöyle konuştu: "Biz ölüye canlıdan daha çok kıymet veriyoruz. Organı toprağa gömmeden başka birinde yaşatmak gerekiyor. Bu bilinci uyandırmalıyız. Bunda da en büyük görev din adamlarına ve inançlı insanlara düşüyor. Vatandaşlar bu tür konuları din adamlarına danışıyor. Din adamlarının da organ bağışında bulunduğunun bilinmesi lazım. Bize, 'Karaciğerimi bağışladığım kişi günah işlerse günahının bana vebali olur mu?' diye soran vatandaşlar var. Günahı işleyen karaciğer ya da böbrek değil. Vaaz ve hutbelerde bu konu sık sık ele alınmalı, ta ki insanlarda bu bilinç oluşana kadar." - 20 bin kişi organ bekliyor Baturay, Türkiye'de diyalize giren hasta sayısının yaklaşık 54 bin olduğunu, sisteme kayıtlı 20 bin kişinin de nakil beklediğini ifade ederek, bu sayının her geçen gün arttığını söyledi. Diyarbakır Bölge Korodinasyon Merkezine bağlı organ nakil merkezlerine kayıtlı bin 300 kişinin organ beklediğine dikkati çeken Baturay, "Dünyada canlı bağışçı sayısında Türkiye ön sırada, kadavradan bağışta ise Türkiye dünyada son sıralarda. Her yıl bine yakın hasta organ nakli beklerken hayatını kaybediyor. Organ bağışında geç kalınmamasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı yılı hedefi Baturay, Doğu ve Güneydoğu'da mecburi hizmet yönünden doktor sirkülasyonunun yoğun olduğunu vurgulayarak, bu nedenle yedek doktorlar oluşturarak koordinatörleri güçlendirmeye çalıştıklarını belirtti. Koordinatörleri de yerli personelden seçmeye gayret ettiklerini kaydeden Baturay, "Bu yıl hedefimiz geçen yıl 142 olan beyin ölümü bildirimini 200'e ulaştırmak ve bağış o- ranını yükseltmek. Torba Yasada beyin ölümü komisyonları da değişti. Eskiden 4 hekim katılmak zorundayken artık iki hekimin katılması yeterli görülüyor. Yani artık beyin ölümü kararını vermek daha kolay olacak" değerlendirmesinde bulundu. (AA) Karnındaki kitle ameliyatla çıkarıldı Kocaeli'de karnındaki şişlik nedeniyle hastaneye başvuran kadının kardından ameliyatla 57 kilogramlık kitle çıkarıldığı bildirildi. "Yeni nesil okula daha kilolu başlıyor" Aktif Yaşam Derneği'nce yapılan bir araştırmayla, Türkiye'de ilköğretim öğrencilerinin yüzde 12'sinin fazla kilolu ya da obez kategorisinde olduğu tespit edildi. Türkiye'deki 7-12 yaş aralığındaki öğrencilerin fiziksel aktivite algısını, alışkanlığını ve düzeyini belirlemek amacıyla yapılan "İlköğretim Öğrencileri Fiziksel Aktivite Araştırması" tamamlandı. Araştırmanın sonuçlarına göre; öğrencilerin büyük çoğunluğu fazla kilolu olmanın eşiğinde. Öğrencilerin yüzde 12'si fazla kilolu ya da obez kategorisinde yer alıyor. Fazla kilolu veya obez kategorisinde yer alanların oranı yaş grubunda yüzde 9 olurken, bu oran 7-8 yaş grubunda yüzde 16'ya çıkıyor. Hareketsizliğin obezitenin başlıca nedenleri arasında yer aldığının ortaya çıktığı araştırmada, Türkiye'de hareketsiz çocukların, hareketli çocuklara göre daha kilolu olduğu ortaya konuldu. "Öğrencilerin ailelerinin yarısından çoğu spor yapmıyor" Aktif Yaşam Derneği Başkanı Prof. Dr. Haydar Demirel araştırma sonuçlarına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, hareketsiz çocukların obez olmaya aday olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Fiziksel aktivite seviyeleri, beden kitle indeksiyle karşılaştırıldığında, fazla kilolu ve obez çocukların fiziksel aktivite seviyelerinin daha düşük olduğu görülüyor. Başka bir deyişle daha az aktif olan öğrenciler daha kiloluyken, daha aktif öğrenciler daha az kilolu. Yani yeni nesil okula daha kilolu başlıyor diyebiliriz." Hareketsiz öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin düşük olmasının önemli nedenlerinden birinin de ailenin spora uzak olması olduğunu belirten Demirel, "Öğrencilerin ailelerinin yarısından çoğu spor yapmıyor. Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İzzet Yücesoy, yaptığı açıklamada, 62 yaşındaki Belgiye Denli'nin karnının son birkaç ayda hızla büyümesi üzerine hastaneye müracaat ettiğini söyledi. Yapılan tetkiklerde hastanın karnında kitle bulunduğunu tespit ettiklerini ve hemen ameliyata aldıklarını ifade eden Yücesoy, polikliniğe geldiğinde yürüyemez halde olan Denli'nin, karnında daha önce görmediği kadar büyük bir kitle bulunduğunu tespit ettiklerini kaydetti. Kitlenin büyüklüğü nedeniyle yürümekte ve oturmakta zorlanan hastanın yatakta dahi sırt üstü yatamadığını, kitlenin ya sağa ya da sola devrildiğini anlatan Yücesoy, "Hastamız nefes alamaz hale gelmişti, bunun üzerine hemen ameliyata aldık. Hasta ameliyathanedeki masaya sığmıyordu. Onu ayarladık. Ameliyatta yatacak durumda değildi, bu yüzden yarı oturur durumdu ameliyat ettik. Karna girdiğimizde rahimden kaynaklanmış ve kalbe kadar ilerlemiş, bütün karnı dolduran dev bir kitleyle karşılaştık. Bu kitleyi dışarı zor çıkardık. Ameliyat 3 saat sürdü. Patoloji raporu sonunda k- itlenin kötü bir tümör tipi olduğunu öğrendik ama neyseki yayılma yok. Literatürü taradık, miyom dediğimiz uterusun iyi huylu tümörlerinden dünyada 60 kilo çıkarılmış ama sarkom tipinde bu kadar ağır kiloda kütle yok. Biz daha rastlamadık." (AA) Aileyle birlikte spor yapma oranlarına bakıldığında, ebeveynlerin çocuklara spor yapma anlamında örnek oluşturmadığı görülüyor" dedi. - "Öğrencilerin yüzde 61'i ailesiyle spor yapmıyor" Demirel, öğrencilerin yüzde 61'inin ailesiyle birlikte spor yapmadığını, ailesiyle s- por yapan çocukların yapmayanlara göre daha az kilolu olduğuna dikkati çekerek, ailenin çocuklara model olabilmesinin, çocukların fiziksel aktiviteye ilişkin tutum ve davranışlarını etkilediğini söyledi. Öğrencilerin ev yaşamlarında da hareketsiz olduğuna işaret eden Demirel, şunları kaydetti: "Öğrencilerin yarısına yakını hafta sonları ev dışında 2 saatten az vakit geçiriyor. Bu oran hafta içinde daha da düşüyor. Öğrencilerin yüzde 23'ü okul sonrası dışarıda oyun oynamıyor. Televizyonla birlikte bilgisayar kullanımı öğrenciler için en yoğun yapılan ev aktivitelerinden. Çocukların büyük bir bölümü, evdeki zamanlarını hareketsiz geçiriyor." "Akciğer kanseri riski erkeklerde çok yüksek" Türk Akciğer Kanseri Derneği Başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, bir yılda akciğer kanserine yakalanma hızının erkeklerde yüz binde 70 kadınlarda ise yüz binde 8,4 olduğunu belirterek, "Türkiye nin toplam nüfusunun 76 milyonun üzerinde olduğu dikkate alındığında her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası oluşması, bunların yaklaşık 27 binin erkek 3 binin kadın hasta olması beklenmektedir'' dedi Yılmaz, yapıtığı açıklamada, Türkiye'de kanser vakalarının her geçen gün arttığını ve kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinin ilk sırada yer aldığını, 2012 itibarıyla yeni ve eski akciğer kanserli 49 bin 264 hasta bulunduğunu bildirdi. İstatistiklere göre, akciğer kanserinde insidans (bir yıl içinde saptanan yeni akciğer kanserli olgu) hızının erkeklerde yüz binde 70, kadınlarda ise yüz binde 8,4 olduğunu belirten Yılmaz, "Türkiye nin toplam nüfusunun 76 milyonun üzerinde olduğu dikkate alındığında her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası oluşması, bunların yaklaşık 27 binin erkek 3 binin kadın hasta olması beklenmektedir'' şeklinde konuştu. Yılmaz, akciğer kanserinde her iki cinsiyette de 50 yaşından itibaren başlayan görülme sıklığındaki artışın, 70 li yaşlarda zirve seviyesine ulaştığını ifade etti. -"Doğru tedavi için doğru teşhis şart" Kanserin ilaçla tedavisinde, uzun zaman ilacı uygula, etkiyi izle stratejisinin uygulandığını, genel durumu iyi hastalara benzer kemoterapi ilaçlarının verildiğini, etkinliğinin ise ancak 2-3 ay sonra anlaşılabildiğini ifade etti. Bugün ise hangi hastaya hangi ilacın iyi geleceğinin, tedavi öncesi saptanabildiğini vurgulayan Yılmaz, "Boğaz ağrısında, nasıl boğaz kültürü alınarak antibiyotik seçilebiliyorsa artık kanser tedavisi de böyle planlanıyor. Bu nedenle bu testlerin yapıldığı merkezlerin yeterlilikleri değerlendirilmeli, geliştirilmesi ve doğru hastanın doğru tedaviye ulaşabilmesi için doğru test sonucuna ulaşılmasının sağlanması çok önemli '' şeklinde konuştu. -"Genetik özelliklerin tespit edilmesi" Her tümörün farklı özellikler içeren, farklı sayı ve tipte genetik değişikliklere sahip hücrelerden oluştuğuna işaret eden Yılmaz, tümöre özgü genetik özellikleri tespit edip, buna göre özel ilaçlar seçmek gerektiğini vurguladı. Yılmaz böylece kişiye özel reçete ortaya çıkacağını, bunun da kanserin devamından sorumlu genetik hasarı hedefleyeceğini ve başarı şansını arttıracağını bildirdi. Adenokanser tipindeki akciğer kanserinin yüzde 75 inde genetik değişikliklerinin artık bilindiğini anlatan Yılmaz, genetik değişikliğin saptanabilmesi sayesinde uygun tedavi seçeneklerinin tercih edilebildiğini söyledi. Bunun önemli bir gelişme olduğunu ifade eden Yılmaz, bu ilaçların ağızdan alınan tablet şeklinde olmasının kullanım kolaylığı da getirdiğini söyledi. -"Gelişmeler sevindirici" Akciğer kanseri tedavisinde kullanılan ilaç, radyasyon (ışın) ve cerrahi gibi geleneksel tedaviler konusunda da son yıllarda sevindirici gelişmeler sağlandığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti: ''Gelişen anestezi ve cerrahi teknikler başarılı ameliyat oranını arttırırken, yeni cihazlar ile tedavi planlamalarının düzelmesi ışın tedavileri ile elde edilen sonuçlarda iyileşme sağladı. Robotik cerrahi uygulamaları yanında video yardımlı torakoskopik akciğer rezeksiyon operasyonları ile ameliyat sonrası süreçte hastanede kalma süreleri önemli ölçüde azaldı. Işın tedavisinde tümörün yerinin daha iyi tespit edilmesi ve solunum kontrolünü sağlayan cihazlar normal organların ışından daha iyi korunmasını sağladı. -''Bilim akciğer kanserini yenecek'' Evre 4 akciğer kanseri tedavisinde genetik değişikliklere uygun olarak hedefe yönelik ilaçlar seçildiğinde ortalama yaşam sürelerinin 2 yıla kadar uzadığına dikkat çeken Yılmaz, bazı merkezlerde ortalama yaşam sürelerinin 4 yıla kadar uzadığının bildirildiğini söyledi. Yılmaz, ''Bilim önce akciğer kanserini kronik bir hastalık haline getirmeyi başaracak, sonra onu yenecek. Ben bunları uzak görmüyorum. Ciddi uzamış yaşam sürelerini yakın gelecekte duyabileceğimizi düşünüyorum değerlendirmesinde bulundu.

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >>14 GÜNCELaua0t 4um0ta1u7ÇPeub a1u7çp5uça2r a3 3 t t a Davutoğlu: 23 ve 24. fasılların açılması hayati önem taşıyor! Almanya nın yapacağı teşviklerin AB içinde büyük akis yapacağına inandığını belirten Bakan Davutoğlu, "Steinmeier in ve Alman hükümetinin desteğiyle, bu yılın, Türk-Avrupa ilişkilerinin yeni bir aşamaya, daha ileri bir aşamaya geçeceği bir yıl olmasını umut ediyoruz. Sayın dostumun da söylediği gibi AB sürecinde 23 ve 24. fasılların açılması, Türkiye deki hukuk reformunun Avrupa ile birlikte ve Avrupa standartlarına paralel yürümesi bağlamında hayati önem taşıyor." dedi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Suriye deki gelişmeler artık herhangi bir siyasi sorunun çok ötesine geçmiştir. Bir insanlık trajedisidir. Çok sayıda insanlık suçları işlenmektedir. Bu konuda uluslararası toplumun kayıtsız ve sessiz kalması kabul edilemez" dedi. Davutoğlu, Almanya Dışişleri Bakanlığında mevkidaşı Frank-Walter Steinmeier ile bir araya geldi. Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Davutoğlu, Suriye konusunda uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. "Suriye'deki gelişmeler artık herhangi bir siyasi sorunun çok ötesine geçmiştir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu bir insanlık trajedisidir. Çok sayıda insanlık suçları işlenmektedir. Bu konuda uluslararası toplumun kayıtsız ve sessiz kalması kabul edilemez. Sivil bölgelere dönük olarak kimyasal silahların kullanıldığı, varil bombalarının atıldığı, Scud füzelerenin kullanıldığı bir ortamda kimse bunu bir iç mesele olarak telakki edemez." Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier ile önceki hafta Cenevre-2 Konferansı çerçevesinde görüştüklerini, bugün de Suriye konusunda son gelişmeleri değerlendirdiklerini belirten Davutoğlu, "Bundan sonra çok daha yakın bir işbirliğiyle Almanya'nın da özellikle Suriye'deki insani trajediye dikkat çekme konusunda uluslararası toplum üzerinde ağırlığını göstermesini bekliyoruz" dedi. Almanya'nın 90'lı yıllarda Balkanlar'ın ve Doğu Avrupa'nın dönüşümüne büyük katkı sağladığına dikkat çeken Davutoğlu, "Almanya, demokratikleşme, siyasi ve ekonomik reformların sağlanmasıyla nasıl Balkanlar'a, Doğu Avrupa'ya katkı sağlamışsa eminim bu tecrübelerle Ortadoğu'da ve diğer bölgelerdeki gelişmelerde de pozitif katkı sağlayacaktır" diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Biz her zaman Almanya ile bu konuları görüşmeye hazırız. Bundan sonra da istişarelerimizi derinleştirerek sürdürme konusunda mutabık kaldık. Her zaman açık, şeffaf, dostane istişarelerimiz bundan sonra da sürecek" ifadesini kullandı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye nin AB üyeliği sürecinde yeni müzakere başlıklarının açılmasını beklediklerini belirterek, "Biz bu konuda Almanya nın liderliğine güveniyoruz" dedi. Davutoğlu, Almanya Dışişleri Bakanlığı'nda mevkidaşı Frank-Walter Steinmeier ile bir araya geldi. Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında, son dönemde Türkiye-AB ilişkilerinde ciddi bir canlanma olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu çerçevede yeni fasılların açılmasını beklediklerini kaydetti. "AB-Türkiye ilişkileri çok önemli. Biz bu konuda Almanya nın liderliğine güveniyoruz. Almanya nın bu konuda yapacağı teşviklerin AB içinde büyük akis yapacağına da inanıyoruz" diyen Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Steinmeier in ve Alman hükümetinin desteğiyle, bu yılın, Türk- Avrupa ilişkilerinin yeni bir aşamaya, daha ileri bir aşamaya geçeceği bir yıl olmasını umut ediyoruz. Sayın dostumun da söylediği gibi AB sürecinde 23 ve 24. fasılların açılması, Türkiye deki hukuk reformunun Avrupa ile birlikte ve Avrupa standartlarına paralel yürümesi bağlamında hayati önem taşıyor." -"Açık ve samimi diyaloğumuz devam edecek"- AB süreci ve hukuk reformu konularında Steinmeier ile çok samimi olarak konuştuklarını belirten Davutoğlu, "Prensip kararı bu anlamda aramızda var. Çok yakın iki dost olarak, çok yakın iki ülkenin temsilcileri olarak her konuyu biz aramızda paylaşabiliriz, konuşabiliriz. Karşılıklı olarak görüşlerimizi paylaşırız ve bu paylaşımlar etrafında ortak hareket etme kabiliyetini de gösterebiliriz" dedi. Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin, herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerden çok farklı özelliklere sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Dünyada çok az iki ülke, sadece hükümetler arasındaki ilişkiler bağlamında değil, toplumlararası ilişkiler bağlamında bu kadar iç içe geçmiştir" diye konuştu. Yaklaşık 4 milyon Türkün Almanya da yaşadığını, 5 milyon Alman vatandaşının tatillerini Türkiye de geçirdiğini kaydeden Davutoğlu, "Dolayısıyla bizler dışişleri bakanları olarak, hem iki ülkenin dışişleri bakanları o- larak çalışıyoruz, hem de bu toplumsal sorunlar söz konusu olduğunda içişleri bakanları gibi düşünmek zorunda kalıyoruz. Çünkü gerçekten de iç içe geçmiş iki toplumuz" ifadesini kullandı. -Çifte vatandaşlık açılımı Steinmeier: " Bizler AB'de her zaman Türkiye için kapının açık olmasını savunuyoruz. En doğrusu Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde 23. ve 24'üncü müzakere başlıklarını açmaktır" Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Almanya da yeni koalisyon hükümetinin göçmen gençler için çifte vatandaşlık konusunda yaptığı açılım için teşekkür ederken, bunun önemli bir adım olduğunu kaydetti. Davutoğlu, şunları söyledi: "Son dönemde koalisyon müzakereleri esnasında Sayın Steinmeier in ve bütün ekibinin, ayrıca bütün Almanya daki siyasi liderliğin özellikle çifte vatandaşlık konusundaki tartışmalarda gösterdikleri yeni açılım konusunda teşekkürlerimi i- fade etmek istiyorum. Bu aslında iki ülkenin, iki toplumun, yakın ilişkileri bağlamında önemli bir adımdır. Ümit ederiz daha ileri noktalara da getirilebilir." Son genel seçimlerde Türk asıllı göçmenlerin gösterdiği başarıyı da öven Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buradaki vatandaşlarımızın siyasi katılımı önemlidir. Son dönemde 11 vatandaşımızın Federal Meclis e girmiş olması, bizim için gurur vericidir. Türk kökenli bir milletvekilinin, Aydan Hanım ın bakan olması, gurur verici bir gelişmedir. Tüm bunlar Almanya daki Türklerin sosyal ve siyasi hayata katılımını açık şekilde gösteren gelişmeler. Bu konuda da Sayın Steinmeier in desteğini hep biliriz. Bundan sonra da süreceğinden eminiz." - Türkiye-Almanya stratejik diyaloğu Alman mevkidaşı Steinmeier ile görüşmelerinde, iki ülke ilişkilerini tüm yönleriyle ele aldıklarını belirten Davutoğlu "İkili ilişkilerimiz, mükemmel seyreden ilişkilerdir" ifadesini kullandı ve yeni dönemde işbirliğini daha da güçlendirmeyi arzu ettiklerini vurguladı. Davutoğlu, şunları kaydetti: "Değerli daha önceki meslektaşım Sayın Westerwelle ile başlattığımız stratejik diyalog mekanizmasını Sayın Steinmeier ile de sürdürme kararı aldık. Bunları daha üst düzey toplantılara dönüştürme isteğimiz, arzumuz dahilindedir. İnşallah, değerli meslektaşımı Türkiye de en kısa sürede misafir edip bu stratejik diyalog mekanizması toplantısının ikincisini Türkiye de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." İki Davutoğlu: "AB- Türkiye ilişkileri çok önemli. Biz bu konuda Almanya'nın liderliğine güveniyoruz. AB sürecinde 23. ve 24. fasılların açılması, Türkiye'deki hukuk reformunun Avrupa ile birlikte ve Avrupa standartlarına paralel yürümesi bağlamında hayati önem taşıyor" ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin önemine işaret eden ve Almanya nın Türkiye nin en önemli ticaret ortağı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Biz istiyoruz ki y- atırımda da böyle olsun. Alman yatırımlarının da Türkiye de artmasını arzu ediyoruz" şeklinde konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyada ekonomik krizin etkili olduğu bir dönemde Türk ekonomisinin gösterdiği başarıya dikkati çekerek, "Türkiye ile Almanya nın ortak ekonomik ilişkiler geliştirmesi hem Avrupa ekonomisine katkıda bulunacaktır hem de ortak olarak birçok bölgede rekabet gücü yüksek işbirliği yapmamızın önünü açacaktır" dedi. -"Bu bizim hep rüyamızdı"- Türkiye-Almanya ilişkilerinde kültürel a- landa son dönemde atılan en önemli adımlardan birinin İstanbul da kurulan Türk-Alman Üniversitesi olduğunu belirten Davutoğlu, "Bu bizim hep rüyamızdı" diyerek, şöyle devam etti: "Kültürel ilişkilerimizde önemli bir adım, Türkiye de bir Alman lisesinde okumuş olmam dolayısıyla benim şahsen de gurur duyduğum Türk-Alman Üniversitesi'nin kurulmasıdır. Bunun kurulmuş olması ve Sayın Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Türkiye ziyareti sırasında resmen açılacak olması bizi büyük mutluluğa sevk ediyor. Kültürel ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Biz aslında Türk ve Alman gençlerinin, aynı Almanya nın Fransa ile, Polonya ile yaptığı gibi gençlik değişimleriyle, binlerce gencin birbirlerini tanıması suretiyle, tarihi dostluğun, geleceğe dönük bir dostluk haline, yeni nesillere dönük bir dostluk haline gelmesine önem veriyoruz." Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Almanya'nın uluslararası alanda daha fazla sorumluluk üstlenmesi uluslararası toplum için bir kazançtır" dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında Davutoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Almanya'da yeni hükümetin dış politikada ve uluslararası sorunların çözümü konusunda daha fazla sorumluluk almayı planladığı haberlerinin anımsatması üzerine Davutoğlu, "Almanya'nın uluslararası alanda daha fazla sorumluluk üstlenmesi uluslararası toplum için bir kazançtır ifadesini kullandı. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Almanya, gerek Avrupa içinde konumu, gerekse çok engin siyasi tecrübesiyle eminim ki BM sistemi içinde de ikili ve çok taraflı forumlarda da bütün bu konulara son derece pozitif katkı yapabilecek imkanlara sahiptir. O bakımdan da biz her zaman Almanya ile bütün çevre bölgelerle ilgili konularda yakın istişare içinde olmaya önem verdik. O bakımdan bugün de bunları açık suretle tartıştık, konuştuk. Biz Türkiye olarak Almanya nın her zaman uluslararası alanda, dış politika alanında, yapabileceği muhtemel adımları istişare etmeye, koordine etmeye, birlikte çalışmaya hazırız." - Steinmeier'den Davutoğlu'na teşekkür Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, Davutoğlu'- na değerlendirmeleri ve desteği için teşekkür ederken, "Bu soruya bu şekilde yanıt vermenizden ötürü büyük memnuniyet duyuyorum" dedi. Steinmeier, uluslararası toplumun, ihtilafların çözümü konusunda daha erken ve etkili hareket etmesi gerektiğini vurgularken, Suriye konusunda siyasi çözüm ve insani yardımlar konusunda çabalarını sürdüreceklerini kaydetti. Steinmeier, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üç yıldır 130 bin kurban var. Sadece Suriye içinde 6,5 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yardım kuruluşlarına, insani erişim imkânının tanınması gerekiyor. Tabii bu askeri yollarla yapabileceğimiz bir şey değil. Montrö de başlattığımız Cenevre de sürdürdüğümüz görüşmeler devam ediyor. Suriye de büyük çözüme şu anda ulaşamıyorsak, yerel olarak bölgelerde silahların susmasının sağlanması, insani yardım koridorlarının açılması sayesinde yaşam mücadelesi veren sivil halka acil yardımların tedarikinin sağlanması gereklidir." -Steinmeier'den yeni başlıkların açılmasına destek Türkiye ile ilişkiler ve AB süreci konularında da açıklamalarda bulunan Steinmeier, AB üyelik sürecinde yeni başlıkların açılmasına destek verdiklerini vurguladı. "Bizler AB'de her zaman Türkiye için kapının açık olmasını savunuyoruz" diyen Steinmeier, şöyle konuştu: "Bizler aynı zamanda Avrupa kurumlarında şunu söylüyoruz. Sadece kendi aramızda konuşmuyoruz, aynı zamanda birbirimiz hakkında da konuşuyoruz, kritik noktaları konuşuyoruz. Son olarak yaptığımız gibi. Türkiye'de söz konusu olan yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili. Bunlar ışığında biz de Avrupa kurumlarında şunu söyleyenlere katılıyoruz. En doğrusu Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde 23. ve 24'üncü müzakere başlıklarını açmaktır. Bu başlıklar insan hakları, yargı ve ilgili diğer birçok konu üzerinedir. Bu başlıklar açıldığında, Türkiye'de şu andaki gelişmeler üzerinde, ciddi bir şekilde konuşabiliriz." - Kerry nin çabalarına destek Davutoğlu ile görüşmelerinde ikili ilişkiler, AB süreci, Suriye'deki gelişmelerin yanı sıra, Ortadoğu barış sürecini de ele aldıkları bilgisini veren Steinmeier, bu konuda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin çabalarını övdü. "John Kerry nin çabalarını ilgiyle izliyoruz" diyen Steinmeier, "Kendisinin Ortadoğu'daki barış sürecine olan katkılarını daha iyimser bir şekilde ve ilgiyle takip ediyoruz. Başarılı olacağını umuyoruz. Onlarca yıl süren bu sürecin iki devletli çözüm ile bir sonuca varacağını umuyoruz ve her ikimiz de bu çabaları elimizden geldiğince destekleyeceğiz" şeklinde konuştu. - Ukrayna'daki gelişmeler Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, bir gazetecinin Ukrayna'daki gelişmeler ile ilgili sorusu üzerine, Münih Güvenlik Konferansı sırasında, hem Ukrayna yönetimi hem de muhalefetle ayrıca Rus yetkililer ile gelişmeler hakkında görüştüklerini söyledi. Steinmeier, "Ukrayna'nın siyasi krizden sonra kontrol altına tutulamayan bir ekonomik krize düşmemesi için elimizden gelen desteği sağlamamız gerekir dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu da "Ukrayna Türkiye için son derece önemli bir stratejik ortaktır. Ukrayna nın istikrarı sadece Ukrayna değil, bölge ülkeleri açısından da son derece büyük önem taşımaktadır" ifadesini kullandı. Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz Ukrayna'daki gelişmelerin demokrasinin güçlenmesi yönünde ve siyasi çerçeveler içinde olmasına büyük önem veriyoruz. Son dönemde Karadeniz havzasındaki gelişmeler büyük bir önem taşımıştır bizim için ve Ukrayna ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Mekanizması ile yakın, iç içe geçmiş ilişkilerimiz vardır. Burada son dönemde yaşanan gelişmelerin Ukrayna'da siyasi istikrarı ve demokratikleşme sürecini ve Ukrayna'nın Avrupa perspektifini de koruyacak şekilde bütün komşularıyla iyi ilişkiler geliştirme e- saslarına dayalı olarak yürümesi bizim için de büyük önem taşmaktadır." (AA)

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR 17 5 Şubat Çarşamba Perşembe JONES: SAHADA SAVAŞMA konusunda liderlik yapacağım Beşiktaş'ın, Shalke 04 Takımı'dan sezon sonuna kadar kiraladığı Jermaine Jones, takım arkadaşlarına sahada savaşma konusunda liderlik yapacağını söyledi. Resmi İlanlar: de 6 KALEM HASTA ALTBEZİ Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi 6 Kalem Hasta Altbezi alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : Huzur mah. Öğretmenler sokak No: Narlıdere/İzmir b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : İhalenin niteliği, türü ve miktarına ilişkin ayrıntılı bilgiye EKAP ta (Elektronik Kamu Alımları Platformu) yer alan ihale dökümanı içinde bulunan idari şartnameden ula şılabilir. b) Teslim yeri : Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü Huzur mah. Öğretmenler sok. no.7 Narlıdere/İzmir c) Teslim tarihi : Sözleşme imza tarihini müteakip tarihine kadar aylık partiler halinde teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü Huzur mah. Öğretmenler sok. no.7 Narlıdere/İzmir b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Yetkili kurum ve kuruluşlara kayıtla ilgili belgeler: İhaleye katılan firma; TITUBB da kayıtlı olmalı ve kayıtlı olduğuna dair belgeyi ibraz etmelidir Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamala rı içeren doküman: Teklif edilen bütün ürünler için numune verilecektir.numuneler orijinal ambalajında olmalı ve üzerinde isteklinin ün vanı,ürünün markası,ürünün onaylanmış barkot numarası ve ihtiyaç listesine ait sıra numarası yazılmalıdır.istekliler numuneleri ihale saatinden önce satın alma birimine tutanakla teslim ederek bu tutanağı teklif zarfında sunmalıdır.istekliler teklif verdikleri her bir kalem için numune vermelidir.numune verilmeyen kalemlerde isteklinin teklifi değerlendirme dışı bırakılacaktır.istekliler numuneler için ücret talep etmeyecek olup,ürünler iade edilmeye cektir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açıktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası) karşılığı Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü Huzur mah. Öğretmenler sok. no.7 NARLIDERE/İZMİR adresinden satın alına bilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü Huzur mah. Öğretmenler sok. no.7 NARLIDERE/İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhüt lü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulu nan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat verecekler dir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 5/2 Basın:1321 Karadeniz derbisinde Çaykur Rizespor ile 0-0 berabere kalan Trabzonspor da deplasman kabusu sürüyor. Ligde deplasmandaki son galibiyetini 5. haftada 1-0 lık skorla Kayserispor karşısında alan Bordo-mavililer, daha sonra gittiği 6 deplasmanda galip gelemedi. Karadeniz ekibi, bu süreçte rakip sahalarda oynadığı 6 maçın 4 ü kaybetti, 2 sinde ise berabere kaldı. Sezonun ikinci yarısına evinde Beşiktaş maçıyla başlayan ve sahadan 1-1 lik skorla ayrılan Trabzonspor, dün konuk olduğu komşusu Rize den de 3 puan çıkartamadı. Ligin ilk yarısında özellikle deplasman maçlarında kaybettiği puanlarla zirvenin uzağında kalan Bordo-mavililer, ikinci yarıda alacağı puanlarla bu açığı kapatmayı hedefliyordu. Fakat ligin ikinci yarısındaki 2 maçından da galibiyet alamayan Karadeniz fırtınası, zirveden iyice uzaklaştı. Bordo-mavili ekibin, Rize deplasmanında ortaya koyduğu futbol da gelecek adına moralleri bozdu. Trabzonspor Kulübü Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Prof. Dr. Yakup Aslan, Çaykur PTT 1. Lig ekiplerinden Manisaspor'un Asbaşkanı ve Taraftar Sorumlusu Mustafa Pekçetin, hafta sonu kendi sahalarında Orduspor ile oynayacakları maçta tribünlerden yükselecek en ufak bir kötü tezahüratta, devamlılık aranmaksızın kulübün 52 bin lira para cezasıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. Pekçetin, 24. haftada 9 Şubat 2014 Pazar günü 19 Mayıs Stadı nda oynayacakları karşılaşma öncesinde, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)'nun çirkin ve kötü tezahürat konusundaki yaptırımlarıyla ilgili açıklamada bulundu. Şampiyonluk mücadelesini sürdürürken bu yolda kendilerine en büyük desteği veren taraftarlardan, çirkin ve kötü tezahürat konusundaki cezai yaptırımlarla ilgili hassasiyet göstermelerini isteyen Pekçetin, bu sezon 13 bin ve 26 bin TL para cezaları aldıklarını hatırlattı: Bu hafta sonu oynayacağımız Orduspor karşılaşmasında tribünlerden yükselecek en ufak kötü tezahüratta ise devamlılık aranmaksızın 52 bin TL para cezası ile karşı Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'nde sabah yapılan antrenman sonrasında basın mensuplarının karşısına geçen ve sorulara cevap veren Jones, "Hergün daha iyiye gidiyorum. Bireysel olarak kendimi hazır tutmaya çalıştım. Takımla birlikte daha yeni çalışmalara başladım fakat şu an hoca görev verirse oynamaya hazırım. Arkadaşlarıma, savaşma ve mücadele konusunda liderlik yapmaya çalışacağım. Ayrıca genç oyuncuların üzerindeki baskıyı azaltmamız gerekiyor." diye konuştu. Jermaine ayrıca teknik direktörleri Slaven Bilic için, "Bilic iyi bir hoca. Birçok başarı elde etmiş. Onunla çalışmak benim için çok önemli." ifadelerini kullandı. Jermaine Jones bir basın mensubunun, "Melo gibi bir gol sevincin var mı?" sorusuna ilginç bir cevap verdi. Jones, "Ben de taraftarlar gibi şimdiden Galatasaray maçını bekliyorum; çünkü iki aynı tarzdaki oyuncu Melo ile Jones karşı karşıya gelecek. Umarım iyi bir savaş, iyi bir mücadele olur. Buraya geldim diye hemen şampiyon olacağız diyemem. Mücadele edeceğiz. Sezon sonu ne olur bilemem." dedi. Jermaine Jones, son olarak, "Buraya gelmeden önce kulüp ve taraftarlar hakkında olumlu şeyler duymuştum. Kulüp, İstanbul ve Türkiye'nin en büyük kulüplerinden biri. Hugo Almeida ve Fernandes ligin en iyi oyuncularından birisi." ifadeleriyle kulübü ve takım arkadaşlarını övdü. (CİHAN) Trabzonspor'un deplasman kabusu sürüyor Rize deplasmanında takımlarının sezonun en kötü futbolunu oynağını ve kazanma adına çok az gayret gösterdiğini söyledi. Kendileri açısından dünkü maçın en olumsuz tarafının bu olduğunu anlatan Aslan, Maçın diğer bir olumsuz yanı da, hakemlerin her zamanki gibi aleyhimize verdiği kararlardı. Hakemler; lehimize olan bir penaltıyı ve rakibin aleyhine bir ofsaytı görmezlikten gelerek, en çok hakkı yenen takımlar listesinde üst sıralardaki yerimizi sağlamlaştırdılar. Bu konuda Merkez Hakem Kurulu (MHK) başta olmak üzere ilgili kurumların dikkatini bir kez daha çekmek istiyoruz. dedi. Aleyhine olan penaltı verilmemesine rağmen, oynadığı futbol ile galibiyeti kaçıran takımın Rizespor olduğu da kaydeden Aslan, rakiplerini şu sözlerle övdü: Bize karşı oynadıkları istekli ve güzel futbolu oynadıkları takdirde Rizespor un küme düşme tehlikesi yaşamayacağına inanıyor ve kendilerine başarılar diliyoruz. (CİHAN) Taraftar küfrederse Manisaspor 52 bin lira para cezası alacak karşıya geleceğiz. Çirkin ve kötü tezahürat bir sonraki hafta da tekrar ederse 105 bin TL para cezasıyla karşı karşıya geleceğimiz gibi iç saha maçımızda da taraftarımızın desteğinden yoksun kalacağız. Çirkin ve kötü tezahürat konusunda 1965 Manisaspor Taraftarlar Derneği ile yapacakları ortak çalışmalara da stada gelen bütün taraftarların destek vereceğine inandıklarını söyleyen Asbaşkan Pekçetin, Manisaspor u büyük taraftarımızın desteğinden yoksun bırakmamak, hepimizin öncelikli görevi. Artık stadımızda takımımıza destek verdiğimiz süre zarfında maçta, maçtan önce ve sonra küfür etmeyelim, ettirmeyelim. dedi. TFF, 21 Ocak 2014 tarihli toplantısında Futbol Disiplin Talimatnamesi nin 52. Maddesi nde Çirkin ve Kötü Tezahürat konusunda şu değişikliği yaptı: Stadyumlarda topluluk halinde söz veya hareketlerle ya da benzeri araçlar ile aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte tezahüratta bulunulması, devamlılık kıstası uygulanmaksızın yasaktır. (CİHAN)

15 SAYFA 16 AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Harmandalı'ndaki çöp depolama alanında çöp yığınının 100 metreye ulaştığına dikkati çekerek, "Burada ciddi bir metan gazı tehlikesi var. Burada gördüğümüz yığınlar kelimenin tam anlamıyla patlamaya hazır bir bomba" diye konuştu 5 Şubat 2014 Çarşamba Binali Yıldırım: Harmandalı patlamaya hazır bir bomba! Harmandalı'ndaki çöp depolama alanını gezen Yıldırım, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, alanın durumunun vahim olduğunu belirtti. Etrafta çöp manzaralı apartmanların olduğunu, çöp bölgesinin yerleşim alanını sıkıştırmaya başladığını, her gün buraya 4 bin - 4 bin 500 ton arası çöpün geldiğini ve bu çöplere vahşi depolama yapıldığını anlatan Yıldırım, asıl vahametin burada olduğunu dile getirerek şöyle konuştu: "Vahşi depolama olması tehlikenin boyutunu daha da büyütüyor. Aslında çöp rehabilitasyonu çöplerin bir şekilde tehlikeye mahal vermeden yok edilme yöntemi ülkemizde ve dünyada uygulanıyor. Ankara, Adana, Bursa ve İstanbul - da çöp bertaraf ve rehabilitasyon merkezleri var. Bu ne anlama geliyor? Çöplerden hem enerji elde ediliyor hem de maliyet düşürüyor. Geriye de bir şey kalmıyor. Bazı ülkelerde, mesela İsveç ve Almanya kendi ülkelerindeki çöpler yetmediği için çöp ithal ediyor. Biz de çöpümüzü ne yapacağımıza karar veremiyoruz, kara kara düşünüyoruz. Bu bir acizliktir. Yıllardır burası göz göre göre bu hale geldi, şimdi yer arayışına çıkıldı. Bugüne kadar beklemek zorunda mısın? Burada gördüğümüz yığınlar kelimenin tam anlamıyla patlamaya hazır bir bomba. Dünya standartlarına göre 25 metreyi geçmemesi gerekiyor. Harmandalı nda 100 metreye ulaşmış durumda. 'Havalandırma yapıyoruz' diye uyduruk plastik boruları aşağıya doğru indirmişler. Bu işin ilmini yapan bir adamım. Havalandırma öyle olmaz. Bunlar tamamen kendilerini rahatlatmak için yaptıkları şeyler." Binali Yıldırım, aşağıdaki derede suyun simsiyah aktığına işaret ederek, "Fosillerin etrafına da kireç tozu dökülmüş. Ne o? Oradaki mikropları öldürelim diye. Bir rüzgar çıkıyor, kireç tozları uçuyor, sinekler, hastalıklar kol geziyor. Şu güzel şehirde, Çiğli'de insanlar yazın İzmir sıcağında pencerelerini açamıyorlar" dedi. Çözüm için dünyanın uyguladığı teknolojiyi uygulamak, çöpü de rehabilite edip yok etmek gerektiğini söyleyen Yıldırım, böylece aynı zamanda gübre yapıp etrafında sebze-meyve yetiştirilebileceğini, enerji de elde edilebileceğini ifade etti. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Taşıma maliyetini, bertaraf etme maliyetini de büyük oranda karşılayacaksınız. Bunun örneğini görmek istiyorsanız, ben sizi Mamak Çöplüğüne götüreyim. Etrafımda yerleşim ve alışveriş merkezleri var ve hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Biz şimdi ne yapacağız diye soracak olursanız. Biz şimdi durum tespiti yapıyoruz. Acil olarak bu İzmir'in çöp bertaraf işini hiçbir hemşehrimize rahatsızlık vermeden, nerede olursa olsun en iyi şekilde, en modern teknolojiyi uygulayarak kısa sürede kuracağız. Ama o tesis kurulasıya kadar buradaki sorunu ciddi şekilde ele almak lazım. Burada ciddi bir tehlike var, metan gazı tehlikesi var. Onun için de ben başkanı da uyarıyorum. Buraya derhal tedbir alsın." Kendi masrafını karşılayacak Büyükşehir Belediyesi'nin çok maliyetli olduğu için bu tesisi yapamadığı yönündeki bir soru üzerine Yıldırım, maliyet probleminin olmadığını, çünkü tesisin masrafını kendisinin karşılayacağını dile getirdi. "Maliyet ne olursa olsun insan hayatından daha mı değerli" diyen Yıldırım, "İnsanların yaşadığı sıkıntı, şehir merkezinden 4 bin ton çöp gelmesi, vahşi şekilde depolanması, dozerlerle sağa sola yayılması daha mı iyi. Ve giderek kayacak ve binaların üzerine gelecek. Çünkü yayıldıkça alttan başlayan sıvılaşma bir katman oluşturacak. Bunlar hep ciddi bir heyelan ve metan gazıyla patlama tehlikesi. Aynı Ümraniye'de yaşanan facia gibi. Yeni bir Ümraniye olmaması için hemen harekete geçilmeli" diye konuştu. "Acilen tedbir alınmalı" Harmandalı'na alternatif olarak Yamanlar bölgesinin konuşulduğu hatırlatılarak, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun "Bize izin verin teknolojiyi gösterelim" yönündeki sözlerini değerlerlendirmesinin istenmesi üzerine Yıldırım, şöyle devam etti: "Şimdiye kadar kim önüne durmuş? 19 yıldır buraya çöp dökülüyor bana söylenen bilgi doğruysa. Önüne duran mı vardı. Bunu kurabilirdi. En fazla 1-2 yıl sürer kurmak. Burası bu hale gelince, alarm vermeye başlayınca mı aklına geldi? Kusura bakmasınlar. Güven çok önemli. Eğer insanlar size güvenmezse size karşı çıkar. Yamanlar, Taşkesik neden karşı çıkıyor? Güven duymuyorlar çünkü. İnsanlar ikinci bir Harmandalı olacak diye korkarsa tabii ki karşı çıkar. Ama siz burada sorumluluğunuzun bilincinde hareket etseydiniz iş bu noktaya gelmezdi. Benim İzmirlilere sözüm şu. Ben bu meseleyi en kısa sürede, kimsenin burnu kanamadan hallederim. Ama benim öncesinde önerim şu. Belediye başkanının buraya özellikle metan gazı sıkışmasına karşı, bu azman depolamadan doğan yüksekliğin kayma riskine karşı acilen tedbir almasıdır." Harmandalı'nda esnaf ziyaretinde bulunan Yıldırım, vatandaşların çöplükle ilgili şikayetlerini dinledi. (HABER MERKEZİ) Kocaoğlu'ndan jet cevap! İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, "İZSU kurumumuzla nereye su veriyorsak arıtıyoruz ve 24 saat kesintisiz ve sağlıklı su veriyoruz. Başka bir şey bulun, geçmiş işlerle, boş işlerle uğraşmanın faydası yok. Daha önce katı atık tesisinin Harmandalı da kurulmasını öneren Binali Yıldırım, şimdi burada tesis kurulamayacağını söylüyor. Burada nasıl bir tesis yapacağımızı dünya aleme göstereceğiz" dedi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "İzmirli arsenikli suyu değil, tatlı, şerbet gibi suyu içmeli" sözünü değerlendirerek, "İZSU kurumumuzla nereye su veriyorsak arıtıyoruz ve 24 saat kesintisiz ve sağlıklı su veriyoruz. Başka bir şey bulun, geçmiş işlerle, boş işlerle uğraşmanın faydası yok" dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, Foça Bağarası Kültürevi nin temel atma töreninde konuşan Kocaoğlu, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın Harmandalı'ndaki çöp depolama alanına ilişkin "patlamaya hazır bir bomba" değerlendirmesini eleştirdi. Kocaoğlu, daha önce katı atık tesisinin Harmandalı da kurulmasını öneren Yıldırım ın şimdi burada tesis kurulamayacağı yönünde görüş belirttiğini öne sürerek, Harmandalı nın vahşi değil, düzenli depolama alanı olduğunu ve İstanbul Ümraniye ile kıyaslanmasının doğru olmadığını dile getirdi. "Burada nasıl bir tesis yapacağımızı dünya aleme göstereceğiz diyen Kocaoğlu, daha önce Torbalı Taşkesik te kurulması planlanan tesisin siyasete kurban edildiğini iddia etti. PİRİŞTİNA AÇIKLAMASI Başkan Aziz Kocağlu, belediye yönetimini borçla devraldığı yönündeki söylemlerinin kesinlikle bir önceki Başkan Ahmet Piriştina yı hedef almadığını da belirterek, Rahmetli başkanımızı her zaman minnetle andım. Ahmet Piriştina nın kendi döneminde bir kuruş borçlanması da yok. Bu borçlar ondan önceki dönemlerin borcuydu. İzmirlinin çok iyi bildiği konuları siyaset malzemesi yapmanın bir gereği yoktur. Bunu yapmak, konuları basitleştirerek bir şeyler yapma çabasıdır ki, bu da doğru bir yaklaşım değildir diye konuştu. Başkan Kocaoğlu, benimsediği yönetim anlayışı gereği belediyecilikteki borç ödememe geleneğini yıkarak, borç ödeyen, düşük faizle borçlanarak yatırım yapan bir belediye yapısı oluşturduğunu söyledi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın arsenikli su konusundaki açıklamalarını ise zamanı geçmiş ve boş işler olarak değerlendiren Başkan Kocaoğlu, Binali Yıldırım ın Harmandalı konusundaki açıklamalarını da yanıtladı. (HABER MERKEZİ) Türkiye nin en büyük çamur tesisi İzmir de açılıyor! İzmir Büyükşehir Belediyesi, arıtma tesislerinden çıkan günlük 800 ton çamuru 4 kat azaltacak ve yüzde 92 oranında kurutacak Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi nin açılışını yarın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun da katıldığı törenle gerçekleştirecek. Büyük çevre yatırımlarıyla öne çıkan İzmir Büyükşehir Belediyesi, arıtma tesislerinde biriken çamurların doğaya zarar vermeden toplanması ve kokunun önlenmesi için iddialı bir yatırıma daha imza attı Mayıs ayında Türkiye nin en büyük ileri biyolojik atık su arıtma tesisi olan Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi sahasında 30 bin metrekarelik alanda temeli atılan ve 61.5 milyon liralık maliyetiyle İzmir deki çevre yatırımları arasında çok özel bir yeri olan Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi Ocak ayında tamamlanarak devreye girdi. Dev tesis, 6 Şubat Perşembe günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun da katıldığı törenle resmen açılacak. Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi nin Kurutma bölümü 2013 yılı Mayıs ayında devreye girdi. Günlük 800 ton kurutma kapasitesiyle Türkiye nin en büyük çamur kurutma tesisi oldu. Çiğli deki tesis, çamur çürütme kapasitesi açısından da ikinci sırada yer aldı. (HABER MERKEZİ) Bornova ya 10 bin kişilik stadyum Bornova Belediyesi nin projesini hazırladığı Doğanlar Stadyumu nda yapım çalışmaları başladı. Teknik standartları ve ulaşım kolaylığı bakımından İzmir in en önemli spor alanlarından biri olacak olan Doğanlar Stadyumu nun tribün temelleri atıldı. Stad 550 günde tamamlanacak. Stadın yapımına İzmir Büyükşehir Belediyesi de yüzde 50 oranında katkı sağlıyor. Bornova Belediyesi UEFA standartlarındaki Doğanlar Stadyumu nun yapımında proje ve i- hale süreçlerini tamamladıktan sonra yapım işlerini de büyük bir hızla başlattı. Bornova Belediyesi, Ankara Caddesi üzerindeki Naldöken Kavşağı ndan kolaylıkla ulaşılabilen 10 bin seyirci kapasiteli yeni stadın tribün temelleri atıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi nin de yapım bedelinin yüzde 50 sini karşılayacağı Doğanlar Stadyumu 550 günde tamamlanacak. Doğanlar Hurdacılar Sitesi nin karşısındaki 1410, 1412 ve 1607 sokaklar arasında kalan 21 bin 658 metrekare alanda yapılacak UEFA standartlarındaki Doğanlar S- tadyumu 2015 yılı başında tamamlanacak. Doğanlar Stadyumu nda engellilerin spor karşılaşmalarını izleyebilmesi için de altyapı düzenlemeleri yapılacak. Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, 5 yıldır ilçede amatör ve profesyonel spor dallarına verdikleri desteklerin karşılığını şampiyonluklar ve madalyalarla aldıklarını söyledi. Her yıl binlerce Bornovalıya spor imkanları sunarak vatandaşların sağlıklı bir yaşam sürmelerine de katkıda bulunmayı amaçladıklarını söyleyen Başkan Sındır, İzmir in en önemli i- htiyaçlarından birisi de yeni ve modern bir futbol idi. İzmir in yeni stadyumunun Bornova da olması gerektiğine karar verdik ve harekete geçtik. (HABER MERKEZİ)