ÇOCUKLARA HAKLARI DERS OLARAK VERILSIN

Transkript

1 Portal Adres ÇOCUKLARA HAKLARI DERS OLARAK VERILSIN : İçeriği : Gündem Tarih : : Çocuklara hakları ders olarak verilsin Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu kurucu üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, 'Maalesef çocuk gelinler ile ilgili konu çok vahim. Çocukların haklarını öğrenmesi için okullarda çocuk hakları dersi verilsin' diye konuştu. Yeni Şafak 20 Kasım 2014, 23:54 Haberler» Gündem» Yazdır Tweet OKTAY YILDIRIMDünya Çocuk Hakları Günü, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Prof. DR. Cemil Bilsel Konferans Salonu nda düzenlenen programla kutlandı. Çocuk Hakları Sözleşmesinin yürürlüğe girmesinin 20. yılı kapsamında yapılan programa, çok sayıda katılımcı katıldı. Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu kurucu üyesi Yasemin Öney Cankurtaran okullarda çocuk haklarının öğretilmesi için ek ders verilmesi gerektiğine dikkat çekti. SAYI AZALACAKTIR Cankurtaran şöyle konuştu; 'Bizim hedefimiz 21. yüzyılda çocukların haklarını kendileri koruyabilmeleri. En büyük hedefimiz çocukların kendi haklarını bilmesi. Burada da teklif edebileceğimiz en güzel husus artık okullarımıza çocuk haklarıyla ilgili ders verilmesi. Çocuklar kendi haklarını bildiği zaman emin olunuz ki çocuk evlilikleri, işçilikleri ve suçları sayısı çok daha azalacaktır.' SUÇLAR İKİ KATINA ÇIKTI Çocukların karıştığı suç oranındaki artışa dikkat çeken Cankurtaran, 'Bugün Türkiye ye baktığımızda son 15 yıl içerisinde iki katına çıkmış bir çocuk suçluluk oranı var. Cezaevlerindeki duruma baktığımızda BM nin Çocuk Hakları Bildirgesine hiç de uygun olmayan şartlar var' dedi. Tweet

2 SIGARA KULLANIYORSANIZ VE NEFES DARLIGINIZ VARSA DIKKAT! Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Sigara kullanıyorsanız ve nefes darlığınız varsa dikkat! 20 Kasım :12Prof. Dr. Yıldırım: 'KOAH, dünyada yaklaşık 210 milyon insanı etkiliyor. Türkiye de 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1 i KOAH hastası. Ülkemizdeki her 10 KOAH hastasından yalnızca 1 i hastalığının farkında. Hastaların yarısı 65 yaş altında' dedi.istanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, KOAH ın dünyada yaklaşık 210 milyon insanı etkilediğini ve Türkiye de 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1 inin KOAH hastası olduğunu belirtti.yıldırım, 'Dünya KOAH Günü' dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, akciğer içindeki hava yollarının tıkanmasına bağlı olarak soluk alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanmasıyla ortaya çıkan ve kronik bir hastalık olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı nın (KOAH) sorumlusunun daha çok zararlı gaz ve partiküller olduğunu bildirdi.sigaranın, sıkça karşılaşılan bir risk faktörü olduğuna işaret eden Yıldırım, hava kirliliği ve genetik faktörlerin de KOAH ı tetiklediğine dikkati çekti.yıldırım, hastalığın belirtilerini, 'öksürük', 'balgam çıkarma' ve 'nefes darlığı' şeklinde sıralayarak, şöyle devam etti:'hastalığın tanısı, Solunum Fonksiyon Testi denilen bir test ile konulmaktadır. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, hastalığın yeterince iyi bilinmemesi, ilk evrede hastalığın sessiz seyretmesi ve belirtilerin önemsenmemesi erken tanı konmasını engellemektedir. Bunun sonucu olarak hastalık; hasta, hasta yakını ve toplum için daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Diğer hastalıklarda olduğu gibi erken tanı ve tedavi KOAH ın doğrudan ve dolaylı maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaktadır.''ekonomik maliyeti de yüksek'prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, KOAH ın dünyada yaklaşık 210 milyon insanı etkilediğini belirterek, 'Türkiye de 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1 i KOAH hastası. Ülkemizdeki her 10 KOAH hastasından yalnızca 1 i hastalığının farkında. Hastaların yarısı 65 yaş altında' bilgilerini verdi.yıldırım, tedavi edilmezse önemli ölçüde işgücü kaybına ve ölüme neden olan bir sağlık problemi olan KOAH ın, 2011 Küresel Hastalık Yükü Çalışması verilerine göre, dünya genelinde tüm ölüm nedenleri arasında 4. sırada yer aldığını aktardı.dünya genelinde yılda yaklaşık 2,9 milyon kişinin KOAH nedeniyle hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğine değinen Yıldırım, şunları kaydetti:'bir çalışmaya göre 2030 a gelindiğinde KOAH ın 3. sıradaki ölüm nedeni olacağı öngörülüyor. Ülkemizde ise Ulusal Hastalık Yükü çalışmasında KOAH, en sık hasar bırakan hastalıklar arasında 8. sırada yer alıyor. TÜİK Ölüm Nedeni İstatistikleri 2013 bülteninde ise solunum sistemi hastalıkları tüm ölümlerin yüzde 9,8 inden sorumlu olarak, 3. sıradaki ölüm nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Tedavi edilmediği takdirde işgücü kaybı ve ölüme sebebiyet verdiği ölçüde ekonomik maliyeti de yüksek bir hastalık olan KOAH, tanı ve tedavi masraflarının ötesinde bıraktığı hasarın ekonomik sonuçları, kaybedilen iş, hastalık nedeniyle yapılan aile harcaması gibi dolaylı maliyetlerle ülke ekonomisine büyük bir yük olabiliyor.' AAEtiketler: sigara, koah, nefes darlığı, akciğer, koah nedir

3 DOGUM SONRASI DEPRESYON Portal : İçeriği : Aktüel Tarih : Adres : DOĞUM SONRASI DEPRESYON Kabusunuz olmasın Doğum Sonrası Depresyon Hayatınızı Kabusa Dönüştürmesin Bir Çok kadın için doğumu takip eden dönem psikiyatrik bozukluklar açısından riskli bir dönemdir. Yapılan Çalışmalar doğum sonrası dönemin hamilelik dönemine kıyasla 3-4 kez daha riskli olduğunu ortaya koymaktadır. Prof.Dr.Sedat Özkan: Doğumu takip eden ilk 6 ay, kadın hayatındaki diğer dönemlere oranla psikiyatrik bozuklukların görülme sıklığı oldukça yüksektir.doğum sonrası ruhsal reaksiyonların ortaya Çıkışında, biyolojik,hormonal nedenler, ailesel faktörler psikososyal ÇerÇeve birlikte ele alınmalıdır. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Humanite Psikiyatri Tıp Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sedat Özkan Doğum sonrası depresyon hakkında bilgi verdi. Doğum sonrası erken dönemde ruhsal durumu etkileyen değişkenler arasında özgeçmişte psikiyatrik bozukluk, tıbbi hastalık olması, gelir düzeyinin düşük olması, gebeliğin plansız olması, sosyal desteğin yetersizliği olarak bulunmuştur. Eşin Desteğinin Eksikliği doğum sonrası depresyon riskini arttırır. Anne sütü vermeyenlerde doğum sonrası depresyonun biraz daha sık olduğu belirtilmiştir. Sosyoekonomik yetersizlikler, anne ve Çocuk sağlığı ile ilgili sorunlar depresyonu arttırmaktadır. Bebeğin bakımı, ev işleri varsa diğer Çocukların bakımı, anne için ciddi zorluklar oluşturur. Sosyal desteğin, özellikle eşin desteğinin eksikliği doğum sonrası depresyon riskini arttırır. Doğum sonrası depresyon özellikle tedavi edilmediğinde yeni doğanın iyiliği, duygusal, psikolojik, zihinsel gelişimi üzerinde önemli etkiye sahiptir. Doğum sonrası depresyonun varlığının bilinmesi ve fark edilmesi tedavide en büyük, en önemli aşamadır. Doğum sonrası depresyon teşhisinin yetersizliğinin doğumu takiben anneden ziyade bebeğin iyiliği üzerine odaklanmaktan doğabilir. Halbuki bu durum annenin depresyonun ilerlemesine neden olabilir, hem de depresyonun fark edilmesini engelleyebilir. Ayrıca adet öncesi gerginlik sendromu yaşayan annelerde doğum sonrası depresyon riski daha fazladır. Annenin duygusal olgunluğu ve doğuma psikolojik olarak hazırlanması doğum sonrası yaşayıcağı yaşayacağı hayatın kabusa dönüşmesini azaltıcaktır. Annenin kendi annesiyle geçmişteki ilişkisi, uyumu, doyumu ve özdeşleşmesi, annenin kendisiyle ilişkisi, kadınlık ve annelik rollerini içselleştirmesi, annenin bebekle olan ilişki biçimi, annenin eş ile olan ilişkisi, eşin yaklaşımı, annenin sosyo-kültürel durumu ve dünya ile ilgili bireysel bağlarının ne kadar iyi ve işlevsel olduğu ile ilişkilidir. Çalışan annelerde doğum sonrası depresyon riski azdır Klinik gözlemlerimiz Çalışan annelerde postpartum depresyonun daha az olduğunu aktaran Prof.Özkan?Anne bebeği ile otistik bir yaşama yönelmemeli, kendini ve hayatı ihmal etmemelidir dedi. Anne, anneliğini ön plana Çıkarırken, eşliğini, kadınlığını, bireyselliğini de unutmamalı. Eş ve aile de bebeğe odaklanıp, anneyi unutmamalıdır. Psikolojik ve sosyal destek, yardım ve birçok olguda ilaç (antidepresan) tedavisi gereklidir. Psikiyatrik tedaviye başlamadan önce tiroit fonksiyon bozukluğu,kansızlık gibi duygu durum bozuklukların tıbbi nedenleri dışlanmalıdır. Anneden beklentiler, annelik rolü, hamilelik, doğum ve Çocuk yetiştirme ile ilgili aile içi ve toplumsal bakış açıları gerçekçi, bilimsel olmalı ve insancıllaştırılmalıdır. Eğitim ve desteğin artmasıyla depresyon azalacaktır. Duygusal destek ve paylaşım en merkezidir. İlaÇ tedavisi, psikoterapi ve gerekirse hastaneye yatırılarak tedavi etkin sonuç sağlamaktadır. Prof.Dr.Sedat Özkan: son olarak?iyiki doğdum diyenler, iyiki doğurdum da demeliler! dedi.

4 TÜRKIYE'DE 40 YAS ÜSTÜ HER 5 KISIDEN 1'I KOAH HASTASI Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Türkiye de 40 Yaş Üstü Her 5 Kişiden 1 İ Koah Hastası Türkiye de ise 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1 inin KOAH hastası olduğunu ifade eden Yıldırım, ülkemizdeki her 10 KOAH hastasından yalnızca 1 inin hastalığının farkında olduğuna dikkat çekti. Dünya KOAH günü kapsamında açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, KOAH ın dünyada yaklaşık 210 milyon insanı etkilediğini belirtti. Novartis, 19 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında halk arasında KOAH olarak bilinen Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı na dikkat çekmek amacıyla Ankara da bir toplantı düzenledi. Toplantıda, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım günümüzde görülme sıklığı giderek artan hastalıkla ilgili önemli bilgiler aktardı. KOAH ın dünyada yaklaşık 210 milyon insanı etkilediğini belirten Prof. Dr. Yıldırım, Türkiye de ise 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1 inin KOAH hastası olduğuna dikkat çekti. Ülkemizdeki her 10 KOAH hastasından yalnızca 1 inin hastalığının farkında olduğunu ifade eden Yıldırım, hastaların yarısının 65 yaş altında olduğunu belirtti. Tedavi edilmezse önemli ölçüde iş gücü kaybına ve ölüme neden olan bir sağlık problemi olan KOAH, 2011 yılı Küresel Hastalık Yükü Çalışması verilerine göre, dünya genelinde tüm ölüm nedenleri arasında 4. sırada yer alıyor. Dünya genelinde yılda yaklaşık 2.9 milyon kişinin KOAH nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Yapılan bir çalışmaya göre ise 2030 yılına gelindiğinde KOAH ın 3. sıradaki ölüm nedeni olacağı ön görülüyor. Ülkemizde ise Ulusal Hastalık Yükü çalışmasında KOAH en sık hasar bırakan hastalıklar arasında 8. sırada yer alıyor. TÜİK Ölüm Nedeni İstatistikleri 2013 bülteninde ise solunum sistemi hastalıkları tüm ölümlerin %9,8 sinden sorumlu olarak, 3. sıradaki ölüm nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Tedavi edilmediği taktirde iş gücü kaybı ve ölüme sebebiyet verdiği ölçüde ekonomik maliyeti de yüksek bir hastalık olan KOAH, tanı ve tedavi masraflarının ötesinde; bıraktığı hasarın ekonomik sonuçları, kaybedilen iş, hastalık nedeniyle yapılan aile harcaması gibi dolaylı maliyetler ile ülke ekonomisine büyük bir yük olabiliyor. Sigara en büyük risk faktörü Akciğer içindeki hava yollarının tıkanmasına bağlı olarak soluk alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanması ile ortaya çıkan ve kronik bir hastalık olan KOAH ın sorumlusu daha çok zararlı gaz ve partiküllerdir. Bu zararlı gaz ve partiküller arasında yaygın olarak bilinen ve sıkça karşılaşılan risk faktörü sigaradır. Bunun dışında hava kirliliği ve genetik faktörler de KOAH ı tetikler. Hastalığın seyri kişiler arasında farklılık gösterir. Belirtileri, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığıdır. Öksürük ve balgam çıkarma hastalığın ilk belirtileri olabilir ve nefes darlığı olmadan da ortaya çıkabilir. Nefes darlığı, hastalığın erken dönemlerinde merdiven çıkmak, ağır işler yapmak, ev işi yapmak gibi daha ağır güç gerektiren durumlarda ortaya çıkarken, hastalık ilerledikçe yürümek, evin içinde hareket etmek, basit işler yapmak gibi hafif güç gerektiren durumlarda hatta otururken, istirahat ederken bile görülebilir. Hastalığın tanısı Solunum Fonksiyon Testi (SFT) denilen bir test ile konmaktadır. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, hastalığın yeterince iyi bilinmemesi, ilk evrede hastalığın sessiz seyretmesi ve belirtilerin önemsenmemesi erken tanı konmasını engellemektedir. Bunun sonucu olarak hastalık; hasta, hasta yakını ve toplum için daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Diğer hastalıklarda olduğu gibi erken tanı ve tedavi KOAH ın doğrudan ve dolaylı maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaktadır. KOAH hastalığı konusunda bilinçlendirme çalışmalarına büyük önem veren Novartis, erken tanının önemine dikkat çekmek ve hastalığın önlenmesine katkıda bulunmak amacıyla bilgilendirici aktiviteler gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra KOAH hastalarına yeni tedavi seçeneklerini sunabilmek ve yaşam kalitelerini artırmak için sunduğu mevcut tedavilere ek olarak yeni ve etkili tedaviler geliştirilmesi amacıyla araştırma geliştirme çalışmalarına devam ediyor. Bu Haberle İlgili Yorumlar Bu habere henüz hiç yorum yazılmamıştır.haberle ilgili düşüncenizi buraya yazmak için aşağıdaki Bu Haberle İlgili Yorumunuzu Yazın formunu kullanabilirsiniz. Bu Haberle İlgili Yorumunuzu Yazın: Ad Soyad: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Sondakika.com un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir. Son Dakika»Sağlık»Haber [ ] Haber Yayın Tarihi : :51

5 BÜYÜK DEPREM ISARETLERI VAR MI? Portal : cicegim.net İçeriği : Haber Tarih : Adres : Büyük deprem işaretleri var mı? Prof. Dr. Naci Görür ün İstanbul, Erzincan ve Elazığ için deprem uyarısı yapması ortalığı karıştırdı. Bu haber :12 eklenmiş ve 2 kez görüntülenmiştir. Tweetle Prof. Dr. Naci Görür ün katıldığı bir panelde İstanbul, Elazığ ve Erzincan için yaptığı büyük deprem uyarısı korkuttu. Uzun süredir o bölgelerden geçen fay hatlarında bir hareketsizlik olduğunu söyleyen Görür bu yüzden büyük bir deprem beklediklerini kaydetti.istanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Naci Görür, 'Şu anda Marmara da İstanbul bölgesinde, Erzincan ın doğusunda Erzincan ile Karlıova arasında büyük bir deprem bekliyoruz. Elazığ ı da tehdit eden fay uzun zamandır suskun, enerji biriktiriyor ve korkumuz da ondan. Burada da büyük depremler olabilir' dedi. Şimdi herkes Görür ün bu iddiada bulunmasının ardından büyük bir depremin olup olmayacağını merak ediyor.boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik ve İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu bu açıklamayı AjansHaber e değerlendirdi.kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik 'HER ZAMAN HAZIRLIKLI OLUNMALI'Erdik Türkiye nin deprem bölgesi olduğu için deprem her zaman hazırlıklı olmamız gerektiğini belirterek 'İstanbul, Elazığ ve Erzincan Türkiye nin deprem tehlikesi açısından yüksek yerleri. Daha da yüksek riskli yerleri var. Neticede gereken buradaki deprem şartnamesinin öngördüğü binaların gerekli şekilde inşası ve mevcut zayıf binaların güçlendirilmesidir. Onun dışında burada deprem olabilir diyeceğimiz bir nokta yok.' dedi.'bizim BİR ÖNGÖRÜMÜZ YOK'İstanbul, Elazığ ve Erzincan da deprem olacağına dair bir öngörülerinin olmadığını söyleyen Erdik 'Bahsedilen yerler Türkiye nin birinci dereceden deprem bölgesi. Ancak bizim `Deprem şu zaman olacak, bu zaman olacak diye bir öngörümüz yok. Deprem olma ihtimali yüksek ama deprem ihtimalinin yüksekliği hemen deprem olacağını göstermez. Şu an için bizim İstanbul, Elazığ ve Erzincan da deprem olacağına dair ya da Türkiye nin herhangi bir yerinde deprem olacağına dair bir öngörümüz yok. Nerenin deprem tehlikesi olduğunu biliyoruz, görüyoruz ona göre alınması gereken tedbirleri söylüyoruz.' şeklinde konuştu.prof. Dr. Oğuz Gündoğdu ise şu açıklamalarda bulundu;'kuzey ANADOLU FAY HATTINDA DEVAMLI DEPREM OLUYOR' Fay hattında herhangi bir hareketlilik görmediklerini belirten Gündoğdu 'Marmara için zaten depremleri önceden belirleyebilmek amaçlı bir sistemimiz var. Onda herhangi büyük bir depremin işaretini görmedik. Bizim için 7 ve üzeri depremler önemli. Naci Hoca nın söyledikleri bilinen şeyler ama toplantıyı yaptığı yer Elazığ dolayısıyla oradaki ritüeli ifaden yakın fayları belirtmiş. Çok sürpriz yeni bir şey açıklamıyor. Açıklama dikkat çekti o kadar. Her zaman küçük olan depremler o fay hattında var. Özellikle Hatay a giden Doğu Anadolu Fay Hattı nda devamlı deprem oluyor. Kuzey Anadolu fay hattı hareketleri çok fazla bilinmeyen bir tarihi hat.' ifadelerini kullandı.'büyük BİR DEPREM OLACAĞINA DAİR İŞARET YOK'İstanbul içinde faylarda bir hareketlilik görmediklerini belirten Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu açıklamalarına şöyle devam etti:'bir ara Batı taraflarında Tekirdağ da depremler arttı. O da kuzeyde oluşan Gökçeada kaynaklı. Ondan sonra birkaç ay önce küçük depremlerin sayılarında artış gördük ama şimdi tekrar normal düzeye döndü. Bunlar gösteriyor ki bu deprem Kuzey Anadolu fayıyla aynıydı. Bir enerji bindirmesi oluşmuş. Tehlikeden ziyade enerjinin ana hatlara bindiğini burada da küçük depremlerin arttığını gösteriyor. Onun için büyük bir deprem olacağına dair bir işaret yok.' dedi.haberin alındığı kaynak» videosu yanda Videosu icin Tiklayiniz

6 ÜNIVERSITEDE HAYAT KURTARAN KONFERANS Portal : İçeriği : Tarım/Hayvancılık Tarih : Adres : Üniversitede hayat kurtaran konferans Sinop Üniversitesi Sualtı ve Su üstü Sporları Öğrenci Kulübü nün davetlisi olarak gelen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Su Altı Hekimliği Ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şamil Aktaş, öğrencilere Sinop Üniversitesi Sualtı ve Su üstü Sporları Öğrenci Kulübü nün davetlisi olarak gelen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Su Altı Hekimliği Ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şamil Aktaş, öğrencilere 'Boğulma ve İlkyardım' konulu konferans verdi. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Konferans Salonu nda düzenlenen 'Boğulma ve İlkyardım' konulu konferansa İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şamil Aktaş konuşmacı olarak katıldı. Konferansa üniversite öğrencileri büyük ilgi gösterdi. Aktaş, katılımcılara suda boğulmalarda ve sonrasında yapılacaklar hakkında hayat kurtaracak bilgiler verdi. Boğulmaların yüzme bilenlerin bile başına gelebildiğini anlatan Prof. Dr. Şamil Aktaş, 'Suda boğulanların yüzme bilmeyenlerin başına gelebildiği gibi yüzme bilenlerin de başına gelebilir. Boğulmalarda ölüm nedeninin akciğerlere su dolması olduğu varsayıldığından yardım etmek için suyun boşaltılmasına çalışılarak zaman kaybedilir. Oysa boğulmanın ilk evresinde, yardıma koşanların, akciğerlerdeki az miktardaki suyu çıkarmaya çalışarak zaman kaybetmeden, yapay solunuma başlaması gerekir' diye konuştu. Sudan çıkartılan kazazedeye ilk yapılması gerekenleri sıralayan Prof. Dr. Şamil Aktaş şöyle konuştu: 'Kazazede sudan çıkarılır çıkartılmaz, boğazındaki salgılar temizlenmeli. Başı iyice arkaya yatırılarak, altçenesi iki elle kavranıp aşağıya ve geriye çekilmeli, bu arada başparmaklar ağzı açık tutmalı, ağızdan ağza yapay solunum uygulanmalı ve göğüs kafesine düzenli aralıklarla bastırarak kapalı kalp masajı yapılmalıdır.' Konferans sonunda Rektör Vekili Prof. Dr. Temel Bayrak konuşmacı Prof. Dr. Şamil Aktaş a hediye takdim etti