Dengir Mir Mehmet Fırat, Efsane Güzeldereli ye anlattı EFSANE RÖPORTAJLAR. AK Parti den NEDEN ayrıldım

Transkript

1 DOMUZ GİBİ! 26 Mart 2015 Perşembe Fiyatı 25 Kr Domuz gribi can almaya devam ediyor. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "(Domuz gribi) altında farklı sağlık sorunları olsa bile H1N1 virüsü teşhisi konarak ölen hasta sayısı bugün itibariyle 33 oldu" dedi. 6 gün önce açıklama yapan sağlık bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş ise, domuz gribinden 11 hastanın hayatını kaybettiğini açıklamıştı. 6 gün arayla yapılan iki açıklamada kayıp sayısının 19 kişi artması dikkat çekti. Bugün de hayatını kaybedenlerin sayısının 33'e çıkması ile 8 günde 21 kişi daha domuz gribinden hayatını kaybetti. Başbakan, kavgaya el koydu Arınç-Gökçek BİRİ GİTCEK! Fehmi Koru Denizler durulmaz dalgalanmadan 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz DİREKSİYONU TOPARLAYACAK Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türk Motor Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin (TÜMOSAN) Konya'daki fabrikasını gezerek, burada üretilen bir traktörü kullandı. Yaptığı açıklamada ise AK Parti de freni boşalan kamyonun direksiyonunu toparlama kararlılığı gösterdi. Dengir Mir Mehmet Fırat, Efsane Güzeldereli ye anlattı EFSANE RÖPORTAJLAR AK Parti den ayrılma sebebini, Kürt sorunu olarak belirten Fırat, Daha doğrusu siyasi analizin sonucu idi. AKP içerisinde, AKP'nin tabanını oluşturan oy katmanlarında Kürtlerin rolü nedir? Kürtlerin talepleri ne olabilir? Bunları tartıştık. Bunda bir mutabakat sağlayamadık. Onun üzerine de ayrıldım yani. Parti üst yönetim görevlerimin tamamından ayrıldım diye konuştu. Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13. SAYFADA Kılıçdaroğlu ÜZÜLDÜ! CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun doğum yeri Nazımiye'de, CHP'den iki dönem Belediye Başkanı olarak görev yapan Kırmızıçiçek, yaptığı yazılı açıklamada, 7 Haziran'daki genel seçimlerde HDP'yi destekleme kararı aldığını, CHP'den istifa ettiğini belirtti. 12 DE AK Parti den NEDEN ayrıldım ü dan takip edebilirsiniz HDP den milletvekili aday adayı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, Efsane Güzeldereli ye siyasete, Türkiye nin Kürt politikasına ve güncel gelişmelere dair görüşlerini anlattı. Üniversiteye başladığında Kürtçe bilmediğini söyleyen Fırat şunları söyledi: Ben Kürt bir anne ve babadan doğmayım. Ama öylesine bir kurgu dünyası yaratılmıştı ki; Aman ha, dışarıda Kürdüm, mürdüm filan demeyin. E bunun bir yolu da size Kürtçe öğretmemekti. Evde Kürtçe konuşulmamasıydı. T.C Devleti Cumhurbaşkanı'nın, Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm dediği güne kadar, ben Kürtlüğümü bilmiyordum. O gün bunun bilincine varabildim dedi. Yenimahalle örnek ilçe Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Yenimahalle Belediyesi Kapalı Pazar Yeri ve Sosyal Tesisi içerisinde yer alan İn Love Balo Salonu nda basın toplantısı düzenledi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, düzenlediği basın toplantısıyla 6 yılın değerlendirmesini yaptı. Belediye nin hizmetlerini özetleyen Başkan Yaşar, Aslan yatağından belli olur diyerek Yenimahalle nin herşeyiyle önek bir ilçe olduğunu vurguladı. Yaşar, harcanan her kuruşta halka dokunan hizmetlere imza attıklarını söyledi. Başkan Yaşar, 146 milyon TL borçla devraldığı Yenimahalle Belediyesi ni bugün Ankara nın en çok konuşulan ilçelerinden biri haline getirdiğini söyledi. Yaşr, Bu dönem omuzlarımdaki yük, sorumluluğum daha da ağır. Bunun bilinciyle halkımın teveccühüne layık hizmetleri hayata geçireceğim. Yenimahalle nin kadınları, gençleri, yaşlıları, engellileri için çok önemli projeleri hizmete sunacağım dedi. Kenan ERGEN in haberi 5. SAYFADA Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan beklenmedik ağız dalaşı, sözlü-mesajlı savaşa dönünce Başbakan Ahmet Davutoğlu duruma el koydu. YARIM SAATLİK GÖRÜŞME Daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iki kez görüşen ve gelişmeleri değerlendiren Davutoğlu, önceki gece, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile de yarım saat görüştü. ARINÇ: YANLIŞ YAPTIM AMA Hükümet Sözcüsü Arınç ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ı eleştirmesi, Erdoğan ın tepkisi üzerine geri atması; Gökçek in Arınç ı istifaya davet etmesi, ikili arasındaki sertleşmenin restleşmeye dönüşmesi ve Arınç ın, Yanlış yaptım ama özel hayatıma girdiği için kendimi tutamadım tornistanı ile geçici bir yumuşama sürecine girildi. HER İKİ AÇIKLAMA DA YANLIŞ Ancak, bunun burada kalmayacağı kesin. Kısa süre içinde Başbakan Davutoğlu nun ikili hakkında bir karar alması muhtemel. Başbakan ın, Her iki açıklama da yanlıştır. Parti disiplin kurallarını işleteceğiz gerekeni yapacağız sözleri, o kısa süre için bir ipucu olabilir. Seçim sonrası ise bir büyük hesaplaşma kaçınılmaz görünüyor. BAŞSAVCILIK DEVREYE GİRDİ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; yapılan suç duyuruları üzerine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında görevi kötüye kullanmak, zimmet, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında ise görevi kötüye kullanma, suçu gizleme iddiasıyla soruşturma başlattı. Dursun ERKILIÇ MHP, ittifak yapmayacak MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "MHP ittifak yapmayacak ancak dışarıdan hangi menzilden olursa olsun, partimize müracaat edecek insanlar, değerlendirilecektir. Bu değerlendirme sonunda parti genel merkezimiz uygun gördüğü takdirde aday da olma şansları vardır, mevcuttur" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Mamak taki dönüşüme finans desteği verilecek Mamak Belediyesi, Türkiye İş Bankası ile kentsel dönüşüm konut kredisi protokolüne imza attı. Kenan ERGEN in haberi 5 TE

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 26 Mart 2015 Perşembe Romalı sinemaseverlere Türk filmleri müjdesi Roma'da gelecek ay dördüncüsü düzenlenecek Türk Filmleri Festivali'nin Onursal Başkanı Yönetmen Ferzan Özpetek, "festivalin Romalı sinemaseverlerde bağımlılık yarattığını" söyledi. ROMA - Özpetek'in onursal başkanlığında, Serap Engin'in yönetimindeki SRP istanbul tarafından ilk 2011 yılında yapılan ve o dönemden bu zamana Türk sinemasının pek çok önemli eserini İtalyan sinemaseverlerle buluşturan festival, Nisan'da 4. kez Romalılarla buluşacak. Bu sene içerisinde bir kitap ve bir filmini daha hayranlarıyla buluşturmanın yoğun hazırlığı içerisindeki Özpetek, bütün bu çalışmaları arasında Roma'da son yıllarda gelenekselleşen festival için de kolları sıvadı. Festival hazırlıklarını AA muhabirine değerlendiren Özpetek, bu yıla kadar genellikle eylül ya da ekim aylarında yapılan festivalin bu sene Nisan ayına alınmasının ilk başta festivalin ve dolayısıyla Türk sinemasının takipçilerinde şok etkisi yarattığını söyledi. Romalı sinemaseverlerin, festivalin bir daha yapılmayacağı endişesi yle kendisini çok aradığını anlatan Özpetek, "Geçen sene yapmadık diye herkes 'niye yapmadınız' diye arıyordu. Bu bilinç çok hoş" dedi. Usta yönetmen, bu bilincin festivalin gelenekselleşmesi bakımından önemli olduğunu vurguladı. Bizzat tanıdığı ve filmlerini severek izlediği pek çok yönetmenin filmlerinin gösterileceğini ifade eden Özpetek, "Bu filmleri bir şekilde burada göstermek güzel. Zaten ikişer k ez gösterilecekler. O yüzden de çok destek var. Bazı tanıdığım insanlar var birinden çıkıp diğerine giriyor. Bunları duymak, bilmek güzel. Gurur duyuyor insan" diye konuştu. Daha önce Yavuz Turgul, Nuri Bilge Ceylan ve Yılmaz Güney'e verilen Festival Onur Ödülü'nün bu yıl Hümeyra'ya verileceğini açıklayan Özpetek, "Hümeyra, benim yıllardır çok beğendiğim, çok sevdiğim, oyunculuğu, şarkıcılığı, her şeyden çok in sanlığı, hayata karşı olan tavrıyla çok takdir ettiğim bir insan" dedi. Festival komitesi olarak bu yılki ödülü Hümeyra'ya vermeye karar verdiklerini aktaran Özpetek, "Türk sinemasının, Türk sanatının diyelim çünkü kadın neye elini atsa çok başarılı. Şimdi çok güzel resimler yapıyor. Her şeyde çok başarılı. O yüzden önemli sanatçılardan biri" ifadesini kullandı. Özpetek, bu yıl 12 filmin Romalı sinemaseverle rle buluşacağı bilgisini vererek bu filmlerin; Unutursam Fısılda, Neden Tarkovski Olamıyorum, Bir Varmış Bir Yokmuş, Sesime Gel, Düğün Dernek, Pek Yakında, Dedemin İnsanları, Bir Fincan Türk Kahvesi, Nar Zamanı, Dün Bugün Yarın, İrme ve Bir Maç Günlüğü olduğunu aktardı. Çağan Irmak'ın yönetmenliğini yaptığı "Unutursam Fısılda" filmiyle açılışı 16 Nisan akşamı Roma'daki ünlü Barberini sinemalarında yapılacak f estivalin gala gecesini Mehmet Günsür sunacak. Gecede, Festivalin Onursal Başkanı Özpetek, bu yılki onur ödülünü sanatçı Hümeyra'ya takdim edecek. Angelina Jolie yumurtalıklarını aldırdı ANKARA - Oscar ödüllü Amerikalı oyuncu Angelina Jolie, kanser riski nedeniyle yumurtalıklarını ve fallop tüplerini geçen hafta aldırdığını açıkladı. New York Times'a "Bir Ameliyatın Güncesi" adlı makale yazan 39 yaşındaki Jolie, iki hafta önce yaptırdığı kontrollerde kanında kanser belirtisi olabilecek bazı işaretlere rastlanması üzerine oferoktomi (yumurtalıkların alınması) kararı aldığını belirtti. İki yıl önce kan testinde BRCA1 genindeki mutasyon nedeniyle yüzde 87 meme kanseri, yüzde 50 yumurtalık kanseri riski taşıdığının ortaya çıkarmasının ardından iki göğsünü aldıran Jolie, makalesinde, "Oferoktomi, göğüslerin alınmasından (mastektomi) daha basit ancak etkileri çok daha ağır bir ameliyat. Yumurtalıkların ve fallop tüplerinin alınması, menopoza yol açtığı için bu kez karar vermek hiç kolay değildi. Kendimi hem fiziksel hem de duygusal olarak hazırlamaya çalıştım. Doktorlarla tüm seçenekleri, alternatif tıp yöntemlerini araştırdık" ifadesini kullandı. Vizyona yeni girecek filmler "The Gunman" Sean Penn, Javier Bardem, Idris Alba, Mark Rylance, Jasmine Trinca, Blanca Star Olivera, Jorge Leon Martinez, Daniel Westwood, Deborah Rosan, Angela Fuente ile Elia Diaz'in oynadığı film, aksiyon meraklılarının ilgisini çekmeye aday Sean Penn'in deneyimli bir ajan rolünde izleyicinin karşısına çıkacağı filmin yönetmenliğini "Paris'ten Sevgilerle" ve "Takip" gibi aksiyon filmleriyle adını duyuran Pierre Morel yaptı. "İkinci Bir Şans" Oscar ödüllü yönetmen Susanne Bier'in yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrolünde "Game Of Thrones"un yıldızı Nikolaj Coster Waldau var. Başarılı oyuncuya Ulrich Thomsen, Maria Bonnevie ile May Andersen'in eşlik ettiği dram türündeki filmin konusu şöyle: "Tecrübeli polis Andreas, güzel eşi Anna ve yeni dünyaya gelen bebekleri ile mutlu bir hayat sürmektedir. Andreas, ortağı ve yakın arkadaşı Simon ile bir aile içi şiddet suçuna müdahaleye gider. Eski bir mahkum olan Tristan ile kız arkadaşı Sanne'nin de Sofus adlı bir bebeği vardır. "Pasolini" Willem Dafoe, Riccardo Scamarcio, Ninetto Davoli ile Valerio Mastandrea'nın oynadığı filmin yönetmen koltuğunda Abel Ferrara oturuyor. Biyografi ve dram türündeki film, İtalyan sanat ve siyaset çevrelerinin en tanınmış isimlerinden biri olan şair, yönetmen, gazeteci ve aydın Pasolini'nin ölümüne ışık tutuyor. 05:58 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 06:00 Yamak Ahmet 06:40 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Avrupa Avrupa 11:10 İyi Fikir 13:15 Ana Ocağı 14:55 Dizi Klip 15:00 Elde Var Hayat 16:15 1'de Bugün 16:30 Seksenler 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Seksenler 23:00 Yerli Dizi 01:15 Ana Ocağı 02:30 Avrupa Avrupa 04:05 İyi Fikir 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Jurassic Park 23:10 Nihat Hatipoğlu ile Dosta Doğru 01:10 Hayat Devam Ediyor 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DİLARA KOÇAK İLE İYİ YAŞAM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 16:45 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA 21:50 YABANCI SİNEMA ANACONDA 4 00:50 THE UNIT (EKİP) TEKRAR 01:50 YABANCI SİNEMA TEKRAR 03:20 YABANCI SİNEMA TEKRAR 04:50 DÜNYAYI GEZİYORUM TEKRAR 06:00 HAFTANIN ANNESİ 06:00 Benim Hala Umudum Var 06:45 Aşkın Bedeli 07:30 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 11:45 Hayat Sevince Güzel 13:15 Aşkın Bedeli 14:45 Benim Kuaförüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:00 Serçe Sarayı 00:30 Yabancı Dizi 06:15 Oynat Bakalım 07:15 Disney Çocuk Kuşağı 08:15 Magazin 8 08:45 Aramızda Kalmasın 12:00 Para Bende 13:30 Oynat Bakalım 15:15 Ver Fırına (Yeni Bölüm) 17:00 Çok Güzel Hareketler 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 20:00 Kaçak Gelinler 23:15 Ütopya 00:30 Ver Fırına 01:45 Aramızda Kalmasın 04:00 Arda nın Mutfağı 05:00 Para Bende 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Arası 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Kurtlar Vadisi Pusu 23: Acil Yaşam mücadelesi, sürpriz olaylar ve aşkın içiçe geçtiği Serçe Sarayı, STAR TV ekranlarında izleyici ile buluştu. 30'lu yaşlarının başında olan Serçe, İstanbul'da, iki oğlu ve kız kardeşiyle birlikte sakin bir hayat yaşamaktadır. Eşi Ramazan'ı trafik kazasında kaybettikten sonra çıkan taliplerin hiçbirini kabul etmeyip kendisini çocuklarına ve kız kardeşine adamıştır. Ancak bir gün hiç beklenmedik bir şey... 20:00 SERÇE SARAYI Orjinal İsmi: Anaconda 4: Trail Of Blood Yönetmen:Don E. Faunt Le Roy Oyuncular:Crystal Allen, John Rhys Davies, Linden Ashby, Danny Midwinter Yapım Yılı:2009 Tür:Aksiyon/Gerilim Ölmek üzere olan önemli bir iş adamı (John Rhys Davies), bir doktorla anlaşır ve lanetli orkideleri korumak için laboratuar ortamında bebek bir yılan yetiştirir. Bir gece aniden büyüyen yılan önüne çıkan her şeyi yok eder ve güzel virüs bilimci Amanda (Crystal Allen) onu durdurmak için her şeyini ortaya koyar. Anakonda her zamankinden daha büyük ve daha ölümcül olarak karşımızdadır. 21:50 ANACONDA 4 Leyla'nın kanser olduğunu öğrenmesiyle Polat ile ilgili tüm planları değişiyor. Polat'ın evlenme teklif etmek için akşam yemeğinde bir araya geldiği Leyla Polat'a hiç beklemediği bir cevap verir. Çok sevdiği Polat'tan ayrılmak zorunda olan Leyla bunu Polat'a söylerken çok zorlansa da yapacak başka bir şeyi yoktur. Dizinin piskopat karakteri, ŞEDİD örgütünden koptuktan sonra başına buyruk hareketleriyle KGT'nin başına bela olmaya devam eden Sagir'in hedefinde yeni eylemler vardır. KGT ise İngilizler tarafından da desteklenen Sagir'i durdurmak için elinden geleni yapıyor. 20:00 KURTLAR VADİSİ

3 bölge haberleri 26 Mart 2015 Perşembe 3 Arabuluculuk sistemi yargıdaki iş yükünü azaltacak Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, arabuluculuk sisteminin yargıdaki iş yükünü azaltacağını belirterek, "Türkiye'de mahkemelerde 3 milyon dosya varsa, bunun yarısı arabuluculukla çözümlense, bu, yargı yükünü çok ciddi anlamda rahatlatır" dedi. KOCAELİ - Öztatar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 7 Haziran 2012'de yasalaşan arabuluculuk sisteminin, özel hukuk uyuşmazlıklarının dostane çözümlenmesi amacıyla kurulduğunu söyledi. Türkiye'de 5 yıl kıdeme sahip olan, kasten işlenmiş suçtan mahkum edilmemiş, arabuluculuk eğitimi alan, yazılı ve mülakat sınavını geçmek suretiyle daire başkanlığının siciline kayıtlı hukukçuların fiilen arabuluculuk yaptıklarını ifade eden Öztatar, 60 vilayette iki bine yakın arabulucu bulunduğu bilgisini paylaştı. Alacak, tazminat, mal rejimine ilişkin boşanma, fikri mülkiyet hukukuna ilişkin davalar, kiracı mal sahibi arasındaki ilişkiler, işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklar, tüketici hukuku ve ticari uyuşmazlıkların arabuluculukla çözülebileceğine dikkati çeken Öztatar, "Arabulucu, tarafları bir araya getiren, birbirlerini anlamasını, iletişim kurmalarını sağlayan, menfaatlerini ortaya çıkaran, 'kazan kazan' dediğimiz, iki tarafın da kazandığı sistemi uygulayan üçüncü kişidir" diye konuştu. Hakan Öztatar, sistemin amacının tarafları memnun edecek karar verilmesi olduğunu vurgulayarak, "Mahkemelerde husumetler bitmemektedir. Amaç da burada barışçıl, dostane şekilde bu sistemle sorunları çözmek. Bu anlamda da toplumsal barışa katkı sağlamak" dedi. Arabuluculuğun dava açılmasına göre daha ekonomik olduğuna işaret eden Öztatar, gider avansı, tanık, keşif, bilirkişi ücreti, harç ve temyiz harcı alınmadığını, sadece hizmet karşılığında ücret ödeneceğini anlattı. 160 ülkedeki arabuluculuk kurumunun Türkiye'de yeni olduğunu, toplum tarafından bilinmediği için çeşitli çalışmalar yaptıklarını dile getiren Öztatar, şunları kaydetti: "Yeni bir sistem olduğu için şu ana kadar 280 uyuşmazlık bu yöntemle çözümlendi. Yüzde 98 başarı sağlandı. Özellikle işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar yüzde 100 anlaşmayla çözümlendi çünkü işçimiz de alacağına bir an önce kavuşmak istiyor, işveren de bir an önce helalleşmek istiyor. Şu ana kadar 212 uyuşmazlık çözümlendi. Uyuşmazlık konularında çok güzel olaylar da oluyor. Taraflar, arabuluculukla sorunu çözüme kavuşturduktan sonra, bir taraf diğer tarafa 'ben seni çok özledim, gel, şurada kahve içelim' diyor ama mahkeme sürecinin sonunda böyle bir şeyle karşılaşmıyoruz. İşverenimiz yaşlı olduğu için işçi kardeşimizi işten çıkarıyor, arabulucuya gidiyorlar. Güzel şekilde ayrılıyorlar. 10 gün sonra işveren, o işçinin işsiz oğlunu işe alıyor." Uyuşmazlık yaşayanların " internet adresinden şehir ve isim olarak ara bulucuların fotoğraflarına, adres ve iletişim bilgilerine ulaşabilecekleri bilgisini veren Öztatar, iki taraf da kabul ettiği takdirde sürecin başlayacağını açıkladı. Öztatar, arabulucuların özel eğitimden geçtiğini, psikoloji, beden dili, iletişim teknikleri, müzakere yöntemleri, öfke kontrolü ve toplantı yönetimi eğitimi aldıklarını vurguladı. Postacılar artık daha hızlı çalışacak ADANA - PTT Genel Müdürlüğü vatandaşlara daha hızlı ve kaliteli hizmet vermek amacıyla saatte 160 kilometre hız yapan bin 663 motosikleti, posta hizmetlerinde kullanılmak üzere bölge müdürlüklerine gönderdi. Her türlü konfor ve donanıma sahip motosikletlerden 50'si, Adana'da PTT çalışanlarına teslim edildi. Eski motosikletlerini kuruma veren postacılar, yenileriyle göreve başladı. Eskilerine nazaran daha hızlı ve konforlu olan motosikletler vatandaşların da ilgisini çekti. Adana PTT Başmüdürü Mehmet Kani Gümüşoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurumlarının gelişen teknoloji ve rekabet koşullarına ayak uydurarak, müşteri beklentilerini karşılayacak şekilde çalışmalara devam ettiğini belirtti. Yenilikçi bir anlayışla bir çok hizmeti Türkiye'nin en ücra köşesine kadar götürmeyi amaçladıklarını Okullarda üç gün süt, iki gün kuru üzüm dağıtılacak ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, okullara sütün dağıtılmadığı salı ve perşembe günleri, 50 gramlık paketler halinde "sultani" denilen sarı çekirdeksiz üzümün dağıtılacağını bildirdi. Kocabıyık, MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin organizasyonuyla Sakıp Sabancı Basın Merkezi'nde eğitim muhabirlerinin katılımıyla düzenlediği basın toplantısında, genel müdürlüğün çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. Kocabıyık, gazetecilerin resmi ve özel anaokulu, uygulama sınıfı, ana sınıfı ve ilkokul öğrencilerine kuru üzüm dağıtımına ilişkin sorusu üzerine, konunun Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını belirterek, "Bakanlar Kurulu kararının ardından okullarda kuru üzüm dağıtımına hemen başlanacak" dedi. Süt dağıtımında olduğu gibi kuru üzüm dağıtımında da velilerden izin formu alacaklarını ifade eden Kocabıyık, "Çünkü şeker hastası çocuklar olabilir. Sütte nasıl laktoz intoleransı problemi yaşandıysa, üzüm de de şeker sorunuyla karşılaşabiliriz. Bu nedenle üzüm dağıtırken 'veli izin formu' isteyeceğiz. Okullarda üç gün süt, iki gün üzüm dağıtılacak" ifadesini kullandı. Pazartesi, çarşamba, cuma günlerinde süt dağıtılacağını, sütün verilmediği salı ve perşembe günlerinde ise kuru üzüm dağıtılacağını ifade eden Kocabıyık, "Öğrencilere, sütün verilmediği günler olan salı ve perşembe 50 gramlık paketler halinde en kaliteli üzümleri dağıtacağız. Okul üzümü, sultani üzüm denilen kuru, sarı ve çekirdeksiz olacak" dedi. ifade eden Gümüşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: ''Genel müdürlüğümüz yenileme çalışmaları kapsamında bin 663 motosiklet alarak posta hizmetlerinde kullanılması için bölgelere gönderdi. Bunlardan 50 tanesi de başmüdürlüğümüze tahsis edildi. Postacılar yeni motosikletlerini alarak göreve başladı. Yeni motosikletlerle tüm mektuplar, tebligatlar, kargolar ve posta kartları adreslere çok daha hızlı ve güvenli şekilde ulaşacak. Saatte 160 kilometre hız yapabilen motosikletlerimiz güvenli ve kaliteli. Ben motosikletlerin ülkemize, milletimize ve arkadaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.'' Gümüşoğlu, Adana halkına en hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet vermek için çalışmalara devam edeceklerini vurguladı. İSTANBUL - Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Cihan Kolivar, ekmek satışında, ürüne zarar vermeyen ve geri dönüşümü kolay kağıt ambalaj kullanılması gerektiğini belirterek, "Kağıt ambalaj kullanılırsa ekmeğin bayatlama süresi iki kat uzuyor" dedi. Kolivar, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, sendika olarak ekmekte hijyene önem verdiklerini ve bu konuda çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, vatandaşları bakkallardan, marketlerden ambalajsız ekmek almamaları konusunda uyardı. Ruhsatlı fırınların ekmek üretiminde hijyen kurallarına uyduğunu söyleyen Kolivar, sendikanın fırın çalışanlarının ekmeği poşetlerken kullanabilmesi için ürettiği pratik eldivenleri üyelerine dağıttığını belirtti. Kolivar, böylece tezgahtarın ekmeğe dokunmasının önüne geçmek istediklerini vurguladı. Cihan Kolivar, ekmeklerin fırınlardan bakkal ve marketlere ulaştırılması aşamasında yaşanan sıkıntılara ve uyulmayan hijyen kurallarına Denizler durulmaz dalgalanmadan CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında söz düellosu çıkarsa taraf tutmak o kadar kolay değildir; ancak tarafların biri Bülent Arınç diğeri Melih Gökçek olduğunda işin rengi değişir. Son tartışmada saflar bu yüzden bir tarafta bayağı kalabalık iken, diğer saf çok cılız... Benim niyetim taraf tutmak değil... Partiler iktidar olmak üzere kurulurlar ve bütün mücadele ülke yönetimini ele almaya dönüktür. Bazı partiler bu başarıyı gösterir ve ülkeyi yönetme yetkisini ele geçirirler; bazıları bu imkândan mahrum kalır. İster iktidarda bulunsun ister hiç iktidar yüzü görmesin, bütün partiler, istisnasız, iç iktidar mücadelesinin zeminidir. Karizmatik liderler parti içi iktidar mücadelesini az zararla atlatabilse de, karizma her lidere nasip olmadığı için, çoğu kez mücadele bayağı zorlu geçer. AK Parti, çok partili dönemin en uzun süreli iktidar rekorunu elinde tutuyor; 13. yılın içerisindeyiz... Başka ülkelerde de artık iktidarlar partiler arasında daha çabuk el değiştiriyor. İngiltere de Muhafazakâr Parti Margaret Thatcher ın liderliğinde ( ) 11 yıl ülkeyi yönetti; iktidardaki ömrünü lider değiştirerek 17 yıla uzatmayı ( ) başardı. İşçi Partisi nde 10 yıllık ( ) başbakanlığı sonrasında Tony Blair yerini Gordon Brown a bıraktı; o sayede İşçi Partisi bir 3 yıl daha ( ) iktidarda kalabildi. Tayyip Erdoğan ın başka ülkelerdeki örneklerden yararlandığını, 12 yılın sonunda başbakanlıktan ayrılarak koltuğunu yeni bir yüze bırakmasından çıkarabiliyoruz. Thatcher ve Blair koltuğu terk ettikten sonra partileriyle ilgilerini kesmişlerdi; Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı nda onlar gibi politika dışı kalabilseydi bugün yaşanan sorunlar ortaya çıkmayabilirdi. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı olmayı Tayyip Erdoğan, devletin günlük işleyişine müdahale izni olarak yorumladı. Barış süreci için hükümetin son attığı adımları olumsuz bulduğunu söylerken kendisinin de ifade ettiği gibi, ülke başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı her şey itirazına meydan bırakmadan kolayca hallolabilirdi. Oysa, Anayasa da yetki çerçevesi çizilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, aynı Anayasa tarafından daha geniş yetkilerle donatılmış bir Başbakan ile çalışmak zorunda Erdoğan... Bu durum da, şimdi olduğu gibi, zaman zaman sorunlar çıkmasına sebep oluyor. Dışarıdan bakıldığında, Cumhurbaşkanı ile Başbakan ilişkileri, aynı konumlardaki siyaset adamları arasında geçmişte patlak vermiş gerginliklerden uzak gibi görünse de, son tartışmalardan anlaşıldığı üzere, Erdoğan ve Davutoğlu bile yetki karmaşası yaşayabiliyor. Arınç-Gökçek kavgası olarak karşımıza çıkan ihtilaf da, aslında tepede yaşanan yetki karmaşasının bir yan ürünüdür. Kavgaların birbiri ardına çıktığı ortam, seçime şunun şurasında sadece 70 gün kalmış bir ortam; bu da kavganın altında yatan gerekçelerin ciddiyetini gösteriyor. Partisinin seçim başarısını olumsuz etkileyebilecek bir gelişmeye kendi eliyle sebep olmayı hangi parti lideri veya yetkilisi ister? Ancak çıkan dalgalanmanın sağlayacağı sonucu partinin başarısından bile daha önemli gören bir lider veya yetkili bunu göze alabilir. Eskiler Akacak kan damarda durmaz demişlerdi; çıkması mukadder bir kavgayı önlemek de, çıktığında derhal sona erdirmek de zordur. Bugün Ankara da patlak veren kavganın altında bu gerçek yatıyor işte. Liste tespiti için bu kavga kolaycı tespitine aldanmayın. 25 Mart 2015/ HABER TÜRK Kağıt ambalaj, ekmeğin ömrünü uzatıyor değinerek, "Belediye zabıtalarının sabah erken saatlerde market veya bakkalların önünde tozda, toprakta ortaya bırakılmış kasa kasa ekmeklere çare bulması gerekir" dedi. Vatandaşların marketlerde sıcaklığını veya tazeliğini kontrol etmek için ekmeğe çıplak elle dokunduğunu dile getiren Kolivar, "Ekmek satışında, ürüne zarar vermeyen ve geri dönüşümü kolay kağıt ambalaj kullanılmalı. Ambalajlı ekmek satılmalı" diye konuştu. Kolivar, kağıt ambalajın avantajlarını şöyle anlattı: "Kağıt ambalaj kullanılırsa ekmeğin bayatlama süresi 2 kat uzuyor. Günümüzde 24 saatte bayatlayan ekmek bu sayede 48 saatte bayatlıyor. Ekmeklerimizde rutubet oranı yüzde 38. Bu oran yüksek olduğu için üretiminde katkı olmazsa hemen yeşillenmeye başlar. Paket içerisindeki uzun ömürlü ekmekler mutlaka katkılı oluyor." Kağıt ambalajın maliyetli olmadığını belirten Kolivar, "Bu ambalajların çok cüzi bir ücreti var ama iade alınacak ekmeğin önüne geçeceği için daha fazla getirisi olacak" dedi. Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Cihan Kolivar, kağıt ambalaj kullanımının giderek yaygınlaştığına işaret ederek, Bayrampaşa, Şişli, Beyoğlu ve Beykoz'da ilçe tarım müdürlükleri ve belediyelerle yaptıkları görüşmeler sonrasında ambalajların buralarda kullanılmaya başladığını söyledi. Diğer 35 ilçeye de yazı gönderdiklerini ve cevap beklediklerini bildiren Kolivar, ancak bazı ilçe tarım müdürlüklerinin bu konuya yeterince ilgi göstermediğini söyledi.

4 426 Mart 2015 Perşembe Ankara Ticaret Odası (ATO), Ankara nın uluslararası alanda tanıtımı için çalışmalarını sürdürüyor. ANKARA 30 günde 30 ibadethanede temizlik ATO, Seyahat ve Turizm fuarına katıldı Berlin de turizm, Cannes da gayrimenkul fuarlarına katılan ATO bu kez de Moskova Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı nda (MITT) Başkent Ankara ile Ankara Alışveriş Festivali ni (Ankara Shopping Fest-ASF) tanıttı. ATO, Rusya nın Başkent i Moskova da Mart tarihleri arasında dünya turizm sektörünün devlerinin bir araya geldiği MITT Fuarı nda, bin 254 metrekarelik Türkiye holünde stant açtı. ATO adına Başkanvekili Koray Güngör Şanal ın katıldığı fuarda, ATO nun bu yıl dördüncüsünü gerçekleştireceği Ankara Shopping Fest tanıtılırken, aynı stantta Ankara Kongre ve Ziyaretçi Bürosu, Ankara Kalkınma Ajansı ile Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de yer aldı. 57 bin metrekarelik alanda 293 ülkeden 2 bin 36 standın yer aldığı ve yaklaşık 40 bin kişinin ziyaret ettiği fuarda, özellikle Rus turistler tarafından çokça tercih edilen Türkiye nin tanıtıldığı pavilyon ve Ankara standı büyük ilgi gördü. Ankara standında Ankara Shopping Fest ve Ankara nın tanıtımına uygun olarak hazırlanan Rusça broşür, Rusça tanıtım CD si, magnet, şapka, anahtarlık, kitap ayracı, bavul etiketi, Ankara haritası, 1933 yılında gezgin Ernest Mamboury tarafından hazırlanan ve Ankara nın basılan ilk gezi rehberi özelliği taşıyan Ankara Gezi Rehberi ile Shopping Fest için özel hazırlanmış içerisinde Ankara Tanıtım Rehberi bulunan kutular ziyaretçilere sunuldu. Çocuklara sağlıklı beslenme eğitimi Çankaya Belediyesi Umut Etüt Merkezi ve Gündüz Bakımevi çocuklarına Doğru beslenme alışkanlıkları konusunda eğitim verildi. Sağlık Bakanlığı Çankaya Halk Sağlığı Merkezi nden gelen Uzman Biyolog Mine Eren çocuklara beslenmenin önemi, sağlıklı beslenme, hareketli yaşam ve hijyen konusunda eğitim verdi. Çankaya Belediyesi gündüz bakımevlerinde kalan çocukları çeşitli konularda eğitmeye devam ediyor. Umut Etüt Merkezi ve Gündüz Bakımevi nden yararlanan 140 çocuğa Doğru beslenme alışkanlıkları kapsamında eğitim verildi. Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi uzmanlarından Biyolog Mine Eren tarafından verilen eğitimi çocuklar ilgiyle dinledi. Büyüme dönemindeki çocukların beslenmelerine özel önem verilmesi gerektiğini dile getiren Eren, çocuklara gerekli vitamin, mineral, protein almadıkları takdirde gelişimlerinin yavaş ve sağlıksız olacağı bilgisini aktardı. Beslenmenin yanı sıra spor yapmanın önemine de değinen Eren, sporun insan yaşamındaki olumlu yönlerini çocuklarla paylaştı. Hijyen konusunda çocukları uyaran Eren, Umut Gündüz Bakımevi miniklerinden her aktivite sonrası ellerini yıkama sözü de aldı. Eğitimler Çankaya Belediyesi nin diğer etüt merkezi ve gündüz çocuk bakımevlerinde de sürecek. Sessiz şampiyonlar Altındağ Belediyesi İşitme Engelliler Güreş Takımı durmak bilmiyor. Kısa süre önce düzenlenen Dünya Şampiyonası nda büyük başarılar elde eden sessiz şampiyonlar, bu sefer de gözünü Türkiye Şampiyonası na dikti. Takımın son antrenmanı izleyen Kulüp Başkanı Mustafa Mert, güreşçilere moral verdi. İşitme engelli çocuklar, 7-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında Çankırı da düzenlenecek olan Türkiye Şampiyonası na sıkı bir şekilde hazırlanıyor. 25 kişilik bir kadroyla yoğun tempoda çalışan sessiz şampiyonların tek hedefi, Türkiye Şampiyonu olmak. Altındağ Belediyespor Kulübü Başkanı Mustafa Mert, işitme engelli çocuklara sahip çıkarak onları kötü alışkanlıklardan uzak tuttuklarını dile getirdi. Altındağ Belediyesi nin ilklere imza attığını ifade eden Mert, spora verdikleri desteğin devam edeceğini söyledi. Başkan Mert, sadece futbolda değil, boksta, güreşte, tekvandoda ve halk oyunlarında da büyük başarılar elde ettiklerinin altını çizdi. Altındağ Belediyespor Kulübü çatısı altında bir aile gibi olduklarını kaydeden Mert sözlerine şöyle devam etti: 7-10 Mayıs tarihleri arasında Çankırı daki Türkiye Şampiyonası nda ve 15 Ekim de Tiflis te düzenlenecek olan Avrupa Şampiyonası nda madalyalar hedefliyoruz. Çocuklarımız oldukça yoğun bir tempoda çalışıyor. Bugünkü ziyaretimizin amacı takıma moral vermekti. Onlara güveniyoruz. Sessiz güreşçilerden Bayram Aksu ise ay yıldızlı formayı sırtına geçirmek için var gücüyle çalıştığını kaydetti. Altındağlı güreşçiler olarak tüm madalyalara talip olduklarını aktaran Bayram Aksu, takımdaki birlik ve beraberliğe dikkati çekti. Aksu, işitme engelli güreşçilerle, engelsiz güreşçilerin beraber çalıştıklarını, bu durumun da kendilerine büyük moral sağladığını vurguladı. Çankaya Belediyesi, tüm ibadethaneleri temizliyor. Çankaya Belediyesi temizlik ekipleri önceden hazırlanan bir program dahilinde her gün farklı bir ibadethaneyi baştan aşağı temizliyor. Belediye ekipleri hem süpürerek hem de tozları alarak vatandaşlar için temiz ve sağlıklı bir ortam hazırlıyor. Mart ayının ilk üç haftasında her gün farklı bir bölgede çalışan ibadethane temizlik ekipleri, ay sonuna kadar yine yoğun bir tempoda çalışmalarını sürdürecek. Konutkent, Yaşamkent, Alacaatlı, Türkkonut, Çayyolu ve Koru Mahallerinde bulunan ibadethaneler ile Dodurga Köyü Camisi Çankaya Belediyesi tarafından ay sonuna kadar temizlenecek. Çanakkale oratoryosu HABER MERKEZ- Keçiören Belediyesi personeli ile belediyenin spor tesislerine üye vatandaşlar, Çanakkale Zaferi nin 100. yılı kutlamaları kapsamında anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Kalaba Spor Tesisleri nde düzenlenen programda şehit ve gazi yakınları da ağırlandı.kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan etkinlikte, üyelerle personelin birlikte hazırlayıp sunduğu oratoryo gösterisi izleyenlerin büyük beğenisini kazandı. Oratoryonun ardından şehit ve gazi yakınlarına teşekkür plaketleri verildi. Yine koronun seslendirdiği Çanakkale konulu türküler izleyenleri zaferin kazanıldığı günlere götürdü. Çanakkale Zaferi nin konu edildiği slayt gösterisinin de sunulduğu program şehitlere dua edilerek tamamlandı. Geceye katılan bütün konuklara üzüm hoşafı ve irmik helvası ikram edildi. Mamak ta dönüşüm sürüyor İnşaat sektörü Mamak ta hızla yükselmeye devam ediyor. Gayrimenkul sektörü hızla ilerlerken bu pastadan en çok pay alan ilçe olan Mamak ta binlerce yeni konut yükseliyor. İlçe genelinde yapmış olduğu kentsel dönüşüm ve yenileme projeleri ile vatandaşların konut ihtiyacını her geçen gün azaltan Mamak Belediyesi, kentsel dönüşüm ile kamulaştırılan alanlara yeni konutlar yapmaya devam ediyor. Toki ile birlikte Gülseren ve Anayurt Mahalleleri nde 5450 konuttan oluşan yeni bir semt daha yükseliyor. Hak sahiplerinin yüzde 78 i ile anlaşma sağlanılan proje kapsamında yapımı devam eden 2000 bin konuttan 688 i teslim aşamasına geldi. Kalan 1312 konutun da inşaatı hızla devam ediyor. İlçenin birçok açıdan kalkınması adına dönüşümün önemine dikkat çeken Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, yükselen konutların beraberinde yeni bir kültürü de getireceğini söyledi. Akgül, İlçemizin vitrini konumunda olan yerlerde yükselen modern binaları görmek bizleri mutlu ediyor. 440 bin metrekare alana sahip projemizin yüzde 21 i konut, yüzde 79 u yeşil alan olacak şekilde yeşile büyük önem veriyoruz. Kentsel dönüşüm projeleri ilçemize yeni fırsatlar sunarken, Mamak ın hem ekonomisi hem de silüeti de değişecek.

5 ANKARA 26 Mart 2015 Perşembe5 HABER FOTOĞRAF KENAN ERGEN Mamak taki kentsel dönüşümü hızlandırmak ve vatandaşlara minimum maliyetle ev sahibi olmalarını sağlamak için Mamak Belediyesi ve Türkiye İş Bankası arasında konut kredii prootoklü imzalandı. Mamak Belediyesi Hizmet Binası nda gerçekleşen protokol törenine Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Mamak Belediye Başkan Yardımcısı Aydın Demir, Türkiye İş Bankası Genel Müdürlüğü Bireysel Krediler Bölümü Müdürü Recep Haki, belediye ve banka yetkilileri katıldı. UYGUN FAİZLİ KREDİ Protokol kapsamında, Gülseren-Anayurt Kentsel Yenileme Projesi pilot proje olarak seçildi. Buradaki hak sahiplerinin daha uygun faizli kredi kullanabilmesi amaçlanıyor. İmza öncesi Şifalı sularıyla tanınan Kızılcahamam da Akasya Termal Tesisileri ni işleten Çağ Grubu A.Ş. iflas edince binlerce devremu lk sahibi zor duruma düştü. Devremu lk sahipleri, yönetimi acilen Genel Kurul yapmaya çağırdı. Mağdur olduklarını belirten vatandaşlar, Kızılcahamam Cumhuriyet Savcılığına başvurdu. Kızılcahamam ilçesinde bulunan Akasya Termal Tesislerini işleten Çağ Grubu Termal A.Ş. iflasını isteyince, buradan devremu lk satın alan vatandaşlar perişan oldular. Kızılcahamam Belediyesine olan borçları nedeniyle termal suları kesilen vatandaşlar tesislerden faydalanamadıklarını ve soğuk sularda banyo yapmak zorunda kaldıklarını ileri su rdu ler. Devremu lklerin, Kat Mu lkiyeti Kanununa göre yönetildiklerini, tesislerin işletmeciliğini de Çağ, Grubu A.Ş.'nın yaptığını belirten devremu lk sahipleri, geçtiğimiz yıl yapılan genel kurul kararı ile uÿelerden mobilyaların değişimi için,100 lira, doğalgaz bağlanması için de 90 'ar lira toplandığını, ancak aradan bir yıl geçmesine rağmen ne mobilya değişimi, ne de doğalgaz bağlantısının yapıldığını söylediler. Akasya Termal'in 3 bine yakın uÿesi bulunduğunu ve yılda her uÿeden 585 lira toplandığını söyleyen uÿeler, toplanan bu paralarla işçi u cretleri, SGK primleri, vergi, Belediyeye termal su, elektrik, bakım onarım ve temizlik giderleri karşılandığını, ancak bu paraların ödenmediğini ileri su rdu ler. Devremu lkcu ler Bir çok işçi maaşlarının ödenmemesi nedeniyle işi bırakmış, Kızılcahamam Belediyesi, termal su u creti yatırılmadığı için suları kesmiş. İşçilerin SGK primleri ve vergileri yatırılmamış. Elektrik borcu yu zu nden sık sık elektrikler kesiliyor. açıklamada bulunan Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, kredi desteğinin dönüşüm çalışmaları anlamında vatandaşlara çok önemli katkı ve motivasyon aracı olacağına dikkat çekti. Yapılarının tamamlanması aşamasına kadar süresiz vadeli ve mevcut kredi koşullarından daha ucuz finansman imkânı sağlanacak. HABER FOTOĞRAF KENAN ERGEN Yenimahalle Belediyesi Kapalı Pazar Yeri ve Sosyal Tesisi içerisinde yer alan İn Love Balo Salonu nda basın toplantısın düzenleyen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, harcanan her kuruşta halka dokunan hizmetlere imza attıklarını söyledi. Başkan Yaşar, 146 milyon TL borçla devraldığı Yenimahalle Belediyesi ni bugün Ankara nın en çok konuşulan ilçelerinden biri haline getirdiğini söyledi. Yaşr, Bu dönem omuzlarımdaki yük, sorumluluğum daha da ağır. Bunun bilinciyle halkımın teveccühüne layık hizmetleri hayata geçireceğim. Yenimahalle nin kadınları, gençleri, yaşlıları, engellileri için çok önemli projeleri hizmete sunacağım dedi. DÖNÜŞÜM SÜRÜYOR Kentsel dönüşümün Mamak ın değerine değer kattığını kaydeden Akgül, Anayurt-Gülseren Kentsel Yenileme projemiz hızla ilerleyen bir proje konuttan oluşan proje kapsamında hak sahiplerinin yüzde 78 i ile anlaşma sağlanıldı. Yapımı devam eden 2000 bin UMUT EVİ PROJESİ Umut Evi projesini tanıtan Yaşar, bu merkezin, engellilerin yaşama katılmaları, üretmeleri ve engellerini yenmeleri konusunda destek olacağını belirtti. Yaşar, Umut Evi nde Engelli Gündüz Misafirhanesi, Aile Danışmanı, Bireysel Danışman, İstihdam Ofisi, Psikolog, Okuma ve İnternet Salonu, Engelsiz Park, Hobi Bahçesi, Evcil Hayvan Parkı, Müzik Atölyesi, El Sanatları Derslikleri ve Atölyelerin yer alacağını kaydetti. KARŞIYAKA PAZARI VE SOSYAL TESİSİ Yaşar, önemli gördüğü projelerin başında Karşıyaka Pazarı ve Sosyal Tesisi nin 2016 yılına kadar bitirilmesini hedeflediklerini ve 26 trilyona mal olacağını söyledi. Yaşar, Kadın Dayanışma Mamak Belediyesi, Türkiye İş Bankası ile kentsel dönüşüm konut kredisi protokolüne imza attı. Mamak taki dönüşüme finans desteği verilecek ÖZEL HABER Kızılcahamamlı devremülkçüler şokta konuttan700 ü teslim aşamasına geldi. Kalan 1312 konutun da inşaatı hızla devam ediyor. Mahalle konseptinde meydanların yapılacağı 3.etap kapsamında,1219 konut, 2 adet ticaret merkezi,1 adet cami nin ihalesini de bu ay içinde gerçekleştirdik. Vatandaşlarımız proje kapsamında kalan borçlarını ödemek için kredi kullanmış olacak. Vatandaşımıza yardım için her bankanın farklı faiz oranları var. Amacımız kentsel dönüşümde vatandaşımıza ekonomik anlamda katkı sunarak çok hızlı bir şekilde bu dönüşüm sağlamak dedi. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında vatandaşların güvenli yapılarda hayatlarını sürdürmelerinin esas alındığını kaydeden İş Bankası Bireysel Krediler Bölüm Müdürü Haki de, kentsel dönüşüm projesi kapsamında ilçedeki vatandaşların ihtiyaç duyacakları finansmanı sağlamaktan ve vatandaşların güvenli yapılara kavuşması için gereken desteği vermekten memnuniyet duyduklarını belirtti. Başkan Yaşar, Yenimahalle nin son 6 yılını anlattı Aslan yatağından belli olur Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, düzenlediği basın toplantısıyla 6 yılın değerlendirmesini yaptı. Belediye nin hizmetlerini özetleyen Başkan Yaşar, Aslan yatağından belli olur diyerek Yenimahalle nin herşeyiyle önek bir ilçe olduğunu vurguladı. Merkezi nden Otoparkına kadar her şeyin düşünüldüğü tesiste, İkinci Bahar Lokali, çok amaçlı salon, gençlik merkezi, düğün salonu, taziye evi, iş yerleri, kreş, YENİMEK kursları, bay-bayan spor salonu, etüt merkezi ve akvaryum bulunacak dedi. ÇOCUK MÜZESİ Yaşar, Evrensel Değerler Çocuk Müzesi projesi için düğmeye bastıklarını söyledi. Müze, Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nin alt katında 1600 metrekare alana kurulacak.7 temel değerin, 7 farklı kalıcı sergisi ve karşılama bankosunun olacağı eni dönemde yeni spor kompleksleri SPORA VE SPORCUYA DESTEK Yaşar, yeni dönemde amatör spora desteğinin süreceğini vurgulayarak, Batıkent e inşa edilecek Batıkent Stadı ndan tüm spor kulüplerinin yararlanacağını söyledi. Ankara nın en büyük kadın sığınma evinin de Nisan ayı içerisinde hizmete gireceğini müjdeleyen Yaşar, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi nde yükselen Bülent Ecevit Yüzme Havuzu ve Sosyal Tesisi nin de yakında kapılarını açacağını açıkladı. Yaşra daha sonra basın mensuplarının sorularanı yanıtladı. İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com BAHARA YOLCULUK AĞLATTI BİZİ Cumartesi akşamı. Ankara nın gözde semtlerinden Batıkent Atlantis Kent teki alıveriş merkezindeki sinemada ailece Bahara Yolculuk filmini seyretmeye gittik. Her ne kadar filimde anlatılanlara ve senaryoda işlenenlere, yıllar önce gittiğim Kazakistan ve Kırgızistan da şahit olduysam da yine de farklısı olanıyla karşılaştım. İnanıyorum ki bu filimde anlatılan senaryonun daha duygulandırıcısı ve daha etkileyicisi başka yerlerde de yaşanmıştır; yaşanmaktadır. Ülkemizin en iyi üniversitelerini bitirip çektiği kurayla dünyada adını bile duymadıkları yerlere giden adanmış ruhlar, beklentisiz, hakka gönül vermiş bu Kutsiler kervanı daha nice güzelliklere imza attılar. Tarih, gelecekte bu kahramanların ibret ve ders dolu hizmetlerinden övgüyle bahsedecek. Bir kısım körler görmese, takdir etmese de yıl öncesinden temeli atılan bu yolculuğun sonuna gelindiğinde çok gönüller kurtarılmış, milyonlarca kalbin Allah(c.c) ve Resulü nden haberi olduğu görülecektir. Dilini, dinini, kültürünü, sokağını, caddesini, şehir ve köylerini bilmedikleri halde, çok uzaklardaki bu memleketlere giden fedakâr, vefalı, sadık delikanlılar, gönül insanı öğretmenler ile ailelerinin açtığı çığırın önünü bu günlerde kesmek isteyen şansızlar, bu sevgi kahramanlarının dünyasını ve vesile oldukları güzellikleri anlamazlar. Sırça köşklerde hevalarını tatminle meşgul olanlar, iktidar ve güç sarhoşları, Güç ve kuvvet bende; ben yaptım, ettim; yaparım ederim sözleriyle enesine(benliğine) mağlup olanlar, güçleri ile zalimleşenler, ahiret hesabı olmayanlar, siyasi ihtirasları için ona buna saldıranlar, inancı için azıcık dert çekemeyenler, derdi insanların hidayete ermesi olmayanlar, bu sevgi kahramanlarının duygu ve düşünce ufuklarına asla ulaşamazlar. Onları anlamaları da çok mu çok zordur Filimde, yeni ve muhtaç bir gönülle buluşma adına, her şeyini feda eden bir gönül erinden ve onun vefalı, katlanmasını bilen fedakâr eşinden söz ediliyordu. Bir yanda inandığı ve gönül verdiği dava uğruna hiçbir engel tanımayan, önüne çıkan engellemelerin üzerine cesaretle ve arkasına bakmadan giden cesur bir öğretmenin ortaya koyduğu azim anlatılırken, diğer yanda bir o kadar azimli ve kararlı eşinin, dertlendiği eğitim hizmeti için tutulduğu kanser hastalığını ve kan kusmasını duymamazlıktan gelmesini mutlaka görmeniz gerekir Aslında bu filimde Kazakistan ve Kırgızistan da geçen bir olay anlatılırken, şimdilerde 170 ülkeye yayılmış bu gönüllüler hareketinin başlangıcından günümüze nice güzelliklere vesile olduklarını anlatmaya ne sayfalar yeter ne de sözcükler Bahara Yolculuk sadece ağlatı mı? Elbette hayır. Birincisi, ağlamayı öğretti İkincisi, muhtaç bir gönle el atmaya kendisini adamış bir ruh için asıl önemli olanın, nasıl yaşadığı değil, nasıl öldüğünün kendisi için önemli olduğunu göstermesidir Üçüncüsü, rotasını ve kalbini davası ile nimetlerini ihsan edene çevirmiş adanmış ruhları yollarından hiçbir gücün alıkoyamadığını; koyamayacağını haykırmasıdır Dördüncüsü de fedakârlık örnekleri ile canını ortaya koyarak Rıza-i İlahiye(Allah ın memnuniyetine) kilitlenenlerin yanında, yürüdükleri bu yolda önlerine taş koyarak, ektikleri tohumları yok sayıp engel olanların nasıl da Cehennemlerini hazırladıklarını görmüş olduk. Rabbim, kalbinde azıcık iman taşıyan hiçbir kulunu, ömrünün sonuna doğru sapmaktan, temiz duygu ve düşünce ufkundan uzaklaştırmasın. Bizleri de ötede, bu tohumları attıktan sonra arkalarına bakmadan Mevla sına kavuşan samimi ruhlarla beraber eylesin. Kızılcahamam'da yaşlılara özel program Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney Kızılcahamam Huzur Evi'nde düzenlenen Yaşlılar Haftası programına katıldı. EMİNE ÖZCAN- Yaşlılar Haftası nedeniyle Kızılcahamam Huzur Evi'nde program düzenlendi. Programa İlçe Kaymakamı Mehmet Yıldız, Belediye Başkanı Muhittin Güney, Jandarma Komutanı Onur Akyüz, İlçe Müftüsü Sinan Kazancı, İlçe Milli Eğitim Müdürü Burhan Aycan, protokol eşleri ve din görevlileri Katıldı. Kur an Tilavetiyle başlayan programda konuşan Belediye Başkanı Muhittin Güney Yaşlılar Haftası'nı kutlayarak her bireyin birer yaşlı adayı olduğunu vurguladı. Programda Kızılcahamam Belediyesi NİNO Kreşi nin hazırladığı çeşitli gösteriler ve yarışmalar düzenlendi. Programın sonunda Yaşlılara çocuklar çiçek hediye etti.

6 6 ANKARA 26 Mart 2015 Perşembe Emekli olan personele teşekkür plaketi verildi Çankaya Belediyesi nin başlattığı Ayın Personeli uygulamasına emekliler de dahil edildi. Başarılı ve özverili çalışmalarıyla ön plana çıkan belediye çalışanları arasından 7 kişi ile Mart ayında emekliliği dolan 7 kişi teşekkür plaketlerini ve belgelerini Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen den aldı. Başarılı personeli ve emekliliğe ayrılanları makamında ağırlayan Taşdelen, kendilerine hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. Emeğin en yüce değer olduğunu belirten Taşdelen, Belediyenin asıl sahibi işçisi ve memurudur. Bu mantıkla bundan sonra her ay başarılı arkadaşlarımıza teşekkür belgesi vererek tanıtımlarını yapacağız. Çalışanın emeklerini taçlandırmak istiyoruz dedi. Çankaya Belediyesi nde Ayın Personelleri bu ay; Zabıta Müdürlüğü, İnsan Kaynakları Müdürlüğü, Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü, Mali Hizmetler Müdürlüğü, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, Yapı Kontrol Müdürlüğü ve Emlak İstimlak Müdürlüğü çalışanları arasından belirlendi. Zihinsel engellilerin toplumsal yaşama tam katılımı için farkındalık yaratmak, haklarına sahip çıkılması amacıyla kamuoyu oluşturmak ve yerel yönetim hizmetlerinden yeterince yararlanmalarının önünü açmak amacıyla Zihinsel Engelliler Federasyonu nun AB Komisyonu nun hibe desteği ile yürüttüğü Zihinsel-Diyalog Projesi kapsamında Mersin, Edirne ve Ağrı da düzenlenen konferansların sonuncusu Ankara da gerçekleşti. Zihinsel Engelliler Federasyonu Başkanı Ömer Koç un ev sahipliği yaptığı programa Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar başta olmak üzere Altı Nokta Körler Derneği Genel Başkanı Suat Sağlam, Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli, Çırak Eğitim Öğretim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç, Yeşeren Düşler Derneği Başkanı Yeşim Şirin başta olmak üzere çok sayıda sivil toplum temsilcisi, engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı. Engellilerin sorunlarının ve çözüm önerilerinin sunulduğu konferansın açılışını yapan Zihinsel Engelliler Federasyonu Başkanı Ömer Koç, Beyaz Karanfiller Yaşam Merkezi ne katkılarından dolayı Yaşar a teşekkürlerini iletti. Engellilere Çankaya Belediyesi ve dostları büyük ozan Aşık Veysel i ölümünün 42. yılında Çağdaş Sanatlar Merkezi nde andı. Aşık Veysel in ailesinin yanı sıra CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, CHP Ankara İl Yöneticileri, Çankaya Belediyesi Meclis Üyeleri ile çok sayıda vatandaşın katıldığı etkinlikte Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen de Aşık Veysel dostlarını yalnız bırakmadı. Veysel in hayatından kesitler sunulan kısa filmin ardından büyük ozanın köyü olan Sivas Şarkışla Sivrialan Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali İmran, Aşık Veysel Derneği Başkanı Yılmaz Hür ve CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı huzurlu bir yaşam sunan Beyaz Karanfiller in engelli ailelerinin de Ben ölünce çocuğuma ne olacak? endişesini ortadan kaldırdığına vurgu yapan Koç, konuşmasında engellilerin sorunlarına da değindi. Engellilerin yaşamsal sorunlarının hem genel hem de yerel yönetimlerce asgariye indirilmesini isteyen Koç, Yeni engelli doğumlarını önleyecek tedbirler alınmalı. Akraba evliliklerine karşı gençleri bilinçlendirmek amacıyla belediyeler tarafından çiftlere evlilik ve mutluluk rehberleri dağıtılmalı. Bu kitapçıklar akraba evliliklerine karşı çiftleri aydınlatacak nitelikte olmalı dedi. Çırak Eğitim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç ise Yaşar ın toplumun her kesimini kucaklayan hizmetler yaptığını belirterek, İnşallah engelli kardeşlerimiz bu yaşam merkezinde huzur bulur, rahat eder dedi. Sosyal bir devletin tüm vatandaşların dertlerine, sorunlarına sahip çıkması gerektiğini ifade eden Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da ülkemizde engellilerin hala gelişmiş ülkelerdeki haklara sahip olamadığını belirtti. Tevfik Kızgınkaya büyük ozanın hayatı ve şiirlerinden oluşan birer konuşma yaptılar. Halk ozanlarının Anadolu toplumunun öncüleri olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen "Anadolu daki hoşgörü ve insan sevgisinin bütün baskı ve zulümlere rağmen bugünlere gelmesinin öncüleri bu büyük ozanlardır. Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Köroğlu ve Yunus Emre gibi ozanlarımız olmasaydı bugün bizi biz yapan değerlerin Beyaz Karanfiller de konferans Zihinsel Engelliler Federasyonu, Yenimahalle Belediyesi nin ilçeye kazandırdığı Beyaz Karanfiller Yaşam Merkezi nde Engelli Hakları, Zihinsel Engellilerin Yaşamsal Sorunları ve Yerel Yönetimden Beklentileri konulu bir konferans düzenlendi. Beyaz Karanfiller de konferans Aşık Veysel, Çankaya da birçoğundan eksik kalacaktık. Yine Aşık Veysel, Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş, Ali Ekber Çiçek de aynı yolda yürüyen büyük ozanlarımız oldular şeklinde konuştu. Aşık Veysel in Senlik Benlik Nedir Bırak şiirinden Kürdü, Türkü ne Çerkezi, Hep Adem in oğlu kızı, Beraberce şehit gazi, yanlış var mı ve neresi, Kuran a bak İncil e bak, dört kitabın dördü de hak, Hakir görüp ırk ayırmak, hakikatte yüz karası mısralarını okuyan Taşdelen, etkinlik sırasında kendisinden istenilen Çankaya ya Aşık Veysel Anıtı için de Söz verdik, yapacağız. Bu büyük kültürün öncülerini Çankaya da yaşatacağız dedi. Taşdelen in müjdesi salondan büyük alkış aldı. Abhaz Kültür Derneği Taşdelen i ziyaret etti Ankara Abhaz Kültür Derneği Yönetimi ile Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, bir araya geldi. Çankaya Belediyesi Başkanlık makamında Dernek Başkanı Necdet Akoğlu ile Yönetim Kurulu Üyelerini ağırlayan Taşdelen, ziyaretten memnuniyet duyduğunu ifade etti. Çeşitli kültürlerin Türkiye nin rengi olduğunu belirten Taşdelen, Abhaz ve Çerkez halkalarının da bu rengin önemli bir parçası olduğunun altını çizdi. Taşdelen; Çankaya Belediyesi olarak bu renkliliğe, barışa ve dostluğa elimizden geldiğince destek olmayı sürdüreceğiz şeklinde konuştu. Ankara Abhaz Kültür Derneği Başkanı Necdet Akoğlu da düşünceleri ve destekleri nedeniyle Taşdelen e teşekkür etti. ÇSM de çifte sergi Hindistan Büyükelçiliği'nce desteklenen Feyyaz Çetinel fotoğraf sergisine ve Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin seramik eserlerine Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ev sahipliği yapıyor. Hindistan gezisinde bölgenin inanç dünyası ve insan dokusunu görüntüleyen Feyyaz Çetinel, fotoğraflarıyla bir yaşam biçimini de Ankaralılara taşıdı. Sinevizyon gösterimi eşliğinde fotoğraf yolculuğunu da paylaşan Çetinel'in sergisi 22 Mart'a dek ÇSM Galeri A'da izlenebilir. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğretim elemanları ve lisansüstü öğrencileri hocaları Prof. Dr. Hamiye Çolakoğlu anısına bir sergi açtılar. Çağdaş Sanatlar Merkezi B ve C Galerilerde açılan sergi 31 Mart tarihine dek izleyici ile buluşmaya devam edecek. Huzurlu müzik keyfi Ümitköy Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Korosu nun Çankaya Belediyesi Çayyolu Hizmet Binasında verdikleri konser emektar Çankayalılara unutulmaz bir gün yaşattı. Çeşitli etkinliklerde sahne alan ve 4 yıldır 20 kişilik ekiple şef Nilgün Kutluhan ın eşliğinde şarkılarını söyleyen koronun konserine, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner in yanı sıra çevre huzurevi sakinleri katıldı. Yaş ortalaması 80 olan ve şarkı söylemek için yaşın hiç önemi yok dercesine sahneye çıkan koro üyelerinin seslendirdikleri parçalara konseri izlemeye gelen emektar huzurevi sakinleri de eşlik ettiler. Koro üyelerinin hüzünlü parçalarında geçmişe gidip hüzünlenen konuklar, hareketli parçalara ritim tutarak eğlencenin keyfini sürdüler. Koronun seslendirdiği parçalara eşlik eden Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner, konsere gelen konuklara çiçek sundu.

7 7 EKONOMİ 26 Mart 2015 Perşembe Traktör satışları arttı KONYA - ABDULLAH DOĞAN - Türkiye'de yağışların ortalamanın üzerinde gerçekleşmesi çiftçinin yüzünü güldürüyor. Tarımsal üretimde rekoltenin artacağı beklentisi, Türk çiftçisini tarımsal mekanizasyonunu yenilemeye yönlendiriyor. TürkTraktör Genel Müdür Yardımcısı İrfan Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, traktör pazarının 2014 yılını çok iyi tamamladığını söyledi. Pazarın 2014'te yüzde 14 büyüdüğünü anlatan Özdemir, TürkTraktör'ün pazarın büyümesinin üstünde performans sergilediğini, sektörün 2015'e de çok iyi başladığını dile getirdi. "ReKOLte ve ürün KALİtesİ İYİ OLAcAK" Özdemir, sonbahar ve kış yağışlarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58 daha fazla gerçekleştiğini dile belirterek, şunları kaydetti: "Mevsim normallerinin üzerinde yağış gerçekleşti. Şu anda çiftçimizin morali ve beklentisi çok Ar-Ge harcamaları 13,5 milyar doları buldu ANKARA- Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Yücel Altunbaşak, 2005 yılından itibaren Ar-Ge harcamalarının 3,5 kat arttığını ve 13,5 milyar dolar seviyesine ulaştığını belirterek, "Önümüzdeki 10 yıl içinde de benzer bir artışı bekliyoruz" dedi. Altunbaşak, Türkiye-Birleşik Krallık Bilim ve İnovasyon Yılı açılış töreninde, Türkiye'nin son 12 yılda bilim alanında çağ atladığını söyledi. Türkiye'nin, Ar-Ge harcamalarının artış hızı açısından dünyada ikinci ülke olduğuna dikkati yüksek. Yol boyunca gördüğümüz ekinler de çok iyi. Yıl çok iyi başladı. Uzun yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşen yağışlar Türk çiftçisinin traktörünü yeniledi. Ocak ayında traktör pazarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44 büyüdü. Ocak, şubat ve mart ayları çok hareketli ve bereketli geçiyor. Bunun da en büyük nedeni, çiftçilerimizin bekledikleri yağışa kavuşması. Bu yıl rekolte ve ürün kalitesi iyi olacak. Çiftçilerimiz için verimli ve kazançlı bir yıl olacak." Hava şartlarının getirdiği olumlu katkının tarımsal üretimde de fark edileceğine işaret eden Özdemir, bunun traktör pazarına yansıyacağını ifade etti. Özdemir, TürkTraktör'ün 2014'ü başarılı tamamladığına dikkati çekerek, geçen yıl satış, üretim, ihracat ve ciroda rekor kırdıklarını anlattı. Pazarda liderliği sürdürdüklerini aktaran Özdemir, "2015'te de iç pazardaki konumumuzu pekiştirmeyi, dış pazarda da markamızı, ülkemizi başarıyla temsil ederek, yeni ufuklara açılacağımıza inancımız sonsuzdur. Elimizde yeni ürün ve hizmetler var. Geçen yıl Adapazarı Erenler'deki çeken Altunbaşak, "2005 yılından itibaren Ar-Ge harcamalarımız 3,5 kat arttı ve 13,5 milyar dolar seviyesine gelmiş durumda. Önümüzdeki 10 yıl içinde de benzer bir artışı bekliyoruz" diye konuştu. Altunbaşak, Türkiye'nin benzer gelişimi, insan kapasitesi, patent sayıları ve bilimsel makaleler açısından da gösterdiğini ifade etti. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz da Türkiye-Birleşik Krallık Bilim ve İnovasyon Yılı ile iki ülke arasında Ameliyathane Mefruşat Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : Ankara Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Ülkü Mah. No: 5 Talatpaşa Bulvarı, Samanpazarı ALTINDAĞ/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : numune06@gmail.com ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 7 Kalem, Mal Alımı, Mefruşat Alımı. Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Hastane Genel Malzeme Ambarı c) Teslim tarihi : Son teslim tarihi olmak üzere, sözleşmenin imzalanmasını izleyen ilk işgününden itibaren ihtiyaç durumuna göre peyder pey veya işin tamamının teslimatı yapılacaktır. Siparişlerin verilmesini izleyen 5 (Beş) gün içinde, Yüklenici teknik şartnameye uygun olan malların onayını İdare nin görevlendireceği personelden alacaktır. Bu onayı izleyen 20 gün içerisinde malların teslimatı yapılacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Satın Alma Birimi, A Blok, 1. Kat, Ülkü Mah., No: 5, Talatpaşa Bulvarı Samanpazarı-Altındağ/ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: Numune Teslim Belgesi: Teklif edilen ürünü temsil edecek nitelikte ve miktarda numune, ihale gün ve saatinden önce Hastane Stok Takip Birimi'ne (B Blok -1. Kat) "Numune Teslim Belgesi" (İhale dokümanı kapsamında örneği verilen bu belge önceden istekli tarafından hazırlanacak ve numune teslimi esnasında İdare personeli tarafından kontrol edilerek karşılıklı imzalanacaktır.) karşılığı teslim edilecek ve bu belgenin teklif dosyasında sunulması zorunludur. Getirilen numunelerin üzerine, numunelerin hangi ihale sıra nolu kaleme ait olduğuna dair bilgi istekli tarafından yazılacaktır. Numune teslim etmeyen isteklilerin, numune vermedikleri kalem/kalemler için verdikleri teklifler Türkiye'de traktör pazarında, ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44 büyüme sağlandığı belirtildi. ikinci fabrikamızla toplam üretim kapasitemizi 50 bine çıkardık. Bu yıl çiftçilerimiz için verimli bir yıl olacağından, bizim için de güzel bir yıl olacağını bekliyoruz" dedi. türktraktör 2014'te 15 BİN 866 traktör İHRAç etti Türktraktör'ün 130 ülkeye traktör ihraç ettiğini belirten Özdemir, 2014'te şirketin 60 yıllık tarihindeki en yüksek ihracat rakamına ulaştıklarını aktardı. Özdemir, Türk çiftçisinin tarımda ileri teknolojiyi kullandığını dile getirerek, şöyle devam etti: "Amerikalı çiftçi ne kullanıyorsa, Konya'daki çiftçi de aynısını kullanıyor. Aynı teknolojiyi sunuyoruz ve bunun da gururunu yaşıyoruz. Avrupa'da ödül almış, Türkiye'deki en güçlü ve en büyük traktörü Case Magnum 380 CVX'i buraya getirdik. Avrupa'da ve Amerika'da aynı anda Türkiye'de müşterilerimize sunuyoruz. Bu da bizim bu işe bakış açımızı ortaya koyuyor." araştırma faaliyetlerinde yaşanan sıkıntıların çözüleceğini kaydetti. Özellikle bilimsel vizeye yönelik çalışmalar geliştirilmesinin bir kazanç olduğunu dile getiren Yılmaz, TÜBİTAK'ın bu süreci başarıyla yürüteceğini, Bakanlık olarak da her türlü işbirliğine hazır olduklarını söyledi. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore da ülkeler arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı. Yasaklanan üreticileri sevindirdi ORDU - HAYAtİ AKçAY - Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin, televizyon reklamları aracılığıyla satılan balların sahte çıktığı ve reklamlarının yasaklandığı yönündeki açıklaması, bal üreticilerince sevinçle karşılandı. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, AA muhabirine, yıllardır gerçek arıcının emeğinin farklı yollarla sömürüldüğünü söyledi. Bunlardan birisinin de televizyon reklamları aracılığıyla satılan ballar olduğunu vurgulayan Yılmaz, buna artık "dur" denildiğini ifade ederek, "Bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli'ye bütün arıcılarımız adına teşekkür ediyorum. Ayrıca kendisine teşekkür mektubu yazarak gönderdim. Bu yaptığını arıcılar olarak unutamazdık" dedi. "İmrendiren reklamlarla insanlara satılan glikozlu balların yasaklanması çok memnuniyet verici" diyen Yılmaz, "Televizyon reklamları aracılığıyla satılan balların yasaklanması sektörümüzü oldukça rahatlatacak. Türkiye'deki binlere arıcı, alınan bu karara sonuna kadar alkış tutuyor ve bunu destekliyor" ifadesini kullandı. Glikozlu ürünle gerçek balın rekabet etme şansının olmadığını anlatan Yılmaz, "Çünkü glikozun maliyeti 1 lira, gerçek balın toptan maliyeti ise 15 lira" diye konuştu. Bahri Yılmaz, televizyon reklamlarında satılan balların yasaklanmasının arıcılar için yeni bir umut ve ışık olduğunun altını çizerek, şöyle dedi: "Çünkü yıllardır masum vatandaşlar kandırılıyordu. Gerçek arıcının emeği sömürülüyordu adeta. Burada çok ciddi rant olduğu ortada. Türkiye'de milyonlarca insan var. Türkiye nüfusunun yüzde 5'ine bile bu ballardan satılmış olsa ortaya ciddi rakamlar çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında televizyon reklamları aracılığıyla satılan balların yasaklanmasından çok memnunuz" ifadesini kullandı. En başından bu yana takip ettikleri ve sürekli ilgili makamlara şikayette bulundukları bir konunun gerçek arıcının lehine sonuçlanmasının çok önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, bundan sonra da takibi bırakmayacaklarını ve gerçek arıcının haklarını savunmayı sürdüreceklerini belirtti. AMELİYATHANE MEFRUŞATI SATIN ALINACAKTIR NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ- ANKARA SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU Resmi İlanlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Katalog ve/veya broşür gibi tanıtıcı belgeler, numune olarak değerlendirilmeyecektir. Her kalem için ayrı numune örneği verilecek, ortak numune örneği kabul edilmeyecektir. Numune örneği teslim edilen ihale kalemlerinin teknik şartnamesinde bilgi ve/veya belge istenilmişse, sözkonusu bilgi ve/veya belgeler numune örneği ile birlikte teslim edilecektir. Aksi durumda, numune örneğinin teknik şartnamesine uygun olmadığına karar verilecektir. İhale gün ve saatinden sonra, ihale teklif dosyalarında sunulan ihaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri tam ve geçerli olan isteklilerin teslim ettikleri numune örnekleri değerlendirmeye alınacaktır. Numunelerin değerlendirilmesinde, önce fiziksel nitelikler kontrol edilecektir. Fiziksel niteliklerinin tamamı (ambalajlama, son kullanma tarihi, etiketleme şekli, etiket bilgileri ve teknik şartname belirtilen özel fiziki şartlar ve belgeler) ihale dokümanında belirtilen hükümlere uygun bulunmazsa, malın numuneleri teknik muayeneye tabi tutulmadan reddedilecektir. Bu işlemlerden sonra alımın niteliğinin laboratuar muayenesi gerektirmesi halinde, numune örneklerinin İdaremizin laboratuarlarında laboratuar muayeneleri yapılacaktır. Alım niteliğine göre, numune örnekleri İdaremizdeki ilgili birimlerde (ameliyathane, klinik, poliklinik veya idari birimler) kullanım amacına uygun olarak teknik hususlara göre denenecektir. Teknik şartname hükümlerinin tamamını karşılamayan malların numuneleri reddedilecektir Ürün teknik şartnamesinde ürünle birlikte el aleti, kablo, cihaz vb. istenmesi durumunda, numune örneklerinin denenmesi için gerekli cihaz ve diğer malzemeler istekli tarafından bedelsiz olarak sağlanacaktır. Teslim edilecek ürünün, depoya teslim edildiği tarihte raf ömürlerinin en az üçte ikisi kalmış olmalıdır. Ürünler kolayca sayılabilecek, taşınabilecek ve depolanabilecek; ayrıca depolama koşullarına dayanaklı, sağlam ambalajlar içinde paketlenmiş olarak teslim edilmelidir. Ürün teknik şartnamesinde ürünle birlikte el aleti, kablo, cihaz vb. istenmesi ve/veya ürünün kullanılması için ilgili birimlere cihaz kurulması/ montaj edilmesinin gerekmesi durumunda, bunların tamamının teslimatı ve montajı ilk parti teslimattan önce tamamlanmalıdır. İhaleye teklif veren istekliler, teklif edecekleri ürünlere istinaden verdikleri numune örneklerini ve/veya numune örneklerinin denenmesi için gerekli cihaz ve diğer malzemelerini en geç; uhdesinde ihale kalmaları halinde, sözleşme süresinin bitiminden itibaren en geç 1 ay içinde, uhdesinde ihale kalmaması halinde, teklif ettiği kalemlere ilişkin sözleşmeler tamamlandıktan sonra en geç 1 ay içinde teslim alacaklardır. Bu süreler dolduktan sonra teslim alınmayan numunelerden dolayı Hastanemiz İdaresi sorumlu değildir. Numune örneğinin kullanılması durumunda, istekliye iade yapılamamaktadır. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olup yerli malı teklif eden istekliye ihalenin tamamında % 1 (bir) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 20 TRY (Türk Lirası) karşılığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Satın Alma Birimi, A Blok, 1. Kat, Ülkü Mah., No: 5, Talatpaşa Bulvarı Samanpazarı-Altındağ/ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Satın Alma Birimi, A Blok, 1. Kat, Ülkü Mah., No: 5, Talatpaşa Bulvarı Samanpazarı-Altındağ/ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın (

8 826 Mart 2015 Perşembe EKONOMİ marka olacak Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO), kent ile özdeşleşen kahvaltının tescillenmesi ve standardının belinlenmesi amacıyla müracaat ettiği Türk Patent Enstitüsü'nden (TPE) "Van Kahvaltısı Marka Tescil Belgesi" aldı. ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASI İLANI ANKARA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜNDEN Dosya No: 2015/2 Müflisin Adı ve Adresi: CESAŞ İNŞ. TİC. VE SAN. A.Ş. Yıldız Sancak Mah. Turan Güneş Bulvarı 509. Sok. No : 3 Çankaya/ANKARA İflasın açıldığı tarih: 12/02/2015 saat 11:59 Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2015 tarih ve 2014/404 Es. 2015/69 Karar sayılı kararları ile iflasına karar verilmiş olan yukarıda adı ve adresi yazılı müflis hakkında tasfiyenin şimdilik adi tasfiye şeklinde yapılması tensip kılınmış olduğundan: 1- Alacaklıların ve istihkak iddiası sahiplerinin alacak ve istihkaklarını ve bunların dayanağı olan belgelerini veya örneklerini bu ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Müdürlüğümüze kaydettirmeleri veya tevdi eylemeleri. 2- Müflise borçlu olanların aynı süre içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri aksi halde (İc. İf. K.nun 336. maddesi uyarınca) cezai sorumluluğu gerektireceği. 3- Müflis mallarını her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerinde kanuni hakları saklı olmak şartıyla bunları aynı süre içinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri, makul özüre dayanmaksızın vermezlerse cezai sorumluluğa uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları (İc.İf.K.m.336). 4-27/04/2015 günü saat 14.00'de Ankara İflas Müdürlüğünde ilk alacaklılar toplantısı yapılacağından alacaklıların bu toplantıya gelmeleri veya yetkili bir vekil göndermeleri, müflis ve müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcu tefekkül eden sair kimselerin bu toplantıda hazır bulunmaya hakları olduğu ilan olunur. 24/03/2015 Basın ( Resmi İlanlar ÜST ARAMA DEDEKTÖRÜ, SES YAYIN CİHAZI VE SAYISAL TELEFON SATIN ALINACAKTIR İÇİŞLERİ BAKANLIĞI JANDARMA GENEL KOMU- TANLIĞI ANKARA JANDARMA TEDARİK MERKEZİ KOMUTANLIĞI (GÜVERCİNLİK / ANKARA) 3 KISIM ÜST ARAMA DEDEKTÖRÜ, SES YAYIN CİHAZI VE SAYISAL TELEFON alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : ORG.EŞREF BİTLİS KIŞLASI, JANDARMA TEDARİK MERKEZİ KOMUTANLIĞI (ISTANBUL YOLU CARREFOURSA ALISVERIS MERKEZI KARSISI ) GÜVERCİNLİK ETİMESGUT/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 1'İNCİ KISIM EL TİPİ ÜST ARAMA DEDEKTÖRÜ (700 ADET), 2'NCİ KISIM PORTATİF TİP SES YAYIN CİHAZI (50 ADET) VE 3'ÜNCÜ KISIM SAYISAL TELEFON (200 ADET) Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : JANDARMA DEPO KOMUTANLIĞI GECİCİ TESLİM TESELÜM DEPOSU GÜVERCİNLİK / ANKARA c) Teslim tarihi : SÖZLEŞMENİN İMZALANDIĞI TARİHİ TAKİP EDEN GÜNDEN İTİBAREN 1 VE 3 ÜNCÜ KISIM 60 (ALTMIŞ) TAKVİM GÜNÜ, 2 NCİ KISIM İSE 90 (DOKSAN) TAKVİM GÜNÜ İÇERİSİNDE DEFATEN TESLİM EDİLECEKTİR BİRDEN FAZLA KISMIN BİR FİRMAYA İHALE EDİLEREK TEK SÖZLEŞME İMZALANMASI DURUMUNDA, TESLİM SÜRESİ İÇERİSİNDE KALMAK KAYDIYLA KISIMLARIN TAMAMI DEFATEN TESLİM EDİLECEĞİ GİBİ HER BİR KISIM AYRI AYRIDA TESLİM EDİLEBİLECEKTİR. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : JANDARMA TEDARİK MERKEZİ KOMUTANLIĞI GÜVERCİNLİK / ANKARA b) Tarihi ve saati : :30 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 10 (ON) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 1 TRY (Türk Lirası) karşılığı J.TED. MRK. K.LIĞI / ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar ANKARA JANDARMA TEDARİK MERKEZİ KOMUTAN- LIĞINDA GÖREVLİ 1.1.e MADDESİNDE BELİRTİLEN İDARE GÖREVLİSİNE TESLİM EDİLE- CEKTİR. adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Resmi İlanlar VAN - CEMAL AŞAN - Bölgede yetişen kokulu bitkilerin karışımıyla yapılan "otlu peynir", un, tereyağı ve yumurtanın karışımıyla oluşan "murtuğa" ve tereyağında kavrulan öğütülmüş buğdayla elde edilen "kavut" gibi 20 çeşit ürünün yer aldığı Van kahvaltısı, TPE'nin verdiği belgeyle kentin marka değeri oldu.geçtiğimiz yıl 51 bin 793 kişinin katılımıyla "Dünya'nın en kalabalık kahvaltı sofrası" rekorunu ABD'den alarak Van'a kazandıran ve Van kahvaltısını Guinness Rekorlar Kitabı'na sokan Van TSO, marka tescil belgesini de alarak kentin en önemli değerini güvence altına aldı. Yöreye özgü ürünlerle hem göze hem de mideye hitap eden kahvaltısının adına yakışır şekilde sunulmasını sağlamak amacıyla alınan belgeyle bundan sonra belirlenen standartların dışında Van kahvaltısı adıyla sunum ve satış yapılamayacak. Van TSO Başkanı Necdet Takva, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl halkın büyük ilgisi ve sahiplenmesiyle "Dünyanın en kalabalık kahvaltı sofrası" rekorunu Van'a getirdiklerini anımsatarak, rekorun ardından Van kahvaltısıyla ilgili çalışmaları farklı bir aşamaya taşımak için marka tescil belgesi başvurusunda bulunduklarını söyledi. Van'ın en önemli değerlerinden biri olan Van kahvaltısını ticari markaya dönüştürmek ve değeri yüksek bir çalışmaya tevdi etmek amacıyla projeyi hayata geçirdiklerini dile getiren Takva, "Kahvaltının standart ürün portföyünü belirledik ve bunu bir yönetmelik haline getirdik. Türk Patent Enstitüsü bunu kabul etti. Son eksiklikleri de tamamlayarak tescil belgemizi aldık. Türkiye'de ilklerden biri olan garanti markası tesciliyle Van kahvaltısı artık markalaştırıldı ve bunun tescil belgesi onaylandı. Bundan sonra Türkiye'de hangi şehirde olursa olsun Van kahvaltısı unvanıyla o tescil belgesinde zikredilen marka logosu olmadan satış ve sunum yapılamayacak" diye konuştu. 3 ÜNCÜ HİBM KLIĞI İŞÇİ TABLDOTU ARKASINA ARAÇ PARK YERİ YAPILMASI YAPIM İŞİ 3.HV.İS.İNŞ.TB.K.LIĞI MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI BAĞLILARI VE MÜSTEŞARLIK 3 ÜNCÜ HİBM KLIĞI İŞÇİ TABLDOTU ARKASINA ARAÇ PARK YERİ YAPILMASI YAPIM İŞİ yapım işi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır. İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : İSTANBUL YOLU ÜZERİ ETİMESGUT/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi : 2-İhale konusu yapım işinin a) Niteliği, türü ve miktarı : 3 üncü HİBM K.lığı'nda bulunan İşçi tabldotu arkasına araç park sahası yapılması. Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : 3'üncü HİBM K.lığı/Etimesgut/ANKARA c) İşe başlama tarihi : Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 7 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacaktır. ç) İşin süresi : Yer tesliminden itibaren 30 (OTUZ) takvim günüdür. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Hv.Loj.K.lığı Mahalli Alımlar İhale Komisyonu Başkanlığı 3'üncü HİBM K.lığı Nizamiyesi Yanı Etimesgut-ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da Esnaf ve Sanatkarlar Odası veya ilgili Meslek Odası Belgesi Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sânatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir. Ancak işin tamamı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimi göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren belge Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyim belgeleri: Son on beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ve teklif edilen bedelin % 100 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler. 4.4.Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler ve benzer işlere denk sayılacak mühendislik ve mimarlık bölümleri: Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: tarihli Resmi Gazete'nin Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği'nin Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Listesinde yer alan A XVIII Grubu işler ve/veya onarımları benzer iş olarak kabul edilecektir Benzer işe denk sayılacak mühendislik veya mimarlık bölümleri: Mühendis ve mimarlar için üniversitelerin mühendislik-mimarlık fakültelerinden inşaat mühendisliği bölümünden mezun olanlar; Yüksek lisans mezunu inşaat mühendisleri için yapı veya inşaat mühendisliği bölümünden mezun olma şartı aranacaktır. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 20 TRY (Türk Lirası) karşılığı Hv.Loj.K.lığı Mahalli Alımlar İhale Komisyonu Başkanlığı 3'üncü HİBM K.lığı Nizamiyesi Yanı Etimesgut- ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Hv.Loj.K.lığı Mahalli Alımlar İhale Komisyonu Başkanlığı 3'üncü HİBM K.lığı Nizamiyesi Yanı Etimesgut-ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, anahtar teslimi götürü bedel üzerinden verecektir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13. Diğer hususlar: İhalede Uygulanacak Sınır Değer Katsayısı (N) : 1,20 İhale, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif üzerinde bırakılacaktır. Basın ( Resmi İlanlar

9 KÜLTÜR-SANAT 26 Mart 2015 Perşembe 9 KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN hayrettinivgin@gmail.com FOLKLORCU İBRAHİM ASLANOĞLU -I Türk folklorunun ve halk edebiyatının yiğit ve yılmaz araştırmacısı İbrahim Aslanoğlu, 15 Mart 1995 tarihinde İstanbul'da öldü. Demekki 20 yıldır aramızda değil. İbrahim Aslanoğlu, 1920 yılında Tokat'ta doğdu. Aslanoğlu Osman Efendi'nin oğlu, Hacı Hasan Efendi'nin torunudur. İlkokul ve ortaokulu Tokat'ta bitirmiştir yılında Sivas Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuştur. Öğretmenliğe, Siirt ilinin Pervari ilçesinin Müküs (Bahçesaray) köyünde başladı. Üç aylık ilkokul öğretmenliğinden 1945 yılının şubat ayında askerlik görevi sebebiyle ayrıldı. Yurdun çeşitli yerlerinde yedek subay görevinden sonra 1947 yılının Nisan ayında topçu teğmeni olarak terhis oldu. Mayıs 1947'de Sivas ilinin Divriği ilçesindeki Cumhuriyet İlkokulu'na atandı. Bu okulda 16 yıl öğretmenlik yaptı. Daha sonra Sivas'ın merkezindeki Çiçekli İlkokuluna nakledildi yılında bu okulun lağvedilmesi üzerine yine merkezdeki Gazi Osmanpaşa İlkokuluna atandı yılının ekim ayına kadar bu okulda çalıştı. Ve eşi ile birlikte emekli oldu. Kendisi gibi öğretmen olan eşi Semiha Hanım ile 1953 yılında evlenmişti. Çocuklarından 1954 doğumlu Tecer, Sosyal Bilgiler Öğretmenidir doğumlu Mehmet Erman ise yayıncıdır. İbrahim Aslanoğlu'nun edebiyat ve sanatla ilk karşılaşması bir divan şairi olan amcası Abdullah Haki Efendi ile olmuştur. Aile çevresi şiire, sanata ve edebiyata düşkün ve önem veren kişilerdi. Bu sebeple edebiyata ve şiire yakınlık duydu. İlk şiirini, henüz ortaokul öğrencisi olduğu sırada Tokat'daki Yeşilırmak adlı haftalık bir gazetede yayımladı. Sivas Öğretmen Okulu'nda okurken ( yılları) "Yeni Mecmua", "4 Eylül", "Yayla", "Millet", "İleri Yurt", "Yapı", "Sivas" adlı dergilerde ve bazı mahalli gazetelerde folklor ve halk edebiyatıyla ilgili makaleleri ve şiirleri yayımlanıyordu. Bu yazma ve araştırma çalışmaları, öğretmenliği sırasında da devam etti yılından sonra derleme çalışmalarına ağırlık verdi. Bunda Sivas'ın ve Divriği'nin kültür potansiyeli ve şartları etkili oldu. Bu zengin folklor ve kültür atmosferi biraz da onu zorladı. Derleme ve araştırmanın daha faydalı olacağına inanarak çalışmalarına o yönde ağırlık verdi yılından sonra da şiir yazmayı bıraktı. Yaz aylarında Sivas'ın ve Divriği'nin köylerini tek tek dolaştı. 600'den fazla cönk, mecmua ve el yazması inceledi. Bu arada Sivas'ın tarihini iyi bilmenin gereğine inanarak; Osmanlı vak'anüvistlerinin kitaplarını okudu. Sivas ve yöresi ile ilgili bilgiler edindi, notlar tuttu. 104 ciltten oluşan Sivas Şer'iye Sicillerini okudu. 1909'dan zamanımıza kadar yayımlanan bütün gazete ve dergi kolleksiyonlarını taradı. Geniş notlar tuttu. Çalışmaları, yalnızca Sivas ve yöresi ile sınırlı kalmamıştır. Erzurum, Tokat, Çorum, Amasya, Yozgat, Malatya, Erzincan illeriyle de genişlik kazanmıştır. Bu saydığım yöre ve illerin kaynaklarını incelemiş, bu yöredeki kitabe ve evrakı metrukeleri, nüfus kayıtlarını, tek tek gözden geçirmiştir. İbrahim Aslanoğlu ayrıca, yaşayan kaynak kişilerle ve sözlü bilgi alınacak her kişiyle görüşmüş, yörenin yaşayan Âşık ve şairlerinden derlemeler yapmıştır. Aslanoğlu araştırmalarını, halk şiiri, âşık edebiyatı ve tekke şiiri üzerinde yoğunlaştırmıştır. Halk şiirini araştırmak, derlemek; divan şiirinden daha zordur. Divan şiirinin kaynakları bellidir, ortadadır. Ama halk şiirini araştırmak iğne ile kuyu kazmaktır. Bu hususda kendisi şöyle söylüyordu; "Halk şiirinin kaynakları sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır. Konu edindiğim kişi hayatta ise, bizzat kendisinden bilgi almayı tercih ederim. O varken katiyen bir başkasına başvurmam. Hayatta olmayan ve ölümünün üzerinden hayli zaman geçen şairler hakkındaki kaynaklarım ise cönk, mecmua, sığırdili, divan, şer'iye sicilleri, nüfus kayıtları ve şairnâmelerdir. Şer'iye sicilleri ile nüfus kayıtlarının dışındaki kaynakları şüpheyle karşılarım. Hele cönk, mecmua ve sıgır dilindeki bilgilere körü körüne inanmam. Çünkü bunlar zaman zaman insanları yanıltır. Bunları düzenleyenlerin çoğu genç ve heveskâr kişilerdir. Onlar bu deyişleri ya ağızdan saptarlar ya da bir başka defterden gelişigüzel kopya ederler. Doğruluğunu araştırmaya durumları müsait değildir. Yazıları ve imlâları okunmayacak derecede bozuktur. Bazı kelimelerin mânası ancak karine ile anlaşılır. Şairin kendi el yazması ile olan defterde dahi kelime ve mısra değişikliğine rastlanır. Bunun sebebi şu.bir parçayı zaman zaman söylerken ya unutup yerine başka bir söz söylerler, yahut eski söylediklerini o anda uygun bulmayıp zamana ve zemine göre değiştirirler. Cönk ve mecmualarda rastladığımız nüsha farkları ise bazen şiirin bütününü etkileyebiliyor. Böyle anlarda ben kendi ölçülerimle, hangisini doğruya en yakın bulmuşsam onu esas kabul ederim Bilindiği gibi I. Sivas Halk Şairleri Bayramı, 5 Kasım 1931 tarihinde yapılmış ve üç gün devam etmişti. Bu bayramı Ahmet Kutsi Tecer düzenlemiş Aşık Veysel'i, Âşık Ali İzzet'i ve Âşık Talibi Coşkun'u âşıklık camiasına kazandırmıştı. İbrahim Aslanoğlu da bu bayramın ikincisini 30 Ekim 1964 tarihinde yine Sivas'ta düzenlenmişti. Bayrama 10 şair katılmıştı. Dertli Haydar, Seyit Türk, Âşık Ali Akış, Âşık Ali İzzet, Âşık Feryadi Çağıran, Âşık Ali Tozkoparan, Âşık Derdiment, Âşık Veysel Şatıroğlu, Âşık Hamit katılmışlardı. İbrahim Aslanoğlu; Ahmet Kutsi Tecer'den sonra Sivas'ta Halk Şairleri Bayramı düzenleyen ikinci kişidir. Zaten ondan sonra da böyle bir bayram düzenlenmedi. TRT Kent Radyoları tanıtıldı İSTANBUL - İstanbul, Ankara ve İzmir'de "Kentin sesini dinle, kendini dinle!" sloganıyla yayın hayatına başlayan "TRT Kent Radyoları" düzenlenen etkinlikle tanıtıldı. Harbiye'de bulunan İstanbul Radyoevi'ndeki tanıtım programında konuşan TRT Genel Müdür Şenol Göka, metropollerin değişen yüzüne uygun yeni bir radyoculuk anlayışı getireceklerini söyledi. TRT'nin bu konuda öncülük yaptığını ifade eden Göka, "Kent radyoları, çok özel bir anlayışı yansıtıyor. Kamu yayıncısı, Türk halk müziği yapmak zorundadır, Türk sanat müziği yapmak zorundadır, cazı da işlemek zorundadır ve aktarmak zorundadır. O yüzden 'bu görevi biz üstlenelim, metropollere has bir yayın yapalım' dedik. Ankara, İstanbul ve İzmir'i seçip başladık. Darısı diğer kentlerin başına inşallah" diye konuştu. TRT sanatçıları ve Kent Radyo'da program yapan sanatçıların konser verdiği program, TRT Müzik ve Kent Radyolarından canlı yayınlandı. Programa, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdür Vekili Sabri Çelebioğlu'nun da aralarında bulunduğu sanat, medya ve spor dünyasının çok sayıda isim katıldı. Suriyeli şair, 80 şiirden oluşan ilk Arapça kitabını Türkiye'de yayımladı Ülkesindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli şair, 15 yıldır hayalini kurduğu şiir kitabını okuyucularıyla buluşturdu. KAHRAMANMARAŞ - Halep Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan 29 yaşındaki Şaze Birru'nun evi, rejim güçleri tarafından düzenlenen bombardımanda yıkıldı. Lise ve üniversite eğitimi döneminde yayım aşamasına getirdiği şiir, roman, tiyatro eserleri enkaz altında kalan Birru, ailesiyle 4 yıl önce Türkiye'ye sığındı. Halen Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesinde tercümanlık yaparak geçimini sağlayan Suriyeli şair, 15 yıldır hayalini kurduğu ''Vatan hasreti ve aile sevgisi'' konusunu içeren şiir kitabını yayımlamanın sevincini yaşıyor. Birru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aile, sevgi ve ve vatan aşkı konularını işlediği kitabında 80 şiirin bulunduğu söyledi. İlk kitabını Türkiye'de yayımladığı için mutlu olduğunu anlatan Birru, şöyle konuştu: "Kaleme aldığım tüm eserlerim yıkılan evimizin altında kaldığı için çok üzülmüştüm. Keşke ülkemde bu olaylar olmasaydı da kitaplarımı Suriye'de bastırsaydım. Yaşadığım üzüntü ve yorgunluğu ise Türkiye'de yeniden yazmaya başladığım ve bugün yayınlanan kitabımla unuttum." Birru, üniversitede Türkçe, Farsça, Özbekçe ve Osmanlıca öğrendiğini vurguladı. Yaklaşık 7 yıldır Türkçe şiirler de yazdığını anlatan Birru, "Bir Kahramanmaraşlı bir işadamı ile mastır yaptığım üniversitedeki hocalarımın desteğiyle şiir kitabımı şu anda Arapça yayımlandı ancak en kısa zamanda Türkçesini de okuyucularımla buluşturmak istiyorum. Kitabımı elime aldığım gün yeniden doğmuş gibi oldum çünkü enkaz altında kalan hayallerim Türkiye'de hayat buldu" diye konuştu. Birru, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine başladığını ve ileride Türkçe eserler de yazmak istediğini sözlerine ekledi. Bozkırın tezenesi için müzikal hazırlandı KARABÜK - Karabük Üniversitesi (KBÜ) Edebiyat Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Numan Çakır, ''Bozkırın tezenesi'' olarak bilinen merhum halk ozanı Neşet Ertaş için "Gönül Dağı Müzikali" hazırladı. Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce ''Aşık Veysel Müzikali'' yaptıklarını, ozanın bir günlük hayatını anlatan "Çiçeğin Beyi" isimli kısa film çektiklerini söyledi. 2012'de hayatını kaybeden Neşet Ertaş'ı anlatan müzikal hazırladıklarını aktaran Çakır, oyunun KBÜ'de 6 Nisan'da sahneleneceğini kaydetti. Ertaş'ın türkülerinin Türk toplumunun önemli geleneği "abdallığın" devamı niteliğinde olduğunu ifade eden Çakır, "Ertaş'a fazlasıyla ilgi olduğunu görüyorum. Bu konuda bize çok fazla soru soruluyor. Bu, özümüzü kaybetmediğimizi gösteriyor. Eskiye dönüş var. Aşık Veysel'in türküleri genelde günümüze taşınıyor. Ertaş ta çok büyük bir üstat, son abdalımız. Anadolu geleneğinin büyük temsilcisi. Ertaş'ın türkülerinin ilgi görmesi beni mutlu ediyor. Bu müzikalle üniversite gençliği özünü ve kültürünü bilsin istedik" diye konuştu. Oyunda Ertaş'ı canlandıracak KBÜ Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğrencisi Fatih Kayapınar da çocukluğundan beri sanatçının hayranı olduğunu ve onu canlandıracak olmasının kendisini heyecanlandırdığını dile getirdi. "Üstadın şarkılarıyla büyüdüm" diyen Kayapınar, "Türkülerinde verdiği mesajları anlatabilmek için elimden geleni yapacağım. Gençlerin onu bilmesini istiyorum" dedi. Mesnevi, Lehçeye çevrildi VARŞOVA - Arkeolog, Fars Dili ve Edebiyatı uzmanı, çevirmen ve yazar Albert Kwiatkowski, Polonya'da tasavvufun hiçbir şekilde bilinmediğini ve çevirisini yaptığı Mesnevi ile tanınmaya başladığını belirtti. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Polonya Rumi Vakfı işbirliğinde Mevlana Celaleddin Rumi'nin en önemli eseri olan Mesnevi'yi Lehçeye çeviren Kwiatkowski, eseri çevirme süreci ve Mevlana Celaleddin Rumi'den etkilendiği konuları AA'ya anlattı. Kwiatkowski, Mesnevi metninin zorluğu konusunda çok uyarı aldığını ifade ederek Farsça hazırladığı tercüme eserlere bir gün birkaç Mesnevi parçası eklemeye karar verdiğini söyledi. Bu kararıyla Ney ve Leyla ile Mecnun gibi kısa hikayeleri çevirdiğini belirten Kwiatkowski, "İlk başta hayatım boyunca çevirebilirim diye düşündüm ama bana çok fazla geldi. Yine de Mesnevi, İslam dünyası için çok önemli olduğu için çevirmeye karar verdim" dedi. Kwiatkowski, Mesnevi'nin Lehçeye tercümesini önemli bir misyon olarak gördüğünü kaydetti. TİKA ile yaptığı anlaşmada zaman sınırlaması bulunduğunu söyleyen Kwiatkowski, Mesnevi gibi derin bir eserin bu çeşit kısıtlamalarla çevrilemeyeceğini belirtti. Kwiatkowski, "Bu eserin Lehçe versiyonunu hazırlamak çok büyük bir sorumluluk. Bu zaman süreleri beni rahatsız etti, işime engel oldu ve bazen bu zaman sürelerini göz ardı ettim. Bunu düşünmediğim zaman daha iyi çalıştım" ifadesini kullandı. Kwiatkowski, Mesnevi'de hikayeleri konu alan kısımların daha kolay ve anlaşılır olduğunu ancak metnin yüzde 90'ının Mevlana'nın yorumlarından oluştuğunu belirterek "Bir satırda denizden bahsederken bir satırda semayı anlatıyor" dedi. Mesnevi'yi Lehçeye çeviren ilk kişi olarak düşüncelerinin sorulması üzerine Kwiatkowski, "Şu anda bunu düşünmüyorum. Bu metni Celaleddin Rumi yazdı. Şu an tek istediğim şey yaptığım çeviriden utanç duymamam. Üstat Rumi hakkında hiçbir şey bilmeyen biri tesadüfen bu eseri eline alırsa okumaya başladığı zaman 'Evet enteresan bir edebiyat. Güzel çevrilmiş enteresan bir edebiyat' demesi benim için yeterli" diye konuştu. Polonyalıların eserle ilgili tepkilerine ilişkin Kwiatkowski, "Polonya tasavvufta bir çöldü. Tasavvufun önde gelen temsilcisi Rumi, ülkemizde az tanınırken Mesnevi ise çok az insan tarafından biliniyordu" ifadesini kullandı. İran Dili öğrencilerinin bile tasavvuf eserine çok az ilgi duyduğunu, siyaset, İslam dünyasındaki kadınların sorunları ve insan hakları konularında çalıştıklarını belirten Kwiatkowski, tasavvufun ülkesinde para kazandırmadığı için ilgi görmediğinden şikayet etti. Kwiatkowski, eseri tercüme ederken zorluklarla karşılaştığını ifade ederek yayınevi sahibi arkadaşının, "Eğer hayatımda tek bir kitabı basma şansım olsaydı bunun Mesnevi olmasını isterdim" demesinin kendisini çok motive ettiğini vurguladı. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER SÜKÛT A SES OLAN ŞAİR EMİNE SEVİNÇ ÜZERİNE Şiir, çağımızda en çok rağbet gören sanat dalı olarak düşünülebilir. Bu durumun ortaya çıkmasında hem menfi, hem de müspet sebepler etkendir. Emine Hanım ın şiiri üzerine yazarken bir tartışma yaratmak için bunu söylemiyorum.aksine, Emine Hanım ın sanatının anlaşılması adına bu meseleyi biraz daha açmayı uygun görüyorum. İstisnasız her insanın duyguları vardır. Herkes âşık olur, üzülür, sevinir veya hisseder. Şiiri, sanat dalı olması yanında bir ifade aracı olarak düşünürsek, toplum içindeki her ferdin duygu ve düşüncelerini şiir şeklinde anlatmaya tabiki hakkı vardır.yalnız bir noktayı gözden kaçırmayalım: Şiir diye yazılan her metin gerçekte şiir midir, değil midir? Şiiri, şiir yapan öğeler nelerdir? Şairlik için sadece yetenek yeterli midir? Soruları çoğaltabiliriz ama sonuçta ulaşacağımız yargı, kanaatimce mana, estetik ve ahenk mefhumları üzerinde müşterek bir zemine oturur. Kısa bir muhasebe neticesinde sizleri, Emine Hanım ın şiiri ve şiirinin oturduğu temeller üzerinde düşünmeye çağırıyor ve Sükut-u Aşk adlı hacimce küçük ama estetik ve mana noktasında derinliği olan bu eserden hareketle Sayın Öksüzoğlu nun şiiri hakkındaki kanaatlerime geçiyorum. Emine Hanım şiirlerinde farklı nazım birimi ve biçimlerini kullanarak, teknik açıdan söyleyişte tekdüzeliğe düşmemiş ve estetik kaygıyı hep ön planda tutmuştur. Söylem noktasında şiirini mısra mısra işlemiş ve her söyleyişte, özellikle tamlamalardan yararlanarak şiirine derin manalar katarak okuyucuyu hayal kurmaya ve şiiri üzerinde düşünmeye sevk etmiştir. Bunların hepsi bilinçli olarak şiir içersine gizlenen imgeler aracılığı ile yapılmıştır. Bu noktada, sükûta ses olan şair imizi kutluyor ve şiirle uğraşanların Emine Hanım ın şiir cevherini daha dikkatli incelemelerini tavsiye ediyorum. Hassasiyet kavramı, şairlik için elzem olan bir ihtiyaçtır. Bilindiği gibi şair, dünyayı farklı bir gözle görür ve hisseder. Hele şiir yazan bir bayansa, bu hassasiyetin daha da artarak mısralara yansıdığına şahit oluruz. Emine Hanım ın hassasiyetleri sadece estetik noktada değil, konu ve tema noktasında da göze çarpmaktadır. Aşk kavramı her edebî metinde sürükleyici öğe olarak karşımıza çıksa da, Emine Hanım ın gönlündeki aşk zaman zaman beşeri noktadan sıyrılıp, âlemi başka bir gözle seyretme hâline dönüşmüş, saf ve orijinal imgelerle birleşen söylemler bize şiir dünyası içinde başka bir boyutun kapılarını açmıştır. İşte bu, şairdeki üslubun ve şiiriyet gücünün bizi götürdüğü yerdir. Kanaatimce şairlik için şart olan bir husus da duruş tur. Emine Hanım ın duruşu ve hassasiyeti, Gazze, Filistin, Karabağ ve Türk Bayrağı için yazılmış şiirlerde nettir. Emine Hanım ın önceki şiirlerinde gördüğüm bir ses in bu kitaptaki şiirlere de yansıdığını gördüm. Bu ses, hüzün ırmağından yalnızlık atıyla geçip, aşkın doldurduğu yelkenlerle şiir denizinde kaybolmak isteyen bir şairin sesidir. Bu sese dikkat etmek lazım. Her şairde farklı bir şekilde ortaya çıkan bu ses, Emine Hanım da sükutun sesi olarak tecelli etmiştir. Başka bir ifade ile Emine Hanım, sessizliğini yazdığı şiirlerle bozmuş, şiirleri sükûtuna ses olmuştur. Sesten bahsederken, Emine Hanım ın şiirlerine faklı bir boyuttan bakmamızı sağlayan şiir tahlillerine de dikkat çekmek isterim. Tahlil, şiirden hareketle ayrı bir metin olarak karşımıza çıkar. Şiiri yazan kadar, tahlili yapan da önemlidir. Şiirlerin güzelliği bazen de şiir tahlilleri ile ortaya çıkar. Bu noktada, Emine Hanım ın şiirlerini tahlil edenleri başarılı çalışmalarından dolayı kutlarken, bu tahlillerin edebiyat tarihine düşülmüş notlar olduğunu da hatırlatmak isterim. Başarılı çalışmalarından dolayı çokça kutladığım Emine Hanım ın sanatının zaman içinde daha iyi anlaşılacağından ve gelecekte büyük başarılara imza atacağından kuşkum yok. Her daim yorulmadan üreten ve yazan Sayın Öksüzoğlu nun kalemin daha velud olması ve edebiyatımız için hep böyle güzel eserler meydana getirmesi dileğiyle GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Hüzne düşmesin gönlün gönlüm sana siperdir, Ben benden vazgeçmişim yoluna fedâ serdir. Mevlâ'ya teslimim ben; O'na ettiğim duâ: El-vekil rızân ile beni mahşere erdir.

10 1026 Mart 2015 Perşembe SAĞLIK Bakan Çelik: "Katkı paylarının amacı gelir etmek değil Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Katkı paylarının amacı gelir etmek değil. Böyle olsaydı katkı paylarının SGK bütçesi içerindeki payı 10 binde 8 değil yüzde 1, 2 olurdu. Amaç sağlık alanında yaşanabilecek suistimallerin önüne geçmek, gereksiz ilaç ve muayene işlemlerini ortadan kaldırmak" dedi. ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Katkı paylarının amacı gelir etmek değil. Böyle olsaydı katkı paylarının SGK bütçesi içerindeki payı 10 binde 8 değil yüzde 1, 2 olurdu. Amaç sağlık alanında yaşanabilecek suistimallerin önüne geçmek, gereksiz ilaç ve muayene işlemlerini ortadan kaldırmak" dedi. Bakan Çelik, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Konferans Salonunda yapılan 2015 yılı Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısına katıldı. Burada yaptığı konuşmada, sigortalı çalışan sayısının 19 milyon 822 bine, dosya bazında emekli sayısının da 10 milyon 225 bine yükseldiğini belirten Çelik, 2014'de sağlığa 54 milyar lira harcandığını bildirdi. Sosyal Güvenlik Kurumu açığının yüzde 2,27'den yüzde 1,14'e gerilediğine dikkati çeken Çelik, yıllık hasta müracaat sayının 450 milyon, yazılan reçete sayısının da 340 milyon civarında olduğunu kaydetti. Çelik, SGK'nın 830 kamu hastanesi, 107 üniversite hastanesi ve bin 650 özel sağlık kuruluşuna yönelik hizmet sağladığına dikkati çekerek, bundan dolayı Kurum ile ilgili her türlü eleştiri, görüş ve önerinin çok önemli olduğunu söyledi. Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısının farklı görüş ve önerileri de kapsayan bir rapora dönüştürülmesi gerektiğini isteyen Çelik, hazırlanacak söz konusu raporun da tekrar tarafların dikkatine sunulmasının faydalı olacağını dile getirdi. Sosyal güvenlik hizmetlerinde teknolojinin kullanımının son derece önemli olduğunu ve SGK'nın teknolojiyi etkin bir şekilde kullandığını ifade eden Çelik, teknolojinin kullanılması sayesinde eczanedeki işlemlerin 2 kat, hastane işlemlerinin 10 kat, e-bildirge işlemlerinin ise 3 kat arttığına dikkati çekti. Çelik, kendisinden önce konuşan bazı katılımcıların kişisel verilerin kullanımıyla ilgili eleştirilerine de değinerek, şöyle konuştu: "Sosyal Güvenlik Kurumu'ndaki kişisel verilerin satılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Burada anonimleştirilmiş verilerden bahsediyoruz. Kamu kurumlarının bu konudaki taleplerind en bahsediyoruz. Bilimsel çalışmalardan kullanılması gereken verilerden bahsediyoruz. Kişinin kendisine ait bazı veriler varsa bu verileri konusunda muvafakat şartından bahsediyoruz. Yani kişinin muvafakati yoksa, 'bu veriler kullanılamaz' diyoruz. Bunları söyleyenlere sesleniyorum, varsa katkın gel buyur, ABD'de tedavi edilen Refiye Yılmaz normal yaşamına döndü TEKİRDAĞ - Sağlık Bakanlığı tarafından ABD'de tedavi ettirilen Refiye Yılmaz, normal yaşamına döndü. Önceki yıl tedavisi için yurt dışına gönderilen ve çoklu organ naklinden sonra sağlığına kavuşarak Türkiye'ye dönen Yılmaz, Tekirdağ Sağlık Müdürlüğünde işe başladı. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeniden sağlığına kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi. Bu süreçte kendisini yalnız bırakmayan başta Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu olmak üzere herkese teşekkür eden Yılmaz, şöyle konuştu: "Bundan sonraki hedefim hastalığımdan dolayı yarım bıraktığım eğitimimi tamamlamak ve iyi bir kariyer elde etmek. Şu an kendimi gayet iyi hissediyorum ve kan tahlillerimi de burada yaptırıyorum. Çalışmaya başladığımdan dolayı çok mutluyum." Bu arada, Yılmaz'ın sağlık durumu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi doktorlarınca takip ediliyor. Milyonda bir görülen gardner sendromuna yakalanan Refiye Yılmaz, Sağlık Bakanlığınca 14 Nisan 2013'te tedavi için ABD'ye gönderilmişti. Çoklu organ nakliyle 6 organı değişen Yılmaz, tedavisinin ardından Türkiye'ye dönmüştü. 2-3 haftadan fazla süren öksürüğe dikkat!.. İSTANBUL - Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Zuhal Karakurt, tüberkülozun (verem) hastaya verdiği zararın yanı sıra tedavi edilmezse hastanın çevresindeki kişilere de bulaşma riski nedeniyle toplumsal önemi olan bir sorun olduğunu bildirdi. Karakurt, "24 Mart Dünya Tüberküloz Günü" dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, kamuoyunda "verem" olarak da bilinen hastalığın öksürük ve aksırıkla bulaştığını hatırlatarak, ailede hasta biri olması halinde diğer bireylerin de risk altında olduğunu aktardı. Hastalığın bulaşmasının kolay olduğunu ve bu nedenle Türkiye'de kişileri ileride virüse karşı koruyacak hücrelerin geliştirilmesi için bebeklere 1 aylık olduklarında canlı verem aşısı yapıldığına işaret eden Karakurt, "Eğer verem hastalığı olan biriyle uzun süre aynı ortamda bulunulursa, hastalık en yüksek oranda ilk iki yılda gelişir. Verem mikrobu, güneş ışığındaki ultraviyole ışığı nedeniyle hemen ölür. Bu nedenle güneş ışığı girmeyen yerlerde, verem mikrobu bir süre kalabilir" değerlendirmesinde bulundu. Karakurt, güneş ışığının direkt girmediği veya verem hastalarının bakıldığı hastanelerde mikrobu yok etmek için ultraviyole özellikli lambaların kullanıldığını anlatarak, şöyle devam etti: "Veremin tedavisi eskiden yoktu ve iştahsızlık, gece terlemesiyle hasta kişiyi mum gibi eritmesi nedeniyle 'ince hastalık' denirdi. Günümüzde tedavisi mümkün olan hastalık, en az 6 ay süreli ilaç tedavisi olarak verem savaş dispanserlerinde sağlanır. Kişi ilk günde kendini iyi hissedince ilaçlarını bırakabilir. Bu nedenle ilaçların direkt gözetim altında verilmesi gereklidir. Verem savaş dispanserleri, ülkemizde bu görevi üstlenir. Tüberküloz hastalığı kişiye zarar verdiği gibi tedavi edilmezse hastanın çevresindeki kişilere de bulaşma riski nedeniyle toplumsal önemi olan da bir hastalıktır." Karakurt, Türkiye'de 2005'ten bu yana verem hastası sayısının azaldığına dikkati çekerek, "Son 8 yılda nüfus artışı da olduğu dikkate alınırsa, verem savaşının başarılı olduğu görülmektedir. Bu başarıda, yüksek hasta bulma hızı, yüzde 90'ları geçen tedavi başarı oranları, temaslı muayenesi ve koruyucu tedavi uygulamalarıyla verem savaşı dispanserlerinin rolü büyüktür" ifadelerini kullandı. Ülkede milyon kişinin uyur durumda verem mikrobu taşıdığının tahmin edildiğini vurgulayan Karakurt, bunların yaklaşık yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde hastalık geçirme ihtimallerinin olduğunu kaydetti. Tüberküloz hastalarının en sık görülen yakınmaları arasında, 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük, balgam çıkarma, balgamda kan görülmesi, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık, nefes darlığı ile göğüs ve sırt ağrısı gibi durumların olduğunu bildiren Karakurt, şunları kaydetti: "Hastalığı ilerlemiş vakalarda bazen bu belirtilerin çoğu görülebildiği gibi, bazen de hastalığın erken dönemlerinde çok az belirti görülebilir. Bu yakınmalar genellikle hafif başlayıp yavaş ilerlediğinden pek çok hasta doktora başvurmakta gecikmektedir. Akciğer dışı tüberküloz hastalığı olanlarda hastalığın olduğu organa ait daha farklı belirtiler de olabilir. Örneğin lenf bezi tüberkülozunda hastalığın olduğu lenf bezinin büyümesi, böbrek tüberkülozunda idrarda kan görülmesi, kemik tüberkülozunda ağrı gibi pek çok belirti de görülebilir." öneride bulun. Bu verilere ihtiyaç var. Şu anda SGK, Çalışma Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına veri veremiyor. Bu veriyi vermemiz gerekiyor, bu verinin de anonimleştirilmiş veri olası gerekiyor." Çelik, "Genel Sağlık Sigortasının sürdürülebilirliği risk altında" yönündeki ifadelere katılmanın mümkün olmadığını belirterek, "Çünkü bizim genel sağlık sigortası primlerimiz şu anda yüzde 107 oranında. Kamu katkısını çıkartırsanız, bu oran yüzde 80 oluyor. Dolayısıyla böyle bir risk söz konusu değil. Bu tablo bizim savurgan olmamız anlamına da gelmiyor" dedi. Sağlıkta katkı paylarının vatandaşlara ciddi bir yük getirdiği yönündeki değerlendirmelere de katılmadığını ifade eden Çelik, SGK gelirleri içindeki katkı paylarının, sadece 10 binde 8 civarında olduğunu, bu oranın yapılan artışların gelir amaçlı yapılmadığını açık bir şekilde gösterdiğini kaydetti. Çelik, "Katkı paylarının amacı gelir etmek değil. Böyle olsaydı katkı paylarının SGK bütçesi içerindeki payı 10 binde 8 değil yüzde 1, 2 olurdu. Amaç sağlık alanında yaşanabilecek suistimallerin önüne geçmek, gereksiz ilaç ve muayene işlemlerini ortadan kaldırmak" diyerek, sağlık kuruluşlarına ve ilaca erişimin kolaylaşmasının bu hizmetlerinin gereksiz kullanımını da beraberinde getirdiğini söyledi. Katkı paylarındaki artışla sağlık alanın piyasalaştırılmasının ya da paralı hale dönüştürülmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Çelik, SGK'nın sağlık harcamalarını sadece yüzde 22'sinin özel sağlık kuruluşlarına verildiğini vurguladı. Kıdem tazminatıyla ilgili yapılması planlanan düzenlemede, işçinin hiçbir kaybının olmayacağını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: "Şu an işçi kaybediyor, bütün işçiler. Gelin çözelim diyoruz, sendikalarımız konuşmaktan bile kaçınıyor. Bu sermayeden yana olmaktır, açık söylüyorum. Sermayeden yana olmak demek, işçinin kıdem tazminatını alamaması demektir. İşçi kıdem tazminatı alamıyor. Ben bu kadar işçiyi dinlemekten yorulmadım ama ruhum daraldı. Yüzde 85'e varan oranda kıdem tazminatını alamama riski altına olan işçilerimiz var. Bunun sürdürülebilirliği yok. Oturup konuşmamız ve bu işi işçinin lehine çözmemiz lazım." Faruk Çelik, yerli ilaç üretiminin stratejik yatırım olarak değerlendirildiğini, bu yöndeki yatırımların devlet tarafından desteklendiğini ve yerli ilaç üretimine ağırlık verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu'nun 2015 yılı toplantısına, SGK Başkanvekili Murat Yazıcı, TESK Başkanı Pendevi Palandöken ve Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul başta olmak üzere ilgili kurumların temsilcileri katıldı. Gribe antibiyotikle karşı koymaya çalışmayın İSTANBUL - Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Ayşe Filiz Koşar, grip vakalarında bilinçsiz ilaç kullanımına dikkati çekerek, "Herhangi bir antibiyotik, grip için çok etkili değil. Halk arasında en sık yapılan yanlışlardan biri de gribe karşı antibiyotik kullanmaktır" dedi. Koşar, H1N1 ve diğer grip türlerine karşı alınacak önlemleri ve risk gruplarını AA muhabirine değerlendirdi. Normalde grip vakalarının belli aylarda görülen enfeksiyonlar olduğunu belirten Koşar, bu vakaların tamamının domuz gribi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Koşar, gribin nezleden farklı bir viral enfeksiyon hastalığı olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi: "Bu mikroplar, bazı yaş ve hasta gruplarında daha ciddi enfeksiyonlara neden olup, ölümle sonuçlanabiliyor. Aslında her yıl grip salgınları yaşanıyor. Fakat bu yıl kaybedilen vaka sayısı daha fazla oldu. Grip nedeniyle başlayan olguların bir kısmında da H1N1 virüsü tespit ediliyor. Virüsün ismi H1N1 ama daha önceki salgında 'domuz gribi' olarak adlandırıldı. Bunu illaki domuz gribi olarak nitelendirmek gerekmiyor. Bu, enflüanza virüs ailesinden bir hastalık." Koşar, grip vakalarının yılın belli dönemlerinde pik yaptığını anlatarak, "Genelde hastalığın en çok görüldüğü zamanlar kış aylarının başı ve ocak-şubatmart dönemi" dedi. Söz konusu dönemlerde daha ağır vakalar görüldüğünü aktaran Koşar, belli hasta gruplarına aşı önerdiklerini söyledi. Koşar, şöyle devam etti: "Mesela KOAH hastaları, astımı olanlar, bağışıklık sisteminde sıkıntı olanların grip aşısı olmalarını öneriyoruz. Griple teması yüksek olan sağlık çalışanlarının da aşı olmaları gerekiyor. Aslında bu salgınları ve ciddi vakaları ocak ayından sonra gördüğümüz için aşının mevsimi kasım-aralık aylarına alınabilir hatta aşı olmamışlarsa şu anda bile önerilebilir. Aşı tam anlamıyla koruyuculuk sağlamıyor, aşının etkisi yüzde 70 civarıdır. O nedenle yaşanılan mevsim ve hava koşulları grip açısından risklidir." Grip aşılarının etkisinin, aşının içeriğiyle alakalı olduğunu, bu içeriğin de her yıl değiştiğini vurgulayan Koşar, "Aşıların içeriği bir önceki yılın salgınlarına göre tespit ediliyor. Grip, her yıl genetik özelliklerini değiştiren bir virüstür. Bu nedenle sizin olduğunuz aşının içinde o yılın etkeni olacak madde olacağını söylemek mümkün değil. Bu nedenle aşının etkisi yüzde 100 değil" diye konuştu. Koşar, herkesin gribe yakalanabileceğine dikkati çekerek, risk grupları hakkında şunları söyledi: "Virüse karşı verilen tepki kişiden kişiye değişebiliyor. En hassas kişiler astım, KOAH hastaları, solunum yetersizliği olanlar, kronik böbrek yetmezliği olanlar, kemoterapi gören hastalar bu virüsten en çok etkilenen gruptur. Keza yaşlılar, kalp hastalığı ve nörolojik problemi olanlar risk grubu içinde yer alıyor." TÜSAD Başkanı Koşar, gripten korunma yolları hakkında şu tavsiyelerde bulundu: "El yıkama alışkanlığı gripten korunma aşamasında en iyi önlemdir. Metropollerde insanlar sayısız yere temasta bulunuyor. Bindiğimiz otobüsler, kalabalık ortamlarda bu virüsleri alma riski daha fazladır. Herhangi bir antibiyotik grip için çok etkili değil. Halk arasında en sık yapılan yanlışlardan biri de gribe karşı antibiyotik kullanmaktır. Bağışıklık sistemini dirençli tutmak gerekir. Meyve ve yeşil sebzeler tüketilmelidir. Eğer grip olunursa belli bir dönem istirahat etmek ve destek tedavileri dışında bir önlemi yok. Ciddi vakalarda ise ilaç tedavisi uygulanıyor."

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA JAKEM'den 25 engelli çocuğun tedavisine katkı Mart 2015 Perşembe TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezi (JAKEM) Komutanlığı ile Nevşehir Devlet Hastanesinin iş birliğinde yürütülen "Engelli Çocuklara Hayvanlarla Etkileşim Sağlayarak Tedavi Projesi'' kapsamında 25 çocuk, özel eğitimli köpek ve atlarla uygulanan terapiden yararlandı. NEVŞEHİR - Nevşehir'de 2003 yılında faaliyetlerine başlayan JAKEM Komutanlığı bünyesindeki Atlı Jandarma Bölük Komutanlığı, asayiş uygulamalarının yanında sosyal projelerde de yer aldı. Bu kapsamda, Nevşehir Devlet Hastanesi ile ortaklaşa yürütülen "Engelli Çocuklara Hayvanlarla Etkileşim Sağlayarak Tedavi Projesi" ile engelli çocukların, birlik bünyesindeki özel eğitimli köpek ve atlarla tedavilerine katkı sağlandı. JAKEM'de 2 yıldır yürütülen proje kapsamında 25 çocuk, özel eğitimli köpek ve atlarla uygul anan terapiden faydalandı. Projenin dördüncü dönem faaliyetleri, 2 hafta sonra sona erecek. Atlı Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Volkan Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu projeyle, Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği desteğiyle engelli çocuklara at, köpek ve hayvan sevgisini aşılayarak tedavilerine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Özcan, Jandarma Genel Komutanlığı adına böyle bir sosyal sorumluluk projesi içerisinde yer almaktan, engelli çocuklar ve ailelerinin yanında olarak onlara destekte bulunmaktan dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Komutanlık bünyesindeki binicilik tesislerini proje kapsamında engelli çocukların hizmetine açtıklarını dile getiren Özcan, "Alanında uzman fizyoterapist ve ADANA - Adana Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı, Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Bürosu'nda görev yapan ve kurumda "süper katip" olarak anılan zabıt katibi Perihan Duru'ya, verimli ve özverili çalışmalarından dolayı başarı belgesi verdi. Adana Adliyesi Medya İletişim Bürosu'nun yazılı açıklamasına göre, Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Osman Tezcan, birlikte çalıştığı zabıt katibi Perihan Duru'nun, çalışmalarından dolayı ödüllendirilmesini talep etti. İncelemede, 8 Eylül-22 Aralık 2014'te Duru'nun, görev yaptığı savcısının karara çocuk gelişimi uzmanı doktorlar çocuklarımızın eğitim seviyel erini gözlemlemekte, tedavilerini bu aşamada gerçekleştirmektedir" diye konuştu. Özcan, bu tür tedavi programlarının yurtdışında atlı jandarma ve polis birimlerinde yaygın olarak uygulandığını belirterek, şunları kaydetti: "Proje kapsamında seçilen atların iyi huylu, ürkek olmayan, sözel komutlara uyan, uysallığının yanı sıra yük taşımaya elverişli, yüksekliği fazla olmayan, sırtı yuvarlak yapılı, Tü rk ırkı atlar olmasına özen gösterdik. Hastalar, bu eğlenceli tedavi şekline büyük bir uyumla ve istekle cevap veriyor, tedavide olduklarının bile farkına varmıyor. Fiziksel olarak ata binmek, denge, hareketlilik ve duruşu geliştirir. Atlı tedavi tüm yaşlardaki hastaların psikolojik, davranış ve iletişim "Süper katibe" başarı belgesi BUL- MACA Soldan sağa: 1. Gemileri iskele ya da şamandıraya bağlamaya yarayan bir tür kalın halat. Panama nın plaka işareti. 2. Adaletle iş gören, adaletli. Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzenek. 3. Burçlardan biri. İlgi eki. Çocuk sahibi olmuş kadın. 4. Oyunda kazanılan her parti. Kuranda bir sure. 5. Olgunlaşmamış, ham kavun. Kuzu sesi. 6. Yarı yaş yarı kuru, rutubetli toprak. Lezzet. 7. Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden yapılmış takoz. Sözleşme, antlaşma. 8. Bir renk. Anlamlı. 9. Bel bağı. Güzel, hoş. 10. Rütbesiz asker. Ticaret malı. 11. Sıcak ülkelerde yetişen hoş kokulu bir meyve. Bir nota. 12. Tanrıtanımaz, dinsiz. Üvey ana. 13. Bir tür ince meşin. 14.Türk müziğinde bir makam. 15. Ateş tutmaya yarayan iki kollu metal araç. Yabani hayvan barınağı. Bir nota. 16. Binek hayvanı. Romanya nın para birimi. Bir rengin açıklık veya koyuluk derecesi. 17. İkinci Dünya Savaşındaki Japon intihar uçaklarına verilen ad. 18. Dolaylı anlatma. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak, tedavi etmek. 19. Sililik, iffet. Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş. 20. Emanet olarak. Yukarıdan aşağıya: 1.Hisse, üleş. Katman. Pişirilerek hazırlanmış yemek. Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması. 2. Nezir. Bir devre de adını vermiş olan çiçek. Astatinin simgesi. Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış. 3. Layık olma, yaraşırlık. Hare, dalgır. Bebek yiyeceklerinin genel adı. 4.Alüminyumun simgesi. Çelik çomak oyunu. Otlak. Bir yerde toplanan kalabalık, halk. Öğütülmüş tahıl tozu. 5. Eti yenen bir tür mürekkep balığı. Dişi deve. Çeşitli renklerde kareli kumaş. 6. İsyan eden, başkaldıran. Bir şeyin içindeki öz. Yürek gücü, moral. 7. Radyumun simgesi. İlave. Beyaz iş işlemekte kullanılan parlak iplik. Oğul, evlat. 8. Bir ilimiz. Sayarak yoklama yapma. Kaba bir seslenme sözü. Sağlama, elde etme. 9. Kuzey ve Güney Amerika yı birbirinden ayıran kanal. Toprak Mahsulleri Ofisinin kısaltması. Evrensel alıcı kan grubu. 10. Kısırlık, verimsizlik. Eski Mısır da bir tanrı. Dingil. Piyasada etki ya da tepki. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu fonksiyonlarını da etkiler ayrıca diğer çocukların bekleme esnasında sıkılmamaları ve eğitimin içi nde kalmaları amacıyla oyun kabiliyeti yüksek, insanlara yakın Golden ve Labrador cinsi köpeklerden de faydalanıyoruz." Nevşehir Devlet Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Çağla Dinsever de projede hedef kitlenin 8-18 yaş arası ve ilgili sağlık kuruluşları tarafından tespit edilen down sendromlu, beyin felçli ve otistik çocuklar olarak planlandığını söyledi. Dinsever, "Binicilik sayesinde engelli çocuklar hem eğitim alıyor hem spor yapıyor hem de keyifli vakit geçiriyor. Düzenli olarak yapılan binişler, kas ve denge sistemini geliştirdiği gibi çocukların rahatlamasını, başarı hissini tatmasını ve kendine olan güveninin artmasını sağlıyor" dedi. bağladığı bin 175 dosyaya ait müzekkere, yazışma, eksik dosyaların kontrolü, tutuklu dosyalarının takibi gibi işlemleri gerçekleştirdiği, ayrıca mesai bitmesine rağmen saat 'e kadar dosya üzerinde çalıştığı, iş yoğunluğunu azaltmak için hafta sonları gönüllü mesaiye gelip, görevini sürdürdüğü tespit edildi. Bu bilgiler doğrultusunda Adana Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı, verimli ve özverili çalışmaları nedeniyle Duru'ya, başarı belgesi verilmesini kararlaştırdı. Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Duru'ya belge verilmesi töreninde, yoğun iş temposunun yaşandığı adliyede, adalet hizmetini sunmak için tüm çalışanların fedakarlık gösterdiğini belirtti. Personelin çalışma ve gayretlerini takip ettiklerini vurgulayan Yeldan, şunları kaydetti: "Mesleğinde fedakar ve gayretli çalışmalarını esirgemeyen, işini severek yapan değerli personelimiz Perihan Duru'ya teşekkür ediyorum. Çalışmalarının ve başarılarının devamını diliyorum. Kurumumuza güç katan, adalete hizmet veren, hizmetlerin sunulmasında tüm gayretini sarf eden tüm çalışma arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum. Komisyonumuz, bu şekilde çalışkan, başarılı ve gayretli arkadaşlarımızı tespit ettiği sürece bu uygulama devam edecek." Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Kaya da zabıt katipliğinin zor bir görev olduğunu belirterek, Duru'yu tebrik etti. Duru ise yaklaşık 12 yıldır Adana Adliyesi'nde görev yaptığını belirterek, duygularını şu sözlerle ifade etti: "Adaletin gecikmemesi, vatandaşlarımızın mağdur olmaması, işlerinin bir an önce son bulması için hiçbir zorlama, baskı olmadan kendi isteğimle savcımla geç saatlere kadar, hafta sonunda da çalıştık. Kızım, sürekli eve geç gittiğim için telefonla arayıp, 'Anne, ne olur bari bugün erken gel' diye birçok kez sitem etti. Ben çalışmayı çok seviyorum. İşimi sahiplenerek ve benimseyerek görev yapıyorum. Emeğin bilinmesi, bilindiğini hissetmek çok güzel. Tüm arkadaşlarımızla özverili çalışmaya devam edeceğiz." ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA TÜRK ÜN GÂVURA ESİR OLMAMA KARARLILIĞI Hatıra türünde kitap okumayı çok severim ve hatıra kitaplarının tiryakisiyim. Hatıra kitabı okumak, benim için hem özel hem özgün; ama yepyeni dünyalar keşfetmektir. Tarihin ince ayrıntılarını; hatta çok önemli olaylarını hatıra kitaplarında yakalarım. Genel tarihin göremediği incelik ve derinlikler bazen hatıra kitaplarında saklıdır. Her akşam yatmadan önce bir iki saat yatakta hatıra okumak beni dinlendiriyor. Kolay, akıcı, sürükleyici, rahat, yumuşak, renkli üslubuyla hatıra kitapları, roman okur gibi sizi sahici bir dünyada dolaştırıyor. Aynı zamanda hatıra kitabı okuyarak Türk tarihini çok iyi öğrendiğimi, millî bilincimi tahkim etme imkânına kavuştuğumu söyleyebilirim. Kendince kendini savunma da olsa, öznel yargılar da içerse farklı kişilerden farklı bakış açılarını okuyup kendimce bir terkibe vararak sağlıklı bir tarih kurgusu oluşturduğumu düşünüyorum. Belli bir alt yapı olduktan sonra seçme ve eleme yapma konusunda çok fazla sıkıntı çekilmiyor. O yüzden hatıra kitapları yanlıdır, özneldir, tek taraflı savunmadır, eksik ya da yönlendirme amaçlıdır gibi yaklaşımları çok fazla önemsemiyorum. Bu yazımda zevkle okuduğum bir hatıra kitabından bir metin parçası alıp yazımı onun üzerine bina edeceğim. Emekli kütüphaneci, hasbî kültür adamı, halis bir Müslüman Türk evladı olan Mehmet Serhan Tayşi, yayınladığı hatıralarında bir olay nakleder. Yazar, İzmir de Karataş Ortaokulu nda okurken okulun müdürü Garra Sarmat adında yaşlı bir vatandaştır. Sözü Mehmet Serhan Tayşi ye bırakalım: Garrâ Bey yine bir gün unutamadığım şu hikâyeyi anlatmıştı: İstanbul'un işgali yıllarında müttefikler, İstanbul halkının sempatisini kazanabilmek için, Noel'de çocuklara yönelik bir sergi düzenlemişler. Hazırladıkları büyük salona, toplar, bisikletler, türlü oyuncaklar koymuşlar. İşgalcilerin amacı, Müslüman halkın çocuklarının gelmesi. Ama serginin kapanışına kadar, Rum, Ermeni, Yahudi çocuklarından başka gelen olmamış. Son gün, güneş batarken, başında fesi, ayağında şalvarcığıyla bir Osmanlı çocuğu kapıdan girmiş. Herkes merakla ne yapacağını izlerken, o bütün oyuncaklara göz gezdirip, en sonunda kenarda duran bir ahşap tüfekte karar kılmış. Emin adımlarla onu almış, kimseye bir şey söylemeden, geldiği gibi çıkıp gitmiş. Bu hadiseyi Garrâ Hocamıza, oradaki bir Fransız komutan anlatmış daha sonra. Komutan şöyle demiş: "O zaman anladım ki, bu millet esir olmaz. Bu millet cesurdur. Çocuğu bile, istiklâline (bağımsızlığına) böylesine düşkün..." Benim üniversitede okuttuğum derslerimden biri, Millî Mücadele Edebiyatı adını taşıyor. İtiraf edeyim ki şimdiye kadar okuduğum en etkileyici Millî Mücadele edebiyatı metni budur. Bütün bir Millî Mücadele sürecimizi, bütün bir millî Türk ruhumuzu ve yapımızı bu kadar veciz ifade eden başka bir metin görmedim. Bu parçanın tekrar tekrar, düşüne düşüne okunmasını tavsiye ediyorum. Günümüz Türk gençliğinin bir muska gibi bu parçayı koynunda, kalbinde, ruhunda taşımasını istiyorum. Çocuğunun bile esir olmamak için istiklaline bu kadar düşkün olduğu bu cesur milletin bir bölümü, bu gün maalesef emperyalist batının önümüze attığı oyuncakları kapışma zilletine sürüklenmekte, onları nimet bellemekte ve bu oyuncaklara bütün kutsallarından vazgeçerek sahip olmayı tek dava yapmaktadır. Millî Mücadele sürecimizde bizi fiilen işgal eden İtilaf Devletleri, bugün ad değiştirmiş, Avrupa Birliği ya da Amerika Birleşik Devletleri olarak bizi oyuncaklarıyla oyalanmaya davet edip durmaktadırlar. Bu iki kanat, bir bütün olarak Batıdır. Daha doğru bir tabirle bunlar, tarihsel Haçlı kinlerinden vazgeçmeyen, Türk ü tarihten silme sevdasına tutkuyla yapışmış Emperyalist Batıdır. O gün bizi aldatmak, avutmak, uyutmak, oyalamak, âdeta alay eder gibi ayaklarına çağırıp ıvır zıvırla, oyuncakla, şununla bununla mankurtlaştırmak için uğraştılar. Ama bir kararlılık abidesi olan asil bir Türk çocuğu, fıtratındaki soylu bir içgüdüyle kendisini yok etmek için gelmiş olan küstah, zalim, iğrenç, sahtiyan suratlı emperyalist Haçlıya karşı tahta tüfeğe talip olarak bu toprakların tekrar ve kıyamete kadar Türk vatanı olarak kalması iradesini ortaya koymuştur. Esir olmama, tam bağımsız ve bağlantısız bir devlet hâlinde, kendi vatanında kendi değerleriyle ördüğü millî dünyasını yaşama azmini gösterecek bir Türk çocuğu 81 ilde Bereket Ormanı kurulacak ANKARA - Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde 81 ilde ağaçlandırma çalışmaları çerçevesinde Bereket Ormanları projesini hayata geçiriyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan açıklamaya göre, "Gönül Elçileri Projesi" çerçevesinde hayata geçirilen proje ile 21 Mart itibarıyla kutlanan Orman Haftası kapsamında bütün illerde belirlenen alanlara fidan dikimi yapılacak. Proje çerçevesinde ilk fidanlar 26 Mart 2015 tarihinde Ankara'da, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile Emine Erdoğan'ın da katılımıyla düzenlenen merasimde çıktı ve emperyalizmin büyük oyununu bozdu. Millî Mücadelemizi hiç mübalağasız söylüyorum, o oyuncak tahta tüfeği kapan Türk çocuğu kazanmıştır. Bu büyük milletin bugünkü çocuklarının aynı millî hassasiyete sahip olmaması için büyük ölçekli bir proje uygulanıyor. Bugün Türk çocukları, tahta tüfeğin simgelediği millî bilinçten uzak tutulup mankurtlaşmayı netice verecek ıvır zıvır oyuncaklarla oyalanıyor. Dışardan Batının, içerden yerli işbirlikçilerinin gayretiyle bugün Türk çocuğu vatan, bayrak, dil, din, tarih, kültür bilincinden mahrum ediliyor. Bazı çevreler tarafından evrensellik, kozmopolitizm, liberalizm adına Türk çocuğu vatanını, milletini, dinini, dilini savunmayacak bir duyarsızlığa itiliyor. Batı emperyalizmine gönüllü teslimiyet, küreselcilik adına en büyük gaye olarak belletiliyor. Türk çocuğu bugün maalesef büyük çoğunluğu itibariyle millî kimliğini kuşanarak şahsiyetini bulma konusunda savunmasızdır, sahipsizdir. Çocuğunun tahta tüfeğe talip olma bilincini yok etmiş bir millet, kendi idam fermanını imzalamış demektir. Tahta tüfek in Millî Mücadelemiz zamanındaki simgesel karşılığı silahtı, savaştı, mücadeleydi. Bugün ise tahta tüfek simgesinin karşılığı bilimdir, kültürdür, sanattır, millî siyaset, millî ekonomi, millî toplumsal yapı bilincidir. Bugün tahta tüfeğe talip olmamız demek, bu değerlerle donanmamız demektir. Bugün Avrupa Birliği ve Amerika nın gönüllü sömürgesi olmayı en büyük politika bilen teslimiyetçi milliyetsizler, millî bilinç yoksunu ruhsuz kozmopolitler, millî kimliğine sahip çıkan hakiki vatan evlatlarına demokrasi adına en zalim baskıları reva gören liberal faşistler, tatlı kişisel menfaatlerini korumak adına her şeyden kolayca vazgeçebilmeyi ve Türk düşmanı etnik, kavmiyetçi ırkçıların güdümünde olmayı Müslümanlık zanneden zavallılar, harıl harıl Türk çocuğuna tahta tüfek dışındaki tuzak oyuncakları kapma becerileri kazandırmaya çalışıyorlar. Türk çocuğu, Millî Mücadele sürecimizde Haçlılar tarafından fiilen kuşatılmıştı; bugün ise onların içerdeki hizmetkârları tarafından zihnen kuşatılmıştır. Ama biliyorum ve inanıyorum ki Türk çocuğu, soylu fıtratının dürtmesiyle bu kuşatmayı yaracaktır. Kuşatıldığı bütün Ergenekon dağlarını eritip yeniden özgürlüğüne kavuşacak ve kimliğine, kişiliğine, tarihine, dinine uygun bir dirilişi gerçekleştirecektir. Daha her şey bitmedi. Biz, her şeyin bitti zannedildiği noktadan başlayan bir milletiz. Bugün Türk halkının sempatisini kazanabilmek için, ülkemiz bir Noel sergisine döndürülmüştür. Sinema ve televizyon filmlerinden gazetesine dergisine, teknolojik oyuncak aygıtlarından giyimine, aksesuarına, gündelik hayat tarzından bütün meşgalelerine kadar âdeta Noel oyuncaklarıyla oyalanmaktayız. Emperyalist Batı ve iç uzantıları, hazırladıkları vatan sathındaki büyük salona, toplar, bisikletler, türlü oyuncaklar koymuşlar. Amaçları, Müslüman Türk halkının çocuklarının bunlara gelip talip olması. Açık söyleyelim gelen ve talip olan çok. Bunları suçlamıyorum. Ruhu yok edilmiş, zihni esir alınmış, şahsiyeti iğdiş edilmiş, iradesi törpülenmiş insanların başka bir seçeneği yoktur. Seçeneksiz bırakılmış insanın gideceği başka bir yer yoktur. Ama biz bitmedik. Türk milleti ölmedi. Kış uykusuna yatırıldık. Uyuşturulduk. Son ölüm iğnesini henüz yemedik. Son gün, güneş batarken, tamamen kendi değerleriyle donanmış bir Türk çocuğu kapıdan girecek. Herkes merakla ne yapacağını izlerken, o bütün oyuncaklara göz gezdirip, en sonunda kenarda duran bir ahşap tüfekte yani millî benlik zırhında, millî siyasette, millî kültürde, millî bilinçte, vatanına sahip çıkma şuurunda karar kılacak. Emin adımlarla onu alıp, kimseye bir şey söylemeden, başını önüne eğmeden, sızlanmadan, şikayet etmeden, acizlik göstermeden, ağlamadan, bütün ihtişamlı asaletiyle, temiz ve güven veren erkek simasıyla geldiği gibi çıkıp gidecek. Biz buna inanıyoruz. İnanıyorsak üstünüz. Türk ün son efsane hakanı Atatürk, böyle bir Türk çocuğuydu. Çılgın Türk Mustafa Kemal Paşa, bu çocuğun ta kendisiydi. Yakın gelecekte de Türk ün millî vicdanının simge varlığı o asil çocuk, tahta tüfeği kapıp sessizce soylu bir süzülüşle çıkıp gidecek ve yeniden sahne alacaktır. O zaman bu yeni hadiseyi, zamanın Fransız komutanı mı olur, Amerikan başkanı mı olur, Avrupa komiseri mi olur; artık her kim olursa şunu diyecek: "Şimdi anladım ki, Türk milleti, Avrupa nın, Amerika nın, Türk düşmanı etnik ırkçıların esiri olmaz. Bu millet cesurdur. Çocuğu bile, bağımsızlığına böylesine düşkün..." toprakla buluşacak. Merasime Emine Erdoğan ve Eroğlu'nun yanı sıra ilgili bakanlar, öğrenciler, sivil toplum örgütleri, sevgi evlerinde kalan çocuklar ve davetliler katılacak. Ankara'daki merasimle aynı anda 81 ilde de benzer etkinlikler gerçekleştirilecek. Bereket ormanları, orman alanların genişletilmesi, gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakılması, çocuklara ve gençlere ağaç sevgisinin kazandırılması maksadıyla oluşturuluyor. Açıklamada, Orman ve Su İşleri Bakanlığının, bundan sonra da ağaçlandırma konusunda şuur oluşturmak için bu tip projelerin destekçisi olmaya devam edeceği belirtildi.

12 12 haber 26 Mart 2015 Perşembe CHP, 10 ilde adaylarını belirledi ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl (Sağda), merkez ve eğilim yoklaması sonucu 10 ildekiadaylarını belirlediklerini bildirdi. Bingöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, CHP olarak Parti Meclisi kararıyla 55 seçim bölgede önseçim kararı aldıklarını hatırlattı. CHP'nin aldığı bu kararla Türkiye'de adete bir demokrasi şöleni gerçekleştiğini ifade eden Bingöl, "Şu ana kadar, 10 ilde merkez ve eğilim yoklamasıyla adaylarımızı belirledik. Bu hafta sonu da 40 il, 44 seçim bölgesinde üyelerimizin katılımıyla hakim denetiminde önseçim yaparak adaylarımızı belirleyeceğiz" dedi. CHP'nin dışında hiçbir partinin bu demokratik işleyişle adaylarını belirlemediğini belirten Bingöl, şöyle konuştu: "Diğer partiler son derece farklı yöntemlerle, tümüyle lider sultasının hakim olduğu ve tek seçici anlayışla adaylarını belirlerken, CHP parti içi demokrasiyi hayata geçirmiştir. Umut ediyorum ki sosyal demokrat ilkelerin her geçen gün net bir şekilde CHP tarafından somutlaştığı bir dönemde, 2015 seçimlerinde de önseçimlerle belirlediğimiz adaylarla iktidara yürüyeceğiz. CHP'nin 2015 seçimindeki başarısı, ülkemizi yeniden huzurlu, özgür, demokratik bir ülke noktasına taşıyacaktır." Hafta sonu 44 seçim bölgesinde önseçim yapacaklarını tekrarlayan Bingöl, bu illerden birinin ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun önseçim adaylığını açıkladığı İzmir olduğunu söyledi. Bingöl, şunları kaydetti: "Bu, Sayın Genel Başkanımızın parti içi demokrasiyi her alanda nasıl genişleterek hayata geçirdiğinin somut örneklerinden bir tanesi. İzmir'de çok yoğun talep vardı Genel Başkanımızın buradan aday olması yönünde. Oradaki örgütlerimiz, belediye başkanlarımız ve üyelerimizin talebi, Genel Başkanımız tarafından uygun görüldü ve İzmir'de Sayın Genel Başkanımız önseçime girecek. Umut ediyorum ki Sayın Genel Başkanımızın bu parti içi demokrasiyle ilgili her aşamada hayata geçirdikleri büyüyerek devam edecektir. Tümüyle parti içi demokrasinin hakim olduğu, sosyal demokrat ilkelerin, evrensel ilkelerin tümüyle uygulandığı noktaya taşınacaktır. Yine umut ediyorum ki CHP'nin bu aday belirleme yöntemi ve demokrasiye inancı, diğer partilere örnek olur. Bundan sonraki seçimlerde CHP'nin açtığı bu yolda diğer partilerde giderse bu da demokrasi bilincinin siyasi partilerde yaygın bir şekilde oturmasına da katkı koyacaktır." Bingöl, yıldız aday arayışlarının olmadığını vurgularken, adayların örgüt tarafından belirlendiğinin altını çizdi. Tekin Bingöl, şu değerlendirmeleri yaptı: "Önseçim dışında, merkez yoklaması ve kontenjan adaylarını belirlerken ince eleyip sık dokuyoruz. Orada da uygun listeler, o ilin bütün özelliklerini taşıyacak adaylarla yola çıkacağız. Bizim çok yıldız aday arayışımız yok. CHP'nin programıyla tüzüğüyle, ilkeleriyle uyuşan, örtüşen, partimize ve ülkemize katkıda bulunacak aday adayı arayışlarımız var. 55 yerde önseçim yapmamız bizim elimizi rahatlattı. Geri kalan illerde rahat çalışma, araştırma, inceleme şansına sahip olduk. O da bizim daha sağlıklı listeler çıkarmamıza katkı koyacak." Tekin, merkez ve eğilim yoklamasıyla bugün itibariyle belirledikleri adayları ise şöyle sıraladı: Yolava: Muharrem İnce ve Murat Ocak (Merkez Yoklaması) Kars: Zeki Naci Tarhan, Erkan Karagöz ve Hacer Akyol (Merkez Yoklaması) Elazığ: Feyzi Septioğlu, Yaşar Karabulut, Mustafa Yavuz ve Fadime Yılmaz (Merkez Yoklaması) Malatya: Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Hulusi Porgalı, Berna Karadaş, Memba Kuşçu, Yusuf Sürücü, Etem Körükmez (Eğilim Yoklaması) Ağrı: Cemil Erhan, Muhammed Nidai Özmen, Mehmet Sıddık Yel, Erkan Sayan (Merkez Yoklaması) Çankırı: Murat Berat Atalay ve İlhan Tekin (Merkez Yoklaması) Bayburt: Murat Bülbül ve Önal Aşut (Merkez Yoklaması) Adıyaman: Selçuk Tabak, Abdurrahman Tutdere, Fatma Ulubey ve Mehmet Karahan (Eğilim Yoklaması) Tekirdağ: Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Milletvekili Candan Yüceer, Emre Köprülü, İlhami Özcan Aygün, Arzu Mandalı Sucu ve Şerafettin Terzi, (Eğilim Yoklaması) Gümüşhane: Barkın Altınok (Merkez Yoklaması) Aday belirlemeyle ilgili çalışmalarının sürdüğünü aktaran Bingöl, birkaç gün içinde 10'a yakın yerde daha adaylarını açıklayacaklarını bildirdi. Kılıçdaroğlu nun doğduğu ilçenin CHP li belediye başkanı, HDP ye geçti TUNCELİ- unceli'nin Nazımiye ilçesinin CHP'li Belediye Başkanı Cafer Kırmızıçiçek, partisinden istifa ettiğini bildirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun doğum yeri Nazımiye'de, CHP'den iki dönem Belediye Başkanı olarak görev yapan Kırmızıçiçek, yaptığı yazılı açıklamada, 7 Haziran'daki genel seçimlerde HDP'yi destekleme kararı aldığını, CHP'den bugün itibarıyla istifa ettiğini belirtti. Bundan sonraki süreçte bağımsız belediye başkanı olarak hizmet edeceğini ifade eden Kırmızıçiçek, şunları kaydetti: "Nazımiye halkına söz veriyorum. Bugüne kadar nasıl halkımı ve değerlerimi aşmadım, çiğnemediysem, bundan sonra layık olacak, halkın değerlerinin savunucusu olmaya devam edeceğim. Nazımiye'yi ve Dersim'i hak ettiği yere getirme mücadelesinde h alkımdan aldığım güçle daha güzel çalışmalar yapacağıma inanıyorum." MHP, ittifak yapmayacak ANKARA - MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "MHP ittifak yapmayacak ancak dışarıdan hangi menzilden olursa olsun, partimize müracaat edecek insanlar, değerlendirilecektir. Bu değerlendirme sonunda parti genel merkezimiz uygun gördüğü takdirde aday da olma şansları vardır, mevcuttur" dedi. AA muhabirine açıklama yapan Yalçın, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin daha önce bir açıklama yaparak "MHP'nin ittifak yaparak seçime girmeyeceğini ancak kapılarının, pencerelerinin sonuna kadar açık olduğunu, arzu eden şahsiyetlerin müracaat etmek suretiyle değerlendirildikten sonra MHP'de sonra siyaset yapabileceğini" ifade ettiğini söyledi. MHP'nin başka bir parti ile ittifak yapmama kararı aldığını belirten Yalçın, şöyle devam etti: "MHP ittifak yapmayacak ancak dışarıdan hangi menzilden olursa olsun, partimize müracaat edecek insanlar, değerlendirilecektir. Bu değerlendirme sonunda parti genel merkezimiz uygun gördüğü takdirde aday da olma şansları vardır, mevcuttur. Kapı açık derken, Sayın Genel Başkanımız, bunu kastediyor. 'Neden bu kadar çok çıkıyor bu tür laflar, özellikle sosyal medyada ve basında?' derseniz, bunun temel sebebi, adı geçen kıymetli partiler ve onun değerli temsilcilerinin, böyle bir düşünce içinde olmaları yüzündendir. Yani, seçimlere MHP ile girmek suretiyle Meclis'te temsil edilmeyi planlıyorlar ve böyle bir talepleri oluyor. Bu talepleri biz, anormal karşılamıyoruz ancak MHP'nin şu konjektürde böyle bir ittifaka açık olmadığını ifade ediyoruz. İttifak yok, ilhak var ama ilhak değerlendirilmek suretiyle ancak var olabilir. Kim değerlendirecek? Başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere, partinin kurulları. Bu anlamda herhangi bir teklif alınmamıştır. Bugüne kadar bize ulaşan bilgi ve haberler, temennilerden öte gitmemektedir. Dolayısıyla partinin genel kanaati ve politikası da netleştiği için bundan sonra herkes ona göre davranmak zorundadır. Sosyal medyeda çıkan bu tür haberleri, biraz da baskı oluşturma niyetiyle yapılmış haberler olarak mütalaa ediyoruz." MHP'de aday adaylığı başvurularının Mart tarihleri arasında alındığına işaret eden Yalçın, şunları kaydetti: "O parti içi bir kurulların manzumesi sonrasında ortaya çıkan takvimdir. 7 Nisan'a kadar her siyasi parti, kimi aday göstereceğini rahatça inceleme, değerlendirme hakkına sahiptir. Son tarih de YSK'ya verilecek son tarih de 7 Nisan'dır. Burada yeniden müracaatı açma gibi bir durumdan bahsetmiyorum ama böyle istisna olabilir. Onu da parti yönetimi arzu ettiği gibi değerlendirir, karar alır, gereğini de yapar. Onda da bir engel yok." Meclis te Süleyman Şah tartışması BULMACANIN ÇÖZÜMÜ TBMM - TBMM Genel Kurulu'nda, MHP'nin "Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolunun Bulunduğu Türkiye Toprağını Savunmama, PKK/PYD ile IŞİDTerör Örgütlerini Muhatap Alma" iddiasıyla Bakanlar Kurulu hakkında verdiği Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi. Önerge sahiplerinden MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, Türk milletinin bir tehdit karşısında tabanı yağlayıp kaçacak bir millet olmadığını, tarihte bunun örneklerini asla bulunamayacağını söyledi. "Devletimiz de milli ve manevi emanetlerini savunamayacak kadar temelsiz, onursuz, sıradan bir devlet değildir" diyen Korkmaz, "Ne var ki AKP Hükümeti, vatanın her köşesinde bayrağımızın indirilmesine seyirci kaldığı gibi Süleyman Şah Türbesi'nde de seyirci kalmış, vatanımızın her köşesini PKK teröristlerine teslim ettiği gibi Suriye'deki vatan toprağını da IŞİD adlı terör örgütüne teslim etmiştir" görüşlerini öne sürdü. HDP Grubu adına söz alan Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Türkiye'yi yönetenler o sandukayı alıp Türkiye'ye kaçırmak zorunda kalmamışsa, bu utançla malul olmaktan son anda kurtulabilmişlerse, bu, orada kendilerinden terörist diye bahsedilen Rojava yönetiminin idaresi ve yönetici partisi PYD sayesindedir" dedi. Kürkçü, "Genelkurmay bugün kalkmış avaz avaz bağırıyor, 'Biz onlarla bir şey yapmadık, Eşme ruhu diye bir şey yoktur, bölücübaşıyla konuşmadık' diye. Bütün herkesle konuştunuz. Öcalan'la konuştunuz, Karayılan'la konuştunuz, herkesle konuştunuz. İyi ki de konuştunuz; bir melanetten, bir rezaletten, bir utançtan kendinizi kurtarabileceğiniz bir yol açtınız" ifadelerini kullandı. Kürkçü'nün, komisyon sıralarında oturan askerlere dönerek, "Savaş, size bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Savaş, sadece milletin temsilcileri tarafından ele alınacak bir meseledir" sözlerine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Askere söylenilmez, siyasetçiye söylenilir. Onların söz hakkı yok" diye tepki gösterdi. Kürkçü de Yılmaz'a "Siz asker değilsiniz, ne oradan bana cevap veriyorsunuz? Genel Kurulun bir parçasılar, oradalar, herkese konuşuruz" dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da "Burada muhatabımız siyasi iktidardır. Dolayısıyla, bunu vesile görüp şerefli Türk ordusuna böyle bir müdahale hadleri değil" diye konuştu. Kürkçü de MHP Grubuna yönelik, "Genelkurmay Başkanına saydırdınız, problem olmadı; biz saydırınca mı problem?" karşılığını verdi. AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Hiçbir kurum eleştiriden vareste değildir ama her eleştirinin yeri, zamanı, jesti vardır. Genel Kurul'da hükümete yönelik olarak açılmış bir gensoru üzerine konuşurken, konuşma hakları bulunmaya askeri temsilcilere karşı mevcut jest ve tavır içerisinde yapılmış olan bu hareketi şiddetle reddediyorum. Bu, asla bir eleştiri olarak görülemez" dedi. CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, "Komşularla sıfır sorun diyenler, sandukayı sıfır noktasına taşıyarak Türkiye'nin itibarını sıfıra indirmişlerdir" dedi. "Vatan toprağın koruma kararlılığı, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görüşmelerde ceket çıkarmaya benzemez" ifadesini kullanan Öner, "Dünya, böylesine fiyaskoyla sonuçlandığı halde zafer edasıyla sunulan bir operasyon görmedi. Şah Fırat Operasyonu'ndan bir başarı hikayesi çıkarılamaz" diye konuştu. Milli kurtuluş savaşının şanlı önderi Atatürk'ün her türlü saygıyı ve rahmetle anılmayı hak ettiğini belirten Öner, "Milli günlerde Anıtkabir defterlerini imzalayanlar başka yerlerde kindarlıklarını sergilemekten vazgeçmelidir" dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile ilgili açıklamalarını anımsatan Öner, " Gerçekleri açıklamayı niye erteliyorlar? O zamana kadar hangi gizli yasaklı suç örtülü kalacak?" sorularını yöneltti. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Anayasa uyarınca, Bakanlar Kurulu'nun yurt savunması görevini yerine getirmediğini, PKK ve PYD'yi muhatap aldığını öne sürdü

13 26 Mart 2015 Perşembe13 EFSANE RÖPORTAJLAR Efsane GÜZELDERELİ Dengir Mir Mehmet Fırat, Efsane Güzeldereli ye anlattı AK Parti den neden ayrıldı? -2- HDP den milletvekili aday adayı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, Efsane Güzeldereli ye siyasete, Türkiye nin Kürt politikasına ve güncel gelişmelere dair görüşlerini anlattı. İşte ikinci bölümün soru ve yanıtları E.G: 2008 yılında kurucusu olduğunuz AKP'deki tüm görevlerinizden istifa ettiniz. D.F: Doğru. E.G: İstifa gerekçesi olarak sağlık sorunlarını gösterdiniz. Neydi sağlığınızdaki sorunlar? D.F: Bizdeki sorun o değildi tabi. Bizde ki sayın genel başkan, şu andaki cumhurbaşkanı ile MYK'da yapmış olduğumuz bir tartışma sonunda. Çünkü partilerin üst kurullarında yapılan tartışmalarda tabi ki, herkesin aynı fikirde olması mümkün değildir. Ancak belli bir çoğunluk ile siz bir karar alırsanız o artık partinin kararı olur ve siz aynı düşüncede olmasanız dahi onu ifade etmek zorundasınızdır. Buna parti disiplini deniyor. Eğer anlaşamamışsanız ve onu da içselleştirememişseniz yapılacak olan bir şey vardır. O da istifadır. Çünkü genel başkanın istifası mümkün olmadığına göre veya doğru da olmadığına göre. Eee o zaman kime düşer? O fikir ayrılığında ısrar eden bana düşer. Bir fikir ayrılığımız olmuştu. Sayın genel başkanın, başbakanın, o günkü düşünce tarzını ben benimsemediğim için, yapmak gereken şey istifa idi. İstifa ettim ve ayrıldım. E.G: Tartışmanızın konusu neydi? D.F: Kürt sorunu idi. Daha doğrusu siyasi analizin sonucu idi. AKP içerisinde, AKP'nin tabanını oluşturan oy katmanlarında Kürtlerin rolü nedir? Kürtlerin talepleri ne olabilir? Bunları tartıştık. Bunda bir mutabakat sağlayamadık. Onun üzerine de ayrıldım yani. Parti üst yönetim görevlerimin tamamından ayrıldım. Ama milletvekili olduğum için de, 2011'e kadar Meclis te kaldım. 2011'de meclise de veda ettik böylece. 2008'de istifa ederken de siyasete nokta koyma kararı almıştım. Artık dinlenmem gerektiğini düşünüyordum. Fakat şartlar öyle bir noktaya geldi ki, mecburen, istemesem dahi, bir vatandaşlık görevi olarak yeniden siyasete dönme mecburiyetinde hissettim. E.G: Durumdan vazife mi çıkardınız? D.F: Evet. Çünkü ben yıldır siyasetin içindeyim ve AKP'nin kuruluşunda ben vardım. Milletvekili idim o sırada. Sayın genel başkan milletvekili değildi. Hatta yasaklı idi. Fazilet Partisi'nden milletvekili idim. Kapatılmıştı. Orada benim tercihim AKP oldu. AKP'yi niye tercih ettim o gün? Bana göre kendi aramızda bir mutabakatımız, bir mukavelemiz vardı. O mukavele üzerinde bir anlaşma sağlamıştık. O mukavele ne idi? Partinin programı idi ki ben hala o programın yanındayım. O programa inanıyorum. O programın Türkiye'yi aydınlık bir geleceğe götüreceğine inanıyorum. Bir süre tatbik edildi o program. Fakat maalesef belli bir süreden sonra, özellikle 2011 seçimlerinden sonra, o program bir kenara itildi. Hatta o programın tam zıttı olan şeyler yapılmaya başlandı. Mesela, orada AB hedeflenmişti. Orada çağdaş bir demokrasi hedeflenmişti. E.G: Dokunulmazlıkların kaldırılacağı da söylenmişti. D.F: Dokunulmazlıkların kaldırılması yahut sınırlandırılması vardı. Fakat şuydu. E.G: Kürsü dokunulmazlığı. D.F: Kürsü dokunulmazlığı kalacaktı. Ama Türkiye'de milletvekilinin dokunulmazlığı dışında onbinlerce, milyonlarca insanın dokunulmazlığı var. Türkiye'de daima milletvekilinin dokunulmazlığı öne çıkarılır. Ama o hiç dokunulamayan bürokratik kesimin dokunulmazlığı hiç ortaya getirilmez, söylenmez, konuşulmaz. Kaldı ki milletvekilinin dokunulmazlığında temel bir farklılık vardır. Milletvekili dokunulmazlığı, milletvekilliği süresincedir. Artı bu süre içerisinde zaman aşımı süresi işlemez, durur. Dört dönem de yapsanız, o süre içinde, eğer suçunuz var ise zaman aşımına uğramaz. Ama devlet memurunun dokunulmazlığı, yani amirinin veya yasalardan dolayı amirinin vereceği izin ki çoğunu vermiyor, işte MİT'ti, Genelkurmay Başkanı idi bir sürüsüne başbakan izin vermek durumunda. Vermediği zaman, o süreç içerisinde zaman aşımı işliyor. Halk bunu bilmiyor. Bunun farkında değil. Özellikle milletvekillerinin halk nezdinde küçük düşürülmesi prensibi, bürokrasi tarafından şey yapıldığından hep böyle göz önünde tutulmuştur. O yanlıştır. Dolayısı ile AKP'nin kürsü dokunulmazlığına evet. Fakat diğer Türkiye'deki bütün dokunulmazlıkların tamamının ortadan kaldırılması hedef alınmıştır. E.G: Siz de milletvekilinin sadece kürsü dokunulmazlığı olmasından yana olanlardansınız. D.F: Tabi. Eğer bunun haricinde bir suçu var ise ki kaldı ki bu kürsü dokunulmazlığı Türkiye'de pek işlememiştir. Milletvekilini Meclis te kürsüde yapmış olduğu konuşmalardan dolayı boyunlarından tutularak, arabanın içerisine sokulup götürülmüştür ve 10 yıla yakın da hapis yatmışlardır. E.G: Bir dönem AKP'de Kürt politikasında öne çıkan isim sizdiniz. Daha sonra siz daha geri planda kaldınız. Sayın Abdülkadir Aksu ön plana sürüldü. Ardından Aksu'da geri planda oldu. Bunu neye bağlıyorsunuz? D.F: Şimdi tabi ki yani genel başkan yardımcılığında herhalde ilk kendini Kürt olarak ifade eden kişi bendim. Ama oraya ondan dolayı mı seçildim. Zannetmiyorum. Kürt olduğumdan dolayı öyle bir göreve geldiğim kanısında değilim. Belki başka sebepler olabilir. Bilmiyorum. Ama ben ayrıldıktan sonra Sayın Abdülkadir Aksu'nun benim istifa ettiğim göreve atanmasının aslında toplumu yanıltmaya yönelik bir hareket olduğu kanısındayım. Çünkü Abdülkadir Aksu devletin bir çok kademesinde vali olarak, İç İşleri Bakanı olarak görev yapmıştır. Ama hiç bir zaman kendini Kürt olarak ifade etmemiştir. Diyarbakırlıdır. Doğrudur. Ama Diyarbakırlı olmak, Ağrı'lı olmak veya Adıyamanlı olmak Kürt olmaya yetmiyor. E.G: Kürt olmadığını mı söylüyorsunuz Aksu'nun? D.F: Hayır, ben onun Kürt olup olmadığı benim şey alanım içinde değil. O genetik ilminin alanı içerisindedir. Ama bunu ifade etmez. Hiç bir zaman Abdülkadir Bey, yani bir vali olarak ben hiç bir zaman ben Kürdüm, İç İşleri Bakanı olarak ben Kürdüm dememiştir. E.G: Kürt değilim demiş midir? D.F: Değil, dememiştir herhalde. Ben tahmin etmiyorum. Ama şimdi siz kendi kimliğinizin olmadığını ifade eder durumda mısınız? Herhalde siz Türk'sünüz köken olarak. Bilemiyorum. Ben Türk değilim, der misiniz? Demezsiniz ve zaten bilirler. Derler, Türk'tür. Bir de bu insanın seçimine tabi olan bir şey de değildir. E.G: Elbette. D.F: İnsan, ne annesini, ne babasını, ne ırkını seçebilme özgürlüğüne sahip değildir. Ama Abdülkadir Bey'in işte, Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanıldığı nokta orada. Kendi kimliğinizi siz bir yerde değilsiniz, cumhurbaşkanı değilsiniz, başbakan değilsiniz, siz bakan değilsiniz. Belki yeni yeni daha işte başlıyor. Yani işte bazı kalkıyor türkü söylüyor Kürtçe. Siz anlıyorsunuz ki Kürt. Demek bunda bir Kürtlük var diye düşünebiliyorsunuz. Ama kimliğinizden olamıyorsunuz. Olamazsınız. E.G: Böyle davrananlar Türk kimliğini üst kimlik, diğer kimliğini alt kimlik olarak düşünmüş olabilirler mi? D.F. Ben bunu alt kimlik, üst kimlik diye bir şey. Türkiyeliyiz. Türk değiliz. Üst kimliğimiz Türk değil. Türk çünkü bir ırkı ifade eder. Türkiye bir ülkeyi ifade eder. Nasıl ki A.B.D bir ırkı değil, bir ülkeyi ifade ediyor ise. Ama siz Kürt alt kimlik, Türk üst kimlik dediğinizde işte orada çelişki başlar. Kürt sorununun temeli de budur aslına bakarsanız. E.G: Ama bir Amerikalıya sorduğunuz zaman ben ''Amerikan vatandaşıyım'' der. D.F: Tamam. Amerikalı diye bir ırk var mı? E.G: 13 ayrı bağımsız devletin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. D.F: Devlet ayrı bir şey. Devlet ile ırkı siz birbirine karıştırmaya başladınız ve Tayyip Bey de bunu karıştırıyor. Devlet ayrı şey. Irk ayrı şey. Dil ayrı şey. Devlet ayrı şey. İstifa nedenlerimden birisi bu. Kürtlerin devleti mi var ki? dili var sorusunun neticesinde ben istifa ettim. E.G: Sizi en çok kıran şey bu muydu? D.F: Buydu tabi. Devlet ile dilin arasında ne gibi bir ilişki var ki. Açın bakın. İstatistiklere meraklısınız, anladığım kadarı ile. Birleşmiş milletlerin üye sayısı civarındadır. Ama dünya dillerine ansiklopediye girin bakın, 5000'in üstünde dil var. Demek ki dil ile devlet arasında bir ilişki yok. Ha ülke ile ırk arasında da bir ilişki yok. Hele A.B.D gibi dünyanın hemen hemen her ırkını içinde barındıran bir ülkede evet ben Amerikalıyım diyor. Ben de iftihar ile ben T.C Devleti vatandaşıyım. Ben bunu söylemek istiyorum. Ama, ya işte üst kimliğimiz de Türk. Ne var yani, bunu da kabul edin. O zaman. Bu bir ırkı ifade etmiyor. Bu şeyi ifade ediyor. Bu bir kimlik meselesi. O zaman gayet basit. O zaman Türk'ler de desin ki; Biz Kürtüz. Kürt bir ırk anlamında kullanılmıyor. Böyle saçma bir şey söyleyebilir misiniz? E.G: Etnik kimliğinizin asimile edilmeye çalışıldığını mı düşünüyorsunuz? D.F: Edilmiştir diyorum. Yani şimdi biraz hafifletiyorsunuz. Evet. Kürtler asimile edilmiştir ve asimilasyonun da bir kültürel jenosit olduğu iddiasındayım. Yani o kadar da ileri götürüyorum. Yani jenosit yalnız Hitler'in kamplarında, insanları gaz odalarında, insanları öldürerek yapılan bir işlem, bana göre yalnız jenosit değildir. Jenositin en kötüsü kültürel jenosittir. Çünkü siz belli bir ırkdan gelen insanın, dilini unutturuyorsunuz, kültürünü unutturuyorsunuz. Ayrı bir kimlik veriyorsunuz ona. Türkçe öğreniyor. Dolayısı ile siz ne yapıyorsunuz? Bir insanı öldürüyorsunuz? Yok ediyorsunuz. Dolayısı ile asimilasyon, Türkiye'de halen vardır. Ha inkar. Doğru, bitmiştir belki. Kendisini dayatarak bitmiştir. Ama bunun yanında asimilasyon halen devam ediyor. Çünkü ben, üniversiteye geldiğimde Kürtçe bilmiyordum. Ben Kürt bir anne ve babadan doğmayım. Ama öylesine bir kurgu dünyası yaratılmıştı ki; Aman ha, dışarıda Kürdüm, Mürdüm filan demeyin. E bunun bir yolu da size Kürtçe öğretmemekti. Evde Kürtçe konuşulmamasıydı. Ha, ne zaman öğrenmeye başladım Kürtçeyi? T.C Devleti Cumhurbaşkanı'nın, ''Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm'' dediği güne kadar, ben Kürtlüğümü bilmiyordum. O gün bunun bilincine varabildim. Bunu bir T.C.Devleti Cumhurbaşkanı söylemiştir. E.G: Kimdi o? Hatırlayamadım. Çok mu eski? D.F: Cemal Gürsel. Açın, Erzurum konuşmasında, görürsünüz. Ha daha halen, Türkiye'de bir inkar politikasının olmadığını, bir asimilasyonun olmadığını iddia edebilmek mümkün mü? Bu kadar açık. Bu kadar net. E.G: Sayın Erdoğan, Balıkesir'de yaptığı konuşmada; ''Ne Kürt sorunu ya. Neyiniz eksik?'' dedi. Ben de soruyorum; Kürt sorunu var mı? Yok mu? Neyiniz eksik? D.F: Vallahi tabi bilemiyorum. 2005'te Diyarbakır'daki konuşmasını açın, okuyun. Ondan sonra Ankara Havaalanı'ndan İstanbul'a doğru giderken, ''Kürt açılımı yapıyoruz'' dedi. Ertesi gün sıkıştı.''demokratik açılım yapıyoruz. Kürt açılımı değil'' dedi.o da tutmadı. Bilmem ne barış, bilmem ne kardeşlik projesi dedi. O zaman sormak lazım. Birileri insana sorar. Daha bundan bir hafta önce, devletin temsilcileri ile başbakan yardımcısı ile AKP Grup Başkan Vekili ile devletin yetkili organları ile o bir yandan İmralı'dan getirilmiş olan 8 maddede mutabakat sağlandı. Oslo görüşmelerini ben yapmadım. Bu sorun benim sorunumdur da ben demedim. Dolayısı ile siyasetin alanı dışında bu söylem. Bu psikoloji bilimi alanının içine giriyor bu söylem. Onun için, ben bu konuda bir uzman olmadığım için bir şey söyleyemeyeceğim. E.G: Psikolojisi mi değişiyor demek istiyorsunuz? D.F: Onu bilmiyorum. Onu psikoloğa sorun diyorum. Bana değil. Ben siyasetçiyim. Ben hukukçuyum. Ben siyaset ile hukuk ile ilgili bir şey var ise cevaplandırırım. Ama benim bilim disiplinimin dışında olan bir şey de ben şey yapamam. Onu istiyorsanız bir psikolog veya bir psikiyatr ile randevu alırsınız. Bunun bir değerlendirmesini yaparsınız. O size kalmış olay. E.G: Psikoanalize mi gerek var diyorsunuz? D.F. Onu da ona soracaksınız. Ben bilmiyorum. Ben o zaman psikoloğum derdim.(gülüyor) Kimliğimde herhalde okumuşsunuzdur. Psikoloji okumadım. Adalet psikolojisi okutmuşlardır bize. Ama pek önemli bir şey değil. E.G: ''Bir anonim şirket nasıl yönetiliyor ise, Türkiye'de öyle yönetilmelidir'' dedi Sayın Erdoğan. Katılır mısınız? D.F: Valla anonim şirket kar üzerine kurulur. Şirketler karlılık üzerine kurulur. Asıl gayesi budur. Türkiye, neyi satıp, neyi alacak ve bu karı nasıl paylaştıracak? Kimin ne kadar hissesi olacak? Mesela ticaret hukukunda aslan payı şirketler vardır. Altın hissesi olanlar, olacak mı? Mesela Türk Telekom'da devletin altın hissesi vardır. Yüzde 10'dur veya yüzde 5'tir. Ama yönetimde söz sahibidir. Dolayısı ile (gülüyor), devletin şirketleştirilmesi bana göre korkunç bir olay olur. Devlet bir hizmet organizatörüdür bana göre. Nedir bu hizmet organizasyonu? Benim özgürlüklerimi koruyacak. Benim yaşamımı koruyacak. Refahımı sağlayacak. Benim sosyal güvenliğimi sağlayacak. Bana lütuf değil. Havaalanı yapacak. Yol yapacak. Afedersiniz tuvalet yapacak. Belediyesi vasıtası ile caddeyi süpürtecek. Bunlar hep devletin görevleri içerisinde. Devlet budur. Devleti şirketleştirdiğiniz zaman, çok ters bir noktaya gidersiniz. O zaman şirketlerdeki yöneticilerin, CEO'mudur, nasıl olacak?, Genel Müdür mü olacak? GYO'mı yapacak? Kupon arsalar filan mı alıp-satacak? Yani devlet o zaman bu olur. (gülüyor) Devleti böyle bir şekilde nitelendirmeyi ben ilk defa duydum. Ama ben daha pek çok şeyi ilk defa duydum hayatımda bu dönemde. O bakımdan çok da fazla şaşırmıyorum. Ya gündem değiştirilmek isteniyor bu şekilde. Birileri yolsuzlukları, vurgunları göz önünden alıp, bunların konuşulması yerine, bu nevi absürd şeyler ortaya atılarak muhalefetin, diğer şeylerin bunun peşinden gitmek istemesi sağlanmak isteniyor veya biraz ağır olacak ama eğitimli cehalet mi diyeceğim, bilemiyorum yahut böyle bir şey mi olacak çünkü devletin tarifi, devletin görevleri bellidir. Hukuk yani evrensel hukuk içinde de bellidir. Dünyanın hiç bir yerinde devlet şirket gibi yönetilmez. Şirketin görevlerini de devlet üstlenemez. Hatta biliyorsunuz devletin KİT'leri vardı. Onlar bile tasfiye edildi. Yani bırakın devleti şirket gibi yönetmek, devletin ortak olduğu ve devletin kontrolünde olan şirketlerin bile bu çağda artık görevini bitirdiği kanısı ile, işte Sümerbank'tı, Etibank'tı, bir sürü devlet yatırımları vardı. Bunların hepsi tasfiye edildi. O zaman sorarlar insana, niye bunları tasfiye ettiniz? Biraz daha arttıraydınız. Sümerbank bez imal edeydi. Çünkü satıp kar edeceksiniz. Şirketin temel gayesi kardır. Devletin temel gayesi kar olarak düşünülemez. E.G: 2016 yılında A.B.D'de başkanlık seçimleri olacak, biliyorsunuz. Adaylardan biri de senatör Rand Paul. Kendisi dedi ki; kendi ellerim ile bir harita çizeceğim. Türkiye'den de bir toprak parçası almak sureti ile bölgede bir Kürt devleti kurduracağım. Ne dersiniz bu sözlere yönelik? D.F: Onu tanımıyorum. Tanışmadık o aday ile. Tanıştığımızda sorarım ne demek istediğini veyahut siz tanıyorsanız konuşup açıklayabilirsiniz. Çünkü ben onun ne anlama geldiğini, konuşmayayım. Bizim basının bir hastalığı vardır. Böyle mesela 300 sayfalık bir kitaptan, bir cümleyi alır, önünü, arkasını keser ve onu manşet yaparlar. Ondan sonra git işin içinden çık. Mesela meşhur benim bir konuşmam vardır. Abdullah Öcalan'ın idamı ile ilgili. Meclis te kürsüde yaptığım konuşma şu idi. Abdullah Öcalan'ı A.B.D getirdi size teslim etti ve başbakanlık ile meclis binasının arasında da 500 metre mesafe vardı. İdam kararı çıktı. İdam kararının, başbakanlık tarafından meclise sevki gerekiyordu. Üç senedir sevketmediniz. Bu arada da, hükümetin getirdiği, altını Devlet Bahçeli'nin de imzaladığı yasa teklifi ile de idam cezası kaldırılmıştı. O zaman kalktım ve uzun bir konuşmanın sonunda da şunu söyledim. E.G: Kalktı ama şöyle bir hüküm var; Eğer bir savaş halinde ya da bir iç savaş halinde, vatana ihanet ile ilgili idam gerçekleştirilebilir. D.F:(Gülüyor) İşte ben de o zaman şunu söylemiştim; ''Beyler, siz, Abdullah Öcalan'ı asmazsınız. Asamazsınız. Çünkü sizin siyasi sermayeniz bu''. Bunun üzerine MHP tandanslı, milliyetçi tandanslı gazetelere bakarsanız veya internete bakarsanız, ''Dengir Fırat, Öcalan'ı asamazsınız, astırmayız'' diye yazıldı. Ben onu dememiştim. Ben onu MHP'lilere söylemiştim. Siz sermayenizi yok etmezsiniz demiştim. Ama MHP'liler bunu öyle kullandılar. Çünkü, öbür yanını kesmişler. En sonundaki şeyi almışlar. Onun için ben sayın başkanın da ismini bilmiyorum. Ama Ortadoğu 1. Dünya Harbi'nden sonra çizilen suni sınırlar giderek silinmeye başladı. İşte Suriye. İşte Irak. İşte diğer ülkeler. E.G: Bölgede Diyarbakır'dan Tebriz'e bir Kürt devleti kurulmasını olası görüyor musunuz? D.F: Ben yeniden parçalanmalardan çok yeniden birleşmeler olacağı kanısındayım. E.G: Ne gibi? D.F: Ülkeler birleşecek. AB'de olduğu gibi. Yani Fransa ile Almanya ezeli düşman. 1. Dünya Harbi'nde savaşmışlar. 2. Dünya Harbi'nde savaşmışlar. Onun öncesinde bir sürü savaşları var. Baktılar ki savaş ile olmuyor. Ne yaptılar? AB'ni kurdular. Önce işte demir ve çelik birliğini kurdular. Ondan sonra ekonomik bir birlik oldu. Şimdi siyasi bir birlik haline geldi. Şimdi Bulgaristan'dan girdiniz mi, Portekiz'in en ucundaki noktaya kadar sizden herhangi bir şey sormadan gidiyorsunuz. Hudutlarda sadece bayrak değişir. Onun yanında gene başka bir bayrak var. AB Bayrağı. Niye? Dünya artık entegre olmaya başladı. Yani A.B.D ile Meksika belki yarın birleşecek veya Kanada birleşecek. Belki hudutlarını kaldıracaklar. AB benzeri. Aynı şey. Ortadoğu'nun bu siyasetin dışında olması mümkün değil. Artık insanlar, çünkü egemenlik anlayışı giderek değişti dünyada. Devletlerin egemenliği artık eski anlayışın yerine daha demokratik anlayışta geldi. Artık insanlar şunu gördüler ki; Devlet olmak, bağımsız olmak, çok fazla bir şey ifade etmiyor. Mühim olan toplumların refah içerisinde, emniyet içerisinde yaşamaları öncelikli hale gelmeye başladı. YARIN: HDP yüzde kaç oy alır?

14 14 26 Mart 2015 Perşembe TURİZM Van ekonomisine "İranlı turist dopingi ISSN Mart karı Kayseri'deki turizmcilerin yüzünü güldürdü KAYSERİ - Türkiye'nin önemli kayak merkezlerinden Erciyes'te, mart ayında etkili olan kar yağışı sezonu uzattığı için turizmcileri sevindirdi. Kayseri Turizmciler Derneği (KAYTİD) Başkan Yardımcısı Mehmet Eğlenceoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erciyes'te çok uzun yıllar sonra ilk defa mart ayında bu kadar yoğun kar yağışı gördüklerini söyledi. Aralıklarla devam eden yağışla birlikte kar kalınlığının pistlerin olduğu bölümde 2 metrenin üzerine çıktığını ifade eden Eğlenceoğlu, şunları kaydetti: "Önceki yıllarda Erciyes de dahil olmak üzere birçok kayak merkezinde mart ayında kar kalmazdı ama bu yıl çok bereketli geçiyor. Mart ayının sonuna yaklaşmamıza rağmen halen yağış devam ediyor. Bu da sezonun nisanın sonuna kadar uzamasını sağlayacak. Kayak merkezindeki işletmeler kar olursa kazanç elde edebiliyor. Bu nedenle karın çok yağması ve sezonun uzaması turizmcilerin yüzünü güldürüyor. Ne kadar çok kazanırsak gelecek yıla o kadar fazla yatırım yapma imkanımız doğuyor." Eğlenceoğlu, yapay kar makinelerine güvenerek, tur operatörlerine 4 aylık sezon garantisi verdiklerini ancak makinelere çok fazla ihtiyaç duymadan sezonun 5 aya kadar uzadığını belirterek, "Turizmciler için sezon garantisi çok önemli. Çünkü aylar öncesinden gidilecek yerler belirlenip rezervasyonlar ona göre yapılıyor. Önceki yıllarda yaşadığımız olumsuzlukları düşününce hiç kimse böyle bir sezon geçireceğimizi tahmin etmiyordu. Sezonun bu kadar uzamasına tur operatörleri bile şaşırıyor. Ekstra rezervasyonlar yapmaya çalışıyor. İnsanlar sezon bitmeden son kez kayak yapmanın heyecanını yaşamak istiyor" diye konuştu. Erciyes'te sezonu açtıkları ilk günden itibaren yüzde 80 doluluğun altına hiç düşmedikleri hafta sonları ve diğer tatil dönemlerinde ise yüzde 100 dolulukla çalıştıklarını ifade eden Eğlenceoğlu, yoğunluğun kent merkezindeki otellere de yansıdığını ve Türkiye'nin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her bölgesinden binlerce kayakseverin Erciyes'e geldiğini belirtti. GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Mart 2015 Perşembe Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Ülkelerindeki nevruz tatili dolayısıyla Van'a gelen çok sayıda İranlı turist, yaptıkları alışverişle esnafa erken bahar yaşattı. VAN - İran'da 13 günlük resmi Nevruz Bayramı tatilini fırsat bilen binlerce İranlı turist, adeta Van'a akın etti. Başta alışveriş merkezleri ve mağazalar olmak üzere cadde ve sokaklarda büyük yoğunluğun yaşanmasını sağlayan İranlılar, uzun süredir ekonomik durgunluk yaşayan esnafın yüzünü güldürdü. İranlıların kentte daha uzun süre kalmasını sağlamak amacıyla 20 Mart-5 Nisan tarihlerinde düzenlenen "Van Shoppigg Fest" kapsamında daha rahat ve indirimli alışveriş imkanı bulan turistler, yaptıkları alışverişlerle kente ekonomik hareketlilik yaşattı. Tatillerini Akdeniz, Ege sahillerinde geçirmek ya da İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde alışveriş yapmak isteyen birçok İranlı turist de otomobillerini Ferit Melen Havalimanı otoparkına park edip uçakla yolculuk etmeyi tercih etti. Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Başkanı Necdet Takva, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkelerindeki Nevruz Bayramı tatili dolayısıyla son 4 günde 14 bin İranlı turistin sınır kapılarından giriş yaparak kente geldiğini belirtti. İranlı turistlerin şehirden memnun ayrılmasını sağlamak amacıyla düzenledikleri festivalin olumlu yansımalarını aldıklarını vurgulayan Takva, "İranlı turistlerin gelişiyle Van'daki konaklama tesislerinde ve kamuya ait misafirhanelerde yer kalmadı. Umuyorum ESKİŞEHİR - Eskişehir'de, "Dünya Ağaç Günü" etkinlikleri kapsamında 68 ülkeden 300 sanatçının ürettiği eserlerden "Ahşap Sanatlar Müzesi" oluşturuldu. Odunpazarı Belediyesince Kurşunlu Külliyesi'nde oluşturulan müzenin açılış töreninde konuşan Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, Eskişehir'i diğer kentlerden ayıran en önemli unsurun meydan, cadde ve sokaklarındaki heykeller olduğunu söyledi. Bu heykellerin, Eskişehirlilerin sanata önem verdiğini gösterdiğini vurgulayan Günay, şunları kaydetti: "Odunpazarı Belediyemiz bu sene çok çarpıcı bir işin altına imzayı attı. Onları tebrik ediyorum. Bu Ahşap Sanatlar Müzesi, dünyada üçüncüsü ki kentimiz önümüzdeki yıl konaklama alanında yaşadığı eksiklikleri giderir. Özellikle kentin turizm altyapısının güçlenmesi konusunda daha istekli ve arzulu yatırım perspektifi çizer. Festivalimizin ilkini düzenlediğimiz için birtakım eksikliklerimiz var. Ancak festivalin ruhuna uygun ve misafirlerimizin rahat etmesi konusunda esnafımıza yönelik çağrı ve denetimlerimiz aralıksız devam edecek" dedi. Takva, kentteki eğlence mekanlarının doluluklarının da üst düzeyde olduğuna işaret ederek, 2016 yılında nevruzla düzenlenecek festivalin çok daha verimli ekonomik döngüye katkı sağlayacağına inandıklarını ifade etti. Van'da bulunan yabancıların, halkın konukseverliği çerçevesinde karşılanması gerektiğine değinen Takva, şöyle konuştu: "Bunu tüm halkımızdan rica ediyoruz. İşletme sahiplerinin eksiklerinin olmaması yönündeki taleplerimizi yineliyoruz. Özellikle İran'dan gelen misafirlerimiz için danışma ofisi kurduk. Emniyet müdürlüğüyle yaptığımız görüşmede misafirlerimizin araçlarının trafikte karşılaştıkları sorunlarının ortadan kaldırılması konusunda bilgi alışverişinde bulunduk. Belediye başkanlığımız da zabıta önlemlerini artırarak insanların rahat alışverişlerini yapmalarını sağlayacak." Kent merkezindeki bir otelin genel müdürü Gürkan Akbay ise kentin tanıtımının ve buna herkesin katkı sunmasının önemli olduğunu bildirerek, özellikle İran'da yapılacak tanıtım Eskişehir'de Ahşap Sanatlar Müzesi açıldı gerçekleştirilen bir organizasyon. Birincisi Tanzanya'da, ikincisi Çin'de, üçüncüsü ise Türkiye'de Eskişehir'de gerçekleştirildi. Ağaçtan yapılan eserlerin yer aldığı bu müze de dilerim ki diğer müzelerde olduğu gibi kapısında insanların kuyrukta beklediği yerlere eklenir." Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ise 68 ülkeden 300 sanatçının katıldığı Dünya Ağaç Günü etkinlikleri kapsamında yaklaşık 15 gündür çalışıldığını dile getirdi. Sanatçıların eserlerinin geçici bir süre Kurşunlu Külliyesi'nde sergileneceğini bildiren Kurt, daha sonra bunların Odunpazarı'nda "Türkiye'nin ilk ah şap müzesi" olacak konakta sergileneceğini ifade etti. çalışmalarıyla ilginin daha üst düzeye çıkacağına inandığını dile getirdi. Sadece kendi otellerinin değil kentteki tüm otellerin dolu olduğunun altını çizen Akbay, "Bunun nedeni İranlı komşularımızın bizi ziyaret etmeleri. Onların ne kadar doğru rakamlarla alışveriş yapmalarını sağlarsak gelecek yıllarda ilimize o kadar fazla geleceklerdir. Düzenlenen festival İranlıların mutlu olmasını sağladı ve gelecek yıl bunun çok olumlu etkisi olacaktır. Onlar da kendileri için bir şeylerin yapıldığını farkındalar ve bu onlara kendilerini iyi hissettiriyor. Misafirlerimizi memnun etmek için onların sevdiği tarzda etkinlikler düzenliyoruz" diye konuştu. Yaptıkları alışverişle kente canlılık kazandıran İranlı turistler de Vanlıların kendilerine büyük ilgi gösterdiğini belirterek, böylesi bir durumdan memnuniyet duyduklarını kaydetti. Van'da bol bol alışveriş yapıp zaman geçirdiğini ve Van Gölü sahilinde ailesiyle gezdiğini anlatan Seher Moseferi, kentin havasının İran'a göre soğuk olmasına rağmen insanların sıcak ilgisiyle karşılandıklarını söyledi. İş yerlerinin vitrinini Farsça yazılarla süsleyen ve çaldıkları müziklerle İranlı turistlerin ilgisini çekmeye çalışan esnaf ise kentte, uzun bir aradan sonra ilk defa alışveriş yoğunluğu yaşandığını dile getirdi. Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 26 Mart 2015 Perşembe Bakan Kılıç, başarılı güreşçileri kutladı ANKARA- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, 23 Yaş Altı Avrupa Güreş Şampiyonası'nın ilk gününde bronz madalya kazanan milli sporcuları tebrik etti. Bakan Kılıç, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Milli sporcularımız, 23 Yaş Altı Avrupa Güreş Şampiyonası'nda bizleri mutlu eden derecelere imza atarak, üç bronz madalya kazandı. Şampiyonanın ilk gününde kazanılan bu güzel başarıların, gelecek günlerdeki madalyaların da habercisi olacağına yürekten inanıyorum. Bu önemli organizasyonda mücadele edecek bütün milli sporcularımıza başarılar diliyorum." Beton sahada hazırlanıp çimde şampiyon oluyorlar MUĞLA- Geçen yılın Okul Sporları Yıldız Erkekler Çim Hokey Turnuvası şampiyonu Yatağan Bozüyük Ayser-Kazım Eren Ortaokulu takımı, okullarının beton sahasında çalışmalarını sürdürüyor. Yatağan ilçesi Bozüyük Mahallesi'ndeki Ayser-Kazım Eren Ortaokulu'nun çim hokeyine meraklı beden eğitimi öğretmeni Mahmut İmren tarafından 2011 yılında kurulan 12 kişiden oluşan yıldız erkek çim hokeyi takımı, geçen yıl il ve bölge birinciliklerinin arından Zonguldak'ta düzenlenen Okul Sporları Yıldız Erkekler Çim Hokey Turnuvası'nda Türkiye şampiyonluğunu elde etmişti. İlçede bu spor için uygun alan bulunamaması nedeniyle okul bahçesindeki beton sahayı antrenman alanı olarak kullanan çim hokeyi okul takımının tek isteği, çalışmalarını yapabilecekleri çim bir saha. Antrenör İmren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mart'ta Muğla'da düzenlenecek il birinciliği müsabakaları için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. Okullarında 74 öğrencinin öğrenim gördüğünü, 8 as ve 4 yedek çim hokeyi oyuncusu bulmak için büyük çaba harcadıklarını dile getiren İmren, 3 yıllık çalışmanın ardından Türkiye'nin önde gelen çim hokeyi takımlarına kafa tutan bir takım oluşturduklarını vurguladı. Karşılaştıkları takımların birçoğunun antrenörünün milli takımlarda görev yapmış isimler olduğunu ifade eden İmren, "Oyuncuların bazıları ise lisanslı olarak bu sporu yapıyordu fakat inançlı çalışmalarımız neticesinde geçen yıl Türkiye şampiyonu olduk" dedi. Şampiyon takımın neredeyse tamamının mezun olması nedeniyle altyapıdan yetiştirdikleri sporcuları takıma monte ettiklerini anlatan İmren, bu yıl oyuncularının tamamının 5 ve 6. sınıf öğrencilerinden oluştuğuna dikkati çekti. Çim hokeyine yeni başlamalarına rağmen oyuncularının iddialı olduklarının altını çizen İmren, bu yıl için fizik kapasitelerinin yetersiz göründüğünü ama önümüzdeki yıllarda ağabeylerini aratmayacağını düşündüğüne işaret etti. Messi "sağlam" çıktı ANKARA - İspanya 1. Futbol Ligi (La Liga) ekiplerinden Barcelona'nın yıldız futbolcusu Lionel Messi'nin sağlık kontrolüne girdiği ve sakatlığının bulunmadığı açıklandı. Arjantin Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, milli takım ile ABD'de kampta bulunan Messi'nin, ayağındaki bir ağrı nedeniyle Washington'da sağlık kontrolünden geçtiği belirtildi. Açıklamada, yıldız oyuncunun ayağında herhangi bir soruna rastlanmadığı ve sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Arjantin, 29 Mayıs Pazar günü El Salvador ve 1 Nisan Çarşamba günü Ekvador ile hazırlık maçları oynayacak. Beşiktaş, Aydınus ve Emre için ceza bekliyor İSTANBUL - Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe ile yaptıkları derbinin ardından, Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan hakem Fırat Aydınus'a, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'ndan da sarı-lacivertli takımın kaptanı Emre Belözoğlu'na ceza beklediklerini açıkladı. Akaretler'deki kulüp binasında gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Fikret Orman, Fenerbahçe'nin galibiyetini düşük göstermek gibi bir niyetinin olmadığını ancak açıklık getirilmesi gereken konular bulunduğunu ifade etti. UEFA Avrupa Ligi ve derbide aldıkları yenilgilerin ardından büyük bir üzüntü yaşadıklarını kaydeden Orman, Aydınus'un maçı yönetmek için değil, idare etmek için sahaya çıktığını, Emre'nin de spor ahlakına uymayacak davranışlarda bulunduğunu savundu. Fenerbahçeli futbolcu Emenike'nin formasını çıkartıp oyun alanını terk etmesi ve tekrar dönmesinin bir kural hatası olduğunu kaydedip, hakemin bunu görmezden geldiğini vurgulayan Orman, "Hakem tam anlamıyla maçı yönetmek için değil, idare etmek için gelmişti. Bütün kararları günü kurtarmak içindi. 'Ne şama ne şişe dokunsun' pozisyonunda yönetti. 29 numaralı oyuncu gözünün önünde formasını çıkartıyor. Talimatlar açıktır, sahayı terk ediyor. 'Görmedim' diyeceği bir pozisyon değil. Dışarıya çıkıyor, teknik heyet müdahale ediyor ve oyuncu tekrar formasını giyip içeriye giriyor. Formasını çıkartması, dışarı çıkması, içeri girmesi, bunların hepsi birer kural hatası. Hakem hatası, kural hatası neyse. Kural, 'oyuncu hakemin iradesi olmadan sahadan çıkamaz' diyor ama oyuncu çıkıyor. 'Hakemin iradesi olmadan içeriye giremez' diyor ama oyuncu giriyor" şeklinde konuştu. Emre için de "20 numaralı oyuncu" ifadesini kullanan Beşiktaş Kulübü Başkanı, "Orada 20 numaralı oyuncu hiçbir spor ahlakına uymayacak şekilde, hiçbir camiaya yakışmayacak şekilde gelip bir büyük camianın hocasına... Duyuyorum, gözlemciler görmemiş, tavuk karası var herhalde gözlerinde. Kayseri Erciyesspor maçında oyuncumuz Gökhan Töre, yere doğru ağzından çıkan yanlış bir ifadeden kırmızı kart görüp, Fenerbahçe maçında oynayamamıştır. Dördüncü hakem Deniz Çoban, 'Hocam küfür var kırmızı kart' diyor. Hakem 'Sen işine bak' diyor. Slaven Bilic'in de küfür ettiğini söylüyorlar. İkisini de atsaydı. İki yanlış bir doğru etmiyor ki. İkisini de atsın. Biz, teknik direktörümüz, bütün yönetim kadromuz ve oyuncularımız dahil, her şeye adaletli ve Türk sporu açısından bakıyoruz" şeklinde ifadeler kullandı. Trabzonspor'da Aytaç Kara sezonu kapattı TRABZON - Trabzonspor'un, ligdeki Akhisar Belediyespor maçında sakatlanan oyuncusu Aytaç Kara'nın operasyon geçirdiği ve sezonu kapattığı bildirildi. Bordo-mavili kulübün internet sitesinden yayımlanan açıklamada, Akhisar Belediyespor maçında sakatlanarak oyunu terk eden Aytaç Kara'nın sağ ayak ikinci ve üçüncü tarak kemiklerinde kırık tespit edildiği bildirildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Yapılan ileri tetkik ve konsültasyonlar neticesinde kırığın cerrahi olarak fiksasyonuna karar verilmiş olup, Aytaç bugün Trabzon'da başarılı bir operasyon geçirmiştir. Oyuncumuz sezonu kapatmıştır. Yeni sezonda takımımızla birlikte çalışmalara başlayacak Aytaç'a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz."

16 26 Mart 2015 Perşembe Yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği Bosna Savaşı'nda, taşıdıkları önemli mesajlarla hayat kurtaran posta güvercinlerine bugün eskisi kadar değer verilmiyor. Savaşın hayat kurtaran posta güvercinleri şimdi yarışmalar için eğitiliyor SARAYBOSNA - VESNA BEŞİÇ - Halk arasında "asker güvencin" olarak da bilinen posta güvercinleri, tarihin farklı dönemlerinde uzak mesafelere gönderilen mesajları taşımakta kullanıldı. Özellikle savaş dönemlerinde askeri mesajların taşınmasında faydalı olan bu güvercinler, çoğu zaman insanların hayatlarını kurtarmalarını sağladı. İletişim imkanlarının sınırlı olduğu Bosna'daki savaşta da posta güvercinlerini önemli işlere imza attı. Düşman mevzilerinden fark edilmeden geçebilen bu güvercinler, ulaştırdıkları mesajlarla onlarca insanın hayatını kurtardı. Savaşın sona ermesi ve teknolojideki hızlı gelişmeler nedeniyle, artık hayati mesajlar taşımayan ve genellikle çeşitli yarışmalar için eğitilen bu güvercinler, birçok insan tarafından unutuldu. Saraybosna'nın en eski güvercin yetiştiricilerinden 74 yaşındaki Ramiz Recep, güvercin yetiştirmeye çocuk yaşta başladığını ve askerdeki iki yılının dışında, hayatını güvercinlerle geçirdiğini anlattı. İlk zamanlarda "taklacı" güvercinlerle ilgilendiğini ancak 1970'li yıllarında ardından posta güvercinleri yetiştirmeye başladığını anlatan Recep, "Posta güvercinleri telefonun, faksın, internetin olmadığı dönemlerde mesaj getirip götürüyor, kimi zaman götürdükleri mesajlarla insanların hayatlarını kurtarıyordu. Bugünse bu güvercinler sadece yarışmalar için yetiştiriliyor" diye konuştu. BİN kilometre uçuyorlar 85 güvercini bulunan Recep, Bosna Hersek'in yanı sıra yurtdışında Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen çeşitli yarışmalara katıldıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Bu son derece pahalı bir spor. Güvercinleri yarışmanın yapılacağı yere götürebilmek için kamyona ihtiyacınız var. Öte yandan, güvercinlerin yanı sıra diğer gerekli malzemelerle yarışmanın yapılacağı ülkelere giderken de vize alma sorunuyla karşılaşıyoruz." Bir diğer posta güvercini yetiştiricisi Rusmir Pepelyak da sahip olduğu 25 posta güvercini ile yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli yarışmalara katılıyor, bu yarışmaları organize ediyor. Güvercinlerin uzun mesafe yarışmalarında bin, kısa mesafe yarışmalarında ise 150 kilometre uçtuklarını aktaran Pepelyak, kimi zaman güvercinlerinin geri gelmediğini de söyledi. Bosna Hersek genelinde, yüzün üzerinde posta güvercini ve 35 civarında ilgili dernek bulunuyor. Posta güvercinlerinin fiyatlarının kimi zaman 250 bin avroya kadar çıktığı ifade ediliyor. Eski piyango biletleri koleksiyonerlerin gözdesi İkramiye kazanmak için birçok kişinin rüyalarını süsleyen piyango bileti, koleksiyonerler içinse farklı bir anlam ifade ediyor. ANtAlYA - HÜSEYİN kanber - Koleksiyon bir tutkudur... İnsanı bilmediği bir dünyaya götüren ve uzun süre gezdiren... Birçok meslekten insan günümüzün iş stresi başta olmak üzere çeşitli sorunlardan bir süreliğine de olsa kurtulmak için koleksiyon yapmayı tercih ediyor. Tablo, eski belge, para, pul ve daha niceleri... İşte bunlardan biri de eski piyango biletleri. Birçok insan günümüzde 10 günde bir yapılan ve ikramiye çıkması için büyük hayallere kapıldığı Milli Piyango biletini özenle saklarken, bazıları da ikramiyenin değil, çekiliş günü geçmiş biletin peşinde koşuyor. Onlardan biri de antika işleriyle uğraşan koleksiyoner Barış Albayrak. AA muhabirine açıklamalarda bulunan Albayrak, antika işleriyle uğraşması nedeniyle para, jeton, pul başta olmak üzere çeşitli koleksiyonlar yaptığını söyledi. Yıllar önce bir gün yaşlı bir teyzenin vefat eden eşinden kalma piyango biletleri getirdiğini ifade eden Albayrak, "Bu biletlerin üzerinde bulunan resim ve çizimlerin görsellikleri beni çok etkiledi. Bir anda diğer koleksiyonlardan vazgeçerek piyango bileti koleksiyonu yapmaya karar verdim" dedi. Bilet toplamak için araştırma yapmaya başladığı bir dönemde aldığı Osmanlıca kitabın içinden ilk Türk piyango biletine tesadüfen ulaştığını anlatan Albayrak, 19 Nisan 1926 tarihli ve Osmanlı Türkçesi ile hazırlanmış biletle Teyyare Piyangosu denilen ilk piyango biletlerini toplamaya başladığını kaydetti. Albayrak, yılları arası biletleri bulmanın çok zor olduğunu, ekonomik sıkıntıların yaşandığı dönemlerde çıkan biletlerin çok azının günümüze ulaştığına dikkati çekti. Kendisinin 10 yıldan bu yana bilet topladığını belirten Albayrak, "Koleksiyonumda 5 bine yakın bilet bulunuyor. Piyango bileti koleksiyonerleri son dönemlerde arttı. İnsanlar normalde Milli Piyango biletini ikramiye çıksın diye alır. Biz koleksiyoncular ise ikramiyenin değil, biletin peşindeyiz. Bu da farklı bir duygu" diye konuştu. Albayrak, yakın tarihli piyango biletlerinin lira arasında satılabildiğini, Osmanlı dönemi biletlerinin ise binbin 500 lira arasında alıcı bulduğunu bildirdi. Albayrak, son dönemlerde insanların eski biletlere karşı büyük ilgisinin oluşmaya başladığına işaret ederek, "Son yıllarda eski Milli Piyango biletlerine talep çok arttı. Koleksiyonerlerin dışında eşine, dostuna, arkadaşına ilginç bir hediye almak isteyenler de doğum günü veya o güne yakın tarihli eski biletleri alıyor" şeklinde konuştu. Türkiye'de piyangonun 19 Nisan 1926'da eski Türkçe olarak yayınlanan Teyyare Piyangosu ile başladığını bildiren Albayrak, piyango biletlerinin 11 Şubat 1929'dan sonra Latin harfleriyle çıkmaya başladığını, 11 Kasım 1935'te de Teyyare Piyangosu'nun adının Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu olarak değiştirildiğini ifade etti. Milli Piyango'nun Türk insanın hayatına 11 Kasım 1939'da girdiğini dile getiren Albayrak, ilk Milli Piyango biletlerinin eski Teyyare Piyangosu biletleri üzerlerinin sürsajlanarak (belgenin üzerindeki bazı yazıların kapatılması) satışa sunulduğunu, ilk resimli Milli Piyango biletinin de 19 Mayıs 1940'daki çekilişle hayatımıza girdiğini belirtti. Van kedileri için özel ev yaptırdı VAN - ALİ İHSAN ÖZTÜRK - Vanlı iş adamı Erdal Binici, kentin en önemli değerlerinden biri olan Van kedilerinin neslinin korunması için 30 kedinin barındığı özel bir ev oluşturdu. Van Kalesi yakınlarında kurduğu atölye ile Urartu medeniyetinin unutulmaya yüz tutmuş gümüş işleme sanatına hayat veren iş adamı Binici, dünya üzerinde saflığını koruyabilmiş, melezleşmemiş canlıların başında gelen Van Kedisi'nin neslinin korunması konusunda yürütülen çalışmalara katkı sunmayı amaçlıyor. Bu kapsamda iş yerinin bahçesinde özel bir kedi evi kuran Binici, sokaklardan ve çeşitli yerlerden topladığı 30 kedinin bakımını burada yapıyor. Cana yakınlığı, beyaz, ipeksi kürkü, aslan yürüyüşü, uzun ve kabarık kuyruğu, farklı renkteki gözleri ve suya olan düşkünlüğüyle gerek kentin gerekse Türkiye'nin en önemli canlı kültür varlığı arasında yer alan Van Kedisi ırkının korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğine inanan Binici, yıllar önce her evde bir Van Kedisi beslendiğini ancak bu kültürün günümüzde yaşatılamadığını söyledi. Binici, Van'a gelen turistlerin de ilgi odağı olan Van kedilerinin Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmayla koruma altına alındığını ancak vatandaşların da bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti: "Turizmle uğraşan aynı zamanda kedileri çok seven bir aileyiz. Kentimizin en önemli değeri olan Van kedilerinin de mutlaka turizmin içinde yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle atölyemizin ön kısmında misafirlerimizin de ziyaret edebilmesi için özel bir kedi evi oluşturduk. Neslinin korunmasına katkı sunmak için bunu yaptık. Van'ın en büyük değerinin Van'da kalması gerektiğine inanıyoruz. Önceki yıllarda her evde mutlaka bir Van Kedisi bulunurdu ama şimdi yok. Biz bu kültürün canlanması için evlerinde beslemek isteyen vatandaşlara ücretsiz kedi verebiliyoruz." Van kedilerinin neslini korumanın yanında sokakta yaşamalarına imkan verecek koşulların oluşturulmasını sağlamak istediklerini anlatan Binici, "Van kedileri nesli tükenme tehlikesi yaşadığı için koruma altına alındı. Bu nedenle dışarıya çıkarılmalarına izin verilmemeli ve bu konuda gereken önlemler alınmalıdır. Van Kedisi bizim değerimizdir ve burada kalmalıdır. Şu anda 30 kedimiz var ve bunlardan 20 tanesi hamile. Onların doğmasıyla buradaki sayı da artacaktır" diye konuştu.