27 Mart 2014 Perşembe

Transkript

1 Türkiye genelinde kurulan sığınma evlerinde kalan kadınlar, can güvenliğinin sağlanabilmesi ve adreslerinin gizli tutulabilmesi için yerel seçimlerde oy kullanamayacak. Bakan İslam, Kadınlarımızı korumak için adresleri gizli kalmalı dedi 27 Mart 2014 Perşembe Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2013 yılı verilerine göre; evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 0,6 azaldı, kaba evlenme hızı ise binde 7,89 olarak gerçekleşti. İzmir, boşanmada ikinci oldu İzmir Oto Galericileri Odası Başkanı Dursun, "Sıfır kilometre otomobil fiyatlarının artması ikinci el satışlarına hareket getirdi ancak piyasaya yeteri kadar araba girmediği için temiz ikinci el otomobil bulmakta zorluk yaşıyoruz" dedi. devamı 11'de Tartışmalara neden olan İzmir mitinginde isim vermeden Kocaoğlu'nu eleştiren Başbakan Erdoğan, yüklenmeye devam ediyor. İzmir'in çok geri kaldığını söyleyen Erdoğan, "İzmir'in içme suyu sorununu bile biz çözdük. Artık bu beceriksiz yönetimden kurtulmanın, İzmir i yıldız yapmanın zamanı geldi" dedi İzmir'de çöplerin hala vahşi depolama yöntemi ile biriktirildiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Ama biz de depolama tamamen moderndir. İşte İstanbul örneği ortada. Depolama alanında, kompoze gübre üretme tesisleri kurmuştuk. Oradan park, bahçelerin kompoze gübresi üretiliyordu. Kadir Bey, enerji üretme noktasında adımlar attı, enerji üretiyor. Bunlar sıradan olaylar değil. Biz, Gördes Barajı'nı yaptık İzmir'de, İzmir'in suyunu merkezi yönetim olarak biz hallettik. Halbuki bunu büyükşehir belediyelerinin kendilerinin halletmesi lazım, halledemedi, biz hallettik. Niye? Orada da benim vatandaşım var. Onun böyle susuzluk çekmemesi lazım, bu adımları attık dedi. Kendisinin belediyeyi CHP'den aldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "O zaman İstanbul'da çöp dağları, susuzluk, hava kirliliği vardı. Çöp dağlarını kaldırdık, hava kirliliğini yok ettik, susuzluğu giderdik. Bununla da kalmadık, bir de boğazın altından alternatif geçişler yaptık. Olur ya Terkos sıkıntıya girdiğinde biz Ömerli'den, karşı taraftan su akıtırız. Karşı taraf sıkıntıya düştüğünde buradan. Bütün bunların yanından İstanbul'un şu anda, bu sene susuz geçti, buna rağmen herhangi bir sıkıntı İstanbul yaşamadı. Şimdi yeni bir adım atıyoruz, benim dönemimde de olmuştu, Kadir Bey bu işi daha da artırdı. İşte İzmir i de İstanbul gibi yapmak istiyoruz. İzmir i dünyanın incisi haline getirmek istiyoruz şeklinde konuştu. devamı 8 de İZSİAD üyeleriyle bir araya gelen Başkan Aziz Kocaoğlu, İl Özel İdaresi mallarının paylaşılmasını büyük bir problem olarak nitelendirerek, Çok değerli araziler var, oteller var. Akıbetlerinin ne olacağı konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Umuyoruz mahkeme süreçlerine gitmeden, bu mallar İzmir Büyükşehir Belediyesi nin olur ve kamunun yararı için kullanılır diye konuştu. 6 da Mart tarihleri arasında düzenlenen MARBLE Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, görkemli bir törenle kapılarını açtı. Törende konuşan Kocaoğlu, İzmir Fuarcılığı, Temmuz ayında açılacak Yeni Fuar Alanı yla ivme kazanacak diye konuştu

2 SAYFA 2 S AH Antalya Devlet Opera ve Balesi, Çanakkale Zaferi'nin 99'uncu yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Çanakkale'de hayatını kaybeden şehitleri, "Şehitler Oratoryosu" ile andı. 27 Mart 2014 Perşembe Ürdün'ün başkenti Amman'ın batısında yer alan Salt kenti Büyükşehir Belediye Başkanı Halid Hüseyin El-Haşmen El-Fauri, Salt şehrinin altın çağını Osmanlı döneminde yaşadığını söyledi. Anneannesinin sandığından çıkan müftü dedesinin eşyalarıyla hukuk objeleri biriktirmeye başlayan Avukat Argun Bozkurt, koleksiyonunu hukuk öğrencileriyle paylaşacak Bozkurt, hukuk fakültesinden mezun olunca anneannesinin 1700'lü yılların sonunda Küre müftüsü olan dedesi Müftüzade Mehmet'ten kalma kaftan, mührü ve el yazması hukuk kitaplarını hediye etmesiyle eski hukuk tarihine ilgi duyduğunu ve duruşmalara gittiği şehirlerden daktilo toplayarak koleksiyonuna başladığını anlattı. Ardından zamanla mühürler, cübbeler Osmanlı mahkeme kararları, damga ve harç pulları topladığını belirten Bozkurt, "Hukukçunun sergilenecek nesi var, hukuk insanın içini karartır diye düşünülür ama burada öyle değil. Sadece tarihe ışık tutmuş belgeleri değil aslında estetik değeri de olan renkli, modayla iç içe geçmiş şeyleri sergileyeceğiz" dedi.bozkurt, sergide cübbeler, ilk daktilolar, mühürler, ilk Osmanlı Anayasası, Kanun-i Esasi madalyası ve kokartları, Osmanlı mahkeme kararları ve temyiz mahkemesi kararları, padişah emirnameleri, Sened-i Hakaniler, Osmanlı yazıcı sandıkları, 19. yüzyıl Avrupa hukukçularının keşif sandıkları, el yazması hukuk kitapları, çeşitli eski kartpostallar ve hukukçu giysilerinin yer alacağını söyledi. Sergiyi gezenlerin Cumhuriyetin ilk yıllarında hukukçuların nasıl giyindiğini görüp onlardan etkileneceğini ifade eden Bozkurt, "Görecekler ki hukukçular Kuvayı Milliye kalpağı şeklinde şapkalar giyiyorlarmış, dolayısıyla Kurtuluş Savaşı ruhu o dönemde yargıda da varmış ve ona göre giyinmişler" diye konuştu. Bozkurt, Türkiye'de kendisi dışında hukukla ilgili bir koleksiyon sahibi bulunmadığını söyleyerek, bu nedenle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yarından itibaren 29 Mart'a kadar ziyaret edilebilecek "Hukukun Öyküsü" sergisinin kaçırılmaması gerektiğini dile getirdi.bugüne kadar koleksiyonun tam olarak sayamadığını söyleyen Bozkurt, "Koleksiyonu saymak çok manasız geliyor çünkü bir tabaka pul içinde pul var ya da bir mahkeme dosyasının içinde yüzlerce ayrı mahkeme kararı olabiliyor. Ben hepsini 1 sayıyorum" diyerek, iki binin üzerinde Selçuklu döneminden başlayıp günümüze kadar gelen hukuk objeleri ve belgeleri bulunduğunu kaydetti. Bozkurt, koleksiyonunun 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Ankara Barosu Hukuk Müzesi olarak müzeleştiğini ancak Baronun kararıyla 2011 yılında müzenin kapatıldığını hatırlattı. Müze kurulduğunda dünyanın ilk ve tek hukuk müzesi olduğunu belirten Bozkurt, "İnsanlar mutlaka yanlışta durmazlar bir gün mutlaka Ankara Barosu da hatasından dönecektir. Bu müzesinin kapanması büyük bir hata" değerlendirmesinde bulundu. (AA) Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Çağlar D- eniz, üniversite eğitimine yeni başlayan öğrencilerin Recep İvedik filmleriyle kurdukları ilişkiyi ortaya koymak için 100 üniversite öğrencisi üzerinde bir araştırma yaptı. Yıl: 3. Sayı: Mart 2014 Perşembe

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Mart Şubat Perşembe İzmirli esnaflar Başbakan Erdoğan'ın hakaret ve iftiralarını mahkemeye taşıdı İzmir'in Karabağlar ilçesi Bozyaka semtinde 11 esnaf ve işadamı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında manevi tazminat davası açtı. Elif gibi dimdik durduklarını söyleyen, Camia'ya gönül vermiş vatandaşlar, Biz Allah ın davasına, Allah ın rızasına kilitlenmiş insanlarız. Zulüm ile âbad olanın, ahiri berbat olur. Zulme rıza zulümdür, taraftar olan zalim olur. Bizler zalim insanlar olmak istemiyoruz. Haksızlığın yanında susan dilsiz şeytanlar olmak istemiyoruz. dedi Hizmet Hareketi'ne gönül veren esnaf ve işadamlarından oluşan 11 kişi, asliye hukuk mahkemesinde Başbakan Erdoğan aleyhinde ve ayrı ayrı 3 biner liralık manevi tazminat davası açtı. İzmir Adliyesi'nin A kapısında toplanan davacılar adına konuşan esnaf Remzi Tekin, Yaşatma duygusuyla yaşatmaktan vazgeçen insanlara, hak ve hakikatle hemdem olan insanlara ithamlarda bulunmak, iftira atmak, hangi insan ehline has bir şeydir? Ömründe eline jilet bile almayan insanlara terörist demek, hangi kitapta vardır? dedi. AK Parti'ye üye olduğunu, bugüne kadar parti için çalıştığını, bundan sonra çalışmayacağını i- fade eden Tekin, Hak ve hakikatin yanında o- larak bizler, AK Parti'nin yanında güzel bir Türkiye için destek veren insanlar olarak canla başla çalıştık ama şu anda bize Haşhaşi, terör örgütü gibi yakıştırmalar yaparak, bizim insanlarımızı rencide edip huzurumuzu kaçırıp dünyamızı karartmak için uğraşanlara tepkimizi ihsar etmek için buradayım. Bizler bugün AK Parti'nin başındaki zatı mahkeme ediyoruz. Tepkimizi gösteriyoruz. Dolayısıyla biz bundan sonra AK Parti'nin yanında değiliz. Kendisini Allah'ın rızasına adayan insanlar o- larak, bize yapılan zulmün karşısında durmak için buradayız. şeklinde konuştu. Eşrefpaşalı Münir: Kasımpaşalıların hiçbiri din adamına hakaret etmez İzmir'in Eşrefpaşa semtinde uzun yıllar kabadayılık yapan Münir Kumlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet medyasının, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ile Camia'ya yönelik hakaret ve iftiralarına tepki gösterdi. Kabadayılık âleminde hakaret üzerine bir argüman bulunmadığını belirten Kumlar, hapis arkadaşlarının birçoğunun Kasımpaşa, Karagümrük ve Yenikapı semtinde oturduğunu ancak hiçbirinin din adamına hakaret ettiğini duymadığını anlattı. Hocaefendi'nin elini öpmek için sıraya girenlerin bugünlerde sessiz kalmasını riyakarlık o- larak gören Kumlar, ahde vefanın böylesi zor günlerde ortaya çıkacağını, bu zor günlerinse çok kısa bir sürede geride kalacağını söyledi. Hocaefendi'yi 40 yıldır tanıdığını, daha önce ise sülale boyu başlarından belanın eksik olmadığını söyleyen Münir Kumlar, kabadayıların kötü düzene başkaldırma, garibin yanında olma gibi bir yapısı olduğunu, yaşantılarında ise hırsızlık, uğursuzluk, onun bunun kızına yan bakma gibi meseleler bulunmadığını kaydetti. Son zamanlarda memleket içinde bölücü olan bazı sözlerin dolaştığını ifade eden Kumlar, "Oysa ki geçmişte, AK Parti kazansın diye ciddi gayretlerimiz oldu ama son zamanlarda baktık ki hem Cemaat'e hem de Muhterem Hocaefendi'ye yönelik Başbakan'ın söylemleri ağza alınacak gibi bir şey değil. Şahsen ben ve benim gibi arkadaşlarımı çok rahatsız etti. Eşrefpaşalı olarak, Başbakanımız da Kasımpaşalıymış, böyle bir hayat çizgisi içerisindeymiş gibi sanki birbirimizle bir bağdaşlığımız var diye ona karşı bir sempatimiz vardı fakat gel gör ki İstanbul'da 12 sene kaldım. Kasımpaşa, Karagümrük, Yenikapı'da hapishane 'ELİF GİBİ DİMDİKİZ' Erdoğan hakkında 11 tazminat davasını açtıklarını belirten Tekin, sözlerine şöyle devam etti: Bize yapılan zulümatın elbette ki bir bedeli vardır. Biz mahşer gününe, ahirete inanan insanlarız. Bizler hak ve hukuk adına, davamız adına biraraya gelmiş, insanların daha rahat bir şekilde yaşamını sürdürmesi, ahiretinin kurtulması adına cehdügayret gösteren insanlarız. Üzerimizde bir tek jilet parçası olmadığı halde bize terörist gibi muamele yapan insanları kınıyorum. Şiddetle kınıyorum. Allah'tan korkan, başka bir şeyden korkmaz. Biz elif gibi dimdikiz. Elif gibi dimdik olan insanların yanındayız ama S harfi olan insanların yanında durmayacağız. Dürüst insanların yanında her zaman olacağız. Biz her zaman durduğumuz y- erdeyiz. Bugünden itibaren AK Parti'nin tabanında vazifeli olmamıza rağmen artık vazife yapmayacağız. Davacılar, dilekçelerinde şunları kaydetti: 17 Aralık'ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan bu yana kamuoyunda 'Hizmet hareketi', 'Gönüllüler hareketi' ve 'Gülen cemaati ' gibi tanınan camiaya 'paralel devlet', 'karanlık bir örgüt', 'inlerine gireceğiz', 'takiyyeci, Haşhaşiler', 'kokuşmuş, çürümüş, gözü dönmüş bir gizli örgüt', 'sinsi virüs' gibi ifadelerle sürekli hakaret etmesinden rahatsız olduk. Başbakanımız'a göre söz konusu camia, Türkiye'yi ABD-İsrail ikilisinin milli amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan bir i- hanet şebekesidir. Başta eğitim kurumları olmak üzere yurtiçinde veya yurtdışında doğrudan yahut dolaylı irtibatı bulunan ne kadar kurum ve kuruluş varsa en kısa zamanda kapatılmalıdır. Bu camiayı seviyorum. Camianın yaptığı ve bir kısmına benim de katıldığım hizmetlerin, bir terör örgütü olan Haşhaşilerin faaliyetlerine benzetilmesi bana derin acı veriyor. Başbakanımız'ın, mensubu bulunduğum camiaya yaptığı hakaret ve iftiralarına maruz kalmış bir kişi olarak, özel hayatımda ciddi mağduriyetler yaşıyorum. Bunlardan dolayı dost ve akrabalarımın bana yaklaşımları değişti. Bütün bu haksız yaklaşımlar ve yapılan hakaretler beni incittiğinden bu davaya açmak zorunda kaldım. (CİHAN) arkadaşlarım var, asker arkadaşlarım var. Oradaki kabadayılık âlemindeki arkadaşların hiçbir tanesi ne dine ne diyanete ne din adamına, bu zamana kadar hapishanede de yattım, hiç kimsenin hakaret ettiğini görmedim. Şimdi ben onun Kasımpaşalılık lakabıyla yürüdüğü bu ahkâma, bu söylediklerini yakıştıramadım. Çok yadırgadım. Bu arkadaş, hayret edilecek bir şeye girmiş." dedi. Türk okullarının kapatılması ve Türkçe Olimpiyatları'nın yapılmamasına yönelik sözlerine ise anlam veremediğini belirten Kumlar, "İkincisi, 'Olimpiyatları yok yaptırmayacağım hiç kimseye.' diyor. Olimpiyatlar bugün 200'e yakın ülkede Türk bayrağını dalgalandırırken ben mesela milliyetçilik tarafım ağır basar, Türk bayrağını 200'e yakın ülkeye dikmiş, İstiklâl Marşımız'ı insanlara söyletmişiz. Oradaki çocuklar yabancı olmasına rağmen hem dinimizi hem diyanetimizi öğrenmişler, hem İstiklâl Marşımız'ı öğrenmişler. Çok seneler önce merhum Alparslan Türkeş, Türki devletlerini gezdi geldi, burada görüntülerde var, sarmaş dolaş oldu. Hocaefendi'ye, 'Hakiki alperen sizsiniz.' dedi. Benim ülkü ocaklarında, cezaevlerinde yatan halen arkadaşlarım var. Hakiki alperen Hocaefendi diyor. Neden? Alperenlik vazifesiyle Türk vatanı ve milletini diğer taraflarda müdafaa etmek ve tanıtmak. Bu zatımuhterem, 200 ülkede bunları yapıyor. Yani şimdi bu sözler akıl alacak bir şey değil. Arkadaşlarımızla oturduğumuzda, bu sözler bizleri çok rahatsız ve tedirgin ediyor. Sonra sesimiz çıkmıyorsa da uysal koyun değiliz yani. Bir edep, terbiyemiz var. diye konuştu. (CİHAN) FİDANLIK MALZEMESİ SATIN ALINACAKTIR İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI MAL ALIMLARI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ FİDANLIKLARDA KULLANILACAK MUHTELİF MALZEME ALIMI alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : CUMHURİYET BULVARI No:1 K: KONAK/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : satinalma@izmir.bel.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi (varsa) 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : FİDANLIKLARDA KULLANILACAK MUHTELİF MALZEME ALIMI Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARIM PARK VE BAHÇELER DAİRESİ BAŞ- KANLIĞINA BAĞLI BUCA AKINCILAR FIRAT FİDANLIĞINDAKİ KOLTUK AMBARI c) Teslim tarihi :TÜM MALLAR, YÜKLENİCİ İLE İDARE ARASINDA SÖZLEŞME İMZALANMA- SINDAN İTİBAREN 45 ( KIRKBEŞ ) TAKVİM GÜNÜ İÇERİSİNDE TESLİM EDİLECEKTİR. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLI- ĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 429 Konak/İZMİR) b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a)imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b)yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c)türkiye'de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İstek linin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. 1)İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi, 2)İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu, 3)İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi, 4)İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi, 5) İsteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler, İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden birini sunması yeterli kabul edilir MADDESİNDE İSTENİLEN İMALATÇILIK VE YETKİLİ SATICILIK BELGELERİ SADECE 6. KALEM BEYAZ POLİETİLEN SERA ÖRTÜ NAYLONU İÇİN ARANACAKTIR. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 425 Konak/İZMİR) adre sinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKAN LIĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 425 Konak/İZMİR) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adre se iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (ALTMIŞ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 27/3 Basın: 3716 Resmi İlanlar: de İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI EGE VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAN OLUNUR YILI İLANA ALINAN 1.800,00 TL VE ÜSTÜ İLE ,00 TL'NİN ALTINDA YER ALAN VERGİ/CEZA İHBARNAMELERİ SIRA VERGİ NO ADI SOYADI/UNVANI DÖNEMİ VERGİ TÜRÜ VERGİ/CEZA ADRESİ NO İHBARNAMESİ TUTARI NERİMAN GÜRSOYLAR KDV.VZC ,48 Vali Rahmi Bey Mah. 313 Sokak No: 137 D:6 Buca/İZMİR Ege Vergi Dairesi mükelleflerinden olup; adı, soyadı/unvanı yukarıda yazılı mükellefler adına tanzim edilmiş olan 1 ve 2 No'lu Vergi/Ceza İhbarnameleri adı geçenlerin dairemizce bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle posta ve memur eliyle tebliği mümkün olmamıştır. Bu nedenle ilanen tebliğ yapılması zorunluluğu doğmuş olup; 213 Sayılı V.U.K.nun 103 ila 106. maddelerine istinaden ilgililerin; işbu ilan tarihinden itibaren başlayarak 1 (Bir) ay içinde Ege Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne bizzat veya bilvekale müracaat etmeleri veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı; aksi halde ilana alındıktan bir ay süre sonunda tebliğ edilmiş olacağı İLAN OLUNUR. 22/ /2014 Sondakika 27/3 Basın: 3652 Resmi İlanlar: de

4 SAYFA 4 SONDAKiKA GAZETESİ >>4 KONOM 27 Mart 2014 Perşembe Türk müteşebbis KOSGEB desteği ile 70 aparatlı damperli araç yaptı Bursa da FCB Ar-Ge mühendislik hizmetleri isimli bir firma tarafından motoru dışında tamamen yerli en az 70 ataçmanlı (aparat) damperli bir araç geliştirildi Son yıllarda özellikle üniversite-sanayi işbirliği ve Ar-Ge çalışmaları konusunda yapılan çalışmalar meyvelerini bir bir vermeye başladı. Son olarak Uludağ Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (ULUTEK) çalışmaları kapsamında üretilen çok amaçlı a- paratlı iş makinası takdir topladı. İstenen motor bulunamadığından dolayı motoru dışında yüzde 70 oranında yerli olan aracın büyük bir kısmı KOSGEB desteği ile hayata geçirildi. Teknoloji Geliştirme Bölgesi ve Uludağ Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi tarafından organize edilen Bilim ve Teknoloji Haftası'nda da görücüye çıkarılan araç en çok ilgi çeken projelerden biri oldu. Makinayı yapan FCB Mühendislik Ar-Ge Müdürü Burak Altan, projenin çok amaçlı hidrosatik tahrikli, çok a- maçlı bir iş makinası olduğunu belirterek, Ucunda ki ataçmanlar değişerek belediyelerle, parklarda, bahçelerde ve inşaat sektöründe çok amaçlı olarak kullanılabilir. Tamamen hidrosatik tahriplidir. 4 tekerlekli bağımsız süspansiyon sayesinde değişik arazi koşullarında çok rahat çalışabilme özelliğine sahip. Çim biçme makinasından tutun da yol süpürme aracına kadar, kepçesi, folklift tırnağına kadar 70 küsur tane ataçman takılabiliyor. Önünde şu anda ki gibi ve arkasına aynı şekilde ataçmanlar eklenebiliyor. İhtiyaca göre de modifiye edilebilir bir araç. dedi. Türkiye de ilk üretilen bir modelde araç olduğunu anlatan Burak Altan, firmalarla yapılacak görüşmelerden sonra seri üretime geçileceğini söyledi. Araçta hala denemelerin devam ettiğini ifade eden Altan, aracın fiyatının da denemeler ve firmalarla yapılacak görüşmelerden sonra ortaya çıkacağını kaydetti. Bir kısmı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) desteği ile gerçekleştiğini anlatan firma Ar-Ge Müdürü Burak Altan, sözlerini şöyle tamamladı: Bir buçuk yıllık bir proje süresi var. Şu anda bir yılı geçmiş durumda. Projenin 2014 mayıs ayında tamamen bitmesi öngörülüyor. Şu anda zaten denemeler aşamasındayız. Denemeler bitince seri üretime geçilecek. Burak Altan, istenen güç ve özelliklerde motor üretimi Türkiye de yapılamadığından dolayı aracı ancak yüzde 70 yerli üretimle yaptıklarını sözlerine ekledi. (CİHAN) Boeing uçağına Türk katkısı Boeing Türkiye ve Kuzey Afrika Başkanı Bernard Dunn, firmasının, 1968'den bu yana doğrudan ve kiralayanlar aracılığıyla Türk havayolu şirketlerine 240'ın üzerinde yeni uçak teslim ettiğini, geçen 5 yılda 205 uçak siparişi veren Türk müşterilerine minnettar olduklarını bildirdi. Dunn, yaptığı açıklamada, Boeing olarak kendilerini, Türk havayolu şirketlerine ticari uçak, Türk Silahlı Kuvvetlerine savunma ürünleri sağlayan, Türk havacılık, uzay sanayisinin önemli ve güvenilir bir ortağı o- larak gördüklerini belirtti. Türkiye ile uzun soluklu ve her iki tarafa da faydalar sağlayan ilişkilerini, yaklaşık 70 yıldır sürdürdüklerini vurgulayan Dunn, şunları kaydetti: "1968'den bu yana Boeing, doğrudan veya kiralayanlar aracılığıyla Türk havayolu şirketlerine 240'ın üzerinde yeni uçak teslim etti. Türk işletmeciler tarafından halen yaklaşık 200 uçak, Türk havayolu şirketleri tarafından işletiliyor. Boeing, hızla büyüyen Türkiye pazarına en uygun uçakları sağlayabilmek için Türk şirketlerle yakın bir çalışma yürütüyor. Geçtiğimiz beş yılda 205 Boeing uçağı siparişi gerçekleştiren Türk müşterilerimize, minnettarız. 2014'e ise SunExpress'in şubat ayındaki toplam 40 uçaklık (15 adet 737 MAX ve 25 adet modeli) dikkate değer siparişi ile başladık." "Türkiye, hem savunma hem de ticari açıdan Boeing için çok önemli bir pazar" ifadesini kullanan Dunn, şöyle devam etti: "Mükemmel müşterilerimiz, yıllar boyunca sayılarını artırdığımız ve sağlamlaştırdığımız harika ortaklıklarımız var. Örneğin, şu anda her ticari Boeing uçağında bir Türk katkısı var ve Boeing, programları aracılığıyla çeşitli Türk şirketlerinde 2 bin 500'den fazla k- işiye istihdam sağlıyor. (AA) Metro sürücülerine yeni meslek standardı Kent içi raylı sistemler tren sürücüsü için u- lusal meslek standardı belirlendi. Tüm Raylı Sistem İşletmecileri Derneğince (TÜR- SİD) hazırlanan meslek standardına göre, kent içi raylı sistemler tren sürücülerinin, trafik ve güvenlik kurallarının yanı sıra pek çok şeye dikkat etmeleri gerekecek. Tren sürücüsü, tehlike durumlarını saptayarak hızlı bir şekilde yok edecek önlemleri alarak çalışmalara katkıda bulunacak, anında giderilemeyecek türden tehlike durumlarını ise yetkililere bildirecek. Talep edilmesi halinde kaza ve olay sonrası yapılacak komisyon çalışmalarının içerisinde yer alacak. İlgili birimlere yazılı ve sözlü o- larak kaza ve olay hakkındaki bilgileri raporlayacak, yine talep halinde kaza ve olay önleme faaliyetlerine katılacak. Yolcuların trene iniş ve binişlerini kontrol edecek Platformda yolcuların trene iniş ve binişlerini kontrol edecek. Tren kapılarının kapandığını ve sinyalizasyonu kontrol ederek, treni hareket ettirecek. Hat üzerindeki ray kırığı, yabancı madde gibi olumsuzluklar, enerji besleme hatlarındaki kopukluk ve sinyalizasyon ekipmanlarındaki arızaları trafik kontrolörüne bildirecek. Kavşaklardaki görevli trafik polisinin verdiği işaretlere uyacak. Çalışma bölgesinde hız limitleri ile işaret ve işaretçilere uyarak gerekli kontrolleri yapacak. Tren sürücüsü, yangın durumunda alarmdan veya diğer ihbar kanallarından yangın bölgesini tespit edecek. İmkan dahilinde ilk istasyona kadar sürerek, yolcu tahliye prosedürünü uygulayacak. Tren tünelde ve hareket edemiyorsa, hattın enerjisini kesilmesini sağlayarak duman yönüne ters şekilde yolcu tahliyesi prosedürlerini uygulayacak. Şüpheli paket için güvenlik çemberi Şüpheli paket bulunması durumunda, yine prosedüre uygun olarak yolcuların tahliyesini sağlayacak, şüpheli paketin bulunduğu bölgeye güvenlik görevlisi yönlendirilmesini ve alanın güvenlik çemberine alınmasını gerçekleştirecek. Acil durum müdahale birimlerinden şüpheli paket müdahalesi ve tehlike geçti bilgisini alarak treni sürmek için trafik kontrolöründen onay alacak. Ray hattına yolcu/cisim olması durumunda treni acilen durduracak. Tren-taşıt teması durumunda, kaza bölgesi ve tren numarasını bildirerek kaza hakkında bilgi verecek. (AA) Kuş gribinden sonra Japonya ya tavuk ihracatı yeniden başlıyor Türkiye nin tavukçuluk sektörünün önemli hedef pazarlarından biri olan Japonya ile bir süredir devam eden görüşmeler sonuçlandı yılındaki kuş gribi vakasından sonra Japonya ya yeniden Türk tavuğu gidecek. Türkiye Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı ve Has Tavuk Genel Müdürü Şahin Aydemir, en büyük hedeflerinden birinin katma değeri yüksek ürün ithalatı yapan Japonya pazarına yeniden girmek olduğunu belirterek, "2005 yılında kuş gribinin ardından Türkiye den kanatlı ürünleri alımını durduran 1 milyar dolarlık Japonya pazarı yeniden Türk tavukçusuna açılıyor. Aylardır Japonları ikna etmeye çalışıyorduk. AB nin siyasi davranarak bizden mal almadığına sonunda ikna oldular." dedi. Aydemir, yaptığı açıklamada 9 yıldır kapalı olan Japonya pazarının yeniden açılma hazırlıklarının son aşamasına geldiğini, kısa süre içerisinde Japonya'ya ihracat kapılarının açılacağını belirtti. Avrupa Birliği nin Türkiye den kanatlı ürünü almamasının Japonları da etkilediğini ve bu konuyu anlatmakta güçlük çektiklerini dile getiren Aydemir, geçtiğimiz aylarda Japonya da bir takım görüşmeler yapıldığını, ardından resmi heyetlerin Türkiye ye gelip, tesisleri denetlediğini ve heyetin tesisleri standartların üzerinde bulduklarını ifade ettiklerini hatırlattı. Dünya 'Altın Buluş' ödülü alan 'Aeroscalder' sistemiyle üretim yapan Has Tavuk tesislerine Japon heyetinin hayran kaldığını belirten Şahin Aydemir, "Dünyanın en son teknolojisiyle kuru kesim üretim yapıyoruz. Bu sistemde piliçlerin tüyleri su yerine y- oğunlaştırılmış hava akımı kullanılarak yumuşatılıyor. Bu sayede, hijyenik bir üretimle ürünlerin doğal renkte, doğal lezzette ve doğal kokusunda olması sağlanıyor. Hastavuk, ürünlerini üretim sürecindeki 4 aşamalı hijyen bariyeri ile de güven altına alıyor. Aynı zamanda üretimde sağlanan büyük ölçekli su ve elektrik tasarrufuyla doğanın korunmasına da katkıda bulunuyoruz." diye konuştu. Japonya pazarının sıradan bir pazar olmadığının altını çizen Aydemir, şöyle devam etti: "Japonlar tavuğun en iyi yerlerini istiyor. Dolayısıyla katma değeri de çok yüksek. Bu pazarın açılması sektörümüzü daha da ileriye götürecek, Japonlar artık Türk tavuğu yiyecek." (CİHAN)

5 SAYFA 5 SONDAKiKA GAZETESİ >>5 EKONOMİ Mart Şubat Perşembe Turhan: Türkiye'de aracı kurumların yatırım bankasına dönüşmesi gerek! Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, tüm aracı kurumların birer yatırım bankasına dönüşmeleri gerektiğini belirterek, "Nasıl dünyada bu aracı kurumlar, büyüyerek, dönüşerek, kurumsallaşarak yatırım bankalarına dönüştüyse Türkiye'de de aracı kurumların yatırım bankasına dönüşmesi, sermaye piyasalarımızı çok güçlendirecektir" dedi Turhan, yaptığı açıklamada, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 30 Aralık 2012'de yürürlüğe girdiğini, buna ilişkin ikincil düzenlemelerin de Sermaye Piyasası Kurulu tarafından hazırlandığını, bunların arasında aracı kurumların sermaye yeterliliklerine ilişkin hükümler olduğunu söyledi. Tüm aracı kurumların birer yatırım bankasına dönüşmeleri gerektiğini anlatan Turhan, "Aynı çerçevede Takasbank'ın düzenlemeleri de yine aracı kurumların ve sermaye piyasası yatırım kuruluşlarının takas üyesi o- Nükleer enerji Türkiye için fırsat Amerika daki İdaho Üniversitesinin nükleer enerji mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Akira Tokuhiro, "Türkiye'nin nükleer enerjiye geçmesi, Avrupa ve Kuzey Amerika ya beyin göçünü tersine çevirmesi için bir fırsat" dedi Uzmanlar, Hollanda'daki Nükleer Güvenlik Zirvesi ile birkez daha dünya gündemine gelen nükleer enerjinin fayda ve risklerini değerlendirdi. Amerika daki İdaho Üniversitesinde nükleer enerji profesörü olan, memleketi Japonya'da uzun yıllar nükleer enerji üzerine çalışmış Akira Tokuhiro, nükleer enerjinin ekonomiye birçok somut ve soyut katkısı olduğunu söyledi. "Nükleer enerjiye sahip olmanın en somut yararı, mevcut enerji yoğun sanayiniz için yoğun enerji kaynağınızın olması" diyen Tokuhiro, ayrıca küçükbüyük yeni sanayiler üretmek, uzun yıllar ısınma ve soğutma ihtiyacını rahatça karşılamak için yeterli enerjinin nükleerden elde edilebileceğini belirtti. Tokuhiro, "nükleer, tüketici için ucuz ve yıllar boyu kesintisiz elektrik garantisi" ifadesini kullandı. Türkiye gibi sanayisi hızla büyüyen ve enerji talebi artan ülkelerin enerjide dışa bağımlılıklarının bütçe açığının en önemli kalemini enerji ithalatının oluşturduğunu hatırlatan Tokuhiro, bütçe açığının kapatılmasında nükleer enerjinin ekonomiye soyut faydası olduğunu belirtti. Tokuhiro, nükleer enerji sektörünün istihdam yarattığını vurgulayarak, "Nükleer enerji için yüksek donanımlı personel lazım. Türkiye nin Avrupa ve Kuzey Amerika ya beyin göçünü tersine çevirmesi için bir fırsat" diye konuştu. "Nükleer kullanan, elit uluslar kulübüne katılır" Nükleer enerjinin faydalarının, risklerinden daha fazla olduğunu anlatan Tokuhiro, şöyle devam etti: "Nükleer enerji, yüksek riskli sanayi o- larak sınıflandırılıyor. Bir kere risk alıyorsunuz, sonrasında kazançlar daha yüksek. Nükleer enerji, fosil kaynaklı enerji üretiminden aynı ya da daha fazla miktarda enerjiyi, yüzde 10 daha az sera gazı salınımı yaparak elde eder. Nükleer çevre dostudur." Tokuhiro, "Bir ülke 'nükleer enerji kullanan uluslar kulübüne' katılırsa, elit uluslardan biri olur ve bunun milli gururunu da yaşar" diye ekledi. Kanada'daki McMaster Üniversitesi nükleer enerji profesörü Bill Garland, nükleer enerjinin faydalarını kamuoyuna anlatmak için dünyada gönüllü faaliyetler yürüttüğünü söyledi. Garland, şöyle konuştu: "Bir birim nükleer enerji üretimi için ölen insan sayısıyla, diğer yollarla enerji üretimi için ölen insan sayısını kıyaslayın. Maliyeti, sürdürülebilirliği, ulaşılabilirliği, çevreye zararını kıyaslayın. Ben tüm bunları incelediğimde kesinlikle nükleerin olağan enerji üretimimizin parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Eğer insanlar, enerji seçenekleri hakkında eleştirel düşünceyi benimseseler, onlar da aynı sonuca varacak ama ne yazık ki ön yargılarla bakıyorlar. Radyasyonun kanıtlanmamış zararlarına karşı oluşan muhalefet, nükleer tesislerin durdurulmasına yol açıyor. Asıl maliyet, böyle ortaya çıkıyor, sonrasındaysa yine nükleerin pahalı olduğu ön yargısı oluşuyor. Bu kısır döngü kırılmalı." Nükleerde ABD örneği Washington merkezli Nükleer Enerji Enstitüsünün Eylül 2013 raporuna göre, nükleer enerji, istihdam yaratımı ve ekonomik büyümede önemli rol oynuyor. ABD deki nükleer santrallerde 100 binden fazla kişi istihdam ediliyor. Her bir reaktör, bulunduğu eyalete yıllık yaklaşık 16 milyar, federal bütçeye de 67 milyar dolar vergi geliri kazandırıyor. Ortalama enerji ithalat oranı yüzde 70 ve dünyada elektrik talep artışında ikinci, Avrupa'da ise birinci sırada olan Türkiye, 2023'e kadar iki nükleer santralin işletmeye alınmasını, üçüncüsünün de inşaatına başlanmasını hedefliyor. Akkuyu ve Sinop nükleer güç santrallerinde 1 yılda yaklaşık 80 milyar kwh elektrik üretilmesi bekleniyor. Yakıt maliyeti her iki santral için yıllık yaklaşık 720 milyon dolar o- larak açıklanıyor. 80 milyar kwh elektrik üretimi için 16 milyar m3 doğalgaza, yani 7,2 milyar dolara ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde, 3 senede sadece doğalgaz ithaline ödenecek parayla Akkuyu da 4 ünite nükleer santral kurulabileceği belirtiliyor. Türkiye, nükleer santral kurma konusunda yerli üretime olabildiğince önem veriyor. Bu bağlamda Akkuyu santralinde görev yapacak üniversite öğrencileri Rusya'da eğitim alıyor. (AA) labilmeleri için taşımaları gereken şartlardan bahsediyor" diye konuştu. Turhan, aracı kurumların yatırım bankasına dönüşmesinin güçlü bir öz kaynak, kurumsallaşmış bir yapı ve etkin bir risk yönetimi modelinden ibaret olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bunlar, hayata geçirildiğinde aslında aracı kurumlarımız, kredi verme dışında yatırım bankacılığının bütün alanlarında faaliyet gösterebilecek noktaya g- elecekler. Dolayısıyla benim hayal ettiğim aracı kurumların yatırım bankasına dönüşmesi noktasına bir hayli yaklaşmış olacağız. Bundan sonrası da tabii yatırım kuruluşlarımıza düşüyor. Nasıl dünyada bu aracı kurumlar, büyüyerek, dönüşerek, kurumsallaşarak y- atırım bankalarına dönüştüyse Türkiye'de de aracı kurumların yatırım bankasına dönüşmesi, sermaye piyasalarımızı çok güçlendirecektir." "Yatırım ortamımız iyileşince ülkemiz daha kaliteli ve yüksek miktarda fon alabilecek" Finansal piyasalarda doğası gereği dalgalanmalar yaşandığını söyleyen Turhan, "Burada küçük, büyük, Twitter, bugün dünya çapında 241 milyon aktif kullanıcısıyla, günde 500 milyonun üzerinde tweet atılan ve kullanıcılarının yüzde 77'si ABD dışında bulunan devasa bir sosyal ağa dönüştü. Dünya genelinde 35 dilde kullanılan Twitter'ın, bu yıl küresel çaptaki gelirlerinin ise 1 milyar dolar seviyesine ulaşması ve bu gelirinin 950 milyon dolarlık kısmının reklamlardan elde edilmesi bekleniyor. Twitter'ın hızla artan gelirlerinin ardında ise mobilden elde edilen gelirler yatıyor. Araştırmalara göre, Twitter'ın 2013'te sadece mobilden elde ettiği reklam geliri 310 milyon dolar seviyesinde bulunuyor. Twitter'ın mobil platformlar üzerinde dünya çapındaki reklam payının 2014'te yüzde 2,16 o- larak gerçekleşmesi bekleniyor. Twitter yaygınlaşmasını sürdürdükçe gelirlerindeki dağılım da değişim gösteriyor. 2011'de tüm gelirlerinin yüzde 96'sını ABD den elde eden Twitter'ın, 2013'teki kazancının ise yüzde 74'ü bu ülke kaynaklı oldu. Söz konusu rakamın gelecek yıllarda daha da azalacağı tahmin ediliyor. Faturalama diğer ülkelerden ABD hariç 14 ülkede ofisi bulunan Twitter'ın, İrlanda'nın başkenti Dublin'deki ofisini, diğer ülkelere reklam faturalama amacıyla kullandığı iddia ediliyor. Dublin, iş, finans ve teknoloji sektöründeki uluslararası şirketlere ev sahipliği yapması nedeniyle "Avrupa'nın Silikon Vadisi" olarak niteleniyor. İrlanda'da kurumlar vergisinin, İngiltere'ye göre daha düşük olması nedeniyle çoğu şirket merkezini bu ülkede kuruyor. Şirket, reklam gelirlerinin kayıtlarını, kullanıcılarının bulunduğu bölgeye değil, faturanın kesildiği yer üzerinden gösteriyor. Twitter, böylece faaliyet gösterdiği bazı ülkelerde vergi ödememiş oluyor. Twitter'ın en fazla kullanıldığı 7. ülke olan Türkiye de bu uygulamaya maruz kalan ülkeler arasında yer alıyor. Sosyal paylaşım sitesi Twitter'ın Türkiye'den elde ettiği reklam geliri konusunda net bir rakam bulunmazken, uzmanlar bu miktarın milyon dolar arasında değişiklik gösterdiğini ifade ediyor. Hükümet yetkililerinin, ofis açması için çağrı yaptığı Twitter, bu isteklere kayıtsız kalırken, aktif kullanıcı sayısı bakımından dünyada ikinci sırada yer alan Endonezya ve altıncı sırada bulunan Suudi Arabistan'da da şirketin ofisi bulunmuyor. Twitter'ın hayat damarı reklam Twitter'ın, ekonomik yapısına gelişmiş, gelişmekte olan ekonomi arasında aslında çok büyük fark yok. ABD ve avro bölgesi, dünyanın en büyük iki ekonomi bölgesi. Bu dolar, avro piyasası dünyanın en likit finansal piyasalarından. Burada herhangi bir yatırımcı ya da yatırımcı grubunun fiyatları yönlendirmesinden bahsedilemez. Buna rağmen bu kadar etkin olan bir piyasada bile zaman zaman yatırımcıların bekleyişlerinin değişmesine paralel çok ciddi dalgalanmalar yaşandığını gözlemliyoruz" i- fadelerini kullandı. "Kısa vadeye çok fazla odaklanmak, 'ağaca bakıp ormanı gözden kaçırmak' gibi bir durum ortaya çıkarıyor" diyen Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sermaye piyasalarının asıl fonksiyonu, orta ve uzun vadeli finansman sağlama kapasitesidir. Dolayısıyla sermaye piyasalarına hep orta ve uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaşmakta yarar var. Kısa vadede dünyanın en likit piyasalarında bile dalgalanmalar o- labiliyor ama orta ve uzun vadede belirleyici olan, y- atırım ortamıdır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, kurumsal ve bakıldığında, şirketin en önemli gelir kaynağının reklam olduğu görülüyor. Kullanıcılarının, ülkelerine, dillerine, internet kullanım alışkanlıklarına, siyasi ve dini görüşlerine göre reklam yapma imkanı vermesi, Twitter'ı diğer sosyal ağlardan bir adım öteye taşıyor. Bu imkanları öteki kitle iletişim araçlarında gerçekleştirmek zor olurken, söz konusu hizmeti veren şirketler de reklam verenlere büyük maliyetler çıkarıyor. Twitter'ın bir başka önemli gelir kaynağı ise sponsor mesajları olarak dikkati çekiyor. Şirket, bu yöntemle, belirli bir ücret karşılığında tweetlerin en üstte görünmesini imkanı sunuyor. Twitter ayrıca bazı konuları günün en çok ilgi gösterilen konuları (trending topic) arasına alabiliyor. Böylece parayı veren Twitter'da gündemin en üstüne oturmuş oluyor. Sosyal paylaşım sitesi Twitter, yapısal reformlarının hız kesmeden, ivme kaybetmeden devam ettirilmesine bağlı. Bu çerçevede, bizim yatırım ortamımızı iyileştirecek, hukuk sistemimizi güçlendirecek, ihtisas mahkemeleri, uluslararası tahkim gibi ve sektörel kuruluşlara bu süreçte anlaşmazlıkların çözümünde daha fazla görev ve rol yüklenmesi, kurumlarımızın iyileştirilmesi, piyasa şartlarının daha iyi bir noktaya getirilmesi, finansal ürün çeşitliliğinin artırılması, altyapının iyileştirilmesi, iş gücü piyasasının daha esnek ve şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilmesi, eğitim, kadınların iş gücüne katılım oranını artıracak düzenlemeler, daha yüksek katma değer üretmeyi mümkün kılacak Ar-Ge faaliyetleri gibi alanlarda aşama kaydetmemiz gerekli." Turhan, İstanbul Finans Merkezi Projesi kapsamında, sermaye piyasalarında derinliğin artırılmasını mümkün kılacak, sermaye piyasalarının küresel finans merkezleriyle daha güçlü bir işbirliği oluşturması, yatırımcılar arasında tam bir tarafsızlık ve eşitliğin sağlanması, şeffaflık, hesap verme sorumluluğu, yatırımcı haklarının korunması, sosyal sorumluluğun geliştirilmesi, çevreye duyarlı politikaların i- zlenmesi gibi alanlarda Türkiye'nin son 10 yılda çok önemli aşamalar kaydettiğini vurguladı. İvme kaybetmeden, hiç duraksamadan aynı istikamette bu yola devam etmenin çok önemli olduğunu belirten Turhan, "Bunları biz gerçekleştirdiğimiz oranda, yatırım ortamımız iyileşeceği için orta vadeli büyüme görünümümüz güçleneceği için, giderek rekabetin kızıştığı küresel finans piyasalarında ülkemiz hem çok daha kaliteli hem de çok daha yüksek miktarda fon alabilecek" dedi. (AA) TWEETİ biz atıyoruz, parayı başkası kazanıyor ABD hariç 14 ülkede ofisi bulunan Twitter, reklam gelirlerinin kayıtlarını, faturanın kesildiği yer üzerinden göstererek, faaliyette bulunduğu bazı ülkelerde vergi ödememiş oluyor 2011'de 164 milyon, 2012'de 79 milyon ve geçen yıl da 645 milyon zarar açıkladı. 2 bin 700 çalışanı var Twitter'ın dünya çapında 2 bin 700 çalışanı bulunuyor, çalışanların yarısını mühendisler oluşturuyor. Şirketin San Francisco'daki merkezinde çalışanlar haftalık bin 440 haşlanmış yumurta, 2 bin 214 litre kahve tüketiyor. (AA) İş dünyasından uyarı: İmajımız bir anda yerle bir olabilir! Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, Twitter'a getirilen yasağın Türkiye nin uzun yıllarda elde ettiği i- majı bir anda yerle bir edebileceği u- yarısında bulunarak, sosyal medya konusunda adının İran ve Çin gibi ülkelerle bile anılır hale geldiğini söyledi. Antalya Ticaret ve Sanayi O- dası nın (ATSO) mart ayı meclis toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan TOBB Başkan Yardımcısı ve ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Twitter'a getirilen yasağın ülkeye verebileceği zarar konusunda uyarıda bulundu. Gezi olayları sırasında resmi temaslar için ABD de bulunduğunu, işadamlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri ziyarette 'Türkiye de neler oluyor?' sorusuna muhatap olduklarını anlatarak, aynı durumun Twitter yasağının ardından geçen geçen hafta Rusya nın başkenti Moskova da katıldıkları turizm fuarında da yaşandığını aktardı. Orada muhatap oldukları tek sorunun da 'Türkiye de neler oluyor?' suali olduğunu dile getiren Budak, Twitter konusunda dünyadaki algımız, sosyal medyada İ- ran, Çin gibi ülkelerle birlikte beşinci, altıncı sıraya geldik. Türkiye'nin imajı çok kolay tesis edilmedi. Bireysel o- larak da söyleyeyim, ömrümüz boyunca itibarımız için yaşarız ama bir anlık, bir kelimelik, bir cümlelik yaklaşımla bu imajı yok edebilirsiniz. Türkiye'de itibar kolay kazanılmadı, bir anda yok edebilirsiniz. uyarısında bulundu. Türkiye de 30 Mart ta yapılacak seçimlerin her şeyin önüne geçtiğini i- fade eden Budak ülkenin ana gündeminin ekonomi olması gerektiğini söyledi. Ancak gündemin bir türlü ekonomiye gelemediğine işaret eden Budak, bugün gelinen noktada Türkiye de bireysel özgürlüklerin ve i- fade özgürlüğünün yeterince dile getirilemediğinden bahsedildiğini vurgulayarak, Böylesine kaotik ortamlarda yabancı sermayeye en çok ihtiyacı olan, cari açığı olan bir ülkenin bir durup bunları değerlendirmesi lazım te dünyanın 10. büyük ekonomisi olmak istiyorsanız evrensel hukuk kurallarını mutlaka ülkede tesis etmeniz gerekiyor. Adaletin daha kaliteli hale gelmesini istemeniz gerekiyor. dedi. "TARIM SEKTÖRÜ ÇÖKECEK" İşlerin iyi gitmediği ekonomide sıkıntılı sektörlerden birinin de tarım olduğuna işaret eden Burak, Şubat 2013 te 1,48 lira olan ürün değerinin geçen ay 1,22 TL ye kadar gerilediğini belirtti. Ürün fiyatında yüzde 20 gerileme olduğunu dile getiren Budak, bu durumun tarımsal ihracatın yüzde 50 sini Rusya ya yapan Antalya da lojistikten kaynaklı bir sürü sorun yaşandığını söyledi. İki ülke hükümetlerinin devreye girmesini gerektiren sorunlar olduğuna değinen Budak, çözümsüzlüğün fiyatlara yansıdığını belirterek şöyle konuştu: Şimdi güzel halkımız ucuz yiyor denebilir. Peki üretici halkımız değil mi? Bununla ilgili buradan bütün ne kadar ilgili varsa duyuralım: Bu sektör çökecek. Maalesef bu sektör çökecek. Antalya da 250 bin dönüme yaklaşmış sera var. Sadece üreten değil, sektörün tümü çökecek. Bu fiyatlarla bu sektörün dönme ihtimali yok. Buradan u- yaralım. (CİHAN)

6 SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >>6 SİYASET Mart Şubat Perşembe Minibüsçülere CHP li Atila dan diyalog formülü Hafta sonu yapılacak yerel seçimler öncesi çalışmalarına hız veren ve bugüne kadar yaklaşık 300 ev ziyaretinde bulunan CHP Bornova Belediyesi Başkan Adayı Yüksek Mimar Olgun Atila, amaçlarının vatandaşla birebir diyalog kurarak sosyal belediyecilik anlayışlarını hayata geçirmek olduğunu söyledi Türkiye, 30 Mart 2014 Pazar Günü yapılacak yerel seçimlere hazırlanırken; çalışmalarını aralıksız sürdüren CHP Bornova Belediyesi Başkan Adayı Yüksek Mimar Olgun Atila, ev ziyaretleriyle yurttaşların sorunlarını birebir dinliyor. Son o- larak Doğanlar Mahallesi ndeki dört eve konuk olan Atila, seçim sonrası hayata geçirmeyi planladıkları projelerini yurttaşlara anlattı. Bugüne kadar yaklaşık 300 ev ziyaretinde bulundukları bilgisini veren Atila, Bizim öncelikli amacımız, yurttaşlarımızla samimi bir ortamda bir araya gelerek onların sorunlarını ilk ağızdan dinlemek oldu. Sonrasında ise kendi çözüm önerilerimizi vatandaşlarımızla paylaştık. Bu şekilde insanlarla diyalog kurarak sosyal belediyecilik anlayışımızı anlatmanın, hizmet noktasında en önemli formül olduğunu düşünüyoruz diye konuştu. Gittikleri köy ve mahallelerde, Bornovalıların evlerinin kapılarını sonuna kadar açtığını dile getiren Atila, Ne mutlu ki, yurttaşlarımız bizi evlerine davet ediyor, bizimle görüşmek istiyor. Biz de hemen her gün, bir mahallemizde ev ziyaretlerinde bulunuyoruz. Kimi zaman aynı gün içinde beş altı eve gittiğimiz oluyor. Yurttaşlarımızın bizi içtenlikle ağırlaması, bize hem mutluluk hem de onur veriyor. Gördüğümüz ilgi ve sevgi, Bornova Bizim Evimiz sloganımızın ne kadar isabetli olduğunu ortaya koydu. Çünkü insanlarımız bizi yakın akrabaları, yakın dostları gibi sıcak bir şekilde ağırlıyor ifadesinde bulundu. Yurttaşların akıllarındaki sorunları ve kaygıları büyük bir dikkatle dinlediklerini aktaran Atila, Doğaldır ki, her yurttaşın belediyecilik hizmetiyle ilgili bir düşüncesi ya da beklentisi oluyor. Bu son derece normal. Biz, bu konudaki söylemleri titizlikle not alıyor; buna uygun çalışmalarımızı lafı dolaştırmadan doğrudan anlatıyoruz. Yani, olmayacak bir şey için yaparız ya da yapılabilecek bir şey için yapmayız demiyoruz. Açık ve net konuşuyoruz. Sonuçta belediyecilik hizmeti noktasında çözümü olmayan sorunların varlığına inanmıyoruz. Önemli olan doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde diyalog kurmak şeklinde konuştu. BAHAR RÜZGARI ESECEK Halkın kendilerini seçmeleri durumunda Bornova da hizmet anlamında yeni bir rüzgar estireceklerini kaydeden Atila, sözlerini şöyle sürdürdü: Seçimlerden hemen sonra baharın verdiği enerjiyle, sosyal belediyecilik anlayışımızı ilçemizin her köy ve mahallesinde hissettireceğiz. Bunun için çalışmalarımız tamamlandı. Yola çıktığımız ilk günden bu yana, ev ziyaretlerinde geleceğe ilişkin umutlarımızı paylaştık. Hal böyle olunca her gittiğimiz y- erde olumlu karşılandık. Bu da ilçemizde yeni bir başlangıç yapmak için bize güç verdi. Atila, Bornovalıları 26 Mart Çarşamba akşamı saat 19:00 da Çamdibi nde düzenleyecekleri mitinge davet etti. (HABER MERKEZİ) Kayacan Bahçelerarası sakinleriyle buluştu DSP Balçova Belediye Başkan Adayı Semra Aksakal Kayacan, Bahçelerarası sakinleri ile bir araya geldi. Bölgede yaşanan imar sorununun çözümü için elinden geleni yapacağını söyleyen Aksakal Kayacan "Herkesin İnciraltı ve Bahçelerarası ile ilgili bir reçetesi var. Ancak burada yaşayan insanların dertlerine derman olacak nihai bir çözüm bulunamıyor. Burası İzmir'in akciğeri ve bu nedenle de herkesin burada gözü var" dedi. DSP Balçova Belediye Başkan Adayı Semra Aksakal Kayacan son olarak İnciraltı-Bahçelerarası sakinleri ile buluştu. Uzun yıllardır imar sorunu nedeniyle sıkıntı yaşayan Bahçelerarası halkına seslenen Aksakal Kayacan, 1966 yılından bu yana Balçova'da yaşayan bir insan olarak Balçova'yı da, Bahçelerarası'nı da çok iyi bildiğini ifade etti. "Buralar size dedelerinizden kaldı, sizlerden de torunlarınıza geçecek. Ancak ne siz bir hak sahibi olabildiniz ne de bu gidişle torunlarınız hak sahibi olacak" diyen Aksakal Kayacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkesin İnciraltı ve Bahçelerarası ile ilgili bir reçetesi var. Ancak burada yaşayan insanların dertlerine derman olacak nihai bir çözüm ne yazık ki bulunamıyor. Burası İzmir'in akciğeri ve bu nedenle de herkesin burada gözü var. Arkasında dağı, önünde denizi, toprakları verimli, her yerinden termal fışkıran başka bir coğrafya yoktur. Ancak ekonomik olarak zorluk çeken sizler buradan kaçıyorsunuz ve birileri gelip topraklarınızı elinizden alıyor. Sizlerin elinden giden her arsa birilerini zengin etti. Bana destek verirseniz Bahçelerarası'nda yaşanan sorunların çözümü için ön ayak olacağım. Bakanlık nezdinde girişimlerde bulunacağım." Aksakal Kayacan, İnciraltı'nda faaliyet gösteren bir işletmeci olarak daha önce gündeme gelen yıkımı durdurduğuna dikkat çekerek "İnciraltı'nda imar ve ruhsat sorunları nedeniyle gündeme gelen yıkımın durdurulması amacıyla nasıl bir gayret gösterdiğimi buradaki tüm işletmeciler bilir" dedi. Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya'nın İmar Kanunu'nun 18. maddesine şahsi nedenlerle karşı çıktığını ifade eden Aksakal Kayacan "Sorunun çözümü hususunda ne gerekiyorsa yapacağımdan kimsenin şüphesi olmamalıdır" dedi. (HABER MERKEZİ) Yıldırım mesaj AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yıldırım: Ulaşım benim konum. Hiç kimse bu konuda benimle aşık atamaz, yarışamaz. Hayatım bu işle geçti. İzmir'in en güncel sorunu ulaşımdır, alt yapıdır. Bunun nasıl çözüleceğini de ben biliyorum dedi Ortalıkta dolaşan aslı astarı olmayan dedikodulara da kimsenin itibar etmemesini dile getiren Yıldırım, Piyasada olan dolmuşlarla minibüsler kalkacak lafına aldırış etmeyin, deyim yerindeyse dolmuşa binmeyin. Böyle bir şey yok. Aksine daha fazla dolmuş ve minibüse ihtiyaç olacak. Bunlar hep yalan dolan, 3 gün sonra hepsi biter. Bunlar seçim için özel dedikodular, Pazar gününden sonra kimse bunları söylemez. Biz insanların hayatını daha da kolaylaştırmanın, İzmirlilerin memnuniyetini artırmanın telaşındayız. Bunun için İzmir in hizmetkarlığına talibiz diye konuştu. İzmir Minibüsçüler Odası nı ziyaret eden Binali Yıldırım, sevgi gösterileri arasında karşılandı. İzmir Minibüsçüler Odası Başkanı Taner Oğuz merkezlerinde ağırlamaktan büyük onur duyduklarını belirttiği Binali Yıldırım ı övgü yağmuruna tuttu. Yıldırım ın daha önceki ziyaretinde araç kapasitesinin arttırılmasıyla ilgili sözünü gerçekleştirdiğini ve bu hakkı Binali Yıldırım sayesinde elde ettiklerini i- fade eden Oğuz, Ulaşımın patronusunuz, yaptığınız hizmetleri takdir etmemek mümkün değil. Binali Yıldırım olarak sizi herkes biliyor. Hizmetlerinizi kimse inkar edemez. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmanızdan esnaflar olarak çok mutlu olduk. İnşallah seçimlerden sonra birlikte çalışarak minibüsçülerin sıkıntılarını sizlerle çözeceğimize inancımız tamdır diye konuştu. Türkiye ye ulaşımda çağ atlattım Alkışlar arasında konuşan Yıldırım, minibüsçü esnafının 1992 yılından beri İzmir'in yükünü taşıdığını, insanları evlerinden işine, işinden evine ulaştırarak hayırlı bir iş yaptığını belirtti. Ziyarette 35 yıllık meslek hayatında en fazla yaptığı ve bildiği işin ulaşım olduğunu söyleyen Yıldırım, Ben ulaştırmacıyım. Bunun tahsilini aldım, ulaşım altyapıları yaparak kolay ulaşım sağladım. Türkiye'nin ulaşım altyapısının bugünkü haline gelmesi için çok büyük projeler hayata geçirdim dedi. Biz sizinle çalışacağız Seçim sürecinde, belediyede çalışanların işten atılacağı, fırınların, minibüslerin kapatacağı, midye satışlarının yasaklanacağı gibi birçok dedikodunun çıkarıldığını ifade eden Yıldırım, Yapmayın kardeşim. O zaman biz kiminle iş yapacağız. İş, adamla yapılır. 100 bin kişiyle çalıştık, 11 yılda bir tanesinin ekmeğiyle oynamadım. Ben geldiğimde de onlar vardı, şimdi de var olmaya devam ediyorlar. Son dedikoduları da midye satışlarını yasaklayacakmışız. Meydanda, mitingde toplanan 250 bin k- işiye Bunlar İzmirli değil, midyeyi kabuğuyla yiyen diyen ben miyim? O kadar insana hakaret ediyorsunuz. Her gün bir şey çıkıyor, varsın çıksın. Ne yaparsa yapsınlar. Kim ne yaparsa yapsın biz İzmir için İzmirliler için doğruları söylemeye devam edeceğiz. Doğru işleri de yapmaya devam edeceğiz. Belediye başkanı olurum, olmam. Ben İzmirliyim, İzmir milletvekiliyim. Benim başkan olmam veya olmamam İzmirlililerin takdiridir. Verdikleri karara da başımın gözümün üstünde yeri vardır diye konuştu. Daha fazla hat ve daha fazla minibüse ihtiyaç var İzmir'de 63 durakta 1117 tane hatlı minibüsün sabah 4'den gece 1'e kadar bin İzmirli'ye hizmet verdiğini, kentteki 1 milyon 400 bin İzmirlinin toplu ulaşımdan yararlandığı bilgisini veren Yıldırım, şöyle konuştu: İzmir, bizim öngördüğümüz kadar seyahat yapmıyor. Belirli merkezler arasında taşımayla toplu taşıma olmaz. Raylı sistemde yetersiz, otobüste yetersiz, minibüste yetersiz, deniz taşımacılığı hele hele çok yetersiz. O zaman ne kalıyor geriye. İzmir merkez eskiden daha az ilçeydi. Şimdi 30 ilçe oldu. Demek ki size daha çok iş düşecek. Daha fazla hat ve daha fazla minibüse, otobüse ihtiyaç var. Bunu bir kere herkes kafasına koysun. Raylı sistemi geliştirmek sizin işinize son vermek anlamına gelmiyor. Metroyla gelecek bir merkeze, minibüsler oraya aktarma istasyonları kurulacak oradan da dışarıya başka yerlere tevzi edilecek. İnsanın yaşadığı her yere u- laşım olsun istiyoruz. Ulaşım konusunda kimse benimle yarışamaz Ulaşım konusunda rakip tanımadığını ve konunun uzmanı olduğunu aktaran Yıldırım, şöyle devam etti; Ulaşım benim konum. Hiç kimse bu konuda benimle aşık atamaz. Hayatım bu işle geçti. İzmir'in en güncel sorunu ulaşımdır, alt yapıdır. Bunun nasıl çözüleceğini de ben biliyorum. 11 yıl Türkiye nin ulaşım sorununa deva olduk. Bunu çözecek kabiliyetimiz, tecrübemiz var elimizde projelerimiz de var. Siz bu sistemin önemli bir paydaşısınız, önemli bir ortağısınız. Onun için ne minibüsçüler ne otobüsçüler ne d- enizde taşıma yapan tekneler ne İZBAN ne diğerleri hiçbirisi bizim göz ardı edeceğimiz, vazgeçeceğimiz kuruluşlar değil. Önemli olan bunları birbiriyle uyum içerisinde çalıştırmak. Burada da görev belediyeye düşüyor. Belediye bu entegrasyonu sağlayacakulaşım, o şehirde yaşayanların hayatını kolaylaştırmak için belediyenin en büyük sosyal sorumluluğudur. Buradan doğacak bedeli tamamen sizin sırtınıza yüklemeye hakkı yoktur. Sizinle daha fazla işbirliği yapacağız. Daha fazla hatlar ihdas edeceğiz. Kazandığınız hatlara da sonuna kadar sahip olacaksınız. Bu kadar açık ve net konuşuyorum. Bizim telaşımız İzmirlinin huzuru İnsanların hayatını daha da kolaylaştırmanın, İzmirlilerin memnuniyetini artırmanın telaşında olduklarını, bunun için hizmete talip olduklarını kaydeden Yıldırım, Pazartesi inşallah iş başı yaparsak bunları teker teker ele alacağız. İş başı yapmazsak da gene buradayım. Bir yere gitmiyorum, İzmir milletvekiliyim diye konuştu. Makam sevdalısı değil, hizmet adamıyım AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan A- dayı Binali Yıldırım, makam sevdalısı değil, görev ve hizmet adamı olduğunu söyledi. 11 yıl yaptığı Ulaştırma Bakanlığı döneminde Türkiye nin her yerine hizmet ettiğini ifade eden Yıldırım, Türkiye genelinde edindiğim tecrübeyle İzmir i Türkiye nin hatta dünyanın sayılı şehirleri arasına yerleştirmeye talibim. İzmirliler bu sesi duydu ben biliyorum diye konuştu. İzmir in sorunlar yumağı ile uğraşırken iddiasız hale getirildiğini savunan Yıldırım, İzmir in üzerinden adeta kasırga geçmiş gibi. Hizmetsizlikten şehrin morali çöktü. Şehrin başkanları bununla da kalmadılar, İzmir i dünyaya, Türkiye ye kapattılar. İzmir i yanlızlaştırdılar, idelojik söylemlerle İzmir in ufkunu daralttılar. İzmir in hasar tespitini yapıp derhal işe koyulacağız. İzmirlilerin hizmet nasıl yapılırmış görmeleri için 5 yıllığına hizmetkarlığına talibim dedi. Sevgi seli izdihama dönüştü Seçim çalışmalarını Karşıyaka da sürdüren Binali Yıldırım, Cumhuriyet Mahallesi, Şemikler, Örnekköy ve Yalı Mahallesi nde vatandaşlarla buluştu. Vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılanan Yıldırım, İzmir e Binali Yıldırım gerek sloganları arasında kadınlara gül dağıttı. Karşıyaka da Yıldırım a ulaşmak isteyenler zaman zaman izdihama neden oldu. Yan bakanı düşman ilan ediyor Siyaseti her zaman hizmet olarak gördüğünü ve İzmir de görünen tüm hizmetleri kendilerinin yaptığını ifade eden Yıldırım, İzmir in başkanı 10 yılda 5 milyarlık yatırım yaptığını söylüyor, bozuk plak gibi sürekli aynı şeyleri söylüyor. Ona göre herkes İzmir e düşman, kendisi de herkesle kavgalı. Kendi partisinin milletvekilleri ile bile kavgalı. En başarılı başkanlarımız dedikleri 15 başkanı tekrar aday göstermedi. Başkanlar Kocaoğlu ile anlaşamadıkları için mi başarılı olmadıkları için mi aday gösterilmedi. Aziz bey kendisine yan bakanı düşmanı ilan ediyor dedi. Ankara nın desteği çok, engeli yok Hükümetin bürokrasi ile birçok şeye engel olduğu söylentisinin özellikle ön plana çıkarıldığını ve büyük bir yalan olduğunu söyleyen Yıldırım, şöyle konuştu; Bunun koca bir yalan olduğunu kendisi de biliyor. Kendisiyle çelişiyor. İZBAN ın açılış töreni, öncesi sonrası dahil bize övgüler yağdırıyordu. Daha bir çok hizmetimiz ve emeğimizden dolayı bize sürekli teşekkür ediyordu. Bu ne yaman çelişkidir. Ankara engel olmadı, aksine İzmirlilerin hizmetine tüm hizmetleri sundu. Bizim hizmetlerimizde en ufak bir aksama olmadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi nin bütçesinin yüzde 91 i Ankara dan geliyor. Kocaoğlu önce yapamadığı işleri anlatsın. Maalesef doğruları söylemekten çok uzak. Olmayan bir düşman üreterek beceriksizlik ve başarısızlığının üzerini örtmeye çalışıyor diye konuştu. İzmir i iddiasızlaştırmışlar Şehrin başkanının İzmir den elinizi çekin demesinin mantığını anlamanın mümkün olmadığını kaydeden Yıldırım, şunları kaydeti; Kimsenin bir yere el attığı yok. Şehri bu tür söylemlerle iddiasız hale getirmişler. İzmir den elini çekmesi gereken biri varsa o da Kocaoğlu - dur. İzmir Cumhuriyetin kurulduğu kent ama şu anda hiçbir vasfı ile ortaya çıkamıyor. Ey Türkiye, ey dünya ben varım! diyemiyor. İzmir in süper ligde takımı var mı? Kaçak yapılaşma ve imarsızlıkta birinci sırada. Bunlar ortadayken İzmir in iddialı bir şehir olduğunu söylemek mümkün mü? İzmirli olmak demek başa güreşmek demek. İzmirli buna göre mi kararını verecek Mevcut başkan Emekliliği kafama koydum bana 5 yıl daha yetki verin diye söylediğini bunun hizmet etme odaklı bir tavır olmadığını anlatan Yıldırım, İzmirliler buna göre değil, benim geçmiş 10 yıllık karneme bakacak, mevcut başkanın geçmiş 10 yıllık karnesine bakacak ve ona göre kararını verecek. Bizi seçmesi için çok sebep var. Göreve ilk olarak hasar tespitiyle başlayacağız. Bazı ilçe belediyeleri maaşları bile ödeyemiyor. Bunların hepsini tespit edip, derleyip toplayacağız diye konuştu. (HABER MERKEZİ) Başkan Kocaoğlu Mahkemesiz uzlaşma diledi İZSİAD üyeleriyle bir araya gelen olur ve kamunun yararı için kullanılır diye Hasan Küçükkurt un hoş geldiniz konuşmasından sonra kürsüye gelen Başkan Ko- Kentin çeşitli bölgelerinde başlatacakları Başkan Kocaoğlu Stratejik plan- zemin problemleri yaşamayacağız dedi. bakışlarının farklı olduğunu söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, İl Özel İdaresi konuştu mallarının paylaşılmasını büyük bir problem olarak nitelendirerek, Çok değerli araziler var, oteller var. Akıbetlerinin ne o- lacağı konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Umuyoruz mahkeme süreçlerine gitmeden, bu mallar İzmir Büyükşehir Belediyesi nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Büyükşehir Adayı Aziz Kocaoğlu, İzmir Sanayici İşadamları Derneği (İZSİAD) ın Çarşamba toplantılarının konuğu olarak projeleri hakkında bilgilendirme yaptı. İZSİAD Başkanı caoğlu, sözlerine metro müjdesi ile başladı. Başkan Aziz Kocaoğlu, Göztepe İstasyonu nu açtık. 30 Nisan da da Poligon ve F.Altay seferlerimiz başlayacak. İzmir u- laşımının en sıkıntılı yerini aştık. Metroyu Narlıdere İstihkam a götürürken böyle tramvay seferlerinin Avrupa da olduğu gibi maksimum 30 kilometre hızla yapılacağını kaydeden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, güzergah boyunca yaşanacak o- topark kayıplarının da yeraltı otoparklarıyla telafi edileceğini açıkladı. Kente larımız ve yol haritalarımız ile belirlediğimiz projelerimizi 10 s- enedir uyguluyoruz ve geliştiriyoruz. (HABER MERKEZİ)

7 SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >>7 SİYASET Mart Şubat Perşembe Bahçeli: AKP ülkeyi yalan, talan ve çalan lobisiyle yönetmiş! Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti nin ülkeyi yalan, talan ve çalan lobisiyle yönettiğinin ortaya çıktığını söyledi. MHP Adana İl Teşkilatı tarafından İmamoğlu ilçesinde düzenlenen mitingde partililere seslenen MHP lideri Devlet Bahçeli, hükümeti eleştirdi Başbakan Erdoğan ın daha önce söylediği, Türkiye de mutlu bir zümre vardı, kazandıkça kazanıyordu, biz bu çarkı bozduk. Bu kara düzeni, adaletsiz, dengesiz, istikrarsız tezgahı altüst ettik. sözlerini eleştiren Bahçeli, yerine başkalarını getirdiğini ifade etti. Adalet ve Kalkınma Partisi nin Türkiye yi yalan lobisiyle yönettiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Bahçeli, Her gün televizyona çıkmış yalan üstüne yalan söylemiş. Arkasından talan lobisiyle Türkiye nin her imkânını talan etmiş, yakınına, hışmına, kendisiyle beraber iş yapan müteahhitlere Türkiye nin her tarafını vermiş, 2B yi çıkarmış, orman sahiplerinin yerine başkalarına oraları peşkeş çekmiş, buna benzer neler olmuş neler. Bu da yetmemiş, sadece 17 Aralık ta 187 milyon TL dört bakanın çocukları arasında rüşvet alışverişi olmuş, dolayısıyla babaları da buna katılmış. Bir bakan var ki 28 kez rüşvet almış, bir bakan var ki 3 kez ama 1.5 milyar dolarlık rüşvet almış, Allah tan korkmazlar, bu çalan lobisi değil de nedir? dedi. Ülkenin böyle yönetilemeyeceğinin altını çizen Devlet Bahçeli, Bu kadar yiyenlerle, yemiyenlerin birbirlerine olan husumeti devam eder, toplumsal hareket başlarsa çok büyük sıkıntılar ortaya çıkar. Onun için buna bir son vermek lazım. Nasıl vereceğiz, demokrasi içerisinde. Demokrasi içerisinde bu nasıl verilir, seçimle. En yakın seçim ne zaman, 30 Mart ta. Öyleyse sandığa gideceğiz, 30 Mart ta Recep Tayyip Erdoğan ın oyunu aşağıya doğru, merdiveni ters iner gibi indireceksiniz. diye konuştu. Başbakan ın bu aşamadan sonra gideceği yerin Yüce Divan olacağını ileri süren Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı: Bunların alayının hesabını verecek. Vermezse olmaz. O sebepten dolayı sandığın önemini bir defa daha dikkate alacağız. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 30 Mart ta yapılacak yerel seçimlerinin Türkiye nin geleceğinin belirlenmesinde ve siyasetin yeniden şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağını söyledi. Ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarının yoğunlaştığı ve derinleştiği bir ortamda gerçekleştiğine işaret eden Bahçeli, bu seçimlerin Türkiye nin geleceği açısından kader özelliğini taşıdığına işaret etti. Bu açıdan bütün vatandaşların mutlaka sandığa gitmesini isteyen Bahçeli, Adana programı çerçevesinde partisinin merkez Çukurova ilçesinde düzenlediği mitinge katıldı. Sandıklarda olabilecek muhtemel hilelere karşı partilileri uyaran Bahçeli, Türkiye de bin 394 seçim çevresinde, 25 siyasi partinin katılımıyla seçimlerin yapılacağını hatırlattı. BAHÇELİ, AYTAÇ DURAK A SAHİP ÇIKTI MHP den seçilen, ancak hakkındaki soruşturmalar nedeniyle görevinden uzaklaştırılan Aytaç Durak a aklan gel diyen Bahçeli, bu kez zeytin dalı uzattı. Büyükşehir Belediyesi bağımsız belediye başkan adaylığından MHP nin adayı Hüseyin Sözlü lehine çekilen Durak ı gündemine alan Bahçeli, Bir şahsiyet vardı. 25 yıldır Adana da Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hizmet sunmuştur. 5. döneminde MHP yi tercih etmiştir. MHP bu şahsiyeti hizmetlerinden dolayı bağrına basmıştır. Beraber seçime girilmiştir. Adana da ilk defa Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazanılmıştır. Ancak kazanım bir çok kişi rahatsız etmiştir. MHP nin bu dirilişi bu ayağa kalkışı, birçok çevre tarafından kabullenmek istenmemiştir. Bu dedikodular karşısında MHP ile AKP arasındaki fark hissedilecektir. O şahıs Aytaç Durak beyefendiydi. Kendisine sayın başkan beraberce yüründü. Adana da önemli bir başarı sağlandı. Ama şimdi bazı dedikodular dolaşıyor. Bunlar ne derece doğrudur, ne kadar yanlıştır, bilmiyoruz. Onun için istifa edeceksin, aklanıp, paklanıp geldiğinizde başımızın üzerinde yeriniz olacaktır. denilmiştir. Aradan geçen süre içerisinde birçok sorgulamalar yapılmasına rağmen (Durak a) iftiralar yasal yönden ispatlanamamıştır. Adana nın vicdanında eğer 17 Aralık taki ayakkabı kutularıyla karşılaştırıldığında Aytaç Durak, beraat etmiştir. Aytaç Durak adaletsizliğin kurbanı edilmiştir. dedi. İktidarın ortaya koyduğu hizmetler iyi değerlendirildiğinde (bunlarda) acıma ve adalet olmadığını savunan Devlet Bahçeli, Fırsat fırsattır diye talan vardır, çalan vardır, yalan vardır. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan sıkışmıştır. Haydi gel Recep ağa Adana ya; sizinle beraber uzun süre çalışan Aytaç Durak beraata doğru gidiyor. Haydi sende beraata doğru git bakalım. Bu sebepten dolayı Adana başlattığı; fakat adaletle yolu kesilmek istendiği yere artık adaletle buluşarak yürüyecek. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonun yapıldığı 17 Aralık ın AKP için bir yüz karası günü olduğuna ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti: Türkiye için ise bir kara gündür. Adalet ve Kalkınma Partisi nin artık adı değişmiştir. Ama ne adalet var, ne kalkınma var. Bu parti ancak ve ancak aldatıyor ve kandırıyor. Öyleyse bu partinin adı aldatma ve kandırma partisidir. Bunu gençlerimiz görüyor. Aynı genç kardeşlerim 17 Aralık ı gördüler. Baktılar ki ayakkabıları kutuları var. O gençlik gördü ki; Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında bir ayakkabı kutusu sorunu var. Ayakkabı kutusu içerisinden 4.5 milyon dolar para çıkıyor. Yarabbi bu nasıl iştir diye düşünmeye başladı. Sonra dedi ki bu AKP, bir başka isme layıktır. Nedir o isimdir? Bunlar ayakkabı kutusu partisidir. 17 Aralık sonrası bazı soruşturmalar oldu. O sırada bir baktılar ki, baba-oğlun bir telefon muhabbetinde, baba diyor ki; oğlum bir takım gelişmeler var. Şu evdekileri sıfırla. Şunları şuna, şunları şuna gönder diyor. Aynen ayakkabı kutusu gibi şimdi bu iktidarın önemli bir simgesi de tape oldu. Şimdi tapeleri tiwit olarak kaldırmaya çalışıyorlar; ama haddizatında halka mal olmuş bir durum. Bu tapelere bakıldığında 1 milyar dolar, bir başbakanın evinde olur mu? Buna başbakan bu mümkün değil, bu montajdır diyor. Ne dersen de. Halkımızın arasında 1 milyar dolar var mı yok mu? Bunun TL olarak karşılığı 2.2 milyar değil mi? Öyleyse genç kadro yine zekasını fışkırtıyor, bu ne hal diyor. Bir başbakanda 1 milyar dolar olur mu? Çocuğu ile bunu nasıl konuşur? Bahçeli nin mitingdeki bazı vatandaşlar ile apartman balkonundaki bir aile ayakkabı kutusu gösterdi. Bazı gençler ise Çocuklarımızı dolarla değil, imanla yetiştireceğiz. Allah evladın da hayırlısını versin dövizlerini açtı. Bahçeli: Recep ağa milletin ayranı kabarırsa havada 3 takla atar yere çakılırsın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan'ın tek adamlık yolunda ilerlediğini belirterek, Recep ağa, bu milletin ayranı kabarırsa havada 3 takla atarsın sonrada yere çakılır izin dahi kalmaz. dedi. Devlet Bahçeli Adana programı kapsamında merkez Seyhan ilçesinde partililere seslendi. Seyhan Belediye başkan adayı Abdullah Çalışkan ve Büyükşehir adayı Hüseyin Sözlü ile Adana nın kaderinin değişeceğini aktaran Devlet Bahçeli, Bu seçim önümüzdeki önemli siyasi olayların da bir başlangıcı olacaktır. 28 Ağustosta cumhurbaşkanlığı, 2015 in en geç haziran ayında milletvekilliği seçimleri olacaktır. Bu süreçler Türkiye nin geleceğini belirleyecek, siyasi şekillenmeyi yeniden gündeme taşıyacak, ülkenin kaderini tayin edecektir. Her vatandaşımız mutlaka sandığa gitmelidir. Oy verme sayım sürecine gidildiğinde sandıktaki oylara sahip çıkmalıyız. Sadık görevlileri erken saatte sandığa varacak, akşama kadar burada görev orucu tutacak. Sandık başından bir an olsun bile ayrılmayacak. Sayım sırasında tutanaklara geçinceye kadar hangi sandıktan nasıl çıkmış, orayı izleyecek, kurt bakışıyla olayları yakından takip edecek. Geçmişte yaşananları gördük. Özellikle sandık başındaki ülküdaşlarıma sesleniyorum görev ihmalinde bulunmayın. Samimiyetle orada bulunun. Seçimlerde bazı bilgiler herkes tarafından alınıyor. Seçimlere, huzursuzluk, hile katmak isteyenler olabilir. Sayımın uzatılması halinde iktidarın baskısı olabilir. Verilen oyların namusunu koruyacaksınız. diye konuştu. Bizde bütün Adana yı kucaklamak sevmek vardır. diyen MHP Genel Başkanı, büyükşehir adayları Hüseyin Sözlü nün bunu başaracağını belirterek, Köy, bucak, dere depe dememiş gezmiş yapacaklarını anlatmış. Seyhan Adana nın en büyük ilçesidir. Burada hizmetlerin aksamaması daha iyi olması gerekir. Büyükşehir belediyesinin yanında koordineli çalışacak bir şahsiyet olması gerek oda Abdullah Çalışkan dır. Birisi Sözlü biri Çalışkan aradığımız zaten bu. 30 Mart akşamı adananın her tarafında üçayak oynanacak, 3 hilal dalgalanacak. ifadelerini kullandı. Hükümeti yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla eleştiren Bahçeli şunları söyledi: Türkiye iyi yönetilmiyor. Sosyal ve ekonomik sıkıntıları devam ediyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, açlık asayişsizlik bunlar çok öneli sorunlar olarak devam ediyor. Tek başına iktidar olmuş AKP başarılı bir hizmet sunamamıştır. Bu arada önemli olaylar olmuştur. Ülkemizde bin yıllık kardeşliğimizi bozmasın, yoksulluğun artışını seyretmesin, ülkemizde toplumsal hareketlerle kışkırtarak milleti birbirine düşürmeye heves etmesin, kardeş kavgasını başlatmak istemesin. Hepimizi bu ülkedeyiz. Doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi, mezhebi ne olursa olsun hepimiz Allah ın kutsal emanetiyiz. Yolsuzluk ve rüşvet göz ardı edilmemelidir, alışkanlık haline getirilmemelidir. Herkese yolsuzluk oluyor hesabı sorulamıyor dedirtmemek lazımdır. Yolsuzluk ve rüşvet toplumsal hastalıktır. Kanser gibidir, toplumu çürütür devleti çökertir. Siyasi iktidar 99 günden bari yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gitmiyor, gidemiyor. Bir korkusu var, ya yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gidecektir yada bunun hesabı bir gün sorulacaktır. Bu hesabın milli irade ile sorulması gerektiğini aktaran Devlet Bahçeli, Aynı zamanda seçimle bunun sorulması demektir. 30 Mart iktidar değiştirmez, belediye başkanını seçer. Bir şey daha yapar, tek adamlık diktatörlük heveslilerine karşı Dur emmoğlu ileri gidiyorsun. Ayağın yere bassın' der. Recep ağa bu milletin ayranı bir kabarırsa havada üç takla atarsın sonra da yere çakılır izin dahi kalmaz. Seçimlere kargaşa yaratarak değil, millet iradesini sandığa götürüp oy verdirmeyi sağlamaktır. 30 Mart sabahı sandığa gidin, oy pusulasına bakarak başından sonuna kadar süzün. Bir yere geleceksiniz, bakışınız değişecek, kurt bakışlı olacaksınız. O oy pusulasında en sondaki 3 hilaldir. Basın mührü üç hilale. 30 Mart ta üçayağı davul zurnayla oynayacağız. şeklinde sözlerini tamamladı. Bahçeli buradaki konuşmasından sonra Çukurova ilçesine geçti. (CİHAN) Bozdağ: Bugün bu çıkacak, yarın şu çıkacak alıştık bunlara Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seçim sürecinin iftiraların ve yalanların rekabeti haline geldiğini söyledi. Bozdağ, "O kadar yalan söylüyorlar ki o kadar yalan nerede söylendi, nasıl söylendi bilemiyoruz. O kadar çok iftira ediyorlar ki bugün şu çıkacak, yarın bu çıkacak, falan gün şu olacak, bu olacak diye artık alıştık bunlara." dedi Yozgat ta seçim çalışmaları kapsamında ziyaretlerini sürdüren Bekir Bozdağ, Kamyoncular Garajı'nı ziyaret ederek şoförlerle biraraya geldi. Çıkışta gazetecilerin sorularını cevaplayan Bozdağ, Mısır da darbe karşıtları hakkında verilen idam kararlarını değerlendirdi. Mısır da yaşananların bütün dünyanın gözü önünde olduğuna dikkat çeken Bozdağ, "Adeviye Meydanı'nda ve başka sokaklarda Mısır da onlarca, yüzlerce insan hayatını kaybetti. Görüyoruz ki mahkeme hayatını kaybedenlerin sayısını az görmüş olacak ki bir de mahkeme kararıyla 529 kişinin hayatına son verecek bir adım atmış oldu. Esasında bu Mısır daki hukukun durumunu göstermesi bakımından ibret vericidir. Mahkemelerin bu yönde karar vermesini bir hukukçu olarak adalet bakanı olarak kabul etmek anlamı mümkün değildir. Hukukunda katli yönünde bir karardır." diye konuştu. 25 Mart ta internet sitelerinde bazı ses ve görüntü kayıtlarının yayınlanacağı iddialarıyla ilgili bir soruya ise Bozdağ, "Bu seçim süreci iftiraların yalanların rekabeti haline geldi. O kadar yalan söylüyorlar ki o kadar yalan nerede söylendi, nasıl söylendi bilemiyoruz. O kadar çok iftira ediyorlar ki; bugün şu çıkacak, yarın bu çıkacak, falan gün şu olacak, bu olacak diye artık alıştık bunlara. Onun için ben diyorum ki her yerde de söylüyorum. Elinizde ne varsa ortaya koyun. Ne kadar iftira varsa çıkarın. Ne kadar şantaj, montaj başka tür üretiminiz varsa ortaya koyun, ortaya koymazsanız gönül koyarız size. Ne varsa koysunlar ortaya. Bizim Allah ın izniyle kendimizden şüphemiz yok. Millet bu kirli işleri yapan, kirli insanları da çok iyi biliyor. O yüzden neleri varsa ortaya koysunlar. Bak ayın 25 i de gitti. Yani 26'sı geliyor, 22'si gitti falan her gün tarih veriyorlar. Seçim de geldi gidiyor, ellerinde ne varsa koysunlar, ortaya burdan söylüyorum. Aman şantajcılar, montajcılar, yalancılar, iftiracılar, ahlaksızlar elinizde ne varsa aman ha ortaya koysunlar. Sakın gecikmeyin. Çünkü ayın 30 undan sonra hepsi elinizde patlayacak. Bütün malzemenizi kulanın, sakın ha kullanmamazlık yapmayın. Ben buradan çağrı yapıyorum; bu millet onların hepsine ortaya döktükleri ne kadar pislik varsa, o pisliğin tamamını sandığa doldurup bunların başına 30 Mart ta boca edecektir. Ondan hiç endişemiz yok. O yüzden pis insanların ortaya koyacakları pisliklerden yana bizim endişemiz yoktur. O sadece o pisliği ortaya koyanları kirletir o kadar." şeklinde cevap verdi. "FAZLA OY PUSULASI BASILMASI KO- NUSUNDA YSK BAŞKANI AÇIKLAMA YAPTI" Seçimler için fazla oy pusulası basıldığı yönünde çıkan haberlerle ilgili Bozdağ, "Yüksek Seçim Kurulu başkanının bu konuda bir açıklaması var. Kanun gereği belli bir sayıda oy pusulası basılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Bu oy pusulalarının da bu zorunluluk çerçevesinde basıldığını açıkladı. Dolayısıyla her seçimde yapılan bir uygulamanın sanki ilk defa bu seçimde yapılıyormuş gibi değerlendirme yapılması fevkalade yanlıştır. Tabii seçim yaklaştıkça seçime şaibe bulaştırmak isteyen seçimi tartıştırmak isteyen çevreler de çoğalmaya başladı. Türkiye de esasında seçimleri partiler yapıyor. Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin denetim ve gözetimini ve organizasyonunu yapıyor. Partilerin sandık kurulunda üyeleri var, müşahitleri var, oyların kulanılması sırasında onlar görev yapıyorlar. Sayım döküm sırasında onlar görev yapıyorlar. Tutanakları birleştirirken onlar görev yapıyorlar ve her aşamada siyasi partiler var. Bizim seçim sitemimiz, hem partilerin yarıştığı hem de partilerin birlikte seçimi yaptığı bir sistemdir. YSK burada denetim ve organizasyon işi yapıyor. Bütün partiler sandığa sahip çıkıyor. Bu seçimde de öyle olacaktır. Herkesin orada sandık başkanı sandık müşahitleri olacak, partililer olacak, yani her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor." ifadelerini kullandı. "SEÇİMLERE GÖLGE DÜŞÜRMEYE KİM- SENİN HAKKI YOK" Seçimlere gölge düşürmeye ve şaibe karıştırmaya kimsenin hakkı olmadığını söyleyen Bozdağ, "Türkiye, seçimleri bugüne kadar güvenlik ve sağlık içinde, sonucu herkesin kabul edebileceği biçimde yapmıştır. Ben bu seçimlerin de yine güvenlik ve sağlık bakımından başarılı geçeceğine inanıyorum. Şaibe düşürmek isteyenler sadece kendilerini yoracaklardır. Yüksek Seçim Kurulu'nun da seçimin güvenlik içerisinde geçmesi için vazifesini sağlıklı yapması, güvenlik güçlerinin tedbir alması, siyasi partilerinin kendi açılarından tedbirler alması, sandığa sahip çıkması ve bütün milletin sandığa sahip çıkması son derece önemli." şeklinde konuştu. (CİHAN)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESi >>8 GÜNCEL 1727 Şubat Mart Perşembe SONDAKiKA GAZETESi >>9 GÜNCEL Şubat Mart Perşembe Yeni Türkiye'de modern dünya neyi Meltem ARIKAN DEÜ'den radyoterapi ünitesi Sağlıkta en modern teknik ve yöntemlerle dünya standartlarını sunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi, kanser tedavisinde kamuda en gelişmiş sistemin kullanıldığı yenilenmiş Kapsamlı Onkoloji Merkezi, Radyoterapi Kliniği'ni açıyor. Açılış töreni, 28 Mart 2014 Cuma, saat da düzenlenecek. Yurtdışında onkoloji alanında öncü merkezlerde kullanılan, Türkiye'de ise İstanbul daki birkaç özel kuruluş dışında sağlık kurumlarında bulunmayan "TrueBeam STx" sisteminin kurulduğu DEÜ Hastanesi, Kalkınma Bakanlığı nın "Kapsamlı Onkoloji Merkezi (KOM) Radyoterapi Teknolojik Yenileme" projesi çerçevesinde kamu hastanelerinde bir ilke imza atarak pilot uygulama merkezi oldu. TrueBeam STx cihazı sayesinde üç boyutlu ileri görüntüleme imkanı ile kanser tedavisinde sağlıklı dokular en üst düzeyde korunabilecek, tedavi uygulama ve hareket yönetimi kolayca yapılabilecek, yüksek hız ve hassasiyetle hasta konforu en üst seviyeye taşınacak. Radyasyon onkolojisi alanında deneyimli insan gücüyle önemli bir potansiyele sahip olan hastane, proje kapsamında devlet üniversiteleri arasında lokomotif ve referans merkez olacak. Konu hakkında bir açıklama yapan DEÜ Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fadime Akman, birimlerinin 1991 yılında en modern tekniklerle kurulduğunu, 2003 te son sistem cihazlarla yenilendiğini ve kaliteyi her zaman en üst seviyede tuttuklarını söyledi. Prof. Dr. Akman, şunları kaydetti: "Sahip olduğumuz TrueBeam STx, sağlıklı dokuları gözönünde bulundurarak görüntüleme, tedavi uygulama ve hareket yönetimi unsurlarını sorunsuzca, yüksek hız ve hassasiyetle birleştiren bir sistem. Bu yüksek doz hızı, keskinliği ve hassas görüntü rehberliği sayesinde karmaşık bir radyocerrahide genellikle dakika süren tedaviler, yeni sistemde sadece 5 20 dakika gibi kısa sürelerde tamamlanarak hasta ve tümörün hareketinden daha az etkilenmektedir. İleri görüntüleme ve solunum takip sistemleri sayesinde, özellikle akciğer, üst karın ve meme gibi nefes alımı esnasında hareket eden tümörle senkronize ışınlamayla sağlıklı dokuya ve kritik organlara verilebilecek hasarlar en aza indirilmektedir. Bu yeni teknolojik altyapı ve alanında uzmanlaşmış, deneyimli insan gücümüzle daha nitelikli hasta tedavileri yanında, ülkemiz ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılayabilecek donanıma sahip radyasyon onkolojisi ve medikal fizik uzmanları ile radyoterapi teknikerlerinin yetiştirilmesi hedeflenmektedir." (HABER MERKEZİ) İl Genel Meclisi'nden SİT kararına itiraz İzmir İl Genel Meclisi Başkanı, Çevre Hareketi Avukatları ve CHP İzmir Milletvekilleri Urla nın Zeytineli Köyü Hacılar Koyu nda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a ait olduğu ileri sürülen villalar için sit derecesinin düşürülmesini yargıya taşıdı. İzmir 1 No lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu nun, Urla Zeytineli Köyü ndeki Hacılar Koyu ndaki 1. Derece siti, 3. Derece site dönüştürülmesi kararı İl Genel Meclisi Başkanı, çevreci avukatlar ve milletvekilleri tarafından yargıya taşındı. İzmir İl Genel Başkanı Serdar Değirmenci, CHP İzmir Milletvekilleri Alaattin Yüksel, Musa Çam ve Rıza Türmen ile Çevre Hareketi Avukatları Grubu ndan 31 avukat, sit derecesinin usulsüz bir şekilde düşürüldüğü iddiasıyla dava açtı. Grup dava ile ilgili basın açıklamasını İzmir Valiliği önünde yaptı. Kişiye özel uygulama İzmir İl Encümeni nde 1150 yıkım kararı aldığını, bunlardan 370 tanesinin doğal sit nedeniyle alındığını, 150 tanesinin ise 1. Derece doğal sit alan içinde kaldığını söyleyen İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, Sit derecesinin düşürülme kararı sadece 20 hektarlık bir alan ve bu alanda bulunan 16 villa için alınmıştır. Bu kişiye özel bir uygulamadır. Villaların bulunduğu bölgede çiftçiler sit alanında kalan yerlerde tarım amaçlı yaptıkları binalar yüzünden ağır ceza mahkemelerinde yargılanıp büyük para cezalarına çarptırılırken bu koy için özel bir uygulama yapılmış, İzmir İl Genel Meclisi nin aldığı kararlar yok sayılmıştır dedi. Meclis Başkanı Değirmenci, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a ait olduğu iddia edilen ve sonradan yapılan dört villa için İzmir İl Özel İdaresi tarafından ne bir tespit tutanağı ne bir yıkım kararı ne de bir kayıt bulunduğunu söyleyerek, Ortalık teyp kayıtlarıyla çalkalanırken devletin memurlarının burayla ilgili bir işlem yapmaması manidardır diye konuştu. (HABER MERKEZİ) yaşıyorsa biz de onu yaşayacağız! MUĞLA'NIN "Topuklu efeleri"nin seçim ittifakı Menteşe ilçesinde erkek muhtarlara karşı birlik olan kadın muhtar adayları, seçim çalışmalarında birlikte gezerek vatandaşlardan oy istiyor. Yerel seçimler için çalışmalarını sürdüren Emirbeyazıt Mahallesi muhtar adayı Özlem Çınar, Muslihittin Mahallesi muhtar adayı Naz Kargın, Karşıyaka Mahallesi muhtar adayı Duriye İnce ve Yeni Mahalle olacak Muratlar köyü muhtar adayı Ayten Yaman, öncelikle kendi seçim bölgelerinde seçmen ziyaretleri yapıyor. Kadın muhtar adayları, ayrıca birlikte diğer adayların seçim bölgesinde de çalışma yaparak hemcinslerine destek oluyor. Birlikte yürüttükleri çalışmalarla vatandaşların dikkatini çeken kadın adaylar, aynı zamanda meslekleriyle de vatandaşların ilgi odağı oluyor. Asıl meslekleri öğretmen, muay-thai hakemi, fırıncı ve ormancı olan kadın muhtar adayları, mahallelerinde eksik kalan, güzel ve kaliteli hizmetler yapabilmek için adaylıklarını ilan ettiklerini belirtiyor. Emirbeyazıt Mahallesi muhtar adayı Özlem Çınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın elinin değdiği mahallelerin daha güzelleşeceğine inandıklarını söyledi. Adaylığını mahallesinde yapılmayan, eksik kalan hizmetlerden dolayı açıkladığını belirten Çınar, "32 yaşındayım ve özel bir kurumda öğretmenlik yapıyorum. Mahallemdeki sorunları biliyorum, bu yüzden çözüm üretmek için aday oldum. Kadınların daha duyarlı olduğuna inanıyorum. Bugüne kadar vatandaşlardan olumlu sonuçlar aldım" dedi. Gelecek yıllardaki seçimlerde kadın aday sayısının artacağına inandığını dile getiren Çınar, "Seçim çalışmalarımızı 4 kadın muhtar adayı olarak birlikte yürütüyoruz. Vatandaşlar bize 'Muğla'nın topuklu efeleri' diyor. Bu da bizim hoşumuza gidiyor" diye konuştu. Muay-tai Türkiye milli hakemi olan 26 yaşındaki muhtar adayı Naz Kargın ise Menteşe'nin en kalabalık mahallerinden Muslihittin Mahallesi'nde muhtarlığa aday olduğunu söyledi. Mahallede herhangi bir sorun olduğunda bunu annesinin bazı arkadaşları ile paylaştığını, onların da kendisine "Sana ne, sen mahallenin muhtarı mısın" dediklerini dile getiren Kargın, şöyle konuştu: "Bu sözün de etkisiyle muhtar olmam gerektiğini düşünerek yola çıktım. Genç ve kadın bir muhtar adayı olmam nedeniyle ilk zamanlarda bazı tepkiler geldi. Çünkü Muğla'nın en genç muhtar adayı benim. Bayan olmam da insanları şaşırtan diğer bir etken. (AA) İzmir'de hala çöpler için vahşi depolamanın olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Ama bizde depolama tamamen moderndir. İzmir'in suyunu İzmir halledemedi. Biz, Gördes Barajı'nı yaptık İzmir'de, İzmir'in suyunu merkezi yönetim olarak biz hallettik. Niye? Orada da benim vatandaşım var. Onun böyle susuzluk çekmemesi lazım, bu adımları attık." diye konuştu Erdoğan, NTV ve Star ortak canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan, Samsun ve Kastamonu mitinglerindeki izlenimlerinin sorulması üzerine, Kastamonu'da miting alanının dolu olduğunu, coşku ve heyecanın da iyi olduğunu söyledi. Kastamonuluların 20 yıldır değişmeyen bir yerel yönetim anlayışını değiştireceğine yönelik bir karar verdiğini hissettiğini dile getiren Erdoğan, Kastamonu'da partilerinin belediye başkan adayının ikinci adam olarak Kastamonu belediyesinde görev yaptığını, fen işlerini yönettiğini ifade etti. Belediye başkanının uzun süredir ciddi bir rahatsızlığının bulunduğunu belirten ve "Geçmiş olsun" dileğinde bulunan Erdoğan, bu dönemde de belediyeyi adaylarının yönettiğini anlattı. MHP'nin belediye başkan adayının ortaokul mezunu olduğunu, belediyecilik deneyiminin bulunmadığını ifade eden Erdoğan, "Fakat bizim adayımız, hem üniversite mezunu hem de yıllar yılı belediyeciliğin içinde yaşamış ve Kastamonu'ya hizmet vermiş bir insan. Öyle zannediyorum ki Kastamonu da işin bu yanını özellikle bütünleştirecektir. Çünkü Kastamonu'nun ciddi bir değişim, dönüşüme ayrıca ihtiyacı var. Biz merkezi yönetim olarak Kastamonu'ya çok hizmet verdik. Havalimanından tutunuz bütün duble yollar, şimdi Ilgaz Tüneli'ni yapıyoruz. Eğitimde, sağlıkta oraya yaptığımız yatırımlar çok fazla. Bütün bunları bütünleştirmek istiyoruz" diye konuştu. Samsun'da 57'nci mitingini yaptığını aktaran Erdoğan, "Samsun, tarihi bir mitingdi, öyle zannediyorum ki cumhuriyet tarihinde böyle bir miting, Samsun'da görülmemiştir. Ben de bugüne kadar Samsun'da yaptığım mitingler, katılımı çok yüksek mitingler olmuştur ama bu caddelerle, bu işe katarsak, yüz bini TARTAN DAN ENGELLİLERE YÖNELİK ÜÇ YENİ PROJE Seni seviyoruz diyen engelli vatandaşlarla tek tek tokalaşan Başkan Tartan, seçim sürecinin zorlu süreç olduğunu kaydederek yanında oldukları için davetlilere teşekkür etti. Tartan, İstatistiklere toplumun yüzde 7 si engelli, istatistik dışı verileri de buna eklerseniz yüzde 12 lik bir rakama ulaşıyoruz. Yaşantımız içindeki sorunlar nedeniyle vatandaşların her yıl üçte biri engelli riskiyle karşı karşıya. Sizler için 5 yıl boyunca elimden geleni yaptım. Türkiye de birlikte ilklere imza attık. Bulvar, cadde ve meydanlar Büyükşehir Belediyesi denetiminde sadece ara sokaklar ilçe belediyelerinin denetiminde ona rağmen Türkiye genelinde ilçe çapındaki engelli yolu düzenlemesini yasalardan çok önce sadece ben bitirdim dedi. Başkan Tartan konuşmasına şöyle devam etti: Akülü araç dağıtımı konusunda Türkiye de rekor kırdık. Mavi Kapak kampanyası ortada kaldı; Tartan sahip çıktı. Kampanyayı destekleyerek dertlere derman olmaya çalıştık. Yeni dönemde hiçbir partinin, hiçbir belediye başkanının listesinde engelli yurttaşlarımız yok. Oysa biz engelli vatandaşlarımızın orunlarını ortaya koymaya çalıştık. Yeni dönemde sorunlarınızın bire bir takipçisi olacağız. 30 Mart ta oylar kullanılacak, baronlar mutlu olacak ama siz sorunlarınızla yine karşı karşıya kalacaksınız. Engelli olduğu halde maaş bağlanamayan yurttaşlarımız, araç isteği karşılanamayan yurttaşımız, iş bulma sorunu yaşayan, yazın İzmir sıcağında herkes denize giderken tatilden uzak kalan yurttaşımız, sağlık ve rehabilitasyon konusunda kendisine el uzatılmayan yurttaşımız, engelli çocuğunun bakımı konusunda devletten yardım alamayan yurttaşımız 31 sabahı yine kendi gerçekleriyle karşı karşıya kalacak. Bu seçimin genel seçim değil, yerel seçim olduğunu unutmayın. Yerel seçimde tanıdığınız, güvendiğiniz, saydığınız, sevdiğiniz ve size el uzatanların yönetime gelerek sizinle bazı konularda paydaş olan kişiyi desteklemenizi istiyorum. TARTAN DAN ENGELLİLERE LOKAL MÜJDESİ Yeni dönemde engelli vatandaşlara dair hayata geçireceği üç önemli çalışma olduğunun altını çizen Tartan, İzmir Valisi nin de onayladığı Konak ta kendi inşa ettikleri bir binada eğitim ve aşkın bir katılımın, coşkunun, heyecanın olduğu bir miting oldu. Samsun'da zaten büyükşehir belediye başkanımıza güven var, öyle zannediyorum ki ilçelerinde büyük bir çoğunluğunu, belki tamamını alabilecek bir heyecanı, coşkuyu gördüm. Onun için pazar akşamını Samsun'da çok farklı bir müjdeyle bekliyoruz" ifadelerini kullandı. -"Biz malum yeni angajman kurallarını açıklamıştık" Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne tehdidin hatırlatılması ve bunun gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Erdoğan, öncelikle konunun bir çerçevesinin çizilmesi gerektiğini ifade etti. Suriye'nin, Türkiye'nin sınır komşusu olduğunu, yönetimle olan ilişkilerin çok olumlu ve farklı olduğunu dile getiren Erdoğan, Suriye ile stratejik anlaşmalar yaptıklarını, ancak Tunus'taki olaylardan sonra aynı şekilde Suriye'deki olayların başladığını anımsattı. Olayların başlamadan önce Suriye'yi uyardıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Dedik, 'bu gelişme Suriye'ye de sıçrayabilir. Biz size ne istiyorsanız her türlü desteği verelim.' Demokrasi Suriye için çok önemli. Bunun beklentisi içinde olan Suriye halkı var. Bundan çekinmeyin, söylüyorsunuz ülkenizde itiraf ediyorsunuz, rahat olun bu adımı atın. Hatta beni arabasına alır gezdirirdi. Son toplantımızı kendisiyle Asi Nehri kenarında yaptık. Orada müşterek bir baraj yapma kararı aldık. Onun temelini atmaya gitmiştik. O gün birlikte Halep'te buluştuk. Yaklaşık 3,5 saat bir görüşmemiz oldu. Bunları hep konuştuk. Tabii biz hakikaten bugünkü bir Esed'i beklemiyorduk. O zamanlar tabii yaklaşımı çok daha farklıydı ve sürekli telefon diplomasisi yürüttük. Ama bir ara baktık ki ölümler, öldürmeler devam ediyor, kendisi bunları pek dinlemiyor. En sonunda Dışişleri Bakanı Ahmet bey kendisiyle altı saat görüşme yaptı. Bu arada da özel temsilcilerimi gönderdim. Benden bazı projeler istedi, planlar istedi. Bu konularda özel temsilcilerimi göndermek suretiyle yardımcı olmaya çalıştım. Çünkü niyetimiz çok samimiydi. Fakat artık bir ramazan akşamıydı, camilerin bombalanması olunca ben kendisini son kez aradım. 'Yarın cuma, ne olur şu talimatınızı verin' dedim. 'Şu insanları bir cuma günü ve ramazan ayında öldürmesinler.' 'Onu benim adamlarım yapmıyor' dedi. Şebbihaları, kendi adamı diye göstermiyordu, halbuki Şebbihalar onun adamıydı, onu özel timleriydi. Ertesi gün yine vurdular ve o gün 16 kişi öldürdüler. Bunları hiçbir zaman dinlemedi. Şu an orada yaklaşık 160 bin can kaybı var. Bunların içinde 8 bin çocuk ve biz tabii bağrımızı açtık." Açık kapı politikasıyla çalışmalarını devam ettirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Şu anda bizde malum buraya gelen insan sayısı 760 bini buldu. Harcamalarımız 3 milyar doların üzerinde. Biz dedik ki bunu devam ettireceğiz. Tabii yaralılar oluyor, bunlarla ilgileniyoruz. Fakat şu anda hala öldürmeye devam ediyor" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Tabii son dönemde daha önce bir helikopterle bizim hava sahamızı ihlal ettiler. Hava sahamızı ihlal edince biz malum yeni angajman kurallarını açıklamıştık. Bu angajman kurallarından hareketle o zaman uçaklarımız bu helikopteri vurdu. Şu anda yine aynı şekilde bizim hava sahamızı rehabilitosyon çalışmalarının yapılacağı bir merkez planladıklarını söyledi. Bu haberi müjde olarak veren Tartan, İl Özel İdare binasının engelli yurttaşlar ve ailelerinin eğitim, rehabilitasyon ve lokal olarak kullanılacağını kaydetti. İkinci çalışmanın da sosyal güvencesi olmayan, sosyal yardım almayan, çocuğu, eşi veya yakını olan ailelere de sosyal yardım elini uzatacaklarını söyleyen Tartan, Asgari ücrete yakın ya da üçte iki oranındaki ücreti sosyal yardım desteği olarak ulaştıracağız. Bu da Türkiye de bir ilk olacak. Üçüncü önemli hizmet de engelli vatandaşlarımızı yine denizle buluşturacağız. Geçen yıl olduğu gibi bu projemiz daha geniş çaplı olarak devam edecek. Biz kafalarda engelleri kaldırmak için yola çıktık. Hakan Tartan palavra atmaz yapar dedi. (HABER MERKEZİ) ihlal eden iki tane bunların uçağı Mig-23 bir ila birbuçuk kilometre ihlal ettiği silahlı kuvvetlerimizden bana bildirildi. Bunun da tek sebebi şuydu; Kesed denilen bizim hudut kapısının olduğu bölgeki, orada bin nüfusu var. Büyükçe bir yer orası. Orasını tabii Özgür Suriye Ordusu tekrar ele geçirince bunlar onları bombalamak için aslında gelmişti ve bizim hava sahamızı da ihlal ederek böyle bir adımı attılar. Bu defa da bizim uçaklarımız kalkıp bunlardan bir tanesini vurdu ve o da Kesed'e düştü. Tabii bu angajman kurallarını ihlal, bundan sonraki süreçte de eğer böyle devam edecek olursa bizler gereği neyse bunu tabii yapmak durumundayız." Başbakan Erdoğan, üzüldüğü bir nokta olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Türkiye'deki muhalefet, ne yazık ki bunu bir siyasi istismar vesilesi olarak gördüğümüzü anlatıyor. Çirkin olan bu. Yani biz şu anda seçim sathı mahallindeyiz diye eğer ülkemizde hava sahamızı ihlal edenler olursa bunlara hoş geldiniz mi diyeceğiz? Kaldı ki bunlar zaten bin kişiyi öldürmüş. Orada katil Esed'in, cani Esed'in bu tür bir durumu var. Bizim bu arada 74 tane vatandaşımızı bunlar şehit ettiler, öldürdüler ve zaman zaman hala top atışları, havanlar ülkemize düşüyor ve bütün bunlara karşı muhalefet, başta CHP olmak üzere bunları hala kalkıyorlar, övmeye, müdafaa etmeye... Bu bizim ulusal meselemiz. Bu siyaset malzemesi yapılabilir mi? Sen burada kimin yanında yer alacaksın? Senin burada yapman gereken böyle bir ulusal meselede hükümetin yanında yer almaktır, silahlı kuvvetlerin yanında yer almaktır. Ama ben bakıyorum ki ana muhalefetin başındaki zat, yardımcıları, hepsi bunların yanında yer almaya kalkıyorlar. Bu gerçekten bizim bir milli meselemizde dahi muhalefetin ne denli ayrık düştüğünü, ne denli bunu bir istismar vesilesine dönüştürmeye gayret ettiğini göstermesi bakımından çok önemli. Biz tabii onların dinleyecek halimiz yok. Biz silahlı kuvvetlerimize gerekli talimatı vermişiz. Silahlı kuvvetlerimiz de sağolsunlar gereğini yaptılar ve bundan sonra da böyle bir şey olacak olursa aynısı olur." AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırı içinde yer alan Türkiye'nin toprak parçası Süleyman Şah Türbesi'ne karşı bir saldırı olması halinde gereği neyse onun yapılacağına işaret ederek, "Bu topraklar bizim topraklarımızdır, yaklaşık 10 dönüm gibi bir arazidir, bu topraklar uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış topraklarımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır" dedi. Suriye sınırlarında yer alan Türkiye'nin toprak parçası Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik IŞİD'in saldırısına karşı Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Erdoğan, "IŞİD'in burada bir sıkıntısı var. Burada daha önce Türkmenler vardı. Türkmenlerin özellikle maalesef malzeme, silah noktasında zayıf düşmesi onların ister istemez geri çekilmesine neden oldu. Geri çekildiklerinde 80 şehit verdiler" diye konuştu. Adana'da durdurularak aranan MİT tırlarının Suriye'deki Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım götürdüklerini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Bunda bile maalesef muhalefet aynı şeyi yaptı, aynı durumu yaptı ki muhalefet hiçbir zaman Türkiye'nin avukatı olmadı, hep karşısında oldu. Tabi biz, bunlar yapıldığı vesaire diye kalkıp da Bayır-Buçak Türkmenlerini yalnız bırakamazdık ve bırakmadık yine de bırakmayacağız. 24'üyle alakalı biz de bazı şeyler duyduk, şu anda herhangi birşey söz konusu değil ama Süleyman Şah Türbesi'ne karşı gerçekten böyle bir yanlışlık olacak olursa tabiki gereği neyse orada o yapılacaktır. Bu topraklar bizim topraklarımızdır, yaklaşık 10 dönüm gibi bir arazidir, bu topraklar uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış topraklarımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır." -Niğde'de güvenlik güçlerine yönelik saldırı Başbakan Erdoğan, Niğde'de güvenlik güçlerine karşı yapılan saldırıya ilişkin bir soru üzerine de konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı ve yargının işin üzerinde olduğunu, yakalanan 3 kişiden birinin Kosovalı, birinin anne ve babasının farklı ülkelerden, bir diğerinin de Makedonyalı olduğunu ve bu kişilerin Ankara'ya getirildiğini söyledi. Yakalanan 3 kişinin Suriye'de bulunduklarının kesinlik kazandığını ifade etti. (AA) Konak Belediye Başkanı Demokratik Sol Parti (DSP) Konak Adayı Dr. Hakan Tartan, engellilere lokal, sosyal yardım ve denizle buluşturma sözü verdi. Konak Belediye Başkanı Demokratik Sol Parti (DSP) Konak Adayı Dr. Hakan Tartan engelli vatandaşlarla Fuar Göl Gazinosu nda düzenlenen kahvaltıda buluştu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ekolojik kampüs kuracak İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Orman Bölge Müdürlüğü ve İş-Kur İl Müdürlüğü'nün katkılarıyla fidan dikme töreni düzenlendi. Rektörlük binası önündeki törene İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan, Rektör yardımcıları Prof. Dr. Tancan Uysal, Prof. Dr. İbrahim Attila Acar ve Prof. Dr. İbrahim Kocabaş, İzmir Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın, İş-Kur İl Müdürü Kadri Kabak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Akar, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe, Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Musa Genç, Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Soyöz, Genel Sekreter Gülten Gültekin, Genel Sekreter Yardımcısı SKS Daire Başkan Vekili. Nihat Sabuncular, daire başkanları, çok sayıda akademik ve idari personel katıldı. Törende konuşan Rektör Akhan, İKÇÜ nün kurulması aşamasında çok planlı hareket ettiklerini belirterek, İlk başta attığımız adımlar, ileride büyük etkiler oluşturacak. Burada dikeceğimiz bu fidanlar, ileride çok güzel ekolojik bir kampüs oluşmasına vesile olacak. dedi. Akhan, her sene düzenlenmesi planlanan fidan dikme törenleriyle bunu bir gelenek haline getirmek istediklerini ifade etti. Prof. Dr. Akhan daha sonra Orman Bölge Müdürü Aydın ve İş-Kur İl Müdürü Kabak a, katkılarından ve desteklerinden dolayı teşekkür plaketi takdim etti. Konuşmaların ardından Çiğli Ana Yerleşke'de yer alan rektörlük binası önündeki alana geçen katılımcılar fidanları dikti. (HABER MERKEZİ) "Bağımlılığa giriş bileti: Bir kereden birşey olmaz" İstanbul Adile-Sadullah Mermerci Polis Meslek Eğitim Merkezi Öğretim Görevlisi, Adli Bilimler Uzmanı ve Bağımlılık Danışmanı Emniyet Müdürü Zafer Ercan, uyuşturucu ve madde bağımlılığına giden yolda "bir kereden bir şey olmaz" düşüncesinin etkili olduğunu ifade etti. Uyuşturucu bağımlılığı konusunda 7 kitabı bulunan ve çeşitli sinema filmi ve dizilerde narkotik konularında senaryo danışmanlığı yapan Ercan, İzmir Üniversitesinde düzenlenen etkinlikle öğrencilerle bir araya geldi. Öğrencilere, uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusunda konferans veren Ercan, sigara da dahil uyuşturucu ve madde bağımlılığına giden yolun, merak ve özentiyle başladığınını belirtti. Ercan, "bir kereden bir şey olmaz" düşüncesinin, bağımlılık labirentine giriş bileti olduğuna işaret ederek, "Hiç başlamamaktan önce bağımlılığa giden yola açılan ortamlarda hiç bulunmamak en önemlisi. Arkadaşlık, özenme, zaaflar, sanal reklam ve elbette bedava teklif edilen ilk deneyim sona giden labirentin giriş kapısını açıyor" diye konuştu. Ailenin önemi Uyuşturucu ve madde bağımlılığının önlenmesinde sağlıklı aile yapısının önemine işaret eden Ercan, şiddet ve huzursuzluğun hakim olduğu aile ortamında yetişen çocukların çok daha kolay bağımlılık batağına saplandığını anlattı. Ercan, ebeveynlere şu uyarılarda bulundu: "Anne babaların çocukları ile kuracakları iyi ilişkiler, bu yolun girişindeki ilk engelleri oluşturuyor. Gözler, bağımlılık konusunda da yalan söylemez. Çocuğunu tanıyan, alışkanlıklarını bilen bir anne ya da baba, çocuğunun gözlerinin içine bakmalı. Göz bebekleri normalden çok büyükse uyarıcı, çok küçükse uyuşturucu kullanıyor olabilir. Eğer toplu iğne başından bile küçük göz bebekleri görüyorsanız, hemen hastaneye başvurun, ölümle karşı karşıya olabilirsiniz. Çünkü uyuşturucu çocuğunuzun gözlerinden size bakıyor." Emniyet Müdürü Ercan, dünyada uyuşturucu pazarından elde edilen gelirin yıllık yaklaşık 600 milyar dolar olduğu ve bunun terör finansmanının başlıca gelir kaynağını oluşturduğunu belirterek, "Madde kullanmak, aynı zamanda teröre destek vermektir. Kullandığınız her türlü maddeyle siz aslında terörün finansörüsünüz, çünkü uyuşturucudan kazanılan tüm para teröre gidiyor" dedi. (AA) marikandaban@gmail.com Bundan Sonrası çin Acı tecrübelerimiz güçlü refleksler geliştirmemizi sağladı. Ne eskisi gibi anti demokratik yöntemleri tanımakta zorlanıyoruz ne de sessiz kalmak gibi bir acizliğimiz var. Emek emek kazandığımız haklarımızı, özgürlüğümüzü, barışımızı yaygaralara teslim etmek gibi niyetimiz hiç yok. Sanırım sadece biz değil bu oyunları kurgulayanlar da artık bunun farkında. Muhtemelen onlar yeni kurgulara geçecekler, bizler de bundan sonrası için neler yapmalı ve yapılmamalı üzerine konuşmaya... Dik ve uzun bir yokuş tırmanıyoruz. Aşılmaz değil. Biraz dikkat ve özen gerektiriyor. Yolda karşılaşılan daha doğrusu oluşturulanengellere takılıp geri gitmemek için panik ve öfke başta olmak üzere negatif duyguları bir yana koymak şart. İtidalli, akılcı, gerçekçi ve sakin olanın yere sağlam bastığında güçlü ilerleyeceği bir dönem bu. Mayıs tan bugüne gelişen olaylar gösteriyor ki daha öncekilere zihinsel olarak benzemekle birlikte yapısal olarak ciddi farklılıklar gösteren, zincirleme ilerleyen bir durumla karşı karşıyayız. Anti demokratik planlar ve girişimlere karşı devletin geniş bir çerçeveden baktığı ve hukuki olarak gerekli adımları atacağı görülüyor, olması gereken de bu. Milletin iradesine rağmen hareket eden, üstelik hesap sorulması da mümkün olmayan bir yapılanma hiçbir demokratik ülkede kabullenilmez. Ak Parti çok badirelerden geçti, bu millet de. Acı tecrübelerimiz güçlü refleksler geliştirmemizi sağladı. Ne eskisi gibi anti demokratik yöntemleri tanımakta zorlanıyoruz ne de sessiz kalmak gibi bir acizliğimiz var. Emek emek kazandığımız haklarımızı, özgürlüğümüzü, barışımızı yaygaralara teslim etmek gibi niyetimiz hiç yok. Sanırım sadece biz değil bu oyunları kurgulayanlar da artık bunun farkında. Muhtemelen onlar yeni kurgulara geçecekler, bizler de bundan sonrası için neler yapmalı ve yapılmamalı üzerine konuşmaya... Darbeler, kardeş kavgaları, iç çatışmalar, işgal planlarıyla ünlü CIA ajanlarının, bir kaç coşkulu neoconun, kendi tarihlerine bakmadan, bize demokrasi dersi vermelerini istemiyorsak gerçekçi olmak zorundayız. Tek bildikleri sözde düzen adına kargaşa inşa etmek olanların, Ortadoğu da el attıkları her yere acı getirmiş olanların, Türkiye yi şekillendirmelerini istemiyorsak akılcı adımlar atmak mecburiyetindeyiz. 1. Paralel olarak nitelenen bu yapıyı tek bir cemaat veya gruptan ibaret olarak görmek dar düşünmek olur. Hükümetin ve temsil ettiği dünya görüşünün karşısında olanlar çok daha geniş bir ittifak. Bu geniş ittifakı sadece bir kesime indirgemek ve o kesimi istisna yapmadan hedefe koymak hem gerçekçi olmaz hem tahrip edici sonuçlara sebep olabilir. 2. İçte ve dışta bu ittifakın parçalarını iyi teşhis etmek algıyı nasıl yönetmeniz gerektiğini belirlemek açısından da gerekli. Tüm olan biteni tek bir Camianın icraatı olarak görürsek bundan sonraki atakları görebilmek ve engelleyebilmek zorlaşacaktır. Camiayla uğraşıp onları etkisiz hale getirdik diye sevinenler olabilir ancak bu, yeni atakların önünün kesileceği anlamına gelmez. Böyle düşünen varsa oldukça naif davranıyor demektir. 3. Siyaset aynı zamanda gönül alma sanatıdır. Elinizdeki bilgi ve deliller doğrultusunda çeşitli hukuki tedbirler almanız gerekliliği, geniş kitleleri kendinizden uzaklaştırmakla neticelenmemeli. Tam tersine iyi siyaset o kitleleri de kendi yanınıza alarak hareket edebilmektir. Unutmamak gerekir ki, inceldiği yerden kopsun diyenler Hükümetin arkasından -oranı az veya çok- destek çekilmesine sebep oluyorlar. 4. Önümüzdeki günler Hükümetin mümkün olduğunca farklı kesimden olabildiğince çok destek alması gereken bir süreç. Her kesimin desteğini alarak ilerlemenin Hükümetin elini daha da güçlendireceği açıkken, kopmalara sebep olacak dil kullanmak pek akılcı görünmüyor. Her şeye rağmen ısrarla olgun, ısrarla sakin, ısrarla sevecen, ısrarla kucaklayıcı, ısrarla kalender ve hatta neşeli, güler yüzlü, esprili bir dil gerekiyor. 5. Hükmet bu dili inşa etmek için, haklı eleştirilere kulak verirken kışkırtmalara tamamen kulak tıkamalı. Her sözü muhatap alıp cevap vermek yerine seviyesizlikleri görmezden gelip değersizleştirmeli. 6. Demokrasi ve karşıtları arasındaki mücadele hukuk alanı içinde kalmalı, hatta mümkünse sessizce ilerlemeli, sonuçları mutlaka toplumla paylaşılmalı. Ama her aşamasının topluma yansıtılmasından kaçınılmalı. Özellikle de toplumda gerginliğe ve paniğe sebep olabilecek sansasyonel söylemler minimuma indirilmeli. 7. AkParti ye yönelik eleştirilerin büyük kısmı gerçek olup olmadıkları ayrı bir tartışma konusu- içte ve dışta ortak. Mesnetsiz itham deyip geçmek yerine ikna edici cevaplar verilmeli. 8. Radikalleşme, Batı dan uzaklaşma, mezhep temelli dış politika, otokratikleşme gibi spekülasyona açık bu ithamların malzeme yapılmasını engellemek zor değil. Türkiye nin bunların her birinin aksini ispatlayacak somut delilleri var elinde, sadece bu delilleri sunmak konusunda sorun yaşanıyor. Yoğun aleyhte propagandaya karşı kısmen sessiz kalan, cevapları iç siyasete yönelik olan bir Türkiye var şu anda. Oysa dış dengeleri sağlamak en az iç dengeleri korumak kadar önemli. 9. Kara propaganda yapıyorlar gerçeği bir tür sızlanmaya dönüşmemeli. Özellikle dış basında ve uluslararası mecralarda bu konuda bir eksiklik olduğu net görülüyor. Lobi kültürü yeni yeni gelişen Türkiye, kendini dışarıda anlatmakta zayıf kalıyor. Oysa Hükümetin yabancı dil bilen, son derece iyi eğitimli, modern, rahat diyalog kurabilen yetişmiş insanları var. Bu insanlar atıl kadrolar olarak kalmamalı, aktif, atak girişimlerde bulunmalı. 10. Karşı propagandada güçlü olabilmek için iddiaları geçersiz kılacak, hatta ters köşe yaptıracak ataklar geliştirilmesi de son derece önemli. Son Brüksel ziyareti ve AB sürecinin hızlandırılması bu açıdan çok başarılıydı. Bununla birlikte, ABD ile ilişkilerin güçlendirilmesi, İsrail yönetimiyle sorunlar giderilemese dahi İsrail halkına sıcak mesajlar verilmesi, ülkemizdeki farklı din mensuplarının haklarının genişletilmesi, özgürlüklerin teşvik edildiğinin gösterilmesi, üniversite gençliğine ulaşacak bir yol bulunması, demokratikleşme adımlarının hızlanması, modernliğin ön plana çıkarılması gibi ataklar kuşkusuz önemli kazanımlar sağlayacaktır. Sadece kendimiz için değil Suriye için, Filistin için, Doğu Türkistan için, Arakan için, yüzünü bize dönmüş tüm mazlumlar için güçlü olmak zorundayız. Koruduğumuz kendi istikrarımız ve demokrasimiz değil sadece, ümmetin hayalleri ve umudu. Ve artık bu defa, Allah ın izniyle, hayallerimizi kimse elimizden alamaz, dirilen bu güzel ruh tekrar toprağa gömülemez. Tohumlar sümbüllenecek, 150 yıldır acı çeken bu coğrafyaya bahar mutlaka gelecek.

9 SAYFA 10 Mehmet BARLAS Fatih ALTAYLI HABERTÜRK GAZETESİ SON günlerde belirli bir grup, organize olduğunu düşündüğüm bir şekilde mail bombardımanına başladı. Haklarını yemeyeyim. Oldukça kibarlar. Gayet düzgün bir üslupla yazıyor ve kendilerince mantıklı bir soru soruyorlar. Kimi "Sayın Altaylı" diye başlıyor, büyük bölümü ise "Sevgili Fatih Abi" diye. Sonrasında ortak bir üslupla aynı şekilde devam ediyorlar. "17 Aralık öncesi AK Parti'yi eleştirmezdiniz. 17 Aralık'tan sonra eleştirir oldunuz. Hayırdır" diye özetlenebilecek bir "soru ve sitem" ikilisi. Madem bu kadar merak ediyorsunuz, o zaman yanıtlayayım. Birincisi, 17 Aralık'tan önce de AK Parti'yi hayli eleştirdiğim yazılarım vardır. Kimse eleştirmezken de eleştirdim. Bu nedenle Başbakan'dan kürsüden laf işitmişliğim de çoktur. Militan gazetecilik yapmadığım için, kimi zaman eleştirdim, kimi zaman destekledim. Bazen doğrularını işaret ettim, bazen yanlışlarını. Bazen de susmak zorunda kaldığım oldu, içim içimi yedi. Ama şöyle geriye doğru bütün yazılarımı bir okursanız, eleştirilerin çokluğunu da görürsünüz. 17 Aralık sonrası eleştirilerimin dozunun arttığı da doğrudur. Çünkü ben "sandık devletine" değil, "hukuk devletine" inanırım. 17 Aralık'ta Türkiye'ye bir bomba düştü. 4 bakan ve çocukları hakkında "inanılmaz" iddialar, ama destekli iddialar ortaya atıldı. Böyle bir durumda benim beklentim şuydu: Bu ülkenin 1 numaralı yöneticisi, yani Başbakan çıkıp "Bu iddiaların doğru olmamasını temenni ediyorum, ama Türk yargısı böyle bir iddiayı ortaya atıyorsa ben bu arkadaşlarımın aklanmalarını isterim. Bu yüzden kendilerinden hemen istifalarını istiyorum. Savcılarımız bu soruşturmayı yürütürken en küçük bir rahatsızlık hissetmesinler. Bizim içimizde yanlış yapanlar varsa içimizde barınamazlar" demeliydi. Başbakan böyle deseydi, diyebilseydi bize eleştirecek en küçük bir unsur kalmazdı. Woody Allen kendisiyle alay etmek için "Ben entelektüel değilim, görünüşüm öyle" der ya... Bizde de görünüşleri demokrat ve hatta liberal demokrat olan, ama aslında Erdoğan takıntılarından başka hiçbir tutarlı görüşleri olmayanlar o kadar çok ki... Ama bunlarda Woody Allen'in yürekliliği olmadığı için, görünüşlerini gerçek kişilikleriymiş gibi sunarlar. Aslında görünüşlere aldanmamayı bunca deneyim sonunda öğrenmiş olmamız gerekiyor. "Din adamı" görüntüsü altında kimlerin neler çevirdiğini görmedik mi? "Kürt sorunu barışçı çözüme bağlanmalı" çizgisinde yazılar yazanların PKK'yı kışkırttığını, "Öcalan sizi satıyor" diyerek Barış Açılımı'nı sabote etmeye çalıştığını da görmüyor muyuz? 28 Şubat post-modern darbesinin basındaki aktörlerin o dönemdeki zeminleri "Kartel Medyası"ydı... Şimdi buna "Cemaat Medyası" da eklendi. Eski ve yeni aktörler şimdi bu genişletilmiş zeminde "Seçmenin kararı olmasın da ne olursa olsun" şarkısını birlikte söylüyorlar. Hace Hanım'ın kolonyaları Görünüşe aldanmamak gerektiğini çok somut biçimde Diyarbakır'ın bir köyünde tanık olduğum durumda görmüştüm. Bir genel seçim öncesinde izlenimlerimi yazmak amacıyla Diyarbakır kırsalında köyleri ziyaret ediyor, röportajlar yapıyordum. Bir köyde her şeyi bildiği, gelişmeleri en sağlıklı biçimde değerlendirdiği söylenen, yaşlı bir kadının evine götürdüler beni. Hac farizasını da yerine getirdiği için, bu kadına "Hace Hanım" diyorlardı köylüleri... Minderlerin üzerinde karşılıklı oturduk, sohbet ettik. Hace Hanım'ın yanındaki sehpanın üzerinde kolonya şişeleri doluydu. Benim sorularıma cevap verirken, sürekli avucuna kolonya doldurup, burnuna çekiyordu... Bu hanımla siyaset ve yaşam üzerinde gerçekten renkli ve ilgi çekici bir söyleşi yaptım. Sohbeti çok renkliydi... Okuma yazması olmayan bu hanım, konuşurken bilgece sözler söylüyor, düşünceler arasında adeta uçuyordu. Ümmi olabilirdi ama kesinlikle cahil değildi... Ağız kadar burun da önemli O kulübede kaldığım sürede iki şişe kolonyayı burnuna çekerek bitirdi. Anladım ki Hace Hanım alkolikti. Ama köyündeki sosyal konumu dolayısıyla içki içmesi mümkün değildi. Bunun yerine burnuna kolonya çekerek, alkol bağımlılığının gereğini yapıyordu. Kolonyadaki alkol kanına karıştıkça da, düşünceler arasında uçmaya başlıyordu. Köylüleri demek ki bu durumu kabullenmişlerdi. Onun alkol bağımlılığını görmezden gelip, onun aklını görmeyi yeğ tutmuşlardı. Siz siz olun... Ağızlarından demokrasi ve özgürlük benzeri kavramlar çıkaranların, burunlarını nerelere soktuklarına mutlaka bakın... Ellerini eteklerini dünya nimetlerinden çektiklerini söyleyenlerin gündüz külahlı, gece silahlı türden olup olmadıklarını da araştırın. Rüyalarında meleklerle birlikte olanların, uyanıkken şeytanlık yapıp yapmadıklarını kontrol edin... SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Mart Şubat Perşembe 17 Aralık ta ne değişti? Ama öyle olmadı. Başbakan bu isimleri otobüs tepelerinde aklamaya çalıştı. Yargıya ve emniyete öyle müdahaleler oldu ki, bu soruşturmaların ve sonrasındaki muhtemel yargılamaların üzerine çok net bir gölge düşürüldü. Diyeceksiniz ki, "Başbakan ne yapsaydı yani, emniyet ve adaletteki çeteyi yerinde mi bıraksaydı". İyi de, Başbakan orada bir çete olduğunu düşünüyorsa niye daha önce müdahale etmedi? "Bilmiyordu" diyemezsiniz. 1 günde mi her şeyi öğrendi? Binlerce isim bir günde tespit edilip de birkaç gün içinde görevlerinden alınarak başka yerlere yollandı. Siz tüm olan biteni normal buluyor olabilirsiniz. İrade hürdür, bir şey diyemem. Ama benim iradem de hür. Üstelik daha da hür olmak istiyor. Kimsenin ona kilit vurmasını kabullenemem. Hele hele aptal yerine konmayı hiç kabullenemem. Sihirli formül PAZAR günü "Wag the Dog" diye bir yazı yazdım. Seçim arifesinde iktidarın Suriye'yle bir silahlı çatışma arayışı içinde olabileceğini söyleyen bir yazı. Yazının yayınlandığı gün Türkiye, bir Suriye uçağını vurdu. Yüzlerce mail ve mesajla "Kâhin misin?" diye sordu okurlar, tanıdıklar. Meselenin ne kâhin olmakla ilgisi var, ne de çok bilmekle. Sadece 12 yıllık bir iktidar sonrasında AK Parti'nin ve yönetiminin "zihinsel kodlarını" ezberlemekle ilgisi var. AK Parti'nin seçim öncesi eylemleri, propaganda dersi kitaplarında anlatılabilecek kadar keskin hatlara sahip. Her seçim öncesi mutlaka bir karşıtlık yarat. Bu medya olabilir, TÜSİAD gibi bir STK olabilir (bu kez bir Cemaat oldu), nefret objesi haline getirilebilecek bir büyük holding olabilir. Bunların hepsi birlikte olabilir. Nefret objesi haline getirip karşına aldığın grup veya grupları kendi içinde ayrıştıracak ve bölecek söylemler geliştir. Anket sonuçlarına bakarak bu karşıtlık cephesine yeni unsurlar ekle. Cepheleşmeyi büyüt ve keskinleştir. Oylar artıyorsa söylemi sertleştirmeye devam et. Yarattığın karşıt cepheyi, rakip siyasi hareketle ortaklaştır. Oluşturduğun kötüyü veya kötüleri bir siyasi partiyle özdeşleştir. İçeride bunu yarattıktan sonra bir yabancı düşman yarat ve onlarla bağlantılı hale getir. (Bu Avrupa Birliği olabilir, ABD olabilir, İsrail olabilir.) Milliyetçi duyguları da harekete geçir. Bu yabancı düşmanla çatışma ve ipleri koparma ihtimalini gündeme getir ve gündemde tut. Gerekirse ipleri kopar. AK Parti şimdiye kadar tüm seçimlerde bu formülü uyguladı. Bu kez de uyguluyor. Üstelik de şimdi ortada çok daha somut bir sorun olarak Suriye var. Sizce bu formülde Suriye'yi kullanmamak "siyasetin kimyasına" uygun düşer mi? Sandık başından korkuyorum PAZAR günü için gerçekten çok kaygılıyım. Sandıklarda ciddi olaylar çıkmasından, kan dökülmesinden, kavga dövüşten kaygılıyım. Ancak görüyorum ki, bu kaygılarım herkes tarafından paylaşılmıyor. Bir bakan çıkıyor ve sandıkların başında duracak temsilcilerine "savaştan" örnek veriyor. Uhud Savaşı'ndan, Uhud'daki okçulardan. Galiba İslam tarihinin en önemli sayfalarını bile okumamış olmalı ki, verdiği örnek hatalı, ama mesele o değil. Mesele bir bakanın sandık ile savaşı aynı cümlede kullanması. Zaten gergin olan ortamı daha da germesi. Elbette her parti sandığa sahip çıkacak. Her seçimde olması gereken bu. Ama bunu bir savaş gibi algılamak, bir kavga ortamı gibi "babalamak", o sandıklarda olacak her türlü felaketin sorumlusu olmaktır. Partiler, sandık temsilcilerine "haklarını efendi bir biçimde gözetmeyi" öğretmeli. Sandıkta savaşmayı değil. Bekir ÇOŞKUN Sözcü Gazetesi SABAH GAZETESİ Rüyada melekleri görenler uyanıkken şeytanlık yaparlar mı? Yavuz ATALAY Sandıktan ne çıkarsa ne olur? Size seçim sonuçları ne olursa ne olur tahminleri AKP oyları yüzde 40 ve üstü çıkarsa ve İstanbul ile Ankara yı vermezse: Balkon konuşması yapar Emine Hanım balkonda beyaz simli bir giysi ile yanında alkışlamaktadır Barış, sevgi, kardeşlikten söz eder Yani muhalifseniz kaçacak delik arayın Kirli faşizm artık millet tarafından onaylanmış ve kurumlaşmıştır Cemaat e operasyon başlar Binlerce kişi tutuklanır Büyük medya patronları, dili son zamanlarda çözülen yazarlar, editörler, aydınlar, işadamları başlarına ne geleceğini düşünürler, kimse konuşmaz Jöleli bir çok program teklifi alır CHP karışır Baykal o sabah arkasında daha kalabalıkla yürür yürüyüştedir Yetişemezler Olağanüstü kurultaya gidilir Kemal Kılıçdaroğlu nun yerine yeni lider aranır AKP oyları civarı, İstanbul ya da Ankara dan birisini kaybetti diyelim, CHP nin oyları 30 civarında: Herkes kazanmıştır!.. CHP İstifa et der Arkadaş oralı olmaz Birinci parti çıktık mı, çıktık?.. Milletimiz ne dedi, yola devam dedi Yav sen kimsin? der Hem siyasi platformlar, hem sokak sertleşir AKP gitmek istemez Muhalefet ittirir Ortalık karışır Artık daha hırçın ve saldırgandır Her türlü beladan çekinmez Allah muhafaza AKP oyları yüzde 35 altı: Kimin nereyi alıp almadığı, kimin nereyi kazanıp kazanmadığı önemli değildir artık Kire pasa bulaşmamış olanlar AKP yi terk ederler Yıkım hızlanır Büyük gazete şöyle manşet atar: Bir dönem bitti Erken seçim kesindir Arkadaş Cumhurbaşkanı olmaktan vazgeçtiği gibi, Başbakan olarak da orada artık oturamayacağını anlamıştır Kağıt doğrama makineleri dört bir yanda sabahlara kadar çalışır Herkes Yüce Divan dan söz eder Bu Malezya yı arar Soner YALÇIN SÖZCÜ GAZETESİ Başbakan Erdoğan, Yenikapı mitinginde CHP İstanbul adayı Mustafa Sarıgül ün 2006 da Zaman gazetesine verdiği röportajdan alıntılar yaparak dalgasını geçti. Mustafa Sarıgül, mekruh a metruk ; namahrem e nemehram ; arife tarif gerekmez deyimine alime tarife gerekmez demişti. Erdoğan mitingde bu hataları dile getirirken çok keyifliydi; tam bir komedi, karikatür dedi. Fakat Egemen Bağış ın Bakara- Makarası ndan söz etmedi. Egemen Bağış ın ayet indirdiğinden söz etmedi. Egemen Bağış ın her cuma bir ayet sallamasından söz etmedi. Egemen Bağış ın Google İslam ından söz etmedi. Evet İslam ı bilmediklerini biliyorduk. Alay ettiklerini yeni öğrendik. İslami bilmediklerini söyleyince kimi insanlar şaşırıyor. Parantez açayım: Tarih: 14 Nisan Erdoğan Kürt Açılımı yapacaklarını açıklarken Kevser Suresi ni okudu. Kevser Suresi (1-3 Ayetler); Biz sana gerçek Kevser i (cenneti) verdik. Sen de rabbin için dua et ve kazancından harcama yap. Gerçek ebder (nesli devam etmeyecek) olanlar sana düşmanlık edenlerdir. Kevser Suresi, Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında indirildi. Kuran ın en kısa suresidir ve üç ayetten oluşur. Hz. Muhammed in zor durumda kaldığı ve üzüntülü olduğu zamanda inen bu surede, ona kevser (çok hayır ve nimet) verildiği müjdelenir. Şimdi Söyler misiniz; Kevser Suresi nin Kürt Açılımı ile bir ilgisi var mı? Erdoğan ın dini bilmediğini göstermez mi? Edebi kimden öğrendin? Erdoğan mı Sarıgül mü? Hz. Lokman Hekim e sorarlar; Edebi kimden öğrendin? Şöyle yanıt verir: Edepsizlerden! Hata insana mahsustur. Erdoğan, Sarıgül ün dil sürçmelerinden keyifle bahsederken kendi gaflarını unutuyor? Tarih: 26 Ağustos Malazgirt Savaşı yıldönümünde Erdoğan, Romen Diyojen batarya batarya, gülle gülle saldırırken, Sultan Alparslan ın askerleri; Allah-Allah diye saldırıyordu dedi. İyi de O tarihte top daha icat edilmemişti; daha savaşlarda yer almasına 250 yıl vardı! Tarih: 5 Şubat Türkiye yine bir yerel seçime gidiyor. Erdoğan, CHP nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Kılıçdaroğlu için şöyle dedi: Ama şimdi bakıyorsunuz CHP İstanbul a ithal bir aday koymuş. İstanbul da çamurlu sokak arıyor. Herhalde inşaat şantiyesinde dolaşıyor, ondan sonra da Bak çamur burası diyor. İnşaat şantiyesine girersen çamur tabii. Şimdi yani böyle mercekle Romen Diyojen gibi dolaşılmaz dedi. Hangisini düzelteceksin: 1) Romen Diyojen Malazgirt savaşında Alparslan a esir olan Doğu Roma İmparatoru. 2) Elinde fenerle dolaşan Sinoplu filozof Diyojen. 3) Mercekle dolaşan ise Sherlock Holmes!.. O kadar çok ki, hangisini yazayım Tarih: 12 Aralık Erdoğan Siirt te kendini hapse attıran şiiri okudu: Minareler Süngü/Kubbeler Miğfer/Camiler Kışlamız/Müminler Asker Savunmasında şiirin Ziya Gökalp e ait olduğunu söyledi. Halen de öyle diyor. Oysa şiir aslında Ankara da yaşayan Cevat Örnek adlı şaire ait; ve 7 Dağın Çiçeği ve Gülden Dikenden adlı kitaplarında yer alıyor! Erdoğan, 20 Ekim 2008 de katıldığı dil kurultayında, Fazıl Hüsnü Dağlarca yı anmak için onun bir şiirini okuyacağını söyledi. Okudu. Ama okuduğu Sanat isimli şiir, Dağlarca ya değil, Faruk Nafiz Çamlıbel e aitti! Erdoğan -maşallah- edebiyatla çok ilgili bir başbakan; şöyle demişti konuşmasında: Ziya Paşa nın dediği gibi; eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Bu özdeyiş Mehmet Akif Ersoy a aitti! K.Maraş ın yiğit ismi Sütçü İmam ı, Sütçü Nine yapıvermişti. Şüphesiz Erzurum u savunan Nene Hatun ile karıştırmıştı. Örnekler çoğaltılabilir Evet, bunlar insani hatalardır. Bunlar üzerinden siyaset yapmak düzeysizlik olur. Fakat Asıl tehlikeli olan!.. Sadece dış politikasından örnekler vereyim Amerikalılar, 4 Temmuz 2003 te Kuzey Irak ta Mehmetçik in başına çuval geçirince Erdoğan ne dedi: Nota, müzik notası değildir; her aklınıza geldiğinde verilmez, işin ciddiyeti var! Aynı Erdoğan 31 Mart ta Wall Street Journal e ne dedi: Irak ta savaşan ABD li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz. Erdoğan 21 Ağustos 2010 da, Bizim terör örgütüyle masaya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, ispatlayamazsanız müfterisiniz dedi. Oslo görüşmeleri sızınca bir daha bu sözünü tekrarlamadı! Erdoğan, 2 Aralık 2010 da, İsviçre bankalarında bir kuruşum yok, bu iftiraları atanlar müfteridir dedi. WikiLeaks belgeleri İsviçre de 8 ayrı hesabının olduğu iddiasını ortaya dökünce, Erdoğan, ABD Büyükelçisi Eric Edelman ı mahkemeye vereceğini söyledi. Dava açmadı! Türkiye ye Patriot yerleştirilecek haberleri çıktı. Erdoğan 12 Kasım 2012 de Benim bilgim olmadan hiçbir şey yapılamaz. İddialar tamamen asılsız dedi. 21 Ocak 2013 te Almanya ve Hollanda dan Patriotlar Türkiye ye geldi. Erdoğan, Türkiye NATO toprağıdır dedi. 15 Şubat 2004 te Kanal D de ne demişti: Amerika nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım. Son örnekle bitireyim: Erdoğan, 28 Şubat 2011 de Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO nun ne işi var Libya da? Bakın Türkiye olarak biz bunun karşısındayız dedi. 19 Mart 2011 de NATO, Libya yı bombalamaya başladı. 20 Mart ta Erdoğan, askeri müdahalenin bir an önce sonuçlandırılmasını Libya nın bir an evvel istikrara kavuşturulmasını diliyoruz dedi ve müdahaleye gemi ve uçak göndererek destek çıktı. Şu hale bakın; Türkiye nin düşürüldüğü durum insanın içini yakıyor. Demem o ki: Türkiye için tehlike olan, insani basit sözel hatalar değil, çapsız, yalancı siyasettir.

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 GÜNCEL7 27 Şubat Mart Perşembe Sığınma evlerindeki kadınlar bu seçimde oy kullanamayacak Kayıt dışıyla projeli mücadele SGK, kayıt dışı istihdamla mücadele kapsamında "Kayıt dışı istihdama kayıtsız kalma" isimli proje yarışması düzenledi. Kayıt dışı istihdam konusunda toplumsal duyarlılığı, bilgi ve bilinç düzeyini artırmayı amaçlayan yarışma kapsamında dereceye gireceklere toplam 57 bin 500 lira ödül verilecek. Kayıt dışı istihdamla mücadele sürecinde bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında farkındalık oluşturulabilecek ve toplumun tüm kesimlerinin katkı sunabileceği bir organizasyon amaçlayan SGK, kayıt dışı istihdamla mücadele konusunda özgün ve uygulanabilir projelerin kabul edileceği "Kayıt dışı istihdama kayıtsız kalma" isimli proje yarışmasını başlattı. SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, SGK Başkan Yardımcısı Ali Pekten, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Alper ve Sanatçı Özlem Türkad'ın seçici kurulunda yer aldığı proje yarışmasına, en fazla 7 sayfadan oluşacak projelerle 20 Nisan'a kadar başvurulabilecek. (AA) Türkiye genelinde kurulan sığınma evlerinde kalan kadınlar, can güvenliğinin sağlanabilmesi ve adreslerinin gizli tutulabilmesi için yerel seçimlerde oy kullanamayacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, "Herhangi bir sandığa kayıtlarının yapılması yerlerinin ifşa edilmesi anlamına geleceği için onları ne yazık ki herhangi bir sandığa kaydettiremiyoruz" şeklinde konuştu Türkiye genelinde kurulan sığınma evlerinde kalan kadınlar, can güvenliğinin sağlanabilmesi ve adreslerinin gizli tutulabilmesi amacıyla yerel seçimlerde oy kullanamayacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan kadın sığınma ve konuk evinde kalanlar, bu yerel seçimde sandık başına gidemeyecek. Aile içi şiddet nedeniyle can güvenliği tehlikeye giren ve adresleri gizli tutulan sığınma ve konuk evinde kalan yaklaşık bin 617 kadın, adreslerinin ifşa olmaması amacıyla oy kullanmayacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu evlerde kalan kadınların can güvenliğini sağlayabilmek için gereken tedbirlerin alındığını anlattı. Kadınların can güvenliğini aksatacak her uygulamadan kaçındıklarını belirten İslam, "Sığınma evlerinde kalan arkadaşlarımız genellikle can güvenliği tehdit altında olan kimseler. Son 3 ay içerisinde yeri değiştirilmiş olanlar, farklı şehirlere taşınmış, nakledilmiş olanlar var. Onların herhangi bir sandığa kayıtlarının yapılması, yerlerinin ifşa edilmesi anlamına geleceği için onları ne yazık ki herhangi bir sandığa kaydettiremiyoruz. Bu durumdaki arkadaşlarımızın oy kullanması ne yazık ki bu seçimde mümkün olmayacak" dedi. İslam, aynı şekilde aile içi şiddete maruz kalan ancak can güvenliğinde herhangi bir tehdit bulunmayan kadınların oy kullanabilmesi için gereken tedbirlerin alınacağını söyledi. Sığınma evlerinde kalan kadınların da oy kullanmasını istediklerini vurgulayan İslam, "Can güvenliği konusunda risk taşımayan arkadaşlarımız, kayıtlı oldukları şehirlerde kolluk kuvvetlerinden de yardım almak marifetiyle gidip oylarını kullanabilecekler. Bununla ilgili birtakım çalışmalar yaptık ama sayı ve sürekli bu arkadaşlarımızın yerlerinin değiştirilmesi dolayısıyla bir sonuca maalesef Yüksek Seçim Kurulu'yla birlikte ulaşamadık" şeklinde konuştu. Bakan İslam, kadına ve çocuğa yönelik şiddeti bitirmek istediklerini ve bunun için gereken her çalışmayı yapacaklarını aktardı. Bu kapsamda, kadına ve çocuğa yönelik şiddet davalarına taraf olduklarını kaydeden İslam, "85 civarında kadına yönelik şiddet davasına müdahil olduk. 185 civarında da çocuğa yönelik davanın müdahili olmuş durumdayız. Bunun çok sembolik bir anlamı var. Bu tür davalarda, taraf o- larak mağdurun yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Hukuki anlamda da mağdur tarafa destek olmaya çalışıyoruz" diye konuştu. İslam, bu kapsamda bakanlık olarak uygulamaya aldıkları ALO 183 hattının da çok faydalı olduğunu söyledi. İlk olarak Gaziantep'te kurulan ALO 183 hattına yapılan her başvuruya cevap verdiklerini belirten İslam, "Bu merkezde çalışanların yarısı kadın, yüzde 30'u engelli. Kürtçe ve Arapça destek hizmetimiz mevcut. İşitme engellileri için görüntülü telefon sistemimiz başladı. Yeni bir uygulamamız daha var, SMS ile müracaatımız da var artık. Ücretsiz kısa mesajla ihbarda bulunabiliyor vatandaşlarımız. Çok iyi işleyen bir sistem. Durumdan haberdar olduğumuz andan itibaren, ilgili müdürlüğümüz irtibata geçiyor şikayetçiyle. Bazen kolluk kuvvetleri veya hastanelerle birlikte hareket ediyoruz. Acil müdahale için çok elverişli bir sistem gerçekten. Faydalı bir uygulama oldu" ifadelerini kullandı. İslam, önümüzdeki süreçte töre cinayetlerine yönelik ciddi çalışmalar yapmaya devam edeceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Bununla ilgili 5 bakanlık birlikte çalışma kararı aldık. Bir yol haritası belirlemeye çalışıyoruz. şimdiye kadar çıkarmış olduğumuz yasaların, çok daha etkin kullanılmasını amaçlıyoruz. Zihniyet değişimini sağlayabilmek için de eğitim faaliyetlerini yapıyoruz. Bunun ilk ayağını, Diyanet İşleri Başkanlığı kanalıyla yaptık. Çalışmalarımız çok hızlı bir şekilde sürüyoruz. Töre cinayetleri konusundaki bilgilendirme faaliyetlerini, önümüzdeki aydan itibaren daha çok halk kısmında uygulayacağız. Kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla bu konu hakkında toplantılarımız olacak. Bakanlığımız, burada koordinatörlük görevini üstlendi. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarını birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Hükümetimiz de bu çalışmalara destek veriyor ve 'sıfır tolerans' ilkesiyle yaklaşıyoruz. Bu tür olaylar, bitinceye kadar çalışmalarımız sürecek." (AA) Sorunlu değil sorumlu gazetecilik istiyoruz Manisa nın Büyükşehir olması dolayısıyla 1 Nisandan itibaren ilçelerdeki yerel gazetelerin resmi ilan ve denetim işlemlerinin Manisa BİK e devredilmesi dolayısıyla bilgilendirme toplantısına katılmak üzere Demirci ye gelen BİK Manisa İl Müdürü Kenan Tokgöz, dekanımız Prof. Dr. Mustafa Bakaç ı ziyaret etti. BİK Manisa İl Müdürü Kenan Tokgöz e, Manisa BİK İlan sorumlusu Nuri Gülen, Öğr. Gör. Şaban Çetin eşlik ettiler. Demirci de ilgiyle karşılanmaktan memnun olduğunu dile getiren BİK Manisa İl Sıfır kilometre otomobildeki fiyat artışı "ikinci el" piyasasını da etkiledi Özel Tüketim Vergisi ve döviz kurlarındaki yükselişle yüzde 40'a kadar artan sıfır kilometre otomobil fiyatları ilgiyi ikinci el piyasasına yöneltti. İkinci el pazarına temiz durumda otomobil girişinin sınırlı olması fiyatları yükseltirken, satışları yavaşlattı. İzmir O- to Galericileri Odası Başkanı Dursun: "Sıfır kilometre otomobil fiyatlarının artması ikinci el satışlarına hareket getirdi ancak piyasaya yeteri kadar araba girmediği için temiz ikinci el otomobil bulmakta zorluk yaşıyoruz" dedi. Özel Tüketim Vergisi ve döviz kurlarındaki yükselişle yüzde 40'a kadar artan sıfır kilometre otomobil fiyatları ilgiyi ikinci el piyasasına yöneltirken, pazara temiz durumda ikinci el otomobil girişinin sınırlı olması ve fiyatların yükselmesi bu piyasadaki satışları da olumsuz etkiledi. İzmir Oto Galericiler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Dursun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fiyat artışı sebebiyle sıfır kilometre otomobil piyasasında yaşanan durgunluğun ikinci el piyasasını da olumsuz etkilediğini savundu. Otomobilini satıp sıfır kilometresini almak isteyenlerin, ÖTV ve döviz kurlarındaki artışla modeline göre 20 bin lirayı bulan fiyat farkı sebebiyle tercihlerini ertelediğini anlatan Dursun, şunları kaydetti: "Sıfır kilometre otomobil fiyatlarının artması ikinci el satışlarına hareket getirdi ancak piyasaya yeteri kadar araba girmediği için temiz ikinci el otomobil bulakta zorluk yaşıyoruz. İkinci el piyasasına otomobilin gelmesi için sıfır otomobil satışlarının iyi olması lazım. Sıfır otomobil satışları şu anda çok durgun. Dolayısıyla ikinci el piyasasında 1 ile 3 yaş arasında yeterince otomobil bulunmuyor model ikinci el otomobillerin fiyatı daha fazla yükseldi." - "Sıfır kilometre araç satışlarının fazlalığı, ikinci el Müdürü Tokgöz 1 Nisandan itibaren ilçe gazetelerinin ilan ve denetim işleri kurumumuzca yürütülecektir. Bugün Demircide, Basın mensupları ve ilgili kuruluşlara değişikliklerle ilgili bilgilendirmeler yaptık. Fakültemizi de ziyaret edelim dedik. Geçen Yıl Çocuk ve medya paneline katılmıştım. Bu ikinci gelişim. Fakültemizle ilgili haberleri yazılı ve sosyal basından, izliyorum. Güzel etkinlikler yapılıyor Ben de Muhabirlikten başladım. Gazeteciliğin her alanı güzel. Önemli olan doğru gazetecilik yapmak, standartları yakalamak, sorunlu değil, sorumlu gazetecilik yapmaktır. Fakültemizin ve dekanımızın yapacağı yeni projelerde başarılar diliyorum diye konuştu. BİK Manisa İl Müdürü Kenan Tokgöz ün ziyaretinden mutlu olduğunu ifade eden Dekanımız Prof. Dr. Mustafa Bakaç da Sayın müdürümüzü Çocuk ve Medya panelinde ağırlamıştık. Bu kısa Demirci Gezisinde fakültemize de zaman ayırdıkları için kendilerine çok teşekkür ederim. dedi. (HABER MERKEZİ) piyasasını da hareketlendiriyor" İkinci el otomobil piyasasında fiyatların sıfır otomobil satışlarına endeksli olduğuna işaret eden Dursun, piyasaya giren sıfır kilometre araç sayısı fazlalığının ikinci el piyasasını da hareketlendirdiğini ve arttırdığını ifade etti. Dursun, ikinci elde ilginin fiyata ve modele göre değiştiğini, bin lira arasında ve 1-2 yaş sınırındaki araçların daha çok rağbet gördüğünü belirterek şunları söyledi: "Fiyatı 10 ile 20 bin lira arasında olan orta segment otomobil bulmakta zorlanıyoruz. Sıfır otomobillerle birlikte 1-2 yaşındaki araçların fiyatlarının da artması insanları daha ucuz ancak binilebilen modellere yönlendirdi. Fiyatların yükselmesi piyasayı da kilitliyor. İyi bir arabanın fiyatı ev fiyatı gibi oldu. Bayiler kampanya yaparak sıfır araba satışlarını artırırlarsa ikinci el piyasasında da satılık araba sayısı artar. Şu anda yeterince satılabilecek iyi model araba bulunmuyor." İzmir Oto Galericiler O- dası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şerif Karatop ise ikinci el otomobil piyasasında son dönemde satılan araçların yüzde 60'ının "rent a car" şirketleri çıkışlı, kiralık olarak kullanılan otomobillerin oluşturduğunu, yüksek kilometreye sahip bu araçların alıcılar tarafından tercih edilmediğini söyledi. Bursa Oto Galericiler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Yanık da sıfır k- ilometre otomobillerde yaşanan fiyat artışının ikinci el piyasasına yansıdığını belirtti. "Bir yaşındaki aracını satıp sıfırını almak isteyenler oluşan fiyat artışı sebebiyle şu anda bunu gerçekleştirmiyor" diyen Yanık, bu kişilerin tercihlerini ikinci el otomobillerden yana kullanmak istediğine dikkati çekerek, "Ayrıca yerel seçimler ve oluşan belirsizlik nedeniyle insanlar tercihlerini de erteliyor. Buna rağmen ikinci el piyasasında bir talep artışı var, bu talep de fiyatlara yansıdı" dedi. (HABER MERKEZİ) Soldan sağa 1. Haşlanmış ve doğranmış patateslere, soğan, nane, reyhan karışımının eklenmesinden sonra yağ, limon suyu, tuz ve baharatla hazırlanan bir salata türü Olur, peki veya fena değil anlamlarında kullanılan bir söz... Şartlar, koşullar (eski)... Verme işi Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi... Belçika kökenli iri koşum atı Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü... Piyasada arz ve talep sonucu belirlenen kur... Giysi kolu Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma... Torik yavrusu Zorla alma, kapma (eski)... Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas... İranlı Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)... İmzalanma işi Stronsiyum elementinin simgesi... Hint kadınlarına özgü giysi... Hindistan da prenslere verilen unvan... Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare Yitmek işi... At, katır, sığır vb. hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü... Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit element... Çabuk olan, süratli... Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış Patlıcangillerden, çeşitli renkte çiçekler açan, kokulu bir süs bitkisi... Âcizler (eski) Genellikle ipek ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel... Ardından, peşinden Su kızağı... Şaşalamak işi Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması... Ilıkça (halk ağzı) Öldürülen bir kimsenin öcünün alınmasını istemek... Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz... Yukarıdan aşağıya 1. Mızrap... Toplum bilimsel Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk... Meltem... Türk alfabesinin yirmi sekizinci harfinin adı, okunuşu Kolu andıran, kola benzeyen, kol gibi... Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir kavun türü Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik... Beklenilenin, umulanın aksine, karşıt olarak, bilakis, aks... Kayak Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme.. Yemek... Değişim Rütbesiz asker, nefer... Fransa'da ortaya çıkıp daha sonra Avrupa'ya yayılmış olan yapı, mobilya, giyim vb.ne ait bir üslup (eski)... Dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla geziye çıkan kimse, gezgin, gezmen, seyyah Gemileri ve her boyda d- eniz aracını dengede tutmak, istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için dip bölümlerine konulan ağırlık, balast... Mihenk taşı... Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses İffetsiz... Bir kişinin yalnız kendini ilgilendiren özel yaşamı Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr... Güneş'e olan uzaklığı, yerin Güneş'e olan uzaklığından daha çok olan dış gezegenlerin ilki olan kızıl gezegen, Merih... Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek Yanıltacak söz söyleme (eski)... Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma... Aktinyum elementinin simgesi... Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni, meşru, legal İnsan vücudunun dış yüzü, cilt... Can alıcı olma durumu İstenilen yıldızı teleskobun görüntüsü içine getirebilmek için büyük teleskoplara paralel olarak bağlı, görüş alanı geniş olan küçük teleskop... Opera sanatçısı Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi... Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi... Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan ögelerin bütünü, ışıma, radyasyon... Oğul, evlat (eski)... Ağabey (halk ağzı)... > > Dünkü bulmacanın cevap anahtarı

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Mart 2014 Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe MARBLE dan 20 merhaba! MARBLE MARBLE Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı nın açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Fuarcılığı, Temmuz ayında açılacak Yeni Fuar Alanı yla ivme kazanacak dedi Mart tarihleri arasında düzenlenen MARBLE Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, görkemli bir törenle kapılarını açtı. Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezi nde düzenlenen açılışta konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, önümüzdeki Temmuz ayında tamamlanacak Yeni Fuar Alanı nda MARBLE Fuarı nı 5 kat daha büyüterek doğal taş ve mermer sektörünü ağırlayacaklarını belirtti. Başkan Kocaoğlu, İzmir fuarcılığı büyük bir ivme kazanacak. Sektöre 10 s- enedir emek veriyoruz, bu fuar o kente mi bu kente mi gitsin lobileriyle canhıraş uğraşıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yerelde kalkınma hedefiyle hiçbir kentin düşünmediği ve yapmadığını başararak Türkiye nin en büyük fuar kompleksini 400 milyon lira özkaynakla yapıyoruz dedi. Yerli mermer kullanıyoruz Sektörün ruhsat işlerinin bloke edilmesi ve dışarıdan doğaltaş ile mermer ithal edilmesi gibi nedenlerle bir çok sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir deki belediyeler, yerli doğaltaş kullanmak konusunda son derece hassas. Bizim böyle bir uygulamamız var dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı şöyle devam etti: Arz talep dengesinden dolayı blok-işlenmiş ürün satışının yüzde 50 ye 50 seviyesinde olduğunu biliyoruz. Katma değeri yüksek, işlenmiş ürünlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Problem, mermer gibi ihracatının büyük çoğunluğu direk ülkede kalan, dış girdisi çok sınırlı olan bir sektörde dünyada rekabet şansımızın giderek zayıflamasıdır. Buradan bloğu Çin e satıyorsunuz, orada işleniyor, dünyanın başka bir ucuna satılıyor. Maliyet ve rekabet unsurlarına bakılır, teknoloji, enerji girdileri gibi girdilere teşvik verilerek bu oran ülkenin lehine korunur. Bu ekonomik politikaların doğru belirlenmesi ve sektör bazında belirlenmesiyle olur ki, bunu mutlaka merkezi hükümetlerin yapması gerekir. Üretmeyen, dış ödemelerini belirli bir dengeye getirmeyen bir ülkenin ekonomisinin sürdürülmesi mümkün değildir. Bu, maden sektörü gibi tarım ve sanayi sektörlerinde de böyledir. Vasıtalı vergiler yükünün, hiç değilse ihracata yönelik sektörlerde üreticinin ve ihracatçının önündeki engellerin acilen kaldırılması gerekir. Bunun için ekonomi bilmeye gerek yoktur, bu hayatın gerçeğidir. Bu iktisadın olmazsa olmaz kurallarından biridir. Ben de doğaltaş sektörünü çok iyi bilen bir arkadaşınız olarak bunu söylemek isterim. İzmir de sanayicilerin teşvik sıkıntısından ve haksız teşvik rekabetinden dolayı yakın illere kaçtığını vurgulayan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, teşvik adaletsizliğinden İzmir zarar gördüğünü söyledi. Başkan Kocaoğlu, İzmir in büyümesi için, hiç değilse alt yapısı bitmiş, her türlü yapısı tamamlanmış, yatırımcı olmadığı için çürümeye terk edilmiş OSB lere teşvik eşitliğinin sağlanması gerekir talebini burada da yineledi. Zeybekçi: Daha çok destek vereceğiz Doğaltaşın önemine değinen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Doğaltaşın en zengin olduğu ülkelerden biriyiz. Travertende dünya rezervlerinin yüzde 60 ını elimizde bulunduruyoruz. Doğaltaş üretim ve ihracatında ise dünyada üçüncü sıradayız ama birinci olabilecek kapasitedeyiz. Türkiye önümüzdeki dönemde doğaltaşta dünyanın en önemli ülkelerinden biri olmayı hedefliyoruz. Gerçekleştirdiği 2.2 milyar dolarlık ihraca rakamının yarısını blok olarak dünyaya satan ülkemiz, geri kalan yarısını da işlenmiş mermer olarak satıyor. 10 yıldan bu yana mermerle ilgili makine sanayi de büyük gelişe gösterdi. Türkiye artık mermerle ilgili tüm teknolojileri üretebilen bir ülke haline geldi, bundan gurur duyuyorum dedi. Önümüzdeki süreçte, sektörle birlikte sadece blok olarak değil, işlenmiş mermerde 10 milyar dolar hedefine ulaşmak için çalışacaklarını kaydeden Zeybekçi, Bu kadar başarılı olan İzmir Fuarımızı maalesef Ekonomi Bakanlığı olarak istediğimiz şekilde desteleyemiyoruz. Bu fuarımızı da 2015 yılına kadar diğer fuarlarımız gibi en üst düzeyde desteklemek için programa alacağız. Bu fuarın bugüne kadar başarılı ulaşmasını sağlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZFAŞ a teşekkür ve tebrik ederim diye konuştu. Törende, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü Mehmet Hamdi Yıldırım, Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği Başkanı Raif Türk, Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Arslan Osman Erdinç de birer konuşma yaptı. (HABER MERKEZİ) Turkcell den başarılı iş ortaklarına ödüller Türkiye nin önde gelen iletişim ve teknoloji şirketi olarak sektörün en organize ve kapsamlı işbirliği sistemine liderlik eden Turkcell, düzenlenen törenle geçtiğimiz yılın en başarılı iş ortaklarını ödüllendirdi. 13 yılda Türkiye nin en köklü iş ortaklığı ekosistemlerinden biri haline gelen ve her ölçekten 200 ün üzerinde şirketi bünyesinde barındıran Turkcell Partner Network te yer alan 31 şirket gösterdikleri performansla Gold ve Silver Partner olmaya hak kazandı. Kurumsal pazarlama çözümleri, bireysel servisler, makineler arası iletişim ve mobil ödeme alanlarında üretim yapan şirketler, inovasyon, yeni ürün geliştirme, yaratılan ciro, müşteri memnuniyeti gibi kriterlere göre değerlendirildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde, Kaya Artemis Otel de gerçekleştirilen Turkcell Partners Day 2014 te, iş ortakları, ödüllerini Turkcell Kurumsal Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş ve Turkcell Kurumsal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş ın elinden aldı. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş, Turkcell bugün sektörün en organize ve kapsamlı işbirliği sistemine liderlik ediyor. Turkcell Partner Network, telekomünikasyon ve teknoloji sektörlerinde faaliyet gösteren iş ortaklarına, kendi ürün ve servislerini mobilize ederek Turkcell in bireysel ve kurumsal müşterilerine ulaştırmalarını sağlayacak iş modellerini oluşturuyor. Program aynı zamanda, gelişim ve destek programlarıyla Turkcell iş ortaklarının iş süreçlerine katkı Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center sağlıyor. Programa dahil olan iş ortakları, ihtiyaçlarına ve teknoloji alanlarına göre eğitimler, teknoloji dokümanları, danışmanlık gibi hizmetler alarak, Turkcell ile ortak projeler yürütebiliyorlar. Partner Networkümüz, 200 ü aşkın iş ortağını ve in üzerinde yazılımcıyı, bünyesinde barındırıyor. Artık geleneksel hale gelen Turkcell Partners Day de aslında hem tüm bu ekosistemi bir araya getirerek karşılıklı stratejilerimizi paylaşmak, hem de Turkcell e, iş ortaklarımıza ve ülke ekonomisine fayda sağlayan bu iş birliklerini ödüllendirmek üzere oluşturulmuş bir organizasyon. Ödül almaya hak kazanan Gold ve Silver iş ortaklarımızı kutluyor ve iş birliğimizin daha nice başarılara ön ayak olmasını diliyorum. dedi. (HABER MERKEZİ) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 27 Şubat Mart Perşembe Düzce Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süber Dikici, egzersizin hem baş dönmesinin oluşumunu engellediğini hem de vücut direncini artırdığını belirterek, "Birey, bir daha aynı durumla karşılaştığında ne yapacağını biliyor" şeklinde konuştu Dikici, yaptığı açıklamada, "vertigo, migren, epilepsi, tansiyon, kolestrol" gibi rahatsızlıkların tetiklediği baş dönmesinin, toplumda sık karşılaşılan klinik durum olduğunu, özellikle 40 yaş üstünde daha da sıklaştığını söyledi. Dikici, baş dönmesinin birçok hastalığın belirtisi olduğunu, en önemli şikayetlerin, sersemlik ve ayakların yerden kesilme hissi olduğunu kaydetti. Baş dönmesii sebebiyle doktora başvuran hastaların kullandığı ilaçların bazı hastalıkları tetiklediğine dikkati çeken Dikici, şöyle konuştu: "Bu rahatsızlıkta en sık gözlediğimiz sebep, bu hastaların çok fazla ilaç kullanmaları. A hekimine gidiyor bir ilaç, B hekimine gidiyor, başka ilaç, başka hekimde değişik ilaç. Bir bakıyorsunuz, torbasında çeşit çeşit ilaçlar. Bir süre sonra almış olduğu ilaçlar etki yerine hastaya zarar veriyor. Tanı konulduktan sonra belli bir süre hastaların ilaç kullanmaları ama bu sürenin çok uzun tutulmaması gerekiyor. Belki iki-üç hafta kullanılmalı, daha sonra aşamalı azaltılması veya kesilmesi gerekiyor çünkü vücudun baş dönmesine karşı refleks iyileştirme mekanizması var. Bu ilaçlar çok kullanılırsa o mekanizma bertaraf edilmiş olur. Dolayısıyla vermiş olduğumuz ilaçlar tedavi sürecini olumlu yönde etkileyecekken, olumsuz yönde etkilemiş oluyor." Dikici, baş dönmesi şikayet edenlerin ilaç y- erine uzmanların verdiği programlara riayet etmelerinin hem sağlık hem de hastalığının tekrarı halinde müdahale açısından daha verimli çözüm olduğunu vurguladı. "Hastaların, hekimlerin baş dönmelerine yönelik verdiği egzersiz programlarına düzenli uymaları gerekiyor" diyen Dikici, sözlerini şöyle tamamladı: "Egzersiz, hem baş dönmesinin oluşumunu engelliyor hem de olabilecek baş dönmelerine karşı vücudun direncini artırıyor. Birey, bir daha aynı durumla karşılaştığında ne yapacağını biliyor. Baş dönmesi, çok basit bir egzersizle düzelmesi mümkün rahatsızlık olabileceği gibi, beyinde tümör gibi rahatsızlık olarak da karşımıza çıkabiliyor. Vücudumuzun hepsi denge içinde. Bu dengeyi bozduğumuzda vücudumuz sinyal veriyor. 'Yolunda gitmeyen şeyler var, tedbirini al' şeklinde. Sağlıklı yaşamın gereği için kişilerin ellerinden geleni yapması gerekiyor." (AA) Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Ahmet Akgül, sol bacağında kasık bölgesinden karına olan olan bölgedeki toplardamarında pıhnı oluşan hastayı ameliyatsız sağlığına kavuşturduğunu belirterek, "Ameliyat yapmadan görüntülü röntgen cihazı eşliğinde kasıktan girerek, karın bölgesindeki ana toplardamara şemsiye görevi taşıyan geçici bir madde koyduk Dünyada 2012'de hava kirliliği 7 milyon kişinin erken ölümüne neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kirliliğine ilişkin bugün yayımladığı raporunda, dünyada 8 ölümden birinin hava kirliliğinden kaynaklandığını belirtti. Amerika'nın Güney Karolina eyaletindeki University of South Caroline araştırmacılarınca yapılan ve Mayo Clinic'te yayınlanan araştırma, günümüzde annelerin, 45 yıl öncekilere göre daha hareketsiz olduğunu ortaya koydu

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> Mart Perşembe Perşembe 14 GÜNCEL7277ubat 30 Mart'ta bahar temizliği yapmaya var mısınız? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye nin içinde bulunduğu şartları herkesin bildiğini belirterek, "Ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Bahardayız, ağaçlar çiçek açmış, hanımlar bahar temizliği yapıyor. 30 Mart'ta bir bahar temizliği yapmaya hazır mıyız?" dedi C HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Benim size sözüm, CHP iktidarında hangi işveren iktidarı eleştirirse ertesi gün onun kapısına iki tane vergi müfettişi göndermeyeceğim" dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı konuşmada, Uşak'a bir daha başbakan olarak gelmek istediğini belirtti. Millete güvendiğini, tek güvencesinin Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu yurttaşları olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, ülkenin içinde bulunduğu şartları herkesin bildiğini söyledi. Miting sırasında balonlarla uçurulan ayakkabı kutusunu gören Kemal Kılıçdaroğlu, "Ayakkabı kutusu var ama içinde dolar yok öyle anlaşılıyor. Eğer o ayakkabı kutusunun içinde 4,5 milyon dolar olsaydı emin olun şimdi Recep Tayyip Erdoğan almak için fırlamıştı. Hayatı para üzerine kurulu" diye konuştu. Mitingde gelenlerin bir kısmının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhine slogan atması üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bütün meydanlarda benzer sloganların atıldığını söyleyerek, "Ben de her seferinde aynı şeyi söylüyorum, biraz daha o sloganı atarsınız, vallahi gider patentini alır. Sloganı attığınızda sizden parasını ister" dedi. "Yağmur yağsa da birlikte ıslanacağız" Uşak mitingine elde olmayan nedenlerle geciktiğini, her gittiği yerde önünün kesildiğini ve konuşmak istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Burada da yağmur yapmış. Denizli'de de yağmur yağdı, birlikte ıslandık. Burada da yağmur yağsa birlikte ıslanacağız çünkü biz ülkemizi, insanımızı, bayrağımızı seviyoruz. 'Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim' diyoruz. Hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Çünkü biz bu ülkeyi alın teri ve gözyaşı ile kurduk. Çanakkale'de, Afyon'da, Antep'te, Urfa'da dedelerimiz kucak kucağa yatıyor. Biz mücadelemizi çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakabilmek için yapıyoruz. Babalarımız, dedelerimiz şehit oldular, kanlarını döktüler. Aynı görev bizde. Biz de çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız." Daha güzel bir Türkiye'nin temelinde ahlak kavramının yattığına işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bütün inançların ortak temeli ahlaktır. Siyasette de ahlakın egemen olması lazım. Ahlak aynı zamanda adalettir. Adalet yurttaşın, vatandaşın vicdanı demektir. Bir bilge der ki 'Adalet Kutup Yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner'. Adalet bu kadar görkemli ve soylu bir kelimedir. Adaletin içini boşalttılar, kendi yolsuzluklarını meşrulaştırmak istiyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar. Az önce arkadaşlar slogan attılar 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye. Elbette Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Bu ülkede taş taş üstüne koyan herkesi saygı ile anacağız. Hiç kimseyi ayrıştırmayacağız. Bakınız, bu başçalan diyor ki Menderes'ten söz ediyor. Söyledim Aydın'da sen Menderes'in tırnağı bile olamazsın. Rahmetli Menderes hiçbir zaman çocuklarına telefon açıp 'Evladım evdeki paraları sıfırlayın, polis geliyor' diye söz etmedi asla. Rahmetli Menderes oğlu mezun oluyor ve ticaretle uğraşmak istediğini söylüyor. Rahmetli Menderes de 'Oğlum sen ticaretle uğraşamazsın, yaptığın her alışveriş bana fatura edilir' diyor. Bu kadar duyarlı bir insandı. Şimdi kalkmış diyor ki 'Ben de Menderes gibiyim'. Sen Menderes'in tırnağı olamazsın. Sen kim Menderes kim? Senin unvanını dünyada herkes biliyor. Yarın öbür gün bu gitse bir yabancı ülkenin başbakanı ile konuşsa o yabancı ülkenin başbakanı diyecek ki 'Ya şu adamla ben nasıl aynı kareye gireceğim'. 'Bu adam kendi ülkesini soydu. Ben kendi ülkem için çalışıyorum' diyecek. Türkiye'yi bu duruma düşürdü." "İşverene sesleniyorum.." Kemal Kılıçdaroğlu, iş adamlarına da seslendiği konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sizler çalıştığınız sürece, ürettiğiniz sürece görüşünüz ne olursa olsun, hangi siyasi partiye sempati duyarsanız duyun, başımın üstünde yeriniz var. Tek aradığım şu, ahlaki koşullar içinde yapın her şeyi. İhracatınızı yapın. Hükümeti eleştirin ya da yaptığınız uygulamaları eleştirin. Benim size sözüm, CHP iktidarında hangi işveren iktidarı eleştirirse ertesi gün onun kapısına iki tane vergi müfettişi göndermeyeceğim. İş adamları konuşmaktan korkuyor. Hemen kapıya 2 vergi müfettişi, dünyanın cezası. Bunu kabul etmiyorum. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz. Elbette iş adamı eleştirecek, bir siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey eleştiridir. Bir işveren kuruluşu diyor ki hukukunun üstünlüğünün olmadığı yere yabancı sermaye gelmez. Ne diyor? 'Sen bunu söyledin, sen vatan hainisin." CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kapıkule'de 202 kilogram eroin yakalanır. Polis bakar, Kapalıçarşı'da bir döviz bürosuyla bunun ilişkisi var. Yüksek miktarlarda döviz giriş çıkışı yapılıyor. Hepsi kayıt dışı. Mahkemeden karar alınır ve dinlemeye geçilir. Bakanlara ulaşmak, başbakana, bakanların çocuklarına ulaşmak bu sayede olur" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin Uşak Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı konuşmada, hükümeti eleştirdi. Kul hakkı yiyen adamdan vatansever olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oğlunun evine 30 milyon avroyu istifleyenden vatansever çıkar mı? Bir yabancının 4 bakanı parayla satın almasından vatanseverlik çıkar mı? Ben size öyküyü anlatayım. Kapıkule'de 202 kilogram eroin yakalanır. Polis bakar, Kapalıçarşı'da bir döviz bürosuyla bunun ilişkisi var. Yüksek miktarlarda döviz giriş çıkışı yapılıyor. Hepsi kayıt dışı. Mahkemeden karar alınır ve dinlemeye geçilir. Bakanlara ulaşmak, başbakana ulaşmak, bakanların çocuklarına ulaşmak bu sayede olur. Bakarlar ki bunlar içli dışlı olmuşlar, para alıp veriyorlar. Onun üzerine bir şey yapılır. Bu tarihi, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren saygıdeğer yurttaşlarıma söylüyorum. Unutmasınlar, 18 Nisan Milli İstihbarat Teşkilatı, Başbakanın önüne 3 sayfalık bir rapor koyar. Der ki, 'Senin bakanlarının Rıza Sarraf'la rüşvet ilişkileri var. Eğer bu ortaya çıkarsa hükümet zor durumda kalabilir.' Nisanda söylüyor. Nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım, 17 Aralık. Hiçbir şey yapmıyor. Niye yapmıyor? Milli İstihbarat Teşkilatı söylüyor. 'Bakanların bu işi var, önlem al, Rıza Sarraf, 4 bakanı parayla satın almış' diyor. Ses yok. Niye yok? Çünkü kendisi başçalan da onun için. O da götürüyor, beraber götürüyorlar. Götürülen paranın miktarı 85 milyar avro. Eski parayla 247 katrilyon." Söz konusu rakamın çok büyük olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun üstünün ne yapılırsa yapılsın kapatılamayacağını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "247 katrilyonluk bir yolsuzluğu kapatacak daha bez dünyada üretilmedi. Bunların hepsi ortaya çıkacak, hiç meraklanmayın. Sizden yetki istiyorum. Bana yetki verin kul hakkı yiyenlerden hesabını soracağım" dedi. Dünyada en pahalı mazotu, gübreyi, ilacı Türk çiftçisinin kullandığını öne süren Kılıçdaroğlu, Gürcistan'da mazotun litresi 2 lira iken Türkiye'de çiftçilere mazotun 5 liradan satıldığını öne sürerek, "Orada da petrol yok bizde de petrol yok. Bizde 5 lira, orada 2 lira. Neden? Çiftçi kardeşim sandığa giderken elini vicdanına koy ve bu soruyu kendine önce bir sor. Neden? Çünkü birisi malı götürürse faturayı birisine kesmek lazım. Kime kesiyor? Çiftçiye kesiyor faturayı. Bizim iktidarımızda mazot çiftçi için 1,5 lira olacak" diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine dava açtığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Sanıyor ki dava açtı ben korkacağım. Ayakkabı kutusundan korkan ben değilim ki, sen korkuyorsun. Gençlerin twitterinden ben korkmuyorum ki sen korkuyorsun. Sende yürek olsa, adam gibi adam olsan dersin ki 'Ben böyle bir şaibenin altında kalmam. Bana haksızlık yapılıyor. Ben mahkemeye gidip aklanmak istiyorum' dersin. Bunu diyebilir mi, asla diyemez. Diyorlar ki 'Efendim sen bunu yapacaksın da parayı nereden bulacaksın.' Sözüm söz. CHP iktidarında nereye kaçarsa kaçsın, getireceğim hesabını soracağım. 247 katrilyonu tahsil edip bu millete vereceğim. O para sizin paranız çünkü. 200 katrilyonla 2 milyon 831 bin işsize 8 yıl süreyle asgari ücret üzerinden maaş ödeyebiliriz. 300 bin atama bekleyen öğretmen var. Onların atamaları yapılır, onlara 30 yıl süreyle aylık ödenebilir. Bu kadar büyük para. Bu ülkede para var her şey var. Biz zengin bir ülkeyiz ama şanssızlığımız, çalanların olması." Eski başbakanlardan Suat Hayri Ürgüplü'nün Gümrük ve Tekel Bakanı olduğu dönemde adının yolsuzluğa karıştığını, bakanlıktan istifa eden Ürgüplü'nün hazırladığı iki dilekçeden birini Başbakana, diğerini de Meclis başkanına vererek dokunulmazlığının kaldırılmasını ve Yüce Divan'da yargılanmasını istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Yüce Divan'a gider beraat eder ve döner. Sonra bu millet onu başbakan yaptı. İşte namuslu adam odur. İşte düzgün adam odur. İşte gerçekten baştacı yapmamız gereken politikacılar bunlardır. Bunlar ne yapıyorlar? Ne diyordu başçalan? 'Ben yürütme organının başıyım' diyordu. Ben bilmez miyim senin neleri yürüttüğünü. Biliyorum tabii, sen yürütme organının başısın" diye konuştu. Hükümetin, kendisine oy verenleri "Yolsuzluğu, yoksulluğu önleyeceğiz, yasakları kaldıracağız" diyerek kandırdığını iddia eden Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy verenlere seslenerek, şu ifadeleri kullandı: "Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Size verilen hangi söz yerine geldi. Yolsuzluğu kaldırdılar mı?, kendileri yapıyorlar. Yoksulluğu bitirdiler mi? Kendileri köşeyi döndüler. Yasakları kaldırdılar mı? Yeni yasaklar getirdiler. O zaman sandığa giderken düşünsün bütün yurttaşlarım. Helale mi oy vereceksin, harama mı oy vereceksin? Helale mi ortak olacaksın, harama mı ortak olacaksın? Bütün yurttaşlarım bunu düşünsün. Eğer AKP'ye ve onun iktidarına oy verirseniz harama ortak olacaksınız, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere destek vereceksiniz, kul hakkı yiyenlere destek vereceksiniz. Gelin, temiz siyaseti yeniden kuralım. Gelin, güzel Türkiye'yi yeniden inşa edelim." "Devleti kuran parti devleti nasıl yönetemez?" "CHP'nin devleti yönetemeyeceği" yönündeki söylemlere tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Devleti kuran parti devleti nasıl yönetemez? Devleti biz kurduk. Ama bir konuda haklı. Onlar gibi yönetemeyiz. Çünkü biz hırsız değiliz, çünkü biz kul hakkı yemeyiz, çünkü Dicle'nin kenarında bir koyun kaybolsa onun sorumluluğunu hissederiz biz. Herkesin çocuğu işe girdikten sonra benim çocuğum işe girsin diye düşünen bir insanız. Çünkü biz bu ülkenin bekası için çalışırız, yurttaşlarımızın mutluluğu için çalışırız" dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Benim bakanımın kolunda 700 milyarlık saat olmayacaktır. Benim bakanım aile boyu haram parayla Sarraf'ın uçağıyla umreye gitmeyecektir. Benim bakanlarımın çocuklarının yatak odalarında milyonlarca dolar, avro, kasalar olmayacaktır. Benim bakanlarım yabancı bir kişiye devletin sırlarını rüşvetle satmayacaktır. Ne diyor Rıza Sarraf, açıyor telefonu İçişleri Bakanı'na, 'Galiba şu MİT beni takip ediyor', 'Ben bir araştırayım' diyor. Sonra telefon. 'Kimse seni takip etmiyor, rahat ol' diyor. 'Sana bir şey olursa ben önüne yatarım' diyor. Bunlar şu anda TBMM'de bulunan fezlekede yazıyor. Biz bunların hepsini biliyoruz. Ne yaptıklarını da biliyoruz. Bağırtısı da biraz oradan geliyor zaten. Bir paralel devletten söz ediyor. '17 Aralık'ta efendim paralel devlet darbe yaptı.' Ben ona sorular sordum. Kardeşim senin bakanının koluna 700 milyarlık saati paralel devlet mi taktı? Tık yok. Sen oğluna telefon ediyorsun ertesi gün, 18 Aralık saat 10.58'de. 'Oğlum paraları sıfırladın mı?', 'Babacığım bir miktar kaldı', "Ne kadar kaldı evladım?', '30 milyon avro civarında bir para kaldı' diyor. Kendisine soru sordum. Sana o telefonu paralel devlet mi yaptırdı? Paralel devlet mi İçişleri Bakanı, Sarraf'a 'Sana bir şey olmaz, senin önüne yatarım' dedirtti? Paralel devlet mi o bakanların çocuklarının yatak odalarında paraları istifledi? Paralel devlet mi yaptı bunları? Hiç ses yok. Ama bir gerçek var. Bir paralel devlet var. Başbakan, 4 çalan, genel müdür, kirli iş adamları hepsi var. Bakın şimdi bakanlar ne düşünüyor? Yav diyor ki 'başbakan götürdüğüne göre ben de götüreyim', genel müdür ne düşünüyor 'bakan götürdüğüne göre benim de gö- türmem lazım' diyor. O nereden götürüyor, ayakkabı kutusu. 4,5 milyon, üstelik bankanın genel müdürü. Siyasetçi zenginleşirse halk fakirleşir. Siyasetçinin görevi halka hizmet etmektir, kendisine değil. Halkın zenginleşmesini sağlamaktır, kendisinin zenginleşmesi değil. Bu ayrımı her yurttaşımın çok iyi yapmasını isterim." CHP Uşak Belediye Başkan adayı Bülent Yazgan, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve belediye başkan adayları tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, konuşmasını Uşakspor kaşkolu takarak yaptı. 400 polisle güvenlik önlemi alınan miting zaman zaman yağmur altında devam etti. Meydanda bazı partililerin havaya ayakkabı kutularının bağlı olduğu balonlar bıraktığı mitingde 45 dakika halka hitap eden Kılıçdaroğlu'na, mitingin ardından parti gençlik kolları üyeleri, ekmek ve çiçek takdim etti. Konuşmasının ardından katılımcılara karanfil dağıtan Kılıçdaroğlu, adayların tanıtımının ardından İstanbul a hareket etti. Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun Kütahya mitinginin iptal edildiği bildirildi. SEN AYAKKABI KUTUSUNDAN KORKAN ADAMSIN Denizli'yi heyecanlı görmenin kendisini memnun ettiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, haramilerin iktidarını devirip halkın iktidarını kuracaklarını ifade etti. 30 Mart'ta bahar temizliği yapılacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın, Hırsız dediği için kendisine dava açtığını açıkladı: Başçalan dava açmış, 'Bana niye hırsız diyorsun?' diye. Ya ben demiyorum, bak meydanları görüyorsun. Sanıyor ki dava açınca ben çekineceğim, korkacağım. Ya sen ayakkabı kutusundan korkan adamsın, ben senden neden korkacağım? Siz hiç dünyada ayakkabı kutusundan korkan bir başbakan gördünüz mü? Sevgili gençler, bütün düşüncesini 140 karakterde anlatan gençler, Twitter'dan korkan bir başbakan gördünüz mü? Ama o korkuyor. Diktatörler korkak olurlar, baskı kurarlar, yasak getirirler. Yasağı deldik. Sanıyor ki Twitter yasaklanınca gençler tweet atmayacak. Bizim gençlerimiz, taşı sıksa suyunu çıkarır. dedi. Başbakan Erdoğan ın, düne kadar başörtüsü üzerinden siyaset yaptığını öne süren Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Bu başçalan siyaset yapıyordu, elinden aldım onu. İster başı açık olsun, ister başı kapalı olsun bütün kadınların başımın üstünde yeri var. şeklinde konuştu. CHP iktidarında hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini söyleyerek, Erdoğan ve ailesinin haram para istifleme işiyle meşgul olduğunu iddia etti: Sen götürüyorsun, çocukların götürüyor. Aile boyu götürüyorsunuz. Kaç liraya doyacaksınız Allah aşkına? Bana söyleyin, bir uluslararası yardım kampanyası açalım. Sana parayı verelim, bu milletin yakasından düş ama kaç lirayla doyacağının hesabını hâlâ yapamadı. 'Ben yürütmenin başıyım.' diyordu. Vallahi doğru, nasıl yürüttüğünü biliyoruz. 'CHP İKTİDARINDA MAZOTUN LİTRESİ 1,5 LİRA OLACAK' CHP iktidarında mazotun litresinin 1,5 lira olacağını vaadeden Kemal Kılıçdaroğlu, Sözüm söz. Ben bunları söyleyince başçalan, Parayı nerende bulacaksın? diyordu. Türkiye büyük ülke. Bakın Gürcistan da petrol yok, bizde de yok. Orada da hükümet var, bizde de var, orada da çiftçi var, bizde de çiftçi var. Orada mazotun litresi 2 lira, Türkiye de litresi 5 lira. Çiftçi kardeşim, yarın sandığa gideceksin. Elini vicdanına koy, düşün. Neden bana dünyanın en pahalı mazotunu satıyorlar? Çünkü birileri malı götürüyor, faturayı da sana kesiyor. Bu ülkede her şey var, eksik olan temiz iktidar. ifadelerini kullandı. Düne kadar kendilerine inançları konusunda atmadıkları iftira kalmadığını söyleyen CHP Genel Başkanı, şunları kaydetti: Allah büyüktür ya. En son hani şu üç seferde 1,5 milyon dolar götüren çikolata kutusunda, Egemen Bağış, en son ses kaydı çıktı. Kaç yurttaşımız dinledi bilmiyorum. Bizim inancımız şudur, Allah ın kelamıyla dalga geçilmez ama onlar yaptılar. Ben her cuma Google dan bir ayet indiriyorum ve onu sallıyorum. Bu bizim inancımızda yoktur. Herkesin inancına saygı gösterin. Şimdi ben özellikle AK Parti ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Yarın sandığa gideceksiniz. Elinizi vicdanınıza koyun, oyununuzu öyle kullanın. Harama ortak olmayın, helâle ortak olun. Kul hakkı yiyenden yana olmayın, kul hakkı yemeyenden yana olun. (AA - CİHAN)

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Mart Şubat Perşembe Galatasaray'ı bir sezonda iki kere yenmek çok iyi olacak Dirk Kuyt çok iddialı Fenerbahçe'nin Hollandalı futbolcusu Dirk Kuyt, önlerindeki Bursaspor maçına odaklandıklarını belirterek, 6 Nisan'da oynayacakları Galatasaray maçıyla ilgili de "Galatasaray'ı bir sezonda iki kere yenmek çok iyi olacak." dedi. Kuyt ve Webo, WanTTed etkinlikleri kapsamında Boğaziçili gençlerle buluştu. Türk Telekom WanTTed Kariyer Programı Etkinlikleri kapsamında Fenerbahçe'nin yıldız futbolcuları Dirk Kuyt ve Pierre Webo, Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya geldi. Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü'nde İbrahim Bodur Konferans Salonu'nda WanTTed Kariyer Programı etkinliğinde Fenerbahçe'nin yıldız futbolcuları Dirk Kuyt ve Pierre Webo, öğrencilerin ilgisiyle karşılaştı. Futbolcular, ögrencilerden gelen soruları da cevapladı. Dirk Kuyt, Türkiye'de kendini şaşırtan olaylar olup olmadığı yönündeki bir soruya, "Bu ülkede beni şaşırtan kötü bir şey olmadı aslında. Ben ve ailem burada olmaktan çok mutluyuz. İnsanlar gerçekten saygılı ve çok yardımcı oluyorlar. Burada uzun zaman bir kariyer yaşayacağımı düşünüyorum." cevabını verdi. Türkiye'de çocukların futbolu çoğunlukla sokaklarda oynadığıyla ilgili olarak Kuyt, "Evet oynuyorduk. Okuldan sonra tabii ki biz de sokakta futbol oynuyorduk. Biz de çok top olduğu için sıkıntı yoktu." ifadelerini kullandı. (CİHAN) Ş ampiyonluk geldiği takdirde özel bir kutlama yapıp yapmayacakları yönündeki başka bir soru üzerine Kuyt, "Bir çok insan şimdi şampiyonluk konuşuyor. Bizim gibi profesyonel futbolcuların önünde 8 maç daha var. Önümüzdeki maçlara odaklanmak zorundayız." diye cevap verdi. 6 Nisan'da oynayacakları Galatasaray maçıyla ilgili de Kuyt, "Şu anda daha önce söylediğim gibi bizim için önemli maç, önümüzdeki maç. Bursaspor maçına odaklandık. Ama herkes Galatasaray - Fenerbahçe maçlarının sezonun en önemli maçlarından biri olduğunu biliyor. Onları bir sezonda iki kere yenmek çok iyi olacaktır." şeklinde konuştu. WEBO: BEN DE SOKAKLARIN ÜRÜNÜYÜM Sarı - lacivertlilerin Kamerunlu futbolcusu Pierre Webo ise kariyeri boyuncu hep istediği yerde futbol oynadığını dile getirdi. Webo, sokaklarda futbol oynayıp oynamadığı yönündeki soruya da "Afrika'da futbol sokaklarda başlar. Ben Afrika'da 10 yaşında futbol oynama şansı buldum. Futbol jargonunda biz şöyle deriz ben sokakların bir ürünüyüm. Ben sokaklardan geldim." cevabını verdi. 85 gün gol atamayan Moussa Sow'un iki hafta önce oynanan Kayseri Erciyesspor maçında kaçırdığı gollerden sonra göz yaşı dökmesiyle ilgili düşünceleri de sorulan Webo, takım arkadaşına destek verdi. Webo, şöyle konuştu: "Bize verdiğiniz bu cesaret için çok teşekkür ederim. Gerçekten Moussa harike bir insan. Onun sahadaki bu hisleri o formaya büyük saygı duymasından geliyor. Fenerbahçe'yi çok seviyor. Önemli olan pozisyonlara girebilmektir. Pozisyonlara girdikten sonra gerisi gelecektir. Geçen hafta olduğu gibi. Moussa golünü attı Allah'a şükür. Moussa da biz de çok mutluyuz." Bu arada etkinlik sonrasında ise başarılı futbolcular Kuyt ve Webo, öğrencilere imza dağıtarak fotoğraf çektirdi. (CİHAN) Trabzonspor ikinci yarı kayıplarda Spor Toto Süper Lig de sezonunun ilk yarısının 9. haftası sona erdiğinde 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 3 mağlubiyeti bulunan Trabzonspor, bu maçlar sonunda 14 puan toplamıştı. Bordo-mavililer, bu karşılaşmalar sonunda rakip filelere 8 gol atarken, kendi ağlarında ise 9 gol görmüştü. Yapılan bir araştırmaya göre Trabzonspor, Süper Lig in ikinci yarısında ise 9. hafta geride kalırken, 2 galibiyet, 5 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak 11 puan toplayabildi. Bordo-mavililer ikinci yarı toplam 11 gol atarken, kendi ağlarında 8 gol gördüler. Ligin ikinci yarısının ilk 9 maçında Karadeniz ekibi, sezonun ilk devresinin 9. haftasına göre 3 puan daha az topladı. HAMİ NİN DE KARNESİ ZAYIF Interpress in aynı incelemesinde, Süper Lig in ikinci yarısında Mustafa Reşit Akçay ın ayrılmasıyla teknik direktörlük görevine getirilen Hami Mandıralı yönetimindeki bordo-mavili takımın, oynadığı 8 maçta da beklenen sonuçları alamadığı tespit edildi. Avrupa Lig inde Juventus a her iki maçta da aynı skorla (2-0) yenilen Hami Mandıralı yönetimindeki Trabzonspor, Süper Lig de Beşiktaş, Torku Konya, Karabükspor ve Kasımpaşa ile berabere kaldı. Bordo-mavililer, Kayserispor ve Sivasspor a mağlup ederken Akhisar Belediyespor'a da kendi evinde farklı kaybetti. Bordo-mavili ekip Spor Toto Süper Lig'in 24. haftasında sahasında oynadığı ve 1-0 gerideyken ilk yarının son dakikalarında taraftarların çıkardığı olaylar nedeniyle hakem tarafından tatil edilen Fenerbahçe maçı için ise Futbol Federasyon un vereceği kararı bekliyor. Bilindiği gibi bu maçla ilgili Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Trabzonspor'a 6 maç saha kapama (5+1) cezası vermişti. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nun ise maçla ilgili kararını en kısa sürede 3-0 hükmen Fenerbahçe lehine vermesi bekleniyor. (CİHAN) Taraftar sevindi Christoph Daum'dan boşalan Bursaspor teknik direktörlüğüne yardımcı antrenör İrfan Buz un getirilmesi, yeşil-beyazlı taraftarlarca sevinçle karşılandı. Taraftarlar, Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final İlk maçında dün akşam Galatasaray ile 2-2 berabere kalan ile oynan karşılaşmanın ardından İrfan Buz a destek vermişti. Oyuncu değişiklikleri ile alkış alan Buz a teknik direktörlük görevi verilmesini isteyen taraftarların dileği gece geç saatlerde gerçek oldu. Elvir Baliç ile anlaşama sağlanamaması üzerine Bursaspor Yönetim Kurulu, İrfan Buz un teknik direktörlük görevine getirildiğini açıkladı. Haber, yeşil-beyazlı taraftarlarca sevinçle karşılandı. Sosyal paylaşım sitelerinde düşüncelerini paylaşan taraftarlar, İrfan Buz a destek verdi. Taraftarların bazı mesajları şöyle: Bu Yönetimin 8 aydır aldığı tek doğru karar... Sevindim, doğru karar, başarılar hocam Stuttgart tan selamlar hayırlı olsun hocam Hayırlı olsun be hocam, bu akşamki görüntünle hak ettin gerçekten. Altyapın da buna müsait zaten, başarılar. Ama yönetimin ne kadar amatör olduğunu bir kez daha gördük. İrfan Hoca akşam arena da çok özlediğimiz görüntüleri bizlere hatırlattı. Bir an Ertuğrul Sağlam'ın şampiyonluk sevincini hatırladık. Sağolasın hocam çok özlemiştik. 40 yıllık Bursasporlu gibiydin. Başarılı olacaksın İnşallah. Daum'u kulübede izlerken uykum geliyordu. İrfan hoca ya baktım inanın Civelli den fazla kulübe önünde koştu, hopladı, zıpladı. Helal olsun (CİHAN) Bursaspor'da Daum, futbolcularla vedalaştı Bursaspor teknik direktörlüğü görevinden ayrılan Christoph Daum, futbolcularla vedalaştı. Özlüce Tesisleri nde oyuncularla tek tek görüşen Daum, ligde ve kupada kalan maçlarda takıma başarı dileklerini iletti. Futbolcuların imzaladıkları Bursaspor formasını kaptan İbrahim Öztürk, Christoph Daum a hediye etti. (CİHAN) Beşiktaş Karabük e tam gaz hazırlanıyor Beşiktaş, cuma günü deplasmanda Kardemir Karabükspor ile oynayacağı karşılaşmanın hazırlıklarını bu sabah yaptığı antrenmanla sürdürdü. Teknik Direktör Slaven Bilic yönetiminde yapılan idmanda oyuncular ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı bir çalışma gerçekleştirdi. Antrenmana tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına devam edilen Tomas Sivok, tedavi olan Manuel Fernandes, Filip Holosko ve Ersan Gülüm katılmadığı bildirildi. Sakatlığı bulunan Gökhan Töre nin salonda, Escude ve Ömer Şişmanoğlu nun ise bireysel çalışma yaptıkları bildirildi. Siyah-beyazlı kafile, yarın sabah yapacağı çalışmanın ardından karayolu ile Karabük e giderek kampa girecek. (CİHAN) ÇÖP KONTEYNERİ ALIMI İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI MAL ALIMLARI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ÇÖP KONTEYNERİ ALIMI alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : CUMHURIYET BULVARI No:1 K: KONAK/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : satinalma@izmir.bel.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi (varsa) 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : ÇÖP KONTEYNERİ ALIMI 1 İŞ KALEMİ Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Hal Şube Müdürlüğü 29 Ekim Mah. Atatürk Cad. No:239 Kaynaklar- Buca/İZMİR c) Teslim tarihi : MALLAR YÜKLENİCİ İLE İDARE ARASINDA SÖZLEŞME İMZALANMASINDAN İTİBAREN 15 (ONBEŞ) TAKVİM GÜNÜ İÇERİSİNDE TESLİM EDİLECEKTİR. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 429 Konak/İZMİR) b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 425 Konak/İZMİR) adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:4 Oda No: 425 Konak/İZMİR) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (ALTMIŞ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 27/3 Basın: 3379 Resmi İlanlar: de

15 SAYFA 16 Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir'de son 10 yılda 61 milyon fidanın toprakla buluştuğunu kaydederek, ağaçlandırma ve ormancılıkta destan yazdıklarını bildirdi. Bakan Eroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de yılları arasında 3 milyar fidanın toprakla buluştuğunu, fidan dikimi konusunda rekor kırıldığını belirtti 27 Mart 2014 Perşembe Eroğlu: Ormancılıkta İzmir'de destan yazdık İzmir'de okul bahçelerinden ibadethane bahçelerine, mezarlıklardan karayolu kenarlarına kadar bir çok alanda ağaçlandırma çalışması gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Eroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "İzmir de okul bahçelerinde öğrencilere ve vatandaşlara 12 bin fidan dağıttık yılı Kurban Bayramı öncesinde mezarlıklara dikilmek üzere vatandaşlarımıza 40 bin servi fidanı dağıttık. İzmir ili dahilindeki 156 kilometrelik o- toyol kenarına 29 bin 150 fidan, Katip Çelebi Üniversitesi ve 196 okul bahçesine de 71 bin 256 boylu fidan diktik. Türkiye'nin akciğerleri olan ormanların artması için büyük çaba gösterdik. Bu çalışmalar kapsamında İzmir de yılları arasında 836 bin 792 dekar alanda çalıştık ve 61 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Ağaçlandırma ve ormancılıkta İzmir'de destan yazdık. Ayrıca tesis ettiğimiz şehir ormanı ve mesire yerleri ile İzmirli vatandaşlarımıza eğlence ve dinlenme alanları kazandırdık." Veysel Eroğlu İzmir'de aynı dönemde 58 mesire yerini ve 1 şehir ormanını hizmete aldıklarını hatırlatarak, açıklamasında şu bilgilere y- er verdi: "Türkiye yi bal üretiminde dünya lideri yapmak maksadıyla ülke çapında bal ormanları kurduk. Bu atılımımız sayesinde ülkemiz bal üretiminde dünyada 5. sıradan 2. sıraya yükseldi. Arıcılığı geliştirmek ve organik bal üretiminde İzmir in dünyada söz sahibi olabilmesi için Yeni Şakran, Tosunlar ve Kavakdere Bal Ormanlarını kurarak İzmir imize kazandırdık. Gelir getirici tür ağaçlandırma çalışmaları ile İzmir deki vatandaşlarımızın kalkınmasına katkı sağladık yılında gelir getirici tür ağaçlandırmalarında İzmir'de toplam 42 köyde 2 bin 470 dekar alanda çalışma yaptık. Bu alanlarda 59 bin 10 gelir getirici badem, ceviz, kestane, sakız, zeytin ve fıstık çamı fidanını toprakla buluşturduk yılında ise 14 köyde ve 665 dekar alanda aynı çalışmaları yaparak 17 bin 240 gelir getirici fıstıkçamı ve kestane fidanı dikeceğiz. Bu fidanların dikimi bakımı 3 yıl boyunca Orman Genel Müdürlüğü'ne ait. Daha sonra bu alanları parselleyip kurayla o köyde o- turanlara dağıtacağız. Dikmesi ve yetiştirmesi 3 yıl boyunca bizden olacak, elde edilen gelirler İzmirli köylümüzün olacak." Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, yılları arasında Bayat ilçesinde erozyonla mücadele ve ağaçlandırma çalışmaları çerçevesinde, 29 bin 770 dekar alanda 4 milyon 365 bin fidanın toprakla buluşturulduğunu bildirdi. Eroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Bayat ilçesini durmadan yorulmadan hak ettiği y- atırımlara kavuşturmak için çalıştıklarını belirterek, Bayat'a son 11 yılda yaptıkları yatırımlarla büyük gelişim sağladığını kaydetti. Son 11 yılda Afyonkarahisar'ın görülmemiş bir hızda geliştiğine değinen Eroğlu, şunları i- fade etti: "Bu gelişmeden Bayat da payını aldı. Bayat, altyapısı, suyu, barajları, tarımı, ulaşımı, ormanları, eğitim kurumları, üniversitesi ve sosyal hayatıyla hak ettiği çehreye kavuştu. Bu dönemde Bayat a muhteşem kamu yatırımları yapıldı. Böylece ilçenin mevcut eksikleri giderildiği gibi uzun vadede ortaya çıkacak i- htiyaçlarını karşılama yolunda da büyük bir adım atıldı. Bakanlığına bağlı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından Bayat'a iki yeni tesis kazandırıldı ve bir adet rekreasyon çalışması tamamlandı. Bugün yapımı devam eden 1 adet, proje safhasında 3 adet yeni tesis bulunuyor. D- Sİ yatırımları kapsamında Bayat'ta ilçe merkezi 2. Kısım Taşkın Koruma Tesisi, İlçe Merkezi İleri İçmesuyu Arıtma Tesisi ile 30 dekarlık alanda yapılan Bayat Göleti Rekreasyonu tamamlandı. Bitirilen bu işler için 9 milyon 880 bin lira y- atırım yapıldı. Derbent Göleti ve Sulaması inşaatını da tamamladık. Bayat'a kalıcı eserler kazandırmak için çalışmalarımız son hızla sürüyor. Bu maksatla başlatılan ve 2 bin 290 dekar araziyi sulayacak, 7 milyon 185 bin lira y- atırım bedeli olan Derbent Göleti ve Sulaması inşaatını tamamladık ve barajda su tutmaya başladık. Ayrıca taşkın zararlarının önüne geçmek için planlanan Aşağıçaybelen Köyü Taşkın Koruma Tesisi, İmrallı Köyü Taşkın Koruma Tesisi ile Derbent Köyü Taşkın Koruma Tesisi projelerini an kısa zamanda hizmete alacağız.'' (AA) Evlenenlerin yüzde 43'ü ilk 5 yılda boşanıyor Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2013 yılı verilerine göre; evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 0,6 azaldı, kaba evlenme hızı ise binde 7,89 olarak gerçekleşti. Boşanan çiftlerin sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 1,6 artarak 125 bin 305 e yükseldi. Kaba boşanma hızı ise binde 1,65 olarak gerçekleşti. Boşanmaların yüzde 43'ü ise evliliğin ilk 5 yılında görülüyor. TÜİK, 2013 yılı evlenme istatistiklerini açıkladı. İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey e göre; 2013 yılında en yüksek kaba evlenme hızı binde 8,63 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde görüldü. Bu bölgeyi binde 8,49 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi ve binde 8,47 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi izledi. En düşük kaba evlenme hızı ise binde 6,78 ile Doğu Karadeniz Bölgesi nde görüldü. EVLENME HIZININ EN YÜKSEK OLDUĞU İL 10,12 İLE ADIYAMAN OLDU Kaba evlenme hızının 2013 yılında en yüksek olduğu il binde 10,12 ile Adıyaman oldu. Adıyaman ı binde 10,10 ile Kilis, binde 9,97 ile Ağrı izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu iller ise binde 6,14 ile Kastamonu ve Tunceli oldu. Bu illeri binde 6,30 ile Çanakkale, binde 6,32 ile Edirne i- zledi. (CİHAN) Ünlü tıp alimi, kendini zehirleyip panzehir üretiyormuş Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü hekim ve cerrahı Amasyalı tıp alimi Sabuncuoğlu Şerefeddin'in, zehir ve panzehir çalışmaları sırasında hayvanların dışında kendisini de denek o- larak kullandığı belirtildi İlhanlılar döneminde inşa edilen ve uzun süre akıl hastalarının müzik ve su sesi ile tedavi gördüğü, Sabuncuoğlu Şerefeddin'in 14 yıl boyunca "hekim başı" olarak görev yaptığı, bir süre önce Amasya Belediyesince yeniden düzenlenerek Sabuncuoğlu Şerefeddin Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi'ne çevrilen bimarhane, barındırdığı tıbbi zenginliklerle ilgi çekiyor. Anadolu'nun ilk cerrahlarından biri olarak bilinen ve 190 hastalığa çare bulduğu belirtilen S- abuncuoğlu Şerefeddin'in geliştirdiği ve tedavi amaçlı kullandığı müzik Antalya'nın, Erzurum'dan daha fazla yalıtıma ihtiyacı var aletleri ile 200'e yakın cerrahi aletin sergilendiği müzede, Sabuncuoğlu Şerefeddin'in hastalarını tedavi ettiği hareketli heykellerin yer aldığı bir k- linik, şifalı bitkilerin bulunduğu bir bahçe ve balmumu heykeller yer alıyor. Müze Müdürü Barış Önder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyaca ünlü cerrah Sabuncuoğlu Şerefeddin'in zehir ve panzehirler üzerine yaptığı çalışmaların müzede bulunduğu bölümün ilgi çektiğini söyledi. Ünlü hekimin o dönem yazdığı kitaplardan biri olan "Mücerrebname" adlı kitabı kaynak olarak gösteren Önder, modern tıpta olduğu gibi hayvanları da denek olarak kullanan S- abuncuoğlu'nun, panzehir üretmek için hayvanlar dışında kendisini de denek yaptığını belirtti. Yılan tarafından sokturarak zehirlenmesini sağladığı horoza, yaptığı panzehiri vererek sonuçlarını gözlemleyen Sabuncuoğlu Şerefeddin'in aynı işlemi kendisine de uyguladığını anlatan Önder, "Böylece geliştirdiği panzehiri kullanır. Bu da Sabuncuoğlu Şerefeddin'in ne kadar ilim o- larak ileri gittiğinin bir göstergesi kabul edilir" dedi. Önder, müzede Sabuncuoğlu Şerefeddin'in o dönem icat ederek geliştirdiği tıp aletlerinin sergilendiği bölümde yer alan zehir ve panzehir çalışmalarının tıp aletleri, heykel, minyatürler ve çizim ile tasvirlerle anlatıldığı bölümün müze ziyaretçileri tarafından ilgi çektiğini ifade etti. Müzede, ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bölümlerden birinin de diş hastalıklarının tedavi edildiği tıp aletlerinin sergilendiği bölüm olduğunu anlatan Önder, "Sabuncuoğlu Şerefeddin gerek diş ameliyatları, diş tedavileri gerek kaplama çalışmaları ile o dönemde çığır açmıştır. Günümüzde o dönemde kullanılan aletlere yakın aletlerin kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bugün diş hekimlerinin kullandığı birçok tıp aletini o dönemde ünlü hekimin geliştirdiğini görüyoruz" diye konuştu. (AA) Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Üyesi Harun Hasyüncü, enerji israfının önlenebilmesi için binalara ısı yalıtımı yaptırılması gerektiğini belirterek, "Mevcut yüzde 90'lık yapı stoğuna ısı yalıtımı yapılması durumunda buralarda kullanılan enerji yarı yarıya düşecek ve yıllık yaklaşık 7 milyar dolarlık tasarruf sağlanabilecektir" dedi. Hasyüncü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kullandığı enerjinin yüzde 73'ünü ithal ettiğini, toplam kullanılan elektrik enerjisinin ise yaklaşık yüzde 35'inin konutlarda ısıtma ve soğutma amaçlı kullanıldığını söyledi. Enerjinin ithal edilmesi ve maliyetinin çok yüksek olmasına rağmen verimsiz kullanıldığını ifade eden Hasyüncü, şunları kaydetti: "Enerjiyi verimli kullanabilmek için öncelikle binalara yalıtım yapılması gerekiyor. Yalıtımlı binayla yalıtımsız bina arasındaki enerji kullanım oranı yarı yarıya fark ediyor. Yönetmelik gereği yeni binalarda yalıtımlar yapılıyor. Ancak eski binalar Türkiye'deki toplam konut stoğunun yüzde 90'ını oluşturuyor. (AA)