Homa Dalyanı nda balık tutulacak. Bakan Bey'e hiç yakıştıramadım. 2 Ağustos 2014 Cumartesi

Transkript

1 İzmir de yaşayan bir grup Roman vatandaş Cuma namazı çıkışı İsrail in Filistin e yaptığı saldırıları protesto etti. Romanlar, daha sonra Ziraat Bankası Merkez Şubesi ne giderek Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın Cumhurbaşkanlığı Seçimi hesabına bağış yaptı. AK Parti İzmir İl Yöneticisi Cemal Bekle, AK Parti Karabağlar Meclis Üyesi İmet Tunç ve AK Parti Konak Belediye Meclis Üyesi Metin Özçeri nin de katıldığı etkinliklere kalabalık bir Roman vatandaş da katıldı. >> 6 da Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, nargilenin en az sigara kadar zararlı olduğunu, kanser ve kalp-damar hastalıklarına yol açtığını ve bir nargilenin en az 50 sigaraya bedel olduğunu belirterek, yasal düzenleme yapılacağını duyurdu. Bakan Müezzinoğlu,"Nargile için de önümüzdeki dönemde aynı kararlılıkla mücadele edilecek.mücadele kapsamında hiçbir şeyden kaçınmayacağız. Gerektiğinde her türlü yasal düzenlemeye hazırız" dedi. devamı 12 de Uzun yolculuğun bugünkü durağı yontma taş devrinden bugüne uzanan bir tarih kenti olan Çorum du sevgili okurlar. 10 bin yıllık tarihin yaşandığı bu açık hava müzesini gezerken, adeta geçmiş zamanda yolculuk yapmış gibi oldum. KADİR DEMİREL İN YAZISI 2 DE 2 Ağustos 2014 Cumartesi İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, çok fonksiyonlu 45 adet araç ve iş makinesinin hizmete girmesi nedeniyle tören düzenledi. Hükümeti eleştiren Kocaoğlu, "Karalamakla, çamur atmakla, manipülasyon yapmakla ve üstümüze topla tüfekle gelmekle hiçbir şey elde edemediniz, edemeyeceksiniz" dedi Bakan Bey'e hiç yakıştıramadım Homa Dalyanı nda balık tutulacak İşçi Ergin Gündüz ve ev hanımı eşi Zülfiye Gündüz'ün, kanserden ölen bir çocuğa yazılan "Elfida" şarkısından esinlenerek isim verdikleri kızları, çok nadir rastlanılan ve tedavisi olmayan deri hastalığı "Epidermolyssis Bullosa" ile dünyaya geldi

2 SAYFA 02 MAVI KIRMIZI SARI 2 Ağustos 2014 Cumartesi Yontma taştan bugüne Uzun yolculuğun bugünkü durağı yontma taş devrinden bugüne uzanan bir tarih kenti olan Çorum du sevgili okurlar. 10 bin yıllık tarihin yaşandığı bu açık hava müzesini gezerken, adeta geçmiş zamanda yolculuk yapmış gibi oldum Çorum Kadir Demirel Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş ve cilalı taş dönemlerinde Çorum bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alacahöyük, Balımsultan Köyü, Büyük Güllücek, Boğazköy, Eski yapar ve Kuşsaray'da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena Kadı Burhanettin ve Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Çorum, binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu, yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelmektedir. Ancak, merkez ilçenin tümüyle şehir olarak kurulması 11. yüzyıla kadar iner. Müslüman Türklerce kurulmuş nadir Anadolu şehirlerinden birisidir. Maddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi, 1800 lü yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin, birçok yerli ve yabancı bilim adamının ilgi odağı haline gelmiştir. Çorum, bulunduğu yüksek platoda tipik karasal iklim özelliklerini gösterir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve genelde kar yağışlıdır. İlkbahar ve sonbaharda azda olsa yağmurludur. Özellikle yaz akşamları bile serin bir havaya sahiptir. Kuzey Anadolu Fay Hattı Çorum'un 20 km. kuzeyinden geçmektedir. Eski Tunç Çağı nda (yaklaşık MÖ /1900) bölgede Hattiler oturuyordu. Bu dönemde Çorum, Anadolu nun kültür gelişimi merkezlerinden biri oldu. Bu merkezi rolü almasındaki nedenlerden biri bölgenin maden zenginliğinin olmasıdır. Eskiyapar, Büyük Güllücek ve Alacahöyük gibi çeşitli yerlerde büyük höyük yerleşmeleriyle karşılaşılmaktadır. Çorum da bu döneme ait, aralarında altın, gümüş ve tunç eserlerin de bulunduğu önemli buluntu- lar, Alacahöyük te yerel yönetici ve ailesine ait olabilecek zengin mezarlarda ele geçmiştir. Daha sonraki Hitit döneminde başkent olacak Boğazköy/Hattuşa da, bu dönemde Hattuş adlı bir yerleşim vardı. Takip eden Asur Ticaret Kolonileri Çağı nda (yaklaşık MÖ ) burada Asurlu tüccarların bir kolonisi kurulmuş ve böylece zengin bir ticaret merkezi gelişmiştir. MÖ 18. ve 17. yüzyıllar, yereli Hatti beyleri ile Anadolu ya dışarıdan gelmiş Hitit grupları arasında güç mücadelesine sahne olmuş ve sonuç olarak MÖ 1650/1600 de Hattuşa yeni kurulmuş Hitit devletinin başkenti olmuştur. Eski Hitit Krallığı olarak adlandırılan ilk döneme (MÖ civarında) ait yerleşime şimdilik Alacahöyük, Ferzant ve Sungurlu yakınlarındaki Yörüklü de rastlanmaktadır. MÖ arasındaki Büyük Hitit İmparatorluğu döneminde Alacahöyük te bir kültür merkezi oluşmuş ve Şapinuva/Ortaköy de önemli bir eyalet merkezi gelişmiştir. Hitit Büyük Kralları, Batı Anadolu sahillerinden Suriye içlerine kadar yayılan egemenlikleri altındaki bölgeyi, idari ve dini başkent olan Hattuşa dan yönetiyorlardı. MÖ 13. yüzyıl sonuna doğru, taht kavgaları, Mezopotamya ya olan ticari yollarının kaybedilmesi ve belki de iklimsel değişiklerden doğan kıtlık ve benzeri nedenler, Hitit İmparatorluğu nun sonunu getirir. MÖ 1200/1180 civarında İmparatorluk tamamen çöker. Takip eden Erken Demir Çağı (MÖ ), bilgi azlığı nedeniyle Karanlık Çağ olarak adlandırılır. Boğazköy de bu döneme ait bir yerleşim kazılarla saptanmıştır. Ayrıca Eskiyapar ve Alacahöyük kazılarındaki buluntular bu döneme ait yerleşmelere işaret etmektedir. Bir sonraki, Frig Çağı olarak ta adlandırılan döneme ait (MÖ ) elimizde daha fazla bilgi vardır. Boğazköy, Eskiyapar, Pazarlı ve Alacahöyük yöresel merkezler olarak gelişmişlerdir. Bunu takip eden yüzyıllara ait Çorum bölgesinden çok sayıda eser vardır. Bölge, Hellenistik/Galat döneminde(m.ö ) Kelt kökenli Trokmi boyunun hakimiyet bölgesine dahil olur. Roma döneminde de bölge kısmen Kapadokya eyaletine dahil edilir. Amasya ya uzanan önemli antik yol buradan geçmektedir. Bizans döneminde ise bölge yoğun yerleşime sahne olur de kazanılan Malazgirt savaşıyla Orta Anadolu Selçuklu egemenliğine girer. İlerleyen dönemde de Osmanlı egemenliğine girer. Çorum evleri mimari açıdan çok önemlidir, genelde iki katlı olup, çıkmalıdır. Yapımlarında ahşap çatkı araları kerpiç dolgu şeklinde olan Hımış tekniği veya kalın kalaslar arası aralıksız olarak ince çıtalarla kapatılıp, üzerine sıva sürülerek yapılan Bağdadi teknik kullanılmıştır. Evler genellikle sokak kenarlarına ya da bahçenin kuzey köşelerinden birine yapılmıştır. Evlerin dışarı ile ilişkisi kesiktir. Ev halkının, özellikle kadınların bahçe içinde rahatlıkla çalışabilmesi için bahçenin etrafı yüksek kerpiç duvarlarla çevrilmiştir. Sokağa açılan cümle kapısı ahşap, kanatlı türdedir. Üzerlerinde günümüze çoğu ulaşamayan genelde sıkılmış yumruk biçiminde madeni kapı tokmakları vardır. Bu kapılar oymalı, sade ya da sac kaplıdır. Bazı evler sokağa cepheli olarak yapılmış olup, bu kısım pencereleri ya hiç yapılmamış veya küçük ve yüksek olarak yapılarak sokakla irtibatı kesilmeye çalışılmıştır. İki katlı olan eski Çorum evlerinin birinci katı (zemin kat) genellikle mutfak, kiler gibi birimlerden oluşur. Ayrıca kışı çok soğuk geçen günler için bir de kışlık oda bulunur. Esas yaşamın geçtiği bölüm ikinci kattır. Bu kata genellikle ahşap, trabzanlı, döner bir merdivenle çıkılarak sofaya açılmaktadır. Odalar hem yatma, hem oturma ve yemek yerken kullanılırdı. Odalardan biri diğerlerine oranla daha büyük ve süslü olarak yapılır ve burası misafir ağırlamak için kullanılırdı. Üst kat odaları genellikle sokağa doğru çıkmalı olarak yapılmış olup, alt kata nazaran daha geniş planlıdır. Şehrin en önemli sembollerinden olan tarihi saat kulesi Sultan II.Abdülhamit in muhafız birliği komutanı 7-8 Hasan Paşa nın Çorumlu hemşehrilerine bir hediyesidir. 7-8 Hasan Paşa 1831 Çorum doğumludur. İstanbul a asker olarak gitmiş olmasına rağmen paşalığa kadar yükselmiş ve Sultan II.Abdülhamit in Muhafız Birliği Komutanlığını yaparak onun en güvendiği ikinci adamı olmuştur. Paşa Beşiktaş Karakol komutanı iken semte getirdiği huzur ile adını duyurmuş Çırağan baskını lideri Ali Suavi yi bir sopa darbesi ile öldürerek baskını sonlandırması ile meşhur olmuştu. Saat kulesi sarı kumtaşından sekiz köşeli 5.3 metre çapında ki tabanın üzerinde 27.5 metre yüksekliğinde, minare şeklinde inşa edilmiştir. Her köşe 2.1 metre uzunluğunda olan kulenin yapım tarihi 1894 tür. Asıl kulenin gövdesi ise 24 köşelidir. Gövde çapı 3.9 metredir. Kule merdiveni 84 basamaklıdır. Üzerinde bulunan dört yöne bakan dört saat kadranının çapı 1.5 metre, akrep uzunluğu 70 cm, yelkovan uzunluğu ise 85 cm dir. Saat kadranının üzerlerinde her yöne bakan çan sesinin uzaklardan işitilebilmesini sağlamaya yönelik dört adet pencere yer almaktadır. Saatin çanı ise Hasan Paşa tarafından özel olarak İstanbul dan gönderilmiştir. Çorum da leblebi üretim ve pazarlaması büyük önem arz eder. Türkiye nin her yöresinden getirilen leblebiler, burada işlenip, pazarlanır. Yıl: 4. Sayı: Ağustos 2014 Cumartesi Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilciliği Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Otomobilden savrulan kadın hayatını kaybetti Eşi ve çocuğuyla tatile geldikleri Antalya'da kamyonet ile çarpışan otomobilin arka koltuğundan yola savrulan 35 yaşındaki kadın, hayatını kaybetti Antalya'da kamyonet ile çarpışan otomobilde bulunan kadın, hayatını kaybetti. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Ankara'dan Antalya'ya eşi Canan (35) ve 4 yaşındaki çocuğu Mert ile tatile gelen Kurban Kaya, sabah saatlerinde Konyaaltı Plajı'ndan denize girdi. Kaya, denizden çıktıktan sonra 06 KK 229 plakalı otomobiliyle seyir halindeyken Üniversite Caddesi'ndeki kontrolsüz kavşakta karşı yönden gelen ve sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 07 BTM 17 plakalı kamyonetle çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle refüje çıkan otomobilin arka koltuğunda çocuğuyla oturan Canan Kaya, yola savruldu. Çevredeki vatandaşların ihbarıyla olay y- erine gelen 112 Acil Servis ekiplerinin müdahalesine rağmen Kaya, olay yerinde yaşamını yitirdi. Hafif yaralanan 4 yaşındaki Mert Kaya ise Akdeniz Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. Kazadan yara almadan kurtulan sürücü Kurban Kaya, fenalık geçirdi. "Canan'ım gitti. Canan'ım gözümün önünde öldü. Canan'ım, beni bırakamazsın" diyerek uzun süre ağlayan Kaya'yı vatandaşlar sakinleştirmeye çalıştı. Kaya'nın cesedi, polis ekiplerinin incelemesinin ardından Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis, kamyonet sürücüsünü gözaltına aldı. (AA) Paralel yapı raporu MAHKEMELiK ETTi! Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın başlamasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporunda, yasa dışı dinlemelere takılan gazeteci, hakim, siyasetçi ve iş adamlarının "müşteki" sıfatıyla alınan i- fadelerine yer verildi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Turgay Alpman ve polis müfettişi Selim Kutkan tarafından hazırlanan raporda, gerçek isimleri yerine yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgileri kullanılarak dinlenildiği belirtilen bazı isimlerin konuşmalarıyla ilgili detaylar da yer aldı. Gazeteci Fatih Altaylı'nın, 23 Aralık 2008 ile 18 Haziran 2009 tarihleri arasında "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Fatih" kod adıyla dinlendiğinin tespit edildiği belirtilen raporda, dinleme talebinde bulunan isimler arasında "yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında tutuklanan eski İstanbul istihbarat şube müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın imzasının bulunduğu kaydedildi. "müşteki" sıfatıyla ifade verdiği ve kendisini dinleyenler hakkında şikayetçi olduğu belirtildi. Altaylı'nın, savcılık ifadesinde, "Beni neden sahte kimlikle dinlediklerini kavrayamadım. 'Ergenekon terör örgütü' olduğu iddia edilen örgütten yargılanan insanlar ile en ufak bir irtibatım olmadı. Ancak gazeteci kimliğimle herkes ile görüşmüşlüğüm vardır. Bu görüşmelerde de yasa dışı bir şey yoktur" dediği aktarıldı. Raporda, Fatih Altaylı'nın dinlenilmesine ilişkin şu ifadelerine yer verildi: "Bir ara savcı Zekeriya Öz'ün, FBI ve CIA yetkilileri ile Tarabya'daki Hakimevi'nde toplantı yaptığını haber kaynaklarımdan öğrendim. Hatta buna ilişkin fotoğraflarda vardı. Fotoğraf şu anda Sabah gazetesinin arşivindedir. Bu görüşmeyi program haline getirdim. Gazetede yayınladım. Bu haberin hemen akabinde Ergenekon soruşturması başladı. O zaman haberi derinleştirirerek araştırma yaptım. Louis Sakka isimli yabancı uyruklu şahsın yakalanması ile ilgili toplantı yapıldığını söylediler. Ancak Mersin'de yakalanan bir terörist ile İstanbul'- kapsamında "Metin" adıyla 6 ay, Büyük Birlik Partisi (BBP) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi iş adamı Metin Corut'un da "Metin" adıyla "organize suç örgütü" kapsamında 9 ay dinlenildiği kaydedilen raporda, bu dinleme talebi yazılarında Ali Fuat Yılmazer ile Erol Demirhan'ın imzasının bulunduğu belirtildi. daki Cumhuriyet savcısının Amerikalılarla toplantı yapmasının bağını kuramadım. Bu olay bende hala meçhul olarak kaldı. 23 Aralık 2008 ile 18 Haziran 2009 tarihleri arasında dinlenilmemi bu hadiselere bağlıyorum." Altaylı'nın "Fatih" kod adıyla dinlenilmesine karar veren hakimin ise o dönem İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevli hakim Mehmet Karababa olduğu aktarılan raporda, Altaylı hakkında dinleme talebinin bir kez daha yine yanı suç kapsamında ve aynı polisler tarafından talep edildiği anlatıldı. Raporda, Altaylı'nın bu kez "Fatih Altay" kod adıyla dinlenmesi talebinin dönemin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevli hakim Sedat Kutluata tarafından kabul edildiği belirtildi. "Ergenekon kapsamında dinlenilmemi Zekeriya Öz haberime bağlıyorum" Raporun eklerinde, Fatih Altaylı'nın, "paralel yapı" soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcılarından Okan Özsoy'a İmzalar Yılmazer ve Demirhan'ın Gazeteci Fikret Bila'nın "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Fikret" adıyla 6 ay dinlenildiği kaydedilen raporda, dinleme talebi yazısında, "paralel yapı" soruşturmasında gözaltına alınan şüpheli bazı polislerin imzasının yer aldığı anlatıldı. Raporda, gazeteci Oray Eğin'in de "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Orhan Eğri" kod adıyla 2008 ile 2009 yılları arasında 3 kez dinlenildiğine dikkati çekildi. AK Parti 24. dönem milletvekili Metin Külünk'ün "organize suç örgütü" Aydın Doğan'ın davasına bakan hakimin dinlenilmesi Raporda, iş adamı Aydın Doğan'ın şirketlerine ilişkin vergi davalarına bakan dönemin İstanbul 6. Vergi Mahkemesi Başkanı Hasan Erdem'in dinlenildiği aktarılırken, hakim Erdem'in "Doğan Medya Grubu'nun yüzde 25 hissesinin Alman Yayın Kuruluşu Axel Springer'e satışı sırasında vergi kaçırıldığı" iddiasıyla açılan davaya baktığına işaret edildi. Erdem hakkında "Ergenekon terör örgütü üyeliği" şüphesiyle "Hasan Yalçın" sahte ismi kullanılarak dinleme kararı alındığı ve talep yazısında eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in imzasının bulunduğu belirtilen raporda, talebin dönemin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildiği anlatıldı. "Paralel yapı" soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy'a "müşteki" sıfatıyla ifade veren Hakim Erdem'in, dinleme kararına bir anlam veremediğini belirttiği aktarılan raporda, Erdem'in, "Baktığım davalardan ötürü olduğunu zannediyorum. Bu davalara kısaca 'Doğan Holding davaları' diyebiliriz. Bu dinlemelerin, davaların hatırladığım kadarıyla 2009 yılı Mart ayında açılması ve ilk dinleme kararının 9 Nisan 2009'da alınmasından dolayı bu davalarla ilgili olduğunu zannediyorum. Dinleme yapan kişilerden şikayetçiyim" beyanında bulunduğu kaydedildi. "Özcan Yeniçeri, 2 ay süreyle dinlenildi" Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı kurucularından Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın başlamasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği rapora göre, gazetecilerden Fatih Altaylı ile Aydın Doğan'ın vergi davalarına bakan mahkemenin hakimi, kendilerini yasa dışı dinleyen sorumlulardan şikayetçi oldu Latif Erdoğan'ın "organize suç örgütü üyeliği" şüphesiyle 3 kez "Latif" ismiyle dinlenildiği kaydedilen raporda, dinleme talep yazısında yine Alif Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın imzalarının yer aldığı aktarıldı. Raporda, Latif Erdoğan'ın oğlu Metin Erdoğan'ın da "organize suç örgütü" kapsamında, "Emine" kod adıyla dinlenildiğine dikkati çekildi. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin milletvekilliği dokunulmazlığı bulunmasına rağmen iki ay süreyle dinlenildiği kaydedilen raporda, yazar Kadir Mısıroğlu'nun da İBDA-C örgütü üyesi şahıslarla irtibatlı gibi gösterilerek teknik takipe alındığı ve 9 ay süreyle herhangi bir ihbar veya resmi yazışma bulunmadığı halde telefonlarının dinlenildiği kaydedildi. "Gerçek isimler yerine, yanlış ve eksik isimler kullanıldı" Dinlemelerde gerçek isimler yerine, yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgilerinin kullanıldığı vurgulanan raporda, belirtilen tarihlerdeki teknolojik imkanlar ve istihbari veriler göz önüne alındığında, şahısların gerçek kimlik bilgilerinin tespitinin kolayca mümkün olabilmesine rağmen, iletişime müdahalenin yanlış ve eksik isim bilgileriyle yapıldığı, dinleme kararlarının da bir çok kez uzatıldığı ifade edildi. Bir çok hakim, savcı, gazeteci, polis ve bürokratın, önemli isimlerin farklı adlarla dinlenildiği ve bu dinleme talep yazılarında haklarında soruşturma açılan birçok polisin ıslak imzasının yer aldığı belirtilen raporda, talep evraklarında imzası bulunan kolluk görevlilerinin, içeriğinde bilgileri bilerek gerçeğe aykırı düzenleme yaptıkları vurgulandı. (AA) İZMİRLİ DOĞAÇ Antalya'da boğuldu Antalya'da tatil yapan üniversite öğrencisi, denizde boğuldu. İzmir-Bornova Suphi Koyuncuoğlu Anadolu Lisesi'nden mezun olan üniversite öğrencisi Doğaç Çelik (22) kardeşi ve annesi ile ile dün akşam saatlerinde Konyaaltı Plajı'na gitti. Burada denize giren Adnan Menderes Üniversitesi öğrencisi Doğaç, bir süre sonra gözden kayboldu. Ailesinin deniz polisine haber vermesi üzerine bölgede hava kararana kadar arama yapıldı, fakat sonuç alınamadı. Çalışmalara sabah saatlerine kadar ara veren deniz polisleri, sabah aramalara tekrar başladığında denizde Doğaç'ın cansız bedenini buldu. Ekiplerin bota alarak Kaleiçi Yat Limanı'na getirdiği Doğaç'ın cesedi, incelemenin ardından Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Alınan bilgiye göre Doğaç Çelik gündelik yaşamında da bazen bayılıyordu. Boğulmasının sebebi olarak da yüzerken bayılmış olabileceği tahmin ediliyor. Doğaç Çelik, birkaç günde sonra kuzeninin düğününe katılmayı planlıyordu. Dayı Çelik, olaydan büyük üzüntü duyduklarını kaydetti. Gencin cenazesinin otopsinin ardından İzmirde toprağa verileceği öğrenildi. (HABER MERKEZİ) Galatasaraylı eski basketbolcunun kızının kaçırıldığı iddia edildi Emin YAPAR Demirci ilçesi Salihli karayolunda traktör ile çarpışan otomobil alev alev yanarak kül oldu. Alınan bilgilere göre Demirci - Salihli karayolunun 20. kilometresinde meydana gelen trafik kazasında 8 kişi yaralandı. İzmir istikametinden Demirci istikametine gitmekte olan 67 NL 038 plakalı İbrahim Yıldız yönetimindeki otomobil tarlasından çıkarak namaza giden 45 PE 616 plakalı Himmet Ersöz yönetimindeki traktörle çarpıştı. Çarpışmanın şiddeti ile otomobilde bulunan yolcular yola savrulurken, araç bir anda alev aldı. Yoldan geçen vatandaşların yardımı ile otomobilden Galatasaraylı eski basketbolcu Haşim Murat Yurdakul, iki gündür haber alamadıkları kızı Ege Yurdakul'un (17) kaçırıldığını iddia etti. Yurdakul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul'da yaşadıklarını, 30 Temmuz'a kadar eşi ve kızıyla Ezine ilçesi Geyikli beldesindeki yazlığında bulunduğunu söyledi. O gün bazı işleri için İstanbul'a döndüğünü belirten Yurdakul, gece kendisini telefonla arayan eşinin, kızının kaybolduğunu söylediğini aktardı. Kızının, olay günü bir arkadaşının karavanında saat 21.30'a kadar annesiyle oturduğunu dile getiren Yurdakul, "Karavandan tek başına ayrılıp yazlığımıza giderken kaybolmuş. Biz de polis ve jandarmaya kayıp ihbarında bulunduk. Onlar kızımın bulunmasına çalışıyor" dedi. Yurdakul, kızının hiperaktiviteye bağlı dikkat dağınıklığı sorunu bulunduğunu bildirdi. Onun, bundan dolayı zekası çok iyi olmasına rağmen 14 yaşında gibi davrandığını i- fade eden Yurdakul, şöyle konuştu: "Çok saf ve kolay kandırılabiliyor. Kandırıldığına inanıyorum. Babakız gibi değil, iki arkadaş gibiyizdir. Benimle her şeyini konuşur. Sonuçta bunu, bulduğum zaman kızıma soracağım, 'Bana gerçekleri anlat' DEMiRCi'DE TRAFiK KAZASI çıkarılan yaralılar yol kenarlarına alındı. Olay yerinde tesadüfen bulunan bir vatandaş ise alev alev yanan arabanın görüntülerini cep telefonu ile çekim yaptı. Vatandaşlar tarafından İtfaiye ve Sağlık ekiplerine haber verildi. Kısa sürede olay yerine ulaşan İtfaiye ekipleri yanan arabayı güçlükle söndürebildi. Jandarma trafik ekiplerince yangın söndürme çalışmalarında yol trafiğe bir süreliğine kapatıldı. Olay yerine sevk edilen ambulanslar yaralılardan durumu ağır olan Zeliha Yıldız ( 29 ) ambulans ile Salihli Devlet Hastanesine kaldırılırken, diğer yaralılar İ- brahim Yıldız (58), Mustafa Yıldız diyeceğim. Tane tane anlatacak. Zorlama mı, alıkoyma mı, gönül rızası mı, hepsi belli olacak ama önce kızımı bulmam lazım. Yeter ki kızımı getirsinler. Şu anda beklemedeyim. İnşallah kızımı getirirler. Ben de gerekli yerlere müracaatlarımı yaparım. Onlar kendi yoluna gitsin, biz de kendi yolumuza gidelim." Kızını kaçırdığı öne sürülen k- işinin ailesiyle görüştüğünü anlatan Yurdakul, onu geri getireceklerine dair söz verdiklerini belirtti. Haşim Murat Yurdakul, kızının sağ salim dönmesi halinde ilgili mercilere başvurup şikayetinden vazgeçeceğini sözlerine ekledi. (AA) (31), Ümmü Yıldız (52), Zuhal Yıldız (29) Rümeysa Yıldız (2), İ- brahim Yıldız ( 4) ve traktör sürücüsü Himmet Ersöz (69) Demirci Devlet Hastanesine kaldırıldılar.

4 2 Ağustos 2014 Cumartesi Türkiye ekonomisinin dayanıklılık testinden geçtiği belirtilerek, gelecek hafta gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından 2015 yılı genel seçimlerinin iki büyük belirsizlik konusunu oluşturduğu vurgulandı Özellikle ekonomi yönetiminin yeniden şekillenip şekillenmeyeceğinin yanıtının arandığına dikkat çeken uzmanlar, iki seçim arasında siyasi ve dış gelişmeler nedeniyle Türkiye ekonomisinin hep bıçak sırtında olacağını kaydetti. İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Yetkiner, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili belirsizliğin kimin cumhurbaşkanı olacağından çok sonrasında kimin başbakan olacağı ve kabinenin nasıl şekilleneceğine yönelik olduğuna işaret etti yılı haziran ayında yapılması planlanan genel seçimlerin de ciddi siyasi belirsizlik taşıdığını aktaran Prof. Dr. Yetkiner, Eğer Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse, Erdoğan ın yerine geçecek Başbakanın ve hükümetin iktidar partisini ne kadar başarı ile 2015 genel seçimlerine taşıyacağı şu anda piyasanın yanıtını hiçbir şekilde bilmediği bir sorudur. Son on yılda toplumun daha çok inanmaya başladığı güçlü lider güçlü ekonomi argümanının yeni başbakan tarafından sürdürülüp sürdürülemeyeceği şu anda tamamen belirsizdir dedi.türkiye ekonomisinin kronik cari açık problemi nedeniyle ABD para politikasındaki değişikliklere karşı çok hassas olduğuna da değinen Prof. Dr. Yetkiner, şunları söyledi: ABD 2008 den beri uygulamak zorunda kaldığı genişlemeci para politikasından adım adım çıkmaktadır. Bunun bir sonucu olarak AB- D de faiz oranları eninde sonunda artacak, bu da cari açık sebebiyle yurtdışı tasarruflara büyük ihtiyaç duyan Türkiye gibi ülkelerin daha pahalıya borçlanmasını beraberinde getirecektir. Bu gelişmelere paralel olarak ucuz döviz dönemi de sona erecektir. Elbette ABD de faizlerin ne zaman artmaya başlayacağını kimse bilemez. Aynı şekilde Merkez Bankasının bu gelişme karşısında nasıl bir politika geliştireceğini şu anda söylemek mümkün değildir. Ancak kesin olan bir şey var ki iki seçim arasında siyasi ve dış âlemdeki gelişmeler nedeniyle Türkiyeekonomisi hep bıçak sırtında olacaktır. Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı ve Haziran 2015 genel seçimlerinin yarattığı siyasi belirsizlik ve dış âlemde olması muhtemel yapısal değişiklikler nedeniyle Türkiye ekonomisinin yüksek performans göstermesi beklenmemelidir. İki seçim arasında düğün olmaz. Türkiye ekonomisinin ekonomik büyüme hızının iki seçim dönemi arasında geçtiğimiz yıllara oranla düşük olacağını bildiren Prof. Dr. Yetkiner, tüketim harcamalarında da belirgin artış beklenmediğini ifade etti. Prof. Dr. Yetkiner, 2014 başında kredi kartı piyasasına getirilen kısıtların tüketim artışı üzerindeki etkisinin sınırlı kalmış olduğu gözükmektedir. Yüksek tüketim oranı kısa vadede ekonomi için faydalı bile olsa uzun vadede Türkiye ekonomisi üzerinde büyük bir risktir. Çünkü bu yüksek tüketim tasarruflar kısılarak yapılmaktadır. Özellikle risk-sevmeyen yatırımcıların yatırım kararlarını beklemeye alacaklardır. Bu dönemde kamu harcamalarının artması beklenmelidir. Bu artış özel yatırımlardaki azalmanın yaratacağı olumsuz etkiyi azaltacaktır. İşsizlik oranının yüzde 9 ile 10 arasında salınması beklenmelidir diye konuştu. (CİHAN) Partner ülkenin İtalya olduğu TRAVEL TURKEY İZMİR - Turizm Fuar & Konferansı, bu yıl da turizm profesyonellerini İzmir de buluşturacak. 4-7 Aralık 2014 tarihleri arasında düzenlenecek TRAVEL TURKEY İZMİR sekizinci kez organize ediliyor Proje yürütücüsü Doç. Dr. Gören,DEÜ, "Güneş Arabaları ekibi, yıllık 60 bin liralık bütçesi ile bu alanda yarışan ve yıllık 1,5-2 milyon avroluk bütçeye sahip ekiplere "kafa tutuyor",kendi motorumuzu ve teknolojimizi üretiyoruz. Bu maliyetli işler için sponsora ihtiyacımız var"diye konuştu TİM Başkan Vekili ve DENİB Başkanı Kocasert,"Yeniliklere ulaşmak için çok çalışmak gerekiyor, başarılara giden yolda başarısızlıkları ve zorlukları da göze alarak Ar-Ge'ye yeterince kaynak ayırmamız ve sabırlı olmamız gerekiyor"şeklinde konuştu

5 1Şubat 2 Ağustos Perşembe Cumartesi TEB Yatırım Stratejisti Işık Ökte,"Türk altın yatırımcısında fiyatlar aşağı yönlü hareket ederken, maliyet bazını düşürmeye yönelik alımlar çok yaygın. Altının ons fiyatında 31 Aralık 2013'te görülen doların altına yaşanacak hareket zor bir döneme işaret eder. Bu seviyeye geri dönüş yatırımcılarda panik havası yaratabilir"şeklinde konuştu Belediye Başkanı Gençer,"Kışın bir ilçe iken yazın birçok ili geride bırakan nüfusa ulaşıyoruz. Akaryakıt istasyonları bazen yakıt yetiştiremiyor, ekmek fırınları tam kapasite çalışıyor, sahil kesimlerindeki aile bahçelerinde bir bardak çay için sıra bekleniyor"dedi Kış nüfusu 60 bin civarında olan ve ramazan ayını sakin geçiren Kuzey Ege'nin turizm merkezi Ayvalık ilçesi, Ramazan Bayramı ile başlayan turist akınının ardından bugünlerde 500 bin kişiyi konuk ediyor.aa muhabirinin aldığı bilgiye göre, Ayvalık, doğa, deniz, dalış, kültür turizmi ve yemek çeşitleriyle turizm bakımından önemli bir potansiyeli barındırıyor.kuzey Ege'nin turizm merkezi ve genellikle yerli turistlerin gözdesi olan Ayvalık; Sarımsaklı Plajları, ender güzellikteki Patriça Koyu, 24 adası, dünyaca ünlü kızıl mercanların görülebildiği 60 dalış noktası, dünyada güneşin en güzel battığı nadir yerlerden olan "Şeytan Sofrası", tescilli bin 800 tarihi binası, zeytinyağlı yemekleri, müzeleri ve tostuyla her yıl yaz aylarında milyonlarca kişiyi ağırlıyor.yazlık konutları, otel ve pansiyonlarıyla İstanbul başta olmak üzere Bursa, Ankara, İzmir ve Eskişehir gibi pek çok büyükşehirden turistlerin ilgi gösterdiği Ayvalık, son yıllarda Balkanlar'ın da gözde turizm merkezleri arasına girdi.ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, bugünlerde ilçede yılın en kalabalık döneminin yaşandığını söyledi.kış nüfusu 60 bin olan ve ramazanı oldukça sakin geçiren ilçenin, bayramla başlayan turist akınının ardından bugünlerde 500 bin kişiyi konuk ettiğini anlatan Gençer, hafta sonlarında günübirlikçilerle bu sayının daha da arttığını dile getirdi.ilçede her yıl yaz sezonunun sadece 60 gün sürdüğünü ve ortalama 500 bin kişilik nüfusun bu dönemde sabit kaldığını aktaran Gençer, "Kışın bir ilçe iken yazın birçok ili geride bırakan nüfusa ulaşıyoruz. Akaryakıt istasyonları bazen yakıt yetiştiremiyor, ekmek fırınları tam kapasite çalışıyor, sahil kesimlerindeki aile bahçelerinde bir bardak çay için sıra bekleniyor" dedi.gençer, son günlerde nüfusun bir anda kış mevsimine göre yaklaşık 9 katına çıkmasının, trafik, o- topark, belediyecilik ve diğer bazı konularda sıkıntılar oluşturabildiğini vurguladı.yazları, küçük bir ilçenin, büyükşehir nüfusuna hizmet sunması durumunu yaşadıklarına değinen Gençer, bunun kolay olmadığını belirtti. Durum böyle olmasına rağmen şebekeden abonelere su verilmesi, çöplerin toplanması gibi konularda sorun yaşamadıklarına dikkati çeken Gençer, "Özellikle bayram dönüşünde yaşanan yoğunluk nedeniyle yaklaşık 90 kilometre olan ve normalde bir saat süren, E- dremit'ten Balıkesir'e 4-5 saatte gidenler oldu" ifadesini kullandı.ilçenin, turistler tarafından en çok bilinen yerinin Şeytan Sofrası olduğunu söyleyen Gençer, yatlarla ada turlarının da çok ilgi gördüğü bilgisini verdi.ayvalık'ın, yılın 12 ayında turizme açık olmasına rağmen bu potansiyelin iyi değerlendirilemediğini kaydeden Gençer, şöyle konuştu:"12 ay turizm elbette bu yoğunlukta olmaz ama yapılabilir. Ciddi yemek kültürü var. Tescilli bin 800 binamız var. Açık hava müzesi gibiyiz. Butik otellerimizin, müzelerimizin sayıları artıyor. Yılda ortalama 500 bin yabancı turist geliyor ancak sadece konaklama bakımından faydaları var. Civardaki ören ve tarihi yerlere gidiyorlar. İlçeyi otelleri sayesinde konaklamak amacıyla kullanıyorlar. Esnafa en küçük katkıları olmuyor. Yabancıların en az bir hafta ilçemizde kalmasını istiyoruz. Bunun için mücadele veriyoruz. Yabancı turist sayımız az ama Balıkesir Kocaseyit Havalimanı sayesinde 2-3 yıl içinde bu önemli oranda artacaktır. Turizm sezonunu ilk etapta temmuz ve ağustos dışında haziran ve eylül aylarıyla genişletmek istiyoruz. Bunu da ancak yabancı turistlerle yapabiliriz. 20 bin yatak kapasitesine sahibiz. Yabancı turist sayısı arttıkça oteller kaliteleri de buna göre yükselecektir."gençer, Ayvalık'ın 1990'lı yıllarda şimdikinden daha fazla yabancı turist ağırladığına işaret ederek, bu potansiyele yeniden ulaşmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.(aa) Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay'daki mozaik müzelerini kapsayan destinasyonun bölge turizmini canlandırması bekleniyor.gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürü Ergün Özuslu: "İnsanlar sadece mozaikleri görmek için bu üç şehrimizi gezebilecek"diye konuştu

6 17 2 Ağustos ubat Per Cumartesi embe İzmir de yaşayan bir grup Roman vatandaş Cuma namazı çıkışı İsrail in Filistin e yaptığı saldırıları protesto etti. Romanlar, daha sonra Ziraat Bankası Merkez Şubesi ne giderek Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın Cumhurbaşkanlığı Seçimi hesabına bağış yaptı Mazlum Vesek Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın 6 Ağustos'ta Aydın'da gerçekleştireceği miting öncesi Aydın'a ziyaret düzenleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu "Tayyip Erdoğan ın alacağı her oy bizi 2023, 2053 ve 2071'e bir milim, bir santim, bir kilometre yaklaştıracaktır" dedi Cumhurbaşkanlığı seçim süreci kapsamında bugün İzmir de miting düzenleyecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için AK Parti Menderes İlçe Teşkilatı hazırlıklarını tamamladı AK Parti Menderes İlçe Koordinasyon Toplantısı, Menderes Belediyesi Kültür Merkezi nde gerçekleşti. Toplantının gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Başbakan Erdoğan ın İzmir Gündoğdu Meydanı nda bugün gerçekleştireceği miting oldu. Toplantıya AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, AK Parti Menderes İlçe Başkanı Mehmet İmre, ilçe yönetim kurulu ve ilçe teşkilatı ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini izlemek üzere Balkan ülkelerinden Türkiye ye gelen misafirler katılım gösterdi. Toplantıda konuşan AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, Başbakanımızı Çankaya ya taşımak bizim boynumuzun borcu. Başbakanımızı, Ak Partinin bugüne kadar seçimlerde aldığı oyların çok ötesinde oylarla Çankaya ya taşıyalım istiyoruz. Birinci turda Çankaya ya taşıyalım istiyoruz. Bunun için ilk olarak Gündoğdu Meydanı ndaki mitingde kendimizi göstermeliyiz. Menderes, İzmir de AK Partili ilçe belediyelerden bir tanesi. Onun için Menderes in sorumluluğu bir kat daha artıyor. Gündoğdu Meydanı nda düzenlenecek mitinge Menderes olarak bundan önceki mitinglerden daha fazla insan toplamalıyız. Biz, kalbi bu ülke için atan herkesin Başbakanımıza oy vereceğine inanıyoruz. Onun için Menderes te oy hedefi yüzde 50 ve üzeri olmalı. Bu hedefe ulaşmak için çalışmalıyız. Menderes in bunu başaracağına inanıyorum. Bunun ilk adımı da Gündoğdu Meydanı nda düzenlenecek miting olacak. Bu yüzden mitinge katılımı yüksek seviyede tutmalıyız dedi.10 Ağustos günü gerçekleşecek seçime de değinen Aşlık, 10 Ağustos günü teşkilatımıza büyük iş düşüyor. Hepimizin sandığa sahip çıkması gerekiyor. O gün hepimiz Cumhurbaşkanı adayıymışız gibi istekli, heyecanlı olmalı ve çalışmalıyız. Sandıkta görevli arkadaşlarımız dışında bütün teşkilatımızın büyük gayret göstermesi gerekiyor. (HABER MERKEZİ)

7 7 2 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Gerçekçi olalım ilk turda geçme durumunda olan iki aday var. Biri başbakanımız, diğeri Ekmeleddin İhsanoğlu. Başbakanımızla mukayese ettiğimizde fazla bir şey söylemeye gerek yok." dedi Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün düzenlediği miting için Van'a gelen Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan'ı ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı. Hakan'la yaptığı görüşmenin ardından ilçedeki bir çay bahçesinde vatandaşlarla bir araya gelen Yılmaz, ilçenin tarih ve turizm açısından çok önemli bir yer olduğunu ve daha da gelişmesi için ellerinden gelen desteği sunacaklarını bildirdi. Yılmaz, dün gerçekleştirilen mitinge gösterdikleri ilgiden dolayı Van halkına teşekkür ederek, daha önce Gevaş'a geldiğinde kullanılamaz durumda olan yolların yenilenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gevaş'ın çok önemli bir turizm merkezi olabileceğini ve dünyada da turizmin çok önemli bir kaynak olduğunu aktaran Yılmaz, şunları söyledi: "Türkiye'de sadece deniz, kum turizmi olsun istemiyoruz. Alternatif turizmlerinde gelişmesini ve farklı bir turizm anlayışının oluşmasını istiyoruz. Tabiat güzellikleri ve geçmişten getirdiği değerleriyle Gevaş önemli bir merkez. Kalkınma Bakanlığı olarak bu tür bölgelere büyük önem veriyor ve destekliyoruz. Daha önce bölgede uyguladığımız 'Cazibe Merkezleri Programı' kapsamında önemli yatırımlara imza attık ve bu çalışmalarımız devam edecek. Daha fazla turizm olsun diye yatırımlarımız sürecek. El birliğiyle, kardeşçe halkımıza hizmet edeceğiz." Bölgeye hiçbir dönemde son 10 yılda yapılan yatırımların yapılmadığını, yollara, hastanelere, okullara, üniversitelere bakıldığında bunların görülebileceğini belirten Yılmaz, bölgenin uzun zaman ihmal edildiğini, son 10 yılda bir taraftan geçmişten gelen açıkları kapattıklarını bir taraftan da bugünün ihtiyaçlarını karşılamaya, çözüm süreciyle bölgeyi rahatlatmaya çalıştıklarını ifade etti. Yılmaz, şöyle devam etti: "Bizim anlayışımız hangi etnik kökenden, hangi inançtan olursa olsun, herkesin bir arada özgürce yaşamasıdır. Hepimiz Hz. Adem'den, Hz. Havva'dan geldik. Dolayısıyla bütün insanlar bir ailenin fertleridir. Tarihte olduğu gibi, tüm insanlar bir arada yaşadı. Ecdadımız başardı biz de başaracağız. Etnik, dinler arası çatışmaları gündemimizden çıkarmak istiyoruz. Herkesin inancını özgürce yaşadığı ortamda kalkınmayı sağlamayı amaçlıyoruz." Yılmaz, 2007 yılında gerçekleştirilen referandumun ardından halkın cumhurbaşkanını seçtiğine dikkati çekerek, bunun halkın iradesini güçlendiren bir adım olduğunu, 10 Ağustos'ta ilk kez halkın 12. Cumhurbaşkanı'nı seçeceğini ifade etti. Ülkeye büyük hizmetleri olan, demokrasi, temel hak ve özgürlükler açısından ülkeye büyük hizmetleri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın bölgeden alacağı büyük destekle ilk turda seçileceğine olan inançlarının tam olduğunu söyleyen Yılmaz, yerel ve genel seçimlerde başka partiye oy veren vatandaşların da Başbakan Erdoğan'ın yaptığı çalışmaları takdir ettiğini ve desteklediğini dile getirdi. Yılmaz, yurt dışında yaşayan vatandaşların da bulundukları ülkede oy kullanacağını söyledi. (AA)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi SONDAKiKA GAZETESİ >>9 GÜNCEL 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com BBP DESTEK DEDİ AMA... Hani Ekmeleddin pardon Ekmek beyi destekleyenler kervanına BBP de katıldı ve Ekmeleddin bey bizi destekleyen parti sayısı 9 oldu diye övünüyor ya, BBP den gelen destekliyoruz açıklamasına sert tepkiler de gelmeye başladı, önce Alperen ocakları başkanı, arkasından genel başkan yardımcısı Bozok da bu desteğin parti desteği olamayacağını açıkladı ve genel başkanı topa tuttu. Hoş BBP dahil hepsi desteklese ne olacak ama, işin aslı bu kadar basit değil tabii. Çünkü alayı da bir araya gelse yine Tayyip beyin yarısını bile edemeyecekleri anketlerden anlaşılıyor. Bakın BBP den gelen sert tepkinin gerekçelerini genel başkan yardımcısı H.Hüseyin Bozok dan dinleyelim ve BBP nin durumunun parçalanmaya doğru gittiğini de görelim. İşte o sert ve anlamlı açıklamardan bazı bölümler: BBP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Bozok, "Ekmeleddin İhsanoğlu ismi, Büyük Birlik Partisinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istişareyle desteklemek kararı almış olduğu bir isim değil, partimizin başkanlık iradesine kurulmuş insanlara kapalı kapılar ardında dikte edilmiş bir isimdir. Bu anlamda ne partimizi, ne de partimize gönül veren hiçbir gönüldaşımızı bağlamamaktadır" dedi. Bozok, düzenlediği basın toplantısında, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin, cumhurbaşkanı seçiminde parti olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek verecekleri yönündeki açıklamasını eleştirdi. İHSANOĞLU DİKTE EDİLMİŞ BİR İSİM Kararın istişareyle alındığı yönündeki ifadenin gerçeği yansıtmadığını savunan Bozok, "Ekmeleddin İhsanoğlu ismi, Büyük Birlik Partisinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istişareyle desteklemek kararı almış olduğu bir isim değil, partimizin başkanlık iradesine kurulmuş insanlara kapalı kapılar ardında dikte edilmiş bir isimdir. Bu anlamda ne partimizi, ne de partimize gönül veren hiçbir gönüldaşımızı bağlamamaktadır" diye konuştu. YAZICIĞLU'NUN MİRASI SÖMÜRÜ FAALİYETLERİNE YARAYACAK "BBP ve ona sevdayla bağlı hiçbir Anadolu çocuğunun kalbinde, CHP'nin sevdası peşine düştüğü hiçbir şey yer tutamaz, tutmamalıdır" diyen Bozok, gelinen noktada bir çok partilinin istifa etmeyi düşündüğünü ancak bunun "Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyasi mirasını ikbal tarlası gibi kullananların sömürü faaliyetlerine yarayacağını" söyledi. Bozok, bu nedenle istifanın çözüm olmadığını dile getirdi. İHSANOĞLU BİR KUKLA Hasan Hüseyin Bozok, "Ekmeleddin İhsanoğlu, milletin can düşmanı CHP'ye taşere edilmiş küresel bir projedir. Bunu görmemek için saf olmak lazımdır. Olası bir Ekmeleddin İhsanoğlu cumhurbaşkanlığında sevinenlerin İsrail, Amerika, Suudi Arabistan ile bir çok emperyalist ülke olacağı gün gibi aşikardır. Hal böyleyken rahmetli liderimiz Yazıcıoğlu'nun siyasi sureti olan BBP'nin, iplerle kontrol edilen tahta bir kukla gibi CHP'nin ekseninde kıstırılmış Ekmeleddin İhsanoğlu'nu desteklemesi söz konusu olamaz" görüşünü dile getirdi. Yazıcıoğlu'nu Milliyetçi Çalışma Partisinden (MÇP) ayıran olayın DYP-SHP hükümetine destek verilmesi istenmesi olduğunu anlatan Bozok, bu anlamda Muhsin Yazıcıoğlu ve Büyük Birlik Partisi isimlerinin Marksist- Leninist tüm fraksiyonlara karşı olmak anlamını taşıdığını ifade etti. Ödemiş Belediye Başkanı Badem'in Saraçğlu Toplu Konut ihalesi ile ilgili iddialarına cevap veren eski Başkan Keskin, "Bir yolsuzluk varsa savcıya gitsin. Meydanlarda dolaşmasın" şeklinde konuştu Ödemiş Belediyesi eski Başkanı Bekir Keskin, son günlerde mevcut Başkan A.Mahmut Badem tarafından sık sık konuşulan Saracoğlu Toplu Konutları ihalesinde 0,51 kırım yapıldı konusuna ilçe başkanlığında düzenlediği basın toplantısıyla yanıt verdi. İlçe Başkanı Mehmet Birlik, yönetim kurulu üyeleri, meclis üyeleri, kadın kolları ve gençlik kollarının da yer aldığı açıklamada bu işin hesap kitap bilen herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabileceğini söyleyen Bekir Keskin, Badem in anahtar teslim inşaat ihalesinde toplam ihale bedelini, toplam inşaat alanına bölememesi bir özür olamaz, yaptığı bilinçli bir olumsuz algı oluşturmak değilse, mühendislik bilgisi sorgulanır. Sayın Badem, kendi döneminde TOKİ yi getiremediği, benim dönemimde de TOKİ Ödemiş te proje yapmayı reddettiği için bizim gerçekleştirdiğimiz kentsel dönüşüm projesi altında ezilmektedir. Yapılan suçlamaların arkasını nasıl getirecek? Usulsüzlük var ise müfettiş incelemesi veya savcılık soruşturması tek saptama yoludur. Nitekim, CHP Belediye Meclis Grubu söz konusu iddialara yönelik bir müfettiş soruşturması için dilekçe verdi. Ben ise Sn. Badem i; kamu zararı olup olmadığı ve ihaleye fesat karıştırılıp karıştırılmadığı, böyle bir durum varsa sorumluların hesap vermesi için savcılığa suç duyurusunda bulunmaya davet ediyorum. Aksi takdirde, Sn. Badem in iftiracı olduğu anlaşılacaktır. Sn. Badem, Ödemiş e yeni projeler kazandırıp, hizmet etmek yerine, kendinden önce yapılmış olan işleri ve projeleri kıskanarak ve belediye borçlarını bahane ederek, dönemini eleştirerek günü kurtarmaya bakmaktadır dedi. Keskin açıklamalarını şöyle sürdürdü: Son günlerde; Belediye Meclis Toplantısında, gazetelerde ve TV lerde Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem tarafından SARACOĞLU KONUTLARI 3. Etap ihale süreci ile ilgili sıksık dile getirilen % 0,51 fiyat indirimi (ihale tenzilatı) yapıldığı ve belediyenin zarara uğratıldığı iddiaları asılsızdır. Ortaya böyle bir iddia atılınca sessiz kalınamaz, hafife alınamaz. Gerçekler ortaya konulamazsa, eski veya yeni belediye başkanına saygı duyulamaz. Ödemişlilerin belediyeye olan güvenleri sarsılır. Gerçekle hiç ilgisi olmayan iddiaları doğruymuş gibi ortaya atıp tekrarlamak, yanlış bilgilerle ve iftiraya varan suçlamalarla bunu haksız kampanyaya dönüştürmeye çalışmak, iftar yemeklerinde dahi ihale konusunu dile getirmek; öncelikle Ödemişlilere zarar vermektedir. Resmi görevleri olan insanlar hamasi bir dille atıp, tutamaz. Söylenenlerin doğrulara dayandırılması gerekir. Aksi halde kitlelerin zihninde; kendi çıkarları doğrultusunda insanları kandırmağa çabalayan, yalancı ve Büyükşehir Belediyesi'nden Kaleiçi ne de SİHİRLİ DEĞNEK! Büyükşehir ve Seferihisar belediyelerinin Sığacık Kaleiçi'nde sürdürdüğü yenileme ve düzenleme çalışmaları, tarihi bölgenin çehresini değiştirmeye başladı. Seferihisar ın sevimli mahallesi Sığacık Kaleiçi ndeki İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Seferihisar Belediyesi tarafından ortaklaşa yürütülen yenileme ve düzenleme çalışmaları hızla devam ederken, bu sihirli dokunuşla güzelleşen sokaklar ve evler bölgenin çehresini değiştirmeye başladı. Kent turizminin gelişmesi ve bölgedeki dokunun korunarak yenilenmesi için başlayan çalışmaların bu sene içinde tamamlanması planlanıyor. Ahşap ağırlıklı düzenlemelere eşlik eden rengarenk çiçekler Sığacık Sokakları'nı tablo gibi süslerken, çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte bölgedeki turizm potansiyelinin daha da artacağı tahmin ediliyor. Çalışmalar kapsamında, sokak sağlıklaştırma ve cephe düzenlemesi yapılan sokaklar ile çarşı farklı bir görünüm kazanmaya başladı. Proje kapsamında bugüne kadar, cephelerde niteliğini kaybetmiş olan sıvaların raspaları yapılarak alt malzemelerin onarımları gerçekleştirildi. Bölgede bulunan Teos taşları cephede korunarak restorasyon ilkeleri doğrultusunda temizlendi ve gün yüzüne çıkarıldı. Cephede bulunan malzemelerde derin kırılma, kopma ve eksilmenin görüldüğü yerlerde yenilemeler yapıldı. Proje kapsamında bazı yerlerde onarım, bazı yerlerde ise değişimlerle kapı, pencere. çatı ve kepenklere müdahale edildi, elektrik ve su bağlantıları yapıldı. Özgün haldeki donanımlar, orijinaline uygun olarak yenilendi. Yağmur sularına önlem olarak açık kanal sistemiyle denize deşarj sistemi yapıldı. Çalışmalar kapsamında elektrik ve su bağlantıları yapılırken, yollar granit küp taş döşeniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Seferihisar Belediyesi'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği, İl Özel İdaresi'nin de kapatılmadan önce katkı verdiği Sığacık Kaleiçi Sokakları nın Sağlıklaştırma Projesi Uygulama Ortak Hizmet Protokolü, 22 Aralık 2012 tarihinde Başkan Aziz Kocaoğlu ve Tunç Soyer tarafından imzalanmıştı. Büyükşehir Belediyesi'nin ihaleye çıkmasının ardından çalışmalar, Mayıs 2013'te başlamıştı. (HABER MERKEZİ) BAYRAKLI BELEDİYESİ'NDEN engelli ve yaşlıya ev temizliği Bayraklı Belediyesi, ibadethane ve okul bakım-onarım, temizliğinin yanı sıra engelli ve yaşlı vatandaşların evlerine de temizlik hizmeti götürmeye devam ediyor. Ramazan bayramı dolayısıyla sıklaşan çalışmalar, vatandaşları da memnun etti. Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, temizlik işlerinin önceden olduğu gibi devam edeceğini kaydetti. Bayraklı Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri engelli ve yaşlıların evlerine giderek, baştan aşağı temizlik yapıyor. Müdürlüğe bağlı ekipler, yaşlı vatandaşlar ile fiziksel koşulları nedeniyle temizlik yapamayan engellilerin talepleri doğrultusunda temizlik çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Son günlerde hızlanan çalışmalar kapsamında ekipler, dilekçe ile başvuruda bulunan vatandaşların evlerini temizledi. Ev temizliğinin engelli ve yaşlılar için çok önemli olduğunu vurgulayan 75 yaşındaki Suna Çelenk, "Bayraklı Belediyesi nin böyle bir hizmet vermesinden çok memnunum. Sağlığım el vermediği için yapamadığım işlerimi ekipler gelip yapıyor. Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ a hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bu çok önemli bir ihtiyaçtı ve belediyemizce karşılanması bizleri mutlu ediyor" diye konuştu. Öncelik yaşlıların ve engellilerin "Cami, cem evi, kilise ve okullardan sonra vatandaşların evlerinin temizliğine kaldığımız gibi devam ediyoruz" diyen Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, "Önceliğimizi evlerini temizleyemeyecek durumda olan vatandaşlarımıza verdik. Çünkü herkesin evine temizlikçi tutması kolay değil. Ekonomik güç gerektirir. Ulaşabildiğimiz kadar vatandaşa ulaşıp, talepler ve imkânlar dâhilinde elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" dedi. Başvurulara göre günde 2-3 eve giden temizlik ekibi evlerin tam temizliğini gerçekleştiriyor. (HABER MERKEZİ) Ödemiş'te Saraçoğlu kavgası Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, "Bu yıl bir miktar yağışlarda azalma oldu ama aldığımız tedbirler sayesinde şu anda şehirlerde sular akıyor. Sulamada da çok büyük problem olmadı çünkü kapalı sisteme dönüştürdük" dedi. Eroğlu, bayramlaşma programlarına katılmak için geldiği Bolvadin ilçesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Türkiye'de kişi başına düşen su kullanımıyla ilgili sorusuna Eroğlu, Türkiye'de yıllara göre yağışın değiştiğini bazı yıllar çok, bazı yıllar yağışların az olduğunu söyledi. Türkiye'de 7 yılda bir kuraklık görüldüğünü belirten Eroğlu, " yılında, 2000 yılında, 2007 yılında ve 2014 yılında kuraklık oldu. Ama biz bunlara karşı tedbir alıyoruz. Ne gibi tedbir alıyoruz? Bütün şehirlerimizin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak için barajlar, ishale hatları ve arıtma tesisleri inşa ettik. 76 şehrin tesislerini tamamladık. Sulama suyu ihtiyacı içinde kuraklığı dikkate alarak bin günde bin gölet inşa ettik. Bu yıl sonunda bin yerine biri de Kıbrıs'ta olmak üzere bin bir adet gölet oluyor" diye konuştu. Kurak mevsimde kullanmak için suyu biriktirdiklerini anlatan Eroğlu, şunları bildirdi: "Bunun için 268 baraj, bin bir gölet inşa ediyoruz. Onların çok büyük faydası oluyor. Kuraklığa bir çare olarak artık iptidai sulama sistemlerini terk ettik. Suyumuzun yüzde 76'sı sulamada kullanılıyor. Geri kalanı sanayi ve içmede kullanılıyor. Sulamada tasarruf için modern sulama sistemlerine geçtik. Her yerde yağmurlama veya damlama sulamaya geçmek suretiyle yüzde 50 oranında tasarruf sağlıyoruz. Bu gibi tedbirler alıyoruz. Bu yıl bir miktar yağışlarda azalma oldu ama aldığımız tedbirler sayesinde şu anda şehirler sular akıyor. Sulamada da çok büyük problem olmadı çünkü büyük oranda kapalı sisteme dönüştürdük. Barajlarda geçen yıl su vardı. Dolayısıyla su seviyesi barajlarda düşük ama şu mevsimde bile ortalama yüzde nispetinde barajlarımızda Türkiye ortalaması su var. Bu yazı da sıkıntı olmadan atlatacağımıza inanıyorum." Eroğlu, sulama, modern sulama, içme suyu arıtma tesisleri, barajlar ve göletler iftiracı imajı yerleşir, bu sıfatlar o şahsa bir etiket gibi yapışır. Öte yandan; Ödemiş koşullarında şu an (2014 Temmuz Ayı), asansörlü ve kalorifer tesisatlı inşaatın m2 maliyeti 600 TL ile 750 lira arasında değişmektedir. Bu ihalede bakılacak olan m2 maliyet fiyatıdır. Anahtar teslim, götürü bedel işler birim fiyatlı işler olmadığı için birim fiyat tenzilatından bahsetmek yanıltıcıdır. Yine de bir indirim hesabı yapılmak istenirse; Devletin 2013 yılı için öngördüğü 585 TL m2 inşaat maliyeti ile müteahhitin verdiği 542 TL fiyat ve şu an Ödemiş koşullarında geçerli olan inşaat maliyetleri kıyaslanabilir. Proje, keşifler ve inşaat ile ilgili tüm belgeler belediyedeki dosyalarda mevcuttur. Saracoğlu Konutları I. II. ve III. Etap ihaleleri ile ilgili bilgiler ilgili dönemde belediyemiz web sitesi, dergiler, yerel basın ve Kamu İhale Kurumu ile ilgili web sitelerinde yayınlanmıştır. Aşağıda özet olarak her üç Etap İhale Bilgileri sunulmaktadır. Kendi çıkarına göre çarpıtmak için aklına ne gelirse, önüne ne konursa onu çekinmeden tekrarlamak, söylediği yalana bir süre sonra kendisi de inanan insanların çaresizliği yaşanır. Metrekare maliyeti, ihale bedeli, toplam inşaat alanı gibi bilgiler olmaksızın, sadece belediye çalışanları tarafından yapılan keşif bedeli ile ihalede 0,51 indirim yapıldığından bahsetmek, iş bilmezliktir. Tavsiyem; söz konusu inşaatların veya benim dönemimde ihalesi yapılan diğer tüm projelerin maliyet bedellerini mühendis olarak kendisi hesaplamasıdır. Başkalarının meziyetlerine güvenmemelidir. Saracoğlu konutları yerinde duruyor, sayesinde kuraklığı sıkıntı olmadan atlatacaklarına inandığını bildirdi. -Konya Ovası'ndaki kuraklık Konya Ovası'ndaki kuraklıkla ilgili bir başka soruya ise Eroğlu, Konya Ovası'nın Türkiye'de en az yağışı alan ova olduğunu anımsattı. Konya Ovası'nın az yağış aldığını bildikleri için çok büyük projeler yaptıklarına değinen Eroğlu, "Tarihte ilk defa başka havzalardan su taşıdık. Beyşehir Gölü'ne su aktardık oradan Beyşehir-Suğla-Apa kanalıyla Konya Ovası'na su ilettik. Ayrıca Suğla'da bir gidip ölçebilir, ihale dosyaları da belediyede korunmaktadır. Daha önce benim dönemimle ilgili borçları açıklarken, eline verilen kâğıdı incelemeden okuması ve yaptığı yanlış, muhasebe bilgisinin yetersizliğine verilebilir. Ancak, anahtar teslim inşaat ihalesinde toplam ihale bedelini, toplam inşaat alanına bölememesi bir özür olamaz, yaptığı bilinçli bir olumsuz algı oluşturmak değilse, mühendislik bilgisi sorgulanır. Sn. Badem, kendi döneminde TOKİ yi getiremediği, benim dönemimde de TOKİ Ödemiş te proje yapmayı reddettiği için bizim gerçekleştirdiğimiz kentsel dönüşüm projesi altında ezilmektedir. Yapılan suçlamaların arkasını nasıl getirecek? Usulsüzlük var ise müfettiş incelemesi veya savcılık soruşturması tek saptama yoludur. Nitekim, CHP Belediye Meclis Grubu söz konusu iddialara yönelik bir müfettiş soruşturması için dilekçe verdi. Ben ise Sn. Badem i; kamu zararı olup olmadığı ve ihaleye fesat karıştırılıp karıştırılmadığı, böyle bir durum varsa sorumluların hesap vermesi için savcılığa suç duyurusunda bulunmaya davet ediyorum. Aksi takdirde, Sn. Badem in iftiracı olduğu anlaşılacaktır. Sn. Badem, Ödemiş e yeni projeler kazandırıp, hizmet etmek yerine, kendinden önce yapılmış olan işleri ve projeleri kıskanarak ve belediye borçlarını bahane ederek, dönemini eleştirerek günü kurtarmaya bakmaktadır. Bu tavır, karşılığı olmayan sözlerle, iddialarla, hedeflediği seçmen kitlesinin gözünü boyamaya çalışmaktır. Dedikodulara inanmayın bu yaz da su problemi yok Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, "Bu yıl bir miktar yağışlarda azalma oldu ama aldığımız tedbirler sayesinde şu anda şehirlerde sular akıyor. Sulamada da çok büyük problem olmadı çünkü kapalı sisteme dönüştürdük. Bu yazı da sıkıntı olmadan atlatacağımıza inanıyorum" dedi Doğaya keklik salıverdi Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bayramlaşma programları için geldiği memleketi Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinde, Şuhut Keklik Üretim İstasyonu'nda üretilen keklikleri doğaya salıverdi. Bakan Eroğlu, Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ürün, İl Genel Meclisi Başkanı Salih Sel, AK Parti İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürü Mehmet Kuşçu ve diğer protokol üyeleri, Bolvadin ilçesinde bayramlaşma programına katıldıktan sonra Kemerkaya beldesi yakınlarında 100 kınalı, 100 de çil olmak üzere 200 kekliği doğaya bıraktı. Bakan Eroğlu, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülke genelinde 75 bin kınalı kekliği üreterek değişik yerlerde doğaya salıverdiklerini söyledi. Süneyle ve keneyle mücadele için keklikleri doğaya bıraktıklarını belirten Eroğlu, "Kene için ne kadar etkili bilemiyorum ama süneyle mücadelede kimyasal madde kullanmak yerine keklikler tabiat için çok faydalı. Şimdi kınalı keklikten sonra çil keklik üretmek için harekete geçtik. Bugün, ilk kez ürettiğimiz çil keklikleri de doğaya salıyoruz. Burası ormanlık alan olduğu için kekliklerin burada yuva yapması çok daha kolay olacaktır" dedi. Eroğlu ve protokol üyeleri, Emirdağ ve Bayat ilçelerinde de vatandaşlarla bayramlaştı. (AA) depolama tesisi yaptık. Buradan da yılda 100 milyon metreküp Akdeniz'e boşa akan suları oraya çevirdik. Ayrıca Mavi Tünel, bu da bitti. Buradan da yılda 414 milyon metreküp su akacak. Biz kurak dönemlerde dahi Konya Ovası'na 650 milyon metreküp yılda su iletecek 3 dev tesisi tamamladık" ifadelerini kullandı. Konya Ovası Projesi (KOP) kapsamında çalışmaların devam ettiğini aktaran Eroğlu, şöyle devam etti: "KOP, Güneydoğu Anadolu Projesi'nden (GAP) sonra Türkiye'nin en büyük projesidir. Geçen dönem Konya Ovası'nda Konya Özel İdaresiyle birlikte müşterek bir çalışma yaptık. Aşağı yukarı milyon lira para ayırmak suretiyle açık sulama sistemlerini kapalı sisteme dönüştürdük. İnşallah bu yıl ki kuraklığı da sıkıntı olmadan atlatacağız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan beklentimiz bitki desenini suya göre planlaması lazım. Biz 2 yıl önceden her ovada ne kadar su kullanabileceğini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na vereceğiz. Onlarda bitki planlamasını, bitki desenini ona göre planlaması lazım. Diyelim ki kuraklık varken kalkıp da çok su kullanılan pancar ekerseniz tabi o su yetmez. Teşvik sistemini ve bitki desenini suya göre ayarlamak lazım. Bunun için biz büyük bir çalışma yapıyoruz. 2 yıl önceden muhtemel barajlarımızda ve göletlerimiz de yağışları da tahmin ederek ne kadar suyumuz olabilir, bu suyu nasıl kullanacağız bunun planlamasını birlikte yapacağız. Bu çalışmayı da başlattık. Konya Ovası'nda da Akarçay Havzası'nda da bu çalışmaya başladık. Çünkü çok iyi planlama yaparsak kuraklıkları aşarız. Ama planlama yapmazsak aklımızı kullanmazsak kuraklığı aşmak mümkün değil." -"Suyu akıllıca yönetmek gerekiyor" Eroğlu, geçmiş yıllarda yağış olmasına rağmen su verilemediğini hatırlatarak, "Su verilemiyordu çünkü tesis yoktu. Onun için suyu akıllıca yönetmek gerekiyor. Gerekli bütün biriktirme tesislerini, barajları, göletleri içme suyu şebekelerini yapmak gerekiyor" dedi. Şehirlerde büyük su kayıpları olduğunu vurgulayan Eroğlu, "Bütün belediye başkanları festival yapacakları yerde ki festivallerine de gitmiyorum, şiddetle karşıyım. Yer altı suyu, yer altı içme suyu şebekelerini mutlaka yenilemeleri hatta bu konuda su kumanda sistemlerini kurmaları gerekir. Su kayıp kaçaklarını azaltmaları gerekir. Şu anda Türkiye'de ortalama bazı illerde yüzde 50 civarında şebekelerin eski olması, yeteri kadar bakım yapılmadığından dolayı kaçak var. Bunu yapmak belediyelerin vazifesi. Tamam suyu biz getirelim ama bunu yapmakta belediyelerin vazifesi" diye konuştu. (AA) Yenigün e park, Yıldız a çocuk oyun alanı Buca Belediyesi Yenigün ve Yıldız mahallelerinde yer alan ve atıl durumda olan alanlarda park ve çocuk oyun alanı yapım çalışması başlattı. Buca Belediyesi Fen İşleri ve Park Bahçeler müdürlüklerinin ortak çalışmaları doğrultusunda ilçeye bir adet park ve bir adet çocuk oyun alanı kazandırılacak. Belediye ekipleri Yıldız Mahallesi 206/69 sokakta bin 464 metrekare büyüklüğünde ki araziye çocuk oyun alanı, Yenigün Mahallesi 268 ile 222/14 sokakları arasında yer alan bin 963 metrekare büyüklüğündeki alana da park yapmak üzere harekete geçti. Kısa bir süre içinde çalışmalarını tamamlayacaklarını belirten belediye ekipleri, çalışmalarının tamamlanması ile birlikte Yıldız ve Yenigün mahallelerinin vizyonunu değiştirecek, mahalle sakinlerinin rahat nefes alacağı, çocuklarının da oyun oynayabileceği alanlara kavuşacağını söylediler. (HABER MERKEZ ) Sn. Badem benim dönemimi sürekli eleştirerek, iş yapamama beceriksizliğinin altında ezilmektedir. İş yapmak yerine, kendinden önce yapılanları değersizleştirme önyargısı ile işbaşına gelen ve sadece kişilerle uğraşmayı belediyecilik sanan zihniyet Ödemiş e bir şey veremez. Ayrıca, Ödemişliler de artık eski dönem eleştirilerinden sıkıldı. Dirayetli bir belediye başkanı her koşulda gözünü hizmet etmeye dikmelidir. Belediye başkanlığı makamı bahanelere sığınma yeri değildir, çözüm merciidir. İktidar partisine mensup bir belediye başkanının, muhalefet partisine mensup olup, yılları arasında Ödemiş te çok sayıda proje üreten bir belediye başkanını takdir edip, daha iyilerini yapmak üzere kolları sıvamak yerine, bizim dönemimizi aşağılamaya çalışması, kıskançlık belirtisidir. Her şeyi bildiğini sananlar veya yalan-yanlış bildiklerini yutturmaya çalışanlar Ödemişlilerin bekledikleri hizmetleri yapmak yerine geçmişe takılı kalanlar, Ödemiş e yeni projeler üretemezler. Bu tarz politikayı seven tüm siyasetçiler gibi Sn. Badem de ağzına geleni söylüyor, nasıl olsa halk anlamaz, söyler geçerim, akıllarında atılan çamurun izi kalır diye düşünüyor olmalı. Oysa, meydan düşündüğü kadar boş, Ödemişli de onun görmek istediği kadar saf değil. Görevde olduğum beş yıl boyunca, belediye harcamalarında ve ihale işlerinde gösterdiğim özeni, gerçeklerle bağdaşmayan karalamalar konusunda da tereddüt etmeden göstereceğimi belirtmeliyim" dedi. (HABER MERKEZİ) PİLATES HOCALARI KARŞIYAKA DAN Pilates sporunu geliştirmek, yeni sporcular ve antrenörler yetiştirmek için İzmir deki çalışmalarını da hızlandıran Türkiye Jimnastik Federasyonu, Karşıyaka yı pilot bölge ilan etti. Son 15 günde açılan kurslara katılan 400 kişi, pilates antrenörü sertifikasını alabilmek için ter döktü. Türkiye Cimnastik Federasyonu'nun Karşıyaka Belediyesi'nin destekleriyle ilçede başlattığı Pilates Antrenörlüğü Kursu büyük ilgi gördü. Ulusal eğitim projesinin pilot bölgesi olan Karşıyaka'da açılan kurslara 400'ün üzerinde başvuru yapıldı. Bu başvurular arasından seçilen ilk 50 kişilik grubun eğitimleri, geçtiğimiz hafta Karşıyaka Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. İkinci 50 kişilik grubun eğitimleri ise önümüzdeki Zabıta teşkilatının kuruluş yıldönümü töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Şemi Albat, zor şartlarda görev yapan zabıta personeline İzmirlilerden destek istedi. Albat, Amacımız kimseyi üzmek ya da kırmak değil, ama kuralları olan bir hayat yaşıyoruz dedi. Zabıta Teşkilatı nın 58. kuruluş yıldönümü, Cumhuriyet Meydanı'ndaki törenle kutlandı. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Sırrı Aydoğan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Şemi Albat, belediye bürokratları ve zabıta günlerde tamamlanacak. Yoğun ilgi nedeniyle bu ay içerisinde üçüncü etap kursiyerler için de eğitim kursları başlatılacak. FEDERASYON ONAYLI BELGE Kurs boyunca her katılımcıya uluslararası standartlarda pilates eğitimi verilecek. Günde 8 saat çalışarak; 6 gün teorik, 6 gün de uygulamalı eğitim alacak olan katılımcılar, kurs sonunda sınava tabi tutulacak. Sınavı başarıyla geçenler, Türkiye Cimnastik Federasyonu tarafından onaylanmış "1. Kademe Pilates Antrenörü" belgesi almaya hak kazanacak. Bu belgeye sahip olan pilatesçiler her merkezde eğitmen olarak görev alabilecek ve kendi pilates salonlarını açabilecek. (HABER MERKEZİ) Kimseyle derdimiz yok herkes kurallara uymalı personelinin katıldığı tören, Atatürk Anıtı'na çelenk bırakılması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Törende konuşan Şemi Albat, zabıtanın zor şartlarda çalıştığını söyleyerek, "Şehrin güzelliğini, esnafın hakkını, vergi verenin değerini korumalıyız. Amacımız kimseyi üzmek ya da kırmak değil, ama kuralları olan bir hayat yaşıyoruz. Zabıta, İzmirli hemşehrilerimizin huzuru için çalışıyor" dedi. Zabıta personelinin kimseyi incitmeden görev yapmaya çalıştığını, ancak alanda çeşitli saldırılara uğradıklarını söyleyen Şemi Albat, "İzmir için çalışan zabıtanın halkın desteğine ihtiyacı var. Zabıta hepimizin evladı" diye konuştu. Şemi Albat, faaliyet alanlarının 30 ilçeyi kapsadığını ve bu ortamda Büyükşehir Belediyesi zabıtasının "oyun kurucu" olarak görev yapmak zorunda olduğunu söyleyerek, "Alanda ortak akılla yeni bir oluşum ve planlamaya ihtiyaç var. Bu yeni oluşum daha da güçlü ses çıkaracaktır. Sorunlu alan kalmayana kadar çalışacağız" dedi. Osmanlı döneminde kurulan Zabıta Teşkilatı, 1 Ağustos 1956 tarihinde 6494 Sayılı Kanunla Belediye Zabıtası ve Genel Zabıta (Emniyet Müdürlüğü) olarak birbirinden ayrıldı. Zabıta Haftası etkinlikleri 1-7 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. (HABER MERKEZİ) TUNÇ DEVRİ İmet TUNÇ imettunc@gmail.com YÜREKLİ VE ESMER ÇOCUKLAR Dün Cuma namazı çıkışı Konak Meydan Camii nde çok anlamlı bir etkinliğe tanık oldum. Canı gönülden katılıp destek oldum. İzmir de yaşayan ve benim de yakından tanıdığım Roman kardeşlerim Filistin halkı için bir eylem yaptı. Agora nın, Basmane nin, Gürçeşme nin ve daha da sayabileceğim kenar semtlerin esmer çocukları, dillerinde dua, Gazze de Müslüman kardeşlerimiz için seslerini yükselttiler. Kendi dertleri yanında başka halkların dertleri ile dertlenmeleri, onların yüreğinin ne kadar geniş olduğunu gösteriyor Genel Seçimleri nde AK Parti den İzmir Milletvekili adayı olan değerli kardeşim Sosyolog Cemal Bekle de aralarındaydı. Bekle, dünyanın dört bir yanına dağılmış bir halkın evladı olarak, toprakları işgal edilen ve hunharca katledilen Filistinlilerin yanında olduklarını söyledi. Allah ın lanetini İsrail e selametini de Filistin e diledi. Açıklama sonrasında Cemal Bekle dostumla selamlaştık. Hal hatırdan sonra, Ziraat Bankası na gidip Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın Cumhurbaşkanlığı Adaylığı kampanyası için destek sunacaklarını söyledi. Etrafıma baktım, Roman kardeşlerim epeyce kalabalıktılar. Cemal kardeşim de epeyi antrenmanlı gelmişti. Enerjisine hayran kaldım. Yanındaki herkesle sohbet ediyor. Ortamı organize ediyordu. Ziraat Bankası na geldiğimizde herkes karınca kararınca elini cebine attı ve Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan a bağışta bulundu. Cemal orada da kısa bir açıklama yaptı. Başbakan Erdoğan ın 12 yıllık görevi boyunca ayrımcılıktan uzak bir dil kullandığını ve Kasımpaşalı olarak da Roman halkına hep yakın durduğunu söyledi. Bugün İzmir e gelecek olan Başbakan a bir de sürprizleri olduğunu söyledi. Cemal Bekle yi yıllardır tanırım. İzmir de Roman halkının yetiştirdiği çok değerli ve bilinçli bir kardeşimdir. Olaylara, aldığı eğitimi ve genç yaşının dinamizmini koyarak yaklaşır ve gerçekten de İzmir e, Roman halkına değerli katkılar sunmuş birisidir Genel Seçimleri nde AK Parti de 8. sırada milletvekili adayı gösterildi. Sahaya inip bütün enerjisi ile çalıştığına tanığım. Bildiğim kadarıyla bugüne kadar Roman halkından bir tane milletvekili TB- MM ye gönderilmedi. Cemal Bekle şahsında eğitimli ve kanaat önderi diyebileceğim çok sayıda Roman kardeşimi AK Parti saflarında gördüm. Cemal Bekle, özellikle AK Parti nin Romanlar nezdinde yaptığı açılımı takip eden, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki birçok projeyi takip eden bir arkadaşımız. Bana kalırsa, AK Parti nin Roman açılımın görece başarılı yürüyor olmasında Cemal Bekle gibi arkadaşların payı büyüktür. Çünkü, Cemal Bekle, atılan adımları dikkatle takip edip, soruyor. Bu adımlarla ilgili fikir sunuyor,eklenti yapıyor,yorumluyor.ak Parti nin ayrımcılığı ortadan kaldıran politikalarına Bekle, Romanlar şahsında sahip çıktı. Kanaatimce Cemal Bekle nin yeni oluşturulan AK Parti il yönetiminde yeniden yer alması AK Parti için ayrı bir kazanım. Cemal kardeşime yolu açık olsun diyorum. Dün tanık olduğum iki etkinlikten ilki toplumsal dayanışma ve inanç dayanışması anlamında; ikincisi de siyasal tutum ve özgücü ortaya koyma anlamında dikkat çekici ve altı çizilmesi gereken durumlardı. Roman halkının, hayatın her alanında kendini gösterebileceğinin ve düşünce dünyasına yeni katkılar sunabileceklerinin işaretleridir bunlar. İzmir in esmer ve yürekli çocukları kendine güvenerek yürüyor. Cemal Bekle kardeşime ve dostlarına başarılar diliyorum. Kullanılmayan ev eşyaları yakacak oluyor Karabağlar Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, kullanılmayan atıl mobilya ve ev eşyalarının ahşap malzemelerini ayırarak, ihtiyacı olan ailelere kışlık yakacak olarak veriyor. Yıllık ortalama 600 aileye yardım yapılıyor. Temizlik İşleri Müdürlüğü nce oluşturulan ekipler, muhtarlar ve vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda ilçede atıl durumda olan ev eşyalarını topluyor. İş görmez mobilya ve ev eşyaları, Gediz Asfalt Şantiye Tesisleri nde ahşap malzemeleri ayrılarak ihtiyaç sahibi vatandaşların kış aylarında yakacak olarak kullanması için depolanıyor. Yakacak olarak kullanılan ahşap malzemelerin Gıda Bankası ve muhtarlar tarafından belirlenen ihtiyaç sahibi vatandaşlara her yıl teslim edildiğini belirten Karabağlar Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Mehmet Aras, geride kalan 5 yıllık süreçte 3 bin - den fazla aileye yakacak yardımı yaptıklarını söyledi. Yıllık ortalama 600 aileye yardım yaptıklarına değinen Aras, Müdürlüğümüzce aylık ortalama 5 bin e yakın mobilya ve ev eşyası topluyoruz. Topladığımız bu eşyaların ahşap kısımlarını tesisimizde ayırarak kış aylarında ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yakacak olarak kullanması için saklıyoruz. Aile başına ortalama 500 kilo yakacak yardımı yapıyoruz dedi. (HABER MERKEZİ)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 GÜNCEL HABERLER 297 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Tatlı suda serinlemenin Savaşın izlerini sporla unutuyorlar Kayseri'de, iç savaş nedeniyle ülkelerini terk eden Suriyeli çocukların, spor eğitimiyle hem savaşın bıraktığı etkilerinden uzak kalmaları hem de sosyal hayata katılmaları sağlanıyor K ayseri'de, iç savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan Suriyeli çocuklara, spor eğitimi verilerek, hem savaşın izlerini silmeleri hem de sosyal hayata katılmaları sağlanıyor. Kayseri Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile Kayseri Emniyet Müdürlüğünün ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında, 7-14 yaşlarındaki Suriyeli çocuklara futbol, karate ve tenis branşlarında spor eğitimi veriliyor. Antrenör Halil İbrahim Kat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli çocuklar yararına bir projenin içinde yer almaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Kursa Suriyeli çocukların gösterdiği ilgiden memnun olduklarını vurgulayan Kat, "Kayseri'de yaşayan Suriye uyruklu misafirlerin 7-14 yaşlarındaki çocuklarını sokaklardan uzak tutmak, suça bulaşmalarını önlemek amacıyla böyle bir proje başlatıldı. Ayrıca projeyle ülkelerindeki savaş ortamından ve yaşadıkları travmadan biraz olsun uzaklaştırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. - 3 branşta spor eğitimi veriliyor Çocuklara haftada 3 gün spor eğitimi verildiğini ifade eden Kat, şöyle konuştu: "Sporla ilgilenerek güzel vakit geçirmelerini sağlıyoruz. Tenis, futbol ve karate eğitimi veriyoruz. Yaklaşık 100 kayıtlı öğrencimiz var. Farklı saatlerde ve günlerde geliyor ve antrenmanlara katılıyorlar. Çocuklara Emniyet Müdürlüğünün yardımıyla aileleri üzerinden ulaşıyoruz." Kat, eğitimlerin çocukların yeteneklerini geliştirmesine ve sosyal yaşama katılmalarına da destek olduğunu vurguladı. Kurslar sayesinde Türkçe bilmeyen çocukların da dil öğrenmelerinin sağlandığını anlatan Kat, "Çok istekli çalışıyorlar. Bu durum bizi oldukça mutlu ediyor. Burada sosyalleşiyorlar. Kötü anılarını unutuyorlar" ifadelerini kullandı. - Yetenekli olanlara ileri düzeyde eğitim verilecek Antrenör Kat, tenis, futbol ve karatede başarılı öğrencilere ileri düzeyde eğitim verilerek, yeteneklerini daha da geliştirmelerinin sağlanacağını kaydetti. Başarılı çocukların bu sayede milli takımlara seçilmesinin de önünün açılacağını vurgulayan Kat, "İçlerinde ilerde profesyonel spor yapacak kapasitede olan çocukları var. Onların arkasında olacağız ve spor yapmalarını sağlayacağız" ifadelerini kullandı. Suriyeli çocuklar da kendilerine spor yapma imkanı veren yetkililere teşekkür ederek, Türkiye'de bulunmaktan mutlu olduklarını söyledi. (AA) Yurt dışında tedavi olacak hastalara kolaylık Y urt içinde tedavileri yapılamadığı için yurt dışına gönderilecek hastaların işlemleri artık sadece Ankara'da yapılmayacak. Yurt dışı sevk raporları bundan böyle İstanbul'da Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir'de ise Yenişehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de verilebilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Sağlık Bakanlığı, Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan yurt dışı sevkleriyle ilgili düzenlemeyi birer yazıyla ilgili kurumlara bildirdi. SGK'nın Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna gönderdiği yazıda, yurt ic inde tedavileri yapılamayan genel sag lık sigortalılarıyla bunların bakmakla yu ku mlu oldugŭ kis ilerin ilgili hastanelerden aldıkları "Yurtdıs ına Tedaviye Go nderileceklere I lisķin Sag lık Kurulu Raporu"nun, daha önce Ankara Numune Egĭtim ve Arasţırma Hastanesinden teyit edilmesinin zorunlu olduğu, yogŭnlugŭn azaltılabilmesi ic in yapılan düzenlemeyle Iṡtanbul S isļi Hamidiye Etfal Egĭtim ve Arasţırma Hastanesi ile Iżmir Yenisȩhir Egĭtim ve Arasţırma Hastanesi (eski ismi Tepecik Egĭtim ve Arasţırma Hastanesi) yurt dıs ı tedavi ic in du zenlenen sag lık kurulu raporlarını teyide yetkili hastaneler olarak belirlendiği bildirildi. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunca il genel sekreterliklerine gönderilen yazıda ise SUT'taki düzenleme anımsatılarak, hizmetin aksamaması ve mağduriyet yaşanmaması için hakem hastane olarak belirlenen bu iki hastanede gereken önlemlerin alınması ve düzenlemenin diğer sağlık kuruluşlarına da bildirilmesi istendi. SUT'ta yurt dışı raporlarıyla ilgili yapılan düzenlemeyle bundan sonra hastalar sağlık kurulu raporlarını teyit için Ankara'ya gelmek zorunda kalmayacak, bu işlemler İstanbul ve İzmir'deki söz konusu iki hastanede de yaptırılabilecek. (AA) acı bilançosu Türkiye'de son 10 yılda 8 bini aşkın kişi suda boğulurken, en çok boğulma vakaları baraj göleti, sulama kanalları, nehir ve göl gibi durgun sularda meydana geliyor Türkiye'de son 10 yılda 8 bini aşkın kişi suda boğulurken, en çok boğulma vakaları baraj göleti, sulama kanalları, nehir ve göl gibi durgun sularda meydana geliyor. Yaz mevsimi dolayısıyla sıcaktan bunalanlar sahilleri tercih ederken, denizden uzak bölgelerdeki vatandaşlar ise çareyi en yakın yerdeki su birikintilerinde buluyor. Ancak baraj göleti, sulama kanalı, dere ve nehirlere kontrolsüz şekilde girilmesi nedeniyle her yıl çoğunluğunu çocuk ve gençlerin oluşturduğu yüzlerce kişi boğuluyor. Türkiye'de son 10 yılda 8 bini aşkın kişi suda boğulurken, en çok boğulma vakaları zemini balçıkla kaplı gölet, sulama kanalları ve göl gibi tatlı sularda meydana geliyor. Valiliklerin bazıları, boğulma vakalarının önüne geçilmesi amacıyla nehir, gölet, akarsu ve benzeri kontrolsüz alanlara girmeyi yasaklarken, 15 yaşından büyüklere Kabahatler Kanunu uyarınca 189 lira ceza uygulanıyor. Fakat DSİ'nin su kenarlarına koyduğu uyarı levhaları, yapılan uyarılar ve uygulanan para cezaları çocuk ve gençleri tehlikeli eğlenceden alıkoymuyor. - Bayramda 25 kişi boğuldu Bayram süresince Niğde, Mersin, Erzincan, Şanlıurfa, Konya, Samsun, Düzce, Bayburt, Bartın, Sakarya, Osmaniye, Trabzon, Ordu, Batman, Kırklareli, Çanakkale ve Kırşehir'de deniz ve göletlere giren 25 kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan 5'ini Batman'ın Kozluk ilçesinde serinlemek için gölete giren kız çocuğu oluşturdu. -''Boğulmaların yüzde 70'i tatlı Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü Beyşehir Gölü'nde su seviyesinin giderek azaldığı, kıyılarda yer yer metre çekilmenin olduğu belirtildi Beyşehir Göl, Çevre ve Doğa Koruma Derneği Başkanı Sami Tan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gölü besleyen kaynakların kuruması, yağışların az olması ve gölden yapılan tarımsal sulamanın kuraklığa bağlı olarak artmasının su seviyesinde gözle görülür ölçüde düşüş yaşanmasına neden olduğunu söyledi. Göl kıyılarında metre sularda meydana geliyor'' Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Ülkümen Rodoplu, AA muhabirine, boğulma vakalarında 20 yılda büyük artış olduğunu belirterek, boğulmanın 5-44 arasındaki yaş grubunda trafik kazalarından sonra en sık görülen ikinci ölüm nedeni olduğunu söyledi. ''Her yıl ortalama 900 kişi boğuluyor. 10 yılda 8 bini aşkın kişi hayatını kaybetti'' ifadesini kullanan Rodoplu, şöyle konuştu: ''Tüm dünyada yılda 140 bin kişinin boğulduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde her yıl ortalama 900 kişi boğuluyor. 10 yılda ise 8 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Türkiye'deki boğulma vakaları denizden daha fazla tatlı sularda gerçekleşiyor. Boğulmaların yüzde 70'i tatlı sularda meydana geliyor. Maalesef kontrolsüz şekilde suya girilmesi boğulmaya neden oluyor. Okullarda yüzme ve ilk yardım dersleri verilmeli.'' -''Aileler çocuklarının tehlikeli yerde suya girmesini engellemeli'' DSİ 10. Böle Müdür Vekili Hasan Kılıç ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapımı tamamlanan barajların ardından çok büyük alanın su altında kaldığını söyledi. Bölgede sıcaklığın yaz mevsiminde çok yüksek arasında değişen çekilmeler olduğunu dile getiren Tan, su seviyesindeki düşüşün endişe verici boyutta olduğunu ifade etti. Beyşehir'in içme suyunun da karşılandığı gölden tarımsal sulama için su alınmasının durması gerektiğini savunan Tan, şöyle devam etti: "Beyşehir Gölü'nde yaz aylarında buharlaşma ile milyonlarca metreküp su kaybı söz konusu. Su seviyesi düştükçe buharlaşma miktarı da artacak. Tarımsal sulamanın durmaması halinde su seviyesi daha da aşağıya inecek, gölün dengesi değişecek. Gölden tarımsal sulama için alınan su tasarruflu kullanılmalı, vahşi sulama yöntemleri yerine damlama sulama sistemine geçilmeli." Seviyenin düşmesi ile göldeki su kalitesinin de azaldığını, kıyılardaki çekilme nedeniyle bataklık alanların ortaya çıkmaya başladığını anlatan Tan, bunun da kötü kokuya ve sineklerin artmasına neden olduğuna dikkati çekti. - "Şu anki doluluk oranı muhafaza edilmeli" Tan, Beyşehir Gölü için devreye konulan Gembos Derivasyon Tüneli'nden her yıl kış ve bahar döneminde su aktarıldığını, bu projenin hayata geçirilmesi ile gölün hayat bulduğunu anımsatarak, şöyle konuştu: Valilikler, boğulma vakalarının önüne geçilmesi amacıyla nehir, gölet, akarsu ve benzeri kontrolsüz alanlara girmeyi yasaklarken, 15 yaşından büyüklere Kabahatler Kanunu uyarınca 189 lira ceza uygulanıyor seyretmesi nedeniyle vatandaşların serinlemek için yasak olmasına rağmen baraj göleti, sulama kanalı, dere ve nehirlere girdiğini vurgulayan Kılıç, şöyle dedi: ''Baraj gölleri ve sulama kanalları çevresine uyarı levhalar konulup, muhtarlar aracılığıyla vatandaşların ikaz edilmesine rağmen hala suya giren var. Boğulma olaylarının önlenmesi konusunda ailelere büyük görev düşüyor. Aileler çocuklarının tehlikeli yerde suya girmesini engellemeli.'' -''Tatlı su da yüzme bilenler için de boğulma tehlikesi var'' Dicle Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Öğretim Görevlisi Erol Arslan da Türkiye'de her yıl bine yakın kişinin boğulduğunu kaydetti. Baraj göleti, nehir ve sulama kanalında serinlemenin çok büyük tehlikesi olduğunu dile getiren Arslan, şöyle devam etti: ''Boğulan birini kurtarmaya çalışmak da çok tehlikelidir. Kurtarmaya çalışan profesyonel yüzücü değilse onun da hayatı risk altında olur. Çünkü boğulma tehlikesi geçiren kişi kendini kurtarmaya çalışan kişiye sarılarak, onu dibe çekecektir. Tatlı suyun ağırlığı daha fazladır. Suyun üzerinde kalmak için bayağı bir çaba vermek gerekir. Yüzme bilen insanlar için de boğulma tehlikesi var.'' (CİHAN) Beyşehir Gölü 150 metreye yakın çekildi "Ancak bu yıl yağışların az olması, kış döneminde yeterli karın yağmaması nedeniyle gölü besleyen kaynaklar kurudu. Ayrıca, erozyon nedeniyle gölün tabanında 1,5-2 metrelik balçık oluştu. O yüzden göldeki su derinliği giderek azalıyor. Ayrıca, yapılan göletler su kaynaklarını olumsuz etkiliyor. Göl havzasında artık yeni göletler yapılmamalı. Beyşehir Gölü'ndeki şu anki doluluk oranı muhafaza edilmeli. Tarımsal sulamanın durdurulması gerekiyor. Bu seneye gelinceye kadar suların çekildiği alanlarda böylesine derin çatlaklar oluşmuyordu. Bu sene yaşanan kuraklık, gölün gelir kaynaklarının kuruması ve tarımsal sulamanın zirve yapması üzerine tehlike çanları çalmaya başladı. Bir an önce bu konuda önlem alınmalı." - Belirlenen kotun altında su çekilmiyor DSİ 4. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise Beyşehir Gölü'nde su seviyesinin belirlenmiş kotlar arasında kullanıldığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Gerek Beyşehir Kadastro Mahkemesinin karar aldığı tarihten itibaren, gerekse Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun bize o kararı tebliğ ettiği günden bu yana Beyşehir Gölü'nün işletmesi belirlenen kotlar içerisinde yapılıyor. Maksimum kotta bin 124,60'ı, minimum kotta da bin 122,40'ı geçmiyoruz. Bugün itibariyle Beyşehir Gölü'nde bin 122,90 kotta su bulunmaktadır." (AA)

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Cumhurbaşkanı seçimine doğru geriye sayım başladı Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Cumhurbaşkanı adayları tabii ki son güne kadar kampanyalarındaki etkinlikleri sürdürecekler... Ama oy kullandığımız sayısız seçimden öğrendiğimiz bir gerçek var... Kim ne derse desin, herkes kendi vereceği oyu belirledi. Seçmenlerin büyük çoğunluğu hangi adayı Cumhurbaşkanı olarak görmek istediğine, karar vermiş durumda. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu seçimde açık arayla birinci olacağını rakipleri de ve hatta ondan nefret etmeyi meslek edinenler de kabullenmiş durumdalar... Erdoğan'ın birinci turda, yani 10 Ağustos oylamasında seçilmesi de, nabız yoklamalarının sonuçlarına göre kuvvetle muhtemel... Kısacası bilinmeyen durum Ekmeleddin İhsanoğlu ile Selahattin Demirtaş'ın seçmen katındaki tutulma oranlarının ne olacağıdır. Hangi akla hizmet? Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Erdoğan'ın karşısına a- day olarak çıkartan aklın gerçek sahibinin kim olduğunu tam olarak bilmiyoruz... Acaba Kılıçdaroğlu ve Bahçeli kendilerinin sahip olmadıkları nitelikleri, mesela yabancı dil bilmemenin veya kronik olarak her seçimde kaybetmenin getirdiği ezikliğin baskısını, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu öne sürerek mi aşmayı denediler? Ya da gerçekten birtakım odaklar bu ismi kendilerine kapalı zarfla mı sundu? Benim anlayamadığım durum Sayın İhsanoğlu'- nun bu adaylığı neden kabul ettiğidir? Saygın ve seçkin bir kişiliği simgeleyen Ekmeleddin İhsanoğlu, hangi akla ve mantığa dayanarak, kitleler gözünde karizmatik bir siyasi lider konumunda bulunan Erdoğan'ın karşısına "Amatör siyasetçi" görünümü ile rakip olarak çıkmaya karar verdi? Siyasi kaderler Türk siyasetinin ve sosyo -politik yapısının sorunlarına yabancı olan bir görünüm vererek sürdürdüğü kampanya, seçim kazanmaktan daha çok "Tanınma"yı amaçlayan bir tabloda değil mi? Son olarak "İstiklal Marşı" ile "Çanakkale Şehitleri Destanı"nı karıştırması bile, başlı başına bir olay değil mi? Neticede İhsanoğlu'nun alacağı oylar, herhalde Kılıçdaroğlu ile Bahçeli'nin siyasi kaderlerini de etkileyecektir. Gerek CHP'de gerekse MHP'de sürekli seçim kaybetmenin ezikliğinden bıkmış olan "Değiştirme Birlikleri" Cumhurbaşkanı seçiminden sonra herhalde birtakım düğmelere basacaklardır. Kendi partilileri arasından kimseyi Cumhurbaşkanı adayı olmaya layık bulmayan bu iki lider sonuçta, kendi kaderlerini İhsanoğlu'nun alacağı oylara endekslemiş durumdalar. Demirtaş ve Yeni Türkiye Üçüncü aday Selahattin Demirtaş'ın konumu ise, Türk siyasetinde yeni bir dönemin yansımasıdır. Bu durum Tayyip Erdoğan tarafından referanduma sunulup kabul edilen Anayasa değişikliği ile gerçekleşti. Artık bırakın Kürt seçmenlere dayalı partilerin Anayasa Mahkemesi tarafından musluk kapatılır gibi kapatılamamasını, "Kürt kimliği" ile bir siyasetçinin Cumhurbaşkanı adayı olması da Yeni Türkiye'nin yansımalarından biridir. Dilerim Demirtaş bu büyük olayı unutmaz ve seçim kampanyasının heyecanına kapılıp siyasi kadirbilmezliği simgeleyecek ölçüsüz söylemlere k- endini kaptırmaz... En azından Abdullah Öcalan kadar bilinçli ve akılcı davranır. Ama neticede Demirtaş, İhsanoğlu'ndan daha gerçek bir siyasi temsilin adayıdır Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Bayram sonrası genel bir değerlendirme Ve bir bayramı daha geride bıraktık.. Allah namazlarımızı, oruçlarımızı kabul buyursun.. Önümüzde Kurban bayramı var.. Bu sene Ramazanımız geçen seneden daha anlamlı idi. Biraz da bölgedeki çatışmalar, iç sorunlar, insanları daha fazla dikkatli olmaya zorladı sanırım.. Bana kalırsa daha katetmemiz gereken uzun bir yol var bu konuda.. Yine Moskova daki bayram namazı, İstanbul dan daha coşkulu idi.. İnsanlar büyük ölçüde semt camilerini tercih ettiler. Nedense imamlar cemaatlerini merkeze yönlendirme konusunda yetersizdi. Hatta Diyanet o yönde bir karar alsın, belki her ilçe ve belediyede bir mekanda kılınsın Bayram namazı ve diğer camilerdeki imamlar da cemaatı ile birlikte kalkıp musallaya gelsinler.. Yavaş yavaş Cuma namazlarında da denemeliyiz bunu.. Vakit namazları camide, Cuma namazları ulu-merkez camilerde bayram namazları açık havada musallada kılınır ve bayram namazlarına namaz kılamayacak durumda, küçük, ya da engelliler de katılır.. Bayram namazı camide olmuyor.. Musallaya çıkacağız. Sahra mescidinde kılacağız. Gerekirse şehrin dışına çıkacağız.. Cami meydanın önünde ise, imam caminin içinde değil, bahçede bulunacak.. Caminin içinde bayram manazı kılınmaz. Ne o herkes, alışmış camiye koşuyor.. Mübareğin elinde sigarası cami kapısına kadar geliyor. Namaz bitiyor, hutbeyi dinlemeden çıkıp cami bahçesinde sigarasını yakıyor.. Arkadaşlar hutbe namazdandır. Hutbeyi dinlemezseniz namazınız olmaz.. Bakın bu konuda birbirimizi uyaralım ve teşvik edelim.. İstanbul, Ankara gibi şehirlerde birden fazla yerde Bayram namazı kılnabilir belki, yani tabii şehirlerden daha büyük, yeni adı ile Metropollerde ciddi mekan ve taşıma sorunu, güvenlik sorunu olabilir. Onun için İstanbul da mesela Anadolu ve Avrupa olmak üzere iki mekan var.. Son yapılan iki büyük kent meydanı var. Buraları sahra mescidi olarak kullanabiliriz.. Üsküdar da Harem bölgesi, eskiden olduğu gibi sahra mescidi olarak yeniden dizayn edilebilir.. Bizim şu kiosk mescidler, sahra mescidleri konusunu da yeniden gözden geçirmemiz gerek.. Çamlıca da yapılan büyük mescid Anadolu yakasının ulu camisi ya da Cuma mescidi olabilir mesela.. Sultanahmet te aynı şekilde cuma mescidi olabilir, Sultanahmet ve Ayasofya meydanları ile birlikte düşünüldüğünde. Ama artık bayram namazlarında Musallaya çıkmalıyız.. Çoğunluğun dışına düşmek Fehmi KORU HABERTÜRK GAZETESİ PARALEL devlet iddialı bir soruşturma var ve bir grup Emniyet mensubu bu kapsamda gözaltına alındı; bazıları bu işle görevlendirilmiş mahkeme tarafından tutuklandı da... İddia, Paralel yapı içerisinde yer alan polislerin yasadışı dinleme yaptıkları... Devletin hassas mevkilerinde bulunan k- işiler de dinlenilmiş... Tutuklamalar görevi suistiimal, örgüt üyeliği ve casusluk ithamlarıyla yapıldı. Paralel yapı adıyla anılan oluşumun, devletin farklı birimlerinde görevli diğer unsurlarının da soruşturma kapsamına alınacağı söyleniyor. İddialar doğrudur, değildir, henüz yolun başındayken kesin hüküm verilemez. Ancak, görünen bir yönü üzerinde durabiliriz: Suç sayılan eylemlerin dini hiçbir özelliği bulunmuyor... Soruşturma kapsamına giren konular herhangi bir devlette de suç sayılır. Oysa kazın ayağı öyle değil: Gözaltına alınan devlet görevlileri, onların yakınları, destekçileri, olayla din arasında doğrudan bağlantı kuruyorlar. Özellikle de suçlananlara destek çıkan yayın organları; bazen doğrudan bazen dolaylı ama mutlaka İslami deyimler kullanılarak konuya yaklaşılıyor... Kuşku duyan, herhangi bir günün gazetelerine bu gözle bakabilir. Din ile irtibat kurulacaksa emanete hıyanet ile başlayıp fitne kavramına kadar ele alınabilecek pek çok ıstılah bulunabilir; ancak olayı biz (yani Müslümanlar) ve onlar (yani münafıklar) ikilemi açısından değerlendirmenin, açılan tartışmada yeri olmaması gerekir. Tartışmayı açanlar bakımından kendilerini çoğunluğun dışında bulmak gibi bir tehlikesi de var bu yolun... Yasadışı dinlenen kişilerin kayıt altına alınan görüşmelerinden hareketle muhatap oldukları yolsuzluk ithamlarını hesap dışı bırakıyor değilim. Önemli bir konudur yolsuzluk ve mutlaka üzerine gidilmelidir. Ancak ithamların üzerine oturduğu dinlemeler yasadışı yollarla elde edildikleri için hukuki açıdan sorunlu olduğu kadar, kişisel veya örgütsel tecessüs ürünü sayılacakları için dini açıdan da iler tutar tarafları yoktur. Suçlananların ve destekçilerinin ihtilafı ısrarla din alanına çekmeye çalışmaları, ülkenin hatırı sayılır bir kesimi üzerinde istedikleri etkiyi uyandırmadığı göz önünde tutulursa, arzulananın tam tersi bir gelişmeye sebep oluyor: İddia sahiplerinin dini açıdan sorgulanmasına... Dini konularda hassas geniş bir kesim, iddia ve ithamlarına kulak asmadıkları için kendilerini dini açıdan sorgulayanlarla aralarına mesafe koymaya başladı. Henüz itham sahiplerinin kulaklarına erişmemiş olabilir, ama sıkça duyulan bir gerçeği dikkatlerine sunmak isterim: İtham ettikleri kişiler ve kesimlere reva gördükleri ayrıştırıcı dini kavramlar, suçladıkları kesim tarafından, artık k- endileri hakkında da kullanılıyor... Onların suçladığı kesim çoğunluğu teşkil ettiğinden, suçlayanlar, giderek dini bir azınlık haline dönüşüyorlar. anlama geldiğini ve tarihte o duruma düşenlerin nasıl bir akıbete düçar olduğunu bilecek kadar ilim sahipleri bulunuyor; özellikle onların konunun bu yönü üzerinde imal-i fikr etmelerini beklerim. Burada Kim haklı kim haksız? değerlendirmesi yapmadığımı ayrıca vurgulamam gerekir mi, bilmem. Her iddia sahibi kendisine göre haklıdır ki iddiasını savunur; ancak kitleleri ikna edemeyen iddia sahiplerinin iddialarını inatla sürdürmeleri hoş olmayan sonuçlar doğurabilir. Tarihte doğurmuştur çünkü... Yol yakınken bu hayati konuda değerlendirme yapılmalı Bayram namazı bitiyor, herkes evine gidiyor. Arkadaşlar, öğleye kadar o meydanda kalalım.. Vakıflar, dernekler, o- dalar oraya standlar açsınlar.. Şirketler, bayramlaşmasını o meydanlarda yapsınlar. Toplu dualar gerçekleştirilsin. İkramlar yapılsın.. Hele Kurban bayramında herkes evine gidiyor.. Öğleye kadar meydanda kalmalıyız.. Kurbanı bir gün sonra keselim.. Asıl bereket o cemaatte. Bunu anlayalım artık. Caminin içi de, son cemaat mahalli de, avlusu da boşaltılmalı bayram namazında, herkes bizi görmeli, biz de birbirimizi görmeliyiz.. Namaz kılan imamı görmeli kardeşler.. Vaaz eden imam cemaatı görmeli.. Vaaz da, butbe de, dua da çok uzun olmamalı.. Belki bunlar cep telefonlarından dinlenecek şekilde, Arapça, İngilizce, Rusçaya da tercüme edilmeli, simultane olarak.. Hutbe kısa vaaz ya da nasihat şeklinde değil de, İslam ümmeti adına hüküm bildiren kat i mesajlar şeklinde olmalı.. Hem zamana ve dünyaya haykırmalııyız mesajımızı, hem de kendimiz için bir kural koymalıyız.. Diyanet İşleri başkanının konuşması güzeldi. Ama bu Bayram ve Cuma namazlarının muhteva ve üslubunu yeniden gözden geçirmemiz gerek.. Hutbe bir manifesto şeklinde olmalı.. Bir beyanname olmalı. Bunun için Hutbe hazırlanırken bir komite, halktan gelecek tekliflere açık bir şekilde oluşturmalı bu metni.. Biladi İslam dan gelen zatlar, ya da orada inceleme yapan uzmanlar, ya da Müslümanların temel meseleleri ile ilgili çalışma yapan kişi ya da topluluklar adına, dakikalık sunumlar yapılabilmeli, namaz öncesi.. Yine, Bayram namazı için daha hazırlıklar yapılırken, ya da namazdan sonrası için camii çevresinde fotoğraf sergileri ya da değişik sunumlar için panolar, mesela aile, uyuşturucu konusunda basın toplantıları ve istişare halkaları oluşturulabilmeli, tabii bir koordinasyonla.. Irak tan, Suriye den, Filistin den, Kerkük ten gelenler kendi sunumlarını yapabilmeli.. İnsanlar bayram namazına gelirken ve giderken, zikirler yapabilmeli, amin alayları düzenlenebilmeli.. Bu konuda Diyanet e de büyük görevler düşüyor, Namaz platformuna da, bizlere, hepimize de.. Kurban bayramında yeni Cumhurbaşkanının Kur an-ı Kerim tilavetini dinlemek nasıl olur mesela.. Daha yapacak çok işimiz var arkadaşlar.. Hac ve Umre okulları açmamız gerekiyor. Bu kardeşlerimiz nereye gittiklerini ne yapacaklarını öğrenmeleri gerek.. Haremi yeniden ihya etmemiz gerek acilen bu anlamda.. Surre alayları gibi, Hac ve umre uğurlamaları yapmamız gerek. Ayrılık çeşmesi sadece Marmaray ın bir durağı olarak kalmamalı.. 3. havaalanı ile madem 150 milyon insan gelip gidecek. Balkanlar dan, Kafkaslar dan gelenler Hac yolculuğuna İstanbul dan hızlı trenle yoluna devam edecekler.. Haremi bu anlamda bir an evvel yeniden ihya etmeliyiz.. Yapacak çok işimiz var, Durmak yok, yola devam.. Selam ve dua ile

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, nargilenin en az sigara kadar zararlı olduğunu, kanser ve kalpdamar hastalıklarına yol açtığını ve bir nargilenin en az 50 sigaraya bedel olduğunu belirterek, "Nargile ile mücade kararlılıkla devam edecek. Kesinlikle tütünle ilgili tüm yasaklar nargile için de geçerli" dedi. Tütün kontrolünde dünya ülkelerine örnek olan Türkiye, tütün ürünü olarak kabul edilen ve sigara ile benzer olumsuz etkilere sahip nargile konusunda başta farkındalık artırıcı kamu spotları, eğitim faaliyetleri olmak üzere gerekli yasal düzenlemelerle insan sağlığını korumak için mücadele ediyor. "Ucunda Ölüm Var" sloganıyla, nargilenin zararlarına ilişkin farkındalık artırmaya yönelik kamu spotları televizyonlarda yayımlanırken; bir yandan da konunun tüm paydaşları her türlü seminer, oturum ve konferans gibi etkinliklerle halkı bilgilendirmeye çalışıyor. Müezzinoğlu, nargile ile mücadele kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, nargilenin de tütünle mücadele içinde yer aldığını vurgulayarak, "Nargile için de önümüzdeki dönemde aynı kararlılıkla mücadele edilecek. Kesinlikle tütünle ilgili tüm yasaklar nargile için de geçerli olacak" dedi. Bir nargilenin en az 50 sigaraya bedel olduğunun altını çizen Müezzinoğlu, nargilenin de sigara ile benzer sağlık sorunlarından sorumlu olduğunu; başta kanser olmak üzere kalp damar hastalıkları gibi birçok hastalığa yol açtığını söyledi. Tütünle mücadele kapsamında sigarada olduğu gibi nargilede de mücadelenin devam edeceğini, ilgili işletmelere kararlılıkla denetimlerin yapılacağını vurgulayan Bakan Müezzinoğlu, sağlıklı bir gelecek ve güçlü yarınlar için sigaradan, alkolden, nargileden uzak gençlerin yetişmesi için çalışacaklarını bildirdi. Bir ülkenin en önemli gücünün sağlıklı genç nüfus olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, tütünle mücadele sonrasında yeni kuşakların sigaraya karşı tepkili olduğunu, aynı tepkinin nargile için de geçerli olabilmesi için toplumsal bilincin artırılmasının önemine dikkat çekti. "Mücadele kapsamında hiçbir şeyden kaçınmayacaklarını" dile getiren Müezzinoğlu, "gerektiğinde her türlü yasal düzenlemeye hazır olduklarını" vurguladı. Müezzinoğlu, sigara ile mücadele kapsamında yasakların genişleyeceğini; bu kapsamda hastaneler, alışveriş merkezleri, çocuk parkları ve yetişkin parklarına yönelik yeni düzenlemelerin hazırlandığını belirtti. Çocuk parklarında kesinlikle sigare içilmesine izin verilmeyeceğinin altını çizen Müezzinoğlu, açık alandaki restoranların açık alanın bir köşesinde sigara içme alanı yapılacağını bildirdi. Her türlü yasal düzenlemenin nargile için de geçerli olacağını vurgulayan Müezzinoğlu, "Sigara kullanımını en aza indirmeyi, mümkün olduğunca sıfırlamayı hedefliyoruz. Nargile de bir tütün ürünüdür ve bu nedenle tütünle ilgili tüm yasaklar nargile için de geçerli olacaktır. Kararlılığımız kesindir" diye konuştu. -Yasakları ihlal eden işletmelere para cezası ve kapatma Mevcut uygulamaya göre, nargile içilen işyerlerinde uyulması gerekli hususlara aykırı davranışlara uygulanacak yaptırımlardan öne çıkanlar şöyle: -Nargilelik tütün mamulü içimi yapılan işyerlerinin,tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan (TAPDK) uygunluk belgesi alması zorunlu tutuluyor. Bu belge bulunmayanlara 7 bin 612 TL idari para cezası veriliyor ve tekrarı halinde bir önceki cezanın iki katı idari para cezası uygulanıyor. -Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alanların, örgün eğitim kurumları, dershaneler ve öğrenci yurtlarına kapıdan kapıya en az 100 metre mesafede bulunması, okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarının; kültür ve sosyal hizmet binalarının; bu binaların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin, yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında yer almaması, sağlık, kültür, sosyal hizmet ve spor hizmeti verilen yerlerin hizmetin ifa edildiği alanların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında bulunmaması gerekiyor. Başbakanlık Genelgesinde belirtilen "kapalı alan" tanımına girmeyen alana sahip olması, zorunlu tutuluyor. İhlal halinde ise uyarı yapılarak Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Ağustos 2014 Cumartesi Tütünle ilgili tüm yasaklar nargile için de geçerli olacak Sağlık Bakanı Müezzinoğlu,"Nargile için de önümüzdeki dönemde aynı kararlılıkla mücadele edilecek.mücadele kapsamında hiçbir şeyden kaçınmayacağız. Gerektiğinde her türlü yasal düzenlemeye hazırız" dedi gerekli düzeltmelerin yapılması için süre veriliyor. Süre sonunda aykırılığın devam etmesi halinde veya aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde süre verilmeksizin Kurumca verilen belgeler iptal ediliyor. -18 yaş altına nargile verilmesi yasak Nargile, 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamıyor ve tüketimlerine sunulamıyor. Nargilelik tütün mamülü, dumanı direkt, nargile dışında başka araçlarla veya suyun dışındaki başka bir madde içerisinden geçirilerek tüketime sunulamıyor. Nargilelik tütün mamülü içiminde kullanılan nargileler, her kullanımdan sonra içerisinde bulunan suyun değiştirilerek temizlenmesi, üzerinde bulunan ve insan ağzıyla temas eden parçasının (sipsi) her kullanımda yenilenmesi, bu parçanın tek kullanımlık, kullanım sonrası atılan (disposable) cinsinden olması gerekiyor. Uygun davranmayan iş yerlerine 3 bin 43 TL'den 7 bin 612 TL'ye kadar idari para cezası veriliyor. İçimin yapıldığı alan/alanlarda herkes tarafından görülebilecek şekilde; tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık ve yasal uyarı yazılarının bulunması gerekiyor. Bunun dışında hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin 520 TL para cezası ile cezalandırılıyor. Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü halinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü halinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılıyor. Nargilenin sunulduğu iş yerine ait alanlarda, bu mamullerin tüketimini özendirici ve teşvik edici reklam, tanıtım, kampanya, promosyon veya herhangi bir etkinlik yapılamıyor. Buna aykırı davranılması halinde TAPDK tarafından 76 bin 142 TL'den 380 bin 715 TL'ye kadar para cezası verilebiliyor. Bu cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekrarlanması halinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü halinde iki kat artırılarak verilirken, aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılıyor. Nargile şişeleri üzerinde, usul ve esasları Kurumca belirlenen sağlık uyarılarının da bulunması gerekiyor. Aykırı hareket eden üretici firmalar, TAPDK bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idari para cezası ile cezalandırılıyor. Cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü halinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü halinde iki kat artırılarak veriliyor. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılıyor. (AA) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi "Çocuklarınızın çizdiği resimlere dikkat edin" Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, çocukların bilinçaltında olan ama dışa vuramadıkları durumları resimle ifade edebildiğini belirterek, ebeveynlere çocuklarının çizdiği resimlere dikkat etmeleri önerisinde bulundu Kıkırdak hasarlarına KÖK HÜCRELİ çözüm Trabzon'da kurulan, Türkiye'de hücresel tedavi alanında organizasyonunu tamamlamış Atigen-cell Hücre ve Gen Tedavi Merkezinde, sağlıklı kıkırdaktan alınan örnekle kök hücre üretilip kıkırdak hasarları giderilebiliyor. Atigen-cell Hücre ve Gen Tedavi Merkezi Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Ertürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezlerinin, Sağlık Bakanlığı tarafından 2007'de hücresel tedavi ürünleri üretim merkezi ile bu üretilen ürünlerin uzun süre saklanması konusunda ruhsatlanmış biyoteknoloji şirketi olduğunu söyledi. Hücresel tedavinin giderek yaygınlaştığını belirten Ertürk, "Yaklaşık 7 yıldır hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere hücre üretiyoruz. İlaç ve cerrahi yöntemle tedavi edilemeyen bazı hastalıklar bugün hücresel tedavi dediğimiz kök hücrelerin kullanılmasıyla tedavi edilebiliyor. Dolayısıyla ilaç ve cerrahinin dışında artık hücresel tedavi de yeni bir tedavi yöntemi oldu" dedi. Ertürk, son yıllarda kıkırdak hasarlarında da hücresel tedaviye yönelik taleplerin arttığını ifade ederek, "Kıkırdak hasarları ağrı ve hareket kısıtlığı ile yaşam kalitesinin düşmesine neden olur. Kıkırdak dokusu hasarlarında yaralanma sonrası dokunun kendi kendini onarma ve yenileme kapasitesi kan damarlarının olmaması ve kıkırdağın yapısını oluşturan destek dokuların düşük etkisi nedeniyle sınırlıdır" diye konuştu. Kıkırdak hasarlarının onarımında çeşitli yöntemler kullanıldığını anlatan Ertürk, "Kıkırdak hasarlarının onarımı için cerrahi yöntemlerin yanı sıra fizik ve oral tedavi yöntemleri de uygulanıyor. Bu yöntemlerin bazıları sadece küçük ebattaki hasarların tedavisinde etkiliyken bazıları da sadece doku tamirinde kısa süreli dayanıklılık sağlamaktadır" i- fadelerini kullandı. "Çoğalttığımız hücreler kıkırdağın ana hücreleridir" Prof. Dr. Ertürk, Atigen-cell Hücre ve Gen Tedavi Merkezinde kıkırdak hasarlarının onarımı için kök hücre ürettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Merkezimizde geleneksel yöntemler dışında hücresel tedavi yöntemini geliştirip kıkırdağı oluşturan hücreleri kullanarak kıkırdakta oluşan hasarı giderebiliyoruz. Cerrahi bölümündeki arkadaşlar cerrahi yöntemiyle eklem içine girerek bize pirinç tanesi kadar kıkırdak dokusu gönderiyor. Biz de o pirinç tanesi kadar dokuyu laboratuvar şartlarında otolog serum ile çoğaltıyoruz. Çoğalttığımız hücreler kıkırdağın ana hücreleridir. Daha sonra ürettiğimiz bu hücreleri cerrahi bölümündeki arkadaşlara geri gönderiyoruz. Bu işlem sonunda elde ettiğimiz hücreler kıkırdak hasarı olan hastaya doktorun tercih ettiği yöntemle uygulanarak hasar gideriliyor." İşlem sonrası ilk 6 ay yenilenmenin zayıf ve dayanıksız olduğuna dikkati çeken Ertürk, "İşlem sonrası 8 ile 15 aylardan sonra kıkırdak yenilenmesi tamamen olgun düzeye erişir. Bu nedenle hasta hareket ederken ve egzersiz yaparken dikkat etmeli. Mümkün olduğunca doktorun verdiği egzersiz programının dışına çıkmamalıdır" dedi. (AA) Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya: "Et protein içeriğiyle mineral maddesiyle vitaminleriyle insanın beslenmesinde önemli bir paya sahip. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde et önemli bir gıda maddesi" diye konuştu Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mükerrem Kaya, etin protein içeriğiyle mineral maddesiyle vitaminleriyle sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde önemli bir gıda maddesi olduğunu belirterek, "Etin tek başına tüketilmemesi lazım. Yanında yeşili, sebzesi, soğanı, meyvesi mutlaka olması gerekiyor çünkü bunların koruyucu etkileri var" dedi. Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayvansal kaynaklı gıdaların insan beslenmesinde mutlaka bulunması gereken gıda maddeleri olduğunu dile getirerek, etin tokluk hissi vermesi ve ayrıca, lezzeti ve aroması nedeniyle çok tercih edildiğini söyledi. Etin insan sağlığı üzerinde farklı şekillerde olumsuz etki gösterebildiğini anlatan Dilci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanın en doğal halinin çocukluk dönemi olduğunu ve kişinin iç dünyasını yansıtacak en sağlıklı bilgiyi bu dönemde verdiğini söyledi. Çocukların psikolojisi üzerine 9 kişilik bir ekiple araştırma yaptıklarını belirten Dilci, araştırmada, Sivas ve Kayseri'de yaşları 5-12 yaş arasında değişen 60 çocuk üzerinde gözlem yaptıklarını dile getirdi. Araştırmanın yaklaşık 3 yıl sürdüğünü ifade eden Dilci, araştırmada, çocukların çizdiği resimlerin uzmanlarca incelendiğini ve sonuçların ailelerin görüşleriyle karşılaştırıldığını belirterek, "Çocukların kendilerini en iyi, çizdikleri resimlerle ifade ettiğini ve onların çizdiği her çizginin, kullandığı her rengin kişiliğine dair etkili mesajlar verdiğini gördük. Bu çalışma, çocukların davranışlarının gerçek olup olmadığının aileleriyle de görüşülüp karşılaştırıldığı ve doğrulandığı bir çalışma oldu. Çalışmada öğretmenlerin gözlemlerini de işin içerisine katarak kararlı bir sonuca u- laştık. Aslında çocuklarımız resim yoluyla 'bizi' anlatıyor" diye konuştu. Araştırmanın, çocukların çizdiği resimlerle iç dünyaları ve aileleriyle iletişimleri hakkında bilgi verdiğini belirten Dilci, "Çocuk, bilinçaltında olan ama dışarı vuramadığı durumları resim yoluyla ifade edebilmekte. Bu konuda eğer dikkatli gözlem yapılırsa, çocukların gelecekte oluşabilecek olası karakter sorunları veya yaşayabilecekleri kişilik sorunları üzerine birtakım önleyici çözümler getirilebilir" dedi. Çocukların çizdiği resimlerin yorumlanması Doç. Dr. Dilci, şunları söyledi: Geniş bir zemin üzerine çok küçük bir resim çizen, elleri ve ayakları da çok küçük çizen çocukta kaygı, öz güven sorunları olduğunu söyleyebiliriz. Ailesini çizen bir çocuk, resimde ailesini yeterince iyi yansıtamıyorsa, anneyi çok yakın, babayı çok uzaklarda çizmişse bu, çocuğun babayla ilgili iletişim sorununun olduğunu gösterir, kendisini annesine daha yakın hissediyor demektir. Başı çok büyük çizen çocuğun daha çok bilişsel sorun yaşadığı gözlenmiştir. Göz, diş, burun, kulak ve saçları gereğinden fazla abartılı ve birbirine karışık çizen çocuğun gelecekte aykırı bir tip olabileceği üzerine yoğunlaşılabilir. Baca resmi var ve bacadan duman çıkıyorsa bu, ailedeki mutluluk özlemini ifade eder. Resimde evin perdeleri varsa çocuğun aile içerindeki aidiyet ve mahrem duygusu üzerine yoğunlaşılmasını gösterir. Çocuğun yeşil, pembe, mavi tonu kullanması ve güneşi çizmesi, onun hayata umutla baktığının göstergesidir." Araştırmanın sonuçlarını kitap haline getirdiklerini aktaran Dilci, "Çocukların davranışlarına rehberlik edecek bir kitap oldu. Ailelerin çocuklarını tanımasında kitabın içerisindeki resimler onları fikir sahibi edebilir. Öğretmenlere de rehberlik edebilir" dedi. CÜ Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, çocukların bilinçaltında olan ama dışa vuramadıkları durumları resimle ifade edebildiğini belirterek, ebeveynlere çocuklarının çizdiği resimlere dikkat etmelerini önerdi Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, çocukların bilinçaltında olan ama dışa vuramadıkları durumları resimle ifade edebildiğini belirterek, ebeveynlere çocuklarının çizdiği resimlere dikkat etmeleri önerisinde bulundu. Dilci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanın en doğal halinin çocukluk dönemi olduğunu ve kişinin iç dünyasını yansıtacak en sağlıklı bilgiyi bu dönemde verdiğini söyledi. Çocukların psikolojisi üzerine 9 kişilik bir ekiple araştırma yaptıklarını belirten Dilci, araştırmada, Sivas ve Kayseri'de yaşları 5-12 yaş arasında değişen 60 çocuk üzerinde gözlem yaptıklarını dile getirdi. Araştırmanın yaklaşık 3 yıl sürdüğünü ifade eden Dilci, araştırmada, çocukların çizdiği resimlerin uzmanlarca incelendiğini ve sonuçların ailelerin görüşleriyle karşılaştırıldığını belirterek, "Çocukların kendilerini en iyi, çizdikleri resimlerle ifade ettiğini ve onların çizdiği her çizginin, kullandığı her rengin kişiliğine dair etkili mesajlar verdiğini gördük. Bu çalışma, çocukların davranışlarının gerçek olup olmadığının aileleriyle de görüşülüp karşılaştırıldığı ve doğrulandığı bir çalışma oldu. Çalışmada öğretmenlerin gözlemlerini de işin içerisine katarak kararlı bir sonuca u- laştık. Aslında çocuklarımız resim yoluyla 'bizi' anlatıyor" diye konuştu. Araştırmanın, çocukların çizdiği resimlerle iç dünyaları ve aileleriyle iletişimleri hakkında bilgi verdiğini belirten Dilci, "Çocuk, bilinçaltında olan ama dışarı vuramadığı durumları resim yoluyla ifade edebilmekte. Bu konuda eğer dikkatli gözlem yapılırsa, çocukların gelecekte oluşabilecek olası karakter sorunları veya yaşayabilecekleri kişilik sorunları üzerine birtakım önleyici çözümler getirilebilir" dedi. (AA) "Sağlıklı nesiller yetiştirmek için et tüketimi önemli" Kaya, şunları kaydetti: "Dikkat etmediğimizde et hazırlanırken bazı zararlı bileşikler oluşmaktadır. Onun için ramazanda mangal keyfini pek uygun görmüyorum. Bir sürü zararlı maddeyi ete bulaşan, kimyasal, kanserojen maddeleri vücuda almış oluyoruz. Mangal keyfini biraz erteleyelim. Ramazanda ve ramazandan sonra da aynı şeyi yapmamız gerekiyor. Bu şekilde dumanların, ateşe aşırı şekilde yaklaşılarak yapılan bir mangalın ister ramazanda ister ramazandan sonra olsun sağlık üzerine çok olumsuz etkileri var." Özellikle dumandan ete bulaşan çok sayıda kanserojen madde olduğunu dile getiren Kaya, "Bu açıdan çok dikkatli olmak gerekiyor. Eti, yavaş pişireceğiz. Mümkün olduğunca hele ramazanda kızartmalardan uzak duracağız" i- fadelerini kullandı. Etin haşlanmışının, daha yavaş pişirilmiş olanın tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Kaya, ızgara veya mangal yaparken etin yağsız olmasına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Yağsız ve kaliteli etlerin mangalda pişirilmesi gerektiğini ve etin kuru sıcaklıkta çok kalmaması gerektiğini anlatan Kaya, "Etin yanında yeşili, sebzesi, soğanı, meyvesi mutlaka olması gerekiyor. Etin tek başına tüketilmemesi lazım. Etin yanında mutlaka bunlar da olmalıdır çünkü koruyucu etkileri vardır" dedi. Prof. Dr. Kaya, "Et, protein içeriğiyle mineral maddesiyle vitaminleriyle insanın beslenmesinde önemli bir paya sahip. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde et önemli bir gıda maddesi" şeklinde konuştu. Türkiye'nin çok fazla et tüketen bir ülke olmadığına dikkati çeken Kaya, şöyle devam etti: "Tükettiğimiz eti de sağlıklı bir şekilde pişirelim ve tüketelim. Eti hazırlarken sağlıksız hale getirmeyelim. Problemimiz bu. Dikkat edilmesi gereken husus, yüksek sıcaklıklardan kaçınılacak, ateşle doğrudan temas olmayacak. Ateşten, 15 santimetrelik bir mesafenin korunması lazım. Saf odun kömürünü kullanmak gerekiyor. Yağsız et tercih edilmeli. Odun kömürünün kor haline gelmesi gerekiyor. Eğer et yağlıysa yağlar eriyip kömürün üzerine düştüğü zaman çıkan dumandan ete çok sayıda kanserojen madde bulaşmaktadır. Bizzat kendi kendimize aslında zarar veriyoruz." (AA) Lensle denize veya havuza girenlerde körlük riski Korneanın iltihaplanmasında kontakt lenslerin risk faktörü oluşturabileceğine işaret eden uzmanlar, bu vakaların yüzde 19-42'sinin kontakt lens kullanımıyla ilişkili olduğunu bildirdi Kontakt lensle denize veya havuza girenlerde, banyo yapanlarda körlüğe kadar giden sağlık sorunları ortaya çıkabileceği bildirildi. Doç. Dr. Küçükerdönmez, kontakt lense bağlı gelişen rahatsızlıklarla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Kontakt lensin yapısının bozulması veya göz üzerinde oluşturduğu değişikliklere bağlı komplikasyonların en sık görülen sorunlar olduğunu dile getiren Küçükerdönmez, şunları söyledi: "Kontakt lensler gözümüzde bazı değişikliklere yol açar, özellikle de gözyaşında. Vücuda yabancı bir madde olan kontakt lens, bağışıklık sistemini harekete geçirir. Kirpik dibi hastalığı, kişinin kontakt lensi kötü kullanımı, kontakt lens materyalinin gözle uyum sağlamaması veya kontakt lensin kendi parametrelerinin uyumsuz olması gibi sebepler bu türlü komplikasyonların çıkmasına yol açabilir." Korneanın iltihaplanmasında kontakt lenslerin risk faktörü oluşturabileceğine işaret eden Küçükerdönmez, bu vakaların yüzde 19-42'sinin kontakt lens kullanımıyla ilişkili olduğunu anlattı. Kontakt lensle denize, havuza girmenin bu tür hastalıklara davetiye çıkardığını dile getiren Küçükerdönmez, "Bu her kontakt lensle denize girenlerde hastalığın çıktığı anlamına gelmiyor, hatta çoğunda olmuyor. Çünkü gözyaşı fonksiyonları, kontakt lensin düzgün temizliği korumada etkili oluyor, gözün savunma mekanizmaları tarafından iltihaba yol açmıyor. Ama bir kez yol açarsa ciddi körlüklerle karşı karşıya kalınabilir. Çünkü tedavisi çok zordur" diye konuştu. Doç. Dr. Küçükerdönmez, devamlı temizlik görevi sağladığı için gözyaşının göz için büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Kontakt lens işte bu noktada etkili oluyor. Taşıyıcı görevi yaptığı gibi hem gözyaşını bozabiliyor hem de mikroorganizmayı kendi içine hapseden biyofilmler daha kolay oluşuyor ve tutunuyor. Böylece gözümüze mikroorganizmalar taşınmış oluyor" ifadesini kullandı. Kontakt lens kullanımına bağlı gelişen iltihaplanma belirtileriyle ilgili bilgi de veren Doç. Dr. Küçükerdönmez, hastaların genellikle gözde yabancı cisim hissi, gözyaşında artma, sulanma ya da kızarık gözle başvurduğunu belirtti. Doç. Dr. Küçükerdönmez, böyle bir durumda çok hızlı tedavi gerektiğini, hemen damla tedavisine başlanması gerektiğini kaydederek, gözden alınan kültürün hastalığın tanısında faydalı olduğunu söyledi. Komplikasyon gelişmemesi için öneriler Doç. Dr. Küçükerdönmez, kontakt lens kullanımında komplikasyon gelişmemesi için şu önerilerde bulundu: "Kontakt lenslerin bakımı ve belli dönemlerde doktor ziyaretleri çok önemli. Kontakt lensin göze uyumu sağlandıktan sonra hastanın ve doktorun özellikle kontakt lens bakımı, gece çıkarılması, belli aralıklarla lens k- abının ve solüsyonunun değiştirilmesi, hijyen, lensle yüzülmemesi gerektiği veya yüzülüyorsa mutlaka su geçirmeyen deniz gözlüklerinin, yüzme gözlüklerinin kullanılması, lensle banyo yapılmaması, gözde kızarıklık olduğunda hemen hekime gelinmesi konularında bilgilendirilmesi gerekiyor." Kontakt lenslerin, düzgün kullanıldığında hiçbir sıkıntı yaratmadığını ve uzun yıllar rahatlıkla kullanılabildiğini bildiren Doç. Dr. Küçükerdönmez, kişilerin hijyen, lenslerin uyurken çıkarılması gibi konularda bilgilendirilmesinin şart olduğunu vurguladı. (AA)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 27ubat Ağustos Perşembe Cumartesi 10 numara yağ kullanan canıyla kumar oynuyor! Seyir halindeyken yanan otobüs olaylarıyla son günlerde yeniden gündeme gelen 10 numara yağ tehlikesi, akaryakıt, ulaştırma ve otomotiv sektörlerini tehdit ediyor. TABGİS Başkanı Zülfikar, "Suriye ve Irak'tan gelen mazot ile 10 numara yağı kullanan kişi bile bile ölüme gidiyor" dedi Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası (TABGİS) Başkanı Ferruh Temel Zülfikar, son günlerde yanan o- tobüslerle yeniden gündeme gelen 10 numara yağ konusuna ilişkin, "10 numara aslında kaçağın kod adı. Bunun içinde teneke teneke Suriye mazotu da olabiliyor. Suriye'den, Irak'- tan gelen mazotu da 10 numara yağı da kendi aracına koyan vatandaş canıyla kumar oynuyor" dedi. Gündeme yeniden gelen 10 numara yağ ve kaçak akaryakıt konusu, akaryakıt, u- laştırma ve otomotiv sektörü paydaşları tarafından tartışılıyor. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan TABGİS Başkanı Zülfikar, 10 numara yağ fiyatlarının Suriye'den kaçak yollarla yurda giren mazotla rekabet edebilmek amacıyla ucuzladığını belirtti. Güneydoğu illerinde satılan kaçak mazotun litre fiyatının 1,8 liraya kadar gerilediğini dile getiren Zülfikar, kaçak yakıtın artık 10 numara yağ adı altında da satıldığına dikkati çekerek, "10 numara aslında kaçağın kod adı. Bunun içinde teneke teneke Suriye mazotu da olabiliyor. Yani bunu 10 numara diye satıyorlar ama gerçekte Suriye'den kaçak gelen mazotu, rafine edilmemiş patlamaya hazır bomba niteliğindeki mazotu satıyorlar" diye konuştu. "Şu anda 10 numara yağ diye kalıp yağı gibi ne olduğu belli olmayan ürün satılıyor" bilgisini veren Zülfikar, "Suriye'den, Irak'tan gelen mazotu da 10 numara yağı da kendi aracına koyan vatandaş canıyla kumar oynuyor. Bu ürünler özellikle rafine edilmemiş kaçak mazot, orada çok ilkel şartlarla üretilen bir şey. Bunun güvenilir bir yanı yok ki alıp bunu aracınızda kullanasınız" i- fadelerini kullandı. - "Talep olmazsa arz da yapılmaz" Zülfikar, kaçak yakıtın sadece büyük araçlarda değil, hususi dizel araç sürücüleri tarafından da kullanıldığını vurgulayarak, denetimlerin artması gerektiğini kaydetti. Denetimlerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde ilgili diğer kamu kurumlarından oluşan bir komisyon tarafından yürütüldüğünü anlatan Zülfikar, şunları kaydetti: "Denetimleri sadece arzın üzerine giderek yapamayız. Gidiyoruz 1 boru hattı yakalıyoruz, ertesi gece 3 tane daha kuruyorlar. Talebi kesmemiz lazım. Yollarda fatura kontrolü yapılan maliye noktaları var. Buralara ilgili kamu otoritelerini konuşlandırarak egzoz emisyon ölçüm cihazlarıyla çok rahat kontrol yapılabilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu noktada tek seferde liraya kadar ceza kesebiliyor. Bu cezaları kestiğiniz takdirde tüketici artık bu ürünü almaz. Yakıt denetimleri daha çok gümrüklerde yapılıyor. Ama bu yeterli değil, gerçek kaçak kullanıcısını atlıyoruz." Kaçak yakıt konusunda güncel yargı kararlarına göre alanın da suçlu bulunduğunu hatırlatan Zülfikar, "Geçtiğimiz günlerde Yargıtay bir karar verdi. Dedi ki, 'Artık alan da suçlu.' Siz 4,5 liralık bir ürünü 1,5 liraya alıyorsanız bilmemeniz mümkün mü? O zaman alıp aracında kullanan tüketiciyi de cezalandırmak gerekiyor. Talep olmazsa arz da yapılmaz. Böylece insanların canı da tehlikeye girmez" değerlendirmesini yaptı. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Genel Başkanı Mehmet Erdoğan ise haksız rekabete neden olması sebebiyle, 10 numara yağ ve kaçak mazota karşı olduklarını dile getirdi. Türkiye'de bazı otobüs, tır, kamyon ve benzeri araçlarda yakıt yerine 10 numara yağ kullanıldığının bilindiğini ifade e- den Erdoğan, "Bu ürünün motora, sektöre ve çevreye zararı oldukça fazladır. Ayrıca devlete de zararı var. Firmalar arasında rekabete yol açtığı için kurumsal şirketlerin tamamı bu ürüne karşıdır" diye konuştu. Bir otobüsün yıl boyunca yaklaşık 90 ton mazot kullandığını aktaran Erdoğan, "Bu mazotun faturasını devlete ibraz edelim, bunun belli bir yüzdesini bize iade etsinler. Biz de taşıma modları olan hızlı trenler, uçaklar ve diğer taşıma araçları arasında kendimize yer bulalım" dedi. Son yıllarda şehirler arası otobüs kazalarının ve buna bağlı ölümlerin azaldığını aktaran Erdoğan, şehir içi taşımacılık yapan araçların kazalara daha fazla karıştığını kaydetti. Türkiye'de yaklaşık 600 bin otobüsün bulunduğu ancak kamuoyunca hepsinin şehirlerarası tarifeli ve D1 belgeli (Belirli bir ücret ve zaman tarifesine göre düzenli yolcu taşımacılığı yapacak kişilere verilen belge) otobüs olarak algılandığını anlatan Erdoğan, "Biz kayıtlı 345 şirket 8 bin 500 otobüsle hizmet veriyoruz. Türkiye'de günde 15 binin üzerinde seferle, 500 ila 1 milyon kişi arasında insan taşıyarak hizmet vermeye çalışıyoruz. Bunların çoğu büyük kurumsal şirketlerdir. Şehirlerarası otobüslerde yaş ortalaması genellikle üç, üç buçuk arasında, yani yeni otobüsler kullanıyoruz" diye konuştu. Erdoğan, karayolunda taşıma yapan en güvenli aracın D1 belgeli sefer yapan otobüsler olduğunu kaydetti. Kale Turizm'in Esenler Otogarı'ndaki yetkilisi Murat Demir ise, bir litre mazotun 4,65 lira olduğu bir ortamda kurumsallaşamayan bazı firmaların bu yola başvurduğunu söyledi. Demir, "Bunun sebebi bir litre mazotun 4,60 kuruş olduğu yerde, 10 numara yağın da yarı yarıya maliyeti olduğu için mecburen kullanacak" diye konuştu. Otobüslerin pahalı araçlar olduğunu belirten Demir, 12 ay boyunca maliyetlerin değişkenlik gösterdiğini hatırlatarak şunları aktardı: "Karayollarının, devletin verdiği bir fiyatın altında yolcu taşınıyorsa, rekabet de varsa bu adam ne yapacak? Tabii ki yarı yarıya fiyatı olan 10 numara yağ kullanacak. Otobüsün kilometre başında 1-1,10 lira yakıt maliyeti var. Bu adam bin kilometre yolda 46 yolcudan ortalama 2 bin küsur lira kazanıyor. Bin kilometre yolda bin lira yakıt, 3 şoför ücreti 150 liradan 450 lira Host'u, muaviniyle beraber lira etti. Otobüs sahibine yahut sahibiyse şoföre ne kalıyor lira kalıyor. Adam 1 trilyon para bağlamış, ne yapması gerekiyor?" Basına sıkça yansıyan "otobüs yangını" haberlerinin herkes tarafından görüldüğünü aktaran Demir, kendileri gibi taşıt tanıma sistemi ve faturalı yakıt kullanan firmaların yeterince denetlenemeyen firmalar karşısında rekabet güçlüğü çektiğini anlattı. Demir, şehirlerarası yollarda kaçak mazot ve 10 numara yağ satışlarının sürdüğünü belirterek, denetimlerin sıklaştırılması gerektiğini kaydetti. Otogarda gezildiğinde 10 numara yağ kullanan araçların kokudan dahi ayırt edilebileceğini belirten Demir, "Izgara mı yapıyor otobüsün içerisinde, garip kokular çıkıyor. Otogardaki insanlar adına ben sağlığımdan bile tereddütteyim" ifadelerini kullandı. Otogar Fren-Mekanik Servisi işletmecisi Ali Kara da, otogarda düzenli olarak denetimlerin yapıldığını belirterek, "Sürekli ceza kesiyorlar. Şu anda çoğunlukla satılmıyor. Otogarda bu iş bayağı bitti, bitme noktasına getirdiler. Yağ faturası var mı, yok mu? Faturası olana bir şey demiyor ama faturası olmayanı kesinlikle yasaklıyor" dedi. İkitelli Oto Sanayiindeki Safir Otomotiv'in sahibi Ahmet Ağırnaslıgil ise 10 numara yağ kullanımını sadece otobüsler değil, kamyon ve tırların da kullandığını dile getirdi. Yeni nesil araçların Euro 4, Euro 5 standartlarında olduğunu, bu araçlarda 10 numara yağ kullanmasının araca çok daha fazla zarar verdiğine dikkati çeken Ağırnaslıgil, yedek parça maliyetlerinin ekonomide bir kara delik açtığını vurguladı. Ağırnaslıgil, 10 numara yağ kullanımının yedek parça sanayisinde canlılık oluştursa da parçaların çoğu ithal olduğu için cari açığa dönüştüğünü anlattı. (AA) İZMİR MİLLİ PARKINI İSTİYOR Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı, Kuşcennetinin Milli Park i- lanedilmesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi. İzmir Kuşcennetinin Milli Park ilan edilmesi için 2012 yılında yapılan çağrıya Başbakan tarafından olumlu cevap verildiğini kaydeden Prof. Dr. Sıkı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü İzmir Kuşcennetinin 2873 sayılı Milli Parklar Kanunun kapsamında değerlendirilmesi ve incelenmesine yönelik çalışmalar başlatıldı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 9. Bölge Müdürlüğü tarafından İzmir Kuşcennetinin Milli Park ilan edilmesi için Ön Etüt Raporu hazırlanmdı ve alanın sınırlarını ve özelliklerini gösteren bilgi ve belgeler Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne 2013 yılında gönderildi diye konuştu. İzmir e komşu illerden Balıkesir de 2, Manisa da 1, Aydın da 1 ve Muğla da 1 Milli Park olduğu halde İzmir in hiç Milli Parkı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Sıkı, şunları söyledi; İzmir Kuşcenneti; Türkiye de görülen 474 kuş türünden 291 farklı kuşun yaşadığı ve 107 kuş türünün kuluçkaya yattığı, Dünya da soyları azalan Tepeli Pelikan ve Flamingoların ürediği Türkiye deki önemli yerlerden biri olması nedeni ile Milli Park olmayı fazlası ile hak eden değerli bir sulak alandır. İzmir Kuşcenneti çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakabileceğimiz en önemli Doğa mirasımızdır. Dünya nın hiçbir ülkesinde İzmir gibi Metropol bir şehrin yanı başında bu kadar çok kuş türünün barındığı ve kuluçkaya yattığı sulak alan bulunmamaktadır. Başbakan tarafından uygun görülmesi ve ilgili Bakanlıklara vereceği talimat ile İzmir Kuşcennetinin Milli Park ilan edilmesi yıllardır daha önceki Hükümetler tarafından ihmal edilmiş bir çevre koruma projesidir. İzmir Kuşcennetinin Milli Park ilan edilmesi için İzmir deki Resmi ve özel kurumlar yanında tüm sivil toplum kurumları tüm İzmirliler ve 20 bin Flamingo ve 6 bin yavrunun gözü kulağı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın vereceği müjdeli haberi beklemektedir. (HABER MERKEZİ) bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. XVIII. Yüzyılın başında Fransa da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslubu. İstikbal, gelecek. 2. Eski bir uygarlık. Rus Kazaklarda başkan. 3. Afrika da bir başkent. Bir yüzey ölçüsü birimi. 4. Kamuflaj. Yumurtanın bir bölümü. 5. Eski dilde ok. Vilayeti yöneten kişi, ilbay. 6. Yıldırımsavar. 7. Astatinin simgesi. Bir anda oluveren, apansız. Bağırsaklar. 8. Bazı hayvanların giyecek yapmak için işlenmiş postu. Deney hayvanı. 9. Nazi Askeri Polis Örgütünün kısaltması. Bir şeyin geçtiği ya da önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet. Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel. 10. Bir renk. Deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altlarına sürülen yuvarlak ağaç. 11. Habeş soylusu. Elazığ ilinin bir ilçesi. 12. Bir yerde toplanan kalabalık, halk. 13. Rüzgâr. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. 14. Aç gözlü. 15. Yarışma ödülü olarak verilen herhangi bir sanat eseri. Eskiden Roma kentine verilen ad. 16. Lahza. Güzel koku. 17. Tasavvur. Tantalın simgesi. 18. Bir tür yağmur geçirmeyen üstlük. 19. Dişi geyik. Güney Amerika da kullanılan bir tür kement. 20. Bir peygamber. Lenf düğümleri iltihabı. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Fas ın başkenti. Bir ilimiz. Pirinç saplarının örülmesinden hazır hale getirilerek yapılan judo minderi. 2. Asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 metreyi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. Sodyumun simgesi. İskambilde birli. 3. Gemilerde oda. Parazit, tufeyli. Bir sinir hastalığı yilbik, tutarak. 4. Bir renk. Merhametli, yufka yürekli. Yılan balığına benzeyen, çok yırtıcı, eti beğenilen bir deniz balığı. 5. Kendini beğenmiş, sevimsiz. Bir birliğe verilen ve ağızdan ağza bütün askerlere yayılan emir. 6. Kendi kendini yöneten alet. İyiye yorulur olgu. 7. Telefon sözü. Dikilitaş. Kısa okunması gereken bir heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma. 8. Fakat, lakin. Kastamonu ilinin bir ilçesi. Bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer. Damarlarda dolaşan hayati sıvı. 9. Bağ budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan bir tür eğri bıçak. Belirti. İslam hukuku. Bir nota. 10. Yabani hayvan barınağı. Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun türü. Bir elektrotta artı uç.

14 SAYFA 15 Altay'da transfer Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup ekiplerinden Altay, Beşiktaş'tan Ömer Arslan ve Çaykur Rizespor'dan Cumhur Yılmaztürk ile sözleşme imzaladı. Kulüpten yapılan açıklamada, geçen yıl Antalyaspor da kiralık olarak forma giyen Beşiktaş'tan savunma oyuncusu Ömer Arslan ve Çaykur Rizespor dan orta saha oyuncusu Cumhur Yılmaztürk ile ikişer yıllık sözleşme imzalandığı bildirildi. Cumhur Yılmaztürk, yaptığı açıklamada, anlaşmanın iki taraf için de hayırlı olmasını dileyerek, "Altay geçmişi ve tarihi incelendiğinde Türkiye nin en önde gelen kulüplerinden biri. Daha önce Altay da görev yapan eski takım arkadaşlarımdan aldığım bilgiler beni daha da heyecanlandırdı. Faydalı olacağıma inanıyorum" ifadelerini kullandı. Ömer Arslan ise hedefleri olan bir kulübe geldiğini belirterek, "Benim de hedeflerim var. Hem kendi hedeflerime ulaşmak, hem de bu büyük camianın hedeflerine ulaşmasında pay sahibi olmak istiyorum" değerlendirmesini yaptı. (AA) Yarış heyecanı Türkiye Veteranlar Şampiyonası ve Büyükler Federasyon Deneme Yarışları hafta sonu İzmir'de yapılacak Türkiye Veteranlar Atletizm Şampiyonası ve Büyükler Federasyon Deneme Yarışları yarın İzmir'de başlayacak. Atatürk Stadı'nda yarın saat 17.00'de uzun atlama müsabakalarıyla başlayacak Türkiye Veteranlar Atletizm Şampiyonası pazar günkü 4x400 metre müsabakalarıyla tamamlanacak. 19. Avrupa Veteranlar Atletizm Şampiyonası öncesindeki son prova niteliğinde olan şampiyonaya yaklaşık 150 sporcunun katılması bekleniyor. Şampiyona ile eş zamanlı olarak daha önce Ankara'da yapılacağı duyrulan Büyükler Federasyon Deneme Yarışları da yapılacak. (AA) Motor sporları Motor sporlarında 2014 Türkiye Pist Şampiyonası'nın 4. ayak yarışları bugün İzmir'de sıralama turlarıyla başlayacak. Ülkü Yarış Pisti'ndeki yarışlarda 1000 cc (A-B- C), 600 cc (A-B-C), Bayanlar Kupası ve 125 cc kategorilerinde mücadeleler yapılacak. Teknik kontrollerin dün yapıldığı mücadelede bugünkü sıralama turlarının ardından 2 Ağustos Pazar günü TMF GP de 20 tur üzerinden koşulacak. (AA) İntegral Menkul Değerler Analisti Yezdan Aydın, 2014 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapan Brezilya'da hükümetinin; altyapı için 11 milyar dolar, güvenlik için 2 milyar dolar, stat yapımı ve yenilemeleri için de 3,6 milyar dolar harcayarak toplam 16 milyar dolarlık harcamayla, 2006 da 1,8 milyar SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR 217 Ağustos Şubat Perşembe Cumartesi Menemen Belediyespor da transfer Spor Toto 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Menemen Belediyespor, Adanaspor dan Ömer Can Tamursoylu ile anlaştı. Menemen Belediyespor tarafından yapılan açıklamada 20 yaşındaki ortasaha oyuncusuyla 2 yıllık anlaşma sağlandığı bildirildi. dolar harcayan Almanya ve 2010 da 1,5 milyar dolar harcayan Güney Afrika yı geride bıraktığını belirtti. Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, Brezilya'nın, Dünya Kupası için bir yandan geçmişteki harcamaları gölgede bırakacak hazırlıklar yaparken, diğer yandan da bitmek bilmeyen protestolarla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade etti. Ülkenin doğrudan futbol harcamaları ile ilgili yatırımların yanı sıra yoldan, havalimanlarından konaklamaya ve hizmet sektörüne kadar birçok alanda yatırımlar yaptığını ifade eden Aydın, hükümetin altyapı için 11 milyar dolar, güvenlik için 2 milyar dolar, stadyum yapımı ve yenilemeleri için de 3,6 milyar dolar harcayarak, 2006 da 1,8 milyar dolar harcayan Almanya ve 2010 da 1,5 milyar dolar harcayan Güney Afrika yı geride bıraktığını vurguladı. Aydın, Dünya Kupası nedeniyle yapılan yatırımların ise yaklaşık 1 milyon kişiye istihdam yarattığını belirterek, "Bu bağlamda, 2010 yılından itibaren yapılan yatırımların geri dönüşlerini almaya başlayan Brezilya ekonomisinde turizm gelirlerinin katkısı tartışmasız önemli yer tutuyor" ifadelerini kullandı. - "Yabancılar konaklamaya 55 milyon dolar harcadı" Brezilya'ya Dünya Kupası'nın devam ettiği tarihlerde giden Teknik Direktör Taner Taşkın, yaptıkları takviyelerle kadrolarını daha da güçlendirdiklerini ifade ederek, 2. Lig de elimizden geleni yaparak, bizlere güvenen insanları üzmeyeceğiz. Takıma yeni katılan arkadaşların en kısa sürede takıma uyum sağlayıp faydalı olmalarını bekliyoruz dedi. (AA) "Brezilya, Dünya Kupası'nda 16 milyar dolarlık harcama yaptı" yabancıların 55 milyon dolar ile en fazla konaklama harcaması yaptığını bildiren Aydın, ikinci sırayı 47,6 milyon dolar ile perakende harcamalarının aldığını, kupa sırasında yabancıların restoran giderlerinin ise 39,5 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldığını aktardı. Aydın, şunları kaydetti: "Yapılan yatırım harcamalarının ilerideki yıllarda geri dönüşü beklenirken, Brezilya Spor Bakanlığı nın yayımladığı çalışmaya göre, 2014 yılında Dünya Kupası nın tüketim sektöründe yaratacağı büyüme ve artacak yatırımlar sayesinde ülke ekonomisine katkısının önümüzdeki yıllarda 70,1 milyar dolara ulaşması bekleniyor." Dünya Kupası için inşa edilen ve yenilenen stadyumların maliyetleri ve çalışma koşullarının halk arasında büyük tepki yarattığını dile getiren Aydın, hem çok düşük ücretlerle işçi çalıştırılması hem de şantiyelerde meydana gelen kazaların birçok işçinin greve gitmesine sebep olduğunu kaydetti. (AA) 15 KALEM MUHTELİF TEMİZLİK MALZEMESİ JANDARMA TED.MRKZ.K.LIĞI(BORNOVA/İZMİR) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 15 KALEM MUHTELİF TEMİZLİK MALZEMESİ alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : JANDARMA TED.MRK.K.LIĞI KEMALPAŞA MAHALLESİ KEMALPAŞA CADDESİ NO:98 BORNOVA HACILARKIRI BORNOVA/İZMİR b)telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ihlkom2ikm35@jandarma.gov.tr ç) İhale dokümanının : görülebileceği internet adresi (varsa) 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 15 (ONBEŞ) KALEM MUHTELİF TEMİZLİK MALZEMESİ ALIMI İHTİYAÇ LİSTESİ VE TESLİM TESELLÜM ÇİZELGESİNDE BELİRTİLMİŞTİR Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b)teslim yeri c)teslim tarihi : FOÇA J.KOMD.OKLL.VE EĞT.MRK.K.LIĞI / İZMİR : TAAHHÜT KONUSU TEMİZLİK MALZEMELERİ SÖZLEŞMENİN İMZALANMASINI TAKİP EDEN GÜNDEN İTİBAREN, 10 (ON) TAKVİM GÜNÜ İÇERİSİNDE DEFATEN TESLİM EDİLECEKTİR. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : J.Tedarik Merkezi Komutanlığı Bornova /İzmir (2 Nu.lı İhale Salonu) b) Tarihi ve saaiı : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 15 TRY (Türk Lirası) karşılığı J.Tedarik Merkezi Komutanlığı Bornova/İzmir adresinden satın alınabilir İhaleyi teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İZMİR J. TEDARİK MERKEZİ K.LIĞI 2 NU'LI İHALE KOMİSYON BAŞKANLIĞI (İDARE GÖREVLİSİNE TESLİM EDİLECEKTİR.) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 150 (YÜZELLİ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Resmi İlanlar: de Sondakika 2/8 Basın: 8634 Gollerimi göstermek istiyorum Fenerbahçeli Diego: "Takımdaki birliktelik, hedefe konsantre olma ve başarma yolunda en büyük adım" Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Diego Ribas, takım içinde uzun süredir oluşan arkadaşlık ortamının, başarı için en büyük adım olduğunu söyledi. Sarı-lacivertli kulübün aylık dergisinde röportajı yer alan Diego, takımı adına sahada her alanda kendisini göstermek istediğini belirterek, "Şampiyon bir takıma geldim. Takım içinde yıllardır oluşan çok güzel bir arkadaşlık ortamı kurulmuş. Herkes birbirine saygılı ve en önemlisi birbirine güveniyor. Ben de artık onlardan biriyim. Bu birliktelik, hedefe konsantre olma ve başarma yolunda en büyük adım. Ben de buraya kazanmaya ve şampiyonluklar yaşamaya geldim" ifadelerini kullandı. Teknik direktör Ersun Yanal ile henüz bireysel taktik üzerine konuşmadıklarını belirten Brezilyalı oyuncu, "Çok kaliteli bir takıma sahibiz. Bugüne kadar topun 3. bölgede kalmasına ve ön tarafta hızlı olmaya baktım. Gollerimi göstermek istiyorum. Aynı şekilde, gole giden arkadaşlarımı yönlendirebilmek ve pas vermek istiyorum. Takım ve taraftarımızla birlikte çok önemli işlere imza atacağımıza inanıyorum" diye konuştu. Görev yaptığı takımlarda, kendisinden tecrübeli oyunculardan çok şeyler öğrendiğini anlatan Diego, Fenerbahçe'nin de bu konudaki vizyonunu takdir ettiğini, öğrenmek isteyen tüm genç oyuncuların her zaman yanında olacağını ifade etti. (AA)

15 SAYFA 16 İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, çok fonksiyonlu 45 adet araç ve iş makinesinin hizmete girmesi nedeniyle tören düzenledi. Kocaoğlu, "Karalamakla, çamur atmakla, üstümüze topla tüfekle gelmekle hiçbir şey elde edemediniz, edemeyeceksiniz" diye konuştu 2 Ağustos 2014 Cumartesi Bizim işimiz değil demedik ALNIMIZIN AKIYLA BiTiRDiK! İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, çok fonksiyonlu 45 adet araç ve iş makinesinin hizmete girmesi nedeniyle tören düzenledi. Karabağlar İZSU Kanal Daire Başkanlığı nda düzenlenen törene katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir in şu anda bir su sıkıntısı olmadığını ama gelecek yılların ne göstereceğinin iklim değişikliklerine bağlı olduğunu vurguladı. İklim şartlarının giderek suyun aleyhine geliştiğini kaydeden Başkan Kocaoğlu, Küresel ısınmaya karşı hepimiz ağaç dikeceğiz, yeşillendireceğiz, suyu karada tutmaya çalışacağız ve tasarruf edeceğiz. Ayrıca tarım suyunda da vahşi sulamayı bırakıp damla sulamaya geçeceğiz. Yoksa İzmir, Ege ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere bir su krizinin beklediğinin hepimiz bilincindeyiz dedi. Bakanlık, master plan yapmak zorunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı nın mutlaka, Türkiye deki su kaynaklarının kullanımıyla ilgili bir master plan yapmak zorunda olduğunun altını çizen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak biz k- endi sınırlarımız ölçeğinde bunu başlattık. Ve suyumuzu korumaya, tasarruf etmeye çalışıyoruz yılında yaptığımız kampanyada İzmirli hemşehrilerimiz çok büyük duyarlılık göstermişti. Aynı kampanyayı önümüzdeki günlerde tekrar başlatmak ve sürekli kampanyalarla hatırlatarak yaşam biçimi haline getirmek istiyoruz. Su koruma refleksiyle hareket etmek bilincini edinmemiz gerektiğine inanıyoruz diye konuştu. Eski ilçeler ne yaptığımızı biliyor Yeni bağlanan ilçelerin büyük çoğunluğunda su şebekelerinin değiştiğini, kanalizasyon sistemlerini yenilediklerini kaydeden Başkan Kocaoğlu, Tüm İzmir i adeta arıtmalarla donattık. Eksiklerimiz elbette var; bunlar keyfe keder, bin k- işinin ihtiyacını karşılayacak arıtmalar. Bunların da çeşitli bürokratik sıkıntılardan kaynaklandığını biliyoruz. Önümüzde 9 yeni ilçe var. Bir kısmının su kaynakları iyi, bir kısmı çok kötü. Su tesisatından, şebeke yenilenmesinden, kanalizasyon yenilenmesinden, arıtmaların yapılmasına ve büyük derelerin ıslahına kadar bir çok çalışma gerçekleştiriyoruz ve gerçekleştireceğiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, stratejik planını yaparak 30 Mart - tan yıl sonuna kadar nerede ne yapacağını, bunu nasıl, hangi takvimde ve hangi kaynakla yapacağını açık ve net belirleyip İzmirlinin önüne koyacaktır ve dönemlerinde yaptık, şimdi de yapacağız. Yeni bağlanan ilçelerdeki insanlar heyecanlanıyorlar ve bir an önce hizmet istiyorlar. Çubuğu sokup da kumun üstüne arıtma resmi çizip, arıtma yapıldığını gördünüz mü? Bunlar kolay olmuyor. 10 ilçe ve eski 11 ilçe ne yaptığımızı gayet iyi biliyor dedi. Suyun korunmasıyla ilgili tarımda yaptıkları çalışmaların damla sulama yatırımlarıyla bu dönem ciddi bir performans kazanacağının altını çizen Başkan Kocaoğlu, diğer yatırımları da özetledi. Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti: 4. faz arıtmamızın zorlu ihalesi bitti ve yakında yer teslimi yapıp temel atacağız. Türkiye nin modül olarak en büyük arıtmasıdır. Bunu da en kısa zamanda bitirince, 2000 yılından bu yana rezerv arıtmamız olmadığından bakımını yapamadığımız üç faz arıtmanın da bakımını yapıp daha rantabl çalışmasını sağlayacağız, hem de körfeze daha sağlıklı ve temizlenmiş su vereceğiz. Arıtma suyunun Kuş Cenneti ne verilmesiyle de cennetin tatlı su ihtiyacını da buradan karşılanacak. Körfezin ÇED raporunda son aşamaya geldik. Çıkınca İZSU arazisinde rehabilite edeceğimiz kum ve alüvyonu da bu artıma suyuyla tuzdan arındırarak geri dönüşüm malzemesi olarak kullanacağız. Çamur çürütme ve kurutma tesisimiz bitti, önümüzdeki günlerde tam kapasiteyle çalışmaya başlayacak. Meles çayından ve Arap Deresi nden gelen organik maddelerin çökertilmesi için de büyük bir çalışma yapıyoruz. Ayrıca Meles girişinde yatağın genişletilmesi söz konusu. Homa Dalyanı nda çocuklar balık tutacak Kentler ve sistemlerin birer canlı organizma gibi olduğunu belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yaşadıkça, gördükçe, ihtiyaç oldukça düzelterek yerine daha iyilerini koyarak y- olumuza devam ediyoruz. Homa Dalyanı na körfezden yanaşmak için çalışıyoruz. Homa Dalyanı nı tekrar balık üretecek noktaya getirmek ve çocuklar tarafından oltayla tutularak deniz sevgisi aşılamak ve İzmirliyi denizle barıştıracak proje için start veriyoruz. Bunun için izinlerimiz alındı. Evsel atıkların bertarafıyla ilgili yaptığımız yer arayış çalışmaları da hızlı bir şekilde devam ediyor. Diğer işlerimizde olduğu gibi, bu evsel atıkların nasıl değerlendirileceğini, nasıl ekonomiye kazandırılacağını, sürdürülebilir bir tarım politikasının nasıl olacağını dünya aleme göstereceğiz diye konuştu. İzin alınamadığı için geciken bazı işlerin kent ekonomisine ve insanların yaşam standartının yükselmesine olumsuz yansıdığını ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kentin hem kuzeyini hem güneyini işgal eden Gürsel Aksel ve Karşıyaka statları yerine yeni bir stat yapılmak istiyoruz. Bu konuda bilgili, bilgisiz herkes bir şeyler söylüyor, ürettiğini sanıyor. Bir milletvekilimiz, dere yatağına stat yapılmaz diyor. Dereyi, dere yatağını, onun mesleği bilmez; İZSU bilir, jeoloji jeofizik mühendisleri bilir, inşaatçılar bilir. Bütün mesele, kentin trafiğini, yaşamını kirletmek ve rantını yemek üzerine kurulan bir sistemin borazanlığını yapmaktan başka bir şey değildir. Kente, yeşile, doğaya, kentliye nasıl baktığını daha önceden beri mesleki görüş perspektifinden çok iyi bildiğimiz bir arkadaştır. Onun nasıl, bizim de nasıl yoğurt yediğimizi de dünya alem biliyor dedi. Garip bir telaş içindeler Metronun uzunca bir süreden sonra nihayet bittiğini söyleyen Başkan Kocaoğlu, Sırtımızda taşıdığımız bu yükünü oh diyerek attık. Bir şeyi daha başardık. Diğer kentler gibi, Biz bunu yapamıyoruz, bu bizim görevimiz değil, bunu U- laştırma Bakanlığı yapar demedik. Başladığımız işi yüzümüzün akıyla bitirdik. Bizim bitirdiğimiz ve gerekli tedbirleri aldığımız bir raporu açma aşamasında kullanmaya çalıştılar. Bu işleri bilen, bir çok gecikmelerle iş yapan ve İzmir metrosu için Bundan sonra bitse ne olur, bitmese ne olur diye konuşan bir eski Bakan var. Bu yakışmıyor. Şimdi de Poligon daki yanaşma, malzeme taşıma şaftlarını haber yapıyorlar. Ben bunlara üzülmüyorum, bunlar beni kamçılıyor. Okuyorum ve doğru iş yaptığımızın, doğru yolda olduğumuzun farkına daha çok varıyorum ve tasdik ediyorum. Çünkü bir garip telaş içindeler diye konuştu. Bu nasıl ötekileştirme! 10 senedir kendi göbeğini kesen, kaynak kullanımında öncelik, doğruluk ve doğru yönetme k- abiliyeti olan, çalışan, üreten ve bütün belediyelerle kıyaslanacak bir belediye olduklarını vurgulayan Başkan Kocaoğlu, Bu konularda Türkiye nin bir numaralı kuruluşu olan İzmir Büyükşehir Belediyesi ni karalamakla, çamur atmakla, manipülasyon yapmakla ve üstümüze topla tüfekle gelmekle hiçbir şey elde edemezsiniz, edemediniz, edemeyeceksiniz. dedi. (HABER MERKEZİ) MARMARA ve Karadeniz, güney sahillerine rakip oluyor Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde bulunan sahilleri, dünya turizminde kalitenin temsilcisi olan mavi bayrakla donatmak için çalışmalara başladıklarını bildirdi. Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok sayıda mavi bayrağın dalgalandığı Akdeniz ve Ege sahillerinin ardından Karadeniz ve Marmara'da da plajların hem yerli hem de yabancı turistleri kısa süre içinde mavi bayraklarıyla selamlayacağını söyledi. Türkiye'nin turizm sektöründe dünyada adından daha sık söz ettirir hale geldiğini vurgulayan Çelik, her geçen gün destinasyonlar arasına bir yenisinin daha eklendiğine dikkat çekti. Bakan Çelik, bu çerçevede Karadeniz ve Marmara'nın da deniz turizmindeki çizgisini yükseltmeyi planladıklarını belirtti. Ömer Çelik, Türkiye'yi turizmde bulunduğu noktaya getiren deniz kum güneş turizminde Akdeniz ve Ege sahilleri kadar Karadeniz ve Marmara'yı da tanınır kılmak istediklerini belirtti. "Deniz kum güneş turizminin Türkiye'yi sektörde şampiyonlar ligine taşıyan baş etkenlerden olduğunun bilincinde ve ülkemiz turizmindeki öneminin farkında olarak alandaki çalışmalarımızı yürütüyoruz" dedi. (AA) 510 GRAM DOĞDU, HAYATA TUTUNDU İzmir'de, annesinin gebelik zehirlenmesi geçirmesi nedeniyle hamileliğin 24'üncü haftasında sezaryenle 510 gram ağırlığında ve 28 santimetre boyunda dünyaya gelen "parmak bebek", 165 gün kuvözde kalıp hayata tutundu. İzmir Kent Hastanesinin açıklamasına göre, Balıkesir'in Edremit ilçesinde yaşayan Gözde Çakır (28), hamileliğinin 24. haftasında gebelik zehirlenmesi teşhisiyle Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Sezaryenle bebeği alınan Çakır, 5 gün komada kaldığı iki haftalık sürecin ardından taburcu oldu. Doğduğunda 510 gram ağırlığında 28 santimetre boyunda olan Elif Öykü adı verilen "parmak bebek" ise boş kuvöz bulunamadığı için İzmir Kent Hastanesi Yenidoğan Bakım Ünitesine sevk edildi. Her bebekte olduğu gibi doğumdan sonra kilo kaybeden Elif Öykü'nün ağırlığı, 13'üncü gününde 470 grama kadar inse de ağırlığının 3 kilo 410 grama boyunun 49 santimetreye ulaştığı 165 günün ardından taburcu edildi. Anne Gözde Çakır, komadan çıkmasının ardından ilk kez yılbaşı günü tekerlekli sandalyeyle götürüldüğü yenidoğan servisinde kızını gördüğünü belirterek, şunları anlattı: "Kızım bebek değil, cenindi. Kalp atışlarını görüyordum. Eşime (Bu yaşayacak mı?) diye sordum. İnanılmaz küçüktü. (AA) İşçi Ergin Gündüz ve ev hanımı eşi Zülfiye Gündüz'ün, kanserden ölen bir çocuğa yazılan "Elfida" şarkısından esinlenerek isim verdikleri kızları, çok nadir rastlanılan ve tedavisi olmayan deri hastalığı "Epidermolyssis Bullosa" ile dünyaya geldi. İşçi Ergin Gündüz ile ev hanımı Zülfiye Gündüz'ün kanserden ölen bir çocuğa yazılan "Elfida" şarkısından esinlenerek isim verdikleri kızları, ender rastlanılan deri hastalığı "Epidermolyssis Bullosa" ile dünyaya geldi. Anne Zülfiye Gündüz, "enfeksiyon riski" nedeniyle çıkamadıkları evlerinde AA muhabirine Elfida'nın hastalıkla geçen yaşamını anlattı. Eşiyle 10 yıl önce birbirlerini çok severek evlendiklerini, bebek haberiyle daha da mutlu olduklarını ve kızlarına kanserden ölen bir çocuğa yazılan şarkıdan esinlenerek Elfida adını verdiklerini anlatan Zülifiye Gündüz, "Doğar doğmaz kızımın ayaklarının kapalı olduğunu fark ettik. Sonra Epidermolyssis Bullosa hastalığı olduğunu öğrendik. Kas ve deri arasındaki doku zayıf. Derisi çok hassas, sürekli soyuluyor ve gün içinde onlarca kez kanıyor" dedi. Derinin kemikler kadar hızlı büyümediğini, bu nedenle el ve ayak parmaklarının da yapışık hale geldiğini kaydeden Zülfiye Gündüz, açık yaraların da sürekli enfeksiyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu anlattı. En küçük temasta bile derin yaralar açılmasına neden olan Epidermolyssis Bullosa'nın sadece deriyi etkilemediğini, aynı zamanda iç organlarda da kanamaya neden olduğunu ifade eden anne Gündüz, Elfida'nın hastane ortamı dışında henüz dış dünyayla tam olarak tanışmadığını, bu nedenle de ELFİDA Gündüz parmaklarını istiyor hala "mutlu" kalabildiğini söyledi. İlk yardım kaleci Korcan'dan Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ni ziyaret eden Sivasspor'un kalecisi Korcan'ın tesadüfen Elfida'yı gördüğünü ve yardım etme kararı aldığını söyleyen Zülfiye Gündüz, cildin nemli kalmasını sağlayan, yaraları çabuk iyileştiren çok pahalı ilaçlara böylece kavuştuklarını kaydetti. Elfida'nın acılarını hafifletmek için her y- olu denediklerini, ancak çaresiz kaldıklarını da ifade eden Zülfiye Gündüz, şöyle konuştu: "Parayı, pulu hiç düşünmüyoruz ama Elfida'nın sadece pamuklu kıyafetler giymesi gerekiyor. Sadece sıvıyla beslenebiliyor. Tedavi oldukça pahalıya mal oluyor. Asıl istediğimiz kızımın parmaklarının ameliyatla açılabilmesi. O da sadece uzman doktorlar tarafından çok az hastanede yapılıyor. Elfida parmakları açılmadığı için çok üzülüyor. Çektiği tüm acılara rağmen Elfida'nın son derece zeki bir çocuk olduğunu, ancak bu şekilde okula da gidemeyeceğini söyleyen anne Gündüz, kızının meslek sahibi olmasını hayal ettiğini ifade etti. Elfida'dan yardım çağrısı Elfida Gündüz de hayatta kaldığı için çok mutlu olduğunu, dünyanın da çok güzel bir yer olduğunu söyledi. Televizyonda gördüğü diğer çocuklar gibi ellerini kullanmak ve kalem tutmak istediğini de kaydeden Gündüz, "Dünya çok güzel bir yer a- ma keşke parmaklarım açılsa. Doktorlar çok uğraştılar ama daha yapamadılar. Kalem tutmak istiyorum. Sonra da doktor olmak istiyorum. Çünkü onlar insanları iyileştiriyorlar. dedi. (AA)