Operasyona herkes farklı bakıyor

Transkript

1 EFSANE RÖPORTAJLAR Hukuk ve siyasetin duayeni Hikmet Sami Türk: Şiddet eğilimi arttı Türk siyasetini ve hukuk alanına önemli katkılarda bulunan Hikmet Sami Türk şu anda akademisyenlik yapsa da bu alanlardaki gelişmelere duyarsız değil. Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlayan Türk, eski bir siyasetçi/bakan ve hukuk insanı olarak cevaplar verdi. Türk, başkanlık sisteminin tek adam sistemi olduğunu savundu. Kadına şiddetten, başkanlık sitemine kadar her türden soru ile kamuoyunu aydınlatan Türk, Toplumda genel olarak şiddet eğilimleri artmış durumda ve bir bölüm insanlar ruhsal dengelerini kaybetmiş görünüyor. Bunun sosyal, ekonomik nedenleri olabilir. Genellikle ekonomik kriz dönemlerinde suç oranlarının arttığı görülüyor Efsane GÜZELDERELİ nin röpontajı YARIN YediGün de Fiyatı 25 Kr Operasyona herkes farklı bakıyor ÇAVUŞOĞLU NDAN telefon diplomasisi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Şah Fırat Operasyonu ve güncel gelişmeleri görüşmek üzere çok sayıda isimle telefon görüşmesi gerçekleştirdi. 12 DE TEPKİLER Operasyonu ARAP basınında geniş yer aldı Arap basını, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düzenlediği "Şah Fırat Operasyonu"na geniş yer verdi. HABERİ 12. SAYFADA Fehmi Koru Seçime giderken temel yasa çıkarılmaz 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Başkent in yeni teksası: İskitler Güncel sohbet adlı röportaj serimiz de bu hafta Altındağ Zübeyde Hanım Mahallesi Muhtarı Canan Erenözlü ile söyleşide bulunduk. Bir dokunup bin ah işittiğimiz muhtar Erenözlü, yapılan yanlış uygulamalar ve kurumların ilgisizliğinden dert yanarak, İskitler in güvensiz bir bölgeye dönüştüğünü HABERİ 5. SAYFADA www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, "80 adet yüksek hızlı tren setinin Türkiye'de imalatı yönünde çok kısa bir süre sonra ihaleye çıkacağız. Burada minimum yüzde 53 yerlilik şartı arayacağız" dedi Elvan, "(İstanbul'a Üçüncü Tünel) Bu konuda Şubat'ın 27'sinde Başbakanımızla birlikte kapsamlı bir açıklama yapacağız Önümüzdeki günlerde 4G'ye yönelik bir yol haritasını ortaya koyacağım. Hedefimiz 2015 sonu itibariyle 4G uygulamalarına geçilmesi" diye HABERİ 12. SAYFADA ü dan takip edebilirsiniz Süleyman Şah Türbesi ndeki askerler ile manevi emanetlerin Türkiye ye getirildiği Şah Fırat operasyonu içeride-dışarıda büyük yankı yaptı. Operasyon planlaması ve uygulaması ve sonuçları itibariyle göz kamaştırsa da, iktidarın, muhalefetin, medyanın, komşuların ve emperyal güçlerin operasyona bakışı çok farklı. IŞİD zulmünden kaçan Türkmenler Türkiye ye güveniyor Türkmen bayramı Suriye Türkmenleri Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Şah Fırat Operasyonu'nun Türkiye'nin stratejik bir kararı olduğunu belirterek, "Biliyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti her daim Türkmenlerin yanındadır" 12 DE Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Muhalefete göre, vatan toprağı terk edildi. Bu bir ihanet. Yapılması gereken orada her türlü önlemi almaktı. Savaşsa savaş İktidara göre ise, ecdadımızın aziz hatırasını, mübarek naaşını IŞİD katillerinin insafına bırakamazdık. Toprak kaybetmeden türbenin yerini değiştirdik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bakanlar operasyon için çok başarılı derken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Güçlü devlet, karşılaşılan ilk tehditte topraklarını bırakıp kaçmakla değil, teröristlere dersini vermekle olunur" CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ise, "Şah operasyonu değil, mat operasyonu olmuştur görüşünü dile getirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, "Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu korkakça yüzüstü bırakılmıştır" değerlendirmesi yaptı. Türkiye yi operasyona bakış açısından bölün bu yaklaşımların siyaseten nasıl bir sonuç vereceğini seçim anketlerinde, asıl önemlisi seçim sonuçlarında göreceğiz. HABERLERİ 12. SAYFADA Sultan İkinci Abdülhamid'in torunu Kayıhan Osmanoğlu: BU OPERASYON koruma içgüdüsü Sultan İkinci Abdülhamid'in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Şah Fırat Operasyonu'na ilişkin, "Dedemiz Süleyman Şah'ın türbesi, Türk milleti, Ümmet-i Muhammed için çok önemli ve kıymetlidir. Yapılan operasyonun bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak, koruma iç güdüsüyle, muhafaza altına alma mücadelesi olduğunu düşünüyorum" HABERİ 12 DE

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 87. Oscar ödülleri sahiplerini buldu Los Angeles'ta bu yıl 87'ncisi düzenlenen Oscar Ödülleri Töreni, çeşitli alanlarda verilen mesajlarla dikkat çekti. LOS ANGELES - Gecenin ilk ödülünü "Whiplash" filmindeki performansıyla En İyi Yardımcı Oyuncu dalında alan J. K. Simmons, gençlere mesaj verdi. Filmde son derece sert bir müzik öğretmeninin canlandıran 60 yaşındaki Simmons, "Anne babanız hala hayattaysa çok şanslısınız. ya da kısa mesaj göndermek yerine onları arayın. Teşekkür edin ve sözlerini dinleyin" Alzheimer teşhisi konulan bir akademisyeni canlandırdığı "Still Alice" filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına layık görülen Julianne Moore,"Alzheimer hastaları, kendilerini terk edilmiş ve toplum dışına itilmiş hissediyor. Filmler, insanların kendilerini yalnız hissetmemelerine ve sorunlarının fark edilmesine yardımcı oluyor. Alzheimer hastaları da beyaz perdede daha fazla görünmeyi hak ediyor, böylece bu hastalığın tedavisi bulunabilir" ifadelerini kullandı. Ödül törenine katılanlar, Martin Luther King'in ABD'deki siyahi halkın özgürlük mücadelesini konu alan "Selma" filminin Oscar ödülüne layık görülen şarkısı "Glory"yi ayakta alkışladı. En İyi Özgün Şarkı Ödülü'nü alan beste ve söz yazarı John Stephens ve Lonnie Lynn, teşekkür konuşmalarında eşitlik ve özgürlüğe vurgu yaptı. Gecenin sonunda "Birdman" filmiyle En İyi Film Ödülünü alan Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez İnarritu, ödülünü ABD'de yaşayan Meksikalı göçmenlere adadı. İnarritu, "Çok önceden bu ülkeye gelen ve bu inanılmaz ülkeyi kuran göçmenlerle aynı saygınlık ve saygıyı görmeleri için dua ediyorum" İnarritu, süper kahramanları oynayarak parlayan, ancak sonra unutularak yaşamını Broadway oyunlarıyla sürdürmeye çalışan bir aktörün kendi iç hesaplaşmasını konu alan filmiyle En İyi Yönetmen Ödülünü'de kucakladı. Michael Keaton, Zach Galifianakis ve Edward Norton'ın başrollerini paylaştığı film, En İyi Orijinal Senaryo Ödülüne'de layık görüldü. Çekimi 12 yılda tamamlanan "Boyhood" filmindeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Ödülü'nü kazanan Patricia Arquette, kadın haklarını savunan kısa bir konuşma yaptı. En İyi Belgesel Ödülü'ne layık görülen "CitizenFour"un yönetmeni Laura Poitras, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın eski çalışanlarından Edward Snowden'e teşekkür etti.töreni sunan Neil Patrick Harris'in Snowden'ın bir sebepten dolayı geceye katılamadığını söylemesi izleyicilerin gülümsemesine neden oldu. Stormtroopers, Adam Levine, Tim McGraw, Tegan and Sara, Lonely Island, Rita Ora, Lady Gaga ve Jennifer Lopez'in sahne aldığı gecede 2014'te hayatını kaybeden sanatçılar da anıldı. Sibel Can kostümlerine isim veriyor İSTANBUL - Yeni albüm çalışması için kolları sıvadığını söyleyen Sibel Can, ilginç bir adetini de ilk kez açıkladı. Ünlü şarkıcı, Ben de Zeki Müren gibi kostümlerime isim takıyorum 2014 yılında çıkardığı Galata albümü ile Altın Plak ödülüne layık görülen Sibel Can, 2015 in ilk konserini önceki gün TİM Maslak Show Center da verdi. Konser boyunca üç kostüm değiştiren ünlü şarkıcı, ilginç bir alışkanlığını da ilk kez açıkladı. Can, Zeki Müren kostümlerine hep isim koyarmış, ben de onu örnek alıyorum. Sahnede giydiğim elbiselere isim takıyorum. Örneğin bugün giydiğim yeşil kostümümün adı Kış Güneşi diyerek şaşırttı. Coşkun Sabah Şarkıları ismini verdiği albüm çalışmasının devam ettiğini belirten Sibel Can, Bu albüm için hazırlık yaparken araya sürpriz bir proje daha girdi. İki şarkılık bir maxi single yapacağım diyerek sevenlerine müjde verdi. Vizyona yeni girecek filmler "Boyun Eğmez" Oscar ödüllü Angelina Jolie'nin yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Jack O'Connell, Domhnall Gleeson, Garrett Hedlund, Finn Wittrock, John Magaro ve Alex Russell bulunuyor. Laura Hillenbrand'ın kitabından uyarlanan film, olimpiyat oyuncusu ve savaş kahramanı Louis Zamperini'nin insan ruhunun dayanma gücünü konu olan inanılmaz ve ilham veren gerçek hikayesini beyaz perdeye taşıyor. Olimpiyat oyuncusu Louis, II. Dünya Savaşı'nda bir uçak kazasından sonra iki mürettebatla bir salda 47 gün boyunca yaşam mücadelesi vermiş, ardından da Japon donanması tarafından yakalanarak savaş esirleri kampına gönderilmişti. "Keskin Nişancı" İki Oscar'lı yönetmen Clint Eastwood'un imzasını taşıyan filmde başroldeki Bradley Cooper'ın canlandırdığı "Chris Kyle" karakterinin, keskin nişancılık yetenekleriyle savaş alanında bir kahramana dönüşmesinin gerçek hikayesi sinemaya taşınıyor. "Silver Linings Playbook" ve "American Hustle" filmlerindeki çalışmalarıyla iki kez Oscar'a aday gösterilen Cooper'a filmde, Sienna Miller, Luke Luke Grimes, Jake McDorman, Cory Hardrict, Kevin Lacz, Navid Negahban ve Keir O'Donnell eşlik ediyor. "Enigma" Benedict Cumberbatch'ın başrolde oynadığı filmde ona Keira Knightley eşlik ederken, yönetmenlik koltuğunda "Kafa Avcıları" filmiyle bilinen Morten Tyldum oturuyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların kullandığı Enigma adlı şifreleme yöntemini çözmeye çalışan İngiliz matematikçi Alan Turing'in hikayesi anlatılıyor. Gerilim ve dram türündeki filmde; bir yandan gizli kodu çözmek ve Almanya'nın yenilmesi için uğraş veren Turing, diğer yandan eş cinsel olduğu için yaşadığı baskılara göğüs germek zorunda kalır. 05:13İstiklal Marşı ve Günün 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 09:001'de Bugün 09:15 Beni Böyle Sev 11:25 İyi Fikir 13:25 Ana Ocağı 15:00 Annem Söyler Ben Yaparım 16:10 1'de Bugün 16:25 Seksenler 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Filinta 23:00 Bak Hele Bak 00:00 Annem Söyler Ben Yaparım 01:00 Beni Böyle Sev 02:35 Komiser Rex 06:10 Benim Annem Bir Melek 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 19:45 Kupa Günlüğü 20:30 Kayserispor - Fenerbahçe 22:30 Kim Milyoner Olmak İster? 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE DİZİ-TEKRAR 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI KADIN PROGRAMI-CANLI 15:00 DUDAKTAN KALBE 17:00 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:45 YABANCI SİNEMA YENİLMEZ 21:30YABANCI SİNEMA 23:30 HAYATIN RENGİ 01:20 YABANCI SİNEMA TEKRAR 02:40 YABANCI SİNEMA TEKRAR 04:10 DÜNYAYI GEZİYORUM TEKRAR 05:10 BOKS GECESİ 05:40 Benim Hala Umudum Var 06:45 Aşkın Bedeli 07:30 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 11:45 Hayat Sevince Güzel 13:15 Aşkın Bedeli 14:45 Benim Kuaförüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Kaderimin Yazıldığı Gün 23:30 Yerli Dizi 00:15 Ütopya 01:30 Ver Fırına 02:30 Aramızda Kalmasın 04:30 Şeffaf Oda 05:30 Para Bende 06:30 Oynat Bakalım 07:15 Disney Çocuk Kuşağı 08:15 Magazin 08:45 Aramızda Kalmasın 11:45 Oynat Bakalım 12:45 Para Bende 14:00 Kaçak Gelinler 15:15 Ver Fırına (Yeni Bölüm) 17:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 06:00 Geniş Aile GENİŞ AİLE 06:45 Günaydın 09:30 Alın YazımALIN 11:00 Bana Her Şey Yakışır 12:30 Gün Arası 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Küçük Ağa 19:55 FİLİNTA Televizyon tarihinin ilk Osmanlı Polisiyesi olan Filinta, adalet, dostluk, kardeşlik kavramlarını ortaya koyan bir dizi. İlim irfan sahibi Kadılar, adaletin kılıcını 600 yıl Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'de taşımış, dünyanın en büyük imparatorluklarından olan Osmanlı İmparatorluğu nun yüzyıllar boyunca dirliğini sağlamış, toplumda huzuru ihtisas etmişlerdir. Filinta işte bu nedenle, Osmanlı nın temel gücü olan hukuka bir saygı duruşudur. Hikaye Galata Kadısı Gıyasettin Hatemi ve onun yetiştirdiği Galata Amiri Filinta Mustafa ekseninde geçmektedir. Mustafa oldukça zeki, maharetli, yakışıklı bir gençtir. Kendisi gibi öksüz ve yetim olan en yakın arkadaşı Ali ile birlikte zaptiye olarak görev yapmaktadır. Orjinal İsmi:Undisputed Yönetmen:Walter Hill Oyuncular:Wesley Snipes, Ving Rhames, Peter Falk, Michael Rooker, Jon Seda Yapım Yılı:2002 Tür:Aksiyon/Drama Monroe Hutchens, ömür boyu hapse mahkum olmuş bir boksördür. Chambers ise tecavüz suçundan mahkum edilmiş, son dünya ağır siklet boks şampiyonudur. Hapishanedeki bahisçiler bu ikili için bir maç ayarlarlar. Bu karşılaşma kimin yenilmez bir şampiyon olduğunu belirleyecektir. 19:45 YENİLMEZ 20:30 KADERİMİN YAZILIĞI GÜN Defne nin eline büyük bir koz geçiyor. Kahraman ambulansla hastaneye kaldırılırken yolda kalbi duracak, doktor ve hemşirenin çabaları sonucu tekrar hayata dönecektir. Uzun süren bir ameliyattan sonra yoğun bakım odasına alınır. Bu esnada bütün aile bireyleri hastaneye gelmiş, telaş içerisinde Kahraman dan bir haber beklemektedirler. Ameliyattan sonra kritik süreci henüz atlatamayan Kahraman, bir süre daha gözetim altında tutulacaktır. Aile bireyleri sabaha kadar hastanede kalıp, ondan bir haber beklerler.

3 bölge haberleri 3 Evsizler için bir geceyi sokakta geçirdiler Özgecan ın adı Mersin de bir parka verildi ANKARA - Mersin'in Tarsus ilçesinde katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın anısına Yenimahalle'de "Özgecan Aslan Parkı" açıldı. Açılış töreninde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Özgecan'ın yaşadığı dramın toplum olarak herkesin yüzüne vurulan bir tokadın ifadesi olduğunu belirtti. Bu toprakların sevgiyi ve kardeşliği büyüttüğünü kaydeden Tezcan, "Bu topraklar tarihinden bu yana kadına insan olarak değer vermenin ne olduğunun en güzel örneklerini gösterdi" Tezcan, "Bu parkın geleceğe güzel, umutlu günlere bir hatıra olarak kalmasını diliyorum, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun" diye CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Erdoğdu da "Bu parkta açan her çiçekte Özgecan'ın gülüşü canlanacak. Onun gülüşünü, onun kara gözlerini bu parkta yaşatacağız" ifadelerini kaydetti. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ise açılışta yaptığı konuşmada, Özgecan Aslan'ın ölümü gibi acıların bu ülkede bir daha yaşanmaması için bu parkı açtıklarını Hüzünlü bir açılış yaptıklarını, kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddet olaylarının korkunç boyutlara ulaştığını kaydeden Yaşar, "Kadına yönelik şiddetin bir insanlık ayıbı olduğunu düşünüyorum. Toplumun sorunlu insanları kadınları eziyor, öldürüyor. Kadınları katledenler adalet sisteminden yakalarını kolaylıkla sıyırabiliyor" diye Yaşar, "Ne geleneğimiz, ne yüce dinimiz ne de törelerimiz, kadına ikinci sınıf bir varlık olarak bakmaz. Bu acıları millet olarak bir daha yaşamamayı umut ediyor, kızımıza Allah'tan rahmet, başta acılı ailesi ve tüm kadınlarımıza başsağlığı diliyorum" Yenimahalle'nin Batıkent semtinde 11 bin 500 metrekare alanda yapımı tamamlanan parkın açılışına, CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Seyhan Erdoğdu, CHP Milletvekili İzzet Çetin ile ellerinde kırmızı karanfil taşıyan çok sayıda vatandaş katıldı. Parkın açılış kurdelesini ise Yenimahalle Belediye Başkanı Yaşar ile CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Seyhan Erdoğdu, CHP Milletvekili İzzet Çetin kesti. Şefkat-Der üyesi bir grup, sokakta yaşayanların sıkıntılarına dikkati çekmek için "Evsizler için bir gece sokakta yaşama etkinliği" düzenledi. Öğrenciler Akademisi törenle açıldı Siirt'te hastaların yardımına Mehmetçik yetişti SİİRT - Şirvan ilçesinde kar yüzünden yolu kapanan köyde mahsur kalan hamile kadınla bir bebek askeri helikopterle hastaneye yetiştirildi. Alınan bilgiye göre, kar dolayısıyla yolu ulaşıma kapanan Elmadal köyündeki hamile kadın Nazime Batur'un (30) doğum sancısı başladı, Özpınar köyünde ise bir yaşındaki bebek İsmail Utkucu havale geçirdi. Batur ve Utkucu'nun yakınları da bunun üzerine durumu Siirt Valiliği'ne bildirdi. İSTABUL - Galatasaray Lisesi önünde kartonlar üzerinde oturan gruptakiler, "Evsizleri düşün, farkına var", "Evsiz de üşüyor musunuz?", "Üşüyoruz Özgecan", "Evsizler için bir gece sokakta yaşama etkinliğimizi sevgili Özgecan ve ailesine ithaf ediyoruz" yazılı dövizler taşıdı. Sosyal medya aracığılıyla bir araya geldiklerini belirten Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan, "Sokakta yaşam mücadelesi veren evsiz insanlarımızın sorunlarına dikkati çekmek, farkındalık oluşturmak, hiç kimsenin sokaklarda yaşamaya başlamaması için gereken tedbirlerin alınması ve mevcut evsizlerimiz için de barınacak yerler açılmasını istiyoruz. Bu gece sabaha kadar sokaklarda geceliyoruz" İstanbul, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok şehirde bu tür etkinliklerin eş zamanlı olarak yapıldığını vurgulayan Bulan, dernek olarak, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi birçok kurum ve kuruluşa bu konuda başvuru yaptıklarını, belediyelerin evsizler için tahsis ettiği spor salonlarının yetersiz olduğunu aktardı. Bulan, şunları kaydetti: "Camiler de ruhlarına uygun şekilde sokaklarda donmak üzere olan, sokakta yaşam mücadelesi veren evsiz insanlarımıza kapılarını açmalıdır... Soğuk bir kış gecesi bir araya geldik. Dalga dalga iyilik olarak, sevgi olarak her yere yayılsın. Dünya güzelleşsin, kötülüklere yer kalmasın. Evsiz insanlarımız sadece aralık-mart ayları içerisinde İstanbul'da spor salonuna, diğer illerde de çeşitli misafirhanelere geçici olarak yerleştirilmektedir. Aman donarak ölmesinler de tepki almayalım denmektedir. Evsiz insanlarla ilgilenmek bir lütuf değil, devletin asli görevi, bireyin vicdani sorumluluğudur. Bu utanca hepimiz ortağız." Söz konusu etkinlik bir hafta sonra aynı yerde tekrar yapılacak. İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bir yandan İslamofobi var, İslam düşmanlığı var. Amerika'da üç tane gencecik kardeşimizi sırf Müslüman olduğu için öldürdüler. Avrupa'da camiler yakılıyor. Avrupa'da Müslümanlara karşı bazı şiddet olayları uygulanıyor" Kurtulmuş, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA), Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve İstanbul Bilimler Akademisi, Anadolu Yazarlar Birliği, İstanbul Medya Akademisi, Selami Ali Efendi İlim ve Sanat Vakfı'yla birlikte gerçekleştirdiği Uluslararası Öğrenciler Akademisi 2015'in açılış seminerini verdi. Sunuculuğunu, İTÜ Su Kaynakları Mühendisliği'nde doktora yapan Etiyopyalı Said Ahmet Salih'in yaptığı seminerde konuşan Kurtulmuş, insanoğlunun en fazla zenginliğe sahip olduğu bir dönemden geçtiklerini İnsanların bu dönemde en ileri teknolojiye ve her türlü nimete sahip olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bir tarafta zenginlik, bir tarafta yoksulluk. Bir tarafta büyük bir refah seviyesinin, diğer tarafta insanlık tarihinde görülmemiş eziyetlerin, zulümlerin olduğu bir dönemdeyiz" diye "Yeni bir barış düzeninin kurulması mümkün müdür? Ve büyük İslam medeniyetinin küresel barışa katkısı nasıl olur?" diye soran Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hiçbir şekilde barış düzeni kurulamadı. Savaş bitmişti, silahlar susmuştu ama aslında savaş hiç bitmedi. Arkasından da İkinci Dünya Savaşı geldi. Sonra gelen düzen sadece galiplerin egemen olduğu bir küresel düzen olarak kuruldu. Mağlup olanların ya da galiplerin safında yer almayanların hiç esamesinin okunmadığı, onların hiç ciddiye alınmadığı bir dünyayı uzun bir süre yaşadık arasındaki dönem, soğuk savaş dönemi olarak geçti. Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla yeni bir döneme girdiğimizi, barışa dayalı bir dünya olacağını zannettik ama maalesef arasında 25 yıldır devam eden bu süreçte dünyada yeni bir düzen kurulamadı. Kutuplar arasında görünür ya da görünmez bir savaş yoktu ama maalesef 90'lardan bu yana süren savaşlarda İkinci Dünya Savaşı'nda ölenlerden daha çok insan öldü. 90'ların başında Ruanda'da bir yılda 1 milyon 200 bin insan katledildi. Yugoslavya yeniden yapılanırken sadece 300 bin Boşnak, Müslüman olduğu için katledildi. Dünyanın dört bir tarafında savaşlar sürdü. Önce Ruslar, sonra Amerikalıların işgaliyle birlikte Afganistan'da yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Irak'ın işgaliyle birlikte 1 milyondan fazla Iraklı öldürüldü. Yine aynı şekilde Yemen, Mısır, Suriye ve Libya'daki olaylarda binlerce, on binlerce insan öldü. Nisan 2011'den bu yana Suriye'de 320 bin insan rejim tarafından katledildi. Ukrayna'da dünyanın gözü önünde güç çatışması dolayısıyla binlerce sivilin öldüğünü görüyoruz." Valisi Mustafa Tutulmaz'ın talimatı üzerine 3. Komando Tugay Komutanlığı'na ait bir askeri helikopter ve 112 Acil Servis ekibi, hastaların bulunduğu köye ulaştı. Hastalar, köyde yapılan ilk müdahalenin ardından helikopterle Siirt Devlet Hastanesi'ne ulaştırıldı. Tedavi altına alınan kadın ve bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Vali Tutulmaz, yapılan önemli iki operasyonla İsmail bebek ile Nazime Batur'u hastaneye ulaştırdıklarını Mehmetçik'in Siirt'te hasta kurtarmaya devam ettiğini belirten Tutulmaz, "Gece gündüz demeden zor şartlar altında halkımıza hizmet veren başta Tugay Komutanımız Halil Soysal'ın şahsında tüm güvenlik kuvvetlerimize teşekkür ederim. Mehmetçiklerimiz her koşulda vatandaşımızın yanında olmaya devam edecek" Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr Seçime giderken temel yasa çıkarılmaz MECLİS te çoğunluğunuz varsa istediğiniz yasa tasarısını geçirebilirsiniz; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ın diliyle öyle veya böyle o yasa çıkar... Hemen her dönemde yasalar Meclis te çoğunluğu bulunan partinin milletvekilleri tarafından çıkarılıyor. Eğer hükümetin hazırladığı bir tasarıysa, çoğu zaman, iktidar milletvekilleri neye parmak kaldırdıklarını bilmeden de onu yasalaştırabiliyorlar... Sadece bizde değil, parlamentosu bulunan her ülkede durum, genellikle budur. İstisnası yok mu? Tabii var. Toplumu yakından ilgilendiren konularda yasama faaliyeti, her partiyi, her milletvekilini ikna ederek yürütülür. Alelacele, zorlama yoluyla, baskın halinde çıkarılmaz temel yasalar... ABD de Barack Obama döneminin simge reformu ObamaCare, iki yıl süren ikna faaliyetleri sonucu yasalaşabilmişti. Günlerdir Meclis te görülen kavga gürültü manzaraları, kürsüyü koruma altına alma ihtiyacı, biraz da parlamenter sistemin bu genel kabulüne ters tavırla ilgili: Hükümet, diğer partilerin desteğini arayarak değil, iç güvenlik gibi temel konudaki bir yasayı, Doğrusu budur dayatmasıyla çıkarma gayretinde.. Çıkaramaz mı? Çıkarabilir elbette. Ama ne pahasına? Türkiye nin gelenekleri, parlamentosu bulunan başka ülkelerden farklı. İttihat ve Terakki nin devri iktidarında, partinin üç önemli liderinden Enver Paşa nın, icraatı ile yasalar arasındaki uyumsuzluk sırıttığında, etrafındakilere, Yok kanun, yap kanun talimatı verdiği bilinir. Yasa ise meramınız, işte size yasa... Kavga gürültüde milletvekillerinin yeniden seçilmek için göze girme derdinin de payı olabilir. İktidar-muhalefet fark etmez; Meclis te yumruk indiren iktidar milletvekili de gözü yumruktan moraran muhalefet milletvekili de, bu durumunun bir dönem daha Meclis te kalmasını sağlayabileceğini umabilir... Umuyorsa, bugünkü eleme sistemi içerisinde o milletvekillerini nasıl suçlayabilirsiniz? Sorun, yasayı Meclis ten çıkarmada değil; bugün iktidar partisinin herhangi bir yasayı çıkarabilecek sayısal üstünlüğü var. Sorun, çıkan yasanın nasıl uygulanacağı, uygulamanın neler getireceğinde... Yeni iç güvenlik paketi ile daha önce suç olmayan bazı davranışlar kamu düzeni sağlama amacıyla suç kapsamı içerisine alınıyor; öyle değil mi? Herhangi bir toplumsal olayda, yeni yasaya göre suç haline geldiği için, gençleri cezaevlerine tıktığınızda ortaya çıkan manzara rahatsız edici olmayacak mı? Eskiden savcılar ile yargıçlara ait yetkileri bundan böyle polisler kullanmaya başlayınca bir de... Türkiye, birdenbire, yüzlerce, binlerce gencin cezaevlerine tıkıldığı bir ülke haline dönüşebilecek... Belki de çoluk çocuğun... Peki bunun bir faturası olmayacak mı? Aslında ilk önce düşünülmesi gereken Sonucu nasıl olur? sorusu üzerinde fazlaca kafa yorulmadığı bir dönemden geçiyor Türkiye. AK Parti nin kısa süre öncesine kadar kaçındığı güvenlikçi politikalar artık her türlü mülahazanın önüne geçiyor. Kamu düzeni sağlansın da nasıl sağlanırsa sağlansın diye düşünülüyor... Kamu düzeni nin yanlış güvenlikçi politikalarla da bozulabileceği ise akla bile getirilmiyor. Bir dengeler sistemi olan demokraside hak ve özgürlükler terazisinin hafiflemesi, buna karşılık tedbirler terazisinin ağır basmasıyla kamu düzeni sağlanabilir mi? Kuşkuluyum; ama esas kuşkum, fedakârlık edilen değerlerin yokluğunun ülkenin başına yeni dertler açabilmesi ihtimali... Ekonomi... Toplum katmanları arası ilişkiler... Bunlar bozulursa ne olacak? Bizim millet olarak bir özelliğimiz daha var: Önce yapar, ayrıntılar üzerinde sonra düşünürüz... Herhalde yine öyle yapacağız. 23 Şubat 2015/ HABER TÜRK EYAD Genel Başkanı Etyemez: Daha çok bilgiye ihtiyacımız var KONYA - Erdemli Yöneticiler Akademisi (EYAD) Genel Başkanı Halil Etyemez, "Kadim bakış açılarıyla modern disiplinlerin birlikte harmanlandığı medeniyet dilimizin ve kurumlarımızı inşa etmenin çabası içindeyiz" Konya Büyükşehir Belediyesi'nin himayesinde, Medeniyet Tasavvuru Gençliği ile EYAD'ın MÜSİAD Konya Şubesi Konferans Salonu'nda düzenlediği "Medeniyetimizin Yeniden İnşasında Maarif Meselesi" panelinde konuşan Etyemez, bugün her zamankinden daha çok bilgiye ihtiyaç duyulduğunu Kapitalist, pragmatist dünya düzeni anlayışının insanı maddeye esir hale getirdiğini anlatan Etyemez, "Bugün, her zamankinden daha çok bilmeye, daha çok eyleme, daha çok 'olma'ya ihtiyacımız var. Çünkü günümüzde bu değerlerimiz her zamankinden daha çok tehdit altında" diye Etyemez, kendilerine düşen tarihsel sorumluluğun hakikate dayalı toplumu ve medeniyeti inşa etmek olduğuna işaret etti.

4 4 Acehan, küçük ressamların tablosunu satın aldı Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan, Barbaros Ortaokulu öğrencileri tarafından Benim Dünyam, Benim Fırçam adı altında organize edilen sergiden öğrencilere destek olmak amacıyla resim satın aldı. ANKARA Hayvan sevgisi ders konusu oldu HABER MERKEZİ- Çankaya Belediyesi, Başkent in en önemli sorunlarından biri haline gelen sokak hayvanlarının rehabilitasyonu konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Belediye, hem vatandaşlar hem de sokak hayvanları için mümkün olan en iyi çözümü üretmek için birbirine entegre 10 proje geliştirmişti. Bu projelerden biri de çocuklara küçük yaşlardan itibaren hayvan sevgisini aşılamak ve sokak hayvanlarıyla olan ilişkilerini korku değil sağlıklı bir iletişim üzerinden kurmalarını sağlamaya yönelik Şanslıyız Çünkü Eğitim Şansımız Var Projesiydi. Bu kapsamda profesyonel köpek eğitmeni Tarkan Özvardar ın verdiği eğitimlere son olarak Jale Tezer Koleji İlkokulu ev sahipliği yaptı. Eğitime, eski bir sokak köpeği olan ve bizzat Özvardar ın verdiği eğitimle arama kurtarma köpeğine dönüşüp Tahiti ve Van depremlerinde enkaz altından onlarca kişiyi kurtaran Kömürle katılan Özvardar a çocukların ilgisi büyüktü. Yaşar'a, En Demokrat Belediye Başkanı ödülü Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu Yılın En Demokrat Belediye Başkanı olarak Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar'ı seçti. Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu, 2014 yılındaki iş kazalarında hayatını kaybeden emekçileriçin bir anma programı düzenledi. Kızılay işbirliğinde Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde düzenlenen programda, geçen yıl hayatını kaybeden 1886 işçi anısına 1886 hatm-i şerifokundu ve kan bağışında bulunuldu. Ayrıca, tavır ve davranışlarıyla çalışma hayatına ilişkin güzel örnekler sergileyen işçi, işveren ve medya mensuplarına da ödülleri verildi Can İçin 1886 Kan Bağışı adlı programda iş kazalarının neden önlenemediği, hükümet ve sendikaların konuya neden duyarsız kaldıkları gözler önüne serilerek çözüm için yapılması gerekenler tartışıldı. Türk Tasavvuf Müziği konserinin de yer aldığı program kapsamında, iş kazaları gerçeğine dikkat çekmek amacıyla çarpıcı fotoğraflarından oluşan bir de sergi açıldı. Amaçlarının Türkiye nin en hayati sorunlarından biri olan iş kazalarına karşı duyarlılık oluşturarak, yetkilileri çözüme zorlamak ve şehit işçilerin yakınlarına sahip çıkmak olduğunu söyleyen Aksiyon İş Genel Başkanı Vedat Öztürk, Türkiye deki iş kazalarının tamamına yakınının önlenebilecek kazalar olduğuna dikkat çekti. Programda konfederasyon tarafından yılın En Demokrat Belediye Başkanı seçilen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, ödülünü Konfederasyon Başkanı Vedat Öztürk ün elinden aldı. Üretimde işçinin de sermayenin de hakkını alması gerektiğini, bu dengeyi sağlayamayan, demokrasi ve hukuk kurallarını yerine getirmeyen ülkelerde emeğin sömürüldüğünü vurgulayan Başkan Yaşar Bugün işçilerimiz emekli olduklarında bile maaşıyla geçinemiyorlar. Bunun için de sendikalar çok önemli. Sendikalar hem üretime destek olmalı, hem de işçi haklarını koruyabilmelidir. İşte o zaman medeni ülkelerde olduğu gibi Türkiye de de işçiler hukuk yönünden de, maddi yönden de, sosyal çalışma yönünden de tüm haklara kavuşacak. İnşallah o günleri hep beraber göreceğiz Barbaros Ortaokulu Müdürü Bilal Baldemir, Müdür Yardımcısı Fehmi Seymen, Görsel Sanatlar Öğretmeni Serap Kaya ve küçük ressam Esra Öztürk sanata ve öğrencilere verdikleri desteklerden dolayı Başkan Acehan ı makamında ziyaret etti. Kendisinin yaptığı bir eserin belediye başkanı tarafından beğenilerek para karşılığında alınacağını hayal bile etmediğini söyleyen Esra Öztürk, yaptığı resmi satın alan Başkan Acehan a teşekkür ederek, Resim yapmayı çok seviyorum ama yaptığım resmin bu kadar değerli olacağını hiç tahmin etmemiştim. Resimlerimin Belediye Başkanımız tarafından incelenmesi ve para karşılığında satın alınması kendime bir öz güven gelmesine neden oldu. Kendimi ünlü ressamlar gibi hissetmeye başladım. Çok mutluyum. Bundan sonra resim yapmaya daha çok yoğunlaşacağım Küçük ressamın kadına şiddeti en iyi şekilde anlatan tablosunu çok beğendiğini anlatan Başkan Acehan, Esra Öztür ün ve öğretmenlerinin iade-i ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Öğrencilerin her yönüyle donanımlı yetişmesine büyük önem verdiklerini söyleyen Başkan Acehan, öğrencilerin sanat derslerine faal olarak katılması için her türlü imkanı EMİNE ÖZCAN- OSTİM, HAKİD ile imzaladığı protokolle Etiyopya da da aktif rol üstlenmeyi hedefliyor. HAKİD adına Başkan Nizamuddin Awol, OSTİM adına Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ın imzaladığı protokol kapsamında; Etiyopya ile OSTİM arasında İş ve İnşaat Makineleri, Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri, Savunma ve Havacılık, Medikal (Tıbbi Cihazlar), Raylı Ulaşım Sistemleri, Kauçuk, Tarım ve Gıda konularında karşılıklı ticari işbirlikleri kurulması, Türkiye de eğitim gören öğrencilere burs ve iş olanaklarının araştırılması, Etiyopya da yatırım imkanları ile ilgili işbirliklerinin yapılması yönünde çalışmalar yapılacak. HAKİD Genel Merkezi nde imzalanan protokolün koordinasyonu ve yapılacak işbirlikleri ile karar sağlamaya da hazır olduklarını belirtti. Gençleri şiddet ve bağımlılık gibi kötülüklerden korumanın yolunun spor ve sanata destek olmaktan geçtiğini aktaran Başkan Acehan, Türkiye'nin kalkınması, bireylerin gelişimi, şiddet ve bağımlılık gibi çağın hastalıklarından korunma yolları sanat ve spora verilecek destekle mümkündür. Bu yüzden sanatın ve sanatçının yanındayız. Eğitimiyle, kültürüyle Çubuk u Türkiye'de adı geçen bir sanat şehri olması için çalışacağız inşallah. Öğrencimizin yapmış olduğu bu tabloda günümüzde ve özellikle son günlerde yaşanan olaylardan dolayı çok manidar" açıklamasında bulundu. Küçük ressam yaptığı tabloyu Başkan Acehan a takdim ederken, tablosu hakkında da bilgiler verdi. Sergideki çalışmaları çok beğendiğini vurgulayan Başkan Acehan, öğrencileri yetiştiren başta okul idarecileri olmak üzere tüm öğretmenleri başarılarından dolayı tebrik etti. Etiyopya ile OSTİM arası dostluk köprüsü Çubuk Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri zamansız gelişi güzel çöp bırakan vatandaşlara cezai işlem uygulamaya başladı. verilen uygulamalara yönelik çalışmalar için, OSTİM kümelerinin koordinatörleri ile Dernek Yönetiminin belirleyeceği, her küme için iki temsilci ile yürütme komitesi oluşturulacak. HAKİD Başkanı Nizamuddin Awol, imza töreninde yaptığı değerlendirmede, OSTİM ile çalışmaktan dolayı memnuniyetini dile getirdi. Protokolün gelecekte verimli işler çıkaracağına inandığını bildiren Awol, Özellikle Türkiye de okuyan öğrencilerimiz sizin tecrübelerinden çok şeyler öğrenecektir. Bu anlamda protokol bizim için çok önemlidir. İnşallah Türkiye ve Etiyopya arasında var olan ilişkiyi daha da güçlendireceğiz. Gelecekte büyük projeler yapmayı umut ediyorum. OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın da konuşmasında, protokolün sadece ticari işbirliği değil sosyal ve kültürel adımlarla da kalıcı bir bağ kurmaya vesile olacağını ifade etti. Geleceğe yönelik olarak atılan bu adımla Cenab-ı Hakk ın çok daha farklı kapılar açacağına inandığını bildiren Aydın, Ticaretin ötesinde de manevi birlikteliğin olduğunu hissediyorum. Protokolün; dostluğun, kardeşliğin belli olması adına değer taşıdığını belirten Başkan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: Protokolün içeriğinin gelişmesi için çaba sarf edelim. Buradan güzel neticelere ulaşacağımıza inanıyorum. Her konuda sizlere kapımız açık, OSTİM de bir yeriniz var. Eğitim ve ticari ilişkilerin geliştirilmesini bu imzayla başlatmış olduk. OSTİM lilerin hepsi buna gönülden inanıyorlar. Yapılan çalışmaların Etiyopya halkına katkıya dönüşmesini temenni ediyoruz. Gölbaşı İncek e ikinci kültür merkezi Gölbaşı Belediyesi, vatandaşın ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda İncek e, ikinci kültür merkezi yapıyor. İncek Mahallesi sakinlerinin ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda tasarlanan proje, birçok özelliği de içerisinde barındırıyor m2 alan üzerine kurulu olan proje, 490 m2 lik merkez, 38 araçlık otopark, 20x40 m semt sahası, fitness grubu, çocuk oyun alanı ve oturma gruplarını kapsıyor. Yapımına başlanacak olan İncek Kültür Merkezi nin içerisinde ise Çok Amaçlı Salon, Mutfak, Muhtarlık, Kurs Alanları ve Ofis bulunuyor. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay ise yaptığı açıklamasında, kültür merkezinin çok yakında yapımına başlanacağı müjdesini verirken, İncekli vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda daha iyi cevap vereceğini düşündüğümüz bir kültürt merkezimizin daha yapımına mahalle içinde başlıyoruz. İhtiyaç fazlası ihtiyaç sahiplerine Keçiören Belediyesi, teslim aldığı ihtiyaç fazlası malzemeleri Keçiörenli ihtiyaç sahiplerine sunuyor. İsraf etme ihya et sloganıyla başlatılan uygulama ihtiyaç sahipleri ile ihtiyacından fazlasına sahip olanları buluşturuyor. Vatandaşlardan gelen bildirimler doğrultusunda her türlü ihtiyaç fazlası malzemeyi yerinden teslim alan Keçiören Belediyesi, daha sonra bu malzemeleri incelemeden geçiriyor, onarılması gerekenlerin tamirini üstleniyor. Ardından bu malzemeler Sosyal Yardım Müdürlüğü ne gelen başvurular içinden seçilen ihtiyaç sahiplerine iletiliyor. Beyaz eşya, mobilya ve giyecek ayrımı yapmaksızın kendilerine verilen her türlü malzemeyi teslim alarak ihtiyaç sahiplerine ulaştıran Keçiören Belediyesi binlerce ailenin yüzünü güldürdü. İhtiyaç fazla malzemesini belediyeye ileten aileler yardım etmenin mutluluğunu, ihtiyacı olan malzemeye kavuşan aileler de evlerindeki bir eksikliği gidermenin sevinci yaşadılar. Bu proje sayesinde hayırlı bir aracılık yaptıklarını belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Evindeki malzemeleri kullanmayan, mobilyasını atacak olan kişilerden ihtiyaç fazlasını alıyor, ihtiyacı olana veriyoruz. Birilerinin ihtiyaç fazlası birilerinin ihtiyacıdır. Bu vesile ile bazı vatandaşlarımızı israftan koruyor, bazılarının ise ihtiyaçlarına cevap veriyoruz Bu tür çalışmaların sosyal belediyeciliğin gereği olarak yapılması gerektiğini vurgulayan Başkan Ak, İhtiyaç sahibi

5 ANKARA 5 Yetkililere seslenen Muhtar Canan Erenözlü, Artık bıçak kemiğe dayandı; çözüm istiyoruz diye - Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? -Adım Canan Erenözlü. Altındağ Zübeyde Hanım Mahallesi Muhtarıyım. -Sayın Erenözlü, mahallenizin ne gibi sıkıntıları var? -Mahallemizin sorunları var, saymakla bitmez. Mahallemiz Başkent in gözden çıkarılmış bir mahallesi olarak son günlerini yaşıyor. 20 yıldır hiç bir şekilde hizmet alamıyoruz. Burası Güneydoğu bölgesini de geçti. -Bu sıkıntıların sebebi nedir? -Bölgede birtürlü bitirilemeyen MİA projesi var. Bir zamanların en önemli oto sanayi bölgesi olarak bilenen, mahallemizde Büyükşehir in yapmayı planladığı proje bir türlü hayata geçirilmedi. - Yaşadığınız sorunlara örnekler verebilir misiniz? -Proje kapsamında, birçok oto tamir ve yedek parça dükkanına taşınma kararı çıkarıldı. Fakat boşalan dükkanlar kimliği belirsiz kişilerce kullanılıyor. Bu boş mekanlar; madde bağımlılarının, tinercilerin ve fuhuş yapanların mekanı haline geldi. Akşam olunca vatandaşlarımız dışarı çıkamıyor. Genç kızlarımız Turgut Özal Bulvarı ndan bu tarafa gelemiyor. İşinden, okulundan dönen çocuklarımız, gençlerimiz ve kızlarımız indikleri ana cadde üzerinde bekleyerek, ailelerinden birilerinin kendilerini almalarını bekliyor. Birilerinin gözetiminde ve korumasında olmadan kendi evlerine giremiyorlar. Otobüs sıkıntısı yaşıyoruz, başvurduğumuzda Metroya yakınsınız diyorlar. Ancak; yürümek için güvenli bir ortam yok. Maddi durumu biraz düzelten mahalleden kaçıyor. İsmetpaşa, Çinçin den gelenler buraya yerleşti. Çeçenler Sokağı na hiç kimse giremiyor. Bizim bırak gitmemizi istiyorlar sanırım. Bunun altında böyle bir niyet görüyoruz. Güncel sohbet RÖPORTAJ KENAN ERGEN Aydınlatma lambalarımız yanmıyor. Başvuruyoruz; yapılacak deniliyor, kimse yapmıyor. Ne can, ne de mal güvenliğimiz kaldı. Logal kapakları çalınıyor, aküler çalınıyor. Bunları tespit edip bildiriyoruz polise Polisten aldığımız cevap: Biz ne yapalım oluyor. - Kentsel dönüşümle ilgili herhangi bir çalışma var mı? -Evlerle ilgili kentsel dönüşüm için Altındağ Belediyesi ne başvurduk. Belediye bize beklememizi Cevap bekliyoruz. Yasa kapsamında evlerimizin kamulaştırılabileceğine ilişkin bir de yazı geldi. Bir belirsizlik var, ne yapacağımızı bilimiyoruz. 20 binin üzerinde insan yaşıyor. İskitlerin ortasına kamyon kamyon molaz ve inşaat atıkları dökülüyor. Bakıyoruz, Büyükşehir in araçları buraya döküp daha sonra buradan başka bir yere götürüyorlar. Anlamıyorum. Ankara nın göbeğinde sıkışıp kaldık. Cumhurbaşkan ımıza da başvuracağım. - Mahaledeki öğrencilerin ve gençlerin durumu nedir? - İki okulumuz var. Gelin durumlarını görün vahim durumdayız. Dışı sizi içi bizi yakıyor. Çok sayıda adliyelik olayın merkezi haline geldik. Can ve mal güvenliğimiz yok. Uyuşturucu Güncel sohbet adlı röportaj serimizde bu hafta Altındağ Zübeyde Hanım Mahallesi Muhtarı Canan Erenözlü ile söyleşide bulunduk. Bir dokunup bin ah işittiğimiz muhtar Erenözlü, yapılan yanlış uygulamalar ve kurumların ilgisizliğinden dert yanarak, İskitler in güvensiz bir bölgeye dönüştüğünü satışının ve yasadışı olayların olmadığı gün yok gibi uyuşturucu madde çok kolay temin ediliyor. Kendim dahi çok zorlanmadan alıp, Adliye de Cumhuriyet Savcısı na teslim ettim. Kimden, nasıl aldığımız, nerelerde kullanıldığı belli; ama malesef çözüm konusunda yapılacak bir şey yok. Kişiler gözaltına alınsa bile hemen akabinde serbest bırakılıyor. Daha sonra bizim başımıza bela oluyorlar. -Son günlerin en çok konuşulan konusu Bonzai ile ilgili bir durum var mı? -Günlerce televizyon kanallarında Bonzai den bahsedilip, gençlerimizin nasıl yitirildiğini duyuyoruz. Öğütler veriliyor. Bonzaiye ve diğer uyuşturucu maddelerle mücadeleden bahsediliyor. Ben yerini zamanını bildirmeme rağmen hiç bir şey yapılmıyor. İnanın gençler gelip kendi elleriyle bonzaiyi bana verip, bu illetten kurtulmak için yalvarıyorlar. Tüm mücadeleme rağmen halen meczup binalarda, meçhul kişiler tarafından gençlerimiz zehirleniyor. -Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? -Altındağ Belediyesi ne gidiyoruz, 2007 yılından bi yana Büyükşehiri in yetki alanında deniliyor. Mahallemiz gözden çıkarıldığı için hiçbir altyapı hizmeti alamıyoruz. Gelip görsünler asfaltımız, kaldırımımız ne durumda? Tamamen atıl bir durumdayız. Anlamıyorum, usanıp buraları terk etmemizi mi istiyorlar? Biz doğup büyüdüğümüz bu mahallede yaşamaktan memnunuz. Fakat; artık yaşadığımız sıkıntıların farkına varılsın. Bölgeyle ilgili yapılması düşünülen proje artık hayata geçirilsin. Belirsizlik ortadan kalksın. Altındağ Belediyesi ne, Büyükşehir Belediyesi ne, Emniyet Müdürlüğü ne daha başka sesimize kulak verecek her kim varsa lütfen rica ediyorum; birikmiş bu sıkıntılarımızı bir çözüme ulaştırın. CHP İl Başkanı Keskin den Taşdelen e iade-i ziyaret Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ve yönetim kurulu üyeleri, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen I ziyaret etti. CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, Taşdelen e iade-i ziyarette bulunarak yenilenen yönetim kurulu ile Ankara için yoğun bir çalışma temposuna giriştiklerini belirtti. CHP Ankara örgütünün kent siyasetinde önemli bir yeri olduğunu ifade eden Taşdelen, vatandaşla omuz omuza aydınlık bir gelecek için çaba sarfeden örgütün daha da büyüyüp, genişleyeceğini Yenimahalle'de kadınlar daha güvenli Ankara Barosu nun hayata geçirdiği Gelincik Projesi nin çözüm ortaklarından olan Yenimahalle Belediyesi Ankara nın en büyük ve kapsamlı sığınma evini hizmete açmaya hazırlanıyor. Şiddet gören kadınlara ev sahipliği yapacak olan Kadın Konukevi hummalı bir çalışma ile mağdur kadınlar için hazırlanıyor. Yalnızca Yenimahalle deki kadınlara değil, çevre il ve ilçelerden gelen kadınlara da hizmet verecek konukevi, fiziksel, psikolojik ve cinsel istismara uğrayan, kalacak yeri olmayan kadınlara umut ışığı olacak. Hayırsever bir aile tarafından kullanım hakkı verilen Konukevi nde restorasyon çalışmaları hızla sürüyor. Belediye ekipleri tarafından tadilatı yapılan bina kadınlar için yaşadıkları zor günleri unutturacak şekilde düzenleniyor. Kadın ve çocukların güvenliği için duvarlarla çevrelenmiş bahçesi olan korunaklı konukevinin içerisinde, doktor odası, psikolog odası, revir, rehberlik, 9 adet 3+1 daire planında hazırlanan misafir odası, kreş, spor salonu, 2 adet hobi odası, engelli misafir odası, emanet odası, sığınak, yangın merdiveni ve güvenlik odası da bulunuyor. Şakir Arıkan dan vekil aday adaylığı başvurusu Keçiörenliler Osmanlıca kursunda Keçiören Belediyesi Ankara da Osmanlıca eğitim çalışmalarını başlatan ilk belediye oldu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaklaşık 600 yıl süreyle kullanılan Osmanlıca diline ilgi duyan ve öğrenmek isteyen Keçiörenliler için Keçiören Belediyesi Osmanlıca Atölyesi açtı yaş arası ilköğretim çocukları için Keçiören Belediyesi Eğitime Destek Merkezi(KEDEM) ve 14 Yaş üzeri için Keçiören Belediyesi Meslek Edindirme Merkezi (KEÇMEK) şubelerinde Osmanlıca öğrenmek isteyen her Keçiörenli ye eğitim verilecek. Böylece vatandaşlarımız Nutuk, Aşk-ı Memnu ve Safahat gibi bizi biz yapan eserleri aslından okuyabilme imkanına kavuşacak. Osmanlıca Atölyesi ne ilginin büyük olacağına inandığını belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Toplumların hafızası yazılı tarihleriyle, dillerinin korunmasıyla mümkündür. Osmanlıca ya ara verilen dönemde bizim tarihimizle yazılı bağlarımız, istenilen düzeyde olmadı. Devletimizin Osmanlıca nın öğretilmesiyle ilgili almış olduğu bir tavsiye kararı üzerine bu çalışmalarımıza hız verdik Eğitim Kültür Müdürlüğü nün başlattığı her yaş grubuna hitap edecek Osmanlıca Kursu projesinin müjdesini ileten Mustafa Ak, KEDEM ve KEÇMEK te yakın zamanda bununla alakalı kurslar düzenleyeceğiz. Kurslar 4 kurdan oluşacak ve kursların sonunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika vereceğiz. Bütün imkan bizden, vatandaşlarımıza ise sadece öğrenmek kalıyor şeklinde AYŞENUR GÜRER- BOTAŞ ın eski Genel Müdür Yardımcısı Şakir Arıkan, Ankara 2. Bölge için adaylık başvurusunu yaptı. Şakir Arıkan, Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan ile Çubuk, Pursaklar, Kalecik ve çalıştığı kurum BOTAŞ camiasından arkadaşlarının eşliğinde AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı ya başvuru dosyasını teslim etti. Gerekli evrakları İl Başkanı Nedim Yamalı ya teslim eden Arıkan, İl Başkanlığı Binası çıkışında basın açıklamasında bulundu. Önümüzde Türkiye için kritik ve tarihi öneme sahip bir seçim bulunduğunu vurgulayan Arıkan, AK Parti ile yeniden tarih yazmaya başlayan, kadim medeniyetimizin öncü ülkesi olan ülkemizin önünde kritik bir dönemeç bulunduğunu Bu seçimin 300 yıldır tarihin geri planında kalmış ülkenin kabuklarını kırarak, dünyada lider ülke olma iddiasının tescilleneceği bir seçim olacağını iddia eden Arıkan, Mandacılık ve himaye zihniyeti ile lider ülke olunamayacağına inanan; bu zihniyetle organize olmuş ve saldırgan bir tutum alan yapılarla devlet yönetiminden uzaklaştırılması gerektiğine inanan lider kadromuzu sonuna kadar destekliyorum Ak Parti nin 3 Kasım 2002 de başlattığı değişim ve dönüşümle, önce millet, sonra millet, daima millet anlayışı doğrultusunda, gerçek bir kalkınma hareketi yapan siyasi kadrolara devlet kademelerinde aldığı görevlerle katkıda bulunduğunu aktaran Arıkan, Ülkemizin uluslararası ilişkilerine yön ve güç veren dünya gündeminde daima ilk sıralarda yer alan sınır ötesi boru hattı projelerin yapımında ve doğal gazın 7 yıl gibi bir dönemde 9 vilayetten 71 vilayete arz edilmesinde üst düzey yönetici olarak katkıda bulundum. Bu gün burada beyan ederim ki, yirmi yılı aşkın edindiğim bilgi, tecrübe ve birikimi; çocukluğumdan bu yana ilkem olan Hak Hakikaktir düsturundan taviz vermeden, Ankara ve ülke siyasi yönetimine katkı sağlamada, yük almada, hizmet etmede kullanmak istiyorum diye 7 Haziran da yapılacak seçimde zaferle çıkacaklarını ifade eden Arıkan, Beyan ederim ki, doğduğum topraklara, beni büyüten analara, Ankara nın ayağı nasırlı babalarına hiç uzak olmadım ve asla da uzak olmayacağım. İnanıyorum ki AK Parti 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletin ekseri çoğunluğunun desteği ile ülkemiz ve dünyanın kaderini değiştirerek, bu yüzyıla damgasını vuran bir zaferle çıkacaktır Aşevi nden evlere sıcak bir kap yemek Etimesgut Belediyesi nin aşevi ihtiyaç sahibi evlere her gün sıcak yemek ulaştırıyor. Etimesgut Belediyesi Aşevi, mevsim şartlarının ağırlaştığı bu günlerde yemek dağıtımlarını artırdı. Yıl boyunca hergün ihtiyaç sahibi ailelere sıcak yemek servisi yapan aşevi, kışın da bu hizmetini aksatmadan sürdürüyor. Havaların soğumasıyla birlikte mevsimlik çalışan işsizleri, evinden çıkamayan engellileri ve yaşlıları dikkate alan Etimesgut Belediyesi, her eve sıcak yemek girmesi için yoğun gayret sarfediyor. Aşevinden hergün 1500 aile yararlanıyor. Aşevi dağıtım aracı, hergün 3 çeşit sıcak yemeği ilçenin 7 noktasında ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Aşevi kartı ve belediye tarafından kendilerine verilen özel sefer taslarıyla yemeklerini düzenli bir şekilde alan aileler, büyük mutluluk yaşıyor. Fiziksel engel, yaşlılık, hastalık gibi nedenlerle dağıtım noktalarına gelemeyen vatandaşların evlerine kadar yemekler servis ediliyor. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, aşevinin çalışmalarını yakından takip ediyor. Personeline; Evine sıcak yemek girmeyen ihtiyaç sahibi kalmasın talimatı veren Demirel, dağıtımlarla ilgili düzenli bilgi alıyor. Kış şartlarına dikkat çeken Demirel, ihtiyaç sahiplerinin tespiti için muhtarlıklar, sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları ile duyarlı vatandaşlara da önemli görev ve sorumluluk düştüğüne işaret ederek; Mahallenizde, sokağınızda, çevrenizde ihtiyaç sahibi veya yaşlı, hasta, engelli olduğu için mutfağa girip yemek yapamayan hemşehrilerimiz varsa, lütfen bize bildiriniz

6 6 ANKARA Antalya Belek te yapılan Avrupa Minikler Açık Taekwondo Şampiyonası nd a Avrupa 2 incisi olan Beyzanur Ağaören, Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan a teşekkür ziyaretinde bulundu. Şampiyon Tekvandocu dan Başkan Acehan a teşekkür Çankayalı dansçılar madalyaları topladı HABER MERKEZİ- Türkiye Dans Sporları Federasyonu (TDSF) tarafından düzenlenen Sportif Sosyal Danslar- Salsa Kulüplerarası Dans Yarışması nın İstanbul etabına katılan Çankaya Belediyesi Eşli Danslar Topluluğu (ÇABED), gösterdiği başarılı performansla madalyaları topladı. Çok sayıda projeye destek veren ve özverili çalışmalarıyla dansta olduğu kadar sosyal dayanışma projeleriyle de adını duyuran ÇABED, SSD Salsa Kulüplerarası Dans Yarışması nın İstanbul ayağında Suay Bilgin- Deniz Karaçay ikilisi ile birinci oldu. Çankaya ekibi, Gençler kategorisindeki başarısını Yıldızlar kategorisinde Can Yüksel- Berfin Çakmak ikilisinin Türkiye ikinciliği ve Yetişkinler kategorisinde Tunga Çitil- Aslı Kekeç çiftinin Türkiye beşinciliğiyle perçinledi. Bursa da 7 Mart ta yapılacak 5. etap yarışmasında da madalyaları toplamayı hedefleyen ÇABED ekibi, hazırlıklarına Çankaya Belediyesi Dans ve Gösteri Merkezi nde devam ediyor. ŞENOL GÜNÜÇ- Avrupa Minikler Açık Taekwondo Şampiyonası nda Avrupa 2 incisi olan Beyzanur Ağaören, antrenörü ve annesi Raziye Akgül ile birlikte kendisine sponsor olan ve destek veren Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan a destekleri nedeniyle teşekkür ederek plaket verdi. Başkan Acehan ı makamında ziyaret eden minik taekwondocu Beyzanur Ağaören, Avrupa da ilk defa yapılan Avrupa Minikler Açık Taekwondo Şampiyonasına katılmanın ve Avrupa 2 incisi olmanın mutluluğunu yaşadığını Görev süresince spora ve sporcuya her zaman destek olacaklarını söyleyen Başkan Acehan, Avrupa 2 incisi sporcuya destek vermenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. İlçelerinde eskrimden sonra taekwondo da uluslararası başarının gelmesi gençleri yeni başarılara teşvik edeceğini ifade eden Başkan Acehan, "Sporcularımızın başarılarını görmek CHP Ankara İl Başkanlığı nda aday adaylık başvurusu Ankara da siyaset İl ve İlçe Örgütlerinde yapılacaktır çağrısında bulunan CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin in bu çağrısı karşılığını buldu. Parti Meclisi nin Ankara 1 ve 2. Bölge de önseçim kararı almasının ardından aday adayı olmak isteyen partililer Ankara İl Başkanlığında adaylık açıklamalarını yapmaya başladılar. Adaylık açıklamaları öncesinde konuşan İl Başkanı Adnan Keskin, aday adaylığı açıklamalarının İl Başkanlığında yapılmasından duyduğu memnuniyeti belirterek Ankara İl ve İlçe Örgütleri olarak tüm adaylara eşit yakınlıkta olacaklarını Aday adaylarının önseçim süresince CHP ye yakışır bir biçimde birbirleriyle iyi ilişkiler ve dayanışma içinde olacaklarına inandığını, Ankara da ve tüm Türkiye de önseçimin bir demokrasi şöleni şeklinde geçeceğini vurguladı. Başvuru sürecinin başladığı 2gün içinde Ali Yılmaz, Erdoğan Kılıç, Necati Yılmaz, Vedat Aydın, Cemil Ala, Nevin Uygurer CHP Ankara İl Başkanlığında açıklama yaparak aday adaylıklarını ilan ettiler. Aday Adaylığı açıklamasını yapmak isteyen partililer önümüzdeki haftanın sonuna kadar İl Başkanlığında sıraya girdiler. bizleri çok mutlu ediyor. Gençlerimize yaptıkları sporda başarılı olmasına en ufak bir katkıda biz sağlayabiliyorsak ne mutlu bizlere" Çubukspor ile başladıkları spora desteği yeni açılacak olimpik okçuluk ve güreş sporları ile devam ettireceklerinin müjdesini veren Başkan Acehan, gençleri taekwondo, okçuluk ve güreş sporlarına katılmaya davet MİHRİBAN DEMİREL-Özel Çağrı Koleji Ortaokulu, Ankara Yaşar Doğu Spor Salonunda Şubat 2015 tarihleri arasında yapılan Okullar arası yaş Minikler Güreş Müsabakaları'nda müsabakaların damgasını vurarak Ankara Şampiyonası'nda birçok okulu arkada bırakarak takım halinde ikinci olarak kupasını müzelerine götürdüler. Yaklaşık 15 okuldan 80 Sporcunun katıldığı Okullar arası güreş müsabakalarında Yaş Minikler Greko-Romen stil Güreş müsabakalarında Özel Çağrı Koleji Ortaokulu 2 Altın 2 Gümüş ve 7 Bronz Madalya kazanarak toplamda 63 Puan ile takım halinde ikinci olarak madalyaları topladı. Sporcu ailelerinin de yoğun ilgi gösterdiği ve çekişmeli geçen müsabakalarda dereceye giren sporcular şöyle; 60 Kg Ahmet Yasin KUTLU 1.inci 50 Kg Batuhan KAPLAN 1.inci 41 Kg Aziz Buğra ÜZÜMCÜ 2.inci 44 Kg Hikmet ARAS 2. inci 29 Kg Muhammed Emin PEREN 3. inci 32 Kg Ozan Göktuğ EREN 3. inci 41 Kg Sabri Mert AKSUNGUR 3.üncü etti. Beyzanur u dünya şampiyonu olarak görmek istediklerini kaydeden Başkan Acehan, Çubuk umuz için guru ve onur duyacağımız bir olaydır. Ben kendisini tebrik ediyorum ve ümit ediyorum ki bu uzun soluklu bir yolculuk olacak. Biz Beyzanur u inşallah Avrupa Şampiyonu hatta dünya ve olimpik şampiyonu göreceğiz. Bizde bütün spor hayatı boyunca destek olacağımızın kararını kendisine iletiyoruz diye Spora desteklerinden dolayı teşekkür eden Beyzanur un annesi ve antrenörü Raziye Akgül ise, Siz destek olmasaydınız Beyzanur turnuvaya katılamayacaktı ve bu başarı gelmeyecekti. Allah razı olsun verdiğiniz desteklerden dolayı. Sizin verdiğiniz destekle 3 sporcumuzu turnuvaya götürdük. Bu bizim için çok büyük bir gurur. Bizde aldığımız madalyayı ilçemize armağan ediyoruz Özel Çağrı Koleji madalyaya doydu 44 Kg Alperen YÜKSEL 3.üncü 47 Kg İsmail Emre YALÇINKAYA 3.üncü 50 Kg M. Yiğit BİÇER 3.üncü 55 Kg Ömer Faruk SÜLEYMAN 3.üncü Şampiyona hakkında değerlendirmede bulunan Beden Eğitimi Öğretmeni ve Milli güreşçi Murat Mert, "Amacımız ata sporumuz olan güreşi sevdirmek, eğitim ve sporu bir arada devam ettiren sağlıklı başarılı bireyler yetiştirmek" diye Beden Eğitimi Öğretmeni Murat Mert çalışmalarımızda bize vermiş oldukları maddi ve manevi desteklerden dolayı Çağrı Koleji Müdürü'ne, yöneticilere ve öğretmenlerine teşekkür etti. Müsabakalar sonrası Okul Klasmanı ise şöyle oluştu; 1. (Keçiören) Cemal Gürsel Ortaokulu 75 Puan 2. (Keçiören) Özel Çağrı Koleji 63 Puan 3. (Altındağ) Mahir İz İmam Hatip Ortaokulu 42 Puan 3. (Yeni Mahalle) Alaatin Özdenören İmam Hatip Ortaokulu 29 Puan Yaşamkent e yeni park Çankaya Belediyesi, Yaşamkent e inşa edeceği 16 bin 440 metrekarelik dev parkın yapımı için gün sayıyor. Toplam 11 bin 928 metrekaresi yeşil alandan oluşan park, 455 yapraklı, 500 ibreli ve 3 bin 720 çalıdan oluşan 5 bin 556 bitkiyle süslenecek. 451 metre uzunluğunda koşu yolu, 233 metrekare büyüklüğünde ve etrafı çitle çevrilmiş çocuk oyun alanı, 260 metrekare büyüklüğünde ve 32 spor aletinin bulunacağı kondüsyon alanları, bin 422 metrekare renkli asfalttan oluşan park içi yollar, yine renkli asfalttan oluşan 809 metrekare kaldırım, 2 bin 169 metrekare bordür, parkın geneline konacak olan 70 bank ve 40 çöp kutusu da projede yer alan diğer detaylar. 150 metrekare olarak tasarlanan ve etrafı duvar banklardan oluşan oturma birimleri ile düşünülmüş tören alanını da içinde barındıracak olan dev park, biyolojik göletiyle de göz dolduracak. Doğada kendiliğinden oluşmuş göletlere benzeyen biyolojik gölet, ahşap köprüsüyle taçlanıyor. Göletin etrafında üstü kapalı pergolalar vatandaşların kullanımı için hazırlanıyor. Park, otomatik sulama sistemi ve sistemi beslemek için kurulacak su deposunun yanı sıra bitkisel peyzaj ile etrafı yoğun olarak ağaçlandırılacak olan trafosuyla modern bir yapıya sahip olacak. Mamaklı kursiyerler toplantıda buluştu Mamak Belediyesi Ahmet Yesevi Aile Merkezi kursiyerleri tanışma ve kaynaşma toplantısında buluştu. TÜLAY CANPOLAT- Mamak Belediyesi Ahmet Yesevi Aile Merkezi kursiyerleri ve hocaları, tanışma ve kaynaşma toplantısı düzenleyerek bir araya geldi. Ata Konağı Restaurant ta bir araya gelen kursiyerler, gönüllerince eğlendi. Programa spordan, cilt bakımına, takı tasarımdan, dikiş-nakış, iğne oyasına kadar birçok branşta toplam 130 kursiyer katıldı. Aile merkezlerinin yaşam ile eğitim arasında bir köprü olduğunu kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Aile Merkezlerimizi hayata geçirdiğimiz günden bugüne hanım kardeşlerimizin merkezlerimize olan ilgisi bizi hem mutlu etti hem de doğru bir noktaya parmak bastığımızı gösterdi. Aile Merkezlerimizde, tanışma, kaynaşma bilgi, arkadaşlık her şey var Aile merkezlerini, kadınların ailesinin bir parçası haline gelen halk üniversitesine benzettiğini belirten Akgül, Aile merkezlerimizle kadınlarımızın hayat standartlarını yükseltiyoruz ve aktif olabilecekleri nitelikli ortamlar hazırlıyoruz. Merkezlerimizde kadınlara meslek öğreterek iş sahibi olmalarına zemin hazırlıyoruz. Merkezlerimize gelen hanımlarımız yaptığı işleri görünce kendilerine olan güvenleri artıyor diye

7 7 EKONOMİ SİVAS - ÖNDER FELEK - Meteoroloji gözlem istasyonunun kurulu olduğu Sivas merkez ile Gemerek, Kangal, Suşehri ve Zara ilçelerinde Ocak 2014'te metrekareye 120,8, Şubat 2014'te 49,4 kilogram yağış düştü. Aynı merkezlerde yağış ortalaması bu yılın ocak ayında metrekareye 202,4, şubat ayının ilk 18 gününde ise 139,6 kilogram olarak gerçekleşti. Yöre çiftçisi, kar yağışıyla adeta bayram sevinci yaşadı. Sivas Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hububat ekim alanı bakımından Konya ve Ankara'dan sonra üçüncü sırada gelen Sivas'ın buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi hububat ürünlerinin rekoltesinde ilk 5 ila 10 arasında yer aldığını Kuraklık nedeniyle geçen yıl hububat rekoltesinde yüzde 25 kayıp yaşandığını anımsatan Çetindağ, geçen yıl kaynak sularının Hazar ın rüzgarı enerji olacak BAKÜ- Petrol ve doğalgaz zengini Azerbaycan, doğal enerji kaynaklarının yanı sıra alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması alanında da büyük projelere yatırım yapıyor. Hazar Denizi'ndeki petrol ve doğalgaz yataklarını işleten ve dünyaya pazarlayan Azerbaycan, şimdi de Hazar'dan esen rüzgarın gücünden elektrik üretmeyi ve satmayı satmayı planlıyor. Alternatif ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Devlet Ajansı (AREA) Başkanı Akim Bedelov, Hazar'ın 10 binlerce megavat gücünde rüzgar enerjisi potansiyeli olduğunu, bunu değerlendirmek için santraller kuracaklarını bildirdi. Proje için büyük yatırımlar gerektiğini belirten Bedelov, İran, Kazakistan, Rusya ile Alman ve Türk şirketlerinin de katılımıyla konsorsiyum oluşturulması için çalıştıklarını İlk etapta bin megavatlık bir santral kuracaklarını ifade eden AREA Başkanı, şöyle devam etti: "Azerbaycan olarak projenin 200 megavatlık bölümünün teknik şartnamelerini hazırlamak üzereyiz. Hedefimiz, doğalgaz ve petrol ihraç ettiğimiz gibi elektrik enerjisi de ihraç etmektir. Üretilecek elektrik, Gürcistan üzerinden Türkiye ve Avrupa'ya, İran üzerinden Pakistan ve Afganistan'a iletilecek. Büyük yatırım gerektirse de kısa sürede geri dönüşüm olacak. Çalışma grupları oluşturuldu ve onlar bu konu üzerinden çalışıyor." Alternatif enerji kaynağı oluşturma çalışmalarını Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in talimatı ve desteğiyle kurulan AREA'nın yürüttüğünü vurgulayan Bedelov, Gobustan'da rüzgar, güneş ve biyogaz kaynaklarının kullanıldığı deneysel poligon ve hibrit santrali kurduklarını Son beş yılda rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin kurulumunu artırdıklarını anlatan Bedelov, "Ülkedeki elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 7'si alternatif enerji kaynaklarından üretiliyor yılına kadar enerji üretimindeki payımızı yüzde 20'ye çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da güneş ve rüzgar enerjisi sayesinde olacak" Alternatif enerji santrali ve tesislerinde Türkiye'de üretilen parçaları da kullandıklarını vurgulayan Bedelov, şunları kaydetti:"türk kurum ve şirketleriyle işbirliğini artırmak niyetindeyiz. Türkiye alternatif enerji alanında kendi sözünü söylemiş bir ülke. Bu ülkedeki projelerde yer alma düşüncemiz var. Güneş enerjisi istasyonlarının yapımı ve biyoenerji kaynaklarıyla ilgili projelerle ilgileniyoruz. Tavuk çiftliklerinde atıkların enerjiye dönüştürülmesi konusunda çalışmalar yapabiliriz. Ayrıca Türkiye tecrübesinden faydalanıyoruz. ANKARA - MEHTAP YILMAZ / NECİP FAZIL ÇELİK - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bilişim Vadisi'nin temel atma törenini nisan ayında yapmayı hedeflediklerini belirterek, "Bilişim Vadisi hayata geçirildiğinde, Türkiye bilişim teknolojileri noktasında bölgenin en önemli ülkelerinden biri olacak" Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Işık, Bilişim Vadisi'ne ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Işık, Gebze'de 3 milyon metrekareden fazla alana inşa edilecek Bilişim Vadisi'ni kurma kararının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı ve kendisinden önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün döneminde alındığını hatırlattı. Bakanlık görevini devraldıktan sonra Bilişim Vadisi kurulma sürecini hızlandırdığını belirten Işık, şu anda alt yapı çalışmalarının devam ettiğini Dünyanın en hızlı büyüyen ve katma değeri en yüksek sektörün bilişim olduğunu vurgulayan Işık, şöyle konuştu: "Bilişim konusuna odaklanmak, yüksek teknolojiyi yakalamak açısından olmazsa olmaz. Hedefimiz, şubat ayı içinde üst yapı ihalesinin 1. etabının ihalesini yapmak ve aksilik olmazsa nisan ayında Bilişim Vadisi'nin temel atma törenini yapmak. Bunun anlamı şu; yıl sonuna doğru veya en geç önümüzdeki yılın başında Körfez Geçiş Köprüsü ile birlikte Bilişim Vadisi'nin de en azından 1. etabının hizmete giriyor olması. İnanıyorum ki Bilişim Vadisi hayata geçirildiğinde Türkiye bilişim teknolojileri noktasında bölgenin en önemli ülkelerinden biri olacak." Işık, Bilişim Vadisi'nde uygulanacak çalışma konseptini de anlattı. Bilişim alanındaki dünyanın çok güçlü bazı lider firmaları ile Türkiye'nin orta ve küçük ölçekli firmalarını buluşturmayı amaçladıklarını kaydeden Işık, vadide bilişim, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi oluşturmayı istediklerini dile getirdi. Işık, inkübatör (kuluçkalık) ve startup (yeni açılan) firma gibi unsurları vadideki ekosisteme yerleştirerek, bilişim noktasında Türkiye'nin teknoloji gelişimini ve yeni firmaların sektöre, sisteme girişini sağlayacaklarını ifade etti. Alt ve üst yapı yatırımlarının devam ettiğine değinen Işık, diğer taraftan global ve yerel ölçekli firmaların Bilişim Vadisi'nde Don riskini ortadan kaldıran, bitki gelişimini olumlu etkileyen ve yer altı suyunu artıran kar yağışı, kuraklık nedeniyle geçen yıl buğday rekoltesinde yüzde 25'lere varan rekolte kaybı yaşanan Türkiye'nin önemli hububat üretim merkezlerinden Sivas'ta çiftçilerin yüzünü güldürdü. Kar çiftçiyi çok sevindirdi kuruduğunu, arazilerde ve köylerde çok büyük su sıkıntısı yaşandığını hatırlattı. Bu yıl ise yağışların istedikleri gibi gittiğini belirten Çetindağ, "Özellikle kar yağışı bizi çok sevindirdi. Kar, hububatın yorganıdır. Çiftçimiz adeta bayram sevinci yaşıyor. Çiftçimiz çok heyecanlı, inşallah yağışlar hasat zamanına kadar bu şekilde devam eder" Çetindağ, karın hububat için yorgan ve organik gübre olduğunu dile getirerek, "İnşallah, kar yağışı devam eder. Özellikle ilçelerdeki kar yağışı yüzümüzü güldürüyor. Kar, bereket, bolluk demek" diye Sivas'ta geçen yıl 3 milyon 647 bin 532 dekar alanda buğday ekimi yapıldığını ve 680 bin ton rekolte elde edildiğini dile getiren Çetindağ, "Geçen yıl kuraklık nedeniyle rekolte düştü ama kalitemiz çok iyiydi. Bu yıl sadece buğday rekoltesinin 1 milyon tonu geçmesini bekliyoruz. Geçen yıl, 601 bin 920 dekar alanda ekimi yapılan arpada 180 bin, 84 bin 430 alanda ekilen yulaftan 25 bin, 36 bin 535 dekar ekim alanına sahip çavdardan ise 10 bin ton rekolte elde edilmişti. Bu yıl bu rakamların yüzde 100 katlanacağını tahmin ediyoruz. Arpa, çavdar, yulaf veriminde özellikle yağış olmadığı zaman büyük düşüşler oluyor" diye Türkiye'de geçen yıl olduğu gibi Sivas'ta da çok büyük olumsuz etkiler bırakan kuraklık sonucu ortaya çıkan rekolte kayıplarının birçok tarımsal üründe fiyat artışlarına yol açtığını anımsatan Çetindağ, bu yıl ise yağışlara bağlı olarak verimin artmasıyla fiyatların yeniden aşağıya doğru inmesini beklediklerini Çetindağ, hububatta kaliteyi artırmak için de çalışmalarının devam ettiğini, bunun için sertifikalı tohum kullanılması gerektiğini ve bu konuda çiftçileri bilgilendirmeye devam ettiklerini sözlerine ekledi. Bilişim Vadisi nin temeli Nisan da atılacak yer alması konusunu değerlendirdiklerini Işık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı önderliğinde kurulacak, Türkiye'nin ilk silisyum tabanlı çip fabrikası hakkındaki detayların sorulması üzerine, çip üretiminin önemine işaret etti. Ticari çip üretiminde, Uzakdoğu'da çok ciddi kapasite olduğunu belirten Işık, "Savunma sanayi ve milli güvenlik konularıyla ilgili tasarımının ve üretiminin mutlaka sizde olması gereken bir alan var" diye Bu alanın gözardı edilebilecek bir alan olmadığını vurgulayan Işık, savunma sanayi ile bir çalışma yürüttüklerini ve Türkiye'de milli mikro çip üretiminin gerekli olduğuna karar verdiklerini anlattı. Işık, çip üretiminin Türkiye'de yapılmasıyla ilgili çalışmayı başlattıklarını kaydederek, şunları söyledi: "Malezya seyahatimizde, oradaki çip üretim tesislerini ve Ar-Ge merkezlerini ziyaret etme imkanımız oldu. Şu anda Bilkent Üniversitesi ile savunma sanayimiz galyum nitrat tabanlı çip üretim tesisini hayata geçiriyorlar. Şimdi de arkadaşlarımız, hangi ölçekte silisyum tabanlı üretim tesisi kurulacağı konusunda çalışıyorlar. Bu konuda Türkiye'nin en önemli birikimi, TÜBİTAK'ın Türkiye ve Yarıiletken Teknolojileri (YITAL) merkezinde, birlikte silisyum tabanlı çip üretim tesisini kuracağız. Optimizasyon bizim için çok önemli, çok büyük kapasiteler kurup verimliliği yakalayamazsak ülkemize yük getirebiliriz, bunun hassasiyeti içindeyiz. Çalışmalar sonunda silisyum tabanlı çip üretim tesisini Türkiye'ye kazandırmış olacağız." Işık, çipli kimlikler konusundaki son gelişmelere değindi. Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün ihaleye çıkacağını anlatan Işık, çipli kimlik kartlarının çipini ve işletim sistemini TÜBİTAK'ın tasarladığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu ifade etti. DUMANLI BELDE Murat DUMAN muratduman1952@hotmail.com MEFTUNUM MUHAMMEDE Aklımın yıllar yılı çözemediği, benliğimin şaşkına dönüştüğü ve cevabını bulamadığım öyle bir soru ki; beynimde çözemedim, çözene de aşk olsun. Şaşkınlığım günden güne artıyor kesinlikle de eksilmiyor. Adı sonradan konulan, evveliyatı olmayan Alevilik-Sünnilik kavramından bahsetmek istiyorum. Asla kabul etmediğim bu iki kavram hakkında bilgi sahiplerine kızmakla beraber bunların ilmine şaşıyorum. Soruyorum sizlere, Kur-an da, fıkıhda, hadisde, Alevilik, Sünnilik diye bir kavram var mı? Bence yok, var diyen varsa lütfen söylesin gelsin bana. Bu kavramları insanların siyaset elinde alet olmalarından dolayı birbirlerine yakıştırma olarak isim koydukları hepimizce malum olmakla beraber ille de düşman yaratarak ayrı kutuplara mı bölünmek lazım? Bu iki kavramın, İslâmın temel taşlarını ayırt ederek böl parçala yut düşüncesinden yola çıkan ve bizleri ötekileştiren çıkarcıların hesaplarına hizmet etmekten başka bir durum olduğunu asla kabullenmem mümkün değildir. Bizleri ötekileştirenlerin bu güzel milleti kullanarak dünyada kendi düzenlerini kurdukları aşikârdır. Onların bizleri kullandıklarını biliyorum, ama anlamadığım bizler neden kullanılıyoruz? Buna neden müsaade ediyoruz? Mesela ben neden siyaseti uğruna kinini kusan yezidin tarafında olmayı isteyeyim ki? Sonra Yezit denen meczup kim oluyor ki beni temsil ediyor? Benim peygamberim olan ve öldüğümde şefaat beklediğim, yüce Yaratıcımızın Resulüm dediği, Kur -an daki; ayetin emri ışığı altında kurtarıcım ve Peygamberimin ve sevgili torunu olan Hüseyin in sübyan yavrusuna varana kadar canice öldürten yezidin safına beni şekillendirerek ilhak edeceksiniz bana yezit diyeceksiniz! Benim kardeşliğimden şüphe duyarak beni ötekileştirerek uzaklaştıracaksınız,bu durumu şiddetle kabullenmediğim gibi nefretle de Yezit denen Katili reddediyor Sünni ismini uydurarak beni ötekileştirenleri kınıyorum. Bana göre Alevilik de aynı vasıflara dayanmaktadır kaldı ki; bir aşiret mensubu parçalanmış aşiret üyelerini ararken aradığı amca çocuklarının alevi olduklarını görüyor diyor ki;? Biz sünnüyüz nasıl oluyor bu durum diyor? İşte görüyorsunuz ki kardeşin biri alevi biri sünnüdür.görüyorsunuz işte sonradan uydurma isimlerlere takılıp kalmayalım. Gerçek Alevilik hazreti Ali yi sevmek onun yaşantısına harfiyen kendimizi uyarlamaktır. Aksini söyleyenler işte bizleri başkalaştıranlardır. Öyleyse bu ayrı gayrı kutuplaşmanın bize ne yararı var, söyler misiniz? Kendinize düşman mı bulmaya çalışıyorsunuz? Oysa o kadar çok düşmanımız var ki, farkında değilsiniz. Kaldı ki; Irak ta oynanan oyunu hala görmezlikten gelmekteyiz. Bilindiği gibi bombalar patlatıldı, insanlar öldü, Aleviler bir cami de cenaze namazı kılarken Sünniler de başka bir camide cenaze namazı kıldılar. Diğer yandaysa Amerikalılar Irak ın petrolünü vatanlarına taşımanın hesaplarını yaptılar. Onlar çok iyi biliyorlar ki; ayrı gayrı olmazsa bu iki Müslüman toplum dünyaya İslam ahlakıyla yön verebilirler. Birlik oldukları zaman onlar bu milletin bütün güzellikleri ellerinde tutacaklarını da çok iyi biliyorlar. Bana göre de, Allah indinde insanlığın önderidirler bu güzel insanlar. Bu güne kadar bin dört yüz yıl arasında ne olduysa oldu kini nefreti bir kenara bırakalım kardeş kavgasına son verip kardeşliğimizi perçinleyerek yeniden dünyayı tesis edelim bilimde, ilimde, kendini kanıtlamış olan atalarımıza layık olalım yeniden Ahmet Yesevi nin maşrapasından kana kana sevgi suyu içelim Eline, Beline, Diline,desturundan yola çıkarak birlik ve beraberliğimizi yeniden kuralım şu vahşi çıkarcı, gözü aç, yüreği ruhsuz, kendi çıkarından başka hiçbir şey düşünmeyen densizlerin karşısında birlik ve beraberliğimizi sağlayamadığımız için bu güzelliğimizin farkında değiliz hal böyle olunca lütfen kendinize bir isim koyarak ötekileştirmeyelim. Bizler hepimiz Müslüman, hakk ve adalet bilen insanlarız. Ama ne var ki; birlik ve beraberliğimizi sağlayamadığımız için bu güzelliğimizin fevkinde değiliz. Hal bu güzel iki tolum için Hazreti Ali Allah ın aslanı ve dört halifeden biridir ve dört halife haktır ve dereceleri Allah inde aynıdır. Yüce Allah bizleri onların yolundan ayırmasın. İslam toplumunun içinden bir fitne, siyaseti uğruna bizleri asla bölemez ve bölmemeli. Bildiğiniz gibi yüce Allah Yezidin soyunu da kurutmuş ve bilavelet yapmıştır. Bizler kuluz ve aciziz, yaradan ne eylerse güzel eyler. Birbirimizi sevelim ve sayalım birliğimizi dirliğimizi bozmayalım. Bana göre bu iki toplum kendine gelmezse bu güzel insanların ilim sahibi kalem tutanlarını Allah asla huzuru mahşerde affetmez. Aklın yolu birdir başka yolu da yoktur. Bu vesileyle yüce Yaradan birliğimizi dirliğimizi korusun... MEFTUNUM MUHAMME DE,Âdem Baba sulbünden Havva Ana rahminden, Lütfünden Halk eyledi akıl verdi Fehmi nden, Cihan a güneş sundu Muhammed Mustafa yı, Âdemden gen almışım meftunum Muhammed e Levh i kalem yazmıştı can feda can Ahmet e İslam nuru güneştir hiç kimse söndüremez, Öyle bir ulviyet ki; yolundan döndüremez, Küfrüne boğulanlar dine söz konduramaz, İlimden fen almışım meftunum Muhammed e Vahşiler çok azmıştı can feda can Ahmet e Ayrılık yapma sakın Osman, Ali, Bekir im, Adalet de Ömer im, hak emrin de fakirim, Ne şuyum ne de buyum yaratana zâkirim, Bilimden gün almışım meftunum Muhammed e Ahmet derdi çözmüştü can feda can Ahmet e Kahrolsun! kâtil Yezit mahşer günü çekecek, Yalvarıp Hüseyin e her gün boyun bükecek, Şirretin batağında gözünden kan dökecek, Sabrımdan can almışım meftunum Muhammed e. Yezit kinde yüzmüştü can feda can Ahmet e Düşman olmuş kardeşler ana baba bir iken, Deccallar nifak sokmuş cahil beyin kir iken, Alevi Sünni yoktu hak Peygamber var iken, Ali den kan almışım meftunum Muhammed e Düşmanlık kol gezmişti can feda can Ahmet e Boşlukta gezer gönlüm bilmiyorum nerdeyim, Nefsimin gazabından akşam sabah şerdeyim, Bir bakarsın göklerde bir bakarsın yerdeyim, İslam dan yön almışım meftunum Muhammed e Herkes bunu sezmişti can feda can Ahmet e Demde yatar ahvalim gelin görün bunları, Hakk sevgisiyle silsin berbat olan kinleri, Mutluluğa gark etsin Mevla m güzel canları, Bekir den şan almışım meftunum Muhammed e Küffar putlar dizmişti can feda can Ahmet e Var olmuşum cihana düşünmeyen ne bilsin, Mabedinde yaşarken ikrarım Hakka gelsin, Bırakın düşmanlığı! Kardeşler huzur bulsun, Ömer den ön almışım meftunum Muhammed e... Büyük Put çok kızmıştı can feda can Ahmet e Kâlû belâ adresim orda verdim sözümü, Sarmaşık lifleriyle sardım Hakka özümü, Ehlibeytin soyundan kalbe koydum közümü, Osman dan sin almışım meftunum Muhammed e... Hakka batıl ezildi can feda can Ahmet e Duman oğlu evrensel gözünden ışık saçar, Kalbinde kuran nuru gönlünde güller açar, Sevdası Hakkın emri bilgisiz körden kaçar, Kurandan din almışım meftunum Muhammed e Mazlum canlar bezmişti can feda can Ahmet e

8 8 EKONOMİ Dünyada tüketimi artıyor LONDRA - Sonuçları Lancet Global Health dergisinin internet sitesinde yayımlanan ve yaklaşık 190 ülkede yeme alışkanları konusunda yapılan araştırmaya göre, insanlar tam tahıllılar ve balık dahil olmak üzere sağlıklı yiyecekleri daha çok tüketiyor. Öte yandan besin değeri olmayan abur cubur tüketiminde bundan daha büyük bir artış gözleniyor. Araştırmacılar, bu sonuca yılları arasında yapılan 320'den fazla beslenme konulu çalışmayı derinlemesine inceleyerek ulaştı. Araştırmada, obezite, kalp hastalığı, felç, tip 2 diyabet ve kanser gibi rahatsızlıkları engelleyen ya da tetikleyen 17 kilit gıdanın ne sıklıkta tüketildiği değerlendirildi. Bu besinlerin Kişi başı 1 kilo 200 gram bal tüketiyoruz Afrikalı havacıları Türkiye eğitecek ANKARA- Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, ICAO Genel Sekreteri Raymond Benjamin'i kabul etti. Bakan Elvan, görüşmenin ardından yaptığı konuşmada, sivil havacılık alanında uluslararası düzeyde düzenleyici bir kurum olan ICAO'nun, aynı zamanda ülkelerin sivil havacılıktaki denetimlerini gerçekleştirdiğini Faydalı bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Bakan Elvan, "Özellikle sivil havacılık alanında Afrika ülkelerinin sivil havacılıkla ilgili teknik elemanlarının eğitimini üstlenmiş bulunuyoruz. Şu ana kadar aslında çok değişik ülkelere yönelik olarak eğitim programlarımız uygulanıyordu ama bunu resmi olarak ortaya koymuş olduk. Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu ile işbirliği halinde özellikle Afrika'daki sivil havacılık alanındaki teknik personelin eğitimini birlikte gerçekleştireceğiz. Bu da Türkiye için bir gurur ve onur meselesi" diye Türkiye'nin uluslararası sivil havacılık alanında etkinliğinin önemli ölçüde arttığına dikkati çeken Bakan Elvan, son 10 yılda bu alanda ciddi gelişmelere imza atıldığını Elvan, 3. havalimanının yapılmasıyla İstanbul'un bir anlamda havacılık sektöründe tüm dünyaya hizmet edebilecek konuma geleceğini ifade etti. Uluslararası sivil havacılıkta denetimi çok önemsediklerini belirten Elvan, organizasyonun ölçütleri çerçevesinde tüm sivil havacılık faaliyetlerini yürüttüklerini, bu konuda oldukça hassas davrandıklarını kaydetti. Türkiye nin 2016 ICAO Konsey Üyeliği adaylığına işaret eden Bakan Elvan, Türkiye'nin sivil havacılıkta sağladığı gelişmeler ve geldiği nokta itibarıyla üyeliği hak ettiğini vurguladı. ICAO Genel Sekreteri Raymond Benjamin de Türkiye'nin hava trafiğinin yanı sıra sivil havacılık alanındaki faaliyetlerinde de artış olduğunu Türkiye'nin yalnızca havalimanları açısından değil, aynı zamanda üretim ve imalat açısından da önde gelen bir ülke olduğunu ifade eden Benjamin, görüşmelerin her iki tarafa da kazanç sağladığını dile getirdi. Benjamin, imzalanan anlaşmanın Türkiye ile organizasyon arasında bir ilk olduğunu ve bu açıdan da büyük önem arz ettiğini kaydetti. Dünyada meyve, sebze ve sağlıklı yiyecekleri tüketme imkanları eskisinden daha iyi olmasına rağmen insanların daha çok abur cubur yediği bildirildi. 10'u "sağlıklı" kategorisinde yer aldı. Bill & Melinda Gates Vakfı ve İngiltere Tıp Araştırma Kurulu tarafından finanse edilen araştırmada, 20 yıllık dönemde yüksek gelirli ülkelerde yeme alışkanlıklarında önemli gelişme kaydedilirken, sağlıksız gıdaların tüketiminde ise çok küçük bir düşüş gözlendi. Yaşlıların gençlerden, kadınların da erkeklerden daha iyi beslendiği tespit edilen araştırmada, beslenmeyle ilgili en iyi gelişmeler Moğolistan, Latin Amerika ve Karayipler'de görüldü. Abur cuburun en çok Batılı ülkelerde tüketildiği, ABD, Kanada, Batı Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi zengin ülkelerde insanların hala dünyadaki en kötü beslenme alışkanlıklarından bazılarına sahip olduğu ifade edildi. Son yıllarda beslenme alışkanlıklarında gelişme kaydedilmeyen ülkeler listesinde Çin, Hindistan ve Sahta Altı Afrikası'ndaki bazı ülkeler yer aldı. En sağlıksız beslenenler listesinde, çikolatasıyla ünlü Belçika ve gulaşıyla tanınan Macaristan bulunuyor. Araştırmaya göre dünyada en iyi beslenen ülkeler sırasıyla Çad, Sierra Leone, Mali, Gambiya, Uganda, Gana, Fildişi Sahili, Senegal, İsrail ve Somali. En iyi beslenenlerin ilk onunda yer alanların dokuzunun gelir düzeyi düşük Afrika ülkeleri olması dikkati çekiyor. ORDU-HAYATİ AKÇAY - Türkiye'de yıllık üretilen 95 bin ton balın tamamının tüketildiği, kişi başı bal tüketim miktarının ise 1 kilo 200 gram olduğu belirtildi. Dünyada bal üretiminde ikinci sırada bulunan Türkiye'de üretilen balın tamamı, yıl içerisinde tüketiliyor. Ordu Arıcılık Araştırma İstasyonu Müdürü Feyzullah Konak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de balın çok fazla ihracat yapılmadan tüketildiğini ifade etti. "Ülke olarak birçok faydasına inandığımız balı seviyoruz" diyen Konak, yaklaşık 78 milyon nüfusa sahip Türkiye'de kişi başı bal tüketim miktarının 1 kilo 200 gram olduğunu Bal tüketiminde Türkiye'nin, birçok Avrupa ülkesini geride bıraktığını aktaran Konak, Avrupa ülkelerinde kişi başı tüketilen bal miktarının gram olduğunu kaydetti. Konak, "Millet olarak bal tüketimi hayli fazla bir yapıya sahibiz. Bu anlamda dünyada da en üst sıralarda yer alan bir ülkeyiz" Türkiye'de balın toplumda ve kültürel anlamda önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Konak, "Hem kutsal kitabımızda geçmesi hem her derde deva olması hem de özel misafirlere sunulan gıda maddesi olma noktasında bal tüketimimiz oldukça fazla" diye Dünyada kendi ürettiği balın tamamını tüketen başka bir millet olmadığını savunan Konak, şöyle devam etti: "Ürettiğimiz balın çok az miktarını ihraç ediyor, neredeyse tümünü ülke içerisinde tüketiyoruz. Bu yönden baktığımızda bal tüketimi yüksek bir toplumuz. Ülkemizde farklı bölgelerde değişik ballar üretilmekte. Her balın özelliği de farklı değerlendirilmekte. Birçok vatandaşımız da farklı yörelerin balını aramakta. Bu durum tüketime de olumlu yansıyor. Ayrıca bal tüketimimizle sağlıklı bir toplumun temelini oluşturuyoruz." Türkiye, Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO) ile işbirliği halinde, Afrika'da sivil havacılık alanındaki teknik personelin eğitimini gerçekleştirecek. T.C. ANKARA ASLİYE 23.HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN ESAS NO: 2015/81 KAMULAŞTIRMA İLANI KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER : Ankara ili, Altındağ ilçesi, Sakarya (Özbek) mahallesi Salaş Sokak No : 6 Altındağ /Ankara adresinde bulunan imarın 600 ada, 9 parselinde kayıtlı davalılara ait taşınma zın Altındağ Belediye Encümeninin 26/04/2014 tarih ve 361 sayılı kararı ile Altındağ Kaymakamlığı tarafından kamu yararı karan tasdik edilerek davacı Altındağ Belediye Başkanlığınca kamulaştırılması. BULUNDUĞU YER MEVKİİ : MALİKİN ADI SOYADI : 1-FAHRETTİN OĞUZ : 2-AYSEL OĞUZ ARA-SIRA Nurullah AYDIN na741954@gmail.com KARDEŞLİK, DOSTLUK, AYRIŞMA VE DÜŞMANLIK Çıkar olunca eşler, kardeşler, arkadaşlar, dostlar kısa sürede can düşmanı olabiliyor. Devletler de öyledir. Bunun için de özel elemanlar yetiştirilir. Operasyonlar düzenlenir. Algı ekibi harekete geçirilir. Tarih boyunca süregelen yöneten yönetilen ikilemesinde dinler, ideolojiler istismar aracı kılınmıştır. Ancak gerçek neden, güç, yetki ve servet edinmek olmuştur. Dünya nın çok önemli stratejik bölgeleri vardır. Ancak Anadolu odaklı Ortadoğu coğrafyası hep çatışma alanının merkezi olmuştur. Doğu-Batı enerji savaşında Türkiye kilit ülkeydi. Türkiye; Bizanslılaştırılacaktı. Dinleme üsleri, ileri teknolojiye dayalı istihbarat üsleri, en iyi yetişmiş ajanlar Türkiye deydi. Ilımlı İslam projesi ile İslam ülkeleri denetim altına alınacaktı. Büyük Ortadoğu projesinde yönetim değişimleri yapılacak ve Türkiye ana üs görevi yapacaktı. İslam ülkeleri ile yakınlaşarak içten hançerleme görevi yaptırtılacak iç savaşlarla İslam ülkeleri yakılıp yıkılacaktı. Yeni dünya düzeni, ılımlı İslam projesi, Büyük Ortadoğu projesi kapsamında yeni yapılandırmaya gittiler. Hırslı, zaafları çok olan tipleri bir kez daha farklı şekilde tespit ettiler eğittiler, örgütlediler. Eşbaşkandılar artık. Eşbaşkanlık görev yerine getirilmeye başlandı. Ama açığa çıktı. Birlikte iktidara taşındılar. Devleti, devletin kaynaklarını ele geçirme sürecinde; dillerde din iman ile halk uyuşturulurken, ayakkabı kutularında evlerde paralar biriktirilmeye başlandı. Ortaklık bozduruldu. Güç, yetki, servet paylaşımında ortaklık çatladı. Çatlatıldı. Ne oldu da çatladı? Ne oldu da çatlatıldı? Yorum üzerine yorum yapılıyor. Birbirlerini kumpas yapmakla, ahlaksızlıkla suçluyorlar. Siyasetçiler, gazeteciler, iş adamları, akademisyenler oyunun birer parçası olarak devlet olanaklarına çöreklendiler. Soydular. Yandaş, candaş, kardaş kavramlarıyla yoksul halkı, idealist insanları kullandılar. Tarihin en büyük soygununu, din şemsiyesi altında pişkinlikle gerçekleştirdiler. Yapılıyor da hiç ama hiç kimse; oynanan oyunda, kuklaları oynatanları konuşmuyor. İstihbarat örgütleri, küresel sermaye temsilcileri ile beraber çalışan güçler, oyun oynuyor. Türkiye'de Gladio, tartışılmıyor. Türkiye'de Gladio kimlik değiştirdi, yenilendi. Meclis, bürokrasi, medya ve üniversitelerde birbirinden habersiz pek çok kişi Özel Eleman mı? Özel Eleman olarak eğitilenleri nasıl ve neden seçilir? Onlar; milletvekilliği, üst bürokratik görevlerde, gazete köşe yazarlığı, profesörlük dönemlerinde değil, daha genç yaşlarda bölgesinde güvenilir, saygın, sözü geçen ve gerektiğinde halkıyla bütünleşerek, milleti ve vatanı için yapılacak mücadelede önder olabilecek niteliklere sahip oldukları için seçilirler. Türkiye Özel Elemanlar Örgütü nde; bir dönem batıcılar, bir dönem milliyetçiler şimdilerde ise vatansız İslamcı ve etnik kimlikli kişiler organize edildiler. Tiplerine, özgeçmişlerine bakın. Kimler siyasetçi oluyor? Kimler hiçbir şeyi yokken birden servet edinmiş, holdingler kurmuş? Kimler üst düzey bürokrat oluyor? Kimler gazete patronu oluyor? Kimler her dönem gazete köşe yazarlığı yapıyor? Kimler TV lerde kafa karıştırıcı yorumlar yapıyor? Kimler fişleniyor? TSK, bürokrasi, medya, üniversiteler altüst edilmeye devam ediyor. Yetişmiş elemanlar tasfiye edilirken, özel elemanlar yer değiştirmeye devam ediyor. Bazılarının ülke içinde ve dışında çok sık olmayan görüşmeleri kimlerle yaptıkları kamuoyuna yansıyor mu? Hayır. Halk; nelerle meşgul ediliyor, dersiniz. Türk Millet'nin ve Türk Devleti'nin varlığı ve bekası tehdit altında tehlikededir. Birlik ve beraberliğe odaklı unsurların bu gerçekleri bilerek hareket etmeleri, tarihin yüklediği en önemli görevdir. Hiç kimse bu tarihi sorumluluktan kendini ayrı tutmamalıdır. KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI : ALTINDAĞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAMULAŞTIRMANIN VE BELGE LERİN ÖZETİ : Ankara ili, Altındağ ilçesi, Sakarya (Özbek) mahallesi Salaş Sokak No : 6 Altındağ /Ankara adresinde bulunan imarın 600 ada, 9 parselinde kayıtlı davalılara ait taşınmazın tüm müştemilatlarının davacı Altındağ Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırılması ile ilgili olarak; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası olarak Mahkememizin 2015/81 esas sayısına dava açılmıştır Sayılı Kamulaştırma yasasının 10. maddesinin 4.bendi uyarınca ilan olunur. 13/02/2015 Basın ( Resmi İlanlar Günün Sözü: Oynanan oyun, anlaşılması, bilinmesi ve gereğine yönelmekle bozulur..

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN AKRABALIK- HEMŞEHRİLİK-MİSAFİR VE MİSAFİRLİK GELENEKLERİ Kişinin kan ve sıhriyet yoluyla bağlı bulunduğu yakınlarına, akraba adı verilir. Başta anne ve baba olmak üzere; çocuklar, halalar, teyzeler, amcalar, dayılar vb. yakınların hepsi, akrabalık kavramı içerisinde yer alırlar. Türkler akrabalık ilişkilerine çok önem veren bir millettir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kan bağı olan akrabalık ilişkilerinde en üst seviyede olur. Aynı şehirden, memleketten ve köyden olan kimselere (hemşehri) denilir. Bazı yörelerde ve Türk Cumhuriyetlerinde (hemyerli), (yerdeş) de denilmektedir. Türk sosyal hayatında geniş bir yere sahip olan hemşehrilik kavramı, grup dayanışmasının kuvvetli bir unsuru olup mensubiyet ifade eder. Hemşehrilik duygusu insanları; ferdî, şahsî, benlikten uzaklaştırarak grup benliği fikrine ulaştırır. Belli bir grubun üyesi olma, o grubun bağlı olduğu değer hükümlerine ve normlarına bağlanmak suretiyle ben duygusu yerine biz duygusunu geliştirme olarak değerlendirilebilir. Yoğun uygulama alanını öğrenci gruplarında, yurtlarda, askerlikte, fabrikalarda, hastahane ve hapishanelerde bulan hemşehrilik değerinin nasıl bir birlik ve beraberliğe sebep olduğu bilinen bir gerçektir. Müşterek bir hayatın bütün özelliklerini aynı bölgede yaşayarak öğrenen hemşehriler arasında, kuvvetli bir dayanışma ve bütünleşme fikri ve yoğun bir birlik şuuru gelişir. Biz duygusu genelleşir, sosyal bütünleşmeyi mümkün kılar. Kültür faktörü bu insanları müştereklerde birleştirmek suretiyle benliklerini korumalarını sağlar. Komşuluk, ikamet yerine bağlı olarak, aynı mahalde müstakil birimler halinde yan yana ve üst üste yaşayan aileler arasındaki ilişkiye verilen addır. Dar anlamı ile bu tarif, aynı semt ya da mahallede yaşayan aileler arasındaki ilişkileri hatırlatırsa da, aile şartına bağlı olmaksızın işyeri ilişkileri de (dükkan komşuluğu) komşuluk kapsamına girer. Hatta geçici olarak ikâmet edilen bir mesire yerinde bile, yanyana barınmaktan hasıl olan yakınlıkta bir komşuluk ilişkisi sayılır. Bir mahalde (mahalle, köy, çarşı, işhanı, kamp vb.) yaşamak zorunda olan insanların, insanlar arasında barış ve huzuru istikrara kavuşturması bakımından komşuluk ve bu kavramın etrafında geliştirilen haklar ve ödevler bütünü, insan topluluklarının eriştiği en gelişmiş sosyal ilişkilerden biridir. Komşuluk ilişkisinde akrabalık ve kanbağı söz konusu değildir. Aynı ırk, inanç ve felsefeye bağlı olmak şartı da aranmamıştır. Sosyal mevkii ve tabii nitelikleri ne olursa olsun, iki bağımsız birim şeklinde yanyana yaşayan aileler (ya da insanlar) birbirinin komşusu sayılır ve sırf bu sebepten dolayı karşılıklı hak ve ödevleri kapsayan bir hukuk dairesine tâbi olurlar. Türk kültürünün egemen olduğu coğrafyada komşuluk ilişkileri, nitelik itibariyle sıcak, samimi ve teklifsiz bir ortama dayanır. Karşılıklı güven ve iyiniyet komşuluk ilişkisinin temelini teşkil eder. Komşuluk ilişkisi ilk temasla beraber başlar. Henüz taşınmakta olan komşunun yerleşmesinde, eşyasının nakline yardım edilir. İlk gün yemek pişirmelerine fırsat olmadığı düşüncesinden hareketle yeni komşuya yemek gönderilir veya yemeğe davet edilir. Ara sıra içecek şeyler ikram edilir. Yerleşme tamamlandıktan sonra uygun düşen ilk fırsatta aile halinde yeni komşuya hoşgeldin oturmasına gidilerek komşuluk ilişkisi pekiştirilir ve bu ziyaret esnasında iki komşu, birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı bulurlar. Bu ziyaret, yeni komşu tarafından mutlaka yakın bir zamanda iade edilir. Komşunun akrabadan ileri olduğu düşüncesi, komşuluk ilişkisinin temeli sayılır; akraba ile belirli zaman aralıkları ile görüşebildikleri halde komşu, daima yanyana ve yüzyüze bulunan bir yakın olarak kabul edilir. Ailenin sıkıntılı veya neşeli olanları, ilk anda daima komşu ile paylaşılır. Seyrek aralıklarla pişirilen güzel yemeklerden komşuya da mutlaka tattırılması ihmal edilmez. Aile içinde alınması gereken önemli kararlarda, samimiyet ve yakınlık derecesine göre komşu ya da komşuların fikri sorulur. Ölüm, nişan, düğün, hac dönüşü, askere yolcu etmek, hastalık ya da tabii âfetler gibi olağanüstü hadiselerde dayanışmanın ilk halkasını komşular teşkil eder. Karşılıklı hediyeleşmek anlamına gelen yoklatma adeti, Anadolu da komşular için de geçerlidir. Komşuluk, pratikte kadınlar için zorunlu ve sürekli bir ilişki biçimidir. Erkeklerin işte olduğu gündüz saatlerinde komşu kadınlar genellikle yemek ya da sohbet amacıyla bir arada olurlar. Komşuluk ilişkisinin gelişmesinde bu bakımdan ev kadınlarının önemi ve kararı birinci derecede tayin edicidir. Komşuluk ilişkisinden doğan hukuk, bir komşu büyüğünün, sanki aileden biriymiş gibi sayılması sonucunu doğurur. Çocuk terbiyesinde komşu, bir aile üyesi imiş gibi -gerektiği yerde- ikazda bulunma hakkına sahiptir. Bu tip müdâhaleler hoş karşılanır. Misafir kelimesi, Arapça dan dilimize yerleşmiştir. Sefer kökünden gelir. Seyahat eden, seferi olan, yolcu, seyyah gibi anlamlara gelmekle birlikte, bu tarzda kullanışı daha ziyade Arapça ya mahsustur. Kelimenin Türkçedeki en güzel karşılığı mihman kelimesi ise, gündelik hayattan ziyade edebî metinlerde tercih edilen bir karşılıktır. Bazı Türk Cumhuriyetlerinde misafire konak denir. Aile üyeleri dışında, ailenin barındığı meskene, iyiniyetle ve belirli bir süre için ziyarete gelen herkese misafir denilir. Yakın akraba ve aile çevresinden kabul edilen kişiler, misafir statüsünde hürmet görmesine rağmen, bir samimiyet belirtisi olmak üzere misafir olarak değerlendirilmezler. Sen yabancı değilsin, misafir gibi davranma sözleri, bu yakınlığı belirtmek ve misafirin ev içinde daha rahat hareket etmesini sağlamak için söylenir. Bu durumda eve gelen ziyaretçinin misafir sayılması, onun pek özel bir hukuka tâbi olduğunu gösterir. Misafir her durumda saygıyla karşılanan, evin en temiz ve özen gösterilen yerine (misafir odası) buyur edilen kişidir. Misafire gösterilen saygı ve nezaket, bir dizi uygulama ile kendini gösterir. Misafir karşısına temiz ve derli-toplu kıyafetle çıkılır. Hatırı sorulur, büyükse eli öpülür. İkramda bulunulur; kolonya, meşrubat, şeker, mevsimine göre şerbet ya da meyve suyu, çay, kahve yemek gibi yiyecek ve içecek sunulur. Çoğu kere misafirin itirazı kabul edilmeden ikramda ısrar edilir. Konuşma esnasında misafire öncelik verilir, sözü kesilmez, alaya alınmaz, sert ve haşin muameleye muhatap edilmez. Gideceği zaman, biraz daha kalması için ısrar etme geleneği de vardır. Kalktığında elbisesini giymesi için yardımda bulunulur, belli bir yere kadar misafire refakat edilir ve yeniden gelmesi temenni edilir. Mutluluk kapısı, gönül ve akıl dengesini kurabilenlere açıktır. Gönül sevdiğine ve değer verdiğine ilgi gösterir, değersizlikse ilgisizliği doğurur. Yenilgiyi kabullense de gönül, hep zafere bir yol arar durur ömür. Bilinmeyenden bilinene, görünmeyenden görünene giden yol bilincin gönül durağıdır. Gözden dökülen yaştaki çiğ tanesiyim, gönülden dökülen mısrada şiir. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER Yaşamak, kalbin şevki ve aşkın fevkinde nefes almaktır. Duymak ve hissetmek istiyorsak sadece kalp atışlarımızın bize söylediğini duymamız yeterlidir. Her nefeste gerçeğin gerçeğine, kalbin kalbine yürürüz. Asıl güneşin ve gerçek baharın kalplerimizde saklı olduğunu unutmayalım hiç. İman kalpte, güven akılda, şüphe güvensizlikle büyür. Gözler gördüğüne, akıl değer verdiğine, kalpse sevdiğine aldanır. Kalp uyumaz beden uyur, kalp unutmaz akıl unutur. İnsan pişman olunca anlar boş yere gönlünde yaşadığı kırgınlıkları, hayatın kalbine yüklediği yorgunlukları. Zannetmek bazen kalbimizi aldatan rüyadır, bazense gerçeğin kopyası. 9 Yazı yolcusu ndan Göktürk alfabesiyle zamanda yolculuk Bursa'da, lisede okurken güzel yazı dersinden zayıf not alan, daha sonra çalışarak kaligrafi ustası olan Hayri Tekgöz'ün, Göktürk alfabesinden esinlenerek eserler üretiyor. HAYATA DAİR BURSA - Kendisini ''yazı yolcusu'' olarak tanımlayan kaligrafi ustası Tekgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yıldırım İmam Hatip Lisesinde 11'inci sınıfa giderken güzel yazı dersinden zayıf aldığını Güzel yazı konusunda zorlandığını belirten Tekgöz, dersten geçebilmek için ödevlerini hep arkadaşlarına yaptırmak zorunda kaldığını kaydetti. Okuldan mezun olduktan sonra kaligrafiye ilgi duyduğunu ve kendisine zayıf not veren öğretmeninin seneler sonra atölyesini ziyaret ettiğini dile getiren Tekgöz, ''O zaman seni dersten bırakmıştım ama şimdi 100 puan veriyorum'' diyerek latife yaptığını anlattı. Yazı sanatıyla ilgili 16 yıl önce az sayıda kaynak bulabildiğini ifade eden Tekgöz, araştırmaları sırasında harflerin büyüsüne kapıldığını ve kendini Latin ve Arapça harfler olarak kısıtlamadığını, bütün harfleri incelemeye başladığını belirtti. Bu durumun, dünya dillerinde ve alfabelerinde yönelmesini sağladığını vurgulayan Tekgöz, şöyle devam etti: "Yazı sanatıyla uğraşmaya başladıktan 10 yıl sonra tarzımı ortaya koyabildim. Bu işe sembollerle başladım. Sembolleri yazılarımda işliyordum. Bu sırada bizim ilk somut yazılı kaynaklarımız anlamında Orhun Yazıtları vardı. Buradaki harfler ilgimi çekti. Bunlarla ilgili internette çok kaynak bulamadım. Daha önce fazlaca akademik çalışma yapılmış fakat sanatsal anlamda hat sanatı anlamında herhangi bir çalışmayla karşılaşmadım. Dolayısıyla gördüğüm kadarıyla bulamadığım örneklerle o harfleri işlemeye başladım. Sonrasında bu işin okuma ve yazma dediğimiz kısmıyla ilgilenmeye başladım. O döneme ait 38 harf vardır. Günümüz konuşma dilini tam CNR Kitap Fuarı, 27 Şubat ta açılacak İSTANBUL - CNR Holding Fuarcılık Grup Başkanı H. Cem Şenel, 27 Şubat'ta açılacak Kitap Fuarı'nda, Çanakkale Savaşları ile ilgili bugüne kadar hiç ortaya çıkmamış resimlerden oluşan serginin olacağını belirterek, bu konuda çok ciddi derleme yaptıklarını CNR Holding tarafından Basın Yayın Birliği işbirliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle düzenlenen ve Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu fuar, 27 Şubat-8 Mart arasında açık kalacak Yeşilköy'deki CNR Expo'da okurla buluşacak fuara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şenel, bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek fuarın temasının, Çanakkale Savaşları'nın 100. yılı olduğunu belirterek, CNR olarak İstanbul gibi bir metropolün en az iki, hatta daha fazla fuarı kaldıracağını kaydetti. Fuarın kitap okuma alışkanlığının geliştirilmesine çok ciddi fayda sağlayacağına inandığını dile getiren Şenel, geçen yıl iki holde yapılan fuarın, bu sene üç hole taşındığını anlattı. Şenel, "Geçen sene 250 katılımcımız vardı, bu sene 350 oldu. Geçen sene 200 marka temsil edilmişti, bu sene 400 civarında temsil edilecek. Fuarı yaklaşık 26 bin metrekarelik bir alanda yapacağız" Çok sayıda etkinliğin yer alacağı fuara, özellikle gençler ve öğrencilerin ilgisini çekmeyi, onları okumaya teşvik etmeyi amaçladıklarını ifade eden Şenel, şöyle konuştu: "Çanakkale Zaferi, tarihimizde çok önemli yer tutan bir hadisedir. Özellikle gençlerimize, çocuklarımıza ve tabii ki vatandaşlarımıza da bu zaferin önemini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Fuar süresince ana temamız; Çanakkale Zaferi yıl dönümü dolayısıyla çok çeşitli etkinliklerimiz olacak. En önemlilerinden biri gün ışığı görmemiş, çok sayıda fotoğraftan oluşan sergimiz var. Özellikle öğrencilerimizin onu görmesini şiddetle tavsiye ediyorum. CNR olarak bu konu bizim için de çok hassas olduğu için çok heyecanlıyız. Çanakkale Savaşları ile ilgili bugüne kadar hiç ortaya çıkmamış resimler olacak. Çok ciddi derleme yaptık. Bu konuyla ilgili çalışmalar yaklaşık bir yıldır sürüyor. Ziyaretçilerimizin çok ilgisini çekecek. İlk defa görecekleri çok sayıda fotoğraf olacağını düşünüyoruz." Fuarda, Çanakkale Savaşları ile ilgili bugüne kadar yayınlanmamış yayınların olacağını, yayıncıların Çanakkale ilgili çok sayıda yayın neşredeceğini ve birçoğunu ilk defa fuar sırasında sunacaklarını aktaran Şenel, geçen yıl fuara katılımın çok tatminkar olduğunu, bu yıl ise bu oranın en az yüzde 60 artmasını beklediklerini kaydetti. CNR Holding Fuarcılık Grup Başkanı H. Cem Şenel, "Çok iyi organize olduk, çok iyi duyuruldu fuar. Zaten yapısı nedeniyle çok ilgi çeken bir fuar. Bizim lokasyonumuzdan dolayı öğrencilerin, özellikle ulaşımı çok kolay, toplu taşıma kullanarak insanlar çok rahat gelebilecekler" görüşlerine yer verdi. Ticari faaliyetten çok sosyal bir etkinlik olan fuarla özellikle genç nesillerin okuma alışkanlığını geliştirmesine aracı olmanın kendileri için keyif verici olacağını belirten Şenel, etkinliği büyütmek, çok ziyaret edilen bir fuar yapmak için bütün güçleriyle çalıştıklarını bildirdi. Şenel, bu anlamda İstanbul'un, çok büyük bir potansiyel olduğunu, daha fazla kitap fuarı yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. olarak karşılamıyor. Bu anlamda bununla okuma ve yazmayı da öğrendim." Kendini hattat olarak tanımlamadığını söyleyen Tokgöz, bir nevi Osmanlı Türk hat sanatı'nda Arapça harflerle tarzını oluşturduğunu bildirdi. Tokgöz, "yazı yolcusu" mahlasıyla çalışmalarını sürdürdüğünü ifade ederek, "Orhun Yazıtları'nda şöyle bir kelime geçer; bedizci. O zamanlarda günümüzdeki gibi birçok sanat dalı yokmuş. Hattat ya da kaligrafi anlamında birebir karşılayan bir kelime ya da unvanla karşılaşmıyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Göktürkler dönemine eş değer bir anlamda yaptığı işi tarif etmek gerekirse kendini "bedizci" olarak tanımlayabileceğini anlatan Tokgöz, Türk tarihinde harflerin sanatsal anlamda işlenmesinin İslam kültürünün başlamasıyla ortaya çıktığını dile getirdi. Unvan peşinde olmadığını belirten Tokgöz, şunları kaydetti: "Amacım, gelecek nesillere eserler bırakmak. Bugün varız, yarın yokuz. Zaten beni herkes 'yazı yolcusu' olarak bilir hatta Göktürkçe tamgalara başladığımda bana bir ağabeyimiz 'tamgaların seyyahı' demişti. Bunlar tabii beni memnun ediyor. Kur'an-ı Kerim'in Mekke'de nazil olması, Mısır'da güzel okunması, İstanbul'da da güzel yazılması, Türk hat sanatında önemlidir. Bu anlamda Göktürkçe içinde bir gazeteci arkadaşımız şöyle demişti; 'Göktürk alfabesi Orta Asya'da yazıldı, Avrupalılar tarafından okundu ve Bursa'da yazıldı.' Eserlerimle bin 500 yıllık tarihimizi sanatsal olarak bir tabloda gösterebiliyorum. İnsanlar, eserlerime baktığı zaman Göktürkçe okuyamıyorlar ama ruhen, manevi olarak etkilendiklerini söylüyorlar." Macaristan'da Türk Müziği rüzgarı BUDAPEŞTE - Budapeşte Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Türk Klasik ve Tasavvuf Müziği" Günü'nde Macarlara, ney ve tasavvuf müziği tanıtıldı. Macarların büyük ilgi gösterdiği programda Türk sanatçı Halil İbrahim Doğan, katılımcılara ney ile tasavvuf müziğini tanıttı, konser verdi. Budapeşte Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Yakup Gül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, düzenledikleri programla Macarlara Türk müziğini ve tasavvuf müziğini tanıtmayı amaçladıklarını belirterek, "Macaristan'da son dönemde Türk kültürüne gösterilen büyük ilgiden dolayı çok memnunuz. Kültürel faaliyetlerimiz her alanda devam ediyor. Bu kapsamda bugün değerli ney sanatçımız Halil İbrahim Doğan'ı misafir ettik" Halil İbrahim Doğan da Macar davetlilere, geleneğin hangi merhalelerden geçerek çağdaş sanata dönüştüğünü aktardığına değinerek, "Bir müzik aletini öğrenmek ve onu öğretmenin, aynı zamanda bir kültürün aktarımı olduğunu vurguladık. Ney, diğer enstrümanlara nazaran sembolizması, tasavvuftaki yeri itibarıyla daha ön plana çıkmış bir enstrüman, onun için Macarların ilgisi büyük oldu" diye Kalbin kalbinde yaşamayı talep etmek ölmeye talip olmaktır. Kitaplar arasında gezinirken insan gönlün ne kadar sınırsız olduğunu anlar ve farkında olmasa da kalbimiz aşkın dikeninden, elemin karabulutlarından aydınlığı sağar. Kitapların dünyası gerçek dünyanın kopyasıdır. Kütüphanelerin çokluğu değil ondan yararlanan insanların çokluğudur kütüphaneyi değerli kılan. Kitap, akla yağan yağmurdur; yağış almayan bir tarlanın ürün vermesi mümkün mü? Sadece kitapları değil yaratılmış olanları okumak, tahlil etmek ve düşünmek kalbi, aklı ve hafızayı zinde tutar. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Sen gülsün sen lalesin zambak kokan sevdamsın, Gönlüme hâkim olan noktasın süveydâmsın. Güldükçe açan çiçek ebediyen seninim, Mahşere dek uzasın sonsuz adlı davamsın.

10 10 SAĞLIK Prof. Pehlivan: Mide küçültme, obeziteyle mücadelede en etkin yöntem Düzce Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan, obezitede cerrahinin tedavi standartları arasında sonuçları en iyi bilinen. kanıtlanmış yöntem olduğunu belirterek, "Süper obez hastada ameliyatın hayati riski, bir yıl içinde süper obeziteye bağlı herhangi bir komplikasyondan daha az" DÜZCE - Pehlivan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, obezitenin dünyada giderek yaygınlaştığını "Mide küçültme, obeziteyle mücadelede en etkin yöntem" diyen Pehlivan, "Obezitede cerrahi, mevcut tedavi standartları içinde sonucu en iyi bilinen, en iyi kanıtlanmış yöntem. Maalesef henüz obeziteyi giderebileceğini düşündüğümüz sihirli hap yok, gelişmeler var, umutluyuz. Cerrahi prosedürler bazı riskler içeriyor, hap çıksa mutlu oluruz fakat mevcut koşullarda obezitenin en kalıcı ve kesin tedavisi cerrahi görülüyor. Diyet ve diğer yöntemler, cerrahiyle asla kıyaslanamayacak düzeyde" şeklinde Cerrahinin ilgi gördüğünü, daha fazla meslektaşının bu alana yöneldiğini anlatan Pehlivan, bunun beraberinde bazı sorunlar getirdiğine dikkati çekti. Ameliyatın bazı riskler içerdiğini kaydeden Pehlivan, "Bu işte deneyimin çok önemli olduğunu değerlendirmek isterim. Bu prosedürlerin yürümesinde merkezin ve cerrahın deneyimi çok önemli çünkü hakikaten bu, genel cerrahi öğretisinin dışında başka bir cerrahi alanı" ifadesini kullandı. Pehlivan, obeziteyle mücadelede ameliyatın başarılı olduğu bilgisini vererek, hastalarda kabul edilebilir kilo dönüşleri olabildiğini dile getirdi. Hastalardan yeni hayat tarzı geliştirmelerini istediklerine işaret eden Pehlivan, tüp mide ameliyatından sonra 6 ila 8 yılda yeniden kilo alma ihtimalinin yüzde 15 civarında olduğunu vurguladı. Operasyonlarda yüzde 90 başarı sağlandığını aktaran Pehlivan, cerrahinin kıyafetlerdeki moda gibi vazgeçilmez hale geldiğini savundu. Pehlivan, "Süper obez hastada ameliyatın hayati riski, bir yıl içinde süper obeziteye bağlı herhangi bir komplikasyondan daha az" diyerek, "Bu kişiler zaten süper obez oldukları durumda tıbbi komplikasyonla burun buruna. Toplamda ideal obez hastanın bu ameliyata bağlı hayati riski, safra kesesi ameliyatının hayati riski kadar ama riskler hastaya bağlı değişebiliyor. Net olarak şunu söyleyebiliriz, bu hastaların tamamı kendi hallerine bırakıldıklarında hayati riskleri çok daha fazla" ifadesini kullandı. Tüp mide ameliyatı geçiren spor merkezi işletmecisi Kemal Kuruoğlu (52) da cerrahi müdahale öncesinde 155 kilogram olduğunu, operasyonla 15 ayda 78 kilogram verdiğini Günlük sporu aksatmadığına dikkati çeken Kuruoğlu, daha önce KOAH olduğu için ağır egzersizler yapamadığını anlattı. Annesinin yıllarca "yeme oğlum, yeme" diye ikazda bulunduğunu belirten Kuruoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçenlerde telefonda kilomun 77 olduğunu söylediğimde 'oğlum ye, ye' demeye başladı. Annemi bu duruma getirdim. Yıllarca hep terziden giyindim, hiçbir zaman hazır alamadım. Herhangi bir butiğe ya da alışveriş merkezine gittiğimde 'bir beden ufağını alabilir miyim' demenin vermiş olduğu mutluluk var çünkü eskiden bedenime göre yoktu. Hep özel diktiriyordum. Merdivenleri ikişer ikişer çıkmak, çok güzel bir duygu. Şu anda sağlığım bundan iki sene öncekinden kat kat iyi." DÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesinde görevli Röntgen Teknisyeni Safiye Şahin de daha önce 125 kilogram olduğunu, müdahalenin ardından 55 kilogram verdiğini kaydetti. İnsanların kendisini görünce çok şaşırdığını aktaran Şahin, "Beni bana soruyorlar, 'Safiye Hanım vardı' diyorlar. Sürekli göz önünde olan bir insanım, amme hizmeti veriyoruz ve insanlar beni gördüklerinde şaşırıp, Besmele çekiyor. Bunu yaşamak çok hoş. Sporuma devam ediyorum, günde 5 kilometre yürüyorum" değerlendirmesinde bulundu. DÜ Ortopedi Fizik Tedavi Bölümünde görevli Mahmut Ali Dik de ameliyat sonrasında 54 kilogram vererek 89 kilograma düştüğünü anlattı. Ev hanımı Fatma Kesim de obeziteyle 14 yıl mücadele ettiğini, ameliyatla 135'ten 75 kilograma düştüğünü dile getirdi. Sağlıklı beslenmede tuzlu sardalya alternatifi ÇANAKKALE - Çanakkale ile Gelibolu ilçesine has damak tatları arasında yer alan "tuzlu sardalya"nın, yüzde 18,64 protein, yüzde 15,34 yağ ve yüzde 46,54 su içeren besleyici bir ürün olduğu tespit edildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Arık Çolakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balık etinin, Türkiye'de baş gösteren hayvansal protein açığının ucuz yollu derdine çare olabilecek bir gıda maddesi olduğunu Beslenmede gerekli tüm besin ögelerini yapısında bulundurması ve sindirilebilirlik oranının yüksek olmasının, balık etine nitelikli bir gıda maddesi özelliğini kazandırdığını anlatan Çolakoğlu, "Balık eti, yapısal özellikleri nedeniyle çok kolay bozulabilir. Bu nedenle özellikle bol miktarda yakalandığı mevsimlerde teknolojik işlemlere tabi tutularak tüketiciye ulaştırılması gerekiyor" Çolakoğlu, balıkları korumak ve raf ömürlerini uzatmak için bilinen en eski işleme yöntemlerinden birinin tuzlama teknolojisi olduğunu vurguladı. Çolakoğlu, şöyle devam etti: "Su ürünlerinde dayanıklılığı sağlayan bu teknoloji, önceleri balığın kendine özgü kalitesini koruyan soğutma ve dondurma teknolojilerinin gölgesinde kaldı ancak son yıllarda farklı aroma ve lezzette yeni ürünler üreten daha önde ve cazip bir konuma yerleşti. Tuzlama teknolojisi, tuz ve fıçılar kullanılarak gerçekleştirilen, maliyeti ucuz, kolay bir yöntem. Tarihi oldukça eskilere dayanan bu teknoloji, ülkemiz sularından çıkan birçok balığa uygulanabilir. Sardalyanın ise bu teknolojiyle bütünleşerek 'geleneksel ürün' formatında kültürümüze yerleştiği görülüyor." Tuzlu sardalyanın kalite özelliklerini araştırdıkları bilgisini veren Çolakoğlu, bu kapsamda balıkları karma tuzlama yöntemiyle olgunlaştırdıklarını bildirdi. Daha sonra balıkları iç organ ve derilerinden arındırıp bitkisel yağ eşliğinde cam kavanozlara yerleştirdiklerini aktaran Çolakoğlu, "Elde ettiğimiz tuzlu sardalyanın kalite özelliklerinin tespiti, duyusal, kimyasal ve mikrobiyolojik analizler aracılığıyla yapıldı" diye Çolakoğlu, analizleri sonucu tuzlanmış sardalyanın genel olarak kahverengiye yakın grimsi-kırmızı renkte, homojen yapıda, tat ve koku bakımından tipik balık tadında, çiğ et, sabunsu veya metalik gibi kokuları barındırmayan, kolay çiğnenebilir bir ürün niteliğiyle tanımlandığını kaydetti. Bu gıda ürününün içeriğine değinen Çolakoğlu, şöyle konuştu: "Zengin besin içeriğine sahip olan tuzlu sardalya, yüzde 18,64 protein, yüzde 15,34 yağ ve yüzde 46,54 oranında su içeren bir gıda maddesidir. Direkt tüketim için yüksek tuz içerdiği (yüzde 18 civarında) varsayılan bu ürünün, günümüz modern beslenme anlayışında, sirkeli veya limonlu suyla tuzu alınarak sebze yemeklerinin yanında, salataların üzerinde tüketimi tavsiye ediliyor. Diğer taraftan ihtiva ettiği yüksek kalitedeki aroma bileşenlerinden dolayı pişirme esnasında yemeklere lezzet katkısı olarak da tüketimi mümkün. Dolayısıyla geleneksel Gelibolu tuzlu sardalyasının yoğun iş temposuna sahip günümüz tüketici kitlesi tarafından sağlıklı beslenme amacıyla tercih edileceği ve büyük beğeni toplayacağı açıktır." Çocukların yüzde 13'ü dişini sıkıyor İZMİR - Genelde yetişkinlerde görülen, yaşanan sorunlardan kaynaklı diş sıkma sorunlarının çocuklarda da yaygın olarak görüldü. Eski Katip Çelebi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tancan Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günlük hayatta karşılaşılan sorunların, stresin özellikle uykuda "bruksizm" olarak adlandırılan diş sıkma problemine yol açtığını ve çene kaslarının istem dışı kasılarak dişlere zarar verdiğini anlattı. Bu rahatsızlığın toplumda neredeyse her iki kişiden birinde görülmeye başladığını ifade eden Uysal, aynı sorunu çocukların da yaşadığının tespit edildiğini dile getirdi. Eklem problemleri ve bruksizm üzerine çocuklarda yaptıkları araştırmayla ilgili bilgi veren Uysal, şöyle konuştu: "7-19 yaş arasındaki 965 çocukta yaptığımız araştırmada çocukların yaklaşık yüzde 13'ünde şiddetli derecede diş sıkma problemi tespit ettik. Araştırmaya konulan olan çocuklardan 472'si kız, 473'ü erkek bireydi. Bu rahatsızlık kız ve erkek çocuklarda yaygın görülüyor. Çenenin geride, ileride olması ya da normal kapanışındaki farklığının bu sorunla bir ilgisinin olmadığını gördük. Bu da bize diş sıkmanın altında ağırlıklı olarak psikolojik etkenlerin yattığını düşündürüyor. Çocuklardaki sınav, okul stresi, huzursuz bir aile ortamı, belki bir kıskançlık, çeşitli sorunlar buna neden olabiliyor." Diş hekimi korkusunun da yaygın olarak görüldüğünü, bunun temelinde ise "küçük yaşta yaşanan kötü bir hekim tecrübesi" bulunduğunu vurgulayan Uysal, özellikle çocukların psikolojisine büyük önem verdiklerini ifade etti. Küçük yaşta karşılaşılan bu sorunun gelecekte diş fırçalamama ve diş bakımsızlığına dolayısıyla diş kayıplarına yol açabileceğini kaydeden Uysal, tedavilerde çocuklara daha farklı bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği, çizgi film izletilerek basit diş tedavileri yapılmasının diş hekimine gelişleri kolaylaştıracağını savundu. Futbolu 30'lu yaşlarda oynuyorsanız kalp tetkikinizi yaptırın BOLU - Halı sahalarda her yaşta spor yapan insanlar olduğuna dikkati çeken uzmanlar, özellikle 30'lu yaşlarda futbol oynayanlara kalp sağlıklarının korunması için tetkik yaptırmalarını önerdi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağır kış şartlarında herkesin kalp krizi konusunda dikkatli olması gerektiğini Kalp hastalığı bulunmayan kişilerin çok fazla soğuk havada kalmaları halinde kalp damarlarında spazm olabileceğine işaret eden Öztürk, "Soğuk havalarda dışarı çıkacak olanlar, çıkmadan önce hava durumuna bakarak uygun kıyafet giymeli ve uzun süre soğuk havada kalmamalı" diye Öztürk, spazmın kalp hastalığı olanlarda daha riskli hale geldiğini vurgulayarak, kalp damarında oluşabilecek spazmın kalp krizini tetiklediğini, bu durumun hayati risk ortaya koyacağını anlattı. Damar spazmının belli yaş grubuna has olmadığını ifade eden Öztürk, şu tavsiyelerde bulundu: "Özellikle gençlerde daha fazla görüyoruz. Gençler, damar spazmına daha yatkın. Bundan dolayı çok ağır şartlarda spor yapan, özellikle futbolcuların dikkatli olması gerekir çünkü sahalarda istemediğimiz görüntüler ortaya çıkabilir. Karlı ve soğuk havalarda futbolcuların ANKARA - Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2002'de 307 olan kadavradan nakil sayısı 2014'te bin 73'e, canlıdan nakil sayısı 438'den 3 bin 190'a ve toplam nakil sayısı 745'ten 4 bin 263'e yükseldi.sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, tedavisi sadece organ nakli ile mümkün hastalıkların dünyadaki gibi Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunu olduğunu Türkiye'nin canlıdan organ bağışında çok ileri düzeyde olduğunu,ancak kadavradan organ naklinde istenilen seviyenin yakalanamadığını vurgulayan Kapuağası, bunun artırılabilmesi için özellikle beyin ölümü tespitinin iyi yapılması gerektiğini bildirdi. Kapuağası, bu kapsamda 2009'dan bu yana Beyin Ölümü Tespit Kurulunda kulüp ve aile doktorlarıyla konuşup uygun kıyafetlerini giydikten sonra maça çıkmalarını tavsiye ediyorum. Halı sahalarda aynı şekilde futbol oynayanlarda da aynı durumları gözlemleyebiliriz." Öztürk, futbolcuların maça çıkmadan önce en az 15 dakika hafif egzersiz yaparak vücutlarını ısıtmaları gerektiğini, aksi takdirde ortopedik sakatlıklar doğabileceğine dikkati çekti. Hastanelere kalp spazmından dolayı yaşlılardan çok gençlerin geldiğini aktaran Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: "Kalp spazmını 30 ile 40'lı yaştaki hastalarda daha fazla görüyoruz. Soğuk havadan dolayı spazm geçirmiş, anjiyosunu yapıyorsunuz, normal çıkıyor çünkü spazm bir müddet sonra çözülüyor. Bu şekilde hastalarımız denk geliyor. 30 ile 40'lı yaşları genç kabul ediyoruz. Son bir yılda 20 tane 30 ile 40 yaş arası kalp krizi geçiren hastamız oldu. Bu demek oluyor ki 20'li yaşlarda başlayan kamp damarlarındaki bozukluklar, 30'lu yaşlarda kalp krizine neden olabiliyor. Futbol sahalarında 35 yaşında futbolcular var. 40 yaşına kadar oynayan futbolcular var. Halı sahalarda 40, 45 ve 50 yaşında top oynayan vatandaşlarımız var. Özellikle 30'lu yaşlarda futbol oynayanların kalp sağlığı için tetkik yaptırmalarını tavsiye ediyorum. Futbolcunun saha içerisinde başına gelebilecek bir şey, ölümcül sonuçlara neden olabilir." Organ nakli sayısı 12 yılda 6 kat arttı görev alan uzman hekimlere, organ nakli koordinatörlerine ve yoğun bakım personeline eğitim verildiğini anlatarak, "Bu çalışmalar sonucunda 2002 ile kıyaslandığında beyin ölümü tespit sayısı 10 kattan fazla artış göstererek, 2014'te bin 810'a çıkmıştır" Tüm çalışmalara ve artışa rağmen organ bağışı oranlarının henüz istenilen düzeye ulaşmadığına işaret eden Kapuağası, şunları kaydetti: "Avrupa'da yüzde 75 olan organ bağışı oranı Türkiye'de yüzde 23 seviyelerindedir. Bugün ülkemizde 25 binden fazla kişi organ bekleme listesindedir. Her yıl yaklaşık 4 bin kişi, bu listeye eklenmektedir. Kadavrada organ bağışındaki yetersizlik nedeniyle yılda yaklaşık 2 bin kişi organ nakli olamadan hayatını kaybetmektedir."

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Ormanlar kuş yuvalarıyla donatılıyor Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) ormanlara zarar veren böceklere karşı biyolojik mücadele kapsamında 2014 yılında 68 binden fazla suni kuş yuvasını ormanlara astı. ANKARA - Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'de böcek, mantar ve diğer canlıların meydana getirdiği zararlar içerisinde, böcek zararları önemli bir yer tutuyor. Böcekler, hayvanlar aleminde sayı bakımından en büyük grubu oluşturuyor. Ayrıca böceklerin üreme enerjileri çok yüksek olduğundan uygun iklim şartlarında kısa zamanda çoğalarak bütün bir ormanı tahrip edebilecek bir güce sahip bulunuyor. Teknolojideki gelişmeleri yakından takip eden Bakanlık da bu çerçevede ormanlarda zararlı böceklere karşı biyolojik mücadele tekniklerini uyguluyor. Bu tekniklerden birisini de zararlı böcekleri yiyerek tüketen avcı böceklerini desteklemek oluşturuyor. Yürütülen bu çalışmalar çerçevesinde 2003 yılından 2014 sonuna kadar 600 binden fazla kuş yuvasını ormanlara asan OGM, bunun 68 bin 310'unu 2014 yılında astı. Her yıl biyolojik mücadele çalışmaları çerçevesinde ortalama 50 bin kuş yuvasını ormanlara asan OGM, 2015 programı doğrultusunda ise 56 bin 600 kuş yuvasını ormanlara asmayı hedefliyor. Günde kendi ağırlığının birkaç misli kadar böcek tüketen kuşlar, orman zararlılarıyla mücadelede büyük önem arz ediyor. Özellikle salgın durumuna geçen böceklerin önlenmesi hususunda bu kuşların rolü büyük oluyor. Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise böcek popülasyonlarını dengelemek için böceklere karşı böcekçil kuşların korunmasını sağlamaya yönelik suni kuş yuvası asılmasının yanında başka tedbirlerin de alındığını vurguladı. Eroğlu, "Orman ve Su İşleri Bakanlığı BUL- MACA Soldan sağa: 1. Lezzet. Bir nota. Japon halk şarkılarına verilen ad. 2. Manisa ilinin bir ilçesi. 3. Burun ucu. Gösteriş, fiyaka, çalım. 4. Dualardan sonra söylenir. Radyumun simgesi. Köpek. 5. Eşi olmayan, biricik, yegâne. Devlet dairelerinde, ödemenin yapılabilmesi için yetkilinin verdiği yazı. 6. Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün. Kolay olmayan. 7. Matematikte sabit bir sayı. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışma, tedavi etme. 8. Harman yerinde tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı. İş yeri, büro. 9. Sapaklık, aykırılık. 10. Çıplak, özgür, hür. Avuç içi. 11. Japonların ulusal giysisi. Eski dilde otlar. 12. Bir yağış türü. Posta sürücüsü. 13. Üzerine yatılan yer. Kiloamperin simgesi. 14. Kemiklerin toparlak ucu. Burçlardan biri. 15. Bir nota. Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan tahsisat. 16. Çeşitli parçalardan meydana gelen alet, cihaz. Hafif, yavaş sesle söylenen. 17. Silis grubundan değerli bir mineral. Kalsiyumun simgesi. 18. Binek hayvanı. Doku teli. Kabul etmeyerek geri çevirme. 19. Engel. Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip. 20. Kiraya verilerek gelir getiren mülk. Olumsuzluk anlatan önek. Gerekenden eksik. Yukarıdan aşağıya: Yukarıdan aşağıya: Güç, derman, kuvvet. Panama nın plaka işareti. Bir renk. Yırtık bir yeri kapamak için konulan parça. Eski bir devlet. 2. Bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf gibi özel işaret, marka. Tutu, rehin. 3. Dört tekerlekli, üstü kapalı, yaylı at arabası. Bir parçanın canlı çalınacağını belirten müzik terimi. Bir haber ajansının kısaltması. Uzaklık anlatır. 4. Ün, nam, şöhret. Bir tür deniz taşımacılığı. Deniz kuvvetlerinde bir aşama. 5. Arnavutluk un para birimi. Hayvani metabolizma için gerekli olan ve organizmaya besin veya ilaç olarak dışarıdan sağlanan biyokatalizör madde. Kitap yazma. 6. İlenme, beddua. Kurtulma, kurtuluş. Küçük ve değersiz bitki. Parası, malı çok olan, zengin kimse. Hava ya da gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt. 7. Kira. Yorgunluğu gidermek için duraklama. Erkek kişi. Arjantin in plaka işareti. 8. Sınır nişanı. Bağıntılılık, görelilik. Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. 9. Önüne getirildiği birimi binle çarpan önek. Bir tür küçük zurna. Bir göz rengi. 10. Japon mitolojisinde güneş tanrısı. Çizgilerin, yüzeylerin, katı cisimlerin birbirlerine rastladıkları, kesiştikleri yer. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu olarak biyolojik mücadele kapsamında böcekçil kuşlara destek için bu kuşları kışın kötü havalarda yemliyoruz. Ayrıca faydalı kuşların düşmanları ile mücadele ediyor, açıkta üreyen kuşların yuva yapabilmelerini kolaylaştırmak üzere, ormandaki kuş koruma ağaçları hüviyetindeki fazla dallı ağaçları özellikle tensil sahalarında hektara 3 ağaç olacak şekilde bırakıyoruz" ifadelerini kullandı. Böceklerin ormanlara verdiği zararın, orman yangınlarının verdiği zarardan en az 5 kat daha fazla olduğunun altını çizen Eroğlu, böceklerin verdiği zararın bu denli büyük olmasından dolayı orman zararlılarına karşı biyolojik mücadele hususunda yoğunlaştıklarını kaydetti. Bakan Eroğlu, "Hayatımızın can damarlarından biri olan ormanlarımızı korumak için ne gerekiyorsa yaptık ve yapmaya devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu. Güneydoğu'da yüksek hızlı tren sevinci DİYARBAKIR - Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin'den Habur Sınır Kapısı'na ulaştırılması planlanan yüksek hızlı tren hattı projesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki iş çevreleri tarafından, ekonomiye büyük katkı sağlayacak olmasından dolayı memnuniyetle karşılandı. GAP Eylem Planı kapsamında, ekonomik büyüme ve istihdam artışı sağlayarak bölge halkının refah düzeyinin arttırılmasına yönelik öngörülen hızlı trenin Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin üzerinden Habur Sınır Kapısı'na ulaştırılması çalışmaları bölgedeki iş çevresini sevindirdi. Tarihi ve kültürel miras bakımından pek çok zenginliği barındıran ve GAP bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Şanlıurfa'yı ana demiryolu ağına bağlayacak Mürşitpınar-Şanlıurfa yeni demiryolu hattının yapımına 2015 içerisinde başlanacağı bildirildi. Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin üzerinden Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'na hızlı trenin ulaşması için demiryolu hattı yapılacak. Komşu ülkeler ile ticarette büyük önem arz eden Nusaybin-Habur hızlı demiryolu projesi için 133,3 kilometre uzunluğunda çift hatlı demiryolu yapılacak. Mardin Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Nasır Duyan, bölgedeki firmaların ihracatını Habur Sınır Kapısı ve Mersin Limanı üzerinden gerçekleştirdiğini anımsatarak, ürünleri buralara karayolu ile ulaştırdıkları için nakliye ücretinin yüksek olduğunu belirtti. Ortadoğu ülkelerine Irak üzerinden ihracatın gerçekleştirilmesi nedeniyle zaman zaman Habur Sınır Kapısı'nda kuyruk oluştuğunu dile getiren Duyan, şöyle dedi: "Günlerce sınır kapısında araçların kuyrukta beklemesi nakliye giderinin artmasına neden oluyordu. Ayrıca bekleyiş nedeniyle ürünü teslim etmede konusunda verdiğimiz taahhütleri yerine getiremiyoruz. Hızlı tren sayesinde bu sıkıntı ortadan kalkacak." Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Süleyman Çağlı ise ihracat yapan firmaların en büyük sıkıntısının ürünün taşınmasındaki giderlerin yüksekliği olduğunu Hızlı tren sayesinde ihraç edilecek ürünlerin Habur Sınır Kapısı'na ulaştırmasının firmalara büyük katkı sağlayacağını işaret eden Çağlı, şöyle konuştu: " Türkiye 'nin Irak'a yaptığı ihracat her geçen gün artış gösteriyor. Üstelik Habur Sınır Kapısı sadece Irak'a değil Ortadoğu'ya hizmet veriyor. Bu ihracat artışını karayolu ile karşılamak mümkün olmuyor. Bu nedenle hızlı tren projesi çok yerinde bir karardır. Proje sayesinde bölgede sanayileşmede büyük artış olacak. Bölgedeki üretici, hızlı tren sayesinde ürününü dünya pazarına düşük fiyatla ulaştırabilecek. Hızlı tren yabancı firmalarla rekabette büyük avantaj sağlayacak." AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da ekonomik kalkınmasının en önemli unsurunun ulaşım altyapısı olduğunu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın hızlı demiryolu projesine büyük önem verdiğini ve bunun için yoğun çaba sarf ettiğini kaydeden Ensarioğlu, "2023 yılında hızlı tren Edirne'den Habur'a uzanacak. Hızlı tren sayesinde bölgede üretilecek ürünler kısa sürede hem Ortadoğu pazarına hem de İskenderun ve Mersin limanı aracılığıyla yurt dışına gönderilecek. Proje bölge ekonomisine büyük katkı sunacak" ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA 11 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com HAYSİYETLİ VE ŞAHSİYETLİ AYDIN İHTİYACI Aydın, mensup olduğu milletine yol ve yön gösteren kutup yıldızıdır. Ufuk açan gerçek bir öncüdür. Milletin güven veren bir vicdanıdır. Yanlış, kötü, çirkin, zararlı, olumsuz ne varsa hepsini hiçbir kimseden çekinmeden söyler ve doğru olanı gösterir. Aydın, tamamen özgür düşüncelidir. Bilgi ve fikir üretip yayarken ne menfaatinin kuludur ne de korkularının esiridir. Aydının aydın kişiliğini gerçekleştirebilmesi, menfaat ve korku sınırlarıyla kuşatılmışlığı reddetmesine bağlıdır. Gerçek münevver Türk aydını, sadece Hakkı ve hakikati söyleyecek, sadece Allah'tan ve kul hakkından korkacaktır. Ülkemizin ve milletimizin daha ileri seviyelere gidebilmesi, aydının iktidarda kim bulunursa bulunsun hakkı, doğruyu hiç çekinmeden söylemesine bağlıdır. Bugün Türkiye'mizin temel sorunlarından biri, Türk aydınlarının çoğunun aydın kimliklerine ihanet etmeleridir. Gazete ve televizyonların büyük bir bölümü, bilgi ve fikir üretme ve yayma kurumlarının da yine çok büyük bir bölümü, iktidarı ya menfaati için ya da korkusundan dolayı eleştiremez durumdadır. Bu mevcut iktidar için de sağlıklı bir durum değildir. Gerçek bir muhalefet olmazsa iktidar, ne yaptığını bilmez, yanlış yaptıklarını doğru zanneder. Nasıl olsa herkes beni alkışlıyor, o halde doğru yoldayım diye yanlış icraatlarına devam eder. Bu bakımdan iktidar sahipleri, ülkenin menfaatini öne almak gibi bir kaygı taşıyorlarsa yalaka, yanaşma ve şakşakçı aydın taslaklarının değil, gerçek muhaliflerin, gerçek aydınların eleştirilerini dikkate almalıdırlar. Hem genel manada İslam tarihinde, hem de Türk tarihinde bu meseleye vurgu yapan gerçek aydınlar olmuştur. Mesela Hz. Ömer, devlet yöneticisi olarak bir hutbede cemaate şöyle diyor: "Eğer İslam dışı bir icraat yapacak, nefsime uyacak olursam bana ne yaparsınız?" Sıradan bir bedevi Müslüman, cesaretle ve gayet rahat bir şekilde: "Seni kılıcımızla doğrulturuz!" diyor ve böyle bir tepki gösterdiği için koskoca halife onu azarlayıp, yaka paça kodese göndermiyor. Hz. Ömer bu cevaptan çok memnun oluyor ve şöyle diyor: "Hakk'a şükürler olsun ki; eğer yanlış ve kötü yola sapacak olursam; bu milletin içinde beni kılıçla doğrultacak insanlar vardır." İşte gerçek devlet başkanı, gerçek bilge yönetici budur. Büyük devlet adamı, daima kendi icraatlarını kontrol edecek, yanlışlarını korkusuzca eleştirecek gerçek aydınlara saygı duyup değer verir. Osmanlı Türk kültür tarihinde de ulemâ (alimler), ümerânın (yöneticilerin) ayağına gitmemiş; tam tersine ümerâ ulemânın ayağına gelmiştir. Yani âlimler, gerçek aydınlar ilmin izzetini korumak için devlet yöneticilerine yalakalık, yanaşmalık, yandaşlık, candaşlık, şakşakçılık yapmamış; doğru, hak ve hakikat ne ise onu söylemekten çekinmemişlerdir. Bu meseleye bugünkü hükûmet adamlarının çok sevip itibar ettikleri iki aydın şahsiyetten örnek verelim. İstiklal Marşımızın şairi, sahih, münevver Müslüman Türk aydını Mehmet Akif Ersoy bu konuya çok iyi örneklik etmiş bir şahsiyet abidesidir. Nitekim II. Meşrutiyet'in ilânından 10 gün sonra İttihat ve Terakki Partisi'ne üye olurken yemin metninde geçen "Partinin bütün emirlerine kayıtsız şartsız itaat edeceğime'' ifadesini kabul etmemiş, ''sadece iyi ve doğru olanlarına itaat ederim'' demiş ve onun için MUĞLA - Marmaris Çevre ve Turizm Gönüllüleri Başkanı Filiz Ersan, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsünün Marmaris Körfezi'nde araştırma yapacağını bildirdi. Ersan, gazetecilere yaptığı açıklamada, Marmaris Belediyesinin desteğiyle İstanbul Üniversitesiyle "Marmaris Körfezi'ni Koruma ve Yaşatma" projesini hayata geçireceklerini İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürlüğü ile gerekli yazışmaları yapıp onayları aldıklarını ifade eden Ersan, iki aşamadan oluşması planlanan araştırma projesinin gelecek ay başlayacağını kaydetti. Akademisyenlerden ve dalgıçlardan oluşan 8 kişilik heyetin körfezde araştırmalar yapacağını vurgulayan Ersan, " Birinci etap çalışması Barcelona Sözleşmesi çerçevesinde koruması gereken Poseidon çayırlarıyla ilgili olacak. Bu çayırların dağılımı ve rehabilitasyon edilecek yerlerin haritası çıkartılacak" Çayırların tespit edildiği bölgelere üyelik yemin metnini değiştirmişlerdir. Bu, tamamen haysiyetli ve şahsiyetli bir aydın tavrıdır. Nitekim bir parti ya da parti lideri veya başbakan, yanlış yapabilir ve yapılan bu yanlışlara körü körüne onay vermek, bunları kabul edip desteklemek ve alkışlamak, münevver bir Müslüman Türk aydınına yakışmaz. Yine Mehmet Akif, genel seferberlik sırasında arkadaşlarıyla oturmuş kuru fasulye aşına kaşık sallamakta iken bir hükûmet görevlisi gelir ve iktidar aleyhindeki yazılarında ileri gitmemesini, hükûmeti eleştirmemesini söyler. Mehmet Akif de tam bir şahsiyetli aydın tavrıyla: "Bakanına söyle, kendilerini düzeltsinler! Bu gidiş devam ettikçe bizi susturamazlar. Ben fasulye aşı yemeğe razı olduktan sonra kimseden korkmam!" der. Gerçek aydın budur. Ne dünyalık menfaat beklentisi vardır, ne ceza korkusu. Kişi, bu ikisi arasına sıkışıp kalırsa zaten aydın olamaz. Bir başka örnek: 1957 yılında zindanda yatan Necip Fazıl, telefonla İlhan Bardakçı'yı arar ve af kanunu hakkında bilgi ister. Tam bu sırada Başbakan Adnan Menderes de telefondadır. İlhan Bardakçı Menderes'e şöyle der: "Beyefendi, izninizi rica ederim. Diğer telefonda Necip Fazıl Bey var. Af kanunu konusunda müjdenize muhtaç." Bu sesi diğer ahizeden Necip Fazıl da duyar ve köpürerek şöyle der: "Zırvalama İlhan, ben onun müjdesine değil, o benim şefkat ve idrakime muhtaç. Söyle hemen." Menderes de İlhan Bardakçı'ya şöyle der: "Lütfen söyleyiniz üstada. Her an ve her gün hatırımızdadır. Yakında birlikte olmayı kendisi kadar arzu ediyorum. Sorunuz bir ihtiyacı var mı?" Bugün maalesef, asr-ı saadetin sıradan bir müslümanı, Mehmet Akif ve Necip Fazıl tavırlı özgür, haysiyetli, şerefli, şahsiyetli aydın çok çok azalmıştır. Ya menfaatlerine ya korkularına esir olmuşlardır. Onların yüzünden ülkemiz, Avrupa Birliği ve Amerika vesayetinde hızla istiklâlini kaybetmekte, Haçlıların emir eri olarak kullanılmakta, millet birliğimiz dayatılan etnik siyasetle dağılmaya, parçalanmaya yüz tutmakta, Türk millet varlığı değerler ve kurumlar seviyesinde tasfiye edilmekte, sivil bir diktatörlük sessizce yerleşmeye başlamakta ve ülkemiz, bir korku hapishanesine dönüşmektedir. Muhalefete ve doğruları söylemekten çekinmeyen şahsiyetli aydınlara tahammül edememenin cezasını millet yanında iktidar sahipleri de çekeceklerdir. Bir zaman gelecek ki, keşke basın yayında, karar mekanizmalarında, siyasette iyi niyetli gerçek muhalif aydınlara söz verseydik diyeceklerdir. Eleştiri, muhalefet ve şahsiyetli aydın duruşu olmadan ileri demokrasi olmaz, ülkenin ilerlemesi ve milletin özgürce kalkınması ise hiç olmaz. Yazımızı Ziya Paşa nın şu beytiyle bitirelim: "Rızkına şükr eyleyen gerdûna minnet eylemez. Âlemin sultânıdır muhtâc-ı sultân olmayan" (Kendisi için takdir edilen rızka şükreden kişi, dünyaya, hiç kimseye, hiçbir şeye minnet etmez. Sultana, devlet yöneticilerine muhtaçlık hissetmeyen kişi, gerçek manada dünyanın sultanıdır.) Marmaris Körfezi'nde kirlilik araştırması yapılacak demir atılmasına izin verilmeyeceğini anlatan Ersan, sabit şamandıralar konulacak bu yerlere tonoz sistemlerinin yerleştirileceğini dile getirdi. Ersan, bu sayede denizdeki oksijen kaynağı olan Poseidon çayırlarının canlı kalmasının sağlanacağını belirtti. Araştırmanın ikinci etabında ise İstanbul Üniversitesinin araştırma gemisinin ilçeye geleceğine değinen Ersan, "Bu etapta fiziksel, kimyasal ve biyolojik araştırma yapılacak. Avrupa Birliği yüzme standartlarına göre, yüzülebilir bir deniz kalitesi ortaya çıkartılacak. Kirlilik tespit edilen bölgeler temizlenerek yüzülebilir kaliteye getirilecek" diye Marmaris Körfezi'ndeki kirliliğin büyük oranda derelerden kaynaklandığına işaret eden Ersan, derelerden erozyonla atıkların kirliliğe, çamur tabakasının ise sudaki oksijenin azalmasına yol açtığını aktardı. Muğla Büyükşehir Belediyesinin de azmaklardan kaynaklanan kirliliğin önlenmesi için çalışma başlattığı haberini veren Ersan, oluşturulan heyetin Marmaris'e gelerek ilk incelemeleri yaptığını bildirdi.

12 12 haber TÜRKİYE BÖLÜNDÜ! ANKARA- Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbedeki kutsal emanetlerin tahliyesi için düzenlenen Şah Fırat Operasyonu Türkiye de iktidar ve muhalefet tarafından çok farklı yorumlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Daha önce iki defa yeri değiştirilmiş olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, yine uluslararası hukuk ve anlaşmaların bir gereği olarak yeni mekanında bayrağımızı dalgalandırmaya ve ecdadımızın hatırasını yaşatmaya devam edecektir" derken, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri son derece başarılı bir operasyon daha gerçekleştirmiş bulunmaktadır" şeklinde Muhalefet ise çok farklı bakıyor operasyonu KILIÇDAROĞLU GÜRSEL TEKİN CHP Genel Başkanı Kemal "Güçlü devlet, karşılaşılan ilk operasyonu değil, mat operasyonu Karakolu AKP Hükümeti tarafından Kılıçdaroğlu, Şah Fırat tehditte topraklarını bırakıp kaçmakla değil, teröristlere dersini vermekle operasyonu Türkiye için kabul değerlendirmesi yaptı. olmuştur. Süleyman Şah Türbesi korkakça yüzüstü bırakılmıştır" Operasyonu'na ilişkin, "Güçlü devlet, karşılaşılan ilk tehditte olunur. Bu utanç Türkiye'ye fazla. edilebilecek bir durum değildir. 90 OYUN BOZULDU topraklarını bırakıp kaçmakla değil, Kendi karakolunu yıkıp, kendi yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez Stratejik Düşünce Enstitüsü teröristlere dersini vermekle olunur" askerini geri çekip, kendi toprağını kendi topraklarımızı, savaşmadan (SDE) Başkanı Birol Akgün e göre, ifadesini kullandı. terk etmeyi 'başarı' diye sunmak topraklarımızı kaybediyoruz. Şimdi DEAŞ içindeki uluslararası Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından danışıklı bir dövüşün kanıtıdır. bunu allamaya, pullamaya çalışıyorlar" eye çekmek için Süleyman Şah bir yabancı güçlerin Türkiye yi bölg- operasyona ilişkin paylaşımda Süleyman Şah'tan kaçma talimatını bulundu. "Teröristin önünde eğilen, verenler, yarın bu ülkeden de kaçacak, ancak, Türkiye'ye yaşattığınız MHP Genel Başkanı Devlet vardı. Türkiye açısından bir ön alıcı DEVLET BAHÇELİ yem olarak kullanma düşüncesi vatan toprağını satan hükümet, yarın karşılaşılacak diğer tehditlere her türlü utancın hesabını soracağım." CHP Genel Sekreteri des bir parçası, ayrılamaz ve Türkiye bu anlamda bu oyunu Bahçeli de, "Türk vatanın mukad- operasyon olarak görmek lazım. karşı ilk işinin 'kaçmak' olacağını gösterdi" iddiasında bulunan Gürsel Tekin ise, Şah Fırat koparılamaz bir uzantısı olan bozmuştur. Şık, zamanında ve Kılıçdaroğlu, şu görüşleri savundu: Operasyonu'na ilişkin, "Şah Süleyman Şah Türbesi ve Saygı doğru bir operasyon. Şah Fırat Operasyonu ARAP BASININDA KAHİRE - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düzenlediği "Şah Fırat Operasyonu" Arap basınında da geniş yankı buldu. Katar merkezli El-Cezire Televizyonu, açıklamanın yapıldığı saatlerden itibaren tüm bültenlerinde haber ve detaylarını izleyicilerine aktardı. El-Arabiya Televizyonu da haberi gün içerisindeki bültenlerinde kullandı. Londra merkezli Arapça yayın yapan Eş-Şarku'l Evsat Gazetesi'nin internet sitesinde, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, gece düzenlenen askeri bir operasyonla Suriye'deki Süleyman Şah Saygı Karakolu'ndaki manevi değeri yüksek emanetler ile türbeyi koruyan 40 askerin bölgeden taşınmasıyla ilgili açıklamalarına yer verildi. Gazete, Davutoğlu'nun Şah Fırat Operasyonu'nun ayrıntılarıyla ilgili "Dün akşam saat itibarıyla başlatılan operasyonda 572 personel ile 39 tank ve çok sayıda zırhlı araç Mürşitpınar Sınır Kapısı'ndan Suriye topraklarına girdi" yönündeki sözlerini aktardı. El-Kuds el-arabi Gazetesi ise Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın, "Türk Silahlı Kuvvetlerin'nin düzenlediği operasyonla Süleyman Şah Türbesi'nin tahliye edilmesini topraklarına yapılmış açık bir saldırı olarak gördüğünü" yazdı. Suudi Arabistan'da yayın yapan El- Ukaz Gazetesi, Davutoğlu'nun sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı ve "Emanetlerin Suriye topraklarında kontrol altına alınan başka bir yere nakledileceği" yönündeki sözlerine değindi. Gazete ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Daha önce iki defa yeri değiştirilmiş olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, yine uluslararası hukuk ve anlaşmaların bir gereği olarak yeni mekanında bayrağımızı dalgalandırmaya ve ecdadımızın hatırasını yaşatmaya devam edecektir" sözlerini aktardı. Mısır'da yayınlanan Ahbar el-yevm Gazetesi ise Süleyman Şah Türbesi'ndeki emanetlerin ve 40 civarındaki askerin çatışma çıkmadan nakledildiğini belirtti. Çavuşoğlu'dan yoğun telefon diplomasisi ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Şah Fırat Operasyonu ve güncel gelişmeleri görüşmek üzere çok sayıda isimle telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Saud Al Faisal ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile telefon görüşmeleri yaparak, Süleyman Şah Karakolu'nun nakledilmesi başta olmak üzere, güncel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulundu. BU OPERASYON koruma içgüdüsü KOCAELİ- Sultan İkinci Abdülhamid'in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Şah Fırat Operasyonu'na ilişkin, "Dedemiz Süleyman Şah'ın türbesi, Türk milleti, Ümmet-i Muhammed için çok önemli ve kıymetlidir. Yapılan operasyonun bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak, koruma iç güdüsüyle, muhafaza altına alma mücadelesi olduğunu düşünüyorum" Osmanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Süleyman Şah'ın türbesinin nakli için TSK'nın düzenlediği operasyonu olumlu bulduğunu ve desteklediğini Son dönemde Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'nin, terör örgütü IŞİD tarafından tehdit altında tutulduğunu, bu durumun kendilerini üzdüğünü, hatta hiddetlendirdiğini ifade eden Osmanoğlu, "Dedemiz Süleyman Şah'ın türbesi, Türk milleti ve Ümmet-i Muhammed için çok önemli ve kıymetlidir. Yapılan operasyonun bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak, koruma iç güdüsüyle, muhafaza altına alma mücadelesi olduğunu düşünüyorum" şeklinde Operasyonu "siyasi" değerlendirmenin yanlış olacağını vurgulayan Osmanoğlu, "Bugünlerde tek millet, tek yürek olmamız lazım. Her zamankinden daha çok birlik olmamız gerekir" ifadesini kullandı. Dev ihaleler için hazırlık ANKARA - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, 80 adet yüksek hızlı tren setinin Türkiye'de imalatı yönünde çok kısa bir süre sonra ihaleye çıkacaklarını belirterek, burada minimum yüzde 53 yerlilik şartı arayacaklarını açıkladı. Elvan, 24 Tv'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şah Fırat Operasyonuna ilişkin bilgileri gece aldığını söyleyen Elvan, Süleyman Şah Türbesi'nin yerinin değiştirilmesinin ilk olmadığını belirtti. Elvan, operasyonun son derece başarılı gerçekleştirildiğini vurgulayarak, bunun övünç duyulacak bir husus olduğunu ifade etti. Elvan, "paralel yapı" ile mücadeleye güçlü bir şekilde devam edeceklerinin altını çizerek, "Vatandaşlarımız emin olsun yargı önüne çıkıp bunun hesabını verecekler, vermek zorundalar. Eninde sonunda bu işi yapanlar, bu işe alet olanlar ortaya çıkacak" Lütfi Elvan, İstanbul'a yapılması planlanan üçüncü tünelle ilgili soru üzerine, "Şubat'ın 27'sinde Başbakanımızla birlikte bununla ilgili kapsamlı bir açıklama yapacağız ve işte özellikleri nedir, dünyada buna benzer uygulamalar var mıdır, bu Türkiye'de ve dünyada ilk midir, değil midir, nereden nereye gidiyor, güzergahları nedir, ne kadar yolcu taşıyacak, İstanbul trafiğini ne ölçüde rahatlatacak? Bunların hepsini kapsamlı olarak ayın 27'sinde vatandaşlarımızla paylaşacağız. Ama bu projeye biz aşağı yukarı 8 aydan beri çalışıyoruz, çok detaylı analizler yapıldı" ifadelerini kullandı. Elvan, Kanal İstanbul Projesinde kesinlikle bir duraklama olmadığını vurguladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Elvan, hızlı tren hatlarında büyük bir yoğunluk yaşandığını belirterek, "Çok yoğun, şu anda bizim tren setlerine ihtiyacımız var. 10 tren set alımı için ihaleye çıkmıştık, ancak orada bir itiraz söz konusu oldu, o itiraz süreci devam ediyor. Onun dışında, 80 adet yüksek hızlı tren setinin Türkiye'de imalatı yönünde çok kısa bir süre sonra ihaleye çıkacağız. İhaleye çıkacağız, bununla ilgili tüm hazırlıklar tamamlandı. Bu 80 yüksek hızlı tren setinde minimum yüzde 53 yerlilik şartı arıyoruz, arayacağız Elvan, 4G konusundaki çalışmaları tamamladıklarını belirterek, "Önümüzdeki günlerde 4G'ye yönelik kapsamlı bir basın açıklaması yapacağım, bir yol haritasını ortaya koyacağım... Bizim hedefimiz 2015 sonu itibariyle Türkiye'de 4G uygulamalarına geçilmesi" Türkmenler sevinçli ANKARA - Suriye Türkmenleri Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Şah Fırat Operasyonu'nun Türkiye'nin stratejik bir kararı olduğunu belirterek, "Biliyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti her daim Türkmenlerin yanındadır" Mustafa, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Süleyman Şah Türbesi'nin Türkmenler için çok önemli ve büyük manevi değerde olduğunu belirterek, Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinin ardından Türkiye sınırlarının dışında kalmış olsa da, Türbe'nin Türkmenlere her zaman moral kaynağı olduğunu ifade etti. Suriye'deki dinamiklerin her geçen gün değiştiğini söyleyen Mustafa, "Suriye'deki Türkmenlerin durumu gittikçe daha stratejik bir dönemece giriyor. Türkiye'nin muhakkak Türkmenlerle ilgili bir stratejik öngörü ve düşüncesi vardır. Bizim tek dayanağımız da işte budur. Sahadaki Türkmenler endişeye kapılmamalıdır" diye Mustafa, Türkiye'nin, Süleyman Şah Türbesi'ni bir gecede kaldırmayı ve güvene almayı uygun görmesinin stratejik bir değeri olduğunu vurgulayarak, "Suriye Türkmenlerinin meşru temsilcisi Suriye Türkmen Meclisi olarak, Türkmen halkına ve Türk kamuoyuna sesleniyoruz; Süleyman Şah Türbesi operasyonu Türkiye Cumhuriyeti'nin mutlaktır ki stratejik bir kararıdır ve biz biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti her daim Türkmenlerin yanındadır" ifadelerini kullandı.

13 dış dünya 13 Kobani yaralarını sarıyor Libya, silah Terör örgütü IŞİD in Kobani den (Ayn el Arap) çekilmesiyle ülkelerine dönmeye başlayan Suriyeli Kürtler, kentin inşası için hummalı çalışma yürütüyor. HALEP - Bazı Kürt gruplarla IŞİD arasındaki çatışmalar nedeniyle adeta harabeye dönen Kobani (Ayn el Arap), yaralarını sarmaya başladı. Terör örgütünün, yaklaşık 4 ay süren çatışmaların ardından bölgeden çekilmesiyle de kentte hayat yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Şiddetli çatışmaların yaşandığı Kobani'den geriye ise adeta bir hayalet kent kaldı. Bölgede hasar görmeyen cadde, mahalle veya sokak bulunmuyor. Yıkılan çarşı, hastane, kamu binaları ve iş yerlerinin yerle bir olduğu görülüyor. Harabeye dönen mahalleler, çöken altyapı ile hurdaya dönen araçlara kentin her bölgesinde rastlanıyor. Çatışmaların izlerini taşıyan caddelerde patlamamış askeri mühimmata rastlamak mümkün. Kentin doğu kesiminde ise tuzak ihtimaline karşı sivillerin bölgeye girişine izin verilmiyor, diğer bölgelerdeki evler ise sahipleri tarafından kullanıma hazır hale getiriliyor. Çatışmalar nedeniyle Türkiye'ye ERBİL - Irak'ta terör örgütü IŞİD'in elinde 450 Türkmen rehinenin bulunduğu bildirildi. Türkmenleri Kurtarma Kuruluşu'nun hazırladığı ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Parlamentosu'na sunduğu rapora göre, aralarında 50 kadın ve 70 çocuğun da olduğu 450 Türkmen, IŞİD'in elinde rehine durumunda. Türkmenleri Kurtarma Kuruluşu Başkanı Ali Kerim Beyati, AA muhabirine yaptığı açıklamada, raporun, IŞİD'in Türkmenlere yönelik insanlık dışı uygulamalarını belgeleyen "bir ilk" olma niteliği taşıdığını Kerkük, Salahaddin, Diyala ve Musul'daki Türkmenlere yönelik işlenen Fransız Yahudiler İsrail'e göç fikrine şüpheyle yaklaşıyor PARİS - Paris'te Charlie Hebdo dergisinin binasına ve bir Musevi markete Ocak ayı başında yapılan saldırıların ardından İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Fransa ve Avrupa genelindeki Yahudilere İsrail'e göç çağrısı yapması Fransa'daki Yahudiler arasında fazla ilgiyle karşılanmadı. Barış İçin Fransız Yahudileri Birliği Eşbaşkanı Pierre Stambul, AA'ya yaptığı değerlendirmede Netanyahu'nun çağrısını "çifte alçaklık" olarak tanımlayarak, "Gazze'de savaş suçları işlemiş bir devlet başkanının (Netanyahu) Yahudilere 'İsrail bizim ülkemizdir', deme hakkı yok" "Hepimiz Fransızız" ifadelerini kullanan Stambul, "Fransa'da Araplara, siyahilere, Romenlere ve Yahudilere karşı belirgin ırkçılık problemleri var ve onlarla birlikte burada mücadele etmeliyiz" diye Ülkenin en önemli Musevi örgütü Fransa Yahudi Kurumları Temsil Konseyi (CRIF) Başkanı Roger Cukierman ise, Netanyahu'nun Avrupa Yahudilerine çağrısıyla, "tıpkı kendinden öncekilerin yaptığı gibi, görevini yerine getirdiğini" İsrail'e göçü "son derece kişisel bir karar" olarak niteleyen Cukierman, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile Fransa Başkanı Manuel Valls'in Yahudilere Fransa'da kalın çağrısı yapmasının hiçbir etkisi olmayacağını savundu. Yahudi nüfusun yoğun olduğu Paris'in 17. bölgesindeki bir Musevi market işletmecisi, "Hepimizin gitme arzusu var ve kendimizi gerçek anlamda güvende hissetmiyoruz" diye Fransa'da doğup büyümüş olmanın göçü karmaşık hale getirdiğine dikkati çeken Musevi işletmeci, yakın zamanda Fransa'dan İsrail'e göç eden bazı ailelerin İsrail'deki "farklı hayat tarzı"ndan dolayı zorluk yaşayarak ülkeye geri döndüğünü kaydetti. suçları içeren raporun 54 sayfadan oluştuğunu aktaran Beyati, Türkmenlerin kurtarılması için merkezi Irak hükümeti, IKBY yetkilileri, Türkiye ve uluslararası kuruluşlardan yardım isteyeceklerini dile getirdi. IKBY Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Soran Ömer de raporda yer alan, IŞİD'in Türkmen halkına yönelik katliamlarından örnekler verdi. Kerkük'ün güneyindeki Türkmen köyü Beşir'de Haziran 2014 tarihlerinde IŞİD militanlarınca büyük bir "vahşet" gerçekleştirildiğini ifade eden Ömer, 7 Türkmen'e ait cesetlerin çırılçıplak olarak 20 gün boyunca elektrik direklerine bağlı bırakıldığını ifade etti. LEFKOŞA - Kayıp Şahıslar Komitesi'nin Kıbrıslı Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, kayıp şahıslar listesinde Kıbrıslı Türklerin tümünün sivil olduğunu, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 55'inin Yunan ve Kıbrıslı Rum askerler olduğunu Kıbrıs'ta toplumlar arası çatışmalarda kayıp olarak listelenen kişilerin akıbetinin belirlenmesi için kazı, kimlik tespiti çalışmalarını yürüten Kayıp Şahıslar Komitesi'nin Kıbrıslı Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslı Rum üye Nestoras Nestoros ve Komite'nin Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi Paul-Henri Arni, ara bölgedeki Antropoloji Laboratuvarı'nda basın toplantısı düzenledi. Gülden Plümer Küçük, toplantıda, DNA testleri yapabilecek laboratuvar sayısının çok fazla olmadığını, testler için tercih edilen laboratuvardan şüphe duyulmaması gerektiğini belirtti. Küçük, kayıp yakınlarının hassasiyetini çok iyi anladıklarını, ellerinde farklı şahıslara ait kemiklerin birbiriyle karıştığı çok sayıda vaka bulunduğunu, kuyulara atılan, tarlalara veya dere yataklarına gömülen insanların kemiklerinin genellikle dağılmış ve başka birinin kemikleriyle karışmış olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu bildirdi. Proje kapsamında bin civarında daha kişiye ait kemik arandığını kaydeden Küçük, ellerinde kimlik tespiti bekleyen 400 kişiye ait kemik bulunduğunu ifade etti. Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi bünyesindeki Kıbrıs Kayıp Şahıslar Antropoloji Laboratuvarı'nın kimlik tespit açısından dünyanın en iyi laboratuvarları arasında gösterildiğini, son iki yılda 17 adli tıp uzmanına eğitim verildiğini, bölgeden bazı ülkelerin komitenin çalışmalarını incelemek istediğini dile getirdi. Küçük, kayıp şahıslar listesinde sığınan ve bir süredir evlerine dönmeye başlayan Suriyeli Kürtler ise kentin yeniden inşası için hummalı bir çalışma yürütüyor. El birliğiyle yaralarını sarmaya çalışan Suriyeliler, uluslararası yardım kuruluşlarından destek bekliyor. Kentin eski günlerine döneceğine inanan Kobanililer, zor zamanlarında kendilerine kapılarını açan Türkiye'yi ise dillerinden düşürmüyor. Salin Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zor bir süreci geride bıraktırdıklarını Çok çalışıp kenti ayağa kaldırmayı amaçladıklarını aktaran Muhammed, "Evlerimize döndüğümüz için çok mutluyuz. El ele vererek kentimizi eskisinden daha güzel bir hale getireceğiz. İnşallah bundan sonra böyle bir sıkıntı yaşamayız" Hafza Ahmet de Türkiye'de çok iyi ağırlandıklarını ifade etti. Şanlıurfa Valisi İzzetin Küçük ve Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi'nin kendileriyle yakından ilgilendiğini aktaran Ahmet, misafirperverliklerinden dolayı Türk yetkililere teşekkür etti. Bundan sonra yeni bir sayfa açtıklarını anlatan Ahmet, "Yaşadıklarımızı unutmak istiyoruz. Uzun bir kabus gördük ama artık bu kötü günler geride kaldı. Şimdi tek derdimiz evlerimizi yeniden eski haline döndürmek. Evlerimiz kullanılmaz halde tüm eşyalarımız yerle bir olmuş, umarım en kısa zamanda toparlanırız" diye Mustafa Hammud ise savaş nedeniyle okulundan uzak kaldığını, arkadaşlarına kavuşacağı günü sabırsızlıkla beklediğini kaydetti. CESETLER TOPLANIYOR Bu arada çatışmalarda ölen IŞİD mensuplarının cesetleri, özel kıyafetli ve maskeli kişilerce toplanıyor. Battaniye, halı ya da bir beze sarılan cesetlerin traktör römorkuna konulduğu görüldü. Bölgedeki Kürt gruplar ise cesetleri toplu mezara bıraktıklarını belirtti. IŞİD'in elinde 450 Türkmen rehine var IŞİD'in aynı şekilde çıplak bir kadını da köyün meydanında astığını anlatan Ömer, cesedi almaya çalışan köy sakinlerinden 15 kişinin öldürüldüğünü kaydetti. Ömer, örgütün 88 yaşındaki yaşlı bir adamı ve 10 yaşındaki bir çocuğu da öldürecek kadar insanlık değerlerinden uzak olduğunu vurguladı. Irak'ın en büyük ilçesi olarak bilinen Telafer, ordu güçlerinin çekilmesi üzerine 16 Haziran'da IŞİD'in eline geçmişti. Bunun üzerine onbinlerce Şii Türkmen, Telafer'i terk ederek Peşmerge kontrolündeki bölgelere sığınmıştı. Ancak kaçış esnasında birçok Türkmen, IŞİD militanlarınca alıkonulmuştu. Bu Türkmenlerin bir kısmı infaz edilirken bazıları da esir alınmıştı. Kıbrıs taki kayıp listesinde Türklerin tümü sivil Kıbrıslı Türklerin tümünün sivil olduğunu belirterek, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 55'inin Yunan ve Kıbrıslı Rum askerler olduğunu Komitenin BM temsilcisi Paul Henri Arni de konuşmasında, basında yer alan "bulunan kemiklerin farklı ailelere teslim edildiği" yönündeki iddialara ilişkin, tüm kemik parçaları üzerinde DNA testi yapılmadığı ve ailelere 3-4 parçadan daha çok vermek istemedikleri için hata yapma riskinin arttığını belirtti. Arni, ortaya atılan iddialarla ilgili meselenin ellerindeki en karmaşık olay olduğunu, söz konusu çalışmanın bir kuyuda bulunan 38 kişiye ait kemik kalıntılarını içerdiğini kaydetti. Komite bünyesinde çalışan antropologların, söz konusu olayda kemiklerin büyük bir kısmının orijinal gömü yerlerinden başka bir yere taşındığı sonucuna vardığını ifade eden Arni, geriye ise karışmış küçük kemik parçaları kaldığını, bunun üzerine kafatası gibi büyük kemik parçaları ile küçük parçaların ilişkilendirilmeye çalışıldığını anlattı. Kayıp Şahıslar Komitesi'nin (CMP) uluslararası standartlara uygun olarak bir şahsa ait olduğu tespit edilen 9 büyük kemik parçası üzerinde DNA testi yaptırdığını kaydeden Arni, küçük kemik parçalarının ise antropolojik analizler temelinde söz konusu büyük kemik parçaları ile ilişkilendirildiğini aktardı. ambargosunun kaldırılmasını istiyor BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - Libya Tobruk Temsilciler Meclisi Hükümeti Dışişleri Bakanı Muhammed ed-dairi, IŞİD ile mücadele edebilmek için BM Güvenlik Konseyi'nden Libya'ya uygulanan silah ambargosunu kaldırmalarını istedi. Dairi, BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen Libya toplantısında yaptığı konuşmada, Libya'da silahlı terörist grupların yerleşmeye ve petrol ihracatı yapılan limanları tehdit etmeye başladığını Libya'da artan terörün bölge barış ve güvenliğini tehdit ettiğini kaydeden Dairi, uluslararası toplumun sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Dairi, "Libya, ulusal ordusunun kapasitesini artırmak için uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duyuyor. Terörizmle mücadele etmek için silah ambargosunun kaldırılması ve ordumuzun gerekli ekipmanı edinebilmesi gerekiyor. Eğer silah alamazsak ve ordumuza gerekli eğitimi sağlayamazsak bundan aşırılıkçılar yarar sağlar" Libya'da aşırılık yanlılarının güçlenmesinin bölgenin güvenliği için olumsuz etkileri olabileceği uyarısı da yapan Dairi, "Biz, Ensar el-şeria ve IŞİD'le mücadele için ülkemize uluslararası müdahale edilmesi çağrısı yapmıyoruz. Bununla birlikte uluslararası desteğin yokluğunda Libya hükümeti, Mısır'dan bu mücadele için yardım istedi" diye BM Güvenlik Konseyi, 2011'de ülkede iç savaşın başlaması üzerine Libya'ya silah ambargosu kararı almıştı. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri de Konsey'de yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi'nden Libya'ya uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını istedi. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Hükümet karşıtı muhaliflere deniz yoluyla silah ulaştırılmasına da ambargo uygulanmasını isteyen Şükri, bu maddeleri içeren BMGK karar tasarısının Ürdün tarafından Konsey üyelerine dağıtılacağını BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon, toplantıya video konferans yöntemiyle bağlanarak yaptığı açıklamada, Libya'daki siyasi mücadelelerin IŞİD için elverişli bir ortam oluşturduğunu vurguladı. IŞİD tarafından 21 Mısırlının öldürülmesinin ve petrol tesislerine yönelik saldırıların örgütün Libya'da daha fazla hareket kabiliyeti kazandığını gösterdiğini kaydeden Leon, güvenlik boşluğundan da IŞİD'in yararlandığını ifade etti. Toplantının ardından BMGK üyeleri, hazırlanan karar tasarısına ilişkin görüşlerini paylaşmak için kapalı oturumda bir araya geldi. Devrimin ardından siyasi istikrarın sağlanamadığı Libya'da, Mayıs 2014'te emekli General Halife Hafter'in, Zintan merkezli milis gruplarla başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata'daki devrimci gruplarla hareket eden Trablus yönetimince engellenmişti. Olayların ardından bazı milletvekillerinin "Temsilciler Meclisi" adı altında Tobruk kentinde çalışmalara başlamasıyla iki meclisin faaliyete geçtiği ülkede, Milli Genel Kongre'nin desteklediği "Fecr-i Libya Koalisyonu" ile Temsilciler Meclisi'nin destek verdiği Hafter'e bağlı "Onur Operasyonu Koalisyonu" arasındaki çatışmalar sürüyor

14 14 TURİZM Kaçkarlar'a gökyüzünden ISSN Avcılardan kırsal bölgelere 875 bin lira destek ANKARA - AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi amacıyla bu avlaklarda sahası bulunan belde belediyesi ve köy tüzel kişiliklerine de katkıda bulunuyor. Koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı yapılacak işbirliği protokolü çerçevesinde, bu avlaklarda yapılacak av organizasyonları sonucunda elde edilen avlama gelirlerinin yüzde 20 ile 82'si katılım payı olarak veriliyor. Örnek avlaklarda ise ihale bedelinin KDV hariç yüzde 50'si işbirliği protokolü çerçevesinde belde belediyesi veya köy tüzel kişiliklerine katılım payı olarak aktarılıyor. Bu kapsamda av döneminde elde edilen 2 milyon 528 bin liranın yaklaşık 875 bin lirası belde belediyesi veya köy tüzel kişiliklerine aktarıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen av turizmi kapsamında düzenlenen av organizasyonları çerçevesinde, av yılında Türkiye'yi 29 farklı ülkeden gelen yabancı avcı ziyaret etti. Türkiye'yi tercih eden yabancı avcılar genellikle Almanya, Amerika, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, Norveç, Macaristan, Rusya, İspanya, Bulgaristan ve İsveç'ten geliyor av yılında çeşitli ülkelerden gelen 989 yabancı avcı, büyük çoğunlukla yaban domuzu av organizasyonlarını tercih ediyor. Yaban domuzunun yanında yaban keçisi, kızıl geyik, çengelboynuzlu dağ keçisi, Anadolu yaban koyunu, karaca ve ceylan tercih edilen diğer türler arasında yer alıyor. Türkiye'ye gelen yabancı avcılar, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından işletilen avlaklar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilen örnek ve özel avlaklarda av yapabiliyor. Bu kişilerin ülkede av yapabilmesi için seyahat acenteleri aracılığıyla ya da seyahat acentelerine bağlı kalmaksızın özel avlanma izin belgesi almaları gerekiyor. Belgelerini alan avcılar, av turizmi kapsamında avına izin verilen hayvanları, Merkez Av Komisyonu Kararı çerçevesinde avlayabiliyor. İzin belgeleri için 21 ilde 107 av turizmi izin belgeli seyahat acentesi, yerli ve yabancı avcılar için av turizmi hizmeti veriyor. Yabancı avcılar için, av organizasyonlarında en çok tercih edilen dönem ise türler bazında değişmekle beraber yoğun olarak Eylül-Aralık dönemini kapsıyor. Yabancıların av için, en çok tercih ettiği iller arasında da Adıyaman, Amasya, Ankara, Antalya, Çanakkale, Mersin, Konya, Muğla, Sinop, Kastamonu, Tokat ve Zonguldak bulunuyor. Av turizmi kapsamında yapılan av organizasyonlarında; sürenci, kılavuz, rehber hizmetleri için istihdam sağlanıyor. GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Kenan Ergen, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: gazeteyedigun@gmail.com Yıl: 45 Sayı: Şubat 2015 Salı Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT BİR BAŞKA GÜZEL Rize Valisi Ersin Yazıcı, 51 bin 550 hektarlık alanı kapsayan Kaçkar Dağları Milli Parkı'nda helikopterli kayak olarak bilinen heliski faaliyetlerinin yapıldığı alanı ve Hazindak Kış Sporları Merkezi yapılacak yeri havadan inceledi. BİTLİS - Bitlis'te güneşli havayı fırsat bilen vatandaşlar, kentteki kayak merkezlerine akın etti. Hafta boyunca etkili olan kar yağışının yerini güneşli havaya bırakmasıyla kentteki kayak merkezlerinde yoğunluk yaşandı. Hafta sonu tatillerini kentteki Nemrut, El- Aman ve Erhan Onur Güler kayak merkezlerinde geçirmeyi tercih eden kayak tutkunları, aileleriyle kayak yapmanın keyfini yaşadı. Çocukların kızaklarla kaydığı, büyüklerin ise kayak yaptığı tesislerde renkli görüntüler oluştu. RİZE - Uçuş öncesi Güneydoğu Havacılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Sarıdağ, Vali Yazıcı ve beraberindekilere uçuş yapılan alanlar ve uçuşta dikkat edilmesi gerekenler hakkında brifing verdi. Vali Yazıcı daha sonra beraberinde Çamlıhemşin Belediye Başkanı Osman Haşımoğlu, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu ve görevliler ile heliski faaliyeti yapılan alanları, sporcuları, yaban hayatı sahalarını, kış sporları merkezi yapılması planlanan Hazindak Yaylası'nı inceledi. Vali Yazıcı, gezinti sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, turizm açısında Kaçkar dağlarının bölgenin vazgeçilmezi olduğunu, yazın gelen turistlerin yanısıra son yıllarda kış turizminde de adından söz ettirmeye başladığını belirtti. Heliski sporunun önemine değinen Yazıcı, "Sporcular Avrupa'ya yakınlığı ve kar kalitesine çok büyük önem veriyor. Bu nedenle Avrupa'nın en iyi parkuru Kaçkarlar. Yerli ve yabancı sporcuları Avrupa'nın en kaliteli karının bulunduğu Kaçkar Dağları'na bekliyoruz. Artık kış sporları denilince Kaçkar Dağları akla geliyor" Alternatif kış sporları çalışmalarının devam ettiğini vurgulayan Yazıcı, "Hazindak Kış Sporları Merkezi çalışmalarımız devam ediyor. Proje çalışmalarını tamamladık. Hazindak Yaylası'nda yerli ve yabancı turistler için çok önemli bir tesis yapacağız. Tesisleri 1-2 yıl içerisinde tamamladıktan sonra Bitlis'teki kayak merkezlerinde yoğunluk Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Kamp Eğitim Merkezi Müdürü Refik Avşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hafta boyunca etkili olan yoğun kar yağışının ardından kayak merkezlerinde kar seviyesinin istenilen düzeye ulaştığını Yoğun kar yağışının ardından güneşli havayı fırsat bilen vatandaşların kayak merkezlerine akın ettiğini ifade eden Avşar, yağışın bu şekilde devam etmesi durumunda kayak sezonunun, nisan ayının sonuna kadar süreceğini belirtti. bölge çok daha büyük bir kış turizm merkezi olacak" diye Sporcuların helikopterle dağların zirvelerine çıkıp oradan yüksek eğimli alanlarda kaydıkları bir spor olan ve helikopterli kayak olarak da bilinen heliski, dünyanın sınırlı yerlerinde yapılıyor. Türkiye'de, Kaçkar Dağları'nın Rize kesimindeki Çamlıhemşin ilçesi Ayder Yaylası bölgesinde gerçekleştiriliyor. Heliski için yöreye gelen kayakçılar, sabah erken saatlerde helikopterle alınarak, kar kalınlığının 2-3 metreyi aştığı dağların zirvelerine bırakılıyor. Kayakçılar, gün boyunca kayak yaptıktan sonra akşam saatlerinde önceden belirlenen alanlardan helikopterle alınıp konakladıkları mekana götürülüyor. Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 Karabükspor, 70 gündür galip gelemiyor KARABÜK- Spor Toto Süper Lig'de zor günler yaşayan Kardemir Karabükspor, ne içeride ne de dışarıda 70 gündür galip gelemiyor. En son ligin 13. haftasında sahasında Bursaspor'u yenmeyi başaran kırmızı-mavili takım, bu maçtan sonra çıktığı 8 karşılaşmadan 3 beraberlik ve 5 yenilgi aldı. Karabük ekibi, ligin 14. haftasında deplasmanda Eskişehirspor'la golsüz, 19 haftasında yine deplasmanda İstanbul Başakşehir'le 2-2 ve 20. haftada sahasında Kasımpaşa'la 1-1 berabere kaldı. Ligin 15. haftasında evinde oynadığı Balıkesirspor'a 1-0 kaybeden Kardemir Karabükspor, 66. hafta deplasmanda Sivasspor'a 2-0, 17. haftada sahasında Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor ile 18. haftada Fenerbahçe'ye 2-1'lik skorlarla yenildi. Beşiktaş kritik eşikte İSTANBUL - Spor Toto Süper Lig'in 21. haftasında deplasmanda Eskişehirspor'a 1-0 yenilerek liderlikten olan Beşiktaş, şampiyonluk mücadelesinde de kritik eşiğe geldi. Bu sezon sahasındaki iki derbi maçı yitiren ve deplasmanda da 2 kez yenilen siyah-beyazlı ekip, 4. mağlubiyetine ulaştı. Galatasaray ve Fenerbahçe'ye aynı skorla 2-0 yenilen "Kara Kartallar", deplasmanda ise Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor'a 3-2, Eskişehirspor'a 1-0 mağlup oldu. Türkiye 1. Futbol Ligi'nin başladığı tarih Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karşın, TFF Tahkim Kurulu'nun kararıyla ve sezonlarındaki kupaları da Türkiye Ligi'ne dahil edilen ve şampiyonluk sayısı 13'e çıkan Beşiktaş, 1959'dan beri mutlu sona ulaştığı 11 sezonda en fazla 5 kez yenildi. Beşiktaş, son şampiyonluğunu yaşadığı ile 'da 5 kez sahadan yenik ayrılmasına rağmen mutlu sona ulaşmayı başardı. Ertuğrul Sağlam ve ardından Mustafa Denizli yönetiminde 34 maçta 21 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 yenilgi alan siyah-beyazlı ekip, 71 puanla şampiyonluğa ulaştı. Beşiktaş, 'da yine 5 yenilgiyle sezon sonunu zirvede tamamladı. Bu sezonda 34 maçta 23 kez kazanan ve 6 beraberlik alan "Kara Kartallar", 75 puanla şampiyonluk kupasını müzesine götürdü. Lig tarihinin namağlup tek şampiyonu "Kara Kartallar", 2 kez 1 yenilgiyle, 4 defa 2 mağlubiyetle mutlu sona ulaştı. Beşiktaş, 2 kez de 3 yenilgi sonunda şampiyon oldu. 1959'dan beri düzenlenen ligde en fazla yenilgiyle şampiyonluğa ulaşmayı başaran takım Trabzonspor oldu. Bordo-mavili ekip, 'de 30 hafta olarak oynanan ligde 7 kez yenilmesine rağmen taraftarlarına şampiyonluk sevinci yaşattı. Trabzonspor, bu 30 karşılaşmada 16 galibiyet ve 7 beraberlik aldı. Fenerbahçe ise 3 kez 6 yenilgi almasına karşın şampiyonluğa ulaşmayı bildi. Sarı-lacivertli ekip, , 'te 6 yenilgiyle mutlu sona ulaştı. Fenerbahçe, geçen sezon da aynı sayıda yenilgiye ulaştı ancak taraftarlarına şampiyonluk sevincini yaşatmasını bildi. Kasımpaşa'da motivasyon sıkıntısı İSTANBUL - Spor Toto Süper Lig'de haftayı Trabzonspor ile 1-1 berabere kalarak tamamlayan Kasımpaşa'da kulüp başkan vekili Hasan Hilmi Öksüz, motivasyon eksikleri olduğunu Hasan Hilmi Öksüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen sezonun 21. haftasındaki puanları ile bu sezon aynı sürede ulaştıkları puan arasında fark olduğunu aktarırken, bu durumu motivasyon eksikliğine bağladı. Geçen sezon 21. haftada 30 puan topladıklarını, bu sezon aynı sürede 25 puanda kaldıklarını, son 5 haftada ise galibiyet alamadıklarını anlatan Öksüz, şunları kaydetti: "İyi sonuçlar almamız gerekiyor. Oyuncuların tam anlamıyla inanarak sahaya çıkması ve bu inancı 90 dakika sahada göstermesi gerekiyor. Bizim sıkıntımız bireysel hatalardan kaynaklanıyor. Takımımızın motivasyon düşüklüğü var. Bu durumu mutlaka aşmalıyız. Dün Eskişehirspor'u gördük. Sahaya inanarak çıkmışlardı ve bunu sahada, ligimizin en güçlü takımlarından biri olan Beşiktaş'a karşı sergiledikleri mücadeleyle gösterdiler. Oyuncuların sahada kendilerine güvenmeleri, yakaladıkları fırsatları daha iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Dün Trabzonspor karşısında bakıyorum, bizim pozisyon sayımız rakibimizden çok daha fazla ama attığımız gol bir tane. Halbuki ilk yarıda maçı bitirebilirdik. Yakaladığımız fırsatları değerlendiremedik. Futbolcu arkadaşlarım daha dikkatli olmalı." Hasan Hilmi Öksüz, galibiyet hedefiyle çıktıkları Trabzonspor maçında 1 puana razı olduklarını kaydetti. Takım olarak sezon başından bu yana gol yollarında sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Öksüz, "Şanssızlığımız devam ediyor. Girdiğiniz pozisyonları gole çeviremeyince, bir de ucuz gol yiyince telafisi zor oluyor. Takımımızın toparlanması lazım" diye Trabzonspor, Eskiler e karşı kazanamadı TRABZON - Spor Toto Süper Lig'de Kasımpaşa ile deplasmanda 1-1 berabere kalan Trabzonspor, daha önce bünyesinde futbol oynamış ve teknik direktörlük yapmış isimlerin çalıştırdığı takımlar karşısında galibiyet elde edemedi. Sezona teknik direktör Vahid Halilhodzic yönetiminde başlayan bordo-mavili takım, bu sezon ilk olarak kulüpte futbolculuk ve teknik direktörlük yaşantısında önemli başarılara imza atan Şenol Güneş'in çalıştırdığı Bursaspor ile karşılaştı. Hüseyin Avni Aker Stadı'nda 20 bini aşkın taraftarı önünde sezon açılışında yeşilbeyazlı takım ile hazırlık maçı oynayan Karadeniz ekibi, karşılaşmadan golsüz beraberlikle ayrıldı. Bordo-mavililer, bu takımlar içerisinde ilk resmi maçında, ligin 4'üncü haftasında bordo-mavili takım formasıyla sezonunda gol krallığı yaşayan Şota Arveladze'nin takımı Kasımpaşa ile karşılaştı. Hüseyin Avni Aker Stadı'ndaki karşılaşma 1-1'lik beraberlikle sonuçlandı. Trabzonspor, ligin 5'inci haftasında, kulüp başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu tarafından görevine son verilen Tolunay Kafkas'ın çalıştırdığı Kardemir Karabükspor'un karşısına çıktı. Karadeniz ekibi, deplasmanda oynanılan karşılaşmadan 3-0 gibi farklı bir mağlubiyetle ayrılarak bu sezon en farklı yenilgilerinden birini aldı. Bordo-mavililer, ligin 8'inci haftasında da geçen sezon görevden ayrılan Mustafa Akçay'ın takımı Akhisar Belediyespor ile deplasmanda karşılaştı. Karadeniz ekibi, bu karşılaşmadan da 1-1'lik beraberlikle ayrıldı. Akhisar Belediyespor ile Ziraat Türkiye Kupası'nda da aynı gruba düşen Karadeniz ekibi, bu kez yeni teknik direktörü Ersun Yanal yönetiminde çıktığı bu karşılaşmada 0-0 berabere kaldı. Trabzonspor, teknik direktör Şenol Güneş yönetiminde 14. hafta karşılaşmasında Bursaspor ile deplasmanda 3-3 berabere kalarak zirve yarışında da yara aldı. Karadeniz ekibi, ligde ilk maçta sahasında 1-1 berabere kaldığı Kasımpaşa ile dün de deplasmanda da aynı sonucu alarak Şota'nın takımı karşısında puan kaybını sürdürdü. Bordo-mavililer, böylece söz konusu takımlar karşısında oynadığı 7 maçta 6 beraberlik, 1 mağlubiyet alarak galibiyet yüzü göremedi. Puan cetvelinde 34 puanla 6. sırada yer alan Trabzonspor, "eski Trabzonsporlular"ın takımları karşısında Spor Toto Süper Lig'de 4 beraberlik, 1 mağlubiyet alarak 11 puan kaybetti. Ligde Kasımpaşa (2), Akhisar Belediyespor ve Bursaspor ile berabere kalan, Kardemir Karabükspor'a mağlup olan Karadeniz ekibi, 15 puanın dağıtıldığı bu 5 maçta 4puan kazanabildi. Türkiye'deki rekabet Avrupa'ya taşındı İSTANBUL - Spordaki rekabet ortamını Avrupa'ya taşıyan Türk takımları, bu sezon önemli organizasyonlarda birbirine rakip oldu. Türk takımları arasında yaşanan rekabet, bu sezon Avrupa'ya da taşındı. Basketbol ve voleybolda Türkiye'yi Avrupa kupalarında temsil eden Türk takımları, şu ana kadar 9 maçta karşı karşıya geldi. Avrupa kupalarındaki Türk rekabeti bu sezon en az 5 kez daha yaşanacak. Basketbolda THY Avrupa Ligi Top 16 turunda aynı grupta yer alan Fenerbahçe Ülker ile Anadolu Efes, F Grubu'nda ilk yarının son hafta maçında Abdi İpekçi Arena'da karşı karşıya gelirken, mücadeleden 77-71'lik skorla galip ayrılan taraf, sarı-lacivertliler oldu. Top 16 turunda gruptan çıkmayı hedefleyen iki takım, F Grubu'nun son hafta mücadelesinde 9 ya da 10 Nisan'da Ülker Sports Arena'da bir kez daha karşı karşıya gelecek.

16 Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından, Kars'ta düzenlenen "Kış-2015 Atışlı Arazi Tatbikatı" başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. kış-2015 atışlı arazi Tatbikatı nefes kesti KARS - TSK'nın planlı faaliyetlerinden Kış Atışlı Arazi Tatbikatı, 3. Ordu Komutanlığı bölgesinde, 9. Kolordu Komutanlığı sevk ve idaresinde, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı birlikleri tarafından, Kars Akbaba Atış Alanı'nda yapıldı. Hedeflerin tek tek başarılı bir şekilde vurulduğu tatbikatı, Anadolu Ajansı ekibi görüntüledi. Tatbikatın senaryosu gereği, Yoncakellesi, Arpaçukuru ve Sırataşlar mevkisinde mevzilenen düşmana karşı, 9. Kolordu Komutanlığı'nın taarruzları, Uzun Sırt mevkisine ulaştı. Burada, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı birlikleri, 9. Kolordu Komutanlığı'nın birlikleri üzerinden aşarak, taarruza başladı. Aşma harekatının ardından taarruza geçen birlikler, düşmanın saldırılarına rağmen Yoncakellesi mevkisine geldi. Düşmanın gözetlemesinden korunmak için bölgeye yoğun sis mühimmatı atışları yapıldı. Bölgede mayınlı araziyle karşılaşılması üzerine, roketle atılan 400 kilogramlık TNT patlatılarak, mayınlı bölge temizlendi ve 100 metre uzunluğunda, on metre genişliğinde alan açıldı. Kontrollü bir şekilde tank, top ve zırhlı muharebe araçların, açılan bölgeden geçişi sağlanarak, hedefler gerçek havan, top, tank, obüs ve güdümlü tanksavar atışlarıyla başarılı bir şekilde vuruldu. Düşmanı etkisiz hale getirerek, Kartepe'yi kuşatan Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk bayrağını göndere çekti. Kar kalınlığı yer yer bir 1,5 bulan arazide çatışma sırasında yaralanan personel, zırhlı ambulanslarla tahliye edildi. Savaşta esir alınanlar da harp esiri toplama noktasına ulaştırıldı. KIŞ TATBİKATINDA İLK KEZ MPT-76'LAR KULLANILDI Bu arada, TSK tarafından Milli Piyade Tüfeği (MPT-76) Projesi kapsamında üretilen ve ilk Türk yapımı milli piyade tüfekleri kış tatbikatında ilk kez kullanıldı. Söz konusu tüfeklerle 400 metre uzaklıktaki hedefler isabetli bir şekilde vuruldu. TSK'nın kar ve şiddetli soğuklarda atış dahil muharebe imkan ve kabiliyetlerini denemeyi, muharebe sahasını tüm boyutlarıyla canlandırarak, ateş ve manevranın Hindistan da bir çift evde besledikleri maymunu tek mirasçıları yaptı ANKARA - Hindistan'ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletinin Raebareli kentinde yaşayan bir çift, evde besledikleri maymunlarını tek mirasçıları yaptı. BBC'nin haberine göre, evliliklerini kabul etmeyen aileleri tarafından reddedilen çift, tüm servetlerini evde besledikleri maymuna bırakmaya karar verdi. Çocukları olmayan Hindu Brajeş Srivastava ve Müslüman karısı Şabista, maymunu 2005 yılında yaklaşık 8 dolara satın almadan önce uzun yıllar yalnız olduklarını Farkı dinlerden olmaları nedeniyle ailelerinin kendilerini reddettiğini belirten Şabista, annesi elektrik çarpması sonucu ölen maymun Çunmun'u yaklaşık bir aylıkken satın aldıktan sonra süt, meyve ve ev yemekleriyle beslediklerini anlattı. Çift, 2010'da Çunmun'u Bitti Yadav adlı dişi bir maymunla lüks bir düğünle evlendirdiklerini, o tarihten sonra iki maymunla birlikte yaşamaya başladıklarını ifade etti. Brajeş Srivastava, Çunmun'u evlat edinmelerinden beri "işlerinin iyi gittiğini, ailesinin refaha erdiğini" Çunmun'u evlatları gibi seven çift, maymunun bir dönem insanları ısırdığını, başvurdukları doktorun hayvanın dişlerini düzleştirerek insanları ısırmasını engellediğini aktardı. Hindistan'da çok sayıda maymun sokak göstericileri tarafından insanları eğlendirmek için eğitilmesine rağmen, maymunların ev hayvanı olarak beslenmesine çok sık rastlanmıyor. Daha önce ülkenin kuzeyindeki Tripura eyaletinde bir kadın emzirdiği bir maymunu evlat edinmişti. Gazeteciler kızak yarışı yaptı ERZURUM- Palandöken Kayak Merkezi'nde düzenlenen kızak ve snow tube yarışlarında gazeteciler birincilik için mücadele etti. Kayak merkezinde faaliyet gösteren Polat Renaissance Otel tarafından, gazetecilere yönelik "Erzurum Basın Emekçileri 1. Amatör Snow Tube ve Ferdi Kızak Yarışları" düzenlendi. Aydınlatılmış pistte gerçekleştirilen yarışmada, kar motorlarıyla üst gondola çıkarılan gazeteciler, buradan snow tube ve kızaklarla kaydı. Yerel ve ulusal basında çalışan gazetecilerin birincilik için mücadele etmesi ve bazı basın mensuplarının düşe kalka ilerlemesi renkli görüntüler oluşturdu.kızak yarışlarında, Murat Akbulut birinci, Orhan Yıldırım ikinci, Ahmet Polat ise üçüncü oldu. Snow tube yarışlarında ise Turgay İpek birinciliği elde ederken, Umut Hamurcu ikinci, Mehmet Yılmaz üçüncü oldu. Dereceye giren gazetecilere plaket ve çeşitli ödüller verildi. Meşaleli kayak gösterisi de yapılan programda, kar motorlarıyla ve snowtracklarla kar üzerinde drift gerçekleştirildi.bazı gazeteciler, kar-raf da yaptı. senkronizasyonunu arttırmayı, kış şartlarında arazide yerleşme, barınma, iaşe, giyim, ikmal ve bakım faaliyetlerinde eğitim seviyesini geliştirmeyi, beka kabiliyetlerini arttırmayı, birlik komutanlarının sevk ve idare, bilgi ve yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayantatbikat başarılı bir şekilde icra edildi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, 9'uncu Kolordu Komutanı Korgeneral Şeref Öngay, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Kenan Kalay ile askeri erkan da tatbikatı izledi. Tatbikatın başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini ve amacına ulaşıldığını ifade eden Orgeneral Dündar, personele takdir belgesiyle çeşitli hediyeler verdi. "ÇIğ TAKIMI TEÇhİZAT" SERGİSİ Bu arada, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı tarafından, Seyir Tepesi'nde "Çığ Takımı Teçhizat" sergisi açıldı. Sergide, cep sobası, arama çubukları, emniyet halkası, kar gözlüğü gibi çığ malzemeleri ile arama kurtarma köpeği "Alcan" tanıtıldı. Tarihi Cülus merasimleri marka olacak Eyüp'te, Osmanlı padişahlarının tahta çıktıklarında kılıç kuşanıp ata bindikleri ve cülus merasimlerinin yapıldığı tarihi yolun düzenleme çalışmalarında sona gelindi. Çalışmaların ardından merasimin mayısta dünya çapındaki bir organizasyonla yeniden yapılması planlanıyor. İSTANBUL - İZZET TAŞKIRAN - Çalışmaları süren Cülus Yolu'nun düzenlenmesi projesi hakkında AA muhabirine açıklama yapan Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın, tarihi anlamı bulunan cülus merasimlerini dünyaya tanıtmak istediklerini kaydetti. Yolun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden ihya edildiğini belirten Aydın, "Yol, olabildiği kadar orijinal dokusuna uygun hale getirilecek. Bu anlamda Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a çok teşekkür ediyorum" Cülus merasimlerinin denemesini geçen yıl yaptıklarını ifade eden Aydın, şöyle devam etti: "Biz bu sene prodüksiyonu daha profesyonel, daha kurumsal hale getireceğiz. İddia ediyorum ki burayı dünya çapında marka olacak şekilde yapım olarak gerçekleştirecek ve kamuoyunun hizmetine sunacağız. Gerçekten muhteşem, uluslararası boyutta ilgi çekecek ve çok kaliteli bir sunum yapmak istiyoruz. Böylece hem bizim medeniyetimize ait bir ritüeli yenden sergilemiş olacağız hem de belki günümüze bazı estetikler sağlamayı hedefliyoruz." Remzi Aydın, Sultan 2. Abdülhamid'in torunu "Şehzade" Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ile projeye ilişkin görüştüklerini aktardı. Osmanlı döneminde padişahların kılıç kuşanmasının halkla bütünleşme anlamında önemli bir ritüel olduğunu dile getiren Aydın, "Geçmişimize ait, medeniyet dünyamıza ait, değerlerimize ait kıymetlerin yeniden hayat bulması, gün ışığına çıkarılması, bunların günümüz nesliyle buluşturulması güzel. Biz de bu anlamda karınca kararınca birtakım katkılar sağlamaya çalışıyoruz. Şehzadenin de olması bu çalışmamıza renk katacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Aydın, tarihin geleceğe ışık tutan birikimlerden oluştuğunu vurgulayarak, asırlar içinde bazı isim ve şekillerdeki değişikliğe rağmen içeriğin aynı kaldığını belirtti. Osmanlı'nın yeniden ihyasına yönelik tartışmalar kapsamında projelerine yönelik eleştirilere açık olduğunu kaydeden Aydın, "Biz bu projemizi Eyüp ilçesi olarak, içinde barındırdığımız tarihsel kimliğimizin bir gereği, bir vebali ve yükümlülüğü olarak görüyoruz. Başka hiçbir ilçede böyle bir potansiyel ve zenginlik yok. Dolayısıyla bu potansiyelin açığa çıkarılmaması bana göre eleştirilmesi gereken bir noktadır. Biz yapmamız gereken bir işi yaptığımızı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Sultan 2. Abdülhamid'in torunu Osmanoğlu da Cülus Yolu projesinden dolayı heyecanlandığını Osmanlı geleneğinin yeniden canlandırılacak olmasından dolayı mutlu olduğunu ifade eden Osmanoğlu, "Törenlerde giyimkuşamın olması ve bugünlere gelinmesi gerçekten bizim için onur verici. Daha önce törenlere hiç katılmadım. İlk defa olacak inşallah. Allah nasip ederse bundan sonra da katılmak için çaba göstereceğiz" diye