CALDWELL-LUC ENDİKASYONUNDA SİNOSKOPİNÎN YERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CALDWELL-LUC ENDİKASYONUNDA SİNOSKOPİNÎN YERİ"

Transkript

1 Sağlık Bakanlığı Haseki Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği Şef: Doç. Dr. Ş. Mehmet ÖMÜR CALDWELL-LUC ENDİKASYONUNDA SİNOSKOPİNÎN YERİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Ahmet Hamdi KEPEKÇİ İSTANBUL

2 İÇİNDEKİLER SAYFA GİRİŞ 1 GENEL BİLGİLER 2 MATERYAL VE METOD 22 OLGULAR 24 BULGULAR 29 TARTIŞMA 31 SONUÇ 37 KAYNAKLAR 38

3 ÖNSÖZ Asistanlığım süresince, en iyi şekilde yetişmemiz için hiçbir yardımı esirgemeyen klinik şefimiz, mütevazi ve değerli sayın hocam Doç. Dr. Mehmet Ömür'e şükran ve saygılarımı sunarım. Bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım şef muavini Op. Dr. Turgay Han'a ve Op. Dr. Muzaffer Öktem'e, Op. Dr. Sezai Yavaşça'ya, Op. Dr. Tekin Gündüz'e, Op. Dr. Orhan Altıntaş'a, Op. Dr. Hamdi Yakut'a, Op. Dr. Osman Karaaslan'a, Op. Dr. Erhun Şerbetçi'ye, Op. Dr. Ömer Aydın'a, Op. Dr. Ali Oğuz'a teşekkürlerimi sunarım. Asistanlığım sırasında birlikte çalıştığım Op. Dr. Kemal Ulusal, Op. Dr. Hasan Hüseyin Ceylan, Op. Dr. Arif Kaba, Op. Dr. Alper Baydar, Op. Dr. Levent Başyiğit, Op. Dr. Burhan Dadaş, Op. Dr. Mustafa Korkmaz, Op. Dr. Hüseyin Çolakoğlu, Op. Dr. Cengiz Çelikyurt, Dr. Osman Yılmaz, Dr. Tanju Gökçeer, Dr. Öncel Koca, Dr. Hakan Sümer, Dr. Bülent Büberci, Dr. Şahram Fatjad, Dr. Saffet Tanul, Dr. Hadi Nurol, Dr. Muharrem Usta, Dr. Hürkan Harutoğlu, Dr. Gül Özbilen'e teşekkür ederim. Tezimin yazılması, dizgisi ve her türlü teknik işlerinde dikkatlice ve titizlikle çalışarak bana yardımcı olan İcmâl Elektronik Dizgi ve Matbaacılık mensuplarına en içten teşekkürlerimi sunarım. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi

4 GİRİŞ Kronik maksiller sinüzit, sinüs lavajı dahil konservatif tedaviye rağmen sinüzitin semptom ve bulgularının devamlı veya rekürren olarak patolojik radyografi ile birlikte 3 aydan daha uzun sürmesidir. Maksiller sinüs hastalıklarının tanısında ve buna bağlı olarak tedavi yönteminin belirlenmesinde hekim çoğu zaman sıkıntıya düşmektedir. Tam olmayan preoperatif tanı sinüs cerrahisinde tatmin edici olmayan sonuçların alınmasına ve gereksiz radikal cerrahiye gidilmesine yol açmaktadır. Kronik maksiller sinüzit ameliyatında 90 yılı aşkın süreden beri yaygın olarak Caldwell-Luc ameliyatı yapılmaktadır. Son 20 yıldan beri infraorbital alanda nöralji, parestezi, hipo veya hiperestezi gibi postoperatif sekeller bildirilmektedir. Sinoskopinin rutin kullanıma girmesiyle burun ve paranazal sinüs hastalıkları hem daha erken, hem de daha kesin olarak teşhis ve tedavi edilebilmektedir. Bu çalışmamızda, kliniğimizde yılları arasında Caldvvell-Luc ameliyatı olan hastaların sinüs mukozalarının makroskopik görünümleri incelenmiş, sinoskopinin ameliyat endikasyonu koymadaki önemi vurgulanmağa çalışılmıştır. -1-

5 GENEL BİLGİLER Maksiller antrum, doğumda mevcut olan paranazal sinüslerden birisidir. Doğumdan önce havalanmağa başlayan maksiller sinüs pubertedeki son şeklini alana kadar gelişimine devam eder. intrauterin hayatın 3. haftasında burun taslağı ortaya çıkar. Burun boşluklarının yan duvarlan, 5. haftadan itibaren değişime uğrar ve tüm konkalar sıra ile gelişir. 12. haftadan itibaren alt ve orta konka arasındaki burun epiteli laterale doğru invagine olarak, bir kese oluşturur. Bu kese maksiller sinüstür. Sinüs intrauterin devredeki gelişmesine devam ederek doğumda 7-8 mm. uzunluğunda, 3-4 mm. genişliğinde ve 4-6 mm. yüksekliğinde küçük bir boşluk halini alır. Bu sırada sinüsün tabanı burun tabanından daha yukarıdadır. Doğumdan sonra 4-5 ayda maksiller sinüs standart antero-posterior bir filmde infraorbital foramen medialinde üçgen bir alan şeklinde görülebilir. Antrumun büyümesi 3 yaşına kadar hızlı olarak sürer, bundan sonra 7 yaşına kadar yavaş gelişir. Daha sonra 12 yaşına kadar yeni bir hızlanma başlar. Maksiller sinüslerin gelişimi ayrıca diş gelişimi ile de ilgilidir. Kalıcı dişlerin tamamlanmasıyla pübertede gelişmesi tamamlanır. Yetişkin bir kişide sinüs tabanı, % 20 burun tabanının üstünde, % 15 burun tabanıyla aynı seviyede, % 6 5 oranda ise burun tabanından daha aşağıda bulunur (1,3,9). -2-

6 ANATOMİ MAKSİLLER SİNÜS Maksiller sinüs, paranazal sinüslerin en büyüğü olup, maksillanın cismi içine yerleşmiştir. Sinüsün kemik duvarları 5~8 mm. kalınlığında ise de bu duvarlar daha ince olabilir. Maksiller sinüsün havalanması iyi ise, zigomatik ve palatin kemik içine doğru uzanırsa kemik duvarı çok incelir. Aksi halde, maksiller kemik içinde sınırlı kalırsa, kemik yapı çok kalın bir yapı oluşturur. Genellikle her iki maksiller sinüs aynı hacimde ve tek bir boşluk halindedir. Nadiren kemik bölmeler tarafından iki veya daha fazla bölüme ayrılabilir. Bu boşluklar sinüs içinde birbirleriyle birleşerek tek bir ostiumla veya boşlukların herbiri ayrı bir ostiumla buruna açılabilir (1). Maksiller sinüsün erişkindeki boyutlan 15x12x21 mm. den 47x40x50 mm.ye kadar değişir. Ortalama ön-arka 34 mm, yüksekliği 33mm, genişliği ise 23 mm.dir. Hacmi 9,5-20 ml, ortalama 14,75 ml'dır (1). Tabanı burun boşluğuna, tepesi maksillanın zigomatik çıkıntısına uzanan bir piramide benzer. Üç yüzlü piramid şeklindeki bu sinüsün 3 duvarı, 1 tepesi, 1 de tabanı vardır. Ön Duvar: Yüzün yumuşak kısımları ile komşu olan bu duvarın yönü yukarıdan aşağıya ve hafifçe öne doğrudur. Orbita alt kenarından arkus alveolarise uzanır. Üst kenarı üzerinde infraorbital sinirin deliği vardır. Arka Duuar: Konveks olan bu duvar, ptergo-maksiller çukuru kuşatır. Bu duvar aracılığıyla maksiller arter, sfenopalatin dalı, 5. sinirin maksiller dalı ve stenopalatin ganglion ile komşudur. Üst Duvar: Orbitanın alt duvarına uzar. Aşağıya doğru konvekstir. İçinden infraorbital sinir geçer. Bu kanal orbita alt kenarında, 7-8 mm. aşağıda ön duvara infraorbital delikle açılır. Üst duvar aşağı ve dışa doğru derecelik bir açı yapar. yapar. Yan Duvar: Zigomatik kemiğe uyar. Pterigoid çukurun iç sınırının bir kısmını İç Duvar: Burun boşluklarına bakar. Kısmen superior maksilla tarafından, yukarıda da etmoid kemik ve hücrelerinden yapılmıştır. Orta meayı sinüse birleştiren ostium bu duvardadır. Taban: Piramidin alt kenarını yapar. Havalanmanın şekline göre, üst çene dişleri

7 ile yakın komşuluktadır. Bu komşuluk üç molar, bazen de ikinci premolar diş kökleriyledir. Antrumun üst-medial duvarında görülen ostium, burun yan duvarında orta meadaki hiatus semilunaris içine yerleşmiştir. 3-6 mm. genişliğinde ve 6-8 mm. uzunluğunda bir kanaldır (Grünvvald, 1925). Myerson (1932) % 30,7 olguda aksesuar ostium bulmuştur. Ostiumun şekli ve büyüklüğü küçük dar bir kanaldan büyük bir oval açıklığa kadar değişiklik gösterebilir. Bu değişiklik bulla ethmoidalis ve processus uncinatus'un anatomisine bağlıdır. Bu kemik sınırlardan dolayı, kemiği kırmaksızın ostiumu ganişletmek mümkün değildir. Processus uncinatus'un altındaki maksiller sinüs medial duvarı genellikle membranözdür. Aksesuar maksiller ostium burada yerleşebilir. Maksiller ostium yoluyla, maksiller sinüsün önemli damar ve sinirleri geçer (Flottes ve ark. 1960) (12). Proft (1983), maksiller sinüs, burun endoskopileri ve kafatası üzerinde yaptığı anatomik çalışmalar ve tomografilerin yardımıyla, paranazal sinüslerin intersinüzal ilişkilerinin bulunduğu göstermiştir. Proft, etmoid ve frontal sinüslerden maksiller sinüs içine bağlantıların sık olduğuna dikkat çekerek, ostium maksillareye kanalis maksillo-etmoido-nazalis adını vermiştir (12). Kanlanma: Maksiller sinüsün kanlanması a. karotis eksternanın dalı olan a. maksillaris interna yoluyla olur. Küçük bir kısmın beslenmesi ise a. fasiyalis yolu iledir. Maksiller arterin dallan topografik olarak; A. infraorbitalis, a. palatina majus, a. alveolaris anterosuperior, a. alveolaris posterosuperior ve a. sfenopalatinanın nazal dallarını içerir (19). Venöz drenaj önde v. fasiyalis anterior, arkada v. maksillaris interna yoluyla v. jugularis internaya dökülür. V. maksillaris interna infratemporal fossa bölgesinde pterigoid venöz pleksusla birleşir. Bu venlerdeki enfeksiyon dural sinüslere yayılarak menenjit veya tromboflebite sebep olabilir (1,3). Lenfatik Akım: Lenfatik drenaj retrofarengeal lenf nodülleri aracılığıyla jugulodigastrik lenf nodüllerine olur (19). İnneruasyon: Maksiller sinüs mukozasının innervasyonu 5. sinirin 2. dalı olan n. maksillaris yan dallan ile olur. Bunlar, n. palatino majus, infraorbital sinirin superior alveolar dalı ve # -4-

8 posterolateral nazal dalıdır. Parasempatik lifler vidian sinir yolu ile sfenopalatin gangliona ve buradan çıkan dallar maksiller sinüs mukozasına ve buruna dağılır. Sempatik lifler ise, a. karotis interna etrafındaki sempatik gangliondan n. petrosus profundus yoluyla sfenopalatin gangliona gelir. Buradan çıkan postgangliyonik lifler burun ve maksiller sinüs mukozasının innervasyonunu sağlar (43). FRONTAL SİNÜS haftalık fetusta ortaya çıkar. Orta meanın yukan doğru genişlemesiyle veya etmoid hücrelerden birinin gelişimiyle oluşur yaşına kadar gelişim devam eder. Sinüs, boyut ve şekil olarak oldukça değişiklik gösterir. Sinüs frontalis yetişkinlerde bazen hiç bulunmadığı gibi, bazen tek olarak bulunur. Frontal sinüs kanalı arkaya-aşağıya uzayıp, infundubulumun üst bölümüne açılır. Ortalama hacmi 6-7 ml.dir (19,20). SFENOİD SİNÜS: Fetal hayatın 3. ayında sfenoetmoid resesin arka kısmının invaginasyonu ile oluşur yaşına kadar tam olarak gelişir. Sfenoid kemik korpusuna lokalizedir. ETMOİD HÜCRELER intrauterin hayatın 5. ayında burun mukozasının os ethmoidale içerisine doğru girmesinden meydana gelir. Pubertaya kadar erişkindeki şeklini alır. Erişkinlerde sinüs, değişik sayı ve boyutta hava dolu hücrelere sahiptir. Etmoid hücreler aynı taraf burun boşluğunun 1/2 veya 1/3 üst dış kısmını doldurur. Etmoid kemik birbirine dik iki laminadan oluşur. Vertikal laminanın üst kısmını crista galli, alt kısmını ise lamina perfendikülaris meydana getirir. Horizontal laminanın içteki kısmı lamina kribriformis olup, ince delikli yapıdadır. Buradan sinir ve damarlar geçer. Etmoid hücrelerin dış duvarlarını lakrimal kemik ile etmoid kemiğin lamina papireseası oluşturur. Bu laminaların kmlması sonucu obrital sellülitis, eksoftalmi gelişebilir. Etmoid hücrelerin ortalama hacmi 14 ml.dir. Etmoid hücreler transvers bir kemik ile ön ve arka gruplara ayrılır. Orta konkanın burnun yan duvarına tutunma çizgisi ön ve arka hücre grupları arasındaki bölünme sınırına uyar. Ön hücreler arka hücrelerin önünde ve aşağısında sayıca daha fazla, hacimce daha azdır. Ön grup orta meaya, arka grup ise üst meaya drene olur (3,17). -5-

9 Sfenoetmoidal reses ile sup>erior meatusa drene olur. Hacmi ortalama 7,5 ml.dir. Sfenoid sinüs üzerinde optik sinir ve hipofiz bulunur. Yan taraflarında kavernöz sinüs, a. karotis interna, fissura orbitalis superior ve ilgili kafa çiftleri bulunur. Arkasında ise pons vardır. Sfenoid sinüs kemik duvarında dehissans olabilir. Sinüsün küretajı sırasında komşu yapılara zarar vermemek için dikkatli olunmalıdır (3,43). Maksiller Sinüs Mukozası: Burun mukozasının sinüs içine bir invaginasyonu olup, oradan daha az glanda sahiptir. Mukoza, altındaki periostiuma bir dereceye kadar yapışmış ince bir bazal membran ve tunika propria üzerine yerleşmiş çok sıralı pirizmatik siliyalı epitelden oluşur (1,3). Sinüs mukozası ince bir bazal membranla birbirinden ayrılmış iki tabakadan oluşmuştur. 1. Yüzeye! tabaka (epitel) 2. Derin tabaka (korion veya tunika propria) 1. Yüzeyel tabakada fonksiyonlan değişik iki tip hücre bulunur. Bunlar silli hücreler ve goblet hücreleridir. Silli Hücreler: Yüzeyel tabaka hücrelerinin yaklaşık % 95'ini oluşturur. Şiiler, epitelin yüzeyinde görevlerini yaparlar. Uzunluklan, 6-10 mikron arasında olup, çapları ise 0,2-0,3 mikron kadardır. Şiilerin hareket yönleri sinüsün ostiumuna doğrudur (2,3). İnsanda hareket sayısı dakikada 250 dolayındadır. Yapılan bir araştırmada mukosilier transportun dakikada 6-9,5 mm. olduğu tespit edilmiştir (27). Goblet Hücreleri: Epitel içi bezleri yaparlar. Sinüslerde silli hücreler arasında % 5 oranındadır. Salgılan musine dönüşebilen proteinimsi bir maddedir. İltihaplarda ve belli uyarılar karşısında sayılan hızla artabilir. 2. İkinci tabaka içinde elastik ve kollajen lifler, çeşitli tipte hücreler ve salgı bezleri bulunur. Epitel altı bölgede lenf nodülleri tarzında bol lenfosit ve plazma hücreler bulunur. Tunika proprianın orta bölümünde bulunan salgı bezleri müköz bezler olup, o bazılan mikst tiptedir. Sayıları cm de 150 civarındadır. Maksiller sinüste ince bir lamina -6-

10 propria periost ilişki kurarak mukoperiostiumu meydana getirir. Sinüs mukozası damarlanma açısından burun mukozasından daha fakirdir. Bazal Membran: Yüzeyel ve derin tabakalan birbirinden ayıran bazal membran, ince bir hyalin yaprak görünümündedir. Lökositlerin yüzeye doğru geçmesini ve epitelin tunika propria ile ilişkisini sağlayan kanalcıklan olan hücreler dizisidir. FİZYOLOJİ Paranazal sinüsler burun ile bazı özellikleri paylaşırlar. Cevaplar kanlanmanın ve innervasyonun daha az olması sebebiyle burundan daha azdır. Sinüs mukozasında, goblet hücreleri ve silia daha az sayıdadır. Antrum içindeyse daha çok ostium yanında yerleşmiştir. Mukozanın kanlanması daha az gelişmiş olup, kavemöz pleksuslar içermez. Az kanlanmasının sonucu mukoza soluk görülür. Sinüs mukozası vazomotor cevap vererek parasempatik uyany la mukus üretimini arttırır. Sinüs sekresyonunda bakteriyel ve viral invazyonlara karşı etkili enzimler vardır (31, 37). Sekresyonlar paranazal sinüs mukozasındaki mukosilier aktiviteyle ostiuma doğru spiral olarak ilerler. Ostiumdan çıkan mukus nazosilier hareketle nazofarenkse doğru aktarılır. Frontal ve sfenoid sinüslerin drenajı ise yerçekiminin yardımıyla destek lenmiştir. Maksiller sinüslere hava ekspirasyon sırasında ostium yoluyla girmektedir. Oksijen mukoza tarafından yavaş olarak emilir ve buruna göre daha düşük PO2 seviyesi oluşur. Sinüs içerisindeki PO2 seviyesinden bazı faktörler sorumludur. Bunlar ostium, an trum hacmi ve mukoza kan akımıdır. Antrum kaynaklı ağrılar düşük PO2 seviyesi ile ilişkilidir. Ostium tıkanırsa oksijen basıncı daha fazla düşer. Mukoza kanlanması normalse, si lier hareket normal kalır. Kanlanmanın bozulmasından sonra silier aktivite azalır ve sekresyonlar staza uğrar. Maksiller sinüsteki basınç solunumla değişir. Antrumdaki basıncın burundaki basınca eşitlenmesi için 0,2 saniyelik bir gecikme fazı vardır. Burun açıkken basınçtaki dalgalanma azdır. Yavaş solunum esnasında basınç + 4 mm. H2O olup, eksersizde -7-

11 17-20 mm. FfeO'ya ulaşır. Burun tıkandığında basınç değişimleri daha barizdir. Barotravma kulaktakinden 5 kez daha azdır ve sıklıkla maksiller sinüste görülür. Hipokrat zamanından bu yana, paranazal sinüsler bilinmektedir. Fonksiyonlan hakkında birçok teori ortaya atılmasına rağmen, günümüze kadar ispatlanamamıştır. Sinüslerin muhtemel fonksiyonlan şunlardır: 1. İnspire edilen havanın nemlendirilmesi ve ısıtılması 2. Kafaya uygulanan darbelerin absorbe edilmesi: Sinüslerin kafatası çatısına, mukavemet verdikleri kabul edilir. Kafaya gelen darbelerde, enerjiyi yayarak daha az zarar oluşmasını sağlarlar (37, 38). 3. Kafatasının hafif olmasını sağlama: Başın daha dengeli olması için gerektiği iddia edilmiştir. Sinüsler kemikle dolu olsaydı toplam kafa ağırlığı sadece % 1 oranında artacaktı. Bu sebeple bu teoriye itiraz edilmiştir. Bu hafif artışın bile başın hassas dengesini bozacağını kabul edenler de vardır (37, 50). 4. Beyin içi ısı yalıtımının sağlanması. 5. Olfaktör alanın genişletilmesi. 6. Burun boşluklarını nemli tutmak için mukus salgılanması; Paranazal sinüslerdeki mukosilier akımın buruna doğru olması, bunun doğruluğunu desteklemektedir. 7. Ses rezonansına katılma. 8. Yüz gelişimine katkıda bulunması: Maksiller ve frontal sinüsün gelişmesi, yüzün aşağı ve yukan doğru gelişmesine yardımcı olduğu kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılar, sinüslerin, yüz gelişiminin nedeni değil, sonucu olduğunu savunmaktadırlar. Frontal sinüs agnezisi olan fertlerde yüz gelişimi yetersiz olmamaktadır (50). 9. Gelişmemiş yapıları temsil etme. Sonuç olarak, paranazal sinüslerin fonksiyonları hakkındaki tartışmalar sürmesire rağmen, sinüslerin birden fazla fonksiyonu olduğuna inanılmakta ve bu teorilerden bazılan bugün kabul görmektedir.

12 MAKSİLLER SİNÜS FİZYOPATOLOJİSİ Maksiller ve diğer paranazal sinüslerin burun boşluğuyla yakın anatomik ve fizyolojik ilişkileri sebebiyle sinüsleri ilgilendiren çoğu enflamatuar olaylar burundaki patolojilerin yayılması sonucudur. Enfeksiyonlar genellikle viral bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben sinüzite yol açar (Rinojen). Maksiller sinüs içine yayılım diğer şekli özellikle birinci ve ikinci molar diş köklerinden doğrudandır (Odontojen). Yayılım % 90 rinojen, % 10 odontojen yolla olmaktadır (26,34,40). Farklı çalışmalarda sinüs enfeksiyonlarının % 40-65'inde tek patojen, % 16-35'inde birden fazla patojen mikroorganizma bulunmuş, % 5 vakada üç, % 2,5 vakada üçten fazla patojen bulunmuştur. Sinüzitli hastaların %20-40'ında sinüslerin steril olduğu görülmüştür. Bu durum muhtemelen aerobik kültür yapılması ile ilgilidir. Streptococus pneumoniae ve Haemophilus influenza akut bakteryel sinüzitte asıl patojen olarak sorumludur (Gwaltney et al., 1981; Wald et al, 1981). Ostiumu tıkanmış sinüste düşük oksijen basıncı ve düşük ph anaerobik bakterilerin gelişmesini kolaylaştırdığı için, akut sinüzitte anaerobik bakterileri göstermek için artan gayretler vardır. Bununla beraber anaerobik organizmalar akut pürülan sinüzitli hastalann % 10'undan daha azında gösterilmiştir (Gwaltney et al., 1981; Jannery et al; 1982). Aksine anaerobik bakteriler kronik paranazal sinüzitte önemli bir rol oynar (Su et al., 1983). Kronik maksiller sinüzitte en sık izole edilen anaerobik bakteriler Veillonella sp. Peptococcus sp., ve Corynebatcerium acnes'dir (26,32). Sinüzit genellikle patolojinin süresine göre akut ve kronik olarak ayrılır. 2-3 hafta devam eden akut, 3 hafta ile 3 ay arası subakut, 3 aydan daha uzun sürenlere ise kronik sinüzit denir. Kronik maksiller sinüzit, maksiller sinüste, akut iltihabın, tedavisiz bırakılması veya yetersiz tedavisi, lokal ve sistemik faktörlerin etkisi nedeniyle uzun zaman devam etmesi veya zaman zaman tekrarlanmasıyla ve çoğu kez irreversibl mukoza değişikliği ile birlikte olan iltihaplardır. Herhangi bir enflamatuar olayda olduğu gibi değişiklikler enflamasyonun 3 fazını gösterir. Erken vasküler veya proliferatif faz, eksüdatif faz ve reperatif fazlardır. Erken vasküler faz sırasında en çarpıcı durum mukoza ödemiyle birlikte mukozal damarlann şişmesi sonucu yoğun hiperemi ve nötrofil infıltrasyonudur. Goblet hücreleri ve seomusinöz bezler ilk 2-3 günde seroz karakterde sekresyon yapması için uyandırılır. -9-

13 Enflamatuar reaksiyon bu safhadan ileri gitmezse, tam rezolüsyon kuraldır. Eğer sekonder bakteryel enfeksiyon eklenirse büyük sayıda nötrofil toplanır ve sekresyon daha koyulaşır, mükopürülan, bazen pürülan ve bazen de kanlı olur. Bu faz esnasında sinüsü döşeyen epitelde yüzeyel erozyon ortaya çıkabilir. Yüzey sekresyonlan, bakteriler, ölü nötrofiller ve diğer hücre artıkları mükopürülan burun akıntısı meydana getirir. Yeterli drenaj doğal ostium aracılığıyla sürdükçe ödemin azalması, epitelin rejenere olması ve histolojik yapı ve fonksiyonların tamamen normale dönmesiyle enflamatuar süreç gerileyecektir. Eğer konjenital veya akiz anatomik deformiteler ostium yoluyla olan normal drenajı bozuyorsa veya mukozanın enflamatuar ödemi ostiumun persistan blokajına neden oluyorsa, eksüda sinüs içinde toplanır. Enfeksiyon piyojenikse mukoza epitelinin yaygın yıkımı sonucu akut ampiyem gelişir. Drenaj bu safhada sağlanırsa enflamatuar değişiklikler geriler, fakat reperatif faz sırasında lamina propriadaki kollojen ve fibröz bağ dokusu toplanmasından kaynaklanan residüel mukoza kalınlaşması devam eder. Osteomeatal üniteyi tıkayarak, sinüslerdeki mukosilier akımı bozan herhangi bir obstrüksiyon, paranazal sinüslerdeki kronik patolojilerin ana sebebi olarak kabul edilmektedir (36, 48). Son yıllarda popülaritesi gittikçe artan Messerklinger'in geliştirdiği fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisinin ana hedefi, osteomeatal ünitteki obstrüksiyonun ortadan kaldırılmasıdır. Bunun sonucunda sinüslerdeki patolojik değişikliklerin de normale döneceği kabul edilir (45). Kronik sinüzit ya akut enflamatuar olayın sürmesi ya da tekrarlayan akut sinüzit atakları sonucu meydana gelir. Kronik sinüzit patolojik olarak 2 ana tipte sınıflanabilir. Hipertrofik (veya polipoid) ve atrofik (veya sklerozan) tipler. Hipertrofik tipte bariz mukoza kalınlaşmasıyla sonuçlanan bir dizi histolojik değişiklikler olur. Kalınlaşmış mukozanın enflamasyona direnci ve kendini tamir etme yeteneği daha azdır. Mukoza epiteli genellikle psödostrafiye kolumnar epitel olarak rejenere olur. Burada ya goblet hücrelerinde bariz artış ya da sayıca azalma sözkonusudur. Uzun süren olğularda squamoz metaplazi meydana gelir. Normalde sadece ostium etrafında bulunan seromü sinöz bezler çoğalabilir ve sıklıkla sinüsün tabanında ve lateral duvarında çok sayıda bulunurlar. Lamina propria kalın duvarlı ve fibröz venöz kanallar ile birlikte devamlı kalınlaşmış kalır. İnterstisyel dokuda genel bir artış vardır. Plazma hücresi ve lenfosit infiltrasyonu, germinal merkezleri olan gelişmiş lenf nodülleri de görülür. Değişken sayıda histiosit ve eozinofil bulunabilir. Bazal membran belirgin şekilde kalınlaşır ve -10-

14 sıklıkla hyalinize olur. Distrofik kalsifikasyon odakları bulunabilir. Mukoz memb randaki bu irreversibl değişiklikler sinüzit tedavisindeki problemlerden birini meydana getirir. Kronik enflamasyon sonucu kalınlaşmış sinüs mukozası düzensiz kıvrımlar oluşturur. Bazı olgularda mukozanın polipoid hipetrofisi vardır. Ostium aracılığıyla çıkan bu polip klinik olarak soliter (genellikle unilateral) nazal polip olarak görülür. Bu polipler genellikle maksiller sinüsteki asemptomatik de olsa, önemli enflamatuar değişikliklerle beraberdir. Atrofik ve sklerozan sinüzitte lamina propriasında skar dokusu gelişmiş mukozanın ya epiteli kaybolmuş veya metaplastik yassı epitelle örtülmüştür. Damarların sklerozu ile birlikte sürmekte olan enflamatuar süreç tarafından meydana getirilen yoğun bağ dokusu belirgindir. Arteriollerin çoğunda endarteritis obliterans görülür. Aynı sinüste sinüzitin atrofik tipi ile birlikte hipertrofik tipi de ortaya çıkabilir. Atrofi ve skleroz odakları ile polipoid hipertrofi yanyana olabilir. Çocuklarda görülen burun ve paranazal sinüslerin nazal polipleri sıklıkla sistematik bir hastalık olan mukovisidosisin lokal bir bulgusu olarak ortaya çıkar. Nazal polipli bütün çocuklar bu hastalık için özel olarak incelenmelidir (33, 40). Aerosinüzit barometrik basınçtaki ani değişimler sonucu meydana gelen ağrılı bir durumdur. Genellikle uçuşta veya dalmada meydana gelir. Frontal sinüsün daha sık tutulmasına karşın maksiller sinüs de tutulabilir. Basınçtaki ani değişiklik mukoza damarlarının rüptürüne sebep olur ve radyolojik olarak görülebilen subepitelyal hematomu meydana getirir. Predispozan Faktörler: Predispozan faktörler lokal ve sistemik durumlar şeklinde ikiye bölünür (23). Sinüzitin gelişimine neden olan lokal patolojiler viral rinit, alleıjik burun ödemi, burun septum deviyasyonu, burun polipleri, hiperplastik adenoid doku, diş enfeksiyonları ve nadiren burun tümörleri veya yabancı cisimlerdir. Sinüzitle sıklıkla birlikte olan sistemik hastalıklar immotil silia sendromu (Kartagener sendromu), kistik fibroz, immun yetersizlik ve ihtimalen siyanotik kalp hastalığıdır (46). Maksiller Sinüzit Kliniği: Maksiller sinüzitin klinik özellikleri oldukça değişkendir

15 Ağrı: Yanakta ağrı olabilir. Bu ağrı, frontal sinüs bölgesine, temporal bölgeye veya üst dişlere yayılabilir. Hassasiyet: Yanak bölgesinde dokunmakla hassasiyet bulunur. Frontal sinüzit eşlik etmedikçe orbita tabanında hassasiyet bulunmaz. Ödem: Yanak ve üst dudağın ödemi erişkin sinüzitinde nadirdir. Çocuklarda ise sıklıkla görülür. Akıntı: Sinüs muhtevası ostium açıksa bumun orta measına ve nazofarenkse drene olur. Bu sekresyonlar sıklıkla kötü kokuludur. Burun tıkanıklığı: Akut devredeki koyu sekresyonlar ve ödem nedeni ile meydana gelir. Kronik maksiller sinüzitin semptomları akut infeksiyon hecmeleri dışında genellikle hafiftir. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, yanağın hafif şişmesi ve ağrı en sık şikayetlerdir. Rinitisle birlikte burun mukozasının ödemi ve eritemi bulunabilir. Konkalar hipertrofik olabilir. Burun akıntısı ve postnazal akıntı koyu mukopürülan karakterde olup, kötü kokulu olabilir. Enflamatuar polip oluşumu, ödem, bağ dokusunun proliferasyonu ve koyu sirkülasyonlar burun tıkanıklığına sebep olurlar. İltihabın neden olduğu vazodilatasyonu takiben burun kanamaları, olfaktuar mukozadaki değişikliklere bağlı olarak anosmi, tuba östakideki ödem ve obstrüksiyon sonucu gelişen efüzyonlu otitis mediaya bağlı işitme azlığı, kronik postnazal akıntıya bağlı olarak reaktif hiperimi sonucu ses kısıklığı, kronik postnazal akıntıya bağlı farenjit meydana gelebilir. Ağrı, kronik enfeksiyonlarda sık görülen bir belirti değildir. Tüm başağrılarının %5 kadan burun ve paranazal sinüs kökenlidir (15). MAKSİLLER SİNÜZİTTE KULLANILAN TANI METODLARI Maksiller sinüzit tanısında anamnez ve fizik muayene dışında transillüminasyon, ultrason, antral lavaj, radyografi ve sinoskopi kullanılır. A. Radyografik İncelemeler: Radyolojik muayene klinik bulguları tamamlayıcı bilgi vermek için kullanılır. Radyografik değişiklikler yalnız başına nonspesifiktir. Radyolojik muayenenin 3 ana şekli mevcuttur. Direkt filmler sinüslerin geçirgen- -12-

16 liğinin boyutlarını ve duvar bütünlüğü hakkında bilgi verir. Genelde direkt film muayeneleri Waters, Caldwell ve paranazal sinüslerin lateral grafileridir. Gerekirse bazal grafi ve panoramik grafiler de kullanılır (13). Tomografi, sinüs hastalıklannın değerlendirilmesinde kullanılan direkt radyolojik tekniktir. Görüntülenmek istenen tabaka netleştirilir, diğer kısımlar ise silinir. Tomografinin ekonomik maliyeti direkt filmlerin 2-3 katı kadardır. Kompüterize tomografi (CT) sadece sinüs içeriği ve duvarın değerlendirilmesini değil, aynı zamanda konvensiyonel grafilerde sinüsün değerlendirilmesini engelleyen civar yumuşak doku ve kemiklerin de değerlendirilmesini sağlar. Aksial, korona! ve sagittal CT'lerle ek bilgiler elde edilebilir. Magnetik Rezonans Imaging (MRI) son yıllarda gelişmiş radyolojik bir muayene tekniğidir. İyonizan radyasyon gerekmez. Bu teknik, dokudaki nükleer protonlarca meydana getirilen radyofrekans signallerine bağlıdır. Bu muayene usulü paranazal sinüslerde pek kullanılmamaktadır. Teorik olarak diğer teknikler kadar faydalı değildir. Çünkü, kemik yapı mağnetik rezonans çalışmalarında görüntülenememektedir. Waters Grafi: Oksipitomenta! eksende ışın kullanılarak çekilen bir postero-anterior grafidir. Waters pozisyonunun esas amacı, maksiller sinüsü temporal kemiğin petröz bölümleri ile gizlenmeden görüntülemektir. Hastanın çene ve burnu masaya değer. Gözün dış kantusundan tragusa uzanan düzlem film ile 35 derece açı yapar. Ağız açık olarak çekilen Waters grafisi, sfenoid sinüs dahil tüm sinüslerin görülmesini sağlar (13, 41). Caldwell Grafi: Oksipito frontal eksende ışın kullanılır. Bu projeksiyon burun ve alın filme dikey gelecek şekilde yerleştirilerek elde edilir. X ışını, çıkış noktası nazyonda, kranyo-kaudal planda 15 derece açıyla verilir. Bu projeksiyon, frontal sinüsü en iyi gösteren pozisyondur. Etmoid hücreler de oldukça iyi görülür. Frontal sinüsün görüntüsünde büyültme olmadığından, cerrahi amaçlı olgularda ölçü olarak kullanılabilir (54). Lateral Grafi: Film kafatasının sagittal yüzeyine paralel olarak yerleştirilir. Sağ ve sol paranazal sinüslerin süperpoze olması nedeniyle daha az değer taşır. Her iki kısmın asimetrik gelişimi, bir tarafta patolojik süreç veya her iki kısımdaki basit değişiklikler ko layca -13-

17 yanılmalara neden olabilir. Bazal Grafi: Hasta submentovertikal pozisyondadır. Kafa tamamen ekstansiyona getirilir ve X ışını kafa tabanına diktir. Bu projeksiyon, paranazal sinüslerle birlikte kafa tabanı hakkında da bilgi verir. Maksiller ve sfenoid sinüslerin kemik duvarları iyi görüntülenir. Orbitalann kemik konturları, ön kafa çukuru ve pterigoid çıkıntılar iyi belirlenir. Frontal sinüs mandibula gölgesi ile kaplıdır (55). Panoramik Grafi: Birçok panoramik mandibula muayene aletleri kullanılmaktadır. Hepsi de benzer şekilde diş, mandibula ve maksilla hakkında bilgi verirler. Özellikle dental marginleri ve pterigopalatin yüzeyleri değerlendirmede yararlanılır. Panoramik grafinin verdiği bilgi, direkt film çalışmalarını tamamlayıcıdır (55, 58). Maksiller Sinüs Hastalıklarında Radyografik Bulgular 1. Havalanmanın Azalması ve Opasite: Hipoplazi veya agenezis veya daha sonra gelişen diğer patolojik durumlar, anormal kalın kemik duvar ve küçük lümen ile birlikte olabilir ve patolojik havalanma azlığı veya opasifikasyon görüntüsü verebilir. Akut veya kronik sinüs enfeksiyonları, azalmış havalanmanın en fazla görülen nedenidir. Benzer durum, genellikle allerjik sinüzitte de görülür. Maksillo-fasiyal travma sonucu kırıklar, ödematöz mukoz membran ve hemoraji havalanmayı azaltır ve opasiteye yol açar. Neoplastik hastalıklar, tümörün büyüklüğüne bağlı olarak veya ostiumu tıkayarak, drenajı bozar ve havalanmanın azalmasına neden olur. (58, 59). 2. Mukoza Kalınlaşması: Allerjik ve enflamatuar durumlar mukoza kalınlaşmasına sebep olabilir. Nadiren de olsa malign tömürlere bağlı olarak da gelişir. Bu kalınlaşma ince bir tabakadan sinüs lümenini tamamen kaplayacak kadar değişik kalınlıkta olabilir. Mukoza kalınlaşması düzgün veya polipoid olabilir (13, 58). 3. Kistik Lezyonlar: Mükoz sekretuar retansiyon kistleri genellikle maksiller antrumda bulunur. Rad- -14-

18 yolojik olarak uniform, homojen, radyoopak kitle olarak görülürler. Sıklıkta antrumun tabanında yerleşim gösterirler. Sinüsün gevşek submukozasında seröz, amber renkli sıvı toplanması ile oluşan seröz kistler de vardır. Bu tür kistleri olanların maksiller antrumlanndaki geriye kalan mukozada nadiren kalınlaşma görülür. (58). 4. Haua-sıuı Seviyesi: Sinüs içi sıvı seviyesi pü, kan, seröz veya mukoid sekresyon ya da BOS olabilir. Ayakta çekilen grafilerde hava-sıvı seviyesi görülebilir. Kanama bozukluklarında, malign hastalıklarda ve fraktörlerde sinüs içinde hemoraji olabilir. Aerosinüzitte, sinüsü etkileyen negatif basıncın süresine ve miktarına bağlı olarak sinüs içinde seröz veya kanlı efüzyon toplanabilir (41. 58). 5. Kemik Duvarındaki Değişiklikler: Dekalsifikasyon; En sık sebebi akut veya kronik enflamatuar mukozal hiperemidir. Kalsiyum ve fosfor metabolizmasının bozulduğu sistemik hastalıklarda da dekalsifikasyon görülebilir. Basınç nedeni olan benign veya malign tümörler de dekalsifikasyona sebep olur. Maksiller sinüs mukoperiostiumunun dekalsifikasyonu ve maksillanın anterior nazal spinanın kaybı, eğer önceden cerrahi müdahele geçirmemişse, travma ya da konjenital maksillo-nazal displazi yoksa, lepranın patognömatik bulgusu sayılır. Osteolizis; Kemik dokunun fokal veya diffüz çözülmesidir. Çeşitli mikroorganizmaların sebep olduğu şiddetli süpürasyonlardan kaynaklanan akut ostemiyelitte görülür (13, 41, 55, 58). B. Transillüminasyon: Uygun bir cam koruyucu ile kaplı küçük bir ışık kullanılır. Hasta karanlık oda içerisine alınır. Işık, ağız içinde dudaklar ışığı kapayacak şekilde santral olarak yerleştirilir. Muayeneden önce tüm diş protezleri çıkarılmaladır. Işığı geçiren antrum infraorbital bölgede yarım ay şeklinde bir ışık ve parlak pupillalara neden olur. Bu olayın her iki tarafta eşit olması antrumun normal ve eşit boylarda olduğunu gösterir. Mukozal kalınlaşma, pü veya diğer bir patoloji normal transillüminasyonu önleyecektir. Eğer hastalık bilateral ise, bunu yorumlamak zor olacaktır. Mc Neil 1963'de transillüminasyon ve antrol lavaj arasında olguların % 63'ünde pozitif bir ilişki buldu. Bununla beraber, radyolojik muayeneden % 15 daha az doğruluk payı buldu. Ballantiyne ve Rovvel (1949) 100 olguluk araştırmalarında transillüminasyonun tesbitte sıklıkla yanlışlığa yol açtığını -15-

19 buldular (34). C. Ultrasonografi: İyonizan ışınların kullanılmadığı ve travmatizan olmayan bir metoddur. Cisimler üzerine gönderilen ultrason dalgalarının yansımasına ve bunların analizine dayanır. Sinüsteki hava ve yumuşak dokular arasındaki yansıma farkı, tanımın temelini oluşturur. W. Mann ve arkadaşları 1981'de yaptıkları çalışmada sinüs içi patolojilerin tanısında ultrasyonun doğru teşhis kapasitesinin % 70 olduğunu bildirdi (34). D. Antral Lavaj: Lokal anestezi ile alt meatustan ince bir trokarla girilerek, maksiller sinüsün irrigasyonu esasına dayanır. İrrigasyondan gelen mayinin muhtevasına göre, antrumdaki patoloji hakkında fikir sahibi olmaya çalışılır. Aynı zamanda bir tedavi aracıdır (34). E. Sinoskopi (Antroskopi): Tarihsel Gelişimi; 1853'de D'Esormeux alkolle aydınlatılan bir üretroskop geliştirmiş ve o yıl Paris'te ödül kazanmıştır. Daha sonra elektrik sistemi geliştirilmiş ve 1879'da Leiter ucu aydınlatılan su soğutmalı sistoskopu geliştirmiş ve büyük ilgi toplamıştır. Daha son raki yıllarda bu aleti kullanmada Nitze başarı göstermiş, 1880' lerde Zaufal modifiye bir sistoskopla burundan östaki tüpü orifisini incelemiştir. Nazal endoskopinin babası olarak Hirschmann kabul edilir. 4.0 mm. çapındaki özel bir endoskopla orta meayı ve sinüs ostiumunu incelemiştir (Hirschmann, 1903). Hirschmann aynı zamanda bir molar diş soketi yoluyla maksiller sinüsü diagnostik gayeyle gözlemiştir. 1902'lerde ilk defa Reichert antroskopi konusundaki gözlemlerini yayınlamış ve ilk defa endoskopik kontrol altında küçük sinüs içi girişimleri yapmış ve tarif etmiştir. Bununla beraber bu öncülerle yapılmış olan çalışmalar dikkate alınmamış tır. Daha sonraki yıllarda radyolojik tekniklerin gelişmesi bu yeni tekniği bir kenara itmiştir. 1925'de nazal endoskopi ilginç bir eğlence türü olarak yorumlanmış ve büyük oranda terkedilmiş tir. 1950'lerde endoskopi teknolojisinde çeşitli gelişmeler olmuş ve Impérial College'- de çalışan Hopkins 'solid rod lens' sistemini ve proksimal 'cold light' kaynağını geliştirmiştir. Bu önemli icatlar yeni teleskopları kullanarak çok daha iyi optik görüntüleri sağlamış ve kullanımlarını büyük oranda arttırmıştır. Takiben birçok araştırmacı, kronik -16-

20 sinüzitin tanı ve tedavisinde sinüs endoskopisinin başarılı sonuçlarını bildirmişlerdir (7). Sinoskopi: Maksiller sinüs endoskopisi sinüs mukozasının durumunu ve mukozadaki lezyonların doğruya yakın bir şekilde değerlendirilmesine ve gerektiğinde biyopsi alınarak kesin tanı konmasına yarayan çok kıymetli bir tanı aracıdır. Basitçe ifade edildiğinde, para nazal sinüslerin durumu hakkında yeterli bilgi elde edilmek isteniyorsa, endoskopinin hayati önemi vardır (44). Sinoskopinin başlıca kullanım amaçları şunlardır: 1. Radyografinin doğruluğu konusundaki şüphelerin izalesi. 2. Açıklanamamış ağrı veya kanama gibi negatif radyografili şüpheli semptomun aydınlatılması. 3. Paranazal sinüslerin malignitesinin erken teşhisi. 4. Çevre dokulardan kaynaklanan patolojilerde sinüs tutulumunun değerlendirilmesi. 5. Tedavi amacıyla kullanılır. Sinüs içindeki pekçok lokalize patolojilerin tedavisi mümkündür. Son yıllarda en yaygın kullanıldığı alan paranazal sinüslerin ostiomlarının açıldığı osteomeatal ünitteki obstrüksiyon yapan patolojilerin temizlenmesi ve ostiumların genişletilmesidir (7, 28). 6. Sinüs mukozasının medikal ve cerrahi tedaviye cevabının takip edilmesi. KRONİK MAKSİLLER SİNÜZİT TEDAVİ METODLARI Medikal Tedavi: Sinüzitin tedavisindeki anahtar ostiumun açık kalmasını sağlayarak drenajı devam ettirmektir. Ostiumun tıkanmasına yol açan sebeplerin hepsi uzun dönemde ilerleyici doku hasarı sonucunu veren enflamasyonu artırırlar. Bu kısır döngüyü kırmak için uygun tedavi gerekmektedir (Şekil 1) (34). Kısır döngüde tedavinin faydalı olabileceği noktalar vardır. Antimikrobik ajanlar kullanarak koloni yapan mikrop florası, topik antienflamatuar ajanlar kullanarak bu -17-

21 Etken patojeni eliminasyonda yetersizlik Şekil 1: Kronik enflamasyonun kısır döngüsü. floraya karşı olan doku yıkıcı enflamatuar cevap engellenmiş olur. Netice olarak, mukosilier akımın düzeltilmesine yardımcı olunabilir. Belki de mukosilier akım tedavinin kilit noktasıdır (Sykes et al, 1986). Bu savunma mekanizması infeksiyonun nüksünü önlemeye yöneliktir (Şekil 2) (34). Enflamasyon, doğal ostiumu tıkayan mukozal ödeme neden olur. Daha sonra sekonder bakteryel enfeksiyon meydana gelir. Tedavide ilk plan antibiyotikler ve enflamasyonu azaltıcı medikal tedavidir. Topikal dekonjestanlar kısa süreli kullanım için etkili olabilir. Kronik enfeksiyonlarda ise, uzun süreli tedavi gerekir. Otörler betamethasone gibi topikal antienflamatuar ilaçları tercih eder. Ostiuma ulaşmanın en etkili yolu, baş aşağıda ve öne eğilmiş pozisyonda buruna 2 damla ilaç damlatmaktır. Günde 2-3 defa ve 2-3 dakika boyunca bu işlem tekrarlanır. Bu gentamycin veya neomycin gibi topikal antibiyotiklerle veya amoxycilin veya cotrimoxazole ile kombine edilir. Bu tedavi 3-4 hafta boyunca sürdürülür. Yetersizliği halinde cerrahi tedavi gerekecektir. Altta yatan sebeplerin tedavisi; mekanik obstrüksiyonları ortadan kaldırmak, allerjiye karşı antialletjik tedavi vermekle olur. -18-

22 Etken patojen ^ Etken patojenin eliminasyonu Şekil 2: Solunum sisteminden yabancı materyalin normal eliminasyonu. Cerrahi Tedaui: Cerrahi tedavinin tarihi gelişimi; Paranazal sinüslerin varlığını ilk gösteren 20. yüzyılın ilk yıllarında anatomistve cerrah olan Berenges de Carpi'dir (Wright, 1914). Fallopius (1600) maksiller sinüsü gösterdi ve çocuklarda sinüslerin olmadığını, ancak pübertede tam büyüklüklerine ulaştığını bildirdi. Sinüs enfeksiyonu 1651 yılına kadar Nathaniel Highmore tarafından bildiri lene kadar tanımlanamadı. Maksiller sinüzitin çeşitli yollarla eksplorasyon ve irrigasyon ile tedavisi uzun bir geçmişe sahiptir. 1617'de Antonia Molinetti, 1707'de William Cowper başarılı sinüs operasyonu yaptıklarını bildirmektedirler. 1804'de J. F. L. Deschamps ilk burun ve sinüs hastalıklarına tahsis edilmiş ve 300 sahifelik kitabını yazmakla rinolojiyi bir bilim dalı olarak kurmuştur. Maksiller sinüslere yapılan ameliyatların esasını bir diş çekip buradan sinüsü drene etmek teşkil ediyordu. Grünvald'ın 1893'de yazmış olduğu "Nasal Suppuration" isimli eserde sinüs hastalıkları detayları ile ele alınmaktadır. Sinüs operasyonları 1798'de Desault ve Lamorier (1743) tarafından yapılmışsa da, ancak 1889'da Küster tarafından klasik hale getirilmiştir. Maksiller sinüs operasyonlarının klasik şekli G. Caldwell (1893, Amerika) ve Luc (1894, Fransa) tarafından aynı zamanda ortaya konmuştur. Yani sinüsü fossa kaninadan açmak, hasta mukozayı çıkarmak, burunla sinüs arasında pencere meydana getirmek. Boennighaus, Hajek, Denker birtakım modifikasyonlar yapmışsa da, klasik şekil halen Caldwell-Luc'tur. -19-

23 1. Antral Lavaj: Sinüzitin teşhis ve tedavisinde kullanılır. Medikal tedavinin yetersizliğinde başvurulur. Genellikle alt mea yoluyla yapılır. Lavajın sayısı, sıklığı ve yararlılığı hakkında çeşitli fikirler vardır. Bazı cerrahlar pü ve tıkanmış ostium hallerinde alt meatal antrostomi yapılmasını önerirler. Alternatif metod sekresyonun kalite ve kantitesi düzelene kadar günlük irrigasyan yapmak için katater tatbikidir (Goode, 1970). 2. Alt meatal antrostomi: Medikal tedavi ve bir ila iki antral lavaja cevap vermeyen sinüzitte kullanılır. Başarısı, reversibl olarak hasara uğramış mukoz membranı havalandırma ve yerçekim ine bağlı drenajla normale çevirmeğe bağlıdır. 3. Caldıvell-Luc Ameliyatı: Bu ameliyatın gayesi, maksiller sinüsü döşeyen irreversibl olarak hasara uğramış mukozayı çıkarmak ve alt meatal antrostomi yoluyla havalanmayı ve yerçekimine bağlı drenajı temin etmektir. Medikal tedaviye, antral lavaja ve intranazal antrostomiye cevap vermeyen olgularda yapılır. Kavite kısmen fibroz doku ile oblitere olur ve daha sonraki sinüs radyografisini değerlendirmede karışıklığa yol açar (Noyek ve Zigmar, 1976). Ensizyon lateral kesici dişin arka kenarından birinci veya ikinci molar dişe kadar (3-4 cm.) gingivolabial kıvrıma paralel ve 3 mm. üzerinden yapılmaktadır. I 'isliil riskini azaltmak için maksillanın ön yüzündeki antrotomi yeri üzerinde ensizyon yapılmaması önerilmektedir. Sinüsün ön duvarını ortaya koymak için mukoperiosteal flep periost elevatörü ile yukarıya doğru eleve edilmektedir. Bu işlem yapılırken, infaorbital sinire zarar vermemek için dikkatli davranılmaktadır. Yumuşak doku şişmesinden ve paresteziden kaçınmak için ameliyat boyunca retraksiyon nazikçe yapılmaktadır. On duvar fossa canina'dan açılır. Mukoza ensize edildikten sonra sinüs gözetlenmekte, dikkatli elevasyon ve disseksiyonla çıkarılmaktadır. Bütün mukoza çıkartılıncaya kadar, kanama can sıkıcı olabilmektedir. Ameliyatın başarısı, hastalıklı mukozanın bütününün çıkartılmasına bağlanmaktadır. -20-

24 Geniş alt meatal antrostomi (2x1 cm.) yapılmaktadır. Antrostomi aracılığıyla antruma 24 saat için tampon konması önemli hemorojilerde gerekli olmaktadır. Bukkal ensizyonun absorbe edilen sütür materyaliyle yapılması önerilmektedir. 4. Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi: İllium ve Draf'ın bildirdiğine göre, burun ve paranazal sinüslerin endoskopisi Hirschmann'ın modifiye bir sistoskopu kullanmasıyla 1901'e dayanmaktadır (12). Sinüs endoskopisi son yıllarda Hopkins optikleri ve soğuk ışık kaynağının kullanıma sunulmasıyla rutine girmektedir. Endoskopik paranazal sinüs cerrahisinin anahtarları, paranazal sinüsleri tutan patolojilerin mekanizmalarının anlaşılması ve nedenlerinin tanınabilmesidir (28). Schaefer endoskopik sinüs cerrahisini Wigand ve Messerklinger teknikleri olmak üzere iki ana grupta incelemiştir (45). Wigand tekniğinde total sfenoetmoidektomi ve orta konka üstü antrostomi uygulanmaktadır (53). Messerklinger tekniğinde ise, cerrahi ostiometal ünite üzerine uygulanmaktadır. Stenoz varsa genişletilmekte ve ön etmoid hücreler etmoid bulladan frontal resese kadar açılmaktadır (28). Patoloji gerektiriyorsa arka etmoidektomi ve sfenoidotomi yapılmaktadır. -21-

25 MATERYAL VE METOD Bu çalışma Haseki Hastanesi KBB Kliniğinde Ocak 1985 ile Aralık 1989 tarihleri arasında, klinik ve radyolojik olarak maksiller sinüzit tanısı konup "Caldwell-Luc" ameliyatı olan 308 hastadaki 438 maksiller sinüs üzerinde yapılmıştır. Hastaların 135'ini (% 43,83) kadınlar, 173 (% 56,16)ünü erkekler oluşturuyordu. En küçüğü 7, en büyüğü 76 yaşında olup, yaş ortalaması 33,89 idi yılları arasındaki olguların tesbitinde dikkat edilen özellikler aşağıda sıralanmıştır: 1. Anamnez 2. Fizik muayene 3. Radyolojik tetkik 1989 yılındaki olguların tespitinde ise, yukarıdaki unsurlara ek olarak sinoskcpi kullanılmıştır. Anamnezde hastalarda aşağıdaki bulgulara dikkat edildi; - Burun tıkanıklığı - Baş ağrısı - Burun akıntısı - Postnazal akıntı -22-

26 Fizik muayenede; - Anterior rinoskopi yapılarak; burun boşluğundaki akıntı, ödem, hiperemi ve polip değerlendirildi. - Posterior rinoskopide nazoferenksteki akıntı değerlendirildi. - Diğer rutin KBB muayeneleri yapıldı. Radyolojik tetkikte maksiller sinüsü en iyi ortaya koyan Waters pozisyonu seçildi yılında, grafilerinde; maksiller sinüse ait patolojik görünüm saptanan hastalara, endoskopik inceleme yapıldı. Endoskopik muayeneler Storz marka soğuk ışık kaynağı, 30 ve 70 Hopkins teleskopları, 5 mm. çapında kanül ve trokar kullanılarak yapıldı. Diğer tedavilere cevap vermeyen 308 hasta kronik maksiller sinüzit tanısıyla operasyon amacıyla yatırıldı. Bu olgulara lokal veya genel anestezi ile Caldwell-Luc ameliyatı yapıldı. -23-

27 OLGULAR Tanı Tedavi Sinüs Mukozası 1985 i i 1 l Adı. Soyadı j K>Mak Stfiu: >* Jt 3? Caldwel luc a 1 i i»i $ 3i 3 S ji J a S H n 2 t SMR I 3i 1 66 s.ş. K P.M H MÖ FT. K 19 _ + + M R.K. E _ + + _ P M.H R.A. E _ N M.H H AD. K P M.H SŞ K M H H. N S.G. E P M.H ç.s E N K.T. E K D.K. K 14 _ MÖ H.Y. E 51 + _ + _ + PMH E _ + + P M.H. PMH vs. E PMH sş. K P M.H KK. K P.M.H c.s. E M H.H. M.H.H TŞ. E PMH AK E N HB. K PMH E.ö. E PMH. P M.H N.Ş. K K S.G. E P.M.H. P.M.H V.K E MÖ AK. K P.M H S.E. K _ PMH. P M.H EK E 38 _ + + P M.K ŞÖ. K PMH. MÖ B.S K K EK E PMH MS E PMH R.Ş. E N E.A. K PMH AS. K 35 + _ + K VS. E MÖ S.O. E PMH. PMH AS. K PMH P.M H D.Y. K K Ö.Y. E 58 + _ PMH. PMH D.ö. K M.H H M.K. K F.D E.ö. E 24 + _ K R.ö. E 32 + _ K İş. K AY. K K R.S. E N TK E N N Y. E PMH I.K E PMH Al. E N 50 5% M O. E M Y. E PMH H.A. E P.M H. MÖ N Y. K M ö B.B. E _ K S.O. E MÖ MÖ OY. K M S.P. K M ö AK. K 35 + _ + PMH AK E ıo * * + + _ PMH E.ö. E PMH YA. E PMH M.C. E M T.E. E M SS. K PMH B A K A.M E PMH. P.M N : Norma) I' M 11 Polıpoıd Mukoza I lıpırtjolııi M ö : Mukoza ödtmk M H H. : Mukoıa Halci H.pvrırolık M Muko«l K : Kiil P : PlyOKİ r D. Fıbtoı Doku -24-

28 Tanı Tedavi Sinüs Mukozası 1986 KıMik W CaUurU Iik c z 1 c. 3 ğl E -j 5 $ 5 1 II i -i!f c 5 6 i a TS & s i la i "S ^ c E z & 0 K % "0 Z < 0 > t/i J) z -0 t/> JÎ «i & t/t i 1 8 R K E _ f 4 _ 4 _ P M II PMH 2 15 MA E P M S.Y E K 4 78 MS E l'mii 5 79 Z.B K 29 4 _ 4-4 PM II H 1 K l'm II ST K P M AA E _ P M II N K E K FÇ K P M II P M II N B E 20 + P M II B A E K MÇ K H B E l'mii K ÖB E _ P M II P M II S E E 43 + _ 4 _ _ N N U K 43 + _ ' M II F M E _ 4 M Ö M Ö SC K 31 _ M Ö MÖ E K I.S E P M II P M II FG K PM H P M II ŞY K P M II K HT E 39 + _ 4-4 N M K E _ M Ö N Z.B E 48 _ 4 4 -» 4 - PMH AA K 20 4 X M Ö M T E 38 4 _ _ 4 4 M MÇ E PMH N D E K H K K K C Ö K M M Ü MÇ K * - 4 P M II PMH H C E _ MIIH NE K _ - MÖ M Ö K.Ş K M SŞ K ÇŞ E F B K N İT E M Ö OÖ E *» _ N M A A K 40 + _ HÖ K 48 _ 4 _ 4 - N M Ö F * K BS K N TÇ K P M II SŞ E * AO K N N c.ö E _ 4-4 ro F D I.E E HS E F.D F D M.G E MÖ F.S K PMH K.E E PMH OK E N P SP K PM H P H.G K PM H PMH K.A E _ PMH PMH AH K BK K PMH DK E PMH E A K _ M Ö DÖ K » - 4 M Ö PMH SE E PMH R K E 42 _ M Ö EP E EÇ E 3(ı MÖ M Ö N Normal I» M M M H H Mukoza Hafıl Hıpcmolık M P Pıvosel I I) Poltpoid Muko/a Hi H*rlr»liM M O Mukoza C)(lı a ııılı Mukosol K Kim F ıhı 02 Doku -25-

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN BURUN ANATOMİSİ BURUN FİZYOLOJİSİ Burun fonksiyonları Nefes alma Normal nefes alma yolu nazal solunum Yenidoğanlar mutlak burun solunumu yapar (bilateral koanal atrezi

Detaylı

Burun yıkama ve sağlığı

Burun yıkama ve sağlığı Burun yıkama ve sağlığı Yayınlanmış bir çok klinik çalışmada günlük yapılan nazal yıkmanın burnumuzla ilgili yaşam kalitesini arttırdığı ve sinüslerimizden kaynaklanan semptomları azalttığı gösterilmiştir.

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR

ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR Dr. İpek Türktaş Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara Çocuklarda: %8.6-15.4 Erişkinde: %20 AKINTI KAŞINTI Allerjik Selam Allerjik Rinit Bulguları AKSIRMA ATAKLARI

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! On5yirmi5.com Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! Mevsim değişimlerinde geniz akıntısı, burnunuzda tıkanıklılık ve bağ ağrılarınızdan şikayetiniz varsa, üst solunum yolu enfeksiyonlarınız 10

Detaylı

Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8

Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8 Deomed Medikal Yay nc l k Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8 Türk Kulak Burun Bo az ve

Detaylı

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media)

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak Neresidir : Kulak; Dış, Orta ve İç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılarak incelenir.dış kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak zarı dış ve orta kulağı

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

BAŞ VE BOYUN DAMARLARI

BAŞ VE BOYUN DAMARLARI BAŞ VE BOYUN DAMARLARI DR. A. MURAT ÖZER ŞUBAT 2019 BAŞ VE BOYUN ARTERLERİ A. Carotis externa Boyun, yüz ve saçlı derideki yapıların arteriel beslenmesini sağlar. Ayrıca dil ve maxilla yı da kanlandırır.

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 2 Aralık 2016 Cuma İnt. Dr.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 2 Aralık 2016 Cuma İnt. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 2 Aralık 2016 Cuma İnt. Dr. Şeniz Şengül GENEL ÇOCUK POLİKLİNİĞİ OLGU SUNUMU Int.Dr.Şeniz Şengül

Detaylı

Özofagus Mide Histolojisi

Özofagus Mide Histolojisi Özofagus Mide Histolojisi Sindirim kanalını oluşturan yapılar Gastroıntestınal kanal özafagustan başlayıp anüse değin devam eden değişik çaptaki bir borudur.. Ağız, Farinks (yutak), özafagus(yemek borusu),

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

KANITLARIN KATEGORİSİ

KANITLARIN KATEGORİSİ EPOS 2007 AMAÇLAR VE HEDEFLER Rinosinüzit, topluma büyük bir mali yük oluşturan, önemli ve gittikçe artan bir sağlık sorunudur. Bu el kitabı, rinosinüzitin tanısı ve tedavisi hakkında kanıta dayalı öneriler

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Kranium ve kranial garfiler

Kranium ve kranial garfiler Kranium ve kranial garfiler Prof.Dr.Nail Bulakbaşı Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Planlar 1 Planlar Baş döndürülür Omuzlar hafif dönük İnterorbital çizgi bukiye dik, medial sagital plan

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5 Sorular Soru 1 T1 ve T2 ağırlıklı spin eko sekanslarda hiperintens görülen hematom kavitesinin evresini belirtiniz? a) Akut dönem b) Hiperakut dönem c) Subakut erken dönem d)

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

MAKSİLLER SİNÜSTE BİR YABANCI CİSİM OLARAK KANAL GÜTASI ÖZET

MAKSİLLER SİNÜSTE BİR YABANCI CİSİM OLARAK KANAL GÜTASI ÖZET G.U. Dişhek. Fak. Der. Cilt VIII, Sayı 1, Sayfa 173-179 1991 MAKSİLLER SİNÜSTE BİR YABANCI CİSİM OLARAK KANAL GÜTASI Yrd. Doç. Dr. Selçuk BASA* Dt. Mehmet KÜRKÇÜ** ÖZET Maksiller sinüste yabancı maddelere

Detaylı

Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ünivetsitesi Acil Tıp AD.

Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ünivetsitesi Acil Tıp AD. Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ünivetsitesi Acil Tıp AD. Giriş-Amaç Travma 40 yaş altındaki populasyonda ölüm sebepleri arasında üst sıralardadır. Genel vücut travması olan hastalarda, kranial yaralanma

Detaylı

MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ

MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ Trigeminal Sinirin Dalları N. ophthalmicus N. maxillaris N. mandibularis Maksiller Sinirin Dalları N. infraorbitalis N.zygomaticus N.alveolaris superioris anterioris N.alveolaris

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ KBB 21 KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ Dr. Mustafa KAZKAYASI / 1 Dr. Nuray Bayar MULUK / 2 Dr. Rahmi KILIÇ / 3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS KBB 7001 MAKALE VE SEMİNER SAATİ K.B.B. A.D. de tıpta

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL - Rutine giren tiroid incelemeleri Yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi - Tiroid nodülü sıklığı -Yaklaşım Algoritmaları

Detaylı

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik görüntüleme ve teknikleri, implant ekibi ve hasta için çok amaçlı tedavi planının uygulanması ve geliştirilmesine yardımcı olur. 1. Aşama Görüntüleme Aşamaları

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

BURUN (NASUS) Prof. Dr. Mürvet Tuncel. Burun solunum ve koku organıdır. Kemik ve kıkırdaktan yapılmış olup üzeri kas ve deri ile örtülüdür.

BURUN (NASUS) Prof. Dr. Mürvet Tuncel. Burun solunum ve koku organıdır. Kemik ve kıkırdaktan yapılmış olup üzeri kas ve deri ile örtülüdür. BURUN (NASUS) Prof. Dr. Mürvet Tuncel Burun solunum ve koku organıdır. Kemik ve kıkırdaktan yapılmış olup üzeri kas ve deri ile örtülüdür. Yapısı iki kısımda incelenir: - Nasus externus (dış burun) - Cavitas

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler ORBİTA ORBİTA ANATOMİSİ Orbita bulbus okuli, ekstraoküler kaslar, optik siniri içeren yağ ve bağ dokusundan zengin kavitedir.sık rastlanan orbita hastalıkları, tanı ve tedavi yöntemlerinden kısaca bahsedecek

Detaylı

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI Olgu 1: Yaşlı mide kanserli olgu OLGU 1: 77 yaşında, erkek hasta, 2 yıl önce antrum lokalizasyonunda mide kanseri tanısıyla opere edildi subtotal gastrektomi- D1 lenfadenektomi

Detaylı

Burun tıkanıklığıyla birlikte nezle? Sinupret Şurup. salgıları çözer burnu açar başı rahatlatır

Burun tıkanıklığıyla birlikte nezle? Sinupret Şurup. salgıları çözer burnu açar başı rahatlatır Burun tıkanıklığıyla birlikte nezle? Sinupret Şurup Büyükler ve kü çü yıda fayd kler için çok sa b alı öneriler ve ilgiler Nezle Çocukların sık sık nezleye yakalanmasının nedenleri Çocuğun bağışıklık sistemi

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD GT, 62 y, kadın Nüks tiroid papiller CA Kitle eksizyonu (özefagus ve trake den sıyırılarak) + Sağ fonksiyonel; sol radikal

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

SINIRLI YÜZEY DEĞİŞTİRME BAŞARILI MI?

SINIRLI YÜZEY DEĞİŞTİRME BAŞARILI MI? SINIRLI YÜZEY DEĞİŞTİRME BAŞARILI MI? Doç. Dr. Tahsin Beyzadeoğlu Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji AD. tbeyzade@superonline.com Diz Osteoartriti Kıkırdak Lezyonları A la Carte

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

KRONİK SİNÜZİTLİ HASTALARDA RADYOLOJİK ve CERRAHİ BULGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

KRONİK SİNÜZİTLİ HASTALARDA RADYOLOJİK ve CERRAHİ BULGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI KB.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 3:12-16, 1995 KRONİK SİNÜZİTLİ HASTALARDA RADYOLOJİK ve CERRAHİ BULGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI COMPARASION OF THE RADIOLOGIC AND SURGICAL FINDINGS IN PATIENTS WITH CHRONIC

Detaylı

Şaşılık cerrahisi onam formu

Şaşılık cerrahisi onam formu Göz kaymasının düzeltilmesi hasta açısından isteğe bağlı yapılan bir cerrahi o lup zorunlu değildir. Şaşı doğan bebeklerde en iyi düzeltme zamanı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Erken yapılan cerrahi iki gözün

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

Nazal Polipler Editör / Prof. Dr. Fikret leri 23 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+142 Sayfa 54 Resim, 9 fiekil, 1 Tablo ISBN 978-975-8882-23-6

Nazal Polipler Editör / Prof. Dr. Fikret leri 23 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+142 Sayfa 54 Resim, 9 fiekil, 1 Tablo ISBN 978-975-8882-23-6 Deomed Medikal Yay nc l k Nazal Polipler Editör / Prof. Dr. Fikret leri 23 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+142 Sayfa 54 Resim, 9 fiekil, 1 Tablo ISBN 978-975-8882-23-6 Türk Kulak Burun Bo az ve Bafl

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Yüksek Lisans Tıp Doktoru

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Yüksek Lisans Tıp Doktoru 1. Adı Soyadı : Ahmet Hamdi Kepekçi ÖZGEÇMİŞ İletişim Bilgileri Adres Telefon Mail : Haznedar Mahallesi Ergene Sokağı No:52 (Bağcılar Caddesi Üzeri) 34160 Güngören / İSTANBUL : (212)-644-2200 : dr.kepekci@gmail.com

Detaylı

ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji

ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji Başvuru: 07.11.2015 Kabul: 18.12.2015 Yayın: 18.12.2015 Özlem Çelebi Erdivanlı1, Kadir Çağdaş Kazıkdaş2, Zerrin Özergin Coşkun1, Abdulkadir

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI 2017-2018 EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI Eğitim Baş koordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU Anabilim Dalı / Klinik Adı: Hastanın Adı, Soyadı: Baba adı: Doğum tarihi: Ana adı: TC Kimlik No: Planlanan girişimin adı: MİRİNGOTOMİ (Kulak zarının çizilmesi) veya VENTİLASYON

Detaylı

KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI. KBB-007 KBB Ab.D. Burun ve Paranazal Sinüs Hastalıkları Teorik Dersleri

KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI. KBB-007 KBB Ab.D. Burun ve Paranazal Sinüs Hastalıkları Teorik Dersleri KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI KBB-001: KBB Ab.D. KBB nin temelleri Teorik Dersleri KBB-002: KBB Ab.D. Seminer, Makale ve Olgu tartışması saati KBB-003: KBB Ab.D. KBB

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi- İstanbul

Detaylı

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik

Detaylı

TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ

TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ İbrahim TEMİZ Acıbadem Atakent Üniversitesi Hastanesi Acil servis sorumlusu Hazırlanma Tarihi: 01/09/2015

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Derin İnfiltratif Endometriozis Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endometriozis Peritoneal Ovarian Derin infiltratif Anterior Mesane Posterior P1-Uterosakral ligament P2-Vajinal

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur. Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Amaç: Göğüs Cerrahisi stajı sonunda 5.sınıf öğrencileri, bir tıp fakültesi mezunu pratisyen hekimin bilmesi gereken konulara hakim olacak, gerekli

Detaylı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

Sabit Protezler BR.HLİ.011

Sabit Protezler BR.HLİ.011 Sabit Protezler Beyin Tümörleri Sabit Protezler Sabit Protez Nedir? Sabit protez, eksik veya aşırı derecede madde kaybı görülen dişlerin, renk ve dokusuna benzer malzeme kullanılarak yerine konması işlemidir.

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 16 Haziran :16 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Haziran :25

Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 16 Haziran :16 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Haziran :25 Tırnak batması nedir? Sert tırnağın yumuşak dokuyu sıkıştırıp tahriş etmesi sonucu oluşan iltihaplanma ve kronik yaraya tırnak batması denir. Genellikle ayaklarda ve birinci parmakta görülür. Tırnak batmasının

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

GÖZYAŞI SİSTEMİ ve HASTALIKLARI

GÖZYAŞI SİSTEMİ ve HASTALIKLARI GÖZYAŞI SİSTEMİ ve HASTALIKLARI Gözyaşı sistemi iki kısımdan oluşur. A)Gözyaşı sekretuvar sistemi B)Gözyaşı drenaj sistemi SEKRETUVAR SİSTEM l.ana gözyaşı bezi olan glandula lakrimalis 2.Yardımcı gözyaşı

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

EPİSTAKSİS. Dr. Selçuk SEVİNÇ

EPİSTAKSİS. Dr. Selçuk SEVİNÇ EPİSTAKSİS Dr. Selçuk SEVİNÇ 1 Epistaksis ( burun kanaması ) genellikle kendiliğinden veya müdahale ile duran bir kanama olmasına rağmen bazen de hayatı tehdit edici boyutlara erişebilir. 2 Hayat boyu

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalp Kapak Hastalıkları BR.HLİ.085 içerisinde kanın bulunduğu dört odacık vardır. Bunlardan ikisi sağ, ikisi ise sol kalp yarımında bulunur. Kalbe gelen kan önce sağ atriuma gelir ve kalbin sağ kulakcığı ve sağ karıncığı arasında

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Genel Bilgiler Çoğu intrakranyal lezyon kolayca ayırt edilebilen BT bulguları ortaya koyar. Temel bir yaklaşım olarak BT yorumlama simetriye odaklı olarak sol ve sağ yarıların karşılaştırılmasına

Detaylı

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ MENİSKÜS ZEDELENMELERİ Diz eklemi uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri arasında kusursuz bir uyum içinde çalışır. Bu uyumun sağlanmasında, diz içerisinde yer alan menisküs denilen yarım ay şeklindeki

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 2, Gün G n 2. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 2, Gün G n 2. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 2, Gün G n 2 Sorular Astma tanısıyla izlenen hastanın BT kesitlerinde her iki akciğerde periferal yerleşimli buzlu cam-konsolidasyon alanları saptanıyor. En olası tanınız hangisidir?

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 OLGU 9 Y, K Sağ humerus proksimali 2 yıl önce kırık Doğal iyileşmeye bırakılmış

Detaylı

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI ÖĞRENME HEDEFLERI PA AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik

Detaylı