Hasan PARLAKYILDIZ. Isparta Yörükler Türkmenler Kültür Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı UZAKLARI YAKIN EDEN KARDEŞLİK

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Hasan PARLAKYILDIZ. Isparta Yörükler Türkmenler Kültür Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı UZAKLARI YAKIN EDEN KARDEŞLİK"

Transkript

1 Hasan PARLAKYILDIZ Isparta Yörükler Türkmenler Kültür Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı UZAKLARI YAKIN EDEN KARDEŞLİK Isparta Yörükler Türkmenler Kültür Araştırma ve Yaşatma Derneği olarak İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığının Kültür, tarih ve medeniyet değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve ihyasına yönelik proje başlığı altında açıklamış olduğu destek projesine Isparta Yörük Türkmen derneği olarak Uzakları Yakın Eden Kardeşlik Projemizi hazırladık. Projemiz İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilerek protokolümüz karşılıklı imzalanarak uygulamaya geçilmiştir. Projemizin amacı; Türki Cumhuriyetlerinden Süleyman Demirel Üniversitesine okumaya gelen gençlerimize Ülkemizde bulunan tarihi ve kültürel değerlerin yerinde görülerek kılavuz eşliğinde anlatarak tarihi ve kültürel bağların daha da gelişmesine destek olmaktı. Projemiz Eylül ayı içerisinde basına dernek üyelerimiz ve projemize destek olan kurum ve kuruluşlarla birlikte yaptığımız duyuru ile başladı. 1

2 12 Kasım 2015 tarihinde ise Dünden Bu güne Türklerin Yaşam Şekli konulu konferansımız da Prof Dr. Ramazan DURMAZ, Doç. Dr. Recep KÜLCÜ, Arş. Gör. Ahmet SÜSLÜ, İlbeyi Mustafa KÜÇÜKYAMAN ve İsmail ATEŞ Panelimizde türklerin yaşam şeklini anlatarak katılımcılara keyifli dakikalar ve doyurucu bilgiler aktardılar. Türk milletinin geçmişten bu güne insanlık medeniyetine sundukları ve öncülük ettikleri konuları anlatarak atalarımızın ne denli insanlığın gelişimine ve değişimine yardımcı oldukları görüldü. Panele katılımcıları sıkmamak adına şiir ve müzik dinletisini de araya serpiştirerek hoşça vakit geçilmesi sağlandı. 2

3 . Panelimiz Isparta halkına ve kamuoyuna Davetiye, Afiş, Bilboard ve Yerel basında haberleri yapılarak duyurusu yapılmıştır. 4

4 Projemizin bir başka aşaması ise Türk Kültürünü yerinde görmek ve incelemek amacı ile gezi programına geçildi. Gezide Türki Cumhuriyetlerinden SDÜ ye ye okumaya gelen ve engelli kardeşlerimizi Konya Nevşehir gezilerini yaparak tarihi ve kültürel değerlerimizi yerinde inceledik. 4

5 Projemizin bu bölümü ise sonuç bildirgesi ve kağanış olarak yerel basına ve kamu oyuna yapılan açıklama ve kokteyl ile sona erdi. Proje gerek panelimize kalıtım sağlayanların geri dönüşü ve geziye katılan gençlerimizin bizlere ilettiği olumlu eleştirler ile amacına ulaştığını görmüş olmamın rahatlığı yaşamaktayız. Hazırlamış olduğumuz proje Süleyman Demirel Üniversitesine Türki Cumhuriyetlerinden okumak amacı ile gelen öğrencilere, Engelli kardeşlerimize ve Vatandaşlarımıza Anadolu Tarihi ve kültürel değerleri olan alanları gezdirmek ve bilgi aktarmaktır. Toplumları birbirine yakınlaştıran, özel kılan ortak tarihleri geçmişten bugüne taşıdıkları maddi, manevi, tarihi kültür miraslarımızdır.. Bu kapsamda yeni nesillere bu değerlerimizin aktarılması toplumların tarih sahnesinde varlıklarını sürdürebilmeleri için başka toplum ve topluluklar tarafından asimilasyona karşı dik durabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Türk Milleti tarih sürecinde birçok devlet kurmuş, bilim, sanat ve felsefe alanlarında insanlık tarihine önemli katkılar sunmuşlardır. Hazırladığımız proje kapsamında hedef kitlelere Türk Milletinin insanlık tarihine sundukları bilim, sanat ve felsefe konusundaki katkıları, kurdukları devletler ve bu devletlerin yapıları düzenleyeceğimiz panel programımızla katılımcı kardeşlerimize aktarılmıştır. Proje kapsamında; Anadolu Türk tarihinde manevi değere sahip bölgelere ziyaretlerimiz gerçekleşecek, Anadolu da Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalan tarihi ve kültürel miraslarımız anlatılacak, Hacı Bektaşi Veli ve Mevlana Müzeleri yerinde incelenmiştir Projemizin her aşamasında bizlere desteklerini esirgemeyen tüm kamu kurum ve kuruluşlara sonsuz teşekkür ederim. 5

6 Mustafa KÜÇÜKYAMAN Toroslar Yörük Türkmen Federasyonu Genel Başkanı olarak 20 yıldır emek verdiğimiz Yörük Türkmen kültürüne sahip çıkma adına çalışmalar yapmaktayız, son nefesimize kadar da çalışmaya devam edeceğiz. Yörük Türkmen Kültürü dolu dolu yaşanan her anı hareketlilikle geçen bireysel değil toplumsal bir yaşam şeklidir. Gelin Yörüğün bir günlük yaşam hikayesini beraberce irdeleyelim. Sabah tan yeri ağarmadan uyanır sabah namazını kılarak güne başlar. Hane halkının kahvaltısını hazırlarken diğer taraftan ağıldaki hayvanlarını kontrol eder. Çadır da bulunan sergi ve yataklar toplanır bütün aile bir araya gelerek kahvaltılarını yapar her birey görev taksimi yapıldıktan sonra sorumluluklarını yerine getirmek için çadırdan çıkarlar. Önce davarların süt sağımları yapılarak çadıra getirilir sağım tamamlanınca oğlaklar annelerinden süt içmeleri davarlara salınır. Süt içme tamamlanınca ayrım yapılır. Obanın annesi azıkları tamamlar ve davarları oğlakları ve katarın develeri araziye yayılmaya çıkartılır her çoban azığını da yanına alarak sürüsüyle birlikte yola çıkar çadırda kalanlar ise önce etrafı toplayarak işe başlar sonra toplanan odunlar ile sütler kaynatılmaya başlar, kaynayan yani pişirilen sütten tere yağı ve peynir gibi temel besin maddeleri yapılır. Obanın en yaşlı erkeği ise yapılan bu süt, peynir, tere yağı ve kaymağı nakte çevirmek ve obanın ihtiyaçlarını gidermek için en yakın pazar yerine götürerek satar işi bitince obanın ihtiyaçlarını satın alarak obaya gelir. Obanın annesi günlük yapılması gereken ağılların bakımı temizliği varsa onarılması gereken yerlerin tamiratını yapar işlerin bitirince akşam yemeği için gerekli malzemeleri çıkartarak vaktine göre yemek yapmaya devam eder. Her şey hazırlandıktan sonra çadırın gerekli düzenini sağlayarak akşam sofra düzenini hazırlayıp,ahalinin toplanmasını bekler akşam saatlerine doğru obanın her bir taraftan sürüler gelmeye başlayınca hayvanlar tekrar ağıla kapatılır ve sıra ile süt sağımına başlanır süt sağımı tamamlanınca yavrular tekrar anneleri buluşur ve süt emerler, süt emme işi tamamlanınca yavrular annelerinde ayrılarak kendi ağıllarına kapatılır. Sütler çadıra konularak akşam yemeği ve günün değerlendirilmesi yapılarak hoşça vakit geçirilerek gün sona erer. 6

7 Yörük kardeşimin günlük yaşam hikayesi bu kadar değil ama çoban yer koyuna gider çocuk yer oyuna gider evin büyükleri ise bu kadar işin arasında gün içerisinde daha yapacakları o kadar çok iş vardır ki ıstarda kilim ve kolan dokunacak yün eğirilecek daha da önemlisi kök boyası ile yünler boyanır, eskiyen veya yırtılan sökülen kilim çuval ve çadırın tamiratı yapılır. Tabi ısınmak ve yemek yapmak için dağdan kuru odun toplamayı da ihmal etmez. Bu kültürü yaşamanın en kolay yolu görevini severek yapmak en zor tarafı ise halinden şikayet ederek güne başlamaktır. Tabi duruma göre hava koşulları da bazen olumsuz etkiler. Dünden bu güne atalarımızın bir günlük yaşam şeklini anlatmaya çalıştım. Bu bağlamda bir günlük yaşam bundan ibaret değildir. Özellikle göç esnasında bu işleri yapmak o kadar da kolay değildir. Sabah kalkıldığı zaman kışlaktan yazlağa ve yazlaktan kışlağa göçerken durum daha farklıdır. Sabah kalkılır sürü çadırdan ayrıldığı zaman çadır yıkılır. Eşyalar develere yüklenerek sürülerin akşama gelebileceği yere kadar gidilerek orada çadırlar tekrar kurulur. Akşama hazırlıklar yapılarak sürülerin gelmesi beklenir. Anadolu nun asıl sahipleri olan ve yayların özgür çocukları hiçbir zaman devletine asi gelmemiş devleti için canını siper etmiştir. Tarihte siz hiç duydunuz mu yörük çocuğu askere gitmemiş askerde kaçmış diye vatan bayrak ve toprak öyle kutsaldır ki onun için ekmek gibi su gibi aldığı nefes gibidir. Yörük kardeşim bu vatanı son nefer son nefes kalana kadar da savunacak ve koruyacaktır. Hani deyim vardır Yörüğün ayranı kabarmasın diye evet Anadolu coğrafyasında cennet yurdumun üzerinde ince hesapları olanlar bir kez daha düşünsün hesabını tekrar yapsın ayran kabarırsa onlar için sağlıklı şeyler olmaz. Mehmet Akif ERSOY İstiklal Marşında bizlere şöyle sesleniyor Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Bir Türk evladı olarak bu dizeleri doğru algıladığımız gerekir. Ülkemin en zor anlarında bu günün muhasebesini yapmamızı kolaylaşacaktır. Saygılarımla. Musatafa KÜÇÜKYAMAN Isparta İlbeyi. Toroslar Yörük Türkmen Federasyonu Genel Başkanı, Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Başkan Yardımcısı 7

8 Prof. Dr. Ramazan DURMAZ Karakoyunlu Yörüklerinin büyük bölümü yerleşik hayata geçmiş, bir bölümü yarı göçebe durumda, çok az bir kısmı da hâlâ ko- nargöçer olarak yaşamaktadır. Serik, Antalya ve Manavgat; kışlaklarıdır. Yaylakları; Beyşehir ile Eğridir gölleri arasında bulunan Anamas Dağları dır. Karakoyunlu Yörükleri Anamas Yaylasına XIX. yüzyılın birinci yarısında Alâiye sancağından gelmişlerdir. Daha önce burada oturan Hacı Eseli oymağını kovdukları anlatılır. Karakoyunlu Yörüklerinin menşei tam olarak aydınlatılamamıştır. Sümer, Anamas Dağları nda yaylayan Karakoyunlu Oymağının veya Anadolu daki bu isimdeki oymakların Doğu Anadolu, Irak ve Horasan da XIII-XIV. yüzyılda kurulan Karakoyunlu Devleti ile bir bağının bulunup bulunmadığının açık olmadığını belirtmekle birlikte (Sümer 1984: 19), Karakoyunlu Yörüklerinin tarihî seyirleri incelendiğinde bu bağın olma olasılığı yüksektir. Karakoyunlu Yörükleri, kendilerinin daha önceleri Gâvur Dağları nda (Adana) ve Tarsus ta oturduğunu, buradan bir bölümünün Alâiye sancağına geldiğini, daha sonrada Serik-Manavgat bölgesini seyil (kışlak yeri) olarak yurt edindiklerini anlatırlar. Karakoyunluların bir kısmı II. Selim zamanında Halep sancağından ayrılarak Bozuluş Türkmenlerine katılmışlardır (Gündüz 1997: 83). Karakoyunlu oymağının XV-XVI. yüzyılda Alâiye sancağına bağlı bir oymak olarak görülmemesi buraya daha sonra geldiklerini göstermektedir. Karakoyunlular, Osmanlılar tarafından Kon ya da iskân edilmeye çalışılmış (Halaçoğlu 1997: 8) ve bu durum Karakoyunlu halkı arasında bilinmektedir. Aklcoyunlular ile Karakoyunlular hemen hemen birbirini takip eden iki boy olmuşlardır. Karakoyunlu Yörükleri, İran-Irak bölgelerinde birkaç yüzyıl yaşamışlardır (Aka 2001). Araplarla karşılaşmaları sonucu birtakım kültür alışverişi içine girmeleri doğaldır. Örneğin yurt denilen keçeden yapılmış çadırlarını bırakıp, taşınması ve kurulması daha kolay olan kara çadırı bu dönemlerde Araplardan aldıklarım düşünüyorum. Akkoyunlular, Bozok boyundan Bayındır oymağına bağlanmasına karşılık, Karakoyunluların hangi oymağa bağlı olduğu açık değildir. Karakoyunlular kendilerinin Yıva boyundan geldiğine inanmaktadır. Sümer, Karakoyunlu oymağını; tarihçi Minorsky nin görüşüne uygun olarak 24 Oğuz boyundan Yıva (yuva) Boyuna bağla- 8

9 makla birlikte hâlâ kafasında soru işaretleri vardır (Sümer 1984: 17). Karakoyunlu Devleti nde hanedan adının Farsça olarak Barâni şeklinde kayıtlara düşmesi kafalarda karışıklığa sebep olmuştur (Sümer 1984: 16 ve Togan 1981: 189). Ayrıca, Barâni kelimesinin hanedanların Karakoyunluların içinde bulunan Baharlı sülalesine ait olduğunu göstermek için de bu şekilde yazıldığı söylenmiştir (Sümer 1984: 17 ve Turan 2003: 83). Turan, Baharlı oymağının bir ulusun ve devletin başında (Karakoyunlu Devleti) bulunması nedeniyle bu ismi alması fikrine şiddetle karşı çıkar ve nedenini Baran. Baranı ve Bâr anlı adının Oğuz-İli, Mâveraünnehir, Horasandan Karakoyunlulara nasıl intikal ettiğini takip edilebilmesine bağlar (Turan 2003: 83). Gerçekten de X. yüzyılın başlarında Oğuzeli inde Bâraniler sülalesinden Ali Han, Oğuz Devleti ne yabgu olmuştur (Agacha- nov 2003:204). Baran-maran Türk dilinin çeşitli lehçelerinde dağ keçisi, koyun, keçi anlamındadır. Van Gölü çevresinde yaşayan Türkmenlerin lehçesin-de baran, koyun veya koç, beren ise Tatar ve Başkir lehçelerinde kuzu demektir (Agachanov 2003: 204, Sümer 1984: 17). Türkmenistan da bir köyde anlatılan halk efsanesi Karakoyunluların menşeine ışık tutmaktadır; bir adamın iki oğlu olduğu; ilkine ak İkincisine Karakoy un verdiği söyleniyor. Rivayete göre Karakoyunlular boy adlarını bu oğulların İkincisinden almaktadır (Agacanov 2003: ). Bârani kelimesinin menşei, boy veya kabilenin hamisi ve totemi sayılan koyuna duyulan saygıyı yansıtmaktadır. Türkmen (Türkmenistan) halk efsanelerinde koyun kutsaldır ve koyun sürüsü içinde bulunan insana kötü ruh ve cinler dokunmaz (Agachanov 2003: 206). Bu durum Karakoyunlu Yürüklerinde hâlâ böyledir. Koyun melek gibidir ve koyun içinde bulunan bir kişiye şeytan gözükmez ve dokunmaz. Sonuç olarak, Bâraniler, muhtemelen daha geç dönemde Karakoyunlular olarak adlandırılan Oğuz boylarından biridir (Agachaııov 2003:207). Karakoyunlular Moğol baskısı nedeniyle Töre Beğ adlı reisleri yönetiminde Oğu eli nden Horasana gelmişler, oradan da Doğu Anadolu ya geçmişlerdir (Togan 2001: 363). Karakoyunlularda, yapılan mevsimlik göçler, yaylada ve sahilde sosyal yaşayışları, kara çadır ve kültürleri hakkında bilgi verildi. Örneğin çadır geleneği hakkında aşağıdaki bilgiler aktarıldı. Gökyüzünü tasvir eden ve bu yüzden Türk kubbesi olarak anılan, Türklerin Gök Tengri inananın somutlaşmış bir tezahürü olarak kabul edilen keregü ve yuvarlak keçe çadırları (yurt) yapı ve görünüş olarak kara çadırlardan ayrılmaktadır. Sibirya dan iç Asya ya, taş devrinden yüzyılımıza kadar keregü ve yurtların şekillerinin değişmediği görülmüştür. Zeki Velidi Toğan a göre bu değişmeyen unsurlar şunlardır. Kütükler den veya örülmüş kamıştan veya birbirine şeritlerle bağlı değneklerden oluşmuş bir perde, süindir şeklinde yere oturtulur. Eğilmiş ve çatılmış dallardan yapılı kubbe veya kümbet şeklinde olan eğni (eski Türkçede kubbe, kümbet), silindirin üzerine kapak gibi oturtulur. Eğninin dört yöne karşılık ge-len dört dalı yere kadar uzanır ve bağışlar (bağ) ile dört yöne çakılmış kamalara sabitlenir. Böylece sağlam oturan meskenin içi hasır, dışı keçe ile örtülüp kuşaklarla bağlanır. Bu tanımdan keregü ve yurt arasmda bir farkın olmadığı anlaşılmaktadır. Keregü çadırlarının kermek ten (germek) doğduğu kaydedilmektedir. Dîvânü Lugâti t-türk de 9

10 keregü için Türkmenlerce -çadır- de-mektir, göçebelerce -kışlık ev- anlamına gelir denilmektedir. Göçebelerce kışlık ev olarak adlandırılması, baharda veya yazın daha hafif örtülerin kul-lanıldığı keregülerin veya çadırların kullanıldığını akla getirmektedir. Oğuz-ların çaşır dedikleri çatır (çadır), o dönemlerde dahi kullanılan bir sözcük idi. Günümüzde yurt sözcüğünün keregünün yerini aldığı anlaşılmaktadır. Bu ça-dırların ahşaptan iskelet sistemini yapanlara eskiden keregüçü denilmiştir. Selçuklu devletini kuran Selçuk Oğullarının babası bir keregüçüydü. Prof. Dr. Ramazan Durmaz Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve sinir Cerrahisi Anabilim Dalı 10

11 Prof. Dr. Recep KÜLCÜ Türklerin Kültür Mirası Olarak 12 Hayvanlı Türk Takvimi ÖZET On iki hayvanlı Türk takvimi, eski Türk uygarlıklarının astronomik gözlemleri son cunda ortaya çıkarttıkları ve günümüze bıraktıkları önemli kültürel miraslardandır. Takvim 12 yıldan oluşan ve her yılın bir hayvan ismiyle adlandırıldığı dönemlerden oluşmaktadır. Eski Türklerin en önemli yazılı eserlerinden olan Göktürk yazıtlarında da tarihler ön iki hayvanlı Türk takvimine göre belirlenmiştir. Bu çalışmada, Türklerin önemli kültürel miraslarından olan 12 hayvanlı Türk takviminin oluşum süreci, yapısı ve Türklerin bu takvimi oluşturmada kullandıkları kültürel motiflere yer verilmiştir. GİRİŞ Türkler bilinen yazılı tarihleri öncesinde de zaman ile ilgili kavramlar geliştirmekte, zaman ölçümüne yönelik araçlar kullanmaktaydılar. Ancak Türklerin göçebe bir yaşam tarzını benimsemeleri geçmişlerine yönelik bilgilere ulaşılamamasına neden olmaktadır. Ayrıca Türklerin anavatanı olan Orta Asya da arkeolojik çalışmaların çeşitli nedenlerden dolayı çok gecikmiş olması geçmişe dair bilgi ve buluntuların gün yüzüne çıkmasını geciktirmektedir. Türkler, kozmolojiye ve takvim çalışmalarına önem veren en eski milletlerden birisidir. Evreni bir büyük kubbe olarak kabul etmişler; bu kubbenin de altın veya demirden bir kazık etrafında çok hızlı bir şekilde dairesel olarak döndüğünü varsaymışlardı. Burçları üzerinde taşıyan ekliptik bir çarkın da buna dik olarak döndüğü düşünüyorlardı. Gökyüzünün de, kutup yıldızı çevresinde döndüğüne inanılıyordu. Türklerin, takvimi çok eski zamanlardan beri kullandıklarını tarihî araştırmalar göstermektedir. Eski Türk kavimlerinin kullanmış oldukları takvimin esasları hakkın- 11

12 da bize aydınlatıcı bilgiler verecek belgelere pek rastlanmamıştır; ancak Türklerin, Kozmografya ilmi ile uğraştıkları ve yeni buluşlar sonunda, kullanmış oldukları eski takvimler üzerinde ilme ve gerçeğe en uygun şekilde düzeltmeler yaptıkları bilinmektedir. Bir kısmı bozkırda göçer hayat tarzını benimseyen Türkler, ekip biçme zamanını belirlemek; yazın yaylaya, kışın kışlağa birlikte göçebilmek için, temel olarak gök cisimlerinin hareketine ve gökle ilgili olaylara bakarak, takvimler yapmış ve zamanı sistemli halde kullanmaya başlamışlardır. 12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ Türk kavimlerinin en eski zamanlardan beri, en çok kullandıkları takvim sistemi, on iki hayvanlı takvim sistemidir. İslam-Türk âlimleri bu on ikili sisteme Tarih-i Türki, Tarih-i Türkistan, Tarih-i Khita ve Uygur veya Sal-i Türkan yani Türk Yılı demektedirler. Güneş yılı esas alınarak oluşturulan bu takvimde Dünya nın ömrü yıldır. Bu süre 360 vendir. 1 ven, yıldır. 12 yıl ise bir devirdir. Bir yıl, 365 gün, 5 küsur saattir. 1 yıl, 12 aydır. 1 ay, 4 hafta ve 30 gündür. Günün başlangıcı, gece yarısıdır. Haftanın yedi gününün adı yoktur. Türk takviminde gün tanımı Güneş in iki defa aynı yerden geçişi arasında kalan zaman kesitidir. Buna 1 Güneş günü denir. Gün de on ikiye ayrılır, yani, bugüne göre gün iki saatlik on iki kısma ayrılmıştır. Bu iki saatlik zamana çağ denir. Bilinen ilk Türk yazılı anıtı olan Orhun Yazıtları nı yapan Göktürkler ( ), on iki hayvanlı Türk takvimini kullanmışlardır. Güneş yılı esasına dayanan bir takvim olan On İki Hayvanlı Türk Takvimi nde, yılların adları hayvan isimleri ile adlandırılır. Göktürk Yazıtları nı incelediğimizde yılların adları sırasıyla şöyledir: Sıçkan, Ud, Bars, Tabışkan, Ulu, Yılan, Yılkı, Koyn, Biçin, Takıgu, İt ve Lagzın. Yıllara verilen adların anlamları şöyledir: 1- Sıçgan Yılı: sıçan, fare anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin ilk yılıdır. 2- Ud Yılı : sığır, öküz anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin ikinci yılıdır. 3- Bars Yılı : pars anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin üçüncü yılıdır. 4- Tabışgan Yılı : tavşan anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin dördüncü yılıdır. 5- Ulu Yılı : ejder anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin beşinci yılıdır. 6- Yılan Yılı : yılan anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin altıncı yılıdır. 7- Yılkı Yılı : at anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin yedinci yılıdır. 8- Koyn Yılı : koyun anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin sekizinci yılıdır. Kül Tigin, bu yılda ölmüştür. 12

13 9- Biçin Yılı : maymun anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin dokuzuncu yılıdır. Kül Tigin in kitabe taşı bu yılda tamamlanmıştır. 10- TakıguYılı: tavuk anlamına gelmektadir. Devrenin onuncu yılıdır. 11- İt Yılı : köpek anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin on birinci yılıdır. Yazıtlardan anlaşıldığına göre Bilge Kagan, babasının İt yılında öldüğünü belirtmektedir. 12- Lagzın Yılı : domuz anlamına gelmektedir. On ikilik devrenin son yılıdır. On iki hayvanlı Türk takviminde 12 yıllık devreyi gösteren hayvanlar ve yılların Miladi takvime göre karşılıkları Şekil 1 de gösterilmiştir. 12 Hayvanlı Türk Takvimindeki bazı yıllar bahtlı, bazıları da zor yıllar olarak nitelendirilir.halk arasında bunlarla ilgili rivayet, efsane ve atasözleri de türemiştir. Mesela; Güvenme zenginliğine, biçin vardır önünde!. Anlamına gelince; zenginliğine güvenme, çünkü önünde maymun yılı vardır. Soğuk ve kuraklık yüzünden birçok malın yok olur gider. Eski düşünceye göre, maymun yılı soğuk ve kuraklık içinde geçermiş. Maymun, tavşan, tavuk, yılan, koyun, sığır yılları zor yıllar sayılır. Tavşanın, tavuğun, atın ayakları (tavuğun gagası da) serttir, bu sebeple bu yılların ortaları sıcak olsa da başı ve sonu soğuk olurmuş. Yılan kışın bir şey bulamayınca kum yalayarak yaşamaya çalışırmış. Bu da kuraklığın belirtisi sayılırmış. Kazak göçerleri bu zor yıllara jut (yokluk, zorluk) yılları derler. Diğer yıllara da bahtlı anlamında qut yılları derler. Mesela İt yılı ek, domuz yılı biç şeklindeki atasözü bu yıllarda bolluk olduğunu göstermektedir. Şekil 1. On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıllar 13

14 On İki Hayvanlı Türk Takvimine göre aylar sadece sayılara göre adlandırılır. Yalnız birinci ve on ikinci ay adları değişiktir. Takvimdeki ay adları aşağıdaki gibidir; 1.Aram ay (Birinci ay), 2. İkinc ay (İkinci ay), 3. Üçünc ay (Üçüncü ay), 4. Törtinç ay (Dördüncü ay), 5. Beşinc ay (Beşinci ay), 6. Altınç ay (Altıncı ay), 7. Yitinç ay (Yedinci ay), 8. Sekizinç ay (Sekizinci ay), 9. Dokuzunç ay (Dokuzuncu ay), 10. Onunç ay (Onuncu ay), 11. Bir yirminç ay (On birinci ay), 12. Çakşaput ay (On ikinci = Oruç ayı). Mevsim adı olarak Göktürkler de yaz, yay, kış, ilkyaz gibi kavramların kullanıldığını görmekteyiz. Gün isimleri ise ay içindeki sıraya göre adlandırılmaktadır. Beşinci gün, onuncu gün, yirmi birinci gün, yirmi yedinci gün gibi... Ayrıca yazıtlarda beşinci ayın ikinci yarısı, üçüncü ayın ilk yarısı gibi kavramlar da gün belirtmek için kullanılmıştır. Türk toplumu, göçebe bir toplum olması ve hayvancılıkla uğraşması nedeniyle zaman kavramı ile hayvanlar arasında bir ilişki kurmuş ve on ikili dilimlerden oluşan bir takvim düşünmüş ve zaman kavramını hayvanlarla özdeşleştiren bir anlayış geliştirmiştir. Hayvan kültürünün en tipik olarak karşımıza çıktığı on iki hayvanlı Türk takviminin on iki dilim halinde düşünülmesi tesadüfi değildir. Orta Asya dan, Balkanlara kadar bütün Türk boyları arasında korunan bu takvimle ilgili bilgiler, efsaneler ve inançlar aynıdır. Bu da bize değişik dinlere mensup ve değişik coğrafyalarda yaşayan Türk boylarında ortak bir kültür bağının varlığını göstermektedir. On İki Hayvanlı Türk Takvimi hakkında pek çok efsane ve inceleme yayınlanmıştır. On İki Hayvanlı Türk Takviminin ortaya çıkışıyla ilgili her Türk toplumunda ortak olan pek çok efsane oluşmuştur. Türk idari sistemi içinde hakanın rolünü anlatan efsaneye göre, Ilısu isimli bir nehirden geçmek durumunda olan hayvanlardan sadece on ikisi bu nehirden geçebilir. Bu hayvanların isimleri geçiş sırasına göre yıllara isim olarak verilir. Nehirden ilk geçen hayvan sıçan olduğu için ilk yılın ismi de sıçan yılı olur. Yılların her birine bu şekilde bir hayvan adının verilmesinin nedenleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlerin en çok üzerinde durulanı, o yıllarda meydana gelen olayların hayvanların karakterleri ile ilgili olmasıdır. Örneğin; sıçan yılında kan dökme ve karışıklık çok olur, halk böcek gibi hayvanlardan çok zarar görür, hırsızlar çoğalır, kış uzun sürer. Ud yılında, harp çok olur, havalar çok değişiklik gösterir, hastalıklar ve baş ağrıları artar vb. Bunun yanında bu yılların çeşitli zamanlarında doğanlar ayrı ayrı karakterlere sahip olurlar. On iki yılda bir devreden bu takvimin her bir yılı belli bir hayvan adıyla anılmış ve o hayvanın özelliklerinin adının verildiği yılı etkilediğine inanılmıştır. On iki hayvanlı devir tamamlanınca, aynı sıra tekrar başlamaktadır. Bu yıllara göre tarih tespitine yıl hesaplamak veya yıl sürmek denmektedir. Göktürkler de kullanılan bu takvime göre bir yıl 365 gün 5 küsur saattir. Günün başlangıcı gece yarısıdır. Yılbaşı 22 14

15 Aralık yani kışın gündüzün uzamaya başladığı ilk gündür. Sonradan bu takvimde 21 Martta gece ile gündüzün eşit olduğu gün yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Türklerde insan ömrü daima bir yıl eklenerek hesap edilmektedir. Bunun sebebi de insanın anne karnında geçirdiği dokuz ay da bir yıl olarak kabul edilip yaşa eklenmesidir. Orta Asya da on iki yıllık döneme müçöl denmektedir. Bir yıl eklendiği için sadece ilk müçöl on üç yıl olarak kabul edilir. Bir devri meydana getiren on iki yıl adları Türklerden başka Çinliler, Japonlar, Tibetliler, Acemler tarafından da kendi dillerine çevrilmek suretiyle kullanılmıştır. Ancak on iki yıllık bir devir şeklinin Türklerden başka hiçbir ulusun takviminde bulunmaması bakımından ayrıca bir özellik kazanmaktadır. Türklerde, on iki yıllık devirden ayrı olarak altmış yıllık bir devir sistemi daha vardır; ki bu devirin adları on iki yıla ait olan hayvan adlarına kutsal sayılan maddelerin adları eklenerek konmuştur: SıçganDemir, SıçganAteş, BarsDemir... gibi. SONUÇ On iki hayvanlı takvimin gerek bilimsel çalışmaların ortaya çıkarttığı kanıtlar gerekse Türk devletlerinden kalan eserlerde kullanılış şekilleri incelendiğinde Türk kültürüne ait bir değer olduğu ortaya çıkmaktadır. Türklerin geliştirdikleri takvim sistemi bütün bölgeyi etkilemiş ve Asya uygarlıklarının çoğunda benzer ya da aynı takvim kullanılmıştır. Ancak günümüzde Türklerin bu takvimi kullanmaması ve Çinlilerin kullanmaya devam ediyor olmaları nedeniyle takvimin Çin kültürüne ait bir değermiş gibi sunulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu durum karşısında Türklerin önemli kültür miraslarından olan On İki Hayvanlı Türk Takvimi nin öncelikle modern Türk Devletleri tarafından daha fazla sahiplenilmesi ve tanıtılmasına ihtiyacı vardır. KAYNAKLAR TEMELKURAN T., Türklerin Kullandıkları Takvim Çeşitleri, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s BİRAY N., 12 Hayvanlı Türk Takvimi -Zamana Ve İnsana Hükmetmek-, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Taed 39 Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, 2009, s KAFESOĞLU İ., Türk Milli Kültürü, İstanbul, Ötüken Yayınlan, 1997, s MÜLDÜR L.,DivanüLûgat-it-Türk, İstanbul, Metis Yayınları, 1998, s. 29. KAHYA E., Eski Türklerde Bilim, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara, s

16 On İki Hayvanlı Türk Takvimine göre aylar sadece sayılara göre adlandırılır. Yalnız birinci ve on ikinci ay adları değişiktir. Takvimdeki ay adları aşağıdaki gibidir; 1.Aram ay (Birinci ay), 2. İkinc ay (İkinci ay), 3. Üçünc ay (Üçüncü ay), 4. Törtinç ay (Dördüncü ay), 5. Beşinc ay (Beşinci ay), 6. Altınç ay (Altıncı ay), 7. Yitinç ay (Yedinci ay), 8. Sekizinç ay (Sekizinci ay), 9. Dokuzunç ay (Dokuzuncu ay), 10. Onunç ay (Onuncu ay), 11. Bir yirminç ay (On birinci ay), 12. Çakşaput ay (On ikinci = Oruç ayı). Mevsim adı olarak Göktürkler de yaz, yay, kış, ilkyaz gibi kavramların kullanıldığını görmekteyiz. Gün isimleri ise ay içindeki sıraya göre adlandırılmaktadır. Beşinci gün, onuncu gün, yirmi birinci gün, yirmi yedinci gün gibi... Ayrıca yazıtlarda beşinci ayın ikinci yarısı, üçüncü ayın ilk yarısı gibi kavramlar da gün belirtmek için kullanılmıştır. Türk toplumu, göçebe bir toplum olması ve hayvancılıkla uğraşması nedeniyle zaman kavramı ile hayvanlar arasında bir ilişki kurmuş ve on ikili dilimlerden oluşan bir takvim düşünmüş ve zaman kavramını hayvanlarla özdeşleştiren bir anlayış geliştirmiştir. Hayvan kültürünün en tipik olarak karşımıza çıktığı on iki hayvanlı Türk takviminin on iki dilim halinde düşünülmesi tesadüfi değildir. Orta Asya dan, Balkanlara kadar bütün Türk boyları arasında korunan bu takvimle ilgili bilgiler, efsaneler ve inançlar aynıdır. Bu da bize değişik dinlere mensup ve değişik coğrafyalarda yaşayan Türk boylarında ortak bir kültür bağının varlığını göstermektedir. On İki Hayvanlı Türk Takvimi hakkında pek çok efsane ve inceleme yayınlanmıştır. On İki Hayvanlı Türk Takviminin ortaya çıkışıyla ilgili her Türk toplumunda ortak olan pek çok efsane oluşmuştur. Türk idari sistemi içinde hakanın rolünü anlatan efsaneye göre, Ilısu isimli bir nehirden geçmek durumunda olan hayvanlardan sadece on ikisi bu nehirden geçebilir. Bu hayvanların isimleri geçiş sırasına göre yıllara isim olarak verilir. Nehirden ilk geçen hayvan sıçan olduğu için ilk yılın ismi de sıçan yılı olur. Yılların her birine bu şekilde bir hayvan adının verilmesinin nedenleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlerin en çok üzerinde durulanı, o yıllarda meydana gelen olayların hayvanların karakterleri ile ilgili olmasıdır. Örneğin; sıçan yılında kan dökme ve karışıklık çok olur, halk böcek gibi hayvanlardan çok zarar görür, hırsızlar çoğalır, kış uzun sürer. Ud yılında, harp çok olur, havalar çok değişiklik gösterir, hastalıklar ve baş ağrıları artar vb. Bunun yanında bu yılların çeşitli zamanlarında doğanlar ayrı ayrı karakterlere sahip olurlar. On iki yılda bir devreden bu takvimin her bir yılı belli bir hayvan adıyla anılmış ve o hayvanın özelliklerinin adının verildiği yılı etkilediğine inanılmıştır. On iki hayvanlı devir tamamlanınca, aynı sıra tekrar başlamaktadır. Bu yıllara göre tarih tespitine yıl hesaplamak veya yıl sürmek denmektedir. Göktürkler de kullanılan bu takvime göre bir yıl 365 gün 5 küsur saattir. Günün başlangıcı gece yarısıdır. Yılbaşı 22 16

17 Aralık yani kışın gündüzün uzamaya başladığı ilk gündür. Sonradan bu takvimde 21 Martta gece ile gündüzün eşit olduğu gün yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Türklerde insan ömrü daima bir yıl eklenerek hesap edilmektedir. Bunun sebebi de insanın anne karnında geçirdiği dokuz ay da bir yıl olarak kabul edilip yaşa eklenmesidir. Orta Asya da on iki yıllık döneme müçöl denmektedir. Bir yıl eklendiği için sadece ilk müçöl on üç yıl olarak kabul edilir. Bir devri meydana getiren on iki yıl adları Türklerden başka Çinliler, Japonlar, Tibetliler, Acemler tarafından da kendi dillerine çevrilmek suretiyle kullanılmıştır. Ancak on iki yıllık bir devir şeklinin Türklerden başka hiçbir ulusun takviminde bulunmaması bakımından ayrıca bir özellik kazanmaktadır. Türklerde, on iki yıllık devirden ayrı olarak altmış yıllık bir devir sistemi daha vardır; ki bu devirin adları on iki yıla ait olan hayvan adlarına kutsal sayılan maddelerin adları eklenerek konmuştur: SıçganDemir, SıçganAteş, BarsDemir... gibi. SONUÇ On iki hayvanlı takvimin gerek bilimsel çalışmaların ortaya çıkarttığı kanıtlar gerekse Türk devletlerinden kalan eserlerde kullanılış şekilleri incelendiğinde Türk kültürüne ait bir değer olduğu ortaya çıkmaktadır. Türklerin geliştirdikleri takvim sistemi bütün bölgeyi etkilemiş ve Asya uygarlıklarının çoğunda benzer ya da aynı takvim kullanılmıştır. Ancak günümüzde Türklerin bu takvimi kullanmaması ve Çinlilerin kullanmaya devam ediyor olmaları nedeniyle takvimin Çin kültürüne ait bir değermiş gibi sunulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu durum karşısında Türklerin önemli kültür miraslarından olan On İki Hayvanlı Türk Takvimi nin öncelikle modern Türk Devletleri tarafından daha fazla sahiplenilmesi ve tanıtılmasına ihtiyacı vardır. KAYNAKLAR TEMELKURAN T., Türklerin Kullandıkları Takvim Çeşitleri, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s BİRAY N., 12 Hayvanlı Türk Takvimi -Zamana Ve İnsana Hükmetmek-, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Taed 39 Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, 2009, s KAFESOĞLU İ., Türk Milli Kültürü, İstanbul, Ötüken Yayınlan, 1997, s MÜLDÜR L.,DivanüLûgat-it-Türk, İstanbul, Metis Yayınları, 1998, s. 29. KAHYA E., Eski Türklerde Bilim, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara, s UNAT Y., İslâm da ve Türklerde Zaman ve Takvim, Türk Dünyası, Nevruz Ansiklopedisi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Editör: Öcal Oğuz, Ankara 2004, s TEL G., Bozkır Kavimlerinde Zaman ve Takvim, Gazi Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı/Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2008, s İSMAİL Z., Kazak Türklerinde 12 Hayvanlı Takvim, Türksoy Dergisi, GÖMEÇ S., Kök Türk Tarihi, 2. Baskı, Ankara, Akçağ Yayınları, 1999, s 46,75. TÜRKMEN F., Türk Kültüründe Tarihi Gelişim İçinde Hayvan ve Bitkilerin Ölçü Birimi Olarak Kullanılması Hakkında, s.98. Prof Dr. Recep KÜLCÜ 1- Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü, ISPARTA 2- Akdeniz ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı, ANTALYA 17

18 Zir. Müh. Ahmet SÜSLÜ Bilim Tarihinde Türk Bilim İnsanları Giriş Çoğu toplum bulunduğu coğrafi konumla ilişkili olarak mevcut sorunlara çözümler ararken, fen ve sosyal bilimler olarak sınıflandırabileceğimiz iki bilim alanına da katkıda bulunmuşlardır. Sosyal bir olay olan göç eylemini örnek verirsek,göçebelik terimi Türklerle özdeşleşmiş olsa da M.Ö lerde Türkler yerleşik olarak yaşamaktaydılar. Mevsimsel değişimlerle birlikte mevcutkonumun yaşam şartlarının ağırlaşması sonucunda Türkler göç etme gereği duymuşlardır. Bu durumun yıllarca süregelmesi Türkleri göçebe bir toplum haline getirmiştir. Göç edecekler ama nereye? sorusunun cevabını ise gökte arayan Türkler yön tayini için astronomi bilimi üzerine çalışmalarda bulunmuş ve Venüs ve Merkür den yararlanmışlardır. Yer değiştirmenin sonucunda geçilen dönemsel de olsa bu yerleşik hayatın gerekliliklerinden biri ise tarımsal faaliyetler olmuştur. Nasıl bir yıl geçeceği konusunda bilgi vermesi amacıyla günümüzde Orta Asya da yaygın olarak kullanılan On iki Hayvanlı Türk Takvimi ilk olarak Türkler tarafından oluşturulmuş ve kullanılmıştır. Diğer toplumlarda olduğu gibi eski Türkler de tanrının emirlerine karşı gelinmese, yasaklar çiğnenmese, ruhlara kötü davranılmasa, büyücülerin eylemleri olmasa insanoğlunun ölmeyeceğini düşünürlerdi.[1,2,3]hastalığın canın (ruhun) kaçırılması sebebiyle gerçekleştiğini düşünen Türkler, tedavinin zararlı nesnenin çıkarılması ve kötü ruhların kovulması ile gerçekleşeceğine inanırlardı[1,2]. Bunu da ancak, kendisi de bir hastalık neticesinde mistik sırra eren şaman yapabilirdi[2][4]. Eski Türklerde de hastalıklar kişisel, çevresel ve doğaüstü sebeplere dayanmaktadır. Bu problemler, kam ve baksılarınafsunlama, göçürme, alazlama gibi dinî-sihrî tedavileri, otacı, emci, atasagun vb.lerinin ilaç ve ameliyatları ile ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır[4]. Günümüz için bu durum bilimsel gözüyle bakılmasa da temelinde kimya ve ilaçların kullanılıyor olması yapılan uygulamanın temelinde bir bilimsel çalışmanın bulunduğunu göstermektedir. 18

19 Çeşitli hastalıkları tedavi edebilmek veya kâinattaki gizli sırlara ulaşarak ölümden kurtulmak için aranan ab-ı hayat, yaşam ve gençlik iksirleri vb. motif ve konular sadece halk hekimliği alanında değil halk edebiyatında da büyük bir yer tutar. Bu edebiyatın önemli bir kolunu oluşturan destanlar da halk hekimliği unsurlarının bulunduğu türlerden biridir. Türklerin ölüm ve hastalık konusundaki kabulleri, kültürlerinin mühim bir parçasını oluşturan destanlarına da yansımıştır. Konusunu toplumun başından geçen hadiselerden alan, bireysel mücadele yerine toplumun ve vatanın kurtuluşunu gaye edinen kahramanlar etrafında anlatılan destanlar, halk hekimliği ve buna bağlı uygulamaların yoğun olduğu sözlü edebiyat örneklerindendir. Elbette bu metinlerde doğrudan doğruya hastalıklar veya bunların tedavilerinden bahsedilmez. Fakat millet adına mücadele veren destan kahramanların dostları olduğu kadar düşmanları da vardır. Bunlar, kahraman ve çevresindekileri öldürme, yaralama veya hastalıklar bulaştırmanın yollarını ararlar. Toplum menfaatini gözeten bu kişilerin kaybı, üzüntü ve sıkıntı sebebi olduğundan onların ölümsüzlük kazanması, diriltilmesi veya iyileştirilmesi gerekir. Bu amaçla müracaat edilen sihir, ilaç, ameliyat vb. yöntemler halk hekimliği uygulamalarından meydana gelmektedir[4]. Türk destanlarında dinî-sihrî yöntem ile ilaç tedavisinin bir arada uygulandığı eserlerden biri Dede Korkut Kitabıdır. Babası tarafından öldürülmek istenen Boğaç Han ın yarasının Hızır tarafından sığanması, annesinin sütü ve dağ çiçeği ile tedavi edildikten sonra hekimlere ısmarlanması; Deli Karçar ın öldürmek için hamle yaptığı sırada Korkut Ata nın duasıyla elinin asılı kalması ve elümi sağaldı gör şeklinde yalvarmasından sonra iyileşmesi eserdeki önemli örneklerdir[5,4]. Köroğlu Destanının Türkmen varyantında ise erenlerin Köroğlu ve atına yıldız görünce iyileşme özelliği vermeleri[6] de kökeni çok eski dönemlere götürülebilecek bir başka dinî-sihrî uygulamadır. Çeşitli tedavi şekillerinin bulunduğu bir diğer destan da Manas tır. Destanda, Manas ın diriltilmesinde dua, bazı yaralanmalarda ise ilaçların kullanıldığı anlaşılmaktadır[7,4]. En bilinen Türk bilim adamları çalışma alanlarına göre aşağıdaki tabloda verilmiştir. Bilim Adamı Alanı Yaşadığı Dönem Aziz Sancar Biyokimya Cahit Arf Matematik Kerim Erim Fizik ve Matematik İbrahim Hakkı Sosyoloji, Psikoloji, Astronomi Kambur Vesim Tıp? Evliya Çelebi Türk Kültür tarihi ve gezi edebiyatçısı Katip Çelebi Coğrafyacı Ali Kuşçu Astronomi ve Matematik 15. yüzyıl Mimar Sinan Mimar Piri Reis Coğrafya Uluğ Bey Astronomi, Geometri Bursalı Kadızade Rumi Matematik, Astronomi El-Cezeri Mühendislik Fârâbi Felsefe, Astronomi,Mantık

20 Aziz Sancar Aziz Sancar 1946 da Mardin in Savur kasabasında, çiftçilikle uğraşan orta gelirli bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini, Ankara da okuduğu ilkokul ikinci sınıf hariç Savur da tamamladı. Liseyi ise Mardin de okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nden birincilikle mezun oldu. TÜ- BİTAK bursuyla gittiği ABD de birkaç yıl biyokimya eğitimi aldı, fakat bazı sosyal uyum sorunları nedeniyle yurda döndü ve memleketi olan Savur da bir süre hekimlik yaptı. Ancak gönlü hâlâ bilimsel çalışmalardaydı. Bu yüzden tekrar ABD ye giderek Dallas taki Teksas Üniversitesi nde moleküler biyoloji alanında doktoraya başladı. Doktora sonrası araştırmalarına Yale Üniversitesi nde devam eden Aziz Sancar burada çok önemli buluşlar yaptı. Bu başarılarından dolayı da ABD deki ChapelHill North Carolina Üniversitesi nden teklif aldı. Çalışmalarına orada da aynı hızla ve özenle devam etti ve yine önemli buluşlara imza attı. Yaklaşık kırk yıllık araştırma kariyeri boyunca pek çok ödül alan Aziz Sancar sonunda DNA onarım mekanizmaları konusunda yaptığı buluşlar nedeniyle 2015 Nobel Kimya Ödülü ne layık görüldü.[8] Cahit Arf 1910 yılında Selanik te doğan Cahit Arf, ilkokulu o yıllarda sultani adı verilen liselerin ilk kısmında okumuş, daha beşinci sınıftayken tanıştığı genç bir öğretmen onun matematikle ilgilenmesini sağlamıştır. Lisenin orta kısmına geldiğinde artık okul arkadaşlarının çözemediği matematik sorularını çözen Cahit Arf ın bu yeteneği ailesi ve hocalarının dikkatini çekmiş ve Paris teki St. Louis Lisesinde okumak üzere ailesi tarafından Fransa ya gönderilmiştir. Üç yıllık lise tahsilini iki yılda bitirip Türkiye ye geri dönen Cahit Arf o sıralarda Türk hükümeti tarafından yüksek öğrenim görmek üzere sınavla Avrupa ya gönderilecek aday öğrenciler arasına alınmıştır. Bu sınavı kazanan Cahit Arf Fransa ya geri dönüp birçok bilim adamının yetiştiği okul olan École Normale Supérieure e kaydolmuştur. Yükseköğreniminden sonra Türkiye ye geri dönen Arf, bir süre Galatasaray Lisesinde hocalık yapmış ve sonra doçent adayı olarak İstanbul Üniversitesi Matematik Kürsüsü ne geçmiştir yılında doktorasını yapmak üzere Göttingen Üniversitesi Matematik Bölümü ne giden Cahit Arf ın bu üniversitede yaptığı doktora çalışması onun dünya çapında tanınmasına yol açmıştır. Cahit Arf matematik dehalarının bile çok zor dediği bir konu üzerinde tek başına çalışmış ve bir buçuk yıl içinde konusu non-commutative Class Field olan doktorasını tamamlamıştır. Bu çalışmadan elde edilen sonuçların bir kısmı literatüre Hasse-Arf teoremi olarak geçmiştir. Doktora tezini 1938 yılında bitiren Cahit Arf bir yıl daha Göttingen de çalışmalarını sürdürmüş, bu dönemde de dünya literatürüne ArfInvaryantı adıyla geçen, cebirsel ve diferansiyel topolojide büyük önem taşıyan bir çalışmaya imza atmıştır in sonunda Türkiye ye üniversitesine geri dönen Arf 1943 te profesör, 1955 te ordinaryüs profesör olmuştur yılına kadar üniversitede çalışmalarını sürdüren Cahit Arfo yıllarda bir yıllığına misafir profesör olarak Maryland Üniversitesine gitmiş ve ayrıca Mainz Akademisi muhabir üyeliğine seçilmiştir yılında Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ni kurmak üzere görevlendirilen Cahit Arf 1962 de üniversitedeki görevinden ayrılmış 20

21 ve bir yıl kadar Robert Kolej de ders vermiştir. TÜBİTAK ın kuruluş ve gelişmesinde büyük emekleri olan Cahit Arf ve yıllarında TÜBİTAK ın Bilim Kurulu başkanlığını yapmıştır. Cahit Arf matematiğe yapmış olduğu köklü katkılarından dolayı 1974 te de TÜBİTAK Bilim Ödülü ne layık görülmüştür yıllarında Princeton da Institutefor Advanced Study de çalışmalarını sürdüren; daha sonra California Üniversitesinde misafir öğretim üyeliği yapan Cahit Arf 1967 de Türkiye ye dönüp ODTÜ Matematik Bölümünde çalışmaya başlamış ve 1980 yılında bu üniversiteden emekli olmuştur yılında İTÜ ve Karadeniz Teknik Üniversitesinin, 1981 yılında ODTÜ nün onur doktoralarını alan, 1993 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyeliğine seçilen Cahit Arf 4 Şubat 1994 te de Fransa da CommandeurdesPalmesAcadémiques Ödülü ne layık bulunmuştur. Ülkemizde matematiğin simgesi haline gelen Ord. Prof. Dr. Cahit Arf 26 Aralık 1997 de vefat etmiştir.[9] Kerim Erim Kerim Erim, 1 Şubat 1894 te İstanbul da doğmuştur. Asıl adı Abdülkerim dir. Babası, Buharalı Molla Ahmed Zade Mirliva Arif Paşa; annesi, Kazan Şeyhül Müderrisi Kerim Hazretzade Ferik Abdürrahman Paşa nın kızı Naciye Hanım dır. K. Erim, ilk öğrenimini Halep te, orta öğrenimini ise kısmen özel olarak evde, kısmen de İstanbul daki Hendese-i Mülkiye Mektebi nin ilk sınıflarında yapmıştır de Yüksek Mühendis Mektebi nden mezun olmuştur. Bazı kaynaklara göre mezun olduktan sonra 1914 te, diğer kaynaklara göre ise 1917 yılının sonunda matematik öğrenimi için Berlin Üniversitesi ne gitmiştir. Friedrich-Alexander-UniversitätErlangen in kayıtlarına göre, 22 Ağustos 1919 tarihinde ÜberdieTrägheitsformeneinesModulsystems adlı doktora tezinin sözlü savunmasını yapmış olan Erim in tez danışmanı Prof.Dr. ErnstFischer ( ) dir. Türkiye ye döndükten sonra Yüksek Mühendis Mektebi nde matematik, analitik geometri, mekanik, kozmoğrafya dersleri vermiştir üniversite reformunda görevlendirilmiş ve ardından da, Fen Fakültesi Dekanlığına getirilmiştir. Ancak bu görevden kısa bir süre sonra kendi isteğiyle ayrılmıştır yılından ölümüne kadar İstanbul Üniversitesi Matematik Enstitüsü Direktörü olarak görev yapmıştır. Kerim Erim, Türk Matematik Derneği nin ve Türk Fizik Derneği nin kurucu üyesidir. Ayrıca, Uluslararası Teorik ve Uygulamalı Mekanik Cemiyeti nin (International Union of TheoreticalandAppliedMechanics/ IU- TAM) 1926 da Zürih (İsviçre), 1930 da Stockholm (İsveç), 1938 yılında Cambridge (ABD) ve 1946 da Paris te (Fransa) yapılan kongrelerine katılmıştır Ağustos 1952 de İstanbul da yapılan kongrenin yürütücülüğü görevi Kerim Erim e verilmiş, ancak geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle bu görevi yerine getirememiş, 28 Aralık 1952 de vefat etmiştir. Mezarı Edirnekapı Şehitliğindedir.[10] İbrahim Hakkı İbrahim Hakkı, 1703 yılında Erzurum un Hasankale ilçesinde doğdu. Annesi Hanife Hanım, babası ise, Osman Efendi dir. Dört-beş yaşlarında okumaya başlayan İbrahim Hakkı, varlıklı bir aileden geldiği için yedi yaşına geldiğinde çevresinin en ünlü bilginlerinden özel derler aldı. Eğitimini tamamlamak üzere gittiği Tillo da uzun 21

22 süre öğrenim gördükten sonra 34 yaşlarına geldiğinde hocası İsmail Fakirullah ın torunu Firdevs Hanım la evlendi yılında bilim ve kültürün merkezi ve Osmanlı Devleti nin başkenti İstanbul a geldi. Buradaki kütüphanelerde bilimsel çalışmalarda bulundu ve bu gün kıymetli bir ansiklopedi hüviyetinde olan 600 sayfalık Marifetnâme adlı eserini de burada kaleme aldı. Kaliteli insan yetiştirmenin kaliteli yazılar sayesinde gerçekleşebildiği gibi, kaliteli çalışmaların kaybolmasının da yine bu türden yazılara bağlı olduğuna inanan İbrahim Hakkı, hayatı boyunca yaptığı bütün bilimsel çalışmaların Marifetnâme adlı eserinde, çağından hemen her kesimin rahatlıkla anlayabileceği sade bir üslupla açıklayıp, kaybolma tehlikesinden korudu de Tillo da vefat edern İbrahim Hakkı, vasiyeti üzerine hocası İsmail Fakirullah ın ayak ucuna gömüldü. [11] Kambur Vesim Osmanlılar zamanında on sekizinci asırda yetişen, hekim, hattat ve astronomi âlimlerinden. Kambur Vesim Efendi ve Derviş Abbas Tabib isimleriyle de bilinen Abbas Vesim Efendi, on yedinci yüzyılın sonlarında doğdu (H. 1174) senesinde İstanbul da vefat etti. Kabri Edirnekapı dışındaki kabristandadır. Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Abbas Vesim Efendi, Bursalı Tabib-i Sultani Ali Efendi ile babası Ömer Şifai Efendiden tıp, Yanyalı Es ad Efendiden hikmet ve Farsça, AhmedMısri den astronomi ve astroloji, KatibzadeMehmed Refi Efendiden tıp ve ta lik yazı, ayrıca Latince ve Fransızca öğrendi. Bazı İtalyanca tıp metinlerini Türkçeye tercüme ettirerek, Avrupa daki gelişmeleri takib etti. Bir ara tahsil maksadıyla Hicaz, Şam ve Mısır a gitti. Bir çok ilmi araştırmalarda bulunup tıb alanındaki bilgisini geliştirdi. İstanbul a dönüşünde Sultan Selim Camii civarında eczahane ve muayenehane açtı. İstanbul da kırk sene müddetle doktorluk yapıp, hem insanlara hizmet etti hem de tıb alanındaki bilgisini arttırdı. Aynı zamanda tasavvufa yönelip Nakşibendiyye yolu büyüklerinden Mehmed Emin Tokadi hazretlerinden tasavvuf bilgilerini öğrendi ve tatbik etti.[12] Evliya Çelebi Evliya Çelebi ile ilgili bilgiler çoğunlukla kendi eseri olan Seyahatname den elde edilmiştir ve bu eserde de adı Evliya Çelebi olarak geçtiği için, bunun dışında bir adı olup olmadığı bilinmemektedir. Bir görüşe göre babası, devrin büyük imamlarından Evliya Mehmed Efendiye çok saygı duyduğu için oğlunun ismini Evliya koymuştur; diğer bir görüşe göre ise Evliya kendisi hocasına saygısından bu ismi almıştır. Seyahatname de geçen ve kendi ağzından ifadelere dayanan bilgilere göre Evliya Çelebi, 25 Mart 1611 tarihinde, İstanbul, Unkapanı nda doğmuştur. Zengin bir hayal gücüne sahip olduğu, Seyahatnamenin üslubundan anlaşılan Evliya Çelebi, serüvenci ruhunu da seyahatlerle beslemiştir. Senelerce at üzerinde seyâhat etmiş olması, cirit oynadığını ve iyi silâh kullandığını belirtmesi, Evliya Çelebi nin çevik ve sağlıklı bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. 22

23 Çelebi, gittiği ülkelerde yaşayan halkların gündelik hayat bilgilerine, geleneklerine, özel gün ve bayramları ile ilgili ritüellere, kılık kıyafetlerine, kullandıkları alet ve eşyalara kadar birçok kültürel unsuru; atasözleri, deyimler, mani, efsane, fıkra vb. halk edebiyatı ürünlerini bir halkbilimci bakışı ve değerlendirmesi ile eserine almıştır. Evliya, eserinde Türk halk yaşam tarzında önemli yer tutan hamamlardan da özellikle bahsetmiş ve o dönem İstanbul da bulunan hamamları birer birer saymıştır. Eğitimini dilbilim üzerine odaklamamış olmasına rağmen Evliya, hem dili kullanmadaki yetkinliği hem de Türkçe ve yaklaşık değişik 30 dil ile ilgili aktardığı bilgilere bakınca amatör bir dilbilimci olarak da değerlendirilmektedir. Eserinde Türk dilinin köklü ve tarihi bir dil olduğu üzerinde durur ve 17. Yüzyıl Osmanlı Türkçesi nin bölgesel farklılıkları ile ilgili temel bilgiler verir. Bugün Seyahatname bu yönü ile birçok dil çalışmasına kaynaklık etmiştir. Çelebi, gezdiği yerlerle ilgili bilgiler verirken kullandığı sözcükleri de o yörenin sözcüklerinden seçmesi ile dil araştırmalarında, kelimelerin kullanım ve yayılma alanını belirleme bakımından yararlı olmuş ve söz varlığı, ses ve biçimbilgisi çalışmalarına katkı sağlayan bir eser ortaya koymuştur. Seyahatname yalnız Türkçe için değil, içerdiği topluluk ve kültürlerin dilleri için de önemli veriler saklamaktadır. Türk dili dışında Abhaza dili, Kaytak dili, Gürcü dili, Mingrel dili, Arap dili, Türkmen dili, Dobruca Tatarlarının dili, Nogay dili, Rus dili, Sırp dili, Boşnak dili, Hırvat dili, Arnavut dili, Venedik İtalyancası, Macar dili, Alman dili, Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Kalmık dili, İtalyan dili vb. ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Babasının zanaatkâr olmasının Evliya nın el sanatlarına ve zanaatkârlara ilgi duymasını güçlendirdiği ve estetik yönünü geliştirdiği görüşü hâkimdir. Seyahatname de değinilen tarihî eserlerin tasvirindeki güçlü betimlemeler ve kullandığı terminoloji uzmanlara göre onun nitelikli bir mimarî bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. Evliya Çelebi nin ne zaman öldüğü ve mezarının nerede olduğu bilinmemektedir. Bir kısım araştırmacı onun 71 yaşlarında, 1682 yıllarına doğru İstanbul da öldüğünü; bir kısım araştırmacı ise 1682 de Mısır dan dönerken yolda ya da İstanbul da öldüğünü belirtmektedir.[13] Katip Çelebi Asıl adı Mustafa olduğu halde, İstanbul da çağının bilginleri arasında Katip Çelebi ya da Hacı Halife olarak anılan, Avrupa da ise daha çok Hacı Kalfa olarak tanınan bu ünlü bilgin, başta Devlet-i Osmaniye Tarihi yazarı Hammer olmak üzere bir çok tarihçinin belirttiği gibi 1608 de İstanbul da doğdu. Zamanını bilginlerin toplantılarında değerlendiren babası Abdullah da kendisi gibi bir bilim aşığı olduğundan, öğrenim yaşına geldiğinde oğlu Mustafa ya özel öğretmenlerden ders aldırmaya başladı. 14 yaşlarına geldiğinde Muhasebe-i Anadolu denilen kaleme günde 10 dirhem ücretle kâtip olarak girdi de babasının yanında Kayseri yakınlarındaki Abaza Paşa isyanını bastırma hareketine, 1624 te ise Bağdat seferine katıldı. Yaşamı süresince birçok sefere katılan Kâtip Çelebi, IV. Murat la birlikte son olarak katıldığı Revam (Erivan) seferinden İstanbul a döndükten sonra kendini tamamıyla bilimsel çalışmalara verdi. 23

24 Aralarında çağın matematik ve astronomide zirvesi olarak bilinen Kadızade gibi isimlerin de bulunduğu ünlü bilginlerden öğrenim gören ve Madenü l-esrar adlı matematik kitabıyla bilim tarihinde yer eden Mustafa bin Yusuf gibi değerli bilim adamlarını yetiştiren Kâtip Çelebi, yorucu ve aralıksız çalışması sonucunda geriye birçok kıymetli eserler de bırakıp, 26 Eylül 1656 (Bazı kaynaklarda 6 Kasım 1657) yılında vefat etti. Mezarı İstanbul da Zeyrek Camii yakınlarındadır.[14] Ali Kuşçu Ali Kuşçu 15. yüzyıl Türk ve İslam dünyasının en önemli bilginlerinden biridir. Özellikle astronomi ve matematik konularında çok değerli eserler vermiştir. Ünlü Türk bilgini ve devlet adamı Uluğ Bey in yanında çalışmış ve ondan ders almıştır. Uluğ Bey in Semerkant ta öldürülmesi üzerine oradan ayrılmış ve Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ın hizmetine girmiştir. Akkoyunlu hizmetinde iken Uzun Hasan tarafından II. Mehmed e (Fatih Sultan Mehmed) elçi olarak gönderilmiştir. Elçilik görevini tamamlayınca Tebriz e dönmüş fakat Fatih in daveti üzerine tekrar İstanbul a gelmiştir. Ali Kuşçu hayatının son iki yılını İstanbul da Osmanlı Devleti hizmetinde geçirmiştir.[15] Mimar Koca Sinan Mimarlık tarihinin en büyük mimarlarından birisidir. Koca Sinan olarak tanınan Mimar Sinan 1489 da Kayseri nin Gesi bucağının Ağırnas köyünde doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği II. Beyazıt ( ), gençliği I. Selim ( ), olgunluğu Kanunî ( ), II. Selim ( ) ve III. Murat ( ) dönemlerinde geçti ve 1588 de 99 yaşında öldü yılında devşirme olarak alınan Mimar Sinan, İbrahim Paşa Sarayı nda dülgerlik eğitimi aldı ve ustaların yanında yapı işlerinde çalıştı te Yavuz ile İran seferine katıldı; tarihlerinde Mısır seferinde bulundu yılında da Yeniçeri oldu. Sinan, katıldığı her iki seferde de köprü kurmak, kale onarmak gibi işlerde görev aldı yılından sonra Yeniçeri sıfatına sahip olarak Kanuni ile seferlere katıldı de Rodos ve Belgrat, 1526 yılında Mohaç, 1535 te Korfu ve İran, 1537 de Balia ve 1538 de Karaboğdan seferlerine katıldı İran seferi Sinan için bir dönüm noktasıydı. Bu seferde içlerine top yerleştirdiği kalyonlar, kalenin ele geçirilmesinde büyük yarar sağlamıştı. Bundan dolayı kendisine Haseki unvanı verildi. Karaboğdan seferinden sonra da seferlerde gösterdiği yararlılıktan dolayı önce mimarlığa, 1538 de de devletin ve sultanların bütün yapı ve inşaat işleri ve bayındırlığından sorumlu baş mimarlığa getirildi. Bu görevle Mimar Sinan 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 darülkura (Kuran okumayı ihtisas derecesinde öğreten okul), 22 türbe, 17 imaret, 3 sağlık yurdu, 7 su yolu, 8 köprü, 16 kervansaray, 33 saray, 6 mahzen, 32 hamam yaptı. Değişik kaynaklar bu büyük mimarın 300 den fazla yapıya imza attığını kaydetmektedir. İlk önemli çalışması, 1538 de yaptığı İstanbul, Eyüp te bulunan Ayaz Paşa Türbesi ve 1539 da yaptığı Haseki Camii dir. İlk büyük çalışması ise kendisinin çıraklık eserim dediği ve 1543 te Kanuni Sultan Süleyman ın 22 yaşında ölen oğlu Şehzade Mehmet in anısına yaptırdığı Şehzade Camii dir (1548). Bundan altı yıl sonra tam altmış yaşındayken bu kez kalfalık 24

Türklerin Kültür Mirası Olarak 12 Hayvanlı Türk Takvimi

Türklerin Kültür Mirası Olarak 12 Hayvanlı Türk Takvimi Türklerin Kültür Mirası Olarak 12 Hayvanlı Türk Takvimi Recep KÜLCÜ 1,2 1- Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü, ISPARTA 2- Akdeniz Üniversitesi

Detaylı

MİMAR SİNAN. Hazırlayan : Doç. Dr. Yavuz Unat. Mimar Sinan

MİMAR SİNAN. Hazırlayan : Doç. Dr. Yavuz Unat. Mimar Sinan MİMAR SİNAN Hazırlayan : Doç. Dr. Yavuz Unat Mimarlık tarihinin en büyük mimarlarından birisidir. Koca Sinan olarak tanınan Mimar Sinan 1489 da Kayseri nin Gesi bucağının Ağırnas köyünde doğdu. Çocukluğu

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ GİRİŞ Prof.Dr. Zekai Celep İnşaat Mühendisliğine Giriş GİRİŞ 1. Dersin amacı ve kapsamı 2. Askeri mühendislik ve sivil mühendislik 3. Yurdumuzda inşaat mühendisliği 4. İnşaat

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu. Türk İslam Bilginleri: İslam dini insanların sadece inanç dünyalarını etkilemekle kalmamış, siyaset, ekonomi, sanat, bilim ve düşünce gibi hayatın tüm alanlarını da etkilemiş ve geliştirmiştir Tabiatı

Detaylı

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ Adı ve Soyadı : Cengiz ALYILMAZ : Prof. Dr. Bölüm/ Anabilim Dalı : Türkçe Eğitimi Bölümü Doğum Tarihi : 11.4.1966 Doğum Yeri : Kars Çalışma Konusu : Eski Türk Dili, Türkçe Eğitimi,

Detaylı

MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI

MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI Bu yıl, UNESCO tarafından, Kimya Yılı olarak ilan edildi. Madam Curie nin 1911 yılında ikinci Nobel ödülünü kimya alanında alışının 100. yılı onuruna, 2011 yılı boyunca kutlamalar

Detaylı

Türklerin Bilim Tarihine Katkıları. Ahmet SÜSLÜ 1

Türklerin Bilim Tarihine Katkıları. Ahmet SÜSLÜ 1 Türklerin Bilim Tarihine Katkıları Ahmet SÜSLÜ 1 1- Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği ABD, ISPARTA Geliş Tarihi: 22.03.2015, Yayına kabul

Detaylı

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ Bu yazımızda tarihin tanımını, konusunu, yöntemini olay ve olgu kavramını, tarihi olayların özelliklerini ve bir tarihçide bulunması gereken özellikleri ele alacağız. Tarihin Tanımı İnsan topluluklarının

Detaylı

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu XXVI. Dönem Genel Kurulu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu XXVI. Dönem Genel Kurulu UNESCO Türkiye Millî Komisyonu XXVI. Dönem Genel Kurulu 17 Mayıs 2014 Tarihinde Ankara da Gerçekleştirildi UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetmeliğinin 14. Maddesine göre toplanan XXVI. Genel Kurul, 2014-2018

Detaylı

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek.

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek. Mangala Türk zeka ve strateji oyunu ile ilgili tarihi araştırmalar oyunun Sakalar, Hunlar ve Göktürkler döneminde oynandığını göstermektedir. Günümüzde pek çok Türk halkında unutulan bu oyun, konargöçer

Detaylı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. 1976 da Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nin yayın kurulunda görev aldı. 1981 de doktorasını

Detaylı

YILLARI YERLEŞTI RME I STATI STI KLERI

YILLARI YERLEŞTI RME I STATI STI KLERI 2009-2015 YILLARI YERLEŞTI RME I STATI STI KLERI NİHAT KÖSE ~ 1 ~ SON YEDİ YILIN ÖSYM YERLEŞTİRME İSTATİSTİKLERİ VE SONUÇLARI 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Öğrenci oranı S. Y Öğrenci oranı S.Y Öğrenci

Detaylı

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen Ekim 2017 Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi nde bulunan, Haldun Özen tarafından bir araya getirilen Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu na

Detaylı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi,

Detaylı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis, 449. ölüm yıl dönümünde Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı. Atatürk Meydanı nda düzenlenen

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ( 1102 1409 ) Diyarbakır, Harput, Mardin Diyarbakır Artuklu Sarayı İlk Artuklu Medresesi İlgazi tarafundan Halep te yaptırıldı. Silvan (Meyyafarkin)

Detaylı

hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R

hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R HANEDANDAN BİR RESSAM ABDÜLMECİD EFENDİ Prof. Dr. Günsel Renda Arnavutköy Amerikan

Detaylı

peygamberin (aleyhissalâtu vesselam) bir günü METİN KARABAŞOĞLU

peygamberin (aleyhissalâtu vesselam) bir günü METİN KARABAŞOĞLU peygamberin (aleyhissalâtu vesselam) bir günü METİN KARABAŞOĞLU peygamberin (aleyhissalâtu vesselam) bir günü METİN KARABAŞOĞLU Yayın Yönetmeni: Yayın Danışmanı: Editör: İç Tasarım: Kapak Tasarımı: ISBN:

Detaylı

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ 2 Meserret DĐRĐÖZ PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ ÖZGEÇMĐŞĐ: Enis Alapaytaç ve Hafize Hanım ın kızları olarak 1923 te Tarsus ta doğdu. Đlkokul ve ortaokulu Tarsus ta, liseyi de Đstanbul da Kandilli Kız Lisesi

Detaylı

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar Tur Danışmanımız: Doç. Dr. Deniz Esemenli, Sanat Tarihçisi Buluşma Noktası: Üsküdar Meydanı, III. Ahmet Çeşmesi önü Tur başlama saati: 09.00 Gezimizin

Detaylı

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI Prof. Dr. Nezih Güven (ODTÜ, Rektör Danışmanı) Doç. Dr. Ayşe Gündüz Hoşgör (ODTÜ,Sosyoloji Blm.) Y. Doç. Dr. Mustafa Şen (ODTÜ, Sosyoloji Bölümü) Bağlantı

Detaylı

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN OSMAN HAMDİ BEY 1842 yılında İstanbul'da doğdu. 1860'da hukuk öğrenimi için Paris'e gitti. Hukuk öğreniminin yanı sıra o dönemim ünlü ressamlarının

Detaylı

2014-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2014-LYS) SONUÇLARI. 27 Haziran 2014

2014-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2014-LYS) SONUÇLARI. 27 Haziran 2014 2014-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2014-LYS) SONUÇLARI 27 Haziran 2014 2014-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI SAYISAL BİLGİLER 2014-LYS ADAY BİLGİLERİ YGS sonrası herhangi bir LYS ye girmeye hak kazanan aday

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

ICMME-2017 Matematik ve Matematik Eğitimi Uluslararası Konferansı Şanlıurfa da Yapıldı

ICMME-2017 Matematik ve Matematik Eğitimi Uluslararası Konferansı Şanlıurfa da Yapıldı ICMME-2017 Matematik ve Matematik Eğitimi Uluslararası Konferansı Şanlıurfa da Yapıldı Her yıl matematikçileri, matematik eğitimcilerini, eğitim uygulamasını yapan öğretmen ve öğrencileri, ayrıca kamuda

Detaylı

Osmanlı nın ilk hastanesi:

Osmanlı nın ilk hastanesi: mekan Osmanlı nın ilk hastanesi: Yıldırım Darüşşifası YAPIMI 1394 TE TAMAMLANAN VE OSMANLI DEVLETİ NİN İLK HASTANESİ OLARAK KABUL EDİLEN BURSA DAKİ YILDIRIM DARÜŞŞİFASI, OSMANLI NIN YAPI ALANINDA DEVLET

Detaylı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,

Detaylı

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Merkez Müdürünün Mesajı Orta Doğu ve Kafkasya Uygulama ve Araştırma Merkezi bağlı bulunduğu İstanbul Aydın Üniversitesi ve içinde bulunduğu ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Doğu ve Kafkasya ülkeleri

Detaylı

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ Prof. Dr. Aydın PAŞAOĞLU 1948 yılında doğdu. 1973 de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nden mezun oldu. Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalında asistanlığa başladı.

Detaylı

T.C BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI HÜVİYET BEKİR İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLER KATALOĞU

T.C BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI HÜVİYET BEKİR İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLER KATALOĞU T.C BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI HÜVİYET BEKİR İLKOKULU 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLER KATALOĞU BEYOĞLU İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ETKİNLİK KATALOĞU Sıra Yapılacak Etkinlik

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü Sayı : 15302574 Konu : Tuje Dergi Tanıtımı DAĞITIM İlgi : 12.06.2017 tarihli ve 42220545-441200 sayılı yazı. Üniversitemiz

Detaylı

Şerif Kocadon için mevlit

Şerif Kocadon için mevlit Şerif Kocadon için mevlit 85 yaşında aramızdan ayrılan Bekir Şerif Kocadon için evinde mevlit okundu. Bodrum eşrafından merhum Mehmet Kocadon un oğlu, Fatma Kocadon un eşi; Bodrum Belediye Başkanı Mehmet

Detaylı

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili KASIM 2011 FAALİYET RAPORU Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. CHP Genel Merkezi tarafından Bingöl ilinden sorumlu Milletvekili

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ 2014 2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ÇALIŞMA TAKVİMİ SIRA NO ÇALIŞMA KONULARI TARİHİ 1. a) Mesleki Eğitim Çalışmaları (Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumları) b) İlçe Zümre Başkanları

Detaylı

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir. YAZIM KURALLARI BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI *Bitmiş cümleler büyük harfle başlar. İnanmak, başarmanın yarısıdır. * Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın

Detaylı

SINIFLAR, SELÇUKLU UYGARLIĞI MÜZESİ NE GEZİ YAPTI

SINIFLAR, SELÇUKLU UYGARLIĞI MÜZESİ NE GEZİ YAPTI 3. SINIFLAR, SELÇUKLU UYGARLIĞI MÜZESİ NE GEZİ YAPTI İlk adı Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi iken Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak değiştirilen ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanarak

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17 İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ / 1 1. Çocuk Edebiyatının Tanımı, Niteliği ve Önemi / 1 Tanımı / 1 Niteliği / 3 Önemi / 5 / 8 Çocuk ve Kitapları / 8 Çocuk Edebiyatı ve Kitapları / 9 Çocuk ve Kitap / 12 Boş Zamanları

Detaylı

2014 YILI FAALİYETLERİ

2014 YILI FAALİYETLERİ 2014 YILI FAALİYETLERİ 28 Ağustos 2013 tarihinde Dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali ÇETİNKAYA görevine başladı. 27 Eylül 2013 tarihinde Dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya Atatürk Üniversitesinde düzenlenen

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Eğitim Tarihi Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sunu İçeriği: A. Program Akışı B. Derslerin İşlenişi C. Başlıca Kaynaklar D. Değerlendirme Esasları

Detaylı

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU Fakültemiz lisans programında açılan MĐM 376 Anadolu Uygarlıkları Teknik Seçmeli Dersi kapsamında yapılması planlanan Đstanbul

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi 80 EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi Sayın İnşaat Mühendisi Adayı, İnşaat Mühendisliği Eğitimi Kurulu, İMO 40. Dönem Çalışma Programı çerçevesinde İMO Yönetim Kurulu nca İnşaat Mühendisliği Eğitimi

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

Merkez Turgutreis İlköğretim Okulunun Tarihi Gelişimi

Merkez Turgutreis İlköğretim Okulunun Tarihi Gelişimi Merkez Turgutreis İlköğretim Okulunun Tarihi Gelişimi 1880 yıllarındaki kayıtlardan Bodrum da: birisi Çarşı Mahallesi nde, diğeri Tepecik Mahallesi nde olmak üzere iki medrese ve yine Çarşı Mahallesi nde

Detaylı

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri Dini Mimari: Bu gruptaki eserler arasında camiler, mescitler, medreseler,türbe ve kümbetler,külliyeler,tekke ve zaviyeler yer almaktadır. Camiler:Anadolu

Detaylı

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Evrak Tarih ve Sayısı: 25/05/2017-15469 T.C. Sayı :11611387/051.01/ Konu :Kongre KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ 5. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi 7-9 Eylül 2017 tarihleri arasında Üniversitemiz Eğitim

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

ALİ İLHAMİ BİLGİN İN ÖZGEÇMİŞİ

ALİ İLHAMİ BİLGİN İN ÖZGEÇMİŞİ ALİ İLHAMİ BİLGİN İN ÖZGEÇMİŞİ İlhami Bilgin, 1944 yılında Ümmü-İbrahim Bilgin çiftinin üçüncü çocuğu olarak Merzifon da doğmuş, ilkokulu Samsun da, orta ve lise öğretimini Ankara Yenimahalle Lisesi nde

Detaylı

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER Üniversitemiz Merkez Kütüphane Konferans Salonunda İnovasyon ve Liderlik Topluluğu tarafından gerçekleştirilen Anılarla

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız. 4 ANKARA ÜNİVERSİTESİ Devlet ANKARA Dil ve Tarih Coğrafya Fak. Antropoloji TM-3 325,416 283,745 57 218.000 4 MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ Devlet BURDUR Fen-Edebiyat Fak. Antropoloji TM-3 289,322 243,240

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (31 Ekim - 16 Aralık 2016 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

Niye Bilge Kağan?, Bilge Bir İsim midir?

Niye Bilge Kağan?, Bilge Bir İsim midir? "Bilge" sözü Bilge Kağan'ın öz adı değil; yalnızca unvanı idi. Eski Türk devlet anlayışına göre iyi bir kağanın başlıca iki özelliği olmalıydı. Her şeyden önce "bilge" yani bilgili olması gerekti. Niye

Detaylı

NEVŞEHİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları

NEVŞEHİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları NEVŞEHİR İLİ KISA TARİHÇESİ İlin tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanır. Nevşehir Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen (Farsça Katpatuka) Kapadokya Bölgesinin

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

Prof. Dr. Cengiz Çokluk

Prof. Dr. Cengiz Çokluk Prof. Dr. Cengiz Çokluk (Anabilim Dalı Başkanı) 23 Nisan 1968 yılında Sinop ilinin Ayancık ilçesinde doğdu. İlk, orta ve liseyi Samsun da bitirdi. 1984-1990 tarihleri arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Detaylı

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Öğretim Üyesi Sayıları

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Öğretim Üyesi Sayıları ÜNİVERSİTE ADI DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Sayıları Tarihi PROFESÖR Dolu Kadro Yüzdelik ı Doçent DOÇENT DOKTOR ÖĞRETİM ÜYESİ Doktor ABDULLAH GÜL ÜNİVERSİTESİ 21.07.2010 11 13,41 15 18,29 56 68,29 ADANA ALPARSLAN

Detaylı

Lise Kısmı 2014-2015 Öğretim Yılı I. Dönem Sonu Sınav Takvimi için tıklayınız

Lise Kısmı 2014-2015 Öğretim Yılı I. Dönem Sonu Sınav Takvimi için tıklayınız Lise Kısmı 2014-2015 Öğretim Yılı I. Dönem Sonu Sınav Takvimi için tıklayınız TED KAYSERİ KOLEJİ 2014 2015 SINAV ADI ÖĞRETİM YILI I.DÖNEM SONU BAŞARISIZ DERSİ OLAN VEYA İSTEKLİ ÖĞRENCİLER İÇİN AÇILAN SINAV

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

Erzurumlu İbrahim Hakkı (Rahmetullahi Aleyh)

Erzurumlu İbrahim Hakkı (Rahmetullahi Aleyh) Erzurumlu İbrahim Hakkı (Rahmetullahi Aleyh) Anadolu da yaşayan evliyânın ve ulemânın büyüklerindendir. Babası Osman Efendi de evliyâdan bir zât idi. İbrâhim Hakkı 1115 (m. 1703) senesinde Erzurum un Hasankale

Detaylı

CAMBRİDGE SERTİFİKA TÖRENİ

CAMBRİDGE SERTİFİKA TÖRENİ CAMBRİDGE SERTİFİKA TÖRENİ Cambridge ESOL (English for Speakers of Other Languages) Sınavları 7 yaş grubundaki çocuklardan başlayarak, eğitim kurumlarındaki öğrencilerin ve uluslararası şirketlerde çalışanların,

Detaylı

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI Öğrenci Bilgileri Ad Soyad: İmza: MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI 23 Ocak 2014 Numara: Grup: Soru Bölüm 1 Bölüm 2 Bölüm 3 21 22 23 24 25 TOPLAM Numarası (1-10) (11-15) (16-20) Ağırlık 20 10

Detaylı

Doç. Dr. Mustafa Alkan

Doç. Dr. Mustafa Alkan Doç. Dr. Mustafa Alkan, Manisa nın Kula ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Manisa da tamamladı. 1988 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu.

Detaylı

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 HALDUN TANER -rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 I Kapak Düzeni: Dr. Ahmet SINAV ISBN 975-17-0262-3 Kültür ve Turizm Bakanlığı,

Detaylı

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Sayı :11611387/051.04/ Konu :Sempozyum UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü tarafından Üniversitemizin ev sahipliğinde

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray Mehmet Saray 1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları

Detaylı

6. Yabancı Dil Festivalimizi Gerçekleştirdik.

6. Yabancı Dil Festivalimizi Gerçekleştirdik. 6. Yabancı Dil Festivalimizi Gerçekleştirdik. Bu yıl 6. düzenlenen İlkokul Yabancı Diller Festivali 26.05.2016 tarihinde saat 17.30 da okulumuz konferans salonunda okulumuz idareci, öğretmen, veli ve öğrencilerin

Detaylı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray 1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan

Detaylı

T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE *BECF39U0N* T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Sayı : 54320492-051.04 Konu : ISADET 2019 Sempozyumu UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE Üniversitemiz tarafından 02-04 Mayıs

Detaylı

E Y L Ü L Ders Yılı nın Başlaması Tören/Program Komisyonu 08:30

E Y L Ü L Ders Yılı nın Başlaması Tören/Program Komisyonu 08:30 E Y L Ü L 2 0 1 8 1 Eylül Cumartesi 2 Eylül Pazar 3 Eylül Pazartesi 4 Eylül Salı Sene Başı Öğretmenler Kurulu Okul Müdürü 09:00 Okul Yönetimi 5 Eylül Çarşamba / Kurulu 6 Eylül Perşembe Alan / Zümre Toplantıları

Detaylı

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim - 15 Aralık 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU 23-24 KASIM 2018 Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA Düzenleyenler Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Antalya İl Müftülüğü

Detaylı

FATİH MH. KORDONBOYU CD. NO:7 BÜYÜKÇEKMECE / İSTANBUL. Telefon: 0 (212) Faks: 0 (212) E-posta:

FATİH MH. KORDONBOYU CD. NO:7 BÜYÜKÇEKMECE / İSTANBUL. Telefon: 0 (212) Faks: 0 (212) E-posta: FATİH MH. KORDONBOYU CD. NO:7 BÜYÜKÇEKMECE / İSTANBUL Telefon: 0 (212) 883 10 62 Faks: 0 (212)883 10 62 E-posta: 750885@meb.k12.tr 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Programı 21 Mart Nevruz Kutlamaları

Detaylı

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI Harbiye de kaldığımız Otelde akşam Antakya mezeleri ile özel tavuk yedik, Antakya mezelerini tattık, sabah kahvaltıdan sonra, özel minibüslerle

Detaylı

Kars Fethiye Camii önünde

Kars Fethiye Camii önünde 27 HAZİRAN 2010 PAZAR Yusufeli nden ayrıldık, hava kararmadan KARS a girdik. Ben Kars a ilk defa geliyordum. Önce Kale mahallesine gittik. Kars Kalesi ni uzaktan gördük. Bayrak dalgalanıyor. Kale Mahallesi

Detaylı

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ EDİRNE ROTARY KULÜBÜ 2017 2018 DÖNEM BÜLTENİ Ian H.S. RISELEY (UR Bşk.) Mustafa Kaan KOBAKOĞLU (2420. Böl. Guv.) Güzin CİRAVOĞLU (Guv. Yard.) Tarih Bülten No : : 21.11.2017 1533 Kulüp Toplantı No : 2009

Detaylı

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Prof. Dr. Cazim HADZİMEJLİS* BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Osmanlıların Balkanlarda çok büyük bir rolü var. Bosna Hersek te Osmanlıların çok büyük mirası

Detaylı