Sayfa mı açar defter mi DÜRER?

Transkript

1 EFSANE RÖPORTAJLAR Fotoğraf: Kenan Ergen Prof. Dr. Ersin Onulduran anlatıyor Erzurum daki haşhaşiler Silahla sonuç alınır mı? Hayatındaki 3 11 Eylül Türkiye de uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanlarındaki çalışmalarıyla ünlü Prof. Dr. Ersin Onulduran, hayatının ilginç yanlarını, Türkiye deki iç-dış gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Gazetemize açıklamalarda bulunan Prof. Onulduran, terörün bir yöntem olarak kullanılmasının tarihini anlatırken haşhaşilere, Hasan Sabbah a da vurgu yaptı ve onların Erzurum daki müritlerinin nasıl çalıştığına örnekler verdi. İyi de, Türkiye de silahlı mücadele ile sonuç almak mümkün mü?... Bir de, hayatında 11 Eylül tarihinin öyle büyük anlamı var ki Efsane Güzeldereli nin röportajı 13. SAYFADA Karting keratası! HABERİ 15. SAYFADA 19 Ağustos 2015 Çarşamba Fiyatı 25 Kr GÜRSEL TEKİN bombası! Bedelli askerlik İPTAL edilecek CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, katıldığı bir canlı yayında bedelli askerlik ile ilgili olarak "Bütün nimetlerden siyasetçilerin çocukları yararlanacak, külfetleri garibanların çocukları çekecek. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bütün o bedellileri iptal edeceğiz" dedi. Habertürk TV de konuşan Tekin şunları söyledi: "Bütün nimetlerden siyasetçilerin çocukları yararlanacak, külfetleri garibanların çocukları çekecek. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bütün o bedellileri iptal edeceğiz. Bakın genel başkanımızın oğlu bedelliyi reddetti. Bu bedelliyi çocuklarınızı kurtarmak için mi çıkardınız.? Söz yeniden vatandaşta olunca Sayfa mı açar defter mi DÜRER? Başbakan Ahmet Davutoğlu nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmelerinden sonuç çıkmadı. MHP; ihtimallerin Koalisyon umudu yandı, bitti, kül oldu! Böyle durumlarda balık kavağı çıkar! Zihinler, eller, diller başka türlü çalışır Vatandaş kaçınılmaz bir seçime girecek Ya bir sayfa açacak ya bi defter dürecek Siyasete son şekli yine seçmen verecek Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür Siyaset dünyasında siyasiler; medya aleminde kalemşorlar; gündelik hayatın içinde kahvehane sohbetine katılan emmiler, dayılar öylesine yol-yöntem icat ediyor, öylesine ince hesaplar yapıyor ki; kitabını yazsalar kimse bu ne demez, diyemez Evet, siyasiler kendilerini çok iyi anlatıp, iki kelimelik sihirli nesnenin oy un sahibi olmaları gerekecek Dursun ERKILIÇ ın yazısı 12. SAYFADA TOKİ den Yapracık a spor merkezi TOKİ Yapracık Konutları nda spor merkezi inşaatına başladı. Bölge halkının istek ve ihtiyaçları doğrultusunda yapılan spor merkezi, yıl sonuna kadar tamamlanacak. HABERİ 6. SAYFADA Fehmi Koru Tek çare, çaresizliği ortadan kaldırmak 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada içinde ama dışında! BM den TEPKİ Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Esed rejiminin Duma'daki pazar yeri saldırısını kınayarak, "Suriye hükümetinin, Duma'yı bombalaması kahredici" ifadesini kullandı. Mistura, Bir hükümet tarafından kendi sivil vatandaşlarının bulunduğu kalabalık bir pazar yerine saldırı düzenlenmesi ve neredeyse 100 sivilin öldürülmesi hiçbir durumda kabul edilemez dedi. Suriye ordusuna ait savaş uçağının, Şam'ın muhaliflerin kontrolünde bulunan Duma ilçesindeki pazar yerine dün düzenlediği saldırıda 100 kişi ölmüş, yaklaşık 500 kişi yaralanmıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, "Milliyetçi Hareket Partisi oluşacak bu seçim hükümetine katılmayarak herhangi bir üye vermeyecektir'' dedi. HABERİ 5 TE Davutoğlu Bahçeli ye müteşekkir! Başbakan Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından, Bahçeli'ye her şeyden önce teşekkür ediyorum, gayet samimi dürüst, açık yürekli bir görüşme gerçekleştirdik dedi. HABERİ 5. SAYFADA Ankara da operasyon Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanmasına yönelik Ankara merkezli 4 ilde gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 5 şüpheliden 2'si tutuklandı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 5 zanlı, sabah saatlerinde adliyeye getirildi. HABERİ 5 TE Ressam-yazar düşün insanı Fikret Otyam ile keçi üzerine 1970 li yılların sonlarına doğru ismini hatırlayamadığım bir gazete veya dergide "kısa çubuk ince çubuktan hakkını alacak" diye okuduğum yazının yazarı olarak hatırlıyorum Fikret Otyam ı. Haksızlığa uğrayan en alttakilerin yani kısa çubuğun hakkını ve hukuku savunuyordu. Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ ın yazısı 12. SAYFADA

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 19 Ağustos 2015 Çarşamba Kenan Doğulu annesini sildi Kenan Doğulu, annesi Serpil Hanım'ı Beren Saat ile yaşadığı gerginlikten sonra sosyal medyada takip etmeyi bıraktı Beren Saat ile kayınvalidesi Serpil Doğulu arasındaki gerginlik zirveye çıktı. İlk olarak eltisi Ece Doğulu ile gerginlik yaşayan güzel oyuncunun arası daha sonra da kayınvalidesiyle bozuldu. Dedikodulara göre Serpil Doğulu, Beren Saat'in Instagram'da yaptığı siyasi yorumlardan endişe duyunca Belçim Bilgin ile Yılmaz Erdoğan boşanıyor mu? Güzel yıldızın itiraf ettiği söyleniyor... Belçim-Yılmaz Erdoğan çifti, 9 yıllık evlilikleri boyunca sık sık boşanıyorlar haberleriyle gündeme gelmişti. Bu söylentileri her seferinde yalanlayan Belçim Bilgin in geçen hafta katıldığı Meryem Uzerli nin doğum günü partisinde arkadaşlarına Boşanma kararı aldım dediği öne sürüldü. gelinini uyarmış ve tatsızlık bu olaydan sonra iyice büyümüştü. Geçtiğimiz haftalarda eşi Kenan Doğulu ile birlikte ABD'nin yolunu tutan güzel oyuncu, Doğulu Ailesi'ne olan tavrını bu kez de sosyal medyadan ortaya koydu. Beren Saat, daha önce takip ettiği kayınvalidesi Serpil Doğulu ve eltisi Ece Doğulu'yu Instagram'da takip etmeyi bıraktı. Ancak işin ilginç yanı Kenan Doğulu'nun da annesini Instagram'da takip etmeyi bırakmasıydı. Ünlü popçunun, ağabeyi Ozan Doğulu, yengesi Ece Doğulu ve kardeşi Canan Doğulu'nun aksine anne Serpil Hanım'ı takip etmemesi şaşırttı. Dedikodulara göre Beren Saat ile Serpil Doğulu arasındaki gerginlik, anne ile oğulun da arasını açtı. Kenan Doğulu'nun İstanbul'daki son konserinde de Serpil Hanım, oğlunu en ön sıradan gelini Ece Doğulu ile izlemiş; Beren Saat ise onlara eşlik etmemişti. Vizyona yeni girecek filmler Derek ve Clif adlı iki arkadaş, yıllardır hayalini kurdukları dünya turuna sonunda başlarlar. Ancak kısa bir süre sonra, ne olduğunu çözemedikleri bir gücün etkisi altına giren Derek, günden güne bedeninin ve aklının kontrolünü bu güce devreder. Tuttukları video günlük, bu gizemin sırrını çözebilmeleri için kilit rol üstlenecektir. 2010'da vizyona giren ve yönetmenliğini Arkın Aktaç'ın üstlendiği korku ve gerilim filmi 3 Harfliler: Marid seyircinin yoğun ilgisiylekarşılaşmış ve yaklaşık 140 bin kişi tarafından izlenmişti. Başrollerde Özgür Özberk ve Gülseven Yılmaz'ı izlediğimiz yapım kaybolan bir muskanın ardından genç bir kadına musallat olan br yaratığın dehşetini beyazperdeye taşıyordu. Rusty Griswold (Ed Helms) 30 yıl önce anne ve babasıyla yaptığı unutulmaz Walley World tatilini bu kez eşi ve çocuklarıyla tekrar etmek ister. Ve tıpkı ilk tatil gibi, bu tatilde de ailenin başına birbirinden eğlenceli ve komik maceralar gelecektir yapımı klasik komedi filmi Vacation'ın ayak izlerini takip eden filmde, orijinal filmin başrollerindeki Chevy Chase ve Beverly D'Angelo bu filmde de yer alıyor. 06:23İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 06:256 Mantı 07:301'de Sabah 10:00Dizi Klip 10:05Baba Candır 12:05Ana Ocağı 13:30Dizi Klip 13:35Beni Böyle Sev 15:50Pastane 16:50Dizi Klip 16:55Zengin Kız Fakir Oğlan 19:10Hava Durumu 19:15Spor 19:20Ana Haber Bülteni 20:00Baba Candır 21:55Yeşil Deniz 00:25Türk Sineması "Bırakmak İstiyorum" 02:05Yabancı Sinema "Teklif" 03:45Dizi Klip 04:00Zengin Kız Fakir Oğlan 05:35Pastane 06: :15 Benim Annem Bir Melek 07:00 Çocuklar Duymasin 08:30 Kertenkele 11:00 Kaçak 13:00 Atv Gün Ortasi Bülteni 13:40 Bugünün Saraylisi 16:05 Kirgin Çiçekler 18:45 Atv Ana Haber Bülteni 20:00 Çanakkale :30 Kim Milyoner Olmak İster? 00:20 Uçakta Tehlike 02:00 Çanakkale :45 Uçakta Tehlike 07:00 her Sabah 09:00 Aş Kendini 09:50 Pamik Prenses ve 7 Cüceler 11:50 Gag Guk 12:30 Turan Görüryılmaz İle Öğle Haberleri 12:50 Aslı Hünel İle Rengarenk 14:50 Elif'in Sofrası 15:50 Deli İşi 16:30 Savaş Sanatı 2:İhanet 18:30 Ekin Olcayto İle Ana Haber 19:45 Kardeşlik 21:30 Kıyamet Patlaması 23:15 Bunu Konuşalım 00:15 Ölümcül Görev 02:12 Kıyamet Patlaması 04:10 Gag Guk 05:00 Dünyayi Geziyorum 06:10 Dolu Dolu Anadolu 05:00 Güzel Köylü 06:15 Sevgili Dünürüm 08:00 Dürüye'nin Güğümleri 10:30 Sudan Bıkmış Balıklar 12:15 Güzel Köylü 14:15 Gönül İşleri 16:45 Çilek Kokusu 19:00 Star Haber 20:00 Çilek Kokusu 23:30 Kasabanın Yenisi 01:30 İnsanlar Alemi 03:10 Aramızda Kalsın 07:30 Oynat Bakalım 08:30 Çocuk Kuşağı 09:00 Aramızda Kalmasın 12:30 Arda nın Mutfağı 13:30 Kaçak Gelinler 14:45 Maral : En Güzel Hikayem 16:15 Maşa ile Koca Ayı 16:30 Para Bende 17:45 Ütopya 18:45 Çok Güzel Hareketler Bunlar 20:00 Rising Star Türkiye 23:15 Ütopya (Yeni Bölüm) 00:15 Ütopya Panorama 01:45 Maral: En Güzel Hikayem 03:30 Aramızda Kalmasın 05:45 Çok Güzel Hareketler Bunlar 06:00 Acemi Cadi 07:00 Shimajiro'nun Renkli Dünyasi 08:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 09:00 Kalbim Ege'de Kaldı 11:15 Poyraz Karayel 14:00 Güneşin Kızları 16:30 Arka Sokaklar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Kalbim Ege'de Kaldı 23:15 Yerli Dizi 01:00 Galip Derviş 03:00 Kayıp 05:00 Geniş Aile 20:00 ÇANAKKALE 1915 Rus Harbi, Balkan Savaşları, elden çıkan topraklar ve verilen ağır yenilgilerle 20. yüzyılın başları Osmanlı Devleti için çok büyük maddi ve manevi kayıplarla gelir. Rumeli toprakları kaybedilmiş, eziyet gören Osmanlı tebaası Anadolu'ya göç etmeye başlamış, Osmanlı orduda büyük kayıplar yaşamıştır. 1914'te 1.Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve Osmanlı'nın İttifak Devletleri ile yeniden savaşa girmesi sonucu Anadolu'da eli silah tutan tüm genç erkekler için seferberlik emri çıkar. Şimdiye kadar ağır yenilgiler alan Osmanlı vatan bellediği toprakları korumak için var gücüyle yeniden birlik olur. Osmanlının eğitim, görmüş genç ve yetenekli beyinleri de gönüllü olarak askere yazılır. İşte gencecik Veli ve Mehmet Ali de bu askerler arasındadır. Kısa süre içerisinde Maydos (Eceabat)'a tayin edilirler ve Conk Bayırı'nda İngiliz kuvvetlerine karşı tarihin daha önce yazmadığı bir inanç ve cesaretle savaşırlar. Mustafa Kemal'in komutanısına atandığı yeni kurulan 19. Tümen'e katılırlar. Öte yandan Çanakkale Boğazı'nın savunmasından sorumlu Cevat Paşa da bir yandan destek beklemekte diğer yandan mayın hatları için hesap yapmaktadır. İngilizler ve Fransızlar 18 Mart 1915 günü müthiş bir askeri kuvvetle boğaza giriş yaparlar; fakat vatan toprağı olan Çanakkale Boğazı'nı geçmek sandıkları kadar kolay olmayacaktır. Defalarca denizden ve karadan saldırırlar ama karşılarında üstün cesaretleriyle Veli'yi, Mehmet Ali'yi, Bigalı Mehmet Çavuş'u, Nusrat Mayın Gemisi'ini, Seyit Onbaşı'yı, Hilmi Şanlıtop'u, Hüseyin Avni Bey'i, Boyabatlı Mustafa'yı,Yüzbaşı Faik'i, Şefik Bey'i ve Mustafa Kemal Paşa'yı bulurlar... 20:00 ÇİLEK KOKUSU Aslı, kendini Burak ın akışına bırakıyor! Burak, Aslı nın kendisinden hoşlandığına emin olmak için baş başa kalabilecekleri bir plan yapar. Aslı ilk defa ev ve iş ortamının vermiş olduğu huzursuzluktan kurtulup, kendini Burak ın akışına bırakır. Gittikleri yerde Aslı ve Burak ı bir sürpriz beklemektedir. Burak ın kimseye haber vermeden ortadan kaybolması beraberinde bir takım sorunların çıkmasına sebep olur. Volkan, Çağla nın yönlendirmesiyle ilk defa Aslı ya başka bir gözle bakmaya başlar. 20:15 KALBİM EGE DE KALDI Zeliş le Mustafa arasına kara kedi mi giriyor? Zeliş tam da Mustafa ya yaklaşıyorken Mustafa yı beklenmedik bir şekilde başkasıyla görür. Kıskançlık krizi geçiren Zeliş ani bir kararla Yaman ın teklifini kabul eder. Köydeki erkekler Cabbar ın hafızasını geri getirmek için uğraşırken, Halime nin biricik nazik kocasını yine kaybetmeye hiç niyeti yoktur. Zeliş ve Yaman tekneyle açılırken Mustafa onlardan uzak durabilecek midir? Üçlü beklenmedik olaylarla karşılaşacaktır.

3 yurt haberleri 19 Ağustos 2015 Çarşamba 3 KDK'dan ÖSYM'ye tavsiye Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu, ÖSYM'ye, 2014 Adli ve İdari Yargı Hakim Adaylığı sınavına giren şikayetçi için sınavlarındaki soruların tamamının, şahsına ait cevap anahtarının ve sınavların doğru cevaplarının onaylı örneklerinin makul sürede ücret karşılığında vermesi tavsiyesinde bulundu. ANKARA - Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'ne (ÖSYM), 2014 Adli ve İdari Yargı Hakim Adaylığı sınavına giren şikayetçi için sınavlarındaki soruların tamamının, şahsına ait cevap anahtarının ve sınavların doğru cevaplarının onaylı örneklerinin makul sürede ücret karşılığında verilmesini tavsiye etti. Kamu Denetçiliği Kurumu'ndan (KDK) yapılan yazılı açıklamaya göre, 2014 Adli ve İdari Yargı Hakim Adaylığı sınavlarına katılan şikayetçi, sınavlara ilişkin şahsına ait soru kitapçıklarının, cevap kağıtları ve anahtarının, puanına göre başarı sıralamasının, sınavlara yapılan toplam başvuru sayısının ve 70 puan barajını geçen kişi sayısına ilişkin bilgilerin tarafına postayla gönderilmesini ÖSYM'den talep etti. Hem ÖSYM hem de Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'nun (BEDK), kendisine "bilgileri ancak 50 TL ödemek veya Ankara'daki ÖSYM Başkanlığı'na bizzat gitmek suretiyle öğrenilebileceğini" bildirdiğini aktaran şikayetçi, iki kurumun da bu kararının, hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. Şikayetçi, bunun üzerine ÖSYM'den istediği bilgilerin, tarafına postayla ve ücretsiz olarak gönderilmesi talebiyle KDK'ya başvurdu. Kamu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu, inceleme sonucu, "bilgi edinme hakkı, hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi ve devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi bakımından vazgeçilmez bir önem arz ettiği" değerlendirmesinde bulundu. Anayasayla koruma altına alınan bilgi edinme hakkının, diğer haklar gibi sınırsız olmadığı, Anayasanın ilgili maddesindeki güvencelere ve ölçülülük ilkesine uygun sınırlanabileceği tespitini yapan Ömeroğlu, ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla sınavlardaki soruların sadece yüzde 10'unun Başkanlığın internet sitesinde yayımlandığını hatırlatarak, yayımlanma olgusunun bilgi edinme hakkından ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Soruların yayımlanması hususunda idarenin takdir yetkisinin olduğuna dikkati çeken Ömeroğlu, hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin talebinin reddine karar verildiğini belirtti. Ömeroğlu, idarenin bilgi edinme hakkını kullanan şikayetçiye kendi soru kitapçığının, cevaplarının ve doğru cevap anahtarının bir örneğini vermemesine ilişkin işleminin ise hukuka aykırı olduğunun altını çizdi. Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu, şikayetçinin ÖSYM'ye yaptığı bilgi edinme başvurusunda talep ettiği 2014 Adli ve İdari Yargı Hakim Adaylığı sınavlarındaki soruların tamamının, şahsına ait cevap anahtarının ve sınavların doğru cevaplarının onaylı örneklerinin makul sürede, ücret karşılığında şikayetçiye verilmesi, sınavlara başvuran aday sayısı, 70 barajını geçen kişi sayısıyla şikayetçinin her iki sınavdaki başarı sıralamasına ilişkin bilgilerin şikayetçiyle paylaşılması yönünde ÖSYM Başkanlığı'na tavsiyede bulundu. Ömeroğlu, şikayetçinin istediği bilgi ve belgelerin kendisine ücretsiz verilmesi ve sair taleplerinin ise reddi yönünde karar verdi. (AA) 1 liralık ayakkabı İZDİHAMI KIRIKKALE - Kırıkkale'de bir mağazanın kuruluş yıl dönümü dolayısıyla 1 liradan satışa sunduğu ayakkabılardan almak isteyenler, izdihama neden oldu. Zafer Caddesi'nde faaliyet gösteren ayakkabı mağazasınca birinci kuruluş yıl dönümünde 1 ve 5 liraya ayakkabı satacağını duyan yüzlerce kişi mağazanın önünde kuyruk oluşturdu. Kapıların açılmasıyla ayakkabı almak için mağazaya giren kalabalık, izdihama neden oldu. Mağazada 1 ve 5 lira etiket konulan bin çift ayakkabı 15 dakikada tükendi. Mağaza yetkilisi Mustafa Bişkin, kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenledikleri kampanyaya ilginin beklediklerinin üzerinde olduğunu belirterek, bin çift ayakkabının kısa sürede tükendiğini söyledi. İndirimli fiyatların Kırıkkale halkına hayırlı olmasını temenni eden Bişkin, indirimli satışlara önümüzdeki günlerde de devam edeceklerini söyledi. (AA) Konya-Akşehir e raybüs konforu KONYA - Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan tarafından hazırlanan proje çerçevesinde Konya ile Akşehir ilçesinde raybüs seferlerinin başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya, Akşehir Tren Garı'nda düzenlenen törende, raybüs seferleri ile YHT'den yararlanma imkanı doğduğunu söyledi. Raybüs çalışmasındaki amacın Akşehir ve diğer ilçelerde yaşayanların YHT'ye ulaşımını sağlamak olduğunu belirten Akkaya, "Hızlı tren Akşehir'e gelmiyorsa, 'Akşehirli YHT teknolojisinden faydalansın' diye bu projeyi geliştirdik" dedi. Raybüs seferlerinin ilerleyen günlerde Akşehir ve diğer ilçelere daha büyük fayda sağlayacağını ifade eden Akkaya, şunları kaydetti: "Konya-Akşehir arasında yer alan; Horozluhan, Pınarbaşı, Meydan, Sarayönü, Kadınhanı, Ilgın, Çavuşcugöl ve Argıthanı istasyonlarında duruş yapmak suretiyle yolcu iniş-binişi sağlanacak. Bugün başlayacak raybüs hattımızda Konya, 2 saat 27 dakika sürüyor. Otobüs yaklaşık 2 saat sürüyor. Bu ne kazandırıyor? diye düşünülebilir. Şu anda hizmete devam eden Mavi Tren hattımız 3 saatte Akşehir-Konya arasında ulaşımı sağlıyor. Raybüs sayesinde 2 saat 27 dakikaya indirilmiş oluyor. Nasip olursa önümüzdeki günlerde, Sarayönü-Konya arasındaki ray hatlarının değiştirilmesiyle de bu süre 1,5 saatte düşecek." TCDD Bölge Müdürü Enver Timurboğa ise 132 yolcu kapasiteli raybüsün YHT ile koordineli olacağını dile getirdi. Akşehir İlçe Müftüsü Karabey Özdemir tarafından okunan duanın ardından, raybüs seferi başlatıldı. Törene, Ilgın Kaymakamı Yücel Gemici, Akşehir Garnizon Komutanı İkmal Albay Erdal Canol, Ilgın Belediye Başkanı Halil İbrahim Oral, Yunak Belediye Başkanı Abdullah Emre Demirhan, Çeltik Belediye Başkanı Mehmet Ekizoğlu ve vatandaşlar katıldı. (AA) Fehmi KORU fkoru@gmail.com Tek çare, çaresizliği ortadan kaldırmak fkoru@htgazete.com.tr Demokrasi eksenli her tartışma hayırlıdır; başlangıçta hayırlı görünmese bile... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ın, Beyler, Türkiye de sistem benim Cumhurbaşkanı seçilmemle birlikte değişti anlamına gelen sözlerini tartışanların, ülkeye en büyük hayrı yapmak üzere olduklarını düşünüyorum. Umarım, tartıştıkları konuyu ekseninden saptırmaz, doğru bir mecraya yönlendirebilirler. Türkiye de sorun Anayasa Eylül (1980) darbecilerinin son rötuşlarını yaptığı metnin zaman içerisinde pek çok maddesi değişti, fakat askerlerin metnin içerisine yerleştirdikleri bubi tuzakları hâlâ yerinde duruyor. Özellikle de devlet ve iktidar kavramlarını ilgilendiren maddeleri... Askerler bir gün nasıl olsa yönetimden gidecekleri hesabıyla, devletin düzenini kendilerinin uygun gördüğü dar kalıplar içinde tutmaya yarayacak ve sistem üzerindeki vesayet in devamını sağlayacak maddeleri Anayasa metninin içine yerleştirdiler. Bubi tuzakları dediğim bu. Evet, biliyorum, askeri vesayet artık tarihe kavuştu; ancak 1982 Anayasası içerisinde yer alan, iktidarı elinde tutanlara demokrasilerde pek rastlanmayan olağanüstülükte yetkiler veren maddeler yerli yerinde duruyor. O maddeler güç hassasiyeti bulunan iktidar sahiplerinin işine geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ın konuşmasının en başındaki İster kabul edilsin, ister edilmesin cümleciğinin altında yatan anlam budur. Çağdaş demokrasi aşağıdan yukarıya doğru ve rıza üzerine oturuyor; oysa 1982 Anayasası ile çerçevesi çizilmiş Türkiye deki sistem tepeden inmeci bir anlayışı yansıttığı gibi, rıza diye özetlediğim gönülden kabule dayalı bir vatandaşlık anlayışını da ortadan kaldırıyor. Pek çok şeyi aklımız ve fikrimizle onayladığımız için değil, bize böyle davranmak zorlandığı için istesek de istemesek de yapıyoruz. Hele bir yapmayın bakalım... Sorunun temelinde Anayasa yatıyor ve oradaki vesayet anlayışını yasallığa kavuşturan maddeler değişmeden karşı karşıya kaldığımız demokratik sıkıntıların üstesinden gelmemiz mümkün değil. Bir vesayet biter, onun tepeden buyurgan tarzı ve yaptırıcı gücünün yerini başka bir vesayetin alması fazla gecikmez. Ne yapacağız o zaman? AK Parti bu yazının ana düşüncesini kabul eden bir yaklaşımla ve 1982 Anayasası nın özellikle vesayetçiliğe geçit veren maddelerini değiştirme amacını kitlelere kabul ettirerek iktidara erişti; ancak kolay bir yola saparak vesayetçi kurumlara yer değiştirtmekle yetindi. Geçmişte asker kurumunun bulunduğu yerde bugün Cumhurbaşkanlığı makamı var. Resmi ideolojisi değişti devletin, onun devamını sağlayan mekanizmaları da buna ayak uydurdu. Sevsek de sevmesek de, istesek de istemesek de günümüzün gerçeği bu. Kaldı ki, bu durumdan memnun kitleler ve yaşananların demokratik olduğunu onlara anlatan kanaat önderleri de var. O halde? sorusunun bendeki cevabı şu: Beğenmeyenlerin beğenilecek bir sistemi Anayasal çerçeveye kavuşturmak için kolları sıvaması şart. Sistemin imkânlarını kullanarak kendilerini ve fikirlerini insanlara benimsetmenin, kitleleri sandığa yönlendirmenin, bu yolla elde edecekleri iktidarı amaçları için seferber etmenin yolundan başka bir yol yok. Anayasa değişmeden demokratik sıkıntılar ortadan kalkmaz, Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek de ancak sistemin elverdiği sınırlar içerisinde siyasetin imkânlarını kullanarak iktidara ulaşmakla mümkündür. Mevcut partiler kendilerini bu gerçeğe göre yeniler veya yanlışlıkları eleştirenlerin safında toplanacakları yeni partiler ortaya çıkar ise, şimdilerde süregiden tartışma hayırlı sonuca ulaşır. O zamana kadar... Bu düzen böyle devam eder Ağustos 2015/ HABER TÜRK Hindistan'da 400 yıllık Kur'an-ı Kerim'i satmaya çalışanlar yakalandı ANKARA - Hindistan'da 17. yüzyıldan kalma Kur'an-ı Kerim'i yasa dışı yollardan satmaya çalışan 10 kişi tutuklandı. BBC'nin haberinde, yıllarında Babür İmparatoru olan Ekber Şah'ın ölümünden hemen sonra yazıldığı sanılan ve 604 sayfadan oluşan Kur'an-ı Kerim'in sayfalarının altın varaklı olduğu ve kapağında değerli taşların bulunduğu belirtildi. Haberde, tutuklanan 10 kişinin, yaklaşık 400 yıllık olduğu sanılan kutsal kitabı, 770 bin dolara satmaya çalıştığı kaydedildi. Ünlü tarih profesörü Şeyh Ali, BBC'ye yaptığı açıklamada, Kur'an-ı Kerim'in mükemmel bir el yazısıyla kaleme alındığını belirterek, "Hindistan'da çok sayıda eski Kuran gördüm, ama böylesine hiç rastlamadım" ifadesini kullandı. Şeyh Ali, kutsal kitapta kullanılan el yazmasının, ancak Türkiye'deki müzelerde bulunan eski baskılarda görülebileceğini sözlerine ekledi. (AA)

4 419 Ağustos 2015 Çarşamba Başkan Alper Taşdelen ve Çankaya Belediyesi Meclis Üyeleri yapımı devam eden ve açılışa hazırlanan çalışmaları yerinde incelediler. Çankaya'nın dört bir yanında süren çalışmaları inceleyen Belediye Meclis Üyeleri, Taşdelen ve ekibinden bilgi aldı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, belediye meclis üyeleriyle yaptığı inceleme gezisinde Çankaya'nın dört bir yanında devam etmekte olan ve eylül ayında açılmaya hazırlanan tes is ve parkları tanıttı. Pilot bölge olarak seçilen Oran- Atatürk Sitesi ve İlkbahar mahalleleri çevresinde yeni çöp toplama sistemlerinin tanıtımı ile başlayan gezi parklar, okullarda devam eden onarımlar, asfalt ve kaldırım çalışmaları ile devam etti. Bölgeye yerleştirilen 3 tonluk konteynerler ile çöp toplama sisteminde önemli bir yenilik yapıldığı bilgisini Meclis üyelerine aktaran Temizlik İşleri yetkilileri, tüm semtlere yayılması planlanan büyük konteynerlerle birlikte "Çöpler 21.00'de Dışarı" uygulamasının sağlıklı işlemesi için de gerekli önlemleri aldıklarını bildirdiler. ÇANKAYA UFKUNDA YENİ HEDEFLER VE AÇILIŞLAR VAR Çalışmalar hakkında Belediye Meclis Üyelerine bilgi veren Taşdelen, kültür merkezi ve kapalı yüzme havuzu çalışmalarında son aşamaya gelindiğini, yeni gündüz bakımevleri, Çankaya evleri, temalı parklar, tamamen elden geçirilmiş bakımlı okullar, ömürlük renkli kaldırım ve yollar, muhtarlık hizmet binaları ve yaya bölgesi düzenlemeleri ile özlenen Çankaya'yı yeniden inşa edeceklerini aktardı. Cebeci'de yapımı tamamlanan ve çocuk odası, hobi kursları, Bahar Evi, gençlik merkezi ve belediye hizmet birimi yer alacak 5 katlı Çankaya Evi'ni gezen Taşdelen, açılışın eylül ayında yapılacağının müjdesini verdi. Başkan Taşdelen, ayrıca arsa tespiti yapılan Küçükesat bölgesi içinde Çankaya Evi çalışmalarına başladıklarını belirtti. Talepler doğrultusunda düzenlenecek Çankaya Evleri'nin semtlerde vatandaş-belediye ilişkisini daha da güçlendireceğini ifade etti. EĞİTİME DESTEK TAM MİHRİBAN DEMİREL- Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, yeni açılan işyerlerine ruhsatlarını kendi elleriyle vererek, hayırlı olsun dileklerini iletti. Çankaya Belediyesi sınırlarında yeni açılan işyerleri, ruhsatlarını Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen in elinden aldı. Ruhsatlarını esnafa takdim eden Taşdelen ayrıca özel yapım nazar boncuklu çerçeve de hediye etti. Esnafla sohbet eden Taşdelen, İşyerleriniz hayırlı, uğurlu bol kazançlı olsun dedi. Esnafa jestini engellilerin maharetli ellerinden çıkan nazar boncuklu çerçeve ile yapan Çankaya Belediyesi, Uluslararası Omurilik Felçliler Derneği (UOFD) üyelerinin hazırladığı tasarımları, Çankaya Ahşap Çocuk Oyuncakları Atölyesi nde (ÇAÇOY) çalışan engellilerin ürettiği çerçevelerle bir araya getirdi. Engellilere sosyal ve ekonomik destek sağlayarak esnafın duvarında sergileyeceği çerçevenin anlamlı olduğunu dile getiren Taşdelen, Gerçek bir emekle yapılan bu nazar boncuklu çerçeveler, sizlere şans getirsin dedi. Zemininde problem bulunan Sevgi Gündüz Bakımevinin yeniden inşa edileceğini, Yıldız bölgesinde merkezi bir noktada yapılacak gündüz bakımevinin projesinin tamamlandığını aktaran Taşdelen, Çayyolu'nda temel atma hazırlığı yapılan gündüz bakımevi arsasını meclis üyelerine tanıttı. Yeni gündüz bakımevinde çocuklar için 80 metrekare alanda hobi bahçesi kurulacağını kaydeden Taşdelen, Meclis üyelerine kreş alanında önemli bir hizmet standardı yakalayan Çankaya Belediyesi'nin 5 yeni gündüz bakımevi ile birim sayısını 16'ya çıkaracağını bu sayede 2 bin 500 çocuğa eğitim olanağı sağlanacağı bilgisini de verdi. Pek çoğu tepeden tırnağa yenilenen, bir kısmına da malzeme desteği verilen okulların Çankayalı çocuklar ve aileleri için taşıdığı öneme değinen Taşdelen, ziyaret edilen okullardaki çalışmaları meclis üyeleri ile birlikte denetledi. Okul ve okul aile birliği yöneticilerinin bakım onarım için teşekkür ettiği Taşdelen, bu yıl 59 okulda detaylı onarım yaptıklarını, 32 okula ise malzeme desteği sağladıklarını söyledi. Taşdelen, Çankaya'da bulunan 200'ü aşkın okulun tatil dönemlerinde yenilenip, çocukların sağlıklı ortamlarda eğitim almaları için tüm imkanlarını kullanacaklarını söyledi. Başkan Alper Taşdelen ve Çankaya Belediyesi Meclis Üyeleri yapımı devam eden ve açılışa hazırlanan çalışmaları yerinde incelediler. Proje zengini ilçe: ÇANKAYA Taşdelen den esnafa HAYIRLI OLSUN ÇANKAYA'YA TEMALI PARKLAR YAKIŞIR Çukurambar bölgesinde yer alan Çansera Kent Bahçesi'nde devam eden Biyolojik Gölet ve Pony Park ve Yaşamkent'te devam eden Yaşar Kemal Parkı çalışmalarını da yerinde inceleyip meclis üyelerine bilgi veren Taşdelen, temalı parkların sayısının artırılacağını söyledi. Halkın talepleri doğrultusunda projelendirilen parkların vazgeçilmez yaşam alanları olacağını kaydeden Taşdelen, bu yıl 12 parkın açılacağını söyledi. Çansera'da verilen molada sera çalışmalarını da inceleyen Taşdelen, 350 bin kışlık çiçek üretimine başlayan çalışanlarına teşekkür etti. ÇANKAYA'NIN ÖRNEK PROJELERİ BAŞARIYLA DEVAM EDİYOR Alacaatlı'da yapımı devam eden şantiye alanını da gezen Heyet, İncesu, Emek, Mebusevleri, Cebeci, Gaziosmanpaşa, Sancak, İlkbahar, Hilal, Yücetepe, İlkadım, Ümitköy, Çayyolu, Yaşamkent bölgelerinde yapılan renkli kaldırım ve asfalt çalışmalarını yerinde inceledi. Çok sayıda sokakta aynı anda yol açma, asfalt serme, asfalt yenileme ve kaldırım çalışmasını bir arada yürüttüklerini söyleyen Taşdelen, sezon öncesi belirlenen 130 bin ton asfalt hedefini de 180 bin tona çıkarmayı planladıklarını belirtti. Hadiye Tuncer Parkı içerisinde yer alan Mebusevler Muhtarlığı'nı da ziyaret eden Taşdelen ve Belediye Meclis Üyeleri, çevre sakinleriyle sohbet eti. Yeni binanın yapı elemanları ve mimarisi ile pek çok kurum ve kişi tarafından örnek alındığını söyleyen Muhtar Sevim Özsoylu Özdoğan, Başkan ve ekibine teşekkür etti. Muhtarlık binalarını yenileyerek, mahallelerin önem verdikleri temsilcilerine yakışır binalar yaptıklarını söyleyen Taşdelen, yenilenen muhtarlık binası sayısının 20'ye ulaştığını belirtti. Çankaya da doğmak ayrıcalık Hoş geldin bebek! EMİNE ÖZCAN- Çankaya Belediyesi nin Temmuz ayında hayata geçirdiği Hoş Geldin Bebek projesinin ilk ayında yeni doğan 88 bebeğe bebek seti hediye edildi. Bebeğin ablası ya da ağabeyine de saat ve kitap hediye edilen proje kapsamında ailelere ziyarette bulunularak, 30 çocuğa kitap ve saat armağan edildi. Çankaya Belediyesi sağlık ekipleri, hayata geçirilen yeni sosyal projelerden biri olan Hoş Geldin Bebek kapsamında, Çankaya da yeni doğan bebeklere ve ailelerine yönelik ziyaretleri sürdürüyor. Belediye, Temmuz ayında başlattığı proje kapsamında, şimdiye kadar 88 ailenin bebeğine Hoş geldin dedi. Çankaya Halk Sağlığı Merkezi nde görev yapan Aile Sağlığı ve Eğitimi Hizmetleri sağlık görevlileri, yeni doğan bebeğe ve ailesine gerçekleştirdiği ziyaretlerde, Belediye Başkanı Alper Taşdelen in güzel dileklerini ileten kutlama kartı ve Hoşgeldin Bebek buketini takdim ediyor. Görevliler ayrıca ebeveynlere anne - bebek sağlığı ve bakımı konusunda bilgi de veriyor. Yapılan ziyaretlerde, geliri olmayan ailelere bebek bezi desteği de veriliyor. ABLA VE AĞABEYE HEDİYELER Aile Sağlığı ve Eğitimi Hizmetleri sağlık görevlilerinin bebeği yeni doğan ailelere yaptıkları ziyaretlerde, sadece bebek seti hediye edilmiyor. Aileyi bir bütün olarak ele alan görevliler evin diğer çocukları için psikolojik destek de veriyor. Çocuk psikologunun da görev yaptığı ekipte, ailenin ihtiyaç duyması halinde, yeni gelen kardeşe yaklaşım konusunda ebeveynlere bilgi veriliyor. Evin ağabeyi ya da ablasıyla temas kuran psikolog, genellikle bebeğin aileye ilk katıldığı günlerde yaşanan ruhsal farklılıkların çözümünde aileye yardımcı oluyor. Psikolojik desteğin yanı sıra bebeğin abla veya ağabeyine hem Çankaya çocuk kitapları serisi hem de Çankaya Belediyesi nin çocuk odalarına özel tasarladığı saat hediye ediliyor. Geliri düşük ailelerin diğer çocuklarının ihtiyaçları da tespit edilerek oyuncak ve giysi yardımında da bulunuluyor. ANKARA Aile Danışmanlığı ÇOK SIKI TAKİPTE Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, internet sitelerinde gerçekle ilgisi olmayan, yanıltıcı bilgilerin yer aldığı "Aile Danışmanlığı Sertifika Programı" düzenleyen eğitim kurumlarını takibe aldı ANKARA - HANDE İLBEYİ CANCA - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, internet sitelerinde gerçekle ilgisi olmayan, yanıltıcı bilgilerin yer aldığı "Aile Danışmanlığı Sertifika Programı" düzenleyen eğitim kurumlarını takibe aldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2012'de hayata geçirilen "aile danışmanlığı" uygulamasıyla Aile Danışma Merkezlerinde, aile içi iletişimi güçlendirmek, evlilik süresince çiftlerin karşılaştığı sorunlara çözüm bulabilmek, boşanma öncesinde ve sonrasında bireylere rehberlik edebilmek için çeşitli faaliyetler yürütüyor. "Aile Danışma Merkezleri"nin personel ve hizmet standardı, etik kuralları, ücret tarifeleri, açılması ve kapatılması işlemleri, faaliyetleri, denetimleri ve diğer hususları, "Gerçek Kişiler ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği" ile düzenlendi. Buna göre, aile danışmanı olarak bir kurumda istihdam edilebilmek için yönetmelikte belirtilen eğitimin tamamlanmış olması gerekiyor. Aile danışmanlığı sertifika eğitimi programlarının, yükseköğretim kurumlarında bağlı oldukları mevzuat, yükseköğretim kurumları dışında ise Milli Eğitim Bakanlığının ilgili mevzuatı uyarınca düzenlenmesi zorunluluğu bulunuyor. Bakanlık, gelen şikayetler doğrultusunda aile danışmanlığı sertifikası alınmasıyla ilgili bazı sorunların yaşandığını tespit etti. Konuyla ilgili il müdürlüklerine yazı gönderen Bakanlık, "aile danışmanlığı" sertifika programının pazarlanması amacıyla eğitim kurumlarının internet sitelerinde yanıltıcı, kafa karıştırıcı bilgilerin yer aldığı, umut istismarı niteliğinde vaatler yapıldığı bildirildi. Bakanlığın, sertifika programlarının açılması, denetlenmesiyle ilgisinin bulunmadığı, hiçbir aile danışmanlığı programına lisans, onay, akreditasyon veya destek vermediği vurgulandı. Piyasada belirli bir ücret karşılığında verilen sertifikaların, Bakanlığa personel alımlarında bir etkisinin bulunmadığı ifade edilerek, aile danışmanlığı sertifikası programlarına sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi alanlarında, en az 4 yıllık lisans eğitimi alanların katılabileceği anımsatıldı. Aile danışmanlığı eğitimiyle ilgili ulusal yeterlilik ve sınav-belgelendirme çalışmalarının sonuçlanmadığı ifade edilerek, bunlar sonuçlanıncaya kadar eğitimlerin uzaktan eğitimle verilmemesinin gerektiği vurgulandı. Yabancı akreditasyon kuruluşlarınca verildiği iddia edilen ve Türkiye'de herhangi bir denetime tabi olmayan sertifika programlarının Bakanlık tarafından kabul görülmediği, AB uyum yasaları çerçevesinde aile danışmanlığının zorunlu hale geleceği bilgilerinin de asılsız olduğu bildirildi. Bazı kurumlarda, aile danışmanlığı sertifikasına sahip kişilerin "Kadın ve Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışabileceği, aile mahkemelerinde bilirkişi danışmanı olarak hizmet verebileceği, rehabilitasyon merkezlerinde görev alabileceği, Bakanlıkların il merkez müdürlüklerinde çalışabilecekleri" bilgilerine yer verildiğinin tespit edildiği belirtildi. (AA) Kaçak yapı yıkımı NECATİ PARMAK- Çankaya Belediyesi yıkım ekipleri, ilçe sınırlarında kaçak yapıları yıkıyor. Yapı Kontrol ve İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ortaklaşa yürüttüğü çalışmada, kaçak olduğu tespit edilen yapılara anında müdahale ediliyor. Çankaya sınırlarında her türlü kaçak yapı ile mücadele eden Çankaya Belediyesi yıkım ekipleri, artık kaçak yapılara anında müdahale ediyor. Belediye ekiplerinin tespiti ya da vatandaştan gelen şikayet üzerine belirlenen kaçak yapılara aynı gün müdahale ediliyor. İmara aykırı, ruhsatsız inşa edilen yapılara müdahale eden ekiplerin çalışmalarına vatandaşlar da destek oluyor. Oluşturulan 2 motorize ekip ile imarlı, imarsız bölgelerde tüm gün denetim yapan çalışanlar, belirledikleri kaçak yapıların olduğu noktalara yıkım ekiplerini yönlendiriyor. GECEKONDU TİMİ İŞ BAŞINDA Çalışmalarına planlı ve sağlıklı şehirleşme ilkesi ile devam eden Çankaya Belediyesi nin gecekondu timi de çalışmalarına devam ediyor. Gecekondu timi ise Çankaya sınırlarında kaçak olduğu tespit edilen ve madde bağımlılarının ya da katı atık toplayıcılarının depo olarak kullanarak çevreye rahatsızlık verdiği yapıları tespit ederek yıkımlarını gerçekleştiriyor.

5 19 Ağustos 2015 Çarşamba 5 ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Milliyetçi Hareket Partisi olarak, daha önceden kamuoyuyla paylaştığımız 4 maddelik ilke ve ön şartlarımızın AKP tarafından kabulü mümkün olmamıştır. Bu itibarla koalisyon hükümeti kurmak için lazım gelen uzlaşma zemini oluşmamış ve siyasi anlaşma iklimi vasat bulmamıştır. Şimdilik görünen odur ki, mevcut siyasi kompozisyonda bir koalisyon hükümeti ihtimali çok azalmıştır. Ve Türkiye 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimleri nin tekrarlanmasıyla karşı karşıya kalmıştır'' değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, 7 Haziran'da yapılan Milletvekilliği Genel Seçiminin sonucunda hiçbir partinin tek başına iktidar olma imkanına kavuşamadığını, aziz milletin demokratik tercihinin bu şekilde somutlaştığını ve buna da saygı duymanın en temel demokrasi görevi olduğunu ifade etti. Ortaya çıkan koalisyon kurma gerekliliğinin ilk aşamasının AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu'nun hükümet kurma görevini 9 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan almasıyla başladığını anlatan Bahçeli, Davutoğlu ve beraberindeki heyetle MHP'nin bu kapsamdaki ilk görüşmesinin 14 Temmuz'da TBMM'de gerçekleştirildiğini anımsattı. Bu görüşmenin saygı ve nezaket içerisinde tezahür ettiğini ifade eden Bahçeli, AK Parti ile CHP arasındaki koalisyon görüşmeleri sonuç vermeyince, AK Parti-MHP arasında gündeme gelen ikinci etap görüşmenin ise bugün gerçekleştiğini kaydetti. mhp oluşacak bu seçim HüKümetiNe KAtılmAyARAK HeRHANgi bir üye vermeyecektir" "Söz konusu toplantı çok verimli geçmiş, ülke gündeminde yer alan konular da ayrıca ele alınmıştır" ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti: "Ne var ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak, daha önceden kamuoyuyla paylaştığımız 4 maddelik ilke ve ön şartlarımızın AKP tarafından kabulü mümkün olmamıştır. Bu itibarla koalisyon hükümeti kurmak için lazım gelen uzlaşma zemini oluşmamış ve siyasi anlaşma iklimi vasat bulmamıştır. Şimdilik görünen odur ki mevcut siyasi kompozisyonda bir koalisyon MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, "Milliyetçi Hareket Partisi oluşacak bu seçim hükümetine katılmayarak herhangi bir üye vermeyecektir'' dedi. MHP; ihtimallerin içinde ama dışında! Ankara da operasyon ANKARA - Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanmasına yönelik Ankara merkezli 4 ilde gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 5 şüpheliden 2'si tutuklandı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 5 zanlı, sabah saatlerinde adliyeye getirildi. Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda görevli cumhuriyet savcısına ifade veren şüphelilerden biri adli kontrol şartı uygulanması, 4'ü tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Nöbetçi Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, İ. B. ile F. B.'nin tutuklanmasına, 3 kişinin de adli kontrolle serbest bırakılmasına karar verdi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin 14 Ağutos'ta, Ankara'nın yanı sıra İstanbul, Adana ve Van'da terör örgütü PKK'nın şehir yapılanmasına yönelik operasyonunda 5 kişi gözaltına alınmıştı. (AA) hükümeti ihtimali çok azalmıştır. Ve Türkiye, 7 Haziran Milletvekili Genel Seçiminin tekrarlanmasıyla karşı karşıya kalmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olası bir seçimi doğru bulmadığını daha önce açıklamıştır. Bunun yanında azınlık hükümeti seçeneğine soğuk yaklaşımını muhataplarına ihsas ve ilan etmiştir." Koalisyon kurulması hususunda 9 Temmuz'dan beri işleyen ve Anayasa'nın 116. Maddesinde ifade bulan 45 günlük sürenin kalan 6 günlük diliminde bir hükümet kurulamadığı takdirde cumhurbaşkanının sorumluluğunun aktif hale geleceğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "Söz konusu 116. Madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde mevcut bakanlar kurulu çekilecek ve cumhurbaşkanı geçici bakanlar kurulunu kurmak üzere bir başbakan atayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi oluşacak bu seçim hükümetine katılmayarak herhangi bir üye vermeyecektir. Partimiz tüm karar ve tercihlerini aziz milletimizin lehine ve Türkiye'nin yararı doğrultusunda kullanmıştır. Bundan sonraki siyasi süreç ne olursa olsun, bugünkü tıkanıklığın ve uzlaşmazlığın asıl neden ve aktörlerini herkes yakından tanıyacak ve görecektir." (AA) CHP, görev bekliyor ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun Anayasa nın 109'uncu maddesi gereği 9 Temmuz 2015 tarihinde kendisine verilen hükümeti kurma görevini yerine getiremediği anlaşılmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. Koç, yaptığı yazılı açıklamada, AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu'nun Anayasa nın 109'uncu maddesi gereği 9 Temmuz 2015'te kendisine verilen hükümeti kurma görevini yerine getiremediğinin anlaşıldığını belirtti. Haluk Koç, "Bu sebeple kendisinin teamüllere uygun bir şekilde görevi Cumhurbaşkanı'na iade ederek demokratik meşruiyete ve milli iradeye saygısını göstereceğine inanıyor, daha sonra Cumhurbaşkanı nın görevi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na tevdi etmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı. (AA) Davutoğlu, müteşekkir! Başbakan Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından, Bahçeli'ye her şeyden önce teşekkür ediyorum, gayet samimi dürüst, açık yürekli bir görüşme gerçekleştirdik dedi. ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Maalesef çok arzu etmemize rağmen gerek Cumhuriyet Halk Partisi - AK Parti koalisyonu, gerekse Bahçeli ile MHP ile bir koalisyon oluşturmanın zemininin olmadığı açık bir şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır" dedi. Başbakan Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenlendi. Davutoğlu, hükümet kurma görevini devraldıktan sonra 13 Temmuz da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Temmuz da MHP Genel Başkanı Bahçeli, 15 Temmuz da da HDP Eş Genel Başkanlarıyla görüştüğünde kamuoyuna açıkladığı yol haritasını kararlı şekilde aksatılmadan sürdürdüklerini ifade etti. Davutoğlu bunun, her şeyin meşruiyet çerçevesinde ve karşılıklı saygı esasıyla görüşmeler yürütüldüğünün anlaşılması bakımından mühim olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeler çerçevesinde bir koalisyon imkanını görmek mümkün olmadığı için Bahçeli ile bir araya geldiğini dile getiren Davutoğlu, Bunu daha önce de hem Sayın Kılıçdaroğlu hem de Sayın Bahçeli ye ayrı ayrı görüşürken, diğer tarafla da görüşeceğimi zaten gayet dürüst şekilde paylaşmıştım. Onlar da buna saygıyla yaklaşmışlardı. Bugün Sayın Bahçeli'ye her şeyden önce teşekkür ediyorum, gayet samimi dürüst, açık yürekli bir görüşme gerçekleştirdik diye konuştu. Davutoğlu, görüşmede önce güvenlik operasyonları bağlamında bilgi paylaşımı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: Bu çerçevede ben geldiğimiz son aşamayı, daha önce telefonda kendileriyle paylaşmıştım ve arkadaşlarımız bilgilendirmişti, Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde bu çerçevede bilgi aktarmıştım. Muhalefet partisi lideri olarak Sayın Bahçeli ye kapsamlı şekilde terörle mücadele konusunda geldiğimiz aşamayı paylaştım ve bu çerçevede bugünlerde bölgemizde, Ortadoğu da yaşanan gelişmeler ve terörle mücadele bağlamında geldiğimiz nokta etrafında da Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşme netice vermemesi çerçevesinde kendisiyle yaptığımız görüşmenin daha da önem taşıdığını, ülkemizin hükümetsiz kalmaması için daha önce kendisiyle mutabık kaldığımız şekliyle bu görüşmeyi gerçekleştirmek istediğimi ifade ettim. Kendisi de son derece açık bir ifadeyle, tam bir dürüstlük, samimiyet içinde daha önce kamuoyuyla paylaşmış olduğu 4 konuyu gündeme getirerek, bunlar tek tek ele alındığında AK Parti ile bir koalisyon imkanını mümkün görmediğini ifade etti. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Bahçeli nin yaklaşımını, Genel Başkan olarak ve parti kurulları itibarıyla saygıyla karşıladığını söylediğini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: Daha sonra olabilecek senaryoları, yine kendisi gündeme getirerek, Bir koalisyon mümkün görünmüyor. AK Parti ile bir seçim koalisyonu, kısa süreli seçim koalisyonu mümkün görünmüyor, bir azınlık hükümetine desteği zaten daha önce de kabul etmeyeceğini söylediğini' ifade etti. Erken seçim kararı için de hükümet, Meclis e gelirse, Meclis i toplamak isterse toplantıya katılacaklarını ama kesinlikle erken seçime destek vermeyeceklerini ifade etti. Sayın Bahçeli'nin bu ifadeleri sonrasında tabii çok saygı duyduğum, tamamıyla onların uhdesinde olan alacakları karar itibarıyla nihai kertede onların yetkisinde olan husus olduğunu ifade ettim. KoAlisyoN oluşturmanın zemininin olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır Davutoğlu, görüşmede müzakere faslının sona ermesinin ardından, parti olarak ve şahsi kanaatlerini de açık yüreklilikle paylaştığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Cumhurbaşkanının makamıyla ilgili herhangi konuyu, koalisyon müzakeresinin parçası yapamayacağımızı baştan ifade etmiş olduğumu, bu konuda aynı ilkesel tutumu sürdürdüğümüzü söyledim. Çözüm süreci bağlamında gündeme getirilen hususlar çerçevesinde 13 yıl içinde elde edilen demokratik kazanımlarla birlikte terörle mücadeleyi kararlı şekilde sürdüreceğimizi ifade ettim. Terörle mücadeleden ve kamu düzeninden hiç bir şekilde taviz verilmeyeceğini ama Türkiye de vatandaşların aidiyet bilincini tahkim edecek demokratik süreçler ve demokratikleşme konularında aynı kararlılıkla AK Parti olarak yolumuza devam edeceğimizi ifade ettim Aralık, ki bunlar zikredilmiş konular olduğu için burada kısaca pozisyonumuzu göstermek açısından zikrediyorum, Aralık konusunda gündeme getirdiği bağlam itibarıyla bunların paralel bir yapılanma çerçevesinde yürütülen darbe teşebbüsleri olduğunu ama şeffaflık konusunda her türlü adımı atmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Ancak şunun tekrar altını çizerek söylüyorum, bu konuşmalar koalisyon müzakereleriyle ilgili Sayın Bahçeli, net tutumunu gösterdikten ve en başından koalisyon mümkün olmadığını söyledikten sonra, iki sorumlu devlet adamı olarak, iki genel başkan olarak bu konulardaki görüşlerimi paylaşmak kastıyla kendisine ifade ettiğim hususlar. Dolayısıyla, maalesef çok arzu etmemize rağmen gerek Cumhuriyet Halk Partisi - AK Parti koalisyon çerçevesinde, gerekse Bahçeli ile MHP ile bir koalisyon oluşturmanın zemininin olmadığı açık bir şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır. (AA)

6 6 ANKARA 19 Ağustos 2015 Çarşamba AYŞENUR GÜRER- Sincan Belediyesi, Sosyal Belediyecilik anlayışı ile hizmetleri hayata geçirmeye devam ediyor. Ankara da kişi başına düşen yeşil alan miktarının en fazla olduğu ilçelerin başında gelen Sincan da, yeşil alan ve park çalışmaları hızla sürüyor. İmar planında park ve yeşil alan olarak ayrılan yerleri park yapmaya çalışan Belediye, sağlıklı yaşam için de parklara spor aletleri yerleştiriyor. 7 den 70 e her kesime hitap eden spor aletlerine ilgi, yaz mevsiminin etkisiyle her geçen gün artıyor. Yeşil alanıyla, çocuk oyun grubuyla, koşu parkurlarıyla ve kondisyon aletleriyle temiz havanın ve huzurun tadını çıkaran ilçe sakinleri, Sincan da rahat bir nefes alıyor. YEPYENİ 354 PARK Göreve geldiği günden bu yana ilçeye 354 yeni park kazandıran Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, bunun yanı sıra 353 oyun grubu ve 2 bin 590 takım spor aletini de parklara yerleştirilmesini sağladı. İlçeyi bir spor merkezi haline getiren Başkan Tuna; Vatandaşlarımız için en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Göreve geldiğimizden bu yana Sincan ı daha yeşil bir çehreye kavuşturmak için çalışıyoruz. Yaptığımız yeşillendirme çalışmaları, parklar, kamelyalar ve koşu parkurlarıyla Sincan hem daha yeşil hem daha sağlıklı bir ilçe haline geldi. dedi. Sincan Belediyesi, ilçeyi parklar ve yeşil alanlarla donatmaya devam ediyor. Vatandaşın rahat bir nefes alması için ilçeyi parklarla süsleyen Sincan Belediyesi, parklara yerleştirdiği spor aletleri de büyük ilgi görüyor. Sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı sporu 7 den 70 e herkese aşılamak isteyen Belediye, vatandaştan tam not alıyor. Spor sokağa taştı Parklara konulan spor aletleri sayesinde spor yapabildiğini söyleyen Ayşe Ateş; Başkanımızın mahallemize kazandırdığı parklar sayesinde evde oturmak yerine parkta spor yapmaya başladık. Komşularımızla birlikte sabah yürüyüş yapıp aynı zamanda kondisyon aletleri ile kaslarımızı güçlendiriyoruz. Önceden evde oturmaktan dizlerim ağrıyor, az yol yürüsem bile çok yoruluyordum. Şimdi spor yaptığımdan dolayı eklemlerim rahatladı ve ağrılarım kesildi. Ayrıca, çocuklarımız içinde çok iyi oluyor. Bizi gören çocuklar bizimle birlikte spor yapıyor. Sporu bir hayat tarzı haline getirmek için çok güzel ve verimli bir uygulama Belediyemize çok teşekkür ediyorum. dedi. Spor yapmayı çok sevdiğini söyleyen lise öğrencisi Doğukan Yılmaz; Koşu parkurları sayesinde hayalim olan Beden Eğitimi Öğretmenliğine şimdiden hazırlanabiliyorum. Sabah ve akşam rahatça koşup kendimi yetenek sınavlarına hazırlıyorum. Sağlıklı bir yaşam için de sporun çok önemli olduğunu düşünürsek bu uygulama gerçekten çok güzel dedi. Altındağ ın spor tesisleri yepyeni ASKF den Başkan Akgül e ziyaret MİHRİBAN DEMİREL- Spora ve sporcuya verdiği destekle adından söz ettiren Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ü Ankara Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Murat Kandaroğlu ve yönetim kurulu üyeleri ziyaret etti. Son derece samimi bir ortamda gerçekleşen ziyarette ilçede bulunan amatör spor kulüpleri hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu. Özellikle Mamak ta yapılan spor yatırımlarının amatör ve profesyonel sporcular için son derece önemli olduğunu dile getiren Ankara Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Murat Kandaroğlu: Başkanım öncelikle spora ve sporculara verdiğiniz destekten dolayı teşekkür ediyorum. Mamak ta yapılan spor yatırımlarını takip ediyoruz. Amatör olarak sporla ilgilenen bireyler bu tesislerde çalışma imkanı buluyor. Spor yatırımlarıyla birlikte Mamak adeta dev bir spor salonuna dönmüş durumda. Bu yatırımlar hem amatör hem de profesyonel sporcular için ciddi kazanımlar sunuyor dedi. spora DEsTEğİMİZ ARTARAK DEVAM EDECEK Ziyarette Kandaroğlu Mamak ta bulunan amatör spor kulüplerinden gelen talepleri de Akgül e iletti. Mamak ta ilk defa yapılan Mamak Şehir Stadı, Başak Gençlik ve Spor Merkezi, Mamak Yüzme Havuzu, Mamak Kapalı Spor Salonu gibi spor yatırımlarının amatör kulüpleri tarafından kullanıldığını dile getiren Akgül: Spora ve sporculara yönelik desteğimiz artarak devam edecek. Hedefimiz her dalda milli sporcular yetiştirmek. Bunun için büyük yatırımlar yaptık dedi. TOKİ YAPRACIK A SPOR MERKEZİ Etimesgut Belediyesi çalışmalara başladı, yıl sonuna bitirilmesi planlanıyor. EMİNE ÖZCAN- Altındağ Belediyesi, spora verdiği önemi spor tesislerine de taşıdı. Vatandaşların daha sağlıklı alanlarda spor yapmasını amaçlayan Altındağ Belediyesi, bünyesinde bulunan spor tesislerini baştan aşağı yeniledi. Tam 8 farklı spor tesisi modern bir görüntüye kavuştu. Altındağ Belediyesi, Çamlık, Karapürçek, Beşikkaya, Yıldıztepe, Gülpınar, Alemdağ, Güneşevler ve Zübeyde Hanım Spor Tesisleri nde geniş kapsamlı bir yenileme çalışmasına imza attı. DAHA KoNfoRLU HALI sahalar Altındağ Belediyesi ne bağlı halı sahalar, futbol için en uygun hale getirildi. Her gün yüzlerce Altındağlı çocuğun futbol oynadığı halı sahaların zemini baştan aşağı sökülerek yenilendi. Halı sahaların suni çim haline getirilen zemini, bakım gerektiren doğal çimlerin kullanım ömrü problemini ortadan kaldırdı. Yenileme çalışmaları kapsamında halı sahaların telleri de yenilendi. Kırık ve yırtık teller değiştirilerek olası spor yaralanmaların önüne geçildi. Halı sahalar, yeni kale direkleriyle de büyük beğeni topladı. Özellikle çocuklar, yapılan yenileme çalışmalarından oldukça memnun kaldı. Tesislere sihirli değnek değdi Spor tesislerinin yenilenmesi sadece halı sahalarla sınırlı kalmadı. Basketbol ve voleybol sahaları da yenileme çalışmalarından nasibini aldı. Tesislerin tellerinden zeminine, aydınlatma sistemlerinden soyunma odalarına kadar her şey değişti. Badana ve boya işlemlerinin yapıldığı tesisler, pırıl pırıl bir hale geldi. Spor tesisleri, çevre düzenlemesiyle de bambaşka bir görünüme kavuştu. Altındağlı çocukların spor yapması bizim için çok önemli Veysel Tiryaki Altındağ da yaşayan çocuklarımızın ve gençlerimizin boş zamanlarını en iyi biçimde değerlendirmeleri bizim için çok önemli Spor faaliyetleri tüm dünyada eğitimin önemli bir parçası olarak görülüyor ve teşvik ediliyor. Biz de yaptığımız tesisler ve gerçekleştirdiğimiz projelerle gençlerimizi sportif faaliyetlere yönlendiriyoruz. Onların spor yaptığı tesislerin bakımı, temizliği ve güvenliğine de çok dikkat ediyoruz. dedi. NECATİ PARMAK- Etimesgut Belediyesi, Yukarı Yurtçu Mahallesi TOKİ Yapracık Konutları nda spor merkezi inşaatına başladı. Bölge halkının istek ve ihtiyaçları doğrultusunda yapılan spor merkezi, yıl sonuna kadar tamamlanacak. AÇIK VE KAPALI ALANLAR Merkezde aerobik, fitness, plates salonu yer alacak. Vatandaşlar, spor hocaları eşliğinde sporlarını yaparak daha sağlıklı olacaklar. Merkezde sauna ve fin hamamı da hizmet verecek. Merkezin dışındaki açık alana da spor aletleri konulacak. Dileyen vatandaşlar açık alanda da spor yapabilecek. BÜYÜK İHTİ- YAÇTI Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, belediyeye bağlanan yeni mahallelerin ihtiyaçlarını çok iyi bildiklerini belirterek, Burada ikamet eden yeni hemşehrilemizle de istişarelerde bulunarak yatırımlarımızı gerçekleştiriyoruz. Spor Merkezi bu bölge için ciddi bir ihtiyaçtı. Bu yönde çok fazla talep vardı. Çalışmalara başladık. Yıl sonuna kadar spor merkezimizi tamamlayıp hizmete açmayı planlıyoruz dedi.

7 7 EKONOMİ 19 Ağustos 2015 Çarşamba Cengiz Topel e iniş daha güvenli olacak KOCAELİ- Cengiz Topel Havalimanı'nda görüş mesafesinin düşük olduğu durumlarda uçakların emniyetli iniş yapmasını sağlayan Aletli İniş Sistemi (ILS) kurulması çalışmalarının gün içerisinde tamamlanacağı bildirildi. Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, düzenlediği basın toplantısında, Cengiz Topel Havalimanı'nın Kocaeli ve çevresinin ekonomik ve sosyal gelişimine önemli değerler katması için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını söyledi. Havalimanı hizmete girdikten sonra talep azlığı nedeniyle bir müddet ara verilen uçuşların mayıs ayında tekrar başladığını anımsatan Güzeloğlu, Kocaeli ve Trabzon arasında gerçekleştirilen karşılıklı seferlerin artık süreklilik kazandığını dile getirdi. Güzeloğlu, mayıs ayından bu yana yolcu ve uçuş sayısının artan bir ivme kazanmasının Kocaeli-Trabzon bağlantısının son derece gerekli olduğunu gözler önüne serdiğini vurgulayarak, "Haftada 5 gün karşılıklı olarak gerçekleştirilen seferlerde mayıs ayı içerisinde 32 uçuş ve 2 bin 950 yolcu Kocaeli-Trabzon arasında karşılıklı taşınmıştır. Haziran ayında ise bir önceki aya göre uçuş sayısı artmış, 42 uçuş ve 4 bin 964 yolcuya ulaşılmıştır. Temmuz ayında da 44 uçuşa ulaşılmış ve 5 bin 210 yolcuya erişilmiştir" diye konuştu. Havalimanının sadece Trabzon'la karşılıklı uçuşlar için değil, İstanbul ve çevresi açısından iç ve uçuşlara da hizmet verdiğine dikkati çeken Güzeloğlu, "Bu anlamda hem Trabzon uçuşlarını hem de iç ve dış kullanılan uçuş sayılarını göz önüne alırsak, 1 Ocaktan 10 Ağustosa kadar toplam 431 yurtiçi ve 18 yurtdışı uçuş havalimanımızdan gerçekleştirilmiştir. İç ve dış hatlarda 16 bin 432 yolcu havalimanımızı kullanmıştır" ifadesini kullandı. Kentsel dönüşümde esnaf da yer istiyor ANKARA - Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, TOKİ kentsel dönüşüm bölgelerinde esnafa da yer verilmesi gerektiğine dikkati çekti. Palandöken yazılı açıklamasında, şehirlerin kimliğini oluşturan belli başlı özelliklerin başında yöresel yemek, giysi ve takılar ile esnaf çarşılarının geldiğini, ekonominin barometresi olan esnaf ve sanatkara da, TOKİ kentsel dönüşüm bölgelerinde mutlaka yer verilmesi gerektiğini belirtti. Kentlerin bina dolduğunu vurgulayan Palandöken, sadece yüksek binalardan ibaret olan yerleşim yerlerinde kent dokusunun korunması için esnaf mahalleleri kurulması önerisinde bulundu. Palandöken, şehirlerin çehrelerini değiştiren, hava sirkülasyonunu engelleyen TOKİ yapılaşmalarının kent dokusunu koruyan esnaf mahalleleri ile dengelenmeleri gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti: "Uygun fiyat ve avantajlarla halkımızın ev almasını sağlayan TOKİ, 81 ilin 800 ilçesinde 2 bin 992 şantiyede 633 bin 336 konut üretti. Bu rakam, 100 bini aşkın nüfuslu 25 şehre denk geliyor. TOKİ şehir gibi kurduğu mahallelerde halka hizmet verecek esnafımızı da unutmamalıdır. Yapılacak olan esnaf mahalleleri ile ekonominin kılcal damarı olan esnafımız da düşünülmelidir. TOKİ, kısıtlı geliri olan esnafımıza avantajlı ve uygun fiyatlarla dükkan yaparak, onları ekonomiye kazandırmalıdır. Bu uygulama ile şehrin dokusu bozulmadan, ekonomik kültürü geleceğe taşımak için esnafımız dükkan sahibi olurken, istihdam artışı da sağlanmış olacaktır. Öte yandan kentsel dönüşüm yapılan illerde de mutlaka küçük esnaf ve sanatkarın yaşaması adına yeni dükkanlar yapılarak mahalle kültürü korunmalıdır." (AA) "ILS SİStEmİNdE SONA gelindi" Vali Güzeloğlu, havalimanı işletmeye alındığından beri uluslararası havalimanları güvenlik kodu açısından çok önemsedikleri süzülüş hattı belirleyici ünitesinin (Glide-Path) entegrasyonunda da sona geldiklerini belirterek şunları kaydetti: "Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, alandaki fiziki çalışmaları tamamladı. DHMİ ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından teknik altyapılar geldi gün içerisinde deneme uçuşuyla birlikte bu sistemi de havalimanımıza entegre ederek ILS kurulumunu tamamlayacağız. ILS kurulumunun tamamlanmasıyla uluslararası sivil havalimanı ve standardı açısından çok önemli bir üstünlüğe de ulaşmış olacağız. ILS, olumsuz hava koşullarında pilotajın en ufak bir hata payına yer vermeksizin iniş emniyetini ve güvenliğini sağlayan şüphesiz çok güvenli bir sistem altyapısını oluşturuyor." Güzeloğlu, daha sonra havalimanında incelemelerde bulundu. (AA) Piyasadaki çarpık düzen değişmiyor Üreticiler düşürüyor tüketiciye yansımıyor ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaz aylarıyla tarımda üretici fiyatlarının hızla gerilemeye başladığını belirterek, "Üreticide düşen enflasyon tüketiciye yansımıyor" ifadesini kullandı. Bayraktar, yazılı açıklamasında, Eylül 2014'te yüzde 16,31'e kadar çıkan yıllık enflasyonun, yaz aylarıyla birlikte yüzde 5,79'a kadar indiğini kaydetti. Buna karşın hala tüketici fiyatları olan gıda ve alkolsüz içeceklerde enflasyonun yüzde 9,25 olduğuna işaret eden Bayraktar, temmuzda aylık bazda üreticide enflasyonun yüzde 4,55 azalmasına karşın, tüketicide yüzde 0,28 arttığına dikkati çekti. Tarla ile tezgah arasında 3,46 puanlık enflasyon farkı oluşmasının izahının yapılamayacağını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: "Haziran ayında tarım, ormancılık ve balıkçılıkta üretici fiyatları yüzde 3,39 gerilemişti. Temmuzda bu gerileme oranı yüzde 4,55 oldu. Eylül 2014'te yüzde 16,31'e kadar çıkan yıllık enflasyon, temmuz ayı itibarıyla yüzde 5,79'a indi. Üreticideki bu kadar düşük enflasyona karşın, gıda fiyatlarındaki tüketici enflasyonu hala yüzde 9,25. Tüketici fiyatlarındaki genel enflasyon ise yüzde 6,81. Daha önce de 'gıdadaki fiyat artışının sorumlusu üretici değil' diye söyledik. 'Çiftçimiz ucuza üretiyor, emeğinin karşılığını bile alamıyor, tezgaha gelene kadar fiyatlar artıyor, tarla ile market arasında 4-5 kat fark oluşuyor. Bu kabul edilemez' dedik. Sonuçta temmuz enflasyonu bizi haklı çıkardı. Üreticide düşen enflasyon tüketiciye yansımıyor." Fiyat düşüşünün üreticiyi mağdur edecek hale geldiğini savunan Bayraktar, "Yaz aylarında tarımda üretici fiyatlarının gerilemesi normal bir durum. Fakat iki ay arka arkaya yüzde 3,39 ile yüzde 4,55'lik düşüş oldukça fazla" değerlendirmesinde bulundu. Üreticinin bir yandan hasatla sevinirken, bir yandan da fiyatlardaki aşırı düşüşün olumsuzluğunu yaşadığını ifade eden Bayraktar, girdi maliyetleri ve tüketici enflasyonunun yüksek olduğunu belirtti. Bütün malların fiyatlarının arttığına ancak ürün fiyatlarının gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, "Bu çiftçimizin şevkini kırıyor. Emeğinin karşılığını alamamasına neden oluyor. TZOB olarak fiyatlarda istikrar istiyoruz. Tarla ile market arasındaki zincirin kırılmasını, üretici makul gelir elde ederken, tüketicinin de pahalı tüketim yapmamasını arzu ediyoruz" görüşüne yer verdi. TÜİK rakamlarına göre temmuzda fiyatlar, canlı kümes hayvanları ve yumurtada yüzde 5,51, balıkçılık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 3,16, yağlı meyvelerde yüzde 2,15, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,95, koyun ve keçiler ile bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında yüzde 1,83, canlı sığırlar, mandalar ile bunlardan elde edilen işlenmemiş sütte yüzde 1,70 arttı. Fiyatlar, diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünlerde yüzde 0,60 ve lifli bitkilerde yüzde 0,32 artış gösterdi. Fiyatlar, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 15,84, yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerde yüzde 12,11, sebze ve kavun-karpuzda, kök ve yumrularda yüzde 2,90, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,68, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 2,30, pirinç dışındaki tahıllar, baklagiller ve yağlı tohumlarda yüzde 2,13, çeltikte yüzde 1,96, diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 1,58 geriledi. İşlenmemiş tütünde ve içecek üretiminde kullanılan bitkisel ürünlerde fiyatlar değişmedi. (AA) PETROL ARAMA ruhsatları kararları ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, 2 ayrı firmaya beşer yıl süre ile toplam yedi adet petrol arama ruhsatı, ortak olan 3 firmaya ise sekiz yıl süreyle bir petrol işletme ruhsatı verdi. Genel Müdürlüğün petrol arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin kararları, Resmi Gazete'de yayımlandı. "Petrol Hakkına Müteallik Karara" göre, Genel Müdürlük, Socar Turkey Enerji A.Ş. ve OPC Petrol Arama ve Üretim Ltd. ye ise ruhsat sahasında taahhüt etmiş olduğu iş ve yatırım programı karşılığı yüzde 2 oranındaki yatırım teminatını 30 gün içerisinde Genel Müdürlüğe vermesi şartıyla, Gaziantep, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Adıyaman, Batman, Muş, Mardin ve Şırnak'ta müştereken sahip olduğu sahalarda beşer yıl süreyle toplam yedi petrol arama ruhsatı verdi. Genel Müdürlük, Thrace Basin Nat ural Gas Türkiye Corparation'a yüzde 41,5, Pinnacle Turkey Inc.'e yüzde 18,5 ve Corporate Resources B.V. Şti ne yüzde 40 ar hisselerle müşterek Tekirdağ'da sekiz yıl süreyle bir adet petrol işletme ruhsatı verdiğini bildirdi. Ayrıca, Memba Enerji ve Madencilik A.Ş.'nin toplam üç petrol arama ruhsatı almak için başvurduğunu da duyurdu. (AA) Küresel Elektrik Enerjisi sektörünün geleceği ANKARA - Küresel elektrik enerjisi üretim sektörü değerlendirilen Deloitte "2015 Küresel Elektrik Enerjisi Sektörünün Geleceği" raporunda, üreticilerin sektördeki değişen ortama ayak uydurabilmek için yönetim modelini değiştirmesi gerektiği ileri sürüldü. Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetleri sunan Deloitte'un raporunda, sektörün geleceğine ilişkin eğilimler aktarılırken, elektrik üreticileri için tavsiyelere de yer verildi. Raporda, elektrik enerjisi alanında faaliyet gösteren kurumların; maliyetleri azaltma, akıllı şebekelere geçme, iş modellerini gözden geçirme, müşteriye ve yeni yeteneklerin yönetimine odaklanma yolu ile yönetim modelini değiştirmesi gerektiğine işaret edildi. Elektrik enerjisi sektöründe talep giderek artarken, regülasyonların sıkılaştığı belirtilen raporda, akıllı şebekelerden avantaj elde etmek ve yenilenebilir enerjiye dayalı dağıtık üretimi desteklemek gibi adımların gelecek dönem eğilimleri olduğu kaydedildi. Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Lideri Uygar Yörük, Türkiye'de dağıtık üretimin, Avrupa'ya paralel olarak giderek daha fazla ilgi çektiğini ve yaygınlaştığını belirterek, şöyle devam etti: "Özellikle lisanssız dediğimiz dağıtık üretimin yaygınlaşması ile Türkiye'de hızlı diyebileceğimiz bir sürede proje geliştiren, söz konusu projelerin mühendisliğini yapan, ekipmanlarını ve yardımcı bileşenlerini üreten, kurulumlarını gerçekleştiren bir yenilenebilir enerji sektörü oluşmuş durumda. Sektör, konusunda uzmanlaşmış kişiler ile şimdiden endüstriyel gelişim ve istihdama da katkı sağlıyor. Kesintili üretim yapan rüzgar ve güneş gibi yenilenebilirlerin ülkenin üretim portföyündeki ağırlığının artması ancak şebekenin bu artışı desteklemesi ile mümkün oluyor." Türkiye'de de yatırımcının giderek artan rüzgar ve güneş yatırımı iştahının, şebekede iyileştirmeye yönelik inisiyatiflerin artmasına yol açtığını ifade eden Yörük, söz konusu inisiyatiflerin önemli bir bileşeni olan akıllı şebekeler konusunda da gerek kavramsal altyapısına yönelik çalışmalar gerekse pilot uygulamalar ile mesafe katedildiğini kaydetti. (AA)

8 8 19 Ağustos 2015 Çarşamba EKONOMİ Türkiye ALTIN liginde geriledi ANKARA - İBRAHİM YILMAZ - Türkiye'nin altın rezervi, bu yılın mart-haziran döneminde 8,3 ton azaldı, 504,7 ton ile "Altın rezervi ligi"nde bir basamak gerileyerek 13'üncü sıraya indi. AA muhabirinin Dünya Altın Konseyi verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye haziran ayı itibarıyla 504,7 tonla en çok altın rezervi bulunan ülkeler sıralamasında 13'üncü sırada yer alıyor. Türkiye'nin altın rezervleri toplam rezervinin yüzde 16'sına karşılık geliyor. Bu yılın mart ayı itibarıyla altın rezervi 513 ton seviyesinde olan Türkiye, söz konusu rezervle dünyada 12'nci sırada yer alıyordu. Mart-Haziran döneminde rezervlerde 8,3 ton gerileme yaşandı. Türkiye'nin altın rezervindeki düşüş, geçen yılın sonundan bu yılın haziran ayına kadar geçen sürede ise 25 tonu buldu. EN FAZLA ALTINA sahip ülkeler Biber fidelerinden yüksek verim alındı GAZİANTEP - Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından, Gaziantep'in Türkiye'de biber üretimindeki payını artırmak için başlatılan projede, yüzde yüz başarı sağlandığı bildirildi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Gaziantep'in Türkiye'de biber üretiminde payını yükseltmek, kaliteli, sağlıklı üretim elde etmek ve çiftçiye destek olmak için başlattığı projede, yüzde yüz başarı sağlandı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı İbrahim Yılmaz, Gaziantep'in Türkiye'de kırmızı biber üretiminin önemli merkezlerinden biri olduğunu anımsattı. Yılmaz, Türkiye'de yıllık ortalama 45 bin ton kırmızı biber üretimi yapıldığını ve bunun yüzde 30'unun Gaziantep tarafından karşıladığını belirtti. Bu yıl mayıs ayında 2,5 milyon biber fidesi üreterek çiftçilere dağıttıklarını vurgulayan Yılmaz şunları kaydetti: "İlimizde pul biber üretimi Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde gerçekleştiriliyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak ilimizin iki ilçesinde çiftçimizin önemli bir gelir kaynağı olan biberin üretimi ve çiftçimizin gelirini artırmak için çalışma başlattık. Bu amaçla öncelikle biber fidesi üreterek erkenciliği, standardizasyonu sağlamaya ve verimi artırmaya çalıştık." Dağıtılan fidelerden 15 gün erken hasat alarak erkenciliği sağladıklarını aktaran Yılmaz, ayrıca biber fidelerinin dikimi esnasında ilk defa bitkilerin daha iyi gelişme gösterebilmeleri için toprağın verimini artırmak amacıyla "malçlama" sisteminin kullanıldığını bildirdi. Hasadı yapılmaya başlanan bir biber tarlasında yaptıkları incelemede, her kökten ortalama bir kilogram civarında biber elde edilebileceğini gördüklerini belirten Yılmaz, söz konusu 40 dekarlık bir alandı 3-4 tonun üzerinde ürün üretildiğini gördüklerini dile getirdi. Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde bütün çiftçilerin eğitilerek bu şekilde tekniğe uygun dikim yapılması halinde yıllık 100 bin ton biber üretebilecek potansiyelinin bulunduğuna işaret etti. Doğru üretim tekniğinin kanserojen bir etkiye sahip olan aflatoksinle mücadelede önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bitkiler bu üretim tekniğinde toprakla temas etmiyor. Doğru üretim tekniklerinin kanserojen bir etkiye sahip olan aflatoksine sebep olan aspergillus adlı küf mantarının en önemli kaynağı topraktır. Özellikle ihracatta aflatoksin Türkiye'nin önemli çözmesi gereken problemlerden bir tanesi ve bizim bu ürettiğimiz ürünlerde aflatoksin problemini de çözmüş olduk. Böylece sağlıklı gıdayı üreterek insan sağlığını koruyarak piyasaya çiftçimizin gelir elde ettiği bir ürünü sunma fırsatı yakaladık." (AA) Dünyada en fazla altına sahip ülke ise 8 bin 133,5 tonla ABD. ABD'nin altın rezervlerinin toplam rezervleri içindeki payı ise yüzde 74'ler seviyesinde bulunuyor. Büyüme hızı ile dünyanın dikkatini üzerine çekmeyi başaran Çin, bin 658,1 ton altın rezervine sahip olmasına karşın, bu tutar ülkenin toplam rezervinin sadece yüzde 2'sine karşılık geliyor. Bölgenin bir başka gelişmiş ekonomisi Japonya'nın da 765,2 ton altın rezervi bulunuyor. Ülke bu rezervle listede 9'uncu sırada bulunmasına rağmen altın rezervi toplam rezervinin yüzde 2'sini oluşturuyor. Zengin altın madenleri ile adından söz ettiren Suudi Arabistan ise 322,9 ton altın rezervine sahipken, bu rakam ülkenin toplam rezervinin yüzde 2'sine tekabül ediyor. Son 30 yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen ekonomileri arasında yer alan ve 104,4 ton altın rezervine sahip olan Güney Kore'nin, altın rezervinin toplam rezerv içindeki payı ise yüzde 1 seviyesinde bulunuyor. Almanya, 3 bin 381 ton altın rezerviyle dünyada en çok altın rezervine sahip ikinci ülke olurken, bu ülkenin altın rezervi toplam rezervinin yüzde 68'ine karşılık geliyor. Küresel krizin etkilerini hala atlatamayan ve ekonomisini kurtarma noktasında IMF ile anlaşmalar yapan Yunanistan, 112,6 ton altın rezervine sahip. Altının toplam rezerv içindeki payı yüzde 74'lerde görülüyor. AB'nin en büyük ekonomileri arasında yer alan Fransa ise 2 bin 435,4 ton altınla dünyada en çok altın rezervine sahip 5'inci ülke olurken, bu ülkenin de altın rezervi toplam rezervinin yüzde 65'ini oluşturuyor. (AA) Almanya, 2. çeyrekte yüzde 0,4 büyüdü FRANKFURT - Almanya ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,4 büyüyerek beklentilerin altında performans gösterdi. Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) bugün açıkladığı öncü verilere göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ikinci çeyrekte yüzde 0,5 artış beklentisine karşın yüzde 0,4 yükseldi. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,3 olan büyüme verisi ise revize edilmedi. İkinci çeyrekte beklentilerin altında kalan büyümede özellikle inşaat sektöründeki zayıflama ile gayri safi sabit sermaye oluşumundaki azalma ve stoklardaki gerileme önemli rol oynadı. Veriler ayrıca, ülkede yıllı k bazda GSYH'nin yüzde 1,5 artış beklentisine rağmen yüzde 1,6 arttığını ortaya koydu. Böylece, ülkede GSYH artışı çeyreklik bazda beklentinin altında, yıllık bazda ise beklentinin üzerinde gerçekleşmiş oldu. Öte yandan, ülkede büyümeye pozitif katkı ihracat-ithalat dengesinden geldi. Özellikle ihracat önceki çeyreğe kıyasla önemli bir artış kaydetti. Hanelerin ve kamunun nihai tüketim harcamaları da olumlu şekilde gelişmeye devam etti yılının ikinci çeyreğindeki ekonomik performans, yurt içinde istihdam edilen 42,8 milyon kişiyle gerçekleşti. (AA) İran'dan yatırım daveti İZMİR - Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, inşaat sektörü başta olmak üzere birçok sektörün İran'da yeni iş bağlantıları fırsatı yakalayacağını belirtti. EİB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım başkanlığındaki Türk İş Heyeti, 8-11 Ağustos 2015'te İran'ı ziyaret etti. Heyette İzmir'i temsil eden EİB Koordinatör Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, İran'da Türk heyetinin çok sıcak karşılandığını, bu ülkeye ambargonun kaldırılmasının ardından bu etkinliğin Türkiye'den yapılan ilk üst düzey ziyaret olduğunu bildirdi. İran'ın 80 milyonluk nüfusu, 400 milyar doları aşan gayri safi milli hasılası ve yaklaşık 35 yıldır ambargo nedeniyle tüketime aç bir konumda olması nedeniyle büyük fırsatlara gebe olduğuna işaret eden Tarakçıoğlu, şunları kaydetti: "İran'ın 80 milyon nüfusunun yüzde 55'i 30 yaşının altında genç bir nüfusa sahip. Bütün sektörler açısından potansiyel tüketici konumundalar. Özellikle İran'da olmayan yeni teknoloji tabanlı sektörlere ilgi duyuyorlar. İran'da havaalanları, yollar, barajlar, limanlar inşa edilecek. İnşaat sektörü başta olmak üzere bir çok sektör İran da yeni iş bağlantıları fırsatı yakalayacak. Ege Bölgesi'ndeki gıda sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin İran pazarında önümüzdeki süreçte konumlarını güçlendirebilecekleri bir ortam oluştu. İran'da Türk sanayicilerinin yapacakları yatırımla sadece İran'da değil, tüm Ortadoğu pazarında pazar paylarını artırabilecekler. Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım başkanlığındaki Türk İş Heyeti, İran İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Mahmud Vaizi başkanlığındaki İran heyeti ile bir araya geldi. İran'da Türkiye den sorumlu bakan olan Vaizi, Türk iş adamlarını ülkesinde yatırıma davet etti. Türk Heyeti, İran'ın Türkiye Özel Temsilcisi ve Karma Ekonomik Komisyon Eş Başkanı olan İran İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Mahmud Vaizi dışında İran Sanayi, Maden ve Ticaret Bakan Yardımcısı Valiollah Afkhami Rad, İran Yol ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Amir Amini ve İran Ticaret, Sanayi, Madenler ve Tarım Odaları Başkanı Mohsen Jalalpour ile görüşmeler gerçekleştirdi. Türk iş heyeti, İran'da düzenlenen en büyük ve önemli fuarlardan biri olan "Tahran Confair 2015 Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı"na katılan 53 Türk firmanın standlarını ziyaret etti. (AA) Oda ve borsalar yeni hizmet binasına kavuşuyor KAYsERİ - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Bugün itibariyle 245 oda ve borsa yeni hizmet binasına kavuştu. Bu hizmet binalarının şehirlerinin en modern hizmet binaları olduğunu görürsünüz. 145 oda da kendi imkanlarıyla yenilemeyi yürütüyor" dedi. Hisarcıklıoğlu, Kayseri Ticaret Odasının (KTO) yeni hizmet binası temel atma töreninde yaptığı konuşmada, 2001 yılında odalar birliği başkanı olduğunda 81 il 160 ilçedeki 365 oda ve borsayı gezdiğini söyledi. Yaptığı ziyaretlerde fiziki şartların ve hizmet etme anlayışının 1980 öncesi zihniyete bağlı olarak sürdüğünü gözlemlediğini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Oda dediğimiz tek göz bir yer. Tek masa vardı, yönetim kurulu başkanıyla genel sekreter dönüşümlü makamı kullanıyordu. 'Tüm odalarımızın fiziki şartlarını yenileyeceğiz' dedik. Sadece fiziki şartı yenilemek yetmez, 'hizmet etme anlayışını da geliştireceğiz' dedik. Bugün itibariyle 245 oda ve borsa yeni hizmet binasına kavuştu. Bu hizmet binalarının şehirlerinin en modern hizmet binaları olduğunu görürsünüz. 145 oda da kendi imkanlarıyla yenilemeyi yürütüyor" diye konuştu. Kayseri Ticaret Odasının çok güzel misyonu olan tarihi bir binada hizmet verdiğini, ancak bugünkü hizmet yapma anlayışına yetmediğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, 70 sene sonra Oda'nın yeni hizmet binasına kavuşacağını ifade etti. Tüm oda ve borsaların hizmet etme anlayışının değiştirilmesi için müşteri odaklı çalışılması gerektiğini söylediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Bütün dünyanın kabul ettiği akreditasyon sistemine geçtik. Aynı otellerdeki gibi yıldızlama sistemini uyguluyoruz. Önce odalar birliğinden başladık. Odalar birliğinin hizmet anlayışını değiştirdik sonra sıra odalara geldi. Tamamıyla uluslararası tarafsız bir kuruluş tarafından oluşturulan standartlar çerçevesinde bütün odalarımız nasıl gençlerimiz üniversite sınavına hazırlanıyorsa odalarımızda aynı şekilde hazırlandı. Kayseri Ticaret Odamız bu kapsamda 5 yıldızlı bir oda hüviyetini aldı. 5 yıldız şu manaya geliyor; Kayseri Ticaret Odasından almış olduğunuz hizmet Paris, Berlin, Londra ticaret odalarının vermiş olduğu hizmet standardı, kalitesine minimum seviyede eşittir. Yani bugün Kayseri, Londra'yla, Paris'le, Berlin'le eş değerdir." Kayseri'de yeni fuar alanının yapımıyla alakalı toplantı yaptıklarını kaydeden Hisarcıklıoğlu, tüm kurumların desteğiyle Kayseri'ye yakışır bir fuar alanı yapılacağını söyledi. Kayseri'nin her şeyin en iyisini hak ettiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Eğer bugün Kayseri Türkiye'de ve dünyada markaysa bu özel sektörün sayesinde. Bu markalaşmasına katkı sağlayan bütün tüccarlarımıza, sanayicilerimize, meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kayseri Ticaret Odamız Türkiye'nin en köklü kuruluşlarından birisi kuruluşu. Kayseri bugün itibariyle gerek turizm gerek sanayi gerek ticaret gerekse eğitim şehri haline geldi. Kayserimiz eskiye göre daha hızlı büyüyor. Son 5 yılda küresel krize rağmen iş yeri sayısındaki artış yüzde 47. Son 5 yıldaki artış oranı bu. İstihdam artışı yüzde 50. Yani Kayseri, devletine yük olmaz tam tersine devletinin yükünü alır." KTO Başkanı Mahmut Hiçyılmaz da odanın yıl sonrasını planlayarak hizmet üretmeye çalıştıklarını, bu kapsamda üyelere yakışır bir hizmet binası yapacaklarını kaydetti. Konuşmaların ardından hizmet binasının temeli atıldı. Törene Kayseri Valisi Orhan Düzgün, AK Parti Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki ve işadamları katıldı. (AA) ABD tüketici güveni beklentilerin altında İsTANBUL - ABD'de Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi (UMICH) ağustos ortasında 92,9'a gerileyerek beklentilerin altında kaldı. Michigan Üniversitesi'nin verilerine göre, UMICH, ağustos ortasında önceki aya kıyasla 0,4 puan azalışla 92,9'a düştü. Temmuz ortasında 93,3 gelen endekse ilişkin ağustos ortası beklentisi 92,9 olarak belirlenmişti. Analistler, Çin'in devalüasyon hamlesinin kur savaşlarını tetikleme ihtimalini ortaya çıkardığını ve yuanın değer kaybetmesine paralel olarak yükselen doların, Fed'in faiz artış sürecini etkileyebileceğini belirterek, söz konusu gelişmelerin tüketici güveninde düşüşe yol açtığını belirtiyor. (AA)

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN YAŞAYAN İNSAN HAZİNELERİMİZ VE ORHAN KURT Hayali Orhan Kurt, yaşayan Karagöz sanatçıları içinde önde gelenlerdendir yılında İstanbul'da doğdu. İlk, orta, lise ve yüksek öğrenimini İstanbul da tamamladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yıllarca mühendis olarak çalıştıktan sonra emekli oldu. Orhan Kurt, bir mühendis, bir bürokrat olmasının yanında bir sanat adamı olarak bilinmektedir. Sanata ilgisi çocukluk yıllarında başlar. Resim ve müziğe olan yeteneği onu bu sanat dallarında arayışlar içerisine girmesine sebep olmuştur. Küçüklüğünden yetişkinliğine kadar birçok musiki cemiyetlerine katılarak musiki sanatını da geliştirdi. Öyle ki, İstanbul Radyosunda korolarla birlikte programlarda yer aldı, solo çıkışlarda bulundu. Bu merakını ve hobisini yıllarca devam ettirdi. Karagöz sanatına ilgisi çocukluğunda başlar. Evlerine sık sık gelen babasının arkadaşı Binbaşı Niyazi Bey'den çok etkilenir. Adı geçen bu baba dostu Niyazi Bey, aslında çok iyi bir Karagöz sanatçısıdır. Çünkü, Binbaşı Niyazi Bey, eski Karagöz sanatçılarından Hayali Tecelli Bey ve Hayali Salih Bey gibi ustalardan Karagöz le ilgili sanatı öğrenmiş birisiydi. Niyazi Bey, küçük Orhan'a tasvir yaptırırdı ve yapılanları düzeltirdi. Ayrıca küçük Orhan'a nazari bilgiler de öğretirdi. Bu zat, onun ilerde Karagöz sanatçısı olmasına bilerek-bilmeyerek vesile olmuştur. Orhan Kurt, bütün sanat hayatını etkileyecek bir tesadüfle Hayali Ragıp Tuğtekin'le 1954 yılında tanıştı. Henüz 24 yaşındadır, Karagöz sanatına meraklıdır ve bu sanatı öğrenmek istemektedir. Bu sebeple Ragıp Tuğtekin'in öğrencisi oldu. Ondan öğrendikleri Orhan Kurt un ufkunu genişletti. Özellikle tasvir yapımında Ragıp Tuğtekin ekolünün temsilcisi oldu. Ragıp Tuğtekin tasvir yapımında ve oynatmada; büyük Karagöz ustası Nazif Efendi, Hayali Tecelli Bey, Hayali Mahmud Bey ve Hayali Kâtip Salih beylerden ders almış, onlarla yıllarca birlikte olmuş bir sanatçıydı. Tüm bildiklerini bütün kaprislerine rağmen Orhan Kurt'a öğretti. Daha doğrusu Orhan Kurt, hocasına saygısı, sabrı, vefakâlılığı ile Ragıp Tuğtekin'den çok şey öğrendi. Bugün bile hocası Ragıp Tuğtekin'i minnet ve şükranla anmaktadır. Çünkü 22 yıl Ragıp Tuğtekin'e hem çıraklık hem de yardaklık yapmıştır. Ragıp Tuğtekin, tasvir yapımında gelmiş geçmiş ustaların bir sentezi olarak görünmektedir. Bugün arşivlerde bulunan tasvirleri bunun kanıtıdır. Şunu rahatlıklarla ifade edebiliriz ki, Orhan Kurt, tasvir yapımında Tuğtekin ekolünün bir temsilcisi ve devamcısıdır. Ancak şu kadar ki, bu ekolün devamcısı olmakla birlikte Orhan Kurt'un tasvir yapımındaki orjinalliği, mükemmelliği bütün zamanların üstündedir. Orhan Kurt, Karagöz oynatmayı Binbaşı Niyazi'den öğrendi, Ragıp Tuğtekin le pekiştirdi, Hayali Küçük Ali'den etkilendi. Gerçi dönemin bütün ustalarından bir şeyler kaptı. Ama o hiçbir zaman, hiçbir ustanın taklitçisi olmadı. Kendine özgü olmayı yeğledi. Şunu diyebilirim ki Orhan Kurt, bugün hiç kimseye benzemeyen özgün, tamamen başka, farklı ama sanat seviyesi üstün, yadsınamayacak kadar şahsiyet sahibi bir sanatçıdır. Orhan Kurt, kukla sanatı ile de uğraşmıştır. Kendi yaptığı ipli ve ibiş el kuklalarıyla yurt içi ve yurt dışında sayısız gösterilerde bulunmuştur. Orhan Kurt 50 yılı aşkın sanat hayatında bir çok ulusal ve uluslararası festival, şenlik ve organizasyonlarda gösteriler yapmıştır. Kültür Bakanlığının her düzenlemesinde yer almış, çeşitli kurslarda ve öğretim çalışmalarında öğretim görevlisi olarak bulunmuştur. Açtığı tasvir sergilerinin sayısını hatırlamak ve listelemek bugün için mümkün değildir. Birçok öğrenci de yetiştirmiştir. Oğlu Akın Kurt ve Murat Huten değerli birer hayali sanatçılarıdır. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, 2003 yılında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesini kabul etmiştir. Ülkemiz bu sözleşmeye 2006 yılında imza atarak taraf olmuştur. Sözleşmede Somut Olmaya Kültürel Miras toplulukların, grupların ve bazı durumlarda şahısların, kültürel mirasların birer parçası olarak benimsenmiştir. Bu tanıma uyan; uygulamalar, temsiller, anlatılar, bilgiler, beceriler ve bunlara ait araç-gereçler ve mekânlar kültürel miras olarak sayılmaktadır. Bu 2006 tarihinden sonra, Türkiye UNESCO nezdinde büyük çalışmalar yapmış, 2009 yılı içerisinde; UNESCO tarafından Karagöz, Âşıklık Geleneği, Mey Sanatı, Sema Gösterileri, Nevruz gibi kültürel oluşumlar; Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul edilmiştir. Türkiye görevli kıldığı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından; Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanter çalışmalarında bulunmuştur. Buna ilişkin olarak, kültürel mirasımızın belli unsurlarını korumak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için, yüksek düzeyde bilgi ve beceriye sahip hayatta olan bazı kişileri Yaşayan İnsan Hazinesi olarak tespit etmiştir yılı için yapılan bu değerlendirme sonucu; Karagöz sanatçılarından Hayali Tacettin Diker, Hayali Orhan Kurt, Hayali Metin Özlen; Çini sanatçılarından Sıtkı Olçar; Keçe sanatçılarından Mehmet Girgiç; otantik çalgı sanatçılarından Çam düdüğü sanatçısı Hayri Dev; âşıklık geleneği sanatçılarından Âşık Şeref Taşlıova Yaşayan İnsan Hazineleri olarak ilan edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu 7 insan hazinelerini kamuoyuna ilan etmek amacıyla bir tören düzenlemiştir. 14 Ocak 2010 tarihinde İstanbul da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Marmara Salonu nda yapılan bir törenle kendilerine birer madalya ile teşekkür belgesi verilmiştir. UNIMA Türkiye Millî Merkezinin Başkan Yardımcısı Hayali Orhan Kurt ile üyelerinden Hayali Tacettin Diker ve Hayali Metin Özlen e bu törende ödülleri Bakan Ertuğrul Günay tarafından verilmiştir. UNIMA Türkiye Millî Merkezi Başkanı Mevlüt Özhan da bu törene katılmıştır. UNIMA Türkiye Millî Merkezinin değerli mensuplarının bu ödülü almaları Merkezimizin üyelerini son derece sevindirmiştir. Diğer Yaşayan İnsan Hazinesi olan sanatçılarımızla birlikte, bu değerli Karagöz sanatçılarımızı kutluyoruz. Orhan Kurt la birlikte diğer iki sanatçımız Tacettin Diker ve Metin Özlen; bugün yaşayan Karagöz sanatçıları içinde sanat seviyeleriyle, deneyimleriyle, tasvir yapımındaki orjinallik ve ustalıklarıyla, bu sanatı temsil etme vasıflarıyla korunması gereken çınarlar gibidirler. Orhan Kurt u ve diğer değerli sanatçılarımızın değerini bilelim. Mersin Üniversitesi (MEÜ) tarafından kurulan ve içinde sesli kütüphaneden müzik ve seramik atölyelerine kadar çok çeşitli kültürel imkanların yer aldığı "Engelsiz Kültür Sanat Merkezi", engellilerin kültür ve sanat hayatı içinde de söz sahibi olmasını hedefliyor. MERSİN - Merkezin koordinatörü Soner Yurttaş, AA muhabirine, MEÜ'nün stratejik hedefleri arasında her zaman engellilere yönelik projelerin yer aldığını söyledi. Bu kapsamda ihtiyaçları analiz ederek çalışma yaptıklarını anlatan Yurttaş, araştırmalar sonucunda engellilere yönelik kompleks bir kültür merkezinin eksikliğini tespit ettiklerini ifade etti. Yurttaş, bu eksikliği gidermek için çıktıkları yolun sonunda Yenişehir Yerleşkesi içerisinde Engelsiz Kültür Sanat Merkezi'ni açtıklarını belirterek, merkeze hibe programı kapsamında Çukurova Kalkınma Ajansından destek alındığını bildirdi. Projede ilk olarak engellilerin kültürel değerlere ulaşabilmesi için merkeze bir kütüphane kurulduğunu aktaran Yurttaş, şöyle devam etti: "O kütüphanenin içerisinde görme, işitme veya ortopedik engelli ayrımı yapılmaksızın herkesin her türlü bilgiye ulaşabileceği donanımlar ve yazılımlar oluşturuldu. Bunun dışında sesli kitap okumak için kayıt odası kuruldu ve oluşturulan sesli kitapların engellilere dağıtılması yönünde bir planlama yapıldı. Bununla birlikte bir müzik atölyesi kuruldu ve bir orkestra oluşturulacak kadar müzik materyali alındı. Herhangi bir engel grubundaki bireyin talebini karşılamak için müzik çalışmalarına başlandı. Bunun dışında fotoğrafçılık, seramik ve resim atölyelerinde de eğitim veriliyor. Burası tam bir kompleks oldu." Yurttaş, engellilerin kültür ve sanat hayatına daha çok katılım göstermesi için oluşturulan merkezin yeni açılmasına rağmen büyük ilgi gördüğünü söyledi. Seramik atölyesi eğitmenlerden Şermin Kılıçarslan de bir kurs mantığıyla hareket etmediklerini, engellilere ulaşabilecekleri kültürel faaliyetler oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Kılıçarslan, çok geniş alanda hizmet veren merkeze gelenlerin de kültürel hayat içinde olmaktan mutluluk duyduklarını vurgulayarak, "Seramik atölyesinde şu an 4 bedensel, 2 işitme ve 1 de zihinsel engelli bireyimiz var. Çalışmaları çok iyi gidiyor. Onların yaptıkları ürünlerle Bodrum'da UNESCO destekli açılacak bir sergiye katılacağız. Aileler de engelli kardeşlerimize büyük destek veriyor" dedi. Bedensel engelli Öznur Doğan ise merkezde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Burayı çok sevdim. Bir şeyler ortaya çıkarmak, emek vermek bize iyi geliyor. Bir işe yaradığımızı 19 Ağustos 2015 Çarşamba9 Üniversitede engelsiz kültür sanat hissetmek güzel oluyor. Burada yaptığımız işlerde, 'Bu benim diyebilmek' bizlere olumlu bir duygu yaşatıyor" diye konuştu. Merkezden yararlanan Nimet Altın da gerçekleştirdikleri sanatsal faaliyetlerin kendilerine çok iyi geldiğini ve eğlenceli vakit geçirdiklerini belirterek, kültür ve sanat hayatı içinde olmanın mutluluk verici olduğunu ifade etti. (AA) Padişehir, Panorama 1453 Tarih Müzesi'nde Marmara Depremi'nin 16. yılı fotoğraf sergisi DÜZCE - Düzce'de Deprem Fotoğrafları Sergisi açıldı. Anıtpark Meydanı'nda düzenlenen sergide merhum gazeteci Mehmet Kıdıman'ın 17 Ağustos 1999 Marmara ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin ardından çektiği yaklaşık 20 bin fotoğraf ve gazete küpürü yer alıyor. Serginin açılışı, merhum gazetecinin oğulları Ali ve Arif Kıdıman ile vatandaşlar tarafından yapıldı. Arif Kıdıman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının depremlerde çektiği İSTANBUL - "Padişehir" adlı videoart çalışması, 19 Ağustos'tan itibaren Panorama 1453 Tarih Müzesi'nde seyredilebilecek. İstanbul'un fetih anının resmedildiği ve dünyadaki tek tam panoramik müze olma unvanını taşıyan Panorama 1453 Tarih Müzesi, sanatçı Fatma Zeynep Çilek'in hazırladığı videoart çalışması "Padişehir"e ev sahipliği yapacak. Müzede, 19 Ağustos Çarşamba günüden itibaren seyredilebilecek olan videoart, tarihi yarımada döneminden bir kesit sunarken çağdaş sanat formunu geleneksel hat sanatı ile buluşturacak. Çalışmada, tarihi yarımadanın siluetiyle, "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur" Hadis-i Şerif'i de kufi tarzda yer alıyor. Sanatçı Fatma Zeynep Çilek, yaptığı açıklamada, "Padişehir"i izleyenlerin karşısında bir İstanbul şehri bulunduğunu ancak aslında ekranda kentin silüetini oluşturan bir hat yazısı olduğunu belirtti. Videoartın fonunun martı sesleri ve ezan edalarıyla süslendiğini ifade eden Çilek, "Bu eserim, şehrin sahibi olma duygusunu, bir medeniyetin, bir şehri hem kuşatıp hem fethedip hem de yeniden üretme duygusunu anlatıyor. İşimde kendi kültürümüzü merkeze alan bir çağdaş sanat üretmeye çalıştım" ifadelerini kullandı. (AA) fotoğrafların ve biriktirdiği gazete küpürlerinin her yıl sergilediğini söyledi. Depremin unutulmaması gerektiğini belirten Kıdıman, "Amacımız acıları tazelemek değil, geleceğe ışık tutmak çünkü depremler hayatımızda hep olacak. Farklı bir nesil yetişiyor, onlara ışık tutma hedefindeyiz. Ömrümüz ve gücümüz yettiği sürece bu sergiyi 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin yıl dönümlerinde açacağız. Bu sergi babamızdan bize mirastır, onu her zaman yaşatacağız" şeklinde konuştu. (AA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER NEFESİ İKİYE BÖLMEK Mutluluk, sükût merdivenlerini çıkabilenlere tebessüm eder. İnanmak güvenmektir, güvenmek yâr için ölmek. Aşk, nefesi bile ikiye bölmek Siz sükûtla can bulan sözleri bilir misiniz ya da duydunuz mu hiç kalbin içindeki kalbin konuşmasını? Hiç şahit oldunuz mu bir ruhun sevdiği kalbe şakımasına? Her saniye bir basamak mahşere, her gün mutlak mutluluğa merdiven. Aşkla coşan gönül her nefeste yediveren. Sükût bazen sağır eder insanı ama âşık olan gönüller sessizlikte bile duyarlar canan bildikleri canın sesini. Mutluluk sükût merdivenlerini çıkabilenlere tebessüm eder, âşık için can nedir ki, cana ruh veren sevilen için Mevlâ dan gayrı her şeyi feda etmeye değer. Nefes aşkla alınan, nefes aşkla verilendir. Âşık için gülmek yârin gülüşü, âşık için ölmek yârsız alınan nefeslerce ruhun ölüşüdür. Bir kere inanır, bir kere güvenir insan. Aşk bir defa yaşanır bir gönülde, sevdaya bir kere tutulur kalp ve bin defa da kurban etse de canını yâre, yine de doyamaz âşık bu ölüşlere. Her gece direnmek yâre, her sabah ona yenilerek kalmak ne güzel. Sonsuzca mağlubiyeti, sonsuzca arzuyu yaşamak ve yârin hayalinde bile kendini kaybedip nefeslerce onda asılı kalmak ne güzel. Nefes ki sadece âşığın kendisi için aldığı değildir, nefes aslında iki kişiliktir. Âşığı âşık eden, gönlü gönül, hayatı hayat eden her şeyin sahibi Hüdâ ya şükür ve hayatı anlamlı kılan yâre teşekkürdür. Nefes ikiye bölünürse nefestir, ses yârdan gelenin maşuğun dilinde terennüme dönüşen sözdür. Yârsız geçen zaman, yârsız olan hayat âşığı kör, nefesi çekilmez kılan közdür. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Kendimden geçerim ben seyranına daldıkça Ayna olur gözlerin göz bebeklerin mahşer. Mutluluk ve huzuru ben kalbinden aldıkça Yüreğim her gün büyür; mahşer olur her bir yer.

10 10 19 Ağustos 2015 Çarşamba SAĞLIK Sağlıklı bir yaşam için 5 alışkanlığınızı değiştirin HABER MERKEZİ - Yoğun iş hayatı, trafik, stres ve ekonomik kaygılar yaşam şartlarını düzensiz hale getirirken, beslenme alışkanlıklarımızı ve sağlığımızı da olumsuz etkiliyor. İdeal kiloya ulaşmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek için birkaç alışkanlığın değiştirilmesi yeterli olabiliyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca Sevim, sağlıklı ve dengeli bir hayat için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Metropollerdeki aşırı trafik, yoğun iş hayatı ve bunlara bağlı olarak birçok insanın yaşamak zorunda kaldığı stres, yaşam alışkanlıklarını düzensiz ve kontrolsüz hale getirmektedir. Bu durum, pek çok insanı kilo sorunu ve sağlıksız bir yaşam ile karşı karşıya bırakmaktadır. Genellikle aşırı kilolardan kurtulmak için hızla diyet programları uygulanmaya çalışılır. Bir an önce zayıflamak isteyenler tüm alışkanlıklarını tek seferde değiştirmeye çalışırlar. Kendi potansiyelinin farkında olmadan ve kendini zorlayarak yapılan programlar ise birçok insanda hayal kırıklığına ve motivasyon eksikliklerine neden olur. Kısa zamanda ulaşılması çok zor hedefler belirlemek yerine, ulaşılabilir hedefler belirlemek çok önemlidir. Kişi hayatını ve alışkanlıklarını baştan sona değiştirmeye çalışmak yerine, birkaç önemli değişiklikle hayatını yeniden planlayabilir. Beslenme ve fiziksel aktivite olarak neler yapıyorum? Kişi öncelikle bu soruyu kendine sorabilir ve tüm yaptıklarını bir liste olarak kaydedebilir. Bir kağıda yazıp, ev ve işyerinde sürekli görebileceği bir noktaya asması yeterli olacaktır. Yapılanlar ortaya çıkınca, yapılmayanlar daha net hale gelecektir ve kişi böylece bir başlangıç planı belirleyebilir. Beslenme alışkanlıklarınızla ilgili küçük düzenlemelerle zinde ve sağlıklı kalabilirsiniz 1. Sağlıklı kahvaltı alışkanlığı edinmeye çalışın, tam taneli tahılları ekleyin, kızartmaları hayatınızdan çıkartın 2. Yemek yerken veya atıştırma esnasında televizyon izlemeyin, dikkat dağıtıcı aktivitelerden kaçının 3. Günde kaç porsiyon sebze ve meyve tükettiğinizi hesaplayın, hedefinizin 3 olmasına dikkat edin. Zamanla günde 5 porsiyona çıkılabilir. 4. Su tüketiminizi artırın, belki de düşündüğünüzden daha az tüketiyorsunuz, 2 litreye ne kadar yakınsınız? Bunun değerlendirmesini yapın ve suyunuzu yanınızdan ayırmayın. 5. Haftada 3 kez, minimum 30 dakika olacak şekilde, bireysel hazırlanmış, orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapın. Beslenmeyi keyifli hale getirin Bu düzenlemelerdeki ilk ve en temel hedef, sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılmasıdır. Bunun yolu da bireysel olarak hazırlanmış bir plandan geçer. Kötü beslenme alışkanlıklarını değiştirmek bu konudaki maddelerden sadece bir tanesidir. Doğru bir beslenme programı uygulamak için mutlaka bir uzmandan destek alınmalıdır. Kişi ekip çalışması ile bu işin aslında ne kadar kolay ve keyifli olduğunu görüp, tüm bakış açısını değiştirebilir. Çocuklarda diş muayenesi korkusunu önlemek için 10 öneri Ağız ve diş sağlığının hayat boyu korunması için bakım ve kontrollere bebeğin 6. ayından itibaren başlanması gerekiyor. Vücut sağlığı açısından büyük önem taşıyan diş kontrollerinin fobi nedeniyle ihmal edilmesi, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Erişkin bireylerde sık görülen diş muayenesi korkusunun, küçük yaşlarda ortaya çıkmaması için muayene öncesinde bazı önlemler almak gerekiyor. HABER MERKEZİ - Ağız ve diş sağlığının hayat boyu korunması için bakım ve kontrollere bebeğin 6. ayından itibaren başlanması gerekiyor. Vücut sağlığı açısından büyük önem taşıyan diş kontrollerinin fobi nedeniyle ihmal edilmesi, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Erişkin bireylerde sık görülen diş muayenesi korkusunun, küçük yaşlarda ortaya çıkmaması için muayene öncesinde bazı önlemler almak gerekiyor. Memorial Ankara Hastanesi Ağız ve Diş Hastalıkları Bölümü nden Pedodondist Dr. Dt. Cansu Büyük, ebeveynlerin çocuklarını diş muayenesine götürmeden önce dikkat etmeleri gerekenleri sıraladı. 1) İğne, acı, diş çekimi gibi kelimeleri kullanmaktan kaçının. Çocuğunuza, Uslu durmazsan iğne yaparlar gibi negatif bir cümleler kurmayın. Çocuğa iğne yok denilse bile, iğne kelimesi korkması için yeterli olacaktır. 2) Çocuğunuza yapılacak işlemin dişlerin kontrolü, diş sayımı, dişlerin yıkanması olacağını söyleyin. Hatta diş hekimine gelmeden önce, evde çocuğunuzun dişlerini kontrol ederek, onun da sizinkileri kontrol etmesine izin vererek diş hekimliği oyunu oynayın. 3) Çocuğunuza kendi endişelerinizi yansıtmamaya ve sakin olmaya çalışın. Diş hekimine gitmekten ADANA - Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Abalı, aşırı sıcaklara karşı hipertansiyon hastalarının mümkün olduğunca bol su ve sıvı almalarını, tuzlu gıdaları tüketirken de ölçülü olmaları gerektiğini ifade etti. Abalı, yaptığı yazılı açıklamasında, normal bireylerin dahi tüm vücut dengesini bozabilecek seviyelere ulaşan yaz sıcaklarının özellikle tansiyon hastalarını olumsuz etkilediğini belirterek, havadaki nemle birlikte şiddeti artan ve hastalıklara sebep olan aşırı sıcaklarda tansiyon hastalarının birtakım tedbirler almaları konusunda bazı tavsiyelerde çekiniyor olsanız da bunu çocuğunuzun yanında dile getirmeyin. 4) Yapılacak işlemler hakkında çocuğunuza detaylı bilgiler vermekten kaçının. Ebeveynlerin ve diş hekiminin verdiği bilgilerin birbirinden farklı olması veya aynı konunun farklı şekillerde aktarılması çocukta güvenin azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, işlemler hakkında çocuğun anlayacağı şekilde açıklama yapılmasını diş hekimine bırakın. 5) İleri derecede diş çürüğü olan bir çocuk, bu durumun farkındadır ve diş hekimine gittiğinde zor bir tedaviye başlanacağını düşündüğünden, daha fazla tedirginlik hisseder. Çocuğunuzun diş bakımını birlikte yaparak, herhangi bir çürüğü ilerlemeden fark edebilir, daha kolay önlemler alınmasını sağlayabilirsiniz. 6) Diş hekimi korkusu olan çocukların; diş hekimi korkusu olmayan, daha önceden tedavilerini kolaylıkla yaptırmış bir arkadaşıyla birlikte randevuya gelmeleri, pozitif bir etki yaratabilir. 7) Randevu sonrasında çocuğun hoşuna gidecek bir aktivite programı yapılması, muayene veya tedavi bulundu. Sıcak havaların özellikle aşırı nemle birleştiği takdirde hipertansiyon hastalarında olumsuz etkilere yol açabildiğine işaret eden Abalı, "Aşırı su ve tuz kaybı, kontrol altında hipertansiyonu olan bir hastanın kan basıncında ani düşmelere yol açabilir. Ayrıca kan basıncını düşürmek için kullanılan ilaçların bazıları da vücuttan su ve elektrolit atımı sağladığı için olumsuz bir tablo meydana gelebilir. Bu nedenle hipertansiyon hastaları mümkün olduğunca bol su ve sıvı almalı, tuzlu gıdaları tüketirken de ölçülü olmalıdırlar" ifadelerini kullandı. Sıcak havanın damarlar üzerinde gevşetici etki yaptığını aktaran Abalı, bu durumun damarların genişlemesine ve tansiyonun düşmesine neden olduğunu söz konusu durumun sağlıklı insanlar için de yüksek tansiyon hastaları için risk taşıdığını kaydetti. Tansiyon düşüklüğünün yorgunluk, halsizlik, oturduğu yerden aniden ayağa kalkıldığında baş dönmesi gibi belirtiler ile ortaya çıkabileceğini, hastanın böyle bir durumda ilacı kesmeden kendisini takip eden doktora başvurması gerektiğini bildiren Abalı, yüksek tansiyon hastalarının güneşin altında uzun süre kalmamaları gerektiğini ifade etti. (AA) sırasında onu cesaretlendirmek ve motive etmek amacıyla kullanılabilir. 8) Özellikle küçük yaştaki çocukların ilgilerinin çabuk dağılabileceğini, diş hekimi koltuğunda erişkinler gibi uzun süre oturamayacaklarını düşünerek, muayene ve tedavi esnasında diş hekimiyle işbirliği içinde olmaya çalışın. Çocuk diş hekimleri, tedirgin ve ilk kez diş hekimine gelmiş bir çocukta, çocuğun kullanılan aletlere alışması, güven ve iletişimin sağlanması amacıyla kısa sürecek işlemlerden başlamayı doğru bulmaktadırlar. Ancak acil durumlarda tedavi sırası değişiklik gösterebilir. 9) Yapılan işlem sadece muayene bile olsa, bittiğinde çocuğunuzu tebrik edin. Tedavi sonrasında, 'cesaret diploması' gibi çocuğu motive edici belgeler verilebilir. Çocuğa tedavi öncesinde hediye verip, işleme zorlamaktansa; sonrasında tebrik amacıyla küçük hediyeler verilmesi daha doğru olacaktır. 10) Çocuğunuzun tanıştığı ilk diş hekiminin, çocuk diş hekimi uzmanı olması, ilk randevunun ve sonraki randevuların olumlu geçmesine yardımcı olacaktır. Bu uzmanların bulundukları kliniklerin; bekleme salonu, muayene odası çocuğun ilgisini çekecek, kendisini güvende hissedecek şekilde düzenlendiğinden çocuğun korkularının azalmasına olumlu etkide bulunabilir. Aşırı sıcaklara karşı tansiyon hastalarına uyarı T.C MAMAK BELEDiYE BAŞKANLIĞINDAN İLAN METNİ Yaz sıcaklarında aşırı terlemeye botoks önlemi Vücut için doğal bir süreç olan terleme, özellikle yaz aylarında iş ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkiliyor. Bölgesel aşırı terleme, hastaların kıyafetlerinde iz bırakması sebebiyle açık renk giyinmelerine hatta tokalaşmalarına bile engel olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Dermatoloji Bölümü nden Doç. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, bölgesel aşırı terleme ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Bölgesel ya da yaygın olabilen aşırı terleme; diyabetli hastalarda, tiroid bezi aşırı çalışan kişilerde ve kanser hastalarında sıklıkla oluşabilmektedir. Ayrıca koltuk altı, el ve ayaklarda duygusal faktörlere bağlı olduğu düşünülen bölgesel aşırı terleme görülebilmektedir. Bölgesel terlemede sinirsel uyarım sonucu terleme bezlerinin normalden fazla çalışmasının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Aşırı terleme yani hiperhidroz hastanın iş ve sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen bir hastalıktır. Örneğin; koltuk altı terlemesi kıyafetlerde ıslaklık ve iz oluşturarak hastayı sosyal ortamlarda utandıracak hoş olmayan durumlara yol açabilmektedir. Ayrıca, derinin tahriş olması ve kötü bir koku oluşması da hastanın sosyal yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bunların yanı sıra, ellerdeki terlemeye bağlı olarak tokalaşma sırasında yaşanan olumsuzluklar ise kişinin iş yaşamında zorluk yaratabilmektedir. Bölgesel terleme kişinin hayatını tehdit etmese de, yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltan bir rahatsızlıktır ve mutlaka tedavi edilmelidir. Bölgesel aşırı terleme için kişiye özel tedavi alternatiflerinden hangisinin uygulanacağına uzman doktor ile birlikte karar verilmelidir. Bu tedaviler şöyle sıralanmaktadır: Ağızdan alınan ilaçlar Metal tozların bölgesel olarak kullanımı İyontoforez yöntemi Cerrahi tedavi yöntemleri Botoks (Botulinium toksini A) Bölgesel aşırı terlemenin tedavisinde alternatif yöntemler kullanılmasına rağmen günümüzde rahatsızlığın tedavisi için en etkili ve kolay işlem botoks uygulamasıdır. Aşırı terleme tedavisinde kullanılan A tipi botulinium toksini (BTX-A), besin zehirlenmelerinden sorumlu olan bakteriden elde edilen bir toksindir. Botoks tedavisi öncesinde, uygulama yapılacak bölge iyot testi ile belirlenmektedir. İyot uygulanan bölgelerde terleme varsa deri rengi siyahlaşmaktadır. Daha sonra bu madde deri içine enjekte edilmektedir. El ve ayaklardaki uygulama ağrılı olabileceği için tedavi öncesinde bölgesel anestezi yapılmaktadır. Koltuk altında uygulama daha ağrısız olduğu için, bu işleme özel kremlerin bir saat öncesinde terleme bölgesine sürülmesi yeterli olmaktadır. İşlemden birkaç gün sonra şikayetlerin sona erdiği görülür. 1 Belediyemiz sınırları içerisinde Üreğil Mahallesi nde ada 2 parsel, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 36. maddesine göre Kapalı Teklif Usulü ile tarihinde Salı günü Belediyemiz Merkez binası içerisinde bulunan Encümen salonunda, Encümen huzurunda ihale edilerek satılacaktır. 2 Arsanın konumu, alanı, tahmin edilen bedeli,geçici teminat miktarı, İhale tarihi ve saati aşağıda belirtilmiştir. 3 Arsa satışı ile ilgili olarak 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre ihalelere katılmaları sakıncalı olan kimseler gerek doğrudan gerekse vekaleten ihaleye katılamazlar. İhaleye girip de teminatlarını yakanlar bir yıl süre ile Belediyemizce açılacak ihalelere katılamazlar. SIRA NO: MAHALLESİ ADA NO PARSEL NO YÜZ ÖLÇÜMÜ HİSSE NİSBETİ: MUHAMMEN BEDEL: GEÇİCİ TEMİNAT: İHALE TARİHİ: İHALE SAATİ: 1 Üreğil m² TAM ,00-TL ,00-TL :30 4 İhaleye çıkarılan Arsaya ilişkin ihale Şartname ve ekleri TL.(yüzelli) Bedel karşılığı verilecek olup, Şartname ve ekleri Emlak ve İstimlak Müdürlüğünde ücretsiz olarak incelenebilir. 5 Söz konusu arsaların ihalesine gerçek ve tüzel kişilerle birlikte yabancı uyruklu kişi ve kuruluşlar ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Gayri Menkul iktisap edebileceğini gösterir Dışişleri Bakanlığından alınmış Belge ve Türkiye de ikametgahlarını ibraz etmeleri şartı ile ihaleye katılabileceklerdir. 6 İhaleye katılacak olanlar arsanın ihalesine ait teminat bedellerini ihale tarihi olan Salı günü en geç saat 09:00 a kadar Emlak ve İstimlak Müdürlüğünden alacakları ödenti belgesi ile yatıracaklardır. 7 Belediyemiz Encümeni arsalara ait ihaleyi yapıp yapmamak da ve uygun teklifi tespit etmekte serbesttir. Resmi İlanlar Basın (

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Safranbolu evleri, zamana ve afetlere meydan okuyor Karabük'ün Safranbolu ilçesinde bulunan Osmanlı mimarisinin ve 100 yıl önceki Türk yaşantısını çok iyi yansıtan tarihi konaklar yüzyıllardır ayakta. Temeli kayaya ulaşıncaya kadar kazılan Safranbolu evleri, birbirinden bağımsız yapılan bölümleri ve 'çatkı' denilen sistemle inşa edilme özellikleri sayesinde yüzyıllardır her türlü doğal afete karşı ayakta kalıyor. 18 ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa edilen bu konaklar sağlam bir mimari ile kuruldu. KARABÜK - Tarihi konaklarda binlerce yılın verdiği deneyimler ve bilgilerle oluşan ustalığın kullanıldığını anlatan Araştırmacı Gazeteci Yazar Aytekin Kuş, şu bilgileri paylaştı: "Tarihi mimari korumada önemli bir yer alan Safranbolu'nun tarihi konaklar akıllı yaşamın ipuçlarını gösteren bir kanıttır. Zemin kat taştan, coğrafi yapıya uygun hale getirildikten sonra, diğer katlar ahşap şekilde yapılmıştır. Dikme, dökme, çatkı gibi ayrıntılarla hem depremlere hem de diğer olumsuz koşullara karşı yüzyıllardır ayakta kalmıştır. Ülkemizde birçok deprem olmuş, ancak bu tür yapılar hep ayakta kalmıştır. Çünkü, bu evlerde çatkı sistemi çok iyi düşünülmüş. Safranbolu konakları gibi geleneksel Türk evleri, en yüksek şiddetteki depreme bile dayanır. Depremin çok şiddetli olduğu bazı ülkeler, çelik kullanarak bizim evlerimizdeki çatkı sistemini binalarında uyguluyorlar." Aytekin Kuş, bazı evlerde ise yangına karşı yangın duvarları oluşturulduğunu belirterek, "Mescit sokağında bulunan bir evin özelliği ise sadece depremlere karşı ayakta durmasını sağlamasının yanı sıra temelden çatıya kadar bir taş duvarın olması. Bu taş duvar, birlikte yaşamanın sosyal projesine bir örnek. Üst kısımlarda meydana gelebilecek bir yangın olayına karşılık evin bir kısmını kurtarır, eğer alt kısımdan bir yangın meydana gelirse mahalledeki evlerin daha az zarar görmesini sağlamak için yapılmıştır. Bu tür evleri Safranbolu nun bazı tarihi evlerinde görebiliriz." diye konuştu. Reha Günay'ın 'Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri' kitabında belirtildiği gibi Safranbolu evlerinin temeli genellikle bir kayaya rastlanıncaya kadar kazılmış, taş duvarlar ise balık kılçığı yöntemiyle yapılmış. Taş duvarların arasında 'sar' denilen ahşap hatlar yerleştirilen konaklarda, ahşap kısmında köşelerde yanlamalar, duvarlarda ise 70 santimetre aralığında dikmeler kullanılmış. Ahşap çatkı sistemi, hem yatay kuvvetlere karşı dayanıklı olması hem de hafifliği nedeniyle daha güvenilir olmasından dolayı tercih edilmiş BUL- MACA Soldan sağa: 1. Uzunluğu 40 cm, sırtı pürtüklü, esmer renkli yassı bir balık. 2. Kökboyası. 3. Öğrenci kimlik belgesi. Yalnız, sadece, olsa olsa anlamında kullanılan sözcük. 4. İlenme, beddua. Yiyecek, içecek ve başka gereksinim maddeleri satan dükkân. 5. Yurdumuzun kuzeyinde bir dağ sırası. Söz, lakırdı. 6. Arka, geri, peş. Halat ucu. 7. İstikbal, gelecek. Diploma. 8. Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen demir, karbon alaşımı, pulat. Boru sesi. 9. Kara taşıtlarından biri. Soyundan gelinen kimse. 10. Sahip, iye, malik. Orta yaşta, saçları kırlaşmış erkek. 11. Tarlayı sulamakta kullanılan tahta oluklar. Bir haber ajansının kısaltması. 12. Bir şeyin tamamlanması için tanınan ek süre. Bir aydınlatma aracı. 13. Taraça. Aylık. 14. Dul kadınlar. 15. Güzel, hoş. Bir yağış türü. İki tarla arasındaki sınır. 16. Boğa güreşi alanı. Varlıkların görüntüsünü veren sırlı cam. 17. Titanın simgesi. Yaban incirinin döllenmesinde etkili olan sinek. 18. Duman karası. Argoda çok sarhoş olmuş kimse. Yanardağ püskürtüsü. 19. Bilim. Beyoğlu ilçesine eskiden verilen ad. 20. İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü. Utanma, utanç duyma. Yukarıdan aşağıya: 1. Bir iskambil oyunu. Öleceği kesinleşen bir hastanın doktor raporuyla ya da kendi isteğiyle öldürülmesi. 2. Tanrısal. Gemi yapılan yer. İridyumun simgesi. Ölü gömülen çukur, mezar. 3. Bulutların alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman. Sıkıntı, dert, keder, üzüntü. Bolluk, gürlük. Bir nota. 4. Eş basınç. Güney Amerika da kurulmuş eski bir devlet. Gaziantep ilinin bir ilçesi. 5. Baryumun simgesi. Eski Roma ve Yunan uygarlıkları ile ilgili olan. Şarkı, türkü. Güzel sesli küçük bir tür kuş. Kalça kemiği. 6. İri taneli bezelye. Asya da bir göl. Fas ın plaka işareti. Parola. 7. Atın eşkin yürüyüşü. Para, evrak gibi şeyleri taşımaya yarayan, deri ya da kumaştan yapılmış kap. Deniz kuvvetlerinde bir aşama. Panama nın plaka işareti. 8. Turşusu yapılan yaban soğanı. Sermaye, kapital. At, aslan gibi hayvanların ensesinde bulunan kıllar. 9. Belirti, işaret, iz, nişan. Kurumuş tütün yaprağı rengi. Başkentimiz. 10. Soy. Kuranda bir sure. Bildik, tanıdık. Mevcut. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu Öte yandan düz toprakların tarım arazisi olarak kullanılmasını sağlamak için Safranbolu da bazı evler ise meyilli arazi üzerine yapılmış. Meyilli arazi üzerine yapılan bazı şakül sistemi yapılmış. Safranbolu'nun 1. derecede deprem bölgesinde olması nedeniyle ev sahibi tarafından evin odasına 2 adet eksantrik dikey şakül yaptırılmış. Bu şaküller normal zamanda çok rahat dönüyor. Ama evin temelinde veya evde herhangi kayma, oynama olduğu zaman şaküller dönmüyor. Böylece ev sahibi tehlikeyi önceden haber almış oluyor. Bu sistemin Fatih Sultan Mehmet zamanında camilerde kullanıldığı biliniyor. (CHA) Yuvadan düşen baykuş yavrusu tedavi ediliyor BURDUR - Afyonkarahisar'da yuvasından düşerek yaralanan kulaklı orman baykuşu yavrusu, Burdur'da rehabilitasyon merkezindeki tedavisinin ardından doğaya salınacak. Afyonkarahisar'ın Dazkırı ilçesine bağlı Yüreğil beldesinde yuvasından düşen yavru baykuşu gören Hüseyin Ata, durumu Burdur'daki Lisinia Yaban Hayatı Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi'nin sorumlusu Veteriner Hekim Öztürk Sarıca'ya bildirdi. Sarıca, tedavi edilerek doğaya salınması için Afyonkarahisar'a giderek aldığı baykuş yavrusunu merkeze getirdi. Öztürk Sarıca, gazetecilere yaptığı açıklamada, baykuşun kanadında ve ayaklarında küçük yaralanmalar olduğunu, şu an beslenemediğini söyledi. Baykuşu 2-3 ay kendilerinin elle beslemeleri gerektiğini anlatan Sarıca, "Elle beslerken baykuşa dokunmayacağız. Aynı zamanda tedavisini de sürdüreceğiz. Sonra doğaya bırakacağız" dedi. Kendilerine hemen haber verildiği için gerekli müdahaleyi yapabildiklerini ifade eden Sarıca, baykuşun doğaya yeniden kazandırılma şansının yüksek olduğunu bildirdi. Öte yandan Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü ekiplerinin, yine Afyonkarahisar'da yavruyken buldukları ve merkeze getirdikleri başka bir kulaklı orman baykuşunun tedavisi tamamlandı. Sarıca, bu baykuşu ise 2-3 hafta sonra doğaya salarak özgürlüğüne kavuşturacaklarını kaydetti. (AA) ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA Ağustos 2015 Çarşamba TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA DA EMPERYALİZME KARŞI AYDIN TAVRI Birçok edebiyat tarihçisi ve eleştirmene göre Fazıl Hüsnü Dağlarca, arası dönemde genellikle bireysel konulu, sezgiye dayalı, mistik ve metafizik nitelikli soyut şiirler yazdı. Hissettiklerine ve kendisine yansıyanlara önem verdi. Yani varlığa sezgileriyle baktı. Tabiatın enginliklerini, uzayı, kozmik dünyayı ve bir bütün olarak tabiatın kendisiyle olan ilişkisini irdeledi. Bu dönemi 1935 te Havaya Çizilen Dünya kitabının yayımlanmasıyla başlar. İlk dönem şiirlerinde insanın, dolayısıyla kendisinin kozmik dünyadaki yerini, evrendeki varoluşunu sorgulamıştır. İlk dönem şiirleri, hiç bilmediği, tanımadığı bir âleme gelen bir insanın ilk şaşkınlıklarını, tedirginliklerini, korkularını, çaresizliklerini, meraklarını, ilgilerini yansıtır. Şiirinde yeryüzünün, varlığımızın görünmeyen taraflarından sızan ışığı yakalamaya, evrenin sırlarını araştırmaya, tabiatın özünü ifade etmeye çalışır. Varlığa, evrene farklı bir bakışı vardır. Varlığı maddî boyutuyla değil, madde ötesi boyutuyla, soyut tarafıyla görmeye çalışır. Ancak bu, dinî-mistik tasavvufî bir görüş değildir. Kendine özgü bir metafizik duyarlığı vardır. Varlığı kimi zaman hayret, kimi zaman hayranlıkla anlama çabası içindedir. Fazıl Hüsnü evreni anlamaya çalışır. Evrene çok özgün bir yaklaşımı olsa bile bu sistemli bir felsefeye değil; bireysel sezgilerine dayanır. Ben şiiri koklayarak bulurum sözü onun varlığa ve evrene yaklaşım biçimini özetler. Sonradan edinilmiş bilgi ve kültür birikimiyle evrene yaklaşmayı doğru bulmaz ve o bunu Ay ın Güneş in ışığını yansıtmasına benzetir. Halbuki evrene kendi bireysel sezgisiyle yaklaşan şair, ışığı kendinden olan Güneş gibidir. Buna göre Güneş erkek, Ay ise dişi oluyor. Bu dönem bireysel dönemidir. Saf şiir anlayışına yakın ürünlerin verildiği bir dönemdir. İlk dönem şiirlerinde insan bilincinin içinde yaşadığı evrenle olan metafizik ilişkileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Birçok eleştirmenin belirttiği gibi 1950 lere kadar genellikle ilhama, sezgilere dayalı bireysel konulara ağırlık verir ta Çocuk ve Allah kitabını çıkarır. Evrene çocuğun saf duyarlığından bakar, varlığı, olayları onun gözüyle yoklamaya çalışır. Çocuk duyarlığına çok bağlı olan şair, çocuk şiirleri de yazar. Çocuk şiirleri beni kımıldatıyor, ısımı değiştiriyor, belki de çocukla şiirin evrensel yakınlığı anlatamadığım bu gizi biraz açıklar. O, çocuk tipini saflığın, iyi niyetin, yalınlığın, temizliğin, doğallığın, ilkelliğin sembolü olarak alır. Bilinçli ve bilgili insanlar gerçeği çarpıtırlar, politika yaparlar, çevreyi ve sosyal ilişkileri kirletirler. Çocuklar ise bilgi, kültür gibi dış etkilerden uzak oldukları için tamamiyle saf bir fıtratın sözcüsüdürler. Politika yapmayı bilmezler; onun için doğruyu söylerler. Ayrıca daha sonraki yıllarda yirmiyi aşkın çocuk şiiri kitabı BURSA - Raf ömrünün uzun olması ve büyüklükleri sebebiyle ithal çeşitlerin yoğun ilgi gördüğü ülkemizde, Mürdüm, Karaaslan gibi yerli erik çeşitleri neredeyse yok olma noktasına geldi. Bursalı köylü kadınlar ise, dedelerinden kalma birkaç ağacı hayatta tutarak, yerli erik çeşitlerinin hayatta kalmasını sağlıyor. 600 yıllık İnkaya Çınarı nın bulunduğu tarihi İnkaya Köyü kadınları, bahçelerinde kalan son birkaç tane Mürdüm ve Karaaslan erik ağacını korumaya çalışıyor. Kesilmesine izin vermedikleri ağaçlardan ürettikleri erikleri, köye gelen turistlere satıyor. Köylü kadınlardan Emine Emir, şunları dile getirdi: Ağaçlar eskiden kalma, Mürdüm dediğimiz erik çeşididir. Nesli bitiyor. Herkeste birkaç tane ağaç kaldı, bazı bahçelerde ise hiç yok. Bir de Karaaslan er iği var. Şimdi bunları diken yok. Aslında eskiden bunları kuruturlarmış, kışın hoşaf yapıp içerlermiş. Bunları kurutup pekmez yaparlarmış. Pekmezi bunlardan yaparlarmış eskiden. Gelir de arayıp bulamayanlar var. Yani pazarda kimse bulamıyor, başka erikleri alıyorlar bunlar diye. Yaşlılar tadını da lezzetini de biliyor. Kilosu 5 lira. Diğer eriklerle fiyatları aynı. Zeyni Güney ise dedelerinden kalm a ağaçları kestirmediklerini dile da yayınlamıştır. Bu döneminde idealist felsefeden, Bergson un sezgi kuramından, gerçeküstücülükten yararlanmıştır. Üslûbuna lirizm hâkimdir. Bu döneminde toplumsal ve siyasi konulara uzak durmuştur. Toplumcu Şiir Dönemi ( ): Yine bazı eleştirmenlere göre Fazıl Hüsnü nün bu dönemine ayrıca somut şiir dönemi de denmektedir. Bu dönemi de 1950 de Toprak Ana kitabının yayımlanmasıyla başlar ye kadarki şiirleri bireyseldir. Bu tarihten itibaren bireyselliğinden toplumsallığa, yerelden yeryüzüne yürümeye başlar. Bir anlamda felsefî ve metafizik anlamda kendini, bireyselliğini, varoluşunu sorgulama aşamasından sonra ikinci döneminde toplumsal, millî kimliğini bulma ve bunun üzerinde yoğunlaşma sürecine girer. Yani bireysel mistisizmden toplumsal mistisizme geçiş de diyebiliriz buna. Ancak bu dönemde de Asû (1955) kitabında olduğu gibi bireysel ve felsefî izleklerden vazgeçmiş değildir. Türk Olmak (1963) kitabından itibaren daha ağırlıklı biçimde toplumsal ve millî sorunlarla da ilgilenmeye başladı. Bu tür şiirlerinde kimi zaman didaktik üslûp tuzağına düşmekten kurtulamıyor. Bu dönemde anladığına inandığı hayatı, varlığı, oluşu yorumlama, kullanma, yönlendirme dönemi yani toplumsal konulara yönelme dönemi başlamıştır. Onun toplumsal ve tarihî konuları değerlendirirken kimi zaman evrensel nitelikli hümanist olmakla birlikte, çoğu zaman bir Türk milliyetçisidir. İkinci döneminde şiiri aklın kontrolünde planlı, disiplinli bir çalışma olarak görür ve salt ferdî izleklerle yetinmeyip; toplumsal sorunlara da eğilmek gereğine inanır. İdealistçe bir toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye başlar. Bu dönemde sezdirme üslûbu yerine açıklama, bildiri üslûbu daha çok görülür. Bu döneminde toplumsal ve siyasi şiirlere de yönelmiştir. Ayrıca gözüyle gördüklerine ve eliyle tuttuklarına önem verir oldu. Yani soyuttan somuta, ruhanî olandan maddî olana geçti. İlk döneminde kendisiyle tabiat arasındaki ilişkiye önem vermişti; bu ikinci döneminde ise bununla birlikte kendisiyle insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeye koyuldu. Yani daha toplumsal nitelikli şiirler yazmaya başladı. Toplumsal sorunları hem Müslüman, hem Türk, hem de evrensel bir insan olarak ele aldı. Müslüman bir Türk olarak emperyalizme tepki koydu, Türk tarihini işledi. İstanbul un fethinin, İstiklal Harbinin, Atatürk ün en güzel destanlarını yazdı. Evrensel anlamda da hem Cezayirlilerin hem Vietnamlıların, hem Japonların maruz kaldıkları emperyalist baskılara karşı tepkisel tavrını ortaya koymuştur. Ayrıca bu dönemde yine bireysel, mistik, metafizik, tasavvufî nitelikli konulara yer vermekten de geri kalmaz. Zaman zaman cinsellik içeren şiirler de yazdı. Nesli tükenen yerli erik çeşitlerine köylü kadınlar sahip çıkıyor getirdi. Güney, Bu ağaçları dedelerimiz dikmiş. Biz de bunları kesmedik, üretiyoruz, satıyoruz, temizleyip bakıyoruz. Neslini tüketmemek için uğraşıyoruz. Bu erikleri bilenler gelip alıyor ama yeni nesil bilmiyor. Bilmedikleri için de nerede büyük, hormonlu ilaçlı erik var onları alıyorlar. Bu erikleri sadece yaşlılar biliyor. Kendi bahçesinde sadece bir tane Mürdü m eriği ağacı kaldığını vurgulayan Güney, Bende bir tane ağaç var, komşumda iki tane var. Başka yok, nesli tükendi. Bunları kesip iri erikleri dikiyorlar. Biz direniyoruz ama ne kadar direniriz bilmiyorum. diye konuştu. (CHA)

12 12 haber 19 Ağustos 2015 Çarşamba Söz yeniden vatandaşta olunca Sayfa mı açar defter mi dürer Dursun ERKILIÇ ihtimaller içinden bir ihtimal hayata geçecek Yıldızı yine parlar veya hepten söner mi ve o minval üzre yürüyecek her şey Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür İcat edilen yol ve yöntemlerin bolluğu, mümbit demokrasi tarlamızın ürünü Davutoğlu rüştünü ispat için koşacak Ne olursa olsun, eninde, sonunda Tek başına olursa zahir daha coşacak değişmeyen tek şey; siyasilerin işinin de Belli molur belki de kendisini aşacak yolunun da seçmene düşecek olması Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür O zaman, seçmene hoş görünecekler Kılıçdaroğlu zaten noktayı koymamıştı Kendilerini çok iyi anlatıp, iki kelimelik Vatandaşla sohbete yüreği doymamıştı sihirli nesnenin oy un sahibi olmaları Gocunacak şeyi yok başını eğmemişti gerekecek Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür Siyasilerin durumunu tahlil etmek gerekirse, derim ki; Koalisyon umudu yandı, bitti, kül oldu! Böyle durumlarda balık kavağı çıkar! Zihinler, eller, diller başka türlü çalışır Bugün de öyle Siyaset dünyasında siyasiler; medya aleminde kalemşorlar; gündelik hayatın içinde kahvehane sohbetine katılan emmiler, dayılar öylesine yol-yöntem icat ediyor, öylesine ince hesaplar yapıyor ki; kitabını yazsalar kimse bu ne demez, diyemez İşin garibi, hepsinin de olabilirliği var! Yani, her söylenen yöntemin ayağı yere basıyor Havada kalan tek şey, önerilen yolların önündeki engelleri kaldıracak olan gücün ya da güçlerin dağılımı Allah herkesin gönlüne göre versin de, ANKARA - AK Parti'nin, CHP'nin ardından MHP ile yapılan hükümet kurma süreci görüşmelerinden de sonuç alamaması erken seçim ve "geçici bakanlar kurulu" kurulması ihtimalini güçlendirdi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile hükümet kurma sürecine ilişkin görüşmesinin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile de görüştü. Bu görüşmeden de sonuç alınamaması üzerine erken seçim ve "geçici bakanlar kurulu" kurulması ihtimali gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 63. Hükümet'i kurmak için AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu'nu 9 Temmuz'da görevlendirdi. Erdoğan'ın Anayasa gereği, Davutoğlu'na hükümeti kurmak için verdiği 45 günlük süre, 23 Ağustos'ta sona eriyor. Vatandaş kaçınılmaz bir seçime girecek Ya bir sayfa açacak ya bi defter dürecek Siyasete son şekli yine seçmen verecek Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür Erdoğan yine eski hallerine döner mi Ekibiyle yeniden meydanlara iner mi SEÇİm KARARI NASIL ALINIyOR? Bahçeli nin niyeti anlaşılır olmadı Benim gibi algısız mesajları almadı Koalisyon imkanı neden hayat bulmadı Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür Demirtaş ve Yüksekdağ nereleri geziyor Oluk gibi kan akar onlar kendin eziyor Bilemeyiz belki de böyle zafer seziyor Bir sayfa mı açılır defterler mi dürülür İbre "geçici bakanlar kurulu"ndan yana BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Anayasa'ya göre seçim kararı TBMM veya Cumhurbaşkanı tarafından alınabiliyor. Anayasa'nın 116. maddesi gereği yeni seçilen TBMM'de Başkanlık Divanı seçiminden sonra 45 gün içinde Bakanlar Kurulu'nun kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı'na danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebiliyor. Yenileme kararının Cumhurbaşkanınca verilmesi halinde bu kararın alındığı günden sonra gelen 90. günü takip eden ilk pazar seçim yapılıyor. Anayasa'nın 77. maddesine göre, 4 yılda bir yapılan TBMM seçimleri, bu süre dolmadan Meclis tarafından da yenilenebiliyor. Seçimlerin yenilenmesine dair önergeler, Anayasa Komisyonunda görüşülüyor ve Anayasa Komisyonu raporu Genel Kurulda gündemdeki bütün konulardan önce görüşüldükten sonra açık oya sunuluyor. Yenileme kararı, TBMM tarafından verilmişse Meclis, Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) danışarak, seçimin yapılacağı tarihi de belirliyor. Seçimlerin yenilenmesine veya ara seçim yapılmasına karar verildiği hallerde YSK, ilgili kanunların seçimlere ilişkin tespit ettiği süreleri kısaltarak uygulayabiliyor. SEÇİmLERDE geçici bakanlar KuRuLu Geçici bakanlar kurulu, iki koşulun bir araya gelmesi sonucu kuruluyor, 45 gün içinde hükümetin kurulamaması ve Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi. Anayasa'ya göre, TBMM seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesine karar verilmesi halinde, Bakanlar Kurulu çekiliyor ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere bir Başbakan atıyor. Geçici bakanlar kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları TBMM'deki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınıyor. Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını TBMM Başkanı tespit ederek Başbakana bildiriyor. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, TBMM içinden veya dışarıdan bağımsızlar atanıyor. Geçici bakanlar kurulu, yenilenme kararının Resmi Gazete'de ilanından itibaren beş gün içinde kuruluyor. Geçici bakanlar kurulu için güvenoyuna başvurulmuyor. Geçici bakanlar kurulu seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar görev yapıyor. (AA) Ressam-yazar düşün insanı FİKRET OTYAM ile keçi üzerine sohbetimiz Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, (Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, iortas@cu.edu.tr, rtas, Tweeter; İbrahim ORTAŞ?@iortas) Cumhuriyetimizin en büyük kazanımı herhâlde yetiştirdiği sınırlı sayıda düşünce üreten insanının kültürümüze kattığı değerler dersek abartmamış oluruz. Düşünmek, yazmak, resim yapmak, müzik yapmak, taşı ve tahtayı yontmak yani yaşamı bir başka şekilde anlatmak ve başkasının da bu yolla bilgi edinmesini sağlamak binlerce yıllık bir kültür aktarım yönetimidir. Bu tür düşünsel aktiviteler yolu ile doğa ve insandan yana bilgi üretmek, hakikati aramak ve savunmak ise hep sorunlu ve mücadeleler sonucunda kazanılmaktadır. Cumhuriyetin kurulması sonrası sağlanan eğitim birliği, Köy Enstitüler, üniversiteler ve Araştırma Enstitüleri ülkemizde çok değerli yazın, sanat ve bilim insanının yetişmesi sağlandı. Diğer yandan demokrasisinin tam olarak yerleşmemiş ve soğuk savaşın da etkisi ile zaman zaman bilim, sanat ve kültür çevreleri ile de çatışmalar yaşamıştır. Hele bizim gibi demokrasisi tam gelişmemişe toplumlarda yazar, sanatçı ve düşünür olmak biraz pabucu pahalı bir iş olsa gerek. Her başarı cezasız kalmaz denir ya, sanatta, bilimde bu bağlamda bedel ödemeyi gerektiriyor li yılların sonlarına doğru ismini hatırlayamadığım bir gazete veya dergide "kısa çubuk ince çubuktan hakkını alacak" diye okuduğum yazının yazarı olarak hatırlıyorum Fikret Otyam ı. Haksızlığa uğrayan en alttakilerin yani kısa çubuğun hakkını ve hukuku savunuyordu. Daha sonraları Fikret Otyam ın Güneydoğu sevdalısı olduğunu ve oralarda yüzleri güneş ışınları ile çatlamış, elleri nasırlaşmış Urfalı köylülerin yoksulluğunu ve ırgatlıklarını anlatan, resimlerini çizen kişi olduğunu öğrendim. Resimlerinde keçi ve iri gözlü renga renk giyimli Güneydoğulu kızların resimliyordu ağırlıklı olarak. Sonra çok yönlü kişiliği ve doğaya düşkünlüğü belki birazda büyük kentlerin yarattığı gürültü ve kirliliğe isyanı edercesine el işleri sanatçısı eşi Filiz Otyam ile Antalya'nın Gazipaşa kırsalına çekildiği ve orada sanatsal ve yazım işlevlerini sürdürdüğünü öğrendik. Üniversiteli yıllarda bilim sanat ve kültürle ilgilenince Fikret Otyamı daha iyi anladım ve izledim. GAP ın susuz ancak bereketli topraklarını ve onun ile eşleşmiş ağalığın baskısı altında can çekişen topraksız köylülerin dramını ancak derin empati yapan biri yazabilirdi. Suriye sınırında 1985 yılında ilk defa Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırama Enstitüsünde çalışınca gördüklerimi ve yaşadıklarımı daha sonra Otyam ın yazılarında görünce bulunduğum yerin önemini daha iyi anlamıştım. Mayınlı tarlalardan karşıya geçen kaçakçıların gece geçişlerini, teller ile ayrılmış sınırlar ile parçalanmış ailelerin akrabaları ile sınır telleri üzerinden karşıdan karşıya el sallayarak bağrışarak iletişim kurmaya çalıştıklarını görünce (propaganda filmindeki sahnelerde ki gibi) Fikret Otyam ın ne dediğini daha iyi anladım. Zaman zaman gazetelerde keskin kalemi ile ülkemizin demokrasisi, eğitimi ve güzel gelecekler için ciddi eleştireler ve öneriler yaptığını gördük li yıllarda Toros dağlarının kadim hayvanı olan keçilerin erozyona neden oluyor diye ortadan kaldırılmasını savunan Adana nın o dönemdeki belediye başkanın fikrinin bilime ve doğaya aykırı olduğu gerekçesi ile karşı çıkarken yolum Sayın Otyam ile karşılaştı. Adana nın o dönemdeki belediye başkanı keçileri bölgeden çıkarmak için devleti seferber etmiş, bakanları ve başbakana kadar çıkmış ve parasal yarım istemiş. Hatta üniversitemizde bazı hocalarımızda ikna etmeye çalışıyordu. Ben ise keçilerin bölgenin bir canlısı olduğunu orman yangınlarına karşı önemli işlev gördüğünü belirtiyordum. Orman yangınlarının % 95 inin insan kaynaklı olduğunu, keçinin değil iki ayaklıların erozyona neden olduğunu belirtiyordum. Doğada her canlının besin zincirinde bir yeri olduğunu ve ekolojik denge açısından bir canlının ortadan kaldırmasının bilime aykırı olduğu konusunda güçlü bir irade ile doğadan ve keçilerden yana taraf olmuştum. Keçiler konusunda hobi düzeyinde bilgi toplamış ve bir ikide yazı yazmıştım. Keçilerin orman yangınının gelişmesine engel olduğunu belirten yazım geniş ilgi görmüştü. Bir toplantıda Tarım Bakanı ve Çevre ve Orman Bakanı Başbakandan, Adana Belediye başkanının talepleri doğrultusundan, maddi destek istiyor ve Toros dağlarının eteklerinden keçilerin toplanarak et olarak askeri kışlalara veya diğer şekillerde değerlendirilmesini savunurken, dönemin Başbakana iletilen bir not üzerine, Başbakan "Belediye başkanı keçileri ortadan kaldıralım diyor, Bilim İnsanı İbrahim Ortaş da keçilerin yangını durdurduğunu belirtiyor". Hangisine değer vereceğiz diyerek basına yansıyan bilgiden benim önerimi dikkatte almak gerektiğini belirtiler. Daha sonra belediye başkanımız beni arayarak "başbakanın senden yana tavır aldı" demişti. Bu arada keçilere sahip çıkılması konusunda bölgedeki Yörükler e- posta veya telefon ile arıyor ve konunun sahiplenmesi gerektiği tarafıma iletiliyorlardı. Şimdi hatırlayamadım İzmir ve/ya Antalya dan bir okur dost yazımı Fikret Otyam beye iletmiş ve yazımı beğenmiş ve görüşmek istediği belirtildi. Bana iletilen telefondan Sayın Otyam ile iletişime geçtim. Çok sevindi ve yıllardır keçi resmi çizdiğini ve bu asil hayvana sahip çıkılması gerektiği konusunu konuştuk. Fikret Otyam ile telefonda görüşmemizde keçilere olan ilginin kaynağını ve konunun önemini anlatılar. Bu ekosistemin hayvanı olarak keçinin sütü ve sağlık için önemi üzerinde konuştuk. Ben de görüşleri çok yönlü bir düşün insanı tarafından beğenilmiş olmanın mutluluğunu yaşadım. Konuşma sonrası kendisinin resimlerine baktım, gerçekten keçilere bir hayli yer vermiş. Sayın Otyam kendine özgü bir ekol olduğunu daha sonra anladım. Yazılarında ve resimlerinde Anadolu'nun doğasını, insanı derin duygularla işlediğini anladım. Bu arada 2013 yılında Bishkek- KYRGZISTAN da katıldığım kongre sırasında yapılan çevre turunda keçinin önemli bir sembol dolduğunu görmüştüm. Fikret Otyam demokrasi ve insan hakları ilkesine bağımlı, içtenlikli bir aydındı. Akla ve bilime önem veren bir fikir insanıydı. Sözünü esirgemeden gördüğü yanlışları ve eksikleri bir aydına yakışır şekilde yazı ve resimleri ile anlattı. Fikret Otyam gibi ülkesini seven ve ülkesinin demokrasinin gelişmesi ile gelişeceğine inanan insanların çok olduğu bir ülkede bulunmak önemli. Bazen görüşlerine katılmasak bile eleştirileri ile bir şeylerin farklı pencereden bakılmasını sağlamaları nedeniyle varlıkları önemlidir. Türkiye nin bence en önemli sorunu farklı düşüneni, biraz eleştiri yapanı sevmiyor ve sistemin dışına itiyor. Hal böyle olunca ülkemiz verimli ve yaratıcılığını kaybediyor ve sürekli sorun yaşıyor. Bu tür aydınların ölümü ile yaprak dökümü yaşıyoruz. Gidenin yeri doluyor mu bilmiyorum. Mevcut eğitim sistemi çok da yaratıcı insan yetiştirmeye uygun görülmüyor. Ancak her şeye karşın ülkemizin ve Cumhuriyet kuşağının büyük kazanımı olan bilim, kültür ve sanat insanlarının önümüze koyduğu hedefe yönelik nice nitelikli bilim, sanat ve düşün insanı kazanmak dileği ile yeniden düşünmemiz ve bir şeyler yapmamız ülkemizin aydınlık geleceği için önemli. Bu uğurda keçi gibi inatçı olmak yaşamın en zorlu kaylarına tırmanmak gerekir. Doğadan, sağlıklı çevreden, insandan, demokrasiden, barış ve terörsüz ortamdan yana keçi gibi inatçı/ısrarcı olmak gerekir. Yoksa ülkemiz bu jeopolitik coğrafyada çok sorun yaşar ve zorlanır. Bu bağlamda Sayın Otyam ın keçileri bizlere emanet. Çizdiği resimlerin renkliliği gibi mekânı cennet olsun.

13 19 Ağustos 2015 Çarşamba13 EFSANE RÖPORTAJLAR Prof. Dr. Ersin Onulduran anlatıyor Kabahatin yüzde 40'ı Efsane GÜZELDERELİ AKP'de, 60'ı PKK'da -1- Türkiye de uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanlarındaki çalışmalarıyla ünlü Prof. Dr. Ersin Onulduran, hayatının ilginç yanlarını, Türkiye deki iç-dış gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtlayan Prof. Onulduran, terörün bir yöntem olarak kullanılmasının tarihini anlatırken haşhaşilere, Hasan Sabbah a da vurgu yaptı ve onların Erzurum daki müritlerinin nasıl çalıştığına örnekler verdi. İyi de, Türkiye de silahlı mücadele ile sonuç almak mümkün mü?... Bir de, hayatında 11 Eylül tarihinin öyle büyük anlamı var ki okuyun görün İŞTE SORULAR VE YANITLARI E.G: Doktor bir babayla, öğretmen bir annenin evladıydınız. Şanslı bir çocukluk gibi duruyor. E.O: Bandırma'da, çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Yalnız mutluluğum kesintiye uğradı. Babam, 39 yaşındayken beyin kanamasından hayatını kaybetti. Fakat annem, bir subayla, hem benim hem de kendisi için şanslı bir 2. evlilik yaptı. O evlilikten bir de kardeşim var. Ortaokul ve liseyi Eskişehir'de, Maarif Koleji'nde yatılı olarak okudum. Lise sonda burs kazanarak A.B.D'ne gittim. Son sınıfı orada okudum. Ülkeme döndüğümde de üniversite sınavını hayli iyi dereceyle kazanarak Mülkiye'ye girdim. E.G: Neden Mülkiye'yi tercih ettiniz? E.O: Dışişleri, hariciyecilik hep çok ilgimi çekmişti. Mülkiye'de okurken tekrar bir burs imkanı çıktı. A.B.D'de, lisans, master ve doktora yaptım. 1968'de de şimdiki eşimle evlendim. JUDY HANIMLA EVLİLİK E.G: Judy hanımla tanışmanız nasıl oldu? E.O: Claremont'da, 6 fakülte bir kampusun etrafında dizilmişti. Judy de oradaydı. Öğle saatlerinde 1.5 saat öğrenci kafeteryasında çalışırdım. Baktım mavi gözlü bir kız var. Gülüyor. Sen kimsin? ''Ersin'' diyince ''Nasıl bir isim bu?'' dedi. ''Türk'' dedim. Tanıştık. Bir süre sonra da A.B.D'nde küçük bir düğünle evlendik. E.G: Dile kolay 47 yıllık bir evlilik. Eşiniz de burada çalıştı sanırım. E.O: Evet. O.D.T.Ü'de 34 sene çalıştı. Emekli oldu. Bir de 11 eylülde 40 yaşını dolduracak bir kızımız var. E.G: 11 eylül, hiç unutulmaz bir tarih. E.O: 11 eylül, bizim hayatımızda öyle ilginç ki. Kızımdan olan 2. torunum da 11 eylülde doğdu. A.B.D'nde oturuyorlar. Damadım da A.B.D'li. KIZIL MIZRAKLILAR..HAŞHAŞİ- LER... E.G: Eğitiminiz ve yürüttüğünüz görevler dolayısıyla sizinle ağırlıklı olarak; terör, dış politika, Türkiye- A.B.D ilişkileri ve iç siyaset konuşmak isterim. 7 haziran seçimlerine yakın bir tarihten bugüne kadar Prof. Dr. Ersin Onulduran KİMDİR? Ersin Onulduran, 1945 yılında Bandırma da doğdu. Lisans eğitimini Claremont Men's College'de Siyaset Bilimi dalında, Yüksek Lisans eğitimini California State University de Uluslararası İlişkiler bilimi dalında tamamladı. Doktora eğitimini University of Southern California da Siyaset Bilimi alanında yaptı yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Aynı fakültede 1983'de Doçent, 1989'da Profesör oldu. geçen sürede maalesef ki deyim yerindeyse ülke, kan gölüne döndü. Terörle mücadelede Türkiye'nin en stratejik hatası sizce neydi? E.O: Müsaadenizle bir background yapayım. Aslında terörün politikanın bir uzantısı, enstrümanı olarak kullanılması çok eskilere dayanıyor. Mesela Çin'de, bacaklarının yanında kılıçlar saklayan ''Kızıl Mızraklılar'' denen bir grup varmış. Bunlar haydut değil. Ama siyasi emellerle hiç beklenmedik anda saldırıya geçen tipler. O zaman başbakan şimdi cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın, referans verdiği ''haşhaşiler'' diye bir grup var. Bunlar, haşhaş içip Erzurum'un doğusunda, kalede. Hasan El-Sabbah, diye bir hocanın (kral gibi bir şey) müritleri var. Çok enteresan bir şey yapıyormuş bu. Gençleri alıyor ve haşhaş yutturuyor. Ondan sonra kafalarına bir torba geçirip, gizlice, inanılmaz güzellikte bir bahçeye götürüyor. Akan sular, huriler. Tam cennet olarak tasvir edilen bir yer gibi. 3-4 gün burada kalıyorlar. Ardından afyon yutturup geri götürüyor. Diyor ki; ''Bak. Cenneti gördün. Şimdi sen benim dediklerimi yaparsan, ne olursa olsun, hayatını da bu yolda kaybedersen, ölüp, gene oraya gideceksin''. Dolayısıyla bu terörizmi yapanlar kanımca iki değişik saikle hareket ediyorlar. Birincisi; Din unsurunu öne çıkaran, radikal dinciler. Daha çok Tanrı yolunda hizmet ve cennet yolunda hizmet. İdeolojik yolda, DHKP-C gibi onlarda yeni dünya düzeninin taşlarını döşemek için. Bu yolda hayatlarını değiştirecek intihar girişimlerinde de bulunuyorlar. Siyasalda bulunan okuldaşım Abdullah Öcalan, 1984'den beri PKK diye adlandırılan o zaman Marksizmi de vurgulayan ve silahla bir sonuca ulaşılabileceği tezini öne süren bir grup oluşturdular. TÜRKİYE'DE SİLAHLI MÜCADE- LEYLE BAŞARI E.G: Size göre silahla bir sonuca ulaşılabilir mi? E.O: Ulaşılabilir. Ama Türkiye'de ulaşılır mı? Bence hayır. Çünkü Dünya'daki başka örgütlerde mesela Sri Lanka'da, Bask Bölgesi'nde hatta İrlanda'da. Bunların birçoğu nihayetinde Devlet'le veya kurulu güçle anlaşmayla sonuçlandı. Ama oraya doğru giderken silahlı mücadele sayesinde eşitler düzeyine yükselttiler kendilerini. Yani Devlet ile eşit düzeyde bir müzakereci haline gelmeyi kabul ettirdiler. AKILLICA BİR SÖYLEMLE ''TAM BAĞIMSIZLIK İSTEMİYORUZ'' DİYORLAR E.G: Bizde de PKK, Devlet ile eşit düzeye mi geldi? E.O: Hayır. Çok şükür ki gelmedi. Bence iki sebepden ötürü gelemez de. Birincisi; Her ne kadar büyük gürültü çıkarıyorlarsa da, yani propaganda, polis, asker öldürme, tecavüz, yaralama v.s nihayetinde baktığınız zaman sonsuz ve etkili güçleri yok. Mesela demin andığım ülkelerde ülke çağına yayılmış çok geniş halk desteği var. Oysa bizde kısmi destek var. Hiç destek olmasa tabi hiç başarılı olamazlar. Ama çok mevzi kalıyor. İşte Çukurca, Hakkari, Güneydoğu'da birkaç ilçe. Geçen gün renklendirilmiş bir etnik haritaya bakıyordum; Kürt etnisitesi olanların neredeyse yüzde 80'i bunlardan yana değil. AKP'liler var. CHP'yi destekleyenler var. Ağaların, şeyhlerin tesiri altında olanlar var. Bir kısmı tehditle, bir kısmı bağlılıkla, halktan destek görüyor. Ama imkanları da kısıtlı. Kuzey Irak'ta başarılı olan Barzani ve Kuzey Irak Kürt'leri, niye başarılı oluyorlar? Bunların tabii kaynakları var. Petrol zengini olarak özellikle de Türkiye üzerinden satmaya başladılar. Kuzey Irak, yolları olan, mamur, neredeyse uçuş haline geçmiş bir ülkecik. Ama biz de o yok. Fotoğraflar: Kenan Ergen Onulduran, Ankara Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevlerini yürüttü. Aynı zamanda Üniversitede Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü olarak görev yaptı. Ersin Onulduran yılları arasında Türkiye-ABD Kültürel Mübadele Komisyonu (Fulbright Eğitim Komisyonu) Genel Sekreteri görevini yürüttü. Prof. Dr. Ersin Onulduran 2012 yılında Ankara Üniversitesi'nden emekli oldu. BİLGESAM (BİLGE ADAMLAR STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ) yönetim kurulundadır. Onulduran, evli ve bir çocuk babasıdır. Bizimkiler ne yapacak? ''Bağımsızlık mı istiyorsunuz, hadi alın gidin'' dedik. Bunun neticesinde ne yapacaklar? Dağlık bir bölge. Tarımla çok fazla gelir elde edemeyecekler. Kaçakçılık, devede kulak. Bir ülkeyi asla geçindirmez. O yüzden, bence akıllıca bir söylem geliştirerek, ''Biz, tam bağımsızlık istemiyoruz'' diyorlar. FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER..DIŞKI YEDİRMEK... E.G: Özerklik ve federasyon isteyenler var. E.O: Evet. Yani seninkinden de pay alayım. Onların istediği gibi olmuyor. Olmayacak da. Devlet de ılımlı hareket etmek mecburiyetinde. Yani hukuk kuralları içinde. Yoksa 1990'larda denendiği gibi faili meçhul cinayetlerle, köylerde insanlara dışkı yedirmekle vs bir sonuca ulaşılamıyor. E.G: Ulaşılamadığı da test edildi zaten. E.G: Nazi'lerin yaptığı gibi 6 milyon insanı öldürmeye kalkarsa belki bir sonuca ulaşır. Ama bugünün Dünya'sında, bu olmaz. Düşünülemez bile. O zaman ne olacak? Ben, Erdoğan'a oy vermiş birisi değilim. Genellikle doğru bir adım attı. Ama cevabını göremedi. HDP'liler de diyor ki; ''Sen de çok ayak sürüdün''. Ayak sürüdün. Ama PKK'lılar da başta vaadettiklerini yapmadı. E.G: Bir de şöyle bir şey var; HDP'liler de, ''Görüşme tutanaklarını açıkla'' diyor. Acaba HDP'lilere de verilen ama tutulmayan sözler mi var? E.O: Herhalde. ÖCALAN..MANDELA... E.G: Bu sözler neler olabilir? E.O: Valla onların belirtileri bir ara Oslo görüşmeleri diye gazetelerde çıktı. Sonra yalanlandı filan. Öcalan'ın serbestliği bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır. Kendisini Mandela'ya benzetiyor. O, 27 sene sonra nasıl çıktıysa ben de çıkarım bir gün diye. İNFİAL OLUR E.G: Tüm bu sorunlar çözüldükten sonra Öcalan'ın çıkmasının bir mahsuru var mı? E.O: Valla 2015 yılının ağustos ayında hala bir sabah kalksak Öcalan, İmralı Adası'ndan, böyle küçük bir motora binmiş Yalova'ya inerse, büyük bir karşılama töreniyle serbest kalırsa, hani Mehmet Ali Ağca'nın serbest kaldığı gibi, Türkiye'de, büyük bir infial olur. Bence hiçbir hükümet, bunu göze alamaz. Zira hala Öcalan'a, bebek katili, terörist başı gözüyle bakan milyonlarca insan var. ÖYLE BİR AN GELİR Kİ... E.G: PKK, silahları bıraktıktan sonra da mı mümkün görmüyorsunuz? E.O: Öyle bir an gelir ki. Zaten kendisi de yaşlanmış olacak. Aslında Kürt meselesi, çözülecekse kanımca şu andaki orta nesille yani yaşları arasında olan insanların aracılığıyla çözülür. Çünkü, gençler, daha radikal. Söz dinlemez durumdalar. Çok yaşlı olanlarda, Kandil'de oturanlar da çok fazla 80'lere takılıp kalmışlar. Bir tek TV aracılığıyla gördükleri bir Dünya var. Yurtiçinde gezmeler, yurtdışına gidip-gelmeler imkansız onlar için. Onlar, kendi ideolojilerinin, mahkumlarıdır. YARIN: Kürtler ne istiyor?

14 14 19 Ağustos 2015 Çarşamba TURİZM Türkiye'den Hindistan'a turizm çıkarması Yemeklerin sobada pişirildiği tatil köyüne ilgi ANKARA - Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Türk Hava Yolları (THY) işbirliğinde, Türkiye'yi tanıtmak ve Güneydoğu Asya'dan turist çekebilmek amacıyla Hindistan'da ekim ayında "turizm çalıştayı" düzenlenecek. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birlik olarak potansiyel pazarları inceleyerek turizm olanaklarını geliştirmeyi amaçladıklarını belirtti. TÜRSAB'ın dünyanın değişik destinasyonlarında çalışma yürüttüğünü dile getiren Ulusoy, bu çerçevede 3-8 Ekim'de Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi ile Mumbai kentinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının ev sahipliğinde, TÜRSAB ve Türk Hava Yolları işbirliğinde Türkiye temalı "turizm çalıştayı" düzenleyeceklerini söyledi. Ulusoy, Türkiye'nin turizm potansiyelini ve ürünlerinin Hintlilere tanıtmayı amaçlayan çalıştaya Türk ve Hintli tur acentalarının katılacağını aktardı. Çin'in ardından dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan'ın, sahip olduğu nüfus potansiyeliyle dikkati çektiğini söyleyen Ulusoy, ülkenin ekonomik büyüklüğünün son yıllarda ciddi oranda artmasının Hintlilerin yurtdışı seyahatlerindeki artışını da getirdiğini ifade etti. Ulusoy, 2000'de 4, 42milyon olan yurtdışına giden Hintli sayısının, geçen yıl 18, 33 milyona çıktığına işaret ederek, Türkiye'ye 2000 yılında 10 bin 754, geçen yıl ise 119 bin 503 Hintlinin geldiğini söyledi. Bu yılın ilk yarısında da yükselme eğiliminin sürdüğünü, bir önceki ocak-haziran dönemine göre yüzde 9,95'lik bir artış olduğunu dile getiren Ulusoy, "Hindistan pazarını gerek Türkiye gerekse dünya açısından önemli kılan unsur, turizm harcama potansiyeli. 2000'de 2,7 milyar dolar seviyesinde olan Hintlilerin turizm harcaması, geçen yıl sonunda 14,6 milyar dolara yükseldi. Nüfusun büyüklüğü, yurtdışı çıkış sayılarındaki artış ve harcamalardaki yükseliş hesaba katıldığında Hindistan'ın Türk turizm açısından önemi giderek artmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. Ulusoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl Asya'dan Türkiye'ye gelen yaklaşık 5 milyon 700 bin turistin 2 milyonunun Güney Asya ülkelerinden geldiğini sözlerine ekledi. (AA) ISSN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Yıl: 45 Sayı: Ağustos 2015 Çarşamba Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR BALIKESİR - Balıkesir'in Erdek ilçesinde yaşayan Mehmet ve Nusreta Balkanlı çiftinin, mutfak tüpü yerine dışarıda kurulan sobada yemeklerin pişirildiği, orman içinde tamamen doğal imkanlara sahip tatil köyü ilgi görüyor. Deniz ve ormanın buluştuğu bir alanda kurulan tatil köyü, genellikle ailelere hitap ediyor. Konaklayan kişilerin, orman yürüyüşü, deniz sefasını bir arada yapma imkanı sağlayan tesis, 5 kişilik odalarda günlük 150 liraya hizmet veriyor. Tatil köyünde yılda kişi konaklıyor. Mehmet Balkanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Balkan göçmeni olduğunu ve Erdek'in Turanköy beldesine 25 yıl önce yerleştiğini söyledi. Yıllarca otobüs şoförlüğü yaptığını ve pek çok yeri gördüğünü belirten Balkanlı, "Hayalimde hep böyle bir tatil köyü kurmak MOSKOVA - Rusya da yaşanan ekonomik durgunluk ve rublenin devalüasyonu nedeni ile 2015 de yurt dışına tatil için gidenlerin sayısı yüzde 20 azaldı. Türkiye başta olmak üzere yurt dışına tatile giden Rusların sayısında yıl sonuna kadar daha fazla azalma bekleniyor. Rusya Kültür Bakanı Nikolay Noviçkov, Perm kentinde düzenlenen uluslar arası tuzim forumunda yaptığı konuşmada, Uzmanlara göre 2015 de yurt dışına giden turist sayısında yüzde 20 azalma yaşandı. Öncelikle bunda rublede yaşanan devalüasyon etkili oldu. İkinci olarak da Rusya nın kendi sahilleri ve tatil bölgeleri öne çıkmaya başladı. İnsanlar içerde tatil yapmayı tercih ediyor. dedi. Üçüncü olarak da bölgelerde turizm potansiyelinin giderek arttığını, içerde seyahat edenlerin üçte birinin bu potansiyeli keşfetmeye vardı. Bu planı gerçekleştirmek 3 sene önce nasip oldu. Doğayı çok sevdiğim için ve doğaya hayranlığımdan dolayı böyle bir tesis yaptık" dedi. Balkanlı, ormanlık alana oturma odası kurma fikrinin ise eşinden çıktığını dile getirdi. Ağaçların arasına serdikleri halının çevresine, eşinin ahşap paletlerden yaptığı koltukları koyduklarını aktaran Balkanlı, şöyle konuştu: "Burada klimamız yok ama doğal klimalarımız var. Çamların püfür püfür esen sürekli bir rüzgarımız var. 12 ay şu rüzgar devamlı eser. Esmediği zaman zaten bunalıyoruz burada. Bahçeyi bile kendim yaptım, ektim ve tamamen doğal. Konuklarımız ise genelde günlük kalıyor. Bazen haftalık, bazen de 3 veya 5 günlük konaklamalar oluyor. Çekirdek başladığını ifade eden Bakan, Dış turizmde azalma trendi devam edecek. Önümüzdeki 3-5 yıl içinde bu trend değişmez. Dış turizm daha da düşmeye devam edecek. Yerli turizmin artması için ciddi bir potansiyel var. değerlendirmesinde bulundu. Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev de hükümet toplantısında yaptığı konuşmada dünyada gayri safi milli hasılanın yüzde 10 ununu turizm sektörünün oluşturduğunu, Rusya da ise bu rakamın yüzde 1,5 lerde kaldığı uyarısında bulundu. Yerli ve yabancı turistler için turizm sektörünün geliştirilmesini isteyen Medvedev, otel, ailelere hitap ediyoruz. 5 kişilik odalarımız bulunuyor." Balkanlı, tesisindeki evlerin ahşap malzemelerini Karadağ'dan getirttiklerini bildirdi. Müşterileriyle adeta bir aile gibi olduklarını vurgulayan Balkanlı, "Burada, ailelere göre herhangi bir program yapmıyoruz. Aile buraya geldiği zaman buraya ayak uyduruyor. Buradaki doğallığa alışıyor, denize kendi gidiyor. İstedikleri yemeği, tıpkı köy hayatında olduğu gibi sobanın üzerinde pişirebiliyorlar. Ormana gidip yürüyüş yapabiliyorlar. Eylül ve ekim aylarında ise mantar toplayabiliyorlar. Hatta kestane bile toplayabiliyorlar" ifadelerini kullandı. Mehmet Balkanlı, çevrenin temiz tutulmasını ve bulundukları yere de bir yol yapılmasını istediklerini sözlerine ekledi. (AA) Rusya dan yurt dışına giden turist yüzde 20 azaldı, daralma sürecek restoran ve diğer alt yapı çalışmaları için uygun arazi ve kredi imkanlarının sağlanmasını istedi. (CHA) HABER MERKEZİ Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 19 Ağustos 2015 Çarşamba15 Phaselis e ziyaretçi akını AnTALYA - Kemer'de yer alan Phaselis Antik Kenti'ni yedi ayda 127 bin 132 kişi ziyaret ederken, bu ziyaretlerden toplam 819 bin 56 lira gelir elde edildi. AA muhabirinin Antalya İl Turizm ve Kültür Müdürlüğü verilerinden yaptığı derlemeye göre, giriş ücretinin 10 lira olduğu Phaselis Antik Kenti'ni yedi ayda 127 bin 132 kişi ziyaret etti. Ocak'tan bu yana yedi ayda gişede satılan 72 bin 826 biletten 728 bin 260 lira, 2 bin 652 müzekarttan ise 90 bin 796 lira gelir elde edildi. Antik kente, indirimli olarak 20 bin 460 kişi, 11 bin 586 kişi de ücretsiz olarak giriş yaptı. Kemer-Tekirova arasında bulunan tarihin en eski kalıntılarının yer aldığı Phaselis, ziyaret edilecek mekanların başında geliyor. Kenti gezmeye gelen yabancı turistler daha çok tarihi kalıntılara merak gösterirken, yerli turistler ise Phaselis koyunda denize girmeyi tercih ediyor. Kente gelen ziyaretçiler bol bol fotoğraf çekip bilgi alırken, Phaselis Koyu'nda da denize girmeyi ihmal etmiyorlar. Antik kente gelen ziyaretçilerin çoğunluğunu Ruslar, Almanlar, Hollandalılar ve İngilizler oluşturuyor. (AA) Türk tatilcilerin Yunan adalarına ilgisi sürüyor Karting şampiyonları UŞAK- Türkiye Karting Şampiyonası'nın 4. ayak yarışları Uşak'ta sona erdi. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından 1200 metre uzunluğundaki Uşak Belediyesi Karting Pisti'nde düzenlenen şampiyonada, 3 yarış üzerinden koşulan dördüncü ayakta sporcular, "Mini", "Formula Senior" ve "Formula Master" kategorilerinde mücadele etti. Türkiye Karting Şampiyonası haricinde Rotax Max Challenge (RMC) yarışları da yapıldı. Dördüncü ayak yarışları sonucunda 7-12 yaş grubunun mücadele ettiği "Mini" kategorisinde Ömer Asaf Kolot birinciliği, Efe Han Kaptanoğlu ikinciliği, Pars Erol Erdem de üçüncülüğü elde etti. 15 yaş ve üzeri yaş grubundaki sporcuların mücadele ettiği "Formula Senior" kategorisinde ise Mehmet Mert Dalkıran birinci, Berkay Besler ikinci, Muratcan Eğilmez ise üçüncü oldu. (AA) BALIKESİR - İstanbul ve İzmir başta olmak üzere çevre illerden gelen ve hafta sonu tatilini Yunan adalarında geçirmek isteyen vatandaşlar, Ayvalık Deniz Hudut Kapısı önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Türk tatilcilerin yoğun ilgisi, Yunanistan'ın Midilli Adası ile Ayvalık arasında feribotlarla ulaşımı sağlayan ilçedeki turizm acentelerinin yüzünü güldürdü. Ayvalık Deniz Hudut Kapısı önünden başlayan uzun tatilci kuyrukları dikkati çekti. Ayvalıklı turizmci Eşref Jale, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk vatandaşlarının Hayvan dostu bir rehabilitasyon yeri BURSA - Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Celal Acar Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde tabiatta zarar görmüş yaralı yaban hayvanlarının tedavisinin ve rehabilitasyonunun gerçekleştirildiğini, 2011'den bu yana 564 yaban hayvanının tedavi edildiğini bildirdi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Eroğlu, bakanlık tarafından 2010 yılında tamamlanan Karacabey'deki Celal Acar Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'nin 2011 yılında hizmete alındığını aktardı. Eroğlu, Karacabey Ovakorusu'nda bulunan merkezin, "Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES)" ve "Kara Avcılığı Kanunu"na göre ticareti yasak olan hayvanların tedavi ve rehabilitasyonunun gerçekleştirilmesi maksadıyla yapıldığını vurguladı. Merkezde şu ana kadar aralarında aslan, kurt, maymun ve kartalın da bulunduğu 564 yaban hayvanının tedavisinin gerçekleştiği bilgisini veren Eroğlu, "İnşa ettiğimiz bu modern tesiste yaban hayvanları için her şeyi düşündük. Hayvanları korumak için var gücümüzle çalışıyoruz. Elimiz ve şefkatimiz hayvanların üzerinde olacak. 2011'den bu yana 564 adet yaban hayvanını tedavi ettik. Yaban hayvanlarımız emin ellerde" açıklamasında bulundu. MERKEzdE 74 YABAn HAYvAnI BULUnUYoR Orman ve Su İşleri Bakanlığının merkezin bakım ve geliştirilmesiyle ilgili çalışmalarına devam ettiği belirtilen açıklamada, yırtıcı kuşlar için gerekli olan barınak Midilli başta olmak üzere Yunan adalarına gitmek istemesinin, konaklama ve restoran fiyatlarının son derece ucuz ve uçuş sahasının yenilendiği, merkezde ise ilk yardım, açık yara tedavisi, kırık tedavisi, çeşitli operasyonlar, post operatif bakım, yaban hayatına geri dönebilecek halde olanların doğaya salınması, hayatını doğada tek başına sürdüremeyecek olan yaban hayvanlarının hayvanat bahçelerine yerleştirilmesi veya yaşam boyu bakımı, kuşlar için rehabilitasyon sonrası uçuş çalışmaları, yavru ve öksüz yaban hayvanlarının doğaya kazandırılması gibi çalışmaların yapıldığı aktarıldı. Temmuz 2015 itibariyle merkezde 12 maymun, 8 geyik, 1 yaban kurdu, 1 karaca, 1 sakallı akbaba, 7 martı, 4 şahin, 1 kuzgun, 1 kartal, 3 kukumav kuşu, 1 kumru, 2 güvercin, 12 sülün, 6 beç tavuğu, 5 keklik, 4 yaban ördeği, 2 kuğu, 3 Amerikan ördeği olmak üzere toplam 74 yaban hayvanı bulunuyor. olmasından kaynaklandığını söyledi. Jale, Ayvalık'ta bir otel ya da pansiyonda kişi başı konaklama, yerine göre lira civarında seyrederken, Midilli'de 45 avroya kaliteli bir otelde konaklayabilmenin mümkün olduğunu belirterek, "Bunun dışında adadaki restoranlarda tabaklar oldukça büyük ve porsiyonlar bizim restoranlara kıyasla daha fazla. Bu yüzden de hem bir AB ülkesi olan Yunanistan'ın Ege'deki adalarında 2 günlük de olsa hafta sonu tatilini farklı bir ambiyansla geçirmek isteyen Türkler bu uzun kuyrukları oluşturuyor" diye konuştu. İlçedeki turizmciler, hemen her hafta sonu aynı kuyrukların oluştuğunu belirtiyor. (AA) Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Celal Acar Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde tabiatta zarar görmüş yaralı yaban hayvanlarının tedavisinin ve rehabilitasyonunun gerçekleştirildiği, 2011'den bu yana 564 yaban hayvanının tedavi edildiği bildirildi. ovakorusu AYI BARInAğIndA 74 AYI YAşAMInI SüRdüRüYoR Karacabey Ovakorusu'nda hizmete açılan ayı barınağında 2015 yılı itibariyle toplam 74 ayıya güvenli ve doğal habitatlarına yakın koşullarda bir yaşam ortamı sağlanıyor. Ayrıca ayıların kısırlaştırılması ve tedavileri için gerekli cerrahi müdahalelerin yanı sıra yaşam kalitelerini artırıcı çalışmalar da yapılıyor. İlk başta elektroşokla çevrili 50 dekarlık alan üzerine kurulan barınak, 2014 yılında genişletilerek 100 dekara çıkarıldı. Elektroşok sistemi tamamen yenilendi. Soğuk hava depoları, acil müdahale odaları ve idari bina yenilenerek hizmete alındı. Yavru ayılar için yapılmış olan alanın düzenleme çalışmaları ve elektroşok sisteminin yenileme ve onarım çalışmaları ise devam ediyor. (AA)

16 SEVİNDİK! 23 Yaş Altı Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye, A Grubu'ndaki 5. ve son maçında Kolombiya'yı 3-0 mağlup etti. Uluslararası Voleybol Federasyonu (FIVB) tarafından,ankara'da organize edilen şampiyonada, grup maçları tamamlandı. 23 Yaş Altı Milli Takımı, gruptaki son maçında Kolombiya ile karşılaştı. Seyircilerin yoğun ilgi gösterdiği maçta, milli takım, savunmada açıklar veren rakibi karşısında kolay sayılar buldu. Etkili hücum yapamayan Kolombiya, ilk setten sonra oyundan iyice düştü ve Türkiye, maçtan 3-0 galip ayrıldı. Türkiye, böylece A Grubu'nu namağlup lider tamamlayarak yarı finale yükseldi. 19 Ağustos 2015 Çarşamba Evinde vuruldu... Spor Toto Süper Lig'de sezonunun ilk haftası Beşiktaş'ın liderliğiyle sona erdi. Süper Lig'de 14 Ağustos Cuma günü oynanan Fenerbahçe-Eskişehirspor maçıyla başlayan yeni sezonun ilk haftası, bu akşam yapılan tek karşılaşmayla tamamlandı. İlk haftanın son maçında Gençlerbirliği, sahasında ağırladığı Çaykur Rizespor önünde 2-1 öne geçmesine rağmen skor üstünlüğünü koruyamadı ve karşılaşmadan 3-2 mağlup ayrıldı. Ankara ekibinin gollerini Nemanja Tomic ile Panajotis Dimitriadis atarken, Karadeniz temsilcisinde golleri Ahmet İlhan Özek ile Leonard Kweuke (2) kaydetti. Yapılan maçlar sonucunda 6 takım ilk haftayı 3 puanla kapatırken, puan sıralamasının en tepesinde Beşiktaş yer aldı. İlk haftada 3 gol birden atan Beşiktaşlı Cenk Tosun, gol krallığında zirveye yerleşti. Cenk'i 2'şer gollü Aatif Chahechouhe, Samuel Eto'o ve Leonard Kweuke takip etti. Spor Toto Süper Lig'de Başkent temsilcisi Gençlerbirliği, Süper Lig deki ilk maçında sahasında Çaykur Rizespor'a 3-2 yenildi. Taraftarlarını hayal kırıklığına uğratan kırmızı-karaların bu mağlubiyetten ders çıkararak önümüzdeki maçlara bakması gerekiyor. Karşılaşmanın gollerinin dakika ve sahipleri şöyle: Dk. 59 Tomic, Dk. 74 Dimitriadis (Gençlerbirliği), Dk Ahmet İlhan Özek, Dk. 87 (penaltıdan) ve 90+2 Kweuke (Çaykur Rizespor). Sarı kart gören futbolcular şunlar: Dk. 30 Tomic, Dk. 50 Spelmann, Dk. 69 Ahmet Çalık (Gençlerbirliği), Dk. 49 Koray Altınay, Dk. 71 Ahmet İlhan Özbek (Çaykur Rizespor) Maçın en ilginç yanlarından biri de Karşılaşmanın 85. dakikada kazanılan penaltı atışı sonrasında Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Hikmet Karaman ile Kweuke arasında tartışma yaşanmasıydı. FENERBAHÇE MAÇA HAZIR Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi play-off turunda yarın deplasmanda Yunan ekibi Atromitos ile yapacağı ilk maçın hazırlıklarını dün yaptığı antrenmanla tamamladı. Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör Vitor Pereira yönetiminde basına kapalı gerçekleştirilen antrenmanda Eskişehirspor maçında görev alan oyuncuların yenileme çalışması yaptığı bildirildi. Diğer oyuncuların ise ısınma hareketleriyle başladıkları antrenmanı, 5'e 2 top kapma ve pas çalışmasıyla sürdürdüğü kaydedildi. İdmanın ayak tenisi maçıyla tamamlandığı aktarıldı. Eskişehirspor maçında süre alan Robin van Persie ve Moussa Sow'un ise yenilemenin ardından özel program dahilinde yapılan çalışmayla antrenmanı tamamladığı vurgulandı. Teknik heyetten özel izin alan Michal Kadlec'in ise antrenmanda yer almadığı belirtildi. TFF, Cavcav ı stadyumda UYUTACAK! Spor Toto Süper Lig ve PTT 1. Lig'de sezonun ilk hafta maçlarının geç saate başlatılmasına bazı kulüp ve taraftar grupları tepki gösterirken, bazıları da olumlu karşıladı. Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, maçların geç başlamasına en sert tepkiyi gösteren isimlerden oldu. Cavcav, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) kararından memnun olmadıklarını dile getirerek, "TFF'nin başında olan değerli yönetim kurulu ve başkanı sanki bu ülkeye yabancı gelmiş gibiler. Futbol kulüpleri yönetmiş olan bu insanların, bu muhterem topluluğun almış olduğu kararı tasvip etmek hiç bir şekilde mümkün değil." diye konuştu. TFF'nin keyfi davrandığını ileri süren Cavcav, şunları kaydetti: "Böyle bir TFF kesinlikle olmaz. Bunlar kendilerine çeki düzen vermediği takdirde, 38 sene kulüp başkanılığı yapmış ve halen görevi devam ettiren bir kişi olarak tüm futbol camiasının sayın delegelerini toplantıya davet ediyorum. Bizi yönlendirecek bu değerli kurum kendi keyiflerine göre hareket edecekse, o zaman Kulüpler Birliği'nin ve kulüplerin ne fonksiyonu var. Şiddetle kınıyoruz. Utanmasam bu akşam saat 22.00'de maça giderken bir tane yatak, bir tane de yorgan alıp onları şeref tribününe sereceğim ve yatağın içinde maçı seyredeceğim."