Simyaya, simyacı olmaya düşkünüm.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Simyaya, simyacı olmaya düşkünüm."

Transkript

1

2 en önsöz merhaba, 1. yaşımızı kutladığımız mart sayımızla daha önceki aylarda olduğu gibi bu ay da gene birlikteyiz, şimdi sanatçımız ali rıza silahlıpoda dan melodiler dinleyeceksiniz, sanatçının piyanosuna hayri vaka alkışla tempo tutarak, nazife demir romantik bir şekilde başını sallayarak, sabriye kerebiç kameralara poz atmaya çalışarak, çilek çilli amerika dan uydu bağlantısıyla, duygu t. uyuyarak, can sever şiiriyle ve adem celep de çetleşerek eşlik edecek. adalet ettibuldu ettiğini bulacak, elgin akpınar ise rıza nın bıyıklarını resmetmeye çalışacak.bu kalabalık konserimizde bizi yalnız bırakmadığınız için ne kadar teşekkür etsek azdır. o yüzden teşekkür etmiyoruz, şaka şaka. 12 ay geçti be sevgili okur, tam 12 ay. üniversite mezunu olup da uzun dönem askerliğe giden askerler geri döndü, biz 1. sayıyı çıkardığımızda doğan bebekler annesinin omzuna kusmaya başladı. 1 yıl doldu. dünya güneşin etrafında tam 1 dönüş yaptı. yeri geldi ısındı, yeri geldi soğudu. birçok şey değişti. birçok şey değişmedi. değişmeyenlerden biri de deli defterine olan ilginiz ve sıcak arkadaşlığınızdı. kitapçılarda deli defterini okuyup ta parasına kıyamayıp yerine bırakanlar ya da deli defterini okumadan kaybedenler de bizim için aynı değere sahip. bir kez elleri gezdiyse deli nin üstünde, bizi anlamıştır, inanıyoruz. geçen 12 ay içinde elbette dergimiz satış rekorları kırmadı. haberlere filan da çıkmadı. (yahu hayır, neydi o sürekli gülen kadının adı hani gece program yapıyor ya, saba melikesi haa saba tümer. hah, işte ona bile çıkamadı ya ben ona yanıyorum. yani en azından ona çıkabilirdik. beraberce gülerdik sabaha dek, neye güldüğümüzü unutacak kadar.) ama deli defteri kendi çemberinde iyi şeyler yazmaya, iyi şeyler anlatmaya çalıştı, pazar sinemalarının bol olduğu günlerde ördekli, atlı, köpekli filmlerden nasıl zevk almışsak o zevki vermeyi diledi size. çünkü deli defterinde yazan bütün arkadaşlar yazmayı ve okumayı çok seviyor, başkalarına da bu coşkuyu yaşatmak istiyordu. sizden gelen tepkilerden bu konuda çok da fena gitmediğimizi anladık. daha çok şevklendik. dostlar, edebiyat tebeşiriyle yollara çizilen bir seksek oyunudur deli defteri. her zıplayışta, taşı her atışta içerden dışarı doğru bir gülümseme besler. her yeni sayıda biraz daha ileri gider, ama uzaklaşmaz sizden. hep yanınızda yörenizdedir. kahkaha atmak belki hediyesidir, süprizidir ama asıl derdi yirmi dokuz harfle yaşamaktan biraz keyif aldırmaktır okurken. deli de olsa, dolu da olsa söylediklerini duyurmak ister. mikrofonu yoktur. 1. yaşımız için özel bir sürprizimiz var bu ay; seyit ali aral ağabeyimiz ile yaptığımız söyleşi. penguen dergisinden tanıdığınız bu şeker mi şeker ağabey ricamızı kırmadı ve onunla internetin de nimetlerini kullanarak söyleştik. baştan beri bizi hiç yalnız bırakmadı, 12. sayımızda da kekik tadında kelimeleriyle yerini aldı. ıssız adaya düşerse bile kendisine deli defteri ni göndermeye söz verdik, sütle karıştırıp yiyecekmiş. deli defterine abone olun dostlar, olmayanları uyarın. dinlemeyen, karşı koyan olursa kaçın başınıza bela almayın. bu satırları kitapçı rafının önünde ayakta okuyan dostum, altına bir tabure çek, dikilme öyle. deli defterini eve getirdikten sonra kaybeden sevgili o- kur sana da bir sözümüz var: bir de koltuğun altına bak, oralara düşüyor bazen. iyi martlar efendim, sakın kediyle kedi olmayın. deli defteri aylık mizah edebiyatı dergisi, yıl: 2, sayı: 12, mart 2009 gölgelerin gücü adına sahibi: hayri vaka genel yayın yönetmeni: edip üryanî telaşe müdiresi: nazife demir kapak karikatürü: elgin akpınar yazı ve görüşler için iletişim adresi: delidefteri@gmail.com web sitesi: abonelik: 6 ay için 10 tl, ayrıntılı bilgi almak için e-posta gönderiniz.

3 Simyaya, simyacı olmaya düşkünüm. Penguen Dergisi Yazarı Seyit Ali Aral Đle Söyleşi Seyit Ali Aral: Öyle değil aslında. Simyaya, simyacı olmaya düşkünüm. Muhabbet seviyorum, sofrada oturup sohbet etmek ve izlemek, anlatılanı dinlemek, iki lafın belini kırmak, acayip bir anı dinlemek. Bir de yemek yapmak bir tedavi şeklidir. Düşün, soğuk sıkıcı ve bunaltılı geçen bir günün sonunda ikram edilen bir tas çorbanın iyileştiren gücünü... Az sihirbaz, biraz Dede sultan oluyorsun. Deli Defteri: Sizin köşenizi okuyan insanlar özellikle köşenize başladığınız ilk dönemlerde Seyit Ali Aral galiba derginin aşçısı diye düşünüyordu sanırım. Var mı böyle bir Penguen i besleme durumu? Seyit Ali Aral: Aslında yok desem yalan olur, fakat HAYVAN dergisinden gelen bir gelenekti. Penguen de çalışırken kendime termosta çorba getiriyordum, diğer dostlar için de miktarı fazla tutmaya başladım. Bir gün kaligrafımız Şevki ağabey bana menüyü geliştirebilir miyim diye sordu, bir dönem termos sayısı 3 e çıktı. Aslında işin makarasıydı, gece yarısı kayıntısı, sabaha karşı kahvaltısı. Şimdi o işlere Ali Haydar Üstat ve Sinan kardeşlerim bakıyor. Deli Defteri: Deli Mutfağında bahsi geçenler gerçekten mutfağınızda can buluyor mu? Yoksa denesinler bakalım ne tepkiler gelecek şeklinde bir düşünce mi oluyor aklınızda? Seyit Ali Aral: Evet, çatır çatır yapıyorum o okuduklarınızı. Bakalım ne tepki den ziyade okuyucuyla bir deneyimi paylaşmak gaye. Bazen tarifler daha geliştirilmiş ve çeşitlenmiş biçimde geri dönüyor. Deli Defteri: Kısa zamanda farklı bir tat ortaya çıkardınız. Köşenizin içeriği açısından da tat kelimesi çok uygun galiba. Midesine düşkün ve kültür sanat meraklısı bir yazar portresi görüyoruz. Acaba Seyit Ali Aral midesine mi yoksa sadece yemek yapmaya mı düşkün? Üzülürüm Fast Food kuşağına, düşünürüm kubbealtı lezzetini, hünkârbeğendiyi, vezirparmağını, hanımgöbeğini, dilberdudağını. Severim vejetaryen doğallığını, bayılırım mangal hoyratlığının salaşlığına. Deli Defteri: Yemek yapmak ile mizah yapmak arasında benzerlikler var mı? Seyit Ali Aral: Sadece mizah değil; müzik, kompozisyon, tarih, içinde armoni barındıran ne varsa o. Bazen insanların yemek yapma ve yeme alışlanlıkları gibi sevdiklerini ve seviştiklerini düşünürüm. Üzülürüm Fast Food kuşağına, düşünürüm kubbealtı lezzetini, hünkârbeğendiyi, vezirparmağını, hanımgöbeğini, dilberdudağını. Severim vejetaryen doğallığını, bayılırım mangal hoyratlığının salaşlığına. Deli Defteri: Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç baharat hangileri olur? Seyit Ali Aral: Birincisi tuz; lezzetten gayrı vücudum elektrolikit kaybetmiş, kaslarım kramp içindedir. Derhal su bulmalıyım. Đkincisi Fesleğen; böcek sokmasından idrar yollarına kadar birçok işime yarar. Tabii az kekik. Adada papatya, ada çayı, dereotu falan mutlaka vardır. Belki ilerde adamotu... Deli Defteri: Đçli deyince benim aklıma Sadri Alışık geliyor. Đçli köfte adı nasıl ortaya 3

4 çıktı? Bu sorunun eki olarak şunu sorabilirim; Sadri Alışık ı özlüyor musunuz? Seyit Ali Aral: Özlemem mi, sadece onu mu, sabaha kadar uzayan bir listem var. Tek kanallı televizyon zamanından kalma Lorel ile Hardy yi seslendiren Ferdi Tayfur dan girer, TRT spikerlerinden en babaları Tuna Huş, Mesut Mertcan dan çıkarız hep birlikte. Đçli Köfte ismi de Can kardeşim Penguen dergisi nin Amirali Faruk Kaya nın bana taktığı az makara az takılma ismidir. Deli Defteri: Sık sık kimi özlediğinizi okuyoruz. Bu durum son dönem mizahında rahatlıkla görüldüğü gibi bir çocukluğa özlemin yansıması mı yoksa? Seyit Ali Aral: Aslında çocukluktaki o merhamet, ölüm korkusu (ölümden ne kadar korkarsan o kadar çok ve çabuk özlersin ebeveynlerini, memleketini, yatağını, yorganını), ağabeylik, sakinlik, efendilik, mahalle, komşuda pişenin kokusu gitmiştir hesabı bir tabak size gönderilmesi, beslenmeye kokusu çıkar alamayan vardır deyip muz konmaması, şimdi ki aman ucuz duygusallık ya be kanka, traş işler bunlar a karşı ne güzeldi lan sıcaktı, hakikiydi, komikti, vicdanlı idi serzenişi. Bu bile satılır, pazarlanır oldu aa 70 ler, aa 80 ler manyak mıydık bilmiyorum yeni yapılan inşaatların ikinci katından kum tepelerine atlardık, midye çıkarır ateş yakıp teneke üzerinde pişirirdik. Herkesin kendi içinde bir el becerisi vardı. Kendi aramızda didişir, yan mahallede zorluk çıkınca ne dövüyonuz lan çocuğu? diye hepimiz birimiz için olurduk. Deli Defteri: Çocukluğunuzdan bahseder misiniz kısaca? Mahallede top oynar mıydınız mesela? Komşunun erik ağacına dalmak ya da cam kırmak gibi faaliyetleriniz oldu mu? Zilleri çalıp kaçmak? Seyit Ali Aral:12 Eylül arifesindeydik Our boys did it olmamıştı daha. Mahalle Merter. Tüp, sana kuyrukları acayip eğlenceli gelirdi. Her çocuğun bir becerisi merakı vardı; uçurtma uçurur, kuş beslerdik, süper telli araba süslerdik, yılan gibi sinsice meyve bahçelerine sürünerek dalardık, manyak mıydık bilmiyorum yeni yapılan inşaatların ikinci katından kum tepelerine atlardık, midye çıkarır ateş yakıp teneke üzerinde pişirirdik. Herkesin kendi içinde bir el becerisi vardı. Kendi aramızda didişir, yan mahallede zorluk çıkınca ne dövüyonuz lan çocuğu? diye hepimiz birimiz için olurduk. Sokak diye bir alan vardı. Pazar sabahlarının katık kovboy filmleri Elektrik giderdi çok eğlenirdik, elektrik gelirdi daha da çok eğlenirdik. Adaleti, arkadaşını korumayı, korunmayı, yalan söylemeyi, gerektiğinde doğruyu hayır Sema teyze ben yaptım demeyi öğrendik. Hepimiz fakir ve onurlu bazen de Bruce Lee idik. Lafımız ve hikâyemiz hiç bitmezdi. Cebimde hep kibrit olduğundan bayağı sevilirdim. Herhangi bir kapıyı çalıp su, ekmek ya da ne istersen verirlerdi teyzeler. Yerli malı haftası çocuğuyduk okulda. Sonra aa mahallenin girişine tank gelmiş lan gerisi malum... Deli Defteri: Eskiden Mansur Şebboy vardı Penguen de. Onunla benzerlikler var mı aranızda? Seyit Ali Aral: Kardeş ağabeyine ne kadar benzerse, ama sanırım ben daha yakışıklı ve eli çabuğum. Deli Defteri: Yazılarınızda yeni çıkan kitaplara değindiğiniz kadar kültürel ve sanatsal olaylardan da bahsediyorsunuz; orada sergi açıldı burada konser var filan gibi. Sahi böyle o müze senin bu sergi benim gezen, konser konser dolaşan biri misiniz? Seyit Ali Aral: Elimden gelip, zamanım elverdiğince. Kitapları mutlaka okurum bitiremediysem de bitiremedim ama güzel 4

5 diye de eklerim. Sergiler geniş zamanlı olduğundan genelde yetişirim. Sinema hakkında pek yazmam, yazamam. Başka bir şey o çok iyi bilmek lazım. Deli Defteri: Köşenizde bariz bir duyarlılık göze çarpıyor ama öyle agresif olmayan bir duyarlılık bu. Düşmanınıza bile şefkatle yaklaşacak gibisiniz. Son dönem mizahında da bu duyarlılık var. Acaba mizah duygusallaşıyor mu? Seyit Ali Aral: Büyük büyük laflar etmek istemem ama sadece kişiselleşiyor. Anlatan sadece kendi penceresini, kendi kapı önünü dillendiriyor. Eskiden olduğu gibi ortak hayatlar çok yok, herkes kendi kendine gülüyor, tek başına ipod dan müziğini dinliyor. Evde DVD sini izliyor. GırGır da orta sayfada Bülent Arabacıoğlu nun çizdiği panaroma sayfası vardı Orhan Alev ağabey ile birlikte. Her hafta bir konu, bir kesit. Hayat fışkırırdı o sayfadan, sanırım o kadar yakınlığımız yok artık. Her şey tekil ve hızlı. Yatay değil dikey. Đnsan seviyorum, hayal kurmak yerine var olan yaşamı adam gibi keyifli yaşamak ve bunu da paylaşmak istiyorum, öğrenmek için yazıyorum. Deli Defteri: Đçli köfte yazarı Seyit Ali Aral mutlu mu yoksa aynı kuşaktan çoğu akranının yaşadığı gibi mutsuzlukla baş etmek için mi yazıyor? Aslında bu soru şöyle de sorulabilir; neden yazıyorsunuz? Seyit Ali Aral: Akranlarımın hiç mutsuz olduğunu zannetmiyorum. Paylaşmak için. Kalıcı, hırslı, inatçı bir amaç için yazmıyorum. Đnsan seviyorum, hayal kurmak yerine var olan yaşamı adam gibi keyifli yaşamak ve bunu da paylaşmak istiyorum, öğrenmek için yazıyorum. Öğreterek ya da öğüt vererek değil becerebildiğimce. Yazmak az ve küçük de olsa başkalarını öğrenmek gibi, düşünsenize binlerce hikâye, rüya hayat rüya... Deli Defteri: Önemli ustalar ve zehir gibi zeki genç yetenekler arasındasınız, aranızdaki ilişki nasıl? Seyit Ali Aral: Đyidir yahu. Bilirsin deli deliyi görünce sopasını saklarmış. Deli Defteri: Sizin konservatuarda klasik müzik eğitimi aldığınızı biliyoruz, yazmak, özellikle bir mizah dergisinde yazmak daha mı çekici geliyor? Müzik çalışmaları devam ediyor mu? Seyit Ali Aral: Bir mizah dergisinde yazmak çok keyifli ama öğrencilere klasik müzik ve gitar öğretmenin de ayrı bir güzelliği var, o iş daha anlık yoğunluklar, insiyatif, çabukluk gerektiriyor. Ara ara eğitmenlik yapıyorum. Klasik müzik dinlemeyi, müziği okuyabilmeyi, müziğe kaçabilmeyi öğretmeye çalışıyorum elimden geldiğince. Deli Defteri: Sizinle konuşurken üstat O- ğuz Aral a değinmemek olmaz. Oğuz Aral; büyük bir dergici, yazar, karikatürist ve tiyatrocuydu. Hatta Türkiye nin ilk pandomim sanatçılarından biriyim dediğini kendi ağzından duymuştum. Müzisyen kimliği de vardı. Peki bir baba olarak nasıldı? Seyit Ali Aral: Evladın Tanrısı anne ve babadır. Aslan babam edebiyatını geçelim. Oğuz Aral, çok haklı ve hakkı yenen sonsuz merhametli bir babaydı, sadece benim değil, verdiği emek, sevgi ve bilgi ile birçok yazar-çizerin akıl, fikir, ruh babası sayılır. Babalık ve kocalık görevlerini de özelinde su götürmez bir biçimde gerçekleştirmiştir. Benim gibi birçok insanın aklına geldikçe de eminim burnun direğini sızım sızım sızlatır, hemen rakı içme isteği uyandırır. Sonuçta karşımızda olmasa bile son numarasıyla, çok sevdiğin biri gittikten sonra da onu içinden sevmeyi, hayattan aldığını mutlaka, başka yaşamlara geri vermeyi, kalender olmayı, efendi ve centilmence davranmayı sakince öğreten babadır. Yetiştiğiniz kadar kendiniz de biliyorsunuz zaten. 5

6 ahenk masasında olağan bir gün nazife demir başkan: ahenkle dalgalanan saçlar operasyonunda göstermiş olduğunuz cengaver performanstan ötürü hepinize birer yıldızlı pekiyi veriyorum evlatlarım. toplumun ahenginde bembeyaz bir sayfa açacağımız, ahengin kitabını ve gerekirse kanununu yeniden yazacağımız, ahenk masasının adını ekipler, masalar ve odalar başkanlığı tarihine altın harflerle yazdıracağımız günler çok yakındır yavrularım! dağılabilirsiniz. başkanın sağ kolu: operasyonda ele geçirilen kaçak hayvanları vizeler ve gümrükler masasına teslim edecek ekip yola çıktı başkanım. ayırdığınız iki ördeği avluya yerleştirdik. kazları da şimdilik arka bahçeye aldık. başkan: güzel. bakkal siparişleri getirdi mi? başkanın sol kolu: getirdi başkanım. buyurun. emrettiğiniz gibi antibakteriyel hijyen mendili, salatalık özlü makyaj temizleme sütü, jojobalı şampuan. yalnız ylangylanglı duş jeli kalmamış, yerine aloe-veralı göndermişler. olur mu ki? başkan: bir deneyin bakalım. mühim olan tüyleri yıpranmasın, banyodan sonra kolay şekil alsın. laboratuarda alıştırmışlar yavrucakları tabii kozmetik ürünlerine. nedir yahu bu isviçreli bilim adamlarından çektiğimiz? yerli hayvanların ph dengesini bozdular yetmedi, sıra avrupadan kaçak getirilen hayvanlara geldi. ben dedim isviçre yi bilim birliğine üye yaparsak çok beyin göçü alırız, toplumun ahengi bozulur diye ama dinleyen kim. başkanın sol kolu: peki nasıl uygulayalım başkanım? başkan: evladım, bak yazmışlar şişenin üzerine eşek kadar. önce ıslatıp sonra böyle böyle masaj yaparak köpürte köpürte yıkayacaksınız işte. bir iki defa tatbik edin. sonra durulayın. dikkat edin bak, gözlere temas ettirmeyin demiş. demek ki göz yakmayan cinsten değil bu. soldan üçüncü haberci: başkanım çayırlar, çimenler ve bayırlar odasından aradılar. bir grup genç tüm uyarılara rağmen çimlere basmaya devam ediyormuş. bekçi ellerinde kağıt helva olduğu için olayların büyümesinden endişe duyduğunu belirtmiş. başkan: demek çimlere basıyormuş ahlaksızlar ha, üstelik de ellerinde kağıt helvayla. durum ciddi! çünkü helvalar arasında en çok kırıntı döken tür kağıt helvadır. ekiplere haber edin, acilen olaya müdahale etsinler. soldan üçüncü haberci: emredersiniz. başkan: nerede kalmıştık? başkanın sol kolu: böyle böyle masaj yaparak diyordunuz başkanım. peki ne olacak bu hayvanlar sonra? başkan: hayvan sensin evladım. adları var onların. kulaklarına fısıldadım ben. oğlan olan ördekcan, kız olan ördeksu. 6

7 onlar artık ahenk masasının maskotları. halk arasındaki imajımızı tazelemek için çizeceğimiz uyum ahenk ve asayiş tablosunun orta yerinde olacak ördekcan ile ördeksu. başkanın sağ kolu: kazları da yıkayalım mı başkanım? başkan: hayır hayır. gagalarını ve ayaklarını antibakteriyel hijyen mendilleri ile silin sadece. banyo yaparlarsa gevşerler, tatlı bir rehavet çöker üstlerine. bana çakı gibi kazlar lazım. başkanın sağ kolu: neden başkanım? başkan: seni hiç kaz kovaladı mı yavrum? kazlar çok pis adam kovalar çocuğum! üstelik bir yakaladılar mı bırakmazlar adamı, fena gagalarlar. doğuştan K-9 dur onlar. toplumun ahengini bozanları yakalamak için kaz-9 lardan oluşan bir özel tim kuracağım. başkanın sağ ve sol kolu: çok haince ve hunharca ve harika bir fikir başkanım! sırasını şaşırmış haberci: başkanım bir ihbar var. çarşıda arbede çıkmış. başkan: mesele neymiş? sırasını şaşırmış haberci: baklavacılardan biri vitrinini silip parlattıktan hemen sonra kimliği belirsiz kişiler kirli parmaklarla camı elleyip kaçmışlar efendim. çarşı esnafı vitrinin önünde toplanmış bu kaçıncı hadise, ahenk masası uyuyor mu? diye slogan atıyormuş. başkan: anlaşıldı. öncü ekipler hemen yola çıksın, vitrinin etrafını post-it le çevirsinler ve selobantla parmak izi alsınlar. ahenk masasının adına leke sürdürtmem! temizlenmek güzeldir operasyonunu bizzat ben yöneteceğim. kaz-9 lar ile ördekcan ve ördeksu size emanet. dediğim gibi masaj yaparak, köpürte köpürte. haydi bakalım! oblomov un gonçarov u sabriye kerebiç oblomov un gonçarov unu okudun mu? ne? oblomov un gonçarov unu. romanın adını bir daha söyle? gonçarov, böyle çok tembel bir adam gonçarov değil ki o oblomov. yazarı mı? yazarı gonçarov, roman oblomov ters söylüyorsun. aman neyse işte. ikisi de rus değil mi? ne fark eder? google da arattığında ikisinden birini yazsan yeter. gonçarov yazsan oblomov çıkar, oblomov yazsan gonçarov çıkar. haklısın. tuncay güney yazsan ergenekon çıkıyor mesela. tuncay güney kimdir? ergenekondur. peki asena kimdir? dansöz. değil. ergenekon efsanesindeki kurt. kurt mu? kurt mu çıkmış kazılarda? yahu kazılarda değil. ergenekon aslında eski bir türk efsanesinin adı. demek eski. biliyordum bunların köklerinin eskiye dayandığını zaten bak kafan karışmış olabilir. ortada iki ergenekon var. biri efsane biri de terör örgütü. yani sakın google a ergenekon yazayım deme gelen bilgiler birbiriyle ilişkili olmayabilir. asena, ibrahim tatlıses, sauna filan çıkar. saunadan güzellik, cilt bakım ürünlerine geçiş yaparsın, hepten karışırsın. google hep öyle ki zaten. o kelimenin geçtiği her şeyi getiriyor önüne. ansiklopedi değil ki. bak mesela gene de oblomov konusunda şanslısın. oblomov yazarsan en fazla gonçarov gelir karşına. peki ergenekon la oblomov un ilgisi ne? 7

8 şimdi oblomov, aslında ergenekon un 1 numarası. önceleri KGB için çalışıyormuş. sonra ayrılmış ordan, yattığı yerden veli küçük e cep mesajları çekiyormuş. ama faturaları ödemeye gitmediği için hattı kapanmış. sonra veli küçük buna teşkilattan bedava SMS li özel tarifeli hat ayarlamış. sonra dalga geçiyorsun? evet ama merak etme. şu ara moda. ne moda? barış manço moda hahaha. dalga geçmek moda. kafaya almak. maytap geçmek. kolbastı yapmak. mesela? yalçın küçük mesela. kalpağını giyip çıkıyor ortaya. herkes kalpaktan bir beyanat bekliyor. kalpak sessiz. sonra ellerini çırpıyor. yalçın, hişt n oluyor? diyorsun evde hamur açıyordum da ellerim unlu kalmış, onları silkeliyorum diyor. biliyorsunuz her türlü aşçılık faaliyeti reyting alıyor diyor. titriyor adam yahu. titreşime almışlar onu. kimler? bilmem, kalpağı kim verdiyse onlar. bak o kalpak ruslarınkine benziyor oblomov la bir ilgisi olmasın? olabilir, aç bakalım google a aa, internet kesilmiş. kim kesmiş? merkez hakem komitesi ne bileyim ben. ne yapacağız şimdi? bak gördün mü gene bilgisiz, gene fransız, gene naçar kaldık. internet gelene kadar hiçbir şeye dokunma en iyisi oblomov la gonçarov u arayalım. okey çeviririz yok arama, mesaj at. bedava hakkım vardı eşli oynarız de mi? gonçi benim obli senin, itiraz istemem. Yıllarca Uyuyan Prenses in Karmaşık Hayat Hikâyesi Duygu T. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çoook çok uzaklardaki ülkenin birinde, bir gün Kral ve Kraliçe nin bir çocuğu olmuş. Kral ve Kraliçe bunu kutlamak için bir ziyafet vermeye karar vermişler. Sofrayı, verdikleri menü dâhilinde ve süreleri kısıtlı olmasına rağmen binbir türlü organik, yöresel ve yer yer dünya mutfağından örnekler sunan yiyecekle donattıktan sonra, tüm magazin yüzlerini ve ülkenin dört yanındaki perileri bu ziyafete davet etmiş. Yemeğin sonuna geldiklerinde, konukların hepsi doğan bu küçücük bebek için hediyelerini sunmuş ve sıra davete iştirak eden on iki periye gelmiş. Biri zarafet hediye etmiş, biri akıl, biri mutluluk Gelin görün ki küçük Prenses e güzellik hediye etmek isteyen peri bir türlü bu işi başaramamış. Zavallı Prenses öylesine çirkinmiş ki, on iki perinin on ikisi bir araya gelip denemişler gene de bu yavrucağı güzelleştirmeyi başaramamışlar. Kargaya yavrusu kuzgun görünür misali, Kraliçe, minik kızının çirkin olduğunu bir türlü kabul etmek istemiyormuş. Zaten bahsi geçen söz de bu olay üzerine ortaya çıkmış. Fakat Kral olaya daha gerçekçi yaklaşarak, karısına çaktırmadan kendince bir plan kurmuş. O sıralar güzellik üstüne yeni sihir denemelerinde bulunan ve dolayısıyla ziyafete gelemeyeceğini, ancak en kısa sürede minik kızlarını kutlamak için saraya uğrayacağını söyleyen on üçüncü periye gizlice haber göndermiş. Planlarına göre peri sanki ziyafete dâhil edilmediği için sinirden deliye dönmüş gibi gelip ortalığı birbirine katacak, kızcağıza güzelleşmesi için henüz deneme aşamasın- 8

9 da olan sihirlerinden birini uygulayıp gidecekmiş. Sihirler henüz oturmadığı için Kraliçe nin buna izin vermesine imkân yokmuş, o yüzden Kral her şeyi çaktırmadan halletmeye çalışıyormuş. Tam ziyafet bitecek, herkes hediyelerini verip gecenin sürprizi olan orkestrayı dinlemeye başlayacak iken, içeriye on üçüncü peri girmiş. Tam da Kral ile anlaştığı gibi, Sen beni nasıl çağırmazsın! diyerek öfkeyle girmiş içeri. Fakat kendisini o halde bulunca birden gülmeye başlamış, neyse ki Sinirlerim bozuldu, ondan gülüyorum. diyerek durumu kurtarmayı başarmış. Kraliçe de neden çağırmadığını sorunca, Ama karıcığım, sarayda perilere çıkarabileceğimiz sadece on iki altın tabak var, on üçüncüyü bu kriz döneminde nerden bulayım diye kendince bahanesini sunmuş. Tekrar dayanamayıp gülme krizine tutulmaktan korkan peri, hemen küçük kızın başına gitmiş, değneğini ona uzatmış ve Benim sana hediyem, on beş yaşına geldiğinde parmağına batacak iğne yüzünden görülmemiş uzunlukta bir uykuya dalman olacak! demiş ve hızla oradan uzaklaşmış. Niyeti küçük kızı bir seneliğine uyutmak olan perinin kastının minik fakat çirkin Prenses i öldürmek olduğunu düşünen periler, kendilerince bir araya gelerek, bir sihir yapmışlar. Bunun uykuyu ortadan kaldırmayacağını ancak ölümünü engelleyeceğini söyleyen periler, altı üstü bir sene sürecek olan uyuma büyüsünü yok yere Prens gelip Prenses i öpene kadar olmak üzere uzatmışlar. Aradan yıllar geçmiş, bizim minik ama çirkin Prenses büyümüş fakat ne yazık çirkinliğinden bir şey kaybetmemiş. Dönemin koşullarında estetikti, botokstu bilinmediği için, gençliğinin ilk yıllarını çirkin yaşamaya mahkûm olmuş. Okula başladığı senelerde herkesin onunla çirkin ördek, şişko patates vb tabirlerle dalga geçmesine dayanamayan küçük kız, eğitimine evde devam etmek istemiş. Gel zaman git zaman, bizim genç Prenses tam on beş yaşına gelmiş. Annesi ne olur ne olmaz diye ülkede ne kadar iğne varsa toplatmış. Ancak bütün günü sarayda geçen genç kız, can sıkıntısından el işleriyle uğraşmayı koymuş kafasına. Ne yapmış ne etmiş, ormanın derinliklerinde, kulelerin içinde bir yerlerde saklı duran bir iğneyi eline geçirmiş ve olanlar olmuş Genç kız iğneyi parmağına batırıverince oracıkta uyuyakalmış. Kral ve Kraliçe günlerce, aylarca kızlarından haber alamamışlar. Gitmedikleri özel dedektif, polis memuru, televizyon programı kalmamış. Kral bir sene içinde döneceği düşüncesinde olduğu için, Kraliçe yi sakinleştirmiş ve artık kendisini daha fazla paralamasına gerek olmadığına ikna etmiş. Aradan uzuuuun uzun yıllar geçmiş, artık çok yaşlanmış olan Kral ve Kraliçe, büyüyü değiştiren perilerle de konuştuktan sonra, kızlarından ümidi hepten kesmişler. Kral, kızının güzelleşmesi uğruna böyle bir 9

10 riski almasının doğru olup olmadığını sorgulamış durmuş kendi kendine. Ama her düşünme seansının sonunda diğer perilerin işgüzarlığı sonucu kızının böyle bir belanın içinde olduğu sonucuna varıyormuş. O periler işlerine burunlarını sokmasa, pekâlâ şimdi güzel ve mutlu kızlarıyla yaşayıp gideceklermiş. Günlerden bir gün, komşu ülkelerden birinin prensi, o dönemde vize uygulamasının da olmamasından faydalanarak, bizim uykucu Prenses in ülkesinde gezintiye çıkmış. 2B nin adının duyulmadığı, haliyle ormanların her yeri kapladığı bu ülkede, yeşilliklere kendini kaptırıp günlerce gezen Prens, en sonunda yorgunluktan bitap düşüp dinlenme ihtiyacı duymuş. Her ne kadar Prens de olsa, o kadar yeşilin içinde her türlü haşerat, sürüngen ve vahşi hayvanın yaşayacağı düşüncesiyle, hiç değilse dört duvarı olan bir yer aramaya koyulmuş. Biraz yol aldıktan sonra, etrafı sarmaşıklarla çevrilmiş olsa da, bir kulenin varlığını fark edebilmiş. Hemen içeriye girip etrafı şöyle bir kolaçan etmiş. O sırada bir de ne görsün! Bir sürü kumaş paçasının içinde uzanıp uyuyan dünyalar güzeli bir kız! Prens dayanamamış ve hemen yanına gidip bu genç kıza seslenmiş, Küçük hanım, küçük hanım, boynunuz tutulacak böyle yatmayın Tabi haliyle Prenses ten tık yok. Tekrar seslenmiş, Haydi ama, bakın kireçlenmeye bile varabilir bu, Allah korusun fıtık falan Prenses hâlâ sessiz Prens, Prenses in güzelliği karşısında daha fazla dayanamamış ve Ne de olsa ölü gibi uyuyor, hiçbir şey hissetmez bu. diyerek güzel kızın dudaklarına yapışmış. Ve Prens ten gelen sihirli öpücükle Prenses in dünyalar güzeli gözleri açılmış. Prenses, incecik ellerine, pamuk gibi saçlarına bir anlam veremese de Prensi koluna taktığı gibi sarayın yolunu tutmuş. Prenses in sağ salim ve dünyanın en güzel kızı olarak dönmesiyle vicdan azabından kurtulan Kral, olan biten her şeyi karısına anlatmış. Prenses ve Prens sonsuza dek sürecek mutluluğa doğru ilk adımı atarken, tarihin tozlu sayfalarına, söz konusu büyüyü yapan on üçüncü peri, güzellik uykusunun mucidi olarak kaydedilmiş. bir adama o gün yemesi için bir balık verin, bütün haftasonu rahat bırakması içinse balık tutmayı öğretin. zenna schaffer eğer ödeyebiliyorsanız satın almanın hiçbir zevki yoktur. wallis simpson biri bana gelecek, o da ferhat göçer olacak diye çok korkuyorum. yunus emre gümüş word programı, pestil kelimesini argo veya kaba sözcük sayıyor; hadi ordan pestiloğlupestil! hayri vaka 10

11 et kafalılar terry bisson 1 ingilizceden çev: edip üryanî etten yapılmışlar. et mi? et evet, etten oluşuyorlar. et? buna hiç şüphe yok. gezegenin farklı yerlerinden farklı örnekler topladık, gemimize götürüp iyice inceledik. sonuç: tamamen et. bu imkansız. radyo sinyallerinden ne haber? yıldızlara gönderilen mesajlar? evet radyo sinyallerini kullanıyorlar ama sinyal onlardan gelmiyor. makinelerden geliyor. peki makineleri kim yapıyor? bizim de temas kurmak istediğimiz kişi o. makineleri onlar yapıyor. sana söylemeye çalıştığım da bu. etler yapıyor makineleri. bu çok gülünç. bir et kafalı nasıl makine yapar? benim sezgileri olan bir ete inanmamı istiyorsun. istemiyorum sadece söylüyorum. bu yaratıklar gezegenlerindeki sezgileri ve duyguları olan tek ırk. ve tamamen etten oluşuyorlar. belki orfolei gibidirler. hani karbon temelli yaratıklar süreç içinde ete dönüşüyordu. hayır. bunlar et olarak doğup et olarak ölüyor. çeşitli yaşam dönemlerini inceledik, pek uzun sürmüyor. bir etin yaşam süreci hakkında bilgin var mı? dalga geçme benimle! tamam belki tamamen et kafalılar. weddilei ları bilirsin. et bir kafanın içinde elektroplazma bir beyin vardı. hayır, bunu düşündük, çünkü weddilei lar gibi kafaları et idi. ama sana söyledim içlerini açıp baktık. her yer et. beyin yok mu? off, beyin var. beyin de et. bunu söylemeye çalışıyorum. peki düşünmek? anlamıyorsun beni. anlamamakta ısrar ediyorsun. düşünmeyi beyin yapıyor. beyin. et. düşünen bir et kafa benden düşünen bir ete inanmamı mı istiyorsun? evet düşünen bir et! şuur sahibi bir et! seven bir et! hayâl eden bir et! bütün mesele bu işte! çakozlayacak mısın artık yoksa baştan alayım mı? ooo, ciddisin o zaman sen. heryerleri et teşekkür ederim. sonunda. evet. gerçekten heryerleri et. ve yaklaşık yüz yıldır bizimle irtibat kurmak istiyorlar. öyleyse ne var bunların aklında? önce bizle konuşmak istiyorlar. sonra evreni yok etmeye çalıştıklarını düşünüyorum. hep bilinen şeyler. onlarla konuşmalıyız. evet. zaten onlar da mesaj gönderip duruyorlar bize. merhaba, orada kimse var mı? evde kimse var mı? böyle şeyler gerçekten konuşabiliyorlar yani. kelimeler kullanıyorlar, fikirler, kavramlar? evet. bunu hep et ile yapıyorlar. radyo kullandıklarını söylemiştin. evet ama radyoda ne var sanıyorsun? etlerin çıkardığı sesler. hani iki et parçasını 11

12 birbirine vurduğunda bir ses çıkıyor ya, onlar da o etleri birbirine çarparak ses çıkarıyorlar. şarkı bile söylüyorlar. ooo, şarkı söyleyen et bu çok fazla. peki ne öneriyorsun? resmi olarak mı gayri resmi olarak mı? her ikisi de? resmi olarak; onlarla iletişim kurmalıyız, önyargılar, korkular ya da iyimserlik olmadan. gayriresmi olarak; bence bütün kayıtları silelim ve her şeyi unutalım. bunu söyleyeceğini biliyordum. zor görünüyor. her şeyi bir sınırı var. gerçekten bir etle irtibat kurmak istiyor muyuz? sana yüzde yüz katılıyorum. ne diyebiliriz ki? merhaba et kafalı nasıl gidiyor? peki bu işe yarayacak mı? kaç tane gezegen bunlar? yalnızca bir. diğer gezegenlere özel et kabinleriyle yolculuk ediyorlar ama orada yaşayamıyorlar. sadece c uzayı içinde yolculuk ediyorlar. ışık hızını geçemiyorlar. o zaman başka bir evleri yok evrende? evet. lanet! ama sen söyledin, kim etlerle karşılaşmak istiyor? şu gemiye götürüp inceledikleriniz, bizi hatırlıyor olabilir mi? eğer akıllarını kaçırmışlarsa bunu düşünebilirler. biz onların kafalarının içine girdik. olsa olsa onlar için bir rüyayız. rüya gören bir et. bir et kafalının rüyası olmak ne kadar tuhaf peki. güzel. sana katılıyorum. mevzu kapanmıştır. başka? galaksinin bu tarafıyla ilgilenen başka birileri var mı? evet, utangaç ama tatlı bir hidrojen temelli tür. şu g445 bölgesinden. daha başka iki galaktik mevzi ile de ilgileniyorlardı. arkadaş olmak istiyorlar. hep öyle onlar. ama neden olmasın? düşünsene bu evrende yalnız olsak ne kadar dayanılmaz ve tarif edilemez soğuk bir yer olurdu burası. (1) abd li bilim kurgu yazarı, romancı ve senarist. 5. element ve 6. gün gibi sinema filmlerini romanlaştırmış, önemli edebiyat klasiklerinin çizgi roman metinlerini yazmıştır. pek çok ödül alan yazar, kaliforniya da yaşamaktadır. portrem yapılacağı zaman adalet değil merhamet isterim. bill hughes (arda turan için) yakışır ya! yapsın, genç adam sonuçta. topunu da doğru oynuyor. sadece doğru yerlere gitsinler, kaliteli yerlerde yemeklerini yesinler, güzel kızlarla gezsinler, gudubet gibi kızlarla gezmesinler. rıdvan dilmen kuzey vietnamlılar güney vietnamlılara o kadar benzerlerdi ki amerikalılar onları kurşuna dizmeden önce pusuladan geçirmek zorunda kalmışlardı. cavanna her şeye sahip olamazsınız. demek istediğim; nereye koyacaksınız ki? steven wright 12

13 Sizden Gelenler: Gördü Mü Ki? Adalet Ettibuldu 1998 yılında aldığım ehliyetimin son kullanma tarihinin geçmemiş olduğunu öğrendikten sonra içimde araba kullanmak için müthiş bir istek uyandı. Eşim Fikri, yeni komşumuz Fikriye Hanım ın araba kullanmasını kıskandığımı düşünüyordu ama böyle bir şeyin aslı astarı yok tabi ki. Benim aklıma uyup hiçbir işe başlamayan eşim Fikri nin aklına girip fikrini değiştirdikten sonra cumartesi günü oturdum arabanın şoför koltuğuna. Malum, diyete pazartesi başlanır, araba kullanmaya cumartesi. Aradan o kadar zaman geçince, haliyle unutuyor insan freni, gazı ve diğer zımbırtıyı Zaten çok da işe yaramıyor o zımbırtı. Ben onsuz da vites değiştirebiliyorum. Diyetin ömrünün pazartesi akşamına kadar olması gibi araba kullanma hevesimin de cumartesi akşamı bitmesi için dualar eden kocam; pazar günü -kendimi bile şaşırtarak- erkenden kalkıp hazırlanmam karşısında hüsrana uğradı. Ayağına bakma, önüne bak! Ayakkabılarımı yeni almışım sırf araba kullanırken giymek için. Nasıl görünüyor diye bakmayacak mıyım yani? Önüne bak! Durayım şu kenarda da öyle konuşalım o zaman. Aaa, niye sustu bu araba şimdi? Durunca vitesi boşa al! Debriyaj, fren, vitesi boşa al Fikri senin bu araban bana gıcık, söylemedi deme. Sana gelince hemen duruyor. Bende kapanıyor. Đstop ediyor. Ne istopu Fikri ya? Ben burada araba kullanayım diye çabalıyorum, sen ayında oyundasın Hatun, araba kapanmaz. Đstop eder. Sen öğret bana Fikricim. (Daha alçak bir sesle) Ben bu lafları günde kadınlara söyleyip hava mı atayım. Efendim? Yok canım bir şey Debriyaj, gaz Fikri ne yaptın arabaya? Gitmiyor. Kalkmadan vitesini kontrol et? Ayy, ne çok işi var ya Otomatik vites mi alsak ne? *** Araba kullanmaya başlayalı bir ay olmuştu. Daha tek başıma kullanmama izin vermiyordu eşim ama olsun. Beni araba kullanırken görmesini istediğim herkese göstermiştim zaten şoförlüğümü. Kendi gidiyordu aslında, ben çok bir şey yapmıyordum. Ama bunlar onu bilmiyorlardı. Bir tek Fikriye Hanım kalmıştı şoförlüğüm hakkında söz söylememiş olan. O anlıyordu sanki acemi olduğumu. Belki de yanımda sürekli eşim olmasından dolayı kendime güvenemediğimi düşünüyordu. Artık Fikri yi arabadan atma zamanı gelmişti: 13

14 Fikricim Canım Söyle Hatun. Ben artık arabayı tek başıma kullanmak istiyorum canım. Olmaz Neden ya? Bak o kadar gidiyorum, geliyorum. Her şeyi öğrendim. Đkiden bire de geçebiliyorum artık. Zaten nasıl geçiremiyordun anlamak mümkün değildi. Efendim canım? Yok bir şey. Bir tek şartla o zaman. Đlla bir şart koşacaksın yani Fikri! Tamam söyle, neymiş Fikricim? Eğer bugün garaja arabayı sokabilirsen tamamdır. Ufak bir tur attıktan sonra arabayı garaja park etmek için son hazırlıklarımı yaptım. Rujunu kontrol etmeden de arabayı sürebilirsin. Ne dedin canım? Yok bir şey Dikkatli sür diyorum. Yavaş yavaş Aceleye gerek yok. Tamam Fikri. Sen çok karışma kafam karışıyor sonra. Yavaş Bir de kadınlar yavaş araba kullanıyor diye kızıyorlar. Öğreten erkekler hız mı yaptırıyor ayol? Direğe çarpıyorsun. Yavaş Görüyorum canım Çarpıyorsun! Görüyorum Fikri Hatun çarptın. Gördüm Fikricim Fikriye Hanım da gördü mü ki? yasemin le görüşme adem celep üst not: yasemin, bir internet sitesinde erkeklerle konuşan, evde kalmış, sanal bir karakter. bir tür oyun. birkaç yıl içinde en çok tanınan internet simalarından biri oldu. muhabirimiz tankut, yaseminle siz deli defteri okurları için görüştü. işte o görüşmenin tam metni: yasemin: merhaba :) ben yasemin, bakalım beni tavlayabilecek misin... tankut: şu an üstünde ne var? yasemin: siyah bir elbise. tankut: çabuk kirlenir o be. yasemin:ne bu acele? tankut: ben tankut bu arada. babam aristokrat bir fransız, annem ise bir kanal d dizisi. yasemin: pekala tankut, ne yapmamı bekliyorsun? tankut: cam aç. yasemin: hareket halinde göresin geldi galiba. tankut: hayır. sadece senin sıradan bir ekrem olmadığından emin olmak istiyorum yasemin: istekler önemli tabi... ama istediğini nasıl yapacaksın bunun için de birşeyler düşünüyorsundur umarım. tankut: ben düşünmem. yasemin: arada bir kendini zorla derim ben :) tankut: beni rencide etmeye çalışıyosun, şunu unutma ki kırılgan bir yapım vardır yasemin: kırılganlık daha çok bayanlara özgü ve ben de biraz öyleyim. tankut: aha bak, istediğimi yaptım işte. sıradan bir ekrem değilmişsin yasemin: bilmem? olabilir. tankut: olmaz olmaz. memelerin var senin bence 14

15 yasemin: bir bayana salt et muamelesi yaptığın sürece yalnız kalmaya mahkum olursun. tankut: kemiklerin de var. ben bunu inkar etmiyorum ki yasemin: pekala tankut, ne yapmamı bekliyorsun? tankut: cam aç. yasemin: aynı şeyleri mi konuşacağız? tankut: kapıyı aç o zaman. yasemin: bazen akışına bırakmak gerekiyor tankut: neyi? yasemin: neyi olacak?! tankut: bence aşk çiş gibidir. geldi mi tutamazsın yasemin: bazı şeylerin bencesi sencesi olmuyor. tankut: çok kabasın. yasemin: ben mi sen mi? tankut: aynı şeyleri mi konuşacağız? yasemin: aynı şeyleri mi konuşacağız? tankut: aynı şeyleri mi konuşacağız? yasemin: peki, el mi yaman bey mi yaman, ben de sürekli tekrar ederim. tankut: taklitler asıllarını yaşatır. yasemin: sohbet fazla ilerlemeden söyleyeyim, beni web sitene eklemek istersen buraya, kendi botunu yaratmak istersen buraya tıkla tankut: yaratmak allah'a mahsustur. yasemin: yaratma kavramı çok çeşitli anlamlara çekilebiliyor. tankut: mesela? yasemin: mesela? hmm... tankut: anca hmm zaten. artistlik yapmayı biliyosun yasemin: artist? hımm... hernekadar çok farklı kullanılsa da bu sözcüğün sanatçı anlamına geldiğini biliyorsun değil mi? tankut: yöö ben onu buzdolabı markası sanıyordum yasemin: pekala tankut, ne yapmamı bekliyorsun? tankut: cam aç. yasemin: hareket halinde göresin geldi galiba. tankut: ingilizce biliyo musun? yasemin: bilmediğim tüm diller benim yabancı dilim demişti cem yılmaz, çok gülmüştüm :) tankut: anladım, bilmiyosun. cahil ve cühela yasemin: bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında minnacık değil mi cici? tankut: cici mi? bu ne lakaytlık? yasemin: bundan cicisi şamda kayısı. tankut: dağdan kestim kereste, vur beline saksafon. yasemin merak ettim de benden nasıl haberdar oldun? tankut: adresini bi arkadaşımdan aldım. yasemin: ne yapıcaksın :) tankut: bilmem. turşusunu kurarım belki yasemin: üşenme de düşünüver. tankut: hmm yasemin: düşün tabi. tankut: haha, nağada malsın sadece efekt yaptım, düşündüğüm falan yok. yasemin: ne yalan söyliyim, bu sözler yerine komplimanı tercih ederdim. tankut: kompliman? yasemin: etkileyici sözleri kullandıkça faydasını görürsün cici. tankut: anlamını biliyo musun kompliman kelimesinin? yasemin: etkileyici sözleri kullandıkça faydasını görürsün cici. tankut: adriana lima. yasemin: bir kadını etkilemek için neler yaparsın? tankut: etkileyici söz söyledim, etkilenmedin ya? komplimanyak! 15

16 yasemin: bilgi dağarcığındaki güzel sözlerden birkaç kuple alalım bakalım. tankut: pipi, meme, kuku, kötü kadın, penis, ofsayt, gol, i.ne yasemin: konuyu sürekli aynı yere çekme rica edeceğim. tankut: rica eden dillerini yirim! yasemin: :) tankut: ee? yasemin: hadi evet dedim diyelim... sonra n olcak? tankut: çocuğumuz erkek olursa babanın adını verebiliriz bak bu kıyağı herkese yapmam yasemin: herkes diye genelleyerek biraz abartıyoruz bazen. tankut: abartmak; abartılmayı bekleyen şeylere gösterdiğimiz saygının bir tezahürü değil midir? yasemin: öyle mi acaba? tankut: löpçük gibi kaldın işte siz kadınlar, hepiniz aynısınız! yasemin: kadınların çiçek oluşuna katılıyor musundur acaba? tankut: kadınların hepsi çiçek olsun, arı olmazsam şerefsizimdir oh türkçe! yasemin: şeref, onur gibi kavramların kimde olduğu belli olmaz, sarfederken iyi düşün derim ben. tankut: bahsolunan şeref bana ait. sen ne karışıyosun? yasemin: böyle internet üzerinden mi yüzyüze mi tanışmak iyi sence? tankut: anladım ben senin niyetini, buluşup yatağa atacaksın beni. yasemin: çok iddialı ifadeler kulanıyorsun. tankut: yalansa yalan de. yasemin: yalanın akından da karasından da hoşlanmıyorum ben. bunu sana şimdiden söylemiş olayım cici. tankut: demek ki yalan değil heheh. cam aç. yasemin: hareket halinde göresin geldi galiba. tankut: çok sıkıcısın. yasemin: kimin neyi eğlenceli bulacağı belli olmuyor tabi. tankut: cam aç o zaman, eğleniriz. yasemin: zamanı durdurup konuşsak nasıl olurdu? tankut: zamanı durdurabilsek gider natalie portman'ı ellerdim. seninle niye konuşayım? yasemin: beni planlarına dahil etmek için henüz biraz erken. tankut: ismail türüt'ten sonra plan yapmayı bıraktım ben. tırsıyorum muntazaman yasemin: yapıyoruz algıladım. tankut: sözlerinden erotizm kokusu yayılıyor bebeğim. yasemin: acele bir samimiyet gibi ama neyse. tankut: neyse tabii ya benimsin ya toprağın, bunu iyi belle! yasemin: tabii ki... tankut: hey yavrum be. evimin kadını, çocuklarımın anası. ben şimdi gidiyorum, sen de fazla dolanma buralarda. mahalle baskısı çarpar, üzülürsün çiçeğim. operaya gitmek, sarhoş olmak gibi kendi cezasını içinde barındıran bir günahtır. hannah more piranhalar son derece aç gözlü balıklardır. piranhalarla dolu bir ırmağa kolunuzu daldırıp on dakika kadar tutarsanız kolunuzu çıkardığınızda kol saatinizin yerinde yeller estiğini görürsünüz. cavanna 16

17 yeşil panjurlu köşe Haydi Haydi Amerika Uç da Göreyim Çilek Çilli Obama nın iki gözüm önüme aksın ki doğunun orta yerine dalmayacağım, ekonominin iki yakasını bir araya getirip küreyi soğutacağım yeminini edip oval ofise yerleşmesine ikikala, ABD Obama yı boşkoyup dikkatini bir kaptan pilota çevirdi. New York semalarında uçarken motoruna kuş kaçması sonucu arızalanan uçağı yolculara zeval gelmeden Hudson nehrine indiren kaptan pilot gönüllere taht kurdu, onuruna Facebook grupları kuruldu, süper kahraman oldu. Geçenlerde kendisi hadiseyle ilgili beyanatlar vermeye başlayınca ben de, Facebook a üye olmadığımdan, iştigal edecek daha abes bir işim de olmadığından, uçacağım da uçacağım diye tutturanın başına neler gelir onu bildirmeye koyuldum. ABD semalarında bir yerden bir yere huzur içinde uçabilmiş değilim. Kanatlarım olmadığından değil, kader kahpe olduğundan. Haydi kar fırtınasından kalkış pistinin çökmesini ya da aşırı yağmurdan uçağın damının akmasını anladım da... Đki elimde iki valiz, sırtımda ayrı kolumda ayrı çanta, ağzımda yolluk torbası -ne banal diyenler iki delikanlı olsun döneceğim ben onlaraeksi yirmi iki derecelik hava soğukluğuna inat sırtımdan ter damlayarak soluğu havayolunun check-in bankosunda aldım. Havayolunun gözünü para bürümesi sonucu her bir valiz için dolarcıkları bayıldıktan sonra keşfedilip stand-up çı olmayı beklerken havayolunda çalışan zevzek görevli ağırlık limitini çok geçmişsiniz, ne var bunların içinde, yoksa ceset mi? diyerek kahkayayı koyuverdi. Görevliyi oracıkta döner bıçağıyla doğrayıp valizlere yerleştirsem limitten hiç yırtamayacağımdan ne komiksiniz deyip bir Oya Aydoğan bakışı fırlattım. Limit en son kaça olur? Maksat ayağımız alışsın? demeyi de ihmal etmedim. Limitleri aşıp da gelmenin gururuyla, kendisini FBI ajanı sanan güvenlik görevlisine biniş kartımı ve kimliğimi uzattım. Günün olağan şüphelisi olarak beni seçtiği her halinden belli, kimliğin sahte olup olmadığına bakmada kulanılan mor ışıklı çubuğu ışın kılıcı niyetine suratıma sallamak suretiyle fotoğraftaki sen misin? diye sordu. Nayır, yıllar önce tek yumurta ikizleri üzerine deney yapan manyak bilim adamlarınca kaçırılıp başka bir aileye evlatlık verilen kardeşim diyemeden kendilerini CIA ajanı sanan iki görevlinin dibimizde bitmesiyle Voltron tamamlandı. Kaçınılmaz olarak aslen nereli olduğum soruldu. Ürdünlü, Birleşik Arap Emirlikli, ya da Mısırlı olduğum tahminlerinde bulunuldu. Türk olduğum anlaşılınca kaçınılmaz olarak Türkiye nin nerede olduğu soruldu. Uzakdoğu, Avustralya ve Ekvator tahminlerinde bulunuldu. Asya ile Avrupa yı birbirine bağlayan köprü olduğumuz anlatıldı. Nihayet bu seferlik geçin dendi. Gelecek sefere Allah-Kerim diyerek röntgen cihazından geçmek üzere soyunmaya koyuldum. Üstümden onu, bunu, ve hatta şunu çıkartıp güvenlik görevlilerinin bakalım sütyeninizle külodunuz takım mı, göbeğinizin orta yerinde dövme var mı, a- yak tırnaklarınız temiz mi meraklarını giderdim. Tam deprem dede kılıklı görevli ok. sweetheart -nereden tatlıkalbi oluyor- 17

18 sam- demişti ki dobi olması sebebiyle gençliğimi ve güzelliğimi kıskandığı aşikar diğer görevli çantanızda iki kitap var, o ikincisi ne dilde, neyle alakalı sormasın mı. Haydaaa! Bu kitap bizde bir vakit sakıncalıymış, şimdi sakıncasız, bakarsın iki vakte kadar tekrar sakıncalı olur. Sizinle alâkalı bir husus yok, Sovyetler dağıldı, Ortadoğu yu da siz dağıttınız zaten, keyfinize bakın. Yarım saat vallahi ne komünistim ne terörist, kalbim temiz, niyetim ciddi, okuyup adam olacağım, kısmetse kapitalizmin görünmez elini gördüğüm yerde öpeceğim yeminleri ettikten sonra nihayet uçağa bindim. Yaşam sevincini körükte düşürmüş hostesin dediğine bakılırsa hava açık, zemin kaygan değildi. Bujiler de meme yapmadıysa vaktinde kalkarız diyerek laci okul hırkası içinde burnunu çeke çeke ayaklarını sürüyen hostesle turkuazlar içinde birer Filiz Akın edası ile salınan Türk hostesleri arasındaki yedi farkı bulmaya koyuldum. Altıncı farka gelmiştim ki kaptan pilot şok haberi ile beni benden aldı: Uçağın tuvaletine su pompalayan boruların soğuktan donması sonucu su tankı uçağımıza yapışık kalmıştır. Kurtarma ekipleri çalışmalarını sürdürürken sizleri Lost birinci sezonla başbaşa bırakıyoruz. Utanmadan hem Lost hem ilk sezon. Aramızda ilk sezonu ezbere bilmeyen varsa zati ne yüzle uçtuğunu bırakın, ne yüzle insan içine çıktığını tartışalım. Đşte şimdi neden yanımda yollukla geldiğim anlaşıldı mı? Gideceğiniz yer iki saat mesafede olabilir ve fakat uçakta ne kadar kalacağınızın garantisi yok; insanı Lost dan hallice serüvenler bekliyor olabilir. Đzzet ikram âdetinden nasibini almayan ABD uçaklarında ancak dolar karşılığı cips, kola ve bira falan bulunur. Hâlbuki bizde Öz Hakiki Vallahi Kütahyalılar Seyahat le bile yolculuk etseniz peynirli kraker ve meyve suyu ikramı garantidir. Yan koltuğa denk gelen yolcunun marifetine bağlı olarak dolma ve börecikleri mideye indirme ihtimali de cabası. Gerçi Kütahyalılar da da can güvenliği garantisi yoktur ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Sezon sonuna doğru Đtalyan asıllı yolcuların başlattığı alkışlar eşliğinde kanatlandık. Var gücümle alkışlarken Hezarfen Ahmet Çelebi yi düşündüm. Ne mübarek adam olduğunu. Lost seyretmekten gerim gerim gerildikten ve fakat yorgunluktan da pestil kıvamına geldikten sonra nihayet şehr-i adı lazım değil e vardım. Beni daha ne sürpriz yumurtaların beklediğinden habersiz bagaj bantlarına ilerledim. Bekle ki valizler gelsin. Bir defasında bizim iç hatlarda kaybolmuştu valizlerim. Neyse ki Hacıların zemzem sularından bizim valizlere yer kalmadığı anlaşılmış, geri kalan zemzem bidonlarıyla birlikte sonraki uçakla gelecekleri bildirilmişti. Valizlerimin sonraki uçaktan zemzem suyuyla yıkanmış şekilde çıkmasını çok hayra alamet yormuştum. Böyle hayırlı bir hadisenin ABD iç hatlarında cereyan etmesi pek mümkün olmadığından havayolu görevlisine yanaştım. Demesin mi yükleme sırasında limitin üzerinde oldukları anlaşılınca valizleriniz uçağa yüklenmemiş. Ücretini ödemeyi kabul ederseniz kargo olarak getirtebiliriz. Allah parayı bulan o andon Lidyalıyı öteki tarafta bildiği gibi yapsın. Fakat siz de limiti çok aşmışsınız, ne koydunuz bu kadar, ceset mi? Kıssadan hisse olarak bildirmek istediğim, Hezarfen Ahmet Çelebi nin torunları tekniğin bilinen durumunu geliştirene kadar uçmayın, oturun oturduğunuz yerde, uçmaya mecbur kalırsanız da havaalanlarında şaka yapmayın, yapanları uyarın. 18

19 ataçlama mühendisi hayri vaka biraz geç öğrenen bir çocuk olduğum için annemler beni bir yıl geç yazdırmışlar okula. bir yıl da ben geç öğrenince ilkokuldan mezun olduğumda bıyıklarım çıkmaya başlamıştı. aklım yavaş çalışıyormuş diyorlar, o kadar düşük bir rem varmış ki bende çişimi söylemeyi bile boyum pisuvarlara yetişmeye başlayınca öğrenmişim. elimi pisuvara uzatarak bak anne ne kadar uzunum, büyüdüm artık ve işte söylüyorum; çişim var, hadi şimdi bana lazımlığımı getir yoksa pişman ederim seni diyormuşum. geç öğrenmeme karşın öğrendiklerimi diğer insanlardan daha uzun süre aklımda tutabiliyorum. varna savaşını unutmadım bakın te olan bir savaş bu. ama gelin görün ki 1444 yılının varna savaşını ben 1993 te filan öğrendim, 1991 de olanları ise tahmin edebileceğiniz gibi daha bilmiyorum ama öğrenemeyeceğim anlamına gelmez. hesaplarıma göre çok kalmadı onu da öğreneceğim günlere. ilkokula başladığım gün öğretmen tahtayı gösterip bakın bu kara tahta dediğinde ayağa kalkıp o kara değil ki; koyu yeşil demiştim. sen çok zeki bir çocuğa benziyorsun diyen öğretmenim ilkokulu sekiz yılda bitirince bir hayli şaşırmıştır herhalde. ama ben o kadar da kötü olmadığını düşünüyorum. sekiz yıllık zorunlu eğitim daha yokken o prensibi yerine getirmiştim. herkes beş senede ortaokula geçerken ben milli eğitimin yapayalnız bir neferiydim. kıymetim bilinmiyordu. annemler ne olacak bu çocuğun hali diye ağlaşadursunlar yedi yılda da ortaokulu bitirdim. üç senede bitirenlere sorun bakalım varna savaşını kim hatırlıyormuş. olması gereken bu diye düşünüyorum. bir yandan da herkesten farklı olmak, tarihin karanlık sayfalarında unutulmuş savaşları bilmek kendimi iyi hissettiriyor. pek fazla arkadaşım yoktu. çünkü hayata onlar kadar hızlı ayak uyduramıyordum. zil çalınca teneffüse çıkmak, danalar gibi koşmak ve patlayan toplardan şapka yapmak gerektiğini öğrendiğimde liseye geçmiştim. yüzüme karşı gülümseyen bir kızın yanına gidip sizinle arkadaş olabilir miyim, telefonunuz benimle aynı gsm şebekesiyse numaranızı alabilir miyim? denmesi gerektiğini öğrendiğimde ise bahis konusu kız evlenmiş, zübeyde hanım doğum evinde mesaiye başlamış oluyordu. futbolu çok seviyordum ama sadece izlemesini. oynayamıyordum çünkü oyun kurallarını öğrenmem için epey zaman gerekiyordu. mahalle maçlarında hangi mahalleleri yendiğimizi hangi mahallelerin bize nal toplattığını daha yeni facebook ta yazıştığım eski bir arkadaşımdan öğrendim. penaltıyı öğrenebildin mi? diye sordu arkadaşım, beşinci kusurlu hareketteyim, dört tane kaldı diye cevap verdim. bu cevaptan sonra nedense benle bir daha konuşmadı. dört kusurlu hareket için sabredemeyen biri zaten benim arkadaşım olamaz. lise yıllarım hiç kolay geçmedi. aptaldım diyemem ama beynime musallat olan o kırk ton yükle karayoluna çıkmış da sağdan 74 model dodge kamyon gibi homur homur ilerleyen yavaş öğrenme has- 19

20 talığı beni toplum dışına itiyordu. şehir merkezinde tek başına üşüyen bir park etmek yasaktır tabelası gibiydim. kimse beni iplemiyor, ama zaman zaman tamponlarıyla dokundurmadan da edemiyorlardı. alay konusu oluyordum. yerli yersiz şakalara maruz kalıyordum. dost gibi görünenler arkamdan sunta kafalı olduğumu iddia ederek, ileri geri konuşuyorlardı. hiç kız arkadaşım olmadı lisede. annemle babamın doktor doktor dolaştırması nedeniyle bir sürü doktor arkadaşım olmuştu ama. bana arkadaşım diyorlardı, ben de onların bu sevgisine kayıtsız kalamıyordum. o dönemler bir hemşire ile evlenmeyi düşünüyordum çünkü hayatta hiç kimse bana hemşireler kadar iyi davranmadı. her ne kadar ismimi her seferinde tekrar sorsalar da onlar için özel olduğuma inanıyordum. başımı okşuyorlar ve bana hiç sunta kafa diye seslenmiyorlardı. birkaç hemşireye aşkımı ilân ettiğimde git işine be moron ya da evladım büyü de gel deseler de naz yaptıklarını biliyor fazla üzerlerine gitmiyordum. anladığım kadarıyla benim beynimdeki iletici hücre sayısı normal insanlara göre üçte bir oranında daha azmış. bu iletici hücreler pembe renkte oluyor ve ancak on yılda bir yeniliyormuş kendini. benim yavaş öğrenme sorunum bundan kaynaklanıyormuş. bunu pek dert etmedim bugüne kadar. ne de olsa erkek adamın pembe renkli hücreyle işi olmaz. pembe renkli bir kıyafetim bile yoktur benim. fakat çilekli muhallebiyi severim. gene de beynimde daha az pembe renk taşıdığım için kendimi şanslı bile hissediyorum. liseden sonra doktorlara taşınmaların sayısı iyice azaldı. öss ye beşinci girişimde ise tamamen bitti. gereği olmadığına karar verdi aile meclisi. pembe renk konusunda kendilerine fikirlerimi açıklamam ve gittiğimiz otuz sekizinci beyin cerrahının da hayati bir tehlikesi yok, rahat bırakın çocuğu demesi bu kararda etkili oldu. böylece rahat bıraktılar beni. bilmiyorum belki de fazla rahat bıraktılar zira ancak yedinci denememde odtü sistematik ataçlama ve omomatik mühendisliğini kazanabildim. bence çok daha önce de kazanabilirdim üniversiteyi, aptal olmadığımı söylemiştim. örneğin altıncı denememde o yirmi beş matematik sorusunu boş bırakmasaydım garanti kazanırdım öss yi. bölümümden gayet memnundum. soranlara elektrik elektronik mühendisliği gibi bir şey diyordum. farkı elektrik kullanılmamasıydı. mum ışığında mı çalışıyordunuz? diye bir espri yaptığınızı duyar gibiyim, hayır sadece bu mühendislik dalında elektriğe ihtiyaç yok. bence çarpılırız diye korktuklarından böyle bir bölüm açmışlar. bilimum evrakı metrukeyi sınıflandırma ve ataçlama işleri üzerineydi bölümümün çalışmaları. kısa sürede sivrildim okulda. atacın ve işlevinin ne olduğunu öğrenmem iki yılımı alsa da sonrasında elimin çabukluğu ve pratik zekam beni neredeyse bölüm birincisi yapıyordu. bölüm yirmi sekizincisi olarak mezun oldum. tabi bu başarının sadece altı yılda geldiğini de gururla belirtmek isterim. ha bir de üç yıl hazırlık var tabi. mezuniyet töreninde kepimi fırlattığım o anı unutamıyorum. çok duygusal anlar yaşamıştık. kepim elektrik tellerine takılınca eve boynu bükük dönmek zorunda kalmıştım. annem, babam, hepsi ağlamıştı. olsun, erkek adam keple mi dolaşırmış diye ağlayan annemi avutmaya çalışmıştım. önüne diz çöküp, ağlama artık anne, bak oğlun matik mühendisi 20

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. (Şapkasını takar.) Nasıl oldu Mimiciğim? Ay çok hoş! (Saçlarına taktığı çiçekleri gösterir.) Ne

Detaylı

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14 Şubat 2010 Pazar günü, Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonluğunda 26 kişilik bir grupla günübirliğine Ilgaz a gidiyoruz.

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba; Mercanlar Sınıfından Merhaba; 20 Mart Vızıltı Bu hafta konumuz ormanlar idi. Orman nedir? Ormanların önemi ve faydaları nelerdir? Ormanları koruma konusunda üzerimize düşen görevler nelerdir? gibi sorular

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright 1 LİMONLU KEK Şule: Mutlu günler. Ahmet: Mutlu günler. Şule: Bugün nasılsın? Ahmet: Çok mutluyum. Şule: Bu harika bir haber. Eeee söyle bakalım, bugün hangi yemeği yapalım? Ahmet: Dur biraz düşüneyim Şule:

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI... 11 Freud Gerçeği...13 Brazelton ve Erken Tuvalet Eğitimi...15 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi...18 Tuvalet Eğitimine Alternatif...20 TUVALET İLETİŞİMİ...

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Arılar. (Tekerlemeler)

Arılar. (Tekerlemeler) (Tekerlemeler) TEK TEK TEKERLEME Tek tek tekerleme Üstü kaymak şekerleme Dereye düşme çok soğuk Söyle bana çarçabuk ÇARŞIYA GİTME Leblebi alma Kıtır kıtır yeme bir iki üç dört beş altı yedi sana bunu kim

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Gemiyle bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? O zaman geminin üzerindeki çiçeklerden 2 tanesini yeşile, bir tanesini pembe renge boyamalısın. Geminin pencereleri açık mavi

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? 3 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile ve aileyi

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Sosyal Ajan. Melek mi Şeytan mı? ÖYKÜ. Marka Uzmanı GİZEM. Kokusunda Davet var ÖZKAN

Sosyal Ajan. Melek mi Şeytan mı? ÖYKÜ. Marka Uzmanı GİZEM. Kokusunda Davet var ÖZKAN Sosyal Ajan Marka Uzmanı GİZEM Melek mi Şeytan mı? ÖYKÜ Kokusunda Davet var ÖZKAN Y eni yepyeni bir dergiyle karşınızdayız. Sosyal medyada tanımanız gereken, takip etmeniz gereken kişileri mercek altına

Detaylı

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. TÜRKÇE 12-13: OKUMA - ANLAMA - YAZMA OKUMA - ANLAMA 1: Rezervasyon Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. Duşlu olması şart. Otel görevlisi: Tek kişilik odamız kalmadı

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

yaşam boyu bağlanırsanız.

yaşam boyu bağlanırsanız. Size nasıl tarif etsem ki... İlk görüşte âşık olmak gibi bir duygu. " İşte bu benim aradığım kadın," dersiniz ya, işte öyle bir şey. Önce teknenize âşık olacaksınız sonra satın alacaksınız. Eğer sevmeden,

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

BiLMECELER. Allah ı bildiren. C ü n e y d S u a v i. Resimleyen: Sevgi İçigen

BiLMECELER. Allah ı bildiren. C ü n e y d S u a v i. Resimleyen: Sevgi İçigen BiLMECELER Allah ı bildiren YAYIN NO: 87 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar tashih: Ayşe Şumnu bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 birinci

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir. MAYIS 2017 BÜLTENİ 01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir. SALI Çiftçi çukurda oyunu oynuyoruz. Çamurlara

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI Nİsan AYI BÜLTENİ Sevgİ Kİlİmlerİmİz BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Dünya Kitap Günü (23 Nisan gününü içine alan hafta) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)

Detaylı

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaghar Aghaei cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç ve Kapak Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal

Detaylı

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! Sağlıklı olan ne varsa yaparım. Zararlı olan her şeyle savaşırım. Kötülerin düşmanı, iyilerin dostuyum. Zor durumda kaldığınızda İmdaat! diye beni çağırabilirsiniz. Sesinizi

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK ETKİNLİK SÜRESİ: 30 DK. ETKİNLİK ZAMANI: TÜRKÇE DİL ETKİNLİĞİ

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı