Temmuz / Ağustos 2011 Yıl:7 / Sayı 66

Transkript

1 Temmuz / Ağustos 2011 Yıl:7 / Sayı 66

2

3 İçindekiler 4-Tatilde Ağır ve Dengesiz Beslenmeden Kaçının 5-Çocuğunuzla Sağlıklı Bir Tatil İçin Önemli İpuçları 6-Havuz Suyu Vajinal Mantar Enfeksiyonuna Yol Açıyor 7-Yaz Tatili Cilt Sağlığınızı Tehdit Etmesin 8-9-Memorial dan Dört Dörtlük Akreditasyon Başarısı 12-Kafa, Yüz ve Çene Cerrahisi 13-Reflü Ameliyatlarında Laparoskopi 14-Regl Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar 15-Gebelikte, 3 Günden Fazla Süren Mantar Enfeksiyonları 16-Memorial Ataşehir ve Antalya Hastanesi 1. Yaşında 17-Yılın En Başarılı Sağlık Girişimcisi Ödülü 18-Memorial Kalitesi Diyarbakır da.. 20-Kronik Şişkinlik Ve Gaz Şikayetleri 21-Yutma Güçlüğü 22-Hayatın İçinden 23-Mayıs 2011 Bilimsel Faaliyetlerle Dopdoluydu 24-Doğa Yürüyüşleri Öncesinde Doktor Kontrolü 25- Artroskopik Cerrahi 26-Anjiyo Yaşı Giderek Düşüyor 27-Poliplerin Erken Teşhisi ve Tedavisi 28-Erkek Kısırlığında Tüp Bebek Başarısını Artıran Son Yöntem 29-Sıcaklar Beyin Kanamalarını Tetikliyor 30-Varislerinizden Kurtulun 31-Sağlıklı Bir Kalp İle Yaza Merhaba Demek İçin 32-Kanser ve Beslenme Hakkında En Sık Sorulan Sorular 33-Alerji Aşırı Steril Ortamda Büyüyen Bebekleri Seçiyor Ramazan da Sağlık Hayatın İçinden 38- Kemik Yoğunluğu Ölçümü 39-Porselen Dolgularla Estetik Bir Görünüme Kavuşun 40-Çocuğunuzu Uzman Ellerde Sünnet Ettirin 41-Yaz Güneşi Çocuğunuzu Çarpmasın 42-Göz Yaralanmaları Hayatınızı Karartmasın 43-Gözlerin Sürekli Sulanması Hastalık Habercisi Olabilir 44-Uçakla Seyahat Ederken Kulak Sağlığınızdan Olmayın 45-Dış Kulak İltihapları Tatil Keyfinizi Kaçırmasın! 46-Memorial da Miles&Smiles Ayrıcalıkları Sizi Bekliyor 47-Memorial Güncel 48-7.Memorial Geleneksel Çocuk Resim Yarışması 49-Memorial Kültür Sanat 50-Memorial Anlaşmalı Kurumlar Sahibi İstanbul Memorial Sağlık Yatırımları A.Ş. adına Turgut Aydın Yayın Sorumlusu Yeliz Soydan ŞENGÜN Medya ve İletişim Koordinatörü Yayın Kurulu Esra Aydemir, Ceren Erdem, Binhan Urfalı, Yasemin Aktaş, Yasemin Gül, Fulya Daldal, Selin Konu, Yavuz Öner, Deniz Yağız, Dilara Bedük Tasarım Ekibi Zerrin Özcan Sogul, Ceren Yörük

4 AYIN KONUSU TATİLDE AĞIR VE DENGESİZ BESLENMEDEN KAÇININ Dyt. Şefika Aydın Selçuk - Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Uzun bir çalışma döneminin ardından beklenen tatil zamanı geldi. Artık dinlenme, uyuma, gezme, yüzme kısacası stres atma zamanı. Fakat bilinmesi gereken bir gerçek var ki; dengesiz ve ağır yemekler tüketilerek geçirilen tatil, zihni dinlendirmez hatta beden yorgunluğunun artmasına neden olur. Büyük bir çaba ile verilen kış kilolarının geri alınması ise kaçınılmaz bir son olup tatil sonrası stres nedeni olarak geri dönebilmektedir. Öğün atlamak tatilde yapılan en büyük hata Özellikle yazlığında kalan ve yarım pansiyon tatil yapmayı tercih edenlerin yaptığı en büyük hata; kahvaltıyı oldukça geç saatte ve aşırı miktarlarda yapıp öğle öğününü atlamaktır. Oysaki öğün atlamak metabolizmayı yavaşlatmaktadır. Bu nedenle ilk adım, ana öğünlerin atlanmamasıdır. En çok atlanan öğle yemeğinde tost, ayran, bir tabak sebze yemeği ile cacık, karışık bir salata ve limonata gibi alternatifler yapılmalıdır. Tam pansiyon ve her şey dahil seçenekleri ise 24 saat yiyecek ve içeceğin bulunabileceği bilinçli düşünüldüğünde daha sağlıklıdır. Burada öğünlerde; biri salata tabağı diğeri de az miktarda etin, sebze veya mezenin, makarna veya tahıllı besinlerin bulunduğu zengin ikinci tabak göz doldurucu ve sağlıklıdır. Bu tip yerlerin de tek dezavantajı yemeğin hemen ardından yenilen üçüncü dolu olarak alınan tatlı tabağı almaktır. Hamur işinden ara öğün olmaz Tatillerde elbette tatlı tüketilecektir; fakat tüketilen saat, yemekle beraber ve hemen yemeğin üzerine olmamalıdır. Öğleden sonra ya da akşam yemekten 2 saat sonrası sütlü meyveli tatlılar, dondurma gibi yaz tatlıları olmalıdır. Ayrıca açık büfe dışında gün boyu ulaşılabilir olan gözleme, lahmacun, pizza ve pide gibi hamur işi besinler bir ana öğün kalorisindedir. Bu besinleri yemek aralarında değil örneğin bir öğle yemeği yerine tüketmek gerekir. Saat başı bir bardak su Özellikle sıcak ve hareketle beraber vücutta sıvı ihtiyacı artar. Saat başı 1 bardak su olacak şekilde oluşacak sıvı açığı giderilmelidir. Ayrıca gün boyu içilen limonata, alkol, asitli içecekler, soğuk kremalı kahveler ve kokteylli içecekler de içerilerinde yüksek düzeyde basit şeker ihtiva eder kısa süre doyma hissinin ardından acıkma hissi verirler ve yağlandırırlar. Bu sebeple günlük 2 bardağı geçmeyecek şekilde tüketilebilir. Mümkün ise light olanları içilmelidir. Yaş arttıkça porsiyonlar küçülmeli Duyduğumuz en sık cümleler Ben eşim kadar yesem küçük bir dünya olurum veya Arkadaşım gün boyu yiyor ve kilo almıyor artık kıyaslama yapmak yerine kabullenme zamanıdır. Yaş arttıkça metabolizma da yavaşlar; yani porsiyonların yaşımızın aksine küçülmesi gerekmektedir. Cinsiyet, yaş, vücut yağ dağılımı, aktivite öyküsü hormonal durumlar metabolizmada farklılığa sebep olan faktörlerdir. Almanız gereken porsiyonları aşmayın. Hareketsiz geçen tatil sizi yorar Beden yorgunluğunu atmak için uyandıktan sonra kumsalda veya koşu bandında 40 dakika yürüyüş, gün içinde 2 kez 1 saat yüzme, aktivite ve animasyonlara katılmak kişiyi dinçleştirir, enerji verir. Tatilde yaptığınız kaçamak besinler için en iyi silah aktivitedir. Tatilde sağlıklı beslenme alışkanlığını elde edebilirsiniz Nasıl olsa tatildesiniz ve aceleniz yok öyleyse bu iyi bir başlangıç olabilir. Sağlıklı beslenmeyi yavaş yavaş alışkanlığa dönüştürmek sizin elinizdedir. Özellikle akşam yemeklerinde balık veya tavuk eti tercih edin. Beyaz et özellikle kızartma harici bir yöntemle pişirilmiş ise hazım açısından da daha iyi hissettirir. Daha düşük kalorili ve daha sağlıklıdır. Makarna ve pilavı akşam değil öğle yemeklerinde tüketin ki gün içinde yapacağınız aktivite sayesinde vücut harcayabilsin. Yavaş yavaş çiğneyin ve küçük lokmalar alın. Alınan ilk lokmadan 20 dakika sonra tokluk duyum hissi hormonlarca uyarılmaktadır. 4

5 AYIN KONUSU ÇOCUĞUNUZLA SAĞLIKLI BİR TATİL İÇİN ÖNEMLİ İPUÇLARI Uz. Dr. Gökhan Mamur - Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Küçük çocuğunuzla tatil yaparken sabrınız bol olmalı! Uçak yolculuğu yapacaksanız Uçağa binmeden çocuğunuzun yemek, tuvalet gibi ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayın. Çocuğu ile yalnız yolculuk eden ebeveyn için koridor koltuğu en ideal olanıdır. Yanınızda yiyecek ve içecek bulundurmanız uygun olacaktır. Uçuş sırasında üşüme ihtimaline karşı çantanızda giyecek bulundurabilir ya da uçaktaki görevlilerden battaniye isteyebilirsiniz. Kalkış ve inişte çocuğunuzun kulaklarında ağrı gelişebilir. Bu sırada su içme, sakız çiğneme, dış kulağa havlu uygulaması, burnu parmaklarla kapatıp dışarı hava vermeye çalışmak gibi uygulamalar rahatlama sağlayabilir. Araba ile seyahat edecekseniz çocuk koltuğunuzu mutlaka alın Çocuklarla çıkılacak tatilde araba koltuğu şarttır. Araba koltuğu arabaya, çocuğunuz ise araba koltuğuna sabitlenmelidir. Yolculukta mola vermek ve çocuğunuzun isteklerini dikkate almak önemlidir. Yolculuk saatlerini çocuğunuzun uyku saatlerini dikkate alarak ayarlayın. Kusma durumları için araba içinde kağıt havlu ve torba bulundurmakta fayda vardır. Tren yolculuğunda kalabalık seferleri tercih etmeyin Rezervasyonlarınızı erkenden yapın ve biletlerinizi önceden alın. Çocuğunuz için uygun yemek koşulları var mı araştırın. Mümkünse trenin çok kalabalık olmayacağı saatlerde seyahat etmeye çalışın. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak bir çantanın yanınızda olmasında fayda vardır. Bebek bezi, ıslak mendil, fazladan giysi gibi eşyalarınızın yanınızda bulunmasına özen gösterin. Çocuğunuzun yolculuk sırasında midesi bulanırsa uzaklara baktırın Yolculukta bulantı herkesin keyfini kaçıracak bir sorundur. Doktorunuza yolculuk öncesi mutlaka danışın, bazı ilaçlar faydalı olabilir. Bileğe takılan ve akupunktur etkisiyle mide bulantısını önleyen bilezikler vardır. Aç karınla yola çıkmamaya özen gösterin. Sık sık, az az beslenme yolculuk için de uygundur. Asitli meyve sularından ve yağlı yiyeceklerden kaçının. Temiz hava sağlayın. Çocuğunuzu pencere yanında oturtup, uzaklara bakmasını sağlamanız mide bulantısını azaltacaktır. Oyunlar, oyuncaklar, müzik ve şarkı söylemek gibi eylemler de yardımcı olur. Tüm bunlara rağmen torbanız hazırda bulunsun. Tatil Mekanı Seçimi Çok Önemli Tatil köyleri: Tek varış noktası, hazır yemekler, sürekli aktivite ve çocuklarınıza bakabilecek birimler sayesinde tatil için ideal mekanlardır. Oteller: Çocuğunuz için uygun yatak olup olmadığını, çocuğunuzun ansızın acıkma ihtimaline karşılık 24 saat mutfak hizmeti alabilme durumunuzu, havuz- oyun odası gibi eğlence koşullarını, çocuk bakıcısı varlığını ve çamaşır yıkama olanağını sorgulamanızda yarar vardır. Sezonluk kiralık evler, devremülkler: Kiralamadan önce evi iyice araştırmak, evin şehre, doktora, lokantaya, markete yakın olmasına dikkat etmek ile evi çocuğunuz için güvenli hale getirmek önemlidir. Havuzlu veya denize yakın evlerde boğulmaya karşı çok dikkatli olmanız gerekmektedir. Kamp kurmak: Bu konuda çok dikkatli olmak gerekir. Kamp yaptığınız yere yakın bir otelin olmasında fayda vardır. Yol için çanta hazırlığı yolun yarısıdır Yolculuk için bol gıda almayı unutmayın. Yolculuğun en zorlu anlarında yeni bir oyuncağın sunulması genelde çok güzel ve sakinleştirici bir etki sağlar. Çocuğunuzun ona uygun bir sırt çantası takması kendisini önemli hissettirecektir. Bebek, araba, battaniye gibi çocuğunuzu rahatlatan bir eşyası varsa mutlaka yanınıza alın. Müzik ve hikaye kitapları da yolculukta kurtarıcıdır. Giysiler kolay yıkanan ve gideceğiniz yörenin hava koşullarına göre ayarlanmalıdır. Beklenmedik koşulları da göz önünde bulundurmanız önemlidir. 5

6 AYIN KONUSU HAVUZ SUYU VAJİNAL MANTAR ENFEKSİYONUNA YOL AÇIYOR Op. Dr. Banu Göker Özdemir - Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Özellikle yaz aylarında hava sıcaklığının yükselmesiyle birlikte, genital bölgenin nemli kalmasına bağlı olarak vajinal mantar enfeksiyonlarında artış görülür. Her kadın için vajinal enfeksiyon riski var! Kadınlarda oldukça sık rastlanılan vajinal akıntı, kaşıntı ve yanma gibi şikayetler; genellikle genital bölgede meydana gelen bakteri, virüs ve mantar enfeksiyonlarından kaynaklanır. Bu tür enfeksiyonlara neden olan mikroorganizmaların bir kısmı cinsel yolla kişiden kişiye bulaşırken; bir kısmı da vajinanın normal florasında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak enfeksiyon meydana getirir. Birçok kadın, hayatı boyunca en az bir kez bu sorunla karşılaşmakta ve tedavi edilmediği takdirde vajinal enfeksiyonlar kişiye çok rahatsızlık verecek şekilde tekrarlayan bir hal alabilmektedir. Genital bölgenin nemli kalması enfeksiyonu tetikler! Yaz aylarında hava sıcaklığının artmasıyla birlikte genital bölgenin nemli kalmasına bağlı olarak, vajinal mantar enfeksiyonlarında artış görülür. Çoğu kez vajinada normal olarak bulunan mantarların, vajen florasında meydana gelen değişiklikler sonucu aktif hale gelmesi ile kişide enfeksiyon gelişebilir. Antibiyotik kullanımı, gebelik, şeker hastalığı ve bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olan bir takım hastalıklarda, vajinal mantar görülme riski artmaktadır. Özellikle yaz aylarında ise genital bölgenin nemli kalmasına sebep olan sentetik çamaşırlar, dar pantolonlar da mantar enfeksiyonu riskini artırmaktadır. Bunların dışında yine yaz aylarında ve özellikle havuz sonrası bu şikayetlerin arttığı görülmektedir. Burada sebep sanılanın aksine havuzdan mantar bulaşması değil; havuz suyundaki klorün vagen florasındaki yararlı bakterileri öldürmesi sonucu var olan mantar sporlarının aktif hale gelmesidir. Enfeksiyon kaşıntı ve yanma ile belirti verir Vajinal mantar enfeksiyonunun en sık görülen belirtisi, kaşıntı ve vajinada yanma hissidir. Bu durumda dış genital organlarda kızarıklık ve ödem meydana gelir. Mantar hastalıklarında oluşan kaşıntı genellikle çok şiddetlidir ve çoğu kez hastayı doktora getiren en önemli nedendir. Bazen kaşımaya bağlı olarak o bölgenin derisinde sıyrıklar ve küçük kanamalar dahi oluşabilir. Genellikle hastalarda beyaz renkli, kokusuz, süt kesiği kıvamında akıntı da görülebilir. Bu belirtilere ek olarak şiddetli mantar enfeksiyonlarında idrar yaparken yanma, idrarın değdiği bölgelerde sızlama ve cinsel ilişki esnasında ağrı oluşabilir. Havuz sonrası duş alın ve mayonuzu değiştirin Kadınlarda oldukça sık rastlanan bu tür enfeksiyonlar; vajinal fitiller, kremler ve gerektiği durumda ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilebilir ve semptomlar ise 1-2 gün içinde gerileyebilir. Hastaya oldukça sıkıntılı günler yaşatabilen bu enfeksiyondan korunmak için basit birkaç önlem oldukça yararlı olabilir; Genital bölgenin ıslak ve nemli kalmasını önlemek için sentetik çamaşırlar ve dar kıyafetler giymekten kaçınılmalıdır. Pamuklu ve rahat iç çamaşırlar tercih edilmelidir. Ayrıca genital bölgenin temizliği için normal sabun, parfümlü kozmetik ürünleri gibi tahrişe yola açabilecek temizlik ürünlerini değil; bu bölge için özel üretilmiş sabunlar kullanılmalıdır. Yaz aylarında havuz sonrası genital bölgenin kuru kalması için kadınların ıslak mayo veya bikini ile kalmaması çok önemlidir. Havuz sonrası vücudu klorlu sudan arındırmak için mutlaka duş alınmalıdır. Kadınlar, kendilerinde herhangi bir zamanda gelişen akıntı, kaşıntı, yanma gibi şikayetleri ciddiye almalı, herhangi bir sorunda kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmalıdır. 6

7 AYIN KONUSU YAZ TATİLİ CİLT SAĞLIĞINIZI TEHDİT ETMESİN Uz. Dr. Zerrin Baysal - Memorial Etiler Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü Sık duş alıp ölçülü giyinin Yazın artan hava sıcaklıkları, öncelikle metabolizmada hızlanmaya, ter bezi aktivitesinde artışa, damarlarda genişlemeye ve sebase adı verilen yağ salgısında artmaya neden olur. Bu artışlar kişiden kişiye farklı oranlarda gözlenebilir fakat bazı insanlardaki artış, hastalık düzeyine varan sonuçlara yol açar. Bunların en önemlisi, aşırı terlemeye bağlı isiliklerdir. İsilik aşırı üretilen terin deriden atılamaması sonrasında gelişir ve küçük, kaşıntılı, bazen yanma duygusuna yol açan lezyonlar gelişir. Sık banyo yapılmadığında, aşırı giyinme devam ettiğinde bu küçücük sivilceye benzeyen kızarıklıklar, daha büyük çıbana benzeyen sivilcelere dönüşür; dolayısıyla antibiyotik tedavisi zorunluluğu doğar. Aşırı terlemeye bilinçsiz yaklaşım mantara davetiye çıkarabilir Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte aşırı terleme sorunu da ortaya çıkabilir. Aşırı terleme kıvrım bölgelerinde daha fazla görülür (Özellikle kasıklarda, koltuk altında, parmak aralarında, kadınlarda meme altı ya da arası). Bu bölgelerin ıslak ya da nemli kalması, maya hücrelerini harekete geçirerek mantar hastalığının oluşmasına neden olur. Özellikle ayaklarda kötü kokular, pişiğe benzeyen görüntüler ve şiddetli kaşıntılar başlar. Bu durum yine doktora başvurmayı gerektirir. Vücudunuzu havuz ve deniz suyundan arıtmayı ihmal etmeyin Tatil anlayışımızdaki deniz ve havuz alışkanlıklarımız her geçen gün artmakta olup, bu konunun bizi nasıl tehlikelerle karşı karşıya bırakacağı önemli bir konudur. Duş alınmadan girilen havuzlar ya da çıktıktan sonra duş almamak enfeksiyon hastalıklarının bulaşmasını ve oluşmasını kolaylaştıran en önemli yoldur. Bu enfeksiyonlardan en sık rastlananı da molluskum adı verilen deri kabartıları, siğiller ve mantar enfeksiyonlarıdır ki; bazen tedavileri uzun zaman alabilir veya tedaviye yanıt vermeyebilir. Kişisel hijyenimize dikkat etmek hem kendi sağlığımız için hem de toplum sağlığı için çok önemlidir. Terlik seçiminiz ayak sağlığınız için çok önemli Havuz kenarlarında çıplak ayakla yürümek de bu hastalıkları bulaştırmamıza ya da kapmamıza neden olur. Mutlaka terlik kullanma alışkanlığı geliştirmemiz gerekmektedir. Terlik deyince de bilinmesi gereken önemli hususlar vardır: parmak arası ya da kapalı terlikler yazın pişiklerin, ya da nasırları temel nedeni olabilir. Çünkü sürtünme travması, deri sağlığı için istenilen bir pozisyon değildir. Yumuşak hava alan, deriye sürtme ya da terletme duygusu vermeyen terlikler kullanmak daha isabetli olur. Saunaya kendi havlunuzla girin Otellerde kullanılan ortak alanlar ne kadar hijyenik görülürse görülsün, bu mekanlarda kullanılacak ya da temas edilecek yerlere şahsi eşyalarımızla gidersek yine bulaşıcı hastalıklardan korunmak için önemli bir adım atmış oluruz. Mesela sauna, hamam, buhar odaları gibi yerlere terlikle girmek, oralarda oturacağımız yerlerde havlu kullanmak riskleri en aza indirecektir. Kumsalda güneşlenmek güzel ama Kumda geçirilecek zamanı azaltmak, ışığın deriye zararlarını azaltmak demektir. Bunun yanında kum taneciklerinin sürekli deriye teması deride kurumalara, kalınlaşmalara ve kabalaşmaya yol açar. Mümkün olduğu kadar az temas deri sağlığımıza iyi gelir. Bronzlaşma karışımlarına da çok dikkat edin Güneşlenirken vücuda sürülen her türlü ajan (SPF korumaları hariç) özellikle parfümlü ürünler deride istenmeyen yanmalara, lekelenmelere, alerjilere ve erken yaşta gelişebilen deri kanserlerine neden olur. Tatilde her akşam, gündüz maruz kaldığımız güneşin olumsuz etkilerini minimale indirmek için uygun bir bakım yapmak gerekmektedir. 7 7

8 GÜNCEL MEMORIAL DAN DÖRT DÖRTLÜK AKREDİTASYON BAŞARISI Türkiye de ve Dünya da ilklerin öncüsü Memorial, sağlıkta uluslararası standartları belirleyen Joint Commission International (JCI) denetiminden 4. kez geçerek ülke çapında önemli bir başarıya daha imza attı. Mayıs 2011 de JCI ın ABD deki merkezinden gelen 3 kişilik uzman ekip tarafından yürütülen 5 günlük denetlemenin ardından JCI İcra Direktörü Ann K. Jacobson tarafından gönderilen resmi sonucun açıklandığı mektupta; Joint Comission International belgesini kazanan Türkiye de ilk, dünyada 21. sağlık kuruluşu olan Memorial ın yine tüm denetimlerden başarılı bir şekilde geçtiği belirtilerek, Türk halkı, hizmet kalitesini devamlı daha yükseğe çıkartmak için yoğun bir şekilde çalışan Memorial Hastanesi ile gurur duymalıdır ifadesine yer verildi. 8

9 GÜNCEL Kalite yolculuğumuz için çok önemli bir adım Memorial ın kaliteye önem veren, insan sağlığının değerini bilen ve Türkiye de sağlık alanında kaliteli bir yaşam için çok fazla emek harcayan bir kurum olduğunu belirten Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç, Memorial, 2002 yılında JCI ı Türkiye ile tanıştıran bir kurum. Memorial daha kurulma aşamasında iken bütün süreçleri JCI ın standartlarına göre planlamış ve alt yapı bu doğrultuda oluşturulmuştur. Bütün kritik göstergelerini JCI standartlarına göre belirlenmiş ve takibi yapılmıştır. Bu kalite anlayışı sayesinde de kısa sürede çok başarılı bir grafik yakalanmış ve Memorial Türk halkının en takdir ettiği sağlık kurumlarından biri olmuştur. Kalite yolculuğumuz JCI standartları ışığında hız kesmeden devam edecektir. Üstün teknolojimiz ve ekip ruhumuzla etkileyici bir performans sergiledik Memorial Şişli Hastanesi Medikal Direktörü Uz. Dr. Sema Akgün, Türkiye de JCI akreditasyon belgesini 4. kez almayı hak eden ilk hastane olmak bizim için gurur verici diyerek şunları kaydetti: Bu denetlemeler her 3 yılda bir yapıldığı için bir sonraki denetimde mutlaka bir öncekinden daha iyi bir performans bekleniyor. Bu belgeyi ilk kez alacak olan hastanelerde işler biraz daha kolay olurken, artık bizden mükemmelin ötesinde işler bekliyorlar. Bu beş günlük denetim sürecinde çok önemli dersler çıkardık. Bakış açımız hiçbir zaman, biz en iyiyiz, zaten en mükemmelli yapıyoruz demeyip, daima ilerlemeyi sürdürmek yönünde. Çünkü her zaman daha iyisinin daima bir adım ötemizde olduğuna inanıyoruz. Denetim sürecinde sabırla bizden tüm istenenleri gerçekleştirdik ve takım ruhumuzu ortaya koyduk. Buna inanamayıp bize takım olarak hastanede yatıp yatmadığımızı dahi sordular. Memorial daki tanı- tedavi ve hasta bakım süreçlerini şaşkınlık ve memnuniyetle izlediler, bunları da raporlarında belirttiler. Biz otomasyon sistemini kurum olarak biraz geç kullanmaya başlamamıza rağmen 1 sene önce ayaktan hasta, son 4-5 ay içerisinde yatan hastada hekim order sistemini, ilaçilaç etkileşim sistemini otomasyon altına aldık. Bu sistemde hekim sisteme bilgileri kendisi girebilmektedir. Hekimin yazdığı ilaçlar yan etki açısından birbiriyle çakışıyorsa sistem doğrudan uyarı vermektedir. Bu da, sistemi güvenlik anlamında üstün kılmaktadır. Bu sistemi Türkiye de çok az hastane kullanmaktadır. JCI denetçilerinin 4-5 ayda bu sistemi başarı ile kullanmaya başlamamıza inanamadıklarını söyleyebilirim. Yara bakımıyla ilgili Hemşirelik Hizmetleri ve Kalite Koordinatörlüğü nün yaptığı çalışmalar da takdir topladı. Keşke bunları Amerika daki hastanelere sunum olarak anlatsanız dediler. Bu da bizim ne kadar doğru işler yaptığımızın ispatı niteliğinde. Önceki denetlemelere oranla bizi çok zorlayan ve sıkıştıran bir denetlemeydi ancak sonucunda hakkımızı teslim ettiler. Avrupa ve Amerika daki birçok hastaneden daha iyi olduğumuzu belirttiler. Hepimiz için yorucu bir süreci başarı ile atlatmış olmanın mutluluğu içindeyiz. Son derece titiz bir değerlendirme yapıldı Memorial Sağlık Grubu Kalite Koordinatörü Ayşegül Ergin de, kalitenin sürdürebilir olmasının önemini şu sözlerle vurguladı: JCI standartları hasta ve organizasyon odaklı olarak 2 ana grupta toplanmaktadır. Yaklaşık 1700 civarında ölçülebilir element belirlenmiştir. JCI denetimlerinde teşhis, tedavi, hasta bakımı ve güvenliği, ilaç yönetim sistemi, hasta ile ailesinin haklarının dışında, bina güvenliği, tehlikeli maddelerin yönetimi, acil durumlarda ne tür tedbirler alınacağı gibi birçok organizasyon süreci bulunmaktadır. Yine bunlara ek olarak; çalışanların yetkinliği de önemli bir konudur. Çalışanların yetkinliğinin işe alım süreçlerinde gözden geçirilmesi, daha sonrasında oryantasyon ile bunların pekiştirilmesi, belirli periyotlarda da bu kişilerin performans değerlendirme süreçleri de kalite açısından çok anlamlıdır. Böylece hastane yönetiminde finans dışında bütün alanlarda hasta ve çalışan güvenliği odaklı bir standart sağlanmaktadır. Sağlıkta altın standart: JCI Joint Commission International (JCI), sağlık hizmetlerinin kalitesini ve güvenliğini artırmaya odaklanmış, kar amacı gütmeyen Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations (JCAHO) kurumunun uluslararası akreditasyon hizmetleri için oluşturulmuş birimidir yılından itibaren JCAHO; JCI aracılığı ile dünya genelinde sağlık kuruluşlarına akreditasyon hizmeti vermeye başlamıştır. JCI, 80 den fazla ülkede sağlık kuruluşlarını denetleyerek akredite etmektedir. 9

10 ÜROLOJİ CERRAHİDE İLERİ TEKNOLOJİNİN ADI: DA VİNCİ ROBOTİK CERRAHİ Prof. Dr. Derya Balbay-Memorial Şişli Hastanesi da Vinci Robotik Cerrahi Merkezi da Vinci Robotik Cerrahi, son 10 yılda kanser cerrahisinde gelişen ve dünyada hızla yayılan en önemli cerrahi yöntemlerden biridir. En az kesi ile kanser cerrahisinin tüm prensiplerine uyularak yapılan, normal dokulara da mininum düzeyde zarar veren yöntem olan da Vinci Robotik Cerrahi, dokuları gerçek boyutlarının 20 katı büyütüp üç boyutlu bir görüntüleme altında ameliyat olanağı sağlamaktadır. da Vinci tekniği sayesinde, kanser kontrolü ile ilgili en iyi sonuçlar elde edilirken, ameliyata bağlı gelişebilecek istenmeyen durumlar da en aza indirilmiş olur. Ürolojik kanserler, tüm kanser türleri içinde önemli bir yer tutar. Cilt kanserleri ayrı tutularak değerlendirildiğinde, iç organ kanserleri arasında en sık görülen tür, prostat kanseri dir. Prostat kanseri dışında, sigara içmeye bağlı olarak gelişen en önemli kanser türü mesane tümörleri dir. Gelişen tıp teknolojileri sayesinde böbrek kanserleri daha sık teşhis edilmekte ve herhangi bir yayılım göstermeden küçük boyutlarda yakalanarak tedavi edilebilmektedir. Kanser tedavisinde, ameliyatların hastalar tarafından kabul edilmesi güç fonksiyon kayıplarına neden olması veya ameliyat sonrası sakat kalma ve ölüm oranlarının yüksek olması nedenleriyle önceleri cerrahi dışı yöntemlere bir yönelme olmuştur. Son yıllarda anatominin daha iyi anlaşılmasının yanı sıra, hastaya daha az ağrı veren, ameliyata bağlı gelişebilecek istenmeyen durumları azaltan, ameliyat sonrası iyileşme süresini kısaltan, hastayı günlük yaşamına daha hızlı döndüren cerrahi teknikler geliştirilmiştir. Ayrıca anestezi ve yoğun bakım imkanlarındaki baş döndürücü gelişmeler sayesinde ürolojik kanser tedavilerinde cerrahi tedavinin yeri giderek pekişmiştir. Cerrahide, teknolojinin ulaştığı son nokta olarak kabul edilen, hastaya ameliyat sırasında ve sonrasında da konfor sağlayan da Vinci Robotik Cerrahi, ürolojik kanserlerde en çok kullanılan yöntemdir. da Vinci yöntemi ile hastalar kısa sürede sosyal hayata adapte olabilmekte, açık cerrahinin dezavantajları en aza indirilmektedir. 10

11 ÜROLOJİ Prostat kanserinde cinsel fonksiyon kaybı riski azalıyor Tüm dünyada robot teknolojisinin en yaygın kullanıldığı kanser türü prostat kanseridir. PSA testi adı verilen kan testinin sıklıkla yapılması ve tanı yöntemi olan prostat biyopsi teknikerinin gelişmesi sonucu, daha fazla sayıda prostat tanısı konulmakta ve tümörler de tedavi edilebilir dönemde yakalanmaktadır. Prostat kanseri tanısındaki önemli bir değişim de; hastalığın belirlenme yaşının, cinsel fonksiyonlarını kaybetmek istemeyen daha genç yaşlara taşınmasıdır. Bütün bunların sonucu olarak hastalar hem mükemmel tümör kontrolüne hem de ameliyata bağlı olarak gelişebilecek idrar tutamama ve cinsel fonksiyon kayıplarını en aza indiren tedavi arayışına yönelmektedir. Robotik cerrahi, hastaların bu arayışına cevap veren cerrahi yöntemdir. Tüm dünyada hızla yaygınlaşan robotik cerrahi ile prostat kanser ameliyatlarında kanser kontrolü, en az açık cerrahi ile sağlanan kadar olmakta, ameliyata bağlı kan kaybı ve kan nakli ihtiyacı pratik olarak bulunmamaktadır. Ayrıca, cinsel fonksiyonları kontrol eden sinir yapıları ve idrar tutma görevini yerine getiren kas yapıları çok daha iyi korunabildiği için; ameliyat sonrası gelişebilecek idrar tutamama, cinsel fonksiyon kaybı gibi istenmeyen durumlar daha az görülmekte, hastalar iş ve sosyal hayatlarına daha kısa sürede dönebilmektedir. Böbrek tümörü ameliyatları birkaç delikten yapılabiliyor Gelişen ve yaygılaşan teknolojilerin kullanımı ile böbrek tümörlerinin teşhisi erken safhada ve çok küçük boyutta iken konulabilmektedir. Böbrek tümörleri 4 cm den küçükse, sadece tümörlü dokunun çıkarılması ile tedavi edilebilir. Yani, hastanın böbreğini almaya gerek kalmaz. Amaç, mümkün olan en fazla böbrek dokusunun korunmasıdır. Rotobik cerrahi; açık cerrahi esnasında kaburga kemiklerinden bazılarının kısmen çıkartılmasına bağlı ameliyat sonrası dönemde gelişebilecek çok ağrılı durumları ortadan kaldırmakta ve kesi yerinin küçük olması nedeniyle hastaların daha hızlı iyileşmesine olanak sağlamaktadır. Bazı tür böbrek kanserlerinde ise böbrekle birlikte mesaneye idrar taşıyan kanalların tamamı ve bu kanalın mesaneye açıldığı köşedeki mesane dokusunun da birlikte çıkarılması gerekir. Bu ameliyat açık yöntemle ya büyükçe bir kesi ile yapılmakta ya da hem böbrek kesisi, hem de mesaneden parça çıkarmak için kasık bölgesinde ikinci bir kesiye ihtiyaç duyulmaktadır. Robotik cerrahide ise birkaç delik yardımıyla tüm ameliyat gerçekleştirilebilir, büyük kesilere bağlı istenmeyen etkiler önlenebilir veya en aza indirilebilir. Mesanenin alınması hasta için önemli bir sosyal sorun Mesanenin derin katmanlarına doğru ilerlemiş veya ilerleme riski olan, mesane dışı dokulara sıçrama özelliği bulunan kanserler için en etkili tedavi, mesanenin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Buna ek olarak mesane kanserinin sıçrama riski olan lenf bezleri de temizlenerek, kanser kontrolü en iyi şekilde sağlanmaya çalışılır. Ancak mesanenin idrar depolama ve gerektiğinde idrar boşaltma fonksiyonlarının da yerine konulması gerekir. Bunun için de herbiri farklı avantaj ve dezavantajları olan çeşitli cerrahi yöntemler kullanılır. Öncelikle böbreklerde üretilen idrarın mesaneye iletilmesini sağlayan kanallar doğrudan ya da aracı bağırsak parçası kullanılarak, karın cildine açılabilir. Her iki durumda da hasta hayatının geri kalanında vücuduna torba yapıştırmak zorunda kalacaktır. Torba ihtiyacını yok etmek üzere kalın bağırsaktan yapılan ve yine karın cildine açılan yöntemler geliştirilmiştir. Burada karın cildindeki açıklık idrar kaçırmaz ve bu nedenle hasatlar torba takmak zorunda kalmaz. Ancak belirli aralıklarla karındaki açıklıktan sonda takılarak içerde biriken idrarın boşaltılması gerekir. Bu yöntem de hastaların beklentilerini tam olarak karşılamaz. Hastaların beklentisi mesaneleri alınsa bile bağırsaklardan yapılan yeni mesanelerinin normal idrar yoluna bağlanması, ameliyattan sonra idrar tutabilmeleri ve idrar boşaltma işlemini normal yoldan, sonda veya torba takmaya gerek olmadan başarabilmeleridir. Bunların yanı sıra cinsel fonksiyon kayıplarının da en aza indirilmesidir. Robotik cerrahi ile bağırsaktan yeni mesane yapılabiliyor Tüm ameliyatlar göz önünde bulundurulduğunda açık olarak yapılan en zor ameliyatlar, mesanenin aınması, lenf bezlerinin çıkarlması ve bağırsaklardan yeniden mesane yapılmasıdır. Ciddi açık cerrahi deneyimi olan cerrahların bir kısmı bu ameliyatı yarı robotik olarak yapabilmektedir. Bu teknikte hastalıklı mesane ve lenf bezleri çıkarılırken robot kullanılmakta, aynı zamanda cinsel fonksiyonları sağlayan sinirler ve idrar tutmayı sağlayan kas yapıları çok daha iyi korunabilmektedir. Ameliyatın geri kalan kısmı; ince bağırsaklardan yeni mesane yapılması, idrar kanallarının oluşturulan bu yeni mesaneye bağlanması ise açık cerrahi yöntemle yapılmaktadır. Son zamanlarda ameliyatın tüm safhaları robotik cerrahi ile yapılmaya başlanmıştır. Böylece cinsel fonksiyon işlevi olan sinirler ve idrar tutma mekanizmasının korunmasının yanı sıra, bağırsaklardan sıvı kaybı, bağırsakların zedelenmesi, karın zarı ve karın içi organların havadaki mikroorganizmalardan ve yabancı cisimlere bağlı olarak iltihaplanma ihtimali azalmaktadır. Ayrıca büyük kesilere gerek kalmadığından yara yeri iltihaplanması, yara yerinden fıtıklaşma, yara yerinin açılması ve bunu kapatmak için ikinci bir ameliyata ihtiyaç duyulmamaktadır. Bağırsaklar da en az zararla korunduklarından hastalar daha hızlı iyileşmekte ve bu dönemde daha az sorun yaşamaktadırlar. Testis tümörlü hastalar açık cerrahinin risklerinden kurtuluyor Testis tümörlerinin başlıca yayılma yeri, karın içindeki büyük damarlar etrafındaki lenf bezleridir. Günümüzde belirli risk grubundaki hastaların lenf bezleri, bu sıçrama ihtimaline karşılık ameliyatla alınmaktadır. Hastalara, kemoterapi uygulanarak lenf bezlerine sıçradığı tahmin edilen hücrelerin tedavisi yapılabilmektedir. Tüm bunların yanında hastalar hiçbir tedavi verilmeden sıkı takip altında da tutulabilir. Hastalığın takip döneminde nüksettiğine karar verilirse kemoterapi ile kontrol edilmesi sağlanabilir. Çünkü testis tümörlerinin yayılımını önlemek amacıyla tedbiren verilen kanser ilaçlarının kısırlık veya uzun dönemde başka kanserlere yol açmak gibi yan etkilerinin ortaya çıkması, cerrahi tedavileri yeniden gündeme getirmektedir. Bu hastalarda uygulanacak cerrahi de ağır bir ameliyattır. Açık cerrahide iman tahtası olarak da bilinen göğüs kemiğinin alt ucundan leğen kemiklerinin birleştiği noktaya kadar karın boydan boya açılarak, hastanın bağırsakları vücut dışına alınır ve büyük damarlar etrafındaki lenf bezleri çıkarılır. Daha sonra bağırsaklar yeniden karın boşluğuna yerleştirilerek kesi kapatılır. Bağırsakların yapıştıkları yerden serbestlenmesi, bağırsaklardan sıvı ve ısı kaybı, karın içi zar ve organların iltihap kapma riski, yabancı cisimler gibi nedenlerle hastanın ameliyattan sonra iyileşmesi yavaşlayabilir. Ayrıca büyük kesi nedeniyle yara iltihaplanması, yara fıtıklaşması ve yara açılması, açılan yaranın kapatılması için yeniden ameliyat ihtiyacı ortaya çıkabilir. Robotik cerrahi bu dezavantajları oratadan kaldırabilir veya en aza indirebilir. Robotik cerrahi ile büyük damarlar etrafında bulunan meninin dışarıya atılmasını sağlayan sinir ağı daha iyi görünüp korunabilir ve bu fonksiyon kaybı riski de azaltılabilir. 11

12 PLASTİK CERRAHİ KAFA, YÜZ VE ÇENE CERRAHİSİ AMELİYATLARI ARTIK ÇOK DAHA KONFORLU Op. Dr. Muzaffer Çelik- Memorial Şişli Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü Doğumsal kafatası bozuklukları, çene çıkıklıkları ve yüz tümörleri Kimi zaman hayati bir tehlikeye neden olmayan ancak hastaların psikolojisini en fazla etkileyen rahatsızlıklar arasında yer alan bu şikayetler kafa, yüz ve çene cerrahisindeki ilerlemeler sayesinde artık çok daha kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Kısa bir süre içinde, iz bırakmadan gerçekleştirilen bu operasyonların sonrasında hastaların ağrı kesici ilaç dahi kullanmalarına gerek kalmayabilir. Kafatası, yüz ve çene cerrahisi plastik cerrahinin en önemli bölümlerinden biridir. İlgi alanları şöyle sıralanabilir: Kaza nedeni ile meydana gelen yumuşak doku veya kemiksel olan tüm yüz yaralanmaları, Doğuştan gelen yüz ve kafatası bozuklukları, Çeşitli çene problemleri, kaza kırıkları, ısırım ve şekil bozuklukları, Baş, yüz ve çene bölgesinde görülen iyi ya da kötü huylu tümörler, Dudak- damak yarıkları, Kafatasının estetik ameliyatları, - Yüz gençleştirme, - Alt ve üst çene, alın estetiği uygulamaları, - Burun estetiği, - Kulak estetiği operasyonları. Ekip çalışması şart! Dünyada bu tür ameliyatların yapılabildiği merkezlerin sayısı sınırlıdır. Bu merkezlerin tıbbi ve teknolojik açıdan son derece donanımlı olması gerekmektedir. Kafa, yüz ve çene cerrahisi ameliyatları için plastik cerrah, ortodontist, KBB uzmanı, beyin cerrahı, psikolog, konuşma terapisti ve anestezi uzmanından oluşan bir ekip bulunmalıdır. Ameliyat sonrası sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılması için ilgili branşların da çok güçlü olması gerekir. Her rahatsızlık için ameliyat yaşı farklıdır Doğuştan gelen kafatası şekil bozuklukları için 1 yaşından önce mutlaka ameliyat gerekliyken, üst çenenin bazı problemlerinde 8-10 yaşına kadar beklenmesi önemlidir. Çene ameliyatları için hastalarımıza bazen kemik yapının oturması için 18 yaşına kadar beklenmesi gerektiğini de söyleyebilmekteyiz. Bu tür ameliyatların yaşı için doğrudan tek bir yol haritası vermek yanlıştır. Ancak; kafa, yüz ve çene cerrahisi ile tedavi edilecek şikayetler fark edildiğinde en kısa sürede doktora gitmek ve takip altına alınmak çok önemlidir 12 Hasta psikolojisine olumlu etkileri ile de öne çıkıyor Kafa, yüz ve çene cerrahisi ameliyatları hastanın vücut sağlığına olduğu kadar psikolojisine de olumlu etki eder. Özellikle çocukların ileriki yıllardaki yaşamları için çok önemli operasyonlardır. Örneğin; dudak - damak yarığı hayati bir tehlike doğurmamaktadır ancak çocuğun yaşam boyu psikolojisi açısından çok önemlidir. Alt çenesi olmayan bir insanın ameliyattan sonra elma yiyebilmesi de hastanın hayatını değiştirmektedir. İz kalmıyor Bu ameliyatlar problemli bölgenin uzağından, fazla görünmeyen bir bölümden yapılan kesilerle gerçekleştirilmektedir. Ağız içi, göz içi ya da saç dibi gibi bölgeler bunun için idealdir. Şakaktaki bir kist için göz içinden, kaş arasındaki bozukluk için saç dibinden kesi uygulamak, hastanın ameliyat sonrası iz olmadığı için kendini çok daha iyi hissetmesini sağlamaktadır.

13 GENEL CERRAHİ Reflü yalnızca mide fıtıklarına bağlı olarak oluşmaz Gastroözofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin normalin dışında özofagusa (yemek borusuna) geri kaçması sonucu ortaya çıkar. Geçmişte sadece mide fıtıklarının buna sebep olduğu düşünülürken, sıklıkla görülen nedenin, yemek borusunun alt ucunda bulunan ve midedeki asit ve gıdaların yemek borusuna geçişini önleyen alt yemek borusu kasının yetmezliği olduğu bilinmektedir. Hastalık boyutunda olmayan fizyolojik reflü belirti vermez Bazı kişilerde reflü hastalığı olmasa bile, zaman zaman reflü oluşabilir. Ancak bu hastalarda mukoza harabiyeti olmadığı için belirti ortaya çıkmaz. Bunlara fizyolojik reflü denilmektedir. Genellikle aşırı miktarda yenilen yemekler, baharatlı ve yağlı yiyecekler, kahve, çikolata (kafein), alkol alımı, sigara (nikotin) ve bazı ilaçların kullanımı, yemek borusunun alt ucundaki kası gevşeterek mideden yemek borusuna geçici reflüye neden olur. Bu durumda; göğüs arkasında yanma, boğaza kadar gıdanın gelmesi gibi şikayetler görülür, ancak bunlar geçicidir. Reflü astım belirtileri verebilir Göğüs ağrısı nedeniyle kalp doktorlarına giden hastaların tetkiklerinde kalp ile ilgili patoloji bulunmayanların yarısında gastroözofageal reflü hastalığı saptanmaktadır. Ayrıca, reflü hastalığı olan hastaların yaklaşık %10 20 sinde solunum sistemi ile ilgili şikayetler ilk belirti olabilir. Mide asit ve içeriğinin gırtlağa kaçması sonucu, astım ve benzeri şikayetler, ses kısıklığı, hıçkırık ve öksürük gibi şikayetler de olabilir. Endoskopi hastalığın belirleyici tanı yöntemidir Reflü hastalığının tanısında yemek borusu ve mide endoskopisi en çok kullanılan yöntemdir (endoskop denilen ışıklı ve monitörlü bir cihaz ile ağızdan girilerek yemek borusu ve midenin iç duvarının görülmesi sağlanır). Bu yöntemle reflüye bağlı yemek borusunda oluşan özofajit (yemek borusu enfeksiyonu), ülser veya barret özofagusu (ileride kansere dönüşebilecek yapısal değişiklikler) saptanabilir ve biyopsi (parça alma) alma olanağı sağlayarak tanıda yardımcı olur. Ayrıca mide fıtığının tanısında ve midedeki ülser ve İLERLEMİŞ REFLÜ VAKALARINA LAPAROSKOPİK ÇÖZÜM Prof. Dr. Abdullah İğci - Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Reflü hastalığı toplumun yaklaşık %10-15 inde çeşitli derecelerde görülmektedir. Bu hastalıkta şikayetler, mide asit ve yiyeceklerinin yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşan hasarın derecesine göre olmaktadır. İlaç kullanımı ile iyileşmeyen reflü vakaları, son 10 yıldan bu yana laparoskopik (kapalı) yöntemle ameliyat edilmektedir. Açık ameliyata göre hastanın hastanede kalış süresi azalmakta, ağrısı daha az olmakta ve hasta daha kısa sürede sosyal yaşantısına dönmektedir. gastrit gibi durumların saptanmasında da yardımcıdır. Manometri, tanıda kullanılan bir diğer yöntemdir. Yemek borusunun ve alt yemek borusu kasının basınçları bu yöntemle ölçülür. Ayrıca, 24 saatlik PH takibi ile yemek borusuna mideden ne kadar süre ve sıklıkta asit geçişi olduğu tespit edilebilmektedir. Yeme alışkanlıklarını değiştirmek reflü şikayetlerini azaltır Yatak başının yükseltilmesi (2 yastık kullanımı gibi), yatmadan 2-3 saat önce sıvı ve katı yiyecek alımını durdurma, akşamları az ve hafif gıdaları yeme, kilo verme, karnı sıkan giyecek, korse ve kemer kullanmama, alkol ve sigara kullanmama, geceleri genellikle sola yatma ve alt yemek borusu kasını gevşeten çikolata, kahve, sarımsak, soğan, portakal, domates, aşırı yağlı, baharatlı, kızartmalı yiyecek ve içeceklerden uzak durma reflü şikayetlerini azaltıcı önlemlerdir. Reflüde laparoskopik ameliyatlar 10 yıldır uygulanıyor Antiasit ilaçlarla midedeki asidin azaltılması geçici rahatlama sağlar. Bu ilaçlar genellikle haftada birkaç kez reflü şikayetleri olan hastalarda etkilidir. Her gün birkaç kez reflü şikayetleri olan gastroözofageal reflü hastalarına H2 reseptör antagonisti veya midede asit yapan hücrelerde asit yapımını engelleyen proton pompa inhibitörü ilaçlar kullanılır. Proton pompa inhibitörü ilaçları genellikle 8-12 hafta kullanmak gerekir. Gastroözofageal reflü hastalığı veya reflüsü olan mide fıtıklarında öncelikle tavsiyelere uyulmalı, ilaçlar düzenli kullanılmalıdır. Bunlara dikkat edilmesine rağmen şikayetler tekrarlayabilir. Bu gibi durumlarda gerekirse ameliyatla mideden yemek borusuna asit reflüsünü önleyen ve fıtıklaşmayı ortadan kaldıran ameliyatlar yapılmaktadır. 50 yıldan beri ameliyatla, midenin bir kısmı yemek borusunun alt kısmının etrafına sarılarak dikilmek suretiyle gıda ve asidin mideden yemek borusuna doğru reflü olması engellenmektedir. Bu ameliyata NİSSEN FUNDOPLİKASYONU denir. Son 10 yıldan bu yana laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılan bu ameliyatlar, karın içine trokar adlı borularla girilerek yapılmaktadır. Açık ameliyata göre hastanın hastanede kalış süresi ve ağrısı daha azdır. Hasta açık ameliyata göre çok daha kısa sürede iyileşir. Resim 1. a. Normal mide ve yemek borusu, b. Mide fıtığı. Resim 2. Mide içeriğinin yemek borusuna kaçması, gastroözofageal reflü. Resim 3. Ameliyat sonrası midenin yemek borusu etrafına sarılmış hali. 13

14 KADIN DOĞUM REGL HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR Op. Dr. Dilek Aytekin - Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Bitki kürü adet sancısını keser, Regl döneminde banyo yapmak, mikrop kapmanıza yol açar, Adet döneminde her yaz havuz ve denize girerim, şimdiye kadar hiç zararını görmedim Bunlar kadınların en özel süreçlerinden biri olan regl dönemi konusunda halk arasında doğru bilinen yanlışlardan sadece bir kaçı, liste böylece uzayıp gidiyor. Yanlış inançlar ve bilinçsiz uygulamalar genç kızlıktan menopoza kadın sağlığını olumsuz etkiliyor. Regl durumunda banyo yapmak sudan mikrop kapmana sebep olabilir. Yanlış. Adet dönemi hijyene en çok dikkat edilmesi gereken zamanlardan birisidir. Kan, mikropların en kolay ürediği ortamdır. Adet döneminde kanama süresince banyo yapılmasına özellikle dikkat edilmelidir. Regl döneminde ağrı kesici alınmaz. Yanlış. Adet döneminde gerekliyse ağrı kesici kullanılmasının adet kanama miktarının azalması dışında hiçbir etkisi yoktur. Kanamanın azalmasının da hiçbir sakıncası yoktur. Regl döneminde yaşanan ağrılar evlenince geçer. Yanlış. Adet sancısına sebep olan rahmin kasılmalarıdır. Bu da adet miktarını azaltan koruyucu bir mekanizmadır aslında. Evlendikten sonra düzenli cinsel ilişki adet sancılarının oluşmasına engel olmaz. Bazen de adet sancısına sebep olan şey rahim ve komşu organların iltihabi durumları, myom, polip gibi tümöral durumlar, endometriozis gibi hastalıklar, spiral varlığı olabilir. Bunların da geçmesi düzenli cinsel ilişkiyle beklenemez. Ara sıra bile olsa regl düzensizliği hastalık habercisidir. Yanlış. Zaman zaman her kadının hayatında sebebi anlaşılamayan adet düzensizlikleri olabilir. Ancak tekrar ederse tetkik ve tedavi gerektirir. Regl döneminde cinsel istek artar. Yanlış. Nadir de olsa regl döneminde cinsel istekte artış olmakla birlikte, regl dönemi sex hormonlarının en alt seviyede olduğu dönemdir. Bu nedenle cinsel istekte azalma daha sık görülür. Sadece kanamanın varlığı bile, psikolojik ve hijyenik açıdan cinsel isteği azaltabilir. Adet sancısı vs. gibi sebepler de kişinin fiziksel olarak kendini kötü hissetmesine neden olarak cinsel isteğin azalmasına sebep olabilir. Her genç kızın\kadının regl dönemi 28 günde bir olmalıdır. Yanlış. Regl dönemi her kadında farklı sıklıkta olabilir. 21 ile 35 gün arasında değişiklik gösterebilir. Regl döneminde tırnak kesmek, kaş almak, epilasyon yaptırmak doğru değildir. Yanlış. Bunların yapılmasında tıbbi açıdan hiçbir sakınca yoktur. Yalnızca ağrıya neden olan maddelerin bu dönemde kanda artış göstermesinden dolayı bu işlemler sırasında daha fazla ağrı hissedilebilir. Regl yoluyla kirli kan vücuttan atılmazsa kişiyi zehirler. Yanlış. Gebelik için hazırlanan rahim içi duvarının gebilik oluşmaması durumunda dökülmesinden kaynaklanan adet kanaması böyle bir kirli kanı içermemektedir. Dolayısıyla kirli kanın zehirlemesi gibi bir durum değildir. Adet döneminde tüketilen bitki kürleri sancıları önler. Yanlış. Adet döneminde yenilen herhangi bir besin türü adet sancısını kesmez. Zaman zaman önerilen bitki kürlerinin adet sancılarını önlemede etkili olduğu söylenemez. Regl döneminde cinsel ilişki sonucu hamile kalınmaz Yanlış. Hamilelik, yumurtlama zamanlarında bulunulan cinsel ilişkiyle gerçekleşir. Adet döngüleri kısa olan kadınlarda bazen yumurtlama zamanı adetin tam bitmediği günlere denk gelebilir ve bu günlerde bulunulan ilişkilerde hamile kalınması söz konusu olunabilir. Regl vücuttaki kirli kanın atılmasını sağlar. Yanlış. Adet kanaması; kanda yükselen hormonların etkisiyle gebelik için hazırlanan rahim iç duvarının, gebelik oluşmaması durumunda dökülmesinden kaynaklanır. Gebelik oluşmayınca kan hormon seviyeleri düşer ve doku beslenemez ve kanamayla atılır. Dolayısıyla ortada bir, kirli kan durumu yoktur. 14

15 KADIN DOĞUM GEBELİKTE 3 GÜNDEN FAZLA SÜREN MANTAR ENFEKSİYONUNA DİKKAT! Op. Dr. Arzu İlknur Özdemir - Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Mantar enfeksiyonları sık karşılaşılan bir vajinal enfeksiyon olup gebelikte daha sık görülmektedir. Bu enfeksiyona neden olan mikroorganizma candida ailesinden candida albicans dır. Mantar enfeksiyonu başkasından bulaşmaz Normalde vajinanızda ve barsak sisteminizde mantarlar belirli bir miktarda bulunur. Vajinal mantar enfeksiyonu genellikle başkasından bulaşmaz. Gebelikte yüksek östrojen düzeyleri vajina hücrelerinde daha fazla glikojen üretimine neden olur. Bu durum mantarların daha kolay çoğalmasına ve problem oluşturmasına yol açar. Bazı araştırmalara göre de östrojenin direkt olarak mantarların hızlı çoğalmasına ve vajina duvarlarına daha kolay yapışmasına neden olabileceği ileri sürülmüştür. Kaşıntı ile başlar Vajinal mantar enfeksiyonunun en önemli ve en sık görülen belirtisi kaşıntıdır. Bu kaşıntı geceleri şiddetlenir ve sıcak etkisi ile önce hafifler sonra daha da artar. Hastaların çoğunda dış genital organlarda iritasyon acıma ve yanma, bazen de vajina girişinde ödem ve kızarıklık, ciltte soyulma görülür. Özellikle idrar yaparken, idrarın çıkış yeri olan üretra ve idrarın değdiği bölgelerde şiddetli yanma hissi olur. Cinsel ilişki sırasında da ağrı olabilir. Kokusuz, genellikle krem rengi-beyaz, süt-kesiği kıvamında bir akıntı eşlik edebilir. Akıntı genellikle kötü kokulu değildir. Kokunun olması mantara eşlik eden ikinci bir enfeksiyonun varlığını akla getirmelidir. Gebelikte mantar enfeksiyonlarının daha sık görülmesine neden olan diğer bir faktör de bağışıklık sistemindeki değişikliklerdir. Gebeliğin son 3 ayında mantar riski artar Gebelikte özellikle son 3 ayda hücresel bağışıklığın azalması ile mantar enfeksiyonu gelişimi kolaylaşır. Gebelikte vajinal mantar enfeksiyonları gebelik üzerinde olumsuz etkiler göstermez ama gebelikte kontrol altına alınması daha zor olabileceğinden şikayetler hissedildiğinde doktora başvurulması gerekir. Tanı basit bir vajinal muayene ile konulabilir. Vajinadan alınan akıntı örneğine potasyum hidroksit damlatılarak mikroskop altında bakılması ile mantar hifleri izlenebilir. Bazen hekiminiz muayene esnasında laboratuvar tanısı için vajinal kültür de alabilir. Tedavide krem ve vajinal fitiller kullanılır Gebelikte vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisi biraz daha zor olabilir. Tedavinin başlanması ile akut şikayetler büyük ölçüde giderilir. Gebelik sürecinde tedavide yalnızca lokal ilaçlar, kremler ve vajinal fitiller kullanılabilir. Kronik bir enfeksiyon yoksa eş tedavisi gerekli değildir. Şikayetlerin 3-7 gün içerisinde geçmesi beklenir. Eğer 3 gün içinde şikayetler geçmez ve kötüleşirse mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz. Çünkü bazen mantar için lokal olarak kullanılan ilaçlar alerjik reaksiyonlara, dış genital organlarda ödeme neden olabilirler. Bazen de eşlik eden cinsel yolla bulaşan başka enfeksiyonlar olabilir. Tedavi süresince ve mantardan korunmak için genel yaşam alışkanlıklarında da bazı değişiklikler yapmak enfeksiyonun tekrarını önleyebilir. Çünkü vajinal mantar enfeksiyonları %5-25 hastada tekrarlayabilir. Naylon giysiler giyilmemesi, çamaşırların pamuklu olması, dar giysilerden kaçınılması, vajinanın ıslak mendillerle silinmemesi, sabun ve şampuanlarla yıkanmaması tedaviyi kolaylaştırır. 15

16 GÜNCEL MEMORIAL ATAŞEHİR ve ANTALYA HASTANESİ 1 YAŞINDA! Memorial Sağlık Grubu nun İstanbul daki ikinci hastanesi olarak Nisan 2010 de hizmete giren Ataşehir Hastanesi ve İstanbul dışındaki ilk lokasyonu olarak Haziran 2010 da hizmete açılan Memorial Antalya Hastanesi, 1. yaşını kutluyor. Kalite, konfor ve ileri tıp teknolojisi 21 bin m2 lik alan üzerine kurulu hastane kompleksinde 143 yatakla hizmet veren Memorial Ataşehir Hastanesi; modern mimarisi, ileri teknolojik olanakları, konforlu hasta odaları, hasta psikolojisini pozitif etkileyici şekilde dekore edilmiş poliklinikleri ile tüm branşlarda sağlık hizmetini, uluslararası standartlarda sunan bir dünya hastanesidir. Memorial Ataşehir yeni kurulan bölümleri ile hizmetinizde Memorial Ataşehir Hastanesi bir yıl içerisinde Anadolu yakasında farklılık yaratacak pek çok yeni bölümde de hizmet vermeye başladı. Da Vinci Robotik Cerrahi, Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi, Tüp Bebek, Medikal Onkoloji, Ortopedi ve Travmatoloji Merkezlerinde dünyanın en büyük merkezleri ile aynı anda uygulanan tanı ve tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. MEMORIAL ANTALYA HASTANESİ 1 YAŞINDA Memorial Sağlık Grubu nun İstanbul dışındaki ilk lokasyonu olan Memorial Antalya Hastanesi, Haziran 2010 dan bu yana, başta Antalya olmak üzere tüm Akdeniz Bölgesi ne, üstün kalite standartlarıyla tüm branşlarda hizmet vermektedir. Hasta memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ile ileri tetkik ve tedavi yöntemlerini, deneyimli hekim kadrosu ile kullanan Memorial Antalya Hastanesi, bölgeye A kalitede hizmet anlayışı getirmiştir. Memorial Antalya Tüp Bebek Merkezi Açıldı Memorial Antalya Hastanesi bünyesinde bu yıl hasta kabulüne başlayan Tüp Bebek Merkezi; ileri teknoloji ürünü cihazları, modern donanımlı altyapısı ile başta Antalya ve Akdeniz Bölgesi olmak üzere Türkiye nin en önemli merkezlerinden biridir. Merkezde, ileri teknoloji ve modern yöntemler rutin olarak uygulanmaktadır. Memorial Ataşehir Hastanesi Sağlık turizminin merkezi Turizmin kalbi olan Antalya da, tatil amaçlı gelen turistlerin yanı sıra; Türkiye ye sağlık hizmeti almak amacıyla gelerek bu sırada tatil imkânlarından da yararlanmak isteyen yabancılar için de önemli bir merkez haline gelen Memorial Antalya Hastanesi; donanımlı ve dünya standartlarında kaliteli sağlık hizmetini geniş kitlelere sunmaktadır. 16 Memorial Antalya Hastanesi

17 MEMORIAL SAĞLIK GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI TURGUT AYDIN A YILIN EN BAŞARILI SAĞLIK GİRİŞİMCİSİ ÖDÜLÜ Türkiye nin önde gelen sağlık yayınlarından Hospital Manager Dergisi nin düzenlediği, Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri 2011 kapsamında, Memorial Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Turgut Aydın, sağlık sektöründe başarı gösteren yönetici ve girişimcilere verilen en prestijli ödüllerden biri olan, Yılın Başarılı Sağlık Girişimcisi Ödülü nün sahibi oldu. Hospital Manager Dergisi tarafından, Yılın Başarılı Sağlık Girişimcisi ve Yöneticisi Ödülleri için kamu ve özel sağlık kuruluşlarından pek çok aday arasında, aylar süren titiz bir değerlendirme yapıldı. Türk sağlık sektörüne yön veren çalışmaları ve Memorial Sağlık Grubu nun son yıllardaki büyüme hamleleri ile Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Turgut Aydın, bu anlamlı ödülü almaya hak kazandı. Memorial Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın GÜNCEL 10 Haziran 2011 Cuma günü Maslak Sheraton Otel'de düzenlenen davette, Yılın Başarılı Sağlık Girişimcisi ödülünü, Turgut Aydın adına Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç aldı. Prof. Dr. Barış Diren - Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç 17

18 GÜNCEL MEMORIAL KALİTESİ DİYARBAKIR DA... Uğur Genç - Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Türkiye de kaliteli sağlık hizmetlerinin öncüsü olan; tıbbi, akademik ve teknolojik olanakları ile özel sağlık sektöründe ilklere imza atan Memorial Sağlık Grubu; Şişli, Ataşehir ve Antalya dan sonra, Güneydoğu nun incisi Diyarbakır da... Her yıl yüz binlerce hastayı sağlığına kavuşturan Memorial, sağlık hizmetlerinde mükemmellik standardı ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet anlayışını, Memorial Diyarbakır Hastanesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ne taşıyor. C M Y CM Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç, Eylül ayında hizmete girecek olan Memorial Diyarbakır Hastanesi hakkında bilgi verdi. Memorial Diyarbakır Hastanesi Sağlıkta mükemmellik anlayışı... Türk Sağlık Sektörüne kalite ve mükemmellik anlayışı getiren grubumuz, Memorial Diyarbakır Hastanesi ni bölge hastanesi olarak konumlandırdı. Diyarbakır Hastanemiz üstün teknoloji ve donanım, uluslararası saygın ve güçlü akademik kadro, mükemmel ve etkin hasta bakımı ile bölgenin ihtiyacı olan sağlık hizmetini karşılıyor olacak. Memorial Diyarbakır Hastanesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ni A sınıfı hastaneye kavuşturuyoruz. MY CY CMY K İleri teknoloji ve kaliteli sağlık hizmeti... Memorial Diyarbakır Hastanesi; 14 bin metrekarelik alan üzerine kurulu, toplam 135 yatak kapasitesi, modern mimarisi, ileri teknoloji ile donatılmış 6 ameliyathanesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde kaliteli sağlık hizmetinin adresi olacak. Memorial in İstanbul ve Antalya daki hastanelerinde kullandığımız en son tıp teknolojisi ile donatılan hastanemiz, ileri teknolojiye sahip tetkik ve tedavi üniteleri, dünya standartlarındaki MR, BT odaları ve Anjiyo Servisi ile Diyarbakır da fark yaratacak. Memorial ın tüm hastanelerinde bulunan PACS sistemi Memorial Diyarbakır da da bulunuyor. PACS (filmsiz hastane özelliği) sayesinde görüntüleme ve laboratuvar sonuçları, lokasyonlar arası paylaşılarak tıbbi sinerji yaratılacak. Artık bölge halkının ileri teşhis ve tedavi yöntemleri için, İstanbul ve diğer şehirlere gitmesine gerek kalmadı. Hizmet kalitesinde referans merkezi Memorial kalitesi, SGK anlaşmaları kapsamında tüm branşlarda hastalara ulaşacak. Özellikle kanser hastaları SGK kapsamında kemoterapi ve radyoterapi hizmetlerinden yararlanabilecek. Bir çok branşta Türkiye de referans merkezi olarak gösterilen Memorial, Diyarbakır da da Onkoloji Bölümü ile referans merkezi olacak. Merkezi noktada hizmet Memorial Diyarbakır Hastanesi Diyarbakır ın gelişen yüzü olan Diclekent te buluyor. Havaalanına yakınlığı ve bulunduğu konum itibariyle Diyarbakır ın en kolay ulaşılabilir merkezi noktasında yer alan hastanemiz; Batman, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis gibi yakın illeri de, Memorial kalitesinde sağlık hizmetine kavuşturacak. 18

19 B i R i K i M D E Para biriktiremiyorum diyenlere Mevduat Biriken Hesap Mevduat Biriken Hesap ile ister kendiniz ister aileniz için düzenli olarak yatırım yapın; aylık 50 TL, 50 USD, 50 EUR dan başlayan küçük tutarlarla geleceğinizi şimdiden güvence altına alın. Mevduat Biriken Hesap ayrıcalıklarıyla hayat Deniz de güzel! Okyanuslarda üç metreye kadar büyüyebilen barakudalar sürü halinde dolaşır. Başvuru için: DenizBank şubeleri

20 GASTROENTEROLOJİ KRONİK ŞİŞKİNLİK VE GAZ ŞİKAYETLERİ İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMU HABERCİSİ OLABİLİR Doç. Dr. Serdar Akça - Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü İrritabl bağırsak sendromu (İBS), kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülen ve yetişkin toplumun %20 sini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. İrritabl Bağırsak Sendromu, şişkinlik, gaz ve dışkılama bozukluğu, karın bölgesinde huzursuzluk hissi ve karın ağrısıyla seyreden, hayati tehlikeye yol açmadığı halde, hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir sendromdur. İBS, her yaşta görülmesine rağmen, çoğunlukla genç ve orta yaş hastalığı olarak bilinir. Hastalığın sebep olduğu bulgular tedavi edilmediğinde ise, kişinin iş ve sosyal yaşamı olumsuz etkilenir. Stresi yönetebilen kişilerde daha az görülür İrritabl bağırsak sendromu, bağırsakları çevreleyen nöronların basınç ve hareket algılarında bir düzensizlik, bozukluk sonucu, bağırsak kaslarının düzensiz hareket etmesiyle meydana gelir. Sendromu yaşayan hastaların bağırsak kaslarında aşırı kasılma veya gevşeme söz konusudur. Ancak bu düzensizliğe hangi durum veya durumların yol açtığı kesin olarak gösterilememiştir. Geçirilen bağırsak enfeksiyonu sonrası, bağırsak çevresindeki sinir hücrelerinin yapısının bozulmasının ya da duygusal stres sonucu ortaya çıkan uyarıların, bilinçdışı olarak bağırsağı etkileyebileceği; hücresel düzeyde gelişen hasarların veya bazı gıdaların şikayetleri tetikleyebileceği düşünülmektedir. Öte yandan, genel olarak düzenli bedensel aktivite yapan, sağlıklı beslenen ve duygusal açıdan stresi yönetebilen, dengeli insanlarda, İBS bulgularının daha az görüldüğü söylenebilir. Şişkinlikten yakınıyorsanız Sendrom belirti ve bulgulardan oluşan bir durumdur. Bu nedenle İBS i tek bir hastalık gibi değil, belirti ve bulguların bir bütünü olarak düşünmek gerekir. Bunlar; karın bölgesine lokalize şişkinlik, gaz hissi, huzursuzluk, ağrı hissidir. Tüm bu şikayetler ishal veya kabızlık şeklinde görülen dışkılamayla azalır. Bu bulgular, başka bir hastalık olmadığı tespit edildiği halde, bir yıl içinde 12 haftadan uzun sürüyorsa hastaya İBS tanısı konulmaktadır. Ancak, dışkıda kan, yüksek ateş, gece uykudan uyandıran şiddetli karın ağrısı, dışkılayınca rahatlama olmaması ve kilo kaybı gibi şikayetler varsa, İBS dışında bir hastalık olduğu düşünülmelidir. Şikayetler kontrol altına alınmalı! Nedeni ve mekanizması tam olarak bilinmeyen bu sendromun çok etkili ve kesin tedavileri yoktur. Tedavide esas olarak kişiyi rahatsız eden bulguların kontrol altına alınması amaçlanır, şikayetleri tetikleyen sebepler araştırılır, bunlardan uzak kalınması sağlanır. Şikayetin türüne göre bağırsak spazm gidericiler, gaz azaltıcı ilaçlar, ağrı kesiciler, antidepresan tedaviler ve yaşam tarzında yapılan değişiklikler kişiye özel olarak düzenlenen tedavide önemli bir yere sahiptir. Düzenli yaşam ve fiziksel aktiviteyle şikayetler azalır Sendromu yaşayan kişi, şikayetlerinin hangi durumlarda (Stres, soğuk, regl dönemi, bazı yiyecek ve içeceklerin tüketimi gibi) şiddetlendiğini biliyorsa önlemlerini alması daha kolay olacaktır. Öte yandan, düzenli ve sağlıklı beslenme, düzenli bedensel aktivite, ruhsal durumun dengeli olması IBS şikayetlerini azaltır. Yakınmalar kişinin yaşam kalitesini azaltıyor ise bulguya yönelik medikal tedavi düzenlenir. Uzman hekim kontrolünde tedaviye başlanmadan önce şikayetlerin başka hastalıklar nedeniyle gelişmediğinden emin olunmalıdır. 20