AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI

Transkript

1 İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ... 3 Maden ocağında çalışmalar aralıksız sürüyor... 3 Paralel yapılanmalarla mücadele sürdürülecek... 3 MB 2014 enflasyon öngörüsünü yükseltti... 3 Isparta'da katliam gibi kaza: 15 ölü, 30 yaralı... 4 Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransa'ya gitti... 4 İslam dünyasının kaybolan Şura geleneği ve ATCOSS - Elif ÇAKIR - STAR... 4 Cumhurbaşkanı nın Fransa ziyareti - Beril DEDEOĞLU - STAR... 6 PKK'nın yeni şiddet stratejisi Burhanettin DURAN, Sabah... 7 Hesabı sorulmalı Abdulkadir SELVİ, Yeni Şafak... 9 AFRİKA GÜNDEMİ Gannuşi: Diktatörlüğe dair endişeler var Burkina Faso'da 15 gösterici öldürüldü Burkina Faso da devlet başkanı istifa etmemekte kararlı AMERİKA İNGİLTERE GÜNDEMİ Türkiye ile aktif diyalog içerisindeyiz F35 New York'ta basın mensuplarına tanıtıldı Kobani Krizi Türkiye-ABD İlişkisini de mi Etkiliyor? Türkiye'nin Orta Doğu'daki Etkisi Azalıyor Türkiye Abd Pamuk Şirketlerine Karşı Anti-Damping Soruşturması Başlatıyor Kürtlerin Kobani Mücadelesi Sınırların Ayırdığı Bir Halkı Birleştiriyor Türkiye Kobani de Savaşmak İçin Suriyeli Asilerin Donatılmasında Israr Ediyor Esad yönetimi ve Kürtler birbirine nasıl bakıyor? Türkiye ile Batı arasında sınır kontrolü mücadelesi

2 AVRUPA GÜNDEMİ Almanya'da bir Müslüman gence daha terör davası Enerji krizi çözüldü, Rusya doğalgazda indirim yaptı NSU davasına ağır faturası İspanya, Katalonya'daki ikinci 'bağımsızlık' oylamasına da karşı çıkıyor Macaristan Başbakanı, protestolar karşısında 'internet vergisinden' geri adım attı İsrail İsveç büyükelçisini geri çağırdı Kömür Ocağı Kapanı - Süddeutsche Zeitung - Christiane Schlötzer Kürtler İçin Destek Kobani'ye Ulaştı - Badische Zeitung - Michael Wrase Erdoğan, Gülen'i Devlet Düşmanı İlan Etmek İstiyor - Paul Nehf - Die Welt Erdoğan İçin Bin Kaçak Oda - Der Spiegel - Hasnain Kazım ASYA PASİFİK GÜNDEMİ Sri Lanka da bilanço ağırlaşıyor Malala dan Gazze deki okullara yardım Kayıp Malezya uçağı için dava Gazprom, Ukrayna ya gaz tedarikine 48 saat içinde başlayabilir Venezuela, İspanya Büyükelçisini geri çekti Pekin deki APEC Zirvesi öncesi Çin de Vladimir Putin hakkındaki kitap en çok satılan kitap oldu Rusya hükümetinden Kırım da serbest ekonomik bölgeye onay Myanmar hükümeti etnik gruplarla görüşecek Çin'de Hotan belediye başkanına soruşturma ORTADOĞU GÜNDEMİ BM'den Suriye'ye yeni 'eylem planı' Humus'ta 44 kişi işkenceden ölmüş İsrail Mescid i Aksa ya giriş yasağını kaldırdı "Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara açılması gerekiyor" IŞİD petrolü Esad'a gidiyor ABD- İran ilişkilerinde son gelişmeler

3 TÜRKİYE GÜNDEMİ Maden ocağında çalışmalar aralıksız sürüyor AA Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Ermenek'te kömür ocağında su tahliyesi ve arama kurtarma çalışmalarının, AFAD koordinasyonunda toplam 617 kişilik bir ekip ve 133 araçla gece boyu devam ettiğini bildirdi. AFAD'dan yapılan açıklamada, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve ve Karaman Valisi Murat Koca'nın takip ettiği arama-kurtarma çalışmalarını AFAD Başkanı Fuat Oktay'ın yerinden koordine ettiği ifade edildi. Paralel yapılanmalarla mücadele sürdürülecek AA Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yapılan açıklamada, "Ülkemizin güvenliği, halkımızın huzuru ve kamu düzenini ilgilendiren hususlar ayrıntılı olarak görüşülmüştür. Bu kapsamda, Milli güvenliğimizi tehdit eden ve kamu düzenini bozan iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır" ifadesine yer verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında ilk kez gerçekleştirilen ve yaklaşık 10 buçuk saat süren toplantının ardından yapılan basın açıklamasında, MGK'nın olağan toplantısını yaptığı belirtildi. MB 2014 enflasyon öngörüsünü yükseltti DHA Merkez Bankası 2014 enflasyon öngörüsünü 1.3 puan artırarak yüzde 8.9'a yükseltti. Merkez Bankası'nın Enflasyon Raporu'nda, enflasyon öngörüsü, 2014 yılı sonunda, orta noktası yüzde 8.9 olmak üzere yüzde 8.4 ile yüzde 9.4 aralığında öngörüldüğü belirtildi. Merkez Bankası'nın 24 Temmuz'da açıkladığı üçüncü Rapor'da, 2014 enflasyon görünümünün orta noktası yüzde 7.6 düzeyinde olmak üzere, alt sınırı yüzde 6.7 ve üst sınırı da yüzde 8.5 e olarak açıklanmıştı. Merkez, enflasyonun 2015 yılı sonunda ise yüzde, orta noktası yüzde 6.1 olmak üzere yüzde 4.6 ile yüzde 7.6 aralığında gerçekleşeceğini tahmin etti. 3

4 Isparta'da katliam gibi kaza: 15 ölü, 30 yaralı İHA Isparta'nın Yalvaç ilçesinde minibüsün şarampole yuvarlanması sonucu ilk belirlemelere göre, 15 kişi hayatını kaybederken, 30 işçi yaralandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransa'ya gitti Dünya Bülteni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere özel uçak ''ANA'' ile saat 08.30'da Fransa'nın başkenti Paris'e gitti. Erdoğan'ı Esenboğa Havalimanı'nda TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ve diğer yetkililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır da Fransa'ya gitti. Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşecek, ardından ortak basın toplantısı düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma yemeği sonrasında, Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsündeki konferansa katılacak. İslam dünyasının kaybolan Şura geleneği ve ATCOSS - Elif ÇAKIR - STAR Kuzeyinde Suriye ye, kuzey doğusunda Irak a, güneyinde ve doğusunda Suudi Arabistan a, batısında İsrail e ve Batı Şeria ya sınır komşu olan bir ülke Ürdün. Aslında hepsinden bir miktar toprakla oluşmuş, hepsinden bir miktar kültür, bir miktar gelenek almış bir ülke. Dokuz milyon nüfusunun yarıdan fazlasını İsrail in işgaliyle yerlerinden yurtlarından edilen, içlerinde bir gün ülkelerine dönmeyi umut eden Filistinliler oluşturuyor. Ürdün demek Filistinli mültecilerin kaldığı Bak a Kampı demek... Ürdün demek mülteci kampının zamanla şehirle birleşen Vahdet Kampı demek... Ürdün demek Suriyeli mültecilerin kaldığı Za teri Kampı, Azrak Kampı demek... Muhayyam Caras Kampı demek. Ve Lût Gölü nün karşısından seyredilir Filistin... Lût Gölü sadece seyre izin verir Filistin i, ne zulmün sesini, zulmün çığlığını ulaştırır karşıya, ne de bir Filistinli yi... Ve gölün tuzu yutarken zulmün sesini, üzerindeki sis bulutları da karartır İsrail in zulmünü. Velhasıl mültecilerin ana ülkesi demek; merhametin ülkesi demek daha doğru da olabilir. *** Dün de yazdığım gibi hafta sonu Stratejik Düşünce Enstitüsü nün dördüncüsünü düzenlediği Arap-Türk Sosyal Bilimler Kongresi (ATCOSS) vesilesiyle Ürdün deydik. İki gün devam eden kongre Amman da Petra Üniversitesi nde gerçekleşti. Türkiye den yaklaşık 40 kadar 4

5 akademisyen tebliğ sundu, bir o kadarımız da izledik. Hakeza yaklaşık 50 nin üzerinde de Arap dünyasından kongreye gelen akademisyen olduğunu söylemeliyim. Ben ATCOSS un dördüncüsüne katıldım. Ancak ATCOSS düşüncesi 2010 yılında, henüz Batı nın adına Arap Baharı dediği, güya Arap halkının demokrasi, özgürlük isyanıyla sokaklara dökülmesinden (Mısır da demokrasi için halkın sokaklara dökülmesinden sonra demokrasiye yapılan darbe hala devam ettiğini unutmayalım) önce, bölgede bir takım hareketlenmelerin olacağını, bölgenin bazı gelişmelere gebe olduğunu fark eden Türkiye den ve Arap dünyasından aydınların bir araya gelerek yaptığı istişareler sonucu ortaya çıktı. ATCOSS un ilki düzenlendikten bir ay sonra da bölgede Arap isyanları patlak verdi. Neden ATCOSS sorusu ya da neden gerekli sorusunun yanıtını kongrenin açılış konuşmasını yapan Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün verdi. Akgün ün şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: Osmanlı İmparatorluğu yıkılmadan önce sadece Türklerin değil, Kürtlerin ve Arapların da ortak devletiydi. Bu devletin 1. Dünya Savaşı nda emperyalistleri ve Batılıların müdahalesi sonucunda yıkılmasıyla birlikte halklar kendi ulus devletlerini kurma arayışına girdi. Dolayısıyla her devlet tarihini kendi ihtiyaçları doğrultusunda tekrar yorumladı ortaya milliyetçi ve bir milliyetçi bir tarih anlayışı ortaya çıktı. Bugün 1. Dünya Savaşı nın 100. yılındayız. Artık eski Osmanlı bakiyesi olan halklar ve entelektüeller olarak tarihimizi daha soğukkanlı bir şekilde okuyacak ve anlayacak durumdayız. Fakat bu tartışmaları yapacak, Türk-Arap aydınlarını bir araya getirecek ortak bir platform yoktu maalesef. ATCOSS tam da bu amaca hizmet etmektedir. Böylece dünyanın ve bölgenin geleceğinin yeniden şekillendiği kurgulandığı bir konjonktürde ATCOSS vasıtasıyla ortak bir gelecek inşası için çalışmalar yapmaktayız. Bir kulağımız Petra Üniversitesi ndeki oturumlardayken diğer kulağımız Tunus taki seçimlerdeydi. Her ne kadar Emrullah İşler konuşmasında Bizim model ülke olmak gibi bir iddiamız yok dese de gerek kongrede Arap aydınlarının sunduğu tebliğler gerekse de kongrenin kapanış konuşmasını yapan Prens Hassan Bin Talal, Türkiye nin bölge açısından öneminin altını ısrarla çizdi. Hatta Osmanlı döneminden verdiği tarihi örneklerle tekrar tekrar model Türkiye vurgusunu yaptı. Ürdün Kralı Abdullah ın amcası olan Prens Hassan Bin Talal enteresan bir isim. Konuşmasını dinlerken (Her ne kadar kötü bir tercüman olsa da) yaptığı gerek ümmetçi gerekse İslam ülkelerine yönelik yönelttiği sorularla muhalif bir kişilik ortaya koyunca iki kez şaşırdığımı söylemeliyim. Konuşan Prens olmamalıydı ama o değilse de onun yanında bir konuşma olabilir miydi? Prens Talal ın konuşması esnasında kötü tercümeden dolayı bazı cümleler kopuk ve bağlamsızdı, sonrasında Anadolu Ajansı nın Ürdün temsilcisi Zehra Yaman Canbey den tercüme konusunda yardım aldım. Prens Talal konuşmasına Türkiye harika işler başardı diyerek başladı ve Türkiye nin Asya dan Avrupa ya yeni bir köprü inşa ettiğini dile getirdi. İslam ülkelerine, karşılaştıkları 5

6 tehditlere karşı birleşme çağrısı yapan Talal ın Müslümanların Şura geleneğine ne oldu? Nereye gitti bizim Şura geleneğimiz? sorusu üzerinde ciddi olarak tartışılması gerekiyor. Talal demokrasi konusunda iki yüzlü davranan Batı ya ciddi eleştiriler yöneltirken, Batı nın mülteciler konusundaki tavrını da şu sözlerle eleştirdi: İnsana insan merkezli bakılması gerekiyor. Batılı ülkeler ise mülteciler konusunda bile sadece durumu iyi mültecileri kabul edeceğini söylüyor. İki günlük verimli bir kongreydi. Prens Talal ın kapanış konuşmasından sonra kongre bildirisi okunarak seneye ATCOSS un Fas ta düzenleneceği müjdesi verildi. Cumhurbaşkanı nın Fransa ziyareti - Beril DEDEOĞLU - STAR Fransa-Türkiye ilişkilerinin tarihsel referansları her zaman olumlu olmuştur. Ancak Sarkozy nin cumhurbaşkanlığı döneminde, partisi ve özellikle de kişisel tutumu bu ilişkilere ağır bir darbe vurdu. Hatta Sarkozy sayesinde Türkiye de çoktan unutulmaya yüz tutmuş Fransa karşıtı eğilimler bile yeniden canlandı. İki dünyayı da iyi bilen ve Türkiye nin AB üyeliğini destekleyen çevreler, ilişkilerin gergin olduğu dönemde arada kalmış ve fena halde bunalmıştı. Hele Türk Mevsiminin ilan edildiği Temmuz 2009 ile Mart 2010 arası dönem tam bir stres testine dönüşmüştü. Sarkozy, Türk bayrağının Eyfel Kulesi ndeki ışıklı görüntüsünü kaldırmaya kalkmış, görmeye tahammül edemediği bu sahne nedeniyle Paris Belediye Başkanı ile birbirlerine girmişlerdi. Türkiye den giden konuşmacıların toplantıları adeta gizli örgüt toplantıları gibi yapılmış, Türkiye nin tanıtımına ilişkin faaliyetlerin görünür olmaması için ne mümkünse hayata geçirilmişti. Bununla birlikte, belki ilk kez, toplantılara katılanlar Türkiye ye dair sorularında son derece kibar davranmışlardı. Daha önceki yıllarda yapılan toplantılarda Kıbrıs ı işgal ettiğimizi, Ermenileri kestiğimizi, kadınları da zorla kapattığımızı dinleyip duran bizler, Türk Mevsimi sırasında bu konulardan sorumlu tutulmamıştık. Yeni dönem işaretleri Söz konusu dönemde Fransa da Sarkozy den hoşnut olmayanların, onun karşı çıktığına sahip çıkma eğilimine girdiğini izlemiştik. Bugün Hollande ı iktidara taşıyan kesimler Türkiye tezine sahip çıkmışlardı. Genel olarak Fransa daki sağ Türkiye den katiyen haz etmez, merkez sağ ise Türkiye ile ilişkilerin gelişmesini ama Türklerle gelişmemesini tercih eder. Sol eğilimler ise insan hakları ve demokrasi kalitesine bağlı olarak Türkiye nin AB üyesi olup olamayacağını tartışır. Bu haliyle bakıldığında esasen solun Türkiye ye daha eleştirel yaklaştığı söylenebilir. 6

7 Bununla birlikte, Sarkozy ilişkilere o kadar zarar vermişti ki, solun Türkiye ye fazla eleştirel bakacak hali kalmamış, tam tersine yaraların tedavisine öncelik vermişlerdi. Bu çerçevede Hollande Türkiye yi ziyaret etmiş 22 yıl sonra yeniden bir Fransız cumhurbaşkanı ülkeye gelmişti. Bugün Türkiye cumhurbaşkanı Fransa ya iade-i ziyaret yapıyor. Göreve geldiği tarihten itibaren yaptığı yurt dışı gezilerin sıralamasına bakılırsa, Fransa ziyareti özel bir önem taşıyor. AB üyesi ülkelerden öncelikle Estonya ve Letonya ya giden Erdoğan, bu ziyaretiyle AB ye değil muhtemelen Rusya ya bir şeyler söylemiş oldu. Fransa ziyaret edildiğinde ise, gezinin bir ucunun AB ye dokunduğu ileri sürülebilir. Yeni adım ihtiyaçları Fransa ile Türkiye nin ekonomik, ticari, kültürel ve eğitim alanında ilişkilerinin gelişmesi son derece önemli. Bunun adı geçen alanlarda gelişme sağlanmasına katkı vereceğine şüphe olmadığı gibi Türkiye ile ilgili ön yargıların kırılmasında da etkin rol oynayacağı söylenebilir. Ancak söz konusu ikili ilişkilerin hangi düzlem üzerinde geliştirileceğine karar vermek gerekiyor. Diğer bir ifadeyle Fransa bu ilişkilerin geliştirilmesi karşılığında Türkiye nin AB üyeliğini destekleyecekse bir anlamı var. Türkiye nin ilişkileri geliştirmek için Fransa yı seçmesinin bir nedeni olmalı. Fransa Türkiye nin AB üyelik sürecinde elinden tutup içeri alan oyuncu olmayacaksa, Türkiye nin öncelikli ilişkilerini Fransa ile sürdürmesine gerek yok. Üyeliğe soğuk bakan yeterince ülke var, onlardan biri ile de ilişkilerini pekala geliştirmeyi tercih edebilir. Nasıl olsa enerji, savunma sanayi ve organik tarım konularında Türkiye deyince gözleri ışıldayan tek ülke Fransa değil. PKK'nın yeni şiddet stratejisi Burhanettin DURAN, Sabah Kobani eylemlerinde ortaya çıkan linç hadiseleri, sivil kıyafetli 3 askerin ve bir astsubayın maskeli saldırganlarca öldürülmesi ve yine bir korucunun ağaca asılarak öldürülmesi PKK şiddetinin yeni bir formla geri gelmesidir. Çözüm sürecinde masayı devirmek pahasına PKK'yı buna iten şey nedir? Hatırlanacağı üzere, Obama yönetiminin IŞİD ile mücadele stratejisinin ana ayağı yerel güçlerin bu örgütle savaşması üzerine oturuyor. ABD'nin bu savaşta kara birlikleri kullanmama ısrarı IŞİD ile mücadelenin uzun bir müddet devam edeceğini gösteriyor. Daha da önemlisi bu mücadelenin devlet- altı yerel grupları palazlandırması ihtimali yüksek. lbette bu durumdan en fazla PKK istifade ediyor. ABD'nin zayıf IŞİD stratejisinin açtığı fırsat alanında PKK kendisinin bölgesel bir aktör olduğunu uluslararası kamuoyuna benimsetmeye 7

8 çalışıyor. Bu çabanın altında yatan kısa vadeli amaç Batı'nın terör listesinden çıkmak. Böylece öncelikle Rojava'daki varlığını tahkim ederek KDP ile rekabetinde iddiasını sürdürmek, daha sonra ise Ortadoğu'daki Kürt siyasetinin başat aktörü haline gelebilmek. Daha uzun vadede ise Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki varlığını entegre edecek bir siyasetin yolunu aralayabilmek. Daha net söylersem, "Kürdistan'ın dört parçasında" farklı türlerde de olsa entegre, siyasi bir hâkimiyet kurabilmek. PKK'nın son dönemde Türkiye'de Çözüm sürecinin ruhuna aykırı bir siyasete yönelmesinde bu hedeflerine bir adım daha yaklaşabilmek için uygun bir zemin yakaladığı kanaati belirleyici görülüyor. IŞİD'in Irak ve Suriye'deki katliamları ve Kobani kuşatması PKK'ya Türkiye'de sokakları şiddete bulayabilme fırsatı tanıdı. AK Parti Hükümeti'nin IŞİD'i desteklediği suçlaması üzerinden oluşturulan kamuoyu PKK'nın şehir şiddetine geri dönmesini kolaylaştırdı. Hemen şu sorular akla geliyor: Şiddet Kürt kamuoyunda PKK'yı zora sokmaz mı? Çözüm sürecinde masadan kalkan tarafın büyük zarar göreceği bilindiğine göre PKK niçin ve nasıl şiddeti devam ettirsin? Öncelikle şu tespiti yapalım: Çözüm Süreci PKK'nın silahı ve şiddeti bırakmasını hedeflemişti. Kobani eylemleri itibariyle PKK bu hedeften vazgeçmiş ve fiilen masadan kalkmış görünmektedir. İstediği şey bölgedeki gelişmeler ışığında masaya oturma şartlarını yeniden formüle etmektir. Uyguladığı strateji ise masadan kalkmış görünmeden şehirlerde şiddeti bir süre daha canlı tutmak. Ancak bu şiddetin Batı'nın terör örgütü listesinden çıkarılma hedefi ile çelişmeden yürütülmesi gerekiyor. İşte bu yüzden PKK ikili bir strateji uyguluyor. Bir yandan PYD kolunun IŞİD ile savaşı sayesinde PKK kendisini Batı'nın seküler müttefiki haline getirmeye çalışıyor. Ancak bu bölgede silahlı bir aktör olarak daha da belirleyici olmak demek. IŞİD'e karşı savaşta kadınları öne çıkartarak imaj oluşturmadaki başarısını ortaya koyan PYD, ABD'den askeri yardım alarak uluslararası konumunu ve meşruiyetini güçlendirdi. Yine bu minvalde ABD'nin PKK'yı terör listesinden çıkarma ihtimali ciddi ciddi tartışılıyor. Silah bırakmadığı halde PKK'nın Batı'nın terör listesinden çıkarılması Türkiye'yi hem Çözüm sürecinde hem de bölgesel denklemlerde bir çıkmaza sürükleyecektir. Diğer yandan ise PKK bölgedeki siyasi -askeri kazanımlarını Çözüm sürecinde elini güçlendirecek şekilde masaya sürüyor. Türkiye'de özerklik statüsünü yüksek sesle dillendirmeyen PKK, Rojava'daki konumunu pekiştirmeyi önceliyor. Ancak bunun gerçekleşmesi halinde ise PKK rahatlıkla Çözüm sürecinin mahiyetini değiştirme çağrısında bulunacak ve statü tartışması yoğunlaşacaktır. Şehirlerde yükseltilen şiddet bu muhtemel talebin sopasıdır. Hükümetin PYD'ye yardım için ÖSO ve Peşmerge güçlerini Kobani'ye göndermesi ABD'nin yeni PKK politikası sebebiyle içine sokulduğu açmazı aşma çabasıdır. ABD'nin PKK'yı bölgede silahlı bir aktör olarak güçlendirdiği bir ortamda PKK'yı çözüm sürecinde masaya tekrardan oturtmak hiç de kolay olmayacak. Şehirlerdeki şiddet de korkarım bir süre daha boy göstermeye devam edecek. 8

9 Hesabı sorulmalı Abdulkadir SELVİ, Yeni Şafak Acının üstüne bir de kasvet çöktü. Bebelerini sırtlarına sardılar ya da kucaklarına aldılar, yaşlı gözlerle evin yolunu tuttular. Kalanlar çadırda kaldı. Serinlik çıkmaya balayınca sağda solda ateşler yakıldı. Aileler için Kızılay çadırına battaniyeler serildi. Yorgunluk, yoksulluk bir de acı. Bitkin düşmüşlerdi uyuya kaldılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde uyandılar. Kimisi tekrar koştu ocağın başına kimi bir gelişme olup olmadığını öğrenme telaşına düştü. Ateşin etrafında toplananlara baktım. Sohbet eden yoktu. Herkes boş gözlerle ocağın olduğu tarafa bakıyordu. Enerji Bakanı Taner Yıldız'la ocağın başına doğru yürüdük. Yolda acılı ailelerden çevirenler oldu. Bakan sabırla dinledi, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi, taleplerin karşılanması için görevlilere talimatlar verdi. Ocağın içinde görevlilerin çalışması sürüyordu. Taner Yıldız ocağın içini göstererek, 'Gömlekle girdim içeriye terden sırılsıklam olarak çıktım' dedi. Maden ocağı dediğin uzunluğu 375 metre olan bir kuyu. Ankara ve İzmir itfaiyelerinin uzattığı hortumlardan su çekilmeye başlandı. Ancak asıl umutlar İstanbul'dan gelen Ahtapot isimli makinaya bağlanmıştı. Ahtapotun çalışmaya başladığı haberi gelince Enerji Bakanı ile suyu boşattığı dere ağzına gittik. Herkes, Allahım bir arıza çıkmadan çalışsın diye dua ediyordu. Taner Yıldız, Başbakan'ı ve Cumhurbaşkanı'nı aradı. Helikopterdelerdi. Önce ulaşamadı. Sonra onlar döndüler. Taner Bey bilgilendirdi. Ahtapot çalıştı, suyu daha hızlı boşaltmaya başladı. Sabah oldu. Ahtapot suyu çekti çekti bir yere geldi su bitti. Aslında su bitmedi de göçük çıktı. O zaman ahtapot sustu. Umutlar ertelendi. Madenciler içeri girdi. Bu kez kömür taşınan raylı sistem çalıştırıldı. Madenciler bir yandan göçüğü temizlerken diğer taraftan da kütüklerle tahkimat yapıyorlardı. Yeni göçük olmaması için. Göçüğün temizlenmesi gün boyu sürdü. Aileler sabırsızlandı. Herkesin canı sıkıldı. 9

10 Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile ocağın kapısına geldik. Aşağıda can pazarında arkadaşlarını kaybeden madencilerin çalışması sürüyordu. Aramızda bu tür madenlerin işletilmesi gerekli mi konusunu tartıştık. Enerji Bakanı ailelerle konuşuyordu. Anlatılanlardan sonra 'Bu ocağı kapatacağım' dedi. Aileler itiraz etti. İşin bir de bu yüzü var. Ama insanların ihtiyacı var diye iliklerine kemiklerine kadar sömürmüşler. Teknoloji hak getire. Madenler işletilse bile böyle iptidai şartlarda olmamalı. İki bakanla ocağın içine belli bir mesafeye kadar girdim. Ocaktan aşağıya genişliği 30 santimetre merdiven aralığı 15 santimetre olan tahta bir merdivenle iniliyor. Faruk Çelik gösterdi. Tahta merdivenin bazı basamakları kırılmış. Ancak tek sıra halinde inmeniz mümkün. Eğer ayağınız tökezlerse eğer bir tutan olmazsa aşağıyı boylarsınız. Çünkü inerken veya çıkarken tutunabileceğiniz bir ip dahi yok. Hadi bıraktım küpeşte ya da korkuluğu... Enerji Bakanı içeriden sağ kurtulan bir işçiye sordu. İnip çıkmanız ne kadar sürüyor diye. 45 dakikayı bulur dedi. Zaman kaybı olur diye öğle yemeğine çıkmalarına izin verilmemiş. Madenin içi mi? Bırakın asansörü ip bile olmayan uzun bir kuyu. 45 derece ile 150 metre inildikten sonra 28 derece ile yatay bir şekilde ilerleyen bir kuyu. Ocağın girişi beton. Gittikçe daralıyor. Yüz metre ilerisi su dolu. Suyun içinde yer yer göçükler oluşmuş. Çamur, mil, kömür, su hepsi birbirine karışmış adına da facia demişler. Madenciliğin sahibi ortalarda yoktu. Babası gelmişti. Eski muhtarmış. Bir de helva yaptırmış. 'Bizim Ermenek'in pekmezli helvası meşhurdur' diye helva ikram etmeye kalkıştı. İçeride 18 insanımız var. Şunun yaptığına bakın. Yaşına verdim. Bir an içimin dışına çevrildiğini hissettim. Yüzüne bakmadan yanından uzaklaştım. İnsanlığımdan utandım. Bu tür insanlar olduğu sürece ben insanlıktan istifa ediyorum. Adı maden olan ama insanların canlı canlı toprağa gömüldüğü bu olayın hesabı sorulmalı. Bağımsız bir denetim kurumu tek tek bu ocakları inceleyip hangilerinin faaliyete devam edip etmeyeceğini tespit etmeli. Bu tür maden ocaklarının sayısının az olmadığını düşünüyorum. Herkes madencilik yapacak her maden ocağı işletilecek değil. Bırakın asansörü, bırakın teknolojiyi, yaşam odalarını. İnsanların 45 derecelik eğimli tünelden inerken tutunacağı bir ipleri bile yok. Böyle bir vahşet olur mu? İnsanlar bu tür ilkel şartlarda çalışmak zorunda mı? Bunun adı 2014 Türkiye'sinde modern kölelik. Altında son model Mercedes'le geziyor, işçilerin 3 aylık maaşını vermemiş. Onların ekmeğine göz dikmiş. Bu adamlardan bunun hesabı sorulmalı... Madenden ayrılmadan önce son bir kez ocağın başına gittim. Bir anne ocağın içine doğru eğilmiş bağırıyordu. 10

11 'Kuzum kuzuların seni bekliyor', yanında 3 çocuk vardı. Belli ki babaları içeride olan çocuklardı. Yani kuzular... AFRİKA GÜNDEMİ Gannuşi: Diktatörlüğe dair endişeler var Dünya Bülteni Tunus'taki Nahda Hareketi Lideri Raşid el-gannuşi, ülkede diktatörlüğün yeniden döneceğine dair endişelerin bulunduğunu belirtti. Başkent Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında konuşan Gannuşi, "Diktatörlük, tek parti yönetimi ve devlet kurumlarına hegemonyanın geri döneceğine dair endişeler var" dedi. Gannuşi, Nahda Hareketi'nin, istikrarı ve devrimin hedeflerini koruyan tüm seçeneklere açık olduğunu kaydederek, "Geçmiş günlere dönmek yok. Anayasada yer aldığı şekilde özgürlüklerin yerine getirilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz" şeklinde konuştu. Burkina Faso'da 15 gösterici öldürüldü Dünya Bülteni Batı Afrika ülkelerinden Burkina Faso'da Devlet Başkanı Blaise Compaore'in tekrardan aday olmasının önünün açılmasına tepki gösteren birçok eylemci başkentte sokak eylemleri başlatmıştı. Göstericiler bugün meclis binasını ateşe verdi. Bunun ardından göstericilerle Burkina Faso güvenlik güçleri arasında çatışmalar meydana geldi. Görgü şahitlerinden elde edilen bilgilere göre bu çatışmalarda 15 gösterici hayatını kaybetti. Devlet Başkanlığı Sarayı önünde, eski Savunma Bakanı Kouame Lougue ve önderliğindeki yüz kadar askerin de aralarında bulunduğu göstericiler ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların devam ettiği belirtildi. Burkina Faso da devlet başkanı istifa etmemekte kararlı Euronews Burkina Faso devlet başkanı Blaise Compaore ülkede bir gün önce ilan edilen olağanüstü halin kaldırıldığını dile getirerek yapılan baskılara rağmen istifa etmeyeceğini belirtti. Cuma sabahı yapılan açıklamada geçiş hükümetinin de başında kendisinin olacağını kaydeden lider, yeni seçimler yapılana kadar bu durumun devam edeceğini duyurdu. Ordu sözcüsü yaptığı 11

12 açıklamada ulusal birlik ve hükümet feshedilmiştir. Geçiş dönemi yetkilileri eskilerin yerini alacaktır. Yeni anayasal düzene geçişimiz 12 aydan fazla sürmeyecektir diye konuştu. AMERİKA İNGİLTERE GÜNDEMİ Türkiye ile aktif diyalog içerisindeyiz Trt Haber ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Washington Post gazetesinin bugünkü nüshasında yer alan, "Türkiye-ABD ittifakının çatırdadığını" öne süren haberle ilgili olarak, "Her okuduğunuza inanmayın çünkü Türkiye sadece önemli bir NATO müttefiki olmakla kalmıyor, aynı zamanda IŞİD'i zayıflatma ve bertaraf etme çabalarında bir ortak. Türkiye ile bir dizi konuda birlikte çalışıyoruz" dedi. Bildiğiniz gibi Türkiye ile bir dizi konuda birlikte çalışıyoruz. Dolayısıyla bunun (Washington Post'un haberinin) hiçbir şekilde bu binanın (ABD Dışişleri Bakanlığının) görüşü ya da deneyimi olduğunu düşünmüyorum"dedi. F35 New York'ta basın mensuplarına tanıtıldı AA ABD'nin, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu yakın müttefikleriyle ürettiği F-35 Lightning II (Şimşek II) Müşterek Taarruz Uçağı nın (JSF) tanıtımı New York'ta yapıldı. F35 savaş uçağının üretici firması Lockheed Martin'in üst düzey yöneticileri, Türkiye'nin almayı planladığı ilk iki uçağın 2018'de hazır olacağını bildirdi.aa muhabirine açıklamada bulunan Lockheed Martin firmasının İş Geliştirme ve Stratejik Entegrasyon'dan sorumlu Başkan Yardımcısı Jack R. Crisler, Türkiye'nin, 100 adet siparişinden ilk ikisini 2018 yılında teslim alacağını bildirdi. Kobani Krizi Türkiye-ABD İlişkisini de mi Etkiliyor? Amerika nın Sesi Washington Post gazetesinde çıkan bir haber, Türkiye ve Amerika nın Suriye hakkındaki görüş ayrılığının giderek büyüdüğü ve bunun da Türk-Amerikan ittifakını olumsuz etkilediği yönünde. Gazeteye göre Suriye konusunda yaşanan anlaşmazlık, iki dost ülke arasındaki 60 yıllık ittifakın ne kadar dirençli olduğu ve iki ülkenin hala müttefik olup olmadığı sorularını sorduruyor. Liz Sly ın Ankara mahreçli haber analizine göre IŞİD in bölge ülkeleri için asıl tehlike olup olmadığı konusunda iki ülke yetkilileri anlaşamıyor. Ankara ve Washington un, 12

13 Ortadoğu daki karışıklıktan birbirlerini sorumlu göstermeleri ve karşılıklı kullandıkları suçlayıcı ve hakaret içeren açıklamalarıyla iki ülkenin Ortadoğu politikalarının birbirinden ne kadar farklı olduğunu gözler önüne seriyor.amerika nın önceki Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Washington Post a yaptığı açıklamada, Eğer Türkiye müttefikimiz değilse, hem Amerika nın hem de Türkiye nin sorunu var demektir dedi ve Türkiye belki de en önemli müttefikimiz diye de ekledi.gazeteye konuşan bazı uzmanlar ise, Kobani nin aslında uzun zamandır süregelen çok daha derin görüş ayrılıklarını ortaya çıkardığını savunuyorlar. Washington Post un yazısını değerlendirmesi istenen Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki bugün yaptığı açıklamada, Türkiye nin sadece uzun ve güvenilir bir NATO müttefiki olmadığını ayrıca IŞİD terör örgütüne karşı kurulmuş koalisyonun da önemli bir parçası olduğunu birdirerek Türk-Amerikan ittifakının zayıfladığı yönündeki spekülasyonları doğrulamadı. Türkiye'nin Orta Doğu'daki Etkisi Azalıyor The Wall Street Journal Kısa bir süre önce Türkiye, Arap Baharı ve sonrasında dost İslami rejimlerin ortaya çıkması ve ülkenin lideri Recep Tayyip Erdoğan ın ne zaman ki bir Arap toprağına ayak bastığında coşkulu bir kalabalığın etrafını sarmasıyla Orta Doğu nun doğal bir lideri gibi davranıyordu. Şimdi tam da ABD nin Irak, Suriye ve diğer bölgelerde İslam Devletine (İD) karşı Türkiye nin yardımına en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde Ankara nın bölgesel nüfuzu azalarak en düşük düzeye geriledi. Siyasal İslam ın çekiciliğini olduğundan daha fazla büyüten hırslı politikalar ve Orta Doğu nun eski siyasi düzeninin yanlış değerlendirilmesi, bölgenin çoğunluğunun Türkiye yi dışlamasına neden oldu. Bugünlerde Iraklı Kürtler dışında Orta Doğu da Ankara ile iyi ilişkiler içerisinde olan bir hükûmet daha bulmak zor. Türkiye Abd Pamuk Şirketlerine Karşı Anti-Damping Soruşturması Başlatıyor Bloomberg ABD endüstri organizasyonu Ulusal Pamuk Konseyi, Türkiye nin ABD pamuk ihracatçılarına karşı anti-damping soruşturması başlattığını söyledi. Pamuk konseyinin Amerikan Pamuk İhracatçıları İnternet sayfasında yayımlanan açıklamasına göre 18 Ekim de duyurulan soruşturma, ihracatçılara Türkiye ye gerekli bilgileri sağlamaları için 37 gün veriyor. Ulusal Pamuk Konseyi, Görünürde Türk pamuk endüstrisinden gelen bir talep olmadan soruşturmanın kendi başına Türk hükûmeti tarafından başlatılmış olması olağan dışı. diye belirtti. 13

14 Kürtlerin Kobani Mücadelesi Sınırların Ayırdığı Bir Halkı Birleştiriyor Reuters-31 Kürt bayraklı binlerce kişi, şu an İslam Devleti (İD) militanlarına karşı küresel savaşın odağı olan Suriye nin sınır kentine ilerleyen bir askerî konvoyu coşkuyla karşılamak için yollara dizildi. Iraklı Kürt peşmergeler, ABD nin aşırı İslamcı isyanı zayıflatma ve yok etme kampanyasında büyük önem arz eden savaşta Kürtlerin Kobani yi savunmalarına yardım etmek için yolda. Bu küçük ancak ağır silahlı peşmerge birliğinin savaşın gidişatını değiştirip değiştirmeyeceği henüz bilinmiyor ancak bu konuşlandırma, daha çok birbirlerini baltalamayı isteyen Kürt gruplar arasında güçlü bir birlik göstergesi. Kürtlerin hem Irak hem de Suriye de Batı nın en güvenilir ve etkili ortakları olarak ortaya çıkmasıyla bu birleşik cephe oluşturuluyor. Ancak çoğunluğu Sünni Müslüman olan ama din yerine etnik kökenleriyle tanımlanan 30 milyonun üzerindeki Kürtlerin lideri olma konusundaki çatışan emeller düşünüldüğünde bu birliğin korunması zor olabilir. Kürtlerin bulunduğu dört ülkenin -Irak, Suriye, Türkiye ve İran- hükûmetleri, bağımsızlık arzularını engellemek için Kürtlerin iç ayrılıklarından faydalanma eğilimde oldu. Geçen ay Kobani den kaçan ve şu an Irak ın Kürdistan bölgesindeki bir mülteci kampında yaşayan bir kişi, Hepimiz Kürt halkının birleşmesini istiyoruz. Birlik olmazsak eziliriz. dedi. Türkiye Kobani de Savaşmak İçin Suriyeli Asilerin Donatılmasında Israr Ediyor The Daily Telegraph Türkiye, Kobani nin IŞİD den korunmasına ilişkin Batı ile yapacakları bir iş birliği için istediği bedeli adlandırdı. Türkiye, Kobani deki savaşın Kürt teröristlerden ziyade Özgür Suriye Ordusunun öncülüğünde yapılması gerektiğini belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani yi kurtarmak için yapılacak herhangi bir askerî operasyonun, şehri bugüne kadar savunan Kürt militanlardan ziyade Suriyeli silahlı asi grupların silahlandırılmasını zorunlu kılması gerektiğini söyledi. Türkiye, daha çok kendisine karşı bölücü bir direniş gösteren Kürdistan İşçi Partisine (PKK) bağlı kişilerden müteşekkil olduğunu düşündüğü Kürt savaşçılara yardım etmeyi reddediyor. Davutoğlu, Eğer IŞİD giderse yerine PKK teröristlerinin gelmemesi için, Özgür Suriye Ordusu donatılıp eğitilmeli. dedi. 14

15 Esad yönetimi ve Kürtler birbirine nasıl bakıyor? BBC Türkçe Suriye'deki laik ve demokratik muhaliflerin çatı örgütü olarak bilinen Suriye Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin (NCC) Şam'da bulunan basın sözcüsü Nebras Dalloul, Suriye yönetiminin Kürtlerle ilgili stratejisini 'bırakalım yapmak istediklerini yapsınlar' politikası olarak yorumluyor. "Kürtler rejimin öncelikleri içinde değildi. Rejim 2012'den beri Kürtlerle ve PYD'yle çatışmaktan kaçındı. Çok fazla sayıda cephede birden savaşamazdı. PYD bu noktayı çok zekice anladı ve buna göre davrandı." Salih Müslim ise, bazı muhalif gruplar, Türkiye ve Mesut Barzani tarafından dillendirilen 'PYD, Suriye yönetimiyle işbirliği yaptı' iddiasının 'karalama' olduğunu söylüyor.müslim daha önceki açıklamalarında da birçok kez, 'amaçlarının, demokratik bir Suriye'nin parçası olarak, Kürt bölgelerinde kendi yönetimlerini kurmak olduğunu, ne rejim ne de İslamcı muhaliflerle birlikte olduklarını' söylemişti.müslim, "Biz, 2004'ten beri rejimle mücadele ediyoruz" diyor.bu iddia sadece 2012 yazındaki süreçle ilgili değil, başka gelişmeler üzerinden de dillendiriliyor. Türkiye ile Batı arasında sınır kontrolü mücadelesi Financial Times Geçen aylarda ABD ve NATO müttefikleri, Türkiye'yi 'sınırlarını kontrol etmemek ve yabancı cihatçıların IŞİD'e Türkiye üzerinden geçmesine engel olmak için gerekli önlemleri almamak' ile suçlamıştı.hatta bazı tartışmalarda Türkiye'nin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesi konusunda çok istekli olduğu ve sınırında özerk bir Kürt bölgesi istemediği için cihatçıların geçişine göz yumduğu öne sürülmüştü. Ancak Ankara'nın bu hikayeye dair açıklaması farklı. Buna göre, başarısız olan IŞİD karşıtı politikalarını gizlemek için uğraşan Batı, Türkiye'nin sınırlarındaki kontrolün artmasını bile yeterince takdir etmiyor. 15

16 AVRUPA GÜNDEMİ Almanya'da bir Müslüman gence daha terör davası Dünya Bülteni Almanya'nın Münih Başsavcılığı, 27 yaşındaki Harun P. isimli bir Müslümanın Suriye'ye gidip yurtdışındaki bir terör grubuna katıldıktan sonra Almanya'ya geri döndüğünü iddia ederek Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde hakkında dava açtı. Harun P., Başsavcılık tarafından Suriye'de devlet güvenliğini tehdit edecek ağır şiddet eylemi yapmakla, cinayete ve cinayete teşvike ortak olmakla suçlanıyor. Münih Başsavcılığının iddianamesinde 'Cunudul Şam'ın (Şam'ın askerleri) radikal İslamcı bir grup olduğu ve savaşa hazır yüzlerce üyesi bulunduğu, hedeflerinin de Beşer Esad rejimini yıkmak olduğu ve sonra da bir İslam Devleti kurmak istedikleri belirtildi. Bu grubun hedefine ulaşmak için diğer bazı gruplarla da işbirliği yaptığı kaydedildi. Enerji krizi çözüldü, Rusya doğalgazda indirim yaptı Euronews Avrupa Birliği nin garantörlüğü altında devam eden Rusya ve Ukrayna arasındaki doğalgaz müzakerelerinde perşembe akşamı anlaşmaya varıldı. Buna göre 3.1 milyar dolarlık borcunu ödemeyen Ukrayna ya doğazgaz satışı devam edecek. Borçları 2 ayrı taksitte verecek olan Ukrayna hükümeti ilk olarak Rusya ya 1.5 milyar dolarlık ödeme yapacak. Ukrayna Enerji Bakanı Yuriy Prodan yaptığı açıklamada geçici bir çözüm konusunda anlaştık. Kesin anlaşma yapılana kadar Rusya ile olan doğalgaz sorunu için bazı ön koşulları kabul ettik. Stockholm de bulunan hakem heyeti son kararı verecek diye konuşurken, Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak ise fiyat ve borçların yapılandırılması gibi birçok konuda Rusya olarak anlaşmaya vardık. Ukrayna ile yaşanan krizin durmasına bir katkı sağladık. Böylece sonbahar ve kış mevsimleri rahat geçecek. Avrupalı tüketicilere sağladığımız miktar yine aynı kalacak açıklamasında bulundu. NSU davasına ağır faturası Euronews Almanya da 8 i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı NSU terör örgütü davasının, günlük yaklaşık 150 bin euroya mal olduğu açıklandı. Alman Haber Ajansı nın haberine göre, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi nde 1,5 yıldan beri devam eden dava, şimdiden Almanya nın en büyük ve en pahalı davası oldu. Şuana kadar yapılan 155 davanın yaklaşık 24 milyon euoya mal olduğu ifade edildi. 140 tanığı dinlendiği dava, 30 Haziran 2015 tarihine kadar bir takvim açıklandı. Davanın 2016 yılının ortalarına kadar sürmesini bekleniyor. Federal Savcılık, 9 kişi hakkında 16

17 sorusturma yürütüyor. Ancak bu kişiler hakkında dava açılıp açılmayacağı ise henüz belli değil. Dava, 6 Mayıs 2013 tarihinde başlamıştı. İspanya, Katalonya'daki ikinci 'bağımsızlık' oylamasına da karşı çıkıyor Euractive İspanya Danıştayı, hükümetin oylamayı yasadışı ilan etmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurması yönünde görüş bilirdi. Katalonya yönetimi, 9 Kasım'da düzenlemeyi planladıkları referandumu, Anayasa Mahkemesi'nin kararı üzerine iptal etmişti. Katalan lider Artur Mas bunun üzerine aynı gün herkese açık, bağlayıcılığı bulunmayan, alternatif bir oylama düzenleneceğini ve halka görüşünün sorulacağını açıklamıştı. Macaristan Başbakanı, protestolar karşısında 'internet vergisinden' geri adım attı Euractive Konuyla ilgili sessizliğini Radio Kossuth'a yaptığı açıklamalarla bozan Orban, 'Bu vergi mevcut haliyle getirilemez. Çünkü hükümet telekomünikasyon yasasını genişletmek isterken, insanlar ortada bir internet vergisi gördü. Eğer insanlar bir şeyi sevmekle kalmayıp, bunun aynı zamanda mantıksız olduğunu düşünüyorsa o zaman o yapılmamalıdır. Vergi yasası yeniden düzenlenmeli. Bunu geri çekmemiz gerekiyor ve bununla şimdi ilgilenmek durumunda değiliz' dedi yılında göreve gelen Orban, şu ana kadar genellikle kamuoyu tepkisi karşısında geri adım atmıyordu. Muhafazakâr Fidesz partisi göreve gelmesinden bu yana ülkedeki mevzuatın büyük bölümünü değiştirdi, bazı finans kuruluşlarını kamulaştırdı ve tartışmalı vergiler getirdi. İsrail İsveç büyükelçisini geri çağırdı Deutsche Welle İsveç'te geçen ay yapılan genel seçimle iş başına gelen Stefan Lofven başbakanlığındaki merkez-sol hükümet, Filistin'i devlet olarak tanıma kararı almış, İsveç, Filistin'i tanıyan ilk Batılı ülke olmuştu. İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallstrom, Filistin'e ilişkin kararlarının bölgede daha iyi bir geleceğe katkı sağlayacağını bildirmişti. 17

18 Kömür Ocağı Kapanı - Süddeutsche Zeitung - Christiane Schlötzer Türkiye de Yeniden Ağır Bir Maden Faciası-- Ülke kırmızı-beyaz bayraklarla donatılmış Ekim Türkiye nin millî bayramı... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çarşamba akşamı 5000 konukla Ankara'daki yeni sarayının açılışını yapmak istiyordu. Daha öğleden önce yeni "Ak Saray"da siyasetçilerin bayram tebriklerini kabul eden Erdoğan, sonrasında kutlamayı iptal ederek 500 kilometre uzaklıktaki Karaman a gitmek için yola çıktı. Trajik program değişikliği Karaman yakınlarında Ermenek te faaliyet gösteren kömür ocağında salı günü öğleden sonra tonlarca suyun madeni basmasından ötürü mahsur kalan 18 maden işçisi hakkında akla iyi şeyler getirmiyordu. Daha geceleyin maden ocağının bir yöneticisi CNN Türk televizyonuna şu açıklamayı yapmıştı: "Orada iki saatten fazla yaşayamazlar." Enerji Bakanı Taner Yıldız aynı saatlerde maden ocağında su seviyesinin her iki saatte bir metre arttığını açıkladı. Böylece bu yıl 13 Mayıs ta ülkenin batısındaki Soma da Türkiye nin en ağır maden kazasında 301 kişinin hayatını kaybetmesinden sadece beş ay sonra yine bir maden ocağı bir kapana dönüştü. Kazaya yine güvenlik ihmallerinin sebep olduğu söyleniyor. En azından bunu kendini kurtarabilen 16 maden işçisinden bazıları söylüyor. Bir tanesi daha önceleri meydana gelmiş iki su patlamasından söz ediyor. Maden işçisi Kerim Pınarlı televizyonda yaptığı açıklamada, kısa bir süre önce işçilerin öğle yemeklerinin günlerce maden firması tarafından verilmediğini, bu yüzden meslektaşlarının madende beraberinde getirdiklerini yediklerini ve mola esnasında birden bire gaz bulutu oluştuğu ve gaz değerlerinin yükseldiğini belirterek "Hemen koşarak uzaklaştık ve arkamızdan su geldi." diye konuştu. --Soma Maden İşletmesinin Sekiz Yöneticisi Taksirle Öldürme Suçundan Yargılanıyor-- Soma faciasından sonra Erdoğan ın maden kazalarıyla ilgili olarak "Yazgı... Bu işin fıtratında bu var." açıklaması maden işçilerinin şehrinde şiddetli protestolara yol açmıştı. Soma daki maden işletmesinin sekiz yöneticisi şu an taksirle öldürme suçundan yargılanıyor. Muhalefetin baskısıyla mayıs ayı sonunda daha fazla güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlayan bir yasa yürürlüğe girdi. Gün içindeki çalışma süresi altı saatle sınırlandırıldı. Ermenek teki işletme sahipleri bu kısaltmayı öne sürerek öğle yemeğini kaldırdı. Çalışma Bakanı Faruk Çelik Ermenek teki olayda hemen, işletme sahiplerinin "sorumlu olduklarına" işaret etti. Bu 13 Mayıs taki faciadan farklı olan tek şey. Bunun haricinde manzara aynı: şokta olan maden işçileri, ağlayan kadınlar ve dört bir yandan yardıma koşan kurtarma ekipleri. Bu sefer sadece suyun pompalanarak tahliye edilmeye çalışıldığı mavi bir hortum var. Dalgıçlar maden ocağına giremedi, kendi hayatlarını tehlikeye atmış olurlardı. İstanbul dan Türkiye nin en büyük su pompası getirtiliyor ancak sorumlular çarşamba akşamı galerilere su akışının devam edip etmediğini bilmiyordu. 18

19 Uluslarası Çalışma Örgütünün (UÇÖ) ölümcül iş kazalarıyla ilgili istatistiğine göre Türkiye dünya sıralamasında üçüncü sırada. Bu kazalara özellikle inşaat ve madencilik sektörlerinde rastlanıyor. Daha eylül ayında İstanbul daki bir inşaatta 32 kat aşağıya düşen asansörde 10 işçi hayatını kaybetti. Devlet kontrollerinin gevşek olduğu biliniyor. Talimalatlar ve mahkeme kararları es geçiliyor. Erdoğan ın 300 milyon avroluk sarayında da -Ak Saray- inşaatın durdurulmasına yönelik mahkeme kararları hükûmet tarafından görmezden gelindi. Kürtler İçin Destek Kobani'ye Ulaştı - Badische Zeitung - Michael Wrase Haftalar Süren Müzakerelerin Ardından Kuzey Irak tan Çıkan - Silahları ve 70 Savaşçıyı Taşıyan- Konvoylardan Biri, Türkiye Toprakları Üzerinden Suriye nin Sınır Kenti Kobani ye Ulaştı. Amerika nın Yoğun Baskısı Üzerine Türkiye Hükûmeti, Desteğin Kobani ye Ulaşmasına İzin Vermek Zorunda Kaldı-- Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayı sonunda oldukça keyifli bir şekilde cihatçıların kuşattığı Kürt şehrinin yakın bir süre içinde düşeceği tahmininde bulunmuş ve Türkiye deki PKK ile onun Suriye deki kardeş örgütü PYD yi terör örgütü olarak nitelendirmişti. Erdoğan, bu görüşünü sürdürecektir. Şanlıurfa daki Kürt gazeteciler, Iraklı Kürtlerin, büyük ölçüde Kürtlerin yaşadığı Doğu Anadolu da gerçekleştirdiği zafer geçidini, Erdoğan ın öfkeyle izlediğini söylüyor. Çarşamba günü Türkiye nin özel bir uçağıyla Şanlıurfa ya 80 Kürt peşmerge daha iniş yaptı. Kuzey Irak tan gelen ağır silahlar 44 gündür devam eden Kobani kentindeki savaşta bir dönüm noktasının yaşanmasına yol açabilir. Bunun yanında Özgür Suriye Ordusundan 150 savaşçı da bölgeye ulaştı. --Topçu Mermileri Türkiye ye de İsabet Edebilir-- Savaş araç gereçleri ve çok sayıda cephaneden oluşan konvoy henüz Kobani ye ulaşmış değil. İD cihatçıları, geçtiğimiz iki hafta içerisinde sürekli olarak herhangi bir yardımın ulaşmaması için Suriye'den Türkiye'ye açılan Mürşitpınar Sınır Kapısı nı almaya çalıştı. Kentin Kürt savunucuları, gerçekleşen saldırıları ABD nin yoğun hava desteği ile püskürtmeyi başardı. Kürt savunucular, tek başlarına bırakılmış olsalar çoktan savaşı kaybetmişlerdi. Elbette ağır silahların sınırdan Kobani ye geçmesine cihatçılar seyirci kalmayacaktır. İD, Irak ta ele geçirdiği ağır silahlarla Kürtlerin kontrolündeki altı kilometre uzunluğundaki sınır şeridine ateş edebilir. Topçu mermilerinin Türk sınırına isabet etme ihtimali oldukça yüksek. Endişeli gözlemciler, böyle bir şeyin yaşanması hâlinde Türk ordusunun nasıl bir tepki göstereceğini soruyor. Gözlemciler, İslam Devletinin, Türkiye nin Suriye deki Kürtlere destek ulaşmasına izin vermesini Ankara nın savaş ilanı olarak algılayabileceğini ihtimaller arasında görüyor. 19

20 Erdoğan, Gülen'i Devlet Düşmanı İlan Etmek İstiyor - Paul Nehf - Die Welt Türkiye Cumhurbaşkanı'na Göre Bir Zamanların Müttefikinin Hareketi "Millî Güvenlik İçin Bir Tehdit"-- Türk güvenlik politikasının en önemli ana hatları, Kırmızı Kitap olarak adlandırılan gizli bir belgede tutuluyor. İşin iç yüzünü bilenler Türkiye'nin en iyi korunan kâğıdından söz ediyor. İçeriğinden ise sadece Millî Güvenlik Kurulu üyeleri haberdar. Onlar bu perşembe günü bir araya geliyor ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırmızı Kitabı değiştireceğini duyurdu. Bu ender bir gelişme, son olarak 2010'da değiştirilmişti. Erdoğan, devlet düşmanları listesine eklemek istediği yeni bir "millî güvenlik tehdidi" keşfetti: Gülen hareketi. Bu, ABD'de yaşayan yaşlı imamın çevresindeki gevşek bir oluşum. Oysa Erdoğan'ın iktidar partisi ile Gülen hareketi bir zamanlar müttefik olarak biliniyordu. Gerçi bu, bir aşk evliliğinden ziyade bir amaç evliliğiydi ama buna rağmen laik seçkinlere ve en başta da geleneksel olarak devletin kurucusu Kemal Atatürk'ün laik devlet düzeninin koruyucusu rolündeki Türk ordusuna karşı İslami ittifaktı. Bugün Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Gülen hareketinden, hükûmeti düşürmek isteyen "devlet içinde devlet" diye söz ediyor. Eskiden ise AKP ile Gülen, bu tanımlamanın tam da silahlı kuvvetlere ve Türkiye Cumhuriyeti'ndeki arka planda bazı ipleri çeken "derin devlete" uyduğu hususunda hemfikirdi. Lakin Aralık 2013'te bazı savcı ve polislerin hükûmet çevresinden bazı şahıslara karşı geniş çaplı bir yolsuzluk soruşturma davası başlattığından bu yana Gülen hareketi, Erdoğan için ipleri elinde tutan bir numaralı devlet düşmanı. Erdoğan kısa bir süre önce "Eğer darbe girişimleri başarılı olsaydı bugün hükûmet temsilcileri olan bizler şimdi mahkeme huzurunda olurduk." iddiasını dile getirmişti. Soruşturmalar, dönemin Başbakanı'nı iki yandan vurmuştu. Özellikle diğer iki büyük partiye kıyasla hep temiz olarak tescilli olan partisinin inandırıcılığı zarar görmüştü. Ayrıca savcılar, Erdoğan'ın oğulları konusunda da dur durak bilmiyordu. 60 yaşındaki Erdoğan, bu durumu şahsına saldırı olarak değerlendirdi. Türk hükûmeti daha yolsuzluk soruşturmaları devam ederken dosyalara bakan savcıları aniden değiştirdi. Buna karşılık göz altına alınan zanlıların neredeyse hepsi hemen ardından serbest bırakıldı. Soruşturmalar kaybolup gitti. Lakin bu, Erdoğan için yeterli değil. Son hedefi, Gülen hareketine ait Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Bank Asya. Devlet kurumları sermayelerini geri çekti, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Katar'daki İslamik Bank ile pazarlığa mani oldu, zaman zaman İstanbul Borsa'sında tahvillerinin işlem görmesi engellendi. Hisse senedi değerleri yüzde 30 düştü. Bankanın Müdürü Ahmet Beyaz, Türk hükûmetinin kirli bir kampanya yürüttüğünden söz etti. Ya Erdoğan? Hükûmet yanlısı iş adamlarının oluşturduğu derneğin başkanına, "Bu banka gibi başarısız bir mali kuruluşu hayatta mı tutalım?" sorusunu yöneltti. Erdoğan'ın doğrudan saldırısı, Gülen hareketinin yıllar boyunca kalkınmasını borçlu olduğu iki ana direğini -eğitim ve hayır organizasyon ağını- de hedef alıyor. Hükûmet ekim ayının başında Gülen'e yakın "Kimse Yok mu" adlı derneğin kamu yararına çalışan dernek statüsünü 20