Lara Adrian - Gece Yarısı Külleri.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Lara Adrian - Gece Yarısı Külleri. www.cepsitesi.net"

Transkript

1 Lara Adrian - Gece Yarısı Külleri Hepinizin İçinde Yaşayan Anka Kuşuna: Güçlü, Görkemli, Yok Edilemeyen. 1 BERLİN, ALMANYA Vampir, karanlıkta onu ölümün beklediğinden habersizdi. Duyuları ihtiyaçla titreşiyordu, elleri ve kolları şehvetini ona dokunarak gösteren yarı çıplak kızıl saçlı kadınla doluydu. Barınaktaki yatak odasının oymalı çift kanatlı kapısını açtı ve avını içeriye aldı. Kadın yüksek topuklarıyla ondan uzaklaşmayı denedi ama adama doğru parmağını sallayarak sendeledi. Hans, bana çok fazla şampanya içirdin, diye mırıldandı, karanlık odada tökezleyerek. Başım çok dönüyor. Geçecek. Alman vampir de tembelce konuşuyordu ama Amerikalı arkadaşında olduğu gibi bunun sebebi sarhoşluk değildi. Azı dişleri ağzını kaplıyordu ve çok yakında besleneceğinin bilinciyle bolca salya üretmişti. Kapıyı ardından kapatırken, kadını takip ederek sinsice ona yaklaştı. Gözleri gerçek renklerini kaybedip dönüşüme uğramış, kor ateşler gibi parlıyordu. Kadın ona yaklaşan şeyden habersiz görünmesine rağmen, vampir kana susamış bakışlarının sıcaklığını gizlemek için başım aşağı doğru indirmişti. Malikanesinin bahçesine bakan büyük pencerelerden giren loş ışıltı haricinde odada ışık yoktu. Neyse ki bir Soylu olarak ışık olmadan da yeterince iyi görebiliyordu.

2 Ancak onu öldürmeye gelen kişi de karanlıkta yeterince iyi görüyordu. Geniş odada gölgelerin içinden bakan karanlık gözler, kanını sunan Konağını arkasından yakalayıp işe koyulmuş olan vampiri izliyordu. Tek darbeyle delinmiş insan damarının kokusu, izleyicinin azı dişlerinin istemsizce uzamasına yol açtı. O da acıkmıştı, hem de itiraf etmek istediğinden daha fazla ama buraya kendi temel ihtiyaçlarını karşılamaktan daha büyük amaçlar için gelmişti. İntikam için gelmişti. Adalet için. Diğer vampir odanın öbür tarafında oburca beslenirken, Andreas Reichen ın olduğu yerde mıhlanmasına neden olan şey görev bilinciydi. Bu adamın ölümünün onu, on iki hafta önce ettiği yemini -dünyasının kül ve moloz yığınına döndüğü gece- tutmasına bir adım daha yaklaştıracağını bildiği için sabırla bekliyordu. Reichen içinden öfkeden kuduruyordu. Kemiklerini, derisinin altında sıcak demirler gibi yandığını hissediyordu. Kanı kafasından ayak uçlarına kadar sıvı ateş gibi bedeninde koşturuyordu. İçindeki her kas ve hücre öç almak için çığlık atıyordu - bu öfke ve çığlıklar, kendini erimeye yakınmış gibi hissetmesine neden oluyordu. Burada değil, diye uyardı kendisini. Bu şekilde değil. Öfkesine yenik düşerse bedeli ağır olurdu ve bu piç buna değmezdi. Reichen, içinde patlamaya hazır yönü bastırıyordu ve bu öfkeyi yatıştırmakta artık çok geç kalmıştı. İçindeki ateş çoktan çağlamaya başlamış, kontrolünün kırılgan duvarlarını zorluyordu. Diğer vampir aniden kadının boynundan kafasını kaldırdı. Burnundan keskin bir şekilde soludu ve homurdandı, hayvansı sesler çıkararak panikledi. Burada biri var. Ne dedin? diye mırıldandı kadın, hala adamın ısırığından uyuşmuş bir haldeyken. Vampir diliyle kadının yarasını kapayıp, onu uzağa doğru itti. Kadın burnundan soluyarak ve küfürler ederek ileri doğru sendeledi. Baygın bakışları Reichen la karşılaştığında, bir çığlık boğazından yırtılarak çıktı. Tanrım! Öfkesinin amber ateşinin gözlerinin içinde yandığını hisseden ve azı dişleri, yaklaşan kavgaya hazırlanıp yuvalarından yırtılarak fırlayan Reichen, gölgelerin arasından bir adım öne çıktı. Kadın bir çığlık daha attı; paniklemiş halde ve korkuyla bakıyordu. Arkadaşına onu koruması için baktı ama artık vampir için işe yaramazdı. Vampir umursamaz bir el hareketiyle kadını yolundan çekti ve ileriye doğru çıktı. Darbenin etkisiyle kadın yere düştü. Hans! diye bağırdı. Ah, Tanrım- Neler oluyor? Vampir tıslayarak beklenmedik saldırganıyla karşı karşıya geldi ve saldırı pozisyonu aldı. Reichen ın afallamış, dehşete kapılmış dişi insana hızlıca bir bakış attı. Çık buradan. Yatak odasının kapılarını açan zihinsel bir emir gönderdi. Git, dişi. Şimdi! Kadın aşağıdaki yaldızlı mermerden tırmanıp odadan kaçarken. Barınak vampiri tek hamlede akıcı bir hareketle havaya sıçradı. Ayakları yerle teması kestiğinde Reichen da saldırıya geçmişti. Vücutları çarpıştı ve Reichen ın darbesinin sonucu olarak ikisi beraber odanın karşısına savruldu. Azı dişleri kocaman, ateşli amber gözleri ölümcül bir kötülük isteğiyle dolu bir halde, birlikte duvara çarptılar. Kemikler çarpışmanın etkisiyle çatırdadı ama bu Reichen için yeterli değildi. Yeterli olmaktan çok uzaktı. Mücadele eden, öfkeli Soylu erkeği yere fırlattı ve bir dizini boğazına bastırarak onu sıkıştırdı Zavallı aptal! diye haykırdı vampir, acısına rağmen kibirli bir şekilde. Benim kim olduğum konusunda bir fikrin var mı? Senin kim olduğunu biliyorum Koruma Birimi ajanı Hans Friedrich Waldemar. Reichen ona sertçe bakarak azı dişlerini gösterdi. Benim kim olduğumu unuttuğunu söyleme. Hayır, unutmamıştı. Waldemar'ın kısılmış gözlerine, onu tanımış olmanın korkusu düşmüştü. Orospu çocuğu.. Andreas Reichen.

3 Doğru. Reichen ona ölümcül bir bakış attı. Sorun nedir ajan Waldemar? Beni gördüğüne şaşırmış gibisin. Ben- ben anlamıyorum. Geçen yaz Barınağa yapılan saldırı... Vampir boğuluyormuş gibi yutkundu. Kimsenin hayatta kalmadığını duymuştum. Nerdeyse hiç kimse, diye düzeltti Reichen sertçe. Ve şimdi, Waldemar bu beklenmedik ziyareti neye borçlu olduğunu anlıyordu. Başka bir şey yapamazdım Andreas. Bana inanmalısın- Reichen sertçe bir soluk aldı. Bunu diğerleri de söylemişti. Waldemar kıpırdanmaya başladı ama Reichen vampirin boğazına dayadığı dizini daha da sertçe bastırdı. Soluk borusu ezilirken Waldemar, ellerini kaldırmaya çalışırken inledi. Lütfen... yalnızca benden ne istediğini söyle. Adalet. Reichen hiçbir pişmanlık duymadan Waldemarm kafasını elleri arasına aldı ve aniden şiddetle çekti. Bir çatırtı geldi ve sonra Soylu erkeğin kafası sert bir pat sesiyle yere düştü. Reichen hala sağ ve yalnız olduğunu hissettiren hüznünü bastırmaya pek de yardımcı olmayan derin bir iç çekti. Tek sağ kalan kişiydi. Ailesinin hayatta kalan son üyesi. Ayağa kalktı ve son kurbanını arkasında bırakıp gitmeye karar verdiğinde, odadaki çok sayıda raftan birinin üzerindeki yaldızlı çerçevenin parıltısı gözüne ilişti. Oraya doğru gitti, ayakları istemsizce hareket ediyordu ve keskin bakışları gümüş çerçeveli fotoğrafın içinden ona doğru bakan düşmanının yüzüne odaklandı. Çerçeveye uzandı ve ona iğrenerek baktı; parmaklarının soğuk çerçeveye temas eden yerleri ısındı. Reichen ın gözleri nefret ettiği o yüze baktıkça yanıyordu, bir hırıltı boğazından yükseldi. Öfkeden kendini kaybetmemek için zor duruyordu. Wilhelm Roth, Koruma Birimi ajanlarının törenlerde giydiği kıyafetiyle küçük bir Soylu erkek grubun arasında duruyordu. Hepsi siyah smokinlerini ve kolalı bevaz gömleklerini giymiş, göğüslerini parlak ipek kurdelelerle parıldayan madalyonlarla süslemiş yaldılı ince ıızıın kılıflarını bellerine asmışlardı. Reichen bu kendini beğenmiş, gülümseyen suratlardaki kibirden ve kendini beğenmişlikten iğrendi. ŞimdHıepsi ölmüştü... biri hariç lıepsi. Rotlı'u en sona saklamıştı. Oııce Barınaktaki evlerine pıısıı kuran ve içerideki herkese kadın, çocuk demeden ateş açanlar, sonra katliamdan sorumlu olan güçlü Barınak liderine yakınlıklarını gizlemeyen Koruma Birimi ajanlarım hedef almıştı. Birkaç hafta içerisinde teker teker hepsinin işini bitirmişti. Yerde kemikleri kırılmış halde yatan ölü vampir, Wilhem Roth un Almanya daki kokuşmuş çetesinin bilinen son üyesiydi. Geriye yalnızca Roth'un kendisi kalmıştı. O piç yaptığı şey için yanacaktı. Ama öncesinde acı çekecekti. Reichen'ın bakışı elindeki çerçeveli fotoğrafa geri döndü ve öylece kaldı. İlk bakışta kadını fark etmemişti, tüm dikkati ve öfkesi yalnızca Roth a odaklanmıştı. Şimdiyse kadından gözlerini ayıramıyordu. Claire. Soylu erkek grubunun yanında duruyordu, minyondu fakat açık kahve tonundaki tenini saten gibi pürüzsüz ve canlı gösteren, kolsuz gri elbisesi içinde muhteşem görünüyordu. Siyah saçları özenle toplanmıştı, tek bir tel bile düzensiz değildi. Zaman ona acımasız davranmamıştı. Otuz küsur yıldır beraber olduğu güçlü eşi ve onu genç yapan kan bağı düşünüldüğünde yaşlanacağı da yoktu. William Roth ve yozlaşmış arkadaşlarına son derecede eğitimli ve aynı derecede okunması güç bir ifadeyle, gülümseyerek bakjyordu. Rciclıen ın en kalleş vampir düşmanına yakışır bir eş. Claire. Bunca zaman sonra.

4 Benim Claire im, diye düşündü. I Iayır, onun değil. Bir zamanlar, belki. Uzun zaman önce ve yalnızca birkaç aylığına. Kısacık bir zaman için. Çok eskiden. Reichen onun gümüş çerçeveli camın arkasındaki görüntüsüne dikkatle baktı ve Wilhelm Rotlva olan öfkesinin nasıl kolayca vampirin eşine yöneldiğine şaşırdı. Tatlı, sevimli Claire... en nefret ettiği düşmanının yatağındaydı. Roth un ne denli iğrenç biri olduğunun farkında mıydı? Onun yaptıklarını hoş görüyor muydu? Önemli değildi. Yerine getirmesi gereken bir görevi vardı. Adalet. Ölümcül bir intikam. Ve hiçbir şey onun önünde duramazdı... Claire bile. Reichen m gözleri, çerçevenin yüzeyinden yansıyarak amber renginde için için yanıyordu. Midesindeki ekşi, şiddetli çalkantıyı yatıştırmaya çalıştı ancak küçücük bir sakinleşme umudu için bile çok geçti. Bir homurtuyla çerçeveyi yere fırlattı ve arkasını döndü. Büyük pencerelerden birine doğru ilerledi ve öfkesinin onu yönetmesine ramak kalmışken pencereyi açtı. Reichen, arkasında çerçeveli fotoğraf alev alırken, eriyen gümüşün sıcak cızırtısı ve tıslamasını duyarak pervaza çıktı. Sonra, Wilhelm Roth un başlattığı şeyi bitirmek için sonbahar gecesine daldı. 2 Claire Roth kütüphanesinde oturmuş, mimarın maketine dikkatle bakarken düşünceli bir şekilde dudaklarını büzdü. Bankı yürüyüş yolundan alıp koi havuzuna yakın bir yere, gül bahçesinin diğer tarafına taşımaya ne dersin? Harika bir fikir, dedi telefondan gelen berrak bir kadın sesi. Genç kadın. Barınağın yakınlarından bir yerden arıyordu. Vampir topluluğunun muhtelif yerlerdeki mimari işlerini gerçekleştirmiş olan genç kadın, Claire için geçen haftadan beri küçük bir parkın tasarımına özel danışmanlık yapmaktaydı. Yürüyüş yolları için malzemeye karar verdiniz mi Bayan Roth? Sanırım önce arnavutkaldırımı veya kırma taş demiştiniz- Bunun yerine yolları doğal halinde bırakmak mümkün mü? diye sordu Claire, masanın etrafında dolanıp Ölçekli maketi dikkatle incelerken. Basit ama çekici bir şeylerle süslenmiş yumuşak toprak yürüme yolları düşünüyorum. Belki de unutma beni çiçekleriyle? 14 Elbette. Kulağa hoş geliyor. İyi, dedi Claire, bu değişikliği düşünürken gülümseyerek. Teşekkürler Martina. Harika bir iş çıkardın. Gerçekten, daha fazla memnun kalamazdım, karmakarışık fikirlerimi alıp hayal ettiğimden çok daha güzel bir şeye dönüştürdün. Genç kadın neşeyle cevap verdi. Çok güzel olacak Bayan Roth. Olmasını istediğiniz şey için ne kadar zaman harcayıp dikkat gösterdiğiniz ortada. Claire gururdan ziyade rahatlama hissederek övgüleri sessizce dinledi. Bu boş arazinin güzel bir şeylere dönüşmesini istiyordu. Mükemmel olmasını istiyordu. Her ağaç, dikkatle yerleştirilmiş her heykel, bank ve yürüme yolları tam bir huzur ve sessizlik mekanı olarak tasarlanmıştı. Zihne, kalbe ve ruha ilham verecek bir mabet. Bu tarz işlere balıklama atlamaya pek hevesli olmazdı, en azından uzun zamandır ama itiraf etmeliydi ki bu proje onun için saplantıya dönüşmüştü. Yalnızca düzgün olması gerekiyor, diye mırıldandı, buğulu gözlerini hızla kırparak. Son günlerde fazlaca duygusal olmuştu ve kütüphanede bu halini görecek kimse olmadığı için memnundu. Endişelenme, dedi Martina neşeyle araya girerek. Eminim beğenecektir. Claire hazırlıksız yakalanarak yutkundu. Kim?

5 Bay Roth, diye cevap verdi genç Ladin. Uzun süren tuhaf bir sessizlik oldu. Ben... işinize karışıyorsam özür dilerim. Parkı ve tasarımını bir sır olarak saklamamı rica ettiniz, ben de bunun eşiniz için bir hediye olacağını sandım. Vılhclnfe hediye ini? Claire bu fikre ne kadar şaşırdığını düşündü. Eşini altı aydır görmemişti bile. Bu ülkeye yalnızca kanı yüzünden gelmek zorunda olduğu için gelirdi. Claire bu ziyaretlerden hep korkardı, çünkü onu beslemesi ve karşılık olarak da onun kanını alması bekleniyordu. Wilhelm de zoraki birliktelikleri konusunda hemen hemen aynı şeyi hissediyordu. Otuz yıllık beraberliklerinin neredeyse tamamında gizlice ayrı yaşamışlardı. Willıelm şehirdeki Barınak köşkünde, Claire ise bir avuç güvenlik görevlisiyle burada, malikanede, şehre birkaç saat uzaklıktaki kır evinde yaşıyordu. Hayır, park eşi için bir hediye değildi. Aslında, projeyi kendisinin yürüttüğünü duysa öfkeleneceğinden emindi. Neyse ki Wilhelm Roth bir süredir onun düşündüğü, hissettiği veya yaptığı herhangi bir şeyle ilgilenmiyordu. Çeşitli hayırseverlik ve sosyal aktivitelerini sürdürmesine izin vermesinden memnundu, Birim deki işi onu ilgilendiren tek şeydi, özellikle de son zamanlarda. Bu da onun saplantısıydı ve kalbinin sakin bir köşesinde Claire yalnızlığından mutluydu. Özellikle de şu son zor haftalarda. Telefonun ahizesinden Martina nın hafifçe iç çeken sesi geldi. Lütfen Bayan Roth... eğer haddimi aştıysam beni affedin. Sorun değil, diye rahatlattı onu Claire. O esnada kütüphanenin kapısı sertçe çalındı. Bu hoş tasarım için bir kez daha teşekkür ediyorum Martina. Projeye başlamadan önce herhangi bir sorun olursa lütfen bana bildirin. Elbette. İyi geceler Bayan Roth. Claire telefonu kapattı, sonra da odadan dışarı çıktı. Kütüphanenin kapısını sıkıca kapamıştı; hala bu işi saklamayı tercih ediyor ve Wilhelm in sadık köpeklerinin soru sormasını istemiyordu. Ama şimdi etrafını saran yarım düzine Birim ajanını gördüğünde, bu küçük projesinin gizli kalmasının düşüneceği son şey olduğunu fark etti. Güvenliğini sağlayan bu adamlar tedirgin görünüyordu, hem de alışılmadık biçimde. Evet. Ne vardı? Gelmeniz gerekiyor Bayan Roth. Neden? Karşısındaki bu iri yarı erkek belirgin şekilde şaşırdı. Soylu olduğu göz önüne alınırsa -azı dişleri ve ateşli silahlarla donanımlıydı- onun gibi birini şaşırtmak hiç de kolay değildi. Bir şeyler çok yanlıştı. Hepsinin siyah kurşun geçirmez yeleğine bağlı iletişim cihazlarından, malikaneye gönderilen bölük pörçük acil durum mesajları yükseliyordu. Burayı hemen boşaltıyoruz. Bu taraftan lütfen. Boşaltmak? Neden? Neler oluyor? Korkarım kaybedecek zamanımız yok. Telsizinden daha çok sinyal sesi geldi. Arka planda kesik kesik emirler veriliyordu. Şimdi sizin için bir araç hazırlıyoruz. Lütfen, benimle gelmelisiniz. Ajan kolunu tutmaya çalıştı ama Claire ondan uzaklaştı. Anlamıyorum. Neden ayrılmalıyım? Bana neler olup bittiğini anlatmanızı istiyorum. Kısa süre önce, Hamburg Barınağı nda bir durumla karşılaştık. Durum? Adam detaylara girmedi. Tedbir olarak burayı boşaltıyoruz ve sizi başka bir yere götürüyoruz. Mecklenburgda güvenli bir eve. Hır dakika, ncdcıı bahsettiğiniz hakkında en ufak bir fikrini yok. 1 Lımbıırg da ne olııuış? Neden güvenli bir yere nakledilmem gerekiyor? Bıı tam olarak ne anlama ge-lıvor? Ajan konumunu telsizinden bildirirken aceleyle baktı. Evet, şu an onunla birlikteyim. Araçları getirin ve hareket etmeye hazır olun. Sizinle buluşmaya geliyoruz. Adam yeniden kolundan tutmaya çalıştığında Claire in sabrı taştı. Lanet olsun, konuş benimle! Neler oluyor? Wilhelm nerede? Telefon edin ona. Tek kelime etmeden beni kendi evimden çıkarmadan önce onunla konuşmak istiyorum.

6 Müdür Roth Temmuz ayından beri ülke dışında, dedi ajan ve boğazını temizledi. Şimdi saldırıyla ilgili bilgi vermek üzere ona ulaşmaya çalışıyoruz. Saldırı, derken Claire şaşkınlığını unutmuştu. Tanrım. Birileri Barınakta saldırıya mı uğradı? Yaralanan var mı? Küfrü basmadan ve olayla ilgili detaylar ruhsuz biçimde ağzından dökülmeden önce ajan ona uzunca dik dik baktı. Hamburg Barınağı bir saatten az bir zaman önce saldırıya uğradı. Kaçmayı başarabilen ajanlardan biri durumu bize bildirdi. Kaçmayı başaran tek kişi, diye düzeltti sonra. Tam anlamıyla bir katliamdı. Oradaki herkes bu gece öldü. Tanrım, diye fısıldadı Claire, destek için kapalı kütüphane kapısına yaslanarak. Anlamıyorum... Kim böyle bir şeyi yapar ki? Ajan kafasını salladı. Kaç saldırganın bu işi yaptığına dair kesin bilgimiz yok ama hayatta kalan ajan saldırının görülmemiş şiddette olduğunu, her tarafta cehennem alevlerinin olduğumu söyledi. Barınaktan geriye külden başka bir şey kalmamış. Claire duyduğu her şeyi anlamlandırmaya çalışarak sessiz kaldı. Bu imkansız... inanılır gibi değildi. Tanrım, son zamanlarda olan bitenlere anlam veremiyorum. Ne çok şiddet. Ne çok ölüm. Ne çok acı ve kayıp... Daha fazla bekleyemeyiz, dedi ajan. Burası da saldırıya uğramadan önce sizi uzaklaştırmalıyız. Bunu her kim yaptıysa buraya da geleceğini düşünüyorsun. İyi ama neden? Bu sefer adam daha fazla açıklamak yapmak için beklemedi. Claire i kolundan tuttu ve yürümeye başladı. Verdiği mesaj açıktı: Ya Claire ona uyup hızlıca yürüyecek ya da adam onu oradan sürükleyip götürecekti. Her koşulda burayı terk ediyordu ve bunu, silahlı ve asık suratlı bir ajanla yapıyordu. Çanta veya paltosunu almak için zamanı yoktu. Ajanla evden dışarı çıktı ve Ekim akşamının serinliğinde yola koyuldu. Ajanın yürüyüşüne uyum sağlamaya çalışırken, soğuk sonbahar esintisi şarap rengi kaşmir kazağını ve gri yün pantolonunu delip geçiyor ve süet ayakkabıları her adımıyla tıkırdıyordu. Claire dört aracın ortasında duran Mercedes in arka kapısına yönlendirildi. Binin, diye emir verdi ajan ama kibarca ve ani şekilde onu içeri soktu. Adam kapıyı kapatıp yanındaki deri koltuğa otıırdıığunda. Claire içine işlemiş soğuğu bastırmaya çalıştı. Her şey çabucak olup bitiyordu. Hala Hamburg Barınağımdaki korkunç saldırı haberini anlamaya çalışıyordu, yalnızca birkaç dakika önceyse onu en çok meşgul eden şey bir bahçe bankının veya çiçek tarhının doğru düzgün yerleştirilip yerleştirilmediğiydi. Şimdiyse Wilhelm in Barınakta yaşayan bazı akrabaları ve özel korumaları ölmüş durumdaydı, dahası kendisi de gecenin bir yarısı evinden bilinmeyen ve anlaşılamayan bir kötülükten uzaklaştırılıyordu. Neden? Bu soru kafasını kurcalıyordu. Yaklaşık üç ay önce de başka bir Barınak trajedisi yaşandığında, geride yine yalnızca kül ve duman kaldığında da aynı şeyi kendine sormuştu. Ama Koruma Birimi ne göre o olay bir kazaydı. O denli korkunç bir patlama olmuştu ki Barınak sakinlerinin hepsini öldürmüştü. Neden? Yola koyuluyoruz, dedi direksiyon başındaki kişi diğer araçlara telsizle haber vererek. Gaz pedalına bastı şoför ve siyah araç filosu, hızla hareket eden bir yılan gibi ormanlı yolu aşmaya başladı. Claire arabadaki endişeyi hissetmemeye çalışarak arkasına yaslandı. Etraflarındaki ağaçlar her zamankinden daha koyu görünüyordu. Gökyüzündeki ay, gür çam ağaçlarının tepelerindeki iğnelerce kapatılıyordu. Öndeki araç neredeyse bir kilometre süren özel yolu kat etti. Düz yolda hızlandılar, tüm arabalar ana yola çıkınca vites arttırdı. Hemen sonra önlerindeki araba vuruldu. Karanlık ormandan kör edici turuncu renkte bir ateş topu gelmişti. En öndeki Mercedes e vurdu ve araba infilak etti. Claire patlamanın yarattığı ses dalgalarını iliklerine kadar hissederek çığlık attı. Ne oluyor? diye bağırdı arka koltuktaki ajan. Tanrı aşkına, frene bas!

7 20 Kırmızı arka lambalar parladı ve bütün sürücülerin önlerindeki araca çarpmalarını engellemek için yapabildiği tek şey fren yapmak oldu. Ancak işe yaramadı; arabalar birbirine girdi ve kimisi yoldan çıktı. İleride, ilk vurulan arabanın alevleri siyah göğe doğru yükseliyordu. Claire in yanında oturan ajan ileri doğru eğildi, parmaklarını pençe gibi ön koltuğa geçirmişti. Geri git hemen, kahretsin! diye bağırdı şoke olmuş sürücüye. Şu şeyi geriye çevir, çıkar bizi buradan! Tekerlerin ciyaklamasıyla Mercedes sertçe geriye doğru gitti. Araba dar yolda dönerken tamponu sürücüyü panikletecek biçimde arkadaki arabaya çarptı. Claire diğer iki arabada bulunanların, kapıları açarak kaçmaya çalışmasını izliyordu. İçlerinden biri ormana doğru koştu. Bir ateş topu arabanın kaportasına geldi ve araba ile kaçmaya çalışanlardan birini şiddetli bir sesle havaya uçurdu. Claire ikinci ateş topu önlerindeki boş arabaya gelince yüzünü çevirerek çığlık attı. Patlama yeri sarstı ve yerde derin, dumanlı bir krater oluşturdu. Yanındaki ajan haç çıkardı, sonra sürücü koltuğunu öfkeyle yumrukladı. Devam et aptal herif! Bas şu gaza! Götür bizi buradan! Çok geçti. Birden göğün kendisinden geliyormuşçasına bir ısı dalgası yayıldı. Ateş topu aracın ön camının yanından geçti ama parıltısı o kadar yoğundu ki Mercedes iıı içini bembeyaz bir ışıkla doldurdu. Bu şey on güneş gücünde gibiydi, şimşek gibi elektrik yüklüydü ve bowling topu büyiiklü-ğündeydi. O şey arabanın hemen yanında yere çakıldığında, Claire in bedenindeki tüm tüyler diken diken oldu. Başka bir ateş topu Claire ve arabadaki diğer iki kişi sarsarak arkalarına düştü. Sürücünün kafası direksiyona korkunç bir çatırtıyla çarptı. Hava yastığı çarpışmadan dolayı açılıp, arabanın güvenlik sistemini harekete geçirdi. Alarm sesi ve hava yastığından çıkan kimyasal dumanın ortasında, Claire kan kokusunu aldı. Alnını sildi ve kanla lekelenmiş parmaklarını görünce güçlükle yutkundu. Hay aksi. Bu vampirler Koruma Birimi tarafından eğitilmiş ve kendilerini acımasız eşine adamış olsalar da önlerinde kanamak iyi bir fikir değildi. Kaldı ki korumalarının kana susamışlıkları için endişe edecek kadar ömrü olduğunu düşünmüyordu. Öyle görünüyordu ki o ve diğerleri bir süre sonra hayatta kalamayacaklardı. Koş, diye haykırdı arabada yanında oturan ajan. İki elinde de silah vardı. Gözbebekleri incelmiş, amber rengi irisleri yanındaki kapı koluna bakıyordu. Soylu zihninin gücüyle kapı açıldı. Mümkün olduğunca uzağa koş. Tek umudun bu. Claire güçlükle ilerledi ve sendeleyip yere düştü. Bacakları zayıftı, titriyorlardı. Kafası allak bullaktı, kalbi göğsüne çekiçle vuruluyormuşçasma atıyordu. Diğer taraftaki araçtan bir ajanın çıktığını ve saldırının kaynağını çözmek için o tarafa baktığını gördü. Claire kaos tüm hızıyla etrafında sürerken ileriye uzun ve karanlık ağaçlara doğru atıldı. Birkaç ajan koşarak yanından geçti, bu gece karşılaştıkları cehenneme karşı koyabileceklermiş gibi silahlarını çıkardılar. Ne tür bir ordunun böylesine korkunç bir saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceğini hayal edemiyordu. Claire ormanda ilerlerken omzunun üstünden arkaya bir bakış attı. Her kim saldırıyorsa şimdi 22 daha da yakına geliyordu. Arkalarında bıraktıkları parıltı daha da artıyordu. Turuncu ışık ağaçlar arasından ona yöneldiğinde adımlarını yavaşlattı. Durdu ve muhtemelen ölümüne neden olacak şeyin yaklaşmasını izlemekten kendini alamadı. Bir siluet belirginleşmeye başladı. Bir ordu değil, bu tek bir adamdı. Alevler içinde yaşayan bir adam. Bir an için -sarsıcı ve şaşırtıcı bir an- Claire bu geniş omuzları, uzun adımları tanıdığını düşündü. İmkansızdı elbette. Yine de... onu bir yerlerden tanıyor muydu?

8 Ama bu bir insan değildi, kesinlikle şimdi ya da önceden tanıdığı biri olamazdı. Bu yaratık kabuslardan çıkıp gelmişti. Ölümden sonra dirilmiş biriydi. Bir silah sesi Claire in dikkatini Koruma Birimi ajanlarına yöneltti. Başka bir silah ateşlendi, sonra bir tane daha ve başka bir tane daha. Hava silah sesleriyle dolmuştu. Ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlardı. Alevden adamsa istifini bozmadan yürümeye devam etti. Kurşunlar ona yaklaştıkça maytap gibi patlıyordu, vücudunu saran alev duvarına çarpıp ona zarar vermeden infilak ediyorlardı. Son kurşun atıldığında adam durdu. Ellerini kaldırdı ama teslim olmuyordu. Az sonra ajanlara ateş topları fırlatıverdi. Alevler adamları sarıp yakıp kül ederken Claire dehşetini gizleyemedi ve çığlığı bastı. Alevler içerisindeki adam artık ona bakıyordu. Claire o gözlerdeki ateşin o mesafeden bile onu delip geçtiğim hissetti, bedenindeki her sinir hücresi korkudan gerilmiş haldeydi. * Tanrını, diye fısıldadı, geriye doğru birkaç adım tökezleyerek. Alevler içindeki adam ona doğru bir adım attı, korkunç öttesi şimdi tamamen ona yönelmişti. Claire ona bir kez daha bakmaya cesaret edemeyerek, ağaçların arasına doğru var gücüyle koşmaya başladı Kül ve enkaz yığınına doğru istifini bozmadan yürüdü. Botları kırılmış cam ve metal parçalarını eziyor, etrafa saçılmış alevli benzin birikintilerini ve beş para etmez silahlarıyla ona ateş açan Soylu erkeklerden geriye kalanların yanından geçiyordu. Kurşunları onu durduramamıştı. O bu haldeyken hiçbir şey onu durduramazdı. Botlarının altından metalik bir ses geldi, bu ses bir araba enkazına ait değildi. Kol ve bacaklarında hala dolaşan ısıdan, ölümcül ve yaşayan bir enerji halinde vücudunun her karışında gezen elektrikten geliyordu. Bu gece öfkesinin kontrol dışına çıkmasına izin vermişti, bunu biliyordu. İçindeki ateşi zapt etmesinin ne kadar önemli olduğunun farkındaydı ama Wilhelm Roth a olan nefreti onu umarsız yapmıştı, önce şehirde şimdiyse burada. Öcünü almak için duyduğu açlık onu uçuruma taşımıştı ve şimdi düşüyor, düşüyordu Onmuyordu, hem de adalet bu kadar yakınındayken. Roth burada değildi. Hu gece kaçmaya çalışırken öldürülenler arasında da yoktu. Reichen enkaza acımasız bir bakış fırlattı. O piçi göremiyordu. Ama Roth un Soy Eşi oradaydı. Kadın onu nerede bulacağını biliyor olmalıydı. Ve konuşmayı reddederse kelimeleri dudaklarından sökerek alacaktı. Claire. Adı zihninde titreşti. O tanıdığı kişi değildi artık, onu hiç tanımamıştı. Kollarına almamıştı. Aşık olmamıştı. O şu anda Wilhelm Roth un Soy Eşiydi. Ve bu onu en az Wilhelm kadar düşmanı yapıyordu. Ağaçların kenarına Soy Eşi nin kaçtığı yöne doğru ilerledi. Ağaçların yoğunlaştığı yöne doğru giderken, eriyen çamların ve yanan yaprakların kokusunu belli belirsiz aldı. Aşağı doğru eğilen dallar, her adımında yayılan ısıyla bükülüyorlardı. Onun tam olarak nereye kaçtığını biliyordu. Ormanın derinliklerine doğru yürüdükçe telaşlı nefesinin kokusunu aldı. Korkmuş haldeydi ve izi şu durumda bile kolayca fark edilebiliyordu. İlerde bir yerlerde kadının adımları durdu. Ondan saklanabileceği bir yer bulmuştu ya da öyle düşünüyordu. Reicheıı ın ona doğru ilerledi. Dikkati yere düşmüş, çatırdayıp patlayan bir ağaca yöneldi.

9 Roth un Soy Eşi bu ağacın arkasına gizlenmişti. Reichen yaklaştıkça içindeki alev canlandı. Her şeyin alev almasına sadece saniyeler kalmıştı. Ateşi şimdi çok şiddetliydi ve dalgalar halinde dışarı yayılıyordu. Denese bile yaklaşan patlamayı durduramayacaktı. 26 Çık ortaya kadın. Sesi boğuk ve yabancı gelmişti. Boğazındaki küller gibi kupkuruydu. Çok zamanın kalmadı. Hala vaktin varken çık oradan. Claire ona itaat etmedi. Reichen ın bir yanı, onun inatçı direnişine şaşırmadı, lıatta bunu beklediğini bile söyleyebilirdi. Ama diğer yanı ki bu öfkeyle tutuşmuş ve pek tahammülü olmayan bir yandı, yeri göğü inleten bir gürültüyle yıkım getirmeye hazırdı. Uyarısı bir şekilde işe yaradı. Bir anda yapraklarla kaplı zeminde aceleyle ilerleyen ayak seslerini, ağaç kökü patlamadan hemen önce duydu. Başının hemen üzerinden ışık demetleri parlayarak etrafa saçılmıştı. Yanan ağaç parçaları saklandığı yerin etrafına yağarken, Roth un kadınının ormana doğru kaçtığını gördü. Lanet okuyup hemen peşine düştü. Hızlı koşuyordu ama Reichen daha hızlıydı. Claire in kaçacak yeri yoktu ve bunu anlaması uzun sürmedi. Adımları yavaşladı, sonra tamamen durdu. Reichen da onun durduğu yere on adım mesafede duraksadı. Yapraklar kafasının üzerinde çıtırdayıp büzüldü, etrafındaki bütün dallar yaydığı ısıdan yok oluyordu. Claire elleri yanlarında ve sıkılmış halde, her an koşmaya hazır olarak duruyordu. Beni öldüreceksen durma öldür. Sesi sakindi ama en ufak bir titreme yoktu. Kadife sesi Reichen ın zihnindeki sağa sola dağılmış hatıraları anımsamasına yol açtı: O ve Claire yatakta çıplak, çarşaflara dolanmış halde gülüyor ve öpüşüyordu. Gölün kenarındaki gece yarısı pikniğinde ahududuyla Claire i beslerken, derin kahverengi bakışları mum ışığının altın renginde dans ıl ıv ordu. Kol Kırı Rciclıeıfııı beline dolanmış ve yanağı çıplak göğsüne yaslanmış haldeyken ona aşık olduğunu itiraf etmişti. Claire... Bu uzak anının etkisinden sıyrılmak uzun sürdü. Daha yakııı gelmişe ait bir anı kendini hatırlattı; hala dumanın acı ve keskin kokusunu aldığı bir aııı. Pek çok masum canın kanına bulanmış bir aııı. Seni öldürmeye gelmedim Claire Roth. Adı söylenince hareketsiz kaldı. Düşmanının Soy Eşi yavaşça dönerken onun bedenine ve titremeyen omuzlarına baktı. Geniş, karanlık gözleri onun gözlerine sabidendi. Bir tanıma kıpırtısı gördü o gözlerde ama buna inanası gelmiyordu Reicheıı ın. Bir şey demeden sanki karşısındaki bir tür canavarmış gibi başını salladı. Reichen ne olduğunu biliyordu ama başka birinin gözlerinde, yani kadının gözlerinde, bunu görmek öfkesini biraz daha arttırmıştı. Onun nerede olduğunu söyle bana, diye sordu Reichen. Claire onu duyuyormuş gibi görünmüyordu. Çok uzun bir süre gözlerini ondan ayırmadan inceledi ve sonra da başını hafifçe salladı. Bu nasıl olabiliyor anlayamıyorum, diye mırıldandı Claire. One doğru bir adım attı, yalnızca bir saniye sonra kara yapraklar ve çam iğneleri dallarından koptu adamın ayaklan dibinde beyaz küllere dönüştü. Tanrını... Andreas. Bu bir rüya mı? Rüya görüyor olmalıyım, değil mi? Bu gerçek değil. Olamaz... Kelimeler ağzından duraksayarak çıkıyordu. Reicheıı ı çevreleyen yoğun sıcağa rağmen, Claire ona ulaşmak istercesine elini kaldırdı. Öldüğünü düşünmüştüm Andreas. Üç ay önce yangının Barınağı yok ettiği günden beri... Öldüğünü sanıyordum. Reichen onun dokunmasına karşılık homurtuya benzer bir ses çıkarınca, Claire nefesini tutarak hemen elini geri çekti. Onunla temas ettiğinde muhtemelen alev alacak olan parmaklarını ovdu.

10 Kafasının karıştığı ve içine düştüğü dehşet ortadaydı. Tanrım, ne oldu sana? Elbette o bunu bilemezdi. Claire ile tanıştığında böyle değildi. Tanrım, o zaman her şey bambaşkaydı. Şu an içinde olan ateş o zamanlar soğuktu ve kendi bile bunun farkında değildi; otuz yıl önce bu güç işkenceyle ortaya çıkmıştı. Her şeyini almışlardı, içindeki bu lanetli gücü ortaya çıkaracak olan her şeyi. Bu ateş içinde uzun zamandır vardı ve herkesin iyiliği için bunu bastırdığını sanması ne ahmaklıktı. Ama o ateş hep oradaydı, önüne bir set çekilmişti ama için için yanıyordu. Var oluşunu reddetmeye çalışsa da parlamak için ufak bir fırsat arıyordu. Son otuz yıldır bir yalanı yaşıyordu ve gerçeği yalnızca o biliyordu. Artık asla eskisi gibi olamayacaktı. Wilhelm Roth un ihaneti, içindeki canavarı uyandırmıştı. Şimdi öfke ve kızgınlık, bu dehşetli yeteneği hayatına yeniden sokmuştu ve artık ateş içinde daima yanıyordu. Alevler onu yönetmeye başlamışlardı. Onu yok etmeye. Ve eşinin acımasız eylemlerinden dolayı Claire bu çirkin gerçeği kendi gözleriyle görüyordu. Hayır, asla eskisi gibi olamayacaktı. Ve öcünü alana kadar da durmayacaktı. Claire in gözleri kaygı ve acıma doluydu. Neler olduğunu anlayamıyorum Aııdre. Neden böyle davranıyorsun? Sana neler olduğunu anlat bana? Kadının sesindeki ilgi dolu tonu sevmedi. Roth un e indeıı bir şey duymak istemiyordu. Lütfen, konuş benimle Andre. And re. Reichen'a yalnızca o böyle hitap ederdi. Clai-re'deıı sonra kimsenin kendisiyle böyle yakınlaşmasına izin vermemişti. Kadının dudaklarında adının yankısı şimdi büyük bir acıydı. Reichen onu korkutup sindirmek için azı dişlerini çıkardı ama kadın pes etmedi, sorularına cevap istiyordu. Kim Andre... sana bunu kim yaptı? Reichen bir öfke dalgasının bedenine yayılmasına izin verdi, konuştuğunda sesi boğazındaki taşlar kadar sertti. Ailemi soğukkanlılıkla yok etmek için ölüm timini evimi gönderen piç. Wilhelm Roth. İmkansız, dedi Claire kendi kendine, bunu ne için dediği net değildi: Wilhelm in bu korkunç suçu işlediğine mi yoksa Reichen ın hayatta olup bir ölüm makinesine dönüştüğüne mi emin değildi. Yardıma ihtiyacın var Andre. Senin böyle davranmana her ne yol açtıysa, bugün ne yapmış olursan ol... yardıma ihtiyacın var. Ürkütücü ve karanlık bir sesle güldü. Hayvansı bir sesti, gözlerindeki vahşi bakışla uyumluydu. Öfkeliydi ve vücudunun zapt edemediği derecede büyük bir gücü vardı. Alevler kolları, bacakları ve göğsünden dalgalar halinde yayılıyordu ve yüzünü insana ait olmayan, canavarımsı bir şeye çeviriyordu. Yüce Tanrım. Öfkesi cehennem alevlerinin ta kendisiydi. Andre, diye fısıldadı acıyla. Biliyorum, üzgün olmalısın. Ben de senin için üzüldüm. Yani sana Barınakta olanları öğrendiğimde. 30 On beş can, diye inledi Reichen. Hepsi öldü. Çocuklar bile. Olayı ne zaman düşünse acı çektiğinden Claire gözlerini kapadı. Biliyorum Andre. Elbette olayı duydum. Berlin den bu haber gelince etraftaki herkes etkilendi. Korkunç, hayal edilemeyen bir trajedi- Kahrolası bir kan banyosuydu, diye bağırdı, sesi Cla-ire i susturmuştu. On beş masum can Wilhelm Roth'un emriyle katledildi. Hepsi onun emriyle öldürüldü. Hayır Andre, diye başını salladı Claire, şaşırmış halde. Böyle bir şeyi düşünmesine inanamıyordu. Bir patlama oldu. Koruma Birimi müfettişleri evin gaz girişinde çatlak olduğu sonucuna vardı. Kaza olduğuna kanaat getirdiler. Wilhelm in bunu yaptığını nerden-

11 Yeter, diye haykırdı. Eşini yalanlarla koruyamazsın. Hiçbir şey onu hak ettiği cezadan kurtaramaz. Öcümü alacağım. Claire güçlükle yutkundu. Wilhelm Roth un onurunun lekesiz olduğuna inanacak kadar saf değildi elbette. Soğuk bir erkekti, mesafeliydi ama acımasız değildi. İhtiraslarını gizlemeyen acımasız bir politikacıydı. Ama bir katil miydi? Andreas ın söylediği suçları işleyebilecek biri miydi? Hayır, bu mantıklı gelmiyordu. Claire asıl canavarın Wilhelm değil, Andreas olabileceğini düşündü. Yalnızca dumanı tüten geniş omuzlara ve yolun oradaki katliama bakması yeterdi. Aylar önce Andreas ııı yaşadığı Barınakta gerçekleşen ölüm ve yıkımdan çok da farklı değildi bu. Berlin deki yangın devasa boyutlardaydı. Tam anlamıyla bir kıyımdı. Duman en sonunda kalktığında, konaktan ve ıçıııde yaşayanlardan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Alevler hepsini yok etmişti. Tanrım... Claire ona dik dik baktı, adamın vücudunu saran ısı etratındaki havayı titreştirirken kalbinde bu canavara dair kötü düşünceler oluştu. Belki de Barınakta olanların bir açıklaması vardı. Belki de aniden bu hale gelmişti. Yoksa onun aklını başından alarak, bu korkunç yönünü ortaya çıkaran bir şeyler mi olmuştu? Andre, dinle beni. Ona doğru bir adım daha attı, ellerini barış ve sükunet dileyecek şekilde bir araya getirdi. Sana ne oldu bilmiyorum ama senin için elimden ne gelirse yapmak istiyorum. Adam bir lanet savurdu. Başından taşan sıcaklık yoğunlaşmış gibiydi, havaya keskin elektrikli bir cızırtı yayılıyordu. Claire onu avcuna alan bu delilik haline bir son verebileceği umuduyla devam etti. Konuş benimle, lütfen. Sana nasıl yardım edebilirim, söyle ve bu işi beraber çözelim. Eğer istiyorsan ben hazırım. Sesini sabit tutmaya çalışmasına rağmen, korku bir şimşek gibi bedeninde dolaşıyordu. Reichen azı dişlerini ortaya çıkaracak şekilde homurdandı. Kızgın amber rengi gözlerinin irisleri çoktan incelmiş ve iyice daralmıştı. O bir Soyluydu, doğasında avcılık vardı ama içindeki vampir Claire i hiç korkutmamıştı. Onu korkutan adamın diğer yönüydü, bu yönünü Claire daha önce hiç görmemişti. Bu gece olanlardan ve artık tanımadığı bu yabancıdan korkmuş halde olan Claire, ona doğru bir adam daha attı. Lütfen, bana güvenebileceğini bilmelisin. Sana yardım etmeme izin verecek misin Andre? 32 Lanet olsun, bana böyle seslenmeyi bırak! Reichen ın haykırışıyla sağındaki bir ağaç tutuştu. Claire uzun bir çam ağacının gövdesini yakan ateşe endişeyle baktı. Sıcaklık ani parıldamasıyla ona doğru geliyordu, yüzünü sanki fırındaymış gibi ısıtıyordu. Bunu uyarı mı yoksa tehdit amacıyla mı yapmıştı? Bu yanını kontrol edebiliyor muydu? Onun bunu yapabileceğinden emin değildi. Claire gözlerini, yakıcı bakışlarıyla onu takip eden Andreas'ın üzerinde tutarak alevlerden uzaklaştı. Bu gözlerde mantık adına bir şeyler aradı ama tüm görebildiği öfkeydi. Ve acı. Tanrını, bu gözlerde ne çok acı var Bana onun nerede olduğunu söyle Claire. Claire başını hafifçe salladı. Bilmiyorum. Söyle bana! Bir zamanlar dostu... aşkı olan bu yaratıktan birkaç adım daha uzaklaşırken, kafasını bir kez daha salladı. Bir zamanlar Andreas Reichen ın her şeyi olduğunu düşünmüştü. Şimdi ise kendi ölümüne baktığından emindi. Hem onun hem de Wilhelm in ölümü. Wilhelm i uzun zamandır görmüyorum. Bana işinden veya seyahatlerinden bahsetmez. Ama burada değil ve nerede olduğunu da bilmiyorum. Gerçek bu Andre. Reichen kendi adını duyduğunda yeniden haykırdı. Yakınlardaki başka bir ağaç mum gibi alev aldı. Sonra biri ve biri daha. Sıcaklık her iki yanında patladı, ateş gece göğüne doğru yükseldi. Claire çığlığını tutamadı. Etrafındaki orman tutuşurken bacaklarını harekete geçiren hayatta kalma içgüdüsünü de bastıramadı.

12 Andreas tan mümkün olduğunca uzağa kaçabilmek ıçiıı koştu. Yön algısı yaşadığı korkunun kaosunda kayboldu takat kaçabileceğini aslında ummuyordu. Andreas ın öfkesinin onun yaşamasına izin vermeyeceğinden emin olarak, teninde cehennem ateşinin kavuruculuğunu hissetmeyi bekleyerek koştu. Bu düşünceye rağmen hala koşuyordu. Ormanın bir köşesine varınca nefes nefese kalmıştı. Nefes nefese ve titrer vaziyette, ayakları sert zeminde tökezliyordu. Kafasını kaldırıp önünde belli belirsiz malikaneyi görünce, sevinçten neredeyse gözyaşlarına boğuldu. Arkasında karanlık ve belli bir mesafeden sonra alevlerin parıltısı vardı. Bir adrenalin dalgası kanına hücum etti ve Claire açık bahçe kapısından kale gibi yükselen malikanenin ön kapısına doğru koştu. Kapılar açıktı, güvenlik görevlileri aceleden açık bırakmış olmalıydı. Claire çabucak içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı, bütün sürgüleri ve kilitleri çekti. Üst katlara doğru koşarken telsiz telefonu kaptı ve üçüncü katın merdivenlerine doğru evinin mezarı olmaması için dua ederek koşmaya devam etti. Yolun yarısında Wilhelm in sekreterini ararken telefonda çevir sesi olmadığını fark etti. Ses yoktu, yalnızca bitmeyen bir sessizlik vardı. Kahretsin! Claire karşıdaki duvarın geniş penceresine doğru sürünürken telefonu elinden bıraktı. Camın diğer tarafında ne göreceğini kısmen tahmin edebiliyordu ama perdeyi açıp malikanenin geniş arazisine baktığında hala nefes nefesey-di. Siyah dumanlar uzaktan, ormanın içlerinden yükseliyordu. Turuncu ateş ağaçların zirvelerini aşıp yıldızlı göğü yalıyordu. Vc ormanın ortasında, beyaz ateş gibi, kör edercesine yoğun bir ışık parlıyordu. Andreas. Tüm bu ürkütücü ışığın kaynağı oydu. Peşinden gelecek miydi? Eğer gelirse Claire in kaçacak yeri yoktu. Ama o hareket etmiyordu. Claire de hareketsizdi. Bu ürpertici manzarayı seyrederken, ayakları yere çivilenmiş gibi pencere kenarında duruyordu. Saatler geçip yol ve ormandaki yangınlar sönmeye başlayıncaya kadar izlemeye devam etti. izledi... gece yavaşça şafağa dönerken, Aııdreas m öfkesinin parıltısı yanmaya devam etti. Onu neyin uyandırdığını bilmiyordu. Claire pencerenin serin camına dayanmış olan alnını kaldırdı. Ne kadar zamandır uyuduğunu bilmiyordu ama soluk bir pembelik ufukta belirmiş, sis perdesi ormanı ve zemini kaplamıştı. Ah, Tanrım... sabah. Dakika dakika gün ışığı daha da berraklaşıyordu. Ve Andreas tan herhangi bir iz yoktu. Dışarıdaki çimleri, kaldırımı ve çam ağaçlarını görmek için eğildiğinde Claire in nefesi camı buğulandırdı. O uyurken Andreas gitmiş miydi? Öylece çekip gitmiş miydi? Yoksa ölmüş müydü? Dün gece yaptıklarını gördükten sonra, bu düşüncenin neden göğsünde bir daralmaya yol açtığına bir anlam veremedi. Ama önce hayatta kaldığına şükretmesi gerektiğini kendisine hatırlattı Claire, hala merdivenlerdeydi ve malikanenin merkezine doğru yavaşça indi. Ön kapıdaki kilitleri açtı, antrede asılı duran korumalardan birinin paltosunu aldı ve giydi. Dışarıdaki çarpıcı sessizlik dikkatini çekti, hafif bir yağmur sesinden başka hiçbir şey yoktu. O kadar huzurlu ve sessizdi ki dün gecenin yalnızca korkunç bir düş olduğuna bile inandırabilirdi kendini. Ama sonra, sönmüş alevlerin kekremsi kokusunu aldı. Hepsi gerçekti ve kabustan beterdi. Burnu tanık olduğu şiddetin buruk anısıyla yandı. Claire çimlere doğru yürüdü. Ne alevlerin dün öldürülen Soylu erkeklere neler yaptığını görmek, ne de yükselen güneşin ne kadar çabuk onlardan geri kalanları sildiğine şahit olmak istiyordu. Uzun süre

13 ultraviyole ışınlara maruz kalmanın Soyluların aşırı hassas tenlerine ne yaptığını bilmesi Claire i ormanın derinliklerine sürükledi. Andreas ı son gördüğü yere doğru gitti. Sisin ve kavrulmuş zeminden tüten dumanının nerede başlayıp nerede bittiğini söylemek güçtü. Her şey ağır gri buğuyla kaplı görünüyordu. Claire sisin içinde yerdeki siyah yanık izlerini takip ederek ilerledi. Yanmış böğürtlen çalıları iskeletten eller gibi ona uzanıyordu. Dumanın ve yanmış bitkilerin kötü kokusu daha da yoğunlaşmıştı artık. Yeni bir keskin koku daha vardı, sönmüş alevlerin veya dün gece Andreas m vücudundan yayılan elektrikli keskin koku gibi değildi bu. Havada başka bir şeyler vardı. Taze, yeni bir sıcaklık. Yanan etin bayıltıcı kokusu. Ah, hayır. Yer kayıyormuşçasına yalpalayarak birkaç kaygılı adım attı. Yaşlı ağaç kökünün olduğu yere doğru, dün geceden belli belirsiz hatırlıyordu buıııı. Andreas oıııın saklandığı \eri havaya uçurup krater haline getirdiği yerdi bu. Dün gece durduğu nokta burasıydı. Ve gün doğmaya başlarken buradan ayrılmamıştı. Claire önünde sisle kaplı yerde duran geniş, koyu şekle ihtiyatla yaklaştı. Hareket etmiyordu, neredeyse nefes bile almıyordu. Etrafındaki ve içindeki yangın şimdi sönmüştü. Elbiseleri kavrulmuş ve yırtılmıştı. Derisi, güneşin ışınları yüzünden kabarıklarla kaplanmıştı ve cızırdıyordu. Şu anda o kadar da tehlikeli görünmüyordu. Karanlıkta gördüğü canavar değildi artık, şu an sadece bir insandı. Şu haliyle onu daha önce kimseyi sevmediği gibi sevdiğini anımsamak zor değildi. Ani ayrılıklarının acısını yeniden bu kadar kolay hissetmesi Claire i şaşırttı. O günler çok geride kalmıştı ama o zaman her ne hissediyorsa hissetsin, onun şu anda böyle acı çekmesine izin veremezdi. Her ne yapmış olursa olsun veya ayrıldıklarından bu yana ne hale gelmiş olursa olsun, onu güneşe terk edemezdi. Andrea, diye fısıldadı Claire, ona yaklaşıp yaralarını görünce daha da hassaslaşmıştı. Ah, Tanrım, Andrea... beni duyabiliyor musun? Reichen duyulamayan ama hoş olmadığı belli olan bir şeyler mırıldandı. Claire eğilip ellerini omuzlarına koyunca azı dişleri uzadı ve kapana kısılmış bir hayvan gibi böğürmeye başladı. Kalkmak zorundasın. Claire üzerine büyük gelen paltoyu çıkardı ve havaya doğru kaldırdı. Seni güneşten korumak için bununla örteceğim. Ama burada kalamazsın, yoksa ölürsün. Kalkıp benimle gelmelisin. Bunu yapacak mısın? Cevap yoktu ama Claire yavaşça onun açıkta kalan yerlerini örterken tepki de vermedi. Ayağa kalkabilir misin? Reichen, dişleri dudaklarının arasından görünürken ters ters baktı. Dikey haldeki gözbebekleri normal büyüklüğüne dönmemişti henüz ve irisleri o tanıdığı ela tonda değil, hala açık renkteydi. Tüm Soylular acıktıklarında veya duygusal tepkiler verdiklerinde bu şekilde dönüşüme uğrardı ama bu anlaşılmaz biçimde farklı görünüyordu. Daha şiddetliydi. Claire onun çoğu dermaglijlerini -her Soylunun derisinde bulunan karmaşık işaretleri- göremiyordu ama kollarında ve kıyafetinin yırtık yerlerinin arasından görülebilenler düzgün değildi. Bedeninin bazı yerleri içeriden kısa devre yapıyormuş gibi,gujleri çabucak renk değiştiriyordu. Ayağa kalk, dedi Claire bu defa biraz daha zorlukla. Yürümen gerekiyor Andreas. Şaşırtıcı biçimde adam ona itaat etti. Yavaşça yerden kalkmaya başladı. Claire elini uzattı ama o güçlükle de olsa tek başına ayakları üzerinde doğruldu. Claire paltonun onu daha fazla koruması için yavaşça düzeltti. Bu taraftan, dedi. İhtiyaç duyarsan bana yaslanabilirsin.

14 Claire onun bunu denemeye bile yanaşmadığını gördü. Acılı bir homurdanmayla yalpalayarak yanında yürümeye devam ediyordu. Kaplumbağa hızında ilerliyorlardı, ağaçların arasında malikanenin giriş kapısına doğru güçlükle gidiyorlardı. Andreas ayaklarına kurşun bağlıymışçasına yavaşça ilerlerken ön girişe vardılar. Claire kapıdaki merdivenlerde ona yardımcı olmaya çalıştı ama dokunuşu güneşten bile daha fazla zarar verecekmiş gibi Andreas onu iteledi. Claire de yardım etmeyi bırakıp gidip kapıyı açtı. O merdivenleri tırmanırken Claire de kapıyı tutuyordu ve en sonunda girişte yere düştü. Bir dizi üzerinde sürünmeye devam ediyordu, her adımında inlemeye başlamıştı. Lanet olsun, diye haykırdı, nefesi kavrulmuş dudakları arasından kesik kesik çıkıyordu. Andreas ın yüzü terli, ıslak ve yanıklarla doluydu. Şimdi nereye? diye sordu. Claire antrenin diğer tarafını işaret etti. Wilhelm in, burası inşa edildiğinde yapılan özel bir odası vardı orayı ama hiç kullanmadı... Claire, eski taş merdivenlerde sorun yaşayabileceğini düşünerek onun tam yanında yürüyordu. Serin karanlığa girdiğinde onun rahatlama sesini duydu. Görebilmek için yapay ışığa ihtiyacı yoktu ama Claire in zifiri karanlığa uyum sağlaması uzun sürdü. Andreas son merdiveni inip soğuk taş zemine ulaştığında ışık düğmesini bulup çevirdi ve onu izledi. Wilhelm in lüks süitine doğru gitmedi, yalnızca paltoyu çıkarıp bir kenara attı ve sonra kendini bırakıp yere uzandı. Claire hiçbir şey demedi, bir süre ne yapacağını bilemeden sessizce seyretti. Neden yaptın bunu? Adamın boğuk sesi gölgelerden hırıltıyla geldi ama bakışları amber parıltısıyla ürkütücüydü. Neden bana yardım ettin? Claire bu alevden sert gözlere karşılık vermekte zorlandı. Çünkü yardıma ihtiyacın vardı. Andreas alaycı bir şekilde cevap verdi. Sen bugüne kadar hiç aptal gibi davranmadın. Bugün böyle davranman için kötü bir zaman. Sözleri sertti ama Claire yalnızca omuz silkti. ' Sen de birkaç saat içinde onlarca insanı öldürmeyi düşünecek biri değildin. Andreas gözlerini yumdu, amber gözler uzunca bir süre kapalı kaldı. Dün gece ne yaptığını biliyor muydu? O haldeyken neler yaptığını anımsıyor muydu? Soylu erkek usulca bir lanet okudu ve yiizünü diğer tarafa çevirdi. Andre, diye mırıldandı Claire yavaşça. Yolunda gitmeyen her neyse, eminim sana yardım edebilecek insanlar vardır. Ama şimdi bunu düşünmek zorunda değilsin. Yapman gereken tek şey dinlenmek ve iyileşmeye bakmak. Burada güvendesin. Kimse güvende değil artık, diye mırıldandı Andreas. Claire e doğru döndü ve amber rengi gözleriyle onu olduğu yere mıhladı. Özellikle de sen Claire. Claire ne diyeceğini bilemeden uzun bir süre baktı ona. Korkmuyormuş gibi bile yapamadı. UV ışınlarıyla hırpalanmış da olsa karşısındaki kişi hala çok tehlikeliydi. Hala anlayamadığı korkunç bir güce sahipti ve ölümcül bir avcıydı. Beraber oldukları dört ayda Claire onu çok iyi tanıdığını düşünmüştü ama dün gece gördüğü korkunç tarafına hiç şahit olmamıştı. O zamanlar Aııdreas ın kendisini çok sevdiğini sanmıştı ama tek kelime etmeden hayatından çıkınca şoke olmuştu. Şimdi geri dönmüştü, otuz yıl sonra ve bir kez daha ona bakıyordu ama onu tanıyabilmesine imkan yoktu. Artık onun kim veya ne olduğunu bilmiyordu. Biraz dinlen, diyebildi en sonunda. Claire, gözlerinin üstünde olduğunu bilerek ayağa kalktı ve çıkışa doğru gitti. Kapıyı kapatmadan önce elektrik düğmesini çevirip, alt katı yeniden karanlığa mahkum etti. 41 Cl.uıe'ın elleri titriyor, kalbi şiddetle çarpıyordu. tanrım. Korkunç bir ham yaptnatmşımdır umarım. Kesin olarak bildiği tek şey Wiîhelm'ı bulması gerektiğiydi, hem de henıeıı.

15 Wılhehn Roth. Soy Eşi haber vermeden rüyasını böldüğünde, otobanda 120 km hızla gidiyor ve Jaguar XKR marka spor arabasının direksiyonun başında oral seks yaptırıyordu. Claire kaldırımdan gelip yolun ay ışığı vuran tarafında, çeyrek kilometre önünde belirmişti. Bir an Roth sanki hiç orada değilmiş gibi devam ederek ayağını gazdan çekmek istemedi, ona o eşsiz yeteneğinden nefret ettiğini ve bunu kullanmayı uzun zaman önce yasakladığını hatırlatmayı diledi. Ama dar yolda virajından hızla dönüp Claire in yüzünü yakından görünce, onun ne kadar üzgün olduğunu anladı. Belirgin şekilde endişeliydi. Her zamanki serinkanlı, sakin, aklı başında kadından eser yok. Claire farların ışığından gözlerini korumak için ellerini kaldırdı ve Roth fırsattan istifade ederek rüya eğlencesini sonlandırdı. Ucuz porno filmden hatırladığı çıplak sarışın tek bir düşünceyle ortadan kayboldu ama fermuarı açık kalmıştı ve Armani pantolonun içindenden fırlamış olan dirilmiş erkekliğiyse öyle kolay kaybolmayacaktı. Claire anlayabilir, diye bir kaygısı yoktu. Eşi yerini yıllar önce öğrenmişti ve uyurken aklının nerelere gittiği konusunda sorumlu tutulamazdı. Tam olarak ona etrafında rüya gezintilerine çıkmasına izin vermemesinin sebebi de buydu. Ayrıca basitçe mahremiyetinin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi onu rahatsız ediyordu. 42 Kızgın olan Roth, arabasını sağda sakin bir yere, Soy Eşinin önüne çekerken alelacele pantolonun düzeltti. Claire onun konuşmasını beklemedi ve böyle ortaya çıktığı için özür dilemedi. Wilhelm, korkunç şeyler oldu. Arabanın sürücü kapısına doğru eğilmişti, koyu renk gözleri endişe doluydu. Kır evine bir saldırı oldu. Roth çenesinin şaşkınlıktan ziyade öfkeyle gerildiğini hissetti. Saldırı mı? Ne zaman? Dün gece. Birkaç saat önce. Ve bunu şimdi mi duyuyordu? Hem de eşinden, emri altındaki ajanlardan değil. Roth kaşlarını çattı. Söyle neler oldu. Korkunçtu, dedi Claire gözlerini kapatarak. Her yerde alevler vardı... evin önünde ve yolda patlamalar oldu. O kadar duman ve kül. Kaçmaya çalıştık ama çok geç kalmıştık. Roth un öfkesi şiddetlendi. Neredesin şimdi? Evde... evimde. Hala kır evindeyim. Tamam, diye başını belli belirsiz salladı Roth. Oradaki ajanlardan ne haber? Neden olanları onlar açıklamıyor da sen anlatıyorsun? Hepsi öldü Wilhelm. Claire in sesi titredi, fısıltıya döndü. Bu gece buraya gelen kişi hariç herkes öldü. Roth sert bir küfür etti. Orada kal. Hamburg Barınağı ile temasa geçip seni oradan şehre getirmeleri için birini göndereceğim. Claire hızla araya girdi. Wilhelm... duymadın mı? Hamburg Barınağı artık yok. 43 Ne! Önce oraya saldırıldı. Geriye kimse kalmadı. Yalnızca bir Koruma Birimi ajanı yangından kurtuldu ve gelip bizim de tehlikede olduğumuzu söyledi. Roth hu haber sonrası ani bir sessizliğe büründü. Aile namına kimsesi yoktu; ne onu iktidardan devirmek isteyecek bir oğlu ne de onun kadar uzun yaşayabilmiş bir kardeşi. Hamburg da yönettiği topluluk pek de iyi olmayan birkaç yeğen, ev işlerine bakanlar ve Koruma Birimi n-den gelen küçük bir koruma birliğinden ibaretti. Hiçbirini doğru düzgün tanımıyordu aslında ve dürüst olmak gerekirse, kayıpları için yas tutmak dışında yapacak daha önemli işleri vardı. Üzgünüm Wilhelm, dedi Claire. Roth böyle bir şeyin olacağım tahmin etmesi gerektiğini hissetti. Aslında bunun başına geleceğini biliyordu. Bunu birkaç hafta önce, genellikle gayri resmi operasyonları yürüten Koruma Birimi ajanı

16 Berlin de öldürüldüğünü öğrenince anlamıştı. İkinci vahşi cinayet, kendi özel birliğinde gerçekleştiğinde birilerinin intikam peşinde olduğundan emin olmuştu. Bu konudaki tek sorun baş şüphelinin ölmüş olmasıydı. En azından birimden gelen rapor bu doğrultudaydı. O zaman Roth istihbarattan kuşku duymayı aklına getirmemişti; daha önemli bir iş için Montreal deydi. Bu iş hala onun önceliğiydi ama evine yapılmış bu saldırıya kayıtsız kalamazdı. Olayla ilgileneceğim, dedi Roth. Ve endişelenmene gerek yok, ben dönene kadar o bölgede kalabileceğin geçici bir sığmak için birkaç kişiyle görüşeceğim. 44 Tam olarak neredesin Wilhelm? Ajanlardan biri Almanya da olmadığını söyledi. Claire bir süre etrafına bakındı ve gözleri taşra otoban yolunun sivri granit taşlarına takıldı. New England da mısın? Yanki doğumlu Soy Eşi çok zekiydi. Ve kendi iyiliği için fazla meraklı. Roth yerini ne söyledi ne de dediğini inkar etti. Orada kal Claire. İyi olacaksın. Wilhelm, dedi yavaşça. Bize dün gece kimin saldırdığını biraz olsun merak etmiyor musun? Kimin, niçin saldırdığını bilmek isteyeceğini düşünüyordum. Roth ona dik dik baktı. Andreas Reichen, dedi Claire, tepkisini görmek için onu çok yakından izleyerek. Roth hiçbir şey belli etmeyecek kadar çok dikkatliydi; ne bir göz kırpması ne de kalp atışlarında bir hızlanma oldu. Bir süre sonra surat astı. Bir hayaletten söz ediyorsun Claire. Andreas Reichen ailesiyle birlikte geçen yaz Barınakları yerle bir olduğunda öldü. Roth kendisi için özel olan sebeplerden dolayı, o kibirli orospu çocuğunun o olaydan çok önce ölmüş olması gerektiğini düşündü. Claire kafasını salladı. O hayatta. O... değişmiş Wil-helm. içinde korkunç bir öfke var, anlamakta güçlük çektiğim bir güç. Buradaki ve Hamburg daki yangın ve patlamaları kim yaptı dersin? O yaptı. Kendi gözlerimle gördüm. Roth kuşkulu ve ilgili bir tavırla dinliyordu. Wilhelm, seni öldürmek istediğini söylüyor. O bana yaklaşamayacak bile, diye dalga geçti adam. O burada Wilhelm. Claire in bakışları yalvarır gibiydi. O burada, kilerde. Ne yapacağımı bilemiyorum. 43 Rotlı'un ütkeli küfürleri, rüyayı bölen elektronik bir mırıltıyla kesildi. Etrafı çarpılıp titreşti. Karanlık yol ve muhteşem yıldızlı gök titredi, Claire in görüntüsü onu uykusundan uyandıran ses dalgalarıyla yok olmaya başladı. Cep telefonum çalıyor, dedi Roth, ondan ayrılmaya hazır şekilde. Konuşurken içinde oturduğu Jaguar buhar oldu. Bu aramaya cevap vermeliyim şimdi. Claire'in bulanık görüntüsü ona ulaştı. Ya Andreas? Roth dişlerini sıktı, kadının on yıllar süren ayrılığa rağmen diğer Soylu erkeğe hissettiği açık yakınlık dikkat çekiciydi. Onunla ilgili gereken önlemleri alırken o pisliği evde tut. Burada onun yanında kalmamı mı istiyorsun? dedi Claire endişeyle. Ne kadar süre? Gerektiği kadar. Onunla ilgilenmesi için günbatımında başka birilerini göndereceğim. Ne demek istiyorsun? Adamlarının ona zarar vermesine izin vermeyeceksin, değil mi? Onun bu açık ilgisi Roth u iyiden iyiye öfkelendirdi. Adamlarım profesyoneldir Claire. Böyle bir durumda nasıl davranacaklarını bilirler. Detaylar konusunda endişe etmene gerek yok. Telefonunun sesi bir kez daha geldi ve Roth u bilinç haline geri döndürmeye çalıştı. Ya ben Wilhelm? diye mırıldandı Claire. Adamların gelene kadar Andreas ı nasıl burada tutacağım? Ne yapman gerekiyorsa onu yap, diye cevap verdi Roth. Onu birçok kişiden daha iyi tanıyorsun. Hafızam beni yanıltmıyorsa çok yakından. Eminim onu orada tutmak için bir yol bulursun. 46

17 Telefon bir kez daha çaldı ve Roth un gözleri Claire den ayrılarak gerçek dünyaya açıldı. Yatağının yanındaki telefonu kaptı. Evet. Bay Roth, dedi endişeli bir Soylu erkek hattın diğer ucundan. Ben Ajan Krieger, Berlin ofisinden efendim. Dün gece burada bir cinayet işlendi, Ajan Waldemar ın cesedi evinde bulundu. Boynu kırılmış. Ve... dahası efendim. Öyle görünüyor ki Hamburg Barınağı nda da bir olay oldu. Roth alayla cevap verdi. Ya öyle mi? Efendim? Güneş batar batmaz bir saldırı timi topla ve kır evime gönder. Orası da saldırıya uğradı. Şimdi Soy Eşim orada ve savunmasız halde. Yalnız ve sizin için Andreas Reichen ı tutuyor. Reichen mı? diye sordu ajan. Anlamıyorum efendim. Barınaktaki şu korkunç kazada ölmedi mi o? Roth parmaklarıyla telefonu sıkıca kavradı. Görünüşe göre hala sağ.,. şimdilik. Onun ortadan kaldırılmasını istiyorum. Onun öldüğünden emin ol ajan. Evet efendim. 5 Reichen sessizce başında dikiliyordu, kollarını Claire in uyuyakaldığı malikanenin misafir odasındaki berjer koltuklardan birine yaslamıştı. Karanlık kilerde uyandığında, nerede olduğuna veya buraya nasıl geldiğine dair en ufak bir fikri yoktu. Bazen pirokinetik enerjisini kullandıktan sonra böyle hissederdi. Ayrıntıları hatırlayamaz, etrafında olup bitenlere anlam veremezdi. içindeki ateş sönme fırsatı elde ettiğinde, onu ele geçiren vahşi kana susamışlık haricinde aklına pek bir şey gelmezdi. Kilerde kendine geldiğinde nerede olduğunu anlayamamış olsa da sonradan vanilya ve baharatın yumuşak izlerini fark etmişti. Claire. Kanının kokusu onu karanlıktan çıkarıp taş merdivenlere, onun şu an uyumakta olduğu odaya çekmişti. Kokusunu içine çekti, gözlerini kapatıp hoş hatıralara dalmak istedi ama bunun yerine yalnızca gözlerini kırptı. Onun gözkapaklarının ardındaki çabuk, ani hareketleri seyre daldı. Claire rüya görüyordu. Reichen onun ne kadar zamandır uyuduğunu veya rüyalarının onu nereye götürdüğünü merak etti, nabzı yaramaz bir tavşanınki kadar hızlı atıyordu. Susamış bakışları onun narin yüzünün güzelliğinden boğazının pürüzsüz altın tenine doğru kaydı. Boynunun sağ tarafına ilerlerken, Claire in küçük kırmızı doğum lekesinin yanında düzenli bir hareket olduğunu fark etti. Reichen m azı dişleri uzamaya başlamıştı bile ama şimdi Claire in nabzının çok yakınında gözyaşı ve hilal şeklindeki doğum izini görünce kalbi hızla çarpmaya başladı. İsa aşkına, dili damağı kurumuştu. Karnı sıkı ve boştu, kol ve bacaklarıysa hantal ve bitkindi. Dudaklarını yaladı, onun nabzının damarlarında bir davul gibi çınladığını hissedene kadar üzerine eğilmeye devam etti. Tanrım, susamıştı... o kadar derin bir susamışlıktı ki bu, neredeyse avcı olan gerçek benliğine geri dönecekti. Karşındakinin Claire olması onu durduran tek şeydi. Tadının nasıl olduğunu ne zamandır merak ediyordu? Kaç sefer bu denli yakınlaşmıştı, lanet olsun, bundan daha yakına hem de. Vaktiyle azı dişlerini onun kaymak gibi yumuşak tenine geçirmeyi her şeyden çok istemişti. Ama bunu hiç yapmamıştı, en ateşli zamanlarında bile buna yeltenmemişti. Tadına bakmayı ve kan bağı kurmayı ne kadar istemiş olsa da Claire'le o kadar ileri gitmemişlerdi. O bir Soy 49 Eşıydı. Gezegendeki Homo sapivns dişilerin büyük çoğunluğunun aksine, alışılmadık kan ve DNA özellikleri taşıyan az sayıda canlıdan biriydi.

18 Claire ve omııı gibiler vücutlarının herhangi bir yerinde kırmızı bir doğum iziyle doğar ve birtakım yeteneklerle donatılmış olurlardı. Diğer dişi insanların aksine, Soylu erkeklerle bozulmaz bir bağ kurup çocuklarını taşıyabilme kabiliyetine sahiplerdi. Bir Soy Eşi kanını Reiclıen ın türünden birine sunduğunda, bu paha biçilmez ve kutsal bir armağan olurdu. Ancak ölümle ayrılabilen bir bağ kurmuş demeklerdi. Reichen kendine yalan söyleyip bunu hiç düşünmediğini söyleyemezdi. Ama o yerleşik hayata geçecek türden biri değildi, özellikle de o zamanlar. Hovardalığı ve şimdi ona gülünesi gelen onuru, Claire den bir daha dönüşü olmayacak bir şeyler almasına engel olmuştu. Bu bir yudum kanının, nefes alıp verdiği müddetçe onun içinde yaşaması demekti. Her zaman ona bağlı kalacaktı ve her zaman onunla olacaktı. Kendine gelmekte olan aklının duman ve sis perdesi altında bile, Claire e olan açlığı söz konusu olduğunda kendini zapt etmesinin zor olduğunu anımsayabiliyordu. Ama hep dikkatli davranmıştı. Ne kadar zor olsa da kendini tutmuştu işte. Ama ya o zamanlar bu kadar kolay Wilhelm Roth'a kendini teslim edeceğini bilseydi...? Reichen bunu düşünerek hırıldadı. Öfkesi daha dinmemişti, bu yüzden ona olan susuzluğunu hemen giderme fikri onu eğlendirmiyordu. Aç gözlerini kadının nabzının ritmik atışından ayırmayarak onu kokladı. Teninin kokusu, derisinin altında akan kan kadar onu çekiyordu. 50 Hatırladığından daha güzeldi. Bu kadar yakından nefesini kesiyordu. Ona dokunmak için deliriyordu. Bu, öfke ve güneş ışığından çok daha kötü yakıyordu onu. Clairc i hala istiyor oluşu Reichen ı şaşırtmıştı. Eşinin onu yok etmek için yaptığı onca şeyden sonra hem de. Claire i hala kendisi için istiyordu. Reichen boğuk bir şekilde iç çekti, azı dişleri dudaklarını sıyırdı. Onu istiyordu ve Tanrfnın yardımıyla ona sahip olacaktı. Hayır, diye kükredi kendi kendine. Lanet olsun, hayır. Claire in gözleri açıldı ve korkuyla büyüdü. Nefes nefese, ondan kurtulmak için mümkün olduğunca uzağa çekildi ve aralarına bir koltuğu aldı. Koyu kahverengi gözleri adamın yüzünü inceledi; olan biteni yanlış anlamayacak kadar zekiydi. Reichen hala dişetlerini zonklatan beslenme arzusuna rağmen kendini tuttu. Tatlı rüyalar mı görüyorsunuz Bayan Roth? Hiç de değil, diye cevap verdi Claire, ona dik dik bakarak. Dün gece burada olanlardan sonra eminim uzun süre kabus göreceğim. Bir utanç sancısı içinde filizlendi ama bunu hemen unuttu Reichen. Tetikte olmalıydı. Eşine bir rüya ziyaretinde bulunmadın, değil mi? Birbirlerini en son gördüklerinden beri hayli zaman geçmesine rağmen özel yeteneğini unutmamıştı. Ctaire'in yanakları birazcık kızarınca, Reichen birbirlerine aşık oldukları o yoğun, tutkulu birkaç ay boyunca onun en erotik fantezilerinde nasıl gezindiğini hatırlayıp hatırlamadığını merak etti. Uyanık ya da rüyalarda paylaştıkları tek bir anı bile unutmamıştı ve lanet olsun ki unutmayı çok denemişti. Wilhelm onun rüyalarına davetsiz girmemden hoşlanmıyor, diye mırıldandı Claire. Yani reddetmiyorsun, diye cevap verdi Reichen. İlerleyip ellerini koltuğunun kollarına koyup, onu sıkıştırarak sorgulamasına devam etti. Nerede o Claire? Söyledim sana, bilmiyorum. Ama bir fikrin var, dedi Reichen, açlığa ve bedenlerinin yakınlığının onu baştan çıkarmasına karşı koyarak. Kadının sıcaklığını hissedebiliyordu ve bu onu iyileştiriyor, tenine alevle dokunuluyormuş gibi hissetmesine neden oluyordu. Onu bulacağım. Diğerleri kaçamadı, o da kaçamayacak. Tedirgin şekilde baktı Claire. Ne... diğerleri mi? Sadık köpekleri, masum canlara aldırış etmeden emirlerini yerine getirenler. Hepsini bir bir hakladım. Henüz onu haklayamadım. Onu sona sakladım, çünkü onun için geldiğimi bilmesini istedim. Yaptıklarının cezasını çekeceğini anlamasını istedim.

19 Claire yutkundu, hafifçe kafasını salladı.diin gece dediklerin, Wilhelm in Barınakta olanlardan sorumlu oluşuyla ilgili... yanılıyorsun Andreas. Yanılıyor olmalısın. Doğruyu söylüyorum. Doğru olamaz- Neden olmasın? diye bağırdı Reichen. Çünkü bu senin yalnızca tanınmış bir haydudun değil, aynı zamanda soğukkanlı bir katilin eşi olduğun anlamına gelecek diye mi? Claire in kaşları hafifçe yükseldi. Bunu elleriyle bir düzmeden fazla kişiyi öldüren birisi mi söylüyor? 52 Reichen bu hatırlatılınca sendeledi, tüyleri diken diken olmuştu. Birkaç adım uzaklaştı, sonra gergin bir şekilde odadan çıktı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Bunu umursamıyordu da. Dışarıda günışığı varken çıkamayacağını biliyordu ve şu anda kendini kafese kapatılmış gibi hissediyordu. Claire de onun peşinden gitti. Salonda, yaldızlı mermer zemindeki ayak seslerinden başka ses yoktu. Andreas, başına gelen onca şeyden sonra çok üzgün ve perişan halde olduğunu biliyorum ama bunu sonra halletmeye çalışalım. Şu an vücudunun UV yanıkları iyileşirken biraz huzur ve sükunete ihtiyacı var. Dinlenmeli- Amber bakışlarını ona çevirerek, Şu an ihtiyacım olan şey kan, diye haykırdı. Roth u bana vermekte bu kadar isteksiz olduğuna göre, senden bir şeyler almama da müsaade etmezsin sanırım. Claire in rengi soldu, afallamıştı; tam da Reichen ın istediği gibi. Reichen sabırsızca dolaşmaya devam etti, duvarlardaki muhtelif sanat eserlerini fark etti. Öfkeyle, içinde hala yanan ateşi daha fazla körüklemesi için Claire ve Roth un -aşk dolu çiftin- fotoğraflarını aradı. Sadece birkaç fotoğrafları vardı, bunlar da genelde Barınaktaki insanlar veya Koruma Birimi ajanları arasında veya çeşitli etkinliklerde gerçekleştirilen kurdele kesme törenlerinde çekilmişti. Hepsinde de Claire in gülümsemesi mükemmeldi, heyecanlı değildi ama memnun görünüyordu, kibardı artu mesafeliydi. Reichen bu gülümsemeyi bilmiyordu. Resmin üerını kaplayan cam kadar narindi. Rcichcn, Roth burada nerede çalışıyor? diye sordu, totoğratta donmuş olan mükemmel Claire den arkasında duran kadına dönerek. Eğer burada bilgisayarları veya dosyaları varsa görmek istiyorum. Burada öyle bir şey bulamazsın, dedi Claire, basit bir gerçeği dile getirerek. Wilhelm tüm kişisel işlerini Hamburg Barınağındaki ve şehirdeki bir ofiste yapar... bildiğim kadarıyla. İşle ilgili meseleleri hiç tartışmadık. Reichen şaşırmamıştı, homurdandı. Hızla koridora geçip başka bir odaya doğru gitti. Üstünkörü tasarlanmış bir oturma odasına göz gezdirdi, sonra krem rengi zarif oymalarla kaplı tavanı, parke zemini olan ve aynalı duvarlarıyla bir balo salonunun yanından geçti. Odanın arkasında siyah bir piyano vardı ve etrafındaki aynalı duvarların da etkisiyle ışık yüzeyinde oyunlar oynuyordu Bazı şeylerin değişmediğini görmek güzel, diye mırıldandı. Claire balo salonuna göz gezdirdi ama kafası karışmış görünüyordu. Piyano, dedi Reichen. Hatırladığım kadarıyla müziğe yetenekliydin. Claire ona bakarken hafifçe kaşlarını çattı. Ah, hayır... uzun zamandır çalmadım. Sanırım başka işlerle uğraşıyordum, daha önemli işlerle. Müzik artık hayatımın bir parçası değil. Sanırım öyle, dedi Reichen iğneli konuşarak. Seninle ilgili hatırlayacağım başka bir şey kaldı mı Claire? Aralarında uzun bir sessizlik oldu. Reichen onun dış kapıya, onun çıkamayacağı gün ışığına koşacağını düşündü. Ama Claire yerinde kaldı ve derin kahverengi gözleriyle ona bakmaya devam etti. Her zamanki gibi ısrarcıydı. Buna nasıl cüret edersin? Hayatıma girip onu mahvetmeni ben istemedim ama şimdi buradasın. Sana bir şey açıklamak veya hayatın beni nereye getirdiği konusunda kendimi temize çıkarmak zorunda değilim. Hayır, bunu yapmak zorunda değildi ve Reichen bu noktada haksızdı. Bu soruların cevabı onu Wilhelm Ro-th a götürmezdi. İkimiz de hayatımıza devam ettik, değil mi Andre? Sen kesinlikle ettin. Benim ne yapmamı bekliyordun? Çekip giden şendin, hatırlıyor musun?

20 Reichen onu terk edişini hatırladı: her şey bitmeden, hiçbir şey açıklamadan. Bunu yapmasının sebeplerini düşündü ve bir biçimde bunların hiçbiri artık önemli değildi. Tabii ki dün gece olanlardan sonra artık bunlar önemli olamazdı. Kalamazdım. Neden bunu yaptığını bile anlatamaz iniydin? Bir gün birlikteydik, ertesi gün tek kelime etmeden gittin. Yapmam gereken şeyler vardı, dedi Reichen. Tanrım, onu tanıdığı ve sevdiği her şeyden ve herkesten kaçmaya zorlayan kahredici korkuyu hala hissedebildiği için hiç mutlu değildi. Claire i son gördüğünde, olanlardan sonra onu bırakmaktan başka çaresi kalmamıştı. Ona zarar vermek istememişti ve yıllar sonra ilk kez içinde uyanan o korkunç gücü kontrol edebılene kadar onun veya başka birinin yanında olmak istemiyordu. Bu süre sonundaysa Claire i Roth a kaptırmıştı. Reichen umursamaz bir şekilde omuz silkti. Geri dönmüştüm Claire. Bir yıldan sonra, diye cevap verdi Claire sertçe. Ya da öyle duydum. Barınaktaki arkadaşlar senin sonunda Berlin e döndüğünü söylediler. Claire kafasını salladı, gözlerinde pişmanlık vardı. Geri döneceğini düşünmüyordum. Bu yüzden beklemedin. Bunu yapmış olmam için bir neden gösterir misin? Hayır, dedi Reichen usulca. Söylemek istediği çok şey vardı, söylemesi gereken belki de ama şimdi bunları konuşmanın anlamı yoktu. Claire haklıydı. İkisi de hayatlarına devam etmişlerdi. İkisi de ayrı hayatlar sürmüşlerdi ve bu hayatlar şu an şiddet ve kanla birleşmiş olsa da olmuş veya geçmişte olabileceklerle ilgili söyleyecekleri, hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Buraya tek bir neden için gelmişti: Wilhelm Roth a yaptıklarını ödetmek. Reichen bir kez daha yürümeye başladı. Claire çok yaklaşmak istemiyor gibi onu belli bir mesafeden takip ediyordu. Ne yapıyorsun? Söyledim sana. Eşinin yeriyle alakalı bilgi arıyorum. Ben de sana burada bulamayacaksın diyorum. Burası benim evim, onun değil. Reichen söylediklerini duymuş olsa da umursamadı. Yerden tavana kitaplıklarla dolu bir oda gördü ve içeri girdi. Andreas, dedi Claire arkasından. Lütfen, yeter artık. Bu kütüphane benim. Özel. İçinde kayda değer bir şey- Öyleyse şöyle bir bakmamın bir sakıncası yoktur, dedi Reichen, bu kadar kararlı olmasından kuşkulanarak. Ne saklıyordu orada? Kitap dolu rafları, küçük kanepeyi ve dün geceden beri hala yanmakta olan kırmızhambayı geçti. Odanın ilerisinde üzeri dağınık ceviz bir masa gördü. Ve masanın ötesinde geniş bir çalışma masası vardı, üstünde bir mimar modeli bulunuyordu. Reichen bunun, Claire in kusursuz gülümsemesi ve kusursuz eşi Roth la ahbaplarının fotoğraf çektirmesiyle sonuçlanacak bir Barınak projesi olabileceğini tahmin etti. Ama modele yaklaştıkça tüyleri diken diken oldu. Bu araziyi biliyordu. Biçimini, görünüşünü... ona verdiği hissi tanıyordu. Bu yer ona aitti. Modelde göl kıyısında bulunan yer onun Barınağının topraklarıydı. Daha doğrusu, Roth un ihaneti ve Reic-hen ın kendi umutsuzluğu burayı enkaz haline getirmeden önce, bir zamanlar burası onundu. Bu lanet olasıca şey ne? Claire onun yanma geldi, ifadesi kaygılıydı. Andreas, herkesin öldüğünü düşünüyordu. Bu mülk için hak iddia edebilecek mirasçı kalmamıştı. Berlin vampirleri arasında yapılacak bir müzayedede satılacaktı-

GECE YARISI KÜLLERİ. Lara Adrian. Çeviri Emrullah Ataseven

GECE YARISI KÜLLERİ. Lara Adrian. Çeviri Emrullah Ataseven GECE YARISI KÜLLERİ Lara Adrian Çeviri Emrullah Ataseven 4 Hepimizin içinde yaşayan anka kuşuna: güçlü, görkemli, yok edilemeyen. 5 6 1 BERLİN, ALMANYA Vampir, karanlıkta onu ölümün beklediğinden habersizdi.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Beulah, dedi Nannie, gitmeden gel de yastıklarımı düzelt, bu sallanan koltuk aşırı rahatsız. Tamam, hanımım, geliyorum hemen. Nannie derin bir iç

Beulah, dedi Nannie, gitmeden gel de yastıklarımı düzelt, bu sallanan koltuk aşırı rahatsız. Tamam, hanımım, geliyorum hemen. Nannie derin bir iç Tanıdık Bir Yabancı Beulah, dedi Nannie, gitmeden gel de yastıklarımı düzelt, bu sallanan koltuk aşırı rahatsız. Tamam, hanımım, geliyorum hemen. Nannie derin bir iç çekti. Gazeteyi aldı ve sosyete sayfalarını

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Kara Kışın Ortasında. 1. Bölüm. Tam Kara Kışın Ortasıydı ve küçük Limonlu

Kara Kışın Ortasında. 1. Bölüm. Tam Kara Kışın Ortasıydı ve küçük Limonlu 1. Bölüm Kara Kışın Ortasında Tam Kara Kışın Ortasıydı ve küçük Limonlu Bayır kasabası kardan ve buzdan oluşan bir battaniyenin altında kalmıştı. Baktığın her yerde kar ve buz vardı. Ağaçlarda kar ve buz.

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

TEHLİKELİ YOLCULUKLAR

TEHLİKELİ YOLCULUKLAR TEHLİKELİ YOLCULUKLAR Maun masanın sahibi, ciddi bakışlarını üstümden çekmiyordu. O izin verse ben de gözümden birkaç damla yaş çıkmasına izin verecektim. Doktorumun karşısında oturmuş, son sözlerini kavramaya

Detaylı

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı;

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı; Hisler körelir. Köreldikçe naçiz vücutta dans etmeye kalkışan ruhun etrafı kötülüğün demirden dikenleriyle çevrelenir. Her bir diken yastır ve mutluluğun katline en vefasız şekilde, acımasızca mührünü

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) 02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş ljelinek@uke.de HOŞGELDİNİZ Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) D-MCT: Uzay Pozisyonu Günün Konusu Davranış Hafıza Depresyon Denken Duyguların

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Kilisenin Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz 1. Sol taraftaki kapağı sadece çiftlikleri görene kadar açın. Kaz Cornelia uyandığında, gecenin karanlığı ile kaplı dağları günün kuş tüyü hafifliğindeki ışıklar aydınlatmaya başlıyordu. Orta ve sağ kapağı

Detaylı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

a) Gerinme: Sırtüstü yatar pozisyonda, eller yana açık, bacaklar düz iken bacakları aşağıya, kolları yanlara doğru iyice uzatmaya çalışın.

a) Gerinme: Sırtüstü yatar pozisyonda, eller yana açık, bacaklar düz iken bacakları aşağıya, kolları yanlara doğru iyice uzatmaya çalışın. BEL EGZERSİZLERİ 1) GERME HAREKETLERİ: a) Gerinme: Sırtüstü yatar pozisyonda, eller yana açık, bacaklar düz iken bacakları aşağıya, kolları yanlara doğru iyice uzatmaya çalışın. Aynı pozisyonda, kollan

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde Tuğrul Tanyol Beyaz at Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde Karanlık avlularda oturdum İçimde vahşi tamtamları inlerken ölümün Tüm putların

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR İŞYERİ EGZERSİZLERİ Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR EGZERSİZLERİ Günümüzde, özellikle endüstriyel toplumlarda aktif olmayan yaşam şekli, ergonomik olmayan çalışma koşulları ve İŞYERİEGZERSİZLERİ

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

Bir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı

Bir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı ...ZEDE Bir adam... Bel Plan (Görüntü adama doğru yaklaşıyor) Bir şehir... Geniş Açı Şehirde hayat akıyor... Ve insanlar... Geniş Açı Düşme görüntüsü Yüksek bir yerden düşme hissi, aşağıya doğru tilt...

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri)

ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri) ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri) 1. Doğru postür Ayaklar omuz genişliğinde açık, dizler hafif bükük, pelvis arkada, omurga düz, omuzlar dışarıda baş yukarıda dik olarak ayakta dur 2. Abdominal

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. NTİK SNDLYE 8 Genç adam, antika ile uğraşıyordu ve bu yüzden ülkenin en uzak yerlerini geziyor, beğendiği antika malları

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... Önce kelimeleri tek

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Eğilmeyen Adamlar

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Eğilmeyen Adamlar Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Eğilmeyen Adamlar Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

Şimdiye Kadar Neler Oldu?

Şimdiye Kadar Neler Oldu? Şimdiye Kadar Neler Oldu? Yüksek Cadılardan oluşan bir aile, Ejderha Kraliçe nin altı değerli güç mücevheriyle bezenmiş kolyesini çalana kadar Tulay topraklarında barış hüküm sürmekteydi. Mücevherleri

Detaylı

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak Öfkenin Gerçek Nedeni Ne? ÖFKE kıskançlık, üzüntü, merak,

Detaylı

tellidetay.wordpres.com

tellidetay.wordpres.com Peşin Alınmış Ücret Gecenin oldukça ilerlemiş bir vaktinde özel bir kliniğin önünde duran taksiden üç kişi indi. Şoför yarı baygın yaşlıca bir adamın bir koluna aynı yaşlarda görünen hanımı ise diğer koluna

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Uncle Grandpa kamyonetin direksiyonundadır. Direksiyonu çılgınca çevirmektedir. Uncle Grandpa

Uncle Grandpa kamyonetin direksiyonundadır. Direksiyonu çılgınca çevirmektedir. Uncle Grandpa kamyonetin direksiyonundadır. Direksiyonu çılgınca çevirmektedir. Geldik! DIŞ - BOVLİNG SALONU - GÜNDÜZ Kamyonet direkt bovling kulvarlarına DALAR. Tabela GICIRDAR ve ÇATIRTIYLA kamyonetin üstüne düşer.

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

AL-5000 ÇALIŞMA İSTASYONU KULLANMA KILAVUZU

AL-5000 ÇALIŞMA İSTASYONU KULLANMA KILAVUZU AL-5000 ÇALIŞMA İSTASYONU KULLANMA KILAVUZU 1 ÖNEMLİ BİLGİLER - LÜTFEN OKUYUNUZ.. Herhangi bir egzersiz proğramına başlamadan önce doktorunuza danışınız.doktorunuzu mevcut form seviyenizi değerlendirip

Detaylı

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta İnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 2 Düşünen ve Hisseden Varlık İnsan İkinci Kısım: Sosyal İnsan Geçen Hafta GEÇEN HAFTA Yanlılık BU HAFTA Sosyal Etki Tartışma Issız bir adada

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN n ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1 n Problem Avcıları Biz problem avcılarıyız. Benim

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Tanrı dan gönderilen Adam

Tanrı dan gönderilen Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı dan gönderilen Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Egzersiz 1 Yer Egzersizleri Yere sırtüstü uzanın. Dizlerinizi ayak tabanlarınız yere tam basacak şekilde bitişik olarak bükün. Kalçanızı mümkün

Detaylı

Bay Çiklet in Bahçesi

Bay Çiklet in Bahçesi 1. Bölüm Bay Çiklet in Bahçesi Bay Çiklet, kırmızı sakallarıyla ve bacakları birbirine dolanmış bir ahtapot gibi ters ters bakan, kan çanağı gözleriyle öfke dolu, yaşlı bir adamdı. Çocuklardan, hayvanlardan,

Detaylı

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. Başarıda İç Disiplin Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. İÇ DİSİPLİN NEDİR? Her zaman yaptığınız veya yapmak zorunda olduğunuz işleri iki şekilde yaparsınız:

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Bir ayakkabıyım ben, küçük kırmızı ve oldukça şirin. Gülmeyin gerçekten şirinim, inanmazsanız resmime bakın. Dün usta parmaklar son şeklimi verdi bana. Her şeyimle mükemmel olduğumu da konuştu ustalar

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BELİRTEN KELİMELER yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam şu otobüs birkaç portakal Yuvarlak masa : Yuvarlak sözcüğü varlığın biçimini bildiriyor. Yeşil erik : Yeşil sözcüğü

Detaylı