PNÖMOKONYOZ. Mütehassıs Dr. Erdoğan LOSTAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PNÖMOKONYOZ. Mütehassıs Dr. Erdoğan LOSTAR"

Transkript

1 413 PNÖMOKONYOZ Mütehassıs Dr. Erdoğan LOSTAR Dr. Erdoğan Lostar Almanya'da Hamburg München ve Freiburg üniversitelerinde "A\eslekî Hastalıklar" üzerinde ihtisas yapmış, 1958 Zogreb Milletlerarası İşçi sağlfğı seminerine Hükümetimiz delegesi olarak iştirak etmiş ve 1960 senesinde İngiltere Hükmetinin davetlisi olarak Newcastle Üniversitesinde laboratuar, klinik ve kömür ocaklarında " P n ö m o k o n i v z " ve diğer meslekî hastalıklar ve toz sayımları tekniği üzerinde kıymetli çalışmalar yapmış tıbbî araştırmalara iştirak etmiştir. Dr. Lostar 1961 senesinde de İskenderiye Milletlerarası İşçi sağlığı seminerine PnSmbkonivz ve kurşun zehirlenmeleri eksperi olarak katılmıştır. Memleketimizde Zonguldak havzasında toz sayımı ve diğer tıbbî araştırmalar yapmış olan izmirli genç doktorun madenci sağlığı için çok faydalı olan bu yazı serîsini okuyucularımıza sunabilmekle gurur duymaktayız. MADENCİLİK Bu hastalığın tetkiki, değişik cephelerden bakılırsa, bazı ufak tefek farklar arzeder. Ben, maden mecmuasında çıkacak bu yazı serisi için, sadece doktorları alâkadar eden karışık teoriler içersinde bogulmaktansa, bilhassa hastalığı önleme bakımından yapılan işler üzerinde daha fazla işlemek istiyorum. Eskiden beri silikozis, antrakozis siderozis, tabakozis, asbestozis, bisinozis gibi duyduğumuz tabirlerin yanı sıra son zamanlarda pnömokonyoz tabirini çok kullanmaktayız. Buna sebep, 1958 Genevre konferansında, yukarda saydığımız akciğer toz hastalıklarını pnömbkonyoz tabiri altında toplamak üzere kati karara varılmasıdır. Bu sebepten hayada bulunan tozlardan husule gelen akciğer hastalıklarını "pnömokonyoz" başlığı altında toplamaktayız. Latince "pnömo" hava "conis" ise toz mânasına gelmektedir. Tozlar umumiyetle organik ve inorganik olmak üzere ikiye ayrılırlar. Tehlikeli olanları inorganik tozlardır. Silikozis havada bulunan taş tozlarından husule gelmektedir. Yapılan muhtelif hayvan tecrübelerinde, eskiden kabul edilen teorinin aksine bir hakikat ortaya çıkmıştır. Havada bulunan ve teneffüs yolile akciğere giren taş tozlarının sertlikleri veya şekilleri bakımından akciğer alveollerini kolaylıkla kesmesi ve delmesinin bu hastalığa sebep teşkil ettiği yolundaki düşüncelerin yanlışlığı anlaşılmıştır. Alveollerin içerisine giren toz parçacığının, akciğer nesçinde fibröz doku husule getirerek nefes alma sahasını daraltması ve bu suretle nefes almayı zorlaştırması, ancak tozun kimyevi terkibine bağlıdır. Yani akciğere giren tozun sertliği ve şekli ne olursa olsun içinde "serbest silika" Sİ 0 2 ihtiva ettiği müddetçe akciğer nesçinde kimyevi bir değişikliğe sebebiyet vererek harabiyet yaratmaktadır. Son zamanlarda akciğer içersindeki harabiyeti immünizasyon teorisiyle izah etmek temayülü fazladır. Bu teorinin derinliğine ve akciğer nesçinde ne gibi patolojik değişiklikler yaptığının izahına girişmiyeceğim. Çünkü hadiseyle yalnız tıp mensubu uğraşmaktadır. Burada bilhassa tozların büyüklüğünden ve miktarından bahsetmek isterim. Toz büyüklüğünün tehlikeli sınırı 10 mikrondur. 10 mikrondan ufak olan tozlar bronşları ve bronşiolleri geçerek akciğer alveollerinin sathına kadar erişebilirler. 10 mikrondan büyük olan toz parçaları ise üst teneffüs yolunda bulunan tüyler vasıtasiyle tutularak dışarı atılırlar. 0,5 mikrondan ufak olan tozların durumu da münakaşalıdır. Çünkü bunlar havada suspensiyon halinde yüzmektedirler. Toz büyüklüğünün ehemmiyetini bazı fiziki problemleri düşünmekle daha kolaylıkla anlıyabiliriz. Tozun özgül ağırlığı ne kadar fazla olursa ve sathı ne kadar keskin olursa "düşme hızı" o kadar fazla olur. Bu hız toz büyüdükçe daha fazlalaşır. Bu suretle büyük toz parçacıkları kolaylıkla yere dü-

2 414 Dr. Erdoğan LOSTAR şebilecekleri için teneffüs edilen havada kalmazlar. İkinci bir fiziki hadise de tozun, havanın moleküler hareketine uyarak oradan oraya ufak hareketler yapmasıdır. Buna Brownian hareketler diyoruz. Toz parçacığı ne kadar ufak olursa havanın Brownian ha.. reketlerine o kadar fazla maruzdur. Bu fiziki olaylardan istifade ederek şu hakikatleri ortaya çıkarabiliriz mikron büyüklüğündeki bir parçayı burun hizası olan 150 cm. den bırakırsak, yere düşünceye kadar geçen zaman 5 dadikadır. Dsmekki 10 mikrondan büyük parçaların yere düşmesi için çok kısa bir zaman lâzımdır. Halbuki 3 mikron 150 cm. den yere 83 dakikada düşer. İşte üst teneffüs yollarının tüylerini nazarı itibara almasak dahi, düşme hızından dolayı büyük parçacıklar kolaylıkla teneffüs havasından kaybolurlar. Bunların derhal havayla burun içerisine girdiklerini kabul etsek dahi düşme hızları fazla olduğu için hava hareketini takip etmeyerek teneffüs yollarının kenarlarına çarparak oralarda tutulduğunu ve ifrazatla beraber dışarı altıldığım kabul etmek lâzımdır mikrondan ufak parçacıkların akciğer alveollerinin duvarlarına erişmesi imkânı yoktur. Çünkü düşme hızlarile Brownien hareketlerinin hızlan aynidir. Bu suretle akciğer alveolunun havası içersinde suspension halinde kalırlar ve havaya uyarak içeri dışarı gidip gelirler, fakat bir türlü alveol sathına erişerek akciğer nesçine giremezler. Yukardaki izahattan da anlaşılacağı gibi bizi alakadar eden toz parçacıkları 0.5 ilâ 10' mikron arasındaki parçacıklardır. Bir de "auto depuration" dediğimiz kendi kendini temizleme hadisesi vardır. Alveol içersine giren toz, miktar itibarile az ise, lenf deveranında duraklama yaratmıyacağı için trakea bronşial gangliyonlar dediğimiz lenf bezlerine kadar gelirler ve oradan ifrazat vasıtasiy. le arıza husule getirmeden dışarı atılırlar. Bu sebepten biz, tozun büyüklüğü kadar miktarı ve kimyevi bünyesiyle de alâkadar olmaktayız. Bütün bu söylediklerimizi enternasyonal rakamlara vurursak şöyle bîr neticeye varıyoruz : Tozun havadaki miktarı ölçülürse 0.5 ile 5 mikron arasındaki tozun tehlikeli sınırı şöyledir; kömür tozu için santimetre mikapta 850 rjarçacık, karışık tozlar için 650 parçacık, taş tozu için 450 parçacık, saf serbest silika için 100 parçacıktır. B urakamlar bilâhere anlatacağımız sayma metodlarma göre hesaplanmaktadır. Demek ki serbest silika ihtiva eden kömür tozlarının büyüklüğü ve ihtiva ettiği serbest silika miktarına göre, adetlerini saymak, bize madenlerimizin tehlike hududunu göstermektedir. Tehlikeli toz nevileri şöyle hülâsa edilebilir; Serbest silika kristallerini ihtiva eden taş tozları : * Quartz Trydimite Christobalit Mikro kristalin silika ihtiva eden taş tozlan : Calcedoin Flint Tripoli Amorf silika ihtiva eden taş tozlan: Diatomit (Çelik sanayiinde madenin soğutulmasında tehlikeli olur.) kullanılır, ısıtılınca Silis tozlan tehlikeli değildir. Yalnız bazı silikatlar (mika, sericite, feldspar) bazen akciğerde serbest silika gibi patolojik hadiselere sebep olabilir. Grafit ve talk serbest silika ihtiva ettiği müddetçe tehlikeli olurlar. Quartz, christobalit, trydimit en zararlı tozlardır. İçerlerinde bol miktarda serbest silika ihtiva ederler. Kömür madenlerinde kömür tozu, ihtiva ettiği serbest silika nisbetinde tehlikelidir. Mamafih, son zamanlarda yapılan etütler, saf kömür olan karborandum ile silikozis husule getirilmiştir. Bu mesele henüz tam aydınlanmamış olduğu için üzerinde durmıyacağım. Muhakkak ki kömür madeni ocaklannda asıl dava taş tozu ihtiva etmesi dolayısiyle, lâğımlardır. Bizim yaptığımız tetkiklere göre (tam sıhhatli bir istatistik vermeye imkân olmamakla beraber) Zonguldakta ki lâğımlarda taş tozu miktarı, dünya ölçülerine nazaran en az iki misli fazladır. Bunun sebeplerini bilâhere inceleyeceğiz.

3 415 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR"I HAKKINDA E. İLHAN Özet: Ultrabazık "Yeşil Kayaçlar", yani serpantinler ve benzeri, Türkiye'deki Alp kıvrımlarında çok yaygındırlar. İçinde bulunan kromit yataklarından dolayı madencilik bakımından da önemli olan bu kütlelerin jeolojisi, yaşı, yerleşme şekli ve tektoniği hakkında birbirine zıt olan birçok fikirler yayınlanmıştır. Şimdiye kadar elde edinilmiş olan bilgilere dayanarak, bu kütlelerin jeolojik özellikleri aşağıda gösterilen şekilde Özetlenİlebiiîr: Yeşil kayaçlar, Türkiye'de Güneydoğu Anadolu, Güney Anadolu ve 'Kuzey Anadolu - Ege zonlan olmak üzere belli başlı üç zonda teşekkül etmektedirler. Bu kayaçlar, büyük tektonik arıza zonlan boyunca yükselmiş ve yo! boyunca hiçbir kimyasal değişmeye maruz kalmamış olan ultrabazık "inisyal" magmadan ileri gelmektedir. Orojen sahasındaki "gevşetme fazlan" esnasında denizaltı indifalar tarafından yerleştirilmiştir. Yeşil kayaç zontannda görülen çeşitli "taneli olan" ve "taneli olmıyan" kayaç cinsleri aynı ınağmağmadan, aynı jeolojik olaylar esnasında ve aynı kütlelerde meydana gelmiştir. Strüktür farkları, magma bölümlerinin soğuma şeklîne bağlıdır. Yeşil kayaçlar ile beraber bulunan radiyolarit, şist ve flişîmsî renkli birikintiler, denizaltı indifalannm yarattıkları kimyasal, fiziksel ve jeolojik sedimantasyon şartlarının mahsulüdür. Anadolu'nun bu üç yeşil kayaç zonlannda görülen ultrabazık kayaçlar Mesozoîk'tîr. Gerek Türkiye'de, gerekse de Suriye, Yunanistan ve Yugoslavya'da, zonlarımızın jeolojik devamında bulunan bölgelerde yapılmış olan jeolojik müşahedeler bunu göstermektedirler. Anadolu Alp kıvrımlarına dahil bulunan, Hersinîyen orojenezinîn bakiyelerini taşıyan ve Paleozoik kayaçlarından müteşekkil olan bazı dip kıvrımlarında kısmen metamorfik olan Paleozoik yeşil kayaçlan vardır. Fakat bu kayaçların, Mesozoik kütleleri ve yukarıda zikredilen üç yeşil zon İle bîr ilgisi yoktur. Yeşil kayaçlar, yerleştirildikten sonra bazen çok şiddetli yatay tektonik hareketlere maruz kalmıştır; şu kadar J<i,.bu kayaçların bugünkü, bünyesi, yerleşme zamanındakinden tamamen farklıdır. Yeşil kayaç zonlannda görülen bazalt, tüf ve aglomera gibi "normal" volkanitlerden müteşekkil olan kütleler, Üst Kretase'den İtibaren çok genç jeolojik zamanlara kadar yeşil kayaç îndifalannı takip etmiş volkanik olaylar esnasında çıkmıştır. AU SUJET DES ROCHES VERTES EN TURQUIE % Résumé : Des "roches vertes" ultrabasiques sont extrêmement fréquentes en Turquie; les gisements de chromïte sont liés à ces roches. Des idées très différentes ont été émises au sujet de la géologie, de la mise en place et de la tectonique de ces roches. Ici, nous essayons de présenter les traits géologiques essentiels de ces roches, en nous basant sur ies données et observations géologiques disponibles: Les roches vertes forment trois zones principales, à savoir les zones de l'anatolîe Sud-Est, de l'anntolie Méridionale et de l'anotolie Septentrionale - Région Egéenne. Ces roches proviennent de magmas ultrabasîques montés lelong de zones d'accidents tectoniques importants et profonds; elles ont été mises en place au cours des éruptions sous-marines, probablement pendant des périodes de dilatation de la zone orogénique alpine. Le diverses roches '"'grenues" et "microgrenues" - comprises dans le cortège des roches vertes proviennent d'un seul magma, elles ont été mises en place au cours des mêmes événements géologiques et se trouvent, ensemble, dans les mêmes corps de roches vertes. Les différences de structure sont dues aux procé-' dés de refroidissement différents dans les sections diverses de ces corps.' Les sédiments bigarrés rencontrés ensemble et autour des roches vertes, tels que radiolarites> schistes et flysch, sont le produit des conditions de sédimentation régnant dans la période des éruptions sous-marines. Les roches ultrabasiques visibles dans les zones vertes anatolîennes appartiennent au Mésozoique. C'est démontré par les études et observations faites en Turquie et dans les zones vertes lîmitrophefs en Syrie, Grèce et Yougoslavie. Des roches ultrabasîques, en partie fortement dynamométamorphisées, existent dans quelques plis de fond des zones alpines ayant conservé des vestiges du.: plissement hercynien Mais ces roches.sont intimement, liées à des terrains Baléozïques et ne sont point en relation avec des terrains mesozoiques. Les roches vertes ont été exposées, dans quelques secteurs, à des mouvements tectoniques horizontaux très forts; de la manière que le bâti actuel de ces

4 416 E. İLHAN roches est complètement différent de celui datant de la succédé, entre le Crétacé supérieur et des période après la mise en place de ces roches. périodes assez récentes, à la montée des magmas Des basaltes, andésites, tufs et agglomérats néocrétaces éocènes ou "jeunes" rencontrés dans les zones vertes, sont les produits d'une activité volcanique ayant ÏÏH Giriş: Anadolu Alp Kıvrımlarında, genel olarak "serpantin" demlen, fakat bilimsel ismi "yeşil kayaç" olan ultrabazik, (yani mineralojik tertibi bakımından bazalt cinsinden olan) kayaçlardan, kırmızı veya yeşilimsi silisli sedimanlardan, çeşitli şist, marn ve grelerden müteşekkil olan kütleler çok yaygındırlar. Türkiye'nin tektonik yapısı için çok karakteristik olan bu "yeşil seriler" madencilik için de önemlidirler: kromit madenleri bu yeşil kayaçlar içinde bulunur. Bu kayaçların yerleşmesini takip etmiş olan çeşitli volkanik olaylar sırasında bazı bakır (meselâ: Ergani Madeni) ve demir yatakları; ultrabazik kayaçlarm tahallülünün sayesinde birçok manganez ve belki de boksit madenleri meydana gelmiştir. Türk ve yabancı bilim ve teknik elemanları tarafından "Yeşil kayaçlar" hakkında birçok etüt ve yayınlar yapılmış ise de, bu kayaçlarm yaşı ve yerleşme şekli hakkında henüz sarih bir neticeye varılamamıştır. Bu konular hakkında birbirine tamamen zıt olan birçok fikirler mevcuttur. Bu durumun sebepleri kısaca şunlardır: (1) Genel olarak, yeşil kayaçlar tektonik bakımdan çok karışık olan zonlarda bulunur; bu kayaçlar ile tabanı ve tavanında bulunan sedimanlar arasındaki kontaktlar tektoniktir; yeşil kayaçlar, çeşitli stratigrafik serileri kaplamakta ve kendileri muhtelif stratigrafik kütleler tarafından örtülüdürler; yaşı hakkında direkt stratigrafik bir tayinin yapılması hemen, hemen imkânsızdır. (2) Türkiye'deki yeşil kayaçlar hakkında etüt ve yayın yapmış olan, ekseriyetle jeolog olmıyan yabancı uzmanlar, muayyen yatakların etüdü için kısa bir müddette Türkiye'ye gelmiş, ancak mahdut bölgeleri görebilmiş ve memleketimizin bütün yeşil kayaç zonlarını toplu bir şekilde etüt etmek imkânını bulamamışlar. Böylece, bazı nazariyelerin tesiri altında kalarak, Türkiye'deki yeşil kayaçlarm yerleşme şekli ve yaşı hakkında yanlış veya noksan hükümler vermişler. (3) Bilimsel çalışmalarda (bir şahsî rakibinden veya başka bir millete mensup olan bilginlerden farklı neticelere varmak gibi) şahsı hevesler çok önemli bir rol oynamaktadırlar.' Bu makaleyi hazırlayan, Türkiye'nin jeolojisi ve madencilik çalışmaları için aynı derecede önemli olan "yeşil kayaç problemi" hakkında şimdiye kadar toplanmış olan bilgileri izah etmek istiyor. Bu hususta, Türkiye'de yaptığı 24 yıllık çalışmaları esnasında elde ettiği şahsı müşahedeler ile başka jeologlar tarafından Türkiye, Kuzey Suriye, Yunanistan ve Yugoslavya'da yapılmış olan etütlerden istifade etmiştir. I Yeşil kayaçlarm coğrafik dağılışı: Yeşil kayaçlar, Türkiye'de belli başlı olan üç zonda bulunur: ^^ (1) Kuzey Anadolu Kıvrımlarının iç (güney) kısmında, doğuda Tuzluca civarından batıda Eskişehir civarına kadar uzanan, burada Ege Ara Kıvrımlarında Kütahya, Bursa, Çanakkale Yarımadası ve Akhisar bölgelerinden geçerek İzmir bölgesine kadar uzanan Kuzey ve Batı Anadolu yeşil kayaç zonu.- (2) Güney Anadolu Kıvrımlarının iç (kuzey) kısmında doğuda Aras vadisinden batıda Datça yarımadasına kadar uzanan Güney Anadolu yeşil kayaç zonu. (3) Güney Anadolu Kıvrımlarının dış (güney) kısmında doğuda İran sınırından batıda İskenderun Körfezine kadar uzanan Güneydoğu Anadolu yeşü kayaç zonu. Kuzey Anadolu - zonu doğuda İran ve Rusya'ya, batıda Vardar zoıiuna; Güney Anadolu zonu doğuda İran'a, batıda Yunanistan'- in Pindos - Subpelagonien zonuna ve Yugoslaviya'daki yeşil kayaç zonlanna; Güneydoğu Anadolu zonu ise, doğuda İran - İrak Kıvrımlarına devam etmektedir; bu üçüncü zonun bir batı devamı belki Kıbrıs'ta bulunur. II Yeşil kayaçlarm teşekkülü: Bu kütleler, şu kayaçlardan müteşekkildirler :

5 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR»' I HAKKINDA 417 (1) Ultrabazik magmatik kayaçlar: Mineralojik bakımdan, "yeşil kayaçlar", harzburgit, dunit, melafir, spilit, diyabaz, gabbroid vé dioritik kayaçlardır; strüktürel bakımdan tamamen "lâv" halinde bulunan "mikrolitik olan" kayaçlar yanında "taneli" ("grenu") «olan ve plütonik kayaçları andıran kayaç tipleri mevcuttur. Bu kayaçlar, az, çok serpantinleşmiş olabilirler. (2) Silisli sedimanlar: Silis muhteviyatı çok fazla olan, bazen tamamen silekse geçen, bazen fosilsiz olan, bazen içinde (Radioler ve Diatome'ler gibi) silis kabuklu tekhüçreliler bol olan yeşil veya kırmızı "radiyolarit"; yer, yer normal sedimanlara geçer. (3) Az, çok dinamometamorfize (yanı tektonik tazyiğe maruz kalmış) olan flişimsi sedimanlar (serisitli, kloritli, killi şist, gre,' marn). (4) Tektonik olaylar sırasında "yabancı bloklar" olarak yeşil seriye sıkıştırılmış olan kalker blokları. (5) Yeşil kayaçlarla birlikte bulunan, fa. kat bu kayaçlardan genç olan muhtelif lâv, tüf ve bloktüfleri (aglomeralar) ; bu kayaçlar, yeşil kayaçların yerleşmesini takip etmiş olan volkanik olaylar sırasında meydana gelmiştirler. Kimyasal teşekkülü ile ilgili olarak, bu kayaçların isimleri üzerinde de durmalıyız: Yukarıda zikredilen kayaçlardan müteşekkil olan bu serinin yerleşmesinden sonra, tektonik olaylar sırasında az, çok geniş ve şiddetli plan bir serpantinleşme vukua gelmiştir. Yani, bu serpantinleşme, bir nevî metamorfizmadır. Buna göre, bütün bu seriye "serpantin" veya "ofiyolit" denilmesi doğru değildir (Latinceden gelen "serpantin" kelimesi gibi, eski Yunanca'dan alman "ofiyolit" kelimesinin mânasıda "yılantaşı" dır; serpantinleşmiş bazı kayaçların rengi ve "desen"inin yılan derilerine benzemekte olduklarından dolayı). Magmatik.kayaçlarla birlikte bulunan sedimanların geniş ölçüde şistleşmiş ve silisleşmiş olduklarından dolayı, bazı jeologlar bu kütleler için "şist - sileks zonu" ("zone de schistes et cornéennes"; "schiefer-hornstein zone") terimi kullanmışlar. Türkiye'de "Orojenik fliş zonu" kullanılmıştır (yeşil kayaçların daima orojen bölgelerinde ve ekseriyetle flişimsi sedimanlarla birlikte bulunmalarından dolayı). Burada çalışan yabancı petrol şirketleri "şimşim formasyonu" diyorlar (Şimşim, Hataym yeşil kayaç bölge- ' sinde bulunan bir köydür) ; serinin karakteristiğini izah etmiyen bu terim manasızdır. En iyi terimler, her halde "Yeşil kayaç serisi", "Yeşil seri", "Yeşil kayaç zonu" veya "Yeşil zon" dur. İsmi ne olursa olsun, ultrabazik kayaçlar, beraber bulunan tipik sedimanlar ve volkanik kayaçlar ile birlikte yekpare bir jeolojik ünite'dirler. Bütün bu kayaçlar beraber mütaala edilmeli ve beraber jeolojik haritalarda gösterilmelidir. Her ne kadar M. T. A. mn bazı yabancı jeologları (Kaaden- Metz, 1954) bu ünite'yi kaldırmak istemişlerse de, bunun jeolojik bakımdan mümkün olamıyacagı ispat edilmiştir (Colin - Holzer 1957, Bruniı 1961). III Yeşil kayaçların menşei ve yerleşme şekli: Yeşil kayaçların menşei hakkında he- men, hemen hiç bir fikir ayrılığı yoktur: Bu kayaçlar, küreiarzm derin kısımlarından gelen "inisyal" (yani hiçbir kimyasal veya mineralojik değişikliğe maruz kalmamış olan) magmadan ileri gelmekte ve bu magmanın çok büyük ve derin tektonik arızalar boyunca yeryüzüne kadar yükselmiştir. Bu magmaların çıkması, orojenik kıvrılma (sıkıştırma) olaylarını takip eden gevşetme fazları sırasında kolay olduğu tahmin edilebilir; büyük tektonik arızalar belki de bu fazlar sırasında açılmıştır. Derin ultrabazik magmaların yeryüzüne kadar yükselmesini temin eden büyük ve derin tektonik arıza sistemleri daha ziyade büyük orojenik kıvrılma hareketleri esnasında orojen bölgelerinde meydâna gelebilirler. Bundan dolayı, yeşil kayaçlar orojen bölgelerinde ve bilhassa bu bölgelerin en şiddetli hareketlere maruz kalmış olan orta (iç) kısımlarında fazla yaygındırlar. Yani, Alp orojenez bölgesine dahil olan Anadolu kıvrımlarında yeşil kayaçların bol olması, normal bir jeolojik olaydır. Bundan başka, dünya ölçeğinde büyük olan bazı fay sistemlerinde yeşil kayaçlara raslanılır. Meselâ Rodezya kromitlerini taşıyan yeşil kayaçlar, kuzeyde Maraş'ta başlanan, güneyde orta Afrika'ya kadar uzanan büyük bir çukurluk sistemi ile ilgilidir. Atlas Denizinin kuzey - güney ekseni ve büyük bir arıza zonu olan orta Atlas Eşiği üzerinde

6 418 È. İLHAN de loğların alınması sırasında yeşil kayaç parçaları çıkarılmıştır. Yeşil kayaçlarm yerleşme şekli hakkında derin görüş farkları mevcuttur: (1) Bazı Amerikalı ve İsviçreli petrograflarmm tesiri altında kalanlara göre, yeşil kayaçlar büyük bàtolitleri teşekkül etmektedirler. Bu bàtolitler ancak ince bir sediman örtüsü ile kaplıdırlar. Bazı M. T. A. yayınlarına eklenmiş olan kesitler, bu fikirlere göre çizilmiştir (meselâ Blumenthal, Borchert 19). (2) Son zamanlarda Hatay - Kuzey Suriye (Dubertret) ve Yunanistan - Yugoslavya bölgelerinde (Brunn, Auboin) elde edinilmiş olan bilgilere göre, yeşil kayaçlar danizaltı indifaları sırasında denizin dibinde yayılmış olan lâvlardır. Bu lâvlar daha eski sedimanları örter ve daha genç sedimanlar tarafından kaplıdırlar. Bu lâv kütlelerinin kalınlığı, deniz dibinin reliyefine bağlıdır: lâv-. larm yığılmasına elverişli olan çukurlarda 'kalın kütleler, düz sahalarda ise ince lâv akıntıları meydana gelmiştir. Kalın kütlelerin sathî (dış) kısımlarında bulunan magma ile ince akıntıları teşekkül eden magma, deniz suyu ile temasa girince derhal soğuyarak, hiçbir "taneli" strüktürü göstermiyen "mikrolitik" (diyabaz, spilit, melafir gibi) kayaçlar haline gelmiştir. (Balkan jeologlarının "Diyabaz - silis formasyonu"). Buna mukabil, kalın lâv kütlelerinin iç kısımlarında bulunan magma yavaş soğuyarak plütonik kayaçları andıran "taneli" ("grenu") kayaçları meydana getirmiştir. ("Ofiyolit formasyonu"). Demek. mikrolitik ve taneli kayaçlar aynı kütle içinde bulunup, aynı zamanda ve aynı jeolojik olay sırasında meydana gelmiştir. Strüktür farkı ancak lâv kütlelerinin kalınlık ve ebat farklarından ileri gelmektedir. Bu durum, Dubertret tarafından Kuzey Suriye ve Hatay'da, Auboin, Brunn ve Mercier tarafından Yunanistan'da bariz bir şekilde tesbit edilmiştir. Türkiye'de ise bu hal, Hatay'dan başka Besni ve Çermik bölgelerinde görünür. Yeşil kayaçlarm denizaltı indifalarmın mahsulü oldukları, başka bölgelerde de tesbit edilmiştir. Akdeniz havzasında çalışan bir çok jeologların bu hususta mutabık kaldıkları, * meselâ Umman Yarımadasındaki Mesozoik yeşil kayaçlanmn durumunun başka bir şekilde izah edilemiyeceği ve - uzak bir bölgeden gelen bir misal olarak - Pasifik'te Yeni Kaledonya Adalarındaki Tersiyer yeşil kayaçlarmm de çok geniş denizaltı indifaları sırasında yerleştirildikleri, 1952 de Evrensel Jeoloji Kongresinde yapılmış olan görüşmelerden anlaşılır (19 cu Evr. Jeol. Kongresinin raporları, cilt XV, Cezayir, 1954). (3) Silisli sedimanlar ("radiyolarit") ise, lâvların çıkması sırasında ve çıkmasına müteakip biriktirilmiştir :, lâvların tabanı ve tavanında ve lâv kütleleri etrafında bulunur. Denizaltı indifalarm sayesinde deniz suyunun idrosilikat muhteviyatı birden arttırılmıştır; aynı zaman, bu silikat bolluğu, silis kabuklu veya iskeletli olan tek hücrelerih (Diatome, Radiyoler'ler) çoğalmasını teşvik etmiştir. İdrosilikatlar kimyasal olaylar sırasında teressüp edilmiştir; aynı zaman denizin dibinde sayısız silis kabuklan toplanmıştır. Radiyolaritlerin menşei budur. Gayet tabiî olarak bu silisli çökeller lâvların örttükleri sahadan daha geniş olan bölgelerde yayılmıştır; lâv sahalarından uzaklaşınca yanal olarak normal sedimanlara (kalkere veya marn ve şeyllere) geçmektedirler. (4) Bazı jeologlar, (meselâ M. T. A. da Colin - Holzer, 1957) yeşil kayaç kütlelerinde bulunan kayaçları menşei itibariyle birbirinden farklı olan iki kısma ayırmaktadırlar: mikrolitik kayaçlar denizaltı indifalar, fakat taneli olan kayaçlar daha sonra vukuagelmiş olan entrüzyonlardır. Halbuki Auboin, Brunn, Dubertret ve Mercier'nin yukarıda zikredilmiş olan eserleri, bütün bu çeşitli mikrotaneli (mikroloitik), taneli (grenu) ve kaba taneli (doleritik) olan kayaç cinslerinin yekpare kütleler içinde bulundukları, ve birbirine geçmekte oldukları, yani bu kayaçlarm aynı zamanda ve aynı jeolojik olay sırasında yeryüzünde yerleştirildiklerini gösterir. Dubertret tarafından Kuzey Suriye - Hatay bölgesinde ve Mercier tarafından Vardar bölgesinde yapılmış olan petrografik etütler de bu durumu teyid etmektedirler. Jeolojik ve madencilik bakımdan bu yerleşme şekli de önemlidir: mikrolitik kayaçlara sonradan girmiş ve kontakt yapmış küteler yoktur. Lâvlar altında normal sedimanlar bulunur; tavanında da herhangi bir kontakt metamorfizması yoktur. Batolit (entrüzyon) halinde olsa idiler, altında sedimanlar bulunmıyacaktı ve tavanında kontaktmetamorfik bir saha olacaktı.

7 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 419 IV Yeşil kayaçların yaşı: Yeşil kayaçların yeryüzüne çıkmasının ve yerleşmesinin muayyen tektonik olaylara bağlı olduğu yukarıda izah edilmiştir. Gerekli olan tektonik olayların muhtelif yerlerde ve muhtelif jeolojik devirlerde tekrarlandıklarına göre, yeşil kayaçlar dà muhtelif zamanlarda meydana gelmiştir. Alp orojenezi sırasında yerleşmiş olan Mesozoik yeşil kayaçlarımn ve ilgili olan sedimanlarınm aynı olan Paleozoik yeşil kayaçlan, radiyolaritleri v.s. hersiniyen orojenezi sırasında meselâ Ural Dağlarında, Kaledoniyen orojenezi sırasında meselâ Oslo civarında meydana gelmiştirler. Anadolu'da da geniş bir Hersiniyen kıvrılma hareketi vukua gelmiş olduğuna göre bu paleozik kısımları muhafaza edilmiş bulunan arazi kısımlarında elbette Paleozoik yeşil kayaçlan bulunabilir. Diğer taraftan, Alp oroj enezinin şiddetli kıvrılma fazları da Anadolu'nun her tarafında aynı zamanda vukuagelmemiştir: Kıvrımlarının iç kısımlarında Orta Kretase'de başlanıp tedricen dış kısımlarına doğru yayılmıştır. Meselâ Güney Anadolu kıvrımlarının dış kenarında en şiddetli kıvrılma hareketi Üst Tersiyerde olmuştur. Buna göre, kıvrılma hareketlerinden önce vukuagelen ve yeşil kayaç magmalarının çıkmasını temin eden gevşetme olayları da her yerde aynı zamanda olmamıştır; kıvrımlarının iç kısımlarında Jurasik veya Trias'ta, dış kısımlarında ise Kretase'de vukuageldikleri beklenilebilir. Demek Anadolu orojenez sahasının muhtelif bölümlerinde raslamlan yeşil kayaçların yaşı aynı olması şart değildir. Yeşil kayaçların yaşını münakaşa ederken, bu ihtimaller göz önünde tutulmalıdır. Biz, burada önce yeşil kayaçların Mesozoik olmalarına dair müşahedeleri işaret edeceğiz. Sonra, bu kayaçların Paleozoik oluşu hakkında ortaya atılan fikirleri münakaşa edeceğiz. Yeşil kayaçların Mesozoik oluşu hakkında müşahedeler: Yeşil kayaçların bulundukları zonların tektonik yapısının çok karışık olduğundan dolayı, bu kayaçlar ile taban veya tavanındaki sedimanlar arasındaki stratigrafik kontaktlar çok nadiren muhafaza edilmiştir. Yani, bu kayaçların yaşı hakkında "direkt" bir müşahedenin yapılması güçtür. Buna mukabil, "indirekt" bir yaş tahmininin yapılmasına elverişli olan bilgiler fazladır. (1) Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonu: Bu zonun tektonik bakımdan nisbeten sakin olan bazı kısımlarında yeşil kayaçların yaşı direkt olarak tesbit edilmiştir. Hatay ve bitişik Suriye topraklarında, yeşil kayaçlar fosilli Alt Maestrichtien veya Kampanien marnlarını örtmektedirler; kendileri fosilli Üst Maestrichtien marnlan tarafından örtülüdürler; ' yeşil kayaçlar burada? Maestrichtien'dirler. Durum Yayladağ civarında bariz bir şekilde görünür (Dubertret). Buna benziyen- bir durum Diyarbakır'ın batısında, Çermik civarında da mevcuttur: yeşil kayaçlar burada Maestrichtien marnları içinde büyük bir ardeseyi teşekkül etmektedirler. Besni ilçe merkezinin 1 km. batısında aşağıdan yukarıya doğru şu kesit görünür: (a) Yeşil kayaçlar; (b) ince yeşil kayaç çakıllarından ibaret ve kireç çimentolu olan bir konglomera; (c) Maestrichtien mikrofosillerini taşıyan kalker; konglomera, yukanya doğru kalkere geçer. Yeşil kayaçların tabanında Üst Kretase marnları ("Germav formasyonu") vardır. Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonundaki yeşil kayaçların Üst Kretase'ye ait oldukları, bütün bu müşahedelerden anlaşılır. Bilindiği gibi, bu zon, Güney Anadolu Kıvrımlarının dış kenanndadır. (2) Güney Anadolu yeşil kayaç zonu: Güney Anadolu kıvnmlanmn orta ve iç kısmında bulunan bu zonun tektonik yapısı çok kanşıktır; şariyajlar, bindirmeler ve bölgesel bir dinamometamorfizma mevcuttur; bazı yerlerde, bütün sedimanlar ve magmatik kayaçlar "tektonik karışımlar" halinde gelmiştir ("Ergani - Hakkâri zonu" gibi). Bu şartlar altında stratigrafik kontaktlarm tesbiti imkânsızdır. Bir çok yerlerde, yeşil kayaçlar fosilli Üst Kretase sedimanlan ile örtülüdür veya muhtelif Kretase kütleleri ile birlikte tektonik karışımları teşekkül etmektedirler. Meselâ: Malatya - Elâzığ bölgesinde Üst Kretase kalkeri ve Hekimhan civarında Hippurites'li fliş (Senonien veya Turonien) yeşil kayaçlan transgresyon halinde örter. Yeşil kayaçlar, Arapkir civarında HippuritesTi kalker, şist ve fliş ile; Gölcük kenarında mikrofosilli Üst Kretase şistleri ile; Başkale civarında fosilli Üst ve Orta Kretase kalkeri, fosilli Alt Kretase veya Jurasik arduazları ve

8 420 E. İLHAN muhtelif magmatik kayaçlar ile; Pütürge ve Çelikhan civarında mikrofosilli Üst Kretase şistleri ve Numulites'li kalk şistleri ile birlikte az, çok dinamometamorfize olan ve Alp'lerdeki "Grisonid" leri andıran tektonik karışımları teşekkül etmektedirler. Pozantı civarında, yeşil kayaçları takip eden silisli birikintilerin yanal olarak Turonien - Senonien kalkerine geçmesi, Blumenthal (1952) tarafından işaret edilmiştir. Borchert (1959), Fethiye - Elmalı - Burdur bölgesinde o kadar çok yaygın olan yeşil kayaçlarm Kretase oluşunu gösteren jeolojik müşahedelerden bahsediyor. Aynı yazara göre, Antalya - Belkis, civarındaki yeşil kayaçlar Orta ve Üst Kretase Kalkerleri ile örtülüdür. Seydişehir bölgesinde görülen ve Lias veya Trias'a atfedilen (Kireli'de fosilli Trias kalkeri tarafından örtülü olan) bir serisitli şist serisi içinde ardese şeklinde bulunan yeşil kayaçlar Ami (1942) tarafından tarif edilmiştir. Belki esas yeşil kayaç indifalarmın öncüleridirler. Toros kıvrımlarının iç kenarında bulunan bu kayaçlardan farklı olarak, Toroslarm orta ve dış kısımlarındaki yeşil kayaçlarm yaşı, aynı müellife göre, Jurasik - Alt Kretase olması muhtemeldir. Bölgesel bakımdan, Güney Anadolu yeşil kayaç zonunun Ege ara masiflerinin öbür tarafındaki batı devamı, Yunanistan'daki "Pindos - Sübpelagonien" zonudur. Buradaki yeşil kayaçlar Orta Jurasik kalkerlerinin örtmekte ve en üst Jurasiği veya en alt Kretase'yi temsil eden marnlarla örtülüdür (Auboin, Brunn). Pindos - Sübpelagonien zonunun devamı olan Yugoslavya "iç ofiyolit" zonundaki yeşil kayaçlar Trias kalkerlerim örterler ve muhtemelen de Triasik'tirler. Burada da - Üst Kretase'den önceki aşınmasından dolayı - Üst Kretase'nin Hippurites'li tabakaları yeşil kayaçları örtmektedirler (Auboin). (3) Kuzey Anadolu. Ege yeşil kayaç zonu: Burada da tektonik yapı karışık ve stratigrafik kontaktların etüt edilmesi imkânsızdır. Burada da, yeşil kayaçlarm Üst Kretase Hippurites'li kalkerleri (meselâ: Çerkeş'in kuzeyinde Melen vadisinde ve Eskişehir - Sanköy civarında) veya Üst Kretase flişi (meselâ: Geyve civarında ve Tokat - Tozanlı Vadisinde) tarafından transgresyon halinde Örtülü olması görünür. Yeşil serinin muhtelif Mesozoik sedimanları ile ekaylaşmış oluşu meselâ Kağızman civarında ve Oltu bölgesinde müşahede edilmiştir. Arni'ye (1942) göre, Ankara'nın doğusundaki Irmak istasyonu civarında görülen yeşil kayaçlar Senonien veya daha eski bir Kretase katma aittir, çünkü bu kayaçlar arasında görülen kalker bloklarında Senonien ve Aptien mikrofosilleri tesbit edilmiştir. O. Erol'un (1956) yayınladığı bilgilere göre, Ankara civarında Elmadağ'da bulunan, yeşil kayaçlardan ve radiyolaritten müteşekkil olan ve "Mesozoik" e atfedilen bir kütle. Mesozoik tüfü, aglomerası, "pillow lava" sı şisti, flişi ve konglomeralarından müteşekkil olan bir seri ile karışmıştır. Blumenthal (1945) tarafından Ankara ve Amasya civarından tarif ettiği iki kesitte karışık yeşil kayaç kütleleri, fosilli Lias ve Orta Jurasik flişi tarafından kaplıdır. Bu iki yer Kuzey Anadolu Kıvrımlarının iç kenarmdadır. Aynı tektonik durumda bulunan Nallıhan - Mudurnu - Akyazı bölgesinde Üst Jurasik'ten Maestrichtien'e kadar uzanan normal bir sediman serisi görünür. Civarda yayılmış olan yeşil kayaçlar bu zaman içinde yerleşmiş olsa idiler, kalker ve fliş arasında muhakkak fazla silisli olan birikintiler meydana gelecekti. Buranın yeşil kayaçlanmn Üst Jurasik'ten eski olmaları bu stratigrafik durumdan anlaşılır. Kuzey Anadolu kıvrımlarının devamı olan Ege kıvrımlarmdaki yeşil kayaçlarm yaşı hakkında da bazı bilgiler elde edinilmiştir. Çanakkale Yarımadasında Çan civarında yeşil kayaçlar, fliş, kalker ve breşlerden müteşekkil ve dinamometamorfize olan bir seriye karışmıştır. Breşin kalker çakılları arasında fosilli Trias kalkeri bulunur ve bölgesel müşahedelere göre breşin Maestrichtien'- den eski bir Kretase katma ait olması muhtemeldir. İzmir'in Bornova Deresinde: (a) yaşı belli olmıyan marnlı Kretase kalkerinden (b) Üst Kretase Hippurites'li kalkerinden ve mikrofosilli metamorfik Üst Kretase flişinden müteşekkil olan bir kütle yeşil kayaçları kaplamaktadır. Manisa civarında yeşil kayaçlar içinde Üst Kretase kalker blokları görünür. Manisa - Akhisar bölgesinde, yeşil kayaçlardan, metamorfik Üst Kretase flişinden, Rosalina'lı marnlardan ve Hippurites'li kalkerden müteşekkil olan bir seri ilk olarak Arni (1939) tarafından işaret edilmiştir. Ege "Ara Kıvrımları" Kuzey Anadolu ve Güney Anadolu kıvrımları arasında bir bağlantıdır. Ara kıvrımlarmdaki yeşil kayaçlarm bölgesel batı devamı, Ege Denizi içindeki ara masifinin öbür tarafında Pindos - Sübpelagonien ve Vardar yeşil kayaç zonlarıdır.

9 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 421 Bu zonlardan ilkindeki yeşil kayaçların Üst Jurasik oldukları yukarıda izah edilmiştir. Vardar zonundaki ("Demir Kapı" Geçidi) yeşil serinin aynı stratigrafik durumda oluşu Mercier (1960) tarafından gösterilmiştir. Burada sıralanmış bilgilerden şu neticelerin çıkarılması mümkündür: ( 1 ) Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonundaki yeşil serinin Üst Kretase'ye ait olması, en az üç yerde görülen stratigrafik kontaktlardan anlaşılır. (2) Kuzey Anadolu - Ege ve Güney Anadolu yeşil kayaç zonlarmda yapılmış olan "indirekt" müşahedelere göre, bu kayaçların Üst Kretase veya Üst Kretase'den eski oluşu çok muhtemeldir. (3) Bu kayaçların, muhtelif Mesozoik sedimanları ile tektonik karışımları, teşekkül etmektedirler; fakat, hiçbir zaman Paleozoik kayaçları ile birlikte görülmemektedirler. (4) Güney Anadolu ve Kuzey Anadolu kıvrımlarının iç kenarlarında üç yerde Jurasik veya Lias sedimanları altında veya içinde yeşil kayaçlar tesbit edilmiştir. Başka bir yerde, bu kayaçların Üst Jurasik'ten eski oluşu stratigrafik durumdan anlaşılır. (5) Bu kıvrım bölgelerin tektonik batı devamı olan Yunanistan Alp kıvrımlarmdaki yeşil kayaçlar Üst Jurasik, Yugoslavya'da ise Jurasik ve Trias'tan gençtirler. Yeşil kayaçların bir çok yerlerde Üst Kretase sedimanları tarafından transgresyon halinde örtülü bulunması, bu kayaçların tam bu örtünün meydana gelmesinden önce, Üst veya Orta Kretase'de yerleşmiş olmasının bir delili değildir: Anadolu Alp kıvrımlarının iç (merkez) kısımlarında Orta Kretase'de çok şiddetli bir kıvrılma vukuagelmiştir ("Gosau fazı"). Bu hareketin neticesinde yeşil kayaçları kaplıyan sediman örtüsü aşınmış ve stratigrafik boşluklar meydana gelmiştir. Bu kıvrılmanın hafif olan ön çukurluk sahasında bile aynı hareket bazı stratigrafik boşlukların sebebi olmuştur. Buna göre, kıvrımların iç kısımlarında daha büyük boşluklar beklenilebilir. Yani yeşil seri, Mesozoik'in herhangi bir zamanında yerleşmiş, fakat sediman örtüsü tahrip edilmiş olabilir. Ancak Üst Kretase transgresyonu sırasında bu kütle tekrar örtülmüştür. Orojenez hareketlerinin, orojen sahasının iç kısımlarından dış kısımlarına doğru ilerlemiş oldukların göre, Anadolu kıvrımlarının, iç kısımlarındaki yeşil kayaçların Trias veya Jurasik, (Güneydoğu Anadolu zonu gibi) dış kısımlarındaki kayaçlar ise Kretase olrnası mümkün, hattâ muhtemeldir. Yeşil kayaçlarm Paleozoik olma meselesi: M. T. A. da çalışan bazı yabancı teknik elemanları, Anadolu'nun yeşil kayaçlarınm tamamen veya kısmen Paleozoik oluşu hakkında bazı fikirler ileri sürmüştürler; bu düşüncelerin en önemli olanları burada gözden geçireceğiz. (1) Yeşil kayaçlar, Wijkerslooth (1942^ tarafından iki gruba ayrılmıştır: Güney ve Kuzey Anadolu alpid (Mesozoik) ve Orta Anadolu Hersiniyen (Paleozoik) kayaçları. Bu tasnif, Uludağ bölgesinde yapılmış olan müşahedelere dayanarak yapılmıştır; Başka bir yerden bu hususta hiçbir müşahede bildirilmemiştir. Gene Uludağ bölgesinde durum göz önünde tutularak, Kuzeybatı Anadolu'nun yeşil kayaçlarınm Paleozoik olması, Borchert ve Kaaden (1959) tarafından da kabul edilmiştir. Bu yazarlara göre, yeşil kayaçları Uludağ granit masifinin uzantıları tarafından kesilir. Granitin Paleozoik'e atfedildiğine göre, yeşil kayaçlar granitten eski olup muhakkak de Paleozoik'tirler. Bu hususta aşağıdaki noktalar belirtilmelidir: (a) Uludağ granitleri (ve bu granitler ile kon takt halinde bulunan şistlerin) Paleozoik oluşu mümkündür; fakat bu Paleozoik yaşı şimdiye kadar sarih bir şekilde tesbit edilememiştir. M. T. A. daki yabancı jeologlar arasında bu hususta bir fikir ayrılığının mevcut olduğu (Ronner - Kaaden) ve Uludağ granitlerinin bazı jeologlar tarafından Mesozoik olarak kabul edildikleri, Borchert'- in yayınından anlaşılır (1958). Hele şimdiye kadar ("eski" olarak kabul edilen baskı birkaç plütonik sahaların çok daha genç olduğu anlaşıldıktan sonra Uludağ granitlerinin Paleozoik yaşı çok şüpheli olmuştur. (b) Bu husustaki yayınlarda, "Uludağ graniti" değil fakat "Uludağ granitinin uzantıları" tarafından yeşil kayaçlar kesildiğinden bahsedilir (Borchert: "Auslaeufer"). Yani, esas granit kütlesinin yaşdaşı olan kollarımı, yoksa daha genç olan "apofizler" imi mevzubahis oldukları anlaşılamıyor. (c) Bu etüdü yazan tarafından Keleş ilçesinin Soğukpmar köyü civarında Uludağ'in

10 422 E. İLHAN güney eteğinde aşağıdan yukarıya doğru şu durum tesbit edilmiştir: (1) granit ile şistler arasında magmatik bir kontakt zonu vardif (silisleşmiş kahverengi malzeme; uzaktan bir "demir şapkası" nı andırır). (2) Güneyden buraya kadar uzanan yeşil kayaçlar bu kontakt zonunu örtmektedirler ; bu şekilde bu kayaçlar kontak yanma gelmiştir, fakat yeşil kayaçlar içinde (minerallaşma, renk değişmesi gibi) herhangi bir kontakt emaresi görünmüyor. Gerek granit - şist kütlesi, gerekse de yeşil kayaçlar tamamen milonitleşmiştir. Demek buradaki magmatik kontakt granit ile şistler arasında ve yeşil kayaçlarm yerleşmesinden önce. meydana gelmiştir. Uludağ.granit kütlesinin Paleozoik yaşı ve buna müteakip granit kütlesi ile yeşil kayaçlar arasında bir magmatik kontakt sarih bir şekilde tesbit edilmedikçe, bu bölgenin yeşil kayaçlannm Paleozoik'e bağlanması icap eden bir sebep yoktur. (2) Yeşil kayaçlarm Paleozoik'e atfedilmesinde, bu kayaçlar içinde "eski" (hersiniyen) doğrultuların bulunması önemli bir rol oynamaktadır (Borchert: Köyceğiz - Gürleyik, Orhaneli - Bursa; Wijkerslooth, Hiessleithner, Metz). Fakat Borchert'in gösterdiği gibi, bu düşünce de çürüktür: Anadolu' da Hersiniyen orojenezi olmuştur, fakat o sırada meydana gelen strüktürlerin en çokları sonra Alp Orojenezi esnasında tahrip edilmiş ve silinmiştir. Hersiniyen eksenlerinin yönleri de pek bilinemez, fakat Hersinien orojeninin, Alp orojeni gibi güneyde Arap- Afrika yükselimi üe kuzeyde Rus Platformu arasında sıkıştırıldığma göre, Hersiniyen ve Alpid eksenlerinin az, çok paralel olmaları tahmin edilebilir (istanbul Boğazlardaki Hersiniyen N - S eksenleri gibi mevziî vakalar hariç). Neticede, yeşil kayaçlar içinde görülen, civardaki Alp eksenlerine tam paralel olmıyan yönlerin "eski" olup olmadıkları belli değildir. Diğer taraftan, subasmanda bulunan "eski" hatların, herhangi bir yanal tazyik hareketi esnasında yeşil kayaçlar gibi plastik olan bir örtüde tekrarlanmış oluşu her zaman mümkündür. Aynı düşüncelerin çerçevesinde, Sorudağ (Guleman civarı) yeşil kayaç kütlesinin "magmatik iç yapısında (?) görülen Kuzey - Güney yönleri" civardaki metamorfik kayaçlarda görülen kuzey - güney hatları ile birlikte "eski" bir yön olarak ve bu yön, yeşil kayaçlarm eski olmasını gösteren bir delil olarak kabul edilmiştir (W. Petraschek 1958). Halbuki bütün bu kuzey - güney hatları, sariye edilmiş olan metamorfik "Bitlis masifi" nin batı kenarına tekabül edip, Oligosen'den sonra vukuagelmiş şariyaj olayı ile ilgilidir. Yani bu yön "eski" olmayıp, yeşil kayaçlardan "genç" tir. (3) Kuzey ve Güney Anadolu kıvrımlarmdaki yeşil kayaçlarm Mesozoik oluşunu kabul eden Borchert, "kratojen tesirleri altında bulunan" Orta Anadolu'daki yeşil kayaçlarm aynı yaşta olabileceklerini mümkün görmüyor (1958). Halbuki, "Orta Anadolu" da, yani Kuzey ve Güney Anadolu kıvrımlarının iç kenarları boyunca görülen yeşil kayaçlar, stratigrafik ve tektonik bakımdan tamamen "orojenik" bir muhittedirler. Burada ancak Kırşehir ve Menderes masifleri gibi ara masifleri "kratojen", yani orojen sahası dışında olabilirler ("kratojen" teriminin bu ara masiflerine tatbik edilmesinin doğru olup olmadığı ayrı bir meseledir). Fakat bu masiflerde zaten yeşil kayaçlar yoktur. Bu izahat ile, Ankara civarında, Çerkeş - Çankırı bölgesinde ve buna benziyen tektonik bir durumda bulunan diğer yeşil kayaç sahalarının "eski" olma ihtimali ortadan kaldırılmış bulunabilir. (Borchert, Wijkerslooth). (4) Muğla - Marmaris - Köyceğiz bölgesinde metamorfik Paleozoik şistlerine karışmış olan veya bu şistler arasında bulunan yeşil kayaçlardan bahsedilir. Halbuki, şiddetli yatay tektonik hareketlere maruz kalmış bulunan bu bölgede: (a) Paleozoik grauvaklanna benziyen bir çok serisit ve klorit şistleri, dinamometamorfik Eosen flişinden başka bir şey değildirler; fosilli olan "normal" ıfliş ile bu şistler arasında yanal geçişler vardır; (b) şiddetli bir ekyalaşmanm neticesinde Mesozoik ve Paleozoik sediman ve kayaçlarından müteşekkil olan çeşitli ekaylar üst üste yığılmış ve konkordan gibi görülen seriler haline gelmiştir. Meselâ Muğla' nın güneyinde Yerkesik civarında sariye edilmiş ve muhtemelen Paleozoik olan kalkerlerin dibinde yeşil kayaç ve fliş ekayları görünür. Yani bu bölgede yeşil kayaçlarm primer olarak Paleozoik kayaçları arasmda bulunmalarına dair bir' delil yoktur. Hiessleithner, Fethiye ve diğer Toros kısımlarındaki yeşil kayaçlar hakkında şunu söyliyor: Fethiye bölgesinde filitik fliş cinsinden şistler, Numulit'li Eosen kalkeri, radiyolarit, Paleozoik kalkeri ve Kretase kalkerleri arasında ekaylanmış ve "iyice makaslanmış serpentin kütleleri" bulunmaktadır; bu bölgede "geniş bir bindirme yapısının bulunduğu Philipp-

11 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 423 son'dariberi bilinmektedir"; fliş, yeşil sedimanlar, muhtemelen Mesozoik olan kalkerler ve yeşil kayaçlar üst üste bindirilmiş olan ekayları teşekkül etmektedirler. "Permokarb'onifer'in yeşil kayaçlar yanında bulunuşu, bu iki unsurun birbirine yakın primer bağları bulunduğunu gösterir... ve bu surette serpantin yaşının Mesozoik öncesi olduğu fikri taraftar kazanmıştır". Demek ki, içinde her türlü Eosen, Kretase ve Paleozoik kayaçları bulunan tektonik bir karışımda yeşil kayaçlarm yanında Permokarbonifer küpelerinin mevcut olması, Hiessleithner için yeşil kayaçlarm Paleozoik oluşunu gösteren bir delildir. Aynı hak ile bu karışımdaki yeşil kayaçlar Eosen veya Kretase'ye de atfedilebilir. Böyle bir tektonik karışımın yeşil kayaçlarm şu veya bu yaşı için bir delil olarak ortaya atılması, jeolojik bakımdan hiç bir surette kabul edilemez (*). (5) Kuzeybatıda Denizli ve Honaz'tan güneydoğuda Seydişehir'e kadar uzanan ve Eğridir civarında tek bir yerde bulunan fosillerden dolayı Devonien'e atfedilen şist serisi ile birlikte yeşil kayaçlarm bulunması, bu kayaçlarm Paleozoik yaşını gösteren bir delil olarak kabul edilmiştir (Borchert, Kaaden). 250 km. uzun ve birçok tektonik hâdiselere maruz kalmış bir zonun yaş tayini için, bir yerde bulunan fosiller kâfi gelemez. Metamorfik bir fliş olarak vasıflandirılabilen bu kütlenin doğu kısmında fasihi 'köşesi) ve fosilli Jurasik (Arni, Seydişehir) ^Trias (Kireli, Beyşehir Gölünün kuzeydoğu tesbit edilmiştir; batı kısmında ise (Honaz), 'hiçbir fosil müşahede edilememiştir. Bu kütlede görülen spilitlerin, yeşil kayaçlarm gelişmesinin bir ön fazına ait olduğu takdirde (ve bu spilitlerin "normal" olarak şistler, arasında girdikleri, yani bir ekaylaşma mevcut olmadığı takdirde), bu spilitler, yeşil ka- 'yaçların Paleozoik olması değil (Kaaden), îakat Mesozoik olması ispat etmektedirler; çünkü bu spilitler Seydişehir civarında şistlerin muhakkak Trias ve Jurasik olan bir kısmında da görünür. (6) Yeşil kayaçlarm Paleozoik olmasının - lehinde sayılan başka bir delil, bu kayaçlarm "ekseriyetle Paleozoik masiflerinin civarında" görülmesidir (Borchert: Antalya - Belkis; Hiessleithner: Pozantı). Evvelâ yeşil kayaçlarm hiç bir yerde fosiller ile tespit edilmiş olan Paleozoik serileri ile birlikte (*) Ve böyle bir iddianın resmî bir Türk Kurumunun bülteni olan M.T.A. Dergisinde yayınlanması üzüntü vericidir. müşahede edilmediği, daha önce izah edilmiştir. Bu kayaçlarm "Paleozoik masiflerinin civarında" bulunması tektonik şartlar ile izah edilebilir: Yeşil kayaçlarm yeryüzüne kadar yükselmesi için büyük ve derin tektonik arızalar lâzımdır. Böyle arızaların daha ziyade mukavim olan kütleler ile plastik olan zonlar arasındaki sınırlar boyunca açılması beklenilebilir. Buna göre, yeşil kayaçlarm mukavim olan dip kıvrımları ile plastik olan sübsidans zonları arasında yayılmış olması normaldir; bu durum, yeşil kayaçlarm Paleozoik oluşunu göstermez. (7) Güneydoğu Anadolu yeşil kayaçlannm Paleozoik yaşı için: (a) bu kayaçlaıiın "hemen hemen muhakkak Paleozoik olan kristalin şistler ile yakın teması" mn sık sık müşahede edilmesi; (b) (Ergani) maden civarındaki "kırmızı yeşil seri içinde yeşil kayaç çakıllarının bulunması" gösterilmiştir (Petraschek, Hiessleithner). Mevzubahis olan Ergani bölgesinde petrografik tasnife göre "kristalin şist" olarak vasıflandınlabilen bir kayaç yoktur. Yeşil kayaçlarla temasta olan "şistler" genel olarak dinamo metamorfize olan Eosen ve Üst Kretase flişi ile mermerleşmiş olan Mesozoik (ekseriyetle Üst Kretase) kalkerleridir. Yeşil - kırmızı sediman serisi ise, Eosen - Kretase flişinin özel bir fasiyesidir (Kovenko'ya göre). Yeşil kayaçları transgresif olarak kaplıyan bu seride elbette bu kayaçlarm çakılları bulunacaktır. (8) Balkan memleketlerindeki yeşil kayaçlarm Paleozoik olmasından dolayı, Türkiye'deki yeşil kayaçlarm da bu yaşta olmalarından bahsedilir (Hiessleithner, Petraschek). Halbuki Yunanistan'daki yeşil kayaçlarm Üst Jurasik oldukları Brunn ve Auboin tarafından, Yugoslavya'daki yeşil serilerin Jurasik veya Trias oluşu Brunn ve Kober'den anlaşılır. Petraschek tarafından Paleozoik olarak zikredilen Orsova bölgesindeki yeşil kayaçlar ise, radiyolarit ve fosilli kırmızı Jurasik kalkerleri x ile bir tektonik üniteyi teşekkül etmektedirler (Tuna'nm "Demir Kapısı" üstündeki "Kazan" geçidi). Krom araştırmalarını da ilgilendiren yeşil kayaç kütlelerinin yaş meselesi kuru bir bilimsel münakaşadan ibaret değildir, pratik çalışmalar için de önemlidir. Bundan dolayı bu konu hakkında burada fazla bilgi verilmiştir. Yeşil kayaçlarm Mesozoik oluşu hakkındaki fikirleri destekliyen birçok müşahedeler mevcut oldukları, fakat bu kayaçlarm Paleozoik oluşuna dair ileri, sürülen muta-

12 424 E. İLHAN laalarm sağlam olmadıkları, yukarıda verilmiş olan bilgilerden anlaşılır. Bununla beraber, Anadolu'da Hersiniyen oroj enezi sırasında yerleşmiş Paleozoik yeşil kayaçlanmn da bulundukları daha önce izah edilmiştir. Fakat bu nevi kayaçlar, Anadolu' nun belli başlı Mesozoik yeşil kayaç zonları içinde değil, dışında bulunup ayrı zonlarda beklenilebilir. Meselâ Blumenthal tarafından zikredilen, K. Anadolu'da İlgaz - Daday dip kıvrımında Paleozoik şistleri arasında görülen yeşil kayaç ve yeşil şistler, Paleozoik'te yerleşmiş bulunan ultrafoazik kayaçlardır (İlgaz Dağı, Elek Dağı, 1: Türkiye Jeolojik Haritası, Ankara Paftası). Ortinsky - Tromp (1942) Boyabat civarında böyle bir metamorfik Paleozoik seriyi tarif etmişler: Bazik kayaçlar, hornblentli, epidotlu muskovitli şist, Klorit şistleri, talk şistleri. Türkiye'nin diğer bazı Paleozoik kütlelerinde bulunan "yeşil şistler" de çok muhtemel olarak metamorfize edilmiş olan Paleozoik yeşil kayaçlarıdır. Fakat, sözü geçen yerlerde gibi, bu Paleozoik yeşil kayaçları daima Paleozoik kütleleri içinde görünür ve Mesozoik serileri ile ilgisi yoktur. Alp oroj enez sahasında "dip kıvrım" şeklinde yükselen bu Paleozoik kütleleri, Hersiniyen kıvrımlarının muhafaza edilmiş olan kısımları olup, Alp kıvrımlarının "çekirdekleri" ni teşekkül etmektedirler. Buna mukabil, Anadolu'nun bir uçundan öbür uçuna kadar uzanan, her tarafta aynı tektonik karakterini ve stratigrafik gelişmesini gösteren Mesozoik kütleleri içinde bulunan yeşil kayaçların bir kısmının Mesozoik'e, bir kısmı ise Paleozoik'e bağlanması mümkün değildir. Böyle bir durumun meydana gelebilmesi için, Hersiniyen ve Alp kıvrılma ve kırılma hareketlerinin tam aynı yerde vukuagelmiş olmalıdır. Fakat bu iki orojenez arasında, birçok yüz milyon yıllık bir zaman farkından başka, birçok geniş sıkıştırma (daralma) ve gevşeme hareketler olmuştur; Hersiniyen orojen sahasına nazaran, Alp orojen sahası birkaç misli daha dardır. Coğrafik' şartlar da tamamen değişmiştir. Bu şartlar altında aynı tektonik zon içinde hem Mesozoik, hem de Paleozoik yeşil kayaçlanmn bulunması jeolojik bakımdan mümkün değildir. V Yeşil kayaçların tektonik durumu: ' Yeşil kayaçların tektonik durumu iki yönden incelenilebilir: (1) Denizaltı indifaları sırasında yerleştikten sonra, bu kayaçların tektonik bir gelişmeye maruz kalıp kalmadıkları meselesi ve (2) Yeşil kayaçların dağılışı ile Türkiye tektonik ana hatları arasındaki münasebetler. Yeşil kayaçların tektonik gelişmesi: Hatay ve Kuzey Suriye'de yapılmış olan etütlere dayanarak, yerleştirildikten sonra yeşil kayaçların önemli bir tektonik gelişmeye maruz kalmadıkları, Dubertret tarafından kabul edilmiştir. Ancak, mevzubahis olan bölgenin, tektonik bakımdan çok sa«kin olduğunu da unutmamalıdır. Yeşil kayaçlar içinde sık, sık görülen ve "tektonik küpe" leri andıran "yabancı k alker blokları', aynı yazara göre, denizaltı indifalan sırasında subasman'dan koparılmış ve sürüklenmiş olan malzemedir. Böyle bir durum, ancak blokların, yeşil kayaçlardan eski olduğu takdirde mümkündür (Gölbaşı civarında bulunan Permokarbonifer ile Kilis ve Bezge (Hatay) civarında görülen, muhtemelen Trias olan kırımızı kalkerler, Dubertret'nin Kuzey Suriye'de müşahede ettiği Trias blokları gibi). Fakat yeşil kayaçların muhakkak Üst Kretase oluşu tesbit edilmiş olan Besni civarında, Göksu vadisinde, Malatya asfaltı boyunca büyük Eosen kalker blokları yeşil kayaçlar arasında "yüzmekte" dirler. Bu bloklar ancak şiddetli olan yatay tektonik hareketler sırasında (bin,dirme, şariyaj) bugünkü durumuna girebilmişler. Zaten, Dubertret'nin işaret ettiği sakin kısımlar dışında kalan yeşil kayaçların çok şiddetli yatak tektonik hareketleri görmüş oldukları sık, sik müşahede edilebilir. Siirt ile Bitlis arasında, Güney Doğu Anadolu yeşil kayaç zonunun güneye doğru Tersiyer üzerine sariye edildiğini, ilk olarak Arni (1939) tesbit etmiştir. Bitlis masifi üzerinde bazı yerlerde Permokarbonifer kalkerleri arasına sıkıştırılmış ve taban kısmı tamamen milonitleşmiş olan yeşil kayaçların, bu masif üzerine sariye edilmiş olan bir kütlenin taban kısmı oldukları muhakkaktır. Muhtelif yeşil kayaç kütlelerinin sariye edilmiş jjlması, Güney Anadolu kıvrımlarında Eğridir ve Elmalı, Kuzey Anadolu kıvrımlarında Ankara, Erzincan ve Erzurum, Ege kıvrımlarında Akhisar bölgesinde görünür. Yeşil kayaçların "dev breşleri" (Başkale) ve tektonik karışımlar (Hakkâri serisi) içinde bulunması veya dinamometamorfize olması

13 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 425 (Pütürge, Gölcük) da bu kayaçların şiddetli tektonik hareketlere iştirak ettiklerini gösterir. Zaten, yeşil seriye ait muhtelif flişimsi ve şistli sedimanlar ile yeşil kayaçlar, kalın Mesozoik kalker kütlelerine nazaran plâstik olan ve mukavim olmıyan kütlelerdir. Herhangi bir yanal tazyik altında böyle bir kütlenin tabanı ve tavanında yatak hareketler beklenilebilir. Bu şekilde, yeşil kayaçlar, muhtelif kütlelerin bindirme ve şariyaj hareketlerini kolaylaşmış, hattâ belki bu kütleleri harekete geçirmişler. Yeşil seriler, yatay tektonik hareketler için lüzumlu olan "kaydırma macunu" nu teşkil etmektedirler. Sadece hemen, hemen her yeşil kayaç aflörmanında bu kayaçlar ile taban ve tavanmdaki sedimanlar arasında müşahede edilen mevziî kaydırmalar değil, geniş "naplar" da bu şekilde meydana gelmiş olabilirler. Yeşil kayaçlar ile Anadolu tektonik yapısının ana hatları arasındaki münasebetler: Bilindiği gibi, Anadolu tamamen Alp orojen sahası içindedir. Bu sahada Kuzey Anadolu (Anatolid'ler) ve Güney Anadolu (Torid'ler) kıvrımlar olmak üzere iki büyük kıvrım sistemi vardır. Bu iki sistem, Avrupa'daki Alp orojen sahasının Alpid (kuzey) ve Dinarid (güney) kıvrım sistemlerinin doğu devamıdır. Doğu Anadolu'da bu iki "kanat" yanyana gelerek ancak tektonik bir "yarık" tarafından birbirinden ayrılmıştır. Orta Anadolu'da ise, bu iki sistem arasında (Kırşehir, Menderes, Yukarı Sakarya masifleri gibi) "ara masifleri" uzanmaktadırlar. Batı Anadolu'da Ege Ara Kıvrımları Kuzey ile Güney Anadolu kıvrımları arasında bir bağlantıyı meydana getirmişler. Orojen sahasının güney ön çukurluğu (Basra Körfezi - Adıyaman çukurluğu) ve ön ülkesi (Arap yükselimi) Güneydoğu Anadolu'da sınırlarımıza girer (Siirt - Diyarbakır - Gaziantep bölgeleri). Kuzey ön çukurluğu ve ön ülkesi ise, Anadolu kıyısının açıklarında Kara Denizde bulunmaktadır. Yeşil kayaçlar bu yapı içinde nasıl dağılmış bulunmaktadır? Coğrafik bakımdan (*) Bu tektonik durum, ilk olarak N. Pınar ve bu etüdü yazan tarafından 1952 de işaret edilmiştir. Buna ragmen E. Kraus, 1958 de M.T.A. Dergisinde yayınladığı bir makalede, doğudaki yeşil kayaç zonunun bu durumunun ilk olarak kendisi tarafından tesbit edildiğini iddia etmiştir. bu kayaçların üç zonu teşekkül ettikleri yukarıda izah edilmiştir: Güneydoğu Anadolu, Güney Anadolu ve Kuzey Anadolu - Ege zonlan. Şimdi bu kayaçlarla Alp tektonik yapısı arasındaki münasebetlerini etüt edelim: (1) Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zo. nu, Güney Anadolu kıvrımları ile ön çukurluğu arasındaki sınıra az, çok paraleldir. Yeşil kayaçlar burada, güneyde kıvrımların sözü geçen sınırı ile kuzeyde bu sınır hattına paralel olan "Güneydoğu Anadolu deprem zonu" olarak bilinen büyük fay zonu arasında yayılmıştır. Bu fay.zonunun genişlenmiş olduğu Van bölgesinde, yeşil kayaçlar.da fazla geniş olan bir sahaya yayılmıştır. (2) Güney Anadolu yeşil kayaç zonu ise, Güney Anadolu kıvrımlarının iç (kuzey) sınırına az, çok paraleldir. Ancak, Adana havzasının batısında ve Antalya bölgesinde bu şeritten ayrılan iki kol Akdenize doğru uzanmaktadırlar. Antalya'daki kol, "Antalya mafsalı" denilen tektonik arıza zonu ile ilgilidir; Arap - Afrika ön ülkesinin bir mahmuzu burada kuzeye doğru ilerlemiş ve Antalya - Afyon bölgesinin tektonik karışıklıkları ile birkaç büyük fay ve şariyaj lan da vücude getirmiştir. Adana havzasının batısındaki kolun tektonik izahatı henüz yapılamamıştır. (3) Kuzey Anadolu. Ege kayaç zonu, Kuzey Anadolu kıvnmlannm iç (güney) kenarını takip etmektedir. Kayaçlar burada kıvrım sının ile bu smıra paralel olan "Kuzey Anadolu deprem şeridi" olarak tanınan büyük fay sistemi arasında yayılmıştır. Çanakkale - Gelibolu bölgesinde, bu fay sisteminin batı devamı ile bu sisteminin Çanakkale yarımadasından geçen kolları arasında talî bir yeşil kayaç sahası bulunur. Doğu Anadolu'da Kuzey ve Güney Anadolu kıvnmlannm yan, yana geldiklerinden dolayı, bu kıvnmlann iç kenarlarında bulunan yeşil kayaç zonlan da Sivas'tan itibaren doğuya doğru tek bir yeşil kayaç şeridi şeklinde haline gelmiştirler. Bu şerit, burada orojenin eksenidir ve Kuzey Anadolu kıvrımlarını Güney Anadolu torunlarından ayırmaktadır (*). Demek, yeşil kayaçlann tektonik dağılışının ana hatları bunlardır: (1) Yeşil kayaçlar, (kıvrımlar ile ara masifleri veya ön çukurluğu arasındaki hatlar gibi) büyük tektonik ünitelerin sınırları boyunca fazla yaygındırlar.

14 426 E. İLHAN (2) Bu üniteler (kıvrımlar) içinde, yeşil kayaçlar büyük fay zonları arasında görülmektedirler. (Kuzey Anadolu kıvrımlarının güney sının ile Kuzey Anadolu deprem şeridi arasında; Güney Anadolu kıvrımlarının güney kenarı ile Güneydoğu Anadolu fay zonu arasında). Alp kıvnmlan ile ara masifleri veya ön çukurluğu arasındaki sınırların çok önemli ve derin olan tektonik arıza hatlarına tekabül ettikleri şüphesizdir. Brunn'ün (1960) işaret ettiği bir detay, bu sınır zonlarmın derin yapısı hakkında bir fikir verir: Güney Anadolu kıvnmlan ile ön ülkesi arasındaki sınırının ve bu sınırı takip eden Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonunun batı devamında (ki bu zon İskenderun Körfezinde batıya doğru denize dalıyor), Akdenizde yüksek gravimetrik anomalileri gösteren bir saha şeridi batıya doğru uzanır. Bu saha, Güney Anadolu kıvnmlan (yani orojen sahası) ile Arap- Afrika bloku arasında bulunan, ağır ve derin magma ile doldurulmuş olan bir yarık olarak izah edilir (ağır, yani ultrabazik olan magmaların çok yüksek gravimetrik anomaliler yaptıkları malumdur). Muhtelif kıvrım zonları ile ara masifleri vè ön çukurluğu arasındaki sınırların da buna benziyen yarıklara tekabül ettikleri takdirde, yeşil kayaçlann ultrabazik magmasının niçin bu hatlar civarında yeryüzüne yükseldiği kolayca anlaşılır. Belki esas derin tektonik arızalar (yarıklar), tam zonların sınırları altında değil, bu kıvrım zonları altında bulunmaktadırlar ve hem ünitelerin sınırları, hem de ünitelerden geçen boyuna fay zonlan bu derin arızaların sathî emareleridirler. Kıvnmlarımn, bu sınırları ile fay zonları arasında kalmış kısımları fazla oynaktır ve mağmalann çıkmasını kolaylaştırmışlar. Demek, uzun jeolojik devirlerdenberi oynamış ve kısmen bugüne kadar "deprem zonları" olarak faal olan derin ve büyük tektonik anzalar boyunca yeşil kayaçlann magmasının yeryüzüne kadar yükselmiş olması çok muhtemeldir. Yeşil kayaçlar, denizaltı akıntıları halinde bu arıza zonları etrafında yayılmıştır. Bundan sonra orojen hareketler sırasında meydana gelmiş büyük yatay bindirme ve şariyajlar tarafından bu yeşil kayaçlar daha fazla dağılmış ve bugünkü durumuna gelmiştirler. Yeşil kayaçlann daha ziyads orojen bölgelerinin orta kısımlarında yaygın oldukları, bu makalenin 3 PÜ maddesinde izah edilmiştir. Kuzey Anadolu - Ege ve Güney Anadolu yeşil kayaç zonları bu şarta uymaktadırlar. Fakat Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonu, Anadolu Alp kıvrımlarının bir özelliğidir. Alp orojenez bölgesinin Avrupa ve Kuzey Afrika bölümlerinde kıvrımlann dış kenarında yeşil kayaçlar yoktur. Demek, Alp orojenez bölgesinin Anadolu bölümünde, kıvrımların dış kenarında, kıvrımlar ile ön çukurluğu arasında fazla oynak olan özel bir zon vardır. Not: Yeşil kayaçlann etüdü münasebetiyle bazı yazarlar, meselâ Borchert (1959) ve E. Kraus (1958) tarafından iferi sürülen.bir fikri de tashih edelim: Sözü geçenlere göre, Güney Anadolu kıvrımlarında kristalin subasman üzerinde ancak çok ince bir sediman örtüsü bulunur ve yatay tektonik hareketler de önemli değildirler. Hakikî bir "orojenik" sediman da yoktur. Buna göre, Avrupa'nın "Dinarid"' lerinden farklı olarak, Güney Anadolu kıvrımları bir "jeosenklinal" olmayıp ancak tektonik hareketleri tam gelişmemiş olan bir "semi ( yarı) jeosenk!inal"dir. Buna karşılık şunu işaret edelim: (a) Güney Anadolu kıvrım sahasının ve Trias'tan Tersiyere kadar denizle örtülü olduğu, muhtelif yerlerde tesbit edilmiş oian, fosilli açık deniz birikintileri tarafından gösterilir. Bu nevî sedimanlann şimdiye kadar her yerde tesbit edilmemiş olması da izah edilebilir: Kıyılardan uzak olan açık ve derin deniz kısımlarında biriktirilmiş sedimanlar genel olarak incedir (kıyıdan malzeme gelmediğinden ve birikintilerin sadece deniz suyunda "askıda" bulunan ince taneli malzemeden ibaret olduklarından dolayı)- Bu sedimanlann birçokları, bugün "Mesozoik" veya "Paleozoik" komprehensif serileri olarak vasıflandırılan seriler veya dinamometamorfize olan kütleler içinde bulunabilirler. "Normal" mikrofosiller ancak Kretase'den itibaren fazla yaygındır; makrofosiller muhafaza edilmediği takdirde, Kretase'den önceki devirlere ait olan bir Mesozoik kütlesinin yaş tayini hemen hemen imkânsızdır. Yani şimdiye kadar tesbit edilmiş olan sedimanlar ince olurlarsa da, bu durum, jeosenkünalın ( = Güney Anadolu kıvrımlarının meydana geldikleri orojen kısmı) tam inkişaf edilmemiş oluşuna dair bir delil değildir. Sedimanlaıin "ince" olmasına gelince: Burada ölçülmüş olan bazı sediman kalınlıklarını veriyoruz: Permien - Trias kalkeri: m., içinde yeşil kayaçlar da bulunan metamorfik olan bir Mesozoik serisi: 4000 m., Kretase - Eosen fliş ve kalker serisi: 3000 m. (b) Güney Anadolu kıvrımlarında geniş ölçüde yatay tektonik hareketler vukua gelmiştir. (Şariyajlar, bindirmeler). Doğuda Bitlis masifi, işten anlayan yabancı uzmanlara göre tam "alpin" bir şekilde sariye edilmiştir. Batıda ise, en az 50 km. geniş olan naplar Blumenthal tarafından tesbit edilmiştir. Mesozoik ve Eosen sedimanlann bölgesel bir ölçüde dînamometamorfize oluşu (Pütürge - Çelîkân - Gölcük - Başkale civarında) ve "Hakkâri serîsi" gibi Karpatların "dev breşleri"ni veya Alplerîn "Grisonid tektonik breşleri" ni andıran tektonik karışımların mevcudiyeti de Güney Anadolu kıvrımlarındaki yatay tektonik hareketlerin tam "alpin" ölçüde olduklarını gösterir. (c) Büyük Zap Vadisinde görülen, "schistes lustrés" haline gelmiş metamorfik Kretase kütleleri, "yeşil seriler" içindeki yeşil kayaçlar ve sedimanlar, kalın Krestase - Eosen fliş kütleleri, "Grisonid" tipinde bir ciinamometamorfizmayı gösteren seriler (Pütürge - Çe-

15

16 428 E. ÎLHAN likan), tipik neritik "Hallstatt" Ammonitlerini taşıyan Trias kıvrımlarında çalışmakta olan jeologlar için tipik "orojenik" sediman ve kayaçlardırlar. Bu hususta, Maden ve Guleman Misafirhanelerinin perîmetresinde bile bazı müşahedeler yapılabilir. Neticede, Alp orojen sahasının Güney Anadolu kıvrımları kısmının tektonik ve stratigrafîk gelişmesi, Avrupa Alp orojen bölgesine nazaran da "normal" ve "tam" olup, "semi" yani "yarı" değildir. Boyuna orojenik hareketler ihtimali: Yeşil kayaçlarm çıkması ve yerleşmesinin büyük tektonik üniteler arasından geçen ve bu üniteleri sınırlayan tektonik hatlarla ilgili olduğu yukarıda izah edilmiştir. Fakat bu izahat bir yönden tatmin edici değildir: Bunun gibi tektonik sınırlar Avrupa Alp orojen sahasından da geçmekte iken, acaba niçin bu kayaçlar Anadolu Alp orojen sahasında, Yunanistan ve Yugoslavya'da o kadar yaygın, Karpat'lar ve Apenin'lerde daha nadir ve Alplerde hemen, hemen hiç yoktur? Bu durum, Anadolu Alp kıvrımlarının mahdut çerçevesi içinde halledilemiyen ve bu çerçeve dışma çıkan genel bir tektonik problemdir. Bu hususta son zamanlarda Brunn (1960) tarafından bazı önemli fikirler ortaya atılmıştır. Avrupa - Batı Asya orojen sahası bir bütün olarak etüt edildiği takdirde, orojenin iki kanadının bazı kısımlarda paralel olmadıkları görünür. Doğu Alp'lerde birbirine paralel iken, kuzey kanadı Karpatlar'da büyük bir kavis yapmaktadır; güney kanadı ise Dinarid'lerde düz olarak devam etmektedir. Ondan sonra kuzey kanadı Balkan ve Kuzey Anadolu kıvrımlarında düz olarak Transkafkasya'ya doğru devam ederken, bu defa güney kanadı Ege'de ve Antalya ile İskenderun Körfezi arasında güneye doğru iki büyük kavis yapmaktadır. Kuzey ve güney ön ülkelerinin çıkıntıları ile izah edilebilen bu durumdan dolayı, orojenik sıkıştırma (kıvrılma) hareketleri esnasında, orojen eksenine dikey ve normal olan hareketler yanında az veya çok şiddetli boyuna, yani orojen eksenine paralel olan hareketler vukuagelebilirler. Bu hareketler sırasında boyuna yarıkların açılması da mümkün olur. Bu nevi hareketler, iki kanadı birbirine paralel olan Alp'ler ve Apenin'lerden ziyade kanatları birbirine paralel olmıyan Doğu Avrupa ve Batı Asya orojen kısmında beklenilebilir. Brunn, bu şekilde hem yeşil kayaçlarm yayılma tarzını, hem de yeşil zonlar için o kadar karakteristik olan tektonik deformasyonlarmı izah etmeye çalışıyor. Birçok yönden çok cazip olan bu fikrin doğru olup olmaması, tek bir memleketin çerçevesi içinde anlaşılamaz. Fakat böyle bir ihtimal göz önünde tutulmalıdır. VI Yeşil kayaçlarm-gelişmesini takip eden volkanik olaylar: Yeşil kayaçlarm yaygın olan bölgelerde, bu kayaçlardan daha genç olan "normal" volkanik seriler de bulunur. Bu seriler, ekseriyetle andezitik,. bazen de bazaltik olan volkanitler, tüfler ve aglomeralardan müteşekkildirler. I Bu seriler, yeşil kayaçlardan genç olup, bu kayaçlardan. geçmekte ve kontaktlaı yapmaktadırlar; kontaktlar boyunca birçok minerallaşmalar müşahede edilir. Bunun gibi seriler meselâ: Güneydoğu Anadolu yeşil kayaç zonunda Üst Kretase ve Eosen flişleri, Güney Anadolu yeşil kayaç zonunda Ulukışla civarında Eosen flişi, Kuzey Anadolu yeşil kayaç zonunda Bolu civarında Jurasik flişi, Oltu civarında Kretase flişi içinde görülmektedirler. Bu volkanitler, yeşil kayaç zonları boyunca lâvların çıkması devam ettiğini veya zaman, zaman tekrarlandığını gösterir. Ancak, paleocoğrafik şartlar değiştirildiğinden dolayı, yeşil kayaçlarm yerleşmesini takip eden bu indifalar sırasında "normal" volkanitler vücude gelmiştir. Yani indifalar karasal sahalarda veya çok sığ denizlerde vukuagelmiştir. Radiyolarit ve yeşil serilerin diğer sedimanları bu nevi kayaçlarla birlikte hiç bir zaman bulunmıyor. Bu volkanik faaliyet, yeşil kayaçlarm yerleşmesini takip eden tali bir jeolojik olay olarak vasıflandırılabilir. Bu volkanitler, birçok defalar yeşil kayaçlar ile karıştırılmıştır. Volkaniklerin yaptıkları kontaktlar, yeşil kayaç kontaktları olarak izah edilmiştir; yeşil kayaçlarm Kretase'den, hattâ Eosen'den daha genç olmasına dair düşünceler bu şekilde meydana gelmiştir. Birbiri arasında ve yeşil kayaçlar ile yapılmış kontaktlar boyunca önemli minerallaşmalar teşekkül etmiştir, meselâ Ergani - Maden bölgesinde; hattâ Maden'in bakır topluluklarının bu şekilde teşkil edildikleri muhtemeldir (muhtelif yayınlara göre). VIII Madencilik bakımından neticeler: Yeşil kayaçlarm yaşı, yerleşme şekli ve

17 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 429 tektonik yayılışı hakkında Türkiye'de ve yabancı memleketlerde yapılan yayınlarda birbirine zıt birçok fikirler ortaya atılmıştır. Şu kadar ki, bu konularda bilgi arayan madenci tam bir anarşiyle karşılaşmaktadır. Burada, mevcut bilgileri toplayıp değerlendirmeye ve böylece yeşil kayaç meselesini aydınlatmaya teşebbüs edilmiştir; Varılan neticeler kısaca şunlardır: (1) Yeşil kayaçlar denizaltı indifaları sırasında yerleşmiştir. (2) Taneli (grenu) olan ve olmıyan (mikroloitik olan) kayaç tipleri aynı zamanda ve aynı kütleler içinde meydana gelmiştir. (3) Anadolu'nun belli başlı üç yeşil kayaç zonu Mesozoiktir. (4) Yerleştikten sonra bu kayaçlar geniş tektonik hareketlere maruz kalmıştır. Madencilik bakımından bu durumdan şu neticeler çıkmaktadırlar: (A) Kromit yataklarının "segregasyon" yolu ile meydana geldikleri malumdur. Yani, cevherin muayyen yerlerde ve muayyen noktalarda toplanması, soğumakta olan magma kütlesi içindeki fiziksel ve kimyasal oluşu bunu gösterir. Buna mukabil, kromit faktörlere bağlıdır. Şüphesiz ki, faktörler, ve bununla beraber magmadan ileri gelen kayaçların strüktürü, mineral muhteviyatı ve cevherleşme şekli, denizin dibinde yayılmış olan magma kütlelerinin boyuna ve kalınlığına göre değişmiştir. İnce bir lâv akıntısı halinde yayılmış olan ince bir kütle ile denizaltı reliyefinin bir çukurunda üst üste yığılmış olan kalın bir kütle arasında bu hususta önemli farkların bulunması muhakkaktır. Bu değişik şartlar altında kromit topluluklarının aynı şekilde dağılmış oluşu beklenilemez. (B) Yeşil kayaçlar yerleştikten sonra birçok bölgelerde önemli yatay tektonik hareketlere maruz kalmıştır. Yeşil kayaçlar başka kütleler üzerine sariye edilmiş veya başka kütleler yeşil kayaçlar üzerine itilmiştir. Bu hareketler, bazen, yeşil kayaçiarm dmamometamorfize edilmesine yetecek derecede şiddetlidirler. Bütün bu olaylar esnasında yeşil kayaç kütlelerinde yer, yer çok şiddetli olan ezilme ve faylanmalar olmuştur. Tektonik olaylara karşı, yeşil kayaçlar oldukça plâstiktir; yeşil kayaç malzemesinin örtüsünün çatlakları içine sıkıştırılmış toplulukları sert ve mukavim sayılabilir. Kromit topluluklarını taşıyan bir yeşil kayaç kütlesinin tektonik tazyike maruz kaldığı zaman, ön plânda kromitlerin bulundukları zonlarm ezileceği ve faylanacağı beklenilebilir. Tektonik hareketlerin çok şiddetli oldukları, yani yeşil kayaç kütlesi içinde geniş ölçüde yatay yer değişmeleri vukuageldiği takdirde, kromit topluluklarının fay ve ekay düzlemleri boyunca sıralanmış olabilecekleri bsklenilebilir. Demek, faylı olan bir yeşil kayaç kütlesinde kromit toplulukları bu fay düzlemleri civarında aranmalıdır. Buna göre, krom aramaları için: (1) Yeşil kayaç kütlelerinin ebadı ve* kalınlığı ; (2) Her kütle içinde magmanın muhtelif kayaç tiplerine ayrılma şekli ve bilhassa kütlelerin taneli (grenu) olan kısımlarının sınırları; (3) Şiddetli tektonik olaylara maruz kalmış olan yeşil kayaç kütlelerinde fay ve ekay düzlemleri tesbit edilmeli ve aramalar esnasında bilhassa bu düzlemler yoklanmalıdır. Yeşil kayaçlardan ileri gelmiş olan boksit yataklarına gelince: Toros Dağlarının Üst Kretase kalkerlerinde bulunan boksitlerin, yeşil kayaçiarm tahallülünden ileri gelmiş olabilecekleri, ilk defa Arni (1942) tarafından ortaya atılmıştır. Bu makaleyi yazan tarafından Beyşehir - Yalvaç bölgesinde yapılmış olan müşahedeler, Arni'yi teyid eder mahiyettedir. Bu bölgede, Trias'tan Üst Kretase'ye kadar uzanan bir "Mesozoik" kalker serisi içinde yeşil kayaçlardan radiyolaritten ve buna benziyen sedimanlardan müteşekkil olan tektonik eksıylar bulunur. Yeşil kayaçlar, dış görünüşte radiyolaritlere benziyen, kırmızı - kahverengi, silisli kabuklar ile kaplıdırlar. Kalınlığı genel olarak 0,5-1 metreyi geçmiyen, ' aşağıya doğru tedricen "normal" yeşil kayaçlara geçen bu kabukların bünyesi enteresandır: İçinde % Fe 2 0 3,,% 8-56 A / ve % 0-10 MnO, bazı numunelerde % 20 ye kadar Ti0 7 bulunmaktadır. Bu kabuklar, sıcak bir iklimin tesiri altında teşekkül etmiş lateritik bir tahallül örtüşüdür; bugünkü tropik bölgelerde raslanılan "çöl kabukları" na benzer. Kabuğun parçalarının çakıl halinde Kuaterner taraçalarmda bulunması, bu kabuğun Kuaterner'den önce meydana geldiğini gösterir. Diğer taraftan, bu "minerallaşma" ancak yeşil kayaç ekaylarımn bugün-

18 430 E. İLHAN Anadolu - Doğu Avrupa yeşil kayaç zonları arasındaki tektonik münasebetlerin şematik krokisi Ege'nin batısındaki kısmı, Brunn'den (1960 aynen alınmış, Ege ve Ege'nin doğusundaki kısmında E. İlhan'a göre değişiklikler yapılmıştır. İşaretler: 5 Ara Masifleri. 6 Brunn'e göre boyuna kaydırma zonları ve yeşil kayaç zonları ( şematik bir şekilde işaret edilmiştir). I : Güney Doğu Anadolu, II : Güney Anadolu, II': Sübpelagonien, II": Yugoslavya, 111 : Kuzey Anadolu - Ege, ili': Vardar yeşil kayaç zonları. 7 Glangeaud'ya göre gravimetrik anomalileri çok yüksek olan saha. 1 Ön ülke ve ön çukuru; kuzeyde: Rus 8 Ön ülke'si mahmuzları; A: Antalya - Afyon Platformu; güneyde: Arap Afrika Kalkanı. mafsalı, G : Grit mafsalı, T : Tuna mafsalı. 2 Kuzey Anadolu - Balkan - Karpat Kıv-. An Ankara, Ad Adana, Af Afyonkarahisar, At Atina, Ay Antalya, Be Bel- rımları. grad, Er Erzurum, Ga Gaziantep, İs 3 Güne-, Anadolu - Dinarik Kıvrımları. İskenderun, Se - Selanik, Si Siirt, Sn 4 Ege Ara Kıvrımları. Sinop, Sv ivas, Tu Tuna, Vî Viyana.

19 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR" I HAKKINDA 431 Bir jeosenklinal çukurluğuna akmış olan ultrabazık lâv kütlesinin muhtelif kayaçlara ayrışma şeklini gösteren şematik kesit. Brunn (1960) den alınmıştır; bazı ilâveler yapılmıştır. 1 : Yeşil kayaçları takip eden silisli sedimanlar (radiyolarit v.s.). 2 : Dolaritik ve mikrolitik kayaçlar. 3 : Gabro. t 4: Gabro + Peridotit. 5: Peridotit. 6: Lâvların çıkmasından önceki sedimanlar. 7: Lâvlar tarafından sürüklenmiş su'basman parçaları.- kü duruma girdikten yani tersiyer orojenezinden sonra olmuştur: kabuklar, bugünkü satıhlara bağlıdırlar. Buna benziyen tahallül olayları daha eski devirlerde, meselâ Orta Kretase kıvrılmasını takip eden regresyon ve aşınma devrin-' de vukuagelmiş olabilir. Bu devire son veren Üst Kretase transgresyonu esnasında lateritli tahallül malzemesi denizde yayılmış ve Üst Kretase kalkerleri arasında biriktirilmiş olabilir. Toros boksitleri hakkında E. Göksu tarafından verilen bilgiler, bu ihtimalin çok kuvvetli olduğunu gösterir: Akseki bölgesindeki boksitler, yerinde teşekkül etmemiştir; mevcut olan karstik bir sahada sular tarafından getirilip biriktirilmiştirler. Bilâhare deniz altında kalarak Üst Kretase Hippurites'li kalkerleri arasında kalmıştırlar. Demek, yeşil kayaç zonlârı civarında boksit yataklarının meydana gelmesi ihtimaline dikkat edilmelidir. VIII Bu makalenin hazırlanmasında bilhassa aşağıda gösterilen eserlerden faydalanmıştır: Arnï, P. Arni, P. (1939): Şarkî Anadolu ve mücavir mıntıkalarının tektonik ana hatları. M.T.A. Yayınları, B, 4. Arni, P. (1942): Auboin, y. (1960): Blumenthal, M. (1945): Blumenthal, M. (1952): Blumenthal, M. (1955): Borchert, H. (1958): Borchert, H. ' (1959): Borchert, H. (1960): Borchert, H. (1960): Brunn, J. H. (1960): Brunn, 1. H. (1941): Türkiye'de hâlen malûm boksit yatakla- Brunn, J. H. rı. M.T.A. Mecmuası, 23. Anadolu ofiolitlerin yaşlarına dair malumat. M.T.A. Mecmuası, 28. Essai sur l'ensemble italo-dinarique et ses rapports avec l'arc alping - Bul. Soc. Géoî. France, 7, II, Paris. Kuzey Anadolu'nun bazı ofiolit mıntakalan Liastan evvelki devreye mi aittir M.T.A. Mecmuası, 34. Aladağ Torosları, tektonik, stratigrafi ve coğrafyası hakkında yeni aramalar. M.TJA. Yayın. D. 6. Yüksek Bolkar Dağının jeolojisi. M.T.A. Yayın. D. 7, Die Krom und Kupfererzlagerstaetten des initialen magtnatismuş in der Türkei. M.T.A. Yayın Das Ophiolitgebiet von Pozantı. M.T.A. Yayın. No Das Chromitvorkommen in der Umgebung von Yeşilova - Burdur. M.T.A. Yayın. No Die Chromitvorkommen im Peridotit massif von Acıpayam - Denizli. M.T.A. Yayın. No Les zones helléniques internes et leur extension. Bul. Soc. Géol. France, 7, II. Paris. (1960): Mise en place et différenciation de l'association pluto-volcanique du cortège ophiolitique. Rev. Géogr. Phys. et Géol. Dynam., m, 3, Paris. (l961): f) Les sutures ophiolitîques. Rev. Géobr. Phys. et Géol.- Dyn., IV, 2, 3, Paris.

20 432 E. İLHAN Colin, H. - Holier, F. Dubertret, L. Erol, O. Beitraege zur Ophiolitfrage in Anatolien. Mercier, J. (1957): Jb. Geo!. B. Anst., 100, Wîen. (1953): Géologie et raches vertes de la Syrie et du Hatay (Turquie). Notes et Mé.m. Metz K. sur le M. Orient, IV, Beyrouth. (1956): Ankara SE İndeki'Eimadağı ve Çevresinin jeoloji ve morfolojisi üzerine bir araştır- M.T.A. Yayın. D 9. Gİangeaud, L. (1954): Reflexions sur les travaux de la Section Paléovolcanologie et Tectonique. C. R. Congr. Géol. 1 n tern., Al ger, Sect ion XV. Gİangeaud, L. (1960): Zone pélagonienne et zone du Vardar en Macédoine greque. - Bull. Soc. Géol. France, 7, 2, Paris. (1956): Aladağ ve-karafil Dağının yapısı ve bunların Kİİikya Torosu tesmiye edilen batı kenarları hakkında malûmat husulü İçin yapılan etüt. M.T.A. Mecm., 48. Petraschek, W. ( Anadolu ve Güneydoğu Avrupasi metal 1955): provensleri arasındaki münasebet. M.T.A. Mecm., 46/47. Petraschek, W. (1958}: (1956): Correlations chronologiques des phénomènes géodynamiques dans les Alper, l'appenin et l'atlas n. africain. Bull. Ortinsky, I. Soc. Géol France. Doğu Türkiye krom ihtiva eden ofiol İtlerinin jeolojisi hakkında. M.T.A. Mecmuası, 50. Boyabat - Ekİnveren bölgesinin jeolojisi. M.T.A. Mecmuası, 28.. Göksu, E. (1953): Akseki boksit yataklarının jeolojisi, jö- Tromp, nezi ve maden bakımından etüdü. Türkiye Jeol. Kur. IV, 2. Ankara. W. (1942): Marmara havzasının jeolojisi ve sismik meteorolojisi. İst. Üniv. Fen Fak. Mecm. seri A, 7, 3/4, İstanbul. fliessleithner, G. (1952): Serpentin u. Chromerzgeologie der Balkanhalbînse! und eines Teiles von K. einasien. Jb. Geol. B. Anst., Sonderband, VVİen. Hİessleithner G. Kraus, C. Kaaden, G. Kaaden, G. - Mü 11er, G. Kaaden, G. - Metz, K. Pınar, N. İllim, E. (1958): Doğu Anadolu orojenleri ve bunların şariyaj mesafeleri. M.T.A. Mecm., 51. Pınar, E. (1959): On relationship between the composition of chromîtes and their tectonic - magmatic position İn peridotit bodies in Ronner, F Swern Turkey. M.T.A. Mecm., 52. Gürleyîk köyü civarı (1953): Türk. Jeol. Kur., Datça - Muğla - Dalaman çayı arasındaki (1954): bölgenin jeolojisi. Türk. Jeol. Kur., V,l/2, Ankara. ( ( ) Güney Anadolu Torosu kro- 1955): mitli peridotit serpantinlerinin jeoloji- sine yeni İlâveler. M.T.A. Mecm., 45. ar/ ' (1943): La position tectonique de l'anatolîe (1952): dans le système orogénique méditerranéen. C. R. Cong. Géol. Int., Algar 1952., fasc. XV. (1954): Anadolu'nun tektoniği hakkında yeni müşahede ve düşünceler. 9. Coğf. Mesl. Hft., Ankara. (1955): Nouvelles considérations sur la tectonique de la Turquie. - Bull. Soc. Géol. France, 6, 5, Paris. (Ï958): Eksojen - Endojen metamorfjzma münasebetler hakkında etüt. M.T.A. Mecm., 50. krom madenleri. IV, 2, Ankara. Wijkersloolh, P. (1942): Türkiye ve Balkanlardaki krom cevheri zuhuratı ve bunların bu ülkelerin büyük tektoniğine olan münasebetleri. M.T.A. Mecm., 26.

21 433 "ARAŞTIEMA" DA İŞBİRLİĞİ (*) Fuat İ. KARAVAZICI Endüstrinin gelişme hızı, uzun vadede, ilim ve teknolojide elde edilen ilerlemelerin endüstride muntazam bir şekilde tatbik edilmesine bağlı ise de istihsalde çalışanlar arasında tam bir işbirliği ile sevk-ve-idareci başarısının da sanayinin gelişmesinde çok mühim rolleri vardır. Memleketimizde Sanayi Bakanlığı ve ilmi kuruluşlar ile sanayi arasında bu konularda yapılacak bir işbirliğine şiddetle ihtiyaç vardır. Bu işbirliği esaslarının ele alınmasından evvel araştırma konularının iyi bir şekilde tarifi icap etmektedir. I ARAŞTIRMA KONULARI:, 1. İlmi Araştırma: İlmi (temel) araştırmanın herkes tarafından kabul edilen bir tarifini yapmak mümkün değil ise de "temel araştırmaya, belli mamule veya proses tatbikatına müteveccih olmaktan ziyade, esas itibarile ilmi bilgilerin artmasını hedef tutan plânlı araştırmalar" diyebiliriz. Temel araştırmalar aşağıdaki konularda olabilir: (a) Matematik (b) Kimya (c) Fizik (d) İzabe (e) Jeoloji, jeofizik ve, sair toprak ilimleri (i) Tıp (g) Ziraî ilimler (h) Biyoloji, 2. Endüstriyel Araştırma: "Yeni mamul veya proses yaratmak meselelerim çözmek için eldeki ilmi bilgileri tatbik etmek ve bu şekilde elde edilen neticelerden ne şekilde faydalanılacağını araştırmaktır." (*) Bu yazı sanayii ilgilendiren araştırma konularında Hükümet ve ilmî kuruluşlar ile sanayi arasında nasıl bir işbirliği kurulması icap ettiğini tetkiki etmek üzere eîe alınmış ve teknik araştırmaya ait tarifler "National Science Foundation" in neşriyatından derlenmiştir. 3. Endüstriyel Araştırma. Geliştirme: "Bilinen bir mamul veya proses'in tekâmülü meselelerini halletmek için mevcut ilmi bilgilerin tatbikatıdır". Mamul veya proses esas itibarile testait edildikten sonra yapılan istihsâl öncesi etüdlerle istihsalin iyi bir şekilde yürütülmesi çalışmaları endüstriyel araştırma-geliştirme sayılmaz. Yukarıda yapılan tarifleri biraz daha açmak için araştırma-geliştirme işinin mahiyeti hakkında aşağıdaki bilgileri vermek faydalı olabilir. Endüstriyel (Araştırıma - Geliştirme İşleri aşağıdaki faaliyetlerden ibarettir: (1) Laboratuvar çalışmaları; (2) Aşağıdaki işleri yapabilmek için tecrübe kazanmak ve mühendislikle ilgili ve sair bilgileri derlemek üzere yapılan yarı endüstriyel proje ve tatbikat çalışmaları: (a) Hipotezleri değerlendirmek, ' (b) Mamul formüllerini, şartnamelerini tesbit etmek, (c) Bir proses için lüzumlu özel teçhizatın veya tesislerin projelerini hazırlamak, (d) Çalışma esaslarını tesbit etmek, (3) Bir yeni mamul veya proses'in özel fonksiyonel veya iktisadî şartları karşılayabilmesi ve imalât safhasına devredilebilmesi için bunların proje işlerinde yapılacak tekâmülü temin edecek mühendislik faaliyetleri, (4) Yukarıdaki faaliyetler neticesinde elde edilen bilgilerin imalâtçılara iletilmesi için hazırlanan raporlar, teknik resimler, formüller, şartnameler, standart işletme bilgileri, ve saire.

22 434. Fuat î. KARAYAZIC1 Endüstriyel araştırma ve geliştirmenin yapılacağı sanayi kolları olarak başlıca aşağıdaki sektörler zikredilebilir: A. Gıda, içki ve tütün sanayii, B. Tekstil ve giyim sanayii, C. Odun, kâğıt, deri, matbaacılık ve kauçuk sanayii, D. Kimya, kimyevi maddeler ve ilâç sanayii, E. Petrol ve müştaklar sanayii, F. Taş, toprak, ve cam sanayii ile inşaat. G. Demir, çelik ve metalürji, H. Makina ve alet sanayii, J. Elektrik araçları sanayii. 4. İşletmecilik (Verimlilik) Araştırmaları : Buraya kadar ele alman konular ilmi ve. teknik araştırmalar olduğu halde, bundan sonraki araştırma konuları iktisadî ve sosyal mahiyetteki araştırmalar ile işletmecilik araştırmalarıdır. İngiltere'de "İşletme araştırması" (Operational Research) denilen bu faaliyetler "sevk-ve-idareciye, karar almasında analitik ve objektif bir esas temin edilmesi için ilmi metodun kullanılması" olarak tarif edilmiş- -tir. Amerika Birleşik Devletlerinde bu araştırma faaliyetlerine "sevk-ve-idare mühendisliği" veya "sevk-ve-idare araştırması" denilmekte ve her iki tabirden de "her türlü sevk-ve-idare problemlerinin çözülmesinde araştırmanın veya ilmi metodun tatbikatı" anlaşılmaktadır. Bu şekilde, sevk-ve-idarecinin bütün faaliyet problemlerinin verimlilik araştırmaları konularında ele alınması mümkündür. Bu konuları başlıca aşağıdaki şekilde topluyabiliriz : (1) İktisadî konular: a. Faaliyetin gelir hacmi ve döviz değeri, b. Sermaye hasıla nisbeti, rentabilité, c. İşgücü hacmi. d. Kapasite ve iştigal derecesi e. Gelişme (Optimum üniteler) ve diversifikasyon. (2) Sevk-ve-idare konuları: (OM.) a. Organizasyon ve Reorganizasyon, b. Sevk-ve-idare sistem ve metodlan, c. Rapor verme ve kontrol şekilleri, d. Üst kademe sevk-ve-idare personelinin iş-analizleri ; işe alma usulleri, e. Üst kademe verimlilik murakabesi usulleri, 4 f. İş-basitleştirme usulleri, g. İş yeri ve ofiz planlanması, h. Ofiz teçhizatı seçim işleri, j. Ofiz hizmetleri. (3) Malî konular: a. Malî bünye ve sermaye politikası; malî kontrol, b. İş programları hazırlama şekilleri, c. Muhasebe sistemleri, d. Maliyet kontrolü, e. Vergiler, (4) İstihsal konulan: a. Fabrika plânlaması; Yatırım (tesis) işleri, b. Seri imalât usulleri ve maliyette tasarruf programları, c. İstihsal ve kalite kontrolü, standardizasyon işleri, d. Ham madde ve yardımcı malzemede memleket ve döviz ekonomisi bakımından tasarruf işleri: i. İkâmelerin kullanılması veya bulunması, ii. Artıklardan istifade, iii. israfı önliyecek tedbirler, e. Satmalma, envanter kontrolü ve materyel-ulaştırma usulleri, f. Proses metodlan; İş analizleri ve zaman ve hareket etüdleri, g. Koruyucu bakım işleri,

23 "ARAŞTIRMA"DA İŞBİRLİĞİ 435 h. İş-emniyeti programları, j. Sınaî temizlik işleri, (5) Satış işleri: a. Piyasa araştırması, b. Fiat politikası, c. Satış kotaları, d. Satış organizasyonu; satış ticari usulleri, e. Satış bürosu metodları, f. Mamul ambarlama ve sevk usulleri, g. Satış teşvik usulleri, (6) İşgücü konuları: a. İşgücü politikası, b. İş analizleri, c. İşgücü eğitim programları, d. İşveren - İşçi münasebetleri; (Sendika işleri), e. İşveren - İşçi karşılıkh-danışma usulleri, f. Ücret sistemleri: i. Ücret seviyesi, ii. Ücret kademeleri, terfi usulleri, iii. İşgücü değerlendirme çalışmaları, iv. Prim ve ikramiye sistemleri. g. Endüstriyel - psikolojik konular: "Prodüktiviteyi artırmak gayesine matuf olarak endüstriyel - psikolojik alanda yapılacak araştırmalar" h. İşgücü sağlığı, j. İşgücü refahı tedbirleri ve çalışmaları. II ARAŞTIRMA KURULUŞLARI: A. İlmi ve Teknik Araştırmalar: Batı memleketlerinde temel ve Endüstriyel Araştırmalar, masrafların büyük bir kısmı Devlet tarafından finanse edilmek şartile Devlet veya Sanayi tarafından kurulmuş Araştırma Enstitüleri veya Üniversitelerde yapılmaktadır. Endüstri tarafından araştırma için yapılan masrafların çok cüz'i bir kısmı ilmi (temel) araştırmalar içindir, ve ancak çok büyük firmaların temel araştırma faaliyetlerinde bulunduğu görülmektedir. Sanayide daha ziyade endüstriyel araştırma - geliştirmeye önem verilmektedir. Amerika Üniversitelerinde sanayi ve Devlet tarafından finanse edilen temel ve endüstriyel araştırmalara büyük bir yer verilmektedir. Yukarıdaki misaller de göz önünde tutularak, memleketimizde ilmi ve teknik araştırmaların bu gaye ile kurulacak Araştırma Enstitülerinde, Üniversitelerde ve kısmen de faaliyet sahası geniş olan İktisadî Devlet Teşekküllerinde veya özel teşebbüs firmalarında olmak üzere bizzat sanayide yapılacağı kabul edilebilir. Ancak, lüzumlu masrafların vüs'atı muvacehesinde araştırma masraflarının büyük bir kısmının, Devlet tarafından karşılanması icap edeceği aşikârdır. B. İşletmecilik Araştırmaları: Bu araştırmalar endüstri kuruluşlarının bizzat içinden veya dışından yapılabilir. Endüstriyel sevk-ve-idarecilerinin en büyük görevi, idare ettikleri teşekkülleri iktisadî yönden ve işletmecilik bakımından başarıya ulaştırmaktır. Bununla beraber, son yıllarda, dış organlar tarafından yapılan işletmscilik veya sevk-ve-idare araştırmaları büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. Esas mesele, endüstride bu gibi araştırmaları yapabilecek kabiliyetteki elemanların ilim müesseselerinde, endüstri içinde veya "İşletmecilik araştırmaları" yapan müesseselerde yetiştirilmelerini temin etmektir. Endüstrimizde, çok az takdir edilen "sevk-ve-idare araştırmaları" mn firmalar tarafından (yabancı memleketlerden) temin edilmesi, daha ziyade İktisadî Devlet Teşebbüslerine inhisar etmektedir. Yüksek Murakabe Heyeti de, memleketimizin, bu yönden, iktisadî Devlet Teşebbüslerinin ihtiyâçlarını karşılamak için kurulmuştur. (Yüksek Murakabe Heyeti, Devlet Teşebbüslerinin ayrıca, malî murakabesini de yapmaktadır.)

24 436 Fuat İ. KARAYAZICÏ III ARAŞTIRMA KONULARINDA İHTİYAÇLARIN TESBİTİ: A. Temel Araştırmalar: Temel araştırmalar belli mamul veya prosese müteveccih olmadığından bu konuda endüstrinin ihtiyaçları tesbit etmesi gibi bir husus bahis konusu olmamalıdır. Memleket içinde temel araştırma.faaliyetlerinde bulunan kuruluşlar bizatihi kendileri bu husustaki programlarını tesbit edeceklerdir. Bu da eldeki ilmi, teknik ve malî imkânlar ile sair araştırma ihtiyaçlarının karşılanmasına tabi olarak değişecektir. Bir başka deyimle, temel araştırma konularında talepler doğrudan doğruya temel araştırma yapan kuruluşlardan gelmelidir ve konu, araştırma ihtiyaçlarının tesbiti olmaktan ziyade temel - araştırma programlarının tesbiti olarak ele alınmalıdır. B. Endüstriyel Araştırma - Geliştirme İhtiyaçlarının Tesbiti: Bu konuda, ihtiyaçların münferit firmalar tarafından Saâayi Bakanlığına veya bu Bakanlığa bağlı merkezi bir kuruluşa doğrudan doğruya gönderilmesi mümkün ise de bu ihtiyaçların Sanayi Şurası mekanizması içinde sektörler itibarile kurulacak "Teknik Araştırmalar Özel İhtisas Komisyonlarına" bildirilmesi ve bu komisyonların ihtiyaçları tevhid ve telif ederek Sanayi Bakanlığındaki Merkezi Kuruluşa bildirilmeleri yerinde olacaktır. İhtiyaçların gözden geçirilmesi ve bir öncelik sırasına göre programlaştırılması, bütçe yılma uygun olarak yılda bir defa yapılmalıdır. C. İşletmecilik Araştırma İhtiyaçlarının Tesbiti: Bu konuda, gerek Devlet, gerekse özel teşebbüs kuruluşlarının ihtiyaçlarını bildirmelerinde "niyetsiz" olacaklarını kabul etmek realist bir hareket olur. İktisadî Devlet Teşebbüslerinin, Yüksek Murakabe Heyetinin raporlarına karşı takındıkları tavırları ile Özel Teşebbüsün "faaliyetlerinin mahremiyetini muhafaza etmeyi" arzu etmeleri bunun sebepleri arasındadır. Bazı firmaların, verimlilik araştırmaları konularında firma dışından yardım istemeleri de pek tabiidir. Ancak böyle misaller kaideyi bozmayacaktır. Hal böyle olunca, İşletmecilik Araştırmaları konularında da endüstrinin sektörler itibarile ihtiyaçlarını tesbit etmek üzere, Sanayi Şurası mekanizması içinde kurulacak "Verimlilik Araştırmaları Özel İhtisas Komisyonları" ile II. B-1 de taklif edilen sair komisyonların gerek Devlet gerekse Özel Teşebbüs bakımından kendi sektörlerinde çözülecek meseleleri tesbit etmeleri ve alınacak tedbirler hakkında tavsiyelerde bulunmaları faydalı olacaktır. Bu tavsiyeler tesbit edildikten sonra Sanayi Bakanlığı ile ilim müesseseleri ve sanayi tarafından IV/C de bahis konusu edilen tedbirlerin alınması programlaştırılmalıdır. $ Yukarıda tadad edilen çalışmalar ile Devlet Plânlama Teşkilâtının koordinasyon çalışmalarında bazı bakımdan tam bir benzerlik bulunduğundan, bu konuda mezkûr teşkilât ile işbirliği yapılması yerinde olacaktır. IV/C 4 de teklif edilen tedbirin alınması bilhassa bu teşkilâtı ilgilendirmektedir. Bilhassa memleketimizde, işletmecilik araştırmalarında sanayimiz için tavsiye edilen tedbirlerin almmasile, küçümsenmiyecek prodüktivite artışlarının sağlanması ve gelişme hızının kısa yoldan tahakkuku için, bir kestirme metod bulunması mümkündür. IV ARAŞTIRMA İŞLERİNİN PROGRAMLAŞTIRILMASI: A. Temel Araştırmalar: - İlmi bilgilerin artırılması gayesile, ele alınacak araştırmaların, memleket şümul olarak merkezi bir organ tarafından planlanması icap edeceği tabiidir. Bu sebepten Sanayi Bakanlığına ilâveten diğer Bakanlıkları da ilgilendiren bu konu, bir hükümet meselesi olarak ele alınmalıdır. B. Endüstriyel Araştırma. Geliş, tirme İşleri: Bu konu, esas itibarile Sanayi Bakanlığını ilgilendirdiğinden ihtiyaçlar III. de bahis konusu edilen kademelerden sonra Sanayi Bakanlığının teşebbüsü ile D. P. T., Sanayi Bakanlığı, Üniversiteler, sair ilmi teşekküller, mesleki kuruluşlar ve sanayi temsilcilerinden kurulacak bir istişari heyetçe tetkik edildikten sonra D. P. T., Sanayi ve Maliye Bakanlıklarınca programlaştırılmalı, malî ve sair ihtiyaçlar tesbit edilmelidir.

25 "ARAŞTIRMA"DA İŞBİRLİĞİ 437 Programın > bu şekilde tesbiti malî külfetlerin; bütçeden daha kolay bir şekilde karşılanması; için lüzumludur.. Endüstriyel - Araştırma - Geliştirme işlerini, memleketimizde teşvik edecek en seri, tedbir, endüstriden gelecek taleplere veya Araştırma Kuruluşlarının isteklerine- uygun olarak bir.kaç yıl zarfında Araştırma Kuruluşlarını teçhizat ve eleman bakımından teçhiz ederek ikili olarak akdedilecek Araştırma - Anlaşmalarını teşvik etmekdir. Bu şekilde sabit masraflar umumiyetle Devlet veya dış yardım- hibèlefile finanse edilmiş ve kuran masraflar iş-sahipleri tarafından karşılanmış olacak, araştırmaların bütçeye tahmil edeceği yük asgaride tutulmuş olacaktır. Sabit masraflara iştirak mecburiyeti bir çok sınaî kuruluşları endüstriyel - araştırma taleplerinden caydırabilir. Araştırma konularında milletlerarası yardım teşekküllerinin cömert davranışları muvacehesinde bu masrafların Devlet tarafından veya; hükmü şahsiyeti haiz araştırma kuruluşları tarafından deruhte edilmesi yerinde olacaktır. Bir sanayi sektörü veya firma tarafından araştırma kurullarına kuran bedeli mukabilinde verilecek endüstriyel - araştırma - geliştirme işleri öncelikle ve her hangi bir tahdide tabi tutulmadan ele alınmalıdır. Ücret konusu v.s. hususlar taraftar arasında halledilmelidir. Programa alınmış araştırma konularında "talep edenin" finanse etmiyeceği işlerin kuran masrafı bütçeden karşılanmalıdır. ; Endüstriyel - araştırma - geliştirme işlerinin programlaştırılmasmda bu konuya ait bibliografinin her yıl endüstriye amade kılınması ve araştırma müesseseleri ile sanayi arasında iyi bir haberleşme mekanizmasının kurulması da icap edecektir. C. İşletmecilik Araştırmaları: İşletmecilik Araştırmalarını, endüstride teşvik etmek gayesile devletin, ilmi kuruluşlar ile müştereken yapabileceği en faydalı hizmet, bu araştırmaları yapabilecek kabiliyette şahısların yetiştirilmesini teşvik ve temin ve endüstrinin bu konudaki problemlerinin çözülmesinde başvurulacak tedbirleri tesbit etmekt r. Bu konuda aşağıdaki tedbirler düşünülebilir: 1 Sanayi Odalarının, Sanayi Şurası, Devlet Plânlama Teşkilâtı Özel İhtisas Komisyonlarının, Bakanhklararası Prodüktivite Merkezinin, Standartlar Enstitüsünün,. İşçi veya İşveren Kuruluşlarının, İlim Müesseselerinin, Endüstrinin belli sektörlerinde işletmecilik verimliliği konusunda araştırmalar yaparak veya yaptırarak, neticelerini neşretmeleri ve bizzat endüstri ile hükümetin, ilim müesseselerile işbirliği yaparak her sektörün kendine has, problemlerinin çözülmesinde başvurulacak tedbirleri tesbit etmeleri; Bu tedbirlerin alinmâsı. h 2 İşletmecilik araştırmaları konularında ilim müesseselerinin özel kurslar açması; bu meyanda endüstri içinde araştırmalar yapmaları, 3 Yüksek öğretim tedrisat programlarının bu gayeye de hizmet edecek şekilde tertiplenmesi, 4 Hükümet tarafından Endüstri içinde prodüktiviteyi artıracak ve rekabeti teşvik edecek tedbirlerin alınması,. 5 Memleketimizde İşletmecilik Araştırmaları konularında münferit sınaî firmalara hizmette bulunulacak "sevk-vé-idare mühendisliği müşavirlik firmaları" veya benzer organların kurulmasını teşvik edecek Veya bizzat kuracak tedbirlerin alınması. 6 Endüstride şümullü bir eğitim programının tatbiki. Yukarıda bahis konusu edilen organların çalışmasile, bu konuda hükümet, İlmi Müesseseler ve Mesleki Kuruluşlar ile Sanayi arasındaki işbirliği her yıl IV/B deki usullere uygun olarak programlaştırılmah ve Devlet tarafından karşılanacak malî külfetler için bütçeye lüzumlu tahsisat konulmalıdır. Sanayi Şurasının göstereceği lüzum üzerine muhtelif sanayi kollarında teşkil edilecek "Verimlilik Araştırmaları Özel İhtisas Komisyonlarının" kendilerine verilen görev ile ilgili olarak hazırlıyacakları raporlar neşredilmelidir. İşletmecilik Araştırmaları konularında işverenler, işçiler, mesleki teşekküller, ilim

26 43â Fuat-1. KARAYAZÎCÏ müesseseleri, ve Sanayi Bakanlığı ile sair Devlet kuruluşları tarafından hazırlanacak seminerler de çok faydalı olabilir. V PATENT KONULARI: Devlet bütçesinden finanse edilen araştırmalar neticesinde elde edilen buluşların patent haklan Devlet veya ilgili kuruluşlar adına tescil edilebilir. Bu patent haklarının lisans ile kullanılması halinde bir ücret alınıp alınmayacağı Hükümet tarafından kanunla bir prensibe bağlanmalıdır. Bu hususta Amerika Birleşik Devletlerinde bir ücret alınmamasına mukabil, ingiltere'de, araştırma masraflarına, buluşlardan faydalananların iştirakinin temini için, bir ücret alınmaktadır. Kuran masraflan iş-sahipleri tarafından karşılanan araştırma faaliyeti neticesinde elde edilen buluşların patentleri, sabit masraf - kuran masraf nisbetlerine uygun olarak Devlet veya ilgili kuruluş ile iş - sahipleri arasında taksim edilmelidir. Karma sahipli patentlerde iş - sahiplerinin lisans şartları konusundaki haklan mahfuz tutulmalıdır.

27 439 INCE SERAMIK HAM MADDELERI ve PORSELEN İMALİ ABSTRACT : The article gives ' information about the manufacturing methods and properties of semivîtreous, vitreous and porcelain tableware and whiteware. Sources and chemical properties of the, raw materials used for this purpouse are indicated. Reserves and geographic distribution af such materials in Turkey are stated. Also the results of tests conducted at the M. T. A. laboratories pertinent of this subject are explained. The activities of M. T. A. Concerning the jeolojic and chemical studies are emphasized. The importance of these raw materials in the rapidly growing ceramics industry in Turkey and their economic aspects are explained. Seramik tabiri eski Yunanca "Keramos" kelimesinden gelmektedir. "Keramos" yanmış şey mânasına gelir. Çok eski devirlerde, seramik, killerden şekillendirmek ve kurutmak suretile eşya imâl etmek sanatı idi. Daha sonraları bu eşyaların pişirilmesi ile sağlam, sert ve suya mukavim malzemelerin imâli mümkün olmuştur. Bir kilin su ile karıştırılması sonunda meydana gelen hamur seramik eşyaları imâli için umumiyetle uygun olmaz. Kilin yüksek hararette bir miktar erimesini sağlıyan veya yüksek hararette hiç bir değişikliğe uğramayan tabii mineral maddelerin ilâvesi ile Doç. Dr. Raşit TOLUN Orta Doğu Teknik. Üniversitesi elde olunan hamurların, şekil verme kuruma ve pişme vasıfları istenilen istikâmette değiştirilebilmektedir. Bu gün modern şekil verme tekniğinin tatbik etmekte olduğu bir çok usullerde, kilin plâstik vasfından çok az faydalanılmakta ve hatta bazı hususî seramik eşyaların imâline yanyan hamurların yapısına kil hiç girmemektedir. Bu günkü anlamı ile seramik, esas itibarı ile mineral maddelerin öğütülüp karıştırılarak şekillendirilmesi ve pişirilmesi ile istenilen evsafta eşya imâli tekniğidir. Seramik mataullerinin sınıflandırılması : Kullanılan ham maddelerin emsine, bunların hamur karışımmdaki nisbetlerine, pişme derecesine ve tatbik edilen dekorasyona göre adlandırılan seramik mamullerinin adedi pek çoktur. Bunları hamurlarının gözeneklilik (Absorbsiyon veya su emme) ve camlaşma derecesine göre aşağıdaki sınıflara ayırmak mümkündür.

28 440 Doç. Dr. Raşit TOLlM İnce seramik ham maddeleri: Yukarıda kısaca sınıflandırdığımız çeşitli seramik mamullerinden İnce Fayans, ince gre ve porselen, beyaz hamurlu olmalarından dolayı daha iyi evsafta ve daha temiz ham maddelere ihtiyaç gösterdiğinden, bunların imaline elverişli ham maddelere "ince seramik ham maddeleri" diyoruz. alman bazı numunelerin analizlerinden aşağıdaki neticeler elde edilmiştir. Lab. No. 028/ / / Beykoz Beykoz Eyüp Eyüp Yeri (Aktaşlar) [Aktaşlar) Arnavutköy Arnavutköy mamullerinin yapılmasın aşağıdaki üç çeşit ham İnce seramik da esas itibarı ile madde kullanılır. 1. Kaolen (AI 2 Os. 2.Sİ H 2 0) 2. Feldspat (K 2 0 (Na 2 0) AI2O3. 6 SİO2) 3. Kuvars (SİO2) Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü memleketimizin bu ham maddeler bakımından zenginliğini yakinen tetkik etmektedir. Memleketimizde süratle gelişmekte olan bu sanayiye elverişli ham maddeler bir çok yerlerde bol miktarlarda bulunmuştur. Bu yazımızda bunların ancak bazılarından ve evsaflarından kısaca bahsolunacaktır. 1. Kaolen: Kaolen ince seramik sanayiinin en mühim kil mineralidir. Umumiyetle granitli bölgelerde bulunur ve bu taşların içerisinde-, ki feldspat minerallerinin tahallülü neticesi hâsıl olmuştur. Kaolin ekseriya saf halde bulunmaz. İçerisinde bir miktar ince Kuvars, Muskovit (Mika), Feldspat ve diğer kil mineralleri (Haloysit: A SiO z. 4 H 2 0 ve bazı hususi hallerde teşekkül eden Montmorillonit, İlli t v.s.) ile Kalsiyum, Magnezyum, Demir ve Titan ihtiva eden mineraller bulunabilir. Plâstik kaolen ve killerde, plâstikliği, diğer kil mineralleri ile demir ve organik maddeler temin eder. Plâstik killerin demir tenörleri yüksek olduğundan, bunlar ince seramik hamurunun hazırlanmasında, demirsiz kaolenlere mümkün olduğu kadar az katılır. Saf kaolenin (veya kaolinit mineralinin) analizi aşağıdaki neticeleri verecektir: SİO2 : % 46.6 AI2O3 : % 39.5 (Ateşte zayiat) H20 : % 13.9 Memleketimizde işletilmekte olan Arnavutköy (Eyüp) ve Mahmut Şevket Paşa (Beykoz)-Aktaşlar kaolen ve plâstik killerinden Bu killerin rezervleri hakkında verilecek rakam ancak her tahlile tekabül eden tabakanın rezervi bilindiği taktirde bir kıymet ifade edebilecektir. Burada kısaca Beykoz plâstik kaolen yatağının bin ton ve Arnavutköy kaolen yatağının bin ton tahmin edildiğini belirtmek isterim. Yukarıdaki tahlil neticelerinden bunların içerisinde ne miktar kaolen (kil), Kuvars, Feldspat olduğunu hesaplamak mümkündür. Bir seramik hamuru hazırlanırken yapılan karışımlarda bu killerdeki minerallerin nisbetleri ayrı ayrı nazarı itibare alınır ve elverişli plâstikliği temin edecek ve mümkün mertebe az demir ihtiva edecek bir karışımın teminine çalışılır. 2. Feldspat: Arz kabuğunu teşkil eden minerallerin en mühimlerinden biri olan feldspatlar plutonik sahrelerin % 59.5 unu teşkil ederler. Feldspatlardan sonra en mebzul mineral kuvarstır (% 12. ).

29 İNCE SERAMİK HAM MADDELERİ VE PORSELEN İMALİ 441 Feldspatların ekonomik istihsaline yarayan teşekküller umumiyetle pegmatit formasyonlarıdır. Bunlardan sonra aplit daykları ikinci müh'im memba olarak ehemmiyet arzederler. Son zamanlarda feldspatın flotasyon yolu ile kuvarstan ayrılması mümkün olduktan sonra, grafik granit de bir feldspat t Porselen hamuru için potasyumu bol L_ membaı olarak önem kazanmıştır. Cam sanayiinde feldspat, glazür için sodyumu bol feldspat kullanılan nefelin syenit ucuzluğu x ve cam sanayii için kalsiyumu bol feldspat ve-alümince zenginliği bakımından önemlidir. tercih edilir. Bir feldspat yatağının değerli olabilmesi j Memleketimiz feldspat yatakları bakıiçin 4-6 metre kalınlığı olması ve bunun üçte = birinin temiz feldspattan müteşekkil olması ı gerekir. Ekseriya bir miktar muskovit.(mika) ve kuvarsla karışık halde bulunan felds ;patın mından oldukça zengindir. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü muhtelif yerlerde mühim zuhurları rezervleri ve kaliteleri bakımından tetkik etmekte ve bunların flotasyon yoluyla bunlardan flotasyon yoluyla temizlen.- temizlenmesi ile, süratle inkişaf etmekte c mesi mümkündür. Feldspatın demirinin çok olan ince seramik sanayiimize elverişli feldspat az olması arzu edilir. Bir çok seramik mamulü konsantrelerinin hazırlanmasını incele- için % 0.1 den az demirli feldspatlar r aranır. Ekseriya % 0.5 demir bir mahzur mektedir. Aşağıda M. T. A. laboratuvarlarmda teşkil etmez. Feldspatlar kısaca üç özel mineral olarak mütalaa edilebilir: bu maksatla hazırlanan dan bazılarına ait analiz yoruz. feldspatlarımız neticelerini veri No. Y e r i C i n s i 1 Gördes (Demirci- Kuarsh Kurtutan) feldspat 2 Gördes (Demirci- Feldspat Kurtutan} konsantresi 3 Kırklareli (Üsküp) 4 Sivrihisar (Tekören) " " S1O2 AI2O3 FeıOı CaO K2O NazO Yukarıdaki analiz neticelerinden bu 1 kuvarslar seçilerek ısıtılıp kızdırılarak öğütülmesi feldspatların mineralojik yapıları hesaplandığı kolaylaştırılır ve fayans imâlinde takdirde aşağıdaki neticeler elde olunur. kuvarsit yataklarında oldukça saf olarak bu tercihen kullanılır. Kuvars, primer olarak r lunur. Ekonomik coğrafi durum bazı hallerde No. Feldspat Kuvars Kaolen de bu sert kuvarsit taşlarının kırılıp öğü tülerek kullanılmasını gerçekleştirebilir. 1 % % % % % 7. 5 % 5 3 % % 3. 4 % 85. % 14. Daha evvelce de belirttiğimiz gibi bu nisbetler seramik hamuru hazırlanırken nazarı itibare alınacaktır. 3. Kuvars: Kimyasal terkibi saf silis olan kuvarsın en ekonomik membamı beyaz kum yatakları teşkil eder. Daha ziyade cam sanayii için işletilen bu kuvars kumlarının mümkün mertebe demirsiz ve bol kuvarslı olması gerekir. Bu maksatla bazen çakıl halindeki iri İnce seramik sanayiinde kullanılan kuvars umumiyetle % 0.1 den az demir ve % 95 ten fazla silis ihtiva eder. Tabiatte bol miktarda bulunan bu ham maddenin de feldspat gibi ekseriya demirli minerallerden temizlenmesi icab eder. Bu maksatla kuvars kumu evvelâ yıkanır elenir, kurutulur ve manyetik ayırıcılardan geçirilir. Son zamanlarda demirli minerallerin flotasyon yolu ile kuvarstan ayrılması imkân dahiline girmiş ve ekonomik alanda tatbik edimliye başlanmiştır. Böylece her çeşit sanayiin arzu ettiği şartlarda temiz kuvars hazırlamak mümkündür.

30 442 Doç. Dr. Raşit TOLUN Memleketimizin bir çok yerlerinde bol miktarda kuvars kumu ve kuvarsit yatakları mevcuttur. Bu zuhurlar M. T. A. tarafından incelenmiş ve mühim görülenlerin rezervleri tayin edilmiştir. Misal olarak, (Podima) yalıköyde 5-10 milyon ton ve Kabakçada 3001 bin ton rezerv tesbit edilmiş olduğunu zikredebiliriz. Aşağıdaki tabloda kuvars kumu yataklarından bazılarına ait numunelerin analiz neticeleri arzedilmiştir. ince gre (Vitröz): ince fayans ile porselen arasındaki sınıfı teşkil eden ince gre de feldspat nisbeti oldukça yüksektir. Bisküinin pişme derecesi )0 C dir. Üzerine sürülen glazür ile birlikte umumiyetle daha alçak derecede 1250 C ikinci bir defa daha pişirilir, ince gre hamurunun terkibi takriben şöyledir: Y e r i SİO2 AhOj FeaOj TiOı CaO Yalıköy Beyaz (Podima) Beyaz (Podima) Kabakça İst. yıkanmış beyaz Hiç şüphesiz bu kumlardaki demir ve titan minerallerinin büyük kısmi manyetik ayırıcılar veya flotasyon yolu ile temizlenebilir. İnce seramik mamulleri: İnce fayans: înce fayanslar diğer fayanslardan hamurunun beyazlığı sertliği ve sağlamlığı bakımından tefrik edilirler Üzerle.ri porselende olduğu gibi şeffaf bir glaz ür ile kaplıdır, fakat, porselen gibi ziyayı geçirgenlik ("translüsid) hassaları yoktur. Ortalama terkipleri şöyledir: ince gre sağlamlığı ve su emme derecesinin (gözeneklilik=porosite) düşüklüğü bakımından sıhhi malzeme imâlinde (lavabo v.s.) tercih edilmektedir. Porselen : Milattan iki asır evvel Cinde başlamış olan porselen imalâtına, ancak 16 inci asırda Almanyada ve 18 inci asırda Fransada muvaffak olunabilmiştir. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünde bu sahada yapılan laboratuvar çalışmaları memleketimizdeki ham maddelerle porselen imâlinin mümkün olabileceğini fiilen ortaya koymuştur. Porselen hamurunun hazırlanmasında kaolen, feldspat ve kuvars aşağıdaki nisbetler dahilinde kullanılırlar: ince fayans hamuru şekillendirildikten sonra kurutulur ve 1200 C civarında pişirilir. Arzuya göre boyanır, süslenir ve C de yeniden oksiden bir atmosferde organik maddeler yakılır. Sonra pişmiş eşya (bisküi) kurşunlu veya boratlı bir glazürle kaplanarak C da yeniden pişirilir. Boratlı glazürler sağlık bakımından (kurşunlu glazürler gibi toksik olmadıkları için) şayanı tercihtirler. Burada kullanılan kaolen (ve plâstik kil) hamura gereken plâstikliği vermeye yarar; nisbeti yükseldikçe pişme derecesi de yükselir. Feldspat 1200 C civarında erimeye başladığından lüzumlu camlaşmayı ve yarı şeffaflığı temine yarar. Hamurdaki nisbeti yükseldikçe, pişme derecesi alçalır. Kuvars, bilhassa pişme esnasında deformasyonu önlemesi ve şeffalığı arttırması bakımından hamura ilâve edilmektedir. Miktarı arttıkça pişme derecesi de yükselir.

31 İNCE SERAMİK HAM MADDELERİ VE PORSELEN İMALÎ 443 Aşağıdaki diagram muhtelif ince sera- Porselen hamuru şekillendirildikten sonmik mamullerinin terbikini mukayese etme- ra evvelâ 950 C civannda pişirilir (bisküi). mizi mümkün kılmaktadır. Üzerleri glazürlendikten sonra daha yüksek derecede, 1250 veya 1450 C da, tekrar pişiri- Aşağıdaki tabloda 1250 C da pişen bir lir. En yüksek pişme sühunetinden itibaren porselen ile 1450 C da pişen sert bir porsesoğumaya bırakılan porselenlerin, tam be- lenin hamurlannm ve giderinin terkipleyazlığının temim için reduktor bir atmosferde bulunmalan gerekir. ri verilmiştir. Laboratuvar {denemeleri: M. T. A. laboratuvarlarında, memleketimizdeki ham maddelerle porselen imâlinin imkân dahilinde olup olmadığı Şaban Şükrü Erdinç, Dietrich Eisenhart ve tarafımdan ayayn ayrı ve müstakilen denenmiş ve her üç şahsın tecrübeleri de muvaffakiyetle neticelenmiştir. Burada şahsen tecrübe ettiğim ve yukarıdaki 1250 C da pişecek terkibe uygun terkipte hazırlanan porselen tecrübesini' kısaca arzedeceğim. Ham maddeler 200 meş elekten (0.074 mm.) geçecek şekilde hazırlanmış ve aşağıdaki terkipte karıştırılmıştır.

32 444 Doç. Dr. Raşit TOLUN l-sj k i b i Şeffaf glazürün formülü 0.15 K2O IfeO 0.73 CaO ' 0.6 AI2O SİO2 Mat glazürün formülü 0,15 K2O 0.12 Na CaO 0.6 AI2O SİO2, Karışım, 700 cm 3 su ile 1.5 kesafetinde bir süspansion halinde hazırlanarak, daldırma veya püskürtme yolu ile, bisküiler glazürle kaplanmıştır. Bisküiler 950 C de pişirilmiş- ' tir] Nihaî pişirme 1280 C-civarında 11 /2-2 saat kalacak şekilde yapılmıştır. Sühunet kontrolü İçin 9 TMo. lu pirometrik koninin (Seger Kegel) eğilmeye başlama sühuneti en uygun olarak müşahade edilmiştir. Soğuma başlangıcında elektrik cereyanı kesilerek, bir bek ile havagazı verilmiştir (Redüksiyon). Bu şekildeki bir çalışma ile, fincan, tabak, vazo ve sigara tablası şeklinde dökülen eşyalarda translüsidlik ve sağlam bir porselen karakteri tesbit edilmiştir. NETİCE: M. T. A. Enstitüsünün ince seramik Tıaftı' maddeleri üzerinde şimdiye kadar yapmış olduğu saha ve laboratuvar çalışmaları, bu sanayiin memleketimizde inkişafının mümkün ve verimli olacağını ortaya koymuş bulunmaktadır. Halen yalnız ince fayans mamullerini piyasaya arzeden seramik fabrikalarımızın, çok yakında, modern kaolen, kil ve feldspat hazırlama tesisleri ye daha yüksek suhunetli fırınları sayesinde vitröz ve porselen imâl etmeleri ile, memleket ekonomisinde büyük bir rol oynıyacak olan mü-, -him bir döviz tasarrufu sağlanmış olacaktır.

33 445 MADENLERİN ISIL İŞLEMLERİNDE SICAKLIK VE ZAMAN HESAPLARI Sadık KAKAÇ Orta - Doğu Teknik Üniversitesi ÖZET : Bu makalede katı cisimler içinde geçici (transient) rejimde ısı transferi incelenmektedir. Başlangıçta.uniform sıcaklıkta bulunan ve yüzey ısı geçirme )film) katsayısı sabit olan plâk, silindir ve küre için verilen grafik çözümier izah edilip pratikte madenlerin ısıl işlemlerinde bu grafikleri kullanarak sı:aklık ve zaman hesapları için nümerik mlîsaller veriliyor. Giriş: Belirli bir yerde sıcaklık veya ısı akımı zamana bağlı olarak değişiyorsa bu çeşit ısı transferi ameliyelerine geçici rejimde (Transient or unsteady state) ısı transferi ameliyesi denir. Muayyen bir sıcaklıktaki katı cismin bir fırın içine konduğunu düşünelim. Katı cismin sıcaklığı zamanla artar. Denge sıcaklığı teessüs edene 'kadar herhangi bir noktasındaki sıcaklık zamanın bir fonksiyonudur. Bu katı cisim bir 'su veya yağ banyosuna daldırılırsa sıcaklığı zamanla azalır. Dengeli rejim teessüs edene 'kadar herhangi bir noktasındaki sıcaklık zamanla değişir. Sıcaklığın zamanla değişimi esnasında cereyan eden ısı transferi 'ameliyesi geçici rejimde ısı transferi ameliyesi adım alır. Bir nükleer reaktörün hareketi ve durdurulması esnasında nükleer yakıt elemanlarında, bir fırın duvarlarında, bir yağ veya su banyosunda çeliğe su verilmesinde, muay. yen bir kütlenin Isıtılmaya başlanmasında, güneş ile dünya arasındaki ısı transferinin periodik değişmesinden dolayı dünya içindeki sıcaklık dağılımı ve ısı transferi ameliyeleri geçici rejimde ısı transferi ameliyelerine tipik misallerdir. Bu kısımda yalnız özel halleri ihtiva eden ısıtma ve soğutma nazarı itibare alınacaktır. Pratik bakımdan oldukça ehemmiyetli olup, sık sık tesadüf edilir. Katı cismin homojen olduğu, ısı kondüksiyon katsayısı (k), ısınma ısısı (c), ağırlıkça yoğunluğu (p) ameliye esnasında sabit kaldığı kabul ediliyor. Yine kabul ediliyorki başlangıçta uniform (ti) sıcaklığında bulunan cisim, uniform (t f ) sıcaklığındaki bir SYNOPSIS : In this article the transient heat transfer processes within the solid bodies are investigoted Graphycal solutions for the plate, cylinder, sphere under the conditions of initially uniform temprature and a constant surface heat transfer coefficient re discussed. In pratice for calculating the time and temprature during the heat treatments of metals are explained by the numerical examples. akıştan içine daldırılmakta, ameliye esnasında t f ve yüzeydeki film (konveksiyon ısı geçirme) katsayısı sabit kalmaktadır. Bü tip problemlere çözümler oldukça faydalıdır. Çünkî pratikte ekseriya soğutma ve ısıtma halleri bu özel durumlara irca edilebilir. Meselâ, fırın içinde ısıtılmış bir cismi havada soğutmaya terketfimek, başlangıçta uniform sıcaklıkta bulunan bir cismi bir fırında ısıtmak bu tip problemdir. Başlangıç ve son sıcaklıkları uniform olmayan, ve akışkan sıcaklığı zamanla değişen haller daha kompleks çözümler ihtiva eder.

34 446 Sadık KAKAÇ Ar 0 nin değerleri aşağıda verilmiştir : 5e A/7-1 (d) Sıcaklık Gradieni İhmal Edilebilen Katı Cisimler Hali. V Başlangıçta uniform sıcaklıkta bulunan kaim bir plâk her iki tarafından bir akışkan ile ısıtıldığı zaman plâk içindeki zamanla sıcaklık dağılımı şekil 1-a da gösterilmiştir. Eğer plâk ince veya ısıl kondüksiyon katsayısı yüksek ise, plâk içindeki sıcaklık gradieni ihmal edilebilir ve sıcaklığın tek bir t değeri, herhangi bir anda ısıl 'hali tesbit etmek için kullanılabilir. Ayni mütalealar herhangi bir şekli haiz katı cisim için de doğrudur. dx zaman aralığında içerisinde ihmal edilebilen sıcaklık gradieni bulunan herhangi bir geometrik şekli haiz katı cisim için aşağıdaki ısı dengesini yazabiliriz. dq = Ah ( t f t ) d-r = V. p. C. dt ( 1 ) h, t f fiziki özellikleri sabit kabul edip intègre edersek aşağıdaki ifade elde edilir. Ar 0 /V geniş plak 1 Uzun silindir 2 Küp veya küre 3 r Q silindir ve kürenin yarı çapını, küpün yarı kenar uzunluğunu, plâğın yarı kalınlığını gösterir. Misâl: 1. 1" Çapında 2" uzunluğunda bir bakır silindir 300 C de bir fırın içinde 15 C deri 100 C uniform sıcaklığına getirmek için lâzım olan zamanı hesaplayalım. Bakır için K = 330 Kcal/mh C, silindir yüzeyinde h = 49 Kcal/m 2 h C <* = m 2 /h Bu problemde silindir içindeki sıcaklık gradieni ihmal edilmektedir. Eğrilerin tetkikinden anlaşılacağı üzere k/hr 0 oranı 6 dan büyük olduğu zaman bu doğrudur.

35 MADENLERİN ISIL İŞLEMLERİNDE SICAKLIKLARIN HESAPLARİ 447

36 448 Sadık KAKAÇ Şekil:.5 yardımı ile de herhangi (r) noktasındaki sıcaklık hesaplanır. Misâl: 3 1 ïnç çapında, uzun çelik bir bar, bir fırında 700 C ye uniform olarak ısıtıldıktan sonra 40 C C ye düştüğü zaman banyodan 'çıkarılmak isteniyor. Bu halde daldırma zamanını hesaplıyalım. Yüzey ısı geçirme (film) katsayısının h = 98 Kcal/m 2 h C olduğu kabul ediliyor. a) Misâl: 2 den, a = mvh s = 0.9 X 0.51 = 0.46 t t f t 1000 ' ti t f t = I X980 = = = 548 C Bu şekilde herhangi bir noktada belirli bir sıcaklık elde etmek için lâzım olan ısıtma veya soğutma süresi, tersi olarak, belirli bir ısıtma zamanı sonunda istenilen noktada sıcaklık hesap 'edilir. Ayni şekilde sonsuz silindirler ve küreler içinde grafik çözümler mevcuttur. Silindir: Genel ısıl kondüksiyon denkleminden, sonsuz uzunlukta bir silindirde geçici rejimde sıcaklık dağılımını Veren kısmi diferansiyle denklem aşağıdaki formdadır. 8r -( r- St 5r ) St Sr (7) İçerde ısı istihsalinin olmadığını ve yalnız radyal "sıcaklık gradieninin mevcut olduğunu kabul ediyoruz. Başlangıçta uniform sıcaklıkta bir silindir düşünelim. Aniden t f sıcaklığında bir akışkanla temasa getirelim. Akışkan ile silindir arasındaki konveksiyon ısı geçirme katsayısı (film katsayısı) h olsun, gösterilebilirki t- ti tf hr 0 "k~ dır. (8) Dikkat edilecek olursa (6) ifadesindeki'x, (r) ile yer değiştirmiştir. Silindir için olan bu ifadeye de grafik çözümler verilmiştir. Şekil : 4 yardımı ile sonsuz uzunlukta bir silindirin merkezindeki sıcaklık,

37 MADENLERİN ISIL İŞLEMLERİNDE SICAKLIKLARIN HESAPLARI 449 Bunun da grafik çözümleri verilmiş olup, şekil: 6 yardımı ile bir kürenin merkezindeki sıcaklık, şekil: 7 yardımı ile de herhangi bir r mesafesindeki sıcaklık hesap edilir. Belirli boyuttaki cisimleri ısıtma, soğutma: Şimdiye kadar yalnız bir istikâmeti nazarı itibare aldık. Dikdörtgen bir *barm, bir prismamn veya belirli yüksekliğe haiz bir silindirin ısıtılması, soğutulması ~daha kompleks çözümleri ihtiva eder. Fakat aşağıdaki şartları gerçekliyen 'bazı hususî haller için ayni grafikleri gerçekleyen bazı hususî haller için ayni grafikleri kullanarak çözümler elde 'edilir. Kabuller : a) Katı cismin başlangıç sıcaklığı uniform b) Akışkan sıcaklığı H f = sabit c) Her koordinat istikâmetinde orta düzleme 'göre simetrik şartlar mevcuttur. Film katsayısı h, x-, y-, ve z-, yüzlerinde ayrı olabilir. Fakat karşılıklı paralel yüz çifti için ayni olması şarttır. Benzer şekilde dikdörtgen prisması şeklindeki bir katı cismin herhangi bir noktasında T anındaki sıcaklık oranı t- ti t f.= = *. y. x Belirli uzunluktaki silindir için (10) t t f. = r. z olarak bulunur. (11) ti- Bu metod Newman metodu olup analitik olarak bunun böyle olduğu kolayca gösterilebilir. Misâl: 4 12 mm çapında paslanmaz çelikten dairesel bir bar 35 C sıcaklığında geniş bir yağ banyosunda su verilmek.isteniyor. Barın başlangıçtaki uniform sıcaklığı 875 C dır. 'Su verme ameliyesi sonunda bar içindeki maksimum sıcaklığın 225 C olması isteniyor. Bu duruma göre aşağıdaki iki hal için yağ banyosunda bekletme zamanını hesap 'edelim. a) Bar sonsuz uzunluktadır b) Barın uzunluğu çapının iki katıdır. h t = 75 Kcal/m 2 h C k = 45 Kcal/mh C t, p = 7.7 gr/cm 3 C = 0.15 Kcal/Kg C to tf k/hr 0 Şeb'LS Sf/ı'nd/'r îç/n pozîsyon -fsi^or/er" Bu şartlar altında boyutları (2 r ox. 2 r oy ) olan dikdörtgende herhangi bir noktadaki boyutsuz sıcaklık oram = x. y ifadesi ile h'e,. sap- edilir. x, kalınlığı 2 r ox olan sonsuz uzunluktaki bir plâkta T anında r J r ox pozisyonundaki sıcaklık oranıdır.

38 45Ö Sadık KAKAÇ

39 MADENLERİN ISIL İŞLEMLERİNDE SICAKLIKLARIN HESAPLARI 451

40 452 Sadık KAKAÇ

TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR"I HAKKINDA

TÜRKİYE'NİN YEŞİL KAYAÇLARI HAKKINDA 415 TÜRKİYE'NİN "YEŞİL KAYAÇLAR"I HAKKINDA E. İLHAN Özet: Ultrabazık "Yeşil Kayaçlar", yani serpantinler ve benzeri, Türkiye'deki Alp kıvrımlarında çok yaygındırlar. İçinde bulunan kromit yataklarından

Detaylı

TAVŞANLI-DAĞARDI ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE SERPANTİN ÎLE KALKERLERİN YAŞI HAKKINDA NOT

TAVŞANLI-DAĞARDI ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE SERPANTİN ÎLE KALKERLERİN YAŞI HAKKINDA NOT TAVŞANLI-DAĞARDI ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE SERPANTİN ÎLE KALKERLERİN YAŞI HAKKINDA NOT Adnan KALAFATÇIOĞLU Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. Hersinien ve Alp orojeniğini geçirmiş bulunan

Detaylı

Masifler. Jeo 454 Türkiye Jeoloji dersi kapsamında hazırlanmıştır. Araş. Gör. Alaettin TUNCER

Masifler. Jeo 454 Türkiye Jeoloji dersi kapsamında hazırlanmıştır. Araş. Gör. Alaettin TUNCER Masifler Jeo 454 Türkiye Jeoloji dersi kapsamında hazırlanmıştır. Araş. Gör. Alaettin TUNCER 07.07.2015 MASİF NEDİR? Yüksek basınç ve sıcaklık şartlarından geçmiş, kökeni sedimanter kayaçlara dayanan,

Detaylı

SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU

SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU Fikret KURTMAN Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. Sivas civarındaki jips teressübatı umumiyetle Oligosen yaşında kabul edilmekte idi. Bu

Detaylı

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ Sunay AKDERE Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara GİRİŞ Hava fotoğraflarından yararlanarak fotojeolojik

Detaylı

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler JEM 404 Ders Konusu Türkiye Jeolojisi Orojenez ve Türkiye deki Tektonik Birlikler Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Tektonik Araştırma Grubu 2012 Dağ Oluşumu / Orojenez Orojenez genel anlamda

Detaylı

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN ÇORUM 2017 Alp - Himalaya kıvrım kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde tüm jeolojik zaman ve devirlere ait araziler görülebilmektedir.

Detaylı

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ İlker ŞENGÜLER* GİRİŞ Çalışma alanı Eskişehir grabeni içinde Eskişehir ilinin doğusunda, Sevinç ve Çavlum mahallesi ile Ağapınar köyünün kuzeyinde

Detaylı

MADEN SAHALARI TANITIM BÜLTENİ

MADEN SAHALARI TANITIM BÜLTENİ Ocak 2015 Sayı: 15 Satış Rödovans ve Ortaklıklar İçin MADEN SAHALARI TANITIM BÜLTENİ Bültenimizde yer almak için bize ulaşınız. E-Posta: ruhsat@madencilik-turkiye.com Tel: +90 (312) 482 18 60 MİGEM 119.

Detaylı

Midi Fayınının Kuzeyinde Westfalien-A Yaşlı Kılıç Serisinin Araştırılması

Midi Fayınının Kuzeyinde Westfalien-A Yaşlı Kılıç Serisinin Araştırılması Midi Fayınının Kuzeyinde Westfalien-A Yaşlı Kılıç Serisinin Araştırılması MADEN Y. MÜHENDİSİ Vedat AKYÜREKÜ GİRİŞ E.K.İ. Üzülmez Bölgesinin toplam 120 milyon tonluk bir rezervi mevcuttur. Bu günkü istihsal

Detaylı

NOTLA R İRAN GEZÎ NOTLARI. Dr. E. İLHAN. 1965 Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının

NOTLA R İRAN GEZÎ NOTLARI. Dr. E. İLHAN. 1965 Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının NOTLA R İRAN GEZÎ NOTLARI Dr. E. İLHAN 1965 Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının iki jeolojik kesidi gözden geçirilmiştir; Tahran'da Millî Petrol Şirketi ve Devlet

Detaylı

TÜRKİYE'NİN OROJENİK GELİŞMESİ

TÜRKİYE'NİN OROJENİK GELİŞMESİ TÜRKİYE'NİN OROJENİK GELİŞMESİ lhsan KETİN İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi ÖZET. Türkiye, esas itibariyle Alpin orojenez sistemine dahil olmakla beraber, muayyen bölgelerinde Hersinien, Kaledonien

Detaylı

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale www.madencilik-turkiye.com

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale www.madencilik-turkiye.com Makale www.madencilik-turkiye.com Seyfullah Tufan Jeofizik Yüksek Mühendisi Maden Etüt ve Arama AŞ seyfullah@madenarama.com.tr Adil Özdemir Jeoloji Yüksek Mühendisi Maden Etüt ve Arama AŞ adil@madenarama.com.tr

Detaylı

1967 YILI SAKARYA DEPREMİNE AİT KISA NOT

1967 YILI SAKARYA DEPREMİNE AİT KISA NOT 1967 YILI SAKARYA DEPREMİNE AİT KISA NOT Adnan KALAFATÇIOĞLU Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. 1967 yılı 22 Temmuz Cumartesi günü saat 18:58 de Adapazarı ili ve çevresinde vuku bulan deprem

Detaylı

KAZ DAĞI KRİSTALlNİNÎN ARZETTİĞİ BİR PRE-HERSİNİEN İLTİVA SAFHASI HAKKINDA

KAZ DAĞI KRİSTALlNİNÎN ARZETTİĞİ BİR PRE-HERSİNİEN İLTİVA SAFHASI HAKKINDA KAZ DAĞI KRİSTALlNİNÎN ARZETTİĞİ BİR PRE-HERSİNİEN İLTİVA SAFHASI HAKKINDA Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. Bu makalemizde Kaz dağı Masifinin Kristalim içinde bir pre-hersinien iltiva safhasının

Detaylı

TÜRKİYE LİNYİT YATAKLARININ JEOLOJİSİ HAKKINDA

TÜRKİYE LİNYİT YATAKLARININ JEOLOJİSİ HAKKINDA 227 TÜRKİYE LİNYİT YATAKLARININ JEOLOJİSİ HAKKINDA Dr. E. İLHAN Öze t: R 6 s u m â : (Geologie des gisements de lignite de Turquie). Büyük kıvrılma (orojenez) devirlerini takip eden çeşitli tektonik olaylar

Detaylı

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Altan İÇERLER 1, Remzi BİLGİN 1, Belgin ÇİRKİN 1, Hamza KARAMAN 1, Alper KIYAK 1, Çetin KARAHAN 2 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik

Detaylı

FAALİYETTE BULUNDUĞU İŞLETMELER

FAALİYETTE BULUNDUĞU İŞLETMELER FAALİYETTE BULUNDUĞU İŞLETMELER - GÜMÜŞHANE HAZİNE MAĞARA ÇİNKO, KURŞU, BAKIR YERALTI İŞLETMESİ - GÜMÜŞHANE ÇİNKO, KURŞUN, BAKIR FLOTASYON TESİS İŞLETMESİ - NİĞDE BOLKARDAĞ MADENKÖY ALTIN, GÜMÜŞ, KURŞUN,

Detaylı

KAYSERİ İLİNİN KUZEY KESİMİNDE ÇUKURKÖY'DE NEFELİN İHTİVA EDEN İNDİFAİ KAYAÇLAR

KAYSERİ İLİNİN KUZEY KESİMİNDE ÇUKURKÖY'DE NEFELİN İHTİVA EDEN İNDİFAİ KAYAÇLAR KAYSERİ İLİNİN KUZEY KESİMİNDE ÇUKURKÖY'DE NEFELİN İHTİVA EDEN İNDİFAİ KAYAÇLAR Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara I. GİRİŞ 1965 yazında Jeolog G. Pasquare Çukurköy havalisinin jeolojik etüdünü yapmıştır.

Detaylı

TAŞKÖMÜRÜ ARAMALARINDA KULLANILAN GRAVİTE METODUNUN KUZEY - BATI ANADOLU TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINA TATBİKİ. Aydok ÇALIM (*)

TAŞKÖMÜRÜ ARAMALARINDA KULLANILAN GRAVİTE METODUNUN KUZEY - BATI ANADOLU TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINA TATBİKİ. Aydok ÇALIM (*) TAŞKÖMÜRÜ ARAMALARINDA KULLANILAN GRAVİTE METODUNUN KUZEY - BATI ANADOLU TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINA TATBİKİ Aydok ÇALIM (*) Özet: Kuzey-Batı Anadolu Taşkömürü Havzasında, tektonik yapıyı meydana çıkarmak suretiyle,

Detaylı

5. Aşağıdakilerden hangisi, Dünya nın iç kısmının sıcak. 6. Yer kabuğu mantoyu çevreleyen bir zar gibi olup kıtalar.

5. Aşağıdakilerden hangisi, Dünya nın iç kısmının sıcak. 6. Yer kabuğu mantoyu çevreleyen bir zar gibi olup kıtalar. BÖLÜM 6 Yerin Şekillenmesi (İç Kuvvetler) 1. Dünya nın iç yapısı hakkında en kapsamlı bilgileri... verir. Bu bilgilere göre, Dünya, iç içe bir kaç küreden oluşmuştur. Buna göre, yukarıda noktalı yere aşağıdakilerden

Detaylı

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü TABAKA DÜZLEMİNİN TEKTONİK KONUMU Tabaka düzleminin konumunu belirlemek için tabakanın aşağıdaki özelliklerinin

Detaylı

AY KAYAÇLARI VE PETROGRAFİK

AY KAYAÇLARI VE PETROGRAFİK AY KAYAÇLARI VE PETROGRAFİK ANALİZLERİ Ercin KASAPOĞLU Pennsylvania Üniversitesi, A.B,D. İlk defa, 24 temmuz 1969 da dünyamızın uydusu olan aydan bazı numuneler, üzerlerinde ilmî araştırmalar yapılmak

Detaylı

İl İl Türkiye'de Çıkarılan Madenler

İl İl Türkiye'de Çıkarılan Madenler On5yirmi5.com İl İl Türkiye'de Çıkarılan Madenler İllere göre ülkemizde çıkarılan önemli madenler şöyle... Yayın Tarihi : 2 Mayıs 2013 Perşembe (oluşturma : 6/22/2016) Yerkabuğunun farklı derinliklerinden

Detaylı

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar JEOLOJİK YAPILAR GİRİŞ Dünyamızın üzerinde yaşadığımız kesiminden çekirdeğine kadar olan kısmında çeşitli olaylar cereyan etmektedir. İnsan ömrüne oranla son derece yavaş olan bu hareketlerin çoğu gözle

Detaylı

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR Kayaçların belirli bir yapısı vardır. Bu yapı kayaç oluşurken ve kayaç oluştuktan sonra kazanılmış olabilir. Kayaçların oluşum sırasında ve oluşum koşullarına bağlı olarak kazandıkları

Detaylı

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ T.C. AKSARAY ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ JEOLOJĠ MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ HARĠTA ALIMI DERSĠ RAPORU 3. GRUP AKSARAY 2015 T.C. AKSARAY ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ

Detaylı

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI Yer altı Suları; Türkiye, kumlu, çakıllı ve alüvyal sahalar ile başta karstik alanlar olmak üzere, geçirimli kayaçlara bağlı olarak yer altı suları bakımından

Detaylı

TÜRKİYE PETROL ARAŞTIRMALARI

TÜRKİYE PETROL ARAŞTIRMALARI 63 TÜRKİYE PETROL ARAŞTIRMALARI Emin Dr. Jeolog İLHAN Öze t Son 30-40 yıl içinde, hemen, hemen bütün memleketlerde ve bütün stratigrafik formasyonlarda petrol yatakları, veya hiç olmazsa kuvvetli idrokarbür

Detaylı

TÜRKİYE'DEKİ OFİYOLİTİK SERİLER

TÜRKİYE'DEKİ OFİYOLİTİK SERİLER TÜRKİYE'DEKİ OFİYOLİTİK SERİLER Nuriye PINAR-ERDEM Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi, İstanbul ÖZET. Anadolu'daki ofiyolitik seriler, esas olarak harzburgit, dünit, diyabaz ve gabrolardan oluşmuş

Detaylı

MADENCİLİK VE JEOLOJİDE JEOFİZİK ÇALIŞMALAR

MADENCİLİK VE JEOLOJİDE JEOFİZİK ÇALIŞMALAR MADENCİLİK VE JEOLOJİDE JEOFİZİK ÇALIŞMALAR Dr. Emin İLHAN Jeofizik araştırmalar, yani arz fiziğinin yatakların aranmasına tatbiki, petrol, maden ve yeraltı su aramalarında gittikçe önem kazanmaktadırlar.

Detaylı

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi Tilting effect on the morpho-tectonic evolution of Karasu River valley Nurcan AVŞİN 1 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Coğrafya Bölümü Öz: Karasu

Detaylı

KONU 12: TAŞIN HAMMADDE OLARAK KULLANIMI: KAYAÇLAR

KONU 12: TAŞIN HAMMADDE OLARAK KULLANIMI: KAYAÇLAR KONU 12: TAŞIN HAMMADDE OLARAK KULLANIMI: KAYAÇLAR Yerkürenin iskeletini oluşturan kayaçlar kökenleri bakımından üç ana gruba ayrılırlar: 1. Magmatik Kayaçlar (Volkanik kayaçlar) 2. Tortul Kayaçlar (Sedimanter

Detaylı

MAGMATİK KAYAÇLAR DERİNLİK (PLUTONİK) KAYAÇLAR

MAGMATİK KAYAÇLAR DERİNLİK (PLUTONİK) KAYAÇLAR DERİNLİK (PLUTONİK) KAYAÇLAR Tam kristalli, taneli ve yalnızca kristallerden oluşmuştur Yalnızca kristallerden oluştuklarından oldukça sağlam ve dayanıklıdırlar Yerkabuğunda değişik şekillerde Kütle halinde

Detaylı

V. KORELASYON. Tarif ve genel bilgiler

V. KORELASYON. Tarif ve genel bilgiler V. KORELASYON Tarif ve genel bilgiler Yeraltına ait her çeşit bilginin bir araya toplanması yeterli değildir; bunları sınıflandırmak, incelemek ve sonuç çıkarmak/yorum yapmak gereklidir. Böyle bir durumda

Detaylı

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR Magmatik (Püskürük) Kayaçlar Ýç püskürük Yer kabuðunu oluþturan kayaçlarýn tümünün kökeni magmatikdir. Magma kökenli kayaçlar dýþ kuvvetlerinin etkisiyle parçalara ayrýlýp, yeryüzünün çukur yerlerinde

Detaylı

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh.

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh. TKİ. OAL. İşletmesinde Toz Problemi TKİ Maden Müh. 1) Giriş Henüz, Türkiye'de kömür ve metal ocaklarında teneffüs edilebilir toz kontrolü yapılmamaktadır. Bu alandaki çalışmaların önemi gün geçtikçe daha

Detaylı

TEBLİĞ 1948 NİSANININ SON HAFTASINDA YAĞAN KAR ÜZERİNDE FERRUH SANIR

TEBLİĞ 1948 NİSANININ SON HAFTASINDA YAĞAN KAR ÜZERİNDE FERRUH SANIR TEBLİĞ 1948 NİSANININ SON HAFTASINDA YAĞAN KAR ÜZERİNDE FERRUH SANIR Coğrafya Doçenti Anadolu'nun iç bölümlerinde, bahar ortalarında, kış günlerinin dönüp geldiği seyrek görülen hallerden değildir; nitekim

Detaylı

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ 4/3/2017 1 INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Orhan ARKOÇ e-posta : orhan.arkoc@klu.edu.tr Web : http://personel.klu.edu.tr/orhan.arkoc 4/3/2017 2 BÖLÜM 4 TABAKALI KAYAÇLARIN ÖZELLİKLER, STRATİGRAFİ,

Detaylı

UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI

UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI Diskordans nedir? Kayaçların stratigrafik dizilimleri her zaman kesiksiz bir seri (konkordan seri) oluşturmaz. Bazen, kayaçların çökelimleri sırasında duraklamalar,

Detaylı

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER JEOLOJİ İÇ KUVVETLER Enerjisini yerin içindeki mağmadan alan güçlere iç kuvvetler denir. İç kuvvetlerin etkisiyle orojenez, epirojenez, volkanizma ve depremler meydana gelir. İç kuvvetlerin oluşturduğu

Detaylı

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları)

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları) TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları) Genetik Şekil Toplulukları 1- Tektonik Topografya 2- Akarsu Topografyası (Flüvial Topografya) 3- Volkan

Detaylı

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ EĞİTİM KURUMLARI ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR COĞRAFYA İZLEME SINAVI

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ EĞİTİM KURUMLARI ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR COĞRAFYA İZLEME SINAVI 1. 2. Kalker gibi tortul kayaçların metamorfik kayaçlarına dönüşmesinde etkili olan faktörler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir (5 puan)? A. Soğuma - Buzullaşma B. Ayrışma - Erime C. Sıcaklık - Basınç

Detaylı

ŞİLE ŞARİYÂJININ İSTANBUL BOĞAZI KUZEY YAKALARINDA DEVAMI

ŞİLE ŞARİYÂJININ İSTANBUL BOĞAZI KUZEY YAKALARINDA DEVAMI ŞİLE ŞARİYÂJININ İSTANBUL BOĞAZI KUZEY YAKALARINDA DEVAMI Mehmet AKARTUNA Fen Fakültesi, Jeoloji Enstitüsü, İstanbul ÖZET. Bu etüd ile, Şile ve Riva deresi bölgesinde evvelce tesbit olunan şariyaj hattının

Detaylı

Bugün hava nasıl olacak? 16 Şubat 2017

Bugün hava nasıl olacak? 16 Şubat 2017 On5yirmi5.com Bugün hava nasıl olacak? 16 Şubat 2017 Hava sıcaklığının ülkemizin kuzeybatı kesimlerinde 1 ila 3 derece artacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Yayın Tarihi

Detaylı

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 ) Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) İller ve Bölgeler (2) Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam İstanbul 18.257

Detaylı

Bugün hava nasıl olacak?

Bugün hava nasıl olacak? On5yirmi5.com Bugün hava nasıl olacak? Ülkemiz genelinde 2 ila 4 derece azalacağı tahmin ediliyor. Yayın Tarihi : 1 Aralık 2016 Perşembe (oluşturma : 1/17/2017) Yapılan son değerlendirmelere göre; Doğu

Detaylı

Trakya jeolojisi hulâsası ile Trakya petrol aramaları durumu

Trakya jeolojisi hulâsası ile Trakya petrol aramaları durumu Trakya jeolojisi hulâsası ile Trakya petrol aramaları durumu Trakya esas itibariyle şimal ve cenubu dağlarla tahdit edilmiş olan bir basendir. Granit ve diğer eski taşlardan mürekkep olan şimal silsilesile

Detaylı

BALIKESİR - KÜTAHYA ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ

BALIKESİR - KÜTAHYA ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ BALIKESİR - KÜTAHYA ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ Adnan KALAFATÇIOĞLU Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. Etüd bölgemizde en eski kayaçlar Paleozoik yaşlı mermerler ve muhtelif şistlerden müteşekkil

Detaylı

AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU

AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU Konu : Hümik asit ve Leonarditin fidan üretiminde kullanılması deneme çalıģmaları ve AyaĢ Ġlçesi BaĢayaĢ köyündeki erozyon sahasının teknik yönden

Detaylı

MALI BOĞAZI (KALECİK-ÇANDIR) BÖLGESİNDE BAZI PİROKLASTİK OLUŞUMLARDAKİ PALAGONİTLEŞME

MALI BOĞAZI (KALECİK-ÇANDIR) BÖLGESİNDE BAZI PİROKLASTİK OLUŞUMLARDAKİ PALAGONİTLEŞME MALI BOĞAZI (KALECİK-ÇANDIR) BÖLGESİNDE BAZI PİROKLASTİK OLUŞUMLARDAKİ PALAGONİTLEŞME Şuayip ÜŞENMEZ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Jeoloji Bölümü ÖZET. İnceleme sahası, Ankara bölgesinin kuzeyinde

Detaylı

TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR. Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar

TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR. Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar 1. Magmatik Kayaçlar Magmanın arz kabuğunun çeşitli derinliklerinde

Detaylı

ANKARA'NIN KUZEYBATISINDA KARALAR KÖYÜ CİVARINDA BULUNAN ALT KRETASE AMMONÎTLERÎ HAKKINDA. Mükerrem TÜRKÜNAL Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara

ANKARA'NIN KUZEYBATISINDA KARALAR KÖYÜ CİVARINDA BULUNAN ALT KRETASE AMMONÎTLERÎ HAKKINDA. Mükerrem TÜRKÜNAL Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ANKARA'NIN KUZEYBATISINDA KARALAR KÖYÜ CİVARINDA BULUNAN ALT KRETASE AMMONÎTLERÎ HAKKINDA Mükerrem TÜRKÜNAL Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara GiRiŞ Karalar köyü, Ankara'nın kuzeybatısında Ankara

Detaylı

SENOZOYİK TEKTONİK.

SENOZOYİK TEKTONİK. SENOZOYİK TEKTONİK http://www.cografyamiz.com/900/depremler/ SENOZOYİK TERSİYER ERA PERYOD EPOK ZAMAN ÖLÇEĞİ KUVATERNER NEOJEN PALEOJEN Holosen Pleyistosen Pliyosen Miyosen Oligosen Eosen Paleosen Günümüz

Detaylı

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ VE CİVARININ DEPREMSELLİĞİ

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ VE CİVARININ DEPREMSELLİĞİ DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ VE CİVARININ DEPREMSELLİĞİ Yusuf Bayrak ve Nafız Maden K.T.Ü. Jeofizik Mühendisliği Bölümü-TRABZON Anadolu, kuzeyden güneye doğru Pontidler, Anatolidler, Toridler ve Kenar Kıvrımları

Detaylı

15-19 ŞUBAT 2016 AŞIRI SICAKLIKLAR

15-19 ŞUBAT 2016 AŞIRI SICAKLIKLAR 15-19 ŞUBAT AŞIRI SICAKLIKLAR İklim değişikliğinin en önemli belirtilerinden bir tanesi de aşırı hava olaylarının birbiri ardına tekrar etmesidir. 2000 li yılların başından itibaren hemen hemen her sene

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı JEOLOJİK OSEONOGRAFİ Genelde çok karmaşık bir yapıya sahip olan okyanus ve deniz

Detaylı

TEKTONİK JEOMORFOLOJİ NEDİR? SIKIŞMA REJİMİNE ÖZGÜ YÜZEYŞEKİLLERİ ( TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÖRNEKLERLE AÇIKLAMA)

TEKTONİK JEOMORFOLOJİ NEDİR? SIKIŞMA REJİMİNE ÖZGÜ YÜZEYŞEKİLLERİ ( TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÖRNEKLERLE AÇIKLAMA) TEKTONİK JEOMORFOLOJİ NEDİR? SIKIŞMA REJİMİNE ÖZGÜ YÜZEYŞEKİLLERİ ( TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÖRNEKLERLE AÇIKLAMA) HAZIRLAYANLAR: NAZLI ECE DERİNEL 20824671 BANU KORKMAZ 20824872 BAHRİCAN AR 20824498 JEOMORFOLOJİ

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı OKYANUSLARDA OLUŞAN SEDİMANTASYON OLAYI Okyanus ve denizlerin çok dik olan veya şiddetli

Detaylı

YER KABUĞUNUN TARĠHĠ SÜRE- YIL BAŞLICA OLAYLAR ZAMANLAR BUZUL ÇAĞI SONRASI (POSTGLASİYA L) BUZUL ÇAĞI (PLEİSTOSEN)

YER KABUĞUNUN TARĠHĠ SÜRE- YIL BAŞLICA OLAYLAR ZAMANLAR BUZUL ÇAĞI SONRASI (POSTGLASİYA L) BUZUL ÇAĞI (PLEİSTOSEN) YER KABUĞUNUN TARĠHĠ DÖRDÜNCÜ ZAMAN KUATERNER ZAMANLAR BUZUL ÇAĞI SONRASI (POSTGLASİYA L) BUZUL ÇAĞI (PLEİSTOSEN) SÜRE- YIL 2,5 Milyon BAŞLICA OLAYLAR İklimin giderek ısınarak bugünkü şartlara geçişi.

Detaylı

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik JEOLOJİK DEVİRLER İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik Dünya nın oluşumundan 4 Milyar Yıl sonra Kıtaların çekirdek kısmını oluşturan en eski kıvrımlar oluşmuştur. Su yosunu (alg)

Detaylı

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü TABAKA ve TABAKALANMA Sedimanter yapıların temel kavramı tabakadır. Bir tabaka, alt ve üst sınırlarıyla diğerlerinden

Detaylı

1/500.000 ÖLÇEKLİ TÜRKİYE JEOLOJİK HARİTASI

1/500.000 ÖLÇEKLİ TÜRKİYE JEOLOJİK HARİTASI 723 1/500.000 ÖLÇEKLİ TÜRKİYE JEOLOJİK HARİTASI Dr. E. İLHAN Ömer H. BARUTOĞLU Tchilıatchaff tarafından 100 yıl kadar önce yayınlanmış ve ondan sonra Milletlerarası Avrupa Jeolojik haritasının Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE NİN MADENLERİ

TÜRKİYE NİN MADENLERİ TÜRKİYE NİN MADENLERİ Gökmen ÖZER/ Coğrafya Öğretmeni Kars Selim Şehit Teğmen Gökhan Yaşartürk Lisesi Madencilik ile ilgili bazı terimler Maden Yer kabuğunun çeşitli derinliklerinden çıkarılan ve ekonomik

Detaylı

1 PÜSKÜRÜK ( MAGMATİK = KATILAŞIM ) KAYAÇLAR :

1 PÜSKÜRÜK ( MAGMATİK = KATILAŞIM ) KAYAÇLAR : Kayaçlar Nelerdir Kayaçlar su, gaz ve organik varlıkların dışında yerkabuğunu meydana getiren unsurlardır. Yol yarmaları, maden ocakları ve taş ocakları gibi yerlerle, toprak veya enkaz örtüsünden yoksun

Detaylı

VIII. FAYLAR (FAULTS)

VIII. FAYLAR (FAULTS) VIII.1. Tanım ve genel bilgiler VIII. FAYLAR (FAULTS) Kayaçların bir düzlem boyunca gözle görülecek miktarda kayma göstermesi olayına faylanma (faulting), bu olay sonucu meydana gelen yapıya da fay (fault)

Detaylı

Yapısal Jeoloji: Tektonik

Yapısal Jeoloji: Tektonik KÜLTELERDE YAPI YAPISAL JEOLOJİ VE TEKTONİK Yapısal Jeoloji: Yerkabuğunu oluşturan kayaçlarda meydana gelen her büyüklükteki YAPI, HAREKET ve DEFORMASYONLARI inceleyen, bunları meydana getiren KUVVET ve

Detaylı

Bugün hava nasıl olacak?

Bugün hava nasıl olacak? On5yirmi5.com Bugün hava nasıl olacak? Batı da sıcaklık 2-4 derece arasında düşerken, iç ve doğu kesimlerde 2-4 derece artacak. Çanakkale ve Balıkesir çevrelerinde ise kuvvetli yağış beklentisi var. Yayın

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1177 KAHRAMANMARAŞ DOLAYINDAKİ OFİYOLİTİK KAYAÇLARIN JEOLOJİK AÇIDAN ÖNEMİ VE KROM İÇERİKLERİ

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1177 KAHRAMANMARAŞ DOLAYINDAKİ OFİYOLİTİK KAYAÇLARIN JEOLOJİK AÇIDAN ÖNEMİ VE KROM İÇERİKLERİ KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1177 KAHRAMANMARAŞ DOLAYINDAKİ OFİYOLİTİK KAYAÇLARIN JEOLOJİK AÇIDAN ÖNEMİ VE KROM İÇERİKLERİ Ender Sarrfakıoğlu* Özet Kahramanmaraş'ın kuzeybatısındaki Göksun ve güneyindeki Ferhuş-Şerefoğlu

Detaylı

SEDİMANTOLOJİ FİNAL SORULARI

SEDİMANTOLOJİ FİNAL SORULARI SEDİMANTOLOJİ FİNAL SORULARI 1. Tedrici geçiş nedir? Kaç tiptir? Açıklayınız Bunlar herhangi bir stratigrafi biriminin kendisi veya tabakalarının tedricen bir diğer litoloji biriminin içerisine geçerse

Detaylı

KUZEYBATI ANADOLU KURŞUN-ÇİNKO ZUHURLARINDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR

KUZEYBATI ANADOLU KURŞUN-ÇİNKO ZUHURLARINDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR KUZEYBATI ANADOLU KURŞUN-ÇİNKO ZUHURLARINDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR Tore GJELSVIK Norsk Polar Instituti, Oslo GİRİŞ 1955-1956 yıllarında, Birleşmiş Milletler Teknik Yardım Teşkilâtı tarafından tâyin edildiğim

Detaylı

BİTLİS İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

BİTLİS İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI BİTLİS İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI Bitlis ili, Doğu Anadolu Bölgesinde yer almakta olup, engebeli bir topoğrafyaya sahiptir. Ahlat Ovasıyla, bir düzlük gibi Bitlis in kuzeydoğusundan Van Gölüne doğru

Detaylı

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 BAYRAM MERAL 1 Genel Yetenek - Cihan URAL Yazar Bayram MERAL ISBN 978-605-9459-31-0 Yayın ve Dağıtım Dizgi Tasarım Kapak Tasarımı Yayın Sertifika No. Baskı

Detaylı

TÜRKİYE DE MADENLER ve ENERJİ KAYNAKLARI AHMET KASA COĞRAFYA ÖĞRETMENİ AH-Nİ ANADOLU LİSESİ

TÜRKİYE DE MADENLER ve ENERJİ KAYNAKLARI AHMET KASA COĞRAFYA ÖĞRETMENİ AH-Nİ ANADOLU LİSESİ TÜRKİYE DE MADENLER ve ENERJİ KAYNAKLARI AHMET KASA COĞRAFYA ÖĞRETMENİ AH-Nİ ANADOLU LİSESİ Genel Kavramalar Maden: Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinden çıkarılan ve ekonomik değeri olan minerallere denir.

Detaylı

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015 MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015 JEOLOJİNİN TANIMI Jeoloji, geniş anlamı ile 1. Yerküresinin güneş sistemi içindeki konumundan, 2. Fiziksel özelliğinden

Detaylı

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim 7 Haziran 2015 1 Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim Erol Tuncer 2 EROL TUNCER Giriş 2015 yılında siyasî tarihimizde bir ilk yaşanmış, aynı yılın 7 Haziran ve 1 Kasım günlerinde iki kez Milletvekili

Detaylı

Ankara Melanjı ve Anadolu Şarlajı

Ankara Melanjı ve Anadolu Şarlajı Ankara Melanjı ve Anadolu Şarlajı Y A Z A N L A R Sir B. B. BAILEY (*) ve Prof. W. J. McCALLIEN (**) Bu yazının müelliflerinden biri, (W. J. M.) 1944 den 1949 senesine kadar Ankara Üniversitesinde Jeoloji

Detaylı

YIL: 8 - SAYI: 85 İSTANBUL

YIL: 8 - SAYI: 85 İSTANBUL ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ 2011 OCAK AYI BÜLTENİ YIL: 8 - SAYI: 85 İSTANBUL Hazırlayan ve Katkıda Bulunanlar D. Kalafat K. Kekovalı K. Kılıç Y. Güneş Z. Öğütcü M. Kara M. Yılmazer M. Suvarıklı E.Görgün

Detaylı

SENOZOYİK TEKTONİK.

SENOZOYİK TEKTONİK. SENOZOYİK TEKTONİK http://www.cografyamiz.com/900/depremler/ DOĞU AFRİKA RİFTİ Üçlü Sistem Doğu Afrika Rift Sistemi Aden Körfezi Kızıl Deniz Okyanusal kabuğun şekillenmesi Aden Körfezinde yaklaşık olarak

Detaylı

SEDİMANTER KAYAÇLAR (1) Prof.Dr. Atike NAZİK, Çukurova Üniversitesi J 103 Genel Jeoloji I

SEDİMANTER KAYAÇLAR (1) Prof.Dr. Atike NAZİK, Çukurova Üniversitesi J 103 Genel Jeoloji I SEDİMANTER KAYAÇLAR (1) Prof.Dr. Atike NAZİK, Çukurova Üniversitesi J 103 Genel Jeoloji I KAYAÇ ÇEŞİTLERİ VE OLUŞUMLARI soğuma ergime Mağmatik Kayaç Aşınma ve erosyon ergime Sıcaklık ve basınç sediment

Detaylı

DOĞU ANADOLU'DAKİ ARA BASENLER VE BUNLARIN PETROL OLANAKLARI*

DOĞU ANADOLU'DAKİ ARA BASENLER VE BUNLARIN PETROL OLANAKLARI* DOĞU ANADOLU'DAKİ ARA BASENLER VE BUNLARIN PETROL OLANAKLARI* Fikret KURTMAN ve Mehmet F. AKKUŞ Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara ÖZET. Türkiye'de yapılagelen petrol araştırmaları sonunda, Güneydoğu

Detaylı

SURİYE ARAP CUMHURİYETİNE YAPILAN İHRACAT ANALİZİ

SURİYE ARAP CUMHURİYETİNE YAPILAN İHRACAT ANALİZİ SURİYE ARAP CUMHURİYETİNE YAPILAN İHRACAT ANALİZİ Sayfa 1 / 12 İLLER BAZINDA SURİYE YAPILAN İHRACAT -2011 Sayfa 2 / 12 GAZIANTEP SURİYE 98.011.759,68 HATAY SURİYE 102.197.108,56 SAKARYA SURİYE 2.432.730,63

Detaylı

2015 KOCAELİ NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK

2015 KOCAELİ NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK 0 NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK Verilerine Göre Hazırlanmıştır. İLİNİN NÜFUSU.. NÜFUSUNA KAYITLI OLANLAR NDE YAŞAYIP NÜFUS KAYDI BAŞKA İLLERDE OLANLAR.0 %... %. NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ 0 TUİK Verilerine

Detaylı

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO Oto Kalorifer Peteği Temizleme Makinası, Araç Kalorifer Petek Temizliği Cihazı. kalorifer peteği nasıl temizlenir, kalorifer peteği temizleme fiyatları, kalorifer

Detaylı

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%)   a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III 18.01.2019 Ulusal Gelişmeler Büyüme Hızı (%) %10 veya fazla %6-%10 %3-%6 %0-%3 %0 dan küçük Veri yok 2016 2017 2018* 14 II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III 12 10 8 6 11,5 4

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ HANEHALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ BİLGİ NOTU 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 06/03/2014 tarihinde 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri haber bültenini yayımladı. 2013 yılında bir önceki yıla göre;

Detaylı

JEOTERMİK ENERJİ. Hamit N. PAMİR. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara

JEOTERMİK ENERJİ. Hamit N. PAMİR. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara JEOTERMİK ENERJİ Hamit N. PAMİR Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara Geçen seneki toplantımızda bir arkadaşımız, Dr. Cahit Erentöz, italya'da yeraltından elde edilen jeotermik enerji hakkında bize yepyeni

Detaylı

İSTANBUL BOĞAZI DOĞUSUNDA MOSTRA VEREN PALEOZOİK ARAZİDE STRATİGRAFİK VE PALEONTOLOJİK YENİ MÜŞAHEDELER

İSTANBUL BOĞAZI DOĞUSUNDA MOSTRA VEREN PALEOZOİK ARAZİDE STRATİGRAFİK VE PALEONTOLOJİK YENİ MÜŞAHEDELER İSTANBUL BOĞAZI DOĞUSUNDA MOSTRA VEREN PALEOZOİK ARAZİDE STRATİGRAFİK VE PALEONTOLOJİK YENİ MÜŞAHEDELER Şakir ABDÜSSELAMOĞLU istanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi ÖZET. İstanbul boğazının 10 km

Detaylı

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014 YEREL SEÇİM ANALİZLERİ Şubat, 2014 Partilerin Kazanacağı Belediye Sayıları Partilere Göre 81İlin Yerel Seçimlerde Alınması Muhtemel Oy Oranları # % AK Parti 37 45,7 CHP 9 11,1 MHP 5 6,2 BDP/HDP 8 9,9 Rekabet

Detaylı

Orojenez (Dağ Oluşumu) Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir.

Orojenez (Dağ Oluşumu) Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir. İç Kuvvetler Enerjisini yerin içinden (magma) alan güçlerdir. İç güçlerin oluşturduğu yer şekilleri dış güçler tarafından aşındırılır. İç güçlerin oluşturduğu hareketlerin bütününe tektonik hareket denir.

Detaylı

SİRYA İLE ARDANUÇ ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ HAKKINDA

SİRYA İLE ARDANUÇ ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ HAKKINDA SİRYA İLE ARDANUÇ ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ HAKKINDA Alexander KRAEFF Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara GİRİŞ Bu jeolojik araştırma, Mayıs-Ağustos 1960 tarihleri arasında Artvin ilinin merkezî

Detaylı

Dünyada ve Türkiye'de Bakır Rezervi

Dünyada ve Türkiye'de Bakır Rezervi Dünyada ve Türkiye'de Bakır Rezervi Asım GÖKTEPELİ (*) Bakır metalinin, fizikî ve kimyevî özelliklerinden dolayı bugün çok geniş bir kullanılma alanı mevcuttur ve gün geçtikçe de bakır tüketimi büyük bir

Detaylı

Çıldır Gölü Ve Hazapin 'Gölünün jeolojisi hakkında ( Kars ili ) E. LAHN

Çıldır Gölü Ve Hazapin 'Gölünün jeolojisi hakkında ( Kars ili ) E. LAHN Çıldır Gölü Ve Hazapin 'Gölünün jeolojisi hakkında ( Kars ili ) E. LAHN Bu notun müellifi tarafından neşredilmiş «Türkiye Göllerinin jeolojisi ve jeomorfolojisi» başlıklı bir nsalede, jeologlar tarafından,

Detaylı

ANAKAYALARIN TOPRAK VERME ÖZELLĠKLERĠ ve AĞAÇLANDIRMA AÇISINDAN YORUMLANMASI. AGM Etüt ve Proje ġube Müdürlüğü

ANAKAYALARIN TOPRAK VERME ÖZELLĠKLERĠ ve AĞAÇLANDIRMA AÇISINDAN YORUMLANMASI. AGM Etüt ve Proje ġube Müdürlüğü ANAKAYALARIN TOPRAK VERME ÖZELLĠKLERĠ ve AĞAÇLANDIRMA AÇISINDAN YORUMLANMASI AGM Etüt ve Proje ġube Müdürlüğü Anakayalar oluşum şekline göre 3 gurupta toplanır. 1 Püskürük (Volkanik) Anakayalar 2 Tortul

Detaylı

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 ) 7769 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADANA TÜM İLÇELER Taşra GİH 7 17 4001 7770 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADIYAMAN TÜM İLÇELER Taşra GİH 7 9 4001 7771 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur AFYONKARAHİSAR TÜM İLÇELER

Detaylı

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 ) 7858 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADANA TÜM İLÇELER Taşra GİH 10 8 ### 7859 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur ADIYAMAN TÜM İLÇELER Taşra GİH 10 4 ### 7860 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Memur AFYONKARAHİSAR TÜM İLÇELER

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği TEMMUZ Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat 4.5, 4., Temmuz ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 915,37 milyon sm 3, %28,43 lük bir artış meydana

Detaylı

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE.

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ 10 ŞUBAT 2015 GÖZLÜCE-YAYLADAĞI (HATAY) DEPREMİ BASIN BÜLTENİ 10 Şubat 2015 tarihinde Gözlüce-Yayladağı nda (Hatay) yerel saat ile 06:01 de

Detaylı

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER Prof.Dr. Murat UTKUCU Yrd.Doç.Dr. ŞefikRAMAZANOĞLU TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE Haritalar KESİTLER Yeryüzü şekillerini belirli bir yöntem ve ölçek dahilinde plan konumunda gösteren

Detaylı

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara Batı Menteşe Dağları denir. Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir. yukarıda adı geçen dağlardan oluşan "Doğu Menteşe Dağları" arasında arasında Çine Çayı Vadisi uzanır. Aydın iline

Detaylı