kursaklarında kala cak

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "kursaklarında kala cak"

Transkript

1 om Sal: 7 Hejmar: Adar-Nisan 1984 A ~,..,.. ne te we.c KARKEREN HEMU WELATAN U GELEN BINDEST YEKBIN! Kurumlasına özle mi ' kursaklarında kala cak Faşist diktatörlük, "demokrasiye geçiş" maskesi altında devlet iktidarını kuruıniaştırma çabalarını büyük bir telaş içinde ww w. sürdürüyor. O, anayasa "referandum"unu, bir takım zorbalık yasalarını, 6 Kasım "seçimleri"ni ve son olarak da 25 Mart yerel "seçimleri"ni, devlet aygıtının yeniden örgütlenmesi yolunda birer köşe taşı yapmak istiyor. Ancak çürümeye yüz tutan bu çarkın değil yeniden örgütlenmesi, "onarılması" bile kolay olmayacaktır. Toplumda görülen hareketlilik, siyasal gelişmeler daha şimdiden bu gerçeği açık bir biçimde gösteriyor. Kurumlaşma volunda atılan her adım, mevzi i başanların yanısıra özü itibanyla faşizmin açmazı nı derinleştiriyor. Ekonomide, toplum yaşamında, kısa ca hayatın her alanında acımasız bir biçimde sürdürülen faşist terör ve katliarniara rağmen gelişen direniş ruhu, tekelci çevreleri tehdit ediyor. Zindanlarda kan ve zulüm üzerinde yükselen direniş, yalnız renışın yok edilememesi, giderek daha örgütlü biçimlerde gelişmesi. tutuklu ailelerinden ve halktan aktif destek görmesi, direnişin kıtjeleri sarmakta olduğu nu gösteriyor. Diyarbakır katliamından sonra direniş, Sağınalcılar ve Mamak'a sıçradı. Ve açlık grevi biçiminde devam ediyor. Aynı şekildetutuklu ailelerinden ve halktan görülen destek, kitle muhalefetine dönüşerek yükseliyor. Cunta ise, korku ve telaş içindedir. Çünkü O, devrimcileri zindanlarda. işkence çarklarında yoketmeyi, bu da olmazsa sindirmeyi hedeflemişti. Ancak faşist diktatörlük bunun, sanıldığı kadar kolay olmadığını görüyor, artık. Ve gördüğü için de geri adım atmak zorunda kalı yor. Devrimci tutukluların bazı istemlerinin kabul edilerek olayların örtbas edilmeye çalışılması çabalan, bu geri adım atışın göstergeleridir. Diğer taraftan cunta ve kukla parlamentosu. işle rin hiç iyi gitmediğini de görüyor. Ve bunu gördükçe, AI:W ve NATO 'cu müttefiklerinden daha fazla destek istiyor. Onlara şirin görünmeye, "demokrasiye geçiş takvimini eksiksiz" uygulamaya çalışı yor. Tekelci burjuvazinin, yerel "seçimler" konusunda faşist diktatörlüğü iç-dış köşeye sıkış kalmıyor; aynı kamuoyunda tırmakla zamanda kitlelerin muhalefetini kamçılıyor. 12 Eylül'den bu yana kurşuna dizme boyutlarına varan baskı ve saldınlara karşın sömürge zindanlannda di- attığı "demokrasi" çığlık lan da bir yönüyle bunun içindir. Fakat bütün bunlar faşizmi kuruıniaştırma çabası içinde bulunan tekelci çevrelere, ne bu yolda mesafe aldıracak, ve ne de Türkiye ve Kürdistan'da mayalanmakta olan yığın muhalefetini gizlerneye yetecektir. Kaldı ki yerel "seçimler", sonuç itibarıyla tekelci çevreleri m em n un eder görünse bile, geleceğin zorlu mücadele günlerine gebe olduğuna ilişkin önemli ip uçları veriyor. Şiddetli bir baskı ve terör e~liğinde yapılan "seçimler 'de, seçimlerin anti-demokratik niteliğine, sol güçlerin seçim platformunu demokrasi savaşının bir parçası olarak kullanmak durumunda olmamalarına rağ men, burjuva siyasal güçler yelpazesine yansıyan ve yansımayan yönleriyle kitlelerin sola yönelik bir arayış içinde olduğu gözleniyor. Tehlike çanlarının çaldığını gören kimi burjuva köşe yazarlan ise, dolaylı bir biçimde de olsa endişelerini dile getiriyorlar. Aslında onlar bu endiş eleriyle, alternatif arayışı içinde giderek güçlenrnekte olan yığın muhalefetinin, önümüzdeki dönemde burjuva baskı rejimini koruyan sınırlar içinde "sosyal demokrasi"nin ya da yeni icazetli partilerin de- ğirmenine akıtılamayaca ğına dikkati çekmek isti- yorlar. Hiç benzeri kuşkusuz bu ve endişeler nedensiz değildir. Cezaevleri daha şimdiden önemli birer direniş odağı halini aldı. Cuntanın kan ve ölüm kusan dolaysız saldırılan na rağmen Kürdistan ve Türkiye halklannın yiğit evlatlannın sürdürdüğü şanlı direniş kitleleri sararak gelişiyor. Toplumun değişik kesimlerinde içten içe bir kaynaşma var. Bu kaynaşma, tekelci burjuvaziyle nihai hesaplaşma nın nüvelerini taşıyor. Tüm bu gelişmeler, kurumlaş ma hayali peşinde koşan burjuvazinin bunalımını derinleştiriyor; onu, kabar- makta olan kitle muhalefetini saptırabilecek yeni alternatif arayışlan için zorluyor. Fakat ne tekelci çevrelerin bu telaşlı arayışları, ne oportünizmin "ara iktidar" buluşlan ve ne de onların kuyruğuna takılan reformistlerimizin çabalan kitlelerin yükselen muhalefetini saptıra mayacak, pasifize edemeyecektir. Görev, faşizme, sömüremperyalizme karşı savaşı yükseltmek; kitlelerin kabaran muhalefetini, iktidar mücadelesine kanalize edebilecek alternatifler yaratmaktır. geciliğe,

2 Rtlpel 2 ROJA WELAT Halkımız Roja Welat'ı yaşatacaktır Yoldaşlar: Her şeyden önce başarılarınızı tebrik etmek istiyoruz. Roja W elat'ın çıkmasına duyduaıımuz sevinci, satırlarla ifade etmek güçtür. Bu sevincimizi diri tutmanın yolu açıktır ki, O'nu hayatın her alanında yaşatm!lıta ve güçlendirm~e çaba sarf etmekten geçer. Bundan yaklaşık yedi yıl önce çıktıjtında, sömürgecilerin suratma indirilmiş aıtır bir -şamar nitelijpnde idi. Bu ~amarın intikamını almak ıçin, bütün güçlerini seferber ettilerse de onu yok edemediler. Yok edemezlerdi çünkü, O'nu ba~na basan emekçi halk yı~nlan buna razı olamazlardı. Roja W ejat'ın bu çetin dönemde kitlelere sesini duyurması bunun ıspatıdır. Bu ses sömürgeci faşıst cuntanın yanı sıra, halkımızın dejpş öncülüjtünün rotasını tirmeye yeltenen oportünistleri de delirtecektır. Fakat Roja Welat, ne balçıkla sıvamaya çalışanları, nede enerjisini tüketecek karabulutlan ve benzeri engelleri tanıyacaktır. Halkımız O'nu yaşatacaktır. Devrimci selamlanmızla! Uludere'den bir gurup Devrimci "Birkaç kişi" olmadı~ınızı gösterdiniz Ben Ruhr bölgesinde kalan Kürdistan'lı bir yurtseverim. Kaldı~ım bölgede NEWROZ çalışmalarını yapan arkadaşlardan "Roja WELAT Dayanışma Komitesi"nin düzenlediiti NEWROZ'un yerini ve tariliini ö~rendim. ı 7.3 ı984 günü, çevreden gelen bütün dedikodu ve olumsuz sözlere ra~en NEWROZ'u sonuna kadar izledim. Bana göre, ister devrimci ol, ister yurtsever, demokrat ol, herşeyden önce dürüst olmak gerekir. E~er dürüst olmazsan, a~zınla lı:uş tutsan dahi kimse sana güven ve itimat duymaz. Bunları söylemem elbette ki, nedensiz de~il. Örne~in NEWROZ daha yapılmadan çok dürüst ve devrimci pozlarda görünen, kendilerinden başka hiç kimseyi görmeyen ve yıllardır bir arpa boyu mesafe alamayanlar tarafından şöyle deniyordu: "Onlar bir kaç kişidirler, neyle Newroz yapacaklar. Ne kitleleri var, nede programlan var vb..." Dedik ya, dürüst olmak gerekir. Bu dürüst olmayanlar camiasından bir iki unsura rasiadım gecede... Salondaki samimi hava, kitle katılımı, programdaki renk, neşe ve zenginlik bu zayıf unsurlan rahatsız etmiş olacak ki, hiç benim gözüme bakamıyorlardı. Ben baktı~mda yüzlerini çeviriyorlardı. Bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim ki: Bugüne kadar Almanya'da çok NEW ROZ'lar izledim. Fakat en disiplinlisi, en kollektivi ve en renkli si ı 7.3.ı984 günü Frankfurt'ta yapılan NEW ROZ'du. Ve bu NEWROZ bana göre, Roja W elat ve taraftarlarının, dedikodu piyasasında söylendi~i gibi "bir kaç kişi" olmadıklarını açık bir biçimde gösterdi. Yine bu N ewroz devrimci kararhlı~n ve kollektif çalışmanın göstergesiydi, bir bakıma. Bir yurtsever olarak NEW ROZ'u sonuna kadar izledim. Birçok yerinde, çok duygulandım. Hele tiyatronun son bölümü beni Kürdistan'ın da~lanna götürmüştü. Uzeilikie kollektif çalışmaya hayran kaldım. Bu hayranlıjtımı Roja Welat'la paylaşmak için, bundan sonra bulundultum bölgede R.Welat taraftarlan ile hep ilişki içerisinde olaca ~m. Roja Welat gazetesini okudum. Gecede "TKSP'de Oportünizm ve Bir 'Eleştiri' Üzerine" adlı kitabı da aldım. Kitahı okuduktan sonra size düşüncelerimi bildiririm. Birlikte çalışma olanaklanmızın olaca~ına inanıyorum. Çalışmalanmza omuz verme umuduyla başarılar dilerim. Hesene Xezo-Ruhr Bölgesi Oportünizm gericiliğe hizmet ediyor Devrimci mücadelenin yüz yılı aşkın tarihi, marksizm ile ona karşı çıkan, onu dejpşikliğ'e uğ'ratmaya çabalayan sapmalar arasında kıyasıya bir m ücadele içinde geçti. İşçi sınıfının bilimsel dünya görüşü, dünyayı ve toplumu de ~iştirme aracı olan marksizm-leninizm bu mücadelede sapmaları yenilgiye uğ'ratarak denenen pratijpyle doğ'rulu~unu ıspatladı. Marksizmleninizm burjuva ideolojisinin yalnız bir biçimine karşı dejpl, devrimci maske altında yayılmaya çalışan de~işik biçimlerine ve bu arada oportünizme karşı mücadele ederek onun uzlaşmacı karakterini tes bit ve tes h ir et mistir. Bu nedenle kitlelere pasifizmi, teslimiyetçilijp ve karamsarlı~ı aşılayarak onları hedefsiz bırakan oportünizme karşı mücadele sınıfmücadelesinin ).topmaz bir parçasıdır. Bizler, işçi sınıfının yüce ideolojisi marksizm-leninizme inanmış bir gurup Kürdistan'lı işçiyiz. Halkımızın kurtuluşuna olan inancımız gerejti, yurtsever-devrimci görevlerimizi asgari de olsa bir örgütlülük içinde yer alarak yapmak istedik. KOMKAR üyesi Köln Kürdistan İşçi Dernejpne üye olduk. Uzun bir süre bu dernek üyeleri olarak KOMKAR'ın eylemlerine aktif olarak katıldık. Ancak siyasal düzeyde başlatılan komplocu operasyonların kısa bir süre sonra demokratik bir kitle örgütü olan KOMKAR'a indirgenmesi ve bizim bunlara karşı çıkışımız sonucunda örgütün dışına i tildik. KOMKAR'ı siyasi bir örgüt anlayışıyla yönetmek isteyen bir düşüncedir. Bu görüşü salt yönetici kişilerin şahsında görmek, bizce meseleyi saptırmaktır. Bu nedenle, meseleye, bu örgütün bağ'ımsızh~nı çi~neyen anlayış a çısından bakmak gerekir. Anti-demokratik ve tasfiyeci yöntemlerle örgüt dışına itilmemiz bizi, örgütlü mücadeleye olan inancımızdan vazgeçirmeyecektir. Tersine Kürdistan halkımıza ve devrime karşı olan görevletimizi yerine ıretirmede, mücadele azmimizi daha da bileyecektir. Bu mücadelede Kürdistanlı yurtseverlere, devrımcıiere ve sosyalistlere büvük ırörevler düşüyor. Örgütlü mücadeleye, ve oportünızmın Bir gurup Kürdistanlı örgütlü ve kararlı bir mücadeleyle yenileceğ'ine olan inancımızı belirtiriz. Yaşasın TKSP-Roja Welat. yurtsever ve devrimci adına Xızan-Köln Revalen xebatkar enroja Welat Sırayen heja, Gava rojnama me, denge Kurdıatan Roja Welat kete deste mm, ez pır keyfxweş bum. Dı dema bere da, Roja Welat dı nav xebata me ya dı nav gel da ciyeke gıringdıgırt u roleke mezın dılist. İro ji, rojnama me Roja Welat dı ve bejmara xwe ya nu da tışten rast u pırsen şoreşgeri bı hawake baş u rast va datine berçavan. Roja Welat, dı xebata me ya bere da xeletiyen ku me kırıbun bı merxasi eşkere dıke. Ez hevi dıkım ku, hemu endamen Partiya me yen şoreşger ditıne xwe ft rexne xwe bınıvisinın ft jı R~a Welat ra bışeynın. E"w şoreşgeren ku dıji sıstiye, tırsonekiye ft oportonızıiıe derdıkevın bıla denge xwe dı Roja W elat da bılınd bı kın. Weke ku Lenin dıheje: "Endame Partiye yen zana ft merxas (militan), esıl xwedane Partiye ne". Em bı xwe bawenn ku. erne zora oı:ıortonistan bıbın ft dı nav Partiya xwe da yekitiyeke ienınıst sazbıkın. Dışere serxwebftn ft azadiya Kurdıstane da pewiste em berpırsyariya xwe bızanıbın. Dı ve wari da wezifeke gıring dıkeve ser mıle me hemftyan. H eta ku jı deste me he, lazıme em ve wezife gıring bı dıl ft can binın cih ft em pır baldarbın. Gereke hemft şoreşgeren merxas, jı bo berdewama tekoşına rızgarıya netewi karker, gundi ft xebatkaren Kurd hevdusazin bıkın u h der ft dora xwe, huyeren cıvaki ku dıqewımın bınıvisinın ft jı rojnama xwe ra bışeynın. Lı ser meselen abori, cıvaki ft hevdusazi benden (mıqalen) siyasi bınıvisinın u bırekın. Heke em berpırsyariya xwe hızanıbın ft hemft bı hevra, bı dıl ft can xebata xwe bajon, erne dı demeke kurt da pır peştava lıng bavejın. Roja Welat rojnama me ye. l!:m we bıxweynın u bıdın xwendın! Denge Roja Welat. tu caran naye bırine! Xwendevaneke H.oja Welat G. Cumi Sömürgecilerin yeni bir oyunu Bundan 20 gün önce, Sivas'ın İmranlı ilçesine ba~lı iki komşu köy arasında ceryan eden bir olayı gazetenize iletmek istiyorum. Bu iki köyün birinde Türkler, di~erinde Kürtler yaşamaktadır. Her iki köyün insanlan yıllardan beri kardeş gibi birlikte yaşıyor. Her türlü yardımiaşmayı birbirinden esirgemeyen iki kardeş halk... Sömürgeci faşist güçler tabiki bu durumdan hoşnut dejpllerdi. Köylülerin birlijtini ve dostlujtunu bozmak için provakasyonlar gerekliydi. İki köy insanları arasında düşmanlık ve milliyetçilik tohumunu sacara k bu kirli emellerini bir ölçüde gerçekleştirıneyi başardılar. Olay şiiyle ceryan ediyor: Türk kiiyünden 4G-GO yaşlanndan bir kiiylü da~da öldürülmüş olarak bulunuyor. Cesedin yanıbaşında, karın üzerinde kürtlerin ağzıyla yazılmış kürtçe şu satırlar bulunuyor: "Bundan biiyle hergün bir Türkü öldüreceğiz. Türkle- Devamı sayfa I:J'de

3 ROJ A WELAT RO. pel 3 Bir gurup yoldaşın Ortadoku'da Arapça ve Türkçe dillerinde devrimci kamuoyuna yaptıkları açıklamayı okurlanmıza sunuyoruz. Kapitalist sistem derin bir bunalım sürecini yaşıyor. Bu bunalım derinleştikçe emperyalizmin saldırganlığ-ı artıyor. O, silahlanınayı arttırmakla, bir bütün olarak insanlığ-ı tehdit eden nükleer savaş tehdidini yaygınlaştırmakla, devletler arası hukuk ilkelerini çiğ"nemekle de kalmıyor; soğ"uk savaş kışkırtıcılığ-ını, yarattığ"ı bölgesel savaş ocaklanyla beslemeye, sürekli kılmaya çalı~ıyor. İşte, ilerici ve gerıci güçlerin acımasız bir çatışma alanına dönüşen bölgemiz Ortadoğ-u, emperyalist-gerici güçlerin yarattığ"ı bölgesel savaş ocaklarından önemli biridir. Kürdistan' da yaşanan olaylar, faşist ve gerici güçlerin emperyalıstlerın desteğinde ülkemizi yeniden paylaşma planları, Ortadoğ-u'da yaşanan bu sürecin önemli bir halkasını oluşturuyor. Emperyalist-siyonist saldm ve komploların Lübnan zemininde geri tepmesi, diğ"er bir deyişle ilerici güçlerin bugünkü başarılı konumu, gerici güçlerin tehlike olmaktan çıktığ"ı anlamına gelmez. Tersine emperyalizmin yeni saldmian muhtemeldir. Ve Türkiye' nin emperyalizmin yeni atağ"ında ısrail'in görevini üstlenınesi büyük bir olasılıktır. Böylesi bir durumda Kürdistan'ın ilerici ve gerici güçlerin çatışması alanına geleceğ"ine de kuşku yoktur. Bölge faşist ve gerici rejimlerinin tedirginliklerini her gün daha bir arttıran Kürdistan ulusal kurtuluş güçleri ise, bünyesinde taşıdığ"ı ideolojik, politik ve örgütsel zaafları dışa vurarak gelişiyor. Kürdistan'lı yurtsever, demokrat ve devrimci güçler arasında giderek belirginleşen düşmanca tavırlar, düşünceye kilit vuran eğ"ilimler, tekelci anlayışlar, yurtsever saflardaki iç çatışmalar, halkımızın bağımsızlık-özgürlük Roja Welat Redaksiyonu BİR AÇIKLAMA mücadelesini gölgeleyen o lumsuz gelişmeler ve son "Otonomi" yönelimi anılan zaafların gözardı edilemeyeceğ"ini, sessizlikle geçiştirilemeyeceğ"ini daha bir gözler önüne sergiliyor. Ve bütün bunlar, tek kelimeyle halkımızın ulusal kurtuluş ve demokrasi mücadelesine zarar veriyor; yurtsever, devrimci güçlerin dayanışma ve birliğ"ini önemli ölçüde engelliyor. Yine bunlar, Kürdistan'a yönelik olası işgalci saldırıları göğ-üslerneyi güçleştiriyor. Bu güçlüklerin aşılması,- kolay olmasa bile - mümkündür. Yeter ki, sorunun ciddiyeti kavransın, örgüt çıkarları halkımızın yüce davasının önüne çıkanlmasın ve geçıcı çıkarlar, halkımızın gerçek müttefiklerine tercih edilmesin... Ortadoğ"ıı'nun ikinci İsrail'i olmaya aday sömürgeci-faşist Türk devleti, halklanmıza yönelik en vahşi saldırılarını sürdürüyor. İşçi sınıfı ve e mekçi yığ"ınlar giderek artan mutlak bir yoksullaşma içinde faşist baskı ve saldmlarla sindirilmek isteniyor. Fakat daha şimdiden kitlelerde sessiz de olsa ciddi bir kaynaşma, ipin ucunu kaçırma korkusu içinde bulunan faşist iktidara karşı bir güçlenme var. Zindanlarda, işkence çarklannda ve faşist mahkemelerde bir bütünlük içinde sürdürülen direniş katliamlarla bile bastmlamıyor, halk düşmanı cuntayı köşeye sıkıştırıyor. İşçi sınıfı ve emekçi yığ"ınlar arasında, faşizmi yerle bir edebilecek siyasal iktidar alternatifi arayışları günden güne artıyor. Diğ"er taraftan sol siyasal güçler, işçi sınıfına, emekçi yığ"ınlara devrimci alternatifler sunmaktan uzak ve derinleşen bir bunalım sürecini yaşıyor. Diğ"er bir deyişle, siyasal sürece damgasını vuran ve kökleri geçmişin derinliklerine kadar uzanan kaos, henüz parçalanmadı. Sol örgütlerin geçmişe sünger çekme çabaları ve faşizmin karşısında uğ"ranılan yenilgi nedenlerini kendileri dışında arama yönelimleri yaşanan karmaşık sürecin aşılmasını zorlaştmyor. Fakat tüm bunlara rağ"men, sözkonusu bunalımın aşılması yolunda u mut verici gelişmeler de var. Partimiz TKSP'de bu genel çerçeve içinde önemli sorunların yaşandıkı bir od$ oluşturuyor. Kuruluş döneminden buyana leninist örgütlenme ilkelerini revize e derek Partiyi sağ" bir çizgiye oturtınayı hedefleyen küçük burjuvalar, opotünizmi örgüte eğ"emen kılma yolunda küçümsenmeyecek mesafeler katettiler. Partinin örgütsel yapısında boy veren oport?nizm, ilkesizlik, gelişmelenn arkasından sürüklenme ve günübirlik politikaların üretilmesi biçiminde örgütün politikasında kendisini gösterdi. Ve ideolojik yapıda önemli zaaflar yarattı. Sömürgeci-faşist diktatörlüğ-ün iktidara el koymasıyla sağ" kanat oportünizmi için de güneş doğ"du! Örgütümüzü saran zor koşullar fırsat bilinerek Parti, devrimci ögelerden temizlenmek istendi. Bunun için her türlü anti-demokratik yöntemlere, bizans oyunlarına başvurularak örgütümüz, kesin bir bölünme noktasına getirildi. Likİdasyon hareketine karşı çıkanlar, acımasızca parti saflanndan uzaklaştmldı, uzaklaştmlıyor. Tasfiyeciler operasyonlarını başarıyla sürdürmek, gerçekleri kadrolardan, üyelerden gizlemek için işleri "mecburi i skan" a kadar vardırdılar.. Yoldaşlar!. Parti gerçeğ"imizi kavramamız bir anda ve kolay olmadı. Çünkü her şey ters düz edilerek kadrolara iletiliyordu, iletiliyor. Sıradan üyelerin normal sohbetirinin altında bile bir bit yeniğ"inin arandıa"ı, Parti üyelerinin ö zel ajanlarla takip ettirildia'i ve tartışmalara kilit vurulduğ"ıı parti yaşamımızda, o portünizmin yarattığ"ı tahribatların kaynağ"ını yakalamak sanıldığ-ı Iı:adar kolay değ"ildi. Bu nedenle bazı sorunları bizatihi yaşamamız, parti gerçeğ"imizi daha iyi görebilmemizde etkili oldu, diy.ebiliriz. İşte bizler Parti içinde olup bitenleri kavradıktan sonra, Partiyi bölünme noktasına getiren sağ" kanat oportünizminin tasfiye hareketine karşı durduğ"ıımuz, düşüncelerimizden ödün vermedikimiz için parti saflannın "aışına" itildik. Düşüneeye kilit vuran, a çık eleştiri ve açık tartışmadan öcü gibi korkan sağ" kanat oportünistleri, komplocu eylemlerini sürdürüyorlar, sürdürecekler. Parti gerçekeri segilendikçe, olayların ardında bulunan giz perdeleri aralandıkça tezgahianan tertipler bir bir açığ"a çıakacak; tasfiye hareketinin ipliğ"i pazara çıkacaktır. Parti yaşamımız boyunca, devrimci o nuru yüksekte tutan ve verilen her türlü parti görevlerine itirazsız koşan bizler, buna inanıyoruz. Ve Partimizin leninist birliğ"inin ancak bu temelde sağ"lanabileceğ"ine o lan inancımız tamdır. Bize göre ROJA WELAT bu bağ"lamda, daha şimdiden mücaaeleyi tatil, Avrupa'ya göç kararı alan sağ" kanat oportünizminin maskesini düşürmek gibi tarihsel bir görevle karşı karşıyadır. Bu inançla, TKSP-Roja Welat hattının güçlendirilmesi için ileri, diyoruz!.. Bir gurup Parti militanı Nisan Ortadogu Son yıllarda F.Almanya'da yabancı düşmanlığ-ı büyük bir artış gostermektedir. İlk başlarda neo-faşistlerin, yabancılara yönelik saldmiarı gibi görülen yabancı düşmanlığ"ı, Kohl hükümetinin kurulınasiyle yer yer devlet politikası halini aldı. H.Kohı hükümetinin İçişleri Bakanı Zimmerman, yabancılan özellikle Türkiyelileri dönüşe zorlamak, aileleri bölmek, yaş Yabancı düşmanlı~ının son çirkin örne~i sınırlamaları vb. gibi yeni yeni planlar geli~tirdi. Bu olmayınca, ekonomık ve kabakuvvete dayalı baskılar artırıldı. Artık Almanya'da yabancıların dövülmediğ"i, horlanmadığ"ı güngeçmiyor. Ve bütün bunlar sistemli olarak g~lip-tirili:vor. Duvarlı Alman kamuoyu bile, bütün olaylara olağ"an şeylermiş gibi alıştınlmak isteniyor. Son senelerde boyutlanmakta olan yabancı düşmanlığ"ının A. Kemal Altun olayından sonra en h un harca örneğ"i de Mannheim aa yaşandı. Mannheim İşçiler Bir~i~i üyelerinden Turgay Kesıcı, Hülen t Oztopl u, Kenan Bekar adlı işçiler si vii polisin silahlı saldmsına uğ"radılar. Olaydan sonra, gece yarısı polis MİB'ne girerek derneğ"i fotograflıyor. İşin garip yanı, aynı yerde ve aynı karakol polisleri tarafından bir yıl önce bir Türkiyeli ve son olaydan bir hafta önce bir İspanyol katlediliyor. Bütün bunlar yabancı düşmanlığ-ının devlet politikası halini aldığ"ını kanıtlamaktadır. Alman si vii polisinin MİB üyelerine yönelik çirkin saldırılarını nefretle kınıyoruz.

4 Rüpel 4 ROJA WELAT N ewroz bı ş ahi hat pirozkırın Di demek ji koro ye Meha çüyin, meha Newroze bu. Destpeka sala nu, batına bıhare... Weketezanin Newroz. cejna gelen İraniyan e. Her 2İ e Adare da Kurd, Farıs, Efgan, Tacık uhd. cejna Newroze piroz dıkın. Tewqima Newroze bı büyera we va destpedıke. Bı gora Tewqima Newroze isal sala 2596 an e. Newroz buyereke mitoloji ye Serpebatİya Newroze jı vır 2596 sal bere qewımiye. Dı nav gele Kurd da serpehatiya Newroze usa te şırovekırın: Ew çax hukumdareke zalım u xwinxwar hebüye, nave wi Dehaq büye. Wi gelek zılm u tedayi lı gel kıriye. Heyin u destxıstınen wan htwan standiye, wan jı xwe r nye kole u xızmetkar, gelek esan kuştiye u xenıqandiye. Rojek nexweşiyek le peyda büye. Dıbejın ku, du heb maren hejderha xwe lı can u bedena wi lefandıne u her yek sere xwe lı ser ınıleke wi danine, Bo ve yekeye ku, carna je ra dıbejın ejderhaq. Bo jı m aran xılasbüyin gelek tıxtor u bekirnan lı hev dıcıvine, le tu kesek jı derde wi ra çare nabine. Yek jı wan dıbeje: jı maran xılasbüyina te ewe ku, tu roje sere keçek u xorteki kurd jeki u mejuyen w an e teze bıdi mar an, ew çax tu e jı jare maran xılas bıbi. Deheqe xwinxwar usa ji dıke... Roje sere du cuwanan je dıke u mejuye wan dıde ma ran. U sa ku, tırs u xofek dıkeve na va xelke, kes, kesira xeber nade... Hajar dıkeve şineke be gumani... Dor te kure Kawe... ew çax Kawe hesınker dest daveje çakuçe xwe ü erış dıbe ser qesra Ejderhaq... Sere wi u maran dıpelıxine, tae u texte wi dı sere wi da dıqulıbine. Hı we yeke va xelke bajar, derdıkevın sere çiyan agır vedıxın; rujeke nu, jineke nu destpooıke... Ew roj dıbe cejneke netewi u her sal dı 21 e Adare da şahi u şenahi te çekırın... Ew 2596 sal u care ku, ev cejn te pirozkırın. Jı vır şunda ji heta ku gele Kurd hebe lı ser rüye erde, we be pirozkırın. Tekoşina gele Kurd u rola Newroze Ciye Newroze dı tekoşina serxwebün u azadiya gele Kurd da gelek gıring e. Ew çax, bı deste Kawe sere Dehaq te pelçıqandın, zılm, zordesti u kedxwari jı orte te rakırın. Le, şunda "Dehaqen " nu lı gele me peyda dıbın. Welate me parva dıkın. Xelke me bı qeyd u bendan dil dıkın. Heyinen me talan dıkın, peşi lı zman, çand u edebyata me dıgrın. Le gele me, jı bo jiyane Newroze tu menivan qebül nake, Cejna xwe ya diroki u kevnare da jiyane h eta iro. Iro ji, edi agıre Newroze büye remza rızgariya gele me u riya tekoşina me ya netewi u demokrati. Ware civaki da Newroz Newroz cejna netewi ye... Edet u çandeke peşverüye. Bıngeha cıvaki ya we gelek fıre ye. Jı destpeka Newroze vırda gelek barbar, erişker, eleşir u hukumranan ser gele me da gırtıne. Le tu qewetek nıkanıbü ve agıri dı dıle gele me da xarbıke.. Bı hezar salan şunda, gele me ol u din guherand. Ev baweriya manewi ji, şıkıl u motiven Newroze nıkaw'ıbün bıde guherandın. Jı ber ku, eva yeka lı ser mejuye xelke me hatiye kolandın. Ketiye nav xwina me, b üye beşe k jı çanda me. Jı her ku, edeteke peşverü u geleri ye. Ole islami wek edeten "peşverü", usa jı, gele k edeten paşvercı ji bı xwe ra aniye nav cıvaka Kurd. Wi, jınan Cı qizan kıriye bın şalan, pewendiyen wan bı meran ra qedexe kıriye. Le edet: Newroze, ve sinori ji hılweşandiye... Bı batına 21 e Adare va, keç üxort. merüjın, kal u zar bı gışti derketıne bındarüke, bı xwarın u vexwarın, govend u reqas, stran u lilanan va cejna xwe il. despeka nübare bı şahı ü şenahi piroz kırıne u hen ji dıkın... Newroz. lı dıji tedayi, zılme il. kedxwariye serhıldane. Bıngeha hernil zılm il. kedxwariye da hime abori veşartiye. Çine serdest tım il. daim bı keda çine bındest va bil.ne xwedane qesr-qonax il. malen dıne. Dı dema bere da, çine kaledar u feodal lı ser hukum bün. Zılm il. kedxwari gelek mezın bil.. Dema irovin da ji, kolanyalist il. burcuwan ciye kuledar il. feodalan gırtiye. Bı gora peşvaçüna cıvaki va kaledar il. feodal bil.ne burcuwaven kolonvalist. Tene kedxwariye şıkıl guherandiye. Çine karker il. gundi disa feqir il. belengazın. Burcuwayen kaledar lı ser pışta wan u bı keda w an bılınd il. dewlemend dıbın. Serpehatiya Newroze, bı bir il. baweriyeke ramani, ya lı dıji kedxwari il. zılme va destpekıriye. İro ji eva yeka dı deste gele me u dı tekoşina wi ya lı dıji koloniyalistiye da çekeke gıring e. Xebate Siyasi u Newroz Gele Kurd tu caran bı dil.rdırej nebil.ye xwedane dewletek. Tım daim dı bın niren gelek dewletan da kol e il. dil ma ye... Tım peşi lı peşvaçüna cıvaki, çand il. literatura wi hatiye gırtın. Jı sedsala 20 an vırda xurtbüyin u peşvaçüna wi ya cıvaki u rekbüyi va, lı herçar perçen Kordıstane priozkınn u me ni ya N ewroze bı gora mercen bırncihani va şıkıl u motiv guherandiye u büye haletekil gıring dı tekoşina serxwebün u azadiya wi da... Edi dı herçar perçen Kurdıstane da, Newroz, bı deste hezen netewen Kurd, lı Di demek ji folklore sere çiyan, gundan u salonen bajaran da, bı gıraniya xebat u propoganda siyasi va te pirozkırın. Wekeki me lı jore gotıbün, bıngeha cıvaki ya Newroze gelek fıre ye. Jı heftan, heta hefteyan hernil mıroven Kurd xwedanti lı Newroze dıkın. Eve cejne jı xwe ra cejneke netewi dıhesıbinın u her sal piroz dıkın. Peviste hezen netewiyen demoqratik ve halete dı ware xebata siyasi da baş bıxebıtinın. Bı ve yeke va, ramanen siyasi dı nav gelda belav bıkın u wan dı nav tevgeren peşverü da hez u rez bıkın. Lı Kordıstana Tırkiye, pıştıri sala 1970 yi, hez u xurtbüna tevgera şoreşgeri va pirozkırına cejna Newroze here pilşva çü... Lı Diyarbekıre, Stenbole, Enqere u gelek ciyan cejna Newroze hat pirozkırın u bezaran mırov dı van şevan da beşdar bün. Şenayiyen Newroze bün meydana xebaten siyasi... Edi agıre Newroze bu şemdaneke bewesan u riya hezen welatparez u şoreşger roni dıke. Newroz bu nişana serxwebün u azadiya gele Kurd. Jı dere Newroze, roja 21 e Adare usa ji, roja dıji nıjadperestiye ye. 21 Adare sala 1960 da lı Efriqa Başür, gelek reşık jı aliye nıjade spi da hatın kuştın. Mıleten Yekbüyi eve roje kıre roja dıjnı-jadperesti ya navnetewi. Eva yeka ji, meniya cejna me here gırintır dıke. Jı her ku, gele me ji dıbın nire nıjadperestiyeke mezın daye. Newroza isalin ji, gelek ciyan hat pirozkırın Lı Kordıstana Tırkiye: Ev se sal u niv e ku, cunta faşisti lı Tırkiye u lı Kurdıstana Tırkiye ser hukum e. Koledaren Tırkan tu caran hebüna gele me qubül nekırıne. Gele me dı bın zılm u tedayiyeke mezın

5 ROJA WELAT Rupel5 daye. W an zıman, çand u literatura me bı me dane qedexekınn. Le gele me jı bo van yekan stuxwar nemaye. Cunta faşisti, bı deh hezaran şervanengele me, yen peşevan kıriye zındanan. Wan dil kıriye. Gele me u şervanen me yen peşevan şerten piroziya Newroza isalin lı sere çiyan u dı salonen bajaran da n edi tm. Ve cejna xwe ya dıroki dı dıle xwe da ü bı çav ü bıruya pirozkınn. Lı Kurdıstana İraq u İran: Dı van herdu perçen Kurdıatane da şere çekdari berdewam dıke. Gele me cejna xwe dı mıntıqen xılaskıri da, bı uarastma oeşmergeyen qehreman; dı bıne gulebarana balafır, tang u topen dıjmın da derhas kır. Agıre Newroze, lı sere çiyayen Kurdıatane yen bılınd, yen bı mıj ü d üm an vexıstın. Lı Kurdıstana Suriye: Newroz, tene lı Kurdıstana Suriye bı eşkereti hat pirozkınn. Lı bajare Qamışliye, ev cara ewıle ku, partiyen peşverüyen Kurd bı hevra cejna Newroze pirozdıkın. Dı şenahiya Newroze da nezikayiya mırov beşdar bun. Komita Newroze jı van parti ü rekxırawan hatıbun pekanin: Koma Xane-Hızbe Çef; Koma Zozan-Hevgırtma Ge, Koma Newroz-PDPKS, Koma Narin-PDKS u Koma Aşıti-PKS. Programa şenayiya Newroze, bı helbesta mamoste Cegerxwin "Bıhar bı xer be" Newroz ser çava, va destpekır. Şunda, Koma Newroz, bı koro ü folklore va tekıle programe bft. Komen dm ji, yek lı pey vekan orogramen xwe nisandan. Koma Aşıti, bı merşa "Enternasyonale" va perde vekır u sılav nişan u remza serhıldana gele Kurd, Newroze kır. Şenabiya Newroze bı Di demek ji tiyatro ye serfırazı u dılxweşi hat pirozkınn. Newroz lı Derveyi Welat Newroza isalin lı gelek welaten Ewrope hat pirozkınn. Lı Swed: Lı bajare Uppsale u Stockholme hat pirozkırın. Lı Stockholme, Komita Arikariye ya Roja Welat -lı Swed ji, belavokek belavkır. i Lı Fransa: Lı Franse ji even Newroze hatın çekınn. nstuta Kurdi dı 18. Adare da lı Parise şenahiva Newroze pirozkır. Lı Elmanva: İsal lı gelek bajaren Elmanye, jı aliye gelek tevgeren Kurd da feven Newroze hatın çekırın. Komita Arikariye ya Roja Welat ji, lı bajare Frankfurte şahiya Newroze bı serfırazi pirozkır. Seva Frankfurte Pışte ku Roja Welatnü dadest bı jina weşane kır, ew çax komitekil arikariye bı we ra hat avakırın. Eve komite bıryara piroziya şenahiya Newroze gırt ü dı 17. adare da cejna Newroze bı serfırazi derbaskır. Beri Newroze, komite, 3000 belavok bı se zımanan. ü 1500 afiş derxıst u lı gelek bajaren Elmaoya belavkır ü zelıqand. Komite, jı bo şeva Newroze propagandek gelek fıreh cih ani. Dı şeve da 600 i zetır mırov beşdar bün. Salon tıje bii. Seet hefta da dest bı programe hat kınn. Bı ve şırovana şroker perde vebu: "Newroz... Agıre azadi ü serxwebuna gele Kurd... Cejna diroki ü kevnare... Nişan u remza rojen bedew, geş u hesa.. Berbanga bıhare ye Newroz... Lı sere çiyayen Kurdıatane nıha berf dıhele, laser dıhenkın, dar ü devi pıng dıdın. Kulilken çiya: sımbıl u sosın, nesrin ü bınevş, pivok u pırpızek gulvedıdın... Bıhar çave xwe vedıke lı welate me. Agıre Newroze Kurdıatane ro ni u geş dıke... "Le gele me, dı bın nire koledar ü faşistan da dıpelçıqe. Em xelkın... Diroka me kevıntır e jı diroka gelen Rojhılata Navin. Em namınn... Ev Newroz, ey Newroz... " Dawiya axaftına şırovan va, hem u lemben salonehatın vesandın, koroye, bı cıl u kıncen rengin, dı destan da simbola Neworze şerndaneo (meşaleyen) bı alaw va ciye xwe gırt u ve strana xweş bı yekdengi sıtıri: Ey Newroz, ey Newroz Bıji cejna azadi Bı xer u gelek piroz Kurd te bı rıhe xwe nadi... Şunda milvan bı se zımanan hatın sılavkınn u hevalek lı ser nave Komita Arikariye ya Roja Welat axaftınek bı zımane kurdi peşkeş kır. Koroyil disa ciye xwe gırt u çar perçeyen folklori stıri. Dı şeve da hevale me K. Saleh axaftınek bızımane tırki peşkeş kır. Ew, dı axaftına xwe da lı ser huyeren cihan, peşvaçuna Rojhılata Navin u bı taybeti lı ser rewşa Kurdistane sekıni. Bı dawiya axaftıne va, denge def ü zırne kul ü keseren salone belvkır. Keç u xorten Kurd mıl dane mıl wek diwareki qora govende xıstın erde. Guhdaran bınn dor-hela Entabe... Pışte foklore şıroker, beşek jı helbesta l!:skere Bo yık: e, e,... Kılarn evda ra heval-hogır Kılarn hın şewat, hın ji agır xwend u dengbej Sımko ü Çeko çend kılarneo me yen çiya, yen bı xem ü zelil stırin. Sımko, bı kılama: Kal o sı ha te bı xer Eydate bımbarek va mevanan bıre sere çiya u haniyen Kurdıstane... Pışti axaftına şıroker ü xwendına helbestek, listıkvan bı def u zırne va listıken dor-hela Diyarbekıre u Bingole listın. Dı govenda Bingole ya lı ser nave "heyloyan" (q ertalan) da, listıkvanan lı ser post xerita Kurdıstane çekırıbün. Dı dawiyeda heyloyen şerüt post dı nav xwe da, bı çar perçeyen va parva kınn. W an, parvakırına Kurdıstane bı govende va hanin zıman. Dı programa şeve da beşek tiyatroya drami ji hebft. Ev beşa tivatrove iı aliye hevaleki karker da h atı b ün nıvisin. Tiyatro, perçek ıı jiyana gundiyen Kurdistane ya rojin pekdıhat. Zılm ü tedayiya leşkeren Rome lı ser gele Kurd eşkeredıkır. Listıkvanan usa bala guhdaran kışandıbün ser xwe ku, heta dawiye dı salone da qet dengek demeket. Dı dawiye da guhdaran bı dengeki bılınd va tedayiya leşkeren koledaran la'net kırın ü bı yek dengi van sloganan avetın: Bımre cunta faşist, Bımre koledari! Bıji serxwebün. Bıji azadi! Şunda dengbej Berti u Yasemin dı programe da cihe xwe gırtın. Wan, gelek kılarneo folklori bı yek dengi u yek lı yeke zıvırin va stırin. Pır caran milvan ji bı çepık u gotına stranan va tekıle wan bün. Paşe, yeka-yek kılarn u stranen şoreşgeri, geleri u gazınci stırin. Bı kılarneo me yen xweş u dılsoti va guhdaran ş aş u metalmayi hiştın. Bı kılarneo xwe yen zelil va renk xıstın programe. Pıştıri hozanan, lemben salone disa bı gışti hatın xarkınn. Lı ser destan mumen vexısti va keç u xort bı gora ritma def u zıme, ji nav mevanen salone derketın ü bı listıki va berbı sahne çun. Dı şevereşii da çırüsen m uma n wek tirejen hive ku, şewq dıda ave usa lı jer u lı jor dıçün dıhat. Listıkvanan listıken xwe kuta kınn ü hemü kesen ku dı programe da cih gırtıbun dı sahne da cıviyan ü bı yekdengi ve merşe stırin: Bırayen delal hun wenn Kurdıno, Bı hışta welat em henn merdıno... Hı ve merşe va programa şeve xılas bu. Program gelek dewlemend bu. Penc seet univ ajot. Dı şe ve da çend helbest ü mesajen van rekxırawan ji hatın xwendın: Sentrumen Canda Kurdıstan: Lı Nuı;nberg, Frankfurt, Bremen, Komiten Arikanyil yen.koıa Welat: lı Koln, Erlenbach, Sempatizanen Rastiya Karker (İşçi Gerçeği sempatizanlan) lı dor-hela Mainze; Soreşgeren Kurdıstan; Kurd-Koin ü Komela Malımen Tırkiye lı Koln. Şeva Newroze bı dılşahi u serfırazi hat pirozkınn. Guhdar jı şeve gelek kefxweş ü dılaram man. Pır caran program bı ve slogane va dıhat bırin: "Bıji Roja Welat!"

6 Rüpel 6 ROJA WELAT DİSK olayı, DİSK'le dayanışma ve yeni dönemin mücadele perspektifleri II Çıkanlan yasa işçi sınıfı açısından bir kazanım olmasına rajpnen onun, somut istemlerine yanıt vermekten oldukça uzaktı. Çünkü yasa, sendika kurma hakkını belli koşullara ba~lamanın yanısıra grev ve toplu-iş sözleşmesi haklanndan hiç söz etmiyordu. İşçilerin sendikalaşma girişimleri yine baskı, sindirme ve toplu işten çıkörma larla engelleniyordu. Orne ~in, 1960'lara gelinceye kadar iş kanunu kapsamında çalışan işçilerin ancak %34,3'ü sendikalaşabilmişti. Yine emejpn korunmasına, i~ güvenli~ ve iş sa(tlı~ına ilışkin sınırlı bir takım haklardan, iş kanunu kapsamına giren iş yerlerinde çalışan işçiler yararlanabiliyordu, ancak. Bu dönemde de toplam işçilerin 'J1o30'u her türlü güvenceden yoksundu. Fakat bütün bunlara ra~men, san sendikacılık ilkelerine göre de olsa sendikacılı(tın konfederasyon düzeyinde örgütlenmesi bu dönemde oldu. Ve Türkiye İşçi Sendikalan Konfederasyonu (Türk-İş) kuruldu Anayasası ile işçilere grev hakkı verildi. 274 ve 275 sayılı Sendikıılar, Grev, Lokavt, Toplu-Iş Sözleşmesi yasalan kabul edildi. Böylece işçi sınıfı, yıllardır sürdürdüıtü ekonomik-demokratik mücadelesiyle belirli mevziler kazanmış oluyordu. Artık sorun, kazanılan mevzilerin korunması temelinde sınıf sendikacılığ-ını geliştirmek, uzla~macı sendikacılı~ın. sendıkal savaşımı saptırmasına müsade etmemekti. DİSK, uzlaşmacılı~a karşı gelişen sınıf sendikacılığ'ının bir ürünüdür. Sendikal hareket daha ilk dönemlerde kitlesel bir karakter kazanmakla kalmayıp, kapitalist sömürünün temeline yönelmeyi hedefleyen sınıfsal bir nitelik gösteriyordu. Bu ise, tekelci burjuvazinin tedirginlijpni arttırıyordu. Burjuvazi baskı yöntemleriyle, işçi sınıfının gelişen ekonomik politik ve ideolojik mücadelesinin kopmaz bir parçası olan sendikal savaşımını engelleyemecejpni daha iyi kavnyordu, artık. Bu nedenle burjuvazi, baskı yöntemleri eşliğinde yasal olarak kurulan sendikalan ele geçirmek ya da sendikalarda sınıf iş birlijp anlayışını geliştirerek onları denetim altına almaya yöneldi. Ve burjuvazı açısından Ameri kancı sarı sendikacılık ilkelerine göre kurulan Türk-İş, bu iş için biçilmiş bir kaftandı... "Partiler üstü politika" aldatmacısıyla gelişen sınıf sendikacılığ'ını santırma Haziran olaylarından bir göranta görevini üstlenen Türk-İş, işçi sınıfının gelişen mücadelesi karşısında bu işlevini yeni kılıflar ve yeni sloganlar altında sürdürdü, sürdürüyor.' İşte DİSK, uzlaşmacılı~a karşı gelişen sınıf sendikacılığ-ı sürecinde (12 Şubat 1967'de) kuruldu. DİSK'in kuruluşuyla işçi sınıfı, burjuvaziye ve her türlü uzlaşmacı sendikacılı(ta karşı güçlü bir sendikal mücadele silalıma kavuştu. Kazanılan hakların geliştrilmesi temelinde sınıf sendikacılı(tı ilkelerini netleştirmeyi hedefleyen DİSK, çok geçmeden tekelci burjuvazinin boy hedefi oldu Haziran direnişi Tekelci burjuvazi açısından tehlike büyüyordu. Ve bu tehlikenin önüne geçmek için işçi sınıfının sınıf sendikacılı~ temelinde örgütlenmesini engellemek ve ilerici sendikal hareketi uzlaşmacı bir ı>otada eritmek gerekiyordu. Bunun da yolu, 274 ve 275 sayılı yasalann budanınası ve DİSK'in kapatılmasından geçiyordu. İşte AP iktidarının gündemleştirdiğ'i ve Türk-İş'in açık bir biçimde destekledi(ti değ'işiklik önerileri ile hedeflenen buydu. Anılan dertişiklik önerileri şöyleydi: "-Bir işçi sendikasının Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için o iş kolundaki toplam işçi sayısının en az üçte birini üye olarak barındırması gerekecekti. "-İşçi federasyonlarının faaliyette bulunabilmeleri için kendi işkollarındaki toplam işçi sayısının en az üçte birini üye olarak barındırmaları gerekecekti. "- İşçi konfederasyonlarının kurulabilmesi için daha önce sözü edilen sendika ve federasyonların en az üçte birini, ve sendikalı işçi sayısının en az üçte birini üye olarak barındırınalan gerekecekti. "-Sendika üyeliğ'inden ayrılmak için tek tek noter karşısına çıkmak ve kimlik saptamasından sonra imzanın onaylanması gerekecekti. "-Sendika genel kurulları iki yılda bir yerine üç yılda bir toplanacaktı. "- Bir sendika kurmak için en az üç yıl o işyerinde çalışmış olmak gerekecekti. "-Uluslararası işçi kuruluşlarına ancak en fazla işçiyi barındıran konfederasyon üye olabilecekti." (Tür. İş. Sm. ve Müc. Tar., Tüm. İk. Bir. Araş. yay. s 'den) İşçi sınıfı sözü edilen yasalarda, yukanya aktardığ'ımız dejpşikliklerin yapılmasına ve kazanılan hakların geri alınmasına müsade etmemekte kararlıydı. Nitekim dejpşiklik tasarısı meclislerde görüşülürken, a(tır sanayi merkezlerinin bulundu(tu büyük kentlerde kendi HıPndenci direnişler, protesto gösterileri biri birini izliyor; Istanbul, İzmit, İzmir ve çevresinde genel bir direniş havası esiyordu. DİSK karar ve danışma organlannın topl~tısından sonra, DİSK üyelerınden oluşan Anayasal Direniş Komitesi, "Anayasa! direniş hakkını" kullanacağ'ını ilan etmişti. Ve 15 Haziran 1970 günü 113 işyerinde DİSK üyesi işçiler tarafından başlatılan şanlı direniş, yer yer ba(tımsız sendika ve Türk-İş üyelerinin katılımıyla kısa sürede çığ' gibi büyüdü, yaygınlaştı. Direniş 16 Hazi.ran 1970 ~ünü büyük sanayı kentlerı ve çevresindeki tüm işyerierini sardı. Yer yer kanlı olaylar oldu. Polis ve asker barikatlarını aşan direnişçi işçiler, büyük sanayi merkezlerine do~ru yürüyüşe geçtiler. Kanlı olaylarda 5 kişi ölmüş, 200 kişi yaralanmıştı. Tekelci burjuvazi büyük bir panik içinde, 16 Haziran gecesi ilan etti(ti sıkı yönetirole i~çi sınıfının bu kararlı direnişıni bastırmaya yönelmişti. DİSK' e bağ'lı sendika merkezleri, bölge temsilcilikleri ve sendika şubeleri basıldı. Bir çok sendikacı ve işçi gözaltına alındı, tutuklandı. 5000'in üzerinde işçi işten çıkarıldı. Fakat tüm bu baskı, saldırı ve tutuklama operasyonlarına ra~men şanlı Haziran Direnişi, pasif direniş biçimlerine dönüştürülerek sürdürüldü. Nihayet 274 ve 275 sayılı yasaları de(tiştiren 1317 sayılı kanun, meclislerden çıkmasına, resmi gazetede ilan edilmesine karşın uygulanamadı. 19 Ekim 1972 tarihinde Anayasa mahk~ mesi, burjuvazinin bu saldırı yasasını iptal etmek zorunda kaldı. Ve işçi sınıfı kazanılan hakların gaspedilmesine izin vermedi Haziran Direnişi, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Tekelci burjuvazi, işçi sınıfının kabaran öfkesi karşısına geri adım atmak zorunda kaldı. Sınıf sendikacılı(tının şahsında DİSK, bu ünlü direnişle prestij kazandı. Türk-İş ise, prestij yitirdi. Bunların da ötesinde Haziran Dire nişi, işçi sınıfının ileriye yönelik mücadelesinde önemli bir deneyim kayna(tı, bir savaş gelene(ti oluşturdu. İşçi sınıfının gelişen mücadelesinde DİSK, burjuvazinin azgın sömürü ve baskısına rağ'men Haziran'ın direniş geleneğini yaşatmak için şavaştı Haziran direniş geleneğinin 8. yıldönümünün ilk kez kitlesel bir gösteriyle, 9. yıldönümünün ise 13 bölgede yapılan "DİSK Bölge Temsilciler Meclisi Toplantı"lan ile yaşatılması buna örnektir. 9. yıldönümünde bu gelene(tin yaşatılmasında, Kürdistan işçi sınıfımız açısından da önemi büyüktür. Çünkü Kürdistan i~çi sınıfı ilk kez ve sıkıyönetırnin artır baskı, saldırı koşullarında, görkemli bir Bölge Temsilciler Meclisi Toplantısıyla bu geleneğ'i yaşatıyordu. Sıkıyönetimin provakatif saldırılarına karşın Haziran gelenelp 1979'da Diyarbakır'da da yaşatılmış ve saldırgan militarist güçlere karşı kararlıca direnilmişti. UEV AM EDECEK

7 ROJA WELAT Rı1pel 7 ww Emperyalizmin siyonist ve gerici müttefikleriyle birlikte öncelikle Filistin Direnme Hareketini, Lübnan ilerici güçlerini hedefleyen ve Suriye'yi de etki altına almayı amaçlayan hegemonya planı tutmamış ya da en azından bugün için büyük ölçüde geri tepmiştir. Söz konusu gerici saldırı, Filistin Kurtuluş Hareketini önemli ölçülerde yaralasa bile, Lübnan ilerici güçlerinin kararlı direnişi ve Suriye'nin aktif deste~yle ikinci raunı;uia geriletilmiştir. Elbette ki bu, emperyalist, siyonist ve gerici güçlerin bu odakta tehlike olmaktan çıktı~ anlamına gelmez. Tersine, bölgedeki yerel direniş güçlerinin sınıfsal, siyasal karakteri gözönünde bulundurulduğunda tehlikenin henüz yok edilmedi~i ve kısa sürede de yok edilemeyece~i açıktır. İl erici güçlerin kararlı direnişiyle gerileyen empery alizm bu kez, yurtsever, devrimci güçleri bölme, çökertme ve yeni dengeler o lu şturma ç abalarını y o~unlaştırıyor, yenı ataklara hazırlanıyor. zorunlu kılıyor. İşte Kürdistan' daki son gelişme leri, KYB'nin "otonomi" yönelimini, reformizmin bu uzlaşmacı yönelimi aklama çabalarını, ve yurtsever güçlerin b irlik-dayanışması önündeki engelleri bu perspektif çerçevesinde de~erlendirmek gerek. e. c w. kıcı olanıdır. Sorunun di~er önemli bir yanı, emperyalist-gerici saldırı ve komploların yalnız Lübnan sathına yönelik olmaması; bir yandan Basra Körfezi, di~er yandan Ak Deniz, Ege ve bir bütün olarak Kürdistan'ı hedefelemesidir. Zaten fa~ist Türk devletinin, Ortado~u'nun ıkinci İs rail'i olarak t;echiz edilmesi de, bunun içindir. Faşist diktatörlük ise, buna çoktan soyunmu~tur. Türk ordusunun Irak Kürdistan ma karşı girişti~i işgal harekatı, İran Kürdistan'ına yapılan saldırı, İran ve Irak'ı mutlak bir yoksullu~n, sefaletin içine iten, her iki ülke halkları nın çıkarlarıyla açık bir biçimde çelişen savaştan dolayı - özellikle Kürdistan sorunu açısından - iki gerici diktatörlü~ü hizaya getirme ya da asgari müştereklerde Kürdistan ulusal kurtuluş güçlerini ortaklaşa bo~azlama, yoketme çabaları, Arap gericili~iyle geliştirilen ilişki ler, Kıbrıs işgali, Suriye'ye yönelik tehditler ve 6. Filo'nun 15 yıllık aradan sonra yeniden Türkiye!imanlarına girmesi bu soyunmanın açık ve yeterli kanıtlarıdır. Kürdistan ulusal kurtuluş güçleri bünyesinde taşıdı~ ciddi zaaflara, olumsuzluklara ra~men, bölge faşist-gerici rejimleri için önemli bir tehlike oluşturuyor. Dört yıldır devam eden İran-Irak savaşı bir yönüyle Kürdistan'ı hedefliyor. Anı lan haksız savaşın Kürdistan'a kaydırılması, faşist Türk devletinin savaşan tarafların zaaflarından ve özellikle gerici Saddam diktatörlü~üyle geliştirilen ilişkilerden yararlanarak Kürdistan'a yönelik işgal ve saldırı eylemlerini yo~unlaştır ması bunun açık bir kanıtıdır. Bu somut koşullar çerçevesinde soruna yaklaşıldı~nda, yakın bir gelecekte Kürdistan, ilerici ve gerici güçlerin zorlu bir çatışma alanı olmaya adaydır. Bölge düzeyinde karşıtgüç lerin safiaşmasında küçümsenemeyecek, gözardı edilemeyecek bir potansiyele sahip olan Kürdistan'lı yurtsever ve devrimci güçler ise, bir bütün olarak Kürt halkını hedefleyen çok yönlü saldırı ve tertipleri büyük ölçüde öz güçlerine dayanma temelinde, kalıcı müttefiklerinden alacakları destekle gö~üslemek durumundadırlar. Bu da, herşeyden önce - küçümsenmemesi gereken engellere ra~men -- tüm ulusal kurtuluşçu ve devrimci güçlerin day anışması, birli~i yolunda ileri adımların atılmasını dayatıyor. Ve iç-dış ba~laşıkların uzun vadeli çıkarları hedefleyen kalıcı bir temele ne te w Bilindi~i gibi, Kürdistan Yurtseverler Birliıtinin "otonomi" yönelimi, bir süredir Ortado~u' daki ilerici çevrelerde, özellikle de Kürdistanlı örgütler ve yurtsever kesimler arasında yo~un bir biçimde tartışılıyor, güncelli~ini koruyor. Dünyada ve bölgemizde önemli olayların yaşandı~ı günümüzde "otonomi" yönelimi, hafife alınacak, geçiştirilecek ya da "kırk dereden su getirerek" aklanmaya çalışılacak bir olay de~ildir. Sorun ciddidir. V e Ortado~u'daki siyasal gelişmelerin ışı~ında, faydacı, reformist ve duygusal yaklaşımların ötesinde de~er lendirilmeye muhtaçtır. Kapitalist sistem derinleşen bir bunalım sürecini yaşıyor. Bunalım derinleştikçe emperyalizmin, ideolojik, politik, askeri ve diplomatik alanlarda saldırganlı~ı daha da artıyor. Topyekün insanlı~ın gelece~ini hedefleyen nükleer savaş tehdidi, silahianma yarışının tır mandırılması, " detant"ın sabote edilmesi, devletler arası hukuk ilkelerinin pervasızca çi~nenmesi, ırkçı lı~ın şahlandırılması, sömürge-ba~mlı ulusların ba(pmsızlık ve demokrasi mücadelelerinin bo~azlan mak istenmesi günümüzde emperyalist serüvenci politikanın ana yönelimlerini oluşturuyor. Emperyalizm sadece bununla da kalmıyor. O, dünyanın dört bir yanında yarattı~ı bölgesel savaş ocaklarıyla gerilimi tırmandırmak için her türlü çılgınlığa baş vuruyor. İşte Ortado~u, emperyalizmin yarattı~ı bu bölgesel savaş ocaklarından en ya- om ''Otonomi'' yönelimi, reformist yaklaşım ve yurtsever güçlerin birliği sorunu dayanılarak geliştirilmesini, kısa vadeli çıkarları amaçlayan ilişkile rin de, buna bağımlı kılınmasını Demokrasi olmadan g erçek bir otonomiden söz edilemez Kürdistan'daki son gelişmeler arasında ha~ sırayı KYB'nin "otonomi" yönelımi oluşturuyor. Bilindi~i üzere Ocak ayının ilk günlerinde dünyadaki basın, radyo ve di~er kitle iletişim araçlarından bazıları, "Saddam yönetimi ile KYB arasın da, Kürtlere otonomi verilmesine ilişkin görüşmelerin sürdürüldü~ü, anlaşmanın sa~lanmak üzere oldu~u ve sonucun yakında kamuoyuna açıklanaca~ı" haberini vermişlerdi. Aradan 3 aylık bir süre geçmesine ra~men beklenen "ünlü" açıklama, her nedense bu güne<fek yapılmadı1 Ve taraflar sözkonusu haberleri de yalanlamadılar. Bizce sorun açıktır. Kürdistan Yurtseverler Birli~i, eli kanlı Saddam dıktatörlü~ü ile "otonomi" yolunda küçümsenmeyecek bir mesafe almıştır. V e büyük bir olasılıkla bunu, yurtsever, devrimci kamuoyunun tepkisini dikkate alarak gizli tutmayı, böylece olayı küllendirmeyi amaçlıyor. Gelişmelerin başka türlü izahı pek inandırıcı de~ildir. Çünkü, ne KYB, ne de KYB'ni aklamak isteyen çevreler, güncelli~ini koruyan "otonomi" olayında derinleşmekte olan tartışma lara açık yanıt verememektedirler. Kaldı ki sorunun özü, "otonomi" yolunda katedilen mesafe de~l, Kürt halkının kanına susamış ve yıkılınaya yüz tutmuş gerici Saddam diktatörlü~ü ile böylesi bir anlaşmaya yönelmektir. O halde olayın sırrını çözmek için, şu soruların yanıtını aramak gerekir: " Irak'a demokrasi, Kürdistan'a otonomi" şiarını stratejik hedef olarak helirleyen KYB'nin, -gerici Saddam diktatörlü~üyle "otonomi" ba~ıtla ma yönelımıne gırmesinin nedenleri nedenler, Sözkonusu nelerdir? KYB'nin bu yönelimini aklamak için yeterli midir? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, "tixb'ni gerici Saddam rejimiyle '_'_Qi(m am ı:::::yon:e:ttmıne otiıre~ minin.. m el etken.. distanlı ıı:ıers e ı e -bu örgiı "rg",~~~":'--,_, ındanda do~ru bir bi imde av-

8 Rüpel 8 ROJA WELAT ne te w İkincisi. KYB'nin sınıfsal ve siasal yapısına denk düşen ittifak anlayışı gereği öz gücüne güven sorununu küçümsemesi, ve düşman güçlerin zaaflarından, aralarındaki çelişkilerden yararlanma ya da onlara d~ anınaya yer veren politik bir terci,., içine girmesi; ve kısa vadeli çıkarları, halkımızın uzun vadeli çıkarlarının önüne koymas dır. Üçüncüsü Irak-Irak Kürdistan'ı yurtsever, Tevrimci güçleriyle ilişki lerin oldukça olumsuz bir noktaya gelmesi (ki, bunda Irak KDP'nin yanısıra KYB'nin de önemli payı vardır), Kürdistan devriminin d asında var o an a u Görüldüğiı gı ı KYB'nin "otonomi" yönelimine kaynaklık eden nedenler, hiçte iddia edildiği gibi bu örgütün Saddam diktatörlüğü ile girdiği uzlaşma yönelimini aklayabilecek yeterlikte değildir. Tersine KYB'nin bu tavrı, açıktan açığa uzlaşmacı bir yönelimdir. Ve mahkum edilmesi gereken bir tavırdır. Reformisı yaklaşım ww w. KYB'ni aklamaya çalışırken yakayı ele veriyor. Ortadoğu-'daki ilerici kesimler ve ağırlıklı olarak Kürdistanlı yurtsever, devrimci örgütler arasında "otonomi" yönelimi üzerinde yoğunlaşan tartışmalar, farklı yaklaşımları içeriyor. Bu konuda en ilginç yaklaşım, TKSP sağ kanat oportünistlerinin başını çektiği reformist eğilimdir. Bu eğilim hedef şaşır tarak, "bir nala, bir mıha vurarak" adeta ne dediği belli olmayan bir belirsizlik içinde, KYB'nin Saddam diktatörlüğü ile uzlaşma yönelimini aklamaya çalışıyor. V e şöyle diyor: "...KYB'de, Irak'ta diktatörlük, rejimine karşı şu veya bu ölçüde savaşan, muhalefet eden diğer Kürdistanlı örgütler de 'Kürdistan'a otonomi, Irak' a demokrasi' için savaştıklarını söylüyorlar. Otonomi, için savaşan, besbelli, onun içi~ görüşür de, " (abç'), (Rıza Azadi. J<.:ğer çok uluslu bir ülkede otonoıni bir demokrasi sorunuysa (ki, öyle olduğuna kuşku yok), " Irak'a demokrasi, Kürdistan 'a otonomi" diyen KYB, kiminle, hangi koşul larda ve nasıl bir "otonomi" bağıt lamaya çalışıyor? Riya Azdi, Riya Azadi, "değerlendirme"sine devamla yukanya aldığımız seçenekler üzerinde duruyor. Ve KYB'nin, bir yandan düşman güçlerin saldırısına hedef old uğu n u, diğer yandan CUD güçleriyle arasının son derece açık olmasını uzlaşmaya "gerekçe" olar ak gösteriyor. Ve de KYB'nin "otonomi" yönelimini meş rulaştırmak, dolayısıyla üçüncü seçeneği alternatif göstermek için kendini zorluyor. Bir kez. bu değerlendirmeınizin başında da belirttiğimiz gibi sorun, salt bir görüşme ya da taktik olarak görüşmelere oturup zaman kazanmak, bu zaman birimi içinde toparlanıp düşmana karşı daha güçlü bir saldırıya geçmek değildir. Meselenin özü, " sorunun görüşmeler yoluyla çözümü"nü, yani Saddam'lı bir "demokrasi" ve "otonomi"yi hedefleyen niyettir. İkincisi, Kürdistan devriminin dogasında var olan zorlu koşullar, KYB'nin düşman güçlerin saldırısı arasında sıkışması (Kaldı ki, bu durumda iddia edildiği gibi değil. KYB'nin kurtanimış bölgeleri var. Ve rlusman güçler oldukça zayıf.), Irak-Iran Kürdistan'ı yurtsever, devrimci güçleriyle ilişkilerinin ciddi ölçülerde bozuk olması bu örgütün Saddam diktatörlüğü ile uzlaşması nı haklı çıkaramaz. Onu aklamaya yetmez. Ulusal, sosyal devrimlerin, özellikle gerilla savaşlarının zengin deneyimleri, Kürdistan zemininde yaşanan olayların ve muhtemel gelişmelerin dayattığı ve dayatacağı ağır görevlerin üstesinden nasıl gelinebileceğine ışık t_ut~n. örneklerle doludur. Küba devrımının fırtınalı ünl e atıs a nın om lamasıdır. KYB'nin bizzat "faşist" dediği gerici Saddam diktatörlüğüyle girdiği "otonomi" yönelimini haklı gösterirken sorunu, hangi sınıfsal, siyasal açıdan değerlendiriyor? Riya Azadi'nin bu yaklaşımının sırrını çözmek için, aynı yazıya göz atmak yeterli. S~le ki: "Bu durumda, ekıti' nin Saddam ejimi ile görüşmelerinin geleceği onusunda iyimser olmak pek mürnün değil. Eğer yurtsever ve ilerici üçler birlik halinde Saddam'la örüşme masasına otursalardı, dikatörtük rejimine geri adım attır mak, ciddi demokratik değişiklik lere onu zorlamak ve gerçek anlamda bir otonomi statüsünü ona be"' nimsetmek mümkün olabilirdi." bç), (~a Azadi ag:r,:) Görüuğü gibi Riya Azadi, "otonomi" yöneliminin geleceği konusunda pek iyimser olmadığını belirtmekten de geri kalmıyor. Ama hemen arkasından Saddam'lı "gerçek anlamda bir otonomi"ye, Saddam'lı bir "demokrasi"ye soyunarak yakayı daha açık bir biçimde ele veriyor! Işte küçük burjuva sınıfsal, siyasal yapının kaynaklık ettiği oportünist, reformist demokrasi anlayışı! V e KYB'ni aklamak için "kırk dereden su getirme"nin gerçek nedeni!... Durum gayet açıktır. Gerici Saddam diktatörlüğü, kaçınılmaz sonuna hergün daha bir yaklaşıyor. Kendisini dayatan görev, Saddam'lı "demokrasi" ya da "otonomi" arayış ve buluşları değil, sözkonusu gerici diktatörlüğü yerle bir ederek Irak halklannın demokratik iktidarını kurmayı hedeflemektir. V e ancak böyle bir iktidar ülkede "ciddi demokratik" dönüşümler yapabilir, demokrasiyi kura bilir, Arap ve Kürt halklarının eşit koşullarda demokratik biriiliini saıilavabilir. Diğer taraftan yurtsever, devrimci güçlerin birliği yolunda var olan ciddi engeller, Kürdistan devriminin doğasında bulunan zorluklar, gerici Saddam diktatörlüğüne karşı savaşı tatil etmeyi ya da bu kanlı diktatörlükle. uzlaşmayı gerektirmez. Fakat, TKSP sağ kanat oportünizminin Merkez Organı haline? gelen Riya Azadi, koşullara tapın- ' mayı şahlandırarak bunun da "gerekçe"lerini yaratmaya çalışıyor. Ancak O bunu yaparken, kendi reformist, uzla ş macı anlayışı konusunda da açık ip uçları vermeyi ihmal etmiyor. Bakın aynı y a zı ş ö yle sürdürülüyor: ~ taraftan böyle bir öneri ldiğinde, yani çatışmanın kesilip orunun görüşmeler yoluyla çözümü nerildiğinde, Y ekıti'nin önünde var ~eçeneklere baka lım : 1. Görüşm e önerisini red edip Sa am rejimi yıkılıncaya ka dar sa v ~devam etmek. "2. Gör ü şmelere tek başın a katı mayıp diğe r ilerici güçlerin ve bu a r ada CUD'un da ka tılm as ını isternek; ya ni görü ş m el e ri, ilerici, yurtsever güçlerin bir birlik halinde yürütmesi koşuluyl a kabul etmek. f'""3.\görüşm elere, bir b aşın a da o~evam etmek. " (R. Aza di, a gy) e. c mızın ulusal kurtuluş mücadelesinin "otonomi" hedefine bağlanması.. özellikle halkımızın bu parçadaki özgürlük savaşı açısından Barzani döneminde yaşana11 deneyimlerden bile g_erekli derslerin çıkıırılmaması, bunun açık kanıtıdır~e KYB'nin "Irak'a demokrasi, rdıstan'a 'ö= tonomr' şıarın an a ö ün vermesi, Saddam diktatörlüğüy1e "otonomi" ernelin e an aşma yo una gırmesı özuffiie ır onuy e u an a ı an Ka na anı or. ığer tara tan, ra ıçın önerı en emokrasi sorununun, bir iktidar meselesi olduğu gerçeği nin gözardı edilmesi ya da KYB'nin demokrasiyi de, otonomiyi de kendi küçük burjuva sınıfsal ve siyasal yapısına uygu11 bir biçimde yorum- ~ ' d.. üncesı e üba "sol mu emmuz are etine uzla maya katılma "öilerisinı e-ı_ç~r_en u umuna 'kar ı i el Castro'nun ka erne a 1ı ier a aestra bildirısı u aımdan öğretıcı ır. u ün u ı ırı -aen bazı pasajlar a ktararak KYB'nin " otonomi" yönelimini ve onu aklamak için kendisini zorlayan reformist, uzlaşmacı eğilimin savaş mantığını kavramaya çalışalım: "...Hu iki at eş arasında, kutsal bir dava uğruna çarpış mak için g erekli gururdan ve bu da v anın uğrunda ölünmey e değer o lduğu inancından baş ka hiçbir dayanağı olmay an bir baş ına kalmış insanlar... Hiçbir çıkar düş ünm e ksiz in, hiçbir art niyet taşımak s ız ın, her g ün ölümle y üzyüze, g özgöze yüce fedakarlıkl a ra tanıklık e tm iş ve g ene her g ün en yakınlarının, en iy ilerin ölüm a cı s ı nı ta t mı ş insa nlar. Bilinmez bir sonradaki ka ç ınılma z afette kur' banın kim olac ağı a c ı a c ı dü ş ün ü l ' düğü a nda, uğruna böylesine inanç ve inatla döğ üş tüğ ümü z o zafer ün ünü gö rmek için, kendim izi feda etmekten baş ka bir umut ve kurtulu ş yo lu o lm ad ığın ı iyice a nladığ ı m ız kapk ara bir günde duy ulan bir anla ş ma ha beri. " "...B izi, kendi kendimize des tek fo'l mak tan baş k a h içbir ku v vet, hiçtası ---=-

9 ROJA WELAT Rupel9 rt1 kurtuluş savaşlarında işçi sınfının inanç ve kararlılığının yanısıra burjuva, feodal ve küçük burjuva örgütlerinde uzlaşmacılık ağır basar. V e özellikle bu, ulusal kurtuluş devrimlerinin zorlu dönemlerinde ya da sınıfmücadelesinin sertleştiği süreçlerde kendisini daha açık bir biçimde gösterir. Ve eğer ulusal kurtuluş devriminde işçi sınıfının ideolojik, politik ya da bir başına da olsa ideolojik öncülüğü yoksa veya belli bir etkinliğe sahip değilse savaşımın önemli zorluklarla hatta açmazlarla karşılaşması kaçınıl mazdır. om zümü sürecinde as arı re ır araya ge meleri mümkün ve gereklı olan bu sınıf ve katmanlar arasında ıdeolojik mücadelenin sür~mesı de kaçınılmazdır. Dığer taraftan deği~ik sınıfsal, siyasal örgütlerin ülkenın bağımsız lığı ve özgürlüğü yolunda verilen mücadelede aynı kararlılığı göstermeleri ise mümkün değildir. Ulusal İşte Kürdistan'ın bazı parçaları ne te w 4f Bu sınıf ve katmanların kendi sınıfsal örgütleriyle ulusal kurt~uş mücadelesine katılması da so erece doğaldır. Temel çelişkinin ç_q- e. c bir destek amacımıza ulaştıramaz." "Fakat ne çare ki, Sierra Bildirisinde açık seçik ortaya konulduğu gibi bizler, umutsuz bir durumda kalsak, hatta diktatörlük bizi yok etmek için bugünkünden daha fazla bir askeri gücü harekete geçirse bile Küba ihtilalinin temel ilkelerinden ve görüşümüzden fedakarlık etmeyi a la kabul etmezdik." "(Jyleyse hiç tereddütsüz belirtelim ki: Batista'nın yerine bir askeri cunta geçtiği takdirde, 26 Temmuz areketi kurtuluş savaşına kesinikle ve direnç/e devam edecektir. Yarın bir uçsuz bucaksız bir uçuruma yuvarlanmaktansa, bugün caımızı dişimize takarak mücadele tmeyi yeğ tutuyoruz. Askerlerin yuncağı olmayacağız: Ne askeri unta, ne de askerlerin yönetiminde ir kukla hükümet!" (Che Guevera, _avai Anıları, Ant s , ~ 248'den na le ) i e Castro'nun bu tarihi sözlerine eklenecek bir şey yoktur. KYB ve diğer Irak-Iran Kürdistan'lı yurtsever, devrimci güçleri karşısında duran tarihsel görev, gerici Saddam diktatörlüğü ile uzlaşma, diğer bir deyişle gericiliğin değirmenine su taşıma değil; Onu yıkmak, yerle bir etmek, ve onun yerine Irak halklarının demokratik iktidarını kurmak için savaşmaktır. dış bağlaşıklarından uzaklaştırdı, uzaklaştırıyor. Kürdistan'ın parçalı w. Yurtsever güçlerin birlifei sorunu ve tek yönlü yaklaşım Kürdistanlı yurtsever, demokrat, devrimci güçlerin dayanışma ve birliği herzamankinden daha yakıcı bir biçimde kendisini dayatmıştır. Ayrıca her parçadaki mücadele açısından yurtsever ve demokratik güçlerin, ezen ulus devrimci güçleriyle en sıkı dayanışmasının gerekliliği de tartışma götürmez. Ancak, gerek her parçanın özeli ve gerekse Kürdistan'ın geneli açısından ulusal demokratik güçlerin dayanışma ve birliği önemli engellerle karşı karşıyadır. V e çıkarcı, faydacı, reformist kamplaşmalar, bu yolda mesafe alınmasını daha da zorlaş e özellikle Irak Kürdistan'ında sürdürülen ulusal kurtuluş savaşı bu bakımdan ilginçtir. lr.ak Kürdistan ' ında uzun ıllar süren z ürlük İnüca e esinde. Kürdistan isci sını nnın iı ı a a ı eo ojik öncülük an amın a ı e o unur ır et! llı o ma. u ulusal hareketin önem ı ir zaa y ı. Bö le olunca ulusal kurlu are etı ar sizm en e esin enen kü ük burjuva, burjuva ve eodal güç er amgasını vur u. ra 'Kürdıstan 'ı halkımızın kurtuluş mücadelesinde bu sınıf ve katmanlar yapıları gereği kararsız ve sürekli dayanak arayışı içinde olmuşlardır. Bu onları, özgüce güvenme yerine, düş man güçler arası çelişkilerden yararlanma ve giderek birine dayanarak diğerine karşı savaşma noktasına kadar götürdü. Ve ulusal hareketi, iç ve tırıyor. ww.-. Kürdistan zemininde yurtsever ve devrimci güçlerin dayanışma ve birlik sorunu~le alırken, öncelikle birliğin önüne çıkan, çıkarılan engellerin kaynağına inmek gerekir. Çünkü bu engeller, kimilerinin iddia ettiği gibi salt "örgütsel rekabet"ten, "örgütler arası çatışma"lardan kaynaklanmıyor. Varolan engellerin 9rtaya çıkması ve kronikleşmesin l<ie örgütler arası n~ kaoeı ve çatış maların etkisı olsa bıle, belırleyıci efken sınıfsal, sıyasal yapı ve bunun yansı ıası o an ıdeolojık, politik, örftütsel yapılanmalardır._ AncaK _nu bi ımsel gerçeğin alfını. _ç izmek, bir başına yeterli değildir. Onemli olan ideolojik, politik ve örgütsel yapı lanmalardan kaynağını alan sorunların, yurtsever güçlerin birliği önünde ciddi engellere dönüşmesinin nedenlerini yakalamaktır. --s ömürge-bağımlı ülkeler de sınıflı toplumlardır. Sömürgeci boyunduruğun parçalanmasında değişk sı nıf ve katmanların çıkarı vardır. ve düşman güçlerle çevrili olması ise, bu anlayışı pekiştirdi, büyük ölçüde belirgin bir politika haline getirdi. Bu politika, ulusal hareketin zorlu dönemeçlerden geçtiği bazı dönemlerde kimilerini ihanete kadar götürdü. Emperyalizm, gerici ve düşman güçler bundan yararlandı lar, ulusal kurtuluşçu güçleri birbirin~ kar~ı ~ullanarak "açmazları" derınleştırdıler. İşte yurtsever güçlerin birliği önünde oluşan engeller de, asıl kaynağını bu politikanın yarattığı sonuçlardan aldı. Yurtsever örgütler arasında görülen yatışrı:::ıların b ' derek derinleşmesi, ıdeolojık mücadeleye tahamülsüzlük, zor kullanımı ve politik dar görüşlülük ise, örgütler l'.:.rası sorunları kamçıladı. V e yurtsever güçlerin birliği önünde oluşan engelleri kıroniklestirdi. - Evet, ulusal kurtuluşçu örgütlerin birliği önünde oluşan engeller basite alınacak türden değildir. Ama bu yolda mesafe almanın - küçümsenmemesi gereken engellere rağ- a ım ı ı ıli kileri i ine rme mese esının ırı ırın en kalın çizgilerle avırdedılmesını gerektırır... Ayrıca bü, düşman güçler arasındaki çelişkilerden yararlanma temeline dayandırılan politikaların halkımı za yaşattıkları acı deneyimlerden ders çıkarmanın da bir gereğidir. Üçüncüsü, her parçada, bölge düzeyınde ve uluslararası planda devrımcı, demokratik ve anti-em~erya list güçleri temel alan bır balf aşık lar polıtikası ızlemeyi fıerektirir. Yürtsever güçlerın irhği önündeki engellerin bir bir temizlenmesi ve en geniş birliğin sağlanması yolunda verilen mücadele bizce, bu temel perspektife oturtulmalı. V e değişik stratejik ve taktik yönelimlere kararlıca karşı çıkılmalıdır. Karşı çıkışlar, ideolojik mücadele ve politik dostluk temelinde- Kürdistan zemininde - yaratılan sorunların gerçekten aşılmasına hizmet etmelidir. Bu devrimci ilkeye karşı, büyük oranda tahammülsüzlük olsa bile... Aksi davranış ve tavırlar yurtsever güçlerin birliği yolunda sürdürülen çabaları olumsuz yönde etkilevecektir. Riya Azadi'nin tutumu bu bakımdan da ilginçtir. Q özellikle _K YB'nin "otonomi"ye soyunmasın dan bu yana, okun sıvrı ucunu COD güçlerıne çevtrmıştır. Hatta Rıya zadi, bu ışı da l'la da ileriye götürerek KY H'nin, bir başına "otonomi" önelimi içine girmesinden de CUD güçlerinin sorumlu olduğunu belirti or. Ve şöyle diyor: "... Bugün Irak Kürdistanı ve geel olarak Irak yurtsever ve demokratik güçleri bu kadar dağınıksa, bir birleriyle kan davasına varan çaışmalar içine girmişlerse, ortak bir cepheleri yoksa ve Yekıti tek başına otonomi görüşmelerine girmişse bunda kendilerinin payı yok mu?" bç, R. Azadi, a~yf Şunu hemen e irtelim ki, IrakIrak Kürdistanı yurtsever ve demokratik güçlerinin dağınıklığında, bu güçler arasındaki çatışmalarda,. KYB 'nin yanısıra, C U lj içinde yer a an azı or u erın ve u ara a ra nın e payı uyu ur. FiiKat bu, KYB ' nın " marıfetlerını 'r akramak ıçın gerekçe yapılamaz. Ve 1

10 de bundan dolayı yalnızca CUD güçleri suçlanama z. KYB'nin "tek başına otonomi g~rüşmelerine girme"sin den dolayı bır bütün olarak CUD güçlerini sorumlu tutmaya yeltenrnek ise, saçmalıktır. Çünkü KYB, bu işe soyunmad an kararını vermiştir. Ve CUD güçleri bir başına, KYB'nin bu kararını olumlu ya da olumsuz yönde etkilemek durumund a değiller. Yok eğer CUD güçlerine, neden KYB ile birlikte "otonomi görüşmelerine" oturmuyor, daha iyi bir "demok rasi" ve "gerçek anlamda bir otonomi" almıyorsunuz diye sitem ediliyorsa (ki, çıkan sonuçta odur), o zaman Riya Azadi'ye girdiğin bataklıkta debelenme kte özgürsün demekten başka birşey kalmıyor. Riya Azadi kendi aklınca KYB'ni akladıktan sonra, sözü yine yurtsever güçlerin birliğine getiriyor ve şöyle diyor: "Biz ba~ından beri bunu, yani ak Kürdıstanı yurtsever güçleri asında en geniş birliği savunduk.., ynı şeyi Irak'taki tüm demokra; k güçler için de savunduk. Başa nın şartı budur." (R. Azadi, Agy) TKSP'nin geçmişte Irak Kürdistanı yurtsever güçlerinin birliğini savunduğu ve pratikte de buna uygun davrandığı bir gerçektir. Ve Hakkari Olayaları karşısında takı nılan tutum buna somut bir örnek olarak gösterilebi lir. (Bak. Roja Welat, s.8, 9, 1978) Ancak, TKSP sağ kanat oportünizminin yurtsever ve demokrati k güçlerin en geniş birliğini hedefleyen bu birlik politikasından çoktan çark ettiği yalın bir gerçektir. Yurtsever güçlerin en geniş birliği adına (IKDP, KYB. vapılan. "Dörtlü" 1'K:::i.P, :::ikldp), "Beşli" (TKSP, PPKK, KUK, AR, TEKOŞİN) manevral an ve umutsuzlu k İçınde girdiği TKP'li, TİP'li bağlaşıklar dan sonra nihayet oportünizm yakayı ele verdi. Ve KYH'nin :::iaddam diktatörlüğüyle giriştiği "otonomi" yönelimin i meşru gösterme kılıcını kuşamakla, kendi maskesini bizzat tavır ve davranışlanyla indirdi. Bu nedenle sağ kanat oportü nizminin, TKSP'nin geçmişte eksiklikler iyle birlikte - izlediği birlik politikasının mirasını basamak yaparak uzlaşmacılığı, refor mizmi meşrulaştırma çabalan bo- ne te w S zemininde yaşanan süreç, tek tek yurtsever, devrimci örgütlere, guruplara hatta kişilere "ne yapmalı" sorusunu açık bir biçimde yanıtla mayı dayatıyor. Kuşkusuz bu soruya yalnız doğru yanıtlar bulmak da yeterli değildir. Doğru tesbitierin oluşturacağı perspektif ler temelinde sorunun pratik çözümü yolunda kararlı bir çaba içinde olmak gerekir., Kürdi n zemininde "ne a m~ u yanıtlama a alımken lı" sor s ~ ôricefikle KYB'nın o onomi" mese: lesinden i e ba lamak erekiyor. ' ünkü bu, ür ıstan a ının mu- ' ca e e arihine şu ya da bu biçimde geçecek önemli bir olaydır. Bu değerlendirmemizde değişik yönleriyle irdelediğimiz "otonomi" yönelimin in savunulac ak bir tarafı olmadığı açıktır. Tersine "otonomi" yolunda atılan adımlar- bilerek ya da bilmeyerek de olsa - Kürdistan' da dinrnek bilmeyece k bir kardeş kavgasının nüvelerini bünyesinde taşıyor. Yine bu yolda atılan adımlar, Kürdistan ulusal kurtuluş savaşının prestijini sarsıcı, onu dost güçlerden yalıtlayıcı ve halkımızın kendisine güvenini sarsıcı niteliktedir, bir yönüyle.. Bu nedenle KYB'nin "otonomi" yönelimi malı. kum edilmeli. ~ucak bu yıımbrlwn KYH'nin dü manın kuca ma do a a ıtı mesı e ı yurtsever 1 a erını a ması e e enmear sa 1 e ür ıs an ı yur sever, ı ı. mokratik kesimler, bölge ilerici, devrimci güçleri, iş işten geçmeden bu yönde caydırıcı olmak için çaba om 10 ROJA WELAT e. c Riıpel harcamalıdır. Diğer taraftan Kürdistanlı w. yurtever, devrimci örgütlerin tek tek parçalarda ve ulusal düzeyde en geniş birliklerin in sağlanması yolunda çok şeyler yazıldı, çizildi. Hatta yer yer bazı blokların oluştu rulması için yoğun çaba harcayanlar da oldu. Fakat şimdiye dek, bu yolda arpa boyu mesafe alınamadı. Bizce bunun nedenleri açıktır: ID Değişik düzeylerde hedeflenen 1Jrrliklerin önündeki engellerin gerçekçi bir şekilde kavranamaması~ da kavranma k istenmeme sidirjljreformist, faydacı ve dar gurupçu aklaşımlarla en geniş birlikler adına, en geniş birliklerin önünün ıkanmak istenmesid ir. Gerek ülkemizin parçaları ve gerekse bir bütün olarak ulusal güçler açısından en geniş birliklerin sağlanması, - yazımızın bir önceki bölümünd e belirttiğimiz gibi- herşeyden önce birliklerin önündeki engellerin ve bu yolda sürdürülen çabaları olumsuz yönde etkileyen etmenlerin kaynağını da hedefleyecek ilkeli, esnek ve kararlı bir mücadeley i içeren somut adımların atılmasını gerektirir. Biz ce, bu yolda atılması gereken ilk adım, ulusal düzeyde ve her parçanın özelinde yurtsever, demokrati k güçlerin dayanışma ve birlik platformlarının yaratılması olmalıdır. Ve bu platformların çerçevesi kitlelere açık tartışmalar sonucunda tesbit edilmelidir. Bi;ce ~u ~keler de~i~ik düzeylfır cerceves'il i dekl iat Ôr tarı d ge ww şunadır. "Otonom i" yönelimi mahkum edilmeli, birlik yolunda somut adımlar atılmalıdır Daha şimdiden Ortadoğu'nun önemli bir gerilim odağını oluşturan ülkemiz Kürdistan 'da, yurtsever, demokrati k güçlerin dağınıklığı Ö nemli bir olumsuzlu ktur. Çıkarcı, reformist bloklaşma çabaları ve bunun karşıtını doğurması ihtimalleri bu olumsuzluğu daha da arttıra caktır. Bu durum artı "otonomi" yönelimi, yurtsever Kürdistan halkının ve savaşçılarının moralini bozuyor. Onları güçsüzleştiriyor. Kısacası "arap saçına dönüşen" yurtsever ve demokrati k güçlerin konumları, ilişkileri ve Kürdistan e ır. ur en e ı ece er, a ı geçen örgütlerin bağımsız politikalarını önemli ölçüde gölgeleme ktedir. Bu nedenle anı lan örgütlerin düşmana karşı verdiği mücadeley i destekleye rek, politik dostluk ve ideolojik mücadele temelinde onları bu politikala nndan caydırmayı hedeflerne k KYB'nin "otonomi" yönelimin i mahkum ederek onu da bu platforma çekme doğrultusunda mücadele etmek. - Tek tek parçalarda, bölge ve luslararası planda anti-emper yalist demokrati k güçleri Kürdistan ulusal kurtuluş mücadeles inin gerçek dostları olarak görmek. - Kürdistan zemininde marksisteninist propagand a ve ajitasyon erbestisini benimseme k. - Ülkemiz Kürdistan da sınıflı ir toplumdur. Ulusal ve toplumsal kurtuluş sürecinde sınıf savaşımı kaçınılmaz olarak varlığını sürdürecektir. Bu bilimsel gerçekten hareketle yurtsever ve demokrati k örgütler arasında politik dostluk temelinde ideolojik mücade~~nin zorunluluğunu kavramak. Orgütler ideolojik mücadeled e zor arası kullanımına karşı olmak. - Siyasal örgütlerin iç işlerine arışmamak Her parçadaki mücadeleye dayanışma temelinde destek o mayı benimsem ek. - Yurtsever güçlerin en geniş irliklerinin önünü tıkayan faydacı, dar gurupçu eğilimiere karşı olmak. ' - Platformu örgütlerin iç sorunları, sınıfsal ve siyasal ayrışmalar konusund a bir baskı aracına dönüş.. rmeye yeltenmem ek. ) - Kürdistan zemininde yürütülecek savaşta kararlı ve samimi olan ezen ulus devrimci örgütlerine bu platformu açık tutmak. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu ilkesel çerçeve, sadece yurtsever ve demokrati k güçlerin siyasal bir platformu nu hedefliyor. Bu, bir ulusal organizasy on, her parça açısın dan bir cephe ya da eylem birliği programı değildir. Ve tartışılabilir, geliştirilebilir. Ayrıca şunun da bilincindey iz: TKSP - Roja Welat olarak bizler bunu, tek başımıza hayata geçirmek durumund a deği liz. Yalnız bu bizi, bu doğrultuda mücadeled en alıkoymayacaktır. iza e büllış ı e

11 ROJ A WELAT Ril.pel ll Gerçe~imizi tartışmak.devrimci bir görevdir 12 Eylül faşist cuntası ile birlikte kızışan kavgada Türkiye ve Türkiye Kürdistanı devrimci hareketleri büyük yaralar almış ve büyük bir yenilgiye u&tamışlardır. Bu yenilgi salt bu dönemin sonucu de({il, geçmişte Türkiye ve Türkiye Kürdistanlı devrimci güçlerin bünyelerinde taşıdıltı bir takım olumsuzlukların da sonucudur. Bu anlamda Partimizin de bünyesinde taşıyarak getirdi({i bu olumsuzluklar, 12 Eylül faşizmi ile birlikte daha bir güiı ışıltına çıkmıştır. Şimdiye kadar bu olumsuzluklan ortadan kaldırmak için verilen mücadele kitle arasında dedikodudan öteye geçmemekte idi. Şimdi yayın hayatına başlayan Roja Welat bizlere bu gerçekleri kitlelere ulaştırma olanaltı sa~tlamış bulunmaktadır. Budan hareketle parti içinde görülen eksiklikleri, hatalan dile getirmek devrimci bir görev olmalıdır. Partimizin kitleler arasında saygınlık kazanması fedakar, cesur, yi ({it, mücadeleci sosyalist militaniann yılınadan mücadeleleri ile olmuştur. Canlan, malları, hayatlan pahasına verilen bu mücadeleyi ülkemizde tatile kimsenin hakkı yoktur. Yif{it, fedakar TKSP militanlannın buna dur diyeceklerine inancımız sonsuzdur. Partimiz içindeki olumsuzluklara kararlıca karşı çıkan Roja Welat'ın yayma başlaması ile bu konuda çok önemli bit adım atılmış bulunmaktadır. Dünyanın en eski halklanndan olan Kürt halkı, halen kendi ülkesinde kapitalist, emperyalist ülkeler tarafından tutsak olarak bulunmaktadır. Emperyalist ve gerici güçler ülkemizi suni sınırlarla bölmelerine, ulusumuzun ulusal varlıf{ını yok etmek için her parçada ayn ayn yöntemler kullanmalanna rajtmen bunu bir türlü başaramamışlar ve basaramıvacaklardır. Çünkü halkımız da, dif{er halklar gibi kendi ulusal varlı_ıtının bilincine erişmiş, emperyalist ve sömürgeci güçlere karşı direnmiştir. Ancak bu direnmeler Kürdistan'ın her parçasında zaman zaman dünya kamuoyuna kendi sesini duyurur olmasına raltın en, yine de sömürgeci güçterin dif{er emperyalist ülkelerden aldıklan yardımlarla bu direnme ve mücadeleleri kanla bastırılmıştır. Kürdistan'ın tüm parçalannda. verilen mücadelenin kapitalist ve emperyalist ülkeler tarafından sürekli hastırılınasını salt onlann deneyimli ve güçlü olmalarına ba~tlamamak gerekir. Bu sadece madalyonun bir yüzüdür. Bu yenilgilerde bir de, ulusal kurtuluş mücadelesini omuzlarına yüklemiş olduklannı belirten hareket, gurup, veya partilerin payının ne kadarolduf{unun tesbit edilmesi gerekir. Ancak şimdiye kadar Kürt halkı her parçada da kendine düşeni S. Hoce yapmış, fakat öncülük ettiğini savunanlar, o öncü güç görevini bilimsel anlamda yerine getirmedikleri gibi, getirmek için de çabalan bazen iyi niyeti geçememiştir. Mücadele süreci içinde teorik belirlemelerin pratiıte uygulanmasının da belli koşullan vardır. Bu koşullardan biri ve en önemlisi de öncü gücü oluşturan kadroların saıtlıklı oluşu, kadrolıw.n yetenekjerinin iyi bilinmesi, kadroların cesaret ve disipline uyuşlan ile mümkündür. Bir de kadrolan kendi kabiliyet ve becerilerine göre mücadele alanianna sürmek gerekir. Teori: Bir işe niyettir. Yani saf{lıklı teori o işi saf{lıklı çözer demek deıtildir. Pratik ise: Teorinin ışıltı altında o işe, eyleme başlamak ve sonuca götürmektir. Yani salt saf{lıklı bazı bilimsel belirleıneler mücadelenin hedefe u laşmasını getirmez. DEVAM vr,..,,..,..,.r Bölünmenin temel nedeni sağ oportünist hizip hareketidir Y ayınlarınız elim e geçti. Yurt dışına çıktıltı m bir kaç aydan beri kendi çalışma alanlarımda olup bitenleri açıklayarak oportünistlerin maskesini indirmede yardımcı olmak, partili yoldaşlara ve parti militanlarına, oportünislerin gerçek yüzlerinı görmelerine katkıda bulunmak istiyorum. Bugün TKSP'nin gerçek sahipleri olarak gördüğümüz Devrimci Muhalefet artık Roja Welat gibi bir silaha sahiptir. Parti bütünlültünü sa~tlamak ve parti bayrağını gerçek sahiplerinin ellerinde yüceltmek hepimizin görevidir. Yi ~tit, fedakar yoldaşlarımızın ve sempatizanların çabalarıyla oluşan parti imkanlarını yurt içinde ve yurt dışında kendi dar gurupçu ve fırsatçı emelleri için kullananlan yakından tanıyanlar bugün tavır almış durudadır. Gün geçtikçe halkımızın kurtuluş mücadelesinden uzaklaşanların politikları netleşmekte ve yürekli insanlarımız saflarını belirlemektedir. Kuşkusuz zaman önemli bir faktördür ve o, oportünızme pırım vermeyen, en zor koşullarda ona karşı mücadele bayrağını yükseltenlerden yana olacaktır. Hizip çalışması var deyip yaygara koparanlar, partimizin en fedakar insanlarını en zor koşullarda yüz üstü bırakıp siyasi yaşamiarına son vermek isteyen oportünist düşüncenin sahipleridir. Ve bu düşünce, bunun maddi temellerini hazırlamak için 12 Eylül'den hemen sonra kolları sıvamış ve gerçek bir hizip çalışmasını başlatmıştır. O dönem ve daha sonraları yurt içinde bulunan bizler, bunun c en canlı şahitleriyiz. Ve şahit olduğumuz olayları açıklayarak insanlarımızın oportünistleri tanımalanna, oportünist komploların açığa çıkarılmasına yardımcı olmaya çalışaca~tız. Evet, yurt içinde hizip çalışması vardı. Bunu, yurt icindeki çömezleri yapıyor, yurt dışında oportünist abileri "hizip çalışması var" deyip hareketi bölme noktasına getiriyorlardı. Ve halkımızın yiıtit evlatlarını, partimizin önder insanlarını, militan kadrolarını tasfiye etmeye çalışıyorlardı. Bu hizip çalışmalanndan ibret verici bir örnek şöyleydi: Henüz meşhur "İran Olayları" olmuş, kulaktan kulalta bazı bilgiler dolaşıyor ancak net bilgiyi partiden bekliyorduk. O sıralar E. bölgesinde sorumlu olan B., "bu öncülük deltişmelidir, bunlarla çalışılmaz " deyip rahatsızlıltını belirtmişti. Sorumlu arkadaşla tartışmışlardı. Kafasındaki çelişki giderilmeyince, dışan çıkıp yetkililerle görüşmesine karar verilmişti. Nihayet sonuç öyle oldu. Genel Sekreter "Iran Olaylan"nı izlemek üzere geziye çıktıltında, ülke içinden bazı sorumlu insanları da çağırmışlardı. Gidenler arasında B. de vardı. Gidip, görüşüp yeni bilgilerle geri döndüler. Sorumlu yoldaş, "İran'daki olaylar hakkında bilgi vererek olayın çözümlendiğini, hareketimiz içinde herhangi bir sorunun olmadığını, herkesin görevine devam etmesi gerektiğini bildirdi". Daha sonra gelen - konuyla ilgili - parti genelgesi arkadaşı doğruluyordu. Ancak aynı dönemdekendi X. Bırindar çalışma bölgesinde toplantı üyelerine küfreden, suçlamayapan B. arkadaş, toplantıda larda bulunan B. ise, görevine "Saleh, Rojan ve Arzo alçak devam etti. ve namussuzdur. Hareketi böl- İşte somut bir hizip olayı. rnek istiyorlar, sola götürmek Tüm bu bilgiler MK'da olmaistiyorlar" diye bir açıklama- sına ra~tmen ihraç kararlanda bulunuyor. Bunun üzerine nın verildilti "ünlü toplantı"- toplantıda bulunan 4 kişiden da sözkonusu edilmemiş, hat- 2 yoldaş şiddetle tepki göste- ta gizlenmiş ve üstü örtülmek riyor. Olay kavgaya varmak istenmiştir. Tabii ki, bizler de üzereyken 3 yoldaş aracı olu- bunu aradan yıllar geçtikten yor ve da~tılıyorlar. sonra duyuyoruz. Bu yoldaşlardan biri gö- Yine aynı dönemlerde K. revli olarak çalıştı~tım bölge- Doktor denen insan cezaevinye geldi. Sorumlu bir yoldaşla den çıkar çıkmaz Kürdistan'- görüşmek istediltini bildirdi. da ve metropolde bütün böl- Oyle bir insan tanımadıltımı, geleri gezerek Nekes'in "Saleh ancak tanıdık arkadaşlar ile' Roj an ve Arzo'ya dikkat edilbulabilirsem olur, deyip tekrar melidir. Bunlar hareketi sola buluşmak üzere ayrıldık. So- götürmek ıstıyorlar, onlardan rumlu yoldaşı aradım, duru- gelecek talimatıara karşı dumu bildirdim. Gelen yoldaştan yarlı olunmalıdır." Bu belirlegerekli bilgiyi alabileceıtimi melerini içeren sözlü mesajını söyledi. Böylece yolda~ bana, yaydı. Hatta hiç ilgisi olınakenij,i bölgesinde gelışen o- yan yerlerde dahi bu tür layları anlatarak, arkadaşla- konuşmalar yaptı. Aynı kişi, ra iletınemi söyledi. Sorumlu daha sonra partiyi tehdit arkadaşa bilgileri aktardım. ederek dışanya çıkmak istedi. Ve kendisi de ifadeleri alarak Harekete küfürler savurmayı dışanya bilgi verdi. Bir müd- da ihmal etmeyen bu "maşa" det sonra B. ile bir bölgede _şimdi İngiltere'dedir. Yaptıltı karşılaştım. Olaydan bilgimin 1 "yararlı çalışmalar nedeniyle olduğunu bildiıti için, konuy- herhalde tahsil görecektir. la ilgili konuşma gereıti duy- 1 Olay ve örnekler hareketin du. Ve bana, bölgesindeki. artık oportünist dejenerasyon toplantıda bazı MK üyeleriyle i içinde bir aileler tekeline döilgili sözkonusu görüşleri açıy- nüştürülmek istendiğinin açık ladı~tını, ancak bu konud kanıtlandır. Ve oportünist il- Ortadoğu' dan oyuna getiri - kesizli~tin, hizipçiliğe dayadiğini söyledi. narak tırmanmaya çalıştığı- Sonuç olarak gelen ceza! r nın açık göstergeleridir. Parti bizi durumdan haberdarede militanlannın nasıl harcaninsanlara verildi. Toplantı- mak istendiltinin örnekleridir. da hizip çalışmalanna tepki Ancak, bizim harcanacak, gösteren 1 yoldaşa, kanal dışı heba edilecek tek insanımız, haber taşındığından ilişkileri ödün verecek ilkemiz yoktur. donduruldu. Dilter yoldaş de- Bunlara el uzatanlara karşı ğişik bir bahaneyle bölgeden partinin leninist birliği için uzaklaştırıldı. Hareketin MK ileri!

12 Rupel 12 ROJA WELAT Murat SiPAN Roja Welat'ın bir okuyucusu olarak, Kemal Burkay'ın TKSP'nin 9. kuruluş yıldönü mü nedeniyle Riya Azadi'nin sayısında yayınlanan konuşması üzerinde kısaca durmak istiyorum. K. Burkay sözkonusu konuşmasında gerçekleri bile bile tersyüz etmiş ve sadece partinin 9 yıllık mücadele sürecinde yaptıjp bir kısım olumlu, do~ru şeylerle böbürlenmiş; yanlış ve hatalan örtbas etmek, böylece sa~ oportünist anlayışı aklamak için kendisini zorlamıştır. Bu yazıda, parti ger_çe~ üzerinde durmayacajpm. vünkü bu konuda çok şeyler söylendi, yazıldı. Burada onları uzun uzadıya tekrarlamaya gerek vok. Sözkonusu yazıları K. Burkay'ın kendisi okumu~tur. Ama hesabına gelmedı~ için gerçekleri gözardı ediyor ve "bazı kişilerin pasit1eşerek partiden uzaklaştı~ını" sıloganlaştırarak hedef şaşırtmaya çabalıyor. Oysa k~ parti içindeki ayrı~ma, saflaşmayı, gelişmelerı, yol ayrımını ve olup biten gerçekleri olmamış gibi göstermeye çabalamak; sorunu salt birkaç kişinin parti saflarını terk edişiyle izaha çalışmak en başta B ur kay' a ve savundu~u sa~ oportünist anlayışa yarar getirmeyecektir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, partinin bir kısım do~ru ve başarılı çalışmalarını övgü aracı yaparak örgüt içinde boy veren oportünizmi aklamak, partilileri buna i nandırmak mümkün de~ldir. Bu, bazı "partililer" açısından mümkün olsa bile, gerçek parti militanlarının büyük ço~nlu~ gerçekleri kavrama durumundadır. Hayatın kendisi bunu gösterecektir. Askeri örgütlenme sorunu KemafBurkay, konuşmasının bir bölümünde askeri örgütlenme ve silahlı savaş konusunda da inciler döküyor. Aslında onun bu soruna de ~inmesi hiç de nedensiz de~ildir. Partideki devrimci güçlerin bu sorunu tartışma konusu yaptıkları, bu sorun üzerine görüş belirttikleri ve K. Saleh yoldaşın kitabında askeri polikanın geni~ bir şekilde incelendi~ni bıliyor. Ve esas olarak parti içindeki militan insanların gözlerini boyamak için bu soruna de~iniyor. Ama o, salt bununla da kalmıyor, reformist mücadele anlayışını gizlemek için leninist örgütlenme ve mücadelenin yılmaz savunucularını suçluyor. Konuşmada partinin yaptı~ı kültürel, demokratik ve Oportünist çarpıtmalar ve yapısal gerçeklik siyasal çalışmalar izah edildikten sonra şöyle deniyor: "Açıktır ki yaptı~ımız bu çalışmalar siyasal dı. Bazıları bu çalışmaları küçük görüyorlar, onlar sadece silahlı çalışmaya önem veriyorlar ve onu devrimcilik sanıyorlar. Bunların görüşü yanlıştır, sakattır." _ "Onlar" deyimiyle kimin kastedildi~ açık. Bilinçli bir çarpıtma yapılıyor. Devrimci güçlerin silahlı mücadeleyi, siyasal mücadeleden ayırarak fetişleştirdikleri imajı verilmek isteniyor. Ama hemen ardından sa~ oportünist mantıkla çelişen şu sözlere yer veriliyor: "Biz hiç bir zaman silahlı mücadeleyi küçük görmedik ve görmeyiz de." diyerek İran'daki bazı yoldaşların yi~itli~iyle övünüyor. İran'da bazı yoldaşların, IKDP saflarında çarpışmalara katıldık ları, yi~tlik örnekleri gösterdikleri do~rudur. Ama bunun yanısıra ezici bir ço~unlu~n bitlerden, yaşam şartlarından ve yeteneklerinin köreleceğinden feryat etti~ ve envay türlü numaralara girdi~ de iiyrı bir gerçektir. Bu neaenle Iran'da yi~tlik gösteren yoldaşların bu tavırlarının şerefi sa~ oportünizme ait de~ldir. Di~er taraftan politik mücadele ile on un bir biçimi olan silahlı mücadele arasındaki diyalektik ba~ıntıyı K. Saleh yoldaş kitabında hem de parti tarihinde ilk defa ele alıp incelemiştir. Kaldı ki, mücadelenin bu yönünü ele alıp inceleyen devrimci güçler, mücadelenin di~er yönlerini hiçbir zaman gözardı etmemişlerdir. Kaldı ki sorun, sadece silahlı mücadeleye karşı olup olmama sorunu da de~ildir. Sorun askeri politikanın ne oldu~u ve pratikte hangi adımiann atıldı~ı sorunudur. Pratikte atılan bir adım, k~ıt üzerinde dizilen güzel sözlerden bin kat iyidir. Evet soruyorum (ve daha önce de aynı soru sorulmuştu), Parti'nin 9 yıllık tarihi boyunca bu doğrultuda ne yapıldı'! Bu konuda somut bir adımın atılmadı~ı bilindi~i için İran'la böbürleniliyor. Ve şöyle deniyor: "12 Eylül'den sonra İran'a geçmiş olan arkadaşlarımız peşmergelerle beraber-savaşta yeraldılar ve yi~tlik gösterdiler. İran Kürdistan'nı halkımız ve tüm yurtsever örgütler bunu iyi bilirler." Iran'daki durumla ilgili fazla böbürlenmeye gerek yok. Başkalarını tanık göstererek inandırıcı olmaya da. Dost yurtsever örgütler de, bizler de ordaki durumu çok iyi biliyoruz. Tümüyle değ"il, bazı yoldaşların yi~tlik gösterdiklerini zaten hiç kimse inkar edemez. örne~n devrimci görevini yerine getirmek için kışta, karda taa Urmiye'den (Rızaiye) Kürdistan'a gidip gelen ve ayakları donan yi~it Baran şimdi nerdedir? Roja Gel gazetesinin çıkan her sayısını kuzey Kürdistan' a götürüp da~ıtan emekçi Kamil nerdedir? Gece gündüz silahı belinde, silahıyla yatan Şerife neler yaptınız? Ve de yatajp Avrupa'ya atmak için cadı kazanı kaynatanlar nerdedir? Sadece bu sorunların yanıtlanması bile İran gerçe ~ne ışık tutacaktır. Örgütlerden ayrılma ve "ba~ımsızlaşma" sorunu Sosyalistler bır sorunu, olayı, olguyu ele alırlarken daima materyalist düşünce ve diyalektik yönteme göre de~erlendirme yaparlar. Tek yanlı de~erlendirmeler madalyonun bir yüzünü görüp diğ"erini görmemektir. Ayrılma ve "bajpmsızlaşma" olayını ele alırken sorunu, tüm yönleriyle, sebep ve sonuç ilişkileriyle birlikte de ~erlendirmek gerekir. Sorun, bilimsel bir tahlil çerçevesinde ele alınmadan salt bazı suçlamalarla işi geçiştirrnek kanımca do~ru bir tavır değ"ildir. Bugüne dek yapılan de~erlendirmeler genellikle böyle oldu. Bu da "bu kişilerin pilleri bitti, kaçtı, yoruldu, pasifleşti, yozlaştı vb." şeklinde oldu. Anılan yazıda da bu tür unsurlara çatılıyor. Tabii ki soruna sadece bir yönüyle bakılarak, sorunun nesnel nedenleri açıklanmadan ve çözüm yolları gösterilmeden... Parti ve örgütlerden ayrılan kişilerin hep "korkak, rahatına düşkün küçük burjuvalar" ya da "sosyalizme inanmayan inançsızlar" olarak nitelendirilmesi gerçeğ"e aykırıdır. Bir an için bunun böyle olduğ"unu varsaysak bile, o zaman örgütleri bu kadar "soysuz. korkan" insanları bünyelerinde nasıl topladıklarını sormak gerekir. Ya da topladıklan bu insanları neden zamanında eğ"itip sınıf intiharından geçirmemişlerdir, diye sormak gerekir. Bunu gereğ"i gibi yapmayanlann, sorunun nedenlerini gerçekçi bir biçimde irdelemeyenlerin tüm bu insanları aynı kefeye koyup vuruş yapma hakları olmasa gerek. Oysa sorun açıktır. Marksizm-leninizm adına yola çıkan örgütlerin bugün bir e~lim haline gelmekte olan "bağ"ımsızlaşma" olayı konusunda gerçekçi olmaları gerekir. Doğ"ru devrimci tavır, öncelikle bu sorunun mevcut örgütlerden kaynaklanan yönünü açı~a kavuşturmak ve bu temelden hareketle "bajpmsızlaşma"nın örgütsüzlü ~ü geli~tiren bir e~lim haline gelmesınin genelde devrimcidemokratik hareketin önünde ciddi bir olumsuzluk oldu~unu belirtmek ve bunu mahkum etmektir. Yol ayrımı ve devrimci gerçeklik Devrimci mücadele tarihi, belli bir süre yan yana yürüyen küçük burjuva ve proleter güçlerin mücadelenin belli bir evresinde bir yol aynınma gelerek ayrıştıjpnın örnekleriyle doludur. Ve bugün yaşanan sürecin bir ögesi de budur. TKSP'de de bu durum yaşanıyor. Gelinen yolayrımında Devrimci Muhalefet'in TKSP-Roja Welat olarak ortaya çıkması, sa~ kanat opartünizmini oldukça rahatsız ediyor. Bu rahatsızlıjpnı gizleyemeyen Kemal Burkay a nılan konuşmasında şöyle diyordu: "12 J<.;ylül'den sonra düşman devrimci, demokratik hareketlere saldırdı, yurtsever hareketleri vurdu. Bizim arkamızda da az çok kişiler pasif oldular, sabırsızlandılar ve partiden uzak düştüler. Bunlardan bazıları partiye karşı kalleşlik yapıyorlar, biz yönümüzü düşmana vermişiz düşmanla savaşıyoruz, bu k aile~ kişiler de yönlerini bize vermışler, bize karşı savaşıyorlar. Düşman da bu işe seviniyor." Bir kere Kemal Burkay'ın devrimcileri "bebext" (kalleş) olarak suçlaması, onun hüsnü kuruntusudur. Bu histeri çı~lıklarıyla parti militanlannın kafalarını bulandırmak pek de kolay olmayacaktır. Bu ve benzeri sinsi demagojilerin modası çoktan geçmiştir. Di~er yandan TKSP-Roja Welat hattını sürdürenler, iddia edildi~ gibi gerçekten "pasifleşen", "dökülen" insanlar mıdır? Bunun böyle olmadıjpnı başta Kemal Burkay olmak üzere tüm yurtsever ve devrimci güçler biliyorlar. Hayatın kendisi bunun aynasıdır, ve himdan sonra da mücadele içinde bu, daha da iyi görülecektir. Bazen birisi, başkaları için yaptı~ı de~erlendirmelerle, sarfetti~ sözlerle kendi gerçek yüzünü ortaya koyar. Işteüzücü de olsa - Kemal Burkay, bunu yapmıştır. Gerçek "bebext"ler, komplolarla, bizans oyunlarıyla devrimci öğ"eleri temizleme operasyonunu başlatanlar ve partiyi bölenlerdir. Parti içi mücadelenin tarihsel belgeleri bunun açık kanıtlarıdır. Devamı sayfa 13'de

13 ROJA WELAT RO.pel 13 Oportünist... Başı sayfa 12'de "Dü şmanın sevinmesi"ne gelince, bu konuda da kendi konumlanna, düştükleri çizgiye bakmaları gerekir. Oportünizmi hortlatanlar, hiç kuşkuşusuzki bu eylemleriyle düşmanı sevindireceklerdir. Ancak TKSP-ROJA WELAT hattının devrimci, ithilalci çıkışı bu sevinci düşmanın kursağında bırakacaktır. Buna inancımız tamdır. Çünkü burjuvazi de, kimin onun için zararlı oldu~nu, kimin onun ömrünü daha da kısaitacağını çok iyi biliyor. Ve bunu bildijp için de korkuyor. TKSP-ROJA WELAT hattını hedefleyen sözkonusu konuşmadaki alınganlık, duygusallık V e daha da çıkanla nedensiz dejpldir. Çünkü TKSP-Roja Welat'ın siyasal bir güç olarak ortaya çıkmasıyla sa~ kanat oportünizminin iplijp pazara çıkarılmıştır. caktır. E~er mücadele tutarlı bir düzeyde sürdürilirnek isteniyorsa, parti gerçejpni sergileyen eleştirilere yanıt verilmelidir. Dejplse, tartışmanın bu denlisine bel ba~layanların, bu tavırlannın kimlere hizmet edecejp açıktır! Sömürgecilerin... Başı sayfa 2'de rin kökünü kazıyaca~ız." vs. Kürtçe yazıyı gören köylüler, derhal kazaya inip karakola haber veriyorlar. İşkenceci faşist cellatlar zaten böyle bir olayı dörtgözle bekliyorlardı. Olayı duyar duymaz leş kargaları gibi köye dalıyorlar. Evlere baskın ve operasyonlar düzenliyorlar. Suç unsuru birşey bulamayınca, köyün tüm gençlerini ve bir kısım yaşlarındakilere dayak atarak hepsini karakola götürüyorlar. Bir hafta boyunca küfür, hakaret, dayak, falaka, elektirik vs. işkence çeşitleri onlara uygulanıyor. Bazılannın Ankara, İzmir, İstanbul' daki yakınları kasahaya gelerek, büyük miktarda rüşvet karşılığında, yakınlarını kurtarıyorlar. Rüşvet veremeyenler ise, türlü bahanelerle tutuklanıp içeri atıldılar. Hatta uzaktan akrabam olan biri nin 4 dayısı ve dayılarının çocukları (gençler yaşlarındalar) rüşvet veremedikleri için halen içerde, işkence altındalar. Halk büyük bir baskı ve zulüm altındadır. İnsanlar çok asılsız gerekçelerle tutuklanıp, işkence giirmektedir... kiiylündeki baskılar, genelde Kürdistan halkımız üzerin deki siimürgeci baskıların bir parçasıdır. Bunları çok gülünç gerekçelerle kamufle etmeleri mümkün değildir. Kahrolsun emperyalizm ve siimürgecilik! Yaşasın halkların bağımsızlık mücadelesi! /Jı.ıırimci Sı lamlarımla Sultan Roja Welat bayrağını daha da yükselteceğiz D. Kadiri-Upsala Emperyalizmin içine girdijp bugünkü bunalım, gittikce derinleşmekte ve dünya çapında ayrışmaların, ların saflaşma daha da hızlanmasına neden olmaktadır. İçine girdi~i bu derin siyasi ve ekonomik bunalımdan da dolayı gittikçe kuduran ve saldırgınlaşan başını ABD'nin çektijp emperyalizm nükleer savaş çı~lıkları atmaktadır. Uün geçtikçe gelişen başını SSCB'nin çektijp Sosyalist sistem, kapitalist ülkelerin işçi sınıfı hareketi, sömürge ve ezilen ulusların ulusal kurtuluş hareketleri, emperyalizme hergün yeni darbeler vurmakta ve içine girdijp bunalımın daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Bununla beraber emperyalizminde do~ası gere~i saldırılan artmakta, ezilen ulusların kurtuluş mücadeleleri ve anti-emperyalist yönetimlerin ezilmesi için her türlü yol mübah görülınektedir. Bu durum kimi yerlerde siyasi ve ekonomik ambargolarla, kimi yerlerde de fiili işgallerle ifadesini bulmaktadır. Emperyalizm'in hayat damarlarından biri de ülkemiz da içinde yer Kürdistan'ın aldı~ı Ortado~u'dur. Bölgemiz gerek stratejik ve gerekse yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları itibarıyla dünyanın en önemli bölgelerinden biridir. Emperyalizm bölgemizi uzun süre sadık uşakları gerici ve despot rejimler vasıtasıyla kontrol altında tutmaya çalışmış, bölge halklarının ulusal kurtuluş hareketleri üzerinde tehdit unsuru olmuştur. Bu arada Türkiye'de ki burjuva iktidarlar da emperyalizme uşaklık etmiş ve ülkeyi ABD'nin askeri üssü haline getirmişlerdir. Despot İran Şahlı~ının yıkılmasıyla beraber Türkiye'nin bölgedeki önemi artmıştı. Bilhassa 70'li yılların ikinci yarısında burjuvazi iktidarını yürütme aczi içindeydi. Kürdistan ve Türkiye'de ulusal ve toplumsal muhalefet burjuvaziyi tehdit eder boyutlara varmıştı. Yabancı-yerli tekeller acısından tek cıkar yol vardı: 'Faşizm'. İşte 12 Eylül faşist diktatörlü~ü bu koşullarda iktidara el koydu. Tüm bu gelişmeler karşısında, devrimci-yurtsever hareketlerimiz herhangi bir örgütlü direnmeyi bırakalımda, düzenli olarak geri çekiirneyi bile başaramadılar. Bu elbette nedensiz değildi. Bunun nedeni, hareketlerimizin örgütsel yapılarında ve devrim anlayışlarındandır. Ülkemiz Kürdistan'ın siyasi ve ekonomik statüsünü açıkça belirleyip, bu konuma uygun düşen örgütlenme yaratılıp ve buna denk düşen mücadele biçimleri gelitşrilmeden, başanya ulaşmak elbette mümkün de~ildir. Yapılması gereken şey geçmişimizi yüreklice irdeleyip bundan gerekli dersleri çıkarmaktır." Devrimcilerin en büyük ö~retmenleri, en iyi ö~retmenleri beklenmedik belalardır. Ancak, beklenmedik belaların gün ışı~ına çıkardı~ı sorunların de~işik yönleri ve aralarındaki bağıntılar görülebilir, izlenen yöntem ve politikanın kendi deneyimlerinden gerekli dersler çıkarılabilir ve radikal müdahalelerde bulunulabilirse anılan belalardan, onların ö~reticili~inden gerelp gibi yararlanılabilir." (K. Saleh, Zorunlu Bir Açıklamadan naklen.) Yukarıdaki alıntıda belir belasının tildijp gibi faşizm yok edilmesi bir anlamda devrimci-yurtsever hareketlerimizin kendi gerçeklerini devrimci anlamda de~erlendirmelerine, hata ve eksiklerini kadrolar ve halklarımız önünde açıkça tartışıp radikal müdahalelerde bulunmalanna bağ-lıdır. Ama görünen o ki, hareketlerimizin böyle bir girişimde bulunmaya niyetleri yoktur. Bunun yerine günlük çıkariara dayalı ve kendi statükolarını korumaya yönelik güç-eylem birlikleri ve cepheler peşinde koşulmaktadır. Hareketlerimizin kendi gerçeklerini gün ışı~ına çıkarmadan peşinden koştukları bu tür birliklerin ne kadar başarılı oldu~nu sosyal prati~in kendisi ortaya koymaktadır. Partimiz, PSKT içinde bulunan sorunlar faşizm belası karşısında daha da gün ışı~ına çıkmış ve radikal müdahalelerde bulunulmasını gerektirmiştir. Ancak, de~işik biçimlerde de olsa vartimizin kuruluşundan beri yapısında varolan sa~ oportünist anlayış, yapısı gere~i varolan sorunları irdelemeye yanaşmamıştır. Bu sorunların bilincinde olan Leninist kadroların sorunları gün ışığına çıkarma u~raşları karşısında tasfiyeci-komplocu tavırlar içine girilmiştir. Bu sorunlar K. Saleh yoldaşın "TKSP'de Ooortünizm ve Bir 'Eleştiri' Üzerine" adlı kitabında ve Roja Welat'ın ı:ı- 14. sayılarında ortaya konmuştur. Bugün bu sorunları daha da açı~a çıkarmak, kendi gerçejpmizi kadrolar ve halkımız önünde tartışmak için güçlü bir silaha sahip bulu nuyoruz. 15 Şubat'tan itibaren yayın hayatına kaldı~ı yerden itibaren devam etmeye başlayan Merkez Organı'mız Roja Welat'ın bu sorunların üstesinden gelebilecejp inancındayız. Fakat bunun zorlukları muhakkak ki olacaktır. "Daha işin başında iken bunun kolay olmayacağ;ının bilincindedir Roja Welat. Ancak o, sömürgeci-faşist güçlere karşkı bilenen inanç ve kiniyle, marksizme-leninizme olan sarsılmaz ba~lılı~ıyla Iarına karşı duyduğu derin marksist-leninist ilkeleri revize etmeyi hedefleyen oportünist, feodal, burjuva ve küçük burjuva ideolojilere karşı ilkeli mücadelede gösterecejp kararlılıkla, faşizmin işkence çarklarında devrimci onuru yüksekte tutan halkımızın yijpt eviat sorumlulukla, TKSP-ROJA WELAT bayrağını mücadelenin her alanında yüksekte tutacak.yijpt kadrolara, emekçi Kürdistan halkına duydu~u güvenle ve yaşanan karmaşık sürece ilişkin do~u tespitleriyle karşılaşaca~ı engelleri aşaca~ına inanıyor." (Roja Welat, sayı: 13-14) Merkez organımız Roja Welat'ın hedefledijp görevleri başarıyla yerine getirebiimesi için, oportünistlerimizin "ırzına" geçti~i kollektif çalışma ve yoldaşça ilişkiler anlayışını çok daha geliştirmemiz gerekecektir. Yayınımızın hazırlanmasından tutunda da~ıtılmasına kadar, üzerimize düşen görevin 'büyüklük' ve 'küçüklü~üne' bakmadan, önümüze çıkabilecek her türlü zorlu~u aşmaya çalışarak militanca bir çalışma içine girmek zorundayız. Bilhassa oportünistlerin çevirdi~i her türlü derik-dolaba karşı leninist kadroları uyarmalı, yayınımızı onlara ulaştırmalı ve ilişkilerimizi sabırlı bir şekilde sürdürmeliyiz. Merkez Organımız Roja Welat, leninist kadrolar ve emekçi halkımızdan alaca~ı güçle, önündeki sorunları aşarak, oportünizmi hak ettiğ;i yere gömecek ve emekçi halkımıza karşı olan sorumluluğunu yerine getirecektir. Marksizm-Leninizme olan sarsılmaz inancımız ve emekçi halkımıza olan sorumluluğumuz gerelp üzerimizedüşen her türlü görevi yapacak ve TKSP-ROJA WELAT bayrağını daha da yükselteceğiz.

14 Riipel 14 ROJA WE LAT we be p akti yen kü, bı politikaya aşitixwazi va jiyana navn etewi peşva dıbın. Em, iro ji bı rasti ü awaki xurt va lı cem gelen ku jı bo azadi, serbıxweti ü yen ku jı bo parastma hebüna xwe şerdıkın, yen ku lı dıji erişen erişkeran sekınine ü erişen wan paşda dıxinın, yan ji yen ku dı bın tehdit ü tedayiyan dane. Eva yeka ji, jı te koşina Yekiti Sovyet ya jı bo aşıtiya cihan naye cudakınn. " te Seroke Dewleta Sovyet ü Sekretere Gışti ye PKYS (Partiya Kornınİst a Yekiti Sovyet) Yuri Vladimiroviç Andropov dı 9 e Sıbate da çü ser heqiya xwe. Bı ve yeke va, tevgera komınisti ya navnetewi ewladeki xwe ye heja, merxas ü şervane kornınist hunda kır. Tevgera komınisti ya navnetewi ve ewlade xwe ye şervan tu caran bir nake... Bı bir ü baweriya wi ya hışk, wek pola; xebaten wi yen P.ratiki, jı bo serketına marksizme-leninizme tım ü daim we bir bine. Y.V. Andropov, 15 e Hızerane sala 1914 an da jı diya xwe dıbe. Bave wi karker bü. Ew ji, cara ewıl wek karkereki dı gemiyan ü telqırafxanan da xebıti. Şünda mekteba tekniki kutakır. Andropov, dı xortitiya xwe da ket nav refe Partiye. Jı kar ü xebate Partiye dür nema. Dı jiyana xwe ya bı parti da gelek karen kerhati anicih. Dı Şere Hımcihani ye Duyemin da wek Komisereke Siyasi dı na v Ordiya Sor da xebıti. Sala 1953 da lı Maceristane elçiti kır. Sala 1962 da bü Sekretere Komita Navçe ya PKYS. Dı sala 1967 da bü Seroke Komita Parastma Dewlete (KGB). Pışti mınna Brejnev, dı 10 e ÇJriya Paşin da Andropov bü Sekretere Gışti ye Komita Merkezi ya PKYS. Pır mıxabın ku, dı ve şıxuli da salek ü se meh xebıti. Dı ve deme da nexweşiyeke xedar le peyda bü. Andropov, dıjiyanaxweda, bı taybeti dema Sekretere Gışti ye KM ya PKYS da, jı bo peşveçüna Yekitiya Sovyet reçeke heja dabü peşbere Partiye. Wi, fıkır ü ramane xwe dı ware: ideoloji, siyasi, abori, rekxırawi, cıvaki, çandi, aşıtiya cihan, enternasyonaliya proleteri uhd. da haniberhev ü qimeteke gıranbıha da van ramanan. Sala 1982 da, Andropov, dı pirozkınna 60 saliya Şoreşa Ok to bre da, lı ser pırsa netewi, bı taybeti netewen Yekitiya Sovyet dısekıne ü ve peşvaçüne usa tine.c om Y. V. Andropov çft ser heqiya xw-e ww w.n e sosyalisti ya gelek mılleti peşva çü ü (lı Yekiti Sovyet -RW) belav bü. "- Yekitiya diroki ya iroyin da, 'Gele Sovyet' jı netewen (mılleten) sosyalist pek hatiye." Andropov, lı ser rola 14 Koroaren (Cumuryeten) Yekiti Sovyet, yen ku çand ü ekonomiya zıman: "-Dı ronahiya erfü edeten peşverü ü jı dan ü stanen ramanen manewi, çanda ~ovyetıstane peşda bınne dıse kıne ü dı derheqa mıntiqen otonom ü gele dm da usa dıbeje: "Helina bıratiye da; bist koroaren otonom ü hejde mıntıqen otonom ü grüben gel ü netewen dm destxıstı nen xwe bı serfırazi peşva dıbın. Gelek berpırsyaren netewen (mılleten); Alman, Polon, Koreyan, Kurd uhd. ji, Yekiti Sovyet jı xwe ra welate dayke hesıbandıne ü hejmara wan mılyonan ditiye, ew ji xwedane hemü heqanın ü büne hım welatiyen Sovyet." Y.V. Andropov, dı derheqa tevgera dewleten hepakti, gelen bındest, yen ku jı bo serxwebün ü azadiye şerdıkın ü gelen ku jı aliye emperyalistan da teda dıbinın da ji, usa denge xwe bılınd dıke ü arikariya enternasyonalizma proleteri bı awaki servekıri va tine zıman: "Em, rümeteki gıran dıdıne tevgera (dewleten-rw) Andropov, dı Plenüma Hıze rane 1983 da bıçavekerexneti va lı rewşa ekonomi ü siyasi, ya Yekiti Sovyet dınere. Lı ser pırsen Partiye, bı taybeti kemasiyan perspektiven nü ü berbıçav peşneyar dıke.. Ew, dı bej e: "Y ekiti Sovyet welateki sosyalist e peşvaçüyi ye." Ew, jı bo eşkerekınna propoganda vır ü derewen emperyalistan, gırani dıde ser xebaten ideoloji. Bo en dam en Partiye ü pıraniya gele Sovyet, siyaseta Partiye ya iroyin dı her alida başfamkınn pewist dıbine. Jı bo programa Partiye ji usa dıheje: "... Jiyane, peşneyaren himi, yen programe eşkere kır. Praniya nıvisanen Program e ha te ci ha nin. Eva yeka ji, pewiste he eşkerekırın ku, hınek nıqten (maden) Programe dı imtihanademeda derhas nebün. Jı bo ku evana, jı rastiye dür bün, ü lı pey hınek tışten ne himi ü esasi dıhat ketın." Ew, jı bo nav refen Partiye ü Cı vaka Yekiti Sovyet da demoqratiyeke sosyalist ya here bılınd pewist dı bine ü jı bo dema iroyin rexne xwe usa peşkeş dıke: "Weke iro, nımunen wi gele k ten di tın, heke cıvinek dı bere da bı gora senaryoyeki ve te hazırkırın, heke dan ü staneke ınıhim ü bırati teda ne ditın, heke axaftına şırovanan dı bere da te meqeskınn, insiyatif ü bı taybeti peşi lı rexnan tegırtın ü ten xenıqandın, çı fede jı ve cıvine heye. "

15 ROJA WELAT Rüpel 15 Sın' et U çan d Roja Welat Mızgin bo me ani Ronahiyek nu derket Bo nzgariya welat Go derket ROJA WELAT Deşt u zozan şin büne Sısın u beyvun bışkıvine Zınara n sere xwe rakır Go derket ROJA WELAT Qize dıbe dayka xwe Xort ji have re xeber da Zarok dıbe mamosta Go derket ROJA WELAT Bekes-KURDISTAN Newroz ww Va meha meha Ad are Zıvıstan dırev e jı her b a lıare Xım u xem ketiye çem u newalan Keyfa strana teyr ü tur deng da zınar a n Barane gazikır dıgo z alıme berfe Bı kınce tey sıpi pekxwasi ü ta zi naxape Ev sar ü s eqem u zulm a t a te... P aş i ya zulme tın e, xem nin e ev mırına te Va meha meh a ad a re AV dıherıke lı ca n e dare Ev g ulen p erv aşa n va ne dım e şın Bıl bıl e n dı dıte vşın xew da v a ne Cotka ren belengaz u reben Dınenn lı axa n be çaveki k en Dı be n bıla bımre ketxw ari u xız a nı B ıra bı şe wı te neza ni çeka koti yeke başnas ın. Roja Welat, dı nav rupelen xwe da gırani dı de ser xebaten politik. Le politika ji, bı xwe sın'eteki ye. Jı her ve yeke ye ku, meri nı ka re s ın' et ü siyasete jı h ev cuda bıke... Dı "Nu da destpekınn"e da Roia Welat jı bo kar ı1 bare sm' et ü _ç andi usa dıgot : "Roja Welat, weke dema çuyin da kar ı1 bare çandi, dı hendava xwe da dıxwaze bine cih." Bı ve hejmare va em rı1peleke Roja Welat berpeşi huneren hunermendan dıkın. Zıman, halete axaftın, dan ı1 stan ı1 yekitiya mılet e. Zımane davke xwestır tu tıştek nin e. Zımane xwe hinbı bın ü bı zımane xwe nımunen çirok, serpehati, helbest, pekeni, mesele ü metelok, qewlok uhd. bınıvisinın. R. Welat Redaksiyonu.c om Le va meha lı welate mm Hezaran sal paşda daweteki tine bira mın Ev daweta merxasan e Ev xwestına aqılbend ü hunerbazan e Ape Kawa ketıbfi daw ü doza ve dawete Deste xwe da gel bı merani ket peşiya govende Govend cıviya lı qesra Dehaqe zordest Ape Kawa meşiya çü her tae ü text Soreşvanen Jı gel şiyar zanyarın gel re bı mınne xwedi soz ı1 peymanın Nakın Kawa gazikır go: Deheqe Sultan! Ger ve nexweşiye to ra ez bıbım derman Ne roje tu serjeki du canan bona jina xwe Ne em hustixwarbın jı bona xwina xwe Kawa xwestına gel geş kır cı gere Zanaiya ramani da deste h un ere Bı çakı1çe sere Dehaq pılıqand Tae ü texte zulme lı sere wi bebexti lı ve peymane Yar ı1 neyar bo ve agehdarbın. Bekes-KURDISTAN Xoce xızır u xwedane male jı dema bere Dıbejın ewqas rafızi tınebün lı dıne Ew çax hebfi Xoceki Xızır, Demek meriki xeybane. Car-earan lı malan dıgeriya, Hal ü rewşa xelke dıneriya. Dıbejın, rojek dıkeve şıkle kaleki rüspi, Dıbe mevan lı mala xızaneki. Xwedane male, xwarın ü vexwarınen nnd ı1 baş, Bı ezet ı1 ikram dıke peşkeşiya Xoceye qerqaş. Xoce, dıxwe vedıxwe tışten w. Bıji bıve nkunkınn. Rola zıman, çand ü literatüre, dı tekoşina gele me ye bındest da gelek gıringe. Em ne Ava kaniyan rabü Dıxwışi nav çiyan da Berfa xwe tevi heland Go derket ROJA WELAT Ehmede Xane jı wan çend he bın. Dawiya sedsala 19 an ü destpeka sedsala 20 an vırda zıman, çand, ü literatura me, bı taybeti lı Kurdıstana Tırkiye emana mezınbüyin ü peşvaçüne neditiye. Bı sazbfina dewleta Rome (Tırkiye), ya şoven va ewreke reş ü tari lı ser gele me ü zıman, çan d ü literatura wi da gırtiye. Wi rojen xwe ye xweş ü bedew qet neditiye.. Eva yeka, lı perçen Kurdıstane yen dm ji usa ye... Tene, Kurden ku, lı cıvaka Sovyet dıjin bı serfırazi zıman, çand ü literatura kurdi peşva bırıne ü ve yeke lı ser him ü bınyata literatura kevn bı awake qewim va dane we dirokeke kevn ın. Welate me Kurdıstan, gelek enş ü serdagırtınen barbaran ditiye... Wexte ku abori ü çanda gele me şıtıl daye, ew çax teynk ü tofaneke mezın, wek pelen balıran caran bırindar ketiye. Le gele me bı nk ü inateke mezın va van heyiyen xwe parastiye. Diroka Newroze, sedhezar salan kevıntır e ku, jı aliye xelke me da te pirozkırın. Diroka literatura (edebyata) gele me, ya bı zargoti ji gelek kevn e. Destana Meme Alan jı hezar salan vırda dı nav xelke me da te şırovekırın. Ev destan, bı e rf ü ed et ü moti ve jina gele me va hatiye xemılandın. Jı sedsala IX an vırda gelek hozan ü zargotınbejen egit ü gıregır lı nav cıvaka me derketıne: Eliye Heriri, Feqiye Teyra, Melaye Cızire, te Mıleten cihan, jı ax, zıman, çand, dirok ü rewşa abori ten cudakınn, ten navkınn, ten naskınn. Her ımietek xwedane zıman, c and ü dirok e. Sın 'et ü çand jı kurayiya destpeka jiyan, dan ü stan, erf ü edet, tışten xweşık en hunermendiyen gel der te. Her endameke cıvake, bereberin hine zımane dayke dıbe. Bı zımane dayke dıxweyne, bı kultur (çand) ü edeten cı vaka xwe dınase. Ev yek bı jiyana büyeren, edeten hezarsali va - jı çaxan heta çaxan - dıkemıle, dıxemıle, peşva dıçe ü here dewlemend Gele me ye Kurdıstan ji, xwedane der dıbe. Em xwedane zıman, çand ü dirokeke kevnare ye. Bınyata çanda me, jı Mezopotamye der dıbe. Em xwedane çandeke dewlemend zimaneke bedew ın. Em.xwedi velqıtand xweş, Ev kuştma xwingxwar u kol edar Dı dıle gel da her sal heşin dı be Dıkeve tev cejna behare 21 Ada re bu cejna azadi ü Nuroz Va Newroza azadixwazan ra bıv e piroz Jı Ba abaran Dıjmın Zanım dıjmın qet ranaze Bı mırn a xwe tım bı leze Le ba wer e, kole ı1 belengaz Lı ser tırba we aza di saze. Zanım zar-zeç, dayık ü bükın Berxwe dıdın ü kuçke ş o reş e d u dıkın Pışte va ni dıxwazın jı kesen xwedane male dımine gelek kefbıxweş. Xoce dıbeje : " ez Xoce Xızırım ey qule mevanperwer, Bıxwaze jı mm hebünen dıne yen bı cewher. Bızanıbe ku, bıdme te yekan, Dıdıme cinare te bı dıdwan. " Xwedane mal e, bı gotına Xoce dıkeve tae N axwaze cinare wi jı wi zede bı be xwed a ne male dıne. Dıbej e, ez çı jı Xoce rüspi bıkım daxwazi, Ku cinare mm e rafızi, jı mm n emine pır razi. Dıbeje : " Xoceye Xızır, wekile xwedan Ez n a xwazım jı te hebünen ciha n. Kerema xwe kor bıke çaveki mm bı delali, Derxin e herdu çaven cina re mm bı bedeli. " aşı ti x w az Jiyan a kevn lı ser wela t nu kın. Pepü l>

16 Rüpel 16 R OJ A WELAT Afganistan devriminin 6. yıldönümü nedeniyle, bir arkadaşın Roja Welat için yaptığı incelerneyi okurlanmıza sunuyoruz. R. Welat Redaksiyonu Sınır komşusu Pakistan'da CİA yönetiminde askeri kamplar kurdular. Bu kamplar Afganistan'a karı;ıı bir saldırı üssü görevini sürdürüyor. Emperyalizmin bu müdahalesi, Afganistan yönetimindeki görüş ayrılık ları ve bunların bazı yanlış uygulamalarla birleşmesi, devrimin yol almasını zorlaş tırdı. Afganistan'ın iç işlerine müdahaleden vazgeçmeyen emperyalizm, ülkedeki geliş melerden yararlanarak gericiliği yeniden hortlatmak istedi. Afganistan yönetimi buna karşı, Birleşmiş Milletler kurallarına ve Demokratik Afganistan'ın imzaladığı meşru uluslararası antlaşma nevralarını yakından Afganistan'ın kısa tarihi Afganistan, çok eski, köklü tarihi olan, feodalizmin en uzun süre direndiği bir ülkedir. Afganistan feodal bir emirlik iken, 1958'de İngiliz işgaline uğradı. Afgan halkı, bu işgali kırdı. Gerek Çarlık H.usyası, gerekse Hindistan açısından Afganistan, İngiliz ler için önemli bir konumdaydı. Bu nedenle arasında İngilizler ülkeyi yeniden işgal ettiler. Halk bu işgale karşı da direnmesine rağmen, Emir Yakup Han'ın işgalcilerle imzaladığı an!aşma sonucunda ülke bir İn giliz sömürgesine dönüştü ve 40 yıl öyle kaldı. 20. yüzyılın başlarında Afganistan'da Afgan Kardeşliği adlı bir hareket başla dı. Bu hareket meşrutiyet ve bağımsızlık istiyordu devriminin etkileriyle bu hareket daha da güçlendi. Öte yandan Alman empery.alizmi ve Osmanlılar da İngiliz emperyalizmine karşı bu hareketi desteklediler. 1919'da Afganistan'da silahlı ayaklanma oldu. Afgan Kardeşler hapisten çıkarıldı, bağımsız lık sağlandı ve Afgan Kardeş liğinden yana olan Emir Amanullah Han başa getirildi. Amanullah'ın tepeden monarşik yöndeki reformları, feodalleri kızdırdı. Emperyalizmin desteğiyle yönetim yine gericilerin eline geçti. 1929'dan 1978'e dek ülkeyi hep N adir Ailesi yönetti. N adir ailesi feodallerin temsilcisiydi. Ancak 20. yüzyıla ayak uydurabilmek ve devrimci bir patlamayı önleyebilmek için monarşiy e doğru belli adımlar atmak zorunda kaldı. Afganistan'da 1946'dan 1952'ye dek süren bir reformlar dönemi yaş a n dı. Siy asal partiler oluşt_u, ~on söz kıralın olmakla bırlıkt e seçimler y a pıldı, belli bir w. ww parçasını tanı mak görevimizdir. ne lara dayanarak Sovyetler yardım istedi. SSCB'de kabul etti. Sovyet askeri birliklerinin Afganistan' a gelmesiyle birlikte Beyaz Saray başta olmak üzere tüm emperyalist propaganda merkezleri, uluslararası gericiliği de yanına alarak, Maoculann da katıl dığı eşine ender rastlanır bir kampanya başlattılar. Bugün hızı bir ölçüde kesilmekle birlikte, 1980 Moskova Olimpiyatları'nın birçok emperyalist ya da gerici devlet tarafından boykot edilmesine varan bu insanlık dışı ve düşmanca kampanya, ABD emperyalizminin ve Pentagon militarizminin uluslararası yumuşama sürecini yavaşlatma manevralarının önemli bir Birliği'nden timi, kendi dünya stratejisinde bölgemize önemli bir yer vermektedir. Ortadoğu'nun ABD tarafından emperyalistmilitarist hesaplar için pilot bölge olarak seçildiği ve Türkiye'nin de ABD ve NATO'nun bir ileri karakolu olarak tahkim edildiği günümüzde Afganistan devrimini ve emperyalizmin yeni ma- oluşturmaktadır. Bu nedenle, dünya barış ve sosyalizm güçleri açısından büyük önem taşıyan bu emperyalist saldırıya karşı durmak bir zorunluluktur. Afganista n Demokratik Cumhuriyeti'nin dünya devrimine kazanılmasını izleyen dönemde, İran kalesinin de RO.JA WELAT Print ed by Mo ming Lithu Primers Ltd. (fu) hatları basın özgür! üğü tan ındı. Yapılan reformlar gericiliği rahatsız edince, 1953'de başa Deli Davut geçti ve birçok reformu geri aldı, durumu eskiye döndürmeye çabaladı. Afganistan yıl ları arasında yine ağır bir baskı dönemi yaşadı. Toplumsal birikimin dayatmasıyla 1964'de sınırlı bazı özgürlükler alındı, seçim sistemi vs. kabul edildi. Bu sınırlı haklar toplumsal hareketlenmeyi hızlandırdı. 1965' te ADHP kuruldu. Bunu işçi, köylü ve öğrenci hareketleri izledi. ADHP kurulduğu yıl seçimlere katıldı ve 4 milletvekili çıkardı. Parti, parlamentoya yığınsal girmek için bir gösteri düzenledi. Hükümet buna izin vermedi ve yürüyüşe geçen göstericilerin üzerine ateş açarak 3 kişiyi öldürdü. 3 Akrek Gösterileri olarak Afganistan tarihine geçen bu olay, geniş yankı uyandırdı. Daha sonraları, her yıl binlerce kişinin katıldığı gösteriler oldu ve çok şehit verildi. 1965'ten sonra yığın hareketleri gözle görülür ölçüde arttı, ve giderek entellektüel kesimi aşıp kitlesel karakter kazanarak gelişiyordu. 197() kıtlık yıllarında görülen köy! ü ayaklanmal arı, bu dönemde yükselen kitle muhalefetinin niteli~ini göstermek bakımından ılginçtir. Kıralın akrabası olan Davut, kitlelere bol bol vaatlerde bulunuyor ve demagoji yapı yordu. Fakat toplumsal muhalefeti demagoji ile yatış tırmak giderek güçleşiyordu. Nihayet kısa bir süre sonra Davut hükümetinde bölünmeler başgösterdi. ADHP'si ise, ordu ve halk içinde örgütlenmesini geliştiriyor du. Kızışmalar hareketelenince ADHP'nin liderlerinden Terakki, loo'ü aşkın parti üyesiyle birlikte 10 Nisan 1978'de tutuklandı. Bunun üzerine Parti, tüm örgüte emir verdi. 10 saat süren çarpışma lardan sonra devrim başanya ulaştı. Bu.devrimi daha iyi anl ayabilmek için ülkenin sosyo-ekonomik yapısına bakmak gerekir. we çalıştılar. yıkılmasıyla büsbütün hır çınlaşan Beyaz Saray yöne- ana te 27 Nisan 1978'de, DHP öncülüğünde gerçekleştirilen devrimci-demokratik atılım, Afganistan'da demokratik devrimin başlangıcı oldu. Bu devrim gerek Asya'daki devrimci süreç açısından, gerekse topyekün dünya devrimci süreci açısından önem taşı maktadır. Bu yazıda, Afganistan devriminin ulusal ve uluslararası özelliklerine dikkat çekerek emperyalizmin, uluslararası gericiliğin, Pekin yönetiminin Afganistan devrimine karşı giriştiği komplolan anlatmaya çalışacağım. Emperyalistler ve onların işbirlikçileri bütün güçleriyle bir karşı devrim tezgahlamaya devriıninin Bir ülkenin ekonomik yapısı, onun sosyal ve siyasal yapı sını belirler. Afganistan'ın ekonomik ve sosyal yapısı, feodalizmin en koyu biçimde işlediği, din ve asaletin feodal devletin üst yapısını oluştur duğu, kıraliyetin hüküm sürdüğü monarşik bir devletti. Afganistan'da ilk fabrika, 1886'da kurulan silah fabrikasıydı. Yani bu fabrika, bir fabrikalaşma sürecinin baş langıcı değildi. 1946'da emperyalizmin Afganistan'a ilgisi arttı. Ülkenin bu geri yapısından yararlanan emperyalizm yatırımı karlı yapabilmek, pazarı genişlet mek için, yol, kanal, maden arama alanlarında bazı anlaşmalar imzaladı. 1930'da devlet eliyle Ulusal Banka, 1936'da da pamuk şirketi kuruldu. 1960'lara kadar Afganistan'ın endüstrisi tekstil, şeker ve ayakkabıydı. Metalurji iş kolunda tek bir fabrika vardı. Yapım endüstrisi, ulaşım, maden ve inşaatta toplam işçi sayısı kadardı. 1960'lardan sonra emperyalizmin sömürü ağı içinde kapitalizmin gelişmesi ince sızıntılar gibi bir ivme ka-.c om Afganistan Afganistan'ın sosyo-ekonomik yapısı Afganistan uluslar a rası ista tistiklerde en ark.a sıra larda yer al a n, dünyanın en yoksul, h a yvancılığı ve tarı mı en ilkel olan bir ülkedir. Navnişan: Postfach :-l60 İ Nürnbe rg 36 BIU) ' zandı. 17 milyon nüfusun 3 milyonu göçebe yaşıyor, hayvancılıkla uğraşıyordu. Toprakların yarısı, nüfusun %5'ini olu_şturan ağaların elindeydi. Tüm kırsal nüfusun %36'sını bulan topraksız köylüler, angaryaya benzer yarıcılık ve ortakçılık ili~ki leri içindeydi. Çalışabılir nüfusun %80'i tarımla uğra şıyordu. Tarım, ülkenin hem ana üretim dalıydı, hem de çok geriydi. Ayrıca tarımsal üretim bütünüyle hava koşul larının oynadığı role bağlıy dı. Örneğin yılla rındaki kuraklık kıtlık ve açlık yarattı. Hayvan sayı sında milyonlarca baş düşme oldu. Devrim öncesinde tüm işçi sayısı 90 bini bulmuyordu kiı;ıi küç.ük en_düstriyle uğraşıyordu. Orneğin çırak lık, kalfalık gelenekleri yaşa nıyordu. Bakırcılık, ayakkabıcılık alanında işyeri açmak isteyen biri, tüm meslektaş larına ziyafet vermek ve o meslekle ilgili olarak ihtiyarlardan aldığı izni belediyeye onay iatmak zorundaydı. Tüm bu geri yapı, her düz eyde görünüyordu. Toplumun %90'ı okuma-yazma bilmiyordu. DEV AM EDECEK Yazışma adr esi: Postfach , 85 Nürnbe rg 3 6 BRD

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

Kuzey Irak Kürt halkı kendi kaderini tayin edebilmelidir

Kuzey Irak Kürt halkı kendi kaderini tayin edebilmelidir Kuzey Irak Kürt halkı kendi kaderini tayin edebilmelidir Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), Barzani nin liderliğinde 25 Eylül tarihinde bir referandum yapılacağını duyurdu. Referandumda KBY nin bağımsız

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ BASINA VE KAMUOYUNA Erkek egemen kapitalist sistemde kadınların en önemli sorunu 2011 yılında da kadına yönelik şiddet olarak yerini korudu. Toplumsal cinsiyetçi rolleri yeniden üreten kapitalist erkek

Detaylı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB Danýþma Kurulu 38. Dönem 2. Toplantýsý 16 Nisan 2005'te Ankara'da TMMOB çalýþmalarý üzerine bilgilendirme ve TMMOB çalýþmalarýnýn deðerlendirilmesi gündemi

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Riya Azadi'yi Haberlerle Gi.iclendirelim

Riya Azadi'yi Haberlerle Gi.iclendirelim ı Gulan ı982 Sal ı, hejmar 2 Karkeren hemu welatan ugelen bındest, yekbın! Kurdıstana Tırkiye HER t MAYIS'DA Riya Azadi'yi Haberlerle Gi.iclendirelim Yoldaş/ar,.,AHA DA GUCLUDUR tır. değeri olan olaylar

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar la da gi di le mez. Çün kü uçak lar çok ya kın dan geçi

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi al mak için ka fası nı sok tu. Ama içer de ki za rif

Detaylı

Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak: Esad- Merkel-Chavez Cephesi

Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak: Esad- Merkel-Chavez Cephesi Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak: Esad- Merkel-Chavez Cephesi Bugünlerde bu üç adı bir araya getiren ortak özellik, her birinin uluslararası sınıflar mücadelesinde bölgesel etkilere yol

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

1 ' ~ www.arsivakurd.org. Sal : 4 Wext. 15. ...2.1983 ejmar : 50. Bıha : 1 DM OŞINA ME RT DII{E

1 ' ~ www.arsivakurd.org. Sal : 4 Wext. 15. ...2.1983 ejmar : 50. Bıha : 1 DM OŞINA ME RT DII{E 1 ' ~ ı Sal : 4 Wext. 15 H...2.1983 ejmar : 50 Bıha : 1 DM RT DII{E OŞINA ME Rfipel 2 Denge KOMKAR. r---50.saviyi CIKAHIRKEN --. Değerli okur/ar, Denge KOMKAR'm ellinci sayısı elinize geçmiş bulunuyor.

Detaylı

Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*)

Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*) Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*) SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*) İçinde Bulunduğumuz Evre Ve Gençliğin Durumu Türkiye gibi yarı sömürge ve az gelişmiş

Detaylı

DÜNYA DA BARIŞ İSTİYORUZ!

DÜNYA DA BARIŞ İSTİYORUZ! DÜNYA DA BARIŞ İSTİYORUZ! DÜNYA BARIŞININ GÜVENCESİ İŞÇİ SINIFIDIR! HAKSIZ, GERİCİ VE EMPERYALİST SAVAŞLAR EMPERYALİST KAPİTALİST DEVLETLER TARAFINDAN SÜRDÜRÜLMEKTEDİR! EMPERYALİST SÖMÜRÜ SİSTEMİ İŞÇİ

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn PAYÎZ/2008 "Panzde salî bûm çûm ser hewîyê" Îbnî Xelîkan û Bermekîyan 1919-1923 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk ün Kürt Meselesi karşısındaki

Detaylı

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ! DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ! Silahlý Propaganda ve Gerilla Savaþý Nikaragua da Devrim ve Seçim Proletarya ve Sosyalist Siyasal Bilinç Demokratik Muhalefette Demokrat! Türkiye Devriminde Kürt

Detaylı

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliyê

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliyê kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliyê hejmar 51 payîz 2011 Şirîka min, Rehme Xelata Nobelê 2011 Bîranîna Faik Candan Serokvezîra Danîmark a nû jinek e Xelata Nobelê 2011 Xelata Nobelê ya

Detaylı

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz İstanbul YDK: 1 Mayıs itibariyle başlamış olan Eme(K)adın kampanyamız kapsamında güvencesiz, görünmeyen ve yok sayılan kadın emeği üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyoruz. Bu kez bu konuda sendikal

Detaylı

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz Mescidi Aksa hatibi Şeyh İkrime Sabri, Filistinlilerin Mescidi Aksa daki haklarına bağlı olduklarını, bunun bir karışından bile taviz vermeyeceklerini

Detaylı

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık Sendikamız Yapı-Yol Sen 12 Nisan 2012 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü önünde ve eşzamanlı olarak tüm şube binaları önünde, Otoyol ve Köprülerin özelleştirilmesi, görevde yükselme ve unvan değişikliği

Detaylı

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Gü ven ce He sa b Mü dü rü Güvence Hesabı nın dünü, bugünü, yarını A. Ka di r KÜ ÇÜK Gü ven ce He sa b Mü dü rü on za man lar da bi lin me ye, ta nın ma ya S baş la yan Gü ven ce He sa bı as lın da ye - ni bir ku ru luş de ğil.

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ 5 BÖÜ RENER 1 2 ODE SORU - 1 DEİ SORUARIN ÇÖÜERİ T aralığı yalnız, T aralığı ise yalnız kaynaktan ışık alabilir aralığı her iki kaynaktan ışık alabileceğinden, + ( + yeşil) = renkte görünür I II O IV III

Detaylı

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Çarşamba İzmir Basın Gündemi 16.09.2015 Çarşamba İzmir Basın Gündemi Krizler arasında Devrim Özkan Her şeyin dünyadaki tüm gelişmelerden etkilenebildiği yeni bir çağda yaşıyoruz. Son iki yüzyıllık dönemde dünyadaki tüm ekonomik

Detaylı

SENDİKALAŞMA EYLEMİ İÇİN İLERİ

SENDİKALAŞMA EYLEMİ İÇİN İLERİ grevli,toplu sözleşmeli SENDİKALAŞMA EYLEMİ İÇİN İLERİ [TfH TüR K iy E [-C JTEK N İK ELEMAN i ^ M k u r u lta y i 22-23 Mayısı Maltepe Alemdar Sineması 'saat X) > T ü rk iy e 3. t e k n ik elem a n k u

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

' ~-ı. ıı 1, 1. l' ı. Sal : 26.5.1982. Wext Hejmar : 41 : 1 DM. Bıha HEP. FASiZMi BiRLiKTE YENECEGiz

' ~-ı. ıı 1, 1. l' ı. Sal : 26.5.1982. Wext Hejmar : 41 : 1 DM. Bıha HEP. FASiZMi BiRLiKTE YENECEGiz 'ı, r ıı 1, 1 ' ~-ı l' ı 1 d. o rg :4 Sal : 26.5.1982 Wext Hejmar : 41 : 1 DM Bıha ak ur HEP FASiZMi w w w.a rs iv BiRLiKTE YENECEGiz uenge KOMKAH. 2 NAMEYEN XWENDEVANAN.A KüRDISTAN'DA KÖLE "KUNDA- KiNTE"

Detaylı

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR 4.19.4 TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR 1) Dosya No : 2013/551 E. : Ankara 17. Asliye Ceza si : 1- TMMOB YK Başkanı Mehmet Soğancı 2- TMMOB Genel Sekreteri N. Hakan Genç :2911 sayılı Toplantı ve Gösteri

Detaylı

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron Komple saldırı mı komplo tezgâh mı? -PARİS- İki devlet düşünün. Biri, güçlü ve etkili bazı devletler tarafından kuşatılmak istenirken, diğeri ise

Detaylı

KÜRDİSTAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ NAVENDA LȆKOLȊNȆN STRATEJȊK A KURDISTANȆ

KÜRDİSTAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ NAVENDA LȆKOLȊNȆN STRATEJȊK A KURDISTANȆ KÜRDİSTAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ NAVENDA LȆKOLȊNȆN STRATEJȊK A KURDISTANȆ www.navendalekolin.com - www.lekolin.org www.lekolin.net www.lekolin.info Lekolin.org ANKETLER ÇEŞİTLİ TARİHLER ARASINDA

Detaylı

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018 VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018 Filistin de İsrail Yerleşimi ve Batı Şeria Duvarı ( 13-14 Eylül 2018, İstanbul ) Batı Şeria da İsrail yerleşimi günden güne genişlemekte olup daha önce

Detaylı

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ 19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI 19.09.2014 Bugün 19 Eylül. Bugün bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB nin mücadele dolu tarihi açısından

Detaylı

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14) 7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ TEST 1 1. I. (15) (1) II. (1) (6) III. (+8) (1) IV. (10) (1) Yukarıda verilen işlemlerden kaç tanesinin sonucu pozitiftir? A) 4 B) 3 C) 2 D) 1

Detaylı

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu SUNUŞ İşyeri sendika temsilcileri, işyerinde çalışan işçilerin mevzuattan, toplu iş sözleşmelerinden doğan her türlü hak ve çıkarlarını korumakla görevli olan, sendikasının örgütlenmesi ve güçlenmesi için

Detaylı

UIT-CI bildirisi: Kobane de Kürt halkının direnişiyle dayanışmaya!

UIT-CI bildirisi: Kobane de Kürt halkının direnişiyle dayanışmaya! UIT-CI bildirisi: Kobane de Kürt halkının direnişiyle dayanışmaya! Nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Suriye nin kuzeyindeki Kobane kenti, Beşar Esad diktatörlüğüne karşı 2011 de başlayan halk

Detaylı

Kerkük, Telafer, Kerkük...

Kerkük, Telafer, Kerkük... Kerkük, Telafer, Kerkük... P R O F. D R. Ü M İ T Ö Z D A Ğ A L A E D D İ N PA R M A K S I Z BAĞIMSIZ TÜRKMENELİ CUMHURİYETİ Kerkük Krizi ve Türkiye'nin Irak Politikası gerekçelerden vazgeçerek konuyu

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

İran'ın Irak'ın Kuzeyi'ndeki Oluşum ve Gelişmelere Yaklaşımı Kuzey Irak taki sözde yönetimin(!) Parlamentosu Kürtçü gruplar İran tarafından değil, ABD ve çıkar ortakları tarafından yardım görmektedirler.

Detaylı

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA! 1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA! İşçilerin burjuvaziye ve egemen sınıfa karşı mücadelesi sürdükçe, bütün talepleri karşılanana dek 1 Mayıs, bu taleplerin her yıl dile getirildiği gün olacaktır.

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar. Boyun eğmeyenler bu yana BU DÜZENİ SIFIRLA AKP eliyle sürdürülen gerici diktatörlük Türkiye'nin kaderi değildir. Bu diktatörlük bir kaza veya arızanın sonucu ortaya çıkmış da değildir. Sömürü düzeni kendini

Detaylı

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi 24. Toplu İş Sözleşmesi sürecinde işverenle sendika arasında anlaşma sağlanamaması üzerine Şişecam işçileri 10 fabrikada 5800 işçiyle greve gitme kararı almıştı.

Detaylı

Teröre karşı mücadele cephesi!

Teröre karşı mücadele cephesi! Teröre karşı mücadele cephesi! Türkiye, teröre karşı mücadele adı altında, birlik ve beraberlik içinde emekçilere yönelik bir terör rejimine sürüklenmek isteniyor. Bu nedenle milli seferberlik dahi ilan

Detaylı

Uluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri!

Uluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri! Uluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri! Dünyanın her yerinde milyonlarca kadın kendi geleceklerini kendi

Detaylı

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10 Gül, ABD ile hizmet sözleşmesi yapmıştır İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, dün Ankara da bir basın toplantısı düzenledi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ü ABD ile yaptığı gizli anlaşmayı

Detaylı

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Ankara Forumunun beşinci toplantısını yaptığımız için çok mutluyum. Toplantıya ev sahipliği

Detaylı

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ 15-20 Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ A. Programın Amaç ve Gerekliliği 11 Eylül gününden beri "terör" daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE 5 PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE 79 5. PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRELER 5.1 TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu İle Yapılan Ortak Etkinlikler

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI 16 ŞUBAT 2011 CVK OTEL- İSTANBUL Tarihi günler yaşıyoruz. 10 Şubat-15 Şubat tarihleri arasında

Detaylı

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00 HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ANAYASA CEVAP ANAHTARI 2018-2019 GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI --- 9 Ocak 2019 saat 13.00 1. a) Demokrasi sandıktan

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

SANAYİ KENTİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI:

SANAYİ KENTİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI: SANAYİ KENTİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI: Pragmatik Yaklaşımlar - Altyapı Planlaması Doç. Dr. Zeynep Enlil Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Pragmatik Yaklaşımlar

Detaylı

Deniz Gezmiş Yaşasın Marksizm Leninizm

Deniz Gezmiş Yaşasın Marksizm Leninizm Deniz Gezmiş Yaşasın Marksizm Leninizm Deniz Gezmiş idam sehpasına çıktığında hayatını verdiği mücadelesini şu sözlerle özetlemişti, Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm- Leninizm. Yaşasın Türk

Detaylı

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 - CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

Koç Üniversitesi nde neler oluyor? Koç Üniversitesi nde neler oluyor? 27 Mart 2015 tarihinde, Koç Üniversitesi temizlik işçileri, öğrencileri, öğretim görevlileri, asistanları ve büro emekçileri bir araya geldiler ve bir forum gerçekleştirdiler.

Detaylı

Baskı: Estet Ajans Matbaacılık Merkezefendi Mah. Fazılpaşa Cad. 4. Zer San. Sit. No: 16/26 Topkapı / İstanbul Tel:

Baskı: Estet Ajans Matbaacılık Merkezefendi Mah. Fazılpaşa Cad. 4. Zer San. Sit. No: 16/26 Topkapı / İstanbul Tel: Devrimin GEZMİŞ Önsözü DENİZ 1 Yeni Evre Kitaplığı: 2 Kitabın Adı: Devrimin Önsözü Deniz Gezmiş Yayına Hazırlayan: Agit Cihan Birinci Basım: Mayıs 2010 İSBN: 978-605-61008-5-7 Yayın Sertifika No:15814

Detaylı

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER Yaşanası güzel bir dünya için, emeğe, eşitliğe, özgürlüğe, barışa kardeşliğe, paylaşmaya ve dayanışmaya önem veren bir Oda

Detaylı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN i 1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Ömer Faruk GÖRÇÜN ii Yayın No : 2005 Politika Dizisi: 1 1. Bası Ağustos 2008 - İSTANBUL ISBN 978-975 - 295-901 - 9 Copyright Bu kitabın bu basısı

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi 07-08 Mayıs 2016, Batman ve Hasankeyf En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

* DI REWŞA İRO DE TEVGERA KURDİ DIKARE Çİ BİKE? * Lİ SER ZIMAN ÇEND GOTİN

* DI REWŞA İRO DE TEVGERA KURDİ DIKARE Çİ BİKE? * Lİ SER ZIMAN ÇEND GOTİN Hejmar3 Sal 1 İlon 1991 PİRSA YEKİTİ (J ideoloji * DI REWŞA İRO DE TEVGERA KURDİ DIKARE Çİ BİKE? * Lİ SER ZIMAN ÇEND GOTİN * ARMANC, STRATEJi (J YEKBÜN * BI DEWLETEN KOLONYALİST RE PEYWENDIYA TEVGERA GEL"ft

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U)

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U) TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U) KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

Detaylı

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum. Sayın Kaymakam, Sayın Belediye Başkanı, Sayın Milli Eğitim Müdürü, Darüşşafaka Cemiyeti nin Sayın Başkanı ve Yöneticileri, Saygıdeğer Öğretmenlerimiz, Darüşşafaka daki temel öğrenimlerini başarıyla tamamlayıp,

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Trump ve Arap-Sünni Beyaz Ordu : Ne bir insan, ne de bir kuruş!

Trump ve Arap-Sünni Beyaz Ordu : Ne bir insan, ne de bir kuruş! Trump ve Arap-Sünni Beyaz Ordu : Ne bir insan, ne de bir kuruş! Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump ın geçtiğimiz haftalarda Suudi Arabistan a gerçekleştirdiği ziyaret ile bu ziyaret sırasında verdiği

Detaylı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı İş ve aş için, Demokrasi ve özgürlük için, barış sürecinin ilerlemesi için, 7 Haziran seçimlerinde HDP yi desteklemek için, Haydin

Detaylı

Amerikan Stratejik Yazımından...

Amerikan Stratejik Yazımından... Amerikan Stratejik Yazımından... DR. IAN LESSER Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Jeopolitik Aldatma veya bağımsız bir Kürt Devletinden yana olmadığını ve NATO müttefiklerinin bağımsızlığını

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/ 1 Sayın Meclis Başkanım,/ Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/ 2018 yılının/ ilk meclis toplantısına hoş geldiniz diyor,/ sizleri saygılarımla selamlıyorum./ Sözlerime başlarken,/

Detaylı

www.arsivakurd.org bimebiin Tidskriften utkommer 4 nummer per ar. Se mehan car~ derdikeve/üç ayda bir çıkar.

www.arsivakurd.org bimebiin Tidskriften utkommer 4 nummer per ar. Se mehan car~ derdikeve/üç ayda bir çıkar. w w rs.a w ku iv a rd.o rg bimebiin Tidskriften utkommer 4 nummer per ar. Se mehan car~ derdikeve/üç ayda bir çıkar. Utges av Apec-Förlag AB Hejmar 23, havina 2004an Ansvarig utgivare Ali Çiftçi Redaksiyon

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ Türk-İş Dergisi, Ekim-Kasım 2000 Genel Başkan Danışmanı Avrupa Birliği nin kasım ayı içinde yayınlanan iki belgesi, Avrupa Birliği nin Türkiye yi üyeliğe almak

Detaylı

işçiokulu FASİKÜL 19:

işçiokulu FASİKÜL 19: 1. Temel Tanımlar Milliyetçilik Milliyetçilik en kaba haliyle, ulus ölçeğinde mevcut toplumsal yapı içindeki farklı sınıfsal konumlarda olan bireylerin, bu ulusa denk düşen siyasi yapı olan ulusdevlet

Detaylı

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 22 STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 406 A GRUBU STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 22 A GRU BU STAJ ARA DÖ NEM DE ER LEN D R ME S AY RIN TI LI SI NAV KO NU LA

Detaylı

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn PAYÎZ/2010

kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn PAYÎZ/2010 kovara hunerî, çandî û lêkolînî ya kurdên anatoliya navîn PAYÎZ/2010 47 Tidskriften utkommer 4 nummer per år. Sê mehan carekê derdikeve / Üç ayda bir çıkar. Utges av Apec-Förlag AB Hejmar 47, payîz 2010

Detaylı

Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması

Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni ziyaret eden ilk Türk siyasi lider olan Perinçek, onurlarına verilen yemek sırasında bir konuşma gerçekleştirdi. ABD'nin savaş

Detaylı

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK-MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK-MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK-MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU KAPAK...1 YÖNETİM KURULU BAŞKANI NIN MEKTUBU...3

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ Sınırlı Oy Hakkı 1) Servete ve Vergiye Bağlı Seçme Hakkı 2) Yeteneğe Bağlı Seçme Hakkı (örneğin, İtalya da 1912 seçimleri, İngiltere de 1945 e kadar uygulanan seçimler)

Detaylı

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5 TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5 HAZİRAN 2012 Araştırmacılar Derneği üyesi olan GENAR, araştırmalarına olan güvenini her türlü denetime ve bilimsel sorgulamaya açık olduğunu gösteren Onur

Detaylı

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü santralistanbul Küresel Sorunlar Platformu http://www.platformforglobalchallenges.org http://www.twitter.com/pgchallenges http://www.facebook.com/kureselsorunlarplatformu İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar

Detaylı

Organa Komita Merkezi ya Partiya Sosyalist a Kurdıstana Tırkiye

Organa Komita Merkezi ya Partiya Sosyalist a Kurdıstana Tırkiye Karkeren hemfı welatan lı gelen bmdest, yekbm! ı Hızeran ı982 1 Sal ı, hejmar 3 1 Haziran ı982 Yıl ı, sayı 3 ANAYASA OYUNU işkence altındaki onbinlerin, sendika- ları, demokratik kitle örgütleri kapatılan

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor

Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor Medya neden savaşları veya çatışmaları sever? 01 Eylül 2013 Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy Havadis Gazetesi-Poli Takvim yaprakları sonbaharın gelişini müjdelerken tarih

Detaylı

MISIR IN SİYASAL HARİTASI

MISIR IN SİYASAL HARİTASI MISIR IN SİYASAL HARİTASI GÖKHAN BOZBAŞ Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi MISIR IN SİYASAL HARİTASI HAZIRLAYAN GÖKHAN BOZBAŞ Kapak Fotoğrafı http://www.cbsnews.com/

Detaylı

UIT-CI/UBK Koordinasyon Komitesi deklarasyonu: Yaşasın Brezilya halkının mücadelesi!

UIT-CI/UBK Koordinasyon Komitesi deklarasyonu: Yaşasın Brezilya halkının mücadelesi! UIT-CI/UBK Koordinasyon Komitesi deklarasyonu: Yaşasın Brezilya halkının mücadelesi! Geçtiğimiz günlerde, Latin Amerika nın en büyük, en kalabalık ve en önemli ülkesi olan Brezilya da milyonlar 300 farklı

Detaylı

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

SAYIN BASIN MENSUPLARI; SAYIN BASIN MENSUPLARI; BUGÜN TÜM TÜRKİYE DE, BAŞTA ULUSLARARASI SENDİKALAR KONFEDERASYONU İLE TTB OLMAK ÜZERE FİLİSTİN KATLİAMININ DURDURULMASI İÇİN ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLER DÜZENLENMEKTEDİR. İsrail ordusunun

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker Çetin Öner GÜLİBİK ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman Çeviren: Aslı Özer Resimleyen: Orhan Peker 26. basım Çetin Öner GÜLİBİK Resimleyen: Orhan Peker cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek

Detaylı