MÜZİK EN GÜÇLÜ SİLAHIMIZ BU CADDENİN MUHTARI VAR! ESKİŞEHİR İ ESKİŞEHİR YAPAN 5 GERÇEK ENGELLERİ KALDIRDIK MI SİZCE?

Transkript

1 MÜZİK EN GÜÇLÜ SİLAHIMIZ Barış İçin Müzik Vakfı ile çellist-eğitimci Prof. Ozan Tunca'nın çabalarıyla El Sistema benzeri bir Çocuk Senfoni Orkestrası, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi'nde kuruldu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim üyesi Prof. Ozan Tunca, çocukların müzik ve çalgı eğitimi konusunda özel çalışmalar yapan bir eğitimcidir. Uzun zamandır çaba gösterdiği Venezuela daki El Sistema gibi bir çocuk eğitim orkestrası kurma yolunda olumlu sonuca ulaştı (Venezüella nın dünyaya armağan ettiği El Sistema oluşumunun amacı; yoksul çocukları suçtan uzak tutmaktı). El Sistema Orkestrası, Eskişehir de Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası adı ile kuruldu. SAYFA 10 BU CADDENİN MUHTARI VAR! MASAL ŞATOSU NUN SIRRI İsmet İnönü Caddesi (Doktorlar Caddesi) Eskişehir in bilinen en işlek ve yaşam dolu caddelerinden biridir. Gerek alışveriş gerek eğlence mekanlarının birçoğu bu caddede ve bu caddeye çıkan sokaklarda yer alır. Bu nedenle gece gündüz kalabalıktır. Namık da bu caddenin muhtarıdır. Namık ile tanışmak ister misiniz? SAYFA 10 Sazova Parkı içinde yer alan en dikkat çekici yapı şüphesiz Masal Şatosu dur. Masal Şatosu genel olarak çocuklar tarafından büyük ilgi görse de çocuk ruhlu büyükler de şatoya ilgi gösteriyor. Masal Şatosu hemen hemen her gün dolup taşıyor. Defalarca gezdiğimiz şatoyu bu kez sırlarını araştırmak için ziyaret ettik. BU KULELER BİR YERDEN TANIDIK GELİYOR. Masal Şatosu'nda Eskişehir'in plaka numarasından yola çıkılarak 26 kule bulunuyor. En yüksek kule, 50 metre yüksekliğindeki Galata Kulesi. Diğer kuleler ise Antalya'daki Yivli Minare, Diyarbakır'daki Çan Kulesi, Topkapı Sarayı'ndaki Adalet Kulesi, İstanbul'daki Kız Kulesi, Mardin'deki Ulu Camii minaresi ve Amasya'daki Burgulu Minaresi'nin benzerleri olarak yapılmış. Şatomuz, renkli ve ihtişamlı görüntüsüyle görenleri masal dünyasına götürüyor. Masal Dünyası Şatosu'nda çizgi film kahramanlarının 3 boyutlu resimleri ile Nasreddin Hoca, Keloğlan, Dede Korkut, Tepegöz, Uyuyan Güzel, Beyaz Atlı Prens ve Sindrella'nın konuşan ve hareket eden animasyonik robotları bulunuyor. ENGELLERİ KALDIRDIK MI SİZCE? Engelli dostlarımızın günlük yaşamlarında daha rahat hareket edebilmeleri için her yerde engelli rampaları yapılıyor. Fakat bazı kaldırımların rampaları vatandaşlar tarafından kırılıyor. SAYFA 3 BU MAÇTA BİR ŞEY EKSİK Eskişehir Tepebaşı Belediyesi bünyesinde çalışmasını sürdüren Engelliler Basketbol Takımı nın maçında tribündeki yerimizi aldık. SAYFA 10 ESKİŞEHİR İ ESKİŞEHİR YAPAN 5 GERÇEK SAYFA Renkli Kalemler Gazetesi, Yapı Kredi nin desteği ile, deneyimli gazeteciler Beyza Özel ve Özlem Yüzak koçluğunda TEGV Atatürk Eğitim Parkı Ali Numan Kıraç Etkinlik Merkezi çocukları tarafından hazırlanmıştır.

2 02 GÜNCEL TEGV in Yeni Nesil Kütüphanesi Eskişehir de! Eskişehir Atatürk Eğitim Parkı Ali Numan Kıraç Eğitim Merkezi nde yer alan kütüphanemize yenilikçi ve modern bir tasarım kazandırıldı. Geniş katılımlı bir açılışla kütüphanemize kavuştuk. Bizlere okuma kültürünün kazandırılması için yaptığı yenilikçi uygulamalara bir yenisini ekleyen TEGV, kütüphaneleri sadece okul ödevlerinin yapıldığı yerler olmaktan çıkararak, cazibe merkezi haline getiriyor. İzleme, araştırma ve okuma bölümünden oluşan, güncel kitapların yer aldığı yeni kütüphanemize tüm arkadaşlarımızı ve okumayı seven herkesi bekliyoruz. Kütüphane, 6 Mart Cuma günü Büyükşehir Belediyesi Başkanı aynı zamanda TEGV Kurucu Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu, TEGV Eğitim Dostları, ENKA Okulları Okul Aile Birliği üyeleri, yerel yönetimler, öğretmenler, gönüllüler ve çocukların katıldığı bir açılışla TEGV Eskişehir Atatürk Eğitim Parkı Ali Numan Kıraç Etkinlik Merkezi nde hizmete girdi. Keyifli okumalar DERLEYEN: RENKLİ KALEMLER HABER EKİBİ Küçük Ritimcilerden Engelli Büyüklerine Tam Destek Biz engelleri kaldırdık, gelmemeniz için engel yok! Engellilerin azmi engel tanımaz. sloganıyla Birlik Engelliler Sanat Tiyatrosu Ekibi İki Yüzlü Adam adındaki tiyatro oyunlarını Eskişehir Yunus Emre Kültür Merkezi Sahnesi nde sundu. Oyuncuların bir kısmı profesyonel olmakla birlikte birçoğu zaman içerisinde karşılaştığımız Eskişehirli engelli dostlarımızdı. Birçok yaş grubundan oyuncular profesyonelce oyunlarını sergilediler. Bazen güldük bazen de hüzünlendik. Oyun başlamadan önce engelli büyüklerine destek olarak Çağfen Koleji 2. sınıf öğrencileri ritim grubu, öğretmenleri Halil İbrahim Eker eşliğinde sahne aldı. Yaklaşık 40 kişilik grup, salonu darbuka sesleriyle inletti. Öğrenciler sosyal sorumluluk görevlerini yerine getirmenin mutluluğu içinde gösteri sonrası tiyatroyu izlemek üzere salonda yerlerini aldılar. Elif Naz Demiroğlu Z. Rana Karaçamur Birlik Engelliler Tiyatro Ekibi gittikleri birçok ilde oyunlarını oynuyorlar. Oyunlarında genellikle fiziksel engellerinin zorluğu yanında, engellendikleri konuları da teatral bir dille anlatıyorlar. Tek dileğimiz, seslerini yeterince duyurabilmeleri ve engelleri aşmaları. Yanmış Tarih Yardım Eli Bekliyor İrem Özbek Kuyucak Köyü Camii 1899 yılında yapılmış çok eski ve tarihi bir camidir. Geçen yıl mahalle olan Kuyucak Köyü Camisi bundan dört yıl önce kalorifer bacasından çıkan yangın sonucu tamamen yandı. Yetkililer hemen tamir edileceğine dair söz verdi ama dört yıl geçmesine rağmen bir gelişme olmadı. Mahalle sakinleri bir dönem köydeki hizmet binasının birinci katını cami olarak kullandı. Ancak bu kış birinci katı su bastığı için köyün yaşlıları merdivenle ikinci kata çıkmakta zorlandı. Caminin restorasyonu için birçok yerden yardım istendi. Geçtiğimiz günlerde bununla ilgili ilk adımlar atıldı. Köydeki herkes eski camilerine kavuşmayı dört gözle bekliyor. Yapılan ve yapılacak olan bütün çalışmaların hızlandırılması ümidiyle. Rahmi Emeç Ağabey ile Hoş Sohbet Elif Naz Demiroğlu Hem şair hem gazeteci olan Rahmi Emeç e bu işe nasıl başladığını sorduğumda; Aileniz arkanızdaysa kesinlikle daha güçlü olduğunuzu düşünmekteyim. diyerek eve günde 2 gazete girdiğini, ailesinin bu meslek konusunda sürekli arkasında olduğunu söyledi. Kitap ve dergi okumaya oldukça zaman ayırdığını söyleyen Rahmi Emeç ilk olarak muhabir, daha sonra görsel sanatlar, magazin ve son olarak da yayın yönetmenliği görevini üstlendiğini paylaştı te ilk gazetecilik deneyimini yaşadığını, İstikbal ve birçok gazetede de çalıştığını, 31 yıldır bu görevde olduğunu ve asla sıkılmadığını söyledi. Bu hoş sohbet ve bana ayırdığı zaman için kendisine çok teşekkür ediyorum.

3 03 GÜNCEL BARINAKLAR SAHİPLERİNİ BEKLİYOR Atakan İlgaz Beytullah Bayram İrem Özbek S.Efe Günay Şeyma Boz Y.Kemal Gökkaya Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkı içerisinde yapım aşamasında olduğunu bildiğimiz hayvanat bahçesinde hazırlıkların tamamlandığını gördük. Barınaklar hazır bir şekilde artık sahiplerini bekliyor. Hayvanat bahçesinin hayvanlar için ne derece doğru olduğu konusunda kararsızken aslında onların iyiliği için olduğunu öğrendik ve veteriner abimizle küçük bir konuşma gerçekleştirdik. AĞAÇLARI KONUŞTURUYORLAR! Odunpazarı Belediyesi nin ev sahipliğinde Türkiye de 1.si, dünyada 3.sü düzenlenen Ağaç Günü Etkinlikleri kapsamında 68 ülkeden gelen 300 sanatçı hünerlerini sergiledi. Y. Kemal Gökkaya Ahşaptan yapılan biblolar, heykeller, tablolar o kadar ince işlenmişti ki dokunsanız canlanacakmış gibiydi. Etkinliklere katılan sanatçılardan Şükrü Baysal ile görüştüğümüzde kullanılacak ağacın cins ve dokusunun önemli olduğunu, bu işin sabır gerektirdiğini ve bu işi yapan çok az kişinin olduğunu söyledi. Şükrü Ağabey gibi diğer sanatkârların genç nesilden büyük beklentileri var çünkü bu işi genelde emekliler hobi olarak tercih ediyorlarmış. Ahşap işlemeciliğini sürdürebilmek adına gençlerin bu sanatı istemesinden yanalar. Ayrıca Ağaç Günü Etkinlikleri kapsamında 24 ülkeden, 24 ahşap sanatçısından oluşan Harmony Grubu, "ağaç güzeldir" mesajı vermek için Odunpazarı Kurşunlu Cami Sokak girişine kardeşlik köprüsü yaptı. Sanatçılar, köprünün dünyada sadece Odunpazarı'nda yer aldığını ve yapımının 14 gün sürdüğünü belirtti. Hayvanat bahçesi veterinerlerinden Cihangir Köseler bize, hayvanat bahçesine 15 e yakın türün daha geleceğinden, bunların içinde aslan, maymun, timsah vb. hayvanların olduğundan bahsederek bu hayvanların yurt dışındaki hayvanat bahçelerinden satın alındığını söyledi. Sanatçılar Eskişehir in böyle bir organizasyona ön ayak olmasından çok memnun kaldıklarını, bu organizasyonla farklı ülkelerden gelerek farklı yöntemler kullanan ahşap sanatçılarıyla iletişim kurduklarını ve güzel bir sosyalleşme ortamı bulduklarını ifade ettiler. Gelecek hayvanların yaşam koşullarının ne olacağını ve burada nasıl yaşayacakları konusunda da Cihangir Ağabey bizleri aydınlattı. Hayvanların yaşadığı yerlerin tabi ki farklı olduğunu, kiminin sıcağa kiminin soğuğa alışık olduğunu, bunun için de hayvanat bahçesi içerisinde yaşayacakları barınakların ona göre hazırlandığını anlattı. Örneğin, bir ayının ağaçlık bir yere konulması gerektiğini, bir mirketin de topraklı bir alanda olması gerektiğini bizlerle paylaştı. ENGELLERİ KALDIRDIK MI SİZCE? Şeyma BOZ Hayvanat bahçelerinin genel amacı, nesli tükenen hayvanların gözetim altında tutularak neslinin devamlılığını sağlamaya çalışmak diyebiliriz. Veteriner kontrolünde düzenli olarak üreme takipleri yapılarak, fazla üreme durumunda doğaya salım yapılması söz konusuymuş. Kısacası, hayvanat bahçeleri herkese başka ülkelerde yaşayan hayvanları görme imkânı sağlıyor. Eğitim Parkımıza yakın bir engelli rampasının yeni yapılmış olmasına rağmen kırık olduğunu gördük. Bu rampa, engelli arabalarının kolayca kaldırıma çıkabilmesi için yapıldı, oysa insanlar arabalarını kaldırıma park etmek için kullanıyorlar. Bu yüzden de kaldırımlar, rampalar zarar görerek zamanla parçalanıyor. Engelliler için düşünülerek yapılan rampaları insanların düşüncesizce bu hale getirmesine çok üzüldük. İnsanların bu konuda daha da duyarlı olmalarıyla engelleri biraz olsun kaldırırız diye düşünüyoruz. Bu engelli rampaların bir an önce yenilenmesi, artık insanların daha duyarlı olması ve daha güzel bir dünya ümidiyle diyoruz ki Onlara bir de biz engel olmayalım.

4 04 KÜLTÜR-SANAT İZLENME REKORU KIRAN LÜKÜS HAYAT MÜZİKALİ NDEN ATIFET BİZLERLE Kendisi de bir eğitim gönüllüsü olarak sokak tiyatrolarında yer alan Elif Melda Yılmaz, şimdilerde adından çokça söz ettiren Lüküs Hayat Müzikali nin başrollerinden Atıfet i canlandırıyor. Aldığı başroller bununla da bitmiyor. Kanlı Nigâr oyunundaki Nigâr da Elif Melda Yılmaz ile yeniden canlanıyor. On beş yıldır Eskişehir Şehir Tiyatroları nda rol alan Elif Melda Abla ile keyifli dakikalar geçirdik. Elif Melda Yılmaz tiyatroyla ilk kez 11 yaşında tanışmış. Profesyonel tiyatro hayatına üniversiteyi bitirdikten sonra Bir Şehnaz Oyun la başlamış. 11 yaşında okul müsameresinde bir piyeste rol alması onun hayatında bir dönüm noktası olmuş. Hayatını değiştiren bu anısını bize gözleri dolarak anlattı: Okul müsameresi için Çarpılmışlar adında bir romandan uyarlanan bir piyeste, evin akli dengesi bozuk genç kız rolü bana verildi. Benim için özel durumu olan bir rolün verilmesi sorun değildi. İşin tuhafı bu kız hiç ama hiç konuşmuyordu. Rolüm için ezberleyeceğim hiçbir şey yoktu. Bu durum beni çok üzmüştü. Ben neden hiç konuşmuyorum diye kıyameti kopardım. Provalar boyunca öğretmenimle tartıştım; sorun çıkardım. En sonunda öğretmenim dayanamayıp oyunu bıraktı. Tabi bu durumdan çok utandım. Ve kendisinden defalarca özür diledim, işi tatlıya bağladık. dedi. Sözlerine şöyle devam etti: Gösteri günü piyesimizi tamamladık ve perde arkasına geçtik. Tiyatro bitiminde tüm oyuncular sırayla sahneye davet edilir ve selam verir. Selam verme sırası bana geldiğinde, Kerime rolünde Elif Melda Yılmaz dendiğinde salonda bir alkış koptu. İzleyicilerden gelen coşkuyu duyunca çok şaşırdım. Perdeden başımı uzattım. Herkes ayakta alkışlıyordu. Bu durum beni çok etkilemişti. Sahneye ağlayarak çıktım ve selam verdim. İşte o gün alkışların müptelası oldum. Tiyatrocu olma kararımı da o gün vermiştim. O anki duygularım anlatılamazdı. Bu sayede ön yargılı olmamam gerektiğini anlamış oldum. Tiyatro konusunda ailem ilk önceleri beni pek desteklemedi. Özellikle annem tiyatronun ülkemizde profesyonelce yapılmadığını, oyuncuların hak ettiği karşılığı alamadığını düşünüyordu ve bana karşı çıkıyordu. Babam ise benim tiyatroyu çok istediğimi anladı ve destekledi. İşin özünde hayallerime sahip çıktım. Hayatta hedefler belirlemeli ve peşinden koşmalısınız. Hedefinizin sizin için doğru olduğuna inanıyorsanız tatlı dil ve başarınızla çevrenizdekileri de ikna etmelisiniz. diye tavsiyelerde bulundu. Sohbetimizi o güzel sesinden bir orman şarkısıyla sonlandırdı. Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda DERLEYEN: RENKLİ KALEMLER HABER EKİBİ

5 05 MARİFETLİ ELLER HERKES BU BEBEKLERİ KONUŞUYOR Çocukları için bebek yapmaya başladı, dünya çapında sanatçı oldu. Çocuklarının zararlı oyuncaklarla oynamasını istemeyen bir annenin girişimi dünya çapında bir başarıya dönüştü. Bebeklerinizin doğuş öyküsünü anlatabilir misiniz? A.Ö: Benim 10 yaşında ikiz çocuklarım var. Eşimle beraber onlara el yapımı sağlıklı oyun araçları yapmaya karar verdik. Oyuncakları yaparken en sağlıklı malzemenin kumaş olduğuna karar vererek bez bebekler yaptık. Yaptığımız bebekler yakın çevremiz tarafından beğenilince onlara da hediye ettik. Kısa sürede bebeklerimiz tanındı ve sergi açma talepleri geldi. İlk sergimi 7 ay önce Çamurdan Sanat Galerisi nde açtım. Sergim medyada geniş yer buldu. Sanat çevresinin ilgisini çekti. Bu sergiyle dünyada yaygın olan Doll Art, yani bebek sanatına yöneldim. Sosyal medyada Arzu nun Bebekleri adlı bir sayfa açtım. Şu anda bebeklerimize Türkiye nin her yerinden ve yurtdışından talep geliyor. Bebeklerinizin karakter ve öykülerine nasıl karar veriyorsunuz? A.Ö: Bebeklerim hayatın içinden gözlemlediğim gerçek kişi ve olayların yanı sıra kendi tasarladığım kişiliklerden de oluşuyor. En çok da kadınların hayatları ve sorunlarını ele alıyorum. Her kesimden kadınların bebekleri ile onların sorunlarını anlatmaya çalışıyorum. Son sergimde çocuk gelinler konusunu ele alan eserim çok ilgi görmüştü. Benim bebeklerim toplumsal sorunlara karşı duyarsız değiller, her birinin söylemek istediği bir şeyler var. Bizi farklı kılan özelliğimiz de bu. Süs bebeği yapmadığım için görenlere daha bir sıcak geliyor, herkes kendinden bir şeyler buluyor. Her bebeğin bir öyküsü ve adı var. Ben aslında bebeklerimle insan öyküleri anlatıyorum. Son sergimde de 150 bebekle 150 kadının öyküsünü anlatmıştım.ayrıca kişilerin kendi bebeklerini, tanınmış kişilerin bebeklerini de yapıyorum. Çocukların çizimlerinden bebek yapıyorum. Piyasada satılan oyuncakların çoğunun kimyasal madde içerdiğini ve çocukları kötü yönde etkilediğini düşünen Arzu Özer, çocuklarına kendisi oyuncak yapmaya başladı. Yaptığı bebekler kısa sürede büyük ilgi görünce sergi açmaya karar verdi. İlk sergisinin ardından gelen taleplere cevap vermek için geliştirdiği bebek yapımı ona Türkiye nin tek Doll Art (Bebek Sanatı) sanatçısı unvanını kazandırdı. Arzu nun Bebekleri olarak tanınan bu bebeklerin artık Türkiye nin her yerinden ve yurt dışından hayranları var. Bebeklerin doğuş öyküsü ve 7 ay gibi kısa sürede ulaşılan başarı bizim çok ilgimizi çekti. Bebeklerin yaratıcısı Arzu Özer ile Renkli Kalemler gazetemiz için görüşmek istediğimizde bizi kırmadı, TEGV Eskişehir Etkinlik Merkezimize bebeklerini de alıp geldi. Bu konuda bir eğitim aldınız mı? A.Ö: Hayır, bu konu ile ilgili hiç eğitim almadım. Benim alanım inşaat sektörüydü. 17 yıl bu alanda çalıştım. Bebek yapmaya başladığım zaman dikiş makinesini kullanmayı bile bilmiyordum. Kendi çabalarımla işimi geliştirdim. Dünyadaki örnekleri inceleyerek, sürekli araştırarak bu noktaya geldim. Bebeklerinizi çok kişi tanıyor. Bu kadar kısa sürede bunu nasıl gerçekleştirdiniz? A.Ö: Eşimin gazeteci olmasının bebeklerimin tanınmasında büyük katkısı oldu. Yazılı, görsel ve internet medyasında bebeklerimizle ilgili haberler yayınlandı. Sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyoruz. Bana göre tanıtımı yapılamayan hiçbir faaliyet başarıya ulaşamaz. Sizin gazetenizin de tanınmamıza önemli bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Proje sahiplerine ve emeği geçenlere teşekkür ederim. Bu sanatı öğrenmek isteyenler için eğitim vermeyi düşünüyor musunuz? A.Ö: Bu işi öğretmem için çok yoğun talepler geliyor. Başlangıçta eğitim vermeyi düşünmüyordum ama istekler artınca küçük çaplı kişiye özel eğitimler vermeye karar verdim. Ayrıca Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Doll Art: Her türlü malzemeden bebek formlu sanat eserleri üretilen, dünyada yaygın bir sanat dalıdır. Bebek sanatı el işi bebek yapımından farklı olarak heykel, resim gibi diğer sanat dallarından da yararlanılarak yapılır. Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, belediye bünyesinde bir kurs düzenleme teklifinde bulundu. Sanırım yakında böyle bir kurs açılacak. Bu alandaki hedeflerinizin büyük olduğunu görüyoruz. Ulaşmak istediğiniz nokta nedir? A.Ö: Doll Art sanatında dünyanın sayılı sanatçıları arasına girmek gibi yüksek bir hedefim var. Bu hedefe ulaşmak için günde 18 saat çalışıyorum. 7 ay gibi kısa bir sürede iki kişisel sergi açtım, üçüncüsüne hazırlanıyorum, çok sayıda karma sergiye katıldım. Üniversitelerde workshoplara katılıyorum. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bebeklerimin koleksiyonunu yapanların sayısı artıyor. Eserlerim müzelere alınmaya başladı. İyi gidiyoruz sanırım, hedefime ulaşacağım. Bebeklerinizle ilgili başka projeleriniz var mı? A.Ö: Bebeklerimin animasyonunu yapmayı planlıyorum. Ayrıca Nasrettin Hoca fıkralarını üç boyutlu hale getirmeyi düşünüyorum. Size ve bebeklerinize nasıl ulaşabiliriz? A.Ö: Bize sosyal medya aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Facebook, Instagram gibi sosyal medya araçlarında Arzu nun Bebekleri adlı sayfalarımız var. Bu kanallarla iletişim kurabiliriz. Ayrıca sergilerime gelirseniz orada da tanışabiliriz. DERLEYEN: RENKLİ KALEMLER HABER EKİBİ

6 05 06 BİZİM BURALAR ŞI Eskişehir i Eskişehir Yapan 5 Gerçek TA E Beyaz Altın Unutuluyor ÜL L Elif Naz Demiroğlu M.Cemal Narman Serhat Emrecik Z. Rana Karaçamur Zülal Arslan Lületaşı; işlenmesi kolay, beyaz ve gözenekli bir mineraldir. Zarif ve narin yapısıyla tamamen özgün bir malzeme olan lületaşından sadece tütün araçları değil, kullanım ve estetik değeri yüksek yepyeni eserler de üretilmektedir. Eskişehir de yıllardır süregelen lületaşı işçiliğinin günümüzde hem yeterli taş çıkarılamaması hem de bu taşı işleyecek usta yetişmemesi yüzünden yok olmak üzere olduğuna işaret ediliyor. Eskişehirli ustalar; lületaşı işçiliğinin meslek olarak görülmediğini ve usta sayısının bir elin parmakları kadar kaldığını söylüyorlar. Biz de Renkli Kalemler ekibi olarak bu konuyu bir ustadan dinleyelim, Lületaşı atölyesini ziyaret edelim istedik. Buralı mısınız? Sizi biraz tanıyalım. A.Y: Abdülvahap Yunar. Eskişehir doğumluyum. Merkeze 45 km. uzaklıkta lületaşının çıktığı Kozbak köyündenim. Bu meslek baba mesleğimiz. Atadan babadan gelen bir mesleği yapıyoruz. Dedemiz, babamız ve son nesil olarak benim. Kaç yıldır bu mesleği yapıyorsunuz? A.Y: Ben kendimi bildim bileli bu mesleği yapıyorum. İlkokul mezunuyum. Köyde babanız ne iş yapıyorsa sizin de onu yaparsınız. Babanız çiftçiyse çiftçi, taş ustasıysa taş ustası. Kendimi İ A UÇ ES KS bildim bileli bu meslekteyim ve 40 yaşındayım. 25 senedir yapıyorumdur bu mesleği. Bu mesleği seçmeden önce başka bir mesleği düşünmüş müydünüz? A.Y: Okumak istemedim, sanatçı olmak istedim. Ama keşke okuyup da bu sanatı yapsaydım, şimdi daha farklı objeler yapabilirdim. Göz algısı, görüş çok önemli. İlk köyde başladık bu mesleğe daha sonra Atlıhan El Sanatları Çarşısı açılınca buraya geldik, buranın bir parçası olduk. Ve bu işi ömür boyu yapmak istiyorum. Lületaşı hakkında bilgi verebilir misiniz? A.Y: Lületaşının çıktığı yer Kütahya sınırından başlayıp Ankara sınırına kadar yarım ay şeklindedir. Yaklaşık yerin 30 metre altında başlar, 170 metreye kadar derinlikte bulunur. Islak, ezine peyniri gibi sert olup sadece bıçakla işlenir, elle yontulur. En büyük özelliği yumuşak olması ve nikotini yüzde 20 emerek filtre görevi görmesidir. Lületaşından neler yapıyorsunuz? A.Y: Lületaşından her şey yapabiliyoruz. Hayal dünyanıza göre her şeyi yapabilirsiniz; küçük bir tespihten tutun büyük bir hayvan figürüne kadar. Bu mesleğin kaybolmaması için destek alıyor musunuz, projelere dahil oluyor musunuz? A.Y: Biz usta olarak öğrenci yetiştirmeye, bu mesleği öğretmeye çalışırız. Belediyeler, sponsor olacak firmalar bize destek sağlarlar. Biz de bu şekilde fuarlara katılarak mesleğimizi yaşatmaya çalışırız. Lületaşı kursu var mı? A.Y: Var tabi ki. Belediyelerin ve birkaç kurumun açtığı kurslar var. Kursiyerler meslek olarak değil daha çok hobi olarak katılıyorlar. Meslek olarak yapılması şöyle zor: hammaddemiz çok pahalı. Yumruk kadar bir taşımızın fiyatı 70 TL. Bu mesleği yapan kaç kişisiniz? A.Y: 30 kişi ya var ya yokuz. Meslek olarak devam eden kişiyiz. Diğerleri keyfi çalışır. En küçüğü bizleriz. En son yetişen arkadaşımız 35 yaşında. 35 ten sonra bu mesleği gençlere bırakamıyoruz. Gençlerde azim yok. İlk lületaşı eseriniz? A.Y: Eserimi hatırlamıyorum ama elimi kestiğimi hatırlıyorum. Eskişehir Misafirlerinin Uçakla İmtihanı Z. Rana Karaçamur Eskişehir de bulunan Hava Kuvvetleri ne ait uçakların sesleri fazlaca hissedilen bir durumdur. Şehir merkezinde gezerken kimlerin Eskişehirli olup kimlerin olmadığını anlamak aslında çok kolaydır. Uçak geçerken gökyüzüne bakan, kulaklarını tıkayan birini görüyorsanız bilin ki o kişi Eskişehirli değildir. Çünkü Eskişehir halkı uçak sesine alışkındır. Günlük hayatın vazgeçilmezi diyebiliriz. Telefon görüşmelerinde, sohbetlerde, konuşmakta olan Eskişehirliler, uçak geçerken konuşmayı keser, cümlenin yarısı bile olsa durup bekler ve uçak geçtikten sonra kaldığı yerden devam eder. Yabancısı ise sesinin duyulacağını düşünerek sesini yükselterek konuşmaya devam eder. Ama konuşması duyulmaz. Biz Eskişehirlilere de konuşmalarını kesmek için gökyüzünü göstermek düşer. Güzel şehrimizin güzel insanları her şeye rağmen şehrini çok sever; varsın bölünsün konuşmalar, varsın patlasın kulaklar. Bir gün yolunuz düşecek olursa şayet sese kulak vermenizi ve sadece gökyüzünü izlemenizi tavsiye ederiz.

7 İLK TÜRK YAPIMI OTOMOBİL Devrim Hâlâ Saat Gibi Çalışıyor BİZİM BURALAR YAZILIKAYA Midas ın Kulakları Eşek Kulağı... Devrim otomobilini şu an sergilendiği Tülomsaş Müzesi nde yakından inceledik. Şimdiki otomobillere göre oldukça farklı. Sanki yaşayan bir tarih. Yarım asır önce yapılmış olmasına rağmen hala sapasağlam ve çalışır durumda. Türkler otomobil üretemez. diyenlere inat kısa sürede yapımı tamamlanan Devrim otomobili yalnızca 4 adet üretilmiş. Aslında 50 yıl önce yapılan bu otomobil üretime geçseydi, şimdi belki de otomobil sektörünün devlerinden biri olurduk. Ferrari, Jaguar, Porsche, Mercedes, Lamborghini gibi otomobiller neden Türkiye de de üretilmesin? Bu otomobilin üretimine neden devam edilmediğini araştırdık. Yüksek Mühendis Salih Kaya Sağın ın bu konudaki yazısını özetleyerek veriyoruz: Türkiye nin kendi otomobilini üretebileceği konusunda ilk fikir Cemal Gürsel e aitmiş. Ordunun binek otomobil ihtiyacını karşılamak amacı da güden, ilk yerli ve seri üretim hedefiyle başlanan otomobil projesi; dönemin rakamlarıyla TL ödenekle, 4,5 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlanmış. Devrim otomobili dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel i Cumhuriyet bayramına götürerek hem tanıtımını hem ilk vazifesini gerçekleştirecekken, benzinin bitmesi nedeniyle sadece 200 metre gidebilmiş. Cemal Gürsel tarafından Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk. mizahi tabirine de konu olmuş. Otomobilin yolda kalmasının sebebi ise trende oluşabilecek bir tehlikede zarar görmemeleri düşüncesiyle Eskişehir den Ankara ya taşınan devrim otomobillerine benzin konulmamasıymış. O zaman Türkiye de trenler kömürle çalıştığından lokomotiften sıçrayacak kıvılcımlar benzinin alev almasına neden olacağından benzin az konulmuş. Otomobillerin ihtiyacı olan benzinin de Ankara da konvoy yolunun üzerinde bulunan bir benzin istasyonundan alınmasına karar verilmiş. Ancak Cumhurbaşkanı nın Meclis önünde beklediği haberi alınınca yakıt ikmaline fırsat olmadan hemen meclise gidilmiş. Serhat Emrecik Zeynep Rana Karaçamur Eskişehir e 80 km. uzaklıkta bulunan Yazılıkaya, binlerce yıl önce kayalık bir platform üzerine kurulmuştur m. yükseklikte, dikdörtgen şeklindeki Frigya yaylası üzerinde bulunmaktadır. Yazılıkaya Anıtı antik Frigya Vadisi sınırlarında olup, bölgedeki anıtların en görkemlisidir. Roma devrindeki yazarlar, bu bölgenin havasının sağlıklı ve toprağının bereketli olduğundan söz etmişlerdir. Bardakçı Suyu da bu bölgeden geçmektedir. Midas Anıtı, Frigya sanatının tipik bir örneğidir. Bu anıt, bir mezar anıtı olmayıp Frigya'da pek çok kaya anıtı örneğinde görüldüğü gibi, bir Kybele (Ana Tanrıça) heykeli koymak üzere yapılmıştır. Anıtın üzerinde Frig yazıları olduğundan "Yazılıkaya", yazılarda ise "Midas" adı geçtiğinden "Midas Amiti" denmiştir. Kült anıttır. Midas Anıtı'nın M. Ö. 550 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Kaya üzerinde, bir tapınağın cephesi biçiminde işlenmiştir. Cephesi doğuya bakmaktadır. Anıtın en ilginç yönü, üzerinde henüz çözülememiş olan ve ilk kez 1839 yılında Ch.Texiker tarafından yayınlanan, üç yazıtın bulunmasıdır. Bu konvoyda biri bej, biri siyah renkli iki Devrim otomobili bulunuyormuş. Cumhurbaşkanı siyah renkli arabayı daha çok beğenmiş ona binmiş ama asıl diğer arabanın deposu dolu olduğu için, araba 200 metre sonra durmuş. Cumhurbaşkanı gezisini benzini olan bej arabayla sürdürüp Anıtkabir e ve tören alanına gitmiş. Bu olaydan sonra basın, bu olayı yanlış manşetlerle yalan haberlerle açıklamış. Manşetlerde Devletin parasını boş yere gömdünüz, Araç 200 metre gitti durdu, Bu muydu araba? gibi birçok karalayıcı haber yapılmış. Pek çok otomobil firmasından önce başlanan bir girişim de böylece durdurulmuş. Şimdi bulunduğu yerde geçmişten geleceğe Türk mühendislerin azmi ve başarı göstergesi olarak korunuyor ve pek çok ziyaretçi topluyor. Atakan İlgaz M. Cemal Narman İŞTE SİZE ANTİK KENTTEN BİR EFSANE Kral Midas Gordion kentinde yaşamış efsanevi Frigya kralıdır. Krallığa adım atışı, yaşamı ve ölümü ile birlikte onun efsaneleri tarihe damgasını vurmuştur. Yunan Tanrısı Apollon ve Kır Tanrısı Pan arasında yapılacak olan bir müzik yarışması için Kral Midas yargıç olarak istenmiş ve uygun görülmüş. Midas oyunu Pan için, diğer yargıç ise oyunu Apollon için kullanmış. Apollon Midas a sinirlenip Güzel müzikten anlamayan bir insana ancak eşek kulakları yakışır. diyerek Midas ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüş. Günümüze kadar gelen Midas ın kulakları eşek kulağı efsanesi de buna dayanır. Yazar: Ali ERSOY

8 Beytullah Bayram Serhat Emrecik Çİ BÖREK Eskişehir in Enfes Lezzeti Hamuru için malzemeler; 1 kg un 1 tatlı kaşığı tuz Su Harcı için malzemeler; Yarım kg kıyma 2 adet soğan 1 çay kaşığı tuz 1 çay kaşığından biraz az karabiber ½ su bardağı su Yapılışı; Bir kapta un, tuz, su ilave edilerek kulak memesi yumuşaklığı kıvamına gelinceye kadar karıştırılarak hamuru hazırlanır. Diğer kapta soğanlar rendelenerek, üzerine kıyma, tuz, karabiber ve su karıştırılarak harç hazırlanır. MET HELVASINI BİLİYOR MUSUNUZ? Serhat Emrecik Şeyma Boz Eskişehir'in ünlü met helvası adını, met (çubuk) ve aşık kemiği ile birlikte oynanan bir sokak oyunundan almıştır. Met helvası, met oyununda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helvayı çekerek yapmasından oluşan geleneksel oyun ödülüymüş. Oyun sonrasında çekilen ceza gibi görünse de yaparken de bir o kadar eğlendikleri anlaşılıyor. Met helvası tat itibarı ile pişmaniyeyi andırmasına rağmen şekil itibarı ile çubuğa benziyor. Un, yağ, şeker, limon ve su kullanılarak lif haline getirilmiş, 2-3 cm çapında ve 6 cm uzunluğunda yuvarlak olarak hazırlanan, yatay kesilmiş bir şekerleme cinsidir. Vanilya ve kakaolu olmak üzere iki çeşidi vardır. Çelik-Çomak (Met) Oyunu: Genellikle Anadolu'- nun birçok yöresinde çocuklar arasında oynanan sokak oyunudur. İki kişi arasında oynanabileceği gibi takım halinde de oynanır. Bu oyun için iki tane değnek gerekir. Bunlardan birisi cm uzunluğundadır buna çomak adı verilir. Diğer değnek cm uzunluğundadır buna da çelik adı verilir. Düzgün bir yere çizgi şeklinde küçük bir çukur açılır. Çukurdan 20 adım geride bir çizgi çizilir. Oyunda ebe yoktur. Oyuna ilk önce hangi grubun başlayacağını belirlemek için seçim yapılır. Seçimi kazanan grup oyuna başlamak için hazırdır. Karşı gruptan bir kişi elindeki uzun sopayı önceden açılan çukurun üzerine yatay olarak koyar. Oyuna ilk başlayan kişi önceden çizilen çizgiden elindeki küçük sopayı çukur üzerindeki sopaya atar. Vurur ise oyuna başlar. Elindeki büyük sopa ile küçük sopayı havaya kaldırır ve vurur. Küçük sopanın düştüğü yere kadar oyunu kaybeden gurubun oyuncuları sekerek gider. Oyun bu şekilde devam eder. Büyüklerimizin anılarını dinlediğimiz soğuk kış gecelerinde helvası gibi oyunu da doyumsuz lezzetler arasında. Her ne kadar geleneksel oyunlar unutulsa da helvasını yerken anılar eşliğinde buruk eğlenceleri anmadan da geçilmiyor. 05 BİZİM BURALAR 08 Meydana gelen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak, yaklaşık 20 cm çapında daireler oluşturulacak şekilde hamurlar açılır. Hazırlanan harç, daire şeklinde açılmış olan hamurun içine yarısını kaplayacak şekilde ince bir tabaka halinde sürülür. Hamurun diğer kısmı harç sürülen tarafın üstüne kapatılarak, harcın dışarıya akmaması için yarım ay şekline gelen çiğ böreğin kenarları bir tabakla ya da kapatma tırtılı ile kesilir. Hazırlanan çi börekler daha önce bir tencerede kızdırılmış yaklaşık 2 lt yağa atılarak her iki tarafı da hafif pembeleşecek şekilde kızartılır. Hazırlanması bir o kadar zor olsa da tadına diyecek yoktur. Şimdiden afiyet olsun Serhat Emrecik Zeynep Rana Karaçamur HEM AĞZIMIZ TATLANSIN HEM DE İÇİMİZ KIPIRDASIN Halkalı şeker i bilmeyen yoktur herhalde. Şimdi bile içimiz kıpırdamaya başladı değil mi? Pek çok sanatçı seslendirmiş bu türküyü. Sözleri; Halkalı şeker şamfıstık (aman) Arpalar kara kılçık Eğer beni seversen (aman) Al çeyizi yola çık Halkalı şeker Hasiretlik çeker Çok sallanma sevdiğim Cahilim aklım gider Ben bu yerde haneyim (aman) Yel vurur pervaneyim Gidin söylen o yare (aman) Derdinden divaneyim Halkalı şeker Hasiretlik çeker Çok sallanma sevdiğim Cahilim aklım gider Galabak dereleri (aman) Yayılır develeri Galkıdavermiş oynarlar (aman) Şu Gırka efeleri... diye devam eder. SAĞLIK İÇİN ÖNERİLER Sağlık herkes için çok önemlidir. Bu yüzden yediğimiz ve içtiğimiz şeylere çok dikkat etmeliyiz. Çok fazla abur-cubur yememeliyiz ve sağlığımızı bozacak içecekler içmemeliyiz. Daha çok annemizin yaptığı sağlıklı ve doğal besinleri yemeliyiz. Hazır limonata ve meyve suları yerine evde yapılmış olanları tercih etmeliyiz. İşte size evde yapımı kolay bir limonata tarifi: Türküyü hatırlatmışken Eskişehir in unutulmuş bir tadından da bahsetmek gerekir. Halkalı Şeker, sıcak hamur halinde iken duvardaki kancaya elle atılıp, yoğrularak beyazlatılması ve ardından renkli şeritlerle süslenip fitil halinde çekilmesi ile yapılan bir şekerleme türüdür. Adından da anlaşıldığı gibi halka şekli verilmiştir. Bu güzel tadı şimdilerde bulmak pek mümkün değil. MALZEMELER: 1 adet limon, 1 adet portakal, 1,5 su bardağı şeker, yarım tatlı kaşığı limon tuzu, 3 litre su YAPILIŞI: Limon ve portakal buzlukta dondurulur. Sonra çıkarılıp hafif yumuşayınca doğranır ve rondodan geçirilir. 3 litre suya 1,5 su bardağı şeker konur. Yarım tatlı kaşığı limon tuzu eklenir. İyice karıştırılır. Daha sonra rondodan geçirilen limon ve portakal eklenir. Buzdolabına koyulup biraz dinlendirilir. Sonra süzülür ve içmeye hazır hale gelir. Afiyet olsun...

9 09 ÇEVRE BİZİM SORUNLARI BURALAR BOZKIRIN ORTASINDA BLUE HOLE E DALIŞ Eskişehir'in Çifteler İlçesi'ndeki Sakarya Nehri'nin doğduğu yer olan Sakaryabaşı mevkiinin altında, bazı denizlerin ortasında görülen 'Mavi Delik' (Blue Hole) bulundu. Şeyma Boz Eskişehir Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi kurucusu Erkan Balk ile dalış eğitmeni Varol Altunan, Sakaryabaşı mevkiinde çektikleri sualtı fotoğraflarını ve video görüntülerini paylaştı. Nehrin doğduğu yere 150 metre mesafede sualtında saklı bir cennetle karşılaştıklarını belirten Balk, "Karaburgu bölgesi yarım metre civarından birden 8 metre derinliğe kadar düşen bir yer. Yaz-kış sıcaklığını derecede koruyan su kaynağına sahip. Tıpkı dünya sularında 'Blue Hole' yani 'Mavi Delik' olarak adlandırılan şeyle bir benzerlik gösteriyor" dedi. Eskişehir'in Çifteler İlçesi'ndeki Sakaryabaşı Mevkii'nden doğan Sakarya Nehri'nin kaynaklarında sualtı turizmi başladı. Doğduktan sonra 824 kilometre kuzeye ilerleyerek Karadeniz'e dökülen Sakarya Nehri'nin Çifteler'deki yeraltı kaynakları, dalgıçların ve doğa tutkunlarının yeni gözdesi oldu. Berrak suyu, yeşilin pek çok tonunu barındıran bitki çeşitliliği ile göz kamaştıran güzellikteki Sakaryabaşı, artık bozkırın ortasında sualtına inmenin keyfini yaşatıyor. Yüzyıllardır Eskişehir ve Çifteler de yaşayan vatandaşların dilden dile anlattığı hikayelerle anılan Sakaryabaşı, üç meraklı dalgıç tarafından keşfedildi. Sakarya Nehri ni oluşturan yeraltı kaynaklarının çevresinde yaşayan köylülerin 70 metre derinlik var, İçine giren çıkamıyor, girdap oluşuyor ve insanı yutuyor, Dev yayın balıkları var, insanı yutuyor gibi sözlerinin doğruluğunu merak eden Erkan Balk, Varol Altunan ve Fuat Dönmez sualtı ekipmanlarını alarak keşfe başladı. Maceracı dalgıçlara, bölgede büyüyen Şuayip Çapar rehberlik yaparken çocukluğundan beri dinlediği hikayeleri de onlara anlattı. Derinlere dalan dalgıçlar köylülerin bahsettiği gibi gizli geçitler ve derin mağaralar bulamadı ama büyüleyici bir yeraltı su kaynağını görüntüledi. Görüntülenen yeraltı pınarları da artık Eskişehir in en önemli turizm değerleri arasına girdi. Kaynak: Milliyet.com Zülal Arslan ESKİŞEHİR DE SAKLI ŞELALE CENNETİ KEŞFEDİLDİ! İstanbul dan gelen bir grup doğa sporcusu Alpu Karacaören mevkisindeki 5 kilometrelik şelalelerle dolu kanyonda heyecanlı bir yolculuk gerçekleştirdi. Sporcular, yöre halkının bile bilmediği bu kanyonu rastlantı eseri bulduklarını söylediler. İstanbul Canyoning Team üyeleri, geçtiğimiz aylarda Alpu ilçesi Karacaören Köyü girişinden başlayan yaklaşık 5 kilometre uzunluğundaki kanyonda büyük bir macera yaşadı. Alpu ilçesinde bulunan, aralarında 40 metreyi aşan 28 şelalenin yer aldığı saklı kanyonu gezen sporcular, bu bölgenin korunup turizme kazandırılması gerektiğini söyledi. Sporcular; bu bölgenin korunup turizme kazandırılması gerektiğini belirttiler. Bölgeyi haritalardan tespit edip daha sonra bölgede keşif yaptıklarını anlatan takım üyeleri Buraların çoğundan o bölgede yaşayan insanların haberi bile yoktur. Muhtar bilmez, ihtiyarlar bilmez. O bölgede sıkça gezen çobanlar bile kanyonun tamamını göremez ve bilemez. Çünkü buralara girmek zordur. Alpu daki kanyon da böyle. Buralarda çeşitli efsaneler dolaşır durur. diye konuştu. Bu bölgelerin korunması için öncelikli olarak bilinip tanınması gerektiğini belirten sporcular Kanyonlar için en tehlikeli gelişme buraların veya yakın bölgenin imara açılması, taş ocakları ve sanayi kuruluşlarıdır. Bu bölgeler eğer tanınırsa çoğu zaman bu tip çalışmaların yapılmasına izin verilmemesi gerekir. Kanyonların tanınması ülke turizmi açısından da son derece önlemlidir. bilgisini verdiler. KAYNAK: İHA

10 SELAM BEN NAMIK! BİZİM BURALAR Serhat Emrecik Şeyma Boz Namık, İsmet İnönü Caddesinde yaşayan, esnaf ve caddeden yolu geçen herkesin gözbebeği olmayı başarmış bir sokak köpeğidir. Sokak köpeği deyip geçmeyelim. Namık ın sevenleri, takipçileri çok fazla. Kendi adına açılmış takipçisi olan bir Facebook sayfası (facebook.com/namik) bile var. Profilinde kendisinin ve arkadaşlarının sağlık durumu, sıkıntıları, ihtiyaçları ve hatta yaptığı yaramazlıklar paylaşılıyor. Leyloş, Beyaz, Karamel, Fıstık, Dingo, Kemik, Minti, Limon, Korsan, Zeytin, OO7, Badem ve Yastık, Namık ın arkadaşlarından sadece birkaçı. Namık tahminen yaşlarında. Yaklaşık 10 yıldır da İsmet İnönü Caddesi nin sakinlerinden. Bugünlerde tek sıkıntısı yaşlılık ve sağ arka ayak bağlarındaki sorun. Cadde halkı Namık ı ve arkadaşlarını çok seviyor, koruyor ve kolluyor. Fakat bazen yanlış ve dengesiz beslenmesine sebep oluyor. Köpek dostlarımızın da sağlığını tehdit eden birçok besin var. Bilmeden de olsa bu besinler onların sağlığını bozabilir ve hatta ölümüne bile sebep olabilir. Biz de sevimli dostlarımıza zarar veren yiyecekleri araştırdık. İşte köpek dostlarımızın düşmanları: Sofra artıkları, sucuk, salam, sosis, pastırma, kedi maması, mantar, patates, domates, süt ve süt ürünleri, ceviz, sığırkoyun-tavuk kemikleri ve balık kılçıkları, alkollü içecekler, elma, kayısı, kiraz, şeftali erik, yaş/ kuru üzüm, soğan, sarımsak, çiğ balık, çiğ yumurta, çikolata. Bu zararlı gıdalara dikkat edip dostlarımıza vermeyelim. Eğer bir gün bu caddeye yolunuz düşerse Namık ı da ziyaret etmeyi, birkaç fotoğraf çekmeyi, çektiğiniz fotoğrafları da Namık ın profilinde paylaşmayı unutmayınız. 10 ELEKTRİKSİZ BİR GÜN Geçtiğimiz günlerde Türkiye genelinde elektrikler İrem Özbek kesildi. Elektriğin tam olarak on saat gittiği biliniyor. Türkiye deki elektrik kesintisi herkesi hem üzdü hem de kızdırdı. Televizyon yok, elektrikli aletler yok, bilgisayar yok ve tabii ki şarj aletlerine bağlı yaşayan cep telefonları yok. Aslında elektrik kesilmesiyle insanlar az da olsa birbirlerinin farkına varıp belki de sohbet etmenin, birbirinin gözlerinin içine bakarak konuşmanın birazcık olsun tadını çıkardı. Bunun nasıl güzel bir duygu olduğunu sezdi. Hoş, elektrik gece geldiğinde insanlar yine bilgisayarlarına koşup, telefonlarına sarıldılar. İnsanlar eskiden elektriğin olmadığı zamanlarda neler yapıyormuş? Büyüklerimiz aydınlatma için gaz lambası kullanırlarmış. Şimdiki gibi öyle tek düğmeyle aydınlanmıyormuş odalar. Ama yine de o zamanın insanları daha mutluymuş Ne televizyon varmış ne de sanal arkadaşlar. Sohbet varmış, paylaşım varmış, mutluluk varmış Şimdiki hale bakacak olursak, on saat elektrik kesintisi hayatı ne kadar da zor duruma sokmuş meğer Serhat Emrecik ÇOCUK ve MÜZİK Çocuk Senfoni Orkestrası; Türkiye de ilk İstanbul da kurulan Barış İçin Müzik Vakfı ile yola çıkılan ve zaman içerisinde El Sistema ile birlikte büyüme hedefleri olan bir proje. Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası, mahallelerdeki çeteleşmeyi, çocukların yanlış özentilere kapılmasını, küçük yaşta bağımlılıkla tanışmasını engellemenin bir aracı olarak kuruldu. Çocukları müzikle tanıştırmak, geleceğe daha güvenle bakmalarını sağlamak ve uyuşturucuya karşı mücadele etmek başlıca hedefleri arasında. Tepebaşı Belediyesi 29 Ekim Gençlik Merkezi ne yaptığımız ziyarette Orkestra eğitmenlerinden Kaan Kıran bize orkestra hakkında bilgiler verdi. Kıran; Çocuk Senfoni Orkestrası yaklaşık beş ay önce kuruldu. Yaşları 7-17 arasında değişen 130 çocuğumuz var. Çoğu daha önce bir müzik aletiyle tanışmamış çocuklar. Burada onları enstrümanla tanıştırdık ve müzik eğitimlerine başladık. İlerleyen günlerde yapımı devam eden bize ait bir merkezimiz olacak. Orkestra ilk aşamada yaylı sazlarla başladı. Yakın zamanda üflemelilere geçeceğiz. Bilindiği gibi, müzik aletleri oldukça pahalı. Bu konuda sıkıntılar yaşıyoruz. Buraya gelen çocukların kendilerine ait enstrümanı yok. Tüm enstrümanlar belediyemiz tarafından karşılanıyor. Hatta halktan da destek amaçlı bağışlar geliyor. Eskişehir halkı Çocuk Senfoni Orkestrası nı o kadar benimsedi ki evinde kullanmadığı müzik aletlerini bize getirenler bile var. Sizin aracılığınız ile bize destek veren herkese sonsuz teşekkürler. dedi ve ilk konserlerini 18 Mayıs ta vereceklerini müjdeledi. BİZ BURADAYIZ, DİĞERLERİ NEREDE? Beytullah Bayram Emirhan Üstündağ Y. Kemal Gökkaya Tepebaşı Belediyesi bünyesinde çalışmasını sürdüren Engelliler Basketbol Takımı nın maçında tribündeki yerimizi aldık. Maçın başlamasına dakikalar kalmasına rağmen tribünde bizden başka taraftar yoktu. Bir yanlışlık olduğunu düşünerek görevlilere maç saatini tekrar sorduk. Bu sayede acı gerçekle karşı karşıya geldik. Şehir kulüpleri arasında olan önemli bir maça bir tek seyirci bile gelmemişti. Konuyu Eskişehir Engelliler Spor Kulübü Başkanı Cevdet Mansız a sorduk. Mansız, Ne yazık ki bizim maçlarımız hep böyle taraftarsız oluyor. İnsanlar bu maçlara yeterince ilgi göstermiyor. Bugünkü maçımız İzmir-Buca takımıyla. Bakınız tribüne, buradaki görevlilerden başka kimse yok. Zaten karşıdaki birkaç kişi misafir takımı getiren servis şoförü ve yanlarında gelen birkaç görevli. Ne acı ki sporcu aileleri bile izlemeye gelmiyor. Bu durum genç sporcularımıza moral bozukluğu olarak yansıyor. Maçı canlandıran seyircidir, o da bizde yok. Sporcularımız sessiz sedasız güzel başarılara imza atıyor. diye konuştu ve ekledi: Engelli gençlerin bu sporu yapabilmeleri için tekerlekli sandalyenin farklı donanımda olması gerekiyor. Fiyatı bin TL.den başlayan bu sandalyeleri sporcularımız kendileri temin ediyor. Bu yüzden çoğu engelli gencimiz bu branşta yer alamıyor. Kendi sahasında bile taraftar göremeyen sporcularımız her şeye rağmen başarı elde ediyor. Tepebaşı Belediyesi nin yaptığı mevcut destek yanında, halkımız ve hayırsever iş adamlarımızdan gelecek maddi desteğe bir de seyirci coşkusu eklenirse daha başarılı olacaklarına inanıyoruz. Engelliler Basketbol takımının maçlarını izlemeye aileleri dahil kimsenin gelmemesi Türkiye nin acı bir gerçeğini daha ortaya koyuyor. Bu durum bizi çok üzdü. Kısa zamanda bu sorunun çözülmesi ve gümbür gümbür başarılara imza atmaları dileğiyle

11 CEVAPLAR : 1- Ağacın arkasında Gamze Abla, 2- Ağacın Arkasındaki Çocuklar, 3- Marakasın yüksekliği, 4-Gözlüğün yeri, 5- Gazete yer değiştirdi, 6- Şemsiye kapandı, 7-Mavi ayakkabı ucu havada. CEVAPLAR: 1- HULK, 2- GELECEK, 3- BATMAN, 4-KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ, 5- TEMEL REİS, 6- SAFİNAZ, 7- RAPUNZEL, 8- ŞİRİNLER BULMACA 11 BUL - BULABİLİRSEN Aşağıdaki soruların cevaplarını bularak tabloda işaretleyiniz. 1 - Marvel deki yeşil devin adı nedir? 2 - Görülmeyen ve elleyemediğimiz şey nedir? 3 - Dc Men in kara şövalyesi kimdir? 4 - Takarım al renkli başlığı olan pelerinimi, sizce ben kimim? 5 - Ispanaktır benim güç kaynağım, sizce ben kimim? 6 - O ıspanağı sever ben onu? 7 - Yaparım upuzun saçlarımı merdiven, ben kimim? 8 - İyi ve uslu bir çocuk olursanız bir gün mutlaka bizi görebilirsiniz. İki Resim Arasındaki 7 Farkı Bulunuz K A D R G P V B D A C Ö L R Y U T Z L I S R P L T R K A N D S H I P S V K A R M A C İ B A T M A N A İ A E B R T Y M B D E F G H I J K L F M N Ö E E O P I R S T U V Y Z A İ O D A K M M Ş Ü T Z İ Y İ Ğ T A N E P I R K T E U K A D I E Ğ İ I A S T A O R T E L T E K B E B D T Z R A Z R E L İ R R V C Y D A E A G M Z E L K H Ö K B E V E T R S C Ö Ş Ü T R M K U Y U A İ Z L R S C M L U L Ş L T R L Z P S S R E Ğ Ü F E G H K I J Y B K R T İ L E G A Y Z B C M N O K D F P Ğ R T S T U Ş N T Y Y E S Z R L Ö J K I P R Ö B U L U T D K V C P R I Y A H O E L P A R K Ü P E Ş A R K Y K Y I R N A P İ Ş İ R İ N L E R S E K I Ğ T R A P O R L E Y C V T R K A N K Z GÜNDEM ÖZEL Yapı Kredi çocukları ilklerle buluşturan banka Yapı Kredi 2006 yılından beri TEGV işbirliğiyle bizim gibi 1. ve 8. sınıflar arasındaki öğrenciler için Okuyorum Oynuyorum projesini yürütüyor. Projenin geçen yıldan beri gerçekleştirilen özel etkinliği ise elinizde tuttuğunuz Renkli Kalemler Gazetesi Yapı Kredi Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Nurcan Erhan sorularımızı yanıtladı. Yapı Kredi nin eğitim için bugüne kadar yaptığı çalışmalardan kısaca bahsedebilir misiniz? Yapı Kredi, ülkemizdeki okuryazarlık seviyesinin yükselmesi için birçok proje gerçekleştiriyor. Bunun yanında erken yaştan itibaren okuma alışkanlığının sağlanması için de çalışmalar yapıyor. Kurulduğumuz ilk yıllardan başlayarak çocuklar için efsanevi Doğan Kardeş dergisi çok uzun yıllar yayınlandı. Bunun yanı sıra, bir bankanın sponsoru olduğu ilk çocuk sinemasını ve çocuk tiyatrosunu da çocuklarla buluşturdu. Günümüzde de gerek yayınları gerekse bu tarz özel projeleri ile eğitim ve çocuk hep öncelikleri arasında oldu. Turmepa ile ilkokullarda verilmesine destek olduğumuz Sınırsız Mavi eğitimi de, TEGV ile yürüttüğümüz Okuyorum Oynuyorum projesi de içinde olmaktan mutluluk duyduğumuz projeler. Bizim de dahil olduğumuz Okuyorum Oynuyorum projesi için yapılan çalışmalar nelerdir? 2006 yılından bu yana TEGV işbirliğiyle Okuyorum Oynuyorum projesini yürütüyoruz. 1. ve 8. sınıf öğrencileri için okuma zevki ve alışkanlığı kazandırıcı çalışmalar yapılıyor. Bugüne kadar e yakın gönüllünün destek verdiği bu program için TEGV eğitim parklarında, ada konsepti ile okuma adaları oluşturuldu. Hemen hemen her yıl da bu eğitimi destekleyici özel etkinlikler düzenliyoruz. Bugüne kadar yazar-çocuk buluşmaları ile çocukların kitaplarını okudukları yazarlar ile tanışmaları sağlandı. Sokak Tiyatroları etkinliği ile yerel tiyatro gösterileri düzenlendi. En son TEGV in tüm Eğitim Parklarında, Çocuk Hakları Bildirgesi nden seçilen 12 temel ilkeyi sahneleyen öğrencilere ünlü tiyatrocular koçluk yaptı. Geçtiğimiz yıl da TEGV ile Renkli Kalemler gazetelerini hayata geçirmeye başladık. Renkli Kalemler nasıl bir proje? Kimlerle birlikte çalışıldı? Renkli Kalemler projesi, deneyimli gazetecileri, öğrencilerle bir araya getiriyor. Öğrenciler koçluk yapan gazeteciler ile yaşadıkları şehirlerin gazetelerini hazırlıyor. Renkli Kalemler Gazetesi Okuyorum Oynuyorum projesinin asıl amacı olan, öğrencilerin sözlü ve yazılı olarak kendilerini özgürce ifade edebilmelerine zemin hazırlıyor. Bu çalışma ile çocukların hem gözlem ve araştırma yetenekleri geliştiriliyor hem de ekip çalışması yapılarak gazetecilik mesleğine dair tecrübeler ediniliyor ilkbahar döneminde başlayan projenin ilk etabında Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun ve Van - daki TEGV Eğitim Parklarında Renkli Kalemler gazetesi çocuklarla buluştu. Bu dönem Antalya, Eskişehir, Şanlıurfa ve İstanbul daki Eğitim Parklarında gerçekleşen çalışmalarda Aslı Çakır, Beyza Özel, Ferruh Altun, Günseli Özen Ocakoğlu, Hakan Güldağ, Özlem Yüzak gibi gazeteciler gönüllü olarak koçluk yaptı. Eğitim Parklarındaki çalışma gruplarında, gazetenin mizanpajından fotoğraflarına, haber içeriğinden tasarımına kadar her ayrıntısı ile ilgilenildi.

12 12 GEZİ REHBERİ ESKİŞEHİR DE BİR HAFTA SONU dakikalar geçirebileceği Sazova Parkı neskişehir Odunpazarı Evleri, şehrin kül- da bulunan ücretsiz gezi treni ile baştan türel yapısının temel yapıtaşlarından biri- başa gezebilirsiniz. Sazova Parkı Eskişehir deki en güzel parklar arasında yer dir. Bu evler aynı zamanda Eskişehir'in aldığından özellikle bahar ve yaz aylarınilk Osmanlı yerleşimini simgeler. Son da şehir dışından gelen misafirlerimize dönemde restore edilen binalar, rengâparkımız ev sahipliği yapar. renk görüntüsüyle gezilecek en güzel turistik yerlerden biri olmuştur. Bu tarihi evlerde Eskişehir in yöresel lezzetlerini tatma ve kahve içme imkânı da bulabilirsiniz. ODUNPAZARI EVLERİ Emirhan Üstündağ Salih Efe Günay YILMAZ BÜYÜKERŞEN BALMUMU HEYKELLER MÜZESİ Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen in Eskişehir e kazandırdığı Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi nde, kendisinin belediyeye bağışladığı, tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160 kişinin heykeli yer almaktadır. Müzenin geliri bağış şartı gereğince kız çocukları ile engelli çocukların eğitimi için kullanılıyor. KURŞUNLU KÜLLİYESİ Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı Dönemi ne ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Kurşunlu Külliyesi nin mimarı muhtemelen, Mimar Sinan dan önce mimarbaşı olan, Acem Ali dir ve klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşıdır. Külliye; cami, şadırvan, zâviye (medrese), talimhane, harem, imâret, Mevlevî şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır. Günümüzde çeşitli sergi, organizasyon ve nikahlara ev sahipliği yapmaktadır., ATLIHAN EL SANATLARI ÇARŞISI Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir in çok önemli bir değeri olan lületaşının KENT PARK yeniden tüm dünyada etkin tanıtımı ve İçinde Türkiye nin ilk yapay plajı olması pazarlanması, ayrıca geleneksel sanatlarınedeniyle Kentpark ın ülke genelinde mıza emek ve hayat veren lületaşı ustalatanınırlığı artmıştır. Plaj haricinde küçük PORSUK TA KEYİFLİ BİR rımızın himaye ve teşvik edilmesi için bir hara, açık-kapalı yüzme havuzu, bir2005 yılında Odunpazarı Belediyesi tarayolculuk BOTANİK PARKI çok oyun grubu, yürüyüş parkurları, par231 farklı türde yaklaşık 70 bin adet bit- fından restore edilerek hizmete açılmıştır. Eskişehir de şehir merkezinden geçen kın ortasından geçen Porsuk Çayı üzerinporsuk; etrafına kurulan yerleşim birimkiyi, bahçeleri, parselleri içerisinde bade köprüleri, restoran ve kafeler yer alleri, eğlence alanları, farklı köprüleri, ESKİŞEHİR ÇAĞDAŞ rındıran parkta çocuklar özel peyzajlarla maktadır. yeşil alan ve rengarenk çiçekleriyle eşsiz düzenlenmiş alanlarda keyifli dakikalar CAM SANATLARI MÜZESİ geçiriyor. Bu sayede, bilgisayar ve sanal Cam sanatçılarının eserlerini sergilemek bir manzara sergiliyor. Şehir merkezinoyun ortamından uzaklaşarak doğayla iç üzere Eskişehir Odunpazarı Evleri Kent den Kent Park a kadar gondol ve esbotlarla unutulmaz bir yolculuk yapma içe olmanın mutluluğunu yaşıyor. Müzesi kompleksinde 1 Aralık 2007 tariimkanı sağlıyor. Gondolları ile sanki hinde hizmete girmiştir. Venedik te gezinti yapıyormuşsunuz SAZOVA BİLİM KÜLTÜR VE Türkiye'nin ilk cam sanatları müzesidir hissi veriyor. ve Büyükşehir Belediyesi, Anadolu ÜniSANAT PARKI versitesi ve Cam Dostları Grubu nun 400 bin m2 lik alan ile Eskişehir in en büyük parkı olan Sazova Parkı nda gölet, işbirliği ile kurulmuştur. 42 cam sanatçısının eserlerinin sergilendiği müzede birebir ölçülerde Korsan Gemisi, Masal Eskişehir e yapmış oldukları projeler ve yerli sanatçıların eserlerinin yanı sıra Şatosu, ETİ Su Altı Dünyası, Sabancı katkılarından dolayı Büyükşehir BeleJapon, Polonyalı, Letonyalı ve Alman Uzay Evi ve Bilim Merkezi, amfi tiyatro, diyesi, Odunpazarı Belediyesi ve bazı sanatçıların da hediye ettiği eserler oyun grupları, gezi alanları ve restoranlar Tepebaşı Belediyesi ne teşekkür ediyoyer alır. bulunuyor. ruz. Özellikle çocuklu ailelerin çok zevkli Yayın Ekibi Atakan İlgaz Beytullah Bayram Yönetim Yeri: Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Eskişehir Eğitim Parkı Ali Numan Kıraç Etkinlik Merkezi Gökmeydan Mah. 19 Mayıs Cad. No:1 Eskişehir Telefon: (0222) e-posta: aep@tegv.org Gönüllüler Elif Naz Demiroğlu Gamze Sünbül Emirhan Üstündağ Özlem Ulukoca İrem Özbek Muhammed Cemal Narman Salih Efe Günay Serhat Emrecik Şeyma Boz Yusuf Kemal Gökkaya Zeynep Rana Karaçamur Zülal Arslan Gazeteci Koçlar Beyza Özel Özlem Yüzak