ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMINDA FEMİNİZM

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMINDA FEMİNİZM"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMINDA FEMİNİZM Yüksek Lisans Tezi Danışman Doç. Dr. Nezir AKYEŞİLMEN Hazırlayan Emine TÜRKOĞLU Konya 2015

2

3 ii

4

5 iii

6

7 iv ÖNSÖZ Öncelikle tez hazırlama sürecimde danışmanlığımı yapmış olan Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen, Prof. Dr. Murat Çemrek ve Yrd. Doç. Dr. Vakur Sümer hocalarıma emeklerinden dolayı teşekkür ederim. Ayrıca tez savunması jüri üyelerimden olan Yrd. Doç. Dr. Zerrin Savaşan ve Yrd. Doç. Dr. Seraj Ahsan hocalarıma da ilgilerinden ve katkılarından dolayı teşekkür ederim. Tezimin hazırlanması sırasında beni cesaretlendiren ve manevi destek sağlayan, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim anneme teşekkürü bir borç bilirim. Bu çalışmayı, yetiştirmemde emeği geçen ve benden maddi, manevi hiçbir desteği esirgemeyen sevgili eşim Emre ve oğullarım Mahmut Eymen ve Arda ya ithaf ederim.

8

9 ÖZET v

10

11 vi

12

13 vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... ii ÖZET... v ABSTRACT... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM FEMİNİZMİN TANIMLANMASI VE GELİŞİM SÜRECİ 1.1. FEMİNİZM KAVRAMI FEMİNİST HAREKETİN TARİHSEL SÜRECİ Birinci Dalga İkinci Dalga Üçüncü Dalga FEMİNİZM ÇEŞİTLERİ Liberal Feminizm Radikal ve Kültürel Feminizm Sosyalist ve Marksist Feminizm Postmodernist Feminizm İKİNCİ BÖLÜM KURAMSAL AÇIDAN FEMİNZİM 2.1. FEMİNİZMDE EPİSTEMOLOJİ ONTOLOJİ VE METODOLOJİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Feminist Metodoloji Feminist Ontoloji Feminizmin Epistemolojik Bölünmesi Ampirist Feminizm Standpoint Feminizm Postmodernist Feminizm... 37

14

15 viii ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİNDE FEMİNİZM 3.1. FEMİNİZMİN DİSİPLİNE GİRİŞİ Feminizmin Konusu Feminizmin Disipline Giriş Süreci ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİNİYLE FEMİNİST UZLAŞMA Realizmin Feminist Eleştirisi Pozitivizm Postpoizitivizm Tartışmasında Feminizm Eleştirel Teori ve Feminizm Konstrüktivizm ve Feminizm Postmodernizm ve Feminizm DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DİSİPLİNDEKİ TEMEL KAVRAMLARIN FEMİNİST DEĞERLENDİRMESİ 4.1. Devlet Milliyetçilik Güvenlik Savaş, Barış ve Militarizm İnsan Hakları BEŞİNCİ BÖLÜM FEMİNİZME YÖNELİK ELEŞTİLER 5.1. Robert O. Keohane ve Feminist Epistemoloji Eleştirisi Fukuyamanın Biyolojik Cinsiyet Savunusu Adam Jones un Feminizmi Genişletme Kaygısı Diğer Eleştiriler SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME KANAKÇA... 88

16

17 1 GİRİŞ Feminist düşünce yapısı ortaya çıktığı andan itibaren geleneksel yapılarla ciddi bir mücadele vermek zorunda kalmıştır. Sosyal bilim disiplinleri içerisinde kendisine de yer edinmesi zor bir sürecin sonucunda meydana gelmiştir. Geleneksel teorilerin ağırlıklarını önemli ölçüde hissettirdikleri Uİ disiplininde ise bu süreç daha da zor bir hale gelmiştir. Feminizmin kendini bir teori olarak kabul ettirmesi için hala uzun bir yolculuğu tamamlaması gerekmektedir. Feminist düşünürlerin önde gelen isimlerinden Cynthia Enloe nun da belirttiği gibi kadınlar her zaman Uİ disiplinin içinde yer almaktaydı. Bu noktada feminizmin amacı disipline kadını eklemek değil zaten var olan fakat görmezden gelinen kadını görünür hale getirmektir. 1 Çalışmanın ilk bölümü feminizmin tanımlanmasıyla başlamaktadır. Bu bölümde feminizm kavramındaki çelişki ve yanlış anlaşılmalar ortaya konmuştur. Toplumda feminizm biyolojik bir ayrımcılığa karşı kadının duruşu ve eşitlik mücadelesi olarak algılanmaktadır. Fakat cinsiyetler arasındaki bu ayrım aslında toplumsal boyuttadır. Feminizm toplumun kadın ve erkek olarak nasıl davranmamız gerektiği yönündeki dayatmasına karşı verilen bir mücadeledir. Dünyaya gelirken hepimiz sadece birer bebekken toplumun bize yüklediği kodlarla kadın ve erkeğe dönüşmekteyiz. Bu noktada toplumsal cinsiyet kavramı da feminizm çalışmalarına büyük katkılarda bulunmaktadır. 2 Bölümün ilerleyen aşamalarında feminizmin ortaya çıkmasını ve büyümesini anlatan tarihsel süreç anlatılmaktadır. Son olarak ise feminizm kavramının, teorisinin ve hareketinin zenginleşmesine ve çeşitlenmesine olanak sağlayan feminizmin temel çeşitleri açıklanmaya çalışılmıştır. 1 Jacqui True, Feminism, Theories of International Relations, ed. by Scott Burchill and Andrew Linklater, New York: St. Martin s Pres, 1996, s Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, A Conclise Glossary of Feminist Theory, NewYork: Arnold, 1997, s R. W. Connel, Toplumsal Cinsiyet ve İktidar, çev. Cem Soydemir, İstanbul: Ayrıntı Yay., 1998, ss Catharine A. Mackinnon, Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru, çev. Türkan Yöney, Sabir Yücesoy, İstanbul: Metis Yay., 2003, s. 131

18 2 İkinci bölümde, feminizmin sosyal bilimler içerisinde en çok zorlandığı disiplinin neden uluslararası ilişkiler olduğu konusuna değinilmiştir. 3 Uİ disiplininde diğer disiplinlerden daha kökleşmiş eril bir düzen hâkimdir. Bu ataerkil düzen içinde kadınlara yer verilmemiştir. Diğer yandan Uluslararası İlişkiler teorisini kadınlar ve dişillik olmadan düşünmek de imkânsızdır. Kadınlar her zaman disiplinin içindeydiler. Fakat eril düzen kadınların varlığının görmezden gelinmesine yol açmıştır. Feminizmin disipline kadını veya dişilliği eklemek gibi bir kaygısı yoktur. Zaten varolan ama göz ardı edilip yok sayılan kadının varlığını açığa çıkarmaya çalışmaktadır. 4 Bölümün ilk aşamasında yukarıda değindiğimiz konulara yer verilirken, ikinci aşamasında ise pozitivizm-postpozitivizm tartışmasıyla beraber disiplinde kendini iyice hissettiren feminizmin diğer teorilerle olan ilişkisine yer verilmiştir. Öncelikle geleneksel teorilerin babası olarak kabul edilen realizme karşı feminist eleştiri ele alınmıştır. Realizmin temel kavramları ve disipline yön veren temel özellikleri feminist lenslerle yeniden yorumlandıktan sonra pozitivizm postpozitivizm tartışmasında yer alan diğer teorilerle feminizmin ilişkisi ortaya koyulmuştur. Bu bağlamda eleştirel teori, konstrüktivizm ve postmodernizmle feminizm arasındaki çatışmalar ve ortak noktalar ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde Uİ disiplininin temelini oluşturan kavramlara yönelik feminist bir bakış sunulmaktadır. Bu kavramlardan biri olan devlet, geleneksel teoriler içinde önemli bir konumdadır. Çünkü devlet disiplinin temel öğesi olarak yer almaktadır. Feministler devletin kuruluş aşamasında kadınların dışlanmasının eril-dişil ayrımının oluşumuna neden olduğuna inandıkları halde devletin yeniden formüle edilmesi üzerinde yeterince durmamışlardır. 5 İkinci 3 Cynthia Enloe, Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler: Feminist Bakış Açısından Uluslararası Siyaset, çev. Berna Kurt/Ece AYDIN, İstanbul: Çitlembik yay., 2003, s Muhittin Ataman, Feminizm: Geleneksel Uluslararası İlişkiler Teorilerine Alternatif Yaklaşımlar, Alternatif Politika, Cilt.1, Sayı.1, Nisan 2009, s. 8. J. Ann Tickner, Gender in International Relations, NewYork: Columbia University Press, 1992, s Cynthia Enloe, Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler: Feminist Bakış Açısından Uluslararası Siyaset, çev. Berna Kurt ve Ece Aydın, İstanbul: Çitlembik Yay., 2003, s Diana Thorburn, Feminism Meets International Relations, Sais Review, Vol.20, No.2, Summer- Fall 2000, s. 4.

19 3 temel kavram olarak devletlerin oluşmasını ve devam ettirilmesini sağlayan milliyetçilik kavramı ele alınmıştır. Milliyetçiliğin oluşturulmasında kadının rolü büyük olsa da toplumun bunu göz ardı ederek kadına yakıştırdığı nitelemeler eleştirilmiştir. 6 Üçüncü sırada yer verilen güvenlik kavramında kimin güvenliğini, kimin sağladığı üzerinde durulmuştur. Güvenlik kavramının tanımı ve kapsamı kadının ve dişilliğin bu sürece dahil edilmesiyle genişletilmiştir. Savaş, barış ve militarizm kavramlarına dördüncü sırada yer verilmiştir. Savaşta mağdur olan, darp edilen, yoksullaştırılan ve tecavüze uğrayan kesim olarak karşımıza kadınlar çıksa da savaşı sona erdiren barış dönemlerinin kadını yok sayarak oluşturulduğu üzerinde durulmuştur. Ordudan dışlanan kadının, sistematik askeri bir politika haline gelen tecavüzün baş mağduru konumunda olması tartışılmıştır. Geleneksel politikalar savaşın nedeni ve sonucu üzerinde dururken, feminist araştırmacılar savaş sürecinden uygulanan politikalar ve şiddet üzerinde durmaktadırlar. 7 Bu bölümde son temel kavram olarak insan hakları ele alınmıştır. Kadın haklarının ihlal edilmesi en önemli insan hakları istismarı olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok devlet ise kadın haklarının yok sayılmasını kendi içinde içselleştirmektedir. 8 İnsan hakları bağlamında ele alınan göç konusunda ise kadın ve çocuk mültecilerin sayısının erkeklerden daha çok olduğunu görmekteyiz. Kadın mültecilerin sayısının fazla olasına rağmen göç ve mülteci politikalarının erkeklere göre hazırlandığı üzerinde durulmaktadır. 9 Dördüncü bölümde feminizmin bir teori olarak nasıl oluştuğu ele alınmıştır. Virgina Woolf başta olmak üzere feminist düşünürlere göre bilim erkek karakterleri üzerine oturtulmuş ve kadın bu süreçte tamamen yok sayılmıştır. Feministlerin amacı ise bilimde zaten var olan ama yok sayılan kadınları gün 6 Nira Yuval-Davis, Cinsiyet ve Millet, çev. Ayşin Bektaş, İstanbul: İletişim Yay., 2003, s Krista Hunt, The War on Terrorism, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss Marysia Zalewski, Well, What is the Feminist Perspective on Bosnia, International Affairs, Vol. 71, No. 2, April 1995, ss Jindy Petman, Migration, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., s. 203.

20 4 yüzüne çıkarmaktır. 10 Geleneksel yapı bir teorinin doğruluğunun muhakkak test edilebilir olması gerektiğini dolayısıyla feminizmin bir teoriden ziyade düşünce akımı olduğunu belirtmişlerdir. Feministler ise kadın ve erkek tecrübelerinin bilginin en önemli kaynağı olduğu konusu üzerinde durmuşlardır. Bu bölümde feminizmin bilimsel kuramların temel aşamalarını oluşturan metodoloji, ontoloji ve epistemolojinin değerlendirmesini kadını merkeze koyarak yapması ve feminist kuramcıların kadın tecrübelerine verdikleri önem üzerinde durulmuştur. 11 Beşinci ve son bölümde ise Uİ disiplinin önde gelen bazı düşünürlerinin feminizme getirdikleri eleştirilere ve feminist düşünürlerin bu eleştirilere verdikleri cevaplara yer verilmiştir. Feminizme getirilen en ciddi eleştirilerden biri de feminist düşüncelerin kuramsal derinliğe inemeyip yüzeyde kaldığına yöneliktir. Ayrıca feminizmin kuramsal bir içerikten yoksun olmasından dolayı sadece bir düşünce akımı olduğuda önemli tartışma konularından biridir. 12 Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra feminizmin Uİ disiplini içindeki yeri ve geleceği hakkında bir sonuca varılmaya çalışılacaktır. En önemli konu olarak ise feminizmin sadece bir başkaldırış mı yoksa bir teori mi olduğu konusu ele alınacaktır. 10 Sandra Harding, The Science Question in Feminism, fifth printing, New York: Cornell University Press, 1993, s Ömer Demir, Bilim Felsefesi, 3. bsk., Ankara: Vadi Yay., 2007, ss Sandra Harding, Is There a Feminist Method?, Feminism and Methodology: Social Science Issues, ed. Sandra Harding, Bloomington: Indiana University Press, 1987, ss Raluca Sorenau, David Hudson, Feminist Scholarship in International Relations and the Politics of Disciplinary Emotion, Millennium: Journal of International Studies, Vol.37, No.1, s J. Ann Tickner, You Just Understand: Troubled Engagements Between Feminists and IR Theorists, International Studies Quarterly, Vol. 41, 1997, s. 612.

21 5 BİRİNCİ BÖLÜM FEMİNİZMİN TANIMLANMASI VE GELİŞME SÜRECİ 1.1. FEMİNİZM KAVRAMI Erkek veya kadın olalım feminizm kelimesini duyduğumuzda hep bir tepki aklımıza gelir. Bir konuda itiraz eden bir kadın arkadaşımıza veya eşimize feminist misin? türünden sorularla yaklaşırız. İnsanoğlu bilmediği, tanımadığı şeylere karşı korkuyla yaklaşır. Feminizm birçok toplumda tehlikeli bir kavram olarak algılanır. Bu da bizim feminizmden ne anladığımızla ilgilidir. 13 Feminizm kelimesinin kökü Latinceden gelmektedir. Kadın anlamına gelen femine kelimesinden türetilmiştir. Bu nedenle dar bir bakış açısıyla feminizm kadınları ilgilendiren bir takım şeyler olarak karşımıza çıkmaktadır 14 Geniş açıdan Feminizm ise kadınların genelde topluma, özelde erkeklere karşı siyasi, toplumsal, hukuki ve ekonomik eşitliği sağlamaya yönelik mücadeledir. Literatürde cinsiyet çalışmaları ve kadın çalışmaları birlikte yer almaktadır. Kadın çalışmaları cinsiyet çalışmalarında önemli bir yer kaplamasına rağmen ikisi eş anlamlı kavramlar olarak ele almak yanlıştır. Feministler içinde farklı fraksiyonlar bulunsa da ortak noktaları ataerkil kimliği merkez alan geleneksel teorilere yönelik eleştirilerdir. 15 Feminizm kavramını ele alırken öncelikle cinsiyet (sex) ve toplumsal cinsiyet (gender) arasındaki farkın sağlam bir biçimde akıllara yerleşmesi gerekmektedir. Cinsiyet bilindiği üzere kadın ve erkekten meydana gelen iki kategoriden oluşmaktadır. Tek başına cinsiyet kavramı kadınlık ve erkeklikten kaynaklanan biyolojik farklılıkları ve benzerlikleri ele almaktadır. Feminist çalışmalarda biyolojik temelli bu cinsiyet kavramı yerine toplumsal cinsiyet kavramı ele alınarak değerlendirilmeler yapılmaktadır. Feminist araştırmacılar bu iki kavram arasındaki fark üzerinde önemle durmaktadırlar. Feminizm kadın hakları savunucusu bir teori 13 Karen Offen, Defining Feminism: A Comparative Historical Approach, Signs, vol. 14, no. 1, Autumn 1988, s Özlem Tür, Çiğdem Aydın Koyuncu, Feminist Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı: Temelleri, Gelişimi, Katkı ve Sorunları, Uluslararası İlişkiler, Cilt. 7, Sayı. 26, Yaz 2010, s Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, Gender Identity and the Subject of Security, Security Dialogue, Vol. 35, No. 2, Haziran 2004, s Karen Offen, a.g.m., s. 123.

22 6 olarak tanımlanmaktadır. Bu teorinin en çok kullandığı terimlerden biride patriarşidir. Patriarşi kabilenin ya da ailenin yöneticisi ve babası anlamına gelmektedir. Sylvia Walby e göre patriarşi erkeğin egemen olduğu ve kadını bastırıp, dışladığı toplumsal yapı ve uygulamalar sistemidir. 16 Son dönemde yapılan çalışmalar kadın erkek arasındaki farklılığın biyolojik olmaktan öte bir şey olduğunu ortaya koymaktadır. Dünyaya ilk geldiğimizde sahip olduğumuz kategori biyolojiktir. Gün geçtikçe bizi şekillendiren ve biz olmamızı sağlayan ise toplumsal cinsiyettir. Sahip olduğumuz kimlikler, içinde bulunduğumuz kültürel yapı ve toplum cinsiyetimizi yeniden inşa etmektedir. Bu açıdan toplumsal cinsiyet bir süreçtir. Klasik Feminizmin vazgeçilmezlerinden olan Simone de Beauvoir e göre Birey kadın olarak doğmaz, kadın olur. Michel Foucault ya göre de toplumsal cinsiyetimiz içinde bulunduğumuz toplum tarafından inşa edilmektedir. 17 Feministler toplumsal cinsiyet kavramını üç şekilde kullanmaktadırlar. İlk olarak toplumsal cinsiyet cinsiyet eşitsizliğini ve kadınların eril düzene boyun eğişlerini açıklamaya yarayan bir değişken olarak ele alınır. İkincisi toplumsal cinsiyet toplumun inşa ettiği bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada toplumsal cinsiyet toplumun tüm katmanlarında ve kurumlarında yeniden üretilmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı son olarak analitik bir kategori olarak değerlendirilmektedir. 18 Feministler özellikle özel alan ve kamusal alan ayrımının kadınları birçok haktan mahrum bıraktığını öne sürmektedirler. Platon ve Aristoteles de dahil olmak üzere bir çok siyaset bilimci kamusal alan ve özel alan arasındaki ayrıma vurgu yapmışlardır. Bu düşünürlere göre kamusal alanın içi akıl, mantık, güç ve kahramanlık gerektiren eylemlerle doludur. Özel alan ise bu ihtiyaçları 16 Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s R. W. Connel, a.g.e., ss Catharine A. Mackinnon, a.g.e., s Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s Elisabeth Prügl, Gender and War: Causes, Cınstruction and Critique, Symposium( Vol. 1, No. 2, Haziran 2003, s. 337.

23 7 karşılayabilecek özelliklere sahip değildir. Kadınlar da özel alanın içerisinde yer almalıdır çünkü kamusal alanın gerektirdiği niteliklere sahip değillerdir. 19 Karen Offen a göre bir kişinin feminist olduğunu anlamamız için üç kriteri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. İlk olarak feministler, kadınların kendi hayat tecrübelerinden yola çıkarak yapılan yorumları ve değerlendirmeleri kendilerine rehber olarak kabul etmelidirler. İkinci olarak erkeklerin grup olarak veya bireysel bir şekilde kadınlara karşı uyguladıkları adaletsizliklerden ve baskılardan rahatsız olmaları gerekmektedir. Feministlerde aradığı nihai özellik ise bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için mücadele verme azmidir FEMİNİST HAREKETİN TARİHSEL SÜRECİ Birinci Dalga Kadın hakları konusunda ilk olarak kabul edilen ve en çok bilinen eser 1792 da Mary Wallstonecraft tarafından yazılan A Vindication of the Rights of Woman (Kadın Haklarının Savunusu) isimli eserdir. Virginia Woolf kadını evdeki melek olarak tanımlarken, aynı çağda yaşayan bir diğer kadın hakları savunucusu olan Maria Deraismes ise Bir melek olma onurunu reddediyorum cevabını vererek tepkisini dile getirmiştir. 21 Bu dönemde Avrupa ve Amerika da gerçekleşen toplumsal devrimler kadın hareketleri içinde oldukça önemlidir. Bu devrimleri asıl olarak başlatan, yön veren ve sonlandıran erkekler olsa da kadınların etkisi de göz ardı edilemez. 22 Bütün insanlık tecrübesinin bir sonucu olan İnsan Hakları Bildirisi nin ortak yönlerinden en önemlisi kişiler için vazgeçilemez olan doğal hakların varlığının kabul edilmesidir. Bu bildirilerin taşıdığı evrensellik iddiası kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olma konusundaki ümitlerini iyice arttırmıştır. Kadınlar da bu doğal 19 Anne Phillips, Demokrasinin Cinsiyeti, çev. Alev Türker, İstanbul: Metis Yay., 1995, ss. 12, Karen Offen, a.g.m., s Gisela Bock, a.g.e., s Sonyaahr Ander, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s Josephine Donovan, Feminist Teori, çev. Aksu Bora, Meltem Ağduk Gevrek, Fevziye Sayılan, 6. bsk., İstanbul: İletişim Yay., 2010, s. 15. Gisela Bock, Avrupa Tarihinde Kadınlar, çev. Zehra Aksu Yılmazer, İstanbul: Literatür Yay., 2004, s. 41.

24 8 haklardan kendilerine düşen payı almak istiyorlardı. Doğal haklar ilkesinin babası olarak kabul edilen John Locke ve onu takip eden diğer kuramcılar da kadının vatandaşlık hakkına layık akıl ve mantığa sahip olmadığını öne sürmekteydiler. Kadınlar büyük bir heyecanla devrimlerin kendileri için getirecekleri yenilikleri ve hakları beklerken, devrimin kazanımlarından yine dışlanan taraf olmuşlardır. Napoleon un kadınlar hiçbir siyasal hakka sahip olmadığından vatandaş olarak tanımlanmaları doğru değildir. yönündeki beyanı Fransız devriminin sonuçlarını da özetlemektedir. Napoleon a göre erkeğin egemenliği ve otoritesi bir ailenin temel ilkesi olmalıydı yüzyılda kadın toplumun temel yapılarından dışlanmaktaydı. Bu dönemde vatandaş tanımlamaları sadece erkeklerden oluşmaktaydı. Bu nedenle birinci dalga feministleri genel olarak yasal, sivil ve siyasal açıdan erkeklerle eşit haklara sahip olma uğraşı vermişlerdir. Bu dönemde kadınlar aileyi veya anne olma rollerine karşı değil bu yapı içinde erkeklere karşı boyun eğdirilmelerini ve hemen hemen toplumun her alanını işgal eden eril otoriteye karşı bir eşitlik mücadelesi vermekteydiler. 24 Birinci Dalga Feministlerinin yoğun çalışmaları sayesinde en önemli vatandaşlık haklarından biri olan seçme hakkı aynı zamanlarda olmasa da birçok ülkede yaygınlaşmaya başladı. (Yeni Zelanda 1893, Avustralya 1890 lar boyunca devam etti, Amerika 1914 (eyalet) 1919 (ulusal), Danimarka 1915, Hollanda1919, İngiltere 1928 ) İkinci Dalga Feminizmin ikinci dalgası olarak adlandırdığımız süreç genel olarak İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlamıştır. Bu dönemde vatandaşlık haklarının neredeyse tümüne sahip olan kadınlar artık kendi bedenleri üzerinde bir başkasının 23 Gisela Bock, a.g.e., ss Josephine Donovan, a.g.e., s Mary Evans, Introducing Contemporary Feminist Thought, Malden: Polity Press, 1997, s. 25. Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s. 65. Gisela Bock, a.g.e., ss Margaret Walters, Feminizm, çev. Hakan Gür, İstanbul: Dost Kitabevi, 2005, ss

25 9 söz söylemesine izin vermek istemiyordu. 26 Bu dönemin hatırda kalan sloganlarından birisi kişisel olan politiktir, ilk olarak 1970 lerde popüler olmaya başlamıştır. Bu sloganla beraber tarihsel olarak kişisel alana dahil edilen kürtaj, işsizlik, hastalık, ölüm gibi konuların politik alana dahil olduğunu ortaya konulmaya çalışılmıştır. 27 İkinci dalga feminizmi birincisinden ayıran söylemlerden bir diğeri de kızkardeşlik (sisterhood) iddiasıdır. 28 Her ne kadar bu dönem feministlerinde kız kardeşlik esas olarak kabul edilse de batı dünyası feminizmiyle gelişmemiş ülkelerin feminizmi arasında bir çatışma söz konusudur. Batılı feministler diğer özgürlüklere sahip oldukları için tek amaçları kadının özgürleşmesidir. Üçüncü dünya ülkelerinin feministleri ise kendi ülkelerini saran bir çatışmanın içindeyken veya başka bir ülkenin işgali altındayken kısacası millet olarak özgür değilken nasıl olur da sadece kendi özgürlüklerini düşünmeleri gerektiğini anlamamakta ve buna karşı çıkmaktadırlar. Batılı feministler cinsiyet ayrımına dayalı eşitsizliklerle mücadele ederken üçüncü dünya kadınlarının sorunları çok farklıydı. Farklı kültürleri ve ırkları kapsayan feminizm söylemi Batılı, orta sınıf ve beyaz kadının dayatması olarak algılanmaktadır. Robin Morgan ın Kız kardeşlik küreseldir (Sisterhood is Global ) iddiası kendi içinde çelişkiye düşmektedir. Çünkü kadınların hepsinin evrensel bir küme içinde bulunduğunu iddia edemeyiz. Eğer kadın sorunlarının evrensel ve genel geçer olduğunu iddia edersek kadın erkek ayrımının bu sefer kadınların kendi içindeki ayrıma dönüşmesine seyirci oluruz. Şüphesiz ki İngiliz bir kadının hayat tecrübesiyle Somalili bir kadının hayat tecrübesi birbirinden oldukça farklıdır. Somalili kadına batı feminizmini empoze etmek onu özgürleştirmek sayılamayacağı gibi başka bir söyleme hapsetmek anlamına gelmektedir Margaret Walters, a.g.e., ss. 136, Becky Thompson, Multiracial Feminism: recasting the Chronology of Second wave Feminism, Feminist Studies, Vol. 28, No. 2, Summer 2002, s Margaret Walters, a.g.e., Özlem Tür, Çiğdem Aydın Koyuncu, a.g.m., s. 6. Margaret Walters, a.g.e., s Nira Yuval-Davis, a.g.e., ss Anne Phillips, a.g.e., ss Margaret Walters, a.g.e., s. 162.

26 10 Siyahi feministlerde 1960 ların sonunda feminist harekete dahil olmaya başladılar. Kendilerinin ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini iddia etmekteydiler. Ayrıca tek bir feminizmin kadınların tümünü savunmada başarısız olduğunu çünkü beyaz kadınların ve siyahi kadınların hayat tecrübelerinin tamamen farklı olduğunu iddia etmişlerdir lerle batılı, beyaz ve orta sınıf kadınlara ek olarak siyah, Latin ve Asyalı gibi farklı etnisite ve kültüre sahip kadınlar da kendi örgütlerini kurmaya başladılar de kurulan National Black Feminist Organization (Ulusal Siyah Feminist Örgütü) bunun ilk örneklerinden biridir. Bu örgüt siyah kadınla ilgili genel klişeleri ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuştur. Herkes kendi etnisite ve kültürüne ait olan kadın örgütlerini kurarken aynı zamanda değişik renge ve ırka sahip kadınlarda aynı örgütlerin altında toplanmaya başladılar. Beyaz kadın örgütleri de bu akımla beraber değişik ırktan feministleri kendi bünyelerine almaya başladılar. Bu hareketler ikinci dalga feminizm içinde yer alsa da bu süreçte kullanılan sloganlar çok ırklı feminizmi desteklemek için yeterli değildir. 31 Kadınların yasal statüleriyle ilgili ilk çalışma Milletler Cemiyeti bünyesinde yapılmış ve başarısız olmuştur. Kadın erkek eşitliğine tarafsız bir açıdan yaklaşan ve bu konuyla ilgili yükümlülükler getiren ilk uluslararası örgüt Birleşmiş Milletler (BM) olmuştur. Kadınların uluslararası arenada görünür hale gelmesi çok uzun ve mücadele dolu yılları da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle BM kuruluş yıllarında kadın erkek eşitliği mücadelesine yönelik herhangi bir atılım görememekteyiz de BM bünyesinde The Comission on the Status of Women (Kadınların Konumları Komisyonu) isimli komisyon kurulmuştur. Fakat bu komisyonun eline verilen kaynaklar çok sınırlıydı. The First World Conference on Women (1. Dünya Kadın Konferansı) 1975 te Mexico City de toplanmıştır. 32 Bu konferansta 1976 ve 1985 arasındaki on yıl Kadın 10 Yılı olarak ilan edilmiştir. Erkek ve kadın arasındaki eşitliğin sağlanması için uluslararası standartlar ve yaptırımlar getirmiştir. Ayrıca BM içinde üye devletlerin kadın 30 Josephin Donovan, a.g.e., ss Becky Thompson, a.g.m., ss UN, The First World Conference on Women, 1975.

27 11 eşitliğini sağlamaya yönelik faaliyetlerini denetleyen uzmanlaşmış bir bölüm oluşturulmuştur da ise daha geniş yetkilere sahip olan The Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women (CEDAW) (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) sözleşmesi kabul edilmiştir. 34 Bu sözleşmede toplumsal cinsiyet kavramına ilişkin değişen düşünceler göz önüne alınmaktadır. Kadınlara karşı yapılan uygulanan ayrımcılık tanımlanmış ve bunların ortadan kaldırılması için ulusal ve uluslararası hedefler belirlenmiştir yılında Viyana da düzenlenen Dünya İnsan Hakları Konferansı da kadın hakları açısından bir sıçrama taşı olmuştur. Bu konferansta kadınların ve kız çocuklarının evrensel insan haklarının ayrılmaz, bölünmez ve vazgeçilmez bir parçası olduğu ilan edilmiştir. 35 Kadın haklarının gelişiminde CEDAW ı ilk önemli adım olarak kabul edersek bu yöndeki ikinci adım olarak Viyana konferansında kabul edilen Declaration on the Elimination of Violence Against Women (Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Deklarasyonu) 36 deklarasyonunu dikkate almamız gerekmektedir. Bu deklarasyonla birlikte kadına karşı erkeğin uyguladığı ev içi şiddet tanınmıştır. Ev içini yani özel alanı ilgilendiren bir mesele böylece uluslararası bir konuya dönüşmüştür. Bu açıdan kadın hareketleri mücadelesi bize özel ve kamu, ulusal ve uluslararası ayrımları arasındaki sınırların zamanla nasıl aşındığını göstermesi açısından güzel bir örnek oluşturmaktadır yılında Pekin de düzenlenen Dördüncü Dünya Kadın Konferasında kabul edilen Beijing Declaration and Platform of Action (Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu ) sözleşmesinde kadın hareketleri daha ileri aşamaya geçerek ulusal politikalara yön 33 Jill Steans, Lloyd Pettiford, Thomas Diaz, Introduction to International Relations: Perspectives and Themes, Essex: Pearson Education Limited; Longman, 2005, ss UN, The Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women (CEDAW), UN, Vienna Declaration and Programme of Action, UN, Declaration on the Elimination of Violence Against Women, Laura Reanda, Engendering the United Nations: The Changing International Agenda, European Journal of Women s Studies, 6;49, 1999, ss Jill Steans, Body Politics: Human Rights in International Relations, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss. 78, 84.

28 12 vermeye başlamıştır. Hükümetler ilk kez Pekin de ulusal politikalarda yapacakları değişikliklere ve uygulayacakları politikalara yönelik bağlayıcı taahhütlerde bulunmuşlardır de Rio da düzenlenen Environment and Development (Çevre ve Kalkınma) konferansta yayınlanan Rio deklarasyonuda 39 kadınlar için büyük önem taşımaktadır. Bu deklarasyona göre kadınlar çevresel yönetimde ve gelişimde vazgeçilmez bir role sahiplerdir. Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için tüm kadınların katılımının sağlanması önemlidir. 40 Son yıllarda kadın çalışmalarının sayısının hızla artması ve feminist akedemisyenlerin çalışmalarına hız vermesi sonucunda çoğu üniversite kadın çalışmalarıyla ilgili bölümlerin açılmasının sağlamıştır Üçüncü Dalga 1990 ın ilk yarısından itibaren üçüncü dalga veya postfeminizm olarak adlandırılan dönemin içinde bulunmaktayız. Third Wave (Üçüncü Dalga) ifadesi ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri nde yüksek mahkeme kararlarını protesto etmek için toplanan gençlerin kendilerini Üçüncü Dalga Feministler olarak adlandırmalarıyla ortaya çıkmıştır. Ulusal çapta feministleri toplayıp örgütlemeyi amaçlamışlardır. Farklı kültürlere, etnisitelere ve sınıflara bağlı genç ve yaşlı kadınları bir araya getirmeyi amaçlamışlardır. Üçüncü dalga feminizm dört farklı yaklaşımdan oluşmaktadır: interseksiyonalist teori, postmodernist ve postyapısalcı feminist kuramlar, postkolonyal feminist teori ve genç feministlerin yeni nesil gündemi. 42 İkinci dalga feminizm birincisinin devamı niteliği taşırken üçüncü dalga feminizm kendinden önce gelenlerle önemli farklılıklar ortaya koymaktadır. Kendinden önceki feministlerin mücadele ettiği konular üçüncü dalga feministler 38 UN, Beijing Declaration and Platform of Action, UN, Rio Declaration on Environment and Development, Laura Reanda, a.g.m., 6;49, 1999, s Muhittin Ataman, a.g.m., s Jenny Colman, An Introduction to Feminisms in Postfeminist Age, Women s Studies Journal, Vol. 23, No. 2, November 2009, ss. 3 9.

29 13 için fazla cazip gelmemektedir. Kadın erkek eşitliğine yönelik faaliyetler yerine bireylerin tercihleri üzerine yoğunlaşmışlardır. İkinci dalga feministlerin önemli sloganı olan personal is political (özel olan politiktir), üçüncü dalgayla birlikte political is personal (siyasal olan özeldir) şekline dönüşmüştür. Üçüncü dalganın ana özelliklerini kendinden önce yer alan feminist iki dalganın postmodernist bir eleştirisi olarak değerlendirmek mümkündür. Daha önceki dalgalar ve kadın hareketlerinin amacı kadının özgürleşip, erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlamaktı. Bu amacı gerçekleştirirken kadınların hepsi tek bir kategori içinde değerledirilmekteydi. Postmodernist eleştiriyle birlikte farklılıklar ön plana çıkarılmaya sağlanmıştır. 43 Üçüncü Dalga feministleri ayrıca modernist akımdan etkilenen feminist hareketin batılı, orta sınıf ve beyaz kadınların bir mücadelesi olarak anlaşılmasına da tepki göstermişlerdir. 44 Günümüzde kadın işleri halen yetenek gerektirmeyen, yarı zamanlı ve düşük ücretli işler olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte kadınlar seslerini daha çok duyurmaya başlasalar da bu süreçte cinsiyetlendirilmiştir. Erkekler dünya genelinde güç ve otoriteye egemen olmaya devam etmektedirler. Eril düşünceler ekonomik yapıya da hakim olmaktadır. Kadınlar dünya genelinde erkeklerden yüzde olarak daha az kazanmaktadırlar. Üretime katkı sağlayan kadınlar yapısal koşulları kötü olan, fiziksel olarak kendilerine ağır gelen işlerde çalıştırılıyorlar. Genel olarak ise bu işler resmi nitelik taşımamaktadır. 45 Tarım sektörü kadınların en çok bulunduğu sektör olmasının yanı sıra turizm sektörü, ihraç imalatları ve yiyecek hazırlama servisleri gibi hizmetlerde de kadınların oranı erkeklerden daha fazladır. Bu sektörler fazla saygın olmamasının yanında düşük ücretler içermektedir Jenny Colman, a.g.m., ss Derya Özveri, a.g.m., s Spike V. Peterson, International/Global Political Economy, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss Juanita Elias, Lucy Ferguson, Production, Employment and Consumption, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss

30 FEMİNİZM ÇEŞİTLERİ Liberal Feminizm Liberal düşünce toplumun her aşamasında ve her türlü yapısında bireyin özerk bir varlık olarak kabul edilmesini temel almaktadır. Liberalizm katmanlı ve çok sınıflı bir toplum yapısı içerdiği için hiyerarşinin yokluğuda düşünülememektedir. Başarmak için kabiliyetli olan bireyler toplumun üst kademelerini oluşturmaktadır. Liberal feminizmde esas unsur kadının erkekle eşit haklara sahip olmasıdır. Bu eşitlik sağlanırsa feminizm amacına ulaşmış sayılmaktadır. 47 Liberal feminizmin kökenlerini 17. yüzyıla kadar dayandırmak mümkündür. Ayrıca günümüze kadar da devam eden bir akımdır. Liberal feministler bilimsel açıdan ampirist gelenekten gelmektedirler. Onlara göre kadının bilgisi ve kadının kendisi bilime katılmadığı için bilim önyargılıdır. Fakat bilimsel sürece kadını da dahil edersek bilimi daha az önyargılı ve daha nesnel bir konuma getirebiliriz. Liberaller ayrıca devlete de kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması için büyük bir önem vermektedirler. Devlet yasalarla ve objektif tutumuyla eşitliği sağlayabilir. Bu noktada diğer feministler yasalarla kamu ve özel alan arasındaki ayrımın ortadan kalkmadığını öne sürerek liberal feministleri eleştirmektedir. 48 Liberal feminizmin ilk ürününü Elisabeth Cady Stanton, 1848 de yayınlanan Declaration of Sentiments (Duygular Bildirisi) isimli çalışmasıyla ortaya koymuştur. Mary Wallstonecraft ın Haklar Savunusu isimli çalışması da feminist teori açısından çok önemlidir. Wallstonecraft bu çalışmasında kadınların özel alanlarından çıkıp kamusal alana dahil olmaları gerektiğini vurgulamıştır. 49 Bu dönem liberal feministlerin ortak özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür. İlk olarak diğer tüm liberallerde olduğu gibi akla karşı mutlak inanç mevcuttur. 47 Johanna Brenner, Feminist Political Discourses: Radical Versus Liberal approaches to the Feminization of Poverty and Comparable Worth, Gender and Society, Vol. 1, No. 4, December 1987, ss Muhittin Ataman, a.g.m., s J. Ann Tickner, Gendering World Politics: Issue and Approaches in the Post Cold War Era, New York: Columbia University Press, 2001, ss Josephin Donovan, a.g.e., s, 33.

31 15 İkincisi, kadınlarında erkeklerle aynı yeteneklere sahip olduğu düşüncesidir. Üçüncü özellikleri, değişimin eğitimle olacağı yönündeki düşünceleridir. Dördüncüsü, bireyin bağımsız bir aktör olarak kabul edilmiş olmasıdır. Sonuncu ortak özellikleri ise doğal haklar doktrini diğer liberaller gibi benimsemişlerdir. 50 Liberal feministler kadınların özel alana hapsedilip kamusal alandan dışlanmasını eleştirmişlerdir. Verdikleri en büyük mücadele ise kadınların oy hakkını elde etmelerine yönelik olmuştur. Kadınların da erkeklerle aynı akla ve yeteneğe sahip oldukları fikrini savunmuşlardır. Elisabeth Cady Stanton ve Susan B. Anthony bu fikre sahip önde gelen feministlerdendir. 51 Liberal feministlere göre kadınlarında bir birey olarak özgürleşmesi için erkeklerle aynı haklara sahip olmaları gerekmektedir. Bu dönemde yazılan eserler genelde kadınların erkeğe olan bağımlılığından kurtulup kendi aklını kullanarak vatandaşlık haklarını elde etmesi yönündedir. Kadın hakları savunucusu olarak John Stuart Mill in Bir cinsin diğerinin üzerinde üstünlük kurması kendi içinde yanlış olmaktan öte insanlığın gelişimi önündeki en büyük engeldir. şeklindeki sözü liberal feminist düşünceyi yansıtması açısından önemlidir. 52 Liberal feministlerin en büyük mücadelesi daha öncede değindiğimiz gibi kadınların oy haklarını elde etmeye yöneliktir. ABD li feministler bu amaçlarına 1920 de oy haklarını kazanarak ulaşmışlardır. Kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanmalarında, boşanma konusunda haklar elde etmelerinde ve erkeklerle eşit eğitim koşullarına sahip olmaları konusunda liberal feministlerin verdiği mücadele göz ardı edilemez. 53 Liberal feminizm kadınların verdiği mücadeleye ciddi katkılar sağlasa da eleştiri konusu olan birçok yönü de mevcuttur. Liberalizmde vatandaş olmak bağımsız olmayla tanımlanmaktadır. Bağımsız olan bireyler karar verme yetisine sahiptirler. Kadınlarda birçok toplumda bağımsız olarak görülmediği için bu 50 Josephin Donovan, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., ss

32 liberal görüşe göre vatandaş olarak da kabul edilmemektedir. Liberalizmin bu özelliği feminizmle çelişmektedir. Liberalizmde ayrıca ev içi emek göz ardı edilmiştir. Evin reisi olarak erkeğin kabul edilmesi ve cinsel iş bölümü ayrımının olması da liberalizm tarafından benimsenmiştir. Kadınların erkeğe bağımlılığı üzerine kurulu yapıyı değiştirmek için liberalizmin verdiği bir mücadele söz konusu değildir. Liberallerin kamusal ve özel alan arasındaki ayrımın üzerine fazla gitmediği ve bu ayrımı kabullenmeleri liberallere yönetilen en büyük eleştiri konusudur. Ayrıca liberal feminizmin tek bir kadın tecrübesinden tüm kadınları kapsayacak sonuçlar çıkararak genellemelere gitmesi de bir eleştiri konusu olmuştur. 54 Geleneksel liberal epistemolojiye göre biyolojik açıdan farklı olan kadın ve erkeğin toplumsal statülerininin de farklı olacağı birçok liberal çalışmada kendini göstermiştir. Bu nedenle liberalizmin özünde yer alan toplumsal sözleşme oluşturulurken kadınların unutulmadığını, kasti olarak sürece dahil edilmediklerini görmekteyiz. Liberalizmin dayanak noktası olan bireyin özgürlüğü fikri bu açıdan sadece erkeğin özgürlüğünü yansıtmaktadır Radikal ve Kültürel Feminizm Radikal feministlerin öncüleri 1960 lı yıllarda Amerika da başta savaş karşıtı olmak üzere düzene yönelik protesto mitinglerine katılan kadınlardan oluşmaktadır. Radikal feministler kadının ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesini eleştirirken ataerkil toplum düzeni yerine anaerkil bir düzen önermektedirler. 56 Radikal feminizm isminden de anlaşılacağı üzere kadını ezen ve ikinci sınıf vatandaş haline getiren tüm kurum ve yapıların radikal bir şekilde yıkılmasını savunmaktadır. Radikallere göre bastırılan sadece birey değil kadın gruplarıdır. Cinsiyet ayrımcılığı düzeltilebilecek bir olgu değil, tamamen ortadan kaldırılması gereken bir sistemdir. Bu açıdan radikal feministlerin post-marksist yöntemi 54 Catharine A. Mackinnon, a.g.e., s. 60. Johanna Brenner, a.g.m., ss Josephin Donovan, a.g.e., ss Anne Phillips, a.g.e., s Catharine A.Mackinnon, a.g.e., s Josephin Donovan, a.g.e., ss

33 17 benimsediklerini söyleyebiliriz. 57 Radikal feministlerin bir kısmı kadınların özgürlüğüyle cinsel özgürlüğün aynı şeyler ifade ettiğini dile getirmişlerdir. Ayrıca tecavüzün kadına karşı uygulanan bir terör türü olduğunu savunmuşlardır. 58 Radikal feministlere göre tarihteki en büyük bastırma operasyonu kadınlara karşı yapılmıştır. Kadının bastırılmasının nedeni erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğin kaynağının biyolojik olmasıdır. Liberaller erkeklerle eşit bir dünya arayışındayken radikaller eşitliği değil kadının farklılığını savunurlar. 59 Kültürel feministler diğer feministlerin aksine siyasal alandan daha çok kültürel alana odaklanırlar. Margaret Fuller in 1845 de ortaya koyduğu Woman in the Nineteenth Century (19. yy da Kadın) isimli eseri kültürel feminizmin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. 60 Fuller kadın farklılığına değinen kişilerin ilklerinden sayılmaktadır. Kültürel feministler radikal feministlerinde benimsediği gibi ataerkil düzenin yerine anaerkil düzeni koymayı hedeflemektedirler. Barışın egemen olduğu şiddetin yer almadığı bir kadın toplumu hayal etmektedirler Sosyalist ve Marksist Feminizm 20. yüzyılın ilk çeyreğinde başta Almanya ve ABD olmak üzere birçok ülkede bulunan sosyalist partilerde kadın hareketleri başlamıştır. Cinsiyete dayalı işbölümü kavramı hakkında gündem oluşturmayı sosyalist feministler başarmıştır. Daha sonraki yıllarda ise sosyalist feministlerin çalışmalarının sonucu olarak cinsiyet rolü gibi terimler yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 62 Sosyalist feministlere göre kapitalizmin yeniden üretimi kadınlar için bir sorun teşkil etmektedir. Bu aşamada dikkatler işçi sınıfındaki kadınlara yöneltilmiştir. Daha sonra ise aile kadının asıl olarak bastırıldığı yer olarak kabul 57 Muhittin Ataman, a.g.m., s. 19. Catharine A.Mackinnon, a.g.e., ss , Josephin Donovan, a.g.e., ss J. Ann Tickner, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., s. 71. Ayrıntılı bilgi için bkz. Margaret Fuller, Woman in The Nineteenth Century, Greeley&McElrath, W. Osborn, printer, Josephin Donovan, a.g.e., ss R. W. Connel, a.g.e., ss

34 edilmiştir. Sosyalist feministler kadınlarında işçi sınıfı gibi ezildiğini bu nedenle kadınların içinde bulundukları durumdan kurtulmak için mücadele etmeleri gerektiğini savunmaktadırlar. 63 Sosyalist feministler ev içi emek konusu üzerinde durmuşlardır. Feministlerin bir kısmı ev içi emek için ücret talep etmektedirler. Üzerinde tartıştıkları diğer bir konu ise kadınların hangi sınıfa denk düştükleriyle ilgilidir. Sosyalist feministler bu yaklaşımları dolayısıyla diğer feminist gruplar tarafından eleştirilmektedirler. Çünkü kadınlar çok farklı gruplardan meydana gelmektedir ve kadınları bir sınıf olarak ele alırsak kadınlar içerisindeki farklılıkları da göz ardı etmiş oluruz. 64 Çağdaş sosyalist feminizmin tartıştığı dört ana nokta vardır: 1) Toplumda evin rolünü belirlemek(ev içi emek ve bunu kapitalizme katkısı) 2) Ücretliler olarak kadınların üretim tarzları ile doğrudan ilişkileri 3) Kadın ve sınıf arasındaki bağ 4) Teori ev ve ailenin ideolojik toplumsallaşmasındaki rolü sorunu etrafında gelişmiştir Marksist teorinin temelini oluşturan sınıf kavramının yerini feminizmde cinsiyet almaktadır. Marksizm de toplumsal ilişkilerin tümü sınıf temelli yorumla açıklanırken feminizmde tüm ilişkilerin özünde cinsiyet bulunmaktadır. Marksistlere göre feminizmin cinsiyeti sınıfın önüne koyması sınıfsal bölünmeyi önemsemediklerini göstermektedir. Feministlere göre ise Marksizm de diğer geleneksel teoriler gibi erkek tanımlı bir teoridir. Kadınların değil de işçi sınıfının temel alınması feminizm tarafından eleştirilmiştir Josephin Donovan, a.g.e., s R. W. Connel, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., ss Josephin Donovan, a.g.e., s Catharine A. Mackinnon, a.g.e., ss

35 19 Marksizme yönelik birçok feminist eleştiri bulunmaktadır. Marksist kuramın en önemli isimleri olarak karşımıza Karl Marx ve Friedrich Engels çıkmaktadır. Marx kendi çalışmalarından kadının konumu ile ilgili liberal kuramdan farklı bir şey söylememiştir. Engels in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni isimli çalışması feminist teoriyi destekler nitelikteki neredeyse tek Marksist çalışmadır. 67 Engels in kadınların ezilmişliği için çözümü kadınları evden kurtarıp toplumsal iş gücüne dahil etmek şeklindedir. Engels kadının durumunu toplumsal bir olay olarak değerlendirmesine rağmen bu durumu açıklamakta başarılı olamamıştır. 68 Marksist kuram temelde, erkeklerin ağırlıkta olduğu şartlar içinde oluşturulmuştur. Bu nedenle marksizmin kadın hakları konusunda mücadele etmesi pek olağan değildir. Marksizm ayrıca kadınların kapitalizm öncesi ve sonrası toplumlarında ezilmelerini açıklayamamaktadır. Çünkü kadınların ezilmesi de işçilerin ezilmesi gibi doğrudan kapitalizmle ilgilidir. 69 Aydınlanma geleneği içerisinde kadınlar birer nesne olarak ele alınmışlardır. Kadınlara fail veya özne rolü verilmemiştir. Marksizm işçi sınıfını da içine katarak bu geleneği yeniden formüle etmiştir. Fakat Aydınlanma sürecinde olduğu gibi Marksizm de tek bir sınıfa atıfta bulunmaktadır. Kadınlar burada da görmezden gelinmiştir. Marksist teoride de kadına fail ve özne rolleri verilmemiş toplumsal dönüşümü hedefleyen bu teoriden de kadınlar dışlanmışlardır Postmodernist Feminizm Modernizm, Rönesans ve Aydınlanma Projesi yle paralel gelişen bir kavramdır. Modernizmde insan aklına, bilme ve üst anlatılara (meta narrative) özel önem verilmektedir. Meta anlatılarla oluşturulan iktidarın amacı öncelikle bilim sayesinde doğaya hükmetmek daha sonra da insanın kendi türünü yönetmesini sağlamaktır. Modernizmin meta anlatıları batılı, beyaz, heteroseksüel ve erkek 67 Friedrich Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, çev. Hasan İlhan, Ankara: Alter yay., Josephin Donovan, a.g.e., ss Catharine A. Mackinnon, a.g.e., s. 32. Muhittin Ataman, a.g.m., s Josephin Donovan, a.g.e., s Sandra Harding, The Instability of the Analytical Categories of Feminist Theory, Signs, Vol. 11, No. 4, Summer 1986, ss

36 20 özneleri içselleştirerek merkezi konuma getirmiştir. Bu tanımın dışında kalan kesimi ise ötekileştirerek dışlamıştır. Ortaya çıktığı ilk dönemlerde bir kurtarıcı gibi algılanan modernizmin içinde de aykırı seslerin yükselmesi fazla zaman almamıştır. Aydınlanma Projesi ne ve Modernizme olan eleştireler faşizmin yükselmesi sonucunda doruk noktasına ulaşmıştır. Adolf Hitler in dünyadaki tüm dengeleri altüst etmesiyle Modernitenin karanlık yüzü açığa çıkmıştır. Modernizme karşı en büyük eleştiri şüphesiz ki, Moderniteyi tümüyle reddeden Postmodernist düşünürler tarafından yapılmıştır. Bu nedenle Postmodernizmi Modernizmin bir eleştirisi olarak ele almak daha açıklayıcı olacaktır. 71 Postmodernist akım ortaya çıktığı andan itibaren tüm fikir akımları içinde geniş yankılar uyandırmıştır. Bir karşı duruş hikayesi olan Feminizmde de etkileşime geçmesi çok uzun sürmemiştir. Bu açıdan bakarsak Postmodernizm ve Feminizm arasında birçok ortak nokta görmemiz mümkündür. Feminizm bir eleştiri olmasının yanı sıra toplumsal dönüşümü de hedefleyen bir akımdır. Toplumsal ilişkilerin ve kurumların temelinde ise toplumsal cinsiyet kavramı bulunmaktadır. Feminist düşünürler ataerkil düzende güç ilişkilerinin nasıl oluştuğunu ve evrenselleştiğini anlamaya çalışmaktadır. Bu düzende boyun eğen ve görünmez olan kadındır. Feminizm kendi içinde çeşitlense de asıl amaç toplumda kadının rolünü ortaya koymaktır. Bu çalışmalar yapılırkende ikili zıtlıklara dikkat çekilir. 72 Postmodernist feministler Uİ disiplinindeki her türlü ikili yapıya karşı mücadele vermektedirler. 73 Bu araştırmacılara göre toplumsal cinsiyet de diğer tüm oluşumlar gibi toplum tarafından şekillendirilen bir süreç sonucunda ortaya çıkmıştır. Toplumsal cinsiyet iki çeşit insan yaratmaktadır: kadın ve erkek. Bu iki kategori birbirini dışlayıcı niteliktedir. Postmodernizmin de eleştiri odağında bulunan Aydınlanma düşünürleri kadınları toplumu şekillendiren grubun dışında tutmuşlardır. Feminizm de postmodernizm gibi beyaz, batılı, orta sınıf ve erkek olan bir zümre tarafından oluşturulan yapılara ve ideolojilere karşı şüpheyle yaklaşmaktadır. 71 Jill Steans, Llyod Pettiford, Thomas Diez, a.g.e., ss L. Teresa Ebert, The Difference of Postmodern Feminism, College Enghlish, Vol. 53, No. 8, dec. 1991, ss Heidi Hudson, Doing Security as Though Humans Matter: A Feminist Perspective on Gender and the Politics of Human Security, Security Dialogue, Vol. 36, No. 2, June 2005, s. 156.

37 21 İKİNCİ BÖLÜM TEORİ OLARAK FEMİNİZM 2.1. FEMİNİZMDE EPİSTEMOLOJİ ONTOLOJİ VE METODOLOJİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Fen bilimlerinde olduğu kadar sosyal bilimlerde de araştırma programını oluşturmak için ontoloji, epistemoloji ve metodolojinin hangi yollarla uygulanacağı önemli bir konudur. 74 Sosyal bilimlerde içerisinde yer alan Uİ disiplininde de düşünürler kendi fikirlerini bir sıraya koymak için bir teorinin gerekliliğine vurgu yapmaktadırlar. Bir teoriden beklenen özellikler herkes tarafından anlaşılır olması, gerektiğinde doğrululuğunun ispatlanabilmesi, herkes için genel geçer olması ve uluslararası sistemdeki politikalara yön verebilmesidir. 75 Pozitivizm son yıllarda yoğun eleştirilere maruz kalsa da hala etkin bir şekilde hükmünü sürdürmektedir. 76 Anaakım (mainstream) teoriler pozitivist bilgiyi tek bilgi kaynağı olarak görmektedirler. Pozitivizm bilimi temel almaktadır ve bilginin kaynağı olarak duyularımızla algılayabileceğimiz verileri kabul etmektedir. 77 Epistemoloji bilginin üretimi çalışmasıyla ilgilidir. Epistemolojiyi bilgi anlayışımız olarak ele almaktayız. Epistemoloji, metotolojiyi uygulama şeklimizi belirlediği için önemlidir. Ontoloji ise dünya anlayışımız olarak tanımlanmaktadır. Metodoloji bilgiyi geliştirme yolumuzdur. Oluşturduğumuz bilgi sorduğumuz sorularla şekillenmektedir. Metodoloji bir çeşit araştırma veya analiz aracı olarak 74 Lene Hansen, Ontologies, Epistemologies, Methodologies, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, s Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler Teorileri: Çatışma, Hegemonya, İşbirliği, İstanbul: Alfa yay., 2006, ss Jill Steans, Engaging From the Margins: Feminist Encounters with the Mainstream of International Relations, British Journal of Politics and International Relations, Vol. 5, No. 3, Ağustos 2003, s Tayyar Arı, a.g.e., s. 52.

38 22 karşımıza çıkmaktadır. Metodoloji aynı zamanda benimsediğimiz epistemolojinin bir yansımasıdır. Kullandığımız metot ve ontoloji arasında da bir düşünce ilişkisi mevcuttur. 78 Kadın hareketinin öncüllerinden olan Virginia Woolf bilimin cinsiyetsiz göründüğünü ama bir erkek ve bir baba olduğunu ifade etmiştir.(science it would seem is not sexless; he is a man, a father and infected too) 79 Kadınlar neredeyse bilimin tüm safhalarından dışlanmışlardır. Bilimin her bir dalı erkek tecrübelerinden oluşmaktadır. Bilimin temel kavramlarından olan nesnellik gibi özellikler de bilimde kadının dışlandığı ikili zıtlıklar yaratılmasına neden olmaktadır. Feminist araştırmacıların hakim metotlara yönelttiği en büyük eleştirilerinden biri uygulanan metotlarda hakim olan ataerkil bakış açısıdır. Erkeklerin egemen olduğu bu alanda kadın tecrübelerine yer verilmemiştir. 80 Feminist çalışmalarda toplumsal cinsiyet bir kavram olmaktan çok öte analitik bir araç olarak kullanılmaktadır. Feministler Uİ disiplinine toplumsal cinsiyeti eklemeye çalışmanın anlamsız bir uğraş olduğunu çünkü zaten disiplinin içinde mevcut olduğunu belirtmektedirler. Geleneksel teorilerin amacı devletin çıkarına yönelik bir bilgi oluşturmaya yöneliktir. Marysia Zalewski ye göre geleneksel kuramlar, teoriyi genellikle kendi dünya görüşleri için bir araç olarak kullanmaktadırlar. Feministler ve diğer eleştirel kuramlara göre ise teori iki yönden ele alınır. İlk olarak teori bir eleştiri olarak kabul edilir. İkinci kullanım şekli ise uygulama yani günlük yaşantımızda meşgul olduğumuz şeyler açısından kullanımıdır. Feminist teorinin amacı ise içinde bulunduğumuz toplumu nasıl daha iyi anlarız a yönelik bir uğraştır. Cynthia Enloe ya göre dünyayı anlayabilmek içinde sıradan kadın ve erkek tecrübelerini dikkate almamız gerekmektedir. Feministler bilgi oluşturulurken kadınların her zaman için bir nesne olarak 78 Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s. 62. Brooke A. Ackerly, Maria Stern and Jacqui True, Feminist Methodologies for International Relations, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, 2006, ss. 6,7. S. Laurel Weldon, Inclusion and Understanding:A Collective Methodology for Feminist International Relations, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, 2006, s Sandra Harding, The Science Question in Feminism, s Ömer Demir, a.g.e., ss

39 23 kullanılmasından rahatsız olmaktadırlar. Onlara göre kadınlar da erkekler kadar toplumsal değişimlere yön veren faillerdir. 81 Feminizm her şeyden önce toplumsal değişimi hedefleyen bir siyasal harekettir. Uluslararası İlişkiler dahil tüm bilim dallarında ve türlerinde feminizmin önceliği bu şekildedir. Fakat geleneksel öğretiye göre bilim siyasal olanı içine alamamalıdır. Bilim politikaya bulaşmadan objektif bir biçimde sunulmalıdır. Bu anlayışa göre feminizm hiçbir bilim dalında kendine yer bulamamaktadır. Bu açıdan olaya yaklaşırsak Feminizm ve bilim iki karşıt kavramı oluşturmaktadır. Bu soruna cevap daha sonra ayrıntılı bir biçimde ele alacağımız feminist ampiristlerden gelmiştir. Bunlara göre kadın hareketlerini bilimsel araştırmalara dahil etmek bilime zarar vermez. Aksine kadın hareketleri daha çok kadının bilimle uğraşmasını sağlamak için bir fırsattır. Böylece bilimsel araştırmaların alanı genişletilerek zenginleştirilebilir. Ayrıca kadınlar erkeklere göre daha az önyargıya sahip olmalarından dolayı bilimsel araştırmalar daha objektif bir biçimde gerçekleştirilebilir. Feminizmin geleneksel bilimle çatıştığı ikinci nokta ise feminist araştırmalarının sonuçlarının hiçbir bilimsel veri veya test olmadan nasıl meşrulaştırılacağı üzerinedir. Bu soruna cevap ise yine daha ileride değineceğimiz standpoint feministlerden gelmiştir. Feminist-duruşu (standpoint feminizm) savunanlara göre ne bileceğimizi yine biz şekillendiririz. Bilgi bizim tecrübelerimize ve yaşamımıza dayanmaktadır. Kadın tecrübeleri de feminist araştırmaların sonuçlarını meşrulaştırmaktadır Feminist Metodoloji Bir araştırmanın metodundan kastedilen veriyi bir araya toplamak için kullanılan yöntemdir. Metodoloji ise araştırmanın hangi yönde ilerlemesi gerektiğine ilişkin bir teoridir. Feminist araştırmacıların bir çoğu metodoloji yerine epistemolojik perspektif terimini kullanmayı tercih etmektedirler. 83 Sosyal 81 J. Ann Tickner, Gendering World Politics, ss Sandra Harding, Epistemological Questions, Feminism and Methodology: Social Science Issues, ed. Sandra Harding, Bloomington: Indiana University Press, 1987, ss J. Ann Tickner, What is Your Research Program? Some Feminist Answers to International Relations Methodological Questions, International Studies Quarterly, Vol. 49, No. 1, Mar. 2005, s. 4.

40 24 bilimlerin genelinde kullanılan üç tür metot vardır. Birincisi bilgi edinilen kişileri dinlemektir. İkincisi araştırma konusu olan kişi veya toplumları gözlemlemektir. Üçüncüsü ise tarihsel izlerin ve kayıtların yeniden gözden geçirilmesidir. Sandra Harding e göre bu konuda sorulması gereken en önemli soru; ayırt edici bir feminist metot mevcut mudur? Harding sorusunun cevabını yine kendi vererek feminist araştırmacıyı diğerlerinden farklı kılan özelliğin kadınların yine kendi hayat tecrübelerinden kendi sorunsallarını üretmeleridir. Kadın tecrübelerini bir kaynak olarak ele almak toplumsal yaşamın tüm katmanlarını ve kurumlarını doğrudan etkilemektedir. 84 Geleneksel teoriler ve feministler arasındaki temel çatışma konularından biri de araştırma sürecinde kullanılacak olan yönteme ilişkindir. Robert Keohane e göre feminist sorular Uİ disiplinine bir katkıda bulunabilir ama yöntem olarak toplum bilimlerinin geleneksel metotlarını kullanmalıdırlar. Araştırmacılar olabildikleri kadar objektif olmak zorundadırlar. Keohane nin bu yöndeki düşünceleri Sandra Harding in ilerleyen konularda değineceğimiz feminist ampirist tanımlamasıyla benzerlik göstermektedir. Fakat Keohane in iddia ettiğinin aksine feminist ampirist araştırmalar geleneksel ampirist temelden oluşmamaktadır. Eleştirel, konstrüktivist ve postmodernist temellere dayanmaktadırlar. 85 Feminist araştırmacıların çalışmalarında kullanacakları metotta aradıkları temel özellik merkezinde kadının olmasıdır. Metotlar aynı zamanda geleneksel düşüncelerle mücadele etme ve kadın hareketine yeni bir boyut kazandırma amacına sahip olmalıdır. Feminist düşünürler kadının lehine gelişecek olan bir toplumsal dönüşüme katkı sağlayacak bir metodolojiyi desteklemektedirler. Bilimde görmezden gelinen kadının görünür hale gelmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. 86 Feminist araştırmacıların kadını analizlerine eklemeleri ise üç aşamada gerçekleşmektedir: bilimle uğraşan kadınların sayısının artması, bilim 84 Sandra Harding, Is There a Feminist Method?, ss J. Ann Tickner, What is Your Research Program?..., ss Marjorie L. De Vault, Talking Back to Sociology: Distinctive Contributions of Feminist Methodology, Annual Review of Sociology, Vol. 12, 1996, ss

41 25 adamlarının kadınlar üzerindeki çalışmalarını arttırması ve eril baskının kurbanı olarak kadının ele alınmasıdır. 87 Feminist düşünürler çoğunluk olarak postpozitivist metotlar olarak bilinen yapıya denk düşen metotlar kullanmaktadır. Feminizm diğer konularda olduğu gibi uygulanacak metot konusunda da tek bir doğru yolun olmadığını belirtmektedir. Tüm feminist araştırmacıları tek bir metotta birleştirme gibi bir amaçları da bulunmamaktadır. Çoğu feminist düşünür metot yerine epistemolojik bakış açısı fikrine daha sıcak bakmaktadırlar. Feminist metot bilginin inşa edildiğini ve bu nedenle bilginin kadınlar tarafında yeniden yorumlanmasında kullanılabileceğini vaat etmektedir. Feministler bir araştırma konusu oluştururken bunun kadın yaşamı için ne gibi bir önem arz edeceği üzerinde dururlar. Seçilen konu hem bugünkü yapıyı yansıtmalı hem de gelecek için bir yeni bir bakış açısı getirmelidir. Kısacası seçilen konu kadın yaşamını daha iyi bir noktaya getirmeyi hedeflemelidir. Feministler tarafından seçilen metotlarda nitel veriler kullanılırken kadın yaşam ve tecrübeleri de dikkate alınmaktadır. Cinsiyet inşa edilmiş hiyerarşileri ortaya çıkarmak için bir analiz birimi olarak kullanılmaktadır lı yıllar feminist metodolojinin kendinden söz ettirmeye başladığı dönemdir. Feminist araştırmacılar bir kısmı nitel araştırma metotları kullanırken diğer kısmı nicel araştırma metotları kullanmaktadır. Feministlerin çoğunluğu nicel araştırma yöntemlerinin feminist amaçlar için uygun olduğu fikrini benimsemişlerdir. Hatta daha ileri giderek nicel yöntemlerin daha feminist olduğunu iddia etmektedirler. Araştırmacılar nitel yöntem kullansalar da kendi feminist görüşleriyle bu yöntemi yeniden şekillendirmektedirler. Çoğu zaman da nitel ve nicel yöntemlerin kombinasyonları yapılarak araştırma metotları geliştirilmektedir Sandra Harding, Is There a Feminist Method?, s TICKNER J. Ann, Feminism Meets International Relations: Some Methodological Issues, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork: Cambridge University Press, 2006, s Marjorie L. De Vault, a.g.m., ss

42 26 Feminist düşünürlerin kullandıkları en yaygın veri toplama yöntemlerinden biri röportajdır. Bunun sonucu olarak feministlerin tecrübeyi bilginin önemli bir parçası olarak gördükleri sonucunu çıkarabiliriz. Röportaj, yapılan kişilerin duygu, düşünce, korku ve ümitlerini görmemizi sağlamaktadır. Röportaj bir olayı üçüncü kişinin elinden başkaları tarafından oluşturulmuş bir gerçeklikle değil de o olayı yaşayan kişinin kendi ağzından ve yorumlamasından duymamızı sağlamaktadır. Fakat röportajdan üst düzeyde bir verim almak için röportajı yapan ve röpartajın yapıldığı kişilerin kendilerini rahat hissetmeleri, diken üstünde durmamaları gerekmektedir. Eğer röportajı yapan kişi tam bir baskı uygular ve kendi düşüncelerini de karşısındakiyle paylaşırsa röportaj yapılan kişi gerçeği kendine saklayabilmektedir. 90 Empati, dinleme ve görüşme feministlerin kendi yöntemlerini tanımladıkları diğer metotlardır. Feministler aynı zamanda dünyayı ve toplumu anlama yolumuzu inşa eden söylemeleri analiz etme şeklinde de bir metodoloji uygulamaktadırlar. Hilary Charlesworth a göre feminist metodoloji arkeolojik bir kazı şeklinde tanımlanmaktadır. 91 Uİ disiplininde bulunan feminist araştırmacılar sosyal bilimlerdeki metodolojilerin çözüm bulamadığı soruları ortaya koyarak geleneksel yöntemlerin nasıl yetersiz geldiğini göstermektedirler. Feministler sosyal bilimlerde çok az kullanılan etnografik saha çalışmaları ve dil bilimsel metin analizleri gibi yöntemlere de çalışmalarında yer vermişlerdir. 92 Bu bölümde feminist saha çalışmalarına birkaç tane örnek vermek mümkündür. Bu çalışmalar arasından en yaygın olarından bir tanesi Katharine Moon un Sex Among Allies (Müttefikler Arasında Cinsiyet) isimli çalışmasıdır. Bu çalışmasında Moon 1970 li yıllarda Kore Cumhuriyeti ndeki Amerikan askeri üsleri çevresinde Kore hükümeti tarafından oluşturulan fuhuş kamplarını ele 90 Tami Jacoby, From the Trenches: Dilemmas of Feminist IR Fieldwork, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, 2006, ss J. Ann Tickner, Gendering World Politics, ss Marysia Zalewski, Ann Tickner, Christine Slyvester, Marget Light, Vivienne Jabri, Kimberly Hutchings, Fred Halliday, Roundtable Discussion: Reflections on the Post, Prospects for the Future in Gender and International Relations, Millennium: Journal of International Studies, Vol. 37, No. 1, 2008, s. 160.

43 27 almıştır. Buradaki amacı fuhuş gibi özel alanı ilgilendiren bir konunun uluslararası politikaları nasıl etkilediğini ortaya çıkarmaktır. Moon çalışmasında bu konuda sorulmayan soruları daha önce sorulmayan kişilere sormak şeklinde bir yöntem izlemiştir. Fuhşun her iki hükümet içinde nasıl bir pazarlık konusu haline getirildiği gösterilmek istenmiştir. 93 Askeri fahişeliğin oluşmasını ve devam etmesini sağlayan koşullar üzerinde yoğunlaşmıştır. Moon bu çalışmasında devlet güvenliğinin belli bir kesimin güvensizliği üzerine nasıl kurulduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Devlet bu kadınları görmezden gelip dışlasa da fuhuş yapan kadınlar Amerikan askerleri tarafından şiddete maruz kaldıklarında yine kendi devletlerine sığınmaktadırlar. Moon un burada tercih ettiği yöntem kendi içinde riskler taşımaktadır. Kadınların bizzat kendilerinden hayat tecrübelerini dinleyerek bir yöntem uygulaması sırasında kadınların utangaçlık göstermeleri veya konuşmaktan korkmaları sonucunda birçok zorlukla karşılaşabilmektedir. 94 Feminist metot uygulanarak yapılan bir diğer çalışma ise Christine Chin in Malezya da çalışan Filipinli ve Endonezyalı kadınları anlatan çalışmasıdır. Chin burada iki temel soru sormuştur. Chin eleştirel bir metot geliştirmeyi amaçlamıştır. Fakir kadın hayatları araştırmasının temelini oluşturmaktadır. Araştırmasını ve kadınların yaşam koşullarını birebir gözlemlemek isteyen Chin bu kadınların ikamet ettiği Kuala Lumpur un çeşitli mahallelerinde yaşamaya başlamıştır. Kadınların ne şekilde sömürüldüklerine bizzat şahit olmuştur. Chin araştırmasının metodunu pozitivizmin dışında tanımlarken feminist ampirizme de karşı çıkmaktadır. Moon un çalışmasında değindiğimiz gibi Chin in çalışmasında da kendi hayatlarını kendi cümleleriyle anlatan kadınlara yer verilen yorumsal bir metot içeren nitel durum çalışması tercih edilmiştir. 95 Chin bu araştırmasında yerel hizmetlerin özel bir konuyken nasıl devletinde sürece dahil olduğu bölgesel ve uluslararası bir yapı haline geldiğini ortaya koymuştur J. Ann Tickner, Feminism Meets International, ss J. Ann Tickner, What is Your Research Program?..., ss J. Ann Tickner, Feminism Meets International, ss J. Ann Tickner, Gendering a Discipline: Some Methodological Contributions to International Relations, Signs, Vol. 30, No. 4, Yaz 2005, s

44 28 Elisabeth Prügl ün 1999 da The Global Construction of Gender: Home- Based Work in the Political Economy of the 20th Century (Toplumsal Cinsiyetin Küresel İnşası: 20. Yüzyıl Siyasal Ekonomisinde Ev İçi Emek) isimli çalışması da feminist araştırmaya örnektir. Prügl ün çalışması linguistik konstrüktivizme dayanmaktadır. Feminist araştırmacıların birçoğu toplumsal cinsiyet kavramının toplumsal inşanın bir ürünü olduğunu kabul etmektedir. Bu nedenle Prügl de bu tür bir yöntemin feminist metodoloji için faydalı olacağını iddia etmiştir. Çalışmasındaki temel amaç toplumsal cinsiyet değişkenin uluslararası politikalar ve kurumları içerisine nasıl yerleştirildiğini ortaya koymaktır. Prügl uluslararası kurumlara yoğunlaşmak yerine bireylere odaklanan bir araştırma metodu benimsemiştir. 97 Geleneksel teorilerde yukarıda verdiğimiz feminist araştırmalarda sorulan sorulara cevap almamız mümkün değildir. Çünkü geleneksellein topladığı veriler çoğunlukla siyasal çıkar içermektedir. Keohane nin düşüncelerini dile getirmesiyle nicel veri toplayan feministler de ortaya çıkmıştır. Mesela bir kurumda bulunan kadınların erkeklere olan oranıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliği ölçülebilmektedir. Ama cinsiyetlendirilmiş rollere ilişkin oluşan toplumsal baskıyı hiçbir zaman için ölçmemiz mümkün değildir. Bu gibi durumlarda sayısal değerlendirmeler yapmak çok zordur. 98 Bu nedenle çoğu feminist araştırmacı nicel veriler içeren metotları kullanmaktan kaçınarak nitel verileri tercih etmişlerdir. Ama bu nicel verilere tamamen karşı olunduğu anlamına gelmemektedir. Mesela BM nin kadınlar hakkında yaptığı çalışmalara nicel verilerin çok büyük katkısı olmuştur J. Ann Tickner, Gendering a Discipline, ss Eliabeth Prügl, Feminist Struggle as Social Construction: Changing the Gendered of Home-Based Work, International Relations in a Constructed World, der. Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul Kowert, New York,1998, ss J. Ann Tickner, What is Your Research Program? Some Feminist Answers to International Relations Methodological Questions, ss J. Ann Tickner, Feminism Meets International, ss

45 Feminist Ontoloji Ontolojiyi doğru veya yanlış olarak değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü test edilemez bir kavramdır. Sadece hangi ontolojilerin hangi sonuçlara yol açtığını tartışmamız mümkündür. Ayrıca birini diğerinden üstün tutamayız. 100 Feminist ontoloji eşitsiz bir şekilde bulunan ve politik, ekonomik, toplumsal yapıları da içerisine alan toplumsal ilişkilerden temellenmektedir. 101 Ontoloji konusunda feminizm ve Uluslararası İlişkiler kuramı devleti, uluslararası ilişkileri ve toplumsal cinsiyeti nasıl kuramsallaştıracakları konusunda sorun yaşamaktadırlar. Uİ disiplinindeki feminist düşünürler üç farklı ontoloji uygulamaktadırlar. İlk olarak cinsiyet biyolojik olarak verili bir şekilde kabul edilir. İkinci grup erilliğin ve dişiliğin toplumsal olarak kurulduğunu iddia ederken bunu biyolojik doğamızla uzlaştırmaya çalışmaktadır. Sonuncu yaklaşım ise toplumsal ve biyolojik cinsiyetinin ikisinin de toplumsal olarak oluştuğuna inanmaktadır. Bu üç farklı ontoloji üç farklı feminist epistemolojiye yol açmaktadır: ampirist, standpoint ve postmodernist. 102 Bir sonraki bölümde bu üç feminist epistemoloji üzerinde durulacaktır Feminizmin Epistemolojik Bölünmesi Ampirist Feminizm Sandra Harding The Science Question in Feminism (Feminizmin Bilimselliği Sorunsalı) isimli makalesinde Feminist epistemolojiyi ampirist (deneyci), standpoint (duruş) ve postmodernist olmak üzere üç kategoriye ayırmaktadır. 103 Feminist ampiristlere göre ataerkil önyargı ve onun doğrultusunda toplumda meydana gelen cinsiyet ayrımcılığı önyargıya ve düşmanca davranışlara neden olmaktadır. Bu önyargılar ise bilimsel sürece her aşamasında dahil olmaktadır. Böylece bilimsel araştırmada elde edilen sonuçta eril bir önyargıya neden olmaktadır. 100 Lene Hansen, a.g.m., s J. Ann Tickner, Gendering a Discipline, s Lene Hansen, a.g.m., s Cynthia Weber, Good Girls, Little Girls and Bad Girls: Male Paranoia in Robert Keohane s Critique of Feminist International Relations, Millenium Journal of International Studies, Vol. 23, 1994, s. 338.

46 30 Bu nedenle feminist ampiristler geleneksel ampirist özelliklerin özellikle üç tanesiyle sorun yaşamaktadır ve bunları düzeltmeye çalışmaktadırlar. Öncelikle bilmdeki ataerkil yapı ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. İkinci olarak bilimin metodolojik kuralları sorgulanmaktadır. Sonuncusu ise bilimin politikadan bağımsız olduğu düşüncesini değiştirmeye çalışır. Çünkü feminist ampiristlere göre kadın hareketleri gibi bazı siyasal eylemler bilimin nesnelliğini arttırıcı niteliktedir. 104 Daha önce de değindiğimiz gibi ampirizm ve feminist ampirizm arasında farklılıklar bulunmaktadır. Ampirizmde araştırma sonuçları açısından araştırmacının toplumsal kimliği bir fark yaratmamaktadır. Feminist ampirizmde ise araştırmacıların hepsini erkeklerin oluşturduğu gruplar yerine sadece kadınlardan veya kadın ve erkeklerden oluşan gruplar tercih edilmektedir. Kadınlardan veya karışık cinsiyetlerden oluşan grupların ortaya koyduğu araştırma sonuçları daha az önyargı içerecektir. Ampirizmde kuralların anlam içermesi için bir gerekçenin olması yeterlidir. Nerede bir problemin olduğunun önemi yoktur. Feminist ampirizmde ise erkek merkezli önyargı neyin problematik olduğuyla ilgili yapılan tanımlama açısından önemlidir. 105 Bölümün başında da değindiğimiz gibi feminizm aynı zamanda politik bir harekettir. Feminist ampiristler kadın hareketlerinin dünyayı başka bir gözle görmemizi sağladığını iddia ederken kadın bilimcilerin sayısının artmasına yol açtığının üzerinde durmaktadırlar. Ampiristlere göre bilmin özü yanlış değildir. Bizim bilimi kullanış şeklimiz onu bozmaktadır. Bu nedenle bilimin kendisi bir problem teşkil etmenektedir. 106 Feminist ampirist düşünürler Uİ disiplinindeki kadın araştırmacı yokluğundan dolayı disiplinin erkek tecrübeleriyle dolu olduğunu iddia etmektedir. Buradaki amaç ise kadın araştırmacıların sayısını arttırarak bu dengesizliğin önlenmesidir Sandra Harding, The Science Question in Feminism, ss Sandra Harding, The Instability of the Analytical Categories of Feminist Theory, ss Sandra Harding, The Science Question in Feminism, ss Jacqui True, a.g.m., s. 224.

47 31 Ampirizmde yapılan araştırmalar deneysel yollarla test edilebilirler. Fakat deneyler diğer bilimlerde olduğu gibi laboratuarda gerçekleşmemektedir. Amprist çalışmalarda ikiye ayrılmaktadır. Birincisi nicel verileri kullanmaktadır. Bu yöntemde değişik şekillerde elde edilmiş verilerle birlikte istatiksel bilgiler kullanılmaktadır. İkinci yöntem de ise karşılaştırmalı durum çalışması yönteminden yararlanmaktadır. Bu yöntemi kullanan araştırmacılar cinsiyetlendirilmiş yapıların dış politikaları nasıl etkilediğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Mesela Çin de uygulanan tek çocuk politikası sonucunda kız ceninlerinin kürtajla alınması sonucu erkek nüfusta patlama yaşanmıştır. Çin in dış politikada saldırgan olmasının nedeni olarak erkek nüfusun fazla olması gösterilmektedir. 108 Keohane e göre feminist ampiristler devlet ve devlet kurumları arasındaki cinsiyetlendirilmiş ilişkileri gözlemlerler. Bu nedenle ampiristler devlet yapılarını açıklamada başarılı olsalar da toplumsal yapıları açıklamada başarısız olurlar. Feminist ampiristler cinsiyetin modern devlet sistemlerini nasıl etkilediğini açıklamaktadır. Fakat Keohane e göre ampiristler hangi koşullar söz konusuyken kadınların daha az veya çok baskı altında olduğunu, hangi tip devlet veya uluslararası sistemde kadınların daha az zarar göreceğini araştıran konular üzerinde durmalıdırlar. Keohane feminist ampirizmi önemli bulmaktadır. Fakat feminist ampirizmin araştırma değerleriyle beraber standpoint feminizmin Uluslararası İlişkiler teorisinin kavramlarını yeniden yorumlaması birlikte değerlendirilirse feminizmdeki ampirist çalışmalar daha çok önem kazanacaktır. 109 Cynthia Weber, Keohane nin feminizmin epistemolojik bölünmesini bu şekilde değerlendirmesini eleştirmektedir. Weber e göre Keohane feminist düşünürlerin oluşturduğu epistemolojik kategorileri referans alsa da bunları farklı yorumlamıştır. Çünkü feminist bir bakış açısıyla değerlendirme yapmamıştır. Keohane bilimsel paranoyak gözlükleriyle birlikte olayları değerlendirmektedir. Keohane, feminist ampiristlerin uluslararası ilişkileri kuramsallaştırmak yerine tarif etme çabasında olduğunu belirtmiştir. Ampiristler disipline sınırlı bir anlayış getirmektedir. Feminist 108 Lene Hansen, a.g.m. ss Robert O. Keohane, International Relations Theory: Contributions of a Feminist Standpoint, Millennium Journal of International Studies, Vol. 18, 1989, ss

48 32 ampiristler ancak standpoint feministlere yardımcı olurlarsa bir işlevleri olmaktadır. Weber, Keohane nin bu değerlendirmesinden yola çıkarak bir eleştiri olarak ampiristleri little girls (küçük kızlar), stanpoint feministleri good girls (iyi kızlar), postmodernist feministleri ise bad girls (kötü kızlar) şeklinde tanımlayan yeni bir ayrıma giderek değerlendirmiştir. 110 Önde gelen feminist düşünürlerden Tickner ampirist çalışmaların fayda ve zararlarını kabul ederken Sylvester ise bu çalışmaları hoş karşılamamaktadır. 111 Anne Sison Runyan ve V. Spike Peterson a göre feminist ampiristler sonuçta Batı pozitivizmine bel bağlamaktadırlar. Feminizm ise pozitivizme karşı bir kuramdır. Bu nedenle ampiristlerin feminizmi ciddiye aldığını söylemek mümkün değildir. 112 Ampirist düşünce gerçeklerin tarafsız olduğunu iddia etmektedir. Birçok feminist bilimsel yöntem erkek önyargısını ortadan kaldırmayı amaçlayan feminist ampirizme karşı çıkmaktadır. John Hoffman a göre feminizm ve ampirizm birbirini dışlayan kavramlardır. Zalewski ye göre ise liberal feminizmin felsefi ayağı feminist ampirizmdir. Peterson ve Runyan ise feminist amprizim liberal politikaları desteklediğini iddia etmektedirler. Fakat diğer yandan liberalizmin feminist politikayı zayıflattığını öne sürmektedirler. Feminist ampirizm de, feminist liberalizm kadar çelişkili bir kavramdır. 113 Geleneksel feminizmin ampirist feministleri dışlaması aslında kendileriyle çelişkiye düşmelerine sebep olmaktadır. Feminizm tüm hiyerarşilere karşıyken ampirist feministlere karşı bir üstünlük yaratılmaya çalışılmaktadır. Mary Caprioli nin de değindiği gibi geleneksellerin uyguladığı bu dışlamanın nedenlerinden biri de ampiristlerin hakim teoriler tarafından büyük destek görmesidir. Bu durum feminist söylem ve uygulama arasında farklılıklar olduğunu göstermektedir. Caprioli ye göre feminist araştırmacılar nicel veriyi geçerli olarak 110 Cynthia Weber, a.g.m., ss Mary Caprioli, Feminist IR Theory and Quantitative Methodology: A Critical Analysis International Studies Review, Vol , s John Hoffman, Gender and Sovereignty: Feminism, the State and International Relations, New York: Palgrave, 2001, s J. Ann Tickner, You Just Understand, s John Hoffman, a.g.e., ss Sonya Andermahr, Terry Lovell, Carol Walkowitz, a.g.e., s. 63.

49 33 kabul etmezse uluslararası ilişkileri yeniden kavramsallaştırma süreçlerinde başarısız olurlar. Dahası feministlerin dile getirdiği sorunlar niceliksel verilere dayanmaktadır. Mesela uluslararası örgütler ve kurumlar kadınlarla ilgili politikalarını uygularken istatiksel yani nicel verilerden yararlanmaktadırlar. Caprioli ayrıca ölçüm olmadan hiçbir toplumsal bilimin varolamayacağını iddia etmektedir Standpoint Feminizm 1983 de Nancy Hartsock tarafından yayınlanan Money, Sex and Power (Para, Cinsiyet ve Güç) isimli kitap feminist iddiaların doğruluğunu ortaya koymak amacıyla feminizme metodolojik bir arka plan hazırlamaya çalışmıştır. Tanımlanan bu yöntem standpoint teoriyi yansıtmaktadır. Bu teori Marksist kökene sahip olup feminizme göre şekillendirilmiştir. Bu dönemdeki diğer standpoint çalışmaları şu şekilde sıralamak mümkündür: Sandra Harding, Merrill Hintikka (1983) Discovering Reality (Gerçekliği Keşfetmek) ; Dorothy Smith ve Patricia Hill Collins in çalışmaları. 115 Nancy Hartsock standpoint feminizmi Kadının bastırılmasıyla ilgili bir takım siyasal sonuçlar yerine hayat ve politikaya karşı bir yaklaşım şeklidir. şekilde tanımlamıştır. 116 Standpoint feminizm gücünü günlük yaşamımızla toplumsal kurumların analizleri arasında bağlantı kurmamıza yardımcı olacak yapıya sahip olmasından almaktadır. Standpoint feministler devletin ataerkil uygulamalarına karşı bir eleştiri geliştirmeyi hedeflemişlerdir. Bu noktadaki temel eleştirileri ise kamusal alan ve özel alan arasındaki ayrıma yöneliktir. Standpoint feministler kadınları hem biyolojik bir varlık olarak değerlendirirken hem de aynı zamanda kadınların toplumsal değerler tarafından oluşturuldukları üzerinde durmaktadırlar. Cinsiyetin toplumsal inşa sonucunda oluşturulması sonucunda kadınlar bilimsel çalışma alanlarında kendilerine yer bulamamışlardır. Toplumda erkeklerin rasyonel varlık olarak değerlendirilmeleri aynı zamanda bilimsel oldukları yönündeki inanca da yol 114 Mary Caprioli, a.g.m., ss Susan Hekman, Truth and Method: Feminist Stanpoint Theory Revisited, Signs, Vol. 22, No. 2, kış 1997, s Susan Hekman, Truth and Method: Feminist Stanpoint Theory Revisited, s. 343.

50 34 açmıştır. Standpoint feministler metodoloji olarak kadın tecrübelerinden ve yaşamlarından yararlanmışlardır. Saha çalışmaları, yorumlayıcı analizler ve röportaj gibi yöntemlerden yararlanmaktadırlar. Nicel verileri ikincil kaynak olarak kullanmışlardır. 117 Standpoint yaklaşım bireylerin değil grupların bakış açısını yansıtmaktadır. Ama bu her bir kişinin aynı değerlere ve fikirlere sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Standpoint içinde barındırdığı üyelerin kolektif inşası sonucu ortaya çıkmıştır. Standpoint feministler kadın sorunlarının kadınlar tarafından tartışıldığı ve yeniden değerlendirildiği bir yer olsa da erkekler içinde uygulanabilecek bir alan oluşturmaktadır. Sandra Harding e göre standpoint feminizm feminist yayınlar, konferanslar ve diğer feminist çalışmalardan oluşmaktadır. Standpoint belirli bir konum veya kuram olmaktan ziyade bir gündemi yansıtmaktadır. Standpoint feminizm taraftarlarının aynı fikirde olması konusunda bir baskı yapmamaktadır. Amaç erkek hakim düzende kadının konumunu değiştirmek ve iyileştirmektir. Standpoint feminizm sonuç ve kesin bilgi yerine sorular ve problemlerle ilgilenmektedir. 118 Keohane e göre standpoint feministler Uİ disiplinine yeni bir bakış açısı getirdikleri için önemlidirler. Standpoint feministler güçten ve iktidardan hangi grubun sürekli olarak dışlandığı konusu üzerinde durmaktadırlar. Bu anlayıştaki feministler disiplinde feminist teorinin gelişmesine olanak vermektedirler. Disiplinin temel kavramlarını bu bakış açısıyla değerlendirirsek feminist ampiristlerin devlet politikalarına yönelik analizlerinin derinleşmesini sağlayabiliriz. 119 Bir önceki bölümde de değinildiği gibi Weber, Keohane nin değerlendirmesine göre standpoint feministleri good girls olarak tanımlamaktadır. Keohane e göre standpoint feministler Uluslararası İlişkiler kuramının temel kavramlarının uluslararası toplumun cinsiyetlendirilimiş politikalarından nasıl 117 Lene Hansen, a.g.m. ss Susan Hekman, Truth and Method: Feminist Stanpoint Theory Revisited, s S. Laurel Weldon, a.g.m. ss Robert O. Keohane, International Relations Theory: Contributions of a Feminist Standpoint, ss

51 35 etkilendiğini araştırarak bu kuramın uygulamalarını anlamamızı sağlamaktadır. Keohane standpoint feministlerin disiplinin neoliberal kurumsallaşma vizyonunu paylaştığını belirtmektedir. Bu grup feministler disiplini tehdit etmezler çünkü kendileri disiplinin bir parçası haline gelmişlerdir. Zalewski ise ampirist feminizme ve postmodernist feminizme eleştireler getirerek standpoint feminizmi desteklemiştir. Fakat stanpoint feminizmi daha da güçlendirmek için diğer iki epistemolojik kategoriyle ortak ilgilendikleri konuları birleştirmemiz gerektiğini savunmaktadır. Zalewski standpoint feminizmin de postmodernizm gibi çeşitliliği ve farklılığı içinde barındırdığını iddia etmektedir. Çünkü standpoint feminizm batılı kadının tecrübelerine yer verirken üçüncü dünya kadınını da ihmal etmemektedir. 120 Hekman, Harding in aksine siyaset ve epistemolojinin birbirinden ayrılamayacağını iddia etmektedir. Hekman a göre standpoint teori de bilgi ve güç arasındaki ilişkinin gerekliliğine duyulan inanca sahip geleneksel yöntemlerle oluşturulmuştur. Aksi takdirde feminist stanpoint teori kadının bastırılmasına ilişkin feminist iddiaları meşrulaştırma konusunda başarısız olacaktır. Feminist epistemolojik bakış açıları sınırlıdır. Çünkü tüm bakış açıları sınırlıdır. Fakat Hekman a göre feminist bakış açısı toplumları dönüştürebilecek potansiyele sahiptir. Standpoint feministler Aydınlanma geleneğinin dışına çıkarak bu geleneğin tanımladığı kavramları kadınları konuşturup sürece dahil ederek dönüştürmektedir. 121 Fakat standpoint feministler Aydınlanma düşüncelerine karşı karışık duygular içindedir. Aydınlanma düşüncelerini tamamen reddeden bir feminist teori mevcut değildir. Postmodernist feministler bile bazı noktalarda bu geleneği takip etmektedirler. 122 Hekman a göre ortaya çıktığı dönemde feministler arasında çok popüler olan standpoint feminizmin etkisi 1990 larda azalmaya başlamıştır. Hekman a göre 120 John Hoffman, a.g.e., s Susan Hekman, Reply to Hartsock, Collins, Harding and Smith, Signs, Vol. 22, No. 2, Winter 1997, ss Sandra Harding, Whose Science? Whose Knowledge? Thinking From Women s Lives, Fourth printing, Cornell University Press: NewYork, 1996, s. 186.

52 36 standpoint feminizmin ilham kaynağı olan marksizme duyulan güvenin azalması bunun nedenlerinden biridir. Ayrıca standpoint feminizmin, son dönemlerde feminizme yeni ilham kaynağı olarak gösterilen postyapısalcılık ve postmodernizmin gibi akımların karşısında yer aldığı düşüncesi de azalan popülerliğe neden olarak gösterilmektedir. 123 Harding, Standpoint feminizme başlangıçta Marksist ve diğer geleneksel teorilerin katkı sağladıkları yönünde iddialarda bulunan Hekman a katılmaktadır. Fakat Hekman ın aksine Harding standpoint epistemoloji ve metodolojilerinin tümünün güç baskısında bulunan ampirist epistemoloji ve metodolojilerinin tümüne karşıt bir yerde konumlandığını savunmaktadır. Başlangıçta standpoint kuramcılar marksizmden yararlanmıştır. Çünkü o dönemde feminizm için postyapısalcı kaynaklar ortaya konulmamıştı. Hekman çok sayıda standpoint feminizmin varolmasının tutarlı analizleri imkansız hale getireceğinden bahsetmektedir. Harding e göre her bir kadın eşsiz birer varlıktır. Bu nedenle tek bir stanpoint feminizmden bahsetmek mümkün değildir. 124 Harding doğal ve sosyal bilimlerin hiçbir zaman için bize yalın bir şekilde verilmediğini iddia etmektedir. Bilimler toplumsal bir inşa sonucu ortaya çıkmıştır. Şimdiye kadar oluşturulan teorilerin hiçbirinde de kadın tecrübeleri bir temel olarak ele alınmamıştır. Dönüştürülmeye çalışılan ataerkil yapıya sahip teoriler bir bütün olarak erkek tecrübelerinden değil batılı, beyaz ve heteroseksüel erkek tecrübelerinden oluşmaktadır. Kadın ve cinsiyet ilişkileri her yerde mevcut olduğu için feminizm tüm teorileri kapsayıcı bir niteliğe sahiptir. Feminist ampirizmde amaç geleneksel ampirist metotlara başvurarak feminizmin başarısını kanıtlamaktır. Standpoint feminizm ise geleneksel bilimsel bilgi anlayışımızın yerini alacak olan bir teori sunma çabası içerisindedir Susan Hekman, Truth and Method: Feminist Stanpoint Theory Revisited, ss Sandra Harding, Comment on Hekman s Truth and Method: Feminist Standpoint Theory Revisited : Whose Standpoint Needs the Regimes of Truth and Reality?, Signs, Vol.22, No. 2, Kış 1997, ss Helen E. Langino., Feminist Standpoint Theory and the Problems of Knowledge, Signs, Vol. 19, no. 1, Autumn 1993, ss Sandra Harding, The Instability of the Analytical Categories of Feminist Theory, ss

53 Postmodernist Feminizm Postmodernist feministlere göre tek bir epistemolojik yaklaşım veya duruş söz konusu değildir. Standpoint feministler kendi batılı ideolojilerini tüm kadınlar üzerinde uygulamaya kalkmaktadırlar. Ayrıca kadınların hepsini kendi sınırlarının içinde kendi hayallerini yaşamaya zorlamaktadırlar. Dünyadaki tüm kadınları bir çerçeveye sığdırmamız mümkün değildir. 126 Keohane postmodernist feminizmi tanımlamanın zor bir uğraş olduğunu belirmektedir. Fakat temelde postmodernistlerin tek bir doğru anlatısına yönelik mücadele verdiklerini belirtmektedir. Postmodernist düşüncenin içinde tutarlı bir fikre sahip olmak mümkün değildir. Bu nedenle Keohane ne göre postmodernist projenin sonu yoktur. 127 Weber ise Keohane den yola çıkarak postmodenist feministleri bad girls olarak tanımlamıştır. Keohane e göre Uİ disiplini içinde feminizm eğer postmodernist bir yolu takip ederse bu durumun onun sonu olacağını iddia etmektedir. Çünkü postmodernizm bir çıkmaz sokaktır. Keohane sosyal bilimi reddeden ve parçalanmış bir epistemolojiyi temel alan bir teorinin sonunun her açıdan felaketle sonuçlanacağını ifade etmektedir. Keohane postmodernizmi bu kadar tehlikeli bulmasına rağmen çalışmasında bunun nedenini tam olarak açıklamamıştır. Keohane e göre postmodernizmi tanımlamak birçok eğilimi barındırdığı için mümkün değildir. Keohane feminist postmodernizmi bir sınıra yerleştirmekte başarılı olamamıştır. Ayrıca Keohane postmodernizmi iyi bilimi ve iyi Uluslararası İlişkiler teorisi sınırlarının dışına yerleştirmiştir. Weber, Keohane in good girls olarak tanımladığı stanpoint feministleri diğer feminist yaklaşımlar için bir abi (big brother) modeli olarak öne sürdüğünü iddia etmektedir Deepa Ollapally, Rethinking Gender and International Security: Balancing Global and Regional Perspectives, Indian Journal of Gender Studies, Vol. 11, No. 9, 2004, s. 127 Robert O. Keohane, International Relations Theory: Contributions of a Feminist Standpoint, ss. 245, Cynthia Weber, a.g.m., ss

54 38 Feminist epistemolojide postmodernizmi savunan düşünürlerden biri de Christine Sylvester dır. Sylvester a göre kadının var olduğu her yer sorunsaldır. Çünkü kadın tarihsel ve kültürel olarak sürekli bir biçimde hakim kimlikler tarafından dışlanmıştır. 129 Hekman, Harding in The Science Question in Feminism isimli eserinde çoklu feminist epistemolojiyi savunduğu halde stanpoint feminizme sempati duyduğunu belirtmektedir. Harding standpoint feminizmi savunurken postmodernist epistemolojide birçok problemin varolduğunu iddia etmiştir. Sandra Harding e göre postmodernist epistemoloji denetime ihtiyaç duymamaktadır. Postmodernistler sadece bugünü kabul ederler. Kadın yaşamını gelecek için iyileştirme gibi bir amaçları yoktur. Bunun sonucu olarak değişimi sağlayacak olan siyasal mücadeleyi de önemsemezler. Postmodernist feminizmin bu şekildeki apolitik yaklaşımı ve tüm bilgiyi reddi kesin olarak göreciliğe yol açmaktadır. Standpoint epistemoloji ise postmodernistlerin aksine kadınlar için daha ideal bir dünya oluşturma mücadelesi vermektedir. Bu dünyada kadınlar bilgiye hakim olacaklardır T Jacqui True, a.g.m., s Sandra Harding, The Instability of the Analytical Categories of Feminist Theory ss Susan Hekman, Truth and Method: Feminist Standpoint Theory Revisited, ss. 353.

55 39 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİNİNDE FEMİNİZM 3.1. FEMİNİZMİN DİSİPLİNE GİRİŞİ Feminizmin Konusu Sosyal bilimlerin diğer alanlarına feminizmin girişi daha önceden gerçekleşirken Uİ disiplininde yer alması biraz zaman almıştır. Bunun en büyük nedeni de bu disipline eril anlayışın çok köklü bir biçimde egemen olmasıdır. 131 Uluslararası sistem erkek dünyası olarak tanımlanmış ve kadınlar görmezden gelinerek bu alandan dışlanmışlardır de Cenevre de Sovyet lider Mihail Gorbaçov ile silahsızlanma konusunu görüşmek üzere katıldığı zirvede Donald Reagan ın Washington Post gazetesine verdiği demeçteki şu cümlesi kadınların durumunu özetlemektedir: kadınlar bu toplantıda söz konusu olan konuları anlamaz. 132 O zamanın koşullarında kadının konumu nasılsa günümüzde de biraz değişmek koşuluyla aynı şekilde devam etmektedir. Uİ her zaman için cinsiyetlendirilmiş bir disiplin olmuştur. Toplum tarafından inşa edilen eril/dişil dikatomisi başka hiçbir alanda kendini bu kadar hissettirmemektedir. Bu konuda farklı bir bakış açısı sunan Cynthia Enloe ya göre uluslararası siyaset bir erkek dünyasıdır, ama kadınlar kendilerinden beklenen davranışları sergilemezlerse devletler arasındaki ilişkiler bozulma noktasına bile gelebilmektedir. Uluslararası alanda kadınların etkileri ne kadar yok sayılsa da Uİ kadınlar olmadan düşünülemez. 133 Uİ disiplininde feminizmin yer edinme mücadelesi pozitivizmpostpozitivizm tartışması olarak adlandırılan üçüncü tartışmayla aynı zamana denk gelmiştir. Bu tartışma içindeki feministler çoğunlukla kendilerini postpozitivizmin yapısalcı boyutunda görmektedirler ların başlarında feminist çalışmalar artık çeşitli araştırma birliklerinde kurumsallaşma aşamasına geçmiştir. 131 Muhittin Ataman, a.g.m., s J. Ann Tickner, Gender in International Relation, s J. Ann Tickner, a.g.e., s.5 6. Cynthia Enloe, Muzlar,Plajlar ve Askeri Üsler, s. 254.

56 40 Disiplinle ilgili bu yıllarda yazılan kitaplarda feminizm bölümleri eklenmiştir. Dünyanın her yerinde feminist yaklaşımla ilgili toplantılar ve konferanslar düzenlemeye başlamıştır. 134 Feminist düşünürlere göre feminizm sadece kadınları konu alan bir teori olmayıp bir bütün olarak cinsiyet ele alınmaktadır. Feminist teorinin disipline en büyük katkısı, toplumsal cinsiyet (gender) ve cinsiyet (sex) arasındaki farkın ortaya konarak ataerkil baskıyı açıklamaya çalışması olmuştur. Önde gelen feminist düşünürlerden Cynthia Enloe da benzer düşüncededir. Enloe ya göre maksat sadece uluslararası ilişkilerde toplumsal cinsiyetin etkisini araştırmak değildir. Enloe çalışmalarında bir otorite olarak devletin hangi maksatla erillik ve dişilik fikirlerine ihtiyacı olduğunu açıklamaya çalışmıştır. 135 Feminist düşünürler özel-kamusal alan ayrımı sonucunda çizilen sınırlarlarla toplumsal cinsiyetin disiplinde nasıl görmezden gelindiği üzerine yoğunlaşmışlardır. Feministler öncelikle bu ikilikle yaratılan önyargıları ortadan kaldırmayı amaçlarken sonrasındaki adımları ise kadını görünür kılmak olmuştur. Bu aşamaları başardıktan sonrada kadın hayatlarını ve tecrübelerini uluslararası ilişkiler çalışmalarına dahil etmeyi amaçlamışlardır. 136 Feministler cinsiyetle ilgili söylemlerin ataerkil bir düzenin ürünü ve güç ilişkilerine dayalı bir sistem olduğunu vurgulamaktadırlar. Cinsiyet tarihsel olarak biyolojik farklılığa indirgenmiş bir kavramdır. Çoğu toplumda cinsiyet farklılığı eşitsiz bir sisteme ve kadının erkek tarafından boyun eğdirilmesine tekabül etmektedir. Feminizmin yorumladığı toplumsal cinsiyet kavramı bu anlayışa yeni bir boyut kazandırmıştır. Feministlere göre toplumsal cinsiyet toplumsal ve kültürel olarak inşa edilmiş bir söylemdir. Bu tanımlama sonucunda eril veya dişil olarak adlandırdığımız hiçbir varlığın özelliklerinin ve davranışlarının biyolojik 134 Jill Steans, Engaging From the Margins, ss Muhittin Ataman, a.g.m., s Derya Özveri, Feminist Teorinin Gelişimi Sürecinde Uluslararası İlişkilere Bakışı Üzerine Kısa Bir Değerlendirme, Uluslararası İlişkilere Giriş: Teorik Bakış, der. Hasret Çomak, Kocaeli: Umuttepe Yay., 2009, ss Jill Steans, a.g.m., ss Jill Steans, a.g.m., ss

57 41 kökenli olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu kavramlar ayrıca zamana ve mekana göre farklı içeriklere sahip olabilmektedir. Toplumsal cinsiyet söylemi cinsiyet ve cinselliğin toplumda güç ilişkilerine dönüşmüş şeklidir. Siyasal yaşamda toplumsal cinsiyet kavramını anlamak için kadın ve erkeğin benzer ve farklı noktalarına bakılmamaktadır. Bunun yerine toplumsal olarak inşa edilen eril ve dişil kavramlarının bir bütün olarak toplumu nasıl etkilediği ve şekillendirdiğine bakılmaktadır. Toplumsal cinsiyet hem toplumun bir ürünüdür hem de iktidarın bir ifadesi ve ayrıca politikalar için düzenleyici bir prensiptir. Toplumsal cinsiyet aynı zamanda yapısından dolayı kimlikle ilişkilidir. Böylece kimliklerimizi kendimizn seçmediği, toplum tarafından bize empoze edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Cinsiyetlendirilmiş olanlar sadece bireyler değildir. Feminist kuram yapıların, kurumların ve söylemlerin cinsiyetlendirilmiş boyutunu ortaya çıkarırken, kadınlar nerede sorusundan yola çıkmıştır. Toplumsal cinsiyet analizleri güç yapılarının nasıl işlediğini göstermektedir. Erkekler de en az kadınlar kadar ataerkil düzenden etkilenmektedir. Ataerkillik, Batı temelli erilliğin toplumda baskın olmasının bir ifadesidir. Ataerkil düzen kurulmuş olan ikilikleri normalleştirir ve böylece toplumsal cinsiyet yapısını görünmez bir hale getirir. 137 Feminist Uluslararası İlişkiler söyleminde genel olarak iki kesim yer almaktadır. Joan Wallach Scott ın öncülük ettiği birinci kesim, eril ve dişil arasındaki ilişkinin siyasal olarak nasıl meşrulaştırıldığı üzerinde çalışmıştır. Ayrıca politika ve uluslararası yapıdaki yerleşmiş güç ilişkilerini incelemişleridir. İkinci kesimde yer alan J. Ann Tickner ve Christine Sylvester gibi feminizmin önde gelen düşünürleri de uluslararası yapılarda kadın ve cinsiyetin neden yok olduğu konusuna yoğunlaşmışlardır. İki kesiminde ortak paydası kadın hayatının ve tecrübelerinin görmezden gelindiği, eril/dişil farklılığının yaratıldığı ve ataerkil düşünce yapısının egemen olduğu uluslararası yapıyı vurgulamaktır Diana Thorburn, a.g.m., s. 2. Laura Sjoberg, Gender, State and War Redux: Feminist International Relations Across the Levels of Analysis, International Relations, Vol.25, No.1, 2011, s Marysia Zalewski, a.g.m., s J. Ann Tickner, a.g.e., s. 7. Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, a.g.m.,ss Diana Thorburn, a.g.m., s. 5.

58 42 Geleneksel olarak güç, egemenlik, rasyonellik, iktidar, bağımsızlık, özerklik, kahramanlık ve vatanseverlik gibi kavramlar toplumlarda erillikle bağdaştırılmaktadır. Kadınlar ise bu özelliklerin tersi istikametinde ve bu özelliklerin yok olduğu parçada yer almaktadır. Kadınlar, zayıf, anne, çocuk yetiştiricisi, erkeğe bağımlı hatta vatanseverlikten uzak olarak tanımlanmaktadır. Eril kimlik diğer tüm kimliklerin özellikle de kadının üzerinde yer almaktadır. Ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda kadınlar birer tehlike olarak görülmüştür. Dış politika içerisinde de kadınlar kendilerine yaftalanılan sıfatlardan dolayı muzdarip olmuş ve birçok güçlükle karşılaşmışlardır. Reagan döneminde 1981 de BM ye elçi olarak atanan Jeane Kirkpatrik kendisini erkek dünyasında bir fare olarak tanımlamaktadır. Uİ disiplininde yer alan feministlere düşen görev ise inşa edilmiş bu ikilikleri kabul etmek yerine kökenine inerek analiz etmektir. Eril ve dişil arasındaki farklılıklar doğal ve değişmez nitelikler değildir. Eğer biyolojik temelli açıklamaları referans kabul etmezsek cinsiyet eşitsizliğinin toplum hayatına egemen olduğunu nasıl açıklayabiliriz? 139 Tickner a göre toplumsal cinsiyeti uluslararası ilişkilerde temel analiz birimi olarak kabul edersek feminizmin de cinsiyet eşitliğini amaç olarak ele aldığını kabul etmeliyiz. Cinsiyet analizleri kadınla olduğu kadar erkekle de ilgili olup hatta homofobi ve homosekseulatiteyi içine almaktadır. Bu nedenle toplumsal cinsiyeti nötr olarak görmeliyiz. Erkek ve kadın doğal olarak birbirinden farklıdır. Ama bu birinin diğerine hükmedeceği anlamına gelmemektedir Feminizmin Disipline Giriş Süreci Feminizmin Uİ disiplinine girişinde 1988 de London School of Economics de yapılan Women and International Relations (Kadınlar ve Uluslararası İlişkiler) isimli konferansın ciddi bir önemi vardır. Bu konferansta yapılan söyleşilere Millennium: Journal of International Studies dergisinde özel bir bölüm olarak yer verilmiştir. Bu dönemde disiplindeki feminist araştırmacıların iki amacı bulunmaktaydı. İlk olarak hedeflenen, uluslararası politikalarda, 139 Jacqui True, a.g.m., s J. Ann Tickner, a.g.e., ss John Hoffman, a.g.e., ss

59 43 kurumlarda ve geleneksel teorilerde içselleşmiş olan cinsiyetlendirilmiş önyargıları ve yapıları ortaya çıkarmaktır. İkinci ise Uİ disiplinini anlamak ve önyargıları ortadan kaldırmak için kadını ve toplumsal cinsiyet kavramını analizlere ve çalışmalara nasıl dahil ederiz sorusu üzerine çalışmışlardır de Millenium da yer alan makalelerin en önemlilerinden biri olarak Ann Tickner ın Morgenthau nun prensipleri özelinde realizm ve Uluslararası İlişkiler disiplinine yönelik eleştirisi karşımıza çıkmaktadır. Tickner a göre Uİ disiplini erilleştirilmiş bir yapıya sahiptir. Bu makalede sadece geleneksel teroinin sınırları gösterilmemiş bunun yanında yeni kuramsal yaklaşımların arayışı çabasına da girilmiştir. Feministler böylece disiplinin temel kavramları arasında yer alan güvenlik, çıkar, güç ve devlet gibi kavramaları yeniden tanımlamaya başlamışlardır. 142 Soğuk savaşın bitimiyle birlikte feminist çalışmalar da diğer eleştirel yaklaşımlar gibi hızla çoğalmaya başladılar. Disiplin bir dönüşüm sürecine girerken yeni teoriler de kendilerine bir yer bulmaya çalıştılar. Şüphesiz ki bunlar arasında en çok zorlanan feminizm oldu. Feminizmin kadınlar nerede sorusuyla disipline giriş yapması çoğu geleneksel teori tarafından yanlış bir yöntem olarak görülmüştür de yayınlanan Millenium dergisinde de feminist çalışmalar için yeni bir bölüm verilmiştir. Daha önceki bölümde üzerinde durulan temel iki konuya bu bölümde daha az değinilmiştir. Bu sayıda gücün cinsiyetlendirilmiş ilişkileri nasıl ürettiği üzerinde durulmuştur. Bu sayıda diğerinden farklı olarak batı dışındaki örneklerede yer verilmiştir. Bu sayıdaki önemli makale olarak olarak Gayatri Chokravarty Spivak ın Gender and International Studies (Toplumsal Cinsiyet ve Uluslararası Çalışmalar) isimli çalışması olmuştur. Spivak bu çalışmasında 141 Kimberly Hutchings, 1988 and 1998: Contrast and Continuity in Feminist International Relations, Millenium-Journal of International Studies, 37: 97, 2008, ss Kimberly Hutchings, a.g.m., ss Marysia Zalewski, Feminists in International Relations: What Impact on Discipline?, Common Ground or Mutual Exclusion? Women s Movements and International Relations, der. MarianneBbraig and Sonja Wölte, Londra: Zed Books, 2002, ss

60 44 toplumsal bilimlerin ve tarihin, kültürel emperyalizm dışında yer alan akımları anlamak için bir çaba sarfetmedikleri yönündeki eleştirisini dile getirmiştir ların sonuyla birlikte feminizm diğer postpozitivist teorilere bir ek yaklaşım olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Postmodernizm ve eleştirel teorinin devamı olarak kabul edilen feminizm bu yıllarda geleneksel teroiler tarafından hala görmezden gelinmekteydi. Bu teoriler feminizmi sadece kadınlarla ilgili bir yaklaşım olarak ele almaktadır. Disiplinin feminizmi olduğu gibi kabul etmek yerine daha yumuşak versiyonlarına olumlu bakmaktadır. 145 Millennium dergisinin her iki sayısında da değinilen uluslararası politikalarda, ekonomide, yüksek politika konularında toplumsal cinsiyetin kavramının günlük hayatta ki işleyişinin önemine olan vurgu devam etmektedir. Bu sayılardan sonra günümüzde değişen iki önemli nokta vardır. İlk olarak sivil toplum örgütleri ve devlet gibi uluslararası aktörler ve dış politika gibi uluslararası sahalarda toplumsal cinsiyet kavramı yaygınlaşmıştır. İkinci önemli değişim ise 11 Eylül saldırıları akabinde Afganistan ve Irak ta başlatılan savaşlarla devam eden süreçle yaşanmıştır ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİNİYLE FEMİNİST UZLAŞMA Realizmin Feminist Eleştirisi Edward Halet Carr ın Yirmi Yılın Bunalımı: (The Twenty Years Crisis: ) isimli çalışması ve Hans J. Morgenthau n Uluslar Arasında Siyaset ( Politics Among Nations) isimli çalışması Realist teorinin temellerini oluşturmaktadır. 147 Realizmin uluslararası ilişkiler tanımlaması özünde insan doğasının kötü olmasına dayandırılmaktadır. İnsanlar gibi uluslar da kendi çıkarlarının peşindedir. Uluslararası alandaki tek aktör devlettir. Ulusal çıkarın 144 Kimberly Hutchings, a.g.m., ss Marysia Zalewski, Feminists in International Relations: What Impact on Discipline?, ss Kimberly Hutchings, a.g.m., ss Edward Halet Carr, Twenty Years' Crisis, : An Introduction to the Study of International Relations, Newyork: Palgrave, Hans J. Morgenthau, Politics Among Nations: The Struggle for Power and Peace, Mcgraw-Hill Education, 2005.

61 45 sağlanmasında ve uluslararası ilişkileri anlamada temel kavram güçtür. Realistler ulusal çıkarın korunmasına ilişkin politikaların tümünü yüksek politika (high politics) alanına yerleştirirken diğer tüm konuları alçak politika (low politics) alanına koymuşlardır. Realizm, ulusal sınırların içerisini güvenli olarak tanımlarken, sınırların dışını güvensiz ve anarşik olarak tanımlamaktadır. Bu iki farklı alanın yaratılması Uİ disiplininin tümünü ciddi bir biçimde etkilemiştir. Realizmin disipline hâkim olmasında Soğuk Savaş döneminin başlamasının da çok büyük etkisi olmuştur. Soğuk Savaş politikaları Realist söylemle desteklenmiştir. Soğuk Savaşın sona ermesiyle zayıflayan Realist politikalar, diğer uluslararası ilişkiler teorilerinin eleştirilerinin hedefi olmuştur. Fakat yapılan eleştirilerin hiçbiri cinsiyeti bir analiz birimi olarak kabul etmemiştir. Bu yüzden Feminizmin Realizmi eleştirisi farklılık arz etmektedir. 148 Feminizmin önde gelen düşünürlerinden Ann Tickner, realizmin baba kuramcılarından Morgenthau nun çalışmasını sorgulamış ve feminist bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmiştir. Öncelikle Morgenthau nun realizmle ilgili 6 temel prensibi açıklanmıştır. Bu prensiplere kısaca değinecek olursak kısaca şu şekilde sıralayabiliriz. Birincisi, politika insan doğasından yansıyan objektif yasalarla yönetilir ve böylece rasyonel teori geliştirilir. İkincisi, siyasal realizmde duygusuz, nesnel ve rasyonel olan vurgulanır. Üçüncüsü, realizm, çıkarı güç olarak tanımlar ve güç bir erkeğin diğeri üzerinde uyguladığı kontroldür. Dördüncüsü, siyasal realizm, siyasal hareketin ahlaki öneminin farkındadır. Beşincisi, çıkar kavramı siyasal çılgınlığı ve ahlaki aşırılığı sınırlayan güç kavramıyla beraber tanımlanır. Son olarak ise siyasal realist Bu politika ulusun gücünü nasıl etkiler? sorusu etrafında politikalarını oluşturmalıdır. Tickner, realizmin bu temel prensiplerini açıkladıktan sonra olaya birde feminist perspektifle yaklaşarak yorumlarını bizlerle paylaşmıştır. Feminist bakış 148 Atilla Eralp, Uluslararası İlişkiler Disiplininin Oluşumu: İdealizm-Realizm Tartışması, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, 8. bsk., İstanbul: İletişim Yay., 2006, ss Tayyar Arı, a.g.e., ss J. Ann Tickner, a.g.e., s. 14.

62 46 açısından yapılan değerlendirmeyi de şöyle özetleyebiliriz: ilk olarak feminizm objektifliğin erillikle birlikte inşa edildiğine inanır ve insan doğasının hem eril hem de dişil karakterleri barındırdığını vurgular. İkincisi, feminist bakış açısına göre ulusal çıkar sadece tek bir etmenle açıklanamaz ve sadece güç kavramıyla tanımlanamaz. Üçüncüsü, güç evrensel bir doğru değildir. Güç, eril yapıya kontrolü elde tutma imkânı veren, bir baskı aracı olarak tanımlanmalıdır. Dördüncüsü, realizmin amaca giden her yol meşrudur şeklindeki politikasını kabul etmez ve siyasal eylemin ahlaki boyutunu ve önemini vurgular. Beşincisi, feminist anlayış uluslararası çatışmaları azaltmak ve böylece uluslararası topluluğu kurmak için ortak ahlaki istekleri bulmaya odaklanır. Son değerlendirmede de siyasal otonominin gerekliliğini reddeder ve buna gerekçe olarak da Batı toplumunda otonominin erillikle birlikte kurulduğunu öne sürer. Morgenthau n yaptığı güç tanımlanması Uluslararası İlişkiler kuramında genellikle kullanılan bir tanımlamadır. Gücün bu tanımlaması erillikle birlikte kurulmaktadır. Realizmin temel kavramı olan ulusal güvenlik de askeri güçle bağlantılıdır. Feministler ayrıca Morgenthau nun iddia ettiği genel geçer bilginin varlığını da yok saymaktadırlar. Feministlere göre bilgi de tıpkı diğer tüm kavramlarda olduğu gibi toplumsal inşanın bir ürünüdür. 149 Feministler korku ve tehlike söylemine dayanan Realizmin uluslararası ilişkiler alanında devamlı olarak nasıl bir baskı rejimi kurduğunu çözümlemeye çalışmışlardır Pozitivizm Postpoizitivizm Tartışmasında Feminizm 1980 lerde başlayan pozitivizm postpozitivizm tartışması Uİ disiplininde üçüncü tartışma (third debate) olarak da adlandırılmaktadır. Disiplinde ki bu tartışmayı üçüncü tartışma olarak adlandıran ilk kişi Yosef Lapid tir. 151 Lapid e göre eleştirel teori, postmodernizm, tarihsel sosyoloji ve çoğu feminist yaklaşım postpozitivizm cephesinde yer almaktadır. Postpozitivist mücadele bilimin epistemolojik ve metodolojik temellerine karşı verilmektedir. Soğuk savaşın bitmesiyle ivme kazanan üçüncü tartışma değişen dünya düzenindeki politikaları ve 149 J. Ann Tickner, Hans Morgenthau s Principles of Political Realism: A Feminist Reformulation, Millennium-Journal of International Studies, Vol. 17, No. 3, 1988, ss Jill Steans, a.g.m., s Yosef Lapid, The Third Debate: On the Prospects ıf International Theory in a Post Positivist Era, International studies Quarterly, Vol. 33, No: 3, Eylül 1989, ss

63 47 kuramları yeniden tartışmaya açmayı ve yeni bakış açıları elde etmeyi amaçlamıştır. Feminizmin disiplin kendini yeniden sorguladığı bir dönemde ortaya çıkması da bir tesadüf değildir. 152 Ann Tickner a göre pozitivist bilginin oluşmasında başlıca dört özellik mevcuttur. İlk olarak doğa ve sosyal bilimler birbirlerinden çok farklı olsalar da tek bir bilimin var olduğu düşüncesiyle aynı metodolojileri kullanmaktadırlar. İkincisi, değer ve gerçek kavramaları aynı safta yer alamazlar. Ayrıca teoride sadece gerçekler yer almalıdır çünkü gerçekler nesneldir. Üçüncüsü ise, doğal dünya nasıl biçimleniyorsa içinde bulunduğumuz sosyal dünyada aynı şekilde düzenlenir. Son olarak, bir ifadenin doğru olması nesnel gerçeklere ve ampirist epistemolojiye dayanmasıyla mümkündür Eleştirel Teori ve Feminizm Eleştirel kuram, postmodernizm ve feminizm gibi uluslararası ilişkilerde meydana gelen üçüncü tartışmanın postpozitivist tarafında yer almaktadır. Eleştirel kuram düşünürlerinin esin kaynağı olan Jürgen Habermas pozitivizmin bilgiyi ele alış şeklini eleştirmektedir. 154 Andrew Linklater, Habermas ın yolundan eleştirel Uluslararası İlişkiler kuramını oluşturmaya çalışmıştır. Linklater e göre bu yolla devletin kararlarını ve kurumlarını sorgulamamız mümkündür. Gramşiyan eleştirel kuramını ise Robert Cox geliştirmiştir. Antonio Gramsci ye göre hegemonya güç ve rızadan oluşmaktadır. 155 Feminizm ve eleştirel teori arasında birçok ortak nokta bulunmaktadır. Bunlardan en çok bilineni iki kuramda toplumsal cinsiyet kavramının toplumsal bir inşa olduğu ve tarihsel süreçlere göre değişkenlik gösterdiği yönündeki ortak 152 J. Ann Tickner, Gendering World Politics: Issue and Approaches in the Post Cold War Era, ss J. Ann Tickner, Gendering World Politics: Issue and Approaches in the Post Cold War Era, s E. Fuat Keyman, Eleştirel Düşünce: İletişim, Hegemonya, Kimlik/Fark, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, 8. bsk., İstanbul: İletişim Yay., 2006, ss E. Fuat Keyman, a.g.m., ss

64 48 düşünceleridir. Eleştirel kurama göre her bilgi bir topluluğun çıkarının yansımasından oluşmaktadır. Feministler ise bu fikre katılırken bu topluluğun erkekler olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca iki kuram da disiplindeki özneleri ve failleri sorgulamaktadırlar. Feministlerin çoğu Robert Cox un eleştirel teoriye ilişkin tanımlamasına katılmaktadırlar. 156 Eleştirel düşüncenin önde gelen kuramcılarından Robert Cox un da değindiği gibi teoriler her zaman için bir amaca yöneliktir. Feminist teori de eleştirel düşüncenin bu yaklaşımına katılmaktadır. Teoriler hakim gruba veya anlayışa hizmet etmektedir Konstrüktivizm ve Feminizm Son yıllarda Konstrüktivist akımla beraber gelen tartışmaların uluslararası ilişkiler kuramı açısından önemini yadsıyamayız. Konstrüktivizmin iki temel özelliği vardır: (1) İnsan cemiyetlerinin yapısı esas olarak maddi güçlerden ziyade paylaşılan fikirlerce belirlenmektedir. (2) Belli amaçlar doğrultusunda yola çıkmış aktörlerin kimlikleri ve çıkarları onlara doğa tarafından verilmez bunlar ortak fikirler doğrultusunda oluşturulur. 158 Alexander Wendt Konstrüktivist akımın öncüsü olarak kabul edilmektedir. Social Theory of International Politics (Uluslararası Politikaların Toplumsal Teorisi) isimli eserinde Konstrüktivizmin temel ilkelerini ortaya koymuştur. 159 Wendt bu eserinde Realizm ve Neorealizm başta olmak üzere Pozitivist kuramlara yönelik eleştirilerini dile getirmiştir. Wendt e göre bu kuramlar uluslararası yapıyı açıklarken sadece materyal gerekçelere başvurur. Konstrüktivizmin temel eleştirisi ise materyal gerekçelere gereğinden fazla önem gösterilmesidir J. Ann Tickner, Gendering World Politics: Issue and Approaches in the Post Cold War Era, ss J. Ann Tickner, You Just Understand, s George Welton, Wolfango Piccolt, Konstrüktivizme Yönelik Problemler, Uluslararası İlişkilerde Sınır Tanımayan Sorunlar: Göç, Yurttaşlık, İnsan Hakları, Toplumsal Cinsiyet, Küresel Adalet ve Güvenlik, der. Ayhan Kaya, Günay Göksu Özdoğan, İstanbul: Bağlam Yay., 2003, ss Alexander Wendt, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press, Ekim Birgül Demirtaş-Coşkun, Social Theory of International Politcs, Alexander Wendt, (book review), Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt. 2, Sayı. 7, Güz 2005, s. 189.

65 49 Konstrüktivistlere göre devletin davranışlarını açıklamada güç ve anarşiden daha önemli kavramlar mevcuttur. Neorealistler için normların uluslararası politikada zorlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Neoliberaller ise normları sadece belirli bir grup aktörün çıkarlarını en üst düzeye çıkartmaya yarayan bir araç olarak görmektedirler. Konstrüktivistlere göre ise normlar kolektif anlayışı yansıtmaktadırlar. Pozitivist kuramların öne sürdüğünün aksine normlar daha derin etkilere sahiptirler. 161 Realizm ve Neorealizmde olduğu gibi Wendt e devleti temel aktör olarak ele almaktadır. Fakat Wendt devletin hareketleri ve ulusal çıkar üzerine yoğunlaşmak yerine devletin kimliğini incelemeyi tercih etmiştir. Wendt özellikle Neorealizmin kurucusu olarak kabul edilen Waltz un materyalizmini eleştirmektedir. Wendt e göre materyal gerekçeler sosyal gerekçelerle birlikte sunulmalıdır. Sadece çıkarların şekillendiği değil aynı zamanda kimliklerin de şekillendiği bir teoriye ihtiyacımız vardır. Wendt, uluslararası alanı birimleri arasında sürekli etkileşim ve iletişimin olduğu bir yapı olarak değerlendirmektedir. Konstrüktivizm uluslararası sistemin yapısal teorisi olarak da tanımlanmaktadır. 162 Wendt, güç ve çıkar kavramlarının yerine kimliği ön planda tutmaktadır. Konstrüktivistlere göre sosyal yapı üç temel element içermektedir: aktörler tarafından paylaşılan bilgi (shared knowledge), materyal kaynaklar (material resources) ve uygulamalar (practices). Wendt in en önemli tavsiyelerinden biri materyal faktörlerin yanı sıra fikirlerin (idea) ve bilginin de ( knowledge) analizlere dahil edilmesidir Yücel Bozdağlıoğlu, Identity and International Relations: Turkish Foreign Policy in the Post- World War II Era, University of Kentucky, 2001, ss Erik Ringmor, Alexender Wendt: A Social Scientist Struggling with History, The Future of International Relations, ed. Iver B. Neuman, Ole Waever, London: Routkedge, ss Şaban H. Çalış, Uluslararası Örgütler: Tanımların Yaklaşımların ve Tarihin Alacakaranlığı, Uluslararası Örgütler ve Türkiye, der. Şaban H. Çalış, Birol Akgün, Önder Kutlu, Konya: Çizgi Kitabevi, 2006, ss Yücel Bozdağlıoğlu, a.g.t., s. 19. Birgül Demirtaş-Coşkun, a.g.m., s. 191.

66 50 Son yıllarda uluslararası ilişkilerde konstrüktivist bir dönüşe (constructivist turn) 164 şahit olmaktayız. Bazı Feminist teorisyenler Feminizm ve Kostrüktivizmin benzer ontolojik tabanlara sahip olduğunu düşünmektedirler. Feminist düşünürlerin çoğu toplumsal cinsiyetinde sosyal bir inşa olduğunu kabul etmektedirler. Örneğin Spike Peterson a göre cinsiyet, içinde bulunduğumuz dünyada öznel kimlikler şeklinde sosyal olarak inşa edilmiş ve üretilmiştir. Uluslararası İlişkiler alanında çalışan Feministler gücü bir sosyal inşa, cinsiyeti ise gücün bir kodu olarak ele almaktadırlar. Bu araştırmacılardan biri olan Joan Scoott un tanımlamasına göre cinsiyet sosyal inşa ve güçten meydana gelmektedir. Feministler cinsiyeti çok farklı şekillerde tanımlamışlardır. Fakat bu tanımlamaların ortak noktası cinsiyetin toplumsal ve kültürel olarak eril ideoloji tarafından inşa edilmiş olması yönündedir. Erilliği oluşturan kavramların zıddı olan özellikler dişiliği oluşturmaktadır. Feminizm de Konstrüktivizm gibi araştırmalarında norm, kimlik ve kurallar üzerinde yoğunlaşmıştır. 165 Konstrüktivizmi bazı düşünürler feminizmin tamamlayıcısı olarak görürler. Fakat Cynthia Weber gibi önde gelen feminist düşünürlere göre bunlar gereksiz çıkarımlardır. Çünkü Feminizmin kendisi başlı başına bir teoridir ve başka bir baba teoriye ihtiyaçları yoktur. Feminizm ve Konstrüktivizm arasındaki diyaloğun gelişmesi önemlidir. Çünkü ikisi de aynı ontolojik tabandan geldiği için birbirlerine pozitif anlamda katkı sağlayabilirler. Bu konuda Konstrüktivizmi savunan kuramcıların Feminist eleştirilere dikkat etmesi gerekmektedir. 166 Uİ disiplinindeki feministlerin hepsi de Konstrüktivistlerle aynı ontolojiyi paylaşmamaktadır. Konstrüktivizmle aynı ontolojiyi paylaşanlar ise diğer farklılıkları dışlamamaktadır. Enloe ya göre devletlerin içindeki cinsiyetin inşası erillik ve dişillik fikirlerin üretilmesini sağlıyor. Uluslararası yapı toplumsal cinsiyet tarafından 164 Jeffret T. Checkel, The Constructivist Turn in International Relations Theory, World Politics, Vol. 50, No. 2, Ocak 1998, ss Brigit Locher, Elisabeth Prügl, Feminism and Constructivism: Worlds Apart or Sharing the Middle Ground, International Studies Quarterly, vol. 45, no. 1, Mar. 2001, ss Cynthia Weber, International Relation Theory: A Critical Introduction, ikinci bsk., Newyork: Routledge, 2005, ss Brigit Locher, Elisabeth Prügh, a.g.m., ss J. Ann Tickner, You Just Understand.., s. 614.

67 51 oluşturuluyor, küresel politikalarda toplumsal cinsiyeti oluşturuyor. Savaşı, barışı ve devrimleri toplumsal cinsiyet şekillendirmektedir. Feministlere göre toplumsal cinsiyet olmadan uluslararası hiçbir politikadan ve yapıdan söz etmek mümkün değildir. Kısacası uluslararası ilişkiler kuramında toplumsal cinsiyet Feminizmin temel analiz birimidir. Konstrüktivizm toplumsal cinsiyete bu kadar çok önem vermemektedir. Toplumsal cinsiyet temel analiz birimi değil, uluslararası ilişkilerde daha alt basamaktadır. Toplumsal cinsiyet gücün bir kodudur. 167 Feministlerin ve Konstrüktivistlerin araştırma yöntemleri birbirinden farklıdır. Konstrüktivistler devlet hareketlerini ve ulusal çıkarı açıklamak için devlet kimliğini anlamanın gerekli olduğunu öne sürmektedirler. Feministler ise bu görevi toplumsal cinsiyet kavramına verirken kimliği tek açıklayıcı öğe olarak ele almamaktadırlar. Konstrüktivistler cinsiyeti görmezden gelmektedirler. Ayrıca pozitivist eğilimleri nedeniyle kendilerini sınırlayarak feminist epistemolojiyi önemsememektedirler Postmodernizm ve Feminizm Postmodernizm öncelikle Modernizmin ana parametresi olan tüm üst anlatıları sert bir dille reddederek yola koyulmuştur. Jean François Lyotard a göre Postmodernizm kısaca üst anlatılara inanmamaktır. 169 Postmodernizm belirli güç odakları tarafından dikte edilen tüm söylemlere şüpheyle yaklaşmaktadır. Postmodernistler epistemolojiye karşı çıkarak, yorum bilimini (hermeneutic) benimsemişlerdir. 170 Sahip olduğu edebi kökenlerden dolayı Postmodernizm söylemlere (discourse) ve metinlere (text) büyük önem vermiştir. Metin ve söylem aslında yaşadığımız tüm olayları ve olguları kapsamaktadır. Bu noktada karşımıza metinlerarasılık (intertextual) kavramı çıkmaktadır. Mesela ABD, Irak ı işgal etti, Irak halkı perişan durumda. cümlesini ele alalım. Bu olayda ABD fail, Irak ın işgal edilmesi metin ve Irak halkı ise özne konumundadır. Postmodernizme göre önemli olan ABD değil Irak ın işgal edilmesidir. Yani artık failin bir önemi 167 Brigit Locher, Elisabeth Prügh, a.g.m., s Brigit Locher, Elisabeth Prügh, a.g.m., ss David Harvey, Postmodernliğin Durumu:Kültürel Değişimin Kökenleri, İmge Kitabevi, 1997 s İlhan Tekeli, Modernite Aşılırken Siyaset, Ankara: İmge Yay., 1999, s. 29.

68 52 yoktur. 171 Önemli olan yazarın (author) ne demek istediği değil bizim o metni nasıl yorumladığımızdır. Postmodernizme göre hiçbir metnin bir diğer metne üstünlüğü söz konusu değildir. İçinde bulunduğumuz dünya dahil her şey birer metindir. Dünyanın da bir yazarı yani bir Tanrısı yoktur. Dünyayı herkes farklı bir şekilde okur ve yorumlar. Yani hiçbir zaman tek bir dünya anlayışı yoktur. Postmodernistler Modernistlerin tarih bir ilerlemedir düşüncesine de karşı çıkmaktadırlar. Tarih evrimsel bir yolculuk değildir. 172 Modernizmle birlikte hep bir öteki yaratılarak insanlar çeşitli sınıflara bölünmüştür. İnsanlar arası bölünmenin sonucu bir kesim her zaman ötekileştirilmiştir. Ötekileştirme peşinde dışlanmayı da getirmiştir. Ötekiye hep kuşkuyla yaklaşılmıştır. Modernitenin ürettiği söylemler bugünkü dünyamızda bile çeşitli kavramsallaştırmalara neden olan önemli güç kaynaklarıdır. Postmodernizmde ise önemli olan ötekidir. Postmodernistler söylemler tarafından dışlanan ve marjinalleştirilen kişilerin ve olayların altını çizmeye çalışmaktadırlar. 173 Geleneksel teoriler tarafından yapılan tanımlar dışında kalarak ötekileştirilen en büyük kesim kuşkusuz ki kadınlardır. Modernizm her ne kadar kadını özgürleştirmeyi (emancipation) hedeflemiş görünüyorsa da aslında kadını bir başka şekilde hapsetmekten daha fazla bir katkıda bulunmamıştır. Postmodernizmin bütün yerine parçaları savunarak ötekilere ve marjinallere değer vermesi feminist araştırmacılarında ilgisini çekmiştir. Feminist araştırmacıların başlıca hedefi Uİ disiplininin aslında cinsiyetlere karşı tarafsız bir bakış açısı sergilemediğini gözler önüne sermektir. Postmodern Feministler özellikle batılı beyaz erkeğin baskın olduğu disiplinlerin erkek egemen kimlikleri ve söylemleri yapısızlaştırmaya çalışmaktadırlar Pauline Marie Rosenau, Post-modernizm ve Toplum Bilimleri, Ankara: Bilim ve Sanat Yay., 1998, ss Joshua S. Goldstein, Alternatives to Power Politics, Longman, 2001, s Jill Steans, Llyod Pettiford, Thomas Diez, a.g.e., ss Lincoln Williams, Vishanthie Sewpaul, Modernism, Postmodernism and Global Standards Setting, Social Work Education, Vol. 23, No. 5, Ekim 2004, ss D. S. L. Jarvis, International Relations and the Challenge of Postmodernism: Defending the Disipline, Columbia: University of South Caroline Press, 2000, s

69 53 Feminist Postmodernistler liberallerin savaş içinde erkekleri kahramanlaştırarak kadınlara anne, hemşire ve sevgili gibi rolleri vererek pasifleştirmesine karşı çıkmaktadırlar. Erkek her zaman savaşçı vasfıyla başrol oyuncusuyken kadın erkeğine destek olan pasifize edilmiş rollerde karşımıza çıkmaktadır. Feministler Realizmin özellikle cinsiyet söylemleri üzerinde etkin olan dilinin yapıbozumunu yapmışlardır. Mesela ilk hidrojen bombası bulunduğunda it s a boy denmiştir. Ayrıca Feminist Postmodernistler bize mutlak doğru olarak sunulan tarih anlayışını da reddetmişlerdir. Çünkü yine erkek egemen ideolojilerin söylemlerinden oluşan tarih kadınları dışlamaktadır. Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar bize toplumsal olarak öğretilmiş kalıplardan başka bir şey değildir. 175 Feminizm ve postmodernizm aslında birçok konuda çelişki içine düşmektedir. Postmodernistler tüm üst anlatıları reddederken feminizmi de bir üst anları olarak kabul etmektedirler. Postmodernizm kuramlar arasında bir fark olmadığını iddia ettiği için feminizmi de diğer ataerkil kuramlarla aynı safta görmektedir. Feministlere göre ise anlatıları ve kuramları tamamen yok saymak çok doğru değildir. 176 Feminist postmodernizm kendi içinde karmaşık bir ilişki barındırmaktadır. Bir sonuç veya çözüm önerisi sunmak yerine yapısızlaştırma ve eleştiri üretirler. Bu tür bir feminizm, feminizmin gücünü azaltabilmektedir. Mesela postmodernizm evrensel düşünceleri arkada bırakmamız gerektiğine inanmaktadır. Ama insan hakları gibi evrensel düşünceleri yok sayarsak kadının konumunu iyileştirmeye hizmet eden düşünceleri de yok saymış oluruz Muhittin Ataman, a.g.m., s. 20. Joshua S. Goldstein, a.g.e., s Josephin Donovan, a.g.e., ss J. Ann Tickner, Gendering World Politics.., ss

70

71 54 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DİSİPLİNDEKİ TEMEL KAVRAMLARIN FEMİNİST DEĞERLENDİRMESİ 4.1. Devlet Uluslararası İlişkilerde devlet konusunu ele alırken egemenlik kavramını da birlikte değerlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü geleneksel teorilerde yegane egemen ulus devletlerdir. Bu temel görevi nedeniyle devlet feminizmin de önemli çalışma konularından biri olmuştur. Devlet ataerkil sistemin en güzel örneklerinden biridir. Devletin oluşumunda ve şekillenmesinde kadınlar neredeyse tamamen göz ardı edilmişlerdir. 178 John Hoffman a göre feminist düşünürler Uluslararası İlişkiler kuramının temel kavramlarını yeniden yorumlama mücadelesi verirken egemenlik kavramının yeniden değerlendirilmesini göz ardı etmişlerdir. Egemenlik kavramı feminist düşünürler tarafından ataerkil düzeni tarif etmek için sıkça kullanılmıştır. Fakat egemenlik kavramının feminist bir bakış açısıyla yeniden yorumlanması yapılmamıştır. Hoffman a göre bu feminist kuramın bir eksiğidir. 179 Catharine MacKinnon da Hoffman la aynı konuya dikkat çekerek, feminizmin devlet ile ilgili bir kuramının olmadığını iddia etmiştir. Cinsiyetlendirilmiş kurumlar ve ilişkiler devletin temelini oluştursada feminizm devletle ilgili çalışmalarına özel bir önem göstermemiş, bu konuyla ilgili yaklaşımlara çok fazla ilgi duymamıştır. 180 Ann Tickner a göre uluslararası sistemin temel yapısı olarak kabul edilen devletler de cinsiyetlendirilmiş politikalardan ve kurumlardan oluşmaktadır. Devlet içerisindeki cinsiyetlendirilmiş yapılar da uluslararası ilişkileri oluşturmaktadır. Devlet verili bir kavramdır. Feminist 178 Diana Thorburn, a.g.m., s John Hoffman, a.g.e., s Deborah L.Rhode, Feminism and State, Harvard Law Review, Vol. 107, No. 6, Nisan 1994, s

72 55 araştırmacıların cinsiyetlendirilmiş devleti kurucu öğeleri analiz etmeleri gerekmektedir. 181 Devlet, vatandaşların hayatını eril ve dişil olmak üzere iki farklı alana ayırmaktadır. Bu ayrımı yaparken de cinsiyeti manipüle etmektedir. Erkeğe üstünlük sağlayan tüm özellikleri yüklerken kadına korunmaya muhtaç olan muamelesi yaparak bunu destekleyen sıfatlarla etiketlemektedir. Böylece eril otorite devletle entegre olmaktadır. Her egemenin bir ötekine duyduğu ihtiyaç devlette de mevcuttur. Devlet içinde öteki daha aşağı statü verilen kadınken, devlet dışında bu anarşik yapıya dönüşmektedir. 182 Feminist çalışmaları değerlendiren John Hoffman literatüre momentum kavramını sokmuştur. Momentum kelime manası itibariyle hız anlamına gelse de Hoffman bu kavramı eşitlikçi ve kendi içinde hiyerarşik bir yapıya sahip olmayan durumlar için kullanmıştır. Hoffman a göre momentum kavramlar niteliği gereği eleştirel bir yapıya sahip olmalıdır. Bu kavramlarda hiçbir zaman bir son nokta mevcut değildir, sürekli bir değişim içerisindedirler. Tüm kavramlar bu özelliğe sahip değildir. Momentum kavramın karşısında ise statik kavramlar yer almaktadır. Statik ise dar anlamda hareketi olmayan, durağan anlamına gelmektedir. Mesela şiddet statik bir kavramdır. Çünkü her zaman için şiddet uygulayan, şiddeti uyguladığı kişiyi dışlamaktadır. Momentum kavramlar yeniden inşa sürecine açık olurken diğerlerini yeniden inşa edemeyiz. Hoffman a göre devlet de momentum kavram değildir, bu nedenle onu yeniden inşa edemeyiz. Devlet dışlayıcı kavramları da içinde barındırmaktadır. Devlet doğası gereği kendi içinde belli bir hiyerarşiyi zorunlu kılmaktadır. Hükmeden, boyun eğeni sürekli olarak dışlamakta ve ötekileştirmektedir. Devlet statik bir niteliğe sahip olduğundan dolayı bir kurum haline gelirken nasıl bir niteliğe sahipse o şekilde devam etmektedir. Devlet eril bir düzen içinde kurulmuştur ve 181 Robert O. Keohane, Beyond Dichotomy: Conversations Between International Relations and Feminist Theory, International Stıdies Quarterly,Vol. 42, 1998, s J. Ann Tickner, Feminism Meets International Relations, s Jacqui True, Feminism, a.g.m., ss

73 varlığını bu şekillde devam ettirmektedir. İktidar erilken doğal olarak dışlanan kesim kadınlar olmuştur. 183 Siyaset teorisinde ve Uİ disiplininde devlet tanımı olarak genelde Max Weber in tanımı ele alınmaktadır. Weber, devleti, Belirli bir toprakta, meşru fiziki güç kullanma tekelini elinde tuttuğunu iddia eden bir varlık şeklinde tanımlamaktadır. Weber bu tanımlamasında dört unsur vardır: alan, meşruluk, güç ve tekel. Buna göre egemenlik devletten kaynaklanmaktadır. Devletin sahip olduğu egemenlik azalacağına gün geçtikçe artmıştır. Çünkü hiçbir devlet egemenliği başka bir kurum veya yapıyla paylaşmak istememektedir. Erkek egemenliği belki de devletin egemenliği altındaki ana sebep değildir. Fakat erkek baskısı ve şiddeti devlet tarafından izin verilen ve yine devletin bir parçası olan bir olgudur. Erkek baskısı ve otoritesi devlet içinde kurumsallaşmış bir nitelik kazanmıştır. Devletin oluşumunda ve kuruluşlarında ki kadın yokluğu da bunu kanıtlamaktadır. 184 Devlet kavramını dönüştürmek isteyen çoğu feminist Marksist ve sosyalist gelenekten gelmektedir. Bu geleneğe göre kadının evde ücretsiz işe mecbur edilmesi, dışarıda da erkeğe tabi olması devlet politikalarının bir sonucudur. Devlet geleneksel cinsiyet rollerini desteklemekte ve meşrulaştırılmasına yardımcı olmaktadır. Fakat sınıf temelli yaklaşımlar devletin cinsiyet üzerindeki etkisini açıklama konusunda yetersizdir. Çünkü bu teorilerde kadın bir sınıf olarak ele alınmamaktadır. Cinsiyet eşitsizliklerini kapitalist devlet ve toplumlarla da sınırlamak mümkün değildir. Sosyalist devletlerde de kadın eril düşünceye boyun eğdirilmiştir. Heidi Hartmann a göre Feminizm ve Marksizm birdir ve tek olan marksizmdir Liberal kuramcılara göre devlet vatandaşının bireysel özgürlüklerini ve temel haklarını güvence altına almakla yükümlüdür. Devlet tüm bireylerine eşit muamelede bulunmalıdır. Fakat devlet, özel alana müdahale etmemekte 183 John Hoffman, a.g.e., ss John Hoffman, a.g.e., ss Deborah L. Rhode, a.g.m., ss

74 ve bu alanda ezilen kadının haklarını korumamaktadır. Bu nedenle feministlere göre liberalizmin devlet tanımı yetersiz kalmaktadır Milliyetçilik Ernest Gellner, Benedict Anderson ve Anthony D. Smith gibi milliyetçilik yazınının önde gelen düşünürleri bile siyasal toplumda kadını görmezden gelerek bir aktör olarak kabul etmemişlerdir. Bunun nedeni olarak kamusal ve özel alan ayrımı çerçevesinde kadının özel alanda milliyetçiliğin ise kamusal alanda yer alması olarak gösterilmiştir. 187 Aile ulusun küçük bir modeli olarak kabul edilmektedir. Erkekler ulusun içinde birer aktör olarak kabul edilirken, kadınlar birer sembol olmaktan öteye gidememiştir. Tüm toplumlardaki milliyetçilik akımlarında kadının en temel rolü ulusun geleceğini yetiştiren annelik vazifesidir. Kadına saygınlık kazandıran anne olmasıdır. Kadınlara içinde bulundukları milletlerin onurlarını temsil etme vazifesi verilmiştir. Kadın giyinişi ve hareketlerine ulusunu temsil ettiği için dikkat etmek zorundadır. Kendine çizilen sınırlar içinde hareket eden kadın aynı zamanda milletin sınırlarını da çizmektedir. 188 Kadın, milletin devamlılığını sağlayan bir unsurdur. Milliyetçilik kendini üreme üzerinde söz hakkına sahip olarak görmektedir. Çünkü neredeyse tüm milliyetçilik kuramlarında milletin büyümesi ve kendini savunması için yeterli sayıda bireye sahip olması için kadının doğurmasına ihtiyaç vardır. Bu noktada Hitler in Mein Kampf (Kavgam) isimli eserinde Erkeklerin kadınlar için mücadelesi sadece en sağlıklılara çoğalma hakkını veya fırsatını verir. 189 şeklindeki beyanı milliyetçilik kuramlarının özünü oluşturmaktadır. Yani kadın sadece üreyip milletine yeni üyeler verebiliyorsa toplum tarafından bir önem arz etmektedir. Bazı milletler nüfus 186 Deborah L. Rhode, a.g.m., ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., s Dibyesh Anand, Nationalism, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, s Nira Yuval-Davis, a.g.e., ss Adolf Hitler, Mein Kampf,

75 58 artışının önüne geçmek için doğum kontrol politikaları uygularken, bazıları genç nüfusun azlığından endişe ederek nüfusun artışına yönelik politikalara destek vermektedir. Az sayıda devlet ise kaliteli nüfus için kültürlü kadınları doğuma teşvik ederken, eğitimsiz kadınlara çocuk doğurmamaları yönünde telkinlerde bulunmaktadırlar. Sonuçta üremeyle ilgili politikaların hepsi kadının hedef almaktadır. Feminizm ise baştan beri üreme hakkına yönelik verilen mücadeleye önem vermiştir. 190 Öte yandan kadınlar milliyetçilik hareketlerinde en şerefli yer olarak bilinen ordudan da dışlanmaktadırlar. Çoğu feminist hareket orduda kadınlarında kendi vatanları için mücadele ederek erkeklerle aynı safta yer alması gerektiğini savunmaktadır. 191 Vatandaşlık kavramı da kadınların üstesinden gelmesi gereken sorunlardan biridir. Batı toplumlarında kurucu belge sayılan toplum sözleşmesinde kadınlara yer verilmemiştir. Dünyada halen birçok ülkede kadınlar vatandaşların sahip olduğu hakları kazanmak için mücadele vermektedir. Vatandaş teriminin içeriği de erkek tarafından doldurulmuştur. Bu konu Uİ disipliniyle alakasız görülebilmektedir. Fakat devlet güvenlik politikalarını oluştururken kimi koruyacağına bu şekilde karar vermektedir. Böylece dolaylı yoldan da olsa bu konu uluslararası politikayı etkilemektedir. 192 Enloe ya göre bir ulus yaratma kurgusunun altında toplumsal cinsiyet bulunmaktadır. Bu kurguda erkekler ve kadınlar da yer almaktadır. Ama erkeğe ayrıcalıklar verilirken kadında bu sürece dahil olmak zorunda bırakılmaktadır. 193 Ulusal projelerin hemen hepsinde kadına yer verilmektedir. Ama bu alan çok özel olduğu için neredeyse hiç tartışma kapsamına girmez. Kadın milletin devamını sağlayacak olan kutsal bir yere 190 Dibyesh Anand, a.g.m., ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., s J. Ann Tickner, You Just Understand.., s Cynthia Enloe. Feminizm, Milliyetçilik ve Militarizm, Vatan Millet Kadın, çev. Ayşe Gül Altınay, Tansel Güney, İstanbul: İletişim Yay., 2000, ss

76 4.3. Güvenlik hapsedilmiştir. Milliyetçilik için verilen mücadelede çoğu zaman zarar gören kadın olsa da milletin kurulma aşamasında dışlanan taraf olmaktan kurtulamamaktadır. Güvenlik kavramı tartışılırken kimin kimden güvenliği üzerinde durmak gerekir. Ayrıca güvenliği sağlamada ne kadar başarılı olunduğu da önemli noktalardan biridir. 194 Uluslararası güvenliğe çok uzun bir süre realizmin anlayışları ve askerî terimler egemen olmuştur. Realist teoriye göre anarşik koşullar devletler için güvensizlik ikilikleri yaratmaktadır. Devletler kendi güvenliklerini sağlamaya çalışırken kendileri dışındaki diğer tüm devletleri birer tehdit olarak görmektedirler. Realizme göre uluslararası ortamda çatışma kaçınılmazdır. Bu yüzden güvenliği sağlamak için sürekli savaş hazırlığı içinde olmak gerekmektedir. Realist mantık güvenliğin sadece siyasal ve askeri bir çerçevede tanımlanmasına yol açmıştır. Realizmin güvenlik anlayışı Soğuk Savaş döneminde en parlak günlerini yaşamıştır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle bu anlayışta çökmeye başlamıştır li yıllarda ekonominin küreselleşmesiyle beraber de askeri güvenlik kavramı çözülmeye başlamıştır. Siyasal, ekonomik ve bölgesel çatışmalar, çevresel felaketler, yoksulluk, insanların açlıktan ölmesi de geleneksel güvenlik kavramının artık yeterli gelmediğini göstermiştir. Güvenliği sarsan bunlar gibi birçok faktör olsa da güvenlik uzmanları askeri gücün merkezi konumunu korumaya devam edeceğini öngörmektedirler. 195 Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) son yıllarda güvenlikle ilgili politikalarında önemli değişiklikler yapmıştır de BM tarafından yayınlanan İnsanî Gelişim Raporunda (Human Development Report) devletin 194 Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, a.g.m., s Mohammed Nuruzzaman, Paradigms in Conflict: The Contested Claims of Human Security, Critical Theory and Feminism, Cooperation and Conflict, Vol.41, No. 3, ss Deepa Ollapally, Rethinking Gender and International Security, ss J. Ann Tickner, You Just Understand, s J. Ann Tickner, a.g.e., s

77 60 aksine bireyin vurgulanması ve güvenliği tehdit eden unsurlar olarak ordu dışı etkenler üzerine odaklanılması, güvenliğin realist paradigmasını önemli ölçüde sarsmıştır. Bu raporla birlikte devlet merkezli güvenlik anlayışı yavaş yavaş çatırdamaya başlamıştır. Burada insanî güvenlik özgür, bağımsız ve insan merkezli olarak tanımlanmıştır. İnsanî güvenlik şimdiye kadar olanın aksine güvenlik kavramının pozitif yönünü bizlere göstermektedir. Aynı zamanda insanî güvenlikle kastedilenin yaşamın esası olarak kabul edilen temel hak ve özgürlüklerin korunması anlamına geldiği de vurgulanmıştır. BM nin bu raporunda güvenlikle ilgili yedi ana başlıktan bahsedilmiştir: ekonomik, gıda, sağlık, çevresel, bireysel, siyasal ve toplumsal güvenlik. Güvenliği tehdit eden etmenlerden de özellikle altı tanesi üzerinde durulmuştur: kontrol edilemeyen nüfus artışı, ekonomik fırsat eşitsizliği, göçün ortaya çıkardığı sorunlar, çevresel felaketler, uyuşturucu trafiği ve uluslararası terörizm. 196 Realizme göre devlet, güvenliğin en temel nesnesidir. Devlete yönelik tehditler aynı zamanda güvenliği de hedef almaktadır. Diğer tüm tehditler ikincil planda yer almaktadır. İnsani güvenlik kavramıyla devlet güvenliğin odak noktasından çıkarak yerini bizzat insana ve insanlığı tehdit eden konulara bırakmıştır. 197 Kadınların ulusal güvenlik konularına ilgi göstermesi birçok kişiyi rahatsız etmektedir ve bu çalışmalar gerçekle ilgili olmadığından dolayı eleştirilmektedir de Halifax ta düzenlenen Kadınların Uluslararası Barış Konferansı nda (Women s International Peace Conference) dünyanın çeşitli yerlerinden gelen yüzlerce kadın, güvenliği kendilerini tehdit eden etmenlere bağlı olarak değişik şekillerde tanımlamışlardır. Batılı kadınlara göre güvenlik nükleer savaşı ifade ederken Üçüncü Dünya kadınlarına göre ise ülkelerindeki yapısal şiddettir. Hepsinin kabul ettiği nokta ise birinin güvende 196 Mohammed Nuruzzaman, a.g.m., s Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, a.g.m., s Tuncay Kardaş, Güvenlik: Kimin Güvenliği ve Nasıl?, Uluslararası Politikayı Anlamak: Ulus Devletten Küreselleşmeye, der. Zeynep Dağı, İstanbul: Alfa, 2007, ss A. Şevket Ovalı, Ütopya ve Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırması, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 10, Yaz 2006, ss. 5-6.

78 61 olması diğerinin güvende olmaması demekse, güvenlik hiçbir şey ifade etmemektedir. Aynı yıl Nairobi de düzenlenen Üçüncü Dünya Kadın Konferansı da (3rd World Conference on Women) güvenliğin tanımı genişletilmiştir. Güvenlik ve barış sadece savaşın olmaması demek değildir. Barış aynı zamanda güvenliği de beraberinde getirmemektedir. Aynı zamanda yerel ve uluslararası ortamda şiddetin ve çatışmaların olmaması ayrıca ekonomik ve sosyal adaletin sağlanması anlamına da gelmektedir. Feministlerin güvenlik üzerine yaptığı çalışmalarda temel olarak iki nokta esas alınmıştır. Bunlardan birincisi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin varlığıdır. İkincisi ise güvenlik analizlerinin kadınların tecrübelerine de yer vermesi gerektiğidir. 198 Feminizmin güvenlik çalışmalarında kendini göstermeye başlaması eleştirel güvenlik çalışmalarının ortaya çıkmasıyla olmuştur. Soğuk Savaş sonrasında güvenlik araştırmacılarının birçoğu tehdit listesini genişletirken feministler daha çok kimin, kimden güvenliği ve güvenlik nasıl sağlanır konuları üzerine yoğunlaşmışlardır. 199 Feministler güvenlik ilişkisi içinde erilliğin nasıl kurumsallaştırıldığını ve kadının bu ilişkinin neresinde yer aldığını ortaya çıkarmaya çalışmaktadırlar. Erilliğin şiddet ve saldırganlıkla bağdaştırılması da feminist çalışmaların önemli noktalarından biridir. Feminist güvenlik çalışmalarında kabul edilen bazı temel varsayımlar bulunmaktadır. İlk olarak, eril ve dişil kalıpları kabul edilerek, kendi amaçları doğrultusunda kullanılır. İkincisi, kadın erilleştirilmeden gerçekleşen kadın ve erkek eşitliğini savunmaktadırlar. Üçüncü olarak, barışçıl kadın ve vahşi erkek gibi kalıplar reddedilmektedir. 198 J. Ann Tickner, a.g.e. s Mohammed Nuruzzaman, a.g.m, s Eric M. Blanchard, Gender, International Relations and the Development of Feminist Security Theory, Journal of women in Culture and Society, Vol. 28, No. 4, 2003, s Annick T. R. Wibben, Feminist Security Studies: A Narrative Approach, New York: Routledge, 2011, ss. 4 5.

79 62 Kadın nerede sorusunun yanı sıra güvenlik çalışmalarına kadını da eklemektedirler. 200 Eric M. Blanchard a göre feministler güvenlik hakkında yaptıkları çalışmalarla dört önemli noktaya değinmişlerdir. Birincisi, uluslararası güvenlik politikaların yapılma sürecinde kadınların neden yer almadığı konusu sorgulanmıştır. İkincisi, savaş ve barış zamanlarında hangi tür kadınların devlet korumasında olduğu sorusu sorulmuştur. Üçüncüsü, kadının doğası gereği barış yanlısı ve savaş karşıtı olduğu fikrine karşı çıkılmıştır. Son olarak ise güvenlik konusunun sadece kadınları ele alarak değerlendirmenin de yanlış olduğunu öne sürmüşlerdir. 201 Feminist düşünürler güvenlik çalışmalarıyla yeni kavramların ortaya çıkmasına yardımcı olmuşlardır. Bu kavramların en önemlilerden birisi kabul edilen Ann Tickner ın yapısal şiddet kavramıdır. Bu kavramla kastedilen savaş sırasında doğrudan uygulanan şiddet yerine uluslararası ve yerel siyasal ve ekonomik kurumlar tarafından uygulanan baskıdır. 202 Feminist düşünürlere göre toplumlarda cinsiyet adaleti sağlanmadan tam bir güvenliğin oluşmasını bekleyemeyiz. Erkeğin baskısını ve kadının boyun eğişini toplumun tüm katmanlarından ve birimlerinden kaldıramadığımız sürece güvenliği de sağlayamayız. Eğer güvenlik söylemlerinde cinsiyeti analiz birimi olarak ele alırsak güvenliğin tüm alanlarında cinsiyetlendirilmiş ilişkiler ve yapılar karşımıza çıkacaktır. 203 Katharine Moon Sex Among Allies(1997) (Müttefikler Arasında Cinsiyet) isimli çalışmasında fuhuşun Kore ve ABD ilişkilerini düzenlemek için nasıl bir araç olarak kullanıldığını ortaya koymaya çalışmıştır. Kore savaşında neredeyse kitlesel fuhuş üretildi diyebiliriz. Savaş bittikten sonra Güney Kore nin ABD ye bağımlılığı sürecinde de bu kadınlar Amerikan 200 Annick T. R. Wibben, a.g.e., ss Eric M. Blanchard, a.g.m., s Eric M. Blanchard, a.g.m., ss Heidi Hudson, a.g.m., s. 162.

80 63 askerlerine hizmet vermeye devam etmişlerdir. Amerikan üssü çevresindeki kamplarda yaşayan kadınlar zamanla dilleri, davranışları ve giyim tarzlarıyla batılılaşmaya başlamışlardır. Bu kamplarda yaşayan kadınları ve Amerikalı askerlerden olan çocuklarını kendi toplumları dışlamıştır. Fuhuş kamplarındaki kadınlar ve çocuklarının güvensizliği üzerine devlet kendi güvenliğini oluşturmaya çalışmıştır. Moon bu çalışmasında güvenliğin farklı versiyonlara sahip olduğunu ve güvenliğin bazı zamanlar nasıl başkalarının güvensizlikleri üzerine kurulu olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. 204 Maria Stern in Naming Security, Constructing Identity (2005) (Güvenliği Adlandırmak, Kimliği İnşa Etmek) isimli çalışması da geleneksel güvenlik kalıplarının yetersiz kaldığını göstermektedir. Stern bu çalışmasında Guatemala daki iç savaşın bitimindeki süreçte kadın hayatlarını ele almıştır. Mayalı kadınların hem kadın olmalarından ötürü hem de kimliklerinden dolayı toplum ve devlet tarafından nasıl sömürüldüğü ortaya konulmuştur. Mayalı kadınalar evde cinsel şiddetin kurbanı olurken cinsiyetlendirilmiş toplumda da ekonomik sömürülmenin bir öznesi olmuşlardır. Devlet, Mayalı kadınların günlük eylemlerini bile sorgular hale gelmiştir. Burada güvenliği sağlayacak olan devletin Mayalı kadınlar için güvensizliğin temeli olduğu ortadadır. Kimden kimin güvenliğinin sağlanacağı bu noktadaki önemli sorulardan bir tanesidir. 205 Feminizmin güvenlik analizleri disiplinde hâlâ söz sahibi değildir. Bunun nedeni bu analizlerin genellikle kadınlar tarafından yine kadınlar için yapılmasıdır. Ulusal ve uluslararası güvenlik politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında halen nihai olarak eril düzen hakimdir. Kadınların bu hakimiyeti yıkması fazla kolay olmayacaktır Annick T. R. Wibben, a.g.e., ss Annick T. R. Wibben, a.g.e., ss Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, a.g.m., s. 166.

81 Savaş, Barış ve Militarizm Cynthia Enloe, Borislav Herak isimli işçi sınıfında yer alan Sırp vatandaşın hayat hikayesine dikkatimizi çekmektedir. Bu örnek sonucunda normal ve şiddete eğilimi olmadığı öne sürülen bir kişinin nasıl soykırımdan hüküm giyen ilk insan haline geldiğini görmekteyiz. Herak, 32 insanı öldürmekten ve 12 tanesinin öldüğü 16 kadına tecavüz etmekten dolayı suçlanmıştır. Savaş zamanına kadar hiçbir kadına karşı şiddet uygulamayan ve kendi ailesinin içerisinde de Bosnalı Müslüman kişilerin bulunduğu bir kişinin bu kadar ağır suçları nasıl işlediği merak konusudur. Herak kendini eril olarak hisseden bir düzenin egemen olduğu komünist bir devlet olan Yugoslavya da yetişmiştir. Savaşa dahil olduğu anda diğerlerinin alay konusu olmaması için kanıtlaması gereken ilk şey kendi erkekliğiydi. Sırp ve eril kimliği orduya yazıldıktan sonra patlamaya hazır bir bomba şeklinde kendini göstermeye başlamıştı. Orduda ilk öğretilen şey ise Müslümanların kendi atalarına baskı uyguladığı ve şimdiye kadar sahip olduğu tüm başarısızlıkların kaynağının onlar olduğuydu. Erillik erkeğin savaşa katılma konusundaki isteksizliğini ortadan kaldırırken, savaş süresince sergiledikleri davranışları normalleştirmektedir. Bu aşamada toplumsal cinsiyet bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Kadınlara karşı uygulanan bu kitlesel şiddetin nedenini araştırmak için feminist analizler erilliğin cinsiyetlendirilmiş yapısını çözümlemeye çalışmışlardır. Feminizme göre savaş cinsiyetlendirilmiş söylem ve konularla şekillenmiş tarihsel ve kültürel kurumları içeren bir durumdur. Ayrıca Enloe nun dile getirdiği gibi bir ülke istikrarı sağlamak için askeri kurumlara yatırım yapmayı çözüm olarak görüyorsa sonuç ciddi bir biçimde cinsiyetlendirilmiş olacaktır. Böylece devlet politikası olarak eril politikalar normalleştirilecek ve etkisi artacaktır Cynthia Enloe, The Curious Feminist, London: University of California Press, 2004, ss Adam Jones, Gender Inclusive: Essays on Violence, Men and Feminist International Relations, Newyork: Routledge, 2009, s. 137.

82 65 Feministler kadınların savaştaki rollerinin artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini iddia etmektedirler. Geleneksel düşünürlerin çoğu kadının savaş zamanı tecavüze uğramalarını ve şiddet görmelerini normal olarak karşılamaktadırlar. Ama durum madalyonun görünen yüzünün çok ötesindedir. Her şeyden önemlisi kadının savaş zamanındaki durumu bir savaş stratejisidir ve siyasal sonuçları vardır. İlk olarak amaç karşı tarafı moral açısından çökertmektir. Bu noktada tecavüz bir savaş silahı olarak kullanılmaktadır. Erkeklerin kadınlarını koruyamadıkları düşüncesi onları güçsüzleştirmektedir. İkinci olarak kadınların bir ganimet olarak görülmesi erkekleri birbirine bağlamakta ve kendilerini ödül kazanmış gibi hissetmelerine sebep olmaktadır de Hutu ve Tutsi çatışmasında Ruanda da en az iki yüz elli bin kadın tecavüze uğramıştır. Aynı şekilde Bosnalı Müslümanlara karşı yapılan Sırp katliamında binlerce kadın tecavüze uğramıştır. Ayrıca Sırp askerlerin tecavüzü sonucunda hamile kalan kadınlar kendi toplumlarından da dışlanmışlardır. Kadınlar bu şekilde savaş mağduru olmalarına rağmen toplumda suçlanan ve dışlanan kesimi de oluşturmaktadırlar. Bu tarz kitlesel tecavüzler çoğu zaman uluslararası topluluklar tarafından görmezden gelinmiştir. Cenevre sözleşmesinde tecavüz bir savaş suçundan ziyade şerefe karşı işlenmiş bir suç olarak alınmıştır. Bu şereften kastedilen kendi kadınını koruyamayan erkeğin şerefidir. Son dönemde yapılan çalışmalarla uluslararası hukuk kuralları değiştirilerek tecavüz bir savaş suçu olarak kabul edilmiştir. Savaş stratejisi olarak kullanılan tecavüz artık Cenevre savaş suçları arasında yer almaktadır. 209 Christine Sylvester, Tensions in Feminist Security Studies, Security Dialogue, Vol. 41, No. 6, Aralık 2010, s Anuradha M. Chenoy, Gender and International Politics: The Intersections of Patriarchy and Militarisation, Indian Journal of Gender Studies, 11:27, 2004, s. 30. Elisabeth Prügl, a.g.m., ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., s Dona Pankhurst, Sexual Violence in War, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss Jacqui True, a.g.m., s. 222.

83 66 Üniformaları içindeki erkek askerlerin çoğunluğu kadınları savaş ganimetleri olarak görmektedirler. Fuhuşun yasadışı olarak kabul edildiği Japonya da bile devlet Amerikan üslerinin yakınlarında askerler için çeşitli kolaylıklar sağlamaktadır. Böylece askerlerin temel ihtiyaçları sağlanıyor ve moralleri yerine getiriliyor. Ayrıca askerin tecavüzü ve moralini yerine getirme eylemi birbirinden ayrı tutuluyor. Enloe ya göre tecavüz ve askere sunulan fahişelik hizmeti birbirinden ayrılamaz. İkisi de aynı ölçüde utanç kaynağı ve kadına yönelik istismardır. Diğer tüm devletlerde olduğu gibi Amerikan dış politikası da askerileşmiştir. Feministler dış politikaların neden askerileştiği ve bunun sonuçlarının nelere yol açtığı konusu üzerinde çalışmalar yapmaktadır. 210 Savaş korkusu ve savaş hazırlıkları erillik ve dişillik kavramlarını şekillendirmektedir. Savaş toplumun belirlediği amaçlar doğrultusunda olursa öldürme ve ölme meşru birer eylemdir. Savaşın etkili ideolojileri vardır. Bu nedenle cinsiyet analizlerine açık bir kavramdır. Savaş tüm toplumlarda bazı dönemlerde olmamasına rağmen bir süreklilik arz etmektedir. Soğuk savaş sona ersede devlet bütçelerindeki askeri harcama oranlarının özellikle ABD gibi süper güç konumundaki bir ülkede yükselmeye devam etmesi savaşın sürekliliğine güzel bir örnektir. 211 Günümüzde yaşanan savaşlarda kazanma kaybetme olayı yerine uzun süreli şiddet ve çatışma söz konusudur. Mesela ABD Irak işgalini büyük oranda sonuçlandırmasına rağman ülkede istikrar sağlanamamıştır. Irak halkı her gün onlarca şiddet olayı içinde yaşamaktadırlar. Savaş öncesinde var olan ataerkil düzen savaş sonrasında yerini daha da sağlamlaştırmaktadır. Kadın ve erkek arasındaki ayrım ciddi bir biçimde derinleşmektedir. Savaş sonrasında mücadele eden feministlerin işleri zorlaşmaktadır Cynthia Enloe, The Curious Feminist, ss Millitary Expenditure of USA, Cynthia Cockburn, Militarism and War, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, ss

84 67 Bazı kültürlerde cinsiyet ayrımı sadece savaş veya sonrası dönemle alakalı olmamaktadır. Mesela Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunda askeri ulus olarak kurulmuştur. Türk erkeği her şeyden öte bir asker olarak kurgulanmıştır. Ayşe Gül Altınay a göre devletin uyguladığı mecburi askerlik politikası cinsiyet ayrımını derinleştirmektedir. Askerlik sadece savaş zamanında ülkenin korunmasından ibaret değildir. Aynı zamanda kadın ve erkeğin devletle olan ilişkisinin sınırlarını çizen bir yapıdır. 213 Siyasi ve ekonomik alanlarda uygulanan cinsiyet ayrımı savaş zamanlarında ve orduda da kendini göstermektedir. Tüm toplumlarda erkekler savaşçı kahramanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Jean Elshtain in tanımlamasına göre erkekler savaşta just warrior (hakllı bir dava uğruna savaşan savaşçı) olarak nitelendirilirken kadınlara beautiful soul (güzel ruh) yakıştırması yapılmaktadır. 214 Bir askerde olması gereken özellik cesaret ve güçtür. En ufak bir şefkat belirtisi kadınsı bir nitelik taşıdığından asker bu gibi duygularını bastırmalıdır. Çünkü tıpkı kadının kendisine olduğu gibi kadına ait özelliklere de savaş zamanı güvenemezsin. Savaşlarda erkekler kadınları ve çocuklarını korumak için kendilerini feda ederek ölürken, kadınlar daha çok doğal felaketlerden, tecavüzden, ev içi şiddetten, kötü beslenmekten ve kazalardan dolayı ölmektedirler. Nesiller boyu aktarılan savaş hikayeleri erkeğin kadını koruma mantığına dayalı cinsiyetlendirilmiş bir yapıya sahiptir. Geleneksel toplumda savaşın mantığı bu şekildeyken günümüzde de fazla bir değişime uğramamıştır. ABD nin Afganistan müdahalesi bu konuya güzel bir örnek teşkil etmektedir. Dönemin ABD Başkanı nın eşi Laura Bush Amerikan müdahalesinin Taliban yönetiminden ve el-kaide den Afgan kadınlarını kurtarmaya yönelik olduğunu iddia etmiştir. Böylece ABD, Afganistan savaşını kadını kurtarmak üzerine söylem geliştirerek meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Ayrıca aynı dönemde Afgan kadınları özgürleştirme hayali dünya çapında birçok 213 Ayşe Gül Altınay, Ordu-Millet-Kadınlar: Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu Sabiha Gökçen, Vatan Millet Kadınlar, der. Ayşe Gül Altınay, İstanbul: İletişim Yay., 2000, ss Jean B. Elshtain, Sovereignty, Identity, Sacrifice, Millennium: Journal of International Studies, Vol. 20, No. 3, 1991, ss

85 68 makaleye ve kampanyaya önemli bir kaynak olmuştur. Fakat Mayıs 2001 de George Bush Taliban a afyon üretiminin yasaklanması için 43 milyon dolarlık yardımda bulunurken Afgan kadınının ezilmişliği hiç gündeme gelmemiştir. Afgan kadının durumu sadece askeri bir müdahaleyi meşrulaştırma aracı olarak ilgi çekmektedir. Günümüzde Taliban rejiminin yıkılmış olmasına rağmen kadınların durumunda pek fazla bir değişiklik olmamıştır. Çünkü barış süreci de cinsiyetlendirilmiştir. Savaştan en çok kadınlar mağdur olsa da barış görüşmelerini erkekler yürütmektedir. Irak a yapılan müdahalede de aynı şey söz konusudur. İddiaya göre, Saddam rejimi altında ezilen kadın Amerikan işgaliyle özgürlüğüne kavuşacaktır. Ama açıkça görünen şekliyle Iraklı kadınların durumu Saddam döneminde şu anki durumunda çok daha iyiydi. Kadınlar özgürleşmediği gibi her an bir çatışmanın ortasında kalma korkusundan evlerinden dahi çıkamamaktadırlar. 215 Günümüz dünyasında hemen hemen tüm ülkelerde kadınlar savaş karşıtı gösteriler içinde yer almaktadır. Fakat bu kadınların iktidara geldikleri zaman daha barışçıl olacakları veya daha az savaş olacağı anlamına gelmemektedir. Kadınların bu gösterilerde erkeklere oranla daha çok yer alma nedeni doğaları gereği barışçı olmalarından değil şiddet ve toplumsal cinsiyet kalıplarıyla daha çok karşılaşmalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca annelik rolleri de savaş karşıtı gösterilerde yer almalarını sağlamıştır. Mesela George W. Bush un ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice Irak işgalinin önüne geçmek için hiçbir çaba sarf etmediği halde, Bush un politikalarının en büyük destekçisi olmuş ve Bush un gizli silahı olarak tarihte yerini almıştır. Ayrıca dünya tarihinin bilinen devlet liderlerinden Margaret Thatcher (İngiltere), Indra Gandhi (Hindistan) ve Golda Meir 215 Cynthia Cockburn, a.g.m., s Krista Hunt, a.g.m., ss Anuradha M. Chenoy, a.g.m., ss Marysia Zalewski, Well, What is..,, s Jan Jindy Pettman, Feminist International Relations After 9/11, Brown Journal of World Affairs, Vol. X, Issue 2, winter/spring 2004, ss J. Ann Tickner, a.g.e., s. 40.

86 69 (İsrail) gibi kadınlarda ulusal çıkarı korumak adına gerektiği zamanlarda savaşı bir çözüm olarak görmüştür. Kadının doğası gereği barışçıl olmadığına en iyi örnek olarak ortaya çıktığı dönemde tüm dünyada büyük yankı uyandıran Irak işgali sırasında Amerikan askerlerinin çekmiş olduğu işkence fotoğraflarını gösterebiliriz. Bu fotoğraflardaki en ilginç unsur ise bu askerlerden bazılarının kadın olmasıdır. Şüphesiz bunlardan en çok bilineni Lynndie England ismindeki kadın askerdir. Bir kadın olarak England ın içinde bulunduğu şiddet görüntüleri diğerlerine oranla gözümüze daha çirkin gözükmüştür. England ın bu fotoğrafların çekimi esnasında hamile olması da ilgi çekici diğer bir konudur. Bu örnek bize kadının doğası gereği erkekten çok da farklı olmadığını göstermektedir. Ayrıca bu işkence fotoğraflarına dikkat ettiğimizde Iraklı erkeklerin kadın gibi olmaya zorlandıklarını görürüz. Çünkü bir erkek için kadın gibi görünmek çok aşağılayıcıdır. Böylece erkeğin erilliğini kırmaya çalışmaktadırlar. 216 Günümüzde çoğu ülkede ordu içindeki kadın asker sayısında önemli oranda bir artış olmaktadır. Sayısal olarak çoğalsalar da kadınlar yüksek komuta kademelerinde yer alamamaktadır. Erkek egemenliği halen ciddi ölçüde kendini hissettirmektedir. Emekli Amerikan Generallerinden biri olan Robert un 1991 deki bir ifadesi kadının ordu içindeki konumunu açıklayıcı bir biçimde özetlemektedir. Kadın hayat verir, hayatı destekler ve bakar. Eğer bir muharebe birliğini etkisiz hale getirmek istiyorsanız bir kadını atamanız yeterli olacaktır. Bu ifade ordu içinde kadına bakışın güzel bir örneğidir. Ayrıca orduya katılan kadınlar düşman ordusundaki askerlerden ziyade kendi birliğindeki erkeklerden kaygı duymaktadır. Kadın ve erkeklerin aynı birlikte omuz omuza mücadele vermeleri, edindikleri 216 Marysia Zalewski, Well, What.., s Kristina Hunt, a.g. m., s Marysia Zalewski, Feminist International Relations: Making Sense, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010, s. 33. J. Ann Tickner, You Just Understand.., ss Muhittin Ataman, a.g.m., s. 26. Anuradha M. Chenoy, a.g.m., ss. 30, 40. Nira Yuval-Davis, a.g.e., s. 207.

87 tecrübelerin de aynı olduğu anlamına gelmemektedir. Amerikan ordusunda yaşanan bir olayda kadın askerler geceleri tuvalete gitmekten korktukları için yeterli sıvı alamamalarından dolayı sıvı kaybından yaşamlarını kaybetmişlerdir. Kadın askerlerin kendi birliğindeki erkeklerin saldırısına uğrama korkusu hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur. Kayla Williams isimli Amerikalı kadın asker otobiyografisinde bu duruma bizzat kendisi açıklık getirmiştir. Williams a göre kadınlar sadece düşmana karşı değil erkeklere karşı da mücadele vermek zorundadırlar. Çünkü birliğindeki erkeklerin çoğunun gözü kadın askerlerin üzerindedir. 217 Feministlerin, kadınların orduya katılmasına ilişkin görüşleri de ikiye ayrılmaktadır. Birinci grup kadınların erkeklerle eşit sayıda ve olanaklarla orduya katılması gerektiğini savunmaktadır. İkinci grup ise kadının askere katılmak yerine barış politikalarına devam etmesi gerektiği konusunda ısrar etmektedir. Birinci grubu destekleyen Judith Stiehm a göre eğer kadınlar orduya girerse geleneksel bir kalıp olan savaşçı-vatansever asker kalıbı savunmacı- vatansever asker kalıbıyla yer değiştirecektir. Yani saldırgan bir niteliğe sahip olan vatansever fikri sadece vatanını savunan bir karaktere bürünecektir. 218 Feministler savaşın neden kaynaklandığıyla ilgilenmekten ziyade savaş boyunca meydana gelen olayların doğurdukları sonuçlarla ilgilenmeyi tercih etmişlerdir. Cynthia Enloe gibi feminist düşünürler çalışmalarında, duymaya alışık olduğumuz savaşçı erkek kahraman hikayeleri yerine kadınların hikayelerine ve tecrübelerine yer vermişlerdir. Enloe çalışmalarında Amerikan askerleri tarafından tecavüz edilen Iraklı kadınlara ve Körfez savaşı sırasında Iraklı askerler tarafından tecavüze uğrayan Kuveytli kadınlara yer vermiştir. Bu tür çalışmalar bize uluslararası politikanın alanını genişletme fırsatı ve geleneksel yollarla ulaştığımız bilgiyi sorgulama olanağı vermektedir. Böylece Uİ disiplini içinde kökleştirdiği geleneksel 217 J. Ann Tickner, a.g.e., s. 44. Marysia Zalewski, Feminist International Relations.., s. 34. Cynthia Cockburn, a.g.m., s J. Ann Tickner, a.g.e., s

88 71 kuramlar ve söylemlerin sorgulanmaya başlamasıyla radikal bir dönüşüme doğru yol almaktadır İnsan Hakları Kadınlara yönelik uygulanan şiddet yeryüzünde uygulanan insan hakları ihlallerinin belki de en şiddetli versiyonudur. Ayrıca insan haklarının bu şekilde ihlal edilmesi çoğu zaman devletin kendisi tarafından içselleştirilmektedir. Avrupa Komisyonu nda bulunan Polonya temsilcisi Marcin Libicki nin yaptığı kadına karşı ayrımcılıktan bahsetmek mümkün değildir. Doğa onlara erkeklerden daha farklı bir rol vermiştir. İdeal olan hamilelikle kutsanan kadın anne şeklidir. yönündeki açıklama devletin önde gelen kişilerinin kadınlar hakkındaki düşüncelerine güzel bir örnek teşkil etmektedir. 220 Göç konusu aslında dış politika, güvenlik ve kimlik politikaları, vatandaşlık, insan hakları ve ekonomiyle doğrudan bağlantılıdır. Göç ve mültecilik konusunu bir hak olarak ele alırsak insan hakları başlığında değerlendirmek daha doğru olacaktır. Sanıldığının aksine mültecilerin çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. Nira Yuval-Davis in ifadesiyle mülteci olmak cinsiyetlendirilmiş bir deneyimdir. 221 Fakat göç üzerine yapılan çalışmalar çoğunlukla göçmeni erkek olarak kabul etmekte ve bu noktadan yola çıkmaktadır. Göç eden insanlar genellikle içinde yaşadıkları toplumdaki kötü koşullar nedeniyle göç etmektedirler. Devletler ise kimin ayrılacağına veya kalıp vatandaş hakkını elde edeceğine karar vermektedir. İnsanın kendi topraklarından yabancı bir ülkeye geçmesinin birçok farklı nedeni olabilmektedir. Bazen daha iyi yaşam koşulları göçün sebebi olurken bazen de bir savaş veya çatışma sonucu göç etmek zorunda 219 J. Ann Tickner, You Just Understand.., s Jacqui True, a.g.m., Marysia Zalewski, Well, What is, ss Jindy Petman, a.g.m., ss Nira Yuval-Davis, a.g.e., s. 203.

89 72 kalınabilir. II. Dünya Savaşından sonra otuz milyon kişi göç etmek zorunda kalmıştır. Günümüzde ise göç etmek devletlerin yükselttiği duvarlar sonucunda gittikçe zorlaşmaktadır de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre 175 milyon kişi uluslararası göçmen olarak nitelendirilmektedir. Bunların 85 milyonunu ise kadınlar oluşturmaktadır. 23 milyon mültecinin ise %80 gibi büyük bir oranını da kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlar gittikleri ülkelerde genellikle ev işlerinde veya çocuk bakımı gibi düşük statülü işlerde çalıştırılmaktadır. Göçmen veya mülteci kadınlar arsında da milliyetlerine göre ayrım yapılmaktadır. Ayrıca kadınlar işverenleri tarafından cinsel istismar ve şiddete maruz kalmaktadırlar. Kanada kendi ülkelerindeki geleneklerinden kaçan kadınlar için mülteci koruma veren ilk ülkedir da hazırlanan Elimination of Discrimination against Women (CEDAW) (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi) konvansiyonu kadın hakları açısında önemli bir niteliğe sahiptir. Bu konvansiyonda toplumsal cinsiyetle ilgili talepler ciddiye alınırken kadın tecrübelerine yer verilmektedir. Bu konudaki ikinci önemli adım ise Elimination of Violence against Women (Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge) bildirisidir. Bu bildiride aile içi şiddete karşı ulusal ve uluslararası kanunlar hazırlanmıştır. Böylece aile içinde erkeğin kadına karşı uyguladığı baskı ve şiddet resmen tanınmıştır. BM 1990 dan itibaren on yılı Kadın On Yılı olarak isimlendirilmiştir. Bu yıllar boyunca kadınlar çeşitli devlet adamlarına ve medya organlarına kendilerini ifade etme şansı buldular. Ayrıca BM kadına yönelik şiddetin uluslararası bir konu olarak yer edinmesini ve meşrulaşmasını sağladı. Kadın haklarının gelişimindeki diğer önemli nokta da 1995 de Pekin de düzenlenen Dördüncü Kadın Konferansıdır Jacqui True, a.g.m., s Jill Steans, Body Politics, s. 78. Jan Jindy Pettman, a.g.m., s. 87.

90

91 73 BEŞİNCİ BÖLÜM FEMİNİZME YÖNELİK ELEŞTİRİLER 5.1. Robert O. Keohane ve Feminist Epistemoloji Eleştirisi Robert O. Keohane, Uİ disiplininde feminizmi değerlendirirken Tickner ın çalışmalarının önemini vurgulamıştır. Tickner disiplinin merkezinde yer alan devletlerin cinsiyet hiyerarşileri tarafından oluşturulduğunu iddia etmektedir. Keohane e göre Tickner ın eşit olmayan toplumsal ilişkiler arasındaki bağlantıyı açıklamaya çalışması önemlidir. Keohane ayrıca Weber in Good Girls, Little Girls and Bad Girls: Male Paranoia in Robert Keohane s Critique of Feminist International Relations (İyi Kızlar, Küçük Kızlar ve Kötü Kızlar: Robert Keohane in Feminist Uluslararası İlişkiler Kuramı Eleştirisindeki Erkek Paranoyası) isimli makalesini eğlenceli fakat gerçeklik için yeterince ciddi olmayan bir çalışma olarak görmektedir. Keohane e göre feminist araştırmacılar cinsiyet ayrımına dayalı zıtlıkları ortaya koymaktan ve tavsiyeler vermekten öteye gidememişlerdir. Disiplinin daha genel, ikna edici ve kapsamlı teorilere ihtiyacı vardır. Sadece soru sormak her şeye açıklık getirmemekte ve yeterli olmamaktadır. Keohane geleneksel teoriler ve feminizm arasındaki uzlaşmanın sağlanması için hakim teorilerin feminizmi görmezden gelmemesini ve feminizminde hipotezlerini kanıtlarla birlikte test edilebilir bir şekilde formüle etmesi gerektiğini öne sürmektedir. 224 Keohane e göre sosyal bilimin amacı bir anlamda bize genel epistemolojik araçlar sunmasıdır. Bir teorinin yeterli olup olmadığının kanıtlanabilmesi lazımdır. Bu da o teori üzerine uyguladığımız testlerle mümkün olacaktır. Feminist teoriyi de bu pozitif bakış açısına sahip olmadan değerlendirmemiz mümkün değildir. 225 Keohane feminizm ve geleneksel teoriler arasında uzlaşmanın sağlanabileceğini fakat bunun bazı şartlara bağlı olduğunu iddia etmektedir. Öncelikle geleneksel teoriler feminist teorilere daha önyargısız yaklaşmalı ve 224 Robert O. Keohane, Beyond Dichotomy, ss Robert O. Keohane, Beyond Dichotomy, s. 250.

92 74 feminist sorulara kendini kapatmamalıdır. Feministler de test edilebilir ve yanlışlanabilir hipotezler ortaya koymalıdır Fukuyamanın Biyolojik Cinsiyet Savunusu Francis Fukuyama Women and the Evolution of World Politics (Kadınlar ve Dünya Siyasetinin Evrimi) isimli makalesinde feminist teorinin genel bir değerlendirmesini ve eleştirisini yapmıştır. Fukuyama nın bu çalışması feminist düşünürlerden büyük bir tepki almıştır. Fukuyama makalesine erkek ve dişi cinslerinin oluşturduğu şempanze gruplarını örnek vererek başlamıştır. Şempanzelerin temsil grubu olarak seçilmesinin nedeni insanlara en yakın tür olmalarından dolayıdır. Kadın şempanzeler tıpkı insanlarda olduğu gibi duygusallığa önem verirken erkek şempanzeler ise askeri uygulamalara yani şiddete önem vermektedir. Fukuyama şiddetin, kitlesel ölümlerin ve saldırganlığın erkeklerden kaynaklandığı yönündeki feminist teze katılmaktadır. Ayrıca tüm toplumlarda şiddetin kaynağının yaş arasındaki erkekler olduğunu öne sürmektedir. Fukuyama ya göre bazı durumlarda bu yaş grubundaki erkeklerin uyguladığı şiddetin nedeninin toplumun bir yönlendirmesi olduğunu kabul etmekle birlikte bunun her çağda veya kültürde bu şekilde olamayacağını da iddia etmektedir. Bu nedenle erkeğin sebep olduğu şiddetin kaynağının daha derinlerde yatan bir sebepten kaynaklandığını dile getirmektedir. Fukuyama derinlerdeki bu sebebin biyolojik temelli olduğunu vurgulamaktadır. Kadın ve erkek arasındaki farklılık biyolojik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Erkeklerin sahip olduğu şiddet eğilimi yasalarla veya normlarla kontrol altına alınabilir. Ayrıca kadınlar da devlet politikalarını şekillendirerek erkek üstünlüğüne son verebilirler. Böylece askeri çatışmaların azaldığı daha barışçıl bir dünyaya sahip olabiliriz. Fukuyama erkeklerin dizginlenmesinin bu şekilde pozitif yanlarını gösterirken asıl amacını ortaya koymakta gecikmemektedir. Makalesinde tüm bu olumlu yönlere değindikten sonra kadınların politikalara yön vermesinin olumsuz yönlerine geçmiştir. Birçok ülke feminize olmuş barışçıl politikalar uygulamaya başlasa da dünyada kontrol altına alınmamış erkekler de varlıklarının sürdürmeye devam edeceklerdir. Fukuyama ya göre bu tarz erkekler liderlere karşı ülkelerimizi korumak için eril liderlere ihtiyaç 226 Muhittin Ataman, a.g.m., s. 34.

93 75 duymasa da eril politikalara ihtiyaç duymaktayız. Fukuyama ayrıca kadınların ve erkeklerin her zaman aynı askeri birliklerde yer almaması gerektiğini de savunmaktadır. Bu şekilde cinsiyet ayrımının yapılması doğru değildir ama ülke güvenliği için gereklidir. Fukuyama sonuç olarak insanların biyolojik doğalarından kopamayacaklarını fakat doğal dürtülerin sınırlanabileceğini söylemektedir. Ayrıca liberal gelişmiş demokrasilerin radikal feminizm veya sosyalizm gibi insan doğasını değiştirmeye çalışmamasından dolayı başarılı olduklarını öne sürmektedir. Bu toplumlarda insan doğası yasalarla sınırlandırılıyor ve böylece toplumlar daha barışçıl bir hale getiriliyor. 227 Fukuyama bu makalesinde feminist çalışmaların üzerinde yoğunlaştığı toplumsal cinsiyet kavramını görmezden gelerek, kadın ve erkeğin tüm farklılaşmasını biyolojik temeller üzerine oturtmuştur. Fukuyama ya göre devlet feminist etkilerin tehlikelerine karşı her zaman tetikte olmalıdır. 228 J. Ann Tickner, Fukuyama nın bu makalesine Why Women Can t Run the World: International Politics According to Francis Fukuyama (Kadınlar Neden Dünyayı Yönetemez: Fukuyama ya Göre Uluslararası Siyaset) isimli makalesiyle cevap vermeye çalışmıştır. Tickner a göre Fukuyama nın makalesine seçtiği başlık bile Uİ disiplininde feminizme aşina olmayan kişileri provoke etmek için kullanılmıştır. Ayrıca Foreign Affairs dergisinin de feminizmle ilgili yayınladığı ilk makalenin Fukuyama nın bu çalışmasının olmasını da ilginç bulmuştur. Fukuyama antifeminist düşüncelerini açıkça belirtmemiş aksine feminize edilmiş bir dünyanın daha barışçıl olduğunu dile getirmiştir. Makalesini de erkeklerin doğaları gereği şiddete olan eğilimleri üzerine kurmuştur. Fukuyama ya göre kadınlar az gelişmiş ülkelerdeki saldırgan liderlerle mücadele etmek için doğaları gereği zayıftırlar. Kadınlar da erkekler kadar iyi bir asker olabilirler fakat aynı birliği paylaşmamalıdırlar. Tickner a göre Fukuyama nın iddia ettiği gibi çoğu genç erkek şiddet eğilimliyse niye bazı ülkeler diğerlerine göre daha barışçıl olabiliyor. Tickner yaşlı erkeklerinde kendi ulusal çıkarlarını meşrulaştırmak için genç erkekleri savaşa gönderdiklerini iddia etmektedir. Uluslararası politikadaki gerçek feminist gündeme 227 Francis Fukuyama, a.g.m., ss Jill Steans, Engaging from the Margins., ss

94 76 Fukuyama nın makalesinde değinilmemiştir. Fukuyama kadınların özellikle ABD de politikada hızla ilerlediklerinden bahsetse de gerçek durum böyle değildir. Özellikle dış politikada kadınlar karar verici konumdan çok uzaktırlar. Fukuyama nın makalesi kim kimden ne kadar fazla saldırgan tartışmasını başlatmıştır. Bu da asıl mücadele edilen gerçek konulardan sapmaya neden olmuştur. Uluslararası ilişkilerde araştırma yapan feminist düşünürler kadının barışçıl olması ve erkeğin saldırgan olması konularından ziyade cinsiyet hiyerarşilerini içeren eşit olmayan toplumsal ilişkileri incelemektedirler. Tickner Fukuyama nın yaptığının aksine Uİ disiplini düşünürleri ve feministler arasında daha yapıcı bir diyaloğun gelişmesinden yanadır. 229 Fukuyama kadınların askeri konuda erkeklerle aynı yeteneklere sahip olabileceğini söylemektedir. Ama gerçek asker yine de erkektir. Fukuyama feminizmin biyolojik doğamızı reddettiği yönündeki eleştirisini daha ileri taşıyarak neredeyse feminizmin insan doğasını değiştirmeye çalıştığını ima etmektedir. Fukuyama makalesinde çoğu kuramcını hatta feminist kuramcıların da yaptığı gibi kadını barışla özdeşleştirmektedir. Kadın doğası gereği barışçıl erkek ise şiddet yanlısıdır. Tickner a göre kadını barışla, erkeği şiddetle andığımız sürece bu konu feminizmin aleyhine olacaktır. Kadının barışla ilişkilendirilmesi Tickner a göre kadının kamusal alandan dışlanıp özel alana hapsedilmesinden başka bir işe yaramayacaktır Adam Jones un Feminizmi Genişletme Kaygısı Adam Jones un Does Gender Make the World Go Round: Feminist Critiques of International Relations (Toplumsal Cinsiyet Dünyayı Anlamaya Yeterli mi: Uluslararası İlişkilerin Feminist Eleştirisi) isimli makalesi feminist çevreden büyük tepki toplamıştır. Jones bu makalesinde feminizmin üç ana özelliği olduğunu iddia etmiştir. Birincisi, feministler hem tarihsel hem de siyasal aktör olarak kadının üzerinde durmaktadırlar. İkincisi, epistemolojik eğilimlerinin temeli olarak kadın 229 J. Ann Tickner, Why Women Can t Run the World: International Politics According to Francis Fukuyama, International Studies Association, 1999, ss Amentahru Wahlrab, What are the Gender and Feminist Dimensions of the War on Terrorism?, Paper Submitted fort he 10th Annual Illinosis Conference for Students of Political Science, Illinois State University, 14 Nisan 2002.

95 77 tecrübelerini kabul etmektedirler. Son olarak ise kadınlar ve dişillik tarih boyunca her aşamada ve kurumda temsil edilmeyen ve boyun eğen taraf olmuşlardır. Jones a göre feminist eleştirilerin Uİ disiplinine en büyük katkısı analizlere toplumsal cinsiyet kavramını dahil etmeleri olmuştur. Jones makalesinde Cynthia Enloe nun The Morning After: Sexual Politics of the end of the Cold War (Ertesi Sabah: Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Cinsel Siyasetler) isimli çalışmasını ele almıştır. Enloe bu çalışmasında Körfez Savaşı sırasında Iraklı askerlerin Kuveytli kadınlara, Amerikan askerlerinin ise Iraklı kadınlara şiddet uyguladıklarını ve tecavüz ettiklerini ortaya koymuştur. Jones a göre Enloe nun savaş süresinde ve sonrasında sadece kadınların yaşamlarını ve tecrübelerini ele alması cinsiyetlendirilmiş diğer süreçleri ve olayları görmezden gelmesine neden olmuştur. Feminist çalışmalarda her zaman kadının nasıl ezildiği, boyun eğdirildiği, dışlandığı, taciz edildiği gibi konular üzerinde durulmaktadır. Kadınlar ve dişilik merkezde yer alırken erkekler ve erillik göz ardı edilmiştir. Irak da veya Kuveyt de işkence gören sadece kadınlar değildir. Erkekler de korkunç işkencelere maruz bırakılmış, esir kamplarına gönderilmiş, zorla göç ettirilmiş ve çoğu da öldürülmüştür. İntihar edenlerde sadece kadınlar değildir, erkeklerin intihar oranı da kadınlarınkine yakındır. Jones erkeklerin katledilmelerine bir çok örnek vermektedir. Mesela, Nikaragua da Sandinista hükümeti iktidara gelirken çıkan isyanda öldürdüğü insan sayısının %93,4 nü erkekler oluşturmaktadır. Diğer bir örnek olarak 31 Ekim ve 4 Kasım 1984 tarihleri arasında Delhi nin çeşitli bölümlerinde 2500 tane erkek katledilmesini vermiştir. Jones bu olayı toplumsal cinsiyet temelli en büyük toplu katliam olarak adlandırmak mümkündür. Jones bu noktada feminizmi eleştirmektedir. Çünkü feminist güvenlik politikaları erkeklerin bu durumunu tamamen görmezden gelmektedirler. Feministler acı çeken ve katledilen olarak sadece kadınları yansıtırlar. Erillik ve erkekler bu süreçten dışlanmaktadırlar. Jones a göre feministler toplumsal cinsiyet kavramına kadın ve dişiliğin yanı sıra erkek ve erilliği de dahil ederlerse başarılı olurlar. Sadece kadınlar üzerine çalışarak kendilerini sınırlandırmaktadırlar Adam Jones, Does Gender Make the World Go Round: Feminist Critiques of International Relations, Review of International Relations, 22: , ss

96 78 Jones un feminizm hakkındaki düşünleri ve eleştirilerine en kapsamlı cevap bu konuya International Relations Theory: A Critical Introduction (Uluslararası İlişkiler Kuramı: Eleştirel Giriş) isimli kitabında da bir bölüm ayıran Cynthia Weber den gelmiştir. Weber çoğu çalışmasında yaptığı gibi bu makalesine de sinemadan bir örnek vererek başlamıştır. Adrian Lyne tarafından yönetilen Fatal Attraction (öldürücü cazibe) isimli gerilim filmine çalışmasında yer vermiştir. Filmde Dan Gallagher (Michael Douglas) ın eşi Beth (Anne Archer) ve kızının evde olmadığı bir hafta sonu Alex Forrest (Glenn Close) la birlikte yaptıkları bir hafta sonu kaçamağının ulaştığı noktaları anlatmaktadır. Dan eşi ve kızıyla birlikte mutlu bir aile hayatı sergilemektedirler. Evin içi huzurlu bir şekilde yansıtılırken dışarısı ise ürkütücü bir havayla yansıtılmıştır. Beth eşine yardımcı olmakla ve kızıyla ilgilenmekle sorumlu müşfik bir eştir. Alex ise başarılı bir işkadınıdır. Alex, Dan le birlikte geçirdikleri tutkulu hafta sonu sonrasında birbirlerine bağlandıklarını düşünmektedir. Fakat Dan ailesi dönünce evine geri dönmüştür. Bu durum Alex i hayal kırıklığına uğratmış, sürekli Dan i aramış, ofisine gitmiştir. Her defasında Dan tarafından reddedilmiştir. Hamile olduğunu bile söylemiş fakat bir sonuç alamamıştır. Dan tarafından geri çevrilmeyi kabul edemeyince Dan ve ailesine karşı tacizlere başlamıştır. Tacizlerine telefonla başlamış Dan in kızı Ellen ı kaçırmağa kadar sürdürmüştür. Bu süreçte Dan Beth e Alex le ilgili gerçeği itiraf etmiş, Beth de onu affetmiştir. Alex, filmin son sahnelerinde Beth banyodayken ona saldırıyor. Beth, Dan in tabancasıyla Alex i öldürüyor. Gallagher ailesinin mutlu bir döneminde çekilmiş aile fotoğrafı da filmin son sahnesi olmuştur. Filmde Alex başarılı bir editör olması göz ardı edilerek tamamen mantıksız, aklı başında olmayan birisi olarak lanse edilmiştir. Weber e göre filmde aile kavramı bir meşruluğa sahip olduğu için aile dışında bulunan Alex meşruiyet kazanamıyor ve bu nedenle tüm eylemleri akıl dışı hareketler olarak gösteriliyor. Aileye ait olmayan kadının durumuna örnek olarak mantıklı davranmayan Alex gösteriliyor. Beth ise bir aileye mensup olduğu için meşruluk kazanmaktadır. Film sonunda Alex i öldürse bile seyircinin sempatisini kazanmaktadır. Filmde Dan in bir ilişkisinin olmasının normal olduğu fakat Alex gibi bir kadınla beraber olmasının hata olduğu izlenimi verilmektedir. Film dişiliğin geleneksel bir evliliğin sınırları dışına çıkmaması gerektiğini ve Beth in bulunduğu konumda tutulması gerektiğini göstermektedir. Weber e göre bu film feminizme

97 79 karşı yapılan antifeminist bir cevap niteliği taşımaktadır. Dan hayatında hiçbir değişiklik yapmadan Alex ile bir ilişki yaşabileceğini düşünmektedir. Uİ disiplini ise kendi merkezinde bulunan özelliklerde bir değişikliğe gitmeden feminizmi ve 232 toplumsal cinsiyet kavramını kendine ekleyebileceğini düşünmektedir. Jones a göre feminizm sadece kadın ve dişilik üzerine odaklandığı için kendini sınırlamaktadır. Erilliği ve erkekliği de içine alarak feminizm dayandığı temelleri genişletmelidir. Feminizm kendini bu şekilde sınırlamazsa disipline bir katkısı olacaktır. Dan gibi Jones da toplum içinde kemikleşmiş bir durumun savunmasını yapmaktadırlar. Alex gibi feminizmde kurallarına göre oynamadığı için toplum ve disiplin tarafından kabul görmemektedirler. Feminizmin disiplini sorgulaması ve disiplindeki değerlerin bir gruba veya kesime ait olmadığı yönündeki disiplinin nesnelliğini sarsması oyunun dışında kalmasına neden olmaktadır. Weber, Jones un iddia ettiğinin aksine feminizmin erkekleri ve erilliği dışlamadığını, onlara karşı eleştirel tutum sergilediğini öne sürmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı disipline eklenecek bir şey değildir, zaten disiplinin özünde yer almaktadır. Alex, Gallager ailesine iyi veya kötü bir şekilde değişiklik getirmektedir. Aynı şey feminizm için de geçerlidir. Geleneksel disiplin yapısı istemese de feminist sorulara karşı bir dönüşüm yaşamaktadır. Feminizmi belki ciddiye almıyor olabililer fakat görmezden de gelemiyorlar. 233 Jones a göre feministler toplumsal cinsiyet kavramını çok sınırlı bir şekilde ele almaktadırlar. Sadece kadınlar ele alınırken, kadınların yaşadığı tüm olumsuzlukların suçlusu olarak erkekler gösterilmektedir. Jones, feminizmin bu tür yaklaşımlarla Uİ disiplinine yeni bir bakış açısı kazandırmadığını ileri sürmektedir. Feminizmin ayrıca gücü yeniden tanımlamasında da bir katkısı yoktur. Çünkü gücün nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Feminizmin realizmi eleştirmesi de feminizmi farklı kılmıyor çünkü feminizm bu eleştirilerisinde Uİ içinde tek değildir. Jones feminizmi erkek önyargılı bir yaklaşım olarak göstermektedir. Feministlerin toplumsal cinsiyeti kullanma şekilleri yanlış ve sınırlıdır. Jones feminizme çözüm 232 Cynthia Weber, a.g.e., ss Öldüren Cazibe, yön. Gillian Armstrong, ABD, Cynthia Weber, a.g.e.,ss

98 80 olarak toplumsal cinsiyet kavramını genişletmelerini, erkek ve erilliği de bu sürece dahil etmelerini tavsiye etmektedir. Weber toplumsal cinsiyetin bir değişken olduğu için değişebileceği düşüncesine karşı çıkar. Toplumsal cinsiyetin dünya görüşümüz olduğunu savunur. 234 Bazı feministler, Keohane ve Jones u karşılaştırarak ikisinin de feminist çalışmaların disipline olan katkısını ölçmek için ölçüt olarak feminist çalışmaların geleneksel epistemolojik varsayımları içerisine alıp almadığı esasını temel aldıkları iddia etmektedirler. Feminist yaklaşımları geleneksel teorilerle uyum sağladıklarını ölçüde iyi olarak kabul etmektedirler. Fakat feministlere göre böyle düşünmeleri onları yanlış sonuçlara götürmektedir. Çünkü feminizm Uİ disiplinine kadın ve dişilliği eklemekten daha öte bir şeydir. Jones feminist eleştirilerin özünü kavrayamamıştır. Jones feminizmin toplumsal cinsiyet kavramının erkekler ve erilliği de içine alacak şekilde genişletmesi gerektiğini iddia etmektedir. Feministlere göre Jones sadece cinsiyet (sex) kavramını ele alarak toplumsal cinsiyet kavramına bir açıklık getirmekte başarısız olmuştur. 235 Jones, kendi çalışmasına eleştiri niteliğinde genel olarak iki iddianın ortaya atıldığını ve bunları kabul etmediğini söylemektedir. İlk iddiaya göre Jones Uluslararası İlişkiler kuramında feminizmi genelleştirerek yanlış bir şekilde sunmaktadır. İkinci iddiaya göre ise erkekler ve erillikle ilgili çalışmaları görmezden gelmektedir. Jones feminist eleştirinin normatif yapısına karşı olmadığını sadece eksik bulduğunu iddia etmektedir. Feminizmin normatif yapısının erkeklerin ve erilliğin dışlanmasıyla sınırlandığı ve tek taraflı hale getirildiği şeklinde düşünmektedir. Feminist çalışmalar erkeklerin kurban olduğu, acı çektiği ve katledildiği durumlarda toplumsal cinsiyet değişkenini görmezden gelmektedirler Cynthia Weber, a.g.e.,ss Terrell Carver, Molly Cochron, Judith Squires, Gendering Jones: Feminisms, IRs, Masculinities, Review of International Studies, Vol. 24, 1998, ss Adam Jones, Engendering Debate, Review of International Relations, Vol. 24, 1998, ss

99 Diğer Eleştiriler Feminizme karşı yöneltilen en yaygın eleştirilerden biri Feminizmin elde ettiği başarının genel anlamda yüzeysel olduğu yönündedir. 237 Feminizm ayrıca teorik bir yapıya sahip olmamasından ve araştırma programının yokluğundan dolayı eleştirilmektedir. 238 Bu noktada Feminist teori geleneksel teorilerin hiç birinin desteğini almakta başarılı olamamıştır. 239 Feministlerin Uİ disiplininde kesin bir başarı elde edememesinin iki temel nedeni vardır. İlk olarak geleneksel teoriler feminist teoriyi uç noktalarda göstermeye eğilimlidirler. Geleneksel teorilere göre feminizm disiplin içinde marjinal bir akım olarak kabul edilmektedir. İkinci olarak ise disipline girişi sağlayacak olan feminist devrim tam anlamıyla gerçekleşmiş değildir. Feministler, erkeği merkez alan yapının ve gramerin feminist dönüşümünü sağlamakta başarılı olamamışlardır. Eleştirilere göre feminist çalışmalar disiplinin derinlerine inmek yerine yüzeyde takılmışlardır. 240 Mary Caproli feminist araştırma yöntemlerini eleştirmektedir. Geleneksel feministlerin ampirist çalışmaları dışlayarak kendi içlerinde bir hiyerarşi yaratmaya çalıştıklarını iddia etmektedir. Bu tür bir hiyerarşi ise feminizmin doğasına aykırıdır. Caprioli ye göre feminist çalışmalar nicel yöntemleri de kullanmalıdır. Feminist teoriyi disipline dahil etmek için daha sistemli ve çeşitli araştırmalara ihtiyaç vardır. 241 Marianne H. Marchard Different Communities/Different Realities/Different Encounters: A Reply to J. Ann Tickner (Farklı Topluluklar/Farklı Gerçeklikler/ Farklı karşılaşmalar: J. Ann Tickner a Bir Cevap) isimli makalesinde feminist teorinin önde gelen kuramcılarından Tickner ın You Just Don t Understand isimli makalesini değerlendirerek Tickner ı bazı yönlerden eleştirmiştir. Bu makalesinde 237 Raluca Sorenau, David Hudson, a.g.m., s J. Ann Tickner, You Just Understand, s Muhittin Ataman, a.g.m., s Raluca Sorenau, David Hudson, Feminist Scholarship in International Relations and the Politics of Disciplinary Emotion, Millennium: Journal of International Studies, vol.37, no.1, s Mary Caprioli, a.g.m.,

100 82 Tickner geleneksel teoriler ve feminist teori arasındaki uzlaşmanın neden sağlanamadığı üzerinde durmuştur. Tickner bu nedenleri üç başlık halinde özetlemiştir. İlk olarak cinsiyetin tanımlamasının farklı yapılmasından kaynaklanan bir yanlış anlama söz konusudur. Cinsiyet kavramı feminist teorinin merkezini oluşturduğu için feministler genel olarak aynı epistemolojik ve ontolojik eğilimleri kullanmaktadırlar. Tickner burada çok sayıda feminist yaklaşımların bulunmasının probleme yol açığını söylemektedir. Marchard ise feminist teorinin çeşitliğinin onun bir sorununu değil zenginliği gösterdiğini iddia etmektedir. Tickner ikinci olarak Uluslararası İlişkiler kuramının doğası üzerine odaklanmıştır. Bu noktada ise Uİ disiplinin ABD deki varlığını ele almıştır. Marchand, Tickner ın ABD deki Uluslararası İlişkiler topluluklarını ele alırken diğerlerini dışladığını dile getirmektedir. Ayrıca disiplindeki güncel ve süreklilik arz eden gelişmeler de göz ardı edilmiştir. Tickner burada Uluslararası İlişkileri Amerikan bilimi şeklinde sunmuştur. Son olarak Tickner Uİ disiplininde feminist sesin susturulmaya çalışıldığı üzerinde durmuştur. Ontolojik ve epistemolojik farklılıklar geleneksel teoriler ve feminizm arasında yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. Marchand bu noktada geleneksel teorilerde ve feminizmin kendi içerisinde farklı epistemolojik ve ontolojik eğilimler olduğunu öne sürerek Tickner ın bunu feminizmin geneline yaymasının yanlışlığını belirtmiştir. Marchand, Tickner ın geleneksel teoriler ve feminizm arasındaki uzlaşmanın temeline epistemolojik ve ontolojik farklılıkları koyarak nedenleri genelleştirmesini eleştirmiştir. 242 Tickner, Marchard ın bu eleştirilerine Continuing the Conversation isimli makalesinde cevap vermeye çalışmıştır. Tickner feminist araştırmacıların aynı epistemolojik ve ontolojik eğilimleri paylaştığı yönündeki fikrine gelen eleştiriye amacının bu olmadığını aslında çeşitli epistemolojilere atıfta bulunduğunu iddia etmektedir. Tickner burada çoğu feminist araştırmacının kendilerini postpozitivist alanda gördüklerine dikkat çekmeye çalıştığını söylemeye çalıştığını belirtmektedir. Marchand ın bir iddiası da Tickner ın Uİ disiplininin merkezi olarak sadece ABD yi ele aldığı ve diğer ülkelerdeki gelişmeleri göz ardı ettiği yönündedir. Tickner, 242 Marianne H. Marchard, Different Communities/Different Realities/Different Encounters: A Reply to J. Ann Tickner, International Studies Quarterly, Vol. 42, 1998, ss

101 83 Marchand ın bu eleştirisine tamamen karşı çıkmaktadır. Tickner, Marchand ın yeni bakış açılarına ve trendlere karşı sempati duymasına karşın geleneksel teorisyenlerin bu fikre sıcak bakmadığını belirtmiştir. 243 Uİ disiplininde bulunan ilk dalga feminist araştırmacıların sadece kadını ele almaları ve kadınla ilgisi olmayan şeylerle birlikte erkek sorunlarını da dışlamaları eleştirilmektedir. İlk zamanlarda bu eleştiride haklılık payı bulunsa da günümüzde feminist araştırmacılar araştırma konularını çeşitlendirerek erillik ve erkekler üzerine de birçok çalışma yapmışlardır. Diğer bir eleştiri ise feminizmin disiplinle ilgili tutarlı bir teori ortaya koymamasına ilişkindir. Bu da feminizmin içinde barındırdığı çeşitliliğin bir sonucudur. Tek bir feminist teoriden bahsedemeyiz çünkü bu, feminizmin doğasına aykırıdır. Ayrıca feminizmin farklı ırk, sınıf ve kültürdeki kadınları kapsamadığı yönünde de bir eleştiri mevcuttur. Toplumsal cinsiyet ilişkileri her toplumda farklılık gösterdiği için böyle bir genelleme istense de zaten mümkün olmasına olanak yoktur J. Ann Tickner, Continuing the Conversation., International Studies Quarterly, Vol.42, 1998, ss Jill Steans, Lloyd Pettiford, Thomas Diaz, a.g.e., s. 178.

102

103 84 SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME Evrende her şey sürekli bir değişim içerisindedir. Değişmeyen tek şey ise iktidarı elinde tutana karşın boyun eğen bir kesimin hep var olmasıdır. Hükmetmek her zaman için hükmedileni de beraberinde getirmektedir. Tarih kitapları boyun eğişe son verip alışagelinen düzene son verip yeni bir düzen oluşturmaya çalışan milletler, gruplar ve bireylerle doludur. Bir millet boyunduruğu altında bulunduğu bir iktidara başkaldırsa bu bizlere bir kahramanlık destanı olarak lanse edilmektedir. Feminizm kadının siyasal, toplumsal ve ekonomik açılardan erkeklerle eşit haklara sahip olma mücadelesi olarak bilinmektedir. Kadınla ilgi her şey feminizmin konusu olarak ortaya çıkmaktadır. Oysa feminizm sadece kadından ibaret değildir. Aynı zamanda erkeği ve erilliği de içine alan toplumsal cinsiyet kavramı feminizmin asıl çalışma konusudur. Feminizmin asıl mücadelesi bize bir kimlik olarak verilen cinsiyetimizin sadece biyolojik bir kökene dayanmadığını ortaya koymaktır. Kadın ve erkek olmamız toplumsal bir inşa sürecinin sonunda meydana gelen bir olgudur. Kadının anne, şefkatli, boyun eğen veya güçsüz olması; erkeğinde kahraman, akıllı, cesaretli veya savaşçı olması fiziksel özelliklerimizin bize verdiği bir nimet değildir. Tüm bu sıfatlar toplumun ve toplumsal sürecin bize yüklediği sıfatlardır. Feministleinr en büyük eleştirilerinden biri özel ve kamusal alan ayrımı sonucunda kadının ev içi alana hapsedilirken dışardaki hayattan soyutlanmasıdır. Feministlere göre, kadın bir ulusun oluşumunda, savaş-barış kararları alınırken veya dış politikayla ilgili bir karar alınırken süreçten soyutlanmıştır. Sanki bir şekilde görmezden gelinmiştir. Eril düzenin ağırlığını en fazla hissettirdiği alanlardan bir tanesi de Uİ disiplinidir. Bu nedenle feminizmin Uİ disiplinine girişi ve kendini kabul ettirmesi zor olmuştur. Hatta halen kendini kabul ettirme mücadelesi devam etmektedir. Soğuk Savaşın sona ermesiyle ulusal çıkarları ön planda tutan ve devleti disiplinin merkezine yerleştiren Realist kuramın tahtı sallanmaya başlamıştır. Geleneksel teoriler güvenirliliğini kaybederken disiplin kapılarını yeni kuramlara açmıştır. Şüphesiz her yeni kuram eskileri tarafından ve uluslararası düzen tarafından

104 85 sorgulanmış, eleştirilmiş ve doğrulukları hakkında şüpheler ortaya atılmıştır. Fakat hiç biri feminizm kadar zorlukla karşılaşmamıştır. Feministler toplumsal cinsiyeti Uluslararası İlişkiler araştırmaları için temel analiz birimi olarak kullanmak istemektedirler. Fakat toplumsal cinsiyetin zaten disiplinin içinde var olduğunu hatta disiplinin bu kavram doğrultusunda şekillendiğini sadece bunu görünür kılmak istediklerini iddia etmektedirler. Feministler Uİ disiplinine Kadınlar Nerede? sorusuyla giriş yapmışlardır. Amaçları zaten tüm süreçlere katılan kadınların neden görmezden gelindiğini ve politikalar oluşturulurken neden kadınların yok sayıldığını ortaya çıkarmaktır. Feminist yaklaşım hala Uluslararası İlişkilerde ve güvenlik çalışmalarında istediği yerde olmaktan çok uzaktır. Diğer teoriler arasında Feminizm disiplinin dışında kalmaktadır. Corver a göre bunun nedeni; Feminist teorinin her zaman için kadınlar tarafından, kadınlar için ve kadınlar hakkında yapılmasıdır. 245 Feministler diğer kuramcılar tarafından sadece kadınları ve dişilliği ele aldıkları, erkekleri ve erilliği yok saydıkları içinde eleştirilmektedirler. Bu değerlendirme uluslararası ilişkiler içinde yer alan ilk feministler için belki doğru sayılabilir. İlk dalga feministlerin amacı kadınları gün yüzüne çıkarmak olduğu için erkekleri görmezden gelmiş olabilirler. Fakat mücadele ettiğin bir olguyu dışlamanın veya görmezden gelmenin ne kadar uzun süreceğide tartışma konusudr. Zaten son feminist çalışmalarda erkeklerinde kadınlarla beraber ele alınarak bir bütün olarak toplumsal cinsiyetin ele alındığını görmekteyiz. Uİ disiplininde devlet, milliyetçilik, güvenlik, savaş, barış, militarizm ve insan hakları gibi temel kavramlar bulunmaktadır. Disipline hakim olan geleneksel kuramlarda tüm kavramların merkezinde bulunan temel öğe devlettir. Soğuk Savaş ın sona ermesiyle devletin dokunulmazlığı sorgulanmaya başlamıştır. Devlet gibi büyük bir aktörün yanında uluslararası kuruluşlar ve bireyler de önemli aktörler olarak yer almaya başlamıştır. Tüm bu değişimlere rağmen devlet eski gücünde olmasa da uluslararası ilişkilerde en önemli aktör olma özelliğini korumaktadır. 245 Gunhild Hoogensen, Svein Vigeland Rottem, a.g.m., s. 166.

105 86 Feministler de devletin kendininde cinsiyetlendirilmş bir yapı olduğunu öne sürerek toplumsal cinsiyet kavramıyla beraber yeniden formüle edilmesini talep etmektedirler. Sonuçta diğer tüm kavramlar devlete göre şekillenmektedir. Milliyetçilik kuramları, güvenlik politikaları, savaş ve barış kararları, insan haklarının kapsamı, göç ve vatandaşlık politikaları bu temel kavramlarının hepsi devletlerin politikaları doğrultusunda, yani eril politikalar doğrultusunda şekillenmektedir. Feminizmin amacı ise bu kavramlarda yok sayılan kadını görünür hale getirmektir. Uİ disiplininde geleneksel teoriler tarafından feminizmin kabul görmemesinin en büyük nedenlerinden biri şüphesiz feministlerin çalışmalarında uyguladıkları metodoloji, epistemoloji ve ontolojidir. Feministler kadın tecrübelerini çalışmalarının merkezine koymaktadır. Bunu da nitel verilere dayanarak gerçekleştirmektedirler. Geleneksel kuramlara göre bir teorinin teori olabilmesi için kanıtlanabilir nitelikte olması gerekmektedir. Bu nedenle bir teori pozitif bakış açısına sahip olarak nicel verilere dayanmaktadır. Feministlerin geleneksel metot kurallarına uymaları gerektiğini belirtmektedirler. Fakat feministlerin mücadele ettiği şey zatem bu geleneksel araştırma metotlarıdır. Çünkü metotlar yüzünden kadınlar ve dişillik bilimsel araştırma sürecine dahil edilmeyerek yok sayılmıştır. Feministler tek bir metot, epistemoloji ve ontoloji benimsemeleri konusunda baskı görmektedirler. Fakat feminizmi tek bir kalıba sokmak mümkün değildir. Çünkü o zaman feminizmi ortaya çıkran dinamiği ortadan kaldırmış oluruz. Feminizmi feminizm yapan içinde barındırdığı çeşitliliktir. Mesela Batılı kadını ele alarak Üçüncü Dünya kadını hakkında değerlendirme yapmamız mümkün değildir. İkisinin de tecrübeleri, yaşadıkları ortam ve kadınlık adına mücadele ettiği değerler birbirinden çok farklı niteliktedir. Tek bir feminizm olmasını istersek bu sefer feminizmin mücadele ettiği geleneksel teorilerden bir farkı kalmamaktadır. Günümüzde Feminizm Uİ disiplini içinde kendisine de yer edinme çabasını devam ettirmektedir. Sadece kadını değil de erkekleri de içine alan toplumsal cinsiyet kavramına dayalı çalışmalarının sayısı artmaktadır. Disiplindeki feminist literatür gittikçe genişlemektedir. Geleneksel teoriler feminizme diğer eleştirel

106 87 teorilerden daha az şans tanımaktadırlar. Tickner ın da belirttiği gibi feminizme karşı daha az ön yargıyla yaklaştıkları sürece feministler ve geleneksel arasındaki uzlaşma belki sağlanacaktır. Fakat karşı taraftan da feministlerin de pozitivist araştırma yöntemlerine bağlı kalmaları beklenmektedir.

107

108 88 KAYNAKÇA ACKERLY Brooke A., STERN Maria and TRUE Jacqui, Feminist Methodologies for International Relations, Feminist Methodologies for International Relations, der. Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork: Cambridge University Press, AKAL Cemal Bali, İktidarın Üç Yüzü, 2. bsk., Ankara: Dost Kitabevi Yay., ALTINAY Ayşe Gül, Ordu-Millet-Kadınlar: Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu Sabiha Gökçen, Vatan Millet Kadınlar, der. Ayşe Gül Altınay, İstanbul: İletişim Yay., ANAND Dibyesh, Nationalism, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, ANDERMAHR Sonya, Lovell Terry, WOLKOWİTZ Carol, A Conclise Glossary of Feminist Theory, NewYork: Arnold, ARI Tayyar, Uluslararası İlişkiler Teorileri: Çatışma, Hegemonya, İşbirliği, 4. bsk., İstanbul: Alfa Yay., ATAMAN Muhittin, Feminizm: Geleneksel Uluslararası İlişkiler Teorilerine Alternatif Yaklaşımlar, Alternatif Politika, Cilt. 1, Sayı. 1, Nisan BALDWIN David A., Güvenlik Kavramı, çev. Çiğdem Şahin, Avrasya Dosyası, Güvenlik Özel Sayısı, Cilt. 9, Sayı. 2, Yaz BLANCARD Eric M., Gender, International Relations and the Development of Feminist Security Theory, Journal of women in Culture and Society, Vol. 28, No. 4, BOCK Gisela, Avrupa Tarihinde Kadınlar, çev. Zehra Aksu Yılmazer, İstanbul: Literatür Yay., 2004.

109 89 BOZDAĞLIOĞLU Yücel, Identity and International Relations: Turkish Foreign Policy in the Post-World War II Era, University of Kentucky, BRENNER Johanna, Feminist Political Discourses: Radical Versus Liberal approaches to the Feminization of Poverty and Comparable Worth, Gender and Society, Vol. 1, No. 4, December CAPRIOLI Mary, Feminist IR Theory and Quantitative Methodology: A Critical Analysis, International Studies Review, Vol. 6, CARR Edward Halet, Twenty Years' Crisis, : An Introduction to the Study of International Relations, Newyork: Palgrave, CARVER Terrell, COCHRON Molly, SQUİRES Judith, Gendering Jones: Feminisms, IRs, Masculinities, Review of International Studies, Vol. 24, CHECKEL Jeffret T., The Constructivist Turn in International Relations Theory, World Politics, Vol. 50, No. 2, Ocak CHENOY Anuradha M., Gender and International Politics: The Intersections of Patriarchy and Militarisation, Indian Journal of Gender Studies, 11:27, COCKBURN Cynthia, Militarism and War, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, COLMAN Jenny, An Introduction to Feminisms in Postfeminist Age, Women s Studies Journal, Vol. 23, No. 2, November CONNEL, R. W., Toplumsal Cinsiyet ve İktidar, çev. Cem Soydemir, İstanbul: Ayrıntı Yay., ÇALIŞ Şaban H., Uluslararası Örgütler: Tanımların Yaklaşımların ve Tarihin Alacakaranlığı, Uluslararası Örgütler ve Türkiye, ed. Şaban H. Çalış, Birol Akgün, Önder Kutlu, Konya: Çizgi Kitabevi, 2006.

110 90 DE VAULT Marjorie L., Talking Back to Sociology: Distinctive Contributions of Feminist Methodology, Annual Review of Sociology, Vol. 12, DEMİR Ömer, Bilim Felsefesi, 3. bsk., Ankara: Vadi Yay., DEMİRTAŞ COŞKUN Birgül, Social Theory of International Politcs, Alexander Wendt, (book review), Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt. 2, Sayı. 7, Güz DONOVAN Josephine, Feminist Teori, çev. Aksu Bora, Meltem Ağduk Gevrek, Fevziye Sayılan, 6. bsk., İstanbul: İletişim Yay., EBERT L. Teresa, The Difference of Postmodern Feminism, College Enghlish, Vol. 53, No. 8, dec ELİAS Juanita, FERGUSON Lucy, Production, Employment and Consumption, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, ELSHTAİN Jean B., Sovereignty, Identity, Sacrifice, Millennium: Journal of International Studies, Vol. 20, No. 3, ENGELS Friedrich, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, çev. Hasan İlhan, Ankara: Alter yay., ENLOE Cynthia, Feminizm, Milliyetçilik ve Militarizm, Vatan Millet Kadın, çev. Ayşe Gül Altınay, Tansel Güney, İstanbul: İletişim Yay., ENLOE Cynthia, The Curious Feminist, London: University of California Press, ENLOE Cynthia, Muzlar,Plajlar ve Askeri Üsler: Feminist Bakış Açısından Uluslararası Siyaset, çev. Berna Kurt ve Ece Aydın, İstanbul: Çitlembik Yay., 2003

111 91 ERALP Atilla, Uluslararası İlişkiler Disiplininin Oluşumu: İdealizm-Realizm Tartışması, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, 8. bsk., İstanbul: İletişim yay., EVANS Mary, Introducing Contemporary Feminist Thought, Malden: Polity Press, FLAX Jane, Postmodernism and Gender Relations in Feminist Theory, Signs, Vol. 12, No.4, Within and Without: Women, Gender and Theory, Summer FUKUYAMA Francis, Women and the Evolution of World Politics, Foreign Affairs, Vol. 77, No.5, Eylül-Ekim GOLDSTEIN J. S., Alternatives to Power Politics, Longman, HANSEN Lene, Ontologies, Epistemologies, Methodologies, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, HANSEN Lene, A Research Agenda on Feminist Texts and the Gendered Constitution of International Politics in Rebecca West s Black Lamb, Milennium: Journal of International Studies, 40(1), Ağustos HARDİNG Sandra, The Instability of the Analytical Categories of Feminist Theory, Signs, Vol. 11, No. 4, Yaz HARDİNG Sandra, Comment on Hekman s Truth and Method: Feminist Standpoint Theory Revisited : Whose Standpoint Needs the Regimes of Truth and Reality, Signs, Vol.22, No. 2, Kış HARDİNG Sandra, Is There a Feminist Method?, Feminism and Methodology: Social Science Issues, ed. Sandra Harding, Bloomington: Indiana University Press, 1987.

112 92 HARDİNG Sandra, Epistemological Questions, Feminism and Methodology: Social Science Issues, ed. Sandra Harding, Bloomington: Indiana University Press, HARDİNG Sandra, The Science Question in Feminism, fifth printing, New York: Cornell University Press, HARDİNG Sandra, Whose Science? Whose Knowledge? Thinking From Women s Lives, 4. Bsk., Cornell University Press: NewYork, HARVEY David, Postmodernliğin Durumu:Kültürel Değişimin Kökenleri, İmge Kitabevi, HEKMAN Susan, Truth and Method: Feminist Stanpoint Theory Revisited, Signs, Vol. 22, No. 2, Kış HEKMAN Susan, Reply to Hartsock, Collins, Harding and Smith, Signs, Vol. 22, No. 2, Kış HİTLER Adolf, Mein Kampf, HOFFMAN John, Gender and Sovereignty: Feminism, the State and International Relations, New York: Palgrave, HOOGENSEN Gunhild, ROTTEM Svein Vigeland, Gender Identity and the Subject of Security, Security Dialogue, Vol. 35, No. 2, Haziran HUDSON Heidi, Doing Security as Though Humans Matter: A Feminist Perspective on Gender and the Politics of Human Security, Security Dialogue, Vol. 36, No. 2, June HUNT Krista, The War on Terrorism, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, 2010.

113 93 HUTCHINGS Kimberly, 1988 and 1998: Contrast and Continuity in Feminist International Relations, Millenium-Journal of International Studies, 37:97, JACOBY Tami, From the Trenches: Dilemmas of Feminist IR Fieldwork, Feminist Methodologies for International Relations, der. Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, Jarvis D. S. L., International Relations and the Challenge of Postmodernism: Defending the Disipline, Columbia: University of South Caroline, JONES Adam, Gender Inclusive: Essays on Violence, Men and Feminist International Relations, Newyork: Routledge, JONES Adam, Does Gender Maket he World Go Round: Feminist Critiques of International Relations, Review of International Realtions, 22: JONES Adam, Engendering Debate, Review of International Relations, 24, KARDAŞ Tuncay, Güvenlik: Kimin Güvenliği ve Nasıl?, Uluslararası Politikayı Anlamak: Ulus Devletten Küreselleşmeye, ed. Zeynep Dağı, İstanbul: Alfa, KEOHANE Robert O., Beyond Dichotomy: Conversations Between International Relations and Feminist Theory, International Stıdies Quarterly, Vol. 42, KEOHANE Robert O., International Relations Theory: Contributions of a Feminist Standpoint, Millennium Journal of International Studies, Vol.18, KEYMAN E. Fuat, Eleştirel Düşünce: İletişim, Hegemonya, Kimlik/Fark, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, 8. bsk., İstanbul: İletişim Yay., KORAY Meryem, Sosyal Politika, Bursa: Ezgi Kitabevi, 2000.

114 94 LACHER Birgit, PRUGL Elisabeth, Feminism and Constructivism: World Apart or Sharing the Middle Ground?, International Studies Quarterly, Vol.45, No.1, Mar LAPID Yosef, The Third Debate: On the Prospects ıf International Theory in a Post Positivist Era, International studies Quarterly, Vol. 33, No: 3, Eylül LONGINO Helen E., Feminist Standpoint Theory and the Problems of Knowledge, Signs, Vol.19, No. 1, Sonbahar MACKİNNON Catharine A., Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru, çev. Türkan Yöney, Sabir Yücesoy, İstanbul: Metis Yay., MARCHAND Marianne H., Different Communities/Different Realities/Different Encounters: A Reply to J. Ann Tickner, International Studies Quarterly, 42, MORGENTHAU Hans J., Politics Among Nations: The Struggle for Power and Peace, Mcgraw-Hill Education, NURUZZAMAN Mohammed, Paradigms in Conflict: The Contested Claims of Human Security, Critical Theory and Feminism, Cooperation and Conflict, 41(3), OFFEN Karen, Defining Feminism: A Comparative Historical Approach, Signs, Vol.14, No. 1, Sonbahar OLLAPALLY Deepa, Rethinking Gender and International Security: Balancing Global and Regional Perspectives, Indian Journal of Gender Studies, 11; 9; OVALI A. Şevket, Ütopya ve Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırması, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 10, Yaz 2006.

115 95 ÖZVERİ Derya, Feminist Teorinin Gelişimi Sürecinde Uluslararası İlişkilere Bakışı Üzerine Kısa Bir Değerlendirme, Uluslararası İlişkilere Giriş: Teorik Bakış, der. Hasret Çomak, Kocaeli: Umuttepe Yay., PANKHURST Dona, Sexual Violence in War, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, PETERSON Spike V., International/Global Political Economy, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, PETERSON Spike V., Feminist Theories Within, Invisible to and Beyond IR, Brown Journal of World Affairs, Vol. X., Issue: 2, Kış/Bahar, PETTMAN Jindy, Migration, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, PETTMAN Jan Jindy, Feminist International Relations After 9/11, Brown Journal of World Affairs, Vol. X, Issue 2, Kış/Bahar PHILLIPS Anne, Demokrasinin Cinsiyeti, çev. Alev Türker, İstanbul: Metis Yay., PRUGL Elisabeth, Gender and War: Causes, Construction and Critique, Symposium( Vol. 1, No. 2, Haziran PRUGL Eliabeth, Feminist Struggle as Social Construction: Changing the Gendered of Home-Based Work, International Relations in a Constructed World, der. Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul Kowert, New York,1998. PRUGL Eliabeth, Feminist Struggle as Social Construction: Changing the Gendered of Home-Based Work, International Relations in a Constructed World, der. Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul Kowert, New York, 1998.

116 96 REANDA Laura, Engendering the United Nations: The Changing International Agenda, European Journal of Women s Studies, 6;49, RHODE Deborah L., Feminism and State, Harvard Law Review, Vol. 107, No. 6, Apr RINGMOR Erik, Alexender Wendt: A Social Scientist Struggling with History, The Future of International Relations, ed. Iver B. Neuman, Ole Waever, London: Routledge. ROSENAU Pauline Marie, Postmodernizm ve Toplum Bilimleri, çev. Tuncay Birkan, Ankara: Ark Yay., RYAN Barbara, Ideological Purity and Feminism: The U.S. Women s Movement from 1966 to 1975, Gender and Society, Vol. 3, No. 2, Haziran SHEPHERD Laura J., Sex or Gender? Bodies in World Politics and Why Gender Matters, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, SJOBERG Laura, Gender, State and War Redux: Feminist International Relations Across the Levels of Analysis, International Relations, 25(1), STERN Maria, Racism, Sexism, Classism and much more: Reading Security- İdentity in Marginalized Sites, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, SORENAU Raluca, HUDSON David, Feminist Scholarship in International Relations and the Politics of Disciplinary Emotion, Millennium: Journal of International Studies, Vol. 37, No. 1. STEANS Jill, Engaging From the Margins: Feminist Encounters with the Mainstream of International Relations, British Journal of Politics and International Relations, Vol.5, No.3, Ağustos 2003.

117 97 STEANS Jill, Body Politics: Human Rights in International Relations, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, ed. by Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, STEANS Jill, PETTIFORD Lloyd, with DIAZ Thomas, Introduction to International Relations: Perspectives and Themes, Essex: Pearson Education Limited; Longman, SYLVESTER Christine, Tensions in Feminist Security Studies, Security Dialogue, Vol. 41, No. 6, Aralık TEKELİ İlhan, Modernite Aşılırken Siyaset, Ankara: İmge Yay., THOMPSON Becky, Multiracial Feminism: recasting the Chronology of Second wave Feminism, Feminist Studies, Vol. 28, No. 2, Yaz THORBURN Diana, Feminism Meets International Relations, Sais Review, Vol.20, No.2, Yaz-Sonbahar TICKNER J. Ann, Gendering World Politics: Issue and Approaches in the Post Cold War Era, New York: Columbia University Press, TICKNER J. Ann, What is Your Research Program? Some Feminist Answers to International Relations Methodological Questions, International Studies Quarterly, Vol. 49, No. 1, Mart TICKNER J. Ann, Gendering a Discipline: Some Methodological Contributions to International Relations, Signs, Vol. 30, No. 4, Yaz TICKNER J. Ann, You Just Understand: Troubled Engagements Between Feminists and IR Theorists, International Studies Quarterly, Vol. 41, TICKNER J. Ann, Continuing the Conversation., International Studies Quarterly, Vol. 42, 1998.

118 98 TICKNER J. Ann, Why Women Can t Run the World: International Politics According to Francis Fukuyama, International Studies Association, TICKNER J. Ann, Gender in International Relations, NewYork: Columbia University Press, TICKNER J. Ann, Feminism Meets International Relations: Some Methodological Issues, Feminist Methodologies for International Relations, ed. by Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork: Cambridge University Press, TICKNER J. Ann, Hans Morgenthau s Principles of Political Realism: A Feminist Reformulation, Millennium-Journal of International Studies, Vol. 17, No. 3, TRUE Jacqui, Feminism, Theories of International Relations, der. Scott Burchill and Andrew Linklater, New York: St. Martin s Press, TÜR Özlem, AYDIN KOYUNCU Çiğdem, Feminist Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı: Temelleri, Gelişimi, Katkı ve Sorunları, Uluslararası İlişkiler, Cilt. 7, Sayı. 26, Yaz UN, The First World Conference on Women, UN, Vienna Declaration and Programme of Action, UN, Declaration on the Elimination of Violence Against Women, UN, Declaration on the Elimination of Violence Against Women, UN, Beijing Declaration and Platform of Action, UN, Rio Declaration on Environment and Development, ÜSTEL Füsun, Yurttaşlık ve Demokrasi, Ankara: Dost Kitabevi, WAHLRAB Amentahru, What are the Gender and Feminist Dimensions of the War on Terrorism?, Paper Submitted fort he 10th Annual Illinosis Conference for Students of Political Science, Illinois State University, 14 Nisan 2002.

119 99 WALTERS Margaret, Feminizm, çev. Hakan Gür, İstanbul: Dost Kitabevi, WEBER Cynthia, Good Girls, Little Girls and Bad Girls: Male Paranoia in Robert Keohane s Critique of Feminist International Relations, Millenium Journal of International Studies, 23, WEBER Cynthia, International Relations Theory: A Critical Introduction, second edition, New York: Routledge, WELDON S. Laurel, Inclusion and Understanding:A Collective Methodology for Feminist International Relations, Feminist Methodologies for International Relations, der. Brooke A. Ackerly, Maria Stern, Jacqui True, NewYork:Cambridge University Press, WELTON George, PICCOLT Wolfango, Konstrüktivizme Yönelik Problemler, Uluslararası İlişkilerde Sınır Tanımayan Sorunlar: Göç, Yurttaşlık, İnsan Hakları, Toplumsal Cinsiyet, Küresel Adalet ve Güvenlik, der. Ayhan Kaya, Günay Göksu Özdoğan, İstanbul: Bağlam Yay., WENDT Alexander, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press, Ekim WIBBEN Annick T. R., Feminist Security Studies: A Narrative Approach, New York: Routledge, WIBBEN Annick T. R., Feminist International Relations: Old Debates and New Directions, Brown Journal of World Affairs, Vol. X, Issue: 2, kış/bahar WILLIAMS Lincoln, SEWPAUL Vishanthie Modernism, Postmodernism and Global Standards Setting, Social Work Education, Vol. 23, No. 5, Ekim 2004 YUVAL-DAVİS Nira, Cinsiyet ve Millet, çev. Ayşin Bektaş, İstanbul: İletişim Yay., 2003.

120 100 ZALEWSKİ Marysia, Feminist International Relations: Making Sense, Gender Matters in Global Politics: A Feminist Introduction to International Relations, der. Laura J. Shepherd, NewYork: Routledge, ZALEWSKİ Marysia, Feminists in International Relations: What Impact on Discipline?, Common Ground or Mutual Exclusion? Women s Movements and International Relations, der. MarianneBbraig and Sonja Wölte, London: Zed Books, ZALEWSKİ Marysia, Well, What is the Feminist Perspective on Bosnia, International Affairs, Vol. 71, No. 2, Nisan ZALEWSKİ Marysia, TICKNER Ann, SLYVESTER Christine, LIGHT Marget, JABRİ Vivienne, HUTCHINGS Kimberly, HALLIDAY Fred, Roundtable Discussion: Reflections on the Post, Prospects for the Future in Gender and International Relations, Millennium: Journal of International Studies, Vol. 37, No. 1, 2008.

121 T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Özgeçmiş Adı Soyadı: Doğum Yeri: Emine Türkoğlu Konya Doğum Tarihi: Medeni Durumu: Derece: Evli Okulun Adı: Öğrenim Durumu İlköğretim: Ortaöğretim: Lise: Lisans. Yüksek Lisans. Becerileri: Orgeneral Bedrettin Demirel İlkokulu - Özel Abdullah Aymaz İlkokulu Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmamhatip Lisesi Özel Güventaş Lisesi Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü İletişim İlgi Alanları: İş Deneyimi: (Doldurulması isteğe bağlı) Sosyal Bilimler Memur Sosyal Güvenlik Kurumu Aldığı Ödüller: (Doldurulması isteğe bağlı) Hakkımda bilgi almak için önerebileceğim şahıslar: (Doldurulması isteğe bağlı) Tel: Adres: Sakarya Mh. 270/7 sk. Paşaköy Konutları C Blok Daire No. 6 İskenderun/HATAY İmza: Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu KONYA Telefon : (0 332) Faks : (0 332) e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr Elektronik Ağ :

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da YANLIŞ ALGILANAN FİKİR HAREKETİ: FEMİNİZM Feminizm kelimesi, insanlarda farklı algıların oluşmasına sebep olmuştur. Kelimenin anlamını tam olarak bilmeyen, merak edip araştırmayan günümüzün insanları,

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ 1. Sosyoloji Nedir... 3 2. Sosyolojinin Tanımı ve Konusu... 6 3. Sosyolojinin Temel Kavramları... 9 4. Sosyolojinin Alt Dalları... 14

Detaylı

Uluslararası İlişkiler Teorisi (UI501) Ders Detayları

Uluslararası İlişkiler Teorisi (UI501) Ders Detayları Uluslararası İlişkiler Teorisi (UI501) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası İlişkiler Teorisi UI501 Güz 3 0 0 3 7.5 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ/SİYASET BİLİMİ ANABİLİM DALI FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA Doktora Tezi

Detaylı

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr.Önder Kutlu Doç.Dr. Betül Karagöz Doç.Dr. Fazıl Yozgat Doç.Dr. Mustafa Talas Yrd.Doç.Dr. Bülent Kara Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 303 Güz

DERS PROFİLİ. POLS 303 Güz DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Uluslararası İlişkiler Kuramı POLS 303 Güz 5 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Uluslararası İlişkiler Teorisi (IR204) Ders Detayları

Uluslararası İlişkiler Teorisi (IR204) Ders Detayları Uluslararası İlişkiler Teorisi (IR204) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası İlişkiler Teorisi IR204 Bahar 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

DERS PROFİLİ. Uluslararası Örgütler POLS 308 Bahar 6 3+0+0 3 5. Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

DERS PROFİLİ. Uluslararası Örgütler POLS 308 Bahar 6 3+0+0 3 5. Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Uluslararası Örgütler POLS 308 Bahar 6 3+0+0 3 5 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin

Detaylı

Devletin Yükümlülükleri

Devletin Yükümlülükleri Yrd. Doç. Dr. Özge Yücel Dericiler Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Haklar ve İnsan Hakları Hukuku Çerçevesinde Devletin Yükümlülükleri Refah Devletinin Krizi Ekseninde Bir İnceleme İÇİNDEKİLER

Detaylı

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci Doç. Dr. Serpil Ağcakaya Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü Giriş...1 1. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı

Detaylı

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çağdaş Siyaset Kuramları KAM 401 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i - Dersin

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 338 Bahar 6 3+0+0 3 6

DERS PROFİLİ. POLS 338 Bahar 6 3+0+0 3 6 DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Amerikan Dış Politikası POLS 338 Bahar 6 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 13. Hafta Ders Notları - 11/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6

DERS PROFİLİ. POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6 DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Avrupa Birliği Politikaları POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Genel Kamu Hukuku I Law 151 1 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Lisans Zorunlu

Detaylı

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2 HAFTA 2 Bu haftaki ders önü sorularımız: 1. Size göre hak kavramı nedir? Çocukluğunuzu da göz önünde tutarak sahip olduğunuz/olmadığınız veya kullanabildiğiniz haklarınızı tartışınız. 2 Geçmişte çocuklar

Detaylı

KISA ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü. Ege Üniversitesi 2003

KISA ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü. Ege Üniversitesi 2003 KISA ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Derya Şaşman Kaylı Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. Bölümü/Anabilim Dalı: Sosyal Hizmet E-posta: derya.kaylı@cbu.edu.tr Telefon: 0236 2391318/5862 Adres: Celal Bayar Üniversitesi Sağlık

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI 1. PROGRAMIN ADI Medya Çalışmaları Doktora Programı 2. LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARININ YENİDEN DÜZENLENMESİNİN GEREKÇESİ İlgili

Detaylı

Sylvia Walby. Patriyarka Kuramı. Ingüizceden çeviren Hülya Osmanağaoğlu. 5fr dipnot yayınları

Sylvia Walby. Patriyarka Kuramı. Ingüizceden çeviren Hülya Osmanağaoğlu. 5fr dipnot yayınları Sylvia Walby Patriyarka Kuramı Ingüizceden çeviren Hülya Osmanağaoğlu 5fr dipnot yayınları Teşekkürler Son on yıl içinde bu kitaba çok sayıda insan bilerek ya da bilmeyerek, yorumları ve konuşmalarıyla

Detaylı

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz 3 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE iii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ..i İÇİNDEKİLER.iii KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. DEMOKRASİ TEORİSİNİN KAVRAMSAL ÇÖZÜMLENMESİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ...9

Detaylı

Cilt / Volume: 5 Sayı / No: 2 Kasım/November 2015 ISSN

Cilt / Volume: 5 Sayı / No: 2 Kasım/November 2015 ISSN Cilt / Volume: 5 Sayı / No: 2 Kasım/November 2015 ISSN 2146-6181 2015, CİLT 5 SAYI 2 Editor s Note / Editörden Değerli okuyucular, Politik ekonomi çalışmalarının yer aldığı bu özel sayı dosyasının ilk

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

DERS PROFİLİ. Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem. Uluslararası Politikaya Giriş. POLS 201 Güz Yok.

DERS PROFİLİ. Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem. Uluslararası Politikaya Giriş. POLS 201 Güz Yok. DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Uluslararası Politikaya Giriş POLS 201 Güz 3 3+0+0 3 5 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

Yrd.Doç. Dr. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler Gazi 2001

Yrd.Doç. Dr. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler Gazi 2001 Ünvanı Adı Soyadı Görevi Birimi Bölümü Anabilim Dalı İlgi Alanları Yrd. Doç. Dr. Umut KEDİKLİ Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uluslararası İlişkiler Uluslararası Hukuk Uluslararası Hukuk, Terörizm,

Detaylı

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere

Detaylı

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr. Hayati Beşirli Prof.Dr. Zahir Kızmaz Doç.Dr. Beyhan Zabun Doç.Dr. Celalettin Yanık Doç.Dr. İbrahim Akkaş

Detaylı

ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ

ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ Yazar: Yusuf ÇINAR İSTANBUL 2017 YAYINLARI I Yazar: Yrd. Doç. Dr. Yusuf ÇINAR Kapak ve İç Tasarım: Sertaç DURMAZ Mecidiyeköy

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Türkiye'deki Tek Üniversite İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Biz, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi nin paydaşları; gelecek kuşaklara daha yaşanabilir

Detaylı

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ. 1.Eğitim Bilimi Nedir? 21

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ. 1.Eğitim Bilimi Nedir? 21 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EĞİTİM BİLİMİ-ALAN ÇALIŞMASI İÇİN BİR GİRİŞ 1.Eğitim Bilimi Nedir? 21 BİRSEL AYBEK Yeni "Eğitim Bilimi" 22 Eğitim Biliminin Doğası 23 Geleneksel Disiplinler ve Eğitim Bilimi 25 Dört

Detaylı

DERS PROFİLİ. Asker-Sivil İlişkileri POLS 436 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

DERS PROFİLİ. Asker-Sivil İlişkileri POLS 436 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Asker-Sivil İlişkileri POLS 6 Bahar 8 +0+0 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası Siyaset SPRI 322 2 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası Siyaset SPRI 322 2 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Uluslararası Siyaset SPRI 322 2 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Fransızca Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü Dersi

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI Z ULI5302 ULI5328

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI Z ULI5302 ULI5328 EK: 1/7 SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ 2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI / PROGRAMI ULUSLARARASI İLİŞKİLER/ TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL / GÜZ II. YARIYIL

Detaylı

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası Ekonomi Politik IR502 Seçmeli 3 0 0 3 7.5 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX GİRİŞ...15 Birinci Bölüm Antik

Detaylı

DERS PROFİLİ. Amerikan Siyaseti POLS 233 Güz 3 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

DERS PROFİLİ. Amerikan Siyaseti POLS 233 Güz 3 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Amerikan Siyaseti POLS 233 Güz 3 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları Dersin

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-701 Dış Politika ve Karar Alma Süreçleri

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-701 Dış Politika ve Karar Alma Süreçleri İçerik Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-701 Dış Politika ve Karar Alma Süreçleri 1 3 0 0 3 8 Ön Koşul Derse Kabul Koşulları Dersin Dili Türü Dersin Düzeyi Dersin Amacı İçerik

Detaylı

Küresel Politikada İnsan Hakları (IR408) Ders Detayları

Küresel Politikada İnsan Hakları (IR408) Ders Detayları Küresel Politikada İnsan Hakları (IR408) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Küresel Politikada İnsan Hakları IR408 Seçmeli 3 0 0 3 5 Ön Koşul

Detaylı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER SAYISI

FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER SAYISI AP Misafir Editörden FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER SAYISI 1980 lerin sonlarından itibaren Uluslararası İlişkiler (Uİ) disiplininin ontolojik ve epistemolojik temellerini sorgulayan Üçüncü Tartışma (Lapid,

Detaylı

Küreselleşme ve Demokrasi (KAM 421) Ders Detayları

Küreselleşme ve Demokrasi (KAM 421) Ders Detayları Küreselleşme ve Demokrasi (KAM 421) Ders Detayları Ders Adı Ders Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Kodu Saati Saati Saati Küreselleşme ve Demokrasi KAM 421 Seçmeli 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

DERS PROFİLİ. Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem. Siyasi Değişim ve Modernleşme. POLS 203 Güz Yok.

DERS PROFİLİ. Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem. Siyasi Değişim ve Modernleşme. POLS 203 Güz Yok. DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Siyasi Değişim ve Modernleşme POLS 203 Güz 3 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum INRE First Year/ Fall PSPA101 Siyasete Giriş Introduction to Politics Zorunlu 3 5 PSPA103

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 337 Güz 5 3+0+0 3 6

DERS PROFİLİ. POLS 337 Güz 5 3+0+0 3 6 DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Siyasal Partiler ve Çıkar Grupları POLS 337 Güz 5 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT 7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR 1 2 Ders İçeriği Kültürel Farklılıklar Yaklaşımı Toplam Kalite Yönetimi Öğrenen Örgütler Yaklaşımı 3 KÜLTÜREL FARKLILIKLAR YAKLAŞIMI Küreselleşme etkisi

Detaylı

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Önlenmesİ ve Bunlarla Mücadeleye İlİşkİn Avrupa Konseyİ Sözleşmesİ İstanbul Sözleşmesi Korkudan uzak Şİddetten uzak BU SÖZLEŞMENİN AMACI Avrupa Konseyi nin, kadınlara

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 438 Bahar 8 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

DERS PROFİLİ. POLS 438 Bahar 8 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Türk-Amerikan İlişkileri POLS 438 Bahar 8 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin

Detaylı

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) Merkantilizm: 15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafî keşiflerde birlikte Avrupa ülkeleri dünyaya açılmaya

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ 7 ÖNSÖZ BİRİNCİ BÖLÜM EŞİTLİK KAVRAMI

İÇİNDEKİLER SUNUŞ 7 ÖNSÖZ BİRİNCİ BÖLÜM EŞİTLİK KAVRAMI İÇİNDEKİLER SUNUŞ 7 ÖNSÖZ II İÇİNDEKİLER 13 KİSALTMALAR 25 GİRİŞ 27 BİRİNCİ BÖLÜM EŞİTLİK KAVRAMI 1. Genel Olarak 29 I. Felsefi Açıdan Eşitlik Kavramı 29 II. Eşitlik İlkesi ve Değer Yargıları 30 III. Eşitlik

Detaylı

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017)

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) - TEBLİĞ ÇAĞRISI - DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) Bir Kadın - Bir Dünya Güç ve Adalet İnşası İçin Politikalar ( 23-26 Kasım 2017, İstanbul - Türkiye ) İslam inancına göre kadın ve

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 1. Hafta Ders Notları - 18/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

Sağlık sosyolojisi, suç, sapma, toplumsal cinsiyet,, sosyal bilimlerde istatistik, sosyoloji teorileri

Sağlık sosyolojisi, suç, sapma, toplumsal cinsiyet,, sosyal bilimlerde istatistik, sosyoloji teorileri Yrd. Doç. Dr. AYÇA GELGEÇ BAKACAK Ödül: İletişim bilgileri: Yazışma adresi: Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 06800, Beytepe,Ankara, Türkiye Telefon: (0312) 297 84 85 E-posta: abakacak@hacettepe.edu.tr

Detaylı

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ Dersin Öğrenme Çıktıları ve Yeterlilikleri Dersin Hedefi Dersin Amacı ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. ANABİLİM DALI DERS TANITIM FORMU Dersin Adı TR ENG Cumhuriyet Dönemi Kültür ve Eğitim

Detaylı

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTİSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTİSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTİSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS PROGRAMI VE DERS İÇERİKLERİ Zorunlu Dersler I. Dönem SOS 501 Sosyal Bilimlerde Metodoloji 3 0 3 8 SOS

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Siyasal Düşünceler Tarihi PSIR 201 3 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Siyasal Düşünceler Tarihi PSIR 201 3 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Siyasal Düşünceler Tarihi PSIR 201 3 3 + 0 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 14. Hafta Ders Notları - 18/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO501 Eğitimde Program Geliştirme 3 0 3 8

Detaylı

Kitap İnceleme / Book Review

Kitap İnceleme / Book Review Kitap İnceleme / Book Review 135 136 Kitap İnceleme / Book Review Kitabın Adı: İNSAN HAKLARI* Yazarı: Prof. Dr. Fatih Karaosmanoğlu Yayınevi: Seçkin Yayıncılık Basım Yılı: 2012 Figen KESKİN Öğr. Gör.,

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 4. Hafta Ders Notları - 26/02/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 4. Hafta Ders Notları - 26/02/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 4. Hafta Ders Notları - 26/02/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem

Detaylı

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü http://ogr.kocaeli.edu.tr/koubs/bologna/genel/listesi_prn.cfm?ed=0 1 / 5 22.05.2018 15:50 Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Adı 2017/2018 Listesi 1. YARIYIL TLU Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Detaylı

ZEYNEP KUTLUATA.

ZEYNEP KUTLUATA. ZEYNEP KUTLUATA zeynepkutluata@gmail.com EĞİTİM 2006-2014 Sabancı Üniversitesi, Tarih Bölümü, Doktora. Tez Başlığı: Ottoman Women and the State during World War I (Birinci Dünya Savaşı nda Osmanlı Kadınları

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

DERS PROFİLİ. Uluslararası Hukuk II POLS 302 Bahar 6 3+0+0 3 5

DERS PROFİLİ. Uluslararası Hukuk II POLS 302 Bahar 6 3+0+0 3 5 DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Uluslararası Hukuk II POLS 302 Bahar 6 3+0+0 3 5 Ön Koşul POLS 301 Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

Feminist Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı: Temelleri, Gelişimi, Katkı ve Sorunları

Feminist Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı: Temelleri, Gelişimi, Katkı ve Sorunları Yayın ilkeleri, izinler ve abonelik hakkında ayrıntılı bilgi: E-mail: bilgi@uidergisi.com Web: www.uidergisi.com Feminist Uluslararası İlişkiler Yaklaşımı: Temelleri, Gelişimi, Katkı ve Sorunları Özlem

Detaylı

Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma

Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma Elli-dokuzuncu Oturum Üçüncü Komite Gündem maddesi 98 Kadınların Konumunun Geliştirilmesi Almanya, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Brezilya, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı,

Detaylı

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır. MÜFREDAT ADI: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2015 Bu program 2015-2016 akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır. BİRİNCİ YIL BİRİNCİ YARIYIL Dersin Dersin

Detaylı

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Yönetim Tarihi KAM 315 Her İkisi 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi (KAM 302) Ders Detayları

Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi (KAM 302) Ders Detayları Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi (KAM 302) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi KAM 302 Bahar 3 0 0 3 5 Ön Koşul

Detaylı

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar İletişim Teknolojileri ve Toplum Dersin Adı İletişim Teknolojileri ve Toplum Düzeyi Lisans Öğretim Elemanı Doçent Dr. Funda Başaran Özdemir Dersin Amaçları Teknolojik gelişmenin getirdiği, başta internet

Detaylı

Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları

Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Toplumsal Hareketler KAM 418 Her İkisi 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır. MÜFREDAT ADI: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2018 Bu program 2018-2019 akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır. BİRİNCİ YIL BİRİNCİ YARIYIL Dersin Dersin

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI A PROGRAM ADI : Felsefe İngilizce Lisans Programı...SINIF /...YARIYIL* ANADAL EĞİTİM PROGRAMI ZORUNLU DERSLERİ Dersin ön koşulu var mı? ***** İntibak Dersi mi? **** ** Kredisi ** YDF 0 YDA 0 Foreign Language

Detaylı

KANUNİLİK İLKESİ BAĞLAMINDA CEZA VE CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA YORUM

KANUNİLİK İLKESİ BAĞLAMINDA CEZA VE CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA YORUM Dr. Öğr. Üyesi ABDULLAH BATUHAN BAYTAZ İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KANUNİLİK İLKESİ BAĞLAMINDA CEZA VE CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA YORUM

Detaylı

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ 15 1.1. Sosyolojinin Tanımı 16 1.2. Sosyolojinin Alanı, Konusu, Amacı ve Sınırları 17 1.3. Sosyolojinin Alt Disiplinleri 18 1.4.

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri

Detaylı

C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ. Prof. Dr. Feride ACAR

C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ. Prof. Dr. Feride ACAR C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ CEDAW Nedir? CEDAW sekiz temel Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmesinden biridir. BM İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMELERİ Medeni ve Siyasi

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

DERS PROFİLİ. Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

DERS PROFİLİ. Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz 7 3+0+0 3 6 Ön Koşul None Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Siyaset Psikolojisi KAM 318 Her İkisi 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI I. ULUSLARARASI İLİŞKİLER I (3.0.3) Uluslar arası sistem/ Temel Kavramlar/ Devlet/ Sivil Toplum Örgütleri/

Detaylı