ÇOK ULUSlUŞiRKETlERVE.TÜRKiYE

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇOK ULUSlUŞiRKETlERVE.TÜRKiYE"

Transkript

1 '. ÇOK ULUSlUŞiRKETlERVE.TÜRKiYE Erdener KAYNAK Bülent ARDANIÇ* GİRİş Bu yazıda Dünya üzerinde önemli bir ekonomik ve politik güç olan Çok Uluslu Şirketler tanıtıldıktan sonra, bunların gelişen ülkelerde ve Türkiye'deki işlevleri üzerinde durulacaktır. Çok Uluslu Şirketi kısaca birden fazla ülkede ürün veya hizmet üretiminde bulunan şirket olarak tanımlayabiliriz. Bir ana şirket tarafından kontrol edilen değişik uluslara ait firmalar kümesinden oluşan çok uluslu şirketlerin en belirgin özellikleri büyük olmaları (50 milyon doların üzerinde yıllık satış), personel ve finansman kaynaklarını bu firmalar kümesi içinde esnek bir şekilde kullanabilmeleri ve ana şirket tarafından ortaya konulan genel politika ve stratejilere duyarlı olmalarıdırı. Bu tip şirketlerin ortaya çıkması yeni bir olgu değildir. 19. cu yüzyılın başlarında ve özellikle ikinci yarısında endüstrileşmiş Batı ülkelerinde, bu enctüstrileşmeyi gerçekleştiren büyük firmaların ellerinde biriken aşırı sermaye firmaları sermayeden en büyük karı sağlıyacak yeni yatırım alanları aramaya itmiştir. Singer, Siemens, International Harvester, Nestle gibi şirketler bu zamanlarda kurulmuştur 2 İkinci Dünya Savaşının çıkışına dek sayıları bir kaç yüzü bulan çok uluslular dünyanın bir çok ülkesinde önemli üretim faaliyetlerinde bulunmuşlardır devresinde dünya ekonomisinde görülen bütünleşmeye koşut olarak çok uluslu şirketlerin gelişmesi artan bir hızla devam etmiştir. Bu dönemde artan gelir seviyeleri, gelişen kitle haberleşme ve bilgi yayma sistemlerinden dolayı dünyanın bir çok ülkesinde aynı tip ürünlere karşı bütünleşmiş bir talep oluşmuş ve dünya kütle pazarı gelişmiştir. Bütünleşmiş bir dünya ekonomisi de üretim yapmak için üretim faktörlerini, teknolojiye ve pazarlama çabalarını ülke sınırlarını aşan bir biçimde koordine etmek * Dr. Erdener Kaynak ve Dr. Bülent Ardanıç Hace~tcpe Üniversitesi Öğretim GÖrevlisldirler. 1 Genel kabul görmüş tanımlar Için bakııuz MultiDatlona1 Corporatloo in World Development, UN, New York, ı The Gromb and Spread of Multinatlonal Companles (London: Tbe Economist Intelllgence Unit, QuarterlJ Econoııom1c Review Spedal, 1971.

2 COK tjluslu ŞİRKETI.Eit VE TÜRKİYE 107 gerekmektedir. Şirket üretim yapacağı ülkeleri en verimli biçimde seçebildiği, teknik ve yönetsel bilgi ve becerileri yayabildiği ve tek ülkede başanlması olanaksız ölçeklerde üretimde bulunabildiği için bu pazarda ulusal şirketlerden çok daha avantajlı olmaktadır. Ayrıca, bu şirketlerin teknoloji yoğun, araştırma geliştirmeye dayanan petro-kimya, ilaç, bilgi-sayar, nüklear enerji gibi üretim dallarında YOğunlaşmış olmaları onlara yenilik yapabilme olanağını vermekte finansal güçleri yanında yenilik sürecindeki üstünlükleri dünya kütle pazarındaki önemlerini bir kat daha artırmaktadır 'lerde çok uluslu şirketlerin gelişmelerinde iki belirgin özellik saptanabilmektedir. Bunlardan birincisi, bunların gerçekleştirdiği toplam satış hasılalarındaki hızlı artış ve belli sektörlerin gittikçe daha az çok uluslu şirket tarafından kontrol edilmesi; ikinciside yoğun araştırma gerektiren endüstrilerde çalışan şirketlerin toplam satış ve karlarının diğer sektörlerde faaliyet gösterenlere oranla daha hızlı artmasıdır4. Örneğin IBM' in yıllık cirosu Güney Kore veya Filipinler'in gayrı safi milli hasılalarından daha fazla olabilmektedirs. Yapılan bir araştırmaya göre 19S5'lerde Batı Avrupa ülkelerinin üretiminin % 80 i kadar şirket tara fından denetlenecektir6. Bu şirketlerin OECD ülkelerinin gayrı safi milli hasılalarının % 33 üne eşit yıllık bir ciro elde edebilecekleri Avrupa ToplUlUğU Dergisi tarafından ileri sürülmektedir 7 Bu oran kabada olsa çok uluslu şirketlerin Dünya ekonomisindeki yerlerini birkere daha vurgulamaktadır. Çok uluslu şirketler günümüzde dünya üretiminin öncülüğünü yapmakta ve çeşitli ülkelerdeki satışlarının toplamları dünya ihracaat toplamının iki katından fazla olduğu sanılmaktadır. Amerikan şirketlerinin diğer ülkelerdeki yatırımları 1950'de 12 milyar dolarken 1968'de 65 milyar dolara ve 1975'de de 133 rpilyar dolara yükselmiştirb. Günümüzde çok uluslu bir şirketin finansal yönden faaliyet gösterdiği bir ülkeden daha, büyük oldu~u durumlarada rastlanmaktadır. Örneğin Genel Motors'un toplam yıllık satışları Güney Afrika'nın, Ford'un satışları Avusturya'nın, Exxon'un satışları ise Danimarka'nın GSMH'dan daha büyük olduğu saptanmıştır. Bu nedenledirkl çok ulus lu şirketler ülkeleri baskı altında tutabilmekte, onların dış politikaları üzerinde etkili olabimektedirler9. Çok muslu Şirketlerin GeUşmeslndekl Aşamalar. savını Çok uluslu şirketlerin gelişmesinin belli aşamalar sonucunda olduğu ortaya koyan Vernon'un «ü:ünün hayat devresi modeli, konuyla uğı Richard J. Bamet ve Ronald E. MillIer. EVreDSeI Soyemı. çev. OSman Deniztekin (Ankara: Eiltlm Yayınlan, 1976), s Cem Alpar,.Çok muslu Ş1rketJer ve Türkiyeıt, Cumhurfyet, 23 Mart ım. Çok muslu Şirketlerle Nasıl Savaşıhr?. Elektrik MilhendJsIerl odası DergtSI. 210 (HazJ:aı). 1974), s , Charles Levfnson, Sermaye. Enflasyon ve Çok Ulusla Şirketler, (Ankara: Türkiye Gida. t, Sendikası, 1976), s. 3., Avnıpa Dergisi, 21 (Haziran 19'70), i Internatlonaı Economle Report of the Presldent 197'7, (Washington D. C. GPO. 19'1'1)., Türkaıı Arıkan. cekonomik Spazm». Cumhurıyet. 29 Aralık 19'15, s. 2.

3 108 AMME İDARESİ DERGİSi raşan bir çok bilim adamı tarafından benimsenmiştir. Modelin getirdi~i aşamaları şu şekilde özetliyebilirizlo, 1. Ernekten tasarrufu sağlayan ve yüksek-gelirli ekonomiler için hazırlanmış yeni ürünler genellikle sunulacakları esas pazara yakın yerlerde üretilirler. Pazara yakınlık. pazarıa üretici arasında etkin bir iletişim sağladığından ürünün mükemmelleştirilmesi kolaydır. Başlangıçtaki tekelci durum maliyet farklarını minimumda tutar. Esas pazara yakın üretim, ürün girdilerinin değiştirilmesinde esneklik sağlar. Bu avantajlar düşük üretim maliyetlerinden daha önemlidir. 2. İkinci aşamada, ürün standart hale gelirken, esneklik ve iletişim sorunları önemini yavaş yavaş yitirir ve büyüyen rekabet, maliyetler üzerinde daha fazla durmamıza neden olur. Bu noktada üretimin daha düşük mallyetli fakat genede önemli pazarların bulunduğu bölgelere yani gelişmiş ülkelere kayması beklenir. 3, Üçüncü aşamada da, maliyet baskılarının (özellikle emek yo~un ürünler için) en önemli unsur haline gelmesi ve üretimin gelişen ülkelere kaydırılarak, oralarda ihracaat için fabrikalar kurma yoluna gidilmesi beklenir. Bu modele göre, şirket birinci aşamada ya bağımsız aracılar YOluyla yada kendi satış örgütünü kurarak ürün satmaya çalışır. İkinci aşamada ise lisans veya patent vererek ve ürün girdilerinin bir kısmını ithal ederek montaj sanayiine yönelir. Üçüncü aşamada da yavru şirket veya ortaklık kurarak o ülkede üretime geçerll. Görüldüğü gibi model, gelişen ülkelerdeki iç pazarın önemi üzerinde durmamaktadır. Günümüzde gerek gelişen ülke hükümetlerinin ithalatla ilgnı koydukları kısıtlamalar, gerekse bu ülke halklarının yükselen beklentileri iç pazarların önemini arttırmıştır. Nitekim Türkiye'ye gelen şirketler için önemli olan büyük bir potansıyele sahip bu iç pazardır. İhracaatları ya hiç yoktur yada çok düşük düzeyde kalmaktadır. Çok uluslu şirketlerin yabancı ülkelere yaptıkları yatırımların nedenlerini açıklamaya çalışan diğer bir modelde Knickerbocker'ın oligopollst1k tepki modelidir. Çok uluslu şirketler yeni yatırımlarında ne oranda rakiplerinin yatırımlarından etkllenmektedir sorusuna cevap arayan Knickerbocker, 187 Amerlkan çok uluslujarının yılları arasında 23 ülkede yaptıkları yatırımları L.ncelemiş ve bir çok endüstride çok uluslu şirketlerin yabancı ülkedeki pazar payını korumak için o ülkede rakipleri tarafından yapılan yeni yatırımlara, yeni yatırımlarla cevap verdiklerini saptanmıştır!ı. ii R&jmond Vemon, «International Investment and International Trade in the Product Cycle». The Quaı1erly Joumaı ot Bconomics (May. 1986), S il Raymond Vemon, Soverdmı,. ai Bay: The Multinationat Spread ot U. S. Enterprises (New York: Basfc Books, 1971), s Prederick T. Knlckerbocker, OllgopoUstic Reaction and Multinational Enterprise (Graduate Schoolot Business Admb:dstratıon, Harvard University, 19'13), s. 201.

4 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER VE TÜRKiYE 109 Çok Uluslu Şirketler ve Gelişen Ülkeler Çok uluslu şirk.etlerin gelişen ülkelerdeki işevleri oldukça sınırldır. Günümüzde bunların işlevlerinin % 80'i ABD ve OECD ülkelerinde yoğunlaşmıştır. Ayrıca petrol ve maden aram~ ve çıkarma gelişen ülkelerdeki şirket işlevlerinin yarısından fazlasını oluşturmaktadırb. Bu şirketlerin gelişen ülkelerde yaptıkları yatırımların azlığı çeşitli şekillerde açıklanmaktadır. Vernon bir çok şirketin ürün hayat devresi modelinin üçüncü aşamasına gelmediğini ileri sürmekte, bunun yanında vasıflı iş gücü kıtlığı, alt yapı yete::sizliği~ gelişen ülke hüküm;:,t!.21'~lfl1 t"ü~' n(:ığı tavır, iç pazarın küçüklüğü, g.elir dağılımındaki adaletsizlikler gibi faktörlerinde rol oynayabileceğini söylemektedir l4. Gabriel Üçüncü Dünya Ülkelerindeki hızlı sosyal, ekonomik ve politik değişmeler ve bunların sosyal yapıda yarattıkları çalkantıların yatırım riskini arttırdığını ve çok uluslu şirketlerin gelmesini zorlaştırdığını savunmaktadır.1 s. Nehrt politik riski n (ulusallaştırma-devletin zo!'la ortak olması-ôev~,etin kendi sah'ıp o:c:uğn rakip firma geliştirmesi) Çok ulus lu şirketlerin gelmesini önleyen bir faktör Olduğu üzerinde durmaktadır 16 Çok uluslu şirketlerin Üçüncü Dünya ülkelerine ne getirdikleri,ve götürdükleri oldukca tartlşılan bir konudur. Bu konuda çok uluslu şirket taraftarlarının ve onlara l{:aışı koyunla:nn ileri sürebilece:{icri ~avıar h,ı,çte az değildir. Çok uluslu şirketlerin faydaları şu şekilde özetliyebilirizıı: Üçüncü Dünya Ülkelerine, getirdikleri ekonomik ı. Çok ulus lu şirket ülkede var olmayan veya yeterli olmayan üretim faktörlerini sağlar. Sermaye noksanlığını. teknolojik yetersiz1iğini ve yönetsel bilgi-beceri eksikliğini kapatır. 2. Endüstriyel üretimi zengin ülkelerden fakir ülkelere naklederek ülkeler arası gelir dağılımının düzelmesine yardımcı olur. 3. Ülkenin zengin üke pazarlarına ürün ihraç etme yeteneklerini geliştirir. Çok uluslu şirketlerin Üçüncü Dünya Ülkelerine getirdikleri ekonomik maliyetlerde aşağıdaki şekilde özetlenebilir l8 : ı3 Patdek E. Haggerty, Three Lectures at the Salzburg Seminar on Multinational Cor;;orat:ons. Salzburg, Austria, June, Vemon, Tbe Product Cycle, p Peter P. Oabriel, «MNC's In the Third World: Is Conflict Unavoidable?» Harvard Business Review (July-August 1972), s Lee C. Nehrt, Tbe PoIitical CHmale for Foreign Investmeııt (New York: Prager, ı970). s l7 J. S. Nye and Seymour J. Rubin, «The Longer Range Polittea1 Poıe of the Multinational Corporation» in Clobal Companies: Tbe Poutical Economy ot World Business Ed. by George W. Ball (New Jersey: Frenüce Hall. 1975),. s ıı A. A. Fatouros, «The Computer and the Mud But: Notes on Multina.tional Enterprise in Developing Countrles,» Columbla Journal ot Transnational law, Vol. ıo: 2 (Fall, 19'11),

5 110 AMME İDARESİ DERGISI ı. Şirketler genellikle pazarlığa oturdukları üçüncü Dünya tilkesinden daha büyük ve zengin olduklarından iki tarafın pazarlık yapma yeteneklerindeki eşitsizlik kendini hemen gösterir. Bu durum bir kaç büyük çok uluslu şirketin hakim olduğu dolayısıyla ülkenin seçim hakkının çok sınırlı 01 du~u oligopolistik endüstrilerde daha da önem kazanmaktadır. 2. Çok uluslu ş;rketlei" için tümel kazancı en çok::ı çıkarmak önemli olduğundan, gerektiğinde ülke çıkarlarının feda edilmesi olanak dahilindedir. Ayrıca tek merkezden yönetilmenin sağladığı esneklik A ülkesinde X devresinde oluşan olumsuz ekonomik ve diğer koşulların etkilerinden kaçınmada çok uluslu şirkete büyük bir avantaj sağlamaktadır. Çok uluslu ştrket ülkede devletin ekonomiyi istenilen hedeflere yöneltmek için aldığı doğrudan ve dolaylı ekonomik tedbirlere uymamakta diğer firmalara kar-: şın çok daha serbest olmakta ve planlama sürecini işlemez hale getirebilalt:ktedir. Çok uluslu şirketlerin ülke yasalarmın ve ulusal ekonomik politikalarının etkilerini en azda tutabilmek için geliştirdikleri yöntemler Üçüncü Dünya Ülkelerini zor durumda bırakmaktadır. Bu yöntemlerden en önemlisi transfer fiyatları yöntemidir. Bu yönteme gör~, yayru şirketlerin birbirlerine sattıkları mallarda uyguladıkları özel fiyatlar çok uluslu şirketin ülkeye ödediği gelir vergisini ve ithal vergi!erjn~ cn azda tutmaktadır. 3. Çok uluslu şirketlerin ülke doğal kaynakları üzerindeki ulusal kontrolu azalttıkları, ülke koşularına uymayan teknolojiler getirdikleri, teknolojik bağım]~11ğı artırdıkları, istenmeyen tüketim eğilimleri yarattıkları, dlşödemeler dengesini olumsuz yönde etkiledikleri, yasalolmayan yollardan ülke politikanna karıştıkları yapılan eleştiriler arasmdadır. Üçüncü Dünya Ülkelerinin çok uluslu şirketlere karşı tutumunu, Behrma.n'ın «sevda-nefrett> ikilemiyle açjkınmanın doğru olacağını sanırız. Üçüncü Dünya tilkeleri çok uluslu şirketlerin getirdiklerini isterlerken, onların gelmeleriyle ortaya çıkacak bazı sonuçlara şiddetle karşı koymaktadırlar 19 Sevda-nef:."et ikilemi, bu ülkeleri çok uluslu şirketlerle giriştikleri anlaşmalarda yeni yöntemler aramaya itmektedir. Çok ulusiu şirketlerle ortakltklar kurma bu yöntemlerden biridir. Ev sahibi ülkenin özel ve kamu sektöründeki işletmeleriyle çok uluslu şirketler arasında kurulan bu ortaklıkların ev sahibi ülke için olumlu yanlarını Fayerweather şu şekilde özetlemektedlr 20 : 1. Çok ulusiu şirketlerin hammadde, üretim, pazarlarna, personel politikaları üzerinde daha fazla kontrololanağı yaratarak ulusal ekonomi içın saptanan hedeflerden sapmaları azaltır. 2. Kar ve faiz olarak ülke dışına daha az para transfer edilece~lnden uzun devrede ödemeler dengesi üzerindeki olumsuz -etkuer azalır..., JBr'k N. Behnnan, National Interesi and the' Multinational Eaterprlse: TenslollS Among the North Atlantic Coutrfes, (New Jersey: Prentlce Hall. 1970), s. ' : John.Fayerweather,. Two J.,ectures at Sa1zburgSemiua.ı- on Multinational COJ'PQratlons, aaız_ı. Aum.ia, March. ım.

6 ÇOK ULUSLU. şirketler VE TÜRKİYE LLL 3. Ev sahibi ülken.in iş adamları ortaklığaaktif olarak katılırlarsa teknik ve' yönetsel bhgive becerileri artar.. Fayerweathe'r ortaklıklai~n:oluinsuz 'yanlarırtı da şu şekildeözetlemel} tedlrl1 :. 1. Ortaklık sermaye gereksinmesinin bir kısmını yerel sermaye piyasasınclan karşılayacağıridaiızaten oldukça sınırlı olan sermaye piyasasına extra yük binmiş olur. 2. Çok uluslu şirketler.ortaklıktan çıkarılma korkusundan dolayı, ortakliklarda teknoloji transferini daha isteksiz ve yavaş yapmaktadırlar. 'Oçüncü Dünya 'OIkelerinin bu tip ortaklıkları hızlı ekonomik kalkınma,sağlamakta bir seçenek olarak görmeleri, çok uluslu şirketlerinde ortaklıkları belli pazarlara girebilmek için tek yololduğu ve ileride de bu' tip or taklıkların kesinlikle şart koşulacağı bilincine varmaları ortaklıkların sayısını giderek artırmaktadır.. Özellikle Japon çok ulusluları ve s~rmaye sorunu olan küçük fakat konusunda kuvvetli olan şirlretler ortaklık kurma eği~ Umindedir. Türkiye ve Ço~ IDnsln Şırketler. Yabancı özel sermayenin, yatırım sermayesi, teknoloji ve yönetselbilgi ve beceri olarak Türk ekonomisine girişi iki yasa ve bir kararname He düzenlehmiştır. Gelen bütün özel sermayeyi çok 'uluslu şirket kaynaklı olarak kabul etmenin yalnış olacağı kanısındayız. öte yandan yaptığımız araştırmada Petrol Yasasıyla Türkiye'ye gelen 3 firmanın 3. ününde. Yabancı Sermaye Yasasıyla gelen I111irmanın en az 42. sinin ve l'1sıtyılı K~rarnamEyle gelen Alpar'a göre sayısı 57 olan firmalardan en az 3 firmanın çok ulus1u şirket özellikleri gösterdiği ortaya çıkmıştır l2. Yabancı Sermaye Yasası (6224) ve Petrol Yasası (6326) çerçevesi dışında'kaıa:ribankaeılık, ticaret/sigortacılık gibi hizmet sektörlerine 'gelen yabancısermayenlrt faaliyetleri 1567 sayılı Türk Parasını Koruma Yasllsına ba~lı 1'1''Sayılı Kara:rna,rneyledüzenlenmiştir. Anılan Kararnameye göre bu firmala'r üretim faaliyetinde bulunam9,zlar. Öte yandan bu Kai'arnameyle faal1yetlerl düzenlenen Nestle (ç'ikolata) ve A.G. Baker (detp.t'jan, sabun) flrmaları üretim yapmakta ve adı geçen ürünlerde Iç pazarın % 40'ını ellerinde tutmaktadırlar. Karar,nameyabam:ı s~rmayenfn kar transfer olanaklarını sınırh tutmuştur. Maliye Bakanlı~ına İ958 yılına kadar tescil edilmiş' yabancı ser.ma.: 21 Ibld. 22 Çok uluslu şirketler' için kuuandıtmuz kıstasıar büyüklük,dlfter inkelerde. d~ yavru :,,~ş1rketıerl' olm8s1.'tek.btr merkezden yönetimi, ana ülke dunndaki persone!ı say.js1, yaqrneı olke borsalannda hisse senetlerlnin ışlem görmelerinden oluşmaktadır. ı7 sayılı:' tv.rnrnameyle gelen finnalannsayı!51 tam,. saptanamamıştır. AlpB'r'ın57 buldu~ ftrma sayısı. (Alpar,. Çok UJııslu,;.) dl~r llda.raştırmamye.gö1l'e:lndfr. (Y. lto~k,,e. TUrkcani «Tcknoloji Transferl Yoluyla Kimya Sanayiinde Bal!ımlılı~n Artışı», Ttlrld"e- MWleııdlsla' :H", beılerl IMO Perpt, Sarı 263. (~, 19'17) f 4{),

7 112 AMME İDARESİ DERGISI yeye, tescil edilen yabancı sermayeye göre belli oranlarda kar transferi olan~.ğı sağlamıştır yılı sonrası tescillerde kar transferi yasal yollardanda olanaksızdır. Sermayesini 1958'den sonra tescil ettirmiş yabancı firmaların kar transferi için transfer fiyatları ve değerinin çok üzerinde alınan patent ve marka hakları yöntemlerini kullandıkları kanısındayız. Yasal yoll;;~::i.a 19ô4-j 9"/4 yılları arasında yapılan kar, gayri maddi hak ve faiz transferleri 400 milyon TL. civarındadırll. 17 sayılı kararname lle gelen yaba~cı sermayenin miktarını bulamadığımızdan bir gelen-giden karşılaştırması yapılamamaktadır. Petrol arama, üretim, tasfiye ve işletilmesi için gerekli yabancı sermayenin girişini özendirme amacını güden Petrol Yasası 1954 te çıkarılmıştır. Yasanın hazırlanmasında danışmanlık yapan Max BaU'un, ABD'deki bazı petrol şirketlerinde de danışmanlık görevlerinde bulunmuş olnlası ilginçtir. Zamanın Hükümet'İnin, ülkenin seçim haklarının çok sımrlı olduğu oligopolistik petrol endüstrisinde yasanın «kabul edilirlik~ şansını artırmak için buyola başvurduğu düşünülebilinir. Yasanın yabancı sermayeye verdiği en büyük taviz, Türkiye'de buldukları reservlerin değerlerini dışarıya transfer hakkı olarak tanımlanan tükenme payları tavizidir. British Petroleum. Shell ve Mobil Petrol Yasasıyla Tü.rklye'deki faa1iyetlei"i düzenlenen üç çok ulusiu petrol şirketidir. ATAŞ'ın % 17'sine sahip BP yalnız tasfiye ve dağıtım faaliyetlerinde bulunmaktadır. ATAŞ'ın % 56' sına sahip Mobil tasfiye ve dağıtım faaliyetleri yanınd.a üretim (Türkiye üretiminin % 13) ve arama faaliyetlerinde bulunmaktadır. ATAŞ'ın % 27' sine sahip Shell tasfiye, dağıtım, arama faaliyetleri yanında Türkiye'de en fazla ham petrol üreten firmadır. (Türkiye üretiminin % 50). Türkiye'de benzin satışının % 14 BP, % 25 Mobil, % 18 Shell tarafından yapılmaktadır 24, Petrol Yasasıyla Türkiye'ye 1965 yılına dek gelen toplam yabancı sermaye milyar TL dır. Bu sermayenin 900 milyonu aramada 950milyonuda tasfiye Işleminde kullanılmıştır:!s. Djğer bir araştırmada da 1972 yılına dek petrol şirketlerinin getirdiıı yabancı sermayenin muyu TL olduğu Beri sürülmektedir 26 Görüldüğü gibi arası gelen yabancı sermaye çok büyük olmamıştır. Bunda olgunlaşan yatırımlar yanında,türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında görülen hızlı büyüme ve toplam işletme alanlarının % 86'sı üzerinde yalnız TPAOnun arama yapma hakkına sahıp olması gibi yakın zamanlarda ortaya çıkan olumlu gelişmelerin payı büyüktür. Firmaların Petrol Yasası çerçevesi içinde yılları arasında yaptıkları kar, gayrı maddi bak ve faiz transferleri milyar TL civannda olmuştur 27 ;iii '!"'ÜSıAD, 1_ Yılmın İlkbahannda T8rk Ekonomisi (Istanbul: ı9'18).» Tunç T.yano, TiIrId,e'. YahaMı Sermaye, Makine MOlıendisleri odası ICorıgnıııt, 1978, 8. ıı.ı3. :ıs Baran Tuncer, Titrld,e'" YalNmeJ Sermaye Soruna, (Ankara: BBP, 1968) s. 10&. ıli «TO.rkfJe"de Petrol Sorunu ve Yabancı Kaynaklar,_ ELektriIr MGheadlslerl 0dMı DergiSI (Mayıs lfllf), s... rf TUSIAD, 1975 yılı '1.

8 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER VE TÜRKİYE 113 Türkiye'ye petrol dışında üretimde bulunmak için gelen yabancı sermayeyi düzenliyen Yabancı Sermaye Yasası 1954 yılında çıkarılmıştır. Yasa'da yabancı sermayeye izin vermek için aranan koşullar geneldir. Ülkenin ekonomik gelişmesine yararlı olması, Türk özel sektörüne açık olan sahalarda çalışması, tekelcilik yaratmamasından oluşan izin koşullarına, Uçüncü Beş Yıllık Planda belirtilen, yurt-içinde sa~lanamıyan bir teknoloji getirme, kuruluş kapasitesinde uluslararası rekabet olana~ı ve olanaklar ölçüsünde ihracaat hedef~ koşulları da 1971 yılında eklenmiştir. Yasa ve sonraki ekler uygulamacıyla geniş bir çerçeve çizerek. bu çerçeve içersinde esnek kalma olana~ını tanımıştır. Uygulamacı, arası Türkiye Merkez Bankası Başkanı başkan.iı~ında değişik bakanlık ve kuruluş temsilcilerinden oluşan Yabancı Sermaye Teşv.i.k Komitesrdir. Komite 1967 yılında, 933 sayılı kanunla kaldırılarak görevleri Devlet Planlama Teşkilatı'na verilmiştir. Görev arası DPTnin Teşvik ve Uygulama Dairesi tarafından yürütülmüştür. Teşvik ve Uygulama DaJresi 1971'de DPT bünyesinden alınarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlanınış fakat yabancı sermayeye ilişkin görevleri adı geçen bakanlı~a aktarılmamıştır. Günümüzde, yabancı sermayenin ilk başvurma yeri Ticaret Bakan1ııtı' dır. Getirilen projenin ilk değerlendirilmesi TB'nın uzmanları tarafından yapılmaktadır. Ticaret Bakanlı~ındaki llgililere, göre, bakanlıkta her konuda yetişmiş, OECD ve Devlet Yatırım Bankasının proje analizi kurslarına katılmış uzmanlar vardır. İlgili bakanlığın görüşünü alma ilk defa 1977 yılı programında istenmiştir. Görüş alma zorunlu değil isteğe ba~lıdır ve pek kullanılmamaktadır. İlk değerlendirilmesi yapılan proje DPT'ye yolla n makta ve DPT'nin İktisadi Planlama Dairesine gelmektedir. İPD içinde olan Yabancı Sermaye Sekreteryası DPT bünyesindeki ligill uzmanın görüşünü aldıktan sonra projeyi, Ticaret Bakanlığının değerlendirmesini ve ilgili uzman görüşünü Yabancı Sermaye Komisyonuna sunmaktadır. Komisyon'da alınan olumlu veya olumsuz karar Ticaret Bakanlığına Uetnmekte ve bu bakanlık kararı firmaya tebl1~ etmektedir. Firmanın 30 gün içinde karara ıtiraz hakkı vardır. İtirazda son karar organı Yüksek Planlama Kuruludur. İtiraz yoksa Ticaret Bakanlı~ı tarafından hazırlanan kararname tasla~ı DPT"ye yollanıp onların oluru alındıktan sonra Bakanlar Kurulu'na sunulmakta ve imzadan sonra Resmi Gazete'de yayınlanıp yürütülmeye geçumektedir. Ticaret Bakanlı~]nın 933 sayılı yasanın 6. ncı maddesine göre DPT'nin kararlarına karşı çıkması olanaksl7-dır. Öte yandan Ticaret Bakanlığı DPTtden çıkacak kararı gayrı-resmi yo!!ardan etkllemeye çalışmaktadır. İlk başvurmayla kararnamenın çıkışı arasında geçen ortalama zaman 6 aydır. Bunun yanloda 3 senedir bekliyen kuruluşlar oldu~u gibi 7 sene bekledikten sonra yatırımdan vazgeçip YUDq,nistanta giden yabancı sermayede görülmektedirls. Mülakattarda DPT ilgliileri gecikmelerin politik tercihlerden ortaya çıktığını ve hükümet isterse bir yatırım projesinin kararnamesin1n 30 gün 21 Bilgiler DPT ve Ticaret Bakanlığında yapılan mülakatlardan derlenmlştir.

9 114 AMME İDARESİ DERGİSI içinde bile çıkarıldığımn görüldüğünü belirtmişlerdir. Buna inanmakta güçlük çekmekteyiz. Yabancı Sermaye Yasası uygulayıcıyı çok esnek bırakmış ona geniş bir hareket kabiliyeti sa~hıyacak bir çerçeve çizmekten ileri gitmemiştir. Bu, siyasal tercihlerin yabancı sermayeden yana olduğunun bir işaretidir. Ayrıca siyasal tercihlerin kendilerini Bakanlar Kurulunda ve itiraz halinde Yüksek Planlama Kurulunda göstermeleri mümkündür. Bizce gecikmelerin. iki önemli nedeni vardır. Bunlardan birincisi, Yabancı Sermaye Komisyonu üyelerinin tam zamanlı olmamalarıdır. YSK üyel~ri ipd'nin şube başkanlarından oluşmaktadır. Bu yöneticiler birincil görevierinden ayırabildikleri sürelerde yabancı sermaye.konularma eğilebilmektedirier. Süreç, geçikmeler yanında Türkiye'de yabancı sermaye konusunda. uzmanlaşmış bir kadronun oluşmamasma da yol açmıştır. İkinci n(~: den ise, 1954'ten bu yana Türkiye'de ve 1967'den bu yana da DPT içinde tu~ tarsıziıkları ve belirsizlikleri en aza indirmekte yararlanılacak bil yabancı sermaye bilgi bankasının geliştirilmemesidir. Böyle bir banka girişim bü YÜ;klüğü, ekonomiye ve plan hedeflerine katkı, teknoloji, yatırım yeri, yabancı sermaye oranı, değişik adlar altında yapılacak ödemeler gibi konularda alınacak kararlara ışık tutacak kurallar kümesinin geliştirilmesi için gereklidir. Banka kurulmad.ıkça hem gecikmelerin hemde tutarsızlıklarm e'ngellenmesi zorolacaktır. Yabancı Sermaye Yasası'na gö:re Türkiye'de 1974 yılmda ıı1 firma faaliyet göstermektedir. Bu firmaların toplam sermayeleri 4.5 milyar TL olup yabancı sermaye payı 2. milyar TL civarındadır. Yoğunlaşma imalat sanayilndedir. 111 firmanın 92'si bu sektörde çalışmaktadır. imalat sanayiinde çalışan firmaların toplam sermayesi 3.9 milyar TL Olup bunun 1.7 muyar TL'sı yabancı sermayedir 29 İl!.; çok uluslu şirketleri dışında Türkiye'de faaliyet gösteren çok uluslu şirketler yerli sermay e ile ortaklıklar kurma yoluna gitmişlerdir. Bunun istisnaları Pepsi eola, Co ca Cola ve PhiUps'tir. Bu çok uluslu şirketler ser":' mayesi% 100 kendilerine ait olan yavru şirketlerle Türkiye'de faaliyetlerini yürütmektedirier. Çok uluslu şirketler iç pazara yönelik yatırım yaptıklarında riski dağıtmayı, yerel sermayeyi ve yönetsel becerileri kullanmayı istedlklerinden ortaklık kurma yoluna gitmektedirler30 Türkiye'deki çok uluslu şirketlerin faaliyetleride iç pazara yönelik olduğundan ortaklık kurma yolunu seçmeleri bu genel stratejiye uygundur. öte yandan. Türkiye'deki ortakltkiarda, ortaklık sermayesinin % 51 veya daha fazlası genelllkle çok uluslu şirketlere aittir. ilkel bir kıstasta olsa sermaye da~ılımı ortaklıkların kim tarafından kontrol edndi~l hakkında bir fikir vermektedir. Bazı imalat sanayii alt sektörlerinde çok uluslu şirketlerin faaliyetleri yoğundur. Lastik ürünlerinde Uniroyal, Pirelli ve Goodyear çok uluslu şir.,. ketlen sektör cirosunun % 59'uriu ellerinde tutmaktadır. İlAç sanayii sektör cirosunun % 30 Pfizer, Roche, Bayer, Raechst gibi ÇUş'lerin elindedir. lf TUSIAD, 19'75 yılında... S Harold Crookell, dnvesting in Development A oarporatı;! Vlew in Columbla JOUl'Qal of World BGSIness (Spring, 1975). s. 80.

10 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER VE TÜRKİYE 115 Taşıt sanayiinde Fiat, Renault, Ford, Mercedes, M.A.N.. Massey Fergu30n gibi çok uluslu şirketler sektör cirosunun % 44'ünü kontrol etmektedir. Elektrik makinaları, aletleri ve cihazları alt sektöründe AEG, General Electric, Siemens, Philips, Northern Electric Telecommunication gibi şirketler sektör cirosunun % 40'ını ellerinde tutmaktadır. A.G. Baker çok uluslu şirketı Türkiye deterjan ve sabun pazarının % 40'ına tek başına egemendir. Metal eşya sanayiinde Mannesman, Temel Kimya Sanayiinde Bayer. BASF çok uluslu şirketlerinin yerleri önemlidir31 Yabancı Sermaye Yasasına göre faaliyet gösteren 2 milyar TL yabancı sermayenin yıllar arasında yaptığı kar, gayrimaddi hak ve faiz transferleri milyar TL olmuştur 32 Sonuç ve Bazı Öneriler Günümüzde çok uluslu şirketler dünya ekonomisinde önemli yerleri olan kuruluşlardır. Yakın gelecekte de önemlerini koruyacakları kanısı yaygındır. öte yandan, bazı büyük şirketlerin uluslararası nitelik almaları hem gelişmiş hemde gelişen ülke liderlerinin sert tepkilertne yol açmakta ve şirketlerle ülkeler arasındaki sürtüşmeleri artırmaktadır." Liderlerin tepkilerinin bir nedeni, çok uluslu şirketlerin bazı ülkelerin belli bölgelerdeki hakimiyetierini devam ettirmede kullandıkları bir araç olarak görmeleridrr. Bunun yanında şirketlerin çeşitli ülkelerde rüşvet olaylanna karışmalari, yoğun hava ve su kirlenmelerine ve doğal çevrenin tahribine neden olmaları, kaynak kullanışında israfa yol açmaları liderleri tedirgin etmektedir. tilke çok uluslu şirket sürtüşmelerinin birönemli nedenide. ulusal ekohomiler arasındaki hızlabüyüyen karşılıklı ba~ımhlıktır. Ükelerih değişik ekonomik bağlarla birbirlerine ba~lamalarınındaki artmaların ülke ulusal bağımsızlığı ve ulusal" seçim ve karar verme hakları üzerine getirdiği kısıtlamalar bir çok liderde tepki doğurmaktadır. Hızla büyüyen karşılıklı bağımlılıkta, çok uluslu şirketler önemli bir odak noktası oluşturmaktadır. Çok tiıuslu şirketin faaliyet gösterdiği ülkeler arasındaki bağlılıklar gözle görülür biçime gelmektedir. Çok uluslu şirketin yavru şirketleri kurulduklan ülkelerin yasaları yanında dünya-bütün sisteminin bir parçası olarak başka bir ülkede olan ana merkez tarafından kontrol edilmektedir. tilke ekonomisi içinde olan bir ticari varlığın yabancıların buyruklarıyla yönetilmesi. dev... letin ekonomik politikasının öngördüğü yönlendirmelerden kaçınabilmesi, dışardakl ana merkez isterse kapatılıp başka bir ülkeye göç ettlrilebnmesi veya bunun bir tehdit unsuru olarak kullanılabilinmesi. gerçekleri liderleri kaygılandırmaktadır. Çok uluslu şirketlere karşı doğan tepkuer, 1970'lerde çok ulusiu şirketlerin ulusl9,rarası örgütler tarafından denetlenmesine llişkin faaliyetlerin YOğunlaşmasına. neden olmuştur. Görevi çok uluslu şirketer hakkında bilgi sı '!'USIAD, 1975 Yılında..., s. 13$-131.a Ibfd.

11 116 AMME İDARESI DERGİSİ toplamak ve bu şirketlerlepazarlığa oturan gelişen ülkelere yardımcı olan Birleşmiş Milletler Uluslararası Şirketler Merkezi 1975'te kurulmuştur. Birleşmiş Milletler'in çeşitli organlarında, 77'ler diye anılan 100'den fazla gelişen ülkeyi içeren bir grup çok ulusiu şirketlere karşı ortak bir tutum almışlardır. Grubun istemleri arasında 'kapital, teknoloji, ve gelişmiş ülke pazar~ larına girinede gelişmiş ülkelerce daha olumlu koşulların sa~laması ve bu koşullar için gerekirse ülke çok. uluslu şirketleri üzerinde devlet baskısının kullanılması yeralmaktadır. Gene Birleşmiş Milletler'in çeşitli organlarında çok uluslu şirketler için ahlak yasaları geliştirilmeye,çalışılmaktadır. OECD, 1976 yılında OECD. ülkelerinde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin uymasını istediği fakat zorunlu olmayan bir ablılk yasası geliştlrmiştir.. Çok ulusiu şirketlerin uluslararası örgütler tarafından denetlenmesine ilişkin faaliyetler henüz emeklerne devresindedır. :ıraaliyetlerden. çok şey beklemek ve ülke çok uluslu şirket sürtüşmelerinin ortadan kalkaca~ını düşünmek iyimserlik olur. Birleşmiş Milletler Uluslararası Şirketler Merkezi 1970'lerin getirdiği tek somut olgudur. Merkezin yeni kurulmuş olması, görevlerini yerine getirmekteki başarısına illşkid\ bir de~erlendirme yapılmasını zorlaştırmaktadır. Özetlersek, günümüzde, çok uluslu şirketler kuvvetlidir, uluslararası örgütler tarafından denetlenme olasılıkları zayıftır ve özellikle gelişen ülkelerde yarattıkları ekonomik, politik, sosyal sorunlar bu ülkelerdeki faaliyetleri kısıtlıolmasına ra~men büyük boyutlara erişmektedir. Türkiye'nin de yabancı sermaye dolayısıyla çok uluslu şirketlere. ilişkin politikasını yeniden gözden geçirmesi gerekti~i kanısındayız. Yabancı sermayenin 17 sayılı kararnameye göre gelmesi olanaksız hale getirilmelidir. Günümüzde, Türkiye'nin, bankacılık sigortacılık ve ticaret konularında çok uluslu şirket tarafından getirilecek yabancı sermaye, teknoloji ve yönetsel bilgi ve beceriye gereksinmesi kalmamıştır. Bu konularda yeni yabancı sermaye gelmesi yasaklanırken, şu anda faaliyet gösteren yabancı sermayede yıllık bir zaman süreci içinde yabancı ortak payının yerli orta~a devri yöntemiyle eritilmeudir. üretimle u~raştıkları halde 17 sayılı kararnameye göre faahyet gösteren iki çok uluslu şirketin de Yabancı Sermaye Yasası'na (6224) göre işlemleri sa~lanmalıdır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklı~ındaki hızlı gelişme, ba~ımsız koçtlk petrol şirketlerinin ve Sosyalist Blok ülkelerinin kullanılması yönündeki e~llinı petrol kaynaklarımız ve tasfiye üniteleriıniz üzerindeki çok uluslu şirket egemenli~ini azaltma yönündedir. Buradaki en büyük sorun çok liluslu şirketlerin Türkiye'deki tasfiye üniteleri ATAŞ'a getirdikleri dış kaynaklı ham petrol için istedikleri fiyattır. Çok uluslu şirketler transfer fiyatı yöntemini kullanarak diğer bir yavru şirketten gelen hani petrol ıçin yüksek fiyat istemektedir. Kurulmasını önereceğimiz DevletPlanlama Teşkilatı Yabancı Sermaye Bölümü, dünya ham petrol piyasasındaki fiyatları günü. gününe izıeyerek devletin bu konudaki, pazarlık gücünü artırabilir. Türkiye'deki petrol pazarlama ve da~ıtım şebekesiriin % 50-55'1.çok uluslu şirketlerin elindedir. Son günlerde, çok uluslu şirketlerde satışın dü

12 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER VE TÜRKİYE 117 şük olduğu bölgelerdeki pazarlama faaliyetlerini azaltma eğilimi görülmektedir. Bu eğilim devlet tarafmdan (~esler,:lenınelidir. D{,;vlet. po1j.tü.asl.:nm kısa devrede PetrolOfisi'ne getireceği sorunlar, uzun devredek! yararları yanında önemini kaybetmektedir. Yabancı Sermaye Yasası'nın getlrd:'.ğl genel koşulların çizdiği çerçeve korunmalıdrr. Öte yandan üçüncü Beş Yıllık Planın öngördüğü ek koşullardan Türkiye'de olmayan teknoloji getirme ve ihracata yönelik üretim koşullarının değiştirilmesi gerekir. Türkiye'de olmayan teknoloji koşulu başka bir deyişle emek yoğun teknoloji yerine sermaye yoğun teknoloji getirme, dış bağımlılığı artırması yanında ulusal iş-gücü planlamasının temel hedeflerinden olan işsizliğin azaltılması ilkesinede ters düşmektedir. Türkiye'ye yatırım için gelen çok uluslu şirketlerin oligopolistik tepkimodeline göre geldiklerini kabul, ettiğimizden, bu çok uluslu şirketlerden ihracata yönelik yatırım yapmalarını beklemek hatalıdır. Dış ödemeler dengesi üzerindeki olumsuz etkisine rağmen gerçeği olduğu gibi görerek çok uluslu şirketin geliş nedenine ters düşen istemlerde bulunmamak daha faydalıdır. olan kuruluşlar Yabancı Sermaye Yasası'nın günümüzdeki uygulayıcısı da da önemli değişiklikler yapılmalıdır. Şu anda kirtasiye işlerini yürüten Ticaret Bakanlığı'nın uygulayıcı kuruluşlar içinde yeri olmamalıdır. DPT bünyesinde kurulacak Yabancı Sermaye Böüıümü'nde yabancı sermayeye ilişkin bütün faaliyetler toplanmahdır. Bu bölümün elamanları tam zamanlı olarak yabancı sermaye konusunda çalışmalı, DPT'nin çeşitli şube başkanlarından derleme olmamalıdır. B/Hüm yalnız gelen yabancı sermayeyi değerlendirme yerine daha aktif bir rol oynıyarak plan hedeflerine erişmemize katkısı olabilecek küçjlk fakat d::ı.lında kuvvetli şirketlerle Türk kamu sektöründeki işletmeler arasında ortaklıklar kurma olanaklarını da araştırmalıdır. Ortaklıklar yanında yabancı kontrolunun çok daha az olduğu teknik yardım anlaşmalarının kullanılması desteklenmelidir. TeknIk yardım anlaşmaları, ülke özel veya kamu sektöründeki bir kuruluşun bir yabancı firmadan yönetim hizmetleri, teknik bilgi veya ikisınide almak için girdiği anlaşmalardır. Yabancı firmaya hizmetleri karşılığı belli bir para ödenmektedir. Yabancı Sermaye Bölümü, Birleşmiş Milletler Uluslararası Şirketler Merkeziyle devamlı ilişki halinde olmalı ve gerektiğinde Merkez uzınanlarının şirketlerle yapılan pazarlıklarda Türk uzmanlar yanında yer almaları sağlanmalıdır. Çok ulusiu şirketlerin Türkiye'ye getirdikleri sorunları onlar yerine kuilanabileceğimiz uluslararası sermaye piyasalarından devletin ve ülke şirketlerinin borç alması, döviz ödeyerek lisans, patent, know-how satın alma', ulusal ekonominin gerekli gö:ı:ü]en yatırııniarm sermaye gereksinmelerini yaratabilir hale gelmesi, kalkınma hızının düşürülerek kısıtlı yatırımlara yaşamaya devam edilmesi seçenek1erinin getireceği sorunlarla karşılaştırıp karar verilmesi ulusal çıkarlarımızı korumak için gereklidir.

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A. Ş. ÇOKULUSLU ŞİRKETLER VE DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI GA-04-1-2 Mehmet HARMANCI Kd. Uzman ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ Mart 2004 ANKARA İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1. ÇOK ULUSLULUĞUN

Detaylı

KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER

KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI K O S G E B KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER Yrd. Doç. Dr. Tahir AKGEMCİ Haziran

Detaylı

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ (KOBİ LER)

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ (KOBİ LER) tmmob makina mühendisleri odası ODA RAPORU KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ (KOBİ LER) Genişletilmiş Dördüncü Baskı Hazırlayanlar Yavuz BAYÜLKEN Cahit KÜTÜKOĞLU Nisan 2012 Yayın No: MMO/583 tmmob

Detaylı

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN KALKINMASINDA ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN ETKİSİ Sonya SOLEYMANİ Yüksek Lisans Tezi İktisat Anabilim Dalı Prof. Dr.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN KALKINMASINDA ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN ETKİSİ Sonya SOLEYMANİ Yüksek Lisans Tezi İktisat Anabilim Dalı Prof. Dr. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN KALKINMASINDA ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN ETKİSİ Sonya SOLEYMANİ Yüksek Lisans Tezi İktisat Anabilim Dalı Prof. Dr. Alaattin KIZILTAN 2014 Her Hakkı Saklıdır T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Unutulan Bir Toplumsal Amaç: Sanayileşme Ne Oluyor? Ne Olmalı?

Unutulan Bir Toplumsal Amaç: Sanayileşme Ne Oluyor? Ne Olmalı? ERC Working Papers in Economics 03/01 February 2003 Unutulan Bir Toplumsal Amaç: Sanayileşme Ne Oluyor? Ne Olmalı? Fikret Şenses İktisat Bölümü Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ankara 06531 fsenses@metu.edu.tr

Detaylı

KOBİ lerin ve Esnaf Sanatkârın Güçlendirilmesi

KOBİ lerin ve Esnaf Sanatkârın Güçlendirilmesi KOBİ lerin ve Esnaf Sanatkârın Güçlendirilmesi ÖNSÖZ Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2 Temmuz 2013 tarihinde kabul edilmiştir. Plan, küresel düzeyde geleceğe

Detaylı

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KÜRESEL EKONOMİDE KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTE İŞLETMELER VE REKABET SORUNLARI A. HAKAN ATİK Kd. Uzman GA-03-3-4 ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ Mart 2003 ANKARA İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa

Detaylı

ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2846 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1803 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ Yazarlar Prof.Dr. Ramazan GEYLAN (Ünite 2, 6) Prof.Dr. Deniz TAŞÇI (Ünite 4, 5) Doç.Dr.

Detaylı

TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ

TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Dalı TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ Ayten OLCAR Yüksek Lisans Tezi Çorum 2013 TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ

Detaylı

YÖNETİM VE ORGANİZASYON. Ders Notları METİN ARSLAN

YÖNETİM VE ORGANİZASYON. Ders Notları METİN ARSLAN YÖNETİM VE ORGANİZASYON Ders Notları METİN ARSLAN HARRAN ÜNİVERSİTESİ BİRECİK MESLEK YÜKSEKOKULU 2014 Yönetim Ve Organizasyon Önsöz Metin Arslan ÖNSÖZ İnsanlar diğer varlıklardan farklı olarak toplu olarak

Detaylı

MUHASEBE VE FİNANSMAN

MUHASEBE VE FİNANSMAN T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MUHASEBE VE FİNANSMAN DIŞ TİCARET KAVRAMLARI 344MV0042 Ankara, 2011 Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan Çerçeve Öğretim Programlarında yer alan yeterlikleri

Detaylı

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Makine, Metal ve Döküm Kümesi Yol Haritası

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Makine, Metal ve Döküm Kümesi Yol Haritası İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Makine, Metal ve Döküm Kümesi Yol Haritası İçerik Takdim ve Teşekkür... 1 1. Giriş... 3 2. Küme Analizi... 7 2.1. Sektörel Analiz... 7 2.2. Yerel Ekonomi...

Detaylı

Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetiminin Gelişimi

Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetiminin Gelişimi Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetiminin Gelişimi Nurgün Kul Parlak * Giriş Yirminci asır biterken teknolojide, iletişimde ve ulaşımda ortaya çıkan gelişmelerle, dünya ticaretinin artması küresel ekonomide

Detaylı

INDUSTRIAL DEVELOPMENT, GLOBALIZATION AND MULTINATIONAL ENTERPRISES: NEW REALITIES FOR DEVELOPING COUNTRIES

INDUSTRIAL DEVELOPMENT, GLOBALIZATION AND MULTINATIONAL ENTERPRISES: NEW REALITIES FOR DEVELOPING COUNTRIES Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Y.2008, C.13, S.2 s.415-443. Suleyman Demirel University The Journal of Faculty of Economics and Administrative Sciences Y.2008,

Detaylı

2015 Türk bankacılık. sektörü için zorlu bir yıl olacak

2015 Türk bankacılık. sektörü için zorlu bir yıl olacak Leasing sektörü 5 senede 2 kat büyüyecek 2015 Türk bankacılık sektörü için zorlu bir yıl olacak ISSN: 1309-0054 Sağlık ve yaşam bilimlerinde dönüşüm şart Sayfa 4 Sayfa 5 Sayfa 8 The Nisan - Mayıs 2015

Detaylı

Türkiye de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu

Türkiye de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu Türkiye de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu Değerli Okur, Türkiye de Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) kavramının durumunu incelemeyi ve KSS konusunda Türkiye için bir dayanak noktası tanımlamayı

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI

KAHRAMANMARAŞ İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI KAHRAMANMARAŞ İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI 2012-2015 KAHRAMANMARAŞ İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI 1 ÖNSÖZ Turizm sektörü son yıllarda gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler için giderek daha büyük

Detaylı

Avrupa Birliği ne Yönelik Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Geleceği Üzerine Etkisi

Avrupa Birliği ne Yönelik Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Geleceği Üzerine Etkisi YÖNETİM VE EKONOMİ Yıl:2006 Cilt:13 Sayı:2 Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F. MANİSA Avrupa Birliği ne Yönelik Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Geleceği Üzerine Etkisi Neslihan

Detaylı

Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi

Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi KONYA TİCARET ODASI Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi Etüd Araştırma Servisi Hakan KARAGÖZ Konya-2009 İÇİNDEKİLER TABLOLAR LİSTESİ..iv KISALTMALAR LİSTESİ v GİRİŞ vi BİRİNCİ BÖLÜM Döviz Kuru ve Kur Politikası

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) KİŞİSEL GELİŞİM İŞ ORGANİZASYONU ANKARA 2006 Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen modüller; Talim

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ NDE KOBİ LER VE AVRUPA BİRLİĞİ NE UYUMLARI

TÜRKİYE EKONOMİSİ NDE KOBİ LER VE AVRUPA BİRLİĞİ NE UYUMLARI T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI TÜRKİYE EKONOMİSİ NDE KOBİ LER VE AVRUPA BİRLİĞİ NE UYUMLARI YÜKSEK LİSANS TEZİ Rifat SAİT DANIŞMAN Prof.Dr. Kerim ÖZDEMİR Balıkesir

Detaylı

OSMANİYE İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI

OSMANİYE İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI OSMANİYE İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI 1 2 OSMANİYE İL TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI ÖNSÖZ Turizm sektörü son yıllarda gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler için giderek daha büyük bir önem kazanmaktadır.

Detaylı

2015-2018 BİLGİ TOPLUMU STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI

2015-2018 BİLGİ TOPLUMU STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI 2015-2018 BİLGİ TOPLUMU STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI BİLGİ TOPLUMU DAİRESİ BAŞKANLIĞI Aralık 2014 T.C. KALKINMA BAKANLIĞI 2015-2018 BİLGİ TOPLUMU STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI Aralık 2014 Ankara İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...1

Detaylı

ULUSLARARASI EMEK GÖÇÜ Almanya ya Türk Emek Göçü

ULUSLARARASI EMEK GÖÇÜ Almanya ya Türk Emek Göçü ULUSLARARASI EMEK GÖÇÜ Almanya ya Türk Emek Göçü Av.Hakan YILDIRIMOĞLU Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. Endüstri Đlişkileri Müdür Yard. Giriş: Türkiye den Almanya ya 1950 li yıllardan itibaren yoğun

Detaylı

T.C. KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ VE BİR ÖRNEK OLAY ANALİZİ

T.C. KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ VE BİR ÖRNEK OLAY ANALİZİ T.C. KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ VE BİR ÖRNEK OLAY ANALİZİ Hazırlayan Fatih ŞEN İşletme Ana Bilim Dalı İşletme Bilim Dalı

Detaylı

OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi

OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi 1 Önsöz 1. OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi (Rehber), hükümetler tarafından çok uluslu şirketlere yapılan tavsiyelerdir. Rehber, çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin

Detaylı

Türkiye deki Dinamik Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Geliştirilmesine ve Finansmanına Yönelik Çerçeve

Türkiye deki Dinamik Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Geliştirilmesine ve Finansmanına Yönelik Çerçeve Türkiye deki Dinamik Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Geliştirilmesine ve Finansmanına Yönelik Çerçeve ÖZEL SEKTÖRÜ GELİŞTİRME MERKEZİ İSTANBUL İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI Originally published

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİNDE VE TÜRKİYE DE TARIMSAL ÖRGÜTLENME

AVRUPA BİRLİĞİNDE VE TÜRKİYE DE TARIMSAL ÖRGÜTLENME T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı AVRUPA BİRLİĞİNDE VE TÜRKİYE DE TARIMSAL ÖRGÜTLENME AT Uzmanlık Tezi Semiha KÖROĞLU AT Uzman Yardımcısı

Detaylı

KAYITDIŞI EKONOMİ ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU

KAYITDIŞI EKONOMİ ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU SEKİZİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI DPT: 2603 - ÖİK: 614 KAYITDIŞI EKONOMİ ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU ANKARA 2001 ISBN 975 19 2812 5 (basılı nüsha) Bu Çalışma Devlet Planlama Teşkilatının görüşlerini

Detaylı