PERS HAKİMİYETİNİN BİTİMİNDEN BİZANS HAKİMİYETİNİN BAŞLANGICINA KADAR OLAN DÖNEMDEKİ ANTİK ÇAĞ YAZARLARININ ESERLERİNDE ORTA FIRAT BÖLGESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PERS HAKİMİYETİNİN BİTİMİNDEN BİZANS HAKİMİYETİNİN BAŞLANGICINA KADAR OLAN DÖNEMDEKİ ANTİK ÇAĞ YAZARLARININ ESERLERİNDE ORTA FIRAT BÖLGESİ"

Transkript

1 i T.C SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI PERS HAKİMİYETİNİN BİTİMİNDEN BİZANS HAKİMİYETİNİN BAŞLANGICINA KADAR OLAN DÖNEMDEKİ ANTİK ÇAĞ YAZARLARININ ESERLERİNDE ORTA FIRAT BÖLGESİ Ercüment YILDIRIM Doktora Tezi Prof. Dr. Hasan BAHAR Konya 2011

2 ii T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BİLİMSEL ETİK SAYFASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadar ki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiği, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. Ercüment YILDIRIM

3 iii T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü DOKTORA TEZİ KABUL FORMU Ercüment YILDIRIM tarafından hazırlanan Pers Hakimiyetinin Başından Roma Hakimiyetinin sonuna kadar olan dönemde Antikçağ yazarlarına göre Orta Fırat Bölgesinin Durumu başlıklı bu çalışma / /.. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği / oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir. Prof. Dr. Hasan BAHAR Danışman Prof. Dr. Özdemir KOÇAK Üye Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN Üye Prof. Dr. Mustafa DEMİRCİ Üye Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman UZUNASLAN Üye

4 iv ÖNSÖZ Çalışmamız, Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemdeki Antik Çağ yazarlarının eserlerinde Orta Fırat Bölgesi ile ilgili kayıtların derlenerek bir bütün olarak sunmayı amaçlamaktadır. Anadolu nun birçok bölgesinin Antik dönemleriyle ilgili çalışmalar yapılmış olmasına rağmen incelediğimiz bölge için yeterli bir çalışma bulunmamaktadır. Danışman hocam Prof. Dr. Hasan BAHAR ile birlikte Anadolu nun farklı bölgelerinin, komşu bölgelerle olan siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri de göz önünde tutularak, incelenmesinin Anadolu tarihi açısından faydalı olacağı düşüncesinden hareketle tez konumuzu belirledik. Antik yazarların eserlerinin incelenmesinin yanı sıra bölgenin başlangıcından itibaren kısa tarihçesi verilerek bütünlük sağlanmaya çalışılmıştır. Şüphesiz, çalışmamda başlangıçtan itibaren danışman hocam Sayın Prof. Dr. Hasan BAHAR ın büyük katkıları olmuştur. Kendisine beni bu konuda çalışmaya teşvik etmesi ve yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca bana çalışmalarımda yardımcı olan Sayın hocam Prof. Dr. Özdemir KOÇAK a da teşekkürü bir borç bilirim.

5 v T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı: Ercüment YILDIRIM Öğrencinin Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Tarih Ana Bilim Dalı / Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Prof. Dr. Hasan BAHAR Tezin Adı Pers Hakimiyetinin Bitiminden Bizans Hakimiyetinin Başlangıcına Kadar Olan Dönemdeki Antik Çağ Yazarlarının Eserlerinde Orta Fırat Bölgesi ÖZET Apemeia Barışı ile Anadolu ya yayılmaya başlayan Roma İmparatorluğu Lucullus nun Pontus krallığını ele geçirmesiyle sınırlarını daha doğuya ilerletmiştir. Bu dönemde Roma Anadolu nun doğusunda bulunan Armenia, Kommagene ve Osroene Krallıkları ile komşu olmuştur. Bu ilerleyişin ardından Romalılar bu krallıkları işgal etmek yerine doğudaki Parth İmparatorluğuna karşı tampon devletler olarak kullanmak yoluna gitmiştir. Lucullus tan sonra bölgeye gönderilen Pompeius da Anadolu daki Roma otoritesini güçlendirse de Crassus un Harran da uğradığı yenilgi Roma nın ilerleyişini geciktirmiştir. Antik kaynaklara göre bu yenilgi Roma nın doğu politikasını etkilemiş, sonraki komutanlar Crassus un yaptığı hatalara düşmemeye dikkat etmişlerdir. Roma nın kaybettiği toprakların bir kısmını Marcus Antonius geri almayı başarmış ve bu dönemde Roma ve Parth

6 vi İmparatorlukları arasında Fırat Nehri nin sınır olarak kabul edilmesi bölgeyi kültürel ve ekonomik olarak etkilemeye başlamıştır. Roma nın Armenia üzerindeki otoritesini sağlamak için doğuya ilerleyen Gaius (M.S. 3) ve Germanicus un (M.S. 19) ölümleri doğudaki ilerleyişi geciktirtirmiş Parthların bölgedeki etkinliğini artırmıştır. Fakat Parth ülkesinde meydana gelen taht kavgaları üzerine II. Artabanus, Tiberius ile anlaşma yapmıştır. İki imparatorluğun gelenekselleşen sınırı Fırat Nehri yakınlarında yapılan anlaşma ile Roma İmparatorluğu Akdeniz e Parthların ulaşmasını engellemek için Fırat Nehri ni sürekli elde tutmayı ve bölgeden geçen ticaret yollarını kontrol altına almayı amaçlamıştır. Bölgeyi bir süre çatışmalardan uzak tutan barış, Paetus un Parth İmparatorluğu üzerine düzenlediği seferle sona ermiştir. Paetus, Parth ordusu karşısında yenilmesine rağmen ordusunu imha edilmekten kurtararak Fırat Nehri nin batısına çekmeyi başarmıştır. Doğu sınırında başlayan sorunun büyümesini istemeyen Nero Parthlar ile yaptığı anlaşma ile Roma imparatorunun onayı ile Armenia tahtına Arsakid hanedanlığından birinin geçebileceğini kabul etmiştir. Nero nun yaptığı barış sona erdikten sonra Vespasianus, Roma nın doğu politikasında bazı değişiklikler yaparak bölgede Roma otoritesini kalıcı hale getirmeye çalışmıştır. Bunun için bölgede bulunan Roma lejyonları tekrar düzenlenerek Fırat Nehri boyunca kuzeyden güneye Malatya da XII. Fulminata, Samosta da VI. Ferrata ve Zeugma da IV. Scythica lejyonları yerleştirilmiştir. Bu lejyonların yerleşmesi şehirlerin ticarî ve kültürel hayatında önemli değişiklikler getirmiştir. Özellikle imparatorluğunun değişik bölgelerinden gelmiş farklı kültürlere ve sanat anlayışına sahip yüksek rütbeli subaylar şehirlerin kültür hayatına büyük katkılar sağlamışlardır. Vespasianus tan sonra Roma nın Parth İmparatorluğu üzerine gerçekleştirdiği en başarılı seferlerden birini gerçekleştiren Traianus Babil e

7 vii kadar ilerleyerek Roma nın geleneksel sınırını Fırat ın ötesine taşımıştır. Hadrianus döneminde ise doğu sınırlarının fazlasıyla genişlediği konusunda eleştiriler artınca Fırat ın doğusunda bulunan toprakların sürekli elde tutulamayacağı gerekçesi ile geri çekilmiştir. Roma nın sınırlarını Fırat nehrinin ötesine genişletmeyi amaçlayan bir diğer Roma imparatoru Septimius Severus olmuştur. Septimius Severus beraberindeki Roma ordusu ile Parth ülkesine girmiş Ktesiphon u ele geçirerek yaktırmıştır. Böylece Roma nın doğu sınırı Fırat nehrinin ötesine ulaşmış ve nehir geleneksel sınır rolünü kaybetmiştir. Uzun yıllar süren Roma Parth mücadeleleri Orta Fırat Bölgesi ni sosyo-ekonomik ve siyasi açıdan derin bir şekilde etkilemiştir. Özellikle Roma nın bölgede uyguladığı politikaların siyasi etkileri, Parthların geri çekilmesi ve yerel krallıkların ortadan kalkması ile meydana gelen sosyal değişimler, bölgeden geçen ticaret yollarının Fırat nehrini aşmak için kullandığı Zeugma ve Samosata gibi şehirlerde oluşan ekonomik gelişmeler, dönemin kaynakları incelendiğinde açık şekilde görülmektedir.

8 viii T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı: Ercüment YILDIRIM Öğrencinin Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Tarih Bilim Dalı /Eskiçağ Tarihi ABD. Prof. Dr. Hasan BAHAR Tezin Adı The Middle Euphrates Territory in the Writings of the Ancient Writers from the end of Persian Domination to the Beginning of the Byzantium Dominaiton. Summary The Roman Empire, which started to spread over Anatolia with the Treaty of Apemeia, extended its borders a lot more to the east after Lucullus conquered the Kingdom of Pontus. In this era, The Roman Empire became a neighbouring country of Armenia, Kommagene and Osroene Kingdom which were in the eastern Anatolia. After this expansion, Romans preferred to make use of buffer states in the east against Parth Empire rather than occupy those kingdoms. Even though Pompeius, who was appointed to the region after Lucullus, also strengthened the Roman domination, Crassus s defeat in Carrhae (Harran) delayed the expansion of the Roman Empire. According to the ancient resources, this defeat affected the eastern policy of Romans so that the successors of Crassus tried to avoid making the same mistakes. Marcus Antonius succeeded in gaining back some parts of the territory that Rome had

9 ix lost. That the bordering role of the River Euphrates (Fırat) between Roman and Perth Empires had emerged in this era started to affect the economical and cultural life of the region. Gaius s and Germanicus s death, who had been heading to the east to ensure the Roman domination over Armenia, delayed the expansion of the Empire to the east and increased the effectiveness of the Parths in the region. However, upon the struggle for throne, Artabanus II signed a treaty with Tiberus. By signing a treaty near the River Euphrates which was becoming a conventional border between two empires, the Roman Empire aimed at withholding the River Euphrates and keeping the control of the trade routes throughout the region. The peace which kept the region away from a war for a while ended up when Paetus mounted a military expedition on Parth Empire. Despite being defeated by Parth Army, Paetus succeeded in withdrawing his army to the west of the River Euphrates, thus saving it from a total destruction. By signing a treaty with the Parths, Nero, who didn t want the problem in the east to get bigger, agreed that someone from Arsacid dynasty might ascent the throne of Armenia with the confirmation of Roman Emperor. After the peace treaty which Nero signed ended up, Vespasianus tried to make the Roman domination permanent in the region by making some changes in the Eastern policy of the Roman Empire. In order to achieve this, he deployed the Roman legions, which were reorganized, from the north to the south along the River Euphrates, Fulminata XII in Malatya, Ferrata VI in Samosta and Scyhica IV in Zeugma. The deployment of the legions brought major differences to the cultural and commercial life of the cities. Especially the high-ranked army officers coming from different regions of the empire and who had a different sense of culture and art made a lot of contributions to the cultural life of the city.

10 x Traianus who carried out one of the most successful military expedition of Rome on Perth Empire after Vespaianus expanded the conventional Roman border beyond the River Euphrates by marching up to Babylon. During the reign of Hadrianus, when the criticisms arose on the overexpanded borders in the east, he withdrew his troops for the reason that the territory in the east of River Euphrates could not have been retained all the time. Septimius was another Roman emperor who wanted to expand the Roman borders beyond the River Euphrates. He marched his army with Severus into the Parth land and made the city of Ktesiphon burnt. Thus, The Roman borders reached beyond the River Euphrates and the river lost its role of being a conventional border. The struggle between the Romans and the Parths that lasted for centuries had some effects on social, political economical life in the central Euphrates region. When some resources belonging to this reign were examined, especially the political effects of the Roman policy in the region, social changes after the withdrawn of the Parths and the demolishing of the local kingdom and finally the economical improvements in cities such as Zeugma and Samoasta, which were used as trade routes to pass the River Euphrates, were clearly observed.

11 xi AAA. AJA. AMS. AnatSt. ASORAR. AVO BCH. Bkz. BZ. CAH. Çev. DSİ DTCFD. HUDC. HUP. İTÇ. İÜCED. İÜEF. JHS. JRS. LCL. OCET OTÇ. PIR. RE. STÇ. TAÇDAM. TAD. TAY. TTK. Kısaltmalar Annals of Archaeology and Anthropology. American Journal af Archaeology. Asia Minor Studien. Anatolian Studies. American Schools of Orientel Research Archaeological Reports. Altertumskunde des Vorderen Orients Bulletin de Correspondance Hellenique. Bakınız. Byzantinische Zeitschrift. The Cambridge Ancient History. Çeviren. Devlet Su İşleri. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. Harvard University Department of the Classics. Harvard University Press. İlk Tunç Çağı. İstabul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. Journal of Hellenistic Studies. Journal of Roman Studies. Loeb Classical Library. Oxford Editions of Cuneiform Texts. Orta Tunç Çağı. Prosopographia Imperii Romani. Real Encyclopadie. Son Tunç Çağı. Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma ve Uygulama Merkezi. Türkiye Arkeoloji Dergisi. Türkiye Arkeolojik Yerleşmeler. Türk Tarih Kurumu.

12 xii RESİMLER LİSTESİ Resim 1 Resim 2 Resim 3 Resim 4 Resim 5 Resim 6 Resim 7 Resim 8 Resim 9 Resim 10 Zeugma şehri yakınlarında Fırat Nehri nin kolay geçildiği pasajardan biri. Kaynak: Bilecik yakınlarında Rumkale nin Fırat Nehri ne bağlantı noktası. Kaynak: Pozantı yakınlarında bulunan Toros geçitlerinden biri. Kaynak: Resim yaklaşık 1914 yılında bir Alman askeri tarafından çekilmiştir. Diyarbakır Surlarının 1930 yıllarındaki durumu Kaynak: 1999 Diyarbakır İl Yıllığı Dülük kentinin genel görünümü. Kaynak: Şanlıurfa kalesi. Kaynak: Hierapolis Antik Kenti nin ana caddesi. Kaynak: Samsat Höyük ve Kalesi. Kaynak: Zeugma. Kaynak: Zeugma kazı alanı. Kaynak:

13 xiii HARİTALAR LİSTESİ Harita 1 Harita 2 Harita 3 Harita 4 Harita 5 Harita 6 Harita 7 Roma Hakimiyetinin Yayılması Kaynak: The Historical Atlas - William R. Shepherd Bölgenin Önemli Kentleri Kaynak:East and West Though Fifteen Centuries - G. F.Young Roma İmparatorluğunun Anadolu ya Yayılması Kaynak: Historical Atlas - William R. Shepherd Roma ve Parth İmparatorlukları Sınır Bölgesi Kaynak: www. lib.utexas.edu/maps Roma Hakimiyeti Yayılmadan Önce Anadolu nun Genel Durumu Kaynak:The Decline and Fall of the Roman Empire - E.Gibbon Bölgede Bulunan Antik Kentler Kaynak: Google Earth üzerine çizilmiştir. Bölgeden Geçen Ticaret Yolları Kaynak: Crossing the Euphrates in Antiquity - Ergeç 2000.

14 xiv İÇİNDEKİLER Bilimsel Etik Sayfası.. ii Tez Kabul Formu... iii Önsöz.. iv Özet v Summary viii Kısaltmalar. xi Resimler Listesi.. xii Haritalar Listesi.. xiii Giriş 1 I. BÖLÜM BÖLGENİN FİZİKİ VE TARİHİ COĞRAFYASI İLE TARİHÇESİ BÖLGENİN FİZİKİ COĞRAFYASI BÖLGENİN TARİHİ COĞRAFYASI BÖLGENİN TARİHÇESİ Tarih Öncesi Dönemi Hurri, Hitit ve Geç Hitit Dönemi Pers ve Helenistik Dönemi Roma ve Parth Dönemi Armenia Krallığı Kommagene Krallığı Osroene Krallığı. 48

15 xv II. BÖLÜM ANTİK ÇAĞ KAYNAKLARINDA ORTA FIRAT BÖLGESİ TAURUS (TOROS) DAĞLARI EUPHRATES (FIRAT) NEHRİ AMİDA (DİYARBAKIR) BATNAE (SURUÇ) CYRRHESTICA - CYRRHUS DOLİCHE (DÜLÜK) EDESSA (ŞANLIURFA) HİERAPOLİS (MANBİJ) SAMOSATA (SAMSAT) SİNGARA ZEUGMA Sonuç Kaynakça. 172 Yerler İndeksi Kronolojik Hükümdarlar Listesi. 227 İndeks Resimler Haritalar Özgeçmiş. 243

16 1 GİRİŞ Bu çalışma, Orta Fırat Bölgesi ile ilgili Antik Çağ yazarlarının eserlerinde yer alan anlatımların bir araya toplanması amacını taşımaktadır. Çalışmamız zaman bakımından Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemi; mekan olarak da Güneydoğu Toros Dağları nın güneyi ile güneyde çöl alanlarının başlangıcının kuzeyi; batıda Karacadağ ile doğuda Amanos Dağları nın çevrelediği bölgeyi kapsar. Çalışmamızın esas gerekçesi, inceleme alanımız ile ilgili, bu tarzda, herhangi bir çalışmanın bulunmamasıdır. Bu sebeple çalışmamız, Roma İmparatorluğu nun ve Parth Hanedanlığı nın mücadelesi esnasında bölgede meydana gelen olayların oluşturduğu sosyal, siyasi ve ekonomik sonuçların Antik Çağ yazarlarının eserlerine yansımaları inceleyerek bizden sonraki araştırmacılara sunmayı hedeflemiştir. İncelediğimiz dönem Pers yönetiminin bitip Parth hanedanlığının başladığı M.Ö. 247 ile Roma İmparatorluğu nun ikiye ayrılıp Bizans hakimiyetinin başladığı M.S. 395 yılları arası sınırlandırılmıştır. Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde bölgenin fiziki ve tarihi coğrafyası ile tarihçesi verilmeye çalışılmıştır. Fiziki coğrafya bölümünde bölgenin sınırları ve coğrafi yapısı, tarihi coğrafya bölümünde antik kaynaklardan elde edilen bilgiler ile modern kaynaklar kullanılarak elde edilen tarihi coğrafyası, tarihçenin anlatıldığı bölümde ise tarih öncesi dönemlerden başlayarak incelediğimiz zamana kadar olan bölge tarihi verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde ise bölgenin dönemdeki önemli şehirleri ile Toros Dağları ve Fırat Nehri nin antik kaynaklardaki anlatımları verilmesi hedeflenmiştir. Antik kaynaklar, Toros Dağları, Fırat Nehri ve bölgenin önemli şehirleri başlıklarının altına verilmiştir. Testimonia tarzında hazırlanan ikinci bölüm inceleme kolaylığı sağlanması bakımından başlıklar altında, yazar sıralaması ile verilmiştir.

17 2 Tezimizin hazırlanma yönetiminin temelinde antik kaynakların taraması gelmektedir. Araştırma alanımızın önemli şehirleri, coğrafi unsurları olan Fırat Nehri ve Toros Dağları tarama kriterleri olarak belirlenmiştir. Bu kriterler ile antik kaynaklar taranmış ve çalışmamızın kapsamına dahil edilmiştir. Belirlediğimiz referanslar dışında Roma ve Parthların birbirine karşı düzenledikleri seferlerden bahseden antik metinler incelenerek savaşlar esnasında bölgeden geçen orduların ilerleyişleri esnasında karşılaştıkları sorunlardan, uğradıkları kentlere kadar meydana gelen olayları inceleyip çalışmamıza ekledik. Bunun dışında bölgeden geçen ve on binlerce askerden oluşan Roma ve Parth ordularının Fırat Nehri ni geçerken karşılaştıkları zorluklar antik yazarların eserlerinde ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu anlatımları da çalışmamıza dahil ederek çalışmamızı geliştirmeye çalıştık.

18 3 I. BÖLÜM BÖLGENİN FİZİKİ VE TARİHİ COĞRAFYASI İLE TARİHÇESİ 1. BÖLGENİN FİZİKİ COĞRAFYASI Orta Fırat Bölgesi, kuzeyde Güneydoğu Toros Dağları'nın güney kesimi; güneyde çöl alanın başlangıcı; doğuda Karacadağ, batıda Amanos Dağları ile sınırlanır. 1 Bölgenin sahip olduğu fiziki coğrafya ve iklim özellikleri tarımsal üretime uygun olup mevsimsel soğuk-sıcak dengesinde aşırı uç noktalara ulaşmadığından yoğun iskan görmüştür. 2 Bölgenin temel fiziki yapısı, kuzeydeki dağlık alanlardan, orta bölümlerde yüksek platolardan ve güneyde tektonik kırılmalarla oluşan ovalardan meydana gelmiştir. 3 Güneydoğu Toros Dağları nın güney yamaçları en geniş dağlık alan olup bölgenin kuzey kesimini oluşturmuştur. 4 Karacadağ volkan konisi bölgenin doğu sınırını oluşturduğu gibi Fırat ve Dicle Nehirleri nin havzalarını ayıran su bölümü çizgisidir. 5 Bölgenin hakim yer şekilleri olan plato alanları kuzeyden güneye doğru kademeli olarak alçalma göstermektedir. 6 Bölgenin önemli ovaları ise batıdan doğuya doğru Kilis, Suruç, Harran (Altınbaşak) ve Ceylanpınar ovalarıdır. 7 Orta Fırat Bölgesi, Anadolu nun genel iklim özelliklerini belirleyen hava kütlelerinin etkisi altındadır. 8 Bölge, mayıs ayı sonunda başlayıp ekim ayına kadar Akdeniz havzasına ulaşan alçak basınç etkisi altındadır. Diğer dönemlerde ise Orta ve Doğu Avrupa dan kaynaklanan yüksek basıncın etkisi altındadır. 9 Bölgede kış ve ilkbahar mevsimi az yağışlı, yaz mevsimi ise kurak geçmektedir Kalelioğlu 1972: 140; Atalay 2006: İlhan 1976: 43; Türkünal 1980: 22;.Sözer 1984: Kalelioğlu 1972: ; Atalay 2006: Altınlı 1967: 3; Yalçınlar 1997: 8; Yenmez 2003: Yenmez 2003: Ardel 1961: Kalelioğlu 1972: 160; Ardos 1995: Erinç 1996: 295; Gürgen 2002: Koçman 1993: Saraçoğlu 1956: 43.

19 4 2. BÖLGENİN TARİHİ COĞRAFASI Orta Fırat Bölgesi, kültürel, siyasi ve sosyal açıdan geçiş coğrafyası özelliği göstermektedir. Bölge, güneydeki çöl iklimi ile kuzeydeki karasal iklim; güneydeki düzlükler ile kuzeydeki dağlık alanlar arasında yaşayan farklı kültürlere sahip toplumlar için geçiş alanıdır. Bununla birlikte bölge Mezopotamya yı Fırat üzerindeki ticaret yolları ile Doğu Anadolu ya; Toros geçitleriyle de Orta Anadolu ya bağlayan önemli askeri ve ticari yolları bünyesinde barındırdığı gibi Anadolu nun Kuzey Suriye ve Mezopotamya ya açılan kapısı durumundadır. 11 İncelediğimiz dönemde bölge, Parth ve Roma İmparatorlukları arasındaki güç mücadelesine sahne olmuştur. Bu esnada meydana gelen olaylar Romalı tarihçilerin yazdıkları eserler vasıtası ile günümüze ulaşmıştır. Bu eserler; tarihi olaylardan bahsetmelerinin yanı sıra bölgenin coğrafi yapısı ve yerleşim yerleri hakkında da bilgi vermektedir. Özellikle Fırat Nehriyle ilgili verilen bilgilerde büyük orduların nehri geçişi esnasında meydana gelen olaylar ayrıntıları ile anlatılmaktadır. 12 M.Ö. 63 yılında Gnaeus Pompeius Magnus un 13 Suriye Eyaleti ni (Provincia Syria) 14 kurmasından sonra Fırat Nehri, Roma ve Parth İmparatorlukları arasında sınır teşkil etmeye başlamıştır. 15 Septimius Severus 16 dönemine kadar Romalılar ve Parthlar sınırlarını Fırat ın ötesine taşımayı denemişler fakat tam başarı sağlayamamış nehir sınır olarak kalmıştır. 17 Roma ve Parth mücadelesinin ilk dönemlerinde Fırat Nehri kıyısında kale ve tahkimatlı yapılar inşa edilmemiştir. 18 Böylece hem Roma hem de Parth kuvvetleri her fırsatta nehri kolaylıkla 11 Yorke 1896: ; Douglas 1918: ; Charlesworth 1974: ; Pollard 2003: Roma ordularının Fırat Nehri ni geçişi ile ilgili ayrıca bkz. Plut. Luc. XXIV.1 8; Proc. hist II.17; Proc. hist II.21; Amm. Marc. XXIII.3.1 3; Cass. Dio XL.19 20; Tac. ann. VI ; Plut. Cras ; Front. strat. I Plut. Pom. V ; Boak 1965: Pompeius tarafından kurulan eyalet Müslümanlar tarafından fethedilene kadar yaklaşık yedi yüzyıl boyunca Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır. 15 Briant 2002: 837; Dignas 2007: 12; Edwell 2007: Cass. Dio LVVIX Erdkamp 2007: Sherwin-White 1984: 222; Butcher 2003: 32.

20 5 geçebilmişlerdir. 19 Sonraki dönemlerde Armenia toprakları üzerindeki Roma ve Parth nüfuz mücadelesinin yoğunlaşması Fırat Nehri üzerindeki geçitlerin askeri olarak korunmasını gerektirmiştir. Bunun üzerine Samosata ya VI. Ferrata ve Zeugma ya da IV. Scythica lejyonları yerleştirilmiştir. 20 Roma İmparatorluğu için Fırat Nehri nin güvenliğinin sağlanması, Doğu Akdeniz in önemli liman şehirlerinden olan Antakya ya yapılabilecek Parth saldırılarını engellemek için de gerekliydi. 21 Orta Fırat Bölgesi nin Roma İmparatorluğu için öneminin artması, M.Ö. 1. yüzyılın başlarında, ticari yollara karşı girişilen saldırıları önlemek amacıyla askeri tedbirlerin alınmasıyla başlamıştır. 22 Yine de bölgede Roma İmparatorluğu nun geleneksel askeri ve siyasi örgütlenmesinin tamamlanması Pescennius Niger'in neden olduğu ayaklanmanın bastırılmasından sonra bölgede Roma nın merkezi yönetimine karşı yeni başkaldırılar çıkmasını istemeyen Septimius Severus tarafından gerçekleştirildi. 23 Velleius Paterculus 24 eserinde, Gaius Caesar ın Parth Kralı V. Phraates ile Fırat Nehri üzerinde bulunan bir adada buluştukları sırada nehrin batı yakasında Roma doğu yakasında ise Parth ordusunun beklediğinden bahseder. 25 Bu durum iki imparatorluk arasında Fırat Nehri nin sınır olduğunu gösterse de bu dönemde Fırat Nehri etrafında Romalılara ait yapısal kanıtın bulunmaması, sınırın simgesel olarak kalmış olduğunu gösteren önemli dayanaklardandır Elton 1996: 4; Erdkamp 2007: Gawlikowski 1985: 77; Millar 1993: Antakya, Roma hakimiyeti altına girmesinden sonra şehir için parlak bir dönem başlamıştır. Augustus döneminde yeni imar çalışmaları yapılmış ve şehrin nüfusu i geçmiştir. Roma nın Filistin ve Mısır arasındaki kara ulaşımını sağladığından büyük önem kazanmıştır. Hıristiyanlık döneminde de şehir dini açıdan uğrak noktası olmuş ve devam eden süreçte Hıristiyanlığın dini merkezlerinden olmasıyla önem kazanmıştır. Ayrıca bkz. Demir 1996: 22; Bouchier 2007: Charlesworth 1974: Cass. Dio LXXV.1.1 3; Cass. Dio LXXVI.9.1 2; Edwell 2007: Vel.hist. II Vel.hist. II Millar 1993: 66; Ball 2000: ; Edwell 2007: 21.

21 6 Suriye Eyaleti nin kurulmasından sonraki ilk 30 yılda meydana gelen çatışmaların büyük kısmı Romalılar tarafından başlatılmıştır. Roma imparatorlarının Fırat ın ötesine düzenlediği seferler dizisi M.Ö. 53 yılında Crassus ile başlamıştır. Crassus un büyük bir ihtişam ile başladığı sefer Harran yakınlarında Parthlar ile yaptığı savaşta uğradığı hezimet ile sona ermiştir. 27 M.Ö. 38 yılında Marcus Antonius, Parthlar üzerine başarısız bir sefer düzenlemiş; sonucunda da Roma kuvvetleri Samosata da kuşatılmıştır. 28 Marcus Antonius un generali olan Bassus saldırılar düzenmesine rağmen Parthların ne Fırat Nehri ni aşmasını ne de Zeugma nın geçiş güzergahı haline gelmesini engelleyebilmiştir. 29 Bölgenin coğrafi yapısı hakkında bilgi aldığımız kaynaklarımızdan Strabon; Fırat Nehri nin kaynağının Toros Dağları nın kuzeyi olduğunu ve nehrin buradan doğarak batıya yöneldiğini Armenia topraklarından geçip sonrasında da güneye dönerek Kappadokia ve Kommagene arasında bir sınır oluşturup güneydeki çöle ulaştığını belirtir. 30 Yine Strabon, Melitene nin Kommagene Krallığı nın kuzey sınırlarını belirlediğinden de bahseder. 31 Strabon a göre, Armenia, Sophene, Kappadokia ve Kommagene Krallıkları; Roma ve Parth İmparatorlukları nın birbirlerine karşı yürüttükleri nüfuz mücadelesine sahne olmuştur. Fırat Nehri nin geçtiği bu bölgelerdeki Roma ve Parth sınırlarının belirlenmesi amacıyla Augustus ve IV. Phraates arasında bir antlaşma yapıldığı bilinse de antlaşmanın sonucunda belirlenen sınırlar hakkında günümüze ulaşmış herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 32 Kendinden önce yazılan eserlerden de alıntı yapan, Plinius, Naturalis Historia eserinde Fırat Nehri nin Toros Dağları nı geçtikten sonra, Arabistan toprakları içerisinde gösterdiği Osroene Krallığı nın sınırlarını geçtiğini ve Osroene yi Kommagene den ayırdığını belirtmektedir. Ayrıca bölgenin, nehrin doğu 27 Plut. Cras. XXVIII.1 5; Ziegler 1964: 33 34; Curtis 2007: Cic. de div. II.20.10; Ball 2000: Lindsay 1936: ; Kennedy 1998: Strab. XI Strab. XII Strab. XII.2.2.

22 7 kıyısına üç schoeni mesafede olduğunu belirtir. 33 Ayrıca Plinius, Arabistan toprakları içinde gösterdiği Osroene nin en önemli kentinin Edessa olduğunu vurgular. 34 M.Ö. 20 yılında Seleukos Krallığı nın zayıflaması ile Osroene bağımsızlığını kazanmıştır. Roma ve Parth İmparatorluklarından ayrı bağımsızlığını muhafaza edebildiyse de M.S. 2. yüzyılın ortalarında Osroene büyük ölçüde Parth nüfuzu altına girer. 35 Plinius un bize verdiği bilgilerden, Vespasianus zamanında Osroene sınırları içinde kalan Fırat Nehri nin bir bölümünün Roma ve Parth ülkesi arasında sınır olarak kaldığı anlaşılmaktadır. 36 Tacitus un M.S. 49 yılına ait kayıtlarında Osroene Krallığı nın hakimiyet alanının Zeugma ya kadar ulaştığı görülür. 37 Isidorus Characenus un M.Ö. 1. yüzyılın sonlarında Suriye den Hindistan a uzanan kervan rotasını anlatan eseri; Fırat Nehri ve çevresinin tarihi coğrafyası hakkında bilgi aldığımız önemli bir kaynaktır. Isidorus, eserini yazdığı dönemde kervanlar Zeugma dan Fırat ı geçerek 150 km güneyde bulunan Nicephorium a kadar nehri takip eden karayolu ile seyahat etmekteydi. 38 Strabon dan aynı rotanın daha sonraki yüzyıllarda da kullanıldığını öğrenmekteyiz. 39 Ammianus Marcellinus da 363 yılında Flavius Claudius Julianus un seferi esnasında ordunun bu rotayı izlendiğinden bahseder. 40 Isidorus tarafından verilen bilgilerden biri de Abouras 41 ve Fırat Nehirleri nin arasında bulunan ve Nabagath olarak isimlendirilen bölgenin Roma orduları 33 Plin. nat. V Plin. nat. V Ross 2001: Plin. nat. V Tac. ann. XII Schoff 1914: Strab. XVI Amm. Marc. XVI Habur Çayı, Hakkari Dağları'ndan çıkan küçük akarsuların birleşmesiyle oluşur. Kuzey-güney doğrultusunda akarak Şırnak ilinin Uludere ilçesinden geçtikten sonra 20 km boyunca doğu-batı doğrultusunda Türkiye-Irak sınırını çizer. Türkiye-Suriye-Irak sınırlarının birleştiği noktada Dicle Nehri ne karışır.

23 8 tarafından geçiş için kullanıldığıdır. 42 Abouras Nehri nin batısında kalan toprakların Osroene bölgesi olduğunu ve bu dönemde Parth nüfuzu altında bulunduğundan bahsetmiştir. 43 Coğrafi konumu nedeniyle Fırat Nehri önemli antlaşmaların yapıldığı sınır kesişim noktası olmuştur. M.S. 37 yılında Tiberius un talimatıyla Vitellius, II. Artabanus la Fırat üzerinde buluşarak Armenia da meydana gelen çatışmalara son verip, aralarında bir dostluk antlaşması yapmayı teklif etti. 44 Roma ve Parth elçileri arasında bir diğer görüşme de 49 yılında, Zeugma kentinde yapıldı yılında Kudüs ü ele geçiren Titus 46 ile Zeugma kentinde görüşen I. Vologaeses in elçileri zafer anısını ve barışı temsil eden altın bir taç hediye etti. 47 Zeugma, Seleukos Krallığı döneminde orduların Fırat Nehri ni geçişi için önemli bir güzergahtı. 48 Romalılar da kısa sürede Zeugma nın askeri potansiyelini fark ederek Suriye Eyaleti nin yöneticisi olan Gaius Cassius a 49 yılında bir askeri kamp kurdurmuştu. 49 Kurulan geçici garnizonda Parth tahtının Roma destekli adayı Meherdates; Osroene ve Adiabene nin kralları ve Parth soyluları ile görüşmüştü. 50 Eskiçağ tarihi boyunca devletler sınırlarını nehir, dağ ve önemli geçitler gibi doğal engeller ile belirlemiştir. Bu doğal engellerin en kolay aşıldıkları noktalar ise devletlerin sınır ticaretini ve sınır ihtilaflarını görüştükleri mekanlar olmuştur. Bu yüzden Zeugma, Fırat Nehri nin ikiye ayırdığı Roma ve Parth topraklarının yöneticilerinin buluşma yeri olarak önem kazanmıştır Schoff 1914: Schoff 1914: 18; Edwell 2007: Jos. antiq. XVIII Jos. antiq. XVIII Titus, babası Vespasianus ile birlikte, 70 yılında ortaya çıkan Yahudi isyanını bastırmak için XV. Apollinaris lejyonunda hizmet verdi. Ordunun idaresi önceleri babası Vespasianus da olsa da Titus'a savaşın yönetimini bırakarak, tahtta hak iddia etmek üzere Roma'ya döndü. Ayaklanmayı bastıran Roma lejyonları Kudüs ü yağmaladı ve Yahudi tapınaklarını yok etti. 71 yılında Roma ya döndüğünde zaferi için ödüllendirildi. 47 Ziegler 1964: 79; Ross 2001: 10; Edwell 2007: Kennedy 1998: 11 19; Ball 2000: 165; Ergeç 2001: Tac. ann. XII Millar 1993: 66; Ross 2001: 12; Rawlinson 2007: Ergeç 2000:

24 9 Armenia üzerinde yoğunlaşan Roma ve Parth nüfuz mücadelesi Nero döneminde Tiridates e taç giydirilmesiyle bir süre sakinleşmiştir. 52 Nero döneminden sonra Roma ve Parth çatışması hızla tırmanmıştır. Savaş hali Nero nun generali Corbulo nun Fırat ı geçerek Parthlara saldırılar düzenlemesiyle başlamıştır. 53 Corbulo, Parthların saldırılarını engelledikten sonra Fırat Nehri nin batısında savunma hattı oluşturup Armenia üzerine ilerlemiştir. 54 Vespasianus döneminde, inceleme alanımızın da içinde bulunduğu tüm doğu sınırı askeri ve siyasi olarak yeniden düzenlendi. 55 Bunun sonucunda Roma askeri birlikleri, uzun vadede yerleşmeleri için bölgede bırakıldı. Yapılan bu siyasi düzenlemelerden biri de, bölgedeki müttefik kralların yeniden organize edilmesidir. 56 Askeri düzenlemeler çerçevesinde Kappadokia ya XII Fulminata lejyonu yerleştirilerek Suriye ve Kommagene nin 57 yönetimi birleştirildi. 58 Bu yeni düzenleme M.Ö. 1. yüzyılda yapılan siyasal ve askeri yapılanmadan oldukça farklıydı. Bundan sonra bölgede yeni kaleler inşa edilmiş ve Fırat geçitlerinin sürekli savunulması için askeri lejyonlar konuşlandırılmıştır yılında Fırat ın doğusunda bulunan Sophene, Roma ya bağlı hale getirilerek imparatorluğun askeri etkisi Fırat ın doğusuna uzanmaya başlamıştır. 60 Bu dönemden sonra Roma nın doğuda yaptığı askeri düzenlemelerin başında Fırat Nehri nin kolaylıkla aşılabildiği Zeugma nın ve daha kuzeyde bulunan 52 Tac. ann. XV Tac. ann. XIV Sykes 2004: 378; Edwell 2007: Gibbon 1906: 487; Levick 1999: 45; Macdermott 2009: Henderson 1969: 321; Macdermott 2009: Kommagene bağlı eyalete dönüştürülmesine rağmen Caligula ve Claudius un dönemlerinde eski statüsüne kavuşarak müttefik krallık haline getirildi. 58 Bowersock 1973: 133; Millar 1993: Lejyonların temel amacı Fırat geçişlerini kontrol etmektir. Bu nedenle Fırat Nehri nin en rahat aşılabildiği Melitene de XII Fulminata, Samosata da XVI. Flavia Firma ve Zeugma da IV Scythica lejyonları bulunmaktadır. Ayrıca bkz. Front. strat. I.1.6; Elton 1996: Tac. ann. XIII

25 10 Melitene nin askeri olarak düzenlenmesi gelmektedir. 61 Suriye de bulunan XII Fulminata lejyonu Melitene ye taşınmış IV Scythica lejyonu ise Zeugma ya yerleştirilmiştir. 62 Vespasianus, askeri ve ticari kullanım için yeni yollar inşa ettirdi. 63 Özellikle Melitene, Samosata ve Zeugma yı birbirine bağlayan yollar yapıldı. Zeugma nın güneyinde bulunan Palmyra nın 27 km. kuzeydoğusunda bulunan bir yol taşı, güney kuzey yolunun varlığının tespiti için önemlidir. 64 Josephus a göre; Vespasianus un Kommagene nin hükümranlık haklarını ortadan kaldırarak bölgeyi Roma İmparatorluğu na bağlaması, Parthların bölgedeki yerel krallıkları kullanarak karışıklık çıkarma girişimlerini engelleme amacı taşımaktaydı. 65 Yine Josephus a göre, Kommagene nin en önemli kenti olan Samosata, çıkabilecek bir savaşta Parthların, Fırat Nehri ni kolayca geçmesini sağlayacak fiziki yapıya sahip olduğundan korunması gerekliydi. 66 Samosata nın yanı sıra Zeugma nın da Fırat üzerinde önemli bir savunma noktası olduğunu; Josephus dan yaklaşık 20 yıl sonra yaşamış olan Şair Statius, Silvarum isimli eserinde "Zeugma Parthlar için sınırdır.", " Roma barışının yolu Zeugma dır" sözleriyle belirtir. 67 Vespasianus un, askeri ve siyasal düzenlemelerini, kendisinden sonra gelen imparatorlar tarafından devam ettirerek bölgenin savunma kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmıştır. 61 Suet. VIII.1-4; Bowersock 1973: 134; Millar 1993: Mitford 1974: Melitene'de ve Satala'da kurulan lejyonlar ile Zeugma'da kurulan lejyon birbirine yollar ile de bağlanınca Parth saldırılarına karşı lejyonların yardımlaşması sağlandı. 64 Suet. VIII.6; Levick 1999: ; Millar 1993: 91; Gawlikowski 1985: 77; Ball 2000: Jos. bell. VII Jos. bell. VII Stat. silv. I.187. Achaemenium secludit Zeugmate Persen Zeugma, Latinae pacis iter...

26 11 Roma nın bölgede yaptığı askeri ve siyasal düzenlemelerin temel amaçlarından biri de bölgede bulunan ticari yolların güvenliğini sağlamaktır. 68 M.Ö. 1. yüzyılın büyük bir bölümünde Roma İmparatorluğu nun doğusundaki uzun mesafeli ticaret rotaları olan İpek ve Baharat Yolları siyasi durumun karmaşasından ve güvenliğin tam olarak sağlanmamasından dolayı Fırat rotasından uzaklaşmıştır. Daha çok kuzeydeki ve güneydeki yollar kullanılmıştır. 69 Strabon un bize verdiği bilgilere göre ticaret kervanları, Fırat Nehri ni aştıktan sonra güneye yönelerek çöl üzerinden ilerleyip Dicle Nehri ni geçip Babil e ulaşmaktaydı. 70 Isidorus da eserinde bu rota aynı şekilde tanımlanmaktadır. 71 Ticaret kervanları, Fırat Nehri ni geçtikten sonra kullandıkları yol güzergahında kendileri ve hayvanlarının su ihtiyacını karşılamak için uygun konaklama yerleri seçmişlerdir. Fakat özellikle savaş zamanlarında bu bölgeler askeri birliklerin kullanımında olduğundan; ticaret kervanları daha güç fiziki koşullara sahip olmasına rağmen çöl rotalarını izlemeyi tercih etmişlerdir. 72 Tüccarların güvenlik açısından sorun olmadığında bölgeyi kolaylıkla geçmek için kullanabilecekleri en doğal yol Fırat Nehri ni takip eden rotadır. Özellikle Antakya ya ulaşabilmek için kuzeydoğudan gelen bazı tüccarların Zeugma üzerinden Fırat ı geçtikleri bilinmektedir. 73 Fırat rotasının daha az kullanılma sebeplerinden biri de Roma ve Parth İmparatorlukları arasındaki savaşların yoğunlaştığı bölgelerin bu rota üzerinde olmasıdır. Dönemin iki süper gücü arasında bir savaş meydanı haline gelen bölge Çin den başlayıp Roma ya kadar uzanan ticaret yollarının önemli geçiş güzergahlarındandı. 74 Bu nedenden dolayı da Roma ve Parth İmparatorlukları için bölge vazgeçilmez bir öneme sahipti Thorley 1971: 71 80; Charlesworth 1974: Charlesworth 1974: 101; Winfield 1977: ; Young 2001: Strab. XVI Schoff 1914: Carruthers 1918: ; Edwell 2007: 24; Dignas 2007: Charlesworth 1974: ; Young 2001: 23; Ergeç 2001: 19 30; Edwell 2007: Kızıldeniz yoluyla Yemen, Arabistan Yarımadası nın batısı, Filistin ve Mısır dan gelen baharat ticareti ve bunun getirdiği kazanç iki imparatorluğun mücadelesinin temel faktörlerinden biridir. Ayrıca bkz. Charlesworth 1974: Plin. nat. XI.26.79; Thorley 1971: 71 80; Young 2001: 132.

27 12 Ammianus Marcellinus, Batnae şehri için Makedonyalıların kurup kendi zamanlarında Anthemusia ismi verdikleri Batnae şehri Fırat Nehri nden kısa bir mesafe uzaklıkta bulunmaktaydı. Şehir o zamanlar varlıklı tüccarlarla dolduydu ve her yıl eylül ayının başlangıcında yapılan festivalde büyük bir kalabalık toplanır Hindistan ve Çin den; kara ve deniz yoluyla getirilen mallar sergilenirdi. diyerek şehrin bir ticaret kenti olduğunu açıklar. 76 Batnae den daha güneyde bulunan ve yüzyıllar boyunca Basra Körfezi nden gelen ticaret yollarına ev sahipliği yapan Palmyra nın tahrip edilmesinden sonra Batnae nin ticari önemi artmıştır. 77 Fırat Nehri nin kolaylıkla geçilmesinden dolayı stratejik bir konuma sahip olan Zeugma kenti de ticari öneme sahip olmuştur. 78 Zeugma dan Fırat Nehri ni geçen ticaret rotası, Mezopotamya üzerinden getirilen malları Anadolu nun iç kesimlerine ulaştırmak için kullanılmıştır. Zeugma, hem doğudan batıya ilerleyen tüccarlar hem de güneyden gelerek Fırat Nehri ni en kısa yoldan geçmek isteyen tüccarlar tarafından kullanılmıştır. 79 Önemli bir ticaret kenti olan Spasinou Charax daki 80 tüccarların çöl üzerinden kuzeye ilerleyerek önemli bir ticaret kenti olan Palmyra ya geldikleri bilinmektedir. Plinius, Palmyra yı tanımlarken şehirde imparatorluğun çeşitli yerlerinden gelen Yunan ve İtalyan tüccarların olduğunu kaydeder. 81 Aynı şekilde bu bölgede Yahudi tüccarlar da aktif olarak ticaret yapmaktaydı. Josephus eserinde Ananias isimli Yahudi bir tüccarının Spasinou Charax da saraya girdiğini ve saray kadınlarına kendi dinini öğrettiğini anlatmaktadır. 82 Doğudan gelen ticaret yolları bazı dönemlerde Parthlar tarafından Roma İmparatorluğu na karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılmıştır. Bu sebepten dolayı 76 Amm. Marc. XIV Amm. Marc. XIV.26; Dodgeon 2002: Bahar 1997: 38-44; Ball 2000: 165; Ergeç 2001: Plin. nat. V ; Cass. Dio LVXIII.28.4; Dignas 2007: 153; Edwell 2007: Mezopotamya nın en güneyinde günümüz modern Basra kentinin kuzeyinde kurulmuştur. 81 Plin. nat. VI ; Ptol. VI Jos. antiq. XX.34; Strab. XVI.4.1.

28 13 Romalıların, Parthlara karşı düzenlediği askeri saldırıların temel nedenlerinden biri de önemli ticaret merkezlerini ele geçirme isteğidir. Samosata ve Zeugma da kurulan lejyonlar, Traianus un Parthlar üzerine düzenlediği sefere kadar önemini korudu. 83 Traianus, Roma İmparatorluğu nun Parthlar üzerine düzenlediği en başarılı seferlerden birini gerçekleştirmiştir. Seferinin temel amacı imparatorluğun doğu sınırlarını genişletmek olan Traianus, geleneksel sınır olarak kabul edilen Fırat Nehri ni geçmiş ve Roma hakimiyet sahasını Parthlar aleyhine genişletmiştir. Fakat kazanılan bu başarı kendi dönemiyle sınırlı kalmıştır. 84 Marcus Cornelius Fronto, Traianus un doğu seferinin ekonomik kaygıları hakkında bilgi vermiş ve imparatorun, doğu eyaletlerinin ekonomisini düzenleme kapsamında 85 Fırat ve Dicle Nehirleri nin geçilmesi esnasında ödenen gümrük vergilerinin yeniden belirlediğinden bahsetmiştir. 86 Fakat Traianus un doğu seferinin görünür nedeni Parth ve Romalılar arasında Armenia ile ilgili yapılan antlaşmaya 87 sadık kalınmamasıdır. 88 Fronto, Traianus un Parth seferinde izlediği rota ile Fırat ve Dicle Nehirleri ni geçişi anlatmıştır. 89 Traianus un doğu seferinden sonra Mezopotamya ve Suriye, Roma ya daha bağımlı hale gelmiştir. 90 Traianus, Parthların yeni saldırılarını önlemek ve Roma savunmasını güçlendirmek için Fırat boyunca bulunan tahkimatları güçlendirmiştir. Böylece Parthların saldırı kapasitesi büyük ölçüde azalmıştır. 91 Satala da kurulmuş olan XVI Flavia Firma lejyonu Samosata ya transfer edildi ve Satala da XV Apollinaris adında yeni bir lejyon kuruldu M'Elderry 1909: 44 53; Gawlikowski 1985: Lepper 1948: 88 95; Ziegler 1964: ; Bennett 1997: 75 87; Edwell 2007: Traianus seferi sırasında Spasinou Charax ı ziyaret etti. Ticari açıdan gelişmiş şehir Fırat rotasının başlangıcı sayılmakta ve bölge ticari açından önemli bağlara sahipti. Ayrıca bkz. Cass. Dio LVXIII Front. strat. I İmparator Nero döneminde Roma ve Parthlar arasında yapılan antlaşmaya göre Armenia kralına taç giydirmeden önce Roma nın olurunu almasıydı. Fakat Parthlar, Traianus un bu konuda rızasını kazanmayı başaramamışlardı. 88 Lepper 1948: Front. strat. I Lepper 1948: Elton 1996: 4; Bennett 1997: ; Campbell 2006: Cass. Dio LX.24.3.

29 14 Lucius Verus ve Septimius Severus dönemlerinde bölgeyi ve Fırat Nehri ni kontrol altında tutma amacı giderek artmış ve M.S. 3. yüzyıla kadar bu politika Roma nın doğu siyaseti olarak devam etmiştir yılında, Parth Kralı III. Vologaeses, Nero döneminde yapılmış olan antlaşmayı çiğneyerek Roma imparatoruna başvurmaksızın Armenia tahtına atama yapar. Bunun üzerine Lucius Verus Parthlar üzerine sefere çıkmıştır. Yaklaşık iki yıl kadar devam eden savaşın neticesinde Armenia tahtına Roma nın desteklediği bir aday geçtiği gibi Parthlar tarafından işgal edilen Kuzey Mezopotamya ve Nisibis geri alındı. 94 Buna rağmen kazanılan zaferler 95 Fırat ın doğusundaki bölgeleri askeri ve siyasal açıdan Roma hakimiyetine uzun dönemde girmesini sağlamamıştır. 96 Fronto ya göre Parth hakimiyeti Sura kentinin batısına kadar ilerlemesine rağmen Roma bölgeyi tekrar ele geçirerek lejyonlarını yerleştirilmiştir. Lucius Verus döneminde Sura kenti 97 Roma nın en doğu sınırı haline getirilmiştir. 98 Roma nın doğu siyasetinin bir amacı da Suriye Eyaleti ne yapılacak potansiyel bir Parth saldırısının Antakya yı ve devamında Doğu Akdeniz i korumasız bırakılmasını engellemekti. Bunun için Armenia üzerindeki nüfuz çatışması sürekli körüklenerek Parthların ilgi alanı daha kuzeye kaydırılmıştır. 99 Mezopotamya ya Parth saldırılarının yoğunlaşması üzerine 197 yılında Septimius Severus doğuya sefere çıktı. Parthlara karşı başarılar elde eden Septimius Severus, Fırat ı geçtikten sonra güneye inerek önce Babil i sonra Ktesiphon u ele geçirdi. 100 Bu seferin önemli sonuçları olmuş, Mezopotamya nın siyasal yapısı köklü olarak değiştirilmiş; Parthlara bağlı olan Osroene, Roma ya bağlı bir eyalet haline 93 Henderson 1969: 320; Whittaker 1994: 57; Bennett 1997: Cass. Dio LVVI.1.3; Millar 1993: 113; Birley 2001: Romalıların kazandığı zaferlerin çoğu III Gallica lejyonu komutanı Avidius Cassius tarafından kazanıldı. 96 Millar 1993: 114; Goodman 2007: Antik Babil ülkesinin güneyinde, günümüzde Irak sınırları içinde yer alan kent Fırat Nehri nin batı kıyısına kurulmuştur. 98 Front. strat. I Gibbon 1906: ; Ross 2001: 36 39; Rawlinson 2007: Cass. Dio LVI

30 15 gelmiş ve müttefik Edessa Krallığı kurulmuştur. 101 Suriye Eyaleti ise siyasi olarak yeniden düzenlenmiştir. 102 Septimius Severus un seferi esnasında Singara da I. Parthica lejyonu ve Nisibis te III. Parthica lejyonları kurulmuştur. 103 Böylece Roma nın doğu sınırı Dicle Nehri ne doğru kaymıştır. Daha önce Roma tarafından Parth ilerlemesini engellemek için ileri karakol olarak kullanılan Zeugma ve Samosata şehirleri hareketliliğini ve dolayısıyla önemini kaybetmiştir. Septimius Severus un askeri ve siyasal düzenlemeleri Fırat Nehri nin doğusuna uzun vadeli yerleşmeyi sağlamıştır. 104 Dio Cassius a göre Septimius Severus, Mezopotamya da ele geçirdiği yerleri Parthlara karşı tampon sınır oluşturmak için elinde tutmuştur. 105 Plinius ise bu dönemde Singara yı Praetavi olarak isimlendirilen bir Arap kabilesinin başkenti olarak gösterir yılında Roma ya müttefik olan Edessa Krallığı ortadan kaldırılmış Osroene Eyaleti nin bir parçası haline getirilerek şehirde Roma askeri birliği kurulmuştur. 107 Parthlar üzerine bir diğer sefer 216 yılında Caracalla tarafından düzenlenmiştir. Erbil kentini ele geçiren Caracalla nın Edessa yakınlarında öldürülmesi üzerine sefer sona ermiştir. 108 Caracalla nın ölümünden sonra imparator olan Marcus Opellius Macrinus, Nisibis te Parth Kralı V. Artabanus karşısında önemli bir yenilgi almasına rağmen Mezopotamya nın büyük bölümü Roma kontrolü altında kalmaya devam etti. 109 Böylece Roma ve Parthlar arasında yüzyıllar boyunca geleneksel bir sınır olan Fırat, Roma nın Parth sınırına ve savaş alanına uzak bir bölge haline geldi ve Orta Fırat Bölgesi, Roma eyaletleri arasında kalarak sınır Dicle Nehri ne ulaştı. 101 Cass. Dio LVI Lübnan ve Anti-Lübnan arasındaki bölge Suriye Coele; güneyindeki bölge ise Suriye Phoenice olarak adlandırılmıştır. Ayrıca bkz. Millar 1993: Millar 1993: ; Pollard 2003: 286; Cowan 2003: Cass. Dio LVI.3.3; Campbell 2006: Cass. Dio LVI Plin. nat. V Ross 2001: Cass. Dio LVI.27.3; Verstandig 2001: ; Daryaee 2009: Gibbon 1906:

31 16 3. BÖLGENİN TARİHÇESİ 3.2. Tarih Öncesi Dönem Paleolitik Çağ, insanlık tarihinin ortaya çıkışını ve insan yapımı araçların üretilmesi yoluyla medeniyet sürecinin başlangıcını temsil etmektedir. 110 Paleolitik dönemde önemli yerleşmelerden olan Dülük, Paleolitik aletlerin yoğun bulunduğu alanların başında gelir. 111 Ayrıca Dülük sonraki dönemde dini önem kazanmış ve yüzyıllar boyunca önemini korumuştur. 112 Bölgenin diğer Paleolitik Çağ merkezleri ise Sakçagözü 113, Döngel Mağaraları 114, İkizin Mağarası 115, Palanlı (Pirun) Kaya Sığınağı 116, Şehremuz ve Çevresi 117 ile Memişhan Mevkii dir. 118 Günümüzden yıl önce tarım toplumları oluşmaya başlamıştır. 119 İnceleme alanımız da Neolitik Çağ ın başından itibaren tarıma müsait hale gelmiş ve iskan görmüştür. 120 Fırat Nehri kıyısında yer alan Gritille bölgenin Neolitik özelliklerini en iyi yansıtan yerleşimlerinden biridir. 121 Radyo karbon ölçümlerine göre, bölgede tespit edilen en erken Neolitik yerleşmelerden biri de Nevali Çori dir. 122 Dal-örgü evlerinden oluşan Neolitik bir köy olan Sakçagözü sonraki dönemlerde de önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. 123 Bölgenin diğer önemli Neolitik yerleşmeleri Girik Tepe 124, Hayaz Höyük 125, Gürcütepe 126, Akarçay Tepe 127, Levzin Höyük 128, Sürük Mevkii dir Bayladı 1996: 8; Akurgal 1998: 2 3; Çelik 2007: Atasayan 1939: ; Kökten 1952: ; Bostancı 1961: 71-90; Çambel 1973: Ergeç ve Wagner 2000: 75 92; Bulgan ve Blömer 2006: Garrard 1995: 53 81; Garrard 1996: Kökten 1962: 42; Erek 2008: Kökten 1960: TAY 1996: Palanlı (Pirun) Kaya Sığınağı. 117 Yalçınkaya 1982a: ; Yalçınkaya 1982b: TAY 1996: Memişhan Mevkii. 119 Tok 2000: Esin 1979: Ellis 1982: 86; Ellis 1983: 225; Ellis 1998: Hauptmann ve Schmidt 2003: 60 67; TAY 1997: Nevali Çori Maddesi. 123 Garstang 1937: ; Taylor 1950: TAY 1997: Girik Tepe. 125 Roodenberg 1983: Schmidt 2000: 5 22; TAY 1997: Gürcütepe. 127 Borell ve Duru 2001:

32 17 Kalkolitik Çağ, ilk kent kültürlerinin başladığı dönem olarak kabul edilir. M.Ö yılları arası, Güneydoğu Anadolu da Kalkolitik çağ olarak tarihlenmektedir. 130 Kargamış, Kalkolitik Çağ a tarihlenen büyük çömlek mezarları ile son Obeyd Dönemine ait bulgularıyla önemli merkezlerden biridir. 131 Düzenli Kalkolitik yerleşim gösteren Samsat sahip olduğu coğrafi potansiyel nedeniyle günümüze kadar önemini korumuş ve Fırat Nehri nin önemli geçiş noktalarından biri olmuştur. 132 Bölgenin diğer önemli Kalkolitik yerleşmeleri; Hacınebi 133, Oylum Höyük 134, Çakal 135, Gaziantep Merkez Höyük 136, Horum Höyük 137, Şaraga 138, Şehzade Höyük / Turlu 139, Tilmen Höyük 140, Yarım Höyük 141, Zeytinlibahçe Höyük tür. 142 İlk Tunç Çağı nda Fırat, sahip olduğu konum itibariyle önem kazanmış ve önemli ticaret yolları üzerine kurulan şehirler gelişmiştir. Bölgede İlk Tunç Çağı nda, Mezopotamya kökenli Uruk Kültürü nün yayılımının devam ettiği görülmektedir. Uruk Kültürü nün bitişi ile Jemdet Nasr Kültürü yöreye hakim olmuştur. 143 Bölgedeki önemli İlk Tunç Çağı yerleşimleri ise Gedikli / Karahöyük 144, Hassek Höyük 145, Lidar Höyük 146, Titriş Höyük tür TAY 1997: Levzin Höyük; Yener 1992: Stein 1992: 19 32; TAY 1997: Sürük Mevkii. 130 Kınal 2000: Woolley 1952: 14 vd; Hogarth 1969: 22 vd. 132 Goell 1974: 85; Goell 1967: 3; Özgüç 1987: ; Özgüç 1988: Stein 1997: ; Stein 1998: ; Özbal 1999: Özgen 1987a: ; Özgen 1987b: 4 7; Özgen 1998: ; Özgen 1990: ; Özgen 1991: ; Özgen 1995: ; Özgen 1997b: TAY 1998: Çakal; Blaylock 1999: Dönmez ve Brice 1949: 44 58; Ergeç 2000: ; Kulakoğlu 2006: Tibet ve Ergeç 1997: ; Marro ve Ergeç 1999: Kulakoğlu 1999: ; Kulakoğlu 2000: Breniquet 1987: ; TAY 1998: Şehzade Höyük / Turlu. 140 Alkım 1962: ; Alkım 1969: 29 35; Alkım 1970: ; Alkım 1972: Rothman ve Ergeç 1998b: ; Rothman ve Ergeç 1998a: Frangipane ve Bucak 1999: Eraslan 2005: Alkım 1969: 29 35; TAY 1998: Gedikli / Karahöyük Maddesi. Duru 2006: 21 vd. 145 Behm-Blancke 1987: 73 77; Behm-Blancke 1994: Hauptmann 1983: Algaze 1996: ; Algaze ve Pittmann 1996:

33 Hurri, Hitit ve Geç Hitit Dönemi Hurriler, M.Ö. II. binden itibaren kuzeyde Kafkaslar dan, güneyde Suriye ve Yukarı Mezopotamya ya, batıda Toros Dağları ndan, doğuda Urmiye Gölü ne kadar uzanan oldukça geniş alana yerleşmişlerdir. 148 Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye de yerel krallıklar kuran Hurriler, M.Ö. I. binden itibaren kaynaklardan kaybolmalarına rağmen özellikle Hitit uygarlığı 149 üzerindeki etkileri devam etmiştir. 150 M.Ö yıllarında siyasal birliğini sağlayan Hititler, Anadolu nun güneydoğusuna yayılınca Hurriler ile yakınlaşmış ve bunun sonucunda Hurri kültürünün pek çok unsurunu kendi bünyelerine aktarmışlardır. 151 Hitit yazılı kaynaklarından kültür ve medeniyetleri hakkında bilgi edindiğimiz Hattiler, M.Ö yıllarından yıllardan itibaren Kuzey Kappadokia ve Orta Karadeniz bölgesine yerleşmişlerdir. 152 Şehir devletleri tarzında örgütlenmiş bu toplumun egemenliği M.Ö yıllarında sonra ermiş 153 ve Orta Anadolu nun içlerine yayılan Hititler, Hatti Ülkesi nin tamamına hakim olmuşlardır. 154 Asur Ticaret Kolonileri nin geç evresinde (M.Ö ) Kuşşara Kralı Pithana ve oğlu Anitta 155 siyasal olarak etkin hale gelmiştir. 156 Onlardan sonra tahta geçen I. Hattuşili, Kızılırmak kavisi içindeki merkezi ülkede 157 birliği sağladıktan sonra, Kuzey Suriye yi ele geçirmek için girişimde bulunmuştur. 158 I. Hattuşili Basra Körfezi nden başlayıp Mezopotamya yı içine alarak Suriye den Lübnan ve Filistin e uzanan tarım, maden 148 Erzen 1984: 21 22; Wilhelm 1994: Hoffner 1998: Kuhrt 1995: ; Alp 2000: 96 98; Yiğit 2004: Kınal 1970: ; Wilhelm 1994: 90; Ünal 1997: 23; Akurgal 1995: 17; Yiğit 2004: 4; Bryce 2005: Akurgal 1998: 15-21; Lloyd 1989: 32; Bryce 2003: Yapılan arkeolojik kazılar Hatti şehirlerinin büyük yangınlar geçirdiğini bu durum ise geniş çaplı istila hareketini göstermektedir. Ayrıca bkz. Akurgal 1995: 17; Gurney 2007: Akşit 1982: 32; Darga 1992: 12 17; Akurgal 1995: 21; Bryce 2005: (KUB XXVI 71) Kültepe de bulunan tablet üzerinde Kral Pithana ve merdiven büyüğü Anitta adları geçmekte ve Kuşşara Kralı Anitta nın Hattuş Kralı Pijusti yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır. Ayrıca bkz. Laroche 1971: 2. Tam metin için bkz. Alp 2000: Özgüç 1956: 29 36; Bryce 2005: 37; Gurney 2007: Merkezi ülke olarak nitelendirilen bölge başkent Hattuşa (Boğazköy) olmak üzere Orta Karadeniz den Güney Toroslara kadar uzanmaktadır. 158 Akurgal 1998: 55 57; Bryce 2005:

34 19 ve bunların doğal sonucu olan ticaret açısından son derece gelişmiş olan bölgeye kalıcı olarak yerleşmeye çalışmıştı. 159 Hattuşili den sonra Hitit tahtına Murşili çıkmıştır. 160 Murşili, dedesinin izinden ilerleyerek devletin güneydoğuya ilerleyişini devam ettirmiştir. Suriye deki şehir devletlerini devreden çıkartarak ticaret yollarını kontrol altına almak için gerçekleştirdiği seferde Halep ve Babil i ele geçirmiştir. 161 Murşili ülkesine döndüğünde halefi olan I. Hantili tarafından öldürülmesi karışıklık dönemini başlatmıştır. 162 Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü. 163 Hantili den sonra tahta geçen Zidanta ve I. Huzziya da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler. Bu karmaşa döneminde Hitit devleti, Toros Dağları nın güneyindeki bazı bölgeleri Mitanni Krallığı na kaptırdı. 164 Hitit İmparatorluğu içindeki siyasal karışıklık Telipinu nun tahta geçmesi ile son buldu ve Telipinu ülkeyi idari olarak düzenleyerek taht verasetini belli kurallara bağladı. 165 Telipinu dan sonra tahta çıkan II. Tuthaliya Hitit İmparatorluğu nun geleneksel politikasını izleyerek Kuzey Suriye ve Mezopotamya daki Hitit çıkarlarını güvence altına almaya çalışmıştır. 166 Talmi- Şarruma antlaşmasının giriş bölümünde bu çabalar anlatılmaktadır. 167 I. Şuppiluliuma nın tahta çıkması (M.Ö.1380) ile Hititler hızlı bir yükselişe geçti. 168 I. Şuppiluliuma öncelikle Ugarit Kralı II. Nikmadu (M.Ö ) ile antlaşma yaptı. 169 Sonrasında doğuda Hayaşa, 170 güneyde Kizzuvatna, Amurru ve Arzava Krallıkları nı Hitit İmparatorluğu na bağladı. 171 Kargamış ve Halpa yı ele 159 Kınal 1970: ; Sayce 2005: Mieroop 2004: 158; Burney 2004: 13 14; Bryce 2005: Akşit 1982: 34; Akurgal 1998: Kuhrt 1995: 245; Burney 2004: 56; Gurney 2007: Kınal 1962: 90; Akurgal 1998: 65; Mieroop 2004: Bryce 2005: ; Gurney 2007: KBo III Ayrıca bkz. Yiğit 2003: Tam metin için bkz. Alp 2000: Akurgal 1998: 69; Burney 2004: 82 83; Gurney 2007: 77; 167 KBo VIII 27. Ayrıca bkz. Beckman 1996: 88 90; Akurgal 1998: 70; Kınal 2000: Akurgal 1998: 79; Burney 2004: 51; Bryce 2005: Orijinal metin: KBo Tam metin için bkz. Alp 2000: M.Ö. 14. yüzyılın başından itibaren Hayaşa ve onunla birlikte anılan Azzi Krallığı Bayburt tan Artvin in doğusuna kadar uzanan coğrafyaya hakim olmuştur. Ayrıca bkz. Ünal 2002: Kınal 1953: 23 30; Bryce 2005: 158.

35 20 geçirdikten sonra onları oğulları Piyassilli ve Teliphunu nun denetimine verdi. 172 Son olarak Mitanni Kralı Tuşratta yı yenerek ülkesini ele geçirmiş ve Tuşratta nın oğlu Mattivaza yı tahta çıkararak bu ülkeyi Asurlulara karşı tampon bölge olarak kullandı. 173 I. Şuppiluliuma ve II. Arnuvanda nın 174 ardından tahta çıkan II. Murşili (M.Ö ) Kaşkalara karşı düzenlediği seferler ile ülkede otoriteyi sağladı. 175 II. Murşili den sonra tahta çıkan Muvattalli, Mısır ile eskiçağ tarihinin en büyük meydan savaşlarından biri olan Kadeş Savaşını yapmıştır. 176 Kadeş Savaşı, Orta Fırat Bölgesi nin de içinde bulunduğu ve dönemin ticari yollarının kesiştiği Kuzey Suriye den başlayıp Filistin e kadar uzanan bölgenin zenginliklerini elde tutma mücadelesinin sonucudur. 177 Kadeş Savaşı ne Mısır ne de Hititler için zafer ile sonuçlanmamış fakat savaştan sonra Kuzey Suriye üzerinde Hitit hakimiyeti devam etmiştir. 178 Hitit egemenliği, Ege Göçü olarak adlandırılan ve Trakya üzerinden Anadolu ya giren büyük göç hareketi ile aynı tarihlerde Anadolu da yaşanan kuraklık nedenleriyle sona erdi. 179 Bu göç hareketi yalnız Hitit İmparatorluğu nu yıkmakla kalmadı aynı zamanda karadan ve denizden ilerleyerek Mısır a kadar ulaştı. 180 Ege Göçleri Anadolu yu yıllık bir karanlık çağa sokmuştur. 181 M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında Balkanlardan başlayıp Mısır a ulaşan Ege Göçleri, Hitit, Mitanni ve III. Babil gibi dönemin en güçlü devletlerini tarih sahnesinden 172 Kınal 1947: 1 13; Özsait 1980: Akurgal 1998: 80 81; Mieroop 2004: Her iki kralda Hattuşa ya getirilen tutsakların yaydığı veba dan öldü. Bu durum bölgeler arasındaki göçlerin salgın hastalıkları taşıdığını ve özellikle Kuzey Suriye de yaygın olan vebanın Orta Fırat Bölgesi üzerinden Anadolu ya yayılma eğiliminde olduğunu göstermektedir. 175 Bu sırada Kargamış ve Halpa da babasının döneminde atanan kardeşleri Piyassilli ve Teliphunu krallık ettikleri için bölge emniyet içindeydi. Ayrıca bkz. Mieroop 2004: 139; Bryce 2005: 190; Sayce 2005: Akşit 1982: 35 36; Akşit 1982: 40; Beckman 1996: 94 96; Akurgal 1998: 85; Bryce 2005: Kınal 1970: Mieroop 2004: 154; Bryce 2005: Akşit 1982: 58; Kınal 2000: Akurgal 1998: Mieroop 2004: 158.

36 21 silmiştir. 182 Ege Göçleri nin oluşturduğu otorite boşluğu çölde yaşayan Aramilerin sızma şeklinde yeni bir göç hareketi başlatmasını tetiklemiştir. Çölden çıkan Sami kavimler, 183 medeniyet merkezleri olan Kuzey Suriye ve Mezopotamya ya doğru göç hareketine başlamışlardır. 184 Özellikle M.Ö. 11 ve 10. yüzyıllar, Güneydoğu Anadolu için tam anlamıyla Arami dönemi olmuştur. Bu yüzyıllarda göç eden Arami kabilelerinden; Bit Zamani kabilesi Diyarbakır civarına, Bit Adini kabilesi Fırat Nehri nin büyük kıvrımı içine, Bit Agusi kabilesi Fırat ile Karasu Nehirleri arasındaki bölgeye, Bit Gabbar kabilesi Gaziantep civarına yerleşmiştir. 185 Ege Göçleri nden sonra Anadolu da Hitit ve Mitanni gibi büyük devletlerin yerini Frig ve Urartular; Mezopotamya daki III. Babil in yerini de Asurlular ile birçok Arami kabilelerinin kurduğu şehir devletleri almıştı. Bu devletlerin toprakları arasında kalan Güneydoğu Anadolu 186 ve Kuzey Suriye ise Geç Hitit Devletleri tarafından iskan edilmiştir. 187 İnceleme alanımıza giren Geç Hitit Devletleri: Kargamış, Sam al, Gurgum ve Kummuh dur. Hitit İmparatorluğu döneminde Kuzey Suriye nin önemli merkezlerinden olan Kargamış, Hitit kral ailesi mensupları tarafından yönetilmiştir. 188 Ege Göçleri nden sonra bağımsız şehir devleti haline gelen Kargamış, Asur imparatorluğu ile mücadeleye başlamıştır. Asur İmparatoru I. Tiglatpileser (M.Ö ) Aramilere karşı yürüttüğü sefer esnasında Kargamış Kralı İniteşup u haraca bağlamıştır. 189 II. Asurnasirpal ın (M.Ö ) Suriye seferinden sonra Kargamış Kralı Sangara (M.Ö ), Asur a haraç verenler arasında gösterilmekte olup 182 Sandars 1978: 22 86; Wachsmann 1981: ; Drews 2000: Mezopotamya tarihinde üç büyük Sami göçü olmuştur. Bunlardan birincisi M.Ö yıllarında olan Akad göçüdür. Bu kabileler, Dicle ve Fırat Nehirleri nin birbirine en çok yaklaştığı yerde, Bağdat civarındaki Kiş şehrine yerleşmişlerdir. M.Ö yıllarında meydana gelen ikinci Sami göçü ise Mezopotamya'ya Sümerler in Batılı anlamına Martular dediği Amurruları getirmiştir. Üçüncü büyük Sami göçü ise M.Ö. 14. yüzyıldan başlayıp 9. yüzyıla kadar kesintisiz devam eden Arami kabilelerin göçleridir. Asur krallarının, Aramilere karşı yaptıkları savaşlar sebebi ile Aramiler, Asur a kadar sokulamamışlarsa da, Güneydoğu Anadolu ya kadar ulaşmışlardır. 184 Joseph 2000: 33; Mieroop 2004: ; Sevin 2005: Astour 1967: 13; Hawkins 1995: ;Lipinski 2000: 45; Dinçol 2000: 123; Kalvelagen 2005: Anadolu nun diğer bölgelerinden farklı olarak Güneydoğu Anadolu da kesintisiz bir iskan görülmektedir. Ayrıca bkz. Kaşgarlı 1984: 6 8; Dinçol 2000: Hawkins 1995: ; Wevers ve Weigl 2000: Kınal 1958: 73; Kınal 1970: ; Özsait 1980: 102; Winter 1983: Pritchard 1950: ; Woolley 1952: 15 18; Hogarth 1969:

37 22 bu durum III. Salmanasar (M.Ö ) döneminde de devam etmiştir. 190 III. Tiglatpileser (M.Ö ) döneminde ise Kargamış Kralı Pisiris (M.Ö ) Asur a haraç vermeye devam ederken Frig Kralı Mita ile Asur a karşı yaptıkları ittifak nedeniyle M.Ö. 717 yılında, Kargamış, Asur işgaline uğramıştır. Kargamış yakılıp yıkıldıktan sonra Kral Pisiris sürülmüş ve bölge Asur valilerinin yönetimine bırakılmıştır. 191 Gaziantep in güneyinde bulunan Zincirli Höyüğü 192 olan Sam al, Ege Göçleri nden sonra bölgenin önemli siyasi ve kültürel merkezlerinden biri haline gelmiştir. 193 M.Ö. 858 yılına ait Asur kaynakları şehrin Hayanu isimli bir kral tarafından yönetildiğini belirtmektedir. 194 III. Tiglatpileser dönemi kaynakları ise Sam al Kralı Panammu yu haraç verenler arasında göstermektedir. 195 Sam al şehri tarihi hakkında Asur kaynaklarındaki bilgiler kısıtlı kalırken; şehrin Asur hakimiyetine girişi hakkında herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Yine de arkeolojik kazılarda ele geçen Asarhadon a (M.Ö ) ait stel Asur egemenliğinin bu dönemde devam ettiğinin belirtisidir. 196 Kahramanmaraş ve çevresinde kurulan Gurgum 197 Krallığı hakkındaki en geniş bilgi Asur Kralları II. Asurnasirpal (M.Ö ) ve III. Salmanassar a (M.Ö ) aittir. 198 Bu kaynaklara göre M.Ö. 858 yılında Gurgum un yönetimini elinde bulunduran Mutallu 199 Asur a haraç verenler arasında gösterilmektedir. 200 M.Ö. 843 yılına ait haraç listelerinde ise Gurgum Kralı Qalparunda nın adı anılmaktadır. 201 III. Tiglatpileser döneminde ise Gurgum Kralı 190 Baikie 1916: 45; Sayce 1933: 29; Pritchard 1950: 277; Kınal 1958: 74 75; Sayce 2005: Hawkins 1972: ; Dinçol 2000: Schloen ve Fink 2007: ; Schloen ve Fink 2009: 1 13; Struble 2009: Lehmann 1994: ; Drory 1995: 54 71; Niehr 2006: ; Wartke 2008: ; Hawkins 2008: Wevers ve Weigl 2000: 216; Yamada 2000: Hamilton 1998: 222; Chavalas 2006: Landsberger 1968: 35; Schloen ve Fink 2007: ; Hawkins 2008: Asurlar tarafından Marqasi olarak isimlendirilmişlerdir. 198 Olmstead 1921: Hitit İmparatorluk dönemi isimlerinden Muvatalli nin bozulmuş biçimi. 200 Yamada 2000: Dinçol 2000: 128.

38 23 Tarhulara nın Urartu Kralı II. Sardur ile Asur a karşı ittifak kurduğu bilinmektedir. II. Sargon (M.Ö. 717) zamanında Gurgum, Asur hakimiyetine girmiştir. 202 Adıyaman ve çevresinde kurulan Kummuh devleti ile ilgili ilk kayıt II. Asurnasirpal ın Kummuh Kralı Qatazilu dan haraç aldığına dair belgelerdir. III. Salmanassar, M.Ö. 853 yılında haraç ödeyenler arasında Kummuh Kralı Kuştaşpi de bulunmaktadır. III. Adatnirari (M.Ö ) ve IV. Salmanassar (M.Ö ) yazıtlarında ise Kummuh ile Gurgum arasındaki sınır antlaşmazlıklarını çözümlediklerinden söz etmektedir. Urartu Kralı II. Sardur, Van kalesinin Hazine Kapısı olarak bilinen mevkiindeki yazıtında, Kummuh u ele geçirerek Kral Kuştaşpi yi boyun eğmek zorunda bıraktığını anlatmaktadır Pers ve Helenistik Dönemi Asur yıllıklarında Med ve Pers kavimlerinden 204 M.Ö. 8. yüzyılın başlarında bahsedilmeye başlanmış ve Perslerin Urmiye Gölü nün güney ve güneybatısına, Medlerin ise güneydoğusuna yerleştikleri belirtilmiştir. 205 İlk dönemlerde kabile sistemi ile örgütlenmiş olan Medler, M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında Kyaxares (Huvakhşatra) tarafından bir araya getirilmiştir. 206 M.Ö. 615 yılında Asur İmparatorluğu na son veren Kyaxares, Urartu topraklarını ele geçirip sınırlarını batıda Kızılırmak a kadar genişletmiştir. 207 Med ve Lidya arasında yapılan savaşlardan sonra gerçekleşen antlaşma ile Anadolu, batıda Lidya, kuzeyde ve doğuda Med, güneyde Babil olmak üzere üç büyük güç arasında paylaşılmıştır. 208 Kyaxares ten sonra tahta oğlu Astyages (M.Ö ) geçmişse de Med egemenliği zayıflamaya başlamıştı Lipinski 2000: Dinçol 2000: III. Salmanassar ın yıllıklarında Parsua ve Medes isimleri kullanılmıştır. Ayrıca bkz. Sayce 2005: 51 52; Baikie 1916: Cook 1983: 3 4; Fisher 2003: 108; Kuhrt 2009: 17 19; 206 Burn 1984: 31; Fisher 2003: 109; Ragozin 2007: Hdt. I.73; Kuhrt 2009: Sykes 2004: 131; Ragozin, 2007: 221; Wheeler 2009: Cook 1983: 26 27; Briant 2002: 22 24; Ussher 2003: 98; Kuhrt 2009:

39 24 Astyages in saltanatının son zamanlarında Med Devletine bağlı Pers Kralı Kambyses in oğlu II. Kyros (M.Ö. 559) tahta çıktı. 210 II. Kyros un Perslerin başına geçtiği yıllarda Anadolu ve Mezopotamya toprakları Med, Babil ve Lidya gibi güçlü devletler tarafından paylaşılmıştı. 211 II. Kyros disiplinli bir ordu kurduktan sonra Astyages e karşı Babil Kralı Nabuna id ile birleşerek isyan etti. Med ordusunu bozguna uğratarak Astyages i tutsak aldı. 212 Kızılırmak a kadar uzanan tüm Med topraklarını ele geçirdi. 213 Böylece Orta Fırat Bölgesi, Büyük İskender in doğu seferine kadar Pers hakimiyeti altında kalmıştı. "İskender denilen, gün batısından kopup gelen bir kral, ordusuyla bize yaklaşmaktadır. Önüne gelen ülkeleri dize getirmiş, yerle bir etmiştir. sözleri Şu destanına aittir. 214 Antik tarihin en büyük kahramanı olarak nitelenen İskender, (III. Aleksandros) M.Ö. 333 yılı ilkbaharında Akdeniz kıyı yolunu izleyerek Perge ye ulaştı. Kappadokia yı geçtikten sonra Gülek Boğazı nı kullanarak Kilikya ya girdi. Pers Kralı III. Darius ile yaptığı İssos savaşını kazanarak Anadolu nun büyük kısmını ele geçirdi. 215 İskender in ölümünden sonra bilinen dünya yüzyıllar boyunca Helenizm kültürü altında yaşadı. 216 Pers İmparatorluğu nun sahip olduğu geniş bölgeler, imparator tarafından atanan, iç işlerinde bağımsız ama askeri, siyasi ve ekonomik olarak merkeze bağlı satraplıklara ayrılmıştı. 217 Büyük İskender, Pers İmparatorluğu nu işgal ettikten sonra ülke genelindeki idari yapıya dokunmayarak merkeze bağlı satraplıkları kendi yönetimine bağladı. 218 İskender in ölümünden sonra ise imparatorluk dört parçaya ayrıldı. İskender in generalleri olan; Cassander Yunanistan a, Creatus ve Antigonos Batı Asya ya, Seleukos ülkenin doğusuna, 210 Olmstead 1948: 34 49; Fisher 2003: 541; Abbott 2009: Briant 2002: 34; Abbott 2009: Strab. XV.3.7; Briant 2002: 34; Abbott 2009: Olmstead 1948: 49 59; Kuhrt 2009: Sepetçioğlu 1978: Arr. anab.iv.11 18; Ruf. hist.iii. 1-7; Stoneman 1997: 44 61; Fox 1974: ; Cummings 2004: Austin 1989: 69-77; Green 2008: Wiesehöfer 2003: 99; Ashley 2004: Cawkwell 1978: ; Tripolitis 2002: 1 2; Chamoux 2003: 67.

40 25 Ptolemy ise Mısır a yönetici oldu. 219 Büyük İskender in ülkesini kendi aralarında pay eden generallerden biri olan I. Seleukos Nikator Orta Fırat Bölgesi nin de içerisinde bulunduğu oldukça geniş bir bölgeyi hakimiyetine aldı. 220 Bağımsızlığını M.Ö. 312 yılında Babil de ilan eden I. Seleukos Nikator, İndus Nehri nden Frig ülkesine kadar olan oldukça geniş bir coğrafya üzerinde hakimiyet kurmuştur. 221 I. Seleukos Nikator, Doğu Anadolu nun ve Kuzey Suriye nin kontrolünü eline geçirirken yeni başkenti olan Antakya kentini kurmuştur. 222 M.Ö. 281 yılında Korupedyon Savaşı'nın kazanılmasıyla sınırlarını Batı Anadolu ya kadar genişleten I. Seleukos Nikator un ölümünden sonra yerine geçen I. Antiokhos (MÖ ) ve II. Antiokhos un (MÖ ) dönemleri Mısır daki Ptolemy ve Anadolu daki Galatlar ile savaşla geçmiştir. 223 II. Antiokhos un döneminin sonlarında Kappadokia, Galatia, Bithynia, Pontus ve Bergama bağımsızlıklarını ilan etmişti. 224 III. Antiokhos un M.Ö. 223 yılında tahta geçmesiyle hanedanlık toplanmaya başlayarak doğuda ayaklanan eyaletleri yeniden merkezi yönetime bağlamıştır. 225 M.Ö. 198 yılında yapılan Panyum Savaşı nda da Suriye kesin olarak Seleukosların eline geçmiştir. 226 III. Antiokhos un yükseliş dönemi Romalılar karşısında uğradığı yenilgi ve M.Ö. 188 yılında yapılan Apameia Antlaşmasını 227 kabul etmesi ile sona ermiştir. 228 IV. Antiokhos un ölümünden sonra ortaya çıkan iç çekişmeler Seleukos Krallığı nı istikrarsızlaşarak merkezi otoriteyi zayıflatmıştır. 229 M.Ö. 83 yılında Armenia Kralı Tigranes Seleukos Krallığı nı hakimiyeti altına almıştır Droysen 2007: Austin 1989: 82 84; Stoneman 1997: App. V.10; Grainger 1990b: 32 33; Cohen 2006: Downey 1961: 77-79; Ball 2000: Grainger 1990a: 7 31; Walbank 1992: ; Green 2008: Austin 2006: ; Kaya 2006: 21 vd. 225 Diod. XXIX ; Tac. ann.xii.55; Woodthorpe 1974: Bu savaşın sonucunda Suriye de Mısır hakimiyeti bir daha başlamamak üzere son buldu. 227 Seleukoslar Toros Dağları'nın kuzeyinde kalan tüm topraklardan çekilmek zorunda kaldı ve Romalılara yüklü miktarda savaş tazminatı vermeyi taahhüt etti. 228 Woodthorpe 1974: 374; Habicht 2006: Jos. antiq. I. 1-2; Polyb. XXVI.10; Habicht 2006: Chamoux 2003: 220; Habicht 2006:

41 Roma ve Parth Dönemi M.Ö. 89 yılında başlayan I. Mithridatic Savaşı ile Küçük Asya nın hakimiyetini ele geçirmeye başlayan Romalılar ile onların karşısında yer alan Parth hanedanlığı arasında, yüzyıllar süren, mücadele dönemi başladı. Bu sonu gelmez savaşlar ve karşılıklı seferler arasında Armenia, Kommagene ve Osroene Krallıkları yer almaktaydı Armenia Krallığı M.Ö. 91 yılının başlarında Pontus Kralı Mithridates; Bithynia ve Kappadokia ya saldırılar düzenledi. 231 Saldırılarından sonra Batı Anadolu ya ilerleyerek pek çok Romalıyı katletmesi I. Mithridatic (M.Ö ) savaşının başlamasına sebep oldu. 232 Mithridates, Dardanus da Romalılar tarafından yenilmişse de ülkesine dönmeyi başardı. 233 II. Mithridatic (M.Ö ) Savaşı Roma nın saldırısı ile başladıysa da karşılıklı çatışmalardan sonra iki taraf sonuç alamayarak diğerinden uzaklaştı. 234 III. Mithridatic Savaşı ise Mithridates in Roma yayılmasını önlemek için başlattığı bir saldırı girişimi oldu. 235 Mithridates ile Roma nın uzun soluklu mücadelesi, Mithridates in Bithynia ya saldırısı ile başladı. Chalcedon da, Roma nın Küçük Asia valisi Cotta ile yaptığı savaşta bozguna uğrayıp geri çekilirken; Cyzicus 236 şehrinin limanını kuşattı. 237 Mithridates in asıl amacı Colchis deki 238 limanları ele geçirerek Karadeniz 231 Mcging 1986: Mithridates in amacı Cornelius Sulla'nın beş lejyonunu yenmek ve Atina ya ulaşmaktı. 233 App. XII.17; Sherwin-White 1983: 93; Chamoux 2003: App. XII.64 65; Glew 1981: ; Mcging 1986: ;. Austin 1989: Plut. Luc.XIX.11; Sherwin-White 1983: ; Mcging 1986: Günümüzde, Balıkesir ilinin Erdek İlçesi sınırları içinde, Kapıdağı Yarımadası nın ana kara ile birleştiği alanın güney ucunda yer almaktadır. 237 Mommsen 1992: ; Ussher 2003: 583; Mayor 2009: Trabzon un doğusundan Gürcistan a kadar uzanan sahil bölgesi.

42 27 yoluyla, lojistik nakliye sistemi kurmak iken kuşatmanın başarısızlık ile sonuçlanması üzerinde ordusunun küçük bir bölümü ile Pontus a çekildi. 239 Mithridates in çekilmesinin ardından Roma prokonsülleri, Nicomedia da stratejilerini tartışmak için yaptıkları toplantıda savaş yerine diplomatik girişimde bulunmak fikri kabul görmesine rağmen yine de Lucullus ve yandaşları Mithridates i takip etmek istiyorlardı. 240 M.Ö. 71 yılında Lucullus, hızlı bir ilerleyişle Mithridates e saldırmış ve onu geri çekilmeye zorlayarak Pontus Bölgesi nin tamamını ele geçirdi. 241 Mithridates, Lucullus un elinden kaçarak kayınbiraderi olan Armenia Kralı Tigranes e sığındı. 242 Lucullus, Tigranes e Appius u elçi olarak gönderip oldukça ağır ve onur kırıcı isteklerde bulundu. Tigranes; Corduene, Sophene ve Adiabene yi hakimiyetleri altında birleştirerek oldukça büyük bir imparatorluk kurmuştu. Bu sebepten Roma ile çıkacak bir antlaşmazlık Tigranes in isteyeceği bir durum değildi. 243 Armenia nın zenginliklerine ulaşma isteği Lucullus un ve generallerinin en önemli saldırı gerekçesiydi. 244 Armenia Krallığı nın en güçlü imparatoru olan Büyük Tigranes 245 tahta geçtikten sonra Parth soylu sınıfının arasında çıkan iç karışıklıktan faydalanarak Mezopotamya nın çeşitli bölgelerini ele geçirerek ülkesinin sınırlarını oldukça genişletti. 246 Başarıları ve cesareti nedeniyle Parthlar tarafından kendisine Kralların Kralı unvanı verilen Tigranes in üstesinden gelmek, Lucullus için bir zafer olacaktı Plut. Luc.V.7; Sullivan 1990: Ussher 2003: ; Mayor 2009: Mcging 1986: ; Chamoux 2003: 150; Mackay 2004: Küçük Asya krallarının büyük bir çoğunluğu evlilik yolu ile akraba olarak birbirlerine bağlıydılar. Bu akrabalık bağları Roma tehdidine karşı bir tedbir olarak görünse dahi sağlanan bu aile bağları her zaman beklenen siyasal gruplaşmayı sağlayamadı. 243 Plut. Luc. V.1; Redgate 1998: 75; Mayor 2009: Plut. Luc. V.2; Mcging 1986: 163; Mayor, 2009: Tigranes, kırklı yaşlarına kadar Parth sarayında rehine olarak yaşamıştı. M.Ö.95 yılında Armenia tahtı için aday gösterildiğinde fidye ile kurtarıldı. M.Ö. 88 yılında II. Mithridates'in ölümüne kadar bir tebaa olarak hizmet etmeye devam etmesine rağmen sonunda tahta geçti. 246 Mommsen 1992: ; Mackay 2004: Keaveney 1992: 110; Mayor 2009: 294.

43 28 M.Ö. 69 yılında Lucullus, Tigranes in başkenti olan Tigranakert e ilerlerken Tigranes ve Mithridates tarafından ortak yönetilen büyük bir kuvvet tarafından karşılandı. Romalılar kendilerinden sayıca üstün olan bu orduyu yenmeyi başarınca Mithridates ve Tigranes Armenia nın içlerine doğru çekildiler. 248 Lucullus, Armenia topraklarını sistematik olarak parçalayarak öncelikle Tigranakert şehrini tamamen boşalttı ve Tigranes in özgürlüğünü verdiği kişileri tekrar köleleştirdi. Armenia yönetimi altında bulunan Kuzey Mezopotamya nın bazı bölgelerine hürriyetlerini geri verdi. 249 Lucullus un Parthların karşısına çıkabilecek gücü yokken Parthlar da Roma ile başlayacak savaş için istekli değildi fakat bu durum onların Tigranes in elçilerini kabul etmesini engellemedi. 250 Elçiler, Parth Kralı III. Phraates e Romalılara karşı birlikte hareket etmeyi ve Mezopotamya topraklarına ortak sahip olmayı teklif etti. Bunun üzerine Lucullus, III. Phraates e kendi elçilerini yolladı. Roma elçilerinin varmasından sonra Parthlar Tetikte Tarafsızlıklarını ilan ettiler. 251 Parthların saldırı tehlikesi önlendikten sonra, Roma ordusu yeniden Kuzey Armenia ya yönelerek Artaxata ya ilerlemeye başladı. 252 İlerleyişi esnasında Lucullus herhangi bir direniş beklemezken Mithridates, Romalılara hızlı bir saldırı gerçekleştirip yaklaşık iki buçuk Roma lejyonuna eşit bir kuvveti katletti. 253 Bu başarı üzerine Mithridates, Tigranes tarafından desteklenmek ve Medlerden yardım alabilmek amacıyla Talaura (Turhal) kalesine çekildi. 254 Lucullus, generallerinin isteği üzerine Galatia ya çekilince Mithridates, Pontus topraklarını geri 248 Plut. Luc. VI.5; Mcging 1986: Bu durum Romalıların, Parth yayılmasını engellemek için kendi politikalarını uygulamaya koyduğunun göstergesidir. Ayrıca bkz. Mayor 2009: 293; Ussher 2003: Chahin 2001: 204; Bailey 2003: 45 46; Rawlinson 2007: 137; Burgan 2010: Plutarch istisna tutulursa kaynakların çoğu olayların bu şekilde olduğunu doğrular. Plutarch'nın anlatımında, Lucullus, bütün diplomatik kanalları bırakır ve onun yerine Parthlara açık bir saldırıyı planlar. Plutarch, onun kavgacılığına sebep olarak Lucullus'un unvan arzusunu gösterir. Fakat generalleri bilinmeyen bu bölgeye girmeyi reddettiler. Ayrıca bkz. Plut. Luc. XXX.1; Mcging 1986: 170; Bailey 2003: Ploetz 1905: ; Hooper 1979: 211; Ussher 2003: Keaveney 1992: 118; Mayor 2009: Cass. Dio XXXVI.14; Plut. Luc. XIX.2.

44 29 aldı. 255 Bu sırada Roma senatosu Lucullus u geri çağırarak yerine Pompeius u doğu ordularının komutanı olarak atadı. 256 M.Ö. 66 yılında Pompeius, Roma Senatosu tarafından Pontus ve Armenia yı ele geçirme vazifesiyle görevlendirildiğinde Batı Anadolu nun çeşitli bölgelerinden asker toplayarak onları Lucullus un ordusunun artıklarıyla birleştirdi. 257 Meydana gelen büyük Roma ordusu Nicopolis kenti yakınlarında Mithridates in ordusunu bozguna uğratmasına rağmen onun Armenia nın doğusuna kaçmasını engelleyemedi. 258 Pompeius, Artaxata ya ilerlemeye başlayınca şehirde bulunan Tigranes yaklaşan Roma ordusu ile karşılaşmamak için kaçtı ve şehir teslim oldu. 259 Pompeius bölgeden çekilirken oluşacak otorite boşluğundan Parthların faydalanmasını engellemek için Tigranes e krallığı geri verilerek 260 Roma nın Armenia ya atadığı ilk bağlı kral oldu. 261 Bağlılığının bir ödülü olarak Tigranes e Corduene bölgesi verilmesine rağmen Parthlar daha hızlı davranarak bölgeyi ele geçirdi. 262 Doğu sınırı sorunu çözülünce Pompeius Armenia da bir garnizonu bırakarak Kafkasya da Mithridates i takibe başladı. Hazar denizine kadar ilerleyen Pompeius, bölgedeki Albani ve Iberi kabileleri ile küçük çaplı bir çarpışmadan sonra müttefiklik antlaşması yaparak Mithridates i ele geçiremeden geri çekildi Plut. Luc. XXI. 1; Mayor 2009: Cass. Dio XXXVI.40; Mcging 1986: 179; Keaveney 1992: 120; Dignas 2007: 12; Colledge 1967: Pompeius un kuvvetleri seferin başlangıcında kırk beşlik bin civarındayken Mithridates, otuz bin piyade ile üç bin süvariden fazlasını toplayamamıştır. Ayrıca bkz. Plut. Luc. XXX.1; Mayor 2009: Plut. Luc. XXXI.1; Redgate 1998: 71; Seager 2002: Mayor 2009: 319; Ussher 2003: Pompeius henüz Parthlar ile çatışmaya girmek istemiyordu. Aynı şekilde, III. Phraates, henüz Romalılara karşı koyabilecek askeri yeteneğe sahip değildi. Bu nedenden iki imparatorluğun arasında tampon bir krallığın bulunması Pompeius un istediği bir durumdu. 261 Redgate 1998: 78; Karras-Klapproth 1988: ; Seager 2002: Parthların batıdaki geleneksel sınır Fırat Nehri olarak yüzyıllardan beri süregelmekteydi. Oluşacak bu durum geleneksel sınırın ihlal edilmesi demekti. 263 Plut. Pom. XXXIV.2; Redgate 1998: 83; Seager 2002:

45 30 Plutarch e göre; Pompeius un Kafkasya daki mücadelesi, Albani ve Iberi kabilelerinin hakimiyet altına alınması, Mithridates e ulaşılması için gerekli adımlardı. Kafkasya dan geri çekildikten sonra Pompeius, Asya Eyaletleri ni yeniden düzenlemek için birkaç yılını harcadı. Pontus a bağlı bir vali atadı ve yeni yerleşim merkezleri kurdu. 264 Bu merkezler Armenia nın ekonomik öneminin yükselişe geçmesine sebep oldu. 265 Crassus, 266 Suriye Eyaleti yöneticiliğine atandığında Mezopotamya ya sefer düzenleyerek Bactria ve Hindistan a kadar uzanan bölgeyi ele geçirmek istiyordu. 267 Fırat ın doğusuna düzenlediği ilk askeri saldırı süvari alaylarının azlığı nedeniyle sonuçsuz kalırken M.Ö. 53 yılında Tigranes in oğlu II. Artavasdes in gönderdiği yedek kuvvetlerle beraber Crassus Zeugma dan Fırat Nehri ni geçerek Ktesiphon a sefere çıktı. 268 Crassus un ilerleyişini engellemek için II. Orodes, generali Suren i gönderdi. 269 Crassus ve Suren, Carrhae yakınlarında karşılaştığında Romalılar sayıca üstün olmasına rağmen Parthların mızraklı süvarilerini geri püskürtemedi. Muharebenin ilk gününde otuz bin Roma lejyoneri kayboldu ya da katledildi. Büyük bir çoğunluğu ise düzensiz çekilme esnasında yakalandı. Barış görüşmeleri sırasında kampında kurulan tuzağa düşürülen Crassus öldürülerek, başı ve sağ eli kesilip zafer hatırası olarak Armenia ya gönderildi Bu yerleşim yerlerinin beşi Nicopolis, Diospolis, Magnopolis, Neapolis, ve Pompeiopolis olup Bithynia dan Armenia ya giden kıyı ticaret hattı boyunca yerleştirilmiştir. Diğer ikisi ise Zela ve Megalopolis dir. 265 Plut. Pom. XXXII Marcus Licinius Crassus, Pompeius ve Gaius Julius Caesar ile birlikte Roma Cumhuriyeti nin son dönemlerinde önemli rol oynamışlardır. Aralarındaki müttefikliğe İlk Triumvirate ismi verilmiştir. Crassus, askeri zaferlerle tanınmak istemiştir. 267 Plut. Cras. XVII. 1-2; Boak 1965: ; Ussher 2003: ; Hitti 2004: ; Sykes, 2004: Plut. Cras. XXI. 3; Colledge 1967: 39 41; Redgate 1998: 84; Rawlinson 2007: ; Sampson 2008: 97 99; 269 Plut. Cras. XXIII. 2; Ussher 2003: 627; Verstandig 2001: ; Sampson 2008: Plut. Cras. XXV. 1-6; Redgate 1998: 86; Wiesehöfer 2003: 196; Dignas 2007: 13; Erdkamp 2007: ; Benjamin 2009: 164.

46 31 M.Ö. 37 yılında Marcus Antonius un elçisi Canidius, Armenia Kralı II. Artavasdes in Roma ya şüpheli bağlılığını yeniden temin etmek için dört lejyon ile Armenia ya yürüyüşe geçtiğinde Parth ülkesi karışıklık içindeydi. 271 Parth Kralı II. Orodes, 272 oğlu IV. Phraates in lehinde tahtından feragat etmişken o, babasını ve erkek kardeşlerini öldürtmüş bu haksız duruma tepki olarak Parth soylu sınıfı ülkeyi terk etmişti. 273 Ülkeyi terk eden Parth soylularından biri olan Monaeses, Suriye ye kaçarak Roma dan yardım aldı. Antonius, Crassus un kaybettiği savaş ile sarsılan otoriteyi kazanmak için bu durumu bir fırsat olarak karşıladı. 274 Crassus un felaketinden ders çıkaran Antonius, Ktesiphon a hemen yürümenin yerine öncelikle Phraaspa kalesinin 275 kuşatması ile uğraşırken Parthlar, Antonius un tedarik hatlarına ve keşif birliklerine saldırlar düzenlediler. 276 Romalılar, Parthların baskınları ve açlık yüzünden korkunç kayıplar 277 vererek geri çekildi. 278 Roma da çıkan iç savaş; Parthlara, Armenia ve Suriye ye saldırı fırsatı sağlarken savaştan sonra tahta geçen Roma İmparatoru Augustus 279, Suriye Eyaleti ni geri alarak Armenia tahtına atama yaptı. Roma ile Parthlar arasında yapılan antlaşmanın koşullarına göre Parth Kralı IV. Phraates, Crassus tarafından kaybedilen toprakları geri vererek eski sınırına çekildi. 280 Carrhae de meydana gelen felaketten 281 sonra bölgedeki hakimiyetin sembolü durumunda olan Armenia tahtı, Parthlar ve Roma tarafından entrika ve diplomatik 271 Plut. Marc. Ant. XXXVII. 1-4; Cass. Dio IL.25; Lindsay 1936: II. Orodes, büyük oğlu Pacorus un ölümünden duyduğu üzüntüsünden dolayı tahttan feragat etmiştir. 273 Lindsay 1936: ; Colledge 1967: 43 44; Huzar 1978: Huzar 1978: ; Redgate 1998: Günümüzde İran ın kuzeybatısında yer alan Gaza bölgesindeki kale. 276 Plut. Marc. Ant. XXXVIII. 1 3; Ball 2000: Marcus Antonius un sefer başlangıcındaki yetmiş yedi bin askerinden otuz iki bini kurtuldu. 278 Plut. Marc. Ant. XXXIX. 1-5; Benjamin 2009: 165; Huzar 1978: Augustus, iç savaş dolayısıyla zayıflamış ordusu ile savaşa girmek yerine Parthlar ile anlaşmaya çalışmıştır. Ayrıca bkz. Benjamin 2009: Lindsay 1936: ; Benjamin 2009: Carrhae yenilgisi, Roma devlet adamları tarafından uzak sınırda gerileme olarak görülmekteydi.

47 32 manevraların sıklıkla kullanıldığı odak haline geldi. 282 Fakat Parthların Roma için tehdit olduğu ve yok edilmesi gerekliliğinin Roma Senatosunda kabul görmesi M.Ö. 31 yılında Actium da 283 Augustus un zaferinden sonra ortaya çıktı. 284 M.Ö. 20 yılına IV. Tigranes i destekleyen Armenia soyluları, Antonius un ardında bıraktığı Roma garnizonunu gönderip IV. Phraates le bir birlik oluşturmaya çalışmaktaydı. 285 M.Ö. 5 yılında IV. Tigranes, Tiberius un emri ile azledilerek III. Artavasdes tahta çıkarıldı. 286 III. Artavasdes in kısa süren iktidarı, ülkedeki soylu sınıf ayaklanması ve IV. Tigranes in tekrar tahta çıkması ile son bulunca Roma bu duruma kayıtsız kalmayarak Augustus un torunu Gaius (Gaius Julius Caesar) doğu sınırına gönderildi. 287 Fırat Nehri üzerindeki bir adada Gaius u karşılayan Parth Kralı V. Phraataces (Phraates), Roma ile anlaşarak Armenia tahtındaki iddiasından vazgeçip üvey erkek kardeşini rehine olarak verdi. 288 Parthlar ile anlaşan Gaius kuzeye yönelip Armenia ülkesine sefer düzenleyerek iki yıl boyunca bölgede kaldı. Bu sırada Parthların elinde bulunan Artagira 289 kalesini ele geçirdi. 290 M.S. 3 yılında Gaius un tuzak olarak tasarlanan barış toplantısı sırasında öldürülmesi Augustus un Parth istilası planlarını durdu. 291 M.S. 4 yılında V. Phraataces in yerine geçen III. Orodes i öldüren soylular IV. Phraates in en büyük oğlu Vonones in Roma dan geri dönüp tahta geçmesini istediler. Fakat onun Romalı tavırları Parth soyluları tarafından tepki ile karşılanınca 282 Mommsen 1992: 68 69; Southern 1998: ; Wells 2004: 70 72; 283 Devam eden iç savaş esnasında Augustus ile Antonius arasında yapılan Actium zaferi Augustus u Roma nın mutlak hakimi yapmıştır. 284 Romalılar, Parthların Suriye yi ele geçirdiklerinde Batı Anadolu ya, Yunanistan a ve hatta İtalya ya kadar ulaşıp büyük bir istila gerçekleştirebileceklerinden korkuyorlardı. Ayrıca bkz. Mommsen 1992: 71; Lerouge 2007: Cass. Dio V.31; Tac. hist. II. 1 2; Rawlinson 2007: ; Burgan 2010: Redgate 1998: 78 79; Benjamin, 2009: Tac. hist. IV.40; Colledge 1967: 47; Southern 1998: 175; Chapot 2004: Vel. II. 101; Mommsen 1992: 74; Millar 1993: 33; Sartre 2005: Ağrı Dağı eteklerinde, Artaxata yakınlarında kurulmuş askeri kale. 290 Cass. Dio LV.10; Kenneth 1988: Tac. hist. III.22; Mommsen 1992: 94 95; Ussher 2003: 788.

48 33 Arsakid Hanedanlığı nın bir diğer üyesi olan II. Artabanus çıkardığı ayaklanma ile ülkenin yönetimini eline geçirdi. 292 M.S. 18 yılında Tiberius (Tiberius Caesar Augustus), merkezi otoritesini sağlamlaştırınca oğlu Germanicus u Armenia üzerine gönderdi. Roma ordusu Artaxata ya ilerlediği sırada II. Artabanus un oğlu Orodes, başkentten kaçınca III. Artaxias kral olarak taç giydi. 293 Germanicus, Suriye üzerinde ilerlediğinde II. Artabanus un elçileri onunla görüşerek Suriye de bir ordu toplamaya çalışan Vonones in 294 kendilerine teslim edildiğinde Roma ile müttefik olacaklarını açıkladılar. Germanicus, antlaşmayı kabul etmedi fakat 19 yılında şüpheli 295 şekilde öldü. 296 Germanicus un ölümünden sonraki on yıl Tiberius un geçici politikaları 297 Parth ve Roma İmparatorlukları arasında barışı sağlasa da Parthların belirgin yükselişi devam etti. 298 II. Artabanus, tahtta kaldığı yirmi yıllık dönem içinde otoritesine rekabet edenleri en ağır şekilde cezalandırdığından Ktesiphon daki muhalif soylular Tiberius tan Roma da rehin tutulan Phraates i göndermesini istediler. Tiberius bunu kabul etse dahi Phraates yaklaşık elli yaşındaydı ve hastalığından dolayı bu yolculuğu tamamlasa bile bir güç ve otorite oluşturamayacaktı Kenneth 1988: 198; Mommsen 1992: ; Ussher 2003: Tac. hist. III.12.1; Garzetti 1974: 40; Mommsen 1992: ; Verstandig 2001: IV. Phraates in en büyük oğlu olan Vonones Parth tahtını ele geçirmek için Suriye de ayaklanmışsa da çok başarılı olamamış Kilikya ya geçmek isterken 19 yılında kendi muhafızları tarafından öldürülmüştür. 295 Rekabet halinde olduğu Suriye valisi General Calpurnius Piso tarafından zehirlendiği iddia edildi. Ayrıca bkz. Kenneth 1988: Suet. III.15; Ussher 2003: 796; Garzetti 1974: 42; Karras-Klapproth 1988: 213; Rawlinson 2007: Tiberius yaşlı ve savaşmaya isteksiz olması Romalıları uyuşuk ve ilgisiz göstermekteydi. Bu durum Parth kralını öyle yüreklenmişti ki, Romalılara göndermiş olduğu bir elçi ile Suriye ve Kilikya'da Vonones e ait olan hazinenin kaldığını ve bu hazinenin iade edilmesini istemiştir. 298 Mommsen 1992: 126; Redgate 2000: 112; Chahin 2001: Seager 2005: ; Rawlinson 2007: ; Benjamin 2009: 170.

49 34 Tiberius, Iberia 300 Kralı Pharasmanes ile antlaşarak Roma ya bağlılığının karşılığında Armenia topraklarına girmesine izin verince, Pharasmanes Artaxata yı ele geçirerek Parthları bölgeden uzaklaştırmayı başardı. 301 II. Artabanus, kaybettiği gücü toplamak ve ülkedeki istikrarı sağlamak için Fırat Nehri kıyısında Vitellius la buluşarak antlaşmasına rağmen antlaşmanın içeriği tam bilinmemektedir. Fakat Parth kralının oğlu Darius rehine olarak Roma ya gönderilmiş, Mithridates, Armenia nın yöneticisi olarak kaldı. 302 Ne Tiberius 303 ne de II. Artabanus, 304 bu barışı devam ettirebilecek kadar uzun yaşayamayıp yerlerini kendileri kadar becerikli olmayan varislerine bıraktılar. Tiberius un yerine geçen Caligula selefi kadar iktidar ve şahsiyet sahibi olmadığı gibi II. Artabanus un varisi, II. Gotarzes de ülkesinde otoriteyi sağlayamayarak kardeşi Vardanes ile on yıl devam eden iç savaş yaşadı. 305 Caligula bağımsız hareket etmeye başlayan Mithridates i Roma ya davet ederek hapsettirince onun yokluğunda Parthlar, Armenia yı işgal ettiler. 306 M.S. 41 yılında Caligula nın yerine Claudius imparator olunca Mithridates serbest kaldı. Artaxata yı tekrar aldıktan sonra Armenia yı otoritesi altında birleştirmeye çalışmaktaydı. Bu sırada ülkedeki soylular Parthlar ile işbirliği yaparak ayaklandılar. 307 M.S. 52 yılında Mithridates in Armenia daki baskıcı yönetimi, kendi kardeşi olan Iberia Kralı Pharasmanes i rahatsız edince oğlu Rhadamistus u Armenia topraklarını ele geçirmesi için Mithridates in üzerine gönderdi. 308 Yapılan savaşta yenilen Mithridates, Roma garnizon komutanı Caelius Pollio ya sığınmasına rağmen 300 Armenia nın kuzey sınırında günümüz Gürcistan coğrafyasında yaşayan Kafkasya kökenli bir halk. 301 Tac. hist. IV.33; Mommsen 1992: 127; Ussher 2007: 827; Benjamin 2009: Tac. ann. II ; Cass. Dio LXXIX.1-2; Sherk 1988: Romalılar, yüz yıl öncesiyle kıyaslanınca bölgedeki siyasal etkinlikleri açısından Parthlardan daha gerideydi. 304 M.S. 40 yılında Parth soylu sınıfının kışkırtması ile başlayan iç çekişmelerin kayıpları nedeniyle ülkede zayıf bir ekonomi ve siyasal belirsizlik vardı. 305 Colledge 1967: 49; Bailey 2003: ; Seager 2005: ; Benjamin 2009: Tac. hist. IV.33; Wilkinson 2005: Kenneth 1988: 202; Mommsen 1992: Bailey 2003: 79 80; Lindsay 2005: 72 73; Rawlinson 2007: 272.

50 35 Rhadamistus a teslim edilip öldürülünce Armenia nın yönetimini Rhadamistus a geçti. 309 Parth tahtına geçen I. Vologases (51 78), Armenia üzerine ilerleyip Artaxata ve Tigranakert şehirlerini ele geçirmesine rağmen kış şartlarının ağırlığı nedeniyle ilerleyemeyerek geri çekildi. 310 Ertesi yıl devam ettiği seferin sonucunda kardeşi Tiridates in Armenia tahtına 311 geçmesini sağladı. 312 İmparator Claudius un 313 yerine geçen Nero nun danışmanları Armenia ya müdahalede bulunmasını tavsiye edince Corbulo 314 Suriye ye gönderilerek savaş hazırlıklarına başladı. 315 Roma ordusuna karşı meydan savaşında başarılı olamayacağını bilen Tiridates, dağlık bölgelerde yaptığı ani baskınlar ile Romalıları yıldırmaya çalışsa da Corbulo nun ordusu Artaxata ya yaklaştığında Tiridates Vologases in yanına kaçtı. Corbulo bölgeden geri çekildiğinde 316 Tiridates, topraklarını geri almaya çalıştıysa da başarılı olamadı. 317 M.S. 60 yılında V. Tigranes, Roma nın desteği ile Armenia tahtına oturdu. 318 I. Vologases, Roma karşısında yeterince yardım edemediği kardeşi Tiridates e özür göstergesi olarak Adiabene işgaline katılarak V. Tigranes e yapılan saldırıya yardım etti. Fakat Nero nun gönderdiği iki lejyon güç dengesini değiştirdiğinden Tigranakert kuşatması kaldırıldı. 319 Roma nın doğu sınırında başlayan karışıklıklara 320 son verebilmek için Nero, Caesennius Paetus u gönderdi Tac. hist. VII.41; Ussher 2003: 852; Benjamin 2009: Redgate 1998: 79; Chahin 2001: Roma imparatorluğu iç karışıklıklarından dolayı herhangi bir müdahalede bulunamamıştır. 312 Boak 1965: ; Rawlinson 2007: 279; Benjamin 2009: Roma İmparatorluğu nda devam eden yoğun taht kavgaları sırasında kendi ailesi tarafından zehirlenerek öldürüldü. 314 Roma nın gözde ve tecrübeli generallerinden biri olan Corbulo, düzensiz halde bulduğu doğu ordularına yeni bir düzen ve intizam getirmiştir. 315 Mommsen 1992: 149; Champlin 2003: 44; Shotter 2003: Corbulo, Tiridates in hükümdarlığının sembolü olan başkent Artaxata yı yaktırmıştır. 317 Tac. ann. VIII.34; Colledge 1967: 51 52; Champlin 2003: 221; Hardy 2005: Redgate 1998: 80; Shotter 2003: Magie 1950: ; Grant 1989: ; Millar 1993: Vologases, Roma ya gönderdiği elçiler ile daha önce Armenia kralı olarak erkek kardeşinin görevine iade edilmesini rica etse de Nero onun isteklerini hemen geri çevirdi. 321 Tac. ann. XV.1 2; Cass. Dio LXII.20; Boak 1965: ; Shotter 2003: 42.

51 36 Paetus, Tigranakert i emniyete aldıktan sonra Fırat ı geçerek 322 güneye ilerlemeye başladı. Fakat devam eden ağır kış şartları ordunun ilerleyişini güçleştirdiği gibi I. Vologases e saldırı için uygun şartlar 323 sundu. 324 Monaeses in gerçekleştirdiği ani saldırı Paetus için feci bir yenilgiye sebep oldu ve ordusunun kalanı ile geri çekilmek zorunda kaldı. 325 Monaeses in kazandığı başarı üzerine Vologases, Roma ordusunu imha etmek için ilerleyince, Paetus, Corbulo dan yardım istedi. 326 Roma ve Parth İmparatorlukları arasında devam eden çatışma, 63 yılında Corbulo nun Parthların Armenia üzerindeki taleplerinden vazgeçtiklerinde kendisinin de Fırat kenarındaki kaleleri kaldırılacağı teklifi ile sona erdi. 327 Fakat Parth elçileri Nero ya sundukları teklifte eğer Armenia da Arsakid hanedanı mensuplarından biri kral adayı olarak kabul edilirse Vologases in bu kişinin Roma da imparator tarafından taç giydirilmesine müsaade edeceğini bildirdi. Teklifi kabul eden Nero, I. Vologases in erkek kardeşi Tiridates i 328 Armenia tahtına atadı yılında Tiridates, üç bin koruma ve hizmetkarından oluşan maiyetiyle İtalya ya yola çıktı. Dokuz ay devam eden ve kara yoluyla yapılan seyahatine 330 günlük 800,000 sesterce 331 gibi inanılmaz bir harcırah Roma hazinesi tarafından karşılandı. 332 Roma da devasa kalabalığın karşısında Tiridates, Nero yu kendisinin 322 Daha önce katıldığı savaşlarda başarılı bir komutan olmasına rağmen bölgeyi iyi tanımıyordu. Ayrıca en iyi taburlarının birçoğunu Kappadokia da bırakması yenilgisinin en önemli sebebi olmuştur. 323 Corbulo, Fırat ı Zeugma dan geçip kendisine daha uygun bir mevzi kazanarak Parthların, batıya ve güneye ilerlemesini engellemek istemiştir. 324 Tac. ann. XV.3 5; Lewis 1990: 33 34; Champlin 2003: Cass. Dio LXII.21; Mommsen 1992: 150; Shotter 2003: Tac. ann. XV.6; Mommsen 1992: 151; Champlin 2003: Grant 1989: ; Scullard 2010: Tiridates bir iyi niyet jesti olarak Corbulo nun Suriye deki kampını ziyaret etti. Orada Nero nun heykeline biat edip tacını onun ayaklarının önüne bıraktı. 329 Grant 1989: 112; Shotter 2003: 58; Rawlinson 2007: Küçük Asya ve Illyricum da bulunan kentlerin birçoğunda şerefine festivaller düzenlendiği için yolculuk oldukça uzun sürmüştür. 331 Sestertius ya da sesterce, Roma sikkesidir. Roma Cumhuriyeti döneminde küçük gümüş bir sikke iken imparatorluk zamanında büyük bronz bir sikkeye dönüşmüştür. 332 Tac. ann. XV.37; Champlin 2003: 230.

52 37 efendisi ilan edince kendisine Armenia krallık tacı ve hazineler 333 bahşedildi. 334 Parth ve Roma İmparatorlukları arasında uzun dönem barışın teminatı olan Tiridates tarih boyunca emsalsizdir yılında Roma nın Suriye valisi Caesennius Paetus, Kommagene Kralı IV. Antiokhos ve I. Vologases in Roma ya karşı bir ittifak oluşturduklarını Vespasianus a bildirince uzun zamandan beri devam eden Nero barışı bir kenara bırakılarak Paetus a Kommagene yi istila etmek ve IV. Antiokhos u azletmek için yetki verildi. Paetus komutasındaki Roma lejyonları ile karşısındaki zayıf direnişi 336 yıkarak Kommagene yi ele geçirip IV. Antiokhos u tahttan 337 indirdi. 338 Vespasianus, Nero barışını terk ettikten sonra Armenia nın batısını işgal etti. Bu sırada Kafkasya da savaş halinde olan Parthlar buna karşılık veremediği gibi I. Vologases, kardeşi Pacorus u rehin gönderip Roma dan yardım 339 aldı. 340 Kuzeyden gelen istila Parthları uzun süre uğraştırdığı gibi bu dönemde ülkeyi siyasal alanda belirsizlik 341 içinde ve askeri açıdan korumasız bıraktı. 342 Parth ülkesindeki siyasal karışıklıktan fayda sağlamaya çalışan Titus Flavius Domitianus Mezopotamya istilası için hazırlık yapsa dahi 96 yılındaki ölümü Parthlara geçici bir süre rahatlama sağladı. 343 Halefi olan Marcus Cocceius Nerva, 333 Tiridates, Nero nun kendisine ihsan ettiği hazineleri kullanarak başkenti Artaxata yı tekrar inşa etmeye başladı. 334 Suet. VI. 13; Shotter 2003: 59; Benjamin 2009: Mommsen 1992: 151; Champlin 2003: Antiokhos un, Epiphanes ve Callinicus ismindeki iki oğlu, Romalılara karşı küçük bir ordu toplasalar da, bu ordu kısa sürede mahvoldu. 337 Antiokhos, savaşmak yerine Roma kuvvetlerine teslim olduğundan dolayı geri kalan günlerini belirli bir aylıkla Sparta da geçirmesine Vespasianus tarafından izin verildi. 338 Cass. Dio XXXVII.1-4; Schippmann 1980: 56-57; Levick 1999: ; Sicker 2000: ; Shotter 2003: M.S. 75 yılında Vologases in ülkesine saldıran istilacılar, Hyrcania ve Atropatene kentlerini ele geçirince I. Vologases in istediği Roma yardımına Vespasianus, Metskheta ve Tiflis teki kaleleri takviye etmek için birlikler göndererek cevap vermiştir. 340 Shotter 2003: 66; Champlin 2003: 233; Rawlinson 2007: M.S. 79 yılında I. Vologases in tahtına II. Pacorus geçmiş fakat kısa süre sonra III. Vologases, taht için aday olarak ortaya çıkmıştı. M.S. 110 yılına gelindiğinde Parth tahtı için III. Vologases ve Osroes rakip iki aday olarak kalmıştı. 342 Jos. antiq. VII. 20; Mommsen 1992: Suet. VIII. 2-3; Jones 1992:

53 38 batı eyaletlerini ve İtalya yı yeniden emri altında toplamaya çalışırken, doğu sınırlarına gereken ilgiyi göstermedi yılında I. Osroes, Nero tarafından Armenia tahtına atanan Tiridates i Roma dan herhangi bir onay almadan azlederek yerine II. Pacorus un oğlu Axidares i ataması Traianus un doğu seferine neden oldu. 345 Roma ve Parth İmparatorlukları arasında yaklaşık 200 yıldan beri devam eden politik çekişme ve acımasız rekabet sırasında doğuya büyük seferler düzenlemek isteyen Roma imparatorları olsa bile 346 bunu başarabilen Traianus oldu yılında, Traianus doğu seferini başlatmak için Atina ya vardığında I. Osroes in elçileri 348 tarafından karşılanarak savaşın durdurulması için Parth kralının isteklerini sundular. 349 Traianus, barış teklifini kabul etmeyerek savaş için hazırlıklara başladı yılının baharında ordusu ile Melitene ye ilerleyip oradan hiçbir mukavemet 351 ile karşılaşmadan Armenia ya girdi. 352 I. Osroes in Traianus u yatıştırmak için Armenia tahtına atadığı Parthamasiris, Elegia kentinde itaatini 353 bildirse de Traianus Armenia nın Roma eyaleti olduğunu açıkladı. 354 Armenia yı fetheden Traianus, Adiabene ye Cass. Dio LXVIII.1-4; Henderson 1969: 169; Grainger 2003: Bailey 2003: 87 88; Sykes 2004: Crassus, Antonius, Sezar Augustus, Nero ve Domitian Mezopotamya ve Armenia nın istilası için planlar yapmıştır. Fakat gerek ülke içindeki çekişmeler gerekse bölge üzerinde yeteri kadar otorite sağlanamamış olması onları bunu gerçekleştirmekten alıkoymuştur. 347 Cass. Dio LXVIII.10; Bennett 1997: 15 44; Farrokh 2007: I. Osroes, Traianus'u yatıştırmak için son bir gayretle kendisinden daha önce isteneni yaparak Axidares'i azletmiş yerine II. Pacorus'un bir diğer oğlu olan Parthamasiris atanmıştır. 349 Cass. Dio LXVIII.17; Lepper 1948: 16; Schippmann 1980: 60 61; Sicker 2000: Birlikler geleneksel olarak Suriye ve Judea'da beklemekteydi fakat sefere katılacak esas kuvvetler Kommagene de konumlandırdı. 351 Satala da, Iberia, Sarmatian ve Colchian ın yöneticilerinin de katıldığı törende Roma imparatoruna hediyeler ve itaat sunuldu. 352 Colledge 1967: 53; Henderson 1969: 318; Millar 1993: 91 92; Bennett 1997: Parthamasiris, Traianus un kampından bir grup Roma süvarisi refakatinde ayrılmış ve sonrasında katledilmiştir. 354 Cass. Dio LXVIII.19; Colledge 1967: 53; Lepper 1948: 46; Bennett 1997: 195; Corson 2003: Traianus un seferinden sonra Roma nın Assyria eyaleti oldu.

54 39 ilerleyerek Mebarsapes i 356 kaçmak zorunda bıraktı. 357 Parthlar ile ittifak kurabileceğinden şüphelenilen Edessa Kralı VII. Abgarus da Traianus a itaat etmek zorunda bırakıldı. 358 VII. Abgarus un sadakatini sağlandıktan sonra Nisibis ve Batnae şehirlerini alan Traianus a Roma Senatosu Parthicus unvanını verdi. 359 Traianus ordusunu Nisibis e yerleştirerek baharı beklerken güneye yapacağı sefer esnasında kullanmak için Nisibis te gemi filosu yaptırdı. 360 Ordusu ile Fırat Nehri boyunca yürüyüşü esnasında Traianus, Phaliga, 361 Dura Europus ve Tyre ye uğradı yılında Traianus, Ktesiphon a ulaştığında I. Osroes kaçtı ve şehir teslim oldu. 363 Traianus, Mezopotamya daki otoritesini sağlamak için Babil e 364 ulaştığında Kuzey Mezopotamya da Mithridates in yerel halkın desteğini alarak ayaklandığını öğrendi. Mithridates in ölümü üzerine oğlu Sanatruces ayaklanmanın direncini artırmaya ve Roma otoritesine karşı gelmeye devam etti. 365 Traianus, ayaklanmaları bastırmak için Appius Maximus ve Quietus u göndererek bölgeyi tekrar Roma hakimiyetine almaya çalışmışsa da otoriteyi tam sağlayamadı. 366 Bunun üzerine Traianus, Parthamaspates e Roma ile müttefik olursa Parth tahtına geçebileceğini vaat edince Parthamaspates ve Quietus un kuvvetleri birleşerek Sanatruces ve ordusunu yok etti Mebarsapes in ortadan kaldırılmak istenmesinin temel sebebi Parthlar ile müttefik olmasının istenmemesidir. 357 ; Lepper 1948: 48 49; Henderson 1969: 327; Farrokh 2007: Cass. Dio LXVIII.20; Ross 2001: Cass. Dio LXVIII Yanmış Toprak taktiği de denilen düşmanın ilerleyişini yavaşlatmak için kullanılan yöntemde tüm kuyular zehirlenip ekinler yakılmaktadır. Traianus bunu engellemek için yaptırdığı filo ile lojistik ihtiyacını Fırat Nehri üzerinden karşılamıştır. 361 Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Isidorus Characenus a göre Antakya dan 120 schoeni uzaklıkta Fırat Nehri kenarındadır. 362 Lepper 1948: 51; Colledge 1967: 54-55; Henderson 1969: Jones 1908: ; Bennett 1997: ; Mackay 2004: Bu seyahat esnasında Apamea, Oratha son olarak da Akra kentlerine uğrayan Traianus Büyük İskender in öldüğü Babil i de özellikle ziyaret etmiştir. 365 Lepper 1948: 211; Magie 1950: ; Mellor 2004: Corson 2003: Cass. Dio LXVIII.30; Henderson 1969: 345; Bunson 2002: ; Sartre 2005:

55 40 Sanatruces in ölümü Roma işgaline karşı oluşan direnci yok etmedi. III. Vologases in başlattığı yeni isyan karşısında etkili olamayan Traianus Armenia nın bir kısmını ona vermek zorunda kaldı. 368 Traianus bir sonraki yıl hastalandı ve deniz yolu ile İtalya ya dönmek isterken 117 yılında öldü. 369 Traianus un doğuda kazandığı başarılar Roma Senatosu tarafından ordunun askeri etki sahasının tehlikeli şekilde genişlettiği, öne sürülerek eleştirildi. 370 Hadrianus döneminde Parth İmparatorluğu, I. Osroes ve III. Vologases in taht mücadelesine sahne olurken Armenia soyluları kendi başına hareket etmeye başladı. 128 yılında I. Osroes i yenen III. Vologases ve sonrasında halefi IV. Vologases Parth tahtına oturdu. 371 Hadrianus, Fırat ın doğusundaki toprakların sürekli elde tutulamayacağı gerekçesiyle Fırat Nehri ne geri çekildi. Antoninus Pius un ( ) döneminde Roma Parth ilişkileri istikrarlı seyir izlese de ölümünden sonra oluşan boşluktan cesaretlenen IV. Vologases, Armenia yı Parth hakimiyetine tekrar almak için harekete geçti. 372 Parthların Armenia ya ilerleyişi üzerine Lucius Verus, Armenia topraklarını Roma otoritesine tekrar almaya karar verdi. 163 yılında Antioch a gelen Lucius Verus generallerinden olan Statius Priscus u Armenia ya gönderdi. 373 IV. Vologases, Roma ordusunun karşısına çıkmaya cesaret edemeyerek Artaxata yı teslim edince Armenia tahtına Roma tarafından desteklenen Sohaemus geçti. 374 Armenia sorunu çözüldükten sonra Lucius Verus un generali Avidius Cassius Mezopotamya ya ilerleyerek Ktesiphon u almasına rağmen bölgede kalamayarak 375 geri çekildi yılında yeni bir sefer başlatan Roma kaybettiği toprakların bir 368 Jones 1908: ; Schippmann 1980: 63; Redgate 1998: Cass. Dio LXIX.1-3; Gibbon 1906: 89 91; Moore 1965: 50; Bennett 1997: Bu eleştiriler daha sonraki dönemde de devam edince halefi olan Hadrianus Mezopotamya'dan tamamen çekilecektir. Ayrıca bkz. Opper 2008: Bunson 2002: 372; Bailey 2003: ; Timpledon 2010: Hist. Aug. Antoninus Pius IX. 6-10; Rawlinson 1893: ; Timpledon 2010: Hist. Aug. Lucius Verus VII. 1-4; Gibbon 1906: 85; Schippmann 1980: 65 66; Birley 2000: Cass. Dio ; Rawlinson 1893: 323; Farrokh 2007: ; Edwell 2007: Geri çekilmenin temel nedeni Roma askerleri arasında salgın hastalığın yayılmasıdır. 376 Cass. Dio LXXII. 25; McLynn 2009:

56 41 kısmını geri almasına rağmen tam başarı sağlayamadı. 377 Yine de 166 yılından sonra Parth hakimiyeti Habur Nehri nin batısına geçemeyip Edessa, Nisibis ve Carrhae gibi şehirler sürekli Roma nüfuzu altında kaldı yılında Roma imparatoru olan Septimius Severus a karşı Suriye deki Roma lejyonlarının ve Parth İmparatoru V. Vologases in desteklediği, Pescennius Niger ayaklandı. 379 Pescennius Niger i bozguna uğratan Septimius Severus ayaklanmaya katılanları ve destekleyenleri cezalandırmak için ertesi yıl 380 Parth topraklarına ilerledi. 381 Traianus gibi Septimius Severus da Fırat Nehri üzerinden lojistik yardım almak için hazırlattığı gemi filosu ile birlikte Ktesiphon a ulaşıp şehri ele geçirdiğinde askerlerine yağmalatıp yakmalarını emrederek geri çekilirken Parthlara bir harabe bıraktı. 382 Septimius Severus, Mezopotamya dan çekilmeden önce Traianus un uzun süre kuşattığı fakat ele geçiremediği Hatra kentini alarak kendisine ün sağlamak istiyordu. Traianus a geçit vermeyen kent uzun uğraşlarına rağmen Septimius Severus a da teslim olmadı. 383 V.Vologases den sonra Parth tahtına geçen VI. Vologases ile kardeşi V. Artabanus arasında başlayan mücadele Caracalla nın düzenlemek istediği sefer için uygun fırsatı 384 sağlamıştır. 385 Caracalla nın Mezopotamya ya yaptığı sefer devam ederken Arsakid hanedanı son zamanlarını yaşamaktaydı. 386 Ardashir ve takipçileri 222 yılında IV. Vologases i yenerek Seleucia ve Ktesiphon un kontrolünü ele geçirdikten sonra beş yıl V. Artabanus ile mücadele etti. 387 V. Artabanus un ölümü 377 Lucius Verus, Edessa ve Nisibis i tekrar almak için küçük bir taarruz başlatmasına rağmen, Mezopotamya nın tamamını işgal etme planından vazgeçmek zorunda kalmıştır. 378 Gibbon 1906: 86; Ross 2001: 36; Birley 2000: 70 72; McLynn 2009: Cass. Dio LXXV.2; Rawlinson 1893: 366; Birley 2000: Septimius Severus 196 yılındaki ilk sefer girişiminde Kuzey Mezopotamya nın büyük kısmını ele geçirip Parth ülkesine ilerleyeceği sırada Roma nın batı eyaletlerinde isyan çıkması üzerine ordusunu Nisibis te bırakarak isyan ile ilgilemek için geri dönmüştür. 381 Cass. Dio LXXV.7; Bunson 2002: 422; Sartre 2005: Cass. Dio LXXVI.9; Kennedy 1987: 57 66; Farrokh 2007: Cass. Dio LXXVI.10; Gibbon 1906: 206; Birley 2000: ; Bailey 2003: Caracalla savaşa bahane oluşturmak için Ecbatana ya bir elçi göndererek V. Artabanus un kızı ile evlenmek istediğini bildirmiştir. 385 Hist. Aug. Caracalla 6.1-5; Gibbon 1906: 165; Sicker 2000: ; Verstandig 2001: Bunson 2002: 34 36; Sykes 2004: Brosius 2006: ; Farrokh 2007: ; Burgan 2010: 66

57 42 üzerine Ardashir, Parth ülkesinin tek yöneticisi olmuştur. Böylece Parth hanedanlığı sona ermiş Sasani hanedanlığı başlamıştır. 388 Sasani hanedanlığının başlaması ile yüzyıllarca süren Parth Roma mücadelesi yerini Sasani Roma mücadelesine bırakmıştır. Septimius Severus un ölümünden sonra imparator olan Caracalla Roma İmparatorluğu nun geleneksel politikasını devam ettirerek Parthların doğuya ilerleyişini önlemeye çalışmış ve onlara karşı başarılı seferler düzenlemiştir yılının kışında Edessa dan Carrhae şehrine gitmek üzere hareket ettiği sırada uğradığı suikast sonucu öldürülmüştür. 390 Caracalla dan sonra tahta geçen Severus Alexander ın 235 yılında öldürülmesiyle Roma İmparatorluğu büyük bir kargaşa dönemine girmiştir yılından 284 yılına kadar devam eden Askeri İmparatorlar döneminde imparatorluk kendi iç sorunları ile uğraşırken doğuda Sasaniler hızla güçlerini artırmakta, etki alanlarını Armenia ya doğru geliştirmekteydi. 392 Severus Alexander'dan sonra Maximinus Thrax, I. Gordianus, II. Gordianus, Pupienus Maximus ve Balbinus imparator olmuştur. Dönemleri iç karışıklıklar ve imparatorluk tahtı üzerinde dönen entrikalar ile geçmiştir. 238 yılında III. Gordianus tahta çıktığında batıda Gotlar Tuna nehrini aşarak imparatorluk topraklarına girmiş doğuda ise Sasani tahtına I. Sapor geçmişti. 393 I. Sapor un ( ) tahta geçmesi ile Sasaniler askeri ve siyasal açıdan yeni bir ivme kazanmışlardır. 394 I. Sapor, Roma İmparatorluğu nun içine düştüğü siyasi karışıklıktan faydalanarak Nisibis ve Carrhae yi 395 ele geçirdikten sonra ilerleyerek Mezopotamya 388 Wolski 1979: ; Dodgeon 2002: Hist. Aug. Caracalla. II.6.1; Gibbon 1906: ; Butcher 2003: Cass. Dio LXXIX.5.1; Hist. Aug. Caracalla. II.6.1; Ball 2000: Dignas 2007: 19 21; Boak 1965: ; Edwell 2007: Treadgold 1997: 48; Gregory 2010: Hdn. VIII.8.1-8; Millar 1993: ; Dodgeon 2002: Butcher 2003: 53-55; Brosius 2006: ; Burgan 2010: Nisibis ve Carrhae, Roma İmparatorluğu nun doğu sınırını Fırat ın ötesine taşımasından sonra doğudan gelebilecek Parth ve sonrasında Sasani tehlikesini engellemek için sürekli lejyonların bulunduğu iki önemli tahkimatlı şehirdir.

58 43 ve Suriye nin büyük kısmını ele geçirdi. 396 Bunun üzerine 243 yılında III. Gordianus, Sasaniler üzerine bir sefer başlattı. Romalıların kazandığı savaşlar dizisinin sonunda Suriye ve Mezopotamya da kaybedilen topraklar geri alındı. 397 Fakat bu sırada III. Gordianus öldü 398 ve yerine Philippus Arabs ( ) imparator oldu. Philippus, imparatorluğun batıdaki düşmanları ile savaşabilmek ve iktidarını sağlamlaştırmak için Sasanilerle anlaşma yaptı. 399 İmparatorluktaki siyasal çekişmeler hız kesmeden devam etmekteydi. Philippus u öldürerek yerine geçen Decius ( ), Gotlarla yapılan bir savaşta ölünce 400 yerine Trebonianus Gallus ( ) geçti. 401 Bu siyasi çalkantılardan fayda sağlayan I. Sapor Armenia yı ele geçirdikten sonra Roma İmparatorluğu için stratejik ve dini önemi bulunan Antioch şehrini ele geçirerek yağmalattı. 402 Doğuda başlayan bu sıkıntılı dönemde Roma tahtına İmparator Valerianus geçmişti. Valerianus hızlıca Sasaniler üzerine ilerledi ve Edessa yakınlarında yapılan savaşta yenilerek I. Sapor a esir düştü. Bu başarıdan kuvvet alan I. Sapor, Antioch şehrini tekrar ele geçirerek Kappadokia ya kadar ilerledi. 403 İmparator Gallienus, Palmyra Prensi Odenathus u destekleyerek Sasanilere karşı güç dengesi kurmaya çalıştı. Odenathus, Roma İmparatorluğu nun desteğini alarak Sasani güçlerini püskürtmeyi başardı. 404 Diocletianus döneminde ( ) imparatorluk genelinde otorite sağlandı. Diocletianus un doğuya atadığı Galerius, I. Sapor un torunu Narses i yenerek geri çekilmeye mecbur etti. Narses ve Galerius 396 Sykes 2004: ; Brosius 2006: 144; Southern 2008: Millar 1993: 152; Bunson 2002: 246; Edwell 2007: ; Gregory 2010: Filippus Arabs ın iktidar mücadelesinde III. Gordian ı zehirlediği iddia edilse bile genel kanı savaş esnasında Sasaniler tarafından öldürüldüğüdür. 399 Southern 1998: 71 73; Dodgeon 2002: Gibbon 1906: ; Mitchell 2007: 240; Gregory 2010: Jones 1908: ; Southern 2001: Chahin 2001: ; Sykes 2004: ; Southern 2008: Millar 1993: ; Ball 2000: ; Greatrex 2002: ; Hitti 2004: 392; Burgan 2010: Boak 1965: ; Millar 1993: ; Southern 2008: 42 70; Gregory 2010: 28.

59 44 arasında yapılan Nisibis Barışı ile iki imparatorluk arasında Tigris Nehri sınır 405 olarak kabul edildi. 406 Galerius, Armenia tahtına Roma nın otoritesine bağlı III. Tiridates i atadı. III. Tiridates döneminde Armenia halkı arasında Hıristiyanlık gittikçe yayıldı. Bu durumda Roma ve Armenia arasında Sasanilere karşı güçlü bir bağlılık duygusunun gelişmesine neden oldu. 407 Roma İmparatorluğu ve Sasaniler arasında başlayan yaklaşık 49 yıllık barış dönemi II. Sapor un Roma İmparatoru Constantinus yazdığı bir mektupta, Makedonya sınırına kadar olan Roma toprakların kendi atalarının mirası olduğunu iddia edince sona ermiştir. 408 İmparator Constantinus, askeri açıdan daha etkin olmaları ve II. Sapor un kardeşi Hürmüz ün Roma ya sığınmasından dolayı bu tehdidi çok ciddiye almamıştı. 409 II. Sapor un komutasındaki Sasani ordusu 336 yılında Mezopotamya yı işgale başlayarak Nisibis ve Amida kentlerini ele geçirmiştir. 410 Bu esnada Constantinus un ani ölümü Sasanilere karşı yürütülen mücadelenin yarım kalmasına neden olmuştur. 411 İmparatoru Julianus ( ) yüzyıllar boyunca süregelen anlaşmazlık ve son yıllarda artan Sasani saldırılarına son vermek için askerden oluşan bir orduyla Antakya dan hareket etti. II. Sapor, İmparator Julianus a elçiler gönderse de seferi durduramadı. Roma ordusu Sasani başkenti Ktesiphon a kadar ilerleyip kuşattıysa da başarılı olamadı. 412 Devam eden savaşlar sırasında da Julianus öldü ve 405 Anlaşmaya göre Roma İmparatorluğu nun kuzey sınırı Kafkas Geçitlerine kadar uzandı. Bu anlaşma ile Roma İmparatorluğu doğudaki en geniş sınırlara ulaştı. 406 Williams 1985: 78 86; Gibbon 1906: ; Bunson 2002: 381; Dodgeon 2002: Redgate 1998: 93 94; Chahin 2001: ; Dignas 2007: Brosius 2006: ; Farrokh 2007: Southern 2001: 245; Butcher 2003: Amm. Marc. XVIII.9.1 4; Amm. Marc. XIX ; Amm. Marc. XX ; Daryaee 2009: Fletcher 2008: Redgate 1998: ; Garthwaite 2005: 102; Howard-Johnston 2006: 171; Farrokh 2007: ; Burgan 2010: 68.

60 45 yerine Iovianus imparator ilan edildi. Iovianus ülke içinde çıkabilecek karışıklıklardan çekinerek Sasaniler ile ağır şartlar 413 içeren barış anlaşması yaptı. 414 Iovianus dan sonra imparator olan Valens ( ) döneminde II. Sapor komutasındaki Sasani ordusu, 370 yılının kışında, yeni bir saldırı başlattı. Valens, Sasani ordusunun üzerine generallerinden Traianus ve Vadomarius u gönderdi. Yapılan savaşı kaybeden II. Sapor un ateşkes teklifinde 415 bulunası üzerine beş yıllık bir barış anlaşması kabul edildi. 416 Valens in ölümünden sonra imparator olan I. Theodosius, 395 yılında büyük oğlu Arkadius u devletin doğu, küçük oğlu Honorius u ise batı yarısına imparator tayin atamıştır. 417 Böylece Roma İmparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu Roma İmparatorluğunun en büyük düşmanı olan Sasanilerle Armenia üzerindeki nüfuz ve güç mücadelesi 636 yılında İslam ordularının bölgeye gelişine kadar hız kesmeden devam etti Kommagene Krallığı M.Ö. 8. yüzyıla ait Asur kayıtları Kommagene halkının altın, gümüş ve sedir ağacından yapılmış kereste olarak vergi verdiğini belirtir. 418 M.Ö. 7. yüzyılda Kommagene, Asur dan bağımsızlığını kazanmak istese de Sargon tarafından imparatorluğa yeniden bağlanır. 419 M.Ö. 6. yüzyılda başlayan Babil yönetimi, 413 Iovianus, doğudaki beş eyaletten çekildiği gibi Sasanilerin Nisibis, Castra Maurorum ve Singara kalelerini almalarına izin verdi. Ayrıca Armeni üzerindeki haklarını da Sasanilere bıraktı. Hıristiyan olan Armenia kralı II. Arshak ileride iki imparatorluk arasında çıkacak çatışmalarda tarafsız kalacaktı. Antlaşma Roma için utanç kaynağı kabul edildi ve Iovianus a olan güven hızla azaldı. Ayrıca bkz. Amm. Marc. XXV Amm. Marc. XXV.5-10; Sicker 2000: ; Daryaee 2009: 18-19; Gregory 2010: II. Sapor un ateşkes teklif etmesinin temel nedeni ülkesinin doğusunda çıkan isyanları bastırmak için batıyı güvenlik altına alma kaygısıdır. Valens ise bu sırada Filistin ve Fenike de çıkan isyan haberleri üzerine barışa razı olmak zorunda kaldı. 416 Lee 1993: 92; Norwich 1997: 31 32; Ball 2000: 98 99; Butcher 2003: Jones 1908: ; Downey 1961: ; Mitchell 2007: King 1913: 356; Savaş 1998: 12 13; Özsoy 2010: Sargon, Kommagene kralını tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar diyerek suçlar. Kral Sargon devamında karısını, oğullarını ve kızlarını; malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya nın güneyine sürdüm. demiştir. Ayrıca bkz. Ikeda 1979: 75-77; Matthews 1998: 168.

61 46 Perslerin bölgeyi ele geçirmesi ile son bulur. 420 Büyük İskender, Kommagene nin de dahil olduğu bilinen dünyanın büyük kısmını ele geçmesine rağmen ölümünden sonra I. Seleukos Nikator bölgeyi hakimiyetine aldı. 421 Seleukos Krallığı na bağlı Kommagene nin son satrapı 422 olan Ptolemy (M.Ö ) krallığın parçalanmaya başlaması üzerine M.Ö. 163 yılında, Samosata da bağımsızlığını ilan etti. 423 Fakat ölümüyle yerine II. Sames Theosebes Dikaios geçti. II. Sames in döneminde kentin güvenliğini sağlamak için Samosata surlar ile kuşatıldı. 424 Yerine geçen I. Mithridates Callinicus Suriye nin Grek kökenli prensesi VII. Laodice Thea ile evlendi. Bu evlilikten Kommagene Krallığı nın en ünlü kralı 425 I. Antiokhos Theos doğmuştur. 426 Lucullus un Armenia Kralı Tigranes e karşı yürüttüğü sefer sırasında I. Antiokhos Theos Kommagene nin bağımsızlığı devam ettirdi. 427 Pompeius, Suriye yi ele geçirdiğinde I. Antiokhos Theos la barış antlaşması 428 yaparak müttefik oldu. 429 Julius Caesar ve Pompeius un arasındaki iç savaş sırasında I. Antiokhos Theos, Pompeius un tarafını tutarak asker gönderdi. 430 M.Ö. 38 yılında Marcus Antonius un komutanı olan Publius Ventidius Bassus, Parth ülkesinin bir kısmını işgal ettikten sonra Kommagene Krallığı nı 431 da Roma topraklarına katmak istedi. Ventidius Bassus, Samosata yı kuşatmasına 420 Cohen 2006: 30 31; Collins 2008: Austin 1989: 82 84; Grainger 1990: 134; Stoneman 1997: III. Antiokhos, IV. Seleukos Philopator, IV. Antiokhos Epiphanes ve V. Antiokhos Eupator dönemlerinde satraplık yapmışdır. 423 Bevan 1873: 157; Mcging 1986: Sullivan 1990: 76 77; Goell 1996: Ününün önemli bir kaynağı da Nemrut Dağı na yaptırmış olduğu tapınak ve mezar yapıtlarıdır. 426 Crothers1998: 34 38; Chamoux 2003: Plut. Luc. XI.3 4; Cass. Dio XXXVII Antiokhos a bir fildişi asa ile nakış işlemeler ile süslü, zafere ait bir cüppe verildi ve bir kral olarak müttefik ilan edildi. Bu geleneksel ödüller sadece müttefiklere verilirdi. Kommagene nin daha sonra gelecek olan kralları da Roma nın sadık müttefikleri olacaktır. 429 Cass. Dio XXVI.3.2; Plut. Pom.XLV.3 5; Huzar 1978: Rawlinson 1893: 277; Hitti 2004: Publius Ventidius Bassus un esas amacı Kommagene topraklarından geçen ticaret yollarını Roma denetimine almak istemesiydi.

62 47 rağmen başarılı olmayınca I. Antiokhos Theos la barış yapmaya razı oldu. 432 I. Antiokhos Theos un ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Mithridates Romalılarla müttefik politikasına devam etti. Müttefikliğinin bir göstergesi olarak da kardeşi II. Antiokhos u Roma ya rehin olarak gönderdiği (M.Ö. 29) gibi Fırat Nehri ni geçmek için stratejik öneme sahip olan Zeugma kentini de Roma ya teslim etti. 433 II. Mithridates in M.Ö. 20 yılında ölümü üzerine yerine III. Mithridates 434 daha sonra da III. Antiokhos Kommagene tahtına geçti. 435 III. Antiokhos un erken ölümü ülkeyi karışıklık içinde bırakınca ülkenin önde gelen yöneticileri Roma İmparatoru Tiberius a bir elçi gönderilip ondan tavsiye istediler. Tiberius, Kommagene yi Roma nın eyaleti olarak ilan etti yılında Roma tahtına geçen Caligula, IV. Antiokhos a 437 babasına ait olan toprakları geri verdiği gibi Kilikya nın da bir bölümünü ona bağlayarak sınırlarının denize ulaşmasını sağladı. 438 Böylece Kommagene Krallığı nın son yöneticisi olan IV. Antiokhos, yılları arasında Roma İmparatorluğu nun hegemonyası altında kalmıştır. IV. Antiokhos Roma nın himayesi altında ve askeri açıdan 439 destek olarak ülkesinin sınırlarını korumayı başardı. 440 Fakat Lucius Caesennius Paetus, IV. Antiokhos u Romalılara karşı Parthlar ile birlikte bir komplo hazırlığı içinde olmakla suçladı. 441 Roma birlikleri Kommagene üzerine ilerleyerek IV. Antiokhos u tahttan indirilerek bölge Roma ya bağlandı Huzar 1978: 175; Kennedy 1998: ; Bunson 2002: Millar 1993: 29; Chahin 2001: III. Mithridates, o dönemde yaygın olarak görülen kraliyet aileleri arasında yapılan evliliklerden birini yaparak Med kralı Artavasdes in kızı İotape ile evlendi. Bu durum Kommagene ile Med Krallıları arasında yakınlaşmaya sebep olurken bu evlilikten doğan III. Antiokhos Kommagene tahtına çıkacaktır. 435 Rawlinson 1893: 332; Grainger 1990a: Sullivan 1990: 122; Wilkinson 2005: IV. Antiokhos oldukça gençken babası öldü. 17 yılından 38 yılına kadar olan dönemde IV. Antiokhos Roma vatandaşlığını kazanmıştı ve kız kardeşi ile birlikte Roma da yaşadı. Onlar reşit oluncaya kadar geçen dönemde Küçük Asya da olan olaylardan habersiz şekilde Roma da büyüdüler. 438 Suet. IV.16.2; Adams 2007: yılında IV. Antiokhos oğlu Epiphanes tarafından yönetilen bir orduyu Titus'a Kudüs kuşatmasında yardım etmesi için gönderdi. 440 Goell 1996: 25 26; Hitti 2004: Millar 1993: 81; Verstandig 2001: 291; Hekster 2005: Redgate 1998: 89 90; Wilkinson 2005: 63.

63 Osroene Krallığı Mezopotamya nın kuzeybatısında Fırat, Dicle ve Habur Nehirleri ile çevrili olan Osroene 443 Sinjar dan 444 Zeugma ya uzanan platonun güney kenarı boyunca ilerleyen stratejik doğu batı yolu üzerinde olmasının yanı sıra Malatya dan Harran a uzanarak Mezopotamya yı Anadolu ya bağlayan ticari yolular üzerindedir. 445 Osroene stratejik konumu nedeniyle Romalılar ve Parthlar arasında M.Ö. 1. yüzyıldan M.S. 2. yüzyıla kadar devam eden savaşlar dizisinde paylaşılamayan 446 bir bölge oldu. Osroene ismi ise Asur döneminden itibaren yaklaşık 1500 yıl boyunca hem siyasal hem de coğrafi bir isim 447 olarak kullanıldı. 448 M.Ö. 132 yılında Seleukos Krallığı yıkıldığında Osroene bölgesinde aşiretler halinde yaşayan Arami kökenli hanedanlıklar bağımsızlıklarını ilan ettiler. 449 Tigranes, M.Ö. 83 yılında Parthlar üzerine başlattığı sefer esnasında Corduene ve Adiabene bölgelerini ele geçirdikten sonra göçebe Arami kabilelerinin yerleşmiş olduğu Edessa ve Osroene yi de kendisine bağımlı hale getirdi. 450 Osroene, Roma İmparatoru Pompeius un komutanlarından olan Lucius Afranius tarafından ele geçirildiğinde Kral II. Abgarus Roma hakimiyetini kabul ederek müttefiklik antlaşması yaptı. 451 M.Ö. 53 yılında Crassus un Parthlar üzerinde yaptığı sefer sırasında II. Abgarus Roma ordusunun emrine kendi askerlerini verdi. Sonrasında II. Abgarus gizlice taraf değiştirerek Parth Kralı II. Orodes için casusluğa 443 En parlak zamanında krallık, kuzeyde Malatya, doğuda Nisibis, batıda Zeugma yakınlarındaki Birtha, güneydoğuda Singara ve güneybatıda Harran'a kadar uzanan geniş bir alana yayılmıştır. 444 Günümüzde Suriye de bulunan Tell Hamoukar dır. 445 Charlesworth 1974: 35 37; Shahid 1984: 8 9; Harrak 1992: Ayrıca bkz. Harita Roma ve Parthların bölgeye karşı sürekli devam eden ilgisi ve ele geçirme hırsı, Osroene Krallığı nın farklı zamanlarda Roma ve Parthlar ile ittifaklar kurmasına sebep olmuştur. 447 Osroene, isminin kökeni konusunda pek çok görüş bulunmasına rağmen bunların içerisinde en güvenir olanı: M.Ö. 612 yılında Asur İmparatorluğu nun başkenti olan Ninova nın yıkılışından sonra Asur Kralı Ashur Uballit in ordu komutanlarından onu (10) askerleri ve halkıyla Harran Ovası nın batısına yerleşmiştir. Arami kökenli bu halka Asur dilinde On şef anlamına gelen Esro-Eyneh denilerek bölge de bu isimle anılmıştır. 448 Gibbon 1906: 224; Shahid 1984: Ross 2001: 9 10; Özdem 2002: Chamoux 2003: 220; Seager 2002: 58 62; Habicht 2006: Drijvers 1998: 36; Ross 2001:

64 49 başladı. 452 Crassus un doğu seferi esnasında yanında bulunan II. Abgarus, Crassus un savaş planını saptırarak onu gitmemesi gereken yollardan götürerek Harran a vardırdı. Burada yapılan savaş esnasında saf değiştirerek Romalıların yenilmesini sağladı. 453 Traianus dönemine kadar bağımsızlığını korumayı başaran Osroene, 116 yılında Traianus un generallerinden biri olan Lucius Quietus un Edessa yı ele geçirmesiyle Roma ya bağladı. 454 Parthlar üzerine sefer düzenleyen Marcus Aurelius, Edessa da yeni kaleler inşa ettirdikten sonra Nisibis te Roma garnizonu oluşturdu yılında Osroene, Roma boyunduruğunu atmayı denese de başarılı olmadı ve IX. Abgarus yakalanarak Roma ya sürgüne gönderildi. 456 Böylece Osroene Roma ya tamamen bağlandı. 452 Cass. Dio XL.20.4; Plut. Cras. XXI Plut. Cras. XXVIII. 4; Cass. Dio LX.23.3; Sampson 2008: ; Erdkamp 2007: Cass. Dio LVIII.20.2; Ross 2001: 57 59; Rawlinson 2007: Drijvers 1998: 132; McLynn 2009: ; Shahid 1984: Çelik 1992: 1049; Sartre 2005:

65 50 II. BÖLÜM ANTİK ÇAĞ KAYNAKLARINDA ORTA FIRAT BÖLGESİ 12. TAURUS (TOROS) DAĞLARI Toros: Tacitus Annales 457 Kappadokia nın vekili olan Julius Paelignus 458, hem aklının aptallığı hem de vücudun gülünçlüğü ile iki kat aşağılık bir insan olmasına rağmen emeklilik yılları boyunca Claudius un en yakını ve samimi dostu olurken maskaralığı ile toplumu eğlendirirdi. Paelignus, Armenia topraklarını geri almak amacıyla eyaletindeki askerleri toplamıştı fakat onun ilk amacı düşman topraklarını yağmalamak olsa da geride bıraktığı askerlerini de barbarların baskınlarına karşı savunmasız bırakamazdı. Olması beklenen ilerleme ile ilgili kötü haberler vardı ve Paelignus un yönetimi altında olan tüm Romalılar onun gibi hareket etmemekteydi. Bu sırada elçi Helvidius Priscus, beraberinde bir lejyonla meydana gelebilecek tehlikeleri önlemek için yollandı. Bundan sonra o, aceleyle Toros Dağları nı geçtikten sonra emri altındaki birlikleriyle Suriye ye ulaştı ve meydana gelecek Parth savaşı için hazırlandı. Armenia topraklarına yapılacak saldırı için (I.) Vologaeses şans yakaladığını düşünüyordu. Atalarından kendisine miras kalan bu topraklar, şimdi yabancı bir imparator tarafından gasp edilmişti. (I.) Vologases kuvvetlerini toplayarak tahtta erkek kardeşi Tiridates i geçirmeye hazırlandı. Parth istilası, herhangi bir muharebe olmaksızın ilerledi ve Armenia daki Artaxata 459 ve Tigranakert şehirleri boyunduruğu kabul etti. 457 Tac. ann. VIII M.S. 51 yılından itibaren Roma İmparatorluğu nun Kappadokia valiliğini yapmıştır. 459 Günümüzde Erivan ın 35 km güneyindeki Artaşat kenti.

66 51 Toros: Diodorus Sicilius - Bibliothekes Historikes 460 Antigonus 461, Cassander in 462 kendi için Asya yı fethetmeye çalıştığını anladığı zaman Suriye de oğlu Demetrius u bıraktı. Demetrius a Suriye ye karşı bir orduyla Mısır dan ilerleyeceğinden şüphelendiği Ptolemy i beklemesini emretti. Demetrius la birlikte on bin paralı asker, iki bin Makedon, beş yüz Lycia ve Pamphylia lı piyade, dört yüz Parthlı okçu ve atıcı, beş bin kişilik süvari kuvvetini ve kırk-üç fili korunması için bıraktı. Ona dört danışman tayin etti, Crete li Nearchus, birkaç gün önce Babil den dönmüş olan Agenor un oğlu Pithon, Andronicus Olynthus ve İskender e bütün seferi boyunca eşlik etmiş olan Philip ki bu kişiler yaşça ileriydi fakat Demetrius hala yirmi iki yaşında ve oldukça gençti. Antigonus da ordunun geri kalanının başında ilerleyerek ilk önce Toros Dağları nı geçmeyi denedi fakat derin kardan dolayı pek çok askerini kaybetti. Sonra tekrar geri dönerek Kilikia topraklarına geldi ve kışı burada geçirmeye, Phrygia ülkesine ulaşmak için yeni bir fırsat beklemeye başladı. Toros: Procopius - De Bellis 463 Buradaki dağlar dikkat çekecek derecede Toros Dağları na benzemekteydi ve Sarus 464 Nehri de Fırat a benzemekteydi. Orestes orada heybetli bir şehir ve iki tapınak inşa ettirdi. Biri Artemis diğeri kız kardeşi Iphigenia için yapılmıştı fakat Hıristiyanlar ikincisinin yapısını değiştirmeden kendi tapınaklarına çevirdi. 460 Diod. XIX Büyük İskender in ölümünden sonra Batı Anadolu ya hakim olmuştur. 462 Büyük İskender in ölümünden sonra Yunanistan a hakim olmuştur. 463 Proc. de bel. I Seyhan Nehri.

67 52 Toros: Polybios - Historiai 465 Demetrius un oğlu olan Philip 466 oldukça genç olmasına rağmen Makedonya tahtına oturmuştu. Achaeus ise Toros Dağları na kadar olan tüm Asya nın yöneticisiydi. Güçlü bir kral olan ve Büyük unvanını taşıyan genç Antiokhos, kısa bir zaman önce erkek kardeşinin ölümü üzerinde Suriye nin yöneticisi oldu, aynı tarihlerde Ariarathes 467 Kappadokia nın kralı olmuştu ve Mısır da da Ptolemy krallık yapmaktaydı. Toros: Cassius Dio - Historia Romana 468 Toros Dağları ve Fırat Nehri nin Suriye deki bölümünde bulunan Kommagene nin Kralı Antiokhos, Arap kabile reisi olan Alchaudonius un görüşme isteğini kabul etti. Şimdi Tigranes 469 ve Mithridates 470 tarafından Arsaces e gönderilen elçilerden öğrendiğimize göre; bazı müttefiklerimiz Roma tarafını tutmaktansa düşmana yardım edecekleri tehdidiyle geri gönderildiler. Dolayısıyla onlar Roma yanında olduklarına dair söz veremediler. Toros: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 471 Doğuya doğru yükselerek ilerleyen Toros Dağları nın zirvelerini geçtikten sonra her türlü ürünün bolca bulunabildiği geniş alanlara doğru uzanan ovalara sahip Kilikia topraklarına varılır ve sağ tarafında uzanan bölge verimli asmaları, bereketli tahıllarıyla kutsanmış olan 465 Polyb. IV Makedonya Kralı V. Philip (M.Ö ). 467 Pers İmparatorluğu'nu yıkan Büyük İskender, Kappadokia da büyük bir dirençle karşılaşınca, bölgeye komutanlardan Sabiktas ı olayları durdurmak için göndermiştir. Ancak Kappadokia halkı buna karşı çıkar ve I. Ariarathes i kral olarak kabul ederler. (M.Ö ). 468 Cass. Dio XXXVI II. Tigranes, Büyük Tigranes 470 IV. Mithridates. 471 Amm. Marc. XIV

68 53 Isauria dır, bu iki bölge tam ortasından Calycadnus 472 Nehri tarafından bölünmüştür. Bu eyaletler sahip oldukları pek çok şehre ek olarak iki şehir tarafından süslenir; Kral Seleucus un kurduğu Seleucia ve Claudius Caesar ın bir koloni olarak kurduğu Claudiopolis 473. Önceden oldukça güçlü olan Isaura (kenti) uzun zaman önce tehlikeli bir asi olarak görüldüğünden yıkıldı ancak onun önceki şanının bazı izleri görülmektedir. Toros: Plutarkhos - Lucullus 474 Düvelerin biri ordunun Fırat ı geçmesinden sonra tanrıça yı onurlandırmak için bir kayanın üzerine çıkarılarak Lucullus a onu kurban etmesi teklif edildi. Güvenli bir sefer için Fırat a, düveyi kurban etti. O gün boyunca orada kamp kurup sonraki gün Sophene boyunca ilerlediler. İlerleme esnasında ordusuna yerlilerden hiçbir zarar gelmedi ve ordusu memnuniyet içindeydi. Hatta onun askerleri daha fazla zenginlik için bazı kaleleri almak istiyorlardı, "Ötede uzanan diğer kaleleri de almamız gerekiyor" dedi ve uzaktaki Toros Dağları nı işaret ederek galipler için çok yakın şeyler. dedi. Sonra ordusuyla birlikte ilerleyişine devam ederek Armenia topraklarına girdi. Toros: Plutarkhos - Lucullus 475 Lucullus, ordusundan ayırdığı bir kısım askere kamp kurmak için hazırlık yaptırırken, ordunun dinlendikten sonra barbarların üzerine saldırı yapacağı askerler arasında konuşuluyordu. Ordunun ikiye bölünerek zayıfladığı esnada düşmanın saldırıp büyük karışıklık çıkabileceğinden korkmalarında rağmen yine de o kampını düzenlemeye 472 Göksu Nehri. 473 Mut. 474 Plut. Luc. XXIV Plut. Luc. XXV.3 5.

69 54 gitti. Sextilius ise on altı yüz (bin altı yüz) ağır süvari ve yaklaşık o kadar hafif süvariyle kampın tamamen kurulmasına kadar düşman bölgesine geçerek gelebilecek bir saldırıyı bekledi. Sextilius un istediğini oldu ve cesurca ilerleyen Mithrobarzanes 476 ile savaşma şansını yakaladı. Bu savaş esnasında dinlenmek için ayrılanlar dışında Mithrobarzanes in kuvvetlerinin tamamı yok edildi. Bunun üzerine Tigranes kendi inşa etmiş olduğu Tigranakert şehrini bıraktı, Toros Dağları na geri çekildi ve orada kuvvetlerini toplamaya başladı. Lucullus, ona hazırlık yapması için zaman vermemek ve kuvvetlerini yıpratması için Murena yı yolladı. Ayrıca Tigranes in yeni kuvvetler toplamasını engellemek için Sextilius da Arapların büyük bir kısmını kralın yanına çekmeye çalıştı. Toros: Plutarkhos - Lucullus 477 Tigranes, Toros Dağları nı geçtiği zaman bütün kuvvetlerini harekete geçirdi. Bu sırada Roma ordusu Tigranakert i muhasara etmekle uğraşıyordu. Fakat şehirdeki barbar kalabalığı, şehir duvarlarının üzerine çıkarak bağırışlar ve gürültülerle onları karşılayıp Armenialıları göstererek Romalıları tehdit ediyordu. Lucullus, savaş konseyini topladığı zaman onun subaylarından bir kısmı kuşatmayı bırakmasını tavsiye etti ve Tigranes e karşı ordusunu ilerletmesini; diğerleri ise arkasında düşman bırakmaması gerektiğini ileri sürerek kuşatmanın devamını istedi. Bunun üzerine o, tavsiyelerin kendi başına sonuç vermeyeceğini fakat her ikisi bir arada gerçekleştirilirse iyi sonuçlar verebileceğinden ordusunu böldü. Murena nın başında bulunduğu altı bin askeri kuşatmanın devamı için geride bıraktı ve kendi komutasındaki yirmi dört tabur asker, on bin ağır piyade ve yaklaşık bin civarında binici, atıcı ve okçuyla düşmanın üzerine ilerlemeye başladı. 476 Kappadokia Valisi ve Komutanı. 477 Plut. Luc. XXVII.1 3.

70 55 Toros: Plutarkhos - Lucullus 478 Her şeyin daha kötüye gittiğine dair ordu içindeki söylentiler Lucullus un kulaklarına kadar gelmişti ve o, Parthlara karşı başlatacağı seferden vazgeçerek Tigranes e karşı yeni bir saldırı hazırlayacaktı. Fakat yaz mevsiminin sıcaklığı iyice yükselmekteydi. Toros Dağları nı geçtikten sonra indiği ovalardaki başaklar hala tanelerle dolu durmaktaydı, havanın serinlemesi için sefer mevsimin sonuna uzatılmalıydı. Yine de o, dağlardan indi ve kendisine iki veya üç kez saldırmaya cüret eden Armenia ülkesi halkının üzerine ilerledi ve onların köylerini yağmaladı; Tigranes için depolanmış olan tahıllarını aldı. Toros: Plinius - Naturalis Historia 479 (Toros) İlk yükselişini Hint denizinden yaptıktan sonra çeşitli kollara ayrılır; sağ tarafı kuzeye doğru çıkar, sol tarafı ise güneye doğru iner. Sonra batıya doğru bir yön alırken Asya topraklarını ortadan böler. Bundan sonra bir kolu kuzey yönünde çıkar ve bir yay oluşturur bu silsile pek çok ülkenin topraklarını işgal eder ve karşısına çıkan denizleri de atlatır; Fenike denizi, Pontus denizi gibi; bu yönde Caspian ve Hyrcanian geçtikten sonra Meotis gölü yakınlarından geçer. Karşılaştığı bu engelleri geçer hatta bu engellerin arasında kendi yolunu yapar ve sonuçta Riphean Dağları nın yakınlarında yerini alır. Devam eden pek çok bölümlerinde, çeşitli milletler tarafından farklı bölümleri çeşitli isimler alır. Yeryüzüne çıktığı ilk parçasında onun adı Imaus dur sonrasında peş peşe Emodus, Paropanisus, Circius, Cambades, Paryadres, Choatras, Oreges, Oroandes, Niphates, Toros isimleriyle bilinir ve hatta onu dışarıdan isimlendirenler onun bir bölümüne Caucasus ismini verir. Onun kolları bazı bölümlerde ileri atılır ve denizi 478 Plut. Luc. XXXI Plin. nat. V.27.

71 56 istila etmeyi deneyecekmiş gibi görünür buralarda ise ona Sarpedon, Coracesius, Cragus isimleri verilse dahi sonra tekrar Toros a döner. Bu dağ sırası bazı yerlerde insanların geçmesi için bazı aralıklar vermiştir bu geçitlerden biri "Armenia Geçitleri" diğeri "Caspian Geçitleri" bir başkası da "Kilikia Geçitleri" olarak isimlendirilir. Bereketli Hilal in kuzey sınırını belirleyen Güneydoğu Toros Dağları, Antik Çağ da devletlerin karşısına aşılması zor, doğal bir engel olarak çıkmıştır. Toros Dağları, Fırat ve Dicle Nehirleri nin oluşturduğu derin vadiler dışında geçit vermemiştir. Özellikle Roma lejyonları, kış zamanı Parthlar üzerine düzenlediği seferlerde Toros Dağları nı aşmakta büyük zorluklar yaşamıştır. Hatta Diodorus Sicilius un Bibliothekes Historikes eserinde, Antigonus un ordusuyla kış şartlarında Toros Dağları nı geçmeyi denediğinden; fakat yoğun kar ve soğuktan pek çok askerini kaybederek Kilikia bölgesine geri döndüğünden bahsetmiştir. Güneydoğu Toros Dağları, güneyindeki Kuzey Mezopotamya ile kuzeyindeki dağlık bölgelerde yaşayan ulusları ve Orta Anadolu da yaşayan halkları birbirinden ayırarak farklı kültürlere sahip toplumların gelişmesini sağlamıştır. Roma Parth İmparatorlukları nın mücadelesinde orduların ilerleyişini kısıtlayan Toros Dağları, bölgedeki yerel krallıkları birbirinden ayıran doğal sınır; bölgeden geçen ticari yollara saldıran haydutlar için saklanma mekanı, savaşlarda yenilen orduların ve komutanlarının sığınağı olmuştur. Dönemin coğrafyacıları da Toros Dağları nın tek bir dağ sırası olmadığını, bilinen dünyayı ikiye böldüğünü düşünmüşlerdir. Plinius, Naturalis Historia eserinde, Toros Dağları nın Hint Denizinden yükseldiğini, sonrasında ikiye ayrılarak batıya giden kolunun Asya topraklarını ikiye böldüğünü, Fenike ve Pontus Denizlerini geçip yoluna devam ettiğini anlatmıştır. Plinius, devamında Toros Dağları nın pek çok ulus tarafından farklı isimler ile adlandırıldığından bahsettiği gibi, dağın en önemli geçitlerini ise Armenia Geçidi, Caspian Geçidi ve Kilikia Geçidi olarak belirtmiştir.

72 EUPHRATES (FIRAT) NEHRİ Fırat: Claudianus - In Eutropium 480 Sarayı sallayan sınırdaki terör üzerindeki söylentiler yayılıyordu. Anlatılanlar, ordunun nasıl zarara uğradığı, birliklerin dağıldığı, katliamdan sonra Maeonia topraklarının nasıl kırmızıya boyandığı, Pamphylia ve Pisidia nın düşman tarafında zapt edildiğidir. Tarbigilus un korkutucu adı kuşatmanın her yanına yayılmıştı. Söylendiğine göre Galatia yı almak için gayret göstermekte, Bithynia saldırısını planlamaktaydı. Bazılarının iddialarına göre; Toros Dağları nı geçecek ve Kilikia ya inecekti, fakat diğerlerine göre sahip olduğu donanmayla hem karadan hem de denizden ilerleyecekti. Gerçekten, korku havası birden arttı. Onların dediklerine göre gemilerin parlayan ışıkları çok uzak şehirlerden bile görülmekteydi ve denizdeki her geminin kül rengi yelkeni rüzgarla birlikte ilerliyordu. Bütün bu şaşkınlığın ortasında en korkunç söylenti yeni ulaşmıştı. Uzun süre hareketsiz duran Parthlar yeni hanedanın egemenliği altındaki ordularını Babil e karşı, imparatorluğumuzu 481 tehdit etmek için ilerlettiler ve şimdi küçümsenen tembel ve rahatına düşkün insanlar 482, Roma tarafından sağlanan barışa son vermiştir. Med hanedanlık mensupları arasında bir kralın cinayete kurban gitmesi nadirdir, ceza içinse, kral katilinin bütün ailesine saldırılır. Böylece eşsiz itaat olabildiğince gaddar olan diğer beyler tarafından sağlanır. Parthlar kendi krallarına karşı kılıçlarını çektiler, Fırat ı geçen 480 Claud. eut. II Roma. 482 Burada Parth kraliyet ailesi kastedilmektedir.

73 58 Furies, 483 yeni bir isyanı tutuşturmak istediyse de onların çeyreği bile katliamdan kaçamadı. Fırat: Claudianus - De Consulatu Stilichonis 484 Asurlularla 485 barış görüşmeleri için gönderildi. 486 Pek çok insan için antlaşma yapmak, onun gibi genç birine yüklenmiş önemli bir görevdir. Dicle ve derin Fırat ı geçtikten sonra Babil e ulaşacaksın. Parthların ağırbaşlı lortları (seni) hayret içinde izleyecek ve ok kılıflarına sahip o kalabalıklar seni görmek için yarışacak. Parth ülkesinin kızları gözlerini sana dikecek ve gizli aşkları içlerini yakacak. Barış için tütsünün parfümüyle kokulandırılmış gösterişli mihraplarda Saba nın kurbanları üzerine yemin edilecek. Ateş en içteki mabette olacak ve Chaldean 487 ayinine göre Magi kurban düveleri kurban edilecektir. Fırat: Cicero - De Divinatione 488 Benim çalışmamdaki tesellim, benim topladığım örneklerin bizim ulusumuzun insanları olmasıdır ki bunların pek çoğu acıklı bir ölüm yaşamış, ünlü kişilerdir. Crassus un peşinden gidip erken yaşlarında ölen bu insanlar, ne prestij ne de dua kazanmıştır. Onlar, Fırat ın ötesine yok olmaya gittiler. Utanç ve onursuzlukla geçen seferin sonunda öldürüldü ve ordusu yıkıma uğradı. 483 Parth soylu sınıfına mensup general olan Furies Fırat ın batısında ayaklanma çıkarmak istese de başarılı olamamıştır. 484 Claud. de con. I Claudian ın Asur dediği topraklar aslında Parth İmparatorluğu na ait olsalar dahi bölge coğrafi olarak Asur ismi ile nitelenmektedir. 486 Bahsedilen elçi Stilicho dur ve 387 yılında III. Sapor a gönderilmiştir. 487 Kildani, Arami kökenli dinlerde müneccimlik. 488 Cic. de div. II.20.9.

74 59 Fırat: Vitruvius Pollio - De Architectura 489 Coğrafi kanıtların gösterdiği ve diğerlerinin 490 tariflerinden de bilindiği gibi, kuzeydeki en büyük nehirlerin kaynaklarının incelenmesi oldukça önemlidir. Öncelikle Hindistan daki Ganj ve İndus; Kafkas Dağları nda fışkıran, Küçük Asya ve Suriye den geçen Fırat ve Dicle; Colchis deki Borysthenes, Hypanis ve Tanaısame; Fransa daki Phasis; Belçika daki Rhone; Alp lerin güneyindeki Rhine; İtalya da Timavus ve Po en önemlilerindendir. Fırat: Plinius - Naturalis Historia 491 Mezopotamya nın geçmiş zamanlarında, tamamıyla Asurlulara ait olduğu dönemlerde, köy ve kasabalara yayılmışlardı 492 ve bütün Babil ile Ninus un sahipleriydiler. Makedonyalıların buraya ilk gelişlerinden sonra büyük şehirlerdeki hakimiyetleri zayıfladı. Yine de onların toprakları ve bölgeleri bolluk ve bereket içindeydi. Şimdi isimlendirilen şehirleri ayrı tutarsak, Seleucia, Laodicea ve Artemita gibi yerler kısa bir süre sonra Arami kökenden gelen Aroei, Mardani ve Antiochea gibi isimler almıştır ve Nicator tarafından kurulmaya başlanan Mezopotamya nın hükümet merkezi Arabis olarak isimlendirildi. Aramiler buralara yerleşmelerine rağmen Eldamarij ülkesinde daha fazla nüfusa sahip oldular. Diospage, Posytelia, Stratonicea ve Anthemus şehirleri düzlüklere kurulmuşlardır. Nicephorium şehri daha önce de söylediğimiz gibi Fırat Nehri nin kıyısına kurulmuştur. 489 Vit. archit. VIII Coğrafyacıları kastetmektedir. 491 Plin. nat. VIII Burada ismi anlatın ulus Aramilerdir. Bahsi edilen yayılma ise üçüncü büyük Arami göçüdür. Bu göç hareketi M.Ö. 14 yüzyılda başlayıp M.Ö. 9. yüzyıla kadar devam etmiştir.

75 60 Fırat: Plinius - Naturalis Historia 493 Aramiler tarafından Nomades olarak isimlendirilen insanlar, Fırat Nehri nin kıyılarına yayıldılar. Bunların bize söylediklerine göre; Fırat Nehri Suriye Çölü nün içlerine doğru ilerlerken, Palmyrene 494 yakınlarında güneye yönelerek oradan kendine yeni yol bulur. Sonuçta, Mezopotamya nın başlangıcı ve başı olan Seleukos ülkesinden Fırat Nehri ni denize kadar takip ederseniz 1125 mil uzunluğundadır, eğer Dicle Nehri yle giderseniz 320 mil uzaklığındadır, buradan Zeugma 527 mil uzaklığındadır ve Akdeniz kıyılarından Suriye Seleukos Krallığı ndaki Zeugma 175 mil uzaklığındadır. Fırat: Procopius -De Aedificiis 495 Fırat Nehri ve Aborrhas 496 Irmağı nın birbirine karıştığı noktada, Mezopotamya nın sınırını oluşturan Fırat Nehri kenarında bir Roma kalesi bulunmaktaydı. Fakat şimdi boş olan bu yere Circesium adı verilmekte olup antik zamanlarda İmparator Diocletian 497 tarafından yaptırılmıştı. Bizim zamanımızın İmparatoru Justinian onu bulduğunda harap olmuş, ihmal edilmiş ve muhafazasız bırakılmıştı. Sonradan çok güçlü bir kaleye çevrilmiş ve büyüklüğü ve güzelliğiyle göze çarpan bir kale - şehir oldu. Diocletian bu kaleyi inşa ettirirken onun her tarafını duvarlarla çevirmedi. Yalnızca Fırat Nehri ne kadar olan alana uzanan bir duvar inşa ettirdi ve hem merkezi binanın hem de duvarların inşasını bitirtti. Fırat kenarına duvar inşa edilmemişti çünkü nehrin suyunun yükselerek bu yönün korunacağına inanıyordu. 493 Plin. nat. VIII Günümüzde de aynı ismi taşıyan Suriye kenti. 495 Proc.de aedif. II Habur nehri. 497 Gaius Aurelius Valerius Diocletianus yılları arasında imparatorluk yapmıştır.

76 61 Fırat: Procopius -De Aedificiis 498 Fırat Nehri boyunca bu yapıların 499 inşa edilmesine devam edildi. Roma ve Parthlar arasındaki sınır boyunca, birbirine komşu olan bu iki halkın yaşadıkları birbirlerinden farklı bölgelerin sınırları savaş sırasında çeşitli değişimlere uğramaktadır. Böylece Antik Çağda Kommagene olarak adlandırılan şimdi ise Euphratesia olarak bilinen bölgedeki insanlar birbirlerine yakın yaşayamazlar, bu topraklar oldukça ıssız ve verimsizdir. Bu topraklarda Parth ile Roma bölgeleri arasında oldukça büyük bir mesafe vardı. Her ikisi de, yaşadıkları toprakların en yakın noktalarına yayılmış alanlara, çölde pişirilmiş tuğlalardan, kaleler inşa ettiler. Bu kaleler onların komşularına saldırı için yapılmadı. Her iki toplumda diğerine düşmanlık beslemeden yaşıyordu çünkü onlar, rakiplerin arzulayabilecekleri hiçbir şeye sahip değillerdi. Fırat: Procopius -De Aedificiis 500 İmparator Justinian, şehri (Zenobia) tamamen yeniden inşa ettirip, oraya pek çok insan yerleştirdi. Zenobia ya seçkin birlikler ve kumandanlar görevlendirip yeterli bir garnizon oluşturdu. Şehri, Roma İmparatorluğu nun suru haline getirip, Parthlara karşı ön bir bariyer yaptı. İmparator Justinian, şehri eski haline getirmekten ziyade çok daha güçlü bir hale getirdi. Zenobia şehrinin kurulduğu alanın çevresi uçurumlarla çevrili olmasından dolayı şehir uçurumların hemen yakınına kuruldu. Bunun sonucu olarak şehir duvarlarının üzerinden uçurumun aşağısındaki düşmana karşı şehri savunmak daha kolay oldu. 498 Proc.de aedif. II Tahkimatlı yapılar. 500 Proc.de aedif. II

77 62 Bu durum onun koruma endişesinden kaynaklanıp uçurumun kenarına ve şehir duvarlarının üzerine ilave yapılar inşa ettirildi. Bu yapılar kale içerisindeki askerlere sığınak olarak tasarldı. Bu yapılar ptera 501 olarak isimlendiridi çünkü duvardan dışarı sarkmış gibi görünüyordu. Zenobia nın doğusunda, şehir duvarlarının hemen yakınında, Fırat Nehri akar, bu noktadan itibaren nehir yükselen dağların yanından akarken akışı yayılarak ilerlemez. Fakat dağlara yakın olması ve kıyılarının darlığı nedeniyle nehrin akışını zorlaşır. Nehir, fevkalade dar bir yatakta ilerlemek zorunda kalınca; ne zaman yoğun yağış olsa birden sele dönüşür. Kale siperlerinin uzağına kurulmuş olan zayıf duvarlar selle karşı karşıya kalır. Duvarlar sular altında kaldığında nehrin getirdiği taşlar duvarların kenarında birikip duvar için tehlike oluşturur. İmparator eşit uzunluktaki sert taşlardan dev bir probolos 502 inşa ettirip şehri duvarlarla kuşatarak nehir yükseldiği zaman oluşan burgaçları kontrol edilebilir hale getirdi. Böylece nehirden gelebilecek tüm tehlikeleri bertaraf etmiş oldu. Hatta nehrin en güçlü saldırılarına bile dayanabilirdi. Şehri çevreleyen duvarların kuzey bölümü benim zamanımda tehlikeli şekilde zayıftı ve imparator tarafından da zayıf bulunuyordu. İlk olarak siperlerle birlikte bu duvarları yıktı, yeri düzleştirdi ve yeniden inşa etti. Fırat: Procopius -De Aedificiis 503 Euphratesia Bölgesi nin diğer iki önemli kasabası Zeugma ve Neocaesarea 504 olup iki şehir de tahkimat surlarına sahip olmasına rağmen bu surlar sıkı örülmemiş gevşek taşlardan oluşmaktaydı. Surlar inşa edilirken oldukça zayıf örüldüğünden düşman çok çaba sarf etmeden aşarak onlara (şehir halkına) ulaşabilirdi. Ayrıca aşırı şekilde ensiz 501 Mimari olarak kanat olarak isimlendirilese de köşe çıkıntısı ya da balkon olarak da tanımlanabilir. 502 Koruma duvarı. 503 Proc.de aedif. II Sura kenti.

78 63 olmasından dolayı savunma için uygun değildi. Şehirde garnizonun kalabileceği bir yer yoktu ve kasabanın içerisinde her nereye giderlerse gitsinler mutlaka atış menzili içinde kalınıyordu. Fakat İmparator Justinian yeterli eni ve uzunluğu olan gerçek duvarlarla bu yerleri kuşattı. Ayrıca diğer donanımları da oldukça güçlendirdi. Böylece İmparator Justinian bu şehirleri hem güzellik hem de güvenlik açısından daha öncesine kıyasla günümüzde oldukça değiştirdiğinden artık onlar, alçak barbarların baskınları konusunda hiçbir korku duymadan ya da onların herhangi bir saldırı tehlikesinden endişe duymadan yaşayabileceklerdi. Fırat: Procopius - De Bellis 505 Chosroes geldiği yolu takip ederek geri dönmeyi istememesine rağmen bu kadar ganimetle Fırat Nehri ni geçip Mezopotamya ya gitmesi mümkün değildi. Bu yüzden Chosroes, Barbalissum 506 kalesinden kırk stad uzaklıkta olan Obbane de bir köprü inşa ettirdi; sonra ilerlemek için emir verdi. Mümkün olduğu kadar hızlı şekilde ordunun karşıya geçmesini ve bunun üç gün içinde tamamlanmasını emretti. Fırat: Procopius - De Bellis 507 Armenia bölgesindeki dağlar aşırı dik değildi. Kırk iki stad uzaklıkta bulunan Theodosiopolis ve buradan kuzeye doğru uzanan dağlar vardı. Bu dağlar boyunca özellikle baharda akışı hızlanan iki nehir vardır. Bunlardan sağda olanı Fırat diğeri Dicle olarak adlandırılır. Dicle, Amida kentine doğru ilerledikçe daha küçük ırmaklarla birleşerek kentin kuzeyinden geçip Assyria ülkesine girer. Oldukça kısa bir mesafede akışına başlayan Fırat hemen sonra gözden kaybolmuş gibi olur fakat 505 Proc.hist. I Günümüzde Tell Meskene ismi ile anılan Antik Emar kenti yakınlarında yıkıntıları kalmış olan kale, Halep ile Sura arasındaki Fırat Nehri nin önemli geçiş yolu üzerindedir. 507 Proc.hist. I.17.

79 64 yeraltına girmez, çok daha sıra dışı bir şeydir. Su elli stad uzunluğunda yirmi stad genişliğinde, saha içinde ve sazlık bir alanda, çamur içerisinde gizlenir. Yer hem yayaların hem de atlı kişilerin herhangi bir korku duymadan üzerinde seyahat yapabileceği kadar sertti. Hatta her gün çok sayıda yük arabası da düzenli geçiş yapmakta fakat bunlar bataklığı büsbütün çalkalamak için yetersizdi. Bu bataklıkta zayıf bir noktaya rastlamazlardı. Burada yaşayan yerli halk her yıl yolların kaybolmasını engellemek için büyüyen sazları yakardı. Bir defasında yangın aşırı rüzgarın etkisiyle köklerinin uç noktalarına kadar ulaştı ve suyun bir parçası açığa çıktı ama kısa sürede zemin önceki halini alarak eski görünümüne ulaştı. 508 Tauric Armenia ve Celesene topraklarından akan Fırat Nehri nin sağından Dicle Nehri akar ve akışına oldukça geniş bir bölgede devam eder, burada kendisine Arsinus da dahil olmak üzere pek çok dere katıldığından bol su taşır. Persarmenians olarak adlandırılan bölgede akışına devam ederken oldukça büyük ve doğal bir nehir olur. Fırat Nehri nin uzandığı topraklar ise Samosata ile başlar, eski zamanlarda Kommagene olarak adlandırılan bu yere artık nehrin adı verilmektedir. Fakat iki nehir arasındaki topraklar yani Dicle ve Fırat ın arasındaki yerler Mezopotamya olarak adlandırılır. Yine de onun bir kısmı sadece bu isimle değil diğer isimlerle de anılır. Bazıları tarafından Armenia olarak adlandırılan bölgenin en uzak kenti Amida, Edessa ile beraber etrafındaki ülkeler tarafından daha önce Osroes şimdi Osroene olarak adlandırılır. Fırat: Polybios - Historiai 509 Kserekses 510, Fırat ve Dicle nin arasında düz bir ovanın yakınında uzanan Armosta şehrinin kralı olduğu dönemlerde, Antiokhos (III. 508 Procopius un burada bahsettiği bataklık alanlar kış şartlarında toprağın donması sonucu meydana gelmektedir. 509 Polyb. VII

80 65 Antiokhos) bu şehri ele geçirmek için kuşattı. Kserekses, kralın ordusunu gördüğü zaman ilk başta kaçmanın doğru karar olduğunu düşündü. Fakat kısa bir korkunun ardından şehirdeki sarayı işgal edilirse ülkesinin geri kalanındaki hakimiyetinin zora gireceğini bildiğinden Antiokhos a bir mesaj yollayarak onunla bir görüşme talep etti. Fırat: Polybios - Historiai 511 III. Antiokhos Seleucia nın yakınındaki bir şehirden Fırat ı geçtiğinde ona Kappadokia Pontica nın askeri yöneticisi olan Diognetus katıldı ve ona Mithridates in (Pontus Kralı II. Mithridates) kızı ve bir bakire olan Laodice yi getirerek nişanladı. Antiokhos, saltanata yakışan bir tavırla bu kızı karşıladı ve hemen kraliyete uygun ihtişamlı düğününü kutladı. Düğünden sonra Laodice yi kraliçesini ilan ettiğini duyurdu ve bundan sonra savaş için hazırlıklarla meşgul olmaya başladı. Fırat: Polybios - Historiai 512 Apamea hisarın komutanı Alexis ile işbirliği yapan Hermenias 513 Epigenes e karşı komplo hazırladılar. Molon dan Epigenes e bir mektup gönderilmiş gibi gösterdiler. Epigenes in kölelerinden birini ödül verme vaadiyle yoldan çıkartıp bu mektubu Epigenes in mektupları arasına karıştırması için ikna ettiler. Bunu yaptıktan sonra Alexis ortaya çıkıp Epigenes e Molon dan herhangi bir mektup alıp almadığını sormuş onun sert bir şekilde inkar etmesinin üzerine Alexis, onun evini arattı. Epigenes in evinden çıkan komplo mektubu onu ölüme götürecekti. Kral, Epigenes in kaderini hak ettiğine inandırıldı ve saray mensuplarının her ne kadar bazı şüpheleri olsa da bunu dile getirmekten korktular. Bu 510 II. Arsames in oğlu olan Kserekses M.Ö. 212 yılında suikast sonucu ölümüne kadar Sophene tahtında kalmıştır. 511 Polyb. V Polyb. V III. Antiokhos un kumandanlarından biri.

81 66 olaylar olurken Antiokhos Fırat a vardığında birliklerine kısa bir mola verdikten sonra seferine devam edecekti. Kış gündönümünün civarında Mygdonia bulunana Antioch a vardığından kışın sertliği geçene kadar orada bir süre kaldı. Fırat: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 514 Ursicinus, bir süreden beri uzaktaydı ve yeni kumandanın askeri yeteneğinin zayıf olduğu düşünülmekteydi. Uzun tartışmalardan sonra Antoninus un tavsiyesine uyuldu. Böylece tehlikeli şekilde devam eden şehrin 515 kuşatmasının bırakılması ve Fırat ın önlerinde duran engelinin aşılması kararlaştırıldı. Gallienus un dönemi 516 ayrı tutulduğunda daha önceki savaşlardan sonra devam eden uzun barış dönemi boyunca zenginleşmiş olan tüm eyaletlerin ele geçirilmesi için hızlıca harekete geçilmesi gerekliydi. Ayrıca Antoninus bu girişimde onlara yardımcı olacağına dair Tanrı nın önünde söz verdi. Bu plan takdir kazanmaya başladığı zaman ittifak halinde olanlar kendi rızalarıyla kararı onayladılar. Başlayacak olan sefer için erzak, asker ve silahların hazırlığı bütün bir kış boyunca devam etti. Fırat: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 517 Krallar, 518 Adiabene nin büyük bir şehri olan Ninova yı geçtikten sonra Anzaba daki 519 köprünün ortasında kurbanlar verdiğinde alametleri olumlu bularak sevindiler. Ben düşmanın üç gün içinde gelebileceğini tahmin ettim. Bundan dolayı hızlıca satrap ın yanına dönerek onun konukseverliğiyle istirahate çekildim. Sonra terk edilen ıssız yerlerden geçerek geri döndüm fakat onların sadece bir botla nehri geçtiklerini ve 514 Amm. Marc. XVIII Amida nın kuşatılması yılları arası. 517 Amm. Marc. XVIII Chionitae ve Albani nin kralları. 519 Büyük Zap ve Dicle Nehirleri nin birbirine karıştığı bölgede bulunan şehir.

82 67 bir başka kestirme yol kullanmadıklarını öğrenince beklenebileceğini anladım ve bu haber biraz olsun beni rahatlattı. Eyaletin yönetim merkezi olan Euphronius ta bulunan, Mezopotamya yöneticisi Cassianus a atlı hızlı haberciler yollandı. Haberciler onu, zayıf tahkimatlarla kuşatılmış Carrhae şehrini bırakarak daha emin bölgelere çekilmesi için onu uyardı. Bununla birlikte ovalardaki ekinlerin ateşe verilerek gelen düşmanın mahsulleri almasını engellenmesi gerektiğini bildirdik. Bu emirler gecikme olmadan uygulanarak Dicle kıyısından Fırat a kadar olan alandaki tüm mahsul tüketildi, büyüyen tüm bitkiler ateşe verildi. Oradan yol alanlar yeşil hiçbir şey göremezdi. Aynı zamanda bölgede yaşayan tüm vahşi hayvanlar özellikle aslanlar yok edildi. Mezopotamya nın nehir aslanları yumuşak geçen kış ayları boyunca saz yataklarında yatar ve genelde zararsızdır fakat güneş ışınları sıcaklığı artırıp ortalığı kavurunca hem sıcağın kavuruculuğundan hem de sivrisineklerden bunaldıklarından topluca başka bölgelere göç ederler. Daha önce söylediğim gibi ovalar ateşe verilirken komutanlar takviye güçler göndererek Fırat ın yakınlarındaki tahkimatları güçlendirerek uygun yerlere savunma birlikleri yerleştirdi. Fırat: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 520 Julianus, Armenia Kralı Arsaces e Parthlarla savaşa hazır olmasını ve İskit yardımcı kuvvetleriyle birlikte Fırat Nehri ni geçmesini emretti. Bu esnada yardım için söz veren pek çok ülkenin elçileri gizlice kabul edilip güven verilerek saygıyla geri gönderildi. Yabancıların yardımıyla kendisini savunmak Roma İmparatorluğu için asla kabul edilemezdi. Eğer gerçekten yardım gerekiyorsa dostlardan ya da müttefiklerden koruma alınabilirdi. 520 Amm. Marc. XXIII

83 68 Fırat: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 521 (Julianus), Kurbanlardan alınan işaretlerin uygun şekilde yorumlanmasından sonra Fırat ın bir kolu olan Belias Nehri nin kaynağına yakın yerde kurulan tahkimatlı kampına ulaştı. Orada dinlenip iaşe ihtiyacını karşıladıktan sonra güçlü bir kalesi olan Callinicum a vardı. Sonraki gün ordusuyla ilerlemeye başladığında nehrin her iki yakası boyunca akan sular, nehir kenarındaki yamaçlara kadar yükselmişti. Sonrasında ileri karakollarına ordusuyla birlikte varınca orada kampını kurdu. Kampında Saracen uluslarının prensleri dizleri üzerine çökerek hediye olarak altın bir taç ve dünyanın efendisi olarak ona saygı sundular. Fırat: Strabon - Geographika 522 Kappadokia, çeşitli kısımları olan bir ülkedir ve birçok farklılıkları bünyesinde barındırmaktadır. Fakat bu ülkenin aynı dili kullanan sakinlerinin dışında güneyde Kilikia Torosları diye adlandırılan dağlarla doğuda Armenia ve Kolkhis de 523 değişik diller konuşanlar vardır. Aradaki halklar ve kuzeyde Halys Nehri nin ağzına kadar Eukseinos ve batıda hem Paphlagonia kabileleri ve hem de Phrygia da yerleşmiş olan Lykaonialılara kadar uzanan Galatia ve Kilikia tarafından çevrilmiştir. Aynı dili konuşan kabilelere gelince; eskiler Kappadokialıları ayrı bir kabile olarak kabul ettiklerinden, Kataonialıları bunlardan ayırmışlardır. Kabileleri sayarken de Kataonia yı Kappadokia dan ayrı tutmuş ve ondan sonra da Fırat Nehri ve onun ötesindeki kabileleri, Melitene yi de Kataonia ya dahil edecek şekilde sıralamışlardır. Kataonia ve Fırat Nehri arasında bulunan Melitene, Kommagene ye sınır olup Kappadokia nın bölünmüş olduğu on valilikten biridir. 521 Amm. Marc. XXIII Strab. XII Doğu Karadeniz ile günümüz Gürcistan arasında kalan topraklara verilen isim.

84 69 Gerçekten benim zamanımda Archelaos tan 524 sonra gelen krallar, Kappadokia daki valiliklerini bu şekilde devam ettirmişlerdir. Kataonia, Kappadokia nın onda biridir. Benim zamanımda her iki memleketin de valileri vardı; fakat o zamandan beri diğer Kappadokialılarla kıyaslandığı zaman ne dil nede başka adetler bakımından Kataonialılardan farklı olmadıkları görülür. Bunların ayrı bir kabile olduklarını gösteren bütün işaretlerin kaybolmuş olması dikkat çekicidir. Her halde bunlar vaktiyle ayrı bir kabileydi. Fakat Kappadokialıların ilk kralı kabul edilen Ariarathes tarafından ilhak edilmişlerdi. Fırat: Strabon - Geographika 525 Kentin önündeki ovada bir de nehir vardır, ismi Melas tır 526 ; kentten yaklaşık kırk stadion uzaklıktadır ve kaynakları kentin seviyesinden daha aşağıda bir yerde bulunur. Yerli halk bunu kullanmaz, çünkü düzenli bir şekilde akmaz; yayılarak bataklık ve göller meydana getir ve yazın kentin etrafındaki havayı bozar 527, başka zamanlarda kolay olan taş çıkarama işini zorlaştırır; burada Mazakalıların yapıları için bol miktarda çıkardıkları düz taşlar vardır. Fakat bu sal taşlarıyla örtüldükleri zaman kolay çıkartılamazlar. Bataklıklar volkaniktir. Melas dar bir geçitle Fırat Nehri ne bağlandığından Kral Ariarathes buraya bir baraj yaparak komşu ovayı denize benzer bir göl haline sokmuş ve bazı adaların Kyklad lar 528 gibidış dünyayla ilgisini keserek, burada çocukça zevklerle vakit geçirmiştir. Fakat birden baraj çökmüş, sular tekrar yayılmış ve yatağından taşan Halys, Kappadokia toprağının birçoğunu silip süpürmüş, birçok yerleşim yerini ve ekili araziyi bozmuş, ayrıca Phrygia yı ellerinde tutan 524 Tanrıça Enyo'nun rahipliği görevini yerine getiren, aslen Grek kökenli olan, Archelaos (Arkhelaos) Roma konsülü Gabinius'a karşı yapılan savaşta öldürüldü. (M.Ö. 57). 525 Strab. XII Manavgat Nehri. 527 Bataklıktan yükselen metan gazının verdiği koku sebebiyle olmalıdır. 528 Anakara Yunanistan ile Girit adası arasında yer alan adalar topluluğu.

85 70 Galatialıların ülkelerine de oldukça zarar vermiştir. Bu olay hakkındaki kararı Romalılara bırakan yerli halk, zarara karşılık kraldan üç yüz talantonluk bir tazminat almışlardır. Herpa da da aynı şey olmuştu; kral orada da Carmalas Nehri nin koluna baraj yaptırmış ve ağzının açılmasıyla su, Mallos civarında Kilikia da çeşitli bölgeleri harap etmiş, o da zarar görenlere tazminat vermiştir. Her ne kadar Mazakalıların bölgesi birçok bakımdan yaşamaya elverişli değilse de kralların burayı yeğledikleri görülüyor; çünkü ülkedeki bütün yerlerin içinde, yapılar için gerekli kereste ve taş bulunan, merkeze en yakın yer burasıdır. Bunlar sığır yetiştirdiklerinden, hayvan yemine de çok miktarda gereksinimleri vardır. Kent onlar için bir kamptı ve genellikle hem kendilerinin hem de tutsaklarının güvenliğini, bazıları krala bazıları da dostlarına ait olan çok sayıda müstahkem mevkileri savunarak sağlıyorlardı. Mazaka, Pontus un yaklaşık sekiz yüz stadion güneyindedir. Fırat a olan uzaklığı bunun iki katından biraz azdır. Buraya, Kilikia Kapıları ndan ve Kyros un kampından, Tyana dan 529 geçerek gitmek için altı günlük bir yolculuk gereklidir. Tyana yolculuğunun ortasında ve Kybistra dan üç yüz stadion uzaklıktadır. Mazakalılar, Kharondas ın kanunlarını kullanırlar, ayrıca bir "Nomodon" seçerler ve bu kişi Romalıların kanun bilginleri gibi kanunları yorumlar. Fakat Armenia Kralı Tigranes, Kappadokia yı aldığı zaman halkı kötü duruma soktu, çünkü her birini Mezopotamya ya göç etmeye zorladı ve bunların çoğuyla Tigranakert kentini kurdu. Ülkenin büyüklüğü şöyledir: genişliği Pontus tan Toros a kadar yaklaşık bin sekiz yüz stadion, uzunluğu Lykaonia ve Phrygia dan doğuda Fırat a ve Armenia ya kadar yaklaşık üç bin stadiondur. Burası sadece meyve bakımından değil fakat özellikle tahıl ve her çeşit davar bakımından da 529 Günümüzde Niğde nin Bor ilçesinin Kemerhisar kasabası.

86 71 mükemmel bir ülkedir. Pontus a nazaran daha güneyde olduğu halde ondan daha soğuktur. Fırat: Strabon - Geographika 530 Lykaonia, Laodikeia Katakekaumene den Koropassos a kadar sekiz yüz kırk stadion uzaklıktadır. Lykaonia dan sonra Koropassos tan, Kappadokia nın sınırına yerleştirilmiş küçük bir kasaba olan Garsaura ya yüz yirmi; oradan Sadakor üzerinden Kappadokialıların metropolisi olan Mazaka ya altı yüz seksen ve sonra küçük bir kasaba olan Herphai üzerinden Sophene de bir yer olan Tomisa ya 531 kadar uzanan Fırat Irmağına bin dört yüz kırk stadion mesafededir. Bununla beraber düz bir çizgi üzerinde olan yerler Hindistan a kadar; Artemidoros ta da Eratosthenes te oldukları gibi aynıdır. Fakat Polybios, Buradaki yerler hakkında en çok Artemidoros a güvenmeliyiz der. O, Zeugma daki nehir kavşağında bulunan Kommagene deki Samosata yla başlar ve Torosların ötesinde Tomisa dolaylarındaki Kappadokia sınırıyla Samosata arasındaki uzaklığın dört yüz elli stadion olduğunu söyler. Fırat: Strabon - Geographika 532 Romalılar, Toros Dağları nın ötesindeki halklarla henüz o kadar ilgilenmiyorlardı; fakat sonra kabileleri ve kentleri denetlemesi için Scipio Aemilianus u ve daha başka kimseleri gönderdiler ve onlar yukarıda sözü edilen korsanlığın, yönetim yetersizliğinden olduğuna karar verdiler; kendileri Seleukos Nikator dan itibaren tahta verasetle geçişi onayladıklarından, yöneticileri bu haktan yoksun bırakmaya utandılar. Bu durum önce, Fırat ın öte yanındaki bölgeye sahip olan Parthların sonra da Armenialıların ülkesini Toros Dağları nın ötesine 530 Strab. XIV Malatya ile Elazığ karayolunun Fırat ı geçtiği noktada bulunan Kömürhan kasabası. 532 Strab. XIV.5.2.

87 72 hatta Phoinikia ya 533 kadar ele geçirmekle kalmadılar aynı zamanda gidebildikleri kadar uzağa gittiler ve bütün soyuyla birlikte kralları devirdiler; fakat gene de denizi Kilikialılara teslim ettiler. Sonra bunlar kuvvetlenince, Romalılar onları, kendi gelişmelerine zarar gelmeden bir orduyla savaşarak yok etmek zorunda kaldılar. Şimdi olaylara daha yakından, çok ivedilikle kendilerini verdiklerinden beri, Romalılar, yakınlarındaki daha acil sorunlarla uğraşmaktan uzaktakilere bakmaya vakit bulamıyorlardı. Coğrafi tanımlamanın dışında bu kısa özet yeterlidir. Fırat: Strabon - Geographika 534 Assyrianların ülkesi, Persis ve Susiana ülkeleri tarafından sınırlanır. Babylonia ismi ise ülkenin büyük kısmına verilmektedir, sonraları ise bazı bölümleri Aturia olarak isimlendirilir, yine bazı bölümleri ise Ninus, Apolloniatis, Elymaei, Paraetacae olarak adlandırılır. Zagros Dağları na 535 komşu olan bölge ise Chalonitis tir ki Ninus çevresindeki ovalara kadar uzanır ve Dolomene, Calachene, Chazene, Adiabene ve Corduene çevresine Mezopotamya kabileleri yerleşmiştir, Mygdonianlar ise Nisibis çevresinde yerleşmiştir ki burası Fırat kıyısındaki Zeugma ya oldukça uzak olup Arabialar 536 tarafından işgal edilmiştir. Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 537 Pompeius un başarılarına bir göz atarsak, onun komutanları Pontus un bir bölümüyle Armenia nın tamamına boyun eğdirdi ve Gabinius un ilerleyip Fırat ve Dicle yi geçmesi bölgeye büyük bir korku ve endişe salınca (Tigranes) ateşkese razı oldu. Pompeius, elinde tutuklarını hor 533 Fenike. 534 Strab. XVI Zagros Dağları. 536 Arami. 537 Cass. Dio XXXVII.5.

88 73 gördüğünden Tigranes ile yaptığı savaşta Phraates in Corduene bölgesinden alınanları talep etmek için gönderdiği elçileri mağrur bir tavırla cevaplandırdı. Elçilere hiç cevap vermediği konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadığı sadece Phraates e birkaç kelime yazdığı bilinir fakat bölgede bulunan Afranius a emirler göndererek Tigranes in bölgeyi teslim etmesinin sağlanmasını istedi. Afranius bunun üzerine kış şartlarında pek çok zorlukla karşılaşarak Mezopotamya üzerinden Suriye ye geçti. Yaptığı savaşlarda, birlikleri mahvoldu ve Carrhae ye bile varamadı. Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 538 Crassus, Mezopotamya ya saldırdığında, anlatıldığına göre, Orodes, bu ihlali kınamak ve savaşın nedenini sordurmak için elçilerini Suriye ye gönderdi. Aynı zamanda Surenas ı da bir orduyla ayaklanmış bölgeleri kontrol altına almaya gönderdi. (Crassus), Tigranes in hakimiyetinde olan Armenia nın bir bölümüne ki o toprakları Tigranes in oğlu Artabazes yönetmekteydi, karşı düzenlenecek olan sefere şahsen liderlik etmeyi düşünüyordu. Artabazes, kendi topraklarındaki hakimiyeti kaybetmekten korkutuğu için Romalılara yardım göndermedi. Kış geldiği vakit Gnaeus Calvinus 539 ve Valerius Messalla 540 konsül olarak göreve başladılar, Roma nın geleceğiyle ilgili olayların belirtileri vardı. Kurtlar ve baykuşlar görüldü, köpekler sinsi sinsi dolaştı ve sızlandılar, bazı kutsal heykeller ter sızdırdılar ve diğerleri şimşek gibi parladılar. Fakat Crassus hem kanıtları hem de görüneni kendince yorumlayarak, İskender in seferinden sonra bu ismi alan, Zeugma yakınlarından Fırat ı geçeceklerinin işaretlerini gördü. Çünkü İskender de bu noktadan Fırat ı geçmişti. 538 Cass. Dio XL Gnaeus Domitius Calvinus: M.Ö. 53 ile 40 yılları arasında konsüllük yapmıştır. 540 Marcus Valerius Messalla Rufus: M.Ö. 53 ile 32 yılları arasında konsüllük yapmıştır.

89 74 Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 541 Publius Ventidius, Pacorus un bir ordu topladığını ve Suriye ye saldıracağını duyduğunda kentlerinin hala hazırlıklarını tamamlamamış ve lejyonların da kış ikametgahlarında dağınık halde bulunmalarından dolayı korkmaya başladı. O öncelikle rakibinin bölgesinde güvenliği geciktirmeye ve kendi ordusunun yavaşlığını gidermeye çalıştı. Prens Channaeus, 542 Parthlara yardım amacını taşıyor gibi gözükse de gerçek açık şekilde bilinmekteydi. Parthların ona duydukları tam güven ve sundukları saygıyla bazı konularda onun görüşüne uymaya gayret ediyorlardı ve Channaeus onların en gizli sırlarına sahipti. Bu konuda amacına ulaşarak barbarların alıştığı gibi Zeugma kenti yakınından Fırat Nehri ni geçme girişimlerini onları korkutarak vazgeçirip nehrin aşağısındaki (güneyindeki) diğer yolların kullanılması konusunda onları etkiledi. O bu alanın düz ve düşman için kullanışlı olduğunu söylemişti. Halbuki bizim güçlerimiz için en uygunu tepelik alanlardı. Bütün bunlara inandılar hatta Pacorus dahi aldatıldığının farkında değildi. Parth liderleri rotalarını daha güneydeki bölgelere çevirdiler. Ventidius planının devam etmesini umuyordu. Böylece onlar daha uzun yoldan gelecek ve bu sürede Romalılar güçlerini bir araya toplayacaklardı. Pacorus, Cyrrhestica bölgesine ilerleyerek bölgeyi ele geçirdi. Romalılar, Parthların nehri geçmesini engelleyemedikleri gibi nehri geçtikten sonra saldırmalarının önüne de geçemedi. Bu durum Romalıların tembellik ve zayıflığına atfedilebilir. Böylece Parthlar hızlı bir yürüyüşle Roma ordusunun kampına ulaştı. Kamp yüksek bir yere kurulmuş ve düşman beklenenden daha zayıf görünmekteydi. 541 Cass. Dio IL Suriye kökenli Arami prensi.

90 75 Parth süvarileri ani bir saldırı başlattı. Süvari binicileri yokuştan aşağı püskürtüldü. Büyük çoğunluğu zırhlı olan bu askerler ayakta kalarak kendilerini savunmalarına rağmen Romalıların ağır silahlı askerlerinin karşısında birbiri üzerine sendeleyerek yıkıldılar. Bu esnada sapancılarımız attıklarıyla onları uzak mesafelerden vuruyorlardı. Bütün bu karmaşa içinde Roma askerleri büyük mücadele vererek direndiler. Pacorus un bütün çabalamalarına karşın kendisi için büyük bir kayıp ve düşüş oldu. Askerler kısa zaman sonra liderlerinin öldüğünü öğrendiler, birkaç askerin oldukça gayretli çabalarına rağmen onlar da vahşice öldürülünce, hepsi geri çekilmeye başladı. Onların bazıları evlerinin dönüş yolunda bulunan köprüye doğru geri çekilmek istedilerse de bunu yapamadılar, yolları kesildi ve pek çoğu öldürüldü, geriye kalanlar Kommagene deki Antiokhos a sığınmak zorunda kaldılar. Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 543 Roma askerlerinin Ister, Rhine, Fırat gibi nehirler üzerine yaptıkları köprüler, onları pratik köprü yapımcıları haline getirdiği gibi bu işi savaş için egzersiz olarak da görüldüklerinden köprü yapım işinde uzmanlaşmışlardır. Nehrin üzerine demirlenmiş düz karinalı 544 gemilerle kurulan köprülerle suyun üzerinde oldukça dar bir yol kurulabilir. Bunun için sinyal verildiğinde önce ilk gemiyi kıyıya yaklaştırırlar, devamında diğerlerini de bitiştirerek oluşturdukları yoldan karşıya geçebilirler. İnce dallardan örülmüş sepetlerin içine taşları doldurup suyun dibine atarak bunları iplerle gemilere bağlayıp çapa olarak kullanırlar. Bu yöntem oldukça hızlı olduğu gibi gemilerin nehirde hareketsiz kalmasını da sağlar. 543 Cass. Dio LXXI Gemi teknesinin sürekli su altında kalan kısmıdır.

91 76 Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 545 Barbarlara karşı Osroene, Adiabene ve Arabian da sefere başlandı. Nisibis te kuşatma devam ederken Osroene ve Adiabene bölgelerinde çıkan isyanı Severus bastırdı. Fakat şimdi Niger in ölümünün ardından, onlar da (Niger i desketleyenler) elçi gönderdiler, asıl amaçları bir hataları olmuş gibi ondan af dilemek değildi, sanki ona değerine göre davranmışlar gibi, ondan karşılıklı iyilik talebinde bulunuyorlardı; çünkü Niger in ölümünden sorumlu olan askerleri Severus için öldürdüklerini iddia ediyorlardı. Romalılar Fırat ı geçerek düşman bölgesine saldırdılar. Su yoksulluğu çeken bu ülkelerde yaz mevsiminde sıcaklık nedeniyle ortalık kavrulmaktaydı. O yanındaki çok sayıdaki askerle ilerlemeye çalışıyordu. Onların yürüyüşleri sıcaktan dolayı oldukça usandırıcı bir hal aldı. Onlar büyük kadersizliklerinden kaynaklanan bir toz fırtınasıyla da karşılaştılar. Böylece yürüyüşlerine devam ettikçe tek bir şey söylemeye ve tek bir şey için çığlık atmaya başladılar: su, su, su Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 546 Severus, Parthlara karşı yeni bir sefer başlattı. Çünkü Parthlar, Roma nın iç karışıklıklarından faydalanarak tüm Mezopotamya yı ele geçirmek için planlar kurmaktaydı. Hatta Nisibis in çevresini ele geçirip ve Nisibis şehrini de kuşatmalarına rağmen şehrin kumandanı Laetus kuşatmaya dayanmış şehri Parthlara teslim etmedi. Daha önce anlattığım gibi Nisibis şehrine ulaşan Severus, orada büyük bir yaban domuzu buldu. Gücüne güvenen bir atlı onun üzerine hücum etmek için girişimde bulunsa da yakalayamayınca daha sonra kalabalık bir asker grubu onu yakalamak için gitti ve onu Severus a getirdiler. Parthlar, 545 Cass. Dio LXXV Cass. Dio LXXVI. 9.

92 77 Severus un gelişini beklemeyerek ülkelerine geri çekildiler. Bunun üzerine Severus, yaptırdığı gemileri Fırat üzerinden ilerleterek Parth ülkesine düzenleyeceği sefer için nehir boyunca yürüyüşe geçti. Fırat Nehri nin çevresinde bulunan ormanlardan bol ve kolay elde edilebilen kereste sağladığından dolayı gemiler hızlıca inşa edildi. Böylece kısa sürede Seleucia ve Babil e ulaşarak ele geçirdi. Daha sonra, Ktesiphon u ele geçirerek tüm şehrin yağmalanması için askerine izin verdi. Yağmanın bitmesinden sonra şehrin yakılmasını emretti ve yüz bin esir alarak çekildi. Fırat: Cassius Dio - Historia Romana 547 Lucius Vitellius un durumundan bahsetmek gerekirse bu adam ne aşağı tabakadan dı ne de akıl noksanlığına sahipti. Bununla birlikte Suriye valiliğinde kendisine bir isim yapmıştı. Buna ilaveten o subaylığı dönemin de parlak başarılar kazanarak Artabanus un Armenia istilası sırasında ülkesine yapılacak olan saldırıyı önleyip ülkesini yıkımdan kurtardı. Fırat yakınlarında hazır beklerken aniden Parthlar çıkagelmiş fakat Lucius Vitellius onları püskürtüp sonrasında görüşmeye ikna etti. Onları Augustus ve Gaius un kültlerine kurban vermeye zorlayarak Romalıların avantajına olan bir barış anlamasını kabul ettirip ve hatta oğlunu rehin aldı. Fırat: Scriptores Historiae Augustae - Hadrianus 548 Traianus tarafından hakimiyet altına alınan uluslar peşi sıra ayaklanmalar başlattı. 549 İberler saldırıya başladı ve Sarmatianlar savaş açtı. Britanyalılar artık Roma nüfuzu altında kalmayacaklardı. Mısır da 547 Cass. Dio LIX Hist. Aug. Hadrianus V yılında Parth İmparatorluğu üzerine gönderilen iki Roma lejyonu bozguna uğratılmış Suriye toprakları işgal edilmiştir. Marcus Auelius müşterek imparator Verus u doğudan gelen tehlikeyi önlemek üzere göndermiştir.

93 78 çıkan ayaklanmalar ülkenin düzenini bozdu. Son olarak Libya ve Filistin de isyan niyeti görüldü. Bunun üzerine Fırat ve Dicle nin doğusundaki tüm fetih hareketlerinden vazgeçildi. Fırat: Plutarkhos - Moralia 550 Roma da asilzadeler için gelenek olan davranışlardan biri de orduda hizmetini başarıyla tamamladığı zaman censor 551 olarak adlandırılan kişilerle birlikte atını Forum a götürerek bir zaman bırakır ve daha sonra da kendisi gelerek savaşa katılan generalleri ve kendi emri altındakileri teker teker sayarak onları onurlandırırdı. Daha önce konsül olan Pompeius, Gellius ve Lentulus tan önce kendi eliyle atını götürdü ve geleneklere uygun şekilde savaş boyunca hizmet etmiş olup olmadığını sorduğu zaman, onlar hep birlikte cevapladı: Evet bir komutan olarak hizmet ettin. Parthların Kralı Phraates, ona haber göndererek, Fırat Nehri kıyısındaki sınırın yeniden düzenlenmesi gerektiğini iddia ettiğinde o Roma nın Parthların sınırlarını adaletli şekilde düzenlediğini söyledi. Fırat: Tacitus - Annales 552 Vitellius, şimdi Artabanus 553 ile savaşa devam ederken ülkesindeki insanlar arasında da imparatoru değiştirme fikri yükselmekteydi. Bu arada Tiridates 554 ona sahip olduğu imkanı kullanması için fırsat sunarak lejyonlarının yanı sıra yardımcı kuvvetleriyle Fırat a doğru yürüdü. Romalılar Mars a kurban vermek için dini adaklarını sundu ve diğerleri ise nehrin yatışması için bir at 555 hazırladı. 550 Plut. Moralia. II Roma İmparatorluğu nda bir çeşit memuriyettir. Yurttaşların moralinin yükseltilmesinden ve devlet hazinesinin denetiminden soruludur. 552 Tac. ann. VI Parth Kralı II. Artabanus. (M.Ö ). 554 VI. Phraates in torunu olan III. Tiridates uzun yıllar Roma da rehine olarak kalmıştır. Tiberius un emri ile Vitellius un emri altında savaşmak için doğuya gönderilmiştir. 555 Kurban olarak sunulmak için.

94 79 İnsanların tek istedikleri yoğun yağmur olmamasıydı. Çünkü aşırı yağışlarda Fırat, birdenbire kabararak dikkate değer yüksekliğe ulaşabilirdi. Fakat şimdi beyazlaşmış köpükler tacın çemberi gibi kendi içinde dönüyordu 556 ki bu da sıkıntısız deniz yolculuğunun bir alametiydi. Diğerleri 557, daha ustaca bir yorum yaparak girişilen bu riskin sonuçlarının olumlu olacağını fakat hızlı olunması gerektiğini çünkü yeryüzü ve gökyüzü tarafından verilen önsezilerin 558 belirgin olduğunu belirttiler. Yine de nehirler, doğası gereği kararsız bir tutum sergilerdi ve bir anda önüne geleni yıkıp geçebilirdir. Kayıklardan inşa edilmiş olan köprü tamamlanınca Ornospades birkaç bin süvarinin başında köprüyü ilk geçen adam oldu. Fırat: Tacitus - Annales 559 Corbulo, güvenebildiği habercilerden bütün olanları duyduğu zaman Vettius Bolanus ve Verulanus Severus un yönetimi altındaki iki lejyonu Tigranes e destek olması için yolladı. Onların gönderilmesinin asıl amacı bu lejyonları savaşın içine sokmak değil sadece destek olmasıydı fakat asıl maksatlarını gizli tutmaktaydı. Aslında Vologases tarafından tehdit edilen Suriye ve Armenia nın savunması onun gizli amacıydı. Bu sırada Corbulo; Fırat ın kıyısında bulunan lejyonlarına, düşmanın hızlıca yaklaştığını bildirerek aceleyle toplanmalarını ve silahlanmalarını emretti. Ülkedeki su kıtlığından dolayı kuyuların korunması için tahkimatların oluşturulmasını ve kum yığınlarıyla gizlenmesini de istedi. 556 Fırat üzerinde oluşan anaforlardan bahsetmektedir. 557 Ordu içinde bulunan ve bölgeyi oldukça iyi tanıyan klavuzlar. 558 Nehrin geçiş esnasında herhangi bir sıkıntı yaşatmayacağının göstergeleri. 559 Tac. ann. XIV.3.

95 80 Fırat: Tacitus - Annales 560 Vologases in elçileri, imparatoru ikna etmeyi başaramadan geri döndü ve Parthlara savaş ilan edildi. Paetus, Parthların meydan okumasını geri çevirmeyerek kendi yönetimindeki iki lejyon, Funisulanus Vettonianus un komutasındaki dördüncü lejyon ve Calavius Sabinus un komutasındaki on ikinci lejyonla Armenia üzerine yürüyüşe geçti. Fırat ın üzerinde kurulan köprüden nehrin karşı kıyısına geçtiklerinde resmi konsüllerden birini taşıyan at, ortada bir sebep yokken korktu ve geri kaçmaya başladı. 561 Fırat: Tacitus - Annales 562 Paetus 563, alametleri görmezden gelerek kış mevsiminde yeteri kadar hazırlanmadığı gibi gereken tahıl tedarikini de yapmadı. Toros Dağları nı geçmek için de oldukça aceleci davrandı. Corbulo nun ilerlemesini emrettiği bölgeleri harap etmek niyetinde olduğundan güçlendirilmiş birkaç kaleyi ele geçirip şeref kazanmış bir edayla buraları yağmalattı. Fakat o, daha ileri bir yürüyüşün mümkün olmadığını bilmekteydi. Bazı yıkıntıları ele geçirmesine rağmen başlayan kış şartlarının tehdidi yüzünden ordusunu geri götürmeliydi. Yakında bir savaşın başlayacağı izlenimini vermek için Caesar a bir mektup yazdı; içerisinde bulunduğu durumu abartılı cümlelerle açıkladı. Bu arada, Corbulo, asla ihmal etmemesi gerektiği Fırat ın kıyılarını işgal ederek mevzi çizgisini oldukça yakınlaştı; nehir üzerine uzanan tombazlar 564 yerleştirilip gemilerin yan yana dizilmesi ve üzerine 560 Tac. ann. XIV Meydana gelen bu olay ordudaki askerler tarafnından kötüye bir alamet olarak yorumlandı. 562 Tac. ann. XIV Gnaeus Domitius, Corbulo nun Kappadokia valisi olan Lucius Caesennius Paetus, Armenia topraklarını Roma hakimiyetine alması için görevlendirilmişti. 564 Geçici bir askeri köprünün yüzücü ayaklarından biri veya birçok şeyleri su üstünde karşıya geçirmek için bir sal olarak kullanılan hafif kayık veya yüzücü araç. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü)

96 81 kalasların döşemesiyle nehrin karşı kıyısına geçilebilecekti. Köprübaşlarına da kulelerle mancınıklar yerleştirilmiş böylece barbar güçlerinin ani saldırı ihtimalinde köprünün taş ve ok atışlarından korunması sağlanmıştı. Şimdi köprü de tamamlanmıştı. Fırat: Tacitus - Annales 565 Corbulo korkusuz bir tavırla, Fırat ın savunulması için kaleler inşa ederek aynı zamanda bu kaleleri koruması için ordusunun yarısını da Suriye de bırakarak en yakın rotadan, Kommagene üzerinden, Kappadokia Eyaleti ne yürüdü ve oradan Armenia ya geçti. Savaşa hazırlık için kendisine eşlik edenler dışında ordusunun ardından gelen develere yüklettirdiği mısırlarla açlık tehlikesini kendisinden uzak tutmaya çalıştı. Fırat: Tacitus - Annales 566 Kuşatmaya gelince; onların mısırla dolu olan tahıl ambarlarının yandığını ve erzaklarının olmadığını bilen Corbulo, bu durumu Parthlara bildirdi. Sadece üç günlük yürüyüş mesafesinde olduğunu ve kuşatmanın onların sonu olacağını da iletti. Buna ilaveten önceki sınırlara dönmeleri için Paetus un yaptığı bir yeminle garanti vermiş olduğunu belirtti. Bunun için tanıklar gönderip kralın yanında bulundurabileceklerini, Nero nun barışa razı olup olmayacağını açıklayana kadar hiçbir Romalının Armenia ya girmeyeceğini açıkladı. Bunlar bizim utancımızı artırmak için uyduruluş olma ihtimaline rağmen hikayenin bundan sonrasında hiçbir karanlık yan yoktur, Paetus, yıktığı her yeri arkasında bırakarak tek bir günde kırk mil kat etti ve onunla geri dönenler arkalarında korku içerisinde kalmış mülteciler bıraktı. Corbulo, Fırat Nehri nin kenarında ordusuyla buluştu. 565 Tac. ann. XIV Tac. ann. XIV.16.

97 82 Fırat: Tacitus - Annales 567 Generaller arasında kısa bir görüşme yapıldı. Corbulo, Paetus un gayretlerinin faydasız olduğundan şikayet etti ve Parthların geri çekilmesinin kendilerine yeteceğini söyleyince; Paetus, cevap olarak kendilerinin hiçbir şey kaybetmediğini ve bir kartal gibi geri dönüp ikisinin (Corbulo ve Paetus) güçlerini birleştirerek Armenia topraklarını istila etmeleri gerektiğini öne sürdü. Corbulo, imparatordan hiçbir talimat almadığını, karmaşa içinde olan lejyonlarıyla eyaleti terk etmesi gerektiğini ve Parthların planları hakkında belirsizlik olduğundan dolayı beklemek için Suriye ye döneceğini söyledi. Bunun üzerine Paetus, kışı geçirmek için Kappadokia Eyaleti ne gitti. Bundan sonra Vologases, Corbulo ya bir mesaj yollayarak Fırat ın kıyılarında yapılan istihkamların yıkılmasını ve nehrin çevresindeki askerlerini çekmesini talep etti; bundan sonra daha önceden olduğu gibi nehir (Fırat) ikisi arasında sınır olarak kalacaktı. Buna karşın Corbulo da Armenia ya yerleştirilen garnizonların boşaltılmasını talep etti. En sonunda Fırat ın ötesinde Corbulo tarafından güçlendirilen bütün tahkimatlar yok edilip Armenia ülkesinde bir yönetici bırakmadan geri çekildi. Fırat: Tacitus - Annales 568 Corbulo nun en cesur adamları ölüp dördüncü ve on ikinci lejyonlarından geri kalanlar panik içinde olduğundan savaşmak için uygun değillerdi. Bu sebepten bu lejyonlar Suriye ye gönderildi. Savaş alanını gerisine çekilen bu iki lejyon yerine üçüncü ve altıncı lejyonları kendisiyle savaşmak için Armenia ya götürdü. Ayrıca Pontus ta bulunan ve daha önceki yenilgiden habersiz olan beşinci lejyon, on beş bin askeri ile ona katıldığı gibi Illyricum ve Mısır dan gönderilen tecrübeli askerlerle müttefiklerinin gönderdiği süvarilerden oluşan orduyla 567 Tac. ann. XIV Tac. ann. XIV.26.

98 83 Corbulo, Fırat ı geçmek için hazırlanıyordu. Ordusunu topladıktan sonra askeri bir tören yaparak uzun ve sert bir konuşma yaptı, imparatorluğu desteklemenin önemini ve kendi askeri başarılarını anlattı, daha önceki felaketleri ise Paetus un yeteneksizliğine atfetti. Fırat: Plutarkhos - Lucullus 569 Mithridates in oğlu olan Machares, 570 Lucullus a bin altın parçası değerinde olan bir taç yollayarak Roma nın müttefikleri içerisinde olmayı istediğini belirtti. Lucullus, Pontus u korumak için Sornatius u 571 altı bin asker, on iki bin üniformalı koruyucu ve üç binden daha az süvariyle orada bıraktı ve kendini yeni bir savaşa hazırladı. Hiçbir hesaba uymayan kayıtsız bir saldırı yapmayı düşündü. Bu saldırı için binlerce süvariyi yanına alarak derin nehirler tarafından kuşatılmış ve kalıcı karlarla örtülmüş dağlarda yaşayan savaşçı ulusların üzerine ilerledi. Onun askerleri disiplinli olmadıklarından gönülsüz ve isyankâr halde onu izledi. Bu sırada Roma daki önde gelen liderler onu protesto ederek yeni bir savaştan çıkar çıkmaz diğerine girmekle suçladı. Yine de amacına ulaşan Lucullus birliklerini Fırat a kadar ilerletti. Nehre ulaştığı zaman kış fırtınaları sebebiyle bulanık akan, kabarmış Fırat ı geçmek için yeni sal inşa etmenin kendisine oldukça zaman kaybettireceğini düşünerek sıkıntıya girdi. Fakat akşama doğru nehrin bulanıklığı azalmaya, coşkunluğu dinip şafakta nehir oldukça sakin bir şekilde akmaya başladı. Yerliler, nehir boyunca çeşitli küçük adalar olduğunu ve bu adaların yakınlarında akımın sakin olduğunu, kendisi için nehrin gönüllü olarak evcilleşip nazikleştiğini söyleyip Lucullus a kolay geçilen suyun hızının yavaşladığı bir bölümden geçmesini teklif ettiler. Bu durumu kendi avantajına kullanarak askerlerin geçmesi için olumlu bir işaret olarak görüp durumdan faydalandı. 569 Plut. Luc. XXIV Pontus kralı VI. Mithridates ile Kraliçe Laodice nin çocuğu olan Machares Roma ile ittifak yapmıştır. Ölümü: M.S Lucullus un generali.

99 84 Fırat ın diğer kıyısını elinde tutan barbarlar tarafından en yüksek şeref sahibi olan Parthların Artemis Tanrıçası otlayan düvelerle onurlandırılırdı. Bu düveler sadece kurban için kullanılır ve diğer zamanlar ülkenin büyük çayırlarında aylak aylak dolaşmak için bırakılırdı, onların üzerinde Tanrıça nın feneri şeklinde damgalar da mevcuttu. Ayrıca istendiği zaman onların herhangi birisinin yakalaması da kolay bir iş değildi. Fırat: Frontinus - Strategemata 572 Kuzeyde Caesar, tarafından görevlendirilen Romalılar, Galya yı fethederken, doğuda Parthların ciddi saldırıları vardı. Biz ne şansımız için teselli bulabiliriz ne de başımıza gelen felaketler için şikayet edebiliriz. Tanrılar, Parthların altınlarına göz diken Crassus u açgözlülüğüne karşın ölümle cezalandırmışlardır. Tribunelerden 573 biri olan Metellus, Roma dan ayrılan Crassus un korkunç lanetleri getireceğini söylemişti. Crassus ordusuyla Zeugma ya ulaştığında Fırat ı geçmeye çalışırken dönen anaforlar onların bir kısmını uzaklara sürüklediği gibi bir kısmını da yuttu. Zorlukla Nicephorium da kampını kuran Crassus a Orodes in gönderdiği mesajla gelen elçiler, Pompeius un Sulla ile yaptığı antlaşmanın devamını istediler. Parth kraliyet ailesinin hazinelerine göz diken Crassus, içinde hiçbir adalet olmayan sözcüklerle onları cevapladı ve gerçek cevabını Seleucia da vereceğini söyledi. Tanrılar, kim antlaşmayı bozarsa onu cezalandırır. Crassus, ilk yanlışını erzaklarını taşımanın yegane yolu olan Fırat tan uzaklaşarak yaptı ve ikiyüzlü biri olan Suriyeli Mazaras a güvenerek onun tavsiyesini tutup ordunun arkasını korumak için ona güvendi. Sonrasında yine onun rehberliği altında ordusunu muazzam büyüklükteki 572 Front. strat. I Roma da soylulara karşı halkın seçtiği ve halkı koruyan sulh hakimi.

100 85 ovalara yöneltti ve bu durum orduyu düşman saldırılarına açık hale getirdi. Bu yaşananlardan sonra güçlükle, Carrhae ye ulaştı. Fırat: Ptolemaeus - Geographia 574 Fırat tan taş kulelere 575 kadar 876 schoinoi olup rotadaki sapmalardan dolayı bu mesafe 800 schoinoi ya da stad olarak düşürülmelidir. Gerçekten, Hierapolis ten Fırat Nehri geçildikten sonra Dicle Nehri ne doğru (rotadan ayrılmadan) ilerlenirse Assyria ülkesindeki Garamaioi ye ulaşılır ve oradan Media ülkesindeki Eldamarij e; oradan Caspian kapılarına 576 varılır. Bu rota takip edilirse Parth ülkesindeki Hekatompylos a 577 gidilir. Fırat: Herodianus - Ab Excessu Divi Marci libri Octo 578 Severus, Roma da kaldığı uzun süre boyunca oğullarıyla imparatorluğun yönetimini ortaklaşa yürüttü. Bundan böyle o, sadece Roma orduları ve vatandaşları için değil barbarlar üzerine yapacağı seferlerle kazanacağı zaferleri arzuluyordu; bunun için Hatrenian kralı Barsemius un Niger e gösterdiği dostluk ve müttefikliği bahane olarak kullanarak ordusunu doğuya ilerletmeye başladı. Armenia ya vardığında orayı da işgal etme niyetini ortaya koydu. Fakat Armenia kralı erken davranıp işgali önlemek için gönderdiği para, hediye ve rehinelerle desteklenen barış talebini ve iyi niyetlerini sundu. Armenia meselesini istediği amaca ulaştıran Severus Hatrenian Krallığı üzerine ilerlemeye başladı. Bu sırada Osrhoenian (Osroene) Kralı Abgarus, Severus u desteklediği gibi ona desteğinin garantisi olarak çocuklarını ve Roma ordusunda savaşması için pek çok okçuyu beraberinde gönderdi. Sonra 574 Ptol. I Tashkurgan günümüzde Tacikistan ve Afganistan sınırı yakınındaki bulunan kale. 576 Derbent, Demir Kapılar. 577 Günümüzde İran ın kuzeydoğusunda bulunan Damgan (Khurasan) kentinin batısında bulunan antik kent Büyük İskender in seferi esnasında konakladığı yerlerden biridir. 578 Hdn. III

101 86 Fırat ve Dicle Nehirleri nin arasındaki bölgeyi ve Adiabene ülkesini geçti. Severus Arabia Felix e ulaşmak için acele ediyordu, bu ülkede tütsü ve parfüm olarak kullanılan bitkiler yetiştirilirdi. Kırsal alandaki pek çok köy ve kasabayı tahrip ederek ilerleyerek Hatrenian bölgesine geldi ve Hatra kentini kuşatmak için kampını kurdurdu. Fırat: Josephus - Bellum Iudaecum 579 Şimdi, Vespasianus un döneminin dördüncü yılında, Commagene kralı Antiokhos ve tüm ailesi büyük felaketlerle karşı karşıya kaldı. Bu olaylardan biri: o zamanlar Suriye nin yöneticisi olan Cesennius Petus (Caesennius Paetus), ya var olan gerçekleri göz ardı etti ya da içinde ona olan tüm nefreti dışarı vurdu (gerçek neden asla keşfedilemedi). Caesar a bir mektup göndererek Antiokhos ve oğlu Epiphanes in Romalılara karşı isyan etmeye karar verdiklerini ve bu amaçlarını gerçekleştirmek için Parth imparatoruyla işbirliğine girdiklerini belirterek bu girişimi durdurmanın gerekli olduğunu ve başlayacak olan isyanın Roma İmparatorluğu için genel bir rahatsızlık kaynağı olacağını açıkladı. Ceasar olayları dikkate almak konusunda eğilimli olduğundan, söylenenleri araştırdıktan sonra komşu krallıkların yaptığı bu girişimin daha dikkate alınması gerektiği kanısına vardı. Çünkü Commagene nin başkenti olan Samoseta (Samosata) Fırat üzerinde yer almaktaydı ve bu durum Parthlar için Fırat Nehri nin kolaylıkla aşılabileceği bir pasajın ele geçmesi, Parthların güvenle nehri geçmesi, fırsatını sağlayacaktı. Petus onları ikna etti ve gecikmeksizin bu durumda yapılması gereken en doğru kararı verip uygulamaya geçmeleri gerektiğine inandılar. Antiokhos ve halkının beklediğinden çok daha önce Commagene üzerine onuncu lejyona ilave olarak piyade taburları ve süvari birlikleriyle 579 Jos. bell. VII

102 87 ilerledi. Ayrıca yardım için Chalcidene Kralı Aristobulus ve Emesa Kralı Sohemus da bulunuyordu. Onlar krallığa girdiklerinde ne karşılarında mücadele verecek askeri güç ne de onlara karşı direnecek herhangi birini bulamadılar. Antiokhos bu beklenmedik haberi aldığında, Romalılarla savaşmayı dahi düşünmeyerek, karısı ve çocuklarıyla birlikte krallığından ayrılma kararını aldı. Bu durumda Romalılara karşı kendini masum olarak gösterip özel emeklilik kazanabilecekti. Böylece şehirden yüz yirmi furlong 580 uzaklıkta düz bir alanda çadırını kurdu. Sonra Petus askerlerinin bir kısmını Samosate kuşatması için gönderdi ve onlar şehri almak niyetiyle uğraşırken kendisi ordusunun başında Antiokhos a saldırmaya gitti. Ancak kral Romalılarla yapılacak savaşta galip gelemeyeceğinden onlarla savaşa girmeye istekli değildi fakat üzerine gelen bu durumu önlemenin mümkün olmadığını ve sabretmesinin de olanaksız olduğundan kötü kaderinden şikayet ediyordu. Fakat oğulları gençti, savaş deneyimleri yoktu fakat güçlü vücutları bu felaketi savaşmaksızın kolayca kabul etmeyecekti. Böylece Epiphanes ve Callinicus kendi askerleri güçlerini alarak ilerlediler, tüm gün boyunca süren savaş oldukça şiddetliydi. Onlar olağanüstü cesaretlerini gösterdiler ve gece yaklaşmaya başladığı sırada onların askeri güçlerinde herhangi bir azalma olmamasına rağmen Antiokhos, savaşın sonucunun nereye varacağını beklemeksizin karısını ve kızlarını alarak Cilicia ya doğru kaçmaya başladı ve bu durum askerlerinin cesaretini bir anda yok etti. Böylece onların başlattığı isyan Romalılar tarafından sona erdirilince krallıklarını elde tutma ümitleri kalmadı. Bütün bu olanlardan sonra durumları oldukça umutsuzdu. Epiphanes ve askerlerinin herhangi bir anlaşma ve mütttefiklik görüşmesine girmeden önce düşmandan kurtulmaları gerekmekteydi. 580 Uzunluk ölçüsü birimi: 1 furlong 201 metreye denk gelmektedir.

103 88 Yanında ondan fazla atlı asker olmadığı halde Fırat Nehri ni geçerek Parth İmparatoru Vologeses in yanına kaçmalarına rağmen onlar kaçak olarak nitelendirilip çok fazla umursanmadı yine de paraları sayesinde eski saadetlerini ve kendilerine duyulan saygıyı devam ettirdiler. Medeniyetlere hayat veren Fırat Nehri, insanlık tarihi boyunca toplumların yerleşmek ve hakim olmak istedikleri önemli bir yaşam alanı olmuştur. Fırat Nehri ve nehrin kolaylıkla geçilebildiği alanlar, hem yaşayan hem de bölgeye göç eden topluluklar için cazibe merkezi haline gelmiştir. Plinius un Naturalis Historia isimli eserinde Makedonyalıların bölgeye geldikten sonra büyük şehirlerde hakimiyet sağladıklarından, buna rağmen bölgenin yerli halkı olan Aramilerin de bolluk ve refah içinde yaşadıklarından bahsedilmiştir. Aynı eserde Makedonyalıların, Aramilerin ve Seleukosların, Fırat Nehri kıyısında ve çevresinde pek çok yeni şehir kurduklarından ve bu şehirleri elde tutmaya çalıştıklarından bahsedilmektedir. Fırat Nehri, doğudan gelen ticaret yollarına sadece belirli bölgelerde geçit vermiştir. Zeugma, Batnae ve Samosata gibi nehrin kolay geçildiği alanlar hem ticaret merkezi hem de yoğun nüfuslu kentler haline gelmiştir. Fırat Nehri nden güvenle geçmek, ticaret kervanları, yolcular ve sefere çıkan büyük ordular için daima sorun olmuştur. Düzensiz bir debiye sahip olan Fırat Nehri, özellikle bahar ve yaz dönemlerinde bir anda kabararak hızla akmaktadır. Bu akış, gerek nehir kenarında kurulan kentler için gerekse o sırada nehri geçmeye çalışanlar için büyük tehlike oluşturmuştur. Döneminin en kalabalık ordularından birine sahip olan Romalıların nehri geçişi hakkında bilgi veren Dio Cassius, nehrin kıyısına yaklaştırılan ilk gemiyi kıyıya bağladıktan sonra diğer gemileri de yan yana bağlayarak yüzebilen bir köprü oluşturduklarının ve köprünün sabitliğini sağlamak için de ince dallardan örülen sepetlerin içine doldurulan taşların gemilere bağlandıktan sonra nehrin dibine bırakıldığını anlatmıştır. Yine de bu köprünün, bir anda kabaracak olan Fırat Nehri nin taşıdığı moloz yığını karşısında dayanması pek mümkün gözükmemektedir. Antik kaynaklar, Fırat ı geçmek için nehir üzerinde pek çok salın bulunduğundan bahsetmiştir. Günlük hayatta ticaret kervanlarının,

104 89 tüccarların, yolcuların ve elçilerin geçişi için sallar kullanılmıştır. Fakat sayıları on binleri, hatta yüz binleri bulan büyük orduların sallar ile karşı kıyıya geçirilmesi, gerek büyük zaman kaybına gerekse ani bir düşman saldırısında ordunun yarısının diğer yarısına erişme imkanı bulunmamasından kaynaklanacak tehlikeden dolayı kullanılmamıştır. Pausanias ın Descriptio Graeciae eserinde, Fırat üzerinde kalıcı bir köprünün yapıldığından bahsedilse dahi böyle bir köprünün uzun zaman dayanamayacağı açıktır. Antik Çağ da Fırat nehrini geçmenin en uygun yolu, nehrin getirdiği kum ve millere tutunan bitkilerin oluşturduğu adaların yardımıyla karşı kıyıya geçmektir. Plutarkhos un Lucullus un Yaşamı eserinde belirttiğine göre, Fırat Nehrine ulaşan Lucullus, nehirdeki adaların arasında suyun akış hızının düşmesinden faydalanarak sıkıntısız şekilde nehri geçmiştir. Tacitus Annales isimli eserinde, Fırat Nehri nin yoğun yağışlarda nasıl kabararak aktığını, bölgenin yerli halkının yeryüzü ve gökyüzünün verdiği önsezilerden nehrin durumunu tahmin edebildiklerini belirtmiştir. Fırat Nehri ni geçmek, Parthlar üzerine sefere çıkan tüm Roma komutanlarının korkusu olmuştur. Fırat ın gazabını engellemek ve ordunun nehri geçişi esnasında felaketlerle karşılaşmak istemeyen gerek Roma gerekse Parth imparator ve generaller, tanrılarına kurbanlar sunmuş ve nehrin öfkesini yatıştırmasını dilemişlerdir. Chionitae ve Albani nin kralları Amida kentini kuşatmak için Parthlar ile birlikte Fırat ı geçerken nehrin üzerinde bulunan köprünün ortasında kurbanlar vererek Fırat ı sağ salim geçmeyi dilemişlerdir. Plutarkhos da eserinde Lucullus un seferin güven içinde geçmesi için bir düveyi Fırat a kurban ettiğini belirtmiştir. Benzer şekilde Vitellius, Fırat Nehri ni geçmek için hazırlanırken Mars a kurbanlar verdikten sonra nehrin yatışması için bir atı kurban etmiştir. Fırat Nehri ni geçerken başlayan fırtına sonucunda pek çok askerini kaybeden Crassus un uğradığı felaketi anlatan Plutarkhos, seferin devamı için kahinlerin kurban organlarından fala baktığını ve seferin devamına karar verdiklerini anlatmıştır. Fırat Nehri, sahip olduğu su potansiyeli açısından özellikle çöl bölgelerinde yaşayanlar ve sefere çıkan ordular için vazgeçilmez olmuştur. Zeugma kentinden

105 90 Fırat Nehri nin doğusuna geçen ticaret kervanları, Nicephorium kentine kadar nehri takip eden rotayı kullanmıştır. Bu rota nehir kenarında kurulan kentlere uğradığından, bölgedeki otorite boşluğundan faydalanan haydutlardan korunma imkanı sağlamıştır. Parthlar, özellikle yaz aylarında ilerleyen Roma lejyonlarını yavaşlatmak için su kuyularını kapatıp yüzey sularını kullanılmaz hale getirdiklerinden dolayı Roma orduları da aynı rotayı kullanarak çölün en kurak kısmını geçerken nehirden faydalanmıştır. Parthlar üzerine sefer düzenleyen Roma lejyonlarının karşılaştıkları bir diğer sorun ise Fırat Nehri ni geçtikten sonra lojistik destek alamamaktır. Parthlar geri çekilirken, yiyecek kaynaklarını yok edip tarlalardaki ekinleri dahi yakıyordu. Lojistik destek sağlayamayan Roma imparator ve komutanları, Parthların başkentine kadar ulaşamadan geri çekilmiştir. Cassius Dio ya göre Septimius Severus lojistik destek sağlamak için Fırat kıyısında yaptırdığı gemileri ordusuyla birlikte nehir boyunca ilerlemiştir. Gemileri yaptırmak için gereken kereste Toros Dağları nın güney yamaçlarından elde edilmiştir; bu da dağın güney yamaçlarının ormanlarla kaplı olduğunu göstermiştir. Fırat Nehri, doğal sınır olmasından dolayı doğusu ile batısında yaşayan yerel krallıkların birbirine ani saldırılar düzenlemesine izin vermemiştir. Benzer şekilde Roma lejyonlarının ve Parth birliklerinin, nehrin geçilmesi esnasında düşman birliklerinin durumdan haberdar olmasından dolayı hızlı saldırılar mümkün olmamıştır. Bölgedeki yerel krallıklar mevcudiyetlerini devam ettirebilmek için dönemin iki büyük gücü olan Parth ve Romalılarla değişik zamanlarda müttefiklik yapmışlardır. Cassius Dio nun Historia Romana eserinde Channaeus un Parthlara müttefikmiş gibi gözükmesine rağmen Parth komutanlarını Zeugma kenti yakınlarından Fırat ı geçerek Romalılara hızlı bir saldırı gerçekleştirmekten alıkoymak için daha güneydeki uzun yoldan getirerek Roma lejyonlarının hazırlanması için fırsat sağlamıştır. Ayrıca bölgede kabileler halinde örgütlenmiş olan Arami aşiret reisleri kendi hakimiyetlerini devam ettirebilmek için bazı dönemlerde Parth, bazı dönemlerde de Roma ile müttefiklik yapmış ve genelde güçlü olanın tarafında yer almaya çalışmışlardır. Traianus un Parthlar üzerine düzenlediği seferden hemen sonra, bölgenin tamamıyla Roma egemenliğine girmesinden çekinen Aramiler birçok noktada ayaklanmalar çıkarmıştır.

106 91 Roma İmparatorluğu, doğu sınırını Fırat Nehri ne kadar genişletmesinden sonra bölgeye kalıcı olarak yerleşme çalışmalarının başında nehrin önemli geçitleri olan Zeugma, Samosata, Melitene gibi kentlere lejyonlar konuşlandırması gelmiştir. Kurulan lejyonların güven içinde muhafaza edilmesi için de kentler, güçlü surlarla çevrilmiştir. Özellikle Fırat ile kollarının birbirine bağlandığı noktalarda nehir geçişlerini kontrol etmek ve nehiri takip eden yolları denetlemek için yeni kaleler inşa edilmiştir. Procopius un De Aedificiis isimli eserinde anlattığı üzere kurulan kalelerdeki lejyonlar, Parthların nehri geçerek ani baskınlar yapmasını engellediği gibi, Roma nın, bölgedeki ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumaktaydı. Yine Procopius kalelerin yerleri ve yapım şekilleriyle ilgili kapsamlı ayrıntılar verdiği gibi, özellikle Zeugma ve güneyindeki alanlarda yapılan kaleler için çölde pişirilmiş tuğlaların kullanıldığından bahsetmektedir.

107 92 3. AMİDA (DİYARBAKIR) Ergani ve Çayönü nde yapılan kazılara göre Amida ve çevresinin tarihi M.Ö. X. binyıla kadar gitmektedir. M.Ö. III. binyılda bölgeye hakim olan Hurri ve sonrasında Mitaniler, Ege Göçlerine kadar egemenliklerine devam etmişlerdir. Ege Göçlerinden sonra meydana gelen otorite boşluğu nedeniyle başlayan Üçüncü Arami Göçleri esasında Amida ve çevresine Bit Zamani kabilesi yerleşmiştir. 581 Kentin adı ilk olarak Asur İmparatoru Adad-Nirari ye (M.Ö ) ait bir kılıç kabzasında Amidi veya Amedi olarak geçmekteydi. Şehir Roma ve Bizans dönemleri kaynaklarında Amida olarak isimlendirilmiştir. M.Ö. 66 yılında Anadolu topraklarının büyük bir çoğunluğuyla beraber Amida da da Roma yönetimi altına girmişti. 359 yılında II. Sapor, yetmiş üç gün süren bir kuşatmadan sonra Amida kentinin güçlü surlarını 582 aşmayı başarmıştır. Şehirde yaşayan halk ve Roma askerlerinin büyük bir kısmı katledildi. 583 Böylece Amida da Sasani hakimiyeti başlamış oldu. 584 Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 585 Yedi yüz Illyrian binicisi savaşı bırakır, Ursicinus ve Marcellinus, farklı yönlere kaçar. Gözcülerin güvenilir şekilde bildirdiğine göre; onların planı; Samosata ya yetişip oradan nehri geçebileceklerine emin oldukları 581 Lipinski 2000: 45; Dinçol 2000: Roma imparatoru II. Constantinus un yapımına başladığı surlar günümüze kadar ulaşmıştır. Dünyanın en uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri olduğu kabul edilir. 583 Kuşatmanın en canlı tanığı Roma tarihçisi Ammianus Marcellinus kuşatma esnasında şehirde bulunmuş ve kuşatmanın sonlarına doğru şehirden kaçarak katliamdan kurtulmuştur. 584 Farrokh 2007: ; Kaşgarlı 1984: Amm. Marc. XVIII

108 93 zaman Zeugma köprüsünü yıkmak ve Capersan ı 586 da düşman saldırısından uzaklaştırmaktı. Fakat tam o sırada sessizliğe gömülmeyi hak eden bir utanç oldu. Illyricum dan Mezopotamya ya yardım için yollanmış yaklaşık yedi yüz biniciden oluşan cesaretsiz ve korkak iki bölük bir gece saldırısından korkarak güvenilir ve halka açık yollardan kendilerini daha güvenli hissedecekleri bir mesafeye çekildi. Bu durum (General) Tamsapor ve Nohodares in emrinin altındaki yaklaşık yirmi bin asker tarafından gözlendi. Binicilerin geri çekilmesi tamamlanıp, şaraba yenilip uykuya dalınca düşman ordusu Amida yakınındaki tepelere kendilerini sakladı. Biz bu esnada alacakaranlığın içinde Samosata ya giderken oldukça yüksek bir noktadan düşman ordusunun parlak ışıklarını gözlerimizle gördük. Sonra düşmanın üzerinde heyecanlı bir çığlık yankılanarak savaşa çağırmak için verilen sinyal duyuldu. Bunun üzerine verilen emirle biz de durduk, düşman bizden sayı olarak fazla olmasının yanı sıra ardımızdan gelen askerlerimizin de henüz görüş mesafesine girmemiştik. Biz ne yapacağımızı düşünüp tereddüt ederken askerlerimizin bir kısmı cüretkar bir tavır göstererek düşmanın üzerine ilerlese de başaramayarak öldürüldü. Devam eden mücadele sonrasında tepenin daha yüksek parçasını işgal eden askerlerimizin hemen arkasından ağır silahlı süvariden oluşan bir başka birlik olabildiğince hızla yaklaşmaktaydı. Fakat savaşın devamını pek parlak görmeyen bazı askerler bulabildikleri en yakın yoldan kaçmaya çalıştı ve herkes kendini gelen bu büyük tehlikeden kurtarmaya çalışıyordu. Biz ise düşmanın dağılmış küçük gruplarıyla karşı karşıya kaldık ve böylece hayatta kalmak isteğimizi bir tarafa koyarak erkekçe bir kavgaya girişmek için Dicle kıyılarına ilerledik. 586 Capersan (Capersana) hala belirlenememiştir ve isminin bu şekilde olduğuna emin olamamaktayız. Isidorus Characenus a göre Apemea nın doğusunda yaşayan insanlar orayı bu şekilde isimlendirmişlerdir. Arieni, Capreatae, Plinius buradan bahsetmiştir.

109 94 Bizimle birlikte ilerleyenlerin bazıları kendilerini öne savurdu ama silahlarıla birlikte nehrin sığlıklarına saplandılar. Bundan kurtulanlar nehrin hızla akan sularında halsiz düştüler ve düşmana ulaşmayı başaranlar kalabalık düşman askerleri tarafından yok edildi. Bazıları ise Toros Dağları na doğru kaçtı. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 587 Amida nın bir tanımlanması ve şehri koruyan lejyonların ve süvarilerin durumu. Amida küçük bir şehir halindeyken, o zamanlar hala bir Caesar olan (II.)Constantius, kenti komşularının saldırılarına karşı emniyetli bir yer haline getirmeye çalıştı. Kuvvetli duvarlar ve kulelerle Amida yı kuşattı. Şimdi, şehir güney kenarından geçerek yükselen Dicle nin anaforları tarafından yıkanmaktadır. Hemen aşağısında Mezopotamya nın ovaları yer alır, kuzeyinde yer alan Toros zirvelerinin gölgeleri Armenia ile Dicle insanlarını birbirinden ayırır. Zephyrus un 588 rüzgarlarının karşısında yer alan Gumathena, 589 oldukça verimli bir bölge olup sınırları içinde zengin topraklar vardır ve buradaki Abarne köyü iyileştirme özelliği olan ılık banyolarıyla ünlüdür. Ayrıca Amida nın tam kalbinde, hisarın ayağında, her baharda yükselerek fışkıran bazen sıcak ama içilebilir, kötü kokulu buhar fışkırmaktadır. Amida, şehrin düzenli garnizonu olan beşinci lejyon tarafından korunur, bu lejyon düşmanın bölgede bulunan tüm güçlerinden daha büyüktür. Onların hızlı ilerleyişi karşısında altıncı lejyon da surların düzenlenmesi için gönderildi. Bunlar, Magnentius ve Decentius un askerleriydi, iç savaşın bitiminden sonra, imparator, güvenilmez ve fırtınalı bir seyir izleyen doğu sınırlarını yabancı saldırılardan korumak için komutanlarından Fortenses ve Aelianus u da gönderdi. Bunlar 587 Amm. Marc. XVIII Zephyrus, Yunan Mitolojisinde Batı Rüzgarı nın sahibi olan tanrıdır. 589 Mezopotamya nın kuzeydoğusunda verimli toprakları olan bölge.

110 95 Singara da 590 yaptıkları saldırıyla pek çok düşman askerini katletmişlerdi. Gönderilen bu askerlerin bir bölümünü oluşturan comites sagittarii, 591 şehir surları üzerinde konuşlandırılmıştı. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 592 Sapor, iki Roma kalesini teslim alır. İlk saldırı fırtınası hiç beklenmedik bir şekilde geldi, kral ve maiyetinde bulunan insanlarla uluslar, Bebase olarak adlandırılan yerin sağından hızlı bir yürüyüşle ilerlemeye başladılar. Horre, Meiacarire, Charcha üzerinden gelerek Amida ya ulaşacaklardı. Rema ve Busa olarak adlandırılan iki Roma kalesi geçiş yolu üzerinde bulunmaktaydı. Kaçaklardan öğrenildiğine göre oldukça güçlü ve yüksek tahkimatlara sahip bu kalelerde pek çok zengin insan yaşamaktaydı. Bütün bu zenginliği bir an önce ele geçirmek isteyen kral büyük bir açgözlülük ve kendinden emin bir atılganlıkla istihkamlara saldırdı. Saldırı üzerine şehrin savunucuları orduda çıkan ani panik ve karmaşanın üstesinden gelemeyince tüm garnizon teslim oldu, kalenin kapılarının anahtarları düşmana verildi. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 593 Sapor, Amida kentindeki insanları teslim olmaya zorlamak için oklar ve mızraklarla şehrin garnizonuna saldırır. Kral Grumbates de 594 aynısını yapmaya çalışırken oğlu katledilir. Kral, ağır ağır ve başarısından emin şekilde ilerleyerek üçüncü gün Amida ya geldi. Ve şafağın ilk parlak ışığı gözüktüğü zaman uzakta gözle zorla seçilebilecek olan tüm tepe ve vadiler bile post kaplı süvariler tarafından doldurulmuştu. Kral, atına binerek diğerlerinden daha yükseğe çıktı ve atını ordunun en önüne 590 Singara kuşatması sırasında. 591 Koruyucu okçular. 592 Amm. Marc. XIX Amm. Marc. XIX Günümüz İran ının kuzey-doğusunda bulunan Chionitae (Kionit/Hyonit) kavminin kralı olan Grumbates, ordusu ile birlikte Sapor un seferine katılmıştır.

111 96 sürdü. Başında altından yapılmış ve taşlarla süslenmiş bir taç takıyordu, ordusunun en ön sırasında çeşitli ulusların ünlü kişileri vardı. Kuşatmayla zaman kaybetmek istemediklerinden şehrin savunucularıyla görüşmek istiyordu. Böylece kral beraberindeki refakatçileriyle şehrin kapısına doğru ilerledi. Büyük özgüvenle şehre yaklaşırken, dikkat çekici süsünden dolayı, açıkça tanınabilirdi. Bu sebepten de okların ve mızrakların hedefi oldu fakat panik havasından oluşan toz bulutu; onu, saldıranların görüşünden sakladı. Atılan bir mızrakla da süslü elbisesinin bir parçası yırtıldı. Bu tavır daha sonra binlercesinin (Roma askerlerinin ve vatandaşlarının) ölümüne sebep olacaktır. Kral kendisine yapılan saldırıya, bir tapınağın saygısız ihlalcilerine öfkelenir gibi, öfkelendi ve beraberinde bulunan pek çok ulustan lortlara da öfkesini gösterdi. Böylece büyük gayretle şehri yok etmek için hazırlıklara başladı. Ama generallerinin pek çoğu meydana gelen bu öfkenin onun parlak girişimlerini engelleyebilecek olduğunu belirterek öfkesini yatıştırdı ve takip eden günde şehrin teslim edilmesi için yeni bir uyarı yapmayı kararlaştırdılar. Sonraki günün ilk şafağıyla birlikte Chionitae Kralı Grumbates lorduna cesaretli hizmetini gösterebilmek için cesurca ilerleyerek duvarlara saldırdı. Ama becerikli gözcüler onların gelişini gördü, silahının menziline girinceye kadar bekledi, mancınık bir anda boşaltıldı ve Grumbates in yanında ilerleyen oğlunun zırhını delerek yakışıklı oğlunu öldürdü. Onun cansız bedeninin düşüşü üzerine etrafındaki savaşçıları dağıldı. Ortalığa yayılan korku dağılınca her iki kanattaki kabile askerleri ilerleyerek azgın bir dövüşe tutuştu. Dehşetli şekilde başlayan öldürücü müsabaka günün sonuna dek uzadı, akşam karanlığını örtünce duvarlarının önü ölü vücut yığınlarına, kan akarsularına kaldı. Bu ölüm önce babasını sonra bütün soyluları ve saray mensuplarını üzüldü, gelen ani felaketle sersemlediler. Sonrasında

112 97 geçici bir mütareke bildirildi ve kendi ulusunun geleneklerine uygun olarak yas tutuldu. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 595 Amida kuşatıldı ve iki gün boyunca ani iki saldırılar düzenlendi.. Meydana gelen bu ölümden dolayı verilen iki gün ateşkesten sonra şehre saldırılar yeniden başladı. Düşman şehir duvarlarının tamamını kuşattı. Şehrin doğu duvarlarının kuşatılması Chionitae askerlerine verildi. Kral Grumbates in oğlunun katledilmesinin intikamı ancak şehrin yok olmasıyla dinecekti. Onların ordusunun en cesur savaşçılarından olan Geleni askerleri güney surlarına tayin edildi. Albani askerleri kuzey duvarlarına, batı kapısı ise Segestani askerlerine verildi. Şehirde yaşayanlara ve savunucularına karşı büyük bir gösteri yapmak ve onları dehşet içinde bırakarak korkutmak için filleri bir çizgi halinde şehre doğru yürüttü. Böyle sayısız insan kalabalığını görmek bizim içimizdeki umut ateşini söndürüyordu ve artık yaşamlarımızın sonunun güvenliğini umut edemiyorduk. Gün doğumuyla başlayan dehşetli saldırı cephe hatlarında gün batımına kadar sürdü ve ardından birden kesildi. Atların kişnemesi dışında hiçbir ses gelmiyordu. Generaller orduyu doyurmaya ve uykuyla tazelemeye çalışıyordu, gecenin son kısmında gürleyen borazanlar çalmaya başladı ve Amida yı kuşatan çember şehri tekrar kapladı. Grumbates, ülkesinin geleneklerine uygun olarak kana bulanmış bir mızrak fırlattı ve bunun peşinden askerleri hızla şehrin duvarlarına ilerlediler. Duvarların üzerindeki adamlarımız ise büyük bir cesaret ve kararlılıkla direnmeye devam etti. Sonra önden gelenler tıpkı bir taşın parçalanması gibi dağıldı, askerlerimiz akreplerini 596 savurunca düşmanın birçoğu öldü. Diğerleri oklarla delindi, bazıları mızraklarla 595 Amm. Marc. XIX Balista adı da verilen Akrep, Tatar yayı prensibine göre çalışmaktadır. Kollara sarılan ipler yay görevini görmekte ve uzun mesafelere mızrak fırlatabilmekteydi.

113 98 yere yıkıldı. Yer onların vücut parçalarıyla doldu, yaralananlar savaşarak çekilenlerle beraber gitti. Şehirde ise keder ve ölümler az değildi. Düşmanın okları kalın bir bulut gibi havayı karartmaktaydı. Ayrıca Singara nın ganimetinden kazanılan ağır silahlar şehri acılar içinde bıraktı. Şehrin savunucuları için şehri savunmak yok edici bir hale dönüşüyordu ve kuvvetlerini toplayarak surlara geri dönmek bile zorlaşıyordu. Böylece günün sonuna kadar katliam katliam üzerine geldi ve hatta akşam karanlığında bile surların üzerinde savaş devam etti. Bundan dolayı şehrin savunucuları büyük ızdıraplar çekmekteydi. Her iki taraftan da bağrışlar yükseliyordu. Bizim askerlerimiz Constantius Caesar ın gücünü överken düşman askerleri de kendi kralları için "Kralların Kralı" ve "Savaşlarda Galip" unvanlarını haykırarak söylüyorlardı. Yeni günün ışığı gelince sayısız asker kalabalığı, borularla verilen sinyalle yeniden muharebeye çağırıldı. Gözle görülebilen tüm vadiler ve ovaları kaplayan askerler barbar ulusların ordularının yaptığı gibi, avcı kuşlara benzer şekilde saldırdı. Hemen sonra büyük bağırış ve çağırışlar içinde tüm askerler ilerledi; duvarlar makineler 597 tarafından vuruldu. Muazzam kalabalığın içerisinde yaralananlar oluyor, ölenler düşüyordu. Etrafımızı çevreleyen bütün bu kötülükten kurtulmak için kendi yaşam arzularını bir kenara bırakıp sadece cesurca ölmek amacıyla gün doğumundan gün batımına kadar her iki taraf da hırsla, öfkeyle savaşmaya devam etti. Sonunda gece gelince dökülen kan son buldu. Şehir sınırları içerisinde çok da büyük olmayan yedi lejyon vardı, geri kalan kalabalık içerisinde bazıları asker olmak üzere toplam den fazla olmayan bir insan kümesi vardı. Bu yüzden yaralıların tedavisi için herkes kendi yeteneğine göre yardım yaptı, yaralıların 597 Kuşatma esnasında çeşitli türden mancınıklar kullanılmıştır. Bunlar içinde taş atanlar olduğu gibi yanıcı maddeler ile doldurulmuş küpler de yakılarak atılıyordu.

114 99 bazıları oldukça ağır yaralanmıştı ve diğerleri aşırı kan kaybetmişti, kimileri ise oklarla delinmişti. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 598 Amida da aniden başlayan bir salgın hastalık, hafif bir yağmur sayesinde on gün içinde sona erer. Musibet hakkında çeşitli söylentiler çıkar. Şehirde çıkan salgın hastalık meydana gelen felakete bir yenisini ekledi. Caddeler boyunca uzanan cesetler defnetmek için oldukça fazlaydı. Bu hastalığın kaynağı hakkında size kısa bilgi vereceğim. Filozoflar ve şöhretli doktorların söylediklerine göre soğuk veya sıcaklığın fazla olması ya da nem veya kuruluğun aşırı olması salgın hastalıkları üretir. Bu yüzden bataklık veya nemli yerlerde yaşayanlar öksürük ve göz enfeksiyonu gibi hastalıklar çekerken diğer taraftan sıcak iklimlerin sakinleri havanın ateşiyle kurur. Yine de ateş diğer tüm elementlerden 599 daha fazla insana etki ederek ölmesine sebep olur. Yunanistan daki bir savaş zamanında bir yabancı, kraliyet çiftini ayırmayı deneyerek suç işlemiş ve ceza olarak Apollo nun mızrağı olarak kabul edilen, güneşle öldürülmüştür. Aynı şekilde Thucydides in bize anlattığı gibi Peloponnesian savaşının başlangıcında Afrika bölgesinden gelen aşırı sıcaklık Attika üzerinde tutununca salgın hastalığın çok kötü bir türü insanları bezdirdi. Diğerleri havanın aşırı ısınmaya başladığı zaman suların, cesetlerin pisliğiyle kirlendiğini ve bunun insanların sağlığını bozduğuna inanır. Şimdi, salgın hastalığın ilk türü fazla kuru havası olan yerlerde sık görülen ateşlenmelerdi. İkinci salgın türü; aşırı nemle gelir ve yılın her mevsiminde başlayan salgın hastalıktır ki gözlerin görüşünün sönükleşmesiyle başlar. Üçüncü salgın türü periyodik olarak görünen "Loemodes"tir ki bu salgın çok hızlı ve yaygın şekilde ölüm getirir. Şehir sakinleri, aşırı sıcaklığa teslim olduktan sonra 598 Amm. Marc. XIX Antik Yunan dan gelen bir yaklaşım olarak Hava, Su, Ateş ve Toprak element olarak nitelenmektedir.

115 100 bu yok edici salgın hastalıkla tükenirken, salgının başlamasının onuncu gününde gelen hafif yağmurla insanların vücutlarının sağlığını tekrar elde ettikleri göründü. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 600 Amida nın surlarına saldırılar düzenlenirken bir diğer taraftan da bir kaçağın liderliğinde yeraltında dehlizler 601 açılırken düşman şehri kuşatmaya devam ediyordu. Kuleler inşa ederek, (saldırı mevzisini) yükseltmeye başladılar, demir kapıların önlerine birer mancınık yerleştirerek şehir savunucularını (surların üzerindeki) siperlerinden sökmeyi amaçlıyorlardı. Bizim, (Benim dediğim gibi 602 ) Galya Seferi nden kalan, iki lejyonumuz vardı, bu adamlar cesur, aktif ve açık alanlarda savaşabilen askerlerdi. Ama savaşın türüne çok da uygun değillerdi 603, gerçekte bir ayak bağı oluyorlardı, onlar surların yeniden inşa ve güçlendirme çalışmalarına katılmıyordu hatta yardım dahi etmiyorlardı. Sonuçta demir parmaklıklarla dikkatli bir şekilde güvene alınmış olan kapılara; onların subaylarının yaklaşması ve ileri gitmesi yasaklanmıştı. Onlar vahşi hayvanlar gibi dişlerini gıcırdattı fakat takip eden günlerde (Benim anlatacak olduğum gibi 604 ) savaşa bariz etkileri olacaktı. Şehir surlarının bir bölümünü oluşturan güney duvarının kenarından akan Dicle ye bakan oldukça yüksek ve sarp kayaların üzerine kurulmuş bir kule vardı. Bu kule o kadar yüksekteydi ki buradan aşağıya, başınız dönmeden ve içiniz titremeden bakamazdınız. Bu kayalara gizlice ve büyük bir beceriyle yeraltından açılan kemerli kanallarla şehrin bulunduğu yere kadar nehrin suları getirilmişti. Bu karanlık pasajların dikliğine ve ulaşılmazlığına güvenildiğinden dolayı korumasız bırakılmıştı. Düşmana sığınmış olan bir kaçak, ok atmada yetenekli ve cesaretli olan yetmiş kral muhafızını gece yarısının 600 Amm. Marc. XIX Surları çökertmek için surların altına açılan lağım veya kanallar. 602 Yazarın eki. 603 Bu askerler ağır zırhlı piyadeler olup kuşatma tarzı savaşlar için uygun değillerdi. 604 Yazarın eki.

116 101 sessizliğinden faydalanarak, oraya götürdü ve gecenin karanlığı onları sabah dek sakladı. Sabah savaşın başlayacağının sinyali olan kırmızı pelerin gösterilince okçular sadaklarındaki tüm okları boşaltmaya başladı. Az sonra bütün güçleriyle bu noktadan şehre daha hırslı ve öfkeli şekilde saldırdılar. Biz oldukça şaşırdık ve ilk aklımıza gelen duvarlara dayanmış olan merdivenlerin olup olmadığıydı ve mazgallı siperlerin tutulmasını istedik. Böylece aramızda iş bölümü yaptık, hafif mancınıklarını beşi hareket ettirilerek kuleye karşı yerleştirildi ve hızlı bir şekilde atıldığında iki adamı bile delebilecek olan tahta mızrakları (düşman askerlerinin üzerine) yağdırdık. Düşmanın bazıları düştü, bazıları yaralandı ve diğerleri makinelerimizin çıkarttığı homurtulardan ve gelen ölümden korkarak dağıldı. Bu mücadele çabuk ve kusursuz bir şekilde başarıldı ve savaş makinelerimiz kendi yerlerine geri taşındı ve askerlerimiz daha büyük bir özgüvenle surları savunmak için koştu. Kaçağın yaptığı bu aşağılık iş askerlerimizin gazabına uğradığı gibi düşmanlarımızı yere çarpmış gibi yendik. Onlar uğradıkları bu hezimetin karşısında öğle vakti olmadan dağıldılar ve pek çoğu ölümün üzüntüsünü unutmak için çadırlarına çekildi. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 605 Galyalı lejyonlarının saldırısı düşmanımız için büyük bir yıkım oldu. Talih bizden yana olunca kendimizi emniyet içinde hissettik, bu gün bize hiçbir zarar gelmeyip düşmana da büyük bir felaket olduğundan günün geri kalanını vücutlarımızın dinlemesi için istirahata ayırdık. Fakat takip eden günün şafağında Ziata Hisarı nın ele geçirilmesini izledik, hisardan çıkan sayısız kalabalık düşmanın kampına götürüldü, yaklaşık on stad genişliği kaplayan ve içerisinde her çeşit insan bulunan yığın rehin alındı. Takip eden günlerde diğer tahkimatlar da ele geçirildi ve yakıldı, binlerce erkek ve kadın köle olarak sürgüne gitti. Bunların içerisinde çok 605 Amm. Marc. XIX

117 102 yaşlı erkek ve kadınlar da vardı. Köle olanların büyük bir çoğunluğu yapacakları uzun yürüyüşlere katlanamayacaklardı ve hayatta kalma istekleri sönecekti. Galyalı askerler biçare hale gelen bu kalabalıkları görünce kendilerine daha önce düşmanla karşılaşmak fırsatı verilmesini talep ettiklerini hatırlattı ve kendilerine yasak koyan liderleri ve diğer yüksek rütbeli subayları ölümle tehdit ettiler, yasaklanmış olmasaydı onları koruyabilirlerdi. Kafeslerde yırtıcı hayvan gibi olan bu askerlerin, leş kokusu, azgınlıklarını arttı, çünkü (Benim yukarda dediğim gibi 606 ) savaş umutları da artmıştı, eğer şehir yok edilecekse onlar sonunda ölüm olsa bile kendilerinden beklenen kahramanlığı yapmalıydı. Biz bu olayda zekamızı kullandık ve sahip olduğumuz tercihlerin en iyisini yaptık. Diğerleri (Şehirde bulunan yüksek rütbeli subaylar) gönülsüzce razı olsa bile onlar artık alıkonulamazdı ve düşmanın ok atım mesafesinden çok daha uzağa yerleştirilen ileri karakollarına saldırmalarına izin verildi. Görünüşe göre eğer onların isteği ilk başta kabul edilseydi büyük bir katliam engellenecekti. Üstelik piyadeler şehrin yakınlarında ve siperlerinin yanına iki yüksek yığın inşa ediyorlardı, bunlar bizim duvarlarımızın yüksekliğine eşit olacak böylece savaş şartlarını eşitleyeceklerdi. Bu sırada onlar 607 gecikmeden kılıçlar ve baltalarla silahlanmaya başladılar. Açılan bir arka kapı boyunca sıralanmaya başlayarak kendilerine avantaj sağlayacak olan aysız bir geceden faydalanmayı beklediler. Onlar sessizce düşmanın yakınlarına ulaşıp ileri karakollardaki askerler uyurken nöbet tutan muhafızları öldürdüler. İstedikleri kadar yaklaşınca şiddetle saldırdılar, ileri karakollardakilerin büyük kısmını katlettiler. Eğer talih onlara gülseydi onların kralına ani bir saldırı yapabileceklerdi. Fakat onların dikkatli ve mümkün olduğu kadar sessiz ilerlemesini öldürdüklerinin iniltileri bozduğundan düşmanın birçoğu derin uykusundan uyandı, uykudan sıçrayanlar diğer kollara uyarılar yolladı. Bizim askerlerimiz bulundukları noktada durdular ve daha fazla ilerlemeye kalkışmadılar çünkü ilerlemek ihtiyatlı 606 Yazarın eki. 607 Yukarıda bahsedilen iki lejyonu kastetmektedir.

118 103 görünmüyordu, öfke ateşiyle uyanmış olan kalabalık düşman birlikleri hemen her yönden saldırıya geçeceklerdi ve ilerlemek açık tehlikeye maruz kalmaktı. Fakat onlar büyük tehlike içine düştüler, düşman bir noktada geri dönmüştü. Onların hiçbiri arkasına dönmemesine rağmen geri çekilmek için acele ettiler ve sinyalle çekilmediler, onlar aşamalı olarak geri çekilmeleri gerekiyordu fakat kamptan yükselen boruların gürültüsü onları telaşlandırdı. Birçok boru sesi şehirden duyulurken, bizim adamlarımız kapıları açmak için harekete geçti. Bu sırada bizim savaş makinelerimiz kükredi, (geri çekilen askerler) ileri karakollarda, arkalarında bıraktıkları arkadaşlarının ölümlerinden habersiz olarak şehrin güvenli duvarlarının ardına ulaşmayı başardılar. Cesur askerlerimizin yaptığı bu saldırının bitmesiyle sayıları azalmasına rağmen şafak vakti şehir kapılarından girdiler, yanlarında çok sayıda yaralı bulunmaktaydı (O gecenin kayıpları dört yüz kişiydi 608 ). Yine de talihleri yaver gitmiş olmalıydı ki tamamen katledilmediler. Liderlerinin gösterdiği bu cesaret üzerine onların subaylarını onurlandırmak için şehrin yok olmasından sonra imparator zırhları ile birlikte heykellerinin yapılmasını emretti ve bu heykeller hala Edessa kentinde el sürülmemiş şekilde korunmaktadır. Bu olaydan dolayı üç günlük bir mütareke her iki tarafında rızasıyla sağlandı ve böylece bizde nefes almak için zaman kazandık. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 609 Kuleler ve diğer kuşatma makineleri şehrin duvarlarına dayanınca Romalılar, onları ateşe verdi. Düşman, meydana gelen bütün gecikmelerin yanı sıra beklenilmeyen felakete öfkelendi ve dehşete düştü. Şimdi sahip oldukları tüm kuvvetlerle kuşatmayı sonlandırmayı planlıyorlardı. Askerler, içlerindeki büyük ateşle bu uğurda can vermeye 608 Yazarın eki. 609 Amm. Marc. XIX

119 104 hazırlardı. Şehrin ele geçirilme arzusu onların ruhlarına işlemişti. Ve oldukça hevesle yapılan hazırlıklar tamamlandı ve sabahyıldızı gibi parlayan çeşitli türdeki kuşatma aletleri ilerledi, bunların içinde demir kaplı kuleler de vardı. Mancınıklarını yüksek tepelere yerleştirdiler. Ve şimdi gün ağarıyordu, zincirle kaplanmış kuşatma araçları şehre yaklaşmaya başlayınca tüm gökyüzü bir peçeyle örtülmüş gibi oldu. Bu sefer bir karmaşayla değil de boruların sesiyle ellerinde hasırdan yapılma kalkanlar tutan öncüler, ilerledi. Düşman piyadeleri ok atım mesafesine kadar yaklaştıkları zaman surların üzerinden atılan mancınıklar tarafından vuruldular ve atılan oklara karşı onların kalkanları başarılı olamayınca adamlarımızın cesareti arttı. Yine de düşmanın demir kuleler üzerine inşa ettikleri mancınıkları bizim duvarlarımızın üzerindekiler için oldukça korkunç kıyıma neden oldu. Çünkü onların mancınıklarının konumu bizimkilerden daha yüksekte idi. Gün sona erip gece olduğunda biz bu müthiş katliam için bir çare bulmaya çalışıyorduk. En sonunda, pek çok planı gözden geçirdikten sonra en emniyetli bulduğumuz planın sorunu çözeceğine karar verdik. Her mancınığın karşısına dört akrep yerleştirdik. Akrepler, düşman mancınıklarının yerleştirildiği yere dikkat edilerek hareket ettirilecekti (Bu büyük bir beceri isteyen bir işti 610 ). Yine de bu korkunç günlerde görülen bir diğer kötülük de ilerlerken korkunç gürültüler çıkarıp askerlerimizin aklını karıştıran fillerdi. Şehri kuşatanların tüm ağırlığını ve her taraftan sert baskısını görmekteydik. Kuşatma aletleri ve canavarlar 611 her yöne taşlar savurmaktaydı. Bizim akreplerimizin demir kolları (demir uçlu mızraklar), mazgallı siperlerin arasından kulelerin eklemlerini 612 kırdı ve mancınıklarını aşağı düşürdü böylece onların ön cephede saldıran askerlerinin büyük kısmı düşen enkazın altında kaldı kimi öldü kimi ise yaralandı. Filler çok büyük bir şiddetle geriye kaçtı ve bazıları yanan odunlar tarafından kuşatıldı. Ateş, önce kuyruklarına 610 Yazarın eki. 611 Amida kentinin surlarından daha yüksek şekilde inşa edilen ve tepelerinde mancınıklar yerleştirilen ahşap kuşatma kuleleri. 612 Ahşap kulelerin ayaklarının geçme yerleri

120 105 ardından da vücutlarına değmeye başlayınca sürücüleri onları kontrol edemez hale geldi. Kuşatma araçları yakıldıktan sonra her iki taraf da mücadeleye ara vermeden devam etti. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 613 Amida kentinin surlarına yakın yıkıntılar üzerinden saldırılar yapılır ve hücum edilir. Marcellinus şehrin ele geçirilmesinden sonra gecenin karanlığından faydalanarak Antioch a kaçar. Gece geldiğinde çatışma son buldu, kısa süreler için bile olsa dinlenmeye çalışıldı. Şafak sökünce kral bize karşı içindeki gazap ve kızgınlıkla beraberindeki barbarları ayaklandırdı, (daha önce size anlattığım gibi 614 ) yanmış olan kuşatma araçlarının yakınlarındaki, duvarlara yakın yüksek tepeler üzerinden saldırılarına başladılar ve içeride bizim adamlarımız güçlerinin yettiğince içinde bulundukları zorlukları bir kenara bırakarak direnmeye başladılar. Uzun bir zaman boyunca kana susamış savaş kararsız bir seyir izledi ve şehri savunanların gayretleri hemen her yerde görülen ölümün korkusuyla gölgelenmekteydi. Her iki tarafın da kaderi olan savaş askerin gayretleriyle verilen bu uzun mücadelenin sonucu bir noktaya gelecek, bir depremin yaptığı gibi kırılacaktı. Duvarlar ve yıkıntılar arasında hareket eden insan dalgaları vardı. Surların dışındaki yıkıntılar üzerine inşa edilen ve bir köprü gibi uzatılarak duvarlara dayanan düz bir alan inşa edildi. Bunu engellemek için bizim askerlerimiz çok mücadele vermelerine rağmen bazıları aşağı atıldı bazıları da savaşmaktan bitkin düştüğünden karşı koyamadı. Bu yüzden düşmana şehre girmek için bir pasaj açıldı. Buna rağmen diğerleri, bu ani tehlikeyi önlemek için bütün sur boyunca bu noktaya hareket ettiğinden düşman askerlerinin ilerleyişini geciktirdiler. Bundan sonra kralın emriyle bütün savaşçılar çağırtıldı ve çekilmiş kılıçlarla dişe diş bir savaş başladı. Muazzam kıyımdan ortaya çıkan kan, duvarların 613 Amm. Marc. XIX Yazarın eki.

121 106 üzerinden akıyordu ve hendekler ölü askerlerin vücutlarıyla dolmuştu. Şimdi şehir düşman kuvvetleriyle doluyordu. Savaşın devamından umudunu kesen silahlı veya silahsız tüm Romalıları kadın, erkek ayırt etmeden hayvan keser gibi kestiler. Daha sonra akşamın karanlığı geldiğinde, bizim askerlerimizin büyük bir kısmı şansın kendilerine döneceğini düşündüklerinden savaşa devam etmekteydiler, düşman meşgul iken şehrin uzak bir bölümünde diğerleriyle saklandım. Karanlık gecenin örtüsünün altında, hiçbir korumanın olmadığı şehrin arka kapısından kaçtım. Çöl yerlerine aşinalığım ve beraberimdeki arkadaşlarımın hızıyla kısa sürede onuncu kilometre taşına vardım. Oradaki posta evinde 615 biraz dinlendik sonra daha uzak mesafelere gitmek için hazırlık yapmaya başladık, ben aşırı yürüyüş 616 için yetersizdim; benim gibi bir centilmen için alışılmamıştı yine de karşılaştığım korkunç bir manzaraydı. Biz çabukça Fırat Nehri ne doğru ilerledik o civarda hayvanlarımızı ve bizi nehrin diğer yakasına geçirecek olan bir gemi bulmayı umduk. Romalı süvarilerinden küçük bir grubu kalabalık düşman kuvvetleri takip etmekteydi ve biz onların bizim peşimizden nasıl geldiğini anlayamadık. Gelen bu tehlikeyle alarma geçildi ve tüm yaşama umudumuzla sık çalılıklara doğru kaçtık, ormanların içerisinden hızlı bir yürüyüşle yüksek dağlara vardık. Buradan beraberimizdeki subaylarla Küçük Armenia daki Melitina 617 şehrine geldik; buradan da Antioch a döndük. Amida: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 618 İmparatorun maiyetinde piyadelerin kumandanı olan Ursicinus a iftira edildikten sonra kovulur. Amida yı savunan Ursicinus, geri döndükten sonra piyadelerin kumandanı olarak imparatorun hizmetine girdi. Geri 615 Atlı posta götürenlerin belirli süre için beklediği bir nevi kervansaray. 616 Uzun mesafeli yürüyüş özellikle Roma askerlerinin talimleri esnasında uyguladığı yöntemlerden biridir. Eğitimli Roma piyadeleri, ordunun normal ilerleyişi esnasında günde km yol yürüyebilmekteydi. 617 Şehrin ismi pek çok kaynakta Melitene olarak geçse dahi yazar burada Melitina olarak kullanmıştır. 618 Amm. Marc. XX

122 107 dönüşüyle birlikte fısıldanan iftiraları yayan kötüleyiciler tarafından karşılandı sonra da açıkça şehrin kuşatılması ve ele geçirilmesinden sorumlu tutuldu. Çeşitli olaylarda önyargıyla davranan imparator, gizli saldırganları dinlemek için hazırdı, yüksek rütbeli subaylardan olan Arbitrio ve Florentius u ciddiye alarak Amida nın yok olma sebeplerini onlara araştırttı. Bu adamlar, saray muhasebecisi olan Eusebius dan korktuklarından açık ve makul sebepleri göz ardı ettiler. Çünkü olan olayları gösteren kanıtları ortaya koysalar suçlanacaklardı, gerçek neden Sabinianus un ısrarlı vurdumduymazlığının sonucuydu fakat onlar gerçekleri açıklamadı ve önemsiz meselelerle uğraştı. Amida: Procopius -De Aedificiis 619 Amida kentinin hem duvarları hem de tahkimatları, çok önce inşa edilmişti. Onlar çok eski zamanlarda inşa edildiğinden dolayı yıkıntı gibi görünüyordu. Fakat surlar kısa bir sürede yerini yeni yapılara bırakmış ve böylece şehrin güvenliği tekrar sağlanmıştı. Bütün bunlardan başka bu şehirlerin bulunduğu bölgelerde çeşitli kaleler inşa edilmiştir. Şimdi size bunları nakledeceğim. Parth ülkesinin sol tarafında uzanan bölgede bulunan Daras tan başlayarak gidersek, atlarla çekilen arabalarla yapılan yolculuk, bir yolcu için yaklaşık iki günlük seyahat mesafesine uzar ve steplerde sonlanır. Burada sarp kayalarla ve uçurumlarla çevrili yere Rhabdios 620 adı verilir. Parth bölgesinde yer alan Rhabdios tan başlayan yolun her iki tarafı da oldukça uzak mesafelere doğru uzanır. Beni ilk şaşırtan bu oldu ve ben bu yol hakkında bölgenin yerlileri arasında araştırma yaptım ve Romalıların düşmanlarına ait olan bölgenin diğer tarafı da bazılarının bana anlattığına göre bir zamanlar Parthlara ait olan bölgelerdi. Fakat Parth kralının bir Roma imparatoruna ricası üzerine Martyropolis yakınlarındaki üzüm yetiştirilen bir köy Parthlara devredildi. 619 Proc.de aedif. II Tur'abdin Kalesi. Günümüzde Mardin Şırnak arasında yer alır.

123 108 Amida: Procopius -De Aedificiis 621 Kaleler, dağlar boyunca uzanmaktadır. Bu hattın ilk başında Amida yolu üzerinde yer alan Daras bulunmaktadır. Sonrasında Ciphas, Sauras, Margdis, Lournes, Idriphthon, Atachas, Siphrius, Rhipalthas, Banasymeon, Sinas, Rhasios, Dabanas ve tüm diğerleri antik zamanlardan beri buralarda bulunmaktadır. Daha öncesinde çitlerle 622 çevrilmiş olan bu kaleler yeniden yapılmış ve eski zamana göre daha güvenlikli ve güzel bir hale çevrilmiştir. Aslında düşmanları, Roma topraklarından uzakta tutmak için oluşturulmuş kudretli surlardır. Buradaki heybetli dağların tepeleri gökyüzüne doğru uzanır, burası fazlasıyla sarp ve erişilmez olup ovalar yumuşak ve derin topraklara sahipti. Bu topraklar sabanla işlemek için mükemmel yüzeye sahip olduğu gibi otlak olarak kullanılmak için de uygundur. Dağların yamaçları boyunca çok sayıda köy bulunmaktadır. Buralarda yaşayan insanlar yaşamak için gerekenlere sahip olduklarından gerçekten mutludurlar fakat her kim oraya saldırırsa çok kolaylıkla ele geçirebilir. İmparator Justinian bu durumu düzeltebilmek için dağların tepelerine pek çok kale inşa ettirdi. Böylece onlar en değerli eşyalarını oralarda depoladılar, düşman onların karşılarına her ne zaman gelirse onlar korunmak için bu kalelere sığınıyorlardı. Bu kalelere Basileon adı verilmekteydi. Ayrıca Amida şehri için özenle inşa ettirilen bu kaleler çamur duvarlarıyla kaplıydı ve tamamen düşmanın merhametine terk edilmişti fakat İmparator Justinian bunları güvenliği sağlayacak şekilde düzenledi. Bunların arasında Apadnas ve küçük bir kasaba olan Virthon da vardı fakat bunların hepsinden ayrı ayrı, isim isim bahsetmek kolay değildi. Fakat kısaca anlatayım, İmparator Justinian bizim zamanımızda saldırganların ele geçiremeyeceği yerler inşa ettirdi. Bunun sonucu olarak, Mezopotamya Parthlar için ulaşılamaz oldu. 621 Proc.de aedif. II Procopius un çit olarak ifade ettiği tahkimatlar bölgenin kuzeyindeki ormanlık alandan getirilmiş olabilecek olan tahta surlardır.

124 109 Amida: Procopius -De Aedificiis 623 Bir önceki kitapta anlatmaya başladığım gibi İmparator Justinian doğu bölgesini güçlendirmeye başladı. Roma İmparatorluğu nun Parth sınırını savunması için yapılan inşaları tanımlamaya başladığımdan beri anlattığım ikinci şehir olan Theodosiopolis den Amida kadar Armenia ya geçmek için çok uygun değildi. Fakat yine de benim bu bölgeden bahsetmem gerekir. Onun yalnızca kurtarıp yeniden yaptığı inşalar değil aynı zamanda onun ileri görüşlülüğünden de bahsetmek gerekir fakat ben şimdi biraz başa gitmeliyim. Armenia ülkesi insanları antik zamanlarında kendi ırklarından seçilen bir kral tarafından yönetiliyordu ve en eski döneme ait tarihi kayıtlarda bunun böyle olduğunu bildirmekteydi. Amida: Procopius -De Aedificiis 624 İmparator Justinian, Armenia nın bu karışık durumunu çözebilmek için krallık yönetimini yürürlükten kaldırdı ve Armenia nın yönetimine bir generali yerleştirdi. Ona düşman saldırılarına dayanması için yeterli askeri kuvvet tayin etti. Amida şehrine kadar uzanan ve Fırat Nehri nin içlerine doğru genişlemiş olan diğer Armenia da satrap 625 gücü elinde tutmaktaydı. Bu güç kalıtsal ve hayat boyu görevliydi. Bununla birlikte onlar yalnızca Roma imparatoru tarafından verilen subay sembollerini almışlardı. Bu rütbe işaretleri onlardan asla geri alınmadıkları için oldukça değerlidir. Bu nişanlar, yünden yapılmış bir pelerin ki bu koyundan üretilmemiş denizden toplanmıştır. Bu yün Pinnos adı verilen bir yaratıktan üretilmektedir. Bu pelerin mor renkte olup genelde eklentileri de aynı renge sahiptir ve altınla kaplanırdı. Pelerinin orta kısmına altından bir broş takılıp gevşek bir şekilde bağlanan bir altın zincirle oldukça değerli bir taş olan safirle çevrilidir. Onlar plumia 623 Proc.de aedif. III Proc.de aedif. III Roma nın bölgedeki valileri de Satrap unvanı ile anılabiliyordu.

125 110 adı verilen ipekten bir tunik takarlar ve bu tuniğin çeşitli bölümleri altınla süslenmiştir. Onların botları kırmızı renktedir ve dize kadar uzanmaktadır ki bu botları yalnızca Roma imparatorları ve Parth kralları kullanılmaktaydı. Bununla birlikte Romalı askerler Armenia ülkesi kralları ya da satraplarının emirleri altında asla savaşmadıkları gibi satraplar da bağımsız olarak yönetimlerine sahiptiler. Fakat daha sonraki zamanlarda, Zeno nun 626 hakimiyeti döneminde, Satrapların birçoğu özellikle Illus ve Leontius açıkça kendileri bağımsızlaştırmaya karar verdi ve imparatora karşı ayaklanmaya başladılar. Sonuç olarak, imparator, Leontius ve Illus a bazı konularda bağımlı olduğundan onları sadece satrap olarak eski durumunda bırakıp herhangi bir önemi olmayan çok alt düzeyde eyaletlere satrap olarak atadı. Atandıkları bu bölgeye Belabitine 627 denilmekteydi. Diğerleri ise imparator tarafından azledildi ve uzun bir süre subayların birbirine akrabalık bağıyla birbirine bağlanmalarına izin verilmedi. Bu emir tüm Romalı subaylar için uygulandı. Amida: Procopius -De Aedificiis 628 Kral Cabades, 629 Anastasius un 630 hakimiyeti döneminde Roma bölgesine saldırılar düzenlemiştir. Direk Martyropolis yolunda ilerlemiş, serbest bir yolcu gibi bir günden daha kısa bir ilerleyişten sonra Amida kentine ulaşmıştır. Şehirde yaşayanlar, saldırgan güçlere karşı hiçbir şey yapamayacaklarını biliyorlardı. Sophene nin o zamanki satrapı olan Theodorus ile birlikte Cabades de hızlı bir şekilde yaklaşıyorlardı. Sophene valisi olan Theodorus Martyropolis in iki yıllık vergilerini 626 Gerçek ismi Tarasis olan Flavius Zeno, yılları arasında Doğu Roma tahtında oturmuştur. 627 Minor Armenia. 628 Proc.de aedif. III I. Firuz un oğlu olan I. Cabades (Kavad) yılları arasında Sasani İmparatorluğu nun tahtına geçmiştir. 630 Flavius Anastasius 491 yılında tahta çıkan I. Anastasius Doğu Roma İmparatorluğu nun sınırlarını genişletmiştir.

126 111 alarak şehre yerleşmişti. Cabades bu durumdan memnun kaldı, şehirden (Martyropolis )elini çekti ve tüm bölge, Parth Krallığı na ait olacak, insanlara zarar verilmesine izin vermeyecekti. Ne hükümetin şeklini değiştirecekti ne de zarar verecekti. (Cabades ) Theodorus a güvenerek onu kendine vali tayin etti çünkü o boşboğaz davranmamış ve subaylık alametlerini elinde tutmak maksadıyla Parthlar için topraklara göz kulak olmuştu. Amida kentini kuşatmayla aldıktan sonra ordusuna ilerleme emri verdi ve Parth topraklarına doğru yürüyüşe başladı. Savaşlar Kitabımda bununla ilgili olayları anlattım. Amida: Procopius - De Bellis 631 Cabades, Ephthalitae 632 kralına borçlu olduğu paranın tamamını ona ödeyemedi ve bu yüzden bu parayı ödünç vermesi için İmparator Anastasius a rica etti. Bunun üzerine Anastasius arkadaşlarına bunun yapılıp yapılmaması için danıştı ve sonuçta onlar borcu ödemesine razı olmadılar. Ephthalitae ve onların düşmanları arasında paranın kazanacağı bir dostluğun çok da güvenli olmayacağı ve uygun düşmeyeceği konusunda onun dikkatini çektiler. Bu nedenle, hiçbir sebep yokken Cabades, Romalılara karşı bir keşif seferi yapmaya karar verdi. 502 yılında ilk olarak Armenia topraklarını işgale başladı, hızlıca ilerleyerek bölgenin büyük bir kısmını yağmaladı. Beklenmedik bir anda Mezopotamya da bulunan Amida şehrine varınca mevsim kış olmasına rağmen şehri muhasara etti. Barış dönemi olduğundan Amida da şehrin vatandaşlarını koruyan hiçbir askeri birlik yoktu ve tamamen hazırlıksızlardı. Buna rağmen onlar şehri düşmana teslim etmek istemiyorlardı. Tehlikeye ve zor hayat koşullarına karşı dayanmakta beklenilmeyen bir cesaret gösterdiler. Cabades, Amida yı kuşatmaya 631 Proc. de bel. I Eftalit Hunları, Ak Hunlar.

127 112 devam etti ve koçbaşı olarak bilinen saldırı makinelerini getirtti ama şehir halkı koçbaşını durdurmayı başardı. Şehir duvarlarına bu yolla yapılan saldırının başarılı olmadığını fark eden Cabades in yine de şehri alma gayreti son bulmadı. Birçok defa surlara saldırmasına rağmen şehrin savunmasını kıramadı. Çünkü çok uzun zaman önce inşa edilmiş olan surları sallamak veya çökertmek zordu. Başarısız olan Cabades, şehri tehdit etmesi için yapay bir tepe yaptırdı, bu tepe şehir duvarlarından daha yükseğe çıkarken şehri savunanlar da bu tepeyi yok etmek için uğraşıyordu. Tepenin ardından şehrin içine uzanan gizli bir tünel inşa ettiler. Pek çok asker onun sağlam olduğunu düşünerek tünelin iç tarafını güçlendirmeye çalışıyordu ve böylece kalenin içerisine ulaşmayı amaçlıyorlardı. Fakat tüneli hızlı bir şekilde inşa etmeye çalışan adamların pek çoğu, tünelin içerisindeyken tünel büyük bir yıkımla çöktü ve içindekilerin hemen hepsi öldü. Cabades kuşatmayı devam ettirmek için hiçbir çare bulamadı ve ertesi gün kuşatmayı kaldırmak için ordusuna emir verdi. Kuşatma kaldırıldıktan sonra kendileri için hiçbir tehlike kalmayan kaledekiler barbarlara gülmeye başladılar. Cabades in kıyafetlerine benzer kıyafetler giyen bazı utanmaz fahişeler vücutlarını göstererek onlarla dalga geçti. Mecusi büyücüler kralla görüşerek çekilmeyi engellemeyi denediler ve onlar Cabades e Amida şehrindekilerin bütün sırlarını ve gizlenenlerini açığa çıkaracaksın tarzında yorumlar yaptı. Bunun üzerine ordu orada kaldı. Sonraki günlerde şehir kulelerine yakın olan ve emniyetsiz şekilde gizlenen yeraltı pasajlarının hiçbirinde askerler görülmedi. Fakat gece olduğunda oraya yalnız geldiler ve şehir duvarlarının içerisine nasıl girilebileceğini anlamaya çalıştılar. Şafakta ayrılarak Cabades e tüm bilgilerini anlattılar. Bir sonraki gece kral yanındaki bir kaç adamla birlikte daha önceden hazırlanmış olan merdivenlerle birlikte geldi. Kulelerin gözcüleri olan keşişler oldukça dikkatlilerdi fakat o gece talih düşmanın yanındaydı. Keşişler, o gün Tanrıya adadıkları dinsel festivallerden birini düzenlemişlerdi. Gecenin

128 113 ilerleyen saatlerinde festivalin bütün yorgunluğunu rahiplerin üzerine çöktü, onlar alışkanlıklarının ötesinde yiyeceklerle karınlarını doyurmuş ve içecekler onları kendilerinden geçirdiğinden tatlı bir uykuya daldılar. Sonuç olarak askerlerin ilerleyişlerinden hiçbir haber alamadılar. Parthlar, pasajın içerisinden kaleye doğru kısa bir zamanda ilerleyip kuleye yaklaştılar, adamlardan biri sessizce kuleye tırmandı ve orada bulduğu rahiplerin hepsini öldürdü. Cabades, bunu öğrendiği zaman merdivenleri kuleye yükseltti ve artık şafak söküyordu. Bitişik kuledeki korumayı üstlenen şehir sakinleri durumdan haberdar olunca yardım etmek için büyük bir hızla ilerlediler. Uzun bir zaman boyunca iki taraf da mücadele vermeye devam etti fakat Amida şehri sakinleri avantaj kazanmaya başladı, surlara çıkmayı başaranların büyük çoğunluğunu öldürmüş ve merdivende olanları ise geriye atmışlardı. Böylece tehlikeyi önlemeye çok az kalmıştı. Bu sırada Cabades kılıcını çekti ve savaşta cesaret göstermeyenleri öldüreceğini haykırdı. Merdivenle şehre çıkanlara acele etme emrini verdi, geri çekilmelerine izin vermedi, geri dönmeye kalkışanlar ölümle cezalandırılıyordu. Bunun sonucu olarak şehirdekilerin üstesinden gelmeyi başardılar. Şehrin kuşatılmaya başlanmasından on sekiz gün sonra şehir ele geçirildi. Şehrin ele geçirilmesinin peşinden halka karşı çok büyük bir katliam başladı. Şehirin önde gelen yaşlı vatandaşlarından biriyle rahip Cabades in huzuruna çıkarak ele geçirilen tutsakların öldürülmesinin krala yakışacak bir hareket olmadığını söyledi. Sonra Cabades, içindeki coşkuyla cevapladı: "Ama siz bana karşı savaşmaya karar vermiştiniz." yaşlı adam çabukça cevapladı: "Çünkü Tanrı, bizim kararımızdan çok senin yiğitliğinden dolayı Amida ya senin ellerine vermeyi arzuladı." Cabades, bu konuşmayla memnun edildi ve daha fazla katliama izin vermedi. Kısa bir zaman sonra Glones isimli bir komutanın emri altında bin kişilik kuvvet bırakarak esir aldıkları ve ordusunun geri kalanıyla kendi topraklarına doğru yürüyüşe geçti.

129 114 Amida: Procopius - De Bellis 633 İmparator Anastasius, Amida nın kuşatıldığını öğrenince büyük bir hızla birlikler gönderdi. Gönderilen orduda her bölüm genel subayların elindeydi, en geniş yetkiler dört generalin arasında bölmüştü. Batıda imparator olmayı denese de olamamış olan Olyvrius un damadı Areobindus, doğunun tamamının generaliydi. Celer, tüm birliklerin komutanı ve saray kumandanı (Bu memurluğu Romalılar "Magister" olarak adlandırır 634 ) idi. Bunlardan başka Patricias, Phrygia da askerlerin kumandanı ve imparatorun erkek yeğeni Hypatius vardı. Fakat bu komutanlar bir arada hareket edemedi ve tek bir ordu oluşturamadı, düşmana karşı herkes kendi birliğini götürdü. Ordunun hazine işlemlerini düzenlemek için Mısırlı Apion gönderildi. Apion, aristokratların arasında büyük şöhrete sahip olmasının yanı sıra oldukça enerjik ve atılgandı. İmparator gönderdiği emirnameyle onun dilediği gibi ordunun parasını idare etmesi için gereken otoriteye sahip olduğunu bildirdi. Sonunda ordu gecikmeyle toplandı ve yavaşça ilerledi. Bölgeye vardıklarında düşman hızlıca saldırı düzenlemiş ve topladıkları ganimetlerle kendi topraklarına çekilmişti. Romalılar barbarların izine rastlayamadı. Generallerden hiçbiri Amida da bırakılan garnizonun kuşatmasını üstlenmek istemedi çünkü şehrin savunulması için büyük tedarik yapmıştı. Bunun üzerine onlar, aceleyle düşman topraklarını istila etmeye girişmelerine rağmen barbarlara karşı bir arada hareket edemediler ve konakladıklarında birbirlerinden oldukça uzağa kamp yerleri kurdular. Cabades (çok fazla uzakta olmadığı için 635 ) (Roma ordusunun) geldiğini öğrendi ve hızlıca Roma sınırına gelen orduyu karşılamak için hareket etti. Romalılar Cabades in onlara karşı tüm kuvvetiyle beraber harekete geçtiğini öğrenmemişti ve karşılarında küçük bir ordunun olduğunu zannediyorlardı. Areobindus un kuvvetleri 633 Proc. de bel. I Yazarın eki. 635 Yazarın eki.

130 115 Constantina şehrinden iki günlük mesafede olan Arzamon adı verilen yerde kamp kurdu. Patricius ve Hypatius, Amida şehrinden üç yüz elli stad mesafeden daha uzak olmayan Siphrios adı verilen yere varmıştı ve Celer e gelince o henüz bölgeye varmamıştı. Areobindus, Cabades in tüm ordusuyla üzerine gelmekte olduğunu anlayınca kampını bıraktı ve tüm askerleriyle geri çekildi. Düşman onun kampına ulaştığında hiç kimseyi bulamamasına rağmen kamptaki her şeyi ganimet olarak aldı ve diğer Roma ordusuna karşı hızlıca ilerledi. Patricius ve Hypatius un askerleri Cabades in ordusunun önünde duruyor ve şimdiden hepsinin öldürmüş olduğu varsayılıyordu. Daha sonra Cabades ve ordusu, zaferi kazanmış olduklarını varsayarak, daha dikkatsiz davranmaya başladılar. Günün uygun bir zamanında askerler dinlenmeye çekilmiş ve öğle yemeği için hazırlık yapmaya başlamışlardı. Cabades, düşmanın büyük bir hızla üzerine doğru gelmekte olduğunu öğrendi ve hazırlıksız yakalanmamak için ordusunun derhal toplanması emirini verdi. Savaş esnasında Romalılar, Cabades in saldırısına karşı direnç gösteremediler, yapabildikleri tek şey kaçmak oldu. Kaçanların bir kısmı yakalandı ya da öldürüldü, tepelere doğru kaçanlar ise panik ve kargaşadan uçurumdan aşağı düştü. Katliamdan hiçbir asker kaçamamışdı fakat Patricius ve Hypatius saldırının en başında ordularını bırakarak kaçmayı başarmışlardı. Cabades tüm ordusuyla kendi ülkesine çekilmeye başladı. Çünkü ülkesinin kuzeyinde yaşayan ve uzun bir zamandan beri savaş halinde olduğu Hunların yeni bir istilaya başlamış olduğu haberi gelmişti. Cabades çekilirken bir başka Roma ordusu bölgeye geldi fakat görünürde hiçbir düşman kalmadığından yeni bir saldırı yapmaya değer bir durum olmadığına karar verildi. Sonuç olarak Roma generalleri hiçbir zaman birlikte hareket edemediği gibi birbirinin düşüncelerine karşı çıkmaya devam ettiler. Yine de Celer kendi birliğiyle birlikte Nymphius Nehri ni geçti ve Arzanene ye bir istila gerçekleştirdi. Bu nehir, Martyropolis kentine çok yakındır ve Amida

131 116 şehrine üç yüz stad mesafededir. Celer ve ordusu bu topraklardan çok uzun süre kalmadı ve kısa zaman sonra geri çekildi. Amida: Procopius - De Bellis 636 Areobindus, diğer generaller gibi Amida ya ilerlerken mevsim kış olmasına rağmen imparatorun emriyle Byzantium a çağrıldı. Onlar pek çok deneme yapmış olmalarına rağmen tahkimatlara güçlü bir saldırı gerçekleştiremediler. Kuşatma için bütün güçlerini harcarken diğer taraftan da açlık tehlikesiyle karşılaştılar. Generaller düşmanın içinde bulunduğu durumu tam olarak keşfetmemiş kendi askerleri de hem hava şartlarından hem de açlık tehlikesinden dolayı sıkıntıya düşmüşlerdi. Ayrıca düşman ordusunun geldiği kuşkusunu da yaşıyorlardı. Bundan dolayı mevcut koşullarda kuşatmayı devam ettirmeyi pek doğru bulmuyorlardı. Parthlar sonucun ne olacağını kestiremediklerinden ve yaşamın tatlı tarafı onlar için daha hoş geldiğinden şartlar lehlerine görünmesine rağmen kazandıkları şerefin şöhretiyle geri dönmeyi istiyorlardı. Böylece şehri Romalılara teslim etmek için bin altın libre fidye teklif ettiler. İki taraf da memnuniyetle antlaşmanın kendi üzerine düşen koşullarını uyguladı ve Glones in oğlu, fidyeyi teslim almasının üzerine Amida yı Romalılara teslim etti. 504 yılında, iki yıllık düşman işgali altında kaldıktan sonra, Romalılar fidye ödeyerek Amida yı kurtardılar. Roma ve Parth mücadelesinde karşılıklı savaşlardan sonra en fazla çatışma şehir kuşatmalarında meydana gelmiştir. 395 yılında II. Shapur un Amida yı kuşatması esnasında şehirde bulunan Ammianus Marcellinus, Antik Çağ da bir şehrin kuşatılması esnasında saldıran ve savunan tarafların uyguladıkları askeri tekniklerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir. Özellikle Parth ordusunun şehri kuşatırken kullandığı savaş araçlarını ve Romalıların şehri savunmak için aldığı tedbirleri en ince noktasına kadar tasvir etmiştir. Ammianus Marcellinus, şehri 636 Proc. de bel. I.9.

132 117 kuşatan Parth ordusunu tarif ederken Amida kentinden bakıldığında gözle görülebilecek her yerin, üzeri postlarla kaplı süvarilerle kaplandığını ve II. Shapur un, ordularıyla birlikte kendisine katılan müttefik kralların koruyuculuğunda, süslü kıyafetler içinde, başında değerli taşlarla süslenmiş altından tacıyla, ordusunun önündeki halini betimlemiştir. Ammianus Marcellinus, Parth ordusunun şehri kuşatması esnasında, surların üzerinde bulunan Roma askerlerinin karşısında savunma mevzilerini yükseltmek isteyen Parth piyadelerinin sur hizasından daha yüksek olacak şekilde inşa edilmiş ve ön kısmı atılan oklardan piyadeleri korumak için tunç plakalar ve hayvan derileri ile kaplanmış tepelerinde mancınıklar olan tahtadan kulelerin bulunduğunu anlatmıştır. Dönemin en gelişmiş saldırı makinelerinden olan hareketli kuleler, Romalıların akrep adını verdiği ve iplerin gerilmesiyle mızrak fırlatan makineler tarafından kulelerin en zayıf olduğu geçme eklemleri parçalanarak yıkılmıştır. Günlerce devam eden ve pek çok askerin yaşamını yitirdiği kuşatma esnasında Roma askerleri kendi krallarının unvanlarını bağırarak sayarken Parth askeri ise kendi krallarının Kralların Kralı ve Savaşlarda Galip unvanlarını haykırıp her iki tarafta morallerini yüksek tutmaya çalışıyordu. Ammianus Marcellinus, eserinde, bölgede yaşayan yerel krallıkların savaş kültürüyle ilgili açıklamalar da yapmıştır. Bunların içinde en ilginç olanlarından biri Chionitae Kralı Grumbates in savaşı başlatmak için kana bulanmış mızrağı ordunun hücuma kalkmasından hemen önce düşmana doğru fırlatmasıdır. Parthlar, kuşatmanın uzaması ve surlara yaptıkları saldırıların başarısız olması üzerine yeni saldırı taktiklerini kullanmaya başlamışlardır. Parthlar, şehir surlarının altına dehlizlerin açılmasıyla şehrin içine ulaşmayı ya da surların çökmesiyle açılacak gedikten içeri girmeyi amaçlamışlardır. Ammianus Marcellinus, Amida kuşatmasında bu taktiğinde başarılı olmadığını, Romalıların yoğun saldırıları sonucunda düşmanın geri çekildiğini anlatmaktadır. Uzun süren kuşatmalar esnasında halkın dışarıyla olan bağlantısı kesilmiş ve kısıtlı bir alana sığmak zorunda kalan insanlar içecek temiz su ve yiyecek bulmakta zorlanmışlardır. Ayrıca kuşatma esnasında ölenlerin cesetleri hemen gömülemediğinden çeşitli salgın hastalıklar türemiştir. Ammianus Marcellinus, Amida kuşatması esnasında sivil halkın yaşadığı acı ve zorlukları anlatırken, şehirde çıkan salgın bir hastalığın pek çok insanın

133 118 hayatına mal olduğunu belirtmiştir. Mevsimin sıcak olması, cesetlerin gömülmeden bekletilmesi ve temiz içme suyunun kısıtlı olması hastalığın hızla yayılmasına sebep olmuş fakat yağmurun yağması ile hastalığın şiddeti bir anda azalmıştır. Kuşatma esnasında Amida da bulunan Ammianus Marcellinus, Romalıların şehri savunmak için Comites Sagittarii adı verilen ve uzun mesafelere ok atabilen okçulardan yararlandığını anlatmıştır. Ayrıca şehirde ağır zırhlı piyadelerin bulunduğunu ve bu askerlerin kuşatma esnasında herhangi bir fayda sağlamadığını fakat açık alanlardaki savaşlarda çok başarılı olduğunu belirten Ammianus Marcellinus, gece karanlığından faydalanan bu askerlerin Parthlara ani bir saldırı düzenlediğini, pek çok düşman askerini yok etmelerine rağmen II. Shapur a ulaşamadan geri çekilmek zorunda kaldığını anlatmıştır. Romalılar, verdikleri büyük mücadeleye rağmen Parthların şehir surlarını aşmasına engel olamamışlardır. Amida ya giren Parthlar, Antik Çağ da genel bir teamül olan teslim olmayan şehirlerin halkı ya öldürülür ya da köleleştirilir ilkesine uyarak katliama başlamıştır. Katliamdan kurtulanlardan biri olan Ammianus Marcellinus Melitene kentine kaçmıştır. Amida surları hakkında bilgi veren Procopius, şehrin koruma duvarlarının eski zamanlarda yapılmaya başlandığını ve pek çok defa onarım görüp genişletildiğini anlatmıştır. Bununla birlikte Roma, Amida yı sınır kenti olarak kullanmaya başladıktan sonra, şehrin çevresine ve şehre ulaşan yolların kontrol noktalarına kalelerin inşa edildiğini yine Procopius dan öğrenmekteyiz. Amida, sahip olduğu jeopolitik konumdan dolayı Parthlar için ulaşılması gereken hedef haline gelmiştir. II. Shapur dan sonra Cabades tarafından da kuşatılmıştır.

134 BATNAE (SURUÇ) Antik kaynaklarda Batnae adıyla anılan Suruç, M.Ö. III. binyılda Hurri egemenliği altında kalmıştır. Ege Göçlerinden sonra büyük bir göç hareketi başlatan Arami kabilelerinden olan Bit-Adini kabilesi Batnae ve çevresine yerleşmiştir. 637 M.Ö. 9. yüzyılda Asur hakimiyeti başlamış yaklaşık 300 yıl imparatorluğun sınırları içinde kalmıştır. Batnae, Edessa nın başkenti olduğu Osroene Krallığı nın nüfuzu altında yaşamıştır. 638 Ammianus Marcellinus a göre Batnae şehri Makedonyalılar tarafında kurmuş ve Anthemusia ismi verilmiştir. Aynı kaynakta Batnae şehrinin Fırat Nehri kenarında bulunduğu ve şehrin varlıklı tüccarlarının Hindistan ve Çin den, getirilen malları eylül ayındaki festivalde sergilediklerinden bahsedilir. 639 Traianus un doğu seferi esnasında Roma hakimiyetine girmiş Abbasi dönemine kadar da Roma hakimiyetinde kalmıştır. 640 Batnae: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 641 Nohodares 642 isimli yüksek rütbeli adamlarından biri, Mezopotamya yı istila etmek için emir almıştı. Ne zaman eline fırsat geçerse bizim bölgelerimizi dikkatli şekilde keşfe çıkıyor ve herhangi bir açığımızı yakaladığında da ani baskınlar gerçekleştiriyordu. Nohodares in Mezopotamya ya baskınlar düzenlemesini önlemek için sınır boyunca garnizonlar yerleştirildi. O, Osroene nin en uzak bölgelerine kadar ilerleyip tüm bölgeyi ele geçirmeyi istiyordu. Makedonyalıların kurup kendi zamanlarında Anthemusia ismi verdikleri Batnae şehri, Fırat Nehrinden kısa bir mesafe uzaklıktadır. Şehir o 637 Olmstead 1921: ; Yamada 2000: Ainsworth 1888: ; Kaşgarlı 1984: Amm. Marc. XIV Lepper 1948: 48 51; Millar 1993: Amm. Marc. XIV II. Sapor un generali.

135 120 zamanlar varlıklı tüccarlarla dolduydu ve her yıl eylül ayının başlangıcında düzenlenen festivalde büyük bir kalabalık toplanır Hindistan ve Çin den, kara ve deniz yoluyla büyük bollukta getirilen mallar sergilenirdi. Batnae: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 643 Julianus Augustus, güneşli sezon gelince 644, martın beşinde yola çıktı ve alışılmış rotayı izleyerek Hierapolis 645 kentine vardı. Oraya vardığında şehrin büyük kapısından içeri girdi. O bütün güçlerini birleştirerek Mezopotamya üzerine hızla yürüyeceğine dair daha önceden verilmiş hiçbir bilgi yoktu (karşısındaki düşmana karşı oldukça dikkatliydi 646 ) ve düşmanlarını gafil avlamak istiyordu. Sonuçta, botlardan yapılan köprüyü kullanarak Fırat ı geçti. Yardımcı kuvvetler ve ordusuyla birlikte Osroene Krallığı nın bir kenti olan Batnae ye varınca kötü alametlerle karşılaştı. Julianus Augustus, Mezopotamya ya doğru yürüyüşüne başladığı zaman, Saracen ülkesinin prensi, bir altın taç ve yedek kuvvetler önerdi. Bu sıra da 1100 gemiden oluşan bir Roma filosu Fırat köprüsüne vardı. Oradan kederle ve zorunlu olarak ayrılarak Crassus un felaketiyle Roma ordusuna korku salmış bir kasaba olan Carrhae ye ulaştı. Parth ülkesine ulaşmak için iki farklı kraliyet yolu bulunmaktaydı: biri Adiabene ülkesinin sol tarafından geçerek Dicle üzerinden diğeri ise Asur ülkesinin sağından Fırat üzerinden gitmekteydi. Onlar gereken hazırlıkları tamamlamak ve dindarlıkla hürmet edilen Ay a 647 kurbanlar sunmak için 643 Amm. Marc. XXIII Askeri seferlerin başlangıcı için karların erimesi ve güneşin çıkmasını yani ilkbaharı beklemekteydiler. 645 Günümüzde Suriye nin Mambij kenti. 646 Yazarın eki. 647 Mezopotamya kökenli Sin ay tanrıçası Yunan mitolojisine Selene ve Roma mitolojisine Luna olarak geçmiştir.

136 121 orada birkaç gün kaldılar. Julianus, akrabası Procopius a mor örtüyü 648 elinde tutmasını ve kendinin Parthlar arasında öldüğünü öğrendiği zaman veraset kuralını sürdürmesini emretti. Batnae: Cassius Dio - Historia Romana 649 Armenia ülkesinin tamamını hakimiyet altına aldığında 650 ve krallarının 651 birçoğunu yendiğinde ki bazıları itaatsizlik gösterirken bazıları kendiliğinden teslim olduklarından askeri güç kullanılmayarak dostça davranıldı. Senato ona bütün yüksek rütbeleri ve onursal dereceleri verdi. Ayrıca ona En Mükemmel veya Optimus unvanları ihsan edildi. Daha sonra o Nisibis ve Batnae kentlerini ele geçirdiğinde Parthicus unvanı verildi fakat Optimus unvanı bütün diğerlerinin yanında onun için daha büyük bir gurur kaynağıydı. Batnae: Procopius -De Aedificiis 652 İmparator Justinian Carrhae nin tahkimatlarıyla Callinicum şehrinin duvarlarını aşağı indirdi çünkü bu tahkimatlar oldukça eskiydi ve yıkılmak üzereydi şimdi onun yaptırdıkları ise tamamen fetih edilemez güce ve yüksekliği sahipti. Justinian, Batnae şehrinin ihmal edilmiş ve yıkıntı halindeki duvarlarını dahi hisarlar ve güçlü surlarla çevirmiştir. Şimdi Batnae şehrine gidince görülmektedir ki şehrin çevresini çok iyi şartlarda olan surlar çevirmiştir. 648 Roma imparatorlarının hakimiyet alametlerinden bir olan mor pelerin yeni kral namzedine tören ile giydirilirdi. 649 Cass. Dio LXVIII Traianus tarafından yapılan seferin sonucunda bölgenin tamamen Roma hakimiyetine girmesi kastedilmektedir. 651 Bölgede bulunan yerel krallıkların yöneticileri. 652 Proc.de aedif. II

137 122 Antik kaynakların Osroene Krallığı topraklarında gösterdiği Batnae, Roma hakimiyetine girdikten sonra Parthlara karşı koruması gereken önemli sınır kentlerinden biri olmuştur. Batnae, Parthlar üzerine sefere çıkan Roma imparator ve komutanların hazırlıklarını tamamladıkları ordugâhlardan biridir. Procopius a göre önceleri yıkıntı halindeki surlara sahip olan Batnae imparator Justinian döneminde güçlü surlarla kuşatılmıştır. Batnae, önemli ticaret yolları üzerine yer almasından dolayı da önem kazanmıştır. Ammianus Marcellinus, Batnae de varlıklı tüccarların bulunduğunu ve her yıl eylül ayının başlangıcında düzenlenen şenliklerde Hindistan ve Çin den kara veya deniz yoluyla getirilen malların sergilendiğini anlatmıştır. Bu durum Batnae gibi şehirlerdeki ticaret faaliyetlerinin uzun mesafeli ticaret yolları olan İpek ve Baharat yolarlıdan etkilendiğini göstermiştir.

138 CYRRHESTICA CYRRHUS Cyrrhestica, Amik ovası boyunca uzanırken doğusunda Fırat Nehri ile sınırlanır; batısında Amanos Dağlarıyla Kommagene Krallığı topraklarıyla komşudur, güneyi ise çöle doğru uzanmaktadır. 653 Suriye yi işgal eden Makedonyalılar, ülkelerinde Cyrrhestica ismiyle andıkları bölgenin, bu topraklara benzemesinden dolayı bölgeye bu ismi vermişlerdir. Bölge, verimli topraklar üzerine kurulmuş olduğundan çağlar boyunca yoğun yerleşime sahip olmuştur. Bölgenin en önemli kenti ise Cyrrhus tur. 654 Cyrrhus, M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında Seleukos Kralı I. Nicator tarafından kuruldu. Şehir, Antakya dan Hierapolis e oradan da Zeugma ya giden yol üzerinde yer almaktadır. 655 Diğer tüm Makedonya yerleşimleri gibi bu şehir de düz bir alan üzerinde yer alan uzun bir caddeden oluşmaktadır. 656 Şehir yaklaşık iki yüzyıl boyunca Seleukos hakimiyetinden sonra II. Tigranes tarafından Armenia topraklarına katıldı. Pompeius un bölgeyi ele geçirmesiyle şehrin stratejik konumu, askeri üs olarak kullanılmasını beraberinde getirdi. Tacitus a göre: onuncu lejyon olan Fretensis, Cyrrhus ta yerleşmiştir. 657 Cyrrhestica Cyrrhus: Strabon - Geographika 658 Cyrrhestice, Antiocheia bölgesine oldukça uzak bir yerdedir. Bölgenin kuzeyinde Amanos Dağlarıyla ötesinde Kommagene Krallığı uzanır. Cyrrhestice sınırları Gindarus şehrine kadar uzanır. Parth kralının 653 Strab. XVI.2.8; Ussher 2003: Rawlinson 1992: Bu yol üzerinde Fırat Nehri ni geçmek için kurulmuş olan tarihi köprülerden ikisi günümüzde hala kullanılmaktadır. Fakat sadece yıkıntıları kalmış olan şehir için yerel halk Ölü Şehir deyimini kullanmaktadır. Ayrıca bkz. Bevan 1873: Cyrrhus şehrinin ana caddesi yaklaşık 800 metre uzunluğunda olup bir bölümü duvarlar ile çevrili olsa dahi günümüzde oldukça tahrip edilmiş halededir. Ayrıca ana caddenin hemen yüz metre üzerinde, hiçbir kazı çalışması yapılmamış olan bir hisarı mevcuttur. Şehir yerleşme özellikleri ve yapı karakteri açısından tipik bir Makedonya kolonisidir. Şehir uzun dönem kendisine ait sikke bastırma hakkında sahipti. 657 Tacitus Strab. XVI.2.8.

139 124 oğullarının en büyüğü olan Pacorus un, Ventidius tarafından öldürüldüğü ve Suriye ye karşı bir sefer düzenlediği topraklar buralardır. Gindarus sınırları üzerinde Pagrae uzanır ve burası Antiocheia ülkesine geçmek için Amanos Dağları yakınlarında yer alan doğal bir kaledir. Ayrıca Amanos Dağları nda Suriye ye geçmek için doğal geçitler bulunmaktadır. Cyrrhestica Cyrrhus: Tacitus Annales 659 Müttefiklerin kendileri arasındaki meselelerde mükemmel ve uyumlu birliktelik yoktu. Piso nun ona yaptığı terbiyesizlik göz önüne alınırsa Germanicus meydana gelen durumdan hoşnut değildi, Armenia da bulunan lejyonları idare etmek için kendi adamlarından birini ya da oğlunu göndermek istemesine rağmen o (Piso) her iki alternatifi de görmezlikten gelmişti. Sonunda onlar (Germanicus ile Piso) buluştular, onuncu lejyon kış ayları boyunca Cyrrus ta kalırken, Piso nun muhafazasıyla Caesar ın bütün tehdit, telkin ve uyarılarını açığa vurdu. Benim söylediğim gibi o hatalara karşı hoşgörülüydü. Fakat onun arkadaşları düşmanlığı artırmak için gereken hünere sahiptiler. Doğruları abartıp yalanları çoğaltarak, Piso, Plancina ve onların oğullarına karşı suçlamaları artırdı. Sonuçta birkaç samimi arkadaşın huzurunda prens, uzun zamandan beri gizlediği öfkesini açıkça ortaya koyarak onunla konuşmaya başladı. Piso, küstahça özür dilemeye çalıştıysa da bu durum aralarındaki açık nefreti artırdı ve Piso uzaklaşmak zorunda kaldı Tac. ann. III M.S. 17 yılında Tiberius tarafından dört lejyondan oluşan orduyla Suriye Eyaleti nin valisi olarak atanan Piso, doğu eyaletlerinin yönetimine nezaret etmesi için gönderilen Germanicus'u kontrol edebilmek ve taht için tehlike oluşturmasını engellemek için gizli bir talimatıyla gitmişti. Piso ve Germanicus bir kaç olayda karşı karşıya gelmişti. 19 yılında Piso eyaleti terk etmek zorunda kalmıştır. Germanicus'un aynı yıl içerinde ölümüyle ilgili olarak, her hangi kesin bir delil bulunamamış olsa da, onu zehirlettiği iddiasıyla Piso suçlanmıştır. Piso'nun, Germanicus'un ölümünden hemen sonra Suriye'nin kontrolünü sağlamak için askeri bir girişimde bulunması, büyük bir kızgınlığa neden olmuş ve bu da Tiberius'u Germanicus'un ölümüyle ilgili bir araştırma yapılmasını emretmek zorunda bırakmış ve nihayetinde de Piso ve karısı Roma Senatosunda yargılanmışlardır.

140 125 Cyrrhestica Cyrrhus: Plutarkhos - Demetrius 661 Sefer sırasında çok kötü bir hastalık Demetrius u ele geçirdi. Çektiği korkunç acılar vücuduna zarar verdiği gibi cesaretini yitirmesine de neden oldu. Onun askerlerinin bir kısmı düşmanın tarafına geçerken bir kısmı da dağıldı. Kırk gün sonra kuvvetini toplayarak kalan askerlerini bir araya getirmeyi başardı. Kilikia topraklarında bulunan düşmanın üzerine ilerledi. Geceleri hiçbir trompet sesi olmaksızın Amanos Dağları nı aşarak Cyrrhestica ülkesinin aşağısındaki (güneyindeki) toprakları yağmalayarak ilerledi. Cyrrhestica Cyrrhus: Plinius - Naturalis Historia 662 Bu ülkelerin hepsinin üzerinde ve diğerlerini sınırlayan Pontus yer alır. Buradan ülkenin içine gidildiğinde solda küçük ve büyük Armenia; sağında ise Kommagene yer alır. Ve onun sağında daha önce Asia ülkesinde ismi sayılan tüm uluslar vardır ve bu topraklardan doğuya doğru ilerlemeyi başaranlar Toros Dağları na tırmanırlar. Ve onu aşıp ötesine geçince Lycaonia, Pisidia ve Kilikia ya ulaşılır ve buranın bir bölümü Cataonia olarak adlandırılır; burası Antiochia topraklarının üzerindedir ve Cyrrhestica bölgesi buradan uzakta bulunur. Strabon, Geographika eserinde Cyrrhestica nin sınırlarının Amanos Dağları ve ötesindeki Kommagene Krallığına kadar uzandığını belirtmiştir. Bölge Kilikia dan başlayıp Amanos Dağları ndan Suriye ye ulaşan yolları ve Amanos Dağları nın önemli doğal geçitlerini bünyesinde barındırmıştır. Strabon, Ventidius un Suriye ye ilerlerken bölgeden geçtiğini ve Amanos Geçitleri ni kullandığını belirtmiştir. Plinius un da Naturalis Historia eserinde Cyrrhestica nın Antiochia topraklarının ötesinde uzandığını anlatmıştır. Cyrrhestica, sahip olduğu 661 Plut. Dem. IX Plin. VIII

141 126 verimli ovaların sağladığı bol iaşe imkânından ve kış mevsiminin ılıman geçmesinden dolayı Parth seferleri sırasında Roma lejyonlarının kış ikametgâhı olarak kullanılmıştır. Cyrrhestica, Kilikia ile İpek ve Baharat yollarının ulaştığı Filistin ve Mısır arasındaki ticaret yolları üzerinde bulunmasından dolayı Roma İmparatorluğu tarafından sürekli elde tutulmak istenmiştir.

142 DOLİCHE (DÜLÜK) Doliche antik kenti, modern Gaziantep şehrinin yaklaşık 10 km kuzey batısında yer almaktadır. Paleolitik Çağdan itibaren yoğun bir yerleşime sahip olmuştur. 663 Şehir, önemli ticari ve askeri yollarının üzerinde olması önem kazanmasını sağlamıştır. Çok erken dönemlerden itibaren şehrin yakınlarındaki tepenin doruklarının; Kuzey Suriye ve Anadolu da tapınım gören fırtına ve gökyüzü tanrısı Teşup- Hadad a ait merkezi bir kutsal alan olduğu bilinmektedir. Milattan sonra ilk üç yüz yıl boyunca şehir Jüpiter Dolichenus 664 kültünün dini merkezi olmuştur. Bu tanrıya ait kutsal alanın şehrin sınırları içerisinde yer alması şehrin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. I. Sapor 253 yılında kutsal alanla beraber şehri yerle bir ettiğinde, Jüpiter Dolichenus kültünün merkezi olma özelliği sona ermiştir. Şehir eski önemine tekrar kavuşamamıştır. 665 Doliche: Ptolemaeus - Geographia 666 Suriye, Kilikia tarafından kuzeyden kuşatılır ve bu sınır boyunca ilerlenirse Kappadokia ya ulaşılır. Batıdaki Amanos Dağları boyunca ilerlenirse Suriye Denizi 667 batınızda kalır, Buradaki şehirleri, kuzeyden, Suriye bölgesinden saymaya başlarsak; Kommagene de: Arecea, Singa, Germenicia, Gatamana, Doliche, Deba, Chanoia ve Fırat Nehri kenarında Cholmodara, XVI. Flavia (lejyonunun bulunduğu) Samosata. Cyrrhstecia bölgesindeki şehirler ise Ariseria, Rhegia, Ruba, Heraclae, Niara, Hierapolis, Cyrrhus, Beroea, Batna, Paphara. Fırat Nehri bölgesindeki kasabalar ise; Urimia, Arudis, Zeugma, Europus, Caelicia, Bethammaria, Gerrhe, Arimara, Eragiza. 663 Atasayan 1939: Bulgan 2006: Cumont 1956a: 3 14; Bostancı 1961: Ptolemy V Akdeniz in batısı.

143 128 Ptolemaeus un Geographia eserinde Kommagene nin önemli kentleri arasında sayılan Doliche, sahip olduğu jeopolitik konum, ticaret yolları üzerinde bulunması ve dini merkez olması dolayısıyla yüzyıllar boyunca önemini korumuştur. Roma döneminde fırtına ve gökyüzü tanrısı Jüpiter Dolichenus un ve Mithras ın kült merkezlerinden biri olan şehir Roma ve Parthlar arasında meydana gelen çatışmalara uzak olması dolayısıyla antik kaynaklara kendine çok yer bulamamıştır.

144 EDESSA (ŞANLIURFA) Edessa, medeniyetleri kültürel ve ticari açıdan birbirine bağlayan ana yollar üzerine kurulmuştur. Edessa nın tarihi M.Ö yıllarında kurulan Ebla Krallığı na kadar uzanmaktadır. Daha sonra şehir Hurri ve Hitit yönetimi altında kalmıştır. Arami Göçleri sonucunda Bit-Adini kabilesi Edessa ve çevresine yerleşmiştir. Kısa süren hakimiyetlerinin sonrasında III. Salmanassar (M.Ö ) Bit-Adini kabilesini yönetimi altına almış ve şehir Asur yönetimine girmiştir. 668 Büyük İskender in bölgeyi ele geçirmesinden sonra Edessa nın da içinde bulunduğu Osroene bölgesine I. Seleukos Nikator hakim olmuştur. 669 Bu dönemde Edessa bölgenin yerli halkı olan Aramiler tarafından Urhay olarak adlandırılmıştır. 670 Seleukosların zayıflayarak bölgede etkilerinin azalmasını fırsat bilen Aramiler Aryu (Aslan) önderliğinde M.Ö. 132 yılında başkenti Edessa olan Osroene Krallığı nı ilan etmişlerdir. Yunan tarihçiler bu krallara Phylark veya Topark yani Kent Kralı demişlerdir. 671 Osroene Krallığı bazı dönemlerde Parth bazı dönemlerde Roma ile işbirliği yaparak bağımsızlığını korumaya çalışmıştır. 672 Edessa, 116 yılında Mezopotamya nın genelinde çıkan isyana katılmış şehirdeki Roma garnizonundaki askerlerin bir kısmını öldürüp geri kalanını da şehirden kovmuştur. Ancak Edessa halkı bu isyanın bedelini ağır bir şekilde ödeyerek şehir, Romalılar tarafından ele geçirilmiş halktan pek çok kişi ceza olarak öldürülmüştür. VII. Abgarus un da saltanatı son bulmuş Edessa Roma himayesine girmiştir. Bu himaye İmparator Traianus un 117 yılındaki ölümüne kadar devam eder yılında Romalılar Edessa yı kuşatınca şehir halkı Parth garnizonundaki askerleri öldürerek kenti Romalılara teslim etmişlerdir. Böylece şehir tamamen Roma himayesine girmiştir. 668 Kaşgarlı 1984: 126; Ball 2000: Tarn 1974: Grainger 1990b: Çelik 2007: Redgate 1998: 84; Benjamin 2009: Huzar 1978: ; Ross 2001: 57.

145 130 Edessa: Procopius -De Aedificiis 674 İmparator Justinian, Mezopotamya da bunun gibi pek çok iş yaptı. Bu noktada Edessa, Carrhae ve Callinicum ve farklı bölgelerde yer alan, çoğunlukla da iki nehir arasında olan diğer kasabalarla ilgili kendi öykümden bahsetmem gerekmektedir. Edessa kenti nehrin küçük bir kolu üzerinde kurulmuştur. Genişçe bir alandan toplanan su kentin ortasından akmaktadır. Bu akan su, bu şehirden ayrılıp uzaklaştıktan sonra eski insanlar tarafından inşa edilmiş duvarlardan geçerek kanallara girer. Bu nehir yoğun bir yağmurda kabarıp olağanüstü bir yükselişe geçmiş ve şehri tahrip etmişti. Sonuçta yer seviyesindeki kanalların pek çoğu ve şehri çevreleyen duvarlar onarılmaz şekilde tahrip olmuştu. Bir anda en güzel binalar yok olurken şehirdeki insanların üçte biri ölmüştü. İmparator Justinian kesin bir çözüm bulunana kadar şehrin yıkılan tüm bölümlerini, Antiphorus olarak adlandırılan yapıyı ve Hıristiyanların kiliselerini hemen inşa ettirmedi. Onun başarılarından biri de şehir duvarlarının dışında nehre yeni kanallar açtırmaktır. Nehrin sağ tarafındaki topraklar, hem alçak hem de düz iken sol tarafı yükselen tepelerle çevrilidir. Bu durum nehrin alışılmış akışını değiştirir fakat bu değişim zorlamayla olan bir değişimdir. Tepeler tarafından yolu kesilince kendi yatağından daha derin yatağa geçerek sola döner. Bu nehir yatağının sağ tarafında devasa taşlardan bir duvar vardır. Nehir bundan sonra alışılmış debisiyle akışına devam eder. Şehrin yararına hiçbir faydası yoktur fakat her ne kadar onun yüksekliği ve debisi değişse de şehrin içinden akarken ılımlı akışını korur. Buraya ek yapmak gerekirse nehir, şehrin içinden geçerken düz bir şekilde akması için düzenlemeler yapılmış ve nehrin yatağından farklı bir 674 Proc.de aedif. II

146 131 yöne akmasını engellemek için kenar kısımlarını yükseltecek yapılar inşa edilmiştir. Böylece şehrin nehirden faydalanmasının yanı sıra, onu nehrin gazabından da korumuştur. Edessa nın ana duvarları ve dış yapısı zamanla yıpranmıştır. Şehri vuran sel büyük zarar vermiş şehrin büyük kısmını enkaza çevirmiştir. Bunun üzerine imparator onları (yıkılan binaları) yeniden yaptırdı ve yeni olanlar eskisine göre daha kuvvetli oldu. Edessa nın çevre duvarlarının bir bölümünün, şehrin hemen dışında bulunan tepenin üzerine inşa edilen hisara doğru yayılmasını emretti. Erken zamanda yerleşen sakinler bu tepeyi şehir duvarlarına karşı bir tehdit olarak algıladı ve onu şehir duvarlarının içerisine aldıysa da şehir için yararı olmadı. Edessa: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 675 Antoninus, savaşlardaki sürekli başarılarını; özellikle şiddetli gece muharebelerinin olduğu Hileia ve Singara da, gösterdi ve savaşlarda bizim askerlerimiz büyük katliamlara uğradı, bazı fetial rahipler 676 savaşı durdurmak için araya girmelerine rağmen, Parthlar zafer kazanmaya yakın olmalarını düşündüklerinden savaşı durdurmadı. Fakat ne Edessa ya ne de Fırat ın köprülerine ulaşmayı başaramadılar. Yine de onlar (Parthlar) yiğitliklerine ve görkemli başarılarına güveniyorlardı. Çünkü iç savaşlarla Roma nın en cesur askerlerinin devamlı birbirleriyle savaştıkları ve birbirlerinin kanını döktüğü bu müsait dönemde bütün Asya üzerine hakimiyetlerini yaymaya çalışıyorlardı. 675 Amm. Marc. XVIII Roma da bulunan bu rahip grubu savaşların engellenmesine ve anlaşmalarının yapılmasına yardımcı olmaya yönelik çalışmalarda bulunmaktadır.

147 132 Edessa: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 677 Aceleyle başlayan hazırlıklar sürerken, Sabinianus söz konusu savaş için lider olarak seçilmiştir. Her anını bu tehlikeyi önlemek için çalışmakla geçirmesi gereken Sabinianus, Edessa kabirlerinin ortasında, ölülerle ilgileniyor, hiçbir şeyden korkmuyor ve yaşam kaygısından habersizmiş gibi büyük bir kayıtsızlık içinde askerleri tarafından kendisini eğlendirmek için yapılan pyrrhic 678 dansıyla eğleniyor ve çalan müziğe eşlik ediyordu. Bu arada Parthlar karşılarında büyük bir direnç göreden Nisibis i geçtiler. 679 Ovalar yakılmış olduğundan erzak sorununu çözmek için dağlara yakın vadiler boyunca ilerliyorlardı. Constantina şehrinden yüz mil uzakta bulunan ve Bebase olarak adlandırılan bölgeye geldiler. Burada kuyuların dibinde kalmış biraz su dışında hiçbir şey bulamadılar. Onlar orada uzun bir zaman boyunca ne yapmaları gerektiği hakkında tereddütle tartıştılar ve sonunda askerlerinin dayanıklılığına güvenerek ilerlemeyi planladılar. Güvenilir bir gözcüden öğrendikleri bilgiye dayanarak, eriyen karlardan oluşan gölcüklere ulaşmaya çalışmalılardı aksi halde herhangi bir yere gidemeyeceklerdi. Edessa: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 680 İmparator Constantius, Kappadokia ya giderken önce Melitene ye, (Armenia nın bir şehri 681 ) sonra da Lacotena yoluyla ilerleyerek Samosata ya geldi. Buradan Fırat ı geçerek Edessa ya ulaştığında uzun zaman bekleyip çevreden ordusu için erzak topladı ve sonbahar ın gelmesiyle Amida ya ilerlemeye başladı. Amida nın duvarlarının yanına 677 Amm. Marc. XVIII Kökenleri Antik Yunan a kadar uzanan savaş dansı. 679 Nisibis tahkimatlı yapısı ile ele geçirilmesi oldukça zor bir kale olmasına rağmen yeteri kadar düzenlenmemiş ve motivasyonsuz Roma askerleri şehri kolaylıkla teslim etmiştir. 680 Amm. Marc. XX Yazarın eki

148 133 geldiği zaman şehirden geriye kalan kül yığınını görünce şehir halkının katlanmış olduğu felaketleri düşünerek yüksek sesle ağladı. Edessa: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 682 Constantius Augustus, Antioch ta beklemeye devam ederken, resmi sekreter Gaudentius u Afrika ya gönderir, kendisi de Fırat ı geçerek ordusuyla Edessa ya ilerler. Constantius içine düştüğü sorunların arasında kararsızlığa düşmüştü. Takip edilmesi gereken doğru yolun ne olduğunu uzun bir süre, her şeyi hesaplayarak, düşündü. Julianus a karşı uzak mesafelere gitmek doğru olacak mıydı ya da (onlara karşı bir tehdit olan 683 ) yakında Fırat ı geçmek üzere olan Parthları püskürtmeli miydi? Bu ikilemin içindeyken, sıklıkla başvurduğu generallerinin tavsiyesi alarak tereddüdünü aşarak şöyle bir plan yaptı. Kendisine daha yakın olan savaşı bitirmeli ve arkasında korkacak hiç kimseyi bırakmayacaktı, (onun düşündüğü gibi 684 ) Illyricum ve İtalya yı istila ettikten sonra (bir avcının avına saldırdığı gibi 685 ) girişiminin en başında Julianus u saf dışı bırakarak, onun korkusunu bitirmeliydi. Buna rağmen içinde bulunduğu savaşın diğer taraflarını ihmal etmiş olmamak istiyordu; onun tahta çıkışından sonra her yerde terör yayılmıştı. İmparatorluğun en prestijli topraklarından olan Afrika nın kendisinin yokluğunda istila edilmesinden korktuğu ve doğu bölgelerini bırakmak noktasından uzaklaşmak istemediğinden dolayı sekreter Gaudentius u Afrika ya yolladı ve Julianus u da takip etmesi için Gaul u görevlendirdi. O, Gaudentius un kendisine itaat ederek her şeyi başarabilecek olduğunu umut ediyordu bunun için iki sebebi vardı: kendisine karşı suç işlemekten korktuğu gibi imparatorun takdirini kazanacağı bu fırsatı değerlendirmek için de hevesliydi. 682 Amm. Marc. XXI Yazarın eki. 684 Yazarın eki. Constantius un kendisine ait olan ilk düşüncesi. 685 Yazarın eki.

149 134 Constantius kendisi için daha az önem arz eden konuları kendi avantajına uygun şekilde düzenlendiğinde Parthların kibirli kralının Dicle kıyılarına kadar gelmiş olduğu bilgisi generallerinden ulaşan mektuplardan öğrendi. Yine de Parthların sınırı geçmeyi tasarladıkları konusunda oldukça şüpheliydi. Bu haberleri alan Constantius, kış ayları boyunca mümkün olduğu kadar hızla ilerleyerek onlara yaklaşacak ve böylece onların saldırılarını bekleyecekti. O seçkin piyadelerini ve dağınık halde bulunan süvarilerini topladı ve Capersana dan Fırat ı sallardan oluşturulan bir köprü ile geçerek Edessa ya ilerledi, bu şehir, kuvvetli surlarla güçlendirilmiş ve iyi koşullara sahipti. Orada bir süre bekleyerek gözcüler ve kaçaklardan düşman kampının hareketleri hakkında bilgi aldı. Edessa: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 686 Edessa da olan (II.) Constantius yeni önlemler planlarken, gözcüleri değişik raporlarla onu rahatsız etti. İki farklı durum arasında tereddüt ediyordu; şimdi onun askerleri muharebe hazırlığı yapıyorken eğer fırsat teklif edilirse Bezabde nin kuşatmasını ikinci kere denemek istiyordu, diğer taraftanda Mezopotamya nın korunmayan içlerine ilerlemek istiyordu. Durumun kararsızlığı onu geciktirdi. Parth kralı, Dicle nin diğer kenarında beklerken yapılacak yanlış bir hareketin sonuçları felaket olacaktı. (II.) Sapor nehri geçince karşısına çıkacak hiçbir kuvvet olmayacağından kolayca Fırat a kadar gelecekti. Edessa: Cassius Dio - Historia Romana 687 Traianus, müsait bölgelerde garnizonlarını geride bırakarak, Edessa ya geldi ve ilk defa Augarus u gördü. Daha önceleri Augarus, pek çok 686 Amm. Marc. XXI Cass. Dio LXVIII

150 135 fırsatta imparatora elçiler ve hediyeler yollamış olmasına rağmen ilk defa ondan özür dileyecekti. Çünkü Anthemusia nın kralı, Sporace ve Arabia (Arami) Bölgesi nin komşu kralları Mannus un başlattığı olayları bastırmada başarısız olmuştu. Bu fırsattan istifadeyle onun iyi bir arabulucu olan oğlu Arbandes, Traianus a olan korkusundan dolayı onu yolda karşılayıp özürler dileyip affedilmeyi kazandı. Bundan sonra Traianus un yakını oldu ve bir akşam yemeğinde barbarlara ait danslarla onu eğlendirdi. Edessa: Scriptores Historiae Augustae - Caracalla 688 Caracalla, Cadusii ve Babylon toprakları boyunca ilerledi ve Parth satraplarıyla bir gerilla savaşı sürdürdü. Bu vahşi canavarlar onun karşısında dağıldılar. Caracalla senatoya bir mektup yollayarak gerçek bir zafer kazanmış gibi davrandı. Bu nedenle kendisine Parthicus unvanı verildi. Daha sonra Parthlara karşı savaşa yeniden hazırlanmak amacıyla kışı Edessa da geçirdi. Bekleyiş esnasında Nisan ayının sekizinci gününde, kendi doğum gününün şölenini yaptı. Tanrı Lunus u 689 şereflendirmek için Carrhae ye bir seyahat yaptı. Caracalla, Carrhae ve Edessa ya arasında yaptığı seyahat esnasında katledildi. Edessa: Cassius Dio - Historia Romana 690 Caracalla, Nisan ın sekizinci gününde Carrhae gitmek için Edessa dan yola çıkmaya hazırlanıyordu. Atına bindiği anda Martialis ona bir şey demeyi arzularmış gibi yaklaştı ve küçük bir hançeri ona sapladı. Martialis hemen kaçmaya çalışsa da atılan bir mızrakla yere yıkıldı. 688 Hist. Aug. Caracalla. II Arami kökenli ay tanrısı Sin kastedilmektedir. 690 Cass. Dio LXXIX.5.1.

151 136 Edessa: Strabon - Geographika 691 Fırat ve Dicle nin arasında akan bir başka nehir vardır ve Basileius olarak adlandırılır. Suriye den Seleucia ya yolculuk yapanlar önce Babylonia varır sonrasında Scenitae ülkesi boyunca yol alırlar şimdi bazı yazarlar orayı Malian olarak isimlendirirler. Buradan sonra çöle girilir. Bu yolcular, Anthemusia nın yakınlarında Fırat ı geçer, bu yer Mezopotamya dadır. Nehrin yukarısında, dört schoeni bir mesafede Suriyeli Tanrıça Atargatis e tapılan Edessa ve Hierapolis kentlerinin bulunduğu bölge Bambyce olarak adlandırılır. Ondan sonra nehri geçtikleri yol Scenae ye çöl boyunca uzanır Scenae şehri Babylonia sınırlarına yakın bir kanal üzerinde kurulmuştur. Scenae ye nehir yolculuğu yapmak yirmi beş gün gerektirir. Edessa: Procopius - De Bellis 692 Chosroes, Edessa şehrini ele geçirmek için büyük bir hırsla geldi. Edessa nın çok önceki zamanlarından beri toparch si 693 (farklı ulusların kralları onu bu şekilde isimlendirir) Augarus, kendi zamanının bütün adamlarından daha akıllıydı ve bunun sonucu olarak İmparator Augustus un müstesna bir arkadaşıydı. Antlaşmayı yapmak için Roma ya gelerek İmparator Augustus la görüştüğü zaman, Augustus onun akıllılığına şaşırmış ve aralarındaki arkadaşlığın asla bitmemesini istememişti. Onunla sohbet etmek için can atmaktaydı ve onun ayrılma zamanı geldiğinde gitmesini istemedi. Bu yüzden bu ziyaret oldukça uzun bir zaman sürdü. Kendi topraklarına geri dönmeği arzuladığını söyleyip izin istese dahi Augustus u ikna edemedi ve bunun üzerine bir plan yaptı. Augarus, Roma ülkesi hakkında yaptığı araştırmaların sonucunda çeşitli ülkelere gidilerek oradaki hayvanların büyük bir kısmının canlı olarak yakalamış ve Roma ya getirmiş olduğunu gördü. Augarus bu eğlencenin 691 Strabo XVI Proc. de bel. II Roma ya bağlı küçük şehirleri kendi içinde bağımsız yöneten yönetici.

152 137 ilgisini çektiğini fark edince Augustus u da hipodroma yönlendirdi ve kendindeki alışkanlığı ona da bulaştırdı. Sonra Augustus, dünyanın pek çok yerine farklı hipodromlar kurulması için emir verdi ve oralarda hayvanları toplayacaklardı. Sonra Augarus, aniden dizlerinin üzerine çökerek şöyle dedi " Efendim, ben babamın topraklarında küçük bir krallıkta karım ve çocuklarımla yaşayayım" dedi. İmparator sonunda çok da gönüllü olmasa da neyi dilediğini sordu. Augarus böylece kendini emniyete aldıktan sonra Edessa şehrinde bir hipodrom inşa etmek için izin istedi. İmparator bunu ona bahşetti, Augarus, Roma dan ayrılarak Edessa ya geldi. Edessa: Procopius - De Bellis 694 Chosroes, Batnae ye geldiği zaman, Batnae, Edessa dan bir günlük uzaklıkta önemsiz küçük bir kaleydi. O geceyi açıkta geçirdi ve gün ağarmaya başlayınca Edessa ya doğru harekete geçti. Fakat yollarını kaybettiler, bir geceyi daha açıkta geçirmek zorunda kaldılar. Daha sonra Chosroes, zorlukla Edessa nın yakınlarına vardı, bu sırada onun yüzünde iltihaplı bir yara çıkmış ve çenesini şişirmişti. Bundan dolayı şehri ele geçirmek için isteksizdi fakat Paulus u yollayarak şehirdeki vatandaşlardan fidye talep etti. Şehirde yaşayanlar ondan hiçbir şekilde korkmadıklarını söyleseler de fidye vermeyi kabul edince Chosroes ile antlaşma yaptılar. Edessa: Procopius - De Bellis 695 İmparator Justinian, Chosroes e bir mektup yazdı ve barışı kabul ettiğini ve elçiler tarafından yapılmış olan antlaşma şartlarını tamamlamaya söz verdi. Bu mesaj Chosroes tarafından alındığında elindeki rehineleri bıraktı ve ayrılışı için hazırlıklar yaptı. Edessa nın 694 Proc. de bel. II Proc. de bel. II.13.

153 138 vatandaşları bunu öğrendiği zaman duyulmamış bir coşku gösterdi. Tutsaklar için hiç kimse fidye ödemeyecek onun yerine mabede teminat koyacaklardı. Fahişeler, kendileri için kullandıkları süsleri çıkarıp attılar ve bazı çiftçiler bir kısım mahsulünü ya da sahip oldukları eşek ve koyunlar için paralarını büyük hevesle mabede getirdiler. Bundan dolayı mabette büyük miktarda altın, gümüş, para ve diğer şeyler toplandı fakat onların hiçbiri fidye için verilmedi. Carrhae nin vatandaşlarıda büyük miktarda para toplayarak onu karşıladı fakat o dedi ki: siz bana ait değilsiniz çünkü çoğunuz Hıristiyan değil yine de yaşlılar güvendendir. Fakat aynı şekilde Constantina nın 696 vatandaşları parayı teklif ettiğinde onu kabul etti çünkü şehrin atalarına ait olduğunu ileri sürüyordu. Cabades, Amida yı ele geçirdiği zaman Edessa ve Constantina yı da almayı istedi. Fakat Edessa kentinin yakınlarına geldiği zaman Mecusi rahiplere kenti ele geçirmenin mümkün olup olmadığını araştırttı. Fakat onlar, şehrin herhangi bir marifetle ele geçirilemeyecek olduğunu söylediler. Cabades bunu duyduğu zaman ikna oldu ve ordusunu Constantina üzerine ilerletti. Edessa: Procopius - De Bellis 697 Belisarius beraberindeki Roma ordusuyla Fırat ı geçti ve hemen Chosroes e haber yollandı. Elçiler, onun huzuruna geldiği zaman geri çekilmesi için istekte bulundular. Devam eden barışın yeniden yürürlüğe konulmasını kabul edeceklerini ve barış koşullarına uyacaklarına dair söz verdiler. Chosroes de bu antlaşmayı uygulayacağını kabul etti, fakat antlaşmanın tamamlanması için itimat edilebilecek birinin kendisine rehine olarak verilmesi gerektiğini belirtti. Böylece elçiler, Belisarius un yanına geri döndü ve Chosroes in söylediklerini anlattı ve Belisarius, Edessa ya geldi. Burada bütün Edessa sakinleri tarafından tanınmış varlıklı biri olan Basilius un oğlu John u, Chosroes e verilecek rehine 696 Günümüzdeki Viranşehir. Şanlıurfa kent merkezine 90 km uzaklıktadır. 697 Proc. de bel. II.21.

154 139 olarak seçti ve onu yolladı. Gerçekten de Belisarius un yaptığı; büyük bir önem hak eden ve övülmesi gereken bir başarıydı çünkü bütün Romalılar paniğe kapılmış ve korku içindelerdi. Chosroes kudretli bir orduyla Roma topraklarının içlerine kadar gelmişti. Edessa: Procopius - De Bellis 698 Chosroes, Assyria nın kuzeyinde bulunan, Adarbiganon olarak isimlendirilen bölgeye gelmiş ve buradan Persarmenia bölgesi boyunca Roma topraklarına bir istila yapmayı planlıyordu. O yerde, Parthların tüm diğer tanrılardan daha fazla hürmet ettikleri tanrının büyük ateş mabedi vardı. Orada ateş rahipler tarafından asla söndürülmeden dikkatli şekilde korunur ve büyük dinsel ayinler yapılırdı fakat özellikle büyük meseleler için buradaki kahine danışılırdı. Bu ateş Romalıların eski çağlarda Hestia 699 ismiyle taptıklarıydı. Byzantium dan Chosroes e yollanmış olan birisi, Constantianus un ve Sergius un elçi olarak geleceğini ve antlaşmayı düzenleyeceğini ilan etti. Şimdi bu iki adam eğitimli konuşmacıydı ve fazlasıyla akıllıydı; Constantianus Illyria da, Sergius da Mezopotamya daki Edessa şehrinde doğmuştu. Chosroes, sakince bu adamları bekliyordu. Edessa: Procopius - De Bellis 700 Takip eden yılda Cabades in oğlu Chosroes, dördüncü defa Roma topraklarını istila etmek için ordusunu Mezopotamya ya gönderdi. Chosroes tarafından yapılan bu istila girişimi sadece İmparator Justinian a karşı değil Hıristiyanların inandıkları Tanrı ya karşı da yapılıyordu. O, ilk istila hareketinde Edessa kentini ele geçirmeyi başaramamış, geri çekilmişti. Hem o hem de Mecusi rahipler 698 Proc. de bel. II Rhea ile Kronos'un kızı olan Hestia, Zeus'un en büyük kız kardeşidir. Olempia'deki tanrıların en kibarı olarak bilinen Hestia, aile tanrıçasıdır. 700 Proc. de bel. II.26.

155 140 Hıristiyanların Tanrısı tarafından yenilmiş olduklarından, büyük bir moral bozukluğu içindelerdi. Chosroes, acısını yatıştırmak için bütün Edessa halkını kölesi yapacağını ve onları Parth topraklarına getireceği tehdidini savurdu, şehri koyunların otlayacağı bir otlağa dönüştürecekti. Chosroes, tüm ordusuyla Edessa şehrine yaklaştığında hipodromun yukarısında olan şehir tahkimatlarına saldırması için Hunların 701 bir kısmını yolladı, buradaki amacı sadece surlar boyunca sıralanmış Hıristiyanların pek çoğunu yok etmekti, çünkü şehri koruyanlar buradaki surların çok fazla dik olmasından dolayı düşmanın asla buradan saldırıya kalkışmayacak olduğunu varsaymaktaydı. Buradan başlayan bir saldırıyı engellemek amacıyla Hıristiyanlar, yiğitçe karşı koydu. Parth askerine Hunların yardım etmesine rağmen Hıristiyanlar ayakta kalmayı başardı, Roma askerleri ve halkın bir kısmı buradan (yukarıda anlatılan hisar) düşmanın üzerine bir saldırı yaptı. Sabahın erken saatlerinde başlamış olan muharebe gün ortasında bitirildi ve her iki taraf da bu saldırının kendileri için avantajlı olduğunu düşünmekteydiler. Bundan sonra Romalılar şehir tahkimatlarının içerisine çekilirken, barbarlar da şehirden yedi stad uzaklıkta çadırlarından oluşan bir kamp kurdu. Chosroes, iki deneme yaptıktan sonra Edessa yı ele geçiremezse büyük bir utanç içinde kalacaktı. Bundan dolayı çekilmesi karşılığında Edessa kentinden büyük miktarda fidye istemeye karar verdi. Bu yüzden takip eden günde Paulus, şehrin Romalı ileri gelenleriyle konuşup tanınmış adamlarından dördünü seçerek Chosroes e yolladı. Bu adamlar düşman kampına ulaştıkları zaman kralın emri gereğince Zaberganes tarafından karşılandı, Zaberganes, öncelikle birçok tehditle onları korkuttu ve daha sonra liderlerinin barış için mi yoksa savaş için mi liderlik yapmayı arzuladıklarını onlara sordu. Ve elçiler savaşın tehlikelerinden ziyade barışı seçmeyi kabul edeceklerini söyledikleri zaman, Zaberganes cevap olarak "Büyük miktarda para toplayıp barışı satın almalısınız" dedi. Buna cevap olarak elçiler daha önce onun 701 Orduda bulunan paralı Hun askerler.

156 141 Antioch u ele geçirmesi karşılığında verilen kadar vereceklerini söylediler. Sonunda Zaberganes, kahkahalar atarak onları kovdu ve kendi emniyetleri için daha dikkatli şekilde düşündükten sonra tekrar yanına gelmelerini söyledi. Kısa bir zaman sonra Chosroes onları çağırttı ve onlar huzuruna çıktıklarında, daha önce kaç Roma şehrini savaşarak kendisinin kölesi yaptırdığını saydırdı, sonra eğer Edessa kentini ele geçirecek olursa onun için daha korkunçlaşacağını söyleyerek elçileri tehdit etti. Elçiler bunu duyduğu zaman eğer imkansız şartlar istemeyecekse Chosroes ten barışı satın alacak olduklarını kabul ettiler fakat herhangi bir çatışmanın sonucun iki tarafa da fayda sağlamayacağını söylediler. Meydana gelecek savaşın onlara bahşedecek bir sonucu asla olmayacaktı. Bunun üzerine Chosroes, bütün hızıyla tüm öfkesini elçiler üzerine yöneltti. Kuşatmanın sekizinci gününde, Chosroes şehrin duvarına karşı yapay bir tepe yapmanın planlarını yapıyordu. Yakın bölgelerden yapraklarını çıkartmadan büyük sayılarda ağaç kestirdi. Şehirden atılan hiçbir mancınık mermisinin yetişemeyeceği bir noktada onları yerleştirip üzerine büyük miktarda toprakla örttürerek (tepenin en üstüne) büyük taşlardan bir yığın yaptırdı. Bu tarzda inşa yapmanın uygun olup olmadığını düşünmeden rastgele yapılan bu tepeyi mümkün olduğu kadar büyük bir yüksekliğe çıkarmayı hesaplıyordu. Toprak ve taşların ortasına uzun keresteler koyuldu, böylece bu keresteler yapıyı bir arada tutması gerekiyordu fakat mümkün olduğu kadar uzun olan bu yapı oldukça zayıftı. Onlar Cilician olarak adlandırılan keçinin kıllarından yeterli kalınlık ve uzunlukta koruma perdeleri yaptılar. Bu siper ne tutuşturulan okları ne de herhangi bir diğer silahı diğer taraftaki işçilere eriştirmedi. Atılan her şey geride kaldı ya da durduruldu. Tepe, Romalıları büyük bir korkuya düşünce telaşla Chosroes e elçiler yollandı. Elçilerin içerisinde daha önce Cabades in oğlu Perozes i tedavi etmiş ünlü bir doktor olan

157 142 Stephanus da vardı. Bu yüzden Chosroes diğerleriyle birlikte büyük bir soğukkanlılıkla konuştu. Eskiler tarafından kabul edilmiştir ki iyi bir kralın erdemi lütufta bulunmaktadır. Bu yüzden en kudretli kral şehirlerin üzerinde cinayetler, muharebeler ve köleleştirmelerle kendini meşgul etmek yerine verdiği lütuflarla isim kazanması gerekirdi. Ama sen izlediğin bu yolla asla "iyi" olmanın şöhretine sahip olamayacaksın. Lakin bütün şehirlerin en zayıfı Edessa senin elinden herhangi bir sıkıntı çekmemeliydi. Eğer sen şehri bağışlarsan bunun anısı bizde kalacak, şehri daha fazla incitmezsen, bize bunu bahşedersen en zalim olmanın şöhretinden kurtulacaksın diyerek Stephanus sözlerini tamamladı. Romalılar onu memnun etmek istiyorlarsa iki alternatifin birini seçmeliydiler; ya beş yüz centenaria altın verecek ya da onun müttefikleri şehre girerek tüm para, altın ve gümüşü arayacak, bulduklarını ona getirecekti. Şehrin mevcut sahiplerinde kalmasına bundan başka şartlara izin vermeyecekti. Chosroes savurduğu bu sözcüklerle aslında Edessa kentini ele geçirmek istediği anlaşılıyordu. Bunun üzerine elçiler (Onun ilan etmiş olduğu bütün koşulların imkansız görünmesi üzerine 702 ) umutsuzluk ve büyük kızgınlıkla şehre geri döndüler. Şehir tahkimatlarının içerisine geldiklerinde Chosroes ten gelen mesajı anlattılar ve tüm şehir kargaşa ve yasla doldu. Şimdi yapay tepe büyük bir heybetle yükselirken aceleyle yapılması dikkat çekiyordu. Romalılar yaptıklarıyla ne kaybedeceğini anlatmaya yeniden Chosroes e elçilerini yolladı. Elçiler düşman kampına vardıkları zaman aynı şeyleri söyleyerek yalvarmaya gelmiş olduklarını söylediler fakat hiçbiri onları duymadı, hakaretlere uğrayarak kamptan dışarı sürüldüler ve şehre geri döndüler. 702 Yazarın eki.

158 143 Edessa: Tacitus - Annales 703 Cassius, bir hukukçu olarak rakipsiz olduğundan; savaş sanatları kaybolmuştu ve barış, tek düze bir miskinlik halinde devam etmekteydi. Eski savaş disiplini kanunlarının uygulanması oldukça uzaktaydı. Yine de onun lejyonları devamlı antrenman yaparak düşman yakındaymış gibi özenli ve dikkatli davranmaktaydı. İmparator akıllıca davranarak nehri geçmek için en uygun rota olan Zeugma da kampını kurdurdu. Sonra Parthların nüfuzlu adamlarıyla Arap prensi Acbarus oraya vardı. O, Meherdates i 704 barbarların heyecanına karşı dikkatli olması, soğuk havanın gittikçe artması ve ihanetlere karşı uyardı. Verilen bu tavsiyeler Acbarus un ikiyüzlülüğü sebebiyle görmezlikten gelindi, deneyimsiz ve genç olduğundan dolayı Edessa şehrinde bir süre alıkoyuldu. Başkenti Edessa olan Osroene Krallığı, 163 yılında tamamen Roma hakimiyetine geçinceye kadar Roma Parth imparatorlukları arasındaki siyasi dengeleri kullanarak mevcudiyetini devam ettirmiştir. Bu dönemde Edessa, hem ticari bir merkez hem de farklı kültürlerin buluşma yeri olarak önem kazanmıştır. Kuzey Mezopotamya coğrafyası hakkında bilgi aldığımız Strabon, Suriye kökenli tanrıça Atargatis e tapılan Edessa ve Hierapolis kentlerinin bulunduğu bölgeye Bambyce isminin verildiğini ve Edessa nın güneyinden itibaren çöl bölgesinin başladığını anlatmıştır. Strabon, Anthemusia yakınlarından Fırat Nehri ni geçen yolcu ve tüccarların Edessa ya uğradıktan sonra çöle doğru yolculuklarına devam ettiğinden bahsetmiştir. Roma İmparatorluğu egemenlik alanını Fırat Nehri nin doğusuna ilerletmeye başladığında Edessa, Parthlar üzerine yapılacak seferlerin hareket ordugahı haline gelmiştir. Ammianus Marcellinus, Edessa şehrinin kuvvetli surlara sahip olduğundan savunmaya elverişli bir yapıya sahip olduğunu belirtmiş ve Constantius un Parthlar üzerine sefere çıkmadan önce şehirde bekleyerek gözcüler ve kaçaklardan düşman kampı hakkında bilgi aldığını anlatmıştır. 703 Tac. ann. XII IV. Phraates in torunu olan Meherdates bir süre Roma da rehine olarak yaşadıktan sonra İmparator Claudius tarafından Parth imparatoru olmak için gönderildi.

159 144 Roma hakimiyeti başladıktan sonra Edessa ya Roma şehir mimarisine uygun yapılar inşa edilmiştir. Procopius, De Aedificiis eserinde Edessa nın içinden geçen ırmağın taşmasıyla oluşan su baskınında en güzel binaların yıkılıp şehrin harabeye döndüğünü İmparator Justinian ın yıkılan yapıları yeniden yaptırdığını ve şehri su baskınlarından korumak için setler inşa ettirdiğini anlatmıştır. Böylece Edessa, örnek bir Roma şehri haline gelmiş ve ani Parth baskınlarını engelleyebilmek için şehir güçlü surlarla da kuşatılmıştır. Roma imparatorluğunda sıklıkla rastlanan politik suikastların biri de Edessa kentinde olmuştur. Scriptores e göre Caracalla, Tanrı Lunus un adına düzenlenen şölene katılmak için Edessa dan Carrhae ye yaptığı seyahat esnasında uğradığı suikast sonucu öldürülmüştür. Cassius Dio, Historia Romana eserinde suikastın ayrıntıların vermiş ve Caracalla nın Nisan ayının sekizinci gününde Carrhae gitmek için Edessa dan yola çıkmaya hazırlanırken Martialis tarafından hançerle öldürüldüğünü anlatmıştır. Roma İmparatorluğu nda politik suikast, ülke yönetimini ele geçirmeye çalışanlar, iktidarı kazananlarla kaybedenler, aynı mevkideki generaller ve valilerin içinde öne çıkanları engellemek için kullanılan bir yöntemdi. Doğu ya sefer düzenleyerek başarı kazanan Romalı general ve imparatorlar kısa zamanda büyük ün sağladığından Parthlar üzerinde ilerlemek tüm Romalıların tutkusu olmuştur. Kazanılacak olan unvanlar diğer komutanların kıskançlık duygularını ateşlemiş ve başarılı olanları suikastla ortadan kaldırmak çözümün en kısa yolu haline gelmiştir. Roma İmparatorluğu nun Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Antioch ve Edessa şehirleri, Hıristiyan azizlerin kentte yaşamış olması ve önemli kiliselere sahip olması sebebiyle dini önem kazanmıştır. Edessa yı ele geçirmek için girişimde bulunan Chosroes, yaptığı saldırının sadece İmparator Justinian a değil Hıristiyanların inandıkları tanrıya karşı olduğunu Procopius belirtmiştir. Chosroes kendisinin de büyük bir tutkuyla bağlandığı Mecusiliği devlet dini haline getirmiş ve çıktığı seferlere Mecusi rahipleri de götürmüştür. Böylece yaptığı savaşlara dini bir anlam da yüklemiş Roma Parth mücadelesi zamanla Hıristiyan Mecusi savaşına dönüşmüştür. Hıristiyanlık için dini öneme sahip olan Edessa da Chosroes in önemli hedeflerinden biri olmuştur. Procopius, De Bellis eserinde Chosroes in Edessa yı ele

160 145 geçirmek için büyük bir hırsla geldiğini, bu sırada şehrin yerel yöneticisi olan Augarus un olduğunu ve şehrin fidye ödenerek kurtarıldığını anlatmıştır. Chosroes in Roma toprakları üzerine düzenlediği dördüncü seferinde Edessa yı ele geçirmek için yeni bir girişimde bulunmuştur. Chosroes in ordusunda bulunan Mecusi rahipler, Edessa nın daha önce alınamamasını, kendilerinin Hıristiyanların tanrısı karşısında yenildiklerini düşüncesine yorumlamış ve şehri ele geçirmesi için Chosroes e baskı yapmışlardır. Procopius, Chosroes in şehirde yaşayan Hıristiyanlara kızgınlığından, Edessa halkını kölesi yapıp ülkesine götüreceğini ve şehri yıkarak koyunların otlayacağı bir otlağa dönüştüreceği tehdidini savurduğunu anlatmaktadır. Chosroes tekrar Edessa yı kuşatmış ve şehri ele geçirmek için yoğun saldırılar yapmış olmasına rağmen fidyeye razı olmuştur.

161 HİERAPOLİS (MANBİJ) Hierapolis antik kenti, günümüzde Suriye nin başkenti Halep in 80 km kuzeydoğusunda bulunan Manbij kentidir. Kente ilk yerleşim Büyük İskender in doğu seferinden sonra gerçekleşmiştir. Yunanlılar tarafından Bambyce, bölgenin yerli halkı tarafından Mabbog olarak isimlendirmiştir. Kentin bir diğer önemi ise Suriye kökenli doğa Tanrıçası Atargatis in kült merkezi olması ve Yunanlılar tarafından kutsal sayılmasıdır. Şehir Kommagene Krallığı döneminde de önemli bir mabet görevi görülmüştür. M.Ö. 53 yılında şehirdeki tapınak, Crassus tarafından Parth elçilerini karşılamak için de kullanılmıştır. 705 Antakya dan Fırat Nehri ne ve oradan doğuda bulunan yerel krallıklara uzanan ticaret yolu üzerindeki en önemli durak noktalardan biri olan şehir, ticari potansiyelini yüzyıllar boyunca korumuştur. Şehir, çölün kıyısında bulunmakta ve çöle açılacak olan yolcu ve tüccarlar için son dinlenme noktası olmaktadır. 706 Procopius a göre bu şehir Roma İmparatorluğu nu dünyanın geri kalanından ayırmaktaydı. 707 Hierapolis: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 708 Pers ülkesini ele geçirmeyi başaran Makedonyalı Alexander ın ölümünden sonra bu bölgenin hakimi Nicator Seleucus oldu. Gücünü gittikçe artırarak Nicator Hanedanlığı olarak anılan güçlü bir krallık kurdu. Yönetimi altında bulunan pek çok sayıdaki adamlarının kendisine sağladığı avantajlarla uzun bir barış dönemi yaşandı. Bu dönemde güçlü surlara sahip zengin kentler inşa ettirdi ve şimdi bunların birçoğu Yunanca isimlerle adlandırılmalarına rağmen bölgenin yerli yerleşimcilerinin onlara verdiği Assyrian dilindeki eski unvanlarını kaybetmedi. Buradan sonra ilk Osroene gelir, bu bölgeden bahsetmeyi 705 Plut. Marc. Ant. XXVII Young 2001: Proc. hist II Amm. Marc. XIV

162 147 biraz ihmal ettim, önceleri Kommagene denilen topraklara şimdi Euphratesia ismi verilmektedir. Gittikçe şöhreti artan oldukça büyük ve ünlü bir şehir olan Hierapolis ve Samosata buradadır. Daha sonra Suriye gelir ki güzel bir ovanın üzerine yayılmıştır. Buradaki Antioch şehri bütün dünya tarafından bilinen ünlü bir kenttir, şehir ithal edilen ve sıra dışı eşyalarla dolu olup oldukça zengindir. Aynı şekilde Laodicia, Apamia şehirleri de önemlidir. Hierapolis: Plinius - Naturalis Historia 709 Suriye nin iç kesimlerinden de bahsetmeliyiz. Apamea, Coele Suriye nin bir kasabasıdır. Tetrarchy 710 Nazerini nin tarafından yönetilen bölge Marsyas Nehri tarafından ikiye bölünür, buradaki Bambyx kenti ki diğer adı Hierapolis dir, fakat Suriyeliler ona Mabog derler, (Buradaki muazzam Atargatis e, Yunanlar tarafından Derceto olarak anılır, tapılır 711 ) ve Belus burayı Chalcis olarak isimlendirir, Suriye nin en verimli parçası olan diğer bölge ise Chalcidene adını alır. Biz burada hem Cyrrhus hem de Cyrrhestice yi buluruz, ayrıca burada iki tetrarchy tarafından yönetilen Gazate, Gindareni, Gabeni, Granucomate, Emeseni kentleriyle Iturei ulusunun yaşadığı Hyla-ta vardır. Betarreni olarak isimlendirilen ve bölgede yaşayan bir insanlar Marnmisea olarak bilinen tetrarchy nin yönetimi altındaydı. Hierapolis: Plutarkhos - Marcus Antonius 712 Phraates, Hyrodes i ölen babasının yerine koydu ve onun krallığını sahiplendi. Parthların diğer bir kısmı ise ondan uzaklaştı ve özellikle Antonius ile savaşmaya gelen, güçlü bir savaşçı olan Monaeses de ona karşı çıkanlardandı. 709 Plin. nat. V Bölge yöneticisi. 711 Yazarın eki. 712 Plut. Marc. Ant. XXVII.1 4.

163 148 Parth kralları bol kaynakları ve yüce gönüllülüğü ile Larissa, Arethusa ve Hierapolis, yeni kullanılan ismiyle Bambyce ismindeki üç kenti ona verdi. Fakat Parth kralı ona Monaeses in dostluğunu teklif etti, Antonius memnuniyetle, ona Monaeses i yolladı, Phraates ten barışı geri almak için kararlıydı ve Crassus un seferi esnasında ele geçirilen sınırları geri talep edecekti. Kommagene ve Osroene Krallıkları ndaki kentler hakkında bilgi edindiğimiz Ammianus Marcellinus kentlerin Seleukos döneminde Yunanca isimler almasına rağmen yerli halkın şehirlerini hala Asur dilindeki isimleriyle andıklarını belirtmektedir. Plinius, Hierapolis kentinin Bambyx (Bambyce) ismiyle anıldığını fakat bölgenin yerli halkı tarafından Mabog olarak isimlendirildiğini anlatmıştır. Diğer isimler zaman içinde yok olsa da Mabog ismi günümüze kadar ulaşmış ve bugün antik kentin yakınlarındaki kent Manbij olarak isimlendirilmiştir. Hierapolis kenti Antioch dan başlayıp Fırat Nehri ne ulaşan ve daha sonra nehri takip ederek güneye inen rotanın üzerinde bulunmaktaydı. Bu sebepten Seleukos Hanedanlığı, Kommagene Krallığı ve Roma hakimiyeti dönemlerinde ticari potansiyelini koruyan Hierapolis kenti yoğun bir nüfus barındırdığı gibi ticari canlılığa sahip olmuştur.

164 SAMOSATA (SAMSAT) Sophene Kralı Sames 713 tarafından Fırat Nehri nin geçilmesi kolay olan bir bölgesinde kurulmuştur. Doğudan batıya uzanan ticaret yollarına hakim olan şehir, güneydeki Damascus, Palmyra ve Sura kentlerinden başlayarak Fırat Nehri ni izleyen ticaret yolunun önemli bir durak noktasıdır. 714 M.Ö. 605 yılında şehir Babillerin eline geçer. Şehir, M.Ö. 553 yılında Pers hakimiyetine girer sonra M.Ö. 333 yılında Makedon yönetimine ve daha sonra Seleukos idaresi altında kalır. 715 Samosata, M.Ö. 160 yılından sonra Kommagene Krallığı nın merkezi olup ticari ve siyasi önemi artan bir şehirdir. Fakat III. Antichos un Romalılara yenilmesi üzerine şehir M.S. 72 yılında Roma hakimiyeti başlamıştır. Roma ve Parth İmparatorlukları arasındaki mücadele esnasında Roma nın önemli askeri merkezi ve lejyon karargahı olmuştur. 716 Samosata da önce VI. Ferrata lejyonunu bölgeye yerleştirmişse de daha sonra onun yerini XVI. Flavia Firma lejyonu almıştır. 717 Samosata: Strabon - Geographika 718 Suriye, hakkında pek çok genel bilgi verildikten sonra detaya inmek gerekirse: Kommagene oldukça küçük bir ülkedir, Samosata doğal olarak tahkimatlıdır ve kraliyet ailesinin ikametgahı olup onların yetki alanına girmektedir. Şehrin etrafı verimli tarım alanlarıyla kuşatılmıştı. Şimdi orada Fırat üzerinde bir köprü bulunmakta ve köprünün yanında Seleukoslara ait Mezopotamya nın en büyük kalelerinden birisi vardır. 713 Sames in isminden dolayı şehre (Samos)ata denilmiştir. 714 Charlesworth 1974: 112; Blaylock 1990: Millar 1993: 81; Dalyan 2007: 2; Mellink 1966: Kennedy 1987: Dalyan 2007: 57; Decker 2007: Strabo XVI

165 150 Samosata: Plinius - Naturalis Historia 719 Samosata nın aşağısında Suriye nin yakınlarında Marsyas Nehri Fırat a doğru akar, Cingalla, Kommagene Bölgesi nin sonu olup buradan sonra Immei ülkesi başlar. Antiochia ve Epiphania, 720 Fırat ın sularıyla yıkanır ve genel olarak bilinen Antiochia ve Epiphania, Zeugma gibi Samosata dan 72 mil uzaklıktadır ve burada Fırat ın en önemli geçiş pasajı Apemea (Apemeia) ve Zeugma kentleri bulunur. Zeugma ve Apemea, Seleukoslar döneminde kurularak Fırat üzerinde köprü de inşa edilmiştir. Burada yaşayan insanlar Mezopotamya da Rhoali 721 olarak adlandırılır. Suriye nin diğer şehirlerinden birisi de Europus dur, 722 eskiden Thapsa şimdi ise Amphipolis olarak adlandırılır. Samosata: Plutarkhos - Marcus Antonius 723 Crassus un yönetiminde pek çok felaketler yaşayan Romalılar bu kahramanlık karşısında onu kutladılar. Art arda gelen üç büyük savaşı kaybedip tamamen yenilen Roma için Media ve Mezopotamya, yeniden Parthlar arasında sınır oldu. Yine de Ventidius, Parthları daha fazla takip etmemeyi kararlaştırdı. Çünkü Antonius un kıskançlığından korktu fakat Roma ya karşı isyan etmiş olan Antiokhos u Kommagene de bulunan Samosata şehrinde kuşattı. Antiokhos bin talent ödemeyi teklif ettiği zaman Antiokhos la barışı yapması için Ventidius a izin vermeyecek olan Antonius un emirlerine uydu. Antonius bu kahramanlığın kendi adıyla anılması için ısrarlıydı ve bütün başarılar Ventidius tarafından gerçekleştirilmemeliydi. Fakat kuşatma uzadı, şehirdekiler dışarıdan bir yardım gelmediği halde kendi başlarına oldukça kuvvetli bir savunma yapmaya başladılar. Böylece Antonius 719 Plin. nat. V Günümüzde Hatay ın Erzin ilçesi. 721 Osroene bölgesinde yaşayanlar için kullanılan genel isim. 722 Günümüzde Suriye nin Dayr az-zawr kasabası yakınlarındaki antik kent. 723 Plut. Marc. Ant. XXIV.1 4.

166 151 hiçbir şey başaramadı, utanç ve pişmanlık içerisinde üç yüz talent ödenmesi koşuluyla Antiokhos la barış yapmaya razı oldu. Antonius, Suriye deki bazı önemsiz meseleleri hallettikten sonra kazandığı zaferlerin onuruyla Atina ya geri döndü ve Ventidius u da evine yolladı. Fırat Nehri nin en önemli geçitlerinden biri üzerine kurulmuş olan Samosata, Kommagene Krallığı nın başkenti olmasıyla daha büyük önem kazanmıştır. Strabon a göre doğal tahkimatlara sahip ve verimli tarım alanlarıyla çevrili olan Samosata, Kommagene kraliyet ailesi tarafından ordugah olarak kullanılmıştır. Ayrıca Strabon, Samosata da yakınlarında Fırat Nehri ni geçmek için yapılmış köprünün bulunduğunu ve bu köprünün korunması için inşa edilmiş bir kalenin bulunduğundan bahsetmiştir. Günümüze kalıntısı kalmamasına rağmen nehir üzerinde kalıcı bir köprünün yapılmadığı bunun yerine nehir üzerindeki salların birbirine bağlanmasıyla oluşturulmuş yüzer bir köprünün kullanıldığı muhtemeldir. Plinius un bölge hakkında verdiği coğrafi bilgilerde Samosata nın güneyinden Marsyas Nehri nin aktığını ve bölgede yaşayan insanların Mezopotamya da Rhoali olarak isimlendirildiğini bildirmektedir.

167 SİNGARA Singara, Kuzey Mezopotamya nın uç noktasında kuvvetli bir kale şehridir. 724 Şehir hakkında günümüze ulaşan en önemli kanıt sikkelerdir. 725 Singara, Romalılar tarafından ele geçirildikten sonra Parthlara karşı önemli bir askeri üs olarak kullanılmıştır. Daha sonra kale, I. Parthica lejyonunun ordugahı olarak kullanılmıştır. 726 Şehrin konumu Antik Çağ yazarları tarafından tam olarak belirtilmese de Nusaybin in güneydoğusunda bulunduğu tahmin edilmektedir. Singara, Traianus un doğu seferi sırasında General Lusius Quietus tarafından 114 yılı kışında savaş yapılmadan Romalılar tarafından ele geçirildi. 727 Hadrianus döneminde Romalıların Mezopotamya dan çekilmesi sırasında bırakılmasına rağmen 197 yılında Septimius Severus un Parth seferi sırasında yeniden Roma İmparatorluğu na katılır. M.S. 3. yüzyılın sonuna kadar Singara, Roma nın önemli bir ileri karakolu olarak işlevini sürdürmüştür. 728 Singara: Cassius Dio - Historia Romana 729 Traianus Mezopotamya ya ulaştığında Mannus habercisini, Manisarus da elçilerini barış yapmak için gönderdi. Çünkü Osroes e karşı bir sefer yapıyordu ve o daha önce ele geçirmiş olduğu Armenia ve Mezopotamya nın bazı bölümlerinden onun lehine çekilmeye hazırdı. Traianus cevap olarak kendisine inanmadığını; teklif ettiklerini yapmadan ve sözlerini tutmadan ona gelmemesini söyledi. Traianus un Mannus dan da şüphelenme nedeni onun, daha önce Adiabene nin kralı olan Mebarsapes e yardımcı bir kuvvet yollaması sonucunda Romalıların 724 Amm. Marc. XX Bu sikkelerden en belirgin kanıt üzerine Latince Aurelia Septimia Colonia Singara yazılı sikke olup şehrin ismi zikredilmektedir. 726 Cass. Dio LXVIII.24.3; Stein 1938: Henderson 1969: Gibbon 1906: 287; Pollard 2003: Cass. Dio LXVIII

168 153 büyük kayıplar vermesiydi. 730 Traianus vakit kaybetmemesi gerektiğinden; hızlıca Adiabene ye doğru yola çıkarak Singara ya geldi. Bu sırada Lusius tarafından bazı yerler muharebesiz işgal edildi. İlk rivayete göre; O, (Traianus) kendisine karşı isyan çıkarıldığını öğrendiğinde Lusius ve Maximus u isyanı bastırmak için gönderdi. İkinci rivayet, Maximus yaptığı muharebeyi kaybederek öldüğünü fakat Lusius un pek çok başarıya ek olarak Nisibis i kuşatıp yeniden aldığını belirtir. Akabinde Lusius, Edessa yı ele geçirip, yağmalatıp yaktırdı. Onun yardımcıları olan Erucius Clarus ve Julius Alexander, Seleucia şehrini ele geçirerek harap etti. Traianus, Parthların daha büyük bir isyan başlatma ihtimalinden çekindiği için; onlara kendi içlerinden bir kral vermeyi arzuladı. Bundan dolayı Traianus, Ktesiphon a geldiği zaman büyük bir meydanda Romalıları ve Parthları topladı; yüksek bir kürsüye çıkıp başarılarını anlatarak Parthların üzerine Parthamaspates i kral olarak atadığını açıkladı. Onun başına tacını koydu. Singara: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 731 (II.) Sapor, ordusunu güçlendirdikten sonra, Dicle Nehri ni geçerek Singara ya saldırdı. Şehrin savunucuları 732 gelen düşman kuvvetlerini çok uzak bir mesafeden görünce hızla şehrin kapılarını kapatıp büyük bir cesaretle kulelere ve mazgallı siperlere koşarak atacakları taşların ve savaş makinelerinin başına geçtiler. Tüm hazırlıklar bitince silahlarıyla saldırıyı püskürtmek için düşmanı beklemeye başladılar. Sapor şehre varınca, şehir halkı tarafından görevlendirilen yüksek rütbeli kişiler barış yapmayı istediler. Tüm gün boyunca onu (Sapor) ikna çabaları sürdüyse de bunda başarılı olunamadı ve ertesi gün sabahın ışığı gelince alev renkli flamaları kaldırarak saldırı işaretini verip, şehre her taraftan saldırdılar. Diğer savaş makineleriyle birlikte getirilen merdivenlerle 730 Adiabene kralının Roma ya karşı ayaklanması ve devamında Roma dan bağımsızlığını kazanmasını kastetmektedir. 731 Amm. Marc. XX Şehrin savunucuları denilenler Romalılar tarafından şehre yerleştirilen düzenli birlik.

169 154 surları aşmaya çalıştılar. Bu sırada şehir halkı kalkanlarla korunarak duvarlara yaklaşmaya çalışanları engellendiler. Bu başlangıç saldırısına karşı, şehir halkı ve savunucular yüksek mazgallı siperlerinin üzerine çıkarak belirli bir mesafeden attıkları taş ve diğer silahlarla cesurca, şehir girişlerini zorlayan düşmanı püskürtmek için ellerinden geleni yaptılar. Muharebe, iki tarafında pek çok ölü ve yaralı vermesine rağmen belirsizlik içinde şiddetlenerek devam etti. Şiddetli çatışmanın sürdüğü akşam saatlerinde birçok çatışma makinesinden biri olan koçbaşı rüzgar gibi ilerleyerek (bizim daha önce anlattığımız gibi 733 ) şehrin önceki kuşatmada yarıldığı yuvarlak kuleye saldırdı. Koçbaşının açtığı gediğe askerler akın edince her yönden ateşli oklar bu noktaya yönlendi ve muharebe bu noktada yoğunlaşarak şiddetlendi. Bu büyük tehdide karşı koymak için surların üzerinden yanan meşaleler atıldı, her iki taraf da durmaksızın mancınıklarıyla saldırdı. Kuleye yapılan keskin saldırıya karşı şehir savunucuları üstünlük kuramadığı gibi püskürtemedi de. Savaş, ateş ve kılıçla sürerken kule yıkıldı ve şehrin içine uzanan bir yol oluşunca savunucular büyük tehlike karşısında dağıldı ve mevzilerini bıraktı. Parthlı süvariler çığlıklar atarak, hızlıca her yönden saldırıp hiçbir direniş görmeden şehrin her köşesine ulaştılar. Şehri savunanların bir kısmı katledilirken, geri kalanlar Sapor un emriyle sağ olarak yakalanıp Parth ülkesinin uzak köşelerine gönderildi. Singara: Ammianus Marcellinus - Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt 734 Iovianus Augustus, açlık tehlikesi ortaya çıkınca; kendi adamlarının isteği üzerine Sapor ile zorunlu bir barış yaptı fakat utanç içinde Nisibis ve Singara ya ek olarak beş vilayeti de onlara bıraktı. Parthlar barış için, zor ve karmaşık şartlar teklif etti. Eğer imparator ve onun seçkin generalleri, taleplerine uyup, Sapor un En Bağışlayıcı Kral olduğunu kabul ettiklerinde; ordunun artıklarıyla birlikte geri dönmelerine izin 733 Yazarın eki. 734 Amm. Marc. XXV.7.

170 155 vereceklerdi. Parthların bu teklifine karşı kıdemli bir vali olan Salutius u yollanacaktı. Parthların taleplerine ne cevap vereceklerini düşündükleri dört gün boyunca açlık eziyetinden çok daha kötü bir ölüm olamayacağı konusu üzerine temkinli bir tartışma yaptılar. İmparator, sunulan teklife cevap olarak kendi elçilerini göndermeden önce oluşan zaman boşluğunda aşamalı olarak düşman bölgesinden çekilmeyi, böylece Corduene bölgesinin korumasından 735 uzaklaşmış olsa bile kendi topraklarındaki zengin bölgelere ulaşacaktı. Şimdi Kral (kendi dediğine göre 736 ) uzun zaman önce Maximianus tarafından alınmış olan toprakları inatla talep etmekteydi. Fidye olarak da Dicle nin uzak tarafındaki beş vilayeti istiyordu, bunlar: Arzanena, Moxoena, Zabdicena, Rehimena ve Corduene. Bunlara ek olarak on beş kaleyle birlikte bölgenin en güçlü tahkimatlı şehirleri olan Nisibis, Singara ve Castra Maurorum u da istemekteydi. Ürkek imparatorun üzerinde baskı kuran bazı dalkavuklar, hem (halefi olarak gösterilen 737 ) Procopius un korkulan ismi üzerinde konuşup hem de imparatora fısıldayarak: Eğer o (Procopius), Julianus un ölümünü öğrendiğinde geri dönseydi, emrin altındaki yeni askerler bile hiçbir direnme göstermeksizin onu kendi imparatorları yapacaklardı. Iovianus, bu tehlikeli tavsiyeleri devamlı tekrarlayanlar tarafından kandırılınca; gecikme olmaksızın teslim oldu ve neden olacağı tehlikeleri göz ardı ederek şehir sakinleri olmadan Nisibis ve Singara nın Parthların kontrolüne geçmesine izin verdi. Bundan sonra otuz yıllık bir barış yapılarak yeminlerin kutsallığıyla kutsandı. 735 Arazi şartlarının dağlık olması ordulara ani saldırılar yapılmasını zorlaştırdığından bölge korunaklı sayılmaktadır. 736 Yazarın eki. 737 Yazarın eki

171 156 Roma Parth mücadelesinde sınır karakolu görevini yürüten Singara güçlü surlarla kuşatılmış bir kale şehriydi. Şehrin tam yeri henüz saptanamamasına rağmen Ammianus Marcellinus II. Shapur un Dicle Nehri ni geçtikten hemen sonra Singara ya saldırdığını belirtmesi şehrin Dicle Nehri nin batısında olma ihtimalini güçlendirmiştir. Ayrıca Cassius Dio, Traianus un Adiabene bölgesine ulaştıktan sonra Singara ya geldiğini söylemektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında Singara nın günümüz Nusaybin in güneydoğusunda bulunduğu tahmin edilebilir. II. Shapur un Singara yı kuşatmasını Ammianus Marcellinus bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır. Ammianus Marcellinus, II. Shapur un Singara yı kuşattığı ilk gün boyunca şehrin ileri gelenleriyle görüşerek kalenin teslim edilmesini istediğini fakat önerilen fidyeyi yeterli bulmayınca ertesi günün şafağında alev rengi flamaların verdiği işaretle şehre her yönden saldırıldığını anlatmaktadır. Kuşatmanın devamında savaş makineleri ve merdivenlerle şehir duvarlarını aşmaya çalışanlara karşı şehri savunanlar yüksek surların üzerindeki mazgallardan attıkları ok, taş ve mızraklarla şehri savunmaya çalışmışlardır. Parthların beraberlerinde getirdikleri koçbaşı nın surlarda açtığı gediklerden dolayı hisarın yıkılması ile süvariler açılan yoldan hızla şehre girmiş ve şehri yakıp yıkarak ele geçirmiştir. Şehir halkının bir kısmı öldürülmüş geriye kalanlar ise köle yapılarak Parth ülkesinin uzak köşelerine sürgün edilmiştir. Bu saldırıdan sonra Singara eski önemini kaybetmiş zaman içinde unutularak antik kaynaklarda adı geçen eski bir kale olarak kalmıştır.

172 ZEUGMA Zeugma, Fırat Nehri ni geçmeye müsait geçitlerden biri üzerine kurulmuştur. Bu durum şehrin askeri ve ticari açıdan stratejik önemini artırmıştır. 738 I. Seleukos Nikator, Zeugma geçidini korumak ve kontrol altında tutmak amacıyla imar faaliyetleri yaptırmıştır. 739 Şehrin karşı kıyısına yeni bir kent daha kurdurmuştur. 740 M.Ö. 54 yılında Parthlar üzerine bir sefer düzenleyen Crassus ordusuyla Zeugma dan Fırat Nehri ni geçerek ilerlemiş Carrhae de meydana gelen yenilgi üzerine ordusundan kurtulabilenler Zeugma ya kadar geri çekilerek buraya sığınmışlardır. 741 M.Ö. 51 yılında Parth Kralı Pacorus emrindeki orduyla Zeugma dan Fırat Nehri ni aşarak batıya doğru istilaya başlamıştır. 742 M.S. 18 yılında Roma ordusunun X. Fretensis lejyonunun ordugahı Cyrrus dan alınıp Zeugma ya yerleştirildi. M.S. 49 yılında. Cassius Longinus, Roma da rehin olarak tutulan Meherdates in dönüşünde güvenliğini sağlamak ve askeri destek vermek için Zeugma da kamp kurmuştur. M.S. 70 yılında Kudüs ün fetheden Titus, Zeugma da I. Vologaeses in elçileriyle görüştü yıllarında Traianus un Parth seferi sırasında Zeugma, lojistik merkez görevini görmüştür. 744 Hadrianus tahta çıktıktan sonra Doğu eyaletlerini düzenlemiş ve Fırat ın doğusunda bulunan Assyria, Mezopotamya ve Armenia eyaletlerini sürekli elde tutamayacağı gerekçesiyle bırakmıştır. Benzer şekilde Fırat Nehri boyunca yaşayan yerli yöneticilerle barış antlaşmaları yapmıştır. 745 Zeugma, Roma İmparatorları Marcus Aurelius ve Lucius Verus un Parth seferleri sırasında önemli bir askeri üs görevi gördü. Septimius Severus, Parthlar 738 Bahar 1997: Grainger 1990b: Bu kente karısı Apama nın adını vermiş ve kent Apameia adıyla anılmıştır. 741 Cass. Dio LXIX Cass. Dio IL Henderson 1969: Lepper 1948: Opper 2008:

173 158 üzerine düzenlediği iki seferi de Zeugma dan başlatmış ve ilkinde Osroene topraklarını ikincisinde ise Mezopotamya yı fethetmiştir. 746 Parth İmparatoru I. Sapor, Suriye ve Kilikya seferi sırasında Zeugma yı ele geçirerek şehri ağır şekilde tahrip etti. Büyük yıkıma uğrayan Zeugma, sahip olduğu eski zenginlik ve ihtişama bir daha ulaşamadı. 747 Zeugma: Cassius Dio - Historia Romana 748 Ordunun geri kalanından ayırt edilmesi için üzerine mor harfler işlenmiş ve yelkene benzeyen, şefin kumandanlarından birine ait büyük bayraklardan biri şiddetli rüzgardan devrilerek köprüden nehre düştü. Crassus ardından gelenlerin durmasını emretti, onlar biraz daha yaklaştılarsa da durmayı başardılar. Yine de ordunun nehri geçmesi için oldukça fazla zaman gerekmekteydi. Bu sırada büyük bir sis örtüsü askerleri örtünce onlar birbirinin üzerine düşmeye başlayıp düşman ülkesine, karşıya ayak basıncaya, kadar hiçbir şey göremediler. Hem geçiş hem de bu olumsuz şartlardan dolayı pek çok kurban verdiler. Bu arada şiddetli rüzgar ve devasa bir yıldırım onlara çarptı ve köprü onların hepsi karşı tarafa geçmeden önce çöktü. Olaylar bir biri ardına meydana gelince orduda büyük bir korku ve keder oluşmasına rağmen geri dönemeyeceklerdi. Şimdi Crassus onlara cesaret vermek için dedi ki: Korkmayın, askerlerim, çünkü köprü zarar görse dahi başımıza gelen görülmez bir felaketti. Size yeminimin üzerine ilan ederim ki benim kararım mart ayına kadar Armenia ya geri dönmektir. Bu onları cesaretlendirmiş olmalıydı ki bütün bu gürültünün içersine birkaç kelime daha ekleyemedi. Alkışlar arasında kaldı Korkmuyoruz! Hiçbirimiz bu yoldan geri dönmeyeceğiz diye haykırdılar. 746 Romalıların Parthlar üzerine yaptığı tüm seferler Zeugma da geçirilen hazırlık döneminden sonra Fırat geçitlerinin aşılmasıyla başlar hale geldi. Roma seferlerinin Zeugma dan başlaması sonraki dönemlerde Parthların tepkisini çekmiş ve onlar da batıya yaptıkları ilk büyük sefere Zeugma dan başlayıp, şehri yakıp yıkarak intikam almışlardır. 747 Gibbon 1906: Cass. Dio XL

174 159 Askerler, kehanetleri duyduklarında daha büyük bir cesaretsizliğe düştü. Crassus un askerleri teşvik etmesinin boşuna bir çaba olduğunu düşündüler. Crassus barbarları küçümsedi ve Romalıları övdü, cesaretli olanlar için ödüller ve para teklif etti. Askerler, hala onu takip ediyor ve hiçbir kelime söylemiyor ya da karşısına geçmiyorlardı. Belki de kralın hatırı içindi fakat yine de onlar korkuyordu ve hiçbir plan onların güvenliğini garanti edemezdi. Bununla birlikte onlara en büyük yara Osroeneli Abgarus tarafından vuruldu. O Pompeius zamanında Romalılarla yaptığı barışın devam edeceğine teminat vermişti fakat şimdi barbarların tarafını seçti. Arap kökenli Alchaudonius da aynısını yaptı, çünkü o daima güçlü olanın tarafında yer alırdı. Alchaudonius açıkça ayaklandı fakat Abgarus Parthlara iyilik yapmak için Crassus a karşı müttefikmiş gibi davranmaya başladı. Onun için cömertçe para harcadı ve Crassus un tüm planlarını öğrenerek düşmana bildirdi. Ayrıca Romalıların avantajına olan her olayı ve girişimi saptırmaya dezavantajlarınaysa onu çabuklaştırmaya çalışıyorlardı. Sonuçta o devamında anlatılacak tüm olaylardan sorumluydu. Crassus, Seleukos ülkesine ilerlemeye ve ordusunu güvenli bir şekilde oraya ulaştırmaya niyetliydi. Fırat boyunca, şehir insanları tarafından refakat edilerek, erzaklarıyla birlikte ilerlemek istiyordu. Çünkü bu şehirlerin insanları Grek kökenliydi ve bundan dolayı kolay ilerleyeceğini ve zorlukla karşılaşmadan Ktesiphon a varacağını umuyordu. Zeugma: Cassius Dio - Historia Romana 749 İmparator Marcus Antonius un generali Ventidius Bassus, Fırat ı geçen Parth prensi Pacorus un Suriye ye doğru ilerlediğini haber verdi. Barbarlar Zeugma şehri yakınlarındaki Fırat geçmek için alışılmış olan alanı kullanabilir veya nehrin daha uzağındaki (güneyindeki) bir yolu kullanarak Fırat ın diğer tarafına geçebilirlerdi. Bu diğer yer, 749 Cass. Dio LXIX

175 160 söylenildiğine göre, daha düz ve düşman için daha uygun oysa öncesi (Zeugma) tepelik ve bizim güçlerimiz için uygundu. O Pacorus u aldatarak Parth liderlerini düz bölgeden geçerek yollarına devam etmesini için ikna etti. Ventidius onun uzun yoldan gelmeye devam ettirmesini umut ediyordu çünkü bu zaman zarfında Romalılar kuvvetlerini toplayabilirdi. Bu yol üzerinde bulunan Cyrrhestica yı zapt eden Pacorus ilerlemeye devam etti. (Dio devamında bize Cyrrhestica üzerindeki bir tepede bulunan Roma birliğine saldırışını ve çıkan savaşta Pacorus un öldürülmesini anlatır.) Onların bazıları Zeugma kenti yakınlarındaki Fırat üzerindeki köprüyü geçerek evlerine doğru kaçmak istediler fakat yol kapandığından yapamadılar, pek çoğu öldürüldü ve diğerleri Kommagene ülkesindeki Antiokhos a sığınmak için kaçmaya devam etti. Zeugma: Pausanias - Descriptio Graeciae 750 Dionysus, 751 Hindistan ın istilası için Fırat Nehri üzerine köprü kurmak için ilk girişimi başlatan kişidir. O, Zeugma da Fırat üzerine köprü kurumayı başarmıştı ve benim günümde dahi nehrin iki yanına gerilmiş olan kablo asma ve sarmaşık dallarıyla kaplı olarak bulunmaktadır. Zeugma: Plutarkhos -Crassus 752 Crassus, Fırat üzerindeki Zeugma dan ordusunu karşıya geçirmek isterken aniden çok büyük şimşekler çaktı ve onları vurdu, yıldırımlar onların karanlık yüzünü aydınlattı ve rüzgar, sisli bir kasırga hızında onun asker yığınlarına saldırdı. Böylece onlar (ordu) kırılıp pek çok yerde paramparça oldular. Onun yerleştiği kampa dahi iki adet yıldırım düşmüş ve generalin zengin takılarla süslenmiş atlarından biri de 750 Paus. X Pausanias, pek çok mitsel karakter ile birlikte Delphi kehanet ocağındaki ikonları sayıp bunlar arasında Ariadne yi tanıtır ve Dionysos dan bahseder. 752 Plut. Cras. XIX.4 8.

176 161 seyisiyle birlikte Fırat a sürüklenmiş ve dalgaların arasında gözden kaybolmuştu. Askerlerin ırmağı geçişinden sonra erzakları dağıtıldığında öncelikle mercimek ve tuz verildi. Sonrasında ölülerini anmak için keder sembollerini aldılar. Ayrıca Crassus askerlerini toplayarak içine düştükleri durumdan dolayı son derece şaşırmış olan askerlerine uzun bir konuşma yaptı. O, şöyle seslendi, Fırat ın üzerindeki köprü yok olsa bile hiçbirimiz asla geri dönmeyeceğiz sonuçta o ordusu için pek çok kurban verdi ve kahin kurbanın organlarını ellerine alarak falına baktı, ona ilerlemesini söyledi. Böylece nehir boyunca yürüyüşe geçseler de generalleri Crassus a Dicle Nehri ni geçerek Seleukos ülkesine saldırmasını tavsiye ettiler. Çünkü bu yol boyunca art arda sıralanmış karargahlar ilerleyişleri esnasında erzak sağlamış ve nehir tarafından sarıldıklarından ani düşman saldırılarından korunuyorlardı. Zeugma: Tacitus - Annales 753 Artabanus, kaçtığı için ülkesindeki insanlar şimdi yeni bir kral seçmek eğilimi göstermekteydi. Böylece Vitellius, kral olması fırsatını kaçırmaması gerektiğini (III.) Tiridates e tavsiye etti. Düzenli ve yedek ordularının tümünü Fırat Nehri nin kenarına göndererek Roma Tanrısı Mars a domuz, geyik ve boğalar sunarak orada kurban etti. Hatta (III.) Tiridates, Fırat ın öfkesini yatıştırmak için güzel süslenmiş iyi bir atı (Tanrı Mars a) kurban olarak sundu. Böylece hiç yağmur düşmediği halde, orada yaşayanların söylediklerine göre; nehir de kendiliğinden dikkate değer bir artış oldu. Ayrıca taçlara benzeyen, dairesel hareketlerden oluşan beyaz köpükleri, duruldu ve kehanete uygun bir şekilde başarılı bir geçiş oldu. Ordunun geçişi için kayıklardan oluşan köprü inşa edildi. Köprüyü ilk geçenler büyük bir süvari birliğinin başında olan Ornospades tir. Sonra, Tiberius un Dalmatia savaşında bulunan özel hizmet birliği, peşinden Roma vatandaşlarıyla kralın yakın 753 Tac. ann. IV.37.

177 162 arkadaşları, gözdeleri, son olarak da Mezopotamya yöneticilerinin orduları Fırat Nehri ni geçti. Zeugma: Strabon - Geographika 754 Bu iki nehri birbirinden ayıran en büyük mesafe, dağlar boyunca uzanır; bu mesafe yani, İskender in de kat ettiği, eski Fırat köprüsünün bulunduğu Tapsacus tan Dicle ye uzanan mesafe, Erastotenes in de aynı şekilde bahsettiği gibi 2400 stadiadır. Ancak bu iki nehir arasındaki en kısa mesafe, Seleukos ile Babil yakınlarında 200 stadiadan biraz fazladır. Dicle Nehri kollarıyla birleşerek Thopitis olarak adlandırılan gölün ortasına dökülür ve gölün karşı kıyısından yön değiştirerek akmaya devam eder. Uzun bir mesafeyi suları azalarak akarken Corduene ye çok uzak olmayan bir yerlerde tekrar güreleşerek hızlanır. Erostotenes in de söylediği gibi, nehir, gölün yapısı öyle hızlı bir şekilde değiştirir ki nehrin diğer yerleri balıksız iken bu bölüm balıklarla doludur. Mezopotamya, belli bir aralıkta çıkıntı yaparak daralır ve şekli bir kayığı andırır. Onun sınırının en geniş parçasını Fırat oluşturur. Thapsacus tan Babil e uzanan mesafe Erastotenes in de belirttiği gibi, 4800 stadiadır ve Mezopotamya nın başladığı Kommagene Krallığı nda bulunan Zeugma dan Thapsacus a kadar olan mesafe ise 2000 stadiadan az değildir. Dağlar boyunca uzanan bu ülke oldukça verimli bir alanda kurulmuştur. Kommagene de bulunan bugünkü Zeugma hem de Thapsacus daki eski Zeugma 755 ve Fırat ın yakınlarındaki bölümleri, Makedonyalılar buraları işgal edince Mygdones ismini almıştır. Zeugma: Florus - Epitomae Historiae Romanae 756 Cyrrhestica Eyaleti nde Pharnaeus olarak bilinen Parth Kralı Pacorus, Ventidius a karşı yürüttüğü savaşı devam ettiren Pacorus a müttefik 754 Strab. VI Eski Zeugma tabiri köprü manasında kullanılmıştır. 756 Front. strat. I.1.6.

178 163 olarak görünenlerden biri Parthlara kendi ordusunu hazırlıyor gibi görünürken kendi avantajı için barbarlara ihanet etmeye hazırlanıyordu. Parthlar, Toros Dağları nın ötesine yerleştirilen lejyonlar güçlendirilmeden Fırat ı geçerek Kappadokia ya ulaşmak istiyordu. Pharnaeus, bu noktada hainliğini göstererek ordunun bulunduğu yere en kısa mesafede ve Fırat ın en rahat geçilebilecek yeri olan Zeugma ya ordunun götürülmesini tavsiye etmedi. Pharnaeus göre; eğer o yol 757 kullanarak gelselerdi, bölgedeki tepeler (Romalı) okçuların saklanması için yarar sağlayabilirdi. Başlarına gelecek felaketten korktuklarından açık ovalar boyunca, daha aşağıdaki yoldan 758 ilerlediler. Parth Kralı Pacorus, bu tavsiyeye uydu; böylece barbarlar daha aşağıdaki yolu izleyip dönemeçli bir rotadan ordularını götürüp kırk günden fazla bir süreyi; nehrin kıyısında, köprü malzemelerini hazırlamak için harcadı. Oldukça geniş bir alana sularını yaymış olan bir noktada, inşa ettikleri köprüyü kullanarak nehri geçtiler. Ventidius, kendi kuvvetlerini bir araya getirmek için meydana gelen bu boşluktan faydalanarak kuvvetlerini toplayıp hazırlandığı için savaşı kazandı; Pacorus u yakalatıp öldürdü. Zeugma: Josephus - Bellum Iudaecum 759 Yahudiler, oluşan belirsizliğin ortasında, büyük bir korkunun içindeydiler, bu durumda ne yapacaklarını ne düşüneceklerini bilmez hale gelmişlerdi. Titus, Antioch da kalmayarak hızla Fırat Nehri üzerinde bulunan Zeugma ya ilerlemeye devam etti. Bu sırada Parth İmparatoru Vologeses ten gelen haberci, Yahudilere karşı kazanmış olduğu zaferin nişanesi olarak altından bir taç getirdi. Gelen bu hediyeyi kabul eden Titus, imparatorun habercilerine ziyafet verdikten sonra Antioch a geri döndü. 757 Zeugma rotası. 758 Güneyden geçen ve plato alanlarının eteklerini takip eden rota. 759 Jos. bell.vii.5.2.

179 164 Fırat Nehri nin iki yakasının birbirine oldukça yaklaştığı ve nehrin akış hızının yavaşladığı bir noktada kurulmuş olan Zeugma kenti sahip olduğu jeopolitik öneminden dolayı Seleukos Hanedanlığı döneminden itibaren kesintisiz bir yerleşime sahip olmuştur. Antik coğrafyacıların başında gelen Strabon, Kommagene Krallığı sınırları içinde bulunan Zeugma nın Fırat ile Dicle Nehirleri nin birbirine en uzak olduğu noktada, Fırat ı geçmek için müsait bir geçit yakınlarında kurulduğunu anlatmaktadır. Parthlar üzerine sefere çıkan Roma orduları Fırat Nehri ni Zeugma dan geçmeyi askeri bir teamül haline getirmişlerdir. Sonraki dönemlerde ise Parthlar üzerine düzenlenen tüm seferler Zeugma dan başlatılmıştır. Yüzyıllar boyunca Roma hakimiyetinde kalan şehirde kurulan lejyon sayesinde klasik bir Roma şehri haline gelen Zeugma, lejyonlarının toplanıp Parthlar üzerine ilerlediği bir ordugah şehridir. Şehrin bu özelliği Zeugma ya karşı Parthların büyük bir öfke duymasına neden olmuştur. I. Shapur, Zeugma ya olan kininden dolayı şehri ele geçirdiğinde hem şehirdeki Romalıların büyük çoğunluğunu öldürmüş hem de şehri tekrar iskan edilemeyecek şekilde yıktırmıştır. Cassius Dio ya göre tarihin en büyük kahramanlarından biri kabul edilen Büyük İskender, Pers seferi sırasında Fırat Nehri ni Zeugma dan geçmiş ve bu durum şehrin ününün artmasına sebep olmuştur. Büyük İskender i kendisine örnek alarak Hindistan a kadar uzanacak büyük bir sefer planlayan Crassus da Fırat Nehri ni Zeugma dan geçmeye çalışmıştır. Cassius Dio, Crassus un Fırat ı geçmeye çalışırken uğradığı felaketi anlatarak ordunun tamamının nehri geçmesinin uzun sürdüğünü, bir anda sis bulutunun orduyu kaplayarak güçlü bir fırtınanın saldırısından sonra nehrin sularının kabardığını ve Fırat köprüsünün yıkılması üzerine çok sayıda askerin nehir sularına kapılıp kaybolduğunu anlatmıştır. Crassus un Fırat Nehri nde başına gelen felaketi anlatan bir başka antik yazar Plutarkhos olmuştur. Plutarkhos, ordunun nehri geçişi esnasında oluşan muazzam fırtınanın hem köprünün yıkılmasıyla hem de kamplara düşen yıldırımlarla pek çok askerin hayatına mal olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Fırat Nehri ni geçebilen askerlerin ilerleyip ilerlemeyeceğine kahinlerin, kurbanların iç organlarına bakarak karar verdiğini ve Crassus un Dicle Nehri ne doğru ilerlemesi gerektiğini kahinlerin tavsiye ettiğini belirtmiştir.

180 165 Pausanias un Descriptio Graeciae eserinde Fırat üzerinde kalıcı bir köprü kurulduğunu ve kendinin zamanında nehrin iki yanına gerilmiş olan iplerin asma ve sarmaşık dallarıyla kaplı olarak durduğunu belirtmiştir. Zeugma dönemin Roma imparator ve komutanları için elçilerin kabulünde de kullanılmıştır. 49 yılında Roma ve Parth elçilerinin Zeugma da görüştüğü bilinmektedir. Ayrıca Yahudiler üzerine düzenlediği seferden büyük bir başarı kazanan Titus un Parthlar üzerine ilerlemesinden korkan III. Vologases Zeugma kentinde elçileri ile onu karşılamış ve altından yapılma bir taç hediye ederek Titus un siyasi karışıklık içinde bulunan Parth İmparatorluğu üzerine yeni bir sefere çıkmasını engellemeye çalışmıştır.

181 166 SONUÇ Sonuç olarak bu çalışma, Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemdeki Antik Çağ yazarlarının eserlerinde bölgeyle ilgili kayıtları bir araya toplayıp bizden sonraki araştırmacıların hizmetine sunacaktır. Roma İmparatorluğu nun Anadolu ya yayılarak Parthlarla sınır komşusu olmasıyla başlayan mücadele esnasında iki imparatorluk arasında sınır olan Orta Fırat Bölgesi büyük seferlere ve savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Roma İmparatorluğu bölgeye ilk yayıldığı dönemlerde Parthlarla doğrudan çatışmaya girmek yerine bölgedeki yerel krallıklarla savunma hattı oluşturmaya çalışmıştır. Roma İmparatorluğu nun bölgedeki idari ve sosyal yapılanmasının tamamlanmasıyla Fırat Nehri hattına lejyonlar yerleştirerek Parthların batıya ilerleyişi engellenmeye çalışılmıştır. Meydan gelen bu olayların sosyo-ekonomik ve siyasal sonuçları antik yazarların eserlerine yansımıştır. Günümüzdeki gibi kesin çizgilerle belirlenmiş ve sürekli denetlenen sınırlara sahip olmayan Antik Çağ devletleri, büyük dağları, önemli geçitleri ve nehirleri kendi aralarında sınır kabul etmişlerdir. Fırat Nehri de yüzyıllar boyunca Roma ve Parth İmparatorluklarını birbirinden ayırmıştır. Nehrin sınır olduğu düşüncesi iki imparatorluk tarafından kabul görmüş bazı dönemlerde psikolojik bazı dönemlerde sembolik hale gelmiştir. Fırat Nehri nin sınır kabul edilmesini sağlayan temel göstergelerinden biri üzerinde yapılan antlaşmalar olmuştur. Doğuya sefer düzenleyen Gaius Julius Caesar, V. Phraates ile Fırat Nehri üzerinde görüşerek antlaşmaya varmıştır. Bu görüşme Velleius Paterculus un eserinde Fırat Nehri üzerinde muhtemelen kum yığıntılarından oluşan bir adada buluştukları sırada nehrin batısında Roma, doğusunda ise Parth ordusunun beklediği şeklinde anlatılmaktadır. Yapılan antlaşmayla nehir iki imparatorluk arasında sınır olarak kalmıştır. Fırat Nehri nin sınır olarak kabul edildiği bir diğer antlaşma 37 yılında Tiberius un talimatıyla Vitellius ve II. Artabanus arasında gerçekleşmiştir.

182 167 Fırat Nehri nin Roma İmparatorluğu için Parthlara karşı psikolojik sınır olması dönemin edebi eserlerine de yansımıştır. Şair Statius, Silvarum isimli eserinde "Zeugma Parthlar için sınırdır. Roma barışının yolu Zeugma dır" sözleriyle Fırat Nehri nin ve Zeugma nın önemini, Parthların da nehrin batısına geçemeyeceklerine olan inancını belirtmiştir. Fırat Nehri nin batısı Roma İmparatorluğu nun Filistin, Kudüs ve Mısır ile kara ulaşımını sağladığından dolayı imparatorlar ve devlet adamları için vazgeçilmez olarak görülmekteydi. Ayrıca İpek Yolu nun denize ulaştığı liman şehri olan Antakya ticari açıdan oldukça önemliydi. Hıristiyanlığın yayılmasıyla Antakya dini önem de kazanarak Roma için daha önem kazanmıştır. Antakya nın güvenliği için Parthların Fırat ın doğusunda tutulmaları gerekmekteydi. Roma İmparatorluğu, Parthların yayılma tehlikesini sadece toprakları üzerinde değil denizde de görmekteydi. Akdeniz i kendi iç denizleri olarak kabul eden Romalılar daha önce uzun süre mücadele etmek zorunda kaldıkları Kartaca tehlikesinden çıkardıkları sonuçla bir başka devletin Akdeniz e kıyısı olmasını göze alamıyorlardı. Dönemde Akdeniz e ulaşarak Roma için tehdit oluşturabilecek devletlerden biri olan Parthların denize ulaşmadan engellenebileceği en güvenli set Fırat Nehri olmuştur. Roma İmparatorluğu için Fırat Nehri nin elde tutulmasının ekonomik önemi de bulunmaktaydı. Dönemin en çok kullanılan uzun mesafeli ticaret yollarından olan İpek ve Baharat Yolu nun bir bölümü bölgeden geçmekteydi. Çin ve Hindistan dan gelen ticaret malları bölgedeki rotaları kullanarak Anadolu nun içlerine, Antakya üzerinden Akdeniz e ve sonunda Roma ya ulaşmaktaydı. Roma İmparatorluğu nda özellikle ipek son derece rağbet görmekteydi. Büyük servet sahibi olan soylular, yüksek memurlar ve toprak sahipleri ithal eşyaların en büyük alıcısıydı. İpeğe karşı isteğin fazlalığı karşısında Roma Senatosu aldığı bir kararla M.S. 1. yüzyılın başlarında erkekler tarafından ipeğin kullanılmasını yasaklamıştır. Yine de ipek ticareti yapılan ürünler arasındaki önemini korumaya devam etmiştir.

183 168 Bünyesinde pek çok ticaret yolunu barındıran Orta Fırat Bölgesindeki kentler siyasal otoritenin sağlandığı dönemlerde hızla zenginleşmiştir. Ammianus Marcellinus, Batnae de büyük pazarların kurulduğu panayırlar düzenlendiğini ve bu durumun şehir hayatına ekonomik canlılık kattığını anlatmaktadır. Batnae nin yanı sıra Fırat Nehri nin kolaylıkla geçilebildiği Zeugma da önemli bir ticaret rotası ve uğrak yeri olmuştur. Isidorus Characenus eserinde Hindistan a giden kervan yolunu Zeugma dan başlayarak anlatmaktadır. Zeugma üzerinden Fırat Nehri ni geçen kervanlar, güneye inerken nehir boyunca uzanan yolu takip etmekteydiler. Yine aynı eserde İpek Yolu üzerinden gelen ticari malların Zeugma üzerinden Fırat Nehri ni geçerek Antakya ya kara yoluyla ulaştığını ve Akdeniz yoluyla bütün Roma topraklarına dağıldığı anlatılmaktadır. M.S. 2. yüzyıla gelindiğinde Zeugma, Fırat ın doğusu ve batısı arasındaki ticaretin kavşak noktası olduğundan büyük bir zenginlik elde etmiştir. Strabon un bize verdiği bilgilerden Zeugma da ticari kervanların dışında nehir üzerindeki sallarla da ticaret yapıldığını öğrenmekteyiz. Ayrıca bölge çevresindeki yerleşimlerden gelen tüccarlar ticari faaliyetlerini devam ettirmek için Zeugma ya yerleşmişlerdir. Bölgede Parth ve Roma çatışmalarının yoğunlaştığı dönemlerde güvenliğin sağlanamamasından dolayı kervanlar, kuzeydeki dağlık alanlardaki veya güneydeki çöllerdeki yolları tercih etmişlerdir. Roma ve Parth çatışması dışında bölgeyi istikrarsızlaştıran bir diğer unsur da yerel krallıklardı. Yerel krallıklar arasında çıkan savaşlar esnasında oluşan otorite boşluğu ticaret kervanlarının güven içinde bölgeden geçmesini imkansız hale getirmiştir. Roma İmparatorluğu nun bölge üzerindeki otoritesini sağlamaya başlaması ve Fırat boyuca yerleştirdiği lejyonları birbirine bağlamak için yollar inşa etmesi ticari faaliyetleri hızlandırmıştır. Bölgedeki Roma hakimiyetinin pekişmesiyle M.S. 2. yüzyılın sonlarından itibaren ticaret yolları daha yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır.

184 169 Roma İmparatorluğu nun bölgeye askeri açıdan yerleşmesi bölgenin kültürel yapısını etkilemiştir. Özellikle lejyonların kurulduğu şehirlerde yerel halkla Roma askerleri arasında kültürel iletişim hız kazanmıştır. Lejyonlar şehirlerin ticari hayatını da canlandırmıştır. Sayıları binleri hatta bazı dönemlerde on binleri bulan Roma askerlerinin ihtiyaçlarını şehirden karşılaması sonucunda yeni sanayi kolları ortaya çıkmıştır. Bunların başında askerlerin silah ihtiyacını karşılamak için metal ve ahşap ustaları gelmektedir. Ayrıca askerin kişisel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hizmete yönelik mesleklerle uğraşanların sayısı da hızla artmıştır. Roma nın bölge üzerinde etkisinin görüldüğü alanlarda biri de mimari olmuştur. Bölgedeki mimari yapılanmalarının başında; şehirleri korumak için yapılan surlar, Roma vatandaşları için yapılan ikametgahlar, Fırat Nehri nin ve kollarının akışını düzenlemek ve şehirleri su baskınından korumak için inşa edilen setler gelmektedir. Günümüze kadar ulaşan Amida kentinin surları bölgede inşa edilmiş en büyük tahkimat yapısıdır. Bunun dışında Fırat Nehri boyunca yerleştirilen lejyon merkezleri olan Zeugma ve Samosata kentlerinde de daha küçük ölçeklerde tahkimatlar oluşturulmuştur. Procopius, De Aedificiis eserinde Fırat kıyılarında çölde pişirilen tuğlalardan yapılan kalelerin bulunduğunu anlatmaktadır. Yine aynı eserde Zeugma kentinin surlarının gevşek yerleştirilmiş taşlardan yapıldığını ve düşmanın çok çaba sarf etmeden onu geçebileceği belirtilmiştir. Roma İmparatorluğu nun değişik bölgelerinden gelmiş farklı kültürlere ve sanat anlayışına sahip yüksek rütbeli subaylar şehirlerin kültür hayatında önemli değişikliklere sebep olmuştur. Yüksek rütbeli subaylar kendi ikametleri için yaptırdıkları yapılarda kullandıkları mozaikler, heykeller ve yapısal süslemelerle bölgenin sanatsal gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Bölgede Roma şehircilik tarzına uygun şekilde düzenlenmiş kentlerden biri de Edessa dır. Fırat Nehri kenarına kurulmuş olan hipodrom ve tiyatro bölgedeki Roma mimari etkisini yansıtmaktadır.

185 170 Fırat Nehri gibi düzensiz akış rejimine sahip büyük bir nehir üzerine dönemin şartlarında kalıcı köprü yapmak imkansız gibi gözükmektedir. Yine de geçici olarak yapılmış, birbirine bağlanmış sallardan oluşan köprüler oluşturulmuş olabilir. Yine de bugüne kadar Zeugma da yapılan kazı çalışmalarında bu durumu doğrulayacak hiçbir kalıntı bulunamamıştır. Hatta nehrin kenarında sal köprüye ait bağlantı ayaklarına da rastlanmamıştır. Sallardan köprü yapıldığı kabul edilse dahi bu köprünün nehrin ilkbahardaki taşkınları esnasında büyük hasar göreceğinden sürekli olarak yenilenmesi ve bakım yapılması gerekecekti. Fakat nehir geçişi için kullanılabilecek en uygun yöntem akıntının getirdiği kum ve millerle bunların üzerinde tutunan bitkilerin oluşturduğu adalar arasına hareket eden sallar yardımıyla nehrin geçilmesidir. Bu geçiş hızla gelen bir taşkında nehri geçenlerin güvenle sığınacağı adaların bulunması bakımından daha güvenli olacaktır. Roma ve Parth mücadelesi esnasında iki tarafın ordularının karşılaştıkları bir diğer sorun ise bölgedeki su ve iaşe sıkıntısıdır. Roma ve Parthlar düzenledikleri seferler esnasında çok büyük orduları bölgeye göndermişlerdir. Özellikle yaz dönemlerinde ilerleyen ordular su sıkıntısı çekmiştir. Çünkü gelen ordunun önünden kaçan halk ve askerler, ilerleyen ordunun hızını azaltmak amacıyla su kuyularını kapatarak gizlemiş böylece orduları yüzey suyuna muhtaç bırakmıştır. Hatta bazı çekilmeler esnasında suyun kullanılmaması maksadıyla hayvan cesetlerini nehirlere bırakmışlardır. Benzer şekilde bölgeden çekilenler gıda maddelerinin götürebildiklerini yanlarında götürmüş götüremediklerini ise imha etmişlerdir. Yaz dönemlerinde hasat edilmemiş tarlaları bile yakarak gelen orduyu iaşeden mahrum bırakmaya çalışmışlardır. Roma ve Parth mücadelesinin yerel halk üzerindeki olumsuz etkileri sadece savaşlar esnasında değil büyük kuşatmalarda da etkisini göstermiştir. Amida, Nisibis ve Singara gibi şehirlerin kuşatmaları esnasında bölgede büyük otorite boşlukları oluşmuştur. Bu durum ticaret yollarının yön değiştirmesine, savaş alanı dışına yapılan göçlere ve şehirlerde bulunan mimari yapıların yok olmasına neden olmuştur.

186 171 Fırat Nehri ni geçmek için yüzyıllar boyunca sallar kullanılmıştır. Fakat nehrin hızlandığı ve taşıdığı su miktarının arttığı zamanlarda salların iki kıyı arasında gidip gelmesi oldukça zorlaşmış olması muhtemeldir. Fırat Nehri ni geçmek için kullanılan salların dışında nehrin akışının yavaşladığı bölgelerde ulaşım için küçük gemiler de kullanılmıştır. Traianus ve Septimius Severus, Parth ülkesine düzenleyecekleri seferler için yaptırdıkları gemileri Fırat üzerinden ilerleterek lojistik taşımacılık amacıyla kullanmışlardır. Traianus un doğu seferinden sonraki dönemlerde Roma hakimiyet alanı Dicle Nehri ne kadar genişlemiştir. Fakat halefi Hadrianus tarafından imparatorluğun doğu sınırını Fırat Nehri ne geri çekilmiştir. Bundan yaklaşık 70 yıl sonra Parth ülkesi üzerine büyük bir sefer düzenleyen Septimius Severus, Roma İmparatorluğu nun doğu sınırını Fırat Nehri nin çok ötesine götürmüştür. Böylece Orta Fırat Bölgesi sınır özelliğini ve dolayısıyla stratejik önemini kaybetmiştir.

187 172 ANTİK KAYNAKLAR Amm. Marc. Ammianus Marcellinus, Rerum Gestarum Libri Quae Supersunt, (Çev: J.C. Rolfe), London, (Loeb). App. Appianos, Romanike Historike, (Çev: H. White), London, (Loeb). Arr. anab. Arrianos, Anabasis, (Çev: P.A. Brunt), London, (Loeb). Cic. de div. M. Tullius Cicero, De Divinatione, (Çev: W. A. Falconer), London, (Loeb). Claud. eut. Claudius Claudianus, In Eutropium, (Çev: M. Platnauer), London, (Loeb). Claud. de con. Claudius Claudianus, De Consulatu Stilichonis, (Çev: M. Platnauer), London, (Loeb). Cass. Dio Cassius Dio, Historia Romana, (Çev: E. Carry), London, (Loeb). Diod. Diodorus Sicilius, Bibliothekes Historikes, (Çev: C. H. Oldfather), London, (Loeb). Front. strat. Sextus Julius Frontinus, Strategemata, (Çev: C. E. Bennett), London, (Loeb).

188 173 Herodotos, Historiae Herodotos, Historiae, İş Bankası Kültür Yayınları (Çev. M. Ökmen), İstanbul, Hdt. Herodotus, Historiae, (Çev: A. D. Godley), London, (Loeb). Hdn. Herodianus, Ab Excessu Divi Marci libri Octo, (Çev: C.R. Whittaker), London,1920. (Loeb). Hist. Aug. Hadrianus Scriptores Historiae Augustae (Hadrianus), (Çev: D. Magie),London, (Loeb). Hist. Aug. Lucius Verus Scriptores Historiae Augustae (Lucius Verus), (Çev: D. Magie), London, (Loeb). Hist. Aug. Caracalla Scriptores Historiae Augustae (Caracalla), (Çev: D. Magie), London, (Loeb). Hist. Aug. Antoninus Pius Scriptores Historiae Augustae (Antoninus Pius), (Çev: D. Magie), London, (Loeb). Jos. bell. Flavius Josephus, Bellum Iudaecum, (Çev: H. J. Thackeray), London, (Loeb). Jos. antiq. Flavius Josephus, Antiquitates Iudaicae, (Çev: J. Thackeray), London, (Loeb). Flor. epit. Annaeus Florus, Epitomae Historiae Romanae, (E. S. Forster), London, (Loeb). Paus. Pausanias, Descriptio Graeciae, (Çev: W.H.S. Jones), London, (Loeb).

189 174 Plin. nat. Gaius Plinius Secundus, Naturalis Historia, (Çev: H. R. Racham W.H.S. Jones), London, (Loeb). Plut. Marc. Ant. Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Marcus Antonius), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plut. Cras. Plut. Luc. Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Crassus), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Lucullus), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plut. Pom. Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Pompeius), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plut. Sul. Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Sulla), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plut. Dem. Plutarkhos, Bioi Paralleloi (Demetrius), (Çev: B. Perin), London, (Loeb). Plut. Moralia. Plutarkhos, Moralia, (Çev: F. C. Babbitt), London, (Loeb). Polyb. Polybios, Historiai (Geschichte), (Çev: W.R. Paton), London, (Loeb). Proc. de bel. Procopius Caesarensis, De Bellis, (Çev: H. B. Dewing), London, (Loeb).

190 175 Proc.de aedif. Procopius Caesarensis, De Aedificiis, (Çev: H. B. Dewing), London, (Loeb). Proc.hist. Procopius Caesarensis, Historia Arcana, (Çev: H. B. Dewing), London, (Loeb). Ptol. Claudius Ptolemaeus, Geographia, (Çev: J. L. Berggren), London, (Loeb). Ruf. hist. Curtius Rufus, Historiarum Alexandri Magni Macedonis, (Çev: J.C. Rolfe), London, (Loeb). Stat. silv. Publius Papinius Statius, Silvarum, (Çev: D. A. Slater), Oxford: The Clarendon Press, 1908 Strab. Strabon, Geographika, (Çev: H. L. Jones), London, (Loeb). Strabon, Geographika Strabon, Geographika Antik Anadolu Coğrafyası Kitap: XII-XIII-XIV, (Çev: A. Pekman), İstanbul: Arkeoloji Sanat Yayınları, Suet. Gaius Suetonius Tranquillus, De Vita Caesarum, (Çev: J. C. Rolfe), London, (Loeb). Tac. ann. Cornelius Tacitus, Annales, (Çev: C.H. Moore - J. Jackson), London, (Loeb). Tac.hist. Cornelius Tacitus, Historiae, (Çev: C.H. Moore - J. Jackson), London, (Loeb).

191 176 Vit. archit. Marcus Vitruvius Pollio, De Architectura, (Çev: F. Granger), London, (Loeb). Vel.hist. Velleius Paterculus, Historiae Romanae, (Çev: F. W. Shipley), London, (Loeb) MODERN KAYNAKLAR Abbott 2009 Abbott, Jacob (2009). History of Cyrus the Great. New York: Cosimo Classics. Adams 2007 Adams, G.W. (2007). The Roman Emperor Gaius 'Caligula' and His Hellenistic Aspirations. Florida: Brown Walker Press. Ainsworth 1888 Ainsworth, W.F. (1888). A Personal Narrative Of The Euphrates Expedition. London: General Books. Ainsworth 1845 Ainsworth, W.H. (1845). Descent of the River Ainsworth's Magazine, 21, Akşit 1982 Akşit, İlhan (1982). Anadolu Uygarlıkları. İstanbul: Akşit Kültür ve Turizm Yayınları. Akurgal 1995 Akurgal, Ekrem (1995). Hatti ve Hitit Uygarlıkları. İzmir: Net Yayınevi. Akurgal 1998 Akurgal, Ekrem (1998). Anadolu Kültür Tarihi. Ankara: TÜBİTAK Yayınları.

192 177 Algaze 1996 Algaze, Guillermo (1996). Excavations at Titriş Höyük: The 1995 Season XV. Kazı Sonuçları Toplantısı, Mayıs, Algaze 1997 Algaze, G. ve Pittmann, H. (1997). Excavations at Titris Höyük in Southeastem Turkey. Report of the 1996 Season Anatolica, 23, Algaze 1994 Algaze, G. ve Knudstad, J. (1994). The Tigris Euphrates Archaeological Reconnaissance Project: Final Report Of The Birecik And Carkemish Dam Survey Areas Anatolica, 20, Alkım 1962 Alkım, Bahadır (1962). Tilmen Höyük Çalışmaları ( ) Belleten, 26, Alkım 1969 Alkım, Bahadır (1969). İslâhiye Bölgesi Çalışmaları ve Tilmen Höyük Kazısı 17. Türk Arkeoloji Dergisi, 2, Alkım 1970 Alkım, Bahadır (1970). İslâhiye Bölgesi Çalışmaları ve Tilmen Höyük Kazısı Belleten, 34, Alkım 1972 Alkım, Bahadır (1972). Tilmen ve Kırışkal Höyük Kazıları (1967) Türk Arkeoloji Dergisi, 19, Alp 2000 Alp, Sedat (2000). Hitit Çağı nda Anadolu: Çiviyazılı ve Hiyeroglif Yazılı Kaynaklar, Ankara: TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları.

193 178 Altınlı 1967 Altınlı, Enver (1967) Doğu ve Güneydoğu Anadolu nun Jeolojisi Maden Tetkik ve Arama Dergisi, 67, Ardel 1961 Ardel, Ahmet (1961). Güneydoğu Anadolu da Coğrafi Müşahedeler Türk Coğrafya Dergisi, 21, Ardos 1995 Ardos, Mehmet (1995). Türkiye Ovalarının Jeomorfolojisi. İstanbul: Çantay Kitabevi. Artzy 1998 Artzy, Michal (1998). Routes, Trade, Boats and Nomads of the Sea. In Mediterranean Peoples in Transition: Thirteenth to Early Tenth Centuries B.C. Israel Exploration Society, 1998, Ashley 2004 Ashley, J.R. (2004). Macedonian Empire: The Era of Warfare Under Philip II and Alexander the Great, B.C. New York: McFarland Company Publishers. Astour 1967 Astour, M.C. (1967). Hellenosemitica: An Ethnic and Cultural Study in West Semitic Impact on Mycenaean Greece. Leiden: Brill Press. Atalay 2006 Atalay, İbrahim (2006). Türkiye Bölgesel Coğrafyası. İstanbul: İnkılap Kitapevi Yayınları. Atasayan 1939 Atasayan, Muine (1939) Yılında Gaziantep Köylerinden Dülük Civarında Bulunan Paleolitik Tipte Çakmak Taşı Aleti Üzerine Bir Not Türk Antropoloji Mecmuası, 19,

194 179 Austin 1989 Austin, M.M. (1989). The Hellenistic World from Alexander to the Roman Conquest. Cambridge: Cambridge University Press. Bahar 1997 Bahar, Hasan (1997). Fırat Bölgesi Tarihçesi ve Nehir Ulaşımı Tarih ve Toplum Dergisi, 160, Baikie 1919 Baikie, James (1916). Ancient Assyria. London: A&C Black Publishing. Bailey 2003 Bailey, Harold (2003). The Cambridge History of Iran: The Seleucid, Parthian and Sasanian Periods. Cambridge: Cambridge University Press. Balkan 1957 Ball 2000 Balkan, Kemal (1957). Mama Kralı Anum-Hirbi nin Kaniş Kralı Warşama ya Gönderdiği Mektup. Ankara: TTK yayınları. Ball, Warwick (2000). Rome in the East: the Transformation of an Empire. London. Routledge. Bayladı 1996 Bayladı, Derman (1996). Uygarlıklar Kavşağı Anadolu. İstanbul: Say Yayınları. Beckman 1996 Beckman, G.M. ve Hoffner, H.A. (1996). Hittite Diplomatic Texts. Atlanta: Scholars Press. Behm-Blancke 1987 Behm-Blancke, M. R. (1987) Yılı Hassek Höyük Kazıları IX. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1, Behm-Blancke 1994 Behm-Blancke, M. R. (1994). Hassek Höyük İstanbuler Mitteilungen, 34,

195 180 Benjamin 2009 Benjamin, S.G. (2009). The Story of Persia. New York: Kessinger Publishing. Bennett 1997 Bennett, Julian (1997). Trajan. London: Routledge Press. Bevan 1873 Bevan, E.R. (1873). The House of Seleucus. New York: Kessinger Publishing. Birley 2000 Birley, Anthony (2000). Septimius Severus: The African Emperor. London: Routledge Press. Birley 2001 Birley, Anthony (2001). Marcus Aurelius. New York: Routledge Press. Blaylock 1999 Blaylock, S.R. (1999). Iron Age Pottery from Tille Höyük, Sout-Eastern Turkey, Iron Age Pottery in Northern Mesopotamia, Northern Suriye and Southeastern Anatolia Altertumskunde des Vorderen Orients, 10, Blaylock 1990 Blaylock, S. R. ve French, D. H. (1990). The Adiyaman Survey: An Interim Report Anatolian Studies, 40, Boak 1965 Boak, A.E. ve Sinnigen, W.G. (1965). A History of Rome to 565 A.D. New York: Macmillan Press. Borell 2000 Borell, R. ve Özbaşaran, M. (2000). Akarçay Tepe 2000 Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak

196 181 Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları, Bostancı 1961 Bostancı, Enver (1961). Researches In South-East Anatolia The Chellean And Acheulean Industry Of Duluk And Katrat Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Dergisi, 19, Bouchier 2007 Bouchier, E.S. (2007). A Short History of Antioch, 300 B.C.-A.D Oxford: Blackwell Publishing. Bowersock 1973 Bowersock, G.W. (1973). Syria Under Vespasian Journal of Roman Studies, 63, Breniquet 1987 Breniquet, Catherine (1987). Note sur les principaux résultats de la fouille de Tell Turlu Année, 13, Briant 2002 Briant, Pierre (2002). From Cyrus to Alexander: A History of the Persian Empire. Paris: Librairie Artheme Fayard Press. Brosius 2006 Brosius, Maria (2006). The Persians. London: Routledge Press. Bryce 2003 Bryce, T.R. (2003). Relations Between Hatti and Ahhiyawa in the Last Decades of the Bronze Age Hittite Studies in Honor of Harry A. Hoffner Jr. on the Occasion of His 65th Birthday, Indiana: Eisnebrauns Press,

197 182 Bryce 2005 Bryce, T.R. (2005). Kingdom of the Hittites. Oxford: Oxford University Press. Bulgan 2006 Bulgan, F. ve Winter, E. (2006). Das Zentralheiligtum des Iupiter Dolichenus auf dem Dülük Baba Tepesi bei Doliche - Forschungen des Jahres 2005 XXVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı,1, Bunson 2002 Bunson, Matthew (2002). Encyclopedia of the Roman Empire. New York: Facts on File Inc. Burgan 2010 Burgan, Michael (2010). Empires of Ancient Persia. New York: Shoreline Press. Burn 1984 Burn, A.R. (1984). Persia and the Greeks: the Defence of the West, c B.C. New York: St Martin's Press. Burney 1958 Burney, C.A. (1958). Eastern Anatolia in the Chalcoithic and Early Bronze Age Anatolian Studies, 8, Burney 2004 Burney, C.A. (2004). Historical Dictionary of the Hittites. Oxford: Scarecrow Press. Butcher 2003 Butcher, Kevin (2003). Roman Syria and the Near East. London: British Museum Press. Campbell 2006 Campbell, D.B. (2006). Roman Legionary Fortresses 27 BC-AD 378. New York: Osprey Publishing.

198 183 Carruthers 1918 Carruthers, Douglas (1918). The Great Desert Caravan Route, Aleppo to Basra The Geographical Journal, 52, Cawkwell 1978 Cawkwell, George (1978). Philip of Macedon. London: Faber & Faber Press. Chahin 2001 Chahin, Mack (2001). The Kingdom of Armenia: A History. London: Curzon Press. Chamoux 2003 Chamoux, Francois (2003). Hellenistic Civilization. London: Blackwell Publishing. Chaplin 2003 Champlin, Edward (2003). Nero. Boston: Harvard Collage Press. Chapot 2004 Chapot, Victor (2004). The Roman World. New York: Taylor and Francis Group. Charlesworth 1974 Charlesworth, M.P.(1974). Trade-routes and Commerce of the Roman Empire. New York: Ares Publishers. Chavalas 2006 Chavalas, M.W. (2006). The Ancient Near East: Historical Sources in Translation. London: Blackwell Publishing. Cohen 2006 Cohen, G.M. (2006). The Hellenistic Settlements in Syria, the Red Sea Basin, and North Africa. California: University of California Press.

199 184 Collins 2008 Collins, Paul (2008). From Egypt to Babylon: The International Age BC. London: British Museum Press. Colledge 1967 Colledge, Malcolm A. R. (1967). The Parthians. London: Thames & Hudson Press. Cook 1983 Cook, J.M. (1983). The Persian Empire. London: Schocken Books. Corson 2003 Corson, David (2003). Trajan and Plotina. New York: iuniverse.com Inc. Cowan 2003 Cowan, Ross (2003). Imperial Roman Legionary AD New York: Osprey Publishing. Crothers 1998 Crothers, L.W. (1998). Inscribing Virtue, Terms of Order for Two Kings: Antiochus Theos I of Commagene and Asoka. Indiana University Press. Cummings 2004 Cummings, L.V. (2004). Alexander the Great. New York: Grove Press. Cumont 1956a Cumont, Franz (1956a). Les Mystères de Mithra. New York: Dover Publications. Cumont 1956b Cumont, Franz (1956b). The Oriental Religions in Roman Paganism. New York: Dover Publications. Curtis 2007 Curtis, V. S. ve Stewart, C. (2007). The age of the Parthians. London: I.B. Tuaris.

200 185 Çambel 1973 Çambel, Halet (1973). Southeast Anatolian Prehistoric Project and It s Significance for Culture History Belleten, 38, Çelik 2007 Çelik, Mehmet (2007). Edessa dan Urfa ya. Ankara: Atılım Üniversitesi Yayınları. Dalyan 2007 Dalyan, M.G. (2007). Başlangıcından 1570 Yılına Kadar Adıyaman Tarihi. Ankara: Reform Matbaası. Darga 1992 Darga, Muhibbe (1992). Hitit Sanatı. İstanbul: Akbank Yayınları. Daryaee 2009 Daryaee, Touraj (2009). Sasanian Persia: The Rise and Fall of an Empire. London: I.B. Tauris Demir 1996 Demir, Ataman (1996). Çağlar İçinde Antakya. İstanbul: Akbank Kültür Sanat Yayınları. Decker 2007 Decker, Michael (2007). Frontier Settlement and Economy in the Byzantine East Dumbarton Oaks Papers, 61, Dignas 2007 Dignas, B. ve Winter, E. (2007). Rome and Persia in Late Antiquity: Neighbours and Rivals. Cambridge University Press. Dinçol 2000 Dinçol, Ali M. (2000). Geç Hititler. İstanbul: Görsel Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, Görsel Yayınları.

201 186 Dodgeon 2002 Dodgeon, M. H. ve Lieu, Samuel N.C. (2002). The Roman Eastern frontier and the Persian Wars (AD ) Part I. London: Routledge. Downey 1961 Downey, Glanville (1961). A History of Antioch in Syria: from Seleucus to the Arab Conquest. Princeton University Press. Dönmez 1949 Dönmez, A. ve Brice, W. (1949). The Distribution of some Varieties of Early Pottery in South-East Turkey British Institute for the Study of Iraq, 11, Drews 2000 Drews, Robert (2000). Medinet Habu: Oxcarts, Ships, and Migration Theories Journal of Near Eastern Studies, 59, Drijvers 1998 Drijvers, H. J. ve Healey, J.F. (1998). The old Syriac inscriptions of Edessa and Osrhoene. Leiden: Brill Press. Drory 1995 Drory, Rina (1995). Language and Culture in the Near East. Tel-Aviv University Press. Droysen 2007 Droysen (2007). Büyük İskender Tarihi. (Çeviren: Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal). İstanbul: Dharma Yayınları. Duru 2006 Duru, Refik (2006). Gedikli Karahöyük. Ankara: TTK Yayınları. Edwell 2007 Edwell, Peter (2007). Between Rome and Persia, The Middle Euphrates, Mesopotamia and Palmyra Under

202 187 Roman Control. New York: Routledge Press. Ellis 1982 Ellis, Richard (1982). The 1981 Season at Gritille Höyüğü IV. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1, Ellis 1988 Ellis, Richard (1988). Excavations at Gritille 34. Uluslararası Assiriyoloji Kongresi, 1, Ellis 1983 Ellis, Richard (1983). Gritille Anatolian Studies, 33, Elton 1996 Elton, Hugh (1996). Frontiers of the Roman Empire. Indiana University Press. Eraslan 2005 Eraslan, Alev (2005). Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri nin Kentleşme Sürecinin Öncü Kent Döneminin Ubaid Ve Uruk Evreleri (M.Ö ) İTÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2, Erinç 1996 Erinç, Sırrı (1996) Klimatoloji ve Metodları. İstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım. Erdkamp 2007 Erdkamp, Paul (2007). A Companion to the Roman Army. Oxford: Blackwell Publishing. Ergeç 2000a Ergeç, Rifat (2000a). Gaziantep Kalesi Hamam Kazısı X. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, Ergeç 2000b Ergeç, R. ve Comfort, A. (2000b). Crossing the Euphrates in Antiquity: Zeugma Seen From Space Anatolian Studies, 50,

203 188 Ergeç 2000c Ergeç, R. ve Wagner, J. (2000c). Doliche und Jupiter Dolichenus Verlag Philipp von Zabern, Ergeç 2001 Ergeç, R. ve Comfort, A. (2001). Following the Euphrates in Antiquity: North-South Routes Around Anatolian Studies, 51, Erzen 1984 Erzen, Afif (1984). Doğu Anadolu ve Urartular. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Esin 1979 Esin, Ufuk (1979). İlk Üretimciliğe Geçiş Evresinde Anadolu ve Güneydoğu Avrupa. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Farrokh 2007 Farrokh, Kaveh (2007). Shadows in the Desert: Ancient Persia at War. New York: Osprey Publishing. Fisher 2003 Fisher, William Bayne (2003). The Cambridge History of Iran. Cambridge University Press. Fletcher 2008 Fletcher, Joseph (2008). Life of Constantine the Great. BiblioLife Publishing. Fox 1974 Fox, R.L. (1974). Alexander the Great. London: Dial Press. Frangipane 2002 Frangipane, Marcella (2002). Yakındoğu da Devletin Doğuşu. (Çeviren: Zühre İlkgelen). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

204 189 Frangipane 2000 Frangipane, M. ve Bucak, E. (2000). Excavations and Research at Zeytinlibahche Hoyuk. Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları, Frank 1965 Frank, Gardner (1965). The Roman's World. Columbia University Press. Garrard 1996 Garrard, Andrew (1996). Survey of Paleolitic and Aceramic Neolithic Sites in Sakçagözü 1995 Field Season XIV. Araştırma Sonuçları Toplantısı,1, Garrard 1995 Garrard, A. ve Moloney N. (1995). The Early Prehistory of the Sakçagözü Region, North Levantine Rift Valley: Report on the 1995 Survey Season Anatolian Studies, 46, Garstang 1937 Garstang, John (1937). Third Report on the Excavations at Sakje-Geuzi Annual Archaeology and Anthropology, 24, Garthwaite 2005 Garthwaite, G. R. (2005). The Persians. Oxford: Blackwell Publishing. Garzetti 1974 Garzetti, Albino (1974). From Tiberius to the Antonines: A History of the Roman Empire, AD London: Harper and Row Publishers.

205 190 Gawlikowski 1985 Gawlikowski, Michal (1985). The Roman Frontier on the Euphrates Torino Proceedings of the Symposium: Common Ground and Regional Features of the Parthian and Sasanian World June 17th-21st, Gibbon 1906 Gibbon, Edward (1906). The Decline and Fall of the Roman Empire. London: Fred de Fau and Company. Glew 1981 Glew, D.G. (1981). Between the Wars: Mithridates Eupator and Rome, B.C. Chiron, 11, Goell 1996 Goell, T. ve Bachmann, H. G. (1996). Nemrud Dağı: Text. New York: Eisenbrauns Press. Goell 1967 Goell, Theresa (1967). Samosata, News Notes Archeological Institute of America, 2, Goell 1974 Goell, Theresa (1974). Samosta Archeological Excavations Turkey National Geographic Society Reports, 1974, Goodman 1997 Goodman, M. ve Sherwood, J. (1997). The Roman World 44 BC-AD 180. New York: Routledge Press. Grainger 1990a Grainger, Jhon (1990a). The Cities of Seleukid Syria. Oxford: Oxford University Press. Grainger 1990b Grainger, John (1990b). Seleukos Nikator: Constructing a Hellenistic Kingdom. London: Routledge Press.

206 191 Grainger 2003 Grainger, John (2003) Nerva and the Roman Succession Crisis of AD New York: Routledge Press. Grant 1989 Grant, Michael (1989). Nero. New York: Dorset Press. Greatrex 2002 Greatrex, G.ve Lieu Samuel N. C. (2002). The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars ( AD.) Part II. London: Routledge. Green 2008 Green, Peter (2008). Alexander The Great and the Hellenistic Age. New York: Orion Publishing Group. Gregory 2010 Gregory, T. E. (2010). A History of Byzantium. Oxford: Blackwell Publishing. Gurney 2007 Gurney, O.R. (2007). Hititler. (Çeviren: Pınar Arpaçay) İstanbul: Dost Kitabevi Yayınları. Gürgen 2002 Gürgen, G. (2002) Güneydoğu Anadolu Bölgesi nin İklimi. Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Yayınları No: 12. Habicht 2006 Habicht, C. ve Stevenson, P. (2006). The Hellenistic Monarchies. Michigan: Michigan University Press. Hamilton 1998 Hamilton, M.W.(1998). The Past as Destiny: Historical Visions in Sam'al and Judah under Assyrian Hegemony The Harvard Theological Review, 91, Hardy 2005 Hardy, E.G. (2005). Studies in Roman History. London: Elibron Classics.

207 192 TAY-I Harmankaya, Savaş (1996). Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-I: Paleolitik / Epipaleolitik Cilt: I. İstanbul: Ege Yayınları. TAY-II Harmankaya, Savaş (1997). Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-II: Neolitik Cilt: II. İstanbul: Ege Yayınları. TAY-III Harmankaya, Savaş (1998). Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-III: Kalkolitik Cilt: III. İstanbul: Ege Yayınları. Harrak 1992 Harrak, Amir (1992). The Ancient Name of Edessa Journal of Near Eastern Studies, 51, Hauptmann 1983 Hauptmann, Harald (1983). Lidar Höyük Türk Arkeoloji Dergisi, 26, Hauptmann 2003 Hauptmann, H. ve Schmidt, K. (2003a). Göbekli Tepe et Nevali Cori. Les Dossiers d archéologie Berlin: Institut Archéologique Allemand. Hawkins 1972 Hawkins, J.D. (1972). Building Inscriptions of Carchemish: The Long Wall of Sculpture and Great Staircase Anatolian Studies, 22, Hawkins 2008 Hawkins, J.D. (2008). Sam al Philologisch. Reallexikon der Assyriologie, 11,

208 193 Hawkins 1995 Hawkins, J.D. (1995). The Political Geography of North Syria and South-East Anatolia in the Neo- Assyrian Period Università di Roma: La Sapienza 1995, Hekster 2005 Hekster, O. ve Fowler, R. (2005). Imaginary kings: royal images in the ancient Near East, Greece and Rome. Stuttgart: Franz Steiner Verlag Press. Henderson 1969 Henderson, B.W. (1969). Five Roman Emperors: Vespasian, Titus, Domitian, Nerva, Traianus, A.D Cambridge: Cambridge University Press. Hitti 2004 Hitti, P.K. (2004). History Of Syria: Including Lebanon And Paletsine. London: First Gorgias Press. Hoffner 1998 Hoffner, H. A. (1998). Hurrian Civilization from a Hittite Perspective Studies in Honor of Lloyd Cotsen, Hogarth 1969 Hogarth, D.G. (1969). Carchemish. London: The British Museum Press. Holland 2007 Holland, Tom (2007). Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West. London: Anchor Books. Honigmann 1935 Honigmann, B.E. (1935). Die Ostgrenze des Byzantinischen Reiches von 363 bis 1071 Nach Griechischen, Arabischen, syrischen und Armenischen. Brussels: Quellen Press.

209 194 Hooper 1979 Hooper, Finley (1979). Roman Realities. Michigan: Wayne State University Press. Hopkins 1979 Hopkins, Clark (1979). The Discovery of Dura Europos. New Haven: Yale University Press. Howard-Johnston 2006 Howard-Johnston, James (2006). East Rome, Sasanian Persia And the End of Antiquity: Historiographical And Historical Studies. Burlington: Ashgate Publishing. Huzar 1978 Huzar, E.G. (1978). Mark Antonius, a Biography. Minnesota: Minnesota Universty Press. Ikeda 1979 Ikeda, Yutaka (1979). Royal Cities and Fortified Cities British Institute for the Study of Iraq, 41, İlhan 1976 İlhan, Emin (1976) Türkiye Jeolojisi. Ankara: ODTÜ Mühendislik Fakültesi Yayınları No: 51. Jones 1992 Jones, B.W. (1992). The Emperor Domitian. New York: Routledge Press. Jones 1908 Jones, H.S. (1908). The Roman Empire, B.C A.D London: G.P. Putnam's Sons. Joseph 2000 Joseph, John (2000). The Modern Assyrians of the Middle East. New York: Brill Press. Kalelioğlu 1972 Kalelioğlu, Ejder (1972). Gaziantep Yöresinin Fiziki Coğrafyası. A.Ü. DTCF. Yayınları.

210 195 Kalvelagen 2005 Kalvelagen R. ve Dina K. (2005). Ethnicity in Ancient Mesopotamia. Oosten: Nederlands Instituut voor het Nabije. Karras-Klapproth 1988 Karras - Klapproth, Margarete (1988). Prosopographische Studien zur Geschichte des Partherreiches auf der Grundlage antiker literarischer Überlieferung. Bonn: In Kommission bei R. Habelt. Kaşgarlı 1984 Kaşgarlı, M.A. (1984). Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığına Giriş. Ankara: Ayyıldız Matbaası A.Ş. Kaya 2006 Kaya, Ali (2006). Anadolu daki Galatlar ve Galatya Tarihi. İstanbul: İlya Yayıncılık. Keaveney 1992 Keaveney, Arthur (1992). Lucullus: A Life. London: Routledge Press. Kennedy 1998 Kennedy, David (1998). The Twin Towns of Zeugma on the Euphrates: Rescue Work and Historical Studies Portsmouth: Journal of Roman Archaeology, 27, Kennedy 1987 Kennedy, D.L. (1987). The Garrisoning Of Mesopotamia in the Late Antonine And Early Severan Period Antichthon, 21, Kınal 1947 Kınal, Füruzan (1947). Şuppiluliuma Suriye Seferleri Belleten XI / 41, 1 13.

211 196 Kınal 1953 Kınal, Füruzan (1953). Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Yayınları No. 89. Kınal 1958 Kınal, Füruzan (1958). Kargamış Şehri Tarihi Hakkında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 16, Kınal 1970 Kınal, Füruzan (1970). Hitit Devletleri İçin Kuzey Suriye nin Önemi Atatürk Konferansları, 4, Kınal 2000 Kınal, Füruzan, (2000). Eski Anadolu Tarihi. Ankara: TTK Yayınları. King 1913 King, L. W. (1913). On the Origin of the Province of Kommagene The Journal of Hellenic Studies,33, Koçman 1993 Koçman, Asaf (1993). Türkiye İklimi. İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Kökten 1960 Kökten, Kılıç (1960). Anadolu-Maraş Vilayetinde Tarihten Diptarihe Gidiş Türk Arkeoloji Dergisi, 10, Kökten 1952 Kökten, Kılıç (1952). Anadolu da Prehistorik Yerleşme Yerlerinin Dağılışı Üzerine Bir Araştırma Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 10 / 3,

212 197 Kökten 1962 Kökten, Kılıç (1962). Maraş ve Antalya Vilayetlerinde Süreli Diptarih Araştırmaları Hakkında Kısa Bir Rapor Türk Arkeoloji Dergisi, 11, Kuhrt 1995 Kuhrt, Amélie (1995). The Ancient Near East, c BC. New York: Routledge Press. Kuhrt 2009 Kuhrt, Amélie (2009). The Persian Empire: A Corpus of Sources from the Achaemenid Period. Oxford: Taylor and Francis Press. Kulakoğulu 1999 Kulakoğlu, Fikri (1999). Şaraga Höyük 1999 Yılı Kazısı Sonuçları Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları, Kulakoğlu 2000 Kulakoğlu, Fikri (2000). Şaraga Höyük Kazıları 2000 Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları, Kulakoğlu 2005 Kulakoğlu, Fikri (2005). Gaziantep Kalehöyük Kazıları XXVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2, Künhe 1994 Kühne, Hartmut (1994). Titris Hoyuk, A Small Urban Center in SE Anat.1994 Season Anatolica, 21, Landsberger 1968 Landsberger, Benno (1968). Sam al, Karatepe Harabelerinin Keşfi ile İlgili Araştırmalar. Ankara: TTK Yayınları.

213 198 Laroche 1971 Laroche, Emmanuel (1971). Catologue des Textes Hittites. Paris: Klincksieck Press. Lahmann 1994 Lehmann, Gunnar (1994). Zu den Zerstörungen in Zincirli während des frühen 7. Jahrhunderts Mitteilungen der Deutschen Orient-Gesellschaft zu Berlin, 126, Lee 1993 Lee, A. D. (1993). Information and Frontiers: Roman Foreign Relations in Late Antiquity. New York. Cambridge University Press. Lepper 1948 Lepper, F.A. (1948). Trajan s Parthian War. London: Oxford University Press. Lerouge 2007 Levick 1999 Lerouge, Charlotte (2007). L'image des Parthes dans le monde gréco-romain: du début du Ier siècle av. J.-C. jusqu'à la fin du Haut-Empire romain. Stuttgart: Franz Steiner. Levick, Barbara (1999). Vespasian. London: Routledge Press. Levis 1990 Lewis, Naphtali (1990). Roman Civilization: Selected Readings: The Empire. Columbia University Press. Lindsay 1936 Lindsay 2005 Lindsay, Jack (1936). Marc Antony, His World and His Contemporaries. New York: Routledge Press. Lindsay, John (2005). A View of the History and Coinage of the Parthians. London: Elibron Classics.

214 199 Lipinski 2000 Lipinski, Edward (2000). The Arameans: Their Ancient History, Culture, Religion. Belgium: Leuven Press. Lloyd 1989 Lloyd, Seton (1989). Ancient Turkey: A Traveller's History. California: University of California Press. Macdermott 2009 Macdermott, W.C. (2009). History of Rome, from Its Earliest Period to the Death of Vespasian. New York: General Books. Mackay 2004 Mackay, C.S. (2004). Ancient Rome: A Military and Political History. London: Cambridge Press. Magie 1950 Magie, David (1950). Roman Rule in Asia Minor, to the end of the Third Century After Christ. Princeton: Princeton University Press. Marro 1997 Marro, C. ve Ergeç, R. (1997). Fouilles de Sauvetage de Horum Höyük (Province de Gaziantep) Premier Rapport Preliminaire Anatolia Antiqua, 5, Matthews 1998 Matthews, V.H. (1998). Old Testament Parallels: Laws and Stories from the Ancient Near East. New York: Paulist Press. Mayor 2009 Mayor, Adrienne (2009). The Poison King: The Life and Legend of Mithradates, Rome s Deadliest Enemy. Princeton: Princeton University Press. Mcging 1986 Mcging, B.C. (1986). The Foreign Policy of Mithridates VI Eupator, King of Pontus. Netherlands: Brill Press.

215 200 McLynn 2009 McLynn, Frank (2009). Marcus Aurelius: A Life. Philadelphia: Da Capo Press. M Elderry 1909 M'Elderry, R.K. (1909). The Legions of the Euphrates Frontier The Classical Quarterly, 3, Mellor 2004 Mellor, Ronald (2004). The Historians of Ancient Rome. New York: Routledge Press. Mellink 1966 Mellink, M.J. (1966). Archaeology in Asia Minor: Addenda American Journal of Archaeology, 70, Mieroop 2004 Mieroop, M.V. (2004). A History of the Ancient Near East, ca BC. Oxford: Blackwell Publishing. Millar 1993 Millar, Fergus (1993). The Roman Near East 31 BC-AD 337. London: Cambridge Press. Mitchell 2007 Mitchell, Stephen (2007). A history of the later Roman Empire, AD Oxford: Blackwell Publishing. Mitford 1974 Mitford, T. B. (1974). Some inscriptions from the Cappadocian Limes Journal of Roman Studies, 64, Mommsen 1992 Mommsen, T. ve Demandt, A. (1992). A History of Rome Under the Emperors. New York: Routledge Press.

216 201 Nelson 1943 Nelson, H.H. (1943). The Naval Battle Pictured at Medinet Habu Journal of Near Eastern Studies, 2, Norwich 1997 Norwich, J. J. (1997). A Short History of Byzantium. New York: Vintage Books. Niehr 2006 Niehr, Herbert (2006). Bestattung und Ahnenkult in den Königshäusern von Sam al (Zincirli) and Guzāna (Tell Halāf) in Nordsyrien Zeitschrift des Deutschen Palästina-Vereins, 122, Olmstead 1921 Olmstead, A. T. (1921). Shalmaneser III and the Establishment of the Assyrian Power Journal of the American Oriental Society, 41, Olmstead 1948 Olmstead, A. T. (1948). History of the Persian Empire: Achaemenid Period. University of Chicago Press. Opper 2008 Opper, Thorsten (2008). Hadrian: Empire and Conflict. Cambridge: Harvard University Press. Özbal 1999 Özbal, H. ve Earl, B. (1999). Hacinebi Metal Production and Exchange Paléorient, 25, Özdem 2002 Özdem, Filiz (2002). Uygarlıklar Kapısı Urfa. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Özgen 1987a Özgen, Engin (1987a). Gaziantep-Kilis Bölgesi Höyük Yüzey Araştırmaları: Oylum Höyük IV. Araştırma Sonuçları Toplantısı,

217 202 Özgen 1987b Özgen, Engin (1987b). Bir Höyüğün Ölümü: Oylum Höyük I. Gaziantep Tarihi ve Kültürel Değerleri Sempozyumu Bildirileri, 4 7. Özgen 1990 Özgen, Engin (1990). Oylum Höyük 1988 XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgen 1991 Özgen, Engin (1991). Oylum Höyük 1989 XII. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgen 1998 Özgen, Engin (1998). Oylum Höyük 1987 X. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgen 1997a Özgen, E. ve Ensert, K (1997a). Oylum Höyük 1991 ve 1993 Kazı Çalışmaları XVI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgen 1997b Özgen, E. ve Helwing B. (1997b). Oylum Höyük 1995 Kazıları XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgüç 1987 Özgüç, Nimet (1987) yılında yapılmış olan Samsat Kazı Sonuçları IX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Özgüç 1998 Özgüç, Nimet (1998). Samsat Kazıları 1987 Belleten, 52, Özgüç 1956 Özgüç, Tahsin (1956). The Dagger of Anitta Belleten, 20,

218 203 Özgüç 1963 Özgüç, Tahsin (1963). Kültepe-Kanis. New Researches at the Center of the Assyrian Trade Colonies. Ankara: TTK Yayınları. Özsait 1980 Özsait, Mehmet (1980). İlkçağ Tarihinde Pisidya. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Özsoy 2010 Özsoy, Malike (2010). Mt. Nemrud (Nemrut) Kommagene (Commagene) Natural Heritage from East to West, 39, Pehlivan 1991 Pehlivan, Mahmut (1991). Hayaşa (M.Ö. XV-XIII. Yüzyıllarda Kuzeydoğu Anadolu). Erzurum: Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları No: 121. Ploetz 1905 Ploetz, K.J. (1905). Epitome of Ancient, Mediaeval and Modern History. New York: Houghton and Mifflin Company Press. Pollard 2003 Pollard, Nigel (2003). Soldiers, cities, and civilians in Roman Syria. The University of Michigan. Pollock 1996 Pollock, S. ve Coursey, C. (1996). Ceramics from Hacinebi Tepe: Chronology and Connections 1995 Anatolica, 21, Pritchard 1950 Pritchard, J.B. (1950). Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament. Princeton: Princeton University Press.

219 204 Ragozin 2007 Ragozin, Zenaide (2007). A Media, Babylon and Persia. London: Elibron Classics. Rawlinson 1893 Rawlinson, George (1893). The Story of Parthia. New York: G. P. Putnams Sons Press. Rawlinson 1992 Rawlinson, George (1992). A Manual Of Ancient History, From The Earliest Times To The Fall Of The Western Empire. New York: Harper ve Brothers Publish. Rawlinson 2007 Rawlinson, George (2007). Parthia. London: Read Country Books. RE Paulys Real - Encyclopädie der classischen Alterthumswissenschaft in alphabetischer Ordnung, August Friedrich von Pauly, Christian Walz, Wilhelm Sigismund Teuffel, Stuttgart. Redgate 1998 Redgate, A.E. (1998). The Armenians. Oxford: Blackwell Publishing. Roodenberg 1983 Roodenberg, Jacob (1983). Recent archaeological research in Turkey: Hayaz Höyük and Kumar Tepe Anatolian Studies, 34, Ross 2001 Ross, Steven (2001). Roman Edessa: Politics and Culture on the Eastern Fringes of the Roman Empire. New York: Routledge Press.

220 205 Rothman 1998a Rothman, M.S. ve Ergeç, R. (1998a). Yarım Höyük and the Uruk Expansion Anatolica, 24, Rothman 1998b Rothman, M.S. ve Ergeç, R. (1998b). Yarım Höyük Kazıları 1996 XIX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sampson 2008 Sampson, G.C. (2008). The Defeat of Rome: Crassus, Carrhae and the Invasion of the East. London: Pen and Sword Books. Sandars 1978 Sandars, N.K. (1978). The Sea Peoples. London: Thames and Hudson Books. Sartre 2005 Sartre, Maurice (2005). The Middle East under Rome. Harvard College Publication. Savaş 1998 Savaş, Özkan (1998). Anadolu (Hitit - Luvi) Hiyeroglif Yazılarında Geçen Tanrı, Şahıs ve Coğrafya Adları: Divine, Personal and Geographical Names in the Anatolian (Hittite - Luwian) Hieroglyphic Inscriptions. İstanbul: Ege Yayınları. Sayce 1933 Sayce, A.H. (1933). Assyria Its Princes, Priests, and People. London: The Religious Tract Society Pub. Sayce 2005 Sayce, A.H. (2005). The Hittites: The Story of a Forgotten Empire. London: Elibron Classics. Schippmann 1980 Schippmann, Klaus (1980). Grundzüge der parthischen Geschichte. Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft.

221 206 Schloen 2007 Schloen, J.D. ve Fink, A.S. (2007) Zincirli Expedition The Oriental Institute Annual Report, University of Chicago Press, Schloen 2009 Schloen, J.D. ve Fink, A.S. (2009). New Excavations at Zincirli Höyük in Turkey (Ancient Sam al) and the Discovery of an Inscribed Mortuary Stele Bulletin of the American Schools of Oriental Research, 35, Schmidt 2000 Schmidt, Klaus (2000). Zuerst kam der Tempel, dann die Stadt. Bericht zu den Grabungen am Gürcütepe und am Göbekli Tepe Istanbuler Mitteilungen, 50, Schoff 1914 Schoff, W.H. (1914). Parthian Station by Isidore of Charax. London. Scullard 2010 Scullard, H. H. (2010). From the Gracchi to Nero: A History of Rome 133 BC to AD 68. London: Routledge Press. Seager 2002 Seager, Robin (2002). Pompey the Great: A Political Biography. Oxford: Blackwell Publishing. Seager 2005 Seager, Robin (2005). Tiberius. Oxford: Blackwell Publishing. Sepetçioğlu 1978 Sepetçioğlu, M.N. (1978). Türk Destanları. İstanbul: Toker Yayınları.

222 207 Sevin 2005 Sevin, Veli Asur İmparatorluğu, Eski Yakın Doğu nun Süper Gücü Arkeoatlas, 4, Shahid 1984 Shahid, Irfan (1984). Rome and the Arabs: a Prolegomenon to the Study of Byzantium and the Arabs. Washington: Dumbarton Oaks Press. Sherk 1998 Sherk, R.K. (1998). The Roman Empire: Augustus to Hadrian. Cambridge: Cambridge University Press. Sheldon 2010 Sheldon, R.M. (2010). Rome's war in Parthia; blood in the sand. London: Vallentine Mitchell. Sherwin-White 1983 Sherwin-White, A.N. (1983). Roman Foreign Policy in the East: 168 BC to AD 1. Oklahoma: University of Oklahoma Press. Shotter 1997 Shotter, David (1997). Nero. New York: Routledge Press. Sicker 2000 Sicker, Martin (2000). The Pre-Islamic Middle East. New York: Preager Publishers. Southern 1998 Southern, Pat (1998). Augustus. New York: Routledge Press. Southern 2008 Southern, Pat (2008). Empress Zenobia: Palmyra's rebel queen. London: Continuum Books. Southern 2001 Southern, Pat (2001). The Roman Empire from Severus to Constantine. New York: Routledge Press.

223 208 Sözer 1984 Sözer, A.N. (1984). Güneydoğu Anadolu nun Doğal Çevre Şartlarına Coğrafi Bir Bakış Ege Coğrafya Dergisi, 2, Stein 1938 Stein, Aurel (1938). Note on Remains of the Roman Limes in North-Western Iraq The Geographical Journal, 92, Stein 1997 Stein, Gil (1997). Excavations at Hacinebi Tepe XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, Stein 1992 Stein, Gil, (1992). Archaeological Survey at Sürük Mevkii; A Ceramic Neolithic Site in the Euphrates River Valley, Southeast Turkey Anatolica, 18, Stoneman 1997 Stoneman, Richard (1997). Alexander the Great. London: Routledge Press. Struble 2009 Struble, E. ve Herrmann, V.R. (2009). An Eternal Feast at Sam al: the new Iron Agemortuary stele from Zincirli Hoyuk in context Bulletin of the American Schools of Oriental Research, 356, Sullivan 1990 Sullivan, Richard (1990). Near Eastern Royalty and Rome, BC. Toronto: Toronto University Press. Sykes 2004 Sykes, P.M. (2004). History of Persia. London: Routledge Press. Tarn 1974 Tarn, W.W. (1974). Hellenistic Civilisation. London: Billing and Sons Press.

224 209 Taylor 1950 Taylor, J.P. (1950). The Excavations at Sakce-Gozu Library of Congress, 12, Thorley 1971 Thorley, John (1971). The Silk Trade Between China and he Roman Empire at its Height, Circa A.D Cambridge Journals, 18, Tibet 1999 Tibet, A. ve Ergeç, R. (1999). Horum Höyük 1997 Çalışmaları XX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Timpledon 2010 Timpledon, M. ve Marseken, S. (2010). Vologases IV of Parthia. Düsseldorf: VDM Verlag Dr. Mueller AG & Co. Tok 2000 Treadgold 1997 Tok, Gökhan (2000). Uygarlığın Doğduğu Dönem Neolilik Çağ TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Mayıs 2000, Treadgold, W. T. (1997). A history of the Byzantine State and Society. Stanford University Press. Tripolitis 2002 Tripolitis, Antonia (2002). Religions of the Hellenistic- Roman Age. Michigan: Eerdmans Publishing. Türkünal 1980 Türkünal, Süleyman (1980) Doğu ve Güneydoğu Anadolu nun Jeolojisi. Ankara: TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları. Umar 1984 Umar, Bilge (1984). Türkiye Halkının İlkçağ Tarihi. İstanbul: Sergi Yayınevi.

225 210 Ussher 2003 Ussher, James (2003). The Annals of the World. London: Master Books. Ünal 1997 Ünal, Ahmet (1997). Hurriler, Hurri Tarihi, Kültürü ve Arkeolojisiyle İlgili Yeni Buluntular ve Gelişmeler 1996 Yılı Anadolu Medeniyetleri Müzesi Konferansları, Ünal 2002 Ünal, Ahmet. (2002). Hititler Devrinde Anadolu. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Verstandig 2001 Verstandig, Andre (2001). Histoire de l'empire Parthe. Bruxelles: Le Cri édition Wachsmann 1981 Wachsmann, Shelley (1981). The Ships of the Sea Peoples International Journal of Nautical Archaeology, 10, Walbank 1992 Walbank, F.W. (1992). The Hellenistic World. London: Fontana History of the Ancient World. Wartke 2008 Wartke, R.B. (2008). Sam al Reallexikon der Assyriologie, 11, Wells 2004 Wells, C.M. (2004). The Roman Empire. London: Fontana History of the Ancient World Series. Westenholz 1983 Westenholz, J.G. (1983). Heroes of Akkad Journal of the American Oriental Society, 103,

226 211 Wevers 2001 Wevers, J.W. ve Dion, P.E. (2001). The World of the Aramaeans. London: Sheffield Academic Press. Whittaker 1994 Whittaker, C.R. (1994). Frontiers of the Roman Empire A Social and Economic Study. Baltimore: The Johns Hopkins University Press. Wiesehöfer 2003 Wiesehöfer, Josef (2003). Antik Pers Tarihi (Das antike Persien). Çev: Mehmet Ali İnci. İstanbul: Telos Yayınları. Wilhelm 1994 Wilhelm, Gernot (1994). The Hurrians. Chicago: University of Chicago Press. Wilkinson 2005 Wilkinson, Sam (2005). Caligula. New York: Routledge Press. Williams 1985 Williams, Stephen (1985). Diocletian and the Roman Recovery. New York: Routledge Press. Winfield 1997 Winfield, David (1977). The Northern Routes Across Anatolia Anatolian Studies, 27, Winter 1983 Winter, I.J. (1983). Carchemish ša kišad puratti Anatolian Studies, 33, Wolley 1952 Woolley, C.L. (1952). Carchemish. London: The British Museum Press.

227 212 Wolski 1979 Wolski, Jozef (1979). Iran und Rom. Versuch einer Historischen Wertung der Gegenseitigen Beziehungen ANRW, II.9.1, Yalçınkaya 1982a Yalçınkaya, Işın (1982a). Şehremuz Tepesi Çevresi Paleolitik Çağ Yüzey Araştırmaları I. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Yalçnkaya 1982b Yalçınkaya, Işın (1982b) Samsat /Şehremuztepe Çevresi Paleolitik Çağ Araştırmaları II. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Yamada 2000 Yamada, Shigeo (2000). The Construction of the Assyrian Empire. Boston: Brill Press. Yener 1992 Yener, E. (1992). Levzin Höyük Kurtarma Kazısı III. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, Yenmez 2003 Yenmez, Necati (2003). Güneydoğu Anadolu Projesinde Fırat Bölümünün Ziraat Coğrafyası. Basılmamış Doktora Tezi. Danışman: Prof. Dr. Süha GÖNEY. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Yiğit 2003 Yiğit, Turgut (2003). Hitit Krallığı nda Veliahdın Belirlenmesi Üzerine Tarih Araştırmaları Dergisi, 34, Yiğit 2005 Yiğit, Turgut (2005). Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar Türk Arkeoloji Dergisi, 38, 2 21.

228 213 Yiğit 2000 Yiğit, Turgut. (2000). Akkadlar Devride Anadolu nun Siyasal Yapısı Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 40, Yorke 1896 Yorke, V.W. (1896). A Journey in the Valley of the Upper Euphrates The Geographical Journal, 8, Young 2001 Young, G.K. (2001). Rome s Eastern Trade. New York: Routledge Press. Ziegler 1964 Ziegler, Karl-Heinz (1964). Die Beziehungen zwischen Rom und dem Partherreich. Wiesbaden : Franz Steiner.

229 214 YERLER LİSTESİ Aborrhas Dicle Nehri nin kollarından biri olan Habur Çayı. Proc.de aedif. II Strab. XVI Plin. nat. XXXVI.75 Amm. Marc. XIV Ptol. V.18.6 Adarbiganon Procopius un Asur ülkesinin kuzeyinde bulunduğunu belirttiği bölge günümüz Azerbaycan ın güneyini kapsamaktadır. Proc. de bel. II.24. Adiabene Büyük Zap ve Küçük Zap Nehirleri arasında kalan bölgeyi kapsayan Adiabene nin en önemli kentleri Arbela, Nineveh, Ecbatana ve Gaugamela dır. Traianus, 116 yılında Mezopotamya'yı fethedince, Adiabene, Roma eyaletine dönüştürüldü. Amm. Marc.XXIII Strab. XIV Amm. Marc.XXIII Cass. Dio LXVIII Cass. Dio LXVIII Cass. Dio LXXV.5.1. Plin. nat. LXVI.4 Antioch Antakya, M.Ö. 300 yıllarında Seleucus Nicator tarafından kurulmuştur. M.S. 3. yüzyılda bin nüfusuyla Roma İmparatorluğu nun 3. dünyanın 4. büyük kenti olmuştur. Polyb. I Amm. Marc.XIX Amm. Marc.XX Amm. Marc.XXI Proc. de bel.ii. 26 Amm. Marc.XIV Anzaba Yeri tam olarak tespit edilmemiş olmasına rağmen Ammianus Marcellinus a göre Büyük Zap ve Dicle Nehirleri nin birbirine karıştığı bölgede yer alan antik kent. Amm. Marc.XVIII

230 215 Apamia Apameia Kibotos ve Kelainai isimlerini de taşıyan kent Afyon ilinin Dinar ilçesi yakınlarında yer almaktadır. Şehir M.Ö. 6. yüzyılda kurulmuş olmasına rağmen Roma döneminde en parlak çağını yaşamıştır. Amm. Marc.XIV Apolloniatis Antik Babil ülkesinin kuzey doğu bölümüne verilen genel isim. Bölgenin en önemli kenti de aynı isim ile anılmakta olup Babil ve Sus şehirleri arasında bulunmaktadır. Strab. XIV Arecea Ptolemy tarafından Kommagene toprakları üzerinde gösterilen şehrin yeri henüz saptanamamıştır. Ptol. V.14. Arimara Ptolemy tarafından Fırat kıyısında gösterilen şehrin yeri henüz saptanamamasına rağmen, şehrin, Cecilina ve Eragiza kentleri arasında Fırat ın güney yakasında olduğunu ileri sürmektedir. (Ainsworth, 1845: 133) Ptol. V.14. Ariseria Artaria veya Arthusia olarak da isimlendirilen bu kasaba Ptolemy e göre Cyrrhus un kuzeyinde yer almaktadır. Ptol. V.14. Armosta Plinius ve Tacitus tarafından zikredilen bu kent Fırat ın kıyısında ve Toros Dağları nın güney yamacında kurulmuş olduğu kaydedilmektedir. Polyb. I Aroei Üçüncü Arami göçünden sonra Adiabene ülkesinin batısına Aramilerin verdiği isim. Plin. nat. VIII Arsinus Procopius un anlatımına göre Dicle Nehri nin Garzan koludur. Procopius II.17.

231 216 Artaxata Günümüzde Erivan ın 35 km güneyindeki Artaşat kenti. I. Artaksiad tarafından M.Ö. 176 yılında kurulan kent uzun yıllar başkentlik yapmıştır. Tacitus VIII Artemita Günümüzde Van ilinin Edremit ilçesi. Plin. nat. VIII Arudis Ptolemy e göre Cyrrhestica bölgesinde bir kasaba olup Peutinger Haritasına göre Zeugma ve Samosata yolu üzerindedir. Ptol. V.14. Atachas Arzanene ve Persarmenia bölgeleri arasında Toros geçitlerini korumak için yapılan kalelerden biridir. Proc.de aedif. II Aturia Asur ülkesinin Dicle Nehri ne kadar uzanan topraklarına verilen coğrafi isim. Strab. XIV Bambyce Günümüzde Suriye sınırlarında kalan Halep in 80 km kuzeydoğusundaki Manbij kentidir. Strab. XIV.5.2. Barbalissum Günümüzde Tell Meskene ismi ile anılan Antik Emar kenti yakınlarında yıkıntıları kalmış olan kale, Halep ile Sura arasındaki Fırat Nehri nin önemli geçiş yolu üzerindedir. Proc.de aedif. II Basileius Strabon a göre Fırat ve Dicle arasında akan nehir. Strab. XIV.5.2. Bebase Günümüzde Viranşehir ve Diyarbakır yolu üzerinde bulunan Antoninupolis kenti surlarına yakın bölgeye verilen isim. Amm. Marc.XIX

232 217 Belabitine Armenia topraklarındaki satraplık Proc.de aedif. III Beroea Yunanlılar tarafından Halep e verilen isim. Ptol. V.14. Bethammaria Cyrrhestica bölgesinde ve Fırat ın batısında olan bu bölge günümüzde Kal'at Nadjm ismi ile anılmaktadır. Ptol. V.14. Bezabde Günümüzde Şırnak çevresine bulunduğu düşünülen tahkimatlı kent. Amm. Marc.XXI Bithynia Anadolu nun kuzeybatısında, Phrygia, Galatia, eyaletleri ile komşu olan bölge. Claud. eut. II.33. Caelicia Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Ptolemy e göre Fırat Nehri çevresinde ve Kommagene ülkesindeki kasabalardan biridir. Ptol. V.14. Calachene Med ve Asur ülkeleri arasındaki dağlık bir ülke olan Calachene, Asur topraklarının kuzey kesimini oluşturur Strab. XIV Callinicum Calycadnus Carrhae II. Seleucus tarafından kurulmuş olan şehir Antik Sura ve Zenobia kentleri arasında yer almaktadır. Proc.de aedif. II Konya dan doğup Mersin de Akdeniz e dökülen Göksu Nehri. Amm. Marc.XIV Harran ( Altınbaşak) ovası. Proc. hist II.12. Amm. Marc.XXIII Cass. Dio LXXIX.5.1. Amm. Marc. XVIII Amm. Marc.XXIII Front. strat. I

233 218 Caspian Castra Maurorum Cataonia Celesene Chalonitis Charcha Kilikia Derbent, Demir kapılar veya İskender Duvarı olarak bilinen geçit Hazar denizinin güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Plin. nat. V.27. Ptol. I.12 Nisibis in güneydoğusunda yer alan antik kale. Amm. Marc.XXV.7.1 Kappadokia nın güneyi ile Kilikya nın doğusunda yer alan bölgeye verilen isim. Plut. Dem. IX Plin. nat. VII Procopius a göre günümüzde Gaziantep - Şanlıurfa platosunu içine alan bölge. Proc.hist. II.17. Güneyde Babil den başlayıp Ktesiphon a kadar; Zagros Dağları na paralel uzanan bölge. Strab. XIV Amida kentine güneyden ulaşan yol üzerinde bulunan antik bir kasaba. Amm. Marc.XIX Strabon, günümüz Taşeli ve Çukurova bölgelerini Kilikya olarak tanıtmakta ve bölgeyi coğrafi açıdan Ovalık ve Dağlık Kilikya olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Her iki Kilikya nın da başkenti Tarsus idi. Dağlık Kilikya nın sınırları Manavgat Çayı ndan Limonlu ya (Lamus Deresi) kadar uzanan bölgeyi, Ovalık Kilikya ise Limonlu dan Amanos Dağları na kadar olan alanı kapsıyordu. Roma İmparatorluğu zamanında bu sınırlar yeniden düzenlenmiştir. Diod. XIX.69. Claud. eut. II. 31. Strab. XII Amm. Marc.XXIV Plin. nat. VIII Plut. Dem. IX Ptol. V.14. Strab. XVII Strab. XII

234 219 Ciphas Circesium Citharizum Claudiopolis Kommagene Corduene Constantina Ktesiphon Cydnus Dabanas Hasan Keyf. Proc.de aedif. II Suriye nin Deir ez Zor kenti. Proc.de aedif. II Kommagene Bölgesi nin kuzeyini kapsayan günümüzde Elazığ ve Malatya nın bulunduğu topraklar. Proc.de aedif. III Mut. Amm. Marc.XIV Güneyde Kuzey Suriye ve Hatay, kuzeyde Toroslar; doğuda Fırat Nehri'nin çevrelediği, günümüzde Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerini coğrafi ve siyasi bölge. Amm. Marc.XIV Plin. nat. VIII Cass. Dio LXIX Proc.de aedif. II Ptol.V.14. Tac. ann. XIV.12. Cass. Dio IL Günümüzde Şırnak ve çevresini oluşturan bölge, antik dönemlerde Kuzey Mezopotamya nın kuzey bölgeleri için kullanılan coğrafi isimdir. Amm. Marc.XXV.7.1 Günümüzde Şanlıurfa ilinin Viranşehir ilçesi. Amm. Marc.XVIII İran ın Hvarvaran şehri. Cass. Dio XL Tarsus Çayı. Amm. Marc.XIV Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Honigmann a göre Osroene sınırları içerisinde bulunmaktadır. (Honigmann: 1935:127) Proc.de aedif. II

235 220 Daras Deba Eldamarij Elymaei Emeseni Eragiza Euphratesia Mardin ilinin Merkez ilçesine Oğuz köyüdür. Günümüzde halk arasında Dara Harabeleri olarak adlandırılmaktadır. Proc.de aedif. II Günümüz Cizre yakınlarında bulunan Roma kalesi ve çevresindeki kasaba. Ptol. V.14. Elam ülkesi Plin. nat. VIII Ptol. I.12. Strab. XIV Günümüzde Suriye nin Humus şehri. Plin. nat. V Ptolemy e göre Fırat ın doğusunda Zeugma nın güneyinde yer almaktadır. Ptol. V.14. Kommagene bölgesi M.S. 2. yüzyıldan sonra Euphratesia olarak isimlendirilmeye başlamıştır. Amm. Marc. XIV Proc.de aedif. II Proc.de aedif. II Europus Gabeni Galatia Günümüzde Gaziantep in Kargamış ilçesi.. Ptol. V.14. Günümüzde Suriye nin kuzeybatısında yer alan Ghab vadisi içinde bulunan kent. Plin. nat. V M.Ö. 2. yüzyılda Balkanlardan gelen Galat halkının yerleştiği günümüzde Ankara, Çorum, Yozgat ve Konya illerini içine alan bölge sonraki dönemlerde Roma hakimiyetine girmiş ve Roma eyaleti haline dönüştürülmüştür. Claud. eut. II.33. Amm. Marc.XIX Amm. Marc.XIX

236 221 Garamaioi Germenicia Gerrhe Gindareni Gindarus Granucomate Gumathena Halys Hekatompylos Horre Hyla Günümüzde Irak ın kuzeydoğusunda yer alan Bet Garme bölgesi. Ptol. I12. Günümüzde Kahramanmaraş merkezde yer alan antik kent. Ptol. V14. Ptolemy e göre Fırat Nehri çevresinde bulunduğu söylenen kentin yeri tam olarak tespit edilmemiştir. Ptol. V.14. Strabon a göre Cyrrhestice sınırları içinde bulunan kentin yeri henüz tam olarak tespit edilmemiştir. Plin. nat. V Strab. XVI.2.8. Plinius a göre Cyrrhestice sınırları içinde bulunan kentin yeri henüz tam olarak tespit edilmemiştir. Plin. nat. V Yeri tespit edilmemesine rağmen Ammianus Marcellinus a göre Mezopotamya nın kuzeydoğusunda yer almaktadır. Amm. Marc.XVIII Kızılırmak Nehri. Strab. XII Strab. XII Günümüzde İran ın kuzeydoğusunda bulunan Damgan (Khurasan) kentinin batısında bulunan antik şehir. Ptol. I.12 Yeri tam olarak tespit edilmemesine rağmen Ammianus Marcellinus a göre Amida nın doğusunda bulunan bölge. Amm. Marc.XIX Plinius a göre Cyrrhestice bölgesi içinde bulunan Iturei ulusunun yaşadığı topraklar. Plin. nat. V

237 222 Hyrcanian Idriphthon Isauria Kappadokia Karmalas Carmalas Kataonia Kolkhis Koropassos Laodicea Hazar denizinin güneyi ile Elbruz Dağları arasında kalan dağlık bölge. Plin. nat. V.27. Mardin ilinin Savur İlçesinin Hisarkaya köyü. (Honigmann: 1935:35) Proc.de aedif. II Günümüzde Konya ile Antalya nın il sınırlarının kesiştiği Torosların orta kısımlarını içine alan dağlık Kilikya yı kapsayan bölge. Isauria kenti ise Konya ilinin Bozkır İlçesi sınırları içinde bulunmaktadır. Amm. Marc.XIV Strabon a göre; batıda Galatia (Samsun ve Ankara), doğuda Kolkhis (Gürcistan), Fırat Nehri ile güneyde İskenderun a kadar uzanan alana verilen coğrafi isim. Front. strat. I.1.6. Ptol. V.14. Tac. ann. XIV.17. Tac. ann. XIV.12. Strab. XII Strab. XII Amm. Marc.XX.11. Proc. hist II.17 Polyb. IV.2 Strab. XXII Zamantı Çayı. Strab. XII Strabon a göre Melitene yi de içine alan Kappadokia nın doğusunda bulunan bölge. Strab. XII Doğu Karadeniz ile Günümüz Gürcistan arasında kalan topraklar. Strab. XII Kayseri ilinin Kocasinan ilçesine bağlı Amarat kasabası. Strab. XIV Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen günümüzde Irak ın kuzeydoğusunun bulunan Helenistik bir kenttir.

238 223 Plin. nat. VIII Laodicia Hatay ilinin 80 km kadar güneyinde bulunan liman kenti Lazkiye. Amm. Marc.XIV Laodikeia Konya ilinin Ladik beldesi. Strab. XIV Lournes Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Procopius a göre günümüzde Diyarbakır ın doğusunda yer almaktadır. Lykaonia Proc.de aedif. II Doğuda Kappadokia, güneyde Kilikia, batıda Pamphylia ve Pisidia, kuzeyde de Frig ve Galat ülkeleri ile çevrili olan bölge günümüzde Konya ve Karaman illerinin bir kısmını kapsar. Strab. XIV Mardani Aynı isim ile anılan Arami halkın Nisibis ve çevresine verdikleri genel isim. Plin. nat. VII Martyropolis Silvan. Proc.de aedif. III Proc.de aedif. III Proc.de aedif. II Meiacarire Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Ammianus Marcellinus a göre günümüz Diyarbakır çevresinde bulunan antik kent. Amm. Marc.XIX Melas Manavgat Nehri. Strab. XII Melitene Malatya. Proc.hist. II.17. Amm. Marc.XX Amm. Marc.XIX Meotis Azak Denizi. Plin. nat. V.27.

239 224 Neocaesarea Günümüzde Suriye sınırları içinde bulunan Sura kenti. Proc.de aedif. II Niara Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Ptolemy e göre Cyrrhstecia sınırları içinde bulunan bir kent. Ptol. V.14. Nicephorium Günümüzde Suriye nin Rakka kenti. Plin. nat. VIII Front. strat. I Amm. Marc.XVIII Strab. XIV Plin. nat. VIII Nisibis Nusaybin. Cass. Dio XXXVI Amm. Marc.XVIII Cass. Dio XXVI.2 3. Cass. Dio LXXV.1. Cass. Dio LXXV. 9. Amm. Marc Cass. Dio Amm. Marc.XXV.7. Nymphius Batman Suyu. Proc.de aedif. III Osroene M.Ö M.S. 244 yılları arasında Şanlıurfa ve çevresine hakim olan krallık yüzyıllar boyunca Parth ve Roma arasındaki mücadeleye sahne olmuştur. Amm. Marc.XIV Amm. Marc.XIV Amm. Marc.XXIII Pagrae Günümüzde Hatay ili sınırları içinde bulunan Belen ilçesi yakınlarındaki Bakras kalesi. Strab. XVI.2.8. Palmyrene Hala aynı ismi taşıyan Suriye kenti. Plin. nat. VIII Paphara Yeri tam olarak bilinmemesine rağmen Cyrrhstecia bölgesindeki şehirlerden biridir. Ptol. V.14.

240 225 Paraetacae Phrygia Pisidia Rhabdios Sadakor Sarus Sauras Strabon a göre Parth ülkesinin bölümlerinden biri. Strab. XIV Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes Nehirleri arasında kalan bölge. Bölge ismini Balkanlar dan gelip bu bölgeye yerleşen Friglerden gelmektedir. Proc. de bel. I.8. Strab. XII Strab. XII Diod. XIX.69. Pisidia, Anadolu nun güneyinde, Göller yöresinde yer alır. Bölge, güneybatıda Lykia, güneyde Pamphylia, doğuda İsaura, kuzeyde ise Frigya ile çevrilidir. Claud. eut. II.33. Plin. VIII Tur'abdin Kalesi. Günümüzde Mardin Şırnak arasında yer alır. Proc.de aedif. II Efes şehrini doğuya bağlayan yol üzerinde, Garsaura ile Caesarea şehirleri arasında yer alır. Yeri kesin olarak tespit edilememiştir. Strab. XIV Seyhan Nehri. Proc. de bel. II.17. Mardin ilinin Savur ilçesi. Proc.de aedif. II Scenae Romalılar tarafından kurulmuş olan şehir sonraki dönemlerde Gerasa ismini almıştır. Günümüzde Amman ın 48 km. güneyinde bulunana Jerash kentindendir. Strab. XVI Scenitae Üçüncü Arami göçlerinden sonra göçebe Aramilerin yerleştikleri Kuzey Mezopotamya nın en kuzeyi Scenitae ülkesi olarak isimlendirildi. Strab. XIV.5.2.

241 226 Singa Sophene Susiana Tigranakert Tomisa Tyana Urimia Singara. Ptol. V.14. Dicle ve Fırat Nehirleri nin arasında bulunun günümüzde Elazığ ve Tunceli illerini içine alan bölgede M.Ö. 290 yıllarında Sames tarafından Sophene krallığı kurulmuştur. Proc.de aedif. III Plut. Luc. XXIV.1 8. Proc.de aedif. III Proc.de aedif. III Plut. Luc. XXIV.6-8. Strab. XIV Günümüzde İran ın güneybatınsın oluşturan Elam ülkesi. Strab. XIV Tigranes tarafından kurulan kent günümüzde Diyarbakır ilinin Silvan ilçesi sınırlarında bulunmaktadır. Plut. Luc. XXV.3 5. Tac. ann. XIV.7. Tac. ann. VIII Plut. Luc. XXVII.1 3. Malatya ile Elazığ karayolunun Fırat ı geçtiği noktada bulunan Kömürhan kasabası. Strab. XIV Günümüzde Niğde nin Bor ilçesinin Kemerhisar kasabası. Strab. XII Zeugma nın güneyinde Fırat kenarında olduğu düşünülen kasaba. Ptol. V.14. Zabdicena Zenobia Nusaybin in güneydoğusunu kapsayan coğrafi bölge. Amm. Marc.XXV.7.1 Günümüzde Suriye de, çölünü ortasında Fırat Nehri kenarında kurulmuş olan antik kent. Proc.de aedif. II

242 227 Kronoloji KRONOLOJİK HÜKÜMDARLAR LİSTESİ Roma İmparatorları Parth İmparatorları Osroene Kralları M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö I. Arsaces M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö II. Arsaces M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö I. Phraates M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö I. Mithradates M.Ö M.Ö M.Ö M.Ö II. Phraates M.Ö Aryu M.Ö I. Artabanus Abdu bar Maz'ur M.Ö M.Ö Fradhasht M.Ö II. Mithradates I. Bakru M.Ö II. Bakru M.Ö M.Ö M.Ö Armenia Kralları Arsames Kserekses IV. Orontes Abdisares Priapatios I. Artaxias I. Gotarzes M.Ö M.Ö I. Orodes M.Ö M.Ö Sinatruces M.Ö M.Ö III.Phraates I. Ma'nu 94 I. Abgar I. Tigranes I.Artavasdes II. Tigranes 95-55

243 228 M.Ö M.Ö III.Mithradates II. Abgar M.Ö II. Orodes II. Ma'nu M.Ö II. Artavasdes M.Ö M.Ö Paqor II. Artaxias M.Ö III. Abgar M.Ö IV. Abgar M.Ö IV. Phraates III. Ma'nu III Tigranes M.Ö Augustus M.Ö M.Ö. 27-M.S. 14 VI.Tigranes 10-5 M.Ö. 5-0 Phraatakes 2-4 V. Abgar III.Artavasdes5-4 M.Ö. 0-5 III. Orodes 6 MÖ.4 MS. 7 V. Artavazdes 2-6 M.S I. Vonones 8-12 IV. Ma'nu 7 13 V.Tigranes 6-12 M.S Vonones M.S II. Artabanus Tiberius M.S M.S M.S Caligula I. Vardanes Ukkama bar Ma'nu M.S II. Gotarzes M.S Cladius M.S II. Vonones 51 V. Ma'nu III. Artaxias Mithridates Orodes Mithridates M.S IV. Ma'nu I. Tiridates 53 Nero M.S I. Vologases VI. Tigranes M.S Galba I.Tiridates M.S Vitellius 69 IV. Abgar Vespasianus M.S II.Vologases M.S Titus Sanatruk M.S Domitianus II. Pakoros M.S Sanatruk M.S Nerva M.S Traianus M.S VII. Abgar Axidares 110 M.S Parthamasiris114 Parthamaspates M.S Roma Yönetimi III. Vologases M.S Hadrianus VII. Ma'nu M.S III. Vologases M.S VIII. Ma'nu M.S Antonius Pius M.S M.S Pocoros

244 229 M.S M.S M.S M.S M.S Marcus Aurelius Lucius Verus Commodus M.S M.S M.S Septimus M.S Severus M.S M.S Caracalla M.S M.S M.S Macrinus M.S Elagabalus M.S Severus Alexander I. Maximus Thrax M.S M.S III. Gordianus M.S M.S I. Philippus M.S Traianus Decius Gallus M.S Gallienus M.S M.S II. Cladius M.S Aurelianus M.S Tacitus Probus Carus M.S M.S M.S M.S M.S M.S Maximianus IV. Vologases II. Osroes 190 V.Vologases VI. Vologases Sohaemus Wa'il Pakoros VIII. Ma'nu VIII. Abgar IX. Abgar X. Abgar IX. Ma nu XI. Abgar Sanatrik II. Vologeses I. Khosrov II. Tiridates Sasani Hakimiyeti VI. Artavazdes Diocletianus III. Tiridates

245 230 İNDEKS A Abgarus (VII), 39, 85, 129, 159 Aborrhas, 60 Adarbiganon, 139 Adiabene, 8, 27, 35, 38, 48, 66, 72, 76, 86, 120, 152, 153 Aelianus, 29, 94 Albani, 29, 30, 97 Alchaudonius, 52, 159 Alexis, 65 Anastasius, 110, 111,114 Anthemusia, 12, 119, 135, 136, 143 Antioch, 40, 43, 66, 105, 106, 123, 124, 125, 133, 141, 144, 147,148 Antiokhos (I), 25, 46, 47, 52 Antiokhos (II), 25, 47 Antiokhos (III), 25, 64, 65 Antiokhos (IV), 25, 37, 86, 87, 150 Antoninus Pius, 40 Anzaba, 66 Apamia, 147 Apollinaris Lejyonu (XV), 13 Apolloniatis, 72 Appius, 27 Archelaos, 69 Ardashir, 41, 42 Arecea, 127 Areobindus, 114, 115, 116 Arimara, 127 Ariseria, 127 Armosta, 64 Aroei, 59 Arsaces, 52, 67 Arsinus, 64 Artabanus (II), 33, 34, 77, 78, 161, 166 Artabanus (V), 15, 41 Artavasdes (II), 30, 31 Artavasdes (III), 32 Artaxata, 28, 29, 33, 34, 35, 37, 40, 50 Artemis, 51, 84 Artemita, 59 Arudis, 127 Arzanena, 155 Atachas, 108 Aturia, 72 Augustus, 6, 31, 32, 77, 133 Avidius Cassius, 40 Axidares, 38 B Bambyce, 136, 143, 146, 148 Barbalissum, 63 Basileius, 136 Bebase, 95, 132 Belabitine, 110 Bergama, 25 Beroea, 127 Bethammaria, 127 Bezabde, 134 Bit Zamani, 21, 92 Bithynia, 25, 26, 57 C Cabades, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 118, 139, 141 Caelicia, 127 Caelius Pollio, 34 Calachene, 72 Calavius Sabinus, 80 Caligula, 34, 47 Callinicum, 68, 121, 130 Calycadnus, 53 Canidius, 31 Capersana, 134 Caracalla, 15, 41, 42, 135 Carmalas, 70 Carrhae, 30, 31, 41, 42, 67, 73, 85, 120, 121, 130, 135, 138, 144, 157 Caspian, 55, 56, 85 Cassander, 24, 51 Cassianus, 67 Castra Maurorum, 155 Cataonia, 125 Celesene, 64 Chaldean, 58

246 231 Chalonitis, 72 Channaeus, 74 Charcha, 95 Chionitae, 96, 97 Chosroes, 63, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 144, 145 Ciphas, 108 Circesium, 60 Claudiopolis, 53 Comites Sagittarii, 95 Constantina, 115, 132, 138 Corbulo, 9, 35, 36, 79, 80, 81, 82 Corduene, 27, 29, 48, 72, 73, 155, 162 Cotta, 26 Crassus, 6, 30, 31, 38, 48, 49, 58, 73, 84, 89, 120, 146, 148, 150, 157, 158, 159, 160, 161 Creatus, 24 D Dabanas, 108 Daras, 107, 108 Deba, 127 Demetrius, 51, 52, 125 Dura Europus, 39 E Eldamarij, 59, 85 Elymaei, 72 Emeseni, 147 Epigenes, 65 Eragiza, 127 Erastotenes, 162 Euphratesia, 61, 62, 147 Euphronius, 67 Europus, 127, 150 F Ferrata VI Lejyonu, 5, 149 Flavius Claudius Julianus, 7 Fortenses, 91 Fulminata XII Lejyonu, 9, 10 Funisulanus Vettonianus, 80 Furies, 58 G Gabeni, 147 Gabinius, 72 Gaius Cassius, 8 Gaius Julius Caesar, 32, 166 Galatia, 25, 28, 57, 68, 70 Gallienus, 43, Garamaioi, 85 Gaudentius, 133 Germanicus, 33, 118 Germenicia, 127 Gerrhe, 127 Gindarus, 123 Glones, 113, 116 Gnaeus Calvinus, 73 Gnaeus Pompeius Magnus, 4 Granucomate, 147 Grumbates, 95, 96, 97, 117 Gumathena, 94 H Hadrianus, 40, 152, 157, 171 Halys, 68, 69 Hekatompylos, 85 Helvidius Priscus, 50 Hermenias, 65 Horre, 95 Hyrcanian, 55 I Iberi, 29, 30, 34 Idriphthon, 108 Iphigenia, 51 Isauria, 53 İskender (III. Aleksandros), 24, 25, 46, 51, 73, 129, 146, 162 J Julianus, 67, 68, 120, 121, 133 Julius Caesar, 46 Julius Paelignus, 50 Justinian, 60, 61, 63, 108, 109, 121, 122, 130, 137, 139, 144 Jüpiter Dolichenus, 127

247 232 K Kappadokia, 6, 9, 18, 24, 25, 26, 43, 50, 52, 65, 68, 69, 70, 71, 80, 81, 82, 127, 132, 163 Kataonia, 68, 69 Kilikia, 51, 52, 56, 57, 68, 70, 72, 126, 127 Kolkhis, 68 Kommagene, 6, 9, 10, 26, 37, 45, 46, 47, 52, 61, 64, 68, 71, 75, 81, 123, 125, 127, 128, 146, 147, 148, 149, 150, 160, 162 Koropassos, 71 Kyaxares, 23 Kyros (II), 24, 70 L Laetus, 76 Laodice Thea (VII), 46 Laodicea, 59 Laodicia, 147 Laodikeia, 71 Lournes, 108 Lucius Afranius, 48 Lucius Caesennius Paetus, 47, 80 Lucius Verus, 14, 40, 157 Lucullus, 27, 28, 29, 46, 53, 54, 55, 83 Lunus, 135 Lykaonia, 68, 70, 71 M Machares, 83 Mannus, 135, 152 Marcus Antonius, 6, 31, 46, 159 Marcus Cocceius Nerva, 37 Marcus Opellius Macrinus, 15 Mardani, 59 Mars, 78, 161 Martyropolis, 107, 110, 111, 115 Mebarsapes, 39, 152 Meherdates, 8, 143, 157 Meiacarire, 95 Melas, 69 Melitene, 6, 10, 38, 68, 91, 118, 132 Meotis, 55 Mithridates (I), 26, 27, 28, 34, 39 Mithridates (II), 47, 65 Mithridates Callinicus (I), 46 Mithrobarzanes, 54 Monaeses, 31, 36, 147, 148 Murena, 54 N Nearchus, 51 Neocaesarea, 62 Nero, 9, 14, 35, 36, 37, 38, 81 Niara, 127 Nicephorium, 7, 59, 84 Nineveh, 66 Ninus, 59, 72 Nisibis, 14, 15, 39, 41, 42, 44, 49, 72, 76, 121, 132, 153, 154, 155, 170 Nohodares, 93, 119 Nymphius, 115 O Ornospades, 79, 161 Orodes, 73, 84 Orodes (II), 30, 31, 48 Orodes (III), 32 Osroene, 6, 7, 8, 14, 15, 26, 48, 49, 64, 76, 85, 119, 120, 122, 129, 146, 158 P Pacorus (II), 37, 38, 74, 75, 124, 157, 159, 160, 162, 163 Pagrae, 124 Palmyra, 10, 12, 43, 147 Pamphylia, 51, 57 Paphara, 127 Paraetacae, 72 Parthamasiris, 38 Parthica (I) Lejyonu, 15, 152 Parthica (III) Lejyonu, 15 Parthicus, 39, 121, 135 Persarmenians, 64 Pescennius Niger, 5, 41 Phaliga, 39 Pharasmanes, 34

248 233 Phraates (III), 28, 73 Phraates (IV), 6, 31, 32 Phraates (V), 5, 166 Phrygia, 51, 68, 70, 114 Pisidia, 57,125 Piso, 124 Pithon, 51 Pontus, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 55, 70, 71, 72, 82, 83, 125 Praetavi, 15 Provincia Syria, 4, 6, 8, 14, 15, 30, 37, 52, 86 Ptolemy, 25, 46, 51, 52 Publius Ventidius Bassus, 46 R Rhabdios, 107 Rhadamistus, 34, 35 S Sabinianus, 107, 132 Sadakor, 71 Sames Theosebes Dikaios (II), 46 Sanatruces, 39, 40 Saracen, 68, 120 Sarus, 51 Sauras, 108 Scenae, 136 Scythica (IV) Lejyonu, 5, 10 Seleukos Nikator (I), 25, 46, 71, 129, 157 Septimius Severus, 4, 5, 14, 15, 41, 42, 152, 157, 171 Sextilius, 54 Sapor (I), 42, 43, 127, 158 Sapor (II), 44, 45, 92, 95, 134, 153, 154, 158 Sinjar, 48 Sohaemus, 40 Sophene, 6, 9, 27, 53, 71, 110, 149 Sornatius, 83 Spasinou Charax, 12 Statius Priscus, 40 Sulla, 84 T Tamsapor, 93 Tarbigilus, 57 Theodorus, 110 Tiberius Caesar Augustus, 33, 34, 47, 161, 166 Tigranakert, 28, 35, 36, 50, 54, 70 Titus Flavius Domitianus, 37 Tomisa, 71 Traianus, 13, 38, 39, 40, 41, 45, 49, 77, 90, 119, 129, 134, 135, 152, 153, 156, 157 Tyana, 70 Tyre, 39 U Urimia, 127 Ursicinus, 66, 92, 106 V Valerius Messalla, 73 Vardanes, 34 Vespasianus, 7, 9, 10, 37, 86 Vitellius, 8, 34, 77, 78, 161, 166 Vologaeses (I), 8, 50, 157 Vologaeses (III), 14 Vonones, 32, 33 Z Zabdicena, 155 Zenobia, 61, 62

249 234 RESİMLER Resim 1 Resim 2

250 235 Resim 3 Resim 4

251 236 Resim 5 Resim 6

252 237 Resim 7 Resim 8

253 238 Resim 9 Resim 10

254 239 HARİTALAR Harita 1

255 240 Harita 2 Harita 3 Harita 4

256 241 Harita 5 Harita 6

ROMA PARTH MÜCADELESİNDE FIRAT NEHRİ NİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ. Ercüment YILDIRIM

ROMA PARTH MÜCADELESİNDE FIRAT NEHRİ NİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ. Ercüment YILDIRIM TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yıl: 2012, Sayı: 7 Sayfa: 45 64 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH Year: 2012, Issue: 7 Page:

Detaylı

ANTİK YAZARLARIN ESERLERİNDE ZEUGMA. Ercüment YILDIRIM

ANTİK YAZARLARIN ESERLERİNDE ZEUGMA. Ercüment YILDIRIM TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yıl: 2012, Sayı: 8 Sayfa: 93 113 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH Year: 2012, Issue: 8 Page:

Detaylı

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011 Birecik Turizm Envanteri Projesi Bu kitabın içeriğinden sadece Birecik İlçesi ve Köylerine Hizmet Götürme Birliği sorumludur ve bu içeriğin herhangi bir şekilde DPT'nin veya Karacadağ kalkınma Ajansı'nın

Detaylı

TARİH BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU

TARİH BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU 201-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU ANADAL EĞİTİM PROGRAMI ZORUNLU DERSLERİ 1.YIL 2. YY. 1 YDİ2 YDA2 YDF2 Temel Yabancı Dil (İngilizce) Temel Yabancı Dil (Almanca) Temel Yabancı Dil

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ercüment Yıldırım

Yrd. Doç. Dr. Ercüment Yıldırım Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Anadolu University Journal of Social Sciences Roma İmparatorluğu nun Doğu Sınırını Korumak İçin Fırat Nehri Boyunca Kurulan Lejyonlar Legions Along the Euphrates

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı Birecik ilçesi Şanlıurfa Merkez ilçesine 80 km uzaklıkta olup, yüzölçümü 852 km2 dir. İlçe merkez belediye ile birlikte 3 belediye ve bunlara bağlı 70 köy ve 75 mezradan

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı : Barış SALMAN İletişim Bilgileri : Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Adres.

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı : Barış SALMAN İletişim Bilgileri : Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Adres. ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Barış SALMAN İletişim Bilgileri : Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Adres Arkeoloji Bölümü, N.177, Bağbaşı Yerleşkesi/KIRŞEHİR Telefon :Oda: 0386 280 4561 GSM: 0536

Detaylı

GAZİANTEP İN TARİHÇESİ Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva

GAZİANTEP İN TARİHÇESİ Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva GAZİANTEP İN TARİHÇESİ Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz`den

Detaylı

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dünya Tarihi I IR101 Güz 3 0 0 3 7,5 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir. Çaldıran Tarihçesi: İlçe birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Medler, Bizanslılar, Urartular, İranlılar ve son olarak Osmanlı devleti bu ilçede hâkimiyet sürmüşlerdir. İlçenin tarih içerisindeki

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir Kültür Turizmi ve İzmir Ümit ÇİÇEK Ege Bölgesi, Anadolu nun batısında, tarihin akışı içerisinde birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, suyun hayat verdiği nehirleri ile bereketli ovalara sahip bir

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan 2012 17:25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs 2012 14:22

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan 2012 17:25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs 2012 14:22 Batman'ın tarihi hakkında en eski bilgiler halk hikayeleri, mitler ve Heredot tarihinde verilmektedir. Ortak verilere göre MED kralı Abtyagestin'in torunu Kyros karsıtı Erpagazso M.Ö. 550 yilinda yenilince

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). Sanherib, Sennaherib, Sin-ahhe-riba ( 704-681) II. Sargon un 705 te ölümünde sonra, tahta oğlu Sanherib

Detaylı

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 BAYRAM MERAL 1 Genel Yetenek - Cihan URAL Yazar Bayram MERAL ISBN 978-605-9459-31-0 Yayın ve Dağıtım Dizgi Tasarım Kapak Tasarımı Yayın Sertifika No. Baskı

Detaylı

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? 1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? a. Ova b. Vadi c. Plato d. Delta 2- Coğrafi bölgelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? a. Coğrafi özellikleri

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69. İÇİNDEKİLER TARİHÇE 5 SULTANAHMET CAMİ YAPI TOPLULUĞU 8 SULTAN I. AHMET 12 SULTAN I. AHMET İN CAMİYİ YAPTIRMAYA KARAR VERMESİ 15 SEDEFKAR MEHMET AĞA 20 SULTANAHMET CAMİİ NİN YAPILMAYA BAŞLANMASI 24 SULTANAHMET

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle

Detaylı

Parça İle İlgili Kelimeler

Parça İle İlgili Kelimeler History of Venice History of Venice Venice is one of the most beautiful cities of the world.it lies on over a hundred islands in a lagoon in the northern part of the Adriatic Sea.Venice is a cultural and

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları 2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları Menderes İlçesi: Menderes ilçesine bağlı Oğlananası Köyü ne yakın, köyün 3-4 km kuzeydoğusunda, Kısık mobilyacılar sitesinin arkasında yer alan büyük

Detaylı

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI Konya da Osmanlı ordusunun kenti fethettikten sonra yıktırdığı kabul edilen Gevale Kalesi nin kalıntıları bulundu. Buluntular kentin bilinen tarihini değiģtirecek nitelikte.

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin ne zaman ve kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu kesin bilinmemekle beraber, bölgedeki yerleşimin Van Bölgesinde olduğu gibi tarih öncesi dönemlere uzandığı

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ SELMA KISA PLANLAMA MANİSA İLİ, AKHİSAR İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ 2304 ADA 1 PARSEL VE 2305 ADA 1 PARSELİN DOĞUSUNDAKİ 30 METRELİK YOLA İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA

Detaylı

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 Türkiye de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi V. ULUSLARARASI KUM VE TOZ FIRTINASI ÇALIŞTAYI ORTA DOĞU TOZ KAYNAKLARI VE ETKİLERİ 23-25 EKİM 2017, İSTANBUL (Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki

Detaylı

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN Mustafa ŞAHİN 07 Eylül 2015 GÖÇ DUVARLARI Suriye de son yıllarda yaşanan dram hepimizi çok üzmekte. Savaştan ötürü evlerini, yurtlarını terk ederek yeni yaşam kurma ümidiyle muhacir olan ve çoğunluğu göç

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

Çöküş ve Toparlanma. Çöküş ve Toparlanma Diocletianus un Reformları. İ.S. 3. yüzyıl kargaşası, 235-285

Çöküş ve Toparlanma. Çöküş ve Toparlanma Diocletianus un Reformları. İ.S. 3. yüzyıl kargaşası, 235-285 Çöküş ve Toparlanma Çöküş ve Toparlanma Diocletianus un Reformları Severus Alexander in öldürülmesinden sonra bir dizi imparator askeri güçle güç kazandılar. Uzun süredir boşlanan sınırlar tehdit eden

Detaylı

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir. Araştırmanın Yapıldığı Kayacık Köyü Hakkında Genel Bilgiler KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER KAYACIK İSMİNİN KAYNAĞI Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle

Detaylı

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç.

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN Yüksek Lisans Tezi Eskişehir 2010 MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN YÜKSEK LİSANS TEZİ

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi KİMLİK KARTI Başkent: Roma Yüz Ölçümü: 301.225 km 2 Nüfusu: 60.300.000 (2010) Resmi Dili: İtalyanca Dini: Hristiyanlık Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 29.500 $ Şehir Nüfus Oranı: %79 Ekonomik Faal Nüfus

Detaylı

ÖZET OTOMATİK KÖKLENDİRME SİSTEMİNDE ORTAM NEMİNİN SENSÖRLERLE HASSAS KONTROLÜ. Murat ÇAĞLAR

ÖZET OTOMATİK KÖKLENDİRME SİSTEMİNDE ORTAM NEMİNİN SENSÖRLERLE HASSAS KONTROLÜ. Murat ÇAĞLAR vii ÖZET OTOMATİK KÖKLENDİRME SİSTEMİNDE ORTAM NEMİNİN SENSÖRLERLE HASSAS KONTROLÜ Murat ÇAĞLAR Yüksek Lisans Tezi, Tarım Makinaları Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Saadettin YILDIRIM 2014, 65 sayfa

Detaylı

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dünya Tarihi I IR101 Güz 3 0 0 3 7,5 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI)

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI) HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders Dr. İsmail BAYTAK (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI) İskenderin ölümünden sonra imparatorluk 4 parçaya ayrıldı. Cassander Yunanistan'a, Creatus ve Antigonos Batı Asya'ya,

Detaylı

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL Title of Presentation Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL İçindekiler 1- Yeni Büyük Oyun 2- Coğrafyanın Mahkumları 3- Hazar ın Statüsü Sorunu 4- Boru Hatları Rekabeti 5- Hazar

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti HALFETİ İLÇEMİZ Halfeti Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin yüzölçümü 646 km² dir. İlçe; 3 belediye, 1 bucak, 36 köy ve 23 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep iline bağlı Araban,

Detaylı

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Makedonyalı İskender in tahta çıkışı = Per İmp. Aile kavgaları+yunan sitelerinin iflası Yunan Siteleri= Artan nüfus+işsizlik ve besin eksikliği+çiftçilerin sürekli

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ). MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: 850-500). Ö n e m l i M e d merkezleri: Nush-i Jan, Godin II Safha, ve Baba Jan

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: MEHMET SAİT ŞAHİNALP Doğum Tarihi: 21. 04. 1973 Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Coğrafya Öğretmenliği Marmara Üniversitesi 1992-1996

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus T KİNİK 1 ANCAK ÖÜMÜN DURDURABİDİĞİ, DOĞUNUN V BATNN GNÇ İMPARATORU İSKNDR İN KİŞİİĞİ V SRİ K a yn a k 1 : H N U Y G A Amenhotep Tapınağı nda Amon-Ra ve firavun İskender rölyefi R Kay n a k 2 : Ğ Sikkeler:

Detaylı

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayı Number 1, Bahar Spring 2008, 57-71 ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) TARİH Miras ilişkileri T O P L U M MİRAS K Ü L T Ü R DOĞA ÇEVRE MİRASIN KAPSAMI MİRAS ÇEKİCİLİKLERİ ÇEVRE MEKAN YER İNSAN PEYZAJLAR YAPISAL UNSURLAR ÇALIŞMA ALANLARI

Detaylı

PROTOHİSTORYA VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ ANABİLİM DALI 2015-2016 LİSANS EĞİTİM PROGRAMI

PROTOHİSTORYA VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ ANABİLİM DALI 2015-2016 LİSANS EĞİTİM PROGRAMI ANADAL EĞİTİM PROGRAMI ZORUNLU DERSLERİ 1. SINIF 1. YARIYIL 1 2 YDİ 101 YDA 101 YDF 101 GUS 101 GUS 103 HYK 101 BED 101 3 ATA 101 Temel Yabancı Dil İngilizce/ Basic English Temel Yabancı Dil Almanca/ Basic

Detaylı

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations www.libridergi.org Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations Volume III (2017) K. TAŞDÖNER, Anadolu da Roma Eyaletleri: Augustus Dönemi. İstanbul 2017.

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7 BÖLÜM 7 Beşeri Yapı 1. Yeryüzünde sıcaklık ve yağış gibi iklim özellikleriyle birlikte denizler, buzullar ve yüksek alanlar gibi etkenler nüfus ve yerleşmenin dağılışında önemli rol oynar. Doğal şartlar

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12

İÇİNDEKİLER. Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12 İÇİNDEKİLER Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12 I. ALMANYA EĞİTİM SİSTEMİ 1. DOĞAL FAKTÖRLER (Coğrafi Yapı, İklim Koşulları)... 14 1.1.

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

KEMER KEMER. 352 Dünden Bugüne Antalya

KEMER KEMER. 352 Dünden Bugüne Antalya A L T I N C I B Ö L Ü M KEMER KEMER 352 K E M E R 353 354 12. KEMER* 1. Tarihçe A L T I N C I Kemer ilçesi tarihinin M.Ö. 690 yılına kadar uzandığı bilinmektedir. Kemer merkezine 15 km mesafede bulunan

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

Yüksek Lisans Programı

Yüksek Lisans Programı ANKARA YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ EĞİTİM PROGRAMI Yüksek lisans ve Doktora aşamalarından meydana gelen Lisansüstü eğitim programımız, öğrencilerin

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İLKÇAĞ TARİHİ Ders No : 0020100003 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

FRANSA. Turizm,Ulaşım,Sanayi. www.sosyal-bilgiler.com

FRANSA. Turizm,Ulaşım,Sanayi. www.sosyal-bilgiler.com FRANSA FİZİKİ ÖZELLİKLERİ Coğrafi konum Yer şekilleri İklimi BEŞERİ ÖZELLİKLER Nüfusu Tarım,Maden Turizm,Ulaşım,Sanayi www.sosyal-bilgiler.com FRANSANIN KİMLİK KARTI Başkenti: Paris Dili: Fransızca Dini:

Detaylı

Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme

Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme Geçmiş İ.Ö. 5. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar Roma, bir yandan sınıf çatışmalarına sahne olurken öte yandan İtalya yarımadasındaki diğer

Detaylı

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Üniversitesi 2010 Yılı Side Kazısı Çalışmaları (12 Temmuz-8 Eylül 2010) Doç. Dr. Hüseyin Sabri Alanyalı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Üniversitesi RAPOR

Detaylı

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin 13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin yakınlarında rastlanır. Gerçek tarihi belgeler MÖ 13.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017

ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017 ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017 KİŞİSEL BİLGİLER Adı: Güzel Soyadı: ÖZTÜRK Doğum Yeri ve Tarihi: Aralık, 05.01.1985 Mesleği: Araştırma Görevlisi/Arkeolog. Adres: Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi,

Detaylı

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders Dr. İsmail BAYTAK İSKENDER Gençlik yılları 19.10.2017 MÖ.336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük imparatoru. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu.

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Ulaşım Coğrafyası. Konu 10 Ulaşım biçimleri (Deniz ulaşımı)

Ulaşım Coğrafyası. Konu 10 Ulaşım biçimleri (Deniz ulaşımı) Ulaşım Coğrafyası Ulaşım Coğrafyası Konu 10 Ulaşım biçimleri (Deniz ulaşımı) DENĐZ ULAŞIMI Deniz Ulaşımı Deniz ulaşımının kökeni M.Ö. 3200 yıllarına kadar uzanmakta olup Mısır kıyı denizciliği ile başlamıştır

Detaylı

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001. ÖZGEÇMİŞ YRD. DOÇ. DR. ESMA ÖZ I. Adı Soyadı Esma ÖZ E-posta: (kurum/özel) eoz@ybu.edu.tr; esmao443@gmail.com Cep Telefonu: 0506 934 32 13 İş Adresi: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Merkez

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015) 17.06.2015 Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu (16 Haziran 2015) Necatibey Caddesi No:82 Kat:6 Daire:11/12 Demirtepe/Ankara Tel:+90 (312) 230 35 67-68-69 Fax:+90 (312) 230 17

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Tarih / Terra Cotta Savaşçıları, Çin Halk Cumhuriyeti Kitap / Türkan Röportaj / Doç. Dr. Okan Gülbahar El Sanatları / Geleneksel

Detaylı

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? ADIYAMAN Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? Rivayete göre; Adıyaman şehrini doğu, batı ve güney yönlerinde derin vadiler çevirmiştir. Bu vadilerin yamaçları zengin meyve ağaçları ile kaplı olduğu gibi,

Detaylı

Roma İmparatorluğunun Zirvesi: İ.S

Roma İmparatorluğunun Zirvesi: İ.S Roma İmparatorluğunun Zirvesi: İ.S. 96-180 Yüksek İmparatorluk: en büyük coğrafi kapsamda, göreceli barış ve refah Çağın karakteristiği: 1. Ekonomik istikrar a. Flaviuslar egemenliğinde ilk kez harcamalar

Detaylı

TARİH 1.

TARİH 1. TARİH 1 16.02.2017 ARİF ÖZBEYLİ ERBAA ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ... VE,TARİH YAZIYLA BAŞLAR TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER Taş Devri (MÖ.600.000-5500) Kalkolitik Dönem (MÖ.5500-2500) Maden Devri

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı