Michelle Celmer - İkili Oyun

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Michelle Celmer - İkili Oyun"

Transkript

1 Michelle Celmer - İkili Oyun Romanın Karakterleri Nicholas Caroselli : Caroselli Çikolatalarının Erkek Varislerinden Biri Terri Philips : Nick in En Yakın Arkadaşı Rob-Tony Caroselli : Nick'in Kuzenleri Jess-Mags : Nick'in Kız Kardeşleri Gina Caroselli : Nick'in Annesi, Spor Seven, Çok Sevecen Ve Cana Yakın Bir Kadın. Leo Caroselli : Nick'in Babası

2 Giuseppe Caroselli : Caroselli Ailesinin En Büyüğü, Ailenin En Büyük Bekâr Erkeklerine, Evlenip Erkek Çocuk Sahibi Olmaları Şartı İle 10ar Milyon Dolar Vereceğini Söylüyor. Benim Gerçek Kahramanım Olan Steve e. GİRİŞ Avukatin ve arkadaşın olarak bunu söylemek zorundayım, Giuseppe, bence bu çok kötü bir fikir. Giuseppe Caroselli büyük deri koltuğuna oturdu, Giuseppe nin seksen beşinci doğum gününde, karısı Angelica nın ona sürpriz yaparak hediye ettiği bir koltuktu, nur içinde yatsın ve Marcus Rosso nun karşısındaki kanepeden onu süzen bakışlarına baktı. Ve Marcus haklıydı. Guiseppe nin yaptığı bu plan, ailenin arasını açabilirdi ve tüm suç Guiseppe nin üstüne kalabilirdi. Ama o yaşlı bir adamdı ve zamanı daralıyordu. Arkasına yaslanıp hiçbir şey yapmayabil irdi ama olabilecekleri düşündükçe, kalbi sıkışıyordu. Bir şeyler yapmak zorundaydı. Marcus a döndü ve Bu yapılmalı, dedi. Yeterince bekledim. Marcus, Hangisinin daha kötü olduğuna karar veremiyorum, diyerek kanepeden kalktı ve park manzaralı pencereye yöneldi, yaprakların çoğu düşmüştü. Evet demeleri mi, yoksa hayır demeleri mi? Bana başka seçenek bırakmadılar. Bu ailenin iyiliği için, bunun yapılması gerekiyor. Caroselli adını iyi taşımak, onun birinci göreviydi. İkinci dünya savaşı sırasında İtalya dan kaçarak, cebinde sadece birkaç dolar ile Amerika ya gelmesinin sebebi buydu. Geldiğinde tek bir kelime bile İngilizce bilmiyordu ve aklında sadece Nontu sinin gizli çikolata tarifi vardı. Caroselli adının kaderinde iyi şeyler olacağından emindi. Yeterince para biriktirene dek çok çalışıp, Şikago daki ilk Caroselli Çikolata Dükkâm m açmıştı. Sonraki altmış sene ise, Caroselli ismi, tüm dünyada tanınır hale gelmişti. Ama şimdi, sonsuza dek kaybolmak üzereydi. Sekiz 1 İtalyanca: Büyükanne, nine torunu vardı, onların da çocuklarını görebilecek kadar şanslıydı, hem dc altı tanesini. Ama içlerinden biri bile, bu ismi yaşatmayı istemiyordu. Üç oğlunun da birer oğlan çocuk sahibi olduğu ve hâlâ bekâr oldukları göz önüne alındığında, onların bir evlilik yapmak için herhangi bir istekte olmadıkları belli oluyordu. Giuseppe artık işleri kendi kontrolüne almanın zamanının geldiğini düşünüyordu. Onlara reddedemeyecekleri bir teklif yapacaktı. Çalışma odasının kapısı hafifçe çaldı ve kâhya göründü. Uzun zamandır bu işte olduğu hem yaşından, hem dc edasından belliydi. Geldiler, efendim. Giuseppe gülümseyerek, tam da zamanında, diye düşündü. Torunları hakkında söyleyecek tek bir şeyi olsaydı, Giuseppe güvenilir olmaları, derdi. Ayrıca tam da Giuseppe nin gençliğindeki gibi, güçlü ve tutkuluydular. Bu

3 yüzden Giuseppe bunun işe yarayabileceğini düşünüyordu. Teşekkürler, Wiiliam. Onları içeri gönder. Kâhya başını sallayarak gitti ve birkaç saniye sonra torunları odaya geldiler. Önce Nicholas, çekici ve sıcakkanlı, bir gülümsemesi ile başını beladan kolayca kurtarabilirken, hanımlarla tam tersini yapabilirdi. Sonra, Nick in kuzeni Robert, ciddi, dikkatli ve son derece asil duruşlu. Ve son olarak da, torunlarının en büyüğü, tutkulu ve güvenilir, Antonio Junior. Giuseppe koltuğundan kalktı, Geldiğiniz için teşekkür ederim, çocuklar, diyerek kanepeyi gösterdi. Lütfen, oturun. Torunları denileni yaptılar. Üçü de oldukça kaygılı görünüyorlardı. Belli ki neden burada olduğunuzu merak ediyorsunuz, Giuseppe koltuğuna yeniden oturdu. Nick büyükbabasına baktı. Bunun neden bir sır olarak kalması gerektiğini bilmek istiyorum, dedi. Endişeyle kaşlarını çatmıştı. Ayrıca, neden Marcus da burada? Bir sorun mu var? Tony sordu. Hasta mısın yoksa? Giuseppe, Bomba gibiyim, dedi. Doksan iki yaşında ve romatizması olan bir adamın olabileceği kadar iyiydi. Konuşmamız gereken çok önemli bir konu var. Rob, İşler kötü mü gidiyor, diye sordu. Rob için, şirket daima ilk sırada yer alırdı ki bu hem bir lanet, hem de bir nimetti. Eğer işine bu kadar bağlı olmasaydı, şimdiye dek evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş olurdu. Bu, hepsi için geçcrliydi. Bu işle ilgili değil, dedi. En azından, direkt olarak... Bu Caroselli ismi ile alakalı, yani eğer üçünüzden biri bir an önce evlenip, bir oğul sahibi olmazsa, kaybolacak olan aile ismimizle alakalı. Bu Giuseppe'ye üç torunu tarafından birer göz devirme kazandırdı. Nick, Nonno, bunu daha önce konuşmuştuk,' dedi. Ben kendi adıma, buna hazır değilim. Ve sanırım bunu üçümüz adına söylüyorum, sen istiyorsun diye, hayatımızı değiştirenleyiz. Bunu biliyorum, bu yüzden size bu sefer özendirici bir teklif sunacağım. Bu onların ilgisini çekmişti. Tony dikkatle doğruldu. Nasıl yani? Her biriniz evlenir ve bir erkek varis yaparsanız, size toplamda otuz milyon dolar vereceğim. Bu cevap üçünün de ağzını açık bıraktı. En çabuk toparlanan Nick oldu. Gerçekten evlenip bir çocuk yaparsak, her birimize onar milyon dolar mı vereceksin? Oğlan çocuğu. Şartlarım bunlar. Rob büyükbabasına baktı, Eğer bunu çoktan ayarladıysan ve kendi İtalyan çevrendeki sana göre uygun genç kadınlarla yapmamızı istiyorsan, yanılıyorsun.

4 Giuseppe, keşke bu kadar şanlı olabilsem, diye düşündü. Tabii ki her birinin müspet İtalyan kızları ile evlenmesini dilerdi ama şu anda seçici olacak zamanı yoktu. Kiminle isterseniz, onunla evlenebilirsiniz. Tony sordu. Peki, ne olacak? Öncelikle, bu anlaşma hakkında kimseye bir şey söylemeyeceksiniz. Ne anne-babanıza, ne de kardeşlerinize. Hatta müstakbel eşlerinize bile. Eğer söylerseniz, parayı alma hakkınızı kaybedersiniz ve otuz milyon dolar, diğer ikisi arasında bölüşülür. Nick büyükbabasına baktı. Ve? Ve eğer nonni'nizin yanına gidecek olursam, huzur içinde uyusun, herhangi birinizin erkek çocuğu olduğu sene, paranın olduğu fon, mirasıma aktarılacak. Nick, Yani zaman işliyor, diyorsun, dedi. Belki. Tabii ki, yüz yaşına kadar yaşayabilirim. Doktorlarım sağlığımın çok iyi olduğunu söylüyorlar. Ama bu riski almamıza gerek var mı? Eğer şartlarımı kabul ediyorsanız, anlaşmamız böyle. Nick sordu, Peki ya Jessica ne olacak? Onun şimdiden dört çocuğu var ama senin ona bir kuruş bile vermediğinden eminim. Kız kardeşini çok seviyorum, Nick. Tıpkı tüm torunlarımı sevdiğim gibi. Ama onların çocukları Caroselli ismini taşımayacaklar. Ben bunu kendi aileme borçluyum ve benim ailem, bu ismin gerektiği gibi yaşaması için çok uğraştı; tıpkı benim gibi. Fakat kız torunlarımın üzülmesini asla istemem, bu anlaşmayı gizli tutmayı bu yüzden istiyorum. Tony Marcus a döndü, Herhangi bir kontrat imzalamamızı istiyor musun?. İtalyanca: Büyükbaba, dede Marcus, Benim önerim buydu, dedi. Ama büyükbabanız bunu istemiyor. Giuseppe, Kimse hiçbir şey imzalamayacak, dedi. Benim sözüme güvenmek zorundasınız. Nick, Tabii ki sana güveniyoruz, dedi ve sertçe diğerlerine baktı. Buna inanmamak için bir sebebimiz yok. Ben de iiçiinüz için böyle hissediyorum. Bu yüzden bu anlaşmanın gizli kalacağı konusunda size güvenim tam. Tony kaşlarını çattı. Ya ölecek olursan? O zaman, ailenin geri kalanı bunu öğrenmeyecek mi? Bir şeyden şüphelenmeyecekler. Para çoktan bir kenara ayrıldı. Benim servetimin içinde değil. Benim isteğimle, bu paraya şu an sadece Marcus ulaşabilir. Paranın eşit şekilde dağılımından Marcus sorumlu olacak. Rob kaşlarını kaldırdı. Peki ya bir aile kurmaya hazır değilsek, ne olacak? Giuseppe omuzlarını silkti. O zaman on milyon dolarınızı kaybedersiniz ve bu para sizin kuzenlerinize kalır.

5 üçü birbirlerine baktılar. O anda bu denli bağımsız olmaktan ne kadar gurur duyar olurlarsa olsunlar, büyükbabalarının bu teklifini hemen reddetmek onlara iyi bir fikir gibi gelmiyordu. Nick büyükbabasına döndü. Cevabımızı hemen bugün mü istiyorsun? Hayır, ama en azından bu teklifimi ciddi şekilde düşüneceğinize dair, sözünüzü istiyorum. Yine birbirlerine baktılar ve hepsi başını sallayarak onayladılar. Rob, Tabii ki, düşüneceğiz Nonno, dedi. Giuseppe omuzlarından büyük bir yük kalkmış gibi hissetti. Bu garantili bir iş değildi ama en azından teklifine hemen olumsuz bir yanıt vermemişlerdi. Bu en azından bir başlangıç, diye düşündü. Birkaç dakika daha ailelerinden ve işlerinden konuştuktan sonra, Nick, Rob ve Tony gittiler. Marcus, Eee, diyerek kapıya yöneldi ve çalışma odasının kapısını kapatıp Giuseppe ye döndü. Sence kenara ayrılmış bir otuz milyon dolar olmadığını öğrendiklerinde ne yapacaklar? Giuseppe omuzlarım silkti. Bence o zaman hayatlarından o kadar memnun ve o kadar mutlu olacaklar ki, paranın bir önemi olmadığını düşünecekler. Bu paraya sahipsin, Giuseppe. Bu parayı gerçekten onlara vermeyi hiç düşünmedin mi? Diğer torunlarımı yok mu sayayım? Kaşlarını çattı. Beni nasıl bir adam sanıyorsun? Marcus başını olumsuzca salladı. Peki ya yanılıyorsan? Ya parayı isterlerse? Ya onlara yalan söylediğin için sana öfke duyarlarsa? Bu olmayacak. Ayrıca, Caroselli adını taşımak kendi soyunun adını bu riski almayı gerektiriyordu. BİRİNCİ BÖLÜM YİNE GECİKTİ. Terri Philips, her Perşembe buluştukları, ıestoran-barda masasına yerleşmiş. yarı eğlenir yarı sinirli bakışlarla, az önce restorandan içeri giren en yakın arkadaşı Nick Caroselli yi izliyordu. Simsiyah saçları, buğulu kahverengi gözleri, uzun ve yapılı bedeni ile kapıdan girip ilerlediği andan beri restoran ve bardaki tüm kadınların bakışlarını üzerine çekmişti bile. Ama Nick, her zamanki Nick ti, bunların farkında bile değildi. Kadınların ona olan hayranlığım bilmediğinden değildi, istediği her an her kadını masum cazibesi ile etkileyebilirdi. Tabii bunlar artık Terıi de işe yaramıyordu. Nick yüzünde büyük bir sırıtma ile karşısına dikildi, Üzgünüm, geciktim. Yün kabanının omuzlarında ve saçlarında iri kar taneleri kalmıştı, yanakları soğuktan kızarmıştı. Bu da iki sokak ötedeki Caroselli Çikolataları merkezinden buraya yürüyerek geldiğini gösteriyordu. Bugün işler deli gibi yoğundu.

6 Ben de birkaç dakikadır buradayım, dedi, aslında yirmi dakikadır bekliyordu. Birlikte kadeh kaldırmaları gereken şampanyadan iki kadeh içecek kadar uzun bir süre. Nick uzanıp onun yanağına bir öpücük kondurdu, Terri sandal ağacı sabununun kokusunu aldı bunu Nick e doğum günü hediyesi olarak almıştı biraz da çikolata kokusu ile karışmıştı. Nick ne zaman test mutfağında gününü geçirse, çikolata kokusu böyle üstüne sinerdi. Hâlâ kar yağıyor mu? Dışarısı resmen dondurucu, Nick üzerindeki kabanını çıkardı ve kaşkolü ile deri eldivenlerini kabanının koluna tıktı bu onların çocukluklarından kalma bir alışkanlıktı ve onu arkasındaki askıya astı. Bu gidişle, yeni yıl zamanı geldiğinde gerçekten beyaz bir yılbaşı geçirebiliriz. Bu çok güzel olurdu. Hayatının ilk dokuz senesini New Mexico da geçirmiş biri olarak, Terri Şikago ya taşmana kadar kar görmemişti. O günden bu güne dek, hâlâ kara bayılıyordu. Tabii ki, evden çalışmak bu duruma taraflı bir bakış veriyor olabilirdi ama bundan şikâyetçi değildi. Nick sandalyesine otururken, Terri, Her zamankinden sipariş verdim, dedi. Nick kravatını gevşeterek, gözleriyle şampanya şişesini işaret etti. Bir şey mi kutluyoruz? Sanırım böyle diyebiliriz. Nick kumaş peçetesini alıp kucağına serdi. Ne oldu? Öncelikle, dedi. Blake ten ayrıldığımı öğrenmek seni mutlu edecektir. Nick in gözleri parladı. Oh, kahretsin, bu kutlanır işte! Nick onun en son sevgilisinden hiç hoşlanmamıştı, yani Terri'nin uzun ve hayal kırıklıkları ile dolu sevgilileri arasında, en sevmediği oydu. Blake in, Terri'yi mutlu edeceğini düşünmemişti. Sonunda ise, haklı çıkmıştı. Terri'nin bunu anlaması dört ayım alsa da, zararın neresinden dönülse kardı. Geçen hafta, Blake, Terri'ye gelip, zaten zamanının çoğunu onun evinde geçirdiğinden ve iki ayrı ev kirası vermelerinin saçma olduğundan bahsetmiş ve birlikte yaşamaya başlamalarını önermişti. Terri, evliliği ve bir aile kurmayı her şeyden çok istemesine rağmen, Blake ile bunun hayalini kurduğunda hissettiği şey... Hiçbir şeydi. Ve şey, evlenmek için yola çıktığın ve çocuklarının babası olmasını planladığın bir adama karşı hiçbir şey hissetmiyor olmak, pek de iyi bir şey sayılmazdı. Tıpkı Nick'in onu uyardığı gibi olmuştu. Bu onun kanıtıydı. Nick kendine bir kadeh şampanya koydu ve bir yudum aldı. Ee, onu terk ettiğinde, ne söyledi? Bir daha asla onun gibisini bulamayacağımı. Nick güldü. Şey, evet, amaç da bu zaten, değil mi? O adam neredeyse bir ataş kadar ilgi çekici. Kişiliksiz. Terri bunu inkâr edemezdi, Blake biraz... Fazla mülayimdi. İyi vakit geçirmekten anladığı şey şuydu: Terri televizyon izlerken ya da kitap

7 okurken, onun arkasındaki dev ekranlı bilgisayarında savaş oyunları oynayarak saatler geçirmek. Terri ayrı kaldığı zamanlarda, Blake in bilgisayarını ondan çok özlediğini düşünürdü. O iyi bir adam. Sadece bana göre biri değildi. Terri, onun bir gün kendisi gibi bilgisayar ve oyunları seven bir kız bulacağını ve birlikte sanal ve romantik bir ilişki kuracaklarına inanıyordu. Garson yemeklerini getirdi. Peynir kenarlı ve salamlı pizza, garson gittiğinde, Nick, O buralarda bir yerlerde, biliyorsun, dedi. Doğru adam. Onu elbet bulacaksın. Terri de eskiden böyle düşünürdü. Ama elinde somut bir gelecek planı yoktu ve neredeyse otuz yaşma gelmişti. Yapmış olduğu planlara göre, şimdi çoktan evli olması ve birkaç çocuk sahibi olmuş olmalıydı. Bu yüzden artık ipleri eline almaya karar vermişti. Kutladığımız başka bir şey daha var, Nick, dedi. Bir bebeğim olacak. Nick elindeki kadehi masaya öyle sert koydu ki, Terri bardağın kırılma-masına şaşırdı. Ne? Ne zaman? Blake ten mi? Tanrım, hayır! Terri bunu sadece hayal edebilirdi. Muhtemelen çocuk doğarken elinde bir oyun konsoluyla çıkardı. Nick öne doğru eğilerek fısıldadı. Bebeğin sahibi kim ise, umarım sorumluluklarını biliyordur. Nick böyleydi, her zaman onu korumaya çalışırdı, Terri bunu düşünerek içinde bir yanma hissetti. Genellikle Terri saçma kararlar alır, Nick de onunla mantıklı konuşarak doğru yolu göstermeye çalışırdı. Ama bu sefer farklıydı, Terri ne yaptığını çok iyi biliyordu. Ortada biri diye bir şey yok, diyerek pizzayı dilimledi. Hamile değilim. Yani henüz. Nick kaşlarını çattı. O zaman, neden bir bebeğin olacağını söyledin? Çünkii olacak, gelecek sene diye umuyorum. Bekâr bir anne olacağım. Nick arkasına yaslandı, anlamamış gibi görünüyordu. Nasıl? Yani, babası kim olacak? Donör kullanacağım. Donör mü? Kaşlarını çattı. Ciddi olamazsın. Terri hayal kırıklığı hissetti. Nick'in onu anlayabileceğini ummuştu, onun için mutlu olacağını düşünmüştü. Belli ki, değildi. Gerçekten ciddiyim. Hazırım. Finansal olarak da uygunum ve evde çalışmaya başladığımdan, bebeği bakıcıya emanet etmem de gerekmeyecek. Bence tam zamanı... Evlensen daha iyi olmaz mı? Bay Doğru aramaktan gerçekten sıkıldım. Ayrıca, her zaman otuz yaşıma geldiğimde ilk bebeğime sahip olmak istediğimi söylerdim ve neredeyse otuz oldum. Hem, her zaman bir ailem olsun istediğimi de biliyordun. Teyzem öldüğünden beri, hiç kimsem yok. Nick, Ben varım, dedi. O kadar içtendi ki, Terri kalbinin ısındığını hissetti.

8 Evet, Nick vardı, büyük ve çılgın ailesinden bahsetmeye bile gerek yoktu, fakat bu aynı şey değildi. En nihayetinde, kapının dışında kalacaktı. Bu, bizim arkadaşlığımızın sona ereceği anlamına gelmiyor, Nick. Hatta sana her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacağım. Sen bebeğin tek aile yakını olacaksın. Nick amcası. Bu duygusal sözler Nick'in ifadesini değiştirmişe benzemiyordu. İştahı kaçmış gibi tabağını biraz itti ve Sen bir sperm donöründen daha iyisini hak ediyorsun, dedi. Erkekler konusunda çok şanslı olduğum söylenemez. Peki ya bebek? İki ebeveyne sahip olmayı hak etmiyor mu? Senin de bildiğin gibi, mutlu bir çocukluk geçirmek için, iki ebeveyn olması gerekmiyor. Nick bakışları ile ona haklı olduğunu hissettirdi. Çünkü Nick bunu itiraf etmekten hoşlanmasa da, çocukluğu onda derin yaralar bırakmıştı. Terri, Bunu anlayacağını umuyordum, dedi ve aptalca bir sebepten, kendini ağlamamak için zor tutuyordu. Ve Terri gerçekten kolay kolay ağla-yabilen bir kız değildi. Özellikle de, insanların önünde. Bunların hepsini teyzesinden katı uyarmalar ile öğrenmişti ki teyzesi bedeninde sempatik bir kemik bile olmayan biriydi. Nick, Anlıyorum, diyerek uzandı ve onun masanın üzerindeki elini tuttu. Ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum. Bu beni mutlu edecek. Nick gülümsedi ve onun elini sıktı. O zaman, ben de mutluyum. Terri bu sözlerin içten olmasını umdu. Yemeklerini bitirdikten sonra, montlarını giyip restorandan çıkarlarken, Nick, Terri'ye dönüp sordu. Arabayla mı geldin, otobüsle mi? Terri, Otobüs, dedi. Eğer içme ihtimali varsa, asla dışarı çıkarken araba kullanmazdı. Eğer geçmişte babasının arabasına çarpan adam da bu sorumluluğa sahip olsaydı, belki Terri şimdi yetim olmayacaktı. O zaman benimle birlikte ofise yürü de seni eve bırakayım. Tamam. Kar durmuştu ama hava dondurucu şekilde soğuktu, yerler de çok tekin görünmüyordu. İki sokak yürümek biraz zorlu bir iş gibi görünüyordu. Buna dikkat ederken, birden Nick'in alışılmadık bir şekilde sessiz olduğunu fark etti ve ona baktı, düşünceli bir şekilde kaşlarını çatmıştı. Caroselli Çikolataları mn merkez binasına geldiklerinde, akşam olduğu için bina kapanmıştı ama Nick anahtar kartı ile kapıyı açtı. İçeri girer girmez, Terri çikolata kokusunu içine çekti. Giriş katındaki perakende satış mağazası, her bir tezgâh ve rafında çikolatanın her çeşidini barındırıyordu. Nick ellerini cebine sokup yokladı ve sessizce söylendi. Arabanın anahtarını ofiste bırakmışım. Burada beklememi ister misin?

9 Hayır, yukarı gelebilirsin. Sırıtarak Terri'ye baktı. Tabii gizli çikolata formülünü çalmak niyetinde değilsen. Tabii çünkü mutfakta ne iyi bir aşçı olduğumu ikimiz de biliyoruz. Eğer suyu yakmanın bir yolu varsa, bunu yapabilecek tek kişi Terri olurdu. Yani, çoğunlukla yemeklerini dışarıdan söylerdi. Geri kalan zamanlarda da mikrodalgada ısıtılmak üzere olan hazır yemeklerle idare ederdi. Resepsiyondan geçip asansörlerin olduğu koridora girdiler. Nick anahtar kartı ile asansörü çağırdı. Binanın ofis ve ar-ge olan üst katlarına sadece izin verilen konuklar ve kıdemli çalışanlar girebiliyordu. Test mutfağına ise sadece o mutfak kısmında çalışanlar ve Caroselli ailesi girebilirdi. Asansöre bindiklerinde Nick ofisinin olduğu dördüncü kata kadar sessizliğini korudu. Ofisinin kapısını açtı ve Terri'yi içeri davet etti. Işığı açtığında, Terri çevresine göz attı, çalışma masasının üzeri raporlar ile doluydu, öyle ki çalışacak yer bile yoktu. Terri, Nick'in bu yüzden sürekli test mutfağında zaman geçirdiğini düşündü. Nick masanın çekmecesini açtı ve anahtarları alıp cebine koydu. Ama oradan ayrılmadı. Nick'in canını sıkan ya da onu rahatsız eden bir şeyler vardı ve Terri de bunu bilmek istiyordu. Ne oldu Nick? Ve sakın bana sorun yok deme. Seni buna inanmayacak kadar uzun süredir tanıyorum. Sadece düşünüyordum. Bebek sahibi olmam hakkında mı? Nick başını salladı. Terri gülümsedi. Bu benim istediğim bir şey. O zaman, konuşmamız gereken bir şey var. Tamam, dedi ve kalbinin hafifçe sızladığını hissetti çünkü Nick ona bakmıyordu. Ve uzun bir konuşma yapmayı planlıyor olmalıydı çünkü ceketini çıkardı ve koltuğuna oturdu. Terri de aynısı yaparak masanın üzerindeki kâğıtları eliyle itti ve masanın kenanna oturdu. Nick birkaç saniye sessizce kalıp düşündü, sanki aklindakini toparlamaya çalışıyor gibiydi. Sonra Terri baktı ve Bunu gerçekten yapmak istiyor musun? Yani, bebek sahibi olmayı... Gerçekten istiyorum. Ya benim daha iyi bir fikrim varsa? Daha iyi bir fikir mi? Nick başını salladı. İkimiz için de. İkisi için mi? Bebek sahibi olmak istemesinin Nick'e nasıl bir yararı olacağını anlamadı. Ne demek istediğini anladığımı sanmıyorum. Bebeğine baba olacak mükemmel babanın kim olduğunu biliyorum. Gerçekten etrafında olabilecek, seni yalnız bırakmayacak biri. Bebeğin finansal sorumluluğunu da rahatlıkla üstlenebilecek biri. Bu mükemmel adam her kimse, kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyordu. Öyle mi, kim?

10 Koltuğunda doğruldu ve ciddi bakışlarla Terri'ye baktı, Ben. Terri bir saniye için konuşamadı. Nick onunla bir bebek yapmak mı istiyordu? Neden? Her zaman bir çocuk istemediğini söylersin. Güven bana, bu ikimiz için de çok avantajlı bir anlaşma olacak. Nasıl avantajlı? Sana söyleyeceğim şeyi kimseye söylemeyeceğine söz vermelisin. Asla. Tamam. Söz veriyorum, de. Terri gözlerini devirdi. Neydi bu böyle, on iki yaş sohbeti mi? Söz veriyorum. Geçtiğimiz hafta, büyükbabam beni aradı ve Rob ve Tony i de alarak, herkesten gizli bir şekilde onun evine gelmemi istedi. Bir erkek evlat sahibi olup adımızı sürdürürsek, her birimize onar milyon dolar vermeyi teklif etti. Vay canına. Benim de ilk tepkim bu oldu. Bu teklifi kabul etmeyi bile aklımdan geçirmedim. Yani, gerçekten düzen kurmaya hazır değilim ama sen planlarından bahsedince... Omuzlarını silkti. Yani, daha ne kadar mükemmel olabilir? Sen istediğin bebeği alırsın, ben de parayı. Garip bir şekilde mantıklı gibi görünüyordu ama o ve Nick, birlikte? Nick devam etti, Tabii, bunun için evlenmemiz gerekecek. Hey, bir dakika... Evlenmek mi? Bana milyonlarca defa, asla evlenmek istemediğini söyleyen sen değil miydin? Norma nun ne kadar gelenekçi olduğunu bilirsin. Bu konuda bir seçim şansım yok. Ama parayı elime aldığım an, hemen bir boşanma davası açabiliriz. Önce bir evlilik sözleşmesi yapar ve bunu belirleriz, tabii bunu sorun çıkacağını düşündüğüm için söylemiyorum. Bu kulağa fazla kolay geliyor. Şey, bunun ikna edici olmasını biz sağlayacağız. Neden bundan hoşlanmayacağını hissediyordu? İkna etmek derken tam olarak neyi kastediyorsun? Benim yanıma taşınman gerekiyor. Sahte evlilik neyse de, birlikte yaşamak'? Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Bir sürü yerim var. Ayrı yatak odalarımız olur ve bir odayı ofis olarak da kullanabilirsin. Sorun teşkil eden mesele, yer değildi. Üniversite bittikten sonra bu ev arkadaşı işini bir kez denemişlerdi. Saçma sapan saatlerde Nick'e misafirliğe gelen kızların dışında, Nick'in kendi dağınıklığını asla toplamaması, pasaklı olması ve bulaşık makinesi bomboşken lavabonun ağzına kadar kirli bulaşık dolu olması gibi şeyler, Terri'nin sabrını taşırmıştı. Eğer orada bir gün daha kalsaydı, ya arkadaşlıklarını bitirecek, ya da Nick'i öldürecekti.

11 Nick, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun ve arkadaşlığımıza her şeyden çok değer verdiğimi de. Ama birlikte yaşamayı daha önce denedik. Ve işe yaramamıştı. Bu neredeyse sekiz sene önceydi. O zamandan beri ikimiz de çok olgunlaştık. Pasaklı olmayı bıraktın mı, peki? Çünkü önümüzdeki dokuz ay boyunca senin dağınıklığını toplamak istemiyorum. Buna gerek kalmayacak. Haftada üç gün eve gelen bir temizlik servisim var. Ve kayda geçmesi için söylüyorum, sürekli böyle dırdır etmeni hevesle beklemiyorum. Ben dırdır etmiyorum, Nick ona bakışlarım dikti. Tamam, belki biraz dırdır ediyorumdur ama ediyorsam da senin yüzünden. O zaman birbirimize karşı anlayışlı olacağız demektir. Eğer dırdır etmeyeceğine söz verirsen, ben de dağınık olmamaya çalışırım. Bunu söylemesi kolaydı. Nick, Çocuğun ne kadar şanslı olacağını bir düşünsene, dedi. Boşanan çoğu anne-baba birbirlerinden nefret ederler. Mesela benimkiler birbirleriyle yıllardır konuşmuyor. Çocuğunkiler ise en yakın dostlar olacak. Şimdi iyi bir noktaya değinmişti. Yani bebeğin hayatında bir yerin mi olacak? Tabii ki. Üstelik bir sürü kuzeni, teyzesi ve amcası olacak. Yarı zamanlı bir baba, ortada hiç baba olmamasından daha iyi değil miydi? Üstelik finansal olarak da hiç düşünmesine gerek kalmayacaktı. Nick'in bebeğin sorumluluğunu üstleneceğini biliyordu. Kendisinin de para konusunda sıkıntısı olduğu söylenemezdi. Eğer yeterince dikkatli olursa, teyzesinden miras kalanlarla ve gittikçe büyüyen web tasarım işiyle birlikte, yıllarca hiç sıkıntı çekmezdi. Ama Nick ile birlikte, bebek en iyi okullarda okur ve zengin olmanın avantajlarını sonuna kadar yaşayabilirdi. Üstelik oldukça büyük ve mutlu bir ailenin parçası olacaktı. Terri bunu kendi çocukluğu için söyleyemezdi. Ayrıca, bebek günün birinde Caroselli işlerine bile girebilirdi. Nick devam etti, Ayrıca, tanrı korusun ama sana bir şey olursa, eğer bir donörden çocuk sahibi olursan, bebeğe ne olacak? Nereye gidecek? Kendi ailesini kaybetmiş biri olarak, bu konu Terri'yi tabii ki düşündürüyordu. Teyzesini de kaybettiğinden beri, ailesinden kimse kalmamıştı. Gerçi, bebeğin yetimhaneye gitmesi, teyzesine gitmesinden daha iyi olabilirdi. Kendisi için de böyle dilerdi. Eğer babası ben olursam, her zaman büyük bir ailesi olacak. Bu ne kadar çılgınca bir fikir olsa da, kulağa mantıklı geliyordu. Bence bu iş olabilir.

12 Nick gerçekten heyecanlanmış gibi görünüyordu, on milyon dolar kimi heyecanlandırmazdı ki? Neden bir Multimilyoner olabilecekken sadece milyoner olarak kalmak işteşindi? Nick, O zaman, dedi, Bu hâlâ düşünüyorum, demek mi, yoksa evet mi diyorsun? Sadece bir sorum daha var, dedi. Ya kadınlar ne olacak? Ne olmuş onlara? Her gece farklı bir kız mı olacak? Duvarlardan sizin inlemelerinizi ya da gülüşmelerinizi mi dinliyor olacağım? Ertesi sabah üzerinde senin gömleğin olan kadınlarla mı karşılaşacağım? Tabii ki, hayır, biz evli olduğumuz sürece, kimse ile görüşmeyeceğim. Nick, en az dokuz aydan bahsediyoruz. Hiç bu kadar süre kimseyle çıkmadığın oldu mu? Sadece çıkmaktan mı bahsediyorsun, yoksa seks de bunun içinde mi? İkisi de. Senin oldu mu? Olabilirdi. Asıl soru, bunu istiyor muydu? Ama bir bebek için, buna değmez miydi? Nick, Belki, dedi. Olması gerekmiyor. Yani birbirimizi aldatabileceğimizi mi söylüyorsun? Bu gerçek bir evlilik olmasa bile, yine de aldatma olmasını istemezdi. Nick sordu, Sanırım bunu yapay döllenme yolu ile yapmayı planlıyorsun, değil mi? Ya suni döllenme ya da tüp bebek ki tüp bebek daha verimli olur ama çok pahalı. Ayrıca her ikisi de verim alma konusunda birkaç ay sürebiliyor. Ya da hiçbir şey ödemeyebiliriz. Terri çok şaşkın bir şekilde bakmış olmalıydı, Nick gülerek, Neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikrin yok, değil mi, dedi. Sanırım, yok. Bunu bir düşün. Kaşlarını kaldırdı ve ona gülümsedi. Bir dakika. Gerçekten bunu demek istemiş olamaz... Neden bunu eski moda yollarla ve bedava yapabilecekken, doktora para verelim? İKİNCİ BÖLÜM Terrt nin gözleri -bazen yeşil, bazen mavi; ışığa göre değişen- şok ve korkmuşçasına açılmıştı. Konuşabilmesi için birkaç dakika geçmesi gerekti ve bunu yapabildiğinde, normal ses tonundan çok daha çatlak bir sesle konuştu. Bu bir şakaydı, değil mi? Aslında, hiç bu kadar ciddi olmamıştım. Nick bunun radikal bir fikir olduğunu kabul eden ilk kişi olurdu; fakat bu fikre bir ve on arasında bir sayı verecek olsa, içinde bulundukları bu durumun tamamı elli ederdi!

13 Nonno nun teklifini çok düşünmüştü ve vardığı sonuç şuydu; henüz düzen kurmaya hazır değildi. Bu baba olmaya hazır olmadığı anlamına gelmiyordu - çocukları severdi- ama evlilik fikrinden hoşlanmıyordu. Geçmişte annesi ve babası çok kötü zamanlar geçirmişlerdi ve dolayısıyla aynı zorlukları Nick ve iki kız kardeşi de yaşamışlardı. Şimdi ise, Jassica nın evliliği de kötü durumdaydı, tıpkı kendi anne-babasının evliliği gibi. Yani her zaman söylenen şu, kutsal evlilik teranesi, ona daha çok çocukken inandıkları peri masalları gibi geliyordu. Ayrıca boşanırken yaşayacağı üzüntü hiçbir şeye değmezdi. On milyon dolara bile. Gerçek bir evlilik ile yola başlayıp bunu numara yapmaya döndürmek olmazdı. Ayrıca şimdiki fikirleri kadar avantajlı da olmayacaktı. Kim yirmi senelik en yakın arkadaşlıklarım bir sonraki aşamaya taşıyacaklarına inanmazdı ki? Üstelik ailesindeki tüm kadınlar bu saçmalığı büyük bir romantizm olarak göreceklerdi. Bundan emindi. Terri uzun, kumral saçlarını kulağının arkasına koydu. Bunu her zaman gergin ya da rahatsız olduğunda yapardı, ayrıca bu sık yaptığı bir şey değildi. O, Nick'in tanıdığı en özgüvenli, en bağımsız ve en güvenilir insandı. Bu özellikler bazen onu düşünmeden karar veren biri yapardı ama şu aşamada, bu özellik Nick'e fayda sağlardı. Nick ona baktı. Çocuk ne kadar çabuk doğarsa, o kadar iyi olur, dedi. O zaman neden tıbbi operasyonları ve büyük ödemeleri işe karıştırıp aylarca bekleyelim ki? Terri çok kararsız görünüyordu, kaşlarını çatmıştı. Kazağını silkeler gibi yaptı. Bunun aramızdaki arkadaşlığı garip bir hale sokacağından korkmuyor musun? Nick, Belki biraz, diye itiraf etti. Ama hiç merak etmedin mi? Merak mı? Nick yavaşça dirseği ile onu dürttü. Hiç merak etmedin mi? Yani ikimizin... Normalde kolay kolay utanmazdı ama şu anda, Terri'nin yanakları elma gibi kıpkırmızı olmuştu. Terri bunu itiraf etmek istemese bile, Nick bunun bir evet olduğunu anladı. Ayrıca kendisinin de bunu birden fazla kez düşünmüş olduğunu inkâr edemezdi. Terri eğlenceli, akıllı ve çok güzel bir kadındı; kim Nick'i suçlayabilirdi? Nick, Bunu sana hiç söylememiştim, dedi. Ama senden hoşlandığım zamanlar olmuştu. Terri gözlerini açtı. Öyle mi? Nick başını salladı. Aynen öyle. Ne zaman? Liseye başladığımız sene. Terri donakaimıştı. Ben ben hiç fark etmemiştim. Çünkü Nick bunun hakkında ona hiçbir şey söylememişti. O zamanlar, ona hiç seksüel açıdan bakmıyordu. Belliydi ki, diğer oğlanlar da öyleydi. Terri

14 ergenliğe geç girmişti ve o zamanlar tam bir erkek çocuğuydu. İri ve uzun boyluydu bütün kızlardan daha uzundu, çoğu oğlandan da ayrıca hiçbir feminen davranışı yoktu. Ama o senenin yaz tatilini Avrupa daki halasının yanında geçirip de döndüğünde, bir şeyler olmuştu. Şikago dan küçük bir kız olarak ayrılmıştı; döndüğünde ise bir kadındı. Okuldaki oğlanlar ona dikkat etmeye başlamışlardı, soyunma odasında ondan ve güzelliğinden bahseder olmuşlardı. Nick de kendi cinsel fantazilerini onun üstüne kurduğunu inkâr edemezdi. Tabii ki, bu dürtülerini duygularla kanştırmamıştı. Sonuçta, onlar çok iyi arkadaştılar. Ama Terri'yi diğer erkeklerle gördüğünde ya da okulda onun hakkındaki dedikoduları duyduğunda, küçük kıskançlıklar yaşamıyor da değildi. Ve onun değişmesinden ne kadar hoşlansa da, bunu istemiyordu. O eski Terri'yi istiyordu. Ama tabii ki zamanla bunları aştı. Başka bir seçim şansı var mıydı ki? Terri sordu, Neden bana söylemedin? Bunun seni korkutabileceğini düşünmemin dışında mı? Omuzlarını silkti. Sadece bir hoşlanmaydı. Bu her zaman olur. Ve bence ikimizin arkadaşlığı, benim saçma sapan ergenlik hormonlarımdan daha değerliydi. Bunu mahvetmek istemedim. Ama şimdi mahvetmek istiyorsun? Sadece yatmak için yatsaydık, bu dediğin olabilirdi. Ama bu farklı, seks yapmak için mantıklı bir sebebimiz var. Nick'e göre, romantik aşk ve arkadaşlık birbirinden uzak şeylerdi ve bunların birbiriyle karışmasına asla izin vermezdi. Bu yüzden bunu mantıklı yollarla yapmanın onlara zarar vermeyeceğini düşünüyordu. Ve tüm bunlar karşılıklı konuşarak yapıldığında, herkes istediğini almış olacaktı. Bir şey ifade etmeyecek ki. Terri ona keskin bakışlarla baktı. Eminim bir adamla yatma konusunda kararsız olan tüm kızlar, böyle sözler duymak istiyordur. Ne demek istediğimi anladın. Ve evet, aramızdaki ilişkiyi değiştirebilir ama bu kötü yönde olacağı anlamına gelmez. Belki birbirimize daha yakın oluruz. Terri ikna olmuş gibi görünmüyordu. Belki de buna bambaşka bir sebepten yanaşmıyordu. Kendine özel sebeplerden dolayı mı itirazın var, yoksa sadece benimle yatmayı iğrenç mi buluyorsun? Terri gözlerini devirdi. Sen iğrenç değilsin. Ayrıca bunu itiraf etmek benim için çok utanç verici ama ben de bir zamanlar senden hoşlanmıştım. Eğer bu doğruysa, Terri bunu gizlemek konusunda çok iyi iş çıkarmıştı. Ne zaman? Dördüncü sınıftayken Thomas Akademisi ne geldiğim ilk günlerde başladı. Nick o günü çok net hatırlıyordu. Terri sınıftan içeri ilk girdiği andan itibaren, aksi, ters ve çok somurtkandı. Bu elit özel okuldaki herkes onun

15 dışarıdan geldiğini anlayabilmişti. Ve belalı olduğunu da... Hatta okulun ilk günü okul çıkışında, oyun alanından eve dönüş yolunda, Nick'i arkasından öyle sert itmişti ki, Nick yüzüstü yere düşerek toz-toprak içinde kalmıştı. Ona gününü göstermeyi istemişti ama annesi ona kızlara saygı duymayı öğrettiği için bunu yapmamıştı. Ve onun böyle tepkisiz kalması, Terri'nin iyice saldırgan olmasına sebep olmuştu. Günlerce kaval kemiğine attığı tekmeleri, koluna attığı çimdikleri, yemekhanedeki itişmelerini ve kendi arkadaşlarının Terri'nin yaptıklarına karşılık vermemesi konusundaki azarlarına hoşgörü göstermişti. O zamanlarda Nick'in ailesi de kötü bir boşanma sürecinden geçiyordu ve Nick'in de kendi öfke sorunları vardı, bu yüzden bu sataşmalar onun da sabrını taşırmak üzereydi. Bundan bir hafta kadar sonra, Terri yine yemekhanede onun omzuna bilerek çarpmış, Nick'in elindeki tepsiyi düşürmesine sebep olmuştu. Tepsideki spagetti hem yerlere, hem de Nick'in üstüne gelmişti. Tüm öğrenciler gülmeye başlamışlardı ve Nick o anda öfkeden kendini kaybetmişti. Daha ne yaptığını bile fark edemeden, Terri'nin ağzına bir tokat patlatmıştı. Tüm yemekhane birden ölümcül bir sessizliğe gömülmüştü. Herkes şimdi ne olacağını merak ediyordu ve Nick ise, zararsız ve savunmasız bir kıza vurduğu için kendinden utanıyordu. Terri'nin durup ona bakışını asla unutamazdı. Dudağının kenarından akan kan, çenesine doğru ilerlerken, onun ağlayacağını düşünmüştü. Ama birden Terri yumruğunu sıkmış ve sertçe savurarak çenesine güçlü bir yumruk patlatmıştı. Nick şaşkınlıkla donakalmıştı ve öylece durmuştu. Ama Terri'nin işi bitmemişti. Onu iterek yere düşürmüş, düştükten sonra da tek-melemişti ve bunun kadınsılıkla hiç alakası yoktu. Kız kavgaları gibi ısırmıyor, tırnakları ile çizmiyor ve saç çekmiyordu. Bir erkek gibi dövüşüyordu ve yumrukları gerçek silahlarıydı. Nick'in karşı koymaktan başka şansı yoktu. Kendini savunmalıydı. Ayrıca, kendi itibarını da koruması gerekiyordu çünkü dokuz yaşındaki bir çocuk için, kabul edilmek, her şeydi. Onları ayırmak için üç öğretmen gelmesi gerekmişti ve sonra da her yerleri mosmor ve yara içinde müdür odasına yollanmışlardı. On dört gün özel sınıf uzaklaştırması cezası almışlardı ve bu ceza Nick'e ailesine yaşattığı hayal kırıklığından daha hafif gelmişti. Sonraki iki haftayı bir sınıfta Terri ile yalnız olarak geçirmişti ve morlukları geçip, yaraları kapanırken, bir şeyler olmuştu. Bu ortak bir karar mıydı, yoksa iki yaralı ruhun birleşimi miydi, emin olamıyordu ama o sınıftan çok iyi iki dost olarak çıkmışlardı. O günden beri de öyleydiler. Nick ona baktı. Yani, benden hoşlandığın için mi beni dövmek istemiştin?

16 Bu bilinçli bir şey bile değildi. Sadece sonra geriye dönüp de sana neden bu kadar kötü davrandığımı düşündüğümde anladım. Ama biz arkadaş olduktan sonra, sana asla romantik bir gözle bakmadım. Hiç mi? Neden bakayım ki? Ama yanakları yine utançla pembeleşmişti. Masadan kendini uzaklaştırdı ve pencereye yönelip dışarıdaki karanlığı izledi. Aşağıdaki buzlu yolda trafik ışıklarına baktı. Madem bakmamıştı, neden utanıyordu? Neden ondan kaçıyordu? Kurcalamayı bırakması gerektiğini biliyordu ama yapamıyordu. Eğer seni öpersem ne olacağını hiç düşünmedin mi? Terri pencereden bakmaya devam etti ve omuzlarını silkti. Sen beni her zaman öpersin. O gerçek bir öpücük değil ki. Ama artık bu düşünce kafasına girmişti bir kere. Çıkacak gibi de görünmüyordu. Nick onu öpmek istiyordu. Masasından kalkıp pencereye doğru ilerledi ve Terri'nin arkasında durdu. Ellerini onun omuzlarına koydu ve Terri irkilerek hızlıca nefes aldı. Nick... Nick onun yüzünü görebilmek için onu kendine döndürdü. Terri o kadar uzun boyluydu ki neredeyse burun burunaydılar. Hadi ama. Hiç mi merak etmiyorsun? Ben sadece... Bu garip olur. Nick bir kolunu onun başının yanındaki pencere çerçevesine koydu, böylece onu diğer yanındaki duvar ve kolu arasında hapsetmişti. Denemeden nasıl bilebilirsin? Uzanıp parmakları ile Terri'nin yanağını okşadı. Terri'nin yanakları sadece utançtan kızarmakla kalmamıştı, aynı zamanda ateş gibi yanıyordu. Nick, dedi. Ama sesi fısıldar gibi ve nefes nefese çıkmıştı. Terri'nin bu yanını pek görmezdi. Olduğundan daha yumuşak, daha savunmasız bir Terri ydi ve bu Nick'in hoşuna gitti. Terri'ye yaklaştığı anda, bu hislerinin sadece merak olmadığını keşfetti. Şu an, onu arzuluyordu. Ve bunun o eski çocuksu ve istediği şeyden habersiz olan fantezilerle alakası yoktu. Bu sefer Nick ne istediğini kesinlikle biliyordu. Ona bir adım daha yaklaşarak, Bir öpücük, dedi. Dudakları Terri'nin dudaklarından sadece birkaç santim uzaktaydı. Ve eğer gerçekten iğrenç olursa, tekrar yapmak zorunda değiliz. Terri'nin bakışlarından bir ateş dalgası geçti. Nabzı hızlandı ve elini Nick'in ceketinin üzerine koyduğunda, Nick onun titrediğini hissetti. Korkuyor muydu, yoksa Nick gibi bu cinsel çekim yüzünden mi böyleydi? Yoksa ikisinden de biraz mı? İyi bir strateji ile ceketine koyduğu eli ile onu göğsünden itip kendinden uzaklaştırabilir ya da yakasından tutup onu iyice kendine çekebilirdi. Hangisini yapacaktı?

17 Nick yavaşça ona doğru eğildi. Dudakları arasındaki mesafe kısaldıkça, Terri'nin nefesinin de sıklaştığını hissetti. Terri ceketine koyduğu eliyle kumaşı avucunun içine alıp sıktı ve... Koridordan gelen yüksek bir ses onları sıçrattı ve birden ayrıldılar. Kahretsin! Nick kapıya gidip başını uzattığında, temizlik görevlilerinden birinin el arabası ile konferans salonuna ilerlediğini gördü. Kaldıkları yerden devam etme umuduyla geriye döndüğünde, Terri'yi kabanını giyerken buldu. Ne yapıyorsun? Gerçekten eve gitmem gerekiyor. Terri... Bu bir hataydı, Nick. Benim en başta planladığım gibi, bu işi bir doktorla halletsek daha iyi olacak. Nick hayal kırıklığını göstermemeye çalıştı. Eğer gerçekten istediğin buysa. Bedelini ben karşılarım. Sanki buna izin verecekti. En azından yarısını ödemekte ısrar ediyorum. Terri buna karşı çıkacak gibi göründü ama son anda fikrini değiştirdi ve başını salladı. Bu adil gibi görünüyor. Nick kabanını alıp giydi. Seni eve bırakacağım. Teni asansöre ilerlerlerken, asansörde ve kapalı otoparktaki arabaya giderlerken sessizliğini koruyordu. Ama Nick onun aklında bir sürü ses olduğundan emindi. Ne düşündüğünü sormayı çok istese de, bunu sormaması gerektiğini biliyordu. Eğer bir şeyler söylemek istiyorsa, zaten zamanı geldiğinde ona söylerdi. Bunca yıllık arkadaşlıkları Nick'e bunu öğretmişti. Terri'nin zaman zaman herkese karşı kapalı olduğu anlar olurdu. Ama kim onu suçlayabilirdi ki? Nick'in ailesinin kendi ilişkileri tam bir felaket olabilirdi ama en azından Nick'i ve kız kardeşlerini çok seven ve bunu gösteren bir anne-babaları vardı. Terri Şikago ya taşındığından beri, sahip olduğu tek kişi halası olmuştu ve halası sadece Terri'nin var oluşuna tahammül edebilen bir kadındı. Eğer halası Terri'yi sevseydi, bunu göstermeyi başaramaz ya da istemezdi. Bu hareketin onu sinir ettiğini bilerek Terri için arabanın kapısını açtı. Normalde, Terri abartılı bir sesle teşekkür eder vc kendi kapısını açabilecek kapasiteye sahip olduğunu söylerdi. Ama bu sefer hiçbir şey söylemeden arabaya bindi. Terri'yi tanıyan herkes, onun her zaman söyleyecek bir şeyi olacağını ya da her konu hakkında bir fikrinin olacağını bilirdi. Bu gece ise, şehrin diğer tarafındaki dairesine varana kadar konuşmadı. Nick apartmanın önüne geldiğinde arabayı durdurdu ve ona baktı. Ama Terri hareketsizce oturup camdan bakıyordu. Nick dikkatle sordu, Her şey yolunda mı? Terri başını salladı ama kıpırdamadı. Emin misin? Benimle konuşabilirsin.

18 Biliyorum. Ben sadece... Omuzlarını silkti. Söyleyeceği her ne ise, bunu tartışmak için hazır olmadığı belliydi. Şey, bana ihtiyacın olduğunda nerede olacağımı biliyorsun, dedi, aslında Terri'yi tanıdığı andan beri, onu asla birine ihtiyaç duyarken görmemişti. Terri resmen bir bağımsızlık örneğiydi. Nick her zaman yaptığı gibi eğilip onu yanağından öpecekken, Terri arabanın kapısını açıp çıktı ve ona bu şansı vermedi. Terri'nin arkasına bakmadan binaya doğru ilerleyişini izlerken, aralarındaki ilişkinin bozulmamasını sağlamaya çalışmasının boşa olduğunu düşünmeye başladı; galiba çoktan değişmişti. UÇUNCU BOLUM Güzel bir uykunun her şeyi daha rahat düşünmesini sağlayacağını umarak yatmıştı ama bütün gece dönüp durmuştu. Sabah olduğunda, Terri dün gece eve geldiğinden daha düşünceli bir şekilde uyandı. Nick ile ilişkilerinin değişmesini istemiyordu. Ama dün gece Nick onu eve bırakırken fark etmişti ki, ilişkileri çoktan değişmişti bile. Üstelik geri dönmek için çok geçti. Birlikte bir kapı açmışlardı ve ikisi de o kapıdan içeri girene kadar onu kapatamazlardı. İşin kötüsü, Terri içerde onu neyin beklediğini bilmiyordu. Uzun ve verimsiz bir iş gününden sonra, bundan sonra ne olacağını merak ederek ve bunun arkadaşlıklarım öldürmeden nasıl atlatacaklarını çoktan öldürmedilerse düşündükten sonra, dün gece ofiste kararını vermiş olduğunu fark etti. Sadece bunu kendine itiraf etmekten korkmuştu. Bu yüzden bu akşamüstü Nick'in evine doğru gitmeye karar vermişti. Nick gün boyunca onu aramamış, e-posta bile atmamıştı. Yani, Terri'yi bir süre yalnız bırakarak bu konuda düşünmesi gerektiğini bilecek kadar akıllıydı. Ne zaman ihtiyacı olsa, Terri'nin yanında olmuştu ama aynı zamanda, Terri nin yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunda da, bunu anlayışla karşılardı. Nick kapıyı üzerinde kot pantolon, tişört ve beline sardığı bir şef önlüğü ile açtı. Önlüğün üzerinde çikolataya benzer lekeler vardı ve kapı açıldığı anda Terri tatlı ve lezzetli bir koku ile karşılaştı. Hey, dedi, onu gördüğüne şaşırmış gibi görünmüyordu. Konuşabilir miyiz? Tabii ki. Kenara çekilip Terri'ye içeri girmesi için yol verdi ve Terri daha öncesinde de defalarca geldiği bu eve, bu defa alıcı bir gözle baktı; ne de olsa en az dokuz ay bu evde yaşayacaktı. Zengin ve maskülen bir tarzı vardı ama zevkli mobilyaları ile gerçek bir yuva gibiydi. Tabii bunda etrafa saçılmış gülümseyen aile bireyleriyle olan fotoğrafları büyük rol oynuyordu. Nick her fırsatta evliliğe hazır olmadığını söyleyen biri olabilirdi ama kendi ailesi ile olan kuvvetli bağlan ve onlara olan büyük sevgisi, görülmeye değerdi. Terri geçen hafta etrafta olan dağınıklığın ortadan kalktığını görünce rahat bir nefes aldı.

19 Nick, Mutfağa gel, dedi. Yeni bir kek tarifi deniyorum. Tam bir mutfak dehasıydı, tüm boş vaktini yemek yapmak ve yeni tarifler deneyerek geçirirdi. Her zaman eğer Caroselli de çalışıyor olmasaydı, kendi restoranını açmak istediğini söylerdi. Ama ailesini asla bırakmazdı. Oturma odasından geçerken, Terri çantasını ve montunu kanepeye bıraktı ve Nick'i takip ederek büyük ve kullanışlı mutfağa girdi. Mutfak çeşitli mutfak aletleri ile doluydu ve Terri bunların yarısını nasıl kullanacağım bile bilmiyordu. Gerçi, öğrenmek gibi bir arzusu da yoktu. Her ne yapıyorsan, muhteşem kokuyor, diyerek merkezdeki tezgâhın yanındaki yüksek bar taburesine oturdu. Nick, Üçlü çikolata şekerlemesi, dedi. Jess gelecek cumartesi Angie nin doğum günü için özel bir şeyler yapmamı istedi. On bir yaşına basacak değil mi? On iki. Gerçekten mi? Vay canına... Doğduğu zamanı dün gibi hatırlıyorum, senin dayı olma heyecanını da. On iki sene geçmiş gibi gelmiyor. Çok hızlı büyüyor, diyerek duvardaki üst üste üç ankastre firma doğru ilerledi ve fırınlardan birindeki kekine bakarak kapattı. Önlüğünü çıkardı ve fırın kulpuna taktı, muhtemelen o önlük günlerce orda duracaktı, başka birisi gelip onu kirli sepetine atana kadar. Tezgâha yaklaşıp eğildi ve kollarını koydu. Bu kadar sohbet yeter, ne oldu? İşte bu Nick ti. Her zaman sadede gelmek isterdi. Öncelikle, dün geceki davranışım hakkında özür dilemek istiyorum. Sen... Ben sadece şaşırdım. Önemli değil. Biraz fazla alıngandın, anlıyorum. Ama bunu uzun süre düşündüm. Aslında, bu düşünebildiğim tek şeydi ve sana sadece tek bir sorum daha var. Sor bakalım. Eğer bunu yapacaksak, eski usullerle bebek sahibi olacaksak, bu iş bittiğinde, bana her şeyin eskisi gibi olacağına dair söz verebilir misin? Hiçbir şey değişmeyecek? Hayır. Buna söz veremem. Terri iç geçirdi. Bu kadar dürüst olmak zorunda mıydı? Onun doğru kararı verdiğini düşündürtiip, işi alaya alsa olmaz mıydı? Ama Nick böyle yapmazdı. O tam bir doğrucuydu ve sadece mutfakla uğraştığında tatlı oluyordu. Sana tek bir şey konusunda söz verebilirim ki, her zaman yanında olacağım, dedi. Her zaman arkadaş kalacağız. Bu işi doktorla ya da eski usulle de yapsak, birlikte bir çocuğumuz olacak. Sadece bu bile pek çok şeyi değiştirecek. Tabii ki, haklıydı. Terri onunla yatmanın aralarındaki ilişkiyi değiştirme ihtimaline o kadar yoğunlaşmıştı ki, birlikte bir bebek yapacakları konusunu gözden kaçırmıştı. Bu bebeği çok istiyordu fakat bunun getirilerini tam

20 anlamda düşünmemişti. Şimdi, her şeyin değişeceğini fark etmişti. Asıl soru şuydu, bu iyi bir değişiklik mi olacaktı? Sanırım bunu tam anlamıyla düşünmemişim, dedi, Benim için sürpriz değil, değil mi? Ve şimdi mi düşündün? Bu Terri yi ölümüne korkutuyordu. Hayatı boyunca en uzun süredir tanıdığı insan Nick'ti. Onu kendi babasından bile daha uzun zamandır tanıyordu. Hâlâ kafam çok karışık... O zaman bunu yapmayız. Kendi orijinal planına sadık kalır ve bunu bir donörle yaparsın. Peki, sen ne yapacaksın? Nick'in başkası ile sahte bir evlilik yapıp bir de çocuk sahibi olacağı düşüncesi, Terri'nin karnına kramplar girmesine neden oldu. Hiçbir şey yapmayacağım. Ne demek istiyorsun? İtiraf ediyorum, bir bebek yapacağım konusunda heyecanlanmıştım ama sadece bunu şenle yapacağım için. Ama ya para ne olacak? Terri, arkadaşlığımız benim için bir avuç paradan çok daha değerli. Terri bir süre donakaldı ve konuşamadı. Nick güldü. Neden bu kadar şaşırdın? Bu... Sanırım bu hayatım boyunca bana söylenen en güzel şeydi. Bunu güzel olduğu için söylemedim. Gerçek olduğu için söyledim. Terri ona güvenmediği ve onun arkadaşlıklarına ne kadar değer verdiğini göremediği için kendinden utandı. Hadi yapalım, dedi. Hadi bebek yapalım. Şimdi de Nick şaşırmıştı. Belki de bunu biraz daha düşünmelisin. Daha fazla düşünmeye ihtiyacım yok. Emin misin? Terri daha önce bir karardan hiç bıı kadar emin olmamıştı. Tam olarak neden olduğunu bilmiyordu. Sadece doğru olduğunu biliyordu. Bunu yapmak istiyorum. Düğün, bebek ve yanıma taşınmak. Hepsini mi? Hepsini. Nick kaşlarım kaldırdı. O zaman tek soru, bunu ne kadar erken yapabiliriz? Şey, iki hafta sonunda yumurtlama zamanında olacağım, belki birkaç gün oynar. Bir ay daha beklemek istemem. Ne kadar erken hamile kalırsam, o kadar iyi. Peki, on dört gün içinde bir düğün planlayabilir miyiz? Sanırım bu, nasıl bir düğün istediğine bağlı. Bunu bir yargıç önünde ve birkaç şahitle yapmak isterdim.

21 Bu bana da uyar. Terri hiç düğün planlayan bir genç kız olmamıştı. Ayrıca, sonucu kesin boşanma olan bir evlilik için neden düğün masrafı yapacaklardı ki? Bu konuda tek bir sorunumuz var. Terri onun ne söyleyeceğini çok iyi biliyordu. Ailen bunu kabul etmez. Eğer Caroselli ailesi hakkında söylenecek tek bir şey varsa, o da parti yapmayı ne kadar sevdikleriydi. Asla toplanıp eğlenecekleri bir fırsatı kaçırmaz-lardı. Aynen öyle. Peki, ne kadar büyüklükte bir şey düşünüyorsun? Sadece yakın aile bireyleri, belki de işten birkaç kişi. İki hafta sonra, Şükran Günü nden önceki cumartesiye denk geliyor. Şimdiden çoğu yer tutulmuştur. Nick bir süre düşündü ve birden yüzü aydınlandı. Hey, Nonno nun evine ne dersin? Kesinlikle yeteri kadar büyük, geniş salonda, şöminenin önünde nikâh kıyabiliriz. Bunu kabul eder mi? Şaka mı yapıyorsun? Buna bayılır. Sonuçta üçümüzün en kısa sürede evlenip, çocuk sahibi olmamızı isteyen, o. Bu Terri için de mantıklı bir seçim gibi görünüyordu. O zaman, onu ara ve bunun için izin al. Bu kadar kısa sürede, töreni mümkün olduğunca sade yapmalıyız. Kanepe, birkaç atıştırmalık ve içki, bence yeterli olur. Anne tarafından kuzenim Joe bize içki konusunda yardımcı olur. Sen de yemek için ihtiyacımız olan şeylerin bir listesini yap, ayrıca ailemi düşünerek sayıları iki katma çıkar. Bence bizim işlerimizde sürekli kullandığımız yemek şirketini aramalıyız, yemekleri mükemmeldir, fiyatları da oldukça uygun. Bana numarayı e-posta ile gönder, onları ararım. Yapılacak çok şey vardı ve zaman çok kısaydı. Ama Terri üstesinden gelebileceklerine inanıyordu. Nick'in annesi ve kız kardeşleri olayı duyduğunda, yardım için can atacaklardı, buna emindi. Ailemin bizim deliler gibi âşık olduğumuz için evlendiğimize inanması gerektiğini biliyorsun, değil mi? Biliyorum. Yani, birbirimize dokunmak ve öpüşmek konusunda rahat olmalıyız. Nick ile ailesinin önünde öpüşecek olmanın verdiği his ile kalp atışları hızlandı. Nick dikkatle sordu, Bunu yapabilir misin? Başka seçim şansı var mıydı? Yapabilirim. Emin misin? Dün gece sana dokunduğumda neredeyse bir kilometre geriye sıçradın. O zaman gergindim. Ve aklım karışıktı. Şimdi değil misin? Buna mantıkla bakmaya çalışıyorum. Sanki biz... Fen projesi yapan iki kişiymişiz gibi.

22 Nick güldü. Bu kulağa eğlenceli geliyor. Ve yanılıyorsam beni düzelt ama ortaokuldayken fen laboratuarını nereyse patlatacak olan sen değil miydin? Ki bu da Terri'ye kimyasalları birbirine karıştırmamasını söyleyen öğretmeni dinlemek gerektiğini öğretmişti. Daha sonra bir ay okuldan uzaklaştırma ve notlarını yükseltmek için gittiği yaz okulu cezası da cabası olmuştu. Ama Nick'in unutmuş göründüğü bir şey vardı ki, o da Terri'nin bunu yapmasının tek sebebinin, Nick'in ona yapamayacağını söylemiş olmasıydı. Bunun eğlenceli olması gerektiğini düşünmüyordum, dedi. Nick kaşlarını çattı. Seksin eğlenceli olması gerektiğini düşünmüyor musun? Sadece seksin değil. Sanırım, düşündüm ki, arkadaş olduğumuz için kendimizi korumalıyız... Duygulan karıştırmamak gibi... Ama bundan zevk almamak için bir sebebimiz yok. Ya uyumlu olmazsak? Benim bildiğim kadarıyla, ikimizin de tüm uzuvlarımız yerli yerinde, diyerek sırıttı. Tabii bana söylemediğin bir şey yoksa. Terri gözlerini devirdi. Biyolojik olarak uyumsuz demedim, ten uyumundan bahsediyorum. Yani ya her şeye başladıktan sonra... Birbirimizi istemezsek? Beni çekici bulmadığını mı söylemeye çalışıyorsun? Hayır, ama yirmi yıl boyunca hiç sana o gözle bakmadım. Nick tezgâhın karşısından onu parmağı ile çağırdı. Gel buraya. Neden? Seni öpeceğim. Terri'nin kalbi hopladı. Şimdi mi? Neden şimdi olmasın? Bunu evlenmeden önce öğrenmemiz gerekmez mi? Ayrıca, düğün günümüze kadar bekleyecek olursak ve her şey kötü giderse? Ya herkesin önünde burunlarımız birbirine çarpar ya da kafalarımızı aynı yöne eğersek? Peki ya balayında ne olacak, birbirimize hiç dokunmadan, direkt yatağa mı gireceğiz? İkimiz ikin de bunu yavaş yavaş ilerletmek daha iyi olmaz mı? Kesinlikle doğru bir noktaya değinmişti. Buradaki tek sorun, Terri'nin ortada olmayan kurallarla oynamaya çalışmasıydı. Bu kuralları zamanla birlikte koymaları gerekiyordu. Sanırım bu mantıklı görünüyor. O zaman, ne bekliyorsun? Gel bakalım. Bunu gerçekten yapacak olmalarının düşüncesi kalbini hızlandırıyordu. Elleri terlemişti ve ruhu sanki kalbinin altında ezilmişti. Bu sadece Nick, diye düşündü. Gergin ya da heyecanlı olmanın gereği yoktu. Ama Nick'in yanına geldiğinde, kalbi patlayacakmış gibi hızlanmıştı. Nick sordu Hazır mısın? Terri başını salladı. Nick ona doğru eğildi ama henüz dudakları birleşemeden, Terri istem dışı kıkırdadı. Nick geri çekildi, kızgın görünüyordu.

23 Özür dilerim, sanırım biraz gerginim. Derin bir nefes alıp verdi, ellerini aşağı doğru sallayarak rahatlamaya çalıştı. Tamam, şimdi iyiyim. Söz veriyorum, yine gülmeyeceğim. Güzel, çünkü böyle yapınca kırılgan egoma zarar veriyorsun. Terri nedense buna pek inanmadı. Daha önce hiç Nick kadar kadınlar arasında rağbet gören bir erkek görmemişti. Nick, Tamam, dedi. Hazır mısın? Hazırım. Gerçekten hazır mısın? Terri başını salladı. Gerçekten hazırım. Nick yine eğildi, Terri de biraz eğildi ve dudakları birbirine neredeyse değdi. Elinde değildi, yine kıkırdadı. Nick geri çekildi ve yüksek sesle iç geçirdi. Bu işe yaramıyor. Çok üzgünüm. Gerçekten çabalıyorum. Belki de bu işe yaramayacaktı. Eğer onu öpme konusunda rahat davranamıyorsa, kim bilir seks konusunda ne olacaktı? Nick, Gözlerini kapat, dedi. Terri onun yerine gözlerini kısıp ona baktı. Neden? Sadece kapat. Ve kapalı tut.'' Ne kadar aptalca hissetse de, Nick'in söylediğini yaptı ve gözlerini kapattı. Ve neredeyse bir dakika hiçbir şey olmadı, artık sabırsızlanmaya başlamıştı. Hâlâ bekliyorum, hadi artık. Şşş. Bir otuz saniye daha geçti ve sonunda Terri, Nick'in ona yaklaştığını hissetti, yanağında onun fısıltısını duydu ve Nick'in dudakları onunkilerle birleşti. Bu sefer kıkırdamadı ve artık gergin de değildi. Nick'in dudakları yumuşaktı ve bir günlük kısa sakalları Terri'nin çenesine değiyordu; ama Terri bunu seksi buldu. Tam olarak tutku dolu bir öpücük değildi belki ama arkadaşça olduğu da söylenemezdi. Terri, bu güzel, diye düşündü. Bir sonraki adımı merak ettirecek kadar güzeldi ve Nick geri çekilmeye çalıştığında, Terri onun tişörtünden çekerek kendine iyice çekti. Nick şaşırma ve zevk arası bir ses çıkardı, ayrıca bu yavaş yavaş ilerleme planını da unutturmuşa benziyordu; çünkü birkaç saniye içinde, öpücük güzel den aman tanrım -i dönüşüvermişti. Terri gelmeden önce yaptığı kekten biraz yemiş olmalıydı çünkü tadı tatlıydı, çikolata gibi. Aman tanrım, şu anda Nick'i öpüyordu, en yakın arkadaşı Nick. Onu saran Nick'in kollarıydı, yanaklarına ellerini koyan Nick ti, atkuyruğu yaptığı saçlarının altım okşayan ve tam doğru noktayı isabet ettiren de öyle. Terri sıcak güneşin altında kalmış gibi ısınmıştı ve Nick'in inlemesini duyduğunda, kendi ellerinin de Nick'in omzuna dolandığını ve kendi

24 vücudunu ona doğru bastırdığını fark etti. Yaşadığına tam olarak bir isim koyamazdı, sadece hisleri vardı ve onlar bunun doğru olduğunu söylüyorlardı. Daha önce hiçbir öpücüğün hissettirmediği şekilde... Ve şu an tek düşünebildiği, daha fazlasıydı. Terri'nin ifadesini okumaya çalışarak, Vay canına, dedi. Bu çok... Terri de Vay canına, diyerek onu onayladı. Eğer Nick ile öpüşmenin böyle güzel olacağını bilseydi, bunu daha önceden yapardı. Hâlâ uyumsuz olacağımızı mı düşünüyorsun? Nedense bunun bir problem olacağını düşünmemeye başladım. Garip hissediyor musun? Garip mi? Daha önce eğer öpüşürsek, bunun garip olacağını söylemiştin. Şu anda Terri'nin tek düşünebildiği arzu ve tekrar onu öpmek istediğiydi. Bunu sadece bir öpücükten sonra söylemek zor... Nick, Oh, öyle mi, diyerek ona yaklaştı. O zaman, sanırım tekrar yapmak zorundayız. DÖRDÜNCÜ BOLUM İkinci öpücükleri, birincisinden de iyiydi ve Nick durup, Hâlâ garip hissetmiyor musun, diye sorduğunda, Terri ona cevap vermek yerine, üçüncü öpücük için onu kendine doğru çekti. Ve onu öpenin, ona dokunanın Nick olduğunu bilmek onu şaşırtıyordu. Üstelik Nick'in nereye dokunduğunu önemsemiyor olması, onu daha çok şaşırtıyordu, ta ki Nick'in elini pantolonun arka cebinde hissedene kadar. Birden dudaklarını geri çekti ve Nick'e baktı. Elin popomda. Biliyorum. Elimi oraya ben koydum. Duraksadı ve ona baktı. Hızlı mı gidiyorum? Hızlı mıydı? Bunun için çok mu erkendi? Takip etmeleri gereken bir program var mıydı? Ya da yakın arkadaşların bebek sahibi olmalarına yönelik bir kitap? İyi hissettirdiği ve ikisi de bunu istediği sürece, neden durmaları gerekiyordu ki? Ve evet, gerçekten iyi hissettiriyordu. Terri Hayır, dedi. Hızlı gitmiyorsun. Eğer hızlı gitseydin, pantolonumu çıkarmanın daha iyi olacağım düşünür müydüm? Nick boğuk bir inlemeyle onu sertçe öptü. Ama Terri'nin pantolonunu çıkarması ile ilgili çaresiz isteğine rağmen, Nick ellerini onun kıyafetlerinin dışında tutmaya devam ediyordu. Ve Terri ona nasıl dokunursa dokunsun, nasıl kendi vücuduyla ona baskı yaparsa yapsın, ellerini kıyafetlerinin altına sokacakmış gibi görünmüyordu. Sonunda Nick elini tişörtünün altına koyup onun beline dokunduğunda, Terri neredeyse kendini tutamayıp bağıracaktı, Evet!

25 Ama sonra Nick'in elinin orada kaldığını fark etti. Parmaklarının tenine değmesinden hoşlanmıyor değildi ama elini biraz daha yukarı ve biraz daha sola kaydırsaydı, daha çok hoşuna gideceğinden emindi. Kendini çekti ve Eğer göğüslerime ya da başka bir yerime dokunmak istiyorsan, seni durdurmam, dedi. Nick eğlenceli bakışlarla ona baktı. Genelde kadınlar işleri yavaş ilerletmemden rahatsızlık duymazlar. Utangaç taklidi yapabilirim ama ne anlamı olur ki? İkimiz de bu gecenin yatakta sonlanacağını biliyoruz. Nick tek kaşını kaldırdı. Biliyor muyuz? Yapmamamız gerektiğine dair bir sebep var mı? Çoğu erkek bu duruma düşünmeden katılırdı ama Nick bunu birkaç uzun saniye boyunca düşündü. Ki bu da Terri'nin onu daha çok istemesine sebep oldu. Düşününce çok çılgınca geliyordu, geçen Çarşamba günü onunla fiziksel bir ilişki düşünmezken, şimdi kıyafetlerini çıkarmamak için kendini zor tutuyordu. Ve eğer onu reddederse, Terri gerçekten çok mutsuz olacaktı. Bir süre sonra Nick omuzlarını silkti ve Aklıma hiçbir şey gelmiyor, dedi. O zaman neden hâlâ mutfakta dikiliyoruz? Nick ağzını açıp cevap verecekti ki, daire kapısının açıldığını duydular. Terri ilk olarak Nick'in çıktığı bir kadına anahtarını vermiş olacağını düşündü. Ama sonra Nick'in annesinin sesi koridorun diğer ucundan duyuldu. Hu huu! Nicky, ben geldim! N^ick sessizce homurdanarak söylendi ve Mutfaktayım, diye annesine seslendi. Özür dilemek için Terri'ye döndü. Ama kelimeler ağzından çıkmadı. Terri'nin saçları dağılmış, kıyafetleri sağa sola kaymıştı ve çenesinde Nick'in sürten sakallarının kızarıklıkları vardı. Eğer annesi bu sabah lenslerini takmadıysa, aralarında bir şeylerin geçtiğini anlaması kaçınılmazdı. Nick sadece bir şeyler fark etmemesini umabilirdi ve annesi her şeyi fark ederdi; düşüncelerini paylaşmaktan da çekinmezdi. Terri'nin gözleri fal taşı gibi açıldı ve hemen Nick'in kasıklarına baktı ama endişe edecek bir şey yoktu. Kapının ve annesinin sesi duyulduğu anda, Nick'in ereksiyonu ortadan kaybolmuştu ve annesinin o akşam uğrayacağını hatırlamıştı. Annesi, Bu havalara inanamıyorum, diyerek içerden seslendi, her adımda sesi daha net duyuluyordu. İki gün önce resmen fırtına vardı ve... hayatının yüzde doksanında üzerinden çıkarmadığı, rahat yoga kıyafetleri ve yüzde yüz enerji dolu hali ile mutfak kapısında belirdi, bugün neredeyse bahar gibi... Birden Terri'yi, Nick'in yanında görünce kısaca duraksadı ve kocaman gülümsedi. Merhaba tatlım! Burada olacağım... Her ne söyleyecekse, havada kaldı. Bunun yerine bir Nick'e, bir de Terri ye baktı ve Oh, tanrım, sanırım bir şeyleri böldüm, dedi.

26 Nick annesinin zihninde düşünce çarklarının döndüğünü neredeyse görebiliyordu ve Terri'nin yanaklarının kıpkırmızı olması da, bunu destekliyordu. Terri onun annesinin, her zaman sahip olmak istediği anne olduğunu söylerdi. Annesi de, her zaman Terri'nin üçüncü kızı olduğunu söylerdi. Hatta Nick, annesinin Terri'yi ondan çok sevdiğini düşünürdü. Düşündüğün gibi değil, anne. Bir tanem, kendi evinde yaşadığın özel hayatın beni hiç ilgilendirmez. Ama biz... Yani, biz aslında... Annesi bir elini kaldırdı. Açıklamaya gerek yok. Nick, Terri'ye döndü. Peki, ona şimdi söylesek mi? Terri, Nick'in annesine baktı. Bilmem, sen ne dersin? Annesi sordu, Bana ne söyleyeceksiniz? Nick, Şey, dedi. Nasılsa sonunda öğrenecek. Terri sırıttı, bu oyun Nick kadar onu da eğlendiriyordu. Nick'in annesini ortada bir sır varmış gibi deliye döndürmek kadar zevkli bir şey olamazdı. Terri, Sanırım bu doğru, dedi. Ama haberlerin çıkması için hazır mıyız? Ne haberi? Annesi ne kadar sakin görünmeye çalışsa da, Nick onun gittikçe meraklandığını fark edebiliyordu. Çünkü biliyorsun, ona söylediğimiz anda, herkes bunu öğrenecek. Annesi birden kızgınlıkla bağırdı, Nicky! Hepsi bunun doğru olduğunu bilse de, kimse bu çıkışa karşı koymadı. Annesi hayatta sır tutamazdı. Ellerini önünde birleştirdi ve onlara baktı. Nick, Terri ve ben evleniyoruz, dedi. Evleniyor musunuz? Aynen öyle. Gerçekten mi? Evet, gerçekten. Annesi gözlerini kısıp Nick'e baktı. Bunu sadece ikinizi bastığım için söylemiyorsun değil mi? Nick güldü. Biz gerçekten evleniyoruz. Annesi o kadar yüksek sesle bir sevinç çığlığı attı ki, Nick apartmandaki herkesin onu duyduğuna emin oldu. Tezgâhın arkasından koşar adım onların yanma geldi ve Terri'yi onu değil, Terri'yi kendine çekerek ona sarıldı. Oh, tatlım! Sizin adınıza çok mutluyum. Her zaman bunu ummuştum. Bilirsiniz, bunu hiç söylemedim ama gerçekten bunu ummuştum. Annesinin bunu hiç söylememe anlayışı şuydu, ne zaman Nick'in çıktığı her hangi bir kızla tanışsa, sonrasında Nick'e şöyle derdi, O hoş bir kız ama Terri gibi değil. Annesi Terri'ye tek eliyle sarılmaya devam etti, gözleri yaşlıydı ve sanki hayatının en mutlu anını yaşıyor gibiydi. Sonra Nick'e döndü ve gözyaşlarını sildi. Zamanı gelmişti. Gün belirlediniz mi? Ve sakın bana bunun birlikte

27 yaşamak için bahane edilen o on senelik nişanlılıklardan olacağını söyleme, biliyorsun Nonno buna karşı çıkar. Kuzenin Chrissy, David ile eve çıktığında Nonno ona cehennem yaşatmıştı. İki hafta sonra evleniyoruz. Annesi gözlerini kırpıştırdı. İki hafta mı dedin? Aynen öyle. Nefesi kesilerek Terri'ye döndü ve neredeyse fısıldayarak sordu, Hamile misin? Terri bu duruma göre inanılmaz sabırlı görünüyordu. Hayır, dedi. Hamile değilim. Annesi anlamamış gibi onlara baktı. O zaman, bu acele niye? Terri, İkimiz de beklemeye gerek duymuyoruz, diyerek Nick'e baktı. Benim planım hep otuz yaşıma gelmeden hamile kalmaktı ve artık neredeyse otuz olacağım. Annesi neşeyle oğluna döndü. Sen de çocuk istiyor musun, Nicky? Nick, Hemen bebek yapmak istiyoruz, dedi. Ve bu yüzden önce evlenmek gerektiğini düşündük. İkimiz de küçük bir düğün istiyoruz. Sadece en yakınlarımız olacak. Biliyorsun ki babanın ailesi bu konuda bir şeyler söylemek isteyecektir. Nick, Bir video çekip YouTube dan yollarız, dedi ve nişanlısından bir dirsek darbesi yedi. O anda bir fotoğrafçıya da ihtiyaçları olduğunu düşündü ve iş yerindeki özel toplantılar için çalıştıkları stüdyoyu aramak aklına geldi. Annesi Nick'e baktı. Nick, bilgisayarın nerede? Masamda. Neden? Eğer sadece iki haftamız varsa, Terri ve benim şimdiden işlere başlamamız gerekiyor. Renklere, çiçeklere ve daha bir sürü şeye karar vermeliyiz. Ilu arada düğün pastası için de harika bir yer biliyorum. Derince iç geçirdi. Yapacak çok şey var! Ama anne... Annesi Nick'i duymazdan gelerek Terri'nin elinden tuttu ve onu Nick'in çalışma odasına doğru sürüklemeye başladı. Terri omzunun üstünden Nick e çaresizce gülümsedi. İşin iyi tarafı, artık birbirlerine dokunma ya da öpüşme konusunda rahatsız olmayacaklardı ve ailesi de onların birbirlerine delice âşık olduklarına inanacaktı. Ve Terri ile yalnız kalacağı bir sonraki anda, ona dokunmak düşünebileceği tek şey olacaktı, buna emindi. Nick nişanlandığını herkese kendisi söylemeyi tercih etse de, annesi kız kardeşlerini arayıp söylemiş, kız kardeşleri kuzenlerini arayıp söylemiş ve sonunda haberler tüm aileye ulaşmıştı. Yani, pazartesi sabahı test mutfağında, Tony ve Rob onu köşeye sıkıştırdıklarında, buna pek şaşırmadı. Rob sordu, Bu doğru mu? Eğer nişanlanmamdan bahsediyorsan, evet, doğru.

28 Tony onlara hemen yakınlarındaki minik bir dolaba benzeyen odaya girmelerini işaret etti. Nick, işte başlıyoruz, diye düşündü. Küçük odadaki metal raflarda kutularca eski belge vardı ve küf kokuyordu. Tony ışığı açtı ve kapıyı arkalarından kapattı. Bu oldukça elverişli gibi görünüyor, değil mi? Nick aptal rolü oynayarak kaşlarını çattı. Ne demek istiyorsun? Rob, Terri ile onlarca yıldır arkadaşsınız, dedi. Ve şimdi birden bire ona evlilik mi teklif ettin? Nick raflardan birine yaslandı. Ne demeye çalışıyorsunuz? Tony, Ne demeye çalıştığımızı çok iyi biliyorsun, dedi. Ve Nonrıo nun evlenin derken, böyle bir evliliği kast ettiğini sanmıyorum. Onun böyle bir şart koyduğunu hatırlamıyorum. Rob, Nick'e baktı. Bu ima edilmişti ve sen bunu biliyorsun. O bizim düzen kurmamızı ve büyük birer aile sahibi olmamızı istiyor. Caroselli adını taşıyacak pek çok erkek varis istiyor. Nick, Terri'yi seviyorum, dedi ki bu yanlış değildi. Onu seviyordu, sadece ona âşık değildi. Rob, Hamile mi, diye sordu. Bu kadar kısa sürede nişanlanmış olmasının böyle sorular getireceğine kendini hazırlamıştı. Bu sizi ilgilendirmez ama hayır, hamile değil. Yani henüz değil. Tony sordu. O zaman neden acele ediyorsunuz? Ailesinin pek çok iyi özelliği vardı ama bazen çok meraklı oluyorlardı. Yine söylüyorum, bu sizi ilgilendirmez ama hemen bir aile kurmak istiyoruz ve bunun için önce evlenmek istiyoruz, diyerek Terri'nin önceki akşam annesine yaptığı açıklamanın aynını yaptı ve bunu çok akıllıca buluyordu. Çünkü bu açıklama gerçekten doğruydu, sadece arada söylemedikleri birkaç şey daha vardı, o kadar. Tony ikna olmuş gibi görünmüyordu. Evet, ama iki hafta gerçekten çok hızlı, değil mi? Terri neredeyse otuz yaşına girecek ve biyolojik saati işliyor. Benim acelemin de nedenini biliyorsunuz. Rob yalnız olmalarına rağmen sesini alçaltarak sordu. Terri'nin paradan haberi var mı? Nick sırıttı. Ne önemi var? Parayı ilk önce ben alacağım diye kıskanıyor musunuz yoksa? Rob, Unutma, dedi. Parayı almak için erkek bir varisin olmalı. Yani birden fazla çocuk yapman gerekebilir. İşin sonunda belki üç, dört çocuğun bile olabilir. Tabii ki, bebeğin kız olması da olasılıklar dâhilindeydi ve devam edip etmemek Terri'nin isteğine bağlıydı.

29 Sanırım bunu hem kendim, hem de Rob için söylüyorumdur; biz her zaman Terri'yi çok sevmişizdir. Ve eğer onunla sadece kendi çıkarların için evleniyorsan ve onu üzecek olursan, senin poponu tekmeleyen bizzat ben olacağım. Terri'yi incitmek kesinlikle söz konusu olmayacaktı. İkisi de tam olarak neye kalkıştıklarının farkındaydılar. Kötü ne olabilirdi ki? Nick,Gerçekten Tony, ben senin de yakında bir duyuru yapacağını bekliyorum, dedi. Sen ve Lucy uzun zamandır berabersiniz. Tony çenesini sıktı. Aralık ayında bir sene olacaktı. Olacaktı derken? Ayrıldık. Ne zaman! Geçen hafta. Nick, Dostum, dedi. Neden bir şey söylemedin? Tony omuzlarım silkti. Bahsetmeye değmez gibi geldi. Nick buna şaşırmadı. Tony hiçbir zaman kız arkadaşı Lucy den bahsetmezdi. Sanki iki ayrı hayat yaşıyor gibiydiler. Ne oldu? Gerçekten bilmiyorum. Her şey yolunda sanıyordum ve bir gece işten sonra onun evine gittiğimde, ortada yoktu. Ev arkadaşı onun Florida ya döndüğünü söyledi. Rob şaşkınlıkla başını salladı. Hiçbir şey söylemeden mi? Tony yine omuzlarını silkti ama umursamaz tavrının altında, incindiği belli oluyordu. Nick bunu hissedebiliyordu. Eğer bir sorun varsa bile, bunu bana söylemedi. Nick, Çok üzgünüm, dostum, dedi. Bu onun kaybı. Odanın kapısı açıldığında hepsi küçük oğlan çocukları gibi yerlerinden sıçradılar. Nick'in tanımadığı bir kadın kapıda duruyordu, o da içeridekileri görünce şaşırmıştı. Kırklı yaşlarının ortalarında, siyah ve gri saçlı, mavi gözlü ve yaşma göre oldukça çekici bir kadındı. Ayrıca garip bir şekilde tanıdık geliyordu. Kadın gergin bakışlarla onlara baktı ve Üzgünüm, içerde olduğunuzu bilmiyordum, dedi. Tony, Önemli değil, dedi. Sadece konuşuyorduk. Kadın bir adım geri çekildi. Sonra da gelebilirim. Nick, Önemli değil, dedi ve kuzenlerine baktı. Bitirmiştik. Nick, sanırım sen Rose Goldwyn ile tanışmadın. Annesi Phyllis yıllarca Nonno nun sekreteri olarak çalışmıştı, Nonno emekli olana kadar. Rose, Neredeyse yirmi sene, dedi. Nick küçüklüğünde gördüğü, Nonno nun ofisinin dışında oturan genç ve güzel kadım anımsadı. Demek bu yüzden ona tanıdık gelmişti. Nick, Annenizi hatırlıyorum, dedi. Siz de ona benziyorsunuz.

30 Rose gülümsedi. Herkes bunu söyler. Anneniz nasıl? Rose, Maalesef annemi geçen eylülle kaybettim, dedi. Kanserden. Çok üzgünüm. Ben ve kardeşlerim ne zaman Nonno'nun ofisine gelsek bize hep gülümsediğini ve bize şekerlemeler verdiğini hatırlıyorum. Orada çalışmayı hep çok severdi. Burada olmak bana kendimi ona yakınmışım gibi hissettiriyor. Tony, Biz de burada olduğunuz için mutluyuz, dedi. Rose, Nick'e döndü. Bu sabah yakında evleneceğinizi duydum, dedi. Tebrik ederim. Teşekkürler. Siz de gelmelisiniz. Rose şaşırmıştı. Ben mi? Tabii ki. Caroselli Çikolatalarında, çalışanlarımızı ailemiz gibi görürüz. Nişanlıma sizi de davetli listesine eklemesini söylerim, bu haftadan sonraki cumartesi. Kesinlikle orada olacağım. Tony, Beyler, neden Rose un yolundan çekilmiyoruz, diyerek başıyla kapıyı işaret etti. Nick, Rose un elini sıktı. Tanıştığımıza çok sevindim,dedi. Koridora doğru ilerlerken, köşeyi döner dönmez Nick kuzenlerine döndü. Onu ne zaman işe aldık? Birkaç hafta önce... Aslında çalışana ihtiyacımız yoktu ama ailesini tanıdığımız için ona bir yer açtık. Dosya odasının durumunu gördüğünde, eski belgeleri dijitale aktarmayı kendisi teklif etti. Nick, Yanılıyorsam düzelt, dedi. Ama o odada önemli belgeler yok mu? Tony omuzlarını silkti. Çoğu eski finansal belgeler ve çalışan kayıtları. Belki birkaç pazarlama belgesi vardır. Öyle özel bir şey yok. Eski tarifler yok mu? Benim bildiğim kadarıyla yok. Neden, onun bir casus olduğunu mu düşünüyorsun? Casusluk bu işlerde görülmemiş şey değildi, özellikle de konu Caroselli Çikolataları ise. Dikkatli olmaktan zarar gelmez. Nick'in cep telefonu çaldı ve ekranda annesinin numarası göründü. Kusura bakmayın, bunu açmak zorundayım, dedi ve Tony e baktı. Eğer konuşmak istersen... Tony başını salladı, fazla söze gerek yoklu. Kuzenleri bu evlilik hikâyesinin doğru olmadığından şiiphelenseler bile, gidip Nonrıo'ya söyleyeceklerini düşünmezdi. Yine de o oyuna sadık kalacaktı. Eğer başka biri bu durumdan şüphe edecek olursa, başı gerçekten belaya girebilirdi. Telefonu açtı. Hey anne, n aber? Beyaz zambaklar mı, yoksa pembe güller mi?

31 Anlamadım? Hangisini tercih edersin? Annesinin sesi çok sabırsız geliyordu, sanki Nick onun nerede olduğunu ve ne yaptığını biliyormuş gibi. Tem ile birlikte çiçekçideyiz ve zambaklar ve güller arasında karar veremiyoruz. İkisi arasındaki farkı bile bilmiyordu. Madem beğendiniz, neden ikisini de seçmiyorsunuz? Ben de öyle söyledim ama Terri bunun çok pahalı olacağını söylüyor. Ben ona paranın önemli olmadığını söylemiştim. Ne isterse alabilir. O zaman sen konuş. Beni dinlemez. Nick bir takım hışırtılar duydu ve Terri telefonu aldı. Nick, çiçekler gerçekten çok pahalıya patlayacak. Nick iç geçirdi. Tutumlu davranarak hata yapıyordu. Önemli değil. Ne istiyorsan onu al. Terri sesini alçalttı. Sahte bir düğün için mi? Bu konuda kendimi çok kötü hissediyorum. Neden? Çünkü annen ve kardeşlerin çok heyecanlılar. Onları kaııdırıyormuşum gibi geliyor. Evleniyoruz, değil mi? Ne demek istediğimi biliyorsun. Nick, Şey, artık geri dönmek için çok geç, dedi. Bir süre sessizlik oldu ve Nick, Terri'nin gerçekten kararını yeniden düşündüğünü sandı. Sonra Terri Sanırım haklısın, dedi. Ve Terri, bedeline bakmadan istediğin çiçekleri al, tamam mı? Evli oldu ğumuz müddetçe, benim olan şenindir. Tamam. Gitmem gerekiyor, seni sonra ararım, dedi ve kapattı. Yanlış bir şey yapmıyorlardı, peki Nick neden Terri'nin hâlâ şüpheleri ol duğunu hissediyordu? BEŞİNCİ BÖLÜM Terri kozmetik malzemelerini koyduğu çantasının fermuarını çekti ve balayı için gerekli olan her şeyi alıp almadığını düşündü. Her şeyi aldığına emin olduktan sonra, bu küçük çantayı da hazırladığı bavulların yanına bıraktı. Eğer bir şey unuttuysa da, Aruba ya gittiklerinde oradan alabilirdi. Bir düğün için ne kadar çok plan yapılması gerektiğini şimdi anlıyordu ve Nick'in annesi ve kız kardeşleri olmasaydı ne yapardı, bilemiyordu. Onlar düğünün tüm detayları ile Terri'den çok ilgilenmişler, ona çok yardımcı olmuşlardı. Normalde teslim tarihi halayının ortasına denk gelen bir web tasarımı işini halletmesi için, üzerinden tüm yükü almışlar ve Terri'ye neredeyse yapılacak iş bırakmamışlardı. Üstelik tatillerini Şükran Günü yüzünden erkene aldıkları yetmezmiş gibi, Terri, Nick'in onun sürekli bilgisayar başında çalışıyor olmasına laf söylemesinden korkmuştu çünkü

32 tam on sekiz saat bilgisayarının başından kalkmamıştı, ta ki gözleri erimek üzere olana dek. Neyse ki Nick de o sırada yeni bir ürün geliştirdiğinden ki bu o kadar gizliydi ki, Terri'ye bile söylememişti onun da işi başından aşkındı. Yani kısacası, ikisi de o kadar meşguldüler ki, mutfakta geçirdikleri o günün ardından, sadece telefonla ya da e-posta ile göıüşebilmişlerdi. Hatta her zamanki Perşembe akşamı yemeğini bile ertelemek zorunda kalmışlardı. Doğal olarak, düğün gecesi hakkında da konuşamamışlardı. Ama bu Terri'nin sürekli o gecenin hayalini kurmasına engel değildi. Nick'in de o geceyi düşünüp düşünmediğini merak ediyordu. Acaba Nick de onun gibi, içinde Terri olan seksi rüyalar görüyor muydu? Çalışması gerekirken, ilk gecelerinin hayalini kuruyor muydu? Sonunda, düğün gününden bir önceki gün olan Çarşamba akşamı bir araya geldiklerinde ise, çok geçti. Çünkü doktora göre, Terri'nin yumurtalarının hazır olması için daha beş günleri vardı ve bu sürede Nick ile birlikte olmamaları gerekiyordu. Çünkü Nick'in de sperm kalitesini düşürmemesi lazımdı, ancak bu şekilde planlı davranırlarsa, istedikleri bebeğe kavuşabilirlerdi. Fazla beklemeden. Yani, kısa süreli bir ön sevişme sonrasında, zor da olsa beklemeye karar verdiler. Gerçi birbirlerini bu kadar istedikleri belliyken, beklemek her an daha da zorlaşıyordu. Sonra, şöminenin başında dinlenirlerken, Nick cebinden bir yüzük kutusu çıkarıp ona muhteşem bir yüzükle evlilik teklifi yapmıştı. Üstelik bunu ona verirken bir şartı da vardı, boşanma sonrasında yüzük Terri de kalacaktı. Terri bunun çok tatlı bir jest olduğunu düşünse de, otuz yaşma gelip sahte bir evlilik teklifi alıyor olduğunu düşünmek, kalbini kırıyordu. Ama sonuçta, Nick'in niyetinin iyi olduğunu biliyordu, ne de olsa, Terri'nin hep yanlış erkekler seçmesinin sorumlusu Nick değildi. Nick kapının eşiğinde durdu. Tamamen toplandın mı? Sanırım fazla bile toplanmış olabilirim. Son bavulun fermuarını zorlukla kapattı. Nick sırıttı. Sence üzerine kıyafet giymene izin verecek miyim? Terri yüzü kırarak ona baktı. Bir yandan da birkaç hafta önce Nick'in bu dizleri yırtık kot pantolon ve sade tişörtlü halinin ne kadar seksi göründüğünü nasıl fark etmediğini düşünüyordu. Tüm bunları ilk defa konuştuklarında, Nick ile yatma düşüncesi ona çok farklı ve çok korkutucu geliyordu. Onunla olan ilişkisinin değişmesini istemiyordu. Ama sonra, Nick onu öptü, ona dokundu ve daha da önemlisi, Terri onun üzerine atlamamak için kendini zor tutar oldu. Ve şimdi fark ediyordu ki, ona karşı olan hisleri değişmemişti. Onlar çok iyi arkadaştılar ve seks yapacaklardı bu kadar basit. Vücut sıcaklığına göre, yumurtalarının bugün hazır olması gerekiyordu ama bu sabah yaptığı teste göre, sonuç olumsuzdu. Eğer test olumlu olsaydı,

33 yarınki düğün gecesini beklemeleri gerekmeyecekti. Peki ya yarın da yumurtaları hazır olmazsa? İki haftalık bir bekleyişten sonra, birkaç gün daha nasıl bekleyeceklerdi? Terri kendine hâkim olamayıp da onun üzerine atlamaktan korkuyordu. Nick odaya göz gezdirdi. Yarın için yapman gereken bir şey var mı? çıkarmak üzere olduğu yeni ürün ile alakalı her şeyi halletmişti, yani bundan sonraki beş gün boyunca, sadece birbirleri ile ilgileneceklerdi. Birkaç saat önce annenle konuştum ve her şey yolunda gibi görünüyor. Eğer onlar olmasaydı, gerçekten ne yapardım bilmiyorum. Ve kendimi suçlu hissetmekten alıkoyamıyorum. Neden? Eğer bebek doğar doğmaz boşanacağımızı bilselerdi, sence yine de bu düğün için bu kadar zaman ve çaba harcarlar mıydı? Eğer gerçekten evlenseydik, asla boşanmayacağımıza dair bir şey söyleyebilir miydik? Bu işin garantisi olmaz, Terri. Bunu biliyordu ama yine de kendini kötü hissediyordu. İşin en iyi kısmı, Nick'in bebeğine sahip olduğunda, bir daha asla yalnız hissetmeyecekti. Karşılıksız seveceği biri olacaktı ve bebek de onu öyle sevecekti. Halası Terri'yi yetiştirirken en iyisini yaptığını düşünse de, aslında çocukları seven biri sayılmazdı. Hiç kendi çocuğu olmamıştı, bu yüzden çocuk bakımı hakkında pek bilgili de sayılmazdı. Oldukça yalnız bir çocukluk geçirmişti ama kendi bebeği olduktan sonra, bir daha asla yalnız kalmayacaktı. Ona, halasının ona gösteremediği sevgiyi gösterecekti. Asla onu yalnız hissettirmeyecek, onu bir bakıcı ile günlerce yalnız bırakmayacak ve harika bir anne olacaktı. Nick'in de iyi bir baba olacağını umuyordu. Olmasa bile, Terri bebeğe iki kişilik sevgi vermeye hazırdı. Heyecanlı mısın? Terri omuzlarını silkti. Olmalı mıyım? Gelinlerin düğün öncesi heyecanlı olduğunu duymuştum. Şey, Tem tipik bir gelin sayılmazdı. Her şeyin yolunda gitmesini umuyorum. Annem toplam misafir sayısını söyledi mi? Kırk sekiz. Hiç fena değil. Belki şansımız yaver gider de, babam gelmez. Nick ve babasının böyle anlaşamıyor oluşu Terri'nin kalbini acıtıyordu. Nick iki ebeveynine sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunun farkında değildi. Kendi babasının hâlâ yanında olması için her şeyini verebilirdi. Annesi Terri bir bebekken ölmüştü ve hayatında hiç sahip olmadığı bir şeyi özlemesi zordu ama onu hiç tanıyamadığı için hep üzülürdü. Nick'e baktı ve Eminim gelse de uslu duracaktır, dedi. Ya da en azından Terri öyle umuyordu. Kız kardeşinin düğünü Nick'in babası Leo yüzünden

34 bir felaketle sonlanmıştı. Eski eşinin kavalyesi ile önce ağız dalaşma girmiş, sonra da yumruklar havada uçuşmuştu. Caroselli ailesinde sıkıcı bir hayat imkânsızdı. Ama tabii bunlar on üç sene önceydi. Nick'in anne ve babası, evliliklerinden çok daha uzun bir süredir ayrıydılar ve ikisi de yeniden evlenip boşanalı babası için iki defa epey olmuştu. Terri artık böyle sorunlar kaldığını sanmıyordu. Ama yine de korkmuyor değildi. Sesinin ikna edici olduğunu umarak, Her şey mükemmel olacak, dedi. Nick, Umarım, dedi. Son kitap kolisini açıp yerleştirdim ve bilgisayar sistemini kurdum. Kontrol de ettim, her şey çalışıyor. Nick, Terri'nin düğünden önce yanına taşınması konusunda ısrar etmişti. Böylece tatil esnasında zihinleri rahat kalacaktı. Terri gerçekten evlenmeden onun yanına taşınmayı garip bulmuştu. Ya balayında olumsuz bir şeyler olursa? Seksüel olarak bir sorun olmayacağı ortadaydı ama ya başka bir sorun çıkarsa, o zaman her şeyi tekrar toplayıp, dönmek daha da zor olacak. Böyle olmayacak, diye kendine söylendi ama yine de aklına hep ev arkadaşı oldukları günlerden kalma görüntüler geliyordu. Ayrıca bir de seks konusu vardı. Seksin iyi olacağı belliydi ama ne kadar sıklıkla yapacaklardı? Sadece bir defa mı birlikte olacaklardı? Eğer hamile kalmazsa, sadece yumurtlama döneminde mi tekrarlayacaklardı? Nick dokuz ay boyunca onunla seks yapacak mıydı? İşin doğrusu, Terri seksi severdi, hem de çok. Vasat sekse bile razıydı. Ve eli ayağı tuttuğu sürece, bunu partnerle yapmak isterdi. Ama Nick ile fırtınalı bir şey yaşayamazlardı. Olaya belirli bir perspektifle bakmak zorundaydılar. Bugünkü yardımların için teşekkür ederim, dedi ve yatağın üstündeki bavulu kaldırmaya çalıştı. Sanki bir ton ağırlığındaydı. Nick, Bırak, ben alayım, diyerek bavulu onun elinden aldı. Sanki sadece bir kiloymuş gibi çaba harcamadan bavulu aldı ve kendi bavulunun yanına koydu. Terri'nin bavulu yanında, Nick'in bavulu onun yarısı kadardı ve tamamen dolu olduğu da söylenemezdi. Belki de üzerilerini giyinmeyeceklerini söylerken, ciddiydi. Sanki her şey daha da iyiye gidiyor gibiydi. Terri saate baktı ve saatin on olduğunu görünce şaşırdı. Sanırım artık eve gitmem gerekiyor. Burada kalmak istemediğine emin misin? İki saat sonra düğün günümüze girmiş olacağız ve düğünden önce damadın gelini görmesi uğursuzluktur. Nick yorgun gözlerle Terri'ye sırıttı. Buna gerçekten inanmıyorsun. Aslında inanmıyordu ama işini şansa bırakmak istemiyordu. Bence geleneklere bağlı kalmalıyız. Her ihtimale karşı... Nick güldü. Bu yaptığımız nasıl geleneksel oluyor yani?

35 Sence bizim yaşımıza gelmiş kaç çift, birlikte olmak için düğün gecesini bekliyordur? Bu bir gelenek... Ama sadece beklememiz gerektiği için bekliyoruz. Ben bu kuralı şu anda bozmaktan memnun olurdum. Oh, tanrım, Terri de öyle. Ama Nick'i ne kadar çıplak görmek istiyorsa, hamile kalmayı daha fazla istiyordu. Bu yüzden bu oyunu kitabına göre oynayacaktı. Yarın için ihtiyacım olan her şey benim evimde. Orada kalmam benim için daha kolay olur. Ama gitmeden önce, sana göstermek istediğim bir şey var. Nick bir kaşını kaldırdı. Göğüslerini mi, çünkü onları görmeyi çok isterdim. Terri ellerini göğsünde bağladı ve gözlerini ona dikti. Bu hayır demek, sanırım. Doktorumun ofisinden aldığım bir şey. Nick odaya girdi ve Terri'nin yanında, yatağa oturdu. Terri komodinin çekmesini açtı ve karton bir dosya çıkarıp Nick'e verdi. Nick ilk satırı okudu ve kaşlarını kaldırdı. Oğlan bebek yapma metotları? Doktora oğlumuz olmasını istediğimizi söyledim ve o da bana bunu verdi. Tabii ki, bunların bir garantisi yok ama bunun işe yaradığını söyleyen aileler de varmış. Önemli kısımların altını çizdim. Nick sayfayı çevirdi, bu kısımda pozisyonların çizimli tarifleri vardı. Yine kaşlarını kaldırdı. Vay canına. Alışıldık pozisyonların yanında, birkaç performans gerektiren pozisyon da vardı. Nick başını bir sağa, bir sola eğdi. Her bir pozisyona garip isimler verilmişti; Ters Kovboy Kızı ya da Sırtındaki Yengeç gibi. Hah, Tvvister oynamaya benziyor. Bazılarının biraz fazla... Tehlikeli olduğunu itiraf ediyorum. Ve tabii, romantik de değildi, eğer istedikleri buysa. Ama yine de eğlenceli görünüyordu ve seksin eğlenceli olması gerektiğini söyleyen de Nick ti. Terri deneysel olmayı ve yeni şeyler keşfetmeyi severdi ama belki de Nick biraz daha kapalıydı. Bunlar sadece örnekler. Denemek istemezsen anlarım. Nick deliymiş gibi Terri'ye baktı. Şaka mı yapıyorsun? Tabii ki demek istiyorum. Ya da belki de kapalı değildi. Çizimlerden birini gösterdi. Bunu beğendim ama sence sen böyle bacaklarını başının üzerine koyabilir misin? Terri sırıttı. Oldukça esnek sayılırım. Nick sessizce mırıldanarak kâğıtları ona verdi. Bence bunlara bakmaya son versek iyi olacak. Çünkü seni bu pozisyonlarda kafamda canlandırmaya başladım bile. Ne tesadüf, Terri de öyleydi. Kâğıtları tekrar dosyaya koydu. Nick, Bu kadar açık olmanın beni şaşırttığını söylemem gerek, dedi. Neden?

36 Yıllardır ikimiz de birbirimize sevgililerimizi anlattık ama hiç seks hayatımız hakkında konuşmadık. Neden sence? Bence, biriyle öpüşüp bunu anlatmak, çok saygısızca... Güzel cevap. Terri, Nick'in pek çok sevgilisi olduğunu düşündü, bunların büyük bir çoğunluğu ile yatmış olmalıydı ve Terri'nin bu sayı hakkında hiçbir fikri yoktu. Ve gariptir, bilmek de istemiyordu. Nick, Senin içinse, dedi. Senin seks hakkında konuşmaktan rahatsız olduğunu fark etmiştim. İçime attığımı mı söylüyorsun? Sadece, kendine saklıyordun. Yani, bu sana özel bir durumdu. Mesela, biriyle tanışıp yatağa girmeden önce, onu tanıman gerektiği gibi... Onun yanında rahat olman için biraz zaman geçirmen gerektiği gibi. Ama geçen gece, sen çok... Fahişe gibi miydim? Nick ona kızar gibi baktı. Agresiftin. Agresif kadınlardan hoşlanmaz mısın? Sence sana saldırgan kadınlardan hoşlanmıyor gibi mi görünüyorum? Terri de böyle düşünmezdi. Ama Nick'in onu düşünme şekli, farklı yerlerden baktıklarını gösteriyordu. Nick, Önce bana bir teklifle geldin, dedi. Sonra beni yanına çağırdın ve bana seks pozisyonları ile ilgili bir dosya gösterdin. Ve bundan hoşlanmıyorum gibi anlaşılmasını istemiyorum. Çünkü bence hoşlandığımı belli ettim. Sadece şaşırdım. Senin hakkında her şeyi bildiğimi düşünürdüm ama sende var olduğundan haberim olmayan özellikler varmış. Bunca yıldan sonra, hâlâ onun bilmediği bir şeylere sahip olması garipti. Ama bu Terri'nin kendi suçuydu. Yani beni öncesinden daha mı farklı görüyorsun? Biraz, ama iyi anlamda... Bu beni sana daha da yakın hissettiriyor. Terri'nin, Nick ile ilişkisinde en çok sevdiği şeylerden biri, sürekli ileriye doğru gidiyor olmalarıydı. Hiç aşırı beklentiler olmamıştı. Erkek ve kadın arasında fiziksel bir durum yaşandığında oynanan saçma sapan oyunlar yoktu. Terri bunun değişmesini istemiyordu, üstelik onu bu kadar çok tanıyan birinin olması ona biraz ürkütücü geldiği halde. Özellikle de şimdi, seks de konuya dâhil olmuşken. -ALTINCI BOLUM- ASLA bu günleri göreceğini düşünmezdi, Nick artık evli bir adamdı. Yani, resmi olarak... Elindeki parlak alyansa baktı. Bu parlak şey, artık kadınlar için bir uyarıydı, onun sahipli olduğunu gösteriyordu. Ve bunun kendisini kapana kıstırılmış gibi hissettireceğini düşünürdü, hâlbuki öyle bir hisse kapılmıyordu. Belki de

37 bu evliliğin geçici olduğunu bilmesi yüzündendi. Ya da on milyon dolara yaklaşıyor olmasıydı. Ya da belki balayım sabırsızlıkla beklediği içindi. O sabah saat altıda Terri'den gelen kısa mesajı hatırladı: Kartal yuvaya indi. Nick bunun ne demek olduğunu biliyordu, Terri'nin yumurtaları hazırdı; tam zamanında. Olağan dışı fantezileri bir yana bırakacak olursa, lise zamanlarından beri Terri'yi cinsel anlamda düşünmemişti. Geçen iki hafta boyunca, sık sık bunu düşünür olmuştu. Ve dün geceden beri, tek düşünebildiği şey buydu. Nikâh töreninden beri, bir gözü pahalı kanepeleri atıştıran ve içkilerini içen davetlilerde, diğer gözü ise hep saatteydi. Terri'nin kahkahasını duydu ve onun olduğu yöne doğru baktı. Nick'in kuzenleri, Megan ve Elena ile sohbet ediyorlardı. Terri'yi bu güne kadar genellikle günlük kıyafetleri ve günlük haliyle görmüştü. Şimdi her hareketinde üzerinde süzülen, ipek kumaştan beyaz elbisesi ve dağınık topuzu ile ona hayran olmamak imkânsızdı. Kız kardeşi Jessica yanma geldi ve dostça omzuna dokundu. Terri mükemmel görünüyor,dedi. Nick, Evet, öyle, diye onu onayladı. Sanki izlendiğini anlamış gibi, Terri onlara baktı. Saatine göz attı ve Nick'e gülümsedi; Nick bunun ne demek olduğunu çok iyi anlıyordu. Yakında havaalanına doğru yola çıkmış olacaklardı ve beş saatlik uçuştan ve kısa bir limuzin yolculuğundan sonra, kalacakları otele varmış olacaklardı. Vardıklarında saat epey geç olacaktı ama Nick uçuş esnasında uyuyup, otele vardıklarında gecenin geri kalanını sevişerek geçirmelerini umuyordu. Jess abisine döndü. Eee, nasıl bir his? Ne, nasıl bir his? Evli bir adam olmak... Nick omuzlarım silkti. Şimdiye kadar, çok iyi... Hâlâ bunu yapacağını düşünmezdim ama Terri'yi seçtiğin için çok mutluyum. Nick, Ben de, dedi. Bu arada, her şey için teşekkür ederim. Sen, annem ve Mags çok iyi iş çıkardınız. Jess tatminkâr bir gülümseme ile odaya göz gezdirdi. Dekorasyon basit ve şıktı, beyaz zambaklar ve pembe güller çok güzel görünüyorlardı, yine de Terri son ana kadar iki çiçeği almanın çok pahalı olduğunu söylemişti. Ayrıca her düğünde olduğu gibi tipik bir grup ya da Dj yerine, iyi bir kuartet bulmuşlardı. Jess, Bize sadece iki hafta verdiğini düşünürsek, bence de iyi iş çıkardık, dedi. Sen ve Eddie nasılsınız?

38 Jess in yüzündeki gülümseme kayboldu. Oh, bilirsin, her zamanki şeyler. İyi günlerimiz olduğu gibi, kötü günlerimiz de var. Evlilik danışmanı işe yarıyor gibi görünüyor. Tabii onu gitmeye ikna edebildiğim zamanlarda. Nick bir ses duydu ve sonra, Jessica nın yedi yaşındaki ikizleri Tommy ve Alex vahşi hayvanlar gibi koşarak odaya girdiler. Koşuşturma başlamıştı. Jess gözlerini devirdi mırıldandı. Kusura bakma, çocuklarla ilgilenmem gerekiyor. Terri odanın karşısından Nick'in yanına geldi ve koluna girip kendini ona yasladı. Nick bunun sadece çevreye gösteriş amacıyla yapıldığını biliyordu ama bundan hoşlanmıştı. Ona özgürce dokunabilmek güzeldi, Terri'nin onun her hareketini okumayacağını bilmek güzeldi; en önemlisi de, yanlış anlamaların olmayacağını bilerek rahat davranabilmek güzeldi. Nick buna çıkar ilişkisi de diyebilirdi ama bu tanımlama aralarındaki şeyi basite indirgiyor gibi geliyordu. Onlar ruh eşiydiler ama sadece platonik anlamda. Terri, Az önce kuzenlerinle ilginç bir sohbet yaptım, dedi. O-oh. İlginç derken, kötü mü demek istiyorsun? Şey, kimse evliliğimizin sahte olduğuna dair şüphelenmiyor. Bu iyi, değil mi? Evet, ama sadece tüm ailen benim hamile olduğumu sandığı için. Nick bunu önceden düşünmeliydi. Onlara hamile olmadığım söyledin mi? Tabii ki. Ve karşılık olarak tek söyledikleri şu oldu: Oh, tabii ki değilsindir ve sonra göz kırpmalar ve gülümsemeler. Yani, pek inanmadılar. Bırak, ne isterlerse düşünsünler, yaklaşık sekiz ay kadar sonra, senin doğurmadığını gördüklerinde, senin doğruyu söylediğini anlayacaklar. Ayrıca, herkesin böyle düşünmediğine eminim. Mesela, annesi ve kardeşleri, Tony ve Rob böyle düşünmüyordu. Terri, Limuzin yakında burada olur, dedi. Herkesle vedalaşıp üst katta üzerimizi değiştirmeliyiz. Nick babasının gür kahkahasını duydu ve başını çevirdi, annesi ve babası, pencere kenarında konuşuyorlardı. Sessizce mırıldanarak sövdü. En son aynı odada bulunduklarında, ambulans çağırmak zorunda kalmışlardı. Ve böyle sakince konuşuyorlar gibi görünse bile, her şey bir saniye içinde değişebilir, havada yumruklar uçuşabilirdi. En azından ikisi de yalnızdı, törene herhangi bir sevgili ile katılmamışlardı. Terri'ye Kendini hazırla, dedi. Sanırım olay çıkacak. N e oldu? Terri sorusunun cevabını almadan Nick'in bakışlarını takip etti ve Nick'in anne-babasını sohbet ederken gördü. Oh, kahretsin. Şu ana kadar, düğünleri muhteşem gidiyordu. O kadar mükemmel gidiyordu ki, Nonno onu koluna alıp, Nick'in yanına getirdiğinde ve Terri tüm aile üyelerinin ona sevgi ile baktığını gördüğünde, ağlamamak için kendini zor tutmuştu. Hayatında hiç bu kadar sevildiğini hissetmemişti. Nick onun

39 gözlerinin içine bakıp evlilik yeminini ettiğinde, kendini buna kaptırıp, bunun gerçek olduğuna inanmamak için kendini zor tutmuştu. Sanki bunların hiçbiri sahte değilmiş gibiydi; hayallerindeki düğünü yaşadığını söyleyebilirdi. Bu muhteşem başlangıcın Nick'in ailesi yüzünden bozulmasını hiç istemiyordu. İçgüdüsel olarak Nick'e onların yanına gidip, onları ayırmasını söyleyecekti ki, anne-babasının gülümsediklerini gördü... Pekâlâ, bu biraz garipti. Sorun bende mi, yoksa gayet anlaşıyor gibi mi görünüyorlar? Evet, ama ne kadar sürecek? Tek gereken minik bir ima, sonrasında yine kavga başlayacak. Bunun için bencilce düşünüyor olabilirdi ama bunun Nick ve o balayı için yola çıktıktan sonra olmasını umdu. Sence oraya gitmeli miyim? Terri, Nick'in sorusuna cevap veremeden, Nick'in amcası, Tony Senior, anne-babasının yanma katıldı ve Terri'ye ve Nick'e bakarak, onlara göz kırptı. Belli ki, bu konuda endişelenen bir tek onlar değildi. Eğer burada Leo Caroselli yi hizaya sokacak biri varsa, o da büyük abisiydi. Nick rahatlayarak. Teşekkürler. Tony amca, diye mırıldandı. Hadi buradan gidelim. Eğer bir patlama olacaksa bile, burada olmak istemiyorum. Terri de istemiyordu. Sırayla tüm davetlilere, teyzelere, halalara, kuzenlere, amcalara ve iş arkadaşlarına veda ettiler; Terri bu insanların çoğunu ilk kez görüyordu. Tony ve Rob ile samimi bir sohbetin ardından, gitmek için hazırlardı. Bir tek Nick'in anne-babası kalmıştı. Terri onlara baktı. Nick'in annesinin her zaman eşsiz bir tarzı olmuştu, bu yüzden klasik kayınvalide elbisesi yerine, 1970 li yıllardan kalma büyük ihtimalle vintage bir yerden almış olduğu ve üzerinde muhteşem duran bir elbise giymişti. Buna karşılık babası ise, bin dolarlık İtalyan tarzı takım elbisesi ile annesi karşısında tam bir tezat oluşturuyordu. Evliliklerinin yürümemesine şaşmamalıydı. İki insan ancak bu kadar zıt olabilirdi. Teni saatine göz attı, geç kalmak üzereydiler. Arabamız birazdan gelir. Nick kuzenlerine döndü ve gülümsedi, Geldiğiniz için tekrar teşekkürler, beyler, dedi. Terri ve Nick kuzenlerine sıkıca sarıldılar ve Nick'in annebabasına doğru ilerlediler. Bu esnada Nick'in amcası Tony, çoktan eşi Sarah'nın yanına geçmişti bile. Nick'in annesi onlara sıcacık gülümsedi. İşte, mutlu çift diye buna derim. Nick, Gitmeye hazırlanıyoruz, dedi. Size veda etmek istedik. Nick'in babası çifte döndü, Balayı için sabırsızsınız, ha? Ve yine tüm odayı çınlatan kahkahasını atıp, Terri'ye haddinden fazla sıkıca sarıldı. Nick, Baba, dedi. Sesindeki ton gayet açıktı: Geri çekil. Ama Leo onu duymazdan geldi. Terri, Leo yu sevmiyor değildi. Sadece onu iyi tanımıyordu.

40 Teşekkürler, Bay Caroselli, diyerek Leo'ya gülümsedi. Babası yine yüksek kahkahasıyla güldü ve bağırdı, Sen artık benim kızmışın! Bana baba de! Terri aslında Bay Caroselli demeyi tercih ederdi ama onun hislerini incitmek istemiyordu. Nick'in annesi ki Terri neredeyse son yirmi senedir ona anne diyor ve onu annesi yerine koyuyordu, Terri'nin ellerini tuttu ve sıktı. Bunu son birkaç haftadır sürekli söylediğimi biliyorum ama ikinize bayılıyorum. Sen bu adamın ihtiyacı olan kişisin. Gülümsedi ve Nick'in ceketini sevecen bir şekilde düzeltti. Ailedeki herkes sizin birbiriniz için yaratıldığınızı düşünüyor. Sonunda sizin de bunu anladığınıza çok seviniyorum. Terri içindeki suçluluk duygusu ile savaşmaya çalıştı. Nick'in ailesindeki herkesi çok sevse de, annesinin yeri kalbinde çok ayrıydı. Terri genç bir kadın olamaya doğru ilerlerken, ihtiyacı olan anneliği, ondan görmüştü. Terri'ye ilk sutyenini o almış, kadınsal sağlık bilgisi konusunu ona Nick'in annesi öğretmişti. Ve on altı yaşının sonlarına doğru ilk çıkma teklifini aldığında, Nick'in annesi onu karşısına almış ve kadın-erkek ilişkilerini detaylıca anlatmıştı. İlk birlikteliği için evlenmeyi beklemesinin şart olmadığını ama bunun çok önemli olduğunu, bunu yapmak için mutlaka âşık olmayı beklemesi gerektiğini öğütlemişti. Bundan altı ay sonra, Terri ona bunu düşündüğünü söylediğinde ise, onu bir kliniğe götürmüş ve doğum kontrol yöntemlerini açıklayarak, ona doğum kontrol hapı almıştı. Nick'in annesi oğlunu yanağından öptü ve Terri'ye sıkıca sarıldı. Aslında o kadar ince bir kadındı ki, Terri ona sarılırken ona zarar vermekten korkuyordu. Ama bir yandan da, tanıdığı en güçlü kadın oydu. İkinci kocasının önünde dikilip, kavga esnasında yediği tokattan sonra doğrulup da kocasına karşı saldıracak kadar güçlüydü. Sonrasında birkaç gün hastanede yatması gerekmişti ama buna karşılık o adam da aynı vakti hapiste, kırık bir burun ve yüzünde tırnak izleri ile geçirmişti. Yüzünde o izleri hayatı boyunca taşıyacak ve bir daha kadına el kaldırılmaması gerektiğini öğrenecekti. Terri, Bana düğün konusunda yardım ettiğiniz için teşekkür ederim, dedi. Harikaydı. Siz ve kızlar olmasaydınız bunu yapamazdım. Oh, tatlım, benim için zevkti. Ne zaman yardımım lazım olursa, sormaktan çekinme. Baskı yapmak gibi olmasın ama bebek partisini dört gözle bekliyorum. Nick, O işe hemen başlıyoruz, diyerek Terri'ye seksi bir bakış attı. Terri kasıklarının ısındığını hissetti. Nick, Eee, dedi. Ailesinin tam arasında duruyordu. Bu biraz... Farklı. Annesi, Ne, dedi. Konuşmamızdan mı bahsediyorsun?

41 Birbirinize bağırmamanızdan ve yumruklaşmamanızdan bahsediyorum. Babası başını geriye atarak kahkaha attı. Köprünün altından çok sular geçti, oğlum. Aramızda kırgınlık yok, değil mi Gena? Nick'in annesi gülümsedi. Her şeyi arkamızda bıraktık. Bizim tek sorunumuz, ikimizin de çok tutkulu insanlar olmamızdı. Babası oğlunun sırtını sıvazladı. Merak etme, oğlum. Her şey yolunda... Nick, Şey, bizim çıkıp üzerimizi değiştirmemiz gerekiyor, dedi. Yardımların için tekrar teşekkürler, anne. Babası Terri'ye göz kırptı. Güzel bir balayı geçirin. Terri buna hâlâ alışamamıştı. Annesi ikisine de sarıldı ve öptü. Oraya vardığınızda haber verin. Ve güzel zaman geçirin. Terri yine Nick'in babasının aşırı sıkı sarılmasından kendini kurtardı. Merdivenleri çıkarken Nick ona döndü, Bunun için kusura bakma. Biliyorum babam bazen uygunsuz davranabiliyor. Ayrıca, eğer istemiyorsan, ona baba demek zorunda değilsin. Onun niyetinin iyi olduğunu biliyorum. Terri onları kırmak istemiyordu. Sonuçta bu baba kelimesi, alışamayacağı bir şey değildi ve buna çok kısa bir süre katlanacaktı. En üst basamağı çıkıp da döndüklerinde, Terri'nin daha önce merdivenlerde gördüğü ama henüz tanışmadığı bir kadınla burun buruna geldiler. Kadın çalışma odası ve yatak odası koridorundan onlara doğru ilerliyordu. Utançla, Oh, şükürler olsun, dedi. Lavaboyu arıyordum ama evde kayboldum. Nick eliyle diğer koridoru gösterdi. Diğer tarafta, dedi. Soldan ikinci kapı... Teşekkürler. Büyükbabanın evi gerçekten çok güzel, annemin tasvirleri yetersiz kalmış. Nick, Terri, bu Rose, dedi. O bizim yeni çalışanımız, annesi de Nonno nun sekreteriydi. Terri, Tanıştığıma memnun oldum, diyerek onun elini sıktı. Geldiğiniz için teşekkürler. Davet edilmek benim için bir onurdu, dedi ama dudaklarındaki gülümseme, gözlerinde yoktu. Gözleri sanki... Sanki gergin gibiydi. Sanki onu yapmaması gereken bir şey yaparken görmüşler gibi. Nick, Yetişmemiz gereken bir uçağımız var, dedi. Rose, İyi halayları, dikkatli gidin, dedi ve lavaboya gitmeden direkt merdivenlere yöneldi. Belki de sadece paranoyakça davranıyordu ama Terri bu kadının bir şeyler aradığını hissetti. Ve aradığı şey lavabo değildi. Nick eliyle Terri'ye odaya girmesi için yol gösterdi. Eşyalarını bu odaya bırakmışlardı. Tam Nick'e şüphelendiği şeyi söyleyecekti ki, Nick kapıyı kapatır kapatmaz onu kapıya yasladı ve öpmeye başladı.

42 Oh, tanrım, keşke burada hiçbir şey yapmadan birbirlerini öpebilselerdi ama gitmeleri gerekiyordu. Bir süre sonra Terri ellerini onun göğsüne koydu ve onu yavaşça itti. Biliyorsun, zamanımız yok. Nick, Biliyorum, dedi. Ama dün geceden beri tek düşünebildiğim, seni çıplak görmek. Terri onun sözleriyle mest olmuştu. Onu tam şu anda ve burada almasını istiyordu. Sence ilk seferimizi böyle aceleye getirmeyip, yatakta yapsak daha iyi olmaz mı? Nick omzunun üstünden arkasına baktı. Burada da bir yatak var. Nick... Tamam, tamam, diyerek çekildi. Ama Aruba ya indiğimiz anda, Bayan Caroselli, benimsin. YEDİNCİ BÖLÜM Terri üzerini değiştirmek için elbisesini çıkartıp, kot pantolon ve tişörtünü giyerken, Nick kendine işkence ediliyormuş gibi hissetti. Onu böyle sadece iç çamaşırları ile görüp de dokunamıyor olmak, gerçek bir işkenceydi. Ama uçağa yetişebilmek için hızlı davranmaları gerektiğini biliyordu. Şu an oynaşmak için zaman yoktu ama yine de zihninde otel odasında onu çıplak olarak düşünebilirdi. Havaalanına bir saat erken gelmiş olmalarına rağmen, fırtınadan dolayı uçaklarının rötar yaptığını öğrendiler. Bunun sonucunda, dört saati havaalanında, akıllı telefonlarından oyun oynayarak ve kötü fast food yemeği yiyerek geçirdiler. Nihayet uçakları geldiğinde ve havalandıklarında, uçuş o kadar sallantılıydı ki, ikisi de hiç uyuyamadılar. Terri beş saat boyunca onun yanında donakalmış bir şekilde oturdu ve her sarsıntıda elini sıktı. O kadar sıkıca sıktı ki, Nick artık parmaklarına kan gitmediğini düşündü. En sonunda Aruba ya indiklerinde, uçağın geç kalkması yüzünden, onları otele götürecek aracın gelmesi için bir saat de orda beklediler. Otellerine vardıklarında ve süitlerine girdiklerinde, güneş doğuyordu. O anda otel görevlisinin anlattığı ve Nick'in hiç umursamadığı organizasyonlar ile bilgiler bitince, Nick onun eline dolgun bir bahşiş sıkıştırdı ve onu gönderip odanın kapısını kapattı. Hiç gitmeyecek sandım. Terri, Nick kadar yorgun görünüyordu. Şu anda resmen bildiriyorum ki, dedi. Yirmi dört saattir uyumadım. Nick de uyumamıştı. Normalde iş yüzünden uykusuz kalmaya alışkındı. Fakat galiba geçen iki haftanın stresi ve gerginliği, üstüne bir de o korkunç yolculuktan sonra, kendini dayak yemiş gibi hissediyordu. Günlerdir bu anı bekliyor olmasına rağmen, seks için çok yorgundu. Belki de biraz kestirmeliyiz. Terri tereddüt etmeden direkt olarak yatak odasına girdi ve kocaman yatağa kendini yüz üstü attı. İç geçirerek uykulu bir sesle, Oh, bu çok güzel, dedi.

43 Nick de zorlukla onun yanma geldi ve sırt üstü yatarak gerindi. Yumuşak yatağı sırtında hissettiği an rahatladığını duydu. Terri ona doğru kayarak bir elini onun göğsüne koydu ve iyice ona sokuldu. Göğüsleri Nick'e değiyordu. İki haftadır bu anı bekliyordu ve şu anda hareket edemeyecek kadar yorgundu. Kahretsin. Terri, Senin üzerine atlamak istiyorum, dedi. Ama hiç enerjim yok. Benim de öyle. En azından çıplak uyusak, olmaz mı? Terri bir an için sessiz kaldı ve sonra iç geçirdi. Kulağa çok güzel gelse de, kıyafetlerimi çıkaracak gücüm yok. Nick de kalkıp üzerindekileri çıkarmakta harcayacağı çabayı düşündü ve ona katıldı. Ben de bir düşündüm ve benim de yok. Biliyorsun, bir düğün planlamanın bu kadar zor ve stresli olacağını hiç düşünmezdim, üstelik aldığım onca yardıma rağmen. Her şey çok güzeldi ama bittiği için mutluyum, Senin hayal düğünün olamadığı için üzgünüm. Ben hiç öyle kızlardan olmadım. Nasıl kızlardan? Doğduğu andan itibaren kendi düğününü planlayan kızlardan, ben daha ziyade, her zaman mükemmel adamı aramaya odaklandım. Şey, o zaman o adam olamadığım için de üzgünüm. Bir an için, o adam olabilmeyi istedi. Çünkü onun için, Terri bulabileceği en mükemmel kadındı. Asıl problem, onun herhangi bir kadının mükemmel erkeği olmak istememesiydi. Sen benim çocuk sahibi olma hayalimi gerçekleştiriyorsun. Bu gerçekten çok büyük bir şey... Eğer şu anda ölesiye yorgun olmasaydı, ona bu hayalini nasıl gerçekleştireceğini gösterecekti ama uykunun onu esir aldığını hissedebiliyordu. Terri'nin hâlâ konuştuğunu duyuyordu ama sesi gitgide fısıltıya dönüşüyordu. Nick gözlerini açık tutmaya çalıştı ama göz kapakları iş birliği yapacakmış gibi görünmüyordu. Sonunda gözlerini kapattı ve tekrar açtığında, yatakta yalnızdı. Yatakta oturdu ve odaya göz gezdirdi. Sabahın erken saatlerinde ve çok yorgun halde geldikleri için, odaya dikkat edememişti. Onun tarzı sayılmasa da, güzeldi. Oldukça tropik ve lükstü. Okyanusun kokusunu ve sahile vuran dalga seslerini duyabiliyordu. Sonra saatine baktı ve koskoca dört saat boyunca uyuduğunu görüp şaşırdı. Terri'yi aramak için yataktan kalktı. Valizi kanepenin üzerinde açıktı ama Terri süitte yoktu. Geniş Fransız kapıları açtı ve otelin kumsalına açılan lerasa çıktı. Hava sıcak ama kuruydu ve güneş içini ısıtıyordu. Suyun rengi o kadar berraktı ki, güneş ışıkları ile birleşince, insanın gözünü alıyordu. Terri'yi hiçbir yerde göremedi. Yürüyüşe çıktığını ya da havuza indiğini düşündü.

44 İçeri girdi ve onu aramaya yeltendi, fakat cep telefonunun valizinin yanında durduğunu gördü. Duşa girmeye karar verdi. Duştan çıktığında, Terri hâlâ gelmemiş olursa, dışan çıkıp onu arayacaktı. Valizinden gerekli eşyalannı aldı ve banyoya girdi. Askılıktaki ıslak havlu, Terri'nin kısa süre önce burada olduğunu gösteriyordu. Keşke beni de uyandırsaydı, diye düşündü. Belki o zaman birlikte duş alabilirlerdi. Onu duşta düşünerek duşunu aldı. Beline havlusunu sarıp banyodan çıktığı anda, süitin kapısının anahtarla açıldığını duydu. Nick! Buradayım. Terri'yi yatağın yanında buldu, üzerinde sadece beyaz bir bikini üstü ve paçaları kesilmiş, kısacık bir kot şort vardı. Güneşten parlayan teni ve upuzun bacakları, upuzun saçlarıyla mükemmel görünüyordu. Yüzünde sadece dudak parlatıcısı vardı. İyi uyudun mu? Bakışları karşılaştığında, Nick onun da aynı şeyleri düşündüğünü anladı. Evet. Sen ne kadar uyudun? Terri omuzlarını silkti. Birkaç saat. Beni de uyandırmalıydın. Sorun değil. Senin dinlenmeni istedim. Nick bunun nedenini sorardı ama Terri'nin onu süzme şeklinden anlamıştı bile. O zaman, sanırım halayımız resmen başlamış oldu. O zaman şu an iç çamaşırı giymediğimi söylemek için, güzel bir an. Kahretsin. Ne tesadüf. Çünkü ben de giymiyorum. Terri bakışlarını Nick'in vücudunda gezdirdi ve havlusuna geldiğinde, dilini ıslak dudakları arasında gezdirdi. Göster bana. Terri, Nick'in havluyu üzerinden alıp yere bırakışım izledi. Onu baştan sona süzerek başını salladı. Bu açıkça belli oluyordu, bu adam fiziksel olarak mükemmeldi. Hey. Bu hiç adil değil. Ne? Kimse çıplakken bu kadar iyi görünmemeli. Ve tamamen şeninim, diyerek Terri'ye yaklaştı, gözlerinde seni-canlı-canlıyiyeceğim bakışları vardı. Terri'nin kalbi hızlanmaya başladı. Bebek yapmaya hazır mısın? Bir bebek. Birlikte seks yapacaklar ve bir bebek yapmayı deneyeceklerdi. Birden içinde bir sıkıntı hissetti; ne yaptığı ve bunu kiminle yaptığı soruları onu sertçe vurdu. Buna gerçekten hazır mıydı? Bir bebek yapacağız, dedi. Evet. Nick onun önüne geldiğinde durdu ve parmağını havaya kaldırıp döndürdü. Arkanı dön.

45 Terri arkasını dönerken, Birlikte, dedi. Fikrimiz buydu, diyerek kısa bir hareketle, bikinisinin sırt bağını çözdü. Tabii, bunu yalnız da yapabilirdik ama o zaman bunun kadar eğlenceli olmazdı. Başka birinin yanında çıplak olmaktan hiç utanmadığı düşünülürse, şu anda elleri ile göğüslerini örtmemek için kendini zor tutuyordu. Sorunu neydi? İki haftadır kendini buna hazırlıyordu, tam da bu anı kafasında defalarca canlandırmıştı. Konu seks olduğunda, her zaman ne istediğini çok iyi bilen biri olmuştu. Peki, neden şimdi kendini çekingen bir bakire gibi hissediyordu? Nick bir sorun olduğunu hissetmiş olmalıydı ki omzunun üzerinden ona sokuldu. Bu konuda hâlâ hemfikiriz, değil mi? Tabii ki, dedi ama sesi titrerken pek inandırıcı olamıyordu. Emin misin? Çünkü sesin biraz gergin geliyor. Ellerini onun çevresine doladı ve avuçlarıyla onun göğüslerini kapattı. Kaslı göğüsleri Terri'nin sırtına değiyordu. Duştan sonra teni hâlâ sıcak ve ıslaktı. Ve tüm bunlar ona harika hissettirirken, daha fazlasını istese de, nedense kalbi boğazında atıyormuş gibi hissediyordu. İstersen hemen şimdi durabiliriz, dedi. Gerçekten durur muydu? Eğer ona fikrini değiştirdiğini ve korktuğunu söylerse, üzülmez miydi? Ama o korkmazdı. Ne seksten, ne de başka bir şeyden. Durmak istemiyorum. Nick ellerini onun göbeğinden aşağı kaydırarak şortunun düğmesine geldiğinde, Terri onun dokunuşları ile kendinden geçmek üzereymiş gibi hissediyordu. Bir parçası, sakın durma derken, diğer parçası ise, ne yaptığım sanıyorsun dostum? Biz arkadaşız. Bana bu şekilde dokunmamaksın, diyordu. Nick, Evliliğimizi tamamlandırmadığımız sürece, diyerek şortunun düğmesini açtı. Hâlâ evliliği iptal edebiliriz. Terri onun dalga mı geçtiğini, ya da ciddi mi olduğunu anlayamadı. Ya ciddi söylüyorsa? Ailesi ne düşünürdü? Bu kadar hazırlık yapıldıktan sonra, evliliklerinin yirmi dört saat bile sürmediklerini onlara nasıl açıklayacaklardı? Terri? Nick kollarını iki yanma düşürdü. Terri kollarıyla göğüslerini kapatarak ona döndü. Ya durmak istediğimi söylersem? Hata yaptığımı düşündüğümü söylersem? Nick gözlerini kırptı, şaşırmış ve aklı karışmış gibi görünüyordu.ciddi misin? Terri başını salladı. Nick bir süre sessiz kaldı ve Eğer gerçekten bunu yapmak istemiyorsan, yapmayız, dedi.

46 Yaşadığımız onca şeyden sonra, buna kızmaz mısın? Hayal kırklığına uğrarım ama arkadaşlığımız her zaman önce gelir. Terri bunların sadece söz olmadığını biliyordu. Gerçeği söylediği Nick'in gözlerinden belliydi. Terri onun için sadece yattığı bir kadın değildi. On milyon dolar için basamak olarak kullandığı biri de değildi, buna emindi. Bu Nick ti, hayatındaki en önemli insandı. Son yirmi senedir her gününü onunla konuşarak geçirmişti. Nick onu üzmezdi. Onu incitecek bir şey yapmazdı. Artık Terri'nin büyümesi gerekiyordu. Gerçekten birine güvenmenin zamanı gelmişti. Gerçekten durmak istiyor musun? Durabiliriz. Hayır. Durmak istemiyorum. Nick endişeli gözlerle ona baktı. Emin misin? Çünkü bir kez başladıktan sonra, bunun geri dönüşü yok. Bunu istiyorum, dedi ve gerçekten istiyordu, kokuyor olsa bile. Seni istiyorum. Ellerini göğüslerinden çekti ve Nick'in bakışlarındaki açlığı görmek, kalp atışlarını hızlandırdı. Nick, Beni bir an için korkuttun, dedi. Yine de itiraf etmem gerek, senin bu halini beğendim. Hangi halimi? Biraz savunmasız halini... Yeterince garip, Terri de bundan hoşlanmıştı. Başka birisinin sorumluluğuna girme fikri hoşuna gitmişti. Kısa süre için bile olsa. Terri kollarını onun boynuna doladı ve onu öptü. Kulağına fısıldadı, Yatağa uzan. Nick sırıtarak, İşte ben bu Terri'yi biliyorum, dedi ve yatağa uzandı. Terri'nin şortunu çıkararak onun yanma gelmesini izledi. Uzandı ve onun göğsünü okşadı. Çok güzelsin, dedi. Yavaş yavaş, vücudunun her santimini öpmek ve dokunmak istiyorum. Terri gülümsedi. Madem öyle diyorsun... Sonunda, Nick neredeyse birden kendini onun üzerine saldı ve başını omzuna koydu. Zorlukla nefes alıyordu. Vay canına. Gerçekten. Nick onun bacaklarını belinden yavaşça çekerken, Terri sol kalçasında keskin bir acı hissedip çığlığı bastı. Ov! Çok acıyor! Nick onun üzerinden hemen kalktı. Neresi? Popomun sol tarafı. Arkanı dön, dedi ve gösterdiği yere eliyle ve nazikçe masaj yapmaya başladı, birkaç saniye sonra acı dinmişti. Daha iyi mi? Hmm... Bu çok iyi geldi, dedi. Kollarını yastığın altında birleştirdi. Spor hocamla konuşmalıyım. Spor salonunda saatler geçiriyorum ama yine de istediğim kadar esnek değilim.

47 Sanırım bu konuda çalışmamız gerekiyor. Terri iç geçirdi ve gözlerini kapattı. Normalde seksten sonra hep biraz uzanmak ve rahatlamak isterdi ama bir sorun vardı; bu sefer fazla rahatlamıştı, bedeni uyku moduna geçmek üzereydi. Nick, Hey, dedi. Umarım uyumuyorsundur. Hayır, diye yalan söyledi, dünya çevresinde dönmeye ve bulanıklaşmaya başlamıştı bile. Nick onu okşadı. Daha işimiz bitmedi. Uyan. Uyanığım, diye mırıldandı, ya da öyle yaptığını sandı. Önemli değildi çünkü artık çok geçti. Çoktan uyumuştu bile. SEKİZİNCİ BÖLÜM NlCK, Terri'yi yavaşça dürttü. Sonra daha sertçe dürttü. Ama faydasızdı. Terri derin bir uykuya dalmıştı. Nick iç geçirdi. Seksten sonra arkasını dönüp uyuyan, erkekler değil miydi? Bütün gün yatakta kalıp, çeşitli pozisyonlar denemeyi planlamıştı. Ama en azından bir kere seviştikleri için şükretmesi gerektiğini düşündü! İki hafta önce mutfakta kollarının arasında olan Terri ile az önce sevişmeye başlamadan bir anlığına buz kesen Terri arasında çok fark vardı. Başlarda, Terri'nin ona takıldığını sanmıştı ama sonra arkasını dönüp de gözlerini gördüğünde, gerçek olduğunu anlamıştı. Nick'in yaptığı bir şey miydi? Yanlış bir şey mi söylemişti? Duygularını mı incitmişti? Ya da yapmaması gereken bir şey mi yapmıştı? Kahretsin, keşke bilseydi. Terri yumurtlama dönemindeydi, yani muhtemelen hormonları onu çılgına döndürmüş olmalıydı. Ve Nick de üç kadınla aynı evde büyüdüğü için, kadınların hormonları değiştiğinde, böyle dengesizlikler olabileceğini biliyordu. Ama yumurtlama dönemindeki kadınlar daha çok daha az değil seks yapmak istemez miydi? Ya da Nick'i söylediği kadar çekici bulmuyor olabilir miydi? Belki de hamile kalmak için o kadar istekliydi ki, ona gerçekleri söylememişti? Yoo, kesinlikle sebebi bu olamazdı. Çünkü ön sevişmeyi bitirip sekse geçtiklerinde, olay gerçekten muhteşem bir hal almıştı. Onun o ince ve uzun bedeninde ellerini gezdirmek, güzel bacaklarını belinde ve omzunda tuttuğunu görmek, harikaydı. Kahretsin. Yine de, şu anda ona baktığında, hemen yanında, çıplak ve muhteşem, o hâlâ Terri ydi, en yakın arkadaşı. Ve ellerini onun üzerine koymak için kendini zor tutması dışında, ona olan hisleri dünkü gibiydi. Ki bu da tam olarak hissetmeyi beklediği şeydi. Balayında oldukları sürece, hazır Terri de hamile kalmaya hazırken, sonuna kadar eğlenmeleri gerektiğini düşünüyordu. Ama Şikago ya döndüklerinde, yine eski platonik anlarına döneceklerdi. Tek hataları bunu konuşmamak

48 olmuştu. Ama aslında, her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, buna zamanları olmamıştı. Terri mırıldanarak döndü ve elleri ile üstünü örtecek bir şey aradı. Nick onun üşüdüğünü düşündü ve üstünü örttü. Onu tanıdığından beri uykusunda konuştuğunu bilirdi. Birlikte yaşadıkları zamanlarda, geceleri onun yatak odasının önünden geçerken onun mırıltılarını duyardı. Bazen durup dinlerdi, genellikle anlaşılmazdı ama bazen anlamlı kelimeler çıktığı da olurdu. Bazen de Terri kâbus gördüğünde ki bu sık sık olurdu odasına girerdi ve onun iyi olup olmadığına bakar, iyi olup olmadığını kontrol ederdi. Bazen de onun ismini mırıldandığını duyardı ve rüyasında onu nasıl gördüğünü merak ederdi. Onun yanına yatmak istediği zamanlar bile olmuştu. Acaba böyle yapsaydı, Terri'nin tepkisi ne olurdu? Gerçi, bunu hiç yapmamıştı. Terri peri masallarındaki mutlu sonu arıyordu. Bu, Nick'in on asla veremeyeceği bir şeydi. Ve Terri istediği şeyi sonuna kadar hak ediyordu. Şimdi bile, kendini onu alıkoymuş gibi hissediyordu. Keşke istediklerini Terri'ye verebilecek olsaydı. Ama onun yaradılışı böyle değildi. Şimdiye kadar çıktığı her kadın, ilişkinin başından beri bunu bilirdi ama bu gerçek, onların kendilerinin farklı olduğunu düşünmesinden ya da Nick'e çaresizce âşık olmalarından alıkoyamazdı. Ama bunu Terri de biliyordu, değil mi? Nick onun da bildiğine emindi. Bu durumun geçici olduğu konusunda anlaşmışlardı. O zaman neden şimdi işe duyguları karıştıracaklardı? Belki de her ihtimale karşı bu durumu konuşmak en iyisi olacaktı. Nick'in karnı guruldadı ve oda servisini aramayı düşündü. Ama sonra Terri ile arasındaki genişliğe ve yumuşak yastıklara baktı. Yatak onu çağırıyordu. Şey, Terri de onun dinlenmesi gerektiğin söylemişti, değil mi? Onun yanına uzandı ve gerindi, başını yastığa koyar koymaz, göz kapakları ağır gelmeye başlamıştı. Ona doğru döndü ve bir elini onun kalçasına attı, uyandıklarında Terri'nin nasıl olacağını merak etti. Yine arzu dolu mu olacaktı, yoksa hata yaptığını mı düşünecekti? Erotik bir rüyadan uyandığını düşünerek gözlerini açtığında, cevabını almış oldu. Kasıklarına baktığında, Terri'nin başım orda gördü. Terri, Oh, tanrım, dedi. Kan-ter içinde ve zorlukla nefes alarak, yüzüstü kendini yatağa bıraktı. Nick de tüm ağırlığı ile onun üzerindeydi, nefes almasını iyice zorlaştırıyordu. Ama buna söyleyecek hali bile yoktu. Neredeyse üç saattir durmaksızın sevişiyorlardı. Biraz ara vermesi gerekiyordu. Nick onun dağılmış saçlarına dudaklarını gömdü ve fısıldadı, Hâlâ hamile gibi hissetmiyor musun? Sanırım bunun için birkaç hafta beklememiz gerekiyor, dedi. Eğer ilk üç sefer olmadıysa bile, son seferkinin işe yaradığını düşünüyordu. Doktorun

49 verdiği dosyadaki pozisyonlardan birini denemişlerdi ve Terri'nin uylukları maraton koşmuş gibi ağrıyordu. Onun ağırlığının altından kurtulmaya çalıştı, biraz oksijen alması gerekiyordu. Hey, beni eziyorsun. Nick, Üzgünüm, diyerek sırt üstü döndü. Ee, şimdi ne yapmak istiyorsun? Uyku? Nick ona baktı. Yine mi? Ya da değil. Bilmiyorum. Genelde insanlar balayında ne yaparlar? Nick ona baktı, sırıttı ve kaşlarını oynattı. Tanrım, bu adamda ne enerji var! Terri gülerek, Sevişmek dışında, dedi. Nick bir süre düşündü. Oral seks? Terri ona baktı, Çok komik. Nick sırıttı. Nick, Kumsalda oturup güneşin batışım izleyebiliriz, dedi. Çok güzel olduğunu duymuştum. Sanırım bunun için kalkıp üzerimi giymem gerekiyor. Şahsen ben senin kumsala böyle çıplak gelmenden rahatsız olmazdım, fakat diğer müşteriler için konuşamam. Eğildi ve onu omzundan öptü. Eğer günbatımını sana getirebilseydim, getirirdim. Vay canına, bu muhtemelen bir erkeğin ona söylediği en tatlı ve en romantik şeydi. Düşünmen bile güzel. Nick, Hadi, diyerek yatakta doğrulurken Terri'nin kalçasına şakadan bir şaplak attı. Kalk bakalım. Terri zorlukla kalkıp, jöle gibi titreyen bacaklarla banyoya gitti. Aynada kendine bakınca kaşlarını çattı; saçları darmadağındı. Canavar gibi görünüyorum. Saçlarımı düzeltmem lazım. Nick üzerine şort ve tişörtünü giymiş bir şekilde banyo kapısında belirdi ve I cı ri'ye baktı. Ov! Canavara benziyorsun! Terri kaşları çatık bir halde Nick'e baktı. Şaka yaptım, diyerek Terri'nin yanağını okşadı. Sahilde buluşuruz. Terri saçlarını tarayıp atkuyruğu yaptı. Çok muhteşem olduğu söylenemezdi ama idare ederdi. Valizinden yazlık ve ince bir elbise çıkarıp giydi ve Nick'in peşinden sahile gitti. Nick denizin birkaç metre ötesinde, kuma serili bir örtü üzerine oturmuştu. Terri de onun yanma gidip oturdu. Manzara Nick'in söylediği kadar vardı. Nick başıyla ufku gösterdi. Hoş, değil mi? Çok güzel. Nick biraz daha doğruldu ve Terri'nin omzuna kolunu attı, Terri de ona sokularak başını onun omzuna koydu. Bu çok... Rahatlatıcıydı. Şikago ya döndüklerinde de bunu sürdürüp sürdüremeyeceklerini merak etti. Nick, Eee, dedi. Bugün olanlar hakkında...

50 Terri kendini sıkışmış gibi hissetti. Bu utanç vericiydi, gerçekten, davranış şeklinden utanıyordu. Ve hâlâ bunu neden yaptığından emin değildi. Bunu unutamaz mıyız? Ben sadece şimdi her şeyin yolunda olduğundan emin olmak istiyorum. Yolunda, gerçekten. Nick'i uykusundan o şekilde uyandırmasının sebebi de, her şeyin yolunda olduğunu ona göstermekti. Şey, tabii Nick'in de yatakta çıplak olarak uzanıyor olmasından da etkilenmişti. Gerçekten korkmuş gibiydin. Yani belli ki bunu konuşacaklardı. Biliyorum. Bunu kafamda hallettiğimi düşünüyordum ama sen birden, bebek yapmaya hazır mıyız, diye sorduğunda, sanırım birden, bilemiyorum, hazır mıyım, diye düşündüm. Bu çok büyük bir adım. Bütün hayatım değişecek. Ve bizim ilişkimiz de değişecek mi, diye düşündün. Bu bir soru değil, bir tespitti. O da var. Sence değişti mi? Sayılır. Ama iyi yönde... Balayından sonra ne yapacağımızı hiç konuşmadık. Demek bunu da konuşmanın zamanı gelmişti. Ben işlerin eskisi gibi olacağını varsayıyorum. Yani, birlikte yaşıyor olmamızın dışında. Ve tabii, ililen de bizi birlikte sanacak. Yani, balayından sonra seks yok mu? Nick'in sesinde bir hayal kırıklığı mı vardı? Yoksa Terri duymak istediği Şeyi mi duyuyordu? Çünkü Nick ile sevişmeyi seviyordu. Kendi iyilikleri İçin bunu yapmayacak kadar seviyordu. Bence bu en iyisi olur, dedi. Bu şartlar altında, yakın bir ilişkiye girer-nck, işleri karmaşık bir hale gelebilir. Sence de öyle değil mi? Senin düzen kurmak istemediğini biliyorum. Nick bunu bir süre düşünürken, Terri kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Acaba onunla sevişmeye devam etmek istediğini mi söyleyecekti? Bunu kendi de istiyor olsa bile, doğru olur muydu? Nick sonunda, Haklısın, dedi. Bence de döndüğümüzde eskisi gibi olmamız daha iyi olacak. Terri biraz hayal kırıklığına uğradı ama şaşırmadı. Ve her şey normale döndüğünde, yine en yakın arkadaşlar olacaklardı. Ya hamile kalmazsan? Bir dahaki ay tekrar deneriz. Yumurtlama zamanım geldiğinde. Nick başını salladı. Peki ya o zaman da hamile kalmazsan? Yani, benim bildiğim kadarıyla, bu uzun zaman alabiliyor. Bu karşılaşılan bir durum... Yani ikimizde sağlıklı olduğumuz halde, bu aylar sürebilir, değil mi? Sanırım buna ne kadar devam edeceğimizi soruyorsun, öyle mi?

51 Nick başını salladı. Sanırım ikimiz de istediğimiz sürece. Terri ertesi sabah pencereye çarpan yağmur damlalarının sesiyle gözlerini açtı. Kalın perdelerin çekili olmasına rağmen, gökyüzünde çakan şimşekleri görebiliyordu. Omzunun üstünden Nick'e baktı, Nick onun arkasına sokulmuş, bir elini de onun kalçasına atmış, uyuyordu. Ama uyuyor olmasına rağmen, bedenindeki tüm uzuvlar işlevini kaybetmiş sayılmazdı, Terri bunu kalçalarında hissedebiliyordu. Telefonunu aldı ve hava durumuna baktı. Tüm gün fırtına olacağını öğrenince, bugün yapacakları araba kiralayıp Aruba yı keşfetme planlarının da suya düşmüş olduğunu gördü. Nick onun kulağının arkasından mırıldandı, Duyduğum yağmur sesi mi? Evet. Bütün gün yağacakmış. Lanet olsun, diyerek elini Terri'nin göğsüne koydu. Sanırım bugün içerde kalacağız. Terri seks dışında, otelin içinde yapılacak başka bir aktivite bulabileceklerinden emindi ama açıkçası, neden bunu yapsınlar ki? İlişkilerinin arkadaşlığa dönmesinden önce sadece birkaç günleri vardı. Ayrıca, yeni evliler balayı esnasında çok seks yapardı, değil mi? Günün çoğunu yatakta geçirdiler, akşama doğru gökyüzü açtığında, birlikte duşa girdiler ve havuz başındaki bir partiye katıldılar. Oradaki kimseyi bir daha görmeyeceklerini bildikleri halde, topluluk içinde de yeni evli bir çift gibi davrandılar. Ertesi gün de zamanlarının büyük çoğunluğunda gezdiler, bir önceki gün yağmur yüzünden gerçekleştiremedikleri keşif planını uyguladılar. Araba ile doğanın içinde birkaç kere kaybolmalarına rağmen, her şey mükemmeldi. Lokal bir kasabada durdular ve küçük bir restoran barda, neredeyse hayatlarındaki en güzel yemekleri yediler. Aynı kasabadaki dükkânları dolaştılar ve Nick'in ailesine, yeğen ve kuzenlerine ufak hediyeler beğendiler. Terri Nick'in annesinin bayılacağını düşündüğü bir çift küpe seçti. Hatta o kadar sevdi ki, bir çift de kendine aldı. Sonra önceden rezervasyon yaptırdıkları bir restoranda akşam yemeği yediler, bütün gece dans ettiler ve odaya döndüklerinde çok yorgun olmalarına rağmen, sevişmeden uyumadılar. Sonuçta, bu son gecelerinden bir önceki geceydi. Çarşamba sabahı valizlerini topladılar ve havaalanının yolunu tuttular. Güvenlikten ve kapılardan rahatlıkla geçtiler ve oturup uçuş çağrısını beklemeye başladılar. O anda Terri bir şeyin farkına vardı; gitmeye hazır değildi. Bunun bitmesine hazır değildi. Kendi kendine, ne kadar uzun beklersen, bitirmek o kadar zorlaşır, diye hatırlattı. Eğer şimdi bunu bitirmek istemiyorlarsa, ne yapacaklardı? Bebek doğana dek, ya da hayatlarının sonuna kadar âşık gibi davranıp, yine de bağımlı bir ilişki olmadan mı yaşayacaklardı? Hiçbir arkadaşlık bunu

52 kaldıramazdı, Terri buna inanacak kadar naif değildi. Ayrıca, kendi peri masalından vazgeçmeye de hazır değildi. Bay Doğru yu bulacak ve onunla sonsuza dek mutlu yaşayacaktı. Tam saati geldiğinde, uçuş çağrısı yapıldı. Nick, İşte gidiyoruz, dedi ve okuduğu dergiyi çantasına koydu. Bala-yımız bitti. Sanırım öyle. Terri çantasını aldı ve yürümeye yeltendi. Nick birden onu kolundan tutup döndürdü. Terri... Bekle. Yine oturdu ve Nick'e döndü. Bir sorun mu v... Nick onun yanağına elini koyup onu kendine çekti ve onu öptü. Yavaş, derin ve tatlı bir öpücüktü; ayrıca çok da duygusaldı, Terri bunun bittiğine Nick'in de kendisi gibi üzgün olduğundan emindi. Ama yine Terri'nin düşündüğü gibi, başka şansları yoktu. Nick, Üzgünüm, dedi ve gözlerini kapatıp alnını Terri'nin alnına dayadı. Sadece bir kez daha öpmek istedim. Doğru olan şeyi yapıyorlardı ama neden Terri kendini ağlamak üzereymiş gibi hissediyordu? Konuşacak durumda değildi, eğer konuşmaya çalışırsa, ağlayacaktı. Terri onun dudaklarına son bir öpücük kondurdu ve ayağa kalktı. Gitsek iyi olacak. Uçağa bindiler, çantalarını yerleştirdiler ve yerlerine oturdular. Eğer şanslıysa, hamile kalmıştı. Beş gün boyunca sürekli korunmasız bir şekilde sevişmişlerdi, hamile kaldığını umuyordu. Çünkü eğer kalmadıysa, bir sonraki seter, daha da zor olacaktı. Havalandıklarında, Terri koltuğunu yatırdı ve uyuyormuş gibi yaptı. Uyuyormuş gibi yapmak, Nick ile havadan sudan konuşup, mutsuz değilmiş gibi yapmaktan daha kolaydı. Nick de havaalanında okudu dergiyi okumaya devam etti. Bir süre sonra Terri gerçekten uykuya dalmış olmalıydı çünkü Nick'in koluna dokunup, bir dakika sonra iniş yapacaklarım söylediğini duydu. Valizlerini beklerken pek konuşmadılar. Terri nin tek istediği kendi evine dönüp yatağında kıvrılmak ve acizliğine ağlamaktı ama artık evi, Nick'in eviydi. Arabaya bindiklerinde, Nick, Çok sessizdin, dedi. Her şey yolunda mı? Terri ona gülümsemeye çalıştı. Yolunda. Sadece yorgunum. Ve evde beni bekleyen işleri düşünüyorum. Bu tamamen yalan değildi ama tamamen gerçek de sayılmazdı. Yarınını boş bıraktın, değil mi? Tabii ki. Nick'in ailesi ile yıllardır Şükran Günü nde birlikte olurlardı, asla bunu kaçırmazdı. Ve belki de annenle yılbaşı alışverişi yaparım. Gerçekten her şeyin yolunda olduğuna emin misin?

53 Eminim. Cep telefonunu çıkardı ve maillerine bakmaya başladı. Nick daha fazla soru sormamasını gerektiğini anlayıp, sustu. Akşam yemeği zamanında eve varmışlardı. Asansörle yukarı çıkarken de sessizliklerini korudular. Terri her şey yolundaymış gibi davranmaya devam etse de, havadaki tansiyon kendini belli ediyordu. İlişkilerinin böyle bir aşamaya gelmesinden nefret etti. Arkadaş oldukları andan beri, neredeyse hiç tartışmamışlardı bile. İşlerin normale dönmesi, sadece biraz zaman alacak, diye kendine hatırlattı. Bir süre sonra, her şey yine güzel olacaktı. Asansör kapısı açıldığında, dairenin kapısının önünde bir valiz ve yanında da, oturmuş onları bekleyen Jess vardı, Nick'in kardeşi. Oldukça yorgun görünüyordu ve gözleri kızarmış, şişmişti. Ağlamış olduğu belli oluyordu. Zayıf bir gülümseme ile onlara Selam, dedi. Balayınız nasıldı? DOKUZUNCU BOLUM Jess burada ne arıyorsun? Gerçi, yanındaki valize bakınca, Nick sorusunun cevabını bildiğini düşündü. Jess ayağa kalktı. Bunu içerde konuşabilir miyiz? Tabii ki. Nick anahtarla kapıyı açtı ve hepsi birlikte bavullarıyla içeri girdiler. Nick kapıyı kapatır kapatmaz kardeşine döndü. Jess, Eddie ve ben biraz ara verdik, dedi. Ya da ben verdim, her neyse. Ne oldu? Üst üste üç hafta boyunca evlilik danışmanına gelmedi. Benim bunu iple çektiğimi bilmesine rağmen gelmemeye devam edince, işler iyice bozuldu. Zaten son birkaç aydır, bu terapilere gittiğimiz için onunla kalmaya devam ediyordum. Anlaşılan o ki, o böyle düşünmüyor. Ben de evden ayrıldım. Çocuklar ne olacak? Şükran Günü için Eddie nin ailesi ile birlikteler. Bir hafta boyunca orada kalacaklar. Umarım onlar döndüğü zaman işleri yoluna koyabiliriz. Peki, burada ne arıyorsun? Açıkçası, bir hafta boyunca otelde tek başıma kalmak istemedim. Sizin de boş bir odanız olduğunu biliyordum, dedi ve umutla gülümsedi. Annemi neden düşünmedin? Onu endişelendirmek istemedim. Ayrıca, bunu sessizce yapmak istiyorum ve onun nasıl olduğunu bilirsin. Eğer o öğrenirse, herkes öğrenir. Nick ona Terri ile yeni evli olduklarım ve mahremiyete ihtiyaçları olduğuna dair bir bahane bulmaya çalışıyordu ki, Terri, Nick'in konuşmasına izin vermeden, Tabii ki burada kalabilirsin, dedi. Jess, Teşekkür ederim, dedi, gözyaşlarını zorlukla tuttuğu belli oluyordu. Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsiniz. Size hiç rahatsızlık vermeyeceğim, söz veriyorum. Terri, Aileler bunun içindir, diyerek ona sarıldı. Bana sadece kıyafetlerimi o odadan almam için beş dakika ver.

54 Jess kaşlarını çattı. Kıyafetleriniz neden ayrı odalarda duruyor? Nick, Jess in onları yakaladığını düşündü ama Terri buna hazırlıklıydı. Jess e baktı, Abinin dolabına hiç göz attın mı? Eğer çocukluğundaki hali gibiyse, ne demek istediğini anlıyorum. Nick, Buzdolabında bira var, dedi. Daha sert içkiler ise ofisimde. Ben karıma yardım edeceğim. Jess mutfağa doğru giderken, Nick ve Terri, sözüm ona Terri'nin olması gereken odaya girdiler. Yalnız kaldıklarında Nick, Terri'ye fısıldadı, Az önce ne yaptığının farkmdasın değil mi? Sence gerçekten bir yatak odasını paylaşmamız iyi bir fikir mi? Ve bir yatağı! Hayır, ama ona ne söyleyecektik? Pardon, burada kalamazsın çünkü o odada ben kalıyorum? Bunu ona nasıl açıklayacaktık? Eğer Nick'e düşünmesi için zaman verseydi, Nick buna bir çözüm bulabilirdi. Ayrıca, sadece bir hafta için, diyerek dolabın kapısını açtı ve alabildiği kadar kıyafeti çıkardı. Bunlar için dolabında yer var mı? Yer ayarlarım, diyerek boşaltmak için bir çekmeceyi açtı. Tabii ki şansına, açtığı çekmece iç çamaşırı doluydu. Kahretsin. Ve bil diye söylüyorum, dolabımın lisedeki haliyle alası yok. Üniversitedeki haliyle de yok. Nasıl göründüğü umurumda değil, yeter ki terli spor kıyafet kokusu olmasın. Nick karşı çıkmak için ağzını açtı ama sonra kapattı. Çünkü muhtemelen, o zamanlar gerçekten dolabı kötü kokuyordu. Kokmuyor, diyerek taşıdıkları kıyafetleri yatağına koydu. Spor çantamı mutfağın arkasındaki küçük odaya koyuyorum. Terri itici bir şekilde, Görmezden gelmeye çalışırım, dedi. Odadan çıkmak üzere ilerlerken, Nick onun konundan yakaladı. Hey, bu seniıı fikrindi. Terri yine sinir bozucu bir şey söyleyecek gibi baktı. Ama sonra buna enerjisi olmadığını fark etti. Biliyorum. Üzgünüm. Ben sadece... Sorunumun ne olduğunu bile bilmiyorum. Sadece yorgunum sanırım. Benim üstüme gelmemeye çalış, olur mu? Bu benim için de kolay değil. Biliyorum. Belki de bu sahte evlilik senaryosu hayal ettikleri gibi kolay olmayacaktı ya da belki sadece alışmaları için birkaç gün gerekiyordu. Kesin olan bir şey vardı ki, Jess in burada olması, alışma evresini uzatacaktı. Diğer kıyafetleri de Nick'in odasına taşıdılar ve Nick onun için dolabında yer açtı. Terri, Nick'in dolabının derli toplu ve temiz olduğunu gördüğünde rahatladı. Mutfağa döndüklerinde, Jess onlara akşam yemeği hazırladı ve yemeklerini yediler. Sonra birlikte izlemek için bir film koydular ama Jess in anlatmaya ihtiyacı vardı. Bütün geceyi Eddie den şikâyet ederek ve şikâyet ettiği için özür dilerek geçirdi.

55 Saat on bir gibi, Terri esnemeye başladı, oradan da Nick'e bulaştı. Bir süre bu döngü devam edince, Jess, Yolculuk yüzünden perişan olmalısınız, dedi. Bense burada oturmuş şikâyet edip duruyorum. Terri, Aileler bunun için varlar, dedi. Şey, o zaman artık şikâyet etmeyi bırakıyorum sizi yatağınıza yolluyorum. Eminim ben de rahat bir uyku ile kendime gelirim. Nick, Jess in bu haldeyken rahatça uyuyabileceğinden şüpheliydi, aynı zamanda kendileri için de öyle. Aynı yatakta yattıkları sürece, bu pek mümkün görünmüyordu. Jess ikisine de sarılıp iyi geceler diledi. Nick, Jess in odasının kapısını kapatmasını bekledi ve kapanma sesi geldiğinde, Terri'ye döndü. Sanırım bu durumdan kurtulmaya çalışmanın anlamı yok. Sanırım öyle. Banyoyu önce Nick kullandı ve sonra sırasını Terri'ye verdiğinde, üstünü çıkarıp yatağa girdi. Terri üzerinde dizlerine kadar inen bir tişörtle ve salık saçlarıyla banyo kapısında göründü. Eğer hâlâ balayında olsalardı, Terri çıplak olurdu ve yatağın diğer tarafına çıkmak yerine, Nick'in üstüne çıkardı. Terri yatağa girdi ve örtüyü beline kadar çekti. Eee, bunu nasıl yapacağız? Nick omuzlarını silkti. Ben kendi tarafımda kalacağım, sen de kendi tarafında. Terri ona imalı bir bakışla baktı. Bunu yapabilir misin? Başka şansı var mıydı? Bu battal boy bir yatak, benim burada olduğumu bile fark etmeyeceksin. Terri inanmış gibi görünmüyordu ama yine de ona sırtını döndü ve kendi tarafındaki ışığı kapattı. Örtüyü omuzlarına kadar çekti. Ne, öpücük yok mu? Terri omzunun üstünden sertçe baktı. Şaka yapıyordum. Sanki kız kardeşine kalmasını izin veren Nick miş gibi davranıyordu. Nick de kendi tarafındaki ışığı kapattı ve sırt üstü uzanıp gözlerini kapattı. Çok yorgun olmasına rağmen kafasında bir milyon düşünce vardı ve bu şekilde uyuyamayacağını da biliyordu. En son saate baktığında, bir buçuktu ama sonra uyuyakalmış olmalıydı çünkü Terri'nin ona seslenerek uyandırmaya çalıştığını fark etti. Uyanmak istemiyordu, çok yumuşak ve çok sıcak bir şeye sarılmış bir şekildeydi ve çok rahattı. Sarıldığı şeyin Terri olduğunu anlaması birkaç saniye aldı. Terri ona bir omzunun üstünden bakıyordu. Nick başım kaldırdı. Benim tarafımda ne yapıyorsun? Senin tarafında değilim. Nick doğrulup oturdu. Terri'nin olduğu yere doğru kaymıştı. Kendi tarafına doğru gitti. Bunun için üzgünüm. Terri, Alışkanlık, dedi. Önemli değil.

56 Bir daha olmayacak. Saate baktı ve iki buçuk olduğunu gördü. Kendi tarafının da en ucuna gitti, bütün gece bu tarafta kalmaya kararlıydı. Bir saat sonra, Terri onu yine uyandırdı. Az önceki gibi Terri'ye sarılmıştı ve bu sefer, bir eli Terri'nin tişörtünün içinde, çıplak göğsündeydi ve uyarılmıştı. Hatta çılgınlar gibi sevişmek istiyordu. Ee, Nick, belki de sen... Birden elini onun tişörtünün içinden çekti ve ondan kayarak uzaklaştı. Neden beni durdurmadın? Terri, Beni suçlama, diye onu azarlayarak ona doğru döndü. Bununla uyanan bendim. Nick derin bir nefes aldı ve verdi. Özür dilerim, seni suçlamak istememiştim. Terri oturdu. Bu işe yaramıyor. Belki de ben yerde yatmalıyım, ya da küvette. Problemin ne olduğunu biliyorsun, dedi. Normalde yastığa sarılarak uyurum ama sen yastıkta yattığın için, onun yerine sana sarılıyorum. Benim yerime sarılabileceğin bir yastığın var mı? Kendi tarafındaki ışığı açtı ve kalkmaya yeltendi ama sonra durdu ve ona döndü. Başka yöne bakmak isteyebilirsin. Terri kaşlarını kaldırdı. Seni pijamalarınla görmemi istemiyor musun? Eğer üstümde pijama olsaydı, bunu umursamazdım. Terri şaşkınlıkla ağzım açtı. Çıplak mısın? Nick omuzlarını silkti. Ben hep çıplak uyurum. Pijamam bile yok. İç çamaşırın var ama değil mi? Yani, giyerken görmüştüm. Nick iç çekti. Tamam, şimdi giyerim. On beş yaşından beri uyurken hiçbir şey giymiyordu ama buna alışabilirdi, yani öyle sanıyordu. Teni o yataktan kalkarken arkasını döndıi ama Nick dolabına doğru yürürken birinin ona baktığını hissettiğine yemin edebilirdi. Özellikle de poposuna. Bir kısa şort çamaşır alıp giydi ve dolabının üst rafından bir de yastık aldı; ışığı kapatıp yatağa girdi. Tamam. Ve çıplak da değilsin? Hayır. Üstünde sadece iç çamaşırı vardı ama bu onu çok rahatsız ediyordu. Çok şaşırtıcı. Terri, O zaman, iyi geceler, dedi. İyi geceler. Yastığı aralarına alıp ona sarıldı ve oldukça çabuk uyumuş olmalıydı çünkü sanki bir dakika geçmiş gibi bir zaman sonra, Terri onu yine uyandırdı. Nick, yine yapıyorsun. Haklıydı. Kollannı ona dolamıştı, elleri tişörtünün içindeydi ve geçen seferkinden daha çok uyarılmıştı.

57 Üzgünüm, diyerek, üçüncü defa kendi tarafına kaydı ve yastığını aradı. Yatakta değildi. Terri'ye döndü, Yastık nereye gitti? Terri, Bende değil, diye onu azarladı. Açıkça Nick'e sinir olduğu belli oluyordu. Nick bunun için onu suçlayamazdı. Işığı açtı ve Terri söylenerek başını kendi yastığının altına soktu. Gözleri ışığa alışınca, etrafına bakındı ve yastığı yatağın ayak tarafından yere düşmüş olarak buldu. Uyku esnasında yastığı itmiş olmalıydı. İşte orada. Harika. Üzgünüm dedim ya. Nick örtüyü üstünden atarak yastığı almak için yataktan kalktı. Nick! Nick başını kaldırdı ve Terri'nin onun kasıklarına baktığını gördü. Şey, iç çamaşırı yoktu, belli ki uykusunda onu da çıkarmıştı. Ve Terri gözlerini ondan kaçırmıyordu. Terri yatakta oturdu. İç çamaşırı giydiğini söylemiştin. Giymiştim! Sanırım uykumda çıkarmış olmalıyım. Yatağın kendi tarafındaki örtülerini kaldırdı ve ayak tarafında itilmiş iç çamaşırını çıkardı. Buldum işte. Bu çok saçma. Yine giyeceğim. Ve sonra ne yapacaksın? Üstüne mi zımbalayacaksın? Huysuzlanmana gerek yok. Ayrıca sesini alçalt. Jess seni duyabilir. Birisinin seni kucaklayarak uyandırması nasıl bir his, bir fikrin var mı? Ona göre kulağa gayet hoş geliyordu ama Terri'nin ses tonundan, buna katılmadığı açıktı. Bak, elimden geleni yapıyorum. Terri birkaç saniye sessizce oturdu ve ona baktı ve başını sallayarak, Tamam artık, dedi. Nick bir sonraki hareketinin kalkıp yere ya da küvete yatmak olduğunu düşünürken, Terri tişörtünü çıkardı ve Buraya gel, dedi. Nick'in aklı kanştı, şaşkınlıkla ağzını açtı ve sonra kapattı. Terri külotunu çıkarıyordu. Neyi bekliyorsun? Ama... Hani biz ayrı... Acele et, yoksa fikrimi değiştireceğim. Nick yatağa tırmanarak çıktı ve Terri onu sırt üstü yatırdı. Bil diye söylüyorum, dedi. Bu son, tamam mı? Nick, Tamam, diyerek Terri'nin ıslak dudaklarını hissetti. Ertesi sabah Terri yine Nick'in kolları arasında uyandı. Tabii ki bunu yapmamaları gerekirdi ama Nick ile seviştikten sonra, bebekler gibi uyumuş olduğunu inkâr edemezdi. Saate baktı. Sekizdi. Bunun son sefer olduğuna emindi. Bundan sonra gerekirse kanepede yatacaktı. Jess için de bir bahane

58 bulurdu, mesela Nick horluyor derdi, ya da başka bir şey, zamanı gelince düşünürdü. Yavaşça Nick'in kollarının arasından kayarak yataktan çıktı. Nick bir süre homurdanarak sırtını döndü ve uyumaya devam etti. Terri yerden tişörtünü alıp giydi ve üzerine de sabahlığını geçirdi. Odadan çıktığında, mutfaktan mis gibi taze kahve kokuları geliyordu. Jess üzerinde pamuklu pijaması ve büyük boy tişörtüyle mutfaktaki bar sandalyesinde oturmuş, kahvesini içiyordu. Hâlâ yorgun görünüyordu. Terri, Günaydın, diyerek mutfağa girdi. Jess başını kaldırıp gülümsedi. Şükran Giinün kutlu olsun! Kahve yaptım. Harika kokuyor. Terri mutfakta ilerleyip kendine bir bardak kahve doldurdu. Kahveyi yeni yaptım. Kalktığım zaman bir tane yapmıştım ama sonra hemen bayatladı. Ne zaman uyandın? Beş buçukta. Tanrım! Ben en erken yedide kalkabiliyorum ama normalde, sekiz buçuk civarı kalkarım. Jess, Evden çalışmanın avantajlarından biri, dedi. Yatağından kalkıyorsun ve işte, işindesin. Tabii çocukların olduğunda bu değişiyor. Mesela, ilk sene neredeyse hiç uyumuyorsun. Sırıttı ve ekledi. Gerçi sizin de dün gece pek uyuduğunuz söylenemez. Seni uyandırdıysak özür dilerim. Özür dileme. Siz yeni evlisiniz. Yapmanız gereken bu. Ve kıskanmadığımı söylersem yalan söylemiş olurum. Eddie ile ne zaman seviştiğimizi hatırlamıyorum bile. Ve iyi olan sevişmeler hakkında ise, sanki asırlar öncesinde kalmış gibi geliyor. Terri, Jess in mutsuz evliliğini neden sürdürdüğünü anlamıyordu. Nick'in ve Maggs in evliliğe yanaşmamalarına şaşırmamalıydı. Önce kendi aileleri defalarca evlenip boşanmıştı, şimdi de Jess bu aile geleneğini yerine getiriyordu. Jess, Çocuklardan bahsetmişken, dedi. Dün gece yemekte şarap içmediğini fark ettim. Bu şey mi demek oluyor? Hamile miyim diye mi soruyorsun? Terri omuzlarını silkti. Öyle umarım ama sanırım birkaç hafta sonra ancak öğrenebiliriz. Ben her ihtimale karşı temkinli olmaya çalışıyorum. Ki aslında kahve de içmemem gerek, sanırım. Ya da kafeinsiz kahve içebilirsin. Terri, o zaman, bu içtiğim son gerçek kahve, diyerek elindeki bardağına baktı. Sonra gidip Jess in yanına oturdu. Eee, sen nasılsın? Jess omzunu silkti. Bu durumla ilgili her şey iğrenç, tüm bunlarla uğraşmaktan çok yoruldum. Bazen uğraşmaya değer mi, diye düşünüyorum. Çocuklar için hiç adil bir durum değil. Sence ne yanlış gitti?

59 İlk seneler her şey harikaydı. Yani anlaşamadığımız şeyler vardı, tabii ki, her evlilikte tartışmalar olur. Ama ikimiz de çok mutluyduk. Sonra düşünüyorum da, evlilik çok zor bir iş. Bence biz tembelleştik. Bir yandan çocuklar ve diğer yandan işe gidip gelirken, çift olmayı unuttuk. Bu mantıklı mı? Bence evet. Terri, arkadaş olmanın da çok zor bir iş olduğunu düşündü. Arkadaşlık da uyum ve fedakârlık gerektiriyordu. O ve Nick'inki gibi, yirmi senelik arkadaşlıklar, neredeyse yirmi senelik evlilik gibiydi. Ortada sadece seks olmuyordu. Hatta yirmi senelik evli çiftlerden daha çok birbirleri ile konuştuklarına emindi. Jess, Ayrıca, başka sorunlarımız da var, diye konuşmaya başlamıştı ki, abisi mutfağa girince, birden sustu. Bu, sorunlarını Nick'in yanında anlatamayacak kadar gizli olması anlamına mı geliyordu? Nick sadece kot pantolon ve uykudan dağılmış saçları ile çok yakışıklı görünüyordu. Terri onun ne zaman yakışıklı görünmediğini düşündü, aslında cevabı biliyordu, hiçbir zaman. Dün gecenin daha doğrusu bu sabahın son sevişmeleri olması ne kötüydü. Nick neşeli bir sesle, Günaydın hanımlar, diyerek kahve makinesine doğru yöneldi ve kendine bir bardak aldı. Kardeşinin yanağından öptü ve Terri'yi kollarının arasına alarak ona tutkulu bir öpücük verdi. Jess, Of, odanıza gidin, diyerek onlarla dalga geçti ve bardağını lavaboya götürdü. Nick sırıtarak Terri'ye baktı. İyi uydun mu bir tanem? Terri sertçe Nick'e baktı, bu kadar abartmanın gereği yok, der gibi bakıyordu. Nick tezgâhın diğer tarafına geçip kendi bardağına kahve koydu. Ee, ne zaman annemde olmamız gerekiyor? Jess bardağını bulaşık makinesine koyarken, On birde, dedi. Akşam yemeği saat beşte, Nonno nun evinde. Bugün sizinle takılsam olur mu? Bu yılki yemeği sadece aşırı miktarda alkolle alt edebilirim gibi geliyor. Terri, Ben içmeyeceğim, dedi. Ayık şoförünüz olabilirim. Nick sırıtarak Terri'ye baktı. Yani ben de sarhoş olabilir miyim? Terri omuzlarını silkti. Eğer istersen olabilirsin. Bu Terri için önemli değildi. Hayatı boyunca bir sürü sarhoş görmüştü; sessiz sarhoşlar, saldırgan sarhoşlar, üzgün sarhoşlar, dengesini kaybeden sarhoşlar. Ama Nick'in en çok sarhoş olduğu halini biliyordu; Nick sarhoş olduğunda biraz şapşallaşırdı ve çok sevecen biri haline gelirdi. Ürkütücü bir sevecenlik de değildi. Sadece sürekli Terri'ye sarılmak ister, onun ne iyi bir dost olduğunu söyler ve ona onu sevdiğini söylerdi. Nick, Hatta neden şimdiden başlamıyoruz? Düğünden kalma neredeyse bir kasa şampanyamız var, dedi. Ben mimoza kokteyli içebilirim. Jess ellerini birbirine sürttü. Oh, bu harika! Ben kadehleri ve portakal suyunu getireyim.

60 Nick, Ben şampanyayı açayım, dedi. Terri ise morali bozularak ve ben de sizi izlerim, diye düşündü. Ama bir bebek sahibi olmanın fedakârlık yapmak anlamına geldiğini biliyordu ve zaman geçtikçe, bu yaptıklarını fedakârlık olarak bile görmeyecekti. Ve eğer hiçbiri değilse bile, bugün ilginç bir gün olacaktı, bunu biliyordu. ONUNCU BOLUM NlCK in kardeşi Maggie de onlara katılıp katılamayacağını sorduktan sonra, annelerinin evine gitmeden önce Nick'in dairesine gelmişti. Annesine gitme zamanı geldiğinde, Maggie nin Mercedes arabasına hep birlikte bindiler ve Terri'nin şoförlüğünde yola koyuldular. Bu esnada Nick ve Jess çoktan yarım şişe şampanyayı devirmişlerdi ve saat daha on buçuk bile değildi. Nick'in annesi kahvaltıda hiçbir şeyi eksik etmemişti, onlarca çeşitli yiyeceğin yanında, İtalyan usulü kokteyller ve köpüklü beyaz şarap vardı. Terri onların kaç sürahi kokteyl içtiğini sayamamıştı ama Nonno'nun evine doğru giderlerken, kimsenin bir şikâyeti yoktu. Yolda giderlerken, bir anda Nick, Terri ye doğru eğildi, yanağını okşadı, şapşal bir gülümseme ve kan çanağına dönmüş gözleri ile Seni seviyorum, Terri, dedi. Bu sözüyle arkada oturan kızlardan sevinç çığlıkları kazanmıştı. Tabii ki, onlar bu sözlerinin arkadaşça bir sevgiden dolayı söylendiğini fark etmiyorlardı. Terri, Ben de seni seviyorum, diyerek yanağındaki elini alıp Nick'in tarafına koymak istedi; yola dikkat etmeye çalışıyordu. Ama Nick bırakmadan önce elini sıkıca tuttu ve sıktı. Hayır, yani seni gerçekten seviyorum. Terri elini zorlukla çekti, Ben de seni gerçekten seviyorum. Maggie arka koltukta söylendi. Bu haksızlık. Bende sizin sahip olduğunuz gibi bir aşk istiyorum. Jess, Ben de, dedi. Nick bir omzunun üstünden kız kardeşlerine baktı. Belki bir milyon defa, asla evlenmek istemediğini duymuşumdur, Mags. Ve sen de gerçekten bana inandın mı? Her kadın evlenmek ister, moron. Bunu söylüyorum çünkü otuz üç yaşma gelmiş ve hâlâ bekâr olduğum için aşağdanmak istemiyorum. Jess, Ben kırk olacağım, dedi. Nick güldü, Üç sene sonra. Maggie, Jess e döndü, Ayrıca, dedi, Sen evlisin. Ama ne kadar süreliğine? Sürekli kendime bunların değişeceğini söylüyorum ama hiç değişmiyor. Jess burnunu çekti. Artık değişmeye çalışmıyor bile. Maggie, O zaman ayrıl ondan, dedi. Sen mutlu olmayı hak ediyorsun. Yapamam.

61 Nick kardeşine baktı. Neden? Vazgeçemeyeceğim şeyler var; mesela çocukların özel okulları gibi. Ve spor kurslarının ne kadara mal olduğunu biliyor musunuz? Üçüncü ipotek için başvurmam gerekiyor. Üç mii? Terri'nin, Nick'in yüzüne bakmasına gerek yoktu. Kaşlarını çattığını biliyordu. Sürücü aynasından Jess e baktı, rengi solmuştu. Acaba kusacak mıydı? Jess, Neyse, söylediklerimi unutun, dedi. Nick, Hayır, dedi. O ev size düğün hediyemizdi, onu ipotek ettirmemeliydin. Jess iyice gerilmişti. Lütfen konuyu kapatabilir miyiz? Belli ki Nick konuyu kapatmayacaktı. Neden evi ipotek ettirdin, Jess? Ailemin geçimini sağlamak için. İkiniz de iyi para kazanıyorsunuz ve senin bir güven fonun var. Jess ona cevap vermeyince, Nick üsteledi. Jess, hâlâ fonun var, değil mi? Çocukları üniversiteye göndermek için param var ama o paraya dokunamam. Mags sordu, Peki ya gerisi? Jess in yanakları kızardı. Gitti. Hepsi gitti. Nick şaşkındı, Nereye gitti? Jess kısa bir tereddüt etti ve Kötü yatırımlara, dedi. Nasıl yatırımlar? Şey, sezonuna göre değişiyor. Futbol, basketbol... Nick söverek başını koltuğun arkasına yasladı. Jessica, neden kimseye söylemedint Jess yine burnunu çekti. Bu çok küçük düşürücü, evlilik terapisinin onun bu huyunu düzelteceğini umdum. Ama ne zaman bu konu açılsa sinirlenip inkâr ediyor. Bu yüzden terapiye gelmeyi bıraktı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Nick kaşlarını çattı. Belki de sadece ikna edilmeye ihtiyacı vardır. Jess biraz daha solgunlaştı. Ne yapacaksın? Caroselli Çikolataları için çalışıyor ve eğer işini kaybetmek istemiyorsa, kurallarına göre oynayacak. Ya isimsiz kumarbazlar terapisine gider, ya da işi bırakır. O zaman ben ve çocuklar, ne oluruz? Bu kadar borcumuz varken, nasıl altından kalkarız? Nick, Eğer Eddie sana bakmıyorsa, dedi, çenesini sıkıyordu. Ailen bakar. Terri, Jess için çok üzüldü. Başka birisinin onun parasını kumarda kaybetmesini düşünemiyordu bile, kendisi bir dolarını bile boşa harcamayı sevmezdi. Arabanın içindeki tansiyon, Nonno'nun evine geldiklerinde oldukça gergindi. Nick ve kız kardeşleri, eve girer girmez bara yöneldiler. Terri de

62 onlara katılmak isterdi ama onun yerine herkesle tek tek selâmlaştı ve tuvalete gitmek için üst kata yöneldi. En üst basamağa ulaştığında, Nonno'nun çalışma odasından sesler geldiğini duydu, bir kadının ve bir erkeğin sesleri. Merakla, dinlemek için durdu ama ne söylendiğini duyamıyordu, sadece ikisinin de kızgın olduğu anlaşılıyordu. Bir adım daha yaklaştı ve duymaya çalıştı, bunun üstüne vazife olmadığını bilmesine rağmen, kendini tutamıyordu. Tanrım, gerçekten tam bir Caroselli gibi davranıyordu. Adam, Ona söylemeliyiz, dedi. Kadın, çaresizce, Ama hiçbir şey söylemeyeceğimiz konusunda anlamıştık, diye yanıtladı. Gerçeği bilmeyi hak ediyor. Hayır, ona bunu yapamam. Bu sırrı yeterince sakladım. Ama artık yapamıyorum. Suçluluk duygusu beni yiyip bitiriyor. Ya sen söylersin, ya da ben söylerim. Demitrio, bekle! Kapı kolu döndü ve Terri nefesi kesilerek yandaki odaya girip kapının arkasında saklandı, kalbi deli gibi atıyordu. Kapının aralığından Rob un babası ve Nick'in amcası Demitrio nun odadan çıktığını gördü. Hemen ardından da Tony nin annesi Sarah çıktı. Terri bu ikisinin ne konuda tartışabileceklerini düşünemiyordu ama duyduğu bu kısa konuşmadan çeşitli sonuçlara varılabilirdi. Ama yine de, konuşmayı hepten yanlış anlamış da olabilirdi. Bunu Nick'e sorabilirdi ama sonra Nick bunu kuzenleri Rob ve Tony e sorardı, böylece bu olay gizli kalmamış olurdu ve Terri bunun sorumlusu olmak istemiyordu. İkisinin de gittiğine emin olunca, saklandığı yerden çıktı ve tuvaleti kullandı. Hızlıca aşağı indi ve kimsenin onu görmemesini diledi. Gözleri ile Nick'i aradı ve onun barda olduğunu gördü, hemen yanına gitti. Nick onu gördüğüne çok sevinmiş gibiydi, gülümseyerek,hey, dedi. Nerelere gittin bakalım? Tuvalete. Sen nasılsın? Sadece burada duruyorum ve barı tutuyorum, dedi. Konuşması kaymaya başlamıştı. Yoksa bar seni tutuyor olmasın? Nick başını salladı, Galiba öyle. Terri, Nick'in elindeki içki bardağını işaret etti, Belki de şunu artık bana vermelisin. Ve Nick hiç itiraz etmeden bardağı ona verdi, Terri bardağı Nick'in ulaşamayacağı uzaklığa koydu. Neden gidip oturmuyoruz? Yani sen düşmeden önce... Biliyor musun, bu muhtemelen çok iyi bir fikir. Nick onun omzuna kolunu attı ve zorlukla yerinden kalktı. Terri bu kadar uzun boylu ve formunda olmasaydı, Nick ile çoktan yere düşmüşlerdi.

63 Onu kanepeye oturttu ve kendi yanına oturamadan, Nick onun belinden yakaladığı gibi onu kendi kucağına oturttu. Nick! Nick sadece sırıttı ve onun kulağına fısıldadı, Herkesin bizim deli gibi âşık olduğumuza inanması gerekiyor, hatırladın mı? Evet, ama bazı limitler vardı. Terri yukarda duyduğu şeyleri düşündü, içini merak kapladı. Zaten Nick'in bu geceyi pek hatırlayabileceğim sanmıyordu. Sence Demitrio amcanla, Sarah yengen iyi anlaşır mı? Ne demek istiyorsun? Nick ellerini Terri'nin elbisesinin altına sokmaya uğraşıyordu. Terri onun ellerini indirdi. Onları konuşurken gördüm de, sanki biraz... (îergin gibilerdi. Şey, birlikte bir geçmişleri var. Öyle mi? Sana söylememiş miydim? Bir elini Terri'nin dizine koydu. Söyleseydi, Terri bunu hatırlardı. Ben hatırlamıyorum. Onlar eskiden çıkıyorlardı. ()-oh. Gerçekten mi? Sanırım, lise zamanlarında. Elleri dizlerinden yavaşça çıkmaya ve yine elbisenin altına girmeye başladı. Ama sonra Demitrio, Sarah ı terk etti. Ardından da Sarah, Tony e âşık oldu. Ve yukarıdaki konuşmaların ışığında, Terri kolaylıkla Sarah ve Demitrio arasındaki aşkın yeniden alevlendiğini söyleyebilirdi. Ama bu onu ilgilendirmezdi ve bunu kendine saklayacaktı. Nick boğuk bir sesle ve inatla ellerini elbisenin içine sokmaya çalışıyordu. Terri yine ellerini bacaklanndayken yakaladı ve indirdi. Kendine hâkim ol, dedi ve Nick hareketini tekrarlayamadan, Nick in babası herkesi sofraya çağırdı. Terri en azından sofrada rahat oturabileceğini düşünmüştü ama yerlere kadar uzun masa örtüsü sağ olsun, tüm yemek boyunca Nick'in ellerini eteklerinden çekmeye çalışmıştı. Nick'in sarhoş olduğunda böyle sevgi dolu olduğunu biliyordu ama daha önce hiç böyle olduğunu hatırlamıyordu. Tabii, daha önce hiç sevişmemişlerdi de. Bu minik dokunuşlar biraz sinirini bozsa da, hoşuna da gidiyordu. Yemekler harikaydı ve Terri, Nick'in sadece iki kadeh şarap içmesine izin vermişti. Ama Jess ve Mags'i uyaran biri olmadığı için, yemeğin sonunda kızlar masada uyumaya başlamışlardı bile. Çoğunluk eve gitmek için ayrıldıktan sonra, Terri kızları ve Nick'i arabaya bindirmek için Rob dan daha önce asla sarhoş görmediği yardım istedi. Bir yandan da eve vardıktan sonra onları nasıl yukarı çıkaracağını merak ediyordu.

64 Herkesi sağ salim arabaya bindikten sonra. Rob, Terri'ye döndü. Seni takip edip onları çıkarmana yardım etmemi ister misin? Terri gülümsedi. Yapar mısın? Bu harika olur. Yoksa tüm geceyi onları taşıyarak geçireceğim. Dur bekle de Tony i de çağırayım, böylece Nick'in, yani sizin evinize onları birlikte çıkarırız. Zaten Tony niıı evine giderken oradan geçeceğiz. Terri arabaya bindiğinde, Nick ona şapşalca sırıtarak baktı. Bu gece şoförümüz olduğun için teşekkürler. Hiç sorun değil, diyerek kemerini bağladı ve motoru çalıştırdı. Nick başını koltuğa doğru düşürdü. Bugün çok içtim ben. Kesinlikle öyle. Kızdın mı? Belki biraz kıskandım ama kızmadım. Nick gözlerini kapattı ve Terri park yerinden ayrıldı. Daha köşeye bile gelmemişlerdi ki, Nick'in sesi duyuldu. Gelmedik mi daha? Ten i güldü. Sen sekiz aylık doğmuş olmalısın. Nick sırıttı ve sonra sesi kesildi, uyuyakalmış olmalıydı çünkü eve varana dek hiç sesi çıkmadı. Rob ve Tony birkaç dakika arkadan geliyorlardı ve eve vardıklarında, onlar kızları, Terri de Nick'i taşıdı; neyse ki Nick biraz destekle yürüyebilecek haldeydi. Rob ve Tony kızları misafir odasına götürdüler ve Terri ise Nick'i yatak odasına götürüp tamamen soydu nasılsa uykusunda her şeyini çıkartacaktı ve yatırdı. Eğildi ve yanağından öptü, fakat bu kadar sarhoş olmasına rağmen Nick hızlı bir hareketle onu yanına yatırdı ve onu tutkuyla öptü. Uzun ve derin bir öpücüktü. Çok güzel kokuyordu, çok güzel öpüyordu, öyle ki Terri olması gerekenden daha fazla bir süre ona izin verdi. Nick ona baktı ve saçlarım okşadı. Bunu ne kadardır beklediğimi biliyor musun? Mm, beni en son öptüğünden beri mi? Nick, Yıllardır, dedi. Seni öpmekten de fazlasını istedim. Hı-hım. Bu kesinlikle alkol konuşmasıydı. Terri, ciddiyim. Birlikte yaşarken, kızlarla eve gelirdim ve... Hatırlıyorum. Ama yanımda onlar varken bile tek düşündüğüm şendin. Onların sen olmasını dilerdim. Terri'nin kalbi hızlandı ve boğazında bir yumru hissetti. Hadi ama Nick. Dilemezdin. Evet, dilerdim, dedi. Bakışları o kadar açıktı ki, Terri onun doğruyu söylediğine yemin edebilirdi. Ama doğru olamazdı. Sadece onu yumuşatmak ve onunla tekrar yatmak için söylüyor olmalıydı. Madem beni bu kadar istedin, neden söylemedin?

65 Söylemeliydim. Keşke söyleseydim diyorum. Hayır, demiyorsun. Kesinlikle onu başka bir kadınla karıştırıyor olmalıydı. Evet, diyorum. Arabada, seni sevdiğimi söylediğimde, ciddiydim. Tabii ki ciddiydin. Biz en yakın dostlarız. Ben de seni seviyorum. Hayır. Yani ben gerçekten seni seviyorum. Bir parçası buna inanmak istiyordu ama onu böyle konuşturan şeyin alkol olduğunu biliyordu. Bunu daha önce görmüştü. Nick ağırlaşmış göz kapaklarıyla ona bakıyordu. Bir şekilde bunun kaçınılmaz olduğunu hep biliyordum. Neyin kaçınılmaz olduğunu? Bizim birlikte olacağımızı. Ve Jess haklı, biz birbirimiz için mükemmeliz. Şimdi ise nasıl bunu daha önce yapmadık, diye düşünüyorum. Belki de sadece hazır değildik. Artık uyumaksın. Bunu yarın sabah konuşuruz, olur mu? Olur, dedi ve elinin Terri'nin yanağından aşağı kayıp düşmesine izin verili, gözlerini kapattı. Terri ayağa kalktı ve söylediği şeye rağmen, bunun devam etmeyecek bir konuşma olduğunu bilerek ışığı kapattı. Yarın sabah Nick'in bunları hatırlayacağını bile düşünmüyordu. Kapıyı kapatıp mutfağa gitti. Rob bar taburesine oturmuş, su içiyordu. Tony ise kendine bir şişe bira açmıştı ve buzdolabına yaslanmıştı. Terri, Ne gece ama... dedi ve Rob un yanına oturdu. Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Tony, Terri'ye baktı. Ee, neler oluyor? Ne demek istedin? Daha önce Nick'i ve kızları sarhoş gördüm ama hiç aynı anda ve böylesi-ııe sarhoş görmemiştim. Gena ile ilgili her şey yolunda mı? Gena iyi. O zaman bu durumun Eddie nin yemeğe gelmemesiyle alakası mı var? Belki de bunu Jess'e sormalısın. Rob, Yani, sorun Edde, dedi. Ben gerçekten bu konuda bir şey söyleyemem. Nasılsa onlar her şeyi Nick'ten öğreneceklerdi. Rob, Biliyorsun, dedi. Eğer dedikodu yapmayı öğrenmezsen, bu ailede yaşayamazsın. Baban Tony nin annesi ile yatıyor, demek istedi. Bu yeterinde iyi bir dedikodu muydu? Bence herkes için zor bir gün oldu, diyelim. Nick ile her şey yolunda mı? Harika. Her şey harika... Rob, Sizin hemen bir aile olmak istediğinizden bahsetmişti, dedi. Ve ben de senin bugün sadece su içtiğini fark ettim. Ve yarım düzine insan dana bunu fark etmişti.

66 Sadece temkinli davranıyorum. Sanki sorguya çekiliyormuş gibi hissetti. Acaba Tony ve Rob da Nonno'nun teklifini kabul etmişler miydi? Belki de kendi nişanlarını açıklamaya hazırlanıyorlardı. Ve eğer bunu yaparlarsa, bu iş bir çeşit yarışa mı dönecekti? Terri anlamadı, Neyi? Seksi. Buna hazırlıksız yakalanmıştı. Neden bilmek istiyorsun? Sadece merak ettim. Ben lise hazırlıktaydım. Terri, Duymuştum, dedi. Beth Evans la ve onun yatak odasında. Ailesi evde yokken. Sana kim söyledi? Birkaç sene önce Tony ve Rob konuşurken duymuştum. Ayrıca o zamanlar okulda da söylentiler vardı. Ayrıca, performansının da iyi olduğunu duymuştum. Nick güldü. Tam öyle sayılmaz. O kadar gergindim ki kızın sutyenini bile açamamıştım. Seksin kendisi ise on üç saniye sürmüştü. Rob böyle anlatmıyordu. Kızın sana daha fazlası için yalvardığını söylemişti. Biraz abartmış olabilirim, diye sırıttı. Genç bir erkek için cinsel başarılar her şeydir. Şey, açıklık getirmek için söylüyorum; o zamandan beri bayağı yol almışsın demektir. Nick güldü. Teşekkürler. Senin ilkin ne zamandı? Bu çok utanç verici... Neden? Çünkü çok klişe... Sakın bana bir öğretmenle olduğunu söyleme. Terri güldü. Tabii ki hayır! Lise sonun mezuniyet balosunda... Bu gerçekten çok klişe, diyip duraksadı. Bir dakika, sen o baloya matematik kulübünden bir çocukla gitmiştin. Adı neydi, Eugene... Bir şey? Eugene Spencer. O biraz... İnek değil miydi? Biraz... Ama ben de öyleydim. Hem, onunla çıkmıyorduk zaten. Ne yapıyordunuz? Takılıyorduk. Nick kaşlarını kaldırdı. Takılıyor muydunuz? Bilirsin, sadece seks. Nick tekrar doğrulup oturdu, bir anda akşamdan kalma halini unutmuştu. Gerçekten mi? Başka takıldığın adamlar da oldu mu? Birkaç tane. Ama onlar sevgilin değildi.

67 Arkadaşlarımdı, sevgilim değillerdi. Ve onlarla seks yaptın? Evet, yaptım, diyerek onun neden buna inanamadığını anlamadı. Ne diyebilirim ki, seksi severdim. Ben de severim... Ama... Ne, sen erkek olduğun için farklı mı? Birlikte yaşarken her gün farklı bir kızla gelirdin ve hepsini arkadaşın olarak tanıştırırdın, fakat onları asla ikinci bir defa görmedim. Birden Terri'nin akima dün gece konuştukları şeyler geldi. Ama muhtemelen Nick onlan hatırlamıyordu. Şey, senin tüm arkadaşlarınla yatmadığını biliyorum. Hiç kız arkadaşlarımla yatmadım, gerçi beni başka bir arkadaşıyla birlikte olmak için çağıran biri olmuştu ama istememiştim. Benimle de hiç yatmadın. Terri omuzlarını silkti. Hiç sormadın ki. Nick kaşlarını kaldırdı. Eğer sorsaydım, yatar miydin? Başlarda Nick'in ona takıldığını sandı ama gözleri ciddi olduğunu söylüyordu. O zamanlar gerçekten onunla yatmak istemiş olabilir miydi? Dün gece konuştukları alkolle alakasız olabilir miydi? Terri bunu gerçekten bilmek istiyor muydu? Hayır, bizim ilişkimiz benim için önemliydi. Diğerleri değil miydi? Bizimkisi gibi değildi. Duraksadı. Bu sohbetin gittiği yerden hoşlanmamıştı. Ben en iyisi seni uyuman için yalnız bırakayım. Şimdi daha iyiyim. Sanırım duş alacağım. Aç mısın? Sana öğle yemeği hazırlayabilirim. Belki de hafif bir şeyler olabilir? Dolapta hazır çorbalar vardı. Eğer koca binanın yanmasını umursamıyorsa, neden olmasın? Tabii, sen çıkınca hazır olur. Nick kaşlarını oynattı. Tabii, eğer sen bana katılmak istemiyorsan. Ben seni akşamdan kalma sanıyordum. O kadar da değilim. Terri buna güldü ve boşandıkları zaman da Nick'in böyle onun üzerine gelip gelmeyeceğini düşündü. Ya da onun evet deme isteğinin kaybolup kaybolmayacağını düşündü. O zaman, cevabım, hayır. Nick omzunu silkti. Sormaktan zarar gelmez, diye düşündüm. Yuvarlanarak yataktan kalktı ve muhteşem vücudu ve tüm çıplaklığıyla banyoya gitti. Terri gözlerini dikerek onu izledi. Terri'nin biraz ısrarla fikrini değiştirebileceğini bilmiyor olması iyi bir şeydi. Yoksa şu anda duşa onunla girmiş olacaktı. Duşun açıldığını duyduğunda odadan çıkıp mutfağa gitti ve dolabı açtı. Karşısında çeşit çeşit çorba vardı. Acaba Nick hangisini isterdi? Normalde

68 domates çorbasını tercih edeceğini biliyordu ama şimdi bu haldeyken midesine zarar verebilirdi. Kahretsin, şimdi gidip sormak zorundaydı. Belki de ON BİRİNCİ BÖLÜM Dün geceki hoşgörüsünün ardından, Terri. Nick'in annesi ile çıktığı yılbaşı alışverişinden döndüğünde, saat öğlen on bir olmuştu ve eve girdiği anda acınası bir manzara ile karşılaştı. Jess ve Mags oturma odasında, perdeler çekili ve televizyon kapalı bir halde oturuyorlardı. Terri elindeki torbaları kenara koyup montunu çıkardı ve kızlara baktı. Günaydın. Jess, Pek aydın sayılmaz, diye kısık bir sesle cevap verdi, bir yandan da iki eliyle alnına bastırıyordu, gözleri de şişmişti. Fiziksel olarak başımın patlaması mümkün mü? Çünkü bence patlayacak. Terri, Pek sanmıyorum, dedi. Mags oturduğu yerden Şşş, dedi. Bir gece önceki makyajı akmıştı ve bir rakun gibi görünüyordu. Neden bağırıyorsunuz? Terri kızlara baktı. Kendiniz için bir şeyler aldınız mı? kızlar başlarını salladılar. Bolca su içtiniz mi? Mags, Evet, anne, dedi. Terri gülümsedi, Hey, sonuçta bunları pratik yapmam gerekiyor, Nick nerede? Jess, Kalkıp bir ağrıkesici aldı ve tekrar yattı, dedi. Nasıl görünüyordu? Hiç zombi filmi seyrettin mi? O kadar kötü, ha? Ben gidip bir bakayım. Terri montunu portmantoya astı, çevreye saçılmış ve dün geceden kalan üç montu da alıp silkeledi ve onları da astı. Sonra parmak uçlarında ilerleyerek yatak odasına girdi. Perdeler ve tüm ışıklar kapalıydı. Nick ise yüzüstü bir şekilde yatıyordu, çıplaktı. Terri, akşamdan kalma olabilir ama hâlâ çok çekici, diye düşündü. Komodinin üzerinde iki boş su şişesi vardı en azından su içmişti yerde de içeri giderken giyip de sonradan çıkardığı şortu duruyordu. Terri onu da yerden aldı, katladı ve kenara koydu. Balayı esnasında Nick banyoda ıslak havlusunu bırakmak ve lavaboda kirli bulaşık bırakmak dışında, eski halinden eser olmayan bir titizlik sergilemişti. Terri tam da arkasını dönüp gidecekti ki, Nick'in mırıltısını duydu. Saat kaç? On bir civarı. İyi misin? Nick başını kaldırdı ve tek gözünü kısıkça açarak ona baktı. Yüzü biraz şişmiş ve gözleri kızarmıştı. Ne düşünüyorsun? Sana getirebileceğim bir şey var mı? Bir silah?

69 Terri güldü. Başka bir şey? Nick iç geçirdi ve kafasını yatağa gömdü. Bir şişe su daha? Ve bir daha bana böyle içmeme izin vermeyeceğine dair söz vermeni istiyorum. Yaşlanmış olmalıyım çünkü eski halimden eser yok. Bu normal, sanırım. Kendisi de en son margaritayı fazla kaçırdığında, ertesi gün acısını çekmişi. Hemen dönerim. Mutfağa girdi ve kızlara da su isteyip istemediklerini sordu. Sonunda buzdolabından kolları su şişesi dolu bir şekilde ayrıldı ve ikisini kızlara bırakıp, yatak odasına döndü. Odaya girdiğinde Nick yatağa oturmuş onu bekliyordu. Teşekkürler, diyerek şişeyi aldı ve kana kana içti. Terri ikinci şişeyi komodinin üstüne bıraktı ve yanına oturdu. Nick, tekrar Teşekkürler, dedi. Sorun değil. Kızlar ne durumda? Senden biraz daha iyiler ama fazla değil. Dün gece bizimle ilgilendiğin için teşekkürler. Siz de benim için aynı şeyi yapardınız. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam, birkaç kere yapmıştın da. Nick yatakta biraz daha aşağı kayıp başını yasladı. Lisedeyken Tommy Malone dan ayrıldığın zaman kendini şeftalili liköre vermiştin, ondan mı bahsediyorsun? O nane likörüydü ve ben Tommy den ayrılmamıştım. Tommy onunla birlikte olmadığım için beni terk etmiş ve Alicia Silverman ile çıkmaya başlamıştı. Senin için onu tekmeleyebilirdim. Terri o zamanları hatırlayıp gülümsedi. Nick gerçekten bunu yapardı. Belaya değmezdi. Peki, sonunda, ne zaman yaptın? banyonun kapısından, içeri girip onu sabunlu ve seksi bir şekilde görmeden sorabilirdi? Öncesinde kızlara da çorba isteyip istemediklerini sordu ve asık suratlar ve baş ağrısı söylenmeleri eşliğinde hayır cevabını aldı. Tam da düşündüğü gibi oldu, kapının önünden hangi çorbayı istediği konusunda onunla anlaştı ve domates olduğunu öğrendi, fakat tam arkasını dönmüş gidiyordu ki, Nick'in ona seslendiğini duydu. Hey, Terri, bana dolaptan duş lifi verebilir misin? Kahretsin. Tamam, diyerek dolaptan lifi çıkardı. Aklında elindeki lifi, Nick'i görmeden duşa kabinin üstünden atmak vardı. Ama o esnada Nick kabinin kapısını açtı. Tabii ki ıslak, sabunlu ve delicesine seksiydi. Nick! Bağırsa da pek anlamı olmamıştı çünkü Nick onu kolundan tuttuğu gibi üzerindekilerle duşa soktu.

70 Kot pantolonu, kazağı ve saçları ıslanırken, Nick arzudan kararmış gözlerle ona baktı, Hey, sanırım duş alman gerekiyor. Ona kızmak, bağırmak ve bunun yanlış olduğunu söylemek istiyordu ama sadece güldü. Nick kollarını ona doladı ve onu tutkuyla öptü. Terri istemeden inledi. Buna son vermesi gerektiğini biliyordu ama bunu yapmak istemiyordu. Zorlukla nefes alarak, Bu kadar, dedi. Bu kez son... Nick onu tutkuyla öptü ve çekildi, bakışlarında arzu vardı. Kıyafetlerini çıkar. Terri market arabası ile reyonlar arasında gezerken, elindeki Nick'in verdiği listeyi kontrol ediyordu. Eve taşındığından beri tam bir mutfak gurusu olan Nick'in yemeklerini yiyor olmak harikaydı. Kendisi sadece donmuş yemekleri ısıtabildiğinden, ev yapımı yemek yemek, onun için yeni bir şeydi. Bir hafta geçip de Jess evden ayrıldığından beri, Jess'in kaldığı odaya geçmişti ve o günle birlikte, Nick ile sevişmeme kararı almışlardı. Ama Terri onunla yatmayı özlediğini fark ediyordu. Özlediği sadece seks değildi. Ona sarılıp uyumayı, onunla yatakta sadece uzanıp konuşmayı ve onun sıcaklığını özliiyordu. Bu bir hafta sonunda, hamilelik testi yapacaktı. Doktora göre regl olması gerekirken o hafta yapması gerekiyordu. Kadın ürünleri reyonundan geçerken, hamilelik testleri rafına bakmadan edemedi. Testi birkaç gün erken yapmanın bir zararı olmazdı, değil mi? Test ambalajının arkasını okuduğunda yazan bilgiye göre, regl döneminin bitiminden dört gün öncesi ve sonrasında bu testi uygulayabilirdi. Bu da tam bugüne denk geliyordu. Kalbi deli gibi atarak testi aldı. Listesinde kalan şeyleri aceleyle aldı ve eve geldi. Aldığı malzemeleri zar zor yerleştirdi ve heyecanla testi açtı. Teste göre, en iyi sonuç için, günün ilk idrarını kullanması gerekiyordu ve bu tam on saat önceydi. Kahretsin. Demek ki yarın sabahı beklemesi gerekiyordu. O günün geç saatlerinde, Nick her sorduğu soruyu üçer kez tekrar etmek zorunda kalınca, bir sorun olduğunun farkına vardı. Her şey yolunda mı? Sanki kafan burada değil gibi? En azından ona söylerse, tek başına meraklanmazdı. Bugiin markette kadın reyonuna girdim. Nick kaşlarını çattı. Bu bilmek istediğim bir şey mi? Terri gözlerini devirdi. Hamilelik testleri olan reyon, Nick. Bu test için regl döneminin bitmesi gerektiğini sanıyordum. Ben de öyle ama test kılavuzuna göre, dönem bitmeden dört gün öncesinden itibaren yapabilirmişim. O ne zaman? Bugün. Ama çok geç olduğu için yarın sabaha kadar yapamam.

71 Ne kadar erken yapmalısın? Nick'in yüzünde hiçbir heyecan ifadesi yoktu, gerginlik de öyle. Sanki umursamıyor gibiydi. İfadesinden hiçbir şey okunmuyordu. Kalktığım anda. Nick cebinden cep telefonunu çıkardı ve kurcalamaya başladı. Terri telefona baktı, anlamamıştı. Ne yapıyorsun? Yarın sabah için saat kuruyorum. Kaça kuruyorsun? Nick ona baktı ve sırıttı. Beş. ON İKİNCİ BÖLÜM NICK banyo kapısının önünde volta atıyordu; sanki hamilelik testinin sonucunu değil de, doğumhane kapısında bekleyen bir baba adayı gibiydi. Neden bu kadar uzun sürdü? Bu testler birkaç dakikada belli olmuyor muydu? Kapı açıldı ve Terri pijamaları ile kapıda göründü. Ee? Hfılfı bekliyorum. Orda durup izleyecek sabrım yok. Ne kadar kaldı? Terri saatine baktı. Üç dakika. Nick, Endişelenme, dedi. Pozitif olacak. Farkındasın değil mi, eğer pozitifse, her şey bitti. Hayatının geri kalanında her gün, başka biri için yaşayacaksın. Sana bağlı biri için yaşayacaksın. Bunu daha önce de konuşmamışlar mıydı? Neden Terri onu korkutmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu? Ya da belki korkan kendisiydi. Onu dokuz ay boyunca karnında taşıyacaktı. En çok fedakârlığı o yapacaktı. Nick, Ben hazırım, dedi. Ve senin için buradayım. Neye ihtiyacın olursa... Neye mal olursa olsun. Yanındayım. Yani eğer negatif olursa, hâlâ denemek istiyor musun? Terri, ben uzun süre bunu denemek istiyorum. Para için. Sence benim motivasyonumu sorgulamak için biraz geç değil mi? Terri iç geçirdi. Haklısın. Üzgünüm. Sanırım sadece gerginim. Bu işte beraberiz. Eğer bana güvenmiyorsan... Güveniyorum. Benim sorunum ne, bilmiyorum. Belki de hormonsaldır. Terri tekrar saatine baktı. Zamanı geldi. İşte başlıyoruz. Banyoya bir adım attı ve durdu. Bunu yapamayacağım. Çok gerginim. Sen bak. Neye bakacağım? Pozitifse artı, negatifse eksi... Tamam, bakıyorum. Nick banyoya girdi ve tezgâhtaki ince çubuğu aldı. Bir artı işareti görmeyi umarak onu çevirip baktı ve...

72 Kahretsin. Terri umutla kapıda bekliyordu. Eee? Kahretsin, kahretsin, kahretsin. Başını kaldırıp Terri'ye baktı ve kafasını omuzsuzca salladı; Terri'nin yüzünün asıldığını gördü. Doğru yaptığına emin misin? Terri başını salladı. Üzgünüm, gel buraya, dedi ve ona kollarını açarak sarıldı. Terri başını onun göğsüne koydu. Yapabileceğim bir şey var mı? Terri olumsuzca başını salladı. Kılavuzda tam regl döngüsü bitmeden yaparsam negatif çıkabileceği yazıyor. Eğer bu zamanda yaparsanız, döngü bittikten sonra tekrar deneyin, diyor. Yani, hamile olabilirsin? Sadece yüzde on iki bir şansla. Yani büyük bir ihtimalle değilim. On iki, sıfırdan büyüktür. Salı günü tekrar test yaparız ve emin oluruz. Nick tüm gününü Terri'yi eğlendirmeye çalışarak geçirdi. Ama Terri ne onu dinliyor ne de konuşuyordu. Terri'nin en sevdiği yemeği yapması bile onu neşelendiremedi. Akşam olduğunda Terri'nin sevdiği filmi izlerlerken bile, Terri dikkatini veremiyordu. Saat on bir gibi yattılar ve Terri, Nick'in odasının kapısına geldiğinde, saat neredeyse gece yarısı olmuştu. Nick? Uyanık mısın? Nick oturdu. Evet. İyi misin? Terri birkaç adım yaklaştı. Uyuyamıyorum. Sadece bu gece için yanında uyuyabilir miyim, senin için sorun olur mu? Yani gerçekten uyumak için, yoksa... Anladım. Nick yatağın diğer tarafındaki örtüyü kaldırdı. Atla bakalım. Terri örtünün altına girdi. Ona dönerek yattı. Bunun için üzgünüm. Özür dileme. Ben seninle uyumayı seviyorum. Yıllardır kendi kendime uyuyabiliyordum, dedi. Sesi kendine nefret eder gibi geliyordu. Bu birkaç gün çok stresli geçti. Her şeyi tek başına göğüslemek zorunda değilsin. Bu işte birlikteyiz, unuttun mu? Şimdilik. Ama senin etrafımda olmadığın zamanlar olacak ve ben kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeliyim. Benim nereye gideceğimi düşünüyorsun? Halamın bana hep söylediği gibi, eğer kendini insanlara bağlamazsan, seni hayal kırıklığına uğratamazlar. Nick onun böyle bir şeyi düşünmesine bile inanamadı. Güven sorunları olduğunu biliyordu ama eğer ona bile böyle bakıyorsa, travması çok daha derin olmalıydı. Seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı? Hayır.

73 IVÎaalesef, ikinci bir hamilelik testine ihtiyaç duymadılar; Terri pazartesi sabahı regl oldu. Nick onu tanıdığından beri, sadece beş ya da altı defa ağladığım görmüştü ama o sabah onu iş yerinden arayıp da kötü haberi verirken, Terri kendinde değil gibiydi. Eve gelmemi ister misin? Terri, Hayır, diyerek burnunu çekti. Aptalca davranıyorum. Bunun olabileceğini biliyordum ama sanırım fazla umutlanmışım. Bu kadar üzülmemeliyim. Üzülmen normal. Ben de hayal kırıklığına uğradım. Ama birkaç hafta sonra yeniden deneyeceğiz, değil mi? Bunu yapmak istediğine emin misin? Tabii ki eminim. Ama bunun anlamı, benimle fazladan bir ay geçirmen demek. Bunu kaldırabilecek misin? Terri'nin sesinden gülümsediği anlaşılıyordu. Şey, beklentilerimi karşılıyorsun. Nick güldü, Eee, akşam yemeği için ne istersin? İstediğin neyse, gelirken alırım. Terri birkaç saniye düşündü ve Pizza, dedi. Pizza, tamamdır. Nick kapısının çalındığım duydu ve babasının geldiğini gördü; babası hiç mutlu görünmüyordu. Terri, kapatmam gerekiyor. Tamam. Ben... Seni seviyorum. Ben de seni seviyorum. Saat yedi gibi görüşürüz. Telefonu kapattı ve babasına baktı. Ne haber? Böldüğüm için üzgünüm ama seninle konuşmam gerekiyor. Girsene. Babası içeri girdi ve kapıyı ardından kapattı. Bu kesinlikle iyi bir işaret değildi. Nick'in masasının karşısındaki sandalyeye oturdu. Kaşları çatıktı. Son zamanlarda bir şey fark ettim, dedi. Ve belki sen bu konuda bir şeyler biliyorsundur, diye düşündüm. Belki Tony ya da Rob sana bahsetmişlerdir. Ne konuda? Amcan Tony ve amcan Demitrio. Yo, hiçbir şey söylemedirler. Neden? Bir sorun mu var? Tek bildiğim, bir sıkıntı olduğu. Artık hiç konuşmuyorlar. Konuşmak mecburiyetinde kalırlarsa da, aralarındaki gerginlik çok belli oluyor. İkisiyle de konuşmaya çalıştım ama bana bir sorun olmadığım söylediler. Nick ona Terri'nin Nonno nun evinde bahsettiği şeyi söyleyip söylememeyi düşündü ama sonra, Terri'yi bu işin içine çekmek çok adaletsizce olacaktı, vazgeçti. Bilmiyorum, baba. Rob ya da Tony ile konuştun mu? Sen onlarla daha yakınsın. Senin konuşman daha iyi olur diye düşündüm. Nick iç geçirdi. Ailenin çoğunluğunun aksine, Nick başkalarının işlerine burnunu sokmayı sevmezdi. Alınma ama ortada bir şey varsa bile, ben onun içine dalmak istemiyorum.

74 Babası keskin bir sesle, Ben senden fazla bir şey istemiyorum, dedi. Belki de sana her şeyin yolunda olduğunu söylemişlerdir çünkü olan her ne ise, seni ilgilendirmediğini düşünüyorlardır. Eğer şirkete de yansırsa, beni de ilgilendirir. Henüz böyle bir şey yok. Bence birkaç gün ya da bir hafta bekle. Sadece zaman ver, olur mu? Eğer hâlâ endişe ediyor olursan, o zaman Rob ya da Tony ile konuşurum. Babası gönülsüzce başını salladı. Eee, Terri ile aranız nasıl? Güzel. En azından öyle umuyordu. Terri son zamanlarda... Biraz kapalıydı. Her zamanki neşeli halinden eser yoktu. Fazla konuşmuyor, fazla yemiyordu. Çoğu zaman, sanki Nick'in orda olduğunu bile fark etmiyordu. Nick buna üzülüyordu. Arkadaşım özlüyordu. Annen sizin bir aile kurmak istediğinizi söyledi. Annemle ne zaman konuştun? Babası bir an tereddüt etti ve Düğününüzde, dedi. Neden Nick bundan fazlası varmış gibi hissediyordu? Hem babası neden annesi ile iletişime geçmeye çalışıyordu? Yoksa onu taciz mi ediyordu? Nick bunu annesiyle konuşmaya karar verdi, ı Evet, bir aile kurmak istiyoruz ama düşündüğümüzden daha uzun zaman alacağa benziyor. Yani, Terri hamile değil, öylemi? Dedikoduları dinlememelisin baba. Babası birden ayağa kalktı. Eğer oğlum arada bir benimle konuşsaydı, dinlemek zorunda kalmazdım. Babası hızla çıkıp kapıyı da arkasından çarparken, Nick, belki, diye düşündü. Eğer sen bu kadar rezalet bir koca ve baba olmasaydın, konuşurdum. Ama bu sözlerinin Nick için hiçbir anlamı yoktu. Babası Leonardo Caroselli asla hatalarının sorumluluğu almazdı. Nick akşamüstü elinde bir kutu pizza ve güzel bir şarapla eve geldiğinde, Terri'yi yatağında kıvrılmış bulmaktan korkarak içeri girdi. Ama onun yerine, Terri bilgisayarının başında işe dalmıştı, hatta onun geldiğini duymamıştı bile. Nick ona seslendi, Pizza geldi. Terri arkasını dönüp onu görünce şaşırdı ve gülümsedi. Selam, saat yedi oldu mu? Nick bir anda, günün tüm stresinin üzerinden akıp gittiğini hissetti. İlk kez bu kadar net bir şekilde bunu fark ediyordu. Bu resmen... Mutluluktu. Mutluydu. Ama zaten Terri ona hep böyle hissettirmez miydi? Terri, Sana bir şey göstermek istiyorum, dedi. Ama önce... Sandalyesinden kalktı, Nick'in yanına geldi ve ona sarıldı, sıkıca sıktı. Ve kahretsin, onu böyle kollarında hissetmek çok güzeldi. O kadar güzeldi ki, Terri geri çeki ince buna üzüldü.

75 Bunun sebebi neydi? Bana karşı çok sabırlı olduğun için ve çok iyi bir arkadaş olduğun için. Günlerdir sana çok çektirdiğimi biliyorum. Kendimde değil gibiydim. Sanırım nedenini biliyorum. Bu işi kafama çok taktım. Artık böyle olmasını istemiyorum. Her şeyi oluruna bırakacağım. Hatta belki de bu yüzden hamile kalamadım. Her konuda çok stres yapıyorum. Bunu ben de fark ettim, bir haftadır kendinde değildin. Biliyorum. Ve bu kadar bencilce davrandığım için özür dilerim. Ama şu andan itibaren, eski halime döndüm. Söz veriyorum. Güzel. Çünkü seni özledim. Terri gülümsedi ve masanın üzerindeki takvimi gösterdi. İşaretlediğim haftayı görüyor musun? Yirmi üçü ve yirmi yedisi arası tarihler işaretlenmişti. Evet. Bunun ne olduğunu biliyor musun? Hmm, yılbaşı tatili? Benim yumurtalarımın hazır olacağı hafta. Nick güldü. Ciddi misin? Terri gülümseyerek başını salladı. Bu harika bir yılbaşı hediyesi olur, de ğil mi? Kesinlikle öyle. Bence bu sefer olacak. Ya olmazsa? Yeniden onun üzülmesini görmek istemiyordu. Eğer olmazsa, ocak ayında tekrar deneriz. Artık sadece rahatlamak işleri doğal yoluna bırakmak istiyorum. Öyle olacak. Nick bu kez iyi olacağını hissediyordu. Nick ne zaman bir şeylerin yoluna girdiğini düşünse, Terri onu hiç beklemediği bir şekilde vuruyordu. Terri'nin arabası otoparkta park halindeydi. Nick de işten geldiğinde arabasının onunkinin yanına park etti ve yukarı çıktı. Evden hiçbir ses gelmiyordu. Tek tek yatak odasına, mutfağa, oturma odasına, hatta mutfağın arkasındaki küçük odaya bile baktı. Terri yoktu. Sonra kendi odasından su sesi geldiğini duyar gibi oldu ve yatak odasına gitti. Terri? Terri, Buradayım, diye seslendi ama ses Nick'in banyosundan geliyordu. Seslere bakılırsa jakuzi çalışıyor gibiydi. Belki de küveti temizliyordu? Banyonun kapısı açıktı, Nick içeri girdi. Eğer normalde de temizliği çıplak ve köpükler arasında yapmıyorsa, temizlik filan yaptığı yoktu. Nick küvetin yanında durdu ve ona baktı. Terri boynuna kadar suyun içindeydi ve jakuzinin yarattığı su ve köpükler yüzünden, vücudu tam olarak seçilemiyordu. Ama bu bile Nick'in libidosunun hareketlenmesi için yeterliydi. Senin küvetinde bir sorun mu var?

76 Terri ona gülümsedi. Yoo. Tamam. Ve Terri onun küvetindeydi çünkü... Ben biraz düşündüm ve eğer bu sefer bunu doğru yapmak istiyorsak, biraz pratik yapmamız gerektiğine karar verdim, ancak böyle hamile kalabilirim. Eğer hatırlıyorsan, en başta pratik yapalım diyen bendim. Sen hayır demiştin. Sanırım sen haklıymışsın. Buna kanmış gibi görünmek daha kolay olsa da, ikisi de bundan iyisini hak ediyordu. Nick kaşlarını kaldırdı. Bu çok ilginç bir teori, şimdi, dalga geçmeyi bırakıp bana gerçekten neden burada olduğunu söylemek ister misin? Terri, Nick'in buna kanmayacağını bilse de, şansını denemek istemişti. Sonunda baklayı ağzından çıkardı. Seni özledim, bunu söylerken bile kendini çok savunmasız hissediyordu. Özlememem gerektiğini biliyorum, yumurtlama dönemi dışında sadece arkadaş olduğumuzu da biliyorum ama elimde değil. Yani, bebek yapma dışında da mı seks yapmamızı istediğini söylüyorsun? Açıkçası, Terri'nin uzun zamandır tek düşünebildiği şey buydu ve bu konuda kendiyle hesaplaşmaktan yorulmuştu. Eğer kötü bir fikir diyorsan... Öyle bir şey demedim. Ceketini çıkarıp kapının arkasına astı. Sence bu işleri karıştırmaz mı? Neden karıştırsın? İkimiz de aynı şeyi istiyoruz, bağlanmadan bebek sahibi olmak. Nick klozet kapatıp üzerine oturdu. Peki, bebek doğunca ne olacak? Planladığımız gibi, boşanacağız. Nick dirseklerini dizlerine koydu ve ellerini de çenesine yasladı. Çok derin düşüncelere dalmıştı. Ve onun bu hali, Terri'yi düşündürtüyordu. Belki de bu kötü bir fikirdi. Belki şu anda Nick, onu nasıl nazikçe geri çevireceğini düşünüyordu. Günlerdir eskisi gibi değildi, artık ellerini üzerinde gezdirmek için fırsat kollamıyordu. Teri midesinde bir sızı hissetti. Bu konuda emin misin? Terri başını salladı, içinde minik bir umut ışığı filizlendi. Gerçekten emin misin? Gerçekten eminim. Çünkü son on gündür sana dokunmamak cehennem gibiydi. Yani şimdi benimle yatağa girdikten hemen sonra fikrini değiştirip vazgeçemezsin. Ya varsın, ya yoksun. Bunun ortası yok. Anlaştık mı? Vay canına. Anlaştık. O zaman anlaştığımıza göre, diyerek kravatını çıkardı. Kenara kay bakalım. ON UÇUNCU BOLUM Dünyadan Nick'e?

77 Nick önündeki defteri karaladığını fark ederek başını kaldırdı. Toplantı odasındaki herkes babası, amcaları, Rob ve Tony ve diğer kuzeni Elena ona bakıyordu. Özür dilerim, ne? Babası onu tersledi. Söylediğimiz herhangi bir şeyi duydun mu? sanki Nick dik kafalı bir çocukmuş ya da beceriksiz bir yetişkinmiş gibi davranıyordu. Şey, şu anda çok becerikli olduğu söylenemezdi ama bu Nick'in suçu değildi. Tüm toplantı boyunca duyduğu tek şeyi söyledi, Çeyrekteki satışlarımız düşmüş. Bu kadar mı? Başka bir şey duymadın mı? Üzgünüm, dün gece pek uyuyamadım. Uyku hapı almayı denedin mi? Demitrio, Nick'e göz kırptı. Leo, dedi. O yeni evli. Zaten uyumaması gerekiyor. Evet. Onu geç saate kadar tutan Terıi ydi. Geç saatlere kadar sevişmişlerdi, sonra gece de Nick kasıklarında müthiş bir zevkle uyanmış, Terri'nin öpücüklerine kendini bırakmıştı. Ama bugünden itibaren yumurtlama zamanını bekleyeceklerdi. Ve kendini asla bunu düşünürken planla-mamıştı ama biraz ara vermek iyi gelecekti. Balayındayken yaptıkları seks harikaydı. Ama şu geçtiğimiz hafta yaptıkları, doyulmak bilmez bir şeydi. Sabahları sevişiyorlardı, yatakta sevişiyorlardı, duşta sevişiyorlardı; eğer öğlen toplantı yoksa hızlı bir sevişme için evde buluşuyorlardı. Dün Terri'den evde kalan bir belgeyi getirmesini rica etmişti. Terri belgeyi getirmiş, ofise bir göz atmış ve kapıyı kapatıp kilitle-mişti; Nick o anda başının belada olduğunu anlamıştı. Bazı akşamlar Nick eve gelir gelmez yapıyorlardı ve her gece yatağa yattıklarında yapıyorlardı. Küvette, kanepede, ofis sandalyesinde ve bir düzine yerde daha yapmışlardı. Sanki Nick nereye dönse, Terri pusu kurmuş ve onu bekliyor oluyordu. Bundan şikâyetçi değildi ama kahretsin, yorgun düşmüştü. Demitrio, Bir danışman getirtmekten bahsediyorduk, dedi. Bizi yeni bir bakış açısıyla tazeleyecek biri. Şirket olarak hissemizden kaybetmeden pazarlama konusunda yardımlarını da alabileceğimiz biri. Nick pazarlama müdürü olan Rob un hiç mutlu görünmediğini fark etti. Kimi düşünüyoruz? İsmi Caroline Taylor. Batı yakasında kariyer yapmış ve yüksek ölçüde tavsiye ediliyor. Ucuz da değil, tabii ki. Rob Ki ben de bu yüzden hem paramızı hem de zamanımızı kaybettiğimizi düşünüyorum, dedi. Nick, Konuşmalarınızdan onunla çoktan anlaştığınızı anlıyorum, dedi. Şüphesiz, toplantı esnasında bundan bahsedilmişti ama o kaçırmış olmalıydı.

78 Demitrio, Evet, şanslıyız ki kabul etti ve bir hafta içinde karar vermemizi bekliyor, dedi. Toplantı oylama ile sona erdi, görünen o ki, olumsuz oy kullanan sadece Rob du. Toplantıdan çıkarken Nick, Tony amcasının toplantı boyunca sessiz kaldığını fark etti. Gerçi, Tony amcası karakter olarak da sessiz ve sakin bir adamdı. Kurallı yaşamayı severdi. İşi öğrenmek için en iyi okullarda okumuş, kendini geliştirebildiği kadar geliştirmişti. Çok kültürlü bir adamdı. Demitrio amcası ise tam tersiydi, bu işin okulunu okumamış, işi sonradan ve yerinde öğrenmişti. Gençliğinde başı kanunlarla belaya girdiği için askere gitmişti. Aile işi ile çok sonradan ilgilenmeye başlamıştı. Nick, belki iki kardeş bu yüzden anlaşamıyorlar, diye düşündü. Ama sonra yine düşününce, bu anlaşmazlıkta Sarah yengenin rolünü çözemedi. Nick ofisine dönerken, koridorda Rob onu durdurdu. Ee, bebek haberi var mı? İlk denemede olmadı. Üzgünüm. Terri nasıl karşıladı? Başlarda kötüydü ama şimdi iyi. Zamana bıraktık. Seni artık iş dışında göremez olduk. Evlilik hayatı böyle sanınm. Nick ofis kapısının önünde durdu ve yaslandı. Belki de yeni yıldan sonra birlikte dışarı çıkarız. Bunu yapabiliriz. Rob bir süre sessiz kalınca, Nick sorma ihtiyacı duydu, Aklında bir şey mi var, Rob? Sana bir özür borcum varmış gibi hissediyorum. Ne için? Bize Terri ile evleneceğini söylediğin gün, seni tebrik etmek yerine, seni gizliden gizliye suçladık. Ve eğer doğru hatırlıyorsam, beni pataklayacağınızı söylediniz. Bunun için üzgünüm. Sizin birbirinizi ne kadar sevdiğinizi herkes anlayabilir. Gerçekten iyi dostlarsınız. Ki bence bu çok güzel bir şey, eğer herkes böyle olsa, boşanmalar olmazdı. Gerçekten ona sahip olduğun için çok şanslısın. İnan bana, biliyorum. Terri yle boşanmayı ne kadar düşünse, bu fikirden o kadar nefret ediyordu. Yavaş yavaş ona olan sevgisinin romantik bir hal alıp almadığım merak etmeye başlamıştı. Ve sanki Terri de aynı şeyi düşünüyormuş gibi hissediyordu. İlişkileri hiç bu kadar yakın, hiç bu kadar bağlı olmamıştı. Yaşadığı çoğu birliktelikte, bir ya da iki ay sonra karşısındakinden rahatsız olmaya başlardı. Terri ileyken, sanki bir günün saatleri onunla olmaya yetmiyordu, gün daha uzun olsun istiyordu. Ama bir şekilde, bir karar vereceklerdi. Aslında, bu kararı çoktan verdiklerinden emindi.

79 Ona yeni yıl hediyesi aldın mı? Nick, Daha değil, dedi. Ama aklımda bir şey var. Evli bir çift olarak ilk yılbaşı kutlamanız. Özel olsa, iyi olur. Oh, olacak. Gerçi, hediyesini nasıl saracağı konusunda bir fikri yoktu. Yeni yıldan önceki cumartesi, Terri'nin yumurtaları hazır olmadan iki gün önce evet, ikisi de beklemekten duvarlara tırmanıyorlardı Nick ve Terri yılbaşı alışverişlerini bitirmiş ve eve gelmişlerdi. Bu hafta ikisi de o kadar yoğundu ki, her şey böyle son dakikaya kalmıştı ve bir ağaç alamamışlardı. Aceleye geldiği için aldıkları ağaç küçüktü ama gerçek ağaçtı ve onu süsleyecek malzemeler bulmak da zordu. Terri ağacın üstüne led ışıklandırmalar koydu ve biraz geri çekilip baktı. Fena olmadı sanki. Bunun üstüne ne asacağız? Terri, Nick'in yanına, kanepeye oturdu. Annende küçük ağaç için bir kutu dolusu süs eşyası varmış. Bizim için onları ayırdı. Gidip almamı mı istiyorsun? Zahmet olmaz mı? Bu gece yoğun kar bekleniyor. Eğer beklersek, yılbaşından sonraya bile kalabilir. O zaman gitmelisin. Benimle gelmek ister misin? Terri iç geçirdi. Gelemem. Paketlemem gereken elli hediye var. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam, sen de bana yardım edecektin. Sen seç. Ya dekorasyon, ya paketleme. Terri bir süre düşündü. Dekorasyon. Nick kanepeden kalktı. O zaman, kar başlamadan çıksam iyi olur. Terri onu kapıya kadar izledi. Nick paltosunu giydi, anahtar ve cüzdan kontrolü yaptı. Dışarıdan almamı istediğin bir şey var mı? Yemek? Tayland yemeği olur mu? Harika. Terri ona veda öpücüğü verdi. Masum bir öpücük olması gerekirken, daha da uzadı ve kollarını onun boynuna doladı. Dudaklarını araladı, dilleri birleşti ve bir bacağını Nick'in beline doladı. Nick, kendini birden geri çekti. Hey! Bu kanunsuz bir hareketti hanımefendi! İki gün daha sabretmek zorundasın. Terri güldü. Sadece seni canlı tutmaya çalışıyordum. Nick kapıyı açtı ve duraksayıp Terri'ye döndü. Bu küçük ağaçtan rahatsız olmadığına emin misin? Sen her zaman büyük ağaç alırdın. Terri, O zaman seneye de büyük bir ağaç alırız, dedi. Dikkatli kullan. Nick asansöre bindi ve otoparka inmeye başladı. O anda Terri'nin sözleri beynine çakılır gibi oldu.

80 O zaman seneye de bilyiik bir ağaç alırız,... Onunla gelecek sene de evli kalmak istediğini mi söylemeye çalışıyordu? Hâlâ evli olacaklarını mı düşünüyordu? Evli kalmak mı istiyordu? O da bu soruları kendince düşünüyordu. Ama kendi cevaplarını bile bilmiyordu. Belki de kaderi ona böyle gümüş bir tabakta sunuluyordu? Nick arabasına bindi ve birkaç dakika eğer gerçekten evli bir çift gibi olsalar, nasıl olurdu, diye düşündü. Hayatlarının geri kalanını birlikte geçirecekleri fikrini düşündü. Bu gerçekten uzun bir zamandı. Annesinin evine vardığında, park etmek için köşeyi döndü ve annesinin arabasının yanının dolu olduğunu gördü. Babasının arabası park edilmişti. Oh, kahretsin, bu iyiye işaret olamaz. Emniyet kemerini çıkardı ve arabadan inip kapının önüne geldi. Zili çaldı ama açan olmadı. Sertçe kapıya vurdu, yine ses yoktu. Bu gerçekten iyi değildi. Anahtarını kullanarak içeri girdi. Bağırıp çağırma ya da havada uçuşan vazolar görmeyi bekliyordu ama ses yoktu. Sadece klasik rock şarkılar çalan bir radyo annesinin en sevdiği sesi geliyordu. Sonra birden evin arka tarafından acı dolu bir ses duydu. Oh, kahretsin, her şey olup bitmiş, diye düşünerek ilerledi. Ses annesinin yatak odasından geliyordu. Kapı biraz aralıktı. Nick sessizce gelip kapıdan içeri baktığında, babasının kalçaları ile karşılaştı ve ortada acıyla alakalı bir şey olmadığını anladı. En azından, istemedikleri bir acı değildi. Nick söverek gözlerini kapattı ve her çocuğun olası kâbusuna şahit olduğunu fark etti; anne-babasını sevişirken görmüştü. Birden annesinin sesini duydu, Nick, burada ne işin var senin? Elini gözlerinden zorlukla çekti ve en azından üzerilerini örttüklerini görünce memnun oldu. Benim mi ne işim var? Onun burada ne işi var? Ve tanrı aşkına siz... kelimeleri bile söyleyemiyordu. Bu anı ölene dek unutamayacağını biliyordu. Neler oluyor burada? Annesi şaşırtıcı derecede mantıklı görünüyordu. Sence neler oluyor? Seks yapıyoruz. Of, sanki görmek yeterince kötü değilmiş gibi, bir de sözlü bilgilendirmeye ihtiyacı yoktu. Bunu yapamazsınız. Babası eğleniyormuş gibi görünüyordu. Belli ki, yapabiliriz. Annesi, Nicky, biz iki bekâr ve aklı başında yetişkiniz. Ne istersek yapabiliriz. Kanun elverdiği sürece, diyerek Nick'in babasına göz kırptı. Nick birden bir şey yanıyor gibi bir koku aldı ve birkaç kere havayı kokladı... Bu... Siz marihuana mı içiyorsunuz? Annesi, Sanki sen hiç içmedin, dedi. Ayrıca, bu tıbbı bir şey, babanın sırt ağrıları için.

81 Kâbus git gide fenalaşıyordu. Siz birbirinizden nefret edersiniz. Kesinlikle farklı olduğumuz konular var, bunu inkâr edemem ama birbirimizden nefret etmiyoruz. Ve kötü bir evliliğimiz olsa bile, iyi bir seks hayatımız var. Her zaman bu hippi-çocuk olan annesinin bir gün dönüp de başına bela olacağını biliyordu. Ve babasının pazılarmdakiler diş izi miydi? Gözlerini kapattı ve bu imgenin akimdan silinmesini diledi. Annesi, Neden mutfağa gidip biraz su kaynatmıyorsun, dedi. Sen çay için su kaynatırken biz beş dakikaya yanında oluruz. Nick, Tabii, diyerek mutfağa yöneldi ve o mutfaktayken, içerde başladıkları işi bitirmemelerini umdu. Mutfağa girer girmez Jess'i aradı ve bir yandan su ısıtıcısına su koyarken ona olanları anlattı. Jess gülmeye başladı. Belli ki bunu Nick kadar korkunç bulmuyordu. O esnada babası mutfağa girince, Jess'i sonra arayacağım söyleyerek, telefonu kapattı. Annem nerde? Giyiniyor. Nick'in babası dolaptan bir bardak alıp kendine su koydu. Neyin nerede olduğunu biliyor gibi görünüyordu. Demek ki bu bir ilk değildi. Ne zamandır devam ediyordu? Babasına döndü. Anneme ve bize yaptıklarından sonra, bunu yapmaya hakkın yok. Ne yaptığını sanıyorsun? Babası bardakta kalan suyu lavaboya döktü ve oğluna döndü. Sen yirmi dokuz yaşındasın, oğlum. Biraz büyümenin zamanı gelmedi mi? Nick suratına bir tokat yemiş gibi oldu, söyleyecek söz bulamıyordu. Ben dünyanın en iyi babası ya da kocası olmadığımın farkındaydım ama sen de bana olan kinini yirmi yıldır besliyorsun. Yeter artık. Bırak gitsin. Herkes unuttu. Nick afallamıştı. Şu anda ne söylerse söylesin, çocukça ve çaresizce olacaktı. Annesi mutfağa üzerinde pembe bir spor taytı ile geldi, Kim bir bardak çay ister? Neşeli olduğu sesinden belliydi. Tabii, kim öğlenden sonra seks, uyuşturucu ve rock n roll üçlüsünü bir arada alsa, neşeli olurdu. Nick'in babası, Bir dahaki sefere, dedi ve annesini öptü. Bunu izlemek bir anlamda iğrenç, garip bir şekilde de doğaldı... Sanki birlikte mükemmel derecede rahat olan iki insan gibi görünüyorlardı. Aynı derecede de mutlu. Bu ne zaman olmuştu? Ve Nick bunu nasıl kaçırmıştı? ON DÖRDÜNCÜ BOLUM VAY? Babası gittikten sonra annesi ile baş başa kalmışlardı. Tabii, dedi. Gerçi şu anda daha sert bir şeye ihtiyacı vardı.

82 Annesi, Otur bakalım, diyerek mutfak masasını gösterdi ve kendisi de çayları alıp onun karşısına oturdu. Eee, bu beklenmedik ziyareti neye borçluyum? Nick bir an için oraya neden geldiğini hatırlamaya çalıştı ve yavaş yavaş hatırladı. Çirkin küçük ağaç için dekorasyon malzemeleri almaya gelmiştim. Şey, gelecekte yine olur diye söylüyorum, eğer zili çaldığın halde cevap vermiyorsam, daha sonra gel. Evet, bunu zor yoldan öğrenmişti. Üzgünüm. Sizi öyle görmem hiç uygun olmadı. Ama babamın arabasını gördüğümde endişelendim. Neden? Gerçekten tehlikede olduğumu mu düşündün? Babanın bana zarar vereceğini mi düşündün? Şimdi kulağa böyle geldiğinde çok aptalca görünüyordu. Sanırım ne düşüneceğimi bilemedim. Son günlerde her şey çok karmaşık, artık hiçbir konuda ne düşüneceğimi bilmiyorum. Oh, tatlım. Terri ile sorunlarınız mı var? Pek sayılmaz. Annesi elini sıktı. Bilen birinin öğüdünü dinle. Evlilik zordur. İletişim kanallarını açık tutmalısınız. Bunun için gerçekten çabalamaksınız. Peki ya çok iyi gidiyorsa? Annesi anlamamıştı. Çok mu iyi? Nick derdini anlatmak için ağzım açtı. Bunu annesinden başka kime anlatabilirdi? Herkesin bildiğinin aksine, benim Terri ile evliliğim uzun sürmeyecek. Anlamadım. Terri bir bebek sahibi olmak istiyordu ve bir donör kullanacaktı. Biliyorum, biz bunu konuştuk. Şey, oradaki olay şu, kim olduğunu bilmediği bir donörü kullanmasını istemedik ve ortada benim gibi en yakın arkadaşı ve tanıdığı biri varken, bunu kullanmasına gerek yok, diye düşündük. Böylcce bebek benden olacaktı ve büyük bir aileye sahip olacaktı. Ve eğer Terri'ye bir şey olursa, bebeğin iyi bir hayatı olacağını bilecekti. Annesine on milyon doları söylemeye cesaret edemedi. Tüm ailesinin bebek olayını bilmesini kaldırabilirdi. Ama Nonno nun teklifini söylerse, ölü bir adam sayılırdı. Annesi, Sanki her şeyi çözmüşsünüz gibi görünüyor, dedi. Kızdın mı? Hayır... Evet. Annesi öyle hızlı ayağa kalktı ki sandalye devrilerek düştü. Anne... Çok kızdım. Hayal kırıklığına uğradım. Ailene nasıl böyle yalan söylersin? Nick'in başının arkasına küçük bir tokat attı. Anne? Tamaın, şimdi daha iyiyim.

83 Özür dilerim, tamam mı? Bunu kimseyi kırmak için yapmadık. Terri'nin bu bebeği ne kadar istediğini biliyorsun. Ve sen de onu kızın gibi sevdiğini her zaman söylersin. O bebeğin bir donörün çocuğu değil de senin torunun olmasını tercih etmez miydin? Ama ikiniz çok mutlu görünüyordunuz, çok âşıktınız. Bunun taklidi olmaz. Belki de değilizdir. Onu seviyor musun? Sanırım seviyorum. Ya Terri ne hissediyor? Kimseye güvenmek istemiyor çünkü sonunda terk edileceğini düşünü yor. Annesi iç geçirdi. Oh, bu iyi değil. Ama hiç şaşırmadım. O çok incindi. Ama bunları söylediğinden beri, her şey çok iyi gidiyor. Bugün gelecek yılkı yılbaşı için plan yaptı ve ben onun da evli kalmak istiyor olabileceğim düşündüm. Ben sadece bir adım atmadan önce kendi duygularımdan emin olmaya çalışıyorum. İki sene sonra bir sabah uyanıp, büyük bir hata yaptı ğımı düşünmek istemiyorum. Terri vc sen farklısınız. Diğer çiftler gibi olamazsınız. Siz zaten arkadaş siniz. Senin karar vermen gereken, onu sevip sevmediğin. Yirmi senedir arkadaşız. Onu tabii ki seviyorum. Ama ona âşık mısın? Nick omuzlarını silkti. Sanırım aradaki farkı bilmiyorum. Nick'in annesi ona sanki bir idiota bakarmış gibi baktı. Ve muhtemelen haklıydı. Belki de tek ihtiyacı olan başının arkasına bir şaplak dahaydı. Tamam, sana şunu sormama izin ver. Sabah yataktan kalktığında ilk düşündüğün insan kim? Bu kolaydı. Terri. Peki, onunla değilken, ne kadar sıklıkla onu düşünüyorsun? Son zamanlarda, sayamayacağı kadar fazla... Eğer onunla günün yirmi dört saati beraber olabilsem, olurdum. Onunla birlikteyken, sana nasıl hissettirdiğini, tek bir kelime ile söylesen, ne derdin? Nick bunun zor bir soru olduğunu düşündü, çünkü son zamanlarda ona pek çok şey hissettiriyordu. Ama bir süre düşününce, mükemmel uyan bir kelime geldi. Tamamlanmış, dedi. Onunlayken kendimi tamamlanmış hissediyorum. Peki, sana daha önce böyle hissettiren oldu mu? Asla. Kimse yakınından bile geçememişti. Şimdi de onu bir başkası ile hayal et. Kimse ona layık olamazdı. Kimse onu Nick kadar tanıyamazdı. Kimse onu Nick kadar sevemezdi... Cevap yüzünde belirmiş olmalıydı ki, annesi gülümseyerek ona baktı. Bunun ne olduğunu düşünüyorsun Nicky?

84 Bu, Terri'ye âşık olduğunu gösteriyordu. Geriye baktığında, ona âşık olmadığı zaman o kadar azdı ki. Derin bir nefes aldı ve başını sallayarak kendi aptallığına kızdı. Ben tam bir geri zekâlıyım. Annesi oğlunun elini tutup sıktı. Konu ilişkiler olunca, çoğu erkek öyle, tatlım. Bir an duraksadı. İlişkiler demişken, kinini içinden atmanın da zamanı geldi. En azından babanla bir bağ kurmayı denesen, benim için? Nick belki biraz kalın kafalı olabilirdi bu huyunu babasından almıştı tabii ki ama açıkçası, bu yükü taşımaktan da yorulmuştu. Denerim, dedi. Annesi gülümsedi. Teşekkür ederim. Annesinin evinden çıktığında, Terri'ye ne söyleyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Eğer şansı varsa, doğru kelimeleri bulabilirdi. Sonuçta bu, insanın başına bir defa gelebilecek bir şeydi, değil mi? İNick eve geldiğinde, Terri oturma odasında oturmuş, önündeki minik hediyeleri paketlemeye çalışıyordu. Her yer paket kâğıdı, kurdele ve bani olmuştu. Ben geldim, diye seslendiği anda bunu aptalca buldu. Zaten geldiği belliydi, odanın ortasında duruyordu. Terri başını kaldırıp ona baktı ve gülümsedi. Yollar nasıldı? Kötüye gidiyor, dedi. Paketleme işi nasıl gidiyor? Yirmi yıldır her sene bu işi yapıyorum ama hâlâ beceremiyorum. Nick onun kapladığı grup pakete baktı. Sanki beş yaşında bir çocuk tarafından paketlenmiş gibi duruyorlardı. Ayrıca dizlerim de böyle oturmaktan acıdı, diyerek ayağa kalktı ve Nick'e baktı. Eee, nerde? Nick paltosunu astı. Ne, nerde? Dekorasyon malzemeleri. Oh, kahretsin. Annesine gidip istemediği şeyler görünce tamamen aklından çıkmıştı. O kadar yol gidip annene ulaştın ama sonra unuttun mu? Üzgünüm. Yemeği de aldığını sanmıyorum. Lanet olsun! Onu da unuttum. Ama çok iyi bir bahanem var. Annemi ve babamı sevişirlerken yakaladım. Terri gözlerini kocaman açtı. Birlikte mi? Nick ona hikâyeyi baştan anlattı, sonuna geldiğinde Terri gülmekten yaşarak gözlerini siliyordu. Nick, Hiç komik değil, dedi. Terri, Evet, diyerek gülmeye devam etti. Çok komik. Bu travmayı hep yaşayacağım. Hayatımın sonuna kadar, ayrıca esrar içtiklerinden de bahsetmiş miydim? Sanki sen hiç içmedin, diyerek mutfağa girdi. Nick de peşinden onu takip ediyordu. Eee, ne yiyeceğiz? Açlıktan ölüyorum.

85 Sipariş verebiliriz. Bu havada asla getiremezler. Nonno nun özel tarifi olan domates sosunu yapabilirim. Bütün gün kar altında alışveriş yaptıktan sonra, buna enerjin var mı? Nick önlüğünü taktı ve domatesleri çıkardı, doğradı, soğanları kesip tava ya ekledi, sarımsağı rendeledi, içine zeytinyağı ve fesleğen koydu. En son tuzunu ekledi. Ve sonra arkasından Terri'nin sesini duydu. Bunu nasıl yapıyorsun? Terri bar taburesine oturmuş, dirseklerini masaya dayamış onu izliyordu. Hiçbir şeyi ölçmüyorsun. Doğru tatta olduğunu nasıl bilebiliyorsun? Ölçüyorum. Sadece kaşıkla değil, gözlerimle. Eğer bu sos gibi, bir şeyi sürekli yaparsan, tarif eline göre şekillenir. Terri iç geçirdi. Ben tostu bile yakmadan pişiremiyorum. Bu sadece yönlendirmeleri takip edip iyi seçimler yapmakla alakalı. Şey, al işte. Benim seçimlerim berbat. Benimle evlisin, diyerek buzu kırmayı umdu. Belki de Terri bunun hayatındaki en doğru karar olduğunu söylerdi. Terri ona gülümsedi. Ben diyeceğimi dedim. Nick gülerek önlüğünü çıkardı. Ee, düşünüyordum da belki biz... Telefonu önce titredi ve sonra cebinde çalmaya başladı. Nick cebinden çıkarım baktı, arayan Rob tu. Hey, Rob. Hey, bir dakikan var mı? Tabii, ne oldu? Dün garip bir şey oldu ve ben gerçekten ne düşüneceğimi bilmiyorum. Belki senin baban sana bir şeyler söylemiştir diye düşündüm. Babamı biliyorsun, pek konuşmayız. Biliyorum ama belki bahsetmiştir diye sormak istedim. Nedir konu? Benim babamla Tony amca arasında neler olduğu. Aslında bundan bahsetti ama o da senin sorduğun gibi bana sordu. Hatta bunu sizinle konuşmamı istedi. Sizin biliyor olduğunuzu düşünüyordu. Benim tek bildiğim şu; bu akşam ailemin evine uğradım ve Tony amcamın arabası da buradaydı. İçerden yüksek sesli tartışma sesleri duydum ve gidip kapıyı çaldığımda, annem kapıyı açtı. Ağladığı belli oluyordu. Tony amca ise çok sinirliydi. Ben oraya gittikten birkaç dakika sonra ayrıldı. Aileme ne olduğunu sorduğumda, bana hiçbir şey anlatmadılar. Peki ya Tony? Onunla konuştun mu? Birkaç dakika önce, ne söylediğim hakkında hiçbir fikri yoktu. Terri'nin Şükran Günü yemeğinde tanık olduğu konuşmayı anlatıp anlatmamayı düşündü ama çok hatırlamıyordu. Ayrıca, bunu Terri'ye sormadan başkaları ile paylaşamazdı.

86 Ben etrafa bir soruşturacağım ama eminim endişe edecek bir şey yoktur, dedi. Hâlbuki tam tersini hissediyordu. Bir şeyler oluyordu ve Nick'in içinde bunun kötü bir şey olduğuna dair bir his vardı. ON BEŞİNCİ BÖLÜM NICK telefonu kapattığında, yüzün ifadesinden bir sorun olduğu anlaşılıyordu. Terri bir süre Nick'e baktı. Her şey yolunda mı? Emin değilim. Babama ve Rob a göre, Tony amca ile Demitrio amca arasında bir sıkıntı var. Sen bana Noımo nun evindeyken Demitrio amca ile Sarah yengenin kavga ettiğini söylememiş miydin? Bunu hatırlıyor muydu? O geceye dair başka neler hatırladığını merak etti. Ona kavga denir mi bilemiyorum ama bir tartışma olduğu kesindi. Ama senin de dediğin gibi eskiden çıkıyorlaımış, yani hâlâ kötü duyguları olabilir. Neden şimdi, otuz küsur sene sonra? Terri omzunu silkti. Bu sorunun içinde olmak istemiyordu. Ne hakkında tartıştıklarını hatırlıyor musun? Bütün konuşmayı duymadım, sadece parça parça. Ne gibi? Birine bir şey hakkında bir şeyler söylemek. Bu çok belirsiz... Terri yine omzunu silkti. Sarah yenge söylenmesini istemediğini söyledi, sonra merdivenlerden indiler. Bir isim duymadın mı? Hayır. Muhtemelen önemli bir şey değildir. Doğrusu, senin de bunu mıııltuğunu sanmıştım. O gece hakkında pek çok şey hatırlıyorum. Bunu söyleyiş tarzında bir şey vardı, bakışlarında da. Terri'nin kalbi hoplar gibi oldu. N-ne hatırlıyorsun? Kalbi boğazında atıyordu ve bunun cevabını bilmek islediğinden de emin değildi. Parça parça. Bana bir şey söylediğini hatırlıyor musun? Eğer hatırlıyorsam, sana çok fazla şey söyledim. Özellikle kast ettiğin bir şey var mı? Nick onun söylemesini bekliyordu, demek ki açıkça hatırlamıyordu. Terri garip bir rahatlama ve hayal kırıklığı arasında kaldı. Neyse. Yemeklerle ilgili yorumlarımdan mı bahsediyorsun, yoksa sana karşı olan ölümsüz aşkımı anlatmamadan mı? Bunu öyle sakince, öyle sıradan söylemişti ki, Terri'nin anlaması birkaç saniye sürdü. Nefesinin kesildiğini hissetti. Sonra ise Nick'in ona takıldığını fark etti. Hayal kırıklığına uğramayı reddetti. Bunu söylediğin için kendini garip ya da rahatsız hissetmeni istemiyorum, dedi. Hissetmiyorum. Söylediklerinin ciddi olduğunu düşünmedim.

87 Neden ciddi olduğumu düşünmedin? Çünkü... Teni duraksadı, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Çünkü ona takılıyor olmalıydı. Tek açıklaması bu olabilirdi. Nick, hadi ama. Tamamen sarhoştun. Sarhoş olmam doğru söylemediğim anlamına gelmez ki. Hatta muhtemelen o gece, sana karşı en dürüst olduğum gece olabilir. Ve tabii, kendime de. Terri birden nefes almasının zorlaştığını hissetti. Nick onu seviyor muydu? Aşk gibi mi? Terri de bunu istemiyor muydu? Bu onun hayalini kurduğu tek şeydi ama şimdi bunları duymaya hazırlıklı değildi. Nick, Ayrıca, dedi. Şimdi sarhoş değilim. Ve hâlâ aynı şeyleri hissediyorum, demek ki dediklerim doğru. Terri'nin bir parçası neşeyle zıplayıp onun boynuna atlamak isterken, başka bir parçası da büyük bir parça panik atak geçirmek üzereydi. Yavaş, yavaşça nefes al. Al ve ver. Neyi vardı böyle? Bu iyi bir şeydi, değil mi? Mutlu olması gerekmez miydi? Dünyadaki en yakın arkadaşı olan, zengin ve yakışıklı bir adam onu sevdiğini söylüyordu. Heyecanlanması gerekmez miydi? Gerekirdi. Peki, neden heyecanlanmıyordu? Neden bunun yerine tüm hücreleri ile çığlıklar atarak kaçmak istiyordu? Nick ona dikkatle ve endişeyle baktı, Terri, iyi misin? Sadece biraz şaşırdım, dedi. Yani, bu kesinlikle planda yoktu. Planlar değişir. Bu değişmez. Nick onun yanına oturdu ve ellerini tuttu. Bak, korktuğunu biliyorum. Terri ellerini çekti. Ondan değil. O zaman, ne? Sen evlenmek istemiyorsun. Bunu bir milyon defa duydum. Yanılmışım. Bu kadar mı, fikrini mi değiştirdin? Öyle. Peki, tekrar değiştirmeyeceğini nereden bileyim? Bundan beş sene sonra sıkılmayacağını nerden bileyim? Ölmeyeceğini nerden bileyim? Tamam, Terri, diye sakin bir ses tonuyla konuştu, sanki bir çocukla konuşur gibiydi. Şu anda saçmalıyorsun. Öyle mi? Ailesini küçük bir kızken kaybetmiş bir kadınla konuştuğunu unuttun mu? Dediğin gibi, belki ölmeyi onlar istemedi. Ama ölmemek için bir plan da yapmadılar. Ama yine de öldüler. Ben sana asla ölmeyeceğime dair bir imada bulunmadım. Herkes günün birinde ölecek. Ve tabii ki, ben bunun geç olmasını umuyorum. Neden şimdi bunu yapıyorsun? Her şey çok güzel gidiyordu. O yüzden yapıyorum. Yılbaşı hakkında söylediğin şeyden sonra, senin de bunu istediğini düşünmüştüm. Yılbaşı hakkında ne söylemişim?

88 Gelecek sene gerçek bir ağaç alacağımızı söyledin. Ki ben de gelecek sene de biz birlikte olacağız, diye anladım. Geleceğimizi planladığını düşündüm. Birkaç masum kelime nasıl böyle tehlikeli bir şeye yol açabiliyordu? Demek istediğim o değildi. Ne demek istedin? Bilmiyorum! Terri, Nick'in onu birkaç saniye yalnız bırakmasını ve düşünceleri toplayabilmesini diledi. Dediklerimde gizli bir gönderme yoktu. Sadece kelimelerdi. Terri, ben sana aşığım. Ne istediğimi biliyorum ve bu değişmeyecek. Ne bir sene sonra, ne beş sene sonra, ne de yüz sene sonra. Ben yaşadığım sürece, seni isteyeceğim. Terri yavaşça, Ben de seni istiyorum, dedi. Ama buna hazır mıyım bilmiyorum. Bana biraz zaman verebilseydin... Ne kazar zaman? Bir sene, iki sene mi? Yirmi sene mi? Çünkü buraya gelmemiz o kadar zaman aldı. Ne olacağı hakkında korkarak hayatını yaşayamazsın. Bu yürümeyecek. Ne yürümeyecek? Evlilik, bebek, hiçbiri... Bu ikimize de haksızlık. Benden sana veremeyeceğim bir şey istiyorsun, Nick. Nick bir dakika hiçbir şey söylemeden sustu. Sadece oturdu ve duvara baktı. Sonunda, konuşmaya başladı. Benim anlamadığım ne biliyor musun? Sen çok güzel ve akıllısın, yine de serserilerle ve işe yaramaz adamlarla çıkmaya devam ediyorsun. Hepimiz bunun yanlış olduğunu biliyoruz. Ve şimdi bunun asıl nokta olduğunu anlıyorum. Çünkü sen ne kadar Bay Doğ-ru yu aradığını söylesen de, onu bulmak istemiyorsun. Onun yerine zaten imkânsız ilişkilerle kendine haklı olduğunu ispatlıyorsun, derin ilişkiler kurmuyorsun, sadece seks yapıyorsun. Çünkü eğer sen umursamazsan, onlar da seni kıramaz. Ama sen kaç kişiyi kırdın Terri? Terri dudağını ısırdı. Sana değer veren, hatta belki de seni seven kaç tane erkeği kenara ittin? Şimdi de aynısını bana yapıyorsun. Nick haklıydı, Terri onun haklı olduğunu biliyordu ama bu konuda bir şey yapamıyordu. Nasıl yapacağını bilmiyordu. Bu kendini savunma mekanizması yüzünden, neyi nasıl yapacağını bilemiyordu, sanki onun kontrolünde değildi. Eğer bana biraz daha zaman verebilirsen... Terri, bir yirmi senedir en yakın dostlarız. Eğer bana şimdi güvenemiyorsan, asla güvenemeyeceksin. Sandalyesinden kalktı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Terri birden sesini yükseltti. Ya on milyon dolar ne olacak? Sadece onu bırakmaya hazır olmadığı için bunu söylemişti. Daha değil.

89 Nick durdu ve ona doğru döndü, yüzünde hiç ifade yoktu. Denizde daha çok balık var. Ciddi olmadığını biliyordu, bundan emindi. Ama arkasını dönüp gittikten sonra, bu sözler daha derine inmeye başladı. Keşke ona biraz daha zaman verseydi. Ama haklıydı, Terri'nin büyük hasarları vardı ve Nick daha iyisini hak ediyordu. Nick ertesi sabah uyandığında, yani Terri ile bebek yapmaya başlamış olmaları gereken vakitte, diğer yatak odasına gitti ve Terri'nin tüm kıyafetlerinin gitmiş olduğunu gördü. Mutfağa girdiğinde ise bir not buldu. Terri, notta üzgün olduğunu ve birkaç gün sonra kalan eşyalarını almaya geleceğini yazıyordu. îşte bu kadardı. Hissiz bir şekilde kahve yaptı ve hiç içmedi. Bir poğaça alıp fırına koydu ve orada unuttu. Dolaptan bir bira alıp koltuğunun yanındaki sehpaya koydu ve hiç dokunmadı. Bütün gün açmaya bile zahmet etmediği bir televizyona bakarak oturdu. Ve yıllardır ilk defa Terri ile konuşmadı. Kendi kendine acıyarak oturduğu bir gün bile olsa, ona gününü anlatmıyor olmak, çok faıi lı geldi. Yeni yd arifesinde annesinin evinde olacak toplantıya katılmadı, grip ol duğunu söyledi. Terri'nin başına bütün bu olanları o getirdiği için ve kendi suçu olduğu için, yalnız kalıp acı çekmesi gereken kişinin kendisi olması gerektiğini düşünüyordu. Gerçi, Terri de şu anda yalnız olmalıydı, o da acı çekiyor olmalıydı. Kendi kendine onu özlemeyeceğini söyledi ama kendini yine onu düşiı nürken yakaladı. En çok sevdiği şey aile toplantılarıydı ve yirmi yıldır hep sini Nick'in ailesi ile geçirmişti. Çünkü başka kimsesi yoktu. Nick zavallıydı ama en azından onu seven insanlar vardı. Terri de zaval lıydı ama bundan da öte, o yalnızdı. Nick'in içi suçluluk duygusu ile doldu. Gece hiç uyumadı. Yeni yıl sabahı, ne yapması gerektiğini biliyordu. Neye ihtiyacı olduğunu biliyordu; ne istediğini biliyordu. D ışarıdan bakıldığında, Terri'nin evi yeni yıl süslemeleri olan tek evdi. Aslında, çok yalnız görünüyordu. Nick evin kapısına geldiğinde, yerlerde birkaç santim tutmuş yeni karlar vardı. Zili çaldı. Terri pijamalarla kapıyı açtı. Onu gördüğüne şaşırmıştı, tam da Nick'in beklediği gibi. O kadar şaşırmıştı ki, birkaç uzun dakika ağzı açık bir şekilde ona baktı. Burası gerçekten çok soğuk, diyince, Terri birden kendine geldi. Pardon, içeri gel. Terri onun için kapıyı tuttu ve Nick içeri girdi. Kapının önünde ayakkabılarındaki karlan silkeledi ve içeri ilerledi.

90 Terri oturma odasına doğru ilerledi. Burada ne işin var? Diz üstü bilgisayarı sehpanın üstünde açıktı ve televizyonda da Terri'nin sevdiği aşk filmlerinden biri vardı, bunu birkaç sene önce Nick'e zorla izlettirmişti. Seni almaya geldim, diyerek rahatça kanepeye oturdu. Beni ne için alacaksın? 'Nonno nun evindeki yeni yıl gecesi için. Ama... Acele etsen iyi olur. İnsanlar geç kaldığında ne kadar sinirlendiğini bilirsin. Terri afallamış bir şekilde ona bakıyordu. Özür dilerim, ben bir şey mi kaçırdım? Sanmıyorum. Bugün yeni yıl ve biz yeni yılda her zaman Nonno ya gide-ıı/ Ama geçen gün... Onun için gerçekten çok üzgünüm. Terri'nin aklı şimdi daha karışmış gibi görünüyordu. Üzgünsün.', Sana yaptığım gerçekten haksızlıktı. Temelde seni tüm bunlara ben zorladım. birlikte plan yaptık, her şey harika olacak dedim ve sonra birden fikrimi değiştirdim ve sen bana uymadığın için sinirlendim. Bu iş benim suçumken, seni suçlu çıkarmaya çalıştım. Nick, bana kızmak için çok haklısın. Hayır, değilim. Ve şimdi de beni yeni yıl yemeğine götürmeye mi geldin? Sence gerçekten yeni yılı tek başına geçirmene izin verir miydim? Terri'nin gözlerine yaşlar doldu. Aslında, bir bakıma ben de bunu hak ettim. Şey, ben böyle düşünmüyorum. Yani, hadi gidip hazırlan. Yani yine arkadaş mı olduk? Eskisi gibi? Eğer tek seçeneğim buysa. Seni sevmediğimi söylemeyeceğim. Çünkü seviyorum. Sanırım her zaman seviyordum, sadece göremeyecek kadar aptaldım. Ama sen benim için çok önemlisin, gitmene izin veremem. Ve tek istediğin arkadaşlıksa, bunu da kabul ediyorum. Bir dakika boyunca, Terri aklı karışmış bir şekilde Nick'in önünde dikiliyordu. Ama bir dakika sonra, Nick'in kucağına oturmuş ve kollarını onun boynuna dolamıştı. Seni seviyorum, Nick. Aklı karışmış olan, şimdi Nick ti. Bir dakika, ne oldu şimdi? Terri onun kucağında doğruldu ve güldü. Bilmiyorum, dedi. Sanki birden bire... Farkına vardım. Nick güldü. Teni devam etti Ve bir itirafım var, dedi. Sana haftalardır söylemek istediğim bir şey. Ne? Biz birlikte yaşarken, getirdiğin kızların yerinde olmayı dilerdim. Eğer ben olsaydım, nasıl oldurdu diye düşünürdüm.

91 Hayır, düşünmezdin. Evet, gerçekten, her zaman nasıl olacağını merak ettim. Ve şimdi ne öğrendin? Terri sırıttı. Senin odandaki kız olmaktan gerçekten memnunum. Ve orada benim yerime başka bir kız olduğunu düşününce, çıplak ellerimle onu boğma isteğiyle doluyorum. Nick gıildü. Şey, böyle bir şey yapmana hiç gerek kalmayacak çünkü ben orada sadece seni istiyorum. Çünkü sonradan dediğim şeylere rağmen, sana verdiğim sözler benim için önemli. Ve bunları sana söylerken, her birinde ciddiydim. Terri sırıttı. Vay canına. Bu çok budalaca oldu. Gülsem mi yoksa ağla sam mı, bilemiyorum. Neden onun yerine beni öpmüyorsun? Terri onu öptü, bir daha öptü ve sonra elini Nick'in gömleğinin düğmeleri ne götürdü. Nick onun ellerini tuttu. Gerçekten hiç vaktimiz yok, Nonno bizi bekli yor. Şey, Nonno biraz daha beklemek zorunda. Yatak odasında işimiz var, za len iki gün gerideyiz. Nick onun döngüsünü tamamen aklından çıkarmıştı. Sanırım hemen işe koyulabiliriz. Eğer hâlâ istediğine eminsen. Bir ay daha da bekleyebiliriz. Ben beklemek istemiyorum. Ne istediğimi biliyorum, hem ayrıca sen parayı almak için sabırsızlanmıyor musun? Oh, şey, bunu düşünmemize gerek yok. Neden? Ona artık parayı istemediğimi söyledim. Terri'nin ağzı bir karış açıldı. Ne? Ne zaman? Balayından döndüğümüzde. Neden? Parayı almak doğru gelmedi. Nonno ne dedi? Pek bir şey söylemedi. Ben onun buna şaşıracağını düşünmüştüm ama ilerdeyse bunu bekliyor gibiydi. Ama on milyon dolar! Öylece vazgeçtin yani? Ben seninle bir çocuk yapıyorum, çünkü bunu istiyorum, yapmam gerekliği için yapmıyorum. Terri yumuşak ellerini onun yüzüne koydu. Seni sevdiğimi söylemiş miydim? Nick sırıttı. Neden bir daha söylemiyorsun? Seni seviyorum, Nicholas Caroselli. Peki ya hep aradığın o mükemmel adam? Ondan vazgeçmeye hazır mısın? Buna gerek yok. Yok mu?

92 Tabii ki, yok, diyerek muzipçe gülümsedi. Zaten onunla evliyim. Kitap Taramak Gerçekten İncelik Ve Beceri İsteyen, Zahmet Verici Bir İştir. Ne Mutlu Ki, Bir Görme Engellinin, Düzgün Taranmış Ve Hazırlanmış Bir E-Kitabı Okuyabilmesinden Duyduğu Sevinci Paylaşabilmek Tüm Zahmete Değer. Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5.Maddesinin İkinci Fıkrası Çerçevesinde Bandrol Taşıması Zorunlu Değildir. Buraya Yüklediğim E-Bookları Download Ettikten 24 Saat Sonra Silmek Zorundasınız. Aksi Taktirde Kitabin Telif Hakkı Olan Firmanın Yada Şahısların Uğrayacağı Zarardan Hiç Bir Şekilde Sitemiz Sorumlu Tutulamaz ve Olmayacağım. Bu Kitapların Hiçbirisi Orijinal Kitapların Yerini Tutmayacağı İçin Eğer Kitabi Beğenirseniz Kitapçılardan Almanızı YaDa E-Buy Yolu İle Edinmenizi Öneririm. Tekrarlıyorum Sitemizin Amacı Sadece Kitap Hakkında Bilgi Edinip Belli Bir Fikir Sahibi Olmanız Ve Hoşunuza Giderse Kitabi Almanız İçindir. Benim Bu Kitaplarda Herhangi Bir Çıkarım YaDa Herhangi Bir Kuruluşa Zarar Verme Amacım Yoktur. Bu Yüzden E-Bookları Fikir Alma Amaçlı Olarak 24 Saat Sureli Kullanabilirsiniz. Daha Sonrası Sizin Sorumluluğunuza Kalmıştır. 1)Ucuz Kitap Almak İçin İlkönce Sahaflara Uğramanızı 2)Eğer Aradığınız Kitabı Bulamazsanız 30 Ucuz Satan Seyyarları Gezmenizi 3) Ayrıca Kütüphaneleri De Unutmamanızı Söyleriz Ki En Kolay Yoldur 4)Benim Param Yok Ama Kitap Okuma Aşkı Şevki İle Yanmaktayım Diyorsanız Bizi Takip Etmenizi Tavsiye Ederiz 5)İnternet Sitemizde Değişik İstedğiniz Kitaplara Ulaşamazsanız İstek Bölümüne Yazmanızı Tavsiye Ederiz Bu Kitap Bizzat Benim Tarafımdan By-Igleoo Tarafından Siteleri İçin Hazırlanmıştır. E-Book Ta Kimseyi Kendime Rakip Olarak Görmem Bizzat Kendim Orjinalinden Tarayıp E-Book Haline Getirdim Lütfen Emeğe Saygı Gösterin. Gösterinki Ben Ve Benim Gibi İnsanlar Sizlerden Aldığı Enerji İle Daha İyi İşler Yapabilsin. Herkese Saygılarımı Sunarım. Sizlerde Çalışmalarımın Devamını İstiyorsanız Emeğe Saygı Duyunuz Ve Paylaşımı Gerçek Adreslerinden Takip Ediniz. Not : Okurken Gözünüze Çarpan Yanlışlar Olursa Bize Öneriniz Varsa Yada Elinizdeki Kitapları Paylaşmak İçin Bizimle İletişime Geçin. Teşekkürler. Memnuniyetinizi Dostlarınıza Şikayetlerinizi Yönetime Bildirin Ne Mutlu Bilgi İçin Bilgece Yaşayanlara. By-Igleoo

93

Harlequin Desire ISBN 978-605-339-174-6. Đngilizce Adı: CAROSELLI'S CHRISTMAS BABY Türkçe Adı : ĐKĐLĐ OYUN. Copyright 2012 by Michelle Celmer

Harlequin Desire ISBN 978-605-339-174-6. Đngilizce Adı: CAROSELLI'S CHRISTMAS BABY Türkçe Adı : ĐKĐLĐ OYUN. Copyright 2012 by Michelle Celmer Đkili Oyun 1 2 Michelle Celmer Đkili Oyun 3 Harlequin Desire ISBN 978-605-339-174-6 Đngilizce Adı: CAROSELLI'S CHRISTMAS BABY Türkçe Adı : ĐKĐLĐ OYUN Copyright 2012 by Michelle Celmer Đngilizce Adı: THE

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? SINIRLARIMIZ EKİM 2016-İLKOKUL SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? Yumuşak sınırlar karmaşık mesajlar iletir, sert sınırlar kural ve beklentilerimizle ilgili net sinyaller gönderir. Günümüzde ebeveynlerin

Detaylı

14 12 Bu ifadenin ne zaman kaba olduğu ne zaman gerekli olduğu konusunda onunla konuşabilirsiniz. Annebaba yanındayken ona nazikçe teklif edilen bir şeyi istemediğini Hayır diye bağırarak ifade etmek doğru

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 163 FEDAKÂRLIK VE DUYARLILIK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 09 1 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na göre 2008 yılı sonu itibariyle evlatt edindirilen

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Elvan & Emrah PEKŞEN

Elvan & Emrah PEKŞEN Bu hafta için 5 güne 5 değerlendirme hazırlıyoruz. İlk üçünü paylaşıyoruz. 2 Tanesi de çarşamba sitemizde! Puanlama Aşağıda... 1. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Harf,hece tablo 1 puan 45x1=45 Sayı okuma

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi Asuman Beksarı J. Keth Moorhead Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. sözünü Asuman Beksarı için

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ 19.12.2012 Ben de bilim insanı olmak istiyorum çünkü pes etmem! (7. Sınıf Aklımda bilim insanlarının da hep doğruyu tam olarak bilemeyecekleri kaldı. Bilim insanlarının

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI... 11 Freud Gerçeği...13 Brazelton ve Erken Tuvalet Eğitimi...15 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi...18 Tuvalet Eğitimine Alternatif...20 TUVALET İLETİŞİMİ...

Detaylı

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? Ebeveynler için Notlar Bu kitapçık, yaklaşık 4 ila 12 yaş aralığındaki, psikoterapi düşünülmüş çocuklar

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen için açıklamalar Sınav süresi : 13 dakika A = Aday G = Gözetmen Birinci Bölüm (3 dakika) KAYIT CİHAZINIZI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ NEŞELİ MATEMATİK ÖYKÜLERİ 1 BİLGİÇ İLE SAYGIÇ Bilgiç kurbağa ile Saygıç fare iyi arkadaşlardı. Neredeyse her gün göl kenarında buluşup sohbet ederlerdi. Bazen de çevredeki nesneleri sayarlar, hesap yaparlardı.

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum» Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni «Okula Uyum» Hayatımızda yeni bir sayfa daha açılıyor. Bu başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı... Çocuklar, okula

Detaylı

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright 1 POĞAÇA Ahmet: Merhaba güzel günler, merhaba Şule. Şule: Herkese merhaba. Ahmet: Merhaba Şule! Şule: Herkese merhaba. Ahmet: Ya ben sana Merhaba Şule. diyorum, sen niye Ahmet demiyorsun? Şule: Merhaba

Detaylı

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ? ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ? Okulda unutulan çantalar, evde unutulan kitaplar ve ödevler... Bu çocuklar biraz sorumluluk sahibi olmayı ne zaman öğrenecekler? diye sorarız zaman

Detaylı

Tanrı dan gönderilen Adam

Tanrı dan gönderilen Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı dan gönderilen Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) 02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş ljelinek@uke.de HOŞGELDİNİZ Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) D-MCT: Uzay Pozisyonu Günün Konusu Davranış Hafıza Depresyon Denken Duyguların

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

4. ve 5. Değerlendirme Sınavları. Puanlama Aşağıda...

4. ve 5. Değerlendirme Sınavları. Puanlama Aşağıda... 4. ve 5. Değerlendirme Sınavları Puanlama Aşağıda... 4. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Çetele tablosu 5 puan 10x5=50 Doğru-Yanlış 2 puan 5x2=10 Sayı örüntüsü 2 puan 5x2=10 5. Sınav Test Soruları 5 puan

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

ALBERT EİNSTEİN HAYATI

ALBERT EİNSTEİN HAYATI ALBERT EİNSTEİN HAYATI Albert Einstein!"#$ Albert Einstein 14 Mart 1879 da Almanya nın Ulm kasabasında dünyaya geldi. Babası Hermann Einstein ve amcası Jakob bir elektrik şirketi kurdular. Annesi Pauline

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU Test, Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın tarafından geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz. OKUL EV VE AİLE KİŞİSEL ÖĞRENME

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım, BARBAR YARATIKLAR İÇİN KURNAZLIK OKULU ZOR İŞÇİLER İÇİN BAŞKANLAR: SAYIN BAŞKÖTÜ KURT SAYIN KÜÇÜK KURT VE SAYIN BAĞIRTKAN KURT Lütfen lütfen lütfeeeen gelip buraya taşının, taşınacağınızı söylemiştiniz.

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 37 1) V. mümkün değildir I. II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız Yukarıda numaralandırılmış sözcüklerden anlamlı ve kurallı bir tümce oluşturulduğunda

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı