AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ TOKSİKOLOJİ PESTİSİTLER HAZIRLAYAN RASİM SEVİM ANTALYA 2011

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ TOKSİKOLOJİ PESTİSİTLER HAZIRLAYAN RASİM SEVİM ANTALYA 2011"

Transkript

1 1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ TOKSİKOLOJİ PESTİSİTLER HAZIRLAYAN RASİM SEVİM ANTALYA 2011

2 2 İçindekiler PESTİSİTLERE GENEL BAKIŞ... 3 PESTİSİTLERİN FAYDALARI... 4 PESTİSİTLERİN ZARARLARI... 5 TÜRKİYE DE PESTİSİTLERİN KULLANIMI VE ZEHİRLENMELER... 6 PESTİSİTLERİN İMMÜNOTOKSİTİTLERİ... 7 PESTİSİTLERİN SINIFLANDIRILMASI...7 İNSEKTİSİTLER... 7 KLORLUHİDROKARBON YAPISINDAKİ İNSEKTİSİTLER..8 DDT... 9 ALDİRİN, DİELDRİN, ENDRİN, HEPTAKLOR ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİTLER...10 ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİTLERİN ETKİ MEKANİZMASI...10 HERBİSİTLER.11 (2,4-D),(2,3,5-T),MCPA,TCDD...11 DİNİTROFENOLLER...12 FUNGUSİTLER...12 DİTİYOKARBOMATLAR..12 TETRAMETİL THİURAM...13 PENTAKLOROFENOL...13 HEKZAKLOROBENZEN...14 RODENTİSİTLER...15 FUMİNGANTLAR VE BÖCEK UZAKLAŞTIRICILAR...16 NAFTALİN..16 KAYNAKÇA VE SORULAR 17

3 3 1-PESTİSTLERE GENEL BİR BAKIŞ esin maddelerinin üretimi, tüketimi ve depolanmaları sırasında,besin B değerini bozan ve besinleri yok eden, zarar veren haşereleri, mikroorganizmaları ve diğer zararlıları (pestleri) yok etmek için kullanılan fiziksel, kimyasal veya biyolojik savaş maddelerine pestisitler denir. Ekonomik zehirler sınıfına giren pestisitler, kullanma yerlerine göre insektisitler (böceklere karşı), herbisitler (yabancı otlara karşı),fungusitler (mantarlara karşı), molusisitler (yumuşakçalara karşı), rodendisitler(kemiricilere karşı), akarasitler (uyuz böcekleri ve parazitlere karşı) ismini alırlar. Kimyasal maddeler, tarımda ve halk sağlığına zarar veren mikroorganizmalar ye diğer pestlerin kontrolünde yüzyıllardan beri kullanılmaktadırlar. Örneğin kükürt ilk kez fumigan olarak M.Ö yıllarında Çinliler tarafından kullanılmıştır. Ancak, pestisit özelliği gösteren kimyasal maddelerin (pestisit aktif maddesi) sentezi ve formülasyonlannın üretimi kimya endüstrisi devrimi ile birlikte başlamış ve zamanla büyük bir artış göstermiştir. Zamanımızda büyük bir kısmı organik sentetik kimyasal maddeler olmak üzere yaklaşık 1500 pestisit aktif maddesinin 2000 pest türüne karşı kullanıldığı kaydedilmiştir. Gelişmiş ülkelerde pestisit tüketiminin 1972 yılında 3 milyon; 1980 de 12 milyon ve 1990 da ise 50 milyon Amerikan dolarına ulaştığı bilinmektedir. 193O'lı yıllara kadar daha çok bitkisel kaynaklı (Nicotiana tobacum,strychnos nux vomica gibi) veya anorganik (bakır sülfat, kurşunarsenit, bakır arsenit gibi) maddeler pestisit aktif maddesi olarak kullanılmıştır. 193O'lı yıllardan itibaren modern sentez kimyasındaki devrimile birlikte alkil tiyosiyanat insektisitleri, ditiyokarbamat fungusitleri, etilen bromür, karbon sülfür fumiganları gibi çeşitli etken maddeler geliştirilmiştir. II. Dünya Savaşı başlarında ise çeşitli kimyasal maddeler (DDT, klorofenoksiasetik asit grubu maddeler gibi) deneysel olarak araştırılmaya başlanmıştır ve savaş sırasında bu aktiviteler sır olarak kalmıştır. Dünya Savaşından sonra tarımsal ilaçlarda çok hızlı bir gelişme olmuştur. Bütün bu araştırma ve gelişmelerde en önemli hedef, pestisitin yok edilmesi istenen zararlıya karşı selektif (seçici) ve spesifik toksisite göstermesi, diğer canlılara(insan, bitki ve hayvanlar) minumum toksisite göstermesi olmuştur. Böylece

4 4 ilk sentez edilen pestisit aktif maddelerinin ikinci ve üçüncü jenerasyonları olarak isimlendirilen daha güvenilir maddelerin sentezi yapılmıştır. Ancak her pestisitin bir dereceye kadar toksisitesi vardır ve sağlık açısından "tam güvenceli" bir pestisit yoktur. Bununla beraber, belirli koşullarda kullanıldıklarında riskleri azaltılabilir. Pestisitler, kullanılmaları ile gerek halk sağlığı ve gerekse açlıkla savaşta besinlerin korunması bakımından ekonomik faydalar sağlamaktadırlar. Diğer taraftan geniş bir alanda bıraktıkları kalıntılarla su,toprak, hava ve besin kirlenmesine neden olarak, ekolojik sistemin dengesini bozmaktadırlar. Ayrıca bazıları selektif olarak kullanıldıkları canlı türü için toksik olurken (selektif toksik), bir kısmı da insanlar ve diğer memeli hayvanlara zarar verirler. Böylece de endüstride, yakın çevrede akut ve kronik zehirlenmelere neden olurlar 2-PESTİSİTLERİN FAYDALARI 1) Pestisitler; kemiriciler, böcekler ve diğer pestleri yok ederler, ayrıca bu hayvanlarla taşınan vektör hastalıklara karşı savaşta da kullanılırlar. Malarya (sıtma), veba, sarı humma, tifüs bu hastalıklar arasındadır. DDT'nin 1936'da Müller tarafından insektisit etkisi gösterildikten sonra, Dünya Savaşında askeri ve sivil halkın sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklarla (bit, pire ye sivrisinekle geçen) savaş için yeteri derecede üretilmiştir. 1945'de İtalya'da yaygın olan malaryaya karşı başarı ile kullanılmıştır. 2) Tarımda kullanılmaları ile; gittikçe artan nüfusa karşı zaten yetersiz olan tarım ürünlerini pestlerden korumaktadırlar. Böylece diğer ve çok önemli bir sağlık sorununa (açlık) karşı savaşta kullanılmakla ayrıca büyük ekonomik yarar sağlamaktadırlar. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1963'de, pestisitlerin kullanılması ile 410 milyon dolarlık bir harcamaya karşı 1.8 milyar dolarlık ürün kazanılmıştır. Türkiye'de ise tarımı yapılan kültür bitkileri sayısı 200'ü aşan hastalık ve zararlının tehditine maruz bulunmaktadır. Hesaplara göre, yeteri derecede hastalık ve zararlılarla mücadele yapılamaması yüzünden, her yıl ülkede asgari 8 milyar değerinde (9 milyon ton kadar) tarım ürünü kaybı olduğu tahmin edilmektedir. Böylece toplam ürünün %30-35'i zararlılar tarafından yok edilmektedir. 3) Tarım dışında pestisitler kırsal alanlarda (ormanlarda); karayollarında yabani otlara karşı; sivrisinek ve rodentlere karşı resmi kuruluşlar tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca kişisel olarak evlerde ve bahçe işlerinde de geniş ölçüde uygulanmaktadırlar.

5 5 3-PESTİSİTLERİN ZARARLARI Pestisitlerin, kullanılmaları ile ekonomik açı ve sağlık bakımından sağladıkları faydaları inkâr edilemez. Ancak yanlış kullanılmaları ve diğer nedenlerle gittikçe önem kazanan zararları da olmaktadır. Bunları kısaca açıklarsak: a. Mesleki Olmayan Zehirlenmeler: Pestisitlerle akut ve kronik zehirlenmeler çeşitli nedenlerle oluşabilir. Bu zehirlenmeler pestisitlerin üretimleri, uygulamaları, depolanmaları, taşınmaları sırasında görüldüğü gibi, kasıtlı veya kasıtsız yanlış kullanımları sonucu da görülebilir. Evlerde kullanılmaları ile ortaya çıkan kazaen zehirlenmeler, pestisitlerin uygulama talimatına uymama, bitmiş ambalaj kutularının rastgele atılması veya tamamen yanlış bir kullanımı nedeni ile olabilir. Örneğin Türkiye'de Ağustos 1979 yılında Ödemiş'te Folidol (paration etken maddesi) şişesi ile zeytinyağ şişesini birarada bulunduran yaşlı bir kadının, yanlışlıkla Folidol ile kızarttığı böreği yiyen 16 kişi zehirlenmiş ve bunların altısı (6) ölmüştür. Pestisitlerin evlerde amacı dışında, vücut bitlerine karşı kullanılmaları bazı ülkelerde önemli zehirlenme nedeni olabilmektedir. Özellikle geçmişte (1945'li yıllarda) yaygın olarak rastlanan bitlenmeye karşı, toz halindeki DDT yatak, yorgan, iç çamaşırları ve saç diplerine serpilirdi. DDT toz halinde insan vücudundan hemen hemen hiç absorbe olmadığı için insana bu yolla toksik değildir, ancak kitin tabakası içeren böceklere (bit gibi) toksik etki göstererek yok eder. Zamanla DDT'nin yerine organik fosfat esteri yapısında insektisitler daha çok kullanılmağa başlanmıştır. Özellikle kırsal bölgelerde, yeteri derecede eğitimsiz kişiler tarafından DDT yerine bitlere karşı kullanma alışkanlığı da devam etmiştir. Bu nedenle de ölümle sonuçlanan zehirlenme olaylarına Taşlanmaktadır. DDT'den farklı olarak, organik fosforlu insektisitlerin ciltten absorbe olabilmeleri ve DDT'ye göre daha toksik olmaları, zehirlenen kişilerin kurtulma şansını azaltmaktadır. Örneğin 1973'de ülkemizde Kars'ın Damal köyünde Folidol 3-605'i saç ve elbise temizliğinde kullanan 37 kişinin ölümü, benzeri şekilde İran'da vücut bitine karşı paration kullanarak zehirlenen 17 kişiden 15'inin ölümü gibi). Pestisit kalıntısı içeren besinlerin yenmesi ile akut ve kronik zehirlenmeler oluşabilir: Sebze ve meyvelere pestisit uygulanmasından sonra bekleme süresine dikkat edilmeden ve gerekli yıkama işlemi yapılmadan yenen besinlerle zehirlenmelere rastlanmaktadır. Örneğin 1963'de Bursa'da Folidol E ile ilaçlanan şeftaliyi yiyen 32 kişiden 7 sinin ölümü, yine ağustos 1979'da Ödemiş'te Folidolla ilaçlanmış karpuz yiyen 7 kişinin zehirlenmesi örnek verilebilir.pestisit kalıntısı içeren besinlerin yenmesi ile oluşan kronik zehirlenmelere Türkiye'de 1950'li yıllarda Güney Doğu Anadolu Bölgesinde rastlanan ve bütün dünyanın ilgisini çeken epidemik olay örnek verilebilir. 1956'da Diyarbakır ve yöresinde bir fungusit olan hekzaklorobenzenle (HCB) ilaçlanmış tohumluk buğdayı yiyen halkta epidemik zehirlenme görülmüştür yıllan arasında, bu bölgede (Diyarbakır, Mardin, Urfa) yaşayan 3000'in üstünde kişiye karayara hastalığı tanısı konulmuştur. Bu epidemide deride koyulaşma, idrar renginin koyu kahverengiden siyaha kadar değişmesi dikkati çeken başlıca belirtilerdir. Daha çok çocuklarda(4-14 yaş grubu) ve erkeklerde görülen bu porfirianın nedeni önce etiyolojik bir faktör olarak düşünülmüştür. Ancak daha sonraları, halkın Tarım

6 6 Kuruluşu tarafından dağıtılan HCB'le ilaçlanmış tohumluk buğdaydan yapılan ekmekleri yiyerek zehirlendikleri anlaşılmıştır. Bu zehirlenme olayının %10'u ölümle sonuçlanmıştır. Pestisitler kasıtlı öldürme ve intihar amacı ile de kullanılabilmektedir. Özellikle organik fosfat esteri yapısında olan insektisitler bu amaçla tercih edilmektedir. Pestisitlerin yeterli kontrolü olmayan ülkelerde zehirlenme ve ölüm olaylan daha çok görülmektedir. Örneğin Sri Lanka gibi intiharın çok olduğu ülkelerde, pestisitle zehirlenme sonucu ölümlerin %97'sinin, Kolombiya'da ise %57'sinin intihar şeklinde olduğu bilinmektedir b. Mesleki maruziyet ve zehirlenmeler: Pestisitlerle oluşan mesleki zehirlenmelere hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde rastlanmaktadır. Ancak gelişmiş ülkelerde gerekli koruyucu mesleki zehirlenmelere hem gelişmiş ülkelerde ve hem de gelişmekte önlemlerin alınması, iş yeri ortamında ve maruz kalan işçilerde çevresel ve biyolojik izlemenin yapılması ile zehirlenme oranı azalmaktadır. Genel olarak gelişmekte olan ülkelerde, zehirlenme oranının,pestisitlerin %85'ini tüketen endüstrileşmiş gelişmiş ülkelere göre,13 kat daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Örneğin Tayland da tarım işçisinin çalıştığı bir bölgede 8268 pestisit zehirlenmesi olduğu ve pestisitle zehirlenenlerin bazılarında ölümler gözlenmiştir. Endüstri kazası sonucunda oluşan pestisit zehirlenmeleri, sadece işleri nedeni ile maruz kalanları değil, ayrıca çevrede yaşayanları da etkilemektedir. Örneğin 1984 yılında Bhopal'de (Hindistan) Union Carbide firmasına ait karbamat grubu pestisit üreten bir fabrikada, metil izosiyanatın depolandığı tanktan kaza sonucu sızması, bu çok toksik madde, o bölgede maruz kalan 2500 kişinin ölümüne neden olmuştur. 4-TÜRKİYE DE PESTİSİTLERİN KULLANIMI VE ZEHİRLENMELER Ülkemizde, pestisitlerin en önemli uygulama alanı "tarım savaş ilaçları" olarak kullanımıdır. Türkiye tarımında tüm kültür bitkilerinde hastalık, zararlı ve yabancı otlar yüzünden oluşabilecek kayıpları engellemek için her türlü araştırma ve uygulamayı yapmakla görevli "Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Müdürlüğü" 1957'de kurulmuştur. Ülkemizin gereksinimi olan Tarım İlaçları, bunlarla ilgili üretimi, ruhsatlandırma gibi düzenlenmeleri de ilgili komitelerle bu kuruluş yürütmektedir. Ülkemizde halen tarımsal amaçla 346 pestisit aktif maddesi içeren 1483 formülasyon ruhsatlıdır. Bu aktif maddelerin çoğunluğunu insektisit, herbisit ve fungusitler oluşturmaktadır.

7 7 YIL PESTİSİT ZEHİRLENME BAŞVURULARI TÜM ZEHİRLENMELEREGÖRE ORANI (6 AYLIK VERİ) Tablo : Yılları Arasında Zehir Danışma Merkezine Yapılan Pestisitle Zehirlenme Başvuruları 5-PESTİSİTLERİN İMMÜNOTOKSİSİTELERİ Pestisitler lenfoid sistem üzerinde zararlı etkilerini göstererek, gecikmiş ve gecikmemiş tipte immün cevaba neden olabilirler. Bazıları enfeksiyon, spontan mutasyon ve malign hücre oluşumuna dayanıklılığı azaltabilir. Bazı pestisitler de allerjik reaksiyonlara (bronşit, bronşiyal astım ve diğer organların allerjik hastalıkları) yol açarlar. Allerjik reaksiyonların, tarım işçileri arasında, pestisitlere bağlı olarak gözlendiği bildirilmiştir. Örneğin organik klorlu, organik kükürtlü, organik cıva ve organik fosforlu insektisitlefe tekrarlanmış maruziyet sonucunda kontakt dermatitlr(egzema) görülebilir. Allerjik deri hastalıklarının,1-5 yıl süre ile çalışan pestisit işçilerinde daha sık; bronşiyal astım, karaciğer ve böbrek harabiyetinin ise 5 yıldan daha fazla maruz kalan işçilerde rastlandığı bilinmektedir. Tarım bölgelerinde yaşayanlar veya evlerde pestisit kullananlar arasında da solunum yolu allerjileri (astım, sinüzit, bronşit) ve lösemi gibi immünolojik hastalıklarda artış görülmektedir. 6-PESTİSİTLERİN SINIFLANDIRILMASI A)İNSEKTİSİTLER Kimyasal insektisitlerin hepsi nörotoksikan olup, hedef organizmaların sinir sistemlerine toksik etki gösterirler. Böceklerin merkezi sinir sistemleri (MSS) çok gelişmiştir. Aynı şekilde perifer sinir sistemleri (PSS) de gelişmiştir. Bu nedenle

8 8 insektisitlerin toksik etki mekanizmaları ve hedef aldıkları organlar bütün türlerde aynıdır. Ancak bu toksik etki şiddetli dozla (maruziyet süresi ve düzeyi, biyotransformasyon hızı, absorbsiyon yoluna bağlı olarak) ilgilidir. Sinir sisteminde sodyum, potasyum, klorür iyonlarının membran transportunu interfere ederek (organik klorlular piretroidler gibi); spesifik enzimleri inhibe ederek; veya sinir uçlarındaki kimyasal nörotransmitterleri etkileyerek (organik fosforlular, karbamatlar gibi) nörotoksisitelerini gösterirler.insektisitler, kimyasal yapılarına göre: Klorluhidrokarbonlar, organik fosfat esterleri, N-karbamat türevleri gibi organik yapıda olanlar; kalsiyum arsenat gibi anorganik yapıda olanlar şekilde sınıflandırılabilirler. Ayrıca sentetik (DDT, organik fosfatlar gibi) ve bitkisel (nikotin, piretrum, toksafen gibi) kaynaklı olmak üzere de ayrılabilirler 1-Klorluhidrokarbon Yapısındaki İnsektisitler Klorluhidrokarbon yapısındaki (organoklorlu) insektisitler, yapılarında klor bulunan aromatik veya alifatik bileşiklerdir. Klorlu hidrokarbon grubu insektisitler, kimyasal yapılarına göre 3 sınıfta toplanırlar; a) Diklorodifeniletan yapısında (DDT, metoksiklor gibi); b) klorlu siklodien yapısında (aldrin, dieldrin gibi); c) klorlu benzen (BHC gibi) ve siklohekzan yapısında olanlar. Organoklorlu insektisitler yılları arasında tarım ve ormancılıkta yaygın olarak kullanılmışlardır. Ancak çevrede uzun süre bozulmadan kalmaları, lipidde çözünür olmaları, biyotransformasyonlarının ve biyolojik parçalanmalannın yavaş olması nedeni ile çeşitli çevre canlılannda biyomagnifikasyona uğrayarak olumsuz etki gösterirler. Besin zinciri ile insana kadar ulaşırlar. Böylece çevrede yırtıcı kuşlarda (pelikan, şahin, kartal gibi) birikerek östrojenik aktiviteyi arttırarak, yuvalanma sürelerini kısaltırlar. Steroid metabolizmasını bozarak, kalsiyum eksikliğine ve böylece kuş yumurtalarının kabuklannın incelmesi sonucu yavruların ölmelerine neden olurlar. Böylece yırtıcı kuş neslinin azalmasına yol açarlar. Aynca mikrozomal enzim indükleyicisi etkileri vardır. Denizel organizmalarda da birikirler. Özellikle balık, yumurta şansı kesesinde birikerek balıkların üremelerinde olumsuz etki gösterirler. Diklorodifeniletan yapısındaki insektisitler bu şekilde vahşi hayvan topluluğunun (kuşlarda) çoğalmasını engellerler. Diğer taraftan organik klorlu insektisitler besin zinciri ile insana ulaşarak kendileri ve metabolitleri yağ dokusunda toplanırlar. Bu nedenle organik klorlu insektisitlerin kullanımı Kuzey Amerika ve Avrupa'da (Türkiye dahil) kullanımları yasaklanmış veya sınırlanmıştır. Amerika'da DDT kullanımı 1972'de yasaklanmıştır. Türkiye'de 1982'den sonra klorlu hidrokarbon pestisit etken maddelerinden sadece DDT, BHC (Benzen hekzaklorür; veya hekzaklorosiklohekzan:hcch), endosulfan, heptaklor ve toksafenin kısıtlı kullanımına izin verilmiştir yılından sonra ise endosulfan ve toksafen hariç diğer klorlu hidrokarbon pestisitlerin kullanımı yasaklanmıştır (DPT, 1991).

9 9 a)ddt Sentezi yapılan ilk klorluhidrokarbon yapısındaki insektisit DDT dir. 1847'de ilk kez sentez edilmekle beraber, biyolojik aktivitesi (insektisit özelliği) ancak 1936'da gösterilmiştir. DDT, kitin tabakası içeren böceklere toksik etki gösterir. Böylece hayvanlar üzerindeki bit ve pireleri öldürdüğü gibi, patatese zarar veren kolarado böceğine, elma çiçeğindeki hortumlu böceklere ve domates güvesine etkilidir. DDT'nin böceklere olan etki şekli tam bilinmemekle beraber, böcekler üzerindeki kitin tabakasından kolaylıkla geçip, böceklerdeki sinir sistemini paraliz (felç) ettiği anlaşılmıştır. Kitin tabakası içermeyen böcekler DDT'den etkilenmemektedirler (örneğin yeşil sinekler). DDT'nin insanlar üzerindeki akut toksik etkisi azdır. Toz halinde iken sindirim yolundan çok az absorbe olur, deriden ise hemen hemen hiç absorbe olmaz. Fakat alkol, kerozen (alifatik hidrokarbon karışımı), sıvı yağ gibi lipid çözücüler içinde uygulandığında deri yolu ile absorbsiyon hızlanır. Yağlı çözeltileri sindirim kanalından kolayca absorbe olur. İnsanlarda akut toksisitenin 1 gramla (70 kg insan için) başladığı ve fatal (öldürücü) dozun ise 30 gram olduğu tahmin edilmektedir. DDT kronik toksisite açısından önemlidir. Absorbsiyondan sonra organizmada başlıca yağ oranı yüksek dokularda (karaciğer, böbrekler,sinir sistemi adipoz doku) birikir. DDT'nin başlıca sistemik etki yeri duyu ve motor sinir lifleri ile motor sinir korteksidir.yüksek dozlarda, DDT'nin karaciğer nekrozu yaptığı; düşük dozlarda ise karaciğer büyümesi gözlenmiştir. Gaz halinde alınan DDT tozlarının akciğerlerde tahriş edici etkisi görülmekle beraber, karaciğerdeki etkisi daha önemlidir. Kronik zehirlenme: DDT'nin insan ve sıcak kanlılardaki toksisitesi, kronik maruz kalmayla daha çok önem taşır. Akut zehirlenme, daha çok kazaen olur ve sayıca da çok fazla değildir. Kronik maruziyet daha çok, çevre kirlenmesi sonucu DDT kalıntısı içeren besinlerin yenmesi ile oluşur. Böylece canlılarda yağ dokusunda biriken insektisit, zayıflama sırasında, kana geçerek toksik etkisini göstermektedir yıllan arasında fazla kullanımları sonucu, insanların yağ dokusundaki ortalama DDT miktarı 5 ppm olarak saptanmıştır.1960'dan sonra bu miktar 1-2 ppm'e inmiştir. İnsanlarda görülen başlıca kronik toksisite belirtileri: adale zayıflığı, titreme, havaledir. Ölüm, anoreksi veya karaciğer dejenerasyon sonucu oluşur. DDT'nin yağ depolarından kana geçmesiyle, karaciğer mikrozomal enzimlerini(vücuda giren çeşitli kimyasal maddeleri etkisizleştiren (detoksifiye eden) karma işlevli oksidaz enzim sistemi (sitokrom p450 enzimleri olarak da bilinir) uzun süreli indükledikleri gösterilmiştir.

10 10 b) Aldrin, Dieldrin, Endrin, Heptaklor Sinir zehirleri olup, zehirlenme şekli DDT'yi andırmaktadır.akut zehirlenmeler de daha çok olmaktadır. Deriden absorbe olabilirler.klorlu siklodien insektisitlerinin biyotransformasyonlan son derece yavaştır.bu metabolitler de lipide çözünürler. Kronik zehirlenmede başlıca etkilerini karaciğer hücreleri üzerinde gösterirler. Ayrıca tüm klorlu siklodien insektisitleri karaciğer mikrozomal enzimlerini indüklerler. Bu grup insektisitlerden dieldrinin, kronik olarak deney hayvanlarına besinle verildiğinde tümör oluşturduğu gösterilmiştir. Daha sonraki çalışmalara göre, dieldrin, Uluslararası Kanser Araştırma Kuruluşu(IARC, 1974) tarafından farelerde hepatokarsinojen olarak değerlendirilmiştir.diğerleri (klordan, aldrin gibi) ile çalışmaların devam ettirilmesi görüşü vardır.ddt'ye benzer şekilde aldrin ve dieldrinin hayvanlarda hormonal dengeyi bozarak üremeyi azalttıkları gösterilmiştir. 2-ORGANİK FOSFORLU İNSEKTİSİTLER Organik fosforlu insektisitler, en çok kullanılan pestisit grubu olup, pestisitlerin önemli bir kısmını oluşturmaktadırlar. Bugün 200 den fazla farklı organik fosforlu ester yapısında aktif (insektisidal)madde bulunmaktadır. İlk organik fosforlu insektisitler, 1937'de Almanya'da bir grup kimyager tarafından sentezlenmiştir. Bu sentezlenen ve deneme ürünlerinin son derece toksik olduğu gösterilmiş ve II. Dünya Savaşında Nazilerin kontrolünde tutulmuştur. Bunların bir kısmı kimyasal savaş silâhı olarak geliştirilmiştir. Bunlardan tabun(etil N-dimetilfosforoamidosiyanidat) ve sarinin (izopropil metilfoşfonoafloridat)in sentezleri sır olarak saklanmıştır. "Sinir gazı" ismi verilen bu tip organik fosforlu bileşiklerin memelilere toksik olduğu gibi,insektisit özelliği de olduğu anlaşılmış ve ilk önce bu amaçla TEPP (tetraetil pirofosfat) sentezlenmiştir.daha sonra 1944 yılında Schrader, daha dayanıklı bir bileşik olan paration ve oksijen analoğu paraoksonu sentez etmiştir. Bu yıldan sonra da organik fosfat yapısındaki insektisitlerin üretimi ve kullanımı artmıştır. Ancak 1950'li yıllardan sonra DDT yerini parationun alması ile birçok fatal ve akut zehirlenme olayları bildirilmiştir. a)organik FOSFORLU İNSEKTİSİTLERİN ETKİ MEKANİZMASI Organik fosforlu insektisitler toksik etkilerini "kolinesteraz inhibitörleri" olarak gösterirler. Buna göre organik fosforlu insektisitler iki tiptir: 1) Direkt etkililer, metabolik aktivasyon gerekmeksizin, ana madde olarak kolinesteraz inhibitörüdürler. Sinir gazlarından sarin, tabun, DFP, insektisitlerden TEPP ve yapısında olduklarından kolinesterazı doğrudan inhibe ederler; 2)İndirekt etkililer, fosforiyoat yapısındadırlar, "okso" şekline dönüştükten sonra aktivite kazanırlar. Örneğin malation > malaokson; Paration > paraoksona metabolize olduktan sonra asetilkolin esterazı inhibe ederler. Malathion: Geniş spekturumlu organik fosforlu insektisitdir. Hedef parazitlerde sinirsel impulsların iletiminde rol alan asetilkolinesteraz enzimini inhibe ederek,sinir

11 11 uçlarındaki sinapslarda asetilkolin birkimine neden olur.böylece temas eden parazitler(kene,bit,pire) felç olurlar. B)HERBİSİTLER İstenmeyen bitkiler ve yabancı otlan yok etmek için kullanılan herbisitlerin önemi gittikçe artmaktadır. Bitkilerdeki etkilerine göre herbisitler ikiye ayrılır. Bütün bitki türlerini etkileyen herbisitler seçici olmayan (nonselektif); belirli bitki türleri için toksik, diğerleri için zararlı olmayanlara ise selektif herbisitler denmektedir. Bitkilerdeki etki yeri ve kullanma şekillerine göre herbisitler üç alt gruba aynlabilir: 1) Kontakt herbisitler: Bitki yaprak ve gövdesi ile temasta bitkiye zarar verirler. Bipiridil grubu herbisitler örnek verilebilir. 2) Sistemik herbisitler: Bitkinin vasküler sisteminde yayılarak bitkiye zarar verirler.bu tip herbisitler bitkinin yaprak ve kökü ile temasta olduğunda, çok çabuk olarak bitkinin damarları tarafından absorbe olur. Klorofenoksiasetik asit türevleri örnek verilebilir. Kuvvetli kök sistemi olan yabancı otların yok edilmesinde kullanılır. 3) Bitkinin kök sistemini veya çimlenen tohumlarını etkileyen herbisitler: Toprağa karıştırılan herbisit buradaki istenmeyen bitki tohumlarını yok eder. Arsenik asit, pentaklorofenol (PCP) örnek verilebilir. 1) 2, 4-diklorofenoksiasetik asit (2,4-D),2,4,5-triklorofenoksiasetik asit (2,4,5-T), 4-kloro-2-metilfenoksiasetik asit (MCPA),TCDD Bu herbisitlerin başlıca akut toksik etkileri kas sistemi ve MSS üzerinde olmaktadır.2, 4-D yüksek dozda, hayvanlarda, karıncıklara etki ederek tamamen düzensiz kasılmalar oluşturur yani ölümcül bir ritim bozukluğuna neden olmaktadır. Tek dozla, birkaç saat içinde kaslarda zayıflık,vücut hareketlerinde düzensizlik, kaslarda sertlik, havale ve koma görülür. Özellikle iskelet kasları üzerinde harabiyet olur. Ayrıca böbrek yetmezliği, karaciğer harabiyeti ve akciğerde ödem de oluşabilir.insanlarda akut zehirlenme belirtileri hayvanlardakine benzemektedir.3-4 gramla semptomlar açığa çıkar. Bu herbistlerde akut zehirlenmelerde ölüm oranı yüksektir. 2,4-D'ye, işleri nedeni ile maruz kalanlarda, deri ve soluma yolu ile absorbsiyon sonucu sinir iltihapları görülmektedir. Bu herbisitler ayrıca, insanlarda deri ile temasta dermatite neden olur. 2, 4, 5-T üretiminde çalışanlarda rastlanan bu şiddetli dermatite "klorakne" denilmektedir yılları arasında Güney Vietnam Savaşında, 2,4- D ve 2, 4, 5-T karışımı savaş aracı (ormanlarda büyük odunumsu ve geniş yapraklı bitkileri yok ederek askerlerin saklanmasını engellemek için)olarak kullanılmıştır. "Orange agent" olarak tanınan herbisitin kullanılması nedeni ile, bu bölge halkı yüksek dozda (kişi başına 75.7 mg) TCDD'ye maruz kalmıştır. Daha sonraları halk arasında porfiria kuten tarda olayları, düşük ve sakat çocuk doğumlarının görülmesi TCDD ile ilgili olarak değerlendirilmiştir. Diğer bir TCDD'ye maruz kalınması ile ilgili episod ise, 1976 yılında İtalya'da Seveso'da, hekzaklorofen üreten fabrikada kaza sonucu olmuştur.

12 12 Üretimde kullanılan tetraklorobenzenin, c'de hidrolizi sırasında yüksek miktarda oluşan TCDD çevreye yayılarak halkın sağlığını tehlikeye sokmuştur. Bu kişilerde deri lezyonları (klorakne), %12 oranında düşükler görülmekle beraber başka sistemik etkiler gözlenmemiştir. 2)DİNİTROFENOLLER Dinitrofenollerden 2,4- dinitro-6-metil fenol (DNOC), kontakt herbisitler olarak kullanılır. DNOC ilk organik herbisit olarak kullanılmıştır.1982'de Bayer Fabrikaları tarafından en eski sentetik yapılı bir insektisit olarak "Antinonnin" ticari ismi ile üretilmiştir. Ancak herbisit olarak kullanılmaya başlanmıştır. Dinitrofenollerin sıcakkanlılara (insan, memelihayvanlar) ve bazı spesifik türdeki arılara toksisiteleri yüksektir. Dinitrofenoller oksidatif fosforilasyonu engelleyerek bazal metabolizmayı artırırlar. Bunun sonucu olarak da Akut zehirlenmede yorgunluk, bulantı, mide bozukluğu, aşın sıcaklık hissi,ciltte ateş basması, terleme, ateş, hızlı solunum, laşp atış sayısının dakikada 100 ün üzerine çıkması, düzensiz ve yüksek nabız, siyanoz, kramp, bilinç kaybı ve akciğer ödemi görülür. Ayrıca dipiridilyum grubu ve heterosiklik herbistilerden de bahsetmek gerekir.dipiridilyum grubu herbisitler(parakuat,dikuat) insanda da serbest radikal reaksiyonlar yolu ile toksik etkisini gösterir.parakuatın oluşturduğu süperoksit anyonları (0-2) vasıtası ile hücre zarındaki lipid peroksidasyonunu indüklemektedir. Heterosiklik herbistiler,etkin antitiroid maddelerdir.kronik etkisi sonucunda guatr gözlenmektedir. C)FUNGUSİTLER Mantarlan yok ederek, ürünlerin bozulmasını engelleyen organik ve anorganik yapıda birçok fungusit vardır. Bazılan çok toksiktir ve birçok yaygın zehirlenmeler görülmüştür (cıvalı fungusitler, HCB gibi).çok kullanılan fungusitlere: 1) Cıvalı bileşikler, 2)Bakır bileşikleri,3) Ditiyokarbamatlar, 4) Tetrametilthiuram disülfür(thiram), 5) Hekzaklorobenzen (HCB) örnek verilebilir.cıvalı fungusitlerin uygulandığı besinler, yanlış kullanılmaları nedeniile, birçok ölümlere ve devamlı nörolojik bozukluklara yol açmaktadır.bu nedenle kullanımları 1970'li yıllarda yasaklanmıştır. 1)DİTİYOKARBOMATLAR Ditiyokarbamat yapısındaki fungusitler tarımda yaygın bir şekilde kullanılırlar. Ditiyokarbamatlar, içerdikleri katyona göre isimlendirilirler. Örneğin dimetilditiyokarbamatların çinko tuzu ziram, demir tuzu ferbam adını alır. Dietilditiyokarbamatlarda metal katyonu çinko ise zineb, manganez ise maneb, sodyum ise nabam ismini alır.

13 13 Toksisiteleri: Dimetilditiyokarbamik asitin çinko tuzu (ziram) kristal yapıdadır ve suda az çözünür. Uygulayıcılar ditiyokarbamatları ciddi semptomlara neden olmayan zararsız bileşikler olarak kabul ederler. Ancak tahriş edici etkileri vardır. Yüksek dozda maruz kalmayla hafif Burun mukoza dokularının iltihaplanması sonucu oluşan rinit, farenjit, bronşit ve dermatit oluşabilir. Ayrıca formülasyonlarındaki aktif bileşenlerinin ve kullanılan taşıyıcıların bazı önemli etkileri gözlenmiştir. Örneğin G6P-D eksikliği olan kişilerde zinebin oral yolla veya deri ile absorbsiyonun akut hemolitik anemiye neden olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan bazı dimetilditiyokarbamatlann hayvanlarda teratojenik oldukları, nitrozolanarak kanserojenik nitrozaminlere dönüştükleri gösterilmiştir. Etilenbisditiyokarbamatlardan zineb (Zn tuzu) en önemlisidir. Maneb, nabam ve zinebin hayvanlarda teratojenik olduğu gösterilmiştir. Ayrıca çevrede in vivo bozunmalan sırasında etilen tiyoüre (ETU) verirler. Besinler bu parçalanma ürünlerini kalıntı olarak içerirler. ETU kanserojenik, mutajenik, teratojenik ve ayrıca antitiroid etki gösterir (Şekil 67). Fungusitin üretimi ve pişirme sırasında da (besindeki kalıntının) ETU'nun oluşabileceği gösterilmiştir. Maneb etilenbisthiuram monosülfür üzerinden ETU'ya dönüşürken karbon sülfür (CS2) de oluşur.genel olarak düşük toksisiteleri olduğu kabul edilen ditiyokarbamatların uygulanmaları sırasında havada yüksek konsantrasyonda CS2,R.S ve metil izosiyanat bulunabilir. 2)TETRAMETİLTHİURAM(THİRAM) Tetrametiithiuram disülfür (Thiuram-D, TMTD) tarımda fungusit, insektisit ve Japon Beetle'a (Japonya'da yaşayan bir cins böcek) karşı kullanılır. TMTD depolanması sırasında, uçucu olmadığı için, dayanıklıdır.fakat ince toz halinde iken hava ile karışımı patlayıcıdır. Mukoz membranlara oldukça şiddetli tahriş edicidir, derideki tahriş edici etkisi daha azdır. Toksisite absorbsiyonunu arttıran sıvı ve katı yağlar, yağ çözücüleri mevcudiyetinde artar. 3)PENTAKLOROFENOL Pentaklorofenol (PCP) odun koruyucusu olarak termit (beyaz karınca),ağustos böceği gibi kın kanatlı böcekler ve mantarlara karşı kullanılır. Fungusit ve bakterisit özelliğinde olan PCP ve sodyum tuzu 1936'dan beri kullanılmaktadır.tahriş edici bir maddedir. Tozları göz ve burnu tahriş eder. Deri ile absorbsiyonu önemlidir. Deri ile temasta dermatit yapar. Başlıca sistemik toksik etkisi karaciğer ve böbrek üzerindedir. Deney hayvanlarında, karaciğer mitokondrilerinde yapısal değişmeler yaptığı gözlenmiştir. Ayrıca perifer sinirleri de etkiler. Nitrofenolik herbisitlere benzer şekilde dokularda oksidatif fosforilasyonu engelleyerek bazal metabolizmayı hızlandırır. Son yıllarda, ticari pentaklorofenolün de, 2, 4, 5-T'ye benzeyen maddeler de bulunmaktadır. Bu maddeler TCDD'den daha az olmakla beraber yine de çok toksik bileşiklerdir.teknik PCP karaciğer büyümesi yapar,karaciğer mikrozomal enzimlerini indükler. Bu etkiler, yan ürünlere

14 14 bağlanmaktadır. PCP ve sodyum tuzunun çevrede kullanılmasının artması göl ve derelerin kirlenmesi riskini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle balıklarda birikimi zararlı olabilir. Japonya'da sodyum tuzunun çeltik tarlalarında yabancı ot mücadelesinde kullanılması, sulama suyu ile balıklar için zararlı miktarda PCP'nin göl ve nehirlere geçmesine neden olduğu görülmüştür. 4)HEKZAKLOROBENZEN(HCB) Hekzaklorobenzen (HCB) 1954'te fungusit olarak kullanılmayabaşlanmıştır. HCB aromatik klorlu hidrokarbon olup, hububat dezenfektanı içinde (%20-40 oranında) karışım olarak bulunur. Tohum dezenfektanları HCB'den başka, Lindan (HCH) veya cıvalı fungusitleri içeren karışımlar halinde uygulanır. Toksisite: HCB, diğer klorluhidrokarbon yapısındaki insektisitler gibi dayanıklı ve biyokonsantrasyon faktörü yüksektir. Toksikolojik ve çevre açısından ortaya çıkardığı sorunlar nedeni ile de artık Amerika Birleşik Devletlerinde ticari üretimi yapılmamaktadır. Ancak diğer maddelerin (klorlu çözücüler) üretiminde yan ürün olarak oluşmaktadır. Maruziyet sonucu ölüm nedeni ise nörotoksik etki sonucudur. HCB, kronik toksisite açısından önem taşır. Metabolizması yavaştır. Lipidde çözünür olması nedeni ile yağ oranı yüksek dokularda (adipoz doku) biyolojik birikime uğrar. Mikrozomal enzim olan monooksijenaz enzimini indükler. Tekrarlanmış dozlar maruziyette, tremor(kasların istemsiz kasılması),bazı durumlarda ataksi(denge bozukluğu,hareketleri kontrol edememe) gibi nörolojik etkilerle saç dökülmesi,deride kaşınma ve soyulma görülür.bazı deney hayvanlarında kronik maruziyetin doza bağlı olarak karaciğer ve tiroidde tümör oluşmasının arttırdığı gözlenmiştir. Fare ve sıçanlarda teratojenik etkileri gösterilmiştir. Hekzaklorobenzenin insanlara olan toksisitesi, yılları arasında Türkiye'de Güney Doğu Anadolu Bölgesinde, %10 HCB içeren tohum dezenfektanının tohumluk buğdaylara uygulanmasına bağlı olarak, gözlenmiştir. Bu bölgede yaşayan halk, hububat kıtlığı nedeni ile ilaçlanmış buğdaydan üretilen unu tüketmiştir. Önceleri nedeni anlaşılmayan yaygın bir hastalık (yetişkinlerde "kara yara" çocuklarda "pembe yara") yaklaşık 4000 kişide görülmüştür. Deride iltihap, renkli kabuklar ve döküntü, ışığa karşı hassasiyetle karekterize edilen bu hastalığa daha sonra "konjenital porfıria kutan tarda" tanısı konmuştur. Şiddetli vak'alarda akıntılı eklem iltihapları, el kemiklerinde osteoporosis gelişmiştir. Hastahaneye yatırılanların %30'unda da tiroid bezlerinde büyüme olmuştur. Hastalık aile bireyleri arasında erkeklerde %76 ve erkek çocuklarında(4-14 yaş arası) %18 oranında gözlenmiştir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde "pembe yara" olarak tanımlanan bu zehirlenmenin, HCB ile kontamine hububat tüketen annelerin plasenta ve sütü ile maruz kalmaya bağlanmıştır. Çocuklarda zehirlenmenin %95'i ölümle sonuçlanmıştır. Bu epidemik zehirlenmenin nedeni 1958 de anlaşılmıştır. Yapılan araştırmalarda, kişilerin semptomların ortaya çıkmasından önce birkaç ay süre ile oral yolla günde mg HCB ve maruz kaldıkları hesaplanmıştır. Hükümet, nedeni anlaşıldıktan sonra1959 yılında HCB kullanımını

15 15 yasaklamıştır. Bundan sonra yeni gelişmeler olaylar 1963 yılma kadar azalarak ortadan kalkmıştır. D)RODENTİSİTLER İki farklı tipte rodentisit vardır; Akut rodentisitler; Akut rodentisitlerin avantajı kısa sürede etki göstermeleridir. Ancak hedef dışı canlılara yüksek derecede zehirlidirler ve çok azının spesifik antidodu mevcuttur. Ayrıca yem çekingenliği adı verilen ve kemirgenlerin yeniden yeme dönüşünü engelleyen olumsuz tesirleri mevcuttur. Antikoagülant rodentisitler;antikoagülant rodentisitler karaciğer mikrozomlarında Vitamin K sentezini engelleyerek ölümcül iç kanamalara yol açarlar. Akut zehirlerle karşılaştırıldığında etkilerinin nisbeten yavaş meydana gelmesi, İnsan ve hedef dışı canlılarda kazara alınma durumlarında spesifik antidotu olan Vitamin K1 ile müdahale imkanı verdiğinden daha güvenlidirler. Antikoagülant rodentisitler Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1. ve 2. jenerasyon olarak sınıflandırılmıştır. Warfarin gibi 1. Jenerasyon rodentisitler arka arkaya birkaç kez yem tüketilmesi ( multiple doz) sonrası iç kanamaları başlatmaktadır. 2. Jenerasyon olarak adlandırılan rodentisitler (Difenacoum, Brodifacoum, vb), birinci jenerasyon rodentisitlere dirençli fare ve sıçanlarla mücadele etmek için geliştirilmekle beraber, bir kez yem tüketme ile öldürücü dozu verme imkanı tanırlar. Akut rodentisitlere örnek olarak; Çinko fosfit, Talyum sulfat,bromethalin, Calciferol verilebilir. 1. jenerasyon anti-koagülantlara örnek olarak, Warfarin, Coumachlor, Coumatetralyl verilebilir. Warfarin; Varfarin, K vitamininin olağan yapımyıkımını bozmaktadır. K vitamini, pıhtılaşma etmenlerinin amino-ucunda yer alan özgül glutamik asit rezidüelerine bir karboksil grubu ekleyen karaciğerin bir enzimi olan gama karboksilazın yardımcı etkenidir. Fosfolipitlerin zarlara bağlanabilmeleri için, bu etmenlerin gama karboksilasyonu gereklidir. Varfarin, gama karboksilaz için gerekli bir yardımcı etken olan K vitamininin indirgenmiş biçimini oluşturmaktan sorumlu bir enzim olan K vitamini epoksit indirgeyiciyi engellemektedir. Varfarin varlığında, pıhtılaşma etmenleri üretilmekte; ancak gama karboksilaz ile işlevsel biçimlerine dönüşmeleri engellenmekte; bu da pıhtılaşmayı engelleyici bir etki oluşturmaktadır. 2. jenerasyon anti-koagülantlara örnek olarak Bromadiolone, Difenacoum, Brodifacoum verilebilir. 1. jenerasyon antikoagulan rodentisitler 1950'li yıllarda Norveç gibi bir kaç ülkede zehirlere karşı direnç gösteren yada zehirli yemleri yemeyen sıçanlara karşı kullanılmaya başlanmıştır ve çok başarılı sonuçlar vermiştir. 8 sene sonra yani 1958 yılında özellikle warfarinle yapılan rodentisit mücadelesinde sonuç alınamamaya

16 16 başlayınca sebepleri araştırılmış ve sıçanların warfarin'e karşı direç gösterdiği yapılan testler sonucu anlaşılmıştır. Bu sebeple yeni aktif maddelere ihtiyaç duyulmuştur.bu araştırmalara sonucunda direnç kırmak için çeşitli moleküller ilave edilere yeni nesil antikoagulantlar yapılmış ve 2. jenerasyon denilmiştir.ilk olarak difenacoum yapılmış,daha sonraları brodifacoum, bromadiolone, flocoumafen ve difethialone piyasaya 2. nesil antikoagulant olarak çıkarılmış ve 60'lı yıllardan bu yana haşere mücadelesinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bu maddelerin alınımı erken farkedilirse antidotları(kanın pıhtılaşmasını sağlayan ilaçlar verilir) mevcuttur ama farkedilmezse ölümle sonuçlanan vakalar yaşanabilmektedir. E)FUMİNGANTLA VE BÖCEK UZAKLAŞTIRICILAR Fumigantlar, insektler, kemiriciler ve nematodların kontrolünde kullanılır. Fumigantlann ortak özelliği, uygulama sırasında gaz oluşturmaları ve böylece en ulaşılmaz yerlere nüfuz ederek pestisit aktivitelerini göstermeleridir. Bu şekilde fumigantlar, normal pestisit uygulaması ile sonuç alınmayan yerlerde (hububat depolarında, fare yuvası, gemilerde) kullanılırlar. Pest uzaklaştırıcılar (repellentler) lokal uygulanırlar (deri üzerinde). Siyanürler, karbon tetraklorür, naftalin, paradiklorobenzen, metil halojenürler, fosfürler, indalon, dietiltoluamid fumigant ve repellent olarak kullanılırlar.genel olarak bu maddeler soluma ve ağız yoluyla çok toksiktirler. Ayrıca deri ile temasta da etki ederler. Repellentler (dimetilftalat,indalon gibi) daha az toksiktirler. Toprak fumigantlannda siyanürler, halojenlihidrokarbonlar en toksik olanlarıdır. Naftalin ve paradiklorobenzen ise evde güvelere karşı kullanıldığı için önemlidirler. 1)Naftalin Naftalin iki benzen halkasının birleşmesiyle oluşmuş bir aromatik hidrokarbondur. Beyaz kristal olup, oda sıcaklığında buharlaşır. Güvelere karşı güve topları veya levhaları, ayrıca deodoran pastaları şeklinde kullanılır. Naftalin toksisitesi, daha çok kazaen bebek ve çocuklarda kendini gösterir. Ağız yolu ile letal dozu 2 gramdır. Deri yolu ve solunum yolu ile absorbsiyona uğrayabilir. Bebeklerde şiddetli hemolitik anemi ve sarılığa neden olur. Naftalinlenmiş elbiseler, özellikle G6P-D enzimi noksanlığı olan siyah ve etnik gruplarda toksisitesini gösterir. Naftalinin aktif metabolitleri olan a ve P naftol ile naftokinon hemolize neden olmaktadır. Hemoliz olayı hassas kişilerde (G6P-D enzimi eksik olanlarda) 3-7 gün sonra ortaya çıkar. Eritrositlerin akut tahribi sonucunda görülen başlıca semptomlar ateş, solgunluk, laterji (uyku hastalığı), karın ağrısı, diyare şeklindedir.

17 17 SORULAR 1-Pestisit nedir? İsimlendirmesi nasıl yapılır? 2-Pestisitleri geliştirmedeki ana hedef nedir? 3-Pestisitlerin fayda ve zararlarından kısaca bahsediniz. 4-DDT nedir?etki mekanizmasından bahsediniz. 5-Bitkilerdeki etkilerine göre ve herbisitleri snıflandırınız. etki yeri ve kullanma şekillerine göre 6-Bir rodentisit olan warfarin tıpta da ilaç olarak kullanılmaktadır.tıpta hangi özelliğinden yararlanılmaktadır? KAYNAKLAR 1) Vural, N. Toksikoloji, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları No: 73, Ankara, ) 3) 4)

Pestisitlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri

Pestisitlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri Pestisitlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri Besin maddelerinin üretimi, tüketimi ve depolanmaları sırasında, besin değerini bozan ve besinleri yok eden, zarar veren haşereleri, mikroorganizmaları

Detaylı

İnsanda toksisite ve semptomları

İnsanda toksisite ve semptomları Pestisitler II HERBİSİTLER İstenmeyen bitkiler ve yabancı otları yok etmek için kullanılırlar Bütün bitki türlerini etkileyen herbisitler seçici olmayan (nonselektif); belirli bitki türleri için toksik,

Detaylı

Pestisit zehirlenmeleri I

Pestisit zehirlenmeleri I Pestisit zehirlenmeleri I 1. Mesleki Olmayan Zehirlenmeler: Pestisitlerle akut ve kronik zehirlenmeler intihar amaçlı veya yanlış kullanımları sonucu da görülebilir. Evlerde kullanılmaları ile ortaya çıkan

Detaylı

Klorofenoksiasetik Asitler

Klorofenoksiasetik Asitler Pestisitler II HERBİSİTLER İstenmeyen bitkiler ve yabancı otları yok etmek için kullanılırlar Bütün bitki türlerini etkileyen herbisitler seçici olmayan (nonselektif); belirli bitki türleri için toksik,

Detaylı

Besin maddelerinin üretimi, tüketimi ve depolanmaları sırasında, besin değerini bozan ve besinleri yok eden, zarar veren haşereleri,

Besin maddelerinin üretimi, tüketimi ve depolanmaları sırasında, besin değerini bozan ve besinleri yok eden, zarar veren haşereleri, Pestisitler Besin maddelerinin üretimi, tüketimi ve depolanmaları sırasında, besin değerini bozan ve besinleri yok eden, zarar veren haşereleri, mikroorganizmaları ve diğer zararlıları (pestleri) yok etmek

Detaylı

PESTİSİTLER. 1. DDT(diklorodifeniltrikloroetan) grubu: DDT ve türevleri. 2. BHC (benzenhekzaklorür) grubu: Lindan ve izomerleri

PESTİSİTLER. 1. DDT(diklorodifeniltrikloroetan) grubu: DDT ve türevleri. 2. BHC (benzenhekzaklorür) grubu: Lindan ve izomerleri PESTİSİTLER Pestisitler kimyasal formüllerine göre; 1. Klorlanmış hidrokarbonlar: Klorlanmış hidrokarbonlar, çeşitli hidrokarbonların % 37-67 oranında klorlanmasından elde edilir. Bu grup pestisitler kararlı

Detaylı

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile uygulanan kültürel önlemlerden biri de tarım ilacı uygulamalarıdır.

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ

TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ Dr. Aydan Alev BURÇAK Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı Araştırmaları

Detaylı

Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi

Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi Kalıcı Organik Kirleticiler ve Stockholm (KOK) Sözleşmesi Kalıcı Organik Kirleticilerin (KOK) özellikleri nelerdir? -Zehirlidirler. - Çevrede kolayca yok olmazlar. -Besin zincirinde birikirler - Hava,

Detaylı

BİYOKONSANTRASYON, BİYOAKÜMÜLASYON, BİYOMAGNİFİKASYON

BİYOKONSANTRASYON, BİYOAKÜMÜLASYON, BİYOMAGNİFİKASYON BİYOKONSANTRASYON, BİYOAKÜMÜLASYON, BİYOMAGNİFİKASYON Çevre Toksikolojisi ve Ekotoksikoloji Çevre toksikolojisi, fiziksel çevremizde bulunan kimyasalların çevre üzerindeki olumsuz etkilerini inceleyen

Detaylı

Gübre Kullanımının Etkisi

Gübre Kullanımının Etkisi 1 Gübre Kullanımının Etkisi Tarımsal üretimi artırmanın en kolay yollarından biri gübre Dünyada gübre kullanımı sürekli artıyor. En çok tüketilen azotlu ve fosforlu gübreler Kirlilik açısından ahır gübresi

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması Pestisit; herhangi bir istenmeyen canlının (zararlı organizma), yayılmasını engelleyen, uzaklaştıran ya da ondan koruyan her türlü bileşik ya da bileşikler karışımıdır. Tarımda pestisitler, zararlı organizmaları

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

PESTİSİDLER Doç. Dr. Sibel Özden Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı

PESTİSİDLER Doç. Dr. Sibel Özden Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı PESTİSİDLER 11.05.2016 Doç. Dr. Sibel Özden Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Pestisidler (Tarım koruma ilaçları) Böcekler, kemiriciler, mantarlar, yabani otlar gibi tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyen

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir? Tükettiğimiz imiz gıdalarg daların n güvenilirlig venilirliği i hayati derecede önemlidir KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz

Detaylı

İNSEKTİSİDLERİN REZİDÜEL ETKİLERİ

İNSEKTİSİDLERİN REZİDÜEL ETKİLERİ İNSEKTİSİDLERİN REZİDÜEL ETKİLERİ Dr. Yasemin Gürel Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi 19-22 Mart 2014, Antalya Son yıllarda veteriner

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Tükettiğimiz gıdaların güvenilirliği hayati derecede önemlidir Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz gıdalar

Detaylı

GIDALARDA İLAÇ KALINTILARI

GIDALARDA İLAÇ KALINTILARI GIDALARDA İLAÇ KALINTILARI Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Hayvanlarda ilaç, hormon, vitamin, mineral md. vb maddeler neden kullanılır? Hastalıkların

Detaylı

PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ (2. BÖLÜM)

PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ (2. BÖLÜM) TARIM İLAÇLARI Dünyada üretilen tarımsal üretimin bugün için mevcut bitki koruma faaliyetlerinin sürdürülmesine karsın %36 sı bitki hastalıkları, zararlı böcekler, nematotlar ve yabancı otlar nedeniyle

Detaylı

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 9. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 9. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 9. HAFTA Meslek Hastalıklarına Neden Olan Kimyasallar Meslek Hastalıkları meslekle-işle ilgili hastalıklardır. Meslek hastalıklarının Genel Özellikleri: Kendine özgü bir klinik tablo,

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

Stockholm Sözleşmesi ve Sözleşme Kapsamında Yasaklanan/Kısıtlanan Kimyasalların Türkiye deki Durumu. Yrd. Doç. Dr. Perihan Binnur Kurt-Karakuş

Stockholm Sözleşmesi ve Sözleşme Kapsamında Yasaklanan/Kısıtlanan Kimyasalların Türkiye deki Durumu. Yrd. Doç. Dr. Perihan Binnur Kurt-Karakuş Stockholm Sözleşmesi ve Sözleşme Kapsamında Yasaklanan/Kısıtlanan Kimyasalların Türkiye deki Durumu Yrd. Doç. Dr. Perihan Binnur Kurt-Karakuş KALICI ORGANİK KİRLETİCİLER (KOKlar) KOKlar karbon-bazlı bileşikler

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 14. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ ORGANİK MADDELER 8- VİTAMİNLER

ADIM ADIM YGS-LYS 14. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ ORGANİK MADDELER 8- VİTAMİNLER ADIM ADIM YGS-LYS 14. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ ORGANİK MADDELER 8- VİTAMİNLER 4) VİTAMİN Vücut metabolizması için gerekli olan ancak insan vücudunda üretilemeyen organik maddelerdir. Dışarıdan hazır

Detaylı

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Yağların suda çözünmemesi canlılığın devamı içi önemlidir. Çünkü

Detaylı

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü,

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, TOZ İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, Termal Konfor gibi unsurlardan biriside Tozdur. Organik

Detaylı

ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARININ TOKSİKOLOJİK SINIFLANDIRILMASINA AİT YÖNERGE

ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARININ TOKSİKOLOJİK SINIFLANDIRILMASINA AİT YÖNERGE Yetki Kanunu: 6968 Yayımlandığı R.Gazete ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARININ TOKSİKOLOJİK SINIFLANDIRILMASINA AİT YÖNERGE Kapsam BİRİNCİ BÖLÜM Madde: 1-6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 40

Detaylı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Hazırladığımız bu yazıda; organik bileşikler ve organik bileşiklerin yapısını, canlılarda bulunan organik bileşikleri ve bunların görevlerini, kullanım alanlarını, canlılar

Detaylı

Renksiz, Kokusuz ve Tatsız Kimyasal Tehlike: Sarin

Renksiz, Kokusuz ve Tatsız Kimyasal Tehlike: Sarin Renksiz, Kokusuz ve Tatsız Kimyasal Tehlike: Sarin Öğr. Gör. Ezgi ATALAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ, HATAY SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU Kimyasal silahlar; Katı, sıvı ve gaz (buhar, aerosol) halde

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein, kalsiyum ve fosfor alımı nedeniyle; kemiklerin ve dişlerin gelişiminde Önemlidir.

Detaylı

HİJYEN VE SANİTASYON

HİJYEN VE SANİTASYON HİJYEN VE SANİTASYON TEMİZLİK+ HİJYEN= SANİTASYON Bulunduğumuz ortamda hastalık yapan mikroorganizmaların hastalık yapamayacak seviyede bulunma durumuna hijyen denir. Sağlıklı (temiz ve hijyenik) bir ortamın

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein,

Detaylı

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

gereksinimi kadar sağlamasıdır. Yeterli beslenme, vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilesi için gerekli olan enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, alınan enerjinin yanında bütün besin öğelerini gereksinimi kadar

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 ÖNEMLİ! Gıdaları insanların sağlıklarını çok ciddi şekilde etkiler. Bu nedenle, gıda üreten kişilerin temizlik kurallarına uyması çok önemlidir.

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları Süreyya ÖZCAN Besin Öğeleri Canlının yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kimyasal element veya bileşiklerdir. Hücrelerin

Detaylı

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları Süreyya ÖZCAN Besin Öğeleri Canlının yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kimyasal element veya bileşiklerdir. Hücrelerin

Detaylı

1- Aşağıdakilerden hangisi Aşındırıcı sembolüdür? a. b. c. d. CEVAP: D. 2- Aşağıdakilerden hangisi Yanıcı sembolüdür? a. b. c. d.

1- Aşağıdakilerden hangisi Aşındırıcı sembolüdür? a. b. c. d. CEVAP: D. 2- Aşağıdakilerden hangisi Yanıcı sembolüdür? a. b. c. d. 1- Aşağıdakilerden hangisi Aşındırıcı sembolüdür? 2- Aşağıdakilerden hangisi Yanıcı sembolüdür? 3- Aşağıdakilerden hangisi Zararlı Madde sembolüdür? 4- Aşağıdakilerden hangisi Oksitleyici (Yükseltgen)

Detaylı

VİTAMİNLER ERZURUM İBRAHİM HAKKI FEN LİSESİ

VİTAMİNLER ERZURUM İBRAHİM HAKKI FEN LİSESİ VİTAMİNLER VİTAMİNLERİN ÖZELLİKLERİ 1) Enerji vermezler. 2) Sindirilmezler, direkt kana karışırlar. 3) Organik maddedirler ve en basit organik moleküllerdir. 4) C, H, O ve N elementlerinden oluşur. VİTAMİN

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları I

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları I Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları I GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Pestisitlerin bazıları toksikolojik açıdan bir zarar oluşturmazken, bazılarının sinir sistemi üzerine toksik, mutajen hatta karsinojen

Detaylı

TARIM ZEHİRLERİ. Yrd. Doç. Dr. Cem ERTAN İzmir Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı

TARIM ZEHİRLERİ. Yrd. Doç. Dr. Cem ERTAN İzmir Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı TARIM ZEHİRLERİ Yrd. Doç. Dr. Cem ERTAN İzmir Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Pestisidler Tarım ürünlerini ve insan sağlığını tehdit eden etkenlere karşı kullanılan kimyasallardır İnsektisidler Böcek

Detaylı

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır.

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır. semptomları ketozisin belirtilerine benzer. yem tüketiminin durması veya kesilmesi, sınırlı bağırsak hareketi, normal vücut ısısı, süt veriminin azalması, halsizlik ve rahatsızlık ortaya çıkar. - Çok genel

Detaylı

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER

SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER SİGARANIN ZARARLARI VE İÇİNDEKİ ZARARLI MADDELER TÜTÜN DUMANININ ZARARLARI 1 / 5 Tütün dumanına maruziyet, başkalarının içtikleri tütün ürününden soluduğumuz duman ya da yanan bir sigara, puro, pipo ve

Detaylı

Farmakoloji IV (2 0 2)

Farmakoloji IV (2 0 2) Farmakoloji IV (2 0 2) 1 Kardiyovasküler sistem fizyolojisi, hastalıkları ve tedavide kullanılan ilaçlar 2 Konjektif kalp yetmezliği ve tedavisinde kullanılan ilaçlar 3 Aritmi ve tedavisinde kullanılan

Detaylı

ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K

ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ PROGRAM KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. Şahan SAYGI, sahan.saygi@neu.edu.tr YÜKSEK LİSANS DERSLERİ Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K ETKS 600 Uzmanlık Alan Dersi Z 4 0 4 ETKS 601

Detaylı

İÇİNDEKiLER. Önsöz...,... v BÖLÜM I. TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ

İÇİNDEKiLER. Önsöz...,... v BÖLÜM I. TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ İÇİNDEKiLER Önsöz...,... v BÖLÜM I TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ 1. 1.1 1.2 1.3 1.4 1.5 1.6 2. 2.1 2.2 2.3 3. 3.1 3.2 3.3 3.4 3.5 Toksikoloji de Temel Kavramlar...2 Toksikoloji'nin alt birimleri...2 Zehir ve Toksik

Detaylı

Gübre Kullanımının Etkisi

Gübre Kullanımının Etkisi Gübre Kullanımının Etkisi Tarımsal üretimi artırmanın en kolay yollarından biri gübre Dünyada gübre kullanımı sürekli artıyor. En çok tüketilen azotlu ve fosforlu gübreler Kirlilik açısından ahır gübresi

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA

RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA HAZIRLAYAN ÖĞRENCİLER 7-F Miray DAĞCI Ömür Mehmet KANDEMİR DANIŞMAN ÖĞRETMEN NİLÜFER DEMİR İZMİR - 2013 İÇİNDEKİLER 1. Projenin Amacı ve Hedefi.. 2 2. Afit

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR ANTİOKSİDANLAR Aktif oksijen türevleri (ROS) normal metabolizma sırasında vücudumuzun ürettiği yan ürünlerdir. Ancak bazı dış kaynaklardan da serbest

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik 2. Ders YB 205 Beslenme İkeleri 2015 Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr BESLENME Dünya Sağlık Örgütü (WHO-DSÖ)

Detaylı

ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR. Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı

ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR. Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı DEZENFEKTAN (JERMİSİD) Mikroorganizmaları öldürerek etkiyen ve genellikle cansız

Detaylı

Toprak ve Su Kirlenmesi;

Toprak ve Su Kirlenmesi; Toprak ve Su Kirlenmesi; - İnsan faaliyetleri sonucunda toprağın doğal yapısının bozulması fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin değişmesi ve toprak verimliliğinin düşmesine Toprak Kirliliği,

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

Kimyasal savaş nedir?

Kimyasal savaş nedir? KİMYASAL SAVAŞ Kimyasal savaş nedir? Tarımsal savaş; zararlı popülasyonlarını ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla kimyasal bileşiklerin kullanıldığı tarımsal savaş yönetimidir. Tarihçesi M.Ö 12.

Detaylı

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. EVDE KİMYA SABUN Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. CH 3(CH 2) 16 COONa: Sodyum stearat (Beyaz Sabun) CH 3(CH 2) 16 COOK:

Detaylı

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK Beslenme İle İlgili Temel Kavramlar Beslenme: İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması, Yaşam kalitesini artırması için

Detaylı

ENERJİ METABOLİZMASI

ENERJİ METABOLİZMASI ENERJİ METABOLİZMASI Soluduğumuz hava, yediğimiz ve içtiğimiz besinler vücudumuz tarafından işlenir, kullanılır ve ihtiyaç duyduğumuz enerjiye dönüştürülür. Gün içinde yapılan fiziksel aktiviteler kalp

Detaylı

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER A)HİDROJEN PEROKSİT Hidrojen peroksit; ısı, kontaminasyon ve sürtünme ile yanıcı özellik gösteren, renksiz ve hafif keskin kokuya sahip olan bir kimyasaldır ve

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

E vitamininin kimyasal adı Tokoferol dur E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır En

E vitamininin kimyasal adı Tokoferol dur E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır En E vitamininin kimyasal adı Tokoferol dur E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır En etkin olanı alfa tokoferoldür Tokoferoller antioksidan

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER Boşaltım Sistemi İNSANLARDA BOŞALTIMIN AMACI NEDİR? VÜCUDUMUZDAN HANGİ ATIK MADDELER UZAKLAŞTIRILIR? İDRAR SU TUZ KARBONDİOKSİT BESİN ATIKLARI ÜRE ATIK MADDELERİ VÜCUDUMUZDAN HANGİ

Detaylı

Gıdalarda Pestisit Kalıntıları II

Gıdalarda Pestisit Kalıntıları II Gıdalarda Pestisit Kalıntıları II Türkiye de 2015 itibariyle tarımda izinli olarak 335 civarında pestisit kullanılmaktadır. Pestisitler uygulandıktan sonra %0,015-6,0 oranlarında hedeflenen zararlı canlıya

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda o kadar çok canlı türü var ki bu canlıları tek tek incelemek olanaksızdır. Bu yüzden bilim insanları canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmışlardır.

Detaylı

ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

ALFA LİPOİK ASİT (ALA) ALFA LİPOİK ASİT (ALA) Bitki ve hayvan dokularında doğal olarak bulunan ditiyol türevi bir bileşiktir. Endojen olarak mitokondride oktanoik asitten sentezlenir. ALA mitokondrideki enerji üretiminden sorumlu

Detaylı

ANTİPERSPİRANTLAR, DEODORANTLAR ve ANTİMİKROBİYAL AJANLAR

ANTİPERSPİRANTLAR, DEODORANTLAR ve ANTİMİKROBİYAL AJANLAR ANTİPERSPİRANTLAR, DEODORANTLAR ve ANTİMİKROBİYAL AJANLAR Deodorantlar ve antiperspirantlar en fazla kullanılan kozmetik ürünlerindendir. Her gün milyonlarca kişi tarafında koltuk altına uygulanmaktadırlar.

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta verimi Kabuk kalitesi Civciv kalitesi Döllülük Çıkım oranı Karaciğer sağlığı Bağırsak sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA

Detaylı

Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri

Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri Hava Kirliliğinin Sucul Ekosistemlere Etkileri Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü E-mail: ggullu@hacettepe.edu.tr Ulusal Su ve Sağlık Kongresi Antalya-26-30 Ekim 2015

Detaylı

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı Doç. Dr. Seral YÜCEL Dr. Hale GÜNAÇTI Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu Dünyanın en önemli sorunlarından biri hızla artan nüfusudur. Dünya nüfusunun gittikçe

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI B) ÇEVRESEL (PERİFERAL) SİNİR SİSTEMİ Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ ığa Etkileri Süreyya ÖZCAN 16-17 Ekim 2007, Bursa Hayvan Yeminde Bulunan Mikotoksinler Aflatoxin B1, B2, G1, G2 Deoksinivalenol (DON, vomitoxin)

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor. Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor. 1- Hiçbir şey susuz yaşayamaz. 2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını

Detaylı

Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan Farmakognozi ABD

Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan Farmakognozi ABD Farmakognozi ABD AÜEF Vitamin K 2-metil-1,4- naftokinon Yağda Çözünür. Vitamin K1 Vitamin K2 Vitamin K aktivitesine sahip bileşikler Yeşil yapraklı sebzelerde (ıspanak, lahana, karnıbahar, domates, bezelye),

Detaylı

MOLEKÜLER EKOTOKSİKOLOJİ LABORATUARI

MOLEKÜLER EKOTOKSİKOLOJİ LABORATUARI MOLEKÜLER EKOTOKSİKOLOJİ LABORATUARI Laboratuvar Sorumlusu: Prof.Dr. Mustafa CANLI İletişim : Tel: 2559, Eposta: mcanli@cu.edu.tr Temel Araştırma Alanımız: Ağır metallerin sucul organizmalara olan toksik

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti Prospektüs ; berrak sarı renkli çözelti olup her ml'si 500.000 IU Vitamin A, 75.000 IU Vitamin D 3 ve 50 mg Vitamin E içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ uygun farmasötik şekli, içerdiği A, D 3 ve E vitamin

Detaylı

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur.

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur. Lipitler ortak özellikleri su ile karışmamak olan organik maddelerdir ve kimyasal olarak yağ asitlerinin bir alkolle esterleşmesinden oluşur. 1.1. Lipitlerin Yapısı ve Ortak Özellikleri * Yapılarında C,

Detaylı

Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Vitamin

Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Vitamin Prospektüs Betakin sarı renkli, berrak çözelti olup, her ml'si 5 mg Thiamin HC1 (Vit. B,), 2 mg Riboflavin (Vit. B 2 ), 2 mg Pridoksin HC1 (Vit. B 6 ), 4 mcg Siyanokobalamin (Vit B] 2 ), 20 mg Niasin,

Detaylı

C vitamini (Askorbik asit)

C vitamini (Askorbik asit) C vitamini (Askorbik asit) C vitamini suda eriyen, kemik, diş ve damar sağlığını koruyan, çeşitli hastalıklara direnç kazandıran ve bazı besin ögelerinin vücutta kullanılmasına yardımcı bir vitamindir

Detaylı

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a) - Azotlu bileşikler Su ürünleri yetiştiricilik sistemlerinde oksijen gereksinimi karşılandığı takdirde üretimi sınırlayan ikinci faktör azotlu bileşiklerin birikimidir. Ana azotlu bileşikler; azot gazı

Detaylı

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla

Detaylı

Zehirlenme durumunda UZEM in 114 no lu telefonunu arayın.

Zehirlenme durumunda UZEM in 114 no lu telefonunu arayın. Yeni Düzenleme Tarihi : Kaçıncı Düzenleme Olduğu : Form No : RFM018 Sayfa No : 1 / 6 1.Madde / müstahzar ve Şirketin Tanıtımı : TOMCAT 2 4 MEVSİM BLOK YEM Kullanım Amacı : Rodentisit Üretici Firma : Bell

Detaylı