HALK LISTEYE DEGIL, PARTIYE OY VERIYOR ÜÇ AYLAR VE BİZ. sayılı günler kaldı! Üç aylar bu yıl 20 Nisan Pazartesi günü başlıyor.

Transkript

1 15-30 NİSAN 2015 \\ // Yıl:5 Sayı: 75 Fiyatı: 1 HALK LISTEYE DEGIL, PARTIYE OY VERIYOR 12 DE Gazeteci-Yazar Ramazan Akkır, bu seçim dönemini ifade eden en iyi kavramın melez kavramı olduğunu belirterek, Keskin sağ ve sol ideolojilerin esnediği ve tüm siyasi partilerin merkeze biraz daha yaklaştığı bir seçim sürecine doğru gidiyoruz. diyor. Marjinalliklerle beraber, sağ ve sol tükeniyor. Bu listeler, yeni bir merkezin oluşmaya başladığını, ideolojik sertliklerin yumuşadığını ve çevrenin biraz daha merkeze yaklaştığını ortaya koyuyor. ifadelerini kullanıyor. halkın listeye değil, partiye oy verdiğini ifade ederek, Tanınmayan birçok ismi içinde barındırmasına rağmen AK Parti nin seçim listesi güçlü. AK Parti nin üç dönem iktidarda olmasının verdiği bir avantajı var. AK Parti bu avantajı kendi siyasi hamleleriyle sağladı. şeklinde konuşuyor. Bu proje Türkiye de bir ilk olacak! Belediyesi Living Lab bir ilke daha imza atarak görme engelli çocuklar için lego eğitimi başlattı. Türkiye de ilk olan çalışmaya ilçede ikamet eden görme engelli öğrenciler katılıyor Adaylar belirlendi, şimdi söz sırası vatandaşın 7 Haziran da yapılacak genel seçimler için siyasi partiler milletvekili adaylarını açıkladı. Siyaset, iş, sanat ve medya dünyasından birçok ünlü ismin yaşadığı Başakşehir ilçesinden de birçok isim aday listelerinde kendine yer buldu. Ağırlıklı olarak ilçenin seçim çevresi olan 3. Bölgeden aday gösterilen isimlerin bazıları da memleketlerinde seçime girecek. BİSMİLLAH DEDİLER... 6 sı AK Parti den, 6 sı Milli İttifak tan (SP-BBP), 4 ü MHP den, 4 ü de CHP den olmak üzere 20 aday çıkardı. Bu isimler arasında halihazırda milletvekili olan Harun Karaca ve Doğan Kubat, eski Cumhuriyet Savcısı Reşat Petek, Hukukçular Derneği eski Başkan Yardımcısı Adem Yıldırım, müteahhit Ali İhsan Gündoğdu, reklamcı Bilal Ay, CHP eski İlçe Başkanı Özgür Karabat ve MHP eski İlçe Başkanı Aytekin Horasan yer alıyor. 21 ÜÇ AYLAR VE BİZ sayılı günler kaldı! Üç aylar bu yıl 20 Nisan Pazartesi günü başlıyor. Müslümanlar adeta bu ayları iple çeker ve değerlendirmek için azami gayret gösterirler. Şüphesiz bu durum onbir ayın sultanı diye anılan Ramazan Ayı nın çekim kuvvetinden dolayıdır. 20 Aile içerisinde birlikte yaşama ahlâkını oluşturacağız İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş, Aile içerisinde birlikte yaşama ahlakını oluşturacağız ki o aileyi oluşturan fertlerden meydana gelen toplum da ideal, mutlu ve huzurlu bir toplum olsun. dedi

2 GÜNDEM Aile içerisinde birlikte yaşama ahlâkını oluşturacağız B Kutlu Doğum Haftası etkinlik programında Birlikte Yaşama Ahlakı konulu konferans düzenledi. Emin Saraç Kültür Merkezi nde düzenlenen konferansa İstanbul Vali Yardımcısı Osman Ateş, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş, Belediye Başkan Yardımcısı Haluk Dikbaş, Başakşehir İlçe Kaymakamı Kazım Tekin, İl Müftü Yardımcısı Ahmet Bilgi, İlçe Müftüsü Remzi Pehlivan, müftülük görevlileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Fatih Camii İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu nun Kur an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program sinevizyon gösterimiyle devam etti. Ardından Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş, Birlikte Yaşama Ahlakı ile ilgili bir buçuk saatlik konferans verdi. Konuşmasında Peygamber Efendimizin çocuklara yönelik yaklaşımına dikkat çeken Erbaş, bütün ebeveynlerin de bu yaklaşımı aynı şekilde göstererek, birlikte yaşama ahlakını azmeden ideal toplumlara ulaşmasını diledi. SEVGİ, SAYGI VE MERHAMET BİRLİKTE YAŞAMA AHLAKININ TEMEL TAŞLARIDIR Ali Erbaş, toplumun aileden başladığını belirterek, Aile içerisinde birlikte yaşama ahlakını oluşturacağız ki o aileyi oluşturan fertlerden meydana gelen toplum da ideal, mutlu ve huzurlu bir toplum olsun. Müslüman barış insanıdır. Bizim taşımış olduğumuz isim bizi barışa ve birlikte yaşama ahlakını oluşturmaya teşvik ediyor. İdeal olan, Müslümanların birbiriyle huzur içerisinde yaşama ahlakını edinmeleridir. Sevgi, saygı, merhamet, sadakat ve dürüstlük birlikte yaşama ahlakının temel taşlarıdır. dedi. Peygamber Efendimizin insanlığa kazandırdığı güzelliklerin önce ailede yerleştirilmesi gerektiğine değinen Erbaş, Toplumun temel çekirdeği ailedir. Ailede birlik ve beraberlik içinde dürüst, mutlu ve huzurlu bir ortam sağlanırsa, bu otomatik olarak topluma yansır. Çocuklarımız büyürken karşısında sıddık bir babayı ve sıddıka bir anneyi göre göre yetişsin ve böyle şahsiyet kazansın. Çocuk, yalanı alışkanlık haline getiren anne-baba ya da komşuyu görerek yetişirse daha sonra onun düzelmesi çok zor olur; çünkü çocuk yalan normalmiş gibi zanneder ve daha sonraki hayatında da yalanı normal bir şeymiş gibi devam ettirir. Onun için anne babalara bu konuda görevler düşüyor. şeklinde konuştu. Program, İstanbul Üniversitesi İhaliyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fazlı Arslan ın yönettiği Başakşehir İmam Hatiplerinden oluşan koronun verdiği konserle sona erdi. Peygamberimizin (s.a.v) dünyaya teşrifi olan Mevlid-i nebevi, asırlardır Müslümanlar tarafından Mevlid Kandili olarak kutlanılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı yüz yıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan mevlid geleneğini canlandırmak amacıyla Peygamber efendimizin doğum gününü içine alan haftayı Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etti yılından itibaren Efendimizin doğum yıldönümleri her yıl Kutlu Doğum Haftası adıyla ilmi ve kültürel etkinliklerle kutlanıyor. Kutlamaların 27. si bu yıl Nisan 2015 tarihleri arasında Türkiye genelinde konferans, panel ve sosyal kültürel faaliyetlerle icra ediliyor. //

3

4 GÜNDEM Taksiciler Türkiye nin En lerini Seçti D ÜNYANIN en önemli metropolleri arasında yer alan İstanbul daki ulaşımın yükünü taşıyan 36 bin taksici esnafı, 39 ilçedeki 150 taksi durağına konulan sandıklarda oy kullandı. Oylarla sanat, siyaset, iş, edebiyat, spor, televizyon, radyo dünyasının da aralarında bulunduğu 45 kategoride başarılı isimler belirlendi. Sunuculuğunu Onur Sakar ve Tuğçe Sarıkaya nın yaptığı törende bir konuşma yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, yerel yöneticiler olarak, aynı ülkenin farklı düşünen bireylerini zenginlik sayarak insan odaklı hizmet anlayışıyla görev yaptıklarını vurguladı. Projenin önemine dikkat çeken Çağırıcı, aynı zamanda Türkiye yi temsil eden taksici esnafının sağduyusuna herkesin önem verdiğini kaydetti. Taksici esnafının Türkiye nin güvenilir ve en doğru kamuoyu anketçileri olduğunu da vurgulayan Çağırıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: En sağlam anketi toplumun aynası olan taksici esnafı verir. Bir şehri en iyi tanıyan ve A dan Z ye her konuda bilgi sahibi olan Taksici Esnafı dır. Çünkü her gün değişik insanlarla karşılaşıyor, yol boyunca onlarla sohbet ediyor, ya da onların kendi aralarındaki sohbete ister istemez şahitlik ediyorlar. Bu sebeple de bu projeyi taksici esnafı ile gerçekleştirmeyi uygun bulduk. Ben kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Ankete göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yılın Devlet Adamı, Başbakan Ahmet Davutoğlu nu Yılın Siyasetçisi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise Yılın Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Törende, Topbaş adına Danışmanı İsmail Hakkı Turunç, ödülünü Bağcılar Kaymakamı Erdal Çakır ın elinden aldı. Yılın En İyi Erkek Televizyon Dizi Oyuncusu seçilen Erkan Petekkaya da sahneye klasik bir taksi ile giriş yaptı. Petekkaya ödülünü Çağırıcı dan aldı. Yılın En İyi Haber Kanalı seçilen NTV nin ödülünü Korhan Varol aldı. Yılın En İyi Sohbet Programı kategorisinde Mesut Yar, Burada Laf Çok ödüle layık görüldü. Basında Emeğe Saygı Ödülleri ne de Salih Keçeci, Vehbi Dinçcan, Nurcan Sabur, Nurettin Soydan, Yüksel Şentürk ve Ali Eyüboğlu layık görüldü. Yılın En İyi Kadın Sanatçısı Seher Dilovan da ödülünü Taksiciler Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Mustafa Silahyürekli nin elinden aldı. Yılın En İyi Kadın Televizyon Dizi Oyuncusu Ceren Yeşim Bozoğlu seçildi. Yılın En İyi Sabah Magazin Tartışma Programı Ödülü ne de Aramızda Kalmasın layık görüldü. Yılın En İyi Halk Müziği Erkek Sanatçısı Ödülü ne Yavuz Bingöl layık görüldü. Taksici esnafı, Bağcılar Belediyesi ile Onur un Taksisi Programı nın işbirliğiyle düzenlenen proje kapsamında Türkiye nin En lerini seçti. İstanbul un 39 ilçesindeki 150 taksi durağında sandık başına giden 36 bin taksici esnafı, 45 kategoride başarılı isimleri belirledi. Yılın En İyi Sabah Programı ödülüne Her şey Dahil ile Alişan ve Çağla Şikel layık görüldü. Alişan ödülünü Berlin Taksiciler Derneği Başkanı Erkan Uçar dan aldı. Mustafa Ceceli de Yılın En İyi Erkek Pop Sanatçısı seçildi. Ceceli, ödülünü Çağırıcı dan aldı. Yılın En İyi Erkek Haber Spikeri Cem Öğretir seçildi. Diriliş Ertuğrul dizisi de Yılın En İyi Televizyon Dizisi seçildi. Dizi ekibi ödülünü Çağırıcı dan aldı. // Kitabını alan gelsin! Belediyesi Bilgievleri Kütüphaneler Haftası nda Kitabını Alan Gelsin etkinliği düzenledi. Kütüphaneler Haftası nın 51.yılında düzenlenen Kitabını Alan Gelsin etkinliğinde Bilgievi öğrencileri parkta yeşillikler içerisinde anneleri ile birlikte kitap okudu. Güvercintepe Bilgievi nin gerçekleştirdiği etkinlikle Kütüphane Bayramı düşüncesi etkin oldu. Kayaşehir de bulunan parkta yapılan Kitabını Alan Gelsin etkinliğinde 20 öğrenci anneleriyle birlikte katıldı. Kitap okumayı eğlenceli hale getirmek için düzenlenen etkinlikte Başakşehir Güvercintepe Bilgievi öğrencileri açık havada anneleriyle birlikte hem sohbet, hem de anlatımın olduğu bir programda kitap okudular. // Hanımlardan Kur an ziyafeti Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ile Güzide Özdilek Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından Kur an-ı Kerim Ziyafeti programı düzenledi. Hanımlara Yönelik Kur an-ı Kerim programı, öğrencilerin ilahi dinletisiyle başladı. İlahi dinletisinin ardından Güzide Özdilek Anadolu İmam Hatip Lisesi kız öğrencilerinin okuduğu Kuran-ı Kerim ve şiirler yoğun ilgi gördü. Kur an-ı Kerim ziyafetinden, konukların da hayli memnun kaldığı gözlemlendi. //

5

6 GÜNDEM Edep ve edebiyat bütün olmalı Türkiye de şiir yazmak ve bu alanda kalem oynatmak isteyen gençlerin kapısını ilk çaldığı isimlerden olan Şair-yazar İbrahim Tenekeci, Başakşehir Söyleşileri nde ilçe sakinleri ile buluştu. M nü yazar Ali Görkem Userin in yaptığı söyleşide Tenekeci, İtibar dergisiyle ilgili bilgi vererek başladı. İtibar dergisi sorumluluk ve zorunluluktan dolayı doğmuştur diyen Tenekeci, şunları söyledi: Aslında hikâye Kırklar Dergisi ile başlar. Çünkü orada bu işe başlayan gençler şimdi İtibar dergisinin ağabeyleri, ablaları oldular. O zamanlar Kırklar Dergisi nin bir bürosu yoktu çalışan arkadaşlarımızın bilgisayarları yoktu. Biz sekiz arkadaş aramızda toplayarak dergi çıkartıyorduk. Tenekeci şöyle devam etti: Bizim imkânlarımız zaten çok kısıtlı. Arkadaşları yetiştirirken de belli ahlaki ilkelerimiz var. Barutumuz, mermimiz çok az bu yüzden bunları savurmadan doğru işlerde kullanmak çok önemli. Bu imkânlar hala çok kısıtlı olduğundan emek harcayacağımızın insanları doğru seçmemiz gerekiyor. Bunun içinde yetenek, kabiliyet, şahsiyetli, edep ve edebiyatı bir bütün olarak görebilen gençleri seçiyoruz. Kısacası mutfak için yetiştireceğimiz insana yatırım yapmak istiyoruz. Tenekeci, Dergicilik kişisel bir mesele değildir bir ekip işidir ifadelerini kullanarak, İtibar Dergisi nin çıkış noktasına bakarsak hiçbir zaman kişisel olmadı. Genç insanları işin içine katmak, gerçekten nitelikli arkadaşları çıkartıp Türk Edebiyatı na kazandırmak hep isteğimiz oldu. Zaten böylelikle aramızda bir bağ oluşuyor. Edebiyat dünyasında künyeler çok değişkendir ama bizim aramızda hiç böyle olmamıştır çünkü araya maddiyat girmemiştir. şeklinde konuştu. // Erdoğan, başkanları Saray da ağırladı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ın da aralarında yer aldığı bazı ilçe belediye başkanlarını makamında ağırladı. BASINA KAPALI olarak gerçekleştirilen davete; Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta, Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman, Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, Pendik Belediye Başkanı Salih Kenan Şahin, Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın katıldı. //

7

8 YAZI UZUN UZUN NAMAZ Halit Bekiroğlu V AR değerlendirirken doğduğumuz coğrafyayı da hesaba katmak gerekir. Biraz daha geriye gidip varolduğumuz coğrafyanın hangi tarihi olayların seyriyle günümüze geldiğini de hesaba katmalı. Nitekim uzak ve yakın tarihimizde yaşadıklarımız kişisel hikayemizi de şekillendirmekte. Yıllar sonra küçüklüğüme namaz odaklı dönüp baktığımda, Şeyh Said hadisesinin önemli izlerini farkediyorum. Hadise nin en fazla etkilediği üç şehirden ikisi olan Elazığ-Bingöl hattında geçti çocukluğum. Alim bir babanın oğlu olarak gözümü doğal olarak namazda açtım. Medresede ve zikir meclisinde emeklediğim için ilk namazımı tam olarak hatırlayamıyorum a- ma namaz adına hatırladığım en muhteşem tablo Qubeysî dağında yaşadıklarımızdı. Birkaç ay önce doksan küsür yaşında vefat eden bölgemizin büyük alimi Molla Bahri öncülüğünde talebeleri, müridleri, sevenleri ve tabi biz çocuklarla beraber her yıl muhteşem bir çıkartma yapardık Qubeysî Dağı na. Qubeysî nin bir sahabe olduğu, Bizans a karşı çarpışa çarpışa dağın doruğuna çıktığı ve orada şehit edildiği anlatılırdı. Qubeysi dağına zikirlerle, tekbirlerle, tahlillerle tırmanılırdı. Tırmanma esnasında çoğu zaman tek katır bulunur ve sırtında sarıklı haliyle ve tüm heybetiyle Molla Bahri bulunurdu. Zirveye varıldığında cemaatle kılınan namazın zihnimde ve gönlümde iz bırakan en muhteşem karesi, Molla Bahri nin Diyarbakır a doğru bakan uçsuz bucaksız uçurumlara ve dağlara yönelirken kıldırdığı uzun uzun namazlardı. Kıyamlar bacaklarımızı zorlardı ama sabırla dururduk, dimdik dururduk, uzaklara dalarak küçük yaşımıza rağmen namazdan keyif alırdık. Uzun uzun secdelerde anlımız zorlanırdı belki, kan akışımızı bozardık ama o bekleyişlerle aynı zamanda rüştümüzü ispat ederdik. Bizler de büyüktük artık; yüce dağlarda koca koca amcalarla, muhteşem alimlerle, herdem tebessüm e- den sufilerle hemhal oluyor, onların kıldığı kadar uzun namaz kılıyor, onlar kadar zikrediyorduk. Sultan Qubeysi nin çok önemli bir gizemi vardı, namaz ille de belli bir yerde kılınırdı; seccade büyüklüğünde mermerimsi taşlardan yapılma etrafı yine taşlarla çevrili yüksek mekanda. Taşların üzerine seccade ve battaniye serilmezdi, çıplak ayaklarımız uyuşurdu ama uzun uzun durmalar terkedilmez, diz çökme pozisyonundan dahi vazgeçilmezdi. Bu doğal mescidin hikmetini zamanla öğrenecektik. Şeyh Said i öğrenince Şeyh Şerif i tanıdık, Şeyh in sağ kolu, Şeyhle beraber idam edilenlerden. Şeyh Şerif bir süre bu zirvede yaşar, mescidin altındaki küçücük mağarada. Şeyh Şerif in hemen mağara üzerindeki alanda namaz kıldığı anlatılır. Bu gizem o alana muhteşem bir anlam katar. Namazın eğilmek ve kalkmaktan ibaret olmadığını, bir duruş olduğunu, asırlardır devamedegelen ve kıyamete kadar devam edecek olan bir duruş olduğunu hissettirir. Zalimlere karşı dimdik olmayı doğuran bir duruş, mazlumlara hemhal olmayı gerektiren bir duruş. Medreseyle tekkeyi, ilimle irfanı, alimle şeyhi biraraya getiren bir duruş. Bu öyle bir duruş ki kırkımıza vardığımızda da bizi muhafaza ediyor, yetmişimize vardığımızda da bizi muhafaza edecek ve dimdik ayakta tutacak. Molla Bahri vefat etmeden önceki görüşmelerimizde de aklımızda kalan en ö- nemli karelerden biri yine uzun uzun ve kıyamda kıldırdığı namazlar oldu. Doksanlı yaşına rağmen her ziyaretimizde sehpasında kitap vardı ve namazı mutlaka ayakta kılardı, uzun uzun secdelerle kılardı. Gözümü namazda açtım, daracık evimizde belki de beşiğimizin hemen yanında u- zun uzun namazlar kılındı. Beşikten mezara kadar devam edilmesi gereken bu duruşu sonraki kuşaklara aktarabilirsek ne mutlu bize //

9 BAŞAKŞEHİR ÜNİVERSİTELER TANITIM VE EĞİTİM FUARI sorununu seçmeliyim? var? Burs alabilir miyim? Fuar Tarihi 29 NİSAN 2015 ÇARȘAMBA Saat: Fuar Adresi: Bașakpazar Kongre ve Sergi Alanı Bașak Mah. Yunus Emre Cad. No:17 4.Etap Bașakșehir/İstanbul

10 YAZI BÜYÜK KAVGA BAŞLIYOR Emin Batur g ail.com S ON GÜNLERDE İngiltere nin IŞİD (DAiŞ) üzerinden, ülkemize yönelik suçlamaları ve arkasından gelen küstahça talepleri dikkatinizi çekiyor mu? Olay kısaca şöyle: Üç İngiliz vatandaşı Bayan, Türkiye üzerinden DAİŞ a katılmak üzere Londra dan hareket ediyor. İngiltere baştan savma, diplomatik kurallara uymayacak şekilde Türkiye yi bilgilendiriyor. Baştan savma yapılan geç bildirim neticesinde bayanlar varacakları yere varıyor. İngiltere bunun faturasını Türkiye ye kesmeye kalkıyor. İşbirlikçi Medya da İngilizlere: Madem bunların terör örgütüne destek olmak için gittiklerini biliyorsun, neden kendin Yakalamıyorsun? diye soracağına, İngilizlerin bu küstahça taleplerini ( haklıymış gibi )gazetelerinde çarşaf çarşaf yayınlıyor Bundan cesaret alan İngilizler, bu sefer suçlamakla kalmayıp işi uzattıkça uzatıyorlar. Daha sonra THY Genel Müdürünü Avam Kamerasına bilgi vermek üzere İngiltere ye çağrılıyor. Yetmiyor. Ciddi ciddi parlamentolarında denetim için Türkiye ye polis falan göndermeyi konuşuyorlar. Küstahlığa bakın! İçişleri bakanları tabir caizse tüy dikiyor: Sorunu THY ile görüşüyoruz... Diyebiliyor. Aslında şunlara Tophaneli ağzıyla cevap vermek lazım ama sakin olmaya çalışıyorum. Sonra düşündüm ki, adamlar haklı! Yıllarca bu ülkede İngilizlerin istekleri harfiyen uygulanmadı mı? Şimdi neden kızıyoruz? Şundan. Bunların kafası kıyak Hala ayılmadılar. Türkiye yi eski Türkiye, kendilerini de Y. Zelanda, Avustralya, Kanada gibi sömürge ülkelerinde falan zannediyorlar. Akılları hala C. Başkanı Cevdet Sunay, Başbakan S. Demirel in yönettiği Türkiye de kalmış. Bindirecekler Cumhurbaşkanını Faytona; atlı süvariler eşliğinde Londra da bir-iki tur attırıp, Memlekete gönderecekler, biz de hayran hayran Gavur bize ne kadar önem veriyormuş yahu!.. Şu karşılamaya, izzet ikrama tantanaya bak! Deyip, avunacağımız günlerin çok geride kaldığını anlamak istemiyorlar. MAHİR KAYNAK Eski MİT çi rahmetli Mahir Kaynak 1923 te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye de İngiliz sisteminin yürürlüğe girdiğini söylerdi. Bundan dolayı bürokraside vatandaşla ilgili en basit bir meseleyi çözemiyorsunuz. Memleketin en ücra köşesinde görev yapan bir Kaymakamın alacağı hademeyi Ankara ya sorması bu sistemin ne kadar sakat olduğunu gösteriyor. YAZICIOĞLU KAHVECİ Bu kör düğümü çözmek için meşhur Valilerimizden Recep Yazıcıoğlu çok uğraştı ama çözmeye ömrü vefa etmedi. Trafik kazasında kaybettik. Maliye Bakanlarımızdan Adnan Kahveci de bu karmaşık İngiliz sistemini çöp tenekesine atmak için çalıştı ama onu da Trafik kazasında kaybettik. MENDERES ÖZAL Menderes ve Özal da işin sonunu getiremedi? Çünkü sistemi İngilizler kurmuş. Bürokrasi silme LOZAN kafası. İktidar istediği kadar gayret etsin, iş bürokraside tıkanıp kalıyor. Adamlar resmen tıkaç vazifesi görüyor. Bugün bile bürokraside bu kavga bitmiş değil. Yönetmeliklerde bir sürü iyileştirmeye rağmen, hükumet kesenin ağzını açmış destek veriyor ama neticeye bir türlü ulaşamıyoruz.. Resmen tıkıyorlar. ri geçirelim teklifi bile muhalefet tarafından kabul görmüyor. YETER! SÖZ MİLLETİN Menderes böyle haykırıyordu; 14 Mayıs 1950 seçimlerine giderken. O günkü şartlarda başka nasıl anlatsın ki, bu sistemin bize ait olmadığını İngiliz sistemi 1950 Menderes iktidarı ile sarsıntı geçirince 1961 Anayasası ile revize edildi. Sisteme Anayasal kurumlar eklendi. Bu kurumların öyle geniş yetkileri var ki Namütenahi. Örnek olarak Anayasa mahkemesinden 7 ü- ye, ülkenin %50 oyunu alan bir partiyi kapatabilir. Hatta halkın %90 desteğini alsa da bu fark etmez. Ayrıca bu işin: MGK sı HSKY sı YÖK ü Ve daha bir sürü kurumu var. Siz istediğiniz kadar iktidara gelmek için oy a- lın. 7 kişi ipinizi çekmeye yeter. Bundan dolayı, Yapılmak istenen her icraat muhalefet tarafından Devlette kadrolaşma bahanesiyle karşı çıkılıyor. Neden? Çünkü Anayasal Kurumlar kendileri tarafından zamanında doldurulmuş ya Hükumet istediği kadar milli olsun neticede bürokrasiye teslim olacak. Bürokrasi işleri tıkayacak, Muhalefet oradan iktidar başarısız diye bağrışacak. Oyun böyle kurulmuş. Vatandaşın işleri yürümüş yürümemiş kimin umurunda. BÜYÜK KAVGA BAŞLADI Neyse, Varsın Britanya maziye takılıp kalsın. Gerçek gündem, Gerçek rakipler ortaya çıkıyor ya Ona seviniyorum. Neydi o yıllarca İstanbul un iki semti büyüklüğündeki Yunanistan ı koymuşlar önümüze: Aha düşmanınız cebelleşin bakalım!.. Dedikleri günler. Yıllarca gölge boksu yaptık. Semadirek önünde gömülen uçaklarımıza şehitlerimize yazık. İki ülkeye de yazık. Yunanistan da; arkasını sıvazlayan İngilizlere bakıp kendini dev aynasında görmeye başlamıştı. Megalo-İdea hayaliyle ülkeye silah üstüne silah yığdılar. Ta sıfırı tüketinceye kadar İngilizler daha sonra Yunanistan ı Almanların sırtına yükleyip bir kenara çekildiler. Yunanistan İngilizlere uyup yıllarca yaptığı hatayı anladı ama bu arada iş işten geçmiş oldu. ERMENİSTAN 1990 lı yıllara geldiğimizde biz ekonomik krizler, İSKİ yolsuzlukları ve faili meçhullerle uğraşırken, Olimpiyatların Yunanistan da yapılma kararı a- lınarak, Avrupa Birliğine giriş hazırlığı başladı. O zamanlar sevinçten Yunanistan ın ayakları yerden kesilmiş, başı göğe ermekteydi. İngilizler baktı ki, Yunanistan bize iki numara büyük gelmeye başladı, onu çekip karşımıza Anadolu daki bir ilçemizin cesametindeki Ermenistan ı koydular. Netice i kelam bizi düşüre düşüre ta Kıbrıs Rum Kesimini muhatap almaya kadar işi götürdüler. O zamanlar Ermenistan ı rakip görüp beyanat veren politikacılarımızı gördükçe saçımızı başımızı yolduğumuz günlerdi. Ve nihayet. Nihayet gündeme geldik. YER ALTINDAKİ MİLLİ DAMAR Bizim saç baş yolduğumuz gibi yer altında sükûnetle bekleyen halkın milli damarı nihayet dayanamayıp harekete geçti. Kısa bir deneme de olsa, Millet Milli Görüşün iktidar olması ile neler yapılabileceğini gördü. Ancak vakti merhune henüz gelmemişti. Düşman kavi, talih zebun idi Harekete geçtiler. Parayı İngilizlerin adına elinde bulunduranlar; medyalarını devreye sokarak Milli Hükumeti yıkmayı başardılar. Arkasından yine dış güçlerin marifetiyle 28 ŞUBAT komedyası sahneye kondu. Paramız bir gecede yerlere serildi. Bankaların içi boşaltılıp paralar yurt dışına kaçırıldı. Başörtüsü zulmü neredeyse sokaklara indi. Hükumet üyeleri birbiriyle, Başbakan Cumhurbaşkanı ile kavgalı. Adliyede Faili meçhul dosyalarını koyacak raf kalmadı. Bir curcuna ki, anlatmak kabil değil. Yatırımlar durmuş. Paramız yerlerde sürünüyor. Herkes Ne oluyoruz? diye birbirine sorarken Ta derinlerden o ses cevap verdi. O MİLLİ DAMAR Nazım Ustanın deyişi ile: Vakt erişip, toprağın nabzı, Atmaya başladı nabzımızda. AMATÖR LİGİ Ve büyük yürüyüş başladı. İngilizlerin bu küstah davranışları zoruma gitmiyor değil. Ancak, Gerçek rakiplerimizin sahaya çıkması beni sevindiriyor. Yıllarca bizi Yunanistan la 3. Ligde top koşturdular. Yetmedi. 3. Ligi bile çok gördüler. Ermenistan ın önüne Amatör kümeye itelediler. Yetmedi. Besleme mahalle takımı, Güney KIB- RIS Rum yönetiminin karşısına çıkardılar. Şimdi burnu büyük o Avrupa devletleri, bizimle iş tutmak için yanıp tutuşuyor. Artık onlar teklif getiriyor biz ret ediyoruz. Almanların 3. Havalimanı ve THY i- le ilgili tekliflerini kabul etmedik diye neler yaptıkları ortada YAKALANAN İNGİLİZ PASAPORTLU ALMAN AJANI Aslında her şeyi yakalanan bu Alman ajanı özetliyor. Adam İngiliz Ama Almanlara çalışıyor. Bize karşı oluşturulan koalisyonun ö- zetidir bu! Eskiden olsa, yakalasanız bile, bir Alman ajanını deşifre edebilir miydiniz? Verilen yetki sadece Bulgar Rus en fazla Yunan ajanlarını haber yapabilirdiniz. Alman hele hele İngiliz ajanını deşifre etmek kolay mı? Değil tabii. Ama henüz işin başındayız. Haydi Bismillah Tevekkelne Tealallah. Anayasanın neden bir türlü değişmediğinin i- zahı var mı? Yok! İktidar tarafından Anlaştığımız maddele- İMTİYAZ SAHİBİ Erne Gazetecilik ve Matbaacılık Ltd. Şti. GENEL MÜDÜR Halil Gölve GENEL KOORDİNATÖR Erol Çakır YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Abidin Koçoğlu YAYIN DANIŞMANLARI Necmettin Çakmak Metin Öztürk HUKUK DANIŞMANLARI Av. Adem Yıldırım Av. Ömer Geyik GÖRSEL YÖNETMEN Enis Ak BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN Adres: Deposite AVM A-1 Blok Kat: 3 No: 304 Başakşehir/İstanbul Telefon: (0 212) Web: bilgi212@gmail.com Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/ A41 Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL Tel: (212) Gazetemiz basın ve meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur. Reklamların sorumluluğu reklam verene aittir. GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR

11 GÜNDEM Pelin Şehit babasının sarı saçlı küçük meleği Henüz anaokuluna gidiyor. Narin mi narin bir kız; rüzgâr esse incitir yüreğini, tenini Hüzün ta ciğerlerine işlemiş oysa; kederli gözlerinden bunu kolayca okumak mümkün. Şehit babasının sarı saçlı küçük meleği G günlerde HACER TÜRKEL hem ailesine başsağlığı ziyaretinde bulunmak hem de bir gazeteci olarak duygu düşüncelerini almak için şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz ın evine gitmiştim. Biraz erken gittiğim için kahvaltı sofrasına denk geldim. Öylesine güzel ve samimi bir ortamdı ki gördüğüm, inanın kendi evimde hissettim. Misafirperverlikleriyle, yüzlerine sinen hüzün ve sükunetle birlikte o sıcacık tebessümlerinin tarifi anlatılamaz. Hele anne babasında Allah a teslimiyetin resmini görmek, insana hem hayranlık hem de huzur veriyor. Dillerinden düşmeyen tek kelime ise; çok şükür... Pelin Şehit babasının sarı saçlı küçük meleği Henüz anaokuluna gidiyor. Narin mi narin bir kız; rüzgâr esse incitir yüreğini, tenini. Hüzün ta ciğerlerine işlemiş oysa; kederli gözlerinden bunu kolayca okumak mümkün. Okula gitmiyormuş bir haftadır. Yemek de yemiyormuş. Sadece yarım yumurta yemiş dün Annesinin kanatları altına sokulmuş, sessiz bir haykırış Pelin Babaannesi: Halaları burada ya, onlarla vakit geçirmek için okula gitmiyor dese de Pelin in bakışları başka şeyler söylüyor: Gidemiyorum; çünkü kolum kanadım kırık... Gidemiyorum; çünkü yüreğim şerha şerha yarık Babam elimden tutmuyor ya, ayaklarım minicik bedenimi taşımakta zorlanıyor artık Eşi Hakime Yasemin Hanım, biraz vazifenin vermiş olduğu ciddiyetle, biraz da şehit eşi olmanın vakarıyla başı dik dursa da onun da bakışları hasret yüklü. Sanki rahmetli kapıdan girecekmiş gibi hazır ama bir o kadar da ümidi kesilmiş Duman duman efkar tütüyor verdiği her nefesi Gördüğüm şu ki; evde isyanın i si dahi yok, tüm aile mukadderat diyerek sabrın gölgesine sığınmışlar Rabbim sabırlarını daha da artırsın inşallah... // Selim Kiraz Sokaklar eğitim alanıdır Yazar Cihan Aktaş, Zeytinburnu Belediyesi nin düzenlediği Kültür ve Kadın Sohbetleri söyleşisinde kadının kültür inşasındaki yeri üzerine konuştu. Sokak imgesine değinen Aktaş, Sokak selamlaşma ve muaşeret için önemli bir eğitim alanıdır. dedi. Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi nde düzenlenen Kültür ve Kadın Sohbetleri söyleşisinin Nisan ayı konuğu oldu. Söyleşi moderatörü Arzu Cihangir in sorularını yanıtlayan Aktaş; kitaplarında ve yazılarında sıklıkla geçen sokak imgesini anlattı. Sokak her şeyden önce oyun, bir iletişim mekânı. Sokak aynı zamanda alternatiftir. Ara sokaklar bir şekilde geleneksel İslam şehrinde gibi labirent dokular mevcut otorite karşısında bireylere ve çeşitli gruplara kendi alanlarını kurma imkanı sağlar. Her merkezi otoritenin kontrolü altında olmaz, alternatif düşünceler olur. Farklı kültürlerin canlandırılması, geliştirilmesi, beri taraftan yabancının orada ehlileştirilmesi gerçekleşir. Yabancıyla uygun bir ortamda karşılaşma alanınız yoksa korkutucu bir günah keçisine dönüşecektir. Ancak eğer karşılaşma ve kaynaşma imkânı bulursanız yabancı size bir şeyler öğretir. Ya da siz ona öğretirsiniz ve tehlikeli biri olmaktan çıkar. BAŞÖRTÜSÜ KAMUSALDIR Ben üniversitenin son sınıfında başımı örttüm ve İslam ın beni özgürleştirdiğini düşündüm. Başörtüsünün bana daha sosyal bir kadın kişiliği bahşettiğini düşündüm. Dolayısıyla başörtüsü kamusaldır. Sokakla, caddeyle, çarşıyla, pazarla ilgilidir. Sokak muaşeretinin kamusal muaşerete giden mahalle kültürüyle birlikte eğitici bir yanı olduğunu düşünüyorum. Çocuğa özgüven telkin etmesi, yaşlıların, düşkün insanların rahat nefes alabilecekleri, korku duymadan tanıdık yüzlerle karşılaşabilecekleri bir selamlaşma alanı olması anlamında sokak çok önemli. Güncel sanatçımız Hakan Akçura ile röportaj yapmıştım. Stockholm de yaşamaya başladığında, sarışın renkli gözlü olduğu halde Müslüman ismi taşıdığı için iş bulmakta çok zorlanmış. Bir süre gazete dağıtıcılığı ve süt dağıtım işlerinde çalışmış. İnsanlara selam vermeye başlamış. Önceden gazeteyi, sütü mekanik bir şekilde, hiçbir iletişim kurmadan veriyormuş. İnsanlarla iletişime geçmek için selam vermeye başlamış. Bir süre sonra selamını almaya, gülümsemeye başlamışlar. Bunun videosunu çekmiş. Böyle bir tecrübesini benimle paylaşmıştı. Selam çok önemli. Sokak selamlaşma ve muaşeret için önemli bir eğitim alanı olduğunu düşünüyorum. Bizler şimdi çocukları sokaklardan toplayarak, farklı farklı kurslara gönderiyoruz ama modern dünya, kentsel dönüşüm bizi steril yaşamaya itiyor. //

12 RÖPORTAJ Halk listeye değil, partiye oy veriyor Türkiye 7 Haziran seçimlerine doğru giderken, siyasi arenada hareketlilik hızını artırdı. Kimi kadrosuna dindar kesime de hitap edecek isimleri alarak, kimi güçlü bürokratları bünyesinde bulundurarak iktidar olmanın çabası içerisine girerken, kimi de söylemine uymasa da her kesimden insanı potasına alarak meclise girmenin yollarını arıyor. T HACER TÜRKEL seçimlerine doğru giderken, siyasi arenada hareketlilik hızını artırdı. Yapılan ittifaklar ve farklı yol arayışlarıyla iktidar olmaktan çok, mevcut iktidarı alaşağı etmenin hesapları yapılıyor. Kimi kadrosuna dindar kesime de hitap edecek isimleri alarak, kimi güçlü bürokratları bünyesinde bulundurarak iktidar olmanın çabası içerisine girerken, kimi de söylemine uymasa da her kesimden insanı potasına alarak meclise girmenin yollarını arıyor. Gazeteci-Yazar Ramazan Akkır ile milletvekili aday listelerini, Türkiye nin bu listelerle 2015 genel seçimleri sonrası nasıl bir yol izleyeceğini, başkanlık sistemini, HDP nin yüzde 10 seçim barajını aşıp aşamayacağını, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi (BBP) nin ittifakını, Türkiye gündemini ve Türk siyasetini konuştuk. Seçime doğru gidiyoruz. Aday listeleri açıklandı. Türkiye, bu liste ile 2015 genel seçimleri sonrası nasıl bir yol izler? Seçim listesinin içeriği, partilerin 2015 seçimlerinden sonra nasıl bir yol, yöntem izleyeceğini gösteriyor. Seçim listelerinden hareketle nasıl bir Türkiye nin ortaya çıkacağını değerlendirebiliriz. Bu seçim dönemini ifade eden en iyi kavram melez kavramı olsa gerek. Keskin sağ ve sol ideolojilerin esnediği ve tüm siyasi partilerin merkeze biraz daha yaklaştığı bir seçim sürecine doğru gidiyoruz. Marjinalliklerle beraber, sağ ve sol tükeniyor. Bu listeler, yeni bir merkezin oluşmaya başladığını, ideolojik sertliklerin yumuşadığını ve çevrenin biraz daha merkeze yaklaştığını ortaya koyuyor. Seçim sonrasında ortaya çıkacak olan Türkiye resmi, daha demokratik ve çoğulcu olacak. Listelerin detaylı ve derinlemesine analizi zaten bunu gösteriyor. AK Parti aday listesini nasıl yorumluyorsunuz? Sizin de bildiğiniz üzere, aday adaylığı sürecinde birçok bürokrat AK Parti den vekil olmak için istifa etti. AK Parti, üç dönemden beri iktidarda. İktidarda olmasının desteğiyle oldukça sağlam, güçlü ve ikna edici bir liste hazırlamış. Özellikle ekonomi ayağı güçlü bir liste ile karşı karşıyayız. AK Parti seçim listesinin içeriğini belirleyen temel parametreler, Türkiye nin başkanlık sistemine olan ihtiyacı, Kürt meselesini çözme iradesi ve paralelle mücadele kabiliyeti Unutmayınız ki siyaset, toplumun reflekslerini doğru okuduğu zaman başarılı olur. AK Parti hareketinin farkı ve başarısı, toplumu iyi okuması. AK Parti bir taraftan siyasal sistemi rehabilite ederken bir taraftan da Türkiye nin sorunlarını çözmeye dönük bir siyaset izledi. Bunun ilham kaynağı da Türkiye nin toplum sosyolojisiydi. AK Parti nin başarısının sırrı budur. AK PARTİ LİSTESİNDE SADAKAT GÜÇLÜ BİR ETKEN Halk gerçekten bu listelere mi oy verecek? Halk listeye değil, partiye oy veriyor. Tanınmayan birçok ismi içinde barındırmasına rağmen AK Parti nin seçim listesi güçlü. Bilirsiniz, İktidar çürütür. Mutlak iktidar mutlak çürütür! diye meşhur bir söz vardır. AK Parti iktidarda olmasına rağmen kendini daima yenileyen, vizyoner ve ekonomik ayağı güçlü olan bir parti. Listenin içeriği hazırlanırken özellikle geçmişte yapılan hatalara düşmeme endişesi var. Örneğin, sadakat güçlü bir etken AK Parti nin son dönemde en ciddi darbe aldığı alanlardan birisi, paralel yapı meselesiydi. Listede, paralel yapıyla tavizsiz mücadele edecek isimlerin yanı sıra paralel yapının tuzağına düşmeyecek isimler var. Başkanlık sistemine doğru mu gidiyoruz? Eğer AK Parti tek başına iktidar olursa, 2015 genel seçimlerinden sonra, Türkiye muhtemelen aşama aşama başkanlık sistemine geçecek. Aslında Cumhurbaşkanının aktif olarak siyasetin içinde olması, yürütmenin güçlü olması Türkiye de fiili olarak bir başkanlık sisteminin var olduğunu gösteriyor; ancak muhalefetin sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden politika yapmaya çalışması, Başkanlık sistemini layıkıyla tartışmamıza engel oluyor. Şu konuda neredeyse tüm partiler hem fikir; mevcut siyasal sistem hantaldır; rehabilite veya yeniden inşa edilmeli. AK Parti neredeyse 12 yıl boyunca sistemi restore etti. Peki, sistemin restorasyonu gerçekten çözüm mü? Başkanlık sistemini neden tartışmayalım? Acaba HDP nin durumu mu Başkanlık sistemini belirleyecek? 2015 sonrası Türkiye siyasetinde belirleyici olacak temel etken, HDP nin parlamentoda olup olmayacağı. Eğer Kürt siyasal hareketi Meclis te olursa, AK Parti başkanlık sistemiyle yönetilen bir Türkiye yi kurmakta zorlanacak. Sayısal olarak yeterli sandalyeye sahip olamayacak. Toplumsal kimliğinden dolayı HDP, silah ve şiddetle iç içe olan bir parti. Zaman zaman silahların gölgesinde siyaset yapabiliyor; ancak son dönemde silahla ve şiddetle arasına mesafe koymayı deneyen bir parti görüntüsüne sahip. Öncelikle, bu siyasal hareketin parlamentoya taşınması siyasetin silaha ve şiddete galebe çalması anlamına gelir. Bu da HDP nin silahla arasına mesafe koyması demektir. AK Parti nin çözüm iradesi ile beraber HDP nin meclisteki varlığı, Kürt meselesinin demokratik perspektifle çözümünde önemli bir eşik olabilir arası siyaseti, AK Parti nin alacağı oy ve HDP nin parlamentoya girip girmemesi belirleyecek. HDP YÜZDE 10 BARAJINI AŞABİLİR Peki, HDP yüzde 10 seçim barajını aşabilecek mi? HDP nin şu anda eşikte olduğunu düşünüyorum; ancak barajı aşma ihtimali oldukça yüksek. HDP nin durumu Türk siyaseti açısından oldukça ikircikli. HDP yeterli oyu alamayıp barajı aşamaz ise AK Parti, başkanlık sistemi tarafından yönetilen bir Türkiye yi daha kolay inşa edebilir. Türk siyasallığı biraz daha farklılaşacak; fakat YENİ BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİNE İHTİYAÇ VAR benim öngörüm, HDP nin yüzde 10 barajını aşacağı yönünde. HDP nin barajı aşması AK Parti nin oy oranını nasıl etkiler? HDP yüzde 10 barajını aştığı taktirde AK Parti arası vekil çıkarır. AK Parti tek başına iktidar olur; ancak anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluk elde edemez, başkanlık sistemi kurulamaz. HDP ise anamuhalefet partisi konumuna yükselir. Böylesi bir tabloda kaybeden AK Parti nin aksine CHP olur. Bir de Türkiye nin önündeki en önemli sorun, yeni anayasadır. Yeni meclis, yeni bir anayasa yapmalıdır. HDP nin meclis dışı kalması çözüm sürecini bitirir mi? Asla. Çözüm süreci bitmez. Evet, bu sorunun sacayaklarından birisi HDP; fakat çözüm sürecini belli bir aşamaya getiren, Kürt meselesinde toplumun farklı kesimlerini ikna eden AK Parti oldu. HDP nin meclise girebilmesini, Kürtlerin kültürel ve anayasal haklarını kazanmasını sağlayanın yine AK Parti olduğunu unutmamalıyız. Şu anda HDP nin meclise girmesini konuşabiliyorsak, bunu sağlayan AK Parti dir, Erdoğan dır. İTTİFAKLARIN KARŞILIĞI YOK Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi (BBP) nin ittifakını nasıl okuyorsunuz? Saadet partisi ve BBP ittifakının bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde CHP ve MHP ittifak yaptı ama bunun hiçbir siyasal bir karşılığı olmadı. Dolayısıyla bu ikili ittifakın toplumsal bir karşılığının olmadığını düşünüyorum. CHP ve MHP nin seçim listesini ve 7 Haziran seçimleriyle ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bahsettiğim gibi bu seçim listelerini en iyi ifade eden kavram, melez dir. Nerdeyse her parti, toplumun farklı kesimlerine kendi partisinde yer verdi. Aleviler de kendisine yer buldu, azınlıklar da. Bu siyasetin biraz daha demokratikleşmesidir. Bu süreçte her parti, kendi ideolojik anlam dünyasından ve radikalliğinden biraz daha sıyrıldı. Merkeze biraz daha yaklaştı. Bu seçim listeleri normalleşmenin de göstergesi CHP, Alevilere ve dindarlara partisinde yer açtı ve ideolojik bagajı olan kemalizmle ve ulusalcılarla arasındaki mesafeyi biraz daha büyüttü. Bu seçim sürecinin bir diğer özelliği de her partinin kendini yenileme özelliği göstermesidir; ancak bu yenilenme iradesinin tek istisnası MHP dir. Çözüm süreci ile beraber oy alma ve sahici muhalefet yapma imkanına sahip olan MHP, biraz daha kendisini kapatmıştır, hapsetmiştir. MEZHEP ÇATIŞMASI ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR Türkiye nin Kürt meselesini eylemler Türkiye nin siyasal, Türkiye, tarihinin hiçbir Yeni Anayasa yla ilgili düşünceleriniz neler? Türkiye nin 2015 sonrası siyasetinin parametrelerinden birisi, yeni Anayasa olacak. Türkiye, zamanın ruhuna uygun yeni bir Anayasa yapmalı. Siyasal sistemin karşılığı başkanlık sistemi olmayabilir; fakat başkanlık sisteminden daha da öte ihtiyacımız olan yeni bir Anayasadır. Şahsım adına ben, Haziran 2015 seçimlerinin yeni Anayasa nın doğum günü olmasını isterim. Anayasa, bir toplum sözleşmesidir. Bu ülkenin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı var. Yeni Anayasa dan beklentileriniz neler? Yeni Anayasa hangi şartları içermeli? Kısacası yeni Anayasa dan kasıt nedir? Benim kastettiğim ve beklediğim yeni Anayasa, öncelikle çoğulcu olmalı. Türkiye nin farklı renklerini, tıpkı bir gökkuşağı gibi içinde barındırmalı. Bu coğrafya Türk ün, Kürt ün, Çerkez in, Laz ın, Sünni nin, Alevi nin birlikte yaşadığı bir coğrafya... Bu etnik ya da dini unsurlar, Anadolu yu mayalayan unsurlardır. İkinci olarak, insan hak ve özgürlüklerini koruyan, Türkiye nin çoğulcu yapısını merkeze alan, demokratik, sivil özellikler taşıyan, müzakere kültürünün ön planda olduğu bir Anayasa olmalı. Hiçbir vesayete izin vermemeli. Vesayetin bırakın kendisini gölgesi bile olmamalı. Bu ülkenin aziz insanları, böyle bir Anayasayı hak ediyor. BÖLÜNME KORKUSU YERSİZ Başkanlık sistemi nedir? Halkta, özellikle başkanlık sistemiyle birlikte Türkiye nin bölünebileceği ve Öcalan ın siyasete katılacağı endişesi var. Başkanlık sistemine geçtiğimizde bu endişeler gerçeğe dönüşür mü? Başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığını esas alan, yürütmenin merkezde olduğu bir siyasal sistem... Türkiye de siyaset üretmek bürokratik nedenlerden dolayı oldukça zor Üçüncü Köprü projesini düşünün Hantal bürokrasiyle hızlı siyaset üretmek pek mümkün değil. Türk siyasal sistemi kendini yenilemeli Başkanlık sistemi siyasal, toplumsal ve ekonomik istikrarı sağlayacak bir sistem. Diğer sorunuza gelince, Türkiye korkularından arınmalı. 10 yıl önce Abdullah Öcalan la müzakere tartışılamıyordu bile. Öcalan, Kürt meselesinin taraflarından birisi. Abdullah Öcalan ı, Kandil i, ve HDP yi yok sayarak bu sorunu çözemeyiz. 10 yıl önce insanlar anadilini konuşamıyordu. Neredeyse Kürtçe, toplumu ikiye bölen bir ayraç gibiydi. Artık Kürtler anadilini konuşuyorlar. Kürtçe propaganda ve Kürtçe enstitüler serbest. Peki, bölündük mü? Bölünme korkusu yersiz. Bölünme korkusu, geleceği ve siyaseti ipotek altına almasın. Türkiye korkularıyla yüzleşmeli. Temel meselemiz, Türkiye nin kendisini, siyasal sistemini demokratikleştirmesi olmalıdır. //

13

14 GÜNDEM BU BEHLÜL İstanbul un BAŞKA BEHLÜL yarısını verseler VAZGEÇMEM Çocuklarının evde beslemek için 10 yıl önce semt pazarından aldığı civcivi büyüterek, evladı gibi benimseyen Ahmet Öztel, İstanbul un yarısına karşılık bile horozu Behlül den vazgeçemiyor. Ç OCUKLARININ evde beslemek için 10 yıl önce semt pazarından aldığı civcivi büyüterek, evladı gibi benimseyen Ahmet Öztel, İstanbul un yarısına karşılık bile horozu Behlül den vazgeçemiyor. Bir fırında şoför olarak çalışan Ahmet Öztel, evde kedi, köpek, kuş ve balık besleyenlerin aksine kendisine evcil hayvan olarak horozu seçti. Öztel, semt pazarından çocuklarının evde beslemek için 2 horoz aldığını belirterek, 2-3 ay evde besledikten sonra horozlardan birini karganın telef ettiğini söyledi. Horozu Behlül e yaklaşık 10 yıldır evladı gibi baktığını ifade eden Öztel, Behlül ün bakımını kendisinin yaptığını, mısır, buğday ve yeşilliklerle beslediğini kaydetti. Ahmet Öztel, hava güzel olduğunda horozu Behlül ü parka götürdüğünü aktararak, Behlül ü çimenlere bırakıyorum, mangal yapmaya da benimle geliyor, etrafımdan hiç ayrılmıyor. Bazen toprağa bulaşır, eve gelince onu ılık suyla yıkar güzelce kuruturum. Bana İstanbul un yarısını verseniz ben Behlül ümü vermem. O benim evladım gibi dedi. BEHLÜL ÜN FARKI ŞEHİRLİ OLMASI Zeytinburnu nda ikamet eden Öztel, horozu Behlül ün mahallenin maskotu haline geldiğini belirterek, Akşam işten gelince Behlül ile evden kahveye kadar yürürüz, sonra arkadaşlarla oturur çay içeriz. Hatta ona da çay içiririm. Herkes sever onu, şimdiye kadar çok garipseyen insanlar oldu ama Behlül tasması olmadan özgürce hareket eder. Kimselere zarar vermedi. Kahvede okey bile oynuyoruz. diye konuştu. Öztel, otobüse Behlül ü almadıklarını için özel aracıyla seyahat ettiğini anlattı. Horozunun kendisini çoğu kez trafik cezalarından da kurtardığını aktaran Öztel, Kamyonda yük ağır diye beni durdurdular, yanımda Behlül ü görünce Türk Futbolunun yeni jenerasyona ihtiyacı var Galatasaray ve Milli Takım eski Futbolcusu Ergün Penbe, Türk futbolunun başarılı bir jenerasyon yakalayabilmesi için zamana ihtiyaç olduğunu ifade ederek, Avrupa daki futbol kulüpleri şirketleşti. Türkiye de ve dünyada sevilen futbolun daha profesyonelce yapılması gerekiyor. dedi. GALATASARAY Futbol Takımı nda UEFA kupası ile Süper Kupa yı kaldıran milli futbolcu Ergün Penbe, Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen spor söyleşisinde tecrübelerini paylaşarak öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Moderatörlüğünü Bahadır Çokişler in yaptığı Bağcılar Belediyesi nce düzenlenen söyleşi programında Bağcılar Oto Center Ticaret Meslek Lisesi öğrencileriyle buluşan Ergün Penbe, Dünya 3 üncülüğünü elde eden ve kulüpler olarak da Avrupa da başarılı sonuçlar alan ülkemiz futbolunun şu an istenen seviyede olmadığını vurguladı. Türk futbolunun başarılı bir jenerasyon yakalayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu söyleyen Penbe, şöyle konuştu: Ülkemizde futbolun istenen seviyeye ulaşması için kaliteli futbolcular yetiştirmeliyiz. Futbolun ileriye gitmemesinde oyuncu yetişmemesinin de rolü var. Kulüplerin kötü yönetilmesi ve yöneticilerin eğitim seviyesinin yeterli derecede olmaması da bu şaşırdılar, Behlül ü sevip beni bıraktılar. Onunla Trabzon a da Çanakkale ye de gittim. Benimle birlikte çay da topladı. dedi. Behlül ün farklı bir evcil hayvan olduğunu anlatan Öztel, Nereye gitsem Behlül ü yanımdan ayırmam, memlekette bahçeli bir evimiz var. Yaz günlerinde kapıyı açık bırakır uyuruz. Behlül kapıdan ayrılmaz, içeriye de kimseleri sokmaz. ifadelerini kullandı. // olumsuzlukların yaşanmasında etkili oluyor. AVRUPA DA KULÜPLER ŞİRKETLEŞTİ Türkiye de futbolun çok sevildiğini ifade eden Penbe, başarılara imza atan Avrupa daki futbol kulüplerinin şirketleştiğinin altını çizdi. Türkiye de ve dünyada sevilen futbolun daha profesyonelce yapılması gerektiğini anlatan Penbe, sözlerini şöyle sürdürdü: Ülkemizdeki futbol düşüncesinde önemli değişiklikler yapılmalıdır. Çünkü sadece günü kurtarmaya yönelik yapılan çalışmalar kalıcı olmuyor. Öğrencilerin sorularını da cevaplayan Penbe, bir soru üzerine çok heyecanlanan bir yapıya sahip olmadığını ifade etti. Öğretmenin sözlüye kaldırdığında çok heyecanlandığını ifade eden Penbe, Öğrencilere hitap etmek çok daha heyecan verici. dedi. Balkan rüzgârları esti nda bir gelenek haline gelen Yöresel Tatlar Şöleni, binlerce kişiyi ağırladı. Hamsi ve çiğ köfte şölenleriyle başlayıp, 25 bin vatandaşı ağırlayan festival, binlerce vatandaşın akın ettiği Rumeli Böreği Şöleni yle devam etti. 2. Radyo Festivali ile eş zamanlı düzenlenen Rumeli Böreği Şöleni ne, Arif Şentürk, Salih Can, Osman Can, gibi ünlü sanatçılar katıldı. Balkanların ünlü ses sanatçısı Arif Şentürk ün, vardar ovası türküsüyle coşan kalabalık, hep bir ağızdan Şentürk e eşlik etti. Best FM, Meydan FM, Seymen FM, Radyo 7, Ekin Radyo; Rumeli TV, Ülke TV, Mavi Karadeniz gibi radyo ve televizyon kanallarının canlı yayın yaptığı festivalde, 10 bin kişiye, Balkanlar ın meşhur Rumeli Böreği ikram edildi. Şölen, radyo programcısı Afrikalı Ali nin canlı yayın yaptığı Türkistan Pilavı Şöleni yle sona erdi. // Saadet in hamlesi herkesin dilinde olacak Saadet Zeytinburnu nu 7 Haziran genel seçimlerine taşıyacak olan Seçim Koordinasyon Başkanlığı görevine, İlçe Planlama ve Koordinasyon başkanı Levent Çotuk getirildi. İlçe SKM Başkanı Levent Çotuk, Saadet Partisi nin bu seçimlerin en çok konuşulan partisi olacağını, bunun için çok titiz bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Zeytinburnu İlçe Başkanı Kemal Yılmaz, partisinin çalışma metodu ve dinamik yapısı sayesinde her zaman seçimlere hazırlıklı olduğunu söyledi. Yılmaz, 7 Haziran seçimlerine yönelik olarak; Zeytinburnu nda 535 sandık bölgesinde, 13 mahallede, sandık kurulu üyeleri, mahalle başkan ve yönetim kurulu üyeleri, istişare heyeti üyeleri, danışma kurulu üyeleri, ilçe yönetim kurulu üyeleri, başkanlık divanı üyeleri, Gençlik başkanlığı ve Kadın kolları başkanlığı ile top yekün seçimlere hazır olduklarını ve gerekli hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi. Saadet Zeytinburnu nu 7 Haziran genel seçimlerine taşıyacak olan Seçim Koordinasyon Başkanlığı görevine, İlçe Planlama ve Koordinasyon başkanı Levent Çotuk getirildi. İlçe SKM Başkanı Levent Çotuk, yaptığı ilk açıklamada Saadet Partisi nin bu seçimlerin en çok konuşulan partisi olacağını, bunun için çok titiz bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Tüm mahallelerde seçim irtibat bürolarını tuttuklarını, bürolarının seçim afişleri ve aday posterleriyle donatılacağını ifade eden Levent Çotuk, Halkımız Saadet in sürprizlerine hazır olsun. Herkes çok şaşıracak. Saadet in hamlesi herkesin dilinde olacak dedi. İlçelerinde 535 sandık bulunduğunu ve tüm sandık listelerinin tek tek taranarak seçmen profilinin çıkarıldığını kaydeden Levent Çotuk, Her sandığa yönelik çalışma yapıyoruz. Seçmenle birebir etkileşim içinde olacağız inşallah. Sandık baş müşahit ve müşahitlerimizle gerekli eğitimlerimizi Nisan ay ının ortasına kadar tamamlıyoruz. diye konuştu. //

15 GÜNDEM Beni şarkıcıyla, türkücüyle AK Parti nin İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı olan sanatçı Uğur Işılak, Ozanlık felsefesini siyaset alanına da taşıyacağız dedi. Uğur Işılak politize oldu, partizan oldu gibi söylemleri reddeden sanatçı, Onlar beni şarkıcıyla, türkücüyle karıştırıyorlar. Ozan zaten siyasidir, ideolojiktir, gayesi olan adamdır. diye konuştu. karıştırmasınlar A nin İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı olan sanatçı Uğur Işılak, aday adaylığı sürecini ve seçime dair düşüncelerini anlattı. Hayırlı bir niyetle yola çıktığını dile getiren Işılak, Açık konuşmak gerekirse aday adaylığım yok. Bu süreç bir şekilde yukarıdan oldu. Hem Cumhurbaşkanımızın hem Başbakanımızın hem deak Parti kurmaylarının teveccühüyle gerçekleşti ifadelerini kullandı. Uğur Işılak politize oldu, partizan oldu gibi söylemleri reddeden sanatçı, şöyle devam etti: Onlar beni şarkıcıyla, türkücüyle karıştırıyorlar. Ozan zaten siyasidir, ideolojiktir, gayesi olan adamdır. Belli ideolojileri doğrultusunda sanat icra eden adamdır. Bir şarkıcıyla, bir türkücüyle karıştırmamak lazım. Toplumun meseleleriyle yakından ilgilidir. İdeolojik eserler okur, özellikle toplumu uyutmak yerine uyandırmak adına bir şeyler yapar. Dolayısıyla biz bu ozanlık felsefesini siyaset alanına da taşıyacağız. Söylem, siyasi sahada daha düzdür ama ozanın söylemi daha edebidir. Belki bu manada söylem farklılığımızla bir şeyler yapmaya gayret edeceğiz. İsteklerimizi daha estetik bir şekilde ifade etmenin avantajlarını yaşayacağız. Ozan olarak inşallah Meclis ta olursak, güzel olur, bir renk olur. Bir sürü gazeteci, ekonomist var. Kimse bunlara Niye aday oldun? demiyor. Çünkü gazeteciye de ekonomiste de ihtiyaç var. YENİ SEÇİM ŞARKILARI OLABİLİR Davutoğlu Ahmet Hoca şarkısının söylenmeye devam edeceğini dile getiren Işılak, Önümüzdeki 15 Nisan da sanırım adayların tanıtımı var. O aday tanıtımında da yeni eserler olacak. AK Parti nin yeni vizyonu, yeni tanıtım kampanyası olacak. Erol Olçak Bey çok güzel bir hazırlık yaptı. Bu seçim kampanyasında da benimle alakalı olan kısmı sürpriz olsun diye konuştu. // Polislerimiz her türlü övgüye layıktır 5.Etap Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Bayhan, Başkanvekili Mustafa Petek ve yönetim kurulu üyeleri Fesih Sayar ve Fatma Demiray, Polis Teşkilatı nın 170. kuruluş yıl dönümü nedeni ile Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Haluk Öztürk ü makamında ziyaret etti. Bayhan, bugüne kadar yapılan hizmetlerden dolayı emniyet teşkilatı adına Haluk Öztürk e teşekkür etti. Bayhan, 170. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız Emniyet Teşkilatı; vatanımız ve milletimizin bölünmez bütünlüğünü, halkımızın huzur ve mutluluğunu, can ve mal güvenliğini sağlamak, insan hak ve özgürlüklerini korumak için dünden bugüne yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Gece demeden, gündüz demeden toplumun huzuru ve refahı için uykusuz kalan, ailelerini ihmal eden ancak önceliğimiz Vatan diyen polislerimiz her türlü övgüye layıktır.. Ayrıca gösterdikleri hassasiyetten dolayı fedakâr eşlerine ve çocuklarına teşekkür ediyorum. Görevlerini kahramanca yerine getirirken Şehit olan polislerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizden hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum. diye konuştu. Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Haluk Öztürk ise, 5.Etap Toplu Site yönetim kurulu başkanı Nevzat Bayhan ve heyetinin emniyet teşkilatının 170.kuruluş yıl dönümü nedeni ile kendilerine yaptığı ziyaretten dolayı mutlu olduğunu ifade ederek teşekkür etti. //

16 GÜNDEM 40 yılda yapılamayacakları 6 yılda yaptık Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, yatırım ve hizmetlerle huzur ve umut şehri haline gelen Esenler in son 6 yıldaki büyük dönüşüm ve değişimini anlattı. Göksu, Korkaklar tarih yazamaz diyerek, tarih yazmak için kolları sıvadık. 40 yılda yapılamayacakları 6 yılda yaptık dedi. E nin son 6 yılda kentsel dönüşümden kamu binalarına, kültür sanat faaliyetlerinden sağlık hizmetlerine, sosyal projelerden spor tesislerine kadar hayatın her alanındaki yatırım ve hizmetleri ile yapılması planlanan projeler, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi nde düzenlenen büyük bir toplantıyla tanıtıldı. Esenler deki dönüşüm ve değişimi anlatan tanıtım filmiyle başlayan programda vatandaşlar, Esenler seninle gurur duyuyor tezahüratları eşliğinde Göksu ya yoğun sevgi gösterilerinde bulundular. Sözlerine, 2009 yılında göreve başladığımızda zor olana talip olduk diyerek başlayan Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Okullardan başka kamu binası olmayan, spor, kültür, sağlık altyapısı olmayan 500 bin nüfuslu bir ilçede önümüzde iki seçenek vardı. Yapılacak bir şey yok diyerek 5 yıllık görev süremizi doldurabilirdik. Ama biz sorunlara teslim olmadık. Sorunları teslim aldık. Zor olana talip olduk. Olmaz denilenleri Allah ın yardımıyla yapmak için kolları sıvadık. Korkaklar tarih yazamaz diyerek, tarih yazmak için kolları sıvadık. İçlerinden de olsa, Başkan hayal görüyor diyenler vardı. Ama inancın önünde hiçbir şey duramaz. Esenler halkına verdiğimiz sözü tuttuk. Panik yapmadan, yapılamaz denilenleri yaparak, bugün Esenler, 6 yılda çok değişti diyebilecek bir noktaya geldik. Esenler, kamu binaları, kültür merkezleri, meydanı, yolları ile 6 yılda değişti dedi. PARKLAR İÇİN 348 MİLYON LİRA KAMULAŞTIRMA YAPTIK Esenler de 6 yılda yaptıkları yatırımlarla tüm kamu binalarını tamamladıklarını belirten Başkan Göksu, Şu anda eksik bir tane kamu binası yok. Kaymakamlık, hastane, itfaiye, askerlik şubesi, vergi dairemiz var. Esenler halkı artık kamu hizmeti almak için diğer ilçeler gitmek zorunda kalmıyor. Bunları kolay yapmadık. Bu yatırımların hepsi parayla yapılıyor. Menderes Bölge Parkı nı yapmak için 5 yıl önce kamulaştırma için 13,5 milyon lira ödedik. Parkı yapmak için 1,5 milyon lira ödedik. Bu şehirde bir yapana kadar başka bir yerde 9 park yapıyorsunuz. Bugüne kadar sadece park yapmak için 600 bina yıktık ve 348 milyon lira kamulaştırma bedeli ödedik diye konuştu. ŞİMDİ DÖNÜŞÜM ZAMANI Başkan Göksu, konuşmasında ilçede büyük bir hızla devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarına da değindi. Esenler de 11 katlı gecekonduları dahi dönüştürdüklerine dikkat çeken Başkan Göksu, sözlerine şöyle devam etti: 2009 yılında bitmiş inşaatın metrekaresi 800 lira idi. Bugün 5 bin liraya kadar çıktı. Bu Esenler e kattığımız değerdir. Kentsel dönüşüm ile her bir vatandaşımızın cebine 100 bin lira koyduk. 6, 7, 8 hatta 11 katlı gecekonduları dönüştürüyoruz. 1-2 katlı gecekonduları dönüştürmek kolay. Biz yapılamaz denileni yaptık. Kentsel dönüşümde hızla yol almamızın en büyük sebebi, Esenler halkının vizyonerliğidir. Bugün Esenler in her bir tarafından insanlar akın akın geliyor kentsel dönüşüm için. Halkımız çok iyi biliyor ki, bu belediye Esenler deki her bir yürek için çarpıyor. O yüzden diyorum ki, Esenler de şimdi dönüşüm zamanı. ESENLER KÜRESEL BİR ŞEHİR OLACAK Esenler de kültür-sanat, spor, sosyal ve eğitim alanlarında yaptıkları yatırım ve hizmetleri anlatan Başkan Mehmet Tevfik Göksu, ileriye dönük projelerini de açıkladı. Esenler i 2023 yılına hazırladıklarını ifade eden Başkan Göksu, Tuna Vadisi Eğitim Projesi, Esenler e bırakacağımız en büyük, en kalıcı ve en hayırlı eser olacaktır. Belediye olarak 3 büyük yatırım alanımız var. Spor, otopark ve havai hatlar. Esenler Stadyumu nun yüzde 90 ını tamamladık. 40 adet otopark, 5 bin araçlık otopark daha yapıyoruz. Havai hatlar için gerekli girişimlerde bulunduk. 100 milyon avro bedelle ihaleye çıkıldı. Esenler yerel bir şehir küresel bir şehir olacak teki Esenler i ilmik ilmik, sokak sokak işledik. Askeri Alan da büyük bir projemiz var. Buranın dönüşümüyle kişi başına düşen yeşil alan miktarı 8 metrekareye çıkacak. Bu projenin yüzde 40 ını donatıya ayırdık. 70 ayrı projemiz var. Dörtyol Meydanı nı genişleteceğiz. Yıldız Teknik Üniversitesi nden Menderes Metro İstasyonu na kadar Nostaljik Tren projemiz var. Üniversitedeki 30 bin çocuğumuzu şehrin merkezine çekecek. Kemer deki büyük dağımızı spor köyüne dönüştüreceğiz. 100 bin metrekarelik alanı halkımızın hizmetine sunacağız. Kazım Karabekir Mahallemizden Esenler Kültür Merkezi ne kadar Yeşil Bant projemiz var. Birlik Camii 30 bin metrekarelik meydana sahip olacak. Yine 30 bin metrekarelik Doğal Hayat Parkı projemiz var. Tüm bu projelerimizle Esenler, huzur ve umut şehri olacak dedi. // Bu metro ile cebiniz para dolacak! İstanbul Büyükşehir Belediyesi nin üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığı Üsküdar Çekmeköy metrosu bu yıl hizmete açılacak. Büyükşehir Belediyesi nin çalışmalarına hızla devam ettiği Üsküdar Ümraniye Çekmeköy Sancaktepe metrosu 2015 yılı içerisinde hizmete açılacak. Anadolu Yakası nın en önemli metro hatlarından birisi olacak dev proje milyonlarca insana hizmet verecek. emlaktasondakika.com un haberine göre, toplamda 17 kilometre uzunluğa sahip olacak olan metro 16 istasyondan meydana gelecek. Sancaktepe- Çekmeköy den Üsküdar 27 dakika, Kartal 59 dakika, Olimpiyat Stadı 78 dakika, Atatürk Havalimanı 68 dakika sürecek. İstanbul da yoğun olarak kullanılması beklenen metro hattın, geçtiği bölgelerdeki konut fiyatlarını uçurabilir. Üsküdar, Fıstıkağacı, Bağlarbaşı, Altunizade, Kısıklı, Bulgurlu, Ümraniye, Çarşı, Yamanevler, Çakmak, Ihlamurkuyu, Altınşehir, İmam Hatip Lisesi, Dudullu, Necip Fazıl, Çekmeköy Marmaray ın Üsküdar durağıyla entegre olacak olan metro projesi metrobüsle de bağlantılı olacak. Altunizade metrobüs durağıyla birbirine bağlanacak olan metro hattı, yine metrobüsün Ünalan durağıyla Kartal-Kadıköy metrosuyla da ilişkili olacak. 4 İLÇEDE 1.7 MİLYON KİŞİ BİRBİRİNE BAĞLANACAK Üsküdar Ümraniye Çekmeköy -Sancaktepe metrosu, isminden de anlaşılacağı üzere tam 4 ilçeyi birbirine bağlayacak. Bu sayede 17 kilometre uzunluğunda olan metro tek bir metro hattıyla 1 milyon 750 bin kişi birbirine bağlanacak. Bu hesaba göre bir kilometrelik mesafede 100 den fazla kişinin tek seferde ulaşımı sağlanacak. Başta Anadolu Yakası ndaki trafik problemini büyük ölçüde rahatlatacak olan metro ile Avrupa Yakası ndan ulaşım daha da kolaylaşacak. Yapımı için düğmeye basılan Bostancı Dudullu metrosuyla da entegre olması beklenen Üsküdar -Sancaktepe metrosu bölgedeki konut sahiplerine büyük bir kazanç sağlayacak. // İhlas Koleji farkını bir kez daha gösterdi Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen ve geçmişten günümüze çocuk oyunlarını konu alan 2. Geleneksel Çocuk Oyunları Festivali kapsamında Bahçelievler ilçesinde dereceye giren okullara ödülleri verildi. Yenibosna Ortaokulu Spor Salonu nda gerçekleştirilen ödül törenine Bahçelievler Kaymakamı Mehmet Ali Özyiğit, Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Numan Nafiz Şahin ve okul müdürleri ile öğrenciler katıldılar. Özel Bahçelievler İhlas İlkokulu ve Ortaokulu öğrencileri, ilçe genelinde 30 okul ve yaklaşık 450 öğrencinin yer aldığı yarışmalarda, toplam dört kategoride birinciliğe ulaşarak törene damgalarını vurdular. Geleneksel çocuk oyunlarının yaşatılması için farkındalık oluşturulmasını amaçlayan festivalde ödül töreni öncesi konuşma yapan İlçe Spor Müdürü Numan Nafiz Şahin, bu yıl mendil kapmaca, yakan top, sek sek, yağ satarım bal satarım gibi oyunlarla çocukların çok eğlendiğini, önümüzdeki yıl ise daha çok okulun ve öğrencinin katılmasının hedeflendiğini vurguladı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı ise, akademik başarı kadar spor, müzik ve sanat dallarının da ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, öğrencilerden her ay en az bir kitap okumalarını ve en az bir spor branşında kendilerini yetiştirmelerini istedi. Çıkrıkçı, öğretmenlere de çocukları bu yönde teşvik etmeleri konusunda tavsiyede bulundu. // İlçe zabıta Müdürleri Başakşehir de buluştu belediyelerine bağlı Zabıta Müdürlüklerinin düzenli olarak her ay gerçekleştirdikleri İlçe Zabıta Müdürleri Nisan ayı toplantısı Başakşehir de gerçekleşti. Toplantıya; Bağcılar, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Arnavutköy, Fatih, Beyoğlu, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Bahçelievler, Kağıthane ve Esenler Zabıta Müdürleri ile Zabıta Yardımcıları katıldı. Toplantıda, ilçelerde mevcut mahalle pazarları ile ilgili yönetmeliğin uygulanması konularının yanı sıra zabıta personelinin sorunlarına dair çözüm önerileri ile ilçelerde uygulama yöntemleri konuşuldu. Gerçekleşen kahvaltı organizasyonu, Başakşehir Belediyesi Zabıta Müdürü Faruk Öztürk ün çeşitli hediyeler takdim etmesi ve günün anısına hatıra fotoğrafı çekiminin ardından son buldu. //

17

18 GÜNDEM Bu okulda bahane yok PROJE ÇOK Otoparktaki minibüs alev alev yandı 8. kısımda bulunan bir sitenin önüne park edilen minibüste henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede bütün aracı sardı. Alevleri söndürmek için önce site sakinleri harekete geçti. Site sakinleri yangın söndürme tüpleri ile alevlere müdahale etti ancak zaman zaman yaşanan patlamalar nedeniyle araçtan uzaklaştı. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, aracı saran alevleri söndürdü ancak geriye bir hurda yığını kaldı. Yaşananları bir site sakini cep telefonu ile saniye saniye görüntüledi. // Dershanelerin Temel Liselere dönüşüyor olmasından dolayı birçok öğrenci üniversiteye nasıl hazırlanacağı konusunda endişe yaşarken İstanbul da bu endişeyi yaşamayan öğrenciler de var Eğitim-Öğretim yılından itibaren dershanelerin Temel Liselere dönüşüyor olmasından dolayı birçok öğrenci üniversiteye nasıl hazırlanacağı konusunda endişe yaşarken İstanbul da bu endişeyi yaşamayan öğrenciler de var. Yeni dönemde son sınıfa geçen öğrencilerinin okullarından ayrılma endişesi yaşayan devlet okulları, tedbirlerini şimdiden almaya başladı. Bu okullardan biri ve bölgesinde en önemli Anadolu Liseleri nden olan Adile Mermerci Anadolu Lisesi, geliştirdiği ve şimdiden uygulamaya koyduğu üç farklı proje ile öğrencilerin ve velilerin Son sınıfta sınava nasıl hazırlanacağız? tereddütlerini ortadan kaldırdı Eğitim-Öğretim yılı için de hazırlıklarını yapan Adile Mermerci Anadolu Lisesi nin, program dâhilinde hafta sonları 08:30-17:00 arası, sınıf sayılarının yirmiyi geçmeyeceği, sistemli, düzgün ve disiplinli; her ders için konu anlatımı ve soru bankası, yaprak testi, ünite tarama testi ve deneme sınavlarının aktif bir şekilde uygulanacağı kaynakların da olduğu bir kursu hayata geçireceği belirtildi. ZEYTİNBURNU ADİLE MERMERCİ ANADOLU LİSESİ NİN UYGULADIĞI PROJENİN DETAYLARI: Akademik Hazırlık Projesi: Bu proje kapsamında her ders için konu testleri, ünite testleri hazırlanmış ve deneme sınavları yapılmaktadır. Öğretmenler her konu anlatımından sonra yaprak testi dağıtmakta, müfredattan geride değilse sınıfta testleri öğrencilerle çözmekte, Anlaşılmayan konular tespit edilip tekrar anlatılmakta, daha sonra ünite bitiminde ünite tarama sınavı yapılmaktadır. Bazı öğretmenler ünite taramalarını Quiz sınavı şeklinde de yapıyor. Ardından yaklaşık 1,5 ayda YGS, LYS formatında deneme sınavı yapılıyor. Söz konusu proje sayesinde öğretmen bir defa anlattığı dersi, ikinci defa yaprak testi ile tekrar etme fırsatını elde ediyor. Üçüncü olarak ünite tarama sınavı ile yine konuların pekiştirilmesi sağlanmaktadır. En son olarak ak da deneme eme sınavı ile işlenen n tüm üniteler gözden geçirilmektedir. Koç Öğretmen Projesi: Bu proje ile okuldaki tüm öğrenciler sene başında öğretmenlere eşit olarak dikey dağıtılarak yaklaşık her koç öğretmene 20 öğrenci verilmiştir. Burada öğretmenler; öğrencileri takip etmekte, dene- me sınavlarının sonuçları koç öğretmenlerce incelenmekte, başarısı düşen öğrenciler hem koç öğretmen, hem rehberlik servisi hem de ilgili idareci tarafından uyarılmakta ve tedbirler alınmaya çalışılmaktadır, Ayrıca Koç öğretmenler, koç öğretmeni oldukları öğrencilerle aylık toplantılar t l yapmakta, öğrencilerin aileleriyle görüşmekte. Bazı öğretmenler WhatsApp grubu kurmuş, öğrenciler de günün 24 saati yapamadığı soruları oradan göndermekte, öğretmenler de bunları cevaplamakta, yine koç öğretmenler öğrencilerini sınıflar bazında dikey olarak gruplaştırmakta bu da yeni gelen öğrencilerin kolay bir şekilde kaynaşmasını sağlamaktadır. Koç Öğrenci Projesi: Bu proje kapsamında çalışma odaları hazırlanmış, dersleri iyi olan öğrenciler seçilerek koç öğrenci olmaları sağlanmıştır. Burada öğrenciler çalışma odalarında teneffüs, öğle araları gibi boş zamanlarında arkadaşlarının sorularına yardımcı olmaktadırlar. Burada hem öğrenciler arasında yardımlaşma ve hem de kaynaşma sağlanmış olmaktadır. //

19 EĞİTİM Sınav kaygısı ile Mustafa Tezcan nasıl başa çıkılır? Diyanet Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Haçlı seferlerinin modern versiyonu olarak nitelediği yılbaşı kutlamalarının emperyalist düzenin Müslümanlar üzerindeki en büyük silahı olduğu tanımlamasını yaptı. S Sınav neyi ölçer? BİLAL GEZER FATİH KILIÇARSLAN * eğitim strese neden oluyor! Sınav odaklı eğitim yaklaşımı gençleri bunalıma sevk ediyor. Orta öğretim öğrencilerinin merakla bekledikleri TEOG, lise son sınıf öğrencileri YGS ve LYS sınavlarıyla öğrenciler geleceklerine yön verirler. Sınav sonucunun nasıl olacağı, geleceğin bu durumdan nasıl etkileneceği, kaygı yaşanmasına neden olur. SINAVIN ÖĞRENCİ ÜZERİNDE ETKİLERİ Öğrenciler stres, endişe ve kaygı duyguları içerisindeyse sınavla ilgili olumsuz düşünceler, rutin hayat dengesini olumsuz etkiliyorsa O öğrenciler sınav stresine bağlı sorunlar yaşar. Bu sorunlar beslenme, uyku alışkanlıkları, aile ve çevreyle iletişim biçimleri aksamaya neden olur, öğrencide içe kapanma ya da aşırı hareketlilik gösterirse sınav adayı öğrenci stres, baskı altında sınav kaygısı yaşamaktadır diyebiliriz. Duygusal belirtiler; Güvensizlik, yetersizlik, endişe, korku, öfke, kızgınlık, gerginlik, sürekli heyecanlı olmak, hata yapmaktan korkmak, unutkanlık duygulardır. Eğitim yılının sonuna gelirken, çocuklarımızın yıl boyu performansları karne notu ile değerlendirilir. Her anne-baba çocuğunun başarılı olmasını, yüksek not almasını beklentisi içerisinde çocuğun başarılarına sevinir, mutlu olur ve gurur duyar. Çocuklarının düşük notlarına odaklanan ebeveynler, çevreden çekinerek küçük duruma düşme kaygısıyla başarısızlıktan çocuklarını sorumlu tutabilir. Böylece öfkelenerek çocuğunu suçlayıcı, yargılayıcı, aşağılayıcı sözel ve fiziksel şiddet uygulayabilirler. Çocuklarının yetersiz, beceriksiz olduğunu düşünerek çocukları üzerindeki baskıyı arttırırlar. Çocukla düşük not getirmesinden dolayı alay etmek, arkadaşları ve yakınları yanında küçük duruma düşürmek başarısızlığı arttırabilir ve öğrenilmiş çaresizliğe yol açarak eğitimden uzaklaşmasına sebep son yıllarda eğitim sisteminde köklü değişikliklere gitti. İlköğretimden başlamak üzere kademeli olarak yapılan değişimin en önemli ayağı müfredattaki yapısal değişiklikti. Üniversitelerimizden akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, uygulamanın içinden eğitimciler ve program geliştirme uzmanlarıyla yapılan çalışmalar sonucu belki de ilk kez evrensel boyutta araştırmalarla yerel bir müfredat ortaya konuldu. Yemeği hazırlayıp, masayı donattıktan sonra, çocuğunu yemeğe davet eden bir annenin yaptığı, bilgiyi hazır olarak veren öğretmen tutumuyla eş değer kabul edilebilir. Çocuk, oyunu bırakıp Düşünceler; Başarısız olacağına, aile ve çevresini mahcup edeceğine, anlamada, algılamada ve dikkatini toplamada güçlük çekeceğine, soruları zamanında çözemeyeceğine ilişkin düşüncelerdir. Bedensel belirtiler; Titreme, baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, ateşi çıkma, bulantı, kusma, ishal, kalp atışlarında hızlanma, ağız kuruluğu, ellerde terleme, nefes alış verişinde düzensizlik görülür. Tutumlar; Hazırlıklardan, ders çalışmaktan kaçınma, vazgeçme ya da erteleme, aile ve çevresiyle ilişkilerde belirgin değişiklikler görülür. SINAV KAYGISININ NEDENLERİ» Yeterli düzeyde çalışmama ve hazırlık yapamama» Bedensel ihtiyaçları arasında uyku, beslenme yeterli düzeyde karşılayamama ve aşırı çalışma, dinlenememe» Başarısızlığı ile ilgili düşünceleri takıntılı hale getirerek zorlayıcı ve sınırlayıcı yaklaşımlar» Bir başka öğrenciyle karşılaştırmalı ebeveyn tutumları» Aile ve çevrenin yüksek beklentileri» Ezberci, yetenekleri dikkate almayan eğitim sistemi olabilir. Her şeyden önce anne ve baba ortaya çıkan sonucun sorumluluğunu çocuklarıyla birlikte paylaşmalıdır. Her koşulda çocukların sevildiği, önemsendiği ve değer verildiği yansıtılmalıdır. Karne başarının tek şartı hale getirilmemelidir. Çocuğun eğitiminde iyi bir insan olarak ailesine ve topluma faydalı birey olarak yetişmesinin en temel amaç olduğu dikkate alınmalıdır. EBEVEYNLER KARNEYİ NASIL OKUMALI? Öncelikle anne-baba kendi aralarında ve çocukla açık iletişim içerisinde karşılıklı konuşarak eğitim yılını değerlendirmelidir. Çocuk iyice dinleyerek karne sonucu oluşan duyguları paylaşılmalıdır. yemeğe gelmek istemez. Anne ısrar eder, onun için önemli olan çocuğun yemeğini tüketmesidir. İşte yeni eğitim sistemimiz bize, yemek yemesi için çocuğun peşinde koşup durmanın yanlış olduğunu, karnı gerçekten aç olan çocuğun annesi ısrar etmeden de mutfağa geleceğini anlatır. Çocuğun isteklerinin ve duygularının da dikkate alınmasını ister. Bir başka boyutu ise, çocuklara yemeği hazır olarak sunmak yerine onların da mutfağa girerek yemeğin hazırlanışına katkı sağlamalarıdır. Uzun vadede ihtiyacı olan yemeği kendilerinin hazırlayabilme becerisini kazanmaları hedeflenmelidir. İlköğretim çağı çocuklarının gelişiminde çocuğun karnını doyurmaktan çok, yemek hazırlama sürecinde edineceği beceriler daha kıymetlidir. Onların eğitiminde de durum böyledir. Bilgi hamalı olmalarından daha önemlisi, sıradışı düşünme becerisi, problem çözme becerisi, okuma alışkanlığı ve okuduğunu anlama becerisi, sözlü ve yazılı ifade becerisi edinmiş olmalarıdır. Yeni müfredat programları, bilginin hazır olarak aktarıldığı ezberci yapıya karşı, çocuğun gerçek hayat deneyimlerinden SINAV DÖNEMİNDE ÇOCUK VE AİLE İLETİŞİMİ Belirsizliğin getirdiği gerginlikten en çok ebeveynler etkiler. Anne babalar çocuklarının okul yaşamlarıyla daha ilgili olmak, çocukları sürekli kontrol ve denetim altında tutarak sınavlarının sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak isterler. Anne babalar bu zor sınav döneminde çocuklarını her zaman desteklemeli, ilgi göstermelidir. Ancak çocuğundan beklentisi gerçekçi olmalıdır. SINAV KAYGISIYLA BAŞ ETME YOLLARI Sağlıklı beslenme; Alkol ve zararlı maddelerden uzak durmak, sebze ve meyve, protein ve vitamini yükse yiyecekleri düzenli bir şekilde tüketmek» Düzenli uyku uyumak ve iyice dinlenmek» Başarılı olacağına inanacak olumlu pozitif duygular hissetmek, her türlü sınırlayıcı duygu ve düşüncelerden uzaklaşmak» Gevşeme egzersizleri, doğru nefes alış veriş teknikleri geliştirmek» Stres ve kaygıyı motivasyonu arttırıcı yönde kullanmak» Ebeveynler yeterli düzeyde onay Düşük nota neden olan çocuğun dersle ilgili algılama, anlama ve motivasyon sorunlarının sebebi nedir? Araştırılmalıdır. Öğretmenleriyle işbirliğine geçerek çocuğun eğitim boyunca davranış ve tutumları ile ilgili gözlemleri öğrenilmelidir. Çocuklarının yaşına göre gelişim veya ergenlik dönemi ruhsal sorunlar yaşadığı dikkate alınmalıdır. Bu dönemlerde çocuklar duyguları inişli-çıkışlı olur, dikkat ve konsantrasyon sorunları yaşayabilirler. Soruna odaklanmak yerine çözüme odaklanarak, sorunun çözümü için izlenecek yollar ne olmalıdır? Belirlenmelidir. Eğer çocuğun bilgi yetersizliği varsa tespit edilmeli, eksik konuların telafi yönünde çocukla işbirliği içerisinde destekleyici programlar geliştirilmelidir. -İhtiyaç duyulursa uzmandan yardım alınmalıdır. yola çıkarak bilgiye kendisinin ulaştığı, var olan bilgileriyle ilişkilendirerek yeni bilgiler inşa ettiği bir anlayışı ortaya koyuyordu. Bu yeni programla, öğrencilerin bilgi hamalı olmaları yerine, temel yaşam becerilerine ve istenen kişisel niteliklere sahip bireyler olarak yetişmelerini ve yaşamda kullanabilecekleri bilgilere ulaşmaları hedeflenmişti. Bu eğitim programlarının hakkıyla uygulanabilmesi için öğretmenlerin ders işleme yöntemlerini değiştirmeleri; öğrencilerin aktif olduğu, öğretmenin daha çok rehberlik eden model kişi rolünü benimsemesi gerekiyordu. Yeni sistemde elinde bir tebeşirle, tahtanın karşısında sıralanmış çocuklara durmaksızın bir takım bilgileri aktarıp duran öğretmenlere yer yoktu. Artık bilgiyi hazır olarak aktarmak yerine bilgiye öğrencilerin kendilerinin ulaşmasına rehberlik edebilen, iletişim becerisi yüksek öğretmenlere ihtiyaç duyuluyordu. Peki, yeni eğitim müfredatı okullarımızda gerçekten uygulanabiliyor mu? Müfredat programlarının iyi hazırlanmış olmasına rağmen henüz istenen ölçüde uygulanamadığı gözlemlenmektedir. Bunun sebepleri; okulların fiziki yetersizliği ve ve takdir ederek öğrencinin güven duygusunu artırmalıdır» Sınavla ilgili hazırlıkları tamamlamış olmak» Sınavın bir son olmadığını başarı şansının her zaman var olabileceğini düşünmek» Eğer kaygı duygusu var ise kabul edip profesyonel yardım almak» Eğer gencin davranış sorunları sürüyorsa en kısa zamanda psikiyatri kliniğine başvurarak yardım almalı. SINAV DEĞİL GELİŞİM ODAKLI EĞİTİM! Meslek, kariyer sahibi olmak ama nasıl? Dürüst, güvenli, çalışkan, sürekli kendini geliştiren sosyal hayatta tüketen değil, değer üreten insan olabilmek esastır. Heidegger in bir sözü var; Lider, Ne zaman geri adım atacağını, ne zaman ileri adım atacağını, ne zamanda duracağını en iyi bilen insandır. Çocuklarımız tüketen değil değer üreten insan olarak geleceğe hazırlanmalı. Kariyer değil değer odaklı eğitim! Eğitimle kendini bilen, tanıyan karşısındaki kişiyi anlama çabasında olan, kendisini yönetebildiği gibi karşısındaki kişiyle ilişkiyi yönlendirebilen olumsuz davranışları olumluya çevirebilen insan yetiştirmeli. Bilgiyi davranışa dönüştürebilmeliyiz. Kariyer odaklı değil değer odaklı bir eğitim Hayat içinde sürekli eğitim! Hayat içinde sürekli gelişim içinde olmalı, değişimi yönetebilecek beceri sahibi olabilmeliyiz. Hayatı bilgisiz yaşamak, sorunları çözümlemek mümkün değildir. Bilgili, tecrübeli ve yeterince donanımlı olamazsak sorunlar bizi yönetir, bunun sonucun faturası çok ağır olabilir. Kendimizi sürekli yenileyip güncel yaşama uyum sağlamalıyız. Anne baba olduk, ebeveynlikle ilgili eğitim veren kurumlardan destek alabilmeliyiz. // *Sosyal Hizmet Uzmanı/Aileder Yönetim Kurulu Başkanı kalabalık sınıf ortamları, öğretmenlerin yapılandırmacı eğitim modelini benimsemekte zorlanmaları ve hâlâ bilgi yükleme gayretinde olmaları. Bir de her şey değişse de değişmeyen tek gerçeğimiz; sınavlar. Sonuçta anne babalar yeni müfredatın temel felsefesini kavrayamadan kendilerini yine sınav maratonuna hazırlanırken buldular. Müfredat bilgi hamalı bireyler yetiştirmek yerine onların gelecekte başarılı ve mutlu olmaları için gerekli yaşam becerilerini kazandırmayı hedefliyordu; İletişim becerisi, bilgi teknolojilerini kullanabilme becerisi, yaratıcı düşünme becerisi, girişimcilik, problem çözme becerisi Müfredat değişimiyle birlikte sınav sistemleri ve soru tipleri değişti. Fakat sınav sistemi henüz müfredatın öncelikli kazanımı olan beceri ve kişilik gelişimini ölçecek nitelikte değil. Müfredat programları kağıt üzerinde oldukça ideal, fakat gerçek uygulama sınav başarısını önceleyen sistemin devam ettiğini gösteriyor. Daha da önemlisi müfredata uygun bir ölçme değerlendirme sistemi ortaya konulamadıkça, sınava uygun bir modele dönüşüyor eğitim sistemimiz. // TEOG Öncesi Velilerimize Tavsiyeler Sevgili Velilerimiz, yukarıda yazdığım bașlığı yanlıș okumadınız. Teog öncesi öğrencilere değil, velilere tavsiyeler; çünkü șu zamana kadar gördüğüm bașarı ya da bașarısızlıkların arkasında hep aile var. Bu nedenle sizlerle sınav öncesi bazı konuları paylașmak istedim. Ayrıca bu konuya değinmemin önemli sebeplerden bir tanesi de sınav sürecinin tam olarak tanımının yapılamamasıdır. Sınava hazırlık sürecini ben üçe ayırıyorum: A. Sınava Hazırlık Dönemi (%60) B. Sınav (%20) C. Tercih Dönemi (%20) Dolayısıyla sınava hazırlık kadar sınavın kendisi de önemli. Yukarıda bu bölümlerin normal șartlarda yüzdelik etkisini de belirttim. Sınav aslında tüm hazırlanma sürecini de boșa çıkarabilir. Sınavla ilgili biraz daha ayrıntıya girmek istiyorum. Öncelikle TEOG ne ölçüyor? Buna kısaca bir bakalım. Bu sınavlar öğrencilerin; 1. Bilgisini 2. Hızını 3. Dikkatini ölçmektedir. Bu maddeleri biraz açacak olursak bilgi kavramı içerisine çalıșma, tekrar, test çözme, konulara hâkimiyet gibi bașlıkları sığdırabiliriz. Hız kavramı içerisine zamanı kullanma yeteneği, anlama, algılama ve yorumlama hızı, test çözme hızı girer. Peki dikkat kavramı içerisine neyi alacağız? Genelde ihmal edilen kavramda budur zaten. Öğrencinin sınav bașarısını çok ciddi etkileyen sınav kaygısıdır. Bu kaygıyı șuna benzetiyorum: Bir yıl boyunca çalıșıp didinen bir çiftçinin tam ürünü alacakken ihmali ya da bu așamayı önemsememesi yüzünden tarlada çıkan bir yangınla tüm mahsulün yok olması. Eğer bir öğrencide kaygı varsa bu, genelde evdeki birinin ya da birilerinin kaygısıdır. Șu ana kadar öğrencilerimde bu hep böyle çıktı. Öğrencinin çevresindekilerinin kaygısı öğrencinin kaygısını katlanarak artırmakta. Sınava kaygı ile giren bir öğrencinin de sınav sonucunu kestirmek çok zor. Birkaç yıllık emeğin kimse boșa gitmesini istemez herhalde. Peki bu durumda veliler olarak ne yapmamız ya da yapmamamız gerekiyor. Birkaç madde altında toplayacak olursa: 1. Öncelikle sınav, bașarı ve bașarısızlık kavramları üzerinde çok konușulmamalı ve özellikle çocuklarımızla bu konularda tartıșmaya girmemeliyiz; çünkü onlar zaten kendi içlerinde yeterince huzursuzluk yașadığı için bu duyguları aktive etmemek lazım. 2. Öğrencinin, sizin ona güvendiğinizi hissetmesi gerekir ve öğrenci bir güvensizlik sezmemelidir. 3. Olumsuz ve imalı cümleler kurmayın. Pozitif olun. Moral desteği verin. 4. Sınav yaklaștıkça evde olağanüstü hal ilan etmeyin. Her șey normal devam etsin. Sınav bir ölüm kalım meselesi haline gelmemelidir. 5. Öğrenci ile iletișiminizi canlı tutun. Gereksiz konularda polemiğe girerek iletișim kazaları yapmayın; çünkü bu süreçte birileri ile konușmak ve bir șeyler paylașmak önemli bir ihtiyaçtır. 6. Öğrencilere zaman ayırın, onlarla beraber olun, pikniğe sinemaya gidin, onların stres atmalarına yardımcı olun, onlara ortam hazırlayın. 7. Öğrencilere çok müdahale etmeyin, özellikle akıl vermekten kaçının. Anne baba tarafından verilen öğütlere tamamen kulaklarını tıkarlar, nefesinizi boșa harcamayın. Bunun yerine okul ya da dershanede öğrencinin, sözünü dinlediği bir öğretmeninden yardım alın. Sizin yerinize o kiși, öğrenci ile konușsun daha etkili sonuç alırsınız. 8. Bu sınavlar öğrencinin zekâsının bir göstergesi değildir. İyi bir hazırlık ve birikim gerektirir. Bu bilinçle öğrenciye yaklașalım. Sınavda ve hayatta bașarılar dilerim.

20 GÜNDEM ÜÇ AYLAR VE BİZ Üç aylara sayılı günler kaldı! Üç aylar bu yıl 20 Nisan Pazartesi günü başlıyor. Müslümanlar adeta bu ayları iple çeker ve değerlendirmek için azami gayret gösterirler. Şüphesiz bu durum onbir ayın sultanı diye anılan Ramazan Ayı nın çekim kuvvetinden dolayıdır. P (s.a.v.) Recep ayı girince; Allahım Recep ve Şâban ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan a ulaştır. (Ahmed b. Hanbel; Heysemî) diye dua ederdi. Bu örnek dua, müminin salih ameller işleyebilmek amacıyla faziletli vakitlere ulaşmayı dilemesinin müstehap olduğunu gösterir. Müminin ömrüne hayırlı işler değer katar. İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, amelleri güzel olanıdır. Değilse, ömür öyle yahut böyle geçer gider. Nebevî haberde bildirildiği gibi: Benimle dünyanın misali, bir ağaç gölgesinde dinlenen yolcunun misali gibidir. (Ahmed b. Hanbel; İbn Ebu Şeybe) Hayat, ucundan kıyısından habire tükettiğimiz bir sermayeden ibarettir. Tazelenmeyeceği için önünde sonunda bitecek olan bu sermaye güzel harcanmalıdır. Mümin mümkünse hayatının bütününü, hiç değilse bazı vakitleri değerlendirmek zorundadır. O, bazen dünya telaşı içinde manevi hayatını ziyadesiyle ihmal edebilir. İşte manevi mevsimler bu gaflet halinden kurtulmak, silkinip kendine gelmek, Rabbiyle kulluk ilişkisini yeniden gözden geçirmek, kaybettiklerini telafi etmek, elde edemediklerine ulaşmak için birer fırsattır. CEMAATLE NAMAZ, KUR AN, ZİKİR Kaldı ki manevi mevsimleri değerlendirmek sadece oruç tutmaktan ibaret değildir. Belki de insanları orucun yanı sıra namaza, namazı cemaatle eda etmeye, özellikle sabah ve yatsı namazlarını camide kılmaya teşvik etmek günümüz şartlarında daha bir önem kazanmıştır. RECEP VE ŞÂBAN DA ORUÇ Ülkemizde üç aylar olarak adlandırılan aylar, müminin hayatında dikkat etmesi gereken en önemli manevi mevsimlerdir. Zira bu manevi mevsim Allah Rasulü s.a.v. in hayatında önemliydi. O, Recep ayının girişiyle birlikte bizimkiyle asla kıyaslanamayacak derecede derin seyreden ibadet hayatını daha da derinleştirmekte, zaten güzeller güzeli olan ahlâkî özelliklerini daha bir güzelleştir-eştirmekteydi. O bireysel anlamda böyle yaparken, etrafındakileri de uyarmakta, bu ayları kulluk bilinci içinde geçirmeye e dirmekteydi. Nitekim Allah Rasulü s.a.v. in yaşantısının ının her özenanını büyük bir dikkatle izleyen sahabe bu konuda bize pek çok bilgi aktarmıştır. Mesela Recep ayıyla ilgili olarak İbn Abbas r.a. şunları anlatmaktadır: Allah Rasulü s.a.v. Recep ayında bazı yıllarda peşpeşe peşe öyle oruç tutardı ki biz, Galiba hiç yemeyecek (bütün bir ayı oruçlu geçirecek) derdik. Bazı yıllarda da öyle oruç tutmazdı ki biz Galiba hiç oruç tutmayacak derdik. (Buharî; Müslim; Ebu Davud) Demek ki Allah Rasulü s.a.v. Recep ayında oruç ya özen göstermekteydi. Şaban ayına tutma- gelince, O nun en yakınında dan ve hayatını bir hanım duyarlılığıyla bulunanlarsıkı takibe almış olanlardan müminlerin annesi Hz. Ayşe r.a. anlatıyor: Rasulullah s.a.v. bazen oruca öyle devam ederdi ki, Bu aydan hiçbir günü oruçsuz geçirmeyecek. derdik. Bazen de öyle devamlı yerdi ki, Bu ay, galiba bir gün bile oruç tutmayacak derdik. Ben, onun Ramazan dışında bir ayı tam olarak oruçlu geçirdiğini görmedim. Herhangi bir ayda, Şâban ayında tuttuğundan daha fazla oruç tuttuğunu da görmedim. (Buharî; Müslim; Ebu Davud; Tirmizî; Nesâî) Yine müminlerin annelerinden Ümmü Seleme r.a. ise farklı bir gözlemini aktarmıştır: Ben, Rasulullah s.a.v. in Şâban ve Ramazan dışında iki ayı peş peşe tam olarak oruçla geçirdiğini görmedim. (Tirmizî; Ebu Davud; Nesâî) Bir başka yakını daha vardır. Adeta ev halkındandır. O da Allah Rasulü nün bir haline tanık olmuştur ve sebebini merak etmektedir. Bu şahıs Üsame b. Zeyd r.anhümâ dır. Şöyle anlatır: Ey Allah ın Rasulü, dedim, Şâban ayında tuttuğun kadar başka aylarda oruç tuttuğunu göremiyorum, sebebi nedir? Şu cevabı verdi: Bu, Recep le Ramazan arasında insanların gaflet ettikleri bir aydır. Halbuki o, amellerin Rabbü l-alemin e yükseltildiği bir aydır. Ben amellerimin oruçlu olduğum halde yükseltilmesini istiyorum. (Nesâî) Demek ki Ramazan ayı dışında bir ayın bütün günlerini oruçlu geçirmek hakkında farklı haberler gelmektedir. O halde meseleye en azından ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Yani Recep, Şâban ve Ramazan ayının tamamını oruçlu geçirmek isteyen bir kimse dilerse böyle yapar. Onu ayıplamak, Sünnet te olmayan bir şeyi yapmakla, hatta bid atle suçlamak hiç de doğru olmasa gerektir. Zaten oruç çeşitleri sayılırken dehr orucu ndan, yani beş bayram günü hariç bütün yılı oruçlu geçirmekten söz edilir. Ondan sonra bir gün oruç tutup bir gün tutmamak şeklinde bir oruç vardır ki, Hz. Peygamber s.a.v. bunu Hz. Davud a.s. ın orucu olarak nitelendirmiştir. Peygamberimizin s.a.v. mümkün mertebe her ayın başından sonundan birer gün, ortasından üç gün oruç tutmaya dikkat ettiği malumdur. Ayrıca onun Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçlu geçirmeye özen gösterdiğini de biliyoruz. Dolayısıyla Recep ve Şâban aylarında oruca önem vermesi normaldir. Fakat bu üç ayın tamamını oruç geçirmeye niyetlenen kimse, Recep ve Şâban aylarında dilediği anda bu uygulamadan vazgeçebilirken, Ramazan ayında böyle bir imkâna asla sahip değildir. Ayrıca bu aylarda Kur an okumaya ağırlık vermek de elbette çok faydalı bir ibadet biçimi olabilir. Kur an okumanın yanı sıra mutlaka tesbihata, zikrullaha, içli yakarışlara yönelmek de gerekir. Çoğu müminin haftada bir kez camilerde hatırladığı, hatta hatırlatıldığı ve üstelik söylene söylene önünden geçip gittiği hayır kapılarını sıkça yoklamak gerekmez mi? Zekât yılda bir verilirken, fıtır sadakası yine senede bir eda edilirken, tasadduk kapısının her an açık olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı? Televizyonlardan yayın yapan hayır kurumlarının arayıp bulduğu insanlara benzer güç haller yaşayan nice kimse belki yakın komşumuzdur da haberimiz bile yoktur. Televizyondakileri seyredip gözyaşı dökmektense, bırakın yakını, uzaktaki komşunuzu görecek derecede gözümüzü açmak daha iyi olmaz mı? Çok yardım edemiyorsak bile evimizde pişen yemekten birazını da mı gönderemeyiz? Bir öğrenciye az çok demeden her ay harçlık vermek, her ay yapamazsak da bir defa yol parası olacak kadar maddi destekte bulunmak elimizden gelmez mi? Yoksa aklımızdan da mı geçmez? KÜÇÜK BİR GAYRETLE NİCE HAYIR, NİCE BEREKET Bedenî ve malî ibadetlerin yanı sıra, Hz. Peygamber s.a.v. in hayatında büyük yer tutan ve sık sık uyarıda bulunduğu şu ibadetler de kısaca yâd edilebilir. Hastane köşelerinde veya evlerinde bir odada adeta tecrit edilmiş halde çeşitli hastalıklarla boğuşan dertlilerin yaralarına merhem olunamazsa da ziyaretlerine de mi gidilemez? Hasta yakınlarına moral aşılamak, yaptıklarının Allah katında ne kadar değerli bir ibadet olduğunu haber vererek motive etmek az bir şey midir? Öyle yahut böyle bir suç işleyerek hapishanelerde zor günler geçiren ve ceza çekmekte olanlara uğramak zor mudur? Kendilerine samimi bir merhaba diyecek, küçük bir hediyeyle gönüllerini hoş edecek kimseleri gözleyen yaşlılarımıza selam vermek, hal hatır sormak ihmal edilebilir mi? Dargınlıkları bitirmek için ille bayramları mı yoksa ilk adımı karşı tarafın atmasını mı beklemek gerekir? Karşı taraf haksız, biz haklı bile olsak barış elini uzatan niye biz olmayalım? Üç günlük dünyada değer mi bunca öfke? Öfkenin sadece karşıdakine değil kendimize de zarar verdiğini ne çabuk unutuyoruz. Yakınlarımızı, bütün yanlışlarına, huysuzluklarına, arsızlıklarına rağmen affedemez miyiz, kollayamaz mıyız? Acılarını paylaşıp sevinçlerini çoğaltamaz mıyız? Müminlere hoş bir edayla bir selam vermek, Allah Rasulü nün selamı yayma emrini koca bir tebessümle yerine getirmek sevaplı bir davranış değil de nedir? Yemek ikram etmek için ille Ramazan ayını mı beklemelidir insan? Recep veya Şâban ayında ikram yapılamaz diye bir kural mı var? Hadi hayır ve iyilik adına hiçbir şey yapamadık, yolda eşyasını taşımakta güçlük çeken birine de mi destek olamayız? Caddede, sokakta insanlara sıkıntı verecek bir şeyi ortadan kaldırmak elimizden gelirken belediyeyi mi suçlamak gerekir acaba? Recep ve Şâban aylarında sevap kazanmak için oruç tutmakla birlikte yapılabilecek o kadar başka şey var ki hangi birini sayalım? Geniş imkânlara sahip birilerinin, bir patronun, bir yetkilinin Recep ve Şaban ayı hürmetine birkaç işsize iş sağlaması, belki de onun en değerli ibadetlerinden birisi olacaktır. Fakat bunu yaparken Allah ın rızasını gözetmeyi öncelemelidir. Birisine iş veriyorum, hele hele rızık temin ediyorum yaklaşımı yaptığı güzelliği en azından gölgeleyecek veya tamamen boşa çıkaracak yahut inancını tahrip edecektir. Çünkü rızık veren, Rezzak olan Allah tır. Kullar sadece birer vasıtadan ibarettir. Yapabiliyorsak Recep ve Şâban aylarında çok oruç tutalım. Zira Peygamberimiz s.a.v. bu iki ayda çok oruç tutardı. Belki de devamlı oruç tutmamasının sebebi ümmetine farz kılınmasından çekindiğindendir. Fakat bu ayların tek ibadeti oruç değildir. Sayılamayacak kadar ibadet çeşidi vardır. Allah a giden yollar, Allah ın yarattıklarının nefesleri sayısıncadır. Önemli olan bizzat kendi yolumuzu bulmamızdır. Aramak gerekir. Hayırlara koşmak ve böylece aramaya devam etmek Arayan bulur vesselam. // (Ahmet Miroğlu/Semerkand)