İnanmayacaksınız ama sadece 1 TL! 50 bin turisti 500 bine çıkarmak için çalışmalıyız

Transkript

1 Güzelbahçe Belediyesi Spor Kulübü bünyesinde Sualtı Sporları Şubesi açıldı. Sporculara, donanımlı dalış (SCUBA) branşında deneme dalışları yapılmaya ve Türkiye Sualtı Sporları standartlarında sertifikalı dalış eğitimi verilmeye başlandı Güzelbahçe Belediye Spor Kulübü Başkanı Alpay Kendemir, spor kulübü bünyesinde futbol, voleybol, basketbol, tenis, yüzme, aikido gibi branşların yeraldığını belirterek, Bu branşlara ek olarak bir de Su Sporları bölümü açtık. Ege'nin mavi sularına dalışlar yapacağız. Deneme dalışları için 14 yaşını doldurmuş herhangi bir rahatsızlığı olmayan herkes katılabilecektir. Dalış eğitmeni ve 3 yıldız tanıtım dalışı uzmanı ile birlikt mavi derinlikleri keşfetmek mümkün olacak dedi. 16 da Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesinde görevli 4 öğretim üyesi tarafından hazırlanan projeyle sera atıklarının ekonomiye kazandırılması hedefleniyor 1 Mayıs 2014 Perşembe >> 3 te Çeşme de bu yıl yabancı turist sayısında hareketlilik beklendiğini açıklayan ÇEŞTOB Başkanı Öncel, "Çeşme gibi bir merkezin nitelikli yatak sayısı 7 bin. Bu, Türkiye adına gerçekten çok üzücü dedi Petkim, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın tamamına yakın net kar rakamı açıkladı. Geçen yılın ilk çeyreğinde 3,1 milyon TL, yıl sonunda 49 milyon TL net kar elde e- den Petkim in 2014 yılı ilk çeyrek net kârı ise 37 milyon TL ye ulaştı 50 bin turisti 500 bine çıkarmak için çalışmalıyız Petkim Genel Müdürü Sadettin Korkut, dövizdeki dalgalanmaların etkili olduğu yılın ilk çeyreğinde, pazar odaklı dinamik planlama politikasının sonucu ciro, brüt kar, net kar ve FAVÖK rakamlarında ciddi artış elde edildiğini söyledi. Kar üretmeye odaklandık dedi. devamı 8 de İnanmayacaksınız ama sadece 1 TL! 16 da

2 SAYFA 02 MAVI KIRMIZI SARI 1 Mayıs 2014 Perşembe 5 asırlık kültürü yaşatmak için varını yoğunu harcıyor Başta Osmanlı kılıcı olarak bilinen Yatağan kılıcı olmak üzere çok sayıdaki kültürel varlığın gelecek nesillere tanıtılması için Hilal-i Ruyi Zemin grubu kurduğunu açıklayan Irmak, "Vatan için gözünü kırpmadan can veren atalarımızın kültürünü yaşatmak için yetkililerden destek bekliyoruz" dedi Osmanlı topraklarında 16. yüzyılda ortaya çıkan ve 19. yüzyılın sonlarına kadar kullanılan Yatağan kılıcının kendine has kullanım şekliyle oluşturduğu kültürü Eskişehir'de kurulan "Yeryüzünün Hilali" anlamına gelen "Hilal-i Ruyi Zemin" grubu tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Grubun kurucusu Irmak: "5 asırlık geçmişe sahip, atalarımızın topraklarımızı vatan yapmak için gözlerini kırpmadan canlarını verdiği ve kanlarının bulaştığı bu kültürü yaşatmak istiyoruz" dedi. Osmanlı topraklarında 16. yüzyılda ortaya çıkan ve 19. yüzyılın sonlarına kadar kullanılan Y- atağan kılıcının kendine has kullanım şekliyle oluşturduğu kültürü Eskişehir'de kurulan "Yeryüzünün Hilali" anlamına gelen "Hilal-i Ruyi Zemin" grubu tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Grubun kurucusu Mehmet Ali Irmak AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı'da kullanılmış "Yatağan kılıcı" diye bilinen bu kılıcın kültürünü yaklaşık 9 yıldır kısıtlı imkanlarla yeğeni Eyüp Aydemir ile ayakta tutmaya çalıştıklarını söyledi. Yatağan kılıcının 16. yüzyılda Osmanlı topraklarında ortaya çıktığını ve giderek yaygınlaştığını belirten Irmak, şöyle konuştu: "Bu kılıç, farklı çelik formundan yapılmış içe bükey namlusu ve yanlara doğru kulak biçimindeki kabza formuyla ayrı bir öneme sahiptir. 19. yüzyıl sonlarına kadar aktif olarak kullanılmıştır. Kullanıldığı zaman zarfında kendine has kullanım kültürü oluşmuştur. Ateşli silahların gelişimiyle tamamen unutulmuştur. Biz de bu kültürü 9 yıldır yaşatmaya çalışıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu konuya büyüklerimizin destek olmasını istiyoruz." Bu kültürü sonraki kuşaklara aktarabilmek için spor şeklinde sunduklarını ifade eden Irmak, "Spor şeklinde gösterilerimizi yapıyoruz. 5 ayrı şehirde 9 gösteriyle bunu tanıttık" dedi. Yatağan kılıcının estetik bir yapısının olduğunu dile getiren Irmak, şöyle devam etti: "Yaptığımız araştırmalarda Osmanlı tokadı da yatağan kılıç kullanımıyla ortaya çıkmış bir kültür. Bu kültürlerin ikisi de birlikte ortadan kalkmış. Biz bu kültürleri yaşatmak istiyoruz. 5 asırlık geçmişe sahip, atalarımızın topraklarımızı vatan yapmak için gözlerini kırpmadan canlarını verdiği ve kanlarının bulaştığı bu kültürü yaşatmak istiyoruz, amacımız bu." Hilalin Türk ve Müslümanlar için önemli olduğuna değinen Irmak, Yatağan kılıcının da hilale benzediği için gruba "Yeryüzünün Hilali" anlamına gelen Hilal-i Ruyi Zemin adını verdiklerini vurguladı. Irmak, grup olarak çeşitli organizasyonlarda yaptıkları gösterilerle söz konusu kültürü yaşatmaya çalışıyor. Bayındır Çiçek Festivali Cuma günü başlıyor İzmir Büyükşehir Belediyesi nin desteği ve Bayındır Belediyesi nin evsahipliğinde gerçekleştirilecek 17. Uluslararası Bayındır Çiçek Festivali için geriye sayım başladı. Yörenin en önemli geçim kaynaklarından olan ve bölgede markalaşan çiçekçiliğin kutlandığı festival, 2-4 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek. Festival boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi de standlar açarak şenlikteki yerini alacak. 2 Mayıs Cuma günü saat 11.30'da kortej yürüyüşüyle başlayacak olan festival kapsamında, en güzel çiçek ve çiçek standları seçilecek. Okullar arası yarışmalar olacak. Düzenlenecek konserler de Bayındırlılara unutulmaz bir festival yaşatacak. FESTİVAL PROGRAMI 2 Mayıs Cuma günü saat daki kortej yürüyüşü ile başlayacak 17. Bayındır Çiçek Festivali nin açılış töreni ise saat de gerçekleştirilecek. İlçe aynı gün En güzel çiçek standı yarışması ile farklı bir heyecan yaşayacak. Akşam saat de Bayındır Şehir Stadyumu nda İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası ile Halk Müziği konserleri olacak. 3 Mayıs Cumartesi, gün boyunca çocuklar için etkinlikler ve yarışmalar düzenlenecek. Akşam de yine Şehir Stadyumu nda ünlü sanatçısı Sümer Ezgü nün konseri var. 4 Mayıs Pazar, yani festivalin son gününde iki ödül töreni birden yapılacak. Önce En güzel çiçek standı yarışması ardından da Anaokulu öğrencileri resim yarışması nda dereceye girenlerin ödülleri takdim edilecek. Bayındır Çiçek Festivali, saat deki İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası ve Halk Müziği konserleri ile sona erecek. ÇİÇEK ÜRETİCİSİNE MİLYONLARCA LİRALIK DESTEK Yerli üreticinin desteklenmesi amacıyla kooperatiflerle anlaşma yapan ve Türkiye de sözleşmeli üretim modelini uygulayan ilk y- erel yönetim olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, çiçek, ağaç, süt, y- oğurt, peynir gibi ihtiyaçlarını kooperatiflerden sağlayarak yerli üreticiye 2007 yılından bu yana yaklaşık milyon TL ödeme yaptı. Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nden ise 2007 yılından itibaren yaklaşık 14.2 milyon lira ö- denerek ağaç, çalı, mevsimlik çiçek ve yer örtücü bitki alındı. Bayındır Kooperatifi'nden alınan çiçekler, İzmir'in çeşitli yerlerine dikiliyor.(haber MERKEZİ) Osmanlı tokadı da kılıç kullanımıyla ortaya çıkmış" Uçhisar Kalesi'ne rekor ziyaretçi Kapadokya bölgesindeki Uçhisar Kalesi'ne bu yılın ilk çeyreğinde gelen turist sayısı geçen ylın aynı dönemine oranla yüzde 50 arttı. Uçhisar Belediye Başkanı Karaaslan: "Cevizlibağ Vadisi'nden Uçhisar Kalesi'ne çıkan yollar düzenlenerek, turistler için güvenli ve temiz bir yürüyüş yolu oluşturulacak. Ayrıca, vadi ve çevresinde ışıklandırma projesi yapacağız" dedi Peribacaları, kayadan oyma evleri ve k- iliseleriyle ünlü Kapadokya bölgesinde yer alan Uçhisar Kalesi'ne bu yıl 3 aylık dönemde gelen turist geçen seneye oranla yüzde 50 arttı. Uçhisar Kalesi'nin, Kapadokya bölgesinde vadilerin yanı sıra peribacalarının oluşmasında etkili olan sönmüş volkanlar Hasan ve Erciyes dağlarının heybetli manzarasının izlenebildiği bir yer olması nedeniyle ziyaretçi sayısı artıyor. Uçhisar Belediye Başkanı Ali Karaaslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yılın ilk üç ayında 12 bin 500 yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Kale'yi bu sene yüzde 50 artışla 18 bin 750 kişinin gezdiğini ifade etti. Uçhisar beldesinin Kapadokya'nın önemli merkezlerinden olduğunu belirten Karaaslan, "Coğrafi yapısı ve özellikleri ve butik otelleri, doğaya hakim bir noktada oluşu, burayı Kapadokya bölgesinin en nezih bölgesi yapıyor" diye konuştu. - Vadi yolları düzenlenecek Yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği Kale'nin etrafında bulunan yapılaşmanın ıslahı için proje başlattıklarını aktaran Karaaslan şunları kaydetti: "Uçhisar Kalesi ve etrafının güzelleştirilmesi için bazı projelerimiz var. Kale'nin alt bölümlerindeki metruk görünümlü evlerin bakım ve onarımı yapılarak özel teşebbüse kiraya verilecek. Hem görüntü kirliliği ortadan kalkacak hem de kullanılmayan yapılar bölgenin güzel görünmesini sağlayacak. Bunun yanında Cevizlibağ Vadisi'nden Uçhisar Kalesi'ne çıkan yolların düzenlemesi yapılarak turistler için güvenli ve temiz bir yürüyüş yolu oluşturulacak. Turistlerin gece de rahat ve güvenli bir şekilde bölgeyi gezebilmeleri için vadi ve çevresinde ışıklandırma projesi yapacağız. Bununla bağlantılı olarak gündüz açık olan ve turistlere hizmet v- eren esnaf gece de çalışmaya devam edecek." Beldeye gelen misafirlerin çarşı merkezinde konaklama imkanları olmasına rağmen vakit geçirebilecekleri yerlerin az olduğuna dikkat çeken Karaaslan, bu nedenle çarşı merkezinde canlı müze ve organik tarım yapılmasının planlandığını, projeler tamamlandığında belde halkına iş, esnafa ise ekonomik canlılık sağlayacağını söyledi. Uçhisar Kalesi'nin doğal bir yapı olduğunu vurgulayan Karaaslan, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kaleye yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiğini aktardı. Karaaslan, şöyle devam etti: "Roma döneminden beri oyularak içine çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahzen yapılmış. Arap akınlarına karşı önemli bir savunma noktası olmuş. Üzerinde saldırganlara karşı savunma amaçlı kullanılan büyük taş gülleler bulundurulmuş. Hem bir gözetleme kalesi hem de savunma kalesi olarak kullanılan Uçhisar Kalesi, Selçuklu ve beylikler döneminde de önemini korumuştur. Genellikle beyliklerin sınır bölgesi konumunda olan kale, Selçuklular ın doğu sınırı, Kadı Burhanettin Beyliği nin batı sınırı, Karamanoğulları nın doğu sınırı konumundan ötürü 'Uçhisar' adıyla anılmış." Şairimiz şiirimiz Sabit İnce SABİT İNCE 27 Ağustos 1954 Nevşehir-Kozaklı'nın Gerce köyünde 7 kardeşin 4. olarak dünyaya geldi. Anası Nazende hanım O nun çayırlar biçilirken yani Haziran ayında dünyaya geldiğini söyler ama nüfus kayıtlarında Ağustos ayında doğduğu yazılmaktadır. Taa ilkokul yıllarında öğretmeni Hüseyin Bey in çaldığı saz eşliğinde Türküler söyleyerek Türkülere ve Anadolu ya sevdalandı. İlkokul eğitimini doğduğu köyde, ortaokulu Kozaklı'da ve lise eğitimini Kayseri Ticaret Lisesi'nde tamamladı yılında yüksek öğrenimi için İstanbul a gitti. Burada hem gece öğrenimini tamamladı hem de Ulusal gazetelerde yazarlık, istihbarat şefliği ve muhabirlik yaparak öğrenimini tamamladı yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun oldu. İstanbul ve Kayseri de özel sektör kuruluşlarında muhtelif görevlerde bulundu. İki defa Devlet hizmetinde sözleşmeli Uzman olarak görev yaptı ama bir türlü barışamadığı Devlet ile ancak 8 yıl beraber o- labildi, emekliliğini Özel sektörde tamamladı. Bizim Anadolu, Tercüman, Hergün ve Türkiye gazetelerinde Yazar, Muhabir ve istihbarat şefliği yaptı. Töre ve Devlet dergilerinde yazılar yazdı. Hemen hemen gazetecilik yıllarda ünlü politikacılar ve iş adamları, devlet adamları ile tanıştı, çoğu ile röportajlar yaptı, haklarında yazılar ve yorumlar kaleme aldı. Kayseri de yayınlanan "Kayseri Şairler Antolojisi" ve Adana'da yayınlanan "Ozanlar Güldeste Şairler Antolojisi"'ne katıldı. Sayısız dergi ve gazetelerde şiirleri ve yazıları yayınlandı. Genel merkezi Kayseri'de bulunan ANASAM - Anadolu İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği'ni kurdu ve genel başkanlığını yürüttü. Eski adı Kayseri Halk Şairleri Kültür Derneği olan Anadolu şairler, Yazarlar, Ozanlar Birliğinin Onursal Başkanlığı'na 2006 yılı genel kurulunda seçildi. aynı zamanda sahibi de olduğu Anasam bülteni ve Anadolu Sevdası adlı aylık edebiyat kültür sanat dergilerinin yayın yönetmenliğini, Anasan Yayınları'nın sahipliğini ve Kayseri'de günlük ofset Kayseri Deniz Postası gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Adına 2003 yılından bu yana Sabit İnce Edebiyat Ödülü verilmektedir. Yapıtlarında, sevgi, aşk,tasavvuf, toplum, din, adalet gibi temaları işlemiştir. Özellikle Anadolu mefhumu üzerinde yoğun olarak durmakta, bütün çıkardığı dergi ve gazetelerde, kurduğu ve başkanlık yaptığı Kuruluş ve derneklerde hep Anadolu adını kullanan bir Anadolu sevdalısıdır. Çünkü Sabit İnce ye göre, Anadolu hep geri kalmış, mahrum bırakılmış ve makus talihini bir türlü yenememiştir. Onun için Anadolu yine kendi çocukları tarafından kabuğunu kırıp, layık olduğu yere onların gayretleri ile oturacaktır. Sabit İnce hep bu inanç ve fikirle yaşamış, bütün hareket ve eylemlerinde Anadolu mefhumunu öne almıştır. Zaten yayınladığı dergi ve kitapların isimlerine bakıldığında da bu açıkça görülmektedir. Anadolu hececileri, Anadolu şiir antolojileri gibi bütün her yerde Anadolu adı mutlaka geçmektedir. Şiirlerinin bir çoğu İngilizce, almanca, Rusça, Özbekçe ve Azerice dillerine çevrilmiş, yabancı gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. 50 den fazla şiiri Türkü olarak ozanlar ve besteciler tarafından halk müziği olarak değerlendirilmiştir. evli 2 erkek, 1 kız çocuğu ve 2 torunu vardır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, ANASAN Anadolu sanatçı, şair, yazar, ozan ve bilim adamları birliği genel başkanı, sarı basın kartı sahibidir. AVŞAR GÜZELİ Kirpikleri kalem gözleri hurma, Ben başka görmedim avşar güzeli. Gözleri süzerek bakışıp durma, Gönlüm yenemedim avşar güzeli. Kara gözlerinde zindana girdim, Direndim dayandım göğsümü gerdim, Cehenneme götürseydin giderdim, Kıyıp soramadım avşar güzeli. Hurilerin hepisini topladım, Güzelleri söyle bir h- esapladım, Ayıldımda bir kendimi topladım. Adın soramadım avşar güzeli. Güneş yere mi'ndi ay mı parladı, Gönül laf dinlemez inan zorladı. Dengeyi bozdu da akıl zırladı, Orda duramadım avşar güzeli. Sekiz cennet on sekiz bin alemde, Nasıl yazdı seni levhi kalem de? Güzelliğin parça parça bölem de, El'e veremedim avşar güzeli.. Eşin menendini görmedim billah, Seni hangi nurdan yarattı allah? İNCE aşk elinden dedi illallah, Ondan sevemedim avşar güzeli.. Yıl: 3 Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Salih ASLAN Denizli Temsilcisi Sedat KAYA sedatkaya20@hotmail.com. Sayı: Mayıs 2014 Perşembe Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ 117 Mayıs Şubat Perşembe TIR'ın dorsesi yaya üst geçidine takıldı Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde TIR'ın açılan dorsesi yaya üst geçidine takıldı. Dorseden kurtulan çekici ise yaklaşık 150 metre ileride durabildi. İşe yeni girdiği ve ilk iş günü olduğu öğrenilen sürücü, dorsenin açıldığını fark etmediğini söyledi. Kaza, Ereğli Kepez Mahallesi'nde meydana geldi. Beton tesisine mıcır boşalttıktan sonra şehir merkezine hareket eden Ahmet Çetin'in (62) kullandığı 67 TZ 584 Dorse 67 TZ 583 çekici plakalı TIR'ın dorsesi açıldı. Sürücünün fark edemediği dorse, Kepez Mahallesi üst geçidine büyük bir gürültü ile çarptı. Dorseden ayrılan çekici yaklaşık 150 metre sonra durabildi. Olay yerine gelen Trafik ve Karayolları Müdürlüğü ekipleri yolda ve üst geçitte güvenlik önlemi almaya çalıştı. Yol tek şeritten ilerlerken TIR sürücüsü Ahmet Çetin, dorsenin kalktığını üst geçide çarpma anına kadar haberi olmadığını, beton tesisine mıcır boşalttıktan sonra şehir merkezine gittiğini söyledi. Kazadan yaklaşık 20 dakika sonra üst geçidi kullanan öğrenciler TIR dorsesini üst geçitte görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi. Bazı vatandaşlar ise TIR'ın okul çıkışına denk gelmemesinden dolayı olası bir üzücü durumun yaşanmadığı yorumlarını yaptı. Alınan önlemlerin ardından TIR dorsesinin kaldırılması için çalışma başlatıldı. Polis kaza ile ilgili soruşturma başlattı. Sürücü Ahmet Çetin ise ifadesi alınmak üzere Bağlık Polis Karakolu'na götürüldü. (CİHAN) Tacizden yargılanan öğretmene 22 yıl hapis İzmir'in Karabağlar ilçesindeki bir ilköğretim okulunda santranç öğretmeni olan C.Ö., üç öğrencisine cinsel taciz ve cinsel içerikli görüntüler seyrettirdiği idiasıyla yargılandığı davada, 22 yıl 9 ay 21 gün hapse mahkum oldu. İddiaya konu olay, eğitim öğretim döneminde yaşandı. 6. sınıftaki öğrenciler E.S., D.T. ve L.Y., C.Ö.'nün ders verdiği sınıfta kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu, cinsel içerikli filmler seyrettirdiğini ailelerine söyledi. Aileler de şikayetçi oldu. Öğretmen C.Ö., 5 Haziran 2013 tarihinde gözaltına alındı. Evinde ve bilgisayarında yapılan aramalarda çok sayıda cinsel içerikli görüntüye rastlandı. Mahkemeye sevk edilen C.Ö., tutuklanarak cezaevine gönderildi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı tarafından C.Ö. hakkında, birden fazla çocuğa basit cinsel istismar ve müstehcenlik suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Ceza mahkemesinde başlayan dava, görevsizlik kararı üzerine İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Bugün yapılan karar duruşmasına, tutuklu sanık C.Ö. ve tarafların avukatları katıldı. Sanık C.Ö., suçlamaları reddederek beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra kararını açıkladı. C.Ö, yaşanan olaydan ötürü psikolojisi bozulan ve raporu bulunan D.T'ye karşı işlediği suçtan 13 yıl 5 ay 7 gün, diğer mağdurlar E.S. ve L.Y. yönünden de 4 yıl 8 ay 7'şer gün hapse mahkum olarak, toplam 22 yıl 9 ay 21 gün hapis cezasına çarptırıldı. (CİHAN) İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN 1- Belediyemize ait Çetin Emeç Mah. Universiade Cad.. No:4-B/11 Balçova/İZMİR adresindeki dükkan (47.00 m2) 3 yıl müddetle ihale yoluyla kiraya verilecektir. Tahmin Edilen Bedeli:9.000,00-TL./yıI (Dokuzbintürklirası) Geçici Teminatı :270,00-TL. (İkiyüzyetmiştürklirası)'dır. 2- Belediyemize ait Çetin Emeç Mah. Universiade Cad.. No:4-B/12 Balçova/İZMİR adresindeki dükkan (48,00 m2) 3 yıl müddetle ihale yoluyla kiraya verilecektir. Tahmin Edilen Bedeli:9.000,00-TL./yıl (Dokuzbintürklirası) Geçici Teminatı:270,00-TL. (İkiyüzyetmiştürklirası)'dır. 3- Belediyemize ait Çetin Emeç Mah. Universiade Cad.. No:4-B/15 Balçova/İZMİR adresindeki dükkan (49,00 m2) 3 yıl müddetle ihale yoluyla kiraya verilecektir. Tahmin Edilen Bedeli :9.000,00-TL./yıl (Dokuzbintürklirası) Geçici Teminatı :270,00-TL. (İkiyüzyetmiştürklirası)'dır. 4- Belediyemize ait Evka 2 Mah. 6860/8 Sok. No:2 Çiğli/İZMİR adresindeki dükkan (23.43 m2) 3 yıl müddetle ihale yoluyla kiraya verilecektir. Tahmin Edilen Bedeli:2.500,00-TL./yıl (İkibinbeşyüztürklirası) Geçici Teminatı :75,00-TL. (Yetmişbeştürklirası)'dır. 5- Belediyemize ait Konak Mah. Milli Kütüphane Cad. No:41-P/31 Konak/İZMİR adresindeki dükkan (38,08 m2) 3 yıl müddetle ihale yoluyla kiraya verilecektir. Tahmin Edilen Bedeli:24.500,00-TL./yıl (Yirmidörtbinbeşyüztürklirası) Geçici Teminatı: 735,00-TL. (Yediyüzotuzbeştürklirası) dır. Yukarıda Tahmin Edilen Bedelleri ile Geçici Teminatları yazılı yerlerin ihalesi, Genel ve Özel Şartnamelerindeki esaslar dahilinde, 2886 sayılı Kanunun 45. Maddesi gereğince Açık Teklif (Artırma) usulü ile, Perşembe günü Saat:14.00'de İzmir Büyükşehir Belediyesi Encümen Toplantı odasında (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:3 D:309 Konak/İzmir) yapılacaktır. Şartnameleri Emlak Yönetimi Dairesi Başkanlığı Taşınmazlar Şube Müdürlüğü Kira Biriminde (Cumhuriyet Bulvarı No:1 Kat:5 D:527 Konak İzmir) çalışma saatleri içinde görülebilir veya 10,00 (on)-tl. bedel karşılığında temin edilebilir. İsteklilerin şartnamelerde istenen belgelerle birlikte Perşembe günü en geç saat (12:00)'ye kadar Taşınmazlar Şube Müdürlüğü'ne müracaatla ihaleye İştirak Belgesi almaları zorunludur. İhaleye katılacakların ihale günü en geç saat de Encümen de hazır bulunmaları gerekir. İHALEYE KATILMAK İSTEYEN İSTEKLİLERDE AŞAĞIDAKİ ŞARTLAR ARANIR. A) Tebligat için adres beyanı ve ayrıca irtibat için telefon ve varsa faks numarası ile elektronik posta adresi verilmesi, B) Tüzel kişi olması halinde, ilgili sicile kayıtlı olduğuna dair ihale yılına ait belge verilmesi, C) Tüzel kişilerde Noter tasdikli imza sirkülerinin verilmesi, D) Taşınmazlar Şube Müdürlüğünden alınacak İştirak Belgesi'nin ibraz edilmesi, E) Geçici teminat bedelinin yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi, F) Kanun ve Yönetmelikte açıklanan biçimde teklifte bulunulması, Postadaki vaki gecikmeler dikkate alınmaz. Duyurulur Sondakika: 1/5 Basın: 5099 Resmi İlanlar: de Avukatlardan Urla'da ALIKONMA DAVASI! İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, di. Demir, tescil kararının iptali için İzmir Barosu, Urla Urla ilçesi Zeytineli köyü Hacılar İzmir Barosu başkanlığı ve Çevre ve Zeytineli köyü koyundaki yapılaşmaya ilişkin inceleme Ekoloji Hareketi avukatları tarafından gezisine katılan TBB Çevre ve Kent dava açıldığını, bu kapsamda İzmir Hacılar koyundaki Komisyonu üyesi 20 avukatın alıkonulmasına dair suç duyurusunda bulu- Komisyonu üyesi 20 avukatın 27 Nisan Barosu ve TBB Çevre ve Kent Hukuku yapılaşmaya ilişkin nacaklarını bildirdi. İzmir Adliyesi baro 2014 günü koyda inceleme gezisi yaptığını bildirdi. inceleme gezisine biriminde yönetim kurulu üyeleri ve geziye katılan avukatlarla birlikte basın katılan 20 toplantısı düzenleyen Demir, Urla ilçesi Heyettekilerin dönüş yolunda Urla avukatın alıkonulduğu iddialarına taşınmazların bulunduğu parsellerin gerekçesiyle durdurulduklarını ve Zeytineli köyü Hacılar koyundaki kaçak jandarma ekipleri tarafından konut yapıları yıkımdan kurtarmak amacıyla, dokunulmazlığını ihlal ettikleri ilişkin suç duyurusunda bulu- Komisyonu'nun kararıyla 1. derece sit olduklarını düşündükleri gerçek ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir 1 gözaltına alınmak istediklerini belirten nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Demir baro olarak, olayda sorumlu nacağını duyurdu alanı olmaktan çıkarılarak, tüzel kişiler hakkında suç duyurusunda sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak tescillendiğini söyle- bulunacaklarını söyledi. Maliye Bakanlığı önünde zincirli eylem: 17 gözaltı Başkent te özelleştirme karşıtı eylem yapan Yatağan işçileri k- endilerini Maliye Bakanlığı nın demir korkuluklarına zincirledi. Gruba müdahale eden polis, 17 işçiyi gözaltına aldı. İzmir de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olan 51 yaşındaki Yrd. Doç. Dr. Ahmet Önen, kalp yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti. Önen in genç yaşta vefatı, tıp camiasını yasa boğdu. Yrd. Doç. Önen için DEÜ Tıp Fakültesi İnciraltı Y- erleşkesi Kurucu Öğretim Üyeleri Konferans Salonu nda tören düzenlendi. İç Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş Önen in eşi olan, bir kız çocuk babası Ahmet Önen in naaşı, kırmızı karanfillerle salona getirildi. Törende DEÜ Tıp Fakültesi nde acı kayıp konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, İnsan hayatı başlıyor ve bitiyor. DEÜ'nün sağlık kampüsünde bugüne kadar birçok değerli meslektaşımızı, yüreğimiz yanarak sonsuzluğa uğurladık. Bu vefat beni çok yaraladı. Ahmet in bundan sonra huzurlu ve mutlu olacağına canıgönülden inanıyorum. Ona rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Böyle erken yaşlarda acıları inşallah bir daha görmeyiz. dedi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülay Canda ise, Bugün acımız çok büyük. Ahmet Önen Muğla da Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin özelleştirilmesine karşı bir süredir Ankara Kurtuluş parkında eylem yapan işçilerden bazıları, Maliye Bakanlığı girişinde zincirli eylem gerçekleştirdi. Kendilerini demir korkuluklara zincirleyen işçiler, Bu memleketi yağmalatmayacağız pankartı açtı. İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız, Ölmek var dönmek yok sloganları attı. Meşru haklarını sonuna kadar savunacaklarını belirten işçiler, "Ayakkabı kutularını dolduran siyasi iktidar, ayakkabı kutularını doldurmaktan vazgeçsin. Devletin işletmelerinden, demir yollarından faydalansın." açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından görev alan Çevik Kuvvet ekipleri, gruba müdahale etti. Demir kesme makasıyla zincirleri kesilen işçiler tek tek gözaltına alındı. Polis aracına bindirilen 17 işçi karakola götürüldü. Maliye Bakanlığı önünde zincirli eylem: 17 gözaltı. (CİHAN) hocamızı çok genç yaşta, beklenmedik bir dönemde kaybettik. Elimizden gelen, en ağır üzüntüyü yaşayan sevgili eşi Fatoş a destek olmak. Hocamızın, sağlığının riskli dönemlerinde bile koşa koşa ameliyatlara girmesi, fedakârlığı asla unutulamaz. Hocamıza Tanrı'- dan rahmet, başta Fatoş hoca olmak üzere tüm ailesine sabır diliyorum. Hepimizin başı sağolsun. şeklinde konuştu. Güçlükle ayakta duran Fatoş Önen de, Ahmet le tanıştığımızda 18 yaşındaydım. En iyi arkadaşım, eşim, her şeyim oldu. En hasta olduğu dönemde bile k- endinden önce beni ve kızını düşündü. Bana çok güvendiğini biliyorum. Kızımı, o varmış gibi yetiştireceğim. Hastalığı boyunca kol kanat geren tüm doktorlarına, çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. dedi. (CİHAN)

4 1 Mayıs 2014 Perşembe Türkiye'de yumurta fiyatını belirleyen Afyonkarahisarlı üreticiler, ihracatta şampiyon oldu. Afyonkarahisar'da 25 yumurta üreticisinin bir araya gelerek kurduğu Afyon Yumurta AŞ, 40 milyon dolarlık ihracat yaparak önemli bir başarıya imza attı İş-Kur İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2. Balıkesir İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı (BAİF), yoğun bir katılımla açıldı. Toplam 60 firmanın stant açtığı fuara, iş arayan veya staj yapmak isteyen üniversite öğrencileriyle diğer vatandaşlar büyük ilgi gösterdi Büyükşehirlerde birbiri ardına açılan büyük alışveriş merkezleri (AVM), bir kısım vatandaş tarafından alışverişten ziyade vakit geçirme alanı o- larak kullanılıyor Kışın soğuktan, yazın ise sıcaktan bunalan vatandaş soluğu AVM lerde alıyor. Samsun da son dönemde açılan AVM lerdeki esnaf, Vatandaş bizde geziyor, eğleniyor, yiyor içiyor ama alışverişini gidip Mecidiye ve Yabancılar Pazarı gibi yerlerden yapıyor. tespitinde bulunuyor. Milyon dolarla yapılan ve ilk açıldıkları dönemde dükkânların kapış kapış kiralandığı AVM lerde şimdilerde ise esnafların birçoğu kirasını çıkartmakta zorlanıyor. Bir çok esnaf buralardan umduğunu bulamadığı için daha sözleşmesi bitmeden dükkânını boşaltmanın yolunu arıyor. Yerli, yabancı bir çok markaya ev sahipliği yapan ve aranan her türlü markanın bulunabileceği bu AVM lerdeki esnaf, şu an için hiçbir firmanın kendini kurtaramadığını, genel merkezlerinin takviyesiyle ayakta durduklarını söylüyor. Dükkan kiralarının yüksek, buna karşılık işlerin düşük olması esnafı sıkıntıya sokuyor. Samsun un en güzel AVM lerinden biri olan, bir yılda 12 milyon ziyaretçi ağırlayan bir AVM de bile esnaf iş yapamamaktan şikayetçi. Gelen ziyaretçi sayısının çok iyi olduğunu söyleyen dükkan sahipleri, insanların AVM yi yemek içmek, vakit geçirmek, gezmek ve eğlence amaçlı kullandığını, 12 milyon ziyaretçinin yüzde 10 unun alışveriş yapması halinde tüm esnafın yüzünün gülmesine vesile olacağını belirtiyor. Buradaki esnaf ise Samsun a 5 tane AVM nin fazla olduğunu, insanlarda AVM den alış veriş yapma kültürünün tam olarak gelişmediğine dikkat çekerek, vatandaşın söz konusu AVM leri gezdiğini, alacağı elbiseyi veya ayakkabıyı gidip Mecidiye veyahut Yabancılar Pazarı ndan aldığını söylüyor. Samsun da AVM lerin çoğalmasının kendi müşterilerini artırdığını belirten Yabancılar Çarşısı Derneği Başkanı Ali Akyüz, çevre il ve ilçelerden AVM leri görmek için gelen vatandaşların, gezip eğlendikten sonra alışverişini gelip yabancılar çarşısından yaptığını, bunun da kendilerini memnun ettiğini söyledi. (CİHAN)

5 1Şubat 1 Mayıs Perşembe Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, iç talep odaklı büyümeye bağlı olarak tasarruf oranlarının gerilediğini; cari açığın arttığını belirterek, Büyüyeceğiz, tabii içeride de normal günlük harcamalar devam edecek. Elbette bir ihtiyaç ve tüketim trendi var, ama bunun makul oranda gelişimi önemli. Yoksa bankadan tüketici kredisi çekip hızlı harcamak ve bunun sonunda gelen büyüme, Türkiye için sürdürülebilir değildir. dedi Babacan, Finansal Kurumlar Birliği nin 2. Olağan Genel Kurulu na konuk oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin in de katıldığı genel kurulda ekonomiyi yorumlayan Babacan, dünya ülkelerinin toparlanma eğilimine girdiğine işaret etti. Babacan, den bu yana dibi gördük mü, durum daha kötü olur mu diyorduk. Artık en kötü geride kaldı, dibi gördük. Bu da trendlerin olumluya gideceğini ortaya koyuyor. Bu trend güçlü değil, güçlü toparlanma yok. dedi. En güçlü toparlanmanın ABD de görüldüğünü anlatan Babacan, Malum FED in 2013 Mayıs ayından bu yana dillendirdiği, Aralık ayında uygulamaya koyduğu likidite sınırlaması var. Şu an o sınırlamaları görüyoruz. Sonrasında FED in faiz artırımı başlayacak. Faizler, yüzde 4 e kadar kademe kademe artacak. Bu, oynamalara neden olabilir. Buna açık olmalıyız. Bizim, burada FED den talebimiz mümkün mertebe öngörülebilir olması, yapacaklarını ilan etmesidir. FED in neyi ne zaman yapacağı konusunda kafa karışıklığına neden olması oynamalar getirir. i- fadelerini kullandı. Başbakan Yardımcısı, Avrupa da toparlanmanın kırılgan olduğunu dile getirdi. Ali Babacan, Avrupa ülkelerinin deflasyon riskinin bulunduğunu i- fade etti, Babacan, gelişmekte olan ülkelerin de mali durumunun iyi olduğunu; yatırım çekmeye devam ettiğini aktardı. YÜKSEK GELİR GRUBUNA BİRKAÇ BİN DOLAR KALDI Türkiye nin ekonomide önemli reformlar yaptığını belirten Babacan, şunları kaydetti: Reformlarla alt orta gelir seviyesinden üst orta gelir seviyesine geldik. Yüksek gelir grubuna birkaç bin dolar kaldı. Bu eşik 12 bin 500 dolar civarında. Biz, 10 bin 782 dolara geldik. Tabii OECD doların satın alma gücü ile ilgili parametreleri yenilendi. Türkiye nin 2013 te satın alma gücü paritesine göre milli geliri 19 bin dolar. Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 60 ına geldik. Satın alma gücü paritesine göre durum fena görünmüyor. Türkiye ye gelen yabancılar da bunu teyit ediyor. Bize burada 10 bin dolar milli gelir yok, daha fazla milli gelir var diyorlar. Türkiye nin büyümede iyi bir imtihan verdiğinin altını çizen Babacan, şöyle devam etti: FED kararları, Gezi Parkı olayları, 17 Aralık dönemi derken; 2013 bitti. Zor bir seneydi ama buna rağmen yüzde 4 büyüdük. Bu önemli ve 2014 te bizim için en önemli konu cari açıkla mücadelenin, enflasyonla mücadelenin devamıdır; ekonomide yeniden dengelemenin devamıdır. Yeniden dengeleme yani daha çok ihracat ve dış talep demek. Büyümenin dış talepten ve ihracattan gelmesi demek. Büyüme iç talep ağırlıklı olduğunda tasarruf oranları geriliyor, cari açık artıyor. Büyüyeceğiz, tabii içeride de normal günlük harcamalar devam edecek. Elbette bir ihtiyaç ve tüketim trendi var, ama bunun makul oranda gelişimi önemli. Yoksa bankadan tüketici kredisi çekip hızlı harcamak ve bunun sonunda gelen büyüme, Türkiye için sürdürülebilir değildir. Kendi petrolümüz ve gazımız olsa, bu alanda dışa bağımlı olmasak, toprağın altından çıkar ve sat. Parasını dağıt, ye, harca gibi bir modelimiz olsa belki kısa vadede tamam ama uzun vadede o da zarar veriyor. Yani petrol ve gazımız yoksa Türkiye ye döviz girişini mümkün kılmalıyız. Döviz de borç olarak değil, yatırım olarak girmeli. Borç olarak girdi mi cari açık oluyor. Bakın, özel sektörün dış borcu risk olarak karşımızda. Şu an cari açıkla mücadele en önemli konu. Yani yapısal önlemleri alamadığımız takdirde ülkenin önünde sürat limiti olacak, potansiyeli tam olarak kullanamayacağız. Babacan, Finansal Kurumlar Birliği Genel Kurulu nda finansal kurumların ekonomide öneminin arttığına da değindi. Bu kurumların finansal yapıda ve ekonomide payının artması temennisinde bulundu. BDDK Başkanı Mukim Öztekin de Ali Babacan gibi faktoring, leasing gibi yapılanmaların ekonomide ağırlığının artması gerektiğine işaret etti. Öztekin, faktoringin Türkiye nin büyümesine, ihracatın artmasına ciddi katkılar yapacağını vurguladı. Leasingin krediler ve faizler ile ilgili sorununu aşmaya yardımları olacağını sözlerine ekledi. (CİHAN) Zonguldak Maden ve Enerji Sanayicileri İşadamları Derneği(MESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Velioğlu, ÇATES ihalesinin maden havzasında kömür üreten işletme sahipleri için moral olduğunu söyledi Maden işletmecileri olarak yerli kömür üretiminin sürdürülebilir olması için yoğun mücadele verdiklerini belirten Velioğlu, Zonguldak maden bölgesinde kömür üretiminin devam etmesi ve ekonominin canlanması adına bu ihale olumlu sonuçlanmıştır. Y- erli kömür üretiminin devam etmesi açısından çok büyük moral oldu. dedi. Bölgede 22 maden havzasında faaliyet gösteren 6 bin kişinin istihdam edildiği özel sektör, yılda yaklaşık 1 milyon ton kömür üretiyor. ÇATES in özelleştirilmesi sürecinde bir araya gelen Zonguldak Maden Havzası ndaki 22 saha sahibi, bir yıl önce Zonguldak Maden ve Enerji Sanayicileri İşadamları Derneği(MESİAD) adı altında ortak hareket etme kararı almıştı. Derneğin başkanlığını yapan Velioğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Velioğlu, yerli kömür üreticilerinin istihdam sağlamaya devam edebilmesi için ÇATES in bölgede faaliyet gösteren bir şirketin elinde kalmasının önemine değindi. Velioğlu, şunları söyledi: Bizim için büyük moral oldu. Üzerimize serpilen ölü toprağını atmak için moral oldu diyebilirim. Artık bütün madenciler ve enerji sanayicileri olarak elbirliğiyle bölgemizin yeniden üretimde canlanması için mücadele edeceğiz. Maden işletmecileri o- larak kenetlendik. Önce kömür, peşinden elektrik üretiminin sürdürülebilir hale gelecektir. Hayırlı olmasını diliyorum. (CİHAN) BİSEN Elektrik Üretim Şirketi Genel Müdür Yardımcısı Arif Akşam, "12 yıldır sadece sanayi kuruluşları ve ticarethaneler elektriği indirimli kullanıyordu. Yeni düzenlemeyle 70 milyon tüketici uygulama kapsamına alındı. Vatandaş, bundan böyle hem elektrik tüketirken hem de bayilik sistemine girerek indirimli elektrik tüketecek." dedi

6 SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >> 6 GÜNCEL 197 Mayıs Şubat Perşembe Çocuk ölümlerine karşı çok ciddi tedbir alacağız Çocuk ölümlerini değerlendiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, "Bunlar çok üzücü hadiseler, hiç yaşamayı istemediğimiz hadiseler. Acilen tedbir almamız gerekiyor.bunun için İçişleri ve Adalet bakanlıkları ile birlikte toplantılar yapacağız"dedi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, çocuk ölümleri ile ilgili olarak, "Bunlar çok üzücü hadiseler, hiç yaşamayı istemediğimiz hadiseler. Acilen tedbir almamız gerekiyor. Bakanlık o- larak bizim üzerimize düşen sorumluluk aileleri bilinçlendirmek; çocukların, kendilerine yönelen bu tür şiddet olaylarında neler yapabileceklerini planlamak ve çocukları bu yönde eğitmek. Bunun için İçişleri ve Adalet bakanlıkları ile birlikte toplantılar yapacağız" dedi. İslam, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, son günlerde çocuklara dönük yaşananların üzücü ve hiç yaşamayı istemedikleri hadiseler olduğunu söyledi. Acilen tedbir alınması gerektiğini vurgulayan İslam, "Bakanlık olarak bizim üzerimize düşen sorumluluk aileleri bilinçlendirmek; çocukların, kendilerine yönelen bu tür şiddet olaylarında neler yapabileceklerini planlamak ve çocukları bu yönde eğitmek. İkinci olarak da aileleri eğitmek, bilinçlendirmek, çocuklarını toplumsal şiddete karşı nasıl koruyacaklarına yönelik olarak eğitmek. Çocuklar ve ailelerin bu tür şiddete maruz kalmamalarını sağlamak için ne yapılabileceğini organize etmek... Bunun için çalışıyoruz, İçişleri ve Adalet bakanlıkları ile birlikte toplantılar yapacağız. Bu süreç içerisinde gerek görürsek başka kurum ve kuruluşlarla da toplantılar yapacağız" diye konuştu. Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarla ilgili tasarı taslağı çalışmalarını Adalet Bakanlığı ile birlikte sürdürdüklerini belirten İslam, "Bu konuyla ilgili daha önce hazırlanmış bir çalışma vardı. Ama biz şimdi Adalet Bakanlığı ile birlikte bu konu üzerinde çalışıyoruz. Çalışma, toplumda özellikle çocuklara yönelik işlenen cinsel suçlara karşı, bütün kanunları gözden geçiren bir tasarı taslağı çalışması" dedi. Ayşenur İslam, "önceki çalışmanın içerisinde kimyasal kastrasyon" olduğunun anımsatılması üzerine, "Bu konu o dönemde çok abartılmıştı. Bu konu aslında tasarıda çok net ve insani olarak yer alıyordu. Saldırgan bir kanun gibi lanse edilmişti a- ma kanunda öyle bir şey yok. 'Bu bir hastalıksa, k- işinin tedavi edilmesi gerekir' diyor tasarı. Pedofil olan kişinin kendisinden de şikayeti olabiliyor bazen, elinde olmadan yaptığına dair" diye konuştu. "Meclis tatile girmeden yasalaşabilir mi?" sorusuna İslam, bunun için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile birlikte bizzat çalıştıklarını söyledi. İslam, tasarı taslağıyla, şu ana kadar sözü edilmeyen bazı kesimler, fail ya da muhtemel faillerin kapsama alındığını ifade ederek, "Taslakta ceza oranları artırılıyor. Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarla ilgili olarak, kanunlardaki ceza oranlarını yeniden düzenliyoruz" dedi. Yurtdışındaki Türkler bulundukları ülkede oy kullanabilecek! Yurtdışındaki Türkler, bulundukları ülkelerinde oy kullanacakları ilk seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimi yurtdışında 31 Temmuz- 3 Ağustos arasında yapılacak.uetd İsviçre Şubesi Başkanı Yılmaz: "Cenevre, Zürih ve Bern'de kurulacak sandıklarda, biz de UETD olarak görev alacağız" dedi AK Parti Grup Başkanvekili Mihrimah Belma Satır, yurtdışındaki vatandaşların da bulundukları ülkelerde oy kullanacakları ilk seçim olan Cumhurbaşkanlığı seçimine parti olarak hazırlıklı olduklarını bildirdi. Yurtdışındaki Türklerle bir araya gelen ve bu çerçevede Zürih'te toplantılara katılan Satır, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde çalışmaları AA muhabirine değerlendirdi. Cumhurbaşkanının halkın oylarıyla sandıkta seçileceğini ve ilk kez bu seçimde yurtdışındaki Türklerin de oy kullanabileceğini hatırlatan Satır, "Biz k- endi adayımızı belirlemekle ilgileniyoruz, diğer partiler de bizim adayımızla ilgileniyorlar. Farklı bir espri konusu olabilir. Normalde siyasi partilerin kendi a- daylarını göstermesi gerekir ve onun üzerine çalışması gerekir çünkü zaman yaklaşıyor" dedi. Bu çerçevede parti olarak bu hafta Afyonkarahisar'da toplantı yapacaklarını anımsatan Satır, adaylarını belirlemek için her zaman olduğu gibi istişare mekanizmalarını çalıştırdıklarını kaydetti. Satır, İsviçre'deki seçim çalışmalarına ilişkin şunları kaydetti : "Türkiye'de olsun yurtdışında olsun siyasetin malzemesi insan ve biz insana dokunarak siyaset yapmaya çalışıyoruz. Önce kendi seçim bölgelerimize sonra diğer bölgelere ve Türklerin yaşadığı yerlere gitmeye çalışıyoruz. Bize en büyük referans 'UETD' dediğimiz dernek oluyor. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ciddi manada bu bölgelerde örgütlendi ve bizimle ilgili konularda randevular, toplantılar düzenliyorlar. Biz de bu toplantılara katılıp Türkiye gündemini, yapmak istediklerimizi dünya ve Türkiye konjonktüründeki gelişmeleri buradaki vatandaşlarımıza anlatıyoruz, sorunları, önerileri, teklifleri de Türkiye'ye götürüp ilgililerle çözmeye çalışıyoruz." -AVRUPALI TÜRKLERE, "SİYASETE GİRİN" MESAJI Yurtdışında yaşayan Türklere de mesaj veren Satır, "Özellikle burada yaşayan Avrupalı Türklere, 'Asimile olmayın, entegre olun. Bulunduğunuz toplumun karar mekanizmalarında, yerel siyasette, merkezi siyasette özellikle rol alın' diyoruz" ifadelerini kullandı. Yurtdışındaki gurbetçilerin seçime ilgili olduğuna değinen Satır, "Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili buradaki halk çok ilgili. İletişim kanallarının açık olması Türkiye'deki her olayı buradaki vatandaşların izlemesini sağlıyor. Adaylar belirlendikten sonra buralarda da muhtemel propaganda çalışmaları yapılacaktır. İlk seçim olması hasebiyle bir sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum, şu anda hazırlıklıyız. Yüksek Seçim Kurulu hazır ve vatandaşlar oy kullanma heyecanı içerisindeler. Bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum" diye konuştu. Satır, yurtdışında yaşayan Türklerin CHP politikalarını yurt dışında tanıtacak CHP'de parti politikalarının ve görüşlerinin yurt dışında daha etkin tanıtılabilmesi için Politika Notları'nın İngilizce'ye çevrilmesi çalışmalarına başlandığı bildirildi. Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata başkanlığındaki AR-GE Bilim, Yönetim ve Kültür Platformunun (BYKP) faaliyetlerinin anlatıldığı raporda, CHP politikalarının ve parti görüşlerinin geniş seçmen kitlelerine u- laştırılabilmesi için yapılan çalışmalara yer verildi. Bu kapsamda BYKP'nın Politika Notları nın görsel materyale dönüştürülmesi ve CHP politikalarının ve görüşlerinin yurt dışında daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi için İngilizce ye çevrilmesi çalışmalarına başlandığı ifade edildi. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde kamuoyu ile paylaşılacak Politika Notları ndan başlayarak geçmişte çıkmış Politika Notları'nı da kapsayacak şekilde tüm notların görsellerle desteklenmiş kısa versiyonları ve infografiklerinin hazırlandığı belirtildi. Raporda, tamamlanan çalışmaların ilk etapta il ve ilçe başkanlıkları aracılığı ile tüm seçmenlerle paylaşılacağı kaydedildi. Seçmenle paylaşılan notların İngilizce'ye çevrilenleri ise CHP'nin yurt dışındaki tanıtımı için önemli bir rol üstlenecek. Konusuna hakim uzmanların kontrolünde gerçekleştirilen çeviriler, CHP'nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcılığı ve dış temsilcilikleri aracılığı ile yurt dışına u- laştırılacak. Notlar, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Komisyonu başta olmak üzere ulus üstü kuruluşlara ve u- luslararası sivil toplum örgütlerine u- laştırılacak. CHP, hazırladığı İngilizce notları, yabancı ülkelerin Türkiye'deki büyükelçiliklere de gönderecek. çeşitli sorunlarını, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) üzerinden kendilerine iletildiğini belirterek, "Ben Almanya ve Fransa'da bu anlamda çalışmalar yaptım. Oralarda, bizde bedelli askerlikle ilgili sorunlar vardı. Eğitim müşavirleri ve din müşavirleri ile ilgili sorunlar vardı ama İsviçre'de din müşavirleriyle ilgili sorun kısmen çözülmüş. Bedelli askerlikle ilgili konular çözüldü. Diğer Avrupa devletlerinde yaşayanlara göre İsviçre'de yaşayanların durumları çok daha iyi" dedi. -YURTDIŞI SEÇMEN KÜTÜĞÜNE KAYIT UETD İsviçre Şubesi Başkanı Hasan Emre Yılmaz ise Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çalışmalar kapsamında, ekimden itibaren vatandaşların yurtdışı seçmen kütüğüne kayıt olmaları için y- oğun çalışma yürüttüklerini söyledi. Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıt yapılmadığı takdirde seçimlerde oy kullanılamadığını vurgulayan Yılmaz, gerek internet sitelerinde, gerek sosyal paylaşım sitelerinde, gerekse dernek ziyaretlerinde vatandaşların seçmen kütüğüne kayıt olmaları konusunda çalışmalar yaptıklarını anlattı. Yurtdışında ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçiminin 31 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında yapılacağını hatırlatan Yılmaz, Cenevre, Zürih ve Bern'de kurulacak sandıklarda, UETD olarak görev alacaklarını ve seçim tarihine kadar seçimle ilgili çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. AK Parti 4 bakanla ilgili iddiaları mecliste okuttu TBMM Başkanvekili Mumcu'nun okuttuğu soruşturma önergelerine göre eski bakanlardan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialar masaya yatırılıyor TBMM Başkanvekili Mumcu, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında Genel Kurul'da, daha önce verilen ancak AK Parti tarafından geri çekildikten sonra tekrar hazırlanan eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkındaki soruşturma önergelerini okutturdu. AK Parti'nin eski dört bakan hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği Meclis soruşturması önergesi şöyle: "Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. (AYMK., E. 2006/23, K. 2010/27, T. 4/2/2010; AYMK., E. 2008/105, K. 2010/123, T. 30/12/2010; AYMK., E. 2006/23, K. 2010/27, T. 4/2/2010; AYMK., E. 2006/65, K. 2009/114, T. 23/7/2009) Hak arama hürriyetini düzenleyen Anayasa'nın 36'ncı maddesinin birinci fıkrasında, 'Herkes, meşru vasıta ve y- ollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' denilerek yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma, adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. (AYMK., E. 2008/102, K. 2010/14, T. 21/1/2010) Anayasa'nın 38'inci maddesine göre ise 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.' Buna göre, her türlü suçun sanıkları, başta 38'inci madde olmak üzere, Anayasa ve yasaların korumasında olan, suçsuzluk varsayımından yararlanması gereken kişilerdir. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçsuzluk karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin, adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır. Şu hâlde, yüklenen suç ne olursa olsun, tüm sanıkların suçsuzluk karinesinden yararlanması ve k- endini savunabilmesi için her türlü olanağın sağlanması gerekir. (AYMK., E. 2007/68, K.2010/2, T. 14/1/2010; AYMK., E. 1991/18, K. 1992/20, T. 31/3/1992) Öte yandan, Anayasa'nın 98'inci maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bilgi edinme ve denetim yolları arasında sayılan ve Başbakan veya bakanlar hakkında bu görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili Meclis soruşturması açılmasına dair usul ve esaslar yine Anayasa'nın 100'üncü maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 107 ile 113'üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBMM İçtüzüğü'nün 107'nci maddesine göre 'Görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan Başbakan ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda birinin vereceği bir önerge ile istenebilir. Bu önergede Bakanlar Kurulu'nun genel siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma açılması istenen Başbakan veya bakanın cezai sorumluluğu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi zorunludur. Bu bağlamda; 17 Aralık 2013 ve 25 Aralık 2013 gününden itibaren m- edyaya ve kamuoyuna yansıdığı üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar Bürosunun 2012/ no.lu soruşturma dosyası ile hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmek, resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüşvet alıp vermek ve benzeri suçları işlediği iddia edilen şüpheli Rıza Sarraf ve bu suçlarla bağlantılı olduğu iddia edilen bir kısım şahıslar 17 Aralık 2013 günü gözaltına alınmış, haklarındaki soruşturma hâlen devam etmektedir. İddia edilen bu eylemlerin işlendiği tarih itibarıyla, Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı olarak görev yapan Mardin Milletvekili Muammer Güler ve Avrupa Birliği Bakanı olarak görev yapan İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında, bakanlık görevini yürüttükleri sırada şüpheli Rıza Sarraf ile bir suç ilişkisine girdiklerine dair iddialar kamuoyu gündeminde yer almıştır. Yine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir soruşturma kapsamında 25 Aralık 2013 günü 'Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, nüfuz ticareti, suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama, resmî belgede sahtecilik' iddialarıyla gözaltına alınan ve aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu bazı şüphelilerle iddia edilen suçların işlendiği tarih itibarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak görev yapan Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın Bakanlık görevini yürüttüğü sırada bu eylemlerin bilgisi dâhilinde olduğu iddia edilmektedir. Bu kapsamda; 1) Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında: Rıza Sarraf'tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında; a) Bu şahsın İran'a altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz sağladığı, b) Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek, altının Dubai'ye çıkışını sağlamaya çalıştığı iddia edilmektedir. Yukarıda sayılan ve eski Ekonomi Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan tarafından işlendiği iddia edilen eylemler, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, 5237 sayılı TCK'nın 204'üncü (Resmî belgede sahtecilik) ve 252'nci (Rüşvet) maddelerine tekabül ettiğinden, bu iddiaların gerçekliğinin araştırılması ve soruşturulması gereği ortaya çıkmaktadır. 2) Eski İçişleri Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında: Rıza Sarraf'tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında; a) Bu şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen şahıs için koruma polisi görevlendirdiği, b) Bu şahısla birlikte gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağladığı, c) Bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat verdiği, d) Bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğu iddia edilmektedir. (CİHAN)

7 SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >>7 SİYASET 17 Mayıs Şubat Perşembe Arınç: Yazılı basın ve internet medyasına RTÜK modeli olmaz Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bazı kesimlerin yazılı basın ve internet medyası için istediği Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tipi bir üst kurulun yanlış olacağını savundu. Arınç, 'İnternet medyası için de RTÜK gibi bir kurul kursak iyi olmaz mı? sorusuna şahsen ben 'kötü olur' diye cevap veriyorum. Düzenleyici bir kurulun yazılı basın ve internet medyası için getirilmesini üst kurullara yeni üst kurullar eklemek olarak değil, kısıtlayıcı, sansüre gidici ve özgürlük alanlarını daraltıcı bir unsur olarak görüyorum. dedi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), kuruluşunun 20 inci yılında Görsel-İşitsel medyaya bakış konulu panel düzenledi. RTÜK ün 20 yıllık tarihinde meydana gelen olayların sinevizyonla aktarıldığı panelde konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK ün önemli bir kuruluş, üyelerinin TBMM tarafından seçilmesinin büyük bir onur olduğunu vurguladı. Arınç, Keşke TBMM, başka kurulmalara da üye seçebilse. Başka kurumlar da farklı düşünceleri ve farklı siyasi partilerin kontenjanlarından aday gösterebilecek bir taban zenginliğine kavuşabilse. Sayıştay üyeleri de Meclis tarafından seçilmektedir. Son Anayasa değişikliği ile ve taleplerle başka kurumlara da hemen hemen nisbi diyebileceğimiz sadece birkaç üyenin seçimi de yapılmaktadır. Anayasamız gereğince de siyasi partilerimizin güçleri oranında kontenjanlar verilmekte. Bu kontenjanlara siyasi partiler, hem hukuk hem sosyal bilimler alanında temayüz etmiş, kurula katkı sağlayacak, kurulunun katma değerini Bazı kesimlerin yazılı basın ve internet medyası için istediği Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tipi bir üst kurul projesine karşı çıktığını açıklayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bu girişimi kısıtlayıcı, sansüre gidici ve özgürlük alanlarını daraltıcı bir unsur olarak görüyorum. dedi arttıracak üyeler seçebilmektedir. ifadelerini kullandı. ETİK KURUL ÖNERDİ RTÜK bünyesinde 'etik kurul un olmamasını eksiklik olarak değerlendiren Başbakan Yardımcısı, Her kurulda mutlaka kanunda yazmasa bile bir etik kurul oluşturulabilir. Farklı davranışlar ve kuruma zarar veren faaliyetler burada değerlendirilir ve bunun bir yolu bulunabilir. Aksi takdirde sorumsuzluk o noktaya gelir ki RTÜK siyasi partilerin kavga ettiği, çekiştiği bir arena haline dönüşebilir. AK Parti kontenjanından seçilen üyeler AK Parti nin üyeleri değildir. CHP, MHP, BDP kontenjanından seçilen üyeler o partilerin militanları, üyeleri, il ve ilçe başkanları da değildir. Onlar kendilerine sunulan bir kontenjanı en iyi şekilde kullanmak zorundadırlar. diye konuştu. İNTERNET VE YAZILI BASIN ŞİKAYETLERİ Yazılı basın ve internet medyası için RTÜK tarzı bir üst kurul oluşturulmasının doğru olmayacağına değinen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti: Bugün yazılı basından şikayet ediliyor. Bu kadar da olmaz deniliyor. Hemen bir taraf bize geliyor. RTÜK benzeri bir kurulu da yazılı basın için yapsak iyi olmaz mı? Bir başkası geliyor. Bu internet de çok oldu canım. Şu internet medyası için de RTÜK gibi bir kurul kursak iyi olmaz mı? Şahsen ben 'kötü olur' diye cevap veriyorum. Düzenleyici bir kurulun yazılı basın ve internet medyası için getirilmesini üst kurullara yeni üst kurullar eklemek olarak değil, kısıtlayıcı, sansüre gidici ve özgürlük alanlarını daraltıcı bir unsur olarak görüyorum. Bu benim şahsi düşüncem. Kötüye kullanmalar arttıkça onları denetleyecek, suiistimallerin yolunu kapatabilecek çareler aramak da basit yurttaşların görevidir. FREKANS TAHSİSİ RTÜK ün kuruluşundan itibaren tartışma konusu olan frekans tahsislerini hallettiklerini; ancak daha sonra idare mahkemelerine yapılan başvuruların Türkiye ye zarar verdiğini ifade eden Bülent Arınç, şunları söyledi: 20 senedir yapılmayan işi başardık. Ama bir baktık ki en yakın dostlarımızdan ve bize yardımcı olalım diyenler tıpır tıpır idare mahkemesine gidenler oldu. Türkiye o hale geldi ki, davacısı kimdir ve hangi idare mahkemesine gitmiştir ve o mahkemeden nasıl bir karar çıkacaktır. Hiçbir gerekçe olmadan, aranan şartların hiçbirini yerine getirmeyen, dosya almayan, arttırmamış ve uyduruk bir isimle yapılan müracaatlar karşımıza, yürütmeye durdurma olarak karşımıza çıktı. Bir kısmı bölge idare mahkemelerinden çevrildi. Şimdi Danıştay dan çıkacak kararı bekliyoruz. O kadar iptal yönünde kesinleşirse elbette yeni yasa gerekiyorsa anında çıkarmak süratiyle, yeni yönetmelikler yapılacaksa onu da yapmak suretiyle 20 yıllık iddiamızı gerçekleştireceğiz. Bize bunu yapamazsınız diyenler biraz fiyat yükselince hemen mahkeme kapılarına koştular, bildik, tanıdık, ahbap çavuşlardan bildik kararlar çıkarmaya başladılar. Çok kötü iddia diyenlere sahibi benim. İsteyenlere bunu yeriyle, mahkemesiyle gösterecek noktadayım. Yapmayın. Türkiye ye yazık oluyor. Herkes parasını verdiği frekansını rahatlıklar kullanabilsin. Korsanlıkla yoluna devam etmesin. (CİHAN) AB Bakanı Çavuşoğlu'dan Meksika çıkarması AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, 6. Karayip Devletleri Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için geldiği Meksika'nın Yucatan eyaletinin başkenti Merida'da, ikili görüşmelerde bulundu. Görüşmelerde, Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği adaylığı konuları ele alındı. Çavuşoğlu'nun Meksika ziyaretinin ilk gününde yoğun ikili temas trafiği yaşandı. Beraberindeki heyetle, görüşmelerin yapıldığı Fiesta Americana Oteli'ne tüm zirve katılımcılarından giymesi istenen bölgenin geleneksel kıyafeti Guayabera ile gelen Çavuşoğlu, ilk olarak St. Kitts ve Nevis Dışişleri Bakanı Patrice Nisbett ile bir araya geldi. Çavuşoğlu, daha sonra sırasıyla Jamaika Dışişleri Bakanı Arnold Nicholson, Karayip Devletleri Birligi Genel Sekreteri Alfonso Munera ve Honduras Dışişleri Bakanı Mireya Agüero de Corrales ile görüştü. Görüşmelerin yanı sıra zirveye katılan devletlerin dışişleri bakanlarının yer aldığı aile fotoğrafı çekimine de katılan Çavuşoğlu, akşam da Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto'nun, Karayip Devletleri Birliği devlet ve hükümet başkanları onuruna verdiği akşam yemeğine iştirak etti. Başmüzakereci Çavuşoğlu'nun temaslarında, Türkiye'nin bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinin geliştirilmesi ve Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği adaylığı konularına ağırlık verdiği kaydedildi. Türkiye'nin ''gözlemci'' statüsünde yer aldığı 6. Karayip Devletleri Birliği Zirvesi'ne de katılacak Çavuşoğlu, daha sonra resmi ziyarette bulunmak üzere Küba'ya geçecek. O zaman siz de bırakmayın O zaman siz de bırakmayın Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Suriye'ye gelen radikal grupların geçişine önce Avrupa'nın seyahat izni vermemesi gerektiğini söyledi. Yazıcı, Fransa'nın Lyon kentinde yayın yapan Euronews televizyonunun genel merkezini ve bünyesindeki Türkçe servisini gezdi. Yazıcı, Euronews Yönetim Kurulu Başkanı Paolo Garimberti ile Türkçe servisi çalışanlarıyla da görüştü. Yazıcı, Euronews'te verdiği mülakatta, çeşitli Avrupa ülkelerinin, Esad rejimine karşı radikal grupların geçişi konusunda Türkiye nin gerekli önlemleri almadığı yönündeki eleştirilerini yanıtladı. Avrupa ülkelerinin kendileriyle daha fazla işbirliği yapması gerektiğini belirten Yazıcı, şunları söyledi: "Kendileri kendi ülkelerinde bu insanların seyahat etmesine izin veriyorlar ancak Türkiye ye diyorlar ki 'siz bunları oraya geçirmeyin'. Yani siz niye bırakıyorsunuz bunu? O zaman siz bunları bırakmayın. Kendi ülkenizde mademki siz bunları tespit ettiniz Suriye de terörist unsurlarla veya başka unsurlarla savaşmak üzere gidiyorlarsa, bu kanaate varmışsanız zaten siz bunların seyahatini engelleyin." Tek bir delil göstermeden herkesi karalamaya çalışıyor CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hukukun çok önemli olduğunu ve herkesin üzerine titiz davranması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan7ın CHP'nin cemaatle işbirliği suçlamasına da değinen Kılıçdaroğlu, "Şerefin varsa, çıkarsın bunu belgeleriyle ortaya koyarsın." diye konuştu Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, bir toplumda huzur kaynağının herkesin gelir elde etmesi olduğunu ifade etti. Sözü 1 Mayıs'a getiren Kılıçdaroğlu, "Gelinen noktada 1 Mayıs bayram olarak kutlanıyor. Umarım canlar yanmaz, umarım provakasyonlar olmaz, umarım bayramlarını yaşarlar, umarım akşam evlerine huzur içinde dönerler. En büyük arzumuz bu." diye konuştu. İş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun nedeninin araştırılması gerektiğini vurguladı. İş kazalarında 2013 yılında bin 235 kişi ölürken; 2014 yılının ilk üç ayında iş kazalarında 276 kişinin çalışırken hayatını kaybettiğini belirten Kılıçdaroğlu, bin 231 kişiden 59'unun çocuk olduğuna dikkat çekerek insan hayatının bu kadar ucuz olup olmadığını sordu. "EN BÜYÜK TAŞERON DEVLETİN KENDİSİ" Çocuk işçilerden hayatını kaybeden Ahmet Yılmaz'ı örnek gösteren Kılıçdaroğlu, 103 kişinin de kadın olduğunu ifade etti. Binlerce on binlerce işçinin hangisinin sigortası, hangisinin sendika hakkı olduğunu soran Kılıçdaroğlu, baskı ve şiddetle bu sorunların çözülemeyeceğini vurguladı. Yürek yakan bir başka konunun da taşeron işçi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, konuyu gündeme taşıyanın da CHP olduğunu söyledi. Taşeron işçinin adının çağdaş kölelik olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunun üzerinde daha çok duracaklarını, en büyük taşeronun ise devletin kendisi olduğunu kaydetti. Kamuda taşeron işçi sayısının 660 bin olduğunu ifade etti. "İHALE YÖNETMELİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİYLE NÜFUS TİCARETİ YAPILIYOR, RÜŞVET VERİLİYOR" İhale yönetmeliğinin değiştirilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, ihale karşılığında nüfus ticareti yapıldığını ve rüşvet verildiğini belirterek bir diğer şartın ise havuza kendi medyasının oluşturulması için para konulması olduğunu söyledi. "Bunlar bizim bildiğimiz ve kanıtladığımız şeyler." diyen Kılıçdaroğlu, böyle bir olayın devlette ilk defa gerçekleşeceğini ve ihaleye fesat karıştıracaklarını vurguladı. İhale kanununu 32 defa değiştirildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuyu fezlekelere getirdi. 5 aydır fezleke olayının sürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, görüşülme gününün Pazartesi seçildiğini, gerekçesinin ise Meclis Tv'nin yayının olmaması olduğunu kaydetti. "Hani milletten korkmuyordunuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, dosyaların üstünün kapatılmak istendiğini söyledi. "Bütün bu ilişkileri götürüp kamuoyuna aktaracağız. Görüntüyse görüntü, sesse ses; bütün bunların hesabını soracağız." diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan hakkında da bir fezleke beklediklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Yürekli bir savcı, namuslu bir savcı, ülkesine karşı sorumluluk hisseden bir savcı, hukuk fakültesinin hakkını veren bir savcı arıyoruz. Korkmayan, cesur bir savcı arıyoruz. Dürüst, namuslu bir savcı arıyoruz. Böyle bir savcı çıkacaktır, çıkmaması mümkün değil. Yoksa bütün hukuk fakültelerini kapatacağız. Adana ve İzmir'deki fezlekeler de gelecek, bekliyoruz. Hem hukukun üstünlüğü diyeceksin, hem korkacaksın; olmaz, gereğini yapacaksın." şeklinde konuştu. İsmet İnönü'nün "Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır." sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "İstedikleri kadar yasaklasınlar Meclis Tv'yi, biz kamuoyuna taşıyacağız." ifadelerini kullandı. Hukukun çok önemli olduğunu ve herkesin üzerine titiz davranması gerektiğini belirtti. Hukukun olmadığı yerde totaliter rejim olacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, diktatörler dahil hiçkimsenin güveni olmayacağını vurguladı. Avrupa Birliği (AB) Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "12 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun kim bu hale getirdi? Sen güvende hissetmiyorsan vatandaş ne yapacak? Bir ülkenin Başbakanı kendini güvende hissetmiyorsun. Usta değil; emin ol sen çırak bile olamazsın." dedi. CHP'nin defalarca uyarıda bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Binali Yıldırım'ın dinlemeye ilişkin açıklamasını hatırlatarak "Şimdi sen korkuyorsun; çünkü hesabını veremeyeğin çok işin var. Yaptığın tüm işler yasa dışı." ifadelerini kullandı. "CHP'NİN CEMAATLE İŞBİRLİĞİNİ ŞEREFİN VARSA BELGELERİYLE ORTAYA KOYARSIN" Başbakanın CHP'nin cemaatle işbirliği suçlamasına da değinen Kılıçdaroğlu, "Şerefin varsa, çıkarsın bunu belgeleriyle ortaya koyarsın; ben de derim doğru yapmışız. Açık ve net söylüyorum; şerefin varsa bunu ispat edersin." diye konuştu. "Başbakan birine kardeş diyorsa; elinde hançer arkada bekliyordur." Kılıçdaroğlu, Başbakanın "Ne istediler de vermedik" açıklamasını hatırlatarak "Ne istediler, neler verdin? Sen önce çık, bunu anlat bakalım." Başbakanın kaset açıklamalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bu şantaj kasetlerini sen nerden biliyorsun? Ben onun bildiğini adım gibi biliyorum. Gözlüklerini takarak izlediğini biliyorum. O şantaj kasetleri senin önüne nasıl geldi; kiminle izledin? Debelenmesine gerek yok. Açık ve net; adam gibi cevap bekliyorum." şeklinde konuştu. "MİT YASASINI ANAYASA MAHKEMESİNE GÖTÜRECEĞİZ" MİT Yasasının Anayasaya aykırı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesine götüreceklerini ve hesabını soracaklarını ifade etti. "MİT gerçekten milli olmak istiyorsa kendisini Adalet ve Kalkınma Partisi'nin arka bahçesi haline getirmemesi lazım." diyen Kılıçdaroğlu, milli ifadesinin çok önemli olduğunu kaydetti. Totaliter rejimlerin de kendi istihbaratlarını oluşturduklarını hatırlattı. Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutlayan Kılıçdaroğlu, Aziz Yıldırım'ın sıkıntılı olduğunu belirterek tarafsız ve bağımsız mahkemeler tarafından yargılanması gerektiğini söyledi. (CİHAN)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL 171 Mayıs Şubat Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >>9 GÜNCEL 117 Mayıs Şubat Perşembe Başkan Arslan dan Demokrasi kampüsü Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Çiğli Şubesi Başkanı Sedat Arslan ve yönetim kurulu üyeleri, Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan ı makamında ziyaret ettiler. Yerel seçimlerdeki başarısından dolayı ADD Çiğli Başkanı Sedat Arslan, Başkan Hasan Arslan ı tebrik edip plaket sunarken, en küçük Atatürkçü Ecem Garagon Atatürk sevgisiyle dikkat çekti. DEMOKRASİ KAMPÜSÜ İNŞAA EDECEĞİZ Atatürkçü Düşünce Derneği başkan ve beraberindeki heyetin ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Çiğli Belediye AK Parti den istifa eden Cingöz: Eşimin sürülmesi Akay yüzünden Başkanı Hasan Arslan, çağdaş uygarlık mücadelesinde emek harcayan, örgütlü toplum hayaline ulaşmak için faaliyet gösteren her sivil toplum hareketini destekleyeceklerini söyledi. Başkan Hasan Arslan konuşmasına şöyle devam etti, Demokrasimizin olmazsa olmazlarından sayılan dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarının hepsine sahip çıkmak, hepsiyle iş birliği yapmak istiyoruz. Hatta üzerinde titizlikle çalıştğımız demokrasi kampüsü projemiz sayesinde tüm dernekler arasında iletişim kurmayı kolaylaştırmayı, dayanışmacı ve kaynaştırıcı bir anlayışla tüm derneklerimizi bir araya getirmeyi düşünüyoruz. Böylece herkesin fikrini alarak kentimizi ortak akılla yönetebiliriz. Buna da ihtiyacımız var. ORTAK MÜCADELE VEDECEĞİZ Bütün dernekleri aynı çatı altında toplayarak çalışama imkanı sağlayacakları binayı da en kısa sürede inşa etmeyi düşündüklerini söyleyen Başkan Hasan Arslan, Biz, derneklerin kendi aralarındaki iş birliğini, ortak mücadelesini kendimize sorun edindik ve elimizden gelen ne ise onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Bizim düşüncemizin ana eksenini bütün derneklerin birbirine sahip çıkması oluşturuyor ve tabii ki belediye olarak buna biz de katkı sunmak istiyoruz dedi. DERNEKLER ÜSTÜ BİR DERNEĞİZ ADD Çiğli Şube Başkanı Sedat Arslan ise, Başkanımız olarak yürüteceğiniz çalışmaları her zaman destekleyeceğiz. Derneğimiz kamu yararına çalışan bir dernek olup Türkiye genelinde 5.sıradadır. Bugüne kadar bize vermiş olduğunuz maddi ve manevi desteğinizden dolayı teşekkür ediyoruz dedi ve Arslan a ADD nin bir plaketini takdim ederek yeni görevinde başarılar diledi. (HABER MERKEZİ) Yasin okumasam o gece UYUYAMAM 5 yaşındayken ailesiyle gittiği Buca ilçesi Kaynaklar'daki piknik alanında kaybolan İlayda'nın acılı annesi Bedriye Taşcı, "Evladımı getirirlerse davacı bile olmayacağım, ne dünyada ne ahirette" dedi İzmir'de dokuz yıl önce kaybolan İlayda Taşçı'nın annesi Bedriye Taşçı, kızının bir gün gelip kapıyı çalacağı umuduyla yaşıyor. "Başka İlayda lar kaybolmasın." diyen gözü yaşlı anne, "Allah'ın onu bir yerde koruduğunu biliyorum. Dokuz senedir zaten ona bir gece Yasin okumasam o gece yatamam. Götürenlere beddua etmiyorum; Allah korusun, vicdan versin imana getirsin ve evladıma acı çektirmesin diyorum. Evladımı getirse davacı bile olmayacağım, ne dünyada ne ahrette. şeklinde konuştu. İlayda Taşçı, 5 yaşındayken 9 Nisan 2006 tarihinde ailesiyle gittiği Buca ilçesi Kaynaklar'daki piknik alanında kayboldu. Orman ve çevresinde yapılan aramalara rağmen hiçbir bilgiye ulaşılamadı. Gözü yaşlı anne ve babası, dokuz yıldır kızlarının gelip kapıyı çalacağı umuduyla yaşıyor. Kayıp çocukların ailelerine sabır dileyen Bedriye Taşçı, Allah, bizim yaşadığımızı kimseye yaşatmasın. Allah, evlatla kimseyi imtihan etmesin. Hep umudum var, çocuğum bir gün kapıyı çalıp gelecek. Yaşadığını hissediyorum, kıyı çalacağını, 'anne' diyeceğini. Allah'ın onu bir yerde koruduğunu biliyorum. Çok ağır bir imtihandır, çok ağır bir yüktür. Bizim yaşadığımızı Allah kimseye yaşatmasın. Dokuz senedir zaten ona bir gece Yasin okumasam o gece yatamam. dedi. Kaçıranlara seslenen anne Taşçı, Millet beddua ediyor, ben etmiyorum. Diyorum ki Allah korusun, vicdan versin, imana getirsin ve evladıma acı çektirmesin. Evladımı getirse davacı bile olmayacağım, ne dünyada ne ahrette. Sadece evladımı istiyorum. Allah onu koruyor. Zaten onun sahibi Allah tır, ben değilim. Götürenin sahibi de Allah tır; onun imtihanı götürmekledir, benim imtihanım kaybetmekledir. Dilerim Allah vicdan verir, evladımı geri verir, dua ederim, o da ahiretini ve dünyasını kazansın. Evladımı geri istiyorum. diye konuştu. Umutlarını kesmediklerini belirten baba Saim Taşçı da, Allah'a çok şükür umudumuz var, gelip kapıyı çalma durumu da var. Kendi imkanlarımla Cumhurbaşkanı, Başbakan, vali, emniyet müdürü herkesin kapısını çaldık. Hepsi söz verdi ama kimse sözünde durmadı. Herhangi bir ipucu bulunamadı. Aradan dokuz sene geçti. Kimse elini vicdanına koymuyor. İhbarlarda biz yanlarında olsaydık, çocuklara biz bakabilirdik, çünkü saçını kesmişlerdir, üstünü değiştirmişlerdir. Biz çocuğumuzu komutanlardan daha iyi tanırız. Bugüne kadar 'şu ekip gelecek, bu ekip kuruldu' ama biz bir şey görmedik. Bana telefonla çocuk sesi dinletiyorlardı. Jandarmaya gidip söyledim, ifade verdim, bir sene sonra çıktı sonuç. dedi. İlayday nın bulunması için emniyet güçlerinin yeterince ilgilenmediğini iddia eden anne Taşçı da, Başka çocuklar kaybolmasın, çocuklar kaçırılmasın. Öldürenlerin cezası da idam olsun. Kaybolanların, ölenlerin hakları yerde kalmasın. Bir anne olarak yalvarıyorum, başka İlaydalar kaybolmasın. şeklinde konuştu. (CİHAN) Petkim in 2014 yılı ilk çeyrek kârı 37 milyon lira Petkim Petrokimya Holding A.Ş., yılın ilk çeyreğinde geçen yılın tamamına yakın net kâr rakamı açıkladı. Geçen yılın ilk çeyreğinde 3,1 milyon TL, yıl sonunda 49 milyon TL net kâr elde eden Petkim in 2014 yılı ilk çeyrek net kârı ise 37 milyon TL ye ulaştı. Geçen yılın ilk çeyreğinde sıfıra yakın olan net kâr marjı, yüzde 3,1 e çıktı. Söz konusu dönemde 1 milyar 190 milyon TL ciro yapan şirketin brüt kârı 92 milyon TL, FAVÖK rakamı da 81 milyon TL oldu. FAVÖK marjı geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,4 iken yüzde 55 artarak yüzde 6,8 e yükseldi. Şirketin kapasite kullanım oranları da geçen yılın 5 puan üzerine çıkarak yüzde 86 seviyesinde oldu. Petkim Genel Müdürü Sadettin Korkut, dövizdeki dalgalanmaların etkili olduğu yılın ilk çeyreğinde, pazar odaklı dinamik planlama politikasının sonucu ciro, brüt kâr, net kâr ve FAVÖK rakamlarında ciddi artış elde edildiğini söyledi. Söz konusu dönemde iç piyasada genel petrokimya pazarının aksine Petkim ürünlerine talebin arttığını belirten Korkut, sürdürülebilir kârlılık hedefi kapsamında son beş çeyrekte iyi bir trend yakalandığını ifade İzmir in Seferihisar ilçesinde AK Parti teşkilatını kuran ve uzun yıllar ilçe başkanlığı yapan Ümit Cingöz, 30 Mart yerel seçimlerinden önce partisinden istifa etmişti. Altı yıldır Seferihisar Devlet Hastanesi nde Bilgisayar Veri Kayıt İşletmenliği nde taşeron şirkete bağlı çalışan eşi Aylin Cingöz ise Urla Devlet Hastanesi'ne verildi. Ümit Cingöz, eşinin Urla ya gönderilmesi talimatını, AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay ın verdiğini iddia etti. Ümit Cingöz, yerel seçimlerde Seferihisar Belediye başkan aday adayı oldu fakat aday gösterilmedi. Seçimden önce de AK Parti'den istifa etti. Ardından Seferihisar Devlet Hastanesi nde görev yapan eşi Aylin Cingöz, taşeron şirket tarafından Urla ya alındı. İzne çıkan Cingöz'ün, Urla ya gitmeyerek şirketten istifa edeceği öğrenildi. (CİHAN) ederek, Ciro ve pazar payından ziyade, kâr üretmeye odaklandık. Üretimden lojistiğe kadar tüm süreçlerde operasyonel verimliliği ön planda tutarak ve kontrol edilebilen değişkenlere ağırlık vererek, kârlılığı sürekli hale getirmek istiyoruz. Kâr marjlarına odaklandık ve bunun sonuçlarını elde ettik. dedi. Türkiye nin tek petrokimya hammadde üretim tesisi olan Petkim de ilk çeyrekte görülen ciro artışının yanısıra brüt kârın ikiye katlandığını söyleyen Genel Müdür Korkut, brüt kâr marjı ve FAVÖK teki artışların dikkate değer olduğunu kaydetti. Petkim de verimliliği arttırmaya yönelik yatırımların da devam ettiğini dile getiren Sadettin Korkut, 2014 yılı ilk üç aylık dönemde kapasite artışı, idame tamamlama, enerji ve üretimde verimlilik arttırmaya yönelik yatırım harcamaları tutarının 58 milyon TL nin üzerine çıktığını söyledi. Petkim in önümüzdeki yıl sonuna kadar tamamlanacak dört yatırımla daha fazla değer üreten bir şirket haline geleceği bilgisini veren Korkut, şunları dile getirdi: Yıl sonunda bitecek Etilen ve PTA fabrikaları kapasite artışı yatırımlarıyla üretim kapasitesi, yıllık 3,2 milyon tondan 3,6 milyon tona çıkacak. Gelecek yıl içinde faaliyete geçecek konteyner limanıyla lojistik alanında gelir elde etmeye başlayacak. İlk fazı 2015 yılı içinde üretime başlayacak rüzgar elektrik santraliyle (RES) de şirket, enerji verimliliği ve çeşitliliğini arttıracak. Aliağa Kompleksi nde 15 ana fabrika ve yedi yardımcı tesisi bulunan Petkim in, etilen ve saf tereftalik asit (PTA) fabrikalarında gerçekleştireceği kapasite artışı yatırımı toplamı 138 milyon dolara ulaşacak. APM Terminals ile birlikte Petlim Limanı nı, dünyaca ünlü Alstom şirketiyle RES'i tamamlayacağız. Petkim Genel Müdürü Korkut, 2014 yılı ilk çeyreğinde önemli üretim bölgelerinde devam eden politik belirsizlikler sebebiyle petrol fiyatlarının 110 dolar seviyelerinde seyrettiğini belirterek, Küresel büyümede gözlenen yavaşlamaya ve rafineri kapasitelerindeki düşüşlere rağmen özellikle Kuzey Amerika da sürüş sezonunun erken başlamasıyla yükselen benzin talebi ve fiyatları, petrol fiyatlarındaki yüksek seyrin bir nedeni oldu. Petrole bağımlı hareket eden ana hammadde nafta fiyatları da yüksek seyrini sürdürdü. Yüksek seyreden girdi fiyatları, maliyetleri olumsuz etkiledi. Üreticiler, maliyet tarafındaki artışları ürünlere 9 yıl önce kaybolan çocuğun annesi: aynı oranda yansıtmakta güçlük çekti. Marjlarda bir miktar daralma hissedildi. Özellikle Çin ve Asya ekonomilerindeki büyüme hızlarındaki düşüş, petrokimya ürünlerin talebini olumsuz etkiledi. ifadelerini kullandı. Türkiye piyasasında döviz kurlarında yaşanan hareketliliğin yurtiçi talebi yavaşlattığını, 2014 ilk çeyreğinde sektördeki üreticilerin, stoktan ziyade sadece ihtiyaçları kadar mal almaya başladığını anlatan Korkut, Avrupa piyasalarında meydana gelen kısmi iyileşmeninse özellikle plastik mamul üreten ve AB pazarını hedefleyen üreticilere daha olumlu etki yaptığını kaydetti. Çin piyasasında polimer fiyatlarında dönem içinde görülen kısmi artışların, İran başta olmak üzere Ortadoğu ürünlerinin Türkiye den ziyade buraya yönelmesine sebep olduğunu ifade eden Korkut, bu durumun Türkiye piyasasının daha dengeli hale gelmesini sağladığını belirtti. (CİHAN) Korkut, Türkiye nin ağırlıklı ihracat pazarlarından olan euro bölgesindeki büyüme tahminlerinin pozitif olmasının, önümüzdeki dönemde Petkim e olumlu katkılar sağlamasını beklediklerini söyledi. Diziler ve maçlar elektriği çarpıyor Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Gediz Üniversitesi Enerji Çalıştayı nda ilginç bilgiler verdi: Kurtlar Vadisi, Muhteşem Yüzyıl gibi dizilerin olduğu akşamlar elektrik tüketimi fırlıyor. Şampiyonlar Ligi maçları varsa kullanım gece yarısı bile düşmüyor. Cuma namazı vaktinde azalan tüketim, en aza ise dini bayramlarda geriliyor Gediz Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi önemli bir organizasyona imza attı, Enerji Çalıştayı düzenledi. Sektör temsilcilerini bir araya getiren, enerji zirvesine dönüşen etkinlikte Türkiye nin enerji karnesi, yatırım planları ile rüzgar ve güneş gibi çevreci kaynakların kullanımı ele alındı. Konuşmacı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Borusan EnBW Enerji Operasyon Direktörü Tuna Güven, Erke Sürdürülebilir Bina Tasarım Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Cemil Yaman, Wago Elektroteknik Otomasyon Proje Müdürü Başak Hatipoğlu, Bereket Enerji Güneş Enerjisi Teknolojileri ve Ar-Ge Müdürü Ahmet Öztepe, Fina Enerji Proje Lojistik ve Servis Müdürü Çağdaş Duran, Aydem ve Gediz Elektrik Yatırım Müdürü Ahmet Bayramoğlu, Hacettepe Üniversitesi nden Yrd. Doç. Dr. Mithat Can Kısacıklıoğlu ile Gediz Üniversitesi nden Yrd. Doç. Dr. Ümit Çalı katıldı, çalışma alanlarıyla ilgili sunumlar yaptı. Enerji Bakanlığı nın yatırımlardan sorumlu yöneticilerinden Barış Sanlı, ülkemizin elektrik tüketimini anı anına takip ettiklerini dile getirdi. Sanlı, istatistiklerden ilginç sonuçlar çıktığına dikkat çekti, örnek olarak Kurtlar Vadisi, Muhteşem Yüzyıl gibi sevilen dizilerle futbol maçlarını gösterdi. Sanlı şöyle konuştu: ŞEBEKE YÜKÜNÜ ARTIRIYOR Bu dizilerin ekrana geldiği akşamlar TV kullanımından kaynaklı olarak tüketim ortalamanın epey üstüne çıkıyor. Hele Şampiyonlar Ligi karşılaşmaları varsa maç sonrası yorumlar bile izleniyor, sabahın ilk saatlerine kadar elektrik kullanımı azalmıyor. Şebeke yükünü artıran bu durumlara karşı deneyimlerimiz ışığında önceden hazırlıklı olduğumuz için herhangi bir sorun yaşanmıyor. Bir de tüketimi düşüren faktörler var. Mesela fabrikaların çay molası verdiğini önümüzdeki rakamlardan anlayabiliyoruz. Cuma namazı vaktinde de tüketim 2 bin megavat gibi ciddi miktarda azalıyor. Elektrik tüketiminin en aza indiği dönem ise dini bayramlar, 36 bin megavattan 15 bin megavata kadar geriliyor. Çünkü insanlar bir araya gelince kullanım azalıyor. Sürekli yenilediğimiz bu istatistikler ve sahip olduğumuz bilgiler sayesinde ülkemizin enerjideki nabzını tutuyor, gerekli tedbirleri alabiliyoruz. Ölçmeden yönetme şansımız yok. 100 MİLYAR DOLAR YATIRIM Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Türkiye nin önümüzdeki 10 yılda 100 milyar dolara yakın enerji yatırımı alacağına da işaret etti. Sanlı, özellikle Avrupa ya ve Ortadoğu ya elektrik satmak isteyenlerin santraller kuracağını vurguladı, şunları söyledi: Jeopolitik konumumuz, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardaki potansiyelimiz ile şeffaf enerji politikalarımız elimizi güçlendiriyor. Yabancılar bunun farkında, biz de yurtdışına gidip Türkiye nin stratejik konumunu anlatıyoruz. En son Hindistan da temaslarımız oldu, Hintliler Avrupa ya erişmek için Türkiye yi yatırım planlarına aldı. Her sene 8-10 milyar dolar yatırım yapılacağını öngörüyoruz. (HABER MERKEZİ) İÇMİMARLAR, ÇAĞDAŞ TASARIMIN PEŞİNDE OLMALI Türkiye Büyük Millet Meclisi nin (TBMM) mobilyalarını yarışma birincisi olarak 1950 li yıllarda tasarlayan ve Türkiye de içmimarlığın ilk adımlarına önderlik eden Prof. Sadun Ersin, İzmir Ekonomi Üniversitesi nde deneyimlerini öğrencilerle paylaştı ve sergi açtı. İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü tarafından gerçekleştirilen İç Mekânları Konuşmak Seminer Serisi kapsamında kendi tasarım ve sanat hayatına yönelik İZ başlığı altında seminer veren Prof. Ersin, çağdaş tasarımın peşinden koştuklarını, özellikle fonksiyonel, rasyonel olana doğru hareket ettiklerini söyledi. Türk mobilya tarihinin karmaşık olduğunu kaydeden, Prof. Ersin, Osmanlı döneminde saraya gelen Batı yapılarıyla Şam işi işlerin karışık yer bulduğunu belirterek, Mimari, içmimari ya da mobilyadaki gelişmelerde Batı bize örnek oldu. Bizim çok karmaşık bir geçmişimiz var. Osmanlı döneminde saraya gelen mobilyalar var. Bunlar hep Batıdan gelmiş. Ya da Şam işi işler var. Bizi ve çevremizi etkileyen Şam işi mobilyalardır. Türkiye de, bizim geçmişimizde savunabileceğimiz mobilya fazla yok. Divanlar, tepsiler, bakır tepsiler, siniler var. Onlar, sanat işi aslında. Biz, Batı nın tasarımlarına ister istemez uymak zorunda kaldık. Ama kendiliğinizden yapabileceğimiz bir şeyler varsa onu yapmaya çalıştık dedi. Eğri büğrü gökdelenler İç mekân ile mobilya tasarımının birbirinden ayrılmaz olduğunu da kaydeden Prof. Ersin, şunları ifade etti: Mimarlıkta, iç mekânlarda, mobilyada da aynı konseptin devamını sağlamak zorundasınız. İtalya daki izlenimlerim sonucu, o günün mimarisini yaparsınız ama içerisine öyle bir öge koyarsınız ki buna İtalyanlar koleksiyonist davranış derler. Yani bir nevi bir koleksiyoner gibi bir şeyi alırsınız. Diyelim ki oraya bir Hint mobilyasını koyarsınız, bir Çin mobilyasını koyarsınız orada bir çarpıcılık, farklılık, boyut, zaman boyutunu kazandırırsınız. Tabi şu anda moda kaçınılmaz olarak pek çok şeyi etkiliyor. Ama öyle şeyler oldu ki bugün bakıyorsunuz bütün gökdelenlerde eğri büğrü şeyler çıkmaya başladı. Türkiye deki Modern Mobilya Tasarımı Sergisi Prof. Ersin, seminerin ardından öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Zeynep Tuna Ultav, Doç. Dr. Deniz Hasırcı, Araştırma Görevlileri Seren Borvalı, Hande Atmaca, fotoğrafçılar Ali İnceoğlu, Ersan Çeliktaş ile öğrenci asistanlar Merve Çelebi, Buse Buluç, Sinem Yaralı, Özhan Gül ve Cüneyt Danacı nın çalışmalarıyla hazırlanan Türkiye deki Modern Mobilya Tasarımı başlıklı çalışmanın sergisini açtı. Etkinlik kapsamında ayrıca, Prof. Ersin in 1950 lerden günümüze derlenen projelerinden ve el çizimlerinden oluşan sergisi de açıldı. Sergi, İzmir Ekonomi Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü nün ev sahipliğinde D Blok Çok Amaçlı Sergi Salonu nda 2 Mayıs a dek görülebilecek. (HABER MERKEZİ) Ege Üniversitesi EBİLTEM Teknoloji Transfer Ofisi nin 3. Genç Beyinler Yeni Fikirler Proje Pazarı ve Bitirme Projeleri Ortak Sergisi nin tanıtım toplantısı İzmir Ticaret Odası Lokali nde gerçekleştirildi. Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Akdeniz; İzmir in ileri gidebilmesi için insan kaynaklarının ve bu etkinliğin kalıcı olması önemli. Amacımız öğrencilerimizin bölüme gelmeden önce ilgili sektörle iş birliği içinde olabilmelerini sağlamak. Ciddi bir insan kaynağımız var. Beyin gücümüzün, iş dünyasına adımını ilk attığı andan itibaren sektörle yüzleşmesi önemli. Ege Üniversitesi ndeki teknopark faaliyete geçmek için Başbakan ın imzasını bekliyor diye konuştu. Türkiye Bilişim Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kavzak; Genç Beyinler Yeni Fikirler Proje Sergi, Proje Pazarı ve Bitirme Projeleri Ortak Sergisi düşüncesi yıllardır süregelen bir fikirdir. Bu organizasyon içerisinde de İzmir deki 8 üniversitemiz ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi var. Bu yıl ise Projeye Yaşar Üniversitesi ev sahipliği yapıyor. Çocuğunuza ayakkabı alırken dikkat Uzmanlar, özellikle ayağın gelişme döneminde bir iki numara büyük ayakkabı giymenin, çocukların ayak anatomisini bozabilceğini, dengeli basamama ve sık ayak burkulması gibi rahatsızlıklara neden olabileceğini belirtiyor Piyasadaki birçok çocuk ayakkabısının yetişkin ayakkabısından pahalı olması, çocuklarda ayaklarının hızlı gelişmesi ebeveynleri "bir, iki numara büyük alayım, seneye de giysin" anlayışına yöneltiyor. Uzmanlar, özellikle ayağın gelişme döneminde bir iki numara büyük ayakkabı giymenin, çocukların ayak anatomisini bozabileceğini, dengeli basamama ve sık ayak burkulması gibi rahatsızlıklara neden olabileceğini belirtiyor. İzmir'deki Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Ortopedi ve Travmotoloji Uzmanı Hakan Vuruşkaner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne babaların çocuklarına ayakkabı seçerken ayakkabının hafif ve yumuşak olmasına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Vuruşkaner, "Bir aile çocuğuna ayakkabı alırken iki ucunu katlasın, yumuşak mı, ayakkabı ayağın kavisini alabiliyor mu diye baksın. derisine ve malzemesine baksın" dedi. Piyasada çocuk ayakkabısı fiyatlarının yüksekliğine dikkati çeken Vuruşkaner, "Ayakkabılar zaten pahalı, bir de ayak gelişimi çok hızlı. bir iki numara büyük alalım uzun süre giyer" anlayışının çocuklarda ayağının üzerine dengeli basamama, sık ayak burkulması gibi rahatsızlıklara neden olabileceğini ifade etti. Vuruşkaner, çok pahalı ayakkabılar yerine çocuğun ayak sağlığı için daha ekonomik ve ayağa uyan ayakkabılar alınması gerektiğini dile getirdi. İzmir'de yarım asırdır çocuk ayakkabısı ürettiğini söyleyen İzmir'in eski Ayakkabıcılar Odası Başkanı Tahsin Güzel de çocukların herkesten önce sağlıklı ayakkabı giymesi gerektiğini söyledi. Güzel, hammaddesi belli olmayan ithal ayakkabıların çocukları için çok "sakıncalı" olduğunu kaydederek, "Ayakkabı, çocuğun ayağını koruyacak. Türkiye, dünyanın en güzel ayakkabısını üreten ülkedir. Ayakkabı ayağı disiplin etmelidir. Ayağına uymayan bir şey giyildiği zaman ayak anatomisi bozar" diye konuştu. Çocuğa büyük ayakkabı alıp uzun yıllar giydirmenin en büyük yanlışlardan biri olduğunu vurgulayan Güzel, "Çünkü ayaklar yaşa göre kendini ayarlar ve gelişir. Büyük ayakkabı da ayak yapısını bozar. Ayakkabı bileği tutacak, ortopedik ayakkabılar tercih edilmesi gerek" ifadelerini kullandı. Adı Marmaris'teki okullardan kaldırıldı Marmaris'te velilerin başvurusu üzerine 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in adını taşıyan iki okulun adları değiştirildi. Evren'in emekli olduktan sonra uzun yıllar yaşadığı Armutalan Mahallesi'nde yapımına destekte bulunduğu "Kenan Evren Ortaokulu" ile "Kenan Paşa İlk ve Ortaokulu"nun isimlerinin değiştirilmesi için çok sayıda veli Muğla Milli Eğitim Müdürlüğüne müracaat etti. Talepleri değerlendiren müdürlük, okulların isimlerinin değiştirilmesine ve yeni adları Marmaris Milli Eğitim Müdürlüğünde oluşturulacak komisyonun belirlemesine karar verdi. Komisyonun gerçekleştirdiği toplantıda, "Kenan Evren Ortaokulu"nun adının "Marmaris Ortaokulu", "Kenan Paşa İlk ve Ortaokulu"nun isminin ise "Armutalan İlk ve Ortaokulu" olarak değiştirilmesi kararlaştırıldı. İki okulda da halen eski tabelaların asılı olduğu, yenilerinin hazırlanmasının ardından tabelaların değiştirileceği belirtildi. Marmaris'te daha önce Kenan Evren Bulvarı'nın ismi Belediye Meclisinin kararıyla Cumhuriyet Bulvarı olarak değiştirilmişti. Evren'in eşi Sekine Evren'in ismini taşıyan park ve çeşmenin adında da değişikliğe gidilmişti. Ayrıca Evren'in daha önce yaşadığı evin bulunduğu sokağın "Beyazev" olan adı da değiştirilmişti. Emekli olduktan sonra uzun yıllar Armutalan Mahallesi'ndeki evinde yaşamını sürdüren Evren, 2007 yılında, sağlık sorunları nedeniyle İzmir'e taşınmıştı. Genç beyin çok yeni proje yok 9 üniversite, Türkiye Bilişim Derneği, İzmir Ticaret Odası Komitesi ve birçok paydaşlarımızın katkısıyla yaptığımız bu etkinliğin; bilişim sektörüne, üniversitelerimize ve öğrencilerimize sinerji yaratması ve onların başarılarının devamlılığını sağlayacak nitelikte olduğunu düşünüyoruz. Bu projeyi geliştirerek önümüzdeki yıllarda daha büyük salonlarda daha değişik bölümlerle de birlikte devam edeceğimizi umuyoruz dedi. Hedeflerinin bitirme projelerini sadece bitirme çalışması olmadığını söyleyen Prof. Dr. Alp Kut, aynı zamanda farklılığı arayan mezun öğrencilerin başka illere gidebileceklerini de vurguladı. Etkinliğe bu yıl ev sahipliği yapacak olan Yaşar Üniversitesi nden Doç. Dr. Ahmet Koltuksuz, Temel değer varlığı olan bilginin mühendisliğini bizler yapıyoruz. Paylaşınca büyüyen tek meta da bilgidir. Etkinliğin bu anlamda çok kritik bir rolü var. Proje, İzmir in hak ettiği değeri ve yeri alabilmesi için çok önemlidir. Genç mühendis adaylarımızın süratle bilgilerini üretimde kullanabilmesi için tanınmalarına gerek vardır diye konuştu. (EGE AJANS)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DENİZLİ HABERLERİ 171 Mayıs Şubat Perşembe Aşıklar Denizli'de buluştu Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 4.sü düzenlenen Denizli 4.Uluslararası Ege Aşıklar Bayramı nedeniyle çeşitli illerden Denizli ye gelen aşıklar, Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci yi ziyaret etti Aşıklar, "Denizli'ye geldiğimizde gördüğümüz şehir bizi çok şaşırttı Denizli İnşaat Müteahhitleri Derneği, Merkezefendi ve Pamukkale belediye başkanlıklarına ziyaretlerde bulundu. Dernek başkanı Fehmi Demirten yeni belediyeleri bekleyen birçok soruna çözüm üretebileceklerini söyledi İlk olarak Merkezefendi Belediyesini ziyaret eden Denizli İnşaat Müteahhitleri Derneği yönetim kurulu üyeleri burada Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu tarafından karşılandı. Ziyarette konuşan Subaşıoğlu öncelikli hedeflerinin vatandaşların sorunlarına çözüm üretmek olduğunu söyledi. Subaşıoğlu Bina problemimizi ek bina şeklinde çözeceğiz. Yeni inşa edeceğimiz belediye binasını da fonksiyonel bir şekilde tasarlayacağız yani vatandaş içeriye girdiğinde nerede ne hizmeti alacağını bilecek. Böylelikle vatandaşa daha kaliteli bir hizmet sunacağız. dedi. Merkezefendi beldesinde inşası planlanan yeni şehir hastanesinin 300 milyon Lira gibi önemli bir rakama inşa edileceğini hatırlatan Subaşıoğlu her zaman istişare ve işbirliğine açık olduklarını, Denizli İnşaat Müteahhitleri Derneği nin de her zaman desteğine ihtiyaç duyacaklarını kaydetti. Dernek başkanı Fehmi Demirten ise iş dünyasından başkanlık koltuğuna oturan Subaşıoğlu nu tebrik edip yeni görevinde başarılar diledi. Demirten Özel sektörden böyle makamlara gelinmesi bürokratik engelleri aşmamızı kolaylaştırır, sizin seçilmeniz Merkezefendi için bir şanstır. Şehrimizin meseleleri bizim meselelerimizdir, biz de bize düşen görevleri yapmak için arzuluyuz. Çok fazla çarpık yapılaşma var, artık konutlarda tek göz oda dönemi sona erdi. Kentsel dönüşüm konusunda söz söylemeye hazırız, katkı koymak için elimizden geleni yaparız şeklinde konuştu. Denizli nin çok temiz bir kent olması da dikkatlerinden kaçmayan aşıklar, Bizde bu etkinlikle özellikle gençlerimiz için elimizden geleni yapacağız. En güzel örnekleri sergileyeceğiz dedi. Denizli İnşaat Mühendisleri Derneği elini taşın altına koyacak Daha sonra Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin i makamında ziyaret eden yönetim kurulu üyeleri Gürlesin e de başarı dileklerinde bulundu. Yardıma hazır olduklarını söyleyen Demirten Şehir plancısı, mimar, mühendis ve müteahhitlerden oluşan derneğimiz ortak aklı bulma adına her zaman Pamukkale Belediyesi nin hizmetindedir. Pamukkale beldesi kentsel dönüşüm açısından büyük bir fırsata sahip, geniş ölçekli planlarla gerçek manada kentsel dönüşümün yapılabileceği bir bölge. Biz bu derneğin yönetim kurulu olarak bütün donanıma sahibiz, ufak bir çağrıda koşa, koşa yardıma geliriz. dedi. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin istişarenin sünnet olduğunu belirtip, ortak doğruyu bulmak adına bu sünneti yerine getireceklerini söyledi. Gürlesin sözlerini şöyle sürdürdü Başbakanımız da bu sünneti yerine getiriyor yani AK Parti nin bu başarısı tesadüf değil. Biz sizinle sonuna kadar ortak çalışmaya varız. Kurumlar arası etkileşim önemli, özellikle işin teknik boyutunu bilenlere çok ihtiyacımız var. Belediyeciliğin % 80 i imar ve en büyük sıkıntılar da bu konularda yaşanıyor, sizin bu konularda desteğiniz bizim için gerçekten çok önemli Öte yandan Denizli İnşaat Müteahhitleri Derneği nde görev dağılımı yapıldı. Geçtiğimiz hafta yapılan olağan kongrede başkan seçilen Fehmi Demirten in yardımcılıklarına İbrahim Şenel ve Veli Aytuğ getirildi. Muhasip üyeliğe Ahmet Haybat, yönetim kurulu sekreterliğine Süreyya Kaya, üyeliklere de Server Munis ve Ertan Büyükdağ getirildi. (HABER MERKEZİ) Denizli Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uz. Op. Dr. Ersen Eraydın eşlerin yaşamında en özel dönemlerden biri olan gebelik sürecinde kadındaki yapısal ve psikolojik değişiklerin erkeklerin tutum ve davranışlarını da etkilediğini belirterek, bebek bekleyen çiftlere tavsiyelerde bulundu. Gebelik döneminde hamile kişinin artan hormon düzeylerinin etkisiyle birlikte göğüslerinde gerginlik, hafif bel ağrısı, uyku hali, sabahları daha yoğun bulantı ve bazen kusmaların vücut yapılarında görülen değişikliklerden bazıları olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uz. Op. Dr. Ersen Eraydın, gebelikle birlikte erkeklere büyük sorumluluklar düştüğünü açıkladı. Gebelikte oluşan düşük tehdidinin çiftleri gereğinden fazla korkuttuğunu anlatan Eraydın gerçekte on gebelikten birinin düşükle sonuçlandığını ilk üç ay içinde yaşanan düşüklerde çocukların yüzde 60 ından fazlasında kromozom anomalisi (sakat bebek) saptandığının da yadsınamaz bir gerçek olduğunu söyledi. Gebelikte kanama ve ağrı olmadığı durumlarda cinsel beraberliğin sakıncası olmadığını söyleyen Eraydın şöyle devam etti: Eşlerin çalışma koşulları uygun oldukça gebelik takiplerine birlikte gitmeleri, gebelik muayenelerinde karşılarına çıkacak olumlu ve olumsuz koşulları beraber değerlendirmeleri önemlidir. Hamilelikte artan hormon düzeylerinin gebeyi ne kadar duyarlı, hassas ve alıngan yapacağını unutmamalıdır. Fakat küçük, basit şeylerin de gebeyi çok fazla mutlu edebileceğini vurgulamalıyız dedi. Bebeğin Cinsiyetini Erkek Belirler Gebelikte ilk üç aydan sonra bebeğin cinsiyetinin belli olduğunu ve bu cinsiyeti erkeğin spermlerinin belirlediğini anlatan Op. Dr Ersen Eraydın şöyle devam etti: Cinsel beraberlikte anne rahmine ulaşan milyonlarca spermin yarısı dişi(x), yarısı erkek(y) kromozomu taşır. Yumurta sadece dişi(x) kromozomu taşır. Erkek sperm yumurtayı döllerse Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 4.sü düzenlenen Denizli 4. Uluslararası Ege Aşıklar Bayramı 20 Türkiye den 6 Almanya dan olmak üzere 26 halk Ozanını bir araya getirdi. Denizli ye gelen Aşıklar Denizlili Ozan Nihat eşliğinde Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci yi ziyaret etti. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci, İlimize gelmeniz bizleri mutlu etti. 2 gün boyunca Aşıklar Bayramı etkinliği ile Denizli halkının güzel vakit geçireceğini düşünüyorum. Denizli Büyükşehir Belediyemiz kültür, sanat faaliyetlerine sahip çıkmaya ve ev sahipliği yapmaya devam ediyor. İnşallah Aşıklar Bayramının 4.sünü kutlayacağız. Tabiî ki belediyeler alt yapı, üst yapı, yeşil alan, yol, su, köprü yapacaklar ama insanların kültür dünyasına, geçmişlerine ve geleceklerine de sahip çıkmak belediyelerin görevidir. Denizli Büyükşehir Belediyemiz Sayın Osman Zolan Başkanlığında kültür sanat faaliyetlerine çok önem veriyor. Burada iki amacımız var. Bu geleneği yaşatmak ve daha önemlisi yeni nesillere bu geleneğimizi anlatmak ve aktarmaktır. Bilindiği üzere biz Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak hem halka açık kültür sanat etkinlikleri yapıyoruz hem de yeni nesil ile sizleri buluşturmuş oluyoruz. Yeni neslin bizim çok önemsediğimiz bu Aşıklık geleneğini anlamasını sağlıyoruz. Tabiî ki Büyükşehir olmamızla birlikte artık Denizli'nin 19 tane de ilçesi oldu. Sadece merkezde değil ilçelerimizdeki vatandaşlarımızın da kültür faaliyetlerinden yararlanmasını sağlamak istiyoruz. Yine okullar programımız içinde olacak. Bu yıl Üniversitemiz de programın içerisinde yer alacak. İnşallah şehrimizde güzel bir bayram havası olacak dedi. DENİZLİ'YE HAYRAN KALDILAR Yenilenen yüzü ile Denizli'nin dikkat çekici bir şehir haline geldiğini ifade eden Aşıklar, "Denizli'ye geldiğimizde özellikle yeni yapılan Oto Santral Garajı bizi şaşırttı. Çok güzel bir yapı olmuş. Ayrıca Denizli nin çok temiz bir kent olması da dikkatimizi çekti. Bizde bu etkinlikle özellikle gençlerimiz için elimizden geleni yapacağız. En güzel örnekleri sergileyeceğiz. Gerçekleştirdiğiniz 4. Aşıklar Bayramı etkinliği kapsamında Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin bizlere vermiş olduğu destekten dolayı da başta Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan'a ve halkımıza teşekkür ediyoruz" açıklamalarında bulundular. Yapılan sohbet konuşmasının akabinde Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci'yi ziyaret eden heyet kısa dörtlükler okuyarak sohbeti daha eğlenceli hale getirdiler. (HABER MERKEZİ) Bebek bekleyen çiftler birbirlerini iyi anlamalı bebek erkek, dişi sperm yumurtaya ulaşırsa bebeğin cinsiyeti dişi olacaktır. Kısacası bebeğin dişi ya da erkek olmasını belirleyen erkeğin spermleridir dedi. Hamilelikte Beslenmeyi Abartmayın Hamile bir kişinin günlük 2300 kalori alması gerektiğini söyleyen Ersen Eraydın hamile kişinin yakın çevresinden sen iki canlısın, daha fazla yemelisin gibi cümlelerin çok fazla duyduğunu fakat hamilelikte 9 12 kilogramdan fazla alınmasının sakıncalı olacağını söyledi. Eraslan: Gebelikte beslenmeye özen gösterilirken abartıya kaçılmamalıdır. Genellikle gebelik öğrenilir öğrenilmez yakın çevreden beslenme ile ilgili öneriler ve uyarılar gelmeye başlar. Hamilesin, çift canlısın, daha fazla yemelisin, hemen bol süt içmeye başlamalısın vb. Ne yazık ki bu öneriler iyi niyetli olsa da doğru değildir. Doğum zamanı bebek ortalama 3-4 kilo, plasenta (eş)900 gr, bebeğin içinde yüzdüğü su (900 gr),büyüyen rahimin ağırlığı 900 gr, kan sıvısındaki artış birkaç kilo, göğüslerde büyüme ve vücut yağında artışla birlikte toplam 9-12 arası kilo alınır.ilk 24 haftada vücut ağırlığındaki artış 4-5 kiloyu geçmemeli sonra da haftada yarım kilo civarında kilo alınmalıdır Hamilenin günlük alması gereken toplam 2300 kaloridir. Fındık, fıstık dolu büyük bir çerez tabağıyla 5000 kalori alacağımızı düşünmeliyiz. Bir kase puding ile 500 kalori alırken, bir saat yürüyüşle 500 kalori atabiliyoruz. Yani gebeyi aşırı dozda yememesi için uyarmalıyız dedi. (HABER MERKEZİ)

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 117 Mayıs Şubat Perşembe Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Dünya işçileri birleşiniz 1 Mayıs öncesi Mısır dan gelen idam haberleri tüm dünyada şok etkisi yaptı.. Tabii ki İslam dünyasında, Arap dünyasında ve Türkiye de de.. Karar nereden bakarsanız bakın tam bir rezalet.. Ne esas ve ne usul bakımından hiçbir değer taşımıyor. Adeta insan aklı ve vicdanı ile dalga geçen bir karar bu.. Bana göre, bu karar sadece Sisi cuntasının günahı ve yüz karası değil. Bunlara destek veren ya da bu rezalet karşısında sessiz kalan herkes için utanç vesilesidir.. 1 Mayıs ın eski bir sloganı vardı, Dünya işçileri birleşiniz diye. Bizim işçiler bir türlü birleşemedi gitti.. Emeğin sahibi, emeğin onuru için el ve gönül birliği yapamadı gitti. Bakalım Mısırlı işçilerin, halkın insan hakları mücadelesi 1 Mayıs ta kimin ne kadar gündeminde yer alacak.. 1 Mayıs için sokağa çıkacak olanlar, Mısırlı işçilerin acılarını paylaşacaklar mı? Haydi, Mısır daki zulüm, sömürü, yoksulluk ve diktatörlük karşısında Türkiye de emeğin temsilcileri Mısır halkı Suriye halkı ile dayanıştıklarını göstersinler.. Var mısınız. Rabia olarak biz de destek verelim. Hak-İş, Memur Sen, Türk-İş birlikte meydanlara çıkalım.. Dünyanın tüm erdemli ve mazlum insanlarını birlik olmaya çağırıyorum ben.. Ya dinde kardeş, ya tende bir eşiz.. Bütün Müslümanların vahdetini savunuyorum.. Tüm dünyadaki mazlumları, erdemli, hikmet sahibi insanları ittifak yapmaya çağırıyorum. Değer üreten herkesi nimet-külfet dengesine dayalı bir itilafa davet ediyorum.. Mısır daki yargı her anlamda meşruiyetini kaybetmiş, Baltacıların meydanlarda yarı bıraktıkları işi tamamlamak üzere seçilmiş tetikçi, infaz memuru gibidir.. Onlara fetva veren mollalar da bu katiller sürüsünün suç ortağıdır. Bunlara destek veren alkış dağıtan, kafasını kuma gömen Arap ülkeleri, uluslararası örgüt temsilcileri, batılı ülkelerin yöneticileri, Nur Partisi hepsi bu cinayetin suç ortağıdır.. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.. Her zaman söylüyoruz: Zulüm tek bir millettir. Zulüm ile abad olunmaz.. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste denmiştir.. Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur denmiştir.. Hiç kimse bu yaşananları görmezden gelemez.. Kimlik tesbit etme süresinde verilen idam kararları, hiçbir değer taşımamaktadır. Mısır cuntası en azından, bırakın hukuk devletinin gereklerini yerine getirmeyi, sıradan bir kanun devletinin gereklerine bile uyma gereği duymamaktadır. Onların bu cür et ve cesaretinin arkasında İsrail, Batıdaki işbirlikçi- le- ri ve Arap dünyasındaki birtakım Arap rejimleri vardır. Bunlar suç ortakları ve zihniyet ikizidirler.. Bunların öfkeleri ağızlarından taşmaktadır.. Yaşanan gerçekler bunların gerçek yüzlerinin anlaşılması için önemli bir fırsat oluşturmuştur. Batılıların insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi konusundaki çifte standartları deşifre olmuştur.. Çıkarları sözkonusu olduğunda ilkelerini nasıl ayakları altına aldıkları gözler önüne serilmiştir.. 1 Mayıs öncesi, öte yandan 3 ayların başlangıcında, Kutlu Doğum haftası içinde yaşanan bu olaylar aslında biraz da kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden örtülü bir tehdit anlamı taşımaktadır.. Ama bunu yaparken insanlığın önünde küçük duruma düştüklerinin farkında bile değiller.. Batılı ülkeler de Mısır da yükselen ateşin aydınlığında suçüstü oldular.. Mısır da, Suriye de, Filistin de, Türkiye de yaşanan olaylar İslam ümmetinin ufkunu aydınlatmaktadır.. Bunlar ölümcül bir hastalığın sancıları değil, bir doğum sancısı! Bu süreçte dostlarımızı, düşmanlarımızı tanıyoruz. Kim kimdir onu görüyoruz.. Gerçeklerle bu vesile ile yüzleşiyoruz.. Bu yoldan geri dönüş yok.. Bu mücadele İslam ümmetinin saflarını sıklaştırmasına vesile oluyor.. Gelecek günler geçen günleri aratmayacak.. Kavgadan yorulduk artık. Marka krizler üretmekten, öfkeli açıklamalardan bıktık. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olmalı.. Gezi deki yanlışı tekrarlamamalıyız.. Yakıp yıkanlara hayır demeyi bilmeliyiz.. Bilmem farkında mısınız, 98 yıl önce 29 Nisan da biz Irak ta Kut ül Ammare zaferini kazanmıştık.. Daha sonra o Kut ül Ammare kahramanları, Anadolu nun Kafkaslar dan işgaline karşı Müslüman kardeşlerine yardım etmek için yazlık elbiseleri ile Allahuekber Dağlarına doğru yola çıktılar.. Çoğu Araptı.. Anadolu ya geldiklerinde onları Kürt beyleri ve medrese hocaları karşıladı. Onların önlerine düşüp, Allahuekber Dağlarına geldiklerinde kar basmıştı. Açtılar ve üşüyorlardı. Karadeniz den Laz uşakları kardeşlerine ulaşmak için çetin bir yolculuğa çıktılar.. Battaniye, pekmez, ekmek, kim ne bulduysa atlara, eşeklere yüklediler.. Geldiklerinde geç olmuştu. Bir kısmı geri de dönmedi.. Türk, Kürt, Arap birlikte şehid oldular.. Şimdi o ruha ve o imana ihtiyacımız var. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor. Bu oyuna gelmemeliyiz. Soğuk savaşın kanlı senaryolarına ucuz figüranlar olmamalıyız. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı durmalıyız, Mısır da, Suriye de ya da Türkiye de.. Selâm ve dua ile Abbas GÜÇLÜ MİLLİYET GAZETESİ Eğitim ve bilgisayar oyunları yaratıcılığı geliştiriyor mu yoksa köreltiyor mu? Taha AKYOL HÜRRİYET GAZETESİ Başlıkta çok çarpıcı bir soru var ama cevabı ondan çok daha önemli! Hadi bir soru daha ekleyelim: Sosyal medya, kişileri sosyalleştiriyor mu yoksa asosyalleştiriyor mu? Hangi ortamda olursanız olun, eminim ki her iki kişiden birinin cevabı farklı olacaktır. Özellikle de yaratıcılık konusunda. Eğitimin görünürdeki temel amacı, kişilerin var olan ilgi ve yeteneklerini geliştirmektir. Bunların en başında da yaratıcılık gelir. Ama ezbere ve teste dayalı Türk eğitim sisteminin bunun tam tersi yönde etki yarattığını söylemek için uzman olmaya gerek yok. Yine aynı şekilde, bilgisayar oyunlarının yaratıcılığı geliştirdiğini söylemek de çok abartılı bir yorum olur. Tıpkı sosyal medyanın kişileri sosyalleştirdiğini söylemek gibi. Çünkü tam aksini savunanların sayısı, bu görüşü savunanlardan çok daha fazla... İşte bu bilmece gibi soru ve cevaplar, geçtiğimiz hafta sonu Ayazağa Işık Lisesi nde gerçekleşen Spectrum Of Education III eğitim sempozyumunda tartışıldı. 15 farklı ülke ve farklı coğrafyalardan toplam 281 eğitimcinin katılımıyla gerçekleşen sempozyumun bu yılki ana başlığı Yaratıcılık olarak belirlendi. Yaratıcı doğulur mu, olunur mu? sorusuna yanıt aranırken, yaratıcılığın alınan eğitime ve kültürlere göre farklılık gösterip göstermediği de, cevabı aranan sorulardan birisiydi. Yaratıcılık nasıl gelişir? İşte sempozyumun sonuç bildirgesinden bazı satır başları: - Yenilikçi ve yaratıcı eğitim anlayışı kapsamında öğrencilere analitik düşünme yapısı kazandırılmalı böylece onların değişen dünyaya adaptasyonu sağlanmalıdır. - Eğer biz, bugün öğrettiklerimizi dün öğrettiklerimiz gibi öğretirsek çocukların yarınlarını çalarız! düşüncesini göz önünde bulundurarak eğitim anlayışı yeniden tasarlanmalıdır. - Okulların eğitim öngörüleri, öğrencilerin motivasyonu ve hayal gücünün geliştiği ortamlara kavuşturulmalıdır. - Yaratıcılıktan söz edebilmek için; yenilikçi birey, doğru süreçle kaynak ve araştırmalara yöneltilmelidir. - İnovasyon, yaratıcılık, bilimsel gelişmeler ve teknoloji; eğitim sürecinde öğrencinin önemli kazanımları haline getirilmelidir. - Yüzyılımızda başarılı olmanın kriterleri olan vizyoner olma, yaratıcı olma, işlevsel fikirlere sahip olma, başarıyı koklayabilme ve zihinsel merakı tatmin etme içgüdüsüne sahip olma yetileri öğrencilere kazandırılmalıdır. Eğitimin kazanımları? - Eğitim sürecinde akademik yetenek, bellek, dikkat, mekanik yeteneği, sayısal yetenek, tiyatro yeteneği ve uzay ilişkilerini kavrayabilme yeteneği, görsel sanatlar yeteneği, bedensel yetenekler gibi birçok yetenek bir bütün içinde değerlen dirilmelidir. - Yaratıcılığın gelişimine olanak sağlanabilmesi için onu köreltecek teknoloji, yaşam içerisinde olumlu yönleriyle kullanılabilecek bir yapı haline getirilmelidir. Teknoloji risk mi? - Giderek yaygınlık kazanan dijital teknolojilerin eğitim adına oluşturabileceği riskler, bu teknolojilerin yerinde ve doğru oranda kullanılması sağlanarak ortadan kaldırılmalıdır. - Aristoteles ten günümüze gelen sınıf içi eğitim anlayışı, ne kadar zorlanırsa zorlansın özünde değişmeyecektir ve bu anlayış eğitimciler tarafından desteklenmeli ve geliştirilmelidir. - Eğitimde tüketim toplumuna hizmet eden yaklaşımlardan uzak, olumlu, yapıcı ve geliştirici çalışmalar yapılmalıdır. - Öğrencilerin keşfi, görevlerde alternatif öğrencilerin yer alması, çoklu medya ile fikir yaratmanın sağlanması, rekabetçi soru sorularak derse aktif katılımın sağlanması, yorum ve sorularla sınıf içinde odaklanmanın oluşturulması, öğretmenler ve ödevler ilişkisinde öğrenci başarısını etkileyebilecek ilkeler ve konuların oluşturulması öğretmenler tarafından önemsenmelidir. Farklılıklara saygı! - Girişimciliğin; yeni bir iş fikrini, doğru bir iş modeli ve doğru bir sermaye yapısı ile hayata geçirdiği bilinmeli, bunun da pes etmeme, hayal kurma, fark yaratma, çok yönlü araştırma-düşünme ve alçakgönüllülükle gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. - İnsanların hayat içinde farklı bakış açısına sahip olabilmeleri, daha iyi düşünebilmeleri, çok yönlü düşünceyle dengeyi sağlayabilmelerinin bir fark yaratabileceği bilinmelidir. - Yaratıcılığın sadece görerek değil, görülenin ve var olanın farklı yorumlanmasıyla oluştuğu bilinmelidir. - Yaratıcılığın sadece sanatla ilgili olmadığı; bir sezgi süreci ve kalıplardan kurtulma biçimi olduğu bilinmeli, bu anlamda öğrencilerin hayal dünyalarının önünü açacak faaliyetler tasarlanmalıdır. - Her insanın farklı öğrenme şekillerine sahip olduğu kabul edilip özellikle kültürler arası öğrenmede tüm bireylere hitap edecek yöntemler belirlenmeye çalışılmalıdır. Özetin özeti: Eğitimi yarardan çok zarar verir noktaya getirmemeliyiz! Mayıs ta çatışmak ÇATIŞMACI kültürümüzün sembollerinden biri 1 Mayıs kavgalarıdır. Önce 1 Mayıs yasakları, yasakların tepkileri tahrik etmesi öncesinde 1 Mayıs günlerinde sokaklar boşalır, insanlar evlerine çekilirdi. Bilinen mekânlar göstericilerle ve polislerle dolup taşar, vahim olaylar yaşanırdı lerdeki 1 Mayıs gösterilerinde öncü örgüt, DİSK tir. Uzlaşmaz sınıf sendikacılığı sloganıyla çatışmacı kültürün tipik bir örneğini oluşturan DİSK in 1977 deki 1 Mayıs kutlamasına Taksim de 500 bin kişi katılmıştı. Solun her rengi oradaydı. Bu muazzam kalabalığa meçhul eller ateş açtı, meydanda korkunç bir panik kişi ezilme ya da sıkışarak boğulma sebebiyle, 5 kişi vurularak, 1 kişi de panzer altında kalarak hayatını kaybetti. 130 kişi yaralandı. Yasak, yasağa karşı direniş ve çatışma 2010 yılına kadar yaşandı. Tarihimizin unutulmayan vahim olaylarından biridir bu. 1 Mayıs denilince bütün bu hafıza canlanır, onun için çok hassas bir konudur. BAYRAM HAVASI AKP hükümeti 2010 yılında Taksim yasağı nı kaldırdı. İstanbul Valisi Muammer Güler, bütün sendika liderleriyle 14 Nisan günü toplantı yaptı. Vali, Kanuna göre Taksim gösteri ve yürüyüş alanı değildir. Fakat kanunun öngördüğü istisna çerçevesinde, emek bayramı kutlamalarına tahsis edilecektir diye açıkladı. Ve tansiyon düştü, bayram havası doğdu. 1 Mayıs, yasak kalktığı için, bu defa, Hürriyet in deyişiyle alkışlarla kutlandı. Öyle de devam etti... Ülkemizden Almanya Cumhurbaşkanı geçti Fehmi KORU STAR GAZETESİ Gençliğini komünist sistem altında geçirmiş Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, evsahibinin yanında her bakımdan mutlu bir görüntü veriyordu. Medya önüne çıktığı her fırsatta Türkiye deki kötü gelişmeler konusunda görüşler açıklamış, konuğu olduğu bir ülkede diplomasinin izin verdiğinden öte sözler sarf etmişti. Hakkında hep saygın ifadeler kullandığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün, kendisini ağırladığı sofrada yumuşak bir konuşma yapmasını bekliyor olmalıydı ki, hitabın yarısında işittikleri, yüz ifadesinin değişmesine sebep oldu. Birkaç metre ilerisindeki masada oturmuş, hitabın Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine dair bölümüne sıra geldiğinde, dikkatimi Cumhurbaşkanı Gauck üzerinde yoğunlaştırmıştım. Önce Türkiye nin AB macerasının iki taraflı bir tercih sonucu başladığını hatırlattı Cumhurbaşkanı Gül. Üyelik müzakeresi kararının AB üyesi ülkelerin oybirliği sonucu alındığını vurgulayıp sözü uluslararası hukukun ahde vefa ilkesine getirdi. Ve ardından esas vurucu ifadeler: Bu konuda bazı çelişkileri görmekten çok üzüntü duyuyoruz. Bir taraftan, özellikle son dönemde, ülkemizde bazı geçici olduğuna inandığım olumsuzlukları tenkit eden dostlarımızın, Türkiye ile yargı, temel haklar, özgürlükler fasıllarının açılmasına müsaade etmemelerini büyük bir çelişki olarak görüyorum... Avrupa da Almanya nın aralarında bulunduğu bazı ülkeler Türkiye ye yargı ve temel haklar konularında eleştiriler yöneltmeyi marifet sayıyor. Olabilir; her ülke bir başkasında gördüğü eksiklik veya yanlışlığı nezaket ölçüleri içerisinde dillendirebilir. Eleştirdiği konularda kendisini de eleştiriye açık tutmak şartıyla... Hâlâ çifte vatandaşlık konusunu çözememiş, kendisini ikinci vatan seçmiş, kalkınmasına katkıda bulunmuş milyonlara vatandaşlık vermekte zorlanan bir ülke Almanya; resmi uygulamalarında ayrımcılık kokusu alınabildiği gibi, Neo-Nazi örgütlerinin Alman olmayanları hedef alan şiddet eylemlerine girişebildiği bir ülke... Neo-Nazi cânileri yargılamada bile sorunlar yaşıyor... Verdikleri söze rağmen ve Türkiye ev ödevlerini birer birer yerine getirdiği halde, özgürlükler konusundaki müzakere fasıllarının açılmasına direnen AB de, Almanya nın oyalayıcı etkisi hissediliyor. Sonra da, Alman cumhurbaşkanı, ülkemize gelip, bizlere AB prensipleri ni hatırlatabiliyor... Prensipler arasında verilen sözleri tutmamak, ahde vefa ilkesine yüz çevirmek de var mı? Yemek masasının şeref konuğuna ayrılmış en merkezi koltuğunda oturan Cumhurbaşkanı Gauck benim bu düşündüklerimi zihninden geçirmiş midir acaba? Eleştirdiği Türkiye İstanbul da bir Alman Üniversitesi açıyor... Alman şirketleri dünyada en rahat Türkiye de çalışıyor... Geleneksel Türk-Alman dostluğu Almanlar ın hâlâ en sevilen sayılan milletler arasında yer almasını sağlıyor... Almanya Cumhurbaşkanı Gauck un ülkemize bu ziyareti, umarım, Türkiye nin AB macerasının anlamsız bir biçimde engellenmeye çalışılmasının ve bunda kendi ülkelerinin baş sorumlu olarak görülmesinin halkımız üzerinde büyük hayal kırıklıklarına yol açtığını Alman dostlarımızın anlamasına imkân verir. Cumhurbaşkanı Gül, AB nin fazla heveslisi olmadığımızı, üyelik standartlarına kavuştuğumuzda Norveç gibi dışarıda kalmayı yeğleyebileceğimizi açık bir dille ifade etti zaten... İki ülke açısından da verimli geçtiğine eminim Cumhurbaşkanı Gauck un Türkiye ziyaretinin Çatışma yerine uzlaşmayla bu sonuca ulaşılmasını ben de köşe yazımda alkışlamıştım. (Milliyet, 1 Mayıs 2011) ŞİDDETTEN SAKINMAK Bu sene nedendir anlaşılmaz, hükümet Taksim i yasakladı. Elbette Taksim Kanunen gösteri ve yürüyüş alanı değildir. Fakat istisna ve 1 Mayıs kutlamaları için tahsis de kanunen mümkündü. 1 Mayıs yasağını kaldırmak ve bayram ilan etmekle haklı olarak övünen iktidar, nasıl oldu da tekrar bu yasağa döndü? Sanırım Gezi şoku nun etkisi... Herhangi bir toplumsal gerilimde hemen Gezi Parkı nı ve Taksim i TOMA lar doldurmuyor mu? Fakat Taksim i yeniden yasaklamanın tedbir değil, tahrik etkisi yapmasından endişe ediyorum. Çatışmacı kültürün harekete geçmesinden kaygı duyuyorum. Bütün temennim ve tavsiyem, 1 Mayıs ı Taksim de kutlamak isteyenlerin, olası marjinal grupların şiddete başvurmalarına meydan vermemeleridir. 1 Mayıs kavramıyla şiddet in değil, bayram kavramının bütünleşmesini sağlamak herkesten çok sendikaların görevidir. Polis de kesinlikle ölçüsüz güç kullanmaktan sakınmalı, yapıcı davranmalıdır. Bu konuda MHP Lideri Bahçeli nin uyarısını çok yerinde buluyorum. UZLAŞARAK ÇÖZMEK İktidar olsun, muhalif kesimler olsun, çatışma kültürünü körükleyecek davranışlardan sakınmak gerekir. Bu konuda geçmişte yeterince acı tecrübeler yaşadık. 1 Mayısların tarihi de çatışma nın değil, müzakere ve uzlaşma nın sorun çözmede daha akıllıca ve daha insani olduğunu gösteriyor. Geçenlerde Stefan Füle nin bir sözü çok dikkatimi çekmişti: Uzlaşma bir Avrupa ortak değeridir. İki dünya savaşında birbirlerinden milyonlarca insan öldüren, militarizmlerin, faşizmlerin, komünizmlerin beşiği olan Avrupa bugünkü refah ve hukuk düzeyine nasıl ulaştı? Uzlaşma kültürü nün gelişmesiyle değil mi? Umarım Taksim konusunda sendikalarla bugün bir uzlaşma olur, 1 Mayıs çatışmasız geçer. NOT: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan iki hafta izinliyim görüşmek üzere

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Sera atıkları ile içimiz ısınacak! Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından hazırlanan projeyle sera atıklarının ekonomiye kazandırılması çalışması yürütülecek. Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Sefai Bilgin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin yürütücülüğünde, Prof. Dr. Davut Karayel, Doç. Dr. Murad Çanakçı ve Doç. Dr. Mehmet Topakcı tarafından hazırlanan "Sera Bitki Atıklarının Peletlenmesi ve Bazı Teknik Faktörlerin Pelet Kalitesi ve Maliyeti Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi" projesini TÜBİTAK'ın, 204 bin lira ile desteklediğini söyledi. Projede, seralarda bitkisel üretim sonucu ortaya çıkan ve ciddi oranda çevresel kirliliğe neden olan bitki atıklarının pelet formunda katı yakıta dönüştürülmesinin planlandığını bildiren Bilgin, peletlerin sera ve evsel ısıtmalarda kullanılabilirliğinin araştırılacağını kaydetti. Projede, seralardan toplanacak -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe bitkisel materyallerin peletlenip kalite özelliği, üretim maliyeti ve enerji analizlerinin yapılacağını anlatan Bilgin, "Sera atıklarının biyokütle kaynağı kullanımı ve pelet formunda katı yakıta dönüştürülmesiyle ilgili bilimsel çalışmaya rastlamadık. Proje, hem ilk olma özelliği taşıyacak hem de bilimsel literatüre önemli katkılar sağlayacak. Ayrıca mevcut pelet sobalarında verimli şekilde yakılması için gerekli parametrelerin belirlenmesi açısından da özgün nitelik taşımaktadır" dedi. "Sera atıkları ekonomiye kazandırılacak" Bilgin, pelet yakıtların en büyük a- vantajlarından birinin otomatik beslemeli yakıt yakma sistemlerinde kullanılabilmesi olduğunu aktararak, elde edilecek peletlerin aynı zamanda seraların ısıtılmasında kullanılan kömür yakma kazanlarında rahatlıkla kullanılabileceğini, bu sayede kömürün neden 1 Mayıs 2014 Perşembe Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesinde görevli 4 öğretim üyesi tarafından hazırlanan ve TÜBİTAK'ın destek verdiği projeyle sera atıklarının ekonomiye kazandırılması hedefleniyor. Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilgin, "Yerel yönetim ve özel sektör destekli peletleme tesislerinin kurulmasıyla sera atıkları ekonomiye kazandırılacak" dedi olduğu çevre kirliliğinin de önlenmiş o- lacağını belirtti. Bu tip uygulamaların sera işletmelerinin kendi yakıtını üretmelerinin yolunu açacağını ve işletmelerin yıllık yakıt maliyetlerinin düşmesini sağlayacağını dile getiren Bilgin, şöyle devam etti: "Sera atıklarının enerji kaynağı o- larak geri kazanımı için yerel yönetimlere, sera üreticilerine ve kooperatif birliklerine önemli görev düşüyor. Proje sonuçları, yapılacak toplantılarla bu k- işilere aktarılacak. Konunun önemi vurgulanacak ve bitki atıklarının yoğun o- larak çıktığı yerlere gerekli tesislerin kurulması için girişimler yapılacak. Yerel yönetim ve özel sektör destekli peletleme tesislerinin kurulmasıyla sera atıkları ekonomiye kazandırılacak. Böylece çevre sağlığı korunacak, gelecek nesillere daha sağlıklı temiz bir çevre ve hava kalitesi bırakılacak." BMC diken üstünde Metal Sendikası İzmir 1 no'lu Şube Başkanı Halil İbrahim Tosun, Türk sanayi için önemli bir kuruluş olan BMC'yi kimin alacağından çok fabrikanın çalıştırılmasının önemli olduğunu söyledi. Tosun, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), BMC Ticari ve İktisadi Bütünlüğü'nün satışına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. BMC'nin yeniden ekonomiye kazandırılmasının büyük önem taşıdığını belirten Tosun, "Önemli olan böylesi büyük bir tesisin ekonomiye tekrar kazandırılmasıdır. İnşallah yine bir sanayici grubu alır. Kimin aldığından ziyada alan kişinin tesisi çalıştırması bizim için önemlidir" dedi. BMC Ticari ve İktisadi Bütünlüğü'nün 985 milyon lira muhammen bedelle satışa sunulduğunu hatırlatan Halil İbrahim Tosun, fabrikada üretimin durduğu 2013 yılı başından bu yana bütün çabalarının BMC'de çarkların yeniden dönmesi yönünde olduğunu anlattı. BMC'de üretimin durduğu tarihte işçi, memur yaklaşık 2 bin kişinin çalıştığına dikkati çeken Tosun, e- mekli olan ve kendi isteğiyle ayrılanların ardından sayının bin 600'e gerilediğini ifade etti. TMSF'nin fabrikada yönetimi devralmasının ardından Kasım 2013 tarihinde 600 kişiyi işe çağırdığını hatırlatan Tosun, gerekli bakım çalışmalarının ardından Ocak 2014 tarihinde askeri araç "kirpi" ile üretimin yeniden başladığını hatırlattı. Ocak ayından bu yana aylık ortalama 30 kirpi üretildiğini dile getiren Halil İbrahim Tosun, işçilerin geçmişe dönük alacaklarının bir kısmının ödendiğini ve ödemelerin devam ettiğini söyledi. Tosun, şöyle devam etti: "Satışta hayırlı bir sonuç bekliyoruz. Fabrikayı kimin aldığı bizim için çok önemli değil, önemli olan yeni sahibin bir an evvel fabrikayı tam kapasite ile çalıştırmasıdır. Biz sürecin başından beri BMC'nin İzmir ve ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğunu, bu tesisin kapanması yerine yeniden çalıştırılmasını istedik. Önemli olan böylesi büyük bir tesisin ekonomiye tekrar kazandırılmasıdır. İnşallah yine bir sanayici grubu alır. Kimin aldığından ziyada alan kişinin tesisi çalıştırması bizim için önemlidir. BMC'nın önemli bir marka değerinin yanı sıra bilgi birikimi var. Savunma sanayine yaptığı çok önemli hizmetler var. Böyle bir fabrikanın yeniden kurulma maliyeti çok daha yüksektir." TMSF, Çukurova Grubu'ndan alacaklarını tahsil için 5411 sayılı Bankacılık Kanunundan kaynaklanan yetkilerini kullanılarak 16 Mayıs 2013 tarihinde BMC San. ve Tic. A.Ş'nin yönetimine el koymuş ve 5 k- işilik yönetim kurulu atamıştı. Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 1 Mayıs Şubat Perşembe Yürümenin kişileri daha yaratıcı hale getirdiği belirlendi. ABD'deki Santa Clara Üniversitesi'nden bilim adamlarının araştırması, konsantrasyon ve daha iyi düşünmek için yürümenin etkili olabileceğini gösterdi. Çoğu üniversite öğrencisi 176 gönüllü, bazı yaratıcılık testlerine tabi tutuldu. Gönüllülerden testlere oturarak, koşu bandında, açık havada ve yürüdükten sonra yanıt vermeleri istendi. Yürürken ve yürüdükten sonra gönüllülerin bu testlerde daha başarılı olduğu görüldü. Araştırmaya imza atanlardan Marily Oppezzo, koşu bandında ve açık havada yürüyenlerin yaratıcılığında yüzde 60 artış saptandığını vurguladı. Araştırmanın sonuçları ''Journal of Experimental Psychology'' dergisinde yayımlandı. Bazı kimseler tarafından güneş gözlüğünün bir aksesuar gibi kullanıldığına dikkat çeken Optisyen Emre Özyazıcı, güneş gözlüğünün bir ihtiyaç olduğunu söyledi. Özyazıcı, "Gerek dış koşullarda çalışan gerekse ışığa hassasiyeti olanlar için güneş gözlüğü bir zarurettir. Kalitesiz gözlüklerle de gözlerinizi karartmayın." uyarısında bulundu

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 17ubat Mayıs Perşembe Söz konusu ulusal güvenlik ise ABD de gereğini yapmalı Başbakan Erdoğan, ABD PBS televizyonuna konuştu. Erdoğan, "Amerika nın kendi güvenliğini tehdit eden birilerinin bize ismi geldiği zaman biz bunları yakaladığımızda biz teslim ediyoruz. Bugüne kadar yaptığım buna benzer benim 10'u aşkın teslimim var ve aynı şeyi ben tabi stratejik ortağımız olan Amerika'dan bekliyorum. Çünkü bunlar bizim ulusal güvenliğimizi tehdit girişimidir ve bunlar deport edilmeli veya bize teslim edilmeli ki biz gereğini yapalım" dedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin k- endi güvenliğini tehdit eden birisini Türkiye'ye bildirdiği zaman, yakalandığında teslim ettiklerini belirterek, "Bugüne kadar yaptığım buna benzer benim 10'u aşkın teslimim var ve aynı şeyi ben tabi stratejik ortağımız olan Amerika'- dan bekliyorum. Çünkü bunlar bizim ulusal güvenliğimizi tehdit girişimidir ve bunlar deport edilmeli veya bize teslim edilmeli ki biz gereğini yapalım" dedi. Başbakan Erdoğan, ABD PBS televizyonundan Charlie Rose'un sorularını yanıtladı yılı olaylarına ilişkin olarak Türklerin o dönemde Ermenilere karşı bir soykırım yapmadığını belirten Erdoğan, "O mümkün değil çünkü öyle bir soykırım yapılmış olsa şu anda bizim ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşı olabilir miydi? Bakın şu anda bizim bir defa pasaportlu vatandaşımız olduğu gibi pasaportsuz Ermenistan'dan kaçıp ülkemize sığınan şu anda Ermeniler var" dedi. Rose'nun, İsrail ile Türkiye ilişkilerinin ABD Başkanı Barack Obama'nın girişimleriyle normalleşme sürecine girdiği anımsatılarak, "ilişkileriniz tam olarak ne durumda ve elçi atamaları ne zaman olacak" sorusuna da Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi: "Önce ben tabi bu soru sebebiyle teşekkür ediyorum. Yani Başkan Obama'ya, değerli dostuma davetleri sebebiyle çok teşekkür ediyorum. Çünkü o, Sayın Obama'nın gayretleriyle olmuş bir adımdı. Ve telefondaki Netenyahu'nun özür dilemesi olayı yine onun girişimleriyle olmuş bir adımdı. Bundan dolayı kendisine özellikle teşekkür ediyorum. Tabi burada bir tazminat konusu var. Tazminatta da belli bir noktaya artık gelindi yani buna 'anlaşma noktası' diyebilirim. Bir de tabi Türkiye üzerinden veya Türkiye'nin Filistin'deki mağdur insanlara insani yardım götürmesi noktasındaki görüşmeler var yani bunların da halli ile birlikte normalleşme süreci başlayabilir. Bunun zaten bilgisini Dışişlerindeki arkadaşlarıma da söyledim. Şu anda bu konuda artık günler sayıyoruz, haftalar sayıyoruz diyebilirim. Temennim odur ki bir kara kedi tekrar aralara girmesin. Bir normalleşme süreci başlayabilir. Bu normalleşme sürecinin de ilk adımı şüphesiz ki büyükelçilikler vasıtasıyla atılacak olan adımdır." -"İlk adım maalesef istihbarat teşkilatımızın müsteşarına yönelik bir adımdı" Başbakan Erdoğan,bir soru üzerine ABD'de yaşayan Fethullah Gülen ile başbakan olduktan sonra telefon görüşmeleri dışında bir görüşmesi olmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde ise kendisiyle görüşmeler yaptığını anlattı. İktidarlarının ilk iki döneminde Fethullah Gülen ve grubuyla ilişkilerinin iyi olduğunu, herhangi bir sıkıntı bulunmadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, bütün sıkıntının 2010 yılındaki Anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması sonrasında başladığını belirtti. Halk oylamasında Fethullah Gülen grubunun, bir güç devşirme olayına giriştiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Ve bu güç devşirme olayı aslında yani emniyetle, güvenlikle öbür tarafta yargı arasındaki o desteği o dayanışmayı sağlamaya yönelik bir adımdı. Bu sonradan bir tespitimdir. Tabi bu gerçekleşince artık bu adım atılmaya başlandı. Ve ilk adım maalesef istihbarat teşkilatımızın müsteşarına yönelik bir adımdı. Bu Oslo görüşmeleriyle ilgili bir adımdı" ifadelerini kullandı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarına yönelik atılan adımları kabul etmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Oslo görüşmelerinin iyi niyetle atılmış adımlar olduğunu ve bir ülkenin istihbarat biriminin ülkesinde barışı tesis için her türlü adımı atabileceğini dile getirdi. Süreçte yaşanan olumsuzlukların, iftira ve yalanların sürece müdahalelerini gerekli kıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Ve bu müdahale ile işte şu gelinen nokta maalesef başlamış oldu. Tabi bunların yani biz gerçekten bu denli acımasız, ülkede siyaseti dizayn etme çalışmalarına i- htimal vermiyorduk. Ama ülkede kurumların içerisine girme bu tür gayretlerin farkındaydık. Ama bunun bu denli art niyetli olduğunu bilmiyorduk. Tabi zaman geçtikçe artık bunun bir art niyet olduğunu o zaman hissettik. Hissettikten sonra tabi ki biz de tedbirlerimizi almaya başladık" değerlendirmelerinde bulundu. Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan'a yönelik yapılan karalama kampanyalarının, paralel yapının ilk somut adımı, ilk delili olduğuna işaret ederek, onun arkasından çok farklı bir süreç yaşanarak, 17 Aralık ve 25 Aralık'ta yaşanan olayların, bu işin darbe girişimine dönüştüğü dönem olduğunu söyledi. -"Bu olanlara karşı sessiz kalmış olsaydım belki olay çok farklı yerlere gidebilirdi" Gezi olaylarının içinde de paralel yapının bulunduğunu belirten Erdoğan, gazeteci Charlei Rose'nun "Bu bir darbe girişimi mi?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Yes, bir darbe girişimidir. Bu sivil darbe girişimi, onu yaptılar. Eğer ben yurt dışından gelişimde tüm bu olanlara karşı sessiz kalmış olsaydım belki olay çok farklı yerlere gidebilirdi ama tabi ki biz sessiz kalmadık. Bakın şimdi en basitinden söyleyeyim; Benim ofisime mesela, böcek yerleştirdiler. 2 ofisime tabi bunu yakaladığımız anda gerekleri yapıldı hala da devam ediyor. Aynı şekilde telefon dinlemeleri devletin en üst kademesinde olanların odalarını dinlemeler. Diğer ana muhalefet partisinin liderini gözetleme, diğer siyasi partilerin milletvekillerini izleme, onların mahremlerine girecek kadar bunlar ileri gittiler. Bakanlar arası konuşmalar, kriptolu telefonları dinlemeler bunları yaptılar... En son Dışişleri Bakanlığını dinlediler. Şimdi bunları dinleyen insanların vatanseverliğinden bahsedilebilir mi, milliyetseverliğinden bahsedilebilir mi? Ve bunları artık ben adeta bir örgüt olarak görüyorum ve bu örgütle mücadelede de biz model ortağımız tabi ki Amerika'dan beklentilerimiz var. Bunlar deport edilebilir veya teslim edilebilir. Bu kadar basit. Şimdi bizden diyelim ki Amerika'nın kendi güvenliğini tehdit eden birilerinin bize ismi geldiği zaman biz bunları yakaladığımızda teslim ediyoruz. Bugüne kadar yaptığım buna benzer benim 10'u aşkın teslimim var ve aynı şeyi ben tabi stratejik ortağımız olan Amerika'dan bekliyorum. Çünkü bunlar bizim ulusal güvenliğimizi tehdit girişimidir ve bunlar deport edilmeli veya bize teslim edilmeli ki biz gereğini yapalım." Başbakan Erdoğan, bir başka soru üzerine de Türkiye'yi 230 milyar dolar milli gelirle teslim aldıklarını anımsatarak, bugün milli geliri 820 milyar dolara çıkardıklarını söyledi. Yolsuzluk yapan bir iktidarın, 23 milyar dolardan bir ülkeyi alıp da 12 senede 820 milyar dolara çıkaramayacağını belirten Erdoğan, Türkiye'de 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılırken, iktidarları döneminde 12 yılda Türkiye'de 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptıklarını hatırlattı. "Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunları yapabilir misiniz? Bakın bir taraftan boğazda köprü yapıyoruz 3. köprü, bir taraftan denizin altından MARMARAY'ı yaptık" diyen Erdoğan, şimdi de denizin altından 2. tüp geçiti yaptıklarını, gelecek yıl köprü ile 2. tüp geçidin açılacağını, Türkiye'yi hızlı tren ağlarıyla donattıklarını, göreve geldiklerinde 26 olan havalimanı sayısını 52'ye çıkardıklarını, kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 73 olan bir ülkeden, kamu net borç stokunu yüzde 35'e düşürdüklerini, devletin borçlanma faizini yüzde 63'ten tek haneli rakamlara indirdiklerini anlattı. Erdoğan, Avrupa'da en iyi büyüme hızına sahip Almanya'nın yüzde 0,8, Türkiye'nin ise büyüme hızının yüzde 4 olduğuna işaret ederek, "Yani yolsuzlukların olduğu bir ülke bunları başarabilir mi? Bu kadar açık, net her şey ortada ve millet bunu gördüğü için zaten 45,5'i verdi. Yoksa millet yolsuzlukların olduğu bir iktidarı hiç başında tutar mı?" dedi. -"Anayasa Mahkemesi hukuku çiğniyor" Erdoğan, bu açıklamalarının ardından gazeteci Rose'e anlattıklarına inanıp inanmadığını sordu ve şöyle devam etti: "Şimdi şöyle güzel bir şey ortaya koyayım; Bir diktatöre eğer yüzde 45,5 hele bir yerel seçimde oy veriyorsa bunun "bir anlamı" var demektir. Diğerlerine de birine yüzde veriyorsa, birine yüzde 15 veriyorsa, bir diğerine yüzde 5 veriyorsa bunun da "bir anlamı" var demektir. Ve öyle bir diktatörden bahsediyorlar ki her genel başkan her türlü hakareti yapabiliyor. Medya her türlü hakareti yapabiliyor. Yazılı görsel bütün bu hakaretler rahatlıkla yapılabiliyor. Bir diktatörün olduğu bir ülkede siz o diktatöre bu tür hakaretleri yapabilir misiniz? Mümkün değil ve şu anda bizim ülkemizde sandığa bakın kaç tane parti gitti ve bütün bu partiler sandıkta temsil edildiler ve burada herhangi bir sıkıntı yaşanmadan bu seçimler atlatıldı. Ama ben bir şeye daha geleceğim. Twitter'- den bahsediyorsunuz bu Twitter'ın Türkiye'de bir ofisi yok, bir Amerikan şirketi ve Türkiye'de vergi kaçakçısı, kayıt dışı ekonomiyi işletiyor ve diyelim ki mahkeme kararları var. Bu mahkeme kararları kendilerine iletiliyor, Başbakana hakaretler var Başbakan dava açıyor. Bakanlarıma hakaretler var dava açılıyor ve bu hesaplar kapatılmıyor. Bu hesaplar kapatılmadığı gibi bir diğer taraftan da diyelim ki Anayasa Mahkemesi burada devreye giriyor. Anayasa Mahkemesi ise hukuku çiğniyor, hukuku çiğnemek suretiyle Anayasaya ters hareket ediyor ki Anayasa'nın 148. Maddesi burada çok açık, net. Yani kanuni yollar tüketilmeden bir defa bu konuyla ilgili olarak herhangi bir dava açılamaz ama kalkıp kanuni yolları hiç dinlemeden, birincil mahkemenin, onun hakkını kullanıyor ve kalkıp bir karar veriyor. Şimdi ben diyorum ki Amerika Birleşik Devletleri'nde bu nasılsa, uygulaması nasılsa bizde de aynı şekilde olmalı, Fransa'da, İngiltere'de nasılsa bizde de aynı şekilde olmalı ve internet yetkilileri geldi. Arkadaşlarımız onlara şunu sordu; Burada niye ofis açmıyorsunuz, açın ofisinizi verginizi de ödeyin ve burada eğer kanunlara uygun bir şekilde çalışıyorsanız size AK Parti hükümetinin yapacağı herhangi bir şey yoktur." -"Twitter bir defa herkesin özgürlük alanına saygı duymak zorunda" Başbakan Erdoğan, "Twitter ile ilgili sorun sadece vergi meselesi mi?" sorusuna da "Twitter bir defa herkesin özgürlük alanına saygı duymak zorunda, ülkemde ofis kurmak zorunda. Eğer bunları yapmıyorsa siz Amerika'da vergi ödüyor mu Twitter, soruyorum ödüyor mu ödemiyor mu? Ödüyor. Bende de ödeyecek. Bende ödemediği gibi yapılan hakaretler, mahkeme kararları bunlara uymak zorunda mahkeme kararına da uymuyor. O zaman mahkeme kararına uymazsa bizim de yapmamız gereken bir şey var biz kalkarız kapatırız, gelirsin ofisini açarsın, vergini ödersin o zaman da biz size 'çalışın' deriz problem yok" yanıtını verdi. Anayasa Mahkemesi'nin Twitter kararının anımsatılarak, "aranızda farklı bir duruş söz konusu, buna rağmen Twitter'ı kapatma konusunda pişmanlık duymadınız mı?" sorusuna karşılık da "Biz, Anayasa Mahkemesinin verdiği karara uyarız ama eleştirimizi de yaparız. Yani verdiği karara uymak başka bir şey, saygı duymak başka bir şeydir. Bunu birbirinden ayırmak lazım" dedi. -"Bu konuşmanın altından da Sayın Başkan ömrü boyunca da bir daha kurtulamayacaktır" Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yaptığı konuşmanın ciddi manada hukuki değil, siyasi bir konuşma olduğuna işaret ederek, hakimlerin, yargının kararlarıyla konuşmasını beklediklerini, siyasetçinin ifade özgürlüğüne de müdahale etmesini asla kabullenemeyeceklerini söyledi. Erdoğan, "Ama bugün Sayın Başkan, öyle bir konuşma yaptı ki karşısında Cumhurbaşkanı var, Meclis Başkanı var, Başbakan var, Başbakan Yardımcısı var sanki onlara akıl veriyor. Böyle bir yetkisi yok o bir defa kendi kararlarıyla ekibiyle beraber konuşacak. Ama orada böyle bir konuşmayla karşılaşmak şahsım, milletim adına, partim adına bizleri üzmüştür. Ve bu konuşmanın altından da Sayın Başkan ömrü boyunca da bir daha kurtulamayacaktır ve her zaman için bu konuşma onun karşısına çıkacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, bir başka soru üzerine toplumsal o- laylarda ölümlerin sadece Türkiye'de olmadığını, her ülkede yaşanan olaylarda hayatını kaybedenlerin olduğunu belirterek, "Şimdi Amerika'da olaylarda ölümler olmuyor mu, Almanya'da olaylar oluyor, ölenler olmuyor mu, İngiltere'de, Madrid'de olmadı mı, Ukrayna'da şu son olaylarda olmadı mı? Her yerde olur. Şimdi bu olaylar esnasında da ne yazık ki bunlar istenen şeyler değildir istenmeyen şeylerdir. Ama siz eğer şiddete başvurursanız şiddete başvurduğunuz zaman bu istenmeyen neticeler meydana gelir" dedi. -"Bizim polisimiz silaha asla sarılmaz" Türkiye'de yaşanan toplumsal olaylarda şiddete başvuranın polis olmadığını, şiddete başvuranların belli illegal örgütlerin oyununa gelerek meydanlara inenler olduğunu ifade e- den Erdoğan, şunları kaydetti: "Siz kalkar da polise taşla molotofla saldırdığınız zaman bunun neticesinde bu tür olaylar meydana g- elecektir. Ve dikkat edin bu insanların büyük çoğunluğu silahla falan ölen insanlar değil. Silahla falan ölmediler, bizim polisimiz silaha asla sarılmaz. Son ana kadar da burada sabreder işte su kullanabilir. Çeşitli yani bu noktada gaz bombaları atabilir. Bunun dışında polisimizin silah kullanarak insan öldürmesi söz konusu değildir. Buralarda hassas olmamız lazım ve biz protesto için hiçbir zaman 'hayır' demedik. Protesto yaparsın toplantılarını yaparsın ama vandalizme hayır, faşizan baskılara hayır, terörizm kokan bu tür gösterilere hayır, bunları yapmaya hakları yok ve bizim kendilerine gösterdiğimiz yerler var, 'gelin, şu alanlarda yapın' diyoruz, 'hayır. Biz, o alanlarda yapmayız, biz istediğimiz yerde yaparız'... İstediğin yerde yapamazsın. Siz, 'istediğimiz yerde bunu yaparız' dediğiniz zaman bu bir defa hukuk tanımazlıktır, kanun tanımazlıktır. Vatandaş gösterisini yapar, ben de gösterimi yapıyorum. Ama ben kendim için tayin edilmiş alan neresiyse gidip o alanda yapıyorum. Biz, 2,5 milyonu İstanbul'da topladık bir meydanda 2,5 milyon ve 2,5 milyonun toplanmasıyla dağılmasında bir kişinin burnu kanamadı. Bunlar da gelsinler o meydanda gösterilerini yapsınlar. Biz bunlara 'hayır' demiyoruz ki buyursunlar orada yapsınlar gösterilerini ama halkın, vatandaşın, gezme alanı dinlenme alanı, ticaret, alışveriş AVM olan yerlerde gösteri yapılabilir mi, böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir şey olduğu zaman işte orada maalesef hadiseler birçok insanın da burnunun kanamasına vesile oluyor." -"Belli bir merkezden düğmeye basılıp, belli ülkeler özellikle karıştırılmak isteniyor" Erdoğan, son dönemde Türkiye'deki Gezi Parkı odaklı olaylarda, Mısır, Ukrayna ve daha başka ülkelerde yaşanan toplumsal olaylarda dış tahrikler olduğuna işaret ederek, "Belli bir merkezden işin idare edildiği ortada ve bunların elimizde vesikaları da var belgeleri de var. Aynı olaylar, senaryo aynı, aynı senaryoyu görüyorsunuz. Tabi bu senaryoyu gördüğünüz zaman demek ki belli bir merkezden düğmeye basılıp, belli ülkeler özellikle karıştırılmak isteniyor. Bunu üzülerek müşahade ediyoruz" ifadelerini kullandı. ABD'de ve Batı'daki bazı yerleşik grupların bu işlerin içerisinde yer alabildiğini belirten Erdoğan, "Yani bu noktada, biz kalkıp da tabi 'Amerika yönetimi bu işi yapıyor' gibi bir iddianın içerisinde bugüne kadar olmadık. Böyle bir şey de söylemedik ama bazı gruplar var ki bu işleri tahrik ediyor olabilirler" diye konuştu. Avrupa Birliği ile İslam dünyası arasında bir köprü olacağını hala da düşünüyor"

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR 11Mayıs 2014 Perşembe 7 Şubat 2013 Perşembe Buzda İzmir mucizesi 3 yılda 5 kupa S adece 3 yıl önce kurulan İzmir Büyükşehir Belediyesi Buz Sporları Takımı, modern alt yapısı sayesinde katıldığı ulusal ve uluslararası yarışmalarda 55 i altın tam 131 madalya ve 5 kupa kazandı. Aşık Veysel Rekreasyon Alanı ndaki Buz Sporları Salonu nu kente kazandıran İzmir Büyükşehir Belediyesi, aynı za- manda İzmir de buz sporlarının yaygınlaşmasının öncülüğünü yaptı yılında kurulan İzmir Büyükşehir Belediyesi Buz Sporları Takımı, kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Buz pateni, senkronize paten, sürat pateni ve buz hokeyi branşlarından oluşan takım, kurulduğu ilk yılda 4 altın, 5 gümüş, 2 bronz olmak üzere 11 madalya kazandı. Disiplinli çalışmayla başarılarını arttıran mavi-beyazlılar, 2012 yılında madalya sayısını 37 ye çıkardı yılında başarı çıtasını daha da yükselten İzmir Büyükşehir Belediyesi, 23 altın, 11 gümüş ve 16 bronz olmak üzere 51 madalyanın yanına bir de takım olarak üçüncülük kupasını ekledi yılına da fırtına gibi başlayan mavi-beyazlı sporcular ilk 4 ayda katıldıkları ulusal ve uluslar- arası yarışmalarda 16 altın, 14 gümüş 5 bronz olmak üzere tam 35 madalya kazandı. Böylece 2011 yılından bu yana kazanılan toplam madalya sayısı 131 oldu. Hokeyde şampiyon Buz Hokeyi nde de başarı grafiği sürekli yükselten İzmir Büyükşehir Belediyesi, kurulduktan bir yıl sonra 2012 yılında Süper Lig e davet edildi. Süper Lig de Tolga Zengin: Önümüzde zorlu geçecek 3 maç var B eşiktaş'ın tecrübeli kaleci Tolga Zengin, Spor Toto Süper Lig'de önlerinde çok zorlu geçecek 3 maç olduğunu belirterek, hepsini kazanmak istediklerini ve hedeflerinin 9 puan olduğunu söyledi. Sabah saatlerinde Ümraniye'deki BJK Nevzat Demir Tesisleri nde yapılan antrenmanın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Tolga, "Kalan üç maç bizim için çok önemli. Bunların hepsini kazanmamız gerekiyor. Rakibimizin puan kaybetmesini bekleyeceğiz. Bizim hepsini kazanmamız Şampiyonlar Ligi ne katılmamız için yetmiyor." dedi. Öte yandan geçtiğimiz pazartesi günü gece kulübünde Gökhan Töre'nin silahla saldıraya uğradığı konu hakkında ise Tolga, "Gece kulübünde yaşanan olay gerçekten talihsizlikti. Yönetimimiz bu oyunculara para cezası verdi. Bu oyuncuların kadro dışı bırakılarak takımdan ayrı kalmasını istemem." diye konuştu. Öte yandan Baran Uluslararası Öğrenci ve Kültür Federasyonu tarafından düzenlenen 12. Uluslararası Futbol Şampiyonası'nda 'En değerli kaleci' ünvanını kazanan Tolga Zengin, ödülü ile ilgili bir soruya ise "Bana ödül verdiler. Sağolsunlar. Ancak biliyorsunuz sıkıntılı süreç yaşıyoruz. Takımla birlikte bulunmayı doğru buluyorum. Önemli olan ödüle layık görülmek. Bana bu ödülü layık görenlere teşekkür ediyorum. Allah yollarını açık etsin." diye cevap verdi. Beşiktaş'ın file bekçisi Tolga Zengin, kritik haftalar öncesinde takımın durumu, son günlerde yaşanan olaylar ve 3-0 kaybettikleri Sivasspor maçıyya ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Başarılı file bekçisi, Galatasaray ile girdikleri ikincilik yarışı hakkında ve oynadıkları son maçta 3-0 yenildikleri Sivassspor maçıyla ilgili olarak da önemli açıklamalar yaptı. Tolga Zengin, Gökhan Töre'nin vurulması olayı ile ilgili de düşüncelerini paylaşırken, Gökhan Töre'nin yaşadığı olayda görgü tanığı olduğunu belirten ve son dönemde birçok açıklama yapan menajer Mahir Aslan'ın kendi reklamını yaptığını ve basın mensuplarının da bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Sivasspor'a yenildikleri için çok üzgün olduklarını da belirten Tolga Zengin, "İster istemez biraz moralsizlik oluyor ama geride kaldı. Zor 3 maçımız var, onları alıp rakibimizin puan kaybetmesini bekleyeğiz. Taraftarın tepkisi normaldir. Futbolcuların bundan alınmaması lazım, bu mesleğin kanunu bu. Bazen oyuncuların uyarılması lazım. Yeter ki dozu iyi ayarlansın, şiddet olmadıktan sonra tepki de eleştiri de olabilir. Taraftarlardan çekindiğimiz için değil, 3 puan kaybettiğimiz için çok üzüldük. Taraftarlar futbolun kahrını çeken isimler. Önemli olan Sivasspor'a bu skorla yenilmendir, taraftar tepkisi değil." diye konuştu. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi hedefi olduğunu tekrarlayan Tolga Zengin, "Herkes Şampiyonlar Ligi'nin öneminin farkında. Dün akşam hepimiz Bayern Münih - Real Madrid maçını izledik. Orada kim olmak istemez." diyerek, şunları söyledi: "Ne olay yaşanırsa yaşansın, futbolcu sahaya çıkıp oynuyor. Bir sorumlu varsa, biziz. Son 5 haftada kaybedilen 10 puan var, büyük bir puan. Geçmişe bakarak değiştiremeyiz bir şeyleri, önümüze bakmak lazım. Bence oyuncular Şampiyonlar Ligi'nin farkında. Dün herkes Bayern Münih - Real Madrid maçını izledi ve nasıl olduğunu da herkes görüyor. Ben oynadım ve bence top nokta orası. Oyuncular öneminin farkında, ama bunu sahada göstermeli." Beşiktaş'ın kalan 3 maçtan alacağı 9 puanın çok da kolay olmadığını ve zor maçların kendilerini beklediğini söyledi. (CİHAN) 2014 yılında bireysel başarıların yanı sıra takım başarıyla da dikkatleri çeken İzmir Büyükşehir Belediyesi, 3 yılda 5 kupayı müzesine götürdü sezonu Süper Toto Kupası nda 3. olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, sezonunda Türkiye Kulüpler Şampiyonu Kupası nı kaldırma başarısını gösterdi Süper Toto Kupası nda İzmir Büyükşehir Belediyesi Senkronize takımı da birincilik kupasını kazandı. Mavi-beyazlılar İtalya da düzenlenen ve 34 ülkeden takımın katıldığı 26. Coppa Europpa Trofeo da ise üçüncülüğü elde etti. oynadığı ilk yıl 3. olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2013 yılında ligi 2. tamamladı. Basamakları sırayla çıkan İzmir in Buz Hokeyi Takımı, 2014 yılında ise şampiyonluk kupasını kaldırdı. (HABER MERKEZİ) Fenerbahçe'nin şampiyonluk kupası, Ankara'da sergilendi sezonu Spor Toto Süper Lig Şampiyonluk Kupası'nın tanıtımı, Ankara'daki Spor Toto Teşkilatı Merkezi'nde törenle yapıldı. Ligin bitimine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Fenerbahçe'nin ellerinde yükselecek kupa tanıtım törenine, basın mensuplarının yanı sıra çok sayıda teşkilat görevlisi de katıldı. Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu yaptığı konuşmada, ''Futbolcusundan, teknik adamına, yönetimine, seyircisine, tüm Fenerbahçelileri kutluyorum.'' dedi. Sahalardaki şiddete karşı hassasiyeti dile getiren Kasapoğlu ''Sahalarımızın şiddetten arınmasını temenni ediyoruz. Seyirciye saygının, rakibe say- gının, hakeme saygının, yönetime saygının, kamuoyuna saygının egemen olduğu sahaların özlemlendiğini ifade etmek istiyorum. Bu özlemin giderilmesinde siyasete, bürokratına, taraftarına, oyuncusuna görevler düşüyor.'' diye konuştu. KUPANIN ÖZELLİKLERİ Şampiyonluk Kupası 925 ayar gümüş, kupa içi 24 ayar saf altın kaplamaya sahip, 9 kilo ağırlığında, kulplarıyla birlikte eni 42 cm, boyu 60 cm, yaklaşık 100 bin lira değerinde. Kasapoğlu daha sonra Fenerbahçe taraftarlarıyla ve Teşkilat çalışanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi. Ayrıca kupa belli bir süre taraftarların ziyaretine açık olacak. (CİHAN) İlhan Cavcav dan başkan Yaşar a tebrik ziyareti G ençlerbirliği Spor Kulübü Başkanı İlhan Cavcav ve yönetim kurulu üyeleri, yerel seçimleri açık ara farkla kazanan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ı makamında ziyaret ederek tebrik etti. Gençlerbirliği nin azminin diğer takımlar tarafından örnek alınması gerektiğine değinen Yaşar da Cavcav ı ve takımı başarısından ötürü kutladı. Ankara takımları arasında Gençlerbirliği nin çok büyük öneme sahip olduğunu belirten Yaşar, spora ve sporcuya destek olmaya devam edeceklerini söyledi. Yaşar a başarılarının devamını dileyen Cavcav, Sizi can-ı gönülden kutluyorum. Yeni dönemde elimizden geldiğince sizlere destek olmak isteriz. Yenimahalle de sayenizde hizmet yeniden kazandı. dedi. Ziyaretin ardından Cavcav, Yaşar a üzerinde Yaşar ın isminin yazılı olduğu 06 numaralı Gençlerbirliği forması ve atkı hediye etti. (CİHAN)

15 SAYFA 16 İran ile karşılıklı fuar için imzalar atıldı İzmir Ticaret Odası ile İran Uluslararası Fuarcılık Kurumu arasında imzalanan protokol ile Tahran ve İzmir'de iki ülkenin ihraç ürünlerinin tanıtılacağı fuarlar düzenlenecek. İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş,yaptığı açıklamada, 60 kişilik heyetin Nisan'da İran'a gittiğini temasları sırasında İran Ticareti Geliştirme Bakan Yardımcısı Mir Abutaleb Bedri, Fuarlardan Sorumlu Bakan Yardımcısı Afkhami Raad, İran İthalat Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Barkhardar ve İran Uluslararası Fuarcılık Genel Müdürü Hossein Esfahbadi ile görüştüklerini ifade etti. 1 Mayıs 2014 Perşembe Çeşme'de turist çok yatak yok Türkiye de iç turizmin en önemli merkezlerinden Çeşme, yeni sezona hazır. Bu yıl yabancı turist sayısında artışın beklendiği ilçede yatak sayısının yetersiz olması nedeniyle talepler karşılanamıyor. Turizmciler, yatırımcıya yeni turizm alanları tahsis edilmesini istiyor. Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Veysi Öncel, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye de özellikle gelir seviyesi yüksek kesimin tatil tercihlerinde birinci sırada yer alan Çeşme nin bu yıl da yoğun bir sezona hazırlandığını ifade etti. Yeni sezona heyecanla giriyoruz diyen Öncel, göstergelerin, geçen yıllardan çok daha iyi bir sezon geçirileceğini gösterdiğini belirtti. Çeşme'nin bu yıl da adından sıkça söz ettireceğini ve iç turizmde liderliğini sürdüreceğini kaydeden Öncel, ilçede yapımı tamamlanan bir otelin hizmete girdiğini, Hollanda dan bir seyahat acentesinin de 2 oteli kiraladını söyledi. Öncel, Polonya, Almanya, İngiltere ve Rusya dan da yabancı misafir beklediklerini dile getirdi. Çeşme Limanı nın son yıllarda kruvaziyer gemilerin de uğrak noktası olduğuna işaret eden Öncel, bu yıl için yapılan yeni bağlantılarla ilçeye daha fazla sayıda yabancı turistin geleceğini ifade etti. Yatak yetmiyor İlçede nitelikli yatak sayısının son yıllarda yapılan yatırımlarla 7 bine çıktığını, butik otel, pansiyon ve küçük otellerle bu sayının 25 bine u- laştığını anlatan Öncel, bu rakamın da Çeşme gibi marka olmuş bir turizm merkezi için çok yetersiz olduğuna dikkati çekti. Öncel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Termal, sörf, güneş-deniz-kum, eğlence ve ulaşım gibi avantajlar alt alta konduğunda Çeşme nin dünyada ender rastlanan bir zenginliğe sahip olduğu görülür. Ancak böyle bir merkezin yatak sayısı 7 bin. Bu, Türkiye adına gerçekten çok üzücü. Çeşme hem Türk hem uluslararası yatırımcılar için en gözde yatırım merkezi. Ancak ilçenin yıllardır turizm planlarının bitirilememiş olması elimizi ayağımızı bağlıyor. 'İlçeye neden yabancı turist gelmiyor?' deniyor. Bu kadar az yatak sayısıyla hangi ülkenin hangi acentesiyle bağlantıya geçebiliriz. Bu da bizi iç piyasaya zorunlu kılıyor. İç piyasa ilgisinin de yılın sadece 2 ayında yüksek olması ilçenin potansiyelinin çok azını kullanması gibi bir sonuca yol açıyor. Çeşmeli turizmciler olarak buranın artık ihmal edilmemesini yöneticilerimizden rica ediyoruz. Burada turizme tahsis edilmiş tek bir arazi yok. Türkiye deki diğer turizm bölgelerine sağlanan imkanlar Çeşme ye sağlanırsa burası turizmde ülkenin en önemli gelir kapısı olabilir. Bu konuda adım atılmadığı sürece Çeşme, hep aynı şeyleri konuşmaya devam eder." İlçenin halen yılda yaklaşık 50 bin yabancı turisti ağırlayabildiğini, bunu gelecekte bin olarak hedeflediklerini anlatan Öncel, Kültür ve Turizm Bakanlığı nın bu konuda hızla adım atmasını beklediklerini kaydetti. İç turizmin önde gelen merkezi Çeşme de bu yıl yabancı turist sayısında da hareketlilik bekleniyor ancak yatak sayısının talebin çok altında kalması turizmciyi düşündürüyor. ÇEŞ- TOB Başkanı Öncel, "Çeşme gibi bir merkezin nitelikli yatak sayısı 7 bin. Bu, Türkiye adına gerçekten çok üzücü. Bu kadar az yatakla hangi ülkeyle bağlantıya geçebiliriz" dedi Turizm sektöründe yaklaşık 600 bin kişi işbaşı yaptı POYD Başkanı Kızıldağ, "Türkiye genelinde düşünürsek turizm sektöründe yaklaşık 1,5 milyon kişi çalışıyor, bunların 3'te birinden fazlası yaz sezonunun bitmesiyle işini kaybediyor. Bu çerçevede Nisan ayı itibariyle en az 600 bin k- işinin yeniden işbaşı yaptığını söyleyebiliriz. Mayıs'ta Antalya bölgesindeki turistik tesislerde yüzde doluluk bekliyoruz" dedi Turistik tesisler, yeni turizm sezonu için hazırlıklarını tamamlamaya çalışırken, sektörde kış dönemi nedeniyle açığa alınan yaklaşık 600 bin civarında kişinin işbaşı yaptığı belirtiliyor. AA muhabirinin, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden edindiği bilgiye göre, Antalya bölgesinde 471 bin 412'si bakanlık, bin 369'u belediye belgeli olmak üzere 472 bin 781 yatak kapasitesi bulunuyor. Turistik işletmelerin yeni sezon hazırlıklarını tamamlama aşamasında olduğunu bildiren yetkililer, işletmelerin eksiklerini giderdiğini, kış mevsiminde kapalı bulunan otellerin bakım ve onarımdan geçirildiğini kaydetti. Antalya'nın turizmde yaz sezonuna her yönüyle hazır olduğunu dile getiren yetkililer, "Mayıs ayından itibaren dünyanın pek çok ülkesinden gruplar Antalya'ya gelmeye başlayacak. Ana pazarlarımızın dışında geçmiş yıllarda turist açısından vasat olan İran, İsrail gibi pazarlardan önemli oranda artış bekliyoruz" i- fadesini kullandı. "Yabancı dil bilen eleman konusunda sıkıntı var" Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ali Kızıldağ, sektörde personel alımının tamamlandığını, yaz sezonunun da mayıs itibarıyla başlayacağını söyledi.türkiye genelinde turizm sektöründe yaklaşık 1,5 milyon kişinin çalıştığını ve bunların 3'te birinden fazlasının yaz sezonunun bitmesiyle işini kaybettiğini ifade eden Kızıldağ, "Bu çerçevede Nisan ayı itibarıyla en az 600 bin kişinin yeniden işbaşı yaptığını söyleyebiliriz" dedi. Sektörde nisan itibarıyla eleman alımlarının tamamlandığını vurgulayan Kızıldağ, en çok eleman ihtiyacının kalifiye servis elemanı ve housekeeping konusunda bulunduğunu kaydetti. Kızıldağ, "Karşılama hizmetlerinde iyi düzeyde yabancı dil bilen eleman konusunda sıkıntı var. Antalya'da en çok Rusça, Almanca ve Fransızca dillerini bilen elemana ihtiyacımız oluyor" diye konuştu. Kış döneminde otellerin kapanmaması için golf, futbol, tarih, kültür, sağlık, kongre turizminin geliştirilmesi, bir de işten çıkarmaların yaşanmaması için devlet teşviki olması gerektiğini belirten Kızıldağ, şöyle konuştu: "Kışın daha az otel açık, daha az personel çalışıyor, zarar çünkü. Yıllardır söylüyoruz, gelirlerin az olduğu kış aylarını devletin teşvik edilmesi lazım. Bu çok zor değil. Benim burayı kışın kapattığımı düşünün, çalışanlar yok, işveren primi ödemiyorum, sigorta primi ödemiyorum, gelirim olmadığı için KDV ödemiyorum, vergi ödemiyorum, alışveriş yapmıyorum, elektrik, su, benzin kullanmıyorum. Kışın çalışsa burası devlet sigorta primini almasın ben çalışana maaş vereyim. Para kazansın, evine baksın, alışveriş yapsın, onların çevresindeki hayat dönsün." Mayıs tatili nedeniyle önümüzdeki ayın ilk yarısında Rusya'dan ciddi sayıda turist beklediklerini dile getiren Kızıldağ, "Mayısta Antalya bölgesindeki turistik tesislerde yüzde doluluk bekliyoruz" şeklinde konuştu. TüRKiYE, YENiLENEBiLiR enerjide Avrupa'yla yarışıyor Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimindeki oranı AB ülkelerinde yüzde 14 iken Türkiye'de yüzde 10 oldu. Avrupa'da yenilenebilir enerji kaynakları en fazla Norveç ve İsveç'te, en az Malta, Lüksemburg, İngiltere ve Hollanda'da kullanıldı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Enerji İş Konseyi Başkanı Özden,"Türkiye'nin yenilenebilir enerjide 2023 için öngördüğü yüzde 30 hedefine ulaşması için rüzgar ve su yatırımları büyük önem taşıyor" diye konuştu ZMiRLiLER sanata doyacak İzmir Büyükşehir Belediyesi; Kültürpark İzmir Sanat Merkezi, İsmet İnönü Sanat Merkezi ve Gençlik Tiyatrosu salonlarında düzenleyeceği tüm kültür-sanat etkinlikleri için giriş bilet ücretlerini 1 TL olarak belirledi; uygulama başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi nden sanatseverlere büyük müjde! Kentin kültür ve sanat hayatına birbirinden renkli etkinliklerle katkı koyan, seçkin sanatçıları İzmirlilerle buluşturan Büyükşehir Belediyesi, Kültürpark taki üç sanat merkezinde düzenleyeceği konser ve tiyatro gibi etkinliklerin giriş bilet fiyatlarını 1 TL olarak düzenledi. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Meclis ten geçen söz konusu kararın 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ndaki Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek ve işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak hükmü gereğince 29 Nisan 2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlandığını kaydetti. Yetkililer, alınan bu kararın, İzmirli sanatseverlerin konser, tiyatro gibi sanat etkinliklerine katılımını artıracağını beklediklerini de sözlerine ekledi. (HABER MERKEZİ) Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimindeki oranı AB ülkelerinde yüzde 14 iken Türkiye'de yüzde 10 olarak gerçekleşti. Avrupa İstatistik Ofisi (EU- ROSTAT) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen bilgilere göre, 2012 yılında Avrupa'da yenilenebilir enerji kaynakları en fazla Norveç ve İsveç'te, en az Malta, Lüksemburg, İngiltere ve Hollanda'da kullanıldı. AB'de yenilenebilir enerji kaynaklarının, toplam enerji tüketimindeki oranı yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu oran Türkiye'de ise yüzde 10 oldu. Avrupa'da 2020 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 20'sinin yenilenebilir kaynaklardan temin edilmesi planlanıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarını en fazla kullanan ülkelerin başında Norveç ve İsveç geliyor. İsveç, Bulgaristan ve Estonya'nın, 2020 için öngördükleri yenilenebilir enerji kullanımı hedeflerine 2012 yılında ulaşmaları ise dikkati çekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimindeki oranı en düşük ülkeler Malta, Lüksemburg, İngiltere ve Hollanda olarak göze çarpıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Enerji İş Konseyi Başkanı Süreyya Yücel Özden, Türkiye'nin yenilenebilir enerji konusundaki hedeflerine ulaşacağına inandığını belirterek, "Mesafe kazanmak için önceden hazırlık yapmanız gerekli. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme konusunda biraz geç kalmıştır. Biz bu konuda daha başlangıç yıllarını yaşıyoruz" dedi. Türkiye'nin yenilenebilir enerjide 2023 için öngördüğü yüzde 30 hedefine ulaşması için özellikle rüzgar ve su yatırımlarının büyük önem taşıdığına işaret eden Özden, "Güneş için inşallah teknoloji gelişir. Eğer gelişirse çağ bile değişir. Petrole ve doğal gaza ihtiyaç kalmaz ama henüz bu teknoloji yok. Türkiye'nin elinde su ve rüzgar var" ifadelerini kullandı. Enerji ihtiyacının taleple belirlendiğinin altını çizen Özden, Türkiye'nin 2023'lü yıllarda 450 milyar kilovatsaate çıkması öngörülen enerji talebinin nasıl karşılanacağının bugünden belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Rüzgar ve su yatırımlarının bu ihtiyacın belirli bir kısmını karşılayabileceğini, bu nedenle önlemler alınması gerektiğini anlatan Özden, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de 2023 yılından sonraki dönemde 90 bin megavatlık kurulu güç gerekiyor. Bunun cevabını gerçekçi davranarak aramamız lazım. Bu sadece ve sadece HES ve RES ile olamaz, bunların kapasiteleri çok düşük. Türkiye, enerjide serbest piyasa mekanizmasını seçti, bu nedenle de yatırımlar konusunda tahminler yapmak zor. Özel sektörün yatırım kararlarını bilemeyiz, kar görmesi lazım ki yatırım yapsın. Şu anda özel sektör rüzgara çok ilgi gösteriyor. HES'te büyük atılımlar yapıldı ama halkın bazı yörelerde reddettiğini görüyoruz. Bu durumda devlet diyecek ki (özel sektöre öncelik veriyorum ama yatırım yapmazsa ben de elektrik yatırımları yaparım.)" Öte yandan Türkiye'de 2023 yılına kadar enerji tüketiminin yüzde 30'unun yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılanması hedefleniyor, buna yönelik yaklaşık 130 milyar dolarlık enerji yatırımı öngörülüyor. Ege'nin mavi derinliklerini keşfetmek isteyenlere fırsat Güzelbahçe Belediyesi Spor Kulübü bünyesinde Sualtı Sporları Şubesi açıldı. Sporculara, donanımlı dalış (SCUBA) branşında deneme dalışları yapılmaya ve Türkiye Sualtı S- porları standartlarında sertifikalı dalış eğitimi verilmeye başlandı. Güzelbahçe Belediye Spor Kulübü Başkanı Alpay Kendemir, spor kulübü bünyesinde futbol, voleybol, basketbol, tenis, yüzme, aikido gibi branşların yeraldığını belirterek, Bu branşlara ek olarak bir de Su S- porları bölümü açtık. Ege'nin mavi sularına dalışlar yapacağız. Deneme dalışları için 14 yaşını doldurmuş herhangi bir rahatsızlığı olmayan herkes katılabilecektir. Dalış eğitmeni ve 3 yıldız tanıtım dalışı uzmanı ile birlikt mavi derinlikleri keşfetmek mümkün olacak dedi. TSSF/CMAS sertifikalı dalış eğitimi almak isteyenler için de donanımlı dalış eğitimlerinin verileceğini belirten Kandemir, Bu eğitimler 12 teorik ders ve 6 eğitim dalışından oluşuyor. Yine 14 yaşını doldurmuş herkes üye olabilecektir. Dalış ayrıca bir iş kolu ve meslek olduğu için bu yolda ilerlemek isteyenler için de iyi bir fırsat dedi. Dalış eğitimlerine katılmak için güzelbahcesualtı@facebook.com ve guzelbahcesualtı@gmail.com adresleriyle telefonlarından irtibat kurulması istendi. (HABER MERKEZİ)