için yoğun bir çalışma içerisine girdim. Hakikaten bir mesafe de katettim, bunu da gururla söyleyeyim. Şu anda Yönetim Kurulumuz da bulunan ve bu

Transkript

1 TYAYS Derneği Başkanlık Seçimlerinde Başkan Adayları İnci Özdemir, Bahadır Gödek ve Atahan Zilcioğlu nun 10 Haziran Pazar günü Kürsüye Gelerek Yaptıkları Son Konuşmaların Tam Metinleri İnci ÖZDEMİR : Sayın Divan, değerli üyeler, hepiniz 38. Genel Kurulumuz un bu seçimde ki maddesi için burada bulunuyorsunuz. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum ve geldiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Yalnız ben konuşma süremi başlatmadan önce bir konuya açıklık getirmek istiyorum izninizle.. Bir takım spekülasyonlar var, bu nedenle bazı şeylerin bilinmesinde fayda var. Derneğimizin tüzüğüne göre; Bugün delege olarak İstanbul dışından gelen tüm üyelerimizin masrafları, yani konaklama ve seyahat giderleri derneğimiz tarafından karşılanmıştır. Bazı arkadaşlarımız İnci Hanım tarafından, bazıları Bahadır Bey veya Atahan Bey gibi bir düşünce içerisine girmiş gözüküyorlar. Böyle birşey söz konusu değil, dernek tarafından yani sizlerden kesilen parayla, sizin paranızla karşılanmıştır. Öncelikle buna bir açıklık getirelim istedim. İkinci konu, üzülerek söylüyorum; Sizlerin konaklamanızla ilgili otel, bazı arkadaşlarım için bir otelde özellikle bir sorun yaşandığını öğrendim. Bu hiç kimseye mal edilmemeli. Bu dernek tarafından yapılan bir uygulamadır, işlemdir ve internet üzerinden bakılarak yapılır. Otel beğenilmemiş, doğrudur. Sakıncalı da tarafları belki olabilir otelin ama bunlar maalesef bizler tarafından bilinmiyor. Bu konuya da bir açıklık getirmek istedim, zaten gereği de derhal yapılmıştır. Şimdi konuşmama geçmek istiyorum ve sürenin de buradan başlamasını rica ediyorum. Değerli üyeler, ben artık kendimi sizlere tanıtmak gibi bir durumla herhalde karşı karşıya değilim diye düşünüyorum. Pek çoğunuz beni yakından tanıma fırsatını da, imkanı da buldunuz. Ben de sizlere kendimi yeterince anlatabildim sanıyorum. Ben bir kez söz verdiğim zaman, sözümü ölümüm pahasına olsa tutan biriyim ve her ne gerekiyorsa o sözü tutmak için tüm irademi, tüm kararlığımı da ortaya koyan bir yapım var. Dolayısıyla bugün inanınız, sizlere programım olarak okuyacağım ve arkadaşlarımla birlikte gerçekleştireceğim bu program için tüm verdiğimiz sözleri tutmayı taahhüt ederek başlamak istiyorum. Öncelikle dileğim tabii ki, güzel başlayan kongremizin aynı güzellikte ve atçıların makamına yakışır şekilde tamamlanması.. Umuyorum bunu da başarabiliriz. Değerli arkadaşlar konuşmak istediğim ilk konu, KDV nin düşürülmesi.. Neden ilk KDV nin düşürülmesi diye başladın? diye sorulabilir. KDV bizim için şu anda hayati bir önem taşıyor. Gerekçelerini size anlatacağım. Daha önce geçmişte biliyorsunuz, bir yasal düzenleme yaşandı. Bu yasal düzenleme çerçevesinde neredeyse bitme noktasına geldiği o tarihte, Yönetim tarafından, TJK Yönetimi tarafından bana iletildiğinde gerçekten çok şaşırmıştım. Kendim de atçıydım ama o boyutta olduğunu bilmiyordum. Endişem odur ki, bundan sonra da yine aynı sıkıntılarla biz karşı karşıya kalma durumundayız. Bunun için de yapılması gereken en önemli şey, bize daimi bir artı gelir sağlayacak KDV nin düşürülmesidir. O tarihlerde yasa çıkarken ben Maliye Bakanı yla konuştuğumda, bana şöyle birşey söylemişti. Ben kendisinden KDV nin daha aşağıda olması gerektiği talebiyle gittiğimde; İnci Hanım bu elbette olabilir, ancak bunun için aradan bir kaç senenin geçmesi ve durumun görülmesi lazım. Yani durumdan kastı; Devlet burada zarar ediyor mu bu çıkan yasayla, yoksa geliri artıyor mu? Eğer gelirinin arttığı görülecek olursa, bir kaç sene sonrasında bu söylediğin kolaylıkla da yapılabilir gibi bir ifadeyi kullanmıştı. Bundan yola çıkarak bir süreden beri ben bu KDV nin düşürülmesi

2 için yoğun bir çalışma içerisine girdim. Hakikaten bir mesafe de katettim, bunu da gururla söyleyeyim. Şu anda Yönetim Kurulumuz da bulunan ve bu konunun artık olmazsa olmazı konumunda bir arkadaşımız, Yönetim Kurulu nda bu işle yakından ilgili ve kendisi hakikaten takdirle burada ismini söylemek istiyorum: Vehbi Karabihbil... Türkiye nin en önemli beş belki de isminden bir tanesi hesap uzmanı olarak. Maliye kadrolarıyla çok yakın ilişkileri var ve uzmanlığı dünya çapında bir arkadaşımız. Ve kendisiyle beraber yaptığımız, başladığımız çalışmalar fevkalade iyi gidiyor. Bunun anlamı şu; KDV düşerse ne olur? Şimdi size hemen küçük bir örnek vererek başlayacağım.. TJK dan aldığım bir belge bu; 2011 yılında KDV olarak giden para devlete 410 milyon, yani eski parayla 410 trilyon arkadaşlar. Çok ciddi bir para ve tahmin ediyorum 2012 yılı sonunda 500 milyon gibi bir rakam gidecek. Bu çok önemli bir rakam. Şimdi biraz önce söylediğim gibi bu rakamdan en minimal boyutta, en küçük oranda bile bir düşüşün bize 100 milyon, yani 100 trilyondan aşağı yansımayacağı düşünüldüğünde, bunun doğrudan doğruya ikramiyelerin artışı ki çok ciddi bir artıştır ve ihtiyacımız olan yatırımların kolaylıkla yapılabileceği anlamına geldiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. İkinci hepimizin önemli sorunlarından birisi, ahır sorunu.. Ahır sorunları elbette İstanbul için ilk başlangıçtan başlarsak; Çevresinde genişleme imkanı olmayan, yeni ahır yapılma imkanı olmayan bir alan. Dolayısıyla İstanbul da şu anda bulunan ahırların dışına çıkma, hipodromu büyütme şansımız yok. O zaman yapılması gereken ne? Çok acil bir şekilde İdman Merkezi ne ihtiyacımız var ama bu İdman Merkezi, benim hayal ettiğim İdman Merkezi Fransa da Paris e 50 km mesafedeki Şantini.. O Şantin in örnek alınarak yapılacağı bir İdman Merkezi nden söz ediyorum. En az 2500 ahırlık, içinde her türlü kompleksin olduğu, seyislerin özellikle insani şartlarda barınabildiği ve kafeteryaların olduğu, halka da bir bölümünün açık olduğu ormanlık bir alan. Bunun için Büyükşehir Belediyesi nde bir görüşme yaptım. Büyükşehir Belediye Başkanımız la 5000 lik planlara baktım. Bu 5000 lik planlar içerisinde, hakikaten şu an eğer çabuk tarafından elimizi tutarsak bu imkanın olduğunu görüyorum. Ancak İstanbul un yeni yapılanması çerçevesinde eğer geç kalınacak olursa, maalesef bu imkanı da kaybetmek durumuyla karşı karşıyayız. Burada değerli Asli Üyelerim, ağabeylerim de var. Bu konuyu da kendilerine arz ediyorum. Bu hepimiz için önemli bir konudur ve İstanbul için ahır çözümünün ki palyatif bir çözüm olarak İzmit, o da hipodrom da yapılırsa düşünülebilir ama geçici bir çözümdür ve çare değildir. Çare ciddi bir İdman Merkezi ndedir, bu yükü de en iyi şekilde bu kaldıracaktır. Bunun dışında ahırlar Ankara da acil yapılabilecek mesela, incelememe göre söylüyorum; 240 tane ahır hemen yapılabilir. Nasıl yapılır? Ahırlar tekli ahırlar bölünmüş, insani şartlar dışında ortadan bölünerek seyislerin kalabildiği korkunç, yaşama şartının hakikaten olamadığı yerler var. Bunlar ortadan kaldırılmalıdır. Bir kere o seyisler öncelikle insandır ve oralardan kurtarılmalıdır. Onun dışında bunların üst katlarına çok kolaylıkla birer kat çıkılma imkanı vardır, seyisler buralara alınabilir. Çünkü gerekli fizibilite raporlarını gördüm, inceledim. Üst yapıyı hemen yapma imkanı olduğunu da tespit ettim. Bir an evvel de bunu hem TJK nin gündemine, hem de Yüksek Komiserler Kurulu nun gündemine taşıyacağım. Ankara nın sorunu acil belki bu şekilde ilk etapta çözülür ama yeterli değil. Ahır sayısının mutlaka arttırılması lazım. Sadece burada da değil, diğer yerlerde artık bugün hakikaten son derece sıkıntı çeken Elazığ söz konusudur. İnanamıyorum, bu yıl İstanbul un yaşadığı sıkıntının aynısını Elazığ yaşadı. Şanlıurfa var, Adana var, İzmir.. Yani nereye giderseniz gidin, her yerde ahır inanılmaz boyutta sıkıntı. Bunlar için elimizden geleni yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın lütfen... At Hastaneleri nin modernizasyonu, veterinerlik hizmetleri ve at sağlığıyla ilgili büyük sorunların köklü çözümleri.. Veterinerlik hizmetleri hepimiz için hayati anlam taşıyor. Neden? Çünkü atımızın eğer küçük bir sıkıntısı varsa, bu zamanında farkedilirse ilerlemeden, boyutu büyümeden onu yeniden kazanma şansı veriyor. Hastanelerde ekipman eksiklerinin olmaması gerekiyor. Modernizasyon diyorum ama yani şu anda At Hastanelerimiz i bilmiyorum hanginiz At Hastanesi olarak değerlendirebiliyorsunuz? Ben değerlendiremiyorum. Bunların sıfırdan yeniden ele alınması ve çok ciddi çalışmayla yurtdışında gördüğümüz boyutlara getirilmesi lazım. Hakikaten veterinerlerimiz açısından konuşacak olursak; Veterinerlerimiz ben, ki dernek buna aracılık yapıyor şu anda. Şu an Türkiye Jokey Kulübü bunu yapmıyor. Yurtdışından veteriner getiriyoruz, daha yeni bugün de yine bir veteriner İstanbul da

3 Divan Başkanı : İnci ÖZDEMİR : ama ben üzülüyorum. Gerçekten üzülüyorum ve utanıyorum. Benim veterinerlerim bence son derece kabiliyetli, son derece de başarılı ancak yeterli imkanlar sağlanmamış. Halbuki Türkiye Jokey Kulübü nün bütçesi içerisinde, ben yine değerli büyüklerim çok iyi biliyorlar. TJK kongrelerinde bunu sürekli gündeme taşıyorum. Mutlak yurtdışında en az ikişer ikişer bu arkadaşlarımızı önemli merkezlerde uygulamalı eğitimden geçirerek, tekrar Türkiye ye getirip burada ki arkadaşların eğitilmesine yardımcı olabiliriz. O ikisi geldiğinde, bir iki arkadaşımızı daha tekrar yurtdışına gönderebiliriz. Bunlar bizim olmazsa olmazımız olmak durumundadır. Bugün harada yaşanan bazı sıkıntılar maalesef bu kaynaklıdır. Niye ben doğum için, aşım için yurtdışından veteriner getirip kendilerine 5000 Euro gibi inanılmaz bir rakam ödeyeyim? Ben bu paralarla yurtdışında kendi veterinerlerimi rahatlıkla eğitebilirim diye düşünüyorum. Bu mutlak gündemimizde olmalı ve benim zaten sürekli gündemimde ve de başarılması için de elimden geleni yapacağım. At Hastaneleri nin modernizasyonu sırasında geçen yıl maalesef 2 trilyonluk bir yatırım onaylanmadı, Yüksek Komiserler Kurulu tarafından. Aynı gün bilgim oldu. Yüksek Komiserler Kurulu nda değerli Müsteşar Yardımcımız la hemen görüşmeye geçtim. Bizim için ne anlam ifade ettiğini söyledim. Çünkü ultrason cihazı eksik, dijital makine, laktik asit bakılamıyor, hiçbir şey yok. Ankara da yarış bitecek, bekliyor Adana ya gidecek. Orada bitecek, bilmem nereye gidecek? Ondan sonra bu arada arızalanıyor ve büyük sıkıntılar yaşanıyor, hiçbir şekilde muayene yapılamıyor. En azından sağlıklı bir teşhis konamıyor. Bunun için görüşme yaptık. İlk YKK toplantısında da kırmadılar, hemen çıkardılar ve bugün 2 trilyonluk alım gerçekleşmiş durumda. İhalesi yapıldı, alındı ve 2012 için de yine aynı şekilde eksikliklerin tamamlanmasını, hastaneleri birebir gezerek, birebir burada ki birçok arkadaşım biliyor. Birebir eksikleri tespit ederek bunları takip ediyorum. Bunları da bilginize sunuyorum... Çeşitli vesilelerle yapılan mukavelelerin noter yerine TJK Teknik Büroları ndan yapılmasını istiyoruz. Bu mutlaka olmalı. At satışını yapabiliyorsanız, kendi iç bünyemizde niye bizi bu noterlere gönderiyorsunuz? Bu derhal ortadan kaldırılmalıdır ve kalkacaktır. At satışı organizasyonları senede birkaç defa yapılacak; Yearling, kısrak, fol gibi bunlar yetiştiricimizi doğrudan destekleyen ve yeni atçıları kazanmamız için yine olmazsa olmazlarımızdan. Ben geçmiş dönemde bu konuda hizmet veren çok değerli arkadaşlarıma, Yönetim Kurulu Üyeleri me ve bizlerle beraber emek sarfederek, bizleri o günden bugünlere yani dört yılda inanılmaz noktalara, At Satış Merkezi nde satış yapabildiğimiz noktalara getiren arkadaşlarımıza ve verdiği destek nedeniyle Türkiye Jokey Kulübü ne ve Yüksek Komiserler Kurulu na teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımız ı da artık nasıl ifade etmem lazım bilmiyorum, her konuda olduğu gibi bu konuda da bize olağanüstü desteklerini verdiler. Ciddi bir yarış programına ihtiyacımız var. Zaten ben sadece seçim için dolaşmıyorum, şubelerim de gayet iyi bilir bunu. Gittiğim her yerde programdan ciddi şikayetler var. Hakikaten programlarımız bir felaket, ne yazık ki bir felaket. Bunun ortadan kalkması lazım. Bunun için... Özdemir süreniz geçti, siz de toparlarsanız çok mutlu olacağız. Sayın Başkan, şimdi yapacaklarım önemlidir. Yapacaklarım önemli, çünkü bunların bir kısmının da başarıldığını anlatmam lazım. Arkadaşlarımızın en azından bir fikrinin olması lazım. Müsaade ederseniz, bir kaç dakika ilave edeyim. Bu program için gerekli tedbirlerimizi aldık, çalışmamızı yaptık. Sayın Ahmet Giz çok önemli bir çalışma yaptı, bunu da Bakanlık a sundum. Gerçekten yetkililer tarafından da büyük bir memnuniyetle karşılandı. Arkadaşımızın uzmanlığı, bu konuda herhalde tartışılmıyordur diye düşünüyorum. Tarım Müdürlükleri nde verilen hizmetlerde uygulanan fiyat politikasının makul düzeye çekilmesi.. Kan alınıyor, başka şeyler, biliyorsunuz Tarım Bakanlığı yla ilgili Etlik Laboratuarı na gidiyor. Bunlar çok yüksek rakamlar, benim bunları kabul etmem mümkün değil. Atçılığa, hayvancılığa destek veren bir kurumdan bunların alınmaması lazım diye düşünüyorum. Alınacaksa eğer, bir zorunluluk varsa bunun da minimal düzeyde olması lazım. Bu isteğimi, bu talebimi de kendilerine dile getirdim, bilgilerinize sunuyorum... Ziraat Bankası ndan verilen kredilerle ilgili.. Bunu ilk başlatan benim. Gururla söylüyorum; İlk başlatan benim. Daha sonrasında Tarım Bakanlığı konuyu devraldı. Tarım Bakanımız ve Bürokratları çok ciddi bir çalışmayla güzel bir sonuç aldılar,

4 ancak ne yazık ki bankalarda, şubelerde sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Bu konuyu gündemime aldım. Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Bankası nın, İnşallah seçimleri kazanmamız halinde önümüzdeki hafta bekliyorlar. Bu konuyu masaya yatırıyoruz, hem imkanların daha arttırılması, hem de şubelerde bu işin nasıl daha kolaylaşacağını konuşmak üzere... Doping konusu, zaten hepimizin bir anlamda derdi.. Bunun da mutlaka yurtdışına uyarlanması çalışmalarını yaptım, onları da Bakanlık a göndermek üzereyim, ancak seçim çalışmaları nedeniyle ara verdim. Yarış yapılan hipodromlarımızın büyük yapısal sorunları var, bunların bir an önce çözümlenmesi lazım.. İşte yani örnek vermek gerekirse heryerde var ama; İzmir hakikaten bir felaket, Bursa bir felaket. İnanılmaz sıkıntılar yaşanıyor, şu ana kadar bunlar maalesef çözülmüş değil. Şikayet için söylemiyorum ama bunların tamamını peyderpey görüşmeler halinde bugünlere getirdik ama bundan sonra son noktayı da İnşallah koyacağız. Programların zenginleştirilmesi için mutlaka çim pist olmayan yerlere çim pist yapılması.. Yurtbaşı Belediye Başkanımız la üç seneden beri bu konuyu biliyorum, ciddi manada gündeme taşıyorum, tüm masraflarını da kendileri karşılamak kaydıyla, hem Meclis kararı da çıkarttıkları halde bugüne kadar hayata geçemedi. Mutlaka Elazığ a sadece ahırların yapılması değil, çim pistin yapılması, Diyarbakır a çim pistin yapılması ve Şanlıurfa ya çim pistin yapılması. Diyarbakır a şunun için engellenmişti; Suyu yok. Şu anda su var, dolayısıyla problem ortadan kalktı. Şanlıurfa için aynı şey geçerli. Adana da gece ışıklandırılması nedeniyle artık yarışlar gece yapılabildi ve süre de uzayacağı için bu yüklerin kaldırılması, bu açıdan son derece önemlidir. İnsanları hem yerinden yurdundan etmeden bulunduğu yerde yarış yapma ve sayılarını da arttırarak yarış yapma imkanı bulursunuz. O insanlar perişan olmaz, ayrıca diğer yerlerde ki işte yaşanan sıkıntıları, yoğunluğu da bi ölçüde böylece önlemiş oluruz. Bu da çok ciddi şekilde gündemimde ve gündemimizde olan bir konu... At sahibi ve antrenörlerimiz ve seyislerimizin lisans vizeleriyle ilgili de küçük bir not söyleyeyim; Geçen dönemde, yani bu vizelerin alındığı sırada Sağlık Bakanımız la, Bakan Yardımcımız la ve Üst Düzey Genel Müdür Bürokratları yla görüşmeyi yaptım. Yeni döneme geldiğimizde, yani program içerisinde görünüyor ama bu konuyu halletmiş oldum. Çok cüzi bir rakamla ve hastanelerde hiçbir sıkıntı yaşamadan, hastanelere vizeleriniz verilerek müracaatta çok çok uygun minimal rakamlarla beklenmeden vizeniz için gereken Heyet Raporu nu alarak ayrılacaksınız. Bunu da sizlere şimdiden bir müjde olarak, bitmiş bir konu olarak iletmiş olayım. Bütün bunların hepsi, büyük sorunlarımızdan bazıları.. Hepsi çözümlenebilir. Yeter ki gerekli irade, gerekli kararlılık olsun. Biz bu kararlılığa sahibiz. Atçılığımızın kaybedeceği değil bir üç yılı, bir tek günü bile yoktur. Bu noktaya yükselmiş bir derneğin çıtası daha yukarıya çıkarılmalı, atçılar, yetiştiriciler hakettiği en itibarlı noktaya taşınmalıdır. Çünkü hiç kimse unutmamalıdır; Atçılar olmasa, yetiştiriciler

5 Bahadır GÖDEK : olmazsa ne yarışlar olabilir, ne Türkiye Jokey Kulübü olabilir, ne de Yarış Otoritesi olabilir. Bu bir gerçektir. Atçıların hakikaten itibarsızlaştırılma noktasına gelmiştir, bu beni fevkalade rahatsız etmektir. Bu konuya hakikaten dikkat edilmesi gerekiyor ve ben bunun çok ama çok ciddi takipçisi olmaya devam edeceğim. Son sözlerim olarak şunları söylemek istiyorum; Vereceğiniz oylar bana ve arkadaşlarıma değil, kendi geleceğinize olacaktır. Yarın çözülmemiş, hatta büyüyen sorunlarla karşı karşıya kaldığınız zaman üzüntü duymanızın bir yararı olmayacaktır. Size bir cümleyle Amerika dan gelmiş bir mail var, onu okumak istiyorum. Amerika da atçılık yapan bir arkadaşımızdan geliyor, hiç tanımıyorum: Sizi Türk Atçılığı na kazandırdığınız çok önemli yasayla tanıdım ilk defa. O gün dedim ki, şükürler olsun yürekli bir Başkanımız var artık Ve övgüler var, geçiyorum. Diyor ki: Önümüzde ki günlerde çok önemli bir seçiminiz var, siz de bu seçimde Başkanlık a adaysınız. Umut ediyorum kazanacaksınız, biliyorum ki birçok projeye imza atacaksınız Bakın Amerika da ki bir atçı bunu farketmiş. Ben inanıyorum ki, burada ki atçılarım bunu çok daha fazla farketmiştir. Kırmızı renkli oy pusulasını sandığa atarak bizlere destek vereceğinizi, daha doğrusu kendinizin geleceğinize destek vereceğinize inancımı tekrarlamak istiyorum. Bugüne kadar birlikte çalıştığım, şu an beraber olduğumuz ya da olmadığımız tüm arkadaşlarıma bugüne kadar benimle beraber verdikleri hizmet için teşekkür ediyorum. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum... Genel Kurul un Sayın Başkanlık Divanı, Sayın üye arkadaşlarımız, değerli basın mensupları.. Türkiye Yarış Atı Yetiştiriciler Cemiyeti nin 1943 ten bugüne kadar gelen ciddi, onurlu ve büyük serüveninin içerisinde bir yeni sayfa daha açılıyor, açılmak üzere sizin oylarınızla. Ben sizleri çok fazla meşgul etmeyeceğim, çünkü arkadaşlarımız orada sıkışık durumdalar ve gelip oylarını kullanıp gidecek arkadaşlar var. Biz Yönetim Kurulu olarak çalıştığımız dönemin hesabını dün verdik. Ben dilerdim ki İnci Hanım ın bu programda, faaliyet programında bunu yaptım, bunu yaptım, bunu yaptım dediklerini bizim Yönetim Kurulumuz un faaliyet raporunun içerisine zerketmesiydi. Etmesi lazımdı, orada görülmeliydi ama yine de bunları düşünebildiği için teşekkür ediyorum. Arkadaşlar buralar, bu mevkiler hizmet mevkidir. Sizlere vereceğim sözler, yapacağım, bugüne kadar yaptığım şeylerin bir benzerleri olacaktır. Ben sizlere hayal ürünü takdim etmeyeceğim, ciddi şeyler konuşacağım. Ciddi olan şey, Türk Atçılığı nın şu anda ki önünde ki en önemli meseleler nelerdir? Ana başlıklarıyla arz edeceğim.. Derneğimizin mevcut durumda ki durumunu evvela sizinle paylaşmak istiyorum; Neyi bize, size teslim edeceğimizi, neyi oylarınızla bir başkasına teslim edeceğinizi bilmenizi istiyorum. Türkiye Yarış Atı Yetiştiriciler Cemiyeti nin bugünkü durumunda, bugüne kadar gelişmesinde en önemli kaynağı At Sahibi Belgesi ydi yılında bu At Sahibi Belgesi, bir serüvenle kapatıldı. 43 ten 2006 ya kadar Türkiye Yarış Atı Yetiştiriciler Cemiyeti bu ulvi hizmeti, sizlere bu At Sahibi sıfatını getiren hizmetleri vererek büyümüşse, bu büyümenin elimizden alındığı günden sonra bizim hiçbir çaba sarfetmemiş olmamız bizim için üzücü, benim için şahsen çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. İlk işim Tarım Bakanlığı nın huzuruna çıkacak Yönetimim le beraber, iade-i itibar isteyeceğim dernek için. Diyeceğim bu belge işlemlerinde, noter durumuna Çalıştay da düşürüldü. Hiç gelsin gelmesin, listeler geliyor at sahibi olurunu uygun olur vereceksiniz deniyor. Biz iki Çalıştay da maalesef bu maceranın içerisinde at sahibi belgesini derneğimizin işlevini çıkartamadık. Sizlerin huzurunuzda bu ayıptan dolayı kendimize, o dönemimize özür diliyorum. Bizim derneğimizin Ankara da fakir binası vardı. sekiz yıl Başkanlık binası oldu. Bir makam arabası orada vardı, bir makam arabası burada vardı. Bir kere Bakan a gidilip, kapısı çalınıp; Bunu niye yaptınız?

6 diyemedik. Demek mecburiyetindeydik, demeliydik. Tarihinde içinizde yaşayanlar bilirler, çok kere bu derneğin, Jokey Kulüp ün bu derneklerin kapısına anahtar vurmak istendi. Herkes canını dişine taktı, Ankara ların yoluna düştü. Senelerce grevler yapıldı, hiç kimsenin önünde eğilmedik. Bunu Türkiye Cumhuriyeti nin Sayın Bakanı ndan ve hükümetinden talep edeceğiz. Biz suçumuz yok, hatamız yok, hiçbir şeyimiz yok, beslendiğimiz gelir kaynağımız elimizden alınmıştır. Gelelim derneğin nasıl bir statüyle devam etmesi gerektiği inancını.. Bütün Türkiye de ki yarış olan yerlerde işlemlerinin tamamını yapan derneklerden herhangi birisinden görüş alınır maddesi geldi. Şimdi geliyor yazı bize, Yönetim Kurulu toplanıyoruz. Diyoruz ki; Biz bu arkadaşları tanımıyoruz, bunu reddedelim. Edemezsin, çünkü doğrudur da.. Bakanlık ın bugünkü yönetmeliğine göre, Erdal Bey in dediklerinin tamamı doğrudur. Çünkü biz Çalıştaylar da bunu doğru olarak dile getiremedik ve getirilmesi için talebim oldu. Dendi ki; Biz bunu hallettik. Sadece edile edile... Şimdi geliyor geçen ayın, Jokey Kulüp toplantısından bir liste.. 80 tane, geçen hafta 78 tane at sahibi belgesi geldi. Uygun mudur, değil midir? Uygun değildir desek; Adam atını koşacak, geliyor orada ne zaman belge çıkacak? Uygundur dersen; Hiç tanımadığın, görmediğin insana uygundur... Biz derneğin birinci; Büyüklüğünce, sametinin içerisinde kendi varlığını ispat etmektir. İki; Derneğimizin iktisadi işletmesi büyümüştür, gelişmiştir. Büyük, geniş hizmetler veriyor ama denetim veya uygulama sistemimizi bilinçli bir şekilde takip edemediğimiz için bir çok arkadaşımız veresiye aldığı şeylerin parasını tahsil edememekteydi. Bu Genel Kurul da, bu üye arkadaşlarımızın hepsinden rica ediyorum; Bu derneğin başına kim seçilirse seçilsin, bu borçları uygun taksitlerle de olsa verip derneğimizi kaosa sokmaktan kurtarmak mecburiyetindeyiz. Evet ve birçok tesisler yaptık, lokaller açtık, hizmetler yaptık. Bunların hepsi müşterek akıl ve müşterekleriyle oldu. Ben değil, bizim Yönetim Kurullarımız yaptı. Bizim Yönetim Kurulumuz da ki arkadaşlarımız yaptı. Kanunun çıktığı zaman da dahil, İnci Hanım ın çok büyük katkıları var. Ondan bir sene evvel başlattığım bir projeydi bu. Salih Tekinalp e, Vedat Melih e teşekkür ediyorum. Kamil Yurdabak a teşekkür ediyorum. Herkes karınca, kaderince ağırlığını koydu. Sadrettin Atığ a teşekkür ediyorum. Herkes kendince kararlılığını koydu, 54 gün Ankara da 3. sınıf bir otelde kaldık. Sabah Vedat Bey geliyordu bizi alıp götürüyordu Meclis e ve hem de Bakanlıklar a. Öğle de bizim Meclis te yemeğimizi yediriyordu kendisi, akşam da bizi otelimize bırakıyordu. Bu arada İnci Hanım ı, Şükrü Erdem i, Hasan Türütü yü, ve o kuvvetli bir Yönetim i teşekkür ederek Meclis te ki görüşmek istediğimiz zaman İnci Hanım a gidip teklif ettim, Vedat Bey e teklif ettim, Sevgili Şükrü Erdem e teklif ettim. Daha seçimimize 18 ay vardı, kayıtlar burada ve Başkanlığı İnci Hanım a vererek kenara çekildim. Ve o hizmetler, bir de lojistik destek dalında oldu. 20 ye yakın ilde Çocuk Esirgeme Kurumları nı, fakir güçsüzler yurtlarını, çeşitli evlerle Ermeni Hastanesi nde ki basit sistemli yuvasını, Rum Yetiştirme Yurdu nu bunların hepsini tek tek giydirdik. Van a Hüseyin Çelik in kardeşi Profesör e 12 parti, iki tır giyecek ve kadın, erkek eşyaları gönderdik. Neydi, orada ki bütün Milletvekilleri yle, Sayın

7 Atahan ZİLCİOĞLU: Başkanımız la bize çok yakın bir temasta olalım da, yasamız çıksın. Yasa çıktı... Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, İnci Hanım a da o hizmetlerinden dolayı sonuna kadar teşekkür ediyoruz. Evet şimdi biz Türkiye Yarış Atı Yetiştiriciler Cemiyeti nin sorunlarından ziyade, atçı arkadaşlarımızın da bazı sorunlarını.. Dışarıda çok kalabalık var, bir an evvel seçime gidelim diye. Çok hızlı gelişmelerin olmasından dolayı, Türk Atçılığı kendi kabına sığamıyor. Katlı bir zaman denediği gibi, katlı ahırları projesi belki hepimizin akıllara gelecektir ama önce, ilk önce kısa vadede Elazığ a 400 ahır dedik, Ankara ya 400 ahır, Urfa ya 400 ahır, Adana ya 300 ahır kurularak ve İzmit i süratle devreye sokup orada idman gören tayların koşacağı ahıra yarışlar konulmak kaydıyla tespit edilerek, gelecek sene de atçılarla bu şekilde bir sıkıntı yaşanmasın. Bana içinizde ahır alamayan birçok arkadaş burada, Diyarbakır da, Urfa da, Manisa da, Bursa da herkes bana bin tane dert yandı. Gidiyorum, dertlerinizi götürüyorum. Çaresizlik şu; Sizin bir atınıza bir ahır verebilmek için, bir başkasının bir atını dışarı çıkartmak gibi bir lüks yok ortada. Bu bakımdan biz kendi haklarımıza da çok saygılı olamadığımız için, bazılarının haksız mağduriyeti, bazılarının da haklı istismarı doğuyor kendi kültürlerinde. Bunun tek ve gerçek çaresi şu; Ciddi bir atçılık kentinin kurulması. Yani İdman Merkezi, hastanesi, her türlü teşekkülleriyle.. Biz bunu ilk yapmak istedik, karantina yapmak istedik. Bütün çalışmaları Hariciye Bakanlığının önünde yaptırdık ve Paris e heyetler aldık gittik. İnci Hanım Başkanımız olduğundan 2. haftasıydı o seyahate çıktık ve gördük ki bir dünya kurulabilir ama ne yazık ki geldik bir Devlet Bürokratı nın; Burada atçılık olmaz raporunu verdiler, bizim bu projemiz yekpare gitti. Biz kimseden yapmadan İrlanda ya Maliye Bakanlığı ndan arkadaşlar götürdük. Hayrullah Bey in bir arkadaşıydı, Gelirler Genel Müdürü.. Gittik, gördük, vergilerin ne olduğunu gösterdik. Bizim dernek tarafından bütün paraları karşılandı ve neticesinde, çok iyi bir not yapıyla o kanundan sonra Lütfü Bey gibi Tanrı nın bize verdiği bir lütuf geldi. O nun hakikaten bir geniş dünya görüşü ve bir de atçılığı ve bizleri sevmesinden dolayı merhaleler aldık. Bugün yapılacak şeylerden birisi İdman Merkezi dir, birisi ahırlardır. Yabancı veterinerlerin getirilmesi, bu derneğin çok ciddi faaliyetidir 2009 dan sonra ve 30 milyar liraya malolmuştur ama yabancı veterinerlerin gelmesi, Veteriner Hekimler Genel Kurulu nda oyla kabul edilmiştir. Eğitim amaçlı gelecek, ranseymen olarak da Türkiye Yarış Atı Yetiştiriciler Cemiyeti dir. Dünya Yarış Atı Sahipleri Derneği nin kurucusu üyesidir Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri Cemiyeti.. Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri Cemiyeti Waho nun üç döneminde bir gecesinde ev sahipliği yapmıştır, bugünkü Waho toplantısında adımız yok. İki; Dünya At Sahipleri Cemiyeti Genel Kurulu nda ismimiz geçmedi. Bunun için gerçek şu; İçe kapanık Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri Cemiyeti büyümedi, dışa ciddi hamleler yaparak büyüdü. Ben size şunu söyleyeyim, geçen gün konuştular dün arkadaşlar. Bugün de... Kapıdan giriyorum, doktor arkadaş diyor ki; Bana bir söz ver, ben talip olacağım dernek olarak. Sayın doktorum dedim; Kamu yararına olmayan bir dernek talip olabilir mi? Ben size şunu söylüyorum; Derneğe seçildiğim zaman kamu yararına bir dernek olma teşebbüsünü sonuna kadar yapacağım. Doktor, farklı farklı hükümetlerde bir günde kanun çıkarıyor deniyor. O doktora da buradan sizin yanınızda diyorum; O noktaya geldiğim zaman bir günde değil, bir ayda bir kanun çıkartmasını isteyeceğim bana. Kendisini beni kınadağı için değil, ben onu kale almadığımı anlamaması için diyorum. Ben onu ciddiye aldım. Size daha çok şeyler, size daha şunu söyleyeyim, şöyle çok gruplar almıştım, bunları gönderdik. Hepinize hayırlısı olması dileğiyle, ben de İnci Hanım madem kırmızı oy dedi, ben de mavi oya, Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri Cemiyeti nin mavi amblemine vereceğiniz oylar sizinle Türk Atçılığı nı heryere taşıyabilecek bir

8 gücün işareti olacaktır. Saygıyla selamlıyorum... Sayın Divan, değerli basın mensupları ve TYAYS Derneği nin değerli üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben süremi az kullanacağım. Son konuşmanın bir avantajı olduğu gibi bir de dezavantajı var. İnsanlar gerçekten yoruluyor. Tahammülleri kalmıyor. 3 konu hakkında konuşacağım, söylemek istediğim ilk konu şu, bizim ekibimiz bu yola neden çıkmak istedi, onu anlatmak isteyeceğim. Biz kuvvetler ayrılığı prensibinden yola çıkan bir ekibiz. Kuvvetler ayrılığı derken, neyi kast ediyorum hemen onu anlatayım. Şunu anlatmak istiyorum, bakın nasıl yasama yürütme yargı da kuvvetler ayrılığı prensibi çalışıyorsa herkesin görev tanımı varsa ve herkes kendi görev tanımı içerisinde icraat yapıyorsa, nasıl futbol dünyasında aynı şey varsa, yani nasıl bir federasyon varsa, Futbol Birliği varsa, Kulüpler varsa ve futbol müşterek bahisini oynatan bir İDDAA varsa, Türk atçılığında da durum aslında böyle. Ne var işin patronu var, Türkiye Jokey Kulübü var bu organizasyonu yıllarca yapmakla hükümlü olan değerli bir kurum. Ve atçılar var. Atçıların sivil toplum örgütleri var at sahipleri derneği var, diğer dernekler var. Ben bu üçünün de görevlerinin ayrı ayrı olduğuna inanıyorum. Zaten bu üçünün görevi de aynı olsaydı ve tüzükleri bire bir örtüşseydi zaten üç-dört tane yedi-sekiz tane derneğe gerek olmazdı. Bir dernek olurdu biz hepimiz onun üyesi olurduk. Bunların hepsinin görev tanımları farklı, menfaatleri farklı. Bunu neden söylüyorum, netice itibari ile burada herkes atçı. Paydamız at. Dolayısıyla bizim finalde gideceğimiz yer aynı. Ama şöyle bir gerçek var ki maalesef sektör içerisinde özellikle yarış müessesinin Türkiye Jokey Kulübü nün çok aşırı yüklediği görevler var. Jokey Kulüp neredeyse tüm görevleri sırtlanmış durumda. Aracılık yapıyor, veterinerlik hizmetlerinde bulunuyor, nalbantlık hizmetlerinde bulunuyor, ahır dağıtıyor, aklınıza gelebilecek her şeyi Türkiye Jokey Kulübü yapıyor. Biz ne yapıyoruz, biz ise sadece bize sorulduğu zaman bu konuda fikirlerimizi %90 yazılı olarak diğer imkanlarda da fırsat bulduğumuz sürece, Türkiye Jokey Kulübü ne de sözlü olarak anlatıyoruz. Anlatıyoruz ama finalde gidebildiğimiz yer çok sıkıntılı. Eğer siz karar verme mekanizmalarının içerisinde temsil edilmiyorsanız, yani sizin derneğinizin bir üyesi orada olmuyor ise, dernek oraya bir üye vermiyor ise, bu isteklerinin arkasında durmakta, onları anlatmakta oldukça zorlanıyor. Dolayısıyla bu görevlerin hepsini Türkiye Jokey Kulübü üstlendiği için bizde kendimizi onun bir parçası yapmaya çalışıyoruz. Devamlı Türkiye Jokey Kulübü nün bir parçası olmaya çalışıyoruz, ama kulübün taşıyabileceği bir ağırlık var. Üyeleri var, Genel Kurulu var. Genel Kurul a buradaki herkesin gidebilme ihtimali yok. İşin doğası gereği de yok. Bunu bir eleştiri olarak da söylemiyorum. Dolayısıyla ne yapmak lazım, bu görev tanımlamalarını iyi oturtup, biz atçılar ne yapacak? Ne isteyeceğiz? Ne talep edeceğiz? Bizim sıkıntılarımız neler? Dertlerimiz neler? Bizim bunlara bulduğumuz çözümler var mı? Biz bunlar üzerinde çalışacağız. İnci başkanım gerçekten çok hizmet etti bu camiaya. Biraz önce konuşmasında KDV den bahsetti. KDV nin düşmesi atçıya çok olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Ama İnci Başkanı mın yaptığı konuşmanın doğru yeri burası değil, o konuşmanın Türkiye Jokey Kulüp Kongresi nde yapılması lazım. Jokey Kulüp ün işi o. Dün Prof. Dr. Servet Erbaşı nın bir talebi oldu. Demokratik bir ortamda çok normal karşılanacak bir talep, dedi ki At Sahipleri Derneği yarış müessesi olma yolunda, bir irade koymalı. Önümüzdeki dönem buna talip olmalı. Ve bu konuda başkan adayları fikirlerini söylemeli dedi. Bahadır Başkanım kısmen söyledi, ben de bu konuda bir şey söylemek istiyorum. Bakın şu an bir mevzuat var sayılı kanun. At yarışları buna göre yönetiliyor. Burada bir tanım var. Eğer bizim derneğimiz o tanıma uyuyor ise, biz yarış müessesi olalım. Biz bunu istiyoruz. Buraya seçilen insanlar bunun için çalışsın diyorlarsa biz buna talip oluruz bunda hiçbir sıkıntı yok. Yok eğer mevzuat buna uygun değilse, At Sahipleri Derneği kanunlar çerçevesinde buna talip olamıyorsa, bunu değiştirmenin yoluna bakarız, ki Bahadır Başkan biraz önce bunu anlattı. Dolayısıyla en başa dönersem söylemek istediğim şey şu; biz atçıyız, biz atımıza ne istiyoruz, ahır istiyoruz, hara istiyoruz, veterinerlik hizmetleri istiyoruz, nalbant istiyoruz. Bizim isteklerimiz bunlar. Bunları istemeliyiz. Biz bu isteme görevini bir başka derneğe vermemeliyiz. Çünkü bu işin sahibi biziz. Eli taşın altında olan biziz. Gerekiyorsa yarış müessesinin kapısına da dayanmalıyız, Ankara nın kapısına da dayanmalıyız. Hep beraber dayanmalıyız. Sıkıntı şu, siz hem ahır isteyen taraf olursanız, hem de öbür taraftan ahırı dağıtan taraf olursanız, yani bir oyunun içinde hem hakem olursanız, hem oyuncu olursanız, o zaman bir nokta da siz işinizi iyi yapamıyorsunuz, bir yerde kesiliyor. Sıkıntı burada. Ben diyorum ki, ben isteyeceğim. Benim dağıtma, verme gibi bir durumum yok. O gücüm yok. Ben bu kulübün taraftarıyım ve isteyen tarafım. Dolayısıyla benim önümde hiçbir frenleyeceğim yer yok. Ben gider kongreden aldığım oyla sizlerden aldığım destek

9 ile bunu isterim. Buna çareler bulabilir miyim, denerim. Atçıya sorarım, bunlar nasıl çözülür diye. Buna hep beraber karar vermemiz lazım. Bizim derneğimizin, hiçbir kurumun, derneğin yetkisinde gözümüz yok. Biz atçının derdini sıkıntısını çözmek için bu noktaya talibiz. Dedik ki yola çıkarken, söz hakkı istiyorsanız, sorunlarınıza çözüm istiyorsanız, katılmak ve sahiplenmek zorundasınız dedik. Bugün harika bir kongre var. Katılım gerçekten çok iyi. 3 sene önce 1200 kişiydik, bu sene 1400 kişiyiz arkadaşlar. Bu muhteşem bir sayı. Yani bunun önünde hiç kimse duramaz, buna inanın. Hangi başkan seçilirse seçilsin, siz o başkanın arkasında durduğunuz sürece açamayacağınız hiçbir kapı yoktur. Aslında bizim 1400 kişi de olmamamız lazım. Bunu şubelerden gelen dostlarımız çok iyi biliyor. Neden burada Urfa 80 kişiyle temsil ediliyor, neden Bursa kişiyle temsil ediliyor, neden İzmir kişiyle temsil ediliyor. Yani bu saydığım şubelerde 1000 e yakın üye var. Ama maalesef burada değiller, Neden? Bir tüzük var ve o tüzüğe göre delege sistemi var. Yani İzmir de 200 tane atçı varsa, bu 200 ün beşte biri burada geliyor oy kullanıyor. Aynı şeyler diğer iller içinde geçerli. Neden böyle oluyor. Bunu neden hiç sormuyorsunuz kendinize? Yani bu yörelerden 300 kişi geleceğine 1300 kişi gelse bunda korkulacak ne var? Biz burada 3000 kişi olduğumuzda bizim karşımızda kim durabilir arkadaşlar? Kimse duramaz. Dolayısıyla tüzüğümüzde ki bu antidemokratik bütün noktaları değiştireceğiz. Buna söz veriyorum kendi adıma. Bu atçı kişilik kongrelerini yapacak inşallah önümüzdeki dönemde. Ve o zaman istediğimiz her şeyi alabileceğimiz bir noktaya geleceğiz. Şubelerin durumu çok kötü. Sorunları var, gelirleri yok. Hizmet götürmede problemleri var. Bunların hepsini biliyoruz. Oradan aldıkları aidatların bir kısmını tekrar merkeze göndermek zorunda kalıyorlar. Kendi şahsi uğraşları ile sorunları çözmek istiyorlar. Bunların böyle olmaması lazım. Yani İstanbul da ne hizmet veriliyorsa, aynı hizmetin Bursa da, Urfa da, Diyarbakır da da verilmesi lazım. Aklınıza ne geliyorsa Nalbant, Veteriner hepsini götüreceğiz. İstanbul da ki tüm hizmetleri diğer illerimize de götüreceğiz. Buna söz veriyoruz. Ben farkındaysanız genel konulardan bahsediyorum. Zaten haraydı, kısraktı, ahırdı pedigri çıkarmaydı, at satışında beklenen süreler. Bunları hepiniz biliyorsunuz. Bunları anlatmama gerek yok. Bunların hepsinin çözülmesi lazım. Ama biz önce daha kurumsal bir dernek olmamız lazım. Daha büyüyen, bu büyüyen isteklere cevap verebilen bir dernek olmamız lazım. Eğer biz gelirsek yapacağımız şeylerin başında dernek başkanları iki dönemden fazla olamayacak. Süresiz, sınırsız olan dernek başkanı süresinden bu derneğin bir an önce kurtulması lazım. Çünkü bu gelişmeye ve değişime ancak böyle ayak uydurabiliriz. Ne yapacağız, süresi sınırlı, en fazla iki dönem üst üste olabilecek bir başkanlık düzeni getireceğiz. Ve buradaki herkes bir sonraki dönem başkan adayı olabileceğim diyebilecek. Buradaki herkes. Biz bir arada olduktan sonra geçemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Kurumsallaşacağız, biz çok hızlı büyüdük, çok güzel işler yaptık zamanında ancak kurumsal olmadığımız için bazı sorunlar yaşadık. Derneğin bir genel müdürü yok profesyonel kadrosu sınırlı. Herkes her işi yapıyor. Bunlardan artık kurtulmamız lazım. Son söz olarak da şunu söylüyorum, ben geçen dönemde iki başkanımla da çalıştım, bunu çok samimi söylüyorum. Onlarda bunu çok iyi biliyorlar. İkisine de çok ayrı sevgim ve saygım var. Onlardan çok şeyde öğrendim. Bir yere kadar gidebildik. Bir yerden sonra ayrıldık. Aslına bakarsanız ayrılma sebebimizde bizlerle alakalı bir nokta değil. Kuvvetler ayrılığı ile ilgili bir şeydi. Detayına girmeyeceğim. Tabii başka sebepleri de vardı. Ben hem İnci Başkanıma, hem Bahadır Başkanıma çok teşekkür ediyorum. Bizleri aralarına aldıkları için bizlere sahip çıktıkları için, umuyorum ki bu seçimi kim kazanırsa kazansın, herkes diğerine yardımcı olacak. Herkes oy pusulasında bahsetti. Benim oy pusulamda beyaz. Beyazı istedik, beyazın doğruyu barışı huzuru simgelediğini düşünüyorum. Biz bu camiada huzurlu barış ortamında sadece pistte eşit şanslarla yarışabilecek bir düzen istiyoruz. Kaybeden kazananı alkışlasın. Tıpkı burada olduğu gibi. Teşekkürler...