Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 1

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 1"

Transkript

1 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 1 Emine Erdoğan Özünlü * -Osman Gümüşçü ** Öz: Göçler, birçok disiplinden araştırmacının ilgisini çekmiş ve çok sayıda çalışmaya konu olmuştur. Ülkemizde bu konu hakkında yapılmış çalışmalar incelendiğinde, Osmanlı dönemi göçleri üzerinde fazla durulmadığı görülür. Bu göçlerin önemli aktörlerinden biri olan çiftbozanlar hakkında şimdiye kadar müstakil bir araştırma yapılmamıştır. Oysa ki Osmanlı sancak kanunnamelerinde yer alan çift-bozan hükümleri, Osmanlı topraklarında yaşanan iç göçlere ışık tutacak niteliktedir. Özellikle krizler ve değişim dönemi olarak adlandırılan XVII. yüzyıl ve sonraki zaman dilimlerinde tarım topraklarının parçalanması, Celali isyanları sonrasında yerini yurdunu terk eden köylülerin çift-bozan olması, Osmanlı timar sistemini büyük oranda etkilemiş ve ülke topraklarında ciddi boyutlarda bir iç göç yaşanmasına sebep olmuştur. Anahtar Kelimeler: Çift-bozan, çift-bozan resmi, çift-hâne, göç, Anadolu. Farm-Breakers as the Actors of Internal Migration in the Ottoman Empire Abstract: Migrations have attracted many researchers from various disciplines, and have been subject to numerous studies. Yet, the analysis of the studies conducted in Turkey on this subject reveals that migrations in the Ottoman period have been neglected. There has not yet been a specific study on farm-breaker tax as one of the important actors in these migrations. However, decrees on farm-breaker in the Ottoman sanjak code of laws can shed light on the internal migrations that took place in the Ottoman territories. Especially, the split of the agricultural lands in the 17 th century known as the time of change and crisis and the following time period, the farmbreaker status of villagers, who had deserted their homelands after Jelali Revolts, deeply affected the timar system and led to a serious internal migration. Keywords: Farm-breaker, farm-breaker tax, çift-hâne, migration, Anatolia. 1 Bu çalışma, Prof. Dr. Osman Gümüşçü nün yürütücülüğünde yapılmakta olan 113K101 nolu TÜBİTAK/SOBAG projesinin bir bölümüdür. Katkılarından dolayı TÜBİTAK a teşekkür ederiz. * Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Beytepe Kampüsü/Ankara/Türkiye. ** Prof. Dr., Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Ballıca Yerleşkesi/Çankırı/Türkiye. Makale gönderim tarihi: Makale kabul tarihi: Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49, Sayı 1, Mart 2016, s

2 30 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s Giriş Genel anlamıyla göç, insanların yaşadıkları yeri terk edip kısa süreli veya devamlı olarak yaşamak amacıyla başka bir yere gitmeleridir. Bu haliyle göç tanımı içinde; hareket, yer, mesafe, zaman ve kalıcılık boyutu gibi unsurlar bulunmaktadır. Göçler sadece sosyal, hukuki ve ekonomik bir süreç değildir, aynı zamanda kültürel bir aktivitedir. Günümüz şartlarında doğum, ölüm ve göç olarak bilinen nüfus hareketleri arasında, veri bulmanın zor olması nedeniyle araştırılması en sıkıntılı konu göçlerdir. Toplum hayatını birçok açıdan etkileyen göçler; öncelikle gönüllü, zorunlu ve bilinçsiz göçler olmak üzere üç gruba; gönüllü göçler ise, iç-dış göç ve kalıcı-geçici göçler olarak ikiye ayrılabilir. Ayrıca göçler, nüfusun hareket yönüne göre, kırdan şehire, kırdan kıra, şehirden kıra ve şehirden şehire olmak üzere dört gruba da ayrılmaktadır. Dolayısıyla az çok birbirine benzemekle beraber, farklı disiplinlerdeki araştırmacılar tarafından çok çeşitli göç tasnifleri yapılmış olduğu ve buna bağlı olarak çok sayıda araştırmanın yayınlandığı görülebilir (Gümüşçü, 2004: 231). Bu bağlamda ülkemizde de şimdiye kadar çok farklı disiplinler tarafından çeşitli göç çalışmaları yapılmış olup bunlar incelendiğinde, geçmişteki göçler, yani Osmanlı dönemi göçleri üzerinde fazlaca bir araştırmanın yapılmadığı hemen dikkati çekmektedir. Osmanlı dönemi için yapılan araştırmalarda nüfus ve dolayısıyla göçler üzerinde fazlaca durulmaması; veri bulmanın zorlukları yanında, belgelerde konuya ait verinin dağınık ve parçalı oluşuna da bağlı görünmektedir. Bilindiği gibi, bütün sanayi öncesi toplumlarda olduğu üzere Osmanlı da da, devlet ekonomisi büyük oranda toprağa dayalı durumdaydı. Osmanlı toplumunun büyük bir kesimini oluşturan köylü/reaya, işletmesi amacıyla kendisine bırakılan çiftlik için her yıl resm-i çift denilen bir vergi öder ve elde ettiği üründen de öşür verirdi. Çiftçi elindeki araziyi satamaz, kiraya veremez ve parçalayıp çocuklarına bırakamazdı. Ayrıca sebepsiz yere üç yıldan fazla boş bırakamaz ve başka bir sanatla meşgul olmasına izin verilmezdi. Toprağı bırakıp göç ettiği takdirde çift-bozan akçesi denilen bir vergiyi ödemek zorundaydı. Tahrir defterlerinde şimdilik bir veri bulamasak dahi, yalnız başına bu defterler içindeki sancak kanunnamelerinde kayıtlı olan çift-bozan hükmü, XVI. yüzyılda Anadolu da göçlerin varlığını kanıtlamaya yeterlidir (Gümüşçü, 2004: 233). Çift-bozanlık, esasen basit bir vergi konusu olmaktan çok öte, Osmanlı toplumunun sosyo-ekonomik hayatında son derece mühim yeri bulunan bir kavramdır. Öyle ki, Osmanlı askeri, idari, iktisadi ve sosyal yapısının temeli durumundaki tımar sisteminin önemli bir parçası ve hatta bu sistemin, bir şekilde bozulması veya kötüye gitmesinin doğal sonuçlarından biridir denilebilir. Fakat sosyal ve ekonomik hayat içerisinde bu denli önemli olmasına

3 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 31 rağmen, çift-bozan veya resm-i çift-bozan konusu üzerinde şimdiye kadar yeterince durulmamıştır. Özellikle, Osmanlı tarımı ve vergileri bahsinde yapılan çalışmalarda, konuyu tamamlayıcı başlıklarla birlikte mutlaka çift-bozanlık (yani levendlik) ve çift-bozan akçesi (yani resm-i çift-bozan veya levendlik akçesi 2 ) ele alınmıştır. Ama nedense şu ana kadar yaptığımız araştırmalara göre bu konuda yapılmış müstakil bir makale/kitap/tez/ansiklopedi maddesine rastlanılmamıştır. Dolayısıyla burada, Osmanlı İmparatorluğu nun sosyal ve ekonomik yapısı hakkında yapılmış birçok çalışmada kısa da olsa ele alınmasına rağmen, etraflı bir şekilde incelenmeyen çift-bozan bahsi irdelenecektir. Başka bir ifade ile hemen her Osmanlı kanunnamesinde kayıtlı olan çift-bozan ve çift-bozan akçesi 3 tabirinin ne olduğu, Osmanlı toplumunun sosyal ve ekonomik hayatında işgal ettiği yer, zaman içinde gösterdiği değişim ve sonuçları ile bölgesel farklılıklara değinilecek, bağlantılı konularla beraber mümkün olduğunca ilk elden kaynaklarla konu incelenecektir. Bu yapılırken, amacımız gereği konuya iç göçler açısından bakılacak ve özellikle timar sisteminin bozulması neticesinde artarak yaygınlaşan çift-bozanlığın ülke topraklarında cereyan eden iç göçler açısından taşıdığı önem ve sonuçları üzerinde durulacaktır. Aslına bakılırsa Osmanlı devlet teşkilatı ve diğer kavram/uygulamaların birçoğunda olduğu gibi, çift ve bununla ilgili terim ve uygulamaların büyük kısmı daha önceki İslam-Türk devletlerinden alınmıştır. Nitekim, İ. H. Uzunçarşılı, bu konuda aynen şunları söylemektedir: Selçuki, İlhani, Memluk devletleriyle Anadolu Beyliklerindeki müesseselerin Osmanlı müesseseleri ve bu devletlerdeki ıstılahlarla Osmanlıların ıstılahları ve işleri birbirleriyle mukayese edilecek olursa aradaki münasebet derhal meydana çıkacaktır; mamafih Osmanlılar birçok esasları, ıstılah ve teşkilatı bunlardan almakla beraber bazı ufak tefek vazifeleri ya tamamen kaldırmışlar veya ismini değiştirerek ve tadil ederek kullanmışlardır (Uzunçarşılı, 1970: XII). Benzer şekilde daha önce üzerinde durduğumuz köy sınırı uygulamasının da, Osmanlı ya önceki dönem beyliklerden devredilmesi, bu hususa ilave edilebilecek diğer bir kanıttır (Gümüşçü, 2007: 37-60). Bu bağlamda olmak üzere, Osmanlıların uyguladığı toprak sistemi ve ilgili terimlerin birçoğu önceki devletlerden alınmış, daha sonraki eklemelerle geliştirilerek kullanılmıştır. Bilindiği üzere Büyük Selçuklulardaki toprak ve 2 Bazı kaynaklarda leventlik akçesi ile sekban akçesi aynı manada kullanılmıştır. Ancak sekban akçesinin çift bozan vergisi ile hiçbir alâkası bulunmamaktadır. Sekban akçesi, başıboş levendlerin, Celaliler ile ve sair eşkıya reislerinin maiyetlerindeki adamları beslemek için halka sekban akçesi adı altında yaptıkları salgınlara verilen isimdi. Bkz. Cezar, 1965: Çeşitli kanunnamelerde çift bozan vergisinin durumu için bkz: Barkan, 1943: Trabzon sancağı, 58-60, Yeni İl sancağı, 79, Diyarbekir vilayeti, 132, Musul sancağı, 174, Vize sancağı, 234, Kocacık Yörükleri için, 264, Silistre Sancağı, 273 ve 288, Sirem sancağı, 312.

4 32 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s üzerindeki halk sultana ait olup, köylü ektiği toprak ve diğer gelirlerinin vergisini doğrudan devlete değil, devletin bir hizmet karşılığında vergilerini kendisine terk ettiği emir veya sipahiye verirdi ve Nizamül-mülk ten itibaren senelik gelirleri büyük, orta ve küçük ikta lar olmak üzere üç kısma ayrılmıştı (Uzunçarşılı, 1970: 52-58). Daha sonra Anadolu Selçukluları ve Beyliklerde de az çok farkla aynı sistem uygulanmıştır ki, bu konuda erken tarihli Osmanlı tahrir defterlerinde birçok kayıt bulunmaktadır (Uzunçarşılı, 1970: ). Anadolu da hüküm süren İlhaniler de de öncekiler gibi ikta sistemi vardı. Sultan Gazan Han, koyduğu yasalar ile İlhanlı ikta sistemine düzenlemeler getirmişti. Bu düzenlemelere göre; askerler nerede bulunuyorlarsa oradan ikta alacaklardı. Kendine tahsis edilen ikta dışında reayadan hiçbir şey almayacaklar, ziraate gücü olmayan reayaya hiçbir müdahale yapılmayacak, vergi alınmayacaktı. İkta sahipleri kendi raiyetlerinden olup topraklarından ayrılan veya kaçan köylü ve çiftçileri nerede bulurlarsa yine yerlerine getirecekler ve bu gibileri diğer ikta sahipleri kabul etmeyeceklerdi 4. İkta topraklar satılmayacak, kimseye bağışlanmayacak, veraset suretiyle intikal etmeyecekti. Aksini yapanların cezası idamdı. İkta sahibi vefat edince, evlat veya biraderlerinden birine ikta olarak verilecekti (Uzunçarşılı, 1970: ). Osmanlı öncesindeki çift-bozanlığa ait bu kısa girişten sonra, elinizdeki yazının konusu olan çift-bozan ve çift-bozan akçesi bahsinin daha iyi anlaşılabilmesi bakımından öncelikle, Osmanlı çifti ve çiftliğinin ele alınması faydalı olacaktır. Zira Osmanlı çifti olmadan, bu çiftin terk edilerek çift-bozan durumuna gelinmesi mümkün değildir. Yine çiftlik bahsini layıkıyla ele almadan, çift-bozanlığın anlaşılması da mümkün görünmemektedir. Osmanlı Çifti/Çiftliği Osmanlı imparatorluğu çağdaşı olan sanayi öncesi toplumlar gibi, temelde tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomik yapıya sahipti. Bu yüzden başta tarım ve hayvancılık olmak üzere sanayi ve hizmet sektörleri de dâhil bütün ekonomik hayat sıkı kurallara, kanunlara ve denetime tabi olup Osmanlı yönetiminin istekleri ve hedefleri doğrultusunda işlerdi. Bu dönemde hem askeri hem de vergi kaynaklarının timar sistemi bünyesinde toprağa bağlı olması, toprak üzerindeki denetimi ve planlamayı daha hassas yapmayı zorunlu kılmaktaydı. Çift-bozan vergisi de aynı şekilde kanunlarla belirlenmiş ve Osmanlı yönetiminin belirlediği sosyal ve ekonomik hedefler doğrultusunda, en azından klasik dönemde sıkı bir şekilde uygulanmıştı. Hammaddenin ilk üretiminden tüketiciye ulaşmasına kadar, bütün aşamaları denetime tabii olan Osmanlı ekonomisinin dayandığı üç temel ilkesi vardı. İaşe/provizyonizm, gelenekçilik/tradisyonalizm ve fiskalizm. Bunlar içerisinde, 4 İlhanlı iktasındaki bu hükümlerin Osmanlı çift-bozanlığına benzerliğine dikkat edilmelidir.

5 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 33 konumuz için daha ön planda olan provizyonizm, iktisadi faaliyete tüketici açısından bakan görüşün dayandığı ilkedir. Buna göre iktisadi faaliyetin amacı, insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Dolayısıyla üretilen mal ve hizmetlerin mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olması, yani piyasada mal arzının mümkün olan en yüksek düzeyde tutulması esas hedeftir (Genç, 2002: 60). Şu halde imparatorluk, insanların ihtiyaçlarını her durumda karşılayabilmek amacıyla, her sektörde üretimi arttırmayı teşvik etmiştir. Üretimi arttırmak için; yeni tarım alanları açmayı özendirmek, bazı malların yurt dışına ihraç edilmesini yasaklamak ve kapitülasyonlar yardımıyla yurt dışından ithalat yapmayı teşvik etmek gibi politikalar izlemiştir. Osmanlı çift-hane sistemi, yani aile emeğine dayalı köylü çiftliği sistemi, tarımsal üretimin ve kırsal toplumun temel birimiydi. Standart birim, bir çift öküzle işlenebilecek büyüklükte bir çiftlik olarak tanımlanan belirli bir toprak birimini tasarruf eden evli bir köylü ailesinden (hâne) oluşuyordu. Başka bir ifade ile çift-hâne birimi başlıca üç unsuru bileştirmekteydi: emek kaynağı olarak hâne halkı; koşum gücü olarak bir çift öküz; bu bir çift öküzle işlenebilir boyutlarda bir birim meydana getiren ve tahıl üretimine hasredilmiş bulunan tarlalar. Osmanlı nın tarım alanlarını devlet mülkiyetine (miri) alması, esas olarak devletin çift-hâne birimlerinin bütünlüğünü koruma kaygısını yansıtıyordu. Bu arazi rejiminde köylü daimi bir kiracı konumunda olup, toprak kiracılığı babadan oğula geçen ırsi bir tasarruf hakkıyla el-ele gidiyordu. Bu sistemde çiftlik biriminin bölünmezliği kanun hükmünde devlet garantisi altındaydı. Aslına bakılırsa çift-hâne gibi bir sistem, Osmanlı icadı olmayıp kökleri çok daha eskilere dayanıyordu. Roma daki iugum-caput ile Bizans taki statise veya zugokefalai ye denk düşen Osmanlı çift-hânesi, iki öküzden ve belirli bir miktar topraktan oluşan bir köylü aile çiftliği olarak hem bir üretim birimi, hem de bir mali gelir birimi karakterindeydi (İnalcık, 2000: ). Osmanlı tarımında, mümkün olan en yüksek düzeyde üretimi gerçekleştireceği düşünülen işletme tipi, yukarıda tarif edilen orta büyüklükte aile işletmesi, yani çift-hâne sistemi idi. Toprağın verimine göre dönüm arasında bir arazi tahsis edilen bu aile işletmelerinin yaygın biçimde korunması başlıca hedefti. Aile işletmelerinin, parçalanarak küçülmesini veya yeni arazi ilavesi ile büyük çiftliklere dönüşmesini önlemek üzere devlet, zirai toprakların mülkiyet hakkını fertlere bırakmaz, kendi elinde muhafaza ederdi. Miri adı verilen bu mülkiyet rejiminde toprak, çiftçilere, babadan oğula geçecek şekilde kiralanmış sayılır ve alım satımına, rehin ve vakfedilmesine, bağışlanmasına müsaade edilmezdi. Çiftçilerin zirai üretimi düşürmeye sebep olacak şekilde, toprağı terk ederek şehirlere veya başka bölgelere göç etmelerine veya toprağı işlemeden bırakmalarına izin verilemezdi. Bu tedbir ve düzenlemelerle en yüksek düzeyde gerçekleşeceği düşünülen zirai üretimin başlıca tüketim bölgesi

6 34 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s kazâ idi. Zirai üretim, her şeyden önce bu birimin ihtiyaçlarını karşılamalıydı. Birimin ihtiyaçları giderilmedikçe üretimin kazâ dışına aktarılmasına müsaade edilmezdi (Genç, 2002: 60-61). Osmanlı imparatorluğunun mali gelirlerinin büyük bir kısmını köylülerin ödediği vergilerden oluştuğu bilinen bir gerçektir. Vergi ödeyerek, gerektiğinde ürettikleri her türlü mal ve hizmeti vermek suretiyle veya giderek azalan ama yine de önemli sayılabilecek ölçülerde, çeşitli hizmetleri yerine getirerek devlete doğrudan katkıda bulunuyorlardı. Ayrıca, köylülerin yetiştirdiği ürünler tüccarlar ya da mültezimler tarafından şehre getirilmekte ve böylece şehirlilerin de iaşesi sağlanmaktaydı. Tarımdaki üretkenlik düzeyinin düşüklüğü, nüfusun büyük bir kesimini bu pek kârlı olmayan sektörde çalışmaya itiyordu. Kuraklık yüzünden hasadın kötü olması, arşiv belgelerinde sık sık ifade edildiği gibi, insanların köylerini terk etmesine sebep oluyordu. Bu durum sadece Osmanlı imparatorluğuna özgü değildi; tüm endüstri öncesi toplumlarda az çok görülüyordu. Tahmin edileceği gibi, Osmanlı yönetimi durumun gayet farkındaydı ve her zaman başaramasa da, köylülerin köylerini terk etmelerini engellemek için büyük çaba göstermiştir (Faroqhi, 2001: 82-83). Geniş bir mekâna yayılan Osmanlı İmparatorluğunda, yerel değerlerin dikkate alınarak kadîm kuralların uygulanması nedeniyle, diğer birçok konuda olduğu gibi hemen her yerde bir çiftin büyüklüğü ve çiftlerden alınan resm-i çift miktarı oldukça farklıydı. Mesela, İsfendiyaroğlu Kasım Bey in bazı şahısları avârızdan muaf kılarak 30 akçe çift resmi aldığı, ya da Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey in resmi çift olarak 80 akçe aldığı bilinmektedir (Uzunçarşılı, 1970: 148). Reayadan Mart ayında alınan resm-i çift miktarları şöyleydi: Hamid sancağında tam çift 42, Menteşe 30, Hüdavendigar 33, Bolu 46, Gerede 34, Bolu- Viranşehir 43, Nahiye-i Kıbrıs 23, Ereğli de 34, Konrapa 18 akçe (Akgündüz, 1990b: 53-54). Hisar erleri timârında çift resmi 57 akçeydi. Bununla birlikte Germiyan livâsında 32 akçe (Tuncer, 1987: 24), Biga ya tabi Dimetoka da 100 (Akgündüz, 1990a: 171), Amid/Diyarbekir de tam çift 24, Çemişgezek, Harput, Kiğı, Mardin, Bayburd, Erzincan, Kemah ta 50, Çermik te 10, Çüngüş te 16, Siverek te 40, Karaman da 36, Karaman da Yörükân çifti 57, Gelibolu da 22, İmroz da 70, Taşoz da 50, Silistre de 22 (Akgündüz, 1991: ), Aydın da 33, Kayseriye de (Akgündüz, 1990b: 154, 269) ve Macaristan Eğri de hisar erenlerinde 57 akçeydi. Bolu da bazı yerlerde (Cufa, Mengen gibi) 46, Divân-ı Gerede de 51, Karadeniz Ereğlisi nde 34, Ahi Dodurga da 33 akçeydi (Uysal, 1982: 52-53). Bu rakamlardan da görüldüğü üzere, Osmanlı topraklarında çift vergisi, bulunduğu bölgeye ve zamana göre 10 ile 100 akçe arasında değişmekteydi. Toplumun ve devlet gelirlerinin temel taşı durumundaki toprak üzerinde bu denli farklı uygulamaların olması ilk bakışta çok garip gelebilir. Fakat Osmanlı nın yeni fethettiği bölgelerde, kadîmdem olıgelen adetleri

7 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 35 başlangıçta hiç değiştirmeden kullanma geleneği nedeniyle daha ilk başta farklılıklar sisteme dâhil olmuştur. Bir de çift vergisinin alındığı bölgelerin çok farklı tarihi ve kültürel geçmişleri ile bu toprakların farklı mekânsal özellikleri göz önünde bulundurulursa, bu uygulamaların sebebi çok daha iyi anlaşılacaktır. Çift-bozan vergisi, çift-hâne sisteminin uygulanmasıyla doğrudan ilgilidir. Çünkü yukarıda belirtildiği gibi, kanunlarla sosyal ve ekonomik hayatı belirlenmiş olan reayanın, geçimini sağlayabildiği belirli büyüklükte bir çiftliği vardı. Aynı şekilde reayanın sahip olduğu çiftliğine ekmesi gereken tohum miktarı da belirliydi. Normal şartlarda bir çiftlik büyüklüğü, 12 Bursa müddü tohum ekilen yerdi fakat nadas yeri bırakıldıktan sonra her yıl sürekli ekim yapılabilmesi için 4 müdlük yerin olması gerekliydi. Bu kadar buğdayın ekilebilmesi için ise, sulu ve kuru tarım yapılan yerlerde değişmekle beraber dönüm (İnalcık, 2000: ) arasında toprağa ihtiyaç vardı. Belirtilen büyüklükte çiftliğe sahip köylü bu toprakları - nadasa bıraktığı yerler hariç - sürekli ekmek zorundaydı. İşte Osmanlı çift-hane sistemi bünyesinde tarlasını eken köylünün vazifesi bu şekilde belirlenmişti. Eğer reaya elindeki çiftini ekmez boş bırakırsa, öncelikle o yörenin, kaza nın tahıl üretimi azalacak, sonra sipahinin geliri düşecek ve sonuçta devlet bu noktada zarar görecekti. Uyguladığı sosyal ve ekonomik politikalar gereği bu türlü zararlara uğramak istemeyen Osmanlı imparatorluğu, oluşturduğu çift-hâne sisteminin sürekli işlemesi/çalışması ve reayayı elindeki toprağa bağlamak için çift-bozan adı verilen bir yöntem uyguladı. Bu uygulamanın özünde reayanın toprağını sürekli işletmesi ve mazeretsiz yerini bırakıp çiftini çubuğunu bozarak köyünü terk etmemesi yatıyordu. Yani köylünün, o dönemin şartlarına göre işlemekte olduğu toprağa sıkıca bağlı olması her anlamda önemliydi. Çift-Bozan ve Çift-Bozan Vergisi Çift-bozan vergisi, Osmanlı İmparatorluğu nun temel kurumlarından biri olan timar sisteminin sağlıklı ve etkili bir şekilde yürütülmesi için uygulanan cezaî bir yaptırımdır. Zira timar sistemi, asker ihtiyacını temin etme, bölgesel güvenliği korumanın yanında ziraî üretimin de aksamamasını sağlamaktaydı. Ama yine de bu noktada asker ihtiyacı temin etme biraz daha ön planda görünmektedir. Devletin, ziraat sektöründe çalışanlardan çıkacak cebelü miktarının veya cebelü yetiştirecek olan dirlik sahibinin hâsılının azalmamasını bilhassa gözettiğini, 1583 tarihli Trabzon Kanûnnâmesinde geçen tasarrufunda olan yerin tamam zira ât olunmayub erbâb-ı timârın askerine ve rüsûmuna noksan lazım gelmelü olsa ifadesinden açıkça anlaşılmaktadır (Kazıcı, 2003: 152). Bahsettiğimiz bu hususların temini için de bir takım yaptırımların uygulanması gerekirdi. Çift-bozan vergisi uygulaması, bu müeyyidelerden biridir. Mustafa Cezar a göre (Cezar, 1965: 41-43), Osmanlı

8 36 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s imparatorluğunun ilk devirlerinden beri, çiftliğini terk eden reayadan bir yaptırım olarak vergi aldığı muhakkaktır. Ancak bu verginin ilk devirlerde adının çift-bozan resmi olmadığı kuvvetle muhtemeldir. Yine Cezar, 1529 tarihli Kütahya Livâsı Kanûnunda bu türden bir cezaî yaptırım için sadece bedel kelimesinin kullanıldığını, levendiye veya leventlik de dendiğini, ancak gerek XVI. asrın ilk yarısında gerekse XVII. asırda kaleme alınmış kanunnâme, hüküm, fermân vs. gibi metinlerde bu verginin esas itibariyle çift-bozan resmi adı ile anıldığını ifade etmektedir. Osmanlı imparatorluğunda çift-bozan akçesi uygulaması, aynı zamanda köylünün toprağa bağlılığını ve dolayısıyla diğer mükellefiyetleri yerine getirmesini esas almaktaydı. Ancak daha önce de ifade edildiği üzere köylünün böyle bir tazminat ödemesi feodal düzende serf (toprak kölesi) durumundaki köylülerin toprağa bağlılık prensibi ile doğrudan ilişkilendirilmemelidir. Burada idealde uygulanmak istenen husus, toplumun refahı ve mutluluğu için teşkilatlı bir devlet düzenini, bir diğer ifadeyle bir amme hukuku müessesesi prensibini yerleştirmektir. Zira benzer bir sistem, Roma İmparatorluğu nda da bulunmaktaydı. Buna göre, imparatorluğun son dönemlerinde o zamana kadar yer ve meslek değiştirmekte özgür olan köylülerin iktisadî ve mali buhranı önlemek maksadıyla yayınlanmış imparator emirnameleriyle toprağa bağlanması sonucunda ortaya çıkan colonat rejimiyle benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla amme hukukunun uygulanmasında bir devlet görevlisi olan timarlı sipahilerin kendisine tahsis edilmiş olan gelirler karşılığında silâhları ve adamlarıyla birlikte seferlere katılma gibi ağır bir mali bir yük altına girmiş olması, onun köy halkının ziraî faaliyetlerini denetlemesini ve keyfi bir takım tavırlar içerisine girmelerini engellemelerini, köyünü terk ederek başka bir yere gitmelerine mani olmalarını olağan karşılamak gerekir. Zira sipahinin beratındaki akçe yekûnunu tutturabilmesi için bu denetimi gerçekleştirmesi elzemdi. Gelirinde oluşacak bir eksiklik aynı zamanda sipahinin gelirinde de azalmanın olması anlamına gelmekteydi. Bu sebeple sipahilerin birbirlerinin reayasını kandırarak kendi dirliklerine dahil etmeleri de yasaklanmıştı. Dirliğine yabancı bir raiyyet gelmiş olan sipahinin, yabancının durumunu tetkik ederek onun başka bir sipahinin defterinde yazılı olup olmadığını araştırması, olduğu takdirde de raiyyetin tabi olduğu dirlik sahibine haber göndererek kaçak köylüyü teslim etmesi gerekirdi. Bu durum, kaçak köylüyü teslim etmeyen dirlik sahibinin dirliğinin elinden alınmasına yol açacak kadar büyük bir suç olarak addedilirdi (Barkan, 1979: ). Aslına bakılırsa bu verginin uygulanmasındaki amaç, köylünün işsiz güçsüz dolaşmasını önlemek değil, toprağın boş kalmasını önlemekti (Cezar, 1965: 44-45). Nitekim daha önce de ifade edildiği üzere köylüden alınan vergiler, Osmanlı maliyesi açısından oldukça önemli bir gelir kaynağıydı. Çift-bozan

9 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 37 vergisi, bu gelirlerin elde edilmesini bir anlamda garanti altına almak için uygulanmıştı. İmparatorluğun esas itibariyle çift-bozan vergisini koymasının en temel sebebi, bir anlamda sanayi öncesi tarım toplumu hüviyetine sahip olmanın getirdiği zorunlulukların bir sonucu olarak emek üzerinde bir kontrol mekanizması yaratmaktı. Zira istihdam edilen toplam emeğin 2/3 ü ziraî emekle ilgiliydi ve dolayısıyla da toprak bu kontrolün ayrılmaz parçasıydı. Burada kontrolden kastedilen husus, köylünün tasarruf ettiği toprağı işlemesi ve işlemeyip terk ettiği takdirde de devlete karşı bazı yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğudur. Bununla birlikte Osmanlı köylüsünün Avrupa feodalizminde olduğu gibi toprağa bağlı bir köle (serf) olmadığını, toprağı işlemek istemeyen köylü için uygulanan bir zorlama olmadığını, sadece toprağın işlenmemesi durumunda ekonomik anlamda bir yaptırımın olduğunu ifade etmek gerekir (Barkan, 1980: 881). Devletin bu durumda başvurduğu çare ise ekonomik yaptırımı uygulamak ya da reayadan bir kimse toprağı üç sene müddetle işlemezse, toprağı işlemek isteyen başka bir köylüye vermektir. Nitekim müeyyideye uygun olarak toprağını bırakarak terk edip giden köylü, kanunnamelerde geçen ifadeyle iskân şürûtu gereği belli şartlarda tekrar toprağına geri getirilirdi (Genç, 2007: 527). Ömer L. Barkan a göre (Barkan, 1979: 307), elinde yeteri kadar toprağı olduğu halde, bu toprağını terk ederek başka bir sipahinin dirlik arazisinde çalışan veya arabacılık, gemicilik, balıkçılık, ırgatlık, ticâret vs. gibi başka bir geçim kaynağı ile uğraşan reayayı, dirlik sahibi, mahkeme kararıyla göçürüp tekrar işinin başına dönmeye mecbur edebilirdi. Ancak köylünün ayrılış tarihinden itibaren 10 senenin geçmemiş olması gerekirdi. On seneden sonra çift-bozan reayayı göçürüp getirmek memnu, yani yasaktı. Bu türden kimseler söz konusu durumda çift-bozan vergisini ödemek mecburiyetinde olur veya dirlik sahibi, raiyyetinin göç ettiği memlekette işlemekte olduğu toprakların mahsûlünden kendisi için de ikinci bir öşür ödenmesini isteyebilirdi. Osmanlı kanunlarına göre, timarlarından ayrılıp, başka yere giden halktan bilinenleri toplayıp tekrar köylerine getirmek kanundu. Zanaatkârlar Kanunu na göre 10 yıldan fazla oturmuş olanları yerlerinden kaldırmak uygun değildir. Şehirde 20 yıldan beri oturuyorsa oturduğu yerde yazılmaları emredilmiştir. Şehirde yazılan raiyyet oğlu, raiyyet oğulluğundan çıkmaktaydı. Sipahi, raiyyetimin oğlusun diye köylüsünün çocuklarından vergi isteyemezdi. İstanbul'da oturan bir kişiyi başka bir yere göç ettirmek yasaktı. Sürgün, kızını sürgüne nikâh edebilir. Başkasına nikâh edemezdi. Sürgün kişiler başka yere gidip beylikten veya başkasından iş tutamaz ve iş yapamazdı. İsteseler de kabul olunmazdı. Sürgün için özel hüküm bulunursa padişaha arz edilirdi. Raiyyet sülâlesinden biri, şehirde 10 yıl oturursa ve bu durum reaya defterinde yazılı

10 38 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s olmazsa, bu gibi kişiler raiyyet defterine yazılmaz, şehirli sayılırdı (Uysal, 1982: 71). Verilen bilgilerden de görüldüğü üzere, Osmanlı kanunlarında sipahinin köylüyü tekrar toprağına getirmesi için gerekli olan süre genellikle 10 yılı aşamazdı. Ayn Ali ye göre, çift sahipleri 10 yıldır topraklarını terk edip gitmişlerse artık o çiftlikte hakları kalmamıştır. Eğer hariçten gelen bir kimse bir yerde 15 sene gibi bir zaman ziraat yapmış, oturmuşsa ve deftere de yazılmışsa bunu yerinden tedirgin etmek doğru değildir. Artık bu hariç raiyyet oranın öz malı gibi olmuştur (Aynî Ali Efendi, 1963: 54-55). Anlaşılacağı üzere 10 yılı geçmiş olan raiyyet, artık yeni yerleştiği yerin statüsüne geçme hakkını kazanmış olurdu (Akdağ, 1999b: 88). Bu konu kanunnamede şöyle belirtilmiştir: Defterde yazılu raiyyet kadîmi karyelerinden kalkup ahâr karyede varup tavattun eyleseler, 10 yıldan berüde ise kaldırılup kadim karyelerine gönderilüp amma 10 yıldan ziyade mürûr eyleyen reaya kaldırılmak olmaz (Halaçoğlu, 1995: ve Ek II). Ancak burada dikkate değer olan husus, köle olmayan özgür köylünün, zorlanmayacağı ve toprağını işlememekten doğan vergi kaybını telâfi etmek üzere de normal çift resminin yedi-on katına kadar yükselen akçe miktarında çift-bozan vergisini ödemek suretiyle bu yükümlülükten kurtulduğudur. Bu durum devletin emek kapsamına giren diğer ekonomik alanları için de geçerliydi. Nitekim iskân şürutu vakıflarda, devlete ait madenlerde, tuzlalarda, hatta şehir sanayi sektöründe çalışanlar için de uygulanmaktaydı. Meselâ yeniçerilere verilen yünlü kumaşı (çuha) çeşitli muafiyet ve imtiyazlarla üreten Selânik teki Yahudi dokumacılar tezgâhlarını bırakıp başka yere gittikleri zaman tezgâhlarının başına geri getirilmişlerdi (Genç, 2007: 527). Müslim ve gayrimüslim reaya için aynı hükümleri taşıyan çift-bozanlık durumunda sipahi, köyünden ayrılan köylüyü geri gelmesi için önce ihtar eder, eğer ihtarı dikkate almazsa vergisini almak veya zorla köyüne geri getirmek yollarından birini seçerdi. Daha önce de ifade edildiği üzere kanunnamelerde geçen ifadeyle iskân şürûtu gereği sipahinin köylüyü tekrar toprağına getirmesi için gerekli olan sürenin genellikle 10 yılı aşmadığı (Akgündüz, 1990b: 257) ifade edilse de, bu sürenin bazı kanunnamelerde 15 yıl olduğu görülür tarihli Hüdavendigar Sancağı kanunnamesinde bu hususa dair bir kayıt vardır (Akgündüz, 1990b: 181). Ancak kanunda yazan bu hükme rağmen daha sonraları bu müddetin, önce 20 seneye sonra da 40 seneye kadar çıkarıldığı görülmektedir tarihli bir hükme göre, Saruhan ve civarında yerleşenleri kaldırmakla görevli bölgenin yetkililerine bundan önce yerlerinden kalkarak başka yerde yerleşen reaya taifesinin 20 yıl ve 20 yıldan az ikamet edenleri de yerlerinden kaldırılarak eski yerlerine geri göndermeleri istenmiştir (Uluçay,

11 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar : ). Meselâ Kütahya vilayetinde, bu süre 20 yıldı (Faroqhi, 1994: 329). Ancak bu takip edilme süresinin daha sonra 40 seneye kadar çıkartıldığını 1635 tarihli bir fermandan öğrenebilmek mümkündür tarihinde Manisa, Nif, Marmara, Akhisar, Gördük ve Ilıca kadılarına gönderilen bir fermana göre, Celali istilasından beri reaya taifesi yerlerini bırakarak başka vilayetlerde oturduklarından zeâmet ve timâr sahipleri zarara uğramış ve bu sebeple zulüm nedeniyle terk-i mesken eden reayanın 40 yıldan beri yerlerinden kaldırılarak yerlerine gönderilmesi hususunda bir ferman çıkarılmıştır. Dolayısıyla İstanbul, Edirne ve Bursa da olan reayanın yerlerinden kaldırılarak eski yerlerine gönderilmesi emredilmiştir (Uluçay, 1944: ). Benzer bilgi Naima nın tarihinde de geçmektedir. Buna göre, IV. Murad, Revan seferi sırasında Anadolu da bazı köylerin özellikle de Kayseri civarındaki köylerin perişan halini gördüğünde bu durumun sebebini sormuş ve kendisine köylerin ve halkının Celali istilası zamanında perişan olduğu ve çoğunun İstanbul a göç ederek buraya yerleştikleri söylenmiştir. Bunun üzerine padişahın emriyle 40 seneden beri terk-i vatan eden reayanın tekrar yerlerine gönderilmesine çalışılmış, bu amaçla İstanbul daki mahalleler teftiş olunmasına rağmen girişim başarılı olmamıştır (Naîmâ Mustafa Efendi, 2007: ). Hatta Rahip Grigor un kaydettiklerine bakılırsa, 1635 yılında İran seferine giden IV. Murad ın, göçler konusundaki vehametten dolayı kanunda yazan süreyi aşırı bir şekilde uzattığı görülür. Grigor, Sultan, Bayram Paşa ya gönderdiği şiddetli bir fermanla, 100 ve 50 seneden beri Anadolu dan gelmiş olanların derhal yerlerine geri gönderilmesini, harp dönüşünde hepsinin kendi yerlerine dönmüş olacaklarını görmek istediğini emretti kaydını düşmüştür (Andreasyan, 1976: 49). Bu misâller kanunnamelerde geçen 10 yıllık sürenin zaman içerisinde ve gerekli durumlarda aşıldığını göstermesi bakımından dikkate değerdir. Dolayısıyla bu durum uygulamada kanunlara tam olarak uyulup uyulmadığı meselesini tartışmalı hale getirmektedir. Ayrıca burada zaman zaman asayiş sebebiyle köylerinden uzaklaşan köylülerin on yıl sonunda asayiş sağlandıktan sonra topraklarına geri dönmek istediklerinde sipahilerin onlara engel olduğunu da ifade etmek gerekir (12 Numaralı Mühimme Defteri I, 1996: 427). Bütün bu anlatılar, Osmanlı arşiv belgeleri arasında şimdilik başka hiçbir kaynakta göç verisi bulamasak bile, tek başına, bütün Osmanlı kanunnâmelerinde bir çift-bozanlık hükmünün bulunması, bu topraklarda göçlerin eskiden beri sürüp gittiğinin kesin bir kanıtı niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Yukarıda da belirtildiği gibi bu vergi, temelde reayanın yerini yurdunu bırakıp göç etmesini engellemek amacıyla koyulmuştur. 5 Çift- 5 Halil İnalcık, çift bozan vergisi gibi bir kanunun çıkarılmasında köylülerin yer değiştirmesindeki kolaylığın çok etkili olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. İnalcık, 1999:

12 40 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s bozan resmi yahut leventlik akçesi adı altında alınan bu vergi mükellefiyetinin XIX. asır başlarına kadar devam ettiği de bilinmektedir. Zira bu vergi ve statü Tanzimat tan sonra ortadan kaldırılmıştır. (Pakalın, 1993: 30). Çift-bozanlığın, çiftini bozup terk eden raiyyetin tımar sahibine ödemesi gereken öşür vergisi ve diğer resimlerin bir tazminatı anlamına geldiği daha önce ifade edilmişti. Dolayısıyla şimdi köylünün çiftini ekmediği durumlarda ne tür mükellefiyetleri vardı, bunlara bakmakta fayda vardır. Osmanlı İmparatorluğunda toprak ziraat etmek, çift ve çiftliğe malik olmak hakkı birinci derecede köylüye mahsustur. Bu sebeple vergi mükellefiyyetleri köylülere aittir. Nitekim 1528 tarihli Aydın Livası Kanunnamesinde tam veya nim çiftlik araziye veya birkaç dönüm yere tasarruf eden şehirlilerin, bunlara ait resimleri vermeğe mecbur oldukları belirtilmekle birlikte, çift bozup çiftçilikten feragat ettikleri takdirde kendilerinden çift-bozan resmi alınamayacağı, bu yüzden de şehirliye çift resmi yazılmadığı kaydedilmiştir (Çağatay, 1947: 501). Tarlasını boş bırakan köylü, eğer başka bir köye gitmişse sadece çift-bozan vergisini ödeyerek cezai mükellefiyetinden muaf tutulamazdı. Çiftini bırakan köylü sipahiye çift-bozan vergisini ödedikten sonra, gidip yerleştiği yerin sipahisine ürettiği ürünün öşrü yanında belirli bir miktar da resm-i duhan adında başka bir vergi daha öderdi. Kezâ 1520 tarihli Eğriboz sancağı kanunnamesine göre, çift-bozan olan kimse, çifti terk ettiği için sipahisine 75 akçe verirdi. Mütemekkin olduğu karye sipahisine ise 6 akçe resm-i duhan ve ziraat ettiği toprağın da ayrıca öşrünü verirdi (Akgündüz, 1992: 388, 391, ; 1994a: 508). Atina vilayeti kanunnamesinde de benzer bir kayıt bulunmaktadır. Sipahi, reayayı nerede bulursa bulsun 75 akçe çift-bozan resmi alacak ve ayrıca ziraat ettiği yerin de öşrünü verecekti (Akgündüz, 1994a: 508). Barkan a göre (Barkan, 1979: 307), çift-bozan vergisinin uygulanmasıyla ile ilgili olarak eski kanunname maddelerinde şu hususlar dikkati çekmektedir. Elinde bir çiftlik yeri olan reayanın her yıl Bursa müddü ile 4 müd ekin ekmesi gerekirdi. Köylü, ekin ekmediği yıl için sipâhiye öşür bedeli olarak 50 akçe, 2 müd ekmiş ise, yarısını yani 25 akçe öderdi. Bu rakamlara, ayrıca 22 akçelik bir çift resminin de ilave edilirdi. Dört müd tohum eken reaya serbest olup, istediği işle meşgul olabilirdi. Bununla birlikte elinde hiç toprağı, hayvanı olmayıp başka yere gidenler veya terk ettikleri toprakları boş bırakılmayıp başkası tarafından işlenerek öşür resmi elde edildiği durumlarda çift-bozan vergisi alınmaz, yalnız çift resmi ve benzeri vergileri ödeme yükümlülüğü devam ederdi. Mustafa Akdağ a göre ise (Akdağ, 1999b: ), köylü toprağını boz bırakırsa yani ekmezse, devlete 75 akçelik çift-bozan resmini ödemek zorundaydı. Bununla birlikte çift-bozan vergisinin bölgesel anlamda ekilen müddün durumuna göre değişiklik gösterdiğini söylemek gerekir. Bu anlamda

13 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 41 dikkate değer bir kayıt, II. Bayezid dönemi Kanunnâmesinde geçmektedir. Buna göre, Semendire vilayetinde yerlerinden kalkarak başka yerlere giden reaya konusunda sipahiler, isterlerse yerine göre tamam öşür, yerine göre nısf veya 75 akçe çift-bozan resmi alırlardı (Akgündüz, 1992: 394) tarihinde Trabzon sancağında ise çift-bozan vergisi 70 olarak kaydedilmiştir (Barkan, 1943: 59-60). Çift-bozan resminin miktarı, zamanla hububat fiyatlarında meydana gelen yükselişlere paralel olarak veya ihtiyaca göre değişmiştir. Çift-bozan vergisi, Fâtih kanunnâmesi'nde 50 akçedir (Barkan, 1979: 307). H.893/M.1488 tarihli Fatih in Umumi Kanunnamesinde bu hususta şöyle ifadeler yer almaktadır: Çerçi ve arabacı ki, sanatı arabacılık ola, çiftin boza, yılda 2 müdd mikdarı ekini ekmeye, tuz ve gayrı nesne getüre, süvarisine 50 akçe vere. Eğer çiftin bozmasa ki, evvelki gibi 2 müdd mikdarı ekin ekeler, çerçilik edersin deyü nesnesin almayalar. Heman bayağılayın adet üzre öşrin ve raiyyet resmin vere. Ammâ şehirdeki araba işleden sanat ehli gibi nesne vermeye. Eğer hastalıkdan veya pirlikden zayıf olub ve katı yoksulluktan gücü yetmediğinden ötürü çiftin bozsa, çerçilik ve arabacılık ve tahtacılık edersin deyü üşendirmeye. Elindeki yerin süvarisi ala, gayrı kişiye vere, andan bennâk resmi ala. Ve dahi tatara ve yörüğe bu âdet yokdur; zira ki bunlar eşkincidür (Akgündüz, 1990a: 351). Ancak Fatih in Kanunnâmesinde geçen 50 akçenin, Kanuni dönemi ( ) kanunnâmelerinde 75 akçeye çıktığı görülmektedir (Akgündüz, 1994a: 233, 508). Bu durum II. Selim döneminde de ( ) devam etmiştir. II. Selim dönemi Celalzâde Kanunnamesi nde Çift-bozan resmi şol raiyyetden alınır ki, elinde ziraâte kâbil çiftlik veya baştinası olub özürsüz ve illetsiz ekmeyüb kendü ahar sanata meşgul olub maişeti sanatından olsa, bunun gibi kimesneden 75 akçe alınur. Eğer yeri olmayub sanat işler ise, yazılmış olıcak heman ispencesi alınur (Akgündüz, 1994a: 233, 262) denilmektedir. Yine bu döneme ait olan başka bir kanunnâmede; eskiden çift-bozan resmi olarak 75 akçe alındığı, ama reayanın çoğunun tarlasını bırakarak başka yerlere gittiği ve buralarda zanaat ve ticaretle ilgilendiği için ayrıldıkları toprakların vergi gelirlerinin azaldığı belirtilmektedir (Akgündüz, 1994a: 330). Bu miktar, XVI. asrın sonlarına doğru bazı yerlerde 300 akçeye kadar çıkmıştır (Barkan, 1979: 307). Yukarıda da görüldüğü üzere çift-bozan vergisi zamana ve zemine göre değişiklik göstermektedir. Bir diğer ifade ile çift-bozan vergisinin alınması, köylünün tasarruf ettiği arazinin miktarı ile de doğru orantılıdır. Nitekim bütün çiftten 300, yarım çift için 150, daha az arazi için 75 akçe alındığı bilinmektedir (Pakalın, III, 1993: 30; Akgündüz, 1990a: 172; 1994a: 302, 330). Bu durum Manisa şeriyye sicillerinde de açık bir şekilde ifade edilmektedir tarihinde Manisa kadısına yazılan bir hükümde şu kayıt düşülmüştür: Karye-i mezbûre

14 42 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s tasarrufunda olan yerlerin bırağub çift ve çubuğunu dağıtub ahâr sanata meşgûl olmağla bunun timârı ve mahsûlüne külli noksan müterettib olur imiş. İmdi mukaddem çift-bozan resmi yetmişbeşer akçe alınır idi. Lakin re âyânın ekseri çift ve çubuğunu dağıtub kimi yerinde ahâr sanata meşgul olub ve kimi dahi hariç yerlere gidüb ticarete ve gayri mesleğe sâlik olmağla evkâf ve emlâk husûsan ze âmet timâra külli noksan müterettib olmağla bu makûlelerden cebr es- sehim bütün çifti olanlardan 300 akçe ve nîm çifti olanlardan 150 akçe ve nîm çiftten ekall olanlardan kanûn-ı kadîm üzere 75 er akçe çift-bozan resmi alınmak fermânım olmuşdur.. (Uluçay, 1944: ). Bu kayıt aynı zamanda söz konusu tarihte Manisa da çift-bozanların varlığını göstermesi açısından da dikkat çekicidir. Aynı durum 1641 tarihli Bursa ve Manisa ve Balıkesir ve Aydın kadılarına yazılan başka bir hükümde de geçmektedir. Ancak bu defa hüküm, söz konusu bölgelere başka yerlerden gelen çiftbozanlarla ilgilidir. Bu hükümde köylülerin çift ve çubuğunu bozarak kadim yerlerinden kalkarak adı geçen kazaların kasabalarında, köylerinde, mezra ve çiftliklerinde yerleştikleri belirtilerek başka bir sipahiye raiyyet olarak yazılmamışlarsa raiyyetten bütün çift olanlardan 300 akçe, nîm çift olanlardan 150 akçe ve daha az toprağı olanlardan 75 akçe çift-bozan vergisi alınması emredilmiştir (Uluçay, 1944: ; Çağatay, 1947: 502). Anadolu dışında bir bölge olan Kudüs te çift-bozan vergisi biraz farklılık göstermektedir. Amy Singer in Kudüs şeriyye sicillerine dayalı olarak yaptığı tespitlere göre (Singer, 1996: ), toprağını işlemeyen bir köylü 5 sultanî ceza öderken başka bir köylü 200 sultanî (1600 akçe) vermiştir. O na göre, şer iyye sicillerinde paranın miktarı genellikle değişiklik göstermekte, hattâ yüksek tutulmakta ve bazen de herhangi bir açıklama yapılmadan cezanın şeriata göre verildiği belirtilmekteydi. Üstelik köyden ayrılacak olan kişi geri döneceğine dair köyden birini kendisine kefil göstermek zorundaydı. Köylü kefili bulana kadar da hapishanede tutulurdu. Bununla birlikte köylünün 10 yıl içinde tekrar köyüne geri getirilmesi yaptırımı Kudüs için de geçerliydi. Cezar a göre, çift-bozan resmi 1603 senesine kadar 75 akçe iken bu tarihten sonra artmıştır. O na göre, III. Murad devrine ait Sirem sancağına ait kanunnâmede verginin miktarında biraz fazlalık bulunmaktadır. Burada fakir olan çift-bozandan 83 akçe, zenginlerden ise 120 şer akçenin alınması emredilmiştir (Barkan, 1943: 312; Cezar, 1965: 41-43). Yukarıda görüldüğü gibi, II. Selim dönemine ( ) ait bir kanunnamede; eskiden çift-bozan resmi olarak 75 akçe alındığını, ama reayanın çoğunun tarlasını bırakarak başka yerlere gittiği ve buralarda zanaat ve ticaretle ilgilendiği için ayrıldıkları toprakların vergi gelirlerinin azaldığı belirtilmektedir. Sonuçta bu şekilde vergi azalmasını engellemek amacıyla, tüm çifti olanlardan 300, nim çifti olanlardan 150 ve nim çiftten az toprağı

15 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 43 olanlardan ise 75 akçe çift-bozan vergisi alınması istenmiştir. Şu halde çiftbozan vergisi, 1603 te, ilk rakama göre neredeyse 5 kat arttırılmıştır. Çift-bozan vergisinin 300 akçeye çıkarılması ile ilgili ilk belge 1603 tarihli olup ileride bulunacak belgelerle daha geriye gitme ihtimali her zaman vardır. Çeşitli sancaklarda farklı vergi tarifeleri uygulansa da, çift-bozan vergisinin yaklaşık 120 yıl boyunca 50 akçeden 300 akçeye çıkmasında, enflasyonist baskıların etkisi olmakla beraber, tahmin edileceği gibi asıl sebep, sürekli artan bir tempo ile devam eden reayanın yerini yurdunu bırakarak göç etmesi olayını engellemek olmuştur. Bunun yanında, Osmanlı kanunnamelerinde duruma göre farklı uygulamaların olduğu da görülür. Köylü asıl yerinden kalkar ve başka bir köyde oturursa, sipahi isterse öşür alır (Uluçay, 1944: ), isterse çift-bozan resmi alırdı. Ve derbend kâfirleri derbendlerini beklemeyip başka bir timarda otursa çift-bozan vergisi verirdi (Akgündüz, 1991: 447). Başka bir Kanunnamede ise reayanın çiftini bırakıp başka yerlerden kazanç elde ettiği takdirde altışar akçe çift-bozan resmi alındığı ifade edilmiştir (Akgündüz, 1993: 653). Yine köylü, yerini bırakıp başka bir yere gitse, ama terk ettiği yeri başkası sürerse, öşrünü ve resmini sipahiye verirse terk edip giden reayadan 22 akçe vergi alınacağı, başka bir şeyin alınmayacağı da belirtilmiştir (Akgündüz, 1993: 661). Yukarıda vurguladığımız hususların yanı sıra Osmanlı kanunnamelerinde çift-bozan vergisi alınacaklar ve alınmayacakların nitelikleri hakkında da detaylı bilgi bulmak mümkündür. Kanunnâmelerde reayanın kendi yerini tamamen terk ederek başkasının yerinde ziraat ettikleri takdirde iki öşür alınması, çiftini bozarak başka bir işle meşgul olmaları durumunda ise çift-bozan akçesi alınması gerektiği, ancak kendi yerini ektikten sonra başkasının yerini ekmesi veyahut kendisinin ziraate uygun yeri olmayıp, başka bir yerde ziraat eyledikleri ve bundan da kazanç sağladıkları takdirde bu gibi kimselerden tekrar öşür veyahut çift-bozan akçesi alınmaması gerektiği ifade edilmiştir (Akgündüz, 1994b: 447; Uluçay, 1944: 151). Nitekim Celalzâde Kanunnamesinde, çiftbozan olan kimsenin başka yere giderek ziraatle veya başka bir sanatla uğraşırsa çift-bozan resminin alınacağı, ancak başka bir toprakta ziraat ederse iki öşür alınacağı, ancak çift resminin alınmayacağı belirtilmiştir (Akgündüz, 1994a: 289). Bazı durumlarda, reaya toprağını bıraktığı halde çift-bozan vergisinden muaf tutulurdu. Yaşlılıktan, fakirlikten, hastalıktan veya buna benzer durumlarda gücü yetmediğinden çiftini bozarsa hiçbir şekilde çift-bozan vergisi istenmezdi, ancak bennâk resmi ve ırgadiye alınırdı. Bu durumda olanların arazisi üç yıl başkasına tapu ile verilemezdi. Üç sene zarfında, tasarrufundaki araziyi ziraat edecek duruma gelmezse başkasına verilirdi (Akgündüz, 1991: 96; Çağatay,

16 44 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 49 Sayı 1, Mart 2016, s : 502). Ancak yeri, tarlası ve hayvanı olmayan köylüler çift-bozan vergisi ödemeden istedikleri gibi başka yerlere gidebilirlerdi. Kanunnâmelerde bir raiyyet iş göremeyecek duruma düşecek kadar aciz olursa, çiftini bırakırsa veya kendi isteğiyle çiftliğinden vazgeçerse ve o yeri sipahi başka birine verirse, sipahi daha sonra timardan feragat eden kimseye sen defterde çift ve nim çift mukayyetsin. Senden resm taleb ederim diyemeceğini, ancak resm-i bennak veya ırgadiyye alabileceği ifade edilmiştir. 6 Yine başka memleketlere kazanmaya giden veya bir sanata giren, tasarrufundaki çiftliği veya arazisini hizmetkârına veya çocuklarına işletir, resim ve öşrünü verirse böylelerinden çift-bozan resmi alınmazdı (Çağatay, 1947: 502). Bu noktada bir hususu ifade etmek gerekir. Osmanlı şehri ile köyleri, dolayısıyla şehirli ile köylü arasındaki kesin ayrım çift-bozanlıkta kendini belli etmiştir. Öncelikle şehirli halk, tarım yapsa bile çift vergisi ödemezdi; buna bağlı olarak şehirli tarlasını ekmeyi bıraksa bile çift-bozan vergisi ödemezdi. Bu vergi sadece köylü halka münhasırdı. Dolayısıyla çift-bozan vergisini, seyyid, sipahizâde, berat sahibi, yağcı, yörük vb. gibi askerî sınıf mensupları ile şehir sakinlerinin ödemediğini bir daha ifade etmek gerekir. Bu zümreler zîrâatle meşgul oldukları takdirde, ziraî faaliyetlerini gerçekleştirdikleri yerlerde toprağın öşür ve resmini verirler, toprakla uğraşmak istemedikleri zaman çiftliklerini bozabilirlerdi. Bununla birlikte hastalıktan, yoksulluktan veya ihtiyarlıktan dolayı aciz kalıp çiftini bozanlardan da çift resmi ve çift-bozan vergisi istenmezdi. Devlet bir anlamda sipahinin zararını bir nebze olsun önlemek için tapu resmi uygulamasını gerektiğinde devreye sokmaktaydı. Bu durumda ciddî bir mâni bulunmadığı hallerde üst üste 3 yıl ekilmeyen topraklara, timar sahipleri tarafından el konularak başkalarına tapu ile verilebilirdi. Benzer durum, sipahinin beratında kendisine gelir olarak kaydedilmiş olan diğer vergileri de kapsamaktaydı. Bu durum, değirmen ve koyun sahipleri ile çeltik ziraatı sahaları için de geçerliydi. Mesela, vergisi defterde sipahiye bir gelir kaynağı olarak kaydedilmiş olan bir değirmenin sahibi, harap olan değirmenini terk etmek isterse, değirmen hakkı nı sipahiye ödemeye devam etmek zorunda kalabilirdi. Ancak değirmen sahibinin değirmeni işletmeye niyeti ve kudreti bulunmadığı takdirde değirmen, kadı marifetiyle tamir ve işletme yükünü üzerine alacak başka birine satılabilirdi (Barkan, 1979: 308). Konar-göçer topluluklar, hayvancılık yanında tarımla uğraşsa ve bir süre sonra tarlasını bıraksa bile onlardan çift-bozan vergisi alınmazdı. Çünkü konargöçerler bu türden sorumluluklardan muaftı. Yörüklerden çift-bozan vergisi alınıp alınmaması ile ilgili olarak da Osmanlı kanunnamelerinde bilgi 6 Bu hususta farklı kaynaklarda yer alan bilgileri karşılaştırmak için bkz. Sofyalı Ali Çavuş, 1992: 9; Akgündüz, 1990b: 48, 96; 1991: 319; 1992: 215; Tuncer, 1987: 27; Çağatay, 1947:

17 Osmanlı İmparatorluğu nda İç Göç Aktörleri Olarak Çift-Bozanlar 45 bulabilmek mümkündür. Buna göre, yörük taifesi bir timarın sınırında yerleşerek ziraî faaliyetlerde bulundukları, ancak daha sonra bu bölgeden göç ederek başka bir yere gittiklerinde, dirlik sahibinin reayaya uyguladığı gibi konar-göçer taifeye bir takım mükellefiyetler uygulayamayacağı ve çift-bozan vergisi alamayacakları ifade edilmiştir. Zira Yörük la-mekân yani yeri yurdu belirli değildir (Akgündüz; 1993; 694; 1994b: 538). Kezâ Yörüklerin yaylaklarına geliş gidişlerinde ve konaklamaları gereken yerlerde dahi üç günden çok oturmaları, otururlarsa da kimseye zarar vermemeleri gerekir. Kanunen zarar verdikleri tespit edilirse, verdikleri zarar ödetilirdi (Uysal, 1982: 22). Kanunnamelerde gayrimüslimlerden alınan çift-bozan vergisi hakkında da bilgi bulunmaktadır tarihli Silistre sancağı kanunnamesine göre, kişi eğer Müslüman ise öşür bedeli olarak 50 akçe ve 22 akçe de resm-i çift olmak üzere toplam 72 akçe vermek zorundadır. Çift-bozan gayrimüslim ise, öşür bedeli olarak 62 akçe ve 25 akçe de ispençe olmak üzere toplam 87 akçe vermek zorundaydı (Barkan, 1943: 288; Akgündüz, 1994a: 723; 1994b: 487). Osmanlı kanunnamelerinde ellerinde olmayan sebeplerle bir anlamda mecburiyetten topraklarını terk etmek zorunda kalan köylü için nasıl bir uygulamanın gerçekleştirildiğine dair bilgiye ulaşabilmek de mümkündür. Kanunname ye göre, eşkıyaların veya yöneticilerin zulmü 7 dolayısıyla göç eden halk, üç yıl sonra dirliğine tekrar geldiğinde eski yerlerini almaları kanun olduğu gibi, üç yıldan beri toprakları işlenmediği için, değirmen, bağ ve bahçelerinden takdir olunan öşür ve resimleri vermemeleri de belirtilmiştir (Uluçay, 1944: 151). Bu hüküm devlet-reaya ilişkileri açısından oldukça dikkate değer olup, köylünün devlet tarafından korunmasını ve adalet mekanizmasının işleyişini göstermesi bakımından da kayda değerdir. Yukarıda da açıklandığı üzere çift-bozan vergisi, ulaşabildiğimiz ilk belgede 50 akçe olarak alınırken zamanla 6 katına çıkarılmıştır. Çift-bozan vergisi miktarlarında görülen büyük artışlar, tespit edebildiğimiz kadarıyla 1603 yılında kanun haline gelmiştir. Zira çift-bozan vergisinin 300 akçeye çıkarılması ile ilgili ilk belge 1603 tarihlidir. Bahsedilen artış, yani çift-bozan vergisinin yaklaşık 150 yıl boyunca 50 akçeden 300 akçeye çıkması; enflasyonist baskıların etkisi olmakla beraber, yaygınlaşarak sürekli artma eğiliminde olan reayanın yerini yurdunu bırakarak göç etmesini engellemek amacıyla ilgilidir. Nitekim XVII. yüzyıl ikinci yarısına ait bir kanûn mecmuasında bulunan 7 Meselâ Dulkadirli sancağında sipahi ve reaya arasında meydana gelen davalara başka sancakbeylerin ve adamlarının müdahalesi ve bölge halkının bu müdahale karşısında celâ-yı vatan etmeleri hususunda bkz. 6 Numaralı Mühimme Defteri (972/ ), 1995: 390 (688 nolu hüküm); Midilli adasını iltizam eden Receb in halka zulmetmesi üzerine reayanın terk-i diyar etmesi hakkında bkz. 3 Numaralı Mühimme Defteri ( / ), 1993: 336 (760 nolu hüküm).

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 25.10.2017 Toplum, Ekonomi ve Maliye Klasik Dönem olarak da adlandırılan 16. yy Osm. Devleti nin en parlak dönemidir. TOPLUMSAL YAPI: Artığı yaratanlarla artığa el koyanları birbirlerinden

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14 Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Detaylı

XVI. YÜZYIL SONLARINDA BOZKIR NAHİYESİNDE, GEÇİMLİK FAALİYETLERE BAĞLI NÜFUS HAREKETLİLİĞİ

XVI. YÜZYIL SONLARINDA BOZKIR NAHİYESİNDE, GEÇİMLİK FAALİYETLERE BAĞLI NÜFUS HAREKETLİLİĞİ XVI. YÜZYIL SONLARINDA BOZKIR NAHİYESİNDE, GEÇİMLİK FAALİYETLERE BAĞLI NÜFUS Alaattin AKÖZ * Osmanlı Devleti nde Toprağa Bağlılık Prensibi ve Çift-Hane Sistemi Osmanlı İmparatorluğu nun Bizans ve Selçuklu

Detaylı

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf KAY 361 Türk İdare Tarihi Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf. 81-122. Osmanlı İmparatorluğu: Genel Bir Bakış 1243 Kösedağ Savaşı sonucunda İran İlhanlıları n tabi

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 6.Hafta OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA TARIM. Dr. Osman Orkan Özer

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 6.Hafta OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA TARIM. Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 6.Hafta OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer Osmanlı rejiminin temellerinin atılmak üzere olduğu 13. asrın sonlarında (1299), Uçlar vilayeti ve Batı Anadolu

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü Sayı : 45404237-130[I.12.151.]-118 14/04/2014 Konu : Dava sonucunda ödenmesine hükmolunan gecikme faizi

Detaylı

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016 İktisat Tarihi I 3-4 Kasım 2016 Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün Temel Değerleri Osmanlı iktisat tarihinin ahlak ve zihniyet dünyası ile ilgili değerler konusunda karşımıza çıkan ilk değer eşitlikçi eğilimin

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ

ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ Mehmet Emre DİKEN * 1. Giriş Şehiriçi ticari taksi araçlarının sayıları yeni yerleşim bölgelerinin kurulması ve nüfusla paralel olarak artış göstermektedir.

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Sayı : 11395140-105[VUK1-19974]-107246 18.04.2017 Konu : İletişim, etkili yöneticilik vb. konularda

Detaylı

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DA TAŞRA TEŞKILATI TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI İstanbul un merkez kabul edildiği Osmanlı Devleti nde, başkentin dışındaki tüm topraklar için taşra ifadesi

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 02.03.2018 Roma şehir devleti, başlangıcında aristokratik bir karakter arz ediyordu. Roma İmparatorluğu nun zirvede olduğu 1. ve 2. yüzyıllarda sınırları İskoçya dan Mısır a kadar uzanıyordu

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer

SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 5.Hafta SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer Selçuklu İmparatorluğu, Türklerin kurduğu dört büyük imparatorluktan (Hun, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı) üçüncüsüdür. İslam

Detaylı

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM I. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN TARİHÇESİ Cumhuriyet öncesinde uygulanan Osmanlı dönemi vergileri, genel olarak şer i vergilerden oluşuyordu. Bunların arasında Müslüman olmayan tebaadan

Detaylı

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü KURUMLAR VERGİSİNDEN MUAF KOOPERATİFLERİN ELDE ETMİŞ OLDUKLARI MEVDUAT FAİZLERİ VE REPO GELİRLERİ ÜZERİNDEN YENİ DÜZENLEMELERE GÖRE TEVKİFAT YAPILIP YAPILMAYACAĞI İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü I- GİRİŞ

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri İstanbul un fethinden sonra Osm. İmp nun çeşitli kurumları üzerinde Bizans ın etkileri olduğu kabul edilmektedir. Rambaud, Osm. Dev.

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Sayı : 62030549-125[2-2015/339]-56816 12.05.2016 Konu : Vakıf üyelerine ait birikimlerin

Detaylı

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR 23 Aralık 2017 Tarihli 30279 Sayılı Resmi Gazete de 1 Seri No lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği nde Değişiklik Yapılmasına

Detaylı

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 15/16 Aralık 2016 16. yüzyılda Osmanlı da para kullanımında büyük bir artış gerçekleşmiştir. Madeni sikkelere dayanan para sistemlerinde tağşiş işlemlerinin değişik amaçları olabiliyordu.

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı : 62030549-120[23-2012/1183]-56888 12.05.2016 Konu : Dar mükellef kurumdan elde

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI EDİRNE VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı :

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI EDİRNE VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI EDİRNE VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : 60938891-120.03.05-1402 07.04.2017 Konu : Tarımsal Araştırma Enstitüsü Personeline Döner Sermayeden

Detaylı

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay..

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. İktisat Tarihi (1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. (1962). "Yükseliş Devri'nde Osmanlı Ekonomisine Umumi

Detaylı

İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2

İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2 İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2 V. ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE KDV Türkiye de yaygın bir uygulama olan kat karşılığı arsa işlemlerinin KDV karşısındaki durumu farklı uygulamalar

Detaylı

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT 5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT 1- Osmanlı Devleti nde ekonominin temeli olan tarımdan elde edilen gelirlerle asker beslenir, devlet adamlarının maaşları ödenirdi. Bundan dolayı tarım gelirlerinde bir

Detaylı

b) Muris veya tasarrufu yapan şahsın bu ikametgâhı yabancı bir memlekette ise Türkiye'deki son ikametgâhının bulunduğu;

b) Muris veya tasarrufu yapan şahsın bu ikametgâhı yabancı bir memlekette ise Türkiye'deki son ikametgâhının bulunduğu; MADDE METNİ : MADDE 6 : TEKLİF MAHALLÎ Madde 6-Veraset ve İntikal Vergisi : a) Veraset tarikiyle vâki intikallerde ölen kimsenin, diğer suretle vukua gelen intikallerde tasarrufu yapan şahsın ikametgâhının,

Detaylı

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi GENEL VERGİ TEORİSİ IV Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi Kavramlar: Gelirden Alınan Vergiler, Servetten Alınan Vergiler, Harcamalardan Alınan Vergiler Kavramlara

Detaylı

1. Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri;

1. Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri; Ticari Defterler Bölümüne Git Kanunlarımıza Göre Ticari Defterler TÜRK TİCARET KANUNU TİCARİ DEFTERLER A) Defter Tutma Mükellefiyeti: I Şümulü: Madde 66 Her tacir, ticarî işletmesinin iktisadi ve mali

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı : 62030549-125[1-2015/25]-65729 25.05.2016 Konu : Kamu personeline verilen konaklama

Detaylı

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir. Meskenler ve Umuma Mahsus Binalar Sağlığı Hakkında Genelge Tarihi:01.05.2000 Sayısı:5844-2000/33 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü SAYI : B100TSH0100005-5844 KONU : Meskenler

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II ÇALIŞMA EKONOMİSİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

Detaylı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı Dr. Hediye BAHAR SAYIN Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR LİSTESİ... XIX Giriş...1 Birinci

Detaylı

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14)

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14) Sirküler Numarası 2017 / 57 Kanun Adı 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14) Konusu 5520 sayılı

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) IV- KREDİ KARTI ÜYELİK ÜCRETİ İLE İLGİLİ GENELGELER 1. GENELGE NO: 2007/02 Tüketicinin ve Rekabetin Korunması lüğü GENELGE NO: 2007/02...VALİLİĞİNE Tüketiciler tarafından Bakanlığımıza ve Tüketici Sorunları

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/76

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/76 DRT Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş. Sun Plaza No:24 34398 Maslak İstanbul, Türkiye Tel: + 90 (212) 366 60 00 Fax: + 90 (212) 366 60 15 www.deloitte.com.tr www.verginet.net VERGİ SİRKÜLERİ

Detaylı

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR 2007 yılında çalışmaları sürdürülmekte olan nüfus sayımının ilk sonuçları açıklanmış bulunmaktadır. Bu sonuçlara göre

Detaylı

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 1. KONU: Bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi Kanununun (KDVK) 17/4-r maddesinde; Kurumların

Detaylı

MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ)

MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ) MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ) GİRİŞ Rasim SEZER 1 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. maddesi ile, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini

Detaylı

1. BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

1. BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER TYF AYNİYAT TALİMATI 1. BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER Amaç Madde 1- Bu Talimatın amacı,yüzme Federasyonuna ait her türlü demirbaş ve tüketim malzemelerinin depo giriş ve çıkış kayıtlarının tutulması,muhafazası,hesabının

Detaylı

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ?

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ? 1 FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ? DÜNYADA FRANCHISE 2 TÜRKİYE 1994- İlk franchise fuarı açıldı 1991- UFRAD kuruldu 1985- McDonald s açıldı, Turyap, Sağra franchise verdi ABD 1960-

Detaylı

MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 310)

MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 310) 15 Şubat 2007 tarih ve 26435 sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır Maliye Bakanlığından: MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 310) Bilindiği üzere; Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde

Detaylı

Osmanlı da Toprak Düzeni

Osmanlı da Toprak Düzeni Tarım tarihi insanlık tarihi ile başlar. Bu nedenle tüm tarihsel kanıtlar üzerinde tarımın izi dolaşır. Ancak, bu izler bize sınırlı da olsa tarımın evrimsel gelişimi hakkında bilgi vermektedir. En yakın

Detaylı

TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU

TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU TÜRKİYE DE MEYVECİLİĞİN DURUMU Birçok meyve türünün ana vatanı ve bağ-bahçe kültürünün beşiği olan ülkemizde hem yabani olarak hem de kültüre alınmış meyve türlerinin sayısı 75 in üzerindedir. Türkiye

Detaylı

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN 7475 HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 4070 Kabul Tarihi : 16/2/1995 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 19/2/1995 Sayı : 22207 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt :

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/59

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/59 DRT Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş. Sun Plaza No:24 34398 Maslak İstanbul, Türkiye Tel: + 90 (212) 366 60 00 Fax: + 90 (212) 366 60 15 www.deloitte.com.tr www.verginet.net VERGİ SİRKÜLERİ

Detaylı

6736 Sayılı Kanun Kapsamında Varlık Barışı Sunumu Sirküler

6736 Sayılı Kanun Kapsamında Varlık Barışı Sunumu Sirküler 6736 Sayılı Kanun Kapsamında Varlık Barışı Sunumu Sirküler 2016-041 02.09.2016 PRECISE. PROVEN. PERFORMANCE. 6736 Sayılı Kanun Sirküleri (Varlık Barışı) 6736 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca, yurt

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 07.12.2017 İltizamın Yaygınlaşması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan mali bunalım, 17. ve 18. yüzyıllarda da sürdü. Merkezi devletin taşradaki etkinliğini yitirmesi tarımsal artığı

Detaylı

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER 1 Bölgesel Yönetim Merkezleri Kurumlar Vergisinden Muaf Tutulmuştur. 2 01/01/2017 tarihinden itibaren faaliyete geçen özel kreşler ve gündüz

Detaylı

GELİR VERGİSİ KANUN TASARISINDA GERÇEK KİŞİLERİN VERGİLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ YENİ HÜKÜMLER GVK TASARI MADDE 51-88

GELİR VERGİSİ KANUN TASARISINDA GERÇEK KİŞİLERİN VERGİLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ YENİ HÜKÜMLER GVK TASARI MADDE 51-88 GELİR VERGİSİ KANUN TASARISINDA GERÇEK KİŞİLERİN VERGİLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ YENİ HÜKÜMLER GVK TASARI MADDE 51-88 HÜSEYİN F. SALTIK İSTANBUL YMM ODASI İSTANBUL, 18.02.2016 Page 1 Emsal Kira Bedeli Esası

Detaylı

Sirküler Rapor / NO LU KURUMLAR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

Sirküler Rapor / NO LU KURUMLAR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ YAYIMLANDI Sirküler Rapor 13.10.2014/188-1 34 NO LU KURUMLAR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ YAYIMLANDI ÖZET : Kurumlar Vergisi Kanunu Sirkülerinde ; Vakıflara Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınabilmesi için

Detaylı

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/61

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/61 Ö z e t B ü l t e n Tarih : 20.10.2017 Sayı : 2017/61 Değerli Müşterimiz; 6948 Sayılı Sanayi Sicil Kanunu kapsamında yer alan sanayici ve sanayi işletmelerine; -Sanayi siciline kaydolmak, -Kayıt sırasında

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 ÖZET: Gelir Vergisi Kanunu Tasarısındaki taşınmaz ve iştirak (ortaklık) payları satış kazancı ile ilgili hükümler. GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Mevcut Durum TARIM ARAZİLERİNİN DAĞILIMI

Mevcut Durum TARIM ARAZİLERİNİN DAĞILIMI TARIM ARAZİLERİNİN DAĞILIMI ALAN (Milyon Ha.) 1. Toplam Tarım Arazisi 23,8 ÇKS ye kayıtlı tarım arazisi 14,8 Kayıt altına alınamayan tarım arazisi 9,0 2. Kayıt dışı arazilerin dağılımı Mevcut Durum Şahıs

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014 T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014 Konu: DİR. kararına istinaden DİİB lerinin revize işlemlerinin

Detaylı

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız T.C. MALİYE BAKANLIĞI Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Sayı : 80755325-105.05.07-1116 09/02/2016 Konu : Geçici Personele Ek Ödeme Yapılması ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) İlgi : 09.10.2015 tarihli

Detaylı

: Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı.

: Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı. SİRKÜLER TARİH : 28.04.2016 SAYI : 2016-04-4 KONU ÖZETİ : Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı. : Mükellefler; borç durumunu

Detaylı

www.vergidegundem.com

www.vergidegundem.com Fax: 0 212 230 82 91 Damga vergisi uygulamasında Resmi Daire Av. Gökçe Sarısu I. Giriş Damga vergisi, hukuki işlemlerde düzenlenen belge ya da kağıtlar üzerinden alınan bir vergidir. Niteliğinin belirlenmesinde

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü Sayı : 84974990-130[KDV.5/ I.1-2014-43]-103386 03.04.2017 Konu : Merkezi Yurtdışında

Detaylı

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA GÜNÜMÜZDE ve GAP KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA Türkiye nüfusunun yaklaşık %48.4

Detaylı

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ Büyükdere Cd. Nevtron İşhanı No:119 K /6 Gayrettepe-İST TEL: 0212/ 211 99 01-02-04 FAX: 0212/ 211 99 52 MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ SİRKÜLER NO : 2005/37 İstanbul,28 Mart 2005 KONU : Özel Maliyet Bedelleri

Detaylı

Özelge: Elde edilen gelirin alım miktarına bağlı olarak değişen oranlarda bir bölümünün şirkete üye olan gruplara aktarılması hk.

Özelge: Elde edilen gelirin alım miktarına bağlı olarak değişen oranlarda bir bölümünün şirkete üye olan gruplara aktarılması hk. Özelge: Elde edilen gelirin alım miktarına bağlı olarak değişen oranlarda bir bölümünün şirkete üye olan gruplara aktarılması hk. Sayı: 62030549-KVK 6-218 Tarih: 18/02/2013 T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Detaylı

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU? İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU? Yrd. Doç. Dr. Yusuf İLERİ 19 * * 1.GİRİŞ Vergi Usul Kanunu nun Mükerrer 257 maddesinin birinci fıkrasının (2)

Detaylı

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 5.Bölüm: Devletin Fiyat Kontrolü

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 5.Bölüm: Devletin Fiyat Kontrolü Ekonomi I 5.Bölüm: Devletin Fiyat Kontrolü Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 5.1.Tavan Fiyat Devlet bazen piyasalara

Detaylı

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ 12.01.2016 İZMİR KURULUŞ KANUNU Tarım Kredi Kooperatiflerinin temelleri 1863 yılında Memleket Sandıkları adı altında Mithat Paşa tarafından atılmıştır. 1972 yılında çıkarılan

Detaylı

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Gümrükler Genel Müdürlüğü / 2952 GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Gümrükler Genel Müdürlüğü / 2952 GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Gümrükler Genel Müdürlüğü Sayı: 85593407.0.04.00-156.04.38 Konu: Beyannameye eklenen tasdikli sözleşme suretlerinde damga vergisi 14.02.2013 / 2952 GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE

Detaylı

ÖRNEKLEMEYE GİREN KONUŞULANLAR YURT İÇİ DOĞUMLU İSE BÖLGELERE GÖRE DAĞILIM ÖRNEKLEMEYE GİREN KONUŞULANLAR YURT DIŞI DOĞUMLU İSE ÜLKELERE DAĞILIMI

ÖRNEKLEMEYE GİREN KONUŞULANLAR YURT İÇİ DOĞUMLU İSE BÖLGELERE GÖRE DAĞILIM ÖRNEKLEMEYE GİREN KONUŞULANLAR YURT DIŞI DOĞUMLU İSE ÜLKELERE DAĞILIMI Yazı İçinde Geçen Tablolar Listesi A GRUBU TABLOLARI TABLO: A-1:1 TABLO: A-2:1 TABLO: A-3:1 TABLO: A-4:1 TABLO: A-5:1 TABLO: A-6 TABLO: A-6:1 TABLO: A-7:1 TABLO: A-8:1 TABLO: A-9:1 TABLO: A-10 TABLO: A-11:1

Detaylı

SIVACI ve BOYACI GİBİ VERGİDEN MUAF ESNAF ÖLÜMLERİNİN İŞ KAZASI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

SIVACI ve BOYACI GİBİ VERGİDEN MUAF ESNAF ÖLÜMLERİNİN İŞ KAZASI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ SIVACI ve BOYACI GİBİ VERGİDEN MUAF ESNAF ÖLÜMLERİNİN İŞ KAZASI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ Vakkas DEMİR * I- GİRİŞ: Sıvacı, boyacı, yapı ustası ve şap ustası gibi şahısların yaptıkları işler, 193 sayılı

Detaylı

Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta primleri

Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta primleri SİRKÜ : 2013/04 KAYSERİ Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 25.01.2013 şahıs sigorta primleri 29.06.2012 tarih ve 28338 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6327 sayılı Bireysel Emeklilik

Detaylı

SİRKÜLER 2018/70. Taşınmazların Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır.

SİRKÜLER 2018/70. Taşınmazların Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır. SİRKÜLER 2018/70 10/07/2018 Taşınmazların Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır. 06.07.2018 tarihli ve 30470 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 500 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu

Detaylı

S İ R K Ü L E R : 2 0 1 5 / 15 12.02.2015

S İ R K Ü L E R : 2 0 1 5 / 15 12.02.2015 S İ R K Ü L E R : 2 0 1 5 / 15 12.02.2015 HURDAYA AYRILAN VEYA ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERDE ZAYİ OLAN VE BU NEDENLE TRAFİK TESCİLLERİ SİLİNEMEYEN TAŞITLARA İLİŞKİN GELİR VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ YAYIMLANMIŞTIR.

Detaylı

Aşağıda söz konusu Kanun un Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları mevzuatına ilişkin düzenlemeleri sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır:

Aşağıda söz konusu Kanun un Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları mevzuatına ilişkin düzenlemeleri sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır: 28 Kasım 2017 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 5 Aralık 2017 tarih ve 30261 sayılı Resmi

Detaylı

FK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ.

FK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ. SİRKÜLER NO: 2015/93 24.Aralık.2015 İçindekiler: * Ödeme ve tahsilatların bankadan geçirilmesi zorunluluğuna ilişkin VUK Genel Tebliği yayımlandı. ÖDEME VE TAHSİLATLARIN BANKADAN GEÇİRİLMESİ ZORUNLULUĞUNA

Detaylı

GERÇEK KİŞİLERE AİT GAYRİMENKULLERİN ELDEN ÇIKARILMASINDA GELİR VERGİSİ

GERÇEK KİŞİLERE AİT GAYRİMENKULLERİN ELDEN ÇIKARILMASINDA GELİR VERGİSİ GERÇEK KİŞİLERE AİT GAYRİMENKULLERİN ELDEN ÇIKARILMASINDA GELİR VERGİSİ 1.Giriş İnşaat sektöründeki gelişmeler ve Türkiye Ekonomisindeki rolü herkesçe malûmdur. Sektörün en önemli girdilerini arsa, arazi

Detaylı

DİİB Kapsamında Temin Edilen Girdilerle Üretilen Malların İhracatçılara Teslimi

DİİB Kapsamında Temin Edilen Girdilerle Üretilen Malların İhracatçılara Teslimi DİİB Kapsamında Temin Edilen Girdilerle Üretilen Malların İhracatçılara Teslimi HÜSEYİN DİNÇER Eski Hesap Uzmanı Öz 15 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 11 seri numaralı Genel Tebliğ ile Dahilde

Detaylı

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ÜZERİNDEN REKLAM VERİLMESİ

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ÜZERİNDEN REKLAM VERİLMESİ SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ÜZERİNDEN REKLAM VERİLMESİ Hasan Basri CAN* 24 ÖZ Kısa sürede çok fazla kişiye ulaşmanın en basit yolu olarak görülen sosyal paylaşım siteleri, son zamanlarda ticari reklamların

Detaylı

YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI

YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI Yurt dışına çıkış harcı MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkış yapanlardan çıkış başına 15 YTL harç alınır. (2) Yurt dışına çıkış

Detaylı

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası OTP harcamalarının AB bütçesinin önemli bölümünü kapsaması, bu politikayı bütçe tartışmalarının da odak noktası yaparken, 2014-2020 Mali Çerçeve içinde tarım, kırsal

Detaylı

BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SARIBEYLER BARAJI SULAMA SUYU TARİFE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SARIBEYLER BARAJI SULAMA SUYU TARİFE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SARIBEYLER BARAJI SULAMA SUYU TARİFE YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar Amaç MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Sarıbeyler barajından tarımsal sulama amaçlı

Detaylı

DEVLET YARDIMLARI KANUNU TASARISI

DEVLET YARDIMLARI KANUNU TASARISI DEVLET YARDIMLARI KANUNU TASARISI Salim Aydemir Rekabet Uzmanı TÜSİAD Rekabet Çalışma Grubu Toplantısı 24.10.2008 Genel Olarak Kanunun Amacı Kapsam Esasa İlişkin Düzenlemeler Usul-Prosedür 2 Kanunun Amacı

Detaylı

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/88

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/88 Ö z e t B ü l t e n Tarih : 16.11.2018 Sayı : 2018/88 Değerli Müşterimiz; Son günlerde mevzuatımızda meydana gelen gelişmeler, konu başlıkları itibariyle aşağıdadır. A. Konu Başlıkları; -Varlık Barışından

Detaylı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

İktisat Tarihi II. IV. Hafta İktisat Tarihi II IV. Hafta İnsan Bilgisinde Devrim - devam Çağdaş yabanlarda olduğu gibi eski çağlarda tıp kuramının özü büyüydü. II. Devrimden sonra Babil de doktorlar aynı zamanda rahipti. Mısır da

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER Maliye ve Gümrük Bakanlığından: SERBEST MUHASEBECİ, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR ÜCRETLERİNİN ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK (2 Ocak 1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete'de

Detaylı

GİRENLERİN SGK DAN SAĞLIK YARDIMI ALIP ALAMAYACAKLARININ AÇIKLANMASI

GİRENLERİN SGK DAN SAĞLIK YARDIMI ALIP ALAMAYACAKLARININ AÇIKLANMASI BAĞ-KUR (4/b) PRİM BORCU VARKEN SSK LI (4/a) İŞE GİRENLERİN SGK DAN SAĞLIK YARDIMI ALIP ALAMAYACAKLARININ AÇIKLANMASI Vakkas DEMİR* I- GİRİŞ 5510 sayılı sosyal güvenlik reform yasasının 87 nci maddesine

Detaylı

AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV

AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV Yazar:HayreddinERDEM* Yaklaşım / Eylül 2009 / Sayı: 201 I- GİRİŞ Şirket(1) ortakları, sermaye taahhütlerini nakdi veya

Detaylı

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE BAŞLIK DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO:

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE BAŞLIK DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: BAKIŞ MEVZUAT BAŞLIK Sayı KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 14) ile KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) 2017 / 120 ÖZET Tebliğde 7061

Detaylı

GİDER PUSULASI UYGULAMASINDA YAŞANAN TEREDDÜTLER

GİDER PUSULASI UYGULAMASINDA YAŞANAN TEREDDÜTLER GİDER PUSULASI UYGULAMASINDA YAŞANAN TEREDDÜTLER I- GİRİŞ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu(VUK) nun 234. maddesinde birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerin, defter tutmak

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 53 İST, 22.05.2009. Gemi, deniz ve iç su taşıtları ile ilgili bazı yasal değişiklikler yapıldı.

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 53 İST, 22.05.2009. Gemi, deniz ve iç su taşıtları ile ilgili bazı yasal değişiklikler yapıldı. SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 53 İST, 22.05.2009 ÖZET: Gemi, deniz ve iç su taşıtları ile ilgili bazı yasal değişiklikler yapıldı. GEMİ, DENİZ VE İÇ SU TAŞITLARI İLE İLGİLİ BAZI YASAL DEĞİŞİKLİKLER YAPILDI 16

Detaylı

SİRKÜLER MALİ TATİL VE SÜRELER

SİRKÜLER MALİ TATİL VE SÜRELER SİRKÜLER TARİH 01.07.2015 KONU Mali Tatil ve Süreleri Hk. (01.07.2015-20.07.2015 Tarihleri arası) ÖZET Muhasebenin tanımından hareketle; işletmelerde para ve para ile ifade edilen tüm iş ve işlemler muhasebenin

Detaylı

HANEHALKI GELİR VE TÜKETİM ANKETİ

HANEHALKI GELİR VE TÜKETİM ANKETİ İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ord. Prof. Şükrü Baban'a Armağan İstanbul - 1984 HANEHALKI GELİR VE TÜKETİM ANKETİ HARCAMALARI Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç (*) Ord. Prof. Şükrü Baban'la 1933'den

Detaylı

GELİR VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ SIRA NO : 2015/1

GELİR VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ SIRA NO : 2015/1 GELİR VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ SIRA NO : 2015/1 T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı Sayı : 91378753-010.06.01[40-03] Konu : GELİR VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ (SIRA NO: 2015/1)... VALİLİĞİNE

Detaylı

Yaklaşım Dergisinin 252 Sayısında Yayınlanmıştır.

Yaklaşım Dergisinin 252 Sayısında Yayınlanmıştır. Yaklaşım Dergisinin 252 Sayısında Yayınlanmıştır. Zihni KARTAL 1 İTHALATTA ÖDENEN EK MALİ YÜKÜMLÜLÜKLERİN KAYDI I. GENEL BİLGİ İthalat aşamasında Gümrük Vergisi haricinde; KKDF, Toplu Konut Fonu, Antidamping

Detaylı

/ 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

/ 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER 10.04.2006 / 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER 1567 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun (TPKK) 1 nci maddesinin verdiği yetkiye istinaden

Detaylı