Parasızlığın gözü kör olsun

Transkript

1 SAYFA 1 Parasızlığın gözü kör olsun Cenazesi İzmir de kaldı Tarihi tapınakta otopark rezaleti Her yıl 7 milyon turistin ziyaret ettiği Antalya daki tarihi Apollon Tapınağı önündeki otopark görüntüsü veren araçlar, sonunda Rus turistleri de isyan ettirdi Rus Mobaly Turizm Seyahat Acentesi Genel Müdürü Natalia Baranov, kültür turuna çıkan Rus turistlerin en fazla şikayet ettiği konuların başında Apollon Tapınağı önüne konan otomobiller olduğunu söyledi. Tapınak önündeki araçların Rus turistlerin geniş alanlı fotoğraf çekmesine engel olduğunu belirten Baranov, "Biz İtalya, İspanya ve Nepal'de de kültür turuna çıkıyoruz. Ruslar en fazla dünyada kültür turuna Antalya'da çıkıyor. Rus turistler için Apollon Tapınağı çok önemli. Antalya tatillerini, tapınakta hatıra fotoğrafı çektirerek taçlandırıyorlar. Tapınak önüne konan araçların görüntüsü hoş değil." dedi. devamı 14 te Kamerunlu Tamfu Nancy Nkeni, ABD deki ailesine gidebilmek için yola çıktı. Tayland da hamile kaldı, bir süre sonra da AIDS hastalığına yakalandı. Maceralı bir yolculuk sonunda İzmir e ulaşan Nkeni, burada hayatını kaybetti 2014 Nisan ayında İzmir'e gelen Nkeni, dram dolu bir hayatyaşadı. Uzakdoğu ve Afrika ülkelerinde kalan Nkeni, Tayland'da bulunduğu sırada hamile kaldı. Avrupa ülkelerine ve oradan da ailesinin yaşadığı ABD'ye gidebilmek için İzmir'e geldi. Kaçak yollardan Yunanistan'a geçmek isteyen Nkeni, İzmir'de yaşamak zorunda kaldı. İzmir Emniyeti Yabancılar Şubesi Geri Gönderme Merkezi tarafından kusma, iştahsızlık şikayetleriyle geçtiğimiz yıl 9 Aralık 2014'te Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. ÖZEL HABER M.Halit İLHANCAN Anestezi yoğum bakım ünitesine yatırılan genç kadının, AIDS olduğu teşhis edildi. Nkeni, tedavinin 20. gününde hayatını kaybetti. Ön otopsisinde, HIV virüsü taşıdığı belirlendi. Nkeni'nin dramı, öldükten sonra da devam etti. Otopsisi tamamlanıp morgda bekletilen cenaze, babası tarafından 15 gün sonra alındı. Gwei, kızınının cenazesini Kamerun'a götürmek istedi. Ancak, uçak masrafını karşılayamayınca İzmir'de defnedip ülkesine döndü. Acılı baba, bebek olduğu için bilet parası gerekmeyen 6 aylık torununu da götürdü. devamı 16 da Hesabını tek tek soracağım >> 3 te Bir haber oldu devlet erkanı kuyruğa girdi! Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde, askere giden oğlunun ekmek teknesinin kapanmaması için başladığı lastik tamirciliğini 35 yıldır sürdüren Vesile Akın'ı (71), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Kaymakam Faik Arıcan ziyaret etti Kaymakam Arıcan, Vesile Ninemiz, burada eşi ve oğlu ile birlikte gelen araçların lastiklerinin tamirini yaparak aile ekonomisine katkı sağlıyor. Ailenin ekonomik anlamda onun çalışmasına ihtiyacı yok ama o bu işi hobi olarak yapıyor. Ama Vesile Ninemiz toplumumuz için iyi bir örnek dedi. devamı 9 da İktidar SAYESİNDE başarılı oldum! ABD Rice Üniversitesi öğrencilerinin sorularını cevaplandıran Başkan Kocaoğlu, muhalefet partisine mensup bir belediye başkanı olduğuna dikkat çekti. Başkan Kocaoğlu, Bizim başarımızda bunun da faydası oldu, çünkü bizi motive etti. Ve gece-gündüz demeden çalıştık dedi Zolan: Kadınlarımız sayesinde rekor kırdık Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ve eşi Berrin Zolan, Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği pilates ve zumba kurslarına katılan bayanlarla bir araya gelerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik etti. Başkan Zolan, "Spor yapan siz hanım kardeşlerimle gurur duyuyorum. Sizlerin sayesinde Denizli rekorlar kitabına girdi. Siz olmasaydınız bu işin altından kalkmak mümkün değildi" dedi. devamı 10 da Denizli de kadın istihdam farkı! 9 MERKEZİ HÜKÜMET NE YAPTI? Misafir öğrenciler, İstanbul a gittiklerini ve orada merkezî hükümetin pek çok yatırımını gördüklerini belirterek, İzmir e yatırım konusunda hükümetin katkısını sordu. Muhalif partiye mensup belediye başkanı olmanın çok fazla çalışma gerektirdiğine dikkat çeken Başkan Kocaoğlu, Daha fazla çalışarak ayakta kalmak zorundasınız. Bizim başarımızda bunun da faydası oldu, çünkü bizi motive etti. şekinde konuştu. NASIL BAŞARDINIZ? Program kapsamında İzmir e ilk kez gelen öğrenciler,e Proje Koordinatörü Tülay Spicker eşlik etti. Gençlerin, Kentin borcu yok. Kredibilitesi Türkiye nin üstünde. Ne yaptınız da bu başarıyı elde ettiniz? sorusuna cevap veren Kocaoğlu, Yatırımlarımızı aksatmadan borç ödedik, faizi durdurduk. Sürdürülebilir bir finans politikası uyguladık. İhaleleri şeffaf bir şekilde yaptık, maliyetlerimizi düşürdük. Y- atırımlarımızı ve finansmanını stratejik planlarla belirledik. Günübirlik kararlar almadık. İzmir e kalıcı eserler kazandırmak beni çok mutlu ediyor dedi. devamı 16 da Ödülkolik olduk Kocaoğlu, Sadece belediye hizmeti yapmıyor, kendimizi kentin kalkınmasından da sorumlu tutarak önemli projeler yürütüyoruz yılından bu yana kentteki ekonomik canlanma, aldığımız ödüller bunun bir göstergesi. dedi Pamuk ekiyor balık topluyor Aydın'ın Söke ilçesinde Menderes Nehri'ndeki taşkın nedeniyle tarlaları sular altında kalan çiftçiler, yazın pamuk ektikleri arazilerde kışın balıkçılık yapıyor. Akçakaya Mahallesi muhtarı Gölcük: "Çiftçiler yazın pamuk ektikleri arazilerde, kışın balık avlıyor. Böylelikle aynı arazide bir yıl içerisinde iki farklı duyguyu yaşamış oluyor" dedi. 49 yaşındaki Hikmet Kemiklioğlu ise, "Nisan ayı geldiğinde tarlaya pamuk ekmemiz gerekiyor. Ancak su baskını nedeniyle ekimin haziran ayına sarktığı dahi oluyor. Böyle olunca hasat dönemi gecikiyor diye dert yanıyor. 16 da Mustafa Kayalı yazdı VEFA - 2 devamı 10 da Geçen yıl şubat ayında İzmir e denizyoluyla gelen yabancı sayısı 10 bin 31 iken 2015 Şubat ayında, yaklaşık yüzde 50 azalmayla 5 bin 98 e düştü KRUVAZİYER TURİZMİ YİNE TEPETAKLAK! Havayoluyla gelenler, 2014 ve 2015 şubat ayları arasında tutarlılık gösterdi Şubat ayında 19 bin 401 olan havayolu girişlerinin, 2015 Şubat ayında 20 bin 49 a yükseldiği görülürken bu artış, turizm verilerine yüzde 3,34 oranında yansıdı 2015 Şubat ayı deniz ve havayolu girişleri toplam sayısı ise bir yıl önceki şubat ayına göre 4 bin 285 kişi azalarak 25 bin 147 ye geriledi. İzmir e turist gelen ilk 10 ülke sıralamasında Almanya, İngiltere, Hollanda, İsveç, Fransa, KKTC, Danimarka, İtalya, Yunanistan ve Avusturya yer aldı yılında Almanya dan 14 bin 833, İngiltere den 4 bin 717 ve Hollanda dan gelenlerin sayısı 2 bin 675 olarak kayıtlara geçti. Özellikle İsveç ve Danimarka dan İzmir e gelenlerin sayısındaki artış dikkat çekti. devamı 16 da Mazlum Vesek yazdı UYGARLIĞIN TEFSİRİ YA DA EKMEK KAVGASI >>2 de Sabit İnce yazdı MHP VE SAFTİRİK ÜLKÜCÜLERİ KANDIRMA SAVAŞI >> 8 de Mustafa Arslan yazdı ÇANAKKALE VE İNSANLIĞIMIZ - 2 devamı 9 da

2 SAYFA 02 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Mazlum VESEK Uygarlığın tefsiri ya da Ekmek Kavgası Erzincan Tren Garı nda Orhan Kemal in Ekmek Kavgası kitabını açar açmaz, hayretini gizlemeden yanıma sokulan birini fark etti. Eğilip kitabın kapağına bakarak, Vay be! el kemiği sıkı sıkı kavramış. Demek insanlık bir kemik parçasına bu kadar sarılabiliyor çaresizlikten dedi. Kitabın kapağına kapılıp gelen meraklı okuyucuya kitabı yolda okuyup hediye etme sözü verdim, kabul etmedi. Erkal Yavi nin kapağını çizdiği o baskı Tekin Yayınları ndan çıkmıştı. Öyküyü okuyunca gerçekten de bir kemik parçasına muhtaç insanları okudum. Bana yolda eşlik eden meraklıya da öyküyü okudum ve çarpılmıştı. Orhan Kemal in Everest Yayınları tarafından yeniden basılan Ekmek Kavgası kitabına ad olan öyküyü anlatmaya çalışacağım. İnsanlığın hür ve ekmek derdi olmadığı, yeryüzünün bütün değerlerini toplayıp hakça pay ettiği ilksel zamanlarda ekmek kavgası söz kullanılır mıydı? Tembelliğin, asalaklığın ve en önemlisi sömürünün olmadığı bir çağda, yoksulluk ve o yoksulların verdiği bir ekmek kavgası da olmaz. İnsan soyunu sürü halinden kurtarıp ona bir biçim ve üstünlük veren uygarlığın insanlığa ilk armağanı da onu ekmek derdine düşürmek oldu. Çünkü, artık kimi insanların mülkü vardı. Ya da bolluğun, bereketin olduğu topraklarda yaşayan insan soyu yiyeceğini pay etmek istemedi ve dünya nimetlerinden yoksun diğer insan kardeşlerini ekmek için esarete mahkum etti. O gün bugündür, insanlığın ekmek kavgası sürüp gidiyor. Orhan Kemal in ilk defa 1950 de Varlık Yayınları tarafından basılan ve Everest Yayınları tarafından 7. baskısıyla okuyucuyla buluşan Ekmek Kavgası kitabı insanlığın sürüp giden macerasından sadece birkaç sayfa. Kitapta yer alan 24 öykünün hemen hepsi emekçi insanın mücadelesini anlatan öyküler. Biz bu yazımızda; savaş, yoksulluk ve çaresizliği ekmek kavgası sözüyle anlattığı öyküsünü ele almaya çalışacağız. Öyküde, alay bölüğünün boşalttığı çöplükten beslenmeye çalışan yaşlı kadıların, köpeklerin verdiği mücadeleyi anlatılır. Önceleri alay bölüğünün bulunduğu yerde, boş arsaya fazlasıyla çöp atılmaktadır. Yaşlı kadınlar bu durumdan memnundur. Onlara göre bu bet berekettir. Alay bölüğü kalkıp yerine oto bölüğü geldiğinde ise işleri daha da zorlaşır. Ardından oto bölüğü de kaldırılır ve artık mutfakta sadece birkaç nöbetçi er için yemek pişer. Çöplerin döküldüğü arsada köpekler ve yaşlı kadınlar arasında esaslı bir çekişme başlar. Köpekler bazen kadınların tenekeye atacağı bir kemiğe saldırırlar. Hal böyle iken, iki kocakarının sohbetini aktaran yazar, ekmek kavgasını çöplükte veren bu işsiz insanlarda bir isyan olmadığını aktarır. Allah bundan geri koymasın dır. Bu yoksulluğa ise bir suçlu bulmaya gelince; askerleri neden oradan gönderirler ki? Harp varmış harp! Moskof gene başkaldırmış diyorlar Kabahat Ruslardadır. Burada öykünün yazılış tarihine dikkat çekmekte fayda var yılında 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı yeni bitmiştir. Türkiye dünyada kendine yer aramaktadır. Elbette bu NATO olacaktır. Tabii ki, ilk düşmanın Moskof olarak düşünülmesi normaldir da doğu sınırlarının Kars tan başladığını bildiren ABD ye adeta minnet duyan bir Türkiye olduğunu hatırlatalım Tabii, Orhan Kemal, yine özünde iyi olduğuna inandığı insanı devreye sokar. Yaşlı kadınlardan bir eski savaşları ve ölümleri hatırlar. Allah sen gösterme Yarabbi. Ekmek kavgası verenler savaş istemez. Ekmek Kavgası öyküsü, birkaç sayfada, toplumsal bir olgu haline gelen ekmek kavgası nı sadece insanların değil; havyaların içinde bulunduğu durumu anlatarak ifade eder. Savaş olgusu öykünün altyapısını oluşturmaktadır. Türkiye, yoksul bir ülke midir? Hayır. Çünkü alay bölüğünde karavanalarla askerlere yemek pişebilmektedir. Sınırlarını ve toprağını öncelik sayan bir ülkede sokaktaki insanın değil; askerin karnı doymalıdır. Orhan Kemal in asker çöplüklerini karıştıran insanları anlattığı bu öyküden 68 yıl sonra yaşlı kadınlar, çocuklar hala çöpleri karıştırıyor. Kürt illerinde çöplükten karnını doyurmaya çalışan çocuklar televizyonlarda gösterilirken, hepimiz ne kadar çok üzülmüştük değil mi? Kimse, bu topraklara bu savaş neden hala sürüyor, diye sormadı. Savaş, tam da Ekmek Kavası nda anlatıldığı gibi insanlığın dibe vurmasının nedenidir. Orhan Kemal, Ekmek Kavgası, Everest Yayınları, 148 sayfa Sultan II. Abdülhamit in özel hastanelerinde fakirden para alınmazdı Osmanlı devletinde 33 yıl tahtta kalan Sultan II. Abdülhamit dönemine ilişkin yapılan bir araştırma, Sultan ın şifahaneleri hakkında bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor Özel sağlık sisteminin ilk adımını atan Abdülhamit in fakirlerden para almaması, Haseki Hastanesi nin Türk tarihinin ilk kadın hastanesi olması, Sultan ın Şişli Etfal i kızı için yaptırdığı bilgisinin yanlış olması, Çanakkale Savaşı'ndan yılar önce olası taarruz ihtimaline karşı Gelibolu sırtlarına hastane kurdurması, araştırmanın çarpıcı bilgileri arasında yer alıyor. İstanbul Üniversitesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nil Sarı, Ahmet Zeki İzgöer ve Ramazan Tuğ ile birlikte çok özel bir çalışmaya imza attı. Yılları bulan çalışma ile dönemin belgeli tarihini ortaya koyan ekip, bugün bile hayret uyandıracak bilgilere ulaştı. Hamur gibi açtıkça büyün bir dönemi incelediklerini belirten Prof. Dr. Nil Sarı, çalışmayı Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) anlattı. Nam-ı diğer Ulu Hakan'ın sağlık konusunu çok önemsediğini ve aynı zamanda kurumlaşmada usta olduğunu belirten Sarı, Sultan ın Kuzey Afrika'dan Balkanlara kadar yüzlerce hastanenin açılmasını sağladığını ifade etti. GUREBA HASTANELERİ, GARİB- ANLAR İÇİN YAPILDI Gureba isimli hastanelerin bu dönemin başlıca eserlerinden biri olduğunu anlatan Sarı, "Biz hep övünerek anlatırız Osmanlıda darüşşifalar kuruldu diye. Ama şöyle bir bakıyorsunuz 450 sene içinde yıkılan-yıkılmayan 9-10 taneyi geçmez. Oysa bir saltanat döneminde yüzlerce hastane. Düşünebiliyor musunuz. Gureba hastaneleri aynen bu maksatla yapılıyor. Hatta bugün meşhur üniversiteye dönüşen Gureba Hastanesi de sadece garipler için yapılmıştır. Vakfa ihanet edilmiştir. Banisi fakirler için yaptırıyor bunu. Tabi bu eski bir gelenek. Osmanlıda sağlık her zaman için ücretsiz, herkese açık. Ona göre bir sistem kurmuştur." dedi. ÇANAKKALE SAVAŞI'NDAN YIL- LAR ÖNCE GELİBOLU'YA HAS- TANE KURMUŞ Abdülhamit'in savaşlar nedeniyle önemli kayıplar verildiğini ve savaş kayıplarının önemli bir bölümünün sağlık kaynaklı olduğunun bilinciyle hareket ederek hastaneler kurduğunu anlatan Sarı, olmayan sağlık kuruluşlarının bu kayıpları artırdığını söyledi. 18. yüzyıldan itibaren darüşşifaların yerine hastane binalarının kurulmaya başlandığını hatırlatan Sarı, Abdülhamit'in destansı bir zaferin kazanıldığı Çanakkale Zaferi'nden yıllar önce bu bölgenin bir hastaneye ihtiyaç duyabileceğini sezdiğini şu sözlerle anlattı. "Gelibolu Hastanesi bunlardan biridir. Sırtlara yapıyor hastaneyi orada yaralananları toplayıp tedavi etmek için. Bunu çok önceden düşünebiliyor yani, oraya saldırı olursa askerlere müdahale yapılabilsin diye." Osmanlı'nın çöküşünde art arda gelen Rus savaşlarının büyük rolü olduğunu belirten Sarı, bu savaşların az bilinen bir sonucu o- larak Anadolu'dan başlayarak frengi hastanelerinin ortaya çıktığını söyledi. Savaşlar sonunda Rusya'- dan dönenlerin taşıdığı zührevi hastalıkların (frengi) çöküşe önemli etki sağladığını belirten Sarı, "Frenginin o dönem tedavisi de yok. Bu yüzden birçok frengi hastanesi açıyor. Yayılmasını önleme ve olabildiğince tedavi edebilmek için. Frenginin yayılmasıyla birlikte Balkanlar Ortadoğu her yere frengi hastanesi açıyor." şeklinde konuştu. HASEKİ HASTANESİ, TÜRK TARİ- HİNİN İLK KADIN HASTANESİDİR Osmanlıda kadınlar için hastaneler yapılmadığını, ancak bu anlayışın son dönemde değiştiğini belirten Sarı, kadınların mecbur kalınmadığı sürece evlerinde tedavi edildiklerini, Abdülhamit döneminde kadınlar için muazzam kadın hastaneleri kurulmaya başlandığını kaydetti. Haseki Hastanesi'nin Türk tarihinin ilk kadın hastanesi olduğunun altını çizen Sarı, ancak yıllar içinde pavyonlar şeklinde büyük bir kompleks olan yapının yok edildiğini söyledi. Sarı," Son derece ilgi çekici mimarisi, pavyonlar halinde güzel estetiği olan bir yapılar topluluğuydu. Ama biz bunları yıktık yok ettik. Bu dünyada uygar ülkelerde görülmeyecek bir şey. Siz tarihinizin ilk kadın hastanesini yok ediyorsunuz olamaz böyle bir şey ama oldu bizde. Bunun yanında yine Hamidiye Etfal adıyla anılan ve dünyada sanıyorum ikinci çocuk hastanesi onu da yıktık. O da pavyonlar şeklindeydi, şimdiki Şişli Etfal Hastanesi. Bunlar bizim ilklerimiz ve zamanına göre çok ileri müesseseler." ifadelerini kullandı. Orijinal özelliğini kaybeden yapılardan birinin Kadıköy'deki Numune Hastanesi olduğunu, buranın Abdülhamit döneminde tıp fakültesi o- larak kurulduğunu kaydeden Sarı, "Tıp fakültesi açmak yetmez bir de öğrencinin eğitim göreceği bir takım kliniklerin oluşturulması lazım. Bunlardan biri Numune Hastanesi olarak bildiğimiz Haydarpaşa'daki Darülfünun Tıp Fakültesi'nin hastanesidir. Onun da mimarisi son derece güzeldir. Onu da bozmuşuz, üst tarafları, yan tarafları gitmiş. Bütün özelliğini kaybetmiş. Onlar sanat değeri taşıyordu. Eskiden mimari böyle dört köşe şeklinde değil, özenerek bezenerek, bir şahsiyet veriliyor binalara." dedi. SURİYE'DE YOK OLAN BİZİM TARİHİMİZ Prof. Dr. Sarı'nın altını çizdiği en önemli konulardan biri de Suriye'de yaşanan iç savaşta harap olan tarihi eserlere ilişkin oldu. Savaş öncesi Suriye'deki Osmanlı ve Selçuklu dönemi eserlerini yerinde gördüğünü ancak pek çoğunun üzerinde isim bile bulunmadığını belirten Sarı, "Şu anda orada yok edilenler bizim eserlerimizdir ne yazık ki. Abdülhamit Halep'te muhteşem bir gureba hastanesi yaptırmış. Dakikalarca mermer yüzeyde yürüyorsunuz, o kadar muhteşem bir bina ki, oradaki dostlarımız ancak günler sonra söylediler Abdülhamit'in yaptırdığı gureba hastanesi diye. Saray yavrusu gibiydi. Şam'da da böyle bir gureba hastanesi yaptırmış. Onu da kullanıyorlar ama üzerinde hiç bir tabela bilgi yok. Ne olduğunu kimse bilmiyor. Yani Türkiye'dekileri bilmiyoruz dışarıdakileri de bilmiyoruz. Hastanelerin bir çoğu yıkıldı. Ama Antep'e gittim, aynı dönemde yaptırılan Amerikan Hastanesi ayakta, Abdülhamit'in yaptırdığı gureba hastanesi yıkılmış." şeklinde konuştu. Bir önemli bilgi de Sultanahmet Meydanı'ndaki Alman Çeşmesi ile ilgili. Prof.Dr. Sarı, çeşmenin Alman imparatoru tarafından hediye edilmesinin ardından Abdülhamit'in de Berlin'de bir hastane yaptırmayı hedeflediğini ve bununla ilgili dönemin meşhur mimarına (Mimar Kemalettin Bey) çizimler yaptırdığını anlatan Sarı, şöyle devam etti: sonra bu iş duruyor. Bunu merak edenler gidip Berlin'de bunu arayacak. Şu anda bu planların bulunduğu yerde nasıl bir yapı var, bu başlı başına merak konusu." ÖZEL HASTANEYE FAKİRLERE BEDAVA BAKMA ZORUNLULUĞU Sultan Abdülhamit'in pek çok hastaneyi kendi cebinden para ödeyerek yaptırdığını, Haydarpaşa'daki tıbbiye, Hamidiye Etfal Çocuk Hastanesi, Darülaceze'nin bunlar arasında y- er aldığını belirten Sarı, Abdülhamit döneminde çıkarın özel hastanelerle ilgili yönetmeliğin de bugüne bakan yönüyle dikkat çekici yönleri olduğunu hatırlatarak şu bilgileri verdi: "Osmanlıda hekimlerin dükkan adı verilen muayenehaneleri vardı. Hem darüşşifa yani bir kurumda çalışıyor hem de özel dükkanı (muayenehane) var. (CİHAN) Yıl: 4 İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü Azime MOLLA Haber Müdürü Yavuz ATALAY Sayfa Editörü Ekrem YELMAZ Nihal ÖZKEN Dağıtım: Bahri ÖZTÜRK GÜLTEKİN PAZARLAMA GÜREL DAĞITIM. Sayı: İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: sondakika11@gmail.com Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Şubat Mart Salı Perşembe Cesedi 3 ay sonra bulunan kadının kardeşinden yürek yakan feryat İzmir'de, katil zanlısının tutuklanmasından yaklaşık üç ay sonra cesedi bulunan Gülşen Süzen (44), annesinin mezarına defnedildi. Tabutu başında gözyaşlarına boğulan kardeşi Gülcan Açıkalın, "Katilini buldum, rahat yat. Üç ay sonra seni de buldum, sen rahat rahat uyu artık. Yemin ediyorum ki bunun hesabını tek tek soracağım." dedi İZMİR LİMAN MÜDÜRLÜĞÜ İDARİ BİNA TEMİZLİK T.C DEVLET DEMİRYOLLARI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ(TCDD) İZMİR LİMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ İzmir Liman Müdürlüğü İdari Bina Temizlik hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a)adresi : Atatürk Cad.No: Alsancak KONAK/İZMİR b)telefon ve faks numarası : c)elektronik Posta Adresi : izmirlimansatinalma@tcdd.gov.tr ç)ihale dokümanının görülebileceği : internet adresi 2-İhale konusu hizmetin a)niteliği, türü ve miktarı : İzmir Liman Müdürlüğü İdari Binası Temizliğinin Hizmet Alımı 6 İşçi 8 Ay Süre İle Yaptırılması Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b)yapılacağı yer : TCDD İzmir Liman İşletme Müdürlüğü Alsancak/İZMİR c)süresi : İşe başlama tarihi , işin bitiş tarihi İhalenin a)yapılacağı yer : TCDD İzmir Liman İşletmesi Müdürlüğü Mal ve Hizmet Alımı İhale Toplantı Salonu Kat. 5 Alsancak/ İZMİR b)tarihi ve saati : :00 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren, standart forma uygun belge, 4.2.Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyimini gösteren belgeler: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 25 oranından az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler veya teknolojik ürün deneyim belgesi. 4.4.Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Nitelik ve Nicelik Bakımından Benzerlik Gösteren Her Türlü Temizlik İşleri Benzer İş Olarak Kabul Edilecektir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 200 TRY (Türk Lirası)karşılığı TCDD İzmir Liman İşletme Müdürlüğü/Muhasebe Müdürlüğü Kat:3 Alsancak/İZMİR adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar TCDD İzmir Liman İşletmesi Müdürlüğü Evrak Kayıt Servisi Kat.3 Alsancak/İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13.Diğer hususlar: İhale, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif üzerinde bırakılacaktır. Resmi İlanlar: de Sondakika: 10/3 Basın: Gizem (25), Hüseyin (22) ve Ayşe (16) isimli üç çocuk sahibi, hastabakıcılık yapan Süzen, 2014 Aralık ayında kayboldu. Ailesi, 11 Aralık'ta polise kayıp başvurusunda bulundu. Ailenin ve polisin araştırmalarından sonuç alınamadı. Bu sırada 9 Şubat 2015'te avukatıyla birlikte savcıya teslim olan Abbas K. (45), sevgilisi olduğunu söylediği Süzen'i, otomobilde boğarak öldürdükten sonra Çiğli'deki dere yatağına attığını itiraf etti. Kardeşi Açıkalın, teyzesi Semra Bayrakdar ve yakınları, acı haberle büyük üzüntü yaşadı. Mahkemeye sevk edilen zanlı Abbas K., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ancak söylediği y- erde aramalara rağmen Süzen bulunamadı. Yaklaşık üç ay önce ortadan kaybolan Gülşen Süzen'in cesedini, yakınları da kendi imkanlarıyla aramaya başladı. Polis ekipleri, geçen cuma günü, zanlının Süzen'i attığını söylediği Seyrek Mahallesi, Kaklıç mevkisindeki derede iş makinesiyle ayrıntılı arama başlattı. Yaklaşık i- ki saatlik çalışmada Gülşen Süzen, bir çuvalın içinde bulundu. ANNESİNİN MEZARINA DEFNEDİLDİ Gülşen Süzen in cenazesi, işlemlerinin ardından öğle vakti Soğukkuyu Camisi ne götürüldü. Cenazenin yanından ayrılmayan kardeşi Açıkalın, Kalk, öp beni, 'ölmedim' de. Ben de senin kardeşinsem bunun hesabını soracağım. Katilini buldum, rahat yat. Üç ay sonra seni de buldum, sen rahat rahat uyu artık. Tabutunun önünde yemin ediyorum ki bunun hesabını tek tek soracağım. O çuvalı tek başına sallamadı, ona yardım edenleri de bulacağım. diye feryat etti. Süzen in cenazesi, namazın ardından Soğukkuyu Mezarlığı'nda, annesi Müesser Süzen in kabrine defnedildi. (CİHAN) Eşini döven adama Yargıtay'dan kötü haber Van'ın Özalp ilçesinde eşini döverek yaralanmasına sebebiyet veren öfkeli koca hakkında açılan davada, yerel mahkemece verilen davanın düşürülme kararını bozdu. Özalp'ta 2012 Şubat ayında meydana gelen olayda öfkeli koca, eşini darp etti. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında koca hakkında, Özalp (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Basit yaralama' suçundan dava açıldı. Dava kapsamında mağdur kadın ve tanık, öfkeli koca lehine ifade verdi. Mahkeme de mağdur ve tanığın sanığı suçtan kurtarmaya yönelik ifadelerine itibar ederek, eylemin 'taksirle yaralama' olarak kabulü ve şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşürülmesine hükmetti. Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sanığın şikayete tabi olmayan eşe karşı kasten yaralama suçundan mahkumiyetine karar vermek gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararını bozdu. İNGİLİZ ANAHTARI SİLAH SAYILDI, KADINI DARP EDEN ADAMA YÜKSEK CEZA İSTENDİ Afyonkarahisar'ın Dazkırı ilçesinde meydana gelen bir başka olayda ise öfkeli koca, eşini 'İngiliz anahtarı' diye tabir edilen aletle dövdü. Aynı şekilde eşini birçok kez darp eden öfkeli koca hakkında Dazkırı (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Basit yaralama' suçundan dava açıldı. Dava kapsamında mahkeme, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK 61.) maddesi kapsamında alt sınırdan cezaya hükmetti. Cumhuriyet savcısının temyiz müracaatını edğerlendiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İngiliz anahtarını silah saydı. Yerel mahkemenin kararının bozulduğu Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Müşteki kadının beyanıyla uyumlu doktor raporunda tanımlanan yaralanmaların niteliği ve olayın özelliklerine göre, sanığın resmi nikahlı eşine karşı kasden yaralama eylemini 5237 sayılı TCK'nın 6/1-f-4 maddesi u- yarınca silahtan sayılan ingiliz anahtarı ile gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Aynı olayda birden fazla nitelikli halin birleşmesi nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi gereğince temel ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olduğu için yerel mahkeme kararı oybirliği ile bozulmuştur." YARGITAY İÇTİHADLERİNDE NELER SİLAH SAYILIYOR? Yargıtay'ın yerleşen içtihadlerine göre, şu aletlerin silah olarak kabul edildiği belirtildi: "Tırpan, demir kürek, çekiç, ateş küreği, İngiliz anahtarı, kazma, tornavida, demir dirgen, hızar bıçkısı, bıçak, levye, satır, balyoz, soba demiri (sivri), kırık şişe, demir maşa, çapa, ekmek bıçağı, balta, keser, orak, muşta, kama, demir zincir, pense, kırık cam, demir kiloluk, demir mala, tırnak çakısı, delici baston, çakı bıçağı, kezzap, işlenmiş demir boru, demir çapa, demir manivela, demir kerpeten, bel küreği, tüp anahtarı, bağ makası, yemek çatalı, kerenti, nakış makası, makas, masat, demir dirhem, çelik cop, bijon anahtarı, boğma zinciri, çivili sopa, iki ağızlı yıldız anahtarı, tırmık, bağ makası, kunduracı bıçağı, koyun kırpma makası, ustura, demir yaba, at nalı, demir süpürge sapı, demir fıskiye kavalı, demir bükme anahtarı, testere, bıçkı, havalı tüfek." (CİHAN) EÜ'de Çakıroğlu'nun öldürülmesiyle ilgili yetkililer hakkında suç duyurusu Ege Üniversitesi (EÜ) Kampüsü'nde, öğrenci grupları arasında çıkan kavgada bıçaklanarak öldürülen Edebiyat Fakültesi son sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu nun ailesinin avukatları, sorumlu olduğunu düşündükleri kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacak. MHP Genel Merkez Disiplin Kurulu ve Milliyetçi Avukatlar Grubu Üyesi Mehmet Bahadır Akyüz, Çakıroğlu nun öldürülmesinden dolayı başta EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz olmak üzere birçok isimle ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Milliyetçi Avukatlar Grubu o- larak konuyla yakından ilgilendiklerini aktaran Av. Akyüz, Birçok avukat arkadaşla birlikte çalışıyoruz. Delilleri bulduk ve toparladık. Dilekçemizi hazırladık. Birkaç gün içinde son haline getirip tanıkları belirleyerek, dilekçemizi delillerle Cumhuriyet Başsavcılığı na vereceğiz. dedi. REKTÖR, DEKAN, GÜVENLİK MÜDÜRÜ DE VAR Milliyetçi Avukatlar Grubu, Ülkü Ocakları'nın okul temsilcisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu nun üniversite kampüsünde öldürülmesinden dolayı, başta Rektör Yılmaz olmak üzere birçok kişinin sorumlu olduğunu ileri sürüyor. Av. Mehmet Bahadır Akyüz, Biz sadece Ege Üniversitesi Rektörü hakkında şikayette bulunmuyoruz. Olayın tek sorumlusu rektör değil. En büyük sorumlusu belki rektör ama başka sorumlular da var. Edebiyat Fakültesi Dekanı, güvenlik müdürü ve bunun yanında özellikle kafelerin PKK'lı grupların kontrolüne girmesine neden olduğunu düşündüğümüz Fen İşleri Müdürü nü de şikayet edeceğiz. Bu kişileri sadece görevi ihmalden değil, terör örgütü üyesi olmamakla beraber, terör örgütü faaliyetlerine yardım ve yataklıktan şikayet edeceğiz. Terörle Mücadele Kanunu nda var bu. diye konuştu. Amaçlarının başka Fırat cinayetleri yaşanmaması olduğunu dile getiren Av. Akyüz, Biz üzüldüğümüz için bu kadar uğraşıyoruz. Başka Fırat'lar olmasın diye bu kadar uğraşıyoruz. Şu anda Ege Üniversitesi'nde alınan önlemleri takip ediyoruz ancak hiçbir şekilde yeterli görmüyoruz. dedi. (CİHAN)

4 Otomotiv endüstrisinin şubat ayı ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 kayıpla 1 milyar 705 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirten OİB Başkanı Orhan Sabuncu, "Parite kaybı olmasa ihracatımızı 2 milyar dolar seviyesinde gerçekleştirmiş olacaktık" diye konuştu TOBB Enerji Meclisi Başkan Vekili Alpay Ünal, elektrik iletiminde gerçekleşen kaybın teknik bir durum olduğunu belirterek, "Elektrikte kayıp bedeli herkese eşit olarak yansıtılmalı" dedi. Ünal, elektrikteki kayıp-kaçak konusunda değerlendirmelerde bulundu. Elektrikte kayıp-kaçağın aynı kalemde yer almasının hatalı olduğunu savunan Ünal, kayıp elektriğin teknik bir durum olduğunu ve iletim sisteminden kaynaklandığını, bu oranın Türkiye'de de dünya ortalaması olan yüzde 7'ler seviyesinde bulunduğunu ifade etti. Ü- nal, elektrikteki kayıpların dağıtıcı, üretici ve tüketiciden kaynaklanmadığına dikkati çekerek, "Kayıp bedeli herkese eşit olarak yansıtılmalı" dedi. Türkiye'de elektrikte yüzde 15 civarında kayıpkaçak ortalaması bulunduğunu anımsatan Ünal, elektrik dağıtımında özelleştirmelerin akabinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) herkese bir hedef verdiğini, hedefi tutturamamanın faturasının dağıtım şirketlerine kesilmesinin haksızlık olduğunu söyledi. Ünal, Türkiye'de kayıp-kaçak elektriğin yalnızca belirli bölgelerde olduğu algısının bulunduğuna işaret ederek, "Kayıp-kaçak için bölgelerde yüzde rakam vermek biraz yanılgıya itiyor. Bir yerde 100 birim elektrik kullanılıyordur. Onun yüzde 50'si kaçaktır. Yüzde 50'si dersiniz, bir yerde bin hatta 10 bin birim elektrik tüketiliyordur. Onun yüzde 10'u dersiniz, zannedersiniz ki fark çok. Algıda bence bir sıkıntı var" değerlendirmesinde bulundu. Birikmiş elektrik borçlarının 60 ay vadeli şekilde faturaya yansıtılarak tahsil edilmesi gerektiğini belirten Ünal, "Birisinin bin liralık bir elektrik borcu var. Derseniz ki faizi sildim bin lirayı getir o ihtimali zor görüyorum. Siz ona 60 aya böldüm, 100 lira faturan 105 lira gelecek buna kimse itiraz etmez" diye konuştu. Ünal, Türkiye'de elektrikte kayıp-kaçak sorununun çözümü için 5 yıllık bir planlama ve çalışma gerektiğini söyledi. Elektriğe ilişkin yasaların bu yasama döneminde geçeceğine inandığını belirten Ünal, elektrikle ilgili düzenlemelerde itiraz edecekleri bir konunun olmadığını ancak kanunlar çıktıktan sonra mevzuatların hazırlanmasında daha geniş katılımdan yana olduklarını anlattı. Ünal, elektrikte serbest tüketim limitini aşanların sadece yüzde 7'sinin herhangi bir toptan satış şirketine geçtiğine dikkati çekerek, "Bu algılardan kaynaklanıyor. Elektrik başka yerden alınır mı deniyor" dedi. (AA) Türkiye'nin geleceğinden umutlu olduğunu belirten TOBB Hisarcıklıoğlu, "Türkiye olarak hedefimiz var. Tam 2,5 misli bir sıçrama daha yapmak istiyoruz. 8 senemiz kaldı. 2023'te Türkiye'de kişi başına düşen gelirimizi 25 bin dolara getirmek istiyoruz" dedi

5 1Şubat 10 Mart Salı Perşembe Öte yandan GAP Bölgesi ile ilgili temel ekonomik göstergelerin yer aldığı planda, söz konusu göstergelere ilişkin 2018 hedeflerine de yer verildi. Buna göre, 2018 yılı sonunda bölgede işsizlik oranının yüzde 10,3'e inmesi beklenirken, istihdam oranının yüzde 35,3'e, iş gücüne katılma oranının yüzde 39,1'e, Gayri Safi Katma Değerin Türkiye ortalamasına oranının yüzde 54,4'e, ihracatın da 22 milyar 119,8 milyon dolara çıkması hedefleniyor. İstihdamın artırılması, işgücünün kalitesinin yükseltilmesi ile sosyal bütünleşmenin sağlanması için başta kadınlar ve gençler olmak üzere kırılgan grupların iş gücü piyasasına girişleri kolaylaştırılacak. Sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki yoksulların istihdamının artırılmasına yönelik ailelere bilinçlendirme eğitimleri verilecek ve gerekli tedbirler alınacak. - Konut üretimi teşvik edilecek Bölgenin büyüme ve çevrelerine hizmet verme potansiyeli yüksek, çekim merkezi olabilecek illerinde fiziki ve sosyal altyapı güçlendirilerek, iş ortamı iyileştirilerek, yatırımların bu merkezlere yönelmesi teşvik edilerek yeni sanayi odaklarının oluşması sağlanacak. Cazibe Merkezleri Destekleme Programı uygulamalarına Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep'te devam edilecek. Yaşanabilir, düzenli, sağlıklı ve güvenli kentlerin oluşturulması için örnek imar uygulamaları desteklenecek. Şehirlerin rekreasyon ihtiyaçlarını giderecek özel bir program geliştirilecek. Bu çerçevede; yaşam mekanları spor yapmayı ve hareketliliği sağlayacak şekilde tasarlanacak, kültür ve spor aktivitelerinin gerçekleştirilebileceği mekanlar iyileştirilecek. (AA)

6 17 10 Mart ubat Salı Per embe CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP nin kapatılması için MİT in ve hükümete yakın medyanın iş birliği yaptığını söyledi MİT i istihbarat teşkilatı değil, Milli İftira Teşkilatı olarak değerlendiren Bülent Tezcan, Adalet Bakanlığı na atanan Kenan İpek in il ve ilçe seçim kurullarına baskı yapmak için bir Bakanlık ta komite kurduğunu, buna karşılık olarak da AK Parti Genel Merkezi nde Mustafa Şentop başkanlığında bir komite oluşturularak seçimlerde hile yapmak için çalışacaklarını iddia etti. Hakimleri baskıyla veya taltifle buna zorlayacaklarını da ileri süren CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, Şimdi bir namus sınavı verecek Türkiye deki yargıçlarımız hakimlerimiz, bir namus sınavı hukuk sınavı verecek. Ben yargıçlarımızın buna teslim olmayacaklarına inanıyorum. Olamayacağına inanmak istiyorum. Namuslu yargıçlar kalkın ayağa, bozun bu oyunu diyorum. dedi.chp Aydın aday adayları partililerle buluştu. Çeştepe Kültür Merkezi nde CHP Aydın İl Başkanlığı nın düzenlediği aday tanıtım toplantısına CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da katıldı. Açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan a da yüklenen Bülent Tezcan, CHP ye kumpas kurulduğunu iddia etti. Tezcan, Bir yerlerde kumpaslar kurulmaya başlandı. Biz iktidara gelirken bugünün muktedirleri rahatsız oldu. Başta, kaçak sarayın tepesinde oturan ve bütün bu çete ilişkilerini kurgulayan Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden ama aslında Cumhurbaşkanlığı yapmayıp, Başbakan'ın koltuğunu da gasp eden zattır. Gizli mahvillerdeki kurgulanmış planların en tepesinde o. Onun altında istihbarat örgütleri, Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli İftira Teşkilatı olarak hazırlanmış yalan ve kurgulanmış haberleri üretip altındaki havuz medyasına servis ediyor. Havuz medyasıyla yepyeni bir planlamanın peşindeler. Nedir o planlama? Mustafa Kemal Atatürk ün kurduğu CHP sine kurulan kumpas. Nedir o planlama kumpas? Mustafa Kemal in vasiyetnamesinde Atatürk ün kendi hisselerini emanetçisi olarak CHP ye görev verdiği, önemli kuruluşlara gelir getirsin diye İş Bankası kaynaklarını oraya aktarma planından vasiyetnamesinden rahatsız olan Atatürk ün vasiyetinden rahatsız olan kumpasçıların karanlık mahvillerde plan kurarak bunun üzerinden CHP sini nasıl kapatırız planlarıyla siyaseti yeniden dizayn etme çabaları. Biliyoruz. Korkuyorlar korkacaklar, korksunlar. CHP iktidarından korkuyorlar. Atatürk ten korkuyorlar. Atatürk ün vasiyetinden korkuyorlar. Ama korkunun e- cele faydası yok. diye konuştu."yeni bir plan daha var" diyen Tezcan, şöyle devam etti: "Anayasa gereği seçimlerden önce üç tane bakan istifa eder. İçişleri, Ulaştırma ve Adalet Bakanı. Dün üç bakan istifa etti. Yerine üç tane güya bağımsız bakan atandı. Kim bunlar üçü de bakanlıkların müsteşarları. Üçünün de defoları çok. Birçok defosu var. Ama bir tanesi var ki çok önemli defoları var. Kim bu? Adalet Bakanı müsteşarı, şimdiki Adalet Bakanı Kenan İpek. Ey Kenan İpek, ben senin o koltuğa niye getirildiğini biliyorum. Bu Kenan İpek i Aralık soruşturmalarını hatırlayın. İzmir soruşturması yapılırken, yolsuzluk soruşturması sırasında İzmir Cumhuriyet Başsavcısı nı arayıp soruşturmayı kapat diye talimat veren Adalet Bakanlığı müsteşarı. MİT TIR'ları Adana da çevrilip, IŞİD e El Kaideye kaçak silah taşıyan MİT TIR'larını savcılar aramaya kalktığında telefonun başına geçip aramayın bunları diye savcıya talimat veren müsteşar. (CİHAN) Başbakan Davutoğlu,"Kurlarda gözlenen dalgalanma, Türkiye'nin iç şartlarından ve Türkiye ekonomisi şartlarından daha çok avro-dolar paritesinde gözlenen bir dalgalanmayla ilgilidir. Bununla ilgili de dakika dakika dünyadaki trendi takip ederek en doğru adımları atıp bu dalgalanmalardan Türkiye ekonomisinin etkilenmemesi yönünde çabamızı sürdüreceğiz"şeklinde konuştu

7 17 10 Mart ubat Salı Per embe CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Koç,"Sağlıkla ilgili tüm temel konularda CHP diğer alanlarda olduğu gibi toplumun önüne çok net ifadelerle çıkacak.sayın başbakan en önemli, en ciddi konuda çıtınız çıkmıyor. Siz de mi ortaksınız bu sürece. Siz de mi bu tezgahın bir parçasısınız"dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Kadına yönelik şiddete veya kadına yönelik şiddette bilhassa cinayetlerde iyi hal indirimi gibi uygulamalarda çok dikkatli olunmalı. Bunun için her kurumda, her düzeyde eğitim çalışmaları yürütülüyor."dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına yönelik şiddete veya kadına yönelik şiddette bilhassa cinayetlerde iyi hal indirimi gibi uygulamalarda çok dikkatli olunmalı. Bunun için her kurumda, her düzeyde eğitim çalışmaları yürütülüyor. Önümüzdeki dönemde bu konuda çok daha dikkatli olunacağına, hassasiyet gösterileceğine inanıyorum" dedi.erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "Dünya Kadınlar Günü Buluşması"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'deki ve dünyadaki kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik etti. Bugünün Türkiye ve dünyanın tüm kadınları için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz eden Erdoğan, "8 Mart'ı dayanışmanın, dostluğun, kardeşliğin günü haline getirmek için çaba gösteren herkese teşekkür ediyorum. Tabii Kadınlar Günü bir gün olmaz, her gün kadınlar günüdür bana göre. Bu güzel toplantıyı düzenleyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızı, sayın Bakanımızı ve ekibini, huzurunuzda tebrik ediyorum. Biraz önce hep birlikte seyrettiğimiz spot filmde ne diyoruz: 'Kadına şiddet insanlığa ihanettir.' Evet bir anne, bir eş, bir evlat, bir kardeş, komşu, arkadaş olan kadın, hepsinden önce bir insandır. İnsan da eşref-i mahlukattır. Yaratılmışların en şereflisidir. Bakınız burada 'kadın' denmiyor, 'erkek' denmiyor, 'yaşlı' denmiyor, 'insan' deniyor. Kadına kalkan her el, tüm insanlığa kalkmıştır. Kadının onuruna, haysiyetine yönelik her türlü saldırı, tüm insanlığa yapılmıştır. Hele hele sırf kadın olduğu için öldürülen her kadınla birlikte tüm insanlık da katledilmiş demektir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meseleye bu açıdan yaklaşmayanların zihnini ayrımcılık fitnesine teslim etmiş olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Kadını ve erkeği diğer tüm vasıflarından önce insan olarak görmeyen herkes, Orta Çağ Avrupasının cahiliye dönemi seviyesinin ötesine geçememiş demektir. Dünya bu karanlık günleri, bu karanlık dönemleri geride bırakalı çok oldu. Ben bu tür etkinliklerin kadının sosyal, kültürel, siyasal konumuyla ilgili yanlış düşünceler, çarpık uygulamalar konusunda ciddi bir toplumsal bilinçlenmeye vesile olacağına inanıyorum. Bu konuda emek veren, gayret gösteren, mücadele eden herkesi tebrik ediyorum. Bir evlat, bir eş, bir baba, bir kardeş olarak, hayatımın her döneminde, kadınların eşref-i mahlukat vasıflarıyla sahip oldukları haklarını savundum, savunmaya devam edeceğim." "Dünyamızın yarısını oluşturan kadınların fikri ve duygusal katkısını karar mekanizmalarımıza hakkıyla katabildiğimiz zaman daha yaşanabilir, daha huzurlu bir dünyaya erişeceğimize yürekten inanıyorum" diyen Erdoğan, "Bugün burada Cumhurbaşkanı sıfatımdan önce işte bu mücadelemle sizlerle birlikteyim. Siyasi hayatımda kadınların ayrı bir yeri, ayrı bir önemi olmuştur. İstanbul'da il başkanlığı yaptığım dönemden başlayarak daima kadınları siyasi hayatın içinde aktif olmaya teşvik ettim yılındaki büyükşehir belediye başkanlığı seçimi kampanyamda benim en büyük yardımcım hanım kardeşlerimdi. Onlarla birlikte çalmadık kapı, adeta ulaşılmadık insan bırakmadık. Büyük başarılara onlarla birlikte imza attık. Farklı kampanya uyguladık, beraber çalıştığımız kadın arkadaşlarımızı kılığına, kıyafetine, işine, gücüne bakarak asla değerlendirmedik. Onların mücadelemize fikir, emek olarak ne katacaklarına baktık. Bunların dışında hiçbir ayrım, hiçbir bariyer, hiçbir sınıflandırma asla gözetmedik. Çünkü biz, biraz önce de ifade ettim, herşeyden önce karşımızdakilere insan nazarıyla bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul'da elde ettiğimiz başarının gerisindeki sırrı merak edenlere işte burada açıklıyorum. Bu sır hanım kardeşlerimizin meseleye sahip çıkmasını sağlayabilmiş olmamızdır" dedi. Belediyeyi de kadınlarla yönettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde mahkum edilip cezaevine gönderildiğimde yine yanımda hanım kardeşlerimiz vardı. Onların gösterdiği teveccühten aldığımız cesaretle siyasi partimizi kurduk. Genel başkanı olduğum partide, Türkiye'nin en büyük kadın teşkilatlanmasını gerçekleştirdik. Şu anda hala öyledir. Diğer siyasi partiler kadının lafını yapar hiçbirinin bizler kadar güçlü bir kadın teşkilatı olmamıştır. İktidara gelmemizde kadınlardan aldığımız yüksek desteğin çok büyük payı olduğunu biliyorum. Bunu yapılan bütün kamuoyu araştırmaları da ortaya koymaktadır. Başbakanlığım süresince attığımız tüm adımlarda kadınlarımızın mağduriyetlerini gidermeye özel önem verdik. Anayasa değişikliklerinden, yasal düzenlemelere kadar her konuda kadınlarımızın durumuna, onların sorunlarının çözümüne ayrı bir ihtimam gösterdik." Erdoğan, 2004 yılında yaptıkları bir değişiklikle anayasanın 10. maddesine "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" hükmünü kendilerinin eklediğini anımsatarak, "Bununla da kalmadık yine aynı maddeye yaptığımız bir ilaveyle bu konuda alınacak tedbirleri eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamayacağı ilkesini getirdik. Aksi takdirde kadınlara pozitif ayrımcılık içeren tüm yasaların mevzuat düzenlemelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından, Danıştay tarafından iptali söz konusu olabilecekti. Bu hükümle bunun da önüne geçmiş olduk yılında İş Kanunu'na işveren-işçi ilişkilerinde cinsiyet başta olmak üzere hiçbir nedenle insan haklarına aykırı ayrımcılık yapılamayacağı maddesini ekledik. Yine aynı yıl çıkardığımız Türk Ceza Kanunu ile cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konusunda çok önemli yenilikler getirdik. Belediyeler Kanunu'na nüfusu 100 binin üzerindeki yerlerde belediyelerin kadın ve çocuklar için koruma evi açması zorunluluğunu getiren bir maddeyi yine biz ilave ettik" ifadelerini kullandı. Gelir Vergisi Kanunu'na kadınların evlerinde imal ettikleri ürünleri vergiden muaf tutan bir hüküm eklediklerinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:"2009 yılında Meclis'te kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonunu kurarak, bu yöndeki çalışmaların Meclis denetiminde yürümesini temin ettik yılında kadın istihdamının artırılmasına ve eşit işe eşit ücret ödenmesine yönelik bir genelge çıkardık. Kadın istihdamını teşvik için işveren primlerini devletin ödemesine imkan sağladık. Doğum borçlanmasının kapsamını genişlettik yılında kadına şiddetle ilgili gerçekten çok ileri düzenlemeler içeren bir kanun çıkardık, hemen arkasından da bunun uygulamasıyla ilgili genelgemizi yayınladık yılında ilgili mevzuatta yaptığımız değişiklikle, kamu kurumlarında kadınlarımızın başörtülü olarak çalışabilmesine imkan sağladık. Bunlar sadece temel mevzuat düzenlemeleri, ayrıca eğitimden sağlığa, istihdamdan siyasal hayata kadar kadınlarımız için pozitif ayrımcılık içeren pek çok çalışmayı hayata geçirdik." Erdoğan, eşi ölen kadınlara, evladı askere giden, çocuğu okula giden annelere maddi destek sağlayacak düzenlemeler yaptıklarını anlatarak, şunları kaydetti: "Hepsinden de gerçekten çok olumlu neticeler, çok güzel tepkiler aldık. Yaşanan kimi kötü hadiselerin bizim yıllar içinde bu konuda ülkemize, milletimize kadınlarımıza sağladığımız kazanımları gölgelemesine lütfen izin vermeyelim. Yapılanlar önemli olmakla birlikte elbette hala katetmemiz gereken çok yol var, bunun farkındayız. Kanun çıkarmanın, kural koymanın yetmediğini biliyoruz. Aynı zamanda bunları uygulayan kişilerin zihniyet dünyalarını değiştirmemiz gerekiyor burası çok daha önemli. Bizim kanunu çıkardığımızda gözettiğimiz hassasiyetler onu uygulayan poliste, jandarmada, savcıda, hakimde olmayınca işler arzu ettiğimiz gibi yürümüyor. Kadına yönelik şiddete veya kadına yönelik şiddette bilhassa cinayetlerde iyi hal indirimi gibi uygulamalarda çok dikkatli olunmalı. Bunun için her kurumda, her düzeyde eğitim çalışmaları yürütülüyor. Önümüzdeki dönemde bu konuda çok daha dikkatli olunacağına, hassasiyet gösterileceğine inanıyorum."kanunların daha iyi uygulanması gerekliliğinin yanı sıra bu kanunların hitap ettiği sosyal dokuyu da dönüştürmek gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Birey olarak her bir vatandaşımızın bu konuda hassasiyet sahibi olmasını temin etmek durumundayız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sokakta dövülen bir kadının o kişinin eşi, kızı veya başka bir yakını olmasının yapılan eylemin yanlışlığını ortadan kaldırmayacağını ifade ederek, "Nasıl herhangi bir kişiye yönelik haksız şiddet eyleminde duruma müdahale ediliyorsa burada da aynı hassasiyet sergilenmelidir. Biz mazlumun inancına, diline, kökenine, fikrine bakmadığımız gibi cinsiyetine de bakmayız. Aynı şekilde biz mağdur edenin de cinsiyetine bakmaz erkek olduğu için onu hoş görmeyiz. Açıkça söylüyorum biz 'erkektir yapar' asla diyemeyiz, dememeliyiz. Bizim için her can Allah'ın bir emanetidir ve tüm imkanlarımızla tüm gücümüzle ona sahip çıkmak mecburiyetindeyiz" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aile içi şiddete karşı çıktığımız kadar iş hayatındaki adaletsiz ücret politikalarına ve hakkaniyetsiz çalışma şartlarına da hep birlikte karşı çıkmalıyız, karşı çıkacağız" dedi. Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "Dünya Kadınlar Günü Buluşması"nda yaptığı konuşmada, Mersin'de öldürülen Özgecan Aslan ile Almanya'da öldürülen Tuğçe Albayrak'ı rahmetle anarak, "Nerede olursa olsun, sırf cinsiyetinden dolayı öldürülen tüm kadınları rahmetle anıyorum" ifadesini kullandı. Şehit annelerine, şehitlerin geride bıraktıkları eşlerine, çocuklarına, gazilere, gazilerin ailelerine sevgi ve saygı duygularını ileten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"onların fedakarlıkları sayesinde bu ülkenin dimdik ayakta olduğunu asla unutmadık, unutmayacağız. Aynı şekilde evlatları terör örgütü tarafından dağa kaçırıldığı için Diyarbakır meydanında kahramanca itirazlarını dile getiren, çocuklarını talep eden cesur annelere de hürmetlerimi sunuyorum. Evlatlarını, eşlerini, babalarını maden kazalarında, iş kazalarında kaybeden tüm anneleri, tüm eşleri, tüm evlatlarımızı buradan selamlıyorum. Suriye'de, Mısır'da, Myanmar'da, Irak'ta, Filistin'de ve dünyanın daha pek çok köşesinde inançları, özgürlükleri uğruna her türlü çileye göğüs geren tüm kadınlarımıza, saygılarımı iletiyorum. Zalimlere karşı kendileri, aileleri, toplumları ve tüm insanlık adına karşı koyan, baş eğmeyen bu kadınlar, hem saygıyı hem takdiri ziyadesiyle hak ediyorlar. Allah onlardan razı olsun." Dünya görüşleri ve ideolojileri ne olursa olsun bütün kadınların haklarını savunduklarını kaydeden Erdoğan, "Kadınların değil sadece bazı kadınların hakları için mücadele edenler gibi değiliz, hepsini savunuyoruz. Biz insan olarak değer verdiğimiz için kadına karşı fiziksel, ekonomik, psikolojik, sembolik her türlü şiddete karşı çıkıyoruz. Şiddet uygulanan kadının da emeği sömürülen kadının da mobinge maruz kalan kadının da yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma hayatında iş adamları olduğu gibi iş kadınlarının da olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:"emeklerini sömürüyorlar. Bu emeğin sömürülmesine asla müsaade etmemeliyiz. Ben bunu da bir taciz olarak görüyorum ve asgari ücrete bile layık görmeyenler var. Bunları yaşıyoruz. Bunları bir kenara koyamayız. Bunların üzerinde de hassasiyetle durmamız gerekir. 'Erkekse daha fazla ücret ver, kadınsa daha az ver', bu adalet değil. Adaletin olmadığı yerde, değerli kardeşlerim, huzuru bulamayız, bulamazsınız. Aile içi şiddete karşı çıktığımız kadar iş hayatındaki adaletsiz ücret politikalarına ve hakkaniyetsiz çalışma şartlarına da hep birlikte karşı çıkmalıyız, karşı çıkacağız. Cumhurbaşkanınız olarak, samimi bir kardeşiniz olarak, kadınların adeta bir pazarlama aracı olarak, bir vitrin süsü olarak kullanılmasını da kadına karşı bir saygısızlık o- larak kabul ettiğimi söylemek istiyorum. Kadın emeğinin ve bedeninin bu şekilde sömürülmesini, kadına karşı şiddetin bir başka biçimi olarak değerlendiriyor ve bununla da mücadele edilmesi gerektiğini savunuyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde bu konularda daha kapsamlı farkındalık çalışmalarını gerçekleştireceğimizi umut ediyorum."kadına şiddet sorunun sadece Türkiye'ye mahsus olmadığını ifade eden Erdoğan, "Bu görüntüler, bu dramlar, bu vahşet sadece ülkemizde yaşanmıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde, benzer sorunlar mevcut. Böyle söyleyince gözlerimizin önüne hemen Afrika, Asya, Güney Amerika, geri kalmış ülkeler gelmesin. Sadece buradadır zannetmeyin. Gelişmiş ülkelerde de aynı sıkıntılar yaşanıyor. Amerika'da da yaşanıyor, Avrupa'da da yaşanıyor. (AA)

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL Mart Şubat Salı Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >> 9 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com MHP VE "SAFTİRİK ÜLKÜCÜLERİ KANDIRMA SAVAŞI" Son çıkışları, abuk subuk demeçleri için MHP hakkında bir yazı yazmayı çok istiyordum. Tam da böyle bir zamanda Gazeteci yazar Alper Aksoy'un bir güzel yazısını gördüm. Ne kadar da net, açık, sansürsüz ve yalın bir şekilde MHP'nin halini anlatıyor aşağıda okuyacaksınız. Yalnız MHP'de olmayıp da Akp'den aday olan ülkücülere kızan, hatta ihanetle suçlayan MHP'lilere de şunu söylemeden geçemeyeceğim. Önce her zaman söylediğim gibi Ülkücülük sizin babanızın malı mı, tapusunu kimden ve nasıl aldınız? Siyaset yapmak isteyen ülkücü illa sizin kapris ve tercihlerinize mi mahkum? Başka partiden aday olunca neden hain ve dönek olacakmış? Siz kimsiniz de başta genelkurmay başkanı olmak üzere kişilerin vatan ve millet şuur ve duygularına karışıp, sorgulayabiliyor ve kendinize göre sınıflandırıyorsunuz? Yazık biraz da başka işlere bakın, yani kendi işinizi iyi yapmaya bakın diyerek sözü Alper Aksoy'a bırakıyorum. "Hemen şimdi 2011 Genel Seçimlerinde İzmir, Manisa, Aydın'da MHP'nin aldığı oyları topladım. Sonuç: Ülkücü Şehit Fırat Çakıroğlu'nun cenazesine katılım sayısını beş arkadaşıma sordum arası rakamlar söylediler. Ortalamayı aldım Bu rakamın içinde diğer illerden gelen Ülkücüler de var. İzmir, Manisa, Aydın'da MHP'ye oy verenlerin %99'u cenaze namazında YOK!!! Ama şimdi bakıyorum da Hülya Avşar Meydan Savaşı'nda şehit hatırası adına herkes kılıç sallıyor, cenk ediyor... Güler misin?.. Ağlar mısın?.. MHP sözcüleri Balgat Burçlarından nara atıyor: "Eyyy Hülya Avşaaarrr!.. Şehidimizin hatırası var!.. Asarık, basarık, keserik!.." Ya hu bi sakin olun hele?.. MHP Genel Başkanı Çakıroğlu'nun cenazesine niye gitmedi? MHP Grubu tam kadro niye gitmedi? MHP'nin kahraman sözcüleri niye gitmedi? Pehlivanoğlu idam edileli 34 sene oldu. Fırat Çakıroğlu'nun daha kanı bile kurumadı. Siz bu kadar şehit sevgisi ile dolu idiniz de İzmir'de niye yoktunuz? Bu savaşın amacı şehide saygı, maygı imiş... Geçin onları bir kalem... Bu savaş saftirik Ülkücüleri Hülya Avşar antipatisi ile kandırma savaşıdır. "Veda Mektubu" filmini yapacak şirketin sahibi olsa idim derdim ki: "Ey MHP yetkilileri, siz haklısınız... Hülya Avşarı kadrodan atıyoruz... Hatta bu filmin oyuncu kadrosunu siz belirleyiniz. Yalnız öyle komisyon kurarak 3 ay, 6 ay savsaklatmayız... Sizin istediğiniz bir gün beraber toplanalım ve üç saat içinde film kadrosuna son şeklini siz verin. Amaaa bir şartımız var, ilk gösterim galasına Bahçeli dahil, tam kadro geleceksiniz." İşte o zaman tabanları yağlar kaçarsınız değil mi? Şehit Fırat Çakıroğlu'na yaptığınız gibi..." Toplumsal engelleri aşan kadın başarıya ulaşıyor Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Gülden Türktan, "Ülkemizde kadın erkek eşitliğine dair yasal gereklilikler çok büyük oranda yerine getirilmiş olsa da halen bu yasaların uygulamaya geçirilmesinde ve gerçek hayatta eşitliğe dönüştürülmesinde sorunlar var" dedi. Türktan, AA muhabirine, Türkiye de kadın girişimciler ve kadının iş yerinde karşılaştığı sorunlar ile ilgili değerlendirmede bulundu. Türkiye de kadın erkek eşitliğinde dinamizm ve gelişme olduğunu ifade eden Türktan, "Bu, bizim hayal ettiğimiz düzeyde değil. Dünyada son dönemde ülkelerin gelişmişlik ve kalkınma alanında önceliklerinden biri olmaya başlayan toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok yol almamız gerekiyor. Kadınlar eğitime, iş yaşamına ve toplumsal alana katılım konusunda temel engelleri aştıktan sonra çok sonuç odaklı bir şekilde başarıya ulaşıyor" diye konuştu.kadınların işgücüne katılmasının önünde çok çeşitli engeller olduğunu belirten Türktan, "En temelde kültürel engeller olarak tanımladığımız, kadın erkek eşitsizliğine, toplumsal cinsiyet rolleri ve steryotiplere dayalı engeller var. 'Kadının yeri evidir, kadın ailenin bir parçasıdır, kadının asli sorumluğu ev işleri ve çocuk bakımıdır' gibi yerleşmiş ataerkil düşünce biçimleri aslında kadının istihdamda, girişimcilikte, toplumsal ve siyasi yaşamın her alanında önündeki temel engelleri oluşturuyor ifadelerini kullandı. (AA) Bir lokma ekmek parası için kadınların ölüm kalım savaşı Güneşin doğuşuyla Ege'nin mavi sularında balığa çıkan ve hiçbiri yüzme bilmeyen kadın balıkçılar, kazandıkları parayla aile bütçelerine ve çocuklarının eğitimine katkı sağlıyor. Balıkçı Semiha Başak:"Kadınlara, özellikle başarılmayacak hiçbir işin olmadığı mesajını vermek istiyorum" dedi Kütahya'da babaları vefat ettikten sonra bisiklet tamir dükkanlarının başına geçen iki kız kardeş, yıllardır bu işi ustalıkla yürütüyor. Abla Gülom Çavdır (38), AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 15 yıl önce babasının vefat ettiğini, ondan sonra bisiklet tamirci dükkanının başına geçtiğini söyledi. Daha sonra kız kardeşi Güner Akkaya'nın da (35) yanında çalışmaya başladığını dile getiren Çavdır, şöyle konuştu: "Bisiklet tamirciliği mesleğini yaklaşık 20 yıldır sürdürüyorum. 15 yıldır bu iş yerinde faaliyet göstermekteyim. Önceleri görenler bu işi yaptığımıza veya yapabildiğimize inanamıyorlardı. Ancak sonraları işçiliğimizden memnun kaldıkları için çok sayıda müşterimiz oluştu. İşimi severek yapıyorum, oldukça da memnunum. Kadınlar istedikten sonra yapamayacakları iş yok. Bu işin de benim için hiçbir zorluğu yok bence." Gökova Körfezi'nin kadın balıkçıları, her gün güneşin doğuşuyla, ortalama boyları 8 ila 10 metre arasında değişen tekneleri ile balığa çıkıyor. Gece attıkları ağları toplamak için sabahın ilk ışıklarıyla denize açılan kadın balıkçılar, ağa takılan kısmetlerini toplayarak yaklaşık 3 saat sonra Akyaka daki limana dönüş yapıyor. Bölgede avlanan kadın balıkçıların güneşin doğuşuyla başlayan bir gününe, AA muhabiri de tanıklık etti. Körfezde kimi balıkçılar eşleri ile çalışırken kimiler ise mesleğini tek başına sürdürüyor. Akyaka Mahallesi nde yaşayan Semiha Başak da balıkçılığı tek başına yapan kadınlardan. Kocası hayatını kaybedince 2 çocuğuna bakabilmek için o güne kadar eşiyle yaptığı balıkçılığa tek başına devam etme kararı alan Başak, tekneyi kullanıyor, ağları denize atıp topluyor. 51 yaşındaki Başak, yüzme bilmemesine rağmen her gün sabahın erken saatlerinde denize açılıp nasibini arıyor. Semiha Başak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 34 yıldır balıkçılık yaptığını, 14 yıl önce eşini kaybetmesinin ardından bu işi tek başına sürdürdüğünü söyledi. Kadın olarak özellikle tek başına balıkçılık yapmanın çok zor olduğuna vurgu yapan Başak, kadınların başaramayacağı hiçbir işin olmadığını kaydetti. "Kadın yeter ki istesin, mutlaka başarır" diyen Başak, "Yeri geliyor denizde hırçın dalgalar, şiddetli fırtınalar oluyor ama yeter ki mücadele etmesini bilelim. Hayatta hiçbir iş kolay değil. Denizleri ve balıkçılığı sevdiğim için işimi severek yapıyorum" dedi. Yüzme bilmeden denizde ağ atıp kaldırmanın, kadın olarak balıkçılık yapmanın cesaret istediğini kaydeden Başak, şöyle konuştu: "Çok fırtınaya yakalandım ama mücadeleyle başardım. Artık alıştım. Denizden yeri geliyor bir kilogram balık tutamıyoruz, ama umudumuzu kaybetmiyoruz. Eskisi gibi balık avlayamasak da bu işi yapmaktan başka çarem yok. Kazandığım parayla hem aileme bakıyorum hem de teknenin bakımını yaptırıyorum." Semiha Başak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün kutlu olmasını dileyerek, kadınların yapamayacağı hiçbir işin olmadığını ve kadınların azimli olması gerektiğini dile getirdi. Deniz sevdasından vazgeçemiyor Gökova Körfezi nde eşiyle birlikte 32 yıldır balığa çıkan Günnaz Doğan ise yaptıkları işin meşakkatli olduğunu ifade etti. Marmaris ten Akyaka ya gelin olarak geldiğini anlatan Doğan, şunları söyledi: "Buraya geldiğimde balık bilmiyordum. Eşimle balık tutmaya gidip gelmeye başlayınca alıştım. Balıkları böcek gibi görüp çok korkuyordum ve avladığım balıklara hiç elimi süremiyordum. Yüzme bilmediğim için balığa çıkmaktan da çok korkuyordum. Bisiklet tamircisi kız kardeşler erkek meslektaşlarına taş çıkartıyor Bu mesleği kızıma da öğretmek istiyorum" Güner Akkaya da 12 yıldır ablasıyla birlikte bisiklet tamirciliğini yaptığını dile getirdi. Evli ve bir kız annesi olduğunu kaydeden Akkaya, "Aslında kızıma da bu mesleği öğretmek istiyorum ancak kızım yaptığımız işe karşı. Genç olduğu için bu işi yapmak istemiyor. İnşallah bu işi yıllarca devam ettirmek istiyorum. Kadınlar istedikten sonra her şeyi başarabilirler, bundan eminim. Haydi kadınlar, kolları sıvayın ve yarından tezi yok bir işe başlayın" dedi. Gülom Çavdır'ın eşi Ali Çavdır da işten kalan zamanlarında eşine yardım ettiğini aktardı. Tamircilik mesleğinin erkek işi olduğunu ancak eşini ve kardeşini gördükten sonra kadınların da bu işi yapabildiğine hem kendisinin hem de çevredekilerin şahitlik ettiğini ifade eden Çavdır, "Eşimin bu işi başarıyla yürüttüğüne inanıyorum. Müşterilerimiz de oldukça memnun. Kadınlar istedikten sonra her türlü başarılı olurlar" şeklinde konuştu. (AA) 30 senedir alıştım artık. Erkekler bile denizle zor mücadele ediyor ama biz alıştığımız için artık bize zor gelmiyor. Mecburen balığa çıkmak zorundayız çünkü geçimimizi balıkçılıkla sağlıyoruz." 30 yıl içerisinde denizde unutamadığı çok fırtınalı günler yaşadığını anlatan Doğan, "Hiç unutamıyorum. Çocuklarımla bir gün denizde balık avlarken fırtınaya yakalandım. Çok korkmuştuk. Ama Allah a şükür atlattık. Karaya çıkar çıkmaz kola ve lokum dağıttım. Deniz benim sevdam. İki gün evde kalıp denize çıkamadığım zaman çok sıkılıyorum. Mecburen borçlarımızı ödemek için eşimle balık avına çıkmak zorundayım. Çoğu zaman da eşim olmamasına rağmen yalnız çıkıyorum artık diye konuştu.doğan, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayarak, eşiyle balık tuttuğu için kutlamalara gidemediğini, buna rağmen çok mutlu olduğunu dile getirdi. (AA) Kadın eli değen şirket pazar payını artırdı Uşaklı kadın girişimci Hatice Turan, 15 yıl önce yönetimine geçtiği otomotiv sektöründe faaliyet gösteren aile şirketini önemli pazar payına sahip bayi konumuna taşıdı. Şirketine çoğunluğu satış ve hizmet kalitesiyle alakalı 44 ödül kazandıran Turan, "Kadının çocuk doğuran ve ona bakan anne anlayışının içinde kaybolduğunu savunarak "Bu portrenin dışına çıkabilen kadınlar başarılı oluyor" dedi. Bir otomotiv firmasının Uşak bölge bayisinin genel müdürü Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada hukuk eğitimi aldığını, yaklaşık 6 yıl avukatlık yaptığını anlattı. Turan, uçak kazasında eşini kaybetmesi üzerine 2000 yılında otomotiv sektöründe faaliyet gösteren aile şirketinin başına geçmek zorunda kaldığını belirterek, "Yabancı olduğum sektörü tanımayla işe başladım. Tecrübe sahibi çalışanlarla müşteri memnuniyetini gözeterek hizmet kalitesini yükseltme girişimleri ve daha ileri gitme hedefleriyle ar-ge çalışmalarına giriştik. Bu da satış oranlarına olumlu yansıdı" diye konuştu. Şirketin satış miktarlarını düzenli olarak artırdığını kaydeden Turan, "Uşak'ı İstanbul, Ankara ve İzmir den sonra en fazla satış yapan il konumuna getirdik" dedi. Turan göreve başladığında 200 metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren firmanın bugün 4 bin metrekarelik kapalı alanda hizmet verdiğini dile getirerek, satış miktarındaki artışın yanı sıra hizmet kalitesini de artırdığını vurguladı, çoğunluğu satış ve hizmet kalitesiyle alakalı 44 ödül aldıklarını söyledi. Kadınların iş hayatında daha fazla yer almaları gerektiğini belirten Turan şöyle konuştu: "Kadın ülkemizde ne yazık ki çocuk doğuran ve ona bakan anne anlayışının içinde kayboluyor. Bu portrenin dışına çıkabilen kadınlar başarılı oluyor. Kadınlar istedikleri taktirde erkeklerden daha başarılı olabilirler. Yeter ki evlerinden dışarı çıkıp politikada, iş dünyasında görev üstlensinler. Kadınlar evlere hapis olmamalı. İş yaşamına farklılık ve kalite getiren kadınlar, erkek egemen dünyada daha başarılı oluyor." (AA) 8 bin kadın türkü söyledi, 5 bin kadın kaşıkla eşlik etti Karşıyaka Belediyesi, kadına uygulanan şiddete 'dur' demek için 8 bin kadına türkü söyletti. Antalya'nın Muratpaşa Belediyesi de 5 bin kadından oluşan kaşık korosu ile bu coşkuya ortak oldu. Kadının sesini Türkiye'ye duyuran iki ilçe, canlı bağlantı ile eş zamanlı olarak ritim tuttu, türkü söyledi. Karşıyaka Belediyesi tarafından organize edilen etkinlik, Bostanlı Pazaryeri'nde gerçekleştirildi. Erken saatlerden itibaren alanı dolduran kadınlar, ellerinde dövizler ve pankartlarla, hem 8 Mart'ı kutladı hem de kadına yönelik şiddeti protesto etti. TRT sanatçısı Saime Cantürk'ün öncülüğünde oluşturulan 8 bin kişilik koro, 17 farklı türküyü hep bir ağızdan seslendirdi. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ve eşi Zehra Akpınar da şarkılara eşlik etti. Alanı dolduran kadınlara karanfil dağıtıldı. BİR DALDA İKİ KİRAZ Karşıyakalı kadınların 8 Mart coşkusuna Antalya'nın Muratpaşa Belediyesi de ortak oldu. Kadınlar Günü için 5 bin kadının katılımıyla kaşık korosu oluşturan Muratpaşa Belediyesi ile canlı bağlantı yapıldı. Karşıyaka ve Muratpaşa'daki kadınlar, eş zamanlı olarak 'Bir dalda iki kiraz' şarkısını seslendirdi. Kadının sesini Türkiye'ye duyuran iki ilçenin belediye başkanları da kadının toplumdaki yerinin geliştirilmesi ve şiddetin durdurulmasına yönelik mesajlar verdi. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar "Türkiye'de kadın olmak zor. Bugün analarımızın gözyaşları yağmur olarak üzerimize yağıyor. Gözyaşlarının akmaması ve kadınlarımızın yaşamın her alanında bizlerle beraber, yan yana omuz omuza olması için çalışıyoruz. Kadın ve erkeğin eşit olamayacağını söyleyenler bilsinler ki; bizim kadınımız hep yanımızdadır. Emek mücadelesi veren ve yaşamı şekillendiren tüm kadınlarımızın 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum." dedi. KADINIMIZIN MEŞREBİ VE FITRATI EŞİTLİKTİR Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da "Bizim kadınımızın meşrebi ve fıtratı eşitliktir, kardeşliktir, barıştır. İzmir ve Antalya'dan böylesi önemli bir mesaj verdiğimiz için mutluyuz. Tüm Türkiye'yi sevgi ve saygıyla selamlıyorum." diye konuştu. Bostanlı Pazaryeri'ndeki etkinlik, bilinen ve sevilen türkülerin hep bir ağızdan söylenmesi ile devam etti. Karşıyaka Kent Konseyi Kadın Meclisi de kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için yüzlerce balonu Karşıyaka İskelesi'nden gökyüzüne uçurdu. Kadınlar daha sonra Çarşı içinde yürüyüş yaptı. Karşıyaka Belediyesi'nin mahalle merkezlerine ve sivil toplum örgütlerine üye olan yüzlerce kadın da 8 Mart için ritim grubu oluşturdu. Belediye binası önünden başlayarak çarşı içi ve sahil boyunca ellerindeki çalgılarla ritim tutan Karşıyakalı kadınlar, vatandaşlardan ilgi gördü. (HABER MERKEZİ) Deve güreşi meydanlarının "Yörük Kızı" Salihli ilçesine bağlı Emirhacılı Mahallesi'nde yaşayan 18 yaşındaki Banu Doğan, yetiştirdiği devesiyle bölgede düzenlenen çeşitli deve güreşi organizasyonlarında boy gösteriyor.ege Bölgesi'nde yaşatılan deve güreşi kültürüne yönelik organizasyonlarda, güreşen develerin sahipleri arasında 18 yaşındaki Banu Doğan dikkati çekiyor. "Arizona" ismini verdiği devesiyle Salihli'de düzenlenen deve güreşlerine katılan Banu Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan bu yana deve güreşleriyle iç içe olduğunu belirtti. "Arizona"yı evlerinin bahçesindeki ahırda 2 yıldan bu yana beslendiğini bildiren Doğan, "Bu sevgi anlatılmaz, Arizona şu anda 7 yaşında. Bakımı oldukça zor ve zahmetli ama onu çok seviyorum. Bizim mahallemiz deve güreşleriyle meşhurdur. Mahallemizde bir çok kişi daha önceden deve bakıyordu. Ancak sayıları her geçen gün azaldı" dedi. Doğan, deve sevgisinin dedesinden, babasından geldiğini dile getirerek, "Arizona ile çok yakından ilgileniyoruz. Gün içerisinde babam, ağabeyim veya ben sırayla dışarıya çıkarıp gezdiriyoruz. Artık bize alıştığı için çok cana yakın. Sadece samanla besleniyor. Ağırlığı 800 kilograma ulaşmış durumda. Güreşlerde başarılı olan bir deve, 400 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor ama satmayı düşünmüyorum" diye konuştu. Güreş meydanlarında tanınıyor Banu Doğan, "Arizona" ile 5 deve güreşi organizasyonuna katıldığını belirterek şunları kaydetti: "Torbalı, Menemen, Sarıgöl ve Gökkaya da düzenlenen deve güreşlerine katıldım. Şimdiye kadar benim gibi deve güreştiren başka bir kadına rastlamadım. Yetiştirdiğim devemle 5 yıldır çeşitli güreşlere katılıyorum, güreşleri takip edenler artık beni tanıdı. Güreş alanına girdiğimde izleyenler 'yörük kızı' diye bağırıyorlar. Yörük kızının Arizona'sı nerede diye sorsanız herkes benim devemi gösterir." (AA) Lastik tamircisi "Vesile Nine"ye kadınlar günü ziyareti Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde, askere giden oğlunun ekmek teknesinin kapanmaması için başladığı lastik tamirciliğini 35 yıldır sürdüren Vesile Akın'ı (71), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Kaymakam Faik Arıcan ziyaret etti. Akın'ı yeni sanayi sitesindeki iş yerinde ziyaret ederek elini öpen Kaymakam Arıcan, bütün kadınların gününü kutladığını ifade ederek, kadınların toplum içerisinde daha faal olmaları temennisinde bulundu. Kadınların kendilerini yetiştirmesi durumunda toplumun daha güçlü daha sağlam temellere sahip olacağını söyleyen Arıcan, şunları söyledi: "Bu vesileyle ilçemiz sanayisinde aile mesleği olarak lastik tamiri yapan Vesile Ninemizin yanına geldik. Onun Dünya Kadınlar Gününü kutladık. Vesile Ninemiz, burada eşi ve oğlu ile birlikte gelen araçların lastiklerinin tamirini yaparak aile ekonomisine katkı sağlıyor. Ailenin ekonomik anlamda onun çalışmasına ihtiyacı yok ama o bu işi hobi olarak yapıyor. Ama Vesile Ninemiz toplumumuz için iyi bir örnek. Ben kendisinin ve ülkemizdeki kadınların gününü kutluyorum. Vesile teyzemiz bir örnektir. Bu örneğin giderek artmasını istiyorum." Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vesile Akın da kadınlara tavsiyelerde bulunarak, "Kadınlarımız çekirdek çitlemesinler. Çekirdek çitlemek ile üst baş alınmaz. Evde çekirdek yemekle ev alınmaz. İş olmayınca aş olmaz, aş olmayınca kuvvet olmaz, evde geçim olmaz. Bayan erkek herkese okuyun, çalışın diyorum" ifadesini kullandı. (AA) DOĞRUDAN BAKIŞ Mustafa ARSLAN musarslan1960@hotmail.com ÇANAKKALE VE İNSANLIĞIMIZ 2 Adnan Orel Bey, askeri ataşemiz olarak ve albay rütbesiyle Londra da bulunduğu sırada, İngiltere Genelkurmay Başkanlığında bir değişiklik meydana gelir ve göreve gelen yeni Genelkurmay Başkanı Mareşal Festings için bir yemek düzenlenir. Yemekte yabancı devletlerin askeri ataşeleri de bulunmaktadır. Yemek yenir ve mutat olduğu üzere, şerefine yemek verilen Mareşal Festings konuşmasını yapmak üzere hazırlanan kürsüye gelir. Konuşmasına başlarken şöyle der: İçinizde bulunan Türk askeri ataşesini tanımak istiyorum. Bunun üzerine orada bulunan Türk askeri ataşesi Adnan Orel Bey, diğer askeri ataşelerin şaşkın bakışları arasında Mareşali selamlar. Türk askeri ataşesine yapılan bu ayrıcalığın sebebini, orada bulunanlar merakla düşünmeye başlarken, yeni İngiliz Genelkurmay Başkanı şu açıklamayı yapar: Ben bu üniformanın sahibi olan ordunun mensupları sayesinde, şimdi şu anda genelkurmay başkanı olarak karşınızdayım. Bu sözler orada bulunan topluluğu daha da şaşırtır. Bu sözlerle bir anlam çıkarmaya çalışırlarken Mareşalden şöyle bir açıklama gelir: Buna göre, Meraşal Festings Çanakkale savaşlarında teğmen rütbesiyle görevli bulunmaktadır. İngilizler savaş esnasında dahi ibadetlerini yapabilmeleri için cephenin hemen gerisinde bir sahra kilisesi yapmışlar. Bir Pazar günü bu kiliseye gitmek üzere ellerinde İncilleri olduğu halde birkaç asker yola çıkmışlar, aralarında Festings de vardır. Ancak yollarını şaşırmaları neticesinde Türk siperlerine varmışlardır. Dolayısıyla Türklere esir düşmüşlerdir. Teğmen Festings, silahsız olduklarını, ellerindeki İncilleri göstererek kiliseye giderken yollarını kaybettiklerini belirtmiş ve serbest bırakılmalarını istemiştir. Bunun üzerine, onları esir alan Türk teğmen, bu İngilizleri esir olarak yüksek mercilere teslim edip resmi muamele yapmak yerine, serbest bırakarak emniyet içinde kendi mıntıkalarına dönmelerini sağlamıştır. Mareşal başından geçen bu hadiseyi anlattıktan sonra, orada yemekte bulunan askeri ataşelere şu açıklamayı yapar: İngiliz askeri kanununa göre savaşta esir düşen İngiliz subayları, ülkeye döndüklerinde askeri mahkemeye verilirler. Esir olmakta hatası görülenler, derhal ordudan atılırlar. Esir olmakta şahsi hatası bulunmayanlar da emekliye sevk edilirler. İşte o gün Türk teğmeni bana esir muamelesi yapsaydı, bu gün genelkurmay başkanı olamazdım lı yıllarda Avustralya genel valisi olan İngiliz üsteğmeni Casey, Çanakkale ile ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor: Conkbayırı nda göğüs göğüse siper savaşları yapılıyordu. Düşman siperleri arasındaki mesafenin 10 metreye kadar düştüğü oluyordu. Süngü hücumu yapıldıktan bir müddet sonra savaşa ara verilmişti. Askerler siperlerine çekilmişlerdi. İki siper arasına ağır yaralı olarak düşmüş ve bacağı kopacak şekilde darbe almış bir İngiliz Yüzbaşısı acı içinde kıvranıyor ve bütün avazıyla Kurtarın, yardım edin diye yalvarırcasına bağırıyordu. Ancak hiç kimse siperinden çıkıp yardım etmeye cesaret edemiyordu. Çünkü en ufak bir harekette gökten yağar gibi mermi sağanağına şahit olunuyordu. Bu sırada herkesi şaşırtan beklenmedik bir hadise meydana gelmişti. Türk siperlerinden silahsız, beyaz bir iç çamaşırı sallayarak çıkan bir asker görülmüştü. Herkes donup kalmıştı sanki. Büyülenmiş gibi ona bakmaya başlamışlardı. O ise yavaş adımlarla yürüyerek yaralı askerin yanına gelmiş ve incitmemek için yumuşak bir hareketle kucaklamış, kolunu omzuna atmış ve bizim siperlere doğru yürümeye başlamıştı. Siperdekiler nişan almış, askerin ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyorlardı. Asker bizim siperlere yaklaştı. Yaralı askeri usulca yere bıraktı. Tekrar kendi siperlerine döndü. Kendisine teşekkür bile edemedik. Aramızda günlerce bu şefkati, cesareti ve insan sevgisini konuştuk. Kadın istihdamında Denizli farkı Kanıda yönelik istihdamda rekor kırdıklarını söyleyen Denizli Ticaret Odası Başkanı Özer: "Türkiye'de kadın istihdam oranı en yüksek il, yüzde 35 seviyesiyle Denizlidir" diye konuştu Denizli Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Özer, kadın istihdam oranı en yüksek ilin, yüzde 35 seviyesiyle Denizli olduğunu belirtti. Özer, 2014 sonu itibariyle Denizli Ticaret Odası na kayıtlı 15 bin 367 üyeleri bulunduğunu, bunlar arasında şirket yetkilisi kadın girişimci sayısının bin 860, şirket ortağı kadın girişimci sayısının bin 382 ve gerçek kişi kadın girişimci sayısının 562 olduğunu söyledi. Denizli'de SGK lı olarak çalışan 191 bin 133 kişinin, 59 bin 22 sinin kadınlardan oluştuğunu ifade eden Özer, "Türkiye de kadın istihdamı oranı yüzde 27,8 dir. Denizli, Aydın Muğla illerinin içinde bulunduğu TR 32 bölgesinde bu oran yüzde 35,8 dir. Bu oran, Denizli için yüzde 35 dolayındadır. Türkiye'de kadın istihdam oranı en yüksek il Denizlidir." diye konuştu. şeklinde konuştu. Jeostratejik konumunun, Denizli'nin gelişmesinde önemli olduğunu anlatan Özer, şunları kaydetti: "İlimizin adıyla anılan meslekler ve sanayileşme başarısı, tarıma uygun fiziki ve iklimsel şartları ve dinamik girişimcilik özellikleri ile ülkemizde çekim merkezi olmuş illerin başında gelmektedir. Denizli bu birikim ve imajla çıktığı yolda kadınların çalışma hayatına katılımı noktasında da ülkemizde önemli bir noktada bulunmaktadır. TOBB un oluşturduğu İl Kadın Girişimciler Kurulu uygulaması ülkemiz kadın girişimciliği için önemli bir gelişmedir dedi. (AA)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >>10 DENİZLİ HABERLERİ Mustafa KAYALI VEFA 2 Hep bize umut vermesini, güç vermesini beklediğimiz insanlara biz ne veriyoruz? O görmeden görebilmek, istemeden yanında olabilmek, onu sorgulamamak, sadece yol göstererek yanında olabilmek.bunları ne kadar becerebiliyoruz acaba? Herkesin kendi kararlarını alıp onları uygulama özgürlüğü olduğunu bildiğimiz halde neden kendi beklentilerimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz dostlarımızın hayatında? Biz şekillendirmeye çalışıyoruz onun kendi doğrularını unutup hayatını. Oysa vefalı olmak yapmaya çalıştığımız şeyi gerçekten onu düşünerek yapmayı ona her durumda destek olmayı gerektirir. Hep unutuyoruz, arkadaşımız da olsa, çocuğumuz da olsa, dostumuz da olsa onun kendi hayatını oluşturmaya hakki olduğunu, kendi doğruları olduğunu ve bize her ne kadar yanlış gelirse gelsin onlara saygı duymayı. Dünya üzerinde çok az insan var kendi hayatını yaşarken, başkasının yanlış yapabilme özgürlüğünü görebilen ve buna saygı duyabilen. Vefalı dost; senin yanlışlarını görüp sana fikir veren, ama bunu yaparken asla üzerinde otorite kurmaya çalışmayan, yanlışlarını görüp sana aktaran ama asla sorgulamayan, kötü zamanda bile sen istemeden yanında olan kişidir. Sana hırsız, sana katil, sana deli ve benzeri şeyler yakıştırıldığında da yanında olandır. Yoksa yanımda olduğun sürece yanındayım diyen kişi değil denilir ki; Vefa, arkada bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamaktır. Vefa, dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamaktır Vefa, sadece has ların vasfıdır! Nisyan yani unutmak ise ham ların Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur vefadan! Ve öğrendik ki; sadece gönlümüzün kitabında; bize bir defa selâm vereni kıyamete kadar unutmayız düstûru kayıtlıdır diyenlere vefalı olunmalı! Vefa dostluk ikiz kardeştirler ve onları sevgiliye beslemek gerek, hadi bu da benden olsun, Çiçek sulandığı kadar güzeldir, Deniz gözünün gördüğü kadar Kuşlar uçabildiği kadar özgür, Bebek ağladığı kadar bebektir. Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin, Bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin. Selam ve dua ile Gönüllü gençlik hareketi kadınlara anlamlı mesaj vererek karanfil dağıttı Denizlimizin Gönüllü Gençliği olarak, çınar meydanında kadınlarımıza, İslamın 14 asırdır her gün yaşayarak kutladığı dünya aileler günü yeniden ihya edilmelidir. Çünkü güçlü devletler, güçlü milletlerden, güçlü milletler de temeli sevgi, iman, haya ve merhamet dolu sağlam ailelerden doğar. Kadınlarımızı diri diri gömülmekten kurtaran ve analık makamına yücelten islamın doğuşunun miladi yılında dünya kadınlar günü 1 gün değil her gün kutlu ve mutlu olsun şeklinde Karanfillerle beraber bu mesajı dağıtıp, batının bize empoze etmiş olduğu bu güne, bu çalışmayı yaparak muhalefet etmiş olduk. Denizlimizin gönüllü gençlik hareketi olarak Batının değerlerini kendi kültürümüzün, değerlerimizin içine almak mecburiyetinde değiliz. Bizim bir inancımız, bir kimliğimiz var kimliğimizde ne yazıyorsa ona göre hareket etmemiz gerekir. Gönüllü gençlik hareketi başkanı olarak sesleniyorum! Ey bu ülkenin yöneticileri Allah'ın ve islamın önünde eğilin, batıla karşı hakkın tarafında olun. Sürekli kadına şiddeti cılız açıklamalarla gündemi meşgul edenlere sesleniyorum! Kadının cinsel meta olarak kullanılması da şiddet, kadının cinselliği ile reklam aracına dönüştürülmesi de şiddet, kadının anne olmasının ekonomik düzen sebebiyle zora sokulması da şiddet, çocuğun anneden mahrum büyümesi de şiddet, devletin insanların inançlarına müdahale edecek ölçüde Firavunlaşması da, patronun Karunlaşması da, bürokrasinin Bel amlaşması da, medyanın ruhları gasp etmesi de şiddet. Biz, göz kaş işaretiyle bile insanların rencide edilmesini yasaklayan bir değerler dünyasının insanlarıyız dedi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ve eşi Berrin Zolan, Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği pilates ve zumba kurslarına katılan bayanlarla bir araya gelerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik etti. Başkan Zolan ve eşi Berrin Zolan, kadınlara kırmızı karanfil verdi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ve eşi Berrin Zolan, Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin ücretsiz olarak düzenlediği pilates ve zumba kurslarına katılan bayanlarla buluştu. Denizli Büyükşehir Belediyesi Buz Pisti'nde düzenlenen organizasyona, Başkan Zolan ve eşi Berrin Zolan'ın yanı sıra Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Ali Değirmenci, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gökoğlan, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Bilsen Özen ve çok sayıda kadın katıldı. Başkan Zolan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde burada olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Davetimizi kabul edip bizlerle beraber olduğunuz için hepinize çok teşekkür ediyorum" dedi. Başkan Zolan, "Bizlerin baş tacı anamız, hayat arkadaşımız, kızımız, kardeşimiz, dünyaya geldiğimiz andan itibaren hep yanı başımızda olan, hep hayatımız kolaylaştıran çok değerli hanım kardeşlerim Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun" dedi. Kadın her yerde olsun Büyükşehir Belediyesi olarak hanımlara her türlü imkanı seferber etmeye çalıştıklarını anlatan Başkan Zolan, "Çünkü istiyoruz ki kadın her yerde olsun. Kültürde olsun, sanat etkinliklerinde olsun, sosyal faaliyetlerde olsun, ekonominin içinde olsun, üreten, çalışan olsun ve spor yapan hanım kardeşlerimiz olsun düşüncesi ile gayret ediyoruz. Spor yapan siz hanım kardeşlerimle gurur duyuyorum. Sizlerin sayesinde Denizli rekorlar kitabına girdi. Siz olmasaydınız bu işin altından kalkmak mümkün değildi" dedi. Başkan Zolan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çalışmalarda her türlü fedakarlıkta bulunan, bizim yokluğumuzu ve sıkıntımızı paylaşan, her zaman yanımda olan sevgili eşim Berrin hanıma da ben çok teşekkür ediyorum. Onun da Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum. İnşallah yarın daha güzel olacak. Sizlerle birlikte olduğumuz sürece, gönül birlikteliği olduğu sürece, Denizlimizde ve yaşantımızda bir çok güzelliklerin altına imza atacağız inşallah." Hanımlara gerek sportif gerekse diğer alanlarda imkan sunmaya devam edeceklerini kaydeden Başkan Zolan, "İnşallah bu sportif faaliyetlerimiz yine ücretsiz olacak. Tüm kurslarımız ve sanat etkinliklerimiz devam edecek. Yeter ki siz isteyin ve bizlerin yanında olun. Biz sizlerin emrindeyiz. Çünkü sizler bizim baş tacımız ve yol arkadaşımızsınız. Sizlerle birlikte çok güzel eserler kazandıracağımıza inancım sonsuz" dedi. Etkinliğe katılan bayanlarla bol bol hatıra fotoğrafı çektiren Başkan Zolan ve eşi Berrin Zolan, günün anısına kadınlara kırmızı karanfil dağıtarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı. HABER MERKEZİ Kadın Meclisi'nden "Kadın Olmak KADIN GİBİ YAŞAMAK" PANELİ Tekstil işçilerine 'Mutlu Aile' semineri verildi Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu üyeleri, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü' etkinlikleri kapsamında bir tekstil firmasını ziyaret ederek çalışan kadınlara yönelik "Mutlu Aile" semineri düzenledi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir hafta boyunca farklı etkinlikler gerçekleştiren Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu üyeleri çalışan kadınlara yönelik "Mutlu Aile" semineri düzenledi. Selin Tekstil'de düzenlenen programa, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Bilsen Özen, Kent Konseyi Yürütme Başkan Zolan'dan kadınlara kırmızı karanfil Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla, "Kadın Olmak Kadın Gibi Yaşamak" konulu panel düzenledi. Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle "Kadın Olmak Kadın Gibi Yaşamak" konulu panel düzenledi. Anemon Otel'de gerçekleştirilen panele, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin eşi Ayşen Zeybekci, Vali Şükrü Kocatepe'nin eşi Sultan Kocatepe, Milletvekili Nurcan Dalbudak, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan'ın eşi Berrin Zolan, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Bilsen Özen, çok sayıda davetli ve 19 ilçeden gelen kadınlar katıldı. Kent Konseyi Genel Sekreteri Baran Akın, panelin açılış konuşmasında, "Bugün burada kadını konuşmak, kadın ne yapar, kadın gibi yaşamak nedir, bunları tartışmak için buradayız. Kadın özellikle bu son dönemde edilgen olarak bahsedilmekte dövülen, hor görülen veya daha hoyrat gözükmekte. Ama kadın gibi yaşamak, kadın olmak çok daha farklı. Bizler bu Kurulu üyeleri, Psikolog Şermil Dal Üzülmez ve tekstil işçisi kadınlar katıldı. Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı, Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü çeşitli etkinlikler yaparak kutlamak istediklerini söyledi. Özen, "Bilindiği gibi 1857 yılında bir tekstil firmasında çıkan yangın sonrası 129 işçi kadınımız yaşamını kaybetmişti. Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanmaya başlandı. Bizler 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle sizlerle bir araya gelerek 'Mutlu Aile' semineri vermek istedik. Aile kurumunun temel taşı, değerlerimizin temsilcisi olan kadınlarımız, toplumumuzun yapısını güçlendiren, şekillendiren, aile birliğinin en önemli unsuru olarak özveri ve sevginin kaynağı olmuştur" diye konuştu. Psikolog Şermin Dal Üzülmez ise, seminer kapsamında, kadın olmanın kendilerine ayrı bir sorumluluk ve görevler verdiğini işaret ederek, "Kadın mı üstün yoksa erkek mi üstün sorusunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Doğa zaten bunun cevabını vermiştir. Biz kadınlar iş hayatında çalıştığımız gibi evlerimizde de çalışarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz dedi. HABER MERKEZİ toplumun bir parçası olarak hak talebinde bulunmakta ve bunu da Kent Konseyi ile başarabilmekteyiz" dedi. Kadın olarak ne istiyoruz" Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Bilsen Özen de, "Güzel kentimizin çok saygıdeğer hanımefendileri bugün 19 ilçeden gelen siz kadınlarımızla olmaktan onur duyuyoruz. İstedik ki hepimiz konuşalım. Bizler kadın olarak ne istiyoruz, ana olarak, evlat olarak, gelin olarak, kız olarak ne istiyoruz, burada bunu bir sonuca bağlamak istiyoruz" dedi. Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ise, Kent Konseyi Kadın Meclisi'nin yaptığı etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili hep kadına şiddetle ilgili konuşulan ve bunun üzerinden devam eden sohbetlerden sıyrılıp, biz kadınlar için bir şeyler yapıyoruz diyen bir ekibin var olması gerçekten memnuniyet verici. Biz şiddetin her türlüsü ile hükümetlerimiz boyunca yaptığımız parlamento çalışmalarında gerekli olan bütün yasal düzenlemeleri yaparak mücadele ettik ve etmeye de devam edeceğiz" dedi. ÖĞ-DER bölge TOPLANTISI Denizli de yapıldı Şuurlu Öğretmenler Derneği Bölge toplantısı Denizli'de yapıldı.osman Nuri KARAOBA- LI'nın Kuran tilaveti ile başlayan program Denizli Şube Başkanı Halil AKPINAR'ın açılış konuşması ile devam etti.açılış konuşmasında "İslamsız saadet olmaz,islam hayat nizamıdır.öğretmenlerin "şuur"lu olarak hareket ettiğinde ancak "şuur"lu nesiller yetişebilir.bütün eğitimcilerimizi "önce ahlak ve maneviyat" düsturu ile hareket eden milli görüş kuruluşu olan Öğ-derimizin çatısı altında toplanmaya çağırıyoruz" dedi. Şuurlu Öğretmenler Derneği Denizli Şubesi ev sahipliğinde Antalya,Burdur,Aydın,Isparta,Muğla,İzmir Ögder olarak Genel Merkez Teşkilat Eğitim Komisyonu Başkanı Ali Özcan Baskanımızın katılımıyla Bölge toplantısı gerçekleştirildi.ali Özcan;teşkilat eğitimimizin temel esasları konulu bir sunum yaptı.özcan yaptığı konuşmada " Ben bir muallim olarak gönderildim diyen Peygamberimiz (s.a.v.) bu eğitim esasları doğrultusunda vahşi, cahil, kibirli, bir toplumu eğitmiş ve medenileştirmiştir. Nasıl o günkü toplum, İslam ile medenileşmişse, bugünün - modern zamanların- zalim, vahşi, cahil toplulukları da yine, ancak İslam ile terbiye edilerek medenileşecektir. Bu gün insanlığın içine düştüğü bunalımdan, krizden kurtuluşunun tek çaresi İslam dır. Bu nasıl olacak, bunu kim yapacak, nasıl yapacak? Tarihte bunu Müslümanlar yaptı, bu gün de Müslümanlar yapacaktır. Bunun nasıl yapılacağının esasları ise kaynaklarımızda bellidir. Saf bağlayarak, BUNYANÜNMERSUS olarak, ittifak ederek, batıyı değil, hakkı üstün tutarak, nefis terbiyesini esas alarak, Materyalizmi değil, maneviyatçılığı benimseyerek, yenilmişlik, işbirlikçilik psikolojisinden kurtulup, İslam ile yeniden izzet bularak yapılacak. Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah a aittir. (Nisa suresi:139) Bundandır ki İslamsız eğitim ve öğretim olmaz. " Ardından Antalya Şube Başkanı Abdullah ERTEN,Burdur Şube Başkanı Abdurrahman TU- RAN,Aydın İl Başkanı Mustafa URAL söz alarak rapor sundular.istişarelerin yapıldığı bölge toplantısı Genel Merkez Teşkilat Eğitim Komisyonu Başkanı Ali Özcan'ın kapanış konuşmasıyla sona erdi. HABER MERKEZİ

10 mbe

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Gökhan Arıkan, mali mesuliyet sigortalarında özel güvenlik firmalarının mağdur olduğunu belirterek, sorunun çözülmesi gerektiğini söyledi. Özel güvenlik firmalarının, çalışanlarına yaptırmak zorunda oldukları ve yıllık 7-12 TL arasında değişen mali mesuliyet sigortasında iş yoğunluğu nedeniyle sigorta şirketlerinin poliçelerini geciktirebildiğini ifade e- den Arıkan, bu nedenle suçlu durumuna düştüklerini ve savcılara ifade vermek zorunda kaldıklarını kaydetti. Mali mesuliyet sigortası poliçesinin tamamlanması için en az 10 günlük bir zaman tanınması gerektiğine dikkat çeken Arıkan, bu süre içinde işlemlerini tamamlamayan firmalar için cezai işlemin uygulanmasını SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe istedi. -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel KORKUMUZDAN GECE NÖBETİ TUTAMIYORUZ Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Saydan, "Hastalar genelde kadın eczacıya erkek eczacıdan daha fazla şiddet gösteriyor. Kadın eczacılar olarak gece nöbeti tutuyor, fakat nöbetlerde yalnız kalmamaya gayret ediyoruz. Devletin bu konuda tedbir alması lazım dedi Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, kadın eczacılar gece nöbetlerinden korktuğunu söyledi. Kadın eczacılarının kadın ve eczacı oldukları için mesleklerini icra ederken cinsiyetçi tutum ve davranışlarla karşılaştığını belirten Saydan, Hastalar genelde kadın eczacıya erkek eczacıdan daha fazla şiddet gösteriyor. Kadın eczacılar olarak gece nöbeti tutuyor, fakat nöbetlerde yalnız kalmamaya gayret ediyoruz. dedi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. 8 Mart'ı kutlama havasında geçiremediklerini, çünkü tüm dünyada ezilen, şiddete uğrayan kadınların k- endilerini derinden etkilediğini ve isyan ettirdiğini kaydeden Saydan, Her geçen yıl kadına karşı evde, iş yerinde, okulda, sokakta şiddetin artarak devam etmesi, kabul edilebilir bir durum değildir. Bugün dünyada kadınların yüzde 36'sı, Avrupa'da yüzde 25'i, Türkiye'de ise kadınların yarısı yani yaklaşık olarak 20 milyonu şiddete uğruyor. Türkiye'de 2008'de 80 kadın öldürülürken bu rakam, 2014'de 294'e yükselmiştir. Sadece 2015 Ocak ayında 25 kadın öldürülmüştür. diye konuştu. TÜRKİYE'DE KADIN- LARIN YARISI ŞİDDET MAĞDURU Türkiye de güncel gelişmelere bakıldığında tablonun kadınlar açısından çok karanlık olduğu kaydeden Saydan, TÜİK verilerine göre 2014 yılında Türkiye'nin nüfusu 77 milyon 695 bin 904 olmuştur. Bunun yüzde 49,8 ini kadın nüfus, yüzde 50,2 sini erkek nüfus oluşturmaktadır. Bizim mesleğimizde de ülke genelinde eczacıların yüzde 53,3'ü kadındır. TEİS üyelerinin ise yüzde 54,7'si kadın eczacıdır. dedi. Uzmanlara göre ülke genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranının yüzde 39 olduğunu vurgulayan Saydan, Varoşlarda bu oran yüzde 97'lere çıkıyor. Yaşadıkları fiziksel şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı yüzde Herhangi bir sivil toplum örgütüne ve polis, savcılık dahil hiçbir kuruluşa başvurmayanların oranı yüzde 92'dir. Ülkenin emekçi kadın eczacılarının kadın ve eczacı oldukları için mesleklerini i- cra ederken cinsiyetçi tutum ve davranışlarla karşılaştığını hatırlatan Saydan şunları söyledi: Hastalar genelde FADE VERMEKTEN BIKTIK Mali mesuliyet sigorta bedellerinin yıllık kişi başına 7 ila 12 TL gibi bir bedel olduğunu her firmanın bu sigortayı yaptırdığını açıklayan Arıkan, Sigorta firmalarının yoğunluğundan dolayı poliçeler birkaç gün gecikmeli yapılıyor. Yapılan denetimlerde de özel güvenlik firmaları sanki mali mesuliyet sigortası yaptırmadan güvenlik elemanı çalıştırıyormuş gibi görünüyor. Bu durumda savcılığa suç duyurusu yapılıyor. Biz de bu yüzden sürekli savcı karşısında ifade veriyoruz. Daha sonra durumu anlattığımızda mahkeme beraat kararı veriyor. Savcı Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center kadın eczacıya erkek eczacıdan daha fazla şiddet gösteriyor. Kadın eczacılar o- larak gece nöbeti tutuyor, fakat nöbetlerde yalnız kalmamaya gayret ediyoruz. Bu tarz sorunlar, saldırılar ve tehditler alıyor ve bu şartlar altında halkımıza sağlık hizmeti sunmaya devam ediyoruz. KADIN CİNAYETLERİ SON 7 YILDA YÜZDE 1400 ARTTI Son 7 yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını i- fade eden Saydan, Sesimizi duyurmak için ülkede her gün artan kadın cinayetlerini, kadına şiddeti engellemek, bu konuda farkındalık yaratmak için bir şeyler yapmak ve çabalamaktan başka çaremiz yok. Artık bu şiddet olaylarının altında yatan sebepleri bir an önce aklın ve bilimin ışığında tartışmaya başlamalı, geçici çözümler yerine sorunu kökten çözecek, uygulamalar hayata geçmeli. Bunların başında da eğitim ve hukuk gelmelidir. açıklamasında bulundu. (CİHAN) Güvenlik firmaları sigorta mağduru karşısında ifade vermekten artık bıktık. dedi. DENETİMLER EĞİTİCİ OLMALI Bu sorunun çözümü için vali, emniyet ve Jandarma Güvenlik Şube müdürlerini dernek o- larak ziyaret edeceklerini ve sorunlarını anlatacaklarını belirten Arıkan, en azından İzmir de bu konuda öncü bir çalışma yapılmasını beklediklerini söyledi. Daha sonra da seslerini Ankara da duyurmak istediklerini anlatan Arıkan, bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin de yapılması gerektiğini kaydetti. Arıkan, denetimlerinde kusur aramak ya da ceza vermek amacıyla değil, eğitim vererek sektörün hizmet kalitesini artırma yönünde yapılmasının daha faydalı olacağını sözlerine ekledi. (CİHAN) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK 17 Şubat 2013 Perşembe Kaçak implantın ancak yüzde 10'u yakalanıyor İMPLANTDER Başkanı Oğuz Akyüz: "Dental implant, ağırlık bakımından altının gramından pahalıdır. Ana maddesi titanyumun görülebilmesi için kaliteli x-ray cihazları gerekiyor" dedi Dental İmplant Sanayici ve İşadamları Derneği (İM- PLANTDER) Başkanı Oğuz Akyüz, ağırlık bakımından altının gramından pahalı olan dental implantın ana maddesi titanyumun görülebilmesi için kaliteli x-ray cihazları gerektiğini belirterek, "Çalışmalar sonucunda bir yılda 5 milyon liranın üzerinde implant yakalandı. Ülkemize illegal yolla giren kaçak implantın ancak yüzde 10'u yakalanıyor" dedi. Akyüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya genelinde 370 milyar dolar ticaret hacmi bulunan tıbbi cihaz sektörünün 22 milyar dolarının dişçilik alanında olduğunu belirterek, bunun da 5 milyar dolarlık kısmının dental implant marketine ait olduğunu söyledi. Dental implant sektörünün yılda yüzde 8 ile 10 arasında büyüdüğünü ifade eden Akyüz, gelişmiş Avrupa ülkelerinde yılda 1-1,5 milyon adet implant tedavisi yapılırken Türkiye'de insanların diş tedavisine önem vermemesi ve korku nedeniyle bunun binlerde kaldığını anlattı. Türkiye'de implant üreten 8 firma bulunduğunu, bunların dördünün de u- luslararası platformda yer aldığını dile getiren Akyüz, dernek kurulmadan önce dental implantın 3'te 2'sinin Türkiye'ye yasadışı girdiğini kaydetti. Havalimanlarında sıkı denetim Akyüz, dental implantın ana maddesi olan titanyumun, mıknatıslanma özelliği olması ve küçüklüğünden dolayı x-ray cihazlarında görünmediğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Dental implant, ağırlık bakımından altının gramından pahalıdır. İmplantın ana maddesi titanyumun görülebilmesi için kaliteli x-ray cihazları gerekiyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, yurda kaçak getirilen implantları yakalamak için derneğimize her konuda destek verdi. İmplantların görüntüleriyle havalimanlarında eğitimler yaptık. Uluslararası havalimanlarında eğitim verdik. 'Cihazlardan geçerken görmeniz çok zor. Dental implantlar Türkiye'ye şu şu belgelerle getirilmediği sürece kaçaktır. Fotoğraflarını bize gönderin, biz de kaçak olup olmadığını belirtelim' dedik. U- lusal bilgi bankasına, cihazın bilgilerini girip kayıtlı mı, değil mi görebiliyorsunuz. Çalışmaların sonucunda bir yılda 5 milyon liranın üzerinde implant yakalandı. Ülkemize illegal yolla giren kaçak implantın yüzde 10'u yakalanıyor." Uyarımız diş hekimlerine İMPLANTDER Başkanı Oğuz Akyüz, vergisi ödenmeyen kaçak implantın Sağlık Bakanlığı'na kaydının olmadığını ve garanti kapsamına girmediğini belirterek, "İmplant, servis hizmeti gerektiren bir üründür. İmplantın üst yapısıyla ilgili bir ürünü bulamazsanız büyük bir sorun var demektir. Ama kurumsal bir firmadan alırsanız, her türlü garantisini verir. Biz de dernek olarak bütün diş hekimlerine bu hizmeti vermeye başladık" dedi. Vatandaşların ağzına yaptırdığı implantın kaçak olup olmadığını bilemeyeceğini ifade eden Akyüz, uyarılarının diş hekimlerine yönelik olduğunu kaydetti. Akyüz, yasal düzenlemelerle vücutta kullanılan hiç bir tıbbi cihazın ruhsatsız satılamayacağını anlattı. Akyüz, ürün takip sistemiyle de yapılan her ürünün hekim olarak kayıt edilmesi zorunluluğunun getirileceğini kaydetti. Sağlık turizmindeki önemi Türkiye'nin sağlık turizmi açısından önemli bir şansı olduğunu belirten Akyüz, "Avrupa Birliği yaşadığı ekonomik sıkıntıdan dolayı sağlık gelirlerinde ciddi anlamda kesintiye gidiyor. Oradaki vatandaş bu tedaviyi alması için en uygun ülke bence Türkiye. Bugün İstanbul'dan 4 saatlik uçuşla 1,5 milyar insana ulaşıyorsunuz, sadece özel iştirakin kendi başına yaptığı tanıtımlar bu gelirin artmasında ne kadar yardımcı olabilir" diye konuştu. Akyüz, Türkiye'de estetik operasyonla başlayan sağlık turizminin saç ekimi ve göz sağlığıyla büyüdüğünü belirterek, dental implantın da bu seviyede olduğunu kaydetti. (AA) Uyku apnesi Türkiye'de her beş kişiden birinde görülüyor Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özen Kaçmaz Başoğlu ve Doç. Dr. Mehmet Sezai Taşbakan öncülüğünde, uyku apnesine dikkat çekmek için halk bilgilendirme toplantısı yapılacak. Türkiye de ilk defa olacak bu toplantı, 13 Mart 2015 Cuma saat da, Prof. Dr. İlhan Vidinel Toplantı Salonu nda düzenlenecek. Doç. Dr. Taşbakan, Hasta popülasyonunun yüksek olduğu uyku apnesi, ülkemizde her beş kişiden birinde görülmektedir. Polikliniğimizde bugüne kadar 3 bin üzerinde hastamızın tedavileri gerçekleştirildi. Uyku apnesi uyurken nefes durmasına, oksijensiz kalmaya, yorgun uyanmaya ve kalitesiz bir uykuya neden olmaktadır. Gerçekleştirecek olduğumuz toplantıda a- macımız, uyku apnesi farkındalığını arttırmak ve hastalarımızı bilgilendirmektir. dedi. Uyku apnesi, apne olarak da bilinir. Uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalıktır. Uykuda hava akımının, en az 20 saniye süreyle normal değerinin yüzde 20'si veya daha altına düşmesi olarak tanımlanır. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır ve karbondioksit miktarı artar.(cihan) Göz tembelliğine karşı çocuğunuzu kontrole götürün Gediz Üniversitesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Safiye Yılmaz, anne ve babaları, çocuklardaki göz tembelliğine karşı uyardı. Gözdeki tembelliğin çocuk, hattâ bebek yaşta başladığını ancak genellikle ilkokulda anlaşıldığını belirten Yılmaz, Geç kalınmış oluyor ve daha büyük sorunlara yol açıyor. 1 yaşından itibaren mutlaka göz kontrolü yapılmalı. uyarısında bulundu. Optisyenlik Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz, Konuşmayı öğrendiğimiz gibi görmeyi de öğreniyoruz. Doğduğumuzda çok yakın mesafeyi seçebilecek kadar görebiliyoruz, görme duyumuz sonra gelişiyor. Bu süreçte göz tembelliği gibi sorunlar yaşanabiliyor ancak çocuklar ya da anne ve babalar farkedemeyebiliyor. Özellikle tek gözde olduğunda, diğer gözün tam görmesi nedeniyle anlaşılması zorlaşıyor. Çocukların görme bozuklukları, genellikle okula başladıklarında tahtayı göremediklerini ifade etmeleriyle ortaya çıkıyor fakat göz tembelliği, görsel sistemin geliştiği erken yaşlarda tedaviyi gerektiriyor. dedi. Göz tembelliği gibi görme bozukluklarının erken teşhisi ve tedavisi için 1 yaşından itibaren kontrolün şart olduğuna işaret etti. (HABER MERKEZİ) Sarımsak+aspirin= Beyin kanaması Gebelikte, süt ve peynir tüketimine önem verilmeli Zirve Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi ve Beslenme Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sema Erge, hamileliğin sadece annenin değil bebeğin de beslenmesiyle alakalı bir süreç olduğunu söyledi. Bebeğin anne aracılığıyla beslenebildiği için annenin beslenmesinin çok büyük önem kazandığına dikkat çeken Erge, Gebe annenin dengeli ve yeterli bir beslenme modeli sürdürmesi gerekiyor. Her besin gurubundan mutlaka her öğününde bulundurmasını tercih etmelidir. Bu besin grupları en başta süt yoğurt gibi besinleri içeren kalsiyum ve protein açısından zengin besinler olmalıdır. Hamilelerin süt yoğurt gruplarından her öğün mutlaka alması gerekiyor. Et, kuru baklagiller ve diğer et ürünleri içeren bir grubumuz var burada da her öğün belirli miktarlarda kırmızı ve beyaz et alması gerekiyor. diye konuştu. Haftada en az iki defa balık ürünlerinin tüketilmesi gerektiğini kaydeden Erge, Tabi kızartılmadan sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanarak. Balığın içerisinde omega3 denilen elzem bir madde var ki bebeğin beyin gelişiminde çok önemli bir faktördür. Tahıllar ve ekmek grubumuz var yeterli miktarda enerji sağlayabilmesi için annenin her öğün yeterli miktarda alması gerekiyor. Sebze meyveler vitamin ve mineraller açısından oldukça önemli bir besin grubu. Normal sağlıklı yetişkinlere önerdiğimiz gibi gebe annelerinde günde dört beş porsiyonu sebze ve meyvelerden tüketmesini öneriyoruz. Yağlar ve şekerler hamilelik döneminde çok artırılmaması gereken bir grup ama yeteri kadar yemeğinin lezzetinin bozmayacak şekilde yağ miktarı; sütlü tatlılar olacak şekilde de şekeri tüketmesine bir miktar istiyoruz. dedi. Kafeinden uzak durulmasını öneren Erge, Kafein tüketimi erken doğum riskine neden olabiliyor. Kahve olarak da haftada bir Türk kahvesi öneriyoruz. Ama asitli ve kafein içeren içeceklerden uzak durulmasında fayda var. Çünkü bu tür içecekler hem boş bir kalori kaynağı hem de asitli olduğu için annenin zaten bozulan mide ve sindirim sistemine olumsuz etki yapıyor. şeklinde konuştu. (CİHAN) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kevser Erol, ilaç kullananlara yediklerine dikkat etmeleri uyarısında bulunarak, "Her gün farkına varmadan tükettiğimiz besinlerin bile bazı ilaçlarla olumsuz etkileşebilecekleri ve sağlığımızı tehlikeye atabileceği aklımızın bir köşesinde bulunmalıdır" dedi. Erol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde insanların giderek daha fazla ilaç kullanmaya başladığını belirterek, bazı durumlarda kısa süreli kullanılan ağrı kesiciler, alerji ilaçları ve antibiyotiklerle uzun süreli kullanılan kolesterol düşürücüler, kan pıhtılaşmasını etkileyen ilaçlar, hipertansiyon, epilepsi, diyabet ve depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların etkilerinin çeşitli besinlerle değişebileceğini söyledi. İlaçların kişinin açlık ve tokluk durumuna da etkileri olduğunu belirten Erol, "Unutmamak gerekir ki bazı ilaçlar, besinlerle olumsuz etkileşebilir ve onların aç karnına alınmaları etkinliklerinin yeterli olabilmesi için son derece önemlidir. Besinlerin mideyi terk etme süresi, midenin dolu olup olmamasına göre değişerek yaklaşık iki saat kadar sürmektedir. O nedenle aç karına ilaç almak son yemekten iki saat sonra veya gelecek yemekten bir saat önce olarak değerlendirilmektedir" diye konuştu. Erol, özellikle tiroid İlaçlar olumsuz etkiliyor Erol, alkol kullanımın da bazı ilaçlarla çok ciddi sorunlara neden olabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Örneğin mantar hastalıklarının tedavisinde kullanılan bazı ilaç ve antibiyotikler, tansiyon yükselmesi ve çarpıntı gibi tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Bunun yanında mide rahatsızlığı yapabilen ağrı kesicilerle alkol kullanımı mide kanamasına, diyabet, epilepsi ve alerji tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da olumsuz, sağlığı tehdit eden etkileşmelere yol açabilmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında her gün farkına varmadan tükettiğimiz besinlerin bile bazı ilaçlarla olumsuz etkileşebilecekleri ve sağlığımızı tehlikeye atabileceği aklımızın bir köşesinde bulunmalıdır. Kullanmak zorunda olduğumuz ilaçlar konusunda eczacı ve hekimlere danışmak, bu olumsuz sonuçların önlenmesi adına oldukça önemlidir." hormonu ve demir ilaçlarının aç karnına içilmesinin etkisini artıracağına değinerek, bazı ilaçların da besinler içindeki demir, kalsiyum, alüminyum gibi metal bileşikleriyle birleşmeleri dolayısıyla etkilerinin azaldığını kaydetti. Süt ve süt ürünlerinin kalsiyum, bütün yeşil yapraklı besinlerin de "demir" ESOGÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erol: "Sarımsak halk arasında gerek tansiyon, gerekse kolesterol düşürücü etkileri nedeniyle şifalı bir besin olarak algılanmaktadır. Ancak sarımsak fazla tüketildiği zaman yanında da aspirinin veya pıhtılaşmayı geciktirici bazı i- laçlar içildiğinde mide, beyinde kanama riskini artırabildiği bilinmektedir" dedi açısından zengin olduğuna dikkati çeken Erol, şu ifadeleri kullandı: "Etkisinin azalmaması için tetrasiklinler ve kinolon grubu antibiyotiklerin bu tür besinlerle aynı anda ağız yolundan alınmaması önemlidir. Ayrıca ilaçlar, etkilerini gösterdikten sonra karaciğer enzimleriyle parçalanarak, vücuttan atılmaktadır. Bu enzimler de bazı besinler tarafından artırılabilir. Örneğin proteinden zengin karbonhidrattan fakir diyet, sigara kullanımı ve lahana, karnabahar ve brüksel lahanası gibi besinlerin fazla tüketilmesi bu yönde etki gösterir." Sarımsağı aspirinle kullanmayın Kişilerin "şifalı" olarak adlandırdıkları doğal ürünlerin de riskli olabileceğini dile getiren Erol, şöyle konuştu: "Sarımsak halk arasında gerek tansiyon, gerekse kolesterol düşürücü etkileri nedeniyle şifalı bir besin olarak algılanmaktadır. Ancak sarımsak fazla tüketildiği zaman yanında da aspirinin veya pıhtılaşmayı geciktirici bazı ilaçlar içildiğinde mide, beyinde kanama riskini artırabildiği bilinmektedir. Yine idrar söktürücü ilaçlar, vücutta su ve tuz kaybına yol açmaktadır. Bazıları sodyumu attığı halde, vücutta potasyum birikimi yapmaktadır. Bu yüzden muz, kayısı, kavun gibi potasyum açısından zengin olan besinleri tüketenler de bu tür ilaçların zararlı etkilerine maruz kalabilirler." (AA)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 10 1ubat Mart Perşembe Salı APOLLON TAPINAĞI'NIN önünde otopark rezaleti Kocasakal: İzmir in adalarında Yunan bayrakları dalgalanıyor İstanbul Barosu Başkanı Avukat Ümit Kocasakal, İzmir in şuan iki belediye başkanı ve valisi bulunduğunu savunarak, "İzmir in adalarında Yunan bayrakları dalgalanıyor.izmir e bağlı Koyun Adası'nı Yunan Genelkurmay Başkanı ziyaret etti. Bu adada Yunan bayrağının dalgalandığını görüyoruz. Hadi gidebilebiliyor musunuz. Hadi gidin de görelim. Gidemezsiniz. 16 ada. İzmir in Koyun Adası. Venedik kayalıkları, Aydın ın Hurşit, Eşek, Nergizcik adaları, Muğla nın Keçi, Sakarca, Koçbaba; Ardıç adaları ki bunlar ecdadımız döneminde alınmış. Kanuni ve 4. Mehmed döneminde alınmıştır. dedi. Eskişehir Barosu nun düzenlediği Hukuk Devleti ve Hukuk Güvenliği paneline katılan İstanbul Baro Başkanı Avukat Ümit Kocasakal, ilginç iddialarda bulunarak, Türk adalarının Yunan işgali altında olduğunu, Yunanistan Genel Kurmay Başkanının adaları ziyaret ettiğini söyleyerek, bu adalarda başbakan Ahmet Davutoğlu nu birlikte çay içmeye çağırdı. İstanbul Baro Başkanı Avukat Ümit Kocasakal, önümüzdeki günlerde Türk adalarında Yunan işgali ile ilgili basın açıklaması yapacaklarını belirterek, Bir toprağımız yer Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Encümen, kadına şiddete tepki için dalış yaptı. Encümen nefesini bu kez kadınlar için tuttuğunu belirtti. Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Encümen, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nde kadına şiddete tepki için dalış yaptı. Ankara da bir alışveriş merkezinde gerçekleşen organizasyonda Encümen, Ankara Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ile birlikte dalış yaptı. Encümen ve Akgül akvaryum içinde Özgecan için yazılı pankart açtı. Dalış yapmadan önce Akgül, günün anlamı adına kadınlara karanfil verdi. İkili, dalış sonrasında basın mensuplarına değişti bu nasıl derinlik. Türkiye ye ilerde bir saldırı olursa Türkiye yi taşıyacağız Avusturya kıyılarına taşıyacağız. Mobil ülke olduk. Ülke artık ikiye ayrılacak, taşınır ve taşınmaz diye. Gene bir Türk vatandaşı olarak bundan da bahsetmek istiyorum. Elimde hepsinin belgesi var. Yakında İstanbul Barosu olarak bununla ilgili basın açıklaması yapacağız. Muhalefet yapmıyor bari, biz yapacağız. Şu an bizim üç mil yakınımızda 16 ada işgal altında. İzmir in şuan iki belediye başkanı ve valisi var. İzmir in adalarında Yunan bayrakları dalgalanıyor. İzmir e bağlı koyun adasını Yunan Genelkurmay Başkanı ziyaret etti. Bu adada Yunan bayrağının dalgalandığını görüyoruz. Hadi gidebilebiliyor musunuz. Hadi gidin de görelim. Gidemezsiniz. 16 ada. İzmir in Koyun Adası. Venedik kayalıkları, Aydın ın Hurşit, Eşek, Nergizcik adaları, Muğla nın Keçi, Sakarca, Koçbaba; Ardıç adaları ki bunlar ecdadımız döneminde alınmış. Kanuni ve 4. Mehmed döneminde alınmıştır. Şimdi birisi başbakana söylesin de, bu adalarda bir çay içelim bunu parasını da ben vereceğim. Oraya buraya kükremesini biliyor diye konuştu. (CİHAN) Rekortmen Encümen kadına şiddete tepki için akvaryuma daldı açıklamalarda bulundu. Suyun altında nefeslerini tüm kadınlar için tuttuklarını aktaran Encümen, Özgecan a da mesaj yolladık. Dünyadaki şiddeti azaltma yönünde bütün kalpler bir. Biz de bu anlamda bir etkinlik yapmak istedik. dedi.kadına şiddete karşı farkındalık oluşturmak adına bir organizasyon yaptıklarını hatırlatan Akgül ise Köpek balığının yanında bile rahatça gezilirken kadına ve çocuğa şiddetin bitmesi gerektiğine vurgu yaptık. Kadın mutlu olursa toplum mutlu olur. Kadın mutlu olursa geleceğe daha güvenle bakarız. ifadelerini kullandı. (CİHAN) Turizm seyahat acenteleri ve rehberleri, her yıl 7 milyon turistin ziyaret ettiği Apollon Tapınağı önününün 'oto galeri' gibi ziyaret edilmesine dur denilmesi gerektiğini belirtiyor Manisa'nın Soma ilçesinde '8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' dolayısıyla Soma Beşyol Madenci heykeli önünde aralarında şehit madenci eşlerin de bulunduğu yaklaşık 300 kadın yürüyüş düzenledi. Somalı kadınlar, Atatürk Caddesi'nde başlattığı yürüyüşte, 'Yaşasın 8 Mart Dayanışması', 'Kadın yaşam özgürlük', 'Susma haykır, şiddete hayır' sloganları atarak ellerinde yazan dövizler ile yürüyerek Cengiz Topel Meydan'ına geldi. Kadınlar adına basın açıklaması yapan Ayşegül Ersoy, "8 Mart 1857 tarihinde New York'ta dokuma işçisi kadının 10 saatlik iş günü, çalışma koşullarının iyileştirilmesi,eşit işe eşit ücret gibi taleplerle gittiği greve polisin saldırması sonucu fabrikaya kilitlenen ve dışarı çıkamayan 129 kadın işçi çıkan yangında hayatını kaybetti yılında 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Clara Zetkin in önerisi ile yaşamını yitiren kadın işçiler anısına 8 Mart 'Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü' olarak kabul edildi. Her 8 Mart kadınların başkaldırısını simgeledi, birlikte güç olmanın, dayanışmanın anlamı bugünlere taşındı." şeklinde konuştu.şehit Mustafa Kocabaş'ın eşi bir çocuk annesi Nuran Kocabaş ise şunları söyledi: "13 Apollon Tapınağı'na otomobille yapılan ziyaretler, tapınak önünde görüntü kirliliği oluşturuyor. Tapınağı görmeye gelen yerli ve yabancı turistler, hatıra fotoğrafı çektirmek isterken tapınak önündeki otomobil engeline takılıyor. Rus Mobaly Turizm Seyahat Acentesi Genel Müdürü Natalia Baranov, kültür turuna çıkan Rus turistlerin en fazla şikayet ettiği konuların başında Apollon Tapınağı önüne konan o- tomobiller olduğunu söyledi. Tapınak önüne konan araçların Rus turistlerin geniş alanlı fotoğraf çekmesine engel olduğunu belirten Baranov, "Biz İtalya, İspanya ve Nepal'de de kültür turuna çıkıyoruz. Ruslar en fazla dünyada kültür turuna Antalya'da çıkıyor. Rus turistler için Apollon Tapınağı çok önemli. Antalya tatillerini, tapınakta hatıra fotoğrafı çektirerek taçlandırıyorlar. Tapınak önüne konan araçların görüntüsü hoş değil." diye konuştu. Güney Kore Krizantam Turizm Seyahat Acentesi Kültür Turu Sorumlusu Dr. Yeondong Hwang da Antalya Side Antik Kent'e haftanın 4 günü kültür turu düzenlediklerini söyledi. Side Antik Kent turuna antik tiyatroda başladıklarını belirten Hwang, tur bitimini Apollon Tapınağı'nda toplu hatıra fotoğrafı çektirerek sonlandırdıklarını ifade etti. Hwang, "Güney Koreli turistler, tapınak önünde toplu hatıra fotoğrafı çektirmek istiyor. Tapınağın önüne konan otomobiller toplu hatıra fotoğrafı çektirmede negatif bir görüntü oluşturuyor. Es Es Turizm Seyahat Acentesi Sahibi Levent Akgün, Türk kültür turizminin sembolü olan Apollon Tapınağı'nın önünün otomobil galerisi gibi görüntü oluşturmasının hoş bir durum olmadığını kaydetti. Tapınak önündeki otomobil görüntüsünü yanlış bulduklarını belirten Akgün, otomobilden çıkan egzoz gazının uçuşunun tapınağın sütunlarına zarar verebileceğinden bölgeye araçla girilmemesi gerektiğine inandığını ifade etti. Akgün, "Bakanlık artık tapınaklar bölgesinde düzenleme yaparak turist ziyaretlerini daha estetik bir görüntü içinde açmalı. Tapınak Türk turizminin sembolü. Bu sembol gözümüz gibi korunmalı." şeklinde konuştu. DSP Manavgat İlçe Başkanı Ahmet Çakmak, Apollon Tapınağı'nın korunması, güçlendirilmesi ve restorasyonu Mayıs'a kadar anneydik. 13 Mayıs'tan sonra hem anne hem baba olduk. Biz haklarımızı istiyoruz. Ceza davalarımızı istiyoruz. Ceza davaları başlasın, sadece şirkette çalışanlar sorumlu değil, denetmenler ve müfettişlerin yargılanmasını istiyoruz. 13 için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na üç defa yazı yazdıklarını söyledi. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay döneminde tapınağın korunması ve bölgede motorlu araçların önlenmesine yönelik önemli adımlar atıldığını belirten Çakmak, dünyada motorlu araçla girilen tek tapınağın Apollon olduğunun altını çizdi. Çakmak, şunları kaydetti: "Tapınak önüne galeri sistemi araç koymak her yıl 7 milyon turistin ziyaret ettiği yer için hiç şık bir durum değil. Üzüntü verici bir durum. Tapınak sütunlarının zarar görmemesi için havai fişek atımı, motorlu araç giriş ve çıkışlarına izin verilmemeli. Zaten tapınağın sütunlarına denizde tuz uçuşu zarar veriyor, bir de buna karbon uçuşu eklemeyelim." (CİHAN) SOMALI ŞEHİT MADENCİ eşleri Kadınlar Günü için yürüdü Mayıs'ta tüm Türkiyeyi Soma'ya bekliyoruz. Bize destek olmak için, 301 maden şehidini anmak, unutmamak için biz buradayız." Diğer bir şehit madenci Ferhat Tokgöz'ün eşi Hidayet Tokgöz ise geride kalan çocuğuna hem babalık hem de annelik yaptığını ifade etti. Tokgöz, "Toplumumuzda tek başına kalan bir bayanın verdiği mücadeleyi veriyoruz. Ve ben tek kelimeyle şunu söylemek istiyorum: Siz bizim ne çektiğimizi nereden bileceksiniz?" dedi. (CİHAN) bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Karagöz oyununda kambur cüce. 2. Büyük erkek kardeş, ağabey. Esirlik, tutsaklık. 3. Namazın bölümlerinden her biri. Tırpana balığı. 4. Boyutlar. Dar, uzun, hafif bir yarış kayığı. 5. Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu. Bir nota. 6. Sahip, ıs, malik. Bir şirket türü. 7. Askerin su kabı. Baston. 8. Binek hayvanı. Zorba hükümdar. 9. Büyük çivi. Dalkavuk. 10. Marangozların dört köşe delik açmakta kullandıkları alet. Sureleri oluşturan kuran cümlesi. 11. Beyaz mermerdeki sert bölüm. 12. Fiyat, paha. Yemek yeme araçlarından biri. 13. Binek hayvanı. Engel. 14. İsim. Tarama aracı. 15. Süsleme. Gözleri görmeyen. 16. Ek olarak. 17. Romanya nın para birimi. İyi pişmemiş ekmek. 18. İlkel deniz taşıtı. Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürme, taşıma, iletme. 19. Anma. Alkollü bir içki. 20. Ergenekondan çıkışlarında Göktürklere yol gösteren dişi kurt. Şikâr. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Bir tür sipersiz başlık. Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça. Dağ kırlangıcı. Şaşma anlatan ünlem. 2. Türk edebiyat tarihindeki edebi akımlardan biri. Temel, ana. 3. Bakire olma durumu. Hiç vakit geçirmeden, çabucak. Çok, daha çok, daha fazla. 4. İstikbal, gelecek. Astatinin simgesi. Denizlerin çekilmesiyle oluşmuş yurtlanmaya elverişli bölge. 5. Kabul etmeyerek geri çevirme. Karayollarının kenarlarına yapılan korkuluk, engel. Açgözlülük, hırs. Baryumun simgesi. 6. Akıl. Mezbaha, kesimevi. Dahil. İrmikle yapılan bir tür tatlı. 7. Bir tür yün örgüsü. Kamuflaj. Belirti, işaret. 8. Cerahat. Argoda yok, kalmadı anlamında sözcük. Gürültü patırtı. 9. Kıbrıs ın Yunanistan la birleşmesini hayal eden, sapkın Yunan ideolojisi. Edirne ilinin bir ilçesi. Geçerli, yürürlükte olan. 10. Japon halk türkülerine verilen ad. Ham madde işlenerek yapılan her türlü mal. Gemi barınağı. Yanardağ püskürtüsü.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Şubat Mart Salı Perşembe Judo: Ümitler Avrupa Kupası sahiplerini buldu Türkiye Judo Federasyonu tarafından düzenlenen, 22. Nazım Canca Ümitler Avrupa Kupası müsabakaları sona erdi. Bugünkü müsabakalarda 70 kilo bayanlarda Semanur Erdoğan birinci olarak altın madalya kazandı. Türk Ümit Milli Takımı kupada 3 altın bir gümüş ve dört bronz madalya ile Rusya'nın ardından ikinci oldu. Kemer ilçesindeki Limak Limra Oteli spor salonunda dün başlayan müsabakalara 21 ülkeden 462 sporcu katılırken, bunlar arasında 129 Türk sporcu mücadele etti. Kupanın ilk gününde bayanlarda 40, 44, 48 ve 52 kilo, erkeklerde ise 50, 55, 60 ve 66 kilolarda madalyalar sahibini buldu. Bugün yapılan bayanlar 57, 63, 70 ve +70 kilo, erkekler 73, 81, 90 ve +90 kilo maçlarıyla şampiyona sona erdi. Şampiyonada 6 altın, 10 gümüş ve 10 bronz madalya kazanan Rusya takımı birinci oldu. (AA) TELEFON ŞEBEKESİ YAPTIRILACAKTIR İZMİR.BK.ONR.VE İST. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI GENELKURMAY BAŞKANLIĞI BAĞLILARI VE MÜSTEŞARLIK GÜNEY DENİZ SAHA KOMUTANLIĞI 2015 MALİ YILI TELEFON ŞEBEKE YAPIM/YENİLEME yapım işi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır. İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a)adresi : ANADOLU CAD. 1 TURAN BAYRAKLI/İZMİR b)telefon ve faks numarası : c)elektronik Posta Adresi : izbakoniskom dzkk.tsk.tr ç)ihale dokümanının görülebileceği : internet adresi 2-ihale konusu yapım işinin a)niteliği, türü ve miktarı b)yapılacağı yer c)işe başlama tarihi : MAHAL LİSTESİNDE BELİRTİLEN 6 KALEM TELEFON TESİSAT ONARIMI Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. : Turan-Karaburun-Uzunada-Yenikale-Poligon/İZMİR Kuşadası/AYDİN : Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacaktır. : Yer tesliminden itibaren 100 (YÜZ) takvim günüdür. ç)işin süresi 3-İhalenin a)yapılacağı yer : ANADOLU CADDESİ NO:150 TURAN/BAYRAKLI/İZMİR b)tarihi ve saati : :00 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da Esnaf ve Sanatkarlar Odası veya ilgili Meslek Odası Belgesi Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sânatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza Beyannamesi veya İmza Sirküleri Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği idari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir. Ancak işin tamamı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimi göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren belge. 4.2.Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: idare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyim belgeleri: Son on beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ve teklif edilen bedelin % 80 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler. 4.4.Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler ve benzer işlere denk sayılacak mühendislik ve mimarlık bölümleri: Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: YAPIM İŞLERİNDE BENZER İŞ GRUPLARI TEBLİĞİ'NDE E Grup VII veya E Grup VIII İŞLER Benzer işe denk sayılacak mühendislik veya mimarlık bölümleri: ELEKTRONİK VE HABERLEŞME MÜHENDİSLİĞİ/ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ/ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ/ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 5 TRY (Türk Lirası) karşılığı İZMİR BAKIM ONARIM VE İSTİHKAM KOMUTANLIĞI adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İZMİR BAKIM ONARIM VE İSTİHKAM KOMUTANLIĞI adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, anahtar teslimi götürü bedel üzerinden verecektir, ihale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13.Diğer hususlar: ihalede Uygulanacak Sınır Değer Katsayısı (N) : 1 Teklifi sınır değerin altında olduğu tespit edilen isteklilerin teklifleri, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin reddedilecektir. Sondakika: 10/3 Basın: Resmi İlanlar: de Kaybettiğimiz bu 3 puanı telafi edeciğiz Beşiktaş İntegral Forex Karşıyaka yı evinde mağlup etti PTT 1. Lig'de Boluspor'a 2-1 mağlup olan Altınordu'nun teknik direktörü Hüseyin Eroğlu, "Kaybettiğimiz bu 3 puanı telafi etmek adına lige ve her maça yeniden çok iyi odaklanacağız" dedi. Eroğlu, yaptığı açıklamada, Boluspor maçını ilk yarıdaki tempodan uzak oldukları için kaybettiklerini söyledi. Ligde her takımın gücü ve buna bağlı hedeflerinin olduğunu kaydeden Eroğlu, şöyle konuştu: "İlk 10 hedefine ulaşabilmemiz için gücümüzü coşkuyla birleştirip mücadele etmemiz, savaşmamız gerekiyor. Boluspor önünde ilk 45 dakikada bunu başaramadık. İkinci devre istediğimiz tempoyu yakalayıp beraberliği yakalasak da koruyamadık. Boluspor önünde özellikle ikinci yarı hırs, tempo, Türkiye Basketbol Ligi'nde Beşiktaş İntegral Forex'e evinde mağlup olan Pınar Karşıyaka'nın başantrenörü Ufuk Sarıca, "Olağanüstü mücadele ettik, maçı da kazanacak duruma getirdik ancak mağlup olduk" dedi. Sarıca, maçtan sonra katıldığı basın toplantısında, Fenerbahçe Ülker maçıyla başlayan ve Rytas'la devam eden zorlu bir haftayı hesaplarında olmayan bir mağlubiyetle tamamladıklarını söyledi. Beşiktaş İntegral Forex'in iyi oynadığını belirten Sarıca, şunları kaydetti: "Fenerbahçe Ülker ve Rytas maçları ve seyahat bizi etkiledi. Olağanüstü mücadele ettik, maçı da kazanacak duruma getirdik ama mağlup olduk. Penaltı dediğimiz iki atışı değerlendiremedik. Beşiktaş'ı tebrik ediyorum, çok iyi dinlenip, çarşamba günü kazanmak en büyük hedefimiz. Pınar Karşıyaka için bir ilk olarak Avrupa Kupası'nda çeyrek finale adımızı yazdırmak istiyoruz." Beşiktaş İntegral Forex Başantrenörü Henrik Dettmann ise taraftar desteğiyle daha iyi oynayan Pınar Karşıyaka'nın zorlu bir maç programından geçtiğini söyledi. Rakiplerinin hem Türkiye'de hem de Avrupa Kupası'nda mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden Dettmann, şöyle konuştu: "Bu bizim için şans olabilirdi, bunu biliyorduk, 'onlardan bir maç alabiliriz' diye düşünüyorduk. Oyuncularımız da Pınar Asya Futbol Konfederasyonu (AFC), Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) 2019 Asya Kupası'na evsahipliği yapacağını duyurdu. AFC'nin Bahreyn'de düzenlenen yönetim kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada, 11 ülkenin dahil olduğu adaylık sürecindeki değerlendirmeler sonucunda, BAE'nin 2019 Asya Kupası evsahipliğini mücadele ve coşkumuz iyiydi. Bu bölümün neredeyse tamamını rakip yarı alanda oynadık. Önde kalabalık olmak adına oyuncu değişikliklerini buna göre yaptık. Pozisyonlar da yakaladık ama rakibin direncini kıramadık. Bizim için önemli çıkarımların olabileceği bir maçı geride bıraktık. Kaybettiğimiz bu 3 puanı telafi etmek adına lige ve her maça yeniden çok iyi odaklanacağız." Boluspor karşısında takımının tek golüne imza atan Arif Morkaya, bu sezon ilk golüne ulaştı. Morkaya, son golünü 4 Mayıs 2014'te Spor Toto 2. Lig'de Pazarspor'a kaydetmişti. Haftayı 26 puanla 14. sırada tamamlayan Altınordu, 15 Mart Pazar günü deplasmanda Kayserispor'la karşılaşacak (AA) Karşıyaka'yı yenmek için bir seferlik şansa sahip olduğunu biliyorlardı. Basketbol çok fazla efor ve şans gerektiren bir oyundu, biz bugün ikisine de sahiptik." (AA) Asya Kupası 2019'da Birleşik ARAP EMİRLİKLERİ'NDE üstlenmeye hak kazandığı bildirildi. Açıklamada, 1996'dan sonra ikinci defa Asya Kupası düzenleyecek BAE'nin, yıllarında FIFA Dünya Kulüpler Kupası ve 2013'te FIFA 17 Yaş Altı Dünya Kupası gibi organizasyonlara evsahipliği yapması, altyapı, statlar ve ulaşım gibi kriterler göz önüne alınarak rakiplerine üstünlük sağladığı belirtildi. (AA)

15 SAYFA 16 Kamerunlu baba, İzmir'de ölen kızını parasızlıktan ülkesine götüremediği ortaya çıktı EBEDi istirahat YERi izmir İzmir'de, dram dolu bir hayatın ardından geçen yıl Aralık Ayında AIDS'ten hayatını kaybeden nildi. Kaçak yollardan Yunanistan'a geçmek isteyen 34 yaşındaki Nkeni, İzmir'de yaşamak zorunda kaldı. İzmir Emniyeti Yabancılar Şubesi Geri Gönderme Merkezi tarafından cak, uçak masrafını karşılayamayınca İzmir'de defnedip ülkesine döndü. Acılı baba, bebek olduğu için bilet parası gerekmeyen 6 aylık torununu da götürdü. Kamerunlu Tamfu mide bulantısı, kusma, iştahsı- ÖZEL Nancy Nkeni'nin zlık, konuşamama şikayetleriyle PAŞAKÖPRÜ HİRİSTİYAN ortada kalan cenazesine, son an- Tepecik Eğitim ve Araştırma Tamfu Nancy Nikeni cenazesi geçtiğimiz yıl 9 Aralık 2014'te MEZARLIĞINA DEFNEDİLDİ. HABER M.Halit İLHANCAN da gelen babası Hastanesi'ne kaldırıldı. Anestezi yaklaşık olarak bir ay sonra 27 sahip çıktı. Kimsesizler mezarlığına gömülmek üzereyken yetişen Wilson Gwei, kızı gibi acı üstüne acı yaşadı. Cenazeyi ülkesinde defnetmek için uçak masrafını karşılayamayan babası, İzmir'de toprağa verip döndü. Gözyaşları hiç dinmeyen Gwei, kızından kalan talihsiz bebeği ise uçak bileti gerekmediği için yuvadan alıp ülkesine götürdü. Kamerun'dan 2014 Nisan ayında İzmir'e gelen Nkeni'nin, hayatının dramlarla dolu olduğu ortaya çıktı. Birçok Uzakdoğu ve Afrika ülkesinde kalan Nkeni'nin, Tayland'da bulunduğu sırada hamile kaldığı, Avrupa ülkelerine ve oradan da ailesinin yaşadığı ABD'ye gidebilmek için İzmir'e geldiği öğre- yoğum bakım ünitesine yatırılan genç kadının, AIDS olduğu teşhis edildi. Tedavisine yoğun bakımda devam edilen Nkeni, 20. gün hayatını kaybetti. Bebeğini Türkiye'de dünyaya getiren ve hasta olduğunu gizlediği anlaşılan kadının cenazesi, savcı incelemesinin ardından otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Ön otopsisinde, HIV virüsü taşıdığı belirlendi. BABASI SAHİP ÇIKTI Kamerunlu Tamfu Nancy Nkeni'nin dramı, öldükten sonra da devam etti. Otopsisi tamamlanıp morgda bekletilen cenaze, babası tarafından 15 gün sonra alındı. Gwei, kızınının cenazesini Kamerun'a götürmek istedi. An- Ocak 2015 tarihinde İzmir Karabağlardaki Paşaköprü Hiristiyan Mezarlığında defnedildi. İzmir Mezarlıklar Müdürlüğü tarafından cenaze işlemleri yapılan genckız Hiristiyan dinine göre düzenlenen töreninden sonra cenaze defin edildi. BEBEKTE HIV VİRÜSÜ NEGATİF ÇIKTI. Tepeçik Araştırma Hastanesinde Bebek üzerinde yapılan tetkikler ve alınan kan örneklerinde tahlillerin negatif çıkması üzerine yurt dışına çıkarılmasına izin verildi. Yetkililerden alınan bilgiye göre bebegin ilerleyen yıllarda yapılacak tetkiklerden sonra çok daha kesin sonuçlar verebileceği ögrenildi. Gençler meslek anahtarlarını aldı BAYOSB İZKA desteğiyle kurulan BAYOSB Mesleki Eğitim Merkezi (MEM), dört ay süren eğitim sürecinin ardından kursiyerlerini hem meslek hem de iş sahibi yaptı. BAYOSB toplantı salonundaki sertifika teslim töreninde mezun 29 kursiyere seslenen BAYOSB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Telseren, Mesleğinizin anahtarını aldınız. Bundan sonra çok çalışmak ve işinize sahip çıkmak sizin göreviniz olmalı. dedi. Yönetim kurulu adına, iş hayatına girecek gençlere hitap eden Telseren, zor ve meşakkatli bir mücadeleye başladıklarını ancak işinin hakkını verenlerin ve kendini sürekli geliştirenlerin, işyerlerinin vazgeçilmez elemanı olacağını ve daha çok maaş alacağını söyledi. Hayatta hiçbir şeyin çalışmadan elde edilemeyeceğini i- fade eden Telseren, İş dünyasında ayakta kalabilmek için diğer arkadaşlarınızdan her zaman bir farkınız olmalı. Bu farkı yarattığınız sürece sizlerin başarılı olamaması mümkün değil. Siz verimli çalışın, gerisini patronunuza bırakın. KENDİNİZİ SÜREKLİ GELİŞTİRİN BAYOSB Başkan Vekili Fahrettin Selçik de dört aylık yoğun bir eğitim sürecinden geçen kursiyerlere başarılar diledi. BAYOSB da istihdam edilecek personelin yeni mezunlardan seçileceğini hatırlatan Selçik, Gittiğiniz işyerlerinde doğru ve dürüst çalışarak, bizleri en iyi şekilde temsil edeceğinize eminiz. Buradan aldığınız bilgileri kullanmak ve üzerine yerine bilgiler koymak sizlerin elinde. Dikkat etmeniz gereken en önemli husus, gittiğiniz fabrikada sizden ne istendiğini iyi kavrayabilmek ve fazlasını ortaya koyabilmek olsun. dedi. (CİHAN) CHP'de aday adaylarına sanal tanıtım CHP'den İzmir milletvekili aday adayı olan 152 kişi, 29 Mart'ta yapılacak ön seçim öncesinde parti üyelerine internet sitesinden tanıtılacak. CHP İzmir İl Başkanı Bedri Serter, İzmir Sanat'ta düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, 7 Haziran'daki genel seçim öncesinde milletvekili adaylarının ön seçim sonucuna göre belirleneceğini anımsattı. İzmir'in birinci bölgesinden 74, ikinci bölgesinden ise 78 olmak üzere 152 milletvekili aday adaylarının olduğunu, 29 Mart'ta ön seçim yapacaklarını ifade eden Serter, kentte 129 bin üyelerinin olduğunu anlattı. Serter, hakim gözetiminde yapılacak ön seçimden çıkacak sonuçların aynen seçim listelerine yansıyacağını ifade etti. (AA) İzmir'e denizden TURİST Başkan Kocaoğlu, MUHALEFETE mensup BAŞKAN olmayı anlattı ABD Rice Üniversitesi nde şehir gelişimi konusunda çalışmalar yürüten öğrenciler, İzmir e gelerek Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile görüştü. Muhalefet partisine mensup bir belediye başkanı olmanın daha fazla çalışmak anlamına geldiğini söyleyen Kocaoğlu, Bizim başarımızda bunun da faydası oldu, çünkü bizi motive etti. diye konuştu. Rice Üniversitesi Politik Bilimler Bölümü nde, Türkiye deki şehir gelişimi konusunda çalışmalar yürüten öğrenci grubu, Başkan Kocaoğlu nu ziyaret ederek görüşlerini sordu. Program kapsamında İzmir e ilk kez gelen öğrenciler,e Proje Koordinatörü Tülay Spicker eşlik etti. Gençlerin, Kentin borcu yok. Kredibilitesi Türkiye nin üstünde. Ne yaptınız da bu başarıyı elde ettiniz? sorusuna cevap veren Kocaoğlu, Yatırımlarımızı aksatmadan borç ödedik, faizi durdurduk. Sürdürülebilir bir finans politikası uyguladık. İhaleleri şeffaf bir şekilde yaptık, maliyetlerimizi düşürdük. Yatırımlarımızı ve finansmanını stratejik planlarla belirledik. Günübirlik kararlar almadık. diye konuştu. Bir belediye başkanı olmanın en güzel yanı ne? sorusuna ise, Somut eserler bırakmak. Sürekli çalışıyor, yeni şeyler öğreniyor ve yapıyorsunuz. Bu, çalışmayı seven insanlar için ayrı bir motivasyon şeklinde cevap verdi. Başarısının sırrını soran öğrencilere, şunları söyledi: İyi niyetle, dürüstlükle, evrensel ahlâk kurallarına uygun, kentliyle karşılıklı güven içinde çalışarak başarıyı yakalıyoruz. Sadece belediye hizmeti yapmıyor, kendimizi kentin kalkınmasından da sorumlu tutarak önemli projeler yürütüyoruz yılından bu yana kentteki ekonomik canlanma, aldığımız ödüller bunun bir göstergesi. Misafir öğrenciler, İstanbul a gittiklerini ve orada merkezî hükümetin pek çok yatırımını gördüklerini belirterek, İzmir e yatırım konusunda hükümetin katkısını sordu. (CİHAN) girişleri yüzde 50 azaldı Denize karşılık havayoluyla gelenler, 2014 Geçen yıl şubat ayında geldi. İtalya dan şubat ayında İzmir e gelen ülke sıralamasında 2015 Şubat ayı verilerine göre ziyaretçi sayısında artış yaşanan ve 2015 şubat ayları arasında tutarlılık gösterdi Şubat ayında 19 bin 401 olan yüzde 70 i bulduğu görüldü ve 2014 tek ülke İngiltere oldu Şubat ayında 3 turist sayısında yaşanan kaybın, yaklaşık İzmir e denizyoluyla gelen havayolu girişlerinin, 2015 Şubat ayında 20 yabancı sayısı 10 bin 31 yılları şubat ayında 4 bin 500 kişi civarında bin 903 kişi olan ziyaretçi sayısı, 2015 Şubat ayında yüzde 21 civarında artış göster- bin 49 a yükseldiği görülürken bu artış, turizm verilerine yüzde 3,34 oranında yansıdı. yaşanan büyük düşüşle 2015 Şubat ayında erek 4 bin 417 kişiye yükseldi. iken 2015 Şubat ayında, seyreden İtalyan ziyaretçi sayısının, 2015 Şubat ayı deniz ve havayolu girişleri yaklaşık yüzde 50 azalmayla 5 bin 98 e düştü bin 528 kişiye gerilediği gözlendi. İlk dört (CİHAN) toplam sayısı ise bir yıl önceki şubat ayına göre 4 bin 285 kişi azalarak 25 bin 147 ye geriledi. İSVEÇ TEN İZMİR E GELENLERİN SAYISI 33 KAT ARTTI İzmir e turist gelen ilk 10 ülke sıralamasında Almanya, İngiltere, Hollanda, İsveç, Fransa, KKTC, Danimarka, İtalya, Yunanistan ve Avusturya yer aldı. İlk üç sırada yer alan ülkelerden 2015 yılında Almanya dan 14 bin 833, İngiltere den 4 bin 717 ve Hollanda dan gelenlerin sayısı 2 bin 675 olarak kayıtlara geçti. Özellikle İsveç ve Danimarka dan İzmir e gelenlerin sayısındaki artış dikkat çekti yılında İsveç ten sadece 73 kişi gelirken bu sayı 2015 yılında 33 kat artarak 2 bin 409 a yükseldi. Geçen yıl Danimarka dan gelenlerin sayısı 101 iken yaklaşık 19 kat artışla bin 875 e çıktı. ALMANYA BİRİNCİLİĞİ ELDEN BI- RAKMADI Şubat döneminde İzmir e gelen ilk dört ülke sıralamasında Almanya yine birinciliği elden bırakmadı fakat istatistik verilere göre 2014 ve 2015 şubat ayları karşılaştırmalarında gelen ziyaretçi sayısında büyük düşüş yaşandı Şubat ayında Almanya'dan 24 bin 755 kişi İzmir i ziyaret ederken bu sayı, 2015 Şubat ayında 14 bin 833 e düştü. Bu büyük azalma, turizm verilerine yüzde 40 oranında kayıp olarak yansıdı. İlk dört ülke sıralamasında, şubat ayı verilerine göre Fransa ve İtalya da da azalma görüldü. Fransa dan İzmir i şubat ayında ziyaret eden kişi sayısı, bir önceki yıl şubat ayı verilerine göre 3 bin 213'ten 2 bin 265'e geriledi. Bu azalmayla birlikte yaşanan kayıp ise yüzde 58 oranına karşılık Pamuk ektikleri tarladan taşkın sonrası BALIK topluyorlar Aydın'ın Söke ilçesinde, Menderes Nehri'ndeki taşkın nedeniyle tarlaları sular altında kalan çiftçiler, yazın pamuk ektikleri arazide kışın balıkçılık yapıyor. Akçakaya Mahallesi Muhtarı Nihat Gölcük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağışlar sonrası Menderes Nehri'nin taşması nedeniyle birçok mahalledeki binlerce dekar pamuk arazisinin su altında kalarak adeta göle döndüğünü, mahallelerinde yıllardır benzer olayların yaşandığını belirtti. Taşkın sularıyla birlikte nehirdeki tatlı su balıklarının pamuk tarlalara geldiğini ifade eden Gölcük, tarlaları su altında kalan köylülerin kayık ve ağlarla balık tuttuğunu dile getirerek şunları kaydetti: "Şu anda arazilerimizi yaklaşık 3 metre suyun altında kalmış durumda. Çiftçiler yazın pamuk ektikleri arazilerde, kışın balık avlıyor. Aynı arazide bir yıl içerisinde iki farklı ürün topluyor. Vatandaşlardan bir bölümü balıkları satıp gelir elde ederken, bir kısmı da evine balık götürüyor." Memnun olan da var, olmayan da... Mahalle sakinlerinden 71 yaşındaki Muammer Baba, yazın pamuk ekip hasat yaptıkları arazilerde kışın balık avına çıktıklarını, sazan, çupra gibi tatlı su balıkları yakaladıklarını anlattı. Su baskını nedeniyle tarlayı sulaması konusunun ortadan kalktığını diğer yandan da balık tutma fırsatı yakaladıklarını i- fade eden Baba, "Yaz döneminde çapa yaptığımız yerlerde kışın balık avlıyoruz. Yakaladığımız balıklar hem bize, hem de komşularımıza yetiyor. Kışın balığa para vermemiş oluyoruz" diye konuştu. 49 yaşındaki Hikmet Kemiklioğlu ise, su baskınlarının pamuk ekimini geciktirmesi nedeniyle zarar verdiğine işaret ederek "Nisan ayı geldiğinde tarlaya pamuk ekmemiz gerekiyor. dedi. (AA)