Sayın İsa KESKİN Yeminli Mali Müşavir (E. Hesap Uzmanı)

Ebat: px

Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sayın İsa KESKİN Yeminli Mali Müşavir (E. Hesap Uzmanı)"

Nuray Dal
8 yıl önce
İzleme sayısı:

1 Yeminli Mali Müşavir (E. Hesap Uzmanı) , Çankaya-Ankara 206 Dursun Ali Yaz

2 Özgeçmiş 1967 yılında Nevşehir de doğdu yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin İktisat Bölümü nde okudu yılları arasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü nde memur, yılları arasında TCDD Genel Müdürlüğü, APK Dairesi nde Ekonomist olarak çalıştı yılındaki Kurul sınavlarında başarı göstererek Hesap Uzman Yardımcısı olmaya hak kazandı yılında Hesap Uzmanı olduğu Kurul dan 1999 yılında ayrıldı. Halen Ankara da Yeminli Mali Müşavir olarak çalışmalarına devam etmektedir. Görüşme Sürecinden İzlenimler Üstadımız ile Ankara daki ofisinde soğuk bir pazar günü görüştük. Sözlerine, kendisini yetiştiren, üzerinde büyük emekleri olan bir üstadına şükran ve minnetle başladı. Hesap uzman yardımcısı olduğumuzda ilk refakat çalışmamızı Bayram Çakır üstadımızın gözetiminde tamamladık. Kendileri, Kurul umuzun duayen bir üstadı olduğu kadar disiplini ile nam salmıştı. Meslekî ve kişisel gelişimimde çok özel bir yeri vardır. Sayın Bayram Çakır üstadım bize çok şey kattı. Refakatinde dört yıl çalıştık. Tecrübe ettiğim genel kabul görmüş kuralların, genç muhasebeci meslektaşlarımıza faydalı olacağına inanıyorum. Meslek hayatımız boyunca bizlere kazandırdığı öğretilerini yere düşürmemeye gayret ediyorum. Kendisini bu vesileyle saygıyla ve şükranla anıyorum. Dursun Ali Yaz 207

1990 yılındaki Kurul sınavlarında başarı göstererek Hesap Uzman Yardımcısı olmaya hak kazandı. 1993 yılında Hesap Uzmanı olduğu Kurul dan 1999 yılında ayrıldı.

3 Maliyenin Üstadları Ceketsiz Hesap Uzmanı Olmaz! Kadim dostum Muzaffer Kökver, hem çocukluk hem siyasaldan arkadaşım, hem TCDD Genel Müdürlüğü nde mesai arkadaşım hem Hesap Uzmanları Kurulu nda promosyon arkadaşım. Ben 19 ncu, kendisi 20 nci sıradan Kurul a girdik. Bu da yetmezmiş gibi dört ay sürecek ilk refakat çalışması için İstanbul da aynı üstadın yardımcısı olduk. Ağustos un sıcak ve nemli günlerinden birisi. Üstadımız, oda arkadaşı olan Kadir Boy üstadımız ile birlikte dışarı çıkmıştı. Gözü açılmadık sığırcık yavrusu olan bizler, sıcaktan bunalınca ilk çözüm olarak ceketlerimizden kurtulduk. Kısa kollu gömlekle çalışırken üstadlar içeri girdi. Bayram üstadımız: Ben size ceketlerinizi çıkarabilirsiniz, dedim mi? uyarısı kıymık gibi ufak ama iyi can yakmıştı. İlk azarımızı işitmiş olduk. Kadir üstadımızın tüm yumuşatma çabaları netice vermeyince, Muzaffer ile ceketlerimizi tekrar kuşandık. Aynı anda bizleri zorlu bir dört ayın beklediğini de fark etmiş olduk. Üstadından Sonra Gelinmez! Refakat çalışmasında odanız olmaz. Üstadınızın odasının kenarına iliştirilmiş sandalyeler, hem masa hem koltuğumuzdur. Bir sabah 9 suları Kurul a geldik. Odaya girdiğimizde, üstadımız masasında oturuyordu. Hiç başını kaldırmadan: Üstad dan sonra gelinmez. Bir daha olmasın! diye uyardı. Uyarının sertliği ertesi sabah 8:30 da gelmemizi sağladı. Üstadımızdan erken gelmiş olduğunu zannetmenin mutluluğu ile herkese günaydınlar dağıtarak içeri girdik. Ne var ki, Bayram üstadımız yine dün sabahki yerinde oturuyordu. Aynı zılgıtı bir fasıl daha geçti. Halen faaliyette olan Karaköy merkezimizin az ilerisinde bulunan hizmet binasında öğle yemeğimizi yiyoruz. O gün, yemeği fazla mı kaçırdık ne, Muzaffer ile bir tur atıp daireye öyle geçelim dedik. Çarşıyı gezdikten sonra üstadların dakika ardından Kurul a döndük. Daireye üstadından sonra gelinmez fırçasını tekrar yiyince, bu uyarının hem sabah hem öğleden sonraki mesai için geçerli olduğunu da iyice bellemiş olduk. 208 Dursun Ali Yaz

Ben 19 ncu, kendisi 20 nci sıradan Kurul a girdik. Bu da yetmezmiş gibi dört ay sürecek ilk refakat çalışması için İstanbul da aynı üstadın yardımcısı olduk.

4 Yardımcının Bıyıkları Üzerimizde çok emeği olan saygıdeğer Bayram Çakır üstadımızla 1 aylık refakat çalışmasını İstanbul da tamamladıktan sonra, yine 3 aylık bir süre için Antalya yollarına revan olduk. İlk turnemizdi. Ekibimizde üstadımız, Muzaffer Kökver ve ben vardık. Hikâyemize başlamadan evvel Antalya daki oturma düzenini tasvir etmem lazım: Küçük bir odadayız. Kapıya hakim konumdaki masanın başında sevgili arkadaşım, misafir sandalyesinde ise Bayram üstadımız oturuyordu. Muzaffer, bıyıklı olduğundan biyolojik yaşından daha büyük gösteriyordu. Defter belgelerini getiren mükellefler, odaya her girişlerinde masada Muzaffer oturduğundan, onu üstadımız zannederek sürekli, Bayram Bey merhaba, diyerek ona hitap ediyorlardı. Bir, iki derken durumdan sıkılan üstadımız, mükellefin birine: Onun adı Muzaffer, Bayram Bey benim, demez mi! Bitti mi sandınız? Bitmedi! Mükellef çıkar çıkmaz, Muzaffer e döndü ve sadece üç kelime söyledi: Bıyıklarını hemen kes! Üstadın Hesabı Ayrı Olmalı! Bilindiği üzere devlet sisteminde hiyerarşi Cumhurbaşkanından memura kadar kesintisiz bir zincir oluşturur. Gelenek ve teamüller yıllar içinde yerleşir ve nesilden nesile aktarılarak devam eder. Bunların pek çoğu yazılı olmayan kurallardır. Bizim Kurul da ise, her promosyon yani Hesap Uzmanları Kurul una ilk giren grup, sonra gelen arkadaşlarına nazaran kıdemli kabul edilir. Bunun yanında aynı promosyonda kaç kişi mesleğe girdi ise onlar da kendi aralarındaki sıralamaya göre kıdem sahibi olur. Şöyle ki, bir promosyonda 20 kişi başladığını kabul edelim. Birinci sıradaki ikinciden, ikinci sıradaki üçüncüden kıdemlidir. Bizim promosyonda ise ben 19 uncu Muzaffer ise 20 inci sıradan atanmıştık. Dolayısıyla ben Muzaffer den kıdemliydim. Özellikle turne süresindeki bütün ufak tefek işler ekibin en kıdemsizine verilirdi. Bu işlerden birisi de, kişisel harcamalarımızı toptan ödemek ve herkesin borcunu ayrı ayrı tutmaktı. Evinizden uzak geçen turnelerin güzel bir tarafı varsa, diğer meslektaşlarınızla birlikte yediğiniz akşam yemekleridir. Ancak bu durum Muzaffer gibi hesap kitap işlerine bakan biri için ayrı bir eziyettir. Diğer Dursun Ali Yaz 209 üstadlarla yenilen

Kapıya hakim konumdaki masanın başında sevgili arkadaşım, misafir sandalyesinde ise Bayram üstadımız oturuyordu. Muzaffer, bıyıklı olduğundan biyolojik yaşından daha büyük gösteriyordu.

5 Maliyenin Üstadları kalabalık akşam yemekleri sonrası, herkesin hesabını T Cetveline işlemek her zaman keyifli olmuyor. Biz kaloriyi, kiloyu hesap etmeden rahat rahat yerken üstadımız daha dikkatli beslenmeyi tercih ediyordu. Yemek sonrası gelen hesap ise kişi sayısına bölünerek herkese eşit yazıldığı için üstad her yemek sonrası belli bir tutarda zarar ediyordu. Bir gün iki gün derken haliyle dayanamadı ve: Arkadaşlar, her akşam yediğimden fazlasını borçlanıyorum. Bundan sonra ben ne yiyorsam hesabını ayrı tutalım. Niye yemediğim yemeğin parasını öde-yeyim ki? dedi. Muzaffer in sıkıntısı daha da artmıştı. Ortalama on kişilik masada sürekli, üstadının yediği lokmayı, içtiği suyu takip etmekten kendisi yemek yiyemez olmuştu. Daktilolu Günler Bilgisayar ve internetin olmadığı günlerdeydik. Raporların tamamını önce müsvedde olarak elle yazar, üstadın kontrolünden sonra sekreterliğe verip daktilo edilmesini sağlardık. Bir gün Adi Ortaklığa ait bir rapor yazarak üstadımıza götürdük. Kontrol etti ve raporun aynısını şirketin bütün ortakları için tek tek yazmamızı istedi. Yeni raporlarda sadece mükellefin unvanı, vergi dairesi ve numarası değişecek, diğer alanlar ise aynı kalacaktı. Biz de, ilgili yerleri boş bırakıp tek nüsha elle yazdık ve öbür sayfaları fotokopi çekerek çoğalttık. Mükellef bilgileri kısmını da elle doldurduk. Nasıl olsa, hazırladığımız raporlar müsveddeydi. Çok kısa bir sürede tamamlamış olmanın verdiği gururla dosyaları üstadımıza teslim ettik. Ufak da olsa bir aferin beklerken, Bu raporlar niye fotokopi ile çoğaltılmış? fırçasıyla girdi söze. Ağız birliği etmişçesine, Üstad, raporun tüm sayfaları aynı olunca, biz de, vakit kazanmak için çoğaltmanın doğru olacağını düşündük. demeye kalmadan yırtılan rapor sesiyle sustuk. Üstadımız devam etti: Bu yöntemin daha pratik olacağını ben de biliyorum. Ancak ben size, hepsini tek tek elle yazın demiştim. Sebebi ise, mesleğimizin kendine has bir dili ve üslubu vardır. Ne kadar çok yazar, emek verirseniz, literatüre o derece aşina olursunuz. Üstad haklıydı. Geri dönüp diğer raporları tek tek elimizle yazarak işimizi tamamladık. 210 Dursun Ali Yaz

Yemek sonrası gelen hesap ise kişi sayısına bölünerek herkese eşit yazıldığı için üstad her yemek sonrası belli bir tutarda zarar ediyordu.

6 İmza Önemli! İncelemelerin içine yeni yeni girmeye başlamıştık. Öncelikle tutanak hazırlıyorduk. Her tutanağın altına, İsa Keskin ve Muzaffer Kökver isimlerini yazıp imzalıyor, ardından üstadımızın ismine açtığımız yere mührünü vurarak imzasına sunuyorduk. Yine bu şekilde özenle hazırladığımız bir tutanağı kendisine uzattık. Daha okumadan, elindeki tutanağı yırtarak bize döndü, Mührün üzerine imza atmanıza daha çok var. Kaleminize dikkat edin! diye bizi uyardı. Hatamızı merak ederek, yırtılmış evrakı puzzle gibi birleştirince attığımız imzanın, üstadın mührünün ucuna değdiğini gördük. Refakat Emanettir! Nihayet, dört ay süren ilk yardımcılık deneyimimiz bitmiş, son güne gelmiştik. Rahmetli Mahmut Aktaş arkadaşım, ben ve Muzaffer Kökver Ankara ya dönecektik. Mahmut un özel aracı vardı. Soğuk ve yağışlı bir gündü. Hepimiz bavulumuzu sabahtan hazır edip, karanlık basmadan yola çıkmayı planlamıştık. Saat üçe doğru üstadımız ile vedalaşıp izin almak istedik. Üstad her zamanki ciddiyetiyle, Mesainiz saat 17:30 da bitiyor. O zamana kadar benim refakatimdesiniz. Bekleyin bakalım. dedi. Rahmetli Mahmut un üstadı İlhan Kırıktaş Bey ve Kadir Boy üstadımız araya girdiler de, zar zor izin kopararak gündüz gözüyle İstanbul dan ayrıldık. Yıllar sonra, üstadımızla bu anıları paylaştığımda, tüm sevecenliği ile: Hepsi sizin kaliteli şekilde yetişmeniz içindi. Çevresine örnek, muteber bir insan olmak kolay değildir. Yardımcıları eğitmek önemli bir sorumluluktur. Artık aynı dikkati, titizliği sizler göstermelisiniz. şeklinde nasihat etti. Şimdi arkama yaslanıp düşündüğümde, saygıdeğer üstadıma ne kadar teşekkür etsem azdır. Tabii ben madalyonun gülümseten taraflarını göstermeye çalıştım. Birlikte çok zahmetli bir dört ay geçirmiştik. Ancak her şey, çok kaliteli bir Hesap Uzmanı olmanın ilk adımıydı. Bugün taşıdığımız pek çok iyi hasleti Bayram Çakır üstadımızın eğitimine borçluyum. Bu sebepten kendisini ve diğer kıymetli üstadlarımı şükran ve minnetle yâd ederim. Dursun Ali Yaz 211

Yine bu şekilde özenle hazırladığımız bir tutanağı kendisine uzattık. Daha okumadan, elindeki tutanağı yırtarak bize döndü, Mührün üzerine imza atmanıza daha çok var. Kaleminize dikkat edin!

Benzer belgeler

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de