MÜSİAD 9. BİLİM VE TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ANKARA,

Transkript

1 MÜSİAD 9. BİLİM VE TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ANKARA, Sayın Bakanım, Bu Yılın Ödül Sahipleri ve Değerli Jüri Üyelerimiz, İş Dünyasının Değerli Temsilcileri, YK Üyelerim, Şube Başkanlarım, Değerli MÜSİAD üyeleri ve MÜSİAD dostları, Değerli Basın Mensupları, Bilim Teknoloji Onur Ödülü, Prof. Metin Yerebakan, MEYER Bilim Teknolojide Yol Açanlar Ödülü, Prof. İsmail Lazoğlu, Ulusal Teknolojinin Gelişimine Katkı Ödülü, Baykar Makina, Haluk Bayraktar Ulusal Teknolojinin Gelişimine Katkı Ödülü, Prof. Ahmet Oral Ar-Ge ve İnovasyon Gelişimine Katkı Ödülü, Ulusal Nano Teknoloji Araştırma Merkezi Bu yıl 9.sunu düzenlediğimiz MÜSİAD BİLİM VE TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ programında sizleri saygıyla selamlıyorum; hoş geldiniz, şeref verdiniz. Sözlerime başında, geçen hafta Almanya'da başlayıp, Hollanda'da sürdürülen, Bakanlarımıza karşı sergilenen anlamsız tutumu kınıyorum. Ne, Avrupa nın referans gösterdiği demokratik değerlerle, ne de diplomatik teamüllerle bağdaşan bu tavırlar, giderek yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığının, radikal gruplarla sınırlı olmadığını gösteriyor.

2 Berlin duvarı 90 da yıkıldı ama, görünen o ki, kafalardaki bazı duvarlar hala duruyor. Sayın Bakanım, Değerli misafirler, Ödül törenlerimiz peş peşe devam ediyor. Geçtiğimiz hafta 17. Ekonomi Basını Başarı Ödüllerimizi dağıttık. Bu vesileyle, bir teşekkürü yinelemek istiyorum. İlkelerinden taviz vermeden, içinde yaşadığı topluma faydalı olmak amacıyla, işini samimiyet ve özveriyle, en iyi şekilde yapan herkese gönülden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Bir toplum, işini iyi yapan insanlarla yükselir. Bir ödül törenindeyiz. Derler ki, Erdemin ödülü, bizatihi kendisidir. Öyleyse işini iyi yapmak, insanın alabileceği en güzel ödüldür. Aslında, Ödüle layık insanların belki ödüle ihtiyacı da yoktur. Fakat toplum olarak, iyi yapılmış işleri takdir etmeye ihtiyacımız var. Kötüyü nasıl görüp eleştiriyorsak, iyiyi de görüp alkışlamalıyız. MÜSİAD olarak, ödül törenlerini de, işte bu nedenle tertip ediyoruz. Hem de Ödülün Konusu, hep ifade ettiğimiz, Katma Değeri Yüksek Ürünleri dizayn etmenin, sonra da üretmenin yolunun geçtiği, Bilim ve Teknoloji olunca, hepimiz için daha da anlamlı oluyor. YK Üyemiz Sn Hakan Altınay, Ödüllerle ilgili açıklamalarda bulundu, izninizle tekrar etmeyeceğim.

3 Ödüle layık bulunan değerlerimizi tebrik ediyor, Ödüllerimizin, onların daha güzel başarılara ulaşmalarında küçük bir teşvik olmasını diliyorum. Derler ki, Tilkinin 10 hikâyesi varmış, 9'u tavuk üstüne. Türkiye'nin bugünlerdeki en önemli gündemi de, Referandum. Biz de bu gündemle yoğunuz. Gelecek Senin, Sahip Çık temasıyla, bir toplantı serisi başlattık. İnegöl'den başladık. Kayseri de devam ettik. Ekonomi Bakanımız Sn. Nihat Zeybekci'nin katılımıyla, İstanbul da, Ekonomi Basını Başarı Ödülleri'mizin 17.sini gerçekleştirdik. Bir şeyi başlatmak önemli. Ama, sürdürebilmek, istikrar da önemli. EBBÖ'nün 17. sini gerçekleştirmek bu açıdan önemliydi. İstikrarlı bir süre, 17 yıl. Başarı ödüllerimiz verdik ama, gündemde Referandum vardı. Antep te, dostlarımıza, Gelecek Senin, Sahip Çık dedik. Cuma-Cumartesi günleri, Tekirdağ da 95. Genel İdare Kurulu toplantımızı yaptık. Maliye Bakanımız Sn. Naci Ağbal ile, Maliye Politikaları ve Vergi Mevzuatı, Sorunlar ve Çözüm Önerilerimizi değerlendirdik. Yine, Referandumu da konuştuk. Dün, Kalkınma Bakanımız Sn Lütfi Elvan'la Mersin deydik, dostlarımızla Gelecek Senin Sahip Çık dedik. Bugün, MÜSİAD 9. Bilim ve Teknoloji Ödüllerini vereceğiz.

4 Fakat öncesinde, izninizle, MÜSİAD Genel Başkanı olarak, Türkiye nin geleceğinin oylanacağı 16 Nisan daki referanduma ilişkin, iş dünyasının bakışı açısından, bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum. Değerli Misafirler, Hayatımızda, göstergeleri amaçlarımız için kullanıyoruz. Göstergeleri kullanarak, bir ölçümleme yapıyoruz. Oradan hareketle de, yorumda bulunuyoruz. İyi, diyoruz. Kötü, diyoruz. İyiye gidiyor, diyoruz. Gidişatı iyi değil, diyoruz. İş Dünyası temsilcileri olarak, doğru sonuç veren ölçümlemelere önem veririz. Çünkü, önümüzü görmek isteriz. Yanlış zamanda, yanlış yatırım yapmak istemeyiz. İstikrar sürecek mi, emin olmak isteriz. Bu noktada, Ekonominin bir başka önemli ayağı da Döviz Kurları. Bana, döviz tahmini soruyorlar. Bugüne kadar, hiç döviz tahmininde bulunmadım. Hiç döviz tahmininde bulunmadım ama, bir yorumda da bulundum. Dedim ki: İş Dünyası için, Dövizin değeri önemlidir.

5 Ama, İş Dünyası için, Dövizin değerinden çok, ani değişimleri önemlidir. Önünü görememek, çok daha önemlidir. USD, geçtiğimiz günlerde bir ara 4-TL oldu. Bir miktar ateşi düşse bile, hala da etkileniyoruz. Ama, nereye gideceğini bilemezsek, işte İş Dünyasının Asıl sorunu o zaman başlar. USD, 5'e 6'ya doğru mu gidecek, 3'e 2'ye doğru mu inecek? Bu noktada belirsizlik varsa, bu, belimizi daha çok büker. MÜSİAD olarak da, çalışmalarımızda, belirsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalarımızdan biri de, iş dünyasının nabzını tutmak için tasarladığımız, Satın Alma Müdürleri Endeksi, SAMEKS. Nabız tutmaktan gayemiz, durum tesbiti yapmak değil. Geçmişe ait istatistik yapmak da değil. SAMEKS, İş Hayatının geleceğine yönelik, sağlam tahminlerde bulunuyor. Mart ayının ortasındayız. Geçen gün, Ocak Sanayi Üretim verileri açıklandı. Tamam ama, 2 ay öncesinin bilgisi. Ben, bugüne ve yarına bakmak isterim. Yarına bakarım derken, aslında, Nisan nasıl geçebilir, Mayıs neler getirebilir, bilmek isterim. İşte, SAMEKS ile bunu yapıyoruz. Şirketlerimizde, geleceğin takipçisi kimlerdir?

6 Satın Alma Müdürleri. Müşterilerden gelen siparişlere bakarlar, stoklara bakarlar, üretim ya da hizmet verebilme kapasitesine bakarlar ve yeni mal siparişlerini verirler. İşte, biz de onlara, Satın Alma Müdürlerine soruyoruz. Sonra, bu sonuçları, her ayın son iş gününde, farklı bir şehirde, kamuoyu ile paylaşıyoruz. Şubat sonuçlarını, İnegöl de açıkladık. Buna göre, SAMEKS Bileşik Endeksi 5,0 puan artttı. Hem sanayi, hem de Hizmetler sektöründe, girdi alımlarında artış sürüyor. Bu, firmaların Türkiye ekonomisine duyduğu güvenin işaretidir. Evet, Şubat SAMEKS verileri olumlu. Ama, temennimiz, bu canlılığın daha da iyileşerek devam etmesi. Çünkü, "Tek çiçekle bahar olmaz." Başarı, devamlılık ister. Çünkü, işler dönüp dolaşıp sürdürülebilirlik kavramında düğümleniyor. Sürdürülebilirlik demek, istikrar demektir. İstikrar olmadan; yeni hedefler belirlemek, yeni başarılar elde etmek şöyle dursun, mevcut kazanımları korumak bile mümkün değildir. Tarihimiz, ne yazık ki bunun örnekleriyle dolu. Çok uzağa gitmeye de gerek yok. 2 hafta önce, 28 Şubat ın yıldönümüydü. 8 ay önce de, 15 Temmuz'du.

7 Yeri gelmişken, 28 Şubat post modern darbesinin mağdurlarından, merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı, rahmet ve saygıyla anıyorum. Bu milletin üzerinde çok emeği var. Ve 28 Şubat. Hatırlamak bile istemediğimiz, üzücü olayların yaşandığı bir tarih. Hamdolsun MÜSİAD, 28 Şubat'ta nerede durduysa, e-muhtırada da, Gezi Olaylarında da, Aralık sürecinde de ve elbette 15 Temmuz FETÖ'nün hain darbe girişiminde de, tam zamanında ve olması gereken netlikte, olması gereken yerde durdu. Bugün de, ülkesini seven işadamları olarak, milletimizin tarafındayız. Bosna Hersek'in Bilge Kralı Merhum Aliya İzzetbegoviç diyor ki: "Tarihi, Allah yazar. İnsanlar, tavırlarıyla nerede durduklarını belli ederler." İşte, biz de bunu yapıyoruz. Tavrımızı gösteriyoruz. O tavır doğrultusunda, çalışıyoruz. Sonuç mu?

8 İşte, biz o sonuca, Kader diyoruz. Kaderi, Allah belirler. Millet olarak, bugüne kadar; Siyasette vesayete, toplumda düşmanlığa, ekonomide gerilemeye, hukukta adaletsizliğe ve uluslararası kamuoyunda itibarsızlığa neden olan darbelerden, muhtıralardan ve müdahalelerden çok çektik. Artık, Milletimizin, böyle gürültülere pabuç bırakmaya hiç niyeti yok. 15 Temmuz da bunu bütün dünyaya gösterdi. Fakat, köklü çözümlere ihtiyacımız var. Bunun gibi sorunların ortaya çıkmasına meydan vermeyen yapısal çözümler gerekiyor. Ülkemiz, önemli bir Referandum sürecinde. Bazıları soruyor! Anayasa değişikliği ile, iş dünyasının ne derdi var ki? Size ne Anayasadan? Anayasanın hangi maddesi iş yapmanıza engel oluyor ki? Bırakın, o yorumları akademisyenler, siyasetçiler yapsın, diyorlar. İzninizle, işin siyasetçilere ve akademisyenlere ait kısmını onlara bırakarak, bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum.

9 Evet, biz iş dünyası olarak, Anayasadan etkileniyoruz. İş yapmamız, Anayasanın yanlış yorumları, garip maddeleri, acayip uygulamalarıyla, açıkça engelleniyor. Nasıl mı? Öncelikle, "mevcut sistem arızalı." Anayasalar, bireylerin hak ve özgürlüklerini devlete karşı güvence altına alır ve devletin yönetme sürecinde bağlı olduğu kuralları belirler. Fakat bu kurallar, seçilmiş iktidarları köşeye sıkıştırmak ve iş yapamaz hale getirmek anlamına gelmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti nin son anayasaları incelendiğinde, karşımıza, milletin iradesini yok sayan, silahlı kuvvetler ve darbeler çıkıyor. Milletin iradesini hiçe sayarak, darbelerle devlet düzeni kuran vesayetçi zihniyet, milletin söz sahibi olmaya çalıştığı her dönemde iktidara müdahalede bulunmuş, kendini iktidarın asıl sahibi olarak görmüştür. Kötü örnekleri, tarihimizde maalesef çok. Ama, fazla geriye gitmeye de gerek yok. 10 yıl öncesine gidelim yılında, bu ülkede, zoraki icat edilen bir bakış ile Anayasa yorumlandı ve 367 saçmalığı üretildi. O süreç devam etseydi ne olacaktı?

10 Anayasanın o garip yorumu sonucu, Cumhurbaşkanı seçememiş bir meclisimiz olacaktı. Bir, Kaos Ortamı yani. Biz bunlarla uğraştırılırken, 2008 yılına girdik niçin önemli? 2008, etkileri bütün dünyada hala devam eden Dünya Ekonomik Krizinin baş gösterdiği yıl. Bizim gibi, darbe sorunu olmayan, ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin bile, hala baş edemediği 2008 krizinden söz ediyorum. Tam da o yıl, bir de baktık ki, iktidar partisine karşı, bir de kapatma davası açıldı. Aslında, bir anlamda, Anayasa Mahkemesinden kapatma kararı çıkar gibi de oldu. 7'ye 4 oy çıksa, İktidar Partisi kapatılmıştı. Bir an için, iktidar partisinin, kapatıldığını düşünelim. Cumhurbaşkanı da seçilememiş. Dünyadaysa, 1930 Ekonomik Buhranından sonraki en büyük Kriz hüküm sürüyor. Hiçbir ülke, ne yapacağını bilmiyor. Kaos var.

11 Şimdi soruyorum? Hangi işadamı, böyle bir ülkede iş yapmak ister? Hangi iş adamı, önünü göremediği bir ortamda, Yatırım yapmaya uğraşır? Devamında sormak isterim, Bir ülke, iş dünyasından ne bekler? Daha fazla yatırım, Daha fazla, istihdam, Daha fazla katma değer. Peki, iş dünyası, bunları yapabilmek için neler bekler? Çok basit. 3 kelime. Huzur, Güven, İstikrar. SAMEKS'i açıklarken söylediğim gibi, "önünü görmek ister." Peki, 2007 ve 2008'deki o kaos ortamını, hazırlayan neydi? Biz, İş Dünyası mı sebep olduk? Hayır, sebep, Darbe Anayasası idi.

12 Demek ki, bizim iş yapmamız, Anayasa kaynaklı olaylarla engellenebiliyormuş. Bereket versin ki, bu süreçler atlatıldı. Sonrasında, kısmi bir Anayasa değişikliği yapıldı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi benimsendi. Fakat, bu düzenlemeyle de, hem cumhurbaşkanı, hem de Başbakan, halk tarafından seçildiği için, çift başlılık gibi bir sorunla karşılaşıldı. Zoraki süreçlerde çözüm arayışına gidilince, böyle sonuçları olabiliyor. Yine, iş dünyasının hoşlanmayacağı bir tablo daha ortaya çıktı. Belirsizlik. Biz, bu tabloyu arzu etmiyoruz. Bu nedenle, MÜSİAD olarak, Cumhurbaşkanının millet tarafından seçim sürecinin başında, daha adayların isimleri açıklanmamışken, "kuvvetler ayrılığı denilen, fakat kurgusunda kuvvetler karmaşası bulunan bu sistemin değişmesi gerektiğini söyledik." O zamandan beridir de, aynı şeyi söylüyoruz.

13 Bugün, yasal yetkilerini kullanan, bunları kullandığı için de eleştirilen, fakat sorumluluk da taşımayan bir Cumhurbaşkanlığı var. Sistemin, hem fiili ve yasal durumu tarif edecek şekilde tanımlanması, hem de Türkiye'ye ayak bağı olan taraflarının düzenlenmesi gerekiyor. Meclis'te kabul edilen ve 16 Nisan da milletin oyuna sunulacak olan Anayasa değişikliği, bize göre, bir tercih değil, bir ihtiyaç. İş dünyası olarak, sürdürülebilir bir kalkınma için, Türkiye nin bu ihtiyacının mutlaka karşılanması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, "geleceğimize sahip çıkalım", diyoruz. Sayın Bakanım, Değerli Misafirler, Sizlere bir istatistik aktarayım: Dünya Bankası nın, İş Yapma Kolaylığı diye bir Endeksi var Ekim raporuna göre, Türkiye, 190 ülke arasında; İşe Başlama Kolaylığında 79 uncu, İnşaat İzni Alma Kolaylığında 102 inci, Elektrik Bağlatmada 58 inci, Kredi Alma Kolaylığında 82 inci, Liste, uzunca devam ediyor. Bu rakamlar, hepimizin şikâyet ettiği, işlerin yavaş yürümesine, yani atalete, yani bürokrasiye işaret ediyor.

14 Allah aşkına, şu vatan sevgisi olmasa, böyle bir ortamda, iş adamları, yeni yatırım, ya da yeni istihdam için kendisini paralar mı? Zaten, paralasalar da ne olacak ki? Biz, bunu çok uzun zamandır dile getiriyoruz. Çünkü, yavaş ilerleyen bir sistemden en çok etkilenen kesimlerin başında, iş dünyası geliyor. Verimsizlik, iş dünyasını batırır. İşini zamanında ve doğru yapamamak, iş dünyasının rekabetçi niteliğini katleder. Kamu kurumlarının ve yönetim sisteminin, iş dünyasının dinamizmine ayak uydurabilecek şekilde yeniden kurgulanması gerekiyor. Devletimiz, İş Dünyasına, "ayakta kalabilmek ve büyümek için, Dünya ile Rekabet etmelisiniz" diyor. Doğru. Peki, devletin kendisi, Dünya ile rekabet edebiliyor mu? Biz, iş yerlerimizde, performansa göre eleman çalıştırırken, devlette performans değerlendirme kriteri niye uygulanmıyor? At kapağı devlete, sonuna kadar sana kimse dokunamaz. Bu adil mi? Bu, rekabetçi mi? Bu mantıkla çalışan bir sistemden doğru iş çıkar mı? "Kem Alat ile, Kemalat olmaz" demiş atalarımız.

15 Adeta, hızın kendisinin bile hızlandığı bir çağda, hantallığın telafisi olabilir mi? Bugün gidip yarın gelmemek için, ekonomideki çarkların daha hızlı dönebilmesi için, referandum sürecini iyi anlamak gerekiyor. Günü birlik düşüncelerle hareket edilecek zaman değil. Bu milletin, gelecek 50 yılı, 100 yılı oylanacak. Ben, bir iş adamı olarak; "Anayasa kitapçığı masada fırlatıldı mı, yoksa sertçe ileriye doğru ittirildi mi" tartışmaları sonunda, bir hükümet krizimiz olmasını istemiyorum. Böyle bir kriz sonrasında, Doların, 680 TL'den TL'ye fırladığı bir ülkenin iş adamı olmak istemiyorum. O kriz sonrasında, kamuda çalışanlar yine her ayın sonunda düzenli olarak maaşlarını almaya devam ederken, iş yeri kapanan yüzlerce iş adamından birisi olmak istemiyorum. Niye isteyeyim ki? Kim, böyle bir ortamda yatırım yapmak ister? Kim, Cumhurbaşkanı ve Hükümeti olmadan, Dünya Ekonomik Krizinde, Kaptansız bir gemide yol almak ister? 7 Haziran sonrası, bir süreliğine belirsizlik oldu. Hepimiz, tedirgin olduk. İş Dünyası, Belirsizlik istemez.

16 İşte, bu gerekçelerle, bu referandumun, önemli bir ihtiyaç ve imkan olduğunu hatırda tutmalı ve bu imkanı iyi değerlendirmeliyiz. Geleceğimize sahip çıkmalıyız. Konuşmamın başında ifade ettiğim gibi, günlük siyasi değerlendirmelere girmedim. Anayasa maddelerinin yorumlarına da girmedim. Konuya, iş dünyası açısından bakmaya gayret ettim. Bu düşüncelerle, 16 Nisan Referandumunun öncelikle salimen tamamlanmasını, sonrasında ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Başta, katılımıyla bizleri onurlandıran Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sn. Dr. Faruk Özlü ye ve siz değerli konuklarımıza teşekkür ediyor, bu senenin ödül sahiplerini bir kere daha tebrik ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Nail OLPAK MÜSİAD Genel Başkanı