KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANA BİLİMDALI SANAT TARİHİ BİLİM DALI KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR İsmail ATCI YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Doç. Dr. Osman KUNDURACI Konya 2014

2 i İÇİNDEKİLER Bilimsel Etik Sayfası...iv Tez Kabul Formu...v Önsöz/Teşekkür...vi Özet.vii Summary viii Kısaltmalar...ix Resim Listesi.x Çizimler Listesi..xiii 1. GİRİŞ Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları Karaman ve Çevresinin Tarihi, Coğrafi ve Ekonomik Yapısı Araştırmada Kullanılan Metod ve Yöntem Konu İle İlgili Yapılan Çalışmalar Karaman Müzesi Hakkında Genel Bilgi TÜRK KÜLTÜRÜNDE ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR HAKKINDA GENEL BİLGİ TAARRUZ SİLAHLARI ATEŞSİZ SİLAHLAR VURUCU SİLAHLAR Gürz ve Topuz Şeşper Kamçı Döğen Koçbası DELİCİ SİLAHLAR Mızrak Cirid Çatal Harbe Tırpan Zıpkın Alem KESİCİ SİLAHLAR Kılıç Kabza Balçak Namlu Kın Meç Yatağan 30

3 Pala Kama Hançer Teber Balta ATICI SİLAHLAR Sapan Ok Yay Mancınık ATEŞLİ SİLAHLAR Top Tüfek Tabanca SAVUNMA SİLAHLARI Kalkan Miğfer Zırhlar Kolçak Dizçek KATALOG DEĞERLENDİRME ESERLERİN MÜZEYE GELİŞ TARİHLERİ VE GELİŞ BİÇİMLERİ ESERLERİN MÜZEDE BULUNUŞ ŞEKİLLERİ VE BUGÜNKÜ DURUMLARI ESERLERİN TÜRLERİ YAPIM TEKNİKLERİ Dövme Tekniği Döküm Tekniği SÜSLEME TEKNİKLERİ Çalma ve Kazıma Kakma Kabartma (Repousse) Kalıpla Kabartma (Stampa Basma) Telkari Tekniği Savatlama (Niello) Taş Yerleştirme Çakma Delik İşi Altın Sıvama KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE SİLAHLAR KARŞILAŞTIRMA SONUÇ ii

4 iii KAYNAKÇA 126 EKLER..131 TABLOLAR.131 ÇİZİMLER 140 RESİMLER ÖZGEÇMİŞ..205

5 iv T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BİLİMSEL ETİK SAYFASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içinde bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. İsmail ATCI

6 v T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU İsmail ATCI tarafından hazırlanan Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar başlıklı bu çalışma 30/04/2014 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Doç. Dr. Osman KUNDURACI Başkan İmza Prof. Dr Ali BORAN Üye İmza Yrd. Doç. Dr Yaşar ERDEMİR Üye İmza

7 vi ÖNSÖZ Türkler in birçok özelliklerinin yanında en fazla ön plana çıkmış yönleri de iyi birer asker olmalarıdır. Çok eski devirlerden beri çeşitli adlarda devlet kurmuş olan Türk Milleti nin temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanır. Askerlik ilk önce Türkler de bir meslek, sonra da milli bir görev olmuştur. Türkler, mükemmel askeri kuruluşları ve değerli komutanları sayesinde varlıklarını ve bütünlüklerini dünyaya tanıtmışlardır. Türkleri savaş meydanlarında üstün kılan en önemli unsurlardan biri, diğer milletlere nazaran daha gelişmiş ve daha etkili silahlar imal etmeleri ve bu silahları büyük bir cesaret ve maharetle kullanmış olmalarıdır. Türk silahlarının yapı ve teknik özellikleri, Türk medeniyetinin gelişmişlik seviyesini, kültürel özellikleri ise Türk kültürünün zenginliğini göstermesi bakımından üzerinde ciddiyetle durulması gerekir. Nitekim çok farklı ve geniş coğrafyalarda hâkimiyet tesis eden Türklerin, Çin, Roma, Bizans vs. devletler karşısında üstünlük kurabilmelerine imkân tanıyan en önemli unsurun, kendine has özellikler taşıyan ve bu bakımdan başka toplumlar tarafından kullanılan benzerlerinden ayrılan Türk silahları olduğu muhakkaktır. Karaman Müzesi çeşitli yollarla gelmiş bir kısım ateşli ve ateşsiz silahları içinde barındırmakta ve bu eşsiz eserleri insanlara görsel olarak sunmaktadır. Bu güne kadar Karaman Müzesinde yer alan bu silahlar hakkında herhangi bir çalışmanın yapılmamış olması bizi bu çalışmayı yapmaya yönlendirmiştir. Bu konuda çalışma yapmamda bana her türlü yardımı ve yönlendirmeyi yapan danışman hocam Doç. Dr. Osman KUNDURACI ya, silahların çizimlerini yapan Dr Mustafa BULUT a, Onur ÇAY a ve Esra KESKİN e silahların resimlerinin çekilmesi işleminde yardımı olan İbrahim ÇAM a ve bu çalışmamda bana desteğini esirgemeyen aileme teşekkür ederim. İsmail ATCI KONYA-2014

8 vii T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğrencinin Adı Soyadı İsmail ATCI Numarası: Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Sanat Tarihi Sanat Tarihi Doç. Dr. Osman KUNDURACI Tezin Adı Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar ÖZET Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar adlı bu çalışmamızda 37 adet ateşsiz silah 31 adet ateşli silah incelenmiştir. Ateşsiz silahlar; 14 adet yatağan, 15 adet kılıç, 5 adet kama, 1 adet meç, 2 adet kasaturadan oluşmaktadır. Ateşli silahlar ise 22 adet tabanca, 1 adet top ve 8 adet tüfekten oluşur. Çalışmada incelenen örnekler Karamanoğulları Beyliği, XIX. ve XX. yy. Avrupa, Amerika ve Geç Osmanlı Dönemine aittir. Katalog bölümünde eserlerin müzeye ne zaman ve nasıl geldiği, hammaddesi, ölçüleri belirtilerek ayrıntılı tanımları yapılmıştır. Katalog kısmında eserlerin çizimleri, çizimler bölümünde de süslemesi bulunan eserlerin ayrıntılı çizimleri yer alır. Eserlerin yapımında; demir, çelik, deri, kemik, ahşap, boynuz gibi malzemelerin kullanıldığı görülür. Süslemede kazıma, kakma, savat ve taş yerleştirme gibi teknikler uygulanmıştır. Eserlerde bu tekniklerle yapılmış stilize bitkisel, geometrik motifler ve yazı kuşakları yer almaktadır.

9 viii T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğrencinin Adı Soyadı İsmail ATCI Numarası: Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Sanat Tarihi Sanat Tarihi Doç. Dr. Osman KUNDURACI Tezin Adı The firearms and non firearms on display in the ethnography section of the Karaman Museum SUMMARY In this study, named The firearms and non firearms on display in the ethnography section of the Karaman Museum 37 pieces of non firearms and 31 pieces of firearms were investigated. Non firearms; consist of 14 turkish swords, 15 swords, 5 daggers, 1 rapier and 2 bayonets. Firearms; consist of 22 pistols, 1 ball(artillery) and 8 rifles. The samples examined in this study Karamanoğulları, XIX. and XX. century Europe, America and belongs to the Late Ottoman Period. In the catalog section, when and how the works came to the museum, raw materials, dimensions were stated and were detailed descriptions. The are drawings of Works in the catalog and detailed drawings of embelishment works in the section drawings. In the making of Works it is seen that iron, steel, leather, bone and wood were used. Scraping, inlaid, savat and placements of Stones were performed in decoration. Made of this technique, stylized plant with geometric motifs and writing lines take place.

10 ix KISALTMALAR a.g.e. a.g.m. a.g.t. b.t.y. b.y.y. Adı geçen eser Adı geçen makale Adı geçen tez Basım tarihi yok Basım yeri yok H. Hicri M. Miladi M.Ö. M.S. No. Milattan Önce Milattan Sonra Numara R. Rumi t.y. v.d. yy. Tarih yok Ve diğerleri Yüzyıl

11 x RESİM LİSTESİ Resim 1 Resim 2 Resim 3 Resim 4 Resim 5 Resim 6 Resim 7 Resim 8 Resim 9 Resim 10 Resim 11 Resim 12 Resim 13 Resim 14 Resim 15 Resim 16 Resim 17 Resim 18 Resim 19 Resim 20 Resim 21 Resim 22 Resim 23 Resim 24 Resim 25 Resim 26 Resim 27 Resim 28 Resim 29 Resim 30 Resim 31 Resim 32 Resim 33 Resim 34 Resim 35 Resim 36 Resim 37 Resim 38 Resim 39 Katalog No 1'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 2'deki kılıcın genel görünüşü Katalog No 3'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 3'deki kılıcın namlusunda yazı ve damganın görünüşü Katalog No 4'deki kılıcın genel görünüşü Katalog No 4'deki kılıcın kabzası ve balçağından ayrıntı Katalog No 5'teki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 6'daki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 6'daki kılıcın kabzası ve balçağından ayrıntı Katalog No 7'deki kılıcın genel görünüşü Katalog No 8'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 9'daki kılıcın genel görünüşü Katalog No 9'daki kılıcın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 10'daki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 10'daki kılıcın kabzası Katalog No 11'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 12'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 13'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 13'deki kılıcın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 14'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 15'deki kılıcın ve kınının genel görünüşü Katalog No 16'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 17'deki yatağan ve kınının genel görünüşü Katalog No 18'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 18'deki yatağanın namlu üzerindeki kitabesi Katalog No 19'daki yatağanın genel görünüşü Katalog No 19'daki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 20'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 20'deki yatağanın kabzasından detay Katalog No 21'deki yatağan ve kınının genel görünüşü Katalog No 21'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 21'deki yatağanın kabzası ve süslemesinden detay Katalog No 22'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 22'deki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 23'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 23'deki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 24'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 24'deki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 25'daki yatağan ve kınının genel görünüşü

12 xi Resim 40 Resim 41 Resim 42 Resim 43 Resim 44 Resim 45 Resim 46 Resim 47 Resim 48 Resim 49 Resim 50 Resim 51 Resim 52 Resim 53 Resim 54 Resim 55 Resim 56 Resim 57 Resim 58 Resim 59 Resim 60 Resim 61 Resim 62 Resim 63 Resim 64 Resim 65 Resim 66 Resim 67 Resim 68 Resim 69 Resim 70 Resim 71 Resim 72 Resim 73 Resim 74 Resim 75 Resim 76 Resim 77 Resim 78 Resim 79 Resim 80 Katalog No 25'daki yatağanın namlu üzerindeki kartuş ve yazıdan detay Katalog No 25'daki yatağanın bilezik ve namlusundaki süslemeden detay Katalog No 26'daki yatağanın genel görünüşü Katalog No 26'daki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 27'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 27'deki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 28'deki yatağanın genel görünüşü Katalog No 28'deki yatağanın süslemeden detay Katalog No 29'daki yatağan ve kınının genel görünüşü Katalog No 29'daki yatağanın genel görünüşü Katalog No 29'daki yatağanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 30'daki meç ve kınının genel görünüşü Katalog No 31'deki kama ve kınının genel görünüşü Katalog No 31'deki kamanın namlu üzerindeki süslemeden detay Katalog No 32'deki kama ve kınının genel görünüşü Katalog No 33'deki kama ve kınının genel görünüşü Katalog No 34'deki kama ve kınının genel görünüşü Katalog No 35'deki kamanın genel görünüşü Katalog No 35'deki kamanın kabza ön yüzünden ve süslemesinden detay Katalog No 35'deki kamanın kabza arka yüzünden ve süslemesinden detay Katalog No 36'daki kasaturanın genel görünüşü Katalog No 37'deki kasatura ve kınının genel görünüşü Katalog No 38'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 38'deki toplu tabancanın kılıfının görünüşü Katalog No 39'daki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 40'daki kapsüllü toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 41'deki Karadağ toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 41'deki Karadağ toplu tabancanın süslemesinden detay Katalog No 42'deki kapsüllü tabancanın genel görünüşü Katalog No 42'deki kapsüllü tabancanın namlu süslemesi Katalog No 43'deki kapsüllü toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 44'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 45'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 46'daki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 46'daki toplu tabancanın kılıfının görünüşü Katalog No 47'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 48'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 48'daki toplu tabancanın süslemesinden detay Katalog No 49'daki iğneli tabancanın genel görünüşü Katalog No 49'daki iğneli tabancadan detay Katalog No 50'deki çift namlulu kapsüllü tabanca genel görünüşü

13 xii Resim 81 Resim 82 Resim 83 Resim 84 Resim 85 Resim 86 Resim 87 Resim 88 Resim 89 Resim 90 Resim 91 Resim 92 Resim 93 Resim 94 Resim 95 Resim 96 Resim 97 Resim 98 Resim 99 Resim 100 Resim 101 Resim 102 Resim 103 Resim 104 Resim 105 Resim 106 Resim 107 Resim 108 Katalog No 50'deki çift namlulu kapsüllü tabancanın süslemesinden detay Katalog No 51'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 51'deki toplu tabancanın kılıfının görünüşü Katalog No 52'deki kapsüllü tabancanın genel görünüşü Katalog No 52'deki kapsüllü tabancadan detay Katalog No 53'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 54'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 55'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 56'daki çift namlulu kapsüllü tabanca genel görünüşü Katalog No 56'daki çift namlulu kapsüllü tabancanın süslemesinden detay Katalog No 57'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 58'deki toplu tabancanın genel görünüşü Katalog No 59'daki üç namlulu tabancanın genel görünüşü Katalog No 60'daki mauserin genel görünüşü Katalog No 61'deki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 62'deki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 62'deki kapsüllü tüfeğin süslemesinden detay Katalog No 63'deki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 63'deki kapsüllü tüfeğin ateşleme mekanizmasından detay Katalog No 64'deki tüfeğin genel görünüşü Katalog No 65'deki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 65'deki kapsüllü tüfeğin ateşleme mekanizmasından detay Katalog No 66'daki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 66'daki kapsüllü tüfeğin ateşleme mekanizmasından detay Katalog No 67'deki kapsüllü tüfeğin genel görünüşü Katalog No 67'deki kapsüllü tüfeğin ateşleme mekanizmasından detay Katalog No 68'deki topun genel görünüşü Katalog No 68'deki topun ağız kısmından görünüşü

14 xiii ÇİZİM LİSTESİ Çizim 1 Çizim 2 Çizim 3 Çizim 4 Çizim 5 Çizim 6 Çizim 7 Çizim 8 Çizim 9 Çizim 10 Çizim 11 Çizim 12 Çizim 13 Çizim 14 Çizim 15 Çizim 16 Çizim 17 Çizim 18 Çizim 19 Çizim 20 Çizim 21 Çizim 22 Çizim 23 Katalog No 5'deki subay kılıcının süslemesinden detay Katalog No 9'daki kılıcın süslemesinden detay Katalog No 10'daki kılıcın kabzasının süslemesinden detay Katalog No 13'deki kılıcın süslemesinden detay Katalog No 16'daki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 17'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 18'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 19'daki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 20'deki yatağan'ın kabzasındaki süslemesinden detay Katalog No 21'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 21'deki yatağan'ın namlusunun süslemesinden detay Katalog No 22'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 23'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 23'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 24'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 25'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 25'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 26'daki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 27'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 29'deki yatağan'ın süslemesinden detay Katalog No 31'deki kamanın süslemesinden detay Katalog No 35'deki kamanın süslemesinden detay Katalog No 38'deki tabancanın süslemesinden detay

15 xiv Çizim 24 Çizim 25 Çizim 26 Çizim 27 Çizim 28 Çizim 29 Katalog No 48'deki tabancanın süslemesinden detay Katalog No 50'deki tabancanın kabzasının süslemesinden detay Katalog No 56'deki tabancanın süslemesinden detay Katalog No 58'deki tabancanın süslemesinden detay Katalog No 62'deki tüfeğin süslemesinden detay Katalog No 64'deki tüfeğin süslemesinden detay

16 1 1. GİRİŞ 1.1. KONUNUN TANIMI ÖNEMİ VE SINIRLARI Silah kavramının başlangıcı insanlık tarihi kadar eskiye gider. İlk insanların silahlarını taşlar ve ağaç parçaları oluşturmuşken, bugün ateşli, kimyasal, biyolojik, nükleer ve elektronik silahlar insanlık tarihinin bu periyodunda yerlerini almışlardır. İnsanlık var oldukça silahın da var olacağı düşünülmektedir. Erken devirlerde insanoğlunun temel ihtiyacı olan besin kaynağını bulmada kullandığı silahların günümüzde kullanım amacında değişme olmuşsa da hala hayati önemini korumaktadır. Kullanım amacının değişmesinin yanında değişen bir başka özellikleri de giderek estetik bir görünüme kavuşmuş olmalarıdır. Zamanla boyutları değişen ve hatta bazen üzerlerinde kullanılan çeşitli bezemelerle estetik bir hal alabilen bu silahlar önemli bir sanat eseri konumuna geçebilmiştir. Yüksek Lisans Tezi olarak hazırladığımız bu çalışmada; Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar başlığı altında Karaman Müzesi Etnografik seksiyonda yer alan silahların tanıtımı yapılmıştır. Ateşli ve ateşsiz silahlar genel olarak ele alınarak müzede yer alan eserlerden örnekler verilmiştir KARAMAN VE ÇEVRESİNİN TARİHİ, COĞRAFYASI VE SOSYO EKONOMİK YAPISI Karaman; İç Anadolu Bölgesi nin güneyinde yer alan, Akdeniz bölgesi içerisinde de sınırları bulunan Konya, İçel ve Antalya illeriyle komşu sınırlara sahip bir yerleşim yeridir. Kuzeyinde Konya, güneyinde Mersin, doğusunda Ereğli güneydoğusunda Silifke batısında Antalya yer alır. İl merkezi orta Torosların kuzey eteğindedir. Yüzölçümü 9393 km 2 deniz seviyesinden yüksekliği 1033 metredir. Genel olarak il sınırları 36 o 11 ı ile37 o 11 ı kuzey paralelleri ile 32 o 12 ı ve 34 o 02 ı doğu meridyenleri arasında yer alır. 1 İç Anadolu bölgesini Akdeniz Bölgesine bağlayan önemli kavşak noktalarından birisidir. Ayrıca Toros Dağlarını Sertavul Geçidin de aşarak Akdeniz kıyılarını Anadolu nun iç kesimlerine bağlayan tarihi ticaret yolunun (Silifke-Mut-Karaman- Konya Yolu)üzerinde yer alır. 2 Demiryolu hattı bakımından da hayli önemli ve uzun bir güzergah (Haydarpaşa-Afyon-Konya-Mersin-Adana)içerisindedir. 3 1 UYSAL, İ.N.,Karaman İli Ağızları ve Anadolu Ağızları Arasındaki Yeri, Karaman, 2011, s.6 2 TUNCEL, M., Karaman, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt XXIV, s ANONİM, Karaman,MeydanLarousse, Cilt 6, İstanbul, 1971, s.940

17 2 Karaman İlinin 2012 yılı nüfus verilerine göre toplam nüfusa sahip iken nüfusun ü şehir merkezlerinde ı Belde ve Köylerde yaşamaktadır. 4 Karaman arazi bakımından genel olarak ovalıktır. Batısında Baba Dağı, doğusunda Musa, Yülek ve Çavdarlı Tepeleri ve kuzeyinde Karadağ başlıca yüksek noktalarıdır. 5 Karaman ın genel iktisadi yapısı tarım başta olmak üzere hayvancılık, ticaret ve sanayiye dayanır. Son yıllarda köylerden şehirlere büyük kitleler halinde göç olaylarının yaşanması; Karaman ı ticaret ve sanayi üzerine kurulu bir ekonomik yapıya zorlamıştır. Sanayinin alt yapısı için gerekli olan küçük ve büyük organize sanayi bölgesinin tamamlanması yöre ekonomisi için oldukça önemli olmuş son yıl içerisinde Karaman sanayisinde büyük ilerlemeler meydana gelmiştir. Bu gelişmelerde özel sektörün payı çok büyüktür. 6 Karaman hububat ve bakliyat üretimi ve ticareti konusunda İç Anadolu Bölgesi nin önemli merkezlerinden birisidir. Meyvecilikte özellikle elma yetiştiriciliğinde Türkiye de oldukça ileridir. Bunun yanı sıra üzümcülük bölge halkı için önemli bir iş koludur. Son yıllarda ise kiraz yetiştiriciliği bir tarımsal etkinlik olarak artarak önem kazanmıştır. 7 Sulanabilir arazinin çoğalması, ilkel tarım yöntemlerinin terk edilmesi özellikle tarıma dayalı un, bulgur, bisküvi, gofret vb. endüstri kollarının doğmasını hazırlamıştır yılında Osmanlı Devleti idari teşkilatında yapılan değişiklikle kaza olarak Konya İline bağlanan Karaman, 1989 Haziranında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan bir kanun ile il olur ve Ayrancı, Başyayla, Ermenek, Kazımkarabekir, Sarıveliler ilçeleri bağlanır. 9 Karaman çevresinde bugüne kadar yapılan araştırma ve kazılarda Paleolitik Çağa(MÖ ) ait buluntulara henüz rastlanılmamıştır. Bu durum Karaman ve Çevresinde Paleolitik Çağa ait yerleşme olmadığı anlamına gelmemektedir. Karaman ve çevresinde yapılan kazı ve araştırmalarda en eski yerleşme yeri olarak Süleymanhacı Köyü nün 5,5 km batısında yer alan Pınarbaşı 4 Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi(adnks) Veri Tabanı( ) 5 TEMİZSOY, İ. UYSAL V.,Karaman, Konya, 1987, s.7 6 UYSAL, A., ALODALI N., DEMİRCİ M., Dünü ve Bugünüyle Karaman Kültür Tarih Coğrafya, Konya, 1992, s UYSAL, İ.N. a.g.e.,s.8 8 UYSAL, A.,Geçmişten Günümüze Karaman, Tarih Coğrafya- Ekonomi- Kültür ve İlkler, Konya,1995, s.81 9 T.C. Resmi Gazete, Tarih 21/06/1989, s.20202, 15/06/1989 tarih ve 3578 Sayılı Kanun.

18 3 yerleşmesi tespit edilmiştir. Burada yapılan yüzey araştırmalarında Epi Paleolitik Çağın mikrolit alet endüstrisine rastlanılmıştır yıllarında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına David H. French başkanlığında Canhasan Köyü içerisinde Canhasan Höyüklerinde yapılan kazılarda kesintisiz 7 yapı katı tespit edilmiş, çanak çömleksiz Neolitik devre tarihlendirilmiştir(mö 6500). 11 Hititler zamanında yarı bağımsız bir devlet olan Arzava Krallığının sınırları içerisinde yer almıştır. Klasik devirlerde Lykaonia bölgesi sınırları içerisinde yer alan şehrin adı Laran dır. M.Ö. 3. Yüzyılın son çeyreğine doğru Büyük İskender tarafından alınan bölgenin içindedir. 12 Karaman Roma devrinde Lykaonia ya bağlı önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. 13 Bizans devrinde de önemli dini ve ticari merkezlerden biri olmuştur. Bölgede bulunan kilise harabeleri bu bölgenin Hristiyanlığın önemli merkezlerden biri olduğunu göstermektedir. Karadağ civarında Binbirkilise olarak bilinen harabelerin M.S. VI ve IX. yy a ait olduğu belirtilmektedir. 14 Larende Bizans egemenliğinin altında iken VIII ve IX. yy lar da kısa süreli de olsa birkaç kez güneyden gelen arap orduları tarafından işgal edilse de Araplar burada fazla tutunamamışlardır. Bundan sonra şehir Selçuklular tarafından fethedilinceye kadar Bizans imparatorluğunun egemenliği altında kalmıştır. 15 Karaman İlinin hangi tarihte Selçukluların hakimiyetine geçtiği kesin olarak bilinmemektedir. Konya nın 1067 tarihinde fethedilmesi Karaman ın da bu tarihte veya hemen sonra fethedildiği söylenebilir. Büyük Selçuklu Devletinin zayıflamasıyla birlikte Karaman, Yağıbasan döneminde Danişmentoğullarının eline geçmiş, 1165 yılında II. Kılıçarslan tarafından da Anadolu Selçuklu Devleti nin sınırlarına katılmıştır. 16 Karaman 1210 yılında bir Hristıyan tarikatı olan Hospitalier Tarikatı nın isteği ile Ermenistan Kralı II.Leon tarafından zapt edilmiş ve şehir tekrar Hıristiyanların eline geçmiştir. Ancak Ermeni Kralı 1216 yılında Sultan İzzeddin 10 TOPAL, C.,KARAMAN Tarih Kültür ve Sanatı, Tarih Öncesi ve İlkçağ, Karaman, 2000, s TOPAL, C.,a.g.e.,s TOPAL, C., Karaman Kültür Envanteri, Karaman, 2009, s ANONİM, Karaman, Türk Ansiklopedisi, C.XXI, Ankara, 1974, s TEMİZSOY, İ. UYSAL V. a.g.e., s.9 15 MERÇİL, E., Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara, 1991, s ANONİM, a.g.m., s.302

19 4 Keykavus a karşı koyamayarak şehri terk etmeye mecbur kalmıştır. Böylece şehir kesin olarak Selçuklu hâkimiyetine girmiştir. 17 Karamanoğullarının kökeni Güney Azerbaycan'dan Sivas'a göç eden Hoca Saadettin'in oğlu Nur-i Sufi'ye dayanmaktadır. Karamanoğullarının ilk beyi Nurettin Bey veya Nure Sufi, Herakl(Ereğli) yi zapt edene kadar konargöçer gezgindir de Ermenek-Kamışlıyı yurt edindikten sonra Başşehir Ermenek olmuştur. 18 Buradan Alman Şehir Devletinden boşalan Taşeli Platosuna yerleşmişlerdir. Karamanoğulları Oğuzların Salur 19 ya da Avşar boyundandırlar. Nur-i Sufi'nin oğlu Kerimeddin Karaman Bey 13. yüzyılda buradan başlamak üzere Kilikya bölgesinin büyük bir kısmında güç sahibi olmuş. Bunun üzerine Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından eski adı Germenikapolis (Alman Şehir Devleti) olan Ermenek merkezli bu beyliği bölgenin beyi olarak atamıştır. 20 Karamanoğullarının en ünlü hükümdarı Şemsüddin Karaman Bey, bilinen ismi ise Karamanoğlu Mehmet Bey dir. Karamanoğlu Mehmet Bey Karamanoğullarının başına geçtiğinde Anadolu Moğol Hakimiyeti altında bulunmaktaydı. Toroslar üzerinde yaşayan Türkmen Boylarını çevresinde toplayarak Selçuklulara karşı cephe aldı. Üzerine gönderilen Moğol-Selçuklu ordusunu Göksu Vadisi nde yendi. Konya Valisi Eminüddin Gıyaseddin direnişine rağmen Konya yı ele geçirdi. Gıyaseddin Siyavuş u Selçuklu tahtına geçirdi onun adına hutbe okutup sikke kestirdi. Kendisi de vezir oldu ve aynı gün (13 Mayıs 1277) Konya da toplanan divanda Türk dilini başka dillerin işgalinden kurtararak yeniden devlet dili olmasını sağlayan ünlü dil fermanını yayınladı. Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dili nden başka dil kullanmaya. Alaaddin Bey tahta çıktığında Manavgat ve Alaiye Beylerbeyi ve Memlüklerden aldığı yardımla Pierre yi yenmiş ve Gorigos u (Kızkalesi) ele geçirmiştir. 21 Osmanlı ve Karamanoğulları Beyliği arasında ilişkiler 1361 yılından itibaren kendini göstermektedir. Alaaddin Ali Bey Osmanlı Hükümdarı Murat Hüdavendigar ın (I. Murat) kızı Melek Hatun (Nefise Sultan) ile evlenerek iki beylik 17 POLAT, B., Karaman İli Dini Tarihi ve Günümüz İnanç Coğrafyası, Karaman Tarihi ve Kültürü IV, Karaman, 2005, s ARMUTLU, H. M., Karamanoğulları Tarihi, Karaman, 2001, s BOYACIOĞLU, R., Karamanoğulları'nın Kökenleri, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.I S.3 Sivas, 1999, s CAHEN, C., Pre-OttomanTurkey: a general survey of thematerialandspiritualcultureandhistory, C , trans. J. Jones-Williams (New York: Taplinger, 1968), BAŞKAN, Y.,Karaman Beyliği (Alaaddin Ali Bey Dönemi ), (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Malatya, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Eğitim Ana Bilim Dalı, Genel Türk Tarih Ana Bilim Dalı, 1999

20 5 arasında iyi ilişkiler kurulmasını sağlamıştır. Ancak bu ortam fazla sürmemiş Osmanlıların hızlı yayılışından endişe eden Alaaddin Ali Bey 1386 yılında Beyşehir e saldırarak Osmanlılarla savaşa girmiştir. Böylelikle akrabalık ilişkileriyle başlayan dostluk son bulmuştur. Alaeddin Ali Bey zamanında Karaman Beyliği güneybatıda Silifkeden kuzeybatıda İshaklıya, batıda Beyşehir den doğuda Develi Karahisarına(Yeşilhisar) kadar uzanmıştı. 22 Fatih Sultan Mehmed zamanında Karamanoğulları Beyliği başında İshak Bey bulunmaktadır. Fatih taht kavgası veren, Pir Ahmed e yardım ederek, Karaman a bir ordu göndermiştir. İshak Bey yapılan savaşta mağlup olmuş Silifkeye çekilmiş yardım için Uzun Hasan ın yanına gitmiş fakat çok geçmeden 1466 yılında vefat etmiştir. Silifke kalesinden hariç yerler Pir Ahmed eline geçmiştir. Pir Ahmed kardeşi Kasım Bey i de Osmanlıların yardımı ile yense de Akkoyunlular ve Venediklilerle ittifak etmiş ve Osmanlıyı kızdırmıştır. 23 Fatih, Pir Ahmed in maksadını anlamak için elçisini göndererek söz ve yeminlerini hatırlattıktan sonra uzakça bir sefere hazırlanıyorum savaşa yarar adamlarınızla gelip, hizmette bulunasınız. dedi. Pir Ahmed cevabında ise Şimdilik yardıma hazır olmadığını söyleyince Fatih Pir Ahmed in niyetini anlamış ve Karaman üzerine yürümüştür. 24 Fatih Sultan Mehmed komutasındaki ordu Karaman ülkesine girmiş ve Konya yı almıştır. Pir Ahmed Larende önünde yenilerek Tarsus taraflarına kaçmış ve Karaman Vilayeti Fatih in oğlu Şehzade Mustafa ya verilmiştir. Fatih Karaman ve Konya halkının İstanbul a sürülmesini emretmiş birçok aile İstanbul a sürülmüştür. 25 Osmanlı kuvvetleri çekilir çekilmez Pir Ahmed ile kardeşi Kasım Bey, Konya üzerine yürümüşler ancak Konya nın muhakevemeti üzerine Ereğli, Aksaray, Develü ve Niğde gibi eski Karaman memleketlerini zapt etmişlerdir. Tamir faaliyetlerinde bulunmak üzere Ereğli ve Larende ye giden Rum Mehmet Paşa Pir Ahmed Bey in hücumuna uğramış ve Varsaklara karşı giriştiği bir harekatta da Varsak Beği Ulaşoğlu Hasan Beğ e mağlup olmuştur. Bununla beraber 1471 yılında Osmanlılar Karaman memleketlerini ele geçirmeye tekrar başlamışlar Pir Ahmed Mut civarında İshak ve Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusuna mağlup olmuştur. Karaman Beyliğinin yok olmaya yüz tutması üzerine Uzun Hasan ın ve Venediklilerin teşebbüsleri Osmanlılar tarafından bertaraf edilmiştir Otlukbeli 22 TUNCEL, M., Karaman, a.g.m., s AKÖZ, A., Türk Devri, Karaman Tarih Kültür Sanat, Karaman, 2000, s ÜNAL, T., Karamanoğulları Tarihi, Ankara, 1957, s AKÖZ, A.,a.g.e., s.65

21 6 zaferinden sonra Gedik Ahmet Paşa Pir Ahmed i Larende civarında mağlup ederek Ermenek i zapt etmiş Pir Ahmed saklandığı Mennan kalesinde yakalanmış ve surlardan aşağı atılmıştır. Develi ve Karahisar ın teslim olmasıyla Karamanoğullarının tüm şehirler Osmanlıya bağlanmıştır yılında Fatih in ölümü üzerine II. Bayezid ile Cem Sultan arasında taht mücadelesinde Karamanoğlu Kasım Bey Cem Sultan ın yanında yer almış Cem Sultan ın Mısır a gitmesinden birkaç kez Konya yı ele geçirmek isteyen Kasım Bey 1482 de Cem Sultanı davet etmiş birlikte Konya yı kuşatmışlar ancak bir sonuç alamamışlardır. Bundan sonra Kasım Bey II. Bayezid ile bir anlaşma yaparak vefatına kadar Osmanlıya bağlı olarak İçel de hüküm sürmüştür. 26 Kasım Bey in ölümü ile yaklaşık bir buçuk asırdan bu yana devam eden Osmanlı Karamanoğulları münasebetleri sona ermiş ve bir zamanlar Karamanoğullarının vatanı olan Karaman ilini II. Bayezıd Osmanlı Eyaleti haline getirmiştir. 27 Karaman Eyaleti nin Kanuni Sultan Süleyman ın hükümdarlığının ( ) başlarında on beş kaza merkezine ek olarak Maraş ve Bozok livaları da Karaman a dahil edilmiş ancak daha sonraki yıllarda Maraş başlı başına bir eyalet haline getirilmiş, Bozok Livası ise coğrafi konumdan dolayı Rum eyaletine bağlanmıştır yılında Karaman Eyaleti; Konya, Kayseri, İçel, Niğde, Beyşehir, Aksaray ve Maraş gibi kaza merkezlerinden ibarettir. Kanuni döneminde Karaman (Larende) önemini yitirerek sancaklıktan çıkarılmış ve askeri teşkilat itibariyle Konya Merkez Sancağına bağlanmıştır. Bu dönemde Larende de otuz üç mahal, beş yüz yetmiş vergi mükellef Müslüman, on sekiz gayri Müslim, dört yüz altmış iki ev bir imarethane, yedi hamam, iki yüz kırk altı dükkan yirmi dokuz cami ve mescit, yedi medrese, yoksulların barındığı bir kalenderhane, bir haydari hanı, altmış beş sandık bulunmaktadır yılında çıkarılan vilayet nizamnamesine kadar Karaman Eyaleti küçük değişiklikler yapılmasına rağmen Osmanlı Devleti nin idari yapısı içerisinde aynı idari düzen devam ettirmiştir. Osmanlı imparatorluğu 1867 yılından itibaren eyalet sistemini bırakmış idari teşkilatlanmasını vilayet sistemine göre düzenlemiştir yılında çıkarılan Tuna Vilayeti Nizamnamesi örnek alınarak Osmanlı Devleti nin tamamında yeni vilayetler oluşturulmuştur. Bu nizamnameye göre Osmanlı İmparatorluğu nun toprakları çeşitli idari dairelere ayrılarak bunların en büyüğüne vilayet adı verilmiş ve vilayetler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar karyelere bölünmüş ve her yer karye bir belediye idaresi olarak kabul edilmiştir. Yeni çıkartılan vilayet nizamnamesine göre Konya vilayet yapılmış, Karaman(Larende) bir kasaba haline getirilmiştir. H.1315 tarihli Salname-i Umumiye de Karaman 26 AKÖZ, A.,a.g.e., s AKÖZ, A.,a.g.e., s.66

22 7 Konya iline bağlı bir kaza merkezi durumundadır. Bu kaza merkezine seksen dört köy ile iki nahiye bağlanmıştır. Nahiyelerden Gaferiyat a on köy, Aladağ a ise otuz beş köy bağlıdır. Kaza merkezine ise dokuz köyün bağlı olduğu belirtilmektedir yılına kadar Karaman bu idari yönetim biçiminde kalmış, bu tarihten itibaren ise Konya vilayetine bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir. Karaman, 1989 Haziranında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan bir kanun ile Türkiye Cumhuriyetinin 70. İli olmuştur. 28 POLAT, B.,a.g.m., s.607

23 ARAŞTIRMADA KULLANILAN METOD VE YÖNTEMLER Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar başlığı altında yaptığımız bu çalışmanın ilk aşamasını, konu hakkındaki gerekli kaynak ve dokümanların toplanması oluşturmuştur. Bu alanda yapılan çalışmalar incelenerek, hangi konulara ağırlık verildiği hakkında bilgiler edinilmiştir. Bu literatür taraması esnasında Karaman Müzesinde etnografik seksiyonda sergilenen ateşli ve ateşsiz silahların çalışılmadığı görülmüştür. Çalışmamızın ikinci aşamasında; müzenin etnografik seksiyonunda sergilenen ateşli ve ateşsiz silahlardan eser envanter kayıtlarından genel bir listesi oluşturulmuş ve bu eserler ateşli ve ateşsiz silahlar olarak sınıflandırılması yapılarak belirli örnekleri çalışma kapsamı içerisinde değerlendirilmiştir. Bu aşamadan sonra katalog çalışması yapılacak olan eserlerin envanter kayıtları detaylı bir şekilde taraması yapılmıştır. Eserlerin tek tek ölçüleri alınarak fotoğrafları çekilmiş ve eserler incelenmiştir. Katalog çalışmasına ilk önce ateşsiz silahlardan kılıçlar, yatağanlar, meç, kama ve kasaturalar incelenmiş daha sonra ateşli silahlardan tabancalar, tüfekler ve top incelenmiştir. Katalog bölümünde eserler; Katalog No, Resim No, Envanter No, Eserin Adı, Müzedeki Yeri, Müzeye Geliş Tarihi, Müzeye Geliş Şekli, Dönemi, Hammaddesi, Ölçüleri, Ayrıntılı Tanım başlıkları altında düzeni içerisinde ele alınmışlardır. Eserlerin genel çizimleri katalog içerisinde verilmiştir. Değerlendirme bölümünde katalog kısmında incelenen eserlerin müzeye geliş tarihleri ve geliş biçimleri, eserlerin müzede bulunuş şekilleri ve günümüzdeki durumları, eserlerin türleri, yapım ve süsleme teknikleri bakımından değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca başka müzelerde sergilenen ateşli ve ateşsiz silahlarla karşılaştırma yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise; çalışmada ortaya konulan bilgiler ışığında varılan sonuç belirtilmiştir. Sonuç bölümünden sonra çalışmamızda kullanılan kaynaklar gösterilmiş, katalog kısmında yer alan eserlerin müzeye geliş tarihleri, yapım ve süsleme teknikleri tablo halinde gösterilmiş, süslemesi bulunan eserlerden oluşan çizim örnekleri ve eserlere ait resimler ile çalışmamız sonlandırılmıştır.

24 KONU İLE İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR - S.Tekeli, C. Çürük, E. Bilgütay, T. Çoruhlu, A. Çötelioğlu, S. Yacan, Askeri Müze Koleksiyonları, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Yayınlar, İstanbul, 2000 Kitapta Askeri Müzenin tarihçesinden bahsedilmiş olup ateşli ve ateşsiz silahların tanımları verilerek askeri Müzede sergilenen silah çeşitlerinden, çadırlardan, kıyafetlerden, madalya ve nişanlardan, bayrak ve sancaklardan örnekler verilmiştir. - Dr. Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Gelişmesi, İstanbul, 1978 Kitapta İslamiyet in başlangıcından Selçuklu Devri sonuna kadar Orta Asya dan İspanya ya kadar o döneme ait İslam Ülkeleri maden sanatı incelenmiştir. Kitapta tanıtılan bütün eserler malzeme, teknik, form ve süsleme açısından değerlendirilmiştir. - Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek, Osmanlı İmparatorluğu nun Gücü ve silah sanayisi, Çeviren Tanju: AKAD, İstanbul, 2006 Kitapta; Osmanlıların teknik açıdan geri ve silah üretim kapasitesinin düşük olduğu, silah ve mühimmatta Avrupa silahlarına bağımlı bulunduğunu ileri süren tezlerin yanlışlığını ortaya koyulmaktadır. Kitapta kullanılan tablo, harita ve resimlerle 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Osmanlıların çok çeşitli toplarla savaştıklarını, Yeniçerilerin kullandığı ateşli el silahlarının, İspanyol veya Venedikli hasımlarının silahlarıyla aynı nitelikte olduğunu, Osmanlı İmparatorluğunun neredeyse tüm önemli vilayetlerinde barut üretildiğini gösteriyor. Osmanlıların 18. yüzyıl ortalarına kadar top ve ateşli silah üretiminde teknik yönden oldukça mahir olduklarını savunan yeni yaklaşımlara önemli bir katkıda bulunmaktadır. - Salim Aydüz, Osmanlı Silahları, Silah Üretim Merkezleri ve Literatürü Tarihi, Tarih Okulu Mayıs - Ağustos 2011, Sayı X, İzmir, 2011, Makalede tarih boyunca Osmanlıların kullanmış oldukları her türlü saldırı ve savunma silahları ile bu silahların üretim merkezleri ele alınmış, Ayrıca Osmanlı askeri gemiciliği ve hava gücü ve buralarda kullanılan silahlar da incelenmiştir. Çalışmanın son kısmında ateşli silahlar ile ilgili literatür bilgileri yer alır.

25 10 - Hilmi Aydın, Sultanların Silahları, Ankara, 2012 Kitap Topkapı Sarayı Müzesi Silah Bölümünde yer alan silahların tamamına yakının bir bütün halinde ana hatlarıyla incelemeye çalışılmıştır. Kitabın giriş kısmında İslami Dönem kullanılan silahlar hakkında bilgiler verilerek resimlerle içerikler zenginleştirilmiştir. Daha sonra Topkapı Sarayında yer alan Padişahların kullanmış olduğu ateşli ve ateşsiz silahlar örnekler verilerek tanıtılmış bu örneklemeler yine resimlerle zenginleştirilmiştir. Kitapta ayrıca İslam Büyüklerinin ve Avrupalıların kullanmış olduğu silahlardan da örnekler bulunmaktadır. - Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları (Askeri Müzeden Örneklerle), Ankara, 1993 Kitabın konusunu Osmanlı Silah ve teçhizatları üzerindeki el sanatı işçiliği oluşturmaktadır. Kitabın giriş kısmında Ateşli silahların ortaya çıkışı, Osmanlılarda Ateşli silahların gelişimi ve yayılması hakkında kısa bilgiler verildikten sonra Osmanlılarda Kullanılan ateşli silahlarda yer alan süsleme tekniklerinden ve kullanılan motifler Askeri Müzeden sergilenen ateşli silahlardan örnekler verilerek resimlerle anlatılmaya çalışılmıştır. Son bölümde ise ateşli silahlarda kullanılan motiflerin değerlendirmesi yapılarak Osmanlı Tüfek ve Tabancaları ile ilgili terimlere yer verilmiştir. - T.Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara,1993 Kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. I. Bölümde Silah ve insan arasındaki etkileşim, silahın doğuşu ve gelişimi hakkında bilgiler verdikten sonra Türk Toplumunda silahın yeri ve Önemi hakkında bilgiler vermektedir. II. Bölümde Osmanlı İmparatorluğunun kullanılan silahlar hakkında sınıflandırma yapılarak bu silahlar ayrıntılı bir şekilde az da olsa çizimler kullanılarak zenginleştirilmeye çalışılmıştır. III. Bölümde ise Osmanlıların silahlarda kullandıkları madenler ile silahlara uygulanan yapım ve süsleme teknikleri hakkında bilgiler verilmiştir.

26 KARAMAN MÜZESİ HAKKINDA GENEL BİLGİ Karaman Müzesi, Karaman'ın merkezinde, Turgut Özal Caddesi üzerinde ve Karamanoğulları Beyliği Devrinin en güzel mimari örneklerinden birisi olan Hatuniye Medresesi'nin arkasında yer almaktadır. Karaman ve çevresinde tarih öncesi ve tarihi devirlere ait birçok uygarlığın izlerine rastlanmaktadır. Bugün Karaman çevresinde pek çok höyük ve örenyeri bulunmaktadır. Ancak Karaman'da müzecilik faaliyetlerinin geç başlaması sonucu buralarda bulunan taşınabilir eserlerden birçoğu başka müzelere götürülmüştür. Bu zengin arkeolojik ve etnografik eserlerin yerinde korunması gerektiği görüşünden yola çıkılarak bazı yerel yöneticilerin ve ileri gelen Karamanlıların desteği ile ilk müze 1961 yılında Turizm Derneği ve kütüphanede kurulmuştur. Eserler 1963 yılında çarşı içinde bir binada, 1966 yılında İbrahim Bey İmareti'nde, 1968 yılında kiralık bir evde, 1971 yılında ise şimdiki hizmet verdiği binada teşhir edilmiştir. Müze binası iki katlı olup, her katta 550 m² kullanım alanı bulunmaktadır. Alt katta ileride ziyarete açılabilecek ikinci bir teşhir salonu, depo ve kütüphane yer almaktadır. Üst katta yer alan teşhir salonu iki seksiyondan oluşmaktadır; eserler 32 vitrinde teşhir edilmektedir. Arkeolojik seksiyonda; Epipaleolitik Çağdan Geç Bizans Çağına kadar birçok uygarlığa ait eser bulunmaktadır. Etnografik seksiyonda da Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserler yer alır. Müze bahçesinde çoğunluğu Roma Dönemine ait mezar stelleri olmak üzere Bizans ve Türk-İslâm Dönemine ait taş eserler yeşil saha üzerinde düzenlenmiştir. Müzede sergilenen en eski buluntular ve yılları arasında Pınarbaşı Örenyeri kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan Epipaleolitik Döneme ait çeşitli deniz kabuklarından, taşlardan ve kemiklerden yapılmış küçük aletler olup bu buluntular Karamanın geçmişinin M.Ö lara kadar inmekte olduğunu göstermektedir. Teşhirdeki eserlerden özellikle Canhasan Höyüğü kazılarından elde edilen Neolitik-Kalkolitik Çağ buluntuları dikkat çekicidir. 1, 2, 3, 14 ve 17 numaralı vitrinlerde sergilenen Canhasan Kalkolitik Çağ buluntuları arasında; pişmiş topraktan yapılmış çanak çömlekler insan ve hayvan figürinleri, taş baltalar, obsidiyenden ok

27 12 uçları, kemikten yapılmış kazıyıcılar, kolye ve bilezikler, midye kabuğundan süs eşyaları, mavi apatit taşından kolyeler ve bazalttan yapılmış öğütme taşları da vardır. Bronz Çağına ait eserlerin sergilendiği 4 numaralı vitrinde Sısan Höyüğü ve Gökçe Köyü'nden çıkmış çanak çömlek eserlerin yanında Batı Anadolu Yortan kültürüne ait siyah, koyu gri renkte parlatılmış çanak çömlek eserler yer almaktadır. Hellenistik Döneme ait eserlerin sergilendiği 5 numaralı vitrinde Mersin- Gelindere, Muğla İasos, Adıyaman ve Karaman çevresinden derlenmiş olan eserler bulunmaktadır. Bunların çoğunu lekitos ve tabaklar oluşturmaktadır. 6 numaralı vitrinde yer alan Roma Dönemine ait eserlerin çoğu Karaman- Taşkale, Bayır, Karacaören ve Kâzımkarabekir'den derlenmiştir. Pişmiş topraktan yapılmış insan ve hayvan figürinleri, kandiller, testicikler, tabaklar bulunmaktadır. 7 numaralı vitrinde Roma ve Bizans dönemlerine ait gözyaşı ve parfüm şişeleri sergilenmektedir. Bunların içerisinde düz ve desensiz olanlar olduğu gibi çok renkli ve bezemeli olanları da vardır. 8 ve 9 numaralı vitrinlerde Bizans Dönemine ait ahşap kapaklar, kutu parçaları, makyaj kutuları, bronzdan haçlar, altın takılar, bronz kandiller ve Bizans seramiğinden örnekler sergilenmektedir. 12, 13, 18 ve 19 numaralı vitrinlerde sırasıyla Yunan, Venedik, Roma, Bizans, Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Karamanoğlu Beyliği, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetine ait sikke ve paralar sergilenmektedir. 15 numaralı vitrinde Urartulara ait bronz bilezik, figürin ve adak levhaları sergilenmektedir. Bu eserler genellikle satın alma yoluyla müzeye kazandırılmıştır. 16 numaralı vitrinde erken ve geç Hitit dönemlerine ait taştan damga ve silindir mühürler ile vitrin içerisinde bulunan mühürlerin baskı fotoğrafları sergilenmektedir. Etnografik seksiyonda 20 numaralı vitrinde Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait çini, mozaik, lüster, sıra altı ve sır üstü çiniler, alçı kabartmalar, Çanakkale ve Kütahya çinileri sergilenmektedir. 21 ve 22 numaralı vitrinlerde Karaman çevresinden derlenmiş olan 14. ve 19. yüzyıl Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait üzerleri geometrik ve bitkisel süslemeli kazan, tepsi, sini, tabak, şifa tasları, havan, sefer tası ve ibrik sergilenmektedir.

28 13 24 ve 25 numaralı vitrinlerde ahşap eserlerden sedef kakma ile işlenmiş çekmece, nalın, çıkrık, kahve değirmeni, kahve soğutacağı, ayna kabı, kaşık muhafazası, ölçek kabı, dibek, müzik aletleri v.b. eserler sergilenmektedir. 26 ve 27 numaralı vitrinlerde genellikle Toroslar'da yaşamış Türkmenlerin kullandığı kumaş çadır süsleri, beşik, hayvan koşum takımları, giysi örnekleri, deri çizme sergilenmektedir. 28 ve 29 numaralı vitrinlerde Karamanoğulları Beyliği ve Osmanlı dönemlerine ait el yazmalı, tezhipli Kur'anlar, fermanlar, şeriat mahkemelerine ait kararlar ve Ahi Evran Fütüvvetnamesi sergilenmektedir. 30 numaralı vitrinde değişik formlarda Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait gaz lambası örnekleri sergilenmektedir. 31 numaralı vitrinde Osmanlı döneminde kullanılan baskı, ajur, telkari, taş yerleştirme ve kazıma gibi tekniklerle süslenmiş gümüş takılar, tepelikler, zülüflükler, kıstı, çıldır, sikkeli fes ve cep saatleri sergilenmektedir. 32 numaralı vitrinde bölgede halen kullanılan Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine tarihlendirilen giderek yok olmaya yüz tutmuş el örgüsü çorap ve eldivenlerden örnekler sergilenmektedir. 33 numaralı vitrinde değişik hayvanlar için kullanılan farklı türden çan ve zil örnekleri sergilenmektedir. Ayrıca iki adet masa vitrinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait silahlar, barutluklar, vezne, mum makası, kaşık, kapı tokmağı, kırbaç, mühür, ağızlık, tespih gibi eserler sergilenmektedir. Etnografik teşhir salonunda vitrinler arasına yerleştirilen panolarda ise yörenin halı ve kilim örneklerine yer verilmiştir. Müze alt katında yapımına geçmiş yıllarda başlanmış olan bölümde, eski Karaman evlerinden sökülmüş olan dolap, kapı, raf ve ocak duvarlara monte edilmiş haldedir. Bu bölümde bazı ziraat aletleri de bulunmaktadır. Ancak burası henüz teşhire açılamamıştır.

29 14 2. TÜRK KÜLTÜRÜNDE ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR HAKKINDA GENEL BİLGİ İslamiyet ten önce Türkler silah olarak ok, yay, kılıç, hançer, gürz, mızrak ve zırh kullanmışlardır. Orta Asya Hun İmparatorluğunu kuran Hunların ok atmaktaki ustalıkları özellikle hava da ıslığa benzer sesler çıkararak düşmanı dehşete düşüren ıslıklı oklarının bulunduğu 29 Hun yaylarının üstün özellikleri nedeniyle Romalılarca aranır olduğu bilinmektedir. Türk Hakanı Mao-Tun M.Ö. 176 yılında Çin imparatoruna gönderdiği mektubunda 26 devleti yenerek egemenliği altına aldığı ve böylece bütün yay kullanan kavimlerin Hunlar haline geldiklerini Hunlulaştırıldıklarını belirtir. 30 Silah konusunda işlendiği ilk ve önemli yerlerden birisi de Orta Asya Türk yazıtlarıdır. Bunlardan Karayüs; Podykamennaya da mezar üzerine kazınmış bir av sahnesinde ok ve yay kullanan avcılar izlenmektedir. Yine Karayüs; Suliek te kaya üzerine çizilmiş zırhlı bir süvari ve okçu bulunmaktadır. 31 Hunlarda at ve silah birlikte değer kabul edilmiş hatta ölen bir Hunlunun mezarına töre olarak diğer eşyaları ile beraber atı ve silahları da konulmuştur. Altaylarda II. Pazırık Kurganında Hun savaşçısının atının kalıntılarının yanında silahları bulunmuş, bir diğer Hun savaşçısı için at şeklinde yontulmuş bir mezar taşının üzerine eyere asılı kılıç, kalkan ve yay resmedilmiştir. 32 At ve silahın mezara konulması veya mezar taşlarında konu olarak işlenmesi İslamiyet ten Önce Türklerde ölümden sonraki hayat ve bu hayatta savaşçının kötü ruhlarla mücadelesi hakkında fikir vermektedir. XIX. asırda V. V. Radlov tarafından, Türklerin yaşadığı Altay bölgesinde bulunan Berel tipli abideleri incelenmiştir. Bu abidelerin tarihi V-VI. Yüzyıla kadar inmektedir. Berel abidesinde Eski Türklerin atla birlikte gömülü mezarlıklarında iki tipli savaş yayı bulunmuştur. Bulunan iki tipli, ahşap temelli yaylar, o dönemin zor yapılı ve üzerinde birçok detayı olan silahlardandır. Birinci tip yaylarda, sonuç ve orta yan takmalar dikkat çekiyordu. Yayın iç kısmında ve bir köşesinde yamuk çizgiler vardı, bu detaylar yayın ahşap temeline iki taraftan iyice tutunması için ve okçunun rahat atış yapması için düşünülen yöntemlerden biridir. İkinci tip yaylarda, uçları birleştiren, orta köşeli takmalar vardır. Orta köşelerin takmaları uzundur, yayın uçlarına doğru genişlemektedir. Uç köşelerin takmaları uzun, hafif yamuk ve yuvarlak, uçları kesiklidir. Bu kesikler yayın kiriş düğünü için düşünülmüştür. 29 DİYARBEKİRLİ, N., Hun Sanatı, İstanbul, 1972, s BAŞTAV, Ş., Eski Türklerde HarpTekniği TKAE Türk Kültürü Mecmuası, S.22, Ankara, 1964, s ERALP, T. N.,Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara,1993, s DİYARBEKİRLİ, N., a.g.e., s

30 15 Dağlık Altay bölgesinde bulunan yaylar büyük boyutları ile dikkat çekmektedir. Bu tip yaylar Hanların ve Güney Sibirya göçebe kabilelerinin kullandıkları silahlara benziyordu. Üzerinde Hun geleneği etkisini taşıyan yaylar, orta ve uç takmaları ile bilinmektedirler. Bu yaylarda detayların fazla oluşu, onların gerilim gücünü artırmış olmaktaydı. Yaylar, uzun mesafelere ok atışı, okçunun fiziksel gücü ile bağlantılı idi. Eski Türkler, daha geniş omuzlara sahip olmaları sebebiyle, bu ağır ve büyük savaş yaylarını kaldırabilmekteydiler. Berel tipli abidelerde ise, metal başlıklı oklara çok nadir rastlanmaktadır. 33 Dağlık Altay bölgesinde bulunan bu tarihi yaylar ve oklar, birinci binyılın ikinci yarısını kapsamaktadır ve Orta Asyalı Hun Sarmat göçebe halklarına uygundur. Bulunan yaylar ve oklar, hafif silahlı ve zırh gömleği olmayan düşmana karşı kullanılıyordu. Uzun ve altı köşeli oklar da savaşta hafif silahlanmış düşmana karşı kullanılabilmekteydi. Ok başlıkları arasında bir de birkaç katlı başlıklar vardır. Bu başlıkları savaşta düşmanın hedeflerini dağıtmak için kullanıyorlardı. Hedefleri dağıtan ok başlıkları, uzun ve özel kanatlardan oluşuyorlardı. Bu özelliklerinden dolayı hedef aldıkları yüzeylerin derinliklerine girebilirlerdi. 34 VII. yüzyılda Büyük Kağanlığa bağlı olan Uygur Hakanı İlteber Pusa nın tüm zamanını okçuluğa ve okçuluk talimlerine ayırdığı bilinmektedir. Yine VII. Yüzyıla ait bir eyer kayışı süslemesindeki madeni plaka üzerine aplike olarak yapılmış geriye ok atan Kırgız süvarisi ile Varahşa fresklerinde ve bir Osmanlı murakkaındaki süvari resimleri Türklerde insan, at ve silah beraberliği işleyen en güzel örneklerdendir. 35 Bu şekilde resimle ifadelerin dışında silah adlarının tur ve nitelik olarak yazılı anlatımlar içerisinde de geçtiği görülür. Göktürk harfleriyle yazılmış bir el yazmasında kılıçtan, İhe Hoşutu ve Şıneusu yazıtlarında zırh ve mızrak tan 1847 de Costren tarafından bulunan Oznecennaya yazıtlarında Çekül Tutuk un altın okluk undan, 36 Göktürk yazıtlarında KülTigin in altı eri mızrakladıktan sonra, yedinci eri kılıçladığından bahsedilir. 37 Eski Türklerin ilk devletleri, Birinci Göktürk, İkinci Doğu Göktürk ve Batı Göktürk kağanlıkları, gelişmiş silah üretim teknolojisi ve eğitimli savaş atlarıyla örnek teşkil etmekteydiler. Yakın ve uzak taktiklerde kullanılan savaş silahlarının birçok çeşidi, yaylar, oklar ve hançerler Orta Çağa en uygun şekilde geliştirilmiştir. Demir başlıklar ve vücudu koruyan kıyafetleri askerlerin savaşta vazgeçilmez 33 HUDYAKOV, S.Yuliy, Eski Türklerde Silah, Türkler, Cilt III, Ankara, 2002, s HUDYAKOV, S.Yuliy, a.g.m., s ERALP, T. N., a.g.e.,s ORKUN, H.N., Eski Türk Yazıtları, Cilt 2, İstanbul, 1940, s KURAT, A., Göktürk Kağanlığı, A. Ü. D. T. C. Fakültesi Dergisi, Cilt 10, S. 1-2, Ankara, 1952, s. 45

31 16 aksesuarları olmuştur. Savaşçılar kıyafetlerine, bir de toplama kemerler dahil ediyorlardı. Savaş atları için de özel sert palan ve üzengi kullanılmaktaydı. Bu usul aslında, atlının rahat etmesi ve savaş alanında ön cepheyi daha rahat görebilmesi için düşünülmüştür. Savaşta, atlının rolü büyüktür. Atlı özel koruyucu kıyafetleri ve kullandığı silahlarla ordunun direği olarak nitelendirilmekteydi. 38 Silah İslamiyet öncesi Türk Toplumunda Milli Destanlara konu olarak, edebiyat kültürünü; dini töre ve prensipler içerisine girerek, din kültürünü etkilemiştir. En eski milli Türk Destanı olan Oğuz Han destanında; Oğuz Han ın, Veziri Uluğ Duruk un rüyası üzerine üç büyük oğlunu gün doğusuna, üç küçük oğlunu da gün batısına gönderir. Büyük kardeşler birçok avlarla beraber bir altın yay, küçük kardeşler ise üç gümüş ok getirirler. Oğuzhan yayı üçe bölerek üç oğluna verir ve; Yay sizin olsun okları yay gibi göğe atın der. Üç gümüş oku üç küçük oğluna vererek Ey kişioğulların oklar da sizin olsun ok gibi olun demiştir. 39 Kırgız Milli Destanında, özellikle Manas hikâyelerinde silah konusuna sık, sık değinildiği görülür. Bu destanın kahramanlarından Alp Yulay at sürülerinin iki çobanı ile dostluk yemini yaparken kendisi ile çobanlar arasına bir ok koymuş ve her ucu bu ok üzerine ellerini koyarak yemin etmişlerdir. 40 Eski Türkler yemin törenlerinde, yeminlerini mutlaka silah üzerine; kılıç, hançer, ok yapmışlardır ki bu silahın kutsallığı, kutsal olarak kabul edildiği kanaatini uyandırmaktadır. Birçok Batılı tarihçinin Türk kavmi olarak kabul ettikleri İskitlerin yemin törenlerinde de aynı olaya rastlanır. Yemin eden taraflar bıçakları ile açtıkları yaradan akan kanı, içinde şarap bulunan bir çömleğe akıtırlar ve daha sonra bu şarabı karşılıklı konuşmalardan sonra içerlerdi. Kırgızlarda ise karşı karşıya gelen taraflar kılıçlarını önlerine koyarak yaptıkları sözleşmelerde yeminin tutulmaması halinde Bu gök girsin, kızıl çıksun. diyerek antlarına sadık kalacaklarını belirtirlerdi. 41 Yine aynı şekilde Bulgar Ham Krımuş Hanın, Bizans kuşatmasını kaldırma görüşmelerinde Bizans elçisi ile arasına kılıç koyarak yemin etmesi bu kanıyı doğrulamaktadır. Altaylı Türk boylarından olan Telengit ler yemin törenlerinde ortaya konulan silahı iki elleriyle kaldırarak İşte ay, işte güneş, işte silah. Ben bu 38 HUDYAKOV, S., Yuliy, a.g.m., s SÜMER, F., Oğuz Han ve Destanı, Resimli Tarih Mecmuası, Cilt 12, İstanbul, 1951, s İNAN, A., Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul, 1976, s ORKUN, H. N., Eski Türkler Nasıl Yemin Ederlerdi?, Resimli Tarih Mecmuası, Cilt 1, İstanbul, 1950, s. 350

32 17 silahı yalıyorum (öpüyorum). Eğer suçlu isem (suç işlemişsem, işlersem) güneşi gözüm görmesin ve bu silah beni öldürsün. 42 Dünyanın çok tanrılı (Politeist) ilkel dinlerinin hemen hepsinde insan hayatına son veren bir cehennem tanrısı, yer altı tanrısı veya bunların eşiti bir tanrı kavramı vardır. Eski Orta Asya Türk dini olan Şamanizm de de bu Tanrı kavramının karşılığı olarak Erlik Han görülür. Şamanlar Erlik Han ın kötülüklerinden korunmak ve kötü ruhlarıyla karşılaşmamak için yaptıkları dualarında bu yeraltı tanrısından: Bindiği kara küheylan, döşeği kara kunduz derisinden, Beline kuşak yetmez, boynuna kucak yetişmez. (Göz) kapağı bir karış, kara bıyıklı, kara sakallı, kana çalmış yüzlü, parlak saçlı bay Erlik! kuvası kişi göğsünden, kadehi kurumuş kafatasından, kılıcı yeşil demirden, kürek kemikleri yassı demirden, kapkara yüzlü... bindiği kara küheylan, dizgini kara ipekten, kamcısı kara yılan, tam önüme gelerek gel! diye bahsetmişlerdir. 43 Bunların dışında bugün dünyada mevcut Türk Topluluklarının oymak ve obalarında veya yerleştikleri yer isimlerinde silah adlarına rastlanılmaktadır. Altay Türklerinin Ağır, Ağırbaş Ak oymaklarında, Çin Türklerinin Devletşah, İran Türklerinin Kaçır, Kazan Türklerinin Kızılayak, Kökim, Koyunlu oymaklarında Ok adını taşıyan obalar, Balkan Türklerinde, Baltalı, Suriye Türklerinde ok ve oktamgalı oymakları bulunmaktadır. 44 Silah adını boy ve oymak adı olarak alma veya tür ve şekillerini tamga olarak belirtme geleneği Oğuz destanına dayanmaktadır. Kaşgarlı Mahmud; Bayat ve Eymur boylarının, Reşidüd Din kınık boyunun Bayat ve Üregir boylarının tamgalarının ok olduğunu belirtmişlerdir. Üçoklar dan olan Üregir boyunun tamgasında üç ok ve bir de yay bulunmaktadır. 45 Oğuzlar Anadolu ya gelişlerinden itibaren yerleştikleri yere boy veya oba ismini vermekte devam etmişlerdir. Bugün Anadolu da, kılıçlı, oklu, hançerli gibi kasaba, köy ve mahalle adlarına rastlamak mümkündür. 46 Türk İslam Devletlerinde ordu üç ana unsurdan oluşur birincisi; saray muhafızları ve saray gulamları, hassa ordusu, meliklere, devlet büyüklerine ve beylere bağlı kuvvetler ve yardımcı kuvvetler den oluşan Savaşçı unsurlar, 42 İNAN, A., a.g.e., s İNAN, A., a.g.e., s GÜRÜN, K., Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1981, s SÜMER, F., Oğuzlar Türkmenler, Ankara, 1972, s ERALP, N.,a.g.e., s. 14

33 18 ikincisi Türk savaş sistemine göre ayarlanan Teşkilat, üçüncüsü ise savaş için kullanılan her türlü araç ve gereçleri ifade eden Teçhizat dır. 47 İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılardan günümüze, Türk toplumunun atasözlerinde, deyimlerinde, halk hikayelerinde, halk şiirinde, halk musikisi ve halk oyunlarında, halk resimlerinde, divan şiirinde, minyatür sanatında, ağıtlarda, kişi ve yer adlarında, yeminlerde, bayrak ve sancaklarda, nişan ve madalyalarda ve mezar taşlarında silah kavramının işlenmiş olduğunu görmekteyiz. İslami dönemin başlangıcında ilk ve en önemli eserler olan Yusuf Has Hacib e ait XI. yüzyılda kaleme alınmış Kutadgu Bilig (1070) in altıncı bölümünde 48 Hakan Küntoğdı İliğ ile veziri Ögdülmiş arasındaki konuşmalarda iyi bir komutanın nitelikleri şöyle belirtilir: Tecrübe görmüş komutanlar; çok asker isteme, az olsun, seçkin erler iste, fakat silahı çok iste, demiş. Yine bu dönem eserlerinden ve aşağı yukarı aynı yıllarda kaleme alınmış olan Kaşgarlı Mahmud un Divan-u Lugatit Türk (1072) adlı meşhur eserinde ateşli silahlar dışında tüm silahlara değinilmiş ve silahlara ait şiir, atasözü, deyim ve anlatımlara yer verilmiştir. XI. yüzyılın Türk tarihi, dili ve edebiyatı açısından çok önemli olduğu kadar dönemlerinin en seçkin eserleri olan Kutadgu Bilgi ve Divan-u Lugatit Türk te yer alan örneklerde görüldüğü gibi Türk İslam döneminin ilk asırlarından itibaren toplumun silah anlayışı ve geleneği kesintisiz olarak devam etmektedir. Toplumun hükümdar, lider, komutan gibi üst düzeydeki kadrolarına hitabeden bu eserler dışında toplumun yönetilen bölümlerine hitabeden yine toplumun içinden çıkmış halk hikayeleri, halk şiiri de silah konusunu güçlü ve önemli bir anlatımla işlemiştir. XIII. Yüzyıl Türk Edebiyatının en seçkin eseri olan Dede Korkut Hikayeleri bu konuda erişilebilecek en güzel örnektir. 49 İlk Müslüman Türk Devletlerinde sözlü ve yazılı edebiyatın yanı sıra resim ve heykelde de silahların bulunduğu konular işlenmiştir. XI. ve XII. yüzyıla ait duvar resimlerinde taş kabartmalarda, mezar taşlarında silahlara, silah taşıyan insan figürlerine ve savaş sahnelerine rastlanılmaktadır. 47 KOCA, S., İlk Müslüman Türk Devletlerinde Teşkilat, Türkler, Cilt V, Ankara, 2002, s Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, Tercüme: Reşit Rahmeti Arat, Ankara, 1947, s ERALP, N., a.g.e., s

34 19 Gazneliler Devletinin başkenti Gazne nin kuzeyindeki kazılarda ortaya çıkarılan bir evde bulunan taş levhalardaki tasvirler İslami dönemde silah konusunun resim ve heykelde işlenmesinin hemen hemen bilinen ilk örneklerindendir. Bu tasvirlerde; elinde asası(gürz veya topuz) bulunan bir savaşçı ve yine silahlarıyla gösterilen üç savaşçı figürleri yer alır. 50 Bu konuda Gazneli Döneminden kalan en önemli eser M. Schlumberger tarafından ortaya çıkarılan Leşkeri Bazar Sarayının freskleridir. Bu fresklerde silahları ile bir Türk Muhafız alayı tasvir edilmektedir. 51 Selçuklu ordusunda ok ve yay, süngü(mızrak), topuz(gürz), nacak (teberzin), sapan, bıçak, hançer(bügde/bükte), kamçı, kargı, çomak, tolga, zırh(yarık, kazagand), kalkan gibi hafif saldırı ve savunma silahları kullanılıyordu. Ayrıca kale kuşatmalarında kullanılan mancınık bir düzenekle karşı tarafa ok atan çarh ve tiriçarh, merdiven, taş gülle ve arrade(küçük top), gibi ağı silahlar ve yakma-yıkma silahı olarak da tiner ve neft bulunuyordu. Öte yandan İslam öncesi Türk toplumlarında olduğu gibi at de savaş için önemli bir unsurdu ve Türklerin savaşlardaki başarıları, genellikle at ve silahı çok iyi kullanmalarından ileri geliyordu. 52 Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları, ilhanlılar ve Memluklular devletinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur. Orduda Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır. Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı yaya, süvarileri ise müsellim şeklinde adlandırılmıştı. Kapıkulu Ocakları nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet gördüler. 53 XVI. yüzyılda Osmanlı ordusu, büyük çoğunluğu İstanbul da bulunan kapıkulu askerleriyle, eyaletlerden gelen tımarlı sipahilerden oluşuyordu. Kapıkulu ordusu başlıca Yeniçeri Ocağı ve Sipahi Ocağı olarak ikiye ayrılırdı. Ayrıca Topçu ocağı başta olmak üzere Cebeci, Humbaracı ve Lağımcı Ocakları da yardımcı ocaklar olarak Kapıkulu Ordusunun diğer kısımlarını oluştururdu. Eyalet askerleri Osmanlı toprak sistemine göre örgütlenmiş yalnızca savaş zamanında göreve çağrılan bir orduydu. Tımar verilmiş sipahiler topraktan elde ettikleri gelire göre savaş zamanı orduya belirli sayılarda asker getirmekte yükümlüydü. Tımar sisteminin bozulmasıyla merkezde bulunan kapıkulu askerlerinin sayısını artırmak zorunda kalan devlet ise savaş olmadığı zamanda askerlerin aylıklarını ödeyemez duruma düşmüştü. XVIII. Yüzyılda savaş gücünü iyice yitiren orduyu yenileştirme 50 BOMBACI, A., Türkler ve Gazneli Sanatı, Milletlerarası I. Türk Sanatları Kongresi Tebliğleri, Ankara, 1962, s BOMBACI, A., a.g.m., s KOCA, S., a.g.m., s HALAÇOĞLU, Y., Klasik Dönemde Osmanlı Devlet Teşkilatı, Türkler, Cilt IX, Ankara, 2002, s.1495

35 20 girişimleri de kapıkulu askerlerinin tepkisiyle karşılaşılmış, III. Selim in Nizam-ı Cedid ve II. Mahmud un Sekbanı Cedid adıyla kurmaya çalıştıkları yeni ordu dağıtıldıktan sonra II. Mahmud 1826 da kapıkulu askerliğine son ermiş ve modern ordunun temelleri atılmıştır. 54 Zamanın en büyük ve tarihin en uzun ömürlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan silahlar, imparatorluğun bu niteliklerine uygun olarak tür ve cins bakımından çok çeşitli, yapımları ve sanat uygulamaları bakımından da çok zengin görünüşe sahip bir tablo çizerler. 55 Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra, Osmanlıların Anadolu ya hakim olarak, Anadolu Türk Birliğini kurma politikaları, onların kendilerinden önceki Anadolu Türk kültürünün sosyal, siyasal ve askeri mirasçıları olmalarına sebep olmuştur. Ancak pek tabiidir ki özellikle askeri kültürün mirası olarak devr alınan silahlar kendilerinden önceki devletlerden aynen alınmıyor ve ilk olarak kullanılmıyordu. Buna rağmen bu silahlardan XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar istifade edilmiş ve kullanılmış olduğu da söylenebilir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul un fethinden sonra Ayasofya nın yanında bulunan Sainte İrene Kilisesine cebehane adını vererek eski silahları burada toplamıştır. 56 Ayrıca bugün müzelerimizde bulunan XIII. ve XIV. yüzyıllara ait kesici, delici, vurucu ve koruyucu silahlardan kitabesi olmayanlarla, kitabesinde tarih, yer ve şahıs adları belirtilmeyenlerin Anadolu da XI. Yüzyıldan itibaren devam eden Türk askeri kültürünün hangi dönemine ait olduğunu kesin olarak verebilmek, hemen hemen imkansız gibidir. Bunun yanı sıra bu silahların devletin kuruluşu ve onu izleyen yıllarda bir yeniçeri askeri veya daha üst düzeyde bir subay veya komutan tarafından kullanılmamış olduğu da söylenemez. Bu da gösteriyor ki silahların çeşitlilik ve zenginliğinde en önemli faktörlerden biri de Osmanlıların devraldığı askeri kültür mirasıdır. 57 XV. ve XVI. yüzyıllarda devletin tebaası içerisinde bulunan Hıristiyan unsurlar özellikle silahlar üzerindeki teknik yeniliklerin izlenmesinde aracı rolü oynamışlardır. 58 XIV. yüzyıl sonlarında Doğuda ateşli silahlar hızla yayılmıştır. Bu yayılma Memluk bölgesinde, Kazan bölgesinde ve Timur un ordusunda daha hızlı olmuştur. 59 Türkler barutla hemen hemen icadıyla aynı tarihlerde tanışmışladır. Mucidi sayılan 54 ÖZCAN, A., Osmanlı Devleti nin Askeri Yapısı, Türkler, Cilt X, Ankara, 2002, s ERALP, N., a.g.e., s ANONİM, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi, Cilt 3, Kısım 1( ), Ankara, 1964, s ERALP, N., a.g.e., s PARMAKSIZOĞLU, İ., Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara,1982, s İNALCIK H., Osmanlılarda Ateşli Silahlar, Belleten, C.XXI, Sayı. 53, Ankara, 1957, 308

36 21 Çinlilerle Türklerin yakın komşu olmaları onların barutu tanımalarında etkin rol oynamıştır. Ancak Türklerin Osmanlı Devleti öncesindeki tarihlerinde barutla işleyen silahları kullandıklarına dair doğrudan herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Osmanlı Devleti nin kurulmasının ardından Balkanlara doğru genişleyen devlet bölgede ateşli silahlar Balkan milletleri ile karşılaşmış ve bu silahların önemini kavrayarak derhal kendi ordusunda istihdam etmeye başlamıştır. Osmanlıların bu özellikleri onları çağdaşı diğer İslam devletlerinden ayırmıştır TAARRUZ SİLAHLARI Bu silahlar düşmanın direnme gücünü kırmak, kuvvetlerini imha etmek, savunma mevziini ve savaş araçlarını tahrip ederek savaşın zaferle sonuçlanmasını sağlamak için kullanılmıştır. Barutun silahlarda kullanılmaya başlaması ile birlikte taarruz silahları Ateşsiz Silahlar ve Ateşli Silahlar olmak üzere iki gruba toplanmışlardır ATEŞSİZ SİLAHLAR Barutun icadından önce ve ateşli silahların ortaya çıkmasıyla geçen zaman süresince kullanılan silahlara ateşsiz silahlar denilmektedir. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun ilk yüzyılı geleneksel silahların hakim olduğu bir dönemdir. Ancak XIV. asrın sonlarından itibaren ateşli silahlar yavaş yavaş ordu içinde etkili olmaya başlamış ve geleneksel ateşsiz silahlar XV. ve XVI. asır boyunca ateşli silahlarla birlikte kullanılmışlardır. Ancak XVI. asrın ikinci yarısından itibaren geleneksel silahlar önemini tamamen kaybetmiş ve onların yerini ateşli silahlar almıştır. Ateşsiz silahların en büyük özelliği, yapımlarında olduğu kadar kullanılmalarında da insan zekâsına ve beden gücüne dayanmasıdır Vurucu Silahlar Vurucu silahlar tek veya iki el ile kullanılan hedef üzerinde ezici, parçalayıcı ve yıkıcı tesir bırakan silahlardır. Bunlar genellikle baş ve sap denilen gövde kısmından meydana gelir. Baş kısımlar etkili olması için demir, pirinç, tunçtan, sap(gövde) kısımları yine bu madenlerden olabileceği gibi sağlam ağaçtan da yapılabilir. Gürz, şeşper, kamçı, döğen ve koçbaşı bu grubun silahlarıdır GÖLEN, Z., Osmanlı Barut Üretim Merkezi, Türkler, Cilt 10, Ankara, 2002, s ERALP, N.,a.g.e., s AYDÜZ, S., Osmanlı Silahları, Silah Üretim Merkezleri ve Literatürü Tarihi, Tarih Okulu Mayıs - Ağustos 2011, Sayı X, İzmir, 2011, s.6 63 ERALP, N., a.g.e., s.46

37 Gürz (Topuz) Vurucu silahların en eskilerinden biri olan topuz baş ve gövde olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Baş kısmı küre veya beyzi formda yapılmış olan alet demir, pirinç veya tunç gibi madenlerden yapılmakta olup yaralama ve ezme gücünü artırmak için bazılarına 2-4 cm uzunlukta konik ve piramidal çivi ve çıkıntılar konularak etkileri geliştirilmiştir. Gövde veya sap kısmı diyebileceğimiz baş kısmını üzerine takıldığı ve hareketini sağlayan kısım ise 2-3cm. çapında ve baş kısmın ağırlığı ile orantılı uzunlukta ahşaptan veya madeni bir sopa görünümündedir. 64 Osmanlı ordusunda özel adı Bozdoğan olan gürz kelimesi Farsçadan gelmekte olup Türkçe karşılığı ise topuzdur. 65 Süvariler tarafından eyerin sol tarafında taşınan ağır gürzlerin hafifleri olan topuzlar, piyadeler tarafından elde veya belde asılı olarak taşınırlar. Gürz veya topuz taşımanın bir üstünlük veya asalet göstergesi olduğu çeşitli kaynaklarda vardır. Nitekim eski resim, gravür ve minyatürlerde padişah ve devletin diğer ileri gelenleri genellikle gürz ve topuzla resmedilmişlerdir Şeşper Türkçe adı altı dilimli demek olan; gür ve topuzun baş kısmının değişikliğe uğramasıyla ortaya çıkan bir silahtır. Gürz ve topuzlarda yuvarlak veya beyzi olan baş kısmından farklı olarak altı dilimden oluşmaktadır. Dilimler gövdeden çıkışta enlidir ve dış kenara geldikçe incelmektedir. Kenarları kesici silah ağzı gibi keskin değillerdir. Uzun saplı ağır başlı şeşperler olduğu gibi, kısa ve hafif olan şeşperlerde vardır. Gürz ve topuzlarda bulunan çivi veya çıkıntılara şeşperlerde rastlanmaz ancak dilimlerin dışa bakan kenarlarında baş formuna uygun olarak meydana getirilen sivri köşe çıkıntıları bu görevi yerine getirmektedir. 66 Şeşperlerde malzeme olarak demir, gümüş, yeşim ve necef kullanılmıştır. 67 Asalet ve üstünlük sembolü olarak da kullanılan şeşperler üzerlerinde gürz veya topuzlarda yapılan tezyinat ve süslemeler bulunanları da vardır ERALP, N., a.g.e., s PAKALIN, M.Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt 1, İstanbul, 1993, s ERALP, N., a.g.e., s AYDIN, H., Sultanların Silahları, Ankara, 2012, s ERALP, N., a.g.e., s. 49.

38 Kamçı Süvari ve piyadeler tarafından kullanılan vurucu silahlardan bir tanesidir. 69 Yarım metre uzunluğunda ucuna sabitleştirilmiş bir zincire bağlı olan dikenli ve eski bir dövüş aracıdır. Ahşap bir sapa takılı olan ve zırhlı miğferli düşmana yakın dövüş sırasında kullanılan bu araca kamçı topuz da denilmektedir Döğen Döğen de kamçı türünden bir silahtır. Kamçıdan farkı ise kamçıdan daha büyük ve tek bir güllenin uzun bir zincirle yine uzun bir sapa bağlanmış olmasıdır. Kamçı ve döğen yakın ve göğüs göğüse muharebelerde veya savaşçıların teke tek karşılaşmalarında özellikle kalkan, zırh, miğfer gibi savunma silahları üzerinde etkin olmuşlardır Koç Başı 11.yy dan itibaren kullanılmaya başlanan Koçbaşı, Osmanlılar ve ilişkide bulundukları diğer milletler tarafından kullanılmıştır. Kale, kale içerisinde tahkim edilmiş iç kale ve saray kapılarını kırmak için kullanılan uç kısmı kafasını boynuz vurmak üzere iyice öne eğmiş bir koç başı formunda, gövdesi 4-5 m uzunluğunda ve cm çapında dayanıklı ve sağlam bir ağaç kolondan bir savaş aletidir Delici Silahlar İlk Çağlardan beri bilinen ve en eski silahlardan olan delici silahlar, hedefin hayati noktalarını delip, parçalama amaçlı olarak tek elle kullanılan silahlardır. Baş ve gövde olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Baş kısmı silahların türüne göre değişiklik göstermekte olup genelde demirden yapılmaktadırlar. Gövde kısımları ise sağlam ve esnek olması gerekip çoğunlukla 3-4 cm. çapında esnek uzun ahşaptan oluşmaktadır. Gövde kısmı, baş kısmı ile tek parça demirden yapılmış olanlar da vardır. Ancak bunlar savaş için değil güç ve yetenek göstermek maksadıyla amaçlı sportif yarışmalarda kullanılan mızrak ve ciritlerdir. Mızrak veya Kargı, Cirit, Harbe, Tırpan, Çatal veya Neyze, Zıpkın ve Alem delici silah türleri arasında olarak karşımıza çıkmaktadırlar ERALP, N., a.g.e., s ANONİM, kamçı, Ana Britannica, Cilt 12, İstanbul, 1986, s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.50.

39 Mızrak Mızrak veya Kargı eş anlamlıdır. Mızrak Arapça, Kargı ise Türkçedir. Her ikisinde kullanılmakla beraber mızrak kelimesi dilimize daha çok yerleşmiştir. Mızrak 2-5 m. Uzunluğunda ahşap bir gövdenin bir ucuna yerleştirilmiş dar veya geniş yaprak yahut daha değişik şekilde uç kısmı çok sivri demirden meydana gelir. Temren adı verilen ve mızrağın delici etkisini sağlayan bu bölümü cm. kadar uzunluğunda bir boru veya iki parça şerit demirle gövdeye sağlam bir şekilde bağlanır. Bu bağlama işlemi boru içerisine veya iki şerit demir arasına sokulan ağaç gövdeyi demirler üzerindeki karşılıklı delikler aracılığıyla ile perçinlenmek suretiyle yapılır. Temrenlerin genellikle sivri uçlu bitki yapraklarından esinlenerek meydana getirilen yassı ve iki kenarlı ikiyüzlü şekillerinde silahın tesir gücünü artırmak için zaman, zaman değişikliklerde yapılmıştır. Kenarları testere ağzı gibi sap tarafına eğimli dişli olanlar veya tepeye doğru incelerek en uçta birleşen dört dilimli temrenler bu değişikliklere örnek olarak verilebilir. Savaşta süvariler tarafından kullanılan mızrak ya hedefe fırlatılmak veya hedefi delmek üzere kullanılır. Osmanlılar Orta Asya Türk kültürüne bağlı kalarak mızrakların uç kısmına perçem adı verilen kırmızı renkli kumaş veya kıl püsküller takmışlardır. Osmanlıların kullandıkları mızraklar arasında temren arasında sapa dikey olarak yerleştirilmiş ve temren ucu yönünde sağa sola açılan iki bıçağa sahip mızrak ilgi çekicidir. Anlaşıldığı kadarıyla mızrağın tehlikeye girmesi halinde bıçaklar devreye girerek tehlikeyi gidermektedir. Bir de Kostaniçe adı verilen mızraklar vardır ki bunların sapın alt kısmında, mızrağın vurulması halinde elin kaymasını önleyen küre şeklinde bir bileziği vardır. Fekete Layoş un Türk Hakimiyeti Devrinde Budin adlı eserinde gösterilen Türk Beyi resminde perçemli bir kostaniçe görülmektedir. Koçi Bey Dördüncü Sultan Murad a sunduğu risalesinde mızrağı devlet büyüklerine taşınan silahlar arasında sayar ki gerek Marsigli nin gürz taşıyanların rütbe sahibi oldukları düşüncesini ve gerekse Koçi Bey in yukarıdaki düşüncesini bu resim doğrulamaktadır. Ateşli silahlar ortaya çıkışı ile önemini yitiren mızrak XIX. Yüzyılın sonlarında Osmanlı ordusuna yeniden girmiştir.1863 de kabul edilen kararname ile mızraklı süvari alayları kurulmuştur. XX. yüzyıl başlarında ise her süvari tümeninin

40 25 ilk alayı ile Ertuğrul Alayı ve Hamidiye Süvari Alayı erlerinin 2 kg ağırlığında ve 3,20 m uzunluğunda mızrak kullanacakları talimatla belirlenmiştir Cirid Cirid cm. uzunluğun da yine ucunda mızrak temreni gibi temreni bulunan hafif süvari silahıdır. Bir tür kısa mızrak ta denilebilir. Ali Seydi Bey Resimli Kamus-u Osmani de bu ciridleri Cirdaval diye adlandırılmaktadır. Savaşta kullanılan bu ciridlerden başka en eski ve milli sporlarımızdan olan Cirid Oyunu nda kullanılan ciridler de vardır. Bu ciridler tahminen cm. uzunluğunda ağaç sopalardır. Bunların ucunda temrenin yerini, bazen kullanılan sosyal yapısına uygun olarak 5-10 cm. uzunluğunda gümüş işlemeli bir yüksük alır Çatal Çatal birbirine paralel iki sivri ucu olan mızraktır. Farsçası olan NEYSE de Farsça da mızrak ve kargı anlamında kullanılır. Çatallarda iki sivri ucunda dışarıya bakan kısımlarında iki kıvrık demir bulunur. Bu demirler yırtmaya, parçalamaya ve arkadan yakalamak için kullanılır. Demirden çatal şeklindeki temren mızraklarda olduğu gibi yine ahşap bir gövdeye bağlıdır Harbe Kelimenin aslı Arapça olup iki veya tek ucu demir temrenli ve hafif mızraktır. Piyadeler ve Kapıkulu süvarileri tarafından kullanılır. Harbe bir silah olarak kullanıldığı kadar, barış zamanında Harbeci veya Harbedarların bir rütbe işareti, vazifesi görmüştür. Harbedar veya harbeciler, Yeniçerilerden olup, ceza emirlerini uygulamaya yetkili Muhzir ağanın emrinde bulunurlar ve ellerinde Harbe taşırlardı. 76 İki ucu temrenli bu harbelerin sap (gövde) kısımları kadife diğer kıymetli bir kumaşla kaplı ve bezemeli olurdu. Harbeciler, Sadrazamın İstanbul daki denetlemelerinde Baş Muhzır Ağa ile birlikte dolaşırlar, 73 ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s PAKALIN, M. Z., a.g.e., s.737.

41 26 Yeniçeri ocağı halkından disiplinsizliği görülenler bunlar vasıtası ile odalarına gönderilerek cezalandırılırlardı Tırpan Tırpanda yine delici, dürtücü silahlardan biri olmakla beraber bazı türlerinde kesici nitelikte bulunan ve süvariler tarafından kullanılan bir silahtır. Mızrak gibi bir ahşap gövde ucunda, mızrağa göre daha uzun ve daha amaçlı bir temrene sahip olan tırpanlardan bazılarında temren üzerinde uçları sivri hilal ve mahzur şeklinde çıktılar daha da tesirli bir hale getirilmişlerdir Zıpkın Uzunca, üçgen şeklinde bir mızrak temreninin boyun kısmında sivri uçlu, keskin yukarıya ve aşağıya kıvrık kancaları bulunan bir silahtır. Zıpkınlar delici, parçalayıcı, sökücü ve kesici etkisi olan silahlardır. Gövdenin devamı olarak uzanan üçgen mızrak temreni, delici görev yapar. Temrenin altındaki yukarı ve aşağı kıvrık kancalar ise, düşmanı attan düşürmek zırhına takarak zırhı parçalamak atının ayaklarını keserek atla birlikte yere düşürmek amacını güder Alem Alem, Türkçe de karşılığı alamet, nişane, işaret, bayrak ve sancak olan Arapça bir kelimedir. Bu tanımlamalar ilk bakışta Alem-i silahlar içerisinde sayılan, fakat gördüğü iş yönünden silahla ilgisi olmayan bir obje gibi göstermektedir. Ancak eski Türklerde Bayrak batırılacak, saplanacak bir silahın, sancak ise sançmak, saplamak için kullanılan sivri uçlu bir silahın adı olarak ortaya çıkınca Alem in de mızrak türünden bir silah olduğunda şüpheye yer bırakmamaktadır. Orta Asya Türk tarihinden itibaren Türk Ordusunda kullanılan alem, temsil ettiği kişiye kabileye göre değişik şekillerde olan değişik yapı ve bezeme karakteri gösteren ve toplumdaki diğer benzerlerine göre üstünlüğü bulunan bir silahtır. Alem, delici dürtücü aletler gibi, bir baş(temren) ve bir de gövde(sap) olmak üzere iki kısımdan oluşur. Alemler Osmanlılarda genişleme devrinin sonlarına doğru mızrak formunu yitirmeye başlamış tuğ ve sancakların tepelerinde mahçe denilen hilal şeklinde ve altında felekesi bulunan temrenler kullanılmaya 77 ERALP, N., a.g.e., s PAKALIN M. Z., a.g.e., s.737.

42 27 başlamıştır. Bu dönemden itibaren alemlerin silah olarak özelliği tamamen kalkmış ve kutsal bir sembol olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür Kesici Silahlar Kesici silahlar yöneltildikleri veya vuruldukları yeri keserek veya kesici güçleri ile kopararak etkili olan silahlardır. Ateşli silahların icadına kadar en çok kullanılan ve türleri, şekil ve form açısından çok zengin olan silahlardır. Kılıç, Meç, Yatağan, Pala, Kama, Hançer, Teber ve Balta gibi türleri bulunan kesici silahların her türü kendi içerisinde sayılamayacak kadar çok çeşitlilik göstermektedir Kılıç Ateşli silahların, özellikle tabancanın yapılışına kadar bütün dünya topluluklarında ayrı değer taşıyan bir silah, silahşorluk ve şövalyelik alametlerinden biri, kudret ve hakimiyet timsalidir. 81 Tarih boyunca birçok uygarlık tarafından kullanılmış, metal veya başka malzemelerden yapılmış çeşitli boyutlarda olabilen, keskin kenarlı, sivri uçlu, delici ve kesici olan ateşsiz silahtır. Türkler geniş tarihleri boyunca muhtelif kültür çevrelerine girmiş ve bu yeni kültür çevresi tipinde medeniyetler yaratmışlardır. Bu sebeple Çin, Hint ve İslâm medeniyetlerinin birer Türk örneği mevcuttur. Bununla beraber bazı Türk kültür unsurları medeniyet çevrelerinin değişmesine rağmen kaybolmamıştır. Doğuya ait olan eğri kılıcın menşei Altaydır. Türk kılıcının ilk formlarının tespit edildiği bu bölgeden elde edilen buluntular tek ağızlı namlu eğimi fazla olmayan eğim ve namlu ucu itibariyle kesme hareketinin yanında delici darbelere de imkan veren kılıçlara da işaret etmektedir. Kılıç, Türkler tarafından çok eskiden beri yapılıp kullanılan bir silahtır. Kılıcın gerek yapımında gerekse kullanımında tarihi bir geçmişe ve ustalığa sahip olan Türk toplumu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da devam ettirmiştir. Türk kılıçları yapılırken kütle, boy ve eğrilik arasındaki oranlar dikkate alınmıştır. 82 Türk kılıçları içinde gerek ustalık zengin tezyinatı bakımından en mükemmel örneklerini 15. Yüzyılın ikinci yarısı ile 16. Yüzyıl arasında görülmektedir. Bu tarihlerde yetişmiş kılıç ustaları klasik Türk kılıç tipini geliştirmişler ve yeni bir tip 79 ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s ANONİM, kılıç, Türk Ansiklopedisi, Cilt XXII, Ankara, 1975, s AYDIN, H., a.g.e., s. 32

43 28 kılıç formu oluşturmuşlardır. İnce ve zarif kabzalarında kemik, fildişi, demir, çeşitli hayvan kabukları ve sürüngen derileri kullanılmıştır. Balçaklar demirden yapılmış olup genelde dört kollu haç formundadır. Balçaklar üzeri altın ve gümüş tel kakma bitkisel motiflerle bezelidir. Türk kılıç namluları hafif eğri, tek ağızlı ve uç kısmı kılağlıdır. Namlu üzerinde bitkisel ve geometrik motifler birlikte kullanılmış ayrıca namluyu boydan boya kufi ve sülüs yazı çeşitleri ile Kurandan ayetler ve hadislerle kitabelendirilmiştir. Kitabeler genelde madalyon veya kartuşlar ile sınırlandırılmıştır. 83 Kılıç görünüm itibariyle dört ana bölümden meydana gelir. a.kabza b.balçak c.namlu d.kın Kabza Arapça bir kelime olan kabza tutmak, avuca almak fiilinden tutulan bölüm, tutmak yeri anlamında kullanılmaktadır. Kılıç namlusunun sivri ucunun aksi olan arka ucunda cm. ve bir el ayası uzunluğunda kısım, kesici işlemin dışında bırakılır. Bu kısım namlu üzerinde gerekli işlem yapıldıktan sonra ahşap, kemik, boynuz, fildişi, altın gümüş veya bir deniz kertenkelesinin derisi olan keler le kaplanırdı. Osmanlı kılıçlarının kabzaları genellikle üzerinde ip deliği adı verilen bir deliğin bulunduğu, namlu eğiminin ters yönüne kıvrık armudi bir baş kısmı ile başlar boyun kısmından balçak bölümüne kadar konik bir şekilde genişleyerek namlu enine ulaştığı yerde biter. Kabza kılıcın namlu kadar önemli bir bölümüdür. Namlunun aksi yönünde kıvrık olan armudi baş kısmı çarpışma esnasında kılıcın elden fırlayıp gitmesini önlemek içindir. Kabza üzerinde eli rahatsız edecek hiçbir çıkıntı ve keskin köşelere rastlanmaz. Ancak hükümdarlara cülus töreni veya başka bir sebeple verilen yahut yüksek rütbeli devlet erkanına hediye edilen özel kılıçların kabzaları üzerinde mercan, elmas, yakut ve zümrüt gibi kıymetli taşlar konulmuştur. Bu kılıçlar tahmin edileceği gibi savaşlarda değil törenlerde zenginlik ve haşmeti sergilemek üzere kullanılmıştır. Kabza kapaklarının namlunun iç ve dış kenarlarının uzantısı olan birleşme yerleri ise balçak içinden itibaren çepeçevre demir, altın veya gümüş ince bir çemberle kapatılmıştır TEKELİ S., ÇÜRÜK C., BİLGÜTAY E., ÇORUHLU T., ÇÖTELİOĞLU A., YACAN S.,Askeri Müze Koleksiyonları, İstanbul, 2000, s ERALP, N., a.g.e., s.58

44 Balçak Savaşta kılıcı kullanan kişinin elini karşı darbelerden korumak için kabza ile namlunun birleştiği yerde bulunan el siperidir. Balçaklar dış görünümleri itibariyle dört kollu bir yıldız şeklindedir ve kılıcın her iki yüzünde aynı görünümü verirler. İki taraflı ve tek parça olarak sert ve darbeye dayanıklı madenden yapılan balçağın kabza ve namlu üzerine gelen kolları yassı ve kısa, namlu kenarlarına dikey olarak gelen ve esas koruyucu rolü oynayan kolları ise uçları yuvarlak, küçük topuzlu ve uzundur. Aynı zamanda kılıcın geriye doğru kayarak ele zarar vermesini de önleyen bu kolların ender de olsa dışa doğru hafifçe kıvrılarak uçların ejder başı formunu aldığı görülür. Balçağın kabza ile namlunun birleştiği yere rastlayan merkezi kısmı, kılıcın her iki yüzünde, ortası hafif göbekli ve kenarları içe doğru kavisli eşkenar dörtgen plakayı andırır. Bu kısımlarda çoğu kere kakma tekniği ile altın veya gümüş bitkisel ve geometrik süslemeler bulunmaktadır. Özellik taşıyan kılıçlarda kıymetli taşlarla da bezenebilir. Süslemeler merkeze uyumlu bir şekilde kolları da sararak balçağın her iki yüzünde bir simetri meydana getirir. Bu süslemeler dışında balçak tümüyle altın sıvalı veya gümüş kaplamalı da olabilir Namlu Kesici silahın kesme ve delme görevini yerine getiren ana parçasıdır. Genelde dövme demir ve ya çelikten imal edilirdi. Üzerinde namluyu hafifletmek amacı ile kan olukları yer alır, İslam kesici silahlarında ise kitabe ve tezyinatın işlendiği parçadır. Uzunluğu ve genişliği üzerinde standart ölçüleri olmayan namlu Osmanlı kılıçlarında form olarak özellik gösterir ve Avrupa kılıçlarından bu özelliği itibariyle ayrılır. Osmanlı kılıçları hafif, balçaktan uca doğru hafif eğimli tek tarafı keskin olarak yapılmışlardır. Bu eğimin, kılıcın kullanılmasındaki kolaylığı ve etkinliğini sağlamak üzere belirli teknik ölçülere göre verildiği muhakkaktır. Hint, İran ve Memluk kılıçlarında da bu eğrilik görülür. Bunun da sebebi Osmanlıların kuruluş döneminden itibaren siyasi, sosyal ve askeri kültür yönünden etki alanları içine giren bu ülkelerdeki silahçı ustalarından yararlanmış olmalarıdır. 86 Türk kılıçlarının en büyük karakteristik özelliği namlularda kullanılan çeliğin elde edilmesi ve bu namlular üzerinde çağına göre ileri bir teknikle yapılan süsleme bezeme ve hat sanatı uygulamalarıdır ERALP, N., a.g.e., s İNAL, G., Ortaçağlarda Anadolu da Yaşayan Mezopotamyalı ve Suriyeli Sanatçılar, Sanat Tarihi Yıllığı, Cilt 11, İstanbul, 1982, s ERALP, N., a.g.e., s.60

45 Kın Kınlar, kabzanın balçak altında kalan bitiş noktasından başlayarak namlu ucuna kadar olan uzunluktadır. Sivri olan kılıç ucunu dış tesirlerden korumak, kın ucunu delerek dışarı çıkmasına engel olmak amacı ile kının ucuna 5 6 cm. uzunluğunda ve çamurluk diye adlandırılan yassı bir madeni plaka konulur. Kılıcın rahatça girip çıkması için namlu formuna uygun bir eğrilikte olan kınlar ahşap veya metalden yapılmışlardır. Ahşap kınların dış yüzeyleri hava ve rutubete dayanıklı bir deri ile kaplanmıştır. Deri ahşap üzerine, doğrudan yapıştırma yolu ile kaplanmış olmayıp kının elbise ile temas eden iç yüzünde, kenarlar sırımla gezdirilerek birleştirme suretiyle kaplanmıştır. Demir kınlar ise aynı görevi yapmak üzere demirden yapılmış olanlardır. Kınlar üzerindeki taşıma halkaları, kılıcı kaytan, kayış veya sırma ile boyuna asılmasını sağlarlar. Kılıç XIX. Yüzyıldan itibaren bele asılmaya başlanmıştır Meç Hem kesici ve hem de delici niteliği olan bir çeşit kılıçtır. Kılıçlar gibi kabza, balçak ve namludan meydana gelen meçlerin kılıçtan farkı eğriliklerinin olmayışı ve düz olarak uzanmalarıdır. Meçler ensiz, bazen balçaktan uca kadar aynı enlikte fakat ucu çok sivri, bazen de balçaktan uca doğru incelenerek uçta çok sivri bir şekil alırlar. Kılıçlarda olduğu gibi meçlerde de kısa bir kan oluğu bulunur. Uzun ve kısa olmak üzere iki türlü olan meçler Osmanlılarda hiçbir zaman kılıç kadar değerli ve uzun ömürlü olmamıştır. Ateşli silahlarla birlikte önemini tamamen yitiren meç daha ziyade askeri spor alanında bir talim silahı olarak göze çarpar Yatağan Yatağan; İbrahim Alaettin Görsav Yeni Türk Lügatında zeybeklerin kullandığı uzun bıçak, Celal Esat Arseven Sanat Ansiklopedisinde silah olarak kullanılan ve bele yatar gibi sokulan uzun ve ucu kıvrıkça Türk silahıdır. demektedirler. Tarihten önceki devirlerden günümüze kadar vücuda getirilmiş bütün sanat eserlerinde kolayca tanınan bir sanat anlayışı birliği görülmektedir. Taş devrine ait 88 ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.69

46 31 olup Yenisey civarında bulunan bıçak, bugünkü İzmir Zeybeklerinin saldırmasının (Yatağanın) atasına ne kadar benzediğini göstermektedir. 90 Özel şeklinden olayı ne kılıç ne de paladır, kınının içine yatar gibi konulduğundan Yatağan adı verilmiştir. Fransızcada Namlusu eğri bir pala ve Türk hançer türü, İngilizcede içe doğru bükülmüş bir ucu olan büyük bir av bıçağı türü, Mısırda ise az eğri olan kılıç çeşidi olarak tanımlanmaktadır Yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Ordusunda genellikle Piyade sınıfı olarak bilinen Yeniçeriler ile denizci askerler olan leventler tarafından yaygın olarak kullanılan kesici silahtır Pala Bazı kaynaklar Arapların bu tür kılıçlara Zülfikar adını vermişlerdir Yüzyıldan itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. Pala nın en belirgin özelliği namlunun kısa, enli ve uca doğru genişleyerek sonuçlanmasıdır. Kabza kaplaması kemik veya boynuzdan yapılmış olup kabza başı iridir. Balçak uzun ve dik kollu kolların uç kısmı topuz formlu olarak sonuçlanmaktadır. Pala namlusunun her iki yüzünde de enli birer kan oluğu vardır. Namlu üzerindeki tezyinat da klasik Türk kılıç tipinden farklıdır. Sadeliğin hakim olduğu süslemede madalyon ve kartuş içine alınmış kısa kitabeler ve Mührü Süleyman motifi, bitkisel motifler ile rumi ve palmetlere de sık rastlanmaktadır Kama Kama orduda kullanılan silahlardan birisidir. Her ne kadar karşılıklı iki kişinin mücadelesinde kullanılan savaş dışı bir silah gibi görünür ise de savaş esnasında da kullanılmıştır. Bir kabza ve onu takip eden uca doğru incelerek sivrileşen iki tarafı keskin eni dar ve kısa çelik bir namludan meydana gelir. Kabza, kemik, boynuz, fildişi, som altın veya gümüştendir. Bele sokularak taşındığı ve kabza kısmı ilk bakışta dıştan görüldüğü için, taşıyan kişinin önemini, 90 ARSEVEN, C. E.,Türk Sanatı, 1984, s ANONİM, Yatağan Bıçakları, GEKA, Denizli, 2009, s TEKELİ, S., vd., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s TEKELİ, S., vd., a.g.e.,s. 62

47 32 zenginliğini ve saygıdeğer olduğunu vurgulamak üzere zenginliğine ve süslemesine önem verilmiştir. Kıvrık olmayan namluyu koruyan kın ı da aynı şekilde süslenmiştir. Kın üzeri tamamen altın veya gümüşle kaplı olabileceği gibi, yalnız baş ve uç kısmı metal kaplı ortası kadife veya deri de kaplanmış da olabilir. Kın ın ucundaki sivriliği gidermek amacıyla kılıçtaki çamurluk yerine küçük bir küre ile sonuçlandırılmıştır. Ateşli silahların ve tüfeklere takılan süngü ve kasaturalarının çıkışıyla kamanın orduda kullanma alanı kalmamıştır Hançer Kamaya nazaran daha küçük namlusu hafif eğri olan, iki kenarı keskin, ucu sivri, delici ve kesici silahtır. Arapça HANÇER kelimesi dilimize aynı şekilde hançer olarak girmiştir. Hançer delici ve kesici bir silah olarak orduda kullanılmakla beraber toplumun hemen her kesiminde çeşitli form ve biçimlerde kullanılmıştır yılında eğri kılıç yasaklanınca ordu mensuplarının hançer ve kama taşımaları da yasaklanmıştır. 96 Eski kaynaklardan minyatürle el yazmalarında ve batılar tarafından çizilen gravürlerden edindiğimiz bilgilere göre ergenlik çağını aşmış Osmanlı toplumunun her erkek kişisi hatta Batılı seyyahların çizgilerine göre, sarayda yüksek mevkideki haseki sultan ve kadın efendiler kuşaklarında mutlaka bir hançerle gezmektedirler. Hançer, savaşta bir silah, barışta ise şahsın karşılaşabileceği hayati tehlikeler için bir koruyucu niteliği taşımaktadır. 97 Diğer kesici silahlarda olduğu gibi hançerler üzerinde de süslemeler yer almakta olup süslemeler kabza ve kınlarda yoğunlaşmıştır Teber Aslında Farsça bir kelime olan Teber bu dilde Balta anlamına gelmektedir. 98 Teber genellikle hükümdar maiyetinde bulunan özel muhafızlar ve dervişler tarafından kullanılmıştır ERALP, N., a.g.e., s ANONİM, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi, Cilt 3, Kısım 5, Ankara, 1978, s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.73

48 33 Teberler, demirden yapılmış yarım ay şeklinde ve daire şeklindeki kenarı keskin, diğer kenarı sap kısmına bağlantılı bir yüzey olan silah kısmı ile bu kısma hareket veren bir saptan meydana gelmiştir. Sap kısmı ahşap veya demirdendir. Kullanıldığı sırada elden çıkmaması için sapın uç kısmı küçük bir küre ile sonuçlanır. Kullanan kişinin önemine göre sap helezoni, yivli veya altın ve gümüş kakmalı olabilir Balta Balta dünya tarihinde insanın kullandığı silahların en eskilerinden birisidir. İlkçağlardan başlayarak XV. ve XVI. Yüzyıl başlarına kadar hemen hemen bütün milletler tarafından kullanılmıştır. Ateşli silahların ortaya çıkması, ağır ve seri olarak kullanılması zor bir silah olması baltanın zamanla savaş sahnelerinden kalkmasına sebep olmuştur. Baltalar teberler gibi bir tarafı keskin, çeşitli formlarda yapılmış demir veya çelikten ahşap ve demir saplardan oluşmaktadır. Genellikle göğüs göğse mücadelelerde piyade sınıfının yakın muhabere silahı olarak kullanılan baltanın kısa saplı ve sağır balta denilen küçük yapılı olanları da süvariler tarafından kullanılmıştır. 101 Baltalar üzerinde pek fazla özenli olmamakla beraber zaman zaman teberlerde olduğu gibi süslemelere yer verilmiştir Atıcı Silahlar Düşmanı ve düşmana ait kale, burç ve siperleri uzaktan tahrip ve imha etmek için kullanılan silahlardır. Sapan, ok-yay, mancınık, arrade, tatar oku, Lobut gibi silahların bulunduğu bu gruptan ok yay ve tatar oku tek hedefler üzerinde diğerleri toplu hedefler ve cansız hedefler üzerinde etkilidir. Ateşli silahların icadından sonra hemen hepsi önemlerini kaybederek savaş alanlarından çekilmişlerdir. Ateşli silahlar da atıcı silahlardan sayılmakla beraber; barutun icadı, silahlarda kullanılması, askeri teknoloji alanında yeni bir devir açması dolayısıyla bu gruptan ayrılır. Süsleme ve bezeme sanatı ise hemen hemen yalnızca ok ve yaylarda görülür TEKELİ S., ÇÜRÜK C., BİLGÜTAY E., ÇORUHLU T., ÇÖTELİOĞLU A., YACAN S.,a.g.e.,s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.77

49 Sapan Uzunca iki ipten sapın, birer uçlarının bez, deri veya aynı ipten örülmüş bir kese veya fileye bağlanması ile elde edilen ilkel bir silahtır. İtalyanların Frombola veya Frombolare, Almanların Schleuder, İngilizlerin Sling, Fransızların Fronde dedikleri Sapan Osmanlı Ordusunda da kullanılmıştı. İstanbul un fethine kadar olan olayları veren Türk kaynaklarında pek rastlanmamakla beraber Tursun Bey Tarih-i Ebu l Feth adlı eserinde bize İstanbul un Fethi sırasında sapan kullanıldığına işaret eder 103 İstanbul un Fetih günlüğünü yazan Nicolo Barbaro 21 Nisan 1453 gününü anlatırken Gaddar Türk Beyi gece ve gündüz her saatte, tamiratın yapılmış olduğu San Romano kapışım bütün kuvvetiyle bombardıman etmekten geri kalmıyordu. Ayrıca pek çok tüfek, yağmur gibi ok ve çok miktarda sapanla tamiratı yapanları yok etmeye çalışıyordu diye şikayet eder. 104 Fatih Devri Bizans asillerinden Tarihçi Kritovulos meşhur Tarih-i Sultan Mehmet Han-ı Sani adlı eserinde, Fatih in, İstanbul un fethine hazırlanırken Silah kullananlarla okçuları ve kargı ve sapan ile donatılmış olanları ayırıp ve düzenleyip ve kalkanları denetlemeden geçirip ve cengaverlerin kargı ile korunmasına mahsus silah yapıp kale, küp, kamina ve savaş araçlarının çoğaltılmasına itina eyledi diyerek diğer tarihçilerin sapan kullandığı yolundaki düşüncelerini doğrular. 105 Steven Run- ciman 29 Mayıs 1453 de son hücumda sapanlardan bahseder ki 106 bu da bize İstanbul un fethinde başından sonuna kadar Türk Ordusunda sapan kullanılmış olduğunu gösterir. Osmanlılar tarafından XV. yüzyılın sonlarına kadar kullanıldığını tespit edebilen sapanın ne yazık ki günümüzde bir orijinali mevcut değildir. Bu sebeple tarifi ancak gravür ve eski anlatımlara dayanmaktadır Ok Yay veya keman denilen kavisli bir şekilde gerilmiş eğri ve esnek bir alete gerili kirişe takılarak uzağa veya hedefe atılan ucu temrenli ince ve kısa çubuğu ok denir. Okun arka tarafında tavuk veya kuş tüyünden yapılma ok yeleği adı verilen 103 TURSUN BEY, Tarih-i Eb ulfeth, Çeviren: Mertol Tulum, İstanbul, 1977, s BARBARO, N., Konstantiniye Muhasarası Ruznamasi, Çeviren T. Diler, İstanbul, 1953, s KRITOVULOS, İstanbulun Fethi, Hazırlayan: Muzaffer Gökman, İstanbul, 1967, s RUNCIMAN, S., Konstantiniye Düştü, Çeviren : Derin Türk Ömer, İstanbul, 1972, s ERALP, N., a.g.e., s.78

50 35 kanatlar yer alır. Ok yeleği okun havada hedefe doğru ve dengeli bir şekilde gitmesini sağlamaktadır. Ok atan okçulara Tirendaz veya Kemankeş adı verilirdi. 108 Önceleri kamıştan yapılan oklar sonraları daha dayanıklı olan çam, gürgen ve kayın ağaçlarından yapılmaya başlanmıştır. 109 İlkbahar mevsimi sonunda bu ağaçlardan kesilen 2 cm. kalınlığındaki çubuklar küştere denilen bir marangoz aleti ile düzeltilerek iki ay kurumaya bırakılır. Daha sonra fırınlama işleminden geçirilençubuklar havalandırma işlemini takiben üç, beş yıl dinlendirilir. Bu süreden sonra da geleneksel teknik işlemlerle ok kesimine ve yapımına geçilir. 110 Çok iyi bir ok yapılabilmesi içinçubukların yirmi yıl, Tımarlı denilen çok dayanıklı oklar içinde elli yıllık bir bekleme süresi gerektiğinden de bahsedilir. 111 Okların kamıştan yapıldığı dönemlerde Hindistan dan özel olarak iki boğum arası bir ok uzunluğunda ve içi dolu kamışlar getirilmek suretiyle ok yapılmıştır. 112 Getirilmesi ve yapılması uzun zaman alan kamış yerine çam kullanılmaya başlanılmış ve bunun için de Bayramiç kazası Çavuşlar Köyü yakınındaki Kumuçlar dağında bulunan camlardan yararlanılmıştır. 113 Okun sivri ve delici silah görevi yapan uç kısmına soya 114 soya ya takılan delici, parçalayıcı uca da temren adı verilir. Fildişi ve demirden yapılan çok çeşitli ok temrenleri vardır. Uçları sivri ve üç köşeli, dört köşeli temrenler, yassı bıçak gibi olan temrenler kenarları testere gibi dişli olanlar ve iki hareketli kanadı bulunan, vücuda girdiğinde kanatlan çekilme yönünün tersine açıldığı icin çekilip çıkarılması mümkün olmayan temrenler, Hunlulardan itibaren kullanılan ıslıklı temrenler, uçları yangın çıkarmak icin çengelli ve fişekli temrenler ile burada sayamadığımız yüzlerce çeşidi bulunmaktadır. 108 TEKELİ S., ÇÜRÜK C., BİLGÜTAY E., ÇORUHLU T., ÇÖTELİOĞLU A., YACAN S., a.g.e., s ÖZ, T., Türk Okçuluğu ve Atatürk, TTK. Atatürk Konferansları II den ayrı basım, Ankara, 1970, s PAKALIN, M. Z., Osmanlı Tarihi ve Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt 3, İstanbul, 1983, s KARAMANOĞLU, D., Ok Kandilleri, Tarih Hazinesi, Sayı 3, İstanbul, 1950, s KARAMANOĞLU, D., a.g.m., s PAKALIN, M. Z., Osmanlı Tarihi ve Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt 2, İstanbul, 1983, s KARAMANOĞLU, D., a.g.m., s.131

51 36 Oklar taşıdıkları temrene göre Hava Gezi, Torba Gezi, Tarz-ı has, kiriş endam, şemi endam, fare kuyruğu, puta oku, menzil oku, zeyl-i peşrev oku, biriş oku, haki ok, hadenk oku, çavuş oku, yelken oku şeklinde adlandırılır Yay Oku bulunulan yerden uzak mesafedeki hedefe hızla fırlatan bir araç olan yay a Araplar Kavs İranlılar ise Keman adını vermişlerdir. Görünüşte iki ucu kirişle gerginleştirilmiş eğri ve basit bir ağaç izlenimini veren yayın yapılması bilgi ve beceriye dayanan ustalık isteyen bir iştir. 116 Yayın ilk defa yaygın bir savaş aracı olarak Türkler tarafından kullanıldığı bilinmekle beraber Eski Mısır, Mezopotamya, Anadolu ve Yunan da kullanıldığı ileri sürülmektedir. Türk yayları dar ve incedir. İran yayları geniştir. Yayın nişancıya dönük tarafına karın adı verilir. Hedefe yönelik tarafına ise sırt denilir. Yayın elle tutulan ve şişkince olan orta yerine kabza, elle tutulan bölümünün iki tarafındaki esneyen kollardan her birine yay kolu adı verilir. Kolların her iki ucunda kirişin takıldığı bölüme de kulak denilir. 117 Türk yaylarının yapımında dört ana madde kullanılmıştır. Bunlar ağaç, kemik veya boynuz, sinir ve tutkaldır. Temel yapıyı meydana getiren ağaç kısmında çeşitli ağaçlar kullanılmış ise de en seçkin yaylar Gerede civarında yetişen Akçaağaç dan yapılmıştır. Gölgeli ve sulak yerlerde yetişen Akçaağaçların özellikle sürgünleri kullanılmıştır. Ağaç kesildikten sonra kaba tesviyesi yapılarak eğimi verilir ve üçgün süre ile bir kapta soğuk su içerisinde bekletilir. Bu işlemi takiben sıcak su içinde iyice yumuşayıncaya kadar kaynatılıp, kemik konulacak kısmı talaş alevinde ısıtılarak yay tezgahına takılır. Kurulmamış yay formunda yuvaları bulunan yay tezgahında yay başları ve yay eğimi tam olarak verilir. Rutubetsiz bir yerde beklemeye bırakılır. Yayda kullanılan kemikler manda veya öküz boynuzundan, sinirler ise öküzün bileğinden diz kapağına kadar olan bölgeden çıkarılır. 118 Yayın iç tarafına konulan sinirler üzerine ince kayın ağacı levhaları, ortadaki kabza bölgesine kızılcık ağacından bir parça konularak dış tarafına da boynuz parçası yerleştirilir. Sinirlerin kaynatılmasından elde edilen Çeğa veya Çağa tutkalı ile bu parçalar uyumlu ve sağlam bir şekilde yapıştırılarak kurutulur. Kurutma işleminin tamamlanmasından sonra kabza şekillendirilir, uçlarda kiriş veya çilenin geçirileceği fildişi de kullanılan Tunç kerteği denilen yuvalar açılır. 119 Bu durumu ile yay kurulup kullanılmaya hazır hale gelmiştir. Yaylar kurulmazdan önce kabza yüksekliği içe 115 ÖZ, T., a.g.m., s ERALP, N., a.g.e., s TEKELİ, S.,vd., a.g.e., s PAKALIN, M. Z., a.g.e., s ÖZ, T., a.g.m., s.143

52 37 dönük ve uç kısımları da içe doğru kıvrık durumdadır. Yayın kurulması kabza kısmı sabit kalmak üzere bu uçların düzenli bir şekilde geriye çekilmesi ve çilenin gergin bir şekilde tunç kertiğine yerleştirilmesi de yapılır. Yay kurma işleminin, yayın yapılış şekli düşünüldüğünde kolay olmayacağı güç ve kuvvet isteyeceği görülür. Yaylar da diğer silahlar gibi süsleme sanatının en ince örnekleriyle süslenmiştir. Lake bezemeler, rumiler ve çiçek motifleriyle bezenen yayın bir ucuna yapan ustanın adı ve yapım tarihi ile diğer ucuna da sahibinin adı yazılıdır Mancınık Mancınıklara savaş alanlarının ilk mekanik silahlan gözü ile bakılabilir. En ilkel şekli ile bir ucu taşla dolu bir keseye bağlı bir ipin diğer ucunun esneklik kabiliyeti olan bir çubuğa bağlanması ile elde edilir. Çubuk hedefin aksi yönünde esnetilerek gergin bir yay elde edilir. Bırakılması ile birlikte çubuğun eski halini alması arasında geçen zaman çubuğa bağlı kesedeki taş veya taşların hedefe fırlatılmasını sağlar. Bu ilkel şekil daha sonraları yerini ilkel makinalar diyebileceğimiz mancınıklara bırakmıştır. Bunlardan hafif taşlar fırlatanlara Arrade 121 ağır taşlar ve taşlarla birlikte bazen ok da atabilenlerine Katapult (Catapulte) yahut genel anlamı ile Mancınık denilmektedir. Mancınık, MÖ. 5. ile 3. yüzyılda Çin'de icat edilmiştir. 122 Hz. Muhammed(sav) zamanında Taif seferinde kullanılan mancınık Avrupalı milletler tarafından da kullanılmıştır. Osmanlılara doğudan veya batıdan geçtiğine dair bir kayıt bulunmamakla beraber mancınığın Osmanlılar tarafından kullanıldığını yazan birçok kaynak bulunmaktadır. Aşıkpaşazade Yıldırım Bayezid in İstanbul kuşatmasını anlatırken Geldiler. İstanbul un üstüne indiler. Denizden ve karadan kuşattılar. Karadan birçok yerden Mancınıklar kurdular. diyerek XIV. yüzyılda mancınık kullanıldığım belirtir. Tursun Bey tarihinde Fatih in İstanbul önündeki faaliyetlerinden bahsederek Ve yir, yir mancınıklar - buruc - heyet, Cevza - Keffe, Şi - hab - tmab, kaza - kuşad, kader - ne ad tertib ettiler der ve iki (2) kefeli, kıvılcım saçan mancınık çeşitlerini de bildirir. Kritovulos Tursun Bey in bu ifadesini doğrular ve hatta Fatih in daha değişik ve yeni tipte karadan denize taş fırlatarak gemiler üzerinde etkili olabilecek makineler yapılmasını ve nasıl yapılacaklarını tarif ettiğini yazar ÖZ, T., a.g.m., s TANERİ, A., Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri- Kurtuluş Devri, Ankara, 1981, s tr.wikipedia.org/wiki/mancınık( ) 123 ERALP, N., a.g.e., s.85

53 38 Mancınığın XVI. yüzyıl başlarında da kullanılmış olduğunu Şam Beylerbeyi Canberdi Gazali nin isyanını anlatan Celalzade den öğreniyoruz. Haleb i isyancılara karşı koruyan Karaca Paşa nın Kalenin dönek mahallerine askerler ve bazı yerlere de toplar ve darb- zenler ve mancınıklar yerleştirdiğini görüyoruz. Bu da gösteriyor ki mancınıklar yalnızca surları yıkmak için değil, surlara karşı hareket eden toplu hedeflere karşı da kullanılmıştır. Bugün elimizde orijinal bir örnek bulunmadığı için Türk mancınıklarının şekli, yapısı hakkında kesin bir bilgi verilememektedir ATEŞLİ SİLAHLAR Ateşli silahların tarihi Ortaçağ sonlarında barutun bulunuşundan hemen sonra başlatılır. Ancak ilk ateşli silahın ilk kez nerede ve kimler tarafından kullanıldığı belli olmadığı gibi o dönemden günümüze gelmiş bir örnek de yoktur. 125 Batıda yapılan bir araştırmada ateşli silahın ilk kez Avrupa da bulunduğu, 1300 yılında İtalyanların top kullandığı ve 1325 te Almanların bir fitil aracılığı ile uzaktan kumanda ile atılan küçük bir top imal edildiği bilinmektedir yüzyıl başlarında Osmanlılar sistemi henüz yerine oturmamış bir beylikti. Bu dönemde Osmanlıların ateşli silah kullanıp kullanmadığına dair henüz bir kayda rastlanılmamıştır. 14. Yüzyıldan önce Doğu da ateşli silah benzeri bazı silahların kullanıldığına dair bilgiler bulunmaktadır. 13. Yüzyılda Eyyubilerin silahları anlatılırken ateş okları, mancınıkla atılan naftlar, namlu gibi küçük borularla atılan küçük gülleler kullanan silahlar ve ateş gemilerinden söz edilmektedir. 127 Eski bir sözlük olan ve Kaşgarlı Mahmut tarafından hazırlanan Divan-ı Lügat-ül Türk de de Tüfenk, avcılıkta kullanılan ve içinden misket atılan boru şeklinde tarif edilmektedir. 128 Avrupa da 14. Yüzyılın ilk yarısından itibaren kullanılmaya başlanan ateşli silahlar Osmanlı imparatorluğuna yaklaşık yarım yüzyıla yakın bir gecikme ile gelmiştir. Bu gecikmede en büyük etken ise devletin kuruluş yıllarının asrın başlarına rastlamasıdır. Ateşli silahların Osmanlılar tarafından ilk defa hangi tarihte kullanıldığına dair kesin bir kayıt bulunmamaktadır. 129 Bir araştırmaya göre Osmanlıların ilk ateşli silahları I. İstanbul Muhasarasında (M.1369) kullanmışlardır ERALP N., a.g.e., s ÇORUHLU, T., Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları, Ankara, 1993, s LİNDSAY, M., OneHundred Great Guns, Tokyo-Newyork, 1976, s ŞEŞEN, R., Selaaddin Devrinde Eyyubi Devleti, İstanbul, 1983, s ANONİM, a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s UZUNÇARŞILI, İ. H., Topçu Ocağının Kuruluşu, Ankara, 1943, s.34

54 39 Osmanlılar XIV. Asırda Avrupa da kullanılmaya başlanan ateşli silahları kısa sürede tanıyarak kendi ülkelerine transfer etmişlerdir. Osmanlılar Fatih Sultan Mehmet döneminde ( ) ateşli silahlarda ve bilhassa topçulukta; dönemin en ileri teknolojisine sahip olmuşlardır. Osmanlı topçularının ileri derecedeki balistik bilgisi; ortadan ayrılabilen iki parça toplar, kuşatma ve sahra topları, havan topları, dört beş metre uzaklığa, yüz kilodan ağır gülleler fırlatabilen ve yirmi tona yakın ağırlığı olan çok büyük çaplı toplar zamanın tekniğine ve bilgisine oranla fevkalade sayılabilecek harika savaş araçları oluşturmaktaydılar Top Yatay ve dik kavisli atış yapabilen, madeni namludan meydana gelmiş, tahrip gücü yüksek bir silahtır. Önceleri ağızdan dolma taş veya demir gülle atan toplar, ateşli silah teknolojisinin gelişimiyle 19. yüzyılın ortalarından itibaren kamalı diye tabir edilen kuyruktan dolma bir teknolojiye sahip olmuşlardır. 132 Osmanlı topraklarında bakır ve demir madeninin çok bulunması sebebiyle Osmanlı topları genellikle demir ve tunçtan yapılırdı özellikle küçük gemi ve toplarında demir madeni kullanılmıştır. 133 Osmanlıların ilk topçu ustaları Balkanlardan ve Avrupa'dan gelen kimselerdi. Avrupa'da daha önce çan döküm işiyle meşgul olan ustalar kısa sürede daha karlı bir iş olan top dökümüne yönelmişler ve çan dökümünde elde ettikleri tecrübeleri bu sahaya taşıyarak kısa sürede iyi kalitede toplar dökmeyi hedeflemişlerdir. Osmanlılar kendi ustaları yanında yabancı top döküm ustalarıyla birlikte çalışarak top dökümünde kısa sürede büyük bir gelişme sağlamışlar, daha XV.yüzyılın ilk çeyreğinde seyyar top dökümhaneleri kurarak savaş meydanlarında ve kale önlerinde toplar dökmüşlerdir. Özellikle Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlı topçuluğu ciddi bir ilerleme göstermiş bir taraftan iki parçalı büyük muhasara topları yapılırken diğer taraftan da yedi yüz kilo ağırlığında gülle atabilen büyük topları seyyar top dökümhanelerinde dökmüşlerdir. Ayrıca imparatorluğun en büyük top dökümhanesi olan Tophâne-i Âmire de yine aynı zamanda kurulmuştur. Topçuluk sahasındaki üstünlüklerini XVII. Yüzyılın sonlarına kadar sürdüren Osmanlılar XVIII. yüzyılın ikinci yarısından sonra Avrupa'daki gelişmelere göre top üretimini gerçekleştirmeye çalışmışlar ve yeni top çeşitleri geliştirememişlerdir. XVIII. asırdan itibaren topların namluları kısalmış, ağırlığı azalmış, hareket 131 AYDÜZ, S., Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2005, s ANONİM, a.g.e., s ÇORUHLU, T., Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Techizatları (Askeri Müzeden Örneklerle), Ankara, 1993, s.5

55 40 kabiliyetleri arttırılmış, yiv açılmış, ağızdan dolma yerine kuyruktan doldurulmaya başlanmış ve yeni top çeşitlerine göre bir sınıflandırmaya tabii tutularak daha etkin bir silah yapılmıştır. Osmanlılar Avrupa'daki bu yeni gelişmeleri yakından takip etmelerine rağmen teknolojiyi transferde yabancı uzmanlara ve teknisyenlere bağımlı kalarak kendi teknolojisini üretememiş ve XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa devletlerinden top ithal etmek zorunda kalmıştır Tüfek Toplar ateşli silah olarak belirli etkinliği göstermişlerdi. Surların muhasarası ve alınması kolaylaşmış, muharebeler de saf düzeni halindeki ilerleyiş ortadan kalkmıştı. Fakat kütle ağırlıkları, cephane ağırlıkları, atışların süratle ve seri olarak yapılmayışı ve birden fazla personel ile kullanılmaları ateşli silahlar alanında ikinci bir yolun açılmasını zorunlu kılıyordu. Bu da elde taşınabilir hafif ateşli silahların icad edilmesi idi. 135 Topa nazaran çok hafif, taşınabilir, omuzda kullanılan ağızdan dolma ilk tüfekler yapılmıştır ancak toplarda olduğu gibi ilk tüfeklerin yapımcısı ve yapım tarihi hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Tüfek topun icadından aşağı yukarı elli yıl sonra kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlıların kullandığı ilk taşınabilir silahlar hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu silahlar Osmanlılara muhtemelen ticaret yoluyla veya Balkanlarda ve Doğu Akdeniz de Avrupalılara karşı yaptıkları savaşlar sonucu ulaşmıştı. 15. Yüzyılda bazı balkan kalelerindeki silah defterlerinde görülen tüfenk kelimesinin fitilli arbaküz için kullanılmış olması muhtemel olsa da bu silahların yılankavi ateşleme tertibatı ile mi yoksa fitilli ateşleme tertibatının daha gelişmiş türüyle mi çalıştığı bilinmemektedir. 136 Osmanlılarda ilk kullanılan tüfeğinde 1421 Düzmece Mustafa Hadisesi nde, 1430 Selanik in fethinde, 1442 Sivrihisar kuşatmasında tüfek kullanıldığı bilinmektedir.1444 Varna Kuşatması nda top ve tüfek kullanılmıştır. 137 Fatih Sultan Mehmed döneminde yeniçeriler arasında tüfek kullanımı tamamen yerleşmiştir. İstanbul'un fethinden sonra kurulan tophâne ve kılıçhâneden başka Unkapanı taraflarında da bir tüfenkhânenin kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim XVIII. Asrın başlarında bu semtte bulunan bir Tüfenkhâne Kârhânesi'nin faal olduğu kayıtlarda geçmektedir. Tüfenk dârussınaası olarak da kayıtlarda zikredilen bu 134 AYDÜZ, S., a.g.m., s ERALP, Nejat, a.g.e., s AGOSTON, G., Çeviri Tanju AKAD, Barut Top ve Tüfek, İstanbul, 2006, s İLGÜREL, M., Osmanlı İmparatorluğunda Ateşli Silahların Yayılışı, Tarih Dergisi, Sayı 32,İstanbul,1979, s.301.

56 41 imalathane 1718 yılındaki meşhur Cibali yangınında harap olmuş ancak daha sonra onarılarak üretime devam etmiştir yılında, Bahçekapı önünde demirliyken, tutuşup sürüklenen bir kalyonun, Cibali semtinde çıkarttığı yangında tüfenkhâne bir kez daha harap olmuştur. Tekrar onarılan imalathane 1833 yılında buradan başlayan bir yangınla bu defa tamamen harap olmuş ve tüfek üretimi yeni açılan Zeytinburnu Demir Fabrikasında sürdürülmüştür. 138 Tüfeğin bir çeşidi olan ve seri atış yapabilen makineli tüfek fikri XVI. asırdan beri var olmasına rağmen istenilen seviyeye gelmesi daha geç olmuştur. Çok atışlı ve seri atışlı silahların geliştirilmesi çalışmaları XIX. Yüzyılda hızlanmış ve yüzyılın ikinci yarısında peş peşe gelen buluşlarla makineli tüfekler yüzyılın en önemli silahları arasına girmiştir Tabanca Kabza, namlu ve ateşleme mekanizmasından meydana gelen küçük boyutlu bir ateşli silahtır. Çakmaklı mekanizmadan itibaren tüfeklerde kullanılan mekanizmalar, tabancalarda da kullanılmıştır. Fitilli mekanizmada sahip ilk ateşli silahlar topun ilkel bir tipi olup, boru formundadır. Ağzından doldurulan bu silahlar bir fitil aracılığı ile namlu gerisindeki falya deliğinden ateşlenmekteydi. Bu ateşleme sistemi hava şartlarına karşı dayanıksızdı. Ayrıca kullanım sırasındaki can güvenliği açısından bazı sakıncaları bulunmaktaydı. Daha kullanışlı bir ateşleme sisteminin oluşturulması için yapılan araştırmalar sonucu XVI. Yüzyılda çakmaklı mekanizmalar keşfedilmiştir. Bu mekanizmada ateşleme çakmak taşı aracılığı ile sağlandığından bu adı almıştır. Çakmaklı mekanizma, çakmak taşını taşıyan ve tetik çekildiğinde falya tavası kapağına çarparak kıvılcım çıkmasını sağlayan horoz, yanıcı özellikte eczanın içine konulduğu falya tavası, bu eczanın hava şartlarından korunması sağlayan tava kapağı ve namlu içindeki barutla irtibatı sağlayan falya deliğinden meydana gelmiş bir sistemdir. 19. yüzyıla gelindiğinde, kullanımı fitilli ve çakmaklı mekanizmaya göre çok daha pratik olan kapsüllü mekanizma keşfedilmiştir. Bu mekanizma, namlu gerisinde ve namluyla direkt bağlantılı ecza yuvasındaki eczanın üzerine horozun düşürülmesiyle çalışan bir ateşleme sistemidir. 140 Mekanizmaları açısından tüfeklerle aynı gelişimi gösteren tabancalar form açısından da zaman içerisinde küçülmüş ve daha kullanışlı hale gelmişlerdir. 138 ERGİN, O. N., Türk Maarif Tarihi, C. I-II, s ; H. G. Majer, "17. Yüzyılın Sonlarında Avusturya ve Osmanlı Ordularının Seferlerdeki Lojistik Sorunları", Osmanlı Araştırmaları II, İstanbul 1981, s AYDÜZ, S., a.g.m., s ANONİM, a.g.e., s

57 42 Tüfeklerde olduğu gibi tabancalarda da, farklı bölge ve atölyelerin kendine özgü biçim ve tezyinatı izlenebilmektedir. Anadolu ve İstanbul üretimi tabancalar, ahşap kabza ve kundağa oturtulmuş kaval formunda namludan ibarettir. Kabza tabanına zaman zaman bafon, pirinç veya gümüş levha geçirilip kabza ve kundaklar gümüş altın, tel ya da levha, sedef ve mercan kakmalarla süslenmekteydi. Kundak ucunda harbi veya harbi yuvası bulunmaktaydı. Bu tür Osmanlı tabancalarına Balkanlar da İstanbuli Piştov denirken, Anadolu da da kubur denmekteydi. Namlu ve mekanizmalar üzeri yine altın gümüş kakmalarla geometrik ve bitkisel tarzda motiflerle süslenirdi. Ayrıca usta adları, tuğralar ve saltanat armaları da yy Osmanlı tabanca tezyinatında kullanılan motiflerdi. Balkan bölgesine özgü Osmanlı tabancalarında ise, kabza ve kundak tamamen pirinç ya da bafon kaplanır, kaplamalar üzeri kazıma ve kabartma tekniklerinde tezyinat ile süslenmekteydi. Bu tabancaları kabza dipleri armudi şekilde sonuçlanırdı. Bu tür tabancalara halk arasında Boşnak tabancası ya da Piştov denilmektedir. 141 Ayrıca Osmanlı tüfek ve tabancaların bir kısmında kontrol damgaları 142 olarak kabul edilen yazı ve işaretler, genelde silahın imali, süslemesi, montajı ve belki de ilk deneme atışı yapıldıktan sonra işlenmekteydi. Bu damgalar bir yerde devletin resmi mühürü olup kullanılması yasaktır. Hatta devletin damgalı silahlarının halkın elinde bulunması yasaklanmıştır. 143 Bu damgalar bir yandan silahın sağlamlığını ve kullanılabilirliğini ispat ederken, diğer yandan da silahın devletin malı olduğunu göstermektedir SAVUNMA SİLAHLARI İnsanların düşmanları tarafından gelebilecek saldırılara karşı kendilerini ve hayvanlarını savunmak amaçlı kullanmış oldukları giysi ve araçlara savunma silahları denilmektedir. Herhangi bir mücadele esnasına insan vücudu tamamıyla tehlike altında olmakla birlikte özellikle baş, yüz, göğüs ve kollarla bacaklarının eklem kısımları daha fazla korunmaya muhtaçtır. İşte bu durum göz önüne alınarak zamanla bu bölgelerin daha fazla korunması maksadıyla birtakım savunma araçları 141 ANONİM, a.g.e., s ÇORUHLU, T., Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol Damgaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 18, İstanbul, 1988, s İLGÜREL, M., a.g.m., s ÇORUHLU, T., a.g.m., s.11

58 43 geliştirilmiştir. Bunların başında zırh ve miğfer gelmekte, kalkan ise bu ikiliyi tamamlamaktadır Kalkan Teke tek veya toplu mücadelelerde, düşmanın veya düşmanların silahlı saldırılarından korunmak için tek el ile kullanılan ve kullanım süresi ilkçağlara kadar uzanan bir savunma silahıdır. Osmanlılarda ateşli silahların yaygınlaşmasına kadar kalkan kullanılmış, daha sonra yalnızca törenlerde kullanılır olmuştur. Osmanlıların diğer silahları olduğu gibi kalkanı da ustaca kullandıklarında şüphe yoktur. Ayrıca kullanma ustalığının yanı sıra kalkan yapımı, sanatsal tezyini açısından da büyük ustalık göstermişler ve bu dönemdeki Türk kalkanları İslam dünyasındaki İran, Memluk, Hint kalkanlarına göre ayrı bir grup oluşturmuştur. Osmanlı kalkanları bakır, demir veya çelik, hayvan derisi, deri üzerine örme olarak yapılmışlardır. Demir ve bakır madenlerinin Anadolu da bol olması kalkanlarda da, bol miktarda kullanılmasına sebep olmuştur. Hayvan derisinin ise sağlamlığı ve dayanıklılığı açısından eski çağlardan beri kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlılarda da deri işçiliğinin bir devamı olarak deri kalkanlar yapılmışlardır. Kalkanların yapımında hafiflik, sağlamlık ve dayanıklılık üç önemli faktördür. Genellikle dairevi forma sahip olan Türk kalkanlarında; dairenin dış çerçevesini meydana getiren etek kısmı, hafif bir kubbeleşme ile yükselen gövde kısmı, ortada kubbe halinde göbek kısmı, göbek kısmında tepelik yer alır Miğfer Miğfer (tulga/tugulga), savaşçının basını korumak için giydiği demir başlık olup bazı yazarlara göre Orta Asya ve İran kültür bölgesine ait bir teçhizattır. 147 Kalkan gibi çok eski tarihlerden itibaren kullanılmaya başlanan bugün askeri terim olarak miğfer veya çelik başlık olarak ta adlandırdığımız Miğfer kelimesi aslında Arapçadır. Türkçe de Miğferlerin karşılığı olarak Davulga, dulga, dobulga, duvulga, olpak, tobulga, tugulga, tulga, tuvulga, zırh başlık, zırh külah, aşık, aşuk, ışıh, yaşuk, yışıg isimleri verilmiştir. 145 AYDÜZ, S., a.g.m., s ERALP, N., a.g.e., s ÖGEL, B., Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi I, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1981, s.111.

59 44 Osmanlı miğferleri genellikle demir ve bakırdan yapılmıştır. XVI ncı yüzyıla kadar demirden yapılan miğferler bu asırdan sonra bakırdan yapılmaya başlanmıştır. Demire nazaran daha az dayanıklı olan bakırın kullanılması Anadolu da bulunan zengin bakır yataklarının geniş ölçüde işletilmesi ile ilişkilidir. Ayrıca bakırın, demire göre daha kolay ve mükemmel işlenmesi her türlü form ve süsleme tekniğinin uygulanmasına imkan ve sonuçta sanatsal açıdan zengin eserler elde edilmesi bakırın, demirin yerini almasında büyük etken olmuştur. Savaş alanlarında boy gösteren altın yaldız sıvamalı tombaklı miğferler düşmanların dahi takdir ve hayranlıklarını kazanmıştır. Burada dikkat edecek en önemli husus bakırın yalnızca Osmanlı miğferlerinde kullanılmış olmasıdır. Osmanlıların kullandıkları miğferler konik formlu bir gövde ile bu gövde üzerine sonradan eklenen tepelik, burun siperi, alın siperi, kulaklık, sorguç yuvası, ense siperi kısımlardan oluşmaktadır Zırhlar Zırh Türk toplumunda çok eski devirlerden itibaren kullanılmaya başlanılmıştır. Zırh kelime olarak Farsçadır. Tarih boyunca zırhlar Türklerde daima seçkin kişiler tarafından giyilmiş, zırhlı bir kişi adeta yiğitlik ve kahramanlık sembolü saygıdeğer bir şahıs olarak görülmüştür. Zırhın yapımının zor olması, az sayıda yapılması, her zaman yaptıracak usta veya ustalar bulunmaması, dönemlere göre yapım ve masraf ücretlerinin yüksek oluşu gibi faktörler hiç şüphesiz zırh sahiplerinin zengin kişiler olmasında veya kişilerin üstün görülmesinde belli başlı sebepler olmuşlardır Kolçak Savaşçının kol ve bileğini muhafaza eden parçaya kolçak denir. Bazen kolçin diye adlandırıldığı da olmuştur. 150 Kolçaklar kolun dış yüzeyini kaplayan ana parça ile çelik örgülerle birleşen ve kolun iç yüzeyinde birbirine tokalarla bağlanan diğer iki parça olmak üzere üç parçadan oluşur. Asıl koruma görevi kolun dış yüzeyini kaplayan büyük parçaya aittir. Kolçaklar üzerinde de kakma, kazıma ve çakma gibi tekniklerle geliştirilmiş Türk Maden Sanatının seçkin bezeme örneklerini görmek mümkündür. Ancak kalkan, zırh ve miğferlerde yer yer uygulanan ajur tekniğine kolçaklarda rastlanmamaktadır. Buna sebep olarak da, savaşlarda, vücudun en fonksiyonel ve 148 ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s AYDIN, H., a.g.e., s.117

60 45 sürekli hareket etmesi gereken parçası olan kolu koruyucu zırhın, darbelere karşı güçlü ve dayanıklı olması gerektiğini söyleyebiliriz Dizçek Zırhın koldan sonra ikinci ve önemli hareket noktası olan dizlerin koruyucu bölümüdür. Diz kapağı formu verilmiş yekpare veya üç parçalı olarak yapılmış diz tası ile buna zincir halkalar ile tutturulmuş takviye plakalarından oluşur. Bağlama elemanları plakalar üzerinde yer almaktadır. Dizçeklerde genellikle kazıma, kakma ve kumlama tekniği ile süslemeler yapılmıştır. Diztası üzerinde gerçekleştirilen motifler çoğu kere takviye plakaları üzerinde de aynen devam etmiştir. Diz tası üzerinde nesih ve sülüs kitabeler bazen merkezde bir madalyon halinde, bazen bitkisel bezeme dolgulu bir madalyon çevresinde yer almışlardır. Zırh ve kolçaklara paralel olarak dizçeklerde de XVI. yüzyıldan itibaren yazılar dekoratif üstünlüklerini kaybetmişler yerlerini kıvrık dallara, stilize çiçek motiflerine bırakmışlardır ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.164

61 KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR KATALOGU 46

62 47 KATALOG NO : 1 RESİM NO : 1 ENVANTER NO : 18 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Karamandan Halil Efendi Mescidinden nakil. DÖNEMİ : XIX yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Kın : Ahşap, Demir, Deri Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ: Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 88,5 cm Boy : 12 cm Boy : 76,5 cm En : 3 cm En : 3 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik, kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç çivi ile perçinlenmiştir. Kabza ile namlunun birleşme noktasında haç şeklinde demir malzemeden balçağı bulunur. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskin olup her iki yüzünde de ince iki adet kan oluğu mevcuttur. Kabzası güveli, namlu kısmı paslıdır. Kılıç üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Ahşaptan yapılmış kınının üzeri deri ile kaplıdır. Kın üzerinde kaplı bulunan deri ve ahşap oldukça kötü durumdadır.

63 48 KATALOG NO : 2 RESİM NO : 2 ENVANTER NO : 82 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 92 cm Boy : 12,5 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç çivi ile sabitlenmiştir. Kabza üzerinde korumalık yatağı bulunmamaktadır ancak korumalığı eksiktir. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskin, ucu sivri olup yay biçiminde dış bükey olarak tasarlanmıştır. Kabzası güveli, namlu kısmı paslıdır. Kılıç üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

64 49 KATALOG NO : 3 RESİM NO : 3,4 ENVANTER NO : 118 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Abdullah KAVAS tan satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac, Deri Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 98,5 cm Boy : 15 cm Boy : 91 cm En : 3,2 cm En : 2,5 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Kabzanın uç kısmı aşağıya doğru çıkıntı yapar. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskin, ucu sivridir. Namlunun üzerinde iki dar bir geniş kan oluğu, namlu ile kabzanın birleşme noktasından başlayan diğer küçük bir kan oluğu mevcuttur. Namlunun bir yüzünde kakma tekniğinde altınla yazılmış İnna fetahna leke feth an mübına yazısı ve uç kısmında baskı tekniğinde sekiz kollu yıldız motifi, içerisinde de Ameli Şahin bin Mehmet H.1272(M.1855) yazmaktadır. Kılıcın kını ahşap malzemeden yapılmış olup baş ve uç kısımları sacdır. Gövdesi deri kaplamalıdır. Kını üzerindeki deri kaplama yer yer dökülmüştür.

65 50 KATALOG NO : 4 RESİM NO : 5,6 ENVANTER NO : 326 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 95 cm Boy : 13 cm En : 2,5 cm En : 2 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Kabza ile namlu arasında pirinç malzemeden yapılmış sağ ve sol uçları yuvarlak ön ve arka uçları sivri, üzeri kazıma çizgi bezemeli haç formunda korumalığı (balçağı) vardır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskindir, namlu uca doğru üste doğru kıvrım yapmaktadır. Kılıç üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Kılıcın kabzası güveli, namlusu paslıdır.

66 51 KATALOG NO : 5 RESİM NO : 7 ENVANTER NO : 327 ESERİN ADI : Subay Kılıcı MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Sac Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 86 cm Boy : 12 cm Boy : 61 cm En : 2,5 cm En : 3,5 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Kabzanın keskin olmayan yüzeyinde CARL KAISER SOLINGEN yazısı mevcuttur. Kabzası enine oluklu ve boynuz olan kılıcın, balçağı demirdendir. Balçağın yüzeyinde ay yıldız motif vardır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup ucu sivri tek ağızlıdır. Namlu üzeri nikelaj kaplı olup üzerinde Osmanlı Arması ve bitkisel motiflerden oluşan bezeme yer alır(çizim 1). Kılıç metal sac kınlı olup kınının ağız kısmında kını bilezik şeklinde saran küçük bir halkayla çıkıntı yapan asma yeri bulunmaktadır. Kının uç kısmı kırık ve eksiktir.

67 52 KATALOG NO : 6 RESİM NO : 8,9 ENVANTER NO : 328 ESERİN ADI : Subay Kılıcı MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Metal Sac Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Pirinç ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 74,5 cm Boy : 13 cm Boy : 63 cm En : 2 cm En : 3 cm En : 3,5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuz, balçağı pirinçtendir. Kılıcın kabzası pirinç malzemeden yapılmış balçakla namluya birleştirilmiştir. Balçak kabzaya doğru üstte yeleli bir aslan ile sonlandırılmıştır. Altta ise aslanın ağzından başlayıp ince yassı halde namluya birleştirilmiştir. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup ucu sivri tek ağızlıdır. Namlunun uç kısmı kırık ve eksiktir. Namlu üzerinde kakma tekniğinde yapılmış bitkisel bezeme yer alır. Bezemelere oldukça silik haldedir. Kılıcın sacdan bir kını olup, ağız kısmında ve ağız kısmını altında; bilezik şeklinde saran küçük birer halkayla çıkıntı yapan yüzeyi geometrik ve yıldız motifleriyle bezemeli asma yeri bulunmaktadır.

68 53 KATALOG NO : 7 RESİM NO : 10 ENVANTER NO : 415 ESERİN ADI : Subay Kılıcı MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet CERAN dan satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Bronz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 99 cm Boy : 14 cm En : 3 cm En : 3,5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuz, balçağı bronzdandır. Kılıcın kabzası boğumludur. Boynuz kabzanın üzeri kaymayı engellemek için deri ile kaplanmıştır. Kabzanın deri ile kaplı olan boynuz kısımdan hariç her yer metal kaplamalıdır. Bu metal kaplamanın uç kısmında iç içe daireler şeklinde kazıma tekniğinde geometrik bezemeler görülür. Kabzanın alt tarafa bakan kısmında boydan boya bir balçak yer alır. Balçak kesici kısım üzerine çıkıntı yapmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup ucu sivri tek ağızlıdır. Kesici kısımda geniş bir kan oluğu mevcuttur. Namluda herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Kılıcın kını mevcut değildir.

69 54 KATALOG NO : 8 RESİM NO : 11 ENVANTER NO : 920 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Cemal AVCI nın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Kemik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 84 cm Boy : 11 cm En : 4,5 cm En : 6 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik kabzası kemiktendir. Kemik kabza kırık ve yarıdan fazlası eksiktir. Namlu dövme tekniğinde, uç kısma doğru hafif dış bükey formda yapılmış geniş yüzeylidir. Tek yüzü keskindir. Namlunun yüzeyinde dar üç adet kan oluğu mevcuttur. Kılıçta süsleme sadece kan oluğu içine yerleştirilmiş ikişerli ve üçerli dalga şeklindeki kazıma tekniğinde yapılmış bezemelerdir. Kılıcın ahşaptan kını mevcut olup orta kısım deri ile diğer terler sac kaplamalıdır, kötü durumdadır.

70 55 KATALOG NO : 9 RESİM NO : 12,13 ENVANTER NO : 929 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Mustafa ALTINSOY un hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 96,5 cm Boy : 15 cm En : 2,7 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve dört küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza baş kısmı aşağıya doğru uzanmaktadır. Namlu dövme tekniğinde, dış bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun bir yüzünde kazıma tekniğinde yapılmış kıvrım dallardan ve rumilerden oluşan bitkisel süsleme(çizim 2) bu süslemenin içinde Osmanlıca karaman yadigarı yazısı ve H.1800(M.1214) tarihi bulunmaktadır. Namlunun diğer yüzü ise sadedir.

71 56 KATALOG NO : 10 RESİM NO : 14,15 ENVANTER NO : 931 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Recep KOÇBAY ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Kın : Ahşap, Deri Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 84,5 cm Boy : 13 cm Boy : 56,5 cm En : 2,7 cm En : 2,5 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik, kabzası deridendir. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç kabara çivi ile sabitlenmiştir. Kabza baş kısmı aşağıya doğru çıkıntı yapmaktadır. Kabza üzerinde savat tekniğinde gümüşten gülbezek, rumi ve eğrisel çizgi bezmeler yer alır(çizim 3). Kabzanın dış kenarında Ameli Şahin? Bin Mehmed H.1272(M.1856) yazısı ve tarihi vardır. Kabzanın alt kenarında ise okunamayan Osmanlıca yazı bulunmaktadır. Kılıcın namlusu dövme tekniğinde yapılmış hafif dış bükey formda, tek yüzü keskin ucu sivridir. Namlu üzerinde herhangi bir süsleme olmayıp üç adet dar kan oluğu vardır. Kılıcın kını ahşap olup deri kaplamalıdır. Deriden kayışı bulunmaktadır. Kın ın yarısından fazlası eksiktir.

72 57 KATALOG NO : 11 RESİM NO : 16 ENVANTER NO : 935 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Gazi Dükkan Mahallesi Muhtarı ve İdare Heyeti nin hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın: Ahşap, Deri, Sac Kılıç: Demir-Çelik- Pirinç ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 81 cm Boy : 11,5 cm Boy : 69 cm En : 4 cm En : 6 cm En : 6 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza baş kısmı aşağıya doğru kıvrım yaparak uzanmaktadır. Kılıcın haç formunda pirinç malzemeden yapılmış balçağı yer alır. Namlu dövme tekniğinde, dış bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Kılıç üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Kötü durumdadır. Kılıcın ahşap malzemeden yapılmış üzerinin bir kısmı deri baş kısmı sac kaplı kırık ve noksan kını bulunmaktadır. Kın üzerinde iki adet bilezik şeklinde saran küçük birer halkayla çıkıntı yapan asma yeri bulunmaktadır.

73 58 KATALOG NO : 12 RESİM NO : 17 ENVANTER NO : 941 ESERİN ADI : Subay Kılıcı MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Behçet ÖZKARAMAN ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Demir-Çelik Kılıç: Demir-Çelik- Pirinç ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 89 cm Boy : 13 cm Boy : 82 cm En : 2 cm En : 3,5 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup kabzası boynuz, balçağı pirinçtendir. Kılıcın kabzası boynuzdan olup boğumludur boğumlar kaymayı engellemek için telle sarılıdır. Kabzanın her yeri sarı metal kaplamalıdır. Kabzanın baş kısmında küçük bir halkadan oluşan asma yeri vardır. Kabzanın alt tarafa bakan kısmında boydan boya bir balçak yer alır. Balçak kesici kısım üzerine çıkıntı yapmaktadır. Balçağın geniş yüzeyinde ay yıldız motifi bulunmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, krom kaplamalı, ucu sivri tek ağızlıdır. Kesici kısımda geniş bir kan oluğu mevcuttur. Namluda ay yıldız, Osmanlı Arması ve bitkisel bezemeler yer alır. Namlu üzerinde GOUNALIS MARCOPOULOS yazısı bulunmaktadır. Kılıcın metalden kını olup ağız kısmında ve aşağısında bilezik şeklinde yapılmış kemer asma yeri bulunmaktadır. Kının çamurluk kısmı dışa taşkın şekildedir.

74 59 KATALOG NO : 13 RESİM NO : 18,19 ENVANTER NO : 1147 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mehmet Metin EMRE den satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Deri, Sac Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 96 cm Boy : 14,3 cm Boy : 90 cm En : 3,2 cm En : 3 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç küçük çivi ile perçinlenmiştir. Boynuz kabza baş kısmı aşağıya doğru kıvrım yaparak uzanmaktadır. Namlu dövme tekniğinde, hafif dış bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Kılıç üzerinde ortada geniş üst ve alt tarafında ise dar kan olukları bulunmaktadır. Kılıç üzerinde stilize bitki süslemeler geniş kan oluğu içerisine yerleştirilmiştir(çizim 4). Kılıcın ahşap malzemeden yapılmış üzeri deri baş kısmı sac ile kaplanmış kını bulunmaktadır.

75 60 KATALOG NO : 14 RESİM NO : 20 ENVANTER NO : 1153 ESERİN ADI : Kılıç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : - MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hasan ÇİĞLİ nin hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Sac Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 95 cm Boy : 15 cm Boy : 83,5 cm En : 3,5 cm En : 3 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza baş kısmı aşağıya doğru kıvrım yaparak uzanmaktadır. Namlu dövme tekniğinde, hafif dış bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Kılıç üzerinde ortada geniş üst ve alt tarafında ise dar kan olukları bulunmaktadır. Kılıç üzerinde süsleme bulunmamaktadır. Kılıcın metalden kını olup ağız kısmında bilezik şeklinde yapılmış kemer asma yeri bulunmaktadır. Kının çamurluk kısmı dışa taşkın şekildedir. Kın ve kılıç namlusu aşırı küflüdür.

76 61 KATALOG NO : 15 RESİM NO : 21 ENVANTER NO : 1639 ESERİN ADI : Subay Kılıcı MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mehmet SÜZEN den satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Sac Kılıç: Demir-Çelik- Pirinç ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 86 cm Boy : 10 cm Boy : 76 cm En : 2 cm En : 3,5 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kılıcın ana maddesi çelik olup, kabzası fiber, balçağı pirinçtendir. Kılıcın kabzası fiberten olup boğumludur boğumlar kaymayı engellemek için telle sarılıdır. Kabzanın her yeri sarı metal kaplamalıdır. Kabzanın alt tarafa bakan kısmında boydan boya bir balçak yer alır. Balçak kesici kısım üzerine çıkıntı yapmaktadır. Balçağın geniş yüzeyinde ay yıldız motifi bulunmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, krom kaplamalı, ucu sivri tek ağızlıdır. Kesici kısımda geniş bir kan oluğu mevcuttur. Namluda ay yıldız, Osmanlı Arması ve bitkisel bezemeler yer alır. Kılıcın metalden kını olup ağız kısmında ve aşağısında bilezik şeklinde yapılmış kemer asma yeri bulunmaktadır. Kının çamurluk kısmı dışa taşkın şekildedir.

77 62 KATALOG NO : 16 RESİM NO : 22 ENVANTER NO : 83 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 70,5 cm Boy : 13,5 cm En : 3 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç çivi ile sabitlenmiştir. Kabzası çift kulaklı tasarlanmıştır. Kabza namluya birleşme noktasında deriden bir tamir yapılmıştır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskin, ucu sivri olup yay biçiminde iç bükey olarak tasarlanmıştır. Namlunun bir yüzünde kazıma tekniğinde yapılmış ortada iç içe iki kare uçlara doğru palmetler olacak şekilde tasarlanmış, çevrede sekiz kollu yıldız motifi yer almaktadır(çizim 5). Namlu kısmı paslıdır.

78 63 KATALOG NO : 17 RESİM NO : 23 ENVANTER NO : 196 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ali AKSOY dan satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 58,5 cm Boy : 10,5 cm Boy : 62 cm En : 2,8 cm En : 2,5 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza namluya üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Kabzanın uç kısmı aşağıya doğru çıkıntı yapar. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup tek yüzü keskin, ucu sivridir. Namlunun bir yüzeyinde kazıma tekniğinde stilize bitkisel ve geometrik motiflerden oluşan kartuş uçlarında kanatlarını yarı açmış kuş figürü yer alır. Kartuşun içerisinde iğne yapraklardan oluşan dal motifi ve Osmanlıca 1496 rakamı yer alır(çizim 6). Namlunun diğer yüzünde stilize bitkisel geometrik motiflerden oluşan kartuş içerisinde Osmanlıca En mühim başım ki ruzi hani?.. yazı kuşağı yer almaktadır. Yatağanın ahşaptan kını olup baş ve uç kısmı sac ile kaplıdır. Yatağanın yüzeyi aşırı küflüdür.

79 64 KATALOG NO : 18 RESİM NO : 24,25 ENVANTER NO : 645 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 72,5 cm Boy : 13 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Kabza kulaklı olup kulağın biri kırık ve noksandır. Kabza, namlu birbirine demir bir bilezik ile bağlıdır. Namlu kabzanın içine geçer ve on küçük çivi ile sabitlenmiştir. Namlu dövme tekniğinde yapılmış iç bükey formdadır. Namlunun tek yüzü keskindir. Namlunun bir yüzünde; okunamayan Osmanlıca yazı kuşağı ve H.1142(M.1730) tarihi kakma tekniğinde yazılmıştır. Namlunun diğer yüzünde yine kakma tekniğinde gümüş malzemeden yapılmış külahlı bir yapı külah ve taban kısmı çizgi bezemelidir(çizim 7). Bezemenin içerisinde Salih ameli yazmaktadır.

80 65 KATALOG NO : 19 RESİM NO : 26,27 ENVANTER NO : 646 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 61 cm Boy : 12 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Kabza başı aşağıya doğru çıkıntı yapar. Namlu kabzanın içine geçer ve altı küçük çivi ile sabitlenmiştir. Kabza namlu birbirine demir bir bilezik ile bağlıdır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış iç bükey formdadır. Namlunun tek yüzü keskindir. Namlunun bir yüzünde; okunamayan Osmanlıca yazı kuşağı yer alır. Diğer yüzünde kakma tekniğinde yapılmış gümüşten çiçek motifi, palmet, eğri çizgisel ve oval formlardan oluşan bezeme bulunmaktadır(çizim 8).

81 66 KATALOG NO : 20 RESİM NO : 28,29 ENVANTER NO : 691 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Osman Nuri AKSOY dan satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Pirinç ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 80 cm Boy : 14 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası pirinçtendir. Kabza kulaklı formda yapılmış olup kabza da döküm tekniğinde yapılmış üzerinde leylek, çiçek ve stilize bitkisel bezemeler bulunmaktadır(çizim 9). Namlu dövme tekniğinde yapılmış iç bükey formdadır. Namlunun tek yüzü keskindir. Namluda herhangi bir süsleme bulunmamakta olup yüzeyi paslıdır.

82 67 KATALOG NO : 21 RESİM NO : 30,31,32 ENVANTER NO : 839 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 88 cm Boy : 14 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Kabzası kulaklı formdadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış iç bükey formdadır. Namlu ile kabza birleşme yerinde gümüşten yapraklı dal ve daire motifi yer alır(çizim 10). Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç çivi ile sabitlenmiştir. Namlunun bir yüzünde; kakma tekniğinde yapılmış kartuş içerisinde Ameli Süleyman yazısı vardır(çizim 11). Diğer yüzünde ise; yine kartuş içerisinde Yemliha megzelina mislina merduş debernuş kefeş patyaş kıtmir yazısı bulunmaktadır. Kılıcın ahşaptan kın olup ortası hariç sarı sac kaplıdır.

83 68 KATALOG NO : 22 RESİM NO : 33,34 ENVANTER NO : 887 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Fahri KOÇAK ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Bronz, Deri, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 65 cm Boy : 9,5 cm En : 3 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiştir. Kabza kulaklı olup elle tutulan kısım deri ile kaplanmıştır. Kulağın birisi eksiktir. Namlu ile kabzanın birleşme noktasında bronz malzemeden üzeri kazıma tekniğinde eğri çizgisel bezemeli bilezik yer alır. Namlu iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun bir yüzünde gümüşten kakma tekniğinde çevresi dairelerle çevrili yaprak motifi yer alır(çizim 12).

84 69 KATALOG NO : 23 RESİM NO : 35,36 ENVANTER NO : 906 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Süleyman UÇAR ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 83 cm Boy : 13 cm En : 3,5 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç küçük çivi ile de sabitlenmiştir. Boynuz kabza kırık dökülmüş haldedir. Namlu ile kabzanın birleşme yerinde metal bileziği bulunur. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun her iki yüzünde bileziğin uç kısmında; gümüş kakmalı, yatay ve dikey şekilde yerleştirilmiş yanlarında toplam altışar adet küçük dairelerle çevrili yapraklı dal motifi yer alır(çizim 13). Namlunun bir yüzeyinde; geometrik bir kartuş içerisinde Osmanlıca yazı yer alır. Kartuş ucunda içi çizgilerle işlenmiş üçgen bir motif yine içi çizgilerle bezeli bir daireye bağlı gümüş kakmalı bezeme yer alır(çizim 14). Namlunun diğer yüzeyinde; gümüş kakma tekniğinde yapılmış okunamayan Osmanlıca yazı kuşağı yer alır. Namlunun yüzeyi aşırı şekilde küflenmiştir.

85 70 KATALOG NO : 24 RESİM NO : 37,38 ENVANTER NO : 924 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 74,5 cm Boy : 12,5 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve on yedi küçük çivi ile de sabitlenmiştir. Boynuz kabza kulaklı formdadır, kulağın biri kırık ve noksandır. Namlu ile kabzanın birleşme yerinde metal bileziği bulunur. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun bir yüzü sade diğer yüzünde gümüşten kakma tekniğinde yapılmış bir kartuş ve içerisinde iki satırlık yazı kuşağı yer almaktadır(çizim 15).

86 71 KATALOG NO : 25 RESİM NO : 39,40,41 ENVANTER NO : 930 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Recep KOÇBAY ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Kemik, Altın ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 73 cm Boy : 12 cm En : 3 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası kemiktendir. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve dört küçük çivi ile birleştirilmiştir. Kemik kabza kırık ve noksandır. Kabza baş kısmı aşağıya doğru uzanmaktadır. Namlu ile kabza arasında bilezik kısmı yer almaktadır. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun iki yüzünde de dar bir adet kan oluğu bulunmaktadır. Namlunun bilezik kısmı ile birleşen iki yüzünde de altından kakma tekniğinde Rumilerden ve bitkisel motiflerden bezeme yer alır. Bu bezeme kabzanın metal kısımlarında devam etmektedir. Namlunun bir yüzünün orta kısmında yine altından kakma tekniğinde uçları şemseli kartuş ve bu kartuşun içerisinde Osmanlıca; A gönül can için sahibine minnet eyleme, izzetini dünya için sultana minnet eyleme yazı kuşağı vardır(çizim 16). Namlunun diğer yüzünde de altın kakma bir şemse içerisinde yine altından maşallah yazısı bulunmaktadır(çizim 17). Yatağanın ahşap malzemeden yapılmış bir kını mevcut olup uç kısmı sac ile diğer yüzeyi deri ile kaplanmıştır.

87 72 KATALOG NO : 26 RESİM NO : 42,43 ENVANTER NO : 933 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Savaş SAĞKAYA nın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 75 cm Boy : 11 cm En : 3,5 cm En : 2,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve dört küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza kulaklı formda yapılmış olup kırık ve noksandır. Namlu ile kabza arasında yer alan bilezik kısmı noksandır. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun bir yüzeyinde kakma tekniğinde gümüşten stilize bitkisel ve geometrik bezemeler (Çizim 18), diğer yüzünde aynı teknikle yazılmış okunmayan Osmanlıca yazı süsleme görülmektedir.

88 73 KATALOG NO : 27 RESİM NO : 44,45 ENVANTER NO : 1057 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : İbrahim ÖZCAN ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 61,5 cm Boy : 11,5 cm En : 2,5 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza kulaklı formda yapılmıştır. Namlu ile kabza arasında yer alan bilezik kısmı noksandır. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun her iki yüzeyinde kazıma tekniğinde stilize bitkisel bezemeler bulunmaktadır(çizim 19).

89 74 KATALOG NO : 28 RESİM NO : 46,47 ENVANTER NO : 1521 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Veysel ÇETİNKAYA nın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kılıç: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Boy : 39 cm Boy : 11,5 cm En : 3 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve üç küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza kulaklı formda yapılmıştır. Namlu ile kabza arasında yer alan bilezik kısmı ve kabza üzeri gümüş kaplamalı olup üzerinde içleri renkli taşlarla doldurulmuş damla motifleri yer almaktadır. Damla motifleri içerisine yerleştirilmiş bu renkli taşlardan çoğu eksiktir. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlu yarıdan itibaren eksiktir. Namlunun bir yüzeyinde kakma tekniğinde gümüşten stilize bitkisel ve geometrik bezemeler diğer yüzünde aynı teknikle yazılmış yazı süsleme görülmektedir.

90 75 KATALOG NO : 29 RESİM NO : 48,49,50 ENVANTER NO : 1563 ESERİN ADI : Yatağan MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Arif KAYA nın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac, Kumaş Kılıç: Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kılıç: Kabza : Kın : Boy : 84 cm Boy : 14 cm Boy : 78,5 cm En : 3 cm En : 2,5 cm En : 4,5 cm AYRINTILI TANIM Yatağanın ana malzemesi çelik, kabzası boynuzdandır. Namlu kabza içerisine yerleştirilmiş ve dört küçük çivi ile sabitlenmiştir. Boynuz kabza kulaklı formdadır. Namlu ile kabzanın birleşme yerinde metal bileziği bulunur. Bileziğin namlu ile bağlantısında yatay çizgi bezemeler görülür. Namlu dövme tekniğinde, iç bükey formda yapılmış olup tek tarafı keskindir. Namlunun bir yüzünde kazıma tekniğinde ara ara yapılmış yaprak motifleri bulunmaktadır. Bu motif dizesinin birincisinin içerisinde ameli mehmed yazısı ikinci dizede ise iç içe geçmiş kare motifleri yer almaktadır(çizim 20). Yatağan ın ahşap malzemeden yapılmış kını olup baş ve uç kısımlar metal diğer yüzey kumaş kaplıdır.

91 76 KATALOG NO : 30 RESİM NO : 51 ENVANTER NO : 936 ESERİN ADI : Meç MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Gazi Dükkan Mahallesi Muhtarı ve İdare Heyeti nin hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın: Ahşap Meç : Ahşap, Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Meç: Kabza : Kın : Boy : 85,5 cm Boy : 12,5 cm Boy : 79 cm En : 1,5 cm En : 2,5 cm En : 2 cm AYRINTILI TANIM Meçin ana maddesi çelik, olup kabzası ahşaptandır. Ahşap kabza kısmı baston tarzındadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, kabzandan başlayarak uca doğru sivrilmektedir. Namlu üç yüzlü olarak tasarlanmış olup üzerinde kazıma tekniğinde yazılmış H.1326(M.1908) tarihi ve..fetaa işlemez dar ı ve nadir bunlar yarsin varını..ve sen almazlar carsın? Osmanlıca kitabesi bulunmaktadır. Kitabe rumilerden oluşan stilize bitkisel bezeme ile sonlandırılmıştır. Meçin ahşaptan yuvarlak formda bir kını olup uç kısmında metalden çamurluğu yer alır.

92 77 KATALOG NO : 31 RESİM NO : 52,53 ENVANTER NO : 23 ESERİN ADI : Kama MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Tevfik HATİPOĞLU nun hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac, Deri Kama: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kama: Kabza : Kın : Boy : 49 cm Boy : 13,5 cm Boy :37 cm En : 3,6 cm En : 3 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kamanın ana maddesi çelik, kabzası boynuzdandır. Boynuz kabzanın bir yüzünde savat süslemeli gümüş iki dairevi bir yatay kabara bulunmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formda, çift ağızlıdır. Namlunun her iki yüzünde de uca doğru sivrilen formda, dar iki kan oluğu bulunmaktadır. Namlu üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış dört adet daire motifi ve içerisi stilize geometrik motif süslemeler görülür(çizim 21). Süslemenin devamında baskı tekniğinde yapılmış içerisinde Fevzi yazısı ve devamında da H.1322(M.1904) tarihi bulunmaktadır. Kamanın ahşaptan kını mevcut olup baş ve uç kısımları sac geri kalan kısımları deri kaplamalıdır. Sac kısımların üzeri stilize bitkisel bezemeler görülür. Kının uç kısmı damla şekilde sonlandırılmıştır.

93 78 KATALOG NO : 32 RESİM NO : 54 ENVANTER NO : 199 ESERİN ADI : Kama MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :İlhan SAKALLIOĞLU nun hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac, Deri Kama: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Kama: Kabza : Kın : Boy : 54,5 cm Boy : 15 cm Boy : 60 cm En : 3,7 cm En : 3 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Kamanın ana maddesi çelik, kabzası boynuzdandır. Boynuz kabzanın bir yüzünde iki büyük bir küçük kabara bulunmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formda olup çift ağızlıdır. Namlunun her iki yüzünde de uca doğru sivrilen formda, ortada dar yanlarda geniş üç kan oluğu bulunmaktadır. Geniş kan olukları içerisinde girift stilize bitkisel ve nesih yazı süslemeler görülür. Kamanın ahşaptan kını mevcut olup baş ve uç kısımları sac geri kalan kısımları deri kaplamalıdır.

94 79 KATALOG NO : 33 RESİM NO : 55 ENVANTER NO : 502 ESERİN ADI : Kama MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Rafet SAYIN ın hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Ahşap, Sac Kama: Boynuz, Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kama: Kabza : Kın : Boy : 49,5 cm Boy : 12 cm Boy : 40 cm En : 3,5 cm En : 1,8 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Kamanın ana maddesi çelik, kabzası boynuzdandır. Boynuz kabzanın bir yüzünde iki dairevi bir yatay kabara bulunmaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formda, çift ağızlıdır. Namlu gövdesi kenarlara nazaran hafifçe yükseltilmiştir. Namlu üzerinde ikisi kenarlarda bir tanesi ortada olmak üzere üç adet kan oluğu bulunmaktadır. Namlunun kabza yönüne olan kısmı üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış baklava dilimi motifler ile gövdesinde kakma tekniğinde gümüş malzemeden yapılmış girdap motifleri yer alır. Kamanın ahşaptan kını mevcut olup baş ve uç kısımları sac ile kaplanmıştır.

95 80 KATALOG NO : 34 RESİM NO : 56 ENVANTER NO : 896 ESERİN ADI : Kama MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet FINDIK ın hibesi DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kın : Deri Kama: Demir-Çelik, boynuz ÖLÇÜLERİ : Kama: Kabza : Kın : Boy : 51 cm Boy : 13 cm Boy : 40 cm En : 4,5 cm En : 2 cm En : 5 cm AYRINTILI TANIM Kamanın ana maddesi çelik, kabzası boynuzdandır. Kabzada iki büyük çivi çakılmış çivinin etrafı metalden nokta bordür süslemeli kabartma tekniğinde yapılmış dairevi süs, diğerinde kırık ve eksiktir. Kında ve kamada süsleme bulunmamaktadır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formda, çift ağızlıdır. Namlu gövdesi kenarlara nazaran hafifçe yükseltilmiştir. Namlu ucu tahrip olmuş ortada kan oluğu mevcuttur. Kını deri malzemeden yapılmıştır. Kabzanın bir kısmı kırık ve eksiktir.

96 81 KATALOG NO : 35 RESİM NO : 57,58,59 ENVANTER NO : 2099 ESERİN ADI : Kama MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Adem GÜNGÖREN den satın alma DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAM MADDESİ : Kama: Demir-Çelik- Altın ÖLÇÜLERİ : Kama: Kabza : Boy : 54,5 cm Boy : 14 cm En : 4,5 cm En : 2 cm AYRINTILI TANIM Kamanın ana maddesi çelik olup kabzası boynuzdandır. Boynuz kabza gümüş savat süslemeli, kabzanın bir yüzü iki kabara kabartmalıdır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formda olup çift ağızlıdır. Namlunun her iki yüzünde de uca doğru sivrilen formlu ortadaki dar kenarlardaki geniş üç kan oluğu bulunmaktadır. Namlunun her iki yüzün uç kısmı uca dönük altın kakmalı ok motifi vardır. Yine namlunun bir yüzünde kabzayla birleşme yerinde altından Osmanlı arması diğer yüzünde ise ışık saçan hilal ve yıldız motifleri yer almaktadır(çizim 22).

97 82 KATALOG NO : 36 RESİM NO : 60 ENVANTER NO : 450 ESERİN ADI : Kasatura MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XX. yy. Almanya HAM MADDESİ : Kasatura: Ahşap, Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Namlu: Kabza : Boy : 49,5 cm Boy : 13 cm En : 3 cm En : 3 cm AYRINTILI TANIM Kasaturanın namlusu çelik, kabzası ahşap malzemedendir. Kabza ahşap ile kaplanıp, birbirine metal çivilerle sabitlenmiştir. Kasaturanın kabza kısmının baş tarafı kuş başı formuna sahiptir. Üzerine eğik çizgilerle motif yapılmıştır. Kabzanın baş tarafı çelik kaplıdır. Balçağı aşağıya doğru çıkıntı yapar. Kesici kısım düz bir forma sahip olup, her iki yüzeyinde de geniş kan oluğu mevcuttur. Kesici kısmın üst kısmı testere ağızlıdır. Balçak ile kesici kısmın birleştiği yerde WAFFENFABRIK MAUSER A.G. OBERNDORF a.n. (Mauser Silah Fabrikası Oberndorf) yazısı bulunur.

98 83 KATALOG NO : 37 RESİM NO : 61 ENVANTER NO : 1540 ESERİN ADI : Kasatura MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Şener DEMİRBAĞ ın hibesi DÖNEMİ : XX. yy. Almanya HAM MADDESİ : Kın : Demir-Çelik Kasatura: Ahşap, Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Kasatura: Kabza : Kın : Boy : 50 cm Boy : 13,5 cm Boy : 38,5 cm En : 2,5 cm En : 3 cm En : 4 cm AYRINTILI TANIM Kasaturanın namlusu çelik, kabzası ahşap malzemedendir. Kasaturanın kabza kısmının baş tarafı kuşbaşı formuna sahiptir. Kabza ahşap ile kaplanıp, birbirine metal çivilerle sabitlenmiştir. Üzerine eğik çizgilerle motif yapılmıştır. Kabzanın baş tarafı çelik kaplıdır. Balçağı aşağıya doğru çıkıntı yapar. Kesici kısım düz bir forma sahip olup, her iki yüzeyinde de geniş kan oluğu mevcuttur. Kesici kısmın üst kısmı testere ağızlıdır. Balçak ile kesici kısmın birleştiği yerde WAFFENFABRIK MAUSER A.G. OBERNDORF a.n. (Mauser Silah Fabrikası Oberndorf) yazısı bulunur. Kasaturanın metalden kını mevcut olup uç kısmı damla çıkıntılıdır.

99 84 KATALOG NO : 38 RESİM NO : 62,63 ENVANTER NO : 87 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Tevfik HATİPOĞLU hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Avrupa HAMMADDESİ: : Kılıf : Deri Tabanca: Demir-Çelik, Fiber ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 14 cm Namlu Uzunluğu : 5,2 cm Namlu Çapı : 1 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı fiber kaplama, diğer taraflar dökme çeliktir. Tabanca 6 mermi yataklı toplu tabancadır. Namlu dıştan sekizgen iken iç kısmı yuvarlak formda tasarlanmıştır. Tabanca tek tetik olup tetik koruma kısmı bulunmamaktadır. Tetik kullanılmadığı zamanda güvenlik amaçlı gövde kısmının altına sabitlenebilmektedir. Tabancanın gövdesi ve top kısmı üzerinde kazıma tekniği ile yapılmış girdap, stilize bitkisel motifler ve sıra çizgi bezemeler görülmektedir(çizim 23). Tabancanın fiber kabza kaplamasının bir yüzü kırık ve noksan, gövde üzerine yapılan nikelaj süslemelerin yer yer dökülmüş durumdadır. Tabancanın deriden sağlam vaziyette kılıfı bulunmaktadır.

100 85 KATALOG NO : 39 RESİM NO : 64 ENVANTER NO : 89 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ :Hasan TAHTABUCAK ın hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Amerika HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 27 cm Namlu Uzunluğu : 13,8 cm Namlu Çapı : 1,7 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Ahşap kabza verniklidir. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir ve tetik koruması mevcuttur. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Tabancanın sağ gövdesinde kapaklı mermi yerleştirme kısmı, namlunun alt kısmında ise mermiyi çıkarmaya yarayan yaylı bir milden oluşan düzeneği bulunmaktadır. Namlunun sol tarafında AMERICAN SCHOTT üst kısmında ise EXTRA FINE AMERICAN ARMS (Ekstra ince Amerikan silahı) yazısı bulunmaktadır. Tabanca üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

101 86 KATALOG NO : 40 RESİM NO : 65 ENVANTER NO : 135 ESERİN ADI : Kapsüllü Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hacı Sami TARTANOĞLU nun hediyesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Amerika HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Pirinç, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 35 cm Namlu Uzunluğu : 20,5 cm Namlu Çapı : 1,7 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir ve pirinçten tetik koruması mevcuttur. Altı mermi yataklı kapsüllü toplu tabancadır. Toplu üzerinde çentik bulunmaz. Namlu dıştan sekizgen içten dairevi formda düzenlenmiştir. Namlunun altında çelikten mermi doldurma ve boşaltma düzeneği bulunur. Namlunun sol tarafında başta ve sonda 13 rakamı, namlu üstünde PATENTED SEPT , E. REMINGTON & SONS ILION NEW YORK U.S.A. NEW MODEL (E. Remington ve oğulları New York Amerika Yeni Model) yazısı bulunmaktadır. Tabanca üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

102 87 KATALOG NO : 41 RESİM NO : 66,67 ENVANTER NO : 334 ESERİN ADI : Karadağ Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet YÜKSEL den satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Karadağ HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Kemik ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 25,5 cm Namlu Uzunluğu : 13,5 cm Namlu Çapı : 1,7 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı kemikten olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir ve tetik koruması mevcuttur. Tabancanın horozu kırık ve noksandır. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Gövdenin sağ tarafında bulunan mandala basılınca toplu kısmı aşağıya doğru açılmakta böylelikle mermi doldurulup boşaltılmaktadır. Gövde ve toplu üzerinde kazıma tekniğiyle yapılmış baklava dilimi ve stilize bitkisel bezemeler bulunmaktadır. Toplu üzerinde numarası, namlunun sağında R 2, namlunun solunda VERO MONTEMEGRIN GUSS STAHL PATENT EXTRAQUALITE,(Karadağ Montemegrın döküm çelik ekstra kalite) toplu altında gövdede SCHITZ MARKE(Ticari Marka) yazısı bulunmaktadır. Tabanca üzerinde yer alan nikelaj kaplama yer yer dökülmüş ve tabancada paslanmalar oluşmuştur.

103 88 KATALOG NO : 42 RESİM NO : 68,69 ENVANTER NO : 335 ESERİN ADI : Kapsüllü Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hibe DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Pirinç, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 51,5 cm Namlu Uzunluğu : 35 cm Namlu Çapı : 2 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın gövde ve kabza kısmı ahşap, ateşleme tertibatı ve namlusu çeliktendir. Kabza dibinde, namlu ucunda metal kaplama kullanılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir ve tetik koruması mevcuttur. Tabancanın çakmağı ise pirinçten yapılmıştır. Kabza tabanında üzerinde daire şeklinde bir kabarıklık bulunan ve yanlardan kabzaya doğru girinti yapan stilize bitkisel bezemeli sarı metal kaplama kısım vardır. Silahın namlusunun uç kısmında da sarı madenden kıvrım dal ve yapraklardan oluşan bitkisel desenlerle süslenmiş metal bir parça bulunur.

104 89 KATALOG NO : 43 RESİM NO : 70 ENVANTER NO : 420 ESERİN ADI : Kapsüllü Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Feyzullah AKSOY dan satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Belçika HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 27,5 cm Namlu Uzunluğu : 13,5 cm Namlu Çapı : 1,7 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Altı mermi yataklı kapsüllü toplu tabancadır. Toplu üzerinde küçük çentikler bulunur. Namlunun altında çelikten mermi doldurma ve boşaltma düzeneği bulunur. Gövdenin sağ tarafında MAERS PATENT JAN yazısı, toplu üzerinde ve namlu altında numarası bulunur. Tabanca üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Tabanca üzerinde küflenmeler mevcut.

105 90 KATALOG NO : 44 RESİM NO : 71 ENVANTER NO : 700 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hüseyin SERVER in hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Avusturya HAMMADDESİ: : Tabanca: Demir-Çelik, Kemik ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 23 cm Namlu Uzunluğu : 9,5 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı kemikten olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir ve tetik koruması mevcuttur. Tabancanın kabzasının altında daire formunda halkası bulunur. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Gövde ve toplu üzerinde kazıma tekniğiyle yapılmış stilize bitkisel bezemeler bulunmaktadır. Tabanca üzerinde yer alan nikelaj kaplama yer yer dökülmüş ve tabancada paslanmalar oluşmuştur.

106 91 KATALOG NO : 45 RESİM NO : 72 ENVANTER NO : 840 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Avusturya HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Kemik ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 26,5 cm Namlu Uzunluğu : 13 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı kemikten olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Kabza altında ortası delik topuz vardır. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Gövdenin sağ tarafında bulunan; mandala basılınca toplu aşağıya doğru açılmakta böylelikle mermi doldurulup boşaltılmaktadır. Gövde ve toplu üzerinde kazıma tekniğiyle yapılmış yaprak ve çiçeklerden oluşan bitkisel bezemeler bulunmaktadır. Gövde üzerinde RC yazısı bulunmaktadır.

107 92 KATALOG NO : 46 RESİM NO : 73,74 ENVANTER NO : 883 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kenan DİNÇER in hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Fransa HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Fiber ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 17,5 cm Namlu Uzunluğu : 6,5 cm Namlu Çapı : 1,3 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı fiber kaplı olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Deriden kılıfı mevcuttur. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Kabzanın sol kaplaması kırık ve noksandır. Fiber kabzada üstte oval bir motif içerisinde rumi ve palmetlerle sarılmış A harfi yer alır kabzanın diğer tarafları baklava dilimleriyle bezelidir. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Gövde üzerinde markası L ECLAIR yazısı bulunmaktadır.

108 93 KATALOG NO : 47 RESİM NO : 75 ENVANTER NO : 895 ESERİN ADI : Tabanca (Karadağ Tipi) MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Abdülkadir GÖREGEN in hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Karadağ HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 36 cm Namlu Uzunluğu : 23,5 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Ahşap kabza üzerinde kazıma tekniğiyle yapılmış baklava dilimi motifleri yer alır. Kabzanın altında ise ortası delik topuz bulunmaktadır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Toplunun altında ince uzun güvenlik kilidi vardır. Altı mermi yataklı toplu tabancadır. Gövde üzerinde 5730 toplu üzerinde numarası namlu üzerinde ise FASSER O PATLHTT GUSS STAHL(Fasser Patlhtt Dökme Çelik) yazısı bulunmaktadır. Tabancanın metal aksamı tamamen paslanmıştır.

109 94 KATALOG NO : 48 RESİM NO : 76,77 ENVANTER NO : 919 ESERİN ADI : Tabanca (Amerikan Colt) MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ziya ÖZSOY un hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Amerika HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Pirinç, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 32,5 cm Namlu Uzunluğu : 19 cm Namlu Çapı : 1,5 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Altı mermi yataklı toplu tabancadır. Namlu dıştan sekizgen içten içten dairevi formdadır. Namlunun altında çelikten mermi doldurma ve boşaltma düzeneği bulunur. Namlu üzerinde ADDRESS COL SAM L COLT NEW YORK U.S. AMERICA, Gövdenin solunda COLTS PATENT, dipçik ve gövde altında I.P., toplu üzerinde COLTS PATENT NO 4837 yazıları ve numaraları bulunur. Tabancanın yüzeyi krom kaplamalıdır. Tabancanın gövdesinde, namlusunda, toplu ve horoz kısmında kazıma tekniği ile yapılmış yaprak, dal ve çiçek motiflerinden oluşan bitkisel bezemeler bulunmaktadır(çizim 24). Tabancanın bakırdan üzerinde üç adet renkli boncuk bulunan kabzaya sarılmış taşıma ipi ve deriden kılıfı yer alır.

110 95 KATALOG NO : 49 RESİM NO : 78, 79 ENVANTER NO : 923 ESERİN ADI : İğneli Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Değle Köyü Muhtarı Abdullah ın hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap, Pirinç ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 31 cm Namlu Uzunluğu : 18 cm Namlu Çapı : 1,3 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca tek namlulu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Kabza kısmına sabitlenmiş manivela sistemi ile kurşun yatağına mermi doldurulup boşaltılabilmektedir. Tabancanın üzerinde Osmanlıca Ameli Salih yazısı bulunmaktadır.

111 96 KATALOG NO : 50 RESİM NO : 80,81 ENVANTER NO : 932 ESERİN ADI : Çift Namlulu Kapsüllü Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet MENEKŞE nin hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap, Pirinç ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 29 cm Namlu Uzunluğu : 14,5 cm Namlu Çapı : 1,9 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca çift namlulu, çift tetikli, çift horozlu olup, tetik koruması mevcuttur. Namlular ağızdan doldurmalı tek atışlıktır. Ahşap kabza üzerinde kartuş içerisinde kazıma tekniğinde yapılmış baklava dilimi motifler yer alır kartuş önünde ise yine kazıma tekniğinde yapılmış dört yapraklı çiçek motifi bulunmaktadır(çizim 25). Kabzanın sırt kısmında ise kakma tekniğinde pirinç malzemeden yapılmış çiçek motifi yer alır.

112 97 KATALOG NO : 51 RESİM NO : 82, 83 ENVANTER NO : 943 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Osman TOPOĞLU nun hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Amerika HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Kemik ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 20 cm Namlu Uzunluğu : 9,5 cm Namlu Çapı : 1,2 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı kemikten olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Deriden kılıfı mevcuttur. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Kabzanın altında demirden taşıma halkası bulunmaktadır. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Tabanca üzerinde herhangi bir süsleme olmayıp gövde üzerinde paslanmalar mevcuttur.

113 98 KATALOG NO : 52 RESİM NO : 84,85 ENVANTER NO : 1048 ESERİN ADI : Kapsüllü Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Osman AKSOY un hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap, Pirinç ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 36,5 cm Namlu Uzunluğu : 21,7 cm Namlu Çapı : 1,8 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın gövde ve kabza kısmı ahşap, ateşleme tertibatı ve namlusu çeliktendir. Gövde ve namlu birbirine saçla kenetlenmiştir. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetiklidir. Namlu üzerinde kakma tekniğinde yapılmış yaprak ve dallardan oluşan bitkisel süslemeler görülür. Ancak süslemeler oldukça paslıdır. Kabzada yaprak biçiminde ortası kare çevresi nokta motifli pirinçten süsleme bulunur.

114 99 KATALOG NO : 53 RESİM NO : 86 ENVANTER NO : 1378 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Müze Deposundan. DÖNEMİ : XIX. yy. Avrupa HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 20,5 cm Namlu Uzunluğu : 9 cm Namlu Çapı : 1,2 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Deriden kılıfı mevcuttur. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Beş mermi yataklı toplu tabancadır. Tabanca üzerinde süsleme sadece kabza üzerinde olup kabza kazıma tekniğiyle yapılmış baklava dilimi motifleriyle bezelidir. Gövde üzerinde yer alan nikelajın büyük bir kısmı dökülmüş olup gövde üzerinde paslanmalar mevcuttur.

115 100 KATALOG NO : 54 RESİM NO : 87 ENVANTER NO : 1379 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Avrupa HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Fiber ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 21,5 cm Namlu Uzunluğu : 10 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı fiber kaplı olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Dokuz mermi yataklı toplu tabancadır. Fiber kabzada baklava dilimi motifleri ve aslan motifi süslemesi bulunmaktadır. Gövdenin sağında 1301 rakamı namlu üzerinde R O harfleri yer almaktadır. Gövde üzerinde yer alan nikelajın büyük bir kısmı dökülmüş olup gövde üzerinde paslanmalar mevcuttur.

116 101 KATALOG NO : 55 RESİM NO : 88 ENVANTER NO : 1380 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet NERGİS ten satın alma. DÖNEMİ : XIX.yy. Avrupa HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Fiber ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 22,5 cm Namlu Uzunluğu : 10,5 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı fiber kaplı olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Tabanca 9 mermi yataklı toplu tabancadır. Fiber kabzada baklava dili motifleri ve aslan motifi süslemesi bulunmaktadır. Gövdenin sağında 7310 rakamı namlu üzerinde R D harfleri yer almaktadır. Gövde üzerinde yer alan nikelajın büyük bir kısmı dökülmüş olup gövde üzerinde paslanmalar mevcuttur.

117 102 KATALOG NO : 56 RESİM NO : 89,90 ENVANTER NO : 1390 ESERİN ADI : Çift Namlulu Kapsüllü Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Mustafa PORTAKAL dan satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tabanca: Ahşap, Demir-Çelik, ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 32,5 cm Namlu Uzunluğu : 18,5 cm Namlu Çapı : 1,4 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Tabanca çift namlulu, çift horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Namlular köşeli başlayıp yuvarlak formda sonlanmakta olup birbirine metal kenetle bağlanmıştır. Namlular ağızdan doldurmalı tek atış yapabilen özelliğe sahiptirler. Tabanca da süsleme ahşap kabzada ateşleme mekanizmasında ve namlu üzerinde yer almaktadır(çizim 26). Ahşap kabza üzerinde kazıma tekniğinde balık pulu motifler yer alır. Ateşleme mekanizması üzerinde ise kazıma tekniğinde stilize çiçek motifi işlenmiştir. Namlu üzerinde ise kazıma tekniğinde yapılmış eğrisel dalgalı geometrik bezemeler yer alır. Tabancanın metal aksamı üzerinde paslanmalar mevcuttur.

118 103 KATALOG NO : 57 RESİM NO : 91 ENVANTER NO : 1395 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ahmet ÇİLOĞLU nun hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Amerika HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Fiber ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 22 cm Namlu Uzunluğu : 10,5 cm Namlu Çapı : 1,4 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı fiber kaplı olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması mevcuttur. Altı mermi yataklı toplu tabancadır. Fiber kabzada baklava dilimi motifleri ve üstte elinde tabanca tutan at gövdeli insan başlı centaur motifi bulunmaktadır. Aynı süsleme kazıma tekniğinde tabancanın kabzanın üst kısmında yer alan metal aksama da işleniştir. Gövdenin sağında 2136 rakamı namlu üzerinde 38 CALLONG THE NEW FIREARMS C yazmaktadır. Tabancanın namlusu silindirik formda olup sol tarafında CART 38 LONG yazısı yer alır. Kabzanın altında demirden taşıma halkası bulunmaktadır.

119 104 KATALOG NO : 58 RESİM NO : 92 ENVANTER NO : 1547 ESERİN ADI : Toplu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Ali AKÇAY ın hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Avusturya HAMMADDESİ : Tabanca: Demir-Çelik, Boynuz ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 19 cm Namlu Uzunluğu : 9 cm Namlu Çapı : 1,2 cm AYRINTILI TANIM Tabancanın kabza kısmı boynuzdan, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Gövde tamamen nikelaj kaplıdır. Tabanca tek namlulu, tek horozlu, tek tetikli olup, tetik koruması bulunmamaktadır. Altı mermi yataklı toplu tabancadır. Tabancanın namlusu altıgen gövdeli olup üzerinde tabancanın marka ve modeli I NJDBE 2A CIFR FONDO yazmaktadır. Tabancanın metal aksamı olan gövde üzerinde ve toplu üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış çiçek ve dallardan oluşan bitkisel bezemeler yer alır(çizim 27). Toplu üzerinde bitkisel bezmenin yanında spiral geometrik motiflerde bulunmaktadır. Gövde tamamen nikelaj kaplı iken nikelaj dökülen yerlerde paslanmalar oluşmuştur.

120 105 KATALOG NO : 59 RESİM NO : 93 ENVANTER NO : 1765 ESERİN ADI : Üç Namlulu Tabanca MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞŞEKLİ : Konya Müzesinden nakil. DÖNEMİ : XIX. yy. İtalya HAMMADDESİ : Tabanca : Demir-Çelik ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 10 cm Namlu Uzunluğu : 6 cm Namlu Çapı : 1,3 cm AYRINTILI TANIM Kabza kısmı noksan üç namlulu suikast silahıdır. Tabanca da metal aksam iki küçük vida ile birbirine perçinlenmiştir. Tabanca tek tetikli olup tetik koruması bulunmaktadır. Namlular yuvarlak formda olup mermiler namludan yerleştirilmektedir. Tabanca sade olup herhangi bir süslemesi bulunmamaktadır.

121 106 KATALOG NO : 60 RESİM NO : 94 ENVANTER NO : 884 ESERİN ADI : Mauser MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Kamerşah EDALI nın hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Almanya HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 114,5 cm Namlu Uzunluğu : 83,5 cm Namlu Çapı : 1,4 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin dipçiği, gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek kurma kollu, tek tetikli, tek namluludur. Namlu ahşap gövdeye metal bir bilezikle kenetlenmiştir. Namlunun alt kısmında harbilik ve süngü yatağı mevcuttur. Ateşleme mekanizmasında mesafe ölçeği(yarda) kısmı yer almaktadır. Kundak ve harbilik deliğine yapılmış birer halkayla bağlanan kumaştan kayışı bulunmaktadır. Tüfekte mermi yatağında baskı tekniğinde çiçek motifi ve rakamı bulunmaktadır.

122 107 KATALOG NO : 61 RESİM NO : 95 ENVANTER NO : 891 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEK : Hacı Sami TARTAN ın hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 100 cm Namlu Uzunluğu : 60 cm Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin dipçiği, gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek çift horozlu, çift tetikli, çift namluludur. Namlu ahşap gövdeye metal bir bilezikle kenetlenmiştir. Namlunun alt kısmında harbilik deliği mevcuttur. Kundak ve harbilik deliğine yapılmış birer halkayla bağlanan kumaştan kayışı bulunmaktadır. Tüfek üzerinde herhangi bir süsleme yer almamaktadır.

123 108 KATALOG NO : 62 RESİM NO : 96,97 ENVANTER NO : 934 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Vitrin MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Cengiz AKKÜLAH ın hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 122 cm Namlu Uzunluğu : 83,5 cm Namlu Çapı : 2,4 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin dipçiği, gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek horozlu, tek tetikli, tek namluludur. Namlu ahşap gövdeye dört adet metal saçtan bileziklerle kenetlenmiştir. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbi yatağı ve demirden harbisi yer alır. Kundak ve namlu altındaki gövdeye yapılmış birer halkayla bağlanan deriden kayışı bulunmaktadır. Ateşleme mekanizmasında saçla perçinlenmiş tamir kısmı görülür. Tüfekte süsleme ateşleme mekanizmasında, kundakta ve namluda yer alır. Kundak üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış baklava dilimleri görülür(çizim 28). Ateşleme mekanizmasında kazıma tekniğinde yapılmış lale, yaprak ve dallardan oluşan bitkisel kompozisyonlar vardır. Namlunun baş ve uç kısmında ise kakma tekniğinde yapılmış pirinçten stilize bitkisel bezemelerden oluşan kompozisyonlar bulunmaktadır.

124 109 KATALOG NO : 63 RESİM NO : 98,99 ENVANTER NO : 942 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Necmi YEŞİLDAĞLAR- Ali EKİNCİ nin hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap, Deri ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 117,5 cm Namlu Uzunluğu : 78 cm Namlu Çapı : 2,2 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin dipçiği, gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek horozlu, tek tetikli, tek namluludur. Kundak kısmı metal saçla perçinlenerek tamir edilmiştir. Namlu ahşap gövdeye üç adet metal saçtan bileziklerle kenetlenmiştir. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbi yatağı yer alır. Kundak ve namlu altındaki gövdeye yapılmış birer halkayla bağlanan deriden kayışı bulunmaktadır. Tüfeğin sol mekanizmasında 3079 numarası yer alır. Herhangi bir süsleme bulunmamaktadır.

125 110 KATALOG NO : 64 RESİM NO : 100 ENVANTER NO : 1361 ESERİN ADI : Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Osman AKSOY un hibesi. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap, Pirinç, Gümüş ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 151 cm Namlu Uzunluğu : 113 cm Namlu Çapı : 1,8 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek horozlu, tek tetikli, tek namluludur. Ancak tüfeğin çakmağı kırık ve noksandır. Dipçik kısmı demirdendir. Namlu ahşap gövdeye yedi adeti pirinç iki adeti gümüşten bileziklerle kenetlenmiştir. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbilik yatağı yer alır. Tüfekte süsleme kundakta ve namlu üzerindeki kenetlerde görülür. Kundak üzerinde oyma kabartma tekniğinde yapılmış daire üzerine altı kollu yıldız, stilize geometrik motiflerle kazıma tekniğinde baklava dilimi motifleri yer alır(çizim 29). Gövdeye bağlanan kenetlerin birisinde ise kabartma tekniğiyle yapılmış gümüşten altı yapraklı çiçek motifi yer alır.

126 111 KATALOG NO : 65 RESİM NO : 101,102 ENVANTER NO : 1924 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Hasan ÖCAL ın hibesi. DÖNEMİ : XX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 120 cm Namlu Uzunluğu : 80 cm 1.Namlu Çapı : 3,6 cm 2.Namlu Çapı : 1,6 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek çift horozlu, çift tetikli, çift namluludur. Ancak tüfeğin çakmağının bir tanesi kırık ve noksandır. Dipçik kısmı demirdendir. Namlu ahşap gövdeye bir adet sac bilezikle kenetlenmiştir. Namlulardan bir tanesinin çapı diğerinden dar yapılmış olup namlu uçları kırıktır. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbi yatağı ve ahşaptan harbisi bulunur. Harbi yatağına ve kundağa demir halkalarla sabitlenmiş deriden kayışı bulunmaktadır. Tüfekte süsleme kundakta ve ateşleme mekanizmasında görülür. Kundak üzerinde kazıma tekniğinde baklava dilimi motifleri, ateşleme mekanizmasında ise yine kazıma tekniğinde yapılmış stilize bitkisel bezemeler yer alır. Süslemeler oldukça silik haldedir. Kundak üzerine A ve Ö harfleri kazınmıştır. Kundak harap vaziyettedir.

127 112 KATALOG NO : 66 RESİM NO : 103,104 ENVANTER NO : 2117 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Muhsin UĞURLU dan satın alma. DÖNEMİ : XIX. yy. Osmanlı HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 139 cm Namlu Uzunluğu : 102,5 cm Namlu Çapı : 1,7 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin gövdesi ve kundağı yekpare ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek horozlu, tek tetikli, tek namluludur. Dipçik kısmı demirdendir. Namlu ahşap gövdeye beş adet sac bilezikle kenetlenmiştir. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbi yatağı bulunur. Namlu altında yer alan ahşap gövdede ve kundakta birer adet kayış takmaya yarayan halkalar bulunmaktadır. Tüfekte süsleme kundakta görülür. Kundak üzerinde kazıma tekniğinde baklava dilimi motifleri yer alır.

128 113 KATALOG NO : 67 RESİM NO : 105,106 ENVANTER NO : 2118 ESERİN ADI : Kapsüllü Tüfek MÜZEDEKİ YERİ : Depo MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Muhsin UĞURLU dan satın alma. DÖNEMİ : XX. yy. İngiliz HAMMADDESİ : Tüfek: Demir-Çelik, Ahşap ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 121 cm Namlu Uzunluğu : 80 cm Namlu : 2 cm AYRINTILI TANIM Tüfeğin gövdesi ve kundağı ahşaptır. Ateşleme mekanizması ve namlu çeliktendir. Tüfek tek horozlu, tek tetikli, tek namluludur. Dipçik kısmı demirdendir. Namlu ahşap gövdeye üç adet sac bilezikle kenetlenmiştir. Namlu altındaki ahşap gövdeye açılmış harbi yatağı bulunur. Namlu altında yer alan ahşap gövdede ve kundakta birer adet kayış takmaya yarayan halkalar bulunmaktadır. Kundağın ateşleme mekanizması kısmı tamir görmüştür. Ayrıca kundakta deriden halka bulunmaktadır. Tüfekte süsleme kundakta görülür. Kundak üzerinde kazıma tekniğinde baklava dilimi motifleri bulunmaktadır. Ateşleme mekanizmasının sağında U ve S harfleri arasında kazıma tekniğinde dört yapraklı dal motifi, altta ise AMOSKE AG MFG CO MANCHESTER NH yazısı yer alır.

129 114 KATALOG NO : 68 RESİM NO : 107,108 ENVANTER NO : 94 ESERİN ADI : Top MÜZEDEKİ YERİ : Etnoğrafya Teşhir Salonu MÜZEYE GELİŞ TARİHİ : MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ : Karaman Kalesinden nakil. DÖNEMİ : 15.Y.Y. Karamanoğulları HAMMADDESİ : Top: Tunç ÖLÇÜLERİ : Uzunluğu : 67 cm Çapı : 18 cm Kalınlık : 3 cm AYRINTILI TANIM Tunç malzemeden döküm tekniğinde silindirik formda yapılmış olan top yedi boğumludur. Ayrıca üzerinde taşımak için iki adet yuvarlak taşıma halkası yer almaktadır. Topun ön kısmında mermi yatağı arka kısmında barut yatağı bulunur. Gülle ve barut ağız kısmından yerleştirilir. Topu ateşlemek için arka kısım üzerine küçük fitil deliği açılmıştır. Top üzerinde herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır.

130 DEĞERLENDİRME ESERLERİN MÜZEYE GELİŞ TARİHLERİ VE GELİŞ BİÇİMLERİ Katalog bölümünde ele aldığımız eserler envanter kayıtlarına göre; Karaman Müzesine yılları arasında kazandırılmıştır. (bk. tablo1) Buna göre; yılları arasında 8 örnek yılları arasında 8 örnek yılları arasında 4 örnek yılları arasında 6 örnek yılları arasında 33 örnek yılları arasında 6 örnek yılları arasında 1 örnek yılları arasında 2 örnek olmak üzere; toplam 68 örnekten oluşan bu eserlerin 44 adedi hibe, 20 eser satın alma yoluyla geri kalan 4 adet eser ise diğer (çevre çalışması, müzeden nakil v.b.) yollarla müzeye alınmıştır ESERLERİN MÜZEDE BULUNUŞ ŞEKİLLERİ VE BUGÜNKÜ DURUMLARI Araştırma kapsamına alınmış olan eserlerin tümü Karaman Müzesi Etnografik eser deposunda ve Etnografik eser teşhir salonunda korunmakta ve sergilenmektedir. Ancak sergilenen bu eserlerin pek çoğunun durumu iyi değildir. Eserlerde kullanılan hammadde demir olduğundan dolayı paslanmalar oldukça yoğun haldedir ESERLERİN TÜRLERİ Envanter kayıtlarına göre satın alınan ve hibe edilen eserler Karaman ve çevresinden getirilen eserlerden oluşmaktadır. Karaman Müzesi Etnografik seksiyonda sergilenen ateşli ve ateşsiz adını taşıyan tezimizin Katalog bölümünde toplam 68 silah bulunmaktadır. Katalog bölümünde öncelikle 37 adet ateşsiz silah daha sonra da 31 adet ateşli silah incelenmiştir. Karaman Müzesi Etnografik seksiyonda bulunan eserler tür ve form bakımından çeşitlilik göstermektedir. İncelenen eserler; kılıç, yatağan, meç, kama, kasatura, tabanca, tüfek ve top olmak üzere sekiz türü kapsamaktadır. (bk. Tablo2) Eserler; bezeme, yazı, sağlamlılık ve dönem özelliklerini yansıtır biçim şekilde karşımıza çıkmaktadırlar YAPIM TEKNİKLERİ Silahların yapımında iki tür teknik kullanılmış bunlar dövme ve döküm teknikleridir.

131 Dövme Tekniği Adından da anlaşılacağı gibi madeni plaka, tel veya şeridin dövülerek şekillendirilmesidir. Bugün Anadolu da demir ve bakır işlenen küçük atölyelerde bu sistem hala geçerlidir. Sert ağaçtan ahşap bir kütük üzerine yerleştirilen çeşitli boyuttaki örsler ve örsler üzerinde madeni döverek forme eden çekiçler bu teknikte kullanılan belli başlı araçlardır. Atölyedeki körüklü ocakta kızıl kor haline gelmiş bulunan maden parçası, uzun kollu bir kerpetenle tutularak örs üzerine getirilir. Sol el kerpeteni tutarken sağ el çekiçle madene şekil vermeye başlar. Yapılacak esere bağlı olarak büyük bir kütle dövülecekse, dövme işlemi örs başında karşılıklı duran iki kişi tarafından yapılır. Dövme sırasında soğuyan maden, işlem bitinceye kadar yeniden ısıtılıp yumuşatılarak dövmeye devam edilir. Ateşli silahların namluları dışında hemen bütün silahların yapımında dövme tekniği kullanılmıştır. Ancak her silahın yapımı ayrı bir özellik gösterdiğinden atölyeler ve ustalarda bu özelliklere göre Kılıççı, Bıçakçı, Kalkancı, temrenci, zırhçı v.s. gibi uzmanlıklarına göre ayrılmışlardır. Uzmanlık usta-çırak ilişkileri sonucu elde edildiğinden çıraklığını yapmadığı bir konuya girmek isteyenlere toplumda iyi gözle bakılmamış ve yaptıkları malzeme de rağbet görmemiştir. Dövme tekniği ile elde edilen eserlerde herhangi bir standart göze çarpmaz. Zira ortaya çıkan eser, ustanın yılların verdiği tecrübesi, beden gücü, zekası görünüşündeki zevkin karışmasının bir sonucudur ve her ustada mutlaka değişiktir. Dövmede genelde iki usul kullanılmıştır. Çökertme ve yükseltme usulleri. 153 Çökertme usulü madeni plaka ya da levhanın bir kütük üzerinde açılmış bir form çukuruna uygun olarak içten çekiçle dövmek suretiyle şekillendirilmesidir. Bu işlem bir kalıp çukuru üzerinde yapılacağı gibi maharetli ustalar tarafından düz örslerde doğrudan çekiç darbeleri ile de yapılabilir. 154 Yükseltme usulü ise daha çok köşeli ve sivri formlar elde etmek için uygulanan bir yöntemdir. Yivlerin, köşelerin, yıldız formların edilmesi bu usulle yapılmıştır. Gerek çökertme ve gerekse yükseltme usulü miğfer, kalkan, dizçek, kolçak, at alınlığı gibi silahların yapımında çokça kullanılmıştır. 155 Katalogumuzda yer alan silahlardan kılıç, yatağan, meç, kama ve hançer gibi kesici silahların tamamı bu teknikle yapılmıştır Döküm Tekniği Çok eski çağlardan beri bilinen döküm tekniği silahlarda ateşli silahların namlularının dökümünde kullanılmıştır. 156 Potada eritilen madenlerin istenen 153 ERALP, N., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., İslam Maden Sanatının Gelişmesi, İstanbul, 1978, s ERALP, N., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s. 176

132 117 biçimde hazırlanmış kalıplara dökülerek dondurulmasına döküm denir. 157 Özellikle ateşli silahların (Top, tüfek, Tabanca) namluları ve ateşleme mekanizmaları döküm tekniğinde yapılmıştır. 158 Döküm tekniği, kısa sürede çok sayıda eserin yapılmasına olanak tanıdığı gibi, aynı kalıbın kullanılması durumunda, benzer form ve süsleme özellikleri taşıyan eserlerin üretilmesine de olanak tanıyan bir tekniktir. Katalog bölümünde de görüldüğü gibi bu teknik döküme elverişli olan ateşli silahlarda( top, tüfek, tabanca) kullanılmıştır SÜSLEME TEKNİKLERİ Silahların yapımdaki ustalığın ve sanatın yanı sıra süsleme sanatı yönünden de zengin örnekler sergilenmektedir. Doğaya, ince bir ruh ve sanat zevkine bağlı sanatkarlar silahlar üzerindeki uygulamaları ile sanatı, savaş alanlarına da taşımışlardır. Bugün gerek Türkiye Müzelerinde gerekse tüm dünya müzelerinde basit gümüş kakmalı silahlardan tutunda murassa işlemeleri silahlara kadar her türlü silahları görmek mümkündür. Silahların süslemesinde iki ana unsur etken olmuştur. Bunlardan birincisi süslemede kullanılacak bezeme, motif ve diğer unsurların dini, din dışı ve toplumun geleneksel sanat felsefesine uygunluğudur. Bunda kullanılan geometrik ve bitkisel motiflerle bu motiflerin diğer sanatsal kullanımlarda (tekstil, deri, çini, taş oymacılığı, maden) kullanılmasına, yazı karakterleri ile yazıların terkib ve anlamlarına, sihir, büyü ve tılsım ifade eden stilize yazı ve rakamlardan oluşan işaretlere azami dikkat edilmiştir. İkinci etken ise; silahların süslenmesinde uygulanan teknikler oluşturmaktadır. Birbirinden tamamen farklı çeşitli bulunan süsleme tekniklerinin uygulamasında ustaların çalışması, silah sahibinin nitelik ve niceliği, tekniğin uygulanacağı madenin dokusu ve silahın formu göz önüne alınması etken oluşturmuştur. Silahların süslemesinde kullanılan teknikler Çalma ve kazıma, kakma, kabartma, kalıpla kabartma, telkari, savatlama, taş yerleştirme, çakma, delik işi ve altın sıvama olarak sıralanmaktadır Çalma ve Kazıma Demir, altın, gümüş, bakır, tunç ve pirinç eserlerin üzerine derin çizgilerle(yivlerle) süslemeler yapılabilir. Bu çizgiler iki ayrı usul kullanarak açılabilir. Çalma denilen usulde, ucu küt çalma kalemleri ve çekiç; kazıma denilen usulde ise ucu keskin kalemler ve çekiç veya keski(burin) denilen tahta saplı keskin ve sivri uçlu kazıma aleti kullanılır. 159 Tunç Çağı ndan itibaren kullanılmaya başlanan ve sonraki yüzyıllardan günümüze kadar devam etmiş olan bu tekniğin tek basına veya diğer süsleme teknikleriyle birlikte uygulandığı da görülmektedir ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s ÇÖTELİOĞLU, A., Askeri Müze Osmanlı Dönemi Ateşli Silahlar Katalogu, İstanbul, 1999, s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s KARPUZ, Emine, Anadolu Mutfaklarında Kullanılan Bakır Kaplar ve Osmanlı Dönemi Örnekleri, Türkler, Cilt 12, Ankara, 2002, s.691

133 118 Kazıma tekniği hemen hemen tüm silahların üzerinde kullanılabilen bir tekniktir. Katalogumuzda yer alan silahlardan üzerinde bu tarz teknikle yapılmış süslemeler 4, 5, 7, 8, 9, 12,15, 16, 17, 19, 22, 27, 29, 30, 31, 33, 37, 38, 41, 44, 45, 47, 48, 50, 53, 56, 57, 58, 60, 62, 64, 65, 66 ve 67 nolu silahlarda yer almaktadır Kakma Madeni eserlerin üzerine açılan yivlerin veya çeşitli biçimlerdeki çukurların(yuvaların) içine başka cins ve renkte madenler kakılarak elde edilen süslemeye kakma tekniği denir. 161 Silahın yapıldığı maden üzerine kıymetli olan bir diğer madeni yerleştirme tekniğidir. Bu tekniğin amacı renk, yapım ve özellik yönünden gösterişli olmayan madeni değerli madenlerle takviye ederek kontrast bir görünüm güzelliği sağlamak ve aynı zamanda kullanılan silahın değerini arttırmaktır. Kakma tekniği altın ve gümüş kakma olarak aşağı yukarı bütün silahlarda kullanılmıştır. Bitkisel motiflerin yanı sıra ve çoğunlukla silahlar üzerindeki( kılıç, hançer, meç, yatağan, top, tüfek, tabanca) kitabeler altın kakma olarak işlenmiştir. 162 Katalogdaki 3, 6, 18, 19, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 28, 32, 33, 35, 42, 46, 50, 52, 54, 55, 57, 62 ve 64 nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır Kabartma (Repousse) Madeni eserlerin üzerine kabartma aletleri ve çekiç kullanılarak, kabartma süslemelerin yapıldığı tekniğe verilen isimdir. Kabartmalar, maden tabakasının dıştan (yüzeyden) veya içten (tersten); ya da hem içten, hem dıştan çekiçlemek üzere elde edilmesidir. Madeni eserlerin üzerine yapılacak kabartma desenlerin alçak kabartma olarak işlenmesi isteniyorsa, dıştan çekiçleme usulü uygulanır. Madeni eserin üzerine yapılacak kabartma desenlerin yüksek kabartma olması isteniyorsa, içten çekiçleme usulü uygulanır. Her iki kabartma tekniğinde de esas amaç, düz olmayan bir satıh elde ederek, ışık ve gölge etkisi sağlamaktır. 163 Katalogdaki 13, 20, 34 ve 35 nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır Kalıpla Kabartma (Stampa Basma) Belli bir kabartma formunun birden fazla metal plakası üzerinde uygulanması için kalıpla yapılan kabartma işlemidir. Bir bakıma teksir kabı diyebileceğimiz bu kalıplar iki türlü hazırlanabilir. Birincisi sert bir ağaç kütüğü kabartma, formunda oyulur. Metalin dış yüzeyi bu oyuk üzerine konularak çekiç ve yardımcı aletlerle forme edilir. İkincisinde ağaç kütük üzerine çizilen form kenarları oyularak, form 161 ERGİNSOY, Ü., a.g.e.,,s ERALP, N., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.34

134 119 yükseltilir. Bu kez de metalin iç yüzeyi bu yüksek kabartma üzerine konularak dıştan forme edilir. Bu şekilde kalıplar üzerinde kalıplar deforme oluncaya kadar aynı motifleri metal plakalar üzerine geçirmek mümkündür. Kalıplar ağaç veya metal döküm olabilir. Ancak bakır, gümüş gibi yumuşak madenlerde yırtılma, kesilme ve kopmaları önlemek için sert ağaçtan ahşap kalıplar tercih edilmiştir. 164 Kabartma desenlerle süslenecek bir eserde aynı desenin tekrarlanması isteniyorsa usta bu desenleri tek tek repousse tekniği ile kabartma yolunu seçmez; aynı sonuca daha çabuk ve kolaylıkla varacağı kalıp ile kabartma denilen usulü uygulamayı tercih eder. 165 Katalog da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır Telkari Tekniği Arkeolojik kazılardan çıkan eserler, filigre tekniğinin, M.Ö üçüncü binden itibaren Mezopotamya ve Mısırda ve M.Ö 2500 den itibaren de Anadolu da kullanıldığını göstermektedir. Altın ve gümüş telleri eğip, bükerek desenler yapmaya ve bu tel motifleri lehim kullanarak birbirlerine veya madeni bir zemin üzerine tutturmaya telkari tekniği denir. Telkari tekniği kesici silahların kabza kısımlarında ve ateşli silahların teçhizatlarının süslemelerinde kullanılmıştır. 166 Katalog da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır Savatlama (Niello) Madeni eserlerin üzerine açılan yivlere ve yuvarlaklara, başka cins ve renkte madenler yerine, bir kükürt ve maden karışımı olan siyah renkteki niello (savat) doldurularak da, eser üzerinde renk kontratı elde edilebilir. Bu teknik, özellikle gümüş eserlerin üzerine uygulanır. Niello, belirli aralıklarda kükürt ile kursun ve bakır madenleri karıştırılarak hazırlanır. 167 Savatlama silahlarda hançer ve kılıçların metalden yapılmış kabzalarında, tüfeklerin metal kaplanmış dipçiklerinde ve tabancaların metal kaplı kabza kapaklarında görülür. 168 Katalogdaki 10, 21, 31 ve 35 nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır. 164 ERALP, N., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.181

135 Taş Yerleştirme Özellikle murassa ve müzeyyen olarak hazırlanan hançer, kılıç, kalkan, yatağan, miğfer v.b. gibi silahlar üzerine elmas, yakut, zümrüt, necef, firuze, mercan gibi taşların yerleştirilmesini sağlayan tekniktir. Taş yerleştirme işi de iki usulde yapılır. Birincisi yerleştirilecek taş ve taşların derinliği kadar zemin çökertilir. Çökertilen kısmın içerisine taş yerleştirildikten sonra zeminden taşan metal taş çevresine kapatılır ve taş maden içerisine gömülmüş olur. Yüzeyden çok hafif bir kabartma ile kendisini gösterir. İkincisi metal üzerine taş çapı kadar kesilen istenilen formdaki altın, gümüş ve bronz telden yuvalar lehimlenir. Bu yuvalar içerisine konulan taşlar, yuvaların üst kenarları üzerinde bırakılan tırnaklar vasıtası ile zemine bağlanır. Bu usul genellikle yüzük, küpe, kolye, gerdanlık gibi süs ve ziynet takılarında uygulanır Çakma Katalogdaki 28 nolu eser üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır. Bir adı da küftgâri olan bu teknikle altın ve gümüşle kaplanması düşünülen geniş satıhlarda kaplama yapılmıştır. Miğfer ve zırhlarla rastlanılan geniş gövdeli yapma kûfî harflerin doldurulması bu tekniğin uygulanması sonucu oluşmuştur. Çakma tekniğinde yüzeylerde uygulanacak yazı ve motiflerin kenar konturları kazıma tekniği ile oyulur. Varak halindeki altın ve gümüş bu yüzey konularak ısıtıldıktan sonra çok hafif darbelerle yüzeye çıkarılarak yapıştırılır. Yüzey kenarlarındaki çapaklar temizlenir ve konturlardaki metal birimleri çekiçlenerek çakılan maden üzerine yaptırılır. Bu teknik varak yerine zaman zaman yan yana konulan tellerin dövülmesi ile de uygulanabilir Delik İşi Madeni eserlerin üzerine kesici ve delici aletler kullanılarak delikli süslemelerin yapıldığı tekniğe delik İş kesme veya ajur tekniği denir. 170 Tekniğin uygulanacağı plaka üzerine işlenecek desen bir veya estetiğine uygun simetri içerisinde birden fazla çizilir. Daha sonra keskin kalemler ve çekiç vasıtası ile desenin şeklini ortaya çıkaracak zemin parçaları çıkarılır. Yahut da zemin bırakılarak deseni belirleyecek bordürler oyularak teknik uygulanır. Uygulamada belirgin bir güzellik verebilmek için desenler genellikle şemseler içerisine işlenmiştir. Kalkanlarda, zırh plakalarında bu teknikle yapılan uygulamalarda ajurlu yazılara da yer verilmiştir. Miğferler ile zerrin külahlarda ise desen uygulamaları yer almıştır. 171 Katalog da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır. 169 ERALP, N., a.g.e., s ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s ERALP, N., a.g.e., s.180

136 Altın Sıvama Tombaklama adı da verilen bu teknik genellikle XVI ncı yüzyıldan itibaren bakırın bol miktarda kullanılması sonucu yaygınlaşmıştır. Bakırdan yapılmaya başlanan miğfer, kalkan, at alın zırhı ve diğer araçların çok çabuk oksidasyona uğrayarak kararmalarını önlemek, aynı zamanda onlara uzun süreli ve gösterişli bir yaşam sağlamak için kullanılan bir tekniktir. Bu teknikte bakırdan yapılmış malzeme üzerine gerekli desen ve motifler yapıldıktan sonra çok iyi bir şekilde temizlenir. Kazıma tekniği sonucu ortaya çıkan maden çapakları alınır. 172 Katalog da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE SİLAHLAR Silahlar, ateşli ve ateşsiz silahlar olarak kullanılmakta olup ateşsiz silahlarda vurucu, kesici, delici, atıcı silahlar adları altında incelenmektedir. Kataloğumuzda ateşsiz silahlardan sadece kesici ve delici silahlar yer almaktadır. Kesici silahlardan en önemlisi ve en çok kullanılan ise kılıç olup kataloğumuzda 1, 2, 3, 4, 5,6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 nolu eserler bu türdendir. Kılıçtan sonra en çok ve yaygın olarak kesici silah yatağan olup kataloğumuzda 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29 nolu eserler bu türdendir. Kesici silahlar içerisinde değerlendirilen ve kılıç ve yatağana nazaran daha küçük ölçekte yapılmış olan kamalar ise kataloğumuzda 31, 32, 33, 34, 35 numarada incelenmiştir. Ateşsiz silahların delici silah diye adlandırabileceğimiz meç kataloğumuzda tek örnek olarak 30 numarada incelenmiştir. Yine 36 ve 37 katalog numarasında bazen tek olarak da kullanılan ama esas kullanım amacı tüfeklerin namlusuna sabitlenerek kullanılan kasaturalar yer alır. Ateşli silahlar içerisinde top, tüfek ve tabanca yer almakta olup katalogumuzda bu üç türden silah grubunda yer almaktadır. Kataloğumuzda en çok bulunan silahımız tabanca olup 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59 nolu kataloglarda bu türden eserler incelenmiştir. Tabancalardan sonra da en çok bulunan silah ise tüfekler olup 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 6759 nolu kataloglarda bu türden eserler incelenmiştir. Kataloğumuzda yer alan bir tek örnek bulunan ve kataloğumuzda 68 numarada incelenen son ateşli silahımız ise top tur. 15. Yüzyıl Karamanoğulları dönemine tarihlendirdiğimiz bu topa ait iki örnek 2013 yılı içerisinde Karaman 172 ERALP N., a.g.e., s.182

137 122 Müzesi tarafından gerçekleştirilen Karaman Kalesi kazı çalışmalarında ortaya çıkarılmış olup bir tanesinin ağzında taştan yapılmış küçük güllesi yer almaktadır. Osmanlı döneminde ateşli silahlarda kullanılan güherçilenin Karaman eyaletinde de üretiminin yapılması 173 ve Karaman Kalesi kazısından Karamanoğulları Beyliği Dönemine ait toprak tabakasından iki adet topun ve çok sayıda taş güllenin bulunması Karamanoğulları Beyliğinde de topun kullanıldığının ve güherçile üretiminin yapıldığının en büyük kanıtıdır. KARŞILAŞTIRMA Karaman ve çevresinden derlenerek Karaman Müzesinde sergilenen ateşli ve ateşsiz silahları Konya ve Kırıkkale 176 Müzelerinden yapılmış tez örneklerinden karşılaştırdığımızda Karaman Müzesinde yer alan ateşsiz silahların tamamı kesici silahlardan oluşmaktadır. Konya Müzesinde ise kesici silahların yanı sıra koruyucu silahlardan, vurucu silahlardan, delici ve atıcı silahlardan örneklerinde olduğu görülmektedir. Karaman Müzesinde kesici silahlarda kılıçların ana malzemesinin demir çelik olduğu kabzalarında ise boynuz, kemik ve ahşap malzemelerinde kullanıldığı, namlu kısımlarının dövme tekniği ile işlendiği görülmektedir. Aynı şekilde Konya ve Kırıkkale müzelerinde sergilenen kılıçlarında aynı malzeme kullanıldığı hepsinin de namlu kısımlarının da dövme tekniği ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Kılıçların namlu süslemelerinde; Karaman, Konya ve Kırıkkale Müzelerinde kazıma, kabartma ve kakma tekniklerinin uygulanarak stilize geometrik ve bitkisel motiflerin işlendiği namlunun her iki yüzünde kitabelerinin ve yazı kuşaklarının olduğu görülmektedir. Kırıkkale Müzesinde Konya ve Karaman Müzelerinde bulunmayan çift ağızlı Zülfikar diye adlandırılan kılıç çeşidi göze çarpmaktadır. Kataloğumuzda yer alan subay kılıcı örnekleri diğer müzelerde olduğu gibi kabzalarının boğumlu olduğu boğumların üzerine kaymayı engellemek amacıyla tel sarılı olduğu görülür. Kataloğumuzda incelenen Yatağanlarda kabzaları kulaklı ve kulaksız formda olup 19. yy. ait örneklerden oluşmaktadır. Aynı şekilde hem form hem de yapı malzemesi olarak Karamanda yer alan yatağanların Konya ve Kırıkkale de yer alan yatağanlarla benzerlik gösterir. Bu benzerliği süslemelerde de görmek mümkündür. 173 AGOSTON, G., a.g.e., s ŞEN İ., Konya Etnografya Müzesindeki Ateşsiz Silahlar, Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, Konya, ERDEM, İ.H., Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesindeki Ateşli Silahlar(Tüfek ve Tabancalar), Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, Konya, AYDIN, C., Kırıkkale MKEK Silah Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009

138 123 Namlu üzerine işlenmiş usta kitabeleri, yedi uyuyanların isimleri, feth suresi gibi yazı örnekleri kartuşlar, stilize bitkisel ve geometrik motifler en çok kullanılan motiflerdir. Ateşli silahlar yönünden bir karşılaştırma yapılacak olursa Osmanlı Döneminde kullanılan ateşli silahların gerek yerli gerekse Avrupa ve Amerika yapımı silahlardan oluştuğu görülmektedir. Osmanlı üretimi olan silahların Karaman Müzesi örnekleri 19. yy. başlarında üretimine başlanan kapsüllü ateşleme mekanizmasına sahip; kundak kısmı ahşap, ateşleme tertibatı, namlusu ve gövdesi döküm çelikten oluşan silahları oluşturur. Diğer iki bölgede ise bu kapsüllü silahların yanı sıra kapsüllü silahlardan önce kullanılan 17. ve 18. yy da kullanılan çakmaklı silahlardan örneklerinde olduğu görülür. 19. yy. da yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan Avrupa ve Amerikan yapımı silah örneklerinin her bölgede de kullanıldığı hem form hem süsleme hem de özellikleri bakımından benzer olduğu görülmektedir. Ateşli silahlarda tüfeklerde süsleme kabzada ve ateşleme mekanizmasında ve namlu üzerinde yer alır. Avrupa yapımı silahlarda silahların seri numaraları ve üretim yerleri, markaları yer almaktadır. Kırıkkale de yer alan tüfeklerde kazıma, kakma, oyma kabartma tekniklerinin yanı sıra tel kakma tekniğinin uygulandığı süslemede sedef, fildişi, bağa, kıymetli taşların kullanıldığı göze çarpmaktadır. Karaman müzesinde yer alan tabancalarda genellikle 19. yy. kullanılan Osmanlı yapımı kapsüllü piştovlardır. Konya ve Kırıkkale de ise bu piştovların yanı sıra 17. ve 18. yy. da kullanılan çakmaklı tabancaların kuburların olduğu görülür. 19. Yüzyılın ortalarında toplu tabancaların ortaya çıkışı ve yaygınlaşması sonucu Osmanlılarda da kullanılmaya başlayan Karadağ tipi toplu tabancalar ve Amerikan yapımı tabancaların her üç bölgede de örnekleri yer almaktadır. Bu tabancalarda hem teknik hem de süsleme bakımından benzerlik gösterir ancak Kırıkkale de yer alan tabancalarda özellikle kabza süslemelerinde değerli taş kullanımı dikkat çekmektedir.

139 SONUÇ İnsanlar tarih sahnesine çıktığı zamandan beri gerek kendilerini savunmak gerekse doğada yer alan hayvanları avlayarak besin ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla çeşitli silahlar üretmeye başlamıştır. Bu silahlar tarih öncesi devirlerde basit yontulmamış taşlardan hayvan kemiklerinden, ağaç dallarından oluşmakta iken insanın kendini geliştirmeye başlaması ile birlikte sonraları daha düzgün daha etkili silahlar üretmeye ve kullanmaya çalışmışlardır. Tarihte her toplumun kendine özgü bir savaş stratejisi olmuştur. İşte bu savaşlarda kullanılan silahlarda o toplumun ihtiyacını karşılayabilecek nitelikle silahlar üretilmeye başlanmıştır. Silahların yapımında, süslemesinde ve üretiminde devletlerin ya da toplumların ekonomik yapısı yadsınamaz bir gerçektir. Günümüzde de Devletlerin kullanmış olduğu silahlara bakacak olursak bunu net bir şekilde görebilir. Bazı ülkeler nükleer silahlar üretebilmekte iken bazı ülkelerde ise küçük ölçekli bir ateşli silah olan tabanca bile üretilememektedir. Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli ve Ateşsiz Silahlar konulu hazırlamış olduğumuz tez çalışmasında 68 adet silah incelenmiştir. Bu silahlardan 37 adeti ateşsiz silahlardan olup tamamı Osmanlı İmparatorluğu zamanında kullanılan silahlardır. Bu silahlardan kasaturalar Osmanlı ordusu için yapılmış Alman menşeilidir. Katalogda Ateşsiz silahlardan 15 adet kılıç, 14 adet yatağan, 5 adet kama, 1 adet meç, 2 adet de kasatura yer almaktadır. Bu silahların yapımında kullanılan ana malzeme demir çelik olup dövme tekniği ile kullanılarak şekillendirilmişlerdir. Silahların kabzaları ise kemik, boynuz, ahşap ve pirinç malzemelerden yapılmıştır. Ateşsiz silahlarda süslemeler genellikle namlu kısmında olup stilize bitkisel ve geometrik bezemeler, Osmanlı arması, yazı süslemelerden oluşmaktadır. Bu yazılar ve bezemeler bazen kartuşlar içerisinde kullanılmıştır. Ateşsiz silahlar üzerinde Ameli Salih, Ameli Şahin? bin Mehmed, Ameli Süleyman, Ameli Mehmed ameli usta isimleri yer almaktadır. Yazılarda ise fetih suresi ilk ayeti İnna fetahna leke fethan mubına(şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik), maşallah, karaman yadigarı, Yemliha megzelina mislina merduş debernuş kefeş patyaş kıtmir(yedi uyuyanlar isimleri) gibi yazı örnekleri bulunmaktadır. Süslemede kullanılan teknikler ise kazıma, kakma, savatlama, kabartma ve taş yerleştirmedir. Katalog çalışmamızda ateşsiz silahların yanı sıra 22 adet tabanca, 8 adet tüfek ve 1 adet top olmak üzere toplamda 31 adet de ateşli silah incelenmiştir. Bu silahlar dan 1adet top Karamanoğulları Beyliğine ait iken diğer tabanca ve tüfekler Geç Osmanlı, XIX. ve XX. Yüzyıl Avrupa ve Amerika yapımı silahlardır. Ateşli silahların yapımında da ana malzeme demir çelik olup silahlar döküm tekniğinde yapılmıştır. İncelediğimiz küçük ölçekli silahların tabancaların kabzalarında kemik, ahşap ve fiber malzeme kullanılmıştır. Tüfeklerde ise kundak ve kabza kısmı ahşap kullanımı dikkat çeker.

140 125 Ateşli silahlarda süslemeler genellikle namlu kısmında ve ateşleme mekanizma üzerinde yoğunlaşmıştır. Kazıma ve kakma teknikleri uygulanarak oluşturulan bu bezemeler stilize bitkisel ve geometrik motifler ağırlıktadır. Silahlarda seri numaraları ve üretim yerleri belirten yazı kuşakları çelik gövde üzerinde ve namlu üzerindedir. Türklerin İslamiyet ten evvelki en erken devirlerden itibaren yurt edindikleri bölgeler itibariyle maden kaynaklarına sahip olmaları ve madeni işleyerek çeşitli eşya ve sanat eserleri meydana getirdikleri görülmektedir. Demirin çok iyi işlenmesi silah sanatında da benzersiz eserlerin ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştır. Silahların yapılışındaki ustalığın yanı sıra üzerinde uygulanan süslemelerinde dönemin sanat anlayışını ve üslubunu gelecek nesillere aktarılması açısından önem arz etmektedir. Türk Kültürünü ve savaş sanatını bizlere anlatmada yardımcı olan bu değerli kültür varlıklarımızın tanıtılması için bu alandaki bilimsel çalışmaların artırılması ve bu çalışmaları yapan Bilim İnsanlarımızın desteklenmesi gerekmektedir. Müzelerimizde yer alan ve çoğu depolarda raflar arasında sıkışıp kalmış bu eserlerimizin uzman ekiplerce restorasyonlarının yapılarak toplumumuza kazandırılması en büyük temennimizdir.

141 126 KAYNAKÇA AGOSTON, Gabor, Çeviri Tanju AKAD, Barut, Top ve Tüfek, İstanbul, 2006 AKÖZ, Alaaddin, Türk Devri, Karaman Tarih Kültür Sanat, Karaman, 2000, s ANONİM, Karaman, Meydan Larousse, Cilt 6, İstanbul, 1971, s.940 ANONİM, Karaman, Türk Ansiklopedisi, C.XXI, Ankara, 1974, s AYDIN, Hilmi, Sultanların Silahları, Ankara, 2012 ANONİM, Kamçı, Ana Britannica, Cilt 12, İstanbul, 1986, s.452 ANONİM, Kılıç, Türk Ansiklopedisi, Cilt XXII, Ankara, 1975, s.25 ANONİM, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi, Cilt 3, Kısım 1( ), Ankara, 1964 ANONİM, Yatağan Bıçakları, GEKA, Denizli, 2009, s.1-15 ANONİM, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi, Cilt 3, Kısım 5 ( ), Ankara, 1978 ARBARO, Nicola, Konstantiniye Muhasarası Ruznamasi, Çeviren T. Diler, İstanbul, 1953 ARMUTLU, H. Mehmet, Karamanoğulları Tarihi, Karaman, 2001 ARSEVEN, C. Esat, Türk Sanatı, İstanbul, 1984 AYDIN, Cemile, Kırıkkale MKEK Silah Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009 AYDÜZ, Salim, Osmanlılarda Ateşli Silahlar Sanayi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2005, s.1-2 AYDÜZ, Salim, Osmanlı Silahları, Silah Üretim Merkezleri ve Literatürü Tarihi, Tarih Okulu, Mayıs - Ağustos 2011, Sayı X, İzmir, 2011, BAŞKAN, Yahya, Karaman Beyliği (Alaaddin Ali Bey Dönemi ), (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Malatya, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Eğitim Ana Bilim Dalı, Genel Türk Tarih Ana Bilim Dalı, 1999

142 127 BAŞTAV, Şerif, Eski Türklerde Harp Tekniği TKAE Türk Kültürü Mecmuası, S.22, Ankara, 1964 BOMBACI, Alessio, Türkler ve Gazneli Sanatı, Milletlerarası I. Türk Sanatları Kongresi Tebliğleri, Ankara, 1962 BOYACIOĞLU, Ramazan, Karamanoğulları'nın Kökenleri, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi C.I S.3 Sivas, 1999, s BOYNUKALIN, İ. Rıfkı, Bütün Yönleriyle Karaman İli, İstanbul, 1990 CAHEN, Claude, Pre-Ottoman Turkey: a general survey of the material and spiritual culture and history, C , trans. J. Jones-Williams (New York: Taplinger, 1968), ÇORUHLU, Tülin, Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol Damgaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 18, İstanbul,1988, s.9-14 ÇORUHLU, Tülin, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Techizatları (Askeri Müzeden Örneklerle), Ankara, 1993 ÇÖTELİOĞLU, Aysel, Askeri Müze Osmanlı Dönemi Ateşli Silahlar Katalogu, İstanbul, 1999 DİYARBEKİRLİ, Nejat, Hun Sanatı, İstanbul, 1972 ERALP, T. Nejat, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara,1993 ERDEM, İ.Halil, Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesindeki Ateşli Silahlar(Tüfek ve Tabancalar), Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, Konya, 2002 ERGİN, O. Nuri, Türk Maarif Tarihi, C. I-II, s ; H. G. Majer, "17. Yüzyılın Sonlarında Avusturya ve Osmanlı Ordularının Seferlerdeki Lojistik Sorunları", Osmanlı Araştırmaları II, İstanbul, 1981, s ERGİNSOY, Ülker, İslam Maden Sanatının Gelişmesi, İstanbul, 1978 GÖLEN, Zafer, Osmanlı Barut Üretim Merkezi, Türkler, Cilt 10, Ankara, 2002, s GÜRÜN, Kamuran, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1981 HACİB, Yusuf Has, Kutadgu Bilig, Tercüme: Reşit Rahmeti Arat, Ankara, 1947

143 128 HALAÇOĞLU, Yusuf, Klasik Dönemde Osmanlı Devlet Teşkilatı, Türkler, Cilt IX, Ankara, 2002, s HUDYAKOV, S.Yuliy, Eski Türklerde Silah, Türkler, Cilt III, Ankara, 2002, s İLGÜREL, Mücteba, Osmanlı İmparatorluğunda Ateşli Silahların Yayılışı, Tarih Dergisi, Sayı 32, İstanbul, 1979, s İNAL, Güner, Ortaçağlarda Anadolu da Yaşayan Mezopotamyalı ve Suriyeli Sanatçılar, Sanat Tarihi Yıllığı, Cilt 11, İstanbul, 1982, s İNALCIK Halil, Osmanlılarda Ateşli Silahlar, Belleten, C.XXI, Sayı. 53, Ankara, 1957, İNAN, Abdülkadir, Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul, 1976 KARAMANOĞLU, Derviş, Ok Kandilleri, Tarih Hazinesi, Sayı 3, İstanbul, 1950, s KARPUZ, Emine, Anadolu Mutfaklarında Kullanılan Bakır Kaplar ve Osmanlı Dönemi Örnekleri, Türkler, Cilt 12, Ankara, 2002, s KOCA, Salim, İlk Müslüman Türk Devletlerinde Teşkilat, Türkler, Cilt V, Ankara, 2002, s KRITOVULOS, İstanbulun Fethi, Hazırlayan: Muzaffer Gökman, İstanbul, 1967 KURAT, Prof. Dr. Akdes, Göktürk Kağanlığı, A. Ü. D. T. C. Fakültesi Dergisi, Cilt 10, S. 1-2, Ankara, 1952, s.1-56 LİNDSAY, Merril, One Hundred Great Guns, Tokyo-Newyork, 1976 MERÇİL, Erdoğan, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara, 1991 ORKUN, Hüseyin Namık, Eski Türk Yazıtları, Cilt 2, İstanbul, 1940 ORKUN, Hüseyin Namık, Eski Türkler Nasıl Yemin Ederlerdi?, Resimli Tarih Mecmuası, Cilt 1, İstanbul, 1950, s ÖGEL, Bahaeddin, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi I, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1981, ÖZ, Tahsin, Türk Okçuluğu ve Atatürk, TTK. Atatürk Konferansları II den ayrı basım, Ankara, 1970, s

144 129 ÖZCAN, Abdülkadir, Osmanlı Devleti nin Askeri Yapısı, Türkler, Cilt X, Ankara, 2002, s PAKALIN, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt 1-2-3, İstanbul, 1983 PARMAKSIZOĞLU, İsmet, Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara,1982 POLAT, Bayram, Karaman İli Dini Tarihi ve Günümüz İnanç Coğrafyası, Karaman Tarihi ve Kültürü IV, Karaman, 2005 RUNCIMAN, Steven, Konstantiniye Düştü, Çeviren : Derin Türk Ömer, İstanbul, 1972 SÜMER, Faruk, Oğuz Han ve Destanı, Resimli Tarih Mecmuası, Cilt 12, İstanbul, 1951, s SÜMER, Faruk, Oğuzlar, Türkmenler, Ankara, 1972 ŞEN, İbrahim, Konya Etnografya Müzesindeki Ateşsiz Silahlar, Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, Konya, 2002 ŞEŞEN, Ramazan, Selaaddin Devrinde Eyyubi Devleti, İstanbul, 1983 TANERİ, Aydın, Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri- Kurtuluş Devri, Ankara, 1981 T.C. Resmi Gazete, Tarih 21/06/1989, s.20202, 15/06/1989 tarih ve 3578 sayılı kanun. TEKELİ S., ÇÜRÜK C., BİLGÜTAY E., ÇORUHLU T., ÇÖTELİOĞLU A., YACAN S., Askeri Müze Koleksiyonları, İstanbul, 2000 TEMİZSOY, İlhan UYSAL, Vehbi, Karaman, Konya, 1987 TOPAL, Cengiz, Tarih Öncesi ve İlkçağ, KARAMAN Tarih Kültür ve Sanatı, Karaman, 2000 TOPAL, Cengiz, Karaman Kültür Envanteri, Karaman, 2009 tr.wikipedia.org/wiki/mancınık TUNCEL, M., Karaman, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt XXIV, s.444 TURSUN BEY, Tarih-i Eb ul Feth, Çeviren: Mertol Tulum, İstanbul, 1977

145 130 UYSAL A., ALODALI N., DEMİRCİ M., Dünü ve Bugünüyle Karaman, Kültür Tarih Coğrafya, Konya, 1992 UYSAL, Abdullah, Geçmişten Günümüze Karaman, Tarih Coğrafya- Ekonomi- Kültür ve İlkler, Konya,1995 UYSAL, İ.N., Karaman İli Ağızları ve Anadolu Ağızları Arasındaki Yeri, Karaman, 2011 UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı, Topçu Ocağının Kuruluşu, Ankara, 1943 ÜNAL, Tahsin, Karamanoğulları Tarihi, Ankara, Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi(adnks) Veri Tabanı, ( )

146 131 (Tablo 1) Eserlerin Müzeye Geliş Tarihi ve Geliş Biçimine Göre Döküm Tablosu Katalog No Satın Alma Hibe Diğer 1 X X 2 X X 3 X X 4 X X 5 X X 6 X X 7 X X 8 X X 9 X X 10 X X 11 X X 12 X X 13 X X 14 X X 15 X X 16 X X 17 X X 18 X X 19 X X 20 X X 21 X X

147 132 Katalog No Satın Alma Hibe Diğer 22 X X 23 X X 24 X X 25 X X 26 X X 27 X X 28 X X 29 X X 30 X X 31 X X 32 X X 33 X X 34 X X 35 X X 36 X X 37 X X 38 X X 39 X X 40 X X 41 X X 42 X X 43 X X 44 X X 45 X X

148 133 Katalog No Satın Alma Hibe Diğer 46 X X 47 X X 48 X X 49 X X 50 X X 51 X X 52 X X 53 X X 54 X X 55 X X 56 X X 57 X X 58 X X 59 X X 60 X X 61 X X 62 X X 63 X X 64 X X 65 X X 66 X X 67 X X 68 X X

149 134 (Tablo 2) Malzeme ve Yapım Tekniğe Göre Döküm Tablosu Katalog No Ahşap Demir Çelik Boynuz/Kemik Fiber Tunç Bronz Pirinç Dövme Döküm 1 X X 2 X X 3 X X 4 X X 5 X X 6 X X X 7 X X X 8 X X 9 X X 10 X X 11 X X X 12 X X X 13 X X 14 X X 15 X X X 16 X X 17 X X 18 X X 19 X X 20 X X 21 X X

150 135 Katalog No Ahşap Demir Çelik Boynuz/Kemik Fiber Tunç Bronz Pirinç Dövme Döküm 22 X X X 23 X X 24 X X 25 X X 26 X X 27 X X 28 X X 29 X X 30 X X 31 X X 32 X X 33 X X 34 X X 35 X X 36 X X 37 X X 38 X X X 39 X X X 40 X X X X 41 X X X 42 X X X X 43 X X X 44 X X X X 45 X X X

151 136 Katalog No Ahşap Demir Çelik Boynuz/Kemik Fiber Tunç Bronz Pirinç Dövme Döküm 46 X X X 47 X X X 48 X X X X 49 X X X X 50 X X X X 51 X X X 52 X X X X 53 X X X 54 X X X 55 X X X 56 X X X 57 X X X 58 X X X 59 X X 60 X X X 61 X X X 62 X X X 63 X X X 64 X X X X 65 X X X 66 X X X 67 X X X 68 X X

152 137 (Tablo 3) Süsleme Tekniğe Göre Döküm Tablosu Katalog No Kazıma Kakma Kabartma Telkari Savatlama Taş Yerleştirme Bezemesiz 1 X 2 X 3 X 4 X 5 X 6 X 7 X 8 X 9 X 10 X 11 X 12 X 13 X 14 X 15 X 16 X 17 X 18 X 19 X X 20 X 21 X X

153 138 Katalog No Kazıma Kakma Kabartma Telkari Savatlama Taş Yerleştirme Bezemesiz 22 X X 23 X 24 X 25 X 26 X 27 X 28 X X 29 X 30 X 31 X X 32 X 33 X X 34 X 35 X X X 36 X 37 X 38 X 39 X 40 X 41 X 42 X 43 X 44 X 45 X

154 139 Katalog No Kazıma Kakma Kabartma Telkari Savatlama Taş Yerleştirme Bezemesiz 46 X 47 X 48 X 49 X 50 X X 51 X 52 X 53 X 54 X 55 X 56 X 57 X X 58 X 59 X 60 X 61 X 62 X X 63 X 64 X X 65 X 66 X 67 X 68 X

155 140 ÇİZİMLER ÇİZİM 1 ÇİZİM 2 ÇİZİM 3

156 141 ÇİZİM 4 ÇİZİM 5 ÇİZİM 6

157 142 ÇİZİM 7 ÇİZİM 8

158 143 ÇİZİM 9 ÇİZİM 10 ÇİZİM 11

159 144 ÇİZİM 12 ÇİZİM 13 ÇİZİM 14 ÇİZİM 15

160 145 ÇİZİM 16 ÇİZİM 17

161 146 ÇİZİM 18 ÇİZİM 19 ÇİZİM 20

162 147 ÇİZİM 21 ÇİZİM 22 ÇİZİM 23

163 148 ÇİZİM 24 ÇİZİM 25

164 149 ÇİZİM 26 ÇİZİM 27

165 150 ÇİZİM 28 ÇİZİM 29

166 151 RESİMLER RESİM NO: 1 RESİM NO: 2

167 152 RESİM NO: 3 RESİM NO: 4

168 153 RESİM NO: 5 RESİM NO: 6

169 154 RESİM NO: 7 RESİM NO: 8

170 155 RESİM NO: 9 RESİM NO: 10

171 156 RESİM NO: 11 RESİM NO: 12

172 157 RESİM NO: 13 RESİM NO: 14

173 158 RESİM NO: 15 RESİM NO: 16

174 159 RESİM NO: 17 RESİM NO: 18

175 160 RESİM NO: 19 RESİM NO: 20

176 161 RESİM NO: 21 RESİM NO: 22

177 162 RESİM NO: 23 RESİM NO: 24

178 163 RESİM NO: 25 RESİM NO: 26

179 164 RESİM NO: 27 RESİM NO: 28

180 165 RESİM NO: 29 RESİM NO: 30

181 166 RESİM NO: 31 RESİM NO: 32

182 167 RESİM NO: 33 RESİM NO: 34

183 168 RESİM NO: 35 RESİM NO: 36

184 169 RESİM NO: 37 RESİM NO: 38

185 170 RESİM NO: 39 RESİM NO: 40

186 171 RESİM NO: 41 RESİM NO: 42

187 172 RESİM NO: 43 RESİM NO: 44

188 173 RESİM NO: 45 RESİM NO: 46

189 174 RESİM NO: 47 RESİM NO: 48

190 175 RESİM NO: 49 RESİM NO: 50

191 176 RESİM NO: 51 RESİM NO: 52

192 177 RESİM NO: 53 RESİM NO: 54

193 178 RESİM NO: 55 RESİM NO: 56

194 179 RESİM NO: 57 RESİM NO: 58

195 180 RESİM NO: 59 RESİM NO: 60

196 181 RESİM NO: 61 RESİM NO: 62

197 182 RESİM NO: 63 RESİM NO: 64

198 183 RESİM NO: 65 RESİM NO: 66

199 184 RESİM NO: 67 RESİM NO: 68

200 185 RESİM NO: 69 RESİM NO: 70

201 186 RESİM NO: 71 RESİM NO: 72

202 187 RESİM NO: 73 RESİM NO: 74

203 188 RESİM NO: 75 RESİM NO: 76

204 189 RESİM NO: 77 RESİM NO: 78

205 190 RESİM NO: 79 RESİM NO: 80

206 191 RESİM NO: 81 RESİM NO: 82

207 192 RESİM NO: 83 RESİM NO: 84

208 193 RESİM NO: 85 RESİM NO: 86

209 194 RESİM NO: 87 RESİM NO: 88

210 195 RESİM NO: 89 RESİM NO: 90

211 196 RESİM NO: 91 RESİM NO: 92

212 197 RESİM NO: 93 RESİM NO: 94

213 198 RESİM NO: 95 RESİM NO: 96

214 199 RESİM NO: 97 RESİM NO: 98

215 200 RESİM NO: 99 RESİM NO: 100

216 201 RESİM NO: 101 RESİM NO: 102

217 202 RESİM NO: 103 RESİM NO: 104

218 203 RESİM NO: 105 RESİM NO: 106

219 204 RESİM NO: 107 RESİM NO: 108

220 205 T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Özgeçmiş Adı Soyadı: İsmail ATCI Doğum Yeri: Beyşehir Doğum Tarihi: 24/11/1979 Medeni Durumu: Evli Öğrenim Durumu Derece: İlköğretim: Ortaöğretim: Lise: Lisans. Yüksek Lisans. Becerileri: İlgi Alanları: İş Deneyimi: (Doldurulması isteğe bağlı) Aldığı Ödüller: (Doldurulması isteğe bağlı) Hakkımda bilgi almak için önerebileceğim şahıslar: (Doldurulması isteğe bağlı) Okulun Adı: Beytepe İlkokulu Alaaddin Ortaokulu Beyşehir Lisesi Selçuk Üniversitesi Tel: Adres: Karaman Müzesi Müdürlüğü İmaret Mahallesi Turgut Özal Caddesi No:3 Karaman İmza:

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI SASANİLER (226-651) Sasaniler daha sonra Emevi ve Abbasi Devletlerinin hüküm sürdüğü bölgenin doğudaki (çoğunlukla Irak) bölümüne hükmetmiştir.

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY**

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY** / Nisan 2018 April 2018 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 http://dx.doi.org/10.17719/jisr.20185638990 BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD

Detaylı

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı Konya'nın 90 km kuzeybatısında yer alan ve 349 km2 yüzölçüme sahip olan Ilgın, günümüzden 3500 yıl önce şimdiki iskan yerinin 25 km kuzeydoğusunda Hititler tarafından "Yalburt"

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ MEHMET BİLDİRİCİ Balkusan köyü Ermenek- Karaman yolu üzerinde Ermenek ten yaklaşık 25 km uzaklıkta ormanlar içinde bir köy. 25 Ağustos 2011 günü benim ricam üzerine Ali Aktürk

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANADOLU SELÇUKLU CAMİİLERİ Konya Alâeddin Camii - 1155-1219 Niğde Alâeddin Camii 1223 Malatya Ulu Camii 1224

Detaylı

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ( 1102 1409 ) Diyarbakır, Harput, Mardin Diyarbakır Artuklu Sarayı İlk Artuklu Medresesi İlgazi tarafundan Halep te yaptırıldı. Silvan (Meyyafarkin)

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Eylül 2017 Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan, 30 Aralık 1888 tarihinde Edremitli Hacı Halilzade Ahmed Bey'in oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Kataloglama

Detaylı

geleneksel silah üretimi

geleneksel silah üretimi Geleneksel Sanatlar Prof. Dr.Arif Mustafayev, Tarih Bilimci Azerbaycan da geleneksel silah üretimi Kınlı kılıç. XIX. yy. Azerbaycan Milli Tarih Müzesi 34 www.irs-az.com 2(14), YAZ 2015 Arkeolojik kazılara

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 12 Ekim 2015 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 19 Ekim 2015 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 26 Ekim 2015 Yaprak çizimleri,

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti HALFETİ İLÇEMİZ Halfeti Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin yüzölçümü 646 km² dir. İlçe; 3 belediye, 1 bucak, 36 köy ve 23 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep iline bağlı Araban,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF (A) GÜZ DÖNEMİ 13 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 20 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Hatai çizimleri,

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 15.10.2018 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 22.10.2018 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 05.11.2018 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 10.10.2016 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 17.10.2016 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 24.10.2016 Yaprak çizimleri,

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 09.10.2017 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 16.10.2017 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 23.10.2017 Yaprak çizimleri,

Detaylı

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) TARİH Miras ilişkileri T O P L U M MİRAS K Ü L T Ü R DOĞA ÇEVRE MİRASIN KAPSAMI MİRAS ÇEKİCİLİKLERİ ÇEVRE MEKAN YER İNSAN PEYZAJLAR YAPISAL UNSURLAR ÇALIŞMA ALANLARI

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN TÜRK SÜSLEME SANATLARI??? NELERDİR? Türk süsleme sanatları a) Tezhip b) Hat c) Ebru ç) Çini d) Minyatür e) Cam bezeme (Vitray) f) Bakırcılık g) Cilt sanatı h)halı sanatı

Detaylı

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ 2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ Avşar, Gerede Yazı ovasının en verimli ve düz alanına yerleşmiştir. Sulamanın en yapılabildiği araziler Avşar a aittir. Bu bakımdan çok eskilerden

Detaylı

Neden Malatya ya yatırım yapmalı

Neden Malatya ya yatırım yapmalı Neden Malatya ya yatırım yapmalı 11 2011 Temel Bilgiler Malatya, Doğu Anadolu Bölgesinin ekonomik açıdan en gelişmiş ilidir. 2010 ADNKS verilerine göre il nüfusu 740.643, merkez nüfusu 500 bin civarında,

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU Gizem DEDE 1530226022 YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Doç.

Detaylı

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ MERKEZDEKİ MÜZELER ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ Şanlıurfa'da müze kurma girişimleri 1948 yılında, müzelik eserlerin toplanması ve Atatürk İlkokulu'nda depolanmasıyla başlar ve daha sonra bu eserler Şehit

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT Bozkırlının nazarında sabit olan şeyin faydası yoktur. O, her an harekete hazır olmalı, kolayca yer değiş-tirebilmelidir. Bu yüzden eski Türkler

Detaylı

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy kpss soru bankası tamamı çözümlü tarih serkan aksoy ÖN SÖZ Bu kitap, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Genel Kültür Testinde önemli bir yeri olan Tarih bölümündeki 30 soruyu uygun bir süre zarfında ve

Detaylı

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Özalp Tarihçesi: Özalp ilçesi 1869 yılında Mahmudiye adıyla bu günkü Saray ilçe merkezinde kurulmuştur. 1948 yılında bu günkü Özalp merkezine taşınmış ve burası ilçe merkezi haline dönüştürülmüştür. Bölgede

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 11. Hafta. Submiken Protogeometrik Dönem

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 11. Hafta. Submiken Protogeometrik Dönem KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ 11. Hafta Doç. Dr. Serdar Hakan ÖZTANER Submiken Protogeometrik Dönem Kaynakça: W.Kraiker - K.Kübler, Die Nekropolen des 12.bis 10.Jh. 1939. A.M. Mansel, Ege ve Yunan

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

Eski Mısır Tarihi Kaynakları

Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır tarihinin araştırılmasında hem yazılı hem de yazısız kaynaklar kullanılmış ve kullanılmaktadır. Eski Mısır medeniyetinden günümüze dek ulaşmış olan tüm kalıntılar

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Roma mimarisinin kendine

Roma mimarisinin kendine Roma Bahçe Sanatı Daha sonraları Roma İmparatorluğunun en fazla geliştiği yıllarda, Romalı generallerin harpler sonucu dünyanın dört köşesine Roma mimarisinin taşınmasına sebep olmuştur. Roma mimarisinin

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

AKSARAY Aksaray ın Tarihçesi "Şehr-i Süleha"

AKSARAY Aksaray ın Tarihçesi Şehr-i Süleha AKSARAY Aksaray ın Tarihçesi Kültür ve Medeniyetler beşiği Anadolu daki en eski yerleşim yerlerinden birisi de Aksaray dır. İlimiz coğrafi konumu ve stratejik önemi nedeniyle tarih boyunca misyon yüklenen

Detaylı

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Oniki Havariler Kilisesi olarak da bilinen Kümbet Camii, Kars Kalesi nin güneye bakan yamacında bulunmaktadır. Üzerinde yapım tarihini veren

Detaylı

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi 78 ağaçları bulunan yer, Ermenek'e bağlı Görme! Köyü'nde 32 Paşaçukuru olarak bilinen yer, Ermenek'te Emir Ahmed mülkü civarındaki yer, Ermenek'e bağlı Gargara Köyü'nde 33 yer, Mut Medresesi yakınındaki

Detaylı

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü lisans programında yer alan Arch 471 - Analysis of Historic Buildings dersi kapsamında Düzce nin Konuralp Belediyesi ne 8-14 Ekim 2012 tarihleri

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Sanat Tarihi Dergisi Sayı/Number:XIII/1 Nisan/April2004, 169-180 İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Kadriye Figen VARDAR Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıldan

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul

Detaylı

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ İçindekiler 1 İçindekiler ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ 1.1. Seramiğin Tanımı... 1.2. Çininin Tanımı... 1.3.

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık TM-3 52 52 416,64 463,57 412,35 412,42 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) Psikoloji TM-3 62 62 415,67 454,89 408,47 410,20

Detaylı

2013 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

2013 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 52 52 TM-3 402,77465 27.300 438,68010 389,15547 390,01457 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) Psikoloji 62 62 TM-3 402,49366 27.500 413,60594 381,63164 388,63617

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14 Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti

Detaylı

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU Fakültemiz lisans programında açılan MĐM 376 Anadolu Uygarlıkları Teknik Seçmeli Dersi kapsamında yapılması planlanan Đstanbul

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

ILISU KASABASI. Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

ILISU KASABASI. Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ ILISU KASABASI Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ ILISU KASABASI GÜZELYURT, AKSARAY 1. GENEL TANITIM Ilısu kasabasının kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir ancak

Detaylı

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI Konya da Osmanlı ordusunun kenti fethettikten sonra yıktırdığı kabul edilen Gevale Kalesi nin kalıntıları bulundu. Buluntular kentin bilinen tarihini değiģtirecek nitelikte.

Detaylı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* * Gnkur.ATASE D.Bşk.lığı Türk kültüründe bayrak, tarih boyunca hükümdarlığın ve hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bayrak dikmek bir yeri mülkiyet sahasına

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm 1.1. ANADOLU ÇAĞLARI... 1 1.1.1. Tarih Öncesi Çağ... 1 1.1.1.1. Yontma Taş Devri (Paleolitik)... 1 1.1.1.2. Orta Taş Devri (Mezolitik)... 2 1.1.1.3. Cilalı Taş Devri (Neolitik)...

Detaylı

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ 2 www.mirasimiz.org.tr KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ Kudüs, Müslümanlarca kutsal sayılan bir şehirdir. Yeryüzündeki ikinci mescid, Müslümanların ilk

Detaylı

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI TARİH BÖLÜMÜ 2014-2015 ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI I. YARIYIL ECTS II. YARIYIL ECTS BİL 150 Temel Bilgi Teknolojisi 4+0 5,0 TAR 107 İlkçağ Tarihi I 3+0 5,0 TAR 108 İlkçağ Tarihi II 3+0 5,0 TAR 115 Osmanlıca

Detaylı

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray 1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985 1. Adı Soyadı : MEHMET ÇELİK 2. Doğum Tarihi: 05 Haziran 195. Unvanı : Prof.Dr.. Öğrenim Durumu Derece Alan Üniversite Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981

Detaylı

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

ETKİNLİKLER/KONFERSANS ETKİNLİKLER/KONFERSANS Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü Züriye Oruç 1 Prof. Dr. Salim Koca'nın konuk olduğu Anadolu'nun Vatanlaşmasında Selçukluların Rolü konulu Şehir Konferansı gerçekleştirildi.

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69. İÇİNDEKİLER TARİHÇE 5 SULTANAHMET CAMİ YAPI TOPLULUĞU 8 SULTAN I. AHMET 12 SULTAN I. AHMET İN CAMİYİ YAPTIRMAYA KARAR VERMESİ 15 SEDEFKAR MEHMET AĞA 20 SULTANAHMET CAMİİ NİN YAPILMAYA BAŞLANMASI 24 SULTANAHMET

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

GEZİ RAPORU ADI: BURAK SOYADI: ÜNLÜ SINIFI:9/A NUMARASI:149 TARİH: a GEZİ ÖNCESİ YAPILACAK HAZIRLIKLAR (ÖN ARAŞTIRMA)

GEZİ RAPORU ADI: BURAK SOYADI: ÜNLÜ SINIFI:9/A NUMARASI:149 TARİH: a GEZİ ÖNCESİ YAPILACAK HAZIRLIKLAR (ÖN ARAŞTIRMA) GEZİ RAPORU ADI: BURAK SOYADI: ÜNLÜ SINIFI:9/A NUMARASI:149 TARİH:30.12.2010 1.a GEZİ ÖNCESİ YAPILACAK HAZIRLIKLAR (ÖN ARAŞTIRMA) İSLAM, BİLİM ve TEKNOLOJİ MÜZESİ İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi

Detaylı