T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU"

Transkript

1 T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI BURSA KENT MÜZESİ ÇENGİÇ BEYLERİ NE AİT SİLAH KOLEKSİYONU Gizem DEDE YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Doç. Dr. Abdullah Şevki DUYMAZ ISPARTA- 2018

2

3

4 (DEDE, Gizem, Bursa Kent Müzesi Çengiç Beyleri ne Ait Silah Koleksiyonu, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2018) ÖZET Sanat tarihi çalışmalarında silahlar, süsleme özellikleri bakımından bir dönemin tarihine ve estetik anlayışına yönelik iyi bilgiler sunabiliyor olmalarına rağmen, seramik, cam gibi diğer küçük eserlere göre daha az konu edinilmektedir. Bu bağlamda Bursa Kent Müzesi Çengiç Beyleri ne Ait Silah Koleksiyonu başlıklı çalışma ile Osmanlı dönemi silahlarının Sanat Tarihi disiplini içerisinde değerlendirilmesi ve alandaki boşlukların giderilmesi amaçlanmıştır. Bursa Kent Müzesi nde sergilenen Osmanlı dönemine ait 37 adet eser incelenmiştir. İncelenen eserler iki grup halindedir; 14 tabanca, 5 tüfek, 6 kılıç, 3 adet yatağan ve 1 adet kama silahlar grubunu oluştururken, 2 barutluk, 3 muhafaza ve 1 adet kolçak ise savaş gereçleri kısmını oluşturmaktadır. Tez kapsamındaki eserlerin tamamının 18. ve 19. yüzyıllara ait olduğu anlaşılmıştır. Eserlerin yarıya yakın kısmının Avrupa diğer yarısının ise Osmanlı menşeili olduğu süsleme özellikleri ve üzerlerindeki kitabelerden anlaşılmaktadır. Anahtar kelimeler: Bursa Kent Müzesi, Silah, Çengiç Beyler, Osmanlı Silahları, Maden Süsleme. iii

5 (DEDE, Gizem, Bursa City Museum Çengiç Beyler s Weapon Collection, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2018) ABSTRACT In art history, weapons are less subject than other handcraft objects like ceramics and glass, although they can provide good information about the history and aesthetic sense of a period in terms of their decorative features. In this context, it was aimed to evaluate the Ottoman era weapons in the discipline of Art History with the title entitled "Bursa City Museum Çengiç beyler s weapon collection" and to eliminate the gaps in the area. 37 pieces belonging to the Ottoman period exhibited at Bursa City Museum were examined. The materials studied are in two groups; 14 pistols, 5 rifles, 6 swords, 3 yatağans and 1 wedge arms group, while 2 barutluks, 3 protector box and 1 vambrace the part of the war equipment. It is understood that all of the works under the thesis belong to the 18th and 19th centuries. It is understood from the ornamentation features and close references that half of the works are from Europe and the other half are from Ottoman origin. Key Words: Bursa City Museum, Weapon, Çengiç Beyler, Ottoman Weapons, Metal Ornament. iv

6 İÇİNDEKİLER TEZ SAVUNMA SINAV TUTANAĞI... i YEMİN METNİ... ii ÖZET... iii ABSTRACT... iv İÇİNDEKİLER... v TABLOLAR LİSTESİ... vi FOTOĞRAF LİSTESİ... vii ÇİZİM LİSTESİ... xiii ÖNSÖZ... xiv GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKLERDE SİLAH KULLANIMININ GELİŞİMİ VE SANAT TARİHİ AÇISINDAN SİLAH 1.1. TAARRUZ SİLAHLARI Ateşsiz Silahlar Vurucu Silahlar Delici Silahlar Kesici Silahlar Ateşli Silahlar SANAT TARİHİ AÇISINDAN SİLAH Malzeme Yapım Teknikleri Süsleme Tekniği İKİNCİ BÖLÜM KATALOG 2.1. ATEŞSİZ SİLAHLAR ATEŞLİ SİLAHLAR KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME SONUÇ KAYNAKÇA EKLER TEZ İÇİN KISA SÖZLÜK ÖZGEÇMİŞ v

7 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Eserlerin Tür Döküm Tablosu Tablo 2: Malzeme Ve Yapım Tekniği Tablo 3: Süsleme Tekniğine Göre Döküm Tablosu Tablo 4: Eserlerin Süsleme Döküm Tablosu vi

8 FOTOĞRAF LİSTESİ Fotoğraf 1: Kılıç Ve Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 2: Kılıç Ve Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 3: Kılıç Tabanının Bir Yüz (2017) Fotoğraf 8: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 9: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 10-11: Kabza Balçak Ayrıntı (2017) Fotoğraf 12: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 13: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 14: Kılıç Balçak Ayrıntı (2017) Fotoğraf 15: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 16: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 17: Kabza Balçak Ayrıntı (2017) Fotoğraf 18: Kını Ayrıntı (2017) Fotoğraf 19: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 20: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 21: Kabza Balçak Genel Görünümü (2017) Fotoğraf 22: Kılıç Ayrıntı, Güneş Ve Ay Betimi (2017) Fotoğraf 23: Yatağan Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 24: Yatağan Ve Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 25: Yatağan Namlusu Detay (2017) Fotoğraf 26: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 27: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 28: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 29: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 30: Kama Ve Kını (2017) Fotoğraf 31: Kama Ve Kını (2017) Fotoğraf 32: Kama Ve Kını (2017) Fotoğraf 33: Yatağan Ve Kını (2017) Fotoğraf 34: Yatağan Ve Kını (2017) Fotoğraf 35: Yatağan Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 36: Yatağan Namlu Ayrıntı (2017) Fotoğraf 37: Yatağan Kabza Ayrıntı (2017) vii

9 Fotoğraf 38: Yatağan Namlu Kitabe (2017) Fotoğraf 39: Kamçı (2017) Fotoğraf 40: Çakmaklı Tüfek (2017) Fotoğraf 41: Çakmaklı Tüfek Dipçik, Namlu Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 42: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme (2017) Fotoğraf 43: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme Diğer Tabanı (2017) Fotoğraf 44: Çakmaklı Tüfek Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 45: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 46: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 47: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 48: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 49: Çakmaklı Tüfek Namlu Ayrıntı (2017) Fotoğraf 50: Çakmaklı Tüfek Namlu (2017) Fotoğraf 51: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 52: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm, Diğer Tabanı (2017) Fotoğraf 53: Çakmaklı Tüfek Çakmak Mekanizması (2017) Fotoğraf 54: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 55: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 56: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 57: Çakmaklı Tüfek Çakmak Mekanizması (2017) Fotoğraf 58: Çakmaklı Tüfek Namlu Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 59: Çakmaklı Tüfek Namlu Ayrıntı (2017) Fotoğraf 60: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 61: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 62: Çakmaklı Tüfek Kabza Görünüm (2017) Fotoğraf 63: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 64: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 65: Çakmaklı Tabanca Kabza(2017) Fotoğraf 66: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 67: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 68: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 69: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 70: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 71: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) viii

10 Fotoğraf 72: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 73: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 74: Çakmaklı Tabanca Kabza Topuzu (2017) Fotoğraf 75: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 76: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 77: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 78: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 79: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 80: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 81: Çakmaklı Tabanca Namlu Ucu (2017) Fotoğraf 82: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 83: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 84: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 85: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 86: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 87: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 88: Çakmaklı Tabanca Çakmak Mekanizması (2017) Fotoğraf 89: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 90: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Motifi (2017) Fotoğraf 91: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 92: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 93: Çakmaklı Tabancı Kabza (2017) Fotoğraf 94: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 95: Çakmaklı tabanca tetik korkuluğu üzerindeki kuş tasviri (2017) Fotoğraf 96: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 97: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 98: Çakmaklı Tabanca Topuz Kısmı (2017) Fotoğraf 99: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 100: Çakmaklı Tabanca Mahfazanın Alt Kısmı Maske (2017) Fotoğraf 101: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 102: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 103: Çakmaklı Tabanca Mahfazanın Alt Kısmı Maske (2017) Fotoğraf 104: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 105: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) ix

11 Fotoğraf 106: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 107: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 108: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 109: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 110: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 111: Çakmaklı Tabancanın Tetik Korkuluğu (2017) Fotoğraf 112: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 113: Çift Namlulu Tabanca (2017) Fotoğraf 114: Çift Namlulu Tabanca (2017) Fotoğraf 115: Çift Namlulu Tabanca (2017) Fotoğraf 116: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 117: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) Fotoğraf 118: Mahfaza Kutusu Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 119: Mahfaza Kutusu Alt Görünüş (2017) Fotoğraf 120: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 121: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 122: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 123: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) Fotoğraf 124: Mahfaza Kutusu Alt Görünüş (2017) Fotoğraf 125: Mahfaza Kutusu Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 126: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 127: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 128: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) Fotoğraf 129: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 130: Mahfaza Kutusu Ön Yüz Ayrıntı (2017) Fotoğraf 131: Mahfaza Kutusu Zincirin Üstteki Kartal (2017) Fotoğraf 132: Mahfaza Kutusu Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 133: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 134: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 135: Mahfaza Kutusu İçi (2017) Fotoğraf 136: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 137: Barutluk Arka Yüz (2017) Fotoğraf 138: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 139: Barutluk Arka Yüz (2017) x

12 Fotoğraf 140: Barutluk Yan Yüz (2017) Fotoğraf 141: Barutluk İçi (2017) Fotoğraf 142: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 143: Barutluk Arka Yüz (2017) Fotoğraf 144: Barutluk Yan Yüz (2017) Fotoğraf 145: Barutluk İçi (2017) Fotoğraf 146: Barutluk Alt Kısmı (2017) Fotoğraf 147: Kolçak Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 148: Kolçak Genel Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 149: Kolçak Genel Yan Yüzey (2017) Fotoğraf 150: Kolçak Genel Arka Yüzey (2017) Fotoğraf 151: Kolçak İçi (2017) Fotoğraf 152: Bursa Kent Müzesi Kılıç Genel Görünüm Fotoğraf 153:Karaman Müzesi Etnografik Fotoğraf154: Bursa Kent Müzesi kılıç kabza Fotoğraf 155: Bursa Kent Müzesi namlu kısmının kabzaya yakın yüzünde HUNLARİA yazısı ve arması okunmaktadır Fotoğraf 156: Bursa Kent Müzesi Namlu Detay Fotoğraf 157: Bursa Kent Müzesi Namlu Detay Fotoğraf 158: Bursa Kent Müzesi Çengiç Beyleri Silah Koleksiyonu Fotoğraf 159: Bursa Kent Müzesi Kını Genel Görünüm Fotoğraf 160: Bursa Kent Müzesi Kama Genel Görünüm Fotoğraf 161: Van Müzesi nde Kama Genel Görünüm (Kalay,2007:210) Fotoğraf 162: Kırıkkale MKEK Müzesindeki kama Genel Görünüm (Aydın, 2009:324) Fotoğraf 163: Bursa Kent Müzesi Yatağan Genel Görünüm Fotoğraf 164: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm Fotoğraf 165: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm Fotoğraf 166: Bursa Kent Müzesi Tabanca Genel Görünüm Fotoğraf 167: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm Fotoğraf 168: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm Fotoğraf 169: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm Fotoğraf 170: Bursa Kent Müzesi Kama Ve Kını Genel Görünüm Fotoğraf 171: Bursa Kent Müzesi Av Tüfeği Genel Görünüm xi

13 Fotoğraf 173: Bursa Kent Müzesi Tören Kılıç Ve Kını Genel Görünüm Fotoğraf 174: Bursa Kent Müzesi Kasatura Ve Kılıfı Genel Görünüm Fotoğraf 175: Bursa Kent Müzesi Kılıç Ve Kını Genel Görünüm Fotoğraf 176: Bursa Kent Müzesi Süvari Kılıcı Genel Görünüm Fotoğraf 177: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm Fotoğraf 178: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm Fotoğraf 179: Kırıkkale MKEK Müzesindeki Çakmaklı Tabanca Kabza Genel Görünüm (Aydın, 2009:324) Fotoğraf 180: Bursa Kent Müzesi Çakmaklı Tabanca xii

14 ÇİZİM LİSTESİ Çizim 1. Bursa Kent Müzesi Bodrum Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden)... 5 Çizim 2. Bursa Kent Müzesi Zemin Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden)... 6 Çizim 3. Bursa Kent Müzesi 1. Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden)... 6 Çizim 4. Kılıç Ve Kını (2017) Çizim 5: Kılıç Ayrıntı, Güneş Ve Ay Tasviri (2017) Çizim 6: Yatağan Genel Görünüş (2017) Çizim 7: Çakmaklı Tüfek (2017) Çizim 8: ( E) Envanter Nolu Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 9: (2013 /32 / E) Çakmaklı Tabanca Çizim (2017) Çizim 10: Çakmaklı Tabanca Namlu Ucu (2017) Çizim 11: Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 12: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Tasviri (2017) Çizim 13: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Çizim 14: Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 15: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Çizim 16: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Tasviri (2017) Çizim 17: Çakmaklı Tabanca Tetikle Çakmak Arasındaki Figür Kompozisyonu (2017) Çizim 18: Çakmaklı Tabanca Kabzadan Namluya Geçen Bölümdeki Gümüş Pafta (2017) Çizim 19: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Topuzu Mask (2017) Çizim 20: Çakmaklı Tabanca Çizim (2017) Çizim 21: Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 22: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Çizim 23: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Çizim 24: Mahfaza Kutusu Ön Yüz Çizim(2017) Çizim 25: Kolçak Çizim (2017) xiii

15 ÖNSÖZ Araştırmanın konusunu Osmanlı silah koleksiyonu başlığı altında, silah kullanımın gelişimi, sanat tarihi açısından silah, koleksiyonda yer alan silahların üzerindeki el sanatı işçiliği oluşturmaktadır. Etnografik eserler arasında yer alan silahların yapım ve süslemeleri açısından sanat eserleri içerisindeki yeri önemlidir. Silahlar hem savunma hem de saldırma anlamında bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Zaman içinde gelişerek kesici silahlar yerini ateşli silahlara ve yine ateşli silahlar da yerini nükleer silahlara bırakmıştır. Köklü bir kültüre sahip olmamıza rağmen söz konusu Osmanlı silah kültürüne ait yazılara az rastlanmaktadır. Bursa Kent Müzesinde yer alan bu silahlar hakkında herhangi bir akademik çalışma yapılmamış olması, bu konu çerçevesi içinde bizi bu çalışmayı yapmaya yönlendirmiştir. Böyle bir araştırma konusu seçmek için teşvik eden Bursa Kent Müzesi koordinatörü Ahmet ERDÖNMEZ e, çalışmalarımda bana her türlü yardımı esirgemeyen ve yönlendirmeyi yapan danışman hocam Doç. Dr. Abdullah Şevki DUYMAZ a, değerli hocalarım, Doç. Dr. Doğan DEMİRCİ, Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Kemal ŞAHİN, Dr. Öğretim Üyesi Hacer Aslan KALAY, Araştırma Görevlisi Ali Rıza BİLGİN e ve ayrıca çalışmamda bana desteğini esirgemeyen Yasin UÇARCI ya teşekkür ederim. Bursa, 2018 Gizem DEDE xiv

16 GİRİŞ Tanım İnsanın temel fizyolojik ihtiyaçlarının başında korunma ile beslenme gelmektedir. Yaşamın sürekliliği için ihtiyaçların giderilmesi gerekmektedir. Korunma ile beslenme gibi insanoğlunun temel ihtiyaçları, bunları karşılayacak bazı icatların yapılmasını gerektirmiştir. İlk silahlar, bu gerekçelerle icat edilmiştir. Etnografik eserler en eski kültürlerin izlerini gelecek çağlara aktarmada, yazılı kaynaklar kadar önemli iletişim aracı olmuştur. Silahlar da etnografik eserler içerisinde bulunarak yapıldıkları dönemin sanatına ve askeri durumu aydınlattıklarından dolayı önemli bir belge özelliğine sahip olmuşlardır. Silahlar, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren insanlar tarafından, öncelikle kendilerini doğaya ve düşmanlarına karşı korumak, daha sonra ise yaşadıkları bölgelere hâkim olmak için vurucu, delici, kesici, koruyucu ve ateşli şeklinde olmak üzere, sürekli geliştirilerek kullanılmışlardır. Silahlar savunma ve saldırma anlamında bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Zaman içinde gelişerek kesici, delici, vurucu silahlar yerini ateşli silahlara ateşli silahlar da yerini nükleer silahlara bırakmıştır. Erken dönemde savunma ve saldırma için yapılan silahlar zaman içinde kullanım amacı ve yapım tekniği olarak değişime uğramış, yerine göre sanat eseri değeri görmüştür. Zamanla şekiller değişmiş silahlar daha küçük ve estetik bir hal almıştır. Süsleme açısından da önemli sanat eserleri haline gelmişlerdir. Bursa Kent Müzesi nde yer alan Osmanlı Dönemi Silahları konulu hazırladığımız, çalışmada Kent Müzesi ndeki 18 ve 19. Yüzyıl Osmanlı silahlarının tarihçesi ve tanıtımı yapılmıştır. Katalog düzeni çerçevesinde yapılan çalışmada, Bursa Kent Müzesi nde bulunan silahlar incelenerek Osmanlı dönemine ait 37 örnek savunma ve saldırı araç gereçleri, yapım, süsleme ve teknik açısından ele alınarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Amaç Araştırmadaki amacımız, etnografik eserler arasında yer alan silahların Osmanlı dönemindeki gelişimleri, yapım ve süslemeleri açısından sanat eserleri içerisindeki yerini ve önemini ortaya koymaktır. Bursa Kent Müzesi nde içerisinde bulunan Osmanlı dönemi silahlarının kültürel miras içerisindeki yerini ve sanatsal boyutunu gözlemler 1

17 dahilinde inceleyerek tablolar halinde sunmaktır. Bu bağlamda çalışmanın ana amacı; Bursa Kent Müzesi vitrinde sergilenen örnekleri de tez kapsamında, metin içerisinde yer verilmeye çalışılmıştır. Bursa Kent Müzesinde yer alan silahların; tarihçe, yapım, süsleme ve teknik açısından incelenmesini oluşturmaktadır. Kapsam Ve Sınırlılık Bursa Kent Müzesi nde yer alan Osmanlı dönemi ateşli ve ateşsiz silahları gerek konunun bütünlüğü, gerekse araştırmamızın Osmanlı dönemine ait Çengiç Beyleri dönemini kapsaması nedeniyle, diğer dönemlere ait eserler araştırma kapsamına alınmamıştır. Konunun bir bütün teşkil etmesi bakımından da bu zaman dilimine ait eserlerin tamamı değil 18 ve 19. yüzyıllara ait olan eserlerin incelenmeye alınması uygun görülmüştür. Materyal olarak da Bursa Müzesi nde yer alan bu döneme ait ateşli ve ateşsiz silahlar, envanterlik eserler incelenmeye alınmıştır. Ayrıca müzede sergilenen mahfazalar ve barutluklar da silahların bir parçası olduğu için teze dahil edilmiştir. Yöntem Bursa Kent Müzesinde yer alan ateşsiz silahlar ve savunma araç gereçlerinden oluşan söz konusu eserlerle ilgili yapılan çalışmamız giriş ve 4 ana bölümden sonuç, kaynakça ve eklerden oluşmaktadır. Literatür çalışmasının ardından çalışmamızın ilk aşamasında Kent Müzesi ne gidilerek müze personelinin gözetimi çerçevesinde eserler yerinde incelenerek çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Silahlar ayrıntılarıyla incelenip metin için gerekli malzeme oluşturulmuştur. Giriş bölümünde; tanım, amaç, kapsam ve sınırlılık oluşup, Bursa Kent Müzesi nde yer alan, saldırma ve savunma araç gereçlerinden oluşan söz konusu eserlerle ilgili yaptığımız literatür çalışmasında konu hakkındaki gerekli kaynak ve dokümanların toplanması, incelenmesi oluşturulmuştur. Bu amaç doğrultusunda Bursa Kent Müzesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi ve benzeri kütüphanelerde literatür çalışması yapılarak konuyla ilgili bilimsel yayınlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın önemli bir kısmını teşkil eden ve silah yapımında kullanılan madenlerin yapım, süsleme ve teknikleri hakkında esere fazla rastlanmamıştır. Son olarak da; Katolog kısmında yer alan silahların bulunduğu Bursa Kent Müzesi hakkında kısa bir özet yer alır. 2

18 II. bölümde, Türklerde Silah Kullanımının Gelişimi ve Sanat Tarihi Açısından Silah ana başlığı altında ele alınıp müzenin etnografik seksiyonunda sergilenen ateşli ve ateşsiz silahların, eser envanter kayıtlarından genel bir listesi oluşturulmuş, bu eserler ateşli ve ateşsiz silahlar olmak üzere sınıflandırılması yapılarak çalışma kapsamı içerisinde değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede silahların gelişimi, Türklerde silah kullanımı ateşli ateşsiz silahlar hakkında bilgi, sanat tarihi disiplini içerisinde silah, malzeme yapım teknikleri, ana hatları ile ele alınmıştır. Bu çalışma aşamasından sonra katalog çalışması yapılacak olan eserlerin envanter kayıtları detaylı bir şekilde incelenip taraması yapılmıştır. Eserlerin tek tek ölçüleri alınıp fotoğrafları çekilmiş, çizimleri yapılarak dikkatli bir şekilde incelenmiştir. III. bölümde, Bursa Kent Müzesinde yer alan tezimizin konusu silahlardan 37 adet eser katalog bölümünde sıralamasına göre tanıtılmıştır. Bu kısımda sıralanan eserler, türlerine göre ele alınıp, incelenmiştir. Katalog fişlerinde eserin türü, müzeye geliş tarihi, müzeye geliş şekli, fotoğraf no, inceleme tarihi, envanter no, demirbaş no, dönemi, çizim, ölçüleri, maden cinsi, yapım teknikleri, süsleme tekniği, müzedeki yeri başlıkları altında, eserler hakkında tablolar halinde bilgi verilmiş, tanım kısmında ise ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. IV. bölümde ise karşılaştırma ve değerlendirme olarak ele alınıp katalog kısmında incelenen eserlerin müzeye geliş tarihleri ve geliş biçimleri, eserlerin müzede bulunuş şekilleri ve günümüzdeki durumları, eserlerin türleri, yapım ve süsleme teknikleri bakımından değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca başka müzelerde sergilenen ateşli ve ateşsiz silahlarla karşılaştırma yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise; çalışmada elde edilen bilgiler ışığında ortaya konulan veriler yer almıştır. Sonuç bölümünden sonra çalışmamızda kullanılan kaynaklar gösterilmiş, katalog kısmında yer alan eserlerin müzeye geliş tarihleri, yapım ve süsleme teknikleri tablo halinde gösterilmiştir. Literatür Çalışmamızın yazılı kaynaklarının irdelenmesi ve bu kaynakların tezimizdeki seçme yayınlarının etkisine baktığımızda; Nejat Eralp in Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, kitabı üç ana bölümden oluşmaktadır. I. Bölümde silah ve insan arasındaki etkileşim, silahın doğuşu ve gelişimi hakkında bilgiler 3

19 verdikten sonra Türk Toplumunda silahın yeri ve önemi hakkında bilgiler vermektedir. Tez çalışmamız da bu bölümlerden yararlanılmıştır. II. bölümde Osmanlı İmparatorluğunun kullanılan silahlar hakkında sınıflandırma yapılarak bu silahlar ayrıntılı bir şekilde az da olsa çizimler kullanılarak zenginleştirilmeye çalışılmıştır. Çizimlerin kara kalem çalışmaları yapılarak silahların ayrıntılı çalışılmasına olanak sağlanmıştır. III. Bölümde ise Osmanlıların silahlarda kullandıkları madenler ile silahlara uygulanan yapım ve süsleme teknikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Bu bölümde silahlar süsleme tekniklerinden yararlanılmıştır., S.Tekeli, C. Çürük, E. Bilgütay, T. Çoruhlu, A. Çötelioğlu, S. Yacan, Askeri Müze Koleksiyonları isimli eserde Askeri Müzenin tarihçesinden bahsedilmiş olup ateşli ve ateşsiz silahların tanımları verilerek Askeri Müzede sergilenen silah çeşitlerinden, çadırlardan, kıyafetlerden, madalya ve nişanlardan, bayrak ve sancaklardan örnekler verilmiştir. Bu örnekler tezimizde yer almadığı için faydanılanamamıştır. Ateşli ve ateşsiz silahların tanımlarından yararlanılmıştır. Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Gelişmesi İslamiyet in başlangıcından Selçuklu Devri sonuna kadar Orta Asya dan İspanya ya kadar o döneme ait İslam ülkeleri maden sanatı incelenmiştir. Tezimizde malzeme, teknik, form ve süsleme açısından yararlanılmıştır. Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek, Osmanlı İmparatorluğu nun Gücü ve Silah Sanayisi, başlıklı çalışmasında; Osmanlı silah sanayi, açısından incelenip tezimizde faydalanılmıştır. Salim Aydüz, Osmanlı Silahları, Silah Üretim Merkezleri ve Literatürü Tarihi başlıklı makalesinde tarih boyunca Osmanlıların kullanmış oldukları her türlü saldırı ve savunma silahları ile bu silahların üretim merkezleri ele alınmıştır. Çalışmamızda üretim merkezlerinden yararlanılmıştır. Hilmi Aydın, Sultanların Silahları adlı eseri, Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları adlı eseri ve silahlar ile ilgili yayınlanmış birçok makalesi, Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğunda Barut Sanayi adlı eseri, Hacer Arslan Van Müzesi nde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları (18-19 Yüzyıllar) adlı yüksek lisans tezi, İsmail Atcı, Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda Sergilenen Ateşli Ve Ateşsiz Silahlar, adlı yüksek lisans tezi, Cemile Aydın, Kırıkkale MKEK Silah Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları, adlı yüksek lisans tezi, Sultan Güneşli, Diyarbakır Arkeoloji, Müzesi nde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları adlı yüksek lisans tezi, başlıca kaynaklardır. 4

20 Bursa Kent Müzesi Bursa daki devlet dairelerinin bir arada bulunması amacıyla 1926 yılında Heykel Meydanı nda Mimar Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından defterdarlık, adliye ve vilayet binaları yapılmıştır. 75 yıl boyunca Bursa Adliyesi görevini yürütmüş olan bina 2001 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi ne devredilmiştir. Geniş çaplı bir restorasyon ve hazırlık aşamasından sonra 2004 yılında Bursa Kent Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Müzenin galerileri 7000 yıllık geçmişi daha algılanabilir ve anlaşılır şekilde aktarabilmesi için her katta ayrı ayrı içeriğe sahiptir (Bursa Kent Müzesi Kataloğu). Giriş katında kronolojik, alt ve üst katlarda ise tematik anlatım söz konusudur. Galerilerdeki sergileme sisteminde tek boyutlu anlayıştan uzaklaşmak amacıyla çeşitli objeler, canlandırmalar, maketler ve mankenler kullanılmıştır. Üç kattan oluşan müze çağdaş, yaşayan kent müzelerine uygun olarak düzenlenmiştir. Giriş katında bulunan galerilerde Bursa nın 7000 yıl önce Neolitik dönemdeki ilk ayak izlerinden başlayıp, Roma, Bizans, Osmanlı dönemleriyle günümüze kadar gelen bir zaman koridorunda Bursa nın tanıklık edilmiştir. Üst kattaki tematik galeri Bursa da yaşam, kaplıcaları, yemek kültürünü, ünlüleri, Karagöz ve Hacivat ile diğer kültürel zenginlikleri anlatır. Çizim 1. Bursa Kent Müzesi Bodrum Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden) Bodrum katta bulunan tematik galeri El Sanatları Çarşısı adını taşımaktadır. Bu galeri 18. Yüzyıl da Bursa ya gelen Avrupalı seyyahların çektiği dönemin Bursa çarşısı fotoğrafları kaynak edilerek hazırlanmıştır. Koridor şeklinde düzenlenmiş olan galeride tamamen dükkân canlandırmalarına yer verilmiştir. Bursa kent müzesinde kurulduğu günden beri yaklaşık 1000 parça eser çeşitli kurum ve kişiler tarafından bağışlanmıştır. 5

21 Çizim 2. Bursa Kent Müzesi Zemin Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden) Müzenin üst katında bulunan kent belleği Bursa da bulunan tarihi evrak, kitap, film, belgesel, fotoğraf gibi dokümanları bir bütün halinde arşivleyerek korumak ve araştırmacılara kaynak temin etmek amacıyla oluşturulmuştur. Çizim 3. Bursa Kent Müzesi 1. Kat Planı (Bursa Kent Müzesi Arşivinden) Sergileme mekânları haricinde müzenin zemin katında ziyaretçilerin dinlenebileceği bir kafeterya, hediyelik eşya satış birimi ile birinci katında araştırmacıların yararlanabileceği bir kent belleği, dia, multivizyon gösterileri ve küçük toplantıların yapılabileceği 55 kişilik çok amaçlı salon ve yönetim birimleri yer almaktadır. 6

22 BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKLERDE SİLAH KULLANIMININ GELİŞİMİ VE SANAT TARİHİ AÇISINDAN SİLAH İnsan, genel deyimi ile savaş diye adlandırılan hayat ve mücadele kavgasında kendi fizik gücünün yetmediği zorlu mücadelelerde hayatın başlangıcından itibaren kolaylaştırıcı, üstünlük sağlayıcı güven verici ve kendi fizik gücünü tamamlayıcı araçlara ihtiyaç duymuştur (Eralp,1993: 4). Fillerin diş ve hortumlarını, boğanın boynuzları, kirpinin fırlattığı dikenleri, böcekkapan bitkisinin yaprakları savunma ve saldırı araçlarındaki içgüdüsel yapı özelliklerini, hayatta kalabilmek amacıyla kullandıkları bir silah olarak görülmüştür (İhsan,1927: 85-89). Tarihte silah olarak kullanılan ilk araçlar taşlar ve sopalardır. Daha sonra uygun biçimde yontulmuş taşlar sopaların ucuna bağlanarak ilk mızraklar ve baltalar yapılmıştır. Taş, sopa ve mızrakların daha uzaklara fırlatılabilmesi gereksinimi doğunca önce sapan, ardından da yay ve ok geliştirilmiştir (Eralp,1993: 5). Her gelişme hareketinde olduğu gibi silahın gelişmesinde de bir önceki yapı ve şekli ele alınmıştır (Kansu, 1946: ). İslamiyet ten önce Türkler silah olarak ok, yay, kılıç, hançer, gürz, mızrak ve zırh kullanmışlardır. Orta Asya Hun İmparatorluğunu kuran Hunların ok atmaktaki ustalıkları özellikle hava da ıslığa benzer sesler çıkararak düşmanı dehşete düşüren ıslıklı oklarının bulunduğu Hun yaylarının üstün özellikleri nedeniyle Romalılarca aranır olduğu bilinmektedir (Eralp,1993: 65). Türk Hakanı Mao-Tun M.Ö. 176 yılında Çin imparatoruna gönderdiği mektubunda 26 devleti yenerek egemenliği altına aldığı ve böylece bütün yay kullanan kavimlerin Hunlar haline geldiklerini Hunlulaştırıldıklarını belirtmiştir (Eralp,1993: 119). Altaylarda II. Pazırık Kurganında Hun savaşçısının atının kalıntılarının yanında silahları bulunmuştur. Diğer Hun savaşçısı için at şeklinde yontulmuş bir mezar taşının üzerine eyere asılı kılıç, kalkan ve yay resmedilmiştir (Diyarbekirli, 1972: ). At ve silahın mezara konulması, mezar taşlarında konu olarak işlenmesi İslamiyet ten önce Türklerde ölümden sonraki hayat ve bu hayatta savaşçının kötü ruhlarla mücadelesi hakkında fikir vermektedir. Göktürk kağanlıkları, gelişmiş silah üretim teknolojisi ve eğitimli savaş atlarıyla örnek teşkil etmiştir. Yakın ve uzak taktiklerde kullanılan savaş silahlarının birçok çeşidi, 7

23 yaylar, oklar ve hançerler en uygun şekilde geliştirilmiştir. Demir başlıklar ve vücudu koruyan kıyafetleri askerlerin savaşta vazgeçilmez aksesuarları olmuştur. Savaş atları için de özel sert palan ve üzengi kullanmışlardır. Atlı özel koruyucu kıyafetleri ve kullandığı silahlarla ordunun direği olarak nitelendirmişlerdir (Hudyakov,2002: 846). Gazneliler Devletinin başkenti Gazne nin kuzeyindeki kazılarda ortaya çıkarılan bir evde bulunan taş levhalardaki tasvirler İslami dönemde silah konusunun resim ve heykelde işlenmesinin hemen hemen bilinen ilk örneklerindendir. Bu tasvirlerde; elinde asası (gürz veya topuz) bulunan bir savaşçı ve yine silahlarıyla gösterilen üç savaşçı figürleri yer alır (Baştav,1964: 42). Bu konuda Gazneli Döneminden kalan en önemli eser M. Schlumberger tarafından ortaya çıkarılan Leşkeri Bazar Sarayının freskleridir. Bu fresklerde silahları ile bir Türk Muhafız alayı tasvir edilmektedir (Bombacı,1962: 90). Selçuklu ordusunda ok ve yay, süngü (mızrak), topuz (gürz), nacak (teberzin), sapan, bıçak, hançer (bügde/bükte), kamçı, kargı, çomak, tolga, zırh (yarık,kaz-agand), kalkan gibi hafif saldırı ve savunma silahları kullanılmıştır. Ayrıca kale kuşatmalarında kullanılan mancınık bir düzenekle karşı tarafa ok atan çarh ve tiriçarh, merdiven, taş gülle ve arrade (küçük top) gibi ağı silahlar ve yakma yıkma silahı olarak da tiner ve neft bulunmuştur. Öte yandan İslam öncesi Türk toplumlarında olduğu gibi at da savaş için önemli bir unsurdu ve Türklerin savaşlardaki başarıları, genellikle at ve silahı çok iyi kullanmalarından ileri gelmiştir (Bombacı,1962: 91). Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları, İlhanlılar ve Memlüklüler devletinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur. Orduda Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır. Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı yaya, süvarileri ise müsellim şeklinde adlandırılmıştır. Kapıkulu Ocakları nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet görmüşlerdir (Koca,2002: 271). Osmanlılarda ateşsiz silahların yanı sıra ateşli silahlarda kullanılmıştır. Osmanlılarda kullanılan ateşsiz silahların kullanımıyla ilgili en önemli delilleri, müzelerimizde bulunan mevcut eserler oluşturmakla birlikte, arşiv belgeleri, tasvirler ve tarih kaynakları da bu konuda açıklayıcı ipuçları vermektedir. Tarihi kaynaklardan bilindiği üzere bu silahların Osmanlılarda hediye amaçlı olarak verilen kıymetli eşyalar arasında yer aldığı da görülmektedir. 18.Yüzyıl dan itibaren Osmanlı Dönemi ateşsiz silahlarından olan kılıçlarla yeni bir formun ortaya çıktığı söylene bilinmektedir. Pala adını verilen yeni tip kılıç formunun belirgin özelliği, namlunun kısa, enli ve uca doğru 8

24 genişleyerek sonuçlanmasıdır. 16.Yüzyıl ın ikinci yarısında Osmanlı ordusunda genellikle piyade sınıfı olarak bilinen Yeniçeriler ile denizci askerler olan Leventler tarafından yaygın olarak kullanılan kesici silahlardan yatağan, dönemin savaşlarında sıkça kullanılmış silahlardandır. Balta, gibi en eski savaş silahları da Osmanlı savaş koşullarında geniş kullanım alanı bulmuş silahlardandır (Halaçoğlu,2002: 14). Ateşli silahların ilk ortaya çıktığı kabul edilen dönemde, 14. yüzyıl başlarında Osmanlı, sistemi henüz yerine oturtmamış küçük bir beyliktir. Bu dönemde Osmanlının ateşli silah kullanıp kullanmadığına dair bir kayda rastlanmamıştır. Türkler bir araştırmaya göre ilk kez I. İstanbul Muhasarası (1369) sırasında top kullanmışlardır. 14. Yüzyıl ikinci yarısında Timur un ordusunda ve Kazan bölgesinde ateşli silah kullanıldığı bilinmektedir. Türkler barutla hemen hemen icadıyla aynı tarihlerde tanışmışladır. Barutun mucidi sayılan Çinlilerle Türklerin yakın komşu olmaları onların barutu tanımalarında etkin rol oynamıştır. Türklerin Osmanlı Devleti öncesindeki tarihlerinde barutla işleyen silahları kullandıklarına dair herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Osmanlı Devleti nin kurulmasının ardından Balkanlara doğru genişleyen devlet bölgede ateşli silahlar Balkan milletleri ile karşılaşmış ve bu silahların önemini kavrayarak kendi ordusunda istihdam etmeye başlamıştır (Eralp,1993: 41). Türklerde savaşlarda kullanılan silahlar iki ana başlık altında incelenebilir. Bunlar taarruz silahları ve savunma araç gereçleridir TAARRUZ SİLAHLARI Bu silahlar düşmanın direnme gücünü kırmak, kuvvetlerini imha etmek, savunma mevziini ve savaş araçlarını tahrip ederek savaşın zaferle sonuçlanmasını sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Barutun silahlarda kullanılmaya başlaması ile birlikte taarruz silahları Ateşsiz Silahlar ve Ateşli Silahlar olmak üzere iki gruba ayrılmışlardır (Gölen,2002: 136) Ateşsiz Silahlar Barutun icadından önce ve ateşli silahların ortaya çıkmasıyla geçen zaman süresince kullanılan silahlara ateşsiz silahlar denilmektedir. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun ilk yüzyılı geleneksel silahların hakim olduğu dönemdir. Ancak 14. yüzyılın sonlarından itibaren ateşli silahlar yavaş yavaş ordu içinde etkili olmaya başlamış ve 9

25 geleneksel ateşsiz silahlar Yüzyıl ile 16. yüzyıl boyunca ateşli silahlarla birlikte kullanılmışlardır. Ancak 16. asrın ikinci yarısından itibaren geleneksel silahlar önemini kaybetmiş ve onların yerini ateşli silahlar almıştır. Ateşsiz silahların en büyük özelliği, yapımlarında olduğu kadar kullanılmalarında da insan zekâsına ve beden gücüne dayanmasıdır (Eralp,1993: 45) Vurucu Silahlar Vurucu silahlar, tek veya iki elle kullanılan hedef üzerinde yıkıcı, ezici ve parçalayıcı etki bırakan silahlardır. Genellikle, sap ve baş denilen gövde kısımlarından oluşmakta olup; bas kısımlarında etkili olmaları için demir, pirinç veya tunç gibi sağlam madenlerin kullanıldığı görülmektedir. Silahların sap kısımları yine bu madenlerden oluşabilmekte olup, sağlam ahşaptan da yapılabildiği görülmektedir. Gürz veya topuz, şeşper, kamçı, döğen, koçbaşı bu gurubun önemli silahlarındandır (Aydüz,2011: 6). Gürz, ateşsiz silahların icadından önce kullanılan bir savaş aletidir. Tek veya sadece başı demir, bakır, sapı ise ahşap ve bakır olan bir nevi topuzdur. Bu nedenle buna topuz da denmektedir (Eralp,1993: 45). Farsçadan gelme bir sözcük olan gürzün Türkçesi bozdoğan dır. Bozdoğan bir çeşit yırtıcı kuştur savaş aletinin bozdoğanın kafasına benzediği için bu adla anılmıştır. Osmanlılar tarafından kullanılan silahın en etkili kısmı küre veya beyzi formda yapılmış olan baş kısmıdır. Bu kısmın yaralama ve ezme gücünü arttırması için bazılarına 2-4 cm. uzunlukta konik veya piramidal çivi ve çıkıntılar konularak etkileri genişletilmiştir. Gövde veya sap kısmı diyebileceğimiz baş kısmının üzerine takıldığı ve hareketini sağlayan kısım ise 2-3 santimetre çapında ve baş kısmın ağırlığı ile orantılı uzunlukta ahşap veya madeni bir sopa görünümünde yapılmıştır (Pakalın,1993: 689). Osmanlı nın seçkin savaşçı-bürokrat kadrosunu oluşturan Enderunlular, çeşitli ağırlık kaldırma idmanlarına yabancı değillerdir. Topuz kaldırmayı önemseyen, bizzat yapan ve bu alanda çok başarılı olan ilk Osmanlı padişahı Orhan Gazi dir ( ). Elçileri huzuruna kabul ettiğinde, kaldırdığı ağır mermer topuzları onlara göstermek için yanında bulundurduğu söylenir. Şehzâde Cem ( ) de ağır gürz kaldırmakla ün yapmıştır. Karaman da vali iken ( ), I. Alaeddin Keykubad ın ve Karamanoğulları nın kaldırdığı topuzlara birkaç okka ek ağırlık koyarak idman yaptığı rivayet edilir. Ağırlık kaldırarak değil de, at üzerindeyken topuzunu havaya atıp tutarak hüner gösteren ve bu 10

26 nedenle adına nişan taşı dikilmiş olan padişah, Sultan I. Ahmet tir ( ). Topuz kaldıran Osmanlı padişahlarının sonuncusu Sultan 4. Murad dır ( ). 4. Murad ın fiziksel açıdan olağanüstü güçlü ve okçuluk, cirit atma ve lobut fırlatma dallarında fevkalâde usta ve rekortmen bir sporcu olduğu bilinir (Acar,2013: 94-95) Şeşper, Türkçe adı altı dilimli olup gürz ve topuzun baş kısmının değişikliğe uğramasıyla ortaya çıkan bir silahtır (Eralp,1993: 46). Gürz ve topuzlarda yuvarlak veya beyzi olan baş kısmından farklı olarak altı dilimden oluşmaktadır. Dilimler gövdeden çıkışta enlidir ve dış kenara geldikçe incelmektedir. Kenarları kesici silah ağzı gibi keskin değillerdir. Uzun saplı ağır başlı şeşperler olduğu gibi, kısa ve hafif olan şeşperlerde vardır. Gürz ve topuzlarda bulunan çivi veya çıkıntılara şeşperlerde rastlanmaz ancak dilimlerin dışa bakan kenarlarında baş formuna uygun olarak meydana getirilen sivri köşe çıkıntıları bu görevi yerine getirmektedir (Eralp,1993: 47). Şeşperlerde malzeme olarak demir, gümüş, yeşim ve necef kullanılmıştır (Eralp,1993: 49). Asalet ve üstünlük sembolü olarak da kullanılan şeşperler üzerlerinde gürz veya topuzlarda yapılan tezyinat ve süslemeler bulunanları da vardır (Aydın,2012: 157). Kamçı, süvari ve piyadeler tarafından kullanılan vurucu silahlardandır. (Eralp,1933: 49). Yarım metre uzunluğunda ucuna sabitleştirilmiş bir zincire bağlı olan dikenli ve eski bir dövüş aracıdır. Ahşap bir sapa takılı olan ve zırhlı miğferli düşmana yakın dövüş sırasında kullanılan bu araca kamçı topuz da denilmektedir (Eralp,1993: 49). Döğen, ateşli silahların icadından önce kullanılan savaş aracıdır. Harman aletlerinden biridir. Döğene benzediği için bu ismi almıştır. Demir bir sap ile ucuna uzunca bir zincir takılmış çivili bir toparlaktan oluşmaktadır (Anonim,1986: 452) Delici Silahlar Tarihin en eski silahlarından olan delici silahlar, hedefin hayati noktalarını delip, parçalama amaçlı olarak kullanılan silahlardır. Bu silahların baş kısmı, türüne göre değişiklik göstermekte olup metalden yapılmaktadır. Gövde kısımları ise sağlam ve esnek olması gereken çoğunlukla 3-4 cm. çapında esnek uzun ahşaptan oluşmaktadır. Gövde kısmı, baş kısmı ile tek parça metalden yapılmış olanlar da vardır. Ancak bunlar savaş için değil güç ve yetenek amaçlı sportif yarışmalarda kullanılan mızrak ve ciritlerdir. 11

27 Mızrak veya kargı, cirit, harbe, tırpan, çatal veya neyze, zıpkın ve alem delici silah türleri arasında olarak çıkmaktadır (Pakalın,1993: 474). Mızrak, Türk kavimlerinin tarafından kullanılan mızrak, kaynaklarda süngü (sünü, sünüg), kargı, cıda, gönder, gibi çeşitli adlarla anılmaktadır. Mızrak, Türklerin başlıca saldırı silahlarından biri olup, düşmana dürtmek, saplamak veya fırlatmak suretiyle tesir yapan bir silahtır (Eralp,1993: 72). Türklerin kullandıkları silahlar hakkında Kaşgarlı nın Divan ından, 11. yüzyılda da Türklerin mızrak karşılığı olarak sünü (süngü) kelimesini kullandığı anlatılmaktadır. Kaynaktaki bilgilerden hareketle mızrak anlamındaki sünü (süngü) nün yapısı, okun ucunda olduğu gibi süngünün ucunda da bir sivri demir parçası bulunmaktadır. Bu demire 11. Yüzyılda Oğuzlar Temürgen (Temren), öteki Türkler ise başak demektedir. Ayrıca ok ve süngülerin ucuna takılan bir çeşit yassı temrene aynı yüzyılda yasıç denildiği de bilinmektedir. Temrenin içine ok veya süngü ucu girecek şekilde yapılmış kısmına da temren veya başak borusu denilmektedir. Süngünün ucu, boru denilen bu kısma geçirildikten sonra iyice berkitilmiştir. Bu berkitme işinin bazen, temrenle süngünün birleştiği kısmın üzerine, ince bir sırım sarılmak suretiyle yapıldığı ve bu sırıma bu yüzyılda tili denildiği anlaşılmaktadır (Orkun,1994: 368). Osmanlılar Orta Asya Türk kültürüne bağlı kalarak mızrakların uç kısmına, perçem adı verilen kırmızı renkli kumaş veya kıl püsküller takmışlardır. Osmanlıların kullandığı mızraklar arasında, temren arasında sapa diken olarak yerleştirilmiş ve temren ucu yönünde sağa, sola açılan iki bıçağa sahip mızrak dikkati çeker. Savaş sırasında iki muharip in karşı karşıya gelmesiyle kullanılan mızrak, ateşli silahların kullanılmasıyla önemini yitirmiştir (Genç,1981: 136). Cirit, ateşli silahların icadından önce süvari askerlerin kullandığı savaş aletlerindendir. Uzunlukları tahminen santimetre olup, uçlarında savaş mızrak temreni gibi sivri metal bulunan hafif süvari silahıdır. Cirit, elle atılır bir mızrak türüdür. Sarayda Enderun ağalarına öğretilen cirit, aynı zamanda tarihimizin en eski sporlarından biri olan cirit oyununda da kullanılmıştır. Bu ciritler tahminen santimetre uzunluğundadır. Bunların ucunda temrenin yerini, bazen kullanılan sosyal yapısına uygun olarak 5-10 santimetre uzunluğunda gümüş işlemeli bir yüzük yer alır (Eralp,1993: 51). 12

28 Çatal, ateşli silahların icadından önce Osmanlı ordusunda kullanılan savaş silahlarındandır (Eralp,1993: 52). Birbirine paralel iki sivri ucu olan mızraktır. Farsça neyse denilen çatal mızrak ve kargı anlamında kullanılmaktadır. Çatallarda iki sivri ucu dışarıya bakan kısımlarında iki kıvrık demir bulunmaktadır. Bu demirler yırtmaya, parçalamaya ve arkadan yakalamak için kullanılmaktadır. Demirden çatal seklindeki uç mızraklarda olduğu gibi yine ahşap bir gövdeye bağlıdır (Pakalın,1993: 331). Harbe, iki veya tek ucu temrenli, hafif mızraklara denir. Piyadeler ve Kapıkulu süvarileri tarafından kullanılmış bir silahtır. Harbe silah olarak kullanılmasının yanında barış zamanlarında da kullanılmakta olup, haberdarların bir rütbe işareti görevi de görmüştür. Harbeciler, yeniçerilerden olup ellerinde harbe taşımıştır (Eralp,1993: 53). İki ucu temrenli bu harbelerin sap (gövde) kısımları kadife, diğer kısımları ise başka kıymetli kumaşlarla bezenmişlerdir (Pakalın,1993: 737). Tırpan, süvariler tarafından da kullanılan delici silahtır. Mızrak gibi bir ahşap gövde ucunda, mızrağa göre daha uzun ve daha amaçlı bir temrene sahip olan tırpanlardan bazılarında temren üzerinde uçları sivri hilal ve mahzur şeklinde çıktılar daha da etkili bir hale getirilmişlerdir (Eralp,1993: 51). Osmanlıların kullandıkları tırpanların hafif eğimli, temren bitiminde tek mahmuzlu, uzun, ince bir bıçak halinde olduğu söylenir. Buna karşılık Avrupalıların kullandıkları tırpanların daha enli olduklarını ve üzerinde daha çok çıkıntı bulunduğunu görülmektedir (Pakalın,1993: 737). Zıpkın, delici, parçalayıcı ve kesici etkisi olan silahlardandır. Gövdenin devamı olarak uzanan üçgen mızrak temreni, delici görev yapmaktadır. Temrenin altındaki yukarı ve aşağı kancalar düşmanı attan düşürmek zırhına takarak zırhı parçalamak, atın ayaklarını keserek, atla birlikte düşürmek amacına yöneliktir. Zıpkınlarda gövde kısmı delici silahlara da olduğu gibi sağlam ahşaptan veya tamamen demirdendir (Eralp,1993: 54). Âlem, Türkçede karşılığı nişane, işaret, bayrak, sancak anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir (Eralp,1993: 55). Bu tanımlamalar âlemi silahlar içerisinde sayılan, fakat gördüğü iş yönünden silahla ilgisi olmayan bir obje gibi göstermektedir. Eski Türklerde bayrak saplanacak bir 13

29 silahın sancak ise, saplamak için kullanılan sivri uçlu bir silahın adı olarak ortaya çıkınca âleminde mızrak türünden bir silah olduğu ortaya çıkmıştır (Köprülü,2002: 401). Orta Asya dan itibaren Türk ordusunda kullanılan âlem, temsil ettiği kişiye kabileye göre değişik şekillerde olan değişik yapı ve bezeme karakteri gösteren ve toplumdaki diğer benzerlerine göre üstünlüğü bulunan bir silahtır. Âlemler de diğer silahlar gibi, bir baş (temren) ve bir de gövde (sap) olmak üzere iki ana parçadan oluşmaktadır. Ahşap veya demir bir sapa takılan uç, âlem sahibi kişinin veya kabilenin yerine, makamına ve önemine göre değişiklik gösterir. Mızrak başlarının gövde ile birleştikleri boyun kısmına kırmızı bezden küçük bir bayrak asılması Türk tarihinde kökü çok eskiye dayanan bir gelenektir. Bu gelenek Osmanlılarda da devam etmiştir (Deny,1925: 187). Âlemler Osmanlılarda genişleme döneminin sonlarına doğru mızrak formunu yitirmeye başlamış tuğ ve sancakların tepelerinde mahçe denilen hilal şeklinde ve altında felekesi bulunan başlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemden itibaren âlemlerin silah olarak özelliği kalmamış ve kutsal bir sembol olarak günümüze kadar gelmiştir (Ögel,1998: 229) Kesici Silahlar Ateşli silahların icadına kadar en çok kullanılan ve türleri, şekil ve form açısından çok zengin olan kesici silahlar vuruldukları yeri keserek kesici güçleri ile delerek etkili olan silahlardır. Kesici silahların namlusu; keskin olmayan arka kısmında ahşap, boynuz, fildişi, kemik yanın da altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan kapaklar arasına alınmasıyla kabza kısmı meydana getirilmiştir (Eralp,1993: 56). Osmanlılarda tek veya iki elle kullanılan kesici silahların Avrupa örneklerinde çift el epesi bulunmaktadır. Bu silahlar el için özel olarak yapılmış olup, kabza ve asıl görevi üstlenen namlu bölümlerinden oluşmaktadır. Kılıç, meç, yatağan, pala, kama, hançer, teber ve balta gibi türleri bulunan kesici silahların her türü kendi içerisinde sayılamayacak kadar çok çeşitlilik göstermektedir (Eralp,1993: 57). Kılıç, ateşli silahların icadından önce kullanılmış en önemli savaş aletlerinden biridir. Türklerin ok ve yaydan sonra kullandıkları en önemli silah olduğu bilinmektedir. En eski dönemlerden itibaren Türkler tarafından kullanılan kılıç kelime olarak 14

30 kılıç, kılınç kilic, kilis, kiliş anlamlarında kullanılmıştır. Bununla birlikte İslami dönemde Arapça seyf ; Farsça kılıcın yanı sıra Osmanlıca da da şemşîr gibi adlarla da kullanılmıştır (Eralp,1993: 57). İlk Türk kılıçları hakkında, Berel I, Koska I, Yako Nur, Katanda I, Kudırge ve Stroski kurganlarından çıkan örneklerden fikir sahibi olunmaktadır. Türk kılıçlarının prototipi sayılan en eski eğri kılıçlar, Altaylardaki M.Ö 1.2. yüzyıllara tarihlenen Kudirge ve Katanda kurganlarından çıkmıştır. Bu tür kılıçların son örnekleri Türklerin İslam dinine girdikleri Karahanlıların kuruluş ve yükseliş dönemlerine ait olduğu tahmin edilen Stroski kurganında bulunmuştur (Bozkurt,2002: 405). Türk kılıçlarının genel olarak kabzaya yakın kısmının düz, uca yakın kısmının ise hafif kavisli olduğu bu örnekler etkisiyle bilinmektedir. Bazı araştırmacılar eğri kılıcın ilk defa Türkler tarafından yapıldığını belirtmişlerdir (Aydın,2012: 53). Türk kılıcı olarak bilinen eğri kılıcın en büyük özelliği, darbe esnasında bütün gücün uca yakın kısımdaki kaviste toplanması, böylece kılıcın kesme gücünün artmasıdır. Eğri kılıcın kullanımı tamamen bilek hareketine bağlıdır. Eğri kılıcı kullanmak özel bir talim ve ustalık istemektedir. Kılıç çalmasını bilmeyen eğri kılıcı çok çabuk kırabilmektedir (Gumilev,2003: 113). Türk kılıçlarının diğer bir özelliği ince yapılı olmalarıdır. Avrupa Hunlarının sanatında madenî ince levhaların ağaç ve maden üzerine kaplandığı, özellikle balıksırtı motiflerin zirvede olduğu görülmektedir. Birbirlerini düzenli açılar ile kesen levhalara çok rastlanmaktadır (Bozkurt,2000: ). Türk kılıcının en iyi örneklerinden birini Kırgızlar yapmışlardır. En iyi çeliklerin Kırgızlarda olduğu, çelik işleyen Hint, Arap, İran ustalarının ısrarla Kırgız çeliklerini talep ettikleri bu çeliği diğerlerinden üstün tuttukları bilinmektedir (Turan,2006: 113). Göktürklerin de tarih sahnesine çıktıkları sırada, Altay Dağlarının doğu eteklerinde demircilikle uğraştıkları ve Juan-Juan Devletine silah imal ettikleri bilinmektedir (Ögel,1948: 188). Uygurların kılıç yapımcılığında usta olduklarına dair kayıtlar da mevcut olmaktadır. 8. yüzyılda Semerkand Müslümanlarına esir düşen Uygur Türkleri, kılıç yapma sanatı öğretmişlerdir. Uygurlar, Selçuklu devrinde Şam da da görülecek, savat işi ile süslü kılıçlar imal etmişlerdir (Eberhard,1995: 86). Hazarların kılıçları da Ruslar arasında bilindiği gibi Anadolu da Hazarân kılıç adıyla yer tutmuştur (Esin,1997: 16-17). Avar mezarlarında yapılan arkeolojik çalışmalarda altın ve gümüş 15

31 safi halarla kaplı kılıçlara rastlanmıştır (Togan,1993: 404). Peçenek, Uz ve Kumanlara ait mezarlarda bulunan kılıçların genellikle 1 metre uzunluğunda, eğrimsi ve genişçe olduğu, balçaklarının genellikle ağaçtan ve nadiren demirden yapıldığı bilinmektedir (Baştav,1964: 495). Büyük Selçukluların kullandıkları kılıçlarını diğer milletlerin kullandıkları kılıçlardan farklı kılan çeşitli damga, işleme gibi özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Türk kılıçlarının karakteristik özelliklerini çağına göre ileri bir teknikle yapılan süsleme, bezeme ve hat sanatı uygulamaları olarak gösterilmektedir (Kurat,1952: 106). Büyük Selçuklu ordusunda da kılıç kullanıldığına dair birçok kayıt bulunmaktadır. Büyük Selçuklularında şemşîrger ve seyyâf adı verilen kılıç ustalarının olduğu bilinmektedir (Köymen,2001: 60). Döneme ait sikkelerde ve bazı minyatürlerde süvarilerin uzun ve eğri kılıçlarıyla resmedildiği görülmektedir (Merçil,2000: 160). Bunun dışında çeşitli kabartmalarda kılıçlı savaşçılar resmedilmiştir. Bu kabartmalarda bellerinde kıvrık kılıçlar bulunan askerler dikkat çekmektedir (Sevin,1990: 38). Ortaçağ İslâm dünyasında iyi bir kılıcın çeliği, yapı ve teknik özellikleri, hafifliği, boyu, alt ve üst kısımlarının düzgünlüğü, sesi hatta kokusuyla bile ayırt edilebileceği bilinmektedir (Süslü,1989:129).Bu dönemde en iyi kılıçların Hint demirinden yapıldığı ve bu kılıçların çok değerli olduğu anlaşılmaktadır. Mühenned, Hindî, Hinduvânî gibi adlarla anılan ve özelliklerine göre değişik isimleri olan bu Hint kılıçlarına sahip olmak, iftihar vesilesi sayılmıştır (Bakır,1997: ). Ortaçağ İslam âleminde kılıçları ile ün yapmış şehir Şam (Dimaşk) şehridir. Bu kılıca Şam ın Arapça adı olan Dimaşk ile bağlantı kurarak Dimaşkî adı verildiği bilinmektedir. Dimaşkî kılıcın, keskin boyu uzun, uzunluğu dört karış ve genişliği dört parmaktan az ve diğer kılıçlardan keskin olduğu bilinmektedir (Bozkurt,2002: 406). Şam da silah yapımcılığı ve imalathanelerin kuruluşu 4. yüzyılda Roma İmparatoru Diocletanus zamanına rastlamaktadır. Bölgede çıkarılan silah yapımına elverişli cevherler silah endüstrisi, Timur un istilasına uğraması ve buradaki ustaları da yanında Semerkant a götürmesi sonucu büyük bir çöküntüye uğramıştır (Altan,2007: 225). Kılıcın birçok çeşidi olmasıyla birlikte yapıldığı şehre göre meşhur olanları, yapıldığı şehrin adıyla anılan birçok kılıç çeşidi olduğu bilinmektedir. Bu şehirlerden bazıları şunlardır: Yemen, Dımaşk, Kırgız, Nahcivan (Bozkurt,2002: 407). Kılıcın gerek 16

32 yapımında gerekse kullanımında tarihi bir geçmişe ve ustalığa sahip olan Türk toplumu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da devam ettirmiştir. Tarih boyunca hükümdarlar birbirlerine ve muzaffer komutanlarına şeref sembolü olarak kılıç hediye etmişlerdir. Osmanlılarda padişahın tahta çıkmasından sonra bir hâkimiyet göstergesi olarak yapılan kılıç alayı padişahlığın ilanın da başlıca törenlerindendir. Padişahın saltanat makamına oturmaları üzerine hükümdarlık alameti olarak kılıç kuşanmaları bazı İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlılarda da kanun olduğundan bu adet ve anane saltanatlarının sonuna kadar devam etmiştir. Osmanlılardaki kılıç kuşanma usulü, protokol ve hiyerarşik düzen içerisinde, önemli bir biçimde yapılması açısından kralların taç giyme merasimine denktir. Osmanlı Devletinde kılıç ustaları ehli-i hiref arasında kabul edilmiştir. Kılıçların yapılmasında devrin meşhur hattat, nakkaş, kuyumcu ve kılıç ustaları iş birliği içinde çalışmışlardır. Hacı Sungur, Mehmet Seyyid Bayram, Zülfikar Zeki Mehmet, Hayreddin, vb. Türk kılıçlarını imal eden ustalardan birkaçı olduğu bilinmektedir. Osmanlı Türk kılıçlarının süslemelerinde sarayın geleneksel uygulaması hâkim olmuştur. Süslemelerde ana hattı kuyumculuk oluşturmuştur (Aydın,2012: 33). Süslemelerde altın, gümüş, demir, tunç, bakır, fildişi üzerinde oymacılık kakmacılık şeklinde kendini göstermiştir. Bu şekilde yapılan kılıçların esas dekorasyonu yazı oluşturmuştur. En çok nesih yazı tercih edilmiştir. Kılıçların taban kısımlarında kılıcı imal eden ustanın adı, padişahın tuğrası, Kuran ı Kerim den ayetler, hadisler, dualar, şecereler, manzum parçalar yer almıştır. Bütün bu süslemeler ve yazı örneklerinin çelik üzerinde yer alması için; oyma, kakma, kazıma, kabartma, telkâri, savat teknikleri kullanılmıştır (Aydın,2012: 34) Yüzyıllara ait eserlerde dönemin süslemesine uygun olarak rumi motifleri bolca kullanılmıştır. Lale, rumi, yaprak, kıvrık dallar kabza ve balçak üzerinde ki diğer motifleri oluşturmuştur (Aydın,2012: 77). Aydın a göre ise; Kılıç görünüm itibariyle, kabza, balçak, namlu, kın gibi 4 ana bölümden oluşmaktadır. Kabza, Arapça kökenli olan sözcük elle tutulan yer anlamına gelmektedir. Kabzanın silahlarda önemli bölümü olarak görülmesinin sebebi; indirilen darbe üzerindeki etkisidir. Osmanlı kılıçlarının kabzaları genellikle üzerinde ip deliği adı verilen bir deliğin bulunduğu, namlu eğiminin ters yönünde kıvrık armut biçiminde bir baş kısmı ile başlar, boyun kısmında balçak bölümüne kadar konik bir şekilde genişleyerek namlu enine ulaştığı yerde bitmektedir. 17

33 Kabza kılıçlarda en az namlu kadar önem taşımaktadır. Namlunun tersi yönünde kıvrık olan armut biçimindeki bas kısmı çarpışma sırasında kılıcın elden fırlayıp gitmesini önlemek amacına yöneliktir. Kabza üzerinde eli rahatsız edebilecek hiçbir çıkıntı ve keskin köselere rastlanmamaktadır. Tören amaçlı kullanılan hükümdar kılıçlarında bu kısımda değerli taslara yer verildiği görülmektedir. Kabzalar üzeri deri kaplı, tahta, fildişi, balık dişi, gibi maddelerden, yeşim taşı, altın, gümüş, demir gibi madenler yapılmıştır. Kabzalar kılıcın en tezyinatlı bölümleridir (Aydın,2012: 78). Balçak, kılıç tutan eli darbelerden koruyarak siperlik görevini yerine getirmektedir. Balçak iki taraflı ve tek parça olarak sert ve darbeye dayanıklı madenden yapılmıştır. Kabza ve namlu üzerine gelen kolları yassı ve kısa, namlu kenarlarına dikey olarak gelen ve esas koruyucu rolü oynayan kollarının uçları yuvarlak, küçük topuzlu ve uzun olmaktadır (Aydın,2012: 53). Türk kılıçlarında, 15. Yüzyıl da kolları düz balçak, Yüzyıl da kolları düz ve başları yuvarlak balçak, Yüzyıllarda kolları kılıcın tabanına doğru kıvrık balçak formları görülmektedir (Aydın,1972: 53). Genelde demirden yapılmalarına rağmen özellik taşıyan kılıçlarda kıymetli taşlardan süslemeler bulunmakta olup, bu kısma çoğu zaman kakma tekniği ile altın veya gümüş bitkisel ve geometrik süslemeler uygulanabilmektedir. Süslemeler, merkeze uyumlu bir şekilde kolları sararak balçağın her iki yüzünde simetri meydana getirmektedir. Bu süslemeler dışında balçak tümüyle altın sıvalı veya gümüş kaplamalı da olabilmektedir (Aydın,2012: 54). Namlu, kesici silahın kesme ve delme görevini yerine getiren ana parçasıdır. Genelde dövme demir ya da çelikten imal edilmiştir. Üzerinde namluyu hafifletmek amacı ile kan olukları yer almaktadır (Eralp,1993: 58). Namlu bölümünün uzunluğu ve genişliği üzerinde standart ölçüleri olmayan namlu Osmanlı kılıçlarında form olarak farklılık göstermektedir. Osmanlı kılıçları Avrupa kılıçlarından bu farklılığıyla ayrılmaktadır. Türk kılıçlarının en önemli özelliği; namlular üzerinde bulunan, çağına göre ileri bir tekniğin kullanılmasıyla uygulanmış olan çeşitli bezemeler ve hat sanatı örnekleridir. Kın, kılıcı korumak amacıyla tahtadan ya da madenden yapılmış kılıftır. Kılıçlar genelde kın içerisinde taşınmaktadır (Eralp,1993: 59). Kınlar, kabzanın balçak altında kalan bitiş noktasından başlayarak namlu ucuna kadar uzanmaktadır. Sivri olan kılıç ucunu dış etkilerden korumak ve kın ucunu delerek dışarı çıkmasına engel olmak 18

34 amacıyla kının ucuna, 5-6 cm uzunluğunda çamurluk denilen yassı, madeni bir plaka kullanılmaktadır (Aydın,2012: 56). Kesici silahı dış etkilerden korumak ve taşıma sırasında istenmeyen zararlardan korumak amacıyla imal edilen parçadır. Kınlar, kabzanın balçak altında kalan bitiş noktasından başlayarak namlu ucuna kadar olan uzunluktadır. Sivri olan kılıç ucunu dış tesirlerden korumak, kın ucunu delerek dışarı çıkmasına engel olmak amacı ile kının ucuna 5-6 cm. uzunluğunda ve çamurluk diye adlandırılan yassı bir madeni plaka konulmaktadır. Kılıcın rahatça girip çıkması için namlu formuna uygun bir eğrilikte olan kınlar ahşap veya metalden yapılmışlardır. Ahşap kınların dış yüzeyleri, hava ve rutubete dayanıklı deri ile kaplanmıştır. Deri ahşap üzerini doğrudan yapıştırma ile kaplamış olmayıp, kının elbise ile temas eden iç yüzünde, kenarlar sırımla gezdirilerek birleştirme biçiminde uygulanmıştır. Demir kınlar ise; aynı görevi yapmak üzere demirden yapılmış olanlarıdır. Kınlar üzerindeki taşıma halkalar kılıcın kaytan, kayış ya da sırma ile boyuna asılmasını sağlamaktadır. Kılıç, 19.Yüzyıl dan itibaren bele asılmaya başlanmış olarak karşımıza çıkmaktadır (Anonim,2000: 50) Meç, kesici özelliğinden ziyade, delici bir özelliğe sahip olup eski hazine kayıtlarında meç kılıç ismi de verilmiştir. Ensiz tabanlı, tek veya çift ağızlı bir kılıçtır (Eralp,1993: 59). Osmanlılarda kılıç kadar değer görmemiş olan meç, ateşli silahlarla birlikte önemini kaybetmiştir. Genellikle askeri spor alanında kullanılan bir talim silahı olarak kullanılmıştır. Kılıçlar gibi kabza, balçak ve namludan oluşmaktadır. Kılıçlarda olduğu gibi meçlerde de kısa bir kan oluğu bulunmaktadır. Avrupalı ustalarca yapılmış ve Avrupalıların ordularında kullanılmıştır (Aydın,2012: 54). Yatağan, 16.Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Türk silahlarıdır. Tabanları kısa, az eğri, iç kenarı keskin ve ucu sivridir. Bu nedenle kesici ve delici fonksiyonları fazladır (Eralp,1993: 69). Belde taşınırken dış bükey kısmı üstte kaldığı ve yatay bir görünümde bulunduğu için bu ismi almıştır. 16.Yüzyıl ın ikinci yarısında Osmanlı ordusunda genellikle piyade sınıfı olarak bilinen yeniçeriler ile denizci askerler olan Leventler tarafından yaygın olarak kullanılan bir kesici silah çeşididir (Tezcan,1983: 16). 19

35 Yatağanların kabzaları fildişindendir. Kabzanın baş kısmı iki geniş kulak şeklinde sağa ve sola ayrılmaktadır. Namlunun eğimine paralel bir eğim yapan, kabza başı hafifçe içeri kıvrılarak tutulduğunda eli kavrayan bir tırnak meydana getirmektedir. Yatağanlarda balçak bulunmamaktadır. Bir Y harfi meydana getiren kabza enli ve kalın bir metal bilezik altında namlu ile birleşerek namlunun kabza içerisinde baş kısma kadar uzanmıştır. İnce ve keskin olarak ve en iyi çelikten yapılmış olup, üzeri altın, gümüş işlemelerle bezenmişlerdir (Tekeli,v.d.,1993: 58). Tarihi kaynak ve belgelerde kılıçların yatağan kasabasında yapıldığına dair yazılı bilgiler bulunmaktadır. Yatağanlar İstanbul, Bursa ve Filibe gibi kentlerde üretilmiştir (Eralp,1993: 71). Pala, Araplar bu tür kılıçlara Zülfikar adını vermişlerdir. 18.Yüzyıl da yeni bir kılıç formu olarak ortaya çıkan pala, kemik ya da boynuzdan yapılmış kabza kaplamalarına sahip bir silahtır (Kılıç,2001: 61). Pala namlusunun her iki yüzünde de enli birer kan oluğu bulunmaktadır. Namlu üzerindeki tezyinat da klasik Türk kılıç tipinden farklıdır. Sadeliğin hakim olduğu süslemede madalyon ve kartuş içine alınmış kısa kitabeler ve Mührü Süleyman motifi, bitkisel motifler, yapraklar, rumi ve palmetlere de sık rastlanmaktadır (Anonim,2000: 65). Hançer ve Kama, delme ve kesmeye yarayan iki tarafı keskin, ucu sivri enlice bıçak seklindeki silaha verilen isimdir. Bıçak, pıçak, kesgü, kezlik (Tekeli,2000: 62).gibi birbirinden farklı isimlerle anılan ve birçok toplumda olduğu gibi Türkler arasında da en fazla kullanılan kesici aletlerden biridir. Bıçağın, savaş aleti olarak daha özelleşmiş şekline kama veya hançer denilmektedir. Hançer ortalama cm. uzunluğunda eğri, sivri uçlu, çift veya tek ağızlı bir bıçak türü olup eğriliğinden dolayı düz ve çift ağızlı kamadan ayrılmaktadır. Hançerin eğri olmasının sebebi, ilk vuruş anında eğri kılıcın daha iyi kesmesi gibi bununda daha iyi ve daha kolay saplanmasıdır (Kaşgarlı,1985: 478). Eğri uçlu ve iki yüzü keskin olan bu silahlar, en fazla yakın muharebelerde kullanılmıştır (Çoruhlu,1997: 548). Ok, kılıç, mızrak, harbe, tırpan ve gürz kadar önemli olmasa da Türklerin kullandıkları savaş aletleri veya saldırı silahları arasında sayabilecek bir bıçak türü olan hançer ve kama, genellikle göğüs göğse çarpışmalarda kullanılmıştır (Pakalın,1993: 727). 20

36 Bir kabza ve onu takip eden uca doğru incelerek sivrileşen iki tarafı keskin eni dar ve kısa çelik bir namludan meydana gelmiştir. Kabza, kemik, boynuz, fildişi, som altın veya gümüştendir. Bele sokularak taşındığı ve kabza kısmı ilk bakışta dıştan görüldüğü için, taşıyan kişinin önemini, zenginliğini ve saygıdeğer olduğunu vurgulamak üzere zenginliğine ve süslemesine önem verilmiştir. Eğri olmayan namluyu koruyan kını da benzer şekilde süslenmiştir (Ahmetbeyoğlu,2001: 160). Hançer, savaşta bir silah, barışta ise şahsın karşılaşabileceği hayati tehlikeler için bir koruyucu niteliği taşımaktadır yılında eğri kılıçların yasaklanmasıyla birlikte hançerin de ordu mensuplar tarafından taşınması yasaklanmıştır (Eralp,1993: 72).Ateşli silahların ortaya çıkmasıyla birlikte diğer ateşsiz silahların birçoğu gibi önemini kaybetmiş ve ordudaki kullanım alanları bitmiştir (Önder,1999: ). Teber (Balta), Türkçe de balta, Farsça teber adıyla da bilinen eski çağlardan başlayıp 16.Yüzyılın başlarına kadar etkili bir silah olmuştur. (Eralp,1993: 72). Balta, bir kenarı keskin, çeşitli formlarda yapılmış geniş demir veya çelik yüzey ile bunu taşıyan ahşap veya demir bir saptan meydana gelmektedir. Baltaların muhtelif çeşitleri olup, küçük baltalara nacah/nacak veya teberzîn, büyük baltalara ise teber denilmektedir. Teberler, demirden yapılmış yarım ay şeklinde ve daire biçimindeki kenarı keskin, diğer kenarı sap kısmıyla bağlantılı olan bir silah çeşididir. Kullanıldığı esnada elden kaymaması amacıyla sapın uç kısmı küçük bir küre ile sonuçlanmaktadır. Kullanan kişinin önemine göre sap kısmında helezon veya yivli altın, gümüş kakmalar kullanılmaktadır (Hudyakov,2002: 475). Ateşli silahların ortaya çıkması, ağır ve seri olarak kullanılmaması, zor bir silah olması, baltanın zamanla savaş sahnelerinden silinmesine neden olmuştur (Eralp,1993: 76) Ateşli Silahlar Bir savaş aracı olarak ateş, tarih öncesi devirlerden beri bilinmekle beraber, Rum ateşi veya Grek ateşi olarak adlandırılan ilk ateşli silah 7.Yüzyılda Bizanslılar tarafından kullanılmıştır. Bu silah kullanıma girdiğinde, patlayıcı ve parlayıcı özelliği olamamasına rağmen büyük bir korku yaratmıştır. Rum ateşinin, özünde Babillerin nafta ya da yanan şey olarak adlandırdıkları yüzeye sızan petrol birikintileri olduğu ileri sürülmektedir (Keegan,1995: 472). Bir rivayete göre Grek ateşinin imalatı sırrını 21

37 Bizanslılara Suriye nin Heliopolis şehrinde yaşayan Yunanlı Mimar Kallinikos vermiştir. Bu silahla Bizans 668 de İstanbul un muhasara eden Arap filosunu geri püskürtmüş, yıllarında Arap filoları iki kere daha bu silah vasıtasıyla bozguna uğratılmıştır. Grek ateşinin sırrı henüz çözülmemişse de bunun güherçile, kükürt, katran ihtiva eden bir karışım olabileceği tahmin edilmektedir (Gök-Şimşek, 1969:346). Tarihte kullanılmış ilk ateşli silah olarak bilinen Grek ateşinin etkisiyle Arap literatüründe naft kelimesi barut ve ateşli silahlar için genel bir ifade olarak halen kullanılmaktadır (İnalcık, 1957: 83). Barut henüz icat edilmeden önce, temel hammaddesi olan güherçile, Hint kar ı olarak uzak doğuda, özellikle Çin de bilinmektedir. Çinliler petrolün yüzey sızıntılarını güherçile ile karıştırmak suretiyle patlayıcı bir karışım elde etmişlerdir. Ancak elde edilen bu karışımın sadece şenliklerde havai fişek olarak kullanılmaktadır. Çinlilerin fark ettikleri bir başka patlayıcı olay da kükürt oranı yüksek topraklar üzerinde kömür ateşi yakıldığı zaman ortaya çıkan kükürdün patlama özelliğidir. Patlayıcı özelliğe sahip her iki madde birbirine karıştırılmış bugün kara barut olarak bilinen patlayıcı ortaya çıkmıştır (Keegan, 1995:473). Çin de, Taocuların tapınaklarında bulunan ilkel laboratuvarlarda yapılan çalışmalar sonucu, birçok kimyevi maddenin bulunmuş olduğu bilinmektedir. Yeni yapılan çalışmalarda, barutun savaşlarda kullanılabilecek bir evsafa getirilmesinin buralarda yapılan çalışmalar sonucu gerçekleştiği ve barutun ilk kullanımının Chin- Sung savaşında olduğu ileri sürülmektedir( Needham,1954: ). Barutun Çin de bulunmuş olmasına, Çinliler ve Araplar tarafından Avrupalılardan önce kullanılmasına rağmen ateşli silahların önemini ve üstünlüğünü geç de olsa ilk fark edenler Avrupalılar olmuş, 14. Yüzyılın başlarında Avrupa daki savaşlarda top kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu dönemde kullanılan toplar küçük olduklarından tesirli bir tahribat yapamamıştır. 14. Yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde topçuluk ve döküm teknolojisinde ortaya çıkan yenilikler sayesinde kısa zamanda büyük gelişmeler kaydedilmiştir (Agoston, 1996: 10). Osmanlı imparatorluğunda ateşli silahların ilk defa hangi tarihte kullanıldığı hakkında çeşitli görüşler mevcut olmakla birlikte, en erken tarih olarak H.766 (M.1364) tarihi rivayet edilmektedir (Danişment, 1971: 73). Bu tarihin erken olduğu ve ilk ateşli silahların 1420 yılından sonra kullanıma girmiş olduğu şeklindeki görüşeler bugün ağırlıklı olarak kabul edilmektedir (İnalcık, 1957: 508). Ateşli silahların ortaya çıkışı ilk olarak 1346 yılında Balkan topraklarında bilhassa Sırbistan da 22

38 görüldüğünden (Agoston, 1966: 11), Osmanlıların ateşli silahlarla ilgili bilgileri buradan almış olabilecekleri iddiası kuvvet kazanmaktadır (Marsilli, 1934: 162). Hafif ateşli silahların imalatında ve kullanımında da Osmanlılar çok ileri bir düzeye gelmişlerdir. El işçiliği ve bu sahadaki üstünlükler sayesinde Osmanlı fitilli ve çakmaklı tüfekleri aynı zamanda bir sanat değerine de sahiptir (Uzun, 1976: 27). 15. Yüzyılın ortalarından itibaren yükselmeye başlayan ve 16. Yüzyılın Osmanlı topçuluğu 17. Yüzyılın itibaren bir duraklama dönemine girerek, Avrupa daki gelişmelerin oldukça gerisinde kalmıştır. 3. Sultan Mustafa döneminde Fransa kralı tarafından gönderilen Baron de Tot la birlikte topçuluk ilk ıslahat hareketleri başlatılmıştır (Uzunçarşılı, 1988: 67). Bu ıslahat girişimleri uzun süre devam etmiş yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla son bulmuştur. Sultan 3. Selim tarafından başlatılan ıslahatlar hareketleri çerçevesinde baruthanelerde de büyük değişimler başlatılmış ve yeni icat edilen silahlarda ihtiyaç duyulan kaliteli barutların imalatında büyük hız verilmiştir (Çetin, 2001: 5) Barut, temel hammaddesindeki olan güherçile (Potasyum nitrat) ile kükürt ve odun kömürünün belirli oranlarda karıştırılması ile elde edilmiştir. Özelliği yapısındaki oksijen sayesinde havadaki oksijene ihtiyaç duymadan yanabilmesi ve yandığı sırada bulunduğu dar hacimlerde büyük bir basınç oluşturmasıdır. Bu basınç ateşli silahlar için vazgeçilmez bir özelliktir. Barutun ilk imalinden itibaren, zaman içerisinde barutun birçok çeşitleri bulunmuş ve bunlar ateşli silahların gelişimde büyük rol oynamıştır (Çetin, 2001: 5-6). Tüfek, ahşap bir kundak üzerine yerleştirilmiş namlu ve namlu gerisinde nişangâh ve ateşleme tertibatı bulunan taşınabilir ateşli silahlardır (Çötelioğlu,1999: 13-14). En erken tüfekler, ağır ve birkaç kişi tarafından taşınan, metrislerde veya kale mazgallarına dayandırılarak kullanılan uzaktan bir fitil aracılığı ile ateşlenen ağızdan doldurulan taş gülle atan küçük çaplı top gibidir. Tüfeklerin ilk ortaya çıktığında bugün ki biçiminde olmadıkları piyade veya süvarilerin taşıyabileceği cinsten olmadığını göstermektedir (Çoruhlu,1993: 6). Fitilli denilen ilk tüfekler, ahşap bir çubuk üzerine oturtulmuş metal namludan oluşmuştur. Ateşlenen fitilin falya tavası üzerindeki ve namludaki barutu tutuşturulmasıyla ateş edilmektedir. Bunlar sağlıklı nişan alınmasına 23

39 pek fazla imkân vermeyen kısa menzilli silahlardır. Horozun iki dili arasına sıkıştırılmış çakmak taşının tetik vasıtasıyla düşürülmesi ve çakmak demirine çarptırılarak, ağızdan doldurulan barutu ateşlemesi sistemine, dayanan çakmaklı tüfekler yaygınlaşmıştır. 18.yüzyıl dan itibaren kanal namlu yerine şeş hane denilen yivli setli namlularla donatılan tüfekler 1900 lere kadar kullanılmıştır. (Çoruhlu,1993: 6). XV. yy ortasından itibaren Osmanlı ordusunda tüfek oldukça yaygın olarak kullanılmıştır. Tüfeğin kullanılması korunması ve imali devlet kontrolü altına alınmıştır dan itibaren tüfeğin halk arasında yayılmaya başladığı görülmüştür (İlgürel,1979: 301). Osmanlı devletinde tüfek ve tabancaların halk tarafından imali bulundurulması ve kullanılması yasaklanmıştır. Toplar, tüfekler gerek teknik gerekse biçim açısından belli bir seviyeye eriştikten sonra,16. Yüzyıl sonlarından itibaren tabancalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Tüfek gibi büyük silah yerine tabanca gibi hafif ve az yer kaplayan silahlar kullanılmıştır (İlgürel,1979: 304). Tüfeklerin namlu ucuna, kabzasına veya bileziklerine, altın, gümüş kakma olarak işlenen kitabelerinde, sahibinin adı, unvanı, memleketi, yapılış yeri gibi bilgiler yer almıştır. Ustaların isimleri namlu arkasında, kurma yayı altında, dipçik üzerindedir. Tarihler namlu arkasıyla kurma yayı altında ya da tespit levhası üzerinde bulunan; horoz üzerinde, tuğra veya diğer kitabelerin içinde görülmüştür. Genellikle altın ile gümüş kakma olarak sene şeklinde yazılmıştır. Fabrikasyon imalatta seri numaraları ve fabrika isminin altına konulmuştur (Çoruhlu,1993: 6). Tabanca, Osmanlı devletinde 16 ve 17.Yüzyıl dan itibaren tabanca kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı ordusunun silah ihtiyacını cebeci ocakları karşılamıştır (Aydın,1996: 30-31). Cebeciler, kapıkulu ocaklarının piyade kısmından meydana gelmiştir. Cebeci ocakları, Fatih Sultan Mehmet döneminden 1826 daki yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar devam etmiş bir teşkilattır. Cebeciler ordunun ihtiyacı olan silahları üretmiştir. Sefer sırasında harp meydanına kadar silahlar götürülerek askere teslim edilmiştir. Savaş sona erdikten sonra bu silahları toplayarak bakımlarını yaptıktan sonra tekrar Cephaneye kaldırılmıştır. Barış zamanın da ise aynı işlemler talim için tekrarlanmıştır. İstanbul dışındaki şehirlerde de teşkilatlanmış olan ocaklar İstanbul daki cebeci başına bağlanmıştır. Silah yapımı için gerekli hammaddenin temini, imali, tamiri 24

40 gibi işlerin sevk ve idaresinde cebeci başının izni ve buyrukları doğrultusunda sağlanmıştır (Pakalın,1993: 263). İstanbul, Şam, Bağdat, Erzurum, Diyarbakır, Ankara, Belgrad, Budin gibi büyük şehirlerde ve kalelerde, baruthaneler ve tüfek imalathaneleri vardır (Aydın,2012: 140). Silahların büyük bölümü İstanbul da Cephanede, tophanede, Tüfenghane-i amire, İstanbul Tüfenghanesi, imalathaneyi harbiye, tersanede imal edilmiştir. Bunun dışında Anadolu da çeşitli kalelerdeki atölyelerde, Balkanlarda Bosna bölgesinde Foça, Karadağ, Makedonya Debre, Üsküp, Kosova, Sarayova, Hersek gibi merkezlerde yoğunlaşmış silah atölyeleri bulunmaktadır (Muhtar,1922: 106). Atölye üretimi olan tabanca ve tüfeklerde bugün ki gibi genel bir standart olmadığı için her yörenin ve atölyenin kendine özgü kabza ve dipçik formu ile süslemeleri bulunmaktadır. Mekanizmalar bölge ve atölye farklılıklarını ortaya koymaktadır. Osmanlı Devleti nin bir başka silah kaynağı savaş meydanlarında ganimet olarak ele geçirilen silahlardır. Ganimet olarak alınan silahlar doğrudan devlet hazinesine geçmektedir ve burada cebeciler tarafından tamir ve bakımları yapılarak Cephaneye kaldırılmıştır. Silahların üzeri tezyin edilerek Osmanlı damgası vurulmuştur. 19. yüzyıldan itibaren Avrupa ve Amerika dan sipariş üzerine ithal edilen tabancaların üzerleri Türk sanatkarları tarafından işlenerek Türkleştirilmiştir. Osmanlı tabancalarında çeşitli kitabelere rastlanılmıştır. Kontrol damgaları, usta sahip isimleri, imal edilenlerin seri numaraları ve atölye fabrika isimleri yer almaktadır. Damgalar devletin resmi mührüdür. Başkalarınca kullanımı yasaklanmıştır. Devlet damgalı silahların halkın elinde bulunmasını yasaklamıştır (Çoruhlu,1988: 9-14). Padişah tuğları, tabanca üzerinde iki santim çapında işlenmiştir. Tabanca üzerine kalıpla basılan tuğların üzerleri altın veya gümüşle kaplanmıştır. Padişah tuğları silahlarda az da olsa ikinci bir damga kullanılmıştır. Tabanca üzerindeki tuğranın en önemli fonksiyonu tarihlendirmeye yardımcı olmasıdır.16.yy dan itibaren kullanılan diğer damga kayı damgasıdır. Osmanlı hanedanı oğuzların kayı boyundan geldiğini göstermektedir. Bunun yanı sıra imtihan şeklinde okunan mühürlerde bulunmaktadır (İlgürel,1979: ). Deneme sınama manasına gelen mühür silahın kontrol edildiğini gösteren resmi damgadır (İlgürel,1979: ). 18.Yüzyıl sonundan itibaren kullanılan bir başka damga sahh şeklinde okunan damgadır. Doğruluğunu tasdik etmek için 25

41 kullanılmıştır (Develioğlu,2004: 64). Diğer damgalar ise bala, vala, miknet, nusret, gibi okunan damgalardır. Bu damgalar yüce, kudret, güç, başarı, üstünlük, anlamlarında olup standart ve kontrol damgalarıdır (Pakalın,1993: 91). Sonuncu damga ise mim şeklinde, mevcut kelimesinin kısaltılmışıdır. Malum oldu görüldü anlamında kullanılan bir nişandır (Develioğlu,2004: 85). Osmanlı tabancalarının kabza ve kundakları üzerinde en sık rastlanan motifler ay yıldız, saltanat armaları, rozet, çiçekler, güneş ve buna bezerdir. Tabancaların parçaları genellikle ayrı ustalar tarafından yapılmıştır. Tabanca namluları çelik veya menevişli çelik, sulandırılmış çelikten imal edilmiştir. Mekanizmalar demir ve çeliktendir. Tabancaların namlularında kazıma, gümüş ve altın varak kakma, tel kakma, stampa baskı, kalıpla kabartma teknikleri, mekanizmalarda altın ve gümüş kakma, kazıma teknikleri kullanılmıştır. Kabza ve kundaklar ahşaptan yapılmıştır. Kullanım sırasında kullananın eline zarar vermemesi, rahatça kullanılabilmesi için kabzası kumaşla kaplanmış tabancalar bulunmaktadır (Pakalın,1993: 92). 18.yüzyıl sonlarından itibaren İstanbul da başlayan fabrikasyon üretim ile beraber Osmanlı tabancaları da diğer milletlerde olduğu gibi geleneksel formlarından farklı olarak milletlerarası formlara uygun olarak imal edilmişlerdir. Seri üretim ile beraber, tabancalar, daha kullanışlı ve pratik hale gelirken, sanat eseri olma vasfı kalkarak fonksiyonel önem kazanmıştır (Çoruhlu,1988: 19) SAVUNMA ARAÇ GEREÇLERİ Tüm silahlar savunmada kullanılmakta olsa da, miğfer, kalkan, zırh ve kısımları gibi temelde saldırı değil, gelebilecek darbelere karşı koruyucu etki gösteren korunmaya yönelik teçhizatlardır (Aydın,2012: 146). Bir savaşçı için, saldırı silahları ne kadar gerekli ve önemli ise, savunma vasıtaları da o kadar gerekli ve önemli olmuştur. Her savaşçı, savaş esnasında ok, kılıç, mızrak, kamçı, harbe, tırpan, topuz ve balta gibi silahlarla düşmana bertaraf edici darbeler vurduğu gibi, kendisi de karşı taraftan aynı türden silahlarla darbeler almaktadır. Savaşçının bu darbelere karşı kendini koruyup savuşturması veya darbelerin etkisini azaltabilmesi için bir takım savunma âletleri kullanması gerekmektedir (Eralp,1993: 148). 26

42 19.yüzyıl ın ortalarından sonra sadece törenlerde sembolik olarak kullanılmakla beraber savunma araç gereçleri zamanla asıl kullanım amaçlarını yitirdiklerinden dolayı tarih sahnesinden silinmişlerdir (Saka,2011: 43). Kalkan, bir savunma silahıdır. Ateşli silahların bulunmasından önce göğüs göğse çarpışmalarda, kılıç, ok, gürz, harbe, mızrak, kamçı, döğen gibi delici ve tahrip edici gücü fazla silahlardan gelebilecek darbelerden ve etkilerden korunmak amacıyla genelde sol kola takılarak kullanılan koruyucu silahlardandır (Eralp,1993: 149). Türk kalkanları, demirden, bakırdan; fil ve gergedan derisinden; hasırdan, söğüt dalından, kamıştan, ipten, ağaç kabuğu gibi sert veya esnek maddelerden ve kullanım amaçlarına göre, yuvarlak, dikdörtgen, göbekli veya düz olarak yapılmıştır (Aydın,2007: 93-94). Osmanlılarda ateşli silahların yaygınlaşmasına kadar kullanılmış olup daha sonra yalnızca törenlerde sembolik bir savunma aracı haline gelmiştir. Türk kalkanları, İslam dünyasındaki İran, Memluk, Hint kalkanlarına göre ayrı bir grup olarak çıkmaktadır. Osmanlı kalkanları, demir, çelik veya bakır malzemeden yapılmış olup, deri isçiliğinin bir devamı olarak deri kalkanların yapılmış olduğu da dikkat çekmektedir (Taneri,1981: 42). Miğfer, savaşçının başını korumak amacıyla giydiği demir başlık olup Orta Asya ve İran kültür bölgesine ait bir teçhizattır (Ramazan,1991: 23-24). Yakın savunma araçlarından olan miğfer, kelime olarak savaşta başa giyilen çelik külah, tulga, tas manalarına gelmektedir. Savaş sırasında savaşçılar tarafında; kılıç, mızrak ve ok gibi silahlardan korunmak amacıyla başa giyilen, baş, alın, ense ve burun gibi önemli bölgeleri koruyan demir veya bakırdan yapılmıştır. Kalkan gibi en eski tarihlerden itibaren kullanılmaya başlanmış olan miğfer, kelime anlamıyla Arapçadan gelmektedir. Türkçede kelime karşılığı olarak zırh başlığı, zırh külah, aşuk, ışık, yışıh, dalga, dobulga, davulga, tobulga, toğulga, tulga, yalma, yelme gibi kelimeler kullanılmıştır (Ögel,1981: 111). Osmanlı miğferleri formları açısından iki gruba ayrılmıştır. Osmanlı miğferleri genellikle demir ve bakırdan yapılmış olup, 16.yüzyıl a kadar demirden yapılmış olan miğferler, bu tarihten sonra bakırdan yapılmaya başlanmıştır. Altın yaldız sıvalı tombaklı 27

43 miğferler savaşlar sırasında dikkat çekmişlerdir. Bakır sadece Osmanlı miğferlerinde kullanılmıştır. Miğfer çeşitli bölümlerden oluşmaktadır (Eralp,1993: 154). Peçelik: Miğferin ağız kenarına tutturulan ve omuzlara kadar inen, ön tarafı açık, çelik halkalardan örülü parçasıdır. Ağız: Miğferin başa geçirilen kısmıdır. Ön tarafında iki göz oyuğu bulunmaktadır. Göz oyuğu ve ağız çevresini ince çelik çember çevirmiştir. Gövde: Dik ve diyagonal yivlerle süslü bazen düz bırakılmıştır. Tepelik: Yukarı doğru uzayan gövdenin yuvarlağını kapatan ince uzun bir parçadır. Gövde ile birleştiği yere yalma denilmiştir. Burun siperliği: Burnu korumak için yapılmış hareket etmesine sahip yapılmıştır. Çengel: Harp edilmediği zamanda miğferi takan şahsın peçeliği toplayıp yüzünü açması için konulmuştur (Pakalın,1993: 533). Siperlikli miğfer: Tepeliği daha basık, gövdeleri daha konik yapılmıştır. Tepelikleri beyzi küre veya başlık şeklindedir. Gövdeye perçinlenen huni biçimindeki sorguç yuvaları bulunmaktadır. Saray muhafızları, tarikat törenlerinde kullanılan başlık tiplerine de zırh külah denilen başlık tipleri vardır (Aydın,2007: 110). Zırh, kelime anlamıyla Farsçadan gelmektedir. Eski tarihlerden beri kullanılmıştır. Farsçadan geçen cevşen de zırh anlamındadır. Zırhı olanlara zırhpus, cebepus denilmiştir. Divan-ı Lügat-it Türk te zırh genel anlamda silahlara verilen yarık, olarak adlandırılmıştır (Çoruhlu,1988: 22). Tarihte daima seçkin kişiler tarafından giyilen zırhlar, yiğitlik, asalet, seçkinlik ve kahramanlık sembolü olarak görülmüştür. Türk zırhları genel olarak deri ve metal işlemeciliğinin gelişiminden sonra çeşitli madenlerden yapılmış küçük levhaların dik şekilde yerleştirilmesinden oluşmuştur. Örme, ya da ağaçtan zırhların da kullanıldığı bilinmektedir (Kaşgarlı,1985: 15). Bazı zırhların bütün vücudu kapladığı görülmektedir. Zırhların kolu koruyan parçasına kolçak, dizi koruyan parçasına da dizçek denilmektedir. At alın zırhı, atın alın kısmını örten ana gövde ve ona bağlı iki yanak siperliği, bir ense siperliği, olmak üzere toplam dört 28

44 parçadan oluşmuştur. At başının anatomik özelliklerine uygun olarak şekillendirilmişlerdir. Bazılarının alın kısmının ortasında dilimli formda kesilmiş güneş siperliği ve sorguç yuvaları vardır. Siperlikler zincir halkaları ile ana gövdeye birleştirilmiştir. At vücut zırhları metal, dikdörtgen plakaların zincir örgülerle birleştirilmesi sonucu oluşmuştur. Plakalar diğer zırh parçalarında olduğu gibi üst üste bindirilmiş olarak sıralanmıştır. Plaka sıraları arasında, atlamalı ya da belli aralıklarla yerleştirilmiş diğerlerinden daha büyük kare plakalar vardır. Boyun zırhı tam dikdörtgen değil verev olduğu için plaklarda ona uygun kesilmiştir. (Çoruhlu,1995: 23) Kolçak, zırh takımının tamamlayıcı parçalarından birisi olup kolu dirsekten itibaren el üzerine kadar örten parçalardır. Biri asıl gövde, ikisi yan kanatlar olmak üzere üç parçadan oluşmuştur. Ana gövde iç bükeyliği ve boğumları ile kol anatomisine uygun olarak şekillenmiştir. Yan kanatlardan dıştaki dirsekten bileğe, içteki dirsek boğumu bitiminden bileğe kadar uzanmıştır. Yan kanatlar ana gövdeye üçer sıra zincir halkası ile bağlanmıştır. Bazılarında ana gövdenin el üzerine gelen kısmı, zincir örgü ile uzatılarak, eldiven gibi eli sarmaktadır (Eralp,1993: 157). Süslemede hâkim unsurlar; miğfer, zırh gömlek, dizçek üzerinde görülen bitkisel kompozisyon ve kitabe kuşaklarıyla aynıdır. Bezeme ana parça üzerinde daha yoğun olup, yan kanatlar ise; genelde daha sade tutulmuştur (Çoruhlu,2007: 22). Kolçaklar üzerinde kakma, kazıma ve çakma gibi tekniklerle geliştirilmiş Türk maden sanatının seçkin bezeme örnekleri görülmüştür. Kalkan, zırh ve miğferlerde yer yer uygulanan ajur tekniğine kolçaklarda rastlanmamaktadır. Buna sebep olarak; savaşlarda vücudun en fonksiyonel ve sürekli hareket etmesi gereken parçası olan kolu, koruyucu zırhın darbelere karşı güçlü ve dayanıklı olması gerekliliğini zorunlu kılmıştır (Anonim,2000: 100). Dizçek, zırh takımının son parçası olan, dizi ve yekpare diz tası ile baldırı saran, aşağıdan yukarıya doğru bindirilmiş, yedi ve dokuz sıra arasında değişen plakalardan oluşmuştur. Plaka sıraları, genellikle üçer sıra zincir halkası ile birleştirilmiştir. Zincir örgü tasın iki yanını dikdörtgene tamamlayacak şekilde, alt kısmı tepesi aşağı bakan üçgen şekilde uzanmıştır. Baldır kısmının iki yanına ve üst kısmına perçinlenen bağlantı tokaları ile dizçek vücuda ve bacağa bağlanmıştır (Eralp,1993: 162). 29

45 Genellikle kazıma, kakma ve kumlama teknikli süslemelerin kullanıldığı dizçeklerin diz tası üzerinde görülen motifler çoğu zaman takviye plakaları üzerinde de devam etmiştir. Diz tası üzerinde nesih ve sülüs kitabeler bazen merkezde bir madalyon çevresinde yer almışlardır. Zırh ve kolçaklara paralel olarak dizçeklerde de 15.yüzyıl dan itibaren yazılar dekoratif özelliklerini kaybetmiş, yerini kıvrık dal ve stilize çiçek motiflerine bırakmıştır (Çoruhlu,1995: 23). Barut Mahfazası, barut yapısı itibariyle neme ve rutubete dayanıksız olması iyi koşullarda saklanmasını gerektirmektedir. Bunun yanı sıra sürtünme ve aşırı ısınmaya karşı da tedbir almak barutun muhafazasında önemli hususlardır. Barutun hava ile temasının kesilmesi, rutubetli ortamlardan uzak tutulması ve ambalajında 50 kilogramdan fazla barutun aynı kaba konmamasıdır. En ideal barut saklama yöntemi barutun kalaylı bakır kaplarda muhafaza edilmesidir (Güdül, 1949: 12). Barut imal edildikten sonra baruthane bünyesindeki marangozhane veya esnaf tarafından yapılan variller vasıtasıyla barut muhafaza edilmektedir. Bu variller koyun postu ile kaplanarak neme karşı korunması amaçlanmaktadır. Varil tahtalarını temin eden yöreler arasında en başlıcası İzmit yöresidir. Bu yörede kerestenin bol olması ve değirmen çevirecek kuvvette su kaynaklarının bolluğu sebebiyle çok sayıda bıçkı tezgahı çalıştırılmaktaydı. Bu bıçkı tezgâhlarının sahipleri genelde sipahiler veya askeri sınıf mensubu kişilerdir SANAT TARİHİ AÇISINDAN SİLAH Eski çağlardan günümüze, zaman içinde giderek gelişen ve çeşitlilik kazanan silahlar, insanların dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korunmalarını sağlamıştır. İnsanın temel fizyolojik ihtiyaçlarının başında korunma ile beslenme gelmektedir. Yaşamın devamı amacı için öncelikle bu ihtiyaçların giderilmesi zaruridir (Eralp,1993: 7). Korunma ile beslenme gibi insanoğlunun temel ihtiyaçları, bunları karşılayacak bazı icatların yapılmasını sağlamıştır. İlk silahlar, bu gerekçelerle icat edilmiş olmalıdır. (Bergson,1934). İlk silahlar, genelde ileriye doğru atılan bir cismin havada yol almasından elde edilen hızdan istifade edilmesi prensibine göre tasarlanmıştır. Fırlatılan nesne, önce basit bir taş iken daha sonra ucu sivriltilmiş mızrak, ok, cirit, çatal, harbe ve buna benzer olmuştur. Zamanla kargı, sapan ve mancınık gibi basit silahlar izlemiştir. İlkçağların korkusunu ortadan kaldıran, tabiattaki güçleri elde etmeyi veya onlara üstünlük sağlamayı amaçlayan silahın bulunuşu ile sanatla silah arasında bir bağ 30

46 kurulması ve sanatın silaha yansıması kaçınılmaz bir sonuç olmuştur (Alpert,1963: 149 ). Baltaya uygun bir taşın veya bir mızrak ucunun seçimi, keskinleştirme ve sivriltme yöntemleri, sağlamlaştırmak için uygulanan ilkel teknoloji ve bu teknolojinin çağın düşünce yapısına uygun görkemli ürünleri sanatın silaha yansımasında ilk örneklerdir. (Kansu,1946: 192). Sanatın ilk olarak ne zaman ve nerede doğduğu konusunda çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Ancak klasik görüşe göre sanatın, insanın yeryüzündeki ilk fiilî ve zihinsel faaliyetleriyle başladığı kabul edilmektedir. Sanatın başlangıcı olarak kabul edilen ve ilkel sanat olarak ifade edilen ilk sanat eserlerinin, insanoğlunun elinde şekillenen ilk aletler olduğu söylenmektedir (Eralp,1993: 6). İnsan, silah ve sanat birlikteliğinin eskiliğini gösteren en önemli belgeler mağara resimleridir. İnsanın yeryüzündeki ilk faaliyetlerine ait önemli deliller ortaya koyan mağara resimlerinde, çeşitli hayvan figürleri, insanların bu hayvanlarla mücadele ederken veya avlanırken kullandıkları silahlar tasvir edilmiştir. Silah ve sanat arasındaki ilişkiyi üç ana bölüm içerisinde incelemek gerekmektedir. 1) Silah Yapım Sanatı: Silahın yapımı ile ilgili olarak tarih öncesi devirlerden günümüze kadar gelmiştir. Uygarlığın ve uygarlık içerisinde bilim ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak çağların tekniğine göre bölümlere ayrılmıştır. 2) Silah üzerinde süsleme sanatı: Silahın yapımı sırasında ya da yapımından sonra, silahı daha etkili, daha zengin ve benzerlerinden daha güçlü kılmak, ya da taşıyanın nitelik, üstünlük ve özelliğini belirtmek için uygulanmıştır. 3) Silah kullanma sanatı: Silahın yapımından sonra, yapılış şekline, cinsine ve amacına uygun olarak en etkili bir biçimde kullanılmasıdır. İlkçağlardan itibaren ok atmak, mızrak atmak, kılıç kullanmak, nişancılık kişinin çevresine üstünlüğünü belirleyen bir sanat yönü olarak görülmüştür (Eralp,1993: 7). Silah yapımı ve süslemesinde kıtalar, toplumların yaşadığı bölgeler, bölgenin gelenek görenekleri, silah süslemesi için gerekli hammaddenin doğal kaynakları, toplumun gelişmişlik düzeyi sanatın her silah üzerinde farklı şekillenmesine yol açmıştır. Yapım ve süsleme sanatında ileri giden toplumlar ise hiç şüphesiz çağın teknolojisini benimsemiş toplumlar olmakla beraber, silahı yalnız bir korunma aracı olarak görmenin 31

47 yanında, ona kutsal bir değer veren, askerlik sanatında ileri gitmiş, savaşçı toplumlardır (Eralp,1993: 9). Silah yapımı malzeme yapım teknikleri ve süsleme teknikleri başlıkları altında incelenebilir Malzeme Maden sanatının teknikleri, bu sanatın malzemesi olan madenlerin keşfedilmesine madenlerin kendilerine has özelliklerinin anlaşılmasına bağlı olarak gelişmiştir. Eski çağ içinde gerçekleştirilen her metalürjik keşif, yeni bir maden sanatı tekniğinin doğmasına yol açmıştır. Maden sanatı ustası, üzerinde çalışacağı malzemeyi iyi tanımak, kullanacağı madenin özelliklerine göre uygulayacağı teknikleri bulmak uygulamak istediği tekniğe göre malzemesini seçmek zorundadır. Madenler doğada ya doğrudan metalik halde veya cevher olarak bulunmaktadır (Eralp,1993: 164). Günlük yaşam dâhil olmak üzere birçok alanda kullanılan madenler, ilk çağlardan bu yana da kullanılmış oldukları için uygarlık tarihi açısından da ayrı bir öneme sahiptir (Erginsoy,1978: 7). Osmanlı Devleti nde madenler ile maden bölgelerindeki yerleşimler büyük önem taşımaktadır (Aktan,2003: ). Komşu ülkelerin sanatını etkilemiş olan Memlûk maden sanatının Osmanlı metal isçiliğinde de görüldüğü dikkat çekmektedir (Altunbay,2002: 791). Osmanlı silahlarının yapımında sıklıkla kullanılmış olan demir, bakır, gümüş yanında süsleme için altın malzemenin kullanıldığı görülmektedir. Altın doğal bir madendir. Gümüş, bakır, demir hem doğal hem cevher olarak mevcuttur. Kurşun, kalay, çinko ve cıva ısı kullanarak elde edilen madendir (Aydın,2012: 222). Madenlerin daha çok Anadolu, Balkanlar ve adalardan temin edildiği bilinmektedir. Altın, doğada diğer madenlere göre daha az bulunan, Yakın Doğu da ilk keşfedilen ve işlenen madenlerden birisidir. Keşif tarihi bilinmeyen altının M.Ö. 5. bin hatta 6. binden itibaren ufak süs eşyalarında kullanıldığı bilinmektedir (Erginsoy,1978: 8). Altın, dağ ırmaklarının yataklarında, alüvyon birikintileri arasında, ufak külçecikler ya da kırıntılar halinde bulunmaktadır. Pas tutmayan altın rengi ve parlaklığı nedeniyle kolayca göze çarpmaktadır (Erginsoy,1978: 8). Altın, kuvars kayaların içinde damar halinde de mevcuttur. Kayalardaki altını elde etmek için, kaya parçaları önce çekiçle 32

48 topaklar halinde ufalanır, sonra topaklar dövülerek toz haline getirilmektedir. Altın ve diğer maddelerin karışımı olan toz sığ tablalarda yavaş akan suyun altında yıkanmaktadır. Altın ağır olduğu için dibe çökmektedir, üstte çıkan diğer maddeler ise suyla akıp gitmektedir (Erginsoy,1978: 8). Altın saf bir maden olmadığı için içinde doğal olarak bir miktar gümüş, bakır, demir gibi madenler bulunmuştur (Erginsoy,1978: 8). Altın, yumuşak, kolay işlenebilen bir madendir; soğukken de çekiçlenmektedir (Erginsoy,1978: 8). Altına dövme ya da döküm teknikleri uygulanarak istenen her şekil verilebilmektedir (Erginsoy,1978: 9). Gümüş, Anadolu da ilk tunç çağından itibaren bilinmektedir. Gümüş bazen altın ile birlikte kullanılmıştır. Bakır ve tunç eserlerin kakma tekniği ile bezenmesinde ikinci bir metal olarak kullanılmıştır. Örnekleri ise ilk tunç çağı ortalarında Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde görülmüştür (Erginsoy,1978: 9). Gümüş, doğada hem doğal maden, hem de cevher olarak bulunmaktadır İlk kullanılan gümüş doğal gümüş olmuştur. Gümüş dere yatakların ve bazı kayaların içinde damar halinde bulunmaktadır. Doğal gümüş az miktarda bulunduğundan altından daha geç bir tarihte bulunmuştur ve M.Ö.4 binin başlarından itibaren süs eşyalarının yapımında kullanılmıştır (Erginsoy,1978: 10). Gümüş yumuşak bir maden olduğu için soğukken de çekiçlenebilmektedir. Osmanlı da gümüş, para basımı yanında sanayi ile dokumacılıkta dahi kullanılmış önemli bir madendir. İlk Osmanlı sikkesi ve Osmanlı para birimi olan akçenin gümüşten kesildiği bilinmektedir. Osmanlı Devleti sınırları içinde birçok yerde gümüş madeni çıkarılmış olduğu bilinmektedir (Erginsoy,1978: 8). Bakır, Anadolu da Çayönü, Çatalhöyük ve Suberde kazılarında, M.Ö. 7.bine ait doğal bakırdan dövülerek yapılmış iğne, bız, kanca gibi ufak aletler ve yüzük, boncuk gibi süs eşyaları bulunmuştur. Anadolu da kullanıldığı ve metalürjinin ilk bu bölgede başladığını desteklemektedir. Bu eserler bilinen en erken madeni eşya örnekleridir (Anonim,1996: ). Bakır, doğada doğal olarak bulunabildiği gibi, cevher olarak da bulunabilmektedir (Ufuk,1969: 20-22). Doğal bakır dere yataklarında ya da bakır cevherlerinin aşınmış üst katmanlarında görülmektedir. Okside olan bir maden olup; yüzeyi zaman içerisinde 33

49 morumsu yeşil bir renk aldığı için altın gibi kolay göze çarpmamaktadır. Ancak okside olmuş bakır parçaları elle ovulunca alttaki kırmızı renk ortaya çıkmaktadır. Doğada doğal bakır az bulunurken, bakır cevherleri oldukça bol bulunmaktadır. Bu cevherler bazen kimyasal bileşik, bazen de fiziksel karışım halindedir. Bakır çok sıcakken de çekiçlenemediğinden yumuşaması için ısıtılan bakır hemen soğuk suya daldırılarak ılık hale getirilmektedir. Dövüldükçe sertleşen bakırı önce ısıtıp sonra suya daldırarak ılıklaştırıp yumuşatmaya tavlama denilmektedir. Bu yöntem madeni eserlerin yapımında uygulanan iki ana metottan biri olan dövme tekniğinin gelişmesine yol açmıştır (Erginsoy,1978: 10). Tunç, içinde bir miktar kalay bulunan bakır alaşımıdır. Saf bakır, altın ve gümüşten daha sert bir maden olmasına kıyasla sağlamlık bakımından üstün bir malzeme sayılmamaktadır. En iyi tunç, içinde % 10 oranında kalay bulunan bakır alaşımıdır (Erginsoy,1978: 11). Tunç alaşımının keşfi, maden teknolojisinde yeni bir çığır açmış, bir çağa adını veren çok önemli madenin keşfinden sonra, çeşitli maden sanatı tekniklerinin geliştirilmesini sağlamıştır (Ufuk,1969: 19). Tunç elde etmek amacı ile bakıra karıştırılan kalay, kalay oksidi olan kasiterit cevherinden elde edilmektedir. Kasiterit cevherine genellikle bakır cevherlerinin bulunduğu bölgelerde rastlanmaktadır. Kalay cevheri bakır cevherleri kadar bol miktarlarda ve yaygın olarak bulunmamaktadır (Erginsoy,1978: 12-13). Bakırdan daha sert ve sağlam bir maden olan tunç, soğuk olarak işlenmemektedir. Çekiçlenerek tuncun sık sık tavlanması gerekmektedir (Erginsoy,1978: 8). Sıcak veya soğukta islenerek şekil verilebilen tunç, döküm için de uygun bir madendir (Erginsoy,1978: 13). Tuncun sağlamlığının yanı sıra önemini arttıran diğer bir özelliği de bu alışımın eridiği zaman bakır gibi kabarmamasıdır. Kızılımtırak sarı bir rengi olan bu maden, kimyasal yapısına ve karşılaştığı etkenlere göre zamanla sarıdan griye, kahverenginden siyaha kadar çeşitli renklere girebilmektedir (Anonim,2000: 18). Pirinç, içinde çinko olan bir bakır alaşımıdır. Bakır ile çinko cevheri kalamin birlikte tasfiye edilerek, tunç kadar sert ve sağlam, rengi altın gibi sarı parlak bir pirinç madeni elde edilmiştir. 34

50 Pirinç alaşımı da tunç kadar sert sağlam olan maden tavlanmadan işlenmemiştir. Pirinçten çok ince levhaların dövülmesi işleminde, alaşımın içindeki çinko oranının azaltılmasıyla birlikte maden sağlamlığını ve parlaklığını kaybetmektedir (Erginsoy,1978: 13). Maden sanatında pirinç tuncun yanı sıra, özellikle dövme tekniğinin uygulandığı eserlerin yapımında bol miktarda kullanılmıştır. Demir, doğal ve cevher olmak üzere iki şekilde bulunmaktadır. Doğal demir içinde bol miktarda nikel bulunan meteorik demirdir (Erginsoy,1978: 14). Demir cevheri doğada bol miktarda ve yaygın olarak bulunmaktadır. Kullanılan madenler arasında en sağlam olan demir; uygarlığın vazgeçilmez bir unsuru olarak arkeolojik kronolojide bir çağa adını vermiştir. Osmanlı savaş sanayinin gelişmiş olması, demircilik alanında başka milletlerden daha üstün bir seviyeye ulaşmış olmalarının büyük etkisi olduğu söylenebilmektedir (Erginsoy,1978: 14). Doğada bol miktarda yaygın olarak bulunan demirin cevherden ayrılabilmesi için oldukça yüksek bir ısı gerekmektedir. Dövme demirden daha sert ve dayanıklı olan maden, içinde daha yüksek oranda karbon bulunan çeliktir (Anonim,2000: 81-83). Çelik, dövme demirin ikinci bir ısısal işlemden geçirilmesiyle elde edilmektedir. Dövme demir, uzun süre yüksek ısıda, toz halindeki odun kömürü ateşinde bırakılarak, demir kristallerinin arasına yüksek oranda karbon girmesiyle sağlanmaktadır. Bu demir karbon alışımı, akkor halindeyken tekrar çekiçlenerek, çelik elde edilmektedir (Erginsoy,1997: 81-83). Demir çelik, Osmanlı İmparatorluğunda günlük hayatta kullanılan eşyaların ve araçların yapımında yer aldığı gibi harp, silah araç ve gereçlerinin yapımında geniş ölçüde yer almıştır. Kesici, atıcı ve vurucu silahlardan, top, tüfek gibi ateşli silahlara kadar bütün silahlarda genellikle demir kullanılmıştır (Erginsoy,1977: 113) Yapım Teknikleri Dövme, doğal madenlerin Yakın Doğu da ilk keşfedilmesinden itibaren kullanılan en eski maden işleme tekniğidir. Dövme tekniği soğuk veya ısıtılmış madenlerin çekiçle dövülerek şekillendirilmesidir. Dövme tekniğiyle yapılmış en eski buluntular Çayönü, Suber ve Çatal Höyük teki arkeolojik kazılarda elde edilmiş iğne, biz, kanca gibi küçük madeni buluntulardır (Eralp,1993: 173). Adından da anlaşılabileceği gibi madeni plaka, 35

51 tel veya şeridin dövülerek şekillendirilmesidir. Bugün Anadolu da demir ve bakır işlenen küçük atölyelerde bu teknik hala kullanılmaktadır (Erginsoy,1978: 62). Silah yapımında dövme yöntemi genellikle dökümden sonraki küçük düzeltmeler için kullanılmıştır. Özellikle çift kalıpta dökülen eserlerin üzerinde kalıbın birleştiği yerde meydana getirdiğinden dövülerek giderilmesinde kullanılmıştır. Bazı silahların kabzaları bu teknikle yapılmıştır (Başak,2004: 33). Bunun dışında dövme tekniği çeşitli bölgelerde farklı tip eserlerin yapımında kullanılmıştır. Dövme tekniğinin gelişmesi aynı zamanda dövme aletlerinin gelişmesini de sağlamıştır. Bu teknikte kullanılan aletlerinden, dövme kütüğü kalın bir ağacın gövdesinden elde edilmiştir. Bu kütüğün üzerinde değişik boy ve derinlikte dairevi çökertme çukurları, kenar kısmında da bir çökertme oluğu bulunmaktadır (Erginsoy,1978: 18). Dövme işleminde verilecek şekle göre çeşitler örsler vardır. En çok kullanılan T biçimli örslerdir. Eserin yapımında yükseltme usulü uygulanacaksa T biçimli örsler kullanılmıştır. Kaide örsleri daire planlı aşağıdan yukarıya hafifçe genişleyen, üstleri düz örslerdir. Maden sanatında sık kullanılan diğer bir örs at tabir edilen alettir. Bu aletin yassı kollarının uç kısmında ufak kare şeklinde delikler bulunmaktadır. Ufak örslerin uzun ve kare kesitli olan sapları at ın kollarındaki bu kare deliklere geçirilmektedir. Bu örslerin uzun saplı olmaları eserin herhangi bir kısmında kullanılmasını sağlamaktadır (Erginsoy,1978: 19). Ateşli silahların namluları dışında, bütün silahların yapımında bu teknik kullanılmıştır. Ancak, her silahın yapımı ayrı bir özellik gösterdiğinden atölyeler ve ustalar da bu özelliklerine göre kılıççı, bıçakçı, kalkancı, zırhçı v.b. gibi uzmanlıklarına göre ayrılmışlardır (Erginsoy,1978: 20). Çökertme yöntemi, madeni plaka veya levhanın bir kütük üzerinde açılmış bir form çukuruna uygun olarak içten çekiçle dövülerek şekillendirilmesidir. Yükseltme yöntemi ise, daha çok köşeli sivri şekiller elde etmek için uygulanan bir yöntemdir. Yivlerin köselerin, yıldız formların elde edilmesi bu yöntemle sağlanmaktadır (Başaran,1989: 71). Gerek çökertme gerekse yükseltme yöntemleri; miğfer, kalkan, dizçek, kolçak gibi silahların yapımında sıkça kullanılmışlardır (Karpuz,2002: 426). Katalogdaki 1-10, nolu eserler üzerinde bu maden işleme tekniği kullanılmıştır. Döküm, eski çağlardan bu yana bilinen döküm tekniği silahlarda ateşli silahların namlularının dökümünde kullanılmıştır (Erginsoy,1978: 16). Potada eritilen madenlerin istenen biçimde hazırlanmış kalıplara dökülerek dondurulmasına döküm denir 36

52 (Erginsoy,1978: 176). Özellikle ateşli silahların top, tüfek, tabanca namluları ve ateşleme mekanizmaları döküm tekniğinde yapılmıştır (Erginsoy,1978: 25). Katalogdaki nolu eserler üzerinde bu maden işleme tekniği kullanılmıştır Süsleme Tekniği Maden ve maden süsleme sanatı alanında da parlak bir dönem yaşayan Osmanlı İmparatorluğu bu alanda oldukça görkemli eserler vermiştir (Çötelioğlu,1999: 18). 16.yy madeni eserleri arasında bakır, alaşımları ve soy madenlerden yapılmış örnekler yoğunluktadır. Kazıma, telkâri, çalma, yaldız, kabartma, delik işi, savatlama, taş yerleştirme ve kakma teknikleriyle bezenmiş bu parçaların üstünde genellikle birçok tekniğin bir arada kullanıldığı da görülebilmektedir (Erginsoy,1978: 16). Osmanlı Dönemi nde İslam dininin tasvir yapımı gibi, değerli maden kullanımın da yasak kabul edilmesi nedeniyle, süsleme dahil olmak üzere eserlerin hiçbirinde değerli maden kullanımı çok görülmemiştir (Kuşoğlu,1997: 134). Osmanlı İmparatorluğu nda kullanılan silahların çoğu yapımındaki ustalığın ve sanatın yanı sıra süsleme sanatı yönünden de zengin örnekler sergilemektedir. Bu süslemelerde iki temel faktörün dikkate alındığı görülmektedir. Bunlardan ilki süslemede kullanılacak bezeme, motif ve diğer unsurların dini, din dışı ve toplumun geleneksel sanat anlayışına uygunluğu diğeri ise, süslemede kullanılan tekniktir. Süsleme ve yapım tekniklerinin uygulanmasında, silah sahibinin nitelik ve niceliğini en önemlisi tekniğin uygulanacağı madenin dokusu, silahın formu göz önüne alınmıştır (Akgündüz,1999: 331). Süslemede kullanılan teknikler; kazıma, kabartma, telkâri, savatlama, çalma, delik işi, kakma, altın sıvama ve taş yerleştirme gibi farklı şekillerdedir. Kazıma Tekniği: madeni eserleri derin çizgilerle süsleme tekniğidir. Tunç Çağı nın başlarından itibaren kullanılmıştır. (Eralp,1993: 178). Kazıma tekniği, ucu keskin çelik bir kalemle açılan yivlerdeki madenin kesilerek çıkarılmasıyla gerçekleştirilen bir süsleme tekniğidir. Tunç Çağı ndan itibaren kullanılmaya başlanan ve sonraki yüzyıllardan günümüze kadar devam etmiş olan tekniğin tek başına veya diğer süsleme teknikleriyle birlikte uygulandığı da görülmektedir (Erginsoy,1978: 33). Katalogdaki 2,3,4,6,11, nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmıştır. 37

53 Kabartma Tekniği, madeni eserlerin üzerine kabartma aletleri ve çekiç kullanılarak, kabartma süslemelerin yapıldığı tekniktir. Kabartmalar, maden tabakasının dıştan veya içten ya da hem içten, hem dıştan çekiçlemek üzere elde edilmesidir. Madeni eserlerin üzerine yapılacak kabartma desenlerin alçak kabartma olarak işlenmesi gerekirse dıştan çekiçleme usulü uygulanmaktadır. Madeni eserin üzerine yapılacak kabartma desenlerin yüksek kabartma olması gerekirse, içten çekiçleme usulü uygulanmaktadır. Her iki kabartma tekniğinde esas amaç, düz olmayan bir satıh elde ederek, ışık ve gölge etkisi sağlamaktır (Karpuz,2002: 426). Katalogdaki 17,18,19,23,24,25,26,2,29 nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmıştır. Telkâri tekniği (Filigre), altın ya da gümüş telleri eğip, bükerek çeşitli desenler elde etmektir. Bu tel motifler, lehim kullanılarak birbirine veya madeni bir zemin üzerine tutturulmaktadır (Erginsoy,1978: 33). Zor bir teknik olmayan telkâri yöntemi, telkâri ustasının, tel motifleri birleştirirken, lehimin ince tellerin üzerine yayılmamasına titizlikle davranıp dikkat etmesiyle yapılmaktadır. Arkeolojik kazılardan çıkan eserler, filigre tekniğinin, M.Ö 3. binden itibaren Mezopotamya ve Mısırda M.Ö 2500 den itibaren de Anadolu da kullanıldığını göstermektedir (Karpuz,2002: 426). Savatlama (Niello), madeni eserlerin üzerine açılan yivlere ve yuvalara, başka cins ve renkte madenler yerine, bir kükürt ve maden karışımı olan siyah renkteki niello doldurularak elde edilmektedir. Bu teknik, özellikle gümüş eserlerin üzerine uygulanmaktadır (Erginsoy,1978: 37-38). Savat, belirli aralıklarda kükürt ve kurşun ve bakır madenleri karıştırılarak hazırlanmaktadır. Niellonun birleşiminde, genellikle dört ölçü kükürt ve bir ölçü bakır ve bir ölçü kurşuna bazen bir ölçü de gümüş ilave edilmiştir. Potada eritilen siyah renkteki karışım soğuduktan sonra havanda dövülerek toz haline getirilmektedir. Toz madeni eserlerin üzerine açılmış yivlere ve yuvalara doldurularak fırınlanmaktadır. Toz halindeki kükürt maden karışımı fırındaki ısı ile sıvılaşarak yivlerin ve çukurların içine yayılarak eserin zeminine sıkıca yapıştırılmıştır. Niello soğuduktan sonra eser bir deri parçasıyla Trablus toprağı silisyomlu kil ve zeytinyağı karışımıyla cilalanarak parlatılmıştır (Karpuz,2002: 426). Katalogdaki 20, 21, 22, 31, 32, 33,34 nolu eserde bu süsleme tekniği kullanılmıştır. 38

54 Taş Yerleştirme ( Murassa), madeni eserler, başka cins bir maden veya savat dolguların haricinde değerli bir taş, renkli cam ya da mine dolgularla da süslenebilmektedir. Bu renkli madenler, eser üzerine çökertilerek veya oyularak açılan yuvalara, eserlerin zeminine lehimle tutturulan tel hücrelerin içine doldurularak uygulanan bir tekniktir (Erginsoy,1978: 43). Delik İşi (Ajur), eski çağdan itibaren kullanılan bir tekniktir. Madeni eserlerin üzerine, kesici ve delici aletler kullanılarak, delikli süslemelerin yapıldığı tekniğidir. Delik işi tekniği ile süslemeler yapılırken bazen maden tabakasının üzerine çizilen desenin zemin kısımları çıkarttırılıp kesilerek kenarlar törpülenip pürüzleri giderilmiştir (Erginsoy,1978: 43-44). 39

55 İKİNCİ BÖLÜM KATALOG 2.1. ATEŞSİZ SİLAHLAR ÖRNEK 1: ESERİN TÜRÜ Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 1,2,3 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 44 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ USTASI ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Osmanlı Ameli Abdullah, sahibi Yusuf İbni Ahmet Uzunluk 94 cm / genişlik 15 cm Kılıç: Kemik, altın yaldız, çelik, pirinç Dövme Kakma Tanımlama: Osmanlı kılıçları hafif balçaktan uca doğru hafif eğimli ve tek taraflı keskin olarak yapılmışlardır. Bu eğimin kılıcın kullanılmasında kolaylığı ve etkinliği sağlamak üzere belirli teknik ölçülere göre verilmiştir. Kılıcın ana maddesi çeliktir, kabzası üzeri dilimli kemiktendir. Kemik kabza namluya iki küçük çivi ile perçinlenmiştir. Kabza ile namlu arasında pirinç malzemeden yapılmış sağ ve sol uçları yuvarlak ön ve arka uçları sivri, haç formunda korumalığı bulunmaktadır. Kabza çemberi altın yaldızla bitkisel motiflerle 40

56 bezenmiş olup, her iki yüzünde pirinçten rozetlere sahiptir. Balçağı pirinçtendir bezemesizdir. Namlu dövme tekniğinde yapılmış tek yüzü keskindir, namlu uca doğru üste doğru kıvrım yapmaktadır. Hafif eğri olan kılıç tabanının bir yüzünde altın kakma tekniğinde; Allaha havale ettim anlamında Tevekkeltü taalallah, diğer yüzünde; ustası ameli Abdullah, sahibi Yusuf ibni Ahmet, sene H.1271/M yazılmıştır. Kını; ahşap üzerine siyah deri kaplıdır. Metal kısmı bezemesizdir. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. Fotoğraf 1: Kılıç Ve Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 2: Kılıç Ve Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 3: Kılıç Tabanının Bir Yüz (2017) 41

57 ÖRNEK 2: ESERİN TÜRÜ Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 5,6,7 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 53 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ USTASI ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Osmanlı Yusuf Uzunluk. 97 cm / genişlik.13cm Kılıç: Boynuz, çelik, pirinç Kın: Ahşap, deri, altın yaldız, gümüş YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kakma Tanımlama: Kılıcın ana maddesi çeliktir. Kılıcın kabzası boynuz, kabza çemberi metal, balçağı pirinçtendir. Kabza ile namlu arasında pirinç malzemeden yapılmış sağ ve sol uçları gül tomurcuğu şeklinde sonlanmıştır. Ön ve arka uçları düzdür. Haç formunda korumalığı vardır. Balçağın üzerinde sade bitkisel motiflerle bezenmiştir. Tabanı eğri ve tek ağızlıdır. Namlu dövme tekniğinde yapılmış tek yüzü keskindir, namlu uca doğru kıvrım yapmaktadır. Osmanlı dönemi kılıç tarihi 19.yüzyıl dır. Kını; siyah deridendir. Ağızlığı, iki bileziği, çamurluğu gümüştendir. Çamurluk altın yaldızla bitkisel motifle bezelidir. Yaldızların bir kısmı dökülmüştür. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 42

58 Fotoğraf 5: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 6: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 7: Kabza Balçak Ayrıntı (2017) 43

59 ÖRNEK 3: ESERİN TÜRÜ 2013 Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 8,9,10,11 ÇİZİM NO 10 ENVANTER NO 2013 / 54 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Kılıç ve kını İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk: 64 MADEN CİNSİ Kılıç: Boynuz, çelik, Kın: Ahşap, deri, gümüş YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kazıma Tanımlama: Kılıcın ana maddesi çeliktir, kabzası manda boynuzundadır. Kabzadaki metal balçağının yan kolları içe kıvrık, boynuz şeklindedir. Kabzadaki metal bölümde hilal motifi ile sonlandırılmıştır. Metal balçaktaki yaprak motifi kazıma tekniğinde uygulanmıştır. Tabanı ince ve tek ağızlıdır. Kılıcın balçağa yakın namlu kısmında altın yaldızla yapılmış güneş ışınları ya da yıldız motifi mevcuttur. Osmanlı dönemi kılıç tarihi 19.yüzyıl dır. Kını; ahşap üzerine siyah meşin deri kaplıdır. Kın ağzı, bileziği ve çamurluğu gümüş olup kabartma tekniğinde bitkisel motif bezemelidir. Kının en ucundaki bölümünde ki metalde silik yaprak bordürü çevrelemiştir. Kının taşıma halkalarından biri yoktur. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 44

60 Fotoğraf 8: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 9: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 10-11: Kabza Balçak Ayrıntı (2017) Çizim 4. Kılıç Ve Kını (2017) 45

61 ÖRNEK 4: ESERİN TÜRÜ Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 12,13,14 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 42 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma12 Kılıç ve kını İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Uzunluk 95 cm / genişlik.15cm Kılıç: Kemik, çelik, pirinç Kın: Ahşap, deri, metal YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kazıma Tanımlama: Kılıcın ana maddesi çeliktir. Kılıcın kabzası kemik, kabza çemberi ve balçağı pirinçtendir. Balçağın sağ ve sol uçları yuvarlak ön ve arka uçları sivridir. Haç formunda korumalığı pirinçten balçağı vardır. Tek ağızlı ve sade bir eserdir. Tabanın bir yüzünde balçağa yakın yerde, kazıma tekniğinde yapılmış, sivri dişli yarım ay şekli ile iki başında sekiz uçlu birer yıldız motifi yer almaktadır. Osmanlı dönemi kılıç tarihi 19.yüzyıl dır. Kın; ahşap üzerine siyah deri kaplı olup; ağızlık, çamurluk ve iki bileziği sarı metaldir. Kının ucu pirinç ve süslüdür. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 46

62 Fotoğraf 12: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 13: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 14: Kılıç Balçak Ayrıntı (2017) 47

63 ÖRNEK 5: ESERİN TÜRÜ Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 15,16,17,18 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 43 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı, II. Mahmut USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Uzunluk. 94 cm Kılıç: Sedef, gümüş. Kın: Ahşap, deri, gümüş YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Savat Tanımlama: Kabzası sedef olan kılıç eğri ve tek ağızlıdır. Sedef kabzasının bazı yerleri kırık ve noksan olup; sağlam kısımları yivlidir. Kabza çemberi ve balçağı gümüştür. Balçak sağ ve sol uçları helezonel şekilleri uçları aşağı diğer ucu yukarı bakan gümüş yaprak ile motiflenmiştir. Tabanı tek kan olukludur, ancak haraptır. Taban başlangıcında gümüş savat tekniğinde çok silinmiş bezeme izleri vardır.. Kını ahşaptandır üzeri deri kaplıdır. Ağızlık, iki bilezik ve çamurluğu gümüştendir. Bileziklerden birinin üzerinde II. Mahmut ( ) tuğrası, diğerinin üzerinde sah damgası vardır. Tuğra ve damga çamurluğun başlangıcında da tekrarlanmıştır. Çamurluk ve ağız kısmında bordürler halinde bezeme vardır. Bezeme zemin üzerine kabartma olarak hafif kıvrımlı akan yapraklı bir daldır. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 48

64 Fotoğraf 15: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 16: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 17: Kabza Balçak Ayrıntı (2017) Fotoğraf 18: Kını Ayrıntı (2017) 49

65 ÖRNEK 6: ESERİN TÜRÜ Kılıç ve kını FOTOĞRAF NO 19,20,21,22 ÇİZİM NO 11 ENVANTER NO 2013 / 41 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Uzunluk. 93 cm Kılıç: Pirinç Kın: Ahşap, deri, metal YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kazıma Tanımlama: Kılıcın kabzası ve balçağı pirinçtendir, tabanı kan oluklu ve haraptır. Kabza ile namlu arasında pirinç malzemeden yapılmış sağ ve sol uçları yuvarlak ön ve arka uçları sivri, haç formunda balçağı vardır. Bezemesi sadedir. Tabanın balçağa yakın her iki yüzünde ışın saçan yuvarlak güneş bir insan yüzü olarak betimlenmiştir. Güneş betiminin hemen yanında içinde profilden çizilmiş bir insan yüzü olan ay motifi yer alır. Osmanlı dönemi kılıç tarihi 19.yüzyıl dır.. Kını; ahşap üzerine siyah meşin kaplanmıştır. Ağızlık, çamurluk ve iki bilezik metaldir. Bileziklerin üstü diyagonal olarak derin yivlidir. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 50

66 Fotoğraf 19: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 20: Kılıç Kını Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 21: Kabza Balçak Genel Görünümü (2017) 51

67 Fotoğraf 22: Kılıç Ayrıntı, Güneş Ve Ay Betimi (2017) Çizim 5: Kılıç Ayrıntı, Güneş Ve Ay Tasviri (2017) 52

68 ÖRNEK 7: ESERİN TÜRÜ Yatağan ve kını FOTOĞRAF NO 23,24,25,26 ÇİZİM NO 12 ENVANTER NO 2013 / 60 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Uzunluk. 67 cm Yatağan: Ahşap, gümüş levha, altın Kın: Ahşap, deri, metal YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kabartma Tanımlama: Yatağanın kabzası iki iri kulaklı olup; ahşap üzerine gümüş levha kaplamadır. Kaplama levhanın üzeri kabartma bitki motifleriyle bezelidir. Kabzanın iki yanı beşer kabaraya sahiptir. Kabza ile namluyu birbirine bağlayan sarı metal kısmında kazıma tekniğinde motifler mevcuttur. Osmanlı dönemi kılıç tarihi 19.yüzyıl dır. Tabanı harap olmasına rağmen bir yüzünde, yuvarlak bir madalyon içinde iki mührü Süleyman motifi yer alır. Tabanın diğer yüzünde iki kartuş içinde iki satırlık bir yazı bulunur. Okunabilen yazı: at oynatmak sipaha. /sezadır mürde meydanda yatmaktır. Diğer kartuşun yaldızları döküldüğünden yazı okunamamaktadır. Kını; bordo rengi deridendir. Ağızlık ve çamurluk kısmı metaldir. Ağızlık kısmı kabartma ince şeritlerle başlar, düz metal olarak devam etmiştir. Çamurluk kısmı düz levha halindedir başlangıcı dilimlidir. 53

69 Fotoğraf 23: Yatağan Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 24: Yatağan Ve Kını Genel Görünüş (2017) 54

70 Fotoğraf 25: Yatağan Namlusu Detay (2017) Fotoğraf 26: Yatağan Kabza Detay (2017) Çizim 6: Yatağan Genel Görünüş (2017) 55

71 ÖRNEK 8: ESERİN TÜRÜ Yatağan ve kını FOTOĞRAF NO 27,28,29 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 43 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Uzunluk 47 cm Yatağan: Fildişi, metal, mercan taş Kın: Ahşap, deri, metal YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Mine Tanımlama: Yatağan fildişi kabzalı, iki kulaklı olup, kulağın biri alçıya tamamlanmıştır. Kabza çemberinin tamamı bir sıra üzerinde mercan ve kabara ile süslüdür. Tabanı çok haraptır. Osmanlı dönemi kılıcın tarihi 19.yüzyıl dır. Kını; ahşap üzerine siyah deri kaplıdır. Kının taşıma halkası bulunmamaktadır. Yatağanın ahşaptan kını olup baş ve uç kısmı metaldir. Kının ucu fildişinden yapılmış bir topuzla sonlanmıştır. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 56

72 Fotoğraf 27: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 28: Yatağan Kabza Detay (2017) Fotoğraf 29: Yatağan Kabza Detay (2017) 57

73 ÖRNEK 9: ESERİN TÜRÜ FOTOĞRAF NO ÇİZİM NO ENVANTER NO Kama ve kını Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam 2013 / 67 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2017 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ 32,31,30 MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU İNCELEME TARİHİ DÖNEMİ Kama ve kını Osmanlı, 19.yy Uzunluk. 53 cm USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ Dövme Kama: kemik, çelik Kın: ahşap, deri, kemik YAPIM TEKNİĞİ Dövme SÜSLEME TEKNİĞİ - Tanımlama: Kamanın kabzası kemik, tabanı menevişli çelikten olup, çift kan olukludur. Namlu dövme tekniğinde yapılmış olup, uca doğru sivrilen formdadır. Osmanlı dönemi kılıcın tarihi 19.yüzyıl dır. Kını; ahşap üzerine siyah deri kaplıdır. Çok harap olan kının ucu kemikten yapılmış bir topuzla sonlanmıştır. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 58

74 Fotoğraf 30: Kama Ve Kını (2017) Fotoğraf 31: Kama Ve Kını (2017) Fotoğraf 32: Kama Ve Kını (2017) 59

75 ÖRNEK 10: ESERİN TÜRÜ Yatağan ve kını FOTOĞRAF NO 33,34,35,36,37,38 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 59 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk. 82 cm MADEN CİNSİ Osmanlı dönemi kılıcın tarihi 19.yüzyıl dır. YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dövme Kabartma Tanımlama: Kabza gümüş üzeri altın kaplamadır. Yatağanın iki iri kulaklı kabzası gümüş üzerine altın yaldızlıdır. Kabza çemberi üzerinde bir sıra küçük kabara vardır. Kabzanın iki yanına üçer adet çiçek aplike edilmiştir. Aynı çiçekten kabza kulaklarının dışında da mevcuttur. Kabzayı namluya bağlayan pirinç metal üzerinde yüksek kabartma gül motifleri mevcuttur. Kabzaya tabana bağlayan bölümün ajur tekniği görünümü vermektedir. Taban harap olmasına rağmen bir yüzünde gümüş savat tekniğinde geometrik bezeme, diğer yüzünde; ya Muhammed fike şefaat ümetü Ahmet yazısı okunmaktadır. Osmanlı dönemi kılıcın tarihi 19.yüzyıl dır. Kını; gümüş üzerine altın yaldızla bezelidir. Ağız kısmı kabartma olarak beş halkaya dört bölüme ayrılmış, dikine sıralı düzenli çiçek motifi aplikelidir. Kının devamı gümüş üzerine yüksek kabartma 60

76 sıvama ve yoğun olarak girift bitkisel düzenlemeye sahiptir. Yüksek kabartma olarak çiçek bezemelidir. Uç kısmı bir ejder başıyla sonlanır. Fotoğraf 33: Yatağan Ve Kını (2017) Fotoğraf 34: Yatağan Ve Kını (2017) Fotoğraf 35: Yatağan Kabza Ayrıntı (2017) 61

77 Fotoğraf 36: Yatağan Namlu Ayrıntı (2017) Fotoğraf 37: Yatağan Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 38: Yatağan Namlu Kitabe (2017) 62

78 ÖRNEK 11: ESERİN TÜRÜ Kamçı FOTOĞRAF NO 39 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 61 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ Leyla İlova dan satın alma MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Kamçı İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk cm MADEN CİNSİ Ahşap YAPIM TEKNİĞİ - SÜSLEME TEKNİĞİ Kazıma Tanımlama: Süvari ve piyadeler tarafından kullanılan vurucu silahlardandır. Kamçı eli ahşap üzerine sarılan metalle oluşturulmuştur. Üzerinde kazıma tekniğinde iri yaprak, selvi ağacı ve rumi motifi işlenmiştir. Kamçı kısmı hayvan bağırsağından yapılmış deri örgüdür. Fotoğraf 39: Kamçı (2017) 63

79 2.2. ATEŞLİ SİLAHLAR ÖRNEK 12: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tüfek FOTOĞRAF NO 40,41,42,43,44,45 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 49 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 122 cm Ahşap, çelik, gümüş, altın yıldız, yarı değerli taş Dökme Taş Yerleştirme Tanımlama: Çakmaklı tüfeğin orijinal olan ahşap kabzası tamirlidir. Tamir kabzanın üzerine mumlanmış pamuklu bezin ince şeritler halinde sarılıp tamamen kaplanmasıyla olmuştur. Çakmak mekanizması altın yaldızla bitkisel desen bezelidir. Namlu dibinde de görülen altın yaldızlı bezeme bir vazodan çıkan stilize edilmiş yaprak, çiçek kompozisyonundaki bezeme namlu ucunda da görülmüştür. Çakmağın yan tarafı ve namlunun altı namlu ucuna kadar gümüş kaplanmıştır. Dikdörtgen paftalar halinde olan kaplama levhaları kabartma tekniğinde bitkisel motiflerle bezelidir. Her bir paftaya bağlanan on dört bilezikle namlu, namlu yatağına bağlanmıştır. Osmanlı dönemi tüfeğin tarihi 18.yüzyıl dır. Çakmağın yanları ve alt kısmı, mercan, firuze, mavi taş, lacivert renkli lapis gibi yarı değerli taşlarla bezelidir. Taşların bir kısmı bordüre dizilmişken, mercanlar 64

80 çiçek formu oluşturmuştur. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. Fotoğraf 40: Çakmaklı Tüfek (2017) Fotoğraf 41: Çakmaklı Tüfek Dipçik, Namlu Genel Görünüm (2017) 65

81 Fotoğraf 42: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme (2017) Fotoğraf 43: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme Diğer Tabanı (2017) Fotoğraf 44: Çakmaklı Tüfek Üst Görünüş (2017) 66

82 Fotoğraf 45: Çakmaklı Tüfek Çakmağındaki Süsleme Üst Görünüş (2017) 67

83 ÖRNEK 13: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tüfek FOTOĞRAF NO 46,47,48,49,50 ÇİZİM NO 13 ENVANTER NO 2013 / 46 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 152 cm Ahşap, gümüş, sedef Dökme Sedef Tanımlama: Çakmaklı tüfek ahşap üzerine sedefle bezelidir. Tüfeğin kabzası gümüş kakmalı bir bantla başlamıştır. Tüfeğin üzeri kabartma olarak kıvrımlı bir dalla süslenmiştir. Gümüş banttan sonra bezeme üç sıra sedef süslemeyle devam etmiştir. Kabza ve namlu üstünde baklava şeklinde kesilmiş sedefler yüzeyi bezemiştir. Uzun namlusu üzerinde beş gümüş bilezik vardır. Bileziklerden ilki orijinal değildir. Dördünün tepesi dilimli olup, bir kökten çıkan yaprak ve çiçek motifleriyle bezelidir. Avrupa yapımı tüfeğin tarihi 18.yüzyıl dır. Namlu dibinin üzerinde büyük harfle JARCO ve okunmayan bir yazı vardır. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 68

84 Fotoğraf 46: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 47: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 48: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) 69

85 Fotoğraf 49: Çakmaklı Tüfek Namlu Ayrıntı (2017) Fotoğraf 50: Çakmaklı Tüfek Namlu (2017) Çizim 7: Çakmaklı Tüfek (2017) 70

86 ÖRNEK 14: ESERİN TÜRÜ 2013 FOTOĞRAF NO ÇİZİM NO ENVANTER NO Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam / 48 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2017 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ 51,52,53 MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Çakmaklı Tüfek İNCELEME TARİHİ DÖNEMİ Osmanlı, H.1269/M USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 150 cm Ahşap, metal altın yaldız Dökme Kakma Tanımlama: Çakmaklı tüfeğin kabzası ve kundağı ahşaptır. Namlu üzerinde dört adet bezemesiz madeni bilezik vardır. Namlunun dibinde, ortasında ve ucunda gümüş kakma ile yapılmış bitkisel süsleme görülmüştür. Ateşleme mekanizması metal üzerine altın yaldızla zengin bezemelidir. Kabzadan kundağa geçişte kazıma ile çok düzgün ince diyagonal çizgilerin kesişmesiyle oluşan küçük baklavalı geometrik bir bezeme vardır. Çakmak mekanizmasının arkasında palmet şeklinde kesilmiş metal pafta üzerinde Hüda a sene 1269 yazılıdır. Osmanlı yapımı tüfeğin tarihi H.1269/M dir. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 71

87 Fotoğraf 51: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 52: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm, Diğer Tabanı (2017) Fotoğraf 53: Çakmaklı Tüfek Çakmak Mekanizması (2017) 72

88 ÖRNEK 15: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tüfek FOTOĞRAF NO 54,55,56,57,58,59 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 47 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ Leyla İlova dan satın alma MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk. 181 cm MADEN CİNSİ Ahşap, gümüş, altın, altın yaldız YAPIM TEKNİĞİ Dökme SÜSLEME TEKNİĞİ Kakma Tanımlama: Çakmaklı tüfek, ahşap olup kabartma ahşap işçiliği, gümüş paftalar, kesme altın şeritler ve altın kakma ile bezenmiştir. Kabza dibi gümüş levha ile kaplanmıştır. Levha üzerinde bir kökten çıkan çiçek ve uzun yapraklar kabartma olarak yapılmıştır. Tetik korkuluğu ve gövdeye bağladığı yerde de benzer bezemeler bulunmuştur. Çakmak mekanizmasının iki yanında altın kakma ile yapılmış çok güzel bezemeler vardır. Bir tarafta altın ve gümüş birlikte kullanılmış, bağlama unsuru olarak kullanılan kesme altın şeritlerin arasında küçük gümüş çiçekler yer almıştır. Namlu üzerinde tirkeş içinden çıkan yelekli oklar, mızraklar, silah araç ve gereçlerinden oluşan bir arma altın yaldızla betimlenmiştir. Armadan sonra namlunun bitimine yakın bir yere kadar yüzey altın yaldızla balık pulu deseniyle bezenmiştir. Son bölüm altın yaldızla birinden diğerine açılan madalyonlarla doldurulmuştur. Osmanlı yapımı tüfeğin tarihi yüzyıl dır. Tüfeğin orijinal harbisi üzerinde olup beş gümüş yuvayla namluya tespit edilmiştir. Eser bütünüyle kaliteli bir malzemeye ve özenli bir işçiliğe sahiptir. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 73

89 Fotoğraf 54: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 55: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) Fotoğraf 56: Çakmaklı Tüfek Kabza Ayrıntı (2017) 74

90 Fotoğraf 57: Çakmaklı Tüfek Çakmak Mekanizması (2017) Fotoğraf 58: Çakmaklı Tüfek Namlu Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 59: Çakmaklı Tüfek Namlu Ayrıntı (2017) 75

91 ÖRNEK 16: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tüfek FOTOĞRAF NO 60,61,62 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 45 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 145 cm Ahşap, gümüş, altın, altın yaldız Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tüfek ahşap kabzasından namlusunun ucuna kadar gümüş üzerine altın yaldızlı levha ile kaplanmıştır. Levhanın tüm yüzeyi kabartma olarak bitkisel süslemeye sahiptir. Kabzanın her iki yüzünde ikişer adet kabartma rozet bulunmaktadır. Namlu üzerinde altı tane bezemeli bilezik vardır. Çakmak mekanizmasında bezeme yoktur. Namlu üzerinde gümüş savat tekniğinde rumili kıvrım dal arasında çiçek motifleri görülmüştür. Harbi yatağı olmakla beraber, harbisi mevcut değildir. Tüfek kaliteli bir işçilik göstermektedir. Osmanlı yapımı tüfeğin tarihi 18. yüzyıl dır. Eser kısmen tahrip olmuş olsa da, günümüze orijinal haliyle ve genel anlamda sağlam şekilde gelebilmiştir. 76

92 Fotoğraf 60: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 61: Çakmaklı Tüfek Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 62: Çakmaklı Tüfek Kabza Görünüm (2017) 77

93 ÖRNEK 17: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 63,64,65,66 ÇİZİM NO 14 ENVANTER NO 2013 / 34 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uz. 48 cm Demir, gümüş, altın yaldız Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi Avrupa tabancalarına özgü armudi formdadır. Çakmak ve namlunun üst kısmında herhangi bir bezeme yoktur. Namlu yatağının altı, namlunun ucu ve kabzası, gümüş üzerine altın yaldızla yüksek kabartma olarak Batı ya özgü yaprak ve dal kıvrımıyla bezelidir. Avrupa yapımı tüfek tarihi yüzyıl dır. Koleksiyonda tabancanın ( E) envanter nolu bir eşi daha vardır ( E). 78

94 Fotoğraf 63: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 64: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 65: Çakmaklı Tabanca Kabza(2017) 79

95 Fotoğraf 66: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Çizim 8: ( E) Envanter Nolu Çakmaklı Tabanca (2017) 80

96 ÖRNEK 18 : ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tüfek FOTOĞRAF NO 67,68,69,70 ÇİZİM NO 15 ENVANTER NO 2013 / 32 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa, 19.yy USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 53 cm Demir, gümüş, altın yaldız Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi Avrupa tabancalarına özgü armudi formdadır. Çakmak ve namlunun üst kısmında herhangi bir bezeme yoktur. Namlu yatağının altı, namlunun ucu ve kabzası, gümüş üzerine altın yaldızla yüksek kabartma olarak Batıya özgü yaprak ve kıvrımlarıyla bezelidir. Avrupa yapımı tüfek tarihi 19.yüzyıl dır. Koleksiyonda tabancanın ( E) bir eşi daha vardır ( E). 81

97 Fotoğraf 67: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 68: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 69: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 82

98 Fotoğraf 70: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Çizim 9: (2013 /32 / E) Çakmaklı Tabanca Çizim (2017) 83

99 ÖRNEK 19: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 71,72,73,74 ÇİZİM NO - ENVANTER NO / 36 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 55 cm Demir, gümüş, altın yaldız Dökme Savat Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi Osmanlı karakteri gösteren yuvarlak topuz formunda olup metal üzerine gümüş savat ve altın yaldızla bezemelidir. Gümüş savat tekniği ile yapılan bezemede tekerlekli arabada taşınan bir top, flama gibi devlet arması dikkati çeker. Tetik siperliği mevcut olup, gümüş savat ve altın yaldızla bezemelidir. Osmanlı yapımı tüfek tarihi 18.yüzyıl sonu 19.yüzyıl başıdır. Koleksiyonda tabancanın bir eşi daha vardır ( E). 84

100 Fotoğraf 71: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 72: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 73: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 85

101 Fotoğraf 74: Çakmaklı Tabanca Kabza Topuzu (2017) 86

102 ÖRNEK 20: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 75,76,77 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 33 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uz. 55 cm Demir, gümüş, altın yaldız Dökme Savat Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi Osmanlı karakteri gösteren yuvarlak topuz formunda olup metal üzerine gümüş savat ve altın yaldızla bezemelidir. Gümüş savat tekniği ile yapılan bezemede tekerlekli arabada taşınan bir top, flama gibi devlet arması dikkati çekmektedir. Osmanlı yapımı tüfek tarihi 18.yüzyıl sonu 19.yüzyıl başıdır. Tetik siperliği mevcut olup, gümüş savat ve altın yaldızla bezemelidir. Koleksiyonda tabancanın bir eşi daha vardır ( E) 87

103 Fotoğraf 75: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 76: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 77: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 88

104 ÖRNEK 21: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 78,79,80,81 ÇİZİM NO 15 ENVANTER NO 2013 / 30 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Çakmaklı Tabanca Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 49 cm Ahşap, gümüş Dökme Savat Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi yuvarlak topuz formunda olup, sadece bu kısmı gümüşle kaplıdır. Namlu ucu gümüştendir, üzerinde kabartma tekniğinde kıvrım dallarla süslüdür. Çakmak tertibatında Latin harfleriyle kazıma olarak yazılmış bir yazı varsa da okunamamıştır. Avrupa yapımı silah tarihi 19 yüzyıl dır. Koleksiyonda tabancanın bir eşi daha vardır ( E). 89

105 Fotoğraf 78: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 79: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 80: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 90

106 Fotoğraf 81: Çakmaklı Tabanca Namlu Ucu (2017) Çizim 10: Çakmaklı Tabanca Namlu Ucu (2017) 91

107 ÖRNEK 22: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 82,83,84 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 39 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 / 39 / E 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 49 cm Ahşap, gümüş Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabza dibi yuvarlak topuz formunda olup, sadece bu kısmı gümüşle kaplanmıştır. Namlu ucu gümüştendir, üzerinde kabartma tekniğinde kıvrım dallarla süslenmiştir. Çakmak tertibatında Latin harfleriyle kazıma olarak yazılmış bir yazı varsa da okunamamıştır. Avrupa yapımı silah tarihi 19 yüzyıl dır. Koleksiyonda tabancanın bir eşi daha vardır ( E). 92

108 Fotoğraf 82: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 83: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 84: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) 93

109 ÖRNEK 23: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 85,86,87,88,89,90 ÇİZİM NO 16,17,18,19 ENVANTER NO 2013 / 29 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU 2013 / 29 / E Leyla İlova dan satın alma Depo- sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk. 52 cm MADEN CİNSİ Ahşap, gümüş üzerine altın yaldız kaplama YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabanca baştanbaşa gümüş üzerine altın yaldız kaplamadır. Namlusu altın yaldız kaplama olup; namlu dibinde, üstte küçük kare bir çerçeve içinde sultan II. Murad ın tuğrası görülmüştür. Yukarıda anlatılan K.12 ( E) ile aynıdır fakat bu tabancanın namlusu harap olup; uç kısmındaki altın yaldız kaplamalı bezemenin yaldızları dökülmüştür. Osmanlı, Sultan II. Mahmut ( ) tarihlidir. Tabancanın tetik korkuluğu üzerinde kabartma bir tavus kuş motifi dikkati çekmektedir. 94

110 Fotoğraf 85: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 86: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 87: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 95

111 Fotoğraf 88: Çakmaklı Tabanca Çakmak Mekanizması (2017) Fotoğraf 89: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 90: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Motifi (2017) 96

112 Çizim 11: Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 12: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Tasviri (2017) Çizim 13: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) 97

113 ÖRNEK 24: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 91,92,93,94,95,96 ÇİZİM NO 20,21,22 ENVANTER NO 2013 / 37 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ Uzunluk. 52 cm MADEN CİNSİ Ahşap, gümüş üzerine altın yaldız kaplama YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabanca baştanbaşa gümüş üzerine altın yaldız kaplamadır. Namlusu altın yaldız kaplama olup; namlu dibinde, üstte küçük kare bir çerçeve içinde sultan II. Mahmut un tuğrası görülmüştür. Kabza ve namlunun uç kısmı altın yaldız kaplamayla birinden diğerine açılan baklava şekilleriyle bezelidir. Baklavaların içi yüksek kabartma yaprak ve çiçeklerle doludur. Osmanlı, Sultan II. Mahmut ( ) tarihlidir. Tabancanın tetik korkuluğu üzerinde kabartma bir kuş motifi dikkati çekmektedir. Koleksiyonda tabancanın bir eşi daha vardır ( E). 98

114 Fotoğraf 91: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 92: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 93: Çakmaklı Tabancı Kabza (2017) 99

115 Fotoğraf 94: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Fotoğraf 95: Çakmaklı tabanca tetik korkuluğu üzerindeki kuş tasviri (2017) Fotoğraf 96: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) 100

116 Çizim 14: Çakmaklı Tabanca (2017) Çizim 15: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Çizim 16: Çakmaklı Tabanca Tetik Korkuluğu Üzerindeki Kuş Tasviri (2017) 101

117 ÖRNEK 25: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 97,98,99,100 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 40 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ Leyla İlova dan satın alma MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Depo- sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa ÜRETİM Johann Jacob Behr ÖLÇÜLERİ Uzunluk. 53 cm MADEN CİNSİ Ahşap, gümüş YAPIM TEKNİĞİ Dökme SÜSLEME TEKNİĞİ Kabartma Tanımlama: Kabza, namlu yatağı ve harbisi ahşaptır. Yuvarlak kabza dibi metal olup; tepesinde kabartma bir maske yer almaktadır. Aynı maske harbi mahfazasının alt kısmında da görülmüştür. Tetik korkuluğu ve namlu yatağına doğru uzanan bölümde gümüş üzerine bitkisel motif kabartmalı bir pafta yer almıştır. Avrupa, 18.yüzyıl başı tarihlidir. Ateşleme mekanizması süslü olup, alt kısmında büyük harfle I.I. Behr yazısı okunmaktadır. Namlu dibinde küçük, taçlı bir çerçeve içinde Spangen (Roterdam). yazısı ve hemen altında uzun kuyruklu bir hayvan figürü yer almıştır. Spangen, bir yer adı olarak Roterdam gibi de geçmektedir. Namlunun Hollanda yapımı olduğu söylenebilmiştir. Kabzadan namluya geçen bölüm üzerine gümüş bir pafta eklenmiştir. Üzeri taçla sonlanan paftanın içinde ayağa kalkmış aslan figürü dikkati çekmektedir. Kabzadan namlu yatağına geçişte, ajurlu olarak yapılmış insan ve hayvan figürlerinden oluşan mitolojik bir kompozisyonun betimlendiği bir gümüş levha yer almıştır. Ahşap bir harbisi vardır. 102

118 Fotoğraf 97: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 98: Çakmaklı Tabanca Topuz Kısmı (2017) 103

119 Fotoğraf 99: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Fotoğraf 100: Çakmaklı Tabanca Mahfazanın Alt Kısmı Maske (2017) 104

120 ÖRNEK 26: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 101,102,103,104 ÇİZİM NO 23,24,25 ENVANTER NO 2013 / 31 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ ÜRETİM ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Avrupa Johann Jacob Behr üretimi Uzunluk. 53 cm Ahşap, gümüş Dökme Kabartma Tanımlama: Kabza, namlu yatağı ve harbisi ahşaptır. Yuvarlak kabza dibi metal olup; tepesinde kabartma bir maske yer almıştır. Aynı maske harbi mahfazasının alt kısmında da görülmektedir. Tetik korkuluğu ve namlu yatağına doğru uzanan bölümde gümüş üzerine bitkisel motif kabartmalı bir pafta yer almıştır. Avrupa, 18.yüzyıl başı tarihlidir. Ateşleme mekanizması süslü olup, alt kısmında büyük harfle I.I. Behr yazısı okunmaktadır. Namlu dibinde küçük, taçlı bir çerçeve içinde Spangen (Roterdam) yazısı ve hemen altında uzun kuyruklu bir hayvan figürü yer almaktadır. Spangen, bir yer adı olarak Roterdam gibi de geçmektedir. Buna göre namlunun Hollanda yapımı olduğu söylenebilmektedir. Kabzadan namluya geçen bölüm üzerine gümüş bir pafta eklenmiştir. Üzeri taçla sonlanan paftanın içinde ayağa kalkmış aslan figürü dikkati çekmektedir. Kabzadan namlu yatağına geçişte, ajurlu olarak yapılmış insan ve hayvan figürlerinden oluşan mitolojik bir kompozisyonun betimlendiği bir gümüş levha yer almaktadır. Ahşap bir harbisi vardır. Tetikle çakmak arasında Rönesans resimlerini andıran insan ve hayvan 105

121 figürleri yer almıştır. Ortada simetriyi bölen şölen arabasının içinde yer alan, pirinç kabartmanın sağ bölümde mitolojik sahnelerden betimlenmiş yarı çıplak insan figürü yanında kılıcını kuşanmış zırhlı şövalye, solunda başını geriye doğru çeviren yeleli aslan ve aslanın yelesinden tutan insan figürünü aslanın önünde kartal figürü tasvir edilmiştir. Rönesans resimlerini andıran sahne işlenmiş izlenimi verilmiştir. Fotoğraf 101: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 102: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) 106

122 Fotoğraf 103: Çakmaklı Tabanca Mahfazanın Alt Kısmı Maske (2017) Fotoğraf 104: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Yuvarlak Topuzu Mask (2017) Çizim 17: Çakmaklı Tabanca Tetikle Çakmak Arasındaki Figür Kompozisyonu (2017) 107

123 Çizim 18: Çakmaklı Tabanca Kabzadan Namluya Geçen Bölümdeki Gümüş Pafta (2017) Çizim 19: Çakmaklı Tabanca Kabza Dibi Topuzu Mask (2017) 108

124 ÖRNEK 27: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 105,106,107,108 ÇİZİM NO 26 ENVANTER NO 2013 / 35 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uz. 51 cm Ahşap, pirinç Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabzası armudi formda, sivri topuzludur. Kabza dibinden namlu ucuna kadar pirinç levha ile kaplanmıştır. Namlu yatağının altı, namlunu ucu ve kabzası pirinç üzerinde kabartma tekniğinde kıvrık dallarla süslüdür. Çakmak mekanizması ile namlu üstünde bezeme yoktur. Koleksiyondaki E ile benzemektedir. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Tabancanın dış yüzeyi oldukça gösterişli bir şekilde süslenmiştir. Gümüş kılıfların üzeri tamamen çiçek ve kıvrım dal ve yaprak motifleriyle süslenmiştir. Yuvarlak bir form alan kabza dibi yuvarlak bir form almıştır. Üzerinde yine uçları kıvrık yaprak motifleri yer almıştır. Bu süslemelerde yüksek kabartmadır. Kabzanın üzeri ve altı aynı tür yüksek kabartma, gümüşten kıvrım dallar çiçekler ve yapraklarla süslenmiştir. Kabzanın yan taraflarında üzeri daha az kabartma ve kazıma yaprak desenleriyle süslü birer kabarık şerit bu şeridin ucunda yine yüksek kabartma yaprak desenleri olan bir kompozisyon yer almıştır. Silahın gövde kısmı namlu altında da yine yüksek ve alçak kabartma bitkisel bezemeler bulunmuştur. 109

125 Fotoğraf 105: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 106: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 107: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) 110

126 Fotoğraf 108: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Çizim 20: Çakmaklı Tabanca Çizim (2017) 111

127 ÖRNEK 28: ESERİN TÜRÜ Çakmaklı Tabanca FOTOĞRAF NO 109,110,111,112 ÇİZİM NO 27 ENVANTER NO 28 DEMİRBAŞ NO 2017 MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 / 38 / E MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 51 cm Ahşap, pirinç Dökme Kabartma Tanımlama: Çakmaklı tabancanın kabzası armudi formda, sivri topuzludur. Kabza dibinden namlu ucuna kadar pirinç levha ile kaplanmıştır. Namlu yatağının altı, namlunu ucu ve kabzası pirinç üzerinde kabartma tekniğinde kıvrık dallarla süslüdür. Çakmak mekanizması ile namlu üstünde bezeme yoktur. Koleksiyondaki E ile benzemektedir. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Tabancanın dış yüzeyi oldukça gösterişli bir şekilde süslenmiştir. Gümüş kılıfların üzeri tamamen çiçek ve kıvrım dal ve yaprak motifleriyle süslenmiştir. Yuvarlak bir form alan kabza dibi yuvarlak bir form almıştır. Üzerinde yine uçları kıvrık yaprak motifleri yer almıştır. Bu süslemelerde yüksek kabartmadır. Kabzanın üzeri ve altı aynı tür yüksek kabartma, gümüşten kıvrım dallar çiçekler ve yapraklarla süslenmiştir. Kabzanın yan taraflarında üzeri daha az kabartma ve kazıma yaprak desenleriyle süslü birer kabarık şerit bu şeridin ucunda yine yüksek kabartma yaprak desenleri olan bir kompozisyon yer almıştır. Silahın gövde kısmı namlu altında da yine yüksek ve alçak kabartma bitkisel bezemeler bulunmuştur. 112

128 Fotoğraf 109: Çakmaklı Tabanca Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 110: Çakmaklı Tabanca Kabza (2017) Fotoğraf 111: Çakmaklı Tabancanın Tetik Korkuluğu (2017) 113

129 Fotoğraf 112: Çakmaklı Tabanca Namlu (2017) Çizim 21: Çakmaklı Tabanca (2017) 114

130 ÖRNEK 29: ESERİN TÜRÜ Çift Namlulu Tabanca FOTOĞRAF NO 113,114,115 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 62 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Uzunluk. 30 cm Ahşap, metal Döküm Kazıma Tanımlama: Tabancanın kabza kısmı ahşaptan olup, diğer taraflar dökme çelikten yapılmıştır. Çift namlulu veya çift horozlu tabancanın kabzası ahşaptır. Avrupa, 19.yüzyıl tarihlidir. Kabzanın dibinde bir halka ve kazımayla W585 yazısı yazılmıştır. 585 rakamı tabancanın muhtelif yerlerine kazınmıştır. Tabanca üzerinde Brevete on yazısı okunmaktadır. Tabanca üzerinde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. 115

131 Fotoğraf 113: Çift Namlulu Tabanca (2017) Fotoğraf 114: Çift Namlulu Tabanca (2017) Fotoğraf 115: Çift Namlulu Tabanca (2017) 116

132 ÖRNEK 30: ESERİN TÜRÜ Mahfaza FOTOĞRAF NO 116,117,118,119,120,121 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 52 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ Gen.13 cm Yük.7cm. Derinlik 2,5 cm MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Metal, altın yaldız, gümüş savat Dövme Savat, kabartma Tanımlama: Mahfaza metalden yapılmış, dörtgen cepheli, küçük bir çanta şeklindedir. İki yan yüzünde bir yere asmak için halkaları vardır. Avrupa, 19.yüzyıl tarihlidir. Ön cephesi sarı altın yaldızlı zemin üzerine kabartma ay-yıldız motiflidir. Bu motifi iki yanında yer alan savat tekniğinde yapılmış armalar zenginleştirir. Sağdaki arma deseni üzerinde başak motifi yer almaktadır. Mahfazanın arka yüzü bezemesiz düz metaldendir. Ateşli silah aksesuar olan bu mahfazaların Avrupa da Osmanlı pazarı için üretildiği düşünülür. Teknik olduğu kadar üzerinde kullanılan ay-yıldız motifi bu düşünceyi destekler. 117

133 Fotoğraf 116: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 117: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) Fotoğraf 118: Mahfaza Kutusu Üst Görünüş (2017) 118

134 Fotoğraf 119: Mahfaza Kutusu Alt Görünüş (2017) Fotoğraf 120: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 121: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) 119

135 ÖRNEK 31: ESERİN TÜRÜ Mahfaza FOTOĞRAF NO 122,123,124,125,126 ÇİZİM NO 28,29 ENVANTER NO 2013 / 51 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ Gen.9 cm Yük.9 cm. Derinlik 3 cm. MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Metal, altın yaldız, gümüş savat Dövme Kabartma Tanımlama: Mahfaza metalden yapılmış, kare cepheli, küçük bir çanta şeklindedir. İki yan yüzünde bir yere asmak için halkaları vardır. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Ön cephesinde sarı altın yaldızlı zemin üzerine gümüş savatla yapılmış yaprak ve çiçeklerden oluşan bir bezeme yer almıştır. Bu kompozisyonun üst kısmında savat tekniğinde yapılmış iki minare arasında yer alan çift ağızlı balta kompozisyonu vardır. Mahfazanın arka yüzü bezemesiz düz metaldir. Bir kemere geçebilmesi için metal bir brite sahiptir. Üstten açılan kapağı ajurlu bir tepelik süsler. Mahfazanın altına belirli aralıklarla beş metal halka tespit edilmiştir. 120

136 Fotoğraf 122: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 123: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) 121

137 Fotoğraf 124: Mahfaza Kutusu Alt Görünüş (2017) Fotoğraf 125: Mahfaza Kutusu Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 126: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) 122

138 Çizim 22: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Çizim 23: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) 123

139 ÖRNEK 32: ESERİN TÜRÜ Mahfaza FOTOĞRAF NO 127,128,129,130,131 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 63 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Mahfaza İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ Gen.7 cm Yük.9 cm. MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Metal, altın yaldız, gümüş savat, gümüş Dövme Kabartma Tanımlama: Mahfaza metalden yapılmış, altı şişkin yukarı doğru iç bükey olan üst kısmında kartal figürü ile sonlandırılmıştır. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Metalden yapılmış, çay bardağı formunda bir mahfazadır. Arka yüzü eksiktir. Ön cephesinin ortasında barok tarzı işlenmiş yaprak motifleri üstünde bir çift minare ve onların ortasında çift teber tasvir edilmiştir. En üstte kanatlarını açmış başını yana çevirmiş kartal figürü ile sonlandırılmıştır. Metal plakanın kenarları bordürlüdür. Bordür etrafını büyük, küçük yaprak motifleri dolanıp en uçta birleştirilmiştir. Metal plaka iki yandan iki sarı metal zincirle küçük bir metal halkaya kartalın kuyruğu ile bağlanmış sarı metalden yapılmış kartal ince detay olarak işlenmiştir. Kartalın ortasına üçgen savat tekniğinde yapılmış süsleme yer almıştır. Eser bozulmadan günümüze gelebilmiştir. 124

140 Fotoğraf 127: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) Fotoğraf 128: Mahfaza Kutusu Arka Yüz (2017) 125

141 Fotoğraf 129: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 130: Mahfaza Kutusu Ön Yüz Ayrıntı (2017) Fotoğraf 131: Mahfaza Kutusu Zincirin Üstteki Kartal (2017) 126

142 ÖRNEK 33: ESERİN TÜRÜ Mahfaza FOTOĞRAF NO 132,133,134,135 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 50 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ USTASI ÖLÇÜLERİ Avrupa Metal, altın yaldız,, mercan Gen.12 cm Yük.10 cm. Derinlik 3 cm. MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Metal, altın yaldız,, mercan Dövme Taş yerleştirme Tanımlama: Mahfaza metalden yapılmış, kare cepheli, küçük bir çanta şeklindedir. Levha halinde metalden yapılmış çanta görünümlü bir mahfazadır. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Arka yüzü eksiktir. Dörtgen yüzeyli mahfazanın alt kenarı dilimli formdadır. Ön cephenin ortasında altın yaldızlı örgü ile çerçevelenmiş bir Mührü Süleyman motifi yer alır. Motifin merkezinde bir kabara olup tepesi mercanla bezelidir. Merkezi motifin dört köşesinde gene mercanlarla yapılmış birer çiçek motifi yer alır. Alt kısmında üç adet uçları sallantılı metal çıngırak sarkar. Kapağı ve yanları da mercanlarla süslüdür. Bir yere tespit edilmek için üzerinde zincir vardır. Bu mahfazanın benzerlerine bakarak Batıda, Osmanlı pazarı için yapılmış olduğunu düşünüyoruz. 127

143 Fotoğraf 132: Mahfaza Kutusu Genel Görünüm (2017) Fotoğraf 133: Mahfaza Kutusu Ön Yüz (2017) 128

144 Fotoğraf 134: Mahfaza Kutusu Yan Yüz (2017) Fotoğraf 135: Mahfaza Kutusu İçi (2017) 129

145 ÖRNEK 34: ESERİN TÜRÜ Barutluk FOTOĞRAF NO 136,137 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 56 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Yük.20 cm. Bakır, ipek kordon Dövme Kabartma Tanımlama: Barutluk armudi formda olup, bakırdandır. Ön ve arka yüzünde bir av sahnesi kabartma olarak betimlenmiştir. Avrupa, 19.yüzyıl tarihlidir. Üç bölümlü kompozisyonun üst bölümünde bir ok kuburu içinde oklar, kılıç ve borudan oluşan bir arma yer alır. Bir av sahnesinin betimlendiği orta bölümde iki avcı, avladığı kuş ve av köpekleriyle resmedilmiştir. Alttaki bölümde ise uzun ve çatallı boynuzlarıyla bir geyik başı yer alır. İki yandaki küçük halkalara kahverengi- siyah karışımda bir kordon tespit edilmiştir. Barutluğun kapağı yoktur. 130

146 Fotoğraf 136: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 137: Barutluk Arka Yüz (2017) 131

147 ÖRNEK 35: ESERİN TÜRÜ Barutluk FOTOĞRAF NO 138,139,140,141 ÇİZİM NO 30 ENVANTER NO 2013 / 57 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Yük.16 cm. Bakır, ipek kordon Dövme Kabartma Tanımlama: Barutluk armudi formda olup, bakırdandır. Ön ve arka yüzünde bir av sahnesi kabartma olarak betimlenmiştir. Avrupa, 19.yüzyıl tarihlidir. Kompozisyonda bir avcı su kenarında avlanırken görülmüştür. Köpek avcıya ağzındaki avı getirir. Arka formda tepedeki ağaç kompozisyonuna hakimdir. Barutluğun bir yanında küçük bir halkası olup, kapağı yoktur. 132

148 Fotoğraf 138: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 139: Barutluk Arka Yüz (2017) 133

149 Fotoğraf 140: Barutluk Yan Yüz (2017) Fotoğraf 141: Barutluk İçi (2017) Çizim 24: Mahfaza Kutusu Ön Yüz Çizim(2017) 134

150 ÖRNEK 36: ESERİN TÜRÜ Barutluk FOTOĞRAF NO 142,143,144,145,146 ÇİZİM NO - ENVANTER NO 2013 / 55 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Osmanlı USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Yük cm. Fildişi, pamuklu kordon Döküm Kazıma Tanımlama: Barutluk oval formda şiş karınlı olup, fildişindendir. Uzun silindirik kapağının altında sabitlenmiş ölçeği bulunmaktadır. Osmanlı, 19. yüzyıl tarihlidir. Karnının iki tarafında iki halkaya bağlı sarı pamuklu ipten bağı bulunmaktadır. 135

151 Fotoğraf 142: Barutluk Ön Yüz (2017) Fotoğraf 143: Barutluk Arka Yüz (2017) 136

152 Fotoğraf 144: Barutluk Yan Yüz (2017) Fotoğraf 145: Barutluk İçi (2017) Fotoğraf 146: Barutluk Alt Kısmı (2017) 137

153 ÖRNEK 37: ESERİN TÜRÜ Kolçak FOTOĞRAF NO 147,148,149,150,151 ÇİZİM NO 31 ENVANTER NO 2013 / 64 / E DEMİRBAŞ NO MÜZEYE GELİŞ TARİHİ 2013 MÜZEYE GELİŞ ŞEKLİ MÜZEDEKİ YERİ VE DURUMU Leyla İlova dan satın alma Depo - sağlam İNCELEME TARİHİ 2017 DÖNEMİ Avrupa USTASI - ÖLÇÜLERİ MADEN CİNSİ YAPIM TEKNİĞİ SÜSLEME TEKNİĞİ Yükseklik cm. Gümüş üzerine altın yaldız Dövme Kabartma Tanımlama: Kolçaklar, bilekle dirsek arasını korumaya mahsus yakın dövüş korunma aracıdır Osmanlı kolçaklarından tarz olarak farklıdır. Avrupa, 18.yüzyıl tarihlidir. Deri üzerine metal bağlantılar ile tutturulmuştur. Gümüş üzeri altın kaplama plakalarla oluşturulmuştur. Kaplamalar yer yer dökülmüştür. Kolçak iki parçalıdır. Birinci kısmı olan ön kısmı yuvarlanarak bitmektedir. İkinci kısım dört parça halinde bileziklidir. Plakaların tamamının yüzeyi kabartma yoğun rumi bitkisel düzenlemeler iç bezelidir. Birinci parçada bir, diğer bileziklerin her birinde birer adet olmak üzere toplam beş iri kabaralıdır. Gümüş üzerine altın yaldızlı kolçak üzerinde kabartma tekniğinde yapılmış bitkisel motifler görülmektedir. Kolçağın içi kösele ile kaplı olup iki yerden kola bağlanacak tokalı kemerleri vardır. 138

154 Fotoğraf 147: Kolçak Genel Görünüş (2017) Fotoğraf 148: Kolçak Genel Üst Görünüş (2017) Fotoğraf 149: Kolçak Genel Yan Yüzey (2017) 139

155 Fotoğraf 150: Kolçak Genel Arka Yüzey (2017) Fotoğraf 151: Kolçak İçi (2017) Çizim 25: Kolçak Çizim (2017) 140

156 KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME Bursa Kent Müzesi Osmanlı Dönemi Silah Koleksiyonu adını taşıyan çalışmamızın katalog bölümünde yer alan 37 adet eser envanter kayıtlarına göre, Bursa Kent Müzesine 2013 yılında satın alma yoluyla kazandırılmıştır. Bursa kent müzesi silah koleksiyonunu oluşturan Çengiç Beyleri tarihine bakıcak olursak; Kanuni Sultan Süleyman ın 1521 yılında Belgrat ı fethinden sonra Bosna Vilayeti kurularak Hersek Sancağı oluşturulmuştur, Dubrovnik de bu sancağa bağlanmıştır. Daha sonra da Akkoyunlular zamanında Mardin civarında yaşayan Çengiçler, Yavuz Sultan Selim in İran üzerine yaptığı zaferle sonuçlanan Çaldıran Savaşı ndan sonra (1514) Çankırı Bölgesine yerleştirilmiştir. Kanuninin Belgrat ı fethinden sonra da bu aile Bosna- Hersek e gönderildi. Adriyatik kıyılarındaki Gabela dan Kuzeyde Belina ya kadar olan bölgede Osmanlı İmparatorluğu adına düzeni korumak, saldırıları önlemek ve gereğinde güçleriyle Osmanlı ordusuna katılmakla görevliydiler. Çengiç Ailesi nin Bursa ya uzanan soyağacı İsmail Ağa ( ) ile başlamıştır yılında Bosna Mütesellimliğine atanan İsmail Ağa 1830 da başlayan Bosna ayaklanmasında Bosna valisi Mahmut Hamdi Paşa ve Ömer Paşa nın yanında yer alarak isyan eden Gradasceviç i ağır yenilgiye uğratmıştır. Bosna isyanının bastırılmasında gösterdiği başarıdan dolayı kapıcıbaşılık rütbesiyle Gacko Mütesellimliğine atanmıştır. Osmanlı devlet geleneğinde önemli bir görev verildiğinde atanan kişiye bir hil at, at ve silah verildi. II. Mahmut da İsmail Ağa yı müzehhep (altınlı telle dokunmuş) bir hil atla ödüllendirilmişti. İsmail Ağanın üç evliliğinden yedi oğlu üç kızı olmuştur. Aile mirası 1910 yılında ölen en küçük oğluna geçmiştir. Halen Bursa da yaşayan Leyla İlova ise Haydar Beyin torunu olan Rıza İlova nın kızıdır. Bu silahları Bursa Kent Müzesine kazandıran 500 yıllık çınarın Bursa daki son temsilcisi Leyla İlova, ünlü Çengiç Ailesi nin Bursa da yaşayan son çınarı Leyla İlova, 8 Haziran 1938 de, ailenin Nalbantoğlu Taşkapı Sokak taki konağında dünyaya gelmiştir. Eğitim hayatına İbrahim paşa Mahallesi ndeki Özel Yeni Okul Çocuk Yuvasında başlamıştır. Yükseköğrenimine Ankara Hukuk Fakültesinde başlamışsa da burada bir sene okuduktan sonra tekrar sınava girer ve İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünü kazanmıştır. Bu bölümde okurken bir yandan da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı gazetecilik enstitüsüne devam etmiştir. Önce İstanbul da bir süre reklam spikerliği yapmıştır. Leyla İlova halen, babaannesi Hayriye Hanım ın 1914 de satın aldığı konakta, annesi eşref hanımın 141

157 kendisini dünyaya getirdiği karyolada yaşamını sürdürmektedir. Leyla İlova nın Bursa Kent Müzesi sergisine yaptığı bağışları, aile geçmişine ilişkin sahip olduğu kayıtları sayesinde Çengiçlerin kökenlerine yolculuk etmek mümkün olmuştur. Çengiç Beyliğine ait silahlar diğer müzelerde Osmanlı silahları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bursa Kent Müzesindeki silahların kullanım amaçlarına göre kategorilere ayrılmıştır. Kategoriler içinde de, içinde kullanım yeri, şekli, tarihi, türü, dönemi, malzeme ve tekniği ile gruplandırma yapılarak ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Çalışma kapsamındaki alınan eserlerin tümü, Bursa Kent Müzesi deposunda korunmaktadır. Silahlar ateşli ve ateşsiz olmak üzere ayrılmakta olup ateşsiz silahlarda, vurucu, kesici, delici, atıcı silahlar adları altında incelenmiştir. Bursa Kent Müzesi zemin katında Kurtuluş Savaşı bölümü vitrinin de sergilenen silahlar bağış yoluyla müzeye kazandırılmıştır. Bu silahlar 4 kılıç, 2 kama, 4 süngü, 1 tabanca, 1 kasatura, 1 yatağan, 4 tüfek olmak üzere 17 eser sergilenmektedir. Envanter numaraları yer almayan eserlerin kim tarafından bağışlandıkları yazılıdır. mavzer marka 1874 tarihli tüfek Çengiç Koleksiyonu tüfek markasını taşımaktadır. Süngüler ahşap saplı demirden yapılmış küçük kılıçlar Çengiç Koleksiyonunda görülmemektedir. Kasatura tören kemeri ile birlikte sergilenmiş olup koleksiyon da kasatura bulunmamaktadır. Çengiç Beylere ait 2013/41/E nolu kılıçla, Bursa Kent Müzesindeki sergilenen kılıç ile benzerlik göstermektedir. Namlu tabanında tasvir edilmiş güneş ve ay tasviri dikkat çekmektedir. Fotoğraf 152: Bursa Kent Müzesi Kılıç Genel Görünüm 142

158 Kabza gümüş savat tekniğinde bitkisel, geometrik bezemelidir. Kılıcın balçak kısmı yer almamaktadır. Namlu kısmı hafif eğri kan olukludur. Karaman Müzesi Etnografik Seksiyonda sergilenen ve Bursa Kent Müzesinde sergilenen kılıç kabzaları benzerlik göstermektedir. Kabza üzerinde savat tekniğinde gümüşten gülbezek, rumi ve eğrisel çizgi bezmeler her iki örnekte de benzerlik göstermektedir. Fotoğraf 153:Karaman Müzesi Etnografik Fotoğraf154: Bursa Kent Müzesi kılıç kabza seksiyonunda sergilenen kılıç kabza ( Atcı, 2014:158) 143

159 Fotoğraf 155: Bursa Kent Müzesi namlu kısmının kabzaya yakın yüzünde HUNLARİA yazısı ve arması okunmaktadır. Fotoğraf 156: Bursa Kent Müzesi Namlu Detay Tabanın kabzaya yakın yüzeyinde ışın saçan yuvarlak güneş bir insan yüzü olarak betimlenmiştir. Güneş betiminin hemen altında içinde profilden çizilmiş bir insan yüzü olan ay motifi, güneş ve ay tasvirlerinin etrafına gelişigüzel serpiştirilmiş çarpı, ışın tasvirleri kazıma tekniğinde yapılmıştır). 144

160 Bursa kent müzesi vitrininde sergilenen kılıc namlu detayındaki güneş ve ay betimlemesi Çengiç Beyleri koleksiyonundaki detay benzerlik göstermektedir. Fotoğraf 157: Bursa Kent Müzesi Namlu Detay Fotoğraf 158: Bursa Kent Müzesi Çengiç Beyleri Silah Koleksiyonu Fotoğraf 159: Bursa Kent Müzesi Kını Genel Görünüm (Kını deri kaplıdır. Balçak oyuğu, çamurluğu, bilezik ve taşıma halkası gümüş kaplı, gümüş savat işlemelidir. Bağışlayan; Keziban Ginyol/ ). 145

161 Fotoğraf 160: Bursa Kent Müzesi Kama Genel Görünüm (Bursa Eşrafından Tatarlık Kurtuluş Caddesinden Hoca hanımlardan Yusuf a ait Kamanın, kabza kısmı sarı metal kaplı olup üzeri kabartma kenarlarında birbiri içine geçmeli daire ve baklava motifleri ile süslenmiştir. Bu motiflerin içleri başlangıç ve bitiş yerlerinde oval şekiller ile çiçek motifleri ile doldurulmuştur. Orta kısımdaki dairelerin içleri boştur. Bağışlayan: Yurdanur Çetin Dinç ). Fotoğraf 161: Van Müzesi nde Kama Genel Görünüm (Kalay,2007:210) Fotoğraf 162: Kırıkkale MKEK Müzesindeki kama Genel Görünüm(Aydın, 2009:324) 146

162 Van Müzesi, Bursa Kent Müzesi, süslemeleri benzerlik göstermektedir. Kırıkkale MKEK Müzesindeki kama Fotoğraf 163: Bursa Kent Müzesi Yatağan Genel Görünüm. (Bağışlayan: Kamil Orhan Özpekin/ ). Fotoğraf 164: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm. (Yıldırım ezim tarafından evinin bahçesinde toprak altından bulunmuş demir süngü. Bağışlayan: Yıldırım Ezim/ ) 147

163 Fotoğraf 165: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm. ( 40 santimetre uzunluğundaki silah süngüsü. İhsan Gür Doruk/ ). Fotoğraf 166: Bursa Kent Müzesi Tabanca Genel Görünüm. Tabanca kabza ahşaptır. Namlu ve ateşleme mekanizması dökme çeliktir (Adem Duymuş tarafından kullanılmış tabancayı bağışlayan Lütfi Duymuş/ ). 148

164 Fotoğraf 167: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm. (Tüfeğin kabzası ve kundağı ahşaptır. Mavzer Marka 1874 Tarihli Tüfek. Bağışlayan: Erhan Erkan/ ). Fotoğraf 168: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm. (Üzerinde WAFFENFABRİK yazan, ahşap kabzalı, demir balçaklı, namlusu çelikten yapılmış balıksırtı olarak da tabir edilmiştir. Alman süngüsü. Bağışlayan: Halim Özuslu/ ). 149

165 Fotoğraf 169: Bursa Kent Müzesi Süngü Genel Görünüm. (ahşap kabzalı, demir balçaklı süngü. Bağışlayan: Necmettin Başaran/ ) Fotoğraf 170: Bursa Kent Müzesi Kama Ve Kını Genel Görünüm. (Bağışlayan: Kamil Özpekin/ ) 150

166 Fotoğraf 171: Bursa Kent Müzesi Av Tüfeği Genel Görünüm. (Yunan İşgali Sırasında Osman Er Tarafından Satın Alınmış Ahşap Av Tüfeği Bağışlayan: Abdurrahman Er/ ) Fotoğraf 172: Bursa Kent Müzesi Av Tüfeği Çakmaklı Mekanizma Ayrıntı Genel Görünüm. Çakmaklı mekanizmadaki kazıma tekniğinde yapılmış av köpeği, solunda yabani ördek tasvir edilmiştir. 151

167 Fotoğraf 173: Bursa Kent Müzesi Tören Kılıç Ve Kını Genel Görünüm. (50 santimetre boyunda kılıç, 20. Yüzyıla aittir. Envanter no: 2004/10/E. Kemik kabzalı, çelik namlulu, pirinç balçağı bulunmaktadır. Balçağı saran kumaş kaplı süsü bulunmaktadır. Çelik namlunun iki adet pirinçten taşıma halkası bulunmaktadır. Süvre kısmı pirinç kaplıdır. Bağışlayan: Tevfik Yurtseven Adına Şukufe Gökçen/ ). Fotoğraf 174: Bursa Kent Müzesi Kasatura Ve Kılıfı Genel Görünüm. (Bağışlayan: Tevfik Yurtseven Adına Şukufe Gökçen/ ) 152

168 Fotoğraf 175: Bursa Kent Müzesi Kılıç Ve Kını Genel Görünüm. Kılıcın kabzası yoktur. Eser kısmen tahrip olmuştur. Çelik malzemeden yapılmış kını üzerinde kazıma tekniğinde yapılmış bitkisel motiflerle bezelidir. İki adet taşıma halkası bulunmaktadır. Fotoğraf 176: Bursa Kent Müzesi Süvari Kılıcı Genel Görünüm. Kılıcın kabzası boynuzdan, pirinç malzemen balçağı bulunan kılıcın deri kını üzerinde bir tane taşıma halkası bulunmaktadır (Bağışlayan:Kamil Özpekin / ). 153

169 Fotoğraf 177: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm. Çakmaklı tüfek ahşap kısımların üzerinde ajur tekniğinde, bitkisel motifli, sarı metal plakalarla süslemeler yapılmıştır. Sarı metal plakaların yüzeyleri kazıma tekniği ile bezenmiştir. 18. Yüzyıl. (Bağışlayan: Hakkı Uygur) Fotoğraf 178: Bursa Kent Müzesi Tüfek Genel Görünüm. (Bağışlayan: Muammer Subaşı/ ). 154

170 Katalog bölümünde yer alan silah ve teçhizatlarını; çakmaklı tüfek, çakmaklı tabanca, kılıç, yatağan, kama, mahfaza, barutluk, kolçak olmak üzere 8 türü kapsamaktadır. Bursa Kent Müzesindeki Osmanlı Döneminde kullanılan ateşli silahların gerek yerli gerekse Avrupa ve Amerika yapımı silahlardan oluştuğu görülmektedir. Özellikle 1811 yılında Prusya ordusuna tüfek üretmek amacıyla kurulmuş olan Mauser fabrikası üretimi olan tüfek tipinin bu konuda önemli katkısı olmuştur. Avrupa ateşli silahları üreten önemli markalardan biri Johann Jacop Behr dir. İmzası değişik formlarda kullanılan markanın I.I.BEHR şeklinde yazılmış bir örneği Bursa Müzesinde Çengiç koleksiyonundaki bir çakmaklı tabanca üzerinde bulunmaktadır. Behr 18.yüzyıl örneklerinde silahlarını anlamsız maskeler, kartallar, fantastik figürlü sahnelerin yer aldığı gümüş levhalarla dekore etmiştir. Bazılarında boynuzla sonuçlanan harbiler kullanılmıştır. Ateşli silahlar grubuna giren Osmanlı tabancaları genellikle uzun namlulu kabza dipleri yuvarlak topuzludur. 18. yy da Osmanlı ordusunda çakmaklı tüfeklerle birlikte üretimine başlanmıştır. 19.yy da kabza diplerinin yuvarlağının azaldığı bezemelerinde batı etkilerinin görüldüğü saptanır.19. Yüzyılın ortalarında toplu tabancaların ortaya çıkışı ve yaygınlaşması sonucu Osmanlılarda da kullanılmaya başlanmıştır. Bursa müzesinde Avrupa yapımı çift namlulu bezemesiz tek silah bulunmaktadır. Kırıkkale MKEK Müzesindeki çakmaklı tüfeklerin kabartma bitkisel motifleri ile bursa kent müzesindeki çakmaklı tüfek süslemeleri benzerlik göstermektedir. 155

171 Fotoğraf 179: Kırıkkale MKEK Müzesindeki Çakmaklı Tabanca Kabza Genel Görünüm (Aydın, 2009:324) Fotoğraf 180: Bursa Kent Müzesi Çakmaklı Tabanca 156

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY**

BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD IN THE BİTLİS ETHNOGRAPHY MUSEUM Hacer ARSLAN KALAY** / Nisan 2018 April 2018 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 http://dx.doi.org/10.17719/jisr.20185638990 BİTLİS ETNOGRAFYA MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI THE GUNS FROM OTTOMAN PERIOD

Detaylı

geleneksel silah üretimi

geleneksel silah üretimi Geleneksel Sanatlar Prof. Dr.Arif Mustafayev, Tarih Bilimci Azerbaycan da geleneksel silah üretimi Kınlı kılıç. XIX. yy. Azerbaycan Milli Tarih Müzesi 34 www.irs-az.com 2(14), YAZ 2015 Arkeolojik kazılara

Detaylı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* * Gnkur.ATASE D.Bşk.lığı Türk kültüründe bayrak, tarih boyunca hükümdarlığın ve hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bayrak dikmek bir yeri mülkiyet sahasına

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE VE RESTORASYON

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE VE RESTORASYON ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE VE RESTORASYON Rölöve, bir yapının, kent dokusunun veya arkeolojik kalıntının yakından incelenmesi, belgelenmesi, mimarlık

Detaylı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TALAS SAVAŞI (751) Diğer adı Atlık Savaşıdır. Çin ile Abbasiler arasındaki bu savaşı Karlukların yardımıyla Abbasiler kazanmıştır. Bu savaş sonunda Abbasilerin hoşgörüsünden etkilenen

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN TÜRK SÜSLEME SANATLARI??? NELERDİR? Türk süsleme sanatları a) Tezhip b) Hat c) Ebru ç) Çini d) Minyatür e) Cam bezeme (Vitray) f) Bakırcılık g) Cilt sanatı h)halı sanatı

Detaylı

VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR)

VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR) T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI VAN MÜZESİ NDE BULUNAN OSMANLI DÖNEMİ SİLAHLARI (XVIII XIX YÜZYILLAR) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hacer ARSLAN VAN -2007 T.C. YÜZÜNCÜ

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER G.Ü. SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER 1 Yrd.Doç.Nursel BAYKASOĞLU **Yrd.Doç.Dr. Tomris YALÇINKAYA Türk kültüründe temizliğe verilen önem, temizlik

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

ç) Emniyet Teşkilatı: Emniyet Genel Müdürlüğü merkez, taşra ve yurtdışı birimlerini,

ç) Emniyet Teşkilatı: Emniyet Genel Müdürlüğü merkez, taşra ve yurtdışı birimlerini, YÖNETMELİK İçişleri Bakanlığından: EMNİYET TEŞKİLATINDA KULLANILACAK TANITICI BAYRAKLAR VE İŞARETLER HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI Konya da Osmanlı ordusunun kenti fethettikten sonra yıktırdığı kabul edilen Gevale Kalesi nin kalıntıları bulundu. Buluntular kentin bilinen tarihini değiģtirecek nitelikte.

Detaylı

MAN SA MÜZES B ZANS S KKELER

MAN SA MÜZES B ZANS S KKELER MAN SA MÜZES B ZANS S KKELER CEREN ÜNAL Celal Bayar Üniversitesi Yay nlar Yay n No: 0003 2012 1 Celal Bayar Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 10/02/2012 tarih ve 2012/01 no'lu karar ile bas lm t r. MAN SA

Detaylı

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir.

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. KARATEPE Çambel, H., 1948, Karatepe. An Archaeological Introduction, Oriens I. pp.147-162 Çambel, H., 1949, Karatepe., Belleten XIII/49. s.21-34. Bossert, Th., Alkım, U.B., Çambel, H., 1950, Karatepe Kazıları

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 15.10.2018 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 22.10.2018 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 05.11.2018 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 12 Ekim 2015 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 19 Ekim 2015 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 26 Ekim 2015 Yaprak çizimleri,

Detaylı

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT Bozkırlının nazarında sabit olan şeyin faydası yoktur. O, her an harekete hazır olmalı, kolayca yer değiş-tirebilmelidir. Bu yüzden eski Türkler

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 09.10.2017 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 16.10.2017 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 23.10.2017 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 10.10.2016 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 17.10.2016 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 24.10.2016 Yaprak çizimleri,

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF (A) GÜZ DÖNEMİ 13 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 20 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Hatai çizimleri,

Detaylı

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n S a n a t T a r i h i B ö l ü m l e r i n i n Ö n e m i N e d e n S a n a t T a r i h i B ö l ü m ü?

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n S a n a t T a r i h i B ö l ü m l e r i n i n Ö n e m i N e d e n S a n a t T a r i h i B ö l ü m ü? A D I Y A M A N Ü N İ V E R S İ T E S İ F E N E D E B İ Y A T F A K Ü L T E Sİ S A N A T T A R İ H İ B Ö L Ü M Ü T A N I T I M K İ T A P Ç I Ğ I 2018-2019 İ Ç E R İ K B ö l ü m ü m ü z M i s y o n & V

Detaylı

POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI İLE BAĞLI EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARINDA KULLANILACAK TANITICI BAYRAKLAR VE İŞARETLER HAKKINDA YÖNERGE

POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI İLE BAĞLI EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARINDA KULLANILACAK TANITICI BAYRAKLAR VE İŞARETLER HAKKINDA YÖNERGE POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI İLE BAĞLI EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARINDA KULLANILACAK TANITICI BAYRAKLAR VE İŞARETLER HAKKINDA YÖNERGE Onay Tarihi :16/08/2018 Onayı Makamı :İçişleri Bakanı BİRİNCİ BÖLÜM Amaç,

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU 1964 yılında Kayseri de dünyaya gelen Ali Ahmetbeyoğlu, 1976 yılında Kayseri Namık Kemal İlkokulu ndaki, 1979 yılında Kayseri 50. Dedeman Ortaokulu ndaki, 1982 yılında ise

Detaylı

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir.

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. KARATEPE Çambel, H., 1948, Karatepe. An Archaeological Introduction, Oriens I. pp.147-162 Çambel, H., 1949, Karatepe., Belleten XIII/49. s.21-34. Bossert, Th., Alkım, U.B., Çambel, H., 1950, Karatepe Kazıları

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI ALET SAPI : Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı değildir. Bıçak, kazıyıcı vb. keskin kenarlara sahip aletlerin elde kullanımının

Detaylı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır.

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır. Fırça Ucu Şekilleri YUVARLAK UÇLU Yuvarlak uçlu fırçalar detay çalışmaları için kullanılır. Fırça ucuna baskı uygulayarak kalın çizgiler elde edebilirsiniz. DÜZ KESİK Geniş yüzeylerin boyamasında kullanabileceğiniz

Detaylı

Rönesans Heykel Sanatı

Rönesans Heykel Sanatı Rönesans Heykel Sanatı Ortaçağda heykel mimariye bağımlıdır. Fakat Rönesans döneminde, heykel mimariden bağımsız eserler olarak karşımıza çıkar. Heykeller meydanlarda, saraylarda ve köşklerde sergilenmeye

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008.

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008. -- \ ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008 HAZlRLAYAN İRFAN ÜNVER NASRATTINOGLU ANKARA. 2009 TÜRK CİLT SANATININ

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Ders No : 0020100004 : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÇUKUROVA ANONİM HALK EDEBİYATI VE ÂŞIK EDEBİYATINDA SÖZLÜ TARİH Esra ÖZKAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA

Detaylı

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır.

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır. Fırça Ucu Şekilleri YUVARLAK UÇLU Yuvarlak uçlu fırçalar detay çalışmaları için kullanılır. Fırça ucuna baskı uygulayarak kalın çizgiler elde edebilirsiniz. DÜZ KESİK Geniş yüzeylerin boyamasında kullanabileceğiniz

Detaylı

ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö

ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö.2500-2000 Anadolu uzun bir duraklama sürecinden sonra Olgun Bronz Çağ da yeniden parlak bir dönem yaşar. Yazı henüz kullanılmamakla birlikte uygarlık üstün bir düzeye ulaşmıştır.

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ Millî Savunma Üniversitesi Müzesi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst düzeyde eğitim, öğretim ve bilim kuruluşu olan Millî Savunma Üniversitesi (Harp Akademileri)

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri Balmumu heykellerinin en önemli özelliği; Atamızın ölümünde yüzünden alınan masktan bire bir çalışılmış olup 2008 yılından itibaren müzemizde sergilenmeye başlanmıştır. Sağ

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

Simetrik biçimde, merkezi kompozisyon düzeninde,

Simetrik biçimde, merkezi kompozisyon düzeninde, Deniz AYDA i»lijli ngiliz Sanat Tarihçisi, Eleştirmen ve Şair 5 jiliii olan Herber READ "Bir milletin sanatılljijijj nı ve du\;arlık derecesirii seramiği ile liül ölçün" demektedir. Çünkü seramiği yaratan

Detaylı

Roma İmparatorluğu nda uygulanan taş kaplı yol kesiti A: toprak, B-D: taş katmanlar, E: taş kaplama, F: kaldırım ve G: bordür

Roma İmparatorluğu nda uygulanan taş kaplı yol kesiti A: toprak, B-D: taş katmanlar, E: taş kaplama, F: kaldırım ve G: bordür KARAYOLLARI İLK KEZ MEZOPOTAMYA DA GELİŞTİ İlk taş kaplı sokak, Ur kentinde geliştirildikten sonra İranlılar krallar yolunu yaptı. Romalılar karayollarını mükemmelleştirip ilk karayolu ağını kurdu. Mezopotamya

Detaylı

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Çarşıları Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Edirne Çarşıları ve İş Merkezleri................ 4 0.1.1 Alipaşa Çarşısı(Kapalı Çarşı).............. 4 0.1.2

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir. Atatürk Müzesi Müze binası, eski Adana nın merkezi olan tarihi Tepebağ da, 19. yüzyılda yapılmış geleneksel Adana evlerindendir. İki katlı, cumbalı, kırma çatılı, kâgir bir yapıdır. Bu özellikleri nedeniyle

Detaylı

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk)

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk) DERS SINIF KONU SÜRE AMAÇLAR HEDEF VE DAVRANIŞLAR DERS İÇERİĞİ VE SÜREÇ Görsel Sanatlar Dersi 10. Sınıf -DERS PLANI- Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk) 1. Anıt ve Heykel Bilincine Kavuşması.

Detaylı

KESME VE KESKİLER EĞELER

KESME VE KESKİLER EĞELER KESME VE KESKİLER Esas olarak ucu kama biçiminde olan ve metal malzemeden ufak parçaların kesilmesinde ve koparılmasında yararlanılan ve elle kullanılan bir araçtır. Keskiler, kaliteli çelikten yapılmış,

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

MOBİLYA. Gelenekten gelen ustalığın eseri olan ahşap merdiven çeşitleri kataloğu

MOBİLYA. Gelenekten gelen ustalığın eseri olan ahşap merdiven çeşitleri kataloğu ilkser MOBİLYA www.ilksermobilya.com.tr Gelenekten gelen ustalığın eseri olan ahşap merdiven çeşitleri kataloğu Merdiveninizi seçerken hayallerinize ve isteklerinize yardımcı bir kaynak Çeyrek Dönüşlü

Detaylı

ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM:

ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM: 1 ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM: İki veya daha fazla maddenin, özel bir tekniğe(ergime) göre karıştırılmalarına alaşım denir. Alaşım oluşturmaya yarayacak çok fazla maden ve çok fazla alaşım çeşidi vardır. Alaşımları

Detaylı

ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR!

ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR! ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR! Aliağa(Özel ) Günümüzde Aliağa ilçesinin bulunduğu bölgede Milattan önce (MÖ) 1100 yılında kurulan ve Aiolis şehirlerinin başkenti konumunda olan Kyme Antik

Detaylı

IV. BÖLÜM MIZRAK UÇLARI. gerçekçi dekorlar) dekore edilmiş olabilir. Bazı durumlarda uzunlamasına bir ya da iki

IV. BÖLÜM MIZRAK UÇLARI. gerçekçi dekorlar) dekore edilmiş olabilir. Bazı durumlarda uzunlamasına bir ya da iki IV. BÖLÜM MIZRAK UÇLARI Mızrak uçları, çoğu kez ren geyiği boynuzundan (kemik ve fildişi örnekleri de mevcut) bir ucu sivri, diğer ucu (taban ya da alt) odundan bir sapa tutturmayı sağlamak için çeşitli

Detaylı

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ BAKİ SARISAKAL SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ Hamza Bey Camisi Hamza Bey Camisi diğer adıyla Alkazar, Alkazar ismini ünlü sinema salonundan almaktadır. Hamza Bey Camisi 20. yüzyılda

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI TARİH BÖLÜMÜ 2014-2015 ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI I. YARIYIL ECTS II. YARIYIL ECTS BİL 150 Temel Bilgi Teknolojisi 4+0 5,0 TAR 107 İlkçağ Tarihi I 3+0 5,0 TAR 108 İlkçağ Tarihi II 3+0 5,0 TAR 115 Osmanlıca

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI UNESCO NUN 1989 TARİHLİ POPÜLER VE GELENEKSEL KÜLTÜRÜN KORUNMASI TAVSİYE KARARI NIN HALKBİLİMİ ÇALI MALARINA ETKİSİ Hazırlayan

Detaylı

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ İçindekiler 1 İçindekiler ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ 1.1. Seramiğin Tanımı... 1.2. Çininin Tanımı... 1.3.

Detaylı

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman Tekne Su yüzeyinde yapılan bir sanat olan ebrûda kullanılan malzemelerden ilki içine kıvam arttırıcılı suyu koyacağımız ebru teknesidir.

Detaylı

Kurşun Kalemlerin Teknik ve Mesleki Resimde Kullanıldığı Yerler

Kurşun Kalemlerin Teknik ve Mesleki Resimde Kullanıldığı Yerler Bir önceki dersin tekrarı yapılır, anlaşılmayan konuların tekrarı özet şeklinde anlatılır ve verilen ödevden alınan sonuçların sınıfta anlattırılarak arkadaşlarıyla paylaşmaları istenir. BÖLÜM I Teknik

Detaylı

İktisat Tarihi II. I. Hafta

İktisat Tarihi II. I. Hafta İktisat Tarihi II I. Hafta Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır Çağı Tunç veya Bronz Çağı Tarihsel gelişim türün sürdürülmesi ve çoğalmasına katkıda bulunma ölçütüne göre de yargılanabilir.

Detaylı

SERİGRAFİ BASKI TEK RENKLİ SERİGRAFİ BASKI TEKNİĞİNİ

SERİGRAFİ BASKI TEK RENKLİ SERİGRAFİ BASKI TEKNİĞİNİ SERİGRAFİ BASKI TEK RENKLİ SERİGRAFİ BASKI TEKNİĞİNİ SERİGRAFİ BASKI TEKNİĞİ Serigrafi genel olarak boya ve sırların çeşitli işlemlerden sonra çok ince metal, özel dokulu naylon veya ipek elek bezi üzerinde

Detaylı

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü lisans programında yer alan Arch 471 - Analysis of Historic Buildings dersi kapsamında Düzce nin Konuralp Belediyesi ne 8-14 Ekim 2012 tarihleri

Detaylı

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk) DERS SINIF KONU SÜRE AMAÇLAR HEDEF VE DAVRANIŞLAR DERS İÇERİĞİ VE SÜREÇ Görsel Sanatlar Dersi 9. Sınıf Doku 2 Ders Saati (40+40dk) -DERS PLANI- 1. Işığın etkisiyle objelerin dokusal özelliklerini tanır.

Detaylı

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR En azından sanatla ilgisi olanlar, dünya tarihinin en eski çizimlerin, İspanya daki Altamira Mağarası ile Fransa daki Lasque Mağarası duvarına yapılmış hayvan resimleri

Detaylı

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER Bilimin bizden istediği şey, kullanılmış otomobil alırken ya da TV reklamlarından gördüğümüz ağrı kesicilerin kalitesini denerken gösterdiğimiz kuşkuculuğu diğer konularda da kullanmak. Carl SAGAN MODÜLDE

Detaylı

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Oniki Havariler Kilisesi olarak da bilinen Kümbet Camii, Kars Kalesi nin güneye bakan yamacında bulunmaktadır. Üzerinde yapım tarihini veren

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF Orta Asya Tarihi adlı eser Anadolu Üniversitesinin ders kitabıdır ve Ahmet Taşağıl gibi birçok değerli isim tarafından kaleme alınmıştır. PDF formatını bu adresten indirebilirsiniz.

Detaylı

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU 24-26 NİSAN 2006 ALANYA T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3082

Detaylı

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ ARİF ÖZBEYLİ TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Anav Kültürü (MÖ 4000-MÖ 1000) Anav, günümüzde Aşkabat ın güneydoğusunda bir yerleşim

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Araç ve Gereç: Çamur, önlük, plastik eldiven, merdane, 1cm kalınlığında çıta, kaput bezi, plastik çatal, bıçak.

Araç ve Gereç: Çamur, önlük, plastik eldiven, merdane, 1cm kalınlığında çıta, kaput bezi, plastik çatal, bıçak. Ders Planı Ders : Görsel Sanatlar Sınıf : 10 Süre : 40+40Dk Konu : Seramik Serbest Şekillendirme (Pano Şekillendirme) Amaç ve gerekçe : Bu ünitede verilecek bilgiler doğrultusunda uygun ortam sağlandığında

Detaylı

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI Tarihi geçmişi M.Ö. 3000 4000 lere ait olduğu belirtilen, Gümüş madeni yurdu Gümüşhane, Gümüş-hane, Kimişhane, vb. olarak bilinen bu diyarın bilinen

Detaylı

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne almaçlı dizilmiştir. Tomurcuklar çok pullu, sapsız, sürgüne

Detaylı

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarihin Tanımı Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, neden-sonuç ilişkisi içerisinde yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif

Detaylı

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No:

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No: Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss. 789-793. Year 6, Issue XVI, pp. 789-793. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh384 Bolat E. KUMEKOV,

Detaylı

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ T.C. FATĠH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNĠVERSĠTESĠ GÜZEL SANATLAR ENSTĠTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK SANATLARI ANASANAT DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

Detaylı

MÜHRÜ SÜLEYMAN. Osmanlı Paralarının üzerinde Hazreti Süleyman ın mührü bulunurdu..

MÜHRÜ SÜLEYMAN. Osmanlı Paralarının üzerinde Hazreti Süleyman ın mührü bulunurdu.. MÜHRÜ SÜLEYMAN Osmanlı Paralarının üzerinde Hazreti Süleyman ın mührü bulunurdu.. Zamanımızda bazı kendini bilge zanneden sahte alim geçinenler, yeni çıktı turfandalar bu motifi inkar edip hatta şeklini

Detaylı

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS PROGRAMI 1. SINIF

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS PROGRAMI 1. SINIF A-TEKLER B- ÇİFTLER TARİH BÖLÜMÜ 201-201 ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS PROGRAMI 1. SINIF in Kodu in Adı Kredi Kontenjan Öğretim Üyesi in Günü Saati Sınıf AKTS TAR102 Eski Batı Tarihi 200 Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MMM291 MALZEME BİLİMİ MMM291 MALZEME BİLİMİ Ofis Saatleri: Perġembe 14:00 16:00 ayse.kalemtas@btu.edu.tr, akalemtas@gmail.com Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme

Detaylı

KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR

KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANA BİLİMDALI SANAT TARİHİ BİLİM DALI KARAMAN MÜZESİ ETNOGRAFİK SEKSİYONDA SERGİLENEN ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR İsmail ATCI YÜKSEK LİSANS

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Metal kalıplar Tabanı plastik enjeksiyonla üretilen, sayası ısı ile form alması istenilen (Rok ) ayakkabıların imalatında kullanılmaktadır.

Metal kalıplar Tabanı plastik enjeksiyonla üretilen, sayası ısı ile form alması istenilen (Rok ) ayakkabıların imalatında kullanılmaktadır. KALIP ÖZELLİKLERİ VE ÇEŞİTLERİ, KALIP ÜZERİNDE ÖLÇÜ ALINACAK TEMEL NOKTALAR Kalıp Üzerinde, modelin çizilip hazırlandığı, sayanın monte edildiği ve tabanın yerleştirildiği ayakkabının şeklini vermek için

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı