Ö Z E L E G E L İ S E S İ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ö Z E L E G E L İ S E S İ"

Transkript

1 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI YILLIK PROJESİ PROJE KONUSU : ROMAN İNCELEMESİ: YALAN, TAHSİN YÜCEL HAZIRLAYANLAR : CEREN ÇAĞATAY 10/B, BORA YÜCEL 10/B, 52 CANSU ÇİTLENBEK 10/B, YARKIN ÜNSAL 10/B, 16 DANIŞMAN ÖĞRETMEN: MURAT YAPUCU İZMİR,

2 İÇİNDEKİLER: 1) TAHSİN YÜCEL İN HAYATI 2) YALAN NEDİR? 3) YALAN EVRENSEL MİDİR? 4) SÖYLEŞİLER A) Doğan HIZLAN dan YALAN B) Cemil KAVUKÇU dan Ortalığı Kasıp Kavuran Bir Yazar C) Oylum YILMAZ dan Kendi Yarattığımız Bir Yalanın İçinde Yaşıyoruz D) Kaan ÖZKAN dan Her Şeye Karşın Bilinçlenmenin Öyküsü 5) YALAN BUDALA LIK MIDIR YOKSA BUDALA BİR YALAN MIDIR? 6) KADIN TEZİ 7) YALAN ve TAHSİN YÜCEL İN DİĞER ESERLERİ ARASINDA Kİ BAĞ A) Mutfak Çıkmazı ve Yalan a. Mutfak Çıkmazı b. Yalan c. Benzerlikler d. Son söz B) Peygamberin Son Beş Günü ve Yalan -2-

3 a. Peygamberin Son Beş Günü b. Yalan c. Benzerlikler d. Son söz 8) SON SÖZÜMÜZ -3-

4 TAHSİN YÜCEL (Elbistan/Kahramanmaraş,17 Şubat 1933) Öykücü, romancı, denemeci, eleştirmen, çevirmen. Nuriye Münevver Hanım ile kunduracı Ahmet Yücel in oğlu.elbistan Gazi Paşa İlkokulunu bitirdikten sonra 1945 te İstanbul a giderek Galatasaray Lisesi ni ve İÜEF Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Aynı bölüme asistan olarak girdi.1969da doktor 1972 de doçent 1978 de profesör oldu. İÜEF deki öğrenim üyeliği görevinden 2000 yılında emekliye ayrıldı.istanbul da yaşıyor evli ve iki çocuk babası. İlk öyküsü (Dert Çok Hem Dert Yok!) Yeni Hikâyeler adlı derlemede yer aldı. Bunu Varlık dergisinde yayımlanan köy ve kasaba notları izledi. Öğrencilik yıllarında Varlık Yayınlarının çeviri işlerini ve Varlık dergisinin yazı işleri, Mavi gibi dergilerde müdürlüğünü yürüttü. Seçilmiş Hikâyeler de, Yeryüzü Beraber de yayımladığı öykülerinde özellikle dinin arılığı yeni sözcükleri kullanmadaki başarısı Anadolu insanını tutarlı bir yaklaşımla ele alması ve anlatımındaki ustalıkla dikkat çekti. Necatigil'e göre okuyucu Tahsin Yücel'in konularını toplumun alt ve orta tabakalarından alan hikayelerinde kırık ezik hayatlara yakılmış birer ağıt acılığı bulur, bunların etkileyici anılarda devam eden bir güç ve arınmış bir dille işlendiği görülür. İlk öykü kitaplarında (Uçan daireler, Hanay yaşamalı Düşlerin ölümü ) doğduğu yöreyi konu edinerek buralarda yaşayan insanların çevreyle ilişkilerini yoksulluğun neden olduğu umutsuzluğu ve hayal dünyalarını oldukça karamsar sayılabilecek bir dille yansıttı.yazar bu karamsarlığın daha çok o dönemin edebiyatından ve o dönemin gençliğinin eğilimlerinden kaynaklandığını belirtmektedir. Bu öykülerinde yerel ağızların ve deyimlerin ustalıkla kullanıldığı görülür.kendine özgü çocuksu bir duyarlıkla düzgün ve temiz bir dille kaleme aldığı Haney Yaşamalı ve Düşlerin Ölümü yayımlandıklarında büyük ilgi gördü; eleştirmenlerin farklı değerlendirmeleriyle karşılaştı li yıllarda yapı anlatım kişilerin çevre bağlamları gerçeğin yansıtılma tarzı gibi çeşitli yönlerden ilk dönemdekilere benzemeyen özgün bir anlatım tekniği geliştirdiği öyküler kaleme aldı.yaşadıktan Sonra ve Dönüşüm adlı öykü kitaplarında bireyin iç gerçekliğini bilinç dünyasına aktarmaya yöneldi. Özellikle Dönüşüm anlatımının alışılmışın dışında olması nedeniyle oldukça yadırgandı. Öykülerin yerli olmadığı öne sürüldü. Kendisi bu kitabıyla ilgili olarak: Genellikle yapılanın tersine kişilerimi birer tip olarak değil derin bir iç dünyaları özgün sorunları olan birer birey olarak canlandırmaya çalıştım. dedi. Ancak T.Yücelin anlatı yaklaşımının asıl yön değiştirmesi Vatandaş ve Ben ve Öteki kitaplarıyla olmuştur denilebilir. Güncel siyasal konulara ironik bir yaklaşımla eğildiği Aykırı Öyküler de ince bir toplum eleştirisi yapıldığı söylenebilir.tam anlamıyla bir ustalık ürünü denebilecek olan Komşular adlı öykü kitabının Komşular adlı öyküsünü eleştirmen Fethi Naci bir başyapıt olarak değerlendirdi. Yazarın romanlarına bakıldığında ise iki genel kavram bulunduğu görülür, Peygamberin Son Beş Günü adlı romanında toplumun politik tavrının ironik bir biçimde yapılmaktadır.mutfak Çıkmazı ve Bıyık Söylencesi adlı romanlarında ise toplumun gelenek ve göreneklerine bağlı kesiminde bu bağlılığın çağımızla çatışmasının trajik sonuçlarının ironik biçimde anlatılması söz konusudur.ikinci romanı Peygamberin son beş gününde çizdiği solcu tipi nedeniyle -4-

5 kendisini politik bir eleştirinin ortasında bulan yazar üçüncü romanın Bıyık Söylencesinde romancılığını iyice olgunlaştırdı.yazın gene yazın adlı kitabında yaşantılardan yola çıkarak yazdığı birbirinden bağımsız ama kendi aralarında bir bütünlük de oluşturan denemelerini topladı yıllarında dil yapısalcılık yazınsal yapıtın yorumu edebiyat ödülleri gibi çeşitli konularda yaptığı polemikleri içeren Tartışmalar ı Kendi deyimiyle tanıklığa gereksinim duyanlar için yayımladı. Göstergebilim Türkiye deki öncülerinden olan Tahsin Yücel in doktora tezi Bernanos un Düş Evreni Türkiye de göstergebilim çalışmalarının ilk örneklerinden sayılır. Balzac ın romanlarındaki insan betimlemelerini irdeleyen İnsanlık Güldürüsünde Yüzler ve Bildiriler adlı çalışması önce Fransa da yayımlanan yazarın yapısalcılık Anlatı yerlemlerinde göstergebilime dayalı bir edebiyat anlayışı içinde anlatı çözümlemelerini yazar ve kişi bağlantıları çerçevesinde inceler. Haney Yaşamalı ve Uçan Daireler den bazı öyküleri İsveççe ye çevrildi.hakkında 1998 de Madrid Üniversitesinde R.C.Ortega tarafından yapılmış Ben ve Öteki de Tahsin Yücel Como Modelode Analisis başlıklı bir doktora çalışması bulunmaktadır. Ödül: Haney Yaşamalı ile 1956 Sait Faik Hikaye Armağanı Düşlerin Ölümü ile 1959 TDK Öykü ödülü, Yaban Düşünce ile 1984 Azra Erhat Çeviri Üstün Hizmet Ödülü Peygamberin Son Beş Günü ile 1993 Orhan Kemal Roman Armağanı Söylemlerin İçinden ile 1999 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülünü aldı YALAN NEDİR? Yalan tamamıyla insanın kendisini kandırması mıdır yoksa eski çağlardan günümüze kadar gelen dilimizin bize oynadığı küçük bir oyun mu? Yoksa yalan Yusuf AKSU mu? Ya da Yunus AKSU mu? Eserde aklımızın kenarında asılı kalan ve ünlemlerle birlikte aklımıza dan! diye düşmeyi bekleyen bir takım soru işaretleri var. Bunlar: Yunus Aksu nun dil bilimi kuramını, intihar ettikten sonra Yusuf Aksu nun savunmaya devam etmesi ve zamanla kendi kuramıymışçasına benimsemesiyle devam ettirmesi ve bunun için de oynadığı küçük oyunlar mı yalan? Yoksa Yunus Aksu nun Seasurre den etkilenerek öne sürdüğü; Önce yazı sonra dil kuramının doğru olup da insanlığın bunca asır kabullendiği önce dil sonra yazı kuramına kendine inandırması mı yalan? Romana kendimizi attık mı, en azından kendimizi romanın bir karakteri saydığımız zaman bunları düşünmek doğru bir karar olabilir. Yalnız proje konumuza da baktığımızda YALAN romanının toplumsal etkileri romanda geçen yalancıklar değil de toplumun neredeyse yapısının bir yalan üzerine kurulduğunu anlayacağız. Kitap okumak ve yorumlamak her okumayı bilen kişinin yapabileceği kolay bir sentez değildir. Eğer bu satırları okuduğunuzda bir şeyleri anlamaya gayret ediyorsanız Türk Dili ve Edebiyatı na katkıda bulunmuş bir yapıt olan Yalan ı edinmelisiniz. Projeyi şimdi bir kenara bırakalım. Bakalım eserimizin adı ne? Tahminen adının belirlenmesinde romanda geçen yellerden esinlenme vardır. Öyleyse geriye -5-

6 bir tek okumak kalıyor. Kitabı okumaya karar verenlere uyarı: Romanın içine buyurun atın kendinizi, sayfalarca koşuşturun biraz Yusuf Aksu ya yardımda bulununuz Fakat Kitap bittikten sonra lütfen oturup bir ülkenizin tarihine, toplumunuzun inançlarına, seviyesine bakın Bunları düşünürken sakın ola sakın özeleştiri yapmayı unutmayınız. Dilimiz biraz ağır olduysa af ola... Okuyun bize katılacaksınız YALAN EVRENSEL MİDİR? Başlığımızla biraz oynayabiliriz. Yalan evrensel midir? Yoksa YALAN evrensel midir? Yalanımıza göre değişiyor sanırım. Eserimizde ki evrenselliğe şöyle bir el atalım; Dil bilimi evrensel bir kuramdır ve heterodoks yaklaşımlar kuramları değiştirebilir mi? Değiştirebilmesi için köklerinin sağlamca toprağı tutuyor olması gerekir. Bu ne demek? Bir kurama karşı çıkan düşüncenin (hipotez), karşı çıktığı düşünceyi tamamıyla çürütmesi gerekir. Bunun içinde kanıtlar ve belgeler şarttır. Peki eserimizde insanlığın yaşamına önce dil ya da yazı nın girmesi nasıl çatıştırılmıştır? Başlığımıza layık bir giriş yaptık sanırım. Umarım bu başlığa gelmeden kitabı okumuşsunuzdur yoksa biz size göre saçmalamaya devam edeceğiz. Evet, sayın okurlar; yalan evrenseldir. Her ulusta yalan, yalancı kelimelerinin anlamları kendi dillerinde mevcuttur ve bu yasalarca, mahkemelerce yalanın düzeyine ve önemine göre cezalandırılır da. Buyurun size birkaç yalan söyleşi Doğan HIZLAN dan YALAN Yazınımızın Görünmez Devi Tahsin Yücel TAHSİN YÜCEL, 2002 TÜYAP Kitap Fuarı'nın Onur Yazarı seçildi. Alpay Kabacalı'nın hazırladığı, Tahsin Yücel hakkındaki yazılardan, eserlerinden seçmelerin bulunduğu kitap Yazınımızın Görünmez Devi-Tahsin Yücel başlığını taşıyor. Onunla hem kişisel hem edebi dostluğum, uzun bir zaman dilimini kapsar. Adını gördüğüm her çevirisi, her deneme kitabı, her romanı, her öykü kitabı, bir ön yargıyı hak etmiştir, bu mutlaka iyi bir edebiyat eseridir. Çünkü Tahsin Yücel adı yıllar içinde, -6-

7 okurun güvenini kazanmış, gerçek beğeni onun adıyla özdeşleşmiştir. İyi bir edebiyat ürünü okumak tutkusu içime düştüğünde; mutlaka belleğimden geçen listede, onun kitaplarından birinin adı bulunur. Yalan'ı okurken, bir romana bilginin nasıl yedirileceğinin örneğini gördüm. Bilim adamı Tahsin Yücel, romancı Tahsin Yücel'le öyle bir edebi ortaklık kurmuştu ki, bu duyarlı dengeyi, altın ölçüyü ancak o kurabilirdi. Kabacalı'nın hazırladığı kitaplardaki yazıları okuyunca; onun Türk edebiyatındaki önemini bir kez daha algılarsınız. Ödül nedeniyle yaptığı söyleşilerde, en belirgin tavrı, yazarlık ününü, gösterişçiliği ince bir ironiyle geriye çekmek için harcadığı çabadır. Ödül gecesi yaptığı konuşmada Ya şımarırsam dedi. Bu edebiyatçılar böyledir, yapamayacaklarından söz ederler, o gece ilk kez Tahsin Yücel'in Yalan'ını bu sözde yakaladım. Derleme onun hem bilim adamı hem de edebiyatçı yönünü, usta kalemlerden yansıtıyor. ARI, yeni Türk dilini, Osmanlıca'dan arındırılmış dil anlayışını, onun kadar kuramdan yazıya geçiren başka bir romancı, denemeci anımsamıyorum. Cumhuriyet sonrası Türk dilinin yeni edebiyattaki olgunlaşma, yerleşme serüveninde Tahsin Yücel ödün vermezliğiyle öndedir. Bazı denemelerinde; Yücel'in cumhuriyet, uygarlık, Türk toplumu, Türk siyaseti üzerine söyledikleri, beni her zaman bu tür yazıların yüzeyselliğinden uzak içerikleriyle ilgilendirmiştir. Benzerlerinden çok farklıdır. Tarihin Sınırları yazısından bir bölüm kanımı destekleyecek özellikler taşıyor: Bu durumda, çağdaş toplumlar, çağdaş sanatlar için geçmişten örnekler önermek, örneğin Türk toplumu için en uygun yönetim düzeninin Osmanlı'nın iki yüzyıl önceki yönetim düzeni ya da onun değişik bir biçimi olduğunu ileri sürmek, Türk insanının iki yüzyıldan beri her türlü evrimin dışında kaldığını varsaymak, dolayısıyla sürekli gelişimi yadsımaktır. Tahsin Yücel üzerine daha fazla bilgi edinmek isteyenlere, iki kitap salık vereceğim: Kaan Özkan'ın nehir söyleşisi Görünmez Adam'ı, diğeri de Feridun Andaç'ın hazırladığı Sözcüklerin Diliyle Konuşmak'ı. TAHSİN YÜCEL'siz bir Türk edebiyatı, okuru, değerlendiriciyi birçok açıdan eksik bırakır. Tahsin Yücel İle Söyleşi "Yalan"la ortalığı kasıp kavuran bir yazar Cemil Kavukçu -7-

8 Sevgili Tahsin Yücel, oldukça oylumlu ve kapsamlı son yapıtınız Yalan kısa bir süre önce yayımlandı. İlginç bir konuyu farklı, hatta aykırı bir tip olan Yusuf Aksu'yu eksen alarak işliyorsunuz. Başladığınız zaman elinizden bırakamadığınız, ilginizi sürekli canlı tutan tempolu bir anlatımı var romanınızın. Bu romanın bir de öyküsü olmalı; böyle bir konu çerçevesinde Yusuf Aksu gibi edebiyatımızda rastlanmayan bir karakteri yaratmaya sizi yönlendiren ne oldu? Zaman zaman, yolda yürürken kulağımıza çarpan bir tümceden; birdenbire bizi büyüleyen bir görüntüden, okuduğumuz bir kitaptan bir öykü, bir roman çıkardığımız olur. Ama bu tümceye, bu görüntüye, bu kitaba sarılıp onları derinleştirerek değil, onların verdiği anlık esinle, birden anlatılmak için bizi bekleyen özel bir gerçeğin ya da özel bir dünyanın ayrımına varıp yavaş yavaş bu gerçekte, bu dünyada yol alarak. Benim için de Yalan konusunda böyle oldu. Pascal Quignard'ın Tous les matins du monde (Dünyanın Tüm Sabahları) adlı romanını okumuştum. Çok yalın bir dille, ama bir şiir gibi kurulmuş, kısa bir romandır. Herkesin kendisine ulaşmaya, yapıtlarını dinlemeye, ustalığının gizlerini öğrenmeye çalıştığı dahi bir müzisyeni anlatır. Ancak, XVII. yüzyıl Fransa'sının bu ünlü sanatçısı, Sainte Colombe, hep kendi köşesinde kalmayı yeğler, güneş kral XIV. Louis'nin çağrısını bile geri çevirir. Bu romanı okumayı bitirir bitirmez, belki de daha bitirmeden, yetenek açısından Sainte Colombe'un tam tersi bir nitelik taşıyan, ama tıpkı onun gibi çevresince bir dahi olarak değerlendirilip el üstünde tutulan bir kişinin romanını yazmanın daha ilginç olacağını düşünmeye başladım. Bizim toplumumuz daha çok bu tür "dahiler"e sarıldığından olacak, konu gittikçe sardı beni. Ama Yusuf Aksu'yu yalnızca dahi olmayıp da dahi diye bilinip sayılan biri olarak sunmak bir tür karikatür çimek olacaktı. Tek bir niteliğiyle değil, yetişimi, çelişkileri, zayıflıkları, aşkı, yalnızlığı, özlemleriyle çok yönlü bir kişi olarak vermeye çabaladım. Bu arada, öyküsünün daha bir geçerlilik kazanması için, döneminin ve çevresinin kişilerini, eğilimlerini ve değerlerini de yansıtmaya çalıştım. Ama öğretmeden, yorumlamadan, kanıtlamadan, yalnızca yazının olanaklarıyla. Yalan'ı ne kadar bir sürede yazdınız, yazım süreci içinde olaylar ve kişiler kafanızdaki ilk modele göre değişime uğradı mı? Dünyanın Tüm Sabahları'nı 1992 başlarında okumuştum, demek ki Yalan'la on yıl uğraşmışım. Ama bu on yıl içinde, hep Yalan'la uğraşmadım. Bu arada, Bıyık Söylencesi'ni, Komşular'ı yazdım, birkaç çeviri yaptım, birkaç da deneme kitabı yayımladım; örneğin Salaklık Üstüne Deneme Yalan'dan önce yayımladı, ama gerçekte Yalan'ın küçük kardeşidir. Ne olursa olsun, bu on yıl boyunca yüreğimin bir yanı hep Yalan'daydı. ("Yalan'daydı", diyorum ya bu adda nerdeyse roman bittikten sonra karar kıldım; ilk düşündüğüm ad Usta'ydı.) Gittikçe de karmaşıklaşmaya başladı. İlk modele göre değişim sorununa gelince, evet, yazım işinin uzamasının ve araya başka çalışmaların girmesinin de gösterdiği gibi, bizim "yalancı", "sahte" ya da "zoraki" dahi gittikçe daha bir derinlik ve karmaşıklık kazandı, çevresinde başka kişiler belirginleşti; daha da önemlisi, yalnızca sıradan bir kişinin dahi diye yüceltilmesini anlatmakla yetinmek söz konusu değildi artık; düşünsel bir bütünlük içinde, en azından anlatısal bir gerçekliği bulunan çevreler ve kişiler oluşturmaya çalıştım. Sonunda, sizin de söylediğiniz gibi, kapsamlı bir roman çıktı ortaya. Yusuf Aksu'nun içini açabildiği tek kişi Beşinci Murat adındaki delikanlı. Beşinci Murat'ın Yusuf Aksu'ya Dostoyevski'den söz etmesi. Dostoyevski'nin roman kahramanlarının yalan söylerken bile ne kadar gerçek olduklarını söylemesi boşuna değil. -8-

9 Yalan'ı her okuyan kişide bunun farklı yansımaları olacaktır; ancak ben yazar Tahsin Yücel'in bu örneği seçmesinin nedenini merak ettim. Konuyu biraz daha geriden alalım. Yusuf Aksu, yaşam serüveninin son yıllarında, ikide bir, yalanın ne olduğunu anlamaya, kendi yaşamına da gölge düşüren bu sapmanın türlerini, belirim biçimlerini öğrenmeye çalışır. Sözlükler, ansiklopediler karıştırır, hiçbiri sorularına doğru dürüst bir yanıt getirmez. Dostlarından biri, romanın en sık karşılaştığımız kişilerinden Prof. Dr. Osman Nuri Balcı, ona Jean-Jacques Rousseau'nun Yalnız Gezenin Düşlemleri'nin dördüncü bölümünü okumasını salık verir. Rousseau'nun ünlü yapıtının bu bölümünde yalan konusunda gerçekten çok ilginç gözlemler vardır. Yusuf Aksu da sık sık yeniden döner Rousseau'nun yalana ilişkin gözlemlerine, kimi zaman kızıp başkaldırır, kimi zaman yalan gerçeğini kavrar gibi olur. Bu arada, her geçen gün, kendi yaşamında yalanın payının düşündüğünden çok daha fazla olduğunu görür: arkadaşı diye bildiği Yunus kardeşi, arkadaşının babası diye bildiği Enis bey kendisinin de babası olabilir, annesinin bile kendi annesi olduğu kuşkuludur, kimliği yalan ve gerçeğin karışımından oluşan bir sise bürünmüştür. Kuramının da yanlış olduğunu anlamıştır, ama çevresindekiler bunu kimseye açmamasını, yalanı sürdürmesini isterler. İşte bu sırada, gizemli dostu Beşinci Murat kendisine Dostoyevski'nin romanlarını okumasını salık verir. Daha sonra, o güne kadar Robinson Crusoe dışında tek roman okumamış olan Yusuf Aksu'ya Dostoyevski'nin yalancılarla dolup taşan Budala'da, Cinler'de ve öteki romanlarında yalanı nasıl canevinden yakaladığını, başka birçok şeyler arasında, gerçeğin yolunu nasıl gösterdiğini anlatmaya çalışır. Böylece, denilebilir ki, Yalan'ın sonunda, yazının aydınlatıcı, kurtarıcı ışığı belirir. Yusuf Aksu'nun tüm yaşamını ansiklopedi ve sözlüklerle geçirmiş olduğu düşünülünce, en sonunda Dostoyevski'nin Budala'sına gelmesi, dolaylı biçimde bile olsa, bir tür bildiri niteliği kazanır. Aynı zamanda, özel olarak Dostoyevski'ye, genel olarak da yazın sanatına bir saygı sunuştur o sayfalar. Dostoyevski benim en sevdiğim romancılar arasındadır; bu arada, yazının da, hem okur, hem yazar için, kendine özgü bir bilgi alanı, bir görme, öğrenme, yaşamı tanıma yolu olduğunu düşünürüm. Yazının yalanı bile gerçeğe ulaşma yolunda bir çabadır. Ama ben daha şimdiden Yalan'dan uzaklaşmaya, ona bir yabancı gibi, dışarıdan bakmaya başladım. Öyle görünüyor. Yalan gibi çok yönlü ve çok katmanlı bir yapıtı yazınımıza kazandırdığınız için size teşekkür ediyorum. Bundan sonra neler hazırlıyorsunuz, sevgili Tahsin Yücel? Yine bir roman mı, yoksa öyküler mi?.. Ben teşekkür ederim. Övgü Cemil Kavukçu gibi usta bir yazardan gelince, ister istemez koltuklarını kabartıyor insanın. "Çok yönlü ve çok kapsamlı" sözü de bana Andre Gide'in roman anlayışını anımsattı birden. Öyle sanıyorum ki benim yazdıklarım içinde onun roman anlayışına en çok uyan romanım Yalan. Sanırım, ben de yaşam dilimlerini tek bir yönde değil, değişik yönlerde kestim. Bir de, Gide roman olarak nitelediği tek anlatısı Kalpazanlar'ı "Caloub'u çok merak ediyorum", diye bitirir; böylece romanın daha bitmediğini, hatta hiçbir zaman da bitemeyeceğini, kısacası bir "açık" roman karşısında bulunduğumuzu sezdirmek ister. Geçen gün, küçük kızım "Arkası ne zaman gelecek?" diye sorunca, Yalan'ın da bitmediğinin ayrımına vardım: romanın sonunda, birdenbire ortaya çıkan bir Bayram Sarı son noktayı geçersiz kılıyordu bir bakıma. Tasarılara gelince, hazırlanmakta olan roman ve öykülerden sözetmek benim yaşımda biraz aykırı geliyor insana. Ancak, alışmışız bir kez, işin içine yalnızca nicelik değil, nitelik de girdiğinden olacak, "Bu kadarı yeter bana!" diyemiyor, hep yeni bir şeyler üzerinde çalışıyoruz. Geçen yıl, yaz tatilinde, daha Yalan'ı bitirmeden, nerdeyse yarılamış olduğum bir roman var; yaşam izin verirse, onu bir bitireyim diyorum. Bir başka romanın kişileri ve -9-

10 oluntuları da şimdiden kafama üşüşmeye başladı, not alıp duruyorum. Bu arada, dosyalarımda, bir sürü öykü tasarısı var. Umarım, bir bölümünü yazarım; en güzeli de sonuncusu olur. Tahsin Yücel İle Söyleşi Kendi yarattığımız bir yalanın içinde yaşıyoruz Oylum Yılmaz Romanınızın bir tane gibi görünse de aslında iki tane baş karakteri var; romanda her şey Yusuf Aksu üzerine kuruluyor ama Yusuf Aksu'nun tüm hayatı da Yunus Aksu üzerine kurulu. Kendinize neden bir çift karakter seçtiniz? Bu durumun romanın yapısıyla açıklanabilecek bir ilgisi olduğunu sanıyorum. Kitaptaki baş karakterlere baktığımızda böyle bir ilişki ağı görürüz. Yusuf Aksu Yunus Aksu'nun, Bayram Beyaz da Yusuf Aksu'nun arkadaşı, hayranı ve çömezidir. Örneğin, Yusuf Aksu'nun bilinçli yaşamı Yunus Aksu'nun yatağında onunla tamamen özdeşim kurduğu noktada biter. Romanın ana izleklerinden biri karakterler arasındaki bu özdeşleşme duygusudur. Yusuf Aksu ve Bayram Beyaz'ı başka bir insanla birebir özdeşim kurmaya götüren, onları hayatlarını tamamen kaplayacak böyle bir ilişkiye sürükleyen şey nedir? Kendi kişiliğini bulamayan, gerçeğin tam anlamıyla farkına varamayan ama buna özlem duyan karakterler bunlar ve ikisi de bu durumlarının az çok farkındalar. İkisinin de sorunu kendi kendisi olamamamaktır diyebilirim kısaca. Romanımız bir önöykü ve üç bölümden oluşuyor. Önöyküde Yusuf Aksu'nun Uluslararası Dilbilim günlerine kadar olan hayatı ve Yunus'la kurduğu farklı dostluk var. Bu noktada Yusuf Aksu'nun karşısına bir rastlantı sonucu Bayram Beyaz çıkıyor ve hayatı değişiyor. Yusuf Aksu toplumsal yaşamdan hep kaçmış, hayattan herhangi beklentisi, bir tutkusu olmayan bir kişi. Ama nerdeyse hayatına girecek birini beklemeye başladığı dönemde Bayram Beyaz geliyor. Düşünce biçimi, yaşam deneyimi bakımından Bayram Beyaz Yusuf Aksu'ya hiç benzemeyen biri ve kültürel bakımdan da nerdeyse bir ebleh olduğu söylenebilir. Birden bire olmasa da kendisine hayran olan Bayram Beyaz'la topluma açılıyor Yusuf Aksu ve böylelikle uluslararası dilbilim günlerinde başlayan ünü, dil kuramı kendini devam ettiriyor. Hayatı da bu bağlamda değişiyor. Yusuf Aksu gelişmemiş bir kişilik yapısına sahip. Hayatını yönlendirme yetisinden mahrum. Ancak bir tek Yunus'a olan değişmez bağlılığı var. Bu bağlılığı nasıl açıklıyorsunuz? Yunus Aksu son derece çekici, güçlü bir kişilik ve bir karşıtlık ilişkisi içinde olsa da, sonradan Bayram Beyaz'ın yaptığı gibi, Yusuf Aksu'yu toplumsal hayata sokan ilk insan. Üstelik birtakım ortak yönleri de var. Örneğin Yusuf Aksu'nun hayatındaki en önemli ilgi alanı olan ansiklopedi tutkusu Yunus'ta da var. Bu ve buna benzer örnekler Yusuf'u Yunus'a hızla bağlıyor. Bütün bunlara sonradan ortaya çıkacak bir kan bağı da eklenince -10-

11 Yusuf Aksu'nun Yunus'a olan sonsuz bağlılığı meydana çıkıyor. Bir de Yunus'un insanların konuşmayla, dille anlaşamayacağını, insanlar arasındaki iletişimsizliğin dilin suçu olduğunu iddia eden dil kuramı, çevresiyle hatta annesiyle bile tam olarak anlaşamayan, kendini ifade edemeyen Yusuf Aksu'yu ister istemez etkiliyor. Roman boyunca Yusuf ile Yunus'un aslında tek bir kişi olduğu, Yunus karakterinin Yusuf'un öteki benliği olduğu sanısında gidip geliyoruz. Yusuf'la Yunus tek kişi mi? Temelde böyle düşünebiliriz. Ancak burada daha çok bir ikiz izleği sözkonusu diyebilirim. Romanın başlarında vurgulanmasa da aralarındaki karakter farklılıklarına karşın fiziksel olarak birbirlerine çok benziyorlar ve yıllar sonra ortak arkadaşlarının onları tamamen birbirine karıştırması da bunu gösteriyor. Üstelik Yusuf'un kurduğu özdeşimin ne kadar kuvvetli olduğu da bu nokta da ortaya çıkıyor diyebilirim. Yusuf Aksu hem kendine ait olmayan hem de bilimsel olarak geçerliliği kabul edilmeyen bir kuramla ünleniyor ve bir dahi olarak kabul ediliyor. Bu noktada modern zamanların idollerine de bir gönderme yapıyorsunuz. Evet, böyle bir gönderme sözkonusu. Diğer toplumlarda da görüldüğü gibi bizim toplumumuzda çok fazla olan idolleştirme eğilimi vurgulamak istedim burada. Yusuf Aksu bir kez ilgi çekip idolleşmeye başladığında onun tüm özellikleri bilgisinin ve dehasının bir ürünü gibi görülüyor. Zenginliği, apartmanının büyüklüğü ve içindeki sanat eserleri, bütün bunlara karşın alçakgönüllülüğü ve pejmurde giyimi insanların başını döndürüyor. Ona ait tüm özellikler bir dehanın yansıması olarak kabul ediliyor ve Yusuf Aksu neden sonra kuramının yanlış olduğunu anlayıp bunu açıkladığında hiç kimse ona inanmıyor. İnsanlar tam olarak bilmedikleri, anlamadıkları ama bağlandıkları bu kuramı ve yaratıcısını, yani yalanı, kendilerinden çok sahipleniyorlar. Romanın sonlarına doğru yazgılarımızı bizden öncekilerin yazgılarından soyutlayarak yaşamamızın bizi yalana sürüklediğini söylüyor Yusuf Aksu. Yalan, gerçeklikten kopma, süreklilikte bir kesinti olarak düşünülürse; gerçeğe ve içinde yaşadığımız topluma, bu topraklara bağlılık eğiliminin azalması, her şeyi yıkıp yeniden yapma hastalığı bizi bir tür toplumsal yalana sürüklemektedir. Geçmişe çok bağlı birisi değilim ancak bu kopuşla birlikte artık yapay bir dünyanın, kendi yarattığımız bir yalanın içinde yaşamaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Tahsin Yücel İle Söyleşi Yalan her şeye karşın bilinçlenmenin öyküsü Kaan Özkan -11-

12 Son yapıtınız 'yalan' çok katmanlı bir roman olarak niteleniyor. Nedir çok katmanlılık? Sanırım, buna çok yönlülük de diyebiliriz. Kimi romanlar, örneğin, Steinbeck'in 'Fareler ve insanlar'ı, Camus'nün 'Yabancı'sı ya da benim 'Bıyık Söylencesi' gibi, belirli bir kişinin (ya da kişilerin) sınırlı edimlerinin izinde, tek bir yönde gelişir. Kimi romanlar da, örneğin Gide'in 'Kalpazanlar'ı ya da Dostoyevski'nin 'Cinler'i gibi, birkaç yönde birden gelişir, değişik kişiler, değişik oluntular, sorunlar, izlekler içerir. 'Yalan', benzetmek gibi olmasın, yapısı, kişileri, oluntuları, sorunları ve izlekleriyle daha çok ikincilerin türünden. Bu nedenle 'çok katmanlı' olarak niteleniyor. Ama sözünü ettiğimiz çok yönlülük bir değer, bir üstünlük ölçütü değildir. En azından benim için. apple Somut olarak romanın katmanlarından söz edecek olursak neler söyleyebilirsiniz? Önce, romanın başından sonuna, araya giren korkunç bir ölüme karşın, iki kişi arasında bir dostluğun gelişimi, hatta dönüşümleri, yaşayanın ölenle özdeşleşme çabası ve tam özdeşleştiğini sanırken, ona ait izleri silmesi, yani onu yok etmesi var. Sonra, yavaş yavaş, aynı dostluğun ışığında, temelsiz, düşsel, ama aynı zamanda şiirsel bir dil kuramının oluşum ve alımlanım serüveni var. Görünüşteki kuramcının, bu nitelikten çok uzak bir kişi olmakla birlikte, konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan etkenler ve önyargılar nedeniyle, bir dahi düzeyine yükseltilişinin öyküsü var. Toplumun üst katmanını oluşturan çevrelerdeki insanların yaşama biçimlerinin, düşünsel düzeylerinin sergilenmesi var. Artık etkisini iyice duyurmaya başlayan yeni bir toplum, bu yeni toplumun yeni değerleri ve gittikçe kendi kendisi olmaktan çıkan bir İstanbul var. Bu arada, bir değerler ve ekinler karmaşası içinde, her şeye karşın bir bilinçlenmenin öyküsü var. Umarım, romanın yapısı da içeriğine ya da içeriklerine uygun oldu. Anlatı, büyük ölçüde, birbirini izleyen 'sahne' ya da 'tablo'lardan oluşuyor; büyüklü küçüklü kahramanların büyük çoğunluğu tüm yaşamları, tüm kişilikleriyle değil, bu 'sahne' ya da 'tablo'lardaki yerlerinin ve işlevlerinin sınırları içinde gösteriliyorlar. apple Ama roman, aynı zamanda, bir deha olarak değerlendirilen, ancak gerçekte dehayla ilgisi bulunmayan Yusuf Aksu'nun yaşamöyküsü üzerine kurulu. Olmak ve görünmek karşıtlığını da nerdeyse bir temel sorun olarak ele alıyorsunuz. Elbette, çok katmanlı da olsa, romanın bir omurgası, bir temel direği bulunması gerekir. Bu temel direği de Yusuf Aksu'nun yaşamı, kuramı oluşturmakta. Olma ve görünmeye gelince, biraz yakından bakılacak olursa, bu karşıtlık insanların hem kendi kendileri, hem başkalarıyla ilişkilerinde temel sorunlarından birini oluşturur. Yalan ve gerçek, gerçek ve yanılgı bu ana karşıtlığın alt katmanı olarak düşünülebilir. Olduğumuz gibi göründüğümüz ölçüde gerçeğin, göründüğümüz gibi olmadığımız ölçüde yalanın içinde bulunduğumuzu, dolayısıyla çevremizdekileri şu ya da bu biçimde aldattığımızı söyleyebiliriz. Bu kadarı bile karşıtlığın önümüze çıkardığı sorunların bireysel ve toplumsal yaşamımızda ne denli önemli olabileceğini gösteriyor. Böyle bir karşıtlığın, bir romanın temel sorunlarından olması doğal. Sorunun bir yanı da doğru göstermek ya da yanlış göstermek; doğru görmek ya da yanlış görmek; doğru göstermek isterken yanlış göstermek; doğru, yani olduğu gibi görünmek isterken yanlış, yani olmadığı gibi görünmek olabilir. Yusuf Aksu sıradan bir kişidir, duyarlıdır, bir ölçüde bilgilidir de, ama biraz kalın kafalıdır. Çevresini yanıltmak, olduğundan daha üstün biri olarak görünmek gibi bir kaygısı yoktur, yani 'olma' -12-

13 (gerçek) düzleminde yer alır. Belirli çevrelerse, onu özgün bir kuramcı, bir dahi olarak görür, aldatmak gibi bir amaçları bulunmamakla birlikte, başkalarına da böyle gösterirler. Bir başka deyişle, hiçbir art düşünceleri olmadan, yanlışı doğru olarak değerlendirir, yanlışın doğru gibi algılanmasına aracılık ederler. Bu durumda, 'görünme' düzleminde yer alırlar, ama yalana başvurdukları için değil, yanıldıkları için. Yusuf Aksu'nun dahi düzeyine yükseltilmesi soyut düzlemde böyle açıklanır. Ama onu topluma bir dahi diye sunan tutum, özellikle bizim toplumumuzda, bayağı yaygın bir tutumdur. İnsanlar kimi zaman başkalarını yanıltarak, yani yalanla gerçekleştirirler bunu, kimi zaman da yalnızca yanıldıkları için. Bugüne değin, 'Yalan'ı okumuş olan birçok dostla konuşma olanağı buldum. Hiçbiri Yusuf Aksu'nun ünlenme öyküsünü aykırı ya da ender görülür bir durum olarak değerlendirmedi. Sizce, Yunus yaşasaydı, Yusuf annesinin etkisi kadar babasızlığın ve ansiklopedilerin de getirdiği bu içine kapanmışlığı aşabilir miydi? Yunus'un, Yusuf'un ortaokul sıralarında karşılaştığı bu büyük dostun, kekemeliğine karşın dışa dönük bir çocuk olduğunu, kendisi de ansiklopediler arasında yaşamakla birlikte, kuramsal kitaplar da okuduğunu, kısa bir süre, Yusuf'u da bir ölçüde bu kitaplara yönelttiğini, en azından ona bu kitaplardan söz ettiğini biliyoruz. Onun arkasından, çoğu kez bir karşıtlaşma biçiminde bile olsa, okul arkadaşlarıyla daha yakın bir ilişki kurduğunu da biliyoruz. Böyle sürmemesi için bir neden yoktu. Yunus'un ölümünün Yusuf'un yaşamında fazlasıyla belirleyici bir yeri bulunduğu da açık. Ama, korkarım, bu soru bizi ruhbilime doğru kaydırır. Ruhbilim benim alanım değil. Ayrıca, bir anlatı yazarı olarak, ruhbilimcilikten hiç hoşlanmam, kişilerime ruhbilimci gözüyle bakmam, gerekli donanımdan yoksun olduğuma göre, bakmak istesem de fazla uzağa gidemem. Bu nedenle kimi romancıların yaptığı ya da yaptığını sandığı gibi ruhbilimsel çözümlemelere girişmem hiçbir zaman. Gerçekte, başka türlü bir çözümlemeye de girişmem. Bence, yazar öncelikle göstermeli ve sezdirmelidir. Şimdi 'Yalan' ve kişileri üzerinde yorumlar yapıyorsam, romanın yazarından çok, ona dışarıdan bakan biri gibi yapıyorum bunu. Kuşların Oğlu Yunus'un bizim konuştuğumuz, yazdığımız dille gerçek bir iletişim kurulamayacağına ilişkin dil kuramını konuşalım biraz da. Konuşalım. 'Önöykü' bölümünde ayrıntılı bir biçimde anlatıldığı gibi, Yunus bir rastlantı sonucu ve arkadaşlarının sürekli alaya aldığı kekemeleğine olumlu bir açıklama getirmek amacıyla girişir, kendince bir dil kuramı oluşturmaya. İlk savı, çoğunlukla ileri sürülenin tersine, bugün konuştuğumuz dillerin yazıdan sonra ortaya çıktığı ve yazıdan türediğidir. Tarih içinde, hem de çok yakın dönemlere kadar, bu görüşü savunanlar, savlarını temellendirmek için değişik kanıtlar sıralayanlar olmuştur. Yunus bunları bulup okudukça, sevinçten uçar. Ama yazılmışı yinelemekle yetinmez, kendisi de, yeni öğeler katar bu varsayıma. Örneğin, ona göre, yazının bulunmasından önce, insanların, tıpkı kuşlarınki gibi, evrensel ve eklemlenimsiz bir dilleri olmuştur. Yalana olanak vermeyen, kesin ve eksiksiz bir iletişim sağlayan ve tüm insanlarca konuşulan sınır tanımaz bir dildir bu. Yazı bulunduktan sonra, bu dil yavaş yavaş unutulmuş, sonuçta, birçok yerel ve eklemlenimli dil doğmuştur. Böylece, insan dili evrenselliğini yitirmiş, yalana olanak veren eklemlenimli diller de ilk dilin doğallığına ve anlaşılırlığına hiçbir zaman erişememiştir. Ama insan ilk dilin özlemini içinde hep duymuş, onun doğallığını ve tümlüğünü hep aramıştır. Özlemi en fazla duyan insanlar da kekemelerdir; eksik dili sevemedikleri, ona ayak uyduramadıkları için kekeleyip dururlar. Daha başka ayrıntıları da vardır. Yusuf da, her şeye karşın, kurama küçük katkılar getirir zamanla. Söylemek bile fazla, bilimsel bir kuram söz konusu -13-

14 değildir burada, hatta kuramdan çok bir söylen söz konusudur, ama kuramın şiirsel, dolayısıyla yüreğin derinliklerindeki bir gerçek özlemini yansıtan bir yanı da yok değildir. Yunus gibi Bayram Beyaz'ın da Yusuf Aksu'nun yaşamında yer almaması çok şeyi değiştirirdi herhalde? Çünkü yalanın daha geniş çevrelerce benimsenmesine yol açan başlıca kişi o. Evet, öyle. Ama Bayram Beyaz'ın başlıca özelliği sığ bir kişi olması, bu arada, hep bağlanılacak bir sağlam düşünce, izlenilecek bir dürüst düşünür aramasıdır. Patronunu, çevresini aldatıp duran, yalana batmış bir kişi olduğu için bırakmıştır. Yusuf Aksu'ya gelmesinin amacıysa, bir büyük ustanın izinde yaşamın gerçeğine erişmek, anlamını kavramaktır. Buradada yalandan çok yanılgı söz konusudur. Bir de kavramak istediği düşünceleri anlama yeteneksizliği. O da inanır yalnızca, yanlışla doğruyu birbirinden ayırmakta zorlanır. Yalanın ya da yanlışın oldukça geniş çevrelerce benimsenmesini sağlamasına gelince, evet, ama bunu yalanı değil, doğruyu yaymak amacıyla yapar. Yusuf Aksu'nun susması konuşmasından daha etkili oluyor yalanın yayılmasında. Bu da örneklerine oldukça sık rastladığımız bir durum. Kimi durumlarda sessizliğin derin anlamlar içerdiği düşünülür. Burada, sessizlik, susuş en azından bir alçakgönüllülük göstergesi olarak algılanır. "Adam çok büyük bir kuramcı, ama kuramını yayma, bu arada, üstünlüğünü kanıtlama yolunda hiçbir şey yapmıyor," diye düşünülür. Belki de kuramına öylesine dalmıştır ki başka şeylere zaman ayırmayı tümden saçma bulmaktadır. Suskunluğun etkisi, evet. Ama kişilerin Yusuf Aksu'yu bir kuramcı olarak yüceltme nedenleri, daha önce de söyledim, hep kuramla doğrudan ilişkisi bulunmayan özellikler. 'Yalan' yan karakterler bakımından da oldukça zengin bir roman. Sizin gözünüzde en dikkate değer kişilikler hangileri? Benim için hepsi eş değerdedir, çünkü her birinin kendine göre bir işlevi vardır. Bu yüzden, aralarında bir yeğleme yapmam zor. Genellikle, her biri kendi bireysel özellikleri yanında, bir görüşü, bir tutumu, bir sınıfı kişileştirir. Ancak, uzun boylu geliştirilmemiş olmakla birlikte, kimileriyle iki üç kez, kimileriyle yalnızca bir kez, bir yemek süresince karşılaştığımız kişiler, örneğin gazete patronu Mustafa Tahtakuşu, örneğin adı verilmeyen köyişleri bakanı, örneğin Yusuf Aksu'yu bankasının görkemli bahçesinde ağırlayan banka patronu ve adamları, örneğin ülkeye bir para müzesi kazandırmak için kesenin ağzını açmaya hazırlanan Kayserili büyük işadamı Şakir Bahçeli, örneğin su arıtma ve kanalizasyon uzmanı Prof. Dr. Barbaros Üzümcü, örneğin sürekli olarak "tek kibritle pozitif orman yakmak"tan söz eden ünlü ressam çarpıcı özellikleriyle bellekte daha çok kalırlar belki. Ama, söylemek bile fazla, tüm toplumu bu tür kişiler aracılığıyla yansıtmak gibi bir sav yok burada. Cemile Hanım'ın, hem davranışlarındaki, hem dilindeki yalınlıkla, dil aracılığıyla eksiksiz bir iletişimin olanaklı olduğunu kanıtlaması Yusuf Aksu'yu ister istemez bir çıkmaza sürüklemiyor mu? -14-

15 Bir yorum sorunu bu. Bir bakıma, bunca yıldır sürdüregeldiği yanlışla burun buruna getiriyor onu; bir bakımada gözlerindeki ya da kafasındaki perdeyi kaldırıp gerçeği seriyor önüne, dil konusunda gözlerini açıyor. Bir açıdan tatsızdır bu, yaşam boyu bir yanlışa bağlanmış olmanın acısını duyuruyor, ölümünü çabuklaştırdığı da söylenebilir. Ancak, acı da olsa gerçeğe ulaşmak yanılgıyı sürdürmekten daha iyidir. Ama bu konuda Cemile Hanım'ın getirdiği türkü kasetlerinin, yani, bir bakıma, yazının, Cemile Hanım'ın söyleminden daha etkili olduğunu da belirtmek gerekir. Ama yalan daha egemen durumda, ağırlığını daha çok duyuruyor. Kitabın sonundaki döngü de yalanın süreceğini vurgular gibi. Evet, öyle. Yusuf Aksu'nun cenazesinden sonra, Bayram Beyaz'ın karşısına çıkıp kendisine yardımcı olup olamayacağını soran Bayram Sarı, görünüşe göre, Bayram Beyaz'ın çömezi olmaya adaydır. Böylece, büyük bir olasılıkla, eski çömezi usta düzeyine yükseltirken, bir düşüşe ve yanılgının sürmesine aracılık edecektir, böylece bir roman daha başlayacaktır. Ama ben o yeni romanı yazmayacağım. Neden? Yineleme yalandan da kısır, yalandan da itici olduğundan. Öyle ya, Bayram Beyaz ve Bayram Sarı ikilisinin romanı Yusuf Aksu ve Bayram Beyaz ikilisinin romanının yoz bir yinelemesi olabilir ancak. YALAN BUDALA LIK MIDIR YOKSA BUDALA BİR YALAN MIDIR? Dostoyevski nin Budala Prens Mişkin in yalanıyla Yusuf Aksu nun dilbilimi yalanı arasında nasıl bir bağ vardır? Prens Mişkin neden yalancıdır ve nasıl bir yalancıdır? Yusuf Aksu yalancı mıdır ve yalanının farkında mıdır? Dostoyevski nin BUDALA sına geldi şimdi de sıra. Biraz Budala dan bahsedelim; Prens Mişkin eserin baş kahramanıdır. Ülke yönetimi Mişkin in elindedir ve en iyi şekilde yönetmek için akıllı-aptal rolünü üstlenmiştir. Akıllı-aptal rolü ne demek? Mişkin düşünmüştür ki, ülke de ki çarpıklıların kökü halktadır. Madem halkta saklı bu çarpıklıklar, neden kendisi de halkın arasında karışmasın ki? Mişkin halkın arasına bir prens gibi değil de, çarpıklıkları görebilmek için deli kılığında katılır. Halkı başta deli olup olmaması ilgilendirmez, çünkü halkın zaten yönetimde istediği iç içe olmaktır. Bunun günümüzde de istendiğini ve birçok siyasetçinin de izlediği politikanın bu olduğu gayet göze çarpmaktadır... Dikkat edelim ki izlediği politika sadece bir yoldur, ve olduğu gibi kalmaktadır. Demek ki 19. yüzyıl Rusya sıyla günümüz; 21. yüzyıl Türkiye si aynıdır. İyi yönleri, nedenleri, karşı düşünceler tartışılabilir Mişkin yönetimin başına geçtiğin de -15-

16 gayet lider tavırlarıyla yönetimi aksatmaz Yalnız halk bu ya, yönetimde herhangi bir aksaklık olmayınca Prens Mİşkin in bu hareketi halk arasında budala olarak yayılmaya başlar. Mişkin şikayetçi değil ancak âşıktır. Sevdiği kadın topraklarımızın tarihi ataları Osmanlı kadınları gibi iktidar hırsıyla dolu bir kadındır. Budala olmak tahin ettiğiniz gibi kolay değildir, ya iktidar ya aşk ikilemlerini iktidar yener, ihtiraslı iktidar kadını Anastasya öldürülür İhtiraslı olması kadının sanırım parayla ölçülmesiyle oluşabilir. Tarihi vazolar satılıp küpler alınır ve yönetimde söz sahibi olmayı istemek sanırım karakter analizlerimizi destekliyor...ve Prens Mişkin bir Budala dır artık. Uydurduğu bir yalandır ve bu yalanla yaşar, toplumda Prens Mişkin in karakteristik özelliklerini Yusuf Aksu yla gayet kolay bağdaştırabiliriz. Dostoyevski nin; sert, sinirli alkolik cerrah bir baba, 16 yaşında kaybedilen anne, topraklarındaki köleler tarafından babanın öldürülmesi ve yaşadığı 60 yıl boyunca sürekli yoksul bir hayat sürdürmesi Prens Mişkin i yani Budala yı doğurmuştur. Dostoyevski nin bakış açısı budur. Yeraltından Notlar adlı otobiyografik özellikleri olan deneme yazsında Rusya nın yönetimindeki bir prensten değil de, memurun ağzından isyankâr haykırışlar duyulmadan geçilemez. Şikayetçi bir memurla budala bir prensin yolları nerede kesişir bilinmez Mişkin hep yalanının farkındadır, fakat Yusuf Aksu da giz dolu bir tavır içersindedir. Sanırım içimizdeki Yalan ve Budala karşılaştırmasında, bazı yalanlar toplumun farkında olmadan toplumun seviyesini ve yönetimini belirlerken başka bir toplumda da göz göre göre bir çok yaşam kendi elleriyle yalanlaştırılıyor ve en önemlisi uydurulan yalanlara inanılıp hâlâ içinde bulunduğumuz yaşam standartlarınca çoğaltılıp nesillere yalan öğretiliyor. Yeni nesiller yalanla geliyor KADIN TEZİ -16-

17 KADIN BAYRAM BEYAZ CEMİLE ANASTASYA KAPICI MÜSLÜM ZEYNEL YUSUF AKSU PRENS MİŞKİN REFİKA HANIM CANAN ENİS BEY BUDALA YALAN DOSTOYEVSKİ ERKEK NECLA YUNUS AKSU TAHSİN YÜCEL Kadın tezi Fark ettik ki; bu eserlerde kadın arka planda Yalan romanında; Yunus Aksu nun intiharı lise yıllarındaki bir kız yüzündendir. Yusuf Aksu bu ölümden etkilenir ve kendini yalnızlığa vurur... Yalnızlığının yamacından geçen irili ufaklı kadın objesinın yaşamı kısadır yalnız etkileri kalıcıdır. Yukardaki karışık karakter panelinde kadın karakterlerin altı çizilidir. Hiçbiri Yalan da ana karakter değildir; yalnız karakterlerin yapısında önemli yer taşırlar. Peki ya Budala; ihtiraslı kadın Anastasya dan bahsetmiştik. Fakat Prens Mişkin i önümüze süren ve bir budala olarak kalıp romanın son bulması nedeni kadındır. Ama asla kadın bir kurtarıcı değildir. Buradan da ironik birtakım noktalar bulup tartışabiliriz. Kadının bu kadar göz önünde bulunmaması bir yalan mı; yoksa toplumun yalanla oluşmuş yapısının tek nedeni kadın mı? Bu da öznel yorumlara kalmıştır tabii YALAN ve TAHSİN YÜCEL İN DİĞER ESERLERİ ARASINDA Kİ BAĞ Mutfak Çıkmazı ve Yalan... Tahsin Yücel in iki ayrı romanı. İkisi için de söylenecek çok şey var. Bu kişisel bir görüş, ancak sanki Mutfak Çıkmazı ve Yalan aynı yazarlar tarafından yazılmamış gibi. Şimdi bu kitapları ayrı ayrı genel olarak ele almak istiyorum: MUTFAK ÇIKMAZI : Bir köyde büyüyen ancak köy halkının onu okutup büyük biri olmasını istemeleri üzerine köye gelen bir adamın hikayesidir bize Mutfak Çıkmazı nda anlatılan. Kahramanımız önceleri kendisine verilen bu sorumluluğa sıkıca bağlıdır ancak kendisinde yeni bir şey farkeder; yemek yapmaktan büyük bir zevk almaya başlamıştır. Çok geçmeden yemek yapmak ve yemek onda öyle büyük bir tutku haline gelmiştir ki, köylülerin kendisine okuması için -17-

18 gönderdiği parayı kaliteli tavalar tencereler ve yemek kitapları almak için harcamaya başlar. Tüm dünyası küçük mutfağıdır artık. Başka hiçbir şey onu ilgilendirmez hayatta... Mutfak Çıkmazı çok kısa bir roman. Aslında daha çok uzun bir hikaye gibi. Cümleler çok kısa. Yazar henüz kendi anlatımını bulamamış gibi, ya da Yalan romanında bilerek tarzını değiştirmiş olabilir, çünkü Mutfak Çıkmazı nda tamamen sadelik hakimken, Yalan da tam tersi uzun cümleler kaplıyor her bölümü. Kişiler yoğun olarak anlatılmıyor. Genelde hayal gücümüze bırakılıyor. Benzetmelere veya uzun anlatımlı paragraflara yer verilmiyor. Mutfak Çıkmazı nda sorumluluklarına ve ideallerine bağlı olan insanların bile tutkuları peşinde koşunca nasıl değişebileceklerini görüyoruz. YALAN Kahramanımız Yusuf Aksu dur. Benzerine az rastlanan bir adam. Yalnız, ezik ve beceriksizdir ancak şaşırtıcı derecede bilgilidir, bunu da sürekli okuduğu ansiklopedilere ve çok güçlü hafızasına borçludur. Bir aşk hikayesi yüzünden kendini öldüren arkadaşının anısı, Yusuf Aksu nun hayatına başka bir yön verir. Arkadaşının kuramını kendine mal edince çok geniş bir kitlenin gözdesi olur. Fakat mutsuz bir aşkın ardından, sadece yanıldığını görmekle kalmaz, başta kendi kimliği olmak üzere, her şeyin yalan üzerine kurulduğunu anlar... Yalan, oldukça uzun bir roman. Cümleler uzun tasarlanmış. Benzetmelere sık yer verilmiş. Kişi tanıtımlarına geniş yer verilmiş. Sanki yazar bu romanı belirli bir birikimden sonra kendini bularak yazmış gibi. Bence Yalan romanında günümüz toplumunda hepimizin hayatlarımızı nasıl da yalanlar üzerine kurduğumuz açığa çıkarılıyor, bu yaraya parmak basılıyor. BENZERLİKLER: Benzerlikten ayrı bir başlık altında bahsedelim. Her iki romanda da kadın karakterlere büyük yer verilmiyor. Ana karakterler daima erkek. Ancak yine de iki romanda da ana karakterlerin hayatlarını doğrudan etkileyen kadınlardan bahsediliyor. Örneğin, Yalan romanında Yusuf Aksu nun arkadaşı bir aşk uğruna kendini öldürüyor, aynı şekilde Mutfak Çıkmazı romanında ana karakterimiz bir kadın tarafından reddediliyor ve kendini yemek yapmaya veriyor. İki romanda da alt ve orta kesimlerin hayatlarına yer veriliyor. Zaten Tahsin Yücel in tüm romanlarında buna özen gösterdiği ve çoğunlukla alt ve orta sınıfların hayatlarından bahsettiği biliniyor. SONSÖZ: Mutfak Çıkmazı da Yalan da zevkle okunan değişik konulu romanlar. İkisi de rahatlıkla okunabilir. Tek rahatsız olduğum konu Yalan ın bana fazla uzun gelmesiydi. -18-

19 KAYNAKÇA: Radikal Kitap eki, sayı 136, Sayfa Tanzimat tan Cumhuriyet e Edebiyatçılar Ansiklopedisi, YKY, İstanbul, 1999, cilt 2 Parla Jale, Donkişot tan Günümüze Roman, İletişim Yayınları, İstanbul Cumhuriyet Kitap Eki, sayı 678, sayfa

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan USTALARA SAYGI-ANMA SOKAK AÇILIŞI F.DOSTOYEVSKİ SÖYLEŞİ / DİNLETİ - İMZA ATAOL BEHRAMOĞLU

Detaylı

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Ayşın Delibaş Eroğlu (

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Ayşın Delibaş Eroğlu ( KİBRİTÇİ KIZ Hans Christian Andersen (2 Nisan 1805-4 Ağustos 1875). Dünyaca ünlü Danimarkalı eşsiz masal ustası. Ayrıca oyun, roman, şiir, gezi kitabı ve biyografi de yazmıştır. Bir ayakkabıcının oğluydu.

Detaylı

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman 1. basım Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü:

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 39 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? 1. A. Niçin 2. B. Ne

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KÜTÜPHANECİLİK KULÜBÜ OKUMA ANKETİ 1 İÇİNDEKİLER Kapsam 3 Sınırlamalar 3 Giriş 4 Anket 5 Bulgular 7 Analiz/Değerlendirme 9 Öneriler 10 2 KAPSAM Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin

Detaylı

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Gizli Duvarlar Ali Nesin Gizli Duvarlar Ali Nesin En az enerji harcama yasası doğanın en çok bilinen yasalarından biridir. Örneğin, A noktasından yayılan ışık B noktasına gitmek için sonsuz tane yol arasından en çabuk gidebileceği

Detaylı

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç denir. BAĞLAÇ Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir. Bağlaçlar da edatlar gibi tek başlarına anlamı olmayan sözcüklerdir. Bağlaçlar her

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:1 Nisan 2015 1 KİTAP VE KÜTÜPHANENİN ÖNEMİ 3 2014-2015 KÜTÜPHANE ORYANTASYONUMUZ 5 KÜTÜPHANEMİZ 8 OKUMA ŞENLİĞİMİZ 10 BRITANNICA ONLINE 12 SEVİM AK

Detaylı

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ ATATÜRKÇÜLÜK (5 EYLÜL-27 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinlenenle ilgili soru sormak, görüş

Detaylı

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme

Detaylı

Beyin Cimnastikleri (I) Ali Nesin

Beyin Cimnastikleri (I) Ali Nesin Beyin Cimnastikleri (I) Ali Nesin S eks, yemek ve oyun doğal zevklerdendir. Her memeli hayvan hoşlanır bunlardan. İlk ikisi konumuz dışında. Üçüncüsünü konu edeceğiz. 1. İlk oyunumuz şöyle: Aşağıdaki dört

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

SÖYLEM, SÖYLEN, YAZIN TAHSİN YÜCEL E ARMAĞAN

SÖYLEM, SÖYLEN, YAZIN TAHSİN YÜCEL E ARMAĞAN 1 2 SÖYLEM, SÖYLEN, YAZIN TAHSİN YÜCEL E ARMAĞAN 3 2015, Can Sanat Yayınları A.Ş. Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Detaylı

Yeşaya Geleceği Görüyor

Yeşaya Geleceği Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yeşaya Geleceği Görüyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki... Bir şairin seyir defteri Prof. Dr. Göksel Altınışık Gelinciğin Yalnızlığı Bir ömrü damıtsak ne kalır geriye? Benimkinden, en azından şu ana dek yaşanan kadarından, sözcükler kalıyor. Bir mucize bu benim

Detaylı

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji kaynağı olmuştur. Güzel bir şey ortaya koymanın heyecanı

Detaylı

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED AKBULUT-

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir.

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir. A-Grubu 1. Soru (B-Grubu 3. Soru ile aynı) Not: bu soruda öncül ve sonuçları sınavda istendiği gibi, verilen boş kağıda açıkça yazmayanlar ve soru kağıdı üzerinde altını çizmek vb. yöntemlerle gösterenlerin

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı BİÇİM BİLGİSİ (Kök, Ek ve

Detaylı

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9 Cemal KONDU 1 / 9 cemalkondu@hotmail.com Başarı nedir? Sözlük anlamıyla, başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyettir. İnsanlar başarıyı tanımlamakta zorlanırlar. Başarı tanımınız yoksa başarılı olma

Detaylı

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. dipnot Ece Ayhan Kardeşim Akif Akif Kurtuluş'a Mektuplar Hazırlayan Eren Barış sı "dipnot Akif Kurtuluş: 1959, Ankara. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1981 yılında bitirdi. İlk şiiri, 1980 yılında Türkiye

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası AHMETLER İLKOKULU Ahmetler Köyü İlkokulu 1947 yılında köylüler tarafından imece yöntemiyle yapıldı. Bundan önce köy odasının alt katında hazırlanan yer, "Mektep" olarak kullanılıyordu. Mektep'te ilkokul

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

Aytül Akal dan miniklere iki ayrı fil hikayesi...

Aytül Akal dan miniklere iki ayrı fil hikayesi... SEMESTR TATİLİ İÇİN MEDYATEKTE YENİLİKLER.. Çocuklar semestr tatilini iyi değerlendirmeniz için kütüphanede sizin için yepyeni kitaplar var...haydi bir göz atalım... MİNİKLERE MİNİ MİNNACIK HİKAYELER...

Detaylı

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi OKUMA GELİŞİM DOSYASI 204 OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI Okuma; kelimeleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da YANLIŞ ALGILANAN FİKİR HAREKETİ: FEMİNİZM Feminizm kelimesi, insanlarda farklı algıların oluşmasına sebep olmuştur. Kelimenin anlamını tam olarak bilmeyen, merak edip araştırmayan günümüzün insanları,

Detaylı

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var! Aşağıdaki karikatürde bir aile tablosu yansıtılmaktadır. Karikatürü iyice inceleyin. Söz konusu durumu sınıfta canlandıracaksınız. Bunun için bir anne, bir baba ve bir çocuğa ihtiyaç var. Gönüllü olan

Detaylı

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. Eğitimde Sanatın Önceliği. Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ Sanat, günlük yaşayışa bir anlam ve biçim kazandırma çabasıdır. Sanat, yalnızca resim, müzik,

Detaylı

Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK. Literatür kaynakları neler olabilir?

Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK. Literatür kaynakları neler olabilir? Literatür Değerlendirmesi ARAŞTIRMALARDA LİTERATÜR TARAMASI VE ETİK Bir konuyu araştırma süreci İlgilendiğiniz alanda, bir soruyu kendinize yanıtlamadan önce o soru hakkında neyin zaten bilindiğini bulmanın

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

ÇOCUĞUMUN OKUMA ALIġKANLIĞINI VE DÜġÜNME BECERĠSĠNĠ DESTEKLĠYORUZ

ÇOCUĞUMUN OKUMA ALIġKANLIĞINI VE DÜġÜNME BECERĠSĠNĠ DESTEKLĠYORUZ Sayfa1 ÇOCUĞUMUN OKUMA ALIġKANLIĞINI VE DÜġÜNME BECERĠSĠNĠ DESTEKLĠYORUZ Çocuğunuzun Planlı ÇalıĢmasını Destekleyiniz. Bu amaçla, oyun ve çalışma saatlerini önceden düzenleyiniz. Çalışma kadar dinlenmenin

Detaylı

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sayın Kaymakamım, Sayın Milli Eğitim Müdürüm, Sayın Belediye Başkanım, Okul Aile Birliğimizin değerli yöneticileri, Saygıdeğer Velilerimiz, Sevgili öğretmenlerimiz ve yöneticilerimiz, Saygıdeğer Bağışçılarımız,

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum ARTI YÖN ARTI YÖN Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum Hadan Türkal: Hayat adına kimse vazgeçmemeli S. 115 BAŞARI ENGEL TANIMAZ!

Detaylı

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ 5. MESLEKİ REHBERLİK Abdullah ATLİ Meslek seçimi neden önemlidir? İnsan, yaşamı boyunca çeşitli seçimler yapar. Mesleğini, yiyeceğini, giyeceğini, evini, eşini, arkadaşlarını vb. seçer. Meslek seçimi,

Detaylı

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

Belmin Dumlu SAVAŞKAN, Belmin Dumlu SAVAŞKAN, 1973 yılında İstanbul da doğdu. Ortaöğrenimini Özel Fransız Lisesi Notre Dame Sion de tamamlamasının ardından, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Etkili Konuşmanın Özellikleri

Etkili Konuşmanın Özellikleri Etkili Konuşmanın Özellikleri Yalın bir tanımla konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözle iletme işidir. Konuşma günlük yaşamımızın bir parçası gibidir. Tıpkı soluk

Detaylı

YAZ DEMEDEN ÖNCE. Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni. gulseminkucba@terakki.org.tr. Terakki Vakfı Okulları 2. Yazma Becerileri Sempozyumu

YAZ DEMEDEN ÖNCE. Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni. gulseminkucba@terakki.org.tr. Terakki Vakfı Okulları 2. Yazma Becerileri Sempozyumu YAZ DEMEDEN ÖNCE Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni gulseminkucba@terakki.org.tr AMACIMIZ Okuma ve yazma eylemlerini temellendirmek, Yaratımla ilgili her aşamada yaratıcılığın bireyin gözlem ve birikimlerine

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

MURAT ÖZBAY SERİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

MURAT ÖZBAY SERİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME DAŞÖZ, T. (2016). Murat Özbay Serisi Üzerine Bir Değerlendirme. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 5(1), 526-533. MURAT ÖZBAY SERİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Tuğçe DAŞÖZ Geliş Tarihi:

Detaylı

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir?

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir? Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir? BU KİTABI OKUYUN VE İLİŞKİLERİNİZDE GÜÇLÜ, BAŞARILI VE SEVGİ DOLU OLUN İşte size NLP Lideri Mustafa KILINÇ tan sayfalarını peşpeşe çevireceğiniz bir kitap daha. İster

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2 CÜMLEDE ANLAM 2 ÜSLUP (BİÇEM) : Yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazar nasıl anlatıyor. Sait Faik in sade, özentiden uzak, akıcı bir dili ve şiirsel anlatımı vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanında

Detaylı

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI 1- MAKALE Herhangi bir konuda öne sürülen bilgi görüş ve düşünceleri kanıtlamaya yönelik yazı türüdür. Yazan öne sürdüğü görüş

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

4. SINIF - 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

4. SINIF - 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı 4. SINIF - 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ 2017-2018 Öğretim Yılı DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA Fikirleri, duyguları, doğayı, kültürü, inançlar ve değerleri keşfetme ve ifade etme yollarımızla ilgili

Detaylı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017) ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (19 Aralık 2016-10 Şubat 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (19 Ekim - 04 Aralık 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

6 AŞAMADA LYS EDEBİYAT NETLERİ NASIL ARTAR?

6 AŞAMADA LYS EDEBİYAT NETLERİ NASIL ARTAR? 6 AŞAMADA LYS EDEBİYAT NETLERİ NASIL ARTAR? 1. LYS EDEBİYAT SORULARIN GELDİĞİ KONULAR LYS 3 adı verilen test türünden toplam 56 soru geliyor. Bu sorular dil anlatım ve edebiyat bilgileri olmak üzere ikiye

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, İnsan yetiştirmek başka hiç bir canlıyı yetiştirmeye benzemez.

Detaylı

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014 BİLİMKURGU: BAŞKA BİR VAROLUŞ MÜMKÜN Bilimkurgu bir bakışa göre Samosata lı Lukianos tan (M.S. 2. Yüzyıl) bu yana, başka bir bakışa göre ise 1926 yılında yayımcı Hugo Gernsbeack in scientifiction kelimesini

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

Jale Baysal ( )

Jale Baysal ( ) ÖZEL ARŞİVLER KOLEKSİYONU Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Jale Baysal Özel Arşivi Jale Baysal (1925-2009) Kütüphaneci, Yazar JALE BAYSAL ARŞİVİ Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi

Detaylı

II) Hikâye Dışı düzlemi

II) Hikâye Dışı düzlemi HİKÂYE ETME DÜZLEMLERİ Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Günümüz edebiyat araştırmalarında yeni bir bilim anlayışının derin izleri vardır. Özellikle yapısal metin analizinde artık temel kavramlar görecelilik ve fonksiyon

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE ALAN, Y. (2017). Dr. Muhammed Hüküm ün Şair - Sosyolog: Kemal Tahir Adlı Eseri Üzerine. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 6(4), 2895-2900. DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL

Detaylı

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz. ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Aralık 2014-23 Ocak 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) 1.1: Eylemin anlamını zaman kavramıyla sınırlayan belirteç tümlecidir. (1 puan) 1.2: Merak uyandırarak okurun ilgisini canlı tutmak için (1 puan)

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

ANLATIM BOZUKLUKLARI

ANLATIM BOZUKLUKLARI ANLATIM BOZUKLUKLARI 1. Dün beklenmedik bir sürprizle karşılaştık. Gereksiz Sözcük Kullanımı 2. Yoğun sis sayesinde kaza yapmışlar. Sözcüğü Yanlış Anlamda Kullanma 3. Trafik kazasında yaralananlara başınız

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

İsmail Aybars Tunçdoğan tuncday@earlham.edu

İsmail Aybars Tunçdoğan tuncday@earlham.edu Konunun uzmanları, beden dilinin iletişimdeki rolünün, birçok zaman konuşmanın içeriğinin bile önüne geçtiğini iddia ediyorlar. Bir şeyi nasıl söylediğimizin, ne söylediğimizden daha önemli olabildiği

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser. Ergenlik döneminde aile ile çocuk arasında okul algısı farklılığı söz konusudur. Aile okulu çocuğun geleceği için en önemli basamak olarak görür. Çocuklarının yüksek tahsili ve mesleğini kazanması için

Detaylı

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Ünsal bey?

Detaylı

İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER. 1.Giriş

İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER. 1.Giriş İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER 1.Giriş Son dönemde Türkiye ile Makedonya arasında her alanda iş birliği gelişti ve bunun neticesi

Detaylı

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ VELİ BÜLTENİ MAYIS -2012 ÇOCUK VE KİTAP "EĞİTİM YAŞAM İÇİNDİR" 2 ÇOCUK VE KİTAP Önceleri çocuk için kitap bir oyuncaktır.

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 1. TEMA: BİREY VE TOPLUM 2. TEMA: ATATÜRK 3. TEMA: DEĞERLERİMİZ 4. TEMA: DÜNYAMIZ VE UZAY 5. TEMA: ÜRETİM TÜKETİM VE VERİMLİLİK 6. TEMA: SAĞLIK VE ÇEVRE 7. TEMA: GÜZEL ÜLKEM

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize; Sayın Veli, Yeni bir eğitim öğretim yılına başlarken, öğrencilerimizin yıl boyunca öğrenme ortamlarını destekleyecek, ders kitaplarını ve kaynak kitapları sizlerle paylaşmak istedik. Bu kaynakları belirlerken

Detaylı