Olimpiyat 2020: İstanbul için fırsat mı tehdit mi?



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TRABZONSPOR ŞENOL GÜNEŞ STADYUMU AÇILIŞI

TRABZONSPOR RESMİ DERGİSİ

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

BASIN AÇIKLAMASI Dünya Kupası Başlarken Bir Şehir Stadımız Daha Yıkılıyor

Đsmail Hilmi Adıgüzel

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

Dünya Kupası Futbol Organizasyon Teklifi. Fayda-Maliyet Analizi & ilgili analiz yöntemleri Birgit ten Cate & Dirk Roelofsen

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

MMKD Stratejik İletişim Planı Araştırma Sonuçları

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

SPORUN SOSYAL VE EKONOMİK FAYDALARI. Prof. Dr. Gazanfer DOĞU Abant İzzet Baysal Üniversitesi Spor Yönetim Bilimleri

OSNABRÜCK KARDEŞ KENT ELÇİMİZ VE ÇANAKKALE BELEDİYESİ KÜLTÜR SANAT BİRİMİ TEMSİLCİMİZ RESMİ TOPLANTIMIZDA KONUĞUMUZ OLDU

3 Mayıs 2010, Pazartesi

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

Bu yıl markanızın çok daha büyük düşünmesini sağlayacak çok güzel bir sebep var

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

Beşiktaş Gazetesi. Q7 nin durumu arap saçı. Ben 3 milyona razıyım dedi.

TÜBİTAK ULAKBİM TÜRK TIP DİZİNİ KOMİTESİ Yayın Etiği Araştırma Anketi Sonuçları 2009

Cuma İzmir Gündemi

Recep Tayyip Erdoğan a Kadir Topbaş a

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

SPOR A.Ş. (İstanbul Spor Etkinlikleri ve İşletmeciliği Ticaret A.Ş.)

Cumhuriyet Halk Partisi

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

12 ŞUBAT STADYUMU HAZIRLANIYOR

Cumhuriyet Halk Partisi

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Mega kentin mega projesi...


Birgi; Aydınoğlu Beyliğine başkentlik yapmış, anıtsal yapıları, geleneksel sivil mimarisiyle tarihin her döneminde önemini korumuş, yerli ve yabancı

Cumhuriyet Halk Partisi

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu

SINIRSIZ ZİYARETLER. Nermin Er in ev atölyesi

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

KÜÇÜKYALI KARAYOLLARI ARAZİSİ

Altın Ayarlı İslâmi Finans

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

Sürgün Veren Kentsel Yenilemeden Göçebeleşen Kentsel Dönüşüme. Yasemin ÇAKIRER

Hürriyet yazarı Gila Benmayor,bugünkü yazısını TURMEPA nın bir araştırmasından yola çıkarak kaleme almış.

1950 LERDEN GÜNÜMÜZE GELEN BİR ALIŞVERİŞ KOMPLEKSİ: BALIKESİR KASAP VE SEBZE HALİ. Gaye BİROL Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

KENTLI, YOĞUN, HIZLA YAŞLANAN BIR NÜFUS

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

Akıllı ve Çevreci Hastane Yatırımları

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

BOLU KENT VİZYONU HEDEF 2023

DOWN SENDROMLULARDAN ANLAMLI MESAJ

Güneş (Kıbrıs)

Kent ve İnsan İlişkisi. Yrd. Doç.Dr. Çiğdem Vatansever 22 Şubat 2013

DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR ISTANBUL

ŞEHİTKAMİL İLÇESİ 15 TEMMUZ MAHALLESİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

SİVİL YAŞAM DERNEĞİ I. DÖNEM Stratejik Planı

İmar Hakkı Transferi Çalıştayı 29 Kasım'da!

4.Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ. 1.İsim : Turgut. 2.Soyadı: Yüksel. 3.Ünvanı: Öğretim Görevlisi. Derece Alan Üniversite Yıl

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Cumhuriyet Halk Partisi

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

İnşaat Sanayii YÜZKIRKBEŞ EYLÜL - EKİM 2014 TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI DOSYA İNŞAATA HAYAT VEREN ÇİZGİ: MİMARİ

Park Ayazma Villaları için start verildi

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

UCLG-MEWA Akıllı Şehirler Komite Toplantısı Raporu. Konya. 8 Eylül 2015

Sevgili Lefkoşalılar. LEFKOŞA Geleceğe Yürüyor. Sizlere titiz bir çalışmanın ürünü olan seçim bildirgemizi

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

ANTALYA İLİ, BATI ÇEVRE YOLU GÜZERGÂHI İLE KEPEZ İLÇESİ ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ YERLEŞİM ALANLARININ DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN 1/100.

Transkript:

Olimpiyat 2020: İstanbul için fırsat mı tehdit mi? Tarih: 15 Mayıs 2013, 15.00 19.00 Yer: Mimar Sinan Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu Editör: Aslı Odman Düzenleyen: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Panelistler: Haydar Karabey, Jean-François Pérouse, Ulus Atayurt, John Lovering Moderatör: Aslı Odman Panele ve Yayına Emeği Geçenler: Gizem Aksümer Barış Göğüş Haydar Karabey Aslı Odman Sinem Seçer Binnur Öktem Ünsal Deşifre: Merve Akı Kapak Tasarım: Umut Südüak Tasarım: Uğurcan Koçhan MSGSÜ ŞBP Panel Kitapçıkları Serisi Temmuz 2013

Olimpiyat 2020: İstanbul için fırsat mı tehdit mi? İstanbul, her geçen gün sayısı gitgide çoğalan büyük projelere sahne olmaya devam etmekte: kamusal alanlara yapılan radikal müdahaleler, olmayacak imar uygulamalarını meşru hale getiren anlamsız ihyalar, tarihi alanlarda kentsel belleği ortadan kaldıran kentsel dönüşümler, 3. havaalanı, 3. köprü gibi kentte geri dönülmez büyük tahribatlar oluşturacak ulaşım projeleri, tartışmaya kapalı gelişen devasa etkinlikler İşte 2020 Yaz Olimpiyatlarına aday şehir olan İstanbul metropolünde, bu geçici devasa etkinliğin kalıcı etkilerini tartışmak, bu bağlamda kazanımları veya kaybedilecekleri görebilmek amacıyla bunu akademik bir misyon olarak kabul eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama Bölümü, 15.05.2013 tarihinde Olimpiyat 2020: İstanbul İçin Fırsat mı Tehdit mi başlığında bir panel gerçekleştirdi. Paneldeki konuşmacılar, kendi ülkelerinde yaşadıkları deneyimleri de dikkate alarak bu tür devasa etkinliklerin kent mekânına ve kentli yaşamına yapacağı kalıcı etkiler hakkında önemli mesajlar verdiler. Tartışmalarda varılan ortak nokta; etkinliklerin hangi koşullarda bir fırsat, hangi durumlarda bir tehdit oluşturacağının iyi belirlenmesi; bunun için de gerek uzmanlık alanlarınca, gerekse bu süreç içinde yer alacak farklı aktörlerce ve kentli katılımıyla açık bir model belirlenmeden adım atılmamasıydı. Panelin hemen ardından mayıs ayının sonunda Gezi olayları patlak verdi. Ağaçları ve parkıyla birlikte kentin önemli bir kamusal alanını sahiplenme temelli başlayan direniş, bütün ülkenin gündemine oturdu ve kentin yaşam alanlarına yapılacak her tür müdahalede, kentli hakları bağlamında önemli bir karşı duruşun gelişmesini tetikledi. Mekânsal, çevresel ve sosyal süreçler açısından ele alınmadan ve kamuoyu ile hiçbir tartışma ortamı oluşturmadan yapılacak devasa etkinliklerle ilgili büyük kentsel projelerin, artık önemli bir direnç mekanizmasıyla karşılaşacağını Gezi olayları bize gösterdi. Bu süreçte panel konuşmalarının metne dönüştürülmesi ile elde edilen bu kitap, 2020 Yaz Olimpiyatlarına aday olan kentimiz için okuyuculara düşünme ve sorgulama, henüz karar verilmemişken bu mekanizma içindeki yetkililere de kente, kentliye ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarını hatırlatma olanağı sunmaktadır. Bu yayımın gerçekleşme sürecinde katkı koyan herkese teşekkür ederim. Prof. Dr. Gülşen Özaydın MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı

Sunum Özetleri ve Panelist Kısa Özgeçmişleri: Haydar Karabey: İstanbul un 2020 Olimpiyatlarına adaylığı süreci kentliler ile paylaşılmadan, kamuoyu onayı alınmadan, kurgulanmıştır. Tüm kentsel projeler evrensel ve yerel meslek çevrelerinden uzmanlık katkısı alınmadan hazırlanmıştır. Medya ilişkileri ve pazarlama stratejileri ile ulusal bir onur sorunu haline getirilen olimpiyatlar aslında yalnızca ticari ve siyasi başarıya odaklanmıştır. Sonuçta ortaya çıkan kentsel ve yapısal projeler bu biçimleriyle İstanbul da süregiden kentsel darboğazları, kargaşayı, toplumsal sorunları ve eşitsizliği daha da arttıracaktır. İnşaat yoğunluğu, kentsel erişim sorunları, kamusal alan yoksunluğu, toplumsal ayrışma yaşanan metropoliten alanda yeni rant operasyonlarına meşru zemin oluşturacaktır. Proje toplumsal barış, çevresel sürdürülebilirlik, olimpik miras ilkelerini gözetmek bir yana; 8000 yıllık bir tarihi olan İstanbul un doğal, yapısal ve kültürel varlığına onarılmaz zararlar verecektir. Bu sunumda, kentimiz ve toplumumuz için katılımcı, demokratik, kültürel, çevresel ve ekonomik bir fırsat ; evrensel bir gençlik şenliği olarak da değerlendirilebilecek olan 2020 olimpiyat oyunlarının; İstanbul da bu koşullar altında ve bu yaklaşım ile neden yapılmaması gerektiğine dair argümanlar işlenmiştir. Haydar Karabey, Yüksek Mimar ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim Üyesi. 1973 ten bu yana İstanbul da mimarlık yapmaktadır. Mimarlık, Kentsel Tasarım, Çevre Sorunları, Turizm, Eğitim ve Kent Kültürü konularında yaklaşık 400 kadar yayınlanmış Araştırma, Makale, Bildiri ve Projesi bulunmaktadır. Jean-François Pérouse: İstanbul, dünyada en uzun süre ısrarla Olimpiyat şehir adaylığından vazgeçmemiş olan şehirdir. Bu sunum İstanbul un birbirinden farklı dönemler içerisinde, 1992 den bugüne dek yürüttüğü Olimpiyat şehri adaylığı kampanyalarının kısa bir vakayınamesini verdikten sonra, aslen bir proto-olimpiyat Kenti alameti olarak 2001 yılında Başakşehir de açılan Atatürk Olimpiyat Stadyumu nun çevresinde tetiklediği sosyal dönüşümleri konu edinmiştir. 2004 de Olimpiyat Stadyumu nun arazi değerlerini yükselttiği Ayazma, bugün insani ve fiziki yapısı ile tamamen ortadan silinmiş, yerine özel bir inşaat şirketine ait üst orta sınıf bir site dikilmiştir. Acaba bu Olimpiyat kenti öncesi ufak prova bize, İstanbul gerçekten bir Olimpiyat kenti olduğunda yaşanacaklara dair bir fikir sunmakta mıdır? Jean-François Pérouse, halihazırda Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü. Aslen Toulouse Üniversitesi nde doçent, İstanbul da Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji ve Mimar Sinan Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Bölümleri'nde risk sosyolojisi ve İstanbul'un perifeleri hakkında dersler veriyor. Yirmi seneden beri Ankara'nın başkentleştirilme süreci, İstanbul'daki güvenlikli siteler, kentsel dönüşüm, çevre sorunları, uluslararası göç, hemşehri dernekleri, AVM'lerin yayılması gibi şehrin dönüşümünün tüm unsurlarına dair çok disiplinli ve doğrudan saha çalışmasına dayanan eserler veriyor. Bu makalelerinin bir kısmı 2011 yılında İletişim Yayınları'ndan İstanbul'la Yüzleşme Denemeleri: Çeperler, Hareketlilik ve Kentsel Bellek adı altında yayınlandı. 2000'den beri şu anda tamamen yıkılmış ve sakinleri kısmen Bezirganbahçe'ye taşınmış olan, Atatürk Olimpiyat Stadyumu gölgesindeki mahalle Ayazma ve Tepeüstü mahallelerini takip etti ve bu kentsel dönüşüm süreci hakkında pek çok makale yayınladı.

Ulus Atayurt : İsmi 1992 olimpiyatlarından sonra tescillenen "Barcelona Modeli" post-fordist şehirlerin 15 yıl boyunca gıpta ile baktığı bir örnek oldu. Gerek deniz gerek kültür turizminin, sembolik sermayenin, emlak rantının, ve yeni endüstriler söylencesinin bir karşımı olan modelin tetikleyecisi Barcelona Olimpiyatları'ydı. Olimpiyatlar ise sadece barınma hakkının gaspına ve bütçe açığına neden olmadı, şehrin krizle sonlanacak müteakip 20 senesine de damga vurdu. Bu sunumda, işte bu uzun süreç önemli virajlarıyla ele alınmaktadır: İspanya da demokrasiye geçişin ardından AB'ye entegrasyon ile başlayan Barcelona Modeli, 1994 Olimpiyatları, 2004 Kültürler Forumu ve nihayetinde finansal krize uzanan 30 yıl. Ulus Atayurt, kurucuları arasında olduğu Postexpress ve Express dergilerinde ve Tarih Vakfı nın İstanbul Dergisi nde kent gelişmesi, TOKİ, kentsel dönüşüm, kent direnişlerleri ve başta İspanya olmak üzere konut ve mali sektör arasındaki ilişkiler hakkında düzenli olarak yazdı, yazmakta. Fırat Genç ve Anna Sala ile beraber 2007 senesinde İstanbul un dönüşüm haritası nı hazırladı. İmece Toplumun Şehircilik Hareketi ve Express ekibinde çalışmakta, bir süredir Barcelona ve İstanbul arasında yaşamakta ve Barcelona Modeli'nin uzun vadeli etkilerini içten ve dıştan yaşayıp, yazmakta. o anki hükümetlerin başındaki siyasetçiler, gayrimenkul müteahhitleri ve varlıklı kesimler olmuşlardır. Bu yüzden müstakbel İstanbul Olimpiyatları nın, şehrin halihazırdaki antidemokratik yapılanmasını daha da derinleştireceğini kestirmek zor değildir. Bu sunum, Olimpiyat Oyunlarının son dönemdeki mirasını ele alacak ve özellikle de 2012 Londra Olimpiyat larından çıkan derslere yoğunlaşmıştır. Son olarak da, İstanbul un Olimpiyat adaylığının içerdiği tehditlere değinmekte ve bu felaketi engellemek için altının çizilmesi gereken noktalar önermektedir. John Lovering, 1995 yılından beri Cardiff Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Bölümü nde, Kentsel Dönüşüm ve Yönetişim dalında profesördür. Eser verdiği alanlar içerisinde kentsel yenileme, kentsel istihdam yapısı ve sanayinin yeniden yapılandırılması, uluslararası ekonomi politik, devlet teorileri ve bölgesel kalkınma vardır. Galler Bölgesi ve İstanbul özelinde yayınları vardır. 2011 yılından beri genel yayın yönetmenliğini yaptığı International Planning Studies adlı derginin İstanbul özel sayısının editörlerindendir. John Lovering: İstanbul un 2020 senesinde Olimpiyat Oyunlarına evsahipliği yapma ihtimalini ciddi bir tehlike olarak görmekteyiz. Ulusalararası Olimpiyat Komitesi Türkiye Hükümeti tarafından üretilen Olimpiyatlar için iyi olan İstanbul için de iyidir söylemine ikna olmuş olabilir. Fakat Komite nin çıkarlarının, İstanbul halkının çıkarlarıyla örtüştüğünden yola çıkmamız mümkün gözükmüyor. Son otuz sene içerisinde Olimpiyatlara evsahipliği yapmış şehirlerin içinden geçtikleri süreçlere baktığımızda, bu şehirlerin iki hafta keyfini çıkardıkları eğlence ve ilginin sonrasında, uzun yıllar boyunca, har vurup harman savrulmuş muazzam miktarlardaki kamu kaynağı ve çarpıtılmış bir kent gelişimi ile yüzleşmek durumunda kaldıklarını görüyoruz. Olimpiyatların asıl kazananları,

Aslı Odman: Hepiniz hoşgeldiniz. Ben Aslı Odman, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü nün en yeni üyesiyim. Bugün, düzenleme fikri dönem başından beri yavaş yavaş şekillenmiş ve aciliyet arzettiğine dair hemfikir olduğumuz bir konu hakkındaki panel nedeni ile bir aradayız: Bu akşamüstü İstanbul un 2020 Olimpiyat Adalıylığına dair bildiklerimizi, hem başka Olimpiyat kentleri ile karşılaştırarak hem de İstanbul un daha önceki adaylık süreçlerini hatırlayarak masaya yatırmak istiyoruz. Öncelikle oditoryumun girişinde Bölümümüzden Haydar Karabey ve Barış Göğüş ün emekleriyle hazırlanan, İstanbul 2020 Olimpiyat Adaylığı projesine ait adaylık kitapçığından alınmış görsellere dikkatinizi çekmek istiyorum. Çok kısa bir zaman önce, bu bidbook tabir edilen İstanbul un 2020 Olimpiyatlarına adaylık kitapçıkları http://www.istanbul2020.com. tr/ websitesinden kamuoyu ile paylaşıldı. Ancak bu aşamada İstanbul u ciddi bir şekilde dönüştürmeye aday bu devasa etkinliğin kapsamı ve dönüştürüceklerine dair bilgi sahibi olabildik. Diğer meslek gruplarının da durumu belli ki farklı değil. Bu projeler kapalı kapılar ardında hazırlandıktan / hazırlattırıldıktan sonra, neredeyse Uluslararası Olimpiyat Komitesi ne sunulduğu anda İstanbul sakinleriyle ve Türkiye ile paylaşıldı. Bu andan itibaren de Bölümüzde, Bu dev ya da devasa etkinliğin İstanbul a fiziki ve sosyal etkileri nasıl olacak? ekseninde bir tartışma başladı. Bunun üzerine, umarım yalnızca tartışma seviyesinde kalmayacak etkinliklerin ilk adımı olarak, konunun anlaşılmasına eleştirel katkı sunacak bir ilk faaliyetle işe girişmeye karar verdik. Ulusararası literatürde mega-event adı altında bir hayli kapsamlı analiz edilmiş olan fenomenin Türkçeye en yakın tercümesi bize devasa etkinlik olarak gözüküyor. Literatür, özellikle dört senede bir yapılan Yaz Olimpiyatlarının hazırlık süreci ve ardında bıraktığı mekansal ve sosyal mirasa yoğunlaşmakta. Fakat Kış Olimpiyatları, Formula 1 araba yarışları, Avrupa Kültür Başkenti ve envai çeşitte kültür veya spor etkinliği de, zamansal ve mekansal kapsamı oranında bu literatür tarafından ele alınmış. İşte bugün bu devasa etkinlik adını verdiklerimizden, Yaz Olimpiyatlarının adaylık süreci ve sonrasında bıraktığı fiziki ve sosyal etkileri tartışıyor olacağız. Aynı zamanda İstanbul un 2020 Olimpiyatları adaylık sürecinin, İstanbul un bu dünya üzerindeki en uzun adaylık hikayesinin bu beşinci aşamasının, tam olarak nasıl bir güçler dengesine, tarihsel bağlama, aktörler ilişkisine, sosyal döneme denk geldiğini ele alacağız. Doğrudan panelimizde yer vermediğimiz bir noktaya, daha derin bir tarihsel bakış kazanabilmek için şimdiden değinmek gerekiyor; yani 1936-1951 arasında İstanbul daki kent planlarında imzası olan Henri Prost a. İstanbul u dönüştüren planlar söz konusu olduğunda ismi farklı nidâlarla sık sık anılan Prost da, İki Dünya Savaşı arasındaki siyasi konjonktörü içerisinde İstanbul da gerekli olan büyük yapısal dönüşümleri başlatabilmek için bir koçbaşı olarak Olimpiyat Oyunları evsahipliğini önermiş ve bu perspektifle 1937 Master planınını hazırlamıştı. Bu konuda Cânâ Bilsel ve Halûk Zelef in çalışmalarını anmak gerekiyor. İki Dünya Savaşı arası dönem ile 1980 Küreselleşme sonrası kentlerde planlama, kent imajı, uluslararası sistem, uluslaşma, sermaye birikimi ve devasa etkinlikler arasındaki ilişkilere karşılaştırmalı olarak bakmak, ayrıca verimli ve mânâlı bir araştırma gündemi olmayı vaadediyor. Esasında Prost dünya tarihinde ilk devâsa etkinlik olarak nitelendirilen Dünya Fuarlarından, özellikle de 1924 deki Paris Fuarı ndan da etkinlenmişti. İstanbul u dönüştürmek için, Olimpiyat Köyü dışında, Dünya Fuarına evsahipliği etrafında önemli altyapılar da planlamıştı. Yani devasa etkinliklerin, kent dönüşümü için bir manivela olarak kullanılmasının bu topraklarda bir tarihi olduğunu hatırlatalım. Aynı zamanda bu panelde misafir edemediğimiz, Türkiye de devasa etkinliklerin kente etkileri alanında derinlemesine çalışmaları ve müdaheleleri olan isimlere de, konuyu daha derinleştirmek isteyenlere kılavuzluk adına bu açılış konuşmasında değinmek istiyorum. 2008 senesinde ODTÜ Şehir Bölge Planlama Bölümü nde özellikle Atina Olimpiyatları süreci ve sonrasını inceleyen bir doktora tezi vermiş olan Sertaç Erten, bir başka İstanbul da etkileri görünür

KAYNAK: 1943 tarihli 1/2000 ölçekli plandan fotoğraf, Tablo 1, Cânâ Bilsel & Halûk Zelef (2011): Mega Events in Istanbul from Henri Prost s master plan of 1937 to the twenty-first-century Olympic bids, Planning Perspectives, 26:4, 621-634 olmuş devasa etkinlik olan Formula 1 hakkında Mimar Sinan Şehir Bölge Bölümü nde savunduğu master tezini anacağımız Funda Sönmez, gene Mimar Sinan Sosyoloji den sevgili Sibel Yardımcı nın İstanbul Bienali hakkındaki 2005 tarihli kitabı ve son dönemde Uluslararası Konut Hakkı Örgütü COHRE ile işbirliği halinde zorunlu tahliyeler ile Olimpiyatlar arasındaki ilişkiler hakkında çok yönlü faaliyetlerini takip ettiğimiz Cihan Uzunçarşılı Baysal, hemen ilk akla gelen isimler. Bilemediklerimizden ve sayamadıklarımızdan şimdiden peşinen özür dileyelim ve tanışmak üzere diyelim. Fakat kenti bu kadar temelli değiştirmeye aday olan bu fenomen, yani İstanbul un Olimpiyat Adaylığı serencamı hakkında derinlemesine ve sosyalbilimsel, yani sırf teknik olmayan bilimsel faaliyetlerin; panellerin, sempozyumların, yayınların ne kadar az olduğunu görmek ise, açıkçası bizi şaşırttı. Bugün bu hem günceli hem eski Olimpiyat adaylıklarını dünya örnekleriyle karşılaştırmalı olarak ele almak istediğimiz panelde dört katılımcımız olacak. Ben hem konuşmacılarımızı kısaca tanıtmak hem de konu içeriklerine kısaca değinmek istiyorum. İlk konuşmacımız Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü nden yüksek mimar Haydar Karabey. Esasında kendisi bu panelin yapılması ve bu konunun gündemimize alınması için ilk ivmeyi veren kişi. Haydar Karabey, İstanbul 2020 Olimpiyatları adaylık sürecinin bugününü, en güncel olandan başlayarak bize daha genel, felsefi ve sosyolojik bir çerçeveden aktaracak. Hem mimari bina ölçeğinde,

hem de kent ölçeğine planlananlara, planlanma sürecine ve katılımcılık eksikliğine değinecek. Daha sonra bir flashback yaparak geçmişe dönmek istiyoruz. Biraz önce de belirttiğim gibi İstanbul, 1992 den bu yana ısrarla Olimpiyat adaylığından vazgeçmemiş, dünyada en uzun süredir Olimpiyat adayı olan şehir ünvanına sahip. Bu adaylık serüvenini Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü, kent sosyoloğu ve beşeri coğrafyacı olan Prof. Dr. Jean-François Pérouse bize aktörleri ve getirdiği dönüşümlerle aktaracak. Kendisi bir devasa etkinlik araştırmacısı değil ama İstanbul da Olimpiyatların bir ön uygulaması olarak tanımlanabilecek, Atatürk Olimpiyat Stadyumunun macerasının Küçükçekmece deki kentsel dönüşüme olan tetikleyici etkisi hakkında, özellikle de Ayazma Mahallesi ve Bezirganbahçe özelinde on yılı aşkındır araştırmalar yapıyor. Bu serüven içerisinde, sonuçsuz bir adaylık sürecinde yaşanmış bu fiili kentsel dönüşümden ne dersler çıkarılabilir, bunlara değinecek. Kronolojik olarak en yakınımızdaki vakadan, yani 2012 Londra Olimpiyatlarından bahsedecek olan Prof. Dr. John Lovering ise, en son Cardiff Üniversitesi Şehir Planlama Bölümü nden emekli oldu. Şu anda yarı zamanlı İstanbul sakini olan Prof. Dr. John Lovering in çalışmaları arasında bölgesel kalkınma, yeni bölgeselcilik analizleri, emek coğrafyası, askeri sanayiler, kentsel gelişim ve dönüşüm ile ilgili pek çok çalışma bulunuyor. 2011 senesinde Türkiye den de pek çok kentçinin katkısıyla, yayın kurulunda bulunduğu International Planning Studies Dergisi nin, İstanbul özel sayısının Yiğit Evren ile ortak editörlüğünü yaptı. Bu sayı için Hade Türkmen ile İstanbul da Buldozer Neoliberalizmi makalesini de kaleme aldı. John Lovering; Londra 2012 Olimpiyatları nı, çok öne çıkmış miras yönetimi kavramı üzerinden, yani Olimpiyatlar bittikten sonra kente bıraktıkları izler açısından ele alacak. Aynı zamanda İngiliz İşçi Partisi nin sahip çıktığı Olimpiyatları, bu Parti nin istihdam ve sosyal politikalarının bir parçası olarak öne sürülmüş olmasından yola çıkarak, bir sosyal etki analizine tabi tutacak. Kendisi sunumunu ingilizce yapacak. Bölüm öğretim üyelerinden Binnur Öktem Ünsal ise sunumunu ardıl olarak Türkçeye tercüme edecek. Haydar Karabey in 2012 Londra Olimpiyatları Ardından İstanbul sırasını beklerken başlıklı sunumu ile başlamak istiyoruz. Buyrun Hocam Üçüncü konuşmacımız, yayın hayatı yırmı yılı aşmış olan aylık express Dergisi nin pek çok kent yazısını kaleme alan, İstanbul daki dönüşümlerin ısrarlı takipçisi ve bellek yazarı Ulus Atayurt. Aynı zamanda İMECE Toplumun Şehircilik Hareketi üyelerinden olan Ulus Atayurt, yarı zamanlı Barselona yarı zamanlı İstanbul sakini; yani hem bir kent sakini hem de bir araştırmacı olarak iki şehri karşılaştırıyor. 1992 Barselona Olimpiyatları ile ilgili genel kanı olumlu bir Olimpiyat uygulaması olduğu yönünde... Ulus dan hem Barselona Modeli olarak anılan Barselona nın Olimpiyatlara ev sahipiği yapma sürecini hem de bu süreçte oluşan devasa etkinliklere karşı muhalefet hareketlerinin 1992 sonrası dönemde ne vesilelerle nasıl faaliyetler yürüttüğünü dinleyeceğiz.

Haydar Karabey: 2012 Londra Olimpiyatları ardından İstanbul sırasını beklerken Merhaba... Biraz önce dışarıda dolanırken aklıma 3-5 ay öncesine ait bir hikaye geldi: Gençlik ve Spor Bakanımız İstanbul Olimpiyatlarının tanıtım kampanyasına başlarken Bizim bidbook umuz hazır demiş. Bidbook, başvuru kitabı demek biliyorsunuz, şehirleri yarıştırmak için hazırlanan, altında devlet başkanlarının imzası bulunan bir dosya. Bunu Türkiye de bir gazeteci arkadaşımız köşesinde Big Book olarak yani büyük kitap olarak çevirmişti. Bu geldi aklıma, arkasından da aslında adı Build Şimdi isterseniz konuya ulus olarak nasıl hazırlandığımıza değineyim. Sık sık duyduğumuz ve ulusal gururumuzu gıdıklayan bir takım sloganlarla medyada karşılaşmaya başladık; Çin yapıyorsa biz haydi haydi yaparız, Tesis mi? Birkaç maketle, görselle Batılıları kandırırız, bu arada Olimpos Dağları nı da karıştırarak; Zaten bizim Olimpos ta da ateşimiz yanıyor. Veya işte bildiğiniz gibi, artık gına getirmiş bir şekilde; Kıtalararası Köprü şehiriz, Müslümanız, Periler, Sultanlar, Devler, Herküller: Türkiye de spor kültürünün unsurları mı? Book yani yapı yapma kitabı olmalıydı diye düşündüm. Çünkü gerçekten bizim Olimpiyatlara yaklaşımımız dışarıdaki tamamen Ulusal Olimpiyat Komitesi nin sitesinden aldığımız görsellerden oluşan sergimizde de görülebileceği gibi, tamamen yapı yapma üzerine kuruluymuş gibi gözüküyor şimdilik. Ben de, zaten, bu giriş ile konuşmamın ana hatlarını açıklamış gibi oldum... Biz uyduruk değil kalıcı tesisler yapacağız... Diğer yandan böyle bir söylem üzerinden geriye gittiğimiz zaman hemen şununla da karşılaşıyoruz; bizim devlerimiz, sultanlarımız, perilerimiz ve herküllerimiz var biliyorsunuz. Biz Londra da böyle hazırlandık; madalyaya odaklandırıldık ve tabii ki genellikle ulusumuzun başına geldiği gibi bu heyecandan ve gaza gelmeden sonra da ciddi olarak mutsuz olduk. Periler, sultanlar, devler, herküller zaten

Kültürel miras? Milli değer? Kahramanlarımız? masallarda olur. Sonra ne oldu; beğenmediğin Çin 84 madalya aldı, Türkiye 5 madalya aldı. Ayrıca bize vaat edilmiş olan bu müthiş etkinlik, devasa etkinliğin sonucunda müthiş bir ekonomik sıçrama yapmayı da beklemek ham hayaldir. Ekonomik sıçrama bekleyen Atina da şu anda ekonomik krizde ve sporda da çok iyi bir gelişme gösteremedi yalnızca 2 madalya aldı son Olimpiyatlarda. Peki, başka bir açıdan bakalım meseleye; Londra Olimpiyatları nda, pazara sürülen Bolt, Phelps, Federer gibi sporcular tamam da, orada Beckham ın, Rowling in, Emin in, Kapoor un, McCartney in, James Bond un, hatta Kraliçe nin kendisinin ne işi vardı diye düşünürsek sonra da kendimize bir bakarsak. Bizlerin kahramanlarımız kimler acaba? Elbette ben de bizlerin de kahramanlarımızın olduğunu ve yalnızca sporcularımız, füzelerimiz, ekonomik gücümüz ya da bina yapma kapasitemizle değil başka bir takım göstergelerle de uluslararası arenada boy göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Biraz bakayım dedim uluslararası arenada, vitrinde kimleri marka şahsiyetler olarak gösterebiliriz diye. Üzülerek gördüm ki bunların hepsinin başı belada... Tam hazırlarken hapis bölümünü de eklemek zorunda kaldım; Fazıl Say; Japonya ya kaçacağım diyordu ama şimdi bir de 10 ay hapse mahkum oldu, belki de şimdi yurt dışına çıkamaz. Orhan Pamuk, kamuoyuna vatan haini olarak tanıtılıyor, koruma ile dolaşıyor. Olimpiyat madalyası alan sporcumuz Süreyya Ayhan a antrenörü ile evlendi diye bildiğiniz muameleye reva gördük. Mehmet Aksoy un ucubesi var, bir güzel yıktık. Uluslararası alanda - ayrıca burası bir sanat, kültür üniversitesi - ucubelerle didişiyoruz. Dünya çapındaki bir markamızı, Yılmaz Güney i hapse mahkum ediyoruz. Nazım Hikmet, sürgünde ölüyor. Sinemacılarımızı, şarkıcılarımızı katil ve şerefsiz olarak adlandırıyoruz, yurt dışında ölmeye mahkum ediyoruz. Peki, şimdi bir de kendimizle farklı bir biçimde hesaplaşmaya geçelim. Şu azman tesisler konusunu biraz sonraya bırakıyorum. Bu tesis görüntüleri, gazetelerde yayımlanmaya başladığında normal bir vatandaşın bile koltuğundan sıçramasına neden olacak görsellerle karşılaştık. Bize sunulan mega projeler, aslında olimpik şehirlerin yarışlarında 14 değerlendirme kriterinden sadece bir tanesi için hazırlanmıştır. Bunun dışında elbette; spor

seyirciliği, sürdürülebilir yapılaşma, seyircinin niteliği, sporcunun niteliği, kentin kendisine ait değerleri, güvenliği, ulusal destek, spora yaklaşımın çok önemli olduğunu görüyoruz. Diğer yandan da seçim konusunun biraz altını kazımaya başladığımız zaman, bugüne kadar Olimpiyatları yapabilmiş şehirlerin arkasında müthiş lobiler, olağanüstü ilişkiler olduğunu görüyoruz. Örneğin, Atlanta- Coca Cola Şirketi ilişkisine bakınız. Ayrıca kentlerin medyaya verdikleri konfor, mobilize edilecek olan reklam potansiyeli ve benzeri çok da haberimiz olmayan gizli bir ölçüt serisinin olduğunu da bilmemiz gerekiyor. nerede olursa olsun çatısının dörtte birinin örtülemeyeceğini o zamanlar da söylemiştim, ama bu hilal biçimli çatıya biz vurulduk ve biz bu stadı yaptırdık. Sonra ikinci saçağı ekledik; şimdi bunların hepsinin sökülmesi ve bir üçüncüsünün yapılması ile tümünün örtülmesi gündemde. O çatının nasıl yapılacağına dair de kimi kargalar şöyle bir bilgi verdiler: Birkaç örtü firması Ankara da kulis yapıyorlar, öneriyorlar; Biz bunu şöyle güzel yaparız, böyle güzel yaparız diye. Olimpik Komite den bir tanıdığım bana telefon etti mimarım diye; Ya, bu asıl mimarı ne yapacağız şimdi, bunun mimarı ne yap Türkçe spor basınınından acı kesitler... Şimdi belki John Lovering övüyorum diye bana kızabilir ama, Londra ile de küçük bazı spotlarla, karşılaştırarak devam edelim. Örneğin İstanbul un bitmez tükenmez çilesi trafiğe bir bakalım; Londra da Olimpik ulaşıma ayrılmış bir şerit, emniyet şeridi ile İstanbul daki emniyet şeritlerinin kullanımını karşılaştıralım... Atatürk Olimpik Stadyumu nun yapım sürecine çok farklı nedenler ile, başvuru kitabı için filan bir miktar bulaştım; stad için verdikleri brifingin yanlış olduğunu, hiçbir olimpik stadın ar bize? dedi. Uluslararası telif hakları nedeniyle, herhalde bu yeni çatıya ödediğinizden daha fazlasını kendisine ödersiniz, rezil oluruz dikkatli olun dedim. İşler böyle yürütülüyor bu ülkede. Biliyorsunuz müthiş vaatlerle Formula 1 da getirilmişti kentimize... Nedense her şey de İstanbul a gelir ya. Bu Formula 1 pistinin şimdiki durumunu biliyoruz. Peki, şimdi biraz farklı yerlerden bakalım konuya. Medyamız ne durumda; spor medy-

amız, spor seyircimiz ne düzeyde? Badminton, çim hokeyi falan yapacağız biliyorsunuz... Bu sporlarla ilgilenen var mı burada? Peki, çok yeni bir olayı konuşalım. Seyirci kültürümüz ne durumda? Üzgünüm, ama bu Afrikalı futbolcuya muz sallayan kişinin görüntüsünü artık herkes bildiği için özür dileyerek gösteriyorum. Bu görüntü de bana şunu hatırlattı; biliyorsunuz Olimpiyatlarda madalyanın yarısını memlekette hâlâ zenci tabir ettikleri götürüyor, inanılmaz miktarda muz tüketimi olacak demek ki İstanbul da. Espirisi bile tüylerimizi diken diken ediyor. Sporcularımız, konusunda da ciddi endişeler var, inanamıyorum ama şu anda yeni bir bela daha çıktı başımıza; Londra daki iki atletizm madalyamızın doping nedeniyle takibe alındığı bilgisi ulaştı. Şimdi biraz daha teknik konulara dönmek gerekirse; çağımızda insanların uğraştığı, doğrudan olimpik ölçütler arasına girmese de üstü örtülü olarak gündeme gelen ve çok değer verilen sürdürülebilirlik, geçicilik ve miras konularına bakalım. Başta da söylediğim gibi; biz öyle uyduruk, sökülebilir yapılar değil, kalıcı yapılar yapacağız bildiğiniz gibi. Ben yalnızca 40 Pound a şu kitabı (London 2012, Sustainable Design: Londra 2012: Sürdürülebilir Tasarım) aldım ve çok şey öğrendim. Eminim bütün bu işi yapanların, Ulusal Komite nin Yöneticilerin 20 milyar Avro yu harcamaya başlamadan önce ilk 40 pound u bu kitaba vermeleri gerekir, bir bakmaları gerekir içinde olanlara. Londra da Olimpiyatların yapıldığı alan burada görülüyor, uzunca analiz ediliyor. Biz Haydarpaşa yı veriyoruz buna karşılık, mendirekleri de yanında hediyesi olarak. Altta yer Londra daki Olimpik şerit ile İstanbul da bir güvenlik şeridi. Peki, ama biz ne ile ilgiliyiz tüm bunlara karşı, bunları bir tarafa bırakırsak. Mega yapılar yapmakla, mega yapıların yanına yeni mega yapılar ya da devasa yapılar eklemekle... Bütün bunlar birazdan başka bir planla gelecek önümüze; bunlar, İstanbul un kuzeybatısında, olimpik tesislerin merkezinin yer aldığı alan ile yeni havaalanının yer alacağı alan arasında konumlanan şaheserlerimiz. Bu da yeni havaalanımız, yakında bölümdeki arkadaşlarımızın da katkısıyla onunla ilgili de bilimsel bir faaliyet yapmaya çalışacağız. Kuzey İstanbul da şu andaki Yeşilköy Havalimanı nın yaklaşık 7 katı büyüklükte; 1,5 milyon ağacın taşınacağı söylenerek yapılan bu büyük havalimanı bütün projenin parçası. alan görselde şunu görüyoruz; inşaat sırasında zehirlenmiş toprağın tedavi edildiği hastane, remediation deniyor buna. Türkiye de henüz oturmamış olan bir kavram; Bir gri toprak yani brown field bölgesi seçilmiş. Sanayi tarafından kirletilmiş alanları, bataklıkları, kanalları kapsıyor ve içinde çok fazla insanın oturmadığı bir bölge seçiliyor. Yani kentin mücevherleri alınıp; Biz bu Olimpiyatları o kadar istiyoruz ki alın bunlar sizin olsun, biz bu iş için bütün bunları feda ederiz denmiyor. Burayı yeniden düzenleyen bir projeden bahsediyoruz, tabi olumsuz tarafları da sosyal boyutları da vardır böyle büyük bir projenin. Bunları benden sonra arkadaşlarım Barselona, İstanbul, Londra için, sürgün örnekleri üzerinden anlatacaklar.

Çağdaş tesis arayışları nerelere doğru gidiyor, bir de Hafiflik, Sürdürülebilirlik ve Miras kavramlarına bakalım. Bu görsellerde kırmızıyla, tüm mimarların da pek beğendiği kuş yuvası Pekin Olimpiyat Stadı nın aynı ölçekte kapladığı bir küçük kesit parçasıyla Londra Olimpiyatları nın ayağını hafifçe yere basan ve sökülebilir parçalarıyla dikkatinizi çeken iki kesitin karşılaştırılmasına bakalım. Pekin dünya çapında bir şov yapmak için, kendi ekonomik varlığını dünyaya kanıtlamak ve biraz bir tür izin verirseniz yabancı dilde söyleyeceğim facelift sökülenler nereye gidiyor? Brezilya ya gidiyor. Çünkü bir kez daha kullanılacak, bundan daha doğru bir kavram henüz hayata geçirilmedi Olimpiyatlarda. Yani Olimpiyatları tümel olarak da reddedebilirsiniz ama bir tesis yapımında bundan daha akıllıca bir şey olabileceğini düşünemiyorum. Burayı gezmeye gittik, çok geç gittik Olimpiyatlar sonrasında, bir Somali kökenli bekçi vardı kapıda, içeri sokmadı bizi, bu fotoğrafları uzaktan çektik. O sade kapı bekçisi bile biliyordu sustainability dedi, yani sürdürülebilirlik öğretmişler herhalde, Bun Londra 2012 Olimpiyatları için inşâ edilmiş Olimpiyat Stadı kesiti (siyah) ve Pekin Olimpiyat stadı kesiti (kırmızı) karşılaştırması. ing yani kendisini güzel sunmak için bu tür büyük işlere girişti. Bunu umutsuz denemeyi, geriye doğru tarihsel olarak kazırsanız, altında 1936 Berlin Olimpiyatları nı da bulursunuz. Yüzme havuzunun kesitlerini görüyoruz burada ya da yan görünüşlerini. Bu önce ve sonra; Olimpiyatlar sırasında 25.000 kişilik yapılıyor, sonra yapılan o geçici eklentiler sökülerek 5.000-6.000 kişilik hale dönüşecek. Peki, bu lar, Brezilya ya gidecek şimdi dedi. Sonra Siz kimsiniz dedi? Biz de İstanbul dan geldik dedik. Oradaki bekçi de O, Tayyip dedi, O kadar müthiş bir adam ki siz yüzde yüz alacaksınız. Somali kökenli, İngiltere de çalışan Olimpiyat Köyü nün bekçisinin yorumu budur. Olimpik miras ne demek; bu yapılan devasa yapıların sonradan kent adına hangi enerjileri manipüle etmiş olduğu, kente nasıl eklem-

Londra 2012 Olimpiyatları için inşâa edilmiş yüzme havuzunun kesitleri ve oyunlar sonrasında sökülen bölümler. leneceği ve bu müthiş etkinlik aniden bittikten sonra nasıl kullanılacağı. Şimdi Londra da Olimpiyatların yapıldığı yerin Queen Elizabeth Park haline getirilme hedefini görüyoruz. 100 hektarlık bir kent parkı oluşuyor, bütün bunlar bir takım fazlalıklar söküldükten sonra gerçekleşecek. Şık hareketler. Madalyalarda verilen çiçekler bile bu parkta yetiştirilmiş; yani bazı şeyler de bizdeki gibi dibine kadar dünyayı zorlayıp, mahvetmemek için yapılıyor en azından, dediğim gibi biraz krema işler ama bir takım stratejiler uygulanmış, tarih de gösterecektir muhtemelen, Londra şu üç kriteri uygulamaya çalışmak konusunda neredeyse en başarılı Olimpiyatlar. Tabi kimi insanlar mutsuz oldu o bölgede. Stratford da, Lovering daha iyi söyler, sürgün edilenlerin sonradan olimpik konutlara yerleştirildiklerine dair bir takım bilgiler var, ben bilemiyorum. Ya verirlerse? Şimdi biliyorsunuz bir de bizim Bunlar bize vermezler diye bir düşüncemiz var. Bizim hep düşmanlarımız vardır ya; Biz alacağız da vermiyorlar bir türlü. Peki, ya verirlerse... Ben şuna alındım doğrusu, yani alın mayanınız da yoktur umarım, her zamanki gibi pat diye karşımıza bir sürü proje çıktı; Bunları, şunları yapacağız diye, hiç kimsenin haberi yoktu. Çağdaş şeffaflıktan, ilişkilerden, kamuoyu katılımından bir sürü şeyden söz ediyoruz. Bırakın sokaktaki adamı, buradaki bilim çevrelerinden, üniversitelerden, hiç birimizden fikir alınmadı, muhakkak daha yukarılarda birilerine bir şeyler sormuşlardır, öyle bir adetleri vardır, Onlara da danıştık demek için. Projenin nerede yaptırıldığını öğrenebilmek için bir hafta internette dolaştıktan sonra dayanamayıp Olimpiyat Komitesi ne başvurdum. Tanrı onları korusun bunlar duyulursa onlar da işlerinden de olurlar, yalvar yakar uzun bir süre bilgi alamadım. Sunumları yapan çok değerli bir basketçimiz var; bizim mahallede oturuyor, ona gittim, söylemedi. Sonunda bir yerlerden buldum: burada gördüğünüz projeleri Hong Kong da bir render firması yapmış sevgili hocalarım, meslektaşlarım, arkadaşlarım Brief verilmiş, belki hava fotoğrafları yollanmış, veya buraya getirilip gösterilmiş kendilerine yerler... Yani bu bir söylenti ama hiç de akla uzak değil; çünkü ortadaki sonucu gördüğüm zaman, doğrudur bu böyledir diyebiliyorum. Niye Hong

Londra 2012 Olimpiyatları adaylık kitabından Queen Elizabeth Olimpik Parkı Kong diyen olabilir; özellikle mimarlık mesleğinde olanlar bilirler, Çin de her şeyde olduğu gibi bu tür emekler de inanılmaz derecede ucuz. Tabi eskiden ben 90 lardaki 2000 Olimpiyatları için yapılan hazırlıklara ucundan değdiğimi söylemiştim; 5 milyon dolar gibi bir tanıtım hazırlık bütçesi vardı, buradaki bütçe sadece 300 bin; öyle olunca oralara kadar gidiyorsunuz. Fakat şunu öğrendim sonra Peki, Tokyo Olimpiyatları nda ya da Madrid Olimpiyatları nda kimler çalışıyor? mesleki merak işte... Tokyo Olimpiyatları nın başında dünya çapında tanınan mimar Tadao Ando var ve bu resmi internet sitelerinde onur duyularak; Bu tasarımların baş koordinatörü Tadao Ando olacaktır şeklinde yazılıyor. Madrid e döndüğümüz zaman, Ulus yanlışsam belki beni düzeltir, projeleri oradaki belediyenin planlama bürosu hazırlıyor, bizdekilerin en iyileri kalitesinde bir özel planlama ofisi de var işin içinde... Kentimize neler yapıyor, ona da bakalım hızlıca... 2000 Olimpiyatlarındaki mütevazı sunumunun mütevazı lekeleri, burada da gördüğünüz 2020 deki kentin tamamına yayılmış lekeler. 2000 Olimpik Parkı, 2020 Olimpik Parkını bir karşılaştırın lütfen. Tabii ki de hızla gelişiyoruz. Şimdi; Her şeyimi veririm, yeter ki benim ol böyle ciddi bir panelin bir parçası olarak gözükemeyecek kadar gayriciddî olduğu için dosyanın içinde bulunmasına rağmen kaldırmıştım ama bunu gördüğüm zaman dayanamadım, çok özür dilerim söylüyorum. Burada bilmeyenler için Sinop taki Japon teknolojisi satın alınarak kurulacak nükleer santral imzası atılırken Başbakanımız Japonya Başbakanına Tokyo ya söyleyin, Olimpiyatlardan çekilsin dediğini hatırlatayım. Ben de bu sloganı buldum o zaman. Projeyi gördünüz fazla uzatmayacağım, Haydarpaşa mendirekleri kürek yarışı için kapatılıyor; lodoslu havalarda karşıdan gelen arkadaşlara üzülürüm ben, mendireklerde yaşayan martılara bile üzülürüm... Londra nın kürek yarışları yaptığı bir kulüp burası ve gerçek bir su... Biz burada neler yapacağız, tepem attı: Uluslararası komite Lozan da biliyorsunuz Jacques Rogge diye Kont bir başkanı var. Şu Lozan nasıl bir yermiş diye baktım; bu montajı yaptım, bunu kendisine yollamaya çalıştım ama başıma bir şey gelir mi bilemiyorum. Yani siz ister miydiniz bunu Lozan da böyle projeler diyerek...

Boğaz girişine Haydarpaşa için planlanan kalıcı Olimpik Stadyum misali bir stadyum Lozan Léman Gölü nün kıyısına kondurulsa? Olimpiyat Komitesi ne evsahipliği yapan Lozan ın Sakinleri: İşte bunu kabul eder miydiniz? İstanbul 2020 Adaylık kitapçığından: TOKİ Olimpiyat Köyü ve Medya Köyü planları Bizim okçuluk alanımız ve bu da 70.000 kişilik stadımız, ikisi de Kadıköy de deniz üzerinde, oradan suriçi siluetine bakacaklar, muhteşem bir görünüş. Şimdi bana; Üzülme sökülecek dediler, Türkiye nin hiçbir yerinde yapılan sökülmez, çürümeye bırakılabilir dedim. Bir de denizin üzerine bir şey yapılırsa nasıl sökülür onu anlayamıyorum. 2002 yılında İsviçre de bir EXPO yapıldı teması göller idi. Orada çalışan bir arkadaşım bana birkaç belge getirmişti ve bana şöyle bir şey dedi; Özellikle ekoloji ile ilgili bölümlerine bak, bu adamlar bu işin ne kadar hastası görürüsün. Baktım ve şöyle bir şey ile karşılaştım; Geçici bir yapının yapılacağı yerde, gölde, zeminde, suyun altında yaşamakta olan bir midye kolonisi etkinlikler boyunca akvaryumda misafir edilmek üzere söküldü, yapılar söküldükten sonra bu midye kolonisi tekrar yerine konacaktır. Bunları geçelim, bizim olimpik mirasımız ne olabilir? dediğimiz zaman da çok aramaya gerek yok. Hemen karşımıza Haydarpaşa için yapılan ünlü dönüşüm projeleri çıkıyor: Manhattan veya Venedik arasında seçim yap. Peki, sürdürülebilirlik dediğimiz zaman Belgrad Ormanının geleceğine bir bakalım, ne görüyorsunuz. Hızını alamamışlar arkadaşlar, doğrudan ormanlara girmişler. Burası da Olimpiyat Köyümüz tabii ki her yerde TOKİ var; burası medya köyümüz tabii ki TOKİ var; Allah bilir yapmışlardır bile bu yapıları... Bu görselin özgününü bulamadım böyle biraz bulanık fakat bu, TOKİ nin Uluslararası Olimpiyat Komitesi ne yaptığı sunum sırasında gösterdiği bir slayt. O sırada salonda bulunan muzır bir kişi tarafından çekilmiş, bir yerlerden bana ulaştı; kuzeyde Karadeniz kıyısında havaalanı bölgesinden başlayan iki tane yeni İstanbul kentinden geçen ve aşağıda Olimpik Köy ile Marmara ya bağlanan, 420 kilometrekarelik bir operasyon alanından söz ediliyor... Tabi operasyon dediğiniz zaman artık siz düşünün devamını, zaten görüyoruz bir miktar da operasyonları. Yani İstanbul da kimilerine göre her yer arsa... Peki, mimarlar da var bu toplantıda, soruyorum; bu antrenman sahası, 400 metre boyunda. 400 metre koşacak adam diye 400 metre uzunluğunda bir yapı üstelik akordeon biçimli bir yapı mı yapılır, bilemiyorum. İşi bitince belki akordeon gibi sıkıştırıp depoya kaldırırlar. Araştırırken dehşet verici bir şey ile daha karşılaştım. Mimarların, mühendislerin ve özellikle tabi yapı sektörünün çokça kullandığı yapi.com. tr de bir anket yapmış. Anket sürüyor, şimdilik du-

İstanbul un 2020 Yaz Olimpiyatları Adaylığını destekliyor musunuz? Evet %65 Hayır %34 Fikrim Yok %0 Sizin yorumunuz? Londra da Olimpiyat karşıtı ağ: Counter Olympics Network ve yapı.com.tr Olimpiyat anketi sonuçları (15 Mayıs 2013 itibarıyla) rum Olimpiyatlara yüzde 65 evet, yüzde 34 hayır. Yani işimiz zor. Toplumu bilgilendirmek için bıkmadan usanmadan çalışmak gerek. Biz şöyle bir test yaptık, arkadaşlarımla bu dışarıdaki sergi rulosunu atölyede açmadan önce öğrencilere sorduk: Olimpiyatları destekliyor musunuz dedik; Tabii dedi hepsi. Açtık bu görselleri, bunlar şehir bölge planlama öğrencileri... Biraz baktıktan sonra bir daha dedim Şu anketi tekrarlayalım mı? Hiç kimsenin eli kalkmadı bu kez. Yani burada çok ciddi bir bilgi kirliliği var maalesef ve belki hepimizin biraz uğraşması gereken çok ciddi bir bilgilenme eksikliğimiz var. Ve geldiler... Yani galiba oluyor bu iş ki kokusunu aldılar da geldiler: Geçenlerde burada Membran sempozyumu vardı ve sonra da bir Sports Stadium Development sempozyumu yapıldı... Yani elbette uluslararası sermaye nerede olması gerekiyorsa hemen orada olacak; güzel stadlarımızı inşâ etmek için, örtmek için. Tabi biz bu konuda neyiz? Biz, bu durumda her şeye Hayır! diyen mızmız entelektüeller, vatana ihanet eden alçaklar, vesaire... Bakın burada da İngiliz hainleri gösteriyorum size. Ama neyse ki geçenlerde bir arkadaşımdan geldi, Türkiye de de sivil girişimler var, ne kadar sesini duyurabilirse bakalım bu hainler, böyle sivil çabalar da başlıyor. 1 1 19 Haziran 2013 de bir sivil inisiyatif, Olimpiyatlara Hayır kampanyasını sosyal medya üzerinden paylaşıma açtı: Adres için: https:// www.facebook.com/pages/olimpiyatlara-hay%c4%b1r/533108613393568?id=533108613393568&sk=info. Gezi Olaylarının ardından Housing and Land Rights Network (Konut ve Toprak Hakkı Ağı) üzerinden, Olimpiyat Komitesi ne, İstanbul a Olimpiyatların bu şekliyle verilmemesi için 21 Haziran 2013 tarihinde bir mektup formüle edildi: İstanbulites to IOC: Don t select our city! http://www.hlrn.org/news.php?id=pw5naa%3d%3d#.ucw5tz4y2g9. [İstanbullulardan Olimpiyat Komitesi ne: Şehrimizi seçmeyin!] Aynı mektup, change.org imza kampanyası sitesinden imzaya açıldı: http://www.change.org/tr/kampanyalar/t%c3%bcrkiye-2020-olimpiyatlar%c4%b1-na-adayl%c4%b1k-listesinden- %C3%A7%C4%B1kar%C4%B1ls%C4%B1n-take-istanbul-out-of-the-list-of-cities-for-olympics-2020#share

Ben çok olumlu tonda bitireyim istedim bu konuşmamı: Türkiye ye, gençlere aslında güveniyorum; net te, tweet te Bridge Together yazınca bu görseller (Boğaz Köprü geçişinde olağanüstü tıkanık bir trafik) çıkıyor. Hala topluma, gençlere, yeşile, geleceğe dair umudum var. Teşekkür ederim. Aslı Odman: Çok teşekkürler, Haydar Karabey e. Yoğunlaştırılmış bir, İstanbul un Olimpiyat 2020 ye adaylığı projeleri giriş dersi gibi oldu bizim için. Şimdi bu güncel imajlarla yüzleştikten sonra belleğimizi tazeleyelim; İstanbul un 1992 den beri Olimpiyatlarla olan ilişkisini Jean-François Pérouse dan dinliyoruz. Sunumunun başlığı Sözde büyük organizasyon ve göz ardı edilebilen sözde küçük sosyal oluşumlar. Ayazma mahallesi ve Atatürk Olimpiyat Stadyumu nun paralel hikâyesi

Jean-François Pérouse: Sözde büyük organizasyon ve göz ardı edilebilen sözde küçük sosyal oluşumlar. Ayazma mahallesi ve Atatürk Olimpiyat Stadyumu nun paralel hikâyesi Küçükçekmece Ulaşım İlişkileri Takip edebildiğim kadarıyla en azından 20 yıldan beri, Olimpiyat Oyunları gündemi İstanbul un üstünde bir hayalet gibi dolaşıyor ve birkaç aydan beri tekrar şehrin gündemine tekrar düştü. Bütün aktörler yavaş yavaş onu tekrar benimsemeye başlamış durumda, ilçe belediyeleri bile sahip çıkmaya başladı. Türkiye, yanılmıyorsam Olimpiyat Oyunlarına resmen 5. defa ev sahipliği başvurusunda bulunuyor bugünlerde. Somut bir şekilde Olimpiyat Oyunları olasılığı ile kentsel dönüşüm süreci arasındaki etkileşime değinmek istersek eğer, Ayazma Mahallesi nin kaderine bakmak faydalı olacaktır. Neden? Çünkü Küçükçekme, yeni kurulan Başakşehir ilçesine bağlı, İkitelli Ayazma Mahallesi nin kaderi erken Olimpiyat Oyunları olasılığı tarafından etkilenmişti. Ayazma, çok erken, 2001 de Uluslararası Olimpik Komite tarafından ziyaret edildi ve büyük etkinlik düzenlemek üzere potansiyel bir utanç kaynağı olarak damgalandı. Bunun için Ayazma Mahallesi gerçekten öncü bir hedef mahalleydi, hem de talihsiz bir mahalle. Değinmek istediğim sorunsal çok basit; uluslararası düzlemde yürütülen kent pazarlamasının bir parçası olan Olimpiyat Oyunları adaylığı ve düzenlenmesi bir imaj meselesine indirgenmiş bulunuyor. Bu doğrultuda öne çıkarılmak istenen imaja aykırı bütün unsurların kaldırılması gerekiyor. Ayazma Mahallesi nin İstanbul da ilk kentsel dönüşüm uygulaması olması ile Atatürk Olimpik Stadyumu nun yakınlarına yerleştirilmesi arasındaki bağlantı neden ibaret, bu sunumda buna bakacağız. Bir mahalle nasıl görünmez ve belirsiz kılınıyora dair birkaç yakın tarihten ders çıkartmak üzere Ayazma nın konumu ile ilgi-

1993, Tasarım Dergisi: Olimpiyat Kenti Projesi li birkaç tanıtım görseline bakmakta fayda var bana kalırsa. O yüzden bu paralel hikayeyi dönem dönem incelemeye çalışacağım. Üç dönem çıkarttım; ilk dönem 1992-2001, ikinci dönem 2002-2006, üçüncü dönem 2006 dan sonra Ayazma Mahallesi. Birinci döneme geçecek olursak; 1992-2001 arası, İstanbul Olimpiyat hayalinin, serüveninin başlangıcıdır ve aynı zamanda Ayazma nın bu hayalin mekanı olarak seçilmesidir. Burada Küçükçekmece Belediyesi nin Ayazma Mahallesi nin yerleşim yıllarına dair hazırladığı iç belge, Mayıs 2004 (JFP Arşivi) bildiğiniz gibi İstanbul daki Olimpiyat Oyunlarını düzenlemek ve aynı zamanda yeri belirlenmiş Olimpiyat Stadyumunu inşâ etmek için 1992 de özel bir yasa çıkarıldı. O zamanlardaki Spor Gençlik Bakanı İhsan Coşkun, işte askerlerle yakın konumlarda bulunan askerlik geçmişine sahip biri, o zamanlarda Ayazma, İkitelli Bölgesini göstermişti ve burada Milli Savunma Bakanlığı ndan Hazineye arsa transferi oldu. O zamanlarda 584 hektarlık bir Olimpiyat Parkı çizilmiş ve belirlenmişti; içinde de Yeni Doğan Ayazma Mahallesi. Bundan hemen sonra bir sürü tartışmalar yükselmeye başladı, bir sürü dergi Olimpiyat konusunu yaymaya başladı; aralarında Planlama, Arkitekt, Tasarım, vesaire vardı. Planlama Dergisi nde 1993 yayınlanmış bir makaleden alıntı yapmak istiyorum, Ali Can isimli bir yazar, Ali Can ın bir daveti ve uyarısı var; Gelin İstanbul u sürekli tahrip eden rant düşkünü, para düşkünü zihniyetin karşısına çıkalım. Eğer İstanbul u sevenler aktif davranmazlarsa biliniz ki bütün Olimpiyat için ayrılan sahalar beş yıl içinde zaten çarçur edilecek. O zaman da ne İstanbul kalacaktır ne de Olimpiyat hayali Bu cümlelerin tarihi 1993. O zamanlarda belirlenen hedef 2000 Olimpiyat Oyunları hedefi. İşte belirlenen slogan da Meeting of Continents yani Kıtaların Birleştiği