DEPRESYON TEDAVİSİ Şeyh Bahauddin Efendi nin 6 Ocak 2015 Sohbeti, Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahumme salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Salatan tadumu va tuhda ileyh mammara layali va tula devam. Allahumme salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Salatan tadumu va tuhda ileyh mammara layali va tula devam. Allahumme salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Salatan tadumu va tuhda ileyh mammara layali va tula devam. MaşaAllah. Allah bizi salatu selam ile birlikte tutsun. Allah bizi ResulAllah'ın gözlerinde tutsun. Allah bizi ResulAllah'ın nazarında tutsun. Allah bizi daima, ResulAllah (sas)'ın okyanusunda ilerletsin. Derler ki, Yüce Allah'a aşkınızı ispat etmek isterseniz, ResulAllah'ın (sas) kapısından geçmelisiniz. Demek ki Yüce Allah'a ResulAllah'ı sevmeden ulaşamazsınız. ResulAllah (sas) en büyük aşktır. ResulAllah (sas)'a ulaşmak da kolay değil. Şeyh'inizi sevmelisiniz. Şeyh'inizi sevmek ise en basit şeydir. Şeyh'inizi sevmek karmaşık birşey değildir. Şeyh'inizi sevmek asla karmaşık bir şey olmamıştır. Çünkü Şeyh, ResulAllah'ın ve Yüce Allah'In aşkına açılan kapıdır. Bir gökdelene çıktığınızı düşünün, dünyanın en yüksek kulelerine. Bir seferde en üst kata çıkamazsınız. Önce girişten geçersiniz. Güvenlik görevlileri karşılar sizi. "Ne istiyorsunuz? Nereden geliyorsunuz? Sizi kim davet etti?" diye sorarlar. Siz de; "Yukarıda beni bekleyen biri var" dersiniz. O kişiyi arayıp "Filanca Bey sizinle görüşmeye geldi" diye kontrol ederler. Eğer yukarı kattaki kişi sizi tanıyorsa, bekliyorsa, o zaman güvenlik görevlisi içeri alır sizi. Sonra şöyle der "Asansörde, şu katın düğmesine basın, yukarı çıkabilirsiniz." Aksi halde, böyle bir binaya giriş yapamazsınız. En büyük veya en yüksek gökdelenden bahsetmiyorum. Sıradan bir gökdelende bile bu böyledir. Dikkat! Mevlana Şeyh güvenlik görevlileri koymadı. Sizden kimlik istemedi. Size sadece şunu söyledi; "Gelin sizi yukarı çıkartayım, Yüce Allah'a ve ResulAllah (sas)'e". Ne istiyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Neden bu kadar zorlaştırıyorsunuz? Neden bu kadar karmaşıklaştırıyorsunuz? "Mm, mm" diyerek. Yapmayın. Sadece ilerleyin. Sadece takip edin. Mevlana Ş. "Takip edin" dediyse takip edin. Eğer Mevlana Şeyh içinseniz, takip edin. Fazla soru sormanıza gerek yok. Bunu güzel bir örnekle anlatayım. 2. Dünya Savaşı'nda Alman Ordusu çok disiplinliymiş. Yürüyorlarmış ve cehenneme gelmişler. Tepe, tepeye...cehennem'e Evet, orada bulundular. Zavallı insanlar, hem kendilerine hem insanlara cehennemi yaşattılar. www.saltanat.org Page 1
O kadar disiplinliymişler ki, komutan tepeyi unutmuş ordu yürüyormuş ve aşağı düşüyormuş. Demiş ki "Durun, durun, durun" Bunlar sıradan insanlar tabi. Basit emirleri anlıyorlar. Oralı olmamışlar, yürümeye devam etmişler. Yahu biz Mevlana Şeyh'ten en güzel emri aldık. Hala pazarlık yapıyoruz. Hala diyoruz ki "Mevlana Şeyh neden böyle yaptı? Yahu, üzerine vazife değil senin. Senin vazifen Şeyh'ine itaat etmen. O kadar. Bundan fazlasına karışma. Önemli değil. Çünkü... Aptal olma. Mevlana Ş., aptallardan nefret ederdi. Nefret ederdi. Hiç sevmezdi aptalları. Biri şunun gibi aptalca davrandığında sorun yok. Tamam hadi otur. Dedi ki; "Aptal olma. Uyanık ol! Akıllı ol, sarhoş olma." Anlamak bizim vazifemiz. Mevlana Ş.'in ne istediğini anlamak vazifemiz. Hala arıyoruz, hala bakıyoruz, hala düşünüyoruz. Düşünmeye gerek yok. Çok açık söyledi. ResulAllah "Bugün dininizi kemale erdirdim" (5:3) ResulAllah, o gün bunu apaçık yaptı. Ve sahabeler, dünyanın dört bir yanına gittiklerinde, tamamlandılar. Baştan aşağı giydirildiler. Manevi olarak giydirildiler. Maddi olarak da giydirildiler. Böylece onlar konuşabildiler ve İslam'ı anlatabildiler. Gittikleri ülkelerin lisanını bilmedikleri halde. Geçen ay Beijing'deydim. Orada sahabe olduğunu söylediler. Beijing, yahu. 10 saat uçuyorsunuz. Oraya gitmişler ve lisanlarını bilmeden halkı müslüman yapmışlar. Bu bir şaka değil. Yüce Allah işte manevi elbiseyi böyle giydirir. Tamamladı. Karmaşaya mahal vermez. Bir iğne ucu kadar bile. İmkansız. SubhanAllah. ResulAllah söyledi "Size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı seçtim" (5:3) "Herşeyi tamamladım. Herşeyi tamamladım." Mevlana Şeyh de, giderken herşeyi tamamladı. Eksik tek bir şey bırakmadı. Bu bizim içindir. Onun için değil. O iyidir. Ne sanıyorsunuz? ResulAllah iyi değil mi? Ne sanıyorsunuz? ResulAllah iyi değil mi? Tabii ki iyi. O makamını aldı, o herşeyi aldı. Ama onun asıl endişesi ümmeti içindi. Mevlana Ş. de aynıdır. Çünkü O, Hz. Muhammed'in varisidir. O da ResulAllah'ın adımlarını takip etti. O, insanlarını önemsiyordu. Evlatlarını, cemaatini, onu seven insanları önemsiyordu. En ufak bir boşluk bırakmadı. "Hayır, Şeyh, şunu yapmadın. Burası açık kaldı" diyemez kimse. Onu bile tamamladı. Mevlana Şeyh'tir bu. Mevlana Şeyh uzun, çok uzun yıllardır dünyaya gelen en mükemmel şahsiyettir. Ve bence uzun, uzun yıllar sonra, Yüce Allah merhamet ederse, uzun yıllar sonra onun gibi birini gönderir. Bu benim nacizane fikrim. Yüce Allah bize bahşetti. Biz şanslı insanlarız. Aptal olmayalım. Bu sebeple bazen çok sinirleniyorum ki ben çok sakin bir insanımdır. Aptallık ettiğimizde sinirleniyorum. Yahu, güneş orada parlıyor. Siz diyorsunuz ki "Aaa, hadi yıldızlara bakalım". Yıldızlar. Evet, yıldızlar olmadan da pek çok şeyi bilemeyiz. Ama bu demek değil ki, gündüzü yok sayalım, güneşi yok sayalım ve "Tamam, biz gece insanlarıyız. Gündüz uyanamıyoruz. Yani güneşi görmüyoruz" diyelim. Hayır, güneşi görmek zorundasın. www.saltanat.org Page 2
Güneşi hissetmek zorundasın. Güneşin ısısını hissetmek zorundasın. Güneşi görmeseniz bile, güneşin bir çok vazifesi vardır. İklimi güzelleştirir, daha çok yeşillik olmasını sağlar, yağmur yağar, herşeyi düzenler. Güneş olmasa, bu gezegende hayat olmaz. Yüce Allah, öyle mükemmel yapmıştır ki. Mükemmel bir şekilde düzenlemiştir. Herkes bilir, güneşin etkisini. Güneş olmasa, hayat da olmaz. Çok basit. Güneşi çıkart, uzaklaştır. Yıldızlarla baş başa kal. Hayat olmaz. Hayat olmaz. ResulAllah güneştir. O bizim hayatımızdı. Hala da hayatımız O, çünkü güneşe hala kuvveti veren O'dur. Fiziksel olarak yanımızda değil, ama manevi olarak oradadır. Nakşibendiyye Alliye'nin vazifesi budur. Nakşibendiyye Alliye ResulAllah'ın manevi olarak mevcudiyetini sürdürür. Vazifeleri budur. Bu sebeple, Nakşibendiyye Aliyye Tarikatı, diğer tarikatların başıdır. 40 tarikat Seyyidina Ali'den gelir. Bir tarikat Seyyidina Muhammed (sas)'den gelir. Seyyidina Muhammed (sas)'in kuvveti budur. Birdir. Bir tane ResulAllah, Bir. Daha fazla olamaz. Bir tek Şeyh. Daha fazla olamaz. Halife binlerce olabilir. Sorun değil. Vezir 20,000 tane. Sorun değil. Mürid milyonlarca, sorun yok. Aslında, tarikatımızdaki tüm müridler şeyhtir. Tüm müridler şeyhtir. Tabi ki. Şeyh'iniz Kral olursa, siz de kral olursunuz. Bu da anlamamız gereken şeylerden biri. La havle ve la kuvvete illa billahil Aliyul Azim. Anlayışımız doğru olmak zorunda. Doğru anlarsak, gerisi mühim değil. Şeyh olmuşsunuz, Halife veya mürid olmuşsunuz uçan halı veya uçan bir kuş önemi yok. Anlayış önemli. Çünkü açıklamaya çalıştığım şey Şeyh'inizle aranızdaki ilişki. Bu çok önemli. Pek çok insan der ki, ibadet ettiğiniz zaman, bu sizinle Yüce Allah arasındadır. Eskiden "Nasıl olur?" derdim. Sizin ve Rabbiniz arasında. Namaz kılarken, bunu, bunu yaparsınız" Ama bir nokta var ki, hakikatten sizinle O'nun arasında ve kendinizden sorumlu olan sizsiniz. Bire birdir. Çok yakın. Çok hassas, çok etkili aynı zamanda. Çünkü orada hata yaparsanız, kendinize yanlış yapmış olursunuz. Bu ip üzerinde yürüyen canbaza benzer. Bir tepeden, diğerine, bir binadan diğer binaya geçer. Canbaz gibi. Orada kendi ve hayatı arasındadır. Hayatını tehlikeye atar. Yardım almaz. Kimse karışmaz. Hiç kimse birşey yapamaz. 100 metre veya 200 metre yüksekliktedir. Kendi başına. Yanında kimse olmaz. Biri yardım etmek istese, edemez. Biri birşey söylemek istese, söyleyemez. Şeyh'inizle başbaşa olduğunuz noktadır bu. Hiçbir Kutbul Mutasarrıf yardım edemez size. Hiçbir evliya yardım edemez. Hiçbir meşayık yardım edemez. Hayır. Şeyhiniz ve siz yüz yüze olursunuz. Sizin başka bir gündeminiz varsa bunu görür onlar. İşte bu kritik noktadır. Kritik, en kritik noktadır bu. Yalan söyleyemezsiniz. Biz yalan söylüyoruz. Günlük rutinimiz, yalan söylemek. Herşey yalan üzerine kurulu. Ama orada, o noktada yalan söyleyemezsiniz. www.saltanat.org Page 3
200 metre yükseklikte, havadasınız dengede durabilmek için, elinizde ahşap bir sopa tutarsınız. Diğer tarafa adım atmaya uğraşırsınız. (Saftar, sen geçebilirsin. Sorun yok.) İşte asıl, asıl, asıl imtihan buradadır. Hakiki, hakiki yüzleşme. Hakiki, hakikidir. Şeyh'inizle başbaşasınız. Evet, Şeyhinizlesiniz. Başka kimse araya giremez. Kimse araya giremez. Yani biz düşünüyoruz "İbadette kim girebilir araya?" Evet, bir sürü şey girebilir araya. Şeytan girer, hanımım girer. Herkes girer araya. Evet. Ama o noktada, kimse... hanımınız bile; "Yok. Şu an rahatsız edemem, aşağı düşer" der. Bunlar hayatımızdaki önemli meselelerdir. Çok önemli. Evet, evet. SubhanAllah. Mevlana Ş., "nasıl gönderiyor?" "Nerede durduğunuzu anlayın. Bana gelirken, hangi ipte yürüdüğünüzü anlayın. Bana doğru yürürken yalan söyleyemezsiniz. "Ya Şeyh seni ben, şöyle yaptım, böyle yaptım" diyemezsiniz. Ben senin için bir nimettim." Hayır, diyemezsiniz. Söylerseniz, rüzgar eser ve sizi düşürür. Çok hassas, çok tehlikeli, ve bunlar hayatımızdaki uç noktalar. Bizim için önemli. Bunu kendim için söylüyorum. Kendim için söylüyorum çünkü benim de nefsim var. Nefsim yok sanmayın. Belki sizinkinden büyüktür nefsim. Çünkü hayatımda nefsimi şişirecek çok şey var. Evet. Ve bunlar bile. Mevlana Ş.... vuruyordu. Evet. Derdi ki; Hayır, sana verilenler yüzünden gururlanma. Mümkün mertebe mütevazı ol. Mümkün mertebe insanlarla birlikte ol. İnsanların arasına karış. İnsanların arasına kayna çünkü insanlar benim için önemli. Başka şeyler umurumda değil. Başka hiçbir şey umurumda değil. Dünya malını verseniz, umurumda olmaz." Derdi ki "Bana gelen insanlar, onlar benim için. Dikkatli ol, oğlum." Mevlana Şeyh böyle söylüyordu. "Onlarla ilgilenmelisin." Bu sebeple bağırıyorum. Bu hususta kızgınım çünkü önemsiyorum, çünkü Mevlana Şeyh'in emaneti bu. Mevlana Ş. bunu emretti. Mevlana Ş. bunu istedi. Mevlana Ş. bunu irade etti. Mevlana Ş. bunu miras bıraktı. Mevlana Ş. para bırakmadı. Hayır, para umurunda değildi. Mevlana Ş. vefat ettiğinde, bir kuruşu yoktu. Çünkü parasını insanlara dağıtmıştı. Fakirlere dağıttı, asla para biriktirmedi. Asla biriktirmedi. Paraya değer vermedi. Mevlana Ş.'i hafife almayın. Onu hafife almayın, düşersiniz. Evet, düşersiniz. Kim olduğunuza bakmaz, ne olduğunuza, ne yaptığınıza, çünkü o anda hüküm veren o değildir. Yüce Allah hüküm verir. Yüce Allah, Evliyası hakkında kötü konuşulmasını asla kabul etmez. Veya O'nun yoldaşlarının hakkında. Nereye bastığınızı görmek çok önemli. Nereye bastığınızı anlamak çok önemli. Evet. Çünkü biz hala çocuk gibiyiz. Şımartıldık, bilmiyoruz. Hayır, şaka değil bu. Şakası yok bunun. Tarikat şaka değildir. Herkes şaka zannediyor. Şaka değil. Mevlana Ş., iki konuda tereddüt etmezdi. Eskiden de söylerdim, söylemeye devam edeceğim. Tarikat meselesinde oyun oynamaz, şaka yapmazdı. İkinci olarak da, nefsine karşı hiç merhameti yoktu. Mevlana Ş. böyleydi. Bu iki noktayı anlarsanız, en büyük Evliya olursunuz. Küçük değil, en büyüğü. Anlamazsanız, o zaman siz... www.saltanat.org Page 4
Ya Latif, Ya Latif, Ya Latif. Söylemek istemiyorum. Ama göreceğimiz günler de gelecek. Bekliyoruz, sabırlıyız. Biz çok sabırlıyız, çünkü Mevlana Ş. bize nasıl sabırlı olacağımızı öğretti. Elhamdulillah, bu iyi birşey. Bu iyi birşey. Şöyle derdi "Evladım..." Şahsen benim hayatım dünya işleriyle geçiyordu. Manevi dünyaya konmamıştım. Mevlana Ş. beni manevi hayata koymamıştı. Ama son 2 sene, beni kulağımdan çekip, buraya oturttu. Beni manevi dünyaya koydu. Evet, Mevlana Ş. bu. Burada oturup, konuşmayı isteyen ben değilim. Burada oturmak, tavsiye vermek isteyen ben değilim. Benim tavsiyeye ihtiyacım var. Tavsiyeye ihtiyacım var. Ama Mevlana Ş., bu taşı alır, önünüze koyar, o taşa en güzel tavsiyeyi verdirtir. En iyi hikmeti, en iyinin en iyisini öğretmeye devam eder. Mevlana Ş.'tir bu. Benimle alakası yok. Benim büyük olduğumu sanmayın. Çok sıradanım. Elhamdulillah, Mutluyum. Çok özgürüm. Avantajı da var aynı zamanda. Avantajı kullanıyorum. Biz... Mevlana Ş. beni aldı, buraya koydu. Şimdi, biz buradayız. Mutlak hakimiyet onda. Mutlak. Bunun içinde yaşıyorum, çünkü dünyadayken, bir sürü tecrübem oluyordu. Babama gelip anlatıyordum olanları bazen. Rapor veriyordum ona. Ticarette bazen kazanır bazen kaybedersiniz. Kaybedince, çok öfkelenirsiniz aslında. Hoşunuza gitmez. Mevlana Ş., bana diyordu ki, "Bırak." Böyle yapıyordu. "Ne? Bırakayım mı? Nasıl olur?" "Bırak". Tamam bırakıyorum ama hoşuma gitmiyordu tabi. Alabileceğinizi biliyorsunuz, bütün güce sahipsinizdir. Mevlana Şeyh ise sizi imtihan eder. "Hayır, bırak" der. Bir süre geçer, zaman size Mevlana Ş.'in kesinlikle haklı olduğunu gösterir. Kararının ne kadar doğru olduğunu görürsünüz. Çünkü peşine düşseydiniz, vaktinizi bir hiç uğruna harcamış olacaktınız. Elinize hiçbir şey geçmeyecekti. Harcanacaktınız. Kaybınız kazancınızdan çok olacaktı. Size "Başka kapıya git. Yeni şeyler ara, eğer vaktini harcamak istiyorsan daha güzel şeyler için harca" derdi. Mevlana Ş.'in bana en büyük tavsiyesi buydu. Zamanla anlıyorsunuz dünyanın hiçbir kıymeti yok. Hayır. Sadece, tamam yiyoruz, içiyoruz, bitti. Hadi başka yere gidelim. Birşeyi inşa ediyor, ediyordunuz. Sonra derdi ki "Tamam, onu bırak şimdi bu tarafa gel". Peki. Mevlana Ş.'in kararlarına teslim oldum. Şeyh'inize teslim olduğunuzda, güvenli bir limana vardığınızı görürsünüz. Evet. Bu sayede artık daha güçlü hissediyorum. Bu sayede artık daha iyi anlayabiliyorum. Çünkü o beni başka bir istikamete çevirdi. çevirdi. İnsanlar o yönü de anlamak zorundalar bu manevi istikametle birleştirmeliler. İkisi kesişmeli. Bir araya getirdiğiniz zaman, çok rahatlarsınız. En güzel şey kendini rahat hissetmektir. Çünkü bizim asıl gayemiz budur. Buraya manen rahatlatmak için geliyoruz. Elhamdulillah. Bunun için nelerini verir insan. "Elhamdulillah." İnsanlar depresyona giriyor dünya hayatında. www.saltanat.org Page 5
"Elhamdulillah." Buraya gelseler, ilacın burada olduğunu bilseler, burada oturacak yer bulamazsınız. Elhamdulillah, bilmiyorlar. Kendimize saklıyoruz. Mevlana Ş.'in özelliğidir bu. Depresyonu bünyenizden çıkartıp, atıyor. "Elhamdulillah." Dünyalara bedel bu. Elhamdulillah. Allah beni affetsin ve Allah bizi affetsin. Dünya ve ahirette mutlu etsin. Çünkü bu iki mutluluk çok önemli. Mutluluk hem burada, hem ahirette önemli. Allah beni de sizleri de affetsin. Ve min Allahi t- tevfik. Bi hurmeti l-habib, Bi hurmeti l-fatiha. Subhanım Allah. Sultanım Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Sultanım Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Sultanım Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Ve salli ya Rabbi ve sellim 'ala cemi'a l-enbiyai ve-l murselin ve 'ala kulli 'ecamina v-elhamdulillahi Rabb-il 'alamin el-fatiha. Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=13077&name=2015-01-06_en_curefordepression_sb.mp4 www.saltanat.org Page 6