bir meslek yüksekokulu dergisi



Benzer belgeler
KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

MARKA İLETİŞİM SÜRECİ. Brif Toplantısı. Analiz ve Araştırma Süreci. İletişim Stratejisi. Konumlandırma ve İletişim Çalışmaları

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ


Dijital Pazarlama Ajansı

yılları arasında Yeni Şafak Gazetesinin İnternet Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

Marmara Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Sertifika Programı Marmara University Corporate Communication & Brand Management Program

Marka İletişim Süreci

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

Gezimiz, meslekler ve bölümler ile ilgili olarak birçok

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü

herkesin bir reklamı olmalı

HALKLA İLİŞKİLER VE ORGANİZASYON HİZMETLERİ

Öğrenci Memnuniyet Anketi

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Festivalin Tarihçesi

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK DEĞERLENDİRME VE KALİTE GELİŞTİRME ÇALIŞMA KOMİSYONU TOPLANTISI

NAZMİ OKBAZ Creative Director

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Adnan Menderes Üniversitesi Akademik Değerlendirme Puan Bildirim Formu

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 1.VELİ BÜLTENİ

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

DESKPORT. Bilișim Hizmetleri Yılı Hizmet Tanıtım Kataloğu

Sponsor Ol Rengini Seç Kendini Göster

SATIŞ YÖNETİMİ MESLEK ELEMANI

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ

İşimizi aşımızı müşterimizi Sosyal Medyayla BÜYÜTÜYORUZ.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

GalataMOON Neler Yapar?

ŞUBAT 2018 AYLIK BÜLTEN

OCAK-ŞUBAT-MART 2007 BÜLTENİ TEMA SEMİNERİ

Đsmail Hilmi Adıgüzel

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAEKOL TOPLULUĞU YÖNERGESİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Bilgi Çağına Uyumlu, Doğru Kariyer Yolları

PERYÖN İNSAN YÖNETİMİ ÖDÜLLERİ FARK YARATAN İK PROJELERİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

S P O N S ORLU K DOSYASI TRABZON

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 )

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center


KOCAELİ 1. ÜNİVERSİTE TANITIM FUARI VE KARİYER GÜNLERİ FİNAL RAPORU

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

5. Akademik Unvanlar ÖZGEÇMİŞ


ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İÇİNDEKİLER. Gençlik te İlköğretim Haftası. 1. Sınıf Okula Uyum Haftası. 5. Sınıf Okula Uyum Haftası Gençlik te Veli Toplantısı

TED OKULLARI İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ BÖLGESEL EĞİTİMLERİ

Gelin, Yarışın; Fikriniz Saklı Kalmasın...

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

Halkla İlişkiler, Danışmanlık, Yaratıcı Çözümler, Proje Geliştirme ve Satış Danışmanlığı

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

OSMAN ADĠL DEMĠRCĠOĞLU ĠLE DETAYLI BĠR RÖPORTAJ YAPTIK. BU RÖPORTAJLA ĠLGĠLĠ

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ BAHÇELİEVLER KAMPÜSÜ Aralık w w w.sektorgunleri. c o m


Sanal dünyada sağlıklı çözümler için...

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

Lise Kısmı Öğretim Yılı I. Dönem Sonu Sınav Takvimi için tıklayınız

Dijital pazarlama bir satış yöntemi değil; ulaşılan sonuçları sayesinde satış artışı sağlayan, bir ilişkilendirme ve iletişim sürecidir.

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

Staj. 128 Ülke Liderlik Fırsatı den beri Dünyanın En Büyük Gençlik Organizasyonu Üye

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Türkiye nin En Fazla İzlenen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Sevilen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Kaliteli Çizgi Filmi

İLETİŞİM TASARIMI UZMANI

HAYAT BİLGİSİ Tanışıyoruz, Kurallar Her Yerde Okul Kurallarımız

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017)

Kreatif yaklașımımız, profesyonel bakıș açımız, dinamik fikirlerimiz ile emek ve zamanımızı da harmanlayarak sizlere hizmet vermeyi hedefliyoruz.

BASKETBOL GENÇ ERKEKLERDE ADIM ADIM FİNALE

Türk Armatörler Birliği

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

JCI Antalya. Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Haber Bülteni. Antalya

BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜM BÜLTENİ

2011 yılında yeni konsepti ve büyüyen ekibiyle şu anki yüzüne kavuşmuştur.

RIDVAN DİLMEN BODRUMSPOR U ZİYARET ETTİ

ACM Hacettepe Öğrenci Topluluğu

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (16 Şubat-27 Mart 2015 )

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Transkript:

bir meslek yüksekokulu dergisi sayı: 6, yıl: 2013, yılda 2 kez yayınlanır Tühid Başkanı Fügen Toksü Yaşar'da Aman Şekere Dikkat! Yeni Hazırlık Ve Myo Binasının Temeli Atıldı Zeynep'in Ödüle Giden Yolu Reklamın Dünü Bugünü "Ender Merter" Konferansı Genç Kırmızı Etkinliğinin Ödülleri Sahiplerini Buldu Expo Denizcilik Konferansı Yaşar'ın Amiralleri Ile Röportaj

Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Adına İmtiyaz Sahibi Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Öğr. Gör. Dr. Merba Tat Yazı İşleri Sorumlusu Öğr. Gör. İrem Tükel Yayın Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Huriye Toker Selim Türsen Görsel Yönetmen Öğr. Gör. Korkut Ünal Onur Erbaş Savaş Kolan Öğr. Gör. Tansel Özalp Grafik Tasarım ve Uygulama Ceren Gökakın Gözde Bahşi Haber Merkezi Aslı Akar,B.Murathan Hebilli,Ceylin Çalışkanelli, Ceren Burunsuz, Ceren Gökakın, Deniz Su Pigey, Dilara Değirmen, Elif Genal, Elif Sinem Nergis, Gözde Bahşi, Hande Dereli, Hatice Turgay, Kübra Atakul, Nilay Güven, Pelin Tozun, Rengim Ege Çobankara, Sercan Özsaraç, Tuğçe Kuznek, Yaprak Dipova, Yeliz Kurt Kapak Çalışması Tuğçe İnce Katkıda Bulunanlar Medya Merkezi 2 3 4 5 6 7 9 10 11 13 14 15 16 19 22 24 27 28 29 30 Geleceğin Temelleri Atıldı MYO da Başarının Sırrı Oya Demir den Kongre Organizasyonu Eğitimi TÜHİD Başkanı Fügen Toksü Yaşar da Reklamın Dünü, Bugünü MYO öğrencileri Selim Türsen i Ağırladı Genç Kırmızı Yarışması Fenomenler Kampüste Ceylin in Kaleminden Sosyal Medya Geleceğin Tasarımcıları Bilge Adam la Buluştu İbrahim Büket Bilgisayar Programcılığı Öğrencileriyle 17 Sercan ın Kaleminden Dijital Çağın Pazarlama Üzerindeki Etkisi Yaşar ın Amiralleri Dağcılık Kulübünün Nefes Kesen Öyküsü Ödüle Giden Yol Doğuş Medya Ziyareti Dansıyla İçindeki Çocuğu Yaşatıyor MYO da Yılbaşı Partisi Ünlü Oyuncu Filiz Taçbaş ile Röportaj 33 34 36 37 38 39 40 41 42 43 44 46 47 48 49 50 51 52 53 54 MYO Sekreterimiz Aygül Hanımın Kaleminden Hayatı Pi ye Alıyoruz Murathan ın Kaleminden Benzin Fiyatları Okulda Gangnam Style Fırtınası Özge nin Kaleminden Kampüsten Stiller Atatürk ün Stratejik Önderliği EXPO ve İzmir Denizciliği Konteyner Taşımacılığı Kaptan Papur dan filo yönetiminin esasları Fuarcılığın Tüyoları Ahmet Veli Olgundeniz öğrencileri ikna etti Bir Mezundan Kariyer Tavsiyeleri Mülakat Teknikleri Kişisel Donanımlı Eleman Aranıyor İstihdam Zirvesi Milliyet Gazetesi nde Yerinde Ders Dersimiz Matbaacılık 2012 CEBİT Eurasia Bilişim Fuarına Gezi Aman Şekere Dikkat!

EĞİTİM Yaşar Üniversitesi MYO Geleceğin Temelleri Yeni Kampüs Binasıyla Atıldı Yaşar Üniversitesi yeni akademik yıla 25 milyon liralık kampüs yatırımıyla başladı. Açılışta ek kampüs alanının temeline ilk harcı Yaşar Üniversitesi Onursal Başkanı Selçuk Yaşar attı. MYO da Başarının Sırrı Eğlenerek ve Kendini Mutlu Hissederek Eğitim Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, 2012-2013 eğitim yılının başlangıcında üniversitenin fakültelerine DGS sınavıyla yerleşmiş mezun öğrenciler ile yeni öğrencilerini tanıştırmak amacıyla bir organizasyon düzenledi. Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu ve okul akademisyenlerinin de katıldığı organizasyonda, mezun öğrenciler yeni dönem öğrencilerine tecrübelerini aktardı. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu mezunlarının birçoğunun Dikey Geçiş Sınavı (DGS) ile devlet üniversiteleri ve özel üniversitelerin dört yıllık bölümlerine yerleşerek lisans tamamlama olanağı elde ettiği bilgisini veren Gümüşoğlu, Ortalama başarımız %82 nin üzerindeyken DGS başarımız %40 civarında diye konuştu. Yeni dönem öğrencilerine nasıl bir ders çalışma yöntemi benimsemeleri gerektiği konusunda önemli tavsiyelerde bulunan Gümüşoğlu, Birinci sınıftan itibaren sistematik bir şekilde çalışırsanız, başarı kaçınılmaz olur dedi. Yaprak muhabirleri ve tasarımcılarına teşekkür Eğlenerek ve kendini mutlu hissederek öğrenme bizim temel ilkemiz diyen MYO Müdürü, öğrencilere bu ilkeyi hayatlarının her alanında kullanmalarını tavsiye etti. Yaptıkları çalışmalara ve okul olarak elde ettikleri başarılara değinen Gümüşoğlu, etkinliğin sonunda MYO Yayın Organı Yaprak Dergisi nin yayınlanmasında emeği geçen halkla ilişkiler programı mezunu Kübra Atakul ve grafik programı mezunları Sibel Yıldızel ile Özge Erdoğan a sertifikalarını verdi. Kübra ATAKUL Yaşar Üniversitesi 2012-2013 yeni eğitim öğretim yılını açarken, Selçuk Yaşar Kampüsü nde Yabancı Diller Okulu ve Meslek Yüksekokulu binalarının temel atma töreni de gerçekleştirildi. Açılışa Yaşar Üniversitesi Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Rektör Prof. Dr. Murat Barkan ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Modern Kampüs Toplam kapalı alanı 25 Bin 264 metrekare olan metro istasyonun karşısında yer alan ek kampüsteki yeni bina, yerin altındaki ve üstündeki bölümleriyle toplam 8 kattan oluşacak. 2 bin 730 metrekare yeşil alanı bulunan binada 4 adet 120 kişilik, 1adet 220 kişilik, 1 adet 260 kişilik olmak üzere toplam 6 amfi yer alacak. Geleceğin başarısının temellerinin atımı olarak değerlendirilen ek kampüsün, gelecek sene eğitim yılına hazır olacağı vurgulandı. Dilara DEĞİRMEN Aslı AKAR 4 5

İLETİŞİM MYO Öğrencilerine Kongre Organizasyonu Atölye Çalışması İzmir Reklamcılar Derneği (İRD) Genel Sekreteri ve Egede SonSöz Reklam Koordinatörü Oya Demir den MYO Öğrencilerine Kongre Organizasyonu Atölye Çalışması Noone Halkla İlişkiler, Reklamcılık ve İletişim Danışmanlığı Şirketi nin sahibi ve İzmir Reklamcılar Derneği Genel Sekreteri ve Egede SonSöz Reklam Koordinatörü Oya Demir, MYO ikinci sınıf öğrencileriyle Organizasyon ve Davranış Biçimleri dersi kapsamında bir araya geldi. Halkla ilişkiler, pazarlama, bankacılık ve sigortacılık, grafik tasarım ve büro yönetimi programı öğrencilerinin bulunduğu sınıfta Demir; bir organizasyonun planlamadan değerlendirmeye aşamalarının neler olduğu konusunda bilgi verdi ve deneyimlerini aktardı. Demir, aktardığı bilgiler doğrultusunda öğrencilerden sıcak gündemi işgal eden Kentsel Dönüşüm temalı bir kongre organizasyonunu sponsorlar, ulaşım, yer, görsel malzemeler, reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları, bütçeden oluşan tüm aşamalarıyla planlamalarını istedi. Öğrenciler, çalışma için farklı programlardan üyelerin bulunduğu karma gruplara ayrıldı. Her grup organizasyonun farklı bir aşamasını planladı. Ekip çalışmasının sağladığı farklı bakış açılarını da görebilmeyi hedefleyen uygulamalı çalışma, bulunan yaratıcı fikirlerin grup sözcüleri tarafından sunulmasıyla son buldu. Hatice TURGAY Fügen Toksü: Halkla İlişkilerin Geleceği Gençlerin Elinde Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü Konferans Salonu nda, İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü nün 14 Kasım da gerçekleştirdiği Kuruluşların Gelecek Tasarımında Halkla İlişkiler konulu konferans sonrası TÜHİD (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği) başkanı Fügen Toksü ile bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye de Halkla ilişkilerin gelişimini nasıl görüyorsunuz? İletişim çok geniş bir şapka. Bu nedenle öncelikle uzmanlık alanınızı çok iyi seçmeniz ve bu alanın size uygun olup olmadığını çok iyi bilmeniz gerekiyor. İletişim disiplinlerini seçtiğinize hiç pişman olmayacaksınız. Türkçe yi düzgün kullanan insan çok az ne yazık ki. Bu nedenle Türkiye de halkla ilişkiler biraz geç gelişmekle birlikte, mesleğin tanımı yapılamıyor. Yine de son yıllarda insanlar daha bilinçli. Geleceğimiz sizsiniz ve size güveniyoruz. Halkla ilişkiler eğitimi dışında neler yapılması gerekiyor? Çok okuyup çok araştırma yapmamız gerekiyor. Bu meslekte başarılı olmak için bir şirketteki birimleri çok iyi bilmemiz ve işleyişi kavramamız gerekiyor. Kendimizi geliştirmemiz, özellikle akıcı bir dil kullanmamız gerekiyor. İngilizce yi saymıyorum tabii ki onu kendi dilimiz gibi bilmeliyiz artık. Bunun dışında kendi değerlerinizi geliştirin. İtibar bir anda kurulan bir şey değil. Bunu sürdürmek sizin elinizde. 6 7

İLETİŞİM Halkla İlişkiler öğrencileri için bir gelecek çizebilir misiniz? Gelişen her şirkette en az bir iletişimciye ihtiyaç var. Öyle şirketler var ki içerisinde 40-50 iletişimci barındırıyor. Bu nedenle mesleğin önü çok açık. Özellikle sosyal medya alanı artık günümüzde çok yaygın. İyi bir eğitim ve donanımla bu mesleği siz yönlendirebilirsiniz. Bu nedenle öğrencileri umutlu bir gelecek bekliyor. Siz bu profesyonel konuma gelebilmek için neler yaptınız? Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi nden mezun oldum. Çeşitli kuruluşlarda çalışıp iş deneyimi elde ettikten sonra sivil toplum ve meslek örgütü çalışmalarını önemsedim. İletişim alanında çeşitli makaleler yayınladım. Ayrıca sosyal medyayı da yakından takip edip bu konuda da bilgi birikimi elde ederek teknolojinin de gerisinde kalmadım. Çok araştırdım, çok okudum ve fırsatları iyi değerlendirdim. Bir bayan olarak meslekte karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Avantaj ve Dezavantajları değerlendirebilir misiniz? En büyük dezavantajı saati yok. Bunun için bu mesleği aile içerisinde karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde ilerletmek gerekir. Her mesleğin kendine göre zorlukları var fakat Halkla ilişkiler sektöründe bir bayan olarak çalışmak daha zor. Çünkü aile içindeki sorumluluklarımız oldukça fazla ve bunu dengelemewyi her zaman başaramayabiliyoruz. Gözde BAHŞİ Ceren GÖKAKIN Reklamın Dünü Bugünü Yaşar Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı birinci sınıf öğrencileri Reklamın Dünü Bugünü konulu konferansla Ender Merter i ağırladı. İzmir Reklamcılar Derneği Başkanı Murat Türkay ın da katkısıyla gerçekleşen konferansta katılımcılar reklam sektörüyle ilgili çok önemli bilgiler edindi. Reklamların Detayları Ender Merter konuşmasına Osmanlı dan günümüze, reklamcılığın Türkiye deki gelişimine ışık tutan kısa bir film gösterisi ile başladı. Söyleşinin interaktif, öğrenci katılımına dayalı olmasını isteyen Merter, reklamcılık ve halkla ilişkiler alanında kariyer edinmek isteyen öğrencilere Reklamcılık sektöründe yaratıcı ve pratik olmalısınız. Hiç umulmadık bir anda umulmadık bir kişiden çok parlak bir fikir gelebilir ve o yapılan tanıtım çok başka güzel yönlere gidebilir dedi. Harf Devrimiyle Reklamlar Konuşmasında reklamcılığın tarihsel gelişim sürecindeki bazı kırılma noktalarından söz eden Ender Merter, Cumhuriyetin kuruluşunda 1928 de harf devrimiyle Latin harflerinin benimsenmesi, batılılaşma hareketi ve sanayileşme reklamcılığın önünü açan gelişmeler olmuştur. 1950 yılında kullanılmaya başlayan broşürler, afişler ve el ilanları sektörü bir adım daha öne çıkarmıştır diyerek reklamcılığın seyrindeki dönüm noktalarından söz etti. Kurumsal Reklamcılık Merter, 1983 te Türkiye Reklamcılar Derneği kurulur. Sektör kurumsallaşır. Bugünlerde 4 bin ile 5 bin civarında reklam ajansı var. Bu kadar ajansın içinden farklı olanı bulmak zorundasınız, bunun için de gerekli bilgi birikimi ve genel kültüre sahip olmalısınız. Sürekli okumalı araştırmalı ve sokağın içinde olmalısınız. Halkın içinde olursanız ne istediğini daha iyi bilirsiniz sözleriyle genç iletişimcilere tavsiyelerde bulundu. Ender Merter, özel bir kanalda da Reklamarkası adlı programı sunuyor. Nilay GÜVEN Sercan ÖZSARAÇ 8 9

Meslek Yüksekokulu, Hürriyet Gazetesi Yazarlarından Selim Türsen i Ağırladı Genç Kırmızı da Birincilik Ödülü MYO Grafik Tasarım Programı Öğrencilerinin Oldu 10 Düzenlenen söyleşide gazetecilik ve medya ile ilgili bilgiler veren Türsen; öğrencilere haber yapma ilkeleri ve bir gazetenin çalışma şekli hakkında bilgiler aktardı. Konuşmasında gazetecinin haber değeri oluşturmadaki rolüne değinen ve haberciliğin zorluklarından söz eden Türsen, Haber değeri yaratmak gazetecinin elindedir. Bir gazeteci, her olayı haber haline getirebilir. Fakat bir haberin, nitelikli bir haber olabilmesi ve haber değeri taşıyabilmesi için, bilgi dolu olması, altının boş olmaması, olayın geniş çaplı anlatılması gerekir. Gazete ve haberde muhabirlerin rolü çok büyüktür. Muhabirler, yazılı ve görsel medyanın askerleridir. İyi bir haberci olabilmek için dikenli yollardan geçmek gerekir. Ekonomi, spor, siyaset ve diğer birimlerde görev alan muhabirlerin bir ekonomist, spor yorumcusu ya da siyasetçiden daha fazla bilgiye sahip olması gerekir. Kendini geliştirmek ve ileri götürmek zorundadır dedi. Türsen, öğrencilerin yönelttiği İnternet gazeteciliği öldürür mü? sorusuna ise şöyle cevap verdi: Bu soru medyada da çok tartışılan bir konudur. Benim fikrime ve yapılan araştırmalara göre internet gazeteciliği öldürmez, aksine geliştirir. 2017 yılından sonra baskı gazetesinin öleceği söyleniyor ama bu da yok olan meslekleri beraberinde getirir. Örneğin; matbaa işçileri işsiz kalacak, onlarca çalışan yeni bir meslek arayışına girecek. Şu anda da baskı gazetelerinin tirajlarında düşüş var ama web haberciliği ve tık diye tabir ettiğimiz sayı artmaya başladı. En son 5 milyon tıka ulaştı diyerek sözlerini noktaladı. Nilay GÜVEN Reklam camiasının başarılı ismi Hürriyet Gazetesi Reklam Koordinatörü ve Kırmızı Ödülleri Koordinatörü Gürül Öğüt, Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü nde %100 Satış Garantili Reklam adlı söyleşide genç iletişimcilerle buluştu. Yaşarlı gençler tarafından ilgiyle izlenen söyleşide yaratıcı reklamın nasıl olduğu, müşteri-ajans iletişimi konuları ele alındı ve öğleden sonra yapılan atölye çalışması kapsamında öğrencilerin aldıkları brif doğrultusunda ilan hazırladığı Kampüste Genç Kırmızı Reklam Yarışması düzenlendi. Reklamın etkinliği için yaratıcılığına bakılıyor Gürül Öğüt bir reklamın etkinliğinin ürün satışı, karlılık oranı, hisse değerindeki artış, müşteri sadakati kriterleriyle ölçülebileceğinden söz etti. ESEV oranına göre yaratıcılık, etkinlik ve verimlilik arasında bağ bulunduğunu söyleyen Öğüt, bir reklamın etkinliğinde yaratıcılığına bakılır dedi. Müşteri ajanstan gelen işleri nasıl değerlendirmeli? Fikir ile uygulamanın birbirine karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan ve ajans-müşteri etkileşiminin nasıl olması gerektiğinden söz eden Öğüt Ajansın hazırladığı iş değerlendirildi, müşteri değişiklik talebinde bulundu. Bu talepte bulunurken müşterinin hassasiyet göstermesi gereken noktalar var, müşterinin pazarlama müdür yardımcısının asistanı gün içinde ajansı defalarca aramamalı, tek seferde bütün değişiklikleri ajansa bildirmelidir. Değişmesi istenen şey gerekçesiyle söylenmeli, istenilen revizyonlar mantıklı şekilde iletilmelidir dedi. Yaşarlı gençler, Gürül Öğüt ün ve İzmir in önde gelen reklamcılarının jüri üyeliğini yaptığı Kampüste Genç Kırmızı Reklam Yarışması nda bir araya geldi. 11

Sosyal Medyanın Fenomenleri Kampüste 12 Öğüt ün sunumunun ardından, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü ile Meslek Yüksekokulu Grafik Tasarım Programı öğrencileri Kampüste Genç Kırmızı Reklam Yarışması kapsamında verilecek brifi almak ve çalışmalarına başlamak üzere, kendilerine ayrılan sınıflara geçti. Öğrencilerden, reklam ajanslarında çalışan stajyerlerin verimli staj Serkan BAĞ: Katılmış olduğum stajerin hakkını yeme konulu manifesto ilanı yarışmasına katılmak kendi açımdan son derece önemliydi,derste almış olduğum eğitimin uygulamaya geçmesinde önemli rol oynadı,ekip ile çalışmak ayrı bir tecrübe kazandırdı. Değerli jüri üyeleri ile tanışmak ve ekip arkadaşlarımla çalışmak gerçekten keyif vericiydi. yapma sorunuyla ilgili, ana mesajı Stajyerin Stajını Yeme! olan bir manifesto ilanı hazırlamaları istendi. Öğrenciler çalışmalarında, reklam ajanslarına staj yapmak için başvuran, ancak hem zamanın kısıtlı olması, hem de ajansın iş yoğunluğu nedeniyle stajyerin stajının verimli geçip geçmediğinin kontrol altında tutulamaması durumunu ve öğrencilerin verimli staj taleplerini duyurmayı Öğrenci Yorumları Tuğçe AYDOĞDU: Katıldığımız bu etkinlikte bize verilenin kısıtlı bir sürede içerisinde istenilen stajerin hakkını yeme konulu manifestoydu. Ekip arkadaşlarımızda hemen görev dağılımı yaptık.verilen sürede ortaya iyi bir iş çıkardık. Etkinliğin bizim için yararlı olduğunu düşünüyorum,değerli hocalarımız ve jüri üyelerimizin bize sağladığı bu imkan bize iş hayatında başımıza gelebilecekleri biraz da olsa göstermiş oldu. Hande AKGÜR: Ben katıldığımız bu etkinliğin faydalı ancak yetersiz olduğunu düşünüyorum. Yapılan yorumların ise bir tanesi dışında yapıcı olmadığı kanaatindeyim. hedeflediler. Birkaç saatlik çalışmanın ardından hazırlanan basın ilanları Gürül Öğüt, Haluk Mesci, Nesrin Kültür Kiraz, Prof. Dr. Hakan Ertep, İzmir Reklamcılar Derneği Başkanı Murat Türkay ve öğrenciler tarafından değerlendirildi. Yarışmanın birincileri MYO Grafik Tasarım Programı öğrencileri Tuğçe İnce, Tuğçe Aydoğan ve Hande Akgür oldu. Hatice TURGAY Sevda ATEŞ: Yapılan grup çalışmasında grup olarak iyi iş çıkardık, bizim dışımızda oluşan teknik aksaklıklara rağmen. Tuğçe İNCE: Katılmış olduğumuz stajerin hakkını yeme adli manifesto eğlenceli olduğu kadar eğitici de bir etkinlikti. Hazırladığımız ilanlar aynı gün içerisinde değerlendirildi, yorumlar yapıldı, doğrularımızı yanlışlarımızı görmüş olduk. Bu tarz etkinliklerde her zaman yer almak isterim. Sosyal ağlardan Twitter da fenomen olan Berrak Tuna (@berraque), Fırat Çetin (@pakiteysis), Buket Arıkan (@gillerprensesi), Emrah Göktaş (@yanlisanlama) ve Işıl Yılmaz Sümer (@isilyilmaz), 27 Kasım tarihinde Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü nde öğrencilerle buluştu. Yaşar Üniversitesi İletişim topluluğu tarafından gerçekleştirilen etkinlik, sosyal medyanın popüler isimlerini bir araya getirdi. İnsanlar kelimelere takılıyor Şişecam kurumsal iletişim ve pazarlama yöneticisi Buket Arıkan twitterda fenomen olmanın normal hayattaki zorluklarını dile getirerek köklü kuruluşların sosyal medyadaki yeri hakkında öğrencileri bilgilendirdi. Arıkan, Takipçi sayısı arttıkça dikkat çekiyorsun ve dikkat etmek durumunda kalıyorsun diyerek profesyonel iş yaşamının sosyal medyaya yansımasını anlattı. Köklü kuruluşların bütçelerinin kısıtlı olduğunu söyleyen Arıkan, bütçe dışında aşılması gereken hiyerarşik kademelerden de bahsetti. Twitterda yazdığı her şeyi yaşamadığını vurgulayan Arıkan, genellikle bütün fenomenlerin aynı durumda olduğunu ekledi. Sıkı bir İnstagram kullanıcısı olan Berrak Tuna ise, Twitter ı rahatlamak için kullandığını söyledi. Sosyal medya artık apayrı bir mecra Twitter fenomenlerinden Fırat Çetin, Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü nde eğitimine devam ederken bu işi yaptığını, sosyal medyanın artık ticari bir mecra olduğunu vurguladı. Hangisi reklam, yazar hangisini gerçekten öneriyor bilmiyoruz. Bazen bu karmaşa çok yaşanıyor. Aslında herşey biraz spontane gelişiyor. Biz bundan para kazanıyoruz diyerek sosyal medyanın gücünden bahseden Çetin, özellikle bu karmaşanın televizyon dizilerinde yaşandığını dile getirdi. Artık geleneksel medya başarısızlaşıyor. Bizim tek sıkıntımız hukuki sorunlar diyerek düşüncelerini belirten bir diğer fenomen Işıl Yılmaz Sümer, fenomenler ile uğraşılmasından yakındı. Söyleşi öğrencilerin sorularının yanıtlanmasının ardından, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek in katılımcılara teşekkür belgesi vermesi ile son buldu Ceren GÖKAKIN 13

BİLİM-TEKNOLOJİ Sosyal Medya Yaşadığımız dünyayı öyle bir noktaya getirdik ki, artık her şey teknoloji ile birlikte bir tık yakınımızda. Bilindiği gibi teknolojide gelişmeler birikti. Bu teknolojinin nimetlerinden biri olan sanal dünyanın, kolaylık adı altında; gerek iş hayatında, gerekse sosyal hayatımızda büyük yeri var. O kadar kolaylaştırdı ki, her konuda 1 saatimizi 1 saniyeye indirdi. Peki hep faydası mı oldu? Elbette hayır. 1 saatimizi 1 saniyeye indirirken, ilişkilerimizi de 1 saatten 1 saniyeye indirdi. Sosyal dünyanın çok konuşulanı sosyal medya platformları, çift taraflı ve eş zamanlı duygu, bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağladı. Karşılıklı sohbetlerimiz, gülüşlerimiz, el sıkışlarımız bile bu dünyanın bir parçası haline geldi. Bu da demek oluyor ki, teknolojiye biraz da gereğinden fazla ayak uydurduk. Yarar ve zararlarından bahsedelim. Yararlarından başlarsak sosyal medya; kişinin parmakları altındaki, kendisi için en iyisini hazırlayabileceği, kişilik, görüntü, zeka ve duygu içerikli, abartılı ya da sade bitmez bir reklam filmidir. Tüm yaş gruplarına, sınıflandırılmış tüm insanlara, kadın-erkek iyi-kötü herkese hitap eden, istenilen duyguyu yaşatan bir dünyadır kısmen. Toplumumuzda güven eksikliği yüzünden kabuğundan çıkamayan, içini, düşüncelerini doğrudan değil dolaylı yollardan anlatabilen ya da ne kadar faal olduğunu, nerede ne yaptığını, kim olduğunu ve olmak istediğini göstermeye, anlatmaya uğraşan insanlarla besleniyor bu durum. İşte tam da bu noktada sosyal medya onlar için, izlemek istedikleri filmin dublörü haline geliyor. Kısmen olmasının sebebi de bu, her şey yarım yaşanıyor, esas karakter geri planda kalıyor. Yanı sıra, yapılması istenip yapılamayanı duyurulamayanı sosyal medya yapıyor. Herkesin elleri altında olduğu için de gerçekten duyurulması gerekenler kısa sürede alıcıya ulaşıyor. Yardımlaşmalar, birlik ve beraberlikler doğuyor, duyarlı ve yararlı kişilikler gelişiyor. Gerçekteki mesafelerin sanalda böylesine daralması çok büyük, güzel işlere imzalar atıyor. Aynı zamanda zararı da, faydasında gizli. Önemli bir sorun haline gelmiş iletişim kopukluğu sebebiyle başvurduğumuz bu durum, sosyal olmak isterken çabaladığı kadar da asosyalleştiriyor insanı. Gerçek iletişimi unutuyoruz. Dublörümüz olmadığında bir hiç olmaya başlıyoruz; olmak istenileni süslerken, gerçeğimiz, esas karakterimiz susuz kalıyor. Filmimiz de burada sona eriyor. İnsan kendiyle kalınca, dünyaya gözünü açınca aslında hiç katedememiş olduğu yolları fark ediyor. Aynı, reklamda anlatılan ürünle, satın alınanın birebir olmaması gibi. Son olarak bir cümle ile bitirelim. Elimize geçen fırsatları doğru ve yerinde kullanalım. Herkesin bir an önce duyması gerekeni, koşa koşa birbirimize duyuramayacağımız gibi; özlemek, sarılmak, sesini duymak, saatlerce sohbet edip bir arada olmak gibi durumları da parmaklar altına alamayız. Ceylin ÇALIŞKANELLİ ceylincaliskanelli@gmail.com Geleceğin Tasarımcıları BilgeAdam la Buluştu Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı öğrencileri için BİLGEADAM (Bilgisayar Teknolojileri Akademisi) tarafından Tasarımcılar için Photoshop, Illustrator ve InDesign başlıklı bir seminer gerçekleştirildi. BilgeAdam Web ve Grafik Uzmanlığı Bölüm Başkan Yardımcısı Orhan Veli Yıldız ın konuşmacı olarak katıldığı seminerde; öğrencilere Photoshop, Illustrator ve InDesign programlarının çalışması hakkında pratik bilgiler sunuldu. Yıldız, öğrencilere edindikleri bilgileri iş hayatlarında nasıl kullanacaklarının püf noktalarını verirken okul hayatlarında öğrendikleri her türlü bilginin kendilerine bir yatırım olduğunun altını çizdi. Yıldız ın verdiği bilgileri ilgiyle dinleyen öğrenciler, seminer sonunda mesleğe ilişkin merak ettikleri konular hakkında sorularına yanıt alma olanağını da elde etti. Kübra ATAKUL 14 15

Kendi İşimi Kolaylaştıran Yazılımlar Yaptım Ustalar Dijital Çağda Pazarlamayı Anlattı Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı öğrencileri, mesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsamında düzenlenen seminerde, Nerbay Proje Organizasyon dan Bilgi İşlem Müdürü İbrahim Büket i ağırladı. Seminerde öğrencilere Kurumsal Kaynak Planlaması (Enterprise Resource Planning) ERP sistemi hakkında bilgi verildi. Bugün okulumuz Yaşar Üniversitesi Pazarlama Topluluğu nun düzenlediği şahsi görüşüme göre mükemmel bir konferansa katıldım. Profilo Pazarlama Müdürü Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu, Reklam ve Pazarlama Uzmanı aynı zamanda oyuncu Can Yücel Metin in konuşmacı olarak yer aldığı bu konferansın gelin biraz detaylarına değinelim... Öncelikle Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu söz aldı ve şirketinin pazarlama stratejilerinden başlayarak hazırlamış oldukları viral reklamlara, sosyal medyanın yükselişinin markalara etkisine, kriz yönetiminin ne olduğu ve nasıl yönetileceğine, internetin markalara getirdiği şeffaflığa kadar bir çok önemli konuya değindi. Dikkat çekici gördüğüm noktalardan biri de Profilo markasının annelerin başrolünde yer aldığı viral reklamları ve bu reklamların sosyal medyada yankısıydı. Annelerin başrolde olduğu bu reklam filmleri o dönemlerde milyonlarca kişi tarafından gerek Youtube dan gerek Facebook tan gerekse Twitter dan paylaşılmış izlenmiş. Bu ulaşılmış başarı da markanın akılda kalıcılığı ve iyi imajı konusunda bir mihenk taşı olmuş ve markanın Türkiye pazarında %50 büyüme sağlamasında önemli rol oynamış. Profilo Pazarlama Müdürü ardından sözü Can Yücel Metin aldı ve bana göre asıl konferans o dakikadan sonra başladı. Son derece iyi diksiyon, sahneye ve katılımcılara hakimiyet, benzersiz sıra dışı anlatım Can Yücel Metin i özetlemeye yetmez belki ama kendisinin bu artıları pür dikkat izlenmesini sağladı. Can Yücel Metin eski tür reklamların artık piyasada yer edinemediğin- Seminerde İbrahim Büket, gençlik yıllarında bilgisayarla ilgili eğitim gördüğünü ve kendi işini kolaylaştırıcı yazılımlar yapmaya basladığını anlattı. Nerbay Proje Organizasyon da Bilgi İşlem Müdürü olarak ERP sisteminin yazılımını ve danışmanlığını yapan Büket, ERP sisteminin kapsam olarak ticari bir firmanın veri tabanında yapılan tüm işleri kapsayan bir program olduğunu vurguladı. Büket, ERP sisteminde Visual studio, Developer Express ve Microsoft SPL olmak üzere üç teknolojinin kullanıldığını ve internette kullanılan tüm programların başı olarak kabul edilen ERP sisteminin üretim, finansman, insan kaynakları, müşteri ilişkileri, satış tedarik zinciri gibi süreçlerde sırayla ne tür aşamalardan geçtiğini anlattı. İlk oluşturulan programın Muhasebe Programı olduğunu ve bunun üzerinden ERP sisteminin oluşturulduğunu sözlerine ekleyen Büket, Bir şirkette ne kadar veri varsa o kadar ERP alınır, bilinen her şey ERP sisteminde olmalıdır. Veri tabanı kadar ERP alınmazsa o sistem eksik veya hatalıdır dedi. İbrahim Büket ERP nin, bir sistemin bilgisayar işlemcilerinin tamamını oluşturan oldukça önemli bir sistem oldugunu da dile getirdi. Deniz Su PİGEY 16 17

SPOR den ve markanın kendi hikayesine değil tüketicinin hikayesine yer vermesi gerektiğinden bahsetti. Kendisinin çektiği sıfır maliyet içeren reklam filmlerini izleterek markalandırılmış video örneklemesinde bulunarak başarılı bir markalandırılmış video nasıl olur u açıkladı. The rise&fall of Esteban Ortega, The Dip Desperado Can Yücel Metin, Başarılı Markalandırılmış Video Nasıl Olur? - Reklâm filmi değildir! - Markanın hikayesini değil bir başkasınınkini anlatır - Reklamcılığı ve eğlenceyi tek potada eritir - Medyayı kiralamaz, ona sahip olur - Çekirdeğinde kuvvetli bir içerik vardır - İzleyiciye pozitif tatmin sağlayarak, marka hakkında güvenilirlik oluşturur - Medya bütçesiyle değil paylaş butonuyla yayılır sözlerine bu şekilde hazırlanmış video örnekleriyle devam etti. Bugunün işini yarına bırakmayan insanların daima başarılı olduğundan ve bizim de bunu benimseyip hayatımızın her evresinde uygulamamız gerektiğinden bahsederken sözlerinin arasına sıkıştırdığı espirileriyle de salonu güldürmeyi başardı. Kötü de olsa iyi de olsa bir şeyleri yapmaya başlamamız gerektiğini, kötü yapılan her şeyin bir sonraki yapacağımıza olumlu katkı sağlayacağına değindi ve harekete geçin, olduğunuz yerde saymayın öğüdünde bulundu. Yaşar ın Amiralleri Keyifli bir söyleşinin ardından aldığı plaketle birlikte Can Yücel Metin i uğurladık... Bu konferans için başta Yaşar Üniversitesi Pazarlama Topluluğu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor böyle konferansların devamını diliyorum... Sercan ÖZSARAÇ www.sercanozsarac.com sercan.ozsarac@stu.yasar.edu.tr Yaşar Üniversitesi nin Spor kulübü olan Admirals Amerikan Futbol takımı ile yaptığımız röportajda takım kaptanı Mert Aylin, defans kaptanı Soner Mutlu, özel takımlar kaptanı Mustafa Ogün Öztürk ve line kaptanı Osman Mehmet Pulat bize Amerikan futbolu ve takım ruhu hakkında bilgi verdiler. Amerikan Futbolu na nasıl başladınız, kaç yıldır ilgileniyorsunuz? Soner Mutlu: Amerikan futboluyla 3 yıldır ilgileniyorum. İlk Admirals ta öğrendim, bu dördüncü yılım. Osman Mehmet Pulat: Bu spora hazırlıktayken başladım. Bu üçüncü yılım. Daha önce başka okulda oynayan arkadaşlarım vardı çağırdılar ama gitmemiştim. Burada seçmelerden bir ay önce geldim, girdim antrenmanlara başladım. Takımdaki dostluğu kardeşliği gördüm, sonra takıma seçildim. Ben Lineman, takımın iri adamlarından olanım. İlk önce adama giren çarpışanım ben, ofansta oynuyorum, bizlere Lineman diyorlar. Mert Aylin: Dört yıl boyunca toplamda 300 e yakın sporcuya kapılarını açan, spor harici bireysel gelişime katkıda bulunan, okulunun tanıtımını en iyi şekilde yapmaya çalışıp bu sırada da öğrenim hayatını ikinci plana atmayan bir takımdır. Mustafa Ogün Öztürk: Bu arada Line oyunun başladığı yerdir. Line yoksa Amerikan futbolu yoktur. Takım ofans yaparken Lineman denilen oyuncular takımdaki diğer oyuncuların işini yapmasını sağlayan yürekli özverili adamlardır. Dışarıdan bakan bir adam ve futbol bilgisi zayıf olan kişiler için line kalkıp birbirine vuran şişman ve güçlü adamlar gibi görünür. Ama perde arkasında olan Linemanların bu oyunda kahraman olduğudur. Amerikan Futbolu nu neden seçtiniz ve devam etmeye iten nedenler neler? SM: Lise hayatımdan beri ilgi duyduğum bir spordu. O yıllarda sadece Ege Üniversitesi nde vardı Amerikan futbolu. Tanıdık olmadığı için uzak geliyordu bana. Sonra Yaşar Üniversitesi ne geldim. Spor dallarına bakıyordum ve Amerikan futbolunu gördüm. Yaşar ın sitesinden Mert Aylin i buldum. Kendileri baş kaptanımızdır. Bana çok sıcak davrandı, benim de isteğim arttı. Antrenmanlara geldim ve bu sporu Mert Aylin, Taylan Dündar ve Bora İnan sayesinde 18 19

öğrendim ve hayatımın büyük bir bölümünde yer almaya başladı. Artık spor olmaktan çıktı ve hayatımın anlamına geldi. Bu takımsız bir hayat istemiyordum öyle de oldu. İkinci ailem haline geldi. MA: Hep beraber gezdiğimiz, acılarımızı üzüntülerimizi sevinçlerimizi etrafla pek fazla paylaşmadığımız için kibirli olarak gözüktüğümüz elbet olmuştur mutlaka. Hep söylediğimizi burada da tekrarlıyorum. Okulumuzun amblemini göğsümüzde taşıdığımız için çok mutluyum. MOÖ: Biz hiç bir menfaat gözetmeksizin sadece ve sadece bu topu sevdiğimiz için oynayan sıradan insanlarız. Hiçbir şey almayız hep veririz; kolumuzu, bacağımızı, parmağımızı Hep bizden gider, bize kalan bu takımdaki dostluk ve bu oyunun bize verdiği hazdan başka bir şey değildir. MA: Başka sporlarda Rakibe Saygı olayına daha önce denk gelmişsinizdir mutlaka. Kaskını fırlatma, formasına zarar verme bizde takımdan uzaklaştırılma sebebidir. Biri okulumuzun bize verdiği bizi koruyan plastiktir, diğeri armamızın üzerinde olduğu kumaştır. Ama ikisi de bizim için çok önemlidir, bayraktır. Yaşar Admirals takımının geçmiş yıllarda elde cak. Takım hedefi olarak geçen sene bir galibiyet belki alırsınız diyen insanların yüzlerini yine kara çıkarmak değil, yine içlerine umut verip onlara da helal olsun dedirtmek. Maksat kimse üzülmesin kırılmasın. Okul arkadaşlarımız takım kurulduğunda üzülerek söylüyorum ki bize pek destek olmadılar. İhtiyacımız var mıydı? Evet, vardı, hala da var. SM: Bu yıla dediğim gibi yine şampiyonluk için başladık ama birçok kemik oyuncumuzu kaybettik. Gerek sakatlık, gerekse de mezun olma durumundan dolayı. Yeni gelen oyuncu arkadaşlarımızla kadromuzu güçlendirip yolumuza devam etmekteyiz. Bizi zor bir sene bekliyor ama en güzel şey zor olandır zaten. Biz Admirals ı çok sevdik her zaman hedefimiz şampiyonluk ve şampiyon oyuncular yetiştirmektir. MOÖ: Bu yıldan itibaren geleneği olan ve Amerikan Futbolu kültürünü yeni eski tüm oyuncularına kazandırmış,1. ligde adını duyurmak isteyen bir takım yaratmak amacındayız. Gerçekten yetenekli ve bu oyunu oynanması gerektiği gibi oynayan oyunculara sahip bu takımı imkanlar dahilinde en iyi yere taşımayı hedefliyoruz. Gerek okulumuzun, günden güne Türkiye de gelişmekte ve popülerleşmekte olan bu camiada adını duyurmak başlıca amaçlarımızdandır. OMP: Bu takım çok olaylar yaşadı. İyi zamanlar da geçirdik, kötü zamanlar da ama yılmadık, her zaman birbirimizin yanında olduk, gecen sene 1.ligde şampiyon olurduk ama aksilikler yaşadık, bu takımda her zaman kardeşlik ön planda. Antrenmanlara ağırlıklı olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? S.M: Antrenmanları dayanaklılığa ve çevikliğe yönelik olarak yapıyoruz. Çünkü sahada ayakta kalmanız gerekir ve ortalama 3-4 saat bir maçta ayakta kalmak kolay olmasa gerek. Bunun yanında aldığımız darbelerden sakatlanmamak ve kaçmak için çevik olmamız gerekiyor. Hem vücut hem zeka olarak çok üst düzey bir spordur. Bu yüzden çok çalışmak gerekir. Biz de elimizden geleni yaptığımızı düşünüyoruz. OMP: Bir de en önemlisi fizik, kilo veya boy değil, önemli olan yürektir bence. 150 kilo olsan ne olur, 2 metre boyun olsa ne olur, yüreğin olmadıktan korktuktan sonra. MOÖ: Biz iş yaparız. Bu bir takım oyunudur, birbirine bağlı 11 çark Biri dursa sistem çöker. Zenciysen oyun zevkli, yoksa değil (güldüler). Şaka bir yana oyunun bir kaç mevkisinde oynama şansı bulmuş biri olarak söyleyebilirim ki, bu oyun başlı başına bir zevktir. Asla kendimi bir mevkiye ait hissedemedim. Hepsi bana çok zevkli gelmiştir. MA: İdmanlarımızı hafta içi okulda yapıyoruz. Akşam dersi olanlar, arkasından koşan elli adama denk gelmiştir mutlaka (güldüler). Hafta sonu ise sahada yapmaktayız. Hafta içi kondisyon ve dayanıklılık, hafta sonu ise taktik ve çarpışma ağırlıklı çalışıyoruz. Bu idmanları bayram tatilinde bile yapıyoruz. Dikkatle üzerine basarak söylüyorum bunu, çünkü adam ailesini belki de aylarca göremeyecek ama idmanı seçiyor, çünkü bir hedefi var. Bunun dışında vize ve final haftaları haricinde sıkıntı yok. Dersler önemli tabii... Daha çok öğrenci arkadaşlarımızın takımımızı sahiplenmesini istiyoruz. Yaşadığımız gururu paylaştığımız an inanın dünyalar benim olur. Geçen sene ciddi bir kalabalık geldi maçlarımıza, bu sene daha fazlasını bekliyoruz. Gelin lütfen, biz o sahada çok eğleniyoruz. Yeliz KURT Deniz Su PİGEY ettiği başarılardan söz eder misiniz? gerek takımımızın, gerek bireysel yeteneklerimizin 20 21

Gece Erciyes e Tırmanan Yaşar Dağcılık Kulübü Üyelerinin Nefes Kesen Öyküsü Yaşar Üniversitesi Uluslararası Lojistik Bölümünde okuyan Fırat Erim CEYLAN arkadaşımızla yaptığım keyifli röportajın ardından Aladağlar, Büyük Demirkazık tırmanışı öncesi ona bol şans ve başarı diliyorum. İşte Fırat Erim CEYLAN la tırmanış öncesi gerçekleştirdiğimiz röportajımız. İlk olarak dağcılığa nasıl başladınız? Eğitim alarak mı yoksa içgüdüsel mi? Dağcılığa hazırlıkta kulüp kurmaya karar vererek başladık. Bu kulübe 10 kişilik çekirdek kadroyla çok emek verdiğimizi düşünüyorum. Bunun yanı sıra belli başlı dağcılarla görüştük. Kısacası her bulduğumuz hammaddeyi alıp işlemeye çalıştık. Başlarda ilk 3 yıl kendimizi eğitmek üzere hareket ettik. Her gün araştırdıkça yeni şeyler öğrendik. Gün geldiğinde yüksek dağ tırmanışları gibi tırmanışlar yaptık. Bu şekilde hareketlerle dağcılığa teknik olarak başlamış olduk. Peki bir dağcının olmazsa olmaz özelliği nedir? Yani bu özelliklere sahip olmayan biri dağcı olamaz diyebileceğiniz? Bir dağcının olmazsa olmaz özelliklerini kazanması için problem çözümünü yapabiliyor olması lazım. Bir durum karşısında taktik, yöntem ve deneyimlerine dayanarak problemi önleyebilmesi ya da önlem alması gerekiyor. Bunun dışında sabır, süreklilik, antrenman, dayanıklılık ve biraz da delilik lazım. Yaşar Üniversitesi MYO En yüksek nereye çıktınız ve dağcılık çeşitlerinden hangilerini gerçekleştirdiniz? En yüksek Erciyes e çıktım. Dağcılık çeşitlerinden sportif tırmanış, yüksek irtifa dağcılığı. Şu anda geleneksek tırmanışa girdik ve bu tırmanış stilinde de ilerleyip uzun duvar rotaları tırmanmak istiyoruz. Dağda beslenmeye dikkat edilmesi zorunlu mudur? Yüksek dağ tırmanışlarında makarna, pilav gibi karbonhidratlı gıdalar ve proteini yüksek yiyecekler almaya çalışıyoruz. Dağcılıkta unutamadığınız bir olayı bizimle paylaşır mısınız? Hakan ve Burak arkadaşımla Erciyes te birlikteydik. Tüm hazırlıklarımız bitti artık tırmanışı gerçekleştireceğiz. O sırada, TDF eğitmenlerinden Erciyes te kayak hocalığı yapan bir kişiyle karşılaştık. Beni Alman sanarak Almanca konuşmaya başladı. Sonra Fransızcaya geçti. Türk olduğumu söyledim ve konuşmaya başladık. Biraz sonra konu tırmanışa geldiğinde Hangi rotadan tırmanacaksınız? diye sordu. Şeytan deresinden çıkacağımızı söylediğimizde Oradan çıkılır mı? Benim bir arkadaşım oradan çıkarken öldü deyince daha çıkışa başlamadan moral olarak hepimiz dağıldık. Sonra tırmanışa geçtik. Gündüz kar daha yumuşak olduğu için çığ riski çok fazla. Karın sertleşmesini bekleyip gece tırmanmaya başladık. Tırmanışımız tam 17 saat sürdü. Yanımızda bulunan 3,5 litrelik suyumuz dondu ve kar yemeye başladık. Ama karda da mineral yok. Susuzluktan ve yorgunluktan, emniyet alarak birer ikişer dakika nöbetleşe dinlenerek çıkışımızı sürdürdük. Zirveye az bir şey kala 3700 metre yükseklikteyken arkadaşın annesi arayıp Oğlum çok yükseğe tırmanmayın deyince gülmekten bütün yorgunluğumuzu ve çektiklerimizi unuttuk. Son olarak, dağcılığın geleceği için gençler çok önemli. Ancak üniversitelerimizde dağcılık kulüplerine yeteri kadar ilgi duyulmuyor. Gençlere buradan dağcılıkla ilgili ne mesaj vermek istersiniz? İnsanlar yükseklik korkusunun aşılamayacağını zannediyor. Bunu bizzat üyelerimizle birlikte gördük. Doğru, gençlere biraz ürkütücü gelebilir. Zaten her dağcının içinde ufacık korku olmazsa bu spor kazayla sonuçlanır. Teknikler doğru bilindiği takdirde ve iyi bir eğitimle pekiştirildiğinde uçsuz bucaksız her yere giriş yapılabilir. Korkunun en büyük kaynağı bilinmezliktir. Bu bilinmezliği aşmak isteyen öğrencilere YÜDDOST bünyesinde her türlü desteği veriyoruz. Hatice TURGAY Bir dağcıda olması gereken en önemli malzeme nedir? Ayakkabı. Çünkü tırmandığınız dağlarda ayakkabılarınızın rolü gerçekten çok önemlidir. Ayakkabının her türlü zeminde kaymayan iyi tutuş özelliği olan bir tabana sahip olması lazım. Bu durumda düşme tehlikesine karşı çok büyük önlem alınıyor. Sizce dağcılık bir tutku mudur? Kesinlikle evet. Bu sporu 70 yaşında da yapabilmek adına hayatımı köklü bir değişikliğe sokmaya başladım. 22 23

SİNEMA Yaşar Üniversitesi MYO Ödüle Giden Yol Yaşar mezunu ödüllü sanatçı Zeynep Oral, transseksüellerin yaşamını ele aldığı belgeselin hikayesini anlattı. Altın Koza ve Altın Portakal gibi Türkiye nin en prestijli film ödüllerinden en iyi belgesel ödüllerini alan Zeynep Oral, Yaşar Üniversitesinden mezun olduktan sonra bu başarıya nasıl ulaştığını ve belgesel yolculuğunu bizlerle paylaştı. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 1989 da Ordu da doğdum. 2007 de üniversite için İzmir e geldim. Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü nü burslu kazandım ve 2012 de fakülteden birincilikle mezun oldum. BEN, SEN, O... ilk filmimdir. Hayalinizde her zaman yönetmenlik mi vardı? Yönetmen olarak adlandırmadım hiç bir zaman, her zaman istediğim film yapmaktı. Lise zamanlarımda kuzenimle birlikte kısa filmler çekerdik ve o zamanlar da iletişim fakültesinde okumak vardı hep aklımda ve iletişim fakültesini tercih ettim. Daha sonra fotoğraf makinesiyle tam anlamıyla tanışmam gerçekleşti. Bir makine satın aldım ve her gün okula o makineyle geldim, gördüğüm her şeyi çekmeye başladım. Derslerde öğrendiğimiz teorik ve pratik bilgiler sayesinde ve biraz da benim çabamla kendi görüntü yönetmenim olabilecek kadar çekim tekniği ve bilgisine sahip oldum. Ödüle giden yol nasıl geçti sizin için? Bir gün bir film çekip, o filmle ödül alacağım gibi bir hayaliniz var mıydı? Genel olarak kurmaca düşünüp çekmeye çalışan bir öğrenciydim. Okulun son yılının ikinci döneminde ödev kapsamında belgesel denemelerim oldu. Andreas Treske den belgesel dersleri almıştık okulda ama bir türlü girişmedim belgesel çekimine, çünkü önemle belirtmek gerekir Gerçek bir işle uğraşmak sorumluluk gerektirir. Kurmaca bir işte her şey sizin elinizdedir. İstediğiniz bir mekanı seçebilir, istediğiniz kişiyi oynatabilir, oynattığınız kişiye istediğinizi söyletebilir, istediğiniz gibi giydirebilirsiniz. Yani her şeyde siz varsınız. Ancak belgeselde her şey farklı, hiç tanımadığınız birinin hayatına giriyorsunuz ya da bir oluşumun, bir kavramın bu yönden işin içinde daha fazla yer almış oluyorsunuz. Olayların nasıl gerçekleştiğini siz daha iyi öğreniyorsunuz hem de estetik açıdan yorumlamaya çalışıyorsunuz. Herkesin beğenisini kazanmak çok güç ancak gene de ya beğenilmezse diye korkunuz olmuyor değil. Belgeseli çeken kişi içinden Ben ne yapıyorum. İşin içinde olduğum için mi bu kadar duygusalım diye düşünürken, belgeseli tam da o çatışmayı doğuran dertlerinden oluştuğu için çekmek istedim. Yapılmayanı yapmak, biraz farklı olmak, dikkat çekmek istemiş olabilir misiniz? Benim hiç bir zaman amacım dikkat çekmek olmadı. Bu iş olamayabilirdi, ben belgeseli çekemeyebilirdim, bu film de olan iki trans kadın var onlar bu filmin çekilmesini istemeyebilirdi. Bu gelişen olayların sadece onlar trans olduğu için böyle olduğunu sanmıyorum. Ben bitmek üzere olan meslekleri çekmeye karar versem kunduracı Veli amcanın dükkanına gitsem belki o da çekilmesini istemeyebilir. Onun hayatını anlatmam konusunda çekinceleri olabilir. Sonuçta bu bir rol değil. O insanın bir taraftan mahrem olan özelini paylaşmasını bekliyorsunuz. Yapılmayanı yapma, dikkat çekme konusuna gelince hiç bir zaman böyle bir duygum olmadı. Öte yandan, bu çekilmeyen, yapılmayan bir şey değil. Transseksüel olayı her şeyden önce benim bilmediğim ve hep merak ettiğim bir konuydu. Toplumda evet varlar, ancak tabular da var. Onlara karşı hepimizin kafasında bir şeyler var. Medyada hep farklı görüyoruz onları. Şiddet olaylarının içinde hep mağdur eden veya edilenler olarak insanın beyninde farklı şekilleniyor bazı şeyler. İçlerine girince ben de öyle olmadıklarını anladım. Belgesel çekeceğiniz kişilere ulaşmanız nasıl gerçekleşti? Bu belgeseli çekeceğinizi söylediğinizde nasıl tepkiler aldınız? Benim amacım izleyenlere ders vermek değil. Bakın siz böyle görüyorsunuz. Ben bunu yıkacağım diye düşünmedim, önce kendi tabularımı yıkmak istedim. Yola buradan başladığım için de film için hiç bir zaman ahkam kesmek istemedim. Hala bu filmi izlemesi gereken çok kişi olduğunu düşünüyorum. Bizim aldığımız eğitim ve toplumdaki yargı da BİZDEN FARKLI OLANA TAHAMMÜLÜ- MÜZ YOK maalesef. Hala bu şekilde büyütülüyor ve yetiştiriliyoruz. Bize benzemeyeni öteleyen bir tavrımız var. Belki de farklı olanın öyle olmasını istiyoruz ki kendimizi bir şekilde motive edebilelim. Ben böyle değilim. Bak ben ona benzemiyorum şeklinde konuşabilmek için kendimizi bu yolla tatmin ediyoruz. Bu işe başlamadan önceki dönem benim adıma gerçekten sancılı geçti. Nasıl yapacağım, nasıl gerçekleştireceğim, nereden başlayacağım? ve benzeri sorular oluştu kafamda. Nerede yaşadıkları, yerleri yurtları belli olanların ancak birisinin yanına gidip böyle bir olayı çekeceğinizi söylemek çok da kolay bir durum değil. Ters tepkiler alabilirdim. İnternetten yaptığım araştırmalar sonucu 4. Nefret Suçlarıyla Mücadele haftası ile konferanslar düzenlendiğini öğrendim. Siyah Pembe Üçgen in bir L.G. B.T derneği olduğunu öğrenim. Bu dernekte tema, ikili cinsiyet sisteminin dayatması ve baskısıyla ilgiliydi ve oradan çok fazla bilgi aldım. Derneğe gitmeye karar verdim ve oradaki insanlara fikirlerimden bahsedince bana söyledikleri şu sözler beni çok etkiledi; Senin ne yapacağını biz nereden bilebiliriz. Belki sen de bizi farkında olmadan çektiklerinle ötekileştireceksin. Bu sözlerden sonra tekrar düşünüp Ben ne yapıyorum dedim. Çekmemeyi bile düşündüm. Birinin hayatına gireceğim ve bilmeden de olsa onun hayatını daha da zora koşacağım. Bir dönem projesi için başkasının hayatını etkilemeye hakkımın olmadığını düşündüm. Ama sonunda Madem böyle bir şey yapmak istiyorum, bunun hakkını vermeli, tam anlamıyla yapmalıyım kararına vardım. Araştırmalarım sonucu Çarşamba akşamları belirli bir mekanda trans ve L.G.B.T Derneği üyesi kadınların bir araya gelip feminizm ve politika hakkında konuştuklarını öğrendim. Dayanamadım ben de oraya gittim ve orada filmde oynayan Demet le tanıştım. Demet, çok donanımlı ve iyi eğitimli, sıcak samimi bir kişi. Çarşamba akşamları dernekte kadınlara dinler tarihi ve cinsellik hakkında sunumlar yapıyor. O kadar işine hakim bir insan ki, kartlarına bakmadan sunumunu gerçekleştiriyor. Ondan çok şey öğrendim ve çok iyi bir arkadaşlığımız oldu. İlk önce projemden bahsetmekten çekindim. Ancak daha sonra aramızdaki samimiyetten ötürü böyle bir şey yapmak istediğimi söyledim o da kabul etti. Demet in sayesinde ev arkadaşı Selma yla tanıştık. O da Demet gibi çok donanımlı, eğitimli biri. Çok koyu bir Müslüman iken Hinduizme giden bir yolcuğu var, o da oynamayı kabul etti. Burada yanlış anlaşılmasını istemediğim bir durum söz konusu. İlkokul mezunu transların haksızlığa uğramasını istemem. İçimde kalan keşke onlarla da çalışabilseydim. 24 25

MEDYA Filmi çektikten sonra nasıl tepkiler aldınız? Çok büyük tepkiler almadım zaten belirttiğim gibi filmin çekim öncesiydi sancılı olan dönem zaten bu bir dönem projesiydi. Önemli olan benim bu projeyi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimdi; beni, hocalarımı ve arkadaşlarımı endişelendiren, toplumun bu konuya belli bir bakış açısının olmasıydı. Belgeselin ödüle giden yolu nasıl gerçekleşti? Filmin çekimi gerçekleştikten sonra bir şekilde olaylar gelişti, Altın Koza ve Altın Portakal festivallerine katıldık, ancak ben açıkcası insanların izlemesi ve beğenisini almak dışında gerçekten ödül beklemiyordum. Diğer yönetmenlerin işlerini izledikçe onlara hayran kalmıştım ve kendi aramızda konuşurken bile hiç ödül alacağımı konuşmadık. Sadece insanlarla o festivalin sıcaklığında yaptığım işi seyretmek çok büyük keyifti, tek düşüncem buydu. Hala inanamıyorum rüya gibi gerçekleşti her şey. Son olarak sizin gibi olmak isteyenlere bu yolda neler önerirsiniz? Film festivallerini takip etsinler orada yönetmenlerle söyleşi yapma imkanı bulabilirler ve festivallerin insana çok sey kattığını öğrettiğini biliyorum. Festivallerin ambiyansı bambaşkadır. En önce yapmaları gereken, bir makine sahibi olmak ve buldukları her şeyi çekmek olmalı. Fotoğraf çekme tekniğini bilmek çok önemlidir. Pelin TOZUN Doğuş Televizyon ve Dergi Grubunun Renkli Dünyasından İzlenimler İlk olarak Doğuş Power Center ın rengarenk ışıkları, mimarisi ve bir alışveriş merkezi ferahlığıyla İstanbul da çalışılacak en güzel binalardan biri olabileceğini söylemek istiyorum. Bu grupta çoğu kişi işinden mutlu ve memnun. İnsanlar kültürlü, samimi ve sıcak. Birbirleriyle iletişimleri ve aralarındaki bağ oldukça kuvvetli. Medyada kadınlar da erkekler de kendilerine çok güzel bakıp yemeklerine, sporlarına, uykularına çok dikkat ediyorlar. Ve büyük çoğunluğu oldukça genç insanlar. Televizyonlar Benim staj yaptığım reklam ve sponsorluk satış birimi insanların oldukça renkli, komik, eğlenceli ve sosyal olduğu bir birimdi. Ayrıca çok hareketli ve çok keyifli. Ben orada stajyer olarak şirketlere program teklifi hazırlanmasına katkıda bulundum. NTV, e2, CNBC-e ve Kral TV deki birçok program için sponsorluk tekliflerini hazırladım. Beni şirket içi toplantılara dahil ettiler, iş dışında da vakitlerinden ayırdılar, önerilerde bulundular, birçok konuda kendi hayat tecrübelerini paylaştılar. Star TV tarafında işleyiş biraz daha farklıydı. Starla ilgili şunu söyleyebilirim ki kanal devam etmekte olan program ve dizilerinin yanı sıra, yeni projeleriyle de sağlam bir atılım yapacak gibi gözüküyor. Doğuş ta dizi, belgesel vs. seslendirmesi efsane kaliteli ve çok keyifli bir ortama sahip. Kenan Işık, Cihan Ünal, Parla Şenol, Özgür Erduran hepsi gelip çeşitli diziler, belgeseller vb. seslendirdiler. Bir kısmıyla birebir sohbet etme ve stüdyoya beraber girme imkanım oldu. Sonra aynı birimde dizilere alt yazılarını ekleyen ekiple tanıştım. Buranın izole edilmiş, sessiz, ayrı bir ortamı vardı. Dergiler Vogue, GQ Türkiye, National Geographic, NTV Tarih, CNBC-e Business, Motor Boat, Robb Report Doğuş Yayın Grubunun sahip oldukları yayın grupları. Özellikle Vogue dergisinde çalışan kadınlar ve erkeklerin giyimleri hakkında ayrı bir yazı yazabilirim. Çok pahalı olmamakla birlikte, kendilerine çok yakışan apayrı bir tarzları var. Erkekler için sakal kesme, saç uzatmama gibi kurallar yok. Temiz ve düzgün olduğu sürece herkes kendine yakıştırdığı gibi gelmekte özgür. Dergileri satışa sunulmadan önce okuma imkanı bulmam da ayrı bir keyifti. Radyolar Radyo grubu, 2 si sadece İstanbul içi yerel, 5 i de Türkiye genelinde yayın yapan 7 radyodan oluşuyor. Radyoların reklam ve sponsorluk satış biriminde de 3 gün geçirdim. Sistemi daha farklı. Tabii trafiğin yoğun olduğu sabah 07.00-10.00 arası ve akşam 17.00-20.00 arası drive time, televizyonda ise saat 18.00-01.00 arası prime time olarak nitelendiriliyor. Programlar, fiyatlandırmalar vb. hep buna göre değişiyor. İşte böyle bir yerdi Doğuş Yayın Grubu. Bir şirketin kalitesinin çalışan insanların kalitesinden geldiğini net olarak gördüğüm ve medyanın diğer hiçbir sektöre benzemediğini anladığım, kelimenin tam anlamıyla büyülü bir yerdi burası. Tuğçe KUZNEK 26 27

SANAT Yaşar Üniversitesi MYO YAŞAM Dansıyla İçindeki Çocuğu Yaşatıyor MYO da Yeni Yıl Coşkuyla Kutlandı 28 Latin Danslarında Türkiye Birincisi Cihat Ümit Yumlu, Deneyimlerini Paylaşıyor. Latin dansları şampiyonasında Türkiye birinciliği olan Ümit Yumlu, Salsa dan Viyana Valsi ne bir çok kategoride dans dersleri veriyor. Yumlu, dansla ilgili merak edilen soruları cevaplandırdı. Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Tabii ki. Adım Ümit Cihat Yumlu.1977 yılında Amasya da doğdum. Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı Türk Halk Dansları Bölümü nde 1995 yılında Lisans Eğitimi almaya başladım, 2002 yılında lisans eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Cimnastik Federasyonu Latin Dansları Antrenörlük Belgesi aldım. Bu dönemde farklı dans toplulukları bünyesinde dans ettim. Yurt içi ve yurtdışında birçok gösterilerde dans organizasyonlarında yer aldım. Daha sonra 2001 yılında katıldığım ilk yarışmada T.C. Jimnastik Federasyonu 1. Ulusal Latin Dansları şampiyonası Türkiye 1. liği derecesini aldım. Halen International Dance Organization Lisanslı Sporcusu olarak yarışmalara katılmaya ve öğrencilerimi yarışmalara hazırlamaya devam ediyorum.sahibi olduğum Dance Floor Dans Okulu nun hem işletmesini yürütüyor; hem de kendi okulum bünyesinde dans çalışmalarına devam ediyorum. Aynı zamanda; dans geceleri, eğitim workshop ları ve partiler, özel dans gösterileri organize ediyorum. Şu anda eğitimini vermekte olduğum danslar Salsa, Merengue, Cha Cha, Bachata, Rumba, Samba, Jive, Pasodoble, Slow Vals, Viyana Valsi, Two Steps, Twist, Rueda De Casino, Pop Dans, Arjantin Tango. Dansa ilginiz kaç yaşında başladı? Dans geçmişim ilkokul yıllarına dayanıyor. 1995 yılına kadar amatör olarak devam eden dans yaşamımda, 1995 yılında Şenay Pekün Bale Okulu ile tanışarak amatörlükten profesyonelliğe ilk adımı atmış oldum. Bu dönemde Modern Dans, Klasik Bale, Jazz Dans, Latin Amerikan ve Salon Dansları, Rock n Roll, Twist, Tango gibi dansların temel eğitimlerini aldım. Neden dansı bir meslek olarak seçtiniz? Dansı sevmem ve içimdeki çocuğun hiç ölmemesi bu mesleği yapmamda baş unsur. Eğlenerek ve severek yaptığım bir iş. Koreografi çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Koreografi sizin için ne ifade ediyor? Koreografilerim müziğin ritmine ve verdiği duyguya göre değişiyor. Kendime özgün bir dans stilim var. Özgünlükten kastım dansçının internetten indirdiği ya da dans DVD lerinden gördüğü hareketlerin birebir kopyası değil. Kendi karakterimden, içinde bulunduğum kültürden ilham alıp kendi koreografilerimi hazırlamam. Sizin dansınız sizce kime benziyor? Ümit Yumlu ya benziyor (gülüyor). Bu son sorum. Bir dansçı olarak nasıl hatırlanmak istersiniz? Her dansçı gibi işinde başarılı bir dansçı olarak hatırlanmak isterim. Teşekkürler. Rengim Ege ÇOBANKARA Meslek Yüksekokulu akademisyen ve öğrencileri, bu yıl da yeni yılı yılbaşı partisiyle karşıladı. Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu önderliğinde, halkla ilişkiler ve tanıtım programı 2. sınıf öğrencilerinin organizasyonuyla MYO Yılbaşı Partisi düzenlendi. Öğretim elemanları ve öğrencilerin katıldığı parti, Gümüşoğlu nun yeni yıla dair iyi dileklerini dile getirdiği konuşmayla başladı. Süsleme, müzik ve ikramlarını halkla ilişkiler öğrencilerinin hazırlayıp aynı zamanda bir organizasyon planlama ve uygulama becerilerini geliştirme olanağı yakaladığı partide tüm davetliler hoşça va- kit geçirdi, yoğun bir dönemin stresini atma fırsatı yakaladı. Öğrenciler partinin final sınavları öncesi ilaç gibi geldiğini belirterek memnuniyetlerini dile getirdi. Dilara DEĞİRMEN 29

Filiz Taçbaş: Gençler olumlu düşünürse hayallerine ulaşmalarının önünde engel yok 30 yıllık kariyerine 25 sinema filmi, birçok dizi ve tiyatro oyununu sığdıran, yıllarını film setlerinde geçirmiş ünlü sinema ve dizi oyuncusu Filiz Taçbaş ile oyunculuk kariyeri ve yeni projeleri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bu mesleğe kaç yaşında başladınız? Mesleğe 17 yaşında başladım. Aslında daha önce bir güzellik yarışması kazandım. Bu güzellik yarışması bana yeni kapılar açtı. Tabii ki bir tiyatro teklifi yapıldı. Abdullah Şahin, Abdullah Şahin özel tiyatrosunu kurmuştu. O tiyatroda başladım. İlk tiyatroya başladığım yıl turneye çıktım. 3 aylık bir turneydi. Sürekli Türkiye yi dolaştık. Bu bana çok büyük tecrübe oldu. Oynadığım oyuncular, büyüklerim vardı. Tabii ki ben o zaman çocuk yaştaydım. Çok küçük yaşta başladığım için biraz toydum onların arasında. Benim şansım hep tecrübeli oyuncularla oynamamdı. Bu bana çok iyi bir okul oldu aslında. Alaylıyım ama iyi hocalarla rol aldım. Hem çok keyifli bir iş yapmanın huzuruna erdim. Yaklaşık yedi-sekiz oyunda oynadım. Sadece Abdullah Şahin le değil, Müjdat Gezen le oynadım, Enis Fosforoğlu yla oynadım. Daha sonra sinema sektörüne girdim. Aşağı yukarı 25 tane sinema filmim var, TV dizilerim var. Güzellik yarışmasında yüz güzeli seçildiniz, kendinizi gerçekten beğeniyor musunuz? Kendimi gerçekten beğeniyorum. Yaşıma rağmen hala güzelim. Bunu etrafımdaki insanlar da söylüyor. Aslında bir kadın için güzel olmanın bedeli de var yani güzel olmak için çaba sarfetmeniz gerekiyor. Kendinize bakmanız gerekiyor. Ben aynı zamanda sporu da ihmal etmeyen biriyim. Mutlaka ekmek su gibi sporumu da yapıyorum. Yapmak zorundayım zaten bence oyuncu kendine çok iyi bakmalı. Çünkü bu işi yıllarca yapabilmek için iyi olmak, zinde olmak zorunda. Kendimi seviyorum, bunun megolomanlıkla bir ilgisi yok. İnsan kendini seviyorsa kendine çok iyi bakar. Sağlığıma dikkat ediyorum yediklerime dikkat ediyorum, biraz kilo alsam hemen yediğime içtiğime dikkat etmeye başlıyorum. Makyaj çok yapmıyorum, gerektiğinde yapıyorum. Kendinizde beğendiginiz beğenmediginiz huylar var mı? Beğenmediğim huylarım var tabii. Şakayı çok severim ben. Özellikle çok yakın arkadaşlarımla şakası bol bir diyaloğum vardır. Bazen şakanın dozunu kaçırabiliyorum ama bu sadece arkadaşlar arasında oluyor; eğleniyoruz, gülüyoruz, kızdırmayı çok severim arkadaşlarımı. Sevdiğim tarafım arkadaşlarıma çok düşkünümdür, aileme, kızıma çok düşkünümdür. Sevdiğim insanlara kısaca çok düşkünümdür. Onlara değer veririm, korurum, kollarım. Bu sektöre girerek en büyük hayalinizi gerçekleştirdiğinizi söyleyebilir misiniz? Evet tabii ki. Ben çocukken hep oyuncu olmayı istemiştim. Aslında bu benim için bir hayaldi Ben diyorum ki, pozitif düşünceler o hayalinizi gerçekleştirebilir. Yani çocukken hep düşündüğüm şeyler büyüdüğümde gerçekleşti. İnsanın büyüdükçe hayalleri de küçülüyor aslında. Yaş büyüdükçe hayaller küçülürmüş. Ben istediğimi elde ettim diye düşünüyorum. Ama idealimde tabii ki oynamak istediğim bazı karakterler var. Şimdi müzikli bir oyun düşünüyoruz Kandemir Konduk la. Kandemir Konduk un yazdığı bir projemiz var. Yazın açık havada düşünüyoruz bu tiyatro oyununu. İlgi çekeceğini düşünüyoruz oyunun çünkü güncel konulara yer vereceğiz ve skeç olarak seyirciye sunacağız. Siz yüz güzeli seçildikten sonra bu sektöre girdiniz, şimdi gençler daha şanssız durumda çünkü sektörde şu anda çok fazla oyuncu var. Çok doğru, bizim zamanımızda da aslında kolay değildi oyuncu olabilmek. Tamam alaylıyız ama biz ne sıralardan geçtik biliyor musun oyuncu olmak için. Ben, Defne Yalnız, Teoman Aksoy, Abdullah Şahin, Müjdat Gezen, Asuman Arsan, Şemsi İnkaya yani o kadar tecrübeli oyuncularla oynuyorsunuz ki. Ben kendimi aslında daha şanslı hissediyorum. Biraz da şans meselesi aslında bu biliyor musun. Mesela şimdi, çok yetenekli çocuklar var. Keşke hepsi bir şans yakalayabilse. Biraz yer aldığınız projelerden de kaynaklanıyor. Tabii, projeler hep kalıcı projeler oldu. Biraz da bu benim şansımdan kaynaklanıyor. Oyunculuğumu da insanlara sevdirdim zannediyorum. Bu oyuncu adına gerçekten önemli birşey. Ben 30 sene oldu oyunculuğa başlayalı. 30 senedir bil fiil calıştım. İlk kez bu sene kışın oturuyorum calışmadan. İlk kez ama dinleniyorum, o kadar yorulmuşum ki 30 senedir. Hiç acele etmiyorum gelen teklifler var, değerlendiriyoruz. Çok da aman eyvah ben bir dizide oynayayım telaşına kapılmıyorum. Çünkü zaten tiyatro oyunumuz var. Önemli olan benim istediğim proje olması. Oynayabileceğim bir proje olması. 25 sinema filminde yer aldım dediniz, en severek oynadığınız rol var mı aklınızda kalan? Dizilerde, İşler Güçler dizisini çok sevdim. Konuk oyuncu oynadım, çünkü çok gündemde olan güncel bir hikayesi var. Doğaçlama gibi bir şey zaten. Sesli çekim aslında çok doğru bir şey, sesli çekim yapılması oyuncuyu da motive ediyor. Birebir oynuyorsunuz, konsantrasyon daha iyi oluyor. Mesela Bütün Çocuklarım diye bir dizi yapmıştım, orada bir Heje rolüm vardı, bu karakteri çok beğenmiştim. Benim için güzel bir denemeydi o da. Sinema filmlerim var tabii, festivale katılan filmlerim var. Altın Portakal a katılan sinema filmlerim var. Peki size göre bu sektörün avantajı ya da dezavantajı diyebileceğiniz bir şey var mı? Dezavantajı hep göz önünde olduğunuz için hal ve hareketlerinize dikkat etmek zorundasınız. Yani topluma örnek olmak anlamında maalesef model olarak gösteriliyoruz. Aslında biz bazen biz olmak istiyoruz. Ben olmak istiyorum olamıyorum, toplum önünde biraz çılgınlık yapmaya kalksan yapamazsın. Mesela ben çok deli dolu bir insanım aslında hep o hanımefendiliği korumak zorundayım. Tamam hanımefendiyim özümde ama insan bazen çocuklaşmak istiyor ama onu yapamıyorsunuz mesela. Biz bizeyken arkadaşlarımız arasında zaten öyleyim çok doğalım. Oyunculuk dışında sporcu kimliğinizle de ön plana çıkıyorsunuz tenise başlama sebebiniz nedir? Tenis zaten hep aklımda olan bir spordu. Ben okul hayatımda da sporla uğraştım. Atletizm, basketbol, voleybol, futbol ne bulursam oynuyordum. Hiperaktif bir yapıya sahibim. Çok hareketli bir insanım ben durduğu yerde duran 30 31

bir insan değilim. Tenise doktorumun tavsiyesiyle başladım. Nefes darlığım vardı. Çocukluğumdan genetik bu. Çok genç yıllarımda nefes alamıyordum, sürekli acile gidiyoruz oksijen tüpü takıyorlar. Kardiyolog doktor en sevdiğim sporun hangisi olduğunu sordu. Ben de tenis dedim. Hemen bir raket alıyorsunuz başlıyorsunuz dedi. Hakikaten o gün bugündür tenis oynuyorum. Şükür ki, o günden sonra nefesimle ilgili acile hiç gitmedim. Yani çok ufak tefek oldu, bütün iş ciğerlerde nefesimi kontrol etmek. Şu anda daha sağlıklıyım, daha iyiyim, daha huzurluyum. Hem sevdiğim sporu yaptım hem de sağlığım düzeldi. Görüyorum ki bir sürü madalyanız, kupanız var. Evet çok kupam var, bugün kızıma gösterdim şaşırdı. 50 ye yakın vardır tenisle ilgili. Bir de Hülya cup var bildiğimize göre. Hülya Cup a bu sene katıldım ama bu ay yapılan turnuvayı unutmuşum. Orada bir gösteri maçı yaptık. Hülya nın adına olduğu için Hülya için yaptım onu, onun dışında Hülya Cup tan da kupalarım var, tabii birçok turnuvadan da var. Ayrıca milli takımdan da var. 5-6 sene önce milli takıma da girmiştim. Tenis güzel, sosyal bir spor. Herkes yapabilse, imkan bulabilse. Ortamı da çok güzel, çok keyifli. Hem spor yapıyorsunuz hem eğleniyorsunuz. Son olarak gençlere söylemek istediğiniz bir şey var mı? Doğruluktan ve dürüstlükten asla ayrılmayın. Size bu hoş sohbet için teşekkür ediyorum iyi günler diliyorum. Teşekkür ederim, benim için de keyifli bir sohbet oldu. Bütün öğrenci arkadaşlarına selam olsun buradan, hocalarına da. Yaprak DİPOVA Ağaçlarla Mevsimler Ağaçlar ağaçlar ağaçlar Nerden çıktı demeyin doğa tutkunu olduğumu, dolayısıyla her mevsimle barışık olduğumu çoğu kişi bilir. Sadece burada bir parantez açmak gerekirse!!! aşırı sıcaklar hariç o da İzmir de temmuz-ağustos aylarına tekabül etmekte... ne baharı, yazdan, ne sonbaharı kıştan ayırt edebilirim yani demem odur ki; bahar zaten benim ayım, yaz desem mavi ile beyazın güzel mi güzel birlikteliği, sonbahar doğanın tonlandığı görsel şölen, eee kış da bizim İzmir de tadamadığımız o, seyretmesini çok özlediğim sokak lambası ışığında lapa lapa yağan karı izlemek desem, herhalde her şeyi kısaca özetlemiş oluruz. Çama olan düşkünlüğüm de, sanırım bahçemizde bol bol bulunmasından kaynaklanıyor. Hem bahçe içinde, hem de bahçe dışında ön tarafta belirli aralıklarla sıralanmış hatta aralarına leylaklar dikilmiş olarak aklımda kalmış Her yaz akşamı babam daireden (MEB) o zamanlar bakanlık yerine kısaca daire denirdi... neyse, daireden geldiğinde ilk iş olarak, hortumu alır ve evin dört tarafında daha bir sürü çeşit ağaç bulunan ağaçların dibine su verir hatta ve hatta hemen hemen her gün sulanan ağaçların dibi hortumun tazyikten toprakta açtığı suyla dolmaya başlayınca, culok culok diye ses çıkarırdı!!! Şimdi bu sesi nerede duysam taaa çocukluğuma gidiyor ve bir anıyı hatırlayıp oradan çıkarıyorum Tabii bakarsan bağ bakmazsan dağ olur atasözü bizim ağaçlarımızda da etkisini gösterir ve meyvesiyle, çiçekleriyle, ağaçlarıyla bize karşılık verirlerdi. Ya kışın? İşte o, çamları otur saatlerce seyret Lapa lapa yağan karların kollarında biriktiği muhteşem görüntüsü Yine hatırlıyorum bazen kar çok yağarsa onları babam çırpardı ki kolları ağırlıktan kırılmasın diye Vay be şimdi nasıl sokak köpek ve kedileri için soğuktan donmamaları için bir sürü çağrıda bulunuyorsa demek babam da herşeyin bir dayanma gücü olduğunu bildiğinden, çamlarımıza böyle bir bakım yapıyordu, keşke herkes en az bu kadar doğaya karşı biraz duyarlı olabilse güzelmiş o yıllar. Zeytin ağacıyla da burada yani, İzmir de tanıştım şimdi ise, aşığıyım bir yazlık evim olsun önünde iki tane koskocaman zeytin ağacım olsun, köklerinin sağlamlığı barış ve dostluk gibi olsun; gölgesiyle, benden salkım söğüde selam yollasın, yaz geceleri üzerlerine fenerler takayım altında kitap okuyayım, kısık sesle müzik dinleyip, gökyüzünü seyredeyim, bazı akşamlar da sevdiklerimle birlikte zeytin ağacımın altında kurulu soframızda Ege ye doğru kadeh kaldırıp, her şeye S E V G İ Y L E, diyeyim Aygül ÖZEN http://www.aygulozen.com Peki diyeceksiniz ki, mevsimlerin başlıkla ne ilgisi var? var, hem de nasıl var bendeniz, her şeyi olduğu gibi ağaçları da çok severim de; gönlümde salkım söğüdün, çam ile zeytin ağaçlarının yerlerinin de bir başka olduğunu da bilirim Salkım söğüt ve çam ağaçları bizim Ankara daki ilk evimizin önünde vardı (şimdi de çam ağaçlarından üç tanesi duruyor onlar da büyümüş de büyümüş ve muhteşem olmuşlar) hatırlıyorum da kapının hemen dışında bahçe duvarında sizi karşılayan o narin dallarıyla adeta selamlayan, aşağıya doğru sarkan ince uzun yapraklı, gölgesinde sohbete doyulmayan yaz dostu salkım söğüt daha sonra rögar borularını tıkıyor diye, büyümesi seneleri alan ama kesilmesi 10 dakika bile sürmeyen köklü mü köklü bir ağaç, pardon gölgesiyle bile koruyan, saran, kucaklayan bir dost. 32 33

Sadece İş Deneyimi Olmayan Üniversitelilerin İşe Alındığı Bir Mekan KafePi ile Hayatı Pi ye Alıyoruz Popüler mekan sıralamasında ilk akla gelen, duyduğumuz her üniversite etkinliğinde karşımıza çıkan bu işletmeyi biraz daha yakından tanımak istedik. Üniversite öğrencilerinin sıklıkla tercih ettiği mekanlar arasında olan Kafe Pi nin hızlı yükselişinin sebeplerini bir de Kafe Pi Kordon Lounge şeflerine sizler için sorduk. Kafe Pi nin yöneticilerinden olan işletmecisi Dilara Aslın, şefler Kemal Tahir Yıldız ve Onur Selcik ile yaptığımız bu eğlenceli röportajdan çok keyif aldık. Yaşar Üniversitesi MYO İki ay önce serviste gördüğüm bir çalışanı iki ay sonra barda görüyorum. Bu nasıl oluyor? Onur S.: Bar bizim için çok önemli. İstesem dışarıdan bir işletmeciyi de bara getirebilirim, ama öyle bir girişim, buradaki enerji ortamını kaybetmemize neden olur. Çalışanlarımız tecrübesiz olduğu için işe ilk girdiklerinde servisten başlarlar zamanla yükselirler. Kemal T. Y.: Pi de işletmeci olabilmeniz için sıfırdan başlamak gerekiyor. Franchasing yok! ( gülüyor ) Kafe Pi nin toplam kaç şubesi var. İsimleriyle sayabilir misiniz? Kemal T. Y.: 1- Kafe Pi 2-Taksim Pi 3-Beşiktaş Pi 4-Küçükbeyoğlu 5-Asmalımescit 6-Tünel Bistro 7-İlk sahne organizasyonu olarak Bronx Pi 8-Sera Beach Club 9-KafePi Suadiye Lounge 10- Eskişehir Pi 11-Kafepi Beach Club (asıl plaj) 12- Ortaköy Pi 13-Bursa Pi 14-Curcuna 15-Mürekkep 16- Bornova Pi ( Açılış aşamasında) Son olarak kokteyllerinizden bahsedebilir misiniz? Kemal T.Y.: Türkiye ye asıl kokteyl kültürünü aşılayan Kafe Pi dir. Yaklaşık 100 ü aşkın kokteyle sahip ve çoğu kokteylleri barmenlerimiz üretiyor. Onur S: Oooof (gülüyor ) Sadece mojitolarımız bile 9 çeşit. Barmenlerimizin buldukları kokteyllerimiz var. O kadar eğlenceli bir mekan ki işletmecilerimizin kendi adlarıyla oluşturdukları kokteyllerimiz bile mevcut. Pi karıncaları piknikte! Her sene mayıs sonu haziranın ilk haftası önceden belirlenen bir yere personelden hiçbir ücret talep etmeksizin, şubeler kapatılarak min 1 gün max 2 gece 3 gün tatil piknik havasında. En son Düzce de rafting yapıldı. Gürcan BAYRAKTAR Elif Sinem NERGİZ Hande DERELİ Ceren BURUNSUZ Elif GENAL Kafe Pi nin konsepti hakkında bilgi alabilir miyiz? Onur Selcik : 18-30 yaş grubuna hitap ediyoruz. Hafta içi sadece yemek için gelenler yoğunlukta. Bizim olayımız şarap, hoş yemekler üzerine güzel ve benzersiz kokteyller. Eğlence tarzınız nedir? Onur S.: İnsanlar eğlendikçe biz de eğleniyoruz. Amaç sarhoş olmak değil; eğlence. Eğlence için her şey bizde mevcut. İstediğiniz her şeyi her zaman alabiliyorsunuz. Burada her şey bir arada. Yemek, kokteyl, eğlence Burada çalışan herkesin üniversiteli olduğunu görüyoruz. Neden? Kemal Tahir Yıldız.: Üniversite öğrencilerinin kollarına altın bir bilezik takmak için. İleride kendi mesleklerini yapmasalar bile rahatlıkla bu sektöre yönelebilirler. Daha önce hiç iş tecrübesi olmayan bir üniversite öğrencisi, bizimle çalışmaya başladığında ona işi öğretip sıfırdan yetiştiririz. Önceden iş tecrübesi olan birisini Kafe Pi de çalıştırmıyoruz çünkü, daha önceki iş tecrübesiyle Kafe Pi nin çalışma sistemi arasında farklar var. Bu nedenle, deneyimli kişiyle uğraşmak yerine sıfırdan bir üniversite öğrencisi yetiştirip kısa sürede adaptasyonu sağlamayı tercih ediyoruz. Onur S: Tecrübesiz eleman alıyoruz çünkü üniversiteliler zeki, elit kişiler. Öğrencilere tepsi tutmayı anlatmıyorum. Kendi bar tarzımızı anlatıyorum. Samimi ve muhabbeti bol hizmet alınabiliyor. En büyük etken üniversitelileri kendimize yakın hissediyoruz. Müşterilerinizin çalışan kesimden çok üniversite öğrencisi olmasının nedeni nedir? Onur S: Çalışanlarımız üniversiteli olduğu için. Üniversiteliler eğlenecek yerleri biliyorlar ( gülüyor...). Ayrıca bütün içkilerimizin orijinal olması da etkili. 34 35

Kuruş Hesabı Ünlü lüks spor otomobil üreticisi Aston Martin dahi Türkiye nin harika bir pazar olduğunu dile getirdi. Dünyada petrolün varil fiyatının yükseldiğini göz önüne alırsak, bizim ülkemizdeki yakıt fiyatının düşmesini beklemek pek mantıklı değil. Yakıt fiyatları her ülkede yükselişte. Fakat burada kocaman bir Ama Var. Küresel kriz nedeniyle ekonomileri zor durumda olan ve her gün Ülkemizde hemen hemen herkes benzin fiyatlarından şikayetçi olurken, istatistiki veriler bu şikayetin sadece dillerde olduğunu gösteriyor. Ya da sadece bana öyle geliyor. Otomotiv sektörü ile ilgiliyim. Dolayısıyla sokakta gezinen araçları biraz daha fazla gözlemliyorum. Fakat gözlemlerken bir şeye kafam takılıyor ki oda araçların giderek yenilenmesi. Ülkemizde vergilere ve zamlara inat olsun diye mi bilemiyorum ama, araç satışları patlıyor. Öyle ki, bir çok otomobil üreticisi bizi çok kıymetli bir pazar olarak görüyor. sokak gösterilerine sahne olan Yunanistan, İtalya ve İspanya da bile benzin Türkiye den daha ucuz fiyatlarla satılıyor. Bir litre benzin Yunanistan da 1.75 euro (4.07 TL), İtalya da 1.86 euro (4.32 TL) ve İspanya da 1.45 euro ya (3.36 TL) satılıyor. Dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan ve kişi başına ortalama milli geliri 100 bin dolar seviyesinde bulunan Norveç te bir litre benzin 2.06 euro ya (4.77 TL) satılıyor. 2012 nin son çeyreklerinde oluşan mali açıklar Türkiye de benzinin litresini 4.84 liraya kadar taşıdı. Aile olarak otomobil sevdalısı bir yapımız olduğu için, aile erkekleri toplandığında herkesin bildiği Araba Muhabbeti bizde de vardır. Fakat senelerden sonra gözlemlerim ve sorgulamalarım sonucunda bir yere vardım. Öyle ki, 60 larda ve 70 lerde Bir depoyla şu kadar gidiyor veya 1 litreyle bu kadar gidiyor tabiri, yerini, Kilometrede şu kadar kuruş yakıyor a bıraktı. Güzel ülkemin şoförlerinin tabirleri, aksanları, Türkçeleri, bilhassa psikolojileri bozuldu. Elektrikli otomobillere mi döneceğiz nedir? Zamanının güçlü kuvvetli kelimeleri olan ; Litre, Galon, Sekiz silindir gibi kelimeler, yerlerini, çok daha kuvvetsiz olan Kuruş a bıraktı. Murathan HEBİLLİ mhebilli@gmail.com Gangnam Style Fırtınası 8-12 Ekim tarihleri arasında, Yaşar Üniversitesi nde üniversitenin çeşitli bölümlerinden öğrenciler tarafından Gangnam Style Dansı etkinliği düzenlendi. Videoya alınan dans, sosyal paylaşım ağı You Tube da büyük beğeni aldı. Yaşar Üniversitesi nde öğrenim gören birinci sınıf öğrencilerinin düzenlediği etkinlik kapsamında, Kore li şarkıcı PSY nin Gangnam Style müziği ve dansıyla video çekildi. Duyurusu Facebook üzerinden yapılan etkinliğin video kurgusu ve çekimleri bir hafta sürdü. Okulun imkanlarından faydalanılarak hazırlanan bu videoya yalnızca birinci sınıf öğrencileri değil, Yaşar Üniversitesi nde okuyan tüm öğrenciler katılım gösterdi. Okul içinde farklı bölümlerde çekimler yapıldı. Videonun hazırlığı tamamlandıktan sonra Cep Sineması nda katılımcılarla birlikte mini bir Gala düzenlendi. Aynı günün akşamında video, sosyal paylaşım ağlarında (Youtube, Facebook ve Twitter) yayınlandı ve hem öğrenciler, hem de öğretim görevlileri tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. İzlenme oranı önemli ölçüde artan video, televizyon kanalı Fox da da yayınlandı. Deniz Su PİGEY 36 37

MODA Özge Özer in kaleminden; Kampüsten Stiller Elimizde fotoğraf makinemiz kampüste dolaşıp sınıflardaki stillere bir göz atalım dedik. İşte objektifimize yansıyanlar Dündar Uygun 23, Pazarlama 2.sınıf Gömlek: Lacoste Jean: Armani Ayakkabı: Calvin Klein Ceket: Avva Spor-klasik bir tarzınız varsa jean ve rahat bir gömlekle günü tamamlayabilirsiniz Ecem Görgülü 21,Dış Ticaret 2.sınıf Kazak: Zara Deri Ceket: Stradivarius Pantolon: Stradivarius Çizme: İnci Çanta: Hermes Renkli jeanler kendinden g österişli olduğu için, ister şık kombinler ister daha günlük stiller yaratabilirsiniz. Furkan Akşit 24,Pazarlama 2.sınıf Tişört: Armani Ceket: Ferre Jean: Diesel Ayakkabı: Calvin Klein Saat: Louıs Vuıtton Dilara Beşkardeşler 22,Halkla ilişkiler 2.sınıf Tişört: Home Store Deri Ceket: Koton Pantolon: Home Store Ayakkabı: Converse Çanta: Louıs Vuıtton Spor bir tarzınız varsa monotonluğu kırmak için gösterişli bir ceketten yararlanabilirsiniz Sezonun trendi olan deri ceketi rahat bir tişörtle kombinleyebilirsiniz. 38 39