Sultan Mecid Genizâde



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Töfiq Mahmud (Nahavan, 9 Kasım 1931)

Neriman Nerimanov (Tiflis, 14 Nisan Moskova, 19 Mart 1925)

X - Letif eler - Fıkralar

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül Baku, 23 Kasım 1948)

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cefer Cabbarlı (Baku, Baku, 1934)

Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s )

Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, Bakı, 1933)

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Tağışahbazi Simurg. (2 Temmuz 1892, Baku - 21 Nisan 1937,?)

Neriman Hesenzâde (Kazak 1931)

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,


Anlamı. Temel Bilgiler 1

Hesenbey Zerdâbi (Zerdab, 7 Haziran Bakı, 28 Kasım 1907)

Yakup Şakir Ali MEKTEP VE MİLLİ DİL. Parlaq fikir, teren aqıl qazanılır mektepte, Bundan maxrum qalan adam aqir olur elbette.

Memmed Araz (Nahcıvan-Şahbuz, 14 Ekim 1933)

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Qurbani. Naşı tebib derde derman etmedi, Canan gelip göz evimden ötmedi, '-- Hesret öldüm, elim yara yetmedi, Vezir de menim tek kâmın almasın!

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Necefbey Vezirov ( Şuşa, Şamahı, 1926 )

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Tanrı dan gönderilen Adam

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Qabil (Baku, 1926-) Saysız şer içinde adi şe'rsen Ancaq ne şeriyin, ne ortağın var. Böyük bir axında üzüb gedirsen, Xırdaca gemisen, öz bayrağın var.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Reşidbey Efendiyev (Şeki, Seki, 1942)

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

NECİP FAZIL KISAKÜREK

EĞİTİM TATİLİ TANIŞMA. Eğitim yolculuğu. Haus Kreisau. v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s

Hayat bilgisi değerlendirme soruları

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

Şerif Kocadon için mevlit

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN


tellidetay.wordpress.com

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Pavlus un. Seyahatleri

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Anneler Gününün Tarihçesi ve Ülkemizde Anneler Günü

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

Benimle Evlenir misin?

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

BEXTİYAR VAHABZADE TÜRK DÜNYASININ İSTİQLAL ŞAİRİDİR

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Üç nesil Anneler Günü

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

Abdulla Şaiq (Tiflis, 25 Şubat Bakı, 28 Kasım 1959)

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Transkript:

Sultan Mecid Genizâde (Şamahı, 1866 -?, 1942) Azerî kültürü tarihine yazar, eğitimci, lügat ve ders kitapları müellifi sıfatlarıyla dahil oldu. 1866 Nisan ayında, Şamahı kentinde doğdu. Babası Hacı Murtuzeli, Şamahı'nm zengin tüccarla nndandı. F.Köçerli'nin araştırmasına göre, XVII. yy. tanınmış Azerî şairi Ağa Mesih Şirvânî, Sultan Mecid'in üçüncü veya dördüncü dedesiydi. Bazı kaynaklarda kendi soyadını "Mesihzâde" şeklinde göstermesi de buna delalet etmektedir. Yazıp-okumayı babasından öğrendi. Uç yıl mahalle mektebinde tahsil aldı, daha sonra büyük şair Seyid Ezim Şirvânî'nin (1835-1888), yeni usûlle eğitim veren okuluna davam etti. Burada Azerbaycan Türkçesi'ni, Arap, Fars ve kısmen de Rus dilini Öğrendi. 1878-1883'te, Şamahı'daki Rus okuluna gitti. Burada Rus dilini mükemmel benimsedi ve 1883'te, Tiflis'deki imparator Aleksandr adına Müellimler Enstitüsü'ne dahil oldu. Burada tahsil aldığı yıllarda Rus ve Batı Edebiyatı'yla, bu arada siyasî olaylarla yakından ilgilendi. 1887'dc Enstitü'yü bitirdi. Lakin Rus imparatorunun aynı yıl verdiği gizli emre göre, İslâm dininden olan Öğretmenlerin şehir mekteblerinde çalışması yasak edildiğinden, Sultan Mecidî de köy okullarından birine göndermek istediler. Bu haksızlığa tepki olarak, Enstitü arkadaşı Hebibbey Mahmudbeyov'la (1864-1928) birlikte Bakü'ye geldiler ve Azer- baycan millî eğitimi tarihinde mühim bir yer tutan ve "Rus-Azerbaycan Mektebi" denilen yeni tip okulun temelini attılar. Bu okullarda tarih, coğrafya, matematik dersleri verilir, Rus ve Fars dilleri de Azerbaycan Türkçesi'nin yanısıra öğretilirdi.bu tip okullar yalnız bütün Azerbaycan'da değil, Dağıstan ve Orta Asya'da da kısa zamanda yaygınlık kazandılar. 1905-1908'de Gürcistan'ın Gori kentindeki Transkafkaz Müellimler Mektebi'nin Azerbaycan bölümünün müfettişi olarak çalıştı. Onu yakından tanıyan arkadaşı F.Köçerli'nin yazdığı gibi, "Müselman şagirdlerinin haklarını ve ihtiyarlarım mühafize etmek üçün" gayret gösterdi. 1908-1917'de Baku ve Dağıstan halk mektepleri müfettişi oldu ve arazi açısından çok geniş olan bu bölgede millî eğitimin gelişmesi, yeni okulların açılması, Azerî Türkleri'nin tahsile celbedilmesi yolunda yoğun çabalar gösterdi. 1917'deki Rus ihtilalinden sonra Sultan Mecid, resmî hizmetten uzaklaştı. Siyasî faaliyyet yoluyla milletine hizmet kararı aldı. Doktor Karabey Karabeyli'nin kurduğu "İttihad" partisine girdi. Bu partiden, 1919'da açılan Azerbaycan Parlamentosuna milletvekili seçildi. Parlamento'nun ilk toplantısında ise parlamento başkan yardımcısı seçildi. Millî temellere dayanan yeni cumhuriyetin

kurulmasına hizmet etti. Lakin 1920'de Bolşevik darbesinin sonucu olarak bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti çöktü. Sultan Mecid, aralarında kendi yetiştirdiği kişilerin de olduğu komünistlerle çalışmak zorunda kaldı. "Kommunist" gezetesinin, 1920 Mayıs sayılarının birinde, ona kendi hatalarını bile itiraf ettirdiler. 1920-1937'de Azerbaycan Halk Maarif Komiserliği'nin müfettişi, Azerbaycanı Tedkik ve Tetebbö Cemiyyeti'nin mes'ul katibi, Azerbaycan İlmî-Tedkikat Enstitüsü'nde lügatçilik komisyonunun üyesi olarak çeşitli görevlerde çalıştı. Aynı zamanda hayatının 30 yılını sarfettiği öğretmenlikten de uzaklaşmadı. Bilgi ve tecrübesini yeni öğretmen kuşağına aktardı. Stalin terörrünün şiddetlendiği 1937'de, ihtiyar yazar da, binlerce Azerî aydını gibi hapse atıldı. Hayatının bundan sonraki yılları hakkında hiç bir malumat yoktur. Yalnız 1943'te, yeri hâlâ da bilinmeyen bir tutsak kampında öldüğü bellidir. Sultan Mecid yazı hayatına XIX yy. 90. yıllarında başladı. İlk kitabı çocuklar için yazdığı "Tülkü ve Çak-çakbey" manzum masalıydı (1894). Bunun ardından "Mektubat-ı Şeydabey" genel adı ile yayınlanan "Müellimler İftiharı" (1898) ve "Gelinler Hemayili" (1900) bölümlerinden oluşan romanını tamamladı. Sultan Mecid, edebiyatın modernleştirilmesine çaba gösterirdi. 1896'da yazdığı mektupların birinde diyordu ki, "İndiki bu medeniyyet esrinde Hacı Hâfiz'in gezeliyyat yolu ile gedib zülfe ve kâkile medh ve recez okumak hüner deyil, mesherebazlıkdır". Modernleştirme ise onun inancına göre yalnız yeni eğitimin, yeni tipli muallimlerin yetişmesi ile mümkün idi. Sultan Mecid muallimi halkın esas ümit yeri sayardı. "Mektubat-ı Şeydabey" romanında müellimin halk hayatındaki rolünü ve yerini değerlendirerek şöyle yazıyordu: "Müellimin evi mektebhanadır, müellimin nökeri mekteb mülazimidir, müellimin tevabe ve etbarı çocuk-şagirdlerdir, müellimin mühellefatı kara-kura mekteb mizleridir, müellimin sazı, neğmesi mekteb şagirdlerinin sedasıdır, müellimin istiraheti defterlerin teshihidir. Müellimin mal ve metaı ders ve telimdir, müellimin kesb ve ücreti öz milletinin mehebbet ve iradetidir". "Milletin cehaletinden hezer eden müellim öz balasına nifrin eden ata kimidir. Hünerli ustad ham demirden sebrle Misri kılıç yapabilirse, yakşı müellim de kecteb milletden hoşehlak cemiyyet hazır laya biler". Sultan Mecid, M.F.Ahundov geleneğini devam etdirerek bir çok dram eseri yazdı. Kaynaklardaki bilgilere göre, onun ilk dram eseri 1891'de bitirdiği "Qönçe Hanım" piyesidir. Lakin bu piyesin metni elde edilemedi. 1894'te Lev Tolstoy'un, şarabın ve tütünün zararından behseden "Evvelimci Şarapçı" piyesini, Azerî Türkçesi'ne çevirdi. Eser aynı yıl Bakü'de sahneye konuldu, 1896'da ise Tolstoy'un rızasıyla kitap şeklinde yayınlandı. Sultan Mecid, aynı zamanda, bazılarının konusu Rus Edebiyatından alınmış "Hor-hor", "Akşam Sebri Hayırlı Olar", "Dursuneli ve Ballıbadı" vs. sahne eserlerinin müellifidir. Ünlü Azerî trajedi aktörü Hüseyn Arablinski'nin (İSSİ- Zİ 9) sehneye çıkması da kısmen Sultan Mecid'in adı ve faaliyeti ile ilgilidir. Sultan Mecid bir çok ders kitabı ve lügatlerin hazırlanmasına da katıldı. "Lüğeti-Rusî ve Müselmanî" (1902), Ruslar için "Türk Dilini Öyrenenlere Rehber" (1902), "İstilah-i Azerbaycan" (1904) kitaplarının ve Fars dilinde, muallim arkadaşı Aliskender Caferzâde ile birlikde yazdıkları "Kelid-i Edebiyat" ders kitaplarının da müellifidir. Bolşevik rejimi döneminde, Sâbir ve Araplinski üzerine hatıraları dışında hiç bir yeni bedii eser yazmadı. Eserleri: Tülkü ve Çaq-çaq Bey. Bakı, 1893; Her Yerde Olsa Qanlım Qan Tutar. Allah Divanı, Bakı, 1896; Müellimler Iftixarı. Mektubatı Şeyda Bey Şirvani, Bakı, 1898; Gelinler Hemayili. iffet Ve Yaxud E'şari-nesriyye. Badkubeden Buxara'ya Seyahetnamedir, Bakı, 1900; Kelidi-Edebiyyat (Eliiskender Ceferzade ile birlikte) Bakı, 1901; Samouçitel Tatarskoqo Yazıka. Lüğeti Rusi ve Müselmani, Bakı, 1902; İstilahi-Azerbaycan. Türki Qafqaz Dilini Öyenmekden Ötrü Burhan Ve Destevüzdür, Bakı, 1904; Axşam Sebri Xeyir Olar, Bakı, 1908; Xor-xor, Bakı- 1908; Dursuneli ve Balhbadı, Bakı, 1910; Tülkü ve Çaq-çaq Bey, Bakı, 1910; Sufi Şeyda, Bakı, 1911; Gelinler Hamayili, Bakı, 1912; Nabekar Qonşu, Bakı, 1912; Axşam sebri Xeyir Olar, Bakı, 1913; İstilahi-Azerbaycan, Bakı, 1913; Allan Xofu, Bakı, 1916; Qurban Bayramı Ve Yaxud On Gün Riyazet, Bakı, 1916; 1919; Seçilmiş Eserleri, Bakı, 1965. Kaynakça: Eflatun Memmedov. XX esr Azerbaycan nesri, Bakı, 1984; Xeyrulla Memmedov. Sultan Mecid Qenizadenin Nesr Yaradıcılığı, "Azerbaycan" Dergisi, Bakı, 1963, No 6; Xeyrulla Memmedov. Sultan Mecid Qenizade, Bakı, 1987; Mir Celal, Firudin Hüseynov. XX. esr Azerbaycan Edebiyyah, Bakı, 1982.

GELİNLER HEMAYİLİ (Sultan Mecid Qenizâde, Seçilmiş Eserleri, Bakü-1965,s.91-95) KONU: XIX yy. Azerbaycan Edebiyatında ikinci romandır. Romanın konusu yazarın iyi beled olduğu* öyretmen hayatından alındı. Öyretmen Şeydâbey bütün varlığı ile kendi meslekine bağlıdır. Onun fikrince, milletin geleceyi öyretmenin şahsiyyetinden ve kişiliyinden asılıdır. Şeydâbey fakır ve yoksun bir hayat keçirir. Bu arada annesi onu kardeşi kızının düğününe davet edir. Şeydâbey kardeşi kızı Dilefruz'a düğününde altun bir hemeyil hadiyye edeceyini vad etmişdi. Lakin yeterince para toplayabilmediyinden hemin2 hemayili alabilmir. Şeydâbey düşünür ki, yeni aile kuran bir kız üçün en değerli hemayıl onun eşine sadakati, saf, temiz ve namuslu olmasıdır. Buna göre de hemin konuda bir kitab yazıb onu Dilefrûz'a düğün ermeganı kimi götürmeye karar verir. Romanin "Mektubât-iŞeydâbey" adlanan birinci hissesi Şeydâbey'in gözlenilmeden hastalanması ve ölümü ile bitir. Onun vesiyyeti üzerine yakın arkadaşlarından biri eşyalarının arasında bulunan bir elyazmasını Dilefrûz'a çatdırmalıdır3. Romanın "Gelinler hamayili" adlanan ikinci hissesinde Şeydâbey'in özkeçmişi ile bağlı bir seyahet hatıreleri tesvir edilir. Vaporla Hazer denizinden keçerek Türkmenistan'a, oradan da trenle Orta Asiya'nın içerilerine geden Şeydâbey vaporda hizmet yerine yollanan gene bir Rus ailesi ile tanış olur. Pavel Petroviç ve Sofya adlanan bu karı-koca bir ay önce evlenmişler. Sofya Şeydâ-bey'e âşık olur, onunla yakınlığı can atır. Şeydâbey de Sofya üçün iztirabler keçirir. Lakin fiziki yakınlık üçün imkan bulununca, aldığı terbiye, mensub olduğu din ve daşıdığı düşünce Şeydâbey'i hemin fikirden uzaklaşdırır. Bundan sonra o, yene de Sofya ile bağlı iztirablar keçirir. Lakin yeniden cinsel alake imkanı bulununca ve Sofya buna takid edince Şeydâbey her bir kadının eşine ve doğulacak övladına sadik kalmasını onun en mukaddes görevi olduğunu hatırladır. Sofya kendi ehtiraslarından peşiman olur ve Şeydâbey'e kendi hilaskarı 4 kimi bakır. Romanda bu vesile ile iki ahlak, iki terbiye sistemi karşılaşdırılır ve müellif sade bir Türk gencinin dili ve emelleri ile Rusiya'nın kibar bir salon kadınını terbiyelendirir. Roman psikolojik sermelerle zengindir. Ayni zamanda bu romanda bütün seyahet romanlarında olduğu kimi, çoxlu tarihi ve etnografik bilgiler verilmiş, hemin dövrdeki Müselman hayatının, meişetinin, düşüncesinin lövheleri eks olunmuşdur. Şeydâbey'in fikrince, bu roman Dilefrûz üçün hemayili evez etmelidir 5. Men hâlâ sözümü qurtarmamışdım6 ki, Sofya başın aşağı eyib yelpicle? üzünü örtdü. Hemişe8 serkeş görünen xanımm indiki sernigûnluğu 9 menim nezerimde çox müteessir menzere idi. Gelinin gözel üzü qara yelpic altında gizlendikde ancaa ağ, hemvar alnı, zülf içinde keennehulo bulud arasında ay parası kibi görünürdü. Enduh qaraltısı ile tutulmuş bu gözelin imdiki terkibi teşbihen küsuflanmışll qemere benzedikde, ay tutulan zaman mis çalman kibi cınq'rovl2 tekls cingilleyibl4 ağladı. Zaten yaralanmış yerden zeher tez sirayet eder. İmdi Sofya'nın üreyi ehtizar piçtabmda^ reqiqlenmişi6 iken yene bir-iki kelme keskin sözler söylemeye menim üçün yaşxıca fürset idi, dedim: -Xamm efendi... Özünüz insaf ediniz. Bunca nezif libas ki, örtübsünüz ve bunca zerif zinet ki, geyinibsiniz, hamisi mehz^7 izzet ve hörmet üçün deyil mi? Bes özünüzü ezîze ve möhtereme istemekle bele, âya, revâmıdır ki, dünya evinde can riştesiis ile derdlerinizi çeken şexs sizin öz nezerinizde xârl9 olsun?.. Aya, revâmıdır ki, mal ve menâla, İrz ve namusa şerik olduğunuz kişi buynuz çıxarmış mesxereler20 kibi özge 2 l nezerinde gülüne olsun?... Men bu sözümü buraya çatdırdığımda22 Sofya lerze ile mezuheni23 üzünden çekib, bulud da- Iısmdan24 tülü eder25 bedr kibi üzünü açdı. Gözelin şehla gözleri yaşla dolu idi ve aızarmış arizi yaş qetreleri ile islanmışdı. Qoynundan çıxardığı des- mal26 ile gözlerinin yaşını silerek hülqumuna27 yığılmış lüabi udqunuban28 dedi: -Besdir29, Allah xatirine, besdir... Danışdığmız sözler hamisi doğrudur ve doğru olduğunu iqrar edib öz teqsirimi boynuma alıram... Menim qebih niyyetlerim ser-â-ser murdarçılıqdır, leimlikdir30, idbarlıqdır3l. Ox... Bu hereketimin keffâresi 32 üçün mene tövbe lazımdır, tövbe. Ax, Pavluşa, Pavluşa. Sen menim üçün etdiyin seflar... Ox, ox meni oda yandırmalıdır. Ehtizare33 gelmiş gelin daha göz yaşlarını saxlaşdıramayıb hökürtleme34 ağalamağa başladı. Zelaletden qurtardığım cevanenin35 imdiki haleti bir cehetce36 mene din qürurluluğu yetirirdise de, amma elahidde37 cehetee üreyimi derhem.38 edirdi. Xanımm üreyini melamet neşteri ile yaraladığıda, imdi rekzenler şivesi ile hemin cerahete melhem qoymağı lazım bilib dilnevazlıqla teselli vermeye başladım. Sofya elleri elimde, başı çiynimde uşaq kibi hıçqırıb aglayırdı, ye'ni üreyindeki qebahet nikbetin nedamet qetreleri ile yuyurdu. Zehi seadet... Yanımda teze gelin nicat tapmış39 qünahkârlar kibi ancaq medhler söyleyib deyirdi: -Can, Şeydâbey, can, Şeydâbey. Sen meni felaketden qurtarıb tezeden heyat verdin... Allah sene ecr versin. Şükür Xuda'ya ki, evvelinci gümrahlığımda sizin kibi necabetkirdar şexse rast gel- 1. bildiği 2. aynı 3. ulaştırmalıdır 4. kurtarıcısı 5. karşılamakdır 6. tamamlamamışdım 7. yelpazeyle 8. her zaman 9. şans sızlığı 10. sanki 11. tutulmuş 12. zil 13. gibi 14. hıçkırarak 15. sıkıntısından 16. yufkalaşmış 17. ancak 18. canbağı 19. diken 20. başka 21. yabancı 22. getirdiğimde 23. peçeyi 24. arkasından 25. çıkar, doğar 26. mendil 27. boğazına 28. tükrüğünü yutkunarak 29. yeter 30. kötülükdür 31. şanssızlıktır 32. kefaret 33. korkuya 34. hıçkırarak 35. genç kızın karşılığı 36. yö nüyle 37. yemin ettiği 38. karmakarışık 39. kurtuluşa ermiş

mişem, yoxsa tezcic âlemine yeni ayaq qoyduğumda qe'ten gümrahlıq vertesine yıxılıb daha durmayacaqdım... Hâlâ şükürler ki, nicat tapdım. Min be'd ömrüm olduqca sizi feramuş edemem ve din cehetice özümü size borçlu bildiyimden sizin şeklinizi hemayil edib boğazımdan asacağam. * * * Sofya daha usanmışdı, ağ mendil ile gözlerini silib basma vurmuş herareti soyutmaq üçün yene yelpice yapışdı. Sabah gülü jale qetresi ile xoşlanan kibi bu bîmisl gözelin camâlı göz yaşından sonra daha da gözelleşmişdi. İmdiki sefa şö'lesil gelinin üreyinde sür'etle baş vurduqda xatirindeki küduret qaranlığı bir-iki deqiqenin fasilesinde bilmerre mehv olmuşdu ve xezansar kederlerden sonra teze gelinin gözelce üzü eynen bahar gülü kibi şükuft etmekde2 idi. Qönçe dodaklar tebessüm havası ile açıldığın gördüyümde, ruhum şeydâsını yene terennüme getiriben tezvic ve ifafe dair bir nece feqere hadiseler söyleyib âxırda dedim: -Can, Sofya. İmdi eğer özünü din cehetice mene borçlu bilirsense, bes menim tesvirim evezine birce kelme sözümü hemayil etsen, metlûbraq olur ve o bir kelme "iffet" lefzidir ki. ünaslara dair her bir sa- edet hamisi hemin leze mezmûndur. İfaf bir te'vizdir ki, hansı gelinin gerdûninde olursa, daha zelâlet ecinnesi onun üreyine hergiz yol aparamaz 3. Menim bu sözümün müqabilinde Sofya ifaf gücü ile meni qucuyub alnımdan öpdü ve bununla bele, sedaqet visâqm tamam edib ayağa qalxdıq. Çahar etrafda 4 âlem ve tebiet hemin qerarla gözel idi. Sofya öz âdet-i nâzı ile qolun qoluma verib vağzal terefe üz çöndermişdi. Rû berûmuzda işıqlanan ay qûya tebrik üçün evvelki yerinden bir az aşağı enib aydm-aydm üzüme baxırdı. Şûxendâm gelin iki saat bundan ireli hemin bu yolu özge ahengle getmiş iken, imdi maaş ve teehhül xüsusda âzâde sohbetler edirdi ve tefriqe metlebler arasında menim ef'âlımı medh edib aramızda keçmiş maceraları bir veqtinde Pavluşa'ya söyleyeceyini niyyet edirdi. Pavel Petroviç vağzal kenarında dayanıb bizi gözleyirmiş ve uzaqdan bizi görcek sebirsizlikle istiqbâla gelib iztirabda olduğunu izhâr etdi. Saf ürekli kişi güya sefâyi bâtinî ile bizim aramızda keçen müamileden filcümle anlayıbmış. Sofya kişinin iztirabma güya diqqet göstermek üçün bir növ zerafat, bir növ5 melamet tonu ile "yoxsa bizim bâremizde bedgüman 6 oldun" deyib sorduğunda bextever kişi evvel onun elini öpüb sonra nehayet vüqâr ile dedi: -Yox, gözelim... Senin ismetine ve Şeyda Bey'in necâbetine xatircem olduğum üçün bedgüman olmağıma hergiz7 sebeb yoxdur. Pavel Petroviç tesadüfle söylediyi bu sözden bîintihâ teşekkürler hâsil etmeyimde özüm öz emelimde bîpâyan 8 fexr edirdim ve üreyimdeki ismet sefası ile Sofya'm ev sahibine tapşırıt>9 onlarla müvafiq vağzalıo gapısma girdik. HEKAYE SERGÜZEŞT, yaxud MEŞEDÎ QURBAN'm defterçesinden bir nebze (s. 129-131) KONU: Meşhed ziyaretinden Aşqabat'a dönen bir Müselmanın avamlıq ve cahilliyinden söz konusu edilir. Ruslar hemin Müselmana hakarat yapırlar, o ise bunu hakaret yox, sadece olarak bir Rus hanımının şakası sayır ve bu hakaret dolayısı ile kızan bir Müselman aydına kendisinin kahramanlıklarından konuşur. Hikaye satirik (mizahi) sepkideh yazılıb ve burada avam Müselmanın dili ile onun kendi avamlığı ve cahilliyi gülüş hedefi edilmişdir.... Biraz getmişdim, bir de gördüm, a gede, bir balkonda bir nazenin senemi, gel meni gör, derdimden öl, stul üstünde qıçmı qıçmm 13 üste aşırıb, elinde yelpik 14 naz-nezaketle üzünü yelleyir. Öz-özüme dedim ki, gözel görmek sayabdır. Uzaqdan olsa da tamaşanm eybi yoxdurl5. Özümü verdim eyvan terefe 16. Amma xanım meni görcek qalxdı ayağa, mene sarıl 7 bir âhû nezer atıb girdi içeri. Men hele eyvanın qabağmda 18 idim ki, gördüm bir saldat 1^, dalısmca 20 da bir cahılca matışka2l çıxdılar eyvana. Men özüm üçün saymazyana sallana-sallana gedirdim. Birden onu gördüm ki, qefilden tepeme bir çellek serince su ca- Iadılar22. "Oxxay" deyib özümü duruşdurmamışdım ki, bir çelle23 sağ çiynime 24, yerde qalanı da sol çiynime... Başımı yuxarı qaldırıb elim ile işare eledim ki, postoy, ağa saldat, postoy. Dedi: Çto? Xoroşoy? Dedim, oçim xoroşoy. O ki, qaide-yi tertibdir, qüsl vere bilersen... Amma heyf ki25, niyyet elemeye macal26 vermirsen. Menim bu sözüme xamm qız ağrısın aldığım qeh-qehe çekib qeşş eledi. Mexles, çox xoş keçdi. Amma çıfayda27 ki, hemen güşberepapag haradansa gene özünü ortalığa salıb başladı övqatımı28 telx elemeye. Yumruğun düyünleyib29 saldatı hedeleyib dedi: -Paşol, durak, sobak... Men bu işi bu yerde qoymayacağam. Ne var, ne var, bes neçün Meşedî kişinin başına çirkabso tökülüb? Gördüm ki, herifin başı boşdur, dedim: -Balam, menim başıma çirkab töküldü sene ne, mirkab töküldü, sene ne? Baş menim, men menim... Peh, bunu dediyimi gördüm. Bambulu daha da haldan çıxıb üstüme xoruzlanmağa başladı: -Ay senin başın yere girsin. Senin başına çirkab da azdır. Metleb senin başın deyil, metleb odur ki, saldatm birisi bizleri mesxereye 3 l qoyur. 1. mutluluk ışığı 2. açılmakta 3. yol bulamaz 4. dört yönde 5. çeşit 6. kuşkucu 7. asla 8. sonsuz 9. götürüp 10. istasyon binasının 11. tarzda 12. cilveli 13. ayağım ayağının 14. yelpaze 15. seyretmenin ayıbı yoktur 16. balkon 17...e doğru 18. önünde 19. asker 20. arkasından 21. (Rusça) fahişe 22. serptiler 23. bir tas 24. omuzuna 25. yazık ki 26. güç 27. ne fayda 28. hediyemi 29. yumruğunu sıkıp 30. pis su 31. maskaraya

Dedim: -Ade, sen uşaqsan, get ağlına duâ yazdır. Tu talım ki, saldat menim başıma çirkab tökmeyib, lap bir yeke boçkal Iehme2 töküb, daha durub saldatnan saldatlıq elemek olmaz ki? Allah göstermesin, onun dürtmesine kim davam getirebiler ki? Yox, daha da bağırmağa başladı: -Ay bizde qeyret yoxdur, namus yoxdur, filân, peşmekân. Dedim: -Ay-hay! Menim bu qırmızıca saqqalıma baxırsan, deyirsen ki, ne var, meşedînin birisidir, bunun elinden ne gelecek? Daha demirsen ki, mene Meşedî Qurban deyerler, mene iyne batırana çu- DRAM ESERLERİ XOR-XOR I perdeli vodevil (s. 191-193) valdız soxaram. Hansı.. heddi var ki, mene ayağın yandı, geri çek deyebilsin? Soxaram xenceri qarnına destesinecen. Qoy meni lap dar ağacına çeksinler, menim payıma. Bu adam papağı isti3-soyuq üçün qoymur, qeyret, üçün qoyur. Bir gün yaranmışıcı, bir gün de öleceyik. Bir qaşıq qanmdan qorxan kişi deyil. Sovurxanlı Yırtımqulu menim itime bir daş vurmaa üçün günün günortaçağı altı gülleni bir-birinin dalınca* sıxdım alnına. Doğdurur, üç il yarım "Sentralnı" da oturtdular, amma âleme sübût eledim ki, heç kes5 menim itime daş atabilmez. Kişi gerek kişi olsun. Amma matışka da bir matışkaö idi haa. Adamın bir oyla xanımı ola, yüz min manat da borcu... KONU: Yüzbaşı Rüstem Bey yenice evlenib. Hanımı Meryem onu çok sevir. Lakin Rüstem Bey eski maceralarından da ayrılabilmir. Bir gün eski refîqesi 7 Marqarita'dan mektub alır. Marqarita onu otele, kendi yanına çağırır. Evden nasıl çıkacağını bilmeyen Rüstem Bey kelek işledi8; Meryem Hanımla kavga edir, ona otağına gelmeyi yasaklayır, sonra ise er Seyfulla'nı kendi yatağında yatırdıb ona fasilesiz horuldamağı emi edir, kendisi ise Marqarita ile görüşe gedır. Lakin az sonra Meryem Hanım Rüskem Beyle barışmak üçün onun odasına gelir, könlünü almak üçün eyilib üzünden öpür. Lakin onun Rüstem Bey olmadığını görünce hayretlenir. Er Seyfulla'dan ne sorursa, o komutanın emrini yerine yetirerek yalnız horuldayır. Marqarita'nın yanından dönen Rüstem Bey dünyada en güzel kadının kendi karısı olduğunu düşünür ve Meryem'le barışmak isteyir. Meryem ise ona biraz evvel öpüşüb, kucaklaşıb barışdıklarınr söyleyir. Rüstem Bey kıskançlık içerisinde boğulur, Seyfulla'nı çağırıb sorular sorur. Er ise bütün müddet içerisinde aramsız horuldadığını bildirir. Sonda hadiler^ açılır. Rüstem Bey kendi emelinden peşiman olur, Meryem'e ebedilik sâdik kalacağına and içir. Seyfulla ise sadakatine göre çavuş olur. RÜSTEM BEY (Sürtukununio düymelerini acır) - Off, yoruldum. Herçendll getdim, amma getmeseydim daha yaxşı idi. Maraarita daha evvelki Marcıarita deyil, lap xarab olub gedib, üzgözü qırışıb. Canında da daha evvelki terâvet qalmayıb. Heyfl2 deyil menim Meryem Xamm'ım. Gözel, göyçekl3, Meryem Xanım'ım bir barınağını min Marqarita'ya vermerem. (Durur ayağa, yavaşyavaş gedir qapı terefe) Bayaq Meryem Xanım'ı biraz incitdim. imdi lazımdır ki, yene üreyini ele alım. Eh, arvad xeylağınınl4 könlün almağa çox mayal 5 istemez, iki kelme xoş söz, bir cütl6 öpüş vesselam. (Çapını iteleyir, qapı bağlı olur, taqnıldadıb çağırır) Meryem Xamm. Meryem Xanım. Aç qapını. MERYEM XANIM (Çapının dalından) Get, get, men yatmışam. RÜSTEM BEY - Meryem Xamm, bağışla, qelet elemişeml7. MERYEM XANIM - Get, get, iki aydan sonra gelersen. RÜSTEM BEY - Meryem Xanım, ayağının altında ölüm, gel barışaq. Bayaqdanl g beri burada oturub ağlayıram, heç yatmamışam. MERYEM XANIM - (Çapını aralayır) Bu ne sözdür? Adam bir kere barışar... Bayaq barışdıq, qurtardı getdi. RÜSTEM BEY - Nece barışdıq? Haçani9 barışdıq? MERYEM XANIM - Ah, Rüstem Bey, âxır vaxt- lar sen lap xarab olubsan. Yarım saat bundan ireli elediyin iş imdi yâdından çıxır. RÜSTEM BEY - Âxır de görüm nece barışdıq? Haçan barışdıq? MERYEM XANIM - Yarımca saat bundan ireli, (başını bulayır) Men eşitdim ki, xorultu sesi gelir. RÜSTEM BEY - Doğrudur, başım biraz pis düşmüşdü, ona göre xoruldayırdım. MERYEM XANIM - Bes deyirdin heç yatmamışam? RÜSTEM BEY - Elbette ki, yatmamışam. Ancaq biraz xoruldamışam. MERYEM XANIM - Xoruldamısan, yoxsa ağlamısan? RÜSTEM BEY - Xoruldamışam, sonra da ağlamışam. MERYEM XANIM - Yaxşı, sen deyen olsun, men eşiddim ki, sen xoruldayırsan, geldim yanma öpüştük, qucaqlaştıq, barıştıq. RÜSTEM BEY - (Elini başına vurur) Öpüşdük, qucaqlaşd'ıq, barışdıq? Beli 20, öpüşdük, öpüşdük... Vay-vay. Men bilirem bu sözlerin me'nası nedir? Kül menim başıma. Öz elimle öz ayağıma balta çaldım... (Birden qışqırır) Yox, yox, bu iş heç vaxt olabilmez. Seyfulla! Seyfulla! MERYEM XANIM - Rüstem bey, sene ne olub? Derdini mene de görüm... (İsteyir onu qucaqlasm) RÜSTEM BEY - İtil22 gözümden, daha menimki mene deyib, itil, itil, itil, itil. Öpüşdük, qu- I. tas 2. çamur, balçık 3. sıcak 4. arkasından 5. hiç kimse 6. fahişe 7. kız arkadaşı 8. oyun oynadı 9. oyun 10. paltısonun II. her ne zaman 12. yazık 13. güzel 14. kısmının 15. söz, zahmet 16. çift 17. yanlış yapmışım 18. deminden 19. ne zaman 20. evet 21. tahrik olur 22. yıkıl

aqlaşdıq, barışdıq... MERYEM XANIM - (Gedir öz otağına) Yan, ciyerin çatlasın. Sene hele bu da azdır. SEYFULLA - (Dâxil olur, çest verir) Kapitan, fermayış. RÜSTEM BEY - Fermayişi. Heyvan oğlu heyvan. Xeyanetkâr oğlu xeyanetkâr. SEYFULLA - (Qorxaq) Kapitan, and olsun senin başına, hergiz 2 xeyanet elememişem, bir qarera xqr-xor xoruldamışam. RÜSTEM BEY - Senin xoruldamağm başına deysin, şeytan oğlu şeytan. SEYFULLA - (Terefe) A kişiler, iki saat haqsızmuzdsuz 3 bunun üçün xoruldamışam, imdi mene razılıq verdiyidir, görüz haa. RÜSTEM BEY - (Seyfulla'ya teraf hücum ederek) Mel'ûn, de görüm xanımla ne qayırdm4? SEYFULLA - (Fikre gedir) - Vallah, kapitan, teqsir mende deyil, xamm meni güçle... RÜSTEM BEY - Danış, hamısını danış görüm nece oldu? SEYFULLA - Men xoruldayırdım, xanım geldi meni öpdü, amma men vallahi ele xoruldayırdım ha... RÜSTEM BEY - (Onun boğazından tutub sıxır) Sonra? Sonra? SEYFULLA - Sonra aramızda bir balaca 5 sohbet oldu. RÜSTEM BEY - (Seyfulla'nı o yan bu yana çekir) De görüm aranızda ne sohbet oldu? SEYFULLA - Arvad-kişi sohbeti... Vallah, arvad-kişi sohbeti.. RÜSTEM BEY - Vay, şeytan oğlu şeytan, bes sen bilmirdin ki, o menim arvadımdır? (Çekişirler) ÇOCUK ŞİİRLERİNDEN PİŞİK Ay uşacjlar, balalar, Dağda keklik balalar. Durun, çıxm eşiye, Baxm Mestan pişiye 6, Quyruğu ilan kimi, Gözleri mercan kimi. Tel-tel sarı bığları7, Şimşekdir qulağları. Siçan görcek mırıldar, Quş görceyin moruldar. Görüz, o ne haldadır. Nağıl hele daldadır. Yayl2 günü yel esende, Çardaqlar oylağımdır 13. Qış günü qar yağanda, Metbexler 14 ovlağımdır 15 Çile çıxar, qış geder, Xeber novruzdan yeter, Murov-murov çağırram, Miyau-miyau bağırram, Tüstü qalxar ocaqdan, Men qalxaram bucaqdan. Duraram, hay duraram, Bığlarımı buraram. Qarı nene çöle çıxanda, Süd-qaymağm vuraram. (s. 249-250) Birce kişi var idi, Şalvarcığı dar idi. Çıxdı bir gün buz üste, Sürüşdü, düşdü diz üste. Dedi: - Ay buz, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, gün meni eritmezdi. Dedi: - A gün, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, menim üstümü bulud almazdı Dedi: - A bulud, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, menden yağış yağmazdı. Dedi: - A yağış, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, menden ot göyermezdi. Dedi: - A göy ot, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, meni qoyun-quzu yemezdi 1 *). Dedi: - A qoyun-quzu, siz ne zalimsiniz? Dedi: - Zalim olsaydıq, bizi qessab kesmezdi. Dedi: - A qessab, sen ne. zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, çarığımın bağın siçan yemezdi. Dedi: - A siçan, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalim olsaydım, meni pişik yemezdi. Dedi: - A pişik, sen ne zalımsan? Dedi: - Zalımam, a zalımam Kürsü 1 1 altı qışlağımdır, Yük üstü yâylağımdır. 1. emret komutanım 2. asla 3. karşılık beklemeden 4. ne iş yaptın 5. kısaca 6. kediye 7. bıyıkları 8. masal 9. arkadadır 10. yeşermezdi 11. sandalye 12. yaz 13. meskenimdir 14. mutfaklar 15. av yerimdir.