r e m z i k i t a b e y i 4. Basım
TT-
NERMÎDlL ERNER BlNARK ŞAKIR PAŞA KÖŞKÜ Ahmet Bey ve Şakirler 4. Basım Remzi Kitabevi
şakir paşa köşkü / Nermidil Emer Binark Kapak ömererduran ISBN 975-14- 0739-7 BİRİNCİ basim: Nisan, 2000 dördüncü basim: Haziran, 2000 Remzi Kitabevi A.Ş., Selvili Mescit Sok. 3, Cağaloğlu 34440, İstanbul. Tel (212) 513 9424-25.513 9474-75. Faks (212) 522 9055 web: http://www.remzi.com.tr e-posta: post@remzi.com.tr Remzi Kitabevi A.Ş. tesislerinde basılmıştır.
Sevgili babam, Ahmet Faik Erner in anısına...
ŞAKİR PAŞA AİLESİ Kabaağaçzâde Miralay Âsim Bey e. Sıdıka Hanım Sara Ahmet Cevat Mehmet Şakır 1849-1916 1851-1900 1855-1914 e. Nimet Hanım e. (1) İsmi bilinmiyor (Serdarı Ekrem Ömer Paşa'nın kızı) (2) Sare İsmet Âsim (1) Cevat Şakir (2) 1890-1973 e. (1) Aniesi (2) Hamdiye (3) Hatice I Mutarra (1) Sina (2) İsmet (3) Suat (3) Aliye (3) Hakkiye Koral (2) 1893-1971 e. Emin Koral ölm. 1957 Füreya Şakir AYŞE ERNER (2) 1895-1978 e. AHMET ERNER 1879-1967 Suat Şakir (2) 1899-1972. (1) Saida (2) Remzet (Mlzu) (3) Ivet Cem (2) Tarık (2) Fahrünissa Zeid (2) 1901-1991 e. (1) İzzet Melih Devrim (2) Emir Zeid al-hussein Aliye Berger (2) 1903-1974 e. Charles Berger ölm. 1948 NERMİDİL doğm. 1925 e. HİKMET BİNARK 1918-1996 ERDEM 1927-1995. GÖKÇEN ERNER doğm. 193S Faruk (1) Nejat (1) Şirin (1) Raad (2) NOT: (e) kısaltması 'eşi' anlamına gelir. Parantez içindeki rakamlar evliliğin kaçıncı evlilik olduğunu ve çocukların hangi evlilikten doğduğunu gösterir.
Giriş Bu kitapta anlatılanlar, belki de pek çok ailenin başına gelmiştir. Bu hikâye, çöken Osmanlı İmparatorluğumun ardından eski büyük ve muhteşem ailelerin parçalanmasının, iç sürtüşmeler ya da dış koşullardan dolayı ailenin dağılmasının, baba ocağının ve paha biçilmez eşyaların haraç mezat elden çıkarılmasının ve harika bir dönemin tarihe karışmasının hikâyesidir. Büyükada daki Şakir Paşa köşkü, hepimizin tutkusuydu. Dört-beş yaşlarında küçük bir kızken Ada daki köşk beni büyüler, Ada yı, Kaf dağının ardındaki masal ülkesi gibi görürdüm. Bir süre sonra ben de Ada da yaşamaya başladım, o güzel bahçede, kuzenlerimle birlikte mutlu bir çocukluk geçirdim. Büyüdükçe, yaşadığımız aile düzenini, ailemin bireylerini, bugün artık devri kapanmış olan o farklı hayat tarzını, bir gün yazmayı hep istedim. Annemin ailesi, yani Şakir Paşa nın çocukları, Avrupa-Osmanlı karışımı sofistike bir kültürden geliyordu. Babam Ahmet Bey in ailesi ise Anadolu kültüründen. Babam tam bir Anadolu çocuğuydu. Bursa da doğmuş, Askeri Okul da okumuş, okulunu bitirdikten sonra, Osmanlı ordusunda önemli görevler üstlenmiş, siyasi nedenlerle başına bir sürü olay gelmişti. Annemin ailesiyle, babamın geldiği Anadolu kültürü arasında dağlar kadar fark vardı. Sekiz-on yaşlarındayken bu iki farklı kültürün arasında gel-gitlerle yaşadım. Elbette o zamanlar olup biteni yorumlayacak bilinçte değildim, her çocuk gibi sadece oyun, okul ve dersle meşgul oluyordum. Bir gün babam, bir iş
meselesi nedeniyle Arjantin e gitti... Bu gidişle, babamın üzerimdeki etkisi azaldı ve o zaman Şakirlerle daha yakından tanıştım. Bu süre içinde daha da büyümüş ve bilinçlenmiştim. Çevrem genişliyor, yeni insanlarla tanışıyordum. Başkalarını tanıdıkça, Şakirlerin farklılığını anlıyordum. Kendimi Şakirlerden farklı buluyor, hatta onlara zıt görüyordum. Böylece aradan yıllar geçti... Bu süre zarfında, hep notlar aldım, araştırdım. Ailemin hikâyesini yazmak için geçmişimizi araştırırken, o güne kadar ne kadar önemli işler yaptığını hiç fark etmediğim bir insanı yeniden keşfettim: Babamı... Düşündükçe babamın, çocukluğumda anlattığı fakat o zamanlar hiç kulak vermediğim hikâyelerini hatırladım ve onun sadece bir baba değil aynı zamanda isimsiz bir kahraman olduğunu fark ettim. Masal gibi dinlediğim maceraları, 31 Mart vakası, vatan görevinde uğradığı suikast, Bağdat müdafaası, Enver ve Talat paşalarla yakın ilişkileri, Emniyet Umum Müdürlüğü, Malta sürgünü, Divanı-harp... hepsi tarihimizin çok önemli olaylarıydı. Bu olayları araştırdıkça, babamın hayatını feda etmeye varacak kadar güçlü vatan sevgisini gördüm ve kişiliğini daha iyi anladım. Bunları bir kitap haline getirmek benim için bir tutku oldu... Ada daki ev elimizden çıktıktan ve Lunapark haline geldikten sonra, Ada da yaptırdığımız yeni evimizde yaşamaya başladığımda, ailemdeki herkesi tekrar düşündüm ve hepsiyle yüzleştim. Gerek Şakir Paşa ailesinin bireyleri gerekse babam, gerçekten çok ilginç olayların ortasında yer almış, Türkiye tarihinin önemli dönemlerine tanıklık etmiş ve bu tarihin birer parçası olmuş kişilerdi... ve hiç olmazsa bu özellikleriyle yeni kuşaklara tanıtılmayı hak ediyorlardı. Baba ocağımızı anlatırken, aileden olmadığı halde Ada da bizimle birlikte yaşayanlara değinmemek mümkün değildi. Köşkte, büyükbabam Şakir Paşa nm çocukları ve torunlarının dışında yengeler, damatlar, dayılar da yaşıyordu. Bunlardan başka ailemizin emektarlan, Lala Hayrettin Efendi, evlatlık Seher ve Asiye, kapıcı Aliye Hanım gibi kişiler de bizimle bütünleşmişti. Bütün
bu insanlar ailemizin birer parçasını teşkil ediyordu ve hepsi de Ada nın hikâyesine giriyordu. Kitabı yazmaya başlamadan önce kaynakları taradım, 1855 ten itibaren ailemin geçmişini araştırdım. Sonra, okuduklarımı tuttuğum notlarla, ademden dinlediklerimle ve bizzat tanık olduklarımla birleştirdim. Duyduklarıma ve gördüklerime hiçbir şey katmamaya özellikle dikkat ettim; iyi ve kötü, gerçek gerçektir ilkesinden hareket ederek, hiçbir şeyi değiştirmedim. Tarafsız ve dürüst olmaya gayret ettim. Umarım bunda başarılı olabilmişimdir... Burada özellikle belirtmek isterim ki, bu bir tarih kitabı değildir. Sadece benim kişisel bilgilerimden ve anılarımdan oluşmaktadır. Sözü edilen tarihi olayların detayları, orijinal belgelerden bulunabilir. Sizi, Şakir Paşa Köşkü ve aile fertlerinin dünyasıyla başbaşa bırakmadan önce, bu kitabın ortaya çıkmasındaki yardımları için çocukluk arkadaşım Nihal Yeğinobalı ya ve kitaba verdiği büyük emekten dolayı Zeynep Atayman a teşekkürlerimi belirtmeliyim... Nermidil Emer Binark Taha Toros Arşivi