Yurt Dışı Alacaklara Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmak İçin Yurt Dışında Dava Açmak Zorunda mıyız? Mehmet Batun Yeminli Mali Müşavir

Benzer belgeler
YURTDIŞINDAN OLAN ALACAKLAR İÇİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

: Kazan Malmüdürlüğü - Kazan/ANKARA

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/030 Ref: 4/030

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Sirküler Rapor /108-1

: Karabük Valiliği İl Defterdarlığı - KARABÜK

DUYURU: /12 KONKORDATO MÜESSESESİNİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI UYGULAMASI KARŞISINDAKİ DURUMUNU KONU ALAN SİRKÜLER YAYIMLANMIŞTIR

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

SİRKÜLER RAPOR DEĞERSİZ, ŞÜPHELİ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR

Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No:

Danıştay Tetkik Hakimi Yeniay Kaya nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik/m.

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI SORUNU

Sirküler Rapor /163-1

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: Tüketici Dernekleri Federasyonu. : 1- Başbakanlık - ANKARA. 2- Maliye Bakanlığı - ANKARA

5. Daire 2012/5124 E., 2014/2469 K. "İçtihat Metni"

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Sirküler No: 028 İstanbul, 15 Şubat 2019

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

I. ALACAĞIN DAHA ÖNCE HASILAT OLARAK KAYDEDİLMESİNİN GEREKİP GEREKMEDİĞİ KONUSUNDA TARTIŞMALAR :

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

T.C. D A N I Ş T A Y İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2015/4614 Karar No : 2018/49

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

Trafiği Kontrol ve Düzenleme Görevini Yürütürken Yaralanması Halinde Nakdi Tazminat Ödeneceği )

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

8. Daire 2010/7065 E., 2013/1488 K. "İçtihat Metni"

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

T.C. HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2011/10572

DAVALI: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilkent Plaza, B2 Blok VEKİLİ: Av. Oya PELİT / Aynı yerde

Scanned by CamScanner

Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN SORUMLULUĞU HAKKINDA DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu Esas No : 2011/573 Karar No : 2013/204 Anahtar Kelimeler : Limited Şirket, Asıl Borçlu, Ödeme Emri

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı - ANKARA Vekili :

Anahtar Kelimeler: Emlak vergisi, arsa m2 birim değeri, takdir komisyonu, süre aşımı

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

SİRKÜLER-2013/003 BURSA ;

T.C. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE. Esas No : 2011/103. Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen : Türk Tabipleri Birliği. Vekii : Av.

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

S İ R K Ü L E R. KONU : Konkordato Kapsamındaki Alacakların, Şüpheli Alacak Hükümleri Çerçevesinde Değerlendirilmesine İlişkin Sirküler Yayınlandı.

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

Konkordato müessesesinin şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durumu hk.

DANIŞTAY Vergi D.Gen.Kur. ESAS: 2014/26 KARAR: 2014/52

T.C. DANIŞ TAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2008/574

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

* Bir alacağın şüpheli alacak sayılabilmesi ve değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilmesi için alacağın;

T.C. DA N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler: İndirimli Oran, Katma Değer Vergisi İade, 99 Seri No lu KDV Tebliği Özeti :

ifadesi ile cihazların ve belgelerin özellikleri başlıklı 2.1 inci maddesinin (a) bendi ile TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

: Sağlık Bakanlığı - ANKARA

idare tarafından karşılıklı olarak istenilmektedir.

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Anahar Kelimeler : Defter, mücbir sebep, ibraz, vergi ziyaı cezası, üç kat

KARŞILIĞINDA KAT SAHIBI KARŞILIĞINDA ELDE EDILEN BAĞIMSIZ BÖLÜMLERIN YENI BIR OLMADIĞI VE KONUYA İLIŞKIN DANIŞTAY VERGI DAVA

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

TÜRK MİLLETİ ADINA. Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

AVUKAT YASİN GİRGİN

SÜRESİNDE VERİLMEYEN BEYANNAMELERE KESİLEN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARININ İPTALİ HAKKINDA DANIŞTAY KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

BEŞİNCİ DAİRE KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Polis Memuru, Branşlı Personel, Görevlendirme

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

KONKORDATO MÜESSESESİNİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI UYGULAMASI KARŞISINDAKİ DURUMUNA İLİŞKİN SİRKÜLER YAYINLANDI

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Transkript:

Yurt Dışı Alacaklara Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmak İçin Yurt Dışında Dava Açmak Zorunda mıyız? Mehmet Batun Yeminli Mali Müşavir 1- Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde şüpheli alacak karşılığı uygulaması düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile belirli şartları taşıyan tahsili şüpheli hale gelmiş alacakların pasifte karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılmasına imkan verilmiştir. Bu şekilde karşılık ayrılan tutarların sonradan tahsil edilmesi durumunda gelir yazılması gerekmektedir. Bir alacağın şüpheli alacak olarak değerlendirilip karşılık ayrılabilmesi için söz konusu alacağın; 1- Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ilgili olması, 2- Dava veya icra safhasında bulunması ya da yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olması, 3- Teminatsız olması 1 gerekmektedir. Şüpheli ticari alacak karşılığı uygulamasının bilanço esasına göre defter tutan tacirler ile kurumlar için geçerli bir uygulama olduğunu vurgulamakta yarar var. VUK un 323 üncü maddesinde pasifte karşılık ayrılabilir şeklindeki ibare bizi bu sonuca götürmektedir. 2- Yurt Dışı Alacaklara Karşılık Ayrılmasında Dava ve İcra Takibi Vergi Usul Kanununda şüpheli alacak konusunda yurt içi alacak/yurt dışı alacak şeklinde bir ayrım yapılmamıştır. Dolayısıyla, Kanunda öngörülen şartları taşıyan yurt dışı alacaklar için de şüpheli alacak karşılığı ayrılması pekala mümkündür. Bu konuda uygulamada herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. 1 Teminat varsa şüpheli alacak karşılığı teminatın kapsamadığı kısım için ayrılabilir. Alacağın tamamı teminatlı ise şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir. 1

Nitekim, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilmiş olan 3.10.2018 tarihli ve 62030549-125[6-2015/356]-881164 sayılı özelgede gerekli şartları taşıyan yurt dışı alacaklar için karşılık ayrılabileceği ifade edilmiştir. Ancak aynı özelgede, yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan borçlu firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerektiği ifade edilmiştir. İdarenin uygulaması öteden beri bu yöndedir. Yani, yurt dışından olan bir alacağa karşılık ayrılabilmesi için mutlaka ama mutlaka borçlunun mukim olduğu ülkede dava açılması veya icra takibine geçilmesi gerektiği iddia edilmektedir. Türkiye de dava açılmışsa veya icra takibi Türkiye de başlatılmışsa şüpheli alacak karşılığı ayrılması kabul edilmemektedir. Yetkili mahkeme ve/veya yetkili icra dairesinin Türkiye deki mahkeme ve/veya icra dairesi olması mümkündür ve bu durumda yetkili mahkemede dava açılması veya yetkili icra dairesine müracaat edilerek takibe geçilmesi halinde (diğer şartlar da mevcutsa) şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi gerekir. Dayanağımız aşağıda özetlenmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun un 40 ıncı maddesine göre Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50 nci maddesinde, para veya teminat borcu için takip konusunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı belirtilmiş; ancak, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) yürürlükten kaldırılmıştır. 6100 sayılı HMK nun 447 nci maddesi uyarınca 1086 sayılı HUMK a yapılan yollamalar, HMK nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılmaktadır. Dolayıyla, İcra ve İflas Kanununun 50 nci maddesiyle 1086 sayılı HUMK a yapılan atıf HMK nun ilgili maddelerine yapılmış sayılmaktadır. HMK nun 6 ncı maddesinde (diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça) her davanın, açıldığı tarihte davalı gerçek veya tüzel kişinin Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenecek yerleşim yeri mahkemesinde görüleceği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 10 uncu maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Ayrıca, HMK nun 17 nci maddesinde tacirlerin veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri belirtilmiştir. Böyle bir durumda taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabilir. Borçlar Kanunu nun 89 uncu maddesine göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. 2

Bu hükümler ışığında, yurt dışından konusu para olan bir alacak için taraflar arasında aksi kararlaştırılmadığı taktirde, borcun ifa yeri olan alacaklının (ödeme zamanındaki) yerleşim yerindeki icra dairesinin de yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Dava için de aynı şekilde alacaklının yerleşim yerindeki mahkemeler de yetkilidir. Bu şekilde Türkiye de bulunan yetkili icra dairesi nezdinde icra takibi başlatılması (veya yetkili mahkemede dava açılması) Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde öngörülen diğer şartların da mevcudiyeti halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması için yeterlidir. Mutlaka borçlunun mukim olduğu ülkede dava açılması veya icra takibine geçilmesi gerekmez. Bunu dışında taraflar sözleşme ile aralarında bir uyuşmazlık halinde Türkiye deki herhangi bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılmışlarsa da söz konusu mahkemelerde dava açılmış olması da şüpheli alacak karşılığı ayrılması için yeterlidir. Özetle, şüpheli alacak karşılığı uygulamasında önemli olan yetkili mahkemede dava açılıp açılmadığı veya yetkili icra dairesi kanalıyla icra takibine geçilip geçilmediğidir. Eğer yetkili mahkeme veya icra dairesi Türkiye deki bir mahkeme veya icra dairesi ise bu merciler nezdinde gerekli işlemlerin yapılmış olması (dava açılması veya icra takibi başlatılması) halinde alacağın dava veya icra safhasında bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Konuya ilişkin olarak Danıştay 4. Dairesinin 27/5/2010 tarihli ve E: 2008/399, K: 2010/3271 sayılı kararının tam metni aşağıda yer almaktadır. 3

T.C. DANIŞTAY 4. DAİRE Esas No: 2008/399 Karar No: 2010/3271 Karar Tarihi: 27/5/2010 İstemin Özeti : 2004 yılı işlemleri incelenen davacının yurt dışında mukim olan bir firmadan tahsil edemediği alacağını şüpheli alacak olarak ayıramayacağı ileri sürülerek adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 6.Vergi Mahkemesinin 17.10.2007 günlü ve E:2007/30, K:2007/2397 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun şüpheli alacak konusunu düzenleyen 323 üncü maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak sayılacağının öngörüldüğü, dosyanın incelenmesinden, İngiliz Virjin Adalarında mukim Ltd. adına düzenlenen fatura tutarının hasılat olarak kaydedildiği, alacağını tahsil edemeyen davacının 23.3.2004 tarihinde İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nde icra takibi başlattığı, icra takibi başlatılan tutarın 2004 yılı hesaplarında şüpheli alacak olarak ayrıldığı ve hasılattan indirildiği, ancak söz konusu tutarın şüpheli alacak karşılığı olarak ayrılamayacağı ileri sürülerek kazanca eklenmesiyle belirlenen matrah üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, İngiliz Virjin Adalarında mukim Ltd. adına düzenlenen fatura içeriği alacağın tahsili şüpheli hale gelmesi nedeniyle İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nde icra takibi başlatılmışsa da, yurtdışında mukim bir şirketten olan alacak için o ülkede icrai takibat yapılmadan Türkiye'de icraya başvurarak karşılık ayrılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından, Ltd. adlı şirketin merkezi ile mali açıdan yapılandığı ve faaliyette bulunduğu ülkeler bilinmesine karşın alacak hakkında yurtdışında takibat yapıldığı ve alacağın tahsili amacıyla dosyanın takip edildiğine dair hiçbir belgenin sunulmadığı, bu nedenle, davacı tarafından ayrılan şüpheli alacak karşılığı kabul edilmeyerek bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, uyuşmazlık konusu alacak içn yurt içinde takibat yapılabileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. Tetkik Hakimi 'in Düşüncesi: İcra hukuku devletin cebri gücüne dayanması ve ilgili ülkenin hakimiyet alanı ile sınırlı olması nedeniyle yabancı firmadan olan alacaklara ilişkin Türkiye'de başlatılan icra takibine dayanarak şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması hukuken mümkün değildir. Zira henüz takibin başında 4

bu takibin icrai sonuçlar doğurmayacağı açıktır. Bu halde, Türkiye'de başlatılan icra takibine ilişkin icra evrakının yurt dışında bulunan borçluya gönderilse bile, bu takibe ilişkin evrak alacak talep yazısından öte bir hukuki anlam ifade etmeyecektir. Dolayısıyla, yurt dışında olan alacak için ilgili ülkenin icra mevzuatı uyarınca icra takibine başlanılmadan şüpheli alacak karşılığı ayrılması hukuka uygun değildir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı 'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince, duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelenip gereği görüşüldü: 2004 yılı işlemleri incelenen davacının yurt dışında mukim olan bir firmadan tahsil edemediği alacağını şüpheli alacak olarak ayıramayacağı ileri sürülerek adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunun'un 323 üncü maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı, şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeye göre ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili bulunan ve icra takibinde bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak ayrılabilecektir. Dosyanın incelenmesinden, İngiliz Virjin Adalarında mukim Ltd. adına düzenlenen fatura tutarının hasılat olarak kaydedildiği, alacağın tahsil edemeyen davacının 23.3.2004 tarihinde İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nde icra takibi başlattığı, icra takibi başlatılan tutara karşılık olmak 5

üzere 2004 yılı hesaplarında şüpheli alacak olarak ayrıldığı ve hasılattan indirildiği, ancak söz konusu tutarın şüpheli alacak karşılığı olarak ayrılamayacağı ileri sürülerek kazanca eklenmesiyle belirlenen matrah üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı, Vergi Mahkemesince, İngiliz Virjin Adalarında mukim Ltd. adına düzenlenen fatura içeriği alacağın tahsili şüpheli hale gelmesi nedeniyle İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nde icra takibi başlatılmışsa da, yurtdışında mukim bir şirketten olan alacak için o ülkede icrai takibat yapılmadan Türkiye'de icraya başvurarak karşılık ayrılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından, Ltd. adlı şirketin merkezi ile mali açıdan yapılandığı ve faaliyette bulunduğu ülkeler bilinmesine karşın alacak hakkında yurtdışında takibat yapıldığı ve alacağın tahsili amacıyla dosyanın takip edildiğine dair hiçbir belgenin sunulmadığı, bu nedenle, davacı tarafından ayrılan şüpheli alacak karşılığı kabul edilmeyerek bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık döneminde yürürlükte olan 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun 27 nci maddesinde, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edeceği hükmüne yer verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50 nci maddesinin para veya teminat borcu için takip hususunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğu hükmü yer almıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, her davanın kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görüleceği, aynı Kanunun 10 uncu maddesinde, davanın mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabileceği, aynı Kanunun 16 ncı maddesinde de, Türkiye dahilinde malüm ikametgahı olmayanlar aleyhindeki mal davalarının Türkiye'de sakin oldukları mahal mahkemesinde ve Türkiye'de malüm meskeni yoksa emvalinin veya munazaalı şeyin veya teminatı varsa o teminatın bulunduğu mahal mahkemesinde bakılacağı öngörülmüştür. Borçlar Kanunu'nun 73 üncü maddesinde, borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edileceği, hilafına bir şart mevcut olmadığı surette borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun 27 nci maddesi milletlerarası yetki konusunda iç hukuka atıf yapmakta, İcra ve İflas Kanunu'nun 50 nci maddesi de yetki konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na yollama yapmaktadır. Bu itibarla, yabancı unsurlu para borçlarının icra takibinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9 uncu maddesine göre borçlu ikametgahı, 10 uncu maddesine göre akdin vuku bulduğu yer ve 16 ncı maddesine göre borçlunun malvarlığının bulunduğu yer icra daireleri yetkilidir. İncelenen dosyada, uyuşmazlık konusu borcun para borcu olması nedeniyle Borçlar Kanunu'nun 73 üncü maddesi uyarınca aksine sözleşme olmaması halinde para borcunun ifa yeri alacaklı ikametgahı olarak belirlenmesi karşısında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 10 uncu maddesi ve İcra ve İflas Kanunu'nun 50 nci maddesi gereğince para 6

borcunun ifa yeri olan alacaklı ikametgahındaki icra dairesinin de yetkili icra dairesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının ikametgahı İstanbul olduğundan İstanbul İcra Daireleri de uyuşmazlık konusu alacağı takibe yetkilidir. Bu durumda, ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili olan ve yetkili icra dairesince takip edildiği anlaşılan alacağın davacı tarafından şüpheli alacak olarak ayrılmasında ve hasılattan düşülmesinde yasaya aykırılık yoktur. Bu itibarla, davacı adına yapılan tarhiyatta ve tarhiyata karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 6.Vergi Mahkemesinin 17.10.2007 günlü ve E:2007/30, K:2007/2397 sayılı kararının bozulmasına 27.5.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyız. 7